Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Hukuk ve Daha Fazlası<br />
www.hplusdergi.com<br />
Temmuz - Ağustos 2017<br />
Sayı 02<br />
h+<br />
Kriz Durumu,<br />
Krize<br />
Müdahale<br />
ve Psikolojik<br />
İlk Yardım<br />
ÜCRETSİZDİR<br />
Yurt Dışı<br />
LL.M. Rehberi<br />
London School<br />
of Economics<br />
Kapak Söyleşisi<br />
Av. Ümit<br />
HERGÜNER<br />
Doç. Dr. Murat Volkan DÜLGER<br />
Yapay Zekalı Varlığın<br />
Hukuki Sorumluluğu<br />
(Olabilir mi?)<br />
Sayfa 04<br />
Prof. Dr. Talat CANBOLAT<br />
6754 Sayılı Bilirkişilik<br />
Kanunu ve<br />
Getirdiği Yenilikler<br />
Sayfa 28<br />
Arş. Gör. Furkan Güven TAŞTAN<br />
Avukatlar için<br />
Zihin Haritalama<br />
Yöntemi<br />
Sayfa 34<br />
+ Sohbet Av. Salih N. TÜZEL & Av. Zenyep B. GİCİRİ<br />
+ Teknoloji Bulut Depolama Servisleri<br />
+ Hukuk Konulu Diziler Better Call Saul<br />
+ Söyleşi Av. Suat ŞİMŞEK<br />
+ 3 Soru 3 Cevap Av. Nilgün Serdar ŞİMŞEK<br />
+ Spor İstediğin Yerden Başla
Editörden<br />
YÖNETIM VE YAZI İŞLERI<br />
Hukuk Akademisi Eğitim ve Yayıncılık Ltd. Şti.<br />
Adına Sahibi<br />
KAAN ÖNCÜ<br />
Editör<br />
SENA TUĞRUL<br />
sena@hplusdergi.com<br />
Görsel Yönetmen<br />
Gökçe KOCAMAN (Lawink.net)<br />
gokce@lawink.net<br />
Fotoğraf Yönetmeni<br />
Sertan TİRYAKİ (Lawink.net)<br />
sertan@lawink.net<br />
Hukuk Danışmanı<br />
Ömer ÖZGÜR ÜNLÜ<br />
omer@hplusdergi.com<br />
Reklam & Dağıtım<br />
Eda Cansu ALPASLAN<br />
eda@hplusdergi.com<br />
BASKI<br />
TURKUVAZ HABERLEŞME VE YAYINCILIK A.Ş.<br />
A. Akpınar Mahallesi Hasan Basri Cad.<br />
No:4 Sancaktepe- İST. T. 0216.585.9000<br />
h+ Dergisi, Hukuk Akademisi Eğitim ve<br />
Yayıncılık Ltd. Şti. tarafından T.C. yasalarına<br />
uygun olarak yayınlanmaktadır.<br />
Dergide yayınlanan yazılardan kaynak<br />
belirtmeksizin tamamen veya kısmen<br />
alıntı yapılamaz. h+ Dergisi, Basın-Yayın<br />
ilklerine uymayı taahhüt eder.<br />
Geçtiğimiz Mayıs ayında ilk sayısı ile yayın hayatına<br />
başlayan h+ Dergi’ye gösterdiğiniz yoğun ilgi için<br />
teşekkürler… Amacımız, siz meslektaşlarımızın hem<br />
kişisel hem de profesyonel yaşamlarına dokunan,<br />
mesleki makalelerin yanısıra güncel yaşam konularına da değinen<br />
kapsamlı bir dergi sunmaktı. Sizlerden gelen olumlu geri dönüşler<br />
sonrasında amacımıza bir nebze olsun ulaşabilmiş olmanın<br />
mutluluğunu yaşıyoruz.<br />
Şüphesiz yolun daha çok başındayız. h+ Dergi’nin her sayısında<br />
sizlere daha iyi, daha zengin ve daha dolu bir içerik sunmayı<br />
hedefliyoruz. Bu noktada sizlerden<br />
gelen görüş ve önerilere önem<br />
veriyoruz. h+ Dergi’de yayınlanmasını<br />
istediğiniz haber, makale ve<br />
benzeri tüm içerikler hakkında<br />
benimle iletişime geçebilir, görüş ve<br />
önerilerinizi paylaşabilirsiniz.<br />
Adli Tatil dönemine denk gelen bu sayımızda mesleki makalelerin<br />
sayısını bir nebze azaltıp güncel yaşam konulu içeriklere daha fazla<br />
yer vermek istedik. Kapak söyleşimizde Av. Ümit HERGÜNER’in<br />
otuz beş yıllı aşan meslek yaşamından önemli kesitlere şahit<br />
olacaksınız. Süper kahramanımız Av. Salih Nuri TÜZEL ve Av.<br />
Zenyep Bucru GİCİRİ’nin keyifli sohbeti ve 150’nin üzerinde ülkeye<br />
seyahat eden Avukat Suat ŞAHİN ile<br />
gerçekleştirdiğimiz mini söyleşi sizleri<br />
yoğun gündeminizden bir süreliğine<br />
de olsa uzaklaştırarak keyifli bir vakit<br />
geçirmenize olanak sunacak.<br />
GÖSTERDIĞINIZ<br />
Yoğun İlgi IÇIN<br />
TEŞEKKÜRLER<br />
Sevdiklerinizle birlikte sağlıklı, huzurlu<br />
ve güzel bir tatil geçirmeniz dileklerimle.<br />
Avukat Sena TUĞRUL, Editör<br />
sena@hplusdergi.com<br />
ISSN 2587-0211<br />
YAYIN TÜRÜ / TRAJ<br />
Yaygın, Süreli (İki Aylık) / 5.500 Ad.<br />
www.hplusdergi.com l info@hplusdergi.com<br />
HUKUK<br />
AKADEMİSİ<br />
A. Şahkulu Mahallesi Serdar-ı Ekrem Sokak<br />
15/A Galata - İST. T. 0850.532.2824<br />
M. bilgi@hukukakademisi.com.tr<br />
Bizi Takip Edin<br />
instagram.com/hplusdergi<br />
linkedin.com/in/hplusdergi<br />
facebook.com/hplusdergi<br />
twitter.com/hplusdergi
Hukuk<br />
04<br />
BİR HUKUK-KURGU<br />
DENEMESİ:<br />
YAPAY ZEKALI<br />
VARLIĞIN HUKUKI<br />
SORUMLULUĞU<br />
(OLABILIR MI?)<br />
14<br />
“Bu makalenin başlığını<br />
özellikle bir “hukuk-kurgu<br />
denemesi” olarak seçtim.<br />
Zira anlatacaklarım, biraz<br />
hukuk, biraz bilim, biraz<br />
da bilim kurgu içerikli.”<br />
KAPAK SÖYLEŞİSİ<br />
AV. ÜMİT<br />
Doç. Dr. Murat Volkan DÜLGER<br />
HERGÜNER<br />
28<br />
6754 SAYILI<br />
BILIRKIŞILIK KANUNU<br />
34<br />
AVUKATLAR İÇİN<br />
ZİHİN<br />
60<br />
3 SORU 3 CEVAP:<br />
ŞİRKET<br />
VE GETIRDIĞI<br />
HARİTALAMA<br />
BİRLEŞME<br />
YENILIKLER<br />
YÖNTEMİ<br />
VE DEVRALMALARI<br />
“Mevcut bilirkişilik<br />
uygulaması, çözümü hukuk<br />
dışında özel veya teknik<br />
uzmanlığı gerektiren<br />
konulardan daha çok<br />
hukuki konulara ilişkin<br />
olduğundan fiilen hâkim<br />
yardımcılığı fonksiyonu<br />
görmektedir.”<br />
“Avukatın hukuk tabiatında<br />
dağınık hâlde bulunan<br />
bilgileri sistematize etmesi<br />
ve ardından muhakeme<br />
yaparak somut olaya<br />
uyarlaması için zorlu ve<br />
yorucu bir süreci yürütmesi<br />
gerekiyor.”<br />
“M&A Alanında çalışmak<br />
için nasıl bir eğitim almak<br />
gerekiyor? Bu alanın ne<br />
gibi zorlukları var? GSG<br />
Avukatlık Ortaklığının<br />
Kurucu Ortağı<br />
Av. Nilgün Serdar ŞİMŞEK<br />
cevapladı.”<br />
Prof. Dr. Talat CANBOLAT<br />
Arş. Gör. Furkan Güven TAŞTAN<br />
Av. Nilgün Serdar ŞİMŞEK<br />
Adrese Teslim Abonelik<br />
Başvurusu için<br />
İnternet sitemizi<br />
ziyaret edin;<br />
www.hplusdergi.com<br />
Önemli: H+ Dergisi dağıtım noktalarından ücretsiz<br />
olarak temin edilebilir. Dağıtım noktaları hakkında detaylı<br />
bilgi için bizimle iletişime geçebilirsiniz ( info@hplusdergi.com )
24<br />
ve Daha Fazlası<br />
50 40<br />
YURT DIŞINDA<br />
HUKUK<br />
YÜKSEK LİSANSI<br />
LONDON<br />
SCHOOL OF<br />
ECONOMICS<br />
SOHBET<br />
AV. SALİH NURİ<br />
TÜZEL & AV.<br />
ZENYEP BUCRU<br />
GİCİRİ<br />
52 56<br />
SÖYLEŞİ<br />
AV. SUAT ŞİMŞEK<br />
HUKUK KONULU DİZİLER<br />
BETTER CALL<br />
SAUL<br />
PSİKOLOJİ<br />
KRİZ DURUMU,<br />
KRİZE MÜDAHALE<br />
VE PSİKOLOJİK<br />
İLK YARDIM<br />
HUKUK KAYNAKLARI<br />
38 LEXPERA 62 SPOR<br />
İSTEDİĞİN YERDEN<br />
ÇÖZÜMLERİ<br />
BAŞLA<br />
64<br />
TEKNOLOJİ<br />
BULUT DEPOLAMA<br />
SERVİSLERİ<br />
YAZARLIK BAŞVURULARI HAKKINDA<br />
H+ Dergi bünyesinde yayınlanmasını istediğiniz makale ve yazılarınız için info@hplusdergi.com mail adresi ya da<br />
www.hplusdergi.com’da bulunan online form aracılığı ile bizimle iletişime geçebilirsiniz. ( T. 0850.532.2824 - Hukuk Akademisi )
Sayfa 4
Sayfa 5<br />
Doç. Dr. Murat Volkan DÜLGER, Akademisyen/Avukat<br />
Bir Hukuk-Kurgu Denemesi:<br />
YAPAY ZEKÂLI<br />
VARLIĞIN HUKUKİ<br />
SORUMLULUĞU<br />
(OLABİLİR Mİ?)<br />
“YAŞLI VE<br />
SEÇKIN BIR<br />
BILIM INSANI BIR<br />
ŞEYIN MÜMKÜN<br />
OLDUĞUNU<br />
SÖYLÜYORSA<br />
BU KIŞI<br />
NEREDEYSE<br />
KESINLIKLE<br />
Haklıdır.<br />
NE ZAMAN<br />
MÜMKÜN<br />
OLMADIĞINI<br />
SÖYLÜYORSA,<br />
BÜYÜK IHTIMALLE<br />
Yanılıyordur.”<br />
*ARTHUR C. CLARKE<br />
Küçüklüğümden beri en büyük<br />
merakım uzay yolculukları<br />
ve bununla bağlantılı olarak<br />
bilim kurgu romanları ve<br />
hikâyeleri oldu. Bu ilgimin çalışma<br />
alanlarımı ve kariyerimi doğrudan<br />
etkilediğini söylemem sanırım yanlış<br />
olmaz. Beni önce bilişim hukuku,<br />
sonrasında yapay zekâlar alanında<br />
çalışmaya iten tamamen bu meraktır.<br />
Bu alanlara ilişkin yazılanları okumak<br />
ve bunlara kafa yormak benim<br />
için çalışmanın ötesinde bitmek<br />
tükenmek bilmez bir merakın giderimi<br />
çabası. Hele dünün bilim kurgusunun<br />
bugünün gerçeği olduğunu görmenin<br />
verdiği hazzı sözcüklerle anlatmam<br />
mümkün değil.<br />
Bu makalenin başlığını özellikle<br />
bir “hukuk-kurgu denemesi”<br />
olarak seçtim. Zira biraz sonra<br />
anlatacaklarım, biraz hukuk, biraz<br />
bilim, biraz da bilim kurgu içerikli.<br />
Ayrıca bu alanda henüz kesin<br />
sonuçlar ve yargılar yok; yanıttan çok<br />
soru var, bu nedenle de yazının başlığı<br />
“deneme”.<br />
Yanlış anlaşılmaları gidermek<br />
için baştan yazıyorum: Bilim kurgu<br />
alanında yazılanlar, bilimsel verilerden<br />
yola çıkılarak, geleceğin tahmin<br />
edilmesi ve bunun genellikle bir<br />
öykü çerçevesinde anlatılmasıdır.<br />
Dolayısıyla dünün bilim kurgu<br />
hikâyesi bugünün gerçeğidir. Bunun<br />
en somut kanıtı ise ünlü yazar<br />
Jules Verne’in hikâyeleridir. Onun,<br />
çağındaki bilimsel buluşlardan<br />
yola çıkarak çağının ötesindeki<br />
aya yolculuğu ya da denizaltı<br />
yolculuklarını tahmin etmesi, bugünkü<br />
yaşamımızın bilindik hadiseleri.<br />
İşte bu yazarların arasına bir yenisi<br />
katılmak üzere: Isaac Asimov.<br />
4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 6<br />
1920 ile 1992 yılları arasında<br />
yaşayan ve hem biyokimya profesörü<br />
hem de bilim kurgu yazarı olan<br />
Asimov, 1950 yılında ilk baskısı<br />
yapılan Ben Robot (I Robot) isimli<br />
kitabında robotlar, yapabilecekleri<br />
ve bunların ahlaki sonuçları hakkında<br />
yazan ilk kişi. Asimov, bilim kurgu<br />
ve popüler bilim yazınının en kült<br />
yazarlarından birisi. Yazar bu<br />
kitabında, günümüzde bu alanın<br />
temeli kabul edilen, robotlara ilişkin<br />
üç yasayı da yazmış. Buna göre<br />
robotların uyması gereken (yapay<br />
zekâya sahip) üç temel yasa şunlardır:<br />
(1) Bir robot bir insana zarar veremez;<br />
ihmal suretiyle de olsa, bir insanın<br />
zarar görmesine izin veremez; (2)<br />
Bir robot insanlar tarafından verilen<br />
emirlere -bu emirlerin birinci kuralla<br />
çelişmesi hali dışında- uymak<br />
zorundadır; (3) Bir robot, -birinci ya<br />
da ikinci kuralla çelişmediği sürecekendi<br />
varlığını korumalıdır.<br />
Asimov’un yazdıkları, bırakınız<br />
1950’li yıllarda, benim bu hikâyeleri<br />
okuduğum 1980’li yılların ortalarında<br />
bile gerçekleşmesi hayal dahi<br />
edilemeyecek şeylerdi. Aslında<br />
onun yazdıklarının gerçekleşmesini<br />
sağlayacak buluşlar tam da o yıllarda<br />
yapılmaktaydı. Bugün bu buluşların<br />
tümüne genel olarak “bilişim devrimi”<br />
diyoruz. Dijital bilgisayarın icadı,<br />
işlemci ve depolama kapasitelerinin<br />
sürekli katlanarak gelişmesi<br />
(Moore yasası), boyutlarının sürekli<br />
küçülmesine rağmen işlevlerinin<br />
artması ve kablosuz olarak internete<br />
bağlantı sağlanması bu gelişmelere<br />
ön ayak oldu. Bugün bilişim sistemleri<br />
ve bunun günlük hayatımıza<br />
getirdikleri olmadan yaşayamıyoruz.<br />
Aslında yukarıda anlattıklarım<br />
dahi günümüz açısından bir bakıma<br />
tarih oldu; zira günümüzde bilişim<br />
sektöründe çok farklı konular<br />
konuşuluyor ve bunların uygulamaları<br />
tartışılıyor: Teknoloji 4.0, nesnelerin<br />
interneti, yapay zeka vb.<br />
Günümüzde birçok sektörde üretim,<br />
bilişim teknolojisiyle işleyen aygıtlarla<br />
donatılmış fabrikalarda yapılıyor; cep<br />
telefonundan arabaya ya da evdeki<br />
fırına bağlanıp komut verilebiliyor,<br />
bilgi alınabiliyor; yarı otonom araba<br />
kendi kendine park edebiliyor. Cep<br />
telefonumuza sürekli ilgimizi çeken<br />
konularda reklamlar geliyor. Evden<br />
çıktığımızda daha biz sormadan<br />
telefonumuza işimize giderken
Sayfa 7<br />
kullandığımız güzergâhtaki yol durumu<br />
ve kaç dakikada varabileceğimiz bilgisi<br />
geliyor. Aslında farkında olmadan<br />
hepimiz bu yeni dünyaya dahil<br />
oluyoruz.<br />
Bu kavramların hepsi birbiriyle<br />
bağlantılı; ancak içlerinde beni en çok<br />
cezbedeni yapay zekâ. Yapay zeka<br />
kavramı, içinde bilişim teknolojilerinin<br />
yanı sıra felsefe (ontoloji/varlık bilgisi),<br />
etik ve hukuk gibi diğer pek çok alanı<br />
da barındırmakta. İşte tam da bu<br />
noktada artık Asimov’un yazdıklarının<br />
gerçekleşmek üzere olduklarını<br />
görüyoruz. Günümüzde otomotivden,<br />
tıbba; askeriyeden, bilime, bankacılık<br />
ve finans sektöründen, bilgisayar<br />
oyunlarına ve hatta hukuka kadar<br />
hemen her alanda otonom ya da<br />
yarı otonom aygıtların, yazılımların<br />
kullanıldığını, hatta sınırlı kapasitede<br />
de olsa yapay zekâların devreye<br />
girdiğini görüyoruz. Bu konudaki<br />
ortalama tahminler 2050 yılına<br />
gelmeden yapay zekâ yazılımlarının ve<br />
yapay zekâlı robotların yaşamımızın<br />
her alanına girecek olduğu yönünde.<br />
Yapay zekâları anlayabilmek ve<br />
bunların hukuki sorumluluklarının olup<br />
olamayacağını tartışabilmek için<br />
atılması gereken ilk adım, zekânın ne<br />
olduğunu tanımlamaktır. Neyin zeki bir<br />
varlık olduğu ortaya konulmadan ya<br />
da bir başka deyişle bir varlığı hangi<br />
özelliklerin zeki olarak tanımlanmasını<br />
sağladığı belirlenmeden, tasarlanmış<br />
bir varlığa zeki demek mümkün değil.<br />
Bu özellikleri belirtmeden önce<br />
vurgulanması gereken önemli bir<br />
husus ise birkaç yıldan beri yapay<br />
zekâlı varlıkların gerçekten var olup<br />
olamayacakları konusunda dikkati<br />
çeken bir tartışmanın bulunduğudur.<br />
Gelecek bilimciler (futurologists),<br />
dünyada akıllı bir yaratık olarak<br />
“NEYIN<br />
Zeki Bir Varlık<br />
OLDUĞU ORTAYA<br />
KONULMADAN<br />
YA DA<br />
BIR BAŞKA DEYIŞLE<br />
BIR VARLIĞI<br />
HANGI<br />
ÖZELLIKLERIN<br />
Zeki OLARAK<br />
TANIMLANMASINI<br />
SAĞLADIĞI<br />
BELIRLENMEDEN,<br />
TASARLANMIŞ<br />
BIR VARLIĞA Zeki<br />
DEMEK MÜMKÜN<br />
DEĞIL.”<br />
insanla birlikte yer alan yeni bir türün<br />
doğumunu ilan etmekteler: “Machina<br />
sapiens”. Bu görüşü eleştirenler ise<br />
düşünen makinenin bir zıtlık olduğu<br />
ileri sürmektedirler. Bunlara göre,<br />
bilgisayarları da içerecek şekilde<br />
makinalar, temel yapı taşları olan<br />
soğuk mantıklarıyla, asla insanlar gibi<br />
bir iç görü ya da yaratıcılık özelliklerine<br />
sahip olamayacaklar. Bu tartışma,<br />
insanlığın ve yapay zekâların varlığına<br />
ilişkin bazı temel sorular üzerinden<br />
yapılmakta: Düşünen makinalar,<br />
insanlar gibi işlev görebilirler mi?<br />
Düşünen makineler olabilir mi?<br />
Zeki bir varlıkta (burada zekâ<br />
sözcüğünü normal akıl sahibi<br />
varlıklarda olması gereken ortalama<br />
düzey olarak kullanıyorum) bulunması<br />
gereken beş özellik şunlardır: İlk olarak<br />
iletişim kurmalılar. Herhangi bir kişinin<br />
akıllı varlık ile iletişim kurması mümkün<br />
olmalı. Bir varlıkla iletişim kurmak ne<br />
kadar kolay ise varlık da o kadar akıllı<br />
görünür. Bir köpekle iletişim kurulabilir,<br />
ancak onunla Einstein’in genel görelilik<br />
teorisi tartışılamaz. Küçük bir çocukla<br />
Einstein’in teorisi hakkında iletişim<br />
kurulabilir, ancak bunu tartışabilmek<br />
için çocuğun konuyu idrak etmesi<br />
gerekir. İkinci özellik içsel bilgiye<br />
sahip olmalı. Akıllı bir varlığın kendi<br />
varlığına ilişkin bazı bilgilere sahip<br />
olması gerekir. Üçüncü özellik dışsal<br />
bilgiye sahip olması. Bir akıllı varlık,<br />
dışındaki dünya hakkında bilgi sahibi<br />
olmalı, onun hakkında öğrenmeli<br />
ve öğrendiği bilgileri kullanabilmeli.<br />
Dördüncü özellik amaçsal (ereksel/<br />
finalist) hareket edebilme yeteneği<br />
-ki ceza hukukunda da hareketi<br />
amaca yönelik insan davranışı olarak<br />
tanımlamaktayız-. Akıllı bir varlık,<br />
amaçladığı hedefe yönelik olarak<br />
hareket edebilmeli. Beşinci özellik ise<br />
yaratıcılık (creativity). Akıllı bir varlığın<br />
belli bir ölçüde yaratıcı olması gerekir.<br />
Bu bağlamda yaratıcılık, ilk hareketin<br />
hatalı olması halinde alternatif<br />
hareketin gerçekleştirilebilmesi<br />
yeteneğidir. Örneğin bir sinek odadan<br />
dışarı çıkmaya çalıştığında, her<br />
seferinde pencere camına çarpmasına<br />
rağmen nafile bir biçimde aynı hareketi<br />
tekrarlayıp durur. Bir yapay zekâlı robot<br />
ise cama çarptığında, kapıdan çıkmayı<br />
dener. Yapay zekâlı varlıkların büyük<br />
bir çoğunluğu tanımda verilen bu beş<br />
özelliği de taşırlar. Bazı yirmi birinci<br />
yüzyıl tipi yapay zekalı varlıkların<br />
taşıdığı özellikler ise onların çok daha<br />
sofistike şekillerde davranmalarını<br />
sağlar.<br />
Bugün yapay zekâ kavramından<br />
ne anlaşılması gerektiği konusunda<br />
da karmaşa olduğu görülmekte.<br />
Hızlı hesap yapabilen makinelerden,<br />
gerçekten öğrenme yeteneğine<br />
4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 8<br />
sahip olan aygıtlara kadar her şey<br />
yapay zekâ olarak tanımlanmakta.<br />
Oysa yukarıdaki özellikler olmadan<br />
bunlara yapay zekâ denilmesi<br />
hatalı. Dolayısıyla bu tür aygıtlar, bir<br />
insanın ya da yapay zekâlı varlığın<br />
yönlendirdiği aygıtlar (örneğin<br />
fabrikada kaynak yapan robotik<br />
kollar, ya da cerrahın yönlendirmesiyle<br />
hareket eden ameliyat robotları),<br />
yarı otonom araçlar ya da yazılımlar<br />
(örneğin kendi kendine bazı hareketleri<br />
yapan arabalar, uydular, Mars’ta<br />
araştırma yapan uzay araçları), son<br />
olarak ise tamamen otonom hareket<br />
eden, kendi kendine öğrenebilen,<br />
seçimler yapabilen yapay zekâlı<br />
varlıklar. Bunun bir adım ötesinde<br />
ise kendisinden olanı üretebilen ve<br />
biyolojik özellikleri de olan cyborglar.<br />
Belki daha uzak bir gelecekte<br />
tamamen biyolojik yapıya kavuşmuş<br />
yapay zekâlı, insandan ayırt edilmesi<br />
son derece güç insansı varlıklar<br />
(Battlestar Galaktica dizinin ikinci<br />
versiyonundaki biyolojik cylonlar gibi).<br />
Gelişmiş biyolojik canlıların nöron adı<br />
verilen sinir hücreleri elektrik akımının<br />
geçişiyle çalışırlar, yani bedenimizin<br />
üzerinde son derece gelişmiş biyolojik<br />
bir kuantum bilgisayarı (dijital değil,<br />
zira yalnızca ikilik sistemde sayılarla<br />
çalışmıyor) bulunmakta. İşte benim<br />
yapay zekâlı varlık olarak anladığım<br />
ve hukuki sorumluğunun ne olacağını<br />
tartıştığım, tamamen otonom hareket<br />
eden, kendi kendine öğrenebilen,<br />
seçimler yapabilen yapay zekâlar ve<br />
bunun ötesinde olan varlıklar.<br />
Bu arada bir hususu daha<br />
belirtmeliyim. Günümüzde yapay<br />
zekânın farklı türleri bulunmakta.<br />
Aslında 1950’li yıllarda yapay zekâların<br />
ortaya ilk çıktığında ortaya atılan<br />
fikirlerle günümüzde bu alana yatırım<br />
yapan şirketler tarafından desteklenen<br />
ve kullanılan fikirler birbirinden oldukça<br />
farklı. Bugünlerde teknoloji söz konusu<br />
olduğunda çok geniş bir alanda yapay<br />
zekâlardan bahsedilmekte. Gazetelerin<br />
ve dergilerin teknoloji ve iş dünyası<br />
sayfalarında hemen hemen her<br />
hafta yapay zekâlarla ilgili haberler<br />
yapılmakta. Microsoft, IBM, Google<br />
ve Apple gibi büyük bilişim şirketleri,<br />
yapay zekâların araştırılması ve<br />
geliştirilmesine büyük bir miktarlarda<br />
yatırım yaparlarken, birçok diğer şirket<br />
de bu sürece uyum sağlamak için<br />
söz konusu yatırımları takip etmekte.<br />
Örneğin Toyota, Kasım 2015’de bu<br />
alana bir milyar dolar yatırım yaptığını<br />
duyurdu, Aralık 2015’te ise Elon Musk,<br />
OpenAI (Açık Yapay Zekâ) isimli kar<br />
amacı gütmeyen şirketi 1 milyar<br />
dolar daha fonladığını ilan etti. Bu<br />
söylenenler ne anlama geliyor?<br />
Eğer daha detaylı bakılırsa bu milyon<br />
dolarların neye öncülük etmesinin<br />
beklendiği görülür. Teknolojinin artık<br />
geçmiş zamanlardaki bilim kurgu<br />
kitapları ve filmlerindeki yapay zekâ<br />
türlerinden daha farklı ortaya çıktığı<br />
görülmekte. Zeki insansı robotlardan<br />
(Blade Runner filminde olduğu gibi),<br />
hatta bir bedene sahip olmayan<br />
yüksek güçte yapay zekâlardan<br />
(2001: Bir Uzay Macerası filminde<br />
yer alan HAL 9000 gibi) artık çok az<br />
söz edilmemekte. Aslında teknoloji<br />
şirketleri tarafından geliştirilen bu<br />
tür yapay zekâların “uyarlanabilir<br />
makine öğrenmesi” (adaptive machine<br />
learning / AML) olarak adlandırılması<br />
daha doğru. AML, çok genel olarak,<br />
çok büyük miktardaki verinin üzerinde<br />
çalışarak bazı akıllı davranışlarda<br />
bulunmayı öğrenebilen bilgisayar<br />
sistemlerinin oluşturulması. Gerçekten<br />
de yapay zeka çalışmalarının<br />
dayanmakta olduğu güncel<br />
motivasyon unsurunun ağırlıklı olarak,<br />
büyük verinin (big data) potansiyel<br />
uygulamaları olduğu görülmekte.<br />
Girişte Arthur C. Clark’ın sözlerinde<br />
geçen yaşlı bilim insanı aslında yapay<br />
zekâların olabilirliği hakkında akıl<br />
yürütmekte ve bilimsel ilerlemeye<br />
ilişkin bir kuraldan hareket etmekte.<br />
Bu kural izlendiğinde yapay zekâların<br />
gerçekleşmesi olasılığı kesine yakın. Bu<br />
benim de inandığım bir görüş. Bugüne<br />
kadar öğrendiğimiz hiçbir şey bunun<br />
aksini söylemek için yeterli değil.<br />
Ancak yapay zekânın gerçekleşmesi<br />
gerçekten mümkünse, neden bugüne<br />
kadar gerçekleştirilemedi? 2001 yılı<br />
geldi ve geçti, ancak biz hala 2001:<br />
Bir Uzay Macerası filmindeki yapay<br />
zekâlı HAL’ı gerçekleştirmeye hiçbir<br />
açıdan yakın değiliz. Bu sorunun iki<br />
temel yanıtı bulunmakta: Bunlardan ilki<br />
son derece açık; bu konuda öngörüde<br />
bulunan kişilerin oldukça gerisindeyiz<br />
(bunlara 2001 filmine danışmanlık<br />
yapan Marvin Minsky de dahil);<br />
çünkü henüz tam olarak neyin gerekli<br />
olduğunu anlayabilmiş değiliz. Henüz<br />
üstesinden gelinmesi gereken önemli<br />
birçok bilimsel zorluk bulunmakta.<br />
Bunun da ötesinde, tüm bilimsel<br />
zorluklar giderilse bile, bir makinanın<br />
yeterince öğrenmesini ve tamamen<br />
akıllı davranmasını sağlamak için<br />
hala devasa bir mühendislik zorluğu<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 9<br />
bulunmakta. İkinci neden ise belki<br />
daha da tartışmalı: Yapay zekâların<br />
gerçekleşmesi için günümüze kadar<br />
bunun gerçekleşmesini sağlayacak<br />
kadar yeterli talebin oluşmaması.<br />
İnsanoğlu, büyük bilimsel ve teknolojik<br />
sıçramaları genellikle savaşların ortaya<br />
çıkardığı ihtiyaçları gidermek için<br />
gerçekleştirmiş. Belki, soğuk savaş<br />
devam etseydi, bu alanda daha fazla<br />
ilerleme sağlanırdı (insanoğlu birbirini<br />
yok söz konusu olduğunda son derece<br />
istekli ve yaratıcı oluyor!).<br />
Yukarıda belirttiğim birinci ve<br />
ikinci kategori aygıtların (uzaktan<br />
yönlendirilen ve yarı otonom aygıtlar)<br />
hukuki sorumluluğunu belirleme<br />
bakımından sorun bulunmamakta. Zira<br />
yazılımı geliştirenler ya da yazılımda<br />
hata olmasa dahi aygıtı kurallara<br />
uygun kullanmayanlar, ya tek başlarına<br />
ya da davranışlarındaki haksızlığın<br />
oranına göre gerçekleştirdikleri<br />
eylemden hem özel hukuk hem de<br />
ceza hukuku bakımından sorumlular.<br />
Hatta ne yazılımda ne de kullanımda<br />
bir haksızlık olmasa dahi özel hukuk<br />
açısından kusursuz sorumluluk ilkesinin<br />
işletilmesi mümkün. Dolayısıyla bugün<br />
kabul ettiğimiz hukukun evrensel<br />
ilkeleri, çeşitli hukuk disiplinlerine ait<br />
teoriler ve yürürlükte olan mevcut<br />
hukuki düzenlemeler bu iki kategori<br />
aygıtların ortaya çıkardığı hukuki<br />
sorunları çözmeye elverişli ve yeterli.<br />
Tartışılması gereken asıl sorun ise<br />
gerçek anlamda yapay zekâda ve<br />
yapay zekalı varlıklarda; yani kendi<br />
kendine öğrenebilen, kararlar alabilen<br />
ve bunları uygulayabilenlerde.<br />
Bu tür varlıklar ilk olarak insanlar<br />
tarafından geliştirilip, programlanıp,<br />
üretilseler de sonraki nesillerin kendileri<br />
gibi yapay zekâlı varlıklar tarafından<br />
programlanıp, üretilmeleri mümkün.<br />
İlk geliştiren, programlayan ve üreten<br />
insan olsa da, bu tür bir yapay zekâya<br />
sahip varlıklar, öğrenme ve kendini<br />
geliştirme yeteneğine sahip olacakları<br />
için, ilk başta programlandıkları<br />
davranışların da dışına çıkacaklar<br />
hatta bazı durumlarda bunun dışına<br />
çıkmaları beklenecek. Yani bu varlıklar<br />
temel biçimde programlandıktan sonra,<br />
kendi kararlarını kendileri verecekler<br />
hatta kendilerini geliştirmeleri<br />
ölçüsünde (iyi ya da kötü) verdikleri<br />
kararların, davranışların çeşitliliği<br />
aratacak. İşte tam da bu noktada<br />
temel soru tekrar karşımıza çıkmakta.<br />
Bu yapay zekâların verdiği kararlardan<br />
ve bu kararlar doğrultusunda<br />
gerçekleştirdiği davranışlardan kim ya<br />
da kimler sorumlu olacak? Bu varlığı<br />
üretenler mi? Kullananlar mı? Varlığın<br />
kendisi mi?<br />
Günümüzde bu sorunun tam olarak<br />
bir yanıtı bulunmamakta. Bu konuda<br />
çok sayıda görüş var; ancak tam<br />
olarak bir doğru yok. Yapay zekâları<br />
programlayanların, kullananların,<br />
yapay zekâlı varlıkların kendisinin<br />
veya bunların hepsinin karma şekilde<br />
sorumlu olmaları gerektiğini belirten<br />
görüşler bulunmakta. Açıkçası benim<br />
de tam olarak belirginleşmiş bir<br />
görüşüm yok. Bunun nedeni de şu:<br />
Roma Hukukunda kaynaklarını bulan<br />
bugünkü hukuk sistemimiz bu sorunun<br />
yanıtı verebilmek açısından yetersiz.<br />
Şöyle ki:<br />
Tam anlamıyla yapay zekâlı bir<br />
varlığın öğrenebilmesi ve kendini<br />
TARTIŞILMASI<br />
GEREKEN<br />
ASIL SORUN ISE<br />
GERÇEK ANLAMDA<br />
Yapay Zekâda<br />
VE<br />
Yapay Zekalı<br />
Varlıklarda;<br />
YANI KENDI<br />
KENDINE<br />
ÖĞRENEBILEN,<br />
KARARLAR<br />
ALABILEN<br />
VE BUNLARI<br />
UYGULAYA-<br />
BILENLERDE.<br />
varlığının bilincinde olması gerektiğini,<br />
dolayısıyla kendisini geliştirebilme<br />
yeteneğine de sahip olması gerektiğini<br />
belirtmiştim. Ayrıca biz insanların da<br />
biyolojik bir bilgisayar olduğumuzu<br />
ve nöronlarımızın elektrik akımıyla<br />
çalıştığını ifade etmiştim. İnsanlar anne<br />
ve babalarından aldığı genlerden gelen<br />
temel kodlarla hayata başlamakta,<br />
yani işletim yazılımı ile hayata gözlerini<br />
açmakta. Sonrasında hem ailede<br />
hem de okulda uzun bir eğitim ve<br />
öğretim sürecinden geçmekte, yani<br />
uygulama yazılımları yüklenmekte.<br />
Nihayetinde kendi başına bağımsız<br />
bireyler olarak hayatlarına devam<br />
etmekte. Peki, insanların genetik<br />
kodlarının kötü olmasından (örneğin<br />
suça zemin hazırlayan kalıtsal bir akıl<br />
hastalığına yakalanma potansiyeli ile<br />
olarak dünyaya gelmesinden), ailede<br />
ve/veya okulda aldığı kötü eğitim<br />
nedeniyle (örneğin sürekli şiddete<br />
maruz kalmasıyla) suça eğilimli<br />
olmasından veya yetişkin yaşamında<br />
suç işlemesinden, bu insanların anne,<br />
baba ya da öğretmenlerini hukuki<br />
ve hatta kimi zaman etik açıdan<br />
sorumlu tutuyor muyuz? Yanıt açık:<br />
Hayır. Kabul ettiğimiz hukuk sistemi<br />
açısından bu olanaklı değil, olmamalı<br />
da. Zira herkes kendi haksız ve kusurlu<br />
eyleminden sorumlu tutulmalı. Peki,<br />
benzer süreçlerden geçen yapay zekâlı<br />
varlıklar söz konusu olduğunda değişen<br />
ne?<br />
Değişen şu: Yapay zekâlı varlıklar<br />
geçerli hukuk sisteminde bir süje<br />
yani hakkın öznesi değiller. Yalnızca<br />
bir obje, yani hakkın konusunu<br />
oluşturan nesneler. Oysa bu varlıklar<br />
bir masadan, dolaptan, koltuktan<br />
çok daha fazlasını temsil etmekteler.<br />
Ancak Roma Hukukundan bize kalan<br />
“kişi – eşya” ayrımında bunları başka<br />
bir yere konumlandırmamıza imkân<br />
yok. Aynı durum özellikle yapay<br />
döllenme ve embriyoloji konusunda<br />
inanılmaz ilerlemeler sağlayan tıp<br />
bilimi açısından da geçerli. Henüz<br />
fetüs bile olmayan ancak döllenmiş<br />
ve bölünmeye başlamış hücrelere<br />
(ki insanın temel yapı taşları) etkide<br />
bulunmak mümkün; ancak hukuk<br />
açısından bunlar yalnızca birer nesne 4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 10<br />
(ve ceza hukukuyla korunmuyorlar).<br />
Oysa nesnenin çok ötesinde olan<br />
insanın ilk varoluş anı, tüm temel<br />
kodlarımızın yer aldığı hücreler.<br />
Görüldüğü üzere Roma Hukukundan<br />
bize miras kalan “kişi – eşya” ayrımı<br />
ve buna bağlanan sonuçlar bu bilim<br />
dalında da yetersiz.<br />
Buna göre bize üçüncü, beşinci<br />
ve hatta altıncı tür gerekli. Bunların<br />
haklarının, yükümlülüklerinin ve<br />
sorumluluklarının içeriği ve sınırları<br />
belirlenmeli. Kısacası artık iki bin<br />
kusur yıldır devam eden klasik hukuk<br />
anlayışımız değişmeli. Bu alanda<br />
insanlığın bir devrime ihtiyacı var.<br />
Ancak bunun önündeki en önemli engel<br />
de yine insanoğlunun kendisi. Çünkü<br />
insan kendini, tüm evrendeki en ve tek<br />
akıllı tür olarak görmek narsistliğine<br />
sahip. Oysa bu alandaki çalışmalar<br />
tek akıllı türün biz olmadığımızı,<br />
geçmişte aynı anda pek çok insan<br />
türüyle birlikte yaşadığımızı ancak bir<br />
şekilde (bunu anlatmak hem çok uzun<br />
hem de konumuz değil) tek insan türü<br />
olarak bizim kaldığımızı göstermekte.<br />
Ayrıca Hubble teleskopunun yaptığı<br />
keşifler evrende sayısız gezegen<br />
olduğunu göstermekte (burada bile<br />
kendini beğenmiş tavrımız devam<br />
ediyor, yaşam için karbon bazlı<br />
elementler arıyoruz, sanki illa her<br />
canlı bize benzemek zorunda, metan<br />
bazlı canlılar olamaz mı? Neden<br />
olmasın!). Bu gezegenlerde bize<br />
benzeyen ya da benzemeyen sayısız<br />
akıllı yaşam formunun bulunması<br />
pekâlâ mümkün (bana göre evrende<br />
başka akıllı canlıların bulunması<br />
değil, bulunmaması mucize olur;<br />
sorun yalnızca aradaki mesafelerin<br />
büyüklüğünden kaynaklanan iletişim<br />
sorunu). O halde kendi dünyamızda<br />
başka akıllı varlıkların bulunmasını<br />
engelleyen ne? Bunların hem hak sahibi<br />
hem de sorumluluk sahibi olmalarının<br />
önündeki engel ne? Bizleriz, yani<br />
insanlar. Hukukta bile sürekli evrensel<br />
ilkelerden bahsetmiyor muyuz?<br />
“O HALDE KENDI<br />
DÜNYAMIZDA<br />
BAŞKA AKILLI<br />
VARLIKLARIN<br />
BULUNMASINI<br />
ENGELLEYEN NE?<br />
BUNLARIN Hem<br />
Hak Sahibi Hem<br />
de Sorumluluk<br />
Sahibi Olmalarının<br />
ÖNÜNDEKI ENGEL<br />
NE? BIZLERIZ, YANI<br />
INSANLAR.”<br />
Çok merak ediyorum, Andromeda<br />
galaksisinde ya da Orion takım<br />
yıldızındaki gezegenlerde var olan akıllı<br />
yaşam şekillerinin oluşturduğu düzende<br />
“kusursuz sorumluluk” ve “suçta ve<br />
cezada yasallık ilkeleri” geçerli mi?<br />
Bu evrensellik sözcüğü bile bizim<br />
ne kadar ben merkezci olduğumuzu<br />
göstermekte. Bunu kıramadığımız<br />
sürece bırakınız yapay zekâlı varlıkların<br />
hukuki sorumluluklarını, insanlık<br />
olarak kendi aramızdaki sorunları dahi<br />
çözmekten son derece uzakta kalırız.<br />
O halde yapay zekâlı varlıkların<br />
hukuki sorumluluğu olabilir mi<br />
sorusundan önce, sorulması ve<br />
yanıtlanması gerekenler şunlar: Soru (1)<br />
Yapay zekalı varlıkların hayatımıza yeni<br />
bir tür olarak dahil olması mümkün<br />
mü? (Bana göre evet). Soru (2) Bunlar<br />
özne mi yoksa nesne mi olarak<br />
kabul edilmeli? (Bana göre bu hukuk<br />
sistemi değişmeli ve bunlar farklı bir<br />
tür olarak tanımlanarak insanlarla<br />
eşit haklara ve sorumluklara sahip<br />
olmalılar). (3) Yapay zekâlı varlıkların<br />
hukuki ve cezai sorumluluğu olabilir<br />
mi? (Bana göre tabii ki evet, ancak<br />
bunları bir insanla eşit düzeyde hak ve<br />
sorumluluk sahibi kabul edersek). (4).<br />
Bugünün kurgu-hukuk düşünceleri bir<br />
gün gerçekleşecek mi? Bunlar hukuk<br />
biliminin tartıştığı, hukuk kitaplarında<br />
yazan, hukuki düzenlemelere konu<br />
olan olgular olacak mı? (En küçük bir<br />
şüphem bile yok. Ben görebilir miyim,<br />
emin değilim. Umarım o gelecekte bu<br />
yazdıklarım unutulmaz ve gelecekteki<br />
yapay zekâlı bilim varlıkları geçmişteki<br />
bu fani biyolojik varlığa atıf yapma<br />
nezaketini gösterirler).<br />
Doç. Dr. Murat Volkan DÜLGER<br />
Akademisyen / Avukat<br />
volkan.dulger@dulger.av.tr<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 12<br />
KIRIMDAN GELEN BIR AYDININ SEÇILMIŞ YAZILARI<br />
ON İKİ LEVHA YAYINCILIK<br />
KİTAP TANITIMI<br />
Kırım’dan Gelen Bir<br />
Aydın, Prof. Dr.<br />
Yavuz Abadan’ın<br />
akademik<br />
yapıtlarını derleyerek,<br />
Cumhuriyet dönemi<br />
kamu hukuku ve siyaset<br />
bilimi öğretisinin öncü<br />
isimlerinden birini günümüz<br />
okuyucusuyla yeniden<br />
buluşturmayı hedefliyor. Bu<br />
kitapta derlenen doktora<br />
tezi ve makaleler, öncelikle<br />
Türkiye’nin geçmiş kamu<br />
hukuku ve siyaset bilimi<br />
yaklaşımlarını gün yüzüne<br />
çıkartıyor. Derlemenin içeriği<br />
akademik özgürlüklerden<br />
cumhurbaşkanlığına<br />
günümüz Türkiye’sinin<br />
güncel sorunlarına ışık<br />
tutabilecek çeşitli akademik<br />
bakış açılarını içermektedir.<br />
Kitapta derlenen<br />
çalışmalar arasında,<br />
günümüz araştırmacıları<br />
için özellikle parlamenter<br />
sistem- başkanlık sistemi<br />
tartışmaları bağlamında<br />
değer taşıyacak olan,<br />
Prof. Dr. Yavuz Abadan’ın<br />
1933 yılında Heidelberg<br />
Üniversitesi’nde sunduğu<br />
doktora tezidir. Prof. Dr. Abadan<br />
tezinde, Weimar Anayasası ile 1924<br />
Anayasası’ndaki cumhurbaşkanlığına<br />
odaklanmaktadır. Bu çerçevede<br />
erken cumhuriyet dönemi<br />
anayasacılığında Cumhurbaşkanının<br />
konum ve yetkilerini Weimar<br />
Anayasası’nın Cumhurbaşkanlığı<br />
ile karşılaştırmaktadır. Hem siyasal<br />
bağlamı bugünden çok farklı hem<br />
de tarihsel göndermeleri günümüz<br />
okuyucusu için öğretici olan bu<br />
karşılaştırmalı çalışmanın derlemedeki<br />
en ilgili çekici bölüm olduğu<br />
söylenebilir.<br />
SATIN ALMAK IÇIN<br />
QR KODUNU<br />
OKUTUN<br />
İHALEYE FESAT KARIŞTIRMA SUÇU<br />
YETKİN YAYINLARI<br />
İhaleye fesat karıştırma<br />
suçu (TCK md. 235),<br />
5237 sayılı Türk Ceza<br />
Kanunu’nun yürürlüğe<br />
girmesinden sonra yoğun<br />
bir uygulama alanı<br />
bulmuştur. Ancak, özellikle<br />
multidisipliner niteliğinden<br />
kaynaklanan karmaşık<br />
yapısı ile Yargıtay’ın<br />
konuya ilişkin yol gösterici<br />
olabilecek yeterli içtihadının<br />
ortaya çıkmaması<br />
sonucunda, uygulamada<br />
mevcut sorunların yenileri<br />
eklenerek devam edeceği<br />
konusu kaçınılmaz<br />
görünmektedir.<br />
Kitabın bu 4. baskısında,<br />
mevzuattaki değişiklikler<br />
gözden geçirilmiş ve<br />
özellikle uygulama açısından<br />
taşıdığı önem gözetilerek<br />
doktrindeki görüşler ile<br />
Yargıtay ve Danıştay’ın<br />
konuyla ilgili bütün kararları<br />
UYAP sisteminden taranıp<br />
değerlendirilmek suretiyle<br />
ilgili yerlere işlenmiştir. İhale<br />
ve ihaleye fesat karıştırma<br />
hakkında genel bilgilerin<br />
yanında ihaleye fesat<br />
karıştırma suçunun kanunda<br />
düzenlenişi, hukuki mahiyeti,<br />
benzer suç tipleriyle<br />
mukayesesi, tarihi gelişimi,<br />
karşılaştırmalı hukukta<br />
düzenleniş şekli ve koruduğu<br />
hukuki değer detaylı olarak<br />
incelenmiştir. Kitabın son<br />
bölümünde ise, suçun özel<br />
görünüş biçimleri, yaptırımı,<br />
idare ve özel hukuk<br />
alanındaki sonuçları ve<br />
ceza muhakemesine ilişkin<br />
hükümler incelenmiştir.<br />
SATIN ALMAK IÇIN<br />
QR KODUNU<br />
OKUTUN<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 13<br />
İDARE HUKUKUNDA HAKLI BEKLENTININ KORUNMASI<br />
SEÇKİN YAYINCILIK<br />
Günümüzde<br />
bağımsız bir ilke<br />
olarak kabul edilen<br />
“Haklı Beklentinin<br />
Korunması”, hukuk<br />
devleti ilkesinin bir unsuru<br />
olarak 1970’li yıllarda fark<br />
edilmiştir. Alman hukukunda<br />
“vertrauensschutz”, Fransız<br />
hukukunda “confiance<br />
légitime” ve diğer ülkelerde<br />
“legitimate expectation”<br />
kavramıyla ifade edilen haklı<br />
beklenti, bireylerin hukuka,<br />
dolayısıyla da devlete olan<br />
güvenlerinin güvencesini<br />
oluşturur. Diğer taraftan<br />
haklı beklentinin korunması<br />
gerekliliğinin dayanakları<br />
arasında iyiniyet, tabiî<br />
adalet, hukuk devleti,<br />
istikrar, kazanılmış haklara<br />
saygı, hukuki güvenlik,<br />
hukuki kesinlik, ölçülülük,<br />
eşitlik, özerklik, iyi idare,<br />
temel hak ve hürriyetlerin<br />
korunması, nesafet, yetkinin<br />
kötüye kullanılmaması,<br />
adalet ve adil davranma gibi<br />
ilkeler bulunmaktadır. Bu<br />
ilkeler haklı beklentinin idare<br />
hukukunda korunmasının ne<br />
denli önemli olduğunun en<br />
temel göstergeleridir.<br />
İlkenin temel fikri,<br />
öngörülebilir bir hukuki<br />
çerçevede hayatlarını idame<br />
ettirme hakları bulunan<br />
her bir bireyin, yanlış<br />
yönlendirilmesi sonucunda<br />
oluşan güvensizliklerinin<br />
giderilmesidir. Bu açıdan<br />
haklı beklenti, idarenin<br />
belirli yönde hareket<br />
edeceği hususunda<br />
idareden sadır bir tasarruf<br />
sonucunda oluşan, bireyin<br />
idareye olan güveninin,<br />
bazı durumlarda uygun bir<br />
görüşme ortamında usuli bir<br />
korumayla, bazı durumlarda<br />
ilgilisine idareye karşı<br />
kendi lehinde bir tasarrufta<br />
bulunulmayı talep etme<br />
imkânının tanındığı esas<br />
korumayla sağlanan, bazı<br />
durumlar da ise tazminat<br />
yoluyla karşılanan bir<br />
fayda, rahatlama ya da<br />
çare bulma beklentisidir.<br />
Bu kitapta, kavramsal<br />
ve teorik çerçeve ile<br />
birlikte Haklı Beklenti<br />
İlkesinin usul ve esasları<br />
incelenmiş, farklı hukuk<br />
sistemlerindeki görünümü<br />
ve gelişimi ortaya<br />
konmuştur.<br />
SATIN ALMAK IÇIN<br />
QR KODUNU<br />
OKUTUN<br />
TÜRK CEZA KANUNU’NDA UYUŞTURUCU VE UYARICI<br />
MADDE SUÇLARI<br />
Ahmet Cemal<br />
RUHİ<br />
On İki Levha<br />
Yayıncılık<br />
05/2017<br />
165,00 TL<br />
YENİ ÇIKANLAR<br />
YENI VAKIFLAR HUKUKU<br />
BÜYÜK VERI BILGI YÖNETIMI VE İŞ ZEKASI<br />
(İŞLETMELERIN REKABET AVANTAJI ELDE ETMESINDE)<br />
HUKUK YARGILAMASINDA SOMUTLAŞTIRMA YÜKÜ<br />
Ömer<br />
AYKUL<br />
Muhteşem<br />
BARAN<br />
Taner Emre<br />
YARDIMCI<br />
Seçkin<br />
Beta<br />
On İki Levha<br />
Yayıncılık<br />
06/2017<br />
06/2017<br />
05/2017<br />
69,90 TL<br />
18,00 TL<br />
70,00 TL<br />
BANKACILIK SUÇLARI<br />
İSTINAF VE YARGITAY EMSAL KARARLARI<br />
Ali PARLAR<br />
Aristo<br />
06/2017<br />
79,00 TL<br />
PEKCANITEZ USÛL<br />
- MEDENÎ USÛL HUKUKU (3 CILT)<br />
H. PEKCANITEZ,<br />
H. KORKMAZ v.d.<br />
On İki Levha<br />
Yayıncılık<br />
03/2017<br />
450,00 TL<br />
ÇOK SATANLAR<br />
BANKACILIK KANUNU ŞERHI (2 CILT)<br />
TICARET HUKUKU PRATIK ÇALIŞMALARI<br />
CEVAPLI VE CEVAPSIZ<br />
BORÇLAR HUKUKU ÖZEL HÜKÜMLER<br />
Yaşar ALICI<br />
Burak ADIGÜZEL,<br />
İsmail KAYAR v.d.<br />
Fikret EREN<br />
On İki Levha<br />
Yayıncılık<br />
Adalet<br />
Yetkin<br />
05/2017<br />
03/2017<br />
01/2017<br />
350,00 TL<br />
32,50 TL<br />
115,00 TL<br />
ORTAKLIKLAR HUKUKU DERS KITABI (CILTLI)<br />
TEORIK VE UYGULAMALI<br />
Oruç Hami ŞENER<br />
Seçkin<br />
02/2017<br />
74,90 TL<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 14<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 15<br />
Kapak Söyleşisi<br />
Av. Ümit HERGÜNER<br />
* Hergüner Bilgen Özeke Avukatlık Ortaklığı<br />
Kurucu Ortağı<br />
Avukat Ümit HERGÜNER,<br />
Türkiye’de kurumsal<br />
yönetim farkındalığının<br />
oluşmasına önemli katkılar<br />
sunmuş bir isim. Kurucularından<br />
olduğu TKYD-Türkiye Kurumsal<br />
Yönetim Derneği çatısı altında<br />
sürdürdüğü faaliyetler ile ülkemizdeki<br />
algı değişiminde etkin bir rol üstlenen<br />
HERGÜNER, yönetim anlayışına<br />
ilişkin çalışmalarıyla yalnızca şirketler<br />
dünyasında değil, hukuk dünyasında<br />
da adınından övgüyle bahsedilen bir<br />
avukat.<br />
HERGÜNER’in otuz beş yıllı<br />
aşan meslek yaşamından önemli<br />
kesitler içeren söyleşimiz özellikle<br />
genç meslektaşlarımız için bir ders<br />
niteliğinde...<br />
Söyleşi:<br />
Av. Sena TUĞRUL (h+ Editörü)<br />
Fotoğraflar:<br />
Sertan TİRYAKİ (Lawink.net)<br />
ÜMIT BEY MERHABA, ÖNCELIKLE<br />
“NEDEN HUKUK?” GIBI TEMEL BIR<br />
SORUYLA BAŞLAMAK İSTERİZ.<br />
MESLEK SEÇIMINIZDE HANGI<br />
ETKENLER BAŞROL OYANDI?<br />
Lise yıllarımda hukukçu ya da<br />
avukat olmak gibi bir hedefim hiç<br />
olmamıştı. Kadıköy Maarif Koleji<br />
(şimdiki Kadıköy Anadolu Lisesi)’nin<br />
Matematik bölümünden başarılı bir<br />
biçimde 1975’te mezun oldum ve<br />
hedefim İstanbul Teknik Üniversitesi<br />
(İTÜ)’nde elektronik ya da makina<br />
mühendisliği bölümlerinden birine<br />
girmekti. Üniversiteye giriş formlarını<br />
doldururken rahmetli babamın ısrarı<br />
ile alt sıralarda İstanbul Hukuk<br />
Fakültesi’ne de yer vermiştim. Ancak,<br />
ilk iki tercihimden birine gireceğimden<br />
emindim. Bizim okuduğumuz<br />
yıllar Kadıköy Maarif Koleji ülkenin<br />
en iyi eğitim kurumlarının önde<br />
gelenlerindendi zaten. Sınav günü<br />
rahmetli babam ısrarla beni sınav<br />
mahalline götürmek istedi. Kıramadım<br />
onu. Biz Modalıyız ama sınav yeri<br />
Bayrampaşa olarak çıkmıştı. Yolları<br />
karıştıracağımdan endişe etti herhalde.<br />
Sınava giderken rahmetli yolda iki<br />
kez kalp spazmı geçirdi; benden fazla<br />
heyecanlı idi sanırım. Onu sınava<br />
girdiğim okulun bahçesinde bırakıp<br />
içeri girdim ama sınavda ne yaptığımı<br />
hiç bilemedim! Sonuçlar açıklandığında<br />
kendimi İstanbul Üniversitesi Hukuk<br />
Fakültesi’nde bulmuştum.. 75-76<br />
Öğrenim yılı öğrenci olaylarının<br />
yoğunluk kazanmaya başladığı yılların<br />
ilklerindendi. Günlerimi Almanca<br />
kursları ve spor ile geçiriyor, sürekli<br />
kitap okuyordum ama içimden<br />
derslere gitmek çok gelmiyordu. Gerçi,<br />
giremediğim İTÜ’de de durum farklı<br />
değil, belki de daha beterdi. O arada<br />
babamı da kaybettik.<br />
HAY ALLAH! MESLEK SEÇIMINDE<br />
AILELERIN ÖNEMI OLDUKÇA<br />
FAZLA ELBET, FAKAT SIZIN<br />
DURUMUNUZDA BIRAZ DAHA<br />
FARKLI BIR SÜREÇ IŞLEMIŞ...<br />
Evet... Sevigili babam bana hukuk<br />
öğrenimini hediye edip göçtü. İstanbul<br />
Hukuk’ta ilköğrenim yılı sonunda ister<br />
istemez sınavlara girip hepsinden<br />
geçen çok az sayıda insanın arasında<br />
kendimi bulunca “galiba ben bu işe<br />
gerçekten yatkınmışım!” demeye<br />
başladım! Yine de benden bir yıl<br />
sonra üniversite sınavlarına giren kız<br />
kardeşim Ayşe ile sınavlara tekrar<br />
girmekten kendimi alamadım. Bir de<br />
ne göreyim, bir yıl böylesine bir sınav<br />
için hiç çalışmadığım halde bu sefer<br />
İTÜ’ye girivermişim! Girdim girmesine<br />
ama İTÜ henüz ilk yılın sınavlarını bile<br />
yapamamış durumda boykotlar ve<br />
bitmeyen olaylar nedeniyle.. Annemin<br />
ve eş dostun ısrarı ve babamın anısına<br />
4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 16<br />
saygı adına Hukuk Fakültesi’nde<br />
devam kararı aldım! İstanbul Hukuk<br />
Fakültesi 2nci sınıfından itibaren<br />
dil bilgimin de etkisi ile olsa gerek<br />
Devletler Hukuku dersi ilgimi çekmeye<br />
başladı ve o alanda akademisyenliği<br />
arzu ettiğimi his ettim.. Almanca<br />
yanında Fransızca çalışmaları ve<br />
sürekli müfredat dışı okumalarla<br />
o alanda kendimi geliştirdiğimi<br />
hatırlıyorum. Sınavları ise sorunsuz<br />
geçmeye devam ediyordum ve giderek<br />
aslında hukuk öğreniminde matematik<br />
kafalı olmanın ayrıcalığını görüyordum.<br />
Sonunda Fakülte’yi dört yılda sorunsuz<br />
bitirdim ve çok ilgimi çekmeyen<br />
avukatlık stajına paralel bir biçimde<br />
akademik çalışmalara devam ettim.<br />
Goethe bursu ile gittiğim Almanya’da<br />
tam doktora çalışmalarına yönelecek<br />
iken İstanbul Hukuk’ta açılan sınavdan<br />
yararlanmak üzere Türkiye’ye döndüm<br />
ve mezuniyetimden bir yıl kadar sonra<br />
da İstanbul Hukuk Fakültesi Devletler<br />
Hukuku kürsüsünde rahmetli Edip Çelik<br />
hocamızın asistanlarından biri olarak<br />
çalışmaya başladım. Doktora Yeterlilik<br />
sınavını da kısa sürede geçip “Dünya<br />
Bankası’nın Borçlanma İşlemleri”<br />
konulu bir doktora tez çalışmasına<br />
girişmiştim ki, asistanlığımın üçüncü<br />
yılında Fulbright bursu için seçilerek<br />
ABD’nin başkenti Washington, D.C.’de<br />
kendimi buldum.<br />
NEDEN WASHINGTON?<br />
BU TERCİHİNİZİN TEMEL SEBEBİ<br />
NEYDİ?<br />
Dünya Bankası orada diye o şehri<br />
tercih etmiştim. Önce Washingon,<br />
D.C.’nin üç önemli hukuk fakültesinden<br />
biri olan American University’nin<br />
hukuk fakültesinde hukukta master<br />
öğrenimi (LL.M) programına katıldım.<br />
Programın bir parçası olarak da<br />
Dünya Bankası’nın yan kuruluşu olan<br />
International Finance Corporation’da<br />
(IFC) staj yapıyordum. American<br />
University’deki öğrenimim başarılı<br />
geçti ve Fakülte’yi ilk sırada bitirince,<br />
bu defa hukukta doktoranın Amerikan<br />
hukuk öğreniminde dengi olan SJD<br />
öğrenimi için University of Virginia<br />
(UVA)’nın hukuk fakültesine başvurup<br />
doctor of juridical sciences, yani SJD<br />
programına Dupont bursu ile kabul<br />
edildim. Yalnız Amerika’da bir fakülteyi<br />
bitirip bir diğerine yöneldiğim 1984<br />
yazında ilginç bir deneyim yaşama<br />
fırsatı bulmuştum. Washington, D.C.’de<br />
o dönemin yerleşik hukuk bürolarından<br />
Bishop Cook Purcell Reynolds hukuk<br />
bürosu beni on haftalık yaz stajı için<br />
kabul etmişti!<br />
SANIRIM PROFESYONEL<br />
YAŞAMINIZDA ÖNEMLİ BİR<br />
DÖNEMEÇTİ?<br />
Evet, O stajın onuncu haftasına<br />
geldiğimde hukukun pratik yönünün<br />
güzelliğini ve avukatlığın çekiciliğini<br />
fark edip zihnen akademik dünyadan<br />
uzaklaşmaya başlamıştım. İnanılmaz<br />
bir şekilde ayakları yere basan, sayısı<br />
10’un üstünde projede çalışmıştım<br />
çok kısa bir sürede ve dışarıda<br />
başka bir dünya olduğunu da fark<br />
etmiştim. Hukukun yaşayan bir disiplin<br />
olduğunu ve kuramlar ile uğraşarak<br />
bir doktora tezi yazmanın anlamsız<br />
olacağını düşünüyordum artık. Sonuç<br />
olarak, UVA’deki birinci sömestrenin<br />
sonunda fakülte yönetimine başvurup<br />
SJD programını sürdürmekten vaz<br />
geçtiğimi ve ikinci bir LL.M. derecesi<br />
ile o yılı Charlottesville’deki okulumda<br />
sonlandırma kararımı bildirdim. Bunda<br />
Dupont bursunun Fulbright bursu kadar<br />
cömert olmayışının ve SJD uğruna<br />
“STAJIN ONUNCU<br />
HAFTASINA<br />
GELDIĞIMDE<br />
Hukukun PRATIK<br />
YÖNÜNÜN<br />
GÜZELLIĞINI VE<br />
Avukatlığın<br />
ÇEKICILIĞINI<br />
FARK EDIP ZIHNEN<br />
AKADEMIK<br />
DÜNYADAN<br />
UZAKLAŞMAYA<br />
BAŞLAMIŞTIM.”<br />
çok sıkıntı çekeceğimin belirginleşmiş<br />
olmasının da etkisi olmadı değil. 1985<br />
Mayıs ayına geldiğimde daha 1982<br />
yılının başlarında İstanbul Hukuk<br />
Fakültesi’nde doktora yeterlilik sınavını<br />
vermiş genç bir akademisyen olmama<br />
karşın ikinci LL.M. derecesini alarak<br />
bir hukuk fakültesinden daha mezun<br />
oluyordum. Tam o sırada, hayatımda<br />
en belirleyici bir gelişme olarak da New<br />
York’ta ve Washington, D.C.’de ofisleri<br />
olan ve birkaç Türk müvekkili olduğunu<br />
sonradan anladığım Reid & Priest<br />
hukuk bürosunun New York ofisinden<br />
“yabancı hukuk müşaviri” statüsünde<br />
bir iş teklifi aldım; hemen kabul ettim.<br />
BU KARAR AYNI ZAMANDA<br />
AKADEMIK KARIYERINIZE DE<br />
NOKTA KOYDUĞUNUZ ANLAMINA<br />
MI GELIYORDU?<br />
Kesinlikle... Artık resmen akademik<br />
hayatım bitmiş ve Amerika’da bir<br />
avukatlık bürosunda avukat kimliğim<br />
ile çalışmaya başlamıştım. Üç yılı<br />
aşkın bir süreyi kapsayan o deneyimim<br />
beni meslekte en az on beş yıl<br />
sorunsuz taşıdı! 1988 yılı sonunda<br />
Türkiye’ye dönüşümde İstanbul Hukuk<br />
Fakültesi’ndeki asistanlık yıllarımdan<br />
akademisyen büyüğüm ve değerli<br />
dostum Yücel Sayman hocamız ile<br />
Sayman & Hergüner’i İstanbul’da<br />
kurarak bugünkü Hergüner Bilgen<br />
Özeke’nin temellerini attık. Yücel Bey<br />
sonraki yıllarda Baro çalışmalarına<br />
ağırlık verip İstanbul Barosu Başkanlığı<br />
görevini üstlendi. Ancak, kendisi ile<br />
işbirliğimiz ve dostluğumuz uzun yıllar<br />
sürmüştür.<br />
YURT DIŞINDA SÜRDÜRDÜĞÜNÜZ<br />
EĞITIM-ARAŞTIRMA ÇALIŞMALARI<br />
KIŞISEL VE MESLEKI GELIŞIMINIZE<br />
ŞÜPHESIZ ÖNEMLI KATKILAR<br />
SUNMUŞTUR. YURT DIŞINDA<br />
EDINDIĞINIZ TECRÜBELER<br />
ARASINDA EN ÖNEMLI<br />
KAZANIMLAR NELERDI?<br />
Benim Amerika’da LL.M. öğrenimi<br />
gördüğüm 1984 ve 1985 yıllarında<br />
böyle bir öğrenim için yurt dışına, hele<br />
Amerika’ya giden öğrenci sayısı çok<br />
azdı. O nedenle de Amerika’da hukuk<br />
öğreniminin nasıl bir öğrenim olduğu<br />
Türkiye’de bilinmiyordu. Örneğin,<br />
Amerika’da hukuk öğreniminin lisans<br />
www.hplusdergi.com
öğrenimi sonrası yapılan bir öğrenim<br />
olduğu pek bilinmezdi. Yani, aslında<br />
bir üniversite bitirmiş meslek sahibi<br />
insanların alabildiği üç yıllık bir<br />
öğrenim olduğu ve bitirilince de juris<br />
doctor denilen ve hukuk doktoru<br />
anlamına gelen JD unvanının alındığı,<br />
LL.M. öğreniminin de JD üstü bir<br />
öğrenim olduğu, JD öğrencileri ile<br />
ortaklaşa alınan derslerde Amerika<br />
dışından gelen hukuk öğrencilerinin<br />
nasıl zorlandığı konusunda fazla fikir<br />
sahibi olan yoktu. O nedenle ilk LL.M.<br />
öğrenimim sırasında çok zorlandım.<br />
Türkiye’de kimse, daha çok lecture<br />
ağırlıklı, hocaların kitaptan ya da<br />
notlarından tek taraflı bir biçimde ders<br />
anlattıkları ortamdan başka türlü bir<br />
hukuk öğrenim ortamı konusunda bilgili<br />
değildi. Oysa Amerika’da öğrenimde<br />
dersten önce okunması gereken<br />
yüzlerce sayfa ödevin çalışılması<br />
üzerine socratic yöntemle hocaların<br />
soru cevap biçiminde öğrencilerle<br />
sürekli bir örnek olay üzerinden<br />
diyalog içinde olduğu bir ders işleme<br />
yönteminde buna alışkın JD öğrencileri<br />
arasında biz LL.M. adaylarının ilk ayları<br />
kabus gibi geçiyordu.<br />
TAKRİR SİSTEMİ ÜZERİNE KURULU<br />
BİR EĞİTİM MODELİNDEN GELİP<br />
SOCRATIC YÖNTEMLE TANIŞMAK...<br />
EMİNİZ, BAŞLARDA ADAPTASYON<br />
SORUNU YAŞAMIŞSINIZDIR FAKAT<br />
SONRASINDA KAYDA DEĞER<br />
KAZANIMLAR DA SUNMUŞTUR...<br />
Elbette... Öğrenciyi pasif bir biçimde<br />
değil aktif bir biçimde dersin içinde<br />
tutan ve sorgulayarak konuları işleme<br />
yaklaşımına iten, ezberden uzak<br />
böylesine bir öğrenim biçiminin çok<br />
yararını gördüm kişisel gelişimimde<br />
ve meslek hayatımda. Tabii, bir<br />
de çok çalışmadan hiçbir şeyin<br />
başarılamayacağını da öğretti ilk<br />
LL.M. öğrenimi bana. Sürekli dört-beş<br />
saat uyku ile öğrenim temposuna<br />
yetişebiliyordum. Sonuçta mezun olan<br />
LL.M. öğrencileri arasında ilk sırada yer<br />
aldım ama JD’ler ile yarışsa idim bunu<br />
başarabilir miydim, emin değilim! Reid<br />
& Priest’te geçen üç yıl da çok farklı<br />
değildi.<br />
NE GİBİ ZORLUKLARLA<br />
KARŞILAŞTINIZ?<br />
Şöyle söyleyeyim, ben New<br />
York’u orada çalıştığım üç yıl<br />
sırasında değil de sonradan ziyarete<br />
gittiğim zamanlar tam anlamı ile<br />
gezebilmişimdir. İnanılmaz bir rekabet<br />
ortamı içinde Amerikalı avukatların<br />
büro ortaklarının gözüne girebilmek<br />
için sarf ettikleri emeği takdirle<br />
izlemişimdir. İster istemez o tempoya<br />
ayak uydurmak durumunda kalmak<br />
da büyük bir kazanımdı benim için.<br />
Çalışmalardaki profesyonellik, titizlik,<br />
kurumsallığın yerleştiği bir çalışma<br />
düzeni ile birleşince nasıl özel bir<br />
kurumun ortaya çıkabildiğini gördüğüm<br />
1985-1988 döneminde hep Türkiye’ye<br />
döndüğümde bunu yaratabilmek hayali<br />
içinde oldum. “Biz de yapabiliriz”<br />
iddiam yıllar içinde kısmen gerçekleşti<br />
diyebilirim.<br />
ÖZELLIKLE MESLEĞE YENI<br />
BAŞLAMIŞ GENÇ AVUKATLAR<br />
IÇIN DENEYIM, BILGI VE<br />
TECRÜBE KAZANIMI OLDUKÇA<br />
ÖNEMLI. HERGÜNER BILGEN<br />
ÖZEKE BÜNYESINDE<br />
ÇALIŞMAYA BAŞLAYAN GENÇ<br />
MESLEKTAŞLARINIZA YÖNELIK BU<br />
TARZ KURUM IÇI EĞITIM/GELIŞIM<br />
UYGULAMALARINIZ VAR MI?<br />
2000’li yılların ikinci on yılını<br />
bitirmeye yaklaştığımız şu günlerde 4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
3Hergüner Bilgen Özeke Avukatlık Ortaklığı<br />
Kurum İçi Eğitim Uygulamasından Bir Kare<br />
küreselleşme evresini tamamlamış<br />
bir ekonomik ve sosyal ilişkiler<br />
yumağının ortasında genç hukuk<br />
öğrencilerinin ve genç meslektaşların<br />
karşı karşıya bulundukları güçlükler<br />
ve ortaya koymak durumunda<br />
oldukları iddialar çok değişti. Ulusal<br />
ötesi mi, uluslararası mı dediğimiz<br />
yıllardan küresel mi, küresel ötesi mi<br />
dediğimiz bir dünyayı yaşadığımız<br />
yıllara geldik. Teknoloji devrimleri<br />
çok şeyi değiştirdi, dünyayı ve<br />
çalışma biçimlerini çok farklılaştırdı,<br />
mesafeler çok kısaldı, ilişkilerin sayısı<br />
yüzlerce kat arttı. Böyle bir dünyada<br />
hukuk hizmeti vermek ve avukatlık<br />
yapmak durumunda olan genç<br />
arkadaşlarımızın sürekli yenilikleri<br />
öğrenmeleri gerektiğinin farkındayız.<br />
Bizim büromuzda o nedenle hukukun<br />
bir dizi alt disiplinine dair sürekli eğitim<br />
programlarımız vardır. Büromuzda Yaz<br />
Stajı yapan genç arkadaşlarımıza olsun<br />
Yasal Stajyerlerimize olsun gerekli<br />
yönlendirmeleri hep yapıyoruz. Ben<br />
Amerika’da hukukta JD öğrenimini<br />
tamamlamak üzere olan oğlum<br />
Levent’e bana lise yıllarında gelip<br />
“avukat olmak istiyorum ama senin<br />
gibi masa başında oturan türden<br />
değil, mahkemelerde duruşmalara<br />
giren türden!” dediğinde önce gidip<br />
mühendislik öğrenimi görmesini ve<br />
üstüne hukuk öğrenimi yapmasını salık<br />
vermiştim.<br />
HUKUK ÖĞRENİMİ ÖNCESİ FARKLI<br />
BİR DİSİPLİNDE LİSANS DERECESİ<br />
ALMAK... ÜLKEMİZDE BU TARZ<br />
KARİYER PLANLAMALARINA ARTIK<br />
DAHA SIK RASTLIYORUZ...<br />
Bizim bürodaki gençlere yön<br />
göstermeye çalışırken de kendilerine<br />
hep o örneği veriyorum. Hukuk<br />
mesleğinde gelecek Levent gibi<br />
bilgisayar yazılım mühendisliği ya<br />
da benzeri mühendislik öğrenimi<br />
görmüş hukukçuların ön plana çıkarak<br />
hukuk hizmetlerinin yeni niteliğini<br />
belirleyeceği, hukuk hizmetlerinin<br />
büyük bölümünün artık elektronik<br />
ortamlarda erişilebilir olacağı çok farklı<br />
bir gelecek. Genç meslektaşlarımızın<br />
kendilerini bu geleceğe hazırlamaları<br />
gerekiyor. Zaten ben de yeni nesil<br />
hukukçularımızın birçoğunun öyle bir<br />
geleceğin ortaya koyacağı güçlüklere<br />
ve iddialara hazırlıklı bir donanımla bu<br />
mesleğe girmeye başladıklarını görerek<br />
çok mutlu oluyorum.<br />
KURUM IÇI EĞITIM-GELIŞIM<br />
ÇALIŞMALARINIZIN YANI SIRA BIR<br />
DÖNEM KOÇ ÜNIVERSITESINDE<br />
ÖĞRETIM ÜYELIĞI YAPTIĞINIZI<br />
BILIYORUZ. EMINIZ<br />
ÖĞRENCILERINIZ IÇIN EŞSIZ BIR<br />
FIRSAT OLMUŞTUR. İLERLEYEN<br />
DÖNEMLERDE TEKRARINI<br />
DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?<br />
1995 – 1999 yılları arasında Koç<br />
Üniversitesi’nde MBA programında<br />
International Business Law konulu<br />
dersi veren bir öğretim görevlisi idim,<br />
hukuk danışmanlığı ve avukatlık<br />
işlerimin yanı sıra. Yıllar içinde<br />
iki çalışmayı birlikte yürütmekte<br />
zorlanınca öğretim görevlisi rolümü<br />
bıraktım. Oysa çok keyifli idi o<br />
deneyim ve öğrenciler son derece iyi<br />
yetişmiş, kimileri meslek hayatının<br />
içinden gelmiş başarılı, zeki ve çalışkan<br />
insanlar idi. Ne var ki, o yıllarda<br />
bizim bürodaki avukat sayısı 30’u<br />
geçmişti ve büroya giderek daha fazla<br />
zaman ayırmam, çalışma sistemlerini<br />
ve süreçlerini yerine oturtmamız<br />
gerekiyordu. O anlamda da Büro’nun<br />
kurucularının önünde gelen kimliğim<br />
ile Büro’ya öncelik vermek istiyordum..<br />
Akademik dünya ile o ikinci kopuşum<br />
sonrası son yıllarda o cephedeki açığı<br />
farklı bir platformda kapatma fırsatı<br />
yakaladım. Aldığım bir davet üzerine<br />
2011 yılı sonundan beri Washington,<br />
D.C.’de yerleşik International Law<br />
Institute isimli ve “hukukun üstünlüğü”<br />
ile ilintili bir biçimde meslek içi eğitim<br />
çabalarını kendine şiar edinmiş olan bir<br />
Enstitü’de yönetim kurulu üyesi olarak<br />
görev yapıyorum. ILI’ın Türkiye’de bir de<br />
yavru birimini kurduk. 50’nin üstünde<br />
yurt dışında İngilizce dilinde hukuk<br />
öğrenimi görmüş meslektaşlardan<br />
oluşan bu üye havuzundan<br />
arkadaşlarımızın desteği ve ILI’ın<br />
Washington, D.C. merkez ofisinin<br />
gönderdiği Amerikalı hukuk hocaları<br />
ya da pratiği güçlü avukatlar eliyle<br />
zaman zaman meslek içi eğitim nitelikli<br />
seminerler, toplantılar ve sertifikalı<br />
eğitim programları düzenliyoruz.<br />
Amacamız bu tür faaliyetleri bölge<br />
ülkelerini de kapsayacak biçimde<br />
geliştirmek. www.ili.org sitesinden de<br />
görülebileceği üzere ILI’ın sunabildiği<br />
eğitim konuları oldukça fazla. Bu<br />
çabaların koordinasyonunu sağlamak,<br />
ILI-İstanbul’daki genç arkadaşlarımız<br />
ile işbirliği içinde olmak şu aşamada<br />
bana yeterli düzeyde akademik keyif<br />
veriyor diyebilirim.<br />
DANIŞMA KURULU ÜYELIĞINI<br />
SÜRDÜRDÜĞÜNÜZ TÜRKIYE<br />
KURUMSAL YÖNETIM<br />
DERNEĞI-TKYD’NIN KURUCU<br />
ÜYELERINDENSINIZ. BIR DÖNEM<br />
BAŞKANLIĞINI DA ÜSTLENDIĞINIZ<br />
TKYD ÜLKEMIZDE KURUMSAL<br />
YÖNETIM FARKINDALIĞININ<br />
GELIŞMESINDE OLDUKÇA ETKIN<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 19<br />
BIR SIVIL TOPLUM KURULUŞU.<br />
KURUMSAL YÖNETIM NEDIR? NEYI<br />
AMAÇLAR? VE BU KAPSAMDA<br />
TKYD’NIN KURULUŞ AMACI NEDIR?<br />
2000’li yılların hemen başında,<br />
henüz Türkiye’de kurumsal yönetimin<br />
ne anlama geldiğinin pek bilinmediği<br />
yıllarda hukukçu olmayan iki arkadaşım<br />
ile birlikte bu konuyu çalışmaya<br />
başladık. Çalışmalarımızı benim de<br />
üyesi bulunduğum TÜSİAD çatısı<br />
altında yürütüyorduk. Konunun önemine<br />
zamanın TÜSİAD yönetimini ikna<br />
ettikten sonra işimiz kolaylaştı. Sekiz<br />
arkadaş olarak 2003 yılının başında<br />
konuyu TÜSİAD şemsiyesi dışına<br />
taşıyıp ayrı bir dernek çatısı altında<br />
yürütmek üzere Türkiye Kurumsal<br />
Yönetim Derneği’ni kurduk. 2005 –<br />
2007 döneminde benim de başkanlığını<br />
yaptığım bu derneğin şimdilerde<br />
600’ün üstünde bireysel ve 50’ye yakın<br />
kurumsal üyesi var ve ülkenin önde<br />
gelen STK’larından biri. TKYD gibi<br />
kuruluşunda rol aldığım ya da içinde<br />
aktif olduğum epey STK var. TKYD’nin<br />
ilk yıllarında kurumsal yönetimin<br />
ne olduğuna dair ülkede farkındalık<br />
yaratmak için çabalarımız ön plandaydı.<br />
Kurumsal yönetimin dört ana ilkesi<br />
olan Şeffaflık, Eşitlik, Hesap Verebilirlik,<br />
Sorumluluk gibi kavramların nasıl bir<br />
şirket ya da kurum yönetim modelini<br />
beraberinde getirebildiğini herkese<br />
anlattık. Süreçlerle yönetimin kurumsal<br />
yönetim modeli ile birlikte şirketlerde<br />
verimliliği ve etkinliği arttırıcı etkisini<br />
dünyadan örneklemeler ile gündeme<br />
taşıdık. Sermaye Piyasası Kurumu ile<br />
çok yakın işbirliğimiz oldu. Amerika’da<br />
Washington, D.C.’de yerleşik Center<br />
for International Private Enterprise<br />
(CIPE) ile de işbirliğimiz oldu. CIPE’den<br />
aldığımız fon ile çeşitli sanayi ve ticaret<br />
merkezlerimizde eğitimler organize ettik.<br />
TÜM BU YOĞUN ÇALIŞMALARIN<br />
ARDINDAN ORTAYA ÇIKAN SONUCU<br />
NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?<br />
Bugünlere geldiğimizde görüyoruz ki,<br />
artık şirketlerimizi kurumsal yönetim<br />
anlamında gelmiş oldukları düzey<br />
bakımından derecelendiren kuruluşlar<br />
olduğu gibi Borsa’da da Kurumsal<br />
Yönetim Endeksi oluşturulmuş<br />
durumda. Yani farkındalık yaratma<br />
ötesinde şirketlerin işleyiş ve<br />
uygulamalarını doğrudan etkileme<br />
boyutunda önemli katkımız olmuş.<br />
BUGÜN, HERGÜNER BILGEN<br />
ÖZEKE AVUKATLIK ORTAKLIĞI<br />
TÜRKIYE’NIN EN BAŞARILI HUKUK<br />
BÜROLARINDAN BIRI OLARAK<br />
KABUL EDILIYOR. BAŞARINIZA<br />
YÖNELIK YAPILAN VURGULARDAN<br />
BELKI DE EN ÖNEMLISI KURUMSAL<br />
YÖNETIM ANLAYIŞINIZ. HUKUK<br />
BÜROLARINDA VE AVUKATLIK<br />
ORTAKLIKLARINDA KURUMSAL<br />
YÖNETIM ILKELERINE UYUM<br />
KONUSUNDA NE GIBI TAVSIYLERDE<br />
BULUNURSUNUZ? ÖNCELIKLE,<br />
SÖZ KONUSU ILKELERE UYUM<br />
HUKUK BÖRÜLARI VE AVUKATLIK<br />
ORTAKLIKLARI IÇIN NE DERECE<br />
ÖNEMLIDIR? KISACA ÖZETLER<br />
MISINIZ?<br />
Tabii, şirketler dünyası için TKYD<br />
çatısı altında yapılanları kendi<br />
büromuza taşımamak olmazdı. 2003<br />
yılından itibaren bizim büromuzda<br />
da kurumsal yönetim modeline<br />
uygun yapılanmaları ve süreçleri<br />
belirleyip, önemleri konusunda<br />
avukat arkadaşlarımızı bilgilendirip<br />
ikna ederek bu yönetim modelinin<br />
unsurlarını hayata geçirme gayreti<br />
içinde olduk. Ortaya çıkardığımız<br />
4<br />
“KURUMSAL<br />
YÖNETIMIN DÖRT<br />
ANA ILKESI OLAN<br />
Şeffaflık, Eşitlik,<br />
Hesap Verebilirlik,<br />
Sorumluluk<br />
GIBI KAVRAMLARIN<br />
NASIL BIR ŞIRKET<br />
YA DA<br />
KURUM YÖNETIM<br />
MODELINI<br />
BERABERINDE<br />
GETIREBILDIĞINI<br />
HERKESE ANLATTIK.”<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 20<br />
bir ofis el kitabı ile işleyişimize<br />
büyük bir saydamlık getirip herkesin<br />
sorumluluğuna, görevlerine ve kimlere<br />
nasıl hesap vereceklerine dair kriterler<br />
ortaya koyup, yardımcı avukatların<br />
Büro ortağı olmalarına giden yolda<br />
adil paylaşımları sağlayacak süreçleri<br />
yazarak uygulamaya koyduk. Bu<br />
çabalarımız sonucu geldiğimiz<br />
noktada yönetimdeki profesyonellik<br />
düzeyimize dair aldığımız ISO<br />
sertifikası belki de alanında bir ilk..<br />
Zaman zaman avukat sayısı 90’a 100’e<br />
yaklaşan bizim gibi bir büroda zaten<br />
kurumsallaşmadan mesleği başarı ile<br />
uygulamanın mümkün olamayacağını<br />
düşünenlerdeniz.<br />
BELLİRLİ BİR ÖLÇEĞE ULAŞTIKTAN<br />
SONRA ÇOĞU YAPININ GERİYE<br />
DOĞRU DÜŞÜŞÜNE ŞAHİT<br />
OLUYORUZ. SANIRIZ KRİTİK BİR<br />
NOKTA VAR VE BU NOKTANIN<br />
ARDINDAN KURUMSAL YÖNETİM<br />
ADINA DÜZENLEMELER YAPMAMAK<br />
CİDDİ SONUÇLAR DOĞURUYOR...<br />
YANILIYOR MUYUZ?<br />
Türk insanının fazla girişimci<br />
ruhunun etkisi ile de olsa gerek,<br />
meslekte biraz birikim sahibi olanların<br />
kendi bürolarını açma arayışı içine<br />
girdikleri bir ortamda belli kurumsal<br />
kriterlerin oturmamış olması<br />
halinde kaos ortamının doğmaması<br />
işten bile değil. O nedenle her bir<br />
avukatımızın mesleğini icra ederken<br />
Büro’ya ve müvekkillerine karşı ne<br />
tür yükümlülükler ve sorumluluklar<br />
altına girdiğini, zaman zaman objektif<br />
ölçütler çerçevesinde kimlere hesap<br />
vereceğini açıkça ortaya koyduğumuz<br />
çalışma biçimleri ve süreçlerini her<br />
zaman için uygular durumdayız. Birkaç<br />
başka avukatlık bürosunun da bu yolda<br />
çok mesafe kat ettiklerini biliyorum.<br />
Yine de Türkiye gibi 80 milyon nüfusu<br />
olan ve G-20 arasına girebilmiş bir<br />
ülkedeki hukuk bürosu sayısı ile<br />
bunlarda çalışan avukat sayısını<br />
benzer gelişmişlik düzeyinde (belki<br />
İran hariç) başka ülkelerle kıyaslayınca<br />
üzülmüyor değilim; bu kurumsallık işini<br />
tam beceremediğimizi görür gibiyim.<br />
Türkiye’nin onda biri nüfusta olup<br />
gayrı safi milli hasılası çok gerilerde<br />
olan ülkelerde bile yüzlerce avukatın<br />
bir arada çalışabildikleri avukatlık<br />
bürolarının bulunduğunu görünce insan<br />
hayıflanıyor doğrusu. Belki ülkemizde<br />
hukukun üstünlüğü yerleştikçe bu<br />
alandaki açığımız kapatabileceğiz.<br />
DÜNYANIN EN BÜYÜK 100 HUKUK<br />
FIRMASI BÜYÜK ORANDA ANGLO-<br />
SAKSON KÖKENLI. ÖZELLIKLE<br />
AMERIKA VE İNGILTERE’DE<br />
SIKLIKLA RASTLADIĞIMIZ<br />
KURUMSAL TARZDA FALIYET<br />
GÖSTEREN AVUKATLIK<br />
ORTAKLIKLARININ OLUŞUMUNDA<br />
ANGLO-SAKSON HUKUK SISTEMI<br />
VE ANLAYIŞININ ETKISI SIZCE<br />
NEDIR? BU AÇIDAN BAKILDIĞINDA<br />
TÜRK HUKUK SISTEMI BU TARZ<br />
HUKUK BÜROLARININ ORTAYA<br />
ÇIKIŞI VE SÜREKLILIĞI AÇISINDAN<br />
UYGUN ZEMINI NE DERECE<br />
SAĞLIYOR?<br />
Bahsettiğiniz ülkeler 1215’de<br />
Magna Carta bildirgesi ile başlayarak<br />
hukukun üstünlüğünü yüzyıllar içinde<br />
özümsemiş ülkeler. Bu toplumlar<br />
günlük hayatlarında hukuku yaşamaya<br />
ve yaşatmaya özen gösteren<br />
toplumlar. Bu ülkelerin hukukçuları<br />
da öylesine bir toplumsal süzgeçten<br />
geçerek en yetkin kurumlarda hukuk<br />
öğrenimlerini gören meslektaşlar.<br />
Onların bir arada çalışabilme ve<br />
aynı uğurda emek ortaya koyabilme<br />
içgüdüleri bizlere oranla çok daha<br />
gelişmiş düzeyde. Onlardaki türden<br />
büyük büroların güçlenmesi de zaten<br />
bir bakıma hukukun üstünlüğünün<br />
güvencesi olabilecek güç merkezlerini<br />
beraberinde getiriyor. Biz ülkemizde<br />
onu çok istemiyoruz belki de! Ben<br />
“TÜRKIYE’NIN<br />
ONDA BIRI<br />
NÜFUSTA OLUP<br />
GAYRI SAFI MILLI<br />
HASILASI ÇOK<br />
GERILERDE OLAN<br />
ÜLKELERDE BILE<br />
Yüzlerce Avukatın<br />
Bir Arada<br />
Çalışabildikleri<br />
AVUKATLIK<br />
BÜROLARININ<br />
BULUNDUĞUNU<br />
GÖRÜNCE INSAN<br />
HAYIFLANIYOR<br />
DOĞRUSU.”<br />
kendi adıma Baro yönetimlerine 90’lı<br />
yılların başından bu yana avukatlık<br />
mesleğini icra ediş biçiminde<br />
Anglo-Sakson ülkeleri başta olmak<br />
üzere gelişmiş ülkelerin nasıl bizden<br />
faklılaştıklarını, o anlamda nasıl geride<br />
kaldığımızı, bazı kısıtlamaların çok eski<br />
ve eksik kaldığını ve zamanı kaçırdığını<br />
hep anlatıp durdum. O cephelerde<br />
on yıllardır büyük bir mesafe kat<br />
edemedik. Bu işte bizden elli yıl önde<br />
giden başta Anglo-Sakson kökenli<br />
hukuk bürolarının Türkiye’de faaliyetine<br />
izin verilip eşit bir rekabet ortamı<br />
sağlayıcı düzenlemeler yapılmadan<br />
bizler gibi bağımsız ve yerel büroların,<br />
yıllık bütçeleri dört milyar Amerikan<br />
Doları üstündeki dev yapılanmalar<br />
ile yarışmamız beklenir oldu. Kural<br />
olarak kendi ülkelerinin meslek<br />
kurallarına tabi bu avukatlık bürolarının<br />
ülkemizde faaliyet izni aldıktan sonra<br />
mesleki ve mali denetimlerinin etkin<br />
bir biçimde yapılabilmesi halinde<br />
bizlere katacakları önemli hususlardan<br />
biri aslında kurumsal yönetim
Sayfa 21<br />
biçimlerine dair en iyi örnekleri ortaya<br />
koyabilmeleri olur.<br />
ÜLKEMIZDE SON YILLARDA<br />
SAYISI GITTIKÇE ARTAN<br />
AVUKATLIK ORTAKLIKLARININ<br />
ÖNÜNDEKI EN ÖNEMLI ENGEL<br />
YA DA ENGELLER SIZCE NEDIR?<br />
ORTAKLIK KÜLTÜRÜ? KURUMSAL<br />
YÖNETIM FARKINDALIĞI? İLGILI<br />
KANUN VE YÖNETMELIKLERDEKI<br />
EKSIKLIKLER?<br />
Bu sorunuzu biraz önce kısmen<br />
cevapladım sanırım. Bizim yapımızda<br />
ortaklık kültürü ve takım oyunu<br />
oynama becerisi zayıf, “küçük olsun<br />
benim olsun” yaklaşımı ön planda.<br />
Bütün kurumsallığımıza, ortak sayısı<br />
bakımından belki de en büyük büro<br />
olmamıza karşın kuruluşumuzdan<br />
bu yana geçen onlarca yıl içinde<br />
sadece bizim bürodan çıkıp da<br />
hukuk piyasasında bilinir hale gelen<br />
avukatlık bürosu sayısı 10 civarında!<br />
Bunlardan kimileri yabancı avukatlık<br />
ortaklıkları şemsiyesi altına girenler..<br />
Oysa, demin de belirttiğim üzere<br />
Baro’lardan “yabancı avukatlık<br />
ortaklığı” olarak kurulma izni alarak<br />
gelen yabancı avukatlık bürolarının<br />
ortaya koyduğu ve büyük ölçüde<br />
haksız bir rekabet var.. Ben yabancı<br />
avukatlık ortaklıklarının ülkemizde<br />
faaliyet gösterebilmelerinden<br />
yanayım ve bunun hepimizi eğitici ve<br />
geliştirici sonuçları olabileceğini de<br />
düşünüyorum, yeter ki eşit bir rekabet<br />
ortamı olsun! Zaten, Avrupa Birliği (AB)<br />
Müktesebatı kapsamında hizmetlerin<br />
serbest dolaşımı esastır. Ülke olarak<br />
AB’ye üye olma iddiamızı sürdürecek<br />
isek bu türden serbest dolaşıma saygı<br />
göstermeliyiz. Bizim gibi bağımsız<br />
Türk hukuk bürolarının tek beklentileri<br />
avukatlık hizmetinin serbest<br />
dolaşımının rekabet ortamını zedeler<br />
nitelikte olmaması. Bu ortamı meslek<br />
örgütlerimiz ve kanun koyucularımız<br />
kadar, mesleği denetleyebilme yetkisi<br />
olan kurumlarımız şimdiye değin<br />
yaratamadı maalesef. Barolarımız<br />
ülke gündeminin yoğunluğundan<br />
da olsa gerek bir türlü konuya<br />
öncelikle eğilemediler onlarca yıldır..<br />
Bu halin yerli ve bağımsız avukatlık<br />
ortaklıklarının gelişmesinde önemli<br />
bir engel oluşturduğunu görüyorum..<br />
Bir de tabii, sözde birer tüzel<br />
kişilik olmalarına karşın avukatlık<br />
ortaklıklarının bir anonim şirket kadar<br />
net mali yapılanması ve vergisel<br />
değerlendirilmesi oluşturulamadığı<br />
için yaşanan ciddi dezavantajlar<br />
da rekabette yabancılara karşı geri<br />
kalmamızı beraberinde getiriyor. Anglo<br />
Sakson ülkeleri ve onlardan esinlenerek<br />
mevzuatlarını güne uyarlayan Kıta<br />
Avrupası ülkeleri hukuk büroları<br />
mesleki şirketler olarak organize<br />
olabiliyorlar ve bizlerin yaşadığımız bir<br />
dizi sıkıntıyı rahatlıkla aşabiliyorlar.<br />
Ülkemizde de benzeri düzenlemelerin<br />
zamanı çoktan geldi.<br />
AVUKATLIK INSAN ODAKLI BIR<br />
MESLEK, TOPLUM VE INSAN<br />
YAŞANTISININ BIR PARÇASI. BU<br />
KAPSAMDA, ÇEVRE ILE SAĞLIKLI<br />
BIR ILETIŞIM MESLEKI BAŞARI IÇIN<br />
NE DERECE ÖNEMLI? ÖZELLIKLE<br />
GENÇ MESLEKTAŞLARIMIZA<br />
YÖNELIK NE GIBI TAVSIYELERDE<br />
BULUNURSUNUZ?<br />
Bizim mesleğimizin en önemli<br />
unsurlardan biri insan ilişkilerinin<br />
ağırlıklı olması. O nedenle başarının<br />
bir sırrı da müvekkillerinizle,<br />
meslektaşlarınızla, iş arkadaşlarınız ile<br />
ya da bir gün müvekkiliniz olabilecek<br />
kişi ve kuruluşlar ile dokunuş<br />
mesafesini hiç kaybetmemek. Eskiden<br />
bu iletişim ille de dokunarak kurulurken 4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 22<br />
günümüz iletişim teknolojisinin<br />
sağladığı imkanlar ile artık her<br />
türlü elektronik ama sosyal iletişim<br />
ortamında da gerçekleştirilebiliyor.<br />
Genç meslektaşlarımızın hepsinin<br />
günümüz sosyal iletişim teknolojilerine<br />
hakimiyetlerinin son derece üst<br />
düzeyde olduğunu görüyorum. O<br />
anlamda da iş ve sosyal çevreleri ile<br />
düzenli ve sağlıklı bir iletişim kurmada<br />
ciddi bir sıkıntıları yok. Burada<br />
hepimizin dikkat etmesi gereken<br />
müvekkil sır ve mahremiyetleri<br />
ile avukatlık bürolarımızın<br />
mahremiyetlerine zarar vermemek. O<br />
anlamda bir dikkat eksikliğimiz var<br />
gibi..<br />
AVUKATLIK MESLEĞININ<br />
DOĞASINDA YENI OLANA UYUM,<br />
YENI GELIŞMELERE UYUM VAR.<br />
YALNIZCA KANUN, YÖNETMELIK<br />
VE BENZERI YENILIKLER DEĞIL,<br />
SANATTAN SPORA TEKNOLOJIDEN<br />
EKONOMIYE ÇOK FARKLI<br />
ALANLARDAKI GELIŞMELERI TAKIP<br />
ETMEK TOPLUMSAL YENILIKLERE<br />
ADAPTE OLMAK MESLEĞIMIZIN<br />
BELKI DE OLMAZSA OLMAZI.<br />
ÇEYREK ASRI GEÇEN MESLEK<br />
YAŞAMINIZ VE EDINDIĞINIZ<br />
TECRÜBELER IŞIĞINDA; “YENI”,<br />
“DEĞIŞIM” VE “ADAPTASYON” GIBI<br />
KAVRAMLAR SIZIN IÇIN NELER<br />
IFADE EDIYOR?<br />
Tek değişmeyenin değişim olduğu<br />
gerçeği bizim meslek için de geçerli.<br />
Ben meslekte aslında çeyrek asır<br />
ile yarım asrın tam ortalarında bir<br />
yerdeyim. Teleks gönderilerek iş<br />
yapılan günleri, küçücük ekranlı<br />
daktilolarda yazılan dilekçeleri, 90’lı<br />
yılların başında hayatımıza giren wordprocessor’ların<br />
hayatımıza nasıl renk<br />
kattığını ve zaman içinde akıllanarak<br />
boyutlarının nasıl onda bir düzeyine<br />
indiğini hep gördüm. Daha önce de<br />
belirttiğim gibi genç meslektaşlarımızın<br />
teknolojideki gelişmeleri yakinen takip<br />
etmelerini salık veriyorum. Dördüncü<br />
sanayi devrimi yaşanırken artık avukat<br />
olarak, örneğin bir enerji şirketini temsil<br />
ettiğiniz zaman doğal gaz çevrimli<br />
enerji santralından nükleer enerji<br />
santralına, boru hattından elektrik<br />
iletim hattına değin tüm işleyişler<br />
“DÖRDÜNCÜ<br />
SANAYI DEVRIMI<br />
YAŞANIRKEN<br />
ARTIK AVUKAT<br />
OLARAK,<br />
ÖRNEĞIN BIR<br />
ENERJI ŞIRKETINI<br />
TEMSIL ETTIĞINIZ<br />
ZAMAN DOĞAL<br />
GAZ ÇEVRIMLI<br />
ENERJI<br />
SANTRALINDAN<br />
NÜKLEER ENERJI<br />
SANTRALINA,<br />
BORU HATTINDAN<br />
ELEKTRIK<br />
ILETIM HATTINA<br />
DEĞIN TÜM<br />
IŞLEYIŞLER<br />
HAKKINDA<br />
Mühendislik<br />
Anlamında<br />
Fikir Sahibi<br />
Olmanız Gerektiğini<br />
HEP AKILDA<br />
TUTMAK GEREK.”<br />
hakkında mühendislik anlamında<br />
fikir sahibi olmanız gerektiğini hep<br />
akılda tutmak gerek. Bu yaklaşımın<br />
kalıcı başarıyı da beraber getireceği<br />
konusunda sizinle hem fikirim.<br />
GEÇTIĞIMIZ HAFTALARDA<br />
ADALET BAKANLIĞI TARAFINDAN<br />
YAYINLANAN “AVUKATLIK KANUN<br />
TASARISI” YENI BIR TAKIM<br />
DÜZENLEMELER GETIRMEYI<br />
HEDEFLIYOR. ÖZELLIKLE, AVUKAT<br />
ORTAKLIKLARINA EK OLARAK<br />
LIMITED ŞIRKET YA DA ANONIM<br />
ŞIRKET TARZI YAPILANMALARA<br />
IMKAN TANINMASI ÖNGÖRÜLÜYOR.<br />
SÖZKONUSU TASARIYA ILIŞKIN<br />
DÜŞÜNCELERINIZ NELERDIR?<br />
Dönem dönem Avukatlık Kanun<br />
Tasarıları hep gündeme geldi geçmişte.<br />
Bizler de bu taslaklar önümüze<br />
geldikçe teknik bakımdan katkı<br />
vermeye hep çalışıyoruz. Taslağın<br />
detaylarına girmek istemiyorum, zira<br />
söyleşimizin çok uzamasına neden olur.<br />
Ancak, konuşmamızın başından beri<br />
belirttiğim hususlar zaten Avukatlık<br />
Kanunu’nda ve yardımcı mevzuatta<br />
nelerin eksik olduğu konusunda<br />
okuyucularımıza yeterli bilgi vermiştir<br />
diye düşünüyorum. Biraz önce de<br />
belirttiğim gibi, gelişmiş ülkelerde<br />
görüldüğü üzere bizde de avukatlık<br />
mesleğine özgü profesyonellik yönü<br />
özenle gözetilecek anonim şirketler<br />
kurulmasına imkan tanınması mesleği<br />
ileriye taşımamıza yol verecektir diye<br />
düşünenlerdenim.<br />
AYIRDIĞINIZ ZAMAN VE KEYIFLI<br />
SÖYLEŞINIZ IÇIN ÇOK TEŞEKKÜR<br />
EDERIZ. SON OLARAK EKLEMEK,<br />
SÖYLEMEK ISTEYECEĞINIZ BIR<br />
ŞEY VARSA PAYLAŞMANIZDAN<br />
MEMNUNIYET DUYARIZ.<br />
Çok sorumluluk gerektiren, zaman<br />
zaman çok yorucu olabilen ama o<br />
denli de doyurucu bir meslek avukatlık<br />
mesleği. Genç arkadaşlara bir yandan<br />
günü ve değişimleri yakalamak adına<br />
hep meraklı bir takipçi olmalarını<br />
önerirken sağlıklarına ve yaşam<br />
biçimlerine önem vermelerini salık<br />
veriyorum hep. Kültür ve sanatla<br />
ruhen kendilerini beslerken sürekli<br />
spor yaparak zinde kalmalarını ve<br />
bu uzun soluklu mesleği her daim<br />
hakkını vererek yapabilecek kıvamda<br />
kendilerini tutmalarını öneriyorum.<br />
Keyifli bir sohbet oldu, beni otuz beş<br />
yıllı aşan bir ufuk turundan geçirerek<br />
meslek hayatım paralelinde mesleğin<br />
özelliklerini ve güzelliklerini düşünmeye<br />
ittiniz, ilginiz için çok teşekkür<br />
ediyorum.<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 25<br />
LSE-London School<br />
of Economics<br />
LL.M. REHBERİ<br />
İNGILTERE’NIN<br />
BAŞKENTI Londra,<br />
YAKLAŞIK 8<br />
MILYON NÜFUSU<br />
ILE DÜNYANIN<br />
EN ÖNEMLI<br />
İş ve Finans<br />
MERKEZLERINDEN<br />
BIRI OLARAK<br />
KABUL<br />
EDILİYOR.<br />
FARKLI<br />
ÜLKELERDEN<br />
HER YIL<br />
Yüz On Bin<br />
Öğrenciyi<br />
AĞIRLAYAN<br />
Londra,<br />
ULUSLARARASI<br />
ÖĞRENCI NÜFUSU<br />
AÇISINDAN<br />
DÜNYANIN EN<br />
KALABALIK<br />
ŞEHRİ ÜNVANINA<br />
SAHİP.<br />
London School of Economics,<br />
nam-ı diğer LSE, aralarında<br />
John F. Kennedy ve George<br />
Papandreou’nun da yer aldığı<br />
34 dünya lideri ve 18 Nobel ödülü<br />
sahibi mezunu ile dünyanın en prestijli<br />
eğitim kurumlarından biri olarak<br />
kabul ediliyor. LSE, 140 ülkeden gelen<br />
öğrenci ve akademisyen topluluğuyla<br />
hukuk, politika ve ekonomi gibi sosyal<br />
bilimlerin farklı alanlarında nitelikli ve<br />
kaliteli eğitim görme fırsatı sunuyor.<br />
1895 yılında kurulan okulun sloganı<br />
Roma döneminde yaşamış şair Virgil’in<br />
“Georgics” isimli şiirinden alıntılanan<br />
Rerum Cognoscere Causas; yâni<br />
“Bir Şeylerin Nedenini Bilmek”tir. Bu<br />
motto okulun tüm eğitim süreçlerine<br />
yansımıştır. LSE sadece dersi dinleyen<br />
ya da notları ezberleyerek sınavlara<br />
girip çıkan öğrenciler yetiştirmeyi<br />
amaçlanmamaktadır. Aksine derslerde<br />
öğrencilerin fikir teatisi yapmasını<br />
beklemekte ve okudukları metinlere<br />
eleştirel bakarak yeni fikirler<br />
katmalarını desteklemektedir. LSE’de<br />
araştırmaya dayalı eğitim modeli<br />
benimsenmiştir. Akademisyenler<br />
öğrencilere “öncelikli okuma listesi”,<br />
“ilave okuma listesi” ve “ek ek okuma<br />
listesi” verir. Okulun kütüphanesi<br />
öğrenciler için 24 saat açık tutulmakta<br />
ve LSE öğrencisi iseniz kütüphanede<br />
aradığınız kaynağı bulamamanız<br />
halinde (ki bu imkansıza yakındır),<br />
kütüphane sizin için o kaynağı 3<br />
gün içerisinde temin ederek rezerve<br />
etmektedir. Merak okulun felsefesi,<br />
temel direğidir. LSE’nin binası<br />
dünyanın en büyük finans ve tahkim<br />
merkezlerinden biri olan Londra’nın<br />
Holborn semtinde yer almaktadır. Şehir<br />
ve okulda gerçek bir İngiliz görmek<br />
samanlıkla iğne aramaya benzese<br />
de, Londra’nın sunduğu çok kültürlü<br />
ortam dünyanın neresinden gelirseniz<br />
gelin aradığınız dostu, müziği, yemeği,<br />
sergiyi ve eğitimi alabilmenizi<br />
sağlamaktadır.<br />
Hukuk yüksek lisansı programının<br />
%70’i uluslararası öğrenciden oluşur.<br />
LSE, öğrencilerine bir yıllık program<br />
kapsamında;<br />
- Banka Hukuku ve Mali<br />
Düzenlemeler, - Rekabet Hukuku,<br />
- Ticaret ve Şirketler Hukuku,<br />
- Menkul Kıymetler Hukuku,<br />
- Kriminoloji ve Ceza Yargılaması,<br />
- Avrupa Hukuku,<br />
- İnsan Hakları Hukuku<br />
- Bilişim, Medya ve İletişim Hukuku,<br />
- Fikri Mülkiyet Hukuku,<br />
- Uluslarası İşletme Hukuku,<br />
- Hukuk Teorisi,<br />
- Uluslararası Kamu Hukuku,<br />
- Kamu Hukuku ve<br />
- Vergi Hukuku<br />
olarak toplam 14 alanda ihtisas yapma<br />
fırsatı sunmaktadır. Hukuk yüksek<br />
lisansınızın bu 14 ihtisas alanından<br />
biri olmasını isterseniz, söz konusu<br />
sertifika programı dahilinde verilen<br />
en az 5 dersi almanız gereklidir; aksi<br />
takdirde genel hukuk yüksek lisans<br />
diploması alırsınız. Toplamda 90 hukuk<br />
dersi seçme fırsatı sunan okulun geniş<br />
bir ders yelpazesi bulunmaktadır.<br />
1 yıllık hukuk yüksek lisans<br />
döneminde 7 ders ve seçtiğiniz hukuk<br />
dalında 10.000 kelimelik bitirme tezi<br />
4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 26<br />
teslimi olarak kurgulanan program,<br />
farklı disiplinlerden iki ders almanız da<br />
mümkün kılmaktadır.<br />
BAŞVURULAR HAKKINDA<br />
LSE’nin hukuk yüksek lisans<br />
programına başvurular bir sonraki<br />
akademik yıl için önceki yılın Ekim<br />
ayından başlamaktadır. Okul,<br />
başvurular için herhangi bir son<br />
başvuru tarihi belirlememekte, o<br />
yıl program için öngördüğü öğrenci<br />
sayısını doldurana kadar başvuru<br />
kabul etmektedir. ‘İlk Gelen Kabulü<br />
Alır’ esasının benimsendiği okulda,<br />
erken başvuru yapmak aday<br />
öğrenciye avantaj sağlar. Başvuru<br />
sonuçları 4 ila 8 haftalık bir süre<br />
açıklanmaktadır. Başvurular okulun<br />
internet sitesinden online olarak ya da<br />
posta yoluyla gerçekleştirilmektedir.<br />
Başvuru yapılırken, aday öğrencinin<br />
iki akademik referans mektubu,<br />
önceki eğitim hayatını gösterir<br />
transkript (okulun internet sitesinde<br />
hukuk lisansında yüksek akademik<br />
başarıya sahip veya okulunu derece<br />
ile bitirmiş veya genel olarak çok iyi<br />
notlara sahip olan adayların tercih<br />
edildiği belirtilmiştir), İngilizce yeterlilik<br />
sertifikası yani IELTS (tüm bölümlerin<br />
ortalaması 7.5; listening ve writing<br />
bölümünde en az 7.0, reading 6.5 ve<br />
speaking bölümünde 6.0 sınav skoruna<br />
sahip olunması beklenmektedir), niyet<br />
mektubu ve başvuru ücreti sunması<br />
gereklidir.<br />
Bana ortalamanın ne kadar önemli<br />
olduğunu soracak arkadaşlar için;<br />
LSE, not ortalamanızı, yaz stajlarınızı,<br />
gittiğiniz yaz okullarını ve yaptığınız<br />
okul aktivitelerini bir paket olarak<br />
değerlendirmektedir. Ayrıca niyet<br />
mektubunuzun içeriği de çok önem arz<br />
etmektedir. Verebileceğim en iyi öneri;<br />
niyet mektubunuzda 6 yaşınızdan<br />
itibaren avukat olmak istediğinizi<br />
yazmak yerine, özel ilgi alanlarınızdan,<br />
sizi diğer hukukçulardan ayıran temel<br />
özelliklerinizden bahsetmeniz olacaktır.<br />
Online başvurularda LSE’nin<br />
adresindeki internet sitesinden ilgili<br />
adımları takip ederek önce kendinize<br />
bir başvuru profili oluşturmanız ve<br />
ardından talep edilen tüm belgeleri<br />
yüklemeniz istenmektedir. Kabul<br />
mektubunuz geldiğinde, okul<br />
sizin adınıza vize başvurularında<br />
sunulması için birkaç başka belge<br />
daha gönderiyor. İngiltere vizesine<br />
başvururken, başvuru formları ve
Sayfa 27<br />
gerekli belgelerde herhangi bir hata<br />
yapmamak için vize acenteleriyle bu<br />
sürecin ilerletilmesinde fayda var.<br />
ORTALAMA BÜTÇE<br />
2017/18 eğitim döneminde<br />
programın yıllık bedeli Avrupa Birliği’ne<br />
üye ülkelerin vatandaşları için 14,784<br />
İngiliz Sterlini, diğer ülke vatandaşları<br />
için ise 21,576 İngiliz Sterlini olarak<br />
belirlenmiştir. Bu tutarlar her yıl yüzde<br />
4’lük bir oynamaya sahiptir.<br />
İngiltere’de yüksek lisans eğitim<br />
fırsatı sağlayan çeşitli burs<br />
imkanlarından da faydalanılması<br />
mümkün. Bunlardan en bilindikleri<br />
Jean Monnet ile Chevening Bursu.<br />
Kamu ve özel sektör çalışanları,<br />
üniversite son sınıf öğrencileri Jean<br />
Monnet Bursu’ndan faydalanabiliyor.<br />
BAŞVURU<br />
AŞAMASINDA<br />
SİZDEN TALEP<br />
EDİLEN<br />
Niyet Mektubu<br />
IÇERIĞINDE<br />
ÖZEL ILGI<br />
ALANLARINIZDAN,<br />
SIZI DIĞER<br />
HUKUKÇULARDAN<br />
AYIRAN<br />
TEMEL ÖZELLIK-<br />
LERINIZDEN<br />
BAHSETMENIZ<br />
FAYDALI<br />
OLACAKTIR.<br />
Bununla birlikte 2016-2017<br />
akademik yılı uygulama süreci için<br />
burs programı iptal edilmiş olup,<br />
önümüzdeki akademik yıllar için<br />
tekrar uygulama sürecine girmesi<br />
halinde yeni bir duyuru ile bildirim<br />
yapılacağı yayımlanmıştır. Chevening<br />
Bursu ise kurumun internet sitesinde<br />
belirtilen koşulları sağlayan kişilerin<br />
başvurabileceği okul ücreti, aylık<br />
yaşam masrafları, vize ücreti vb. tüm<br />
masrafların karşılandığı kapsamlı bir<br />
burstur.<br />
Okulun maddi ihtiyaç sahibi<br />
öğrencilere yönelik belirlediği çeşitli<br />
burslar da bulunuyor, bununla birlikte<br />
üstün akademik başarıya sahip<br />
kişilere burs verme oranları çok düşük.<br />
Bursların yanısıra okulda veya dışarda<br />
kısmi süreli çalışmak da mümkün. Tier<br />
4 vizesi kısmi süreli çalışmak isteyen<br />
öğrenciler için haftalık 20 saatlik bir<br />
çalışma kısıtı getiriyor. Kısmi süreli<br />
çalışma için seçebileceğiniz işler,<br />
LSE’nin kariyer merkezinde veya<br />
panolarında ilan olarak yayınlanan işler<br />
ile garsonluk, tanıtım işleri, kütüphane<br />
görevlisi, satış elemanı gibi ya da ilgi<br />
alanınızda faaliyet gösteren şirketlerde<br />
stajyerlik olarak sıralanabilir.<br />
Londra’da okumanın en büyük<br />
avantajlarından biri yüksek lisans<br />
programlarının kısa sürmesidir; fakat<br />
bu diğer masraflara yansımaktadır.<br />
Bununla birlikte İngiltere’deki hayat<br />
pahalılığına rağmen şehirde öğrenci<br />
indirimlerinden faydalanarak ucuza<br />
geçinmenin yolları da bulunmaktadır.<br />
Londra’da öğrenci yaşam masraflarını<br />
en aza indirgemek için öğrenci<br />
indirimleri, indirimli sinema bileti<br />
günleri, ücretsiz müze girişleri, aylık<br />
metro girişleri ve poundland gibi bir<br />
milyonculardan faydalanılabilir.<br />
Eğitim süresi zarfında konaklama<br />
masrafları okula bağlı yurt ve/veya<br />
özel yurt ya da kiralık bir ev/odada<br />
yaşama tercihiniz ile yaşadığınız<br />
semte göre farklılık göstermektedir.<br />
Zone 1-2’deki evler şehir merkezinde<br />
olduğu için biraz daha pahalı kira<br />
bedelleriyle karşılaşmanıza neden<br />
olabilir, fakat Zone 3’ten sonrasında<br />
okula ulaşım metro ile bile uzun<br />
süreceğinden, Zone 3 taraflarındaki<br />
evlerde yaşamak en uygunu olacaktır.<br />
LSE’nin öğrenci yurtlarında aylık<br />
kira, internet, su, elektrik dahil 500<br />
– 1200 İngiliz Sterlini’ne konaklama<br />
imkanı bulabilirsiniz. Yurtlara Mayıs-<br />
Haziran ayından itibaren başvurulması<br />
tavsiye edilmektedir; zira LSE’nin bazı<br />
yurtları hem lisans hem lisansüstü<br />
öğrencilerine açık ve bu sebeple<br />
Ağustos ayında yurtlardaki tüm odalar<br />
dolmaktadır.<br />
Köklü eğitim sistemi, uluslararası<br />
mezun ağı ve sunduğu networking<br />
fırsatı ile LSE’de hukuk yüksek lisansı<br />
yapmak mesleki kariyeriniz açısından<br />
önemli bir ayrıcalık sağlayabilir.<br />
Başvuru süreci, ders seçimi, konaklama<br />
imkanları vb. konularda daha fazla<br />
bilgi almak için okulun sitesini<br />
ziyaret edebilir, konu ile ilgili başka<br />
sorularınız olması halinde benimle<br />
aşağıdaki irtibat adresinden bağlantı<br />
kurabilirsiniz.<br />
Avukat Deniz YELTEKİN<br />
denizyeltekin@gmail.com<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 28<br />
Prof. Dr. Talat CANBOLAT, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi<br />
6754 Sayılı<br />
Bilirkişilik Kanunu<br />
ve Getirdiği Yenilikler<br />
Yargının; tarafsız, bağımsız,<br />
etkin, verimli ve hızlı<br />
çalışması büyük öneme<br />
sahiptir. Bugün yargının<br />
birçok sorunu bulunmaktadır. Bunun<br />
birçok nedeni olmakla birlikte eğitim,<br />
iş yükü ve bilirkişilikten kaynaklanan<br />
sorunların giderilememiş olması<br />
temel neden olarak karşımıza<br />
çıkmaktadır. Diğer yandan bu<br />
sorunların kısa vadede çözümü<br />
de mümkün gözükmemektedir. Bu<br />
nedenle, yeni hukuk fakülteleri açmak<br />
yerine mevcut hukuk fakültelerindeki<br />
eğitimin iyileştirilmesi, avukat,<br />
hâkim ve savcıların mesleğe kabul<br />
koşullarının gözden geçirilmesi ve<br />
meslek içi eğitimleri öncelikli sorun<br />
olarak karşımıza çıkmaktadır.<br />
Gelişmiş ülkelerle<br />
kıyaslanamayacak şeklide, her<br />
geçen yıl bir önceki yıla göre<br />
dava sayısındaki artışın nedenleri<br />
araştırılmalı ve buna yönelik<br />
çözümler geliştirilmelidir. Zira adli<br />
istatistiklerdeki mevcut dava<br />
artış oranlarının bu şekilde devam<br />
etmesi halinde, yeni adliye binaları<br />
yapmak ve personel sayısını artırmak<br />
çözüm olmayacaktır. İstatistikler<br />
göstermektedir ki, bir önceki yıla<br />
göre hukuk davalarındaki artış oranı<br />
2013 yılında %6,4 iken 2014 yılında<br />
%9,7 olmuştur. Diğer yandan son<br />
on yılda hukuk davalarında çıkan<br />
davanın gelen davayı karşılama<br />
oranı ortalama % 62,63 tür. Ceza<br />
mahkemelerinde ise bu oran 59,31’dir.<br />
Bu da yıl içinde açılan hukuk<br />
davaların ortalama % 37,37’si, ceza<br />
davalarının ise ortalama % 40,69’u<br />
bir sonraki yıla devredilmektedir.<br />
Yargıtay’ın iş yükü de benzerlik<br />
göstermektedir.<br />
Dava sayılarının artması ve<br />
yargılamanın uzun sürmesinin<br />
nedenleri arasında mevcut bilirkişilik<br />
uygulaması önemli bir yer tutmaktadır.<br />
Anayasanın 141 inci maddesine göre<br />
“Davaların en az giderle ve mümkün<br />
olan süratle sonuçlandırılması, yargının<br />
görevidir”. Hukuki-teknik konu ayırımı<br />
yapılmaksızın davaların % 90’ından<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 29<br />
fazlası bilirkişiye gönderilmektedir.<br />
Bir dosyada tek bir bilirkişi raporu ile<br />
yetinilmemekte, birden fazla rapor<br />
alınmaktadır. Bilirkişi raporlarına sık<br />
itiraz edilmektedir. Bunun temel nedeni<br />
hâkimin takdir yetkisine giren hukuki<br />
konularda bilirkişi raporu alınmasıdır.<br />
Mevcut bilirkişilik uygulaması, çözümü<br />
hukuk dışında özel veya teknik<br />
uzmanlığı gerektiren konulardan daha<br />
çok hukuki konulara ilişkin olduğundan<br />
fiilen hâkim yardımcılığı fonksiyonu<br />
görmektedir. Hâkim yardımcılığı önemli<br />
bir kurum olup bunun bilirkişilere<br />
yaptırılması yerine ayrı bir düzenleme<br />
ile getirilmesi gerekir. Özellikle adalet<br />
akademisinden sonra doğrudan hâkim<br />
olarak atanmak yerine, belirli bir süre<br />
hâkim yardımcılığı görevi yapılarak<br />
tecrübe kazandıktan sonra hâkim<br />
olarak atanmanın düşünülmesi gerekir.<br />
Hâkim, savcı ve avukatlar dâhil<br />
olmak üzere yargının tüm aktörleri ve<br />
taraflar bilirkişilik uygulamasından<br />
şikâyet etmektedir. Mevcut bilirkişi<br />
uygulamasının yargılamaya alternatif<br />
ayrı bir adli sistem görüntüsü verdiği,<br />
“MEVCUT<br />
BILIRKIŞILIK<br />
UYGULAMASI,<br />
ÇÖZÜMÜ<br />
HUKUK DIŞINDA<br />
ÖZEL VEYA TEKNIK<br />
UZMANLIĞI<br />
GEREKTIREN<br />
KONULARDAN<br />
DAHA ÇOK HUKUKI<br />
KONULARA ILIŞKIN<br />
OLDUĞUNDAN<br />
FIILEN<br />
Hâkim Yardımcılığı<br />
FONKSIYONU<br />
GÖRMEKTEDIR.”<br />
yargının hızlı ve verimli çalışmasını<br />
engellediği, yargılamayı uzattığı,<br />
pahalı hale getirdiği, hukuka aykırı<br />
ve adaletsiz kararların verilmesine<br />
neden olduğu gibi eleştiriler giderek<br />
artmaktadır.<br />
Yargının görevini yerine<br />
getirebilmesi için bilirkişilik<br />
vazgeçilmez bir kurumdur. Ülkemizde<br />
bilirkişilik kurumsal bir yapıya<br />
kavuşturulmadığından bilirkişilerin<br />
seçimi, atanması, eğitimi ve<br />
denetimi, bu niteliklerin kaybedilip<br />
kaybedilmediği konularında etkin<br />
bir kurumsal değişikliğe ihtiyaç<br />
olduğu tespit edilmiştir. Bilirkişilik<br />
alanında yaşanan sorunlara çözüm<br />
getirilmesini ve kurumsal bir yapı<br />
oluşturulması amacıyla çıkarılan 6754<br />
sayılı Bilirkişilik Kanunu 24.11.2016<br />
tarihli ve 29898 sayılı Resmi Gazete’de<br />
yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.<br />
Amaç ve kapsam başlığını taşıyan<br />
1. maddeye göre, Bu Kanunun amacı;<br />
bilirkişilerin nitelikleri, eğitimi,<br />
seçimi ve denetimine ilişkin usul ve<br />
esasların belirlenmesi ile bilirkişilik<br />
için etkin ve verimli bir kurumsal yapı<br />
oluşturulmasıdır. Bu Kanun adli, idari<br />
ve askerî yargı alanında yürütülen<br />
her türlü bilirkişilik faaliyetini kapsar.<br />
Kanunlarda bilirkişilik hizmeti<br />
verebileceği öngörülen kurumlar<br />
ile yargı mercilerinin talebi üzerine<br />
bilimsel ve teknik görüş bildiren kamu<br />
kurum ve kuruluşları bu Kanunun<br />
kapsamı dışındadır.<br />
Kanunda bilirkişi “Çözümü, uzmanlığı,<br />
özel veya teknik bilgiyi gerektiren<br />
hâllerde oy ve görüşünü sözlü veya<br />
yazılı olarak vermesi için başvurulan<br />
gerçek veya özel hukuk tüzel kişisini”<br />
ifade eder şeklide tanımlanmıştır.<br />
Buna göre gerçek kişilerin yanı<br />
sıra özel hukuk tüzel kişilerine de<br />
bilirkişilik yolu açılmış olmaktadır.<br />
Kanunun diğer hükümleriyle birlikte<br />
değerlendirildiğinde, tüzel kişi adına<br />
rapor tanzim edecek kişinin sertifika<br />
almış olması ve gerekli nitelikleri<br />
sağlamış olması koşulu aranmaktadır.<br />
Tüzel kişilere bilirkişilik yolunun<br />
açılmasını isabetli bulmadığımızı ve<br />
belirtmek isteriz.<br />
Temel ilkeler; (1) Bilirkişi, görevini<br />
dürüstlük kuralları çerçevesinde<br />
bağımsız, tarafsız ve objektif<br />
olarak yerine getirir. (2) Bilirkişi,<br />
raporunda çözümü uzmanlığı,<br />
özel veya teknik bilgiyi gerektiren<br />
hususlar dışında açıklama<br />
yapamaz; hukuki nitelendirme ve<br />
değerlendirmelerde bulunamaz. (3)<br />
Genel bilgi veya tecrübeyle ya da<br />
hâkimlik mesleğinin gerektirdiği<br />
hukuki bilgiyle çözümlenmesi<br />
mümkün olan konularda bilirkişiye<br />
başvurulamaz. (4) Bilirkişi, kendisine<br />
tevdi olunan görevi bizzat yerine<br />
getirmekle yükümlü olup, görevinin<br />
icrasını kısmen yahut tamamen<br />
başka bir kimseye devredemez. (5)<br />
Bilirkişi, görevi sebebiyle kendisine<br />
tevdi edilen bilgi ve belgelerin veya<br />
öğrendiği sırların gizliliğini sağlamakla<br />
yükümlüdür. Bu yükümlülük, bilirkişilik<br />
görevi sona erdikten sonra da devam<br />
eder. (6) Çözümü uzmanlığı, özel<br />
veya teknik bilgiyi gerektiren sorun<br />
açıkça belirtilmeden ve inceleme<br />
yaptırılacak konunun kapsamı ile<br />
sınırları açıkça gösterilmeden bilirkişi<br />
görevlendirilemez. (7) Aynı konuda<br />
bir kez rapor alınması esastır; ancak<br />
rapordaki eksiklik veya belirsizliğin<br />
giderilmesi için ek rapor istenebilir.<br />
(8) Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi ile<br />
bu Sisteme entegre bilişim sistemleri<br />
veya yazılımlar vasıtasıyla ulaşılabilen<br />
bilgiler veya çözülebilen sorunlar için<br />
bilirkişiye başvurulamaz.<br />
Anılan ilkeler bütün olarak<br />
incelendiğinde, hâkim ve Cumhuriyet<br />
savcılarının ancak çözümü hukuk<br />
dışında özel ya da teknik bilgiyi<br />
gerektiren konularda bilirkişi görüşüne<br />
başvurabileceği, görevlendirme<br />
kararında özel ya da teknik konunun<br />
ne olduğunun açıkça belirtileceği,<br />
bilirkişilerin görevlendirme konusu<br />
olan teknik konu dışında görüş<br />
bildiremeyeceği hükme bağlanmıştır.<br />
Esasen bu hükümler 6100 sayılı<br />
HMK’nın 266 vd, 5271 sayılı CMK’nın<br />
62 vd maddelerinde yer almasına<br />
rağmen, farklı nedenlerle önemli ölçüde<br />
uygulanmamıştır. Bunun temel nedeni<br />
uygulamada hâkim, savcı ve avukatlar<br />
tarafından hukuki-teknik konu<br />
ayırımının tam olarak bilinmemesi,<br />
4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 30<br />
eski alışkanlıkların aynı şeklide<br />
devam ettirilmesi, yapanla yapmayan<br />
arasında ayırımın olmaması ve iş<br />
yükünün fazla olması söylenebilir.<br />
Kanunun önemli yeniliklerinden<br />
birisi ilk defa Bilirkişilik Danışma<br />
Kurulu, Bilirkişilik Daire Başkanlığı<br />
ve Bilirkişilik Bölge Kurullarının<br />
oluşturulmasıdır. Bilirkişilik Danışma<br />
Kurulu, a) Adalet Bakanlığı Müsteşarı,<br />
b) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu<br />
Genel Sekreteri, c) Adalet Bakanlığı<br />
Hukuk İşleri Genel Müdürü, ç) Adalet<br />
Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürü,<br />
d) Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu<br />
tarafından Yargıtay ceza ve hukuk<br />
dairelerinden seçilen birer üye olmak<br />
üzere toplam iki kişi, e) Danıştay<br />
Başkanlık Kurulu tarafından Danıştay<br />
idari dava daireleri ve vergi dava<br />
dairelerinden seçilen birer üye olmak<br />
üzere toplam iki kişi, f) Yükseköğretim<br />
Kurulu tarafından üniversitelerin<br />
öğretim üyeleri arasından seçilen<br />
toplam üç kişi, g) Hâkimler ve<br />
Savcılar Yüksek Kurulu Birinci Dairesi<br />
tarafından, istekleri bulunan, bölge<br />
adliye ve bölge idare mahkemelerinde<br />
görev yapan birer hâkim olmak üzere<br />
seçilen toplam iki kişi, ğ) Hâkimler ve<br />
Savcılar Yüksek Kurulu Birinci Dairesi<br />
tarafından, istekleri bulunan ve birinci<br />
sınıf olan; adli yargı ilk derece hukuk<br />
ve ceza mahkemelerinde görev yapan<br />
birer hâkim, bir Cumhuriyet savcısı<br />
ve idari yargı ilk derece idare ve<br />
vergi mahkemelerinde görev yapan<br />
birer hâkim olmak üzere seçilen<br />
toplam beş kişi, h) Adalet Bakanlığı<br />
tarafından Adlî Tıp Kurumunda görev<br />
yapanlar arasından seçilen bir kişi, ı)<br />
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı<br />
tarafından Türkiye Bilimsel ve<br />
Teknolojik Araştırma Kurumunda görev<br />
yapanlar arasından seçilen bir kişi, i)<br />
İçişleri Bakanlığı tarafından Jandarma<br />
Genel Komutanlığı Jandarma<br />
Kriminal Daire Başkanlığında ve<br />
Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal<br />
Daire Başkanlığında görev yapanlar<br />
arasından birer olmak üzere seçilen<br />
toplam iki kişi, j) Türkiye Barolar<br />
Birliği Yönetim Kurulu tarafından<br />
avukatlar arasından seçilen bir kişi<br />
, k) Türk Mühendis ve Mimar Odaları<br />
Birliği Yönetim Kurulu tarafından<br />
mühendis veya mimarlar arasından<br />
seçilen bir kişi, l) Türkiye Serbest<br />
Muhasebeci Mali Müşavirler ve<br />
Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği<br />
Yönetim Kurulu tarafından serbest<br />
muhasebeci mali müşavir veya yeminli<br />
mali müşavirler arasından seçilen bir<br />
kişi, m) Türkiye Odalar ve Borsalar<br />
Birliği Yönetim Kurulu tarafından<br />
seçilen bir kişi, n) Türkiye Esnaf ve<br />
Sanatkârları Konfederasyonu Yönetim<br />
Kurulu tarafından seçilen bir kişio)<br />
Türk Tabipleri Birliği Yönetim Kurulu<br />
tarafından seçilen bir kişiden oluşur.<br />
Danışma Kurulunun Başkanı Adalet<br />
Bakanlığı Müsteşarıdır. Müsteşar<br />
gerekli gördüğünde yardımcılarından<br />
birini Kurula başkanlık etmek üzere<br />
görevlendirebilir. Başkan, Danışma<br />
Kurulunu temsil eder ve Kurul<br />
toplantılarının gündemini belirler.<br />
Danışma Kurulu toplantılarına, uzman<br />
kişiler ile kamu ya da özel kurum veya<br />
kuruluşların temsilcileri davet edilerek<br />
görüşleri alınabilir.<br />
Danışma Kurulunun görevleri<br />
şunlardır: a) Bilirkişilik hizmetlerinin<br />
yürütülmesinde yaşanan sorunlar<br />
hakkında çözüm önerilerinde<br />
bulunmak, b) Daire Başkanlığının<br />
görev alanına giren konular hakkında<br />
önerilerde bulunmak., c) Daire<br />
Başkanlığının ve bölge kurullarının<br />
yıllık faaliyetleri hakkında önerilerde<br />
bulunmak, ç) Kanunlarla verilen diğer<br />
görevleri yapmak.<br />
Bilirkişilik hizmetlerinin etkin, düzenli<br />
ve verimli bir şekilde yürütülmesini<br />
sağlamak amacıyla bu Kanunla verilen<br />
görevleri yerine getirmek üzere Adalet<br />
Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü<br />
bünyesinde Bilirkişilik Daire Başkanlığı<br />
kurulmuştur. Daire Başkanlığı, bir daire<br />
başkanı ile yeteri kadar tetkik hâkimi<br />
ve diğer personelden oluşur. Daire<br />
Başkanlığının görevleri şunlardır: a)<br />
Bilirkişilik hizmetlerine ilişkin temel ve<br />
alt uzmanlık alanlarını tespit etmek,<br />
b) Temel ve alt uzmanlık alanlarına<br />
göre bilirkişilerin sahip olması gereken<br />
nitelikleri belirlemek, c) Bilirkişilerin,<br />
görevlerini yürütürken uymaları<br />
gereken etik ilkeleri belirlemek, ç)<br />
Temel ve alt uzmanlık alanlarına<br />
göre bilirkişilerin uyacağı rehber<br />
ilkeleri ve hazırlayacağı raporların<br />
standardını belirlemek, d) Bilirkişilik<br />
temel eğitimine ilişkin usul ve<br />
esasları belirlemek, eğitim verecek<br />
eğitim ve öğretim kurumları ile diğer<br />
kurumların niteliklerini belirlemek<br />
ve bunlara izin vermek, bu kurum ve<br />
kuruluşları listelemek ve elektronik<br />
ortamda yayımlamak, e) Alanlarındaki<br />
uzmanlıkları ve bilimsel yeterliliklerini<br />
dikkate alarak bilirkişilik temel<br />
eğitiminden veya listeye kaydolmaktan<br />
muaf tutulacaklara ilişkin usul ve<br />
esasları belirlemek, bu kişilerin<br />
listesini oluşturmak ve yayımlamak,<br />
f) Bilirkişilerin denetimine ve<br />
performansına ilişkin usul ve esasları<br />
belirlemek, g) Bilirkişiliğe kabule<br />
ilişkin usul ve esasları belirlemek,<br />
ğ) Bilirkişilik Asgari Ücret Tarifesini<br />
belirlemek ve her yıl güncellemek, h)<br />
Temel ve alt uzmanlık alanlarına göre<br />
bilirkişilerin aylık olarak bakacağı iş<br />
sayısını belirlemek, ı) Bilirkişi olarak<br />
hizmet verecek özel hukuk tüzel<br />
kişilerinin ve bu tüzel kişilik bünyesinde<br />
bilirkişi olarak çalışacak kişilerin<br />
taşıması gereken nitelikleri belirlemek,<br />
i) Bilirkişi olarak hizmet verecek özel<br />
hukuk tüzel kişilerinin temel ve alt<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 31<br />
uzmanlık alanları ile yetki çevrelerini<br />
belirlemek, j) Bilirkişiliğe kabul şartları<br />
bakımından 10 uncu maddenin birinci<br />
fıkrasının (e) bendinde aranan asgari<br />
çalışma süresini, temel ve alt uzmanlık<br />
alanlarına göre artırmak, k) Yıllık<br />
faaliyet raporunu ve izleyen yıl faaliyet<br />
planını hazırlamak, l) Görev alanına<br />
giren konularda bilim komisyonları<br />
veya çalışma grupları oluşturmak,<br />
m) Danışma Kurulunun sekretarya<br />
hizmetini yürütmek, n) Bilirkişilikle ilgili<br />
uygulamaları izlemek, sorunları tespit<br />
etmek ve bu sorunlara çözüm önerileri<br />
geliştirmek, o) Bilirkişilik alanında her<br />
türlü istatistiki veriyi toplamak ve bu<br />
alana ilişkin planlamaları yapmak, ö)<br />
Bilirkişilik sicilini ve listesini tutmak,<br />
p) Bilirkişilikle ilgili yayınlar ile<br />
bilimsel çalışmaları teşvik etmek ve<br />
desteklemek, r) Bilirkişiliğe ilişkin ulusal<br />
ve uluslararası kongre, sempozyum ve<br />
panel gibi bilimsel organizasyonları<br />
düzenlemek veya desteklemek, s)<br />
Görev alanıyla ilgili kamu ya da özel<br />
kurum veya kuruluşlarla iş birliği<br />
yapmak, ş) Bilirkişilik listelerinden<br />
çıkarılanlar ile bilirkişilik yapmaktan<br />
yasaklananların listesini tutmak ve<br />
yayımlamak, t) Kanunlarla verilen diğer<br />
görevleri yapmak.<br />
Her bölge adliye mahkemesinin<br />
kurulu bulunduğu yerde bir bilirkişilik<br />
bölge kurulu kurulmuştur. Bölge kurulu<br />
şu üyelerden oluşur: a) Hâkimler ve<br />
Savcılar Yüksek Kurulu Birinci Dairesi<br />
tarafından istekleri bulunan ve bölge<br />
kurulunun bulunduğu yer bölge adliye<br />
mahkemesi üyeleri arasından seçilen<br />
bir kişi, b) Hâkimler ve Savcılar Yüksek<br />
Kurulu Birinci Dairesi tarafından<br />
bölge kurulunun bulunduğu il merkezi<br />
adli yargı ilk derece hukuk ve ceza<br />
mahkemelerinde görev yapan birer<br />
hâkim ve bir Cumhuriyet savcısı ile<br />
idari yargı ilk derece idare ve vergi<br />
mahkemelerinde görev yapan birer<br />
hâkim olmak üzere seçilen toplam<br />
beş kişi. Bölge adliye mahkemesi<br />
üyeleri arasından Hâkimler ve Savcılar<br />
Yüksek Kurulu tarafından seçilen<br />
üye, bölge kurulunun başkanıdır.<br />
Başkanın yokluğunda en kıdemli üye<br />
başkana vekalet eder. Bölge kurulunun<br />
sekretarya hizmetlerim yerine getirmek<br />
üzere bölge adliye mahkemesinde<br />
bir yazı işleri müdürlüğü kurulur. Bu<br />
müdürlükte bölge adliye mahkemesi<br />
adalet komisyonu tarafından<br />
görevlendirilen bir müdür ile yeteri<br />
kadar memur bulunur. Bölge kurulu,<br />
ayda bir toplanır. Bölge kurulunun<br />
başkanı, bölge kurulunu her zaman<br />
toplantıya çağırabilir. Bölge kurulu üye<br />
tamsayısının salt çoğunluğu ile toplanır<br />
ve üye tamsayısının salt çoğunluğu ile<br />
karar alır. Bölge kurullarının denetimi,<br />
adalet müfettişlerince yapılır.<br />
Bölge kurullarının görevleri<br />
şunlardır: a) Bilirkişilik hizmetlerinin<br />
ilgili mevzuata uygun olarak yerine<br />
getirilmesini sağlamak, b) Bilirkişiliğe<br />
kabule ve bilirkişilerin sicile ve listeye<br />
kaydedilmesine karar vermek, c)<br />
Sicile kayıtlı bilirkişilerin temel ve alt<br />
uzmanlık alanlarına göre bilirkişilik<br />
listelerim oluşturmak, ç) Bilirkişilerin<br />
sicil ve listeden çıkarılmasına karar<br />
vermek, d) İlgili mevzuat çerçevesinde<br />
bilirkişilerin denetimini yapmak ve<br />
performansını ölçmek, e) Özel hukuk<br />
tüzel kişilerinin bilirkişilik faaliyetinde<br />
bulunmalarına izin vermek, izinlerini<br />
iptal etmek, bilirkişiliğe ilişkin faaliyet<br />
ve raporlarını denetlemek, f) Kanunlarla<br />
verilen diğer görevleri yapmak.<br />
Bölge kurulu başkanı münhasıran bu<br />
Kanunda belirtilen görevleri yerine<br />
getirir; bölge kurulu başkanına başka<br />
bir görev verilemez.<br />
Bilirkişilik faaliyetinde bulunacak<br />
gerçek kişilerde aşağıdaki şartlar<br />
aranır: a) 26/9/2004 tarihli ve 5237<br />
sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü<br />
maddesinde belirtilen süreler geçmiş<br />
olsa bile; kasten işlenen bir suçtan<br />
dolayı bir yıldan fazla süreyle hapis<br />
cezasına ya da affa uğramış olsa<br />
bile Devletin güvenliğine karşı suçlar,<br />
Anayasal düzene ve bu düzenin<br />
işleyişine karşı suçlar, zimmet,<br />
irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,<br />
sahtecilik, güveni kötüye kullanma,<br />
hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma,<br />
edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan<br />
kaynaklanan malvarlığı değerlerim<br />
aklama veya kaçakçılık, gerçeğe<br />
aykırı bilirkişilik veya tercümanlık<br />
yapma, yalan tanıklık ve yalan yere<br />
yemin suçlarından mahkûm olmamak,<br />
b) Daha önce kendi isteği dışında<br />
bilirkişilik sicilinden çıkarılmamış<br />
olmak, c) Disiplin yönünden meslekten<br />
veya memuriyetten çıkarılmamış ya<br />
da sanat icrasından veya mesleki<br />
faaliyetten geçici ya da sürekli olarak<br />
yasaklanmamış olmak, 4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 32<br />
ç) Başka bir bölge kurulunun listesine<br />
kayıtlı olmamak, d) Bilirkişilik temel<br />
eğitimini tamamlamak, e) Bilirkişilik<br />
yapacağı uzmanlık alanında en az beş<br />
yıl fiilen çalışmış olmak ya da daha<br />
fazla çalışma süresi belirlenmiş ise<br />
bu süre kadar fiilen çalışmış olmak,<br />
f) Meslek mensubu olarak görev<br />
yapabilmek için mevzuat tarafından<br />
aranan şartlan haiz olmak ve mesleğini<br />
yapabilmek için gerekli olan uzmanlık<br />
alanını gösteren diploma, mesleki<br />
yeterlilik belgesi, uzmanlık belgesi<br />
veya benzeri belgeye sahip olmak,<br />
g) Bilirkişilik temel ve alt uzmanlık<br />
alanlarına göre belirlenen yeterlilik<br />
koşullarını taşımak,(2) Özel hukuk<br />
tüzel kişilerinin bünyesinde bilirkişi<br />
olarak çalışacak kişiler bakımından<br />
da birinci fıkradaki şartlar aranır ve<br />
düzenlenen raporlarda bu kişilerin<br />
adı ve soyadı ile imzası bulunur,(3)<br />
Daha önce yaptığı başvurusu mesleki<br />
olarak yeterli nitelikte bulunmadığı<br />
gerekçesiyle reddedilenler, bir yıl<br />
geçmedikçe yeniden bilirkişilik<br />
yapmak için başvuruda bulunamazlar,<br />
(4) Hukuk öğrenimi görmüş kişiler,<br />
hukuk alam dışında ayrı bir uzmanlığa<br />
sahip olduğunu ve birinci fıkradaki<br />
şartları taşıdığını belgelendirmediği<br />
takdirde, bilirkişilik siciline ve listesine<br />
kaydedilemez,<br />
Bilirkişiliğe başvuru, ilgilinin yerleşim<br />
yerinin veya mesleki faaliyetlerini<br />
yürüttüğü yerin bağlı olduğu bölge<br />
kuruluna ya da adli veya idari<br />
yargı İlk derece mahkemesi adalet<br />
komisyonuna ilgili belgeler eklenmek<br />
suretiyle yazılı olarak yapılır. Adalet<br />
komisyonlarına yapılan başvurular,<br />
bölge kuruluna gönderilir. Başvuru<br />
dilekçesine eklenmesi zorunlu<br />
belgelerin eksik olması hâlinde, başvuru<br />
sahibine belgeleri tamamlaması için<br />
on beş gün süre verilir. Eksik belgelerin<br />
tamamlanması hâlinde bölge kurulu<br />
tarafından başvuru hakkında karar<br />
verilir. Bölge kurulu karar verirken sicile<br />
kayıt bakımından öncelikle başvuranın<br />
10 uncu maddedeki şartları taşıyıp<br />
taşımadığını değerlendirir ve şartları<br />
taşıyanlar arasından başvuranın<br />
mesleki tecrübesini, katıldığı meslek<br />
içi eğitimleri veya uzmanlığı gösteren<br />
belgeleri dikkate alarak en liyakatli<br />
olanları seçer. Bilirkişiliğe kabul<br />
edilenler, sicile üç yıl için kaydedilir.<br />
Bölge kurulunun hazırladığı listede<br />
bilgisine başvurulacak uzmanlık<br />
dalında bilirkişi bulunmaması<br />
hâlinde, diğer bölge kurulları<br />
bilirkişilik listelerinden, burada da<br />
bulunmaması hâlinde, şartları taşımak<br />
kaydıyla listelerin dışından bilirkişi<br />
görevlendirilebilir. Listelerin dışından<br />
görevlendirilen bilirkişiler, bölge<br />
kuruluna bildirilir. Yüksek mahkemelerin<br />
ilk derece mahkemesi olarak baktıkları<br />
işlerde, tüm bölge kurulları bilirkişilik<br />
listelerinde kayıtlı bilirkişiler arasından<br />
görevlendirme yapılabilir.<br />
Bilirkişiler, aşağıdaki şartlardan<br />
birinin gerçekleşmesi hâlinde sicilden<br />
ve listeden çıkarılır: a) Bilirkişiliğe<br />
kabul şartlarının kaybedilmesi<br />
veya sicile kabul tarihinde gerekli<br />
şartların bulunmadığının sonradan<br />
tespit edilmesi, b) Kanuni bir sebep<br />
olmaksızın bilirkişilik yapmaktan<br />
kaçınılması veya raporun belirlenen<br />
süre içinde mazeretsiz olarak<br />
verilmemesi, c) Bilirkişilik görevi ve<br />
bu görevin gerektirdiği etik ilkelerle<br />
bağdaşmayan, güven duygusunu<br />
sarsıcı tutum ve davranışlarda<br />
bulunulması, ç) 3 üncü maddede<br />
belirtilen temel ilkelere aykırı olarak<br />
bilirkişilik faaliyetinde bulunulması,<br />
d) Bölge kurulu tarafından yapılacak<br />
performans değerlendirmeleri<br />
sonucunda yeterli bulunulmaması, e)<br />
Bilirkişilik süresinin dolmasına rağmen<br />
süresi içerisinde yenileme talebinde<br />
bulunulmaması, f) Bilirkişinin sicilden<br />
çıkarılmayı talep etmesi, (b), (c), (ç)<br />
ve (d)’de belirtilen hâllerde ihlalin<br />
niteliğine göre sicilden ve listeden<br />
çıkarma yaptırımı yerine uyarma veya<br />
bir yıla kadar geçici süreyle listeden<br />
çıkarma yaptırımı uygulanabilir.<br />
Bilirkişiler, görevleriyle ilgili tutum<br />
ve davranışlarının veya hazırladıkları<br />
raporların ilgili mevzuata uygunluğu<br />
bakımından bölge kurulları tarafından<br />
resen veya başvuru üzerine denetlenir.<br />
Hâkim veya Cumhuriyet savcısı,<br />
görevlendirdiği bilirkişinin göreviyle<br />
ilgili tutum ve davranışlarının veya<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 33<br />
hazırladığı raporun mevzuata uygun<br />
olmadığına ilişkin kanaat edinmesi<br />
durumunda, bu hususu bölge kuruluna<br />
bildirir. Bölge kurulları, bilirkişi<br />
raporlarını özel veya teknik bilgi<br />
yönünden denetleyemez. Bilirkişi<br />
raporlarının özel veya teknik bilgi<br />
yönünden içeriğine ilişkin bölge<br />
kurullarına başvuru yapılamaz; yapılan<br />
başvurular incelenmeksizin reddedilir.<br />
Bölge kurulu yaptığı inceleme sırasında<br />
yargı mercilerinden, kamu kurum ve<br />
kuruluşlarından, meslek odalarından,<br />
özel hukuk tüzel kişilerinden ve gerçek<br />
kişilerden inceleme konusuyla ilgili bilgi<br />
ve belge talep edebilir. İlgililerce bu<br />
talebin yerine getirilmesi zorunludur.<br />
Bölge kurulu kararlarına karşı, kararın<br />
tebliğ veya ilan tarihinden itibaren otuz<br />
gün içinde kararı veren bölge kuruluna<br />
itiraz edilir. Bölge kurulunun itiraz<br />
üzerine verdiği kararlara karşı yetkili<br />
idare mahkemesine dava açılabilir.<br />
Bilirkişi, raporunda ve sözlü<br />
açıklamaları sırasında çözümü<br />
uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi<br />
gerektiren hususlar dışında açıklama<br />
“BILIRKIŞILIK<br />
KANUNUNUN<br />
YÜRÜRLÜĞE<br />
GIRMESIYLE<br />
BIRLIKTE<br />
HÂKIM VE<br />
SAVCILARIMIZIN<br />
BILIRKIŞILIĞE<br />
BAŞVURU<br />
KONUSUNDA<br />
Eski Alışkanlıklarını<br />
DEVAM<br />
ETTIRMELERI<br />
MÜMKÜN<br />
DEĞILDIR.”<br />
yapamaz; hâkim tarafından yapılması<br />
gereken hukuki nitelendirme ve<br />
değerlendirmelerde bulunamaz.<br />
Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin<br />
yönetmelikler, bu Kanunun yayımı<br />
tarihinden itibaren en geç altı ay içinde<br />
yürürlüğe konulur ve bu yönetmeliklerin<br />
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren<br />
en geç altı ay içinde bilirkişilik sicili<br />
ve listeleri oluşturulur. Bilirkişilik<br />
sicili ve listelerinin oluşturulmasını<br />
müteakip bu sicil ve listelere uygun<br />
bilirkişi görevlendirilmesini sağlamak<br />
amacıyla Bakanlık tarafından bir<br />
ilan yapılır. Bu ilan yapılıncaya kadar<br />
mevcut bilirkişi listelerine göre bilirkişi<br />
görevlendirilmesine devam olunur ve<br />
bu bilirkişiler görevlerini tamamlar.<br />
Bilirkişi raporlarına sık itiraz<br />
edilmesi ve tek raporla sonuca<br />
gidilememesinin temel nedeni hâkimlik<br />
mesleğinin gerektirdiği hukuki<br />
(takdiri) konularda bilirkişi raporu<br />
alınmasıdır. Bilirkişilik Kanununun<br />
yürürlüğe girmesiyle birlikte hâkim<br />
ve savcılarımızın bilirkişiliğe başvuru<br />
konusunda eski alışkanlıklarını<br />
devam ettirmeleri mümkün değildir.<br />
Örneğin kimin kusurlu olduğu veya<br />
bunun ağırlığı tamamen hâkimin<br />
takdir yetkisine giren hukuki bir konu<br />
olduğundan artık sırf bu konuda<br />
bilirkişi raporu alınamayacaktır. Olayın<br />
nasıl gerçekleştiğinin anlaşılması<br />
bakımından gerekiyorsa teknik bilirkişi<br />
raporu alınabilecek ancak bilirkişi<br />
raporunda kimlerin ne oranda kusurlu<br />
olduklarına yer verilemeyecektir. Buna<br />
göre ceza mahkemelerinde (taksirli<br />
suçlarda) hâkim sanığın kusurunu ve<br />
bunun ağırlığını göz önünde tutarak<br />
kendi vicdani kanaatine göre cezayı<br />
belirleyecektir. Sanıklardan hangilerine<br />
neden daha düşük hangilerine daha<br />
yüksek ceza verdiğinin gerekçesini<br />
de kararında açıklayacaktır. Hukuk<br />
mahkemelerinde de zararın miktarı<br />
ispat edilse bile hükme esas tazminat<br />
miktarını hâkim kusuru dikkate alarak<br />
kendisi belirleyecektir. Örneğin zarar<br />
100,00 TL ancak hâkim 80,00 TL’ye<br />
hükmedecek ve karar gerekçesinde<br />
bunun nedenini; “zararın meydana<br />
gelmesinde davacının … ihmali/icrai<br />
hareketleri yani kusurlu davranışları<br />
etkili olduğundan 80,00 TL’ye<br />
hükmediyorum gibi” açıklayacaktır.<br />
Böylece hâkimlik mesleğinin gereği<br />
olan takdir yetkisi bilirkişi adı<br />
altında başkalarına devredilmeden<br />
doğrudan hâkimler tarafından<br />
kullanılmış olacaktır. Taraflardan<br />
birinin kusurunun olup olmadığı<br />
ya da bunun matematiksel olarak<br />
oranlanması bilimsel hiçbir veriye<br />
dayanmamaktadır. Olayın gerçekleşme<br />
şekline göre tamamen takdir hakkının<br />
kullanılmasından ibarettir. Esasen bu<br />
da hâkimlik mesleğinin gereğidir.<br />
Bilirkişilikten kaynaklanan sorunları<br />
“kanayan yara” olarak belirten<br />
Yargıtay onursa üyesi Çetin Aşçıoğlu,<br />
vefatından önce yayınlamış olduğu<br />
birçok eserinde sorunun bilirkişilerden<br />
çok yargılamanın üç öğesi olan<br />
hâkim, savcı ve avukatlardan<br />
kaynaklandığını, çözümün yasalardan<br />
kaynaklanmadığını tersine<br />
yasaların buyurucu kurallarının<br />
uygulanmamasından kaynaklandığını<br />
belirtmektedir. Yazara göre kusurun<br />
belirlenmesini bilirkişiye bırakan yanlış<br />
uygulamanın nedeni, uygulanacak<br />
hukuk normuna ilişkin teorik bilgi<br />
eksikliği, bilginin kullanılmasında<br />
izlenecek yöntemin bilinmemesi ve<br />
uyuşmazlık konusu yaşam olayının<br />
bilgisine ulaşmada usul kurallarının<br />
dışlanmasıdır. Bu nedenle kusur,<br />
aklın, bilimin dışlandığı ve bilirkişilerin<br />
kendince oluşturdukları bir yöntemle<br />
belirlenmekte ve yargıçlar da bilirkişi<br />
öyle dediği için karar vermektedirler.<br />
Oysa hâkimin kanıtları değerlendirerek<br />
vicdani kanaatine göre somut olayı<br />
belirlemesi özel veya teknik bir bilgiyi<br />
gerektirdiği durumlarda bilirkişi<br />
görüşünden yararlanarak maddi<br />
gerçeği saptaması gerekir. Bilirkişinin<br />
görevi sorunla ilgili özel veya teknik<br />
bilgiyi vermek ya da bu bilgilerden<br />
saptamalar yapmakla sınırlı<br />
olmalıdır.<br />
Prof. Dr. Talat CANBOLAT<br />
Marmara Üniversitesi<br />
Hukuk Fakültesi<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 34<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 35<br />
Arş. Gör. Furkan Güven TAŞTAN<br />
Avukatlar İçin<br />
Zihin Haritalama<br />
3Bu Makalenin Zihin Haritası<br />
Önce müvekkil, ardından<br />
içtihatlar, doktrin ve varsa<br />
diğer bilgi kaynakları…<br />
Avukatın hukuk tabiatında<br />
dağınık hâlde bulunan bu bilgileri<br />
sistematize etmesi ve ardından<br />
muhakeme yaparak somut olaya<br />
uyarlaması için zorlu ve yorucu bir<br />
süreci yürütmesi gerekiyor. Zihin<br />
haritalama yöntemi, karmaşık<br />
bilgi kaynaklarını sistematik hâle<br />
getirmeye yaraması ve sözlü-yazılı<br />
beyanlara farklı bir perspektif<br />
katması itibariyle tam da bu noktada<br />
avukat için süreci kolaylaştırmaya<br />
aday bir yöntem olarak karşımıza<br />
çıkıyor.<br />
Zihin haritalama yöntemi, dairesel<br />
bir yapıya sahip olması yönüyle<br />
beynin tabiatına daha uygun bir<br />
not alma biçimidir. Bu özelliği aynı<br />
zamanda esnek not alma imkânı<br />
sağlar. Yöntem, görsel öge, farklı<br />
renk-boyutlar ihtiva etmesi, konu<br />
başlıkları arasında ilişki kurma<br />
imkânı sağlaması ve bütüncül<br />
bir bakış açısı sunması itibariyle<br />
hatırlamayı da kolaylaştırır. Tony<br />
Buzan’ın yaygınlaştırdığı yönteme,<br />
faydalarından hareketle zihnin İsviçre<br />
çakısı, zihni geliştirme aracı ve<br />
zihnin aynası gibi nitelendirmelerde<br />
bulunulmaktadır.<br />
ZIHIN HARITALAMA NASIL<br />
UYGULANIR?<br />
Yöntemi uygulamak için öncelikle<br />
–A3 gibi– büyük boyutta bir kağıt<br />
seçilmelidir. Yatay pozisyona<br />
getirilmiş bu kağıdın ortasına konuyu<br />
çağrıştıran bir görsel yerleştirilmeli<br />
ve konu başlığı yazılmalıdır. Konu<br />
başlığının çevresine dairesel bir<br />
sırayla farklı renklerle yazılmış<br />
ana başlıklar yerleştirilmelidir. Ana<br />
başlıkların etrafına yerleştirilen<br />
alt başlıklar, bağlı olduğu ana<br />
başlığın rengiyle aynı, fakat diğer<br />
ana başlıkların renginden farklı<br />
olmalıdır. Böylelikle başlıklar arasında<br />
görsel bir ayrım sağlanmış olur.<br />
4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 36<br />
Esnekliğin sağlanması için ana<br />
başlıkların arasında mutlaka boşluk<br />
bırakılmalıdır. Boşluklar, sonradan<br />
zihin haritasına yeni başlıkların<br />
eklenmesini kolaylaştıracaktır<br />
Elle uygulaması mümkün olsa da<br />
yöntemin bilgisayar üzerinden<br />
uygulanmasının çok daha<br />
başarılı sonuçlar oluşturacağını<br />
ifade etmeliyiz. Bilgisayarda<br />
kullanılabilecek bazı zihin haritalama<br />
yazılımları:<br />
Avukatların Zihin Haritalama<br />
Yönteminden Nasıl<br />
Faydalanabileceğin<br />
İlişkin Örnek<br />
Çalışma. 6<br />
• MASAÜSTÜ YAZILIMLAR:<br />
Freemind, Mindomo, Xmind, Mindjet,<br />
iMindmap<br />
• TARAYICI YAZILIMLARI:<br />
Mindmup.com, Mindmeister.com,<br />
Text2mindmap.com, Coggle.it,<br />
Wisemapping.com<br />
AVUKATLAR BU YÖNTEMDEN HANGİ<br />
ALANLARDA FAYDALANABİLİR?<br />
i. ARAŞTIRMA YAPARKEN VE<br />
BILGI TOPLARKEN: Mevzuat, içtihat<br />
ve bilimsel eserlerin incelenmesini<br />
gerektiren hukuki araştırma sürecinde<br />
avukatlar, genellikle standart not<br />
alma yönteminden faydalanır. Ancak<br />
bilgileri hatırlamayı ve bilgiler arasında<br />
bağlantı kurmayı güçleştiren, metni<br />
tekrar okuma ihtiyacını gündeme<br />
getiren bu yöntem zaman kaybına<br />
neden olmaktadır. Buna karşılık<br />
esnekliği sayesinde yeni notların<br />
haritaya eklenebilmesi, araştırma<br />
konusuna ilişkin farklı mecralardaki<br />
bilgilerin büyük bir zihin haritasında<br />
gösterilmesinin mümkün olması<br />
nedeniyle zihin haritalama yönteminin<br />
araştırma sürecinde kullanılması, bizce<br />
meselenin çözümüne ilişkin verimi<br />
artıracaktır.<br />
Avukatlıkta araştırma süreci, bilinen<br />
hukuk kaynakları dışında olay ve<br />
olgularla daha da karmaşık bir hâle<br />
gelmektedir. Bu meslek açısından<br />
olay ve olguların aydınlatılması,<br />
yazılı kaynakların araştırılması kadar<br />
önemlidir. Zirâ somut olayın şartlarına<br />
uymayan teorik bir bilgi, avukat için<br />
hiçbir anlam ifade etmez. Yöntemle<br />
birlikte bilinen hukuk kaynaklarından<br />
elde edilen bilgiler ile olay ve olguların<br />
aynı zihin haritasında birleştirilmesi<br />
mümkün olacak, böylelikle daha etkin<br />
bir araştırma süreci sağlanacaktır.<br />
Neticede bir hukuki mesele avukatın<br />
zihninde ‘müvekkil’, ‘doktrin’ ve<br />
‘içtihat’, ‘olay ve olgular’ şeklinde<br />
dörde bölünmek yerine, tek bir zihin<br />
haritasında canlanacaktır.<br />
ii. YAZILI BEYANDA BULUNURKEN:<br />
Avukatlar, hukuki metinlerin yazımında<br />
da yöntemden faydalanabilir. Özellikle<br />
metne ilişkin fikirlerin toparlanması;<br />
metnin alt başlıklar hâlinde sistematik<br />
bir düzene sokulması ve bu başlıklar<br />
arasındaki ilişkilerin gösterilmesi<br />
açısından zihin haritalama yöntemi<br />
yararlıdır. Yöntem, böylelikle yazar<br />
avukat açısından metnin yazımını<br />
daha kısa bir sürede tamamlama;<br />
okuyana da o metni daha kolay bir<br />
şekilde tarayıp anlama imkânı sunar.<br />
Ayrıca avukatların, karmaşık bir<br />
davanın olay örgüsünü ve lehteki<br />
argümanlarını içeren zihin haritasını<br />
dilekçede bir figür olarak göstermesi<br />
de mümkündür. Böylelikle, konuyu<br />
özetleyen bir zihin haritasının yer aldığı<br />
dilekçe, yargılama makamları nezdinde<br />
daha etkili olabilecektir.<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 37<br />
iii.SÖZLÜ BEYAN SUNARKEN<br />
Zihin haritaları, avukatlar tarafından<br />
davaya ilişkin argümanların<br />
mahkemelere sunulması esnasında<br />
da kullanılabilir. Kanaatimizce bir<br />
zihin haritasıyla sistematize edilmiş<br />
sözlü beyan, yöntemin uygulanmadığı<br />
bir beyana göre daha çok etkilidir.<br />
Özellikle duruşmalarda, avukatları<br />
dinleme konusunda sabırsız davranan<br />
Türk hâkimlerine, sayfalarca bilgi<br />
aktarmaya çalışmak yerine, bir<br />
zihin haritası üzerinden konunun<br />
kilit noktalarını anlatmanın verimi<br />
artıracağını düşünüyoruz.<br />
iv. BILGI NOTU OLUŞTURURKEN<br />
Avukatların standart not alma<br />
yöntemiyle, doğrusal (linear) şekilde<br />
hazırlanmış bilgi notları yerine zihin<br />
haritalama yöntemini kullanması, o<br />
işle ilgili öz bilgi sunması ve meseleler<br />
arasındaki ilişkileri görsel olarak<br />
ifade etmesi açısından kanaatimizce<br />
daha verimli olacaktır. Böylelikle<br />
bilgi notlarının oluşturulması için<br />
harcanan emek ve zamandan önemli<br />
ölçüde tasarruf sağlanır. Ayrıca<br />
doğrusal yöntemle (linear) hazırlanmış<br />
bilgi notları yerine, tek sayfalık<br />
zihin haritalarının oluşturulması,<br />
bilgi notunu okuyacak olanların<br />
meseleler arasındaki ilişkiyi daha iyi<br />
kavrayabilmesine hizmet eder.<br />
v. DIĞER ALANLARDA<br />
İfade ettiğimiz alanlardan başka,<br />
zihin haritalama yönteminden,<br />
danışmanlık işlerinin planlanmasında<br />
ve dava stratejilerinin belirlenmesinde;<br />
birden çok avukatın katıldığı<br />
toplantılarda beyin fırtınası yapma<br />
konusunda da yararlanılabilir.<br />
Yine dava dosyalarına özgü zihin<br />
haritalarının hazırlanmasıyla,<br />
uzun duruşma aralarının ardından,<br />
davaya özgü kilit bilgilerin kolaylıkla<br />
hatırlanması da mümkün olacaktır.<br />
SONUÇ<br />
Esasında avukatın dâhlinin<br />
bulunduğu her alanda kullanılabilecek<br />
bu yöntem, bizce hukuku biraz olsun<br />
renklendirerek hukuki problemleri<br />
berraklaştırmaktadır. Dolayısıyla<br />
adalet peşinde koşan avukatların<br />
bu yöntemden faydalanacağını<br />
umuyorum.<br />
Arş. Gör. Furkan Güven TAŞTAN<br />
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi<br />
Hukuk Fakültesi<br />
fgtastan@ybu.edu.tr<br />
3Zihin Haritalamadan Dilekçelerde<br />
Nasıl Yararlanılacağına İlişkin Örnek<br />
Çalışma.<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 38<br />
Hukuk Kaynaklarına<br />
Erişimde Çağdaş<br />
Çözümler<br />
MEVZUAT, IÇTIHAT,<br />
TAM METIN<br />
HUKUK KITAPLARI,<br />
MAKALELER, BILGI<br />
NOTLARI, TEZLER<br />
VE YAZIŞMA<br />
ÖRNEKLERINDEN<br />
OLUŞAN<br />
TÜRKIYE’NIN<br />
EN KAPSAMLI<br />
IÇERIĞI ILE<br />
IHTIYAÇ DUYULAN<br />
TÜM BILGI<br />
KAYNAKLARINA<br />
TEK ARAMADA<br />
ERIŞIM SAĞLAYAN<br />
LEXPERA, Mobil<br />
Cihazlardan Erişim<br />
İmkânı ILE DE<br />
KÜTÜPHANENIZI<br />
HER ZAMAN<br />
YANINIZDA<br />
TAŞIMANIZA<br />
OLANAK SAĞLIYOR.<br />
Araştırma yapmak, hukukçular<br />
için mesleki temel faaliyetleri<br />
içerisinde en önemli ve iş<br />
yükünü artırıcı unsurlardan<br />
biridir. Ülkemizde yasa yapım hızının<br />
yüksek oluşu, mevzuat değişikliklerinin<br />
çokluğu, üst mahkeme kararlarının<br />
sayıca fazla olması ve doktriner<br />
görüşlerin derli toplu sunulamaması,<br />
bilgi işleme teknolojilerinin bu alanda<br />
daha verimli kullanılmasını zorunlu<br />
kılmaktadır.<br />
Son birkaç yıl öncesine kadar,<br />
kullanılan teknolojinin yetersizliği<br />
nedeniyle, avukatların araştırma<br />
yükleri giderek artmış ve bağlantıları<br />
doğru kurulmuş, bütünlüklü bilgiye<br />
erişme şansı bulamamışlardır.Bütün<br />
bu eksikliklerin doğru kavranması ve<br />
çözümlenmesi sonucunda LEXPERA<br />
Yeni Nesil Hukuk Bilgi Sistemi,<br />
hukukçuların tek merkezden bütünlüklü<br />
bilgiye erişimi konusuna yepyeni bir<br />
yaklaşım getirmiştir.<br />
Bilgi kaynaklarının yenilikçi bir<br />
şekilde işlenmesi, kullanıcı dostu<br />
tasarımı ve mobil cihazlardan erişim<br />
imkânı ile LEXPERA araştırma<br />
verimliliğini artırmanın yanında hukuki<br />
yorum ve analizi güçlendiren araçlarla<br />
hukukçunun iş yükünü azaltacak<br />
önemli bir adım atmıştır. Böylece,<br />
zaman baskısı altında yoğun çalışmak<br />
zorunda olan meslek mensupları, doğru<br />
analiz edilmiş nitelikli bilgi ile başarıya<br />
giden yolda, kapsamlı bir kaynağa<br />
sahip olma imkanı elde etmişlerdir.<br />
ZENGİN LİTERATÜR KAYNAKLARI<br />
Şu an LEXPERA’da 260’ın üzerinde<br />
hukuk kitabı ve çok sayıda makale<br />
tam metin olarak ilgili mevzuat ve<br />
yargı kararlarıyla entegre biçimde<br />
yayımlanmaktadır. Her gün yeni<br />
materyallerin eklenmesiyle sürekli<br />
olarak zenginleşen bu kaynaklar<br />
arasında ülkemizin pek çok önemli<br />
hukukçusunun eserleri yer almaktadır.<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 39<br />
GÜNCEL MEVZUAT VE MEVZUAT<br />
DEĞİŞİKLİKLERİNİN TAKİBİ<br />
LEXPERA Takvim uygulaması ile<br />
mevzuat değişiklikleri gün gün veya<br />
seçilen tarih aralığında görülebilir.<br />
Ayrıca her gün gönderilen Resmi<br />
Gazete ve Mevzuat Günlüğü Bültenleri<br />
kullanıcıların o günkü değişikliklere<br />
hızlıca göz atma ve ilgilendikleri<br />
düzenlemeleri inceleme fırsatı<br />
sağlamaktadır..<br />
Bir mevzuat metninin veya<br />
ilgili maddesinin<br />
Eski ve Yeni Hallerini Yıllara<br />
Göre Karşılaştırma<br />
imkânı tanıyan uygulamalar<br />
“MADDE VE SÜRÜM<br />
KIYASLAYICI”<br />
KAPSAMLI İÇTİHAT ARŞİVİ<br />
2,5 milyona yakın karar sayısı ile<br />
Türkiye’nin en nitelikli içtihat arşivi<br />
hukukçuların erişimine sunulmuştur.<br />
Yargıtay, Danıştay ve diğer yüksek<br />
mahkemelerin içtihatlarının yanı sıra<br />
Rekabet Kurulu ve Kamu İhale Kurulu<br />
kararları da bu arşivin bir parçasıdır.<br />
Ağustos 2017 itibariyle bölge adliye<br />
mahkemesi (istinaf) kararları da<br />
kullanıma sunulacaktır.<br />
Mevzuat metinlerinin<br />
Önceki Yıllarda Yürürlük<br />
Bulmuş Tüm Hallerini<br />
Gösteren<br />
kronolojik listeler<br />
“ZAMAN<br />
ÇIZELGELERI”<br />
KİŞİSEL UYGULAMALAR VE<br />
BİLDİRİMLER<br />
Mevzuat, Literatür kaynakları<br />
ve 2,5 milyon karardan oluşan<br />
Türkiye’nin En Kapsamlı<br />
İçtihat Arşivine<br />
birbiriyle ilişkilendirilmiş olarak erişim<br />
“GELIŞMIŞ ÇAPRAZ<br />
BAĞLANTILAR”<br />
Kullanıcılar ilgilendikleri kanunlara,<br />
isterlerse ikincil mevzuatıyla birlikte<br />
bildirim kurarak kritik önemdeki<br />
değişikliklerden günlük olarak<br />
haberdar olabilirler. Ayrıca, klasörler<br />
halinde organize edilebilen ve kişisel<br />
not eklenebilen favori belgeler,<br />
gerektiğinde tek tıklamayla tekrar<br />
çalıştırılabilen kaydedilen aramalar<br />
kullanıcıya kolaylık sağlamaktadır.<br />
Birden fazla düzenlemeyi etkileyen<br />
Torba Kanun ve KHK’ların<br />
değiştirdiği mevzuat listeleri<br />
“ETKILEDIĞI MEVZUAT<br />
LISTESI”<br />
www.lexpera.com.tr
Sayfa 40<br />
SOHBET<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 41<br />
94 Yaşında<br />
bir Süper<br />
Kahraman<br />
Av. Salih Nuri<br />
TÜZEL<br />
Bu sayıda süper kahramanımız<br />
Av. Salih Nuri Tüzel’ le<br />
öyle güzel muhabbet ettik<br />
ki avukatlık mesleğinde<br />
trilyonluk bir dava kazanmış kadar<br />
keyif aldım sohbetimizden. Belki de<br />
bu, para biriktirmekten çok dost ve<br />
anı biriktirmeye değer verdiğimden<br />
ama okuduğunuzda siz de sanıyorum<br />
keyif alacaksınız bizden.<br />
Bu arada Salih Bey süper kahraman<br />
olduğunu düşünmüyor, “Ben sıradan<br />
bir adamım” diyor her süper güçleri<br />
olan insan gibi. Söyleşimiz için<br />
ses kaydı yaparken asıl amacımız<br />
cümleleri kaydetmekti elbette<br />
ama benim kayıtlarımda en çok<br />
kalan Salih Bey’ in sıkça atabildiği<br />
kahkahaları oldu. Bu hayatı ve bu<br />
mesleği zorlaştıran şey sanıyorum<br />
gülmemek, gülümsememek... Eğer<br />
kıymetli üstadımız gibi uzun yaşamak<br />
istiyorsak gülüp geçebilmeliyiz ve<br />
günlerimizi gülerek geçirmeliyiz<br />
bence. Umarım okurken siz de bizimle<br />
birlikte gülümsersiniz :)<br />
4<br />
Av. Salih Nuri TÜZEL &<br />
Av. Zenyep Bucru GİCİRİ<br />
Fotoğraflar: Sertan TİRYAKİ (Lawink.net)<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 42<br />
SALIH BEY 94 YAŞINDASINIZ<br />
VE HALEN AKTIF OLARAK<br />
AVUKATLIK YAPIYORSUNUZ.<br />
BILMIYORUM FARKINDA MISINIZ<br />
AMA SÜPER GÜÇLERINIZ<br />
SAYESINDE ÖLÜMSÜZLÜĞÜ<br />
KEŞFETMIŞ OLABILIRSINIZ.<br />
GEZEGENIMIZE NASIL GELDINIZ?<br />
(gülüyor) Benim babam da<br />
avukattı, ismi Mehmet Nuri’ydi.<br />
Babamın ismini yaşatma arzusundan<br />
dolayı Salih isminin yanında Nuri<br />
ismini de kullanmak sureti ile meslek<br />
ünvanım Salih Nuri TÜZEL olarak<br />
tescil edildi. Beşi kız, altı kardeştik ve<br />
en küçükleri bendim. 1924 senesinde<br />
o zamanlar küçük bir kasaba olan<br />
Düzce’de dünyaya gelmişim. Fakat<br />
doğumumdan 5-6 ay sonra soğuk<br />
havaların etkisiyle hastalanmışım.<br />
Durumum ciddileşince alel acele<br />
Sami bey isimli aile doktorumuzu<br />
çağırmışlar. Muayene ettikten sonra<br />
demişki; Ne yazık ki çocuğunuzu<br />
kaybediyorsunuz 42 derecede ateşi<br />
var ve yapılabilecek birşey yok. Bunun<br />
üzerine babam hiç mi şansı yok diye<br />
sorunca Sami bey yüzde beş ufak bir<br />
şansı var der. Eğer müsade ederseniz<br />
bebeğinizi dışarıda çıplak kara gömüp<br />
şok tedavisi uygulayabilirim belki sağ<br />
çıkabilir ama ihtimali düşük demiş.<br />
Fakat bir şey yapmazsak sonuç<br />
yüzde yüz ölüm diye de eklemiş.<br />
Annem ve babam açısından bu kararı<br />
verebilmenin güçlüğünü tasavvur<br />
edin. Altıncı, tek erkek çocuk ve<br />
yüzde beş şansla gırtlağa kadar kara<br />
gömülmesine evet diyebilmek. Peki<br />
demişler ve beni kara gömmüşler<br />
artık ne kadar tuttuysa doktor bir<br />
süre sonra çıkarmış, çıkış o çıkış, işte<br />
şimdi karşınızdayım.<br />
SIZ ASLINDA 007 JAMES BOND GIBI<br />
SEÇILMIŞ VE ÖZEL BIRISINIZ. HATTA<br />
BARO SEÇIMLERINDE VS ÖZEL<br />
DURUMLARDA KULLAN- DIĞINIZ<br />
SIRA NUMARANIZ DA 001. KENDINIZI<br />
BU ANLAMDA SÜPER KAHRAMAN<br />
GIBI HISSETTIĞINIZ OLUYOR MU?<br />
VE HAYATINIZDA SIZE GÜÇ VEREN<br />
KAHRAMANLAR OLDU MU?<br />
Ben kahraman olarak<br />
hissetmiyorum kendimi... sıradan bir<br />
adamım. Fakat, annem ve babam,<br />
“KÜÇÜK BIR<br />
ŞEHIRDE ÇALIŞIP<br />
ALTI ÇOCUĞUNU<br />
DA İSTANBUL’DA<br />
OKUTMA<br />
ÇABASINDA OLAN<br />
BIRISIYDI BABAM.<br />
ELBISELERINI TERS<br />
DÜZ ETTIREREK<br />
GIYERDI.<br />
BU FEDAKARLIKLAR<br />
Ödenebilir<br />
Borçlar<br />
DEĞILDIR.”<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 43<br />
asıl süper kahraman onlar. Bu<br />
size anlattığım tıbbi meselenin<br />
ardından okuma çağına geldikten<br />
sonra beni Namık Kemal isimli<br />
okula yazdırmışlar, ilkokul tahsilimi<br />
Düzce’deki bu ilkokulda tamamladım.<br />
Fakat, babamın şöyle bir teamülü<br />
vardı, bütün çocuklarını İstanbul’da<br />
okutmak istiyordu. Düzce o tarihlerde<br />
üc-beş bin nüfuslu bir kasaba. Buna<br />
rağmen tüm kız kardeşlerim, kimi<br />
Dame de Sion’da, kimi Erenköy Kız<br />
Lisesinde, kimi Çamlıca Kız lisesinde<br />
okudu. Beni de ortaokula geçtiğim<br />
zaman 11 yaşımda İstanbula getirdi<br />
ve dedi ki; evladım sana bir iki mektep<br />
göstereceğim, hangisini beğenir<br />
ve seçersen seni oraya leyli (Yatılı)<br />
olarak kaydettiricez.<br />
Önce Robert Koleje götürdü, tabi<br />
Robert Koleje çıktık şahane bir<br />
yer her açıdan çok güzel. Babam<br />
konuştu bende dinledim, dediler ki<br />
okul ücreti yurt, tehsil ve yeme içme<br />
hepsi dahil yılda 250 lira. Oradan<br />
çıktık Arnavutköy ile Bebek arasında<br />
şimdiki Kuleli Askeri Lisesi gibi olan<br />
gösterişli bir Osmanlı binası vardı,<br />
ismi Feyziati Lisesi. Feyziati Lisesi<br />
Türk okulu, yabancı değil. Ve onu da<br />
gezdik. Dediler ki işte her şey dahil<br />
leyli olarak senelik 300 lira yani<br />
Robert Kolejden 50 lira fazla. Babam<br />
seçimi bana bıraktı ve ben Feyziati<br />
Lisesi’ni uygun gördüm. Babama<br />
dedim ki Robert Kolejde iki sene ön<br />
hazırlık var İngilizce için, sonrasında<br />
sınıfa geçiyoruz. Feyziati Lisesi’nde<br />
ise doğrudan başlayacağım. Ben<br />
iki seneyi kaybetmek istemiyorum<br />
sizin üstünüzdeki yükü mümkün<br />
olduğu kadar çabuk almak istiyorum.<br />
Çünkü, küçük bir şehirde çalışıp altı<br />
çocuğunu da İstanbul’da okutma<br />
çabasında olan birisiydi babam.<br />
Elbiselerini ters düz ettirerek<br />
giyerdi yani bu fedakarlıklar<br />
ödenebilir borçlar değildir. İşte bu<br />
Süperkahramanlık değil de nedir?<br />
94 yıllık bu uzun ömrümde anne<br />
ve babama olan minent borcumu<br />
ödemem mümkün değil.<br />
Özetle, babam üzerindeki yükümü<br />
bir nebze azaltmak için sonrasında<br />
adı Boğaziçi Lisesi olacak olan<br />
Feyziati Lisesini tercih ettim.<br />
Okulumuzun müdürü Hıfzı Tevfik<br />
Gönensay idi. Hıfzı Tevfik bey ile<br />
Atatürkü yan yana gördüğünüz<br />
zaman hangisi Atatürk diye tercih<br />
etmekte güçlük çekerdiniz. Her ikisi<br />
de Selanikliydi ve okul arkadaşıydılar.<br />
Atatürkün rahatsızlığı zamanında<br />
Savarona yatıyla okulun önüne<br />
gelip demir atardı ve motorla bizim<br />
okula Hıfzı Beyi görmeye gelirdi. Bu<br />
itibarla biz Atatürkü hem yakından<br />
görmek hem de elini öpmek gibi bir<br />
şansa sahip olduk. Yani bugünün<br />
düşünceleri içinde tarifi mümkün<br />
olmayan muhteşem insanlardı.<br />
PEKI, OKUL YILLARINIZ<br />
NASIL GEÇTI? AILENIZDEN<br />
UZAKTA, İSTANBUL’DA ZORLUK<br />
YAŞADINIZ MI?<br />
Ailemden uzakta olmak özellikle<br />
ilk zamanlarda fazlasıyla zordu.<br />
Fakat, okulun sunduğu imkanlar,<br />
öğretmenlerimizin ilgisi, unutulmaz<br />
arkadaşlıklar ve dostluklar bu zorluğu<br />
kısa sürede berteraf etti. Okul<br />
yaşamı o kadar mühim ki, geleceğinizi<br />
her anlamda şekillendiriyor. Kişilik<br />
ve karakterinize etkisi bir yana,<br />
ileriki zamanlarda gerek toplumsal<br />
ilişkilerinize gerekse mesleki<br />
başarınıza çok mühim katkıları oluyor.<br />
ŞÜPHESIZ, BU SÖYLEDIĞINIZ<br />
O KADAR DOĞRU KI. DÜNYAYI<br />
ANLAMAYA VE ALGILAMAYA<br />
ÇALIŞTIĞIMIZ O ILK YILLARDA<br />
IÇINDE BULUNDUĞUMUZ<br />
ORTAMIN, GÖZLEMLEDIĞIMIZ<br />
INSANLARIN ETKISI MUAZZAM.<br />
BUGÜNDEN GERIYE BAKINCA,<br />
OKUL YILLARINIZA ILIŞKIN ELDE<br />
ETTIĞINIZ EN ÖNEMLI KAZANIM<br />
NEDIR?<br />
Okulda her eğitim yılının ilk haftası<br />
seçimlere ayrılırdı. Okulun o seneki<br />
tüm sportif ve sanatsal aktivitelerin<br />
yönetmek üzere talebelerden<br />
müteşekkil idare heyetine talip olan<br />
adaylar okul içinde propoganda<br />
yaparlardı. Hem okulun salonlarında<br />
hem okulun arkasında bulunan<br />
bahçede tanıtım mitingleri<br />
düzenlenirdi. Bir haftalık propaganda<br />
sürecinin sonunda ise ortaokulu<br />
temsilen bir kişi, 9’uncu, 10’uncu<br />
ve 11’inci sınıfları temsilen de birer<br />
kişi seçilirdi. 11’inci sınıftan seçilen<br />
aynı zamanda idare heyetinin tabi<br />
başkanı olurdu. Bu heyet, bir sene<br />
süreyle okulda oynanacak tüm futbol<br />
maçlarının programlarını, okulda<br />
oynatılacak filmlerin planlamasını,<br />
okulun tiyatro salonunda oynanacak<br />
piyeslerin ve operaların programını<br />
hazırlardı. Opera diyorum çünkü<br />
bu okulun sahnesi döner sahneydi<br />
ve İstanbul’da başka döner sahne<br />
olmadığı için operalar bizim okulda<br />
yapılırdı ve müthiş bir müzik kültürü<br />
aşılanırdı. Okulun profesyonel<br />
yöneticileri, yani müdür ve müdür<br />
muavinleri ancak çok zor bir durum<br />
meydana gelirse devreye girerdi.<br />
Okulun bizlere aşıladığı bu<br />
demokrasi kültürü ve kendi kendini<br />
yönetme alışkanlığı ilerleyen<br />
yıllarımızda hem mesleki hem de<br />
toplumsal yaşamımızda müthiş bir<br />
katkı sağladı. Okulun mezunları<br />
hep sorumluluk bilinci yüksek,<br />
mesleklerini layıkıyla yapan insanlar<br />
oldular. Bunun temeli her sene yapılan<br />
bu bir haftalık demokratik seçim<br />
süreciydi.<br />
AVUKATLAR OLARAK EĞITIM<br />
HAYATINA BAŞLADIĞIMIZ<br />
ILK GÜNDEN ITIBAREN ÇOK<br />
YOĞUN VE AĞIR DERSLER<br />
NETICESINDE ZOR BIR EĞITIM<br />
SÜRECİNİ ATLATIP STRES<br />
YÜKLÜ BIR ÇALIŞMA HAYATINA<br />
GEÇIŞ YAPIYORUZ. BUNDAN<br />
DOLAYI ÇOK KATI, ZAMAN<br />
ZAMAN KONTROLCÜ VE<br />
DÜNYAYI YÖNETMEYE ÇALIŞAN<br />
INSANLARA DÖNÜŞEBILIYORUZ.<br />
KONTROLCÜ YAPIMIZA<br />
RAĞMEN YAŞAMIN BELKI DE EN<br />
ÖNEMLI UNSURU OLAN ŞANS<br />
VE TESADÜF OLGUSUNU ES<br />
GEÇEBILIYORUZ. AMA GERIYE<br />
DOĞRU BAKTIĞIMIZDA ISTEK VE<br />
BEKLENTILERIMIZDEN ZIYADE<br />
ASIL YÖNLENDIRICI UNSURUN<br />
UFAK TESADÜFLER OLDUĞUNU<br />
DÜŞÜNÜYORUM. SIZIN HAYATIN<br />
HIKAYENIZDE ŞANS VE<br />
TESADÜFLERIN YERI NEDIR?<br />
Kesinlikle haklısın. Geriye dönüp<br />
bakınca, 94 yıllık ömrümde ufak 4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 44<br />
tesadüflerin büyük ve derin izler<br />
bıraktığını görüyorum. Liseden mezun<br />
olduktan sonra İstanbul Üniversitesi<br />
Hukuk Fakültesine intikal ettim. Şimdi<br />
söyleyeceğim şey ise yaşamlarımızda<br />
tesadüflerin ve şansların ne kadar<br />
değerli olduğu üzerine. Üniversite<br />
yıllarında Kadıköyde ikamet<br />
ediyorum, ablam ve eniştemin evinde.<br />
Sabahları Kadıköy vapuruna binip<br />
köprüye geçiyoruz, köprüden de<br />
tramvaya binip Beyazıta çıkıyoruz.<br />
Seneyi söylüyorum 1941-42. Ve<br />
üç arkadaş; Şair Özdemir Asaf,<br />
ben ve Sadun Erdemir her sabah<br />
08:15 vapuruna biniyoruz. 08:30’da<br />
köprüye çıkıp okula geçiyoruz. Bir<br />
sabah 08:15 vapurunu bir dakikayla<br />
kaçırdım. Mecburen 08:30 vapuruna<br />
kaldım. Girdim vapura bakınıyorum<br />
etrafta acaba tanıdık biri var mı,<br />
onunla otururmuyum darken, bir genç<br />
kız sesi “Salih Salih” dedi. Baktım<br />
5-6 kişilik bir genç kızlar topluluğu<br />
orada ablamın eşinin akrabası olan<br />
iki genç kız var, onlarda edebiyat<br />
fakültesinde okuyorlardı. Onların<br />
arkadaş gurubuydu. Yanlarına gittim,<br />
beni tanıştırdılar. Onların içinde de<br />
saçını topuz yapmış, altın çerçeveli<br />
gözlük takan bir kız vardı. Onunla da<br />
tanışmış olduk. Fakat, o çok ciddi.<br />
Böyle hemen hemen hiç gülmeyen<br />
bende tam tersine çok neşeli bir<br />
mizaca sahibim. Güle oynaya<br />
Karaköye gittik, onlar Fındıklıya<br />
edebiyat fakültesine geçtiler, ben<br />
kendi okuluma, Beyazıta çıktım.<br />
Birkaç gün sonra beni oraya çağırmış<br />
olan arkadaşla rastlaştık, “Salih<br />
bizim gruptaki bir kız arkadaş sen<br />
gittikten sonra ne dedi biliyormusun,<br />
Yav nerden buldunuz bu kadar sulu<br />
adamı” dedi. Ve bana sulu diyen bu<br />
hanım ilerde benim eşim oldu. Tam 65<br />
yıl inanılmaz bir hayat yaşattı bana.<br />
Arnavutköy kız kolejinden mezun<br />
Fransızca, İngilizce ve Almancayı<br />
anadili gibi bilen muhteşem bir<br />
insandı. Ve biz evlendik.<br />
SÜPERKAHRAMANLAR DA<br />
AŞIK OLUYOR ELBETTE…<br />
MAGAZIN TADINDA BIR SORU;<br />
EVLILIK HIKAYENIZDEN KISACA<br />
BAHSEDEBILIR MISINIZ?<br />
(gülüyor) Bakın o kadar enteresan<br />
oldu ki, benim okuldan bir sınıf<br />
arkadaşım vardı Günay isminde.<br />
Annesi Türkiye’nin tanınmış<br />
şairlerinden Şükufe Nihal hanımdı.<br />
Biz Kadıköy evlendirme dairesinde<br />
evlendik, iki çıplak bir hamama<br />
yakışır, tek bir sandalyemiz bile yok.<br />
Elimizde küçük bir çantayla plan<br />
yapmışız, Yalovadaki termal otele<br />
gidip balayı için iki gün kalacağız.<br />
O ZAMANLAR<br />
AVUKAT MIYDINIZ?<br />
Hayır, yedek subayım ama<br />
okulu bitirdim. Ve biz çıktık nikah<br />
dairesinden, şimdiki Kadıköydeki<br />
Kaymakamlık var tarihi bina, orası.<br />
Vapura geldik baktık o bizim meşhur<br />
şair Şükûfe Nihal’in kızı. “Ooo Salih”<br />
dedi... nerden nereye gidiyorsunuz?<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 45<br />
Dedik ki, biz biraz önce evlendik<br />
balayına gidiyoruz. Bende size bir şey<br />
yapmalıyım diye vapurda kızcağız<br />
telaşa kapıldı. Bir çikolata getirdi<br />
ve o çikolata bizim evlililiğimizin ilk<br />
hediyesi oldu.<br />
Bakın, şans ve tesadüflerin<br />
yaşamımızdaki derin etkisinden<br />
bahsettik, aslında tesadüfler<br />
yakamızı hiç bırakmıyor. Dünya o<br />
kadar küçük ki, sonunda bu Şükufe<br />
Nihal’in kızı olan Günay isimli küçük<br />
hanım bir avukat arkadaşla evlendi.<br />
Geçenlerde ofise bir telefon geldi,<br />
hizmet verdiğimiz konsolosluktan bir<br />
görevli iş görüşmesi için acil olarak<br />
benimle görüşmek istediğini söyledi.<br />
Hayhay buyrun dedim. İsminiz nedir<br />
diye sordum, ismini söyledi Orhan<br />
BAŞAR. Ben hemen ardından Şükufe<br />
Nihal BAŞAR ile bir akrabalık bağınız<br />
var mı diye sordum.Evet dedi, benim<br />
büyükannemdir. Ve ben dedi Günay’ın<br />
oğluyum. Dedim ki, dünya ne kadar<br />
küçük, siz beni 60-70 sene evvele<br />
götürdünüz, hemen gelin dedim.<br />
Bütün bu tesadüfler bir hayat içinde<br />
yan yana gelebiliyor yani.<br />
63 SENE<br />
BOYUNCA BIRLIKTE<br />
ÇALIŞTIK<br />
Ercüment<br />
ILE FAKAT<br />
SIYASI DÜŞÜNCE<br />
AÇISINDAN IKI<br />
FARKLI UÇTAYDIK.<br />
BUNA RAGMEN,<br />
Ercüment’in<br />
VEFATINA KADAR<br />
BERABER ÇALIŞTIK.<br />
BUNUN MÜMKÜN<br />
OLDUĞUNU<br />
HERKESE ISPAT<br />
ETTIK BIZ.<br />
içerisindeydi. Ali Rıza Şengel diye bir<br />
üstad vardı, tef çalardı. Onun tefiyle<br />
herkes kulaktan Türk müziği öğrenirdi.<br />
Ercüment birgün dedi ki, “Salihcim<br />
bak bu müzik böyle öğrenilmez,<br />
akademik bir sistem içerisine<br />
sokmamız lazım. Ben bir kanun<br />
hazırlayayım, sen de bu kanun’un<br />
çıkarılmasında destek ol”. Ve<br />
nihayetinde Türk musikisi eğitimi<br />
Ercüment BERKER sayesinde<br />
kurumsal bir yapıya kavuştu.<br />
Biz Ercüment ile 63yıl beraber<br />
çalıştık, birbirimize hiç kırılmadan,<br />
birbirimizi hiç üzmeden. İhtilal<br />
dönemlerini yaşadık, askeri<br />
dönemleri yaşadık, bir gün birbirimize<br />
kırılmadan.<br />
O yassı adada sanıkları müdafa<br />
ediyordu. Ben ise CHP’de siyaset<br />
yapıyordum. 63 sene boyunca birlikte<br />
çalıştık Ercüment ile fakat siyasi<br />
düşünce açısından iki farklı uçtaydık.<br />
Buna ragmen, Ercüment’in vefatına<br />
kadar beraber çalıştık.<br />
Bunun mümkün olduğunu herkese<br />
ispat ettik biz. Ne o bana kırıldı, ne<br />
ben ona.<br />
ŞIMDILERDE SOSYALLEŞMEK<br />
YERINE DINLENEBILMEK IÇIN<br />
DAHA INSANSIZ ALANLARA<br />
VE MÜMKÜNSE EVDEN<br />
BILE ÇIKMAMAYA IHTIYAÇ<br />
DUYABILIYORUZ. AMA BU<br />
DURUM YALNIZ VE STRESLI<br />
HISSETMEMIZE DE NEDEN<br />
OLABILIYOR. SIZ ASLINDA BU<br />
UZUN YAŞAMI TEKDÜZELIKTEN<br />
UZAK, SOSYAL HAYATIN IÇINDE<br />
OLARAK VE INSANLARLA BAĞ<br />
KURARAK SAĞLAYABILMIŞ<br />
OLABILIRSINIZ. NE DERSINIZ?<br />
Biz karımla tek düze yaşamadık<br />
çünkü karım da ben de tarih<br />
meraklısıydık. Bu sebeple birlikte çok<br />
seyahat ettik. Ve gittiğimiz yerlerde<br />
vitrin gezmedik.<br />
Mutlaka adliyeyi gezdik,<br />
mahkemeler nasıl oluyor bunu<br />
inceledik, tarihi binaları gezdik,<br />
parlamentoları gezdik ve tarih<br />
merakımız sebebiyle bütün<br />
seyahatlerimizi bunun üzerine yaptık.<br />
Ve ömrüm hep dernekler içerisinde<br />
geçti.<br />
SON YILLARDA TOPLUMSAL<br />
ANLAMDA BIR KIRILMADAN<br />
BAHSEDILIR OLDU. ARTIK<br />
INSANLARIN BIRBIRINE<br />
TAHAMMÜLÜ KALMADI.<br />
ÖZELLIKLE SIYASI<br />
DÜŞÜNCELERDEKI AYRIŞMALAR,<br />
TOPLUMSAL OLARAK BÖLÜNME<br />
NOKTASINA GELMEMIZE<br />
VESILE OLDU DIYEBILIRIZ. SIZIN<br />
DIĞER KIŞILERLE ILIŞKILERINIZ<br />
NASILDI? ESKIDEN DE BU<br />
TAHAMMÜLSÜZLÜK VAR MIYDI?<br />
Bu kadar değildi elbet. Aynı<br />
zamanda sınıf arkadaşım da olan<br />
Prof. Ercüment BERKER ile yıllarca<br />
birlikte çalıştım. Ercüment, 27 Mayıs<br />
ihtilalinden sonra kurulan yassı ada<br />
mahkemelerinde en çok müvekkili<br />
olan Avukat idi.<br />
Ercüment, aynı zamanda<br />
İstanbul Türk Musikisi Devlet<br />
Konservatuarı’nın kurucusu ve<br />
başkanıydı. Müzik bilgisi hukuk<br />
bilgisinin üstündeydi.<br />
Eskiden Türk musikisi ağızdan<br />
ağıza öğrenilen bir eğitim geleneği<br />
YAKLAŞIK 70 YIL SÜREN<br />
MESLEK YAŞAMINIZDA HANGI<br />
ALANLARDA ÇALIŞTINIZ? TEK<br />
BIR ALANDA UZMANLAŞMAK<br />
SIZCE GEREKLI MI YOKSA HER<br />
DAVAYA BAKABILECEK KADAR<br />
BILGI SAHIBI OLMALI MI? VE BIZE<br />
GETIRILEN HER DOSYAYI SIRF IŞ<br />
GELDI VE PARA KAZANACAĞIZ<br />
DIYE ALMAK ZORUNDA<br />
HISETMELI MIYIZ?<br />
Hayat hepimizi başlangıçtan<br />
itibaren farklı bir rüzgara tabi tutuyor.<br />
Beni hayat Ceza hukukuna doğru<br />
itmedi. Ben sadece Medeni Hukuk<br />
ve Ticaret Hukuku alanlarında<br />
çalıştım. Ceza davası olarak hatırını<br />
kıramadığım için sadece bir davaya<br />
girdim. İktidardan düştükten sonra<br />
Cumhuriyet Halk Partisinin genel<br />
sekreterliğini yapan Kasım GÜLEK<br />
isimli bir Adana milletvekili vardı.<br />
Kasım bey’in Çanakkale’de konuşma<br />
yaptığı sırada başına gelen bir olay<br />
sebebiyle kendisini tutukladılar ve<br />
Çanakkale’de muhakeme edilmesini<br />
uygun bulmadığı için o günün iktidarı 4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 46<br />
Demokrat Parti, davanın İstanbulda<br />
görülmesini istedi. Kasım beyi tutuklu<br />
olarak Üsküdar cezaevine getirdiler.<br />
Kasım bey kendisinin vekaletini<br />
üstlenmem için rica etti. Ve ben<br />
Kasım beyin o davasına, bir tek o<br />
davaya girdim.<br />
BURADA BIRAZ HATIR IÇIN<br />
DAVAYI ALMIŞSINIZ GIBI<br />
GÖRÜNÜYOR.<br />
Evet, ve başka siyasi dava takip<br />
etmedim. Zincirli kapıların arkasında<br />
müvekkilinizle görüşmek oldukça<br />
zor ve insanı perişan ediyor. Cezaevi<br />
ziyareti konusunda bir tecrübem daha<br />
oldu. Türkiye’nin en büyük reklam<br />
şirketinin sahibi olan Nail KEÇİLİ’nin<br />
40 sene hukuk müşavirliğini yaptım.<br />
Nail bey birgün ortaklığı sebebiyle<br />
tutuklandığı zaman davalarını<br />
bir Ceza Hukukçusu arkadaşımız<br />
takip etti. Fakat tüm cezaevi<br />
görüşmelerinde bende bulundum. O<br />
cezaevine gidip gelmek ve oradaki<br />
insanlarla görüşmek insani açıdan<br />
oldukça zor ve anlatılamaz nitelikte<br />
üzücü.<br />
HAYATIMIZDA KARŞILAŞTIĞIMIZ<br />
INSANLARIN GENELDE DOĞRU<br />
INSANLAR OLDUĞUNA INANIRIM.<br />
AMA BUNLARIN IYI KALPLI<br />
INSANLAR OLMASI DA BANA HEP<br />
ŞANS GIBI GELMIŞTIR. SIZ DE<br />
BÖYLE DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?<br />
VE KÖTÜ INSANLARLA<br />
KARŞILAŞTIĞINIZDA NASIL<br />
DAVRANIRSINIZ?<br />
69 senelik Avukatım ve 69 seneye<br />
ilave olarak dört sene de üniversitede<br />
hem çalıştım hem okudum. İyi<br />
insanlarla tanışma imkanına sahip<br />
olmak sanırım 94 yıllık yaşamımın<br />
en büyük şansıydı. Unutamdığım ve<br />
üzerimde emeği olan bir diğer isim<br />
de Cahit Arif TUNGER’dir. Öğrencilik<br />
yıllarım 2. Dünya savaşına denk geldi,<br />
o zamanlar ithalatçı ve ihracatçı<br />
olmak üzere iki farklı birlik vardı.<br />
İhracatçılar birliğinde Genel Sekreter<br />
ünvanlı bir bey vardı. Özdemir Asaf,<br />
ben ve Sadun’a üniversite tahsilimize<br />
yardımcı olabilmek için öğleden<br />
sonraları çalışıp harçlığımızı kazanma<br />
fırsatı vermişti. Gün geldi savaş sona<br />
erdi, ithalatçı-ihracatçı birlikleri<br />
kalktı ve bize iş imkanı sağlayan<br />
Arif bey Adapazarı Ticaret Bankası<br />
Genel Müdürü oldu. Arif bey Sorbonne<br />
Hukuk mezunuydu. Sonrasında biz<br />
ona avukatlığı sevdirdik ve avukat<br />
oldu. Hatta İstanbul Barosu Başkanı<br />
olarak seçtik kendisini. Cahit Arif<br />
TUNGER muhteşem bir insandı.<br />
Üzerimde emeği çoktur.<br />
Dostluklara gelince, 80 yaşını<br />
aşmış avukatlar grubumuz var,<br />
ayda bir defa beraber yemek yeriz<br />
sonra akademisyenler grubumuz var<br />
ayda bir defa da onlar ile bir araya<br />
geliriz. Ofisteki arkadaşlar ile hergün<br />
birlikte yemek yeriz onlar da hepsi<br />
muhteşem insanlardır. Ben bu kadar<br />
uzun yaşamımda hiç kötü insana<br />
rastlamadım. Hatta hasım olarak<br />
davada karşı tarafta bile kötüye<br />
rastlamadım. Yani adamın canı çok<br />
yanar, bir davada karşı taraftır, Salih<br />
bey elinizi öpeyim, ne kadar efendice<br />
takip ettiniz davayı der. Yani bu<br />
yaşıma kadar düşmana, kötü insana<br />
rastlamadım ben. Belki de en büyük<br />
şansım buydu.<br />
BU SIZIN IYI NIYETLI VE<br />
UZLAŞMACI BIRI OLMANIZLA DA<br />
ALAKALI OLABILIR MI? İYI IYIYI<br />
ÇEKIYORDUR BELKI DE.<br />
İyi niyet ve sulh aramak hem kişisel<br />
hem de meslek yaşamımda hep<br />
dikkat ettiğim bir husus oldu. Bizim<br />
hukuk ihtilaflarımızın yüzde 90’ı<br />
sulhen sona erer, öncelikle uzlaşmayı<br />
ararım. Mecelle’den kalmayız biz<br />
biliyorsunuz, “es sulhu seyyidülahkâm”<br />
yani en kötü sulh en iyi hakim<br />
kararından daha iyidir.<br />
KÜÇÜKKEN HAYALINIZ NEYDI,<br />
GERÇEKTEN DE AVUKAT OLMAK<br />
MIYDI? AVUKAT OLMASAYDINIZ<br />
NE OLURDUNUZ?<br />
Yüz kez gelsem yine avukat olmak<br />
isterim.<br />
İYI BIR AVUKATIN ÖZELLIKLERI<br />
NELER OLMALI? HANI YANLARI<br />
GÜÇLÜ OLMALI? BIZLERE NE<br />
TAVSIYE EDERSINIZ?<br />
Avukat olmaya niyet eden<br />
arkadaşlar baştan şunu kabul<br />
etmeli. Bir Avukat düzgün Avukatlık<br />
yaptığı zaman hayatını sürdürür.<br />
Normal standartlarda yaşar. 30<br />
“BU YAŞIMA<br />
KADAR DÜŞMANA,<br />
KÖTÜ INSANA<br />
RASTLAMADIM.<br />
BELKI DE<br />
En Büyük Şansım<br />
BUYDU.”<br />
katlı bir apartmanın yada 90 metre<br />
uzunluğunda bir kotranın sahibi<br />
olmaz. Ama kapısına şu borcunuzu<br />
ödemediniz, 7 gün içinde ödemezseniz<br />
hacize gelicez diye bir ihtarname<br />
gelmeden hayatı yaşar. Bu 30 katlı<br />
apartmandan, 90 metrelik kotradan<br />
daha muhteşem bir anlam ifade eder<br />
benim için.<br />
Beni baroda konferans için<br />
çağırdıklarında söylediğim şey budur.<br />
Avukat örnek olmalıdır. Nasıl? Özel<br />
yaşamında da meslek yaşamında<br />
da örnek olmalıdır. Hangi binada<br />
oturuyorsanız o binanın ortak<br />
giderlerine iştirak öncelik Avukatta<br />
olmalıdır. Aile yaşamında örnek<br />
olmalıdır. Yani evlenmek isteyen genç<br />
bir avukat bir kıza talip olduğu zaman<br />
mesleğini sorarlar, Avukatsa aman<br />
Avukata vermeyelim dedirtmemelidir.<br />
PIYASADA IŞI VE MAAŞLARI<br />
FIYATLANDIRMAK ADINA<br />
ÇOK FARKLI UYGULAMALAR<br />
GÖRÜYORUM. HATTA BARONUN<br />
TAVSIYE NITELIĞINDEKI<br />
TARIFESININ ÇOK ÇOK<br />
ALTINDA ÜCRETLER TALEP<br />
EDIYOR AVUKATLAR. YAKIN<br />
ZAMANDA ÜCRETLI ÇALIŞAN<br />
AVUKATLARIN ALABILECEĞI<br />
MAAŞ IÇIN ALT SINIR BILE<br />
BELIRLENDI. AVUKATLAR IŞI VE<br />
EMEĞINI FIYATLANDIRAMIYOR<br />
MU? AVUKATLIK GERÇEKTEN<br />
GÜZEL PARA KAZANDIRIYOR MU<br />
VE MESLEKTE ÖNCELIĞIMIZ NE<br />
OLMALI?<br />
Bizim Avukatlığa yeni başladığımız<br />
dönemleri söylüyorum.Avukat bir işi<br />
aldığı zaman iş sahibi size kaç para<br />
ücret verelim gibi bir şey konuşmazdı.<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 47<br />
Ücret kelimesi yoktu, honorer denirdi<br />
yani şerefiye. Siz benim işimin takibini<br />
kabul ettiniz, size nasıl bir şerefiye<br />
ödemem gerekir denirdi. Ücret<br />
kelimesi kesinlikle kullanılmazdı.<br />
Zamanın ve koşulların da değiştiğini<br />
kabul etmek gerekiyor. O zamanlar,<br />
bütün İstanbulda 80- 200 avukat<br />
vardı. Şimdi ise 36 bin Avukatın<br />
varlığından bahsediliyor. Fakat,<br />
her ne olursa olsun mesleğin itibarı<br />
korunmalı. Bunda biz Avukatların da<br />
sorumluluğu var elbet.<br />
BAZEN BIR DOSYA KAZANIP<br />
BIRDEN TELEVIZYONLARA<br />
ÇIKAN, ORALARDA SIKÇA YER<br />
ALAN VE BIR ANLAMDA DA<br />
ASLINDA KENDI REKLAMINI<br />
YAPAN AVUKATLAR VAR.<br />
REKLAM YASAĞI KONUSUNU<br />
HATIRLATIYOR BU BANA. BU<br />
KONUDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?<br />
Avukatlık kanununda reklam<br />
yasaktır. Haklıdır ve doğrudur bu<br />
hüküm. Mesleğimizin itibarı açısından<br />
uymamız gereken etik kurallar<br />
olduğuna inanıyorum.<br />
AVUKATLIK MESLEĞININ<br />
TOPLUM IÇERISINDEKI ITIBARINA<br />
EN BÜYÜK ZARARI BAZI<br />
MESLEKTAŞLARIMIZIN VERDIĞINI<br />
DÜŞÜNÜYORUM. AVUKATLIĞIN<br />
VE HUKUK BILIYOR OLMANIN<br />
KÖTÜYE KULLANILDIĞINA HIÇ<br />
TANIK OLDUNUZ MU?<br />
Henüz 7-8 senelik bir avukat iken<br />
İstanbul Barosu idare heyetinde<br />
genel sekreter olarak görev aldım.<br />
O dönemde Kadıköy’de ciddi<br />
miktarda Gayrimenkulü olan bir<br />
Avukat hakkında şikayet geldi.<br />
Şikayette, söz konusu Avukatın<br />
yalnızca istimlak davalarına baktığı,<br />
neresi kamulaştırılacak ise oranın<br />
planlarını daha önceden elde<br />
edip mülk sahipleri ile iletişime<br />
geçtiği ifade ediliyordu. Avukatın,<br />
“Burası istimlak edilecek bizim<br />
ofis sizin davanızı takip edebilir,<br />
bütün masrafları biz ödeyeceğiz,<br />
karşılığında ise devletin koyduğu<br />
rakam artırılarak, bu artırılan rakamın<br />
yüzde 50’sini ücret olarak alacağız “<br />
demek suretiyle iş topladğını tespit<br />
ettik. O zamanlar idare meclisi aynı<br />
zamanda disiplin meclisi görevini de<br />
üstleniyordu. Disiplin meclisi olarak<br />
ihtar vermeksizin bu arkadaşın<br />
Avukatlığına son verdik. Henüz<br />
Barolar Birliği de kurulmamıştı.<br />
Kararlara Adliye Bakanlığında itiraz<br />
ediliyordu. O zat Adliye Bakanlığına<br />
itiraz etti ve Adliye Bakanlığı cezayı<br />
ağır bulup hafif bir ceza ile mesleğe<br />
geri dönüşünü sağladı. Fakat, bu<br />
arkadaş da bir daha böyle bir şey<br />
yapmadı. En azından bize böyle bir<br />
şikayet sonrasında hiç gelmedi.<br />
SIZCE HUKUK SISTEMIMIZIN EN<br />
BÜYÜK SORUNU NEDIR?<br />
Hukuk ihtilaflarında ülkemizin en<br />
büyük problemi davaların çok uzun<br />
sürmesidir. 70 yaşlarındayken Ticaret<br />
Mahkemesinde bir davaya girmiştim.<br />
6’ıncı Ticaret Mahkemesiydi ve<br />
hakimler de çok zarif insanlardı.<br />
Duruşmayı ertelerken programınız<br />
müsait mi diye sorarlardı iki taraf<br />
Avukatına. Biz de defterlerimize<br />
bakardık, müsait efendim derdik.<br />
Öyle bir davada Reis bey şu güne<br />
erteliyorum müsait misiniz efendim<br />
dedi. Baktım altı ay sonrayı söylüyor,<br />
bende efendim sağ olursak geliriz<br />
dedim. 70 yaşlarında felanım. Salih<br />
bey iğneli konuştunuz, biliyorsunuz iş<br />
hacmimizi ne yapalım başka çaremiz<br />
yok diye sitem etti Reis bey. Dedim<br />
ki bir çareler var ama uygulanmıyor.<br />
Siz siyasetle de meşgul oldunuz<br />
bir zamanlar, diyelim ki siyasete<br />
girdiniz Bakan oldunuz, süratli çıkmak<br />
için ne yapardınız dedi. Çok basit,<br />
karara bağlanmış her dosya için<br />
maaş hesabınıza bir miktar yatırılır,<br />
o karar yargıtayca tasdik olduğu<br />
zaman bir o kadar daha yatırılır,<br />
karar bozulursa o kadar bir para<br />
eksiltilir dedim. Yargıtaydan gelen<br />
dosyalar her karara bağlandığında<br />
hakimlerin hesabına bir ücret yatar 4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 48<br />
şu kadar zamanı geçerse eksiltilir<br />
diye ekledim. Reis bey bir müddet<br />
durdu ardından yanındaki azalara<br />
dönüp bu şekilde tüm davalar 3<br />
ayda biter dedi. Bir meslek düşünün<br />
ki dedim gideri muhakkak fakat<br />
geliri hep şüpheli. Çoğu zaman biz<br />
Avukatlar bu hukuk sistemi içerisinde<br />
nasıl ayakta kalıyoruz, şaşırıyorum.<br />
Bugün de yapılabilir buna benzer<br />
bir uygulama. Ya akıl etmiyorlar, ya<br />
yapmak istemiyorlar, bilmiyorum.<br />
Bence en büyük problem davaların<br />
çok uzaması.<br />
İkinci en büyük sorun ise Bilirkişilik<br />
müessesi. Türkiyede Bilirkişilik<br />
müessesi son derece kötüye<br />
kullanılan bir uygulama haline geldi.<br />
Yani devlet bu sorunu çözmek için<br />
Bilirkişilik kanunu çıkardı. Diyor<br />
ki; İhtilaf hukuki ise bilirkişiye<br />
veremezsiniz. Fakat, hemen veriyorlar.<br />
IYI AMA AVUKATLAR DA BUNA<br />
ÇOK DA ITIRAZ ETMIYOR. ETSE<br />
DE USULEN EDIP, GEÇIYOR.<br />
BAZEN BUNA ITIRAZ HAKLARININ<br />
OLDUĞUNU DAHI BILMEDIKLERINI<br />
GÖRÜYORUM. YOKSA KENDI<br />
HAKLARIMIZIN PEŞINE BIZ BILE<br />
DÜŞMÜYOR MUYUZ?<br />
Yani çıldırıyorsunuz verdirtmemek<br />
için ama yine veriyorlar. Çünkü bir<br />
dosyayı başından sonuna kadar<br />
okumaya hakimin belki zamanı<br />
yok, belki hevesi yok. Onu bilirkişi<br />
okusun ve yönlendirsin deniyor.<br />
Bugün en büyük problemlerden biri<br />
de budur. Bu nasıl hallolur? Yargıtay,<br />
“dava sadece hukuk ihtilafıdır, fenni<br />
uzmanlık isteyen bir olay değildir”<br />
şeklinde 3-5 karar verirse olay<br />
düzelir diye düşünüyorum. Bizim<br />
meslektaşlarımızın da çok kabahatleri<br />
var bu sorunların devam etmesinde.<br />
TBMM’deki milletvekillerinin önemli<br />
bir kısmı avukattır. Ama oraya gider<br />
ve adiyenin problemlerini unuturlar,<br />
hiç sahip çıkmazlar maalesef.<br />
BAZEN MÜVEKKIL AVUKATINA<br />
ULAŞAMAYINCA RESMEN<br />
ÇILDIRIYOR. ÜSTELIK<br />
BAKIYORSUNUZ ACIL VE SÜRELI<br />
BIR IŞ BILE DEĞIL. VE AVUKAT<br />
DA KENDINI BU ANLAMDA<br />
SINIRLANDIRMIYOR VE BU<br />
ILIŞKIYE BIR MESAFE KOYMASI<br />
GEREKTIĞINI DÜŞÜNMÜYOR.<br />
MESLEĞE BU KADAR KENDIMIZI<br />
ADAMALI MIYIZ? AVUKATIN<br />
MESAI SAATI VAR MIDIR?<br />
69 senedir evden de hiç<br />
konuşmadım. İş ve ev hayatlarımı hep<br />
ayırdım, eve geldiğim zaman benim<br />
meselem biter. Soracak bir şey mi<br />
var, teşrif edersiniz yarın büroya veya<br />
telefon edersiniz. Müsaade edin evde<br />
telefon ile görüşmeyelim diyorum. Bu<br />
hep böyle oldu.<br />
GELELIM TEKNOLOJİYE...<br />
ARANIZ NASIL?<br />
Ben yüzde yüz teknoloji<br />
özürlüsüyüm. Yüzde yüz. Benim cep<br />
telefonum bile eski modeldir. Cep<br />
telefonumun faturası ya on lira ya<br />
on beş lira gelir. Daima kapalı çünkü.<br />
Ben eğer bir yerde sıkışırsam imdat<br />
diyeceksem açıp konuşurum. Hiç<br />
kimse bu telefonu bulabilme şansına<br />
sahip değil.<br />
Zaten bende numarasını<br />
bilmiyorum. (Gülüyor)<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 49<br />
SON ZAMANLARDA<br />
TEKNOLOJIDE YAŞANAN HIZLI<br />
GELIŞMELER, HATTA YAPAY<br />
ZEKA DENILEN UYGULAMALAR<br />
NETICESINDE İLERLEYEN<br />
ZAMANLARDA ROBOT<br />
AVUKATLAR BİZİM YERİMİZİ<br />
ALABİLİRLER Mİ SİZCE?<br />
Mümkün değil. Avukatlık insana<br />
dair bir meslektir. İnsan olduğu<br />
müddetçe, toplum yaşantısı var<br />
olduğu müddetçe Avukatlık da<br />
varlığını sürdürecektir. Belki teknoloji<br />
“Avukatlık<br />
INSANA DAIR<br />
BIR MESLEKTIR.<br />
INSAN OLDUĞU<br />
MÜDDETÇE,<br />
TOPLUM<br />
YAŞANTISI<br />
VAR OLDUĞU<br />
MÜDDETÇE<br />
Avukatlık da<br />
VARLIĞINI<br />
SÜRDÜRECEKTIR.”<br />
mesleğe dair bazı değişimleri<br />
beraberinde getirebilir. Fakat,<br />
Avukatlık mesleği devam eder. Ayrıca,<br />
ben teknolojinin kaliteyi düşürdüğüne<br />
inanıyorum. Teknolojinin bu ölçüde<br />
yaşamımıza entegre olmasının pek<br />
de iyi bir şey olmadığını, topluma da<br />
söylendiği kadar faydalı olmadığına<br />
düşünüyorum. Bizim ofiste Av. Fatoş<br />
Hanım teknolojiyle yakından ilgilidir<br />
ve bu konulara meraklıdır. Bir mesele<br />
hakkında konuşurken hemen ekrana<br />
bakıp orada yazılanı söyler, bende<br />
derim ki ekrandakini değil, ben<br />
metni görmek isterim hem de resmi<br />
gazetede. Tabi bir yerde taş devri,<br />
tunç devri insanı sayılırız. (gülüyor)<br />
Dijital çağın insanları değiliz.<br />
BİLİYORSUNUZ AVUKATLIKTA<br />
HER TÜRLÜ İŞ ÜCRETE TABİ.<br />
BİRİ BİR KONU DANIŞTIĞINDA<br />
ASLINDA BİZE BORÇLANMIŞ<br />
BİLE SAYILBİLİYOR. AMA BU<br />
ÜLKEMİZDE KARŞILIK BULMAKTA<br />
VE UYGULANMAKTA ZOR<br />
GÖRÜNÜYOR. GERÇEKTEN<br />
DE HER TÜRLÜ BİLGİYİ ÜCRET<br />
KARŞILIĞINDA MI VERMELİYİZ?<br />
İki meslek varki bu iki mesleğin<br />
temel kaynağı bilgidir. Tıp ve Hukuk<br />
alanında çalışan kişilerin tek bir<br />
sermayesi vardır, o da bilgidir. Bizler<br />
bu bilgiler ile mesleğimizi icra eder,<br />
geçimimizi sağlarız. Ve uzun meslek<br />
hayatımın getirdiği tecrübelere<br />
dayanarak ifade edebilirim ki,<br />
edindiğimiz tüm mesleki bilgilerin<br />
onda sekizini ücretsiz olarak dağıtırız.<br />
Taksiye binersiniz, şöför mesleğinizi<br />
sorar avukatım dersiniz. Kesin “Bizim<br />
şöyle bir meselemiz var efendim”<br />
diye başlar mevzusunu anlatmaya.<br />
Doktorum derseniz “Karımın da son<br />
zamanlarda sırtı ağrıyordu” diye<br />
girer konuya. Ve sizi taşıdığı mesafe,<br />
diyelim ki sekiz lira yazdı. O sekiz<br />
lirayı sizden alır. “Ben de size bir<br />
şey sormuştum bundan dolayı bir<br />
borcum var” demesi mümkün değil.<br />
Doktorların ve avukatların bilgilerinin<br />
onda sekizi merhabalarla bedava<br />
dağıtılan bilgilerdir. Bu tabi biraz<br />
bizim kültürümüze özgü bir durum.<br />
Benim gördüğüm, musevi avukatlar<br />
vardı. Birgün musevi bir avukatın<br />
bürosunda mesele görüşüyorduk.<br />
Telefonu çaldı, kiminle konuştuysa<br />
artık, detaylı bilgiler verdi. Kat<br />
mülkiyeti kanuna göre şöyledir,<br />
böyle yaparsanız sonuç alırsınız gibi<br />
cümleler kurup telefonu kapattı.<br />
Ardından sekreterine “Şimdi kızım<br />
o beye bizim faturayı gönder” dedi,<br />
“çarşamba günü saat 14:20’de<br />
telefonla kat mülkiyeti hakkında<br />
yaptığınız görüşmenin faturası” diye<br />
belirtmeyi unutma, şu kadar lira<br />
yatırsın dedi.<br />
Ben tabi şaşırdım, sizi telefonla<br />
arayan kişiden ücret mi talep<br />
ediyorsunuz diye sorunca, evet dedi.<br />
Bizim bilgimizin karşılığı bu diye<br />
ekledi. İki ihtimal var dedi, ya öder<br />
ve bilginizin karşılığını alırsınız ya<br />
da ödemez. Eğer ödemezse bir daha<br />
arayıp soru sorma zahmetine girmez,<br />
zamanınız da size kalır. Bu tabi farklı<br />
bir bakış açısı, bizler yapabilir miyiz<br />
bilemem.<br />
SALİH BEY, YETİŞKİN İNSANLAR<br />
ARTIK PEK HAYAL KURMUYOR<br />
HATTA HAYAL KURMAYI<br />
ÇOCUKÇA BULABİLİYOR.<br />
YAŞAMDAN DA SÜREKLİ ŞİKAYET<br />
EDİYORLAR AMA BİR YANDAN DA<br />
ÖLÜMSÜZ OLMAK İSTİYORLAR.<br />
SİZİN HAYALİNİZ VAR MI? VE<br />
VARSA EN UÇUK HAYALİNİZ<br />
NEDİR?<br />
Çok samimi olarak isteğim,<br />
hastanelerde sürünmeden bu<br />
dünyadan göç edip gitmek, tek<br />
isteğim bu. Yoksa, ölmemek değil.<br />
94 YIL GERÇEKTEN UZUN<br />
BİR ZAMAN MI YOKSA BİZ Mİ<br />
ABARTIYORUZ?<br />
1997 de mezarımı yaptırdım.<br />
İsmimin yazılı olduğu o mezara bakan<br />
bir görevli var. Arada bir telefon açar<br />
bana, bende hemen “Salih bey 20<br />
sene oldu, nerede kaldın, ne zaman<br />
geleceksin diye soruyorsun değil mi”<br />
diye şakalaşırım.<br />
BENCE HİKAYENİZ DAHA YENİ<br />
BAŞLIYOR... GÖREVLİ UZUN<br />
BİR SÜRE DAHA BEKLEYECEK.<br />
SİZİNLE TANIŞMAK BÜYÜK BİR<br />
KEYİFTİ, TEŞEKKÜRLER...<br />
Ben de teşekkür ederim... En kısa<br />
zamanda tekrar görüşmek ümidiyle.<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 50<br />
DİZİ REHBERİ<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 51<br />
Efsane dizi Breaking Bad<br />
takipçilerinin yakından<br />
tanıdığı meşhur avukat Saul<br />
Goodman bir spin-off dizisi<br />
ile tekrar karşımızda. Henüz Breaking<br />
Bad dizisini izlemeyenler için önce kısa<br />
bir özet; Yaşadığı maddi sorunlardan<br />
kurtulmak adına ek iş olarak araba<br />
yıkayıcılığı yapan kimya öğretmeni<br />
Walter, ileri derecede akciğer kanseri<br />
olduğunu ve kısa bir süre sonra<br />
öleceğini öğrenir. Bu haberle tüm<br />
yaşamı alt üst olan Walter, kalan kısa<br />
hayatında köklü değişiklikler yapmaya<br />
karar verir ve uyuşturucu imal ettiğini<br />
rastlantı sonucu öğrendiği eski<br />
öğrencisi ile birlikte Metamfetamin<br />
işine girer.<br />
“Biz<br />
Avukatlar<br />
sağlık sigortası<br />
gibiyizdir. Hiç<br />
gerekmemesini<br />
umarsınız<br />
ama sigorta<br />
yaptırmamak??!!<br />
...Olmaz”<br />
50 yaşında ve dürüst bir kimya<br />
öğretmeninin suç dünyasındaki<br />
maceralarına şahit olduğumuz<br />
Breaking Bad dizisinde sıklıkla<br />
karşılaştığımız bir avukkattı Saul<br />
Goodman. Breaking Bad’de bulunduğu<br />
sahnelerle izleyici kitlesi üzerinde<br />
şaşırtıcı bir etki yaratan ve dizi içinde<br />
ayrı bir atmosferi olan Goodman’ın<br />
Walter ile tanışmadan önceki dönemini<br />
hikayeleştiren dizi, 2015 yılında<br />
yayınlanan İlk bölümü ile kablolu TV’de<br />
en iyi dizi prömiyeri rekorunu kırmıştı.<br />
(Toplam 6.9 milyon izleyici!)<br />
Breaking Bad dizisinde kimya<br />
öğretmenin bir suçluya evrilmesine<br />
şahit olmuştuk. Better Call Saul<br />
dizisinde ise University of American<br />
Samoa’dan mezun vasatın altında<br />
başarısız bir avukatın suç dünyasına<br />
geçişini izleyeceğiz.<br />
Breaking Bad dizisinin sıkı takipçileri<br />
Saul Goodman’ın gerçek isminin Jimmy<br />
McGill olduğunu ve müvekkillerinin<br />
yahudi bir avukat ile çalıştığı intibasını<br />
yaratmak için Goodman ismini<br />
kullandığını hatırlayacaktır. Better<br />
Call Saul dizisi Saul Goodman’ın<br />
değil Jimmy karakterinin üzerine ve<br />
onun değişimine odaklanıyor. Maddi<br />
zorluklar yaşayan, müvekkil bulmakta<br />
zorlanan ve en önemlisi kimlik edinme<br />
çabasındaki McGill’in mizah, ironi<br />
ve sivri dili ile meşhur iş bitirici bir<br />
avukata dönüşüp suç dünyasına dahil<br />
oluşunu konu edinen dizi IMDb’de 8,7’lik<br />
bir puanlamaya sahip.<br />
Aslen komedi oyuncusu olan Bryan<br />
Cranston, Breaking Bad dizisinde<br />
Walter White gibi önemli bir karakteri<br />
başarıyla canlandırmıştı. Bob Odenkirk<br />
de benzer şekilde komedi ve dramayı<br />
birbirine harmanlamayı başarabilen<br />
bir oyuncu. Breaking Bad ve Better<br />
Call Saul dizilerinde aynı insandan iki<br />
farklı karakteri ortaya koyma becerisi<br />
ne kadar önemli bir oyuncu olduğunu<br />
gösteriyor.<br />
Etkileyici senaryo, çekim tekniği<br />
ve sinema dilinin üst düzey kullanımı<br />
Breaking Bad dizisinden aşina<br />
olduğumuz unsurlardı. Aynı ekibin<br />
elinden çıkan Better Call Saul, biz<br />
izleyicilere görsel bir şölen sunmaya<br />
devam ediyor. Teknik detaylara önem<br />
veren ve özellikle çekim kalitesi<br />
konusunda takıntılı izleyicilerin tüm<br />
beklentilerine fazlasıyla karşılık<br />
veren diziye Netflix üzerinden Türkçe<br />
Dublaj seçeneği ile de ulaşabilirsiniz.<br />
Şimdiden iyi seyirler...<br />
Dizi Künyesi<br />
Adı: Better Call Saul<br />
Ülke: ABD<br />
Kanal: AMC, Netflix (Internet)<br />
Yapım Yılı: 2015<br />
Türü: Suç / Drama<br />
Sezon: 3<br />
Bölüm: 31<br />
IMDB: 8,7 /10<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 52<br />
SÖYLEŞİ<br />
Maceraperest, Gezgin ve<br />
Avukat Suat Şimşek<br />
Suat ŞİMŞEK, merkezi<br />
Brükselde bulunan<br />
Uluslararası Gezginler<br />
Kulübü’nün başarısını<br />
tescillediği bir gezgin ve Avukat.<br />
150’den fazla ülkede tam sekiz<br />
pasaport eskiten Suat ŞİMŞEK<br />
ile adli tatil öncesinde keyifli bir<br />
söyleşi gerçekleştirdik.<br />
İsviçre<br />
UZUN YILLARDIR AVUKATLIK<br />
YAPTIĞINIZI BILIYORUZ ANCAK<br />
SIZI DAHA YAKIN TANIMAK ISTERIZ.<br />
ÖNCELIKLE AV. SUAT ŞIMŞEK<br />
KIMDIR? KENDİNİZDEN KISACA<br />
BAHSEDER MISINIZ?<br />
1973 yılında Berlin’de doğdum.<br />
İstanbul Üniversitesi Hukuk<br />
Fakültesindeki öğrencilik yıllarımda<br />
İstanbul Defterdarlığı ve Maliye<br />
Bakanlığı’na bağlı olarak İstanbul<br />
Muhakemat Müdürlüğünde çalıştım.<br />
Mezuniyetimi takiben başladığım Mali<br />
Hukuk Yüksek Lisans eğitimini 1997<br />
yılında tamamladım. 1995 yılından bu<br />
yana Eke & Şimşek International Law<br />
& Consultancy firmasında yönetici<br />
ortak olarak görev almaktayım. Yerli ve<br />
yabancı birçok şirkete, dünyanın farklı<br />
metropollerinde, Uluslararası Tahkim<br />
Mahkemelerindeki uyuşmazlıkları<br />
konusunda avukatlık ve danışmanlık<br />
hizmeti veriyorum. Çeşitli gazete ve<br />
dergilerdeki hukuk makalelerinin yanı<br />
sıra, gezi kültürüne katkı sağlamak<br />
amacıyla çeşitli seyahat yazıları<br />
da kaleme alıyorum. 150’yi aşkın<br />
ülkede gerek iş gerekse gezi amaçlı<br />
bulunmakla birlikte birçok sosyal<br />
amaçlı derneğin de üyesiyim. Ayrıca,<br />
ülkemizde faliyet gösteren çok sayıda<br />
holding ve bünyesindeki şirketlere yeni<br />
kanunlar, kişisel gelişim ve mesleki<br />
kariyer konularında profesyonel<br />
eğitimler vermeye de devam ediyorum.<br />
Özetle, kendimi Maceraperest, Gezgin<br />
ve Avukat olarak tanımlayabilirim.<br />
150’NIN ÜZERINDE ÜLKEYE<br />
SEYAHAT ETTINIZ,<br />
AVUKATLIK GIBI YOĞUN<br />
ÇALIŞMA TEMPOSUNA<br />
SAHIP BIR MESLEĞI ICRA EDERKEN<br />
TÜM BU GEZILERI PLANLAYIP
Sayfa 53<br />
VAKIT AYIRMAK MERAK<br />
UYANDIRICI. DENGEYİ NASIL<br />
KURUYORSUNUZ?<br />
Ünlü İtalyan şair ve romancı Cesare<br />
Pavese der ki: “Dünyanın yuvarlık<br />
olduğunu bilmek ve bir ayağı yolda<br />
olmak hoşuma gidiyor.” Bu sözü<br />
küçüklüğümden beri benimsemişimdir.<br />
Aslında ilk hikayem de küçük<br />
yaşlarda başladı. Elimden haritayı hiç<br />
düşürmedim. Meraklı ve araştırmacı<br />
yönüm hem mesleğimin çıkış noktası<br />
hem de seyahatlerimin öncüsü oldu.<br />
Avukatlık gerçekten sorumluluk<br />
isteyen bir meslek. Turizm alanındaki<br />
çalışmaları ve Avukatlık mesleğini<br />
bir arada götürebilmek zor olsa da<br />
mesleki ve kişisel gelişimim açısından<br />
bu alanların birbirini desteklediğini<br />
ve beslediğini ifade edebilirim. Yurt<br />
dışında sürdürdüğüm davalar aynı<br />
zamanda gezgin gözü ile seyahat<br />
yapma imkanı da sağlıyor. Uzun<br />
yıllardan beri yurtdışı mahkemelerinde<br />
yürüttüğüm tahkim davaları bana<br />
yurtdışında yaşamak, kültürü<br />
benimsemek, gezerken de öğrenmek<br />
anlamında çok ciddi kazanımlar sundu.<br />
En başta; dil, din, ırk gözetmeksizin<br />
insanları dünya vatandaşı olarak<br />
görüyor ve benimsiyorsun.<br />
TÜM BU SEYAHATLER KIŞISEL<br />
OLARAK SIZE NE GIBI<br />
FARKINDALIKLAR SAĞLADI?<br />
Önce biz oluyorsun. Tüm dünya<br />
insanlarına, uygarlıklarına ve<br />
kültürlerine; hiçbir ayrım yapmadan,<br />
ön yargısız yaklaşıyorsun. Kendi<br />
Kudüs - Mescid-i Aksa<br />
kültüründen olmayan insanların<br />
geleneklerini, kültürlerini, dünyalarını<br />
anlamaya çalışıyorsun. Kültür<br />
çeşitliliğinin aslında ne kadar büyük<br />
bir hazine olduğunu farkediyorsun. Yani<br />
dünya vatandaşı oluyorsun.<br />
Seyahet etmek,hayal gücümüzü<br />
gerçeklerle dengeler, bazı şeyleri<br />
olduğu gibi görmemizi sağlar. Bazen<br />
gittiğin ülkenin büyülü atmosferinde<br />
kalır, oradan çıkamazsın. Dönüşlerin<br />
en güzel yanı, gideceğin rotanın<br />
yaklaştığını bilmendir.<br />
İtalya - Roma<br />
GEZILERINIZI PLANLARKEN<br />
TEMEL ÖNCELIKLERINIZ VE<br />
BEKLENTILERINIZ NELER?<br />
Seyahat planı yaparken hiç<br />
görmediğim rota olmasına dikkat<br />
ediyorum. Dünya Miras Listesinden<br />
yer alıp almadığına bakıyorum. Otelin<br />
konumuna, o ülkede veya şehirde yakın<br />
gidebileceğim rotaları belirliyorum.<br />
Önceden gittiğim birçok yere onlarca<br />
kez gittiğim de oluyor. Burada beklenti<br />
değil, beklentine cevap veren huzuru<br />
arıyorsun.<br />
SEYAHET ETTIĞINIZ HER ÜLKEDEN<br />
EMINIZ FARKLI TECRÜBELER<br />
EDINIYORSUNUZ. ANCAK BUGÜNE<br />
KADAR GITTIĞINIZ YERLER<br />
ARASINDA SIZI EN ÇOK ETKILEYEN,<br />
EN BEĞENDIĞINIZ YER NERESIYDI?<br />
150’den fazla ülke görünce tek biryer<br />
söylemek elbette olanaksız. Fakat<br />
bir sıralama yapmak gerekirse, beni<br />
en çok etkileyen yer Kudüs’tür. Hem<br />
coğrafi, hem tarihsel, hem kültürel,<br />
hem de dini açıdan birçok farklılığı bir<br />
arada görebileceğiniz, Ortadoğu’nun<br />
değil tüm dünyanın dikkatini çeken bir<br />
destinasyondur. Günümüzde Ağlama<br />
Duvarı olarak bildiğimiz Musevilerin<br />
4<br />
SÖYLEŞİ
Sayfa 54<br />
kutsal ibadethanaleri ile Müslümanların<br />
kutsal addettiği üç mescitten biri olan<br />
Mescid-i Aksa’da insanlar neredeyse<br />
dip dibe ibadet ederler. Bu durum aynı<br />
Yaradan’a inananların farklı yollardan<br />
O’na ulaşmaya çalışmaları ve aynı<br />
alanda birlikte ibadet yapmaları<br />
açısından ziyaretçilere etkileyici ve<br />
eşsiz bir tecrübe sunar.<br />
Dünyanın 7 harikasından biri<br />
olan Peru’daki Machu Picchu,<br />
İnka medeniyetiyle ilgili gizemleri<br />
tecrübe etmeniz açısından oldukça<br />
dikkat çekicidir. Şehrin duvarlarında<br />
kullanılan ve ağırlığı 100 tonu bulan<br />
taşların herhangi bir harç malzemesi<br />
kullanılmadan, mükemmel bir<br />
hesaplama ve işçilikle şekillendirilerek<br />
birleştirilmesi İnkaların matematik ve<br />
mühendislikte geldiği şaşırtıcı noktayı<br />
gözler önüne serse de, tekerleği ve<br />
yazıyı bulamayan İnka uygarlığının<br />
bu şehri nasıl inşa ettiği de oldukça<br />
şaşırtıcı ve düşündürücüdür.<br />
Unutamadığım bir diğer destinasyon<br />
ise Meksika’daki Chichen Itza’dır.<br />
Gündüz ve gecenin eşit olduğu 21<br />
Mart ile 23 Eylül ekinokslarında, en<br />
uzun gün olan 21 Haziran ve en kısa<br />
gün olan 21 Aralık’ta, yani yaz ve kış<br />
gündönümlerinde, ayrıca 16 Temmuz’a<br />
denk gelen ve güneşin dünyanın tepe<br />
noktasında olduğu, Maya yeni yılının<br />
başlangıç gününde, merdivenlerin<br />
alt tarafında bulunan 2 yılan<br />
başının piramidin gövde kısmındaki<br />
basamaklarda yaptığı ilginç gölge<br />
oyunları sayesinde, bu yılanlar adeta<br />
canlıymış hissi verir ve görenlere<br />
unutamayacakları bir gösteri sunar.<br />
GEZILERINIZE ILIŞKIN<br />
BIRIKIMLERINIZI BIR KITAP<br />
ARACILIĞI ILE PAYLAŞMAYI<br />
DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ? EMINIZ<br />
OKUYUCULARA EŞSIZ BIR<br />
DENEYIM IMKANI SUNACAKTIR.<br />
Gezi yazılarım çeşitli dergilerde<br />
ve gazetelerin seyahat eklerinde<br />
yayınlandı. Bunun haricinde birçok<br />
gezgin dostumla birlikte kaleme<br />
Peru - Machu Picchu<br />
Meksika - Chichén Itzá<br />
aldığımız iki adet kitap da bulunmakta;<br />
81 ilde Lezzetto ve Dünyanın Tatlarına<br />
Yolculuk. Gezginler Kulubü üyesi<br />
dostlarımla birlikte Bloomberg HT<br />
Radyo’da 15 günde bir Abbas Yolcu<br />
isimli bir radyo programı yapıyoruz.<br />
Ayrıca, tüm gezi yazılarımı, gezilerimi<br />
ve yaşadıklarımı ayrı bir kitap haline<br />
getirme çalışmalarım da devam ediyor.<br />
ADLI TATILE GIRMEK ÜZEREYIZ.<br />
HENÜZ TATIL PLANINI YAPMAMIŞ<br />
OLAN MESLEKTAŞLARINIZ IÇIN<br />
SEYAHAT ÖNERISINDE BULUNMAK<br />
ISTESENIZ BU HANGI ÜLKE YA DA<br />
ŞEHIR OLURDU?<br />
Meslektaşlarıma öncelikle sevgi ve<br />
saygılarımı sunuyorum. Benim tavsiye<br />
edeceğim Dünya Miras listesinde<br />
yer alan yapıtları yerinde görmelerini<br />
sağlayacak bir gezi planlamaları<br />
olur. Fakat daha kısa süreli bir tatil<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 55<br />
bunu benimsemek önemli. Benimseyen<br />
her meslektaşımın bir ayağı<br />
dışarıdadır. Dünya vatandaşı olun.<br />
İşinizi uluslararası yapın. İngilizcenizi<br />
geliştirin. Gideceğiniz ülkeyi araştırın.<br />
Hangi ülkeden başlamak istediğinizi<br />
belirleyin. Nacizane tavsiyem;<br />
gençken en uzaktan başlamınızdır.<br />
Tanımadığınız, kültürünü bilmediğiniz<br />
insanlar ile konuşun, konuşun ki bir<br />
kültürü böylelikle benimseyin.<br />
KEYIFLI SÖYLEŞINIZ IÇIN TEŞEKKÜR<br />
EDERIZ. SON OLARAK, KENDINIZI<br />
NASIL TANIMLARSINIZ?<br />
BIR AVUKAT OLARAK MI? YOKSA<br />
GEZGIN OLARAK MI?<br />
Ben teşekkür ederim. Kendimi,<br />
mesleğine aşık bir Avukat ve seyahat<br />
tutkusundan vazgeçemeyen bir gezgin<br />
olarak tanımlamayı tercih ederim.<br />
Yunanistan - Santorini Adası<br />
planı için yakın bir destinasyon<br />
tavsiye edecek olursam kültürü ile de<br />
benzerlik gösteren Yunan adaları olur.<br />
Ayrıca, doğanın muhteşem oyunlarına<br />
misafir olacakları İsviçre, tarihin<br />
eşsiz kokusunu hissedecekleri Roma,<br />
upuzun yeşillikte kendileriyle başbaşa<br />
kalma fırsatını bulacakları Toscana bir<br />
gezgin olarak tavsiye edeceğim diğer<br />
destinasyonlardandır.<br />
HERKESIN YAPILACAKLAR<br />
LISTESINDE MUTLAKA GÖRMEK<br />
ISTEDIĞI BIR ÜLKE VARDIR. SIZIN<br />
GIBI HEM BAŞARILI BIR AVUKAT<br />
HEMDE GEZGIN OLMAK ISTEYEN<br />
MESLEKTAŞLARINIZA NE GIBI<br />
TAVSIYELERDE BULUNURSUNUZ?<br />
Gezgin olmak ve avukat olmak<br />
4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 56<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 57<br />
Uzman Klinik Psikolog Yasemin OZAN, MA, MSc<br />
Kriz Durumu,<br />
Krize Müdahale<br />
ve Psikolojik<br />
İlk Yardım<br />
“KRIZIN, KIŞININ<br />
BAŞ ETME<br />
BECERILERINI<br />
ARTTIRICI,<br />
OLGUNLAŞMASINI<br />
SAĞLAYICI VE<br />
İyileştirici BIR<br />
YÖNÜ OLABILDIĞI<br />
GIBI AYNI ZAMANDA<br />
YAŞAMDA<br />
KAYIPLARA<br />
YOL AÇAN, ACI<br />
ÇEKTIREN VE<br />
KIŞININ KENDISINI<br />
Dibe Vurmuş<br />
Hissettiren BIR<br />
TARAFI DA VARDIR.”<br />
Kriz, belirli bir travmatik durum<br />
veya felaket gibi hayati önem<br />
taşıyan kritik bir dönem<br />
olarak tanımlanabilir (Jamez<br />
& Gilliland, 2013). Burada önemli olan<br />
kişinin krizi nasıl algıladığıdır. Kriz,<br />
patolojik bir durum değildir ve illa ki<br />
doğal veya insan eli ile yapılan bir<br />
felaketi içermez. Her insan yaşamının<br />
belirli bir döneminde kriz durumu ile<br />
karşılaşabilir (Cooper, 1979).<br />
Her kişinin yaşamında karşılaştığı<br />
belirli sorunlar vardır, bu sorunlar<br />
kişinin baş etme becerilerini aştığında<br />
kriz durumuna dönüşebilir. Her kriz<br />
durumunun bir iyi bir de kötü tarafı<br />
olabilir. Krizin, kişinin baş etme<br />
becerilerini arttırıcı, olgunlaşmasını<br />
sağlayıcı ve iyileştirici bir yönü<br />
olabildiği gibi aynı zamanda yaşamda<br />
kayıplara yol açan, acı çektiren<br />
ve kişinin kendisini dibe vurmuş<br />
hissettiren bir tarafı da vardır. Kriz<br />
durumu her kişide farklı reaksiyonlara,<br />
ve olay karşısında farklı tepkiler<br />
vermesine neden olur. Bunun nedeni<br />
kişilerin birbirlerinden farklılaşan<br />
kişilik yapıları, kişilerarası ilişki<br />
biçimleri, sosyal destekleri ve var<br />
olan olanaklarıdır. Aynı zamanda,<br />
kişiler farklı dönemlerinde, aynı<br />
olay karşısında farklı tepkiler de<br />
verebilmektedirler.<br />
Genel olarak, kriz durumu kişilerin<br />
kendisini çaresiz hissetmesine ve<br />
önemli düzeyde sıkıntı yaşamasına<br />
neden olan bir olayın var olma<br />
durumudur. Bu duygusal süreç<br />
içerisinde, kişi, hiçbir şeyin iyi yönde<br />
değişmeyeceğine kendisini inandırır.<br />
Kriz durumunda kişi, ne yapacağını<br />
4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 58<br />
bilemez, alıştığı davranış şekilleriyle<br />
durumu götüremediği bir dönem yaşar.<br />
Kişi, o ana kadar götürdüğü hayatı<br />
içinde bir anda ne yapabileceğini<br />
karışıklık içinde algılar. Fakat<br />
unutulmamalıdır ki kriz durumu normal<br />
bir zaman süreci değildir. Yani “anormal<br />
bir durum”dur. Kişilerin anormal bir<br />
durumda normal tepki vermesini<br />
beklemek yersizdir. Kriz, var olan<br />
dengenin alt-üst olma halidir.<br />
“KIŞILERIN<br />
ANORMAL<br />
BIR DURUMDA<br />
NORMAL TEPKI<br />
VERMESINI<br />
BEKLEMEK<br />
YERSIZDIR.<br />
Kriz,<br />
VAR OLAN<br />
DENGENIN<br />
ALT-ÜST OLMA<br />
HALIDIR.”<br />
TRAVMATİK KRİZLER VE GELİŞİMSEL<br />
KRİZLER<br />
Bazı bilimsel çalışmalara göre kriz<br />
durumunu iki ayrı şekilde incelemek<br />
mümkündür: “Travmatik krizler” ve<br />
“gelişimsel krizler” yani değişim krizleri<br />
(Sonneck, 1985).<br />
Travmatik krizler birden ortaya çıkan,<br />
sosyal kimliği, güvenliği ve güvende<br />
olma halini tehdit eden ani olaylardır.<br />
Örneğin, bir yakının ölmesi, trafik<br />
kazası, doğal felaketler, ani bir hastalık<br />
vb. Gelişimsel krizler ise yaşama ait<br />
olan ve kişilerin olumlu olarak da<br />
adlandırabilecekleri olaylardır. Örneğin,<br />
askere gitmek, evlenmek, boşanmak, iş<br />
değiştirmek, vb. Her iki kriz durumunda<br />
da kişilerin baş etme becerileri, kişilik<br />
gelişimleri, sosyal destek sistemleri<br />
ve duygusal süreçleri kriz durumu<br />
ile nasıl başa çıkacakları konusunda<br />
önemli belirleyicidir. Kişiler kriz durumu<br />
karşısında davranışsal, duygusal ve<br />
bedensel tepkiler verebilirler. Örneğin,<br />
çaresizlik duyguları ve gerginlik<br />
kişilerde belirgin şekilde görülebilir.<br />
Kriz durumunun kişi için taşıdığı<br />
anlama göre de kendisini, gerginlik,<br />
anksiyete veya depresyon şeklinde<br />
de gösterebilir. Kaygının yarattığı<br />
bedensel göstergeler, çarpıntı, nefes<br />
almakta zorluk, bayılma hissi, terleme,<br />
bacaklarda ve kollarda uyuşma<br />
veya karıncalanma şeklindedir.<br />
Depresyona bağlı fiziksel belirtiler<br />
ise iştah azalması, kilo kaybı, uyku<br />
bozukluğu, motor hareketlerde<br />
yavaşlama, halsizlik ve enerji kaybı<br />
şeklinde kendini gösterir. Gerginliğe<br />
bağlı bedensel göstergeler ise uyku<br />
bozuklukları, baş ağrısı, dolaşım<br />
bozuklukları, sindirim sistemi<br />
bozuklukları olarak dikkat çekmektedir.<br />
KRİZE MÜDAHALE<br />
Krize müdahalenin temel hedefi<br />
kişide yeniden yaşam hedefleri<br />
oluşturmak, var olan durumun getirdiği<br />
olası sıkıntıların kronikleşmesini,<br />
sağlığa zararlı çözümler olarak ortaya<br />
çıkmasını (örneğin kendisine veya bir<br />
başkasına zarar vermek) engellemek,<br />
psikolojik ve fiziksel dengenin<br />
yeniden kurulmasını sağlamaktır. Aynı<br />
zamanda, kişinin baş etme becerilerini<br />
arttırarak olaylar karşısında eskisinden<br />
bile daha güçlü olmasına yardımcı<br />
olmak önemlidir.<br />
Kriz anında, önemli olan kişinin<br />
algısıdır. Bu algıya saygı göstermek<br />
önemlidir. Yani dışarıdan o kişinin<br />
krizine gösterdiği algıyı yargılamak<br />
yanıltıcıdır “ben ne acılar yaşadım;<br />
seninki benim yaşadıklarımın yanında<br />
hiçbirşey”. Kriz sürecinde, en önemli<br />
göz önünde bulundurulması gereken<br />
şey “Zaman Kazanmak”tır.<br />
Zaman içerisinde denge yeniden<br />
oturur. Önemli olan kriz yaşandıktan<br />
sonraki süreç içerisinde kişinin<br />
kendisini tek kişiliğin içerisine<br />
hapsetmesini engellemek, çaresizlik<br />
duygusu içerisinde kaybolmasına izin<br />
vermemektir. Daha evvelde belirttiğim<br />
gibi krizlerde genellikle olayın iki yüzü<br />
vardır. Bir olumlu bir de kötü yanı. Kriz<br />
yaşan kişiye destek olanların olumlu<br />
yanlarını da bilmesi ve görebilmesi<br />
önemlidir. Kişiler kriz durumunda bir<br />
şeye odaklanır ve tek gerçekliği o’dur.<br />
Onun dışında yaşamlarında başka bir<br />
şey olabileceği konusunda tereddütleri<br />
vardır.<br />
Böyle bir tabloda yapılacak ilk<br />
şey Psikolojik İlk Yardımdır (PİY). PİY<br />
kısa sürelidir ve değişik kaynaklarca<br />
yapılabilir.<br />
PSIKOLOJIK ILK YARDIM (PİY)<br />
PİY’in amacını üç boyutta<br />
inceleyebiliriz: Birincisi, kişi ilişkiye<br />
geçtiği ilk kişi tarafından anlaşılmak<br />
ister. Bu nedenle birinci boyutu<br />
koşulsuz ve şartsız destek olmayı<br />
içerir. İkinci boyutunda, Kriz, bahsedilen<br />
tanımlar içerisinde, koşulların anormal<br />
olma durumudur. Burada yaşanan<br />
tepkilerin de anormal olması normaldir.<br />
Çünkü o anda anormal bir durum<br />
yaşanıyordur. Bu durumu yaşayan<br />
insandan normal davranış beklemek,<br />
en temel yanlışlardan birisidir. Anormal<br />
durumda (kişinin yaşamı içerisinde)<br />
anormal davranış beklenmelidir.<br />
Üçüncü boyutu ise destek kaynaklarla<br />
ilişki kurulmasını içerir. Tek bir kişinin<br />
destek kaynak olması genellikle<br />
mümkün değildir. Bu nedenle kişiye<br />
bu süreçte yardımcı olacak yakınlarını<br />
bulmak ve iletişime geçmesini<br />
sağlamak önemlidir.<br />
“KRIZ ANINDA,<br />
ÖNEMLI<br />
OLAN<br />
Kişinin Algısıdır.<br />
BU ALGIYA<br />
SAYGI<br />
GÖSTERMEK<br />
ÖNEMLIDIR.”<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 59<br />
KRİZE MÜDAHALEDE TEMEL MESAJ:<br />
Bu şartlarda böyle yaşamanın, böyle<br />
hissetmenin, böyle tepki vermenin<br />
normal olduğu mesajını vermek;<br />
her şeyin bugünden yarına farklı<br />
olabileceği mesajını vermektir.<br />
Gerçekçi olmayan umutlar vermek<br />
kişiyi var olan durumdan daha kötü<br />
hale getireceği unutulmamalıdır.<br />
Uzman Klinik Psikolog<br />
Yasemin OZAN, MA, MSc<br />
info@yaseminozan.com<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 60<br />
3 SORU 3 CEVAP<br />
Şirket<br />
Birleşme ve<br />
Devralmaları<br />
/ M&A<br />
ŞİRKET<br />
BİRLEŞME VE<br />
DEVRALMALARI<br />
ALANINDA<br />
ÇALIŞMAK İÇİN<br />
NASIL BIR<br />
EĞITIM ALMAK<br />
GEREKIYOR?<br />
BU ALANIN NE<br />
GIBI ZORLUKLARI<br />
VAR? GSG<br />
AVUKATLIK<br />
ORTAKLIĞININ<br />
KURUCU ORTAĞI<br />
AV. NİLGÜN<br />
SERDAR ŞİMŞEK<br />
CEVAPLADI.<br />
1-EĞİTİM<br />
ŞIRKET BIRLEŞME VE<br />
DEVRALMALARI ALANINDA<br />
ÇALIŞMAK IÇIN HUKUK LISANININ<br />
ARDINDAN KIŞININ NE GIBI<br />
EĞITIMLER ALMASI, KENDINI NASIL<br />
GELIŞTIRMESI GEREKLI?<br />
Bu alanda çalışmak isteyen<br />
meslektaşlarım diğer konuların yanı<br />
sıra yoğunlukla ticaret hukuku ve<br />
borçlar hukuku alanlarında çalışıyor<br />
olacaklar. Dolayısıyla kendilerini bu<br />
alanlarda geliştirmeleri, bol bol makale<br />
okumaları, eğitim programlarına ve<br />
konferanslarına katılmaları elbette<br />
ki önemli. Bunun yanı sıra mevzuat<br />
değişikliklerine hakim olmak ve güncel<br />
gelişmeleri takip etmek de önem arz<br />
etmekte.<br />
Diğer bir önemli nokta da tabii<br />
ki yabancı dil. Şirket birleşme ve<br />
devralma süreçlerinde yabancı<br />
yatırımcıların rolü göz ardı edilemez.<br />
Hal böyle olunca bu alanda çalışmayı<br />
planlayan avukatların günlük konuşma<br />
ve yazma dilinin yanı sıra hukuki<br />
terimler anlamında da kendilerini<br />
muhakkak geliştirmeleri, İngilizce<br />
başta olmak üzere mümkünse en az 2<br />
yabancı dile hakim olmaları gerekiyor.<br />
Son olarak şirket birleşme ve<br />
devralmalarının finans gündemiyle<br />
de sıkı bir ilişkisi olduğunu söylemek<br />
isterim. Dolayısıyla hukukçu<br />
kimliklerimizin yanı sıra adeta bir iş<br />
adamı gibi piyasaları takip etmek ve<br />
güncel gelişmelerin nabzını tutmak<br />
oldukça önemli.<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 61<br />
2-ZORLUK<br />
ŞIRKET BIRLEŞME VE<br />
DEVRALMALARI / M&A<br />
UZMANLIĞININ NE GIBI<br />
ZORLUKLARI VARDIR?<br />
Şirket birleşme ve devralmaları son<br />
derece ayrıntılı çalışma gerektiren ve<br />
uzun süreçler. Kimi zaman bir proje<br />
için aylar hatta yıllarca çalışmanız<br />
gerekebiliyor. Yani bu alanda çalışırken<br />
sabırlı olmak gerekiyor.<br />
Bunun yanı sıra, bu alanda çalışırken<br />
son derece detaycı ve titiz olmak<br />
gerekiyor. Zira gözden kaçan en ufak<br />
bir konunun bile çok ciddi sonuçları<br />
olabiliyor.<br />
Son olarak, birleşme/devralmaya<br />
konu olacak şirketin faaliyet alanına<br />
ve işlemin dinamiklerine göre farklı<br />
disiplinlerine hakim olmak gerekiyor.<br />
Örnek vermek gerekirse, enerji sektörü<br />
gibi regülatif bir alanda faaliyet<br />
gösteren bir şirketin satın alma<br />
sürecinde ilgili mevzuata hakim olmak<br />
hayati önem taşıyor.<br />
3-TAVSİYE<br />
BU ALANDA FAALIYET GÖSTERMEK<br />
ISTEYEN AVUKAT VE AVUKAT<br />
ADAYLARI IÇIN TAVSIYELERINIZ<br />
NELER?<br />
Öncelikle yoğunluklu olarak<br />
şirketler hukuku alanında faaliyet<br />
gösteren hukuk bürolarında staj veya<br />
çalışma yapmaları uygun olacaktır.<br />
Böylelikle şirketlerin günlük hukuki<br />
ihtiyaçların ve işlerini anlayarak genel<br />
anlamda tecrübe kazanabilir ve şirket<br />
evliliklerinde hangi noktaların önemli<br />
olduğuna dair geniş bir bakış açısı<br />
edinebilirler.<br />
Bunun yanında belirttiğim gibi<br />
yabancı dil de çok önemli bir nokta.<br />
Başta İngilizce olmak üzere yabancı<br />
dil anlamında da ciddi bir çalışma<br />
yapmak ve konuyla ilgili bolca Türkçe<br />
ve yabancı kaynak okumak son derece<br />
faydalı olur.<br />
Yine diğer bir önemli tavsiye ise<br />
hukukun yanı sıra ekonomi alanında<br />
da kendilerini geliştirmeleri olabilir.<br />
Piyasaları ve güncel ekonomik<br />
gelişmeleri yalnızca Türkiye bazında<br />
değil uluslararası düzeyde de takip<br />
etmek bu alanda çalışmak isteyen<br />
meslektaşlarıma oldukça önemli bir<br />
bakış açısı sağlayacaktır.<br />
Bir de birleşme ve devralmalar<br />
oldukça niş bir alan olduğu için<br />
lisansta ve hatta yüksek lisansta dahi<br />
konuyla ilgili direkt bir ders veya eğitim<br />
bulmak zor olabiliyor. Dolayısıyla<br />
konu hakkında zaman zaman farklı<br />
kurumlar tarafından verilen konferans<br />
ve eğitimlere katılmanın gerekliliğine<br />
de inanıyorum.<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 62<br />
Oktay GÜNEŞ, Milli Atlet, Galatasaray SK<br />
İSTEDİĞİN YERDN BAŞLA<br />
Tekrar merhaba... Umarım,<br />
Mayıs ve Haziran<br />
aylarında sizin için<br />
hazırladığım antrenman<br />
planını uygulayabilmiş ve düzenli<br />
spor alışkanlığı yolunda ilk adımı<br />
atabilmişsinizdir. Temmuz ve Ağustos<br />
programını vermeden önce değinmek<br />
istediğim önemli iki konu var; “İnsan-<br />
Koşu İlişkisi” ve “Ayakkabı Seçimi”<br />
Bir önceki yazımda insan doğasının<br />
koşu sporuna olan yatkınlığına<br />
değinmiştim. En son bilimsel araştırma<br />
ve sonuçlar gösteriyor ki bizi diğer<br />
canlılardan ayıran temel özellik<br />
yalnızca sahip olduğumuz beyin<br />
değil, uzun süreli yürüyüş ve koşuya<br />
dayanıklılık konusunda da diğer<br />
tüm canlılardan farklılaşıyoruz. Artık<br />
biliyoruz ki, dayanıklılık özelliği biz<br />
insanların yüzbinlerce yıl boyunca<br />
dünyada varlığını sürdürmesinde ve<br />
evriminde büyük bir pay sahibi oldu.<br />
İLK VARAN KAZANIR!<br />
Şöyle ki yaklaşık iki milyon yıl<br />
önce insanlar yaşamlarını sürdürmek<br />
için bitki toplamak ve avlanmak<br />
zorundaydı. Doğada bulunan bazı<br />
rakipleri gibi hızlı olamadığı için<br />
avını tek hamlede yakalayamıyordu.<br />
Bu yüzden de uzun süreli bir koşu<br />
ile hedefindeki avı yorulana kadar<br />
kovalıyor ya da akbabaların harektlerini<br />
takip edip yeni ölmüş hayvanların<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 63<br />
peşine düşüyordu. Leşin yanına önce<br />
varanlar en iyi ve en besleyici parçaları<br />
da almış oluyordu. Besin değeri ve<br />
protein bakımından zengin olan bu<br />
beslenme rejimi, beraberinde beynin de<br />
gelişmesine sebep oldu.<br />
Eski akrabalarımız bu şekilde<br />
hayatta kaldı ve neslimizi bugünlere<br />
taşıdı. Bugün ise durum biraz daha<br />
farklı. Modern dünya’da teknolojinin<br />
sunduğu imkanlarla birçok zorluğu<br />
kolaylıkla aşıyoruz. Artık hayatta<br />
kalmak için çok uzak mesafeli koşular<br />
yapmak zorunda değiliz. Bununla<br />
birlikte insan evriminin önemli bir<br />
“GÜNÜMZDE<br />
BIR İNSANIN<br />
Koşu<br />
Dayanıklılığı<br />
Saatte 23.5 KM’ye<br />
KADAR<br />
ÇIKABILIYOR.<br />
BIR ATIN<br />
DAYANIKLILIĞI<br />
SAATTE 21.5 KM<br />
IKEN BIR<br />
ANTILOPUNKI ISE<br />
YALNIZCA<br />
13.7 KM.”<br />
parçası olan koşu günümüzde daha<br />
çok sağlık sebepleriyle tercih ediliyor.<br />
Ve Evet, artık atalarımız gibi yalın ayak<br />
koşmak zorunda da değiliz.<br />
UYGUN AYAKKABI SEÇIMI<br />
Artık her şey bize özel olarak<br />
tasarlanıyor, buna ayakkabılar da dahil.<br />
Bir tık mesafesinde olduğumuz online<br />
mağazalarda binlerce çeşit ayakkabı<br />
bulunuyor. Söz konusu çeşitlilik, uygun<br />
ayakkabı seçme konusunda kimi<br />
zaman yanlış kararlar almamıza sebep<br />
olabiliyor. Yalnızca rengine, markasına<br />
ya da modeline göre alınan koşu<br />
ayakkabıları kabusa dönüşebiliyor<br />
hatta kimi zaman ciddi sakatlıklara da<br />
sebep olabiliyor.<br />
Eğer ortalama bir koşucuysanız,<br />
ayakkabı seçiminizi kilonuza, fiziksel<br />
bacak yapınıza, ayak tipinize, koşu<br />
yaptığınız zemine ve hatta gündüz ve<br />
gece koşusu tercihinize göre yapmanız<br />
gerekmektedir. Bu seçenekleri göz<br />
önünde bulundurmadan alınan<br />
ayakkabılar için atalarımızın meşhur<br />
atasözünü tekrar hatırlatmak isterim;<br />
‘’Akılsız başın cezasını ayaklar çeker!’’<br />
Her insanın ayak uzunluğu aynı<br />
olmadığı gibi içe ve dışa basma<br />
şekilleri de farklılık gösterir. Nötr<br />
olmayan bazı ayaklar içe, bazıları<br />
dışa basar. Kısa mesafeli yürüyüş<br />
esnasında bunu fark etmez ya da<br />
dikkat etmezsiniz. Fakat mesafe<br />
ve tempo arttıkça, yanlış ayakkabı<br />
kullanımı sonucu ayağınızda ağrılar<br />
oluşabilir ve daha kötüsü ayağınız<br />
kalıcı zarar görebilir. Koşu ihtisas<br />
mağazalarında ayakkabı seçimi<br />
konusunda temel bazı testler<br />
yaptırabilirsiniz fakat burada ufak<br />
birkaç ipucu vermek faydalı olacaktır.<br />
Ayak tipiniz ayakkabı seçiminde belki<br />
de en önemli etkendir. Bunu öğrenmek<br />
için ayağınızı ıslatarak kuru bir yere<br />
yada kağıda basarak ayak izinize<br />
göre ayak tipinizi görebilirsiniz. İçe<br />
basma (pronasyon) durumunda ayağı<br />
içe kaçırmayan destekli bir ayakkabı,<br />
dışa basma (süpinasyon) durumunda<br />
ayağınızın dışının zarar görmesini<br />
engelleyen ve ayak kemerinin<br />
desteklemesini sağlayan yastıklamalı<br />
bir ayakkabı tercih etmeniz<br />
gerekmektedir. Ayak sağlığı koşu<br />
sporunda oldukça önemlidir, özellikle<br />
ayak bileği ve diz kısmında oluşan<br />
ağrılardan uzak durmak ve en yüksek<br />
performansı almak için ayağınıza en<br />
uygun ayakkabıyı tercih etmenizde<br />
fayda var.<br />
Bir sonraki sayımızda özellikle<br />
son yıllarda yaygınlığı giderek artan<br />
bir metod olan “Nabız Antrenmanı”<br />
konusuna yer vereceğim.<br />
YENİ ANTRENMAN PLANI<br />
39. İstanbul Maratonu için geri sayım<br />
devam ediyor… Bir önceki sayıda<br />
verdiğim antrenman planına sadık<br />
kalanlar sonraki aşamaya geçebilir. Yaz<br />
aylarında olmamız sebebiyle önce bazı<br />
ufak hatırlatmalar yapmak isterim; Gün<br />
içinde aşırı sıcaklara maruz kalmamak<br />
için, sabah erken veya akşam<br />
koşmaktan çekinmeyin. Koşularınız<br />
esnasında, daima geniş ve nefes alan<br />
giysiler giyin. Koşudan önce, ılık bir duş<br />
alarak vücudunuzu rahatlatabilirsiniz.<br />
Koşu sırasında, fazla ısınırsanız,<br />
giysilerinizi nemlendirin ve saçlarınızı<br />
ıslatın. Sıcak bir havada yapılan yoğun<br />
veya uzun süreli bir koşu esnasında,<br />
vücut su ve mineral kaybına uğrar.<br />
Sıvı almak için susamayı beklemeyin<br />
ve yaklaşık her 10 dakikada bir küçük<br />
yudumlarla su için. Güneş ışınlarından<br />
korunmak için mutlaka kasket takın.<br />
Ve en önemlisi, her koşucu sıcak<br />
çarpmasının ilk belirtilerini tanımayı<br />
bilmeli (bulantı, baş dönmesi, baş<br />
ağrısı, yönünü şaşırma, ani yorgunluk)<br />
ve hemen gölgelik bir yere giderek<br />
antrenmana son vermelidir.<br />
1. GÜN:<br />
15 dakika rahat bir koşu<br />
gerçekleştir ve 20 dakika<br />
sadece yürü.<br />
2. GÜN:<br />
6 dakika koş ve 4 dakika yürü,<br />
bunu 4 tekrar yani 40 dakika<br />
tamamladığında kendin için<br />
sağlıklı bir şeyler yaptığından<br />
emin olabilirsin.<br />
3. GÜN:<br />
Artık biraz uzak yerlere<br />
gidebiliriz. 25 dakika<br />
yürüdükten sonra seni 25<br />
dakika hafif tempoda koşu<br />
bekliyor. Teknolojiyi kullanarak<br />
kaç km yürüyüp koştuğunu<br />
hesaplamayı sakın unutma.<br />
Koştuğunuz mesafeleri nasıl<br />
ölçeceğinizi geçtiğimiz yazımda<br />
sizinle paylaşmıştım. Şimdi bu<br />
bilgileri kullanma zamanı.<br />
Bu programı üç hafta<br />
tekrarlayıp kalan bir haftayı da<br />
dinlenmeye ayırabilirsin.<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 64<br />
Cem SÜNBÜL HABERTÜRK TV / Teknolojik<br />
TEKNOLOJİ<br />
Bulut<br />
Depolama<br />
Servisleri<br />
Son yıllarda akıllı telefonların<br />
yaygınlaşması ve internet servis<br />
sağlayıcıların sunduğu yüksek<br />
veri paylaşım hızları sebebiyle<br />
bulut depolama servislerine olan rağbet<br />
oldukça arttı. Tüm bu gelişmelere paralel<br />
olarak CD ve DVD kullanımının ( birkaç<br />
ufak istisna hariç ) tarihe karıştığını ifade<br />
edebiliriz. Hatta, kullanımı ve taşıması<br />
nispeten daha rahat olan flash disk tarzı<br />
depolama birimlerine olan ihtiyacımız da<br />
gün geçtikçe azalıyor.<br />
Bulut depolama servisleri<br />
sayesinde telefonumuzdan, dizüstü<br />
bilgisayarımızdan ve tabletimizden<br />
dokümanlarımızı, resimlerimizi,<br />
videolarımızı ve müziklerimizi kolaylıkla<br />
paylaşabiliyor ve arşiv niteliğinde<br />
saklayabiliyoruz. Bir kısmı ücretsiz olan<br />
bulut servislerine hemen hemen tüm<br />
platformlardan ulaşabilme imkanına<br />
sahibiz. Kullanımı son derece kolay olan<br />
bu sistemlerin seçiminde hangi kriterleri<br />
göz önünde bulundurmalıyız? Sunduğu<br />
depolama alanı açısından hangi servis<br />
daha iyi? Bu sayıda en çok kullanılan<br />
bulut sistemlerini sizin için inceledim ve<br />
özet bir derleme yaptım.<br />
Ufak bir not; Günümüzde bulut<br />
sistemlerini yalnızca depolama<br />
alanı olarak tanımlamak oldukça<br />
yanıltıcı olur. Özellikle, sunduğu online<br />
yazılımlar/hizmetler ve diğer servislerle<br />
entegrasyonu açısından 3 önemli markayı<br />
incelemeyi uygun gördüm; Google Drive,<br />
iCloud ve OneDrive.<br />
GOOGLE DRIVE<br />
Google Drive günümüzde kullanılan en<br />
popüler bulut servislerden birisi. Sunduğu<br />
15 GB’lık ücretsiz depolama alanı ile<br />
rakiplerinin oldukça ilerisinde olan Google<br />
Drive, birçok dosya sistemini destekliyor.<br />
Özellikle Android işletim sistemine sahip<br />
akıllı telefonlarda hazır olarak gelen<br />
Google Drive uygulaması, çektiğiniz resim<br />
ve videoları kolaylıkla buluta aktarmanıza<br />
ve başkalarıyla paylaşmanıza olanak<br />
sunuyor.<br />
Belkide en önemli özelliği diğer Google<br />
servisleri ile kusursuz entegrasyonu.<br />
Google’ın 3 önemli servisi; “Dokümanlar”,<br />
“E-Tablolar” ve “Slaytar” ile herhangi bir<br />
masaüstü yazılma ihtiyaç kalmadan<br />
online olarak hazırladığınız word<br />
metinlerini, excel çalışmalarını ve<br />
etkileyici sunum slaytlarını Google Drive’a<br />
aktarabilir ve bulut sistemi üzerinden iş<br />
arkadaşlarınız ile paylaşabilirsiniz.<br />
Sunduğu bütünleşik hizmetler ile<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 65<br />
iPhone adres defterinize eklediğiniz bir<br />
telefon numarasına MacBook üzerinden<br />
ulaşabilmeniz Apple ekosistemi<br />
açısından son derece önemli. iCloud<br />
işte bu noktada devreye giriyor ve<br />
sunduğu ileri düzey bulut hizmetleri ile<br />
hayatınızı kolaylaştırıyor. Ayrıca, herhangi<br />
bir bilgisayar üzerinden icloud.com<br />
adresine bağlanabilir ve Page, Numbers,<br />
Keynote isimli hizmetler ile tüm ofis<br />
yazılımlarına online olarak ulaşabilir,<br />
düzenleme yapabilir ve iş arkadaşlarınızla<br />
paylaşabilirsiniz. Senkronizasyon /<br />
eşitleme özelliği sayesinde iPad üzerinden<br />
yazmaya başladığınız bir dilekçeyi, PC<br />
üzerinden icloud.com’a girerek yazmaya<br />
devam edebilirsiniz.<br />
ONEDRIVE<br />
Eski ismi SkyDrive olan bulut servisini<br />
5 GB ücretsiz depolama imkanıyla<br />
kullanmaya başlıyorsunuz.<br />
Bir Microsoft ürünü olan OneDrive<br />
aynı zamanda Windows ve Windows<br />
Phone işletim sistemleri ile güçlü bir<br />
entegrasyona sahip. Mac, Android ve<br />
iOS kullanıcıları da çeşitli uygulamalar<br />
aracılığı ile OneDrive’a bağlanabilmekte.<br />
OneDrive, Windows 8 ile gelen, sade ve<br />
kullanımı kolay ModernUI arayüzünü<br />
kullanıyor. Tüm dosyalar (Word, Excel,<br />
PowerPoint) ve klasörler online olarak web<br />
üzerinden de oluşturulabiliyor.<br />
Özellikle iş hayatında sıklıkla<br />
kullandığımız Microsoft Office<br />
uygulamalarını herhangi bir yazılıma<br />
ihtiyaç duymadan web sitesi üzerinden<br />
oluşturabiliyor, bulut üzerinde saklıyor<br />
ve başkalarıyla paylaşabiliyoruz. En<br />
son yenilikler ile OneDrive diğer bulut<br />
servislerine ciddi bir rakip haline geldi ve<br />
kullanıcı sayısı her geçen gün artmaya<br />
devam ediyor.<br />
Google Drive en çok rağbet gören bulut<br />
servislerinin başında geliyor. Hatta, bir<br />
önceki yazımda da belirttiğim gibi Google<br />
Drive uygulaması ile cep telefonunuzu<br />
mobil bir tarayıcı haline getirebilir, telefon<br />
kameranız aracılığı ile basılı evrakları<br />
kolaylıkla tarayıp bulut’a aktarabilirsiniz.<br />
Ücretsiz Depolama<br />
15 GB<br />
Ücretsiz Depolama<br />
5 GB<br />
Ücretsiz Depolama<br />
5 GB<br />
ICLOUD<br />
5 GB ücretsiz kullanım alanına sahip<br />
olan iCloud, tüm Apple cihazları (iphone,<br />
iPad, iMac, MacBook ve iWatch) arasında<br />
kolaylıkla paylaşım yapılabilmesine imkan<br />
tanıyor.<br />
Günümüzde 588 Milyon Apple<br />
kullanıcı olduğundan bahsediliyor.<br />
Apple’ın verilerine göre 1 milyar cihazın<br />
kullanımda olduğu düşünülürse, her bir<br />
kullanıcı ortalama olarak 1,7 elma logolu<br />
cihaza sahip. Dolayısıyla tüm cihazlar<br />
arasındaki senkronizasyon Apple için<br />
hayati bir önem taşıyor. iPad üzerinden<br />
çektiğiniz bir resmin otomatik olarak<br />
imac bilgisayarınıza yüklenmesi ya da<br />
Ekstra 100 GB<br />
İçin Ücret (TL)<br />
5 ,79 /Aylık<br />
Maksimum<br />
Depolama<br />
30 TB<br />
Online Yazılımlar<br />
.Doc, .Xls, .Ppt<br />
Ekstra 50 GB<br />
İçin Ücret (TL)<br />
2 ,99 /Aylık<br />
Maksimum<br />
Depolama<br />
2 TB<br />
Online Yazılımlar<br />
.Doc, .Xls, .Ppt<br />
Ekstra 50 GB<br />
İçin Ücret (TL)<br />
9 ,00 /Aylık<br />
Maksimum<br />
Depolama<br />
5 TB<br />
Online Yazılımlar<br />
.Doc, .Xls, .Ppt<br />
Hukuk ve Daha Fazlası