13.10.2017 Views

HPlus_Sayi2

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Hukuk ve Daha Fazlası<br />

www.hplusdergi.com<br />

Temmuz - Ağustos 2017<br />

Sayı 02<br />

h+<br />

Kriz Durumu,<br />

Krize<br />

Müdahale<br />

ve Psikolojik<br />

İlk Yardım<br />

ÜCRETSİZDİR<br />

Yurt Dışı<br />

LL.M. Rehberi<br />

London School<br />

of Economics<br />

Kapak Söyleşisi<br />

Av. Ümit<br />

HERGÜNER<br />

Doç. Dr. Murat Volkan DÜLGER<br />

Yapay Zekalı Varlığın<br />

Hukuki Sorumluluğu<br />

(Olabilir mi?)<br />

Sayfa 04<br />

Prof. Dr. Talat CANBOLAT<br />

6754 Sayılı Bilirkişilik<br />

Kanunu ve<br />

Getirdiği Yenilikler<br />

Sayfa 28<br />

Arş. Gör. Furkan Güven TAŞTAN<br />

Avukatlar için<br />

Zihin Haritalama<br />

Yöntemi<br />

Sayfa 34<br />

+ Sohbet Av. Salih N. TÜZEL & Av. Zenyep B. GİCİRİ<br />

+ Teknoloji Bulut Depolama Servisleri<br />

+ Hukuk Konulu Diziler Better Call Saul<br />

+ Söyleşi Av. Suat ŞİMŞEK<br />

+ 3 Soru 3 Cevap Av. Nilgün Serdar ŞİMŞEK<br />

+ Spor İstediğin Yerden Başla


Editörden<br />

YÖNETIM VE YAZI İŞLERI<br />

Hukuk Akademisi Eğitim ve Yayıncılık Ltd. Şti.<br />

Adına Sahibi<br />

KAAN ÖNCÜ<br />

Editör<br />

SENA TUĞRUL<br />

sena@hplusdergi.com<br />

Görsel Yönetmen<br />

Gökçe KOCAMAN (Lawink.net)<br />

gokce@lawink.net<br />

Fotoğraf Yönetmeni<br />

Sertan TİRYAKİ (Lawink.net)<br />

sertan@lawink.net<br />

Hukuk Danışmanı<br />

Ömer ÖZGÜR ÜNLÜ<br />

omer@hplusdergi.com<br />

Reklam & Dağıtım<br />

Eda Cansu ALPASLAN<br />

eda@hplusdergi.com<br />

BASKI<br />

TURKUVAZ HABERLEŞME VE YAYINCILIK A.Ş.<br />

A. Akpınar Mahallesi Hasan Basri Cad.<br />

No:4 Sancaktepe- İST. T. 0216.585.9000<br />

h+ Dergisi, Hukuk Akademisi Eğitim ve<br />

Yayıncılık Ltd. Şti. tarafından T.C. yasalarına<br />

uygun olarak yayınlanmaktadır.<br />

Dergide yayınlanan yazılardan kaynak<br />

belirtmeksizin tamamen veya kısmen<br />

alıntı yapılamaz. h+ Dergisi, Basın-Yayın<br />

ilklerine uymayı taahhüt eder.<br />

Geçtiğimiz Mayıs ayında ilk sayısı ile yayın hayatına<br />

başlayan h+ Dergi’ye gösterdiğiniz yoğun ilgi için<br />

teşekkürler… Amacımız, siz meslektaşlarımızın hem<br />

kişisel hem de profesyonel yaşamlarına dokunan,<br />

mesleki makalelerin yanısıra güncel yaşam konularına da değinen<br />

kapsamlı bir dergi sunmaktı. Sizlerden gelen olumlu geri dönüşler<br />

sonrasında amacımıza bir nebze olsun ulaşabilmiş olmanın<br />

mutluluğunu yaşıyoruz.<br />

Şüphesiz yolun daha çok başındayız. h+ Dergi’nin her sayısında<br />

sizlere daha iyi, daha zengin ve daha dolu bir içerik sunmayı<br />

hedefliyoruz. Bu noktada sizlerden<br />

gelen görüş ve önerilere önem<br />

veriyoruz. h+ Dergi’de yayınlanmasını<br />

istediğiniz haber, makale ve<br />

benzeri tüm içerikler hakkında<br />

benimle iletişime geçebilir, görüş ve<br />

önerilerinizi paylaşabilirsiniz.<br />

Adli Tatil dönemine denk gelen bu sayımızda mesleki makalelerin<br />

sayısını bir nebze azaltıp güncel yaşam konulu içeriklere daha fazla<br />

yer vermek istedik. Kapak söyleşimizde Av. Ümit HERGÜNER’in<br />

otuz beş yıllı aşan meslek yaşamından önemli kesitlere şahit<br />

olacaksınız. Süper kahramanımız Av. Salih Nuri TÜZEL ve Av.<br />

Zenyep Bucru GİCİRİ’nin keyifli sohbeti ve 150’nin üzerinde ülkeye<br />

seyahat eden Avukat Suat ŞAHİN ile<br />

gerçekleştirdiğimiz mini söyleşi sizleri<br />

yoğun gündeminizden bir süreliğine<br />

de olsa uzaklaştırarak keyifli bir vakit<br />

geçirmenize olanak sunacak.<br />

GÖSTERDIĞINIZ<br />

Yoğun İlgi IÇIN<br />

TEŞEKKÜRLER<br />

Sevdiklerinizle birlikte sağlıklı, huzurlu<br />

ve güzel bir tatil geçirmeniz dileklerimle.<br />

Avukat Sena TUĞRUL, Editör<br />

sena@hplusdergi.com<br />

ISSN 2587-0211<br />

YAYIN TÜRÜ / TRAJ<br />

Yaygın, Süreli (İki Aylık) / 5.500 Ad.<br />

www.hplusdergi.com l info@hplusdergi.com<br />

HUKUK<br />

AKADEMİSİ<br />

A. Şahkulu Mahallesi Serdar-ı Ekrem Sokak<br />

15/A Galata - İST. T. 0850.532.2824<br />

M. bilgi@hukukakademisi.com.tr<br />

Bizi Takip Edin<br />

instagram.com/hplusdergi<br />

linkedin.com/in/hplusdergi<br />

facebook.com/hplusdergi<br />

twitter.com/hplusdergi


Hukuk<br />

04<br />

BİR HUKUK-KURGU<br />

DENEMESİ:<br />

YAPAY ZEKALI<br />

VARLIĞIN HUKUKI<br />

SORUMLULUĞU<br />

(OLABILIR MI?)<br />

14<br />

“Bu makalenin başlığını<br />

özellikle bir “hukuk-kurgu<br />

denemesi” olarak seçtim.<br />

Zira anlatacaklarım, biraz<br />

hukuk, biraz bilim, biraz<br />

da bilim kurgu içerikli.”<br />

KAPAK SÖYLEŞİSİ<br />

AV. ÜMİT<br />

Doç. Dr. Murat Volkan DÜLGER<br />

HERGÜNER<br />

28<br />

6754 SAYILI<br />

BILIRKIŞILIK KANUNU<br />

34<br />

AVUKATLAR İÇİN<br />

ZİHİN<br />

60<br />

3 SORU 3 CEVAP:<br />

ŞİRKET<br />

VE GETIRDIĞI<br />

HARİTALAMA<br />

BİRLEŞME<br />

YENILIKLER<br />

YÖNTEMİ<br />

VE DEVRALMALARI<br />

“Mevcut bilirkişilik<br />

uygulaması, çözümü hukuk<br />

dışında özel veya teknik<br />

uzmanlığı gerektiren<br />

konulardan daha çok<br />

hukuki konulara ilişkin<br />

olduğundan fiilen hâkim<br />

yardımcılığı fonksiyonu<br />

görmektedir.”<br />

“Avukatın hukuk tabiatında<br />

dağınık hâlde bulunan<br />

bilgileri sistematize etmesi<br />

ve ardından muhakeme<br />

yaparak somut olaya<br />

uyarlaması için zorlu ve<br />

yorucu bir süreci yürütmesi<br />

gerekiyor.”<br />

“M&A Alanında çalışmak<br />

için nasıl bir eğitim almak<br />

gerekiyor? Bu alanın ne<br />

gibi zorlukları var? GSG<br />

Avukatlık Ortaklığının<br />

Kurucu Ortağı<br />

Av. Nilgün Serdar ŞİMŞEK<br />

cevapladı.”<br />

Prof. Dr. Talat CANBOLAT<br />

Arş. Gör. Furkan Güven TAŞTAN<br />

Av. Nilgün Serdar ŞİMŞEK<br />

Adrese Teslim Abonelik<br />

Başvurusu için<br />

İnternet sitemizi<br />

ziyaret edin;<br />

www.hplusdergi.com<br />

Önemli: H+ Dergisi dağıtım noktalarından ücretsiz<br />

olarak temin edilebilir. Dağıtım noktaları hakkında detaylı<br />

bilgi için bizimle iletişime geçebilirsiniz ( info@hplusdergi.com )


24<br />

ve Daha Fazlası<br />

50 40<br />

YURT DIŞINDA<br />

HUKUK<br />

YÜKSEK LİSANSI<br />

LONDON<br />

SCHOOL OF<br />

ECONOMICS<br />

SOHBET<br />

AV. SALİH NURİ<br />

TÜZEL & AV.<br />

ZENYEP BUCRU<br />

GİCİRİ<br />

52 56<br />

SÖYLEŞİ<br />

AV. SUAT ŞİMŞEK<br />

HUKUK KONULU DİZİLER<br />

BETTER CALL<br />

SAUL<br />

PSİKOLOJİ<br />

KRİZ DURUMU,<br />

KRİZE MÜDAHALE<br />

VE PSİKOLOJİK<br />

İLK YARDIM<br />

HUKUK KAYNAKLARI<br />

38 LEXPERA 62 SPOR<br />

İSTEDİĞİN YERDEN<br />

ÇÖZÜMLERİ<br />

BAŞLA<br />

64<br />

TEKNOLOJİ<br />

BULUT DEPOLAMA<br />

SERVİSLERİ<br />

YAZARLIK BAŞVURULARI HAKKINDA<br />

H+ Dergi bünyesinde yayınlanmasını istediğiniz makale ve yazılarınız için info@hplusdergi.com mail adresi ya da<br />

www.hplusdergi.com’da bulunan online form aracılığı ile bizimle iletişime geçebilirsiniz. ( T. 0850.532.2824 - Hukuk Akademisi )


Sayfa 4


Sayfa 5<br />

Doç. Dr. Murat Volkan DÜLGER, Akademisyen/Avukat<br />

Bir Hukuk-Kurgu Denemesi:<br />

YAPAY ZEKÂLI<br />

VARLIĞIN HUKUKİ<br />

SORUMLULUĞU<br />

(OLABİLİR Mİ?)<br />

“YAŞLI VE<br />

SEÇKIN BIR<br />

BILIM INSANI BIR<br />

ŞEYIN MÜMKÜN<br />

OLDUĞUNU<br />

SÖYLÜYORSA<br />

BU KIŞI<br />

NEREDEYSE<br />

KESINLIKLE<br />

Haklıdır.<br />

NE ZAMAN<br />

MÜMKÜN<br />

OLMADIĞINI<br />

SÖYLÜYORSA,<br />

BÜYÜK IHTIMALLE<br />

Yanılıyordur.”<br />

*ARTHUR C. CLARKE<br />

Küçüklüğümden beri en büyük<br />

merakım uzay yolculukları<br />

ve bununla bağlantılı olarak<br />

bilim kurgu romanları ve<br />

hikâyeleri oldu. Bu ilgimin çalışma<br />

alanlarımı ve kariyerimi doğrudan<br />

etkilediğini söylemem sanırım yanlış<br />

olmaz. Beni önce bilişim hukuku,<br />

sonrasında yapay zekâlar alanında<br />

çalışmaya iten tamamen bu meraktır.<br />

Bu alanlara ilişkin yazılanları okumak<br />

ve bunlara kafa yormak benim<br />

için çalışmanın ötesinde bitmek<br />

tükenmek bilmez bir merakın giderimi<br />

çabası. Hele dünün bilim kurgusunun<br />

bugünün gerçeği olduğunu görmenin<br />

verdiği hazzı sözcüklerle anlatmam<br />

mümkün değil.<br />

Bu makalenin başlığını özellikle<br />

bir “hukuk-kurgu denemesi”<br />

olarak seçtim. Zira biraz sonra<br />

anlatacaklarım, biraz hukuk, biraz<br />

bilim, biraz da bilim kurgu içerikli.<br />

Ayrıca bu alanda henüz kesin<br />

sonuçlar ve yargılar yok; yanıttan çok<br />

soru var, bu nedenle de yazının başlığı<br />

“deneme”.<br />

Yanlış anlaşılmaları gidermek<br />

için baştan yazıyorum: Bilim kurgu<br />

alanında yazılanlar, bilimsel verilerden<br />

yola çıkılarak, geleceğin tahmin<br />

edilmesi ve bunun genellikle bir<br />

öykü çerçevesinde anlatılmasıdır.<br />

Dolayısıyla dünün bilim kurgu<br />

hikâyesi bugünün gerçeğidir. Bunun<br />

en somut kanıtı ise ünlü yazar<br />

Jules Verne’in hikâyeleridir. Onun,<br />

çağındaki bilimsel buluşlardan<br />

yola çıkarak çağının ötesindeki<br />

aya yolculuğu ya da denizaltı<br />

yolculuklarını tahmin etmesi, bugünkü<br />

yaşamımızın bilindik hadiseleri.<br />

İşte bu yazarların arasına bir yenisi<br />

katılmak üzere: Isaac Asimov.<br />

4<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 6<br />

1920 ile 1992 yılları arasında<br />

yaşayan ve hem biyokimya profesörü<br />

hem de bilim kurgu yazarı olan<br />

Asimov, 1950 yılında ilk baskısı<br />

yapılan Ben Robot (I Robot) isimli<br />

kitabında robotlar, yapabilecekleri<br />

ve bunların ahlaki sonuçları hakkında<br />

yazan ilk kişi. Asimov, bilim kurgu<br />

ve popüler bilim yazınının en kült<br />

yazarlarından birisi. Yazar bu<br />

kitabında, günümüzde bu alanın<br />

temeli kabul edilen, robotlara ilişkin<br />

üç yasayı da yazmış. Buna göre<br />

robotların uyması gereken (yapay<br />

zekâya sahip) üç temel yasa şunlardır:<br />

(1) Bir robot bir insana zarar veremez;<br />

ihmal suretiyle de olsa, bir insanın<br />

zarar görmesine izin veremez; (2)<br />

Bir robot insanlar tarafından verilen<br />

emirlere -bu emirlerin birinci kuralla<br />

çelişmesi hali dışında- uymak<br />

zorundadır; (3) Bir robot, -birinci ya<br />

da ikinci kuralla çelişmediği sürecekendi<br />

varlığını korumalıdır.<br />

Asimov’un yazdıkları, bırakınız<br />

1950’li yıllarda, benim bu hikâyeleri<br />

okuduğum 1980’li yılların ortalarında<br />

bile gerçekleşmesi hayal dahi<br />

edilemeyecek şeylerdi. Aslında<br />

onun yazdıklarının gerçekleşmesini<br />

sağlayacak buluşlar tam da o yıllarda<br />

yapılmaktaydı. Bugün bu buluşların<br />

tümüne genel olarak “bilişim devrimi”<br />

diyoruz. Dijital bilgisayarın icadı,<br />

işlemci ve depolama kapasitelerinin<br />

sürekli katlanarak gelişmesi<br />

(Moore yasası), boyutlarının sürekli<br />

küçülmesine rağmen işlevlerinin<br />

artması ve kablosuz olarak internete<br />

bağlantı sağlanması bu gelişmelere<br />

ön ayak oldu. Bugün bilişim sistemleri<br />

ve bunun günlük hayatımıza<br />

getirdikleri olmadan yaşayamıyoruz.<br />

Aslında yukarıda anlattıklarım<br />

dahi günümüz açısından bir bakıma<br />

tarih oldu; zira günümüzde bilişim<br />

sektöründe çok farklı konular<br />

konuşuluyor ve bunların uygulamaları<br />

tartışılıyor: Teknoloji 4.0, nesnelerin<br />

interneti, yapay zeka vb.<br />

Günümüzde birçok sektörde üretim,<br />

bilişim teknolojisiyle işleyen aygıtlarla<br />

donatılmış fabrikalarda yapılıyor; cep<br />

telefonundan arabaya ya da evdeki<br />

fırına bağlanıp komut verilebiliyor,<br />

bilgi alınabiliyor; yarı otonom araba<br />

kendi kendine park edebiliyor. Cep<br />

telefonumuza sürekli ilgimizi çeken<br />

konularda reklamlar geliyor. Evden<br />

çıktığımızda daha biz sormadan<br />

telefonumuza işimize giderken


Sayfa 7<br />

kullandığımız güzergâhtaki yol durumu<br />

ve kaç dakikada varabileceğimiz bilgisi<br />

geliyor. Aslında farkında olmadan<br />

hepimiz bu yeni dünyaya dahil<br />

oluyoruz.<br />

Bu kavramların hepsi birbiriyle<br />

bağlantılı; ancak içlerinde beni en çok<br />

cezbedeni yapay zekâ. Yapay zeka<br />

kavramı, içinde bilişim teknolojilerinin<br />

yanı sıra felsefe (ontoloji/varlık bilgisi),<br />

etik ve hukuk gibi diğer pek çok alanı<br />

da barındırmakta. İşte tam da bu<br />

noktada artık Asimov’un yazdıklarının<br />

gerçekleşmek üzere olduklarını<br />

görüyoruz. Günümüzde otomotivden,<br />

tıbba; askeriyeden, bilime, bankacılık<br />

ve finans sektöründen, bilgisayar<br />

oyunlarına ve hatta hukuka kadar<br />

hemen her alanda otonom ya da<br />

yarı otonom aygıtların, yazılımların<br />

kullanıldığını, hatta sınırlı kapasitede<br />

de olsa yapay zekâların devreye<br />

girdiğini görüyoruz. Bu konudaki<br />

ortalama tahminler 2050 yılına<br />

gelmeden yapay zekâ yazılımlarının ve<br />

yapay zekâlı robotların yaşamımızın<br />

her alanına girecek olduğu yönünde.<br />

Yapay zekâları anlayabilmek ve<br />

bunların hukuki sorumluluklarının olup<br />

olamayacağını tartışabilmek için<br />

atılması gereken ilk adım, zekânın ne<br />

olduğunu tanımlamaktır. Neyin zeki bir<br />

varlık olduğu ortaya konulmadan ya<br />

da bir başka deyişle bir varlığı hangi<br />

özelliklerin zeki olarak tanımlanmasını<br />

sağladığı belirlenmeden, tasarlanmış<br />

bir varlığa zeki demek mümkün değil.<br />

Bu özellikleri belirtmeden önce<br />

vurgulanması gereken önemli bir<br />

husus ise birkaç yıldan beri yapay<br />

zekâlı varlıkların gerçekten var olup<br />

olamayacakları konusunda dikkati<br />

çeken bir tartışmanın bulunduğudur.<br />

Gelecek bilimciler (futurologists),<br />

dünyada akıllı bir yaratık olarak<br />

“NEYIN<br />

Zeki Bir Varlık<br />

OLDUĞU ORTAYA<br />

KONULMADAN<br />

YA DA<br />

BIR BAŞKA DEYIŞLE<br />

BIR VARLIĞI<br />

HANGI<br />

ÖZELLIKLERIN<br />

Zeki OLARAK<br />

TANIMLANMASINI<br />

SAĞLADIĞI<br />

BELIRLENMEDEN,<br />

TASARLANMIŞ<br />

BIR VARLIĞA Zeki<br />

DEMEK MÜMKÜN<br />

DEĞIL.”<br />

insanla birlikte yer alan yeni bir türün<br />

doğumunu ilan etmekteler: “Machina<br />

sapiens”. Bu görüşü eleştirenler ise<br />

düşünen makinenin bir zıtlık olduğu<br />

ileri sürmektedirler. Bunlara göre,<br />

bilgisayarları da içerecek şekilde<br />

makinalar, temel yapı taşları olan<br />

soğuk mantıklarıyla, asla insanlar gibi<br />

bir iç görü ya da yaratıcılık özelliklerine<br />

sahip olamayacaklar. Bu tartışma,<br />

insanlığın ve yapay zekâların varlığına<br />

ilişkin bazı temel sorular üzerinden<br />

yapılmakta: Düşünen makinalar,<br />

insanlar gibi işlev görebilirler mi?<br />

Düşünen makineler olabilir mi?<br />

Zeki bir varlıkta (burada zekâ<br />

sözcüğünü normal akıl sahibi<br />

varlıklarda olması gereken ortalama<br />

düzey olarak kullanıyorum) bulunması<br />

gereken beş özellik şunlardır: İlk olarak<br />

iletişim kurmalılar. Herhangi bir kişinin<br />

akıllı varlık ile iletişim kurması mümkün<br />

olmalı. Bir varlıkla iletişim kurmak ne<br />

kadar kolay ise varlık da o kadar akıllı<br />

görünür. Bir köpekle iletişim kurulabilir,<br />

ancak onunla Einstein’in genel görelilik<br />

teorisi tartışılamaz. Küçük bir çocukla<br />

Einstein’in teorisi hakkında iletişim<br />

kurulabilir, ancak bunu tartışabilmek<br />

için çocuğun konuyu idrak etmesi<br />

gerekir. İkinci özellik içsel bilgiye<br />

sahip olmalı. Akıllı bir varlığın kendi<br />

varlığına ilişkin bazı bilgilere sahip<br />

olması gerekir. Üçüncü özellik dışsal<br />

bilgiye sahip olması. Bir akıllı varlık,<br />

dışındaki dünya hakkında bilgi sahibi<br />

olmalı, onun hakkında öğrenmeli<br />

ve öğrendiği bilgileri kullanabilmeli.<br />

Dördüncü özellik amaçsal (ereksel/<br />

finalist) hareket edebilme yeteneği<br />

-ki ceza hukukunda da hareketi<br />

amaca yönelik insan davranışı olarak<br />

tanımlamaktayız-. Akıllı bir varlık,<br />

amaçladığı hedefe yönelik olarak<br />

hareket edebilmeli. Beşinci özellik ise<br />

yaratıcılık (creativity). Akıllı bir varlığın<br />

belli bir ölçüde yaratıcı olması gerekir.<br />

Bu bağlamda yaratıcılık, ilk hareketin<br />

hatalı olması halinde alternatif<br />

hareketin gerçekleştirilebilmesi<br />

yeteneğidir. Örneğin bir sinek odadan<br />

dışarı çıkmaya çalıştığında, her<br />

seferinde pencere camına çarpmasına<br />

rağmen nafile bir biçimde aynı hareketi<br />

tekrarlayıp durur. Bir yapay zekâlı robot<br />

ise cama çarptığında, kapıdan çıkmayı<br />

dener. Yapay zekâlı varlıkların büyük<br />

bir çoğunluğu tanımda verilen bu beş<br />

özelliği de taşırlar. Bazı yirmi birinci<br />

yüzyıl tipi yapay zekalı varlıkların<br />

taşıdığı özellikler ise onların çok daha<br />

sofistike şekillerde davranmalarını<br />

sağlar.<br />

Bugün yapay zekâ kavramından<br />

ne anlaşılması gerektiği konusunda<br />

da karmaşa olduğu görülmekte.<br />

Hızlı hesap yapabilen makinelerden,<br />

gerçekten öğrenme yeteneğine<br />

4<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 8<br />

sahip olan aygıtlara kadar her şey<br />

yapay zekâ olarak tanımlanmakta.<br />

Oysa yukarıdaki özellikler olmadan<br />

bunlara yapay zekâ denilmesi<br />

hatalı. Dolayısıyla bu tür aygıtlar, bir<br />

insanın ya da yapay zekâlı varlığın<br />

yönlendirdiği aygıtlar (örneğin<br />

fabrikada kaynak yapan robotik<br />

kollar, ya da cerrahın yönlendirmesiyle<br />

hareket eden ameliyat robotları),<br />

yarı otonom araçlar ya da yazılımlar<br />

(örneğin kendi kendine bazı hareketleri<br />

yapan arabalar, uydular, Mars’ta<br />

araştırma yapan uzay araçları), son<br />

olarak ise tamamen otonom hareket<br />

eden, kendi kendine öğrenebilen,<br />

seçimler yapabilen yapay zekâlı<br />

varlıklar. Bunun bir adım ötesinde<br />

ise kendisinden olanı üretebilen ve<br />

biyolojik özellikleri de olan cyborglar.<br />

Belki daha uzak bir gelecekte<br />

tamamen biyolojik yapıya kavuşmuş<br />

yapay zekâlı, insandan ayırt edilmesi<br />

son derece güç insansı varlıklar<br />

(Battlestar Galaktica dizinin ikinci<br />

versiyonundaki biyolojik cylonlar gibi).<br />

Gelişmiş biyolojik canlıların nöron adı<br />

verilen sinir hücreleri elektrik akımının<br />

geçişiyle çalışırlar, yani bedenimizin<br />

üzerinde son derece gelişmiş biyolojik<br />

bir kuantum bilgisayarı (dijital değil,<br />

zira yalnızca ikilik sistemde sayılarla<br />

çalışmıyor) bulunmakta. İşte benim<br />

yapay zekâlı varlık olarak anladığım<br />

ve hukuki sorumluğunun ne olacağını<br />

tartıştığım, tamamen otonom hareket<br />

eden, kendi kendine öğrenebilen,<br />

seçimler yapabilen yapay zekâlar ve<br />

bunun ötesinde olan varlıklar.<br />

Bu arada bir hususu daha<br />

belirtmeliyim. Günümüzde yapay<br />

zekânın farklı türleri bulunmakta.<br />

Aslında 1950’li yıllarda yapay zekâların<br />

ortaya ilk çıktığında ortaya atılan<br />

fikirlerle günümüzde bu alana yatırım<br />

yapan şirketler tarafından desteklenen<br />

ve kullanılan fikirler birbirinden oldukça<br />

farklı. Bugünlerde teknoloji söz konusu<br />

olduğunda çok geniş bir alanda yapay<br />

zekâlardan bahsedilmekte. Gazetelerin<br />

ve dergilerin teknoloji ve iş dünyası<br />

sayfalarında hemen hemen her<br />

hafta yapay zekâlarla ilgili haberler<br />

yapılmakta. Microsoft, IBM, Google<br />

ve Apple gibi büyük bilişim şirketleri,<br />

yapay zekâların araştırılması ve<br />

geliştirilmesine büyük bir miktarlarda<br />

yatırım yaparlarken, birçok diğer şirket<br />

de bu sürece uyum sağlamak için<br />

söz konusu yatırımları takip etmekte.<br />

Örneğin Toyota, Kasım 2015’de bu<br />

alana bir milyar dolar yatırım yaptığını<br />

duyurdu, Aralık 2015’te ise Elon Musk,<br />

OpenAI (Açık Yapay Zekâ) isimli kar<br />

amacı gütmeyen şirketi 1 milyar<br />

dolar daha fonladığını ilan etti. Bu<br />

söylenenler ne anlama geliyor?<br />

Eğer daha detaylı bakılırsa bu milyon<br />

dolarların neye öncülük etmesinin<br />

beklendiği görülür. Teknolojinin artık<br />

geçmiş zamanlardaki bilim kurgu<br />

kitapları ve filmlerindeki yapay zekâ<br />

türlerinden daha farklı ortaya çıktığı<br />

görülmekte. Zeki insansı robotlardan<br />

(Blade Runner filminde olduğu gibi),<br />

hatta bir bedene sahip olmayan<br />

yüksek güçte yapay zekâlardan<br />

(2001: Bir Uzay Macerası filminde<br />

yer alan HAL 9000 gibi) artık çok az<br />

söz edilmemekte. Aslında teknoloji<br />

şirketleri tarafından geliştirilen bu<br />

tür yapay zekâların “uyarlanabilir<br />

makine öğrenmesi” (adaptive machine<br />

learning / AML) olarak adlandırılması<br />

daha doğru. AML, çok genel olarak,<br />

çok büyük miktardaki verinin üzerinde<br />

çalışarak bazı akıllı davranışlarda<br />

bulunmayı öğrenebilen bilgisayar<br />

sistemlerinin oluşturulması. Gerçekten<br />

de yapay zeka çalışmalarının<br />

dayanmakta olduğu güncel<br />

motivasyon unsurunun ağırlıklı olarak,<br />

büyük verinin (big data) potansiyel<br />

uygulamaları olduğu görülmekte.<br />

Girişte Arthur C. Clark’ın sözlerinde<br />

geçen yaşlı bilim insanı aslında yapay<br />

zekâların olabilirliği hakkında akıl<br />

yürütmekte ve bilimsel ilerlemeye<br />

ilişkin bir kuraldan hareket etmekte.<br />

Bu kural izlendiğinde yapay zekâların<br />

gerçekleşmesi olasılığı kesine yakın. Bu<br />

benim de inandığım bir görüş. Bugüne<br />

kadar öğrendiğimiz hiçbir şey bunun<br />

aksini söylemek için yeterli değil.<br />

Ancak yapay zekânın gerçekleşmesi<br />

gerçekten mümkünse, neden bugüne<br />

kadar gerçekleştirilemedi? 2001 yılı<br />

geldi ve geçti, ancak biz hala 2001:<br />

Bir Uzay Macerası filmindeki yapay<br />

zekâlı HAL’ı gerçekleştirmeye hiçbir<br />

açıdan yakın değiliz. Bu sorunun iki<br />

temel yanıtı bulunmakta: Bunlardan ilki<br />

son derece açık; bu konuda öngörüde<br />

bulunan kişilerin oldukça gerisindeyiz<br />

(bunlara 2001 filmine danışmanlık<br />

yapan Marvin Minsky de dahil);<br />

çünkü henüz tam olarak neyin gerekli<br />

olduğunu anlayabilmiş değiliz. Henüz<br />

üstesinden gelinmesi gereken önemli<br />

birçok bilimsel zorluk bulunmakta.<br />

Bunun da ötesinde, tüm bilimsel<br />

zorluklar giderilse bile, bir makinanın<br />

yeterince öğrenmesini ve tamamen<br />

akıllı davranmasını sağlamak için<br />

hala devasa bir mühendislik zorluğu<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 9<br />

bulunmakta. İkinci neden ise belki<br />

daha da tartışmalı: Yapay zekâların<br />

gerçekleşmesi için günümüze kadar<br />

bunun gerçekleşmesini sağlayacak<br />

kadar yeterli talebin oluşmaması.<br />

İnsanoğlu, büyük bilimsel ve teknolojik<br />

sıçramaları genellikle savaşların ortaya<br />

çıkardığı ihtiyaçları gidermek için<br />

gerçekleştirmiş. Belki, soğuk savaş<br />

devam etseydi, bu alanda daha fazla<br />

ilerleme sağlanırdı (insanoğlu birbirini<br />

yok söz konusu olduğunda son derece<br />

istekli ve yaratıcı oluyor!).<br />

Yukarıda belirttiğim birinci ve<br />

ikinci kategori aygıtların (uzaktan<br />

yönlendirilen ve yarı otonom aygıtlar)<br />

hukuki sorumluluğunu belirleme<br />

bakımından sorun bulunmamakta. Zira<br />

yazılımı geliştirenler ya da yazılımda<br />

hata olmasa dahi aygıtı kurallara<br />

uygun kullanmayanlar, ya tek başlarına<br />

ya da davranışlarındaki haksızlığın<br />

oranına göre gerçekleştirdikleri<br />

eylemden hem özel hukuk hem de<br />

ceza hukuku bakımından sorumlular.<br />

Hatta ne yazılımda ne de kullanımda<br />

bir haksızlık olmasa dahi özel hukuk<br />

açısından kusursuz sorumluluk ilkesinin<br />

işletilmesi mümkün. Dolayısıyla bugün<br />

kabul ettiğimiz hukukun evrensel<br />

ilkeleri, çeşitli hukuk disiplinlerine ait<br />

teoriler ve yürürlükte olan mevcut<br />

hukuki düzenlemeler bu iki kategori<br />

aygıtların ortaya çıkardığı hukuki<br />

sorunları çözmeye elverişli ve yeterli.<br />

Tartışılması gereken asıl sorun ise<br />

gerçek anlamda yapay zekâda ve<br />

yapay zekalı varlıklarda; yani kendi<br />

kendine öğrenebilen, kararlar alabilen<br />

ve bunları uygulayabilenlerde.<br />

Bu tür varlıklar ilk olarak insanlar<br />

tarafından geliştirilip, programlanıp,<br />

üretilseler de sonraki nesillerin kendileri<br />

gibi yapay zekâlı varlıklar tarafından<br />

programlanıp, üretilmeleri mümkün.<br />

İlk geliştiren, programlayan ve üreten<br />

insan olsa da, bu tür bir yapay zekâya<br />

sahip varlıklar, öğrenme ve kendini<br />

geliştirme yeteneğine sahip olacakları<br />

için, ilk başta programlandıkları<br />

davranışların da dışına çıkacaklar<br />

hatta bazı durumlarda bunun dışına<br />

çıkmaları beklenecek. Yani bu varlıklar<br />

temel biçimde programlandıktan sonra,<br />

kendi kararlarını kendileri verecekler<br />

hatta kendilerini geliştirmeleri<br />

ölçüsünde (iyi ya da kötü) verdikleri<br />

kararların, davranışların çeşitliliği<br />

aratacak. İşte tam da bu noktada<br />

temel soru tekrar karşımıza çıkmakta.<br />

Bu yapay zekâların verdiği kararlardan<br />

ve bu kararlar doğrultusunda<br />

gerçekleştirdiği davranışlardan kim ya<br />

da kimler sorumlu olacak? Bu varlığı<br />

üretenler mi? Kullananlar mı? Varlığın<br />

kendisi mi?<br />

Günümüzde bu sorunun tam olarak<br />

bir yanıtı bulunmamakta. Bu konuda<br />

çok sayıda görüş var; ancak tam<br />

olarak bir doğru yok. Yapay zekâları<br />

programlayanların, kullananların,<br />

yapay zekâlı varlıkların kendisinin<br />

veya bunların hepsinin karma şekilde<br />

sorumlu olmaları gerektiğini belirten<br />

görüşler bulunmakta. Açıkçası benim<br />

de tam olarak belirginleşmiş bir<br />

görüşüm yok. Bunun nedeni de şu:<br />

Roma Hukukunda kaynaklarını bulan<br />

bugünkü hukuk sistemimiz bu sorunun<br />

yanıtı verebilmek açısından yetersiz.<br />

Şöyle ki:<br />

Tam anlamıyla yapay zekâlı bir<br />

varlığın öğrenebilmesi ve kendini<br />

TARTIŞILMASI<br />

GEREKEN<br />

ASIL SORUN ISE<br />

GERÇEK ANLAMDA<br />

Yapay Zekâda<br />

VE<br />

Yapay Zekalı<br />

Varlıklarda;<br />

YANI KENDI<br />

KENDINE<br />

ÖĞRENEBILEN,<br />

KARARLAR<br />

ALABILEN<br />

VE BUNLARI<br />

UYGULAYA-<br />

BILENLERDE.<br />

varlığının bilincinde olması gerektiğini,<br />

dolayısıyla kendisini geliştirebilme<br />

yeteneğine de sahip olması gerektiğini<br />

belirtmiştim. Ayrıca biz insanların da<br />

biyolojik bir bilgisayar olduğumuzu<br />

ve nöronlarımızın elektrik akımıyla<br />

çalıştığını ifade etmiştim. İnsanlar anne<br />

ve babalarından aldığı genlerden gelen<br />

temel kodlarla hayata başlamakta,<br />

yani işletim yazılımı ile hayata gözlerini<br />

açmakta. Sonrasında hem ailede<br />

hem de okulda uzun bir eğitim ve<br />

öğretim sürecinden geçmekte, yani<br />

uygulama yazılımları yüklenmekte.<br />

Nihayetinde kendi başına bağımsız<br />

bireyler olarak hayatlarına devam<br />

etmekte. Peki, insanların genetik<br />

kodlarının kötü olmasından (örneğin<br />

suça zemin hazırlayan kalıtsal bir akıl<br />

hastalığına yakalanma potansiyeli ile<br />

olarak dünyaya gelmesinden), ailede<br />

ve/veya okulda aldığı kötü eğitim<br />

nedeniyle (örneğin sürekli şiddete<br />

maruz kalmasıyla) suça eğilimli<br />

olmasından veya yetişkin yaşamında<br />

suç işlemesinden, bu insanların anne,<br />

baba ya da öğretmenlerini hukuki<br />

ve hatta kimi zaman etik açıdan<br />

sorumlu tutuyor muyuz? Yanıt açık:<br />

Hayır. Kabul ettiğimiz hukuk sistemi<br />

açısından bu olanaklı değil, olmamalı<br />

da. Zira herkes kendi haksız ve kusurlu<br />

eyleminden sorumlu tutulmalı. Peki,<br />

benzer süreçlerden geçen yapay zekâlı<br />

varlıklar söz konusu olduğunda değişen<br />

ne?<br />

Değişen şu: Yapay zekâlı varlıklar<br />

geçerli hukuk sisteminde bir süje<br />

yani hakkın öznesi değiller. Yalnızca<br />

bir obje, yani hakkın konusunu<br />

oluşturan nesneler. Oysa bu varlıklar<br />

bir masadan, dolaptan, koltuktan<br />

çok daha fazlasını temsil etmekteler.<br />

Ancak Roma Hukukundan bize kalan<br />

“kişi – eşya” ayrımında bunları başka<br />

bir yere konumlandırmamıza imkân<br />

yok. Aynı durum özellikle yapay<br />

döllenme ve embriyoloji konusunda<br />

inanılmaz ilerlemeler sağlayan tıp<br />

bilimi açısından da geçerli. Henüz<br />

fetüs bile olmayan ancak döllenmiş<br />

ve bölünmeye başlamış hücrelere<br />

(ki insanın temel yapı taşları) etkide<br />

bulunmak mümkün; ancak hukuk<br />

açısından bunlar yalnızca birer nesne 4<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 10<br />

(ve ceza hukukuyla korunmuyorlar).<br />

Oysa nesnenin çok ötesinde olan<br />

insanın ilk varoluş anı, tüm temel<br />

kodlarımızın yer aldığı hücreler.<br />

Görüldüğü üzere Roma Hukukundan<br />

bize miras kalan “kişi – eşya” ayrımı<br />

ve buna bağlanan sonuçlar bu bilim<br />

dalında da yetersiz.<br />

Buna göre bize üçüncü, beşinci<br />

ve hatta altıncı tür gerekli. Bunların<br />

haklarının, yükümlülüklerinin ve<br />

sorumluluklarının içeriği ve sınırları<br />

belirlenmeli. Kısacası artık iki bin<br />

kusur yıldır devam eden klasik hukuk<br />

anlayışımız değişmeli. Bu alanda<br />

insanlığın bir devrime ihtiyacı var.<br />

Ancak bunun önündeki en önemli engel<br />

de yine insanoğlunun kendisi. Çünkü<br />

insan kendini, tüm evrendeki en ve tek<br />

akıllı tür olarak görmek narsistliğine<br />

sahip. Oysa bu alandaki çalışmalar<br />

tek akıllı türün biz olmadığımızı,<br />

geçmişte aynı anda pek çok insan<br />

türüyle birlikte yaşadığımızı ancak bir<br />

şekilde (bunu anlatmak hem çok uzun<br />

hem de konumuz değil) tek insan türü<br />

olarak bizim kaldığımızı göstermekte.<br />

Ayrıca Hubble teleskopunun yaptığı<br />

keşifler evrende sayısız gezegen<br />

olduğunu göstermekte (burada bile<br />

kendini beğenmiş tavrımız devam<br />

ediyor, yaşam için karbon bazlı<br />

elementler arıyoruz, sanki illa her<br />

canlı bize benzemek zorunda, metan<br />

bazlı canlılar olamaz mı? Neden<br />

olmasın!). Bu gezegenlerde bize<br />

benzeyen ya da benzemeyen sayısız<br />

akıllı yaşam formunun bulunması<br />

pekâlâ mümkün (bana göre evrende<br />

başka akıllı canlıların bulunması<br />

değil, bulunmaması mucize olur;<br />

sorun yalnızca aradaki mesafelerin<br />

büyüklüğünden kaynaklanan iletişim<br />

sorunu). O halde kendi dünyamızda<br />

başka akıllı varlıkların bulunmasını<br />

engelleyen ne? Bunların hem hak sahibi<br />

hem de sorumluluk sahibi olmalarının<br />

önündeki engel ne? Bizleriz, yani<br />

insanlar. Hukukta bile sürekli evrensel<br />

ilkelerden bahsetmiyor muyuz?<br />

“O HALDE KENDI<br />

DÜNYAMIZDA<br />

BAŞKA AKILLI<br />

VARLIKLARIN<br />

BULUNMASINI<br />

ENGELLEYEN NE?<br />

BUNLARIN Hem<br />

Hak Sahibi Hem<br />

de Sorumluluk<br />

Sahibi Olmalarının<br />

ÖNÜNDEKI ENGEL<br />

NE? BIZLERIZ, YANI<br />

INSANLAR.”<br />

Çok merak ediyorum, Andromeda<br />

galaksisinde ya da Orion takım<br />

yıldızındaki gezegenlerde var olan akıllı<br />

yaşam şekillerinin oluşturduğu düzende<br />

“kusursuz sorumluluk” ve “suçta ve<br />

cezada yasallık ilkeleri” geçerli mi?<br />

Bu evrensellik sözcüğü bile bizim<br />

ne kadar ben merkezci olduğumuzu<br />

göstermekte. Bunu kıramadığımız<br />

sürece bırakınız yapay zekâlı varlıkların<br />

hukuki sorumluluklarını, insanlık<br />

olarak kendi aramızdaki sorunları dahi<br />

çözmekten son derece uzakta kalırız.<br />

O halde yapay zekâlı varlıkların<br />

hukuki sorumluluğu olabilir mi<br />

sorusundan önce, sorulması ve<br />

yanıtlanması gerekenler şunlar: Soru (1)<br />

Yapay zekalı varlıkların hayatımıza yeni<br />

bir tür olarak dahil olması mümkün<br />

mü? (Bana göre evet). Soru (2) Bunlar<br />

özne mi yoksa nesne mi olarak<br />

kabul edilmeli? (Bana göre bu hukuk<br />

sistemi değişmeli ve bunlar farklı bir<br />

tür olarak tanımlanarak insanlarla<br />

eşit haklara ve sorumluklara sahip<br />

olmalılar). (3) Yapay zekâlı varlıkların<br />

hukuki ve cezai sorumluluğu olabilir<br />

mi? (Bana göre tabii ki evet, ancak<br />

bunları bir insanla eşit düzeyde hak ve<br />

sorumluluk sahibi kabul edersek). (4).<br />

Bugünün kurgu-hukuk düşünceleri bir<br />

gün gerçekleşecek mi? Bunlar hukuk<br />

biliminin tartıştığı, hukuk kitaplarında<br />

yazan, hukuki düzenlemelere konu<br />

olan olgular olacak mı? (En küçük bir<br />

şüphem bile yok. Ben görebilir miyim,<br />

emin değilim. Umarım o gelecekte bu<br />

yazdıklarım unutulmaz ve gelecekteki<br />

yapay zekâlı bilim varlıkları geçmişteki<br />

bu fani biyolojik varlığa atıf yapma<br />

nezaketini gösterirler).<br />

Doç. Dr. Murat Volkan DÜLGER<br />

Akademisyen / Avukat<br />

volkan.dulger@dulger.av.tr<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 12<br />

KIRIMDAN GELEN BIR AYDININ SEÇILMIŞ YAZILARI<br />

ON İKİ LEVHA YAYINCILIK<br />

KİTAP TANITIMI<br />

Kırım’dan Gelen Bir<br />

Aydın, Prof. Dr.<br />

Yavuz Abadan’ın<br />

akademik<br />

yapıtlarını derleyerek,<br />

Cumhuriyet dönemi<br />

kamu hukuku ve siyaset<br />

bilimi öğretisinin öncü<br />

isimlerinden birini günümüz<br />

okuyucusuyla yeniden<br />

buluşturmayı hedefliyor. Bu<br />

kitapta derlenen doktora<br />

tezi ve makaleler, öncelikle<br />

Türkiye’nin geçmiş kamu<br />

hukuku ve siyaset bilimi<br />

yaklaşımlarını gün yüzüne<br />

çıkartıyor. Derlemenin içeriği<br />

akademik özgürlüklerden<br />

cumhurbaşkanlığına<br />

günümüz Türkiye’sinin<br />

güncel sorunlarına ışık<br />

tutabilecek çeşitli akademik<br />

bakış açılarını içermektedir.<br />

Kitapta derlenen<br />

çalışmalar arasında,<br />

günümüz araştırmacıları<br />

için özellikle parlamenter<br />

sistem- başkanlık sistemi<br />

tartışmaları bağlamında<br />

değer taşıyacak olan,<br />

Prof. Dr. Yavuz Abadan’ın<br />

1933 yılında Heidelberg<br />

Üniversitesi’nde sunduğu<br />

doktora tezidir. Prof. Dr. Abadan<br />

tezinde, Weimar Anayasası ile 1924<br />

Anayasası’ndaki cumhurbaşkanlığına<br />

odaklanmaktadır. Bu çerçevede<br />

erken cumhuriyet dönemi<br />

anayasacılığında Cumhurbaşkanının<br />

konum ve yetkilerini Weimar<br />

Anayasası’nın Cumhurbaşkanlığı<br />

ile karşılaştırmaktadır. Hem siyasal<br />

bağlamı bugünden çok farklı hem<br />

de tarihsel göndermeleri günümüz<br />

okuyucusu için öğretici olan bu<br />

karşılaştırmalı çalışmanın derlemedeki<br />

en ilgili çekici bölüm olduğu<br />

söylenebilir.<br />

SATIN ALMAK IÇIN<br />

QR KODUNU<br />

OKUTUN<br />

İHALEYE FESAT KARIŞTIRMA SUÇU<br />

YETKİN YAYINLARI<br />

İhaleye fesat karıştırma<br />

suçu (TCK md. 235),<br />

5237 sayılı Türk Ceza<br />

Kanunu’nun yürürlüğe<br />

girmesinden sonra yoğun<br />

bir uygulama alanı<br />

bulmuştur. Ancak, özellikle<br />

multidisipliner niteliğinden<br />

kaynaklanan karmaşık<br />

yapısı ile Yargıtay’ın<br />

konuya ilişkin yol gösterici<br />

olabilecek yeterli içtihadının<br />

ortaya çıkmaması<br />

sonucunda, uygulamada<br />

mevcut sorunların yenileri<br />

eklenerek devam edeceği<br />

konusu kaçınılmaz<br />

görünmektedir.<br />

Kitabın bu 4. baskısında,<br />

mevzuattaki değişiklikler<br />

gözden geçirilmiş ve<br />

özellikle uygulama açısından<br />

taşıdığı önem gözetilerek<br />

doktrindeki görüşler ile<br />

Yargıtay ve Danıştay’ın<br />

konuyla ilgili bütün kararları<br />

UYAP sisteminden taranıp<br />

değerlendirilmek suretiyle<br />

ilgili yerlere işlenmiştir. İhale<br />

ve ihaleye fesat karıştırma<br />

hakkında genel bilgilerin<br />

yanında ihaleye fesat<br />

karıştırma suçunun kanunda<br />

düzenlenişi, hukuki mahiyeti,<br />

benzer suç tipleriyle<br />

mukayesesi, tarihi gelişimi,<br />

karşılaştırmalı hukukta<br />

düzenleniş şekli ve koruduğu<br />

hukuki değer detaylı olarak<br />

incelenmiştir. Kitabın son<br />

bölümünde ise, suçun özel<br />

görünüş biçimleri, yaptırımı,<br />

idare ve özel hukuk<br />

alanındaki sonuçları ve<br />

ceza muhakemesine ilişkin<br />

hükümler incelenmiştir.<br />

SATIN ALMAK IÇIN<br />

QR KODUNU<br />

OKUTUN<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 13<br />

İDARE HUKUKUNDA HAKLI BEKLENTININ KORUNMASI<br />

SEÇKİN YAYINCILIK<br />

Günümüzde<br />

bağımsız bir ilke<br />

olarak kabul edilen<br />

“Haklı Beklentinin<br />

Korunması”, hukuk<br />

devleti ilkesinin bir unsuru<br />

olarak 1970’li yıllarda fark<br />

edilmiştir. Alman hukukunda<br />

“vertrauensschutz”, Fransız<br />

hukukunda “confiance<br />

légitime” ve diğer ülkelerde<br />

“legitimate expectation”<br />

kavramıyla ifade edilen haklı<br />

beklenti, bireylerin hukuka,<br />

dolayısıyla da devlete olan<br />

güvenlerinin güvencesini<br />

oluşturur. Diğer taraftan<br />

haklı beklentinin korunması<br />

gerekliliğinin dayanakları<br />

arasında iyiniyet, tabiî<br />

adalet, hukuk devleti,<br />

istikrar, kazanılmış haklara<br />

saygı, hukuki güvenlik,<br />

hukuki kesinlik, ölçülülük,<br />

eşitlik, özerklik, iyi idare,<br />

temel hak ve hürriyetlerin<br />

korunması, nesafet, yetkinin<br />

kötüye kullanılmaması,<br />

adalet ve adil davranma gibi<br />

ilkeler bulunmaktadır. Bu<br />

ilkeler haklı beklentinin idare<br />

hukukunda korunmasının ne<br />

denli önemli olduğunun en<br />

temel göstergeleridir.<br />

İlkenin temel fikri,<br />

öngörülebilir bir hukuki<br />

çerçevede hayatlarını idame<br />

ettirme hakları bulunan<br />

her bir bireyin, yanlış<br />

yönlendirilmesi sonucunda<br />

oluşan güvensizliklerinin<br />

giderilmesidir. Bu açıdan<br />

haklı beklenti, idarenin<br />

belirli yönde hareket<br />

edeceği hususunda<br />

idareden sadır bir tasarruf<br />

sonucunda oluşan, bireyin<br />

idareye olan güveninin,<br />

bazı durumlarda uygun bir<br />

görüşme ortamında usuli bir<br />

korumayla, bazı durumlarda<br />

ilgilisine idareye karşı<br />

kendi lehinde bir tasarrufta<br />

bulunulmayı talep etme<br />

imkânının tanındığı esas<br />

korumayla sağlanan, bazı<br />

durumlar da ise tazminat<br />

yoluyla karşılanan bir<br />

fayda, rahatlama ya da<br />

çare bulma beklentisidir.<br />

Bu kitapta, kavramsal<br />

ve teorik çerçeve ile<br />

birlikte Haklı Beklenti<br />

İlkesinin usul ve esasları<br />

incelenmiş, farklı hukuk<br />

sistemlerindeki görünümü<br />

ve gelişimi ortaya<br />

konmuştur.<br />

SATIN ALMAK IÇIN<br />

QR KODUNU<br />

OKUTUN<br />

TÜRK CEZA KANUNU’NDA UYUŞTURUCU VE UYARICI<br />

MADDE SUÇLARI<br />

Ahmet Cemal<br />

RUHİ<br />

On İki Levha<br />

Yayıncılık<br />

05/2017<br />

165,00 TL<br />

YENİ ÇIKANLAR<br />

YENI VAKIFLAR HUKUKU<br />

BÜYÜK VERI BILGI YÖNETIMI VE İŞ ZEKASI<br />

(İŞLETMELERIN REKABET AVANTAJI ELDE ETMESINDE)<br />

HUKUK YARGILAMASINDA SOMUTLAŞTIRMA YÜKÜ<br />

Ömer<br />

AYKUL<br />

Muhteşem<br />

BARAN<br />

Taner Emre<br />

YARDIMCI<br />

Seçkin<br />

Beta<br />

On İki Levha<br />

Yayıncılık<br />

06/2017<br />

06/2017<br />

05/2017<br />

69,90 TL<br />

18,00 TL<br />

70,00 TL<br />

BANKACILIK SUÇLARI<br />

İSTINAF VE YARGITAY EMSAL KARARLARI<br />

Ali PARLAR<br />

Aristo<br />

06/2017<br />

79,00 TL<br />

PEKCANITEZ USÛL<br />

- MEDENÎ USÛL HUKUKU (3 CILT)<br />

H. PEKCANITEZ,<br />

H. KORKMAZ v.d.<br />

On İki Levha<br />

Yayıncılık<br />

03/2017<br />

450,00 TL<br />

ÇOK SATANLAR<br />

BANKACILIK KANUNU ŞERHI (2 CILT)<br />

TICARET HUKUKU PRATIK ÇALIŞMALARI<br />

CEVAPLI VE CEVAPSIZ<br />

BORÇLAR HUKUKU ÖZEL HÜKÜMLER<br />

Yaşar ALICI<br />

Burak ADIGÜZEL,<br />

İsmail KAYAR v.d.<br />

Fikret EREN<br />

On İki Levha<br />

Yayıncılık<br />

Adalet<br />

Yetkin<br />

05/2017<br />

03/2017<br />

01/2017<br />

350,00 TL<br />

32,50 TL<br />

115,00 TL<br />

ORTAKLIKLAR HUKUKU DERS KITABI (CILTLI)<br />

TEORIK VE UYGULAMALI<br />

Oruç Hami ŞENER<br />

Seçkin<br />

02/2017<br />

74,90 TL<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 14<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 15<br />

Kapak Söyleşisi<br />

Av. Ümit HERGÜNER<br />

* Hergüner Bilgen Özeke Avukatlık Ortaklığı<br />

Kurucu Ortağı<br />

Avukat Ümit HERGÜNER,<br />

Türkiye’de kurumsal<br />

yönetim farkındalığının<br />

oluşmasına önemli katkılar<br />

sunmuş bir isim. Kurucularından<br />

olduğu TKYD-Türkiye Kurumsal<br />

Yönetim Derneği çatısı altında<br />

sürdürdüğü faaliyetler ile ülkemizdeki<br />

algı değişiminde etkin bir rol üstlenen<br />

HERGÜNER, yönetim anlayışına<br />

ilişkin çalışmalarıyla yalnızca şirketler<br />

dünyasında değil, hukuk dünyasında<br />

da adınından övgüyle bahsedilen bir<br />

avukat.<br />

HERGÜNER’in otuz beş yıllı<br />

aşan meslek yaşamından önemli<br />

kesitler içeren söyleşimiz özellikle<br />

genç meslektaşlarımız için bir ders<br />

niteliğinde...<br />

Söyleşi:<br />

Av. Sena TUĞRUL (h+ Editörü)<br />

Fotoğraflar:<br />

Sertan TİRYAKİ (Lawink.net)<br />

ÜMIT BEY MERHABA, ÖNCELIKLE<br />

“NEDEN HUKUK?” GIBI TEMEL BIR<br />

SORUYLA BAŞLAMAK İSTERİZ.<br />

MESLEK SEÇIMINIZDE HANGI<br />

ETKENLER BAŞROL OYANDI?<br />

Lise yıllarımda hukukçu ya da<br />

avukat olmak gibi bir hedefim hiç<br />

olmamıştı. Kadıköy Maarif Koleji<br />

(şimdiki Kadıköy Anadolu Lisesi)’nin<br />

Matematik bölümünden başarılı bir<br />

biçimde 1975’te mezun oldum ve<br />

hedefim İstanbul Teknik Üniversitesi<br />

(İTÜ)’nde elektronik ya da makina<br />

mühendisliği bölümlerinden birine<br />

girmekti. Üniversiteye giriş formlarını<br />

doldururken rahmetli babamın ısrarı<br />

ile alt sıralarda İstanbul Hukuk<br />

Fakültesi’ne de yer vermiştim. Ancak,<br />

ilk iki tercihimden birine gireceğimden<br />

emindim. Bizim okuduğumuz<br />

yıllar Kadıköy Maarif Koleji ülkenin<br />

en iyi eğitim kurumlarının önde<br />

gelenlerindendi zaten. Sınav günü<br />

rahmetli babam ısrarla beni sınav<br />

mahalline götürmek istedi. Kıramadım<br />

onu. Biz Modalıyız ama sınav yeri<br />

Bayrampaşa olarak çıkmıştı. Yolları<br />

karıştıracağımdan endişe etti herhalde.<br />

Sınava giderken rahmetli yolda iki<br />

kez kalp spazmı geçirdi; benden fazla<br />

heyecanlı idi sanırım. Onu sınava<br />

girdiğim okulun bahçesinde bırakıp<br />

içeri girdim ama sınavda ne yaptığımı<br />

hiç bilemedim! Sonuçlar açıklandığında<br />

kendimi İstanbul Üniversitesi Hukuk<br />

Fakültesi’nde bulmuştum.. 75-76<br />

Öğrenim yılı öğrenci olaylarının<br />

yoğunluk kazanmaya başladığı yılların<br />

ilklerindendi. Günlerimi Almanca<br />

kursları ve spor ile geçiriyor, sürekli<br />

kitap okuyordum ama içimden<br />

derslere gitmek çok gelmiyordu. Gerçi,<br />

giremediğim İTÜ’de de durum farklı<br />

değil, belki de daha beterdi. O arada<br />

babamı da kaybettik.<br />

HAY ALLAH! MESLEK SEÇIMINDE<br />

AILELERIN ÖNEMI OLDUKÇA<br />

FAZLA ELBET, FAKAT SIZIN<br />

DURUMUNUZDA BIRAZ DAHA<br />

FARKLI BIR SÜREÇ IŞLEMIŞ...<br />

Evet... Sevigili babam bana hukuk<br />

öğrenimini hediye edip göçtü. İstanbul<br />

Hukuk’ta ilköğrenim yılı sonunda ister<br />

istemez sınavlara girip hepsinden<br />

geçen çok az sayıda insanın arasında<br />

kendimi bulunca “galiba ben bu işe<br />

gerçekten yatkınmışım!” demeye<br />

başladım! Yine de benden bir yıl<br />

sonra üniversite sınavlarına giren kız<br />

kardeşim Ayşe ile sınavlara tekrar<br />

girmekten kendimi alamadım. Bir de<br />

ne göreyim, bir yıl böylesine bir sınav<br />

için hiç çalışmadığım halde bu sefer<br />

İTÜ’ye girivermişim! Girdim girmesine<br />

ama İTÜ henüz ilk yılın sınavlarını bile<br />

yapamamış durumda boykotlar ve<br />

bitmeyen olaylar nedeniyle.. Annemin<br />

ve eş dostun ısrarı ve babamın anısına<br />

4<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 16<br />

saygı adına Hukuk Fakültesi’nde<br />

devam kararı aldım! İstanbul Hukuk<br />

Fakültesi 2nci sınıfından itibaren<br />

dil bilgimin de etkisi ile olsa gerek<br />

Devletler Hukuku dersi ilgimi çekmeye<br />

başladı ve o alanda akademisyenliği<br />

arzu ettiğimi his ettim.. Almanca<br />

yanında Fransızca çalışmaları ve<br />

sürekli müfredat dışı okumalarla<br />

o alanda kendimi geliştirdiğimi<br />

hatırlıyorum. Sınavları ise sorunsuz<br />

geçmeye devam ediyordum ve giderek<br />

aslında hukuk öğreniminde matematik<br />

kafalı olmanın ayrıcalığını görüyordum.<br />

Sonunda Fakülte’yi dört yılda sorunsuz<br />

bitirdim ve çok ilgimi çekmeyen<br />

avukatlık stajına paralel bir biçimde<br />

akademik çalışmalara devam ettim.<br />

Goethe bursu ile gittiğim Almanya’da<br />

tam doktora çalışmalarına yönelecek<br />

iken İstanbul Hukuk’ta açılan sınavdan<br />

yararlanmak üzere Türkiye’ye döndüm<br />

ve mezuniyetimden bir yıl kadar sonra<br />

da İstanbul Hukuk Fakültesi Devletler<br />

Hukuku kürsüsünde rahmetli Edip Çelik<br />

hocamızın asistanlarından biri olarak<br />

çalışmaya başladım. Doktora Yeterlilik<br />

sınavını da kısa sürede geçip “Dünya<br />

Bankası’nın Borçlanma İşlemleri”<br />

konulu bir doktora tez çalışmasına<br />

girişmiştim ki, asistanlığımın üçüncü<br />

yılında Fulbright bursu için seçilerek<br />

ABD’nin başkenti Washington, D.C.’de<br />

kendimi buldum.<br />

NEDEN WASHINGTON?<br />

BU TERCİHİNİZİN TEMEL SEBEBİ<br />

NEYDİ?<br />

Dünya Bankası orada diye o şehri<br />

tercih etmiştim. Önce Washingon,<br />

D.C.’nin üç önemli hukuk fakültesinden<br />

biri olan American University’nin<br />

hukuk fakültesinde hukukta master<br />

öğrenimi (LL.M) programına katıldım.<br />

Programın bir parçası olarak da<br />

Dünya Bankası’nın yan kuruluşu olan<br />

International Finance Corporation’da<br />

(IFC) staj yapıyordum. American<br />

University’deki öğrenimim başarılı<br />

geçti ve Fakülte’yi ilk sırada bitirince,<br />

bu defa hukukta doktoranın Amerikan<br />

hukuk öğreniminde dengi olan SJD<br />

öğrenimi için University of Virginia<br />

(UVA)’nın hukuk fakültesine başvurup<br />

doctor of juridical sciences, yani SJD<br />

programına Dupont bursu ile kabul<br />

edildim. Yalnız Amerika’da bir fakülteyi<br />

bitirip bir diğerine yöneldiğim 1984<br />

yazında ilginç bir deneyim yaşama<br />

fırsatı bulmuştum. Washington, D.C.’de<br />

o dönemin yerleşik hukuk bürolarından<br />

Bishop Cook Purcell Reynolds hukuk<br />

bürosu beni on haftalık yaz stajı için<br />

kabul etmişti!<br />

SANIRIM PROFESYONEL<br />

YAŞAMINIZDA ÖNEMLİ BİR<br />

DÖNEMEÇTİ?<br />

Evet, O stajın onuncu haftasına<br />

geldiğimde hukukun pratik yönünün<br />

güzelliğini ve avukatlığın çekiciliğini<br />

fark edip zihnen akademik dünyadan<br />

uzaklaşmaya başlamıştım. İnanılmaz<br />

bir şekilde ayakları yere basan, sayısı<br />

10’un üstünde projede çalışmıştım<br />

çok kısa bir sürede ve dışarıda<br />

başka bir dünya olduğunu da fark<br />

etmiştim. Hukukun yaşayan bir disiplin<br />

olduğunu ve kuramlar ile uğraşarak<br />

bir doktora tezi yazmanın anlamsız<br />

olacağını düşünüyordum artık. Sonuç<br />

olarak, UVA’deki birinci sömestrenin<br />

sonunda fakülte yönetimine başvurup<br />

SJD programını sürdürmekten vaz<br />

geçtiğimi ve ikinci bir LL.M. derecesi<br />

ile o yılı Charlottesville’deki okulumda<br />

sonlandırma kararımı bildirdim. Bunda<br />

Dupont bursunun Fulbright bursu kadar<br />

cömert olmayışının ve SJD uğruna<br />

“STAJIN ONUNCU<br />

HAFTASINA<br />

GELDIĞIMDE<br />

Hukukun PRATIK<br />

YÖNÜNÜN<br />

GÜZELLIĞINI VE<br />

Avukatlığın<br />

ÇEKICILIĞINI<br />

FARK EDIP ZIHNEN<br />

AKADEMIK<br />

DÜNYADAN<br />

UZAKLAŞMAYA<br />

BAŞLAMIŞTIM.”<br />

çok sıkıntı çekeceğimin belirginleşmiş<br />

olmasının da etkisi olmadı değil. 1985<br />

Mayıs ayına geldiğimde daha 1982<br />

yılının başlarında İstanbul Hukuk<br />

Fakültesi’nde doktora yeterlilik sınavını<br />

vermiş genç bir akademisyen olmama<br />

karşın ikinci LL.M. derecesini alarak<br />

bir hukuk fakültesinden daha mezun<br />

oluyordum. Tam o sırada, hayatımda<br />

en belirleyici bir gelişme olarak da New<br />

York’ta ve Washington, D.C.’de ofisleri<br />

olan ve birkaç Türk müvekkili olduğunu<br />

sonradan anladığım Reid & Priest<br />

hukuk bürosunun New York ofisinden<br />

“yabancı hukuk müşaviri” statüsünde<br />

bir iş teklifi aldım; hemen kabul ettim.<br />

BU KARAR AYNI ZAMANDA<br />

AKADEMIK KARIYERINIZE DE<br />

NOKTA KOYDUĞUNUZ ANLAMINA<br />

MI GELIYORDU?<br />

Kesinlikle... Artık resmen akademik<br />

hayatım bitmiş ve Amerika’da bir<br />

avukatlık bürosunda avukat kimliğim<br />

ile çalışmaya başlamıştım. Üç yılı<br />

aşkın bir süreyi kapsayan o deneyimim<br />

beni meslekte en az on beş yıl<br />

sorunsuz taşıdı! 1988 yılı sonunda<br />

Türkiye’ye dönüşümde İstanbul Hukuk<br />

Fakültesi’ndeki asistanlık yıllarımdan<br />

akademisyen büyüğüm ve değerli<br />

dostum Yücel Sayman hocamız ile<br />

Sayman & Hergüner’i İstanbul’da<br />

kurarak bugünkü Hergüner Bilgen<br />

Özeke’nin temellerini attık. Yücel Bey<br />

sonraki yıllarda Baro çalışmalarına<br />

ağırlık verip İstanbul Barosu Başkanlığı<br />

görevini üstlendi. Ancak, kendisi ile<br />

işbirliğimiz ve dostluğumuz uzun yıllar<br />

sürmüştür.<br />

YURT DIŞINDA SÜRDÜRDÜĞÜNÜZ<br />

EĞITIM-ARAŞTIRMA ÇALIŞMALARI<br />

KIŞISEL VE MESLEKI GELIŞIMINIZE<br />

ŞÜPHESIZ ÖNEMLI KATKILAR<br />

SUNMUŞTUR. YURT DIŞINDA<br />

EDINDIĞINIZ TECRÜBELER<br />

ARASINDA EN ÖNEMLI<br />

KAZANIMLAR NELERDI?<br />

Benim Amerika’da LL.M. öğrenimi<br />

gördüğüm 1984 ve 1985 yıllarında<br />

böyle bir öğrenim için yurt dışına, hele<br />

Amerika’ya giden öğrenci sayısı çok<br />

azdı. O nedenle de Amerika’da hukuk<br />

öğreniminin nasıl bir öğrenim olduğu<br />

Türkiye’de bilinmiyordu. Örneğin,<br />

Amerika’da hukuk öğreniminin lisans<br />

www.hplusdergi.com


öğrenimi sonrası yapılan bir öğrenim<br />

olduğu pek bilinmezdi. Yani, aslında<br />

bir üniversite bitirmiş meslek sahibi<br />

insanların alabildiği üç yıllık bir<br />

öğrenim olduğu ve bitirilince de juris<br />

doctor denilen ve hukuk doktoru<br />

anlamına gelen JD unvanının alındığı,<br />

LL.M. öğreniminin de JD üstü bir<br />

öğrenim olduğu, JD öğrencileri ile<br />

ortaklaşa alınan derslerde Amerika<br />

dışından gelen hukuk öğrencilerinin<br />

nasıl zorlandığı konusunda fazla fikir<br />

sahibi olan yoktu. O nedenle ilk LL.M.<br />

öğrenimim sırasında çok zorlandım.<br />

Türkiye’de kimse, daha çok lecture<br />

ağırlıklı, hocaların kitaptan ya da<br />

notlarından tek taraflı bir biçimde ders<br />

anlattıkları ortamdan başka türlü bir<br />

hukuk öğrenim ortamı konusunda bilgili<br />

değildi. Oysa Amerika’da öğrenimde<br />

dersten önce okunması gereken<br />

yüzlerce sayfa ödevin çalışılması<br />

üzerine socratic yöntemle hocaların<br />

soru cevap biçiminde öğrencilerle<br />

sürekli bir örnek olay üzerinden<br />

diyalog içinde olduğu bir ders işleme<br />

yönteminde buna alışkın JD öğrencileri<br />

arasında biz LL.M. adaylarının ilk ayları<br />

kabus gibi geçiyordu.<br />

TAKRİR SİSTEMİ ÜZERİNE KURULU<br />

BİR EĞİTİM MODELİNDEN GELİP<br />

SOCRATIC YÖNTEMLE TANIŞMAK...<br />

EMİNİZ, BAŞLARDA ADAPTASYON<br />

SORUNU YAŞAMIŞSINIZDIR FAKAT<br />

SONRASINDA KAYDA DEĞER<br />

KAZANIMLAR DA SUNMUŞTUR...<br />

Elbette... Öğrenciyi pasif bir biçimde<br />

değil aktif bir biçimde dersin içinde<br />

tutan ve sorgulayarak konuları işleme<br />

yaklaşımına iten, ezberden uzak<br />

böylesine bir öğrenim biçiminin çok<br />

yararını gördüm kişisel gelişimimde<br />

ve meslek hayatımda. Tabii, bir<br />

de çok çalışmadan hiçbir şeyin<br />

başarılamayacağını da öğretti ilk<br />

LL.M. öğrenimi bana. Sürekli dört-beş<br />

saat uyku ile öğrenim temposuna<br />

yetişebiliyordum. Sonuçta mezun olan<br />

LL.M. öğrencileri arasında ilk sırada yer<br />

aldım ama JD’ler ile yarışsa idim bunu<br />

başarabilir miydim, emin değilim! Reid<br />

& Priest’te geçen üç yıl da çok farklı<br />

değildi.<br />

NE GİBİ ZORLUKLARLA<br />

KARŞILAŞTINIZ?<br />

Şöyle söyleyeyim, ben New<br />

York’u orada çalıştığım üç yıl<br />

sırasında değil de sonradan ziyarete<br />

gittiğim zamanlar tam anlamı ile<br />

gezebilmişimdir. İnanılmaz bir rekabet<br />

ortamı içinde Amerikalı avukatların<br />

büro ortaklarının gözüne girebilmek<br />

için sarf ettikleri emeği takdirle<br />

izlemişimdir. İster istemez o tempoya<br />

ayak uydurmak durumunda kalmak<br />

da büyük bir kazanımdı benim için.<br />

Çalışmalardaki profesyonellik, titizlik,<br />

kurumsallığın yerleştiği bir çalışma<br />

düzeni ile birleşince nasıl özel bir<br />

kurumun ortaya çıkabildiğini gördüğüm<br />

1985-1988 döneminde hep Türkiye’ye<br />

döndüğümde bunu yaratabilmek hayali<br />

içinde oldum. “Biz de yapabiliriz”<br />

iddiam yıllar içinde kısmen gerçekleşti<br />

diyebilirim.<br />

ÖZELLIKLE MESLEĞE YENI<br />

BAŞLAMIŞ GENÇ AVUKATLAR<br />

IÇIN DENEYIM, BILGI VE<br />

TECRÜBE KAZANIMI OLDUKÇA<br />

ÖNEMLI. HERGÜNER BILGEN<br />

ÖZEKE BÜNYESINDE<br />

ÇALIŞMAYA BAŞLAYAN GENÇ<br />

MESLEKTAŞLARINIZA YÖNELIK BU<br />

TARZ KURUM IÇI EĞITIM/GELIŞIM<br />

UYGULAMALARINIZ VAR MI?<br />

2000’li yılların ikinci on yılını<br />

bitirmeye yaklaştığımız şu günlerde 4<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


3Hergüner Bilgen Özeke Avukatlık Ortaklığı<br />

Kurum İçi Eğitim Uygulamasından Bir Kare<br />

küreselleşme evresini tamamlamış<br />

bir ekonomik ve sosyal ilişkiler<br />

yumağının ortasında genç hukuk<br />

öğrencilerinin ve genç meslektaşların<br />

karşı karşıya bulundukları güçlükler<br />

ve ortaya koymak durumunda<br />

oldukları iddialar çok değişti. Ulusal<br />

ötesi mi, uluslararası mı dediğimiz<br />

yıllardan küresel mi, küresel ötesi mi<br />

dediğimiz bir dünyayı yaşadığımız<br />

yıllara geldik. Teknoloji devrimleri<br />

çok şeyi değiştirdi, dünyayı ve<br />

çalışma biçimlerini çok farklılaştırdı,<br />

mesafeler çok kısaldı, ilişkilerin sayısı<br />

yüzlerce kat arttı. Böyle bir dünyada<br />

hukuk hizmeti vermek ve avukatlık<br />

yapmak durumunda olan genç<br />

arkadaşlarımızın sürekli yenilikleri<br />

öğrenmeleri gerektiğinin farkındayız.<br />

Bizim büromuzda o nedenle hukukun<br />

bir dizi alt disiplinine dair sürekli eğitim<br />

programlarımız vardır. Büromuzda Yaz<br />

Stajı yapan genç arkadaşlarımıza olsun<br />

Yasal Stajyerlerimize olsun gerekli<br />

yönlendirmeleri hep yapıyoruz. Ben<br />

Amerika’da hukukta JD öğrenimini<br />

tamamlamak üzere olan oğlum<br />

Levent’e bana lise yıllarında gelip<br />

“avukat olmak istiyorum ama senin<br />

gibi masa başında oturan türden<br />

değil, mahkemelerde duruşmalara<br />

giren türden!” dediğinde önce gidip<br />

mühendislik öğrenimi görmesini ve<br />

üstüne hukuk öğrenimi yapmasını salık<br />

vermiştim.<br />

HUKUK ÖĞRENİMİ ÖNCESİ FARKLI<br />

BİR DİSİPLİNDE LİSANS DERECESİ<br />

ALMAK... ÜLKEMİZDE BU TARZ<br />

KARİYER PLANLAMALARINA ARTIK<br />

DAHA SIK RASTLIYORUZ...<br />

Bizim bürodaki gençlere yön<br />

göstermeye çalışırken de kendilerine<br />

hep o örneği veriyorum. Hukuk<br />

mesleğinde gelecek Levent gibi<br />

bilgisayar yazılım mühendisliği ya<br />

da benzeri mühendislik öğrenimi<br />

görmüş hukukçuların ön plana çıkarak<br />

hukuk hizmetlerinin yeni niteliğini<br />

belirleyeceği, hukuk hizmetlerinin<br />

büyük bölümünün artık elektronik<br />

ortamlarda erişilebilir olacağı çok farklı<br />

bir gelecek. Genç meslektaşlarımızın<br />

kendilerini bu geleceğe hazırlamaları<br />

gerekiyor. Zaten ben de yeni nesil<br />

hukukçularımızın birçoğunun öyle bir<br />

geleceğin ortaya koyacağı güçlüklere<br />

ve iddialara hazırlıklı bir donanımla bu<br />

mesleğe girmeye başladıklarını görerek<br />

çok mutlu oluyorum.<br />

KURUM IÇI EĞITIM-GELIŞIM<br />

ÇALIŞMALARINIZIN YANI SIRA BIR<br />

DÖNEM KOÇ ÜNIVERSITESINDE<br />

ÖĞRETIM ÜYELIĞI YAPTIĞINIZI<br />

BILIYORUZ. EMINIZ<br />

ÖĞRENCILERINIZ IÇIN EŞSIZ BIR<br />

FIRSAT OLMUŞTUR. İLERLEYEN<br />

DÖNEMLERDE TEKRARINI<br />

DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?<br />

1995 – 1999 yılları arasında Koç<br />

Üniversitesi’nde MBA programında<br />

International Business Law konulu<br />

dersi veren bir öğretim görevlisi idim,<br />

hukuk danışmanlığı ve avukatlık<br />

işlerimin yanı sıra. Yıllar içinde<br />

iki çalışmayı birlikte yürütmekte<br />

zorlanınca öğretim görevlisi rolümü<br />

bıraktım. Oysa çok keyifli idi o<br />

deneyim ve öğrenciler son derece iyi<br />

yetişmiş, kimileri meslek hayatının<br />

içinden gelmiş başarılı, zeki ve çalışkan<br />

insanlar idi. Ne var ki, o yıllarda<br />

bizim bürodaki avukat sayısı 30’u<br />

geçmişti ve büroya giderek daha fazla<br />

zaman ayırmam, çalışma sistemlerini<br />

ve süreçlerini yerine oturtmamız<br />

gerekiyordu. O anlamda da Büro’nun<br />

kurucularının önünde gelen kimliğim<br />

ile Büro’ya öncelik vermek istiyordum..<br />

Akademik dünya ile o ikinci kopuşum<br />

sonrası son yıllarda o cephedeki açığı<br />

farklı bir platformda kapatma fırsatı<br />

yakaladım. Aldığım bir davet üzerine<br />

2011 yılı sonundan beri Washington,<br />

D.C.’de yerleşik International Law<br />

Institute isimli ve “hukukun üstünlüğü”<br />

ile ilintili bir biçimde meslek içi eğitim<br />

çabalarını kendine şiar edinmiş olan bir<br />

Enstitü’de yönetim kurulu üyesi olarak<br />

görev yapıyorum. ILI’ın Türkiye’de bir de<br />

yavru birimini kurduk. 50’nin üstünde<br />

yurt dışında İngilizce dilinde hukuk<br />

öğrenimi görmüş meslektaşlardan<br />

oluşan bu üye havuzundan<br />

arkadaşlarımızın desteği ve ILI’ın<br />

Washington, D.C. merkez ofisinin<br />

gönderdiği Amerikalı hukuk hocaları<br />

ya da pratiği güçlü avukatlar eliyle<br />

zaman zaman meslek içi eğitim nitelikli<br />

seminerler, toplantılar ve sertifikalı<br />

eğitim programları düzenliyoruz.<br />

Amacamız bu tür faaliyetleri bölge<br />

ülkelerini de kapsayacak biçimde<br />

geliştirmek. www.ili.org sitesinden de<br />

görülebileceği üzere ILI’ın sunabildiği<br />

eğitim konuları oldukça fazla. Bu<br />

çabaların koordinasyonunu sağlamak,<br />

ILI-İstanbul’daki genç arkadaşlarımız<br />

ile işbirliği içinde olmak şu aşamada<br />

bana yeterli düzeyde akademik keyif<br />

veriyor diyebilirim.<br />

DANIŞMA KURULU ÜYELIĞINI<br />

SÜRDÜRDÜĞÜNÜZ TÜRKIYE<br />

KURUMSAL YÖNETIM<br />

DERNEĞI-TKYD’NIN KURUCU<br />

ÜYELERINDENSINIZ. BIR DÖNEM<br />

BAŞKANLIĞINI DA ÜSTLENDIĞINIZ<br />

TKYD ÜLKEMIZDE KURUMSAL<br />

YÖNETIM FARKINDALIĞININ<br />

GELIŞMESINDE OLDUKÇA ETKIN<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 19<br />

BIR SIVIL TOPLUM KURULUŞU.<br />

KURUMSAL YÖNETIM NEDIR? NEYI<br />

AMAÇLAR? VE BU KAPSAMDA<br />

TKYD’NIN KURULUŞ AMACI NEDIR?<br />

2000’li yılların hemen başında,<br />

henüz Türkiye’de kurumsal yönetimin<br />

ne anlama geldiğinin pek bilinmediği<br />

yıllarda hukukçu olmayan iki arkadaşım<br />

ile birlikte bu konuyu çalışmaya<br />

başladık. Çalışmalarımızı benim de<br />

üyesi bulunduğum TÜSİAD çatısı<br />

altında yürütüyorduk. Konunun önemine<br />

zamanın TÜSİAD yönetimini ikna<br />

ettikten sonra işimiz kolaylaştı. Sekiz<br />

arkadaş olarak 2003 yılının başında<br />

konuyu TÜSİAD şemsiyesi dışına<br />

taşıyıp ayrı bir dernek çatısı altında<br />

yürütmek üzere Türkiye Kurumsal<br />

Yönetim Derneği’ni kurduk. 2005 –<br />

2007 döneminde benim de başkanlığını<br />

yaptığım bu derneğin şimdilerde<br />

600’ün üstünde bireysel ve 50’ye yakın<br />

kurumsal üyesi var ve ülkenin önde<br />

gelen STK’larından biri. TKYD gibi<br />

kuruluşunda rol aldığım ya da içinde<br />

aktif olduğum epey STK var. TKYD’nin<br />

ilk yıllarında kurumsal yönetimin<br />

ne olduğuna dair ülkede farkındalık<br />

yaratmak için çabalarımız ön plandaydı.<br />

Kurumsal yönetimin dört ana ilkesi<br />

olan Şeffaflık, Eşitlik, Hesap Verebilirlik,<br />

Sorumluluk gibi kavramların nasıl bir<br />

şirket ya da kurum yönetim modelini<br />

beraberinde getirebildiğini herkese<br />

anlattık. Süreçlerle yönetimin kurumsal<br />

yönetim modeli ile birlikte şirketlerde<br />

verimliliği ve etkinliği arttırıcı etkisini<br />

dünyadan örneklemeler ile gündeme<br />

taşıdık. Sermaye Piyasası Kurumu ile<br />

çok yakın işbirliğimiz oldu. Amerika’da<br />

Washington, D.C.’de yerleşik Center<br />

for International Private Enterprise<br />

(CIPE) ile de işbirliğimiz oldu. CIPE’den<br />

aldığımız fon ile çeşitli sanayi ve ticaret<br />

merkezlerimizde eğitimler organize ettik.<br />

TÜM BU YOĞUN ÇALIŞMALARIN<br />

ARDINDAN ORTAYA ÇIKAN SONUCU<br />

NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?<br />

Bugünlere geldiğimizde görüyoruz ki,<br />

artık şirketlerimizi kurumsal yönetim<br />

anlamında gelmiş oldukları düzey<br />

bakımından derecelendiren kuruluşlar<br />

olduğu gibi Borsa’da da Kurumsal<br />

Yönetim Endeksi oluşturulmuş<br />

durumda. Yani farkındalık yaratma<br />

ötesinde şirketlerin işleyiş ve<br />

uygulamalarını doğrudan etkileme<br />

boyutunda önemli katkımız olmuş.<br />

BUGÜN, HERGÜNER BILGEN<br />

ÖZEKE AVUKATLIK ORTAKLIĞI<br />

TÜRKIYE’NIN EN BAŞARILI HUKUK<br />

BÜROLARINDAN BIRI OLARAK<br />

KABUL EDILIYOR. BAŞARINIZA<br />

YÖNELIK YAPILAN VURGULARDAN<br />

BELKI DE EN ÖNEMLISI KURUMSAL<br />

YÖNETIM ANLAYIŞINIZ. HUKUK<br />

BÜROLARINDA VE AVUKATLIK<br />

ORTAKLIKLARINDA KURUMSAL<br />

YÖNETIM ILKELERINE UYUM<br />

KONUSUNDA NE GIBI TAVSIYLERDE<br />

BULUNURSUNUZ? ÖNCELIKLE,<br />

SÖZ KONUSU ILKELERE UYUM<br />

HUKUK BÖRÜLARI VE AVUKATLIK<br />

ORTAKLIKLARI IÇIN NE DERECE<br />

ÖNEMLIDIR? KISACA ÖZETLER<br />

MISINIZ?<br />

Tabii, şirketler dünyası için TKYD<br />

çatısı altında yapılanları kendi<br />

büromuza taşımamak olmazdı. 2003<br />

yılından itibaren bizim büromuzda<br />

da kurumsal yönetim modeline<br />

uygun yapılanmaları ve süreçleri<br />

belirleyip, önemleri konusunda<br />

avukat arkadaşlarımızı bilgilendirip<br />

ikna ederek bu yönetim modelinin<br />

unsurlarını hayata geçirme gayreti<br />

içinde olduk. Ortaya çıkardığımız<br />

4<br />

“KURUMSAL<br />

YÖNETIMIN DÖRT<br />

ANA ILKESI OLAN<br />

Şeffaflık, Eşitlik,<br />

Hesap Verebilirlik,<br />

Sorumluluk<br />

GIBI KAVRAMLARIN<br />

NASIL BIR ŞIRKET<br />

YA DA<br />

KURUM YÖNETIM<br />

MODELINI<br />

BERABERINDE<br />

GETIREBILDIĞINI<br />

HERKESE ANLATTIK.”<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 20<br />

bir ofis el kitabı ile işleyişimize<br />

büyük bir saydamlık getirip herkesin<br />

sorumluluğuna, görevlerine ve kimlere<br />

nasıl hesap vereceklerine dair kriterler<br />

ortaya koyup, yardımcı avukatların<br />

Büro ortağı olmalarına giden yolda<br />

adil paylaşımları sağlayacak süreçleri<br />

yazarak uygulamaya koyduk. Bu<br />

çabalarımız sonucu geldiğimiz<br />

noktada yönetimdeki profesyonellik<br />

düzeyimize dair aldığımız ISO<br />

sertifikası belki de alanında bir ilk..<br />

Zaman zaman avukat sayısı 90’a 100’e<br />

yaklaşan bizim gibi bir büroda zaten<br />

kurumsallaşmadan mesleği başarı ile<br />

uygulamanın mümkün olamayacağını<br />

düşünenlerdeniz.<br />

BELLİRLİ BİR ÖLÇEĞE ULAŞTIKTAN<br />

SONRA ÇOĞU YAPININ GERİYE<br />

DOĞRU DÜŞÜŞÜNE ŞAHİT<br />

OLUYORUZ. SANIRIZ KRİTİK BİR<br />

NOKTA VAR VE BU NOKTANIN<br />

ARDINDAN KURUMSAL YÖNETİM<br />

ADINA DÜZENLEMELER YAPMAMAK<br />

CİDDİ SONUÇLAR DOĞURUYOR...<br />

YANILIYOR MUYUZ?<br />

Türk insanının fazla girişimci<br />

ruhunun etkisi ile de olsa gerek,<br />

meslekte biraz birikim sahibi olanların<br />

kendi bürolarını açma arayışı içine<br />

girdikleri bir ortamda belli kurumsal<br />

kriterlerin oturmamış olması<br />

halinde kaos ortamının doğmaması<br />

işten bile değil. O nedenle her bir<br />

avukatımızın mesleğini icra ederken<br />

Büro’ya ve müvekkillerine karşı ne<br />

tür yükümlülükler ve sorumluluklar<br />

altına girdiğini, zaman zaman objektif<br />

ölçütler çerçevesinde kimlere hesap<br />

vereceğini açıkça ortaya koyduğumuz<br />

çalışma biçimleri ve süreçlerini her<br />

zaman için uygular durumdayız. Birkaç<br />

başka avukatlık bürosunun da bu yolda<br />

çok mesafe kat ettiklerini biliyorum.<br />

Yine de Türkiye gibi 80 milyon nüfusu<br />

olan ve G-20 arasına girebilmiş bir<br />

ülkedeki hukuk bürosu sayısı ile<br />

bunlarda çalışan avukat sayısını<br />

benzer gelişmişlik düzeyinde (belki<br />

İran hariç) başka ülkelerle kıyaslayınca<br />

üzülmüyor değilim; bu kurumsallık işini<br />

tam beceremediğimizi görür gibiyim.<br />

Türkiye’nin onda biri nüfusta olup<br />

gayrı safi milli hasılası çok gerilerde<br />

olan ülkelerde bile yüzlerce avukatın<br />

bir arada çalışabildikleri avukatlık<br />

bürolarının bulunduğunu görünce insan<br />

hayıflanıyor doğrusu. Belki ülkemizde<br />

hukukun üstünlüğü yerleştikçe bu<br />

alandaki açığımız kapatabileceğiz.<br />

DÜNYANIN EN BÜYÜK 100 HUKUK<br />

FIRMASI BÜYÜK ORANDA ANGLO-<br />

SAKSON KÖKENLI. ÖZELLIKLE<br />

AMERIKA VE İNGILTERE’DE<br />

SIKLIKLA RASTLADIĞIMIZ<br />

KURUMSAL TARZDA FALIYET<br />

GÖSTEREN AVUKATLIK<br />

ORTAKLIKLARININ OLUŞUMUNDA<br />

ANGLO-SAKSON HUKUK SISTEMI<br />

VE ANLAYIŞININ ETKISI SIZCE<br />

NEDIR? BU AÇIDAN BAKILDIĞINDA<br />

TÜRK HUKUK SISTEMI BU TARZ<br />

HUKUK BÜROLARININ ORTAYA<br />

ÇIKIŞI VE SÜREKLILIĞI AÇISINDAN<br />

UYGUN ZEMINI NE DERECE<br />

SAĞLIYOR?<br />

Bahsettiğiniz ülkeler 1215’de<br />

Magna Carta bildirgesi ile başlayarak<br />

hukukun üstünlüğünü yüzyıllar içinde<br />

özümsemiş ülkeler. Bu toplumlar<br />

günlük hayatlarında hukuku yaşamaya<br />

ve yaşatmaya özen gösteren<br />

toplumlar. Bu ülkelerin hukukçuları<br />

da öylesine bir toplumsal süzgeçten<br />

geçerek en yetkin kurumlarda hukuk<br />

öğrenimlerini gören meslektaşlar.<br />

Onların bir arada çalışabilme ve<br />

aynı uğurda emek ortaya koyabilme<br />

içgüdüleri bizlere oranla çok daha<br />

gelişmiş düzeyde. Onlardaki türden<br />

büyük büroların güçlenmesi de zaten<br />

bir bakıma hukukun üstünlüğünün<br />

güvencesi olabilecek güç merkezlerini<br />

beraberinde getiriyor. Biz ülkemizde<br />

onu çok istemiyoruz belki de! Ben<br />

“TÜRKIYE’NIN<br />

ONDA BIRI<br />

NÜFUSTA OLUP<br />

GAYRI SAFI MILLI<br />

HASILASI ÇOK<br />

GERILERDE OLAN<br />

ÜLKELERDE BILE<br />

Yüzlerce Avukatın<br />

Bir Arada<br />

Çalışabildikleri<br />

AVUKATLIK<br />

BÜROLARININ<br />

BULUNDUĞUNU<br />

GÖRÜNCE INSAN<br />

HAYIFLANIYOR<br />

DOĞRUSU.”<br />

kendi adıma Baro yönetimlerine 90’lı<br />

yılların başından bu yana avukatlık<br />

mesleğini icra ediş biçiminde<br />

Anglo-Sakson ülkeleri başta olmak<br />

üzere gelişmiş ülkelerin nasıl bizden<br />

faklılaştıklarını, o anlamda nasıl geride<br />

kaldığımızı, bazı kısıtlamaların çok eski<br />

ve eksik kaldığını ve zamanı kaçırdığını<br />

hep anlatıp durdum. O cephelerde<br />

on yıllardır büyük bir mesafe kat<br />

edemedik. Bu işte bizden elli yıl önde<br />

giden başta Anglo-Sakson kökenli<br />

hukuk bürolarının Türkiye’de faaliyetine<br />

izin verilip eşit bir rekabet ortamı<br />

sağlayıcı düzenlemeler yapılmadan<br />

bizler gibi bağımsız ve yerel büroların,<br />

yıllık bütçeleri dört milyar Amerikan<br />

Doları üstündeki dev yapılanmalar<br />

ile yarışmamız beklenir oldu. Kural<br />

olarak kendi ülkelerinin meslek<br />

kurallarına tabi bu avukatlık bürolarının<br />

ülkemizde faaliyet izni aldıktan sonra<br />

mesleki ve mali denetimlerinin etkin<br />

bir biçimde yapılabilmesi halinde<br />

bizlere katacakları önemli hususlardan<br />

biri aslında kurumsal yönetim


Sayfa 21<br />

biçimlerine dair en iyi örnekleri ortaya<br />

koyabilmeleri olur.<br />

ÜLKEMIZDE SON YILLARDA<br />

SAYISI GITTIKÇE ARTAN<br />

AVUKATLIK ORTAKLIKLARININ<br />

ÖNÜNDEKI EN ÖNEMLI ENGEL<br />

YA DA ENGELLER SIZCE NEDIR?<br />

ORTAKLIK KÜLTÜRÜ? KURUMSAL<br />

YÖNETIM FARKINDALIĞI? İLGILI<br />

KANUN VE YÖNETMELIKLERDEKI<br />

EKSIKLIKLER?<br />

Bu sorunuzu biraz önce kısmen<br />

cevapladım sanırım. Bizim yapımızda<br />

ortaklık kültürü ve takım oyunu<br />

oynama becerisi zayıf, “küçük olsun<br />

benim olsun” yaklaşımı ön planda.<br />

Bütün kurumsallığımıza, ortak sayısı<br />

bakımından belki de en büyük büro<br />

olmamıza karşın kuruluşumuzdan<br />

bu yana geçen onlarca yıl içinde<br />

sadece bizim bürodan çıkıp da<br />

hukuk piyasasında bilinir hale gelen<br />

avukatlık bürosu sayısı 10 civarında!<br />

Bunlardan kimileri yabancı avukatlık<br />

ortaklıkları şemsiyesi altına girenler..<br />

Oysa, demin de belirttiğim üzere<br />

Baro’lardan “yabancı avukatlık<br />

ortaklığı” olarak kurulma izni alarak<br />

gelen yabancı avukatlık bürolarının<br />

ortaya koyduğu ve büyük ölçüde<br />

haksız bir rekabet var.. Ben yabancı<br />

avukatlık ortaklıklarının ülkemizde<br />

faaliyet gösterebilmelerinden<br />

yanayım ve bunun hepimizi eğitici ve<br />

geliştirici sonuçları olabileceğini de<br />

düşünüyorum, yeter ki eşit bir rekabet<br />

ortamı olsun! Zaten, Avrupa Birliği (AB)<br />

Müktesebatı kapsamında hizmetlerin<br />

serbest dolaşımı esastır. Ülke olarak<br />

AB’ye üye olma iddiamızı sürdürecek<br />

isek bu türden serbest dolaşıma saygı<br />

göstermeliyiz. Bizim gibi bağımsız<br />

Türk hukuk bürolarının tek beklentileri<br />

avukatlık hizmetinin serbest<br />

dolaşımının rekabet ortamını zedeler<br />

nitelikte olmaması. Bu ortamı meslek<br />

örgütlerimiz ve kanun koyucularımız<br />

kadar, mesleği denetleyebilme yetkisi<br />

olan kurumlarımız şimdiye değin<br />

yaratamadı maalesef. Barolarımız<br />

ülke gündeminin yoğunluğundan<br />

da olsa gerek bir türlü konuya<br />

öncelikle eğilemediler onlarca yıldır..<br />

Bu halin yerli ve bağımsız avukatlık<br />

ortaklıklarının gelişmesinde önemli<br />

bir engel oluşturduğunu görüyorum..<br />

Bir de tabii, sözde birer tüzel<br />

kişilik olmalarına karşın avukatlık<br />

ortaklıklarının bir anonim şirket kadar<br />

net mali yapılanması ve vergisel<br />

değerlendirilmesi oluşturulamadığı<br />

için yaşanan ciddi dezavantajlar<br />

da rekabette yabancılara karşı geri<br />

kalmamızı beraberinde getiriyor. Anglo<br />

Sakson ülkeleri ve onlardan esinlenerek<br />

mevzuatlarını güne uyarlayan Kıta<br />

Avrupası ülkeleri hukuk büroları<br />

mesleki şirketler olarak organize<br />

olabiliyorlar ve bizlerin yaşadığımız bir<br />

dizi sıkıntıyı rahatlıkla aşabiliyorlar.<br />

Ülkemizde de benzeri düzenlemelerin<br />

zamanı çoktan geldi.<br />

AVUKATLIK INSAN ODAKLI BIR<br />

MESLEK, TOPLUM VE INSAN<br />

YAŞANTISININ BIR PARÇASI. BU<br />

KAPSAMDA, ÇEVRE ILE SAĞLIKLI<br />

BIR ILETIŞIM MESLEKI BAŞARI IÇIN<br />

NE DERECE ÖNEMLI? ÖZELLIKLE<br />

GENÇ MESLEKTAŞLARIMIZA<br />

YÖNELIK NE GIBI TAVSIYELERDE<br />

BULUNURSUNUZ?<br />

Bizim mesleğimizin en önemli<br />

unsurlardan biri insan ilişkilerinin<br />

ağırlıklı olması. O nedenle başarının<br />

bir sırrı da müvekkillerinizle,<br />

meslektaşlarınızla, iş arkadaşlarınız ile<br />

ya da bir gün müvekkiliniz olabilecek<br />

kişi ve kuruluşlar ile dokunuş<br />

mesafesini hiç kaybetmemek. Eskiden<br />

bu iletişim ille de dokunarak kurulurken 4<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 22<br />

günümüz iletişim teknolojisinin<br />

sağladığı imkanlar ile artık her<br />

türlü elektronik ama sosyal iletişim<br />

ortamında da gerçekleştirilebiliyor.<br />

Genç meslektaşlarımızın hepsinin<br />

günümüz sosyal iletişim teknolojilerine<br />

hakimiyetlerinin son derece üst<br />

düzeyde olduğunu görüyorum. O<br />

anlamda da iş ve sosyal çevreleri ile<br />

düzenli ve sağlıklı bir iletişim kurmada<br />

ciddi bir sıkıntıları yok. Burada<br />

hepimizin dikkat etmesi gereken<br />

müvekkil sır ve mahremiyetleri<br />

ile avukatlık bürolarımızın<br />

mahremiyetlerine zarar vermemek. O<br />

anlamda bir dikkat eksikliğimiz var<br />

gibi..<br />

AVUKATLIK MESLEĞININ<br />

DOĞASINDA YENI OLANA UYUM,<br />

YENI GELIŞMELERE UYUM VAR.<br />

YALNIZCA KANUN, YÖNETMELIK<br />

VE BENZERI YENILIKLER DEĞIL,<br />

SANATTAN SPORA TEKNOLOJIDEN<br />

EKONOMIYE ÇOK FARKLI<br />

ALANLARDAKI GELIŞMELERI TAKIP<br />

ETMEK TOPLUMSAL YENILIKLERE<br />

ADAPTE OLMAK MESLEĞIMIZIN<br />

BELKI DE OLMAZSA OLMAZI.<br />

ÇEYREK ASRI GEÇEN MESLEK<br />

YAŞAMINIZ VE EDINDIĞINIZ<br />

TECRÜBELER IŞIĞINDA; “YENI”,<br />

“DEĞIŞIM” VE “ADAPTASYON” GIBI<br />

KAVRAMLAR SIZIN IÇIN NELER<br />

IFADE EDIYOR?<br />

Tek değişmeyenin değişim olduğu<br />

gerçeği bizim meslek için de geçerli.<br />

Ben meslekte aslında çeyrek asır<br />

ile yarım asrın tam ortalarında bir<br />

yerdeyim. Teleks gönderilerek iş<br />

yapılan günleri, küçücük ekranlı<br />

daktilolarda yazılan dilekçeleri, 90’lı<br />

yılların başında hayatımıza giren wordprocessor’ların<br />

hayatımıza nasıl renk<br />

kattığını ve zaman içinde akıllanarak<br />

boyutlarının nasıl onda bir düzeyine<br />

indiğini hep gördüm. Daha önce de<br />

belirttiğim gibi genç meslektaşlarımızın<br />

teknolojideki gelişmeleri yakinen takip<br />

etmelerini salık veriyorum. Dördüncü<br />

sanayi devrimi yaşanırken artık avukat<br />

olarak, örneğin bir enerji şirketini temsil<br />

ettiğiniz zaman doğal gaz çevrimli<br />

enerji santralından nükleer enerji<br />

santralına, boru hattından elektrik<br />

iletim hattına değin tüm işleyişler<br />

“DÖRDÜNCÜ<br />

SANAYI DEVRIMI<br />

YAŞANIRKEN<br />

ARTIK AVUKAT<br />

OLARAK,<br />

ÖRNEĞIN BIR<br />

ENERJI ŞIRKETINI<br />

TEMSIL ETTIĞINIZ<br />

ZAMAN DOĞAL<br />

GAZ ÇEVRIMLI<br />

ENERJI<br />

SANTRALINDAN<br />

NÜKLEER ENERJI<br />

SANTRALINA,<br />

BORU HATTINDAN<br />

ELEKTRIK<br />

ILETIM HATTINA<br />

DEĞIN TÜM<br />

IŞLEYIŞLER<br />

HAKKINDA<br />

Mühendislik<br />

Anlamında<br />

Fikir Sahibi<br />

Olmanız Gerektiğini<br />

HEP AKILDA<br />

TUTMAK GEREK.”<br />

hakkında mühendislik anlamında<br />

fikir sahibi olmanız gerektiğini hep<br />

akılda tutmak gerek. Bu yaklaşımın<br />

kalıcı başarıyı da beraber getireceği<br />

konusunda sizinle hem fikirim.<br />

GEÇTIĞIMIZ HAFTALARDA<br />

ADALET BAKANLIĞI TARAFINDAN<br />

YAYINLANAN “AVUKATLIK KANUN<br />

TASARISI” YENI BIR TAKIM<br />

DÜZENLEMELER GETIRMEYI<br />

HEDEFLIYOR. ÖZELLIKLE, AVUKAT<br />

ORTAKLIKLARINA EK OLARAK<br />

LIMITED ŞIRKET YA DA ANONIM<br />

ŞIRKET TARZI YAPILANMALARA<br />

IMKAN TANINMASI ÖNGÖRÜLÜYOR.<br />

SÖZKONUSU TASARIYA ILIŞKIN<br />

DÜŞÜNCELERINIZ NELERDIR?<br />

Dönem dönem Avukatlık Kanun<br />

Tasarıları hep gündeme geldi geçmişte.<br />

Bizler de bu taslaklar önümüze<br />

geldikçe teknik bakımdan katkı<br />

vermeye hep çalışıyoruz. Taslağın<br />

detaylarına girmek istemiyorum, zira<br />

söyleşimizin çok uzamasına neden olur.<br />

Ancak, konuşmamızın başından beri<br />

belirttiğim hususlar zaten Avukatlık<br />

Kanunu’nda ve yardımcı mevzuatta<br />

nelerin eksik olduğu konusunda<br />

okuyucularımıza yeterli bilgi vermiştir<br />

diye düşünüyorum. Biraz önce de<br />

belirttiğim gibi, gelişmiş ülkelerde<br />

görüldüğü üzere bizde de avukatlık<br />

mesleğine özgü profesyonellik yönü<br />

özenle gözetilecek anonim şirketler<br />

kurulmasına imkan tanınması mesleği<br />

ileriye taşımamıza yol verecektir diye<br />

düşünenlerdenim.<br />

AYIRDIĞINIZ ZAMAN VE KEYIFLI<br />

SÖYLEŞINIZ IÇIN ÇOK TEŞEKKÜR<br />

EDERIZ. SON OLARAK EKLEMEK,<br />

SÖYLEMEK ISTEYECEĞINIZ BIR<br />

ŞEY VARSA PAYLAŞMANIZDAN<br />

MEMNUNIYET DUYARIZ.<br />

Çok sorumluluk gerektiren, zaman<br />

zaman çok yorucu olabilen ama o<br />

denli de doyurucu bir meslek avukatlık<br />

mesleği. Genç arkadaşlara bir yandan<br />

günü ve değişimleri yakalamak adına<br />

hep meraklı bir takipçi olmalarını<br />

önerirken sağlıklarına ve yaşam<br />

biçimlerine önem vermelerini salık<br />

veriyorum hep. Kültür ve sanatla<br />

ruhen kendilerini beslerken sürekli<br />

spor yaparak zinde kalmalarını ve<br />

bu uzun soluklu mesleği her daim<br />

hakkını vererek yapabilecek kıvamda<br />

kendilerini tutmalarını öneriyorum.<br />

Keyifli bir sohbet oldu, beni otuz beş<br />

yıllı aşan bir ufuk turundan geçirerek<br />

meslek hayatım paralelinde mesleğin<br />

özelliklerini ve güzelliklerini düşünmeye<br />

ittiniz, ilginiz için çok teşekkür<br />

ediyorum.<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 25<br />

LSE-London School<br />

of Economics<br />

LL.M. REHBERİ<br />

İNGILTERE’NIN<br />

BAŞKENTI Londra,<br />

YAKLAŞIK 8<br />

MILYON NÜFUSU<br />

ILE DÜNYANIN<br />

EN ÖNEMLI<br />

İş ve Finans<br />

MERKEZLERINDEN<br />

BIRI OLARAK<br />

KABUL<br />

EDILİYOR.<br />

FARKLI<br />

ÜLKELERDEN<br />

HER YIL<br />

Yüz On Bin<br />

Öğrenciyi<br />

AĞIRLAYAN<br />

Londra,<br />

ULUSLARARASI<br />

ÖĞRENCI NÜFUSU<br />

AÇISINDAN<br />

DÜNYANIN EN<br />

KALABALIK<br />

ŞEHRİ ÜNVANINA<br />

SAHİP.<br />

London School of Economics,<br />

nam-ı diğer LSE, aralarında<br />

John F. Kennedy ve George<br />

Papandreou’nun da yer aldığı<br />

34 dünya lideri ve 18 Nobel ödülü<br />

sahibi mezunu ile dünyanın en prestijli<br />

eğitim kurumlarından biri olarak<br />

kabul ediliyor. LSE, 140 ülkeden gelen<br />

öğrenci ve akademisyen topluluğuyla<br />

hukuk, politika ve ekonomi gibi sosyal<br />

bilimlerin farklı alanlarında nitelikli ve<br />

kaliteli eğitim görme fırsatı sunuyor.<br />

1895 yılında kurulan okulun sloganı<br />

Roma döneminde yaşamış şair Virgil’in<br />

“Georgics” isimli şiirinden alıntılanan<br />

Rerum Cognoscere Causas; yâni<br />

“Bir Şeylerin Nedenini Bilmek”tir. Bu<br />

motto okulun tüm eğitim süreçlerine<br />

yansımıştır. LSE sadece dersi dinleyen<br />

ya da notları ezberleyerek sınavlara<br />

girip çıkan öğrenciler yetiştirmeyi<br />

amaçlanmamaktadır. Aksine derslerde<br />

öğrencilerin fikir teatisi yapmasını<br />

beklemekte ve okudukları metinlere<br />

eleştirel bakarak yeni fikirler<br />

katmalarını desteklemektedir. LSE’de<br />

araştırmaya dayalı eğitim modeli<br />

benimsenmiştir. Akademisyenler<br />

öğrencilere “öncelikli okuma listesi”,<br />

“ilave okuma listesi” ve “ek ek okuma<br />

listesi” verir. Okulun kütüphanesi<br />

öğrenciler için 24 saat açık tutulmakta<br />

ve LSE öğrencisi iseniz kütüphanede<br />

aradığınız kaynağı bulamamanız<br />

halinde (ki bu imkansıza yakındır),<br />

kütüphane sizin için o kaynağı 3<br />

gün içerisinde temin ederek rezerve<br />

etmektedir. Merak okulun felsefesi,<br />

temel direğidir. LSE’nin binası<br />

dünyanın en büyük finans ve tahkim<br />

merkezlerinden biri olan Londra’nın<br />

Holborn semtinde yer almaktadır. Şehir<br />

ve okulda gerçek bir İngiliz görmek<br />

samanlıkla iğne aramaya benzese<br />

de, Londra’nın sunduğu çok kültürlü<br />

ortam dünyanın neresinden gelirseniz<br />

gelin aradığınız dostu, müziği, yemeği,<br />

sergiyi ve eğitimi alabilmenizi<br />

sağlamaktadır.<br />

Hukuk yüksek lisansı programının<br />

%70’i uluslararası öğrenciden oluşur.<br />

LSE, öğrencilerine bir yıllık program<br />

kapsamında;<br />

- Banka Hukuku ve Mali<br />

Düzenlemeler, - Rekabet Hukuku,<br />

- Ticaret ve Şirketler Hukuku,<br />

- Menkul Kıymetler Hukuku,<br />

- Kriminoloji ve Ceza Yargılaması,<br />

- Avrupa Hukuku,<br />

- İnsan Hakları Hukuku<br />

- Bilişim, Medya ve İletişim Hukuku,<br />

- Fikri Mülkiyet Hukuku,<br />

- Uluslarası İşletme Hukuku,<br />

- Hukuk Teorisi,<br />

- Uluslararası Kamu Hukuku,<br />

- Kamu Hukuku ve<br />

- Vergi Hukuku<br />

olarak toplam 14 alanda ihtisas yapma<br />

fırsatı sunmaktadır. Hukuk yüksek<br />

lisansınızın bu 14 ihtisas alanından<br />

biri olmasını isterseniz, söz konusu<br />

sertifika programı dahilinde verilen<br />

en az 5 dersi almanız gereklidir; aksi<br />

takdirde genel hukuk yüksek lisans<br />

diploması alırsınız. Toplamda 90 hukuk<br />

dersi seçme fırsatı sunan okulun geniş<br />

bir ders yelpazesi bulunmaktadır.<br />

1 yıllık hukuk yüksek lisans<br />

döneminde 7 ders ve seçtiğiniz hukuk<br />

dalında 10.000 kelimelik bitirme tezi<br />

4<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 26<br />

teslimi olarak kurgulanan program,<br />

farklı disiplinlerden iki ders almanız da<br />

mümkün kılmaktadır.<br />

BAŞVURULAR HAKKINDA<br />

LSE’nin hukuk yüksek lisans<br />

programına başvurular bir sonraki<br />

akademik yıl için önceki yılın Ekim<br />

ayından başlamaktadır. Okul,<br />

başvurular için herhangi bir son<br />

başvuru tarihi belirlememekte, o<br />

yıl program için öngördüğü öğrenci<br />

sayısını doldurana kadar başvuru<br />

kabul etmektedir. ‘İlk Gelen Kabulü<br />

Alır’ esasının benimsendiği okulda,<br />

erken başvuru yapmak aday<br />

öğrenciye avantaj sağlar. Başvuru<br />

sonuçları 4 ila 8 haftalık bir süre<br />

açıklanmaktadır. Başvurular okulun<br />

internet sitesinden online olarak ya da<br />

posta yoluyla gerçekleştirilmektedir.<br />

Başvuru yapılırken, aday öğrencinin<br />

iki akademik referans mektubu,<br />

önceki eğitim hayatını gösterir<br />

transkript (okulun internet sitesinde<br />

hukuk lisansında yüksek akademik<br />

başarıya sahip veya okulunu derece<br />

ile bitirmiş veya genel olarak çok iyi<br />

notlara sahip olan adayların tercih<br />

edildiği belirtilmiştir), İngilizce yeterlilik<br />

sertifikası yani IELTS (tüm bölümlerin<br />

ortalaması 7.5; listening ve writing<br />

bölümünde en az 7.0, reading 6.5 ve<br />

speaking bölümünde 6.0 sınav skoruna<br />

sahip olunması beklenmektedir), niyet<br />

mektubu ve başvuru ücreti sunması<br />

gereklidir.<br />

Bana ortalamanın ne kadar önemli<br />

olduğunu soracak arkadaşlar için;<br />

LSE, not ortalamanızı, yaz stajlarınızı,<br />

gittiğiniz yaz okullarını ve yaptığınız<br />

okul aktivitelerini bir paket olarak<br />

değerlendirmektedir. Ayrıca niyet<br />

mektubunuzun içeriği de çok önem arz<br />

etmektedir. Verebileceğim en iyi öneri;<br />

niyet mektubunuzda 6 yaşınızdan<br />

itibaren avukat olmak istediğinizi<br />

yazmak yerine, özel ilgi alanlarınızdan,<br />

sizi diğer hukukçulardan ayıran temel<br />

özelliklerinizden bahsetmeniz olacaktır.<br />

Online başvurularda LSE’nin<br />

adresindeki internet sitesinden ilgili<br />

adımları takip ederek önce kendinize<br />

bir başvuru profili oluşturmanız ve<br />

ardından talep edilen tüm belgeleri<br />

yüklemeniz istenmektedir. Kabul<br />

mektubunuz geldiğinde, okul<br />

sizin adınıza vize başvurularında<br />

sunulması için birkaç başka belge<br />

daha gönderiyor. İngiltere vizesine<br />

başvururken, başvuru formları ve


Sayfa 27<br />

gerekli belgelerde herhangi bir hata<br />

yapmamak için vize acenteleriyle bu<br />

sürecin ilerletilmesinde fayda var.<br />

ORTALAMA BÜTÇE<br />

2017/18 eğitim döneminde<br />

programın yıllık bedeli Avrupa Birliği’ne<br />

üye ülkelerin vatandaşları için 14,784<br />

İngiliz Sterlini, diğer ülke vatandaşları<br />

için ise 21,576 İngiliz Sterlini olarak<br />

belirlenmiştir. Bu tutarlar her yıl yüzde<br />

4’lük bir oynamaya sahiptir.<br />

İngiltere’de yüksek lisans eğitim<br />

fırsatı sağlayan çeşitli burs<br />

imkanlarından da faydalanılması<br />

mümkün. Bunlardan en bilindikleri<br />

Jean Monnet ile Chevening Bursu.<br />

Kamu ve özel sektör çalışanları,<br />

üniversite son sınıf öğrencileri Jean<br />

Monnet Bursu’ndan faydalanabiliyor.<br />

BAŞVURU<br />

AŞAMASINDA<br />

SİZDEN TALEP<br />

EDİLEN<br />

Niyet Mektubu<br />

IÇERIĞINDE<br />

ÖZEL ILGI<br />

ALANLARINIZDAN,<br />

SIZI DIĞER<br />

HUKUKÇULARDAN<br />

AYIRAN<br />

TEMEL ÖZELLIK-<br />

LERINIZDEN<br />

BAHSETMENIZ<br />

FAYDALI<br />

OLACAKTIR.<br />

Bununla birlikte 2016-2017<br />

akademik yılı uygulama süreci için<br />

burs programı iptal edilmiş olup,<br />

önümüzdeki akademik yıllar için<br />

tekrar uygulama sürecine girmesi<br />

halinde yeni bir duyuru ile bildirim<br />

yapılacağı yayımlanmıştır. Chevening<br />

Bursu ise kurumun internet sitesinde<br />

belirtilen koşulları sağlayan kişilerin<br />

başvurabileceği okul ücreti, aylık<br />

yaşam masrafları, vize ücreti vb. tüm<br />

masrafların karşılandığı kapsamlı bir<br />

burstur.<br />

Okulun maddi ihtiyaç sahibi<br />

öğrencilere yönelik belirlediği çeşitli<br />

burslar da bulunuyor, bununla birlikte<br />

üstün akademik başarıya sahip<br />

kişilere burs verme oranları çok düşük.<br />

Bursların yanısıra okulda veya dışarda<br />

kısmi süreli çalışmak da mümkün. Tier<br />

4 vizesi kısmi süreli çalışmak isteyen<br />

öğrenciler için haftalık 20 saatlik bir<br />

çalışma kısıtı getiriyor. Kısmi süreli<br />

çalışma için seçebileceğiniz işler,<br />

LSE’nin kariyer merkezinde veya<br />

panolarında ilan olarak yayınlanan işler<br />

ile garsonluk, tanıtım işleri, kütüphane<br />

görevlisi, satış elemanı gibi ya da ilgi<br />

alanınızda faaliyet gösteren şirketlerde<br />

stajyerlik olarak sıralanabilir.<br />

Londra’da okumanın en büyük<br />

avantajlarından biri yüksek lisans<br />

programlarının kısa sürmesidir; fakat<br />

bu diğer masraflara yansımaktadır.<br />

Bununla birlikte İngiltere’deki hayat<br />

pahalılığına rağmen şehirde öğrenci<br />

indirimlerinden faydalanarak ucuza<br />

geçinmenin yolları da bulunmaktadır.<br />

Londra’da öğrenci yaşam masraflarını<br />

en aza indirgemek için öğrenci<br />

indirimleri, indirimli sinema bileti<br />

günleri, ücretsiz müze girişleri, aylık<br />

metro girişleri ve poundland gibi bir<br />

milyonculardan faydalanılabilir.<br />

Eğitim süresi zarfında konaklama<br />

masrafları okula bağlı yurt ve/veya<br />

özel yurt ya da kiralık bir ev/odada<br />

yaşama tercihiniz ile yaşadığınız<br />

semte göre farklılık göstermektedir.<br />

Zone 1-2’deki evler şehir merkezinde<br />

olduğu için biraz daha pahalı kira<br />

bedelleriyle karşılaşmanıza neden<br />

olabilir, fakat Zone 3’ten sonrasında<br />

okula ulaşım metro ile bile uzun<br />

süreceğinden, Zone 3 taraflarındaki<br />

evlerde yaşamak en uygunu olacaktır.<br />

LSE’nin öğrenci yurtlarında aylık<br />

kira, internet, su, elektrik dahil 500<br />

– 1200 İngiliz Sterlini’ne konaklama<br />

imkanı bulabilirsiniz. Yurtlara Mayıs-<br />

Haziran ayından itibaren başvurulması<br />

tavsiye edilmektedir; zira LSE’nin bazı<br />

yurtları hem lisans hem lisansüstü<br />

öğrencilerine açık ve bu sebeple<br />

Ağustos ayında yurtlardaki tüm odalar<br />

dolmaktadır.<br />

Köklü eğitim sistemi, uluslararası<br />

mezun ağı ve sunduğu networking<br />

fırsatı ile LSE’de hukuk yüksek lisansı<br />

yapmak mesleki kariyeriniz açısından<br />

önemli bir ayrıcalık sağlayabilir.<br />

Başvuru süreci, ders seçimi, konaklama<br />

imkanları vb. konularda daha fazla<br />

bilgi almak için okulun sitesini<br />

ziyaret edebilir, konu ile ilgili başka<br />

sorularınız olması halinde benimle<br />

aşağıdaki irtibat adresinden bağlantı<br />

kurabilirsiniz.<br />

Avukat Deniz YELTEKİN<br />

denizyeltekin@gmail.com<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 28<br />

Prof. Dr. Talat CANBOLAT, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi<br />

6754 Sayılı<br />

Bilirkişilik Kanunu<br />

ve Getirdiği Yenilikler<br />

Yargının; tarafsız, bağımsız,<br />

etkin, verimli ve hızlı<br />

çalışması büyük öneme<br />

sahiptir. Bugün yargının<br />

birçok sorunu bulunmaktadır. Bunun<br />

birçok nedeni olmakla birlikte eğitim,<br />

iş yükü ve bilirkişilikten kaynaklanan<br />

sorunların giderilememiş olması<br />

temel neden olarak karşımıza<br />

çıkmaktadır. Diğer yandan bu<br />

sorunların kısa vadede çözümü<br />

de mümkün gözükmemektedir. Bu<br />

nedenle, yeni hukuk fakülteleri açmak<br />

yerine mevcut hukuk fakültelerindeki<br />

eğitimin iyileştirilmesi, avukat,<br />

hâkim ve savcıların mesleğe kabul<br />

koşullarının gözden geçirilmesi ve<br />

meslek içi eğitimleri öncelikli sorun<br />

olarak karşımıza çıkmaktadır.<br />

Gelişmiş ülkelerle<br />

kıyaslanamayacak şeklide, her<br />

geçen yıl bir önceki yıla göre<br />

dava sayısındaki artışın nedenleri<br />

araştırılmalı ve buna yönelik<br />

çözümler geliştirilmelidir. Zira adli<br />

istatistiklerdeki mevcut dava<br />

artış oranlarının bu şekilde devam<br />

etmesi halinde, yeni adliye binaları<br />

yapmak ve personel sayısını artırmak<br />

çözüm olmayacaktır. İstatistikler<br />

göstermektedir ki, bir önceki yıla<br />

göre hukuk davalarındaki artış oranı<br />

2013 yılında %6,4 iken 2014 yılında<br />

%9,7 olmuştur. Diğer yandan son<br />

on yılda hukuk davalarında çıkan<br />

davanın gelen davayı karşılama<br />

oranı ortalama % 62,63 tür. Ceza<br />

mahkemelerinde ise bu oran 59,31’dir.<br />

Bu da yıl içinde açılan hukuk<br />

davaların ortalama % 37,37’si, ceza<br />

davalarının ise ortalama % 40,69’u<br />

bir sonraki yıla devredilmektedir.<br />

Yargıtay’ın iş yükü de benzerlik<br />

göstermektedir.<br />

Dava sayılarının artması ve<br />

yargılamanın uzun sürmesinin<br />

nedenleri arasında mevcut bilirkişilik<br />

uygulaması önemli bir yer tutmaktadır.<br />

Anayasanın 141 inci maddesine göre<br />

“Davaların en az giderle ve mümkün<br />

olan süratle sonuçlandırılması, yargının<br />

görevidir”. Hukuki-teknik konu ayırımı<br />

yapılmaksızın davaların % 90’ından<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 29<br />

fazlası bilirkişiye gönderilmektedir.<br />

Bir dosyada tek bir bilirkişi raporu ile<br />

yetinilmemekte, birden fazla rapor<br />

alınmaktadır. Bilirkişi raporlarına sık<br />

itiraz edilmektedir. Bunun temel nedeni<br />

hâkimin takdir yetkisine giren hukuki<br />

konularda bilirkişi raporu alınmasıdır.<br />

Mevcut bilirkişilik uygulaması, çözümü<br />

hukuk dışında özel veya teknik<br />

uzmanlığı gerektiren konulardan daha<br />

çok hukuki konulara ilişkin olduğundan<br />

fiilen hâkim yardımcılığı fonksiyonu<br />

görmektedir. Hâkim yardımcılığı önemli<br />

bir kurum olup bunun bilirkişilere<br />

yaptırılması yerine ayrı bir düzenleme<br />

ile getirilmesi gerekir. Özellikle adalet<br />

akademisinden sonra doğrudan hâkim<br />

olarak atanmak yerine, belirli bir süre<br />

hâkim yardımcılığı görevi yapılarak<br />

tecrübe kazandıktan sonra hâkim<br />

olarak atanmanın düşünülmesi gerekir.<br />

Hâkim, savcı ve avukatlar dâhil<br />

olmak üzere yargının tüm aktörleri ve<br />

taraflar bilirkişilik uygulamasından<br />

şikâyet etmektedir. Mevcut bilirkişi<br />

uygulamasının yargılamaya alternatif<br />

ayrı bir adli sistem görüntüsü verdiği,<br />

“MEVCUT<br />

BILIRKIŞILIK<br />

UYGULAMASI,<br />

ÇÖZÜMÜ<br />

HUKUK DIŞINDA<br />

ÖZEL VEYA TEKNIK<br />

UZMANLIĞI<br />

GEREKTIREN<br />

KONULARDAN<br />

DAHA ÇOK HUKUKI<br />

KONULARA ILIŞKIN<br />

OLDUĞUNDAN<br />

FIILEN<br />

Hâkim Yardımcılığı<br />

FONKSIYONU<br />

GÖRMEKTEDIR.”<br />

yargının hızlı ve verimli çalışmasını<br />

engellediği, yargılamayı uzattığı,<br />

pahalı hale getirdiği, hukuka aykırı<br />

ve adaletsiz kararların verilmesine<br />

neden olduğu gibi eleştiriler giderek<br />

artmaktadır.<br />

Yargının görevini yerine<br />

getirebilmesi için bilirkişilik<br />

vazgeçilmez bir kurumdur. Ülkemizde<br />

bilirkişilik kurumsal bir yapıya<br />

kavuşturulmadığından bilirkişilerin<br />

seçimi, atanması, eğitimi ve<br />

denetimi, bu niteliklerin kaybedilip<br />

kaybedilmediği konularında etkin<br />

bir kurumsal değişikliğe ihtiyaç<br />

olduğu tespit edilmiştir. Bilirkişilik<br />

alanında yaşanan sorunlara çözüm<br />

getirilmesini ve kurumsal bir yapı<br />

oluşturulması amacıyla çıkarılan 6754<br />

sayılı Bilirkişilik Kanunu 24.11.2016<br />

tarihli ve 29898 sayılı Resmi Gazete’de<br />

yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.<br />

Amaç ve kapsam başlığını taşıyan<br />

1. maddeye göre, Bu Kanunun amacı;<br />

bilirkişilerin nitelikleri, eğitimi,<br />

seçimi ve denetimine ilişkin usul ve<br />

esasların belirlenmesi ile bilirkişilik<br />

için etkin ve verimli bir kurumsal yapı<br />

oluşturulmasıdır. Bu Kanun adli, idari<br />

ve askerî yargı alanında yürütülen<br />

her türlü bilirkişilik faaliyetini kapsar.<br />

Kanunlarda bilirkişilik hizmeti<br />

verebileceği öngörülen kurumlar<br />

ile yargı mercilerinin talebi üzerine<br />

bilimsel ve teknik görüş bildiren kamu<br />

kurum ve kuruluşları bu Kanunun<br />

kapsamı dışındadır.<br />

Kanunda bilirkişi “Çözümü, uzmanlığı,<br />

özel veya teknik bilgiyi gerektiren<br />

hâllerde oy ve görüşünü sözlü veya<br />

yazılı olarak vermesi için başvurulan<br />

gerçek veya özel hukuk tüzel kişisini”<br />

ifade eder şeklide tanımlanmıştır.<br />

Buna göre gerçek kişilerin yanı<br />

sıra özel hukuk tüzel kişilerine de<br />

bilirkişilik yolu açılmış olmaktadır.<br />

Kanunun diğer hükümleriyle birlikte<br />

değerlendirildiğinde, tüzel kişi adına<br />

rapor tanzim edecek kişinin sertifika<br />

almış olması ve gerekli nitelikleri<br />

sağlamış olması koşulu aranmaktadır.<br />

Tüzel kişilere bilirkişilik yolunun<br />

açılmasını isabetli bulmadığımızı ve<br />

belirtmek isteriz.<br />

Temel ilkeler; (1) Bilirkişi, görevini<br />

dürüstlük kuralları çerçevesinde<br />

bağımsız, tarafsız ve objektif<br />

olarak yerine getirir. (2) Bilirkişi,<br />

raporunda çözümü uzmanlığı,<br />

özel veya teknik bilgiyi gerektiren<br />

hususlar dışında açıklama<br />

yapamaz; hukuki nitelendirme ve<br />

değerlendirmelerde bulunamaz. (3)<br />

Genel bilgi veya tecrübeyle ya da<br />

hâkimlik mesleğinin gerektirdiği<br />

hukuki bilgiyle çözümlenmesi<br />

mümkün olan konularda bilirkişiye<br />

başvurulamaz. (4) Bilirkişi, kendisine<br />

tevdi olunan görevi bizzat yerine<br />

getirmekle yükümlü olup, görevinin<br />

icrasını kısmen yahut tamamen<br />

başka bir kimseye devredemez. (5)<br />

Bilirkişi, görevi sebebiyle kendisine<br />

tevdi edilen bilgi ve belgelerin veya<br />

öğrendiği sırların gizliliğini sağlamakla<br />

yükümlüdür. Bu yükümlülük, bilirkişilik<br />

görevi sona erdikten sonra da devam<br />

eder. (6) Çözümü uzmanlığı, özel<br />

veya teknik bilgiyi gerektiren sorun<br />

açıkça belirtilmeden ve inceleme<br />

yaptırılacak konunun kapsamı ile<br />

sınırları açıkça gösterilmeden bilirkişi<br />

görevlendirilemez. (7) Aynı konuda<br />

bir kez rapor alınması esastır; ancak<br />

rapordaki eksiklik veya belirsizliğin<br />

giderilmesi için ek rapor istenebilir.<br />

(8) Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi ile<br />

bu Sisteme entegre bilişim sistemleri<br />

veya yazılımlar vasıtasıyla ulaşılabilen<br />

bilgiler veya çözülebilen sorunlar için<br />

bilirkişiye başvurulamaz.<br />

Anılan ilkeler bütün olarak<br />

incelendiğinde, hâkim ve Cumhuriyet<br />

savcılarının ancak çözümü hukuk<br />

dışında özel ya da teknik bilgiyi<br />

gerektiren konularda bilirkişi görüşüne<br />

başvurabileceği, görevlendirme<br />

kararında özel ya da teknik konunun<br />

ne olduğunun açıkça belirtileceği,<br />

bilirkişilerin görevlendirme konusu<br />

olan teknik konu dışında görüş<br />

bildiremeyeceği hükme bağlanmıştır.<br />

Esasen bu hükümler 6100 sayılı<br />

HMK’nın 266 vd, 5271 sayılı CMK’nın<br />

62 vd maddelerinde yer almasına<br />

rağmen, farklı nedenlerle önemli ölçüde<br />

uygulanmamıştır. Bunun temel nedeni<br />

uygulamada hâkim, savcı ve avukatlar<br />

tarafından hukuki-teknik konu<br />

ayırımının tam olarak bilinmemesi,<br />

4<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 30<br />

eski alışkanlıkların aynı şeklide<br />

devam ettirilmesi, yapanla yapmayan<br />

arasında ayırımın olmaması ve iş<br />

yükünün fazla olması söylenebilir.<br />

Kanunun önemli yeniliklerinden<br />

birisi ilk defa Bilirkişilik Danışma<br />

Kurulu, Bilirkişilik Daire Başkanlığı<br />

ve Bilirkişilik Bölge Kurullarının<br />

oluşturulmasıdır. Bilirkişilik Danışma<br />

Kurulu, a) Adalet Bakanlığı Müsteşarı,<br />

b) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu<br />

Genel Sekreteri, c) Adalet Bakanlığı<br />

Hukuk İşleri Genel Müdürü, ç) Adalet<br />

Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürü,<br />

d) Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu<br />

tarafından Yargıtay ceza ve hukuk<br />

dairelerinden seçilen birer üye olmak<br />

üzere toplam iki kişi, e) Danıştay<br />

Başkanlık Kurulu tarafından Danıştay<br />

idari dava daireleri ve vergi dava<br />

dairelerinden seçilen birer üye olmak<br />

üzere toplam iki kişi, f) Yükseköğretim<br />

Kurulu tarafından üniversitelerin<br />

öğretim üyeleri arasından seçilen<br />

toplam üç kişi, g) Hâkimler ve<br />

Savcılar Yüksek Kurulu Birinci Dairesi<br />

tarafından, istekleri bulunan, bölge<br />

adliye ve bölge idare mahkemelerinde<br />

görev yapan birer hâkim olmak üzere<br />

seçilen toplam iki kişi, ğ) Hâkimler ve<br />

Savcılar Yüksek Kurulu Birinci Dairesi<br />

tarafından, istekleri bulunan ve birinci<br />

sınıf olan; adli yargı ilk derece hukuk<br />

ve ceza mahkemelerinde görev yapan<br />

birer hâkim, bir Cumhuriyet savcısı<br />

ve idari yargı ilk derece idare ve<br />

vergi mahkemelerinde görev yapan<br />

birer hâkim olmak üzere seçilen<br />

toplam beş kişi, h) Adalet Bakanlığı<br />

tarafından Adlî Tıp Kurumunda görev<br />

yapanlar arasından seçilen bir kişi, ı)<br />

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı<br />

tarafından Türkiye Bilimsel ve<br />

Teknolojik Araştırma Kurumunda görev<br />

yapanlar arasından seçilen bir kişi, i)<br />

İçişleri Bakanlığı tarafından Jandarma<br />

Genel Komutanlığı Jandarma<br />

Kriminal Daire Başkanlığında ve<br />

Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal<br />

Daire Başkanlığında görev yapanlar<br />

arasından birer olmak üzere seçilen<br />

toplam iki kişi, j) Türkiye Barolar<br />

Birliği Yönetim Kurulu tarafından<br />

avukatlar arasından seçilen bir kişi<br />

, k) Türk Mühendis ve Mimar Odaları<br />

Birliği Yönetim Kurulu tarafından<br />

mühendis veya mimarlar arasından<br />

seçilen bir kişi, l) Türkiye Serbest<br />

Muhasebeci Mali Müşavirler ve<br />

Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği<br />

Yönetim Kurulu tarafından serbest<br />

muhasebeci mali müşavir veya yeminli<br />

mali müşavirler arasından seçilen bir<br />

kişi, m) Türkiye Odalar ve Borsalar<br />

Birliği Yönetim Kurulu tarafından<br />

seçilen bir kişi, n) Türkiye Esnaf ve<br />

Sanatkârları Konfederasyonu Yönetim<br />

Kurulu tarafından seçilen bir kişio)<br />

Türk Tabipleri Birliği Yönetim Kurulu<br />

tarafından seçilen bir kişiden oluşur.<br />

Danışma Kurulunun Başkanı Adalet<br />

Bakanlığı Müsteşarıdır. Müsteşar<br />

gerekli gördüğünde yardımcılarından<br />

birini Kurula başkanlık etmek üzere<br />

görevlendirebilir. Başkan, Danışma<br />

Kurulunu temsil eder ve Kurul<br />

toplantılarının gündemini belirler.<br />

Danışma Kurulu toplantılarına, uzman<br />

kişiler ile kamu ya da özel kurum veya<br />

kuruluşların temsilcileri davet edilerek<br />

görüşleri alınabilir.<br />

Danışma Kurulunun görevleri<br />

şunlardır: a) Bilirkişilik hizmetlerinin<br />

yürütülmesinde yaşanan sorunlar<br />

hakkında çözüm önerilerinde<br />

bulunmak, b) Daire Başkanlığının<br />

görev alanına giren konular hakkında<br />

önerilerde bulunmak., c) Daire<br />

Başkanlığının ve bölge kurullarının<br />

yıllık faaliyetleri hakkında önerilerde<br />

bulunmak, ç) Kanunlarla verilen diğer<br />

görevleri yapmak.<br />

Bilirkişilik hizmetlerinin etkin, düzenli<br />

ve verimli bir şekilde yürütülmesini<br />

sağlamak amacıyla bu Kanunla verilen<br />

görevleri yerine getirmek üzere Adalet<br />

Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü<br />

bünyesinde Bilirkişilik Daire Başkanlığı<br />

kurulmuştur. Daire Başkanlığı, bir daire<br />

başkanı ile yeteri kadar tetkik hâkimi<br />

ve diğer personelden oluşur. Daire<br />

Başkanlığının görevleri şunlardır: a)<br />

Bilirkişilik hizmetlerine ilişkin temel ve<br />

alt uzmanlık alanlarını tespit etmek,<br />

b) Temel ve alt uzmanlık alanlarına<br />

göre bilirkişilerin sahip olması gereken<br />

nitelikleri belirlemek, c) Bilirkişilerin,<br />

görevlerini yürütürken uymaları<br />

gereken etik ilkeleri belirlemek, ç)<br />

Temel ve alt uzmanlık alanlarına<br />

göre bilirkişilerin uyacağı rehber<br />

ilkeleri ve hazırlayacağı raporların<br />

standardını belirlemek, d) Bilirkişilik<br />

temel eğitimine ilişkin usul ve<br />

esasları belirlemek, eğitim verecek<br />

eğitim ve öğretim kurumları ile diğer<br />

kurumların niteliklerini belirlemek<br />

ve bunlara izin vermek, bu kurum ve<br />

kuruluşları listelemek ve elektronik<br />

ortamda yayımlamak, e) Alanlarındaki<br />

uzmanlıkları ve bilimsel yeterliliklerini<br />

dikkate alarak bilirkişilik temel<br />

eğitiminden veya listeye kaydolmaktan<br />

muaf tutulacaklara ilişkin usul ve<br />

esasları belirlemek, bu kişilerin<br />

listesini oluşturmak ve yayımlamak,<br />

f) Bilirkişilerin denetimine ve<br />

performansına ilişkin usul ve esasları<br />

belirlemek, g) Bilirkişiliğe kabule<br />

ilişkin usul ve esasları belirlemek,<br />

ğ) Bilirkişilik Asgari Ücret Tarifesini<br />

belirlemek ve her yıl güncellemek, h)<br />

Temel ve alt uzmanlık alanlarına göre<br />

bilirkişilerin aylık olarak bakacağı iş<br />

sayısını belirlemek, ı) Bilirkişi olarak<br />

hizmet verecek özel hukuk tüzel<br />

kişilerinin ve bu tüzel kişilik bünyesinde<br />

bilirkişi olarak çalışacak kişilerin<br />

taşıması gereken nitelikleri belirlemek,<br />

i) Bilirkişi olarak hizmet verecek özel<br />

hukuk tüzel kişilerinin temel ve alt<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 31<br />

uzmanlık alanları ile yetki çevrelerini<br />

belirlemek, j) Bilirkişiliğe kabul şartları<br />

bakımından 10 uncu maddenin birinci<br />

fıkrasının (e) bendinde aranan asgari<br />

çalışma süresini, temel ve alt uzmanlık<br />

alanlarına göre artırmak, k) Yıllık<br />

faaliyet raporunu ve izleyen yıl faaliyet<br />

planını hazırlamak, l) Görev alanına<br />

giren konularda bilim komisyonları<br />

veya çalışma grupları oluşturmak,<br />

m) Danışma Kurulunun sekretarya<br />

hizmetini yürütmek, n) Bilirkişilikle ilgili<br />

uygulamaları izlemek, sorunları tespit<br />

etmek ve bu sorunlara çözüm önerileri<br />

geliştirmek, o) Bilirkişilik alanında her<br />

türlü istatistiki veriyi toplamak ve bu<br />

alana ilişkin planlamaları yapmak, ö)<br />

Bilirkişilik sicilini ve listesini tutmak,<br />

p) Bilirkişilikle ilgili yayınlar ile<br />

bilimsel çalışmaları teşvik etmek ve<br />

desteklemek, r) Bilirkişiliğe ilişkin ulusal<br />

ve uluslararası kongre, sempozyum ve<br />

panel gibi bilimsel organizasyonları<br />

düzenlemek veya desteklemek, s)<br />

Görev alanıyla ilgili kamu ya da özel<br />

kurum veya kuruluşlarla iş birliği<br />

yapmak, ş) Bilirkişilik listelerinden<br />

çıkarılanlar ile bilirkişilik yapmaktan<br />

yasaklananların listesini tutmak ve<br />

yayımlamak, t) Kanunlarla verilen diğer<br />

görevleri yapmak.<br />

Her bölge adliye mahkemesinin<br />

kurulu bulunduğu yerde bir bilirkişilik<br />

bölge kurulu kurulmuştur. Bölge kurulu<br />

şu üyelerden oluşur: a) Hâkimler ve<br />

Savcılar Yüksek Kurulu Birinci Dairesi<br />

tarafından istekleri bulunan ve bölge<br />

kurulunun bulunduğu yer bölge adliye<br />

mahkemesi üyeleri arasından seçilen<br />

bir kişi, b) Hâkimler ve Savcılar Yüksek<br />

Kurulu Birinci Dairesi tarafından<br />

bölge kurulunun bulunduğu il merkezi<br />

adli yargı ilk derece hukuk ve ceza<br />

mahkemelerinde görev yapan birer<br />

hâkim ve bir Cumhuriyet savcısı ile<br />

idari yargı ilk derece idare ve vergi<br />

mahkemelerinde görev yapan birer<br />

hâkim olmak üzere seçilen toplam<br />

beş kişi. Bölge adliye mahkemesi<br />

üyeleri arasından Hâkimler ve Savcılar<br />

Yüksek Kurulu tarafından seçilen<br />

üye, bölge kurulunun başkanıdır.<br />

Başkanın yokluğunda en kıdemli üye<br />

başkana vekalet eder. Bölge kurulunun<br />

sekretarya hizmetlerim yerine getirmek<br />

üzere bölge adliye mahkemesinde<br />

bir yazı işleri müdürlüğü kurulur. Bu<br />

müdürlükte bölge adliye mahkemesi<br />

adalet komisyonu tarafından<br />

görevlendirilen bir müdür ile yeteri<br />

kadar memur bulunur. Bölge kurulu,<br />

ayda bir toplanır. Bölge kurulunun<br />

başkanı, bölge kurulunu her zaman<br />

toplantıya çağırabilir. Bölge kurulu üye<br />

tamsayısının salt çoğunluğu ile toplanır<br />

ve üye tamsayısının salt çoğunluğu ile<br />

karar alır. Bölge kurullarının denetimi,<br />

adalet müfettişlerince yapılır.<br />

Bölge kurullarının görevleri<br />

şunlardır: a) Bilirkişilik hizmetlerinin<br />

ilgili mevzuata uygun olarak yerine<br />

getirilmesini sağlamak, b) Bilirkişiliğe<br />

kabule ve bilirkişilerin sicile ve listeye<br />

kaydedilmesine karar vermek, c)<br />

Sicile kayıtlı bilirkişilerin temel ve alt<br />

uzmanlık alanlarına göre bilirkişilik<br />

listelerim oluşturmak, ç) Bilirkişilerin<br />

sicil ve listeden çıkarılmasına karar<br />

vermek, d) İlgili mevzuat çerçevesinde<br />

bilirkişilerin denetimini yapmak ve<br />

performansını ölçmek, e) Özel hukuk<br />

tüzel kişilerinin bilirkişilik faaliyetinde<br />

bulunmalarına izin vermek, izinlerini<br />

iptal etmek, bilirkişiliğe ilişkin faaliyet<br />

ve raporlarını denetlemek, f) Kanunlarla<br />

verilen diğer görevleri yapmak.<br />

Bölge kurulu başkanı münhasıran bu<br />

Kanunda belirtilen görevleri yerine<br />

getirir; bölge kurulu başkanına başka<br />

bir görev verilemez.<br />

Bilirkişilik faaliyetinde bulunacak<br />

gerçek kişilerde aşağıdaki şartlar<br />

aranır: a) 26/9/2004 tarihli ve 5237<br />

sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü<br />

maddesinde belirtilen süreler geçmiş<br />

olsa bile; kasten işlenen bir suçtan<br />

dolayı bir yıldan fazla süreyle hapis<br />

cezasına ya da affa uğramış olsa<br />

bile Devletin güvenliğine karşı suçlar,<br />

Anayasal düzene ve bu düzenin<br />

işleyişine karşı suçlar, zimmet,<br />

irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,<br />

sahtecilik, güveni kötüye kullanma,<br />

hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma,<br />

edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan<br />

kaynaklanan malvarlığı değerlerim<br />

aklama veya kaçakçılık, gerçeğe<br />

aykırı bilirkişilik veya tercümanlık<br />

yapma, yalan tanıklık ve yalan yere<br />

yemin suçlarından mahkûm olmamak,<br />

b) Daha önce kendi isteği dışında<br />

bilirkişilik sicilinden çıkarılmamış<br />

olmak, c) Disiplin yönünden meslekten<br />

veya memuriyetten çıkarılmamış ya<br />

da sanat icrasından veya mesleki<br />

faaliyetten geçici ya da sürekli olarak<br />

yasaklanmamış olmak, 4<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 32<br />

ç) Başka bir bölge kurulunun listesine<br />

kayıtlı olmamak, d) Bilirkişilik temel<br />

eğitimini tamamlamak, e) Bilirkişilik<br />

yapacağı uzmanlık alanında en az beş<br />

yıl fiilen çalışmış olmak ya da daha<br />

fazla çalışma süresi belirlenmiş ise<br />

bu süre kadar fiilen çalışmış olmak,<br />

f) Meslek mensubu olarak görev<br />

yapabilmek için mevzuat tarafından<br />

aranan şartlan haiz olmak ve mesleğini<br />

yapabilmek için gerekli olan uzmanlık<br />

alanını gösteren diploma, mesleki<br />

yeterlilik belgesi, uzmanlık belgesi<br />

veya benzeri belgeye sahip olmak,<br />

g) Bilirkişilik temel ve alt uzmanlık<br />

alanlarına göre belirlenen yeterlilik<br />

koşullarını taşımak,(2) Özel hukuk<br />

tüzel kişilerinin bünyesinde bilirkişi<br />

olarak çalışacak kişiler bakımından<br />

da birinci fıkradaki şartlar aranır ve<br />

düzenlenen raporlarda bu kişilerin<br />

adı ve soyadı ile imzası bulunur,(3)<br />

Daha önce yaptığı başvurusu mesleki<br />

olarak yeterli nitelikte bulunmadığı<br />

gerekçesiyle reddedilenler, bir yıl<br />

geçmedikçe yeniden bilirkişilik<br />

yapmak için başvuruda bulunamazlar,<br />

(4) Hukuk öğrenimi görmüş kişiler,<br />

hukuk alam dışında ayrı bir uzmanlığa<br />

sahip olduğunu ve birinci fıkradaki<br />

şartları taşıdığını belgelendirmediği<br />

takdirde, bilirkişilik siciline ve listesine<br />

kaydedilemez,<br />

Bilirkişiliğe başvuru, ilgilinin yerleşim<br />

yerinin veya mesleki faaliyetlerini<br />

yürüttüğü yerin bağlı olduğu bölge<br />

kuruluna ya da adli veya idari<br />

yargı İlk derece mahkemesi adalet<br />

komisyonuna ilgili belgeler eklenmek<br />

suretiyle yazılı olarak yapılır. Adalet<br />

komisyonlarına yapılan başvurular,<br />

bölge kuruluna gönderilir. Başvuru<br />

dilekçesine eklenmesi zorunlu<br />

belgelerin eksik olması hâlinde, başvuru<br />

sahibine belgeleri tamamlaması için<br />

on beş gün süre verilir. Eksik belgelerin<br />

tamamlanması hâlinde bölge kurulu<br />

tarafından başvuru hakkında karar<br />

verilir. Bölge kurulu karar verirken sicile<br />

kayıt bakımından öncelikle başvuranın<br />

10 uncu maddedeki şartları taşıyıp<br />

taşımadığını değerlendirir ve şartları<br />

taşıyanlar arasından başvuranın<br />

mesleki tecrübesini, katıldığı meslek<br />

içi eğitimleri veya uzmanlığı gösteren<br />

belgeleri dikkate alarak en liyakatli<br />

olanları seçer. Bilirkişiliğe kabul<br />

edilenler, sicile üç yıl için kaydedilir.<br />

Bölge kurulunun hazırladığı listede<br />

bilgisine başvurulacak uzmanlık<br />

dalında bilirkişi bulunmaması<br />

hâlinde, diğer bölge kurulları<br />

bilirkişilik listelerinden, burada da<br />

bulunmaması hâlinde, şartları taşımak<br />

kaydıyla listelerin dışından bilirkişi<br />

görevlendirilebilir. Listelerin dışından<br />

görevlendirilen bilirkişiler, bölge<br />

kuruluna bildirilir. Yüksek mahkemelerin<br />

ilk derece mahkemesi olarak baktıkları<br />

işlerde, tüm bölge kurulları bilirkişilik<br />

listelerinde kayıtlı bilirkişiler arasından<br />

görevlendirme yapılabilir.<br />

Bilirkişiler, aşağıdaki şartlardan<br />

birinin gerçekleşmesi hâlinde sicilden<br />

ve listeden çıkarılır: a) Bilirkişiliğe<br />

kabul şartlarının kaybedilmesi<br />

veya sicile kabul tarihinde gerekli<br />

şartların bulunmadığının sonradan<br />

tespit edilmesi, b) Kanuni bir sebep<br />

olmaksızın bilirkişilik yapmaktan<br />

kaçınılması veya raporun belirlenen<br />

süre içinde mazeretsiz olarak<br />

verilmemesi, c) Bilirkişilik görevi ve<br />

bu görevin gerektirdiği etik ilkelerle<br />

bağdaşmayan, güven duygusunu<br />

sarsıcı tutum ve davranışlarda<br />

bulunulması, ç) 3 üncü maddede<br />

belirtilen temel ilkelere aykırı olarak<br />

bilirkişilik faaliyetinde bulunulması,<br />

d) Bölge kurulu tarafından yapılacak<br />

performans değerlendirmeleri<br />

sonucunda yeterli bulunulmaması, e)<br />

Bilirkişilik süresinin dolmasına rağmen<br />

süresi içerisinde yenileme talebinde<br />

bulunulmaması, f) Bilirkişinin sicilden<br />

çıkarılmayı talep etmesi, (b), (c), (ç)<br />

ve (d)’de belirtilen hâllerde ihlalin<br />

niteliğine göre sicilden ve listeden<br />

çıkarma yaptırımı yerine uyarma veya<br />

bir yıla kadar geçici süreyle listeden<br />

çıkarma yaptırımı uygulanabilir.<br />

Bilirkişiler, görevleriyle ilgili tutum<br />

ve davranışlarının veya hazırladıkları<br />

raporların ilgili mevzuata uygunluğu<br />

bakımından bölge kurulları tarafından<br />

resen veya başvuru üzerine denetlenir.<br />

Hâkim veya Cumhuriyet savcısı,<br />

görevlendirdiği bilirkişinin göreviyle<br />

ilgili tutum ve davranışlarının veya<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 33<br />

hazırladığı raporun mevzuata uygun<br />

olmadığına ilişkin kanaat edinmesi<br />

durumunda, bu hususu bölge kuruluna<br />

bildirir. Bölge kurulları, bilirkişi<br />

raporlarını özel veya teknik bilgi<br />

yönünden denetleyemez. Bilirkişi<br />

raporlarının özel veya teknik bilgi<br />

yönünden içeriğine ilişkin bölge<br />

kurullarına başvuru yapılamaz; yapılan<br />

başvurular incelenmeksizin reddedilir.<br />

Bölge kurulu yaptığı inceleme sırasında<br />

yargı mercilerinden, kamu kurum ve<br />

kuruluşlarından, meslek odalarından,<br />

özel hukuk tüzel kişilerinden ve gerçek<br />

kişilerden inceleme konusuyla ilgili bilgi<br />

ve belge talep edebilir. İlgililerce bu<br />

talebin yerine getirilmesi zorunludur.<br />

Bölge kurulu kararlarına karşı, kararın<br />

tebliğ veya ilan tarihinden itibaren otuz<br />

gün içinde kararı veren bölge kuruluna<br />

itiraz edilir. Bölge kurulunun itiraz<br />

üzerine verdiği kararlara karşı yetkili<br />

idare mahkemesine dava açılabilir.<br />

Bilirkişi, raporunda ve sözlü<br />

açıklamaları sırasında çözümü<br />

uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi<br />

gerektiren hususlar dışında açıklama<br />

“BILIRKIŞILIK<br />

KANUNUNUN<br />

YÜRÜRLÜĞE<br />

GIRMESIYLE<br />

BIRLIKTE<br />

HÂKIM VE<br />

SAVCILARIMIZIN<br />

BILIRKIŞILIĞE<br />

BAŞVURU<br />

KONUSUNDA<br />

Eski Alışkanlıklarını<br />

DEVAM<br />

ETTIRMELERI<br />

MÜMKÜN<br />

DEĞILDIR.”<br />

yapamaz; hâkim tarafından yapılması<br />

gereken hukuki nitelendirme ve<br />

değerlendirmelerde bulunamaz.<br />

Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin<br />

yönetmelikler, bu Kanunun yayımı<br />

tarihinden itibaren en geç altı ay içinde<br />

yürürlüğe konulur ve bu yönetmeliklerin<br />

yürürlüğe girdiği tarihten itibaren<br />

en geç altı ay içinde bilirkişilik sicili<br />

ve listeleri oluşturulur. Bilirkişilik<br />

sicili ve listelerinin oluşturulmasını<br />

müteakip bu sicil ve listelere uygun<br />

bilirkişi görevlendirilmesini sağlamak<br />

amacıyla Bakanlık tarafından bir<br />

ilan yapılır. Bu ilan yapılıncaya kadar<br />

mevcut bilirkişi listelerine göre bilirkişi<br />

görevlendirilmesine devam olunur ve<br />

bu bilirkişiler görevlerini tamamlar.<br />

Bilirkişi raporlarına sık itiraz<br />

edilmesi ve tek raporla sonuca<br />

gidilememesinin temel nedeni hâkimlik<br />

mesleğinin gerektirdiği hukuki<br />

(takdiri) konularda bilirkişi raporu<br />

alınmasıdır. Bilirkişilik Kanununun<br />

yürürlüğe girmesiyle birlikte hâkim<br />

ve savcılarımızın bilirkişiliğe başvuru<br />

konusunda eski alışkanlıklarını<br />

devam ettirmeleri mümkün değildir.<br />

Örneğin kimin kusurlu olduğu veya<br />

bunun ağırlığı tamamen hâkimin<br />

takdir yetkisine giren hukuki bir konu<br />

olduğundan artık sırf bu konuda<br />

bilirkişi raporu alınamayacaktır. Olayın<br />

nasıl gerçekleştiğinin anlaşılması<br />

bakımından gerekiyorsa teknik bilirkişi<br />

raporu alınabilecek ancak bilirkişi<br />

raporunda kimlerin ne oranda kusurlu<br />

olduklarına yer verilemeyecektir. Buna<br />

göre ceza mahkemelerinde (taksirli<br />

suçlarda) hâkim sanığın kusurunu ve<br />

bunun ağırlığını göz önünde tutarak<br />

kendi vicdani kanaatine göre cezayı<br />

belirleyecektir. Sanıklardan hangilerine<br />

neden daha düşük hangilerine daha<br />

yüksek ceza verdiğinin gerekçesini<br />

de kararında açıklayacaktır. Hukuk<br />

mahkemelerinde de zararın miktarı<br />

ispat edilse bile hükme esas tazminat<br />

miktarını hâkim kusuru dikkate alarak<br />

kendisi belirleyecektir. Örneğin zarar<br />

100,00 TL ancak hâkim 80,00 TL’ye<br />

hükmedecek ve karar gerekçesinde<br />

bunun nedenini; “zararın meydana<br />

gelmesinde davacının … ihmali/icrai<br />

hareketleri yani kusurlu davranışları<br />

etkili olduğundan 80,00 TL’ye<br />

hükmediyorum gibi” açıklayacaktır.<br />

Böylece hâkimlik mesleğinin gereği<br />

olan takdir yetkisi bilirkişi adı<br />

altında başkalarına devredilmeden<br />

doğrudan hâkimler tarafından<br />

kullanılmış olacaktır. Taraflardan<br />

birinin kusurunun olup olmadığı<br />

ya da bunun matematiksel olarak<br />

oranlanması bilimsel hiçbir veriye<br />

dayanmamaktadır. Olayın gerçekleşme<br />

şekline göre tamamen takdir hakkının<br />

kullanılmasından ibarettir. Esasen bu<br />

da hâkimlik mesleğinin gereğidir.<br />

Bilirkişilikten kaynaklanan sorunları<br />

“kanayan yara” olarak belirten<br />

Yargıtay onursa üyesi Çetin Aşçıoğlu,<br />

vefatından önce yayınlamış olduğu<br />

birçok eserinde sorunun bilirkişilerden<br />

çok yargılamanın üç öğesi olan<br />

hâkim, savcı ve avukatlardan<br />

kaynaklandığını, çözümün yasalardan<br />

kaynaklanmadığını tersine<br />

yasaların buyurucu kurallarının<br />

uygulanmamasından kaynaklandığını<br />

belirtmektedir. Yazara göre kusurun<br />

belirlenmesini bilirkişiye bırakan yanlış<br />

uygulamanın nedeni, uygulanacak<br />

hukuk normuna ilişkin teorik bilgi<br />

eksikliği, bilginin kullanılmasında<br />

izlenecek yöntemin bilinmemesi ve<br />

uyuşmazlık konusu yaşam olayının<br />

bilgisine ulaşmada usul kurallarının<br />

dışlanmasıdır. Bu nedenle kusur,<br />

aklın, bilimin dışlandığı ve bilirkişilerin<br />

kendince oluşturdukları bir yöntemle<br />

belirlenmekte ve yargıçlar da bilirkişi<br />

öyle dediği için karar vermektedirler.<br />

Oysa hâkimin kanıtları değerlendirerek<br />

vicdani kanaatine göre somut olayı<br />

belirlemesi özel veya teknik bir bilgiyi<br />

gerektirdiği durumlarda bilirkişi<br />

görüşünden yararlanarak maddi<br />

gerçeği saptaması gerekir. Bilirkişinin<br />

görevi sorunla ilgili özel veya teknik<br />

bilgiyi vermek ya da bu bilgilerden<br />

saptamalar yapmakla sınırlı<br />

olmalıdır.<br />

Prof. Dr. Talat CANBOLAT<br />

Marmara Üniversitesi<br />

Hukuk Fakültesi<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 34<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 35<br />

Arş. Gör. Furkan Güven TAŞTAN<br />

Avukatlar İçin<br />

Zihin Haritalama<br />

3Bu Makalenin Zihin Haritası<br />

Önce müvekkil, ardından<br />

içtihatlar, doktrin ve varsa<br />

diğer bilgi kaynakları…<br />

Avukatın hukuk tabiatında<br />

dağınık hâlde bulunan bu bilgileri<br />

sistematize etmesi ve ardından<br />

muhakeme yaparak somut olaya<br />

uyarlaması için zorlu ve yorucu bir<br />

süreci yürütmesi gerekiyor. Zihin<br />

haritalama yöntemi, karmaşık<br />

bilgi kaynaklarını sistematik hâle<br />

getirmeye yaraması ve sözlü-yazılı<br />

beyanlara farklı bir perspektif<br />

katması itibariyle tam da bu noktada<br />

avukat için süreci kolaylaştırmaya<br />

aday bir yöntem olarak karşımıza<br />

çıkıyor.<br />

Zihin haritalama yöntemi, dairesel<br />

bir yapıya sahip olması yönüyle<br />

beynin tabiatına daha uygun bir<br />

not alma biçimidir. Bu özelliği aynı<br />

zamanda esnek not alma imkânı<br />

sağlar. Yöntem, görsel öge, farklı<br />

renk-boyutlar ihtiva etmesi, konu<br />

başlıkları arasında ilişki kurma<br />

imkânı sağlaması ve bütüncül<br />

bir bakış açısı sunması itibariyle<br />

hatırlamayı da kolaylaştırır. Tony<br />

Buzan’ın yaygınlaştırdığı yönteme,<br />

faydalarından hareketle zihnin İsviçre<br />

çakısı, zihni geliştirme aracı ve<br />

zihnin aynası gibi nitelendirmelerde<br />

bulunulmaktadır.<br />

ZIHIN HARITALAMA NASIL<br />

UYGULANIR?<br />

Yöntemi uygulamak için öncelikle<br />

–A3 gibi– büyük boyutta bir kağıt<br />

seçilmelidir. Yatay pozisyona<br />

getirilmiş bu kağıdın ortasına konuyu<br />

çağrıştıran bir görsel yerleştirilmeli<br />

ve konu başlığı yazılmalıdır. Konu<br />

başlığının çevresine dairesel bir<br />

sırayla farklı renklerle yazılmış<br />

ana başlıklar yerleştirilmelidir. Ana<br />

başlıkların etrafına yerleştirilen<br />

alt başlıklar, bağlı olduğu ana<br />

başlığın rengiyle aynı, fakat diğer<br />

ana başlıkların renginden farklı<br />

olmalıdır. Böylelikle başlıklar arasında<br />

görsel bir ayrım sağlanmış olur.<br />

4<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 36<br />

Esnekliğin sağlanması için ana<br />

başlıkların arasında mutlaka boşluk<br />

bırakılmalıdır. Boşluklar, sonradan<br />

zihin haritasına yeni başlıkların<br />

eklenmesini kolaylaştıracaktır<br />

Elle uygulaması mümkün olsa da<br />

yöntemin bilgisayar üzerinden<br />

uygulanmasının çok daha<br />

başarılı sonuçlar oluşturacağını<br />

ifade etmeliyiz. Bilgisayarda<br />

kullanılabilecek bazı zihin haritalama<br />

yazılımları:<br />

Avukatların Zihin Haritalama<br />

Yönteminden Nasıl<br />

Faydalanabileceğin<br />

İlişkin Örnek<br />

Çalışma. 6<br />

• MASAÜSTÜ YAZILIMLAR:<br />

Freemind, Mindomo, Xmind, Mindjet,<br />

iMindmap<br />

• TARAYICI YAZILIMLARI:<br />

Mindmup.com, Mindmeister.com,<br />

Text2mindmap.com, Coggle.it,<br />

Wisemapping.com<br />

AVUKATLAR BU YÖNTEMDEN HANGİ<br />

ALANLARDA FAYDALANABİLİR?<br />

i. ARAŞTIRMA YAPARKEN VE<br />

BILGI TOPLARKEN: Mevzuat, içtihat<br />

ve bilimsel eserlerin incelenmesini<br />

gerektiren hukuki araştırma sürecinde<br />

avukatlar, genellikle standart not<br />

alma yönteminden faydalanır. Ancak<br />

bilgileri hatırlamayı ve bilgiler arasında<br />

bağlantı kurmayı güçleştiren, metni<br />

tekrar okuma ihtiyacını gündeme<br />

getiren bu yöntem zaman kaybına<br />

neden olmaktadır. Buna karşılık<br />

esnekliği sayesinde yeni notların<br />

haritaya eklenebilmesi, araştırma<br />

konusuna ilişkin farklı mecralardaki<br />

bilgilerin büyük bir zihin haritasında<br />

gösterilmesinin mümkün olması<br />

nedeniyle zihin haritalama yönteminin<br />

araştırma sürecinde kullanılması, bizce<br />

meselenin çözümüne ilişkin verimi<br />

artıracaktır.<br />

Avukatlıkta araştırma süreci, bilinen<br />

hukuk kaynakları dışında olay ve<br />

olgularla daha da karmaşık bir hâle<br />

gelmektedir. Bu meslek açısından<br />

olay ve olguların aydınlatılması,<br />

yazılı kaynakların araştırılması kadar<br />

önemlidir. Zirâ somut olayın şartlarına<br />

uymayan teorik bir bilgi, avukat için<br />

hiçbir anlam ifade etmez. Yöntemle<br />

birlikte bilinen hukuk kaynaklarından<br />

elde edilen bilgiler ile olay ve olguların<br />

aynı zihin haritasında birleştirilmesi<br />

mümkün olacak, böylelikle daha etkin<br />

bir araştırma süreci sağlanacaktır.<br />

Neticede bir hukuki mesele avukatın<br />

zihninde ‘müvekkil’, ‘doktrin’ ve<br />

‘içtihat’, ‘olay ve olgular’ şeklinde<br />

dörde bölünmek yerine, tek bir zihin<br />

haritasında canlanacaktır.<br />

ii. YAZILI BEYANDA BULUNURKEN:<br />

Avukatlar, hukuki metinlerin yazımında<br />

da yöntemden faydalanabilir. Özellikle<br />

metne ilişkin fikirlerin toparlanması;<br />

metnin alt başlıklar hâlinde sistematik<br />

bir düzene sokulması ve bu başlıklar<br />

arasındaki ilişkilerin gösterilmesi<br />

açısından zihin haritalama yöntemi<br />

yararlıdır. Yöntem, böylelikle yazar<br />

avukat açısından metnin yazımını<br />

daha kısa bir sürede tamamlama;<br />

okuyana da o metni daha kolay bir<br />

şekilde tarayıp anlama imkânı sunar.<br />

Ayrıca avukatların, karmaşık bir<br />

davanın olay örgüsünü ve lehteki<br />

argümanlarını içeren zihin haritasını<br />

dilekçede bir figür olarak göstermesi<br />

de mümkündür. Böylelikle, konuyu<br />

özetleyen bir zihin haritasının yer aldığı<br />

dilekçe, yargılama makamları nezdinde<br />

daha etkili olabilecektir.<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 37<br />

iii.SÖZLÜ BEYAN SUNARKEN<br />

Zihin haritaları, avukatlar tarafından<br />

davaya ilişkin argümanların<br />

mahkemelere sunulması esnasında<br />

da kullanılabilir. Kanaatimizce bir<br />

zihin haritasıyla sistematize edilmiş<br />

sözlü beyan, yöntemin uygulanmadığı<br />

bir beyana göre daha çok etkilidir.<br />

Özellikle duruşmalarda, avukatları<br />

dinleme konusunda sabırsız davranan<br />

Türk hâkimlerine, sayfalarca bilgi<br />

aktarmaya çalışmak yerine, bir<br />

zihin haritası üzerinden konunun<br />

kilit noktalarını anlatmanın verimi<br />

artıracağını düşünüyoruz.<br />

iv. BILGI NOTU OLUŞTURURKEN<br />

Avukatların standart not alma<br />

yöntemiyle, doğrusal (linear) şekilde<br />

hazırlanmış bilgi notları yerine zihin<br />

haritalama yöntemini kullanması, o<br />

işle ilgili öz bilgi sunması ve meseleler<br />

arasındaki ilişkileri görsel olarak<br />

ifade etmesi açısından kanaatimizce<br />

daha verimli olacaktır. Böylelikle<br />

bilgi notlarının oluşturulması için<br />

harcanan emek ve zamandan önemli<br />

ölçüde tasarruf sağlanır. Ayrıca<br />

doğrusal yöntemle (linear) hazırlanmış<br />

bilgi notları yerine, tek sayfalık<br />

zihin haritalarının oluşturulması,<br />

bilgi notunu okuyacak olanların<br />

meseleler arasındaki ilişkiyi daha iyi<br />

kavrayabilmesine hizmet eder.<br />

v. DIĞER ALANLARDA<br />

İfade ettiğimiz alanlardan başka,<br />

zihin haritalama yönteminden,<br />

danışmanlık işlerinin planlanmasında<br />

ve dava stratejilerinin belirlenmesinde;<br />

birden çok avukatın katıldığı<br />

toplantılarda beyin fırtınası yapma<br />

konusunda da yararlanılabilir.<br />

Yine dava dosyalarına özgü zihin<br />

haritalarının hazırlanmasıyla,<br />

uzun duruşma aralarının ardından,<br />

davaya özgü kilit bilgilerin kolaylıkla<br />

hatırlanması da mümkün olacaktır.<br />

SONUÇ<br />

Esasında avukatın dâhlinin<br />

bulunduğu her alanda kullanılabilecek<br />

bu yöntem, bizce hukuku biraz olsun<br />

renklendirerek hukuki problemleri<br />

berraklaştırmaktadır. Dolayısıyla<br />

adalet peşinde koşan avukatların<br />

bu yöntemden faydalanacağını<br />

umuyorum.<br />

Arş. Gör. Furkan Güven TAŞTAN<br />

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi<br />

Hukuk Fakültesi<br />

fgtastan@ybu.edu.tr<br />

3Zihin Haritalamadan Dilekçelerde<br />

Nasıl Yararlanılacağına İlişkin Örnek<br />

Çalışma.<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 38<br />

Hukuk Kaynaklarına<br />

Erişimde Çağdaş<br />

Çözümler<br />

MEVZUAT, IÇTIHAT,<br />

TAM METIN<br />

HUKUK KITAPLARI,<br />

MAKALELER, BILGI<br />

NOTLARI, TEZLER<br />

VE YAZIŞMA<br />

ÖRNEKLERINDEN<br />

OLUŞAN<br />

TÜRKIYE’NIN<br />

EN KAPSAMLI<br />

IÇERIĞI ILE<br />

IHTIYAÇ DUYULAN<br />

TÜM BILGI<br />

KAYNAKLARINA<br />

TEK ARAMADA<br />

ERIŞIM SAĞLAYAN<br />

LEXPERA, Mobil<br />

Cihazlardan Erişim<br />

İmkânı ILE DE<br />

KÜTÜPHANENIZI<br />

HER ZAMAN<br />

YANINIZDA<br />

TAŞIMANIZA<br />

OLANAK SAĞLIYOR.<br />

Araştırma yapmak, hukukçular<br />

için mesleki temel faaliyetleri<br />

içerisinde en önemli ve iş<br />

yükünü artırıcı unsurlardan<br />

biridir. Ülkemizde yasa yapım hızının<br />

yüksek oluşu, mevzuat değişikliklerinin<br />

çokluğu, üst mahkeme kararlarının<br />

sayıca fazla olması ve doktriner<br />

görüşlerin derli toplu sunulamaması,<br />

bilgi işleme teknolojilerinin bu alanda<br />

daha verimli kullanılmasını zorunlu<br />

kılmaktadır.<br />

Son birkaç yıl öncesine kadar,<br />

kullanılan teknolojinin yetersizliği<br />

nedeniyle, avukatların araştırma<br />

yükleri giderek artmış ve bağlantıları<br />

doğru kurulmuş, bütünlüklü bilgiye<br />

erişme şansı bulamamışlardır.Bütün<br />

bu eksikliklerin doğru kavranması ve<br />

çözümlenmesi sonucunda LEXPERA<br />

Yeni Nesil Hukuk Bilgi Sistemi,<br />

hukukçuların tek merkezden bütünlüklü<br />

bilgiye erişimi konusuna yepyeni bir<br />

yaklaşım getirmiştir.<br />

Bilgi kaynaklarının yenilikçi bir<br />

şekilde işlenmesi, kullanıcı dostu<br />

tasarımı ve mobil cihazlardan erişim<br />

imkânı ile LEXPERA araştırma<br />

verimliliğini artırmanın yanında hukuki<br />

yorum ve analizi güçlendiren araçlarla<br />

hukukçunun iş yükünü azaltacak<br />

önemli bir adım atmıştır. Böylece,<br />

zaman baskısı altında yoğun çalışmak<br />

zorunda olan meslek mensupları, doğru<br />

analiz edilmiş nitelikli bilgi ile başarıya<br />

giden yolda, kapsamlı bir kaynağa<br />

sahip olma imkanı elde etmişlerdir.<br />

ZENGİN LİTERATÜR KAYNAKLARI<br />

Şu an LEXPERA’da 260’ın üzerinde<br />

hukuk kitabı ve çok sayıda makale<br />

tam metin olarak ilgili mevzuat ve<br />

yargı kararlarıyla entegre biçimde<br />

yayımlanmaktadır. Her gün yeni<br />

materyallerin eklenmesiyle sürekli<br />

olarak zenginleşen bu kaynaklar<br />

arasında ülkemizin pek çok önemli<br />

hukukçusunun eserleri yer almaktadır.<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 39<br />

GÜNCEL MEVZUAT VE MEVZUAT<br />

DEĞİŞİKLİKLERİNİN TAKİBİ<br />

LEXPERA Takvim uygulaması ile<br />

mevzuat değişiklikleri gün gün veya<br />

seçilen tarih aralığında görülebilir.<br />

Ayrıca her gün gönderilen Resmi<br />

Gazete ve Mevzuat Günlüğü Bültenleri<br />

kullanıcıların o günkü değişikliklere<br />

hızlıca göz atma ve ilgilendikleri<br />

düzenlemeleri inceleme fırsatı<br />

sağlamaktadır..<br />

Bir mevzuat metninin veya<br />

ilgili maddesinin<br />

Eski ve Yeni Hallerini Yıllara<br />

Göre Karşılaştırma<br />

imkânı tanıyan uygulamalar<br />

“MADDE VE SÜRÜM<br />

KIYASLAYICI”<br />

KAPSAMLI İÇTİHAT ARŞİVİ<br />

2,5 milyona yakın karar sayısı ile<br />

Türkiye’nin en nitelikli içtihat arşivi<br />

hukukçuların erişimine sunulmuştur.<br />

Yargıtay, Danıştay ve diğer yüksek<br />

mahkemelerin içtihatlarının yanı sıra<br />

Rekabet Kurulu ve Kamu İhale Kurulu<br />

kararları da bu arşivin bir parçasıdır.<br />

Ağustos 2017 itibariyle bölge adliye<br />

mahkemesi (istinaf) kararları da<br />

kullanıma sunulacaktır.<br />

Mevzuat metinlerinin<br />

Önceki Yıllarda Yürürlük<br />

Bulmuş Tüm Hallerini<br />

Gösteren<br />

kronolojik listeler<br />

“ZAMAN<br />

ÇIZELGELERI”<br />

KİŞİSEL UYGULAMALAR VE<br />

BİLDİRİMLER<br />

Mevzuat, Literatür kaynakları<br />

ve 2,5 milyon karardan oluşan<br />

Türkiye’nin En Kapsamlı<br />

İçtihat Arşivine<br />

birbiriyle ilişkilendirilmiş olarak erişim<br />

“GELIŞMIŞ ÇAPRAZ<br />

BAĞLANTILAR”<br />

Kullanıcılar ilgilendikleri kanunlara,<br />

isterlerse ikincil mevzuatıyla birlikte<br />

bildirim kurarak kritik önemdeki<br />

değişikliklerden günlük olarak<br />

haberdar olabilirler. Ayrıca, klasörler<br />

halinde organize edilebilen ve kişisel<br />

not eklenebilen favori belgeler,<br />

gerektiğinde tek tıklamayla tekrar<br />

çalıştırılabilen kaydedilen aramalar<br />

kullanıcıya kolaylık sağlamaktadır.<br />

Birden fazla düzenlemeyi etkileyen<br />

Torba Kanun ve KHK’ların<br />

değiştirdiği mevzuat listeleri<br />

“ETKILEDIĞI MEVZUAT<br />

LISTESI”<br />

www.lexpera.com.tr


Sayfa 40<br />

SOHBET<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 41<br />

94 Yaşında<br />

bir Süper<br />

Kahraman<br />

Av. Salih Nuri<br />

TÜZEL<br />

Bu sayıda süper kahramanımız<br />

Av. Salih Nuri Tüzel’ le<br />

öyle güzel muhabbet ettik<br />

ki avukatlık mesleğinde<br />

trilyonluk bir dava kazanmış kadar<br />

keyif aldım sohbetimizden. Belki de<br />

bu, para biriktirmekten çok dost ve<br />

anı biriktirmeye değer verdiğimden<br />

ama okuduğunuzda siz de sanıyorum<br />

keyif alacaksınız bizden.<br />

Bu arada Salih Bey süper kahraman<br />

olduğunu düşünmüyor, “Ben sıradan<br />

bir adamım” diyor her süper güçleri<br />

olan insan gibi. Söyleşimiz için<br />

ses kaydı yaparken asıl amacımız<br />

cümleleri kaydetmekti elbette<br />

ama benim kayıtlarımda en çok<br />

kalan Salih Bey’ in sıkça atabildiği<br />

kahkahaları oldu. Bu hayatı ve bu<br />

mesleği zorlaştıran şey sanıyorum<br />

gülmemek, gülümsememek... Eğer<br />

kıymetli üstadımız gibi uzun yaşamak<br />

istiyorsak gülüp geçebilmeliyiz ve<br />

günlerimizi gülerek geçirmeliyiz<br />

bence. Umarım okurken siz de bizimle<br />

birlikte gülümsersiniz :)<br />

4<br />

Av. Salih Nuri TÜZEL &<br />

Av. Zenyep Bucru GİCİRİ<br />

Fotoğraflar: Sertan TİRYAKİ (Lawink.net)<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 42<br />

SALIH BEY 94 YAŞINDASINIZ<br />

VE HALEN AKTIF OLARAK<br />

AVUKATLIK YAPIYORSUNUZ.<br />

BILMIYORUM FARKINDA MISINIZ<br />

AMA SÜPER GÜÇLERINIZ<br />

SAYESINDE ÖLÜMSÜZLÜĞÜ<br />

KEŞFETMIŞ OLABILIRSINIZ.<br />

GEZEGENIMIZE NASIL GELDINIZ?<br />

(gülüyor) Benim babam da<br />

avukattı, ismi Mehmet Nuri’ydi.<br />

Babamın ismini yaşatma arzusundan<br />

dolayı Salih isminin yanında Nuri<br />

ismini de kullanmak sureti ile meslek<br />

ünvanım Salih Nuri TÜZEL olarak<br />

tescil edildi. Beşi kız, altı kardeştik ve<br />

en küçükleri bendim. 1924 senesinde<br />

o zamanlar küçük bir kasaba olan<br />

Düzce’de dünyaya gelmişim. Fakat<br />

doğumumdan 5-6 ay sonra soğuk<br />

havaların etkisiyle hastalanmışım.<br />

Durumum ciddileşince alel acele<br />

Sami bey isimli aile doktorumuzu<br />

çağırmışlar. Muayene ettikten sonra<br />

demişki; Ne yazık ki çocuğunuzu<br />

kaybediyorsunuz 42 derecede ateşi<br />

var ve yapılabilecek birşey yok. Bunun<br />

üzerine babam hiç mi şansı yok diye<br />

sorunca Sami bey yüzde beş ufak bir<br />

şansı var der. Eğer müsade ederseniz<br />

bebeğinizi dışarıda çıplak kara gömüp<br />

şok tedavisi uygulayabilirim belki sağ<br />

çıkabilir ama ihtimali düşük demiş.<br />

Fakat bir şey yapmazsak sonuç<br />

yüzde yüz ölüm diye de eklemiş.<br />

Annem ve babam açısından bu kararı<br />

verebilmenin güçlüğünü tasavvur<br />

edin. Altıncı, tek erkek çocuk ve<br />

yüzde beş şansla gırtlağa kadar kara<br />

gömülmesine evet diyebilmek. Peki<br />

demişler ve beni kara gömmüşler<br />

artık ne kadar tuttuysa doktor bir<br />

süre sonra çıkarmış, çıkış o çıkış, işte<br />

şimdi karşınızdayım.<br />

SIZ ASLINDA 007 JAMES BOND GIBI<br />

SEÇILMIŞ VE ÖZEL BIRISINIZ. HATTA<br />

BARO SEÇIMLERINDE VS ÖZEL<br />

DURUMLARDA KULLAN- DIĞINIZ<br />

SIRA NUMARANIZ DA 001. KENDINIZI<br />

BU ANLAMDA SÜPER KAHRAMAN<br />

GIBI HISSETTIĞINIZ OLUYOR MU?<br />

VE HAYATINIZDA SIZE GÜÇ VEREN<br />

KAHRAMANLAR OLDU MU?<br />

Ben kahraman olarak<br />

hissetmiyorum kendimi... sıradan bir<br />

adamım. Fakat, annem ve babam,<br />

“KÜÇÜK BIR<br />

ŞEHIRDE ÇALIŞIP<br />

ALTI ÇOCUĞUNU<br />

DA İSTANBUL’DA<br />

OKUTMA<br />

ÇABASINDA OLAN<br />

BIRISIYDI BABAM.<br />

ELBISELERINI TERS<br />

DÜZ ETTIREREK<br />

GIYERDI.<br />

BU FEDAKARLIKLAR<br />

Ödenebilir<br />

Borçlar<br />

DEĞILDIR.”<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 43<br />

asıl süper kahraman onlar. Bu<br />

size anlattığım tıbbi meselenin<br />

ardından okuma çağına geldikten<br />

sonra beni Namık Kemal isimli<br />

okula yazdırmışlar, ilkokul tahsilimi<br />

Düzce’deki bu ilkokulda tamamladım.<br />

Fakat, babamın şöyle bir teamülü<br />

vardı, bütün çocuklarını İstanbul’da<br />

okutmak istiyordu. Düzce o tarihlerde<br />

üc-beş bin nüfuslu bir kasaba. Buna<br />

rağmen tüm kız kardeşlerim, kimi<br />

Dame de Sion’da, kimi Erenköy Kız<br />

Lisesinde, kimi Çamlıca Kız lisesinde<br />

okudu. Beni de ortaokula geçtiğim<br />

zaman 11 yaşımda İstanbula getirdi<br />

ve dedi ki; evladım sana bir iki mektep<br />

göstereceğim, hangisini beğenir<br />

ve seçersen seni oraya leyli (Yatılı)<br />

olarak kaydettiricez.<br />

Önce Robert Koleje götürdü, tabi<br />

Robert Koleje çıktık şahane bir<br />

yer her açıdan çok güzel. Babam<br />

konuştu bende dinledim, dediler ki<br />

okul ücreti yurt, tehsil ve yeme içme<br />

hepsi dahil yılda 250 lira. Oradan<br />

çıktık Arnavutköy ile Bebek arasında<br />

şimdiki Kuleli Askeri Lisesi gibi olan<br />

gösterişli bir Osmanlı binası vardı,<br />

ismi Feyziati Lisesi. Feyziati Lisesi<br />

Türk okulu, yabancı değil. Ve onu da<br />

gezdik. Dediler ki işte her şey dahil<br />

leyli olarak senelik 300 lira yani<br />

Robert Kolejden 50 lira fazla. Babam<br />

seçimi bana bıraktı ve ben Feyziati<br />

Lisesi’ni uygun gördüm. Babama<br />

dedim ki Robert Kolejde iki sene ön<br />

hazırlık var İngilizce için, sonrasında<br />

sınıfa geçiyoruz. Feyziati Lisesi’nde<br />

ise doğrudan başlayacağım. Ben<br />

iki seneyi kaybetmek istemiyorum<br />

sizin üstünüzdeki yükü mümkün<br />

olduğu kadar çabuk almak istiyorum.<br />

Çünkü, küçük bir şehirde çalışıp altı<br />

çocuğunu da İstanbul’da okutma<br />

çabasında olan birisiydi babam.<br />

Elbiselerini ters düz ettirerek<br />

giyerdi yani bu fedakarlıklar<br />

ödenebilir borçlar değildir. İşte bu<br />

Süperkahramanlık değil de nedir?<br />

94 yıllık bu uzun ömrümde anne<br />

ve babama olan minent borcumu<br />

ödemem mümkün değil.<br />

Özetle, babam üzerindeki yükümü<br />

bir nebze azaltmak için sonrasında<br />

adı Boğaziçi Lisesi olacak olan<br />

Feyziati Lisesini tercih ettim.<br />

Okulumuzun müdürü Hıfzı Tevfik<br />

Gönensay idi. Hıfzı Tevfik bey ile<br />

Atatürkü yan yana gördüğünüz<br />

zaman hangisi Atatürk diye tercih<br />

etmekte güçlük çekerdiniz. Her ikisi<br />

de Selanikliydi ve okul arkadaşıydılar.<br />

Atatürkün rahatsızlığı zamanında<br />

Savarona yatıyla okulun önüne<br />

gelip demir atardı ve motorla bizim<br />

okula Hıfzı Beyi görmeye gelirdi. Bu<br />

itibarla biz Atatürkü hem yakından<br />

görmek hem de elini öpmek gibi bir<br />

şansa sahip olduk. Yani bugünün<br />

düşünceleri içinde tarifi mümkün<br />

olmayan muhteşem insanlardı.<br />

PEKI, OKUL YILLARINIZ<br />

NASIL GEÇTI? AILENIZDEN<br />

UZAKTA, İSTANBUL’DA ZORLUK<br />

YAŞADINIZ MI?<br />

Ailemden uzakta olmak özellikle<br />

ilk zamanlarda fazlasıyla zordu.<br />

Fakat, okulun sunduğu imkanlar,<br />

öğretmenlerimizin ilgisi, unutulmaz<br />

arkadaşlıklar ve dostluklar bu zorluğu<br />

kısa sürede berteraf etti. Okul<br />

yaşamı o kadar mühim ki, geleceğinizi<br />

her anlamda şekillendiriyor. Kişilik<br />

ve karakterinize etkisi bir yana,<br />

ileriki zamanlarda gerek toplumsal<br />

ilişkilerinize gerekse mesleki<br />

başarınıza çok mühim katkıları oluyor.<br />

ŞÜPHESIZ, BU SÖYLEDIĞINIZ<br />

O KADAR DOĞRU KI. DÜNYAYI<br />

ANLAMAYA VE ALGILAMAYA<br />

ÇALIŞTIĞIMIZ O ILK YILLARDA<br />

IÇINDE BULUNDUĞUMUZ<br />

ORTAMIN, GÖZLEMLEDIĞIMIZ<br />

INSANLARIN ETKISI MUAZZAM.<br />

BUGÜNDEN GERIYE BAKINCA,<br />

OKUL YILLARINIZA ILIŞKIN ELDE<br />

ETTIĞINIZ EN ÖNEMLI KAZANIM<br />

NEDIR?<br />

Okulda her eğitim yılının ilk haftası<br />

seçimlere ayrılırdı. Okulun o seneki<br />

tüm sportif ve sanatsal aktivitelerin<br />

yönetmek üzere talebelerden<br />

müteşekkil idare heyetine talip olan<br />

adaylar okul içinde propoganda<br />

yaparlardı. Hem okulun salonlarında<br />

hem okulun arkasında bulunan<br />

bahçede tanıtım mitingleri<br />

düzenlenirdi. Bir haftalık propaganda<br />

sürecinin sonunda ise ortaokulu<br />

temsilen bir kişi, 9’uncu, 10’uncu<br />

ve 11’inci sınıfları temsilen de birer<br />

kişi seçilirdi. 11’inci sınıftan seçilen<br />

aynı zamanda idare heyetinin tabi<br />

başkanı olurdu. Bu heyet, bir sene<br />

süreyle okulda oynanacak tüm futbol<br />

maçlarının programlarını, okulda<br />

oynatılacak filmlerin planlamasını,<br />

okulun tiyatro salonunda oynanacak<br />

piyeslerin ve operaların programını<br />

hazırlardı. Opera diyorum çünkü<br />

bu okulun sahnesi döner sahneydi<br />

ve İstanbul’da başka döner sahne<br />

olmadığı için operalar bizim okulda<br />

yapılırdı ve müthiş bir müzik kültürü<br />

aşılanırdı. Okulun profesyonel<br />

yöneticileri, yani müdür ve müdür<br />

muavinleri ancak çok zor bir durum<br />

meydana gelirse devreye girerdi.<br />

Okulun bizlere aşıladığı bu<br />

demokrasi kültürü ve kendi kendini<br />

yönetme alışkanlığı ilerleyen<br />

yıllarımızda hem mesleki hem de<br />

toplumsal yaşamımızda müthiş bir<br />

katkı sağladı. Okulun mezunları<br />

hep sorumluluk bilinci yüksek,<br />

mesleklerini layıkıyla yapan insanlar<br />

oldular. Bunun temeli her sene yapılan<br />

bu bir haftalık demokratik seçim<br />

süreciydi.<br />

AVUKATLAR OLARAK EĞITIM<br />

HAYATINA BAŞLADIĞIMIZ<br />

ILK GÜNDEN ITIBAREN ÇOK<br />

YOĞUN VE AĞIR DERSLER<br />

NETICESINDE ZOR BIR EĞITIM<br />

SÜRECİNİ ATLATIP STRES<br />

YÜKLÜ BIR ÇALIŞMA HAYATINA<br />

GEÇIŞ YAPIYORUZ. BUNDAN<br />

DOLAYI ÇOK KATI, ZAMAN<br />

ZAMAN KONTROLCÜ VE<br />

DÜNYAYI YÖNETMEYE ÇALIŞAN<br />

INSANLARA DÖNÜŞEBILIYORUZ.<br />

KONTROLCÜ YAPIMIZA<br />

RAĞMEN YAŞAMIN BELKI DE EN<br />

ÖNEMLI UNSURU OLAN ŞANS<br />

VE TESADÜF OLGUSUNU ES<br />

GEÇEBILIYORUZ. AMA GERIYE<br />

DOĞRU BAKTIĞIMIZDA ISTEK VE<br />

BEKLENTILERIMIZDEN ZIYADE<br />

ASIL YÖNLENDIRICI UNSURUN<br />

UFAK TESADÜFLER OLDUĞUNU<br />

DÜŞÜNÜYORUM. SIZIN HAYATIN<br />

HIKAYENIZDE ŞANS VE<br />

TESADÜFLERIN YERI NEDIR?<br />

Kesinlikle haklısın. Geriye dönüp<br />

bakınca, 94 yıllık ömrümde ufak 4<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 44<br />

tesadüflerin büyük ve derin izler<br />

bıraktığını görüyorum. Liseden mezun<br />

olduktan sonra İstanbul Üniversitesi<br />

Hukuk Fakültesine intikal ettim. Şimdi<br />

söyleyeceğim şey ise yaşamlarımızda<br />

tesadüflerin ve şansların ne kadar<br />

değerli olduğu üzerine. Üniversite<br />

yıllarında Kadıköyde ikamet<br />

ediyorum, ablam ve eniştemin evinde.<br />

Sabahları Kadıköy vapuruna binip<br />

köprüye geçiyoruz, köprüden de<br />

tramvaya binip Beyazıta çıkıyoruz.<br />

Seneyi söylüyorum 1941-42. Ve<br />

üç arkadaş; Şair Özdemir Asaf,<br />

ben ve Sadun Erdemir her sabah<br />

08:15 vapuruna biniyoruz. 08:30’da<br />

köprüye çıkıp okula geçiyoruz. Bir<br />

sabah 08:15 vapurunu bir dakikayla<br />

kaçırdım. Mecburen 08:30 vapuruna<br />

kaldım. Girdim vapura bakınıyorum<br />

etrafta acaba tanıdık biri var mı,<br />

onunla otururmuyum darken, bir genç<br />

kız sesi “Salih Salih” dedi. Baktım<br />

5-6 kişilik bir genç kızlar topluluğu<br />

orada ablamın eşinin akrabası olan<br />

iki genç kız var, onlarda edebiyat<br />

fakültesinde okuyorlardı. Onların<br />

arkadaş gurubuydu. Yanlarına gittim,<br />

beni tanıştırdılar. Onların içinde de<br />

saçını topuz yapmış, altın çerçeveli<br />

gözlük takan bir kız vardı. Onunla da<br />

tanışmış olduk. Fakat, o çok ciddi.<br />

Böyle hemen hemen hiç gülmeyen<br />

bende tam tersine çok neşeli bir<br />

mizaca sahibim. Güle oynaya<br />

Karaköye gittik, onlar Fındıklıya<br />

edebiyat fakültesine geçtiler, ben<br />

kendi okuluma, Beyazıta çıktım.<br />

Birkaç gün sonra beni oraya çağırmış<br />

olan arkadaşla rastlaştık, “Salih<br />

bizim gruptaki bir kız arkadaş sen<br />

gittikten sonra ne dedi biliyormusun,<br />

Yav nerden buldunuz bu kadar sulu<br />

adamı” dedi. Ve bana sulu diyen bu<br />

hanım ilerde benim eşim oldu. Tam 65<br />

yıl inanılmaz bir hayat yaşattı bana.<br />

Arnavutköy kız kolejinden mezun<br />

Fransızca, İngilizce ve Almancayı<br />

anadili gibi bilen muhteşem bir<br />

insandı. Ve biz evlendik.<br />

SÜPERKAHRAMANLAR DA<br />

AŞIK OLUYOR ELBETTE…<br />

MAGAZIN TADINDA BIR SORU;<br />

EVLILIK HIKAYENIZDEN KISACA<br />

BAHSEDEBILIR MISINIZ?<br />

(gülüyor) Bakın o kadar enteresan<br />

oldu ki, benim okuldan bir sınıf<br />

arkadaşım vardı Günay isminde.<br />

Annesi Türkiye’nin tanınmış<br />

şairlerinden Şükufe Nihal hanımdı.<br />

Biz Kadıköy evlendirme dairesinde<br />

evlendik, iki çıplak bir hamama<br />

yakışır, tek bir sandalyemiz bile yok.<br />

Elimizde küçük bir çantayla plan<br />

yapmışız, Yalovadaki termal otele<br />

gidip balayı için iki gün kalacağız.<br />

O ZAMANLAR<br />

AVUKAT MIYDINIZ?<br />

Hayır, yedek subayım ama<br />

okulu bitirdim. Ve biz çıktık nikah<br />

dairesinden, şimdiki Kadıköydeki<br />

Kaymakamlık var tarihi bina, orası.<br />

Vapura geldik baktık o bizim meşhur<br />

şair Şükûfe Nihal’in kızı. “Ooo Salih”<br />

dedi... nerden nereye gidiyorsunuz?<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 45<br />

Dedik ki, biz biraz önce evlendik<br />

balayına gidiyoruz. Bende size bir şey<br />

yapmalıyım diye vapurda kızcağız<br />

telaşa kapıldı. Bir çikolata getirdi<br />

ve o çikolata bizim evlililiğimizin ilk<br />

hediyesi oldu.<br />

Bakın, şans ve tesadüflerin<br />

yaşamımızdaki derin etkisinden<br />

bahsettik, aslında tesadüfler<br />

yakamızı hiç bırakmıyor. Dünya o<br />

kadar küçük ki, sonunda bu Şükufe<br />

Nihal’in kızı olan Günay isimli küçük<br />

hanım bir avukat arkadaşla evlendi.<br />

Geçenlerde ofise bir telefon geldi,<br />

hizmet verdiğimiz konsolosluktan bir<br />

görevli iş görüşmesi için acil olarak<br />

benimle görüşmek istediğini söyledi.<br />

Hayhay buyrun dedim. İsminiz nedir<br />

diye sordum, ismini söyledi Orhan<br />

BAŞAR. Ben hemen ardından Şükufe<br />

Nihal BAŞAR ile bir akrabalık bağınız<br />

var mı diye sordum.Evet dedi, benim<br />

büyükannemdir. Ve ben dedi Günay’ın<br />

oğluyum. Dedim ki, dünya ne kadar<br />

küçük, siz beni 60-70 sene evvele<br />

götürdünüz, hemen gelin dedim.<br />

Bütün bu tesadüfler bir hayat içinde<br />

yan yana gelebiliyor yani.<br />

63 SENE<br />

BOYUNCA BIRLIKTE<br />

ÇALIŞTIK<br />

Ercüment<br />

ILE FAKAT<br />

SIYASI DÜŞÜNCE<br />

AÇISINDAN IKI<br />

FARKLI UÇTAYDIK.<br />

BUNA RAGMEN,<br />

Ercüment’in<br />

VEFATINA KADAR<br />

BERABER ÇALIŞTIK.<br />

BUNUN MÜMKÜN<br />

OLDUĞUNU<br />

HERKESE ISPAT<br />

ETTIK BIZ.<br />

içerisindeydi. Ali Rıza Şengel diye bir<br />

üstad vardı, tef çalardı. Onun tefiyle<br />

herkes kulaktan Türk müziği öğrenirdi.<br />

Ercüment birgün dedi ki, “Salihcim<br />

bak bu müzik böyle öğrenilmez,<br />

akademik bir sistem içerisine<br />

sokmamız lazım. Ben bir kanun<br />

hazırlayayım, sen de bu kanun’un<br />

çıkarılmasında destek ol”. Ve<br />

nihayetinde Türk musikisi eğitimi<br />

Ercüment BERKER sayesinde<br />

kurumsal bir yapıya kavuştu.<br />

Biz Ercüment ile 63yıl beraber<br />

çalıştık, birbirimize hiç kırılmadan,<br />

birbirimizi hiç üzmeden. İhtilal<br />

dönemlerini yaşadık, askeri<br />

dönemleri yaşadık, bir gün birbirimize<br />

kırılmadan.<br />

O yassı adada sanıkları müdafa<br />

ediyordu. Ben ise CHP’de siyaset<br />

yapıyordum. 63 sene boyunca birlikte<br />

çalıştık Ercüment ile fakat siyasi<br />

düşünce açısından iki farklı uçtaydık.<br />

Buna ragmen, Ercüment’in vefatına<br />

kadar beraber çalıştık.<br />

Bunun mümkün olduğunu herkese<br />

ispat ettik biz. Ne o bana kırıldı, ne<br />

ben ona.<br />

ŞIMDILERDE SOSYALLEŞMEK<br />

YERINE DINLENEBILMEK IÇIN<br />

DAHA INSANSIZ ALANLARA<br />

VE MÜMKÜNSE EVDEN<br />

BILE ÇIKMAMAYA IHTIYAÇ<br />

DUYABILIYORUZ. AMA BU<br />

DURUM YALNIZ VE STRESLI<br />

HISSETMEMIZE DE NEDEN<br />

OLABILIYOR. SIZ ASLINDA BU<br />

UZUN YAŞAMI TEKDÜZELIKTEN<br />

UZAK, SOSYAL HAYATIN IÇINDE<br />

OLARAK VE INSANLARLA BAĞ<br />

KURARAK SAĞLAYABILMIŞ<br />

OLABILIRSINIZ. NE DERSINIZ?<br />

Biz karımla tek düze yaşamadık<br />

çünkü karım da ben de tarih<br />

meraklısıydık. Bu sebeple birlikte çok<br />

seyahat ettik. Ve gittiğimiz yerlerde<br />

vitrin gezmedik.<br />

Mutlaka adliyeyi gezdik,<br />

mahkemeler nasıl oluyor bunu<br />

inceledik, tarihi binaları gezdik,<br />

parlamentoları gezdik ve tarih<br />

merakımız sebebiyle bütün<br />

seyahatlerimizi bunun üzerine yaptık.<br />

Ve ömrüm hep dernekler içerisinde<br />

geçti.<br />

SON YILLARDA TOPLUMSAL<br />

ANLAMDA BIR KIRILMADAN<br />

BAHSEDILIR OLDU. ARTIK<br />

INSANLARIN BIRBIRINE<br />

TAHAMMÜLÜ KALMADI.<br />

ÖZELLIKLE SIYASI<br />

DÜŞÜNCELERDEKI AYRIŞMALAR,<br />

TOPLUMSAL OLARAK BÖLÜNME<br />

NOKTASINA GELMEMIZE<br />

VESILE OLDU DIYEBILIRIZ. SIZIN<br />

DIĞER KIŞILERLE ILIŞKILERINIZ<br />

NASILDI? ESKIDEN DE BU<br />

TAHAMMÜLSÜZLÜK VAR MIYDI?<br />

Bu kadar değildi elbet. Aynı<br />

zamanda sınıf arkadaşım da olan<br />

Prof. Ercüment BERKER ile yıllarca<br />

birlikte çalıştım. Ercüment, 27 Mayıs<br />

ihtilalinden sonra kurulan yassı ada<br />

mahkemelerinde en çok müvekkili<br />

olan Avukat idi.<br />

Ercüment, aynı zamanda<br />

İstanbul Türk Musikisi Devlet<br />

Konservatuarı’nın kurucusu ve<br />

başkanıydı. Müzik bilgisi hukuk<br />

bilgisinin üstündeydi.<br />

Eskiden Türk musikisi ağızdan<br />

ağıza öğrenilen bir eğitim geleneği<br />

YAKLAŞIK 70 YIL SÜREN<br />

MESLEK YAŞAMINIZDA HANGI<br />

ALANLARDA ÇALIŞTINIZ? TEK<br />

BIR ALANDA UZMANLAŞMAK<br />

SIZCE GEREKLI MI YOKSA HER<br />

DAVAYA BAKABILECEK KADAR<br />

BILGI SAHIBI OLMALI MI? VE BIZE<br />

GETIRILEN HER DOSYAYI SIRF IŞ<br />

GELDI VE PARA KAZANACAĞIZ<br />

DIYE ALMAK ZORUNDA<br />

HISETMELI MIYIZ?<br />

Hayat hepimizi başlangıçtan<br />

itibaren farklı bir rüzgara tabi tutuyor.<br />

Beni hayat Ceza hukukuna doğru<br />

itmedi. Ben sadece Medeni Hukuk<br />

ve Ticaret Hukuku alanlarında<br />

çalıştım. Ceza davası olarak hatırını<br />

kıramadığım için sadece bir davaya<br />

girdim. İktidardan düştükten sonra<br />

Cumhuriyet Halk Partisinin genel<br />

sekreterliğini yapan Kasım GÜLEK<br />

isimli bir Adana milletvekili vardı.<br />

Kasım bey’in Çanakkale’de konuşma<br />

yaptığı sırada başına gelen bir olay<br />

sebebiyle kendisini tutukladılar ve<br />

Çanakkale’de muhakeme edilmesini<br />

uygun bulmadığı için o günün iktidarı 4<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 46<br />

Demokrat Parti, davanın İstanbulda<br />

görülmesini istedi. Kasım beyi tutuklu<br />

olarak Üsküdar cezaevine getirdiler.<br />

Kasım bey kendisinin vekaletini<br />

üstlenmem için rica etti. Ve ben<br />

Kasım beyin o davasına, bir tek o<br />

davaya girdim.<br />

BURADA BIRAZ HATIR IÇIN<br />

DAVAYI ALMIŞSINIZ GIBI<br />

GÖRÜNÜYOR.<br />

Evet, ve başka siyasi dava takip<br />

etmedim. Zincirli kapıların arkasında<br />

müvekkilinizle görüşmek oldukça<br />

zor ve insanı perişan ediyor. Cezaevi<br />

ziyareti konusunda bir tecrübem daha<br />

oldu. Türkiye’nin en büyük reklam<br />

şirketinin sahibi olan Nail KEÇİLİ’nin<br />

40 sene hukuk müşavirliğini yaptım.<br />

Nail bey birgün ortaklığı sebebiyle<br />

tutuklandığı zaman davalarını<br />

bir Ceza Hukukçusu arkadaşımız<br />

takip etti. Fakat tüm cezaevi<br />

görüşmelerinde bende bulundum. O<br />

cezaevine gidip gelmek ve oradaki<br />

insanlarla görüşmek insani açıdan<br />

oldukça zor ve anlatılamaz nitelikte<br />

üzücü.<br />

HAYATIMIZDA KARŞILAŞTIĞIMIZ<br />

INSANLARIN GENELDE DOĞRU<br />

INSANLAR OLDUĞUNA INANIRIM.<br />

AMA BUNLARIN IYI KALPLI<br />

INSANLAR OLMASI DA BANA HEP<br />

ŞANS GIBI GELMIŞTIR. SIZ DE<br />

BÖYLE DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?<br />

VE KÖTÜ INSANLARLA<br />

KARŞILAŞTIĞINIZDA NASIL<br />

DAVRANIRSINIZ?<br />

69 senelik Avukatım ve 69 seneye<br />

ilave olarak dört sene de üniversitede<br />

hem çalıştım hem okudum. İyi<br />

insanlarla tanışma imkanına sahip<br />

olmak sanırım 94 yıllık yaşamımın<br />

en büyük şansıydı. Unutamdığım ve<br />

üzerimde emeği olan bir diğer isim<br />

de Cahit Arif TUNGER’dir. Öğrencilik<br />

yıllarım 2. Dünya savaşına denk geldi,<br />

o zamanlar ithalatçı ve ihracatçı<br />

olmak üzere iki farklı birlik vardı.<br />

İhracatçılar birliğinde Genel Sekreter<br />

ünvanlı bir bey vardı. Özdemir Asaf,<br />

ben ve Sadun’a üniversite tahsilimize<br />

yardımcı olabilmek için öğleden<br />

sonraları çalışıp harçlığımızı kazanma<br />

fırsatı vermişti. Gün geldi savaş sona<br />

erdi, ithalatçı-ihracatçı birlikleri<br />

kalktı ve bize iş imkanı sağlayan<br />

Arif bey Adapazarı Ticaret Bankası<br />

Genel Müdürü oldu. Arif bey Sorbonne<br />

Hukuk mezunuydu. Sonrasında biz<br />

ona avukatlığı sevdirdik ve avukat<br />

oldu. Hatta İstanbul Barosu Başkanı<br />

olarak seçtik kendisini. Cahit Arif<br />

TUNGER muhteşem bir insandı.<br />

Üzerimde emeği çoktur.<br />

Dostluklara gelince, 80 yaşını<br />

aşmış avukatlar grubumuz var,<br />

ayda bir defa beraber yemek yeriz<br />

sonra akademisyenler grubumuz var<br />

ayda bir defa da onlar ile bir araya<br />

geliriz. Ofisteki arkadaşlar ile hergün<br />

birlikte yemek yeriz onlar da hepsi<br />

muhteşem insanlardır. Ben bu kadar<br />

uzun yaşamımda hiç kötü insana<br />

rastlamadım. Hatta hasım olarak<br />

davada karşı tarafta bile kötüye<br />

rastlamadım. Yani adamın canı çok<br />

yanar, bir davada karşı taraftır, Salih<br />

bey elinizi öpeyim, ne kadar efendice<br />

takip ettiniz davayı der. Yani bu<br />

yaşıma kadar düşmana, kötü insana<br />

rastlamadım ben. Belki de en büyük<br />

şansım buydu.<br />

BU SIZIN IYI NIYETLI VE<br />

UZLAŞMACI BIRI OLMANIZLA DA<br />

ALAKALI OLABILIR MI? İYI IYIYI<br />

ÇEKIYORDUR BELKI DE.<br />

İyi niyet ve sulh aramak hem kişisel<br />

hem de meslek yaşamımda hep<br />

dikkat ettiğim bir husus oldu. Bizim<br />

hukuk ihtilaflarımızın yüzde 90’ı<br />

sulhen sona erer, öncelikle uzlaşmayı<br />

ararım. Mecelle’den kalmayız biz<br />

biliyorsunuz, “es sulhu seyyidülahkâm”<br />

yani en kötü sulh en iyi hakim<br />

kararından daha iyidir.<br />

KÜÇÜKKEN HAYALINIZ NEYDI,<br />

GERÇEKTEN DE AVUKAT OLMAK<br />

MIYDI? AVUKAT OLMASAYDINIZ<br />

NE OLURDUNUZ?<br />

Yüz kez gelsem yine avukat olmak<br />

isterim.<br />

İYI BIR AVUKATIN ÖZELLIKLERI<br />

NELER OLMALI? HANI YANLARI<br />

GÜÇLÜ OLMALI? BIZLERE NE<br />

TAVSIYE EDERSINIZ?<br />

Avukat olmaya niyet eden<br />

arkadaşlar baştan şunu kabul<br />

etmeli. Bir Avukat düzgün Avukatlık<br />

yaptığı zaman hayatını sürdürür.<br />

Normal standartlarda yaşar. 30<br />

“BU YAŞIMA<br />

KADAR DÜŞMANA,<br />

KÖTÜ INSANA<br />

RASTLAMADIM.<br />

BELKI DE<br />

En Büyük Şansım<br />

BUYDU.”<br />

katlı bir apartmanın yada 90 metre<br />

uzunluğunda bir kotranın sahibi<br />

olmaz. Ama kapısına şu borcunuzu<br />

ödemediniz, 7 gün içinde ödemezseniz<br />

hacize gelicez diye bir ihtarname<br />

gelmeden hayatı yaşar. Bu 30 katlı<br />

apartmandan, 90 metrelik kotradan<br />

daha muhteşem bir anlam ifade eder<br />

benim için.<br />

Beni baroda konferans için<br />

çağırdıklarında söylediğim şey budur.<br />

Avukat örnek olmalıdır. Nasıl? Özel<br />

yaşamında da meslek yaşamında<br />

da örnek olmalıdır. Hangi binada<br />

oturuyorsanız o binanın ortak<br />

giderlerine iştirak öncelik Avukatta<br />

olmalıdır. Aile yaşamında örnek<br />

olmalıdır. Yani evlenmek isteyen genç<br />

bir avukat bir kıza talip olduğu zaman<br />

mesleğini sorarlar, Avukatsa aman<br />

Avukata vermeyelim dedirtmemelidir.<br />

PIYASADA IŞI VE MAAŞLARI<br />

FIYATLANDIRMAK ADINA<br />

ÇOK FARKLI UYGULAMALAR<br />

GÖRÜYORUM. HATTA BARONUN<br />

TAVSIYE NITELIĞINDEKI<br />

TARIFESININ ÇOK ÇOK<br />

ALTINDA ÜCRETLER TALEP<br />

EDIYOR AVUKATLAR. YAKIN<br />

ZAMANDA ÜCRETLI ÇALIŞAN<br />

AVUKATLARIN ALABILECEĞI<br />

MAAŞ IÇIN ALT SINIR BILE<br />

BELIRLENDI. AVUKATLAR IŞI VE<br />

EMEĞINI FIYATLANDIRAMIYOR<br />

MU? AVUKATLIK GERÇEKTEN<br />

GÜZEL PARA KAZANDIRIYOR MU<br />

VE MESLEKTE ÖNCELIĞIMIZ NE<br />

OLMALI?<br />

Bizim Avukatlığa yeni başladığımız<br />

dönemleri söylüyorum.Avukat bir işi<br />

aldığı zaman iş sahibi size kaç para<br />

ücret verelim gibi bir şey konuşmazdı.<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 47<br />

Ücret kelimesi yoktu, honorer denirdi<br />

yani şerefiye. Siz benim işimin takibini<br />

kabul ettiniz, size nasıl bir şerefiye<br />

ödemem gerekir denirdi. Ücret<br />

kelimesi kesinlikle kullanılmazdı.<br />

Zamanın ve koşulların da değiştiğini<br />

kabul etmek gerekiyor. O zamanlar,<br />

bütün İstanbulda 80- 200 avukat<br />

vardı. Şimdi ise 36 bin Avukatın<br />

varlığından bahsediliyor. Fakat,<br />

her ne olursa olsun mesleğin itibarı<br />

korunmalı. Bunda biz Avukatların da<br />

sorumluluğu var elbet.<br />

BAZEN BIR DOSYA KAZANIP<br />

BIRDEN TELEVIZYONLARA<br />

ÇIKAN, ORALARDA SIKÇA YER<br />

ALAN VE BIR ANLAMDA DA<br />

ASLINDA KENDI REKLAMINI<br />

YAPAN AVUKATLAR VAR.<br />

REKLAM YASAĞI KONUSUNU<br />

HATIRLATIYOR BU BANA. BU<br />

KONUDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?<br />

Avukatlık kanununda reklam<br />

yasaktır. Haklıdır ve doğrudur bu<br />

hüküm. Mesleğimizin itibarı açısından<br />

uymamız gereken etik kurallar<br />

olduğuna inanıyorum.<br />

AVUKATLIK MESLEĞININ<br />

TOPLUM IÇERISINDEKI ITIBARINA<br />

EN BÜYÜK ZARARI BAZI<br />

MESLEKTAŞLARIMIZIN VERDIĞINI<br />

DÜŞÜNÜYORUM. AVUKATLIĞIN<br />

VE HUKUK BILIYOR OLMANIN<br />

KÖTÜYE KULLANILDIĞINA HIÇ<br />

TANIK OLDUNUZ MU?<br />

Henüz 7-8 senelik bir avukat iken<br />

İstanbul Barosu idare heyetinde<br />

genel sekreter olarak görev aldım.<br />

O dönemde Kadıköy’de ciddi<br />

miktarda Gayrimenkulü olan bir<br />

Avukat hakkında şikayet geldi.<br />

Şikayette, söz konusu Avukatın<br />

yalnızca istimlak davalarına baktığı,<br />

neresi kamulaştırılacak ise oranın<br />

planlarını daha önceden elde<br />

edip mülk sahipleri ile iletişime<br />

geçtiği ifade ediliyordu. Avukatın,<br />

“Burası istimlak edilecek bizim<br />

ofis sizin davanızı takip edebilir,<br />

bütün masrafları biz ödeyeceğiz,<br />

karşılığında ise devletin koyduğu<br />

rakam artırılarak, bu artırılan rakamın<br />

yüzde 50’sini ücret olarak alacağız “<br />

demek suretiyle iş topladğını tespit<br />

ettik. O zamanlar idare meclisi aynı<br />

zamanda disiplin meclisi görevini de<br />

üstleniyordu. Disiplin meclisi olarak<br />

ihtar vermeksizin bu arkadaşın<br />

Avukatlığına son verdik. Henüz<br />

Barolar Birliği de kurulmamıştı.<br />

Kararlara Adliye Bakanlığında itiraz<br />

ediliyordu. O zat Adliye Bakanlığına<br />

itiraz etti ve Adliye Bakanlığı cezayı<br />

ağır bulup hafif bir ceza ile mesleğe<br />

geri dönüşünü sağladı. Fakat, bu<br />

arkadaş da bir daha böyle bir şey<br />

yapmadı. En azından bize böyle bir<br />

şikayet sonrasında hiç gelmedi.<br />

SIZCE HUKUK SISTEMIMIZIN EN<br />

BÜYÜK SORUNU NEDIR?<br />

Hukuk ihtilaflarında ülkemizin en<br />

büyük problemi davaların çok uzun<br />

sürmesidir. 70 yaşlarındayken Ticaret<br />

Mahkemesinde bir davaya girmiştim.<br />

6’ıncı Ticaret Mahkemesiydi ve<br />

hakimler de çok zarif insanlardı.<br />

Duruşmayı ertelerken programınız<br />

müsait mi diye sorarlardı iki taraf<br />

Avukatına. Biz de defterlerimize<br />

bakardık, müsait efendim derdik.<br />

Öyle bir davada Reis bey şu güne<br />

erteliyorum müsait misiniz efendim<br />

dedi. Baktım altı ay sonrayı söylüyor,<br />

bende efendim sağ olursak geliriz<br />

dedim. 70 yaşlarında felanım. Salih<br />

bey iğneli konuştunuz, biliyorsunuz iş<br />

hacmimizi ne yapalım başka çaremiz<br />

yok diye sitem etti Reis bey. Dedim<br />

ki bir çareler var ama uygulanmıyor.<br />

Siz siyasetle de meşgul oldunuz<br />

bir zamanlar, diyelim ki siyasete<br />

girdiniz Bakan oldunuz, süratli çıkmak<br />

için ne yapardınız dedi. Çok basit,<br />

karara bağlanmış her dosya için<br />

maaş hesabınıza bir miktar yatırılır,<br />

o karar yargıtayca tasdik olduğu<br />

zaman bir o kadar daha yatırılır,<br />

karar bozulursa o kadar bir para<br />

eksiltilir dedim. Yargıtaydan gelen<br />

dosyalar her karara bağlandığında<br />

hakimlerin hesabına bir ücret yatar 4<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 48<br />

şu kadar zamanı geçerse eksiltilir<br />

diye ekledim. Reis bey bir müddet<br />

durdu ardından yanındaki azalara<br />

dönüp bu şekilde tüm davalar 3<br />

ayda biter dedi. Bir meslek düşünün<br />

ki dedim gideri muhakkak fakat<br />

geliri hep şüpheli. Çoğu zaman biz<br />

Avukatlar bu hukuk sistemi içerisinde<br />

nasıl ayakta kalıyoruz, şaşırıyorum.<br />

Bugün de yapılabilir buna benzer<br />

bir uygulama. Ya akıl etmiyorlar, ya<br />

yapmak istemiyorlar, bilmiyorum.<br />

Bence en büyük problem davaların<br />

çok uzaması.<br />

İkinci en büyük sorun ise Bilirkişilik<br />

müessesi. Türkiyede Bilirkişilik<br />

müessesi son derece kötüye<br />

kullanılan bir uygulama haline geldi.<br />

Yani devlet bu sorunu çözmek için<br />

Bilirkişilik kanunu çıkardı. Diyor<br />

ki; İhtilaf hukuki ise bilirkişiye<br />

veremezsiniz. Fakat, hemen veriyorlar.<br />

IYI AMA AVUKATLAR DA BUNA<br />

ÇOK DA ITIRAZ ETMIYOR. ETSE<br />

DE USULEN EDIP, GEÇIYOR.<br />

BAZEN BUNA ITIRAZ HAKLARININ<br />

OLDUĞUNU DAHI BILMEDIKLERINI<br />

GÖRÜYORUM. YOKSA KENDI<br />

HAKLARIMIZIN PEŞINE BIZ BILE<br />

DÜŞMÜYOR MUYUZ?<br />

Yani çıldırıyorsunuz verdirtmemek<br />

için ama yine veriyorlar. Çünkü bir<br />

dosyayı başından sonuna kadar<br />

okumaya hakimin belki zamanı<br />

yok, belki hevesi yok. Onu bilirkişi<br />

okusun ve yönlendirsin deniyor.<br />

Bugün en büyük problemlerden biri<br />

de budur. Bu nasıl hallolur? Yargıtay,<br />

“dava sadece hukuk ihtilafıdır, fenni<br />

uzmanlık isteyen bir olay değildir”<br />

şeklinde 3-5 karar verirse olay<br />

düzelir diye düşünüyorum. Bizim<br />

meslektaşlarımızın da çok kabahatleri<br />

var bu sorunların devam etmesinde.<br />

TBMM’deki milletvekillerinin önemli<br />

bir kısmı avukattır. Ama oraya gider<br />

ve adiyenin problemlerini unuturlar,<br />

hiç sahip çıkmazlar maalesef.<br />

BAZEN MÜVEKKIL AVUKATINA<br />

ULAŞAMAYINCA RESMEN<br />

ÇILDIRIYOR. ÜSTELIK<br />

BAKIYORSUNUZ ACIL VE SÜRELI<br />

BIR IŞ BILE DEĞIL. VE AVUKAT<br />

DA KENDINI BU ANLAMDA<br />

SINIRLANDIRMIYOR VE BU<br />

ILIŞKIYE BIR MESAFE KOYMASI<br />

GEREKTIĞINI DÜŞÜNMÜYOR.<br />

MESLEĞE BU KADAR KENDIMIZI<br />

ADAMALI MIYIZ? AVUKATIN<br />

MESAI SAATI VAR MIDIR?<br />

69 senedir evden de hiç<br />

konuşmadım. İş ve ev hayatlarımı hep<br />

ayırdım, eve geldiğim zaman benim<br />

meselem biter. Soracak bir şey mi<br />

var, teşrif edersiniz yarın büroya veya<br />

telefon edersiniz. Müsaade edin evde<br />

telefon ile görüşmeyelim diyorum. Bu<br />

hep böyle oldu.<br />

GELELIM TEKNOLOJİYE...<br />

ARANIZ NASIL?<br />

Ben yüzde yüz teknoloji<br />

özürlüsüyüm. Yüzde yüz. Benim cep<br />

telefonum bile eski modeldir. Cep<br />

telefonumun faturası ya on lira ya<br />

on beş lira gelir. Daima kapalı çünkü.<br />

Ben eğer bir yerde sıkışırsam imdat<br />

diyeceksem açıp konuşurum. Hiç<br />

kimse bu telefonu bulabilme şansına<br />

sahip değil.<br />

Zaten bende numarasını<br />

bilmiyorum. (Gülüyor)<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 49<br />

SON ZAMANLARDA<br />

TEKNOLOJIDE YAŞANAN HIZLI<br />

GELIŞMELER, HATTA YAPAY<br />

ZEKA DENILEN UYGULAMALAR<br />

NETICESINDE İLERLEYEN<br />

ZAMANLARDA ROBOT<br />

AVUKATLAR BİZİM YERİMİZİ<br />

ALABİLİRLER Mİ SİZCE?<br />

Mümkün değil. Avukatlık insana<br />

dair bir meslektir. İnsan olduğu<br />

müddetçe, toplum yaşantısı var<br />

olduğu müddetçe Avukatlık da<br />

varlığını sürdürecektir. Belki teknoloji<br />

“Avukatlık<br />

INSANA DAIR<br />

BIR MESLEKTIR.<br />

INSAN OLDUĞU<br />

MÜDDETÇE,<br />

TOPLUM<br />

YAŞANTISI<br />

VAR OLDUĞU<br />

MÜDDETÇE<br />

Avukatlık da<br />

VARLIĞINI<br />

SÜRDÜRECEKTIR.”<br />

mesleğe dair bazı değişimleri<br />

beraberinde getirebilir. Fakat,<br />

Avukatlık mesleği devam eder. Ayrıca,<br />

ben teknolojinin kaliteyi düşürdüğüne<br />

inanıyorum. Teknolojinin bu ölçüde<br />

yaşamımıza entegre olmasının pek<br />

de iyi bir şey olmadığını, topluma da<br />

söylendiği kadar faydalı olmadığına<br />

düşünüyorum. Bizim ofiste Av. Fatoş<br />

Hanım teknolojiyle yakından ilgilidir<br />

ve bu konulara meraklıdır. Bir mesele<br />

hakkında konuşurken hemen ekrana<br />

bakıp orada yazılanı söyler, bende<br />

derim ki ekrandakini değil, ben<br />

metni görmek isterim hem de resmi<br />

gazetede. Tabi bir yerde taş devri,<br />

tunç devri insanı sayılırız. (gülüyor)<br />

Dijital çağın insanları değiliz.<br />

BİLİYORSUNUZ AVUKATLIKTA<br />

HER TÜRLÜ İŞ ÜCRETE TABİ.<br />

BİRİ BİR KONU DANIŞTIĞINDA<br />

ASLINDA BİZE BORÇLANMIŞ<br />

BİLE SAYILBİLİYOR. AMA BU<br />

ÜLKEMİZDE KARŞILIK BULMAKTA<br />

VE UYGULANMAKTA ZOR<br />

GÖRÜNÜYOR. GERÇEKTEN<br />

DE HER TÜRLÜ BİLGİYİ ÜCRET<br />

KARŞILIĞINDA MI VERMELİYİZ?<br />

İki meslek varki bu iki mesleğin<br />

temel kaynağı bilgidir. Tıp ve Hukuk<br />

alanında çalışan kişilerin tek bir<br />

sermayesi vardır, o da bilgidir. Bizler<br />

bu bilgiler ile mesleğimizi icra eder,<br />

geçimimizi sağlarız. Ve uzun meslek<br />

hayatımın getirdiği tecrübelere<br />

dayanarak ifade edebilirim ki,<br />

edindiğimiz tüm mesleki bilgilerin<br />

onda sekizini ücretsiz olarak dağıtırız.<br />

Taksiye binersiniz, şöför mesleğinizi<br />

sorar avukatım dersiniz. Kesin “Bizim<br />

şöyle bir meselemiz var efendim”<br />

diye başlar mevzusunu anlatmaya.<br />

Doktorum derseniz “Karımın da son<br />

zamanlarda sırtı ağrıyordu” diye<br />

girer konuya. Ve sizi taşıdığı mesafe,<br />

diyelim ki sekiz lira yazdı. O sekiz<br />

lirayı sizden alır. “Ben de size bir<br />

şey sormuştum bundan dolayı bir<br />

borcum var” demesi mümkün değil.<br />

Doktorların ve avukatların bilgilerinin<br />

onda sekizi merhabalarla bedava<br />

dağıtılan bilgilerdir. Bu tabi biraz<br />

bizim kültürümüze özgü bir durum.<br />

Benim gördüğüm, musevi avukatlar<br />

vardı. Birgün musevi bir avukatın<br />

bürosunda mesele görüşüyorduk.<br />

Telefonu çaldı, kiminle konuştuysa<br />

artık, detaylı bilgiler verdi. Kat<br />

mülkiyeti kanuna göre şöyledir,<br />

böyle yaparsanız sonuç alırsınız gibi<br />

cümleler kurup telefonu kapattı.<br />

Ardından sekreterine “Şimdi kızım<br />

o beye bizim faturayı gönder” dedi,<br />

“çarşamba günü saat 14:20’de<br />

telefonla kat mülkiyeti hakkında<br />

yaptığınız görüşmenin faturası” diye<br />

belirtmeyi unutma, şu kadar lira<br />

yatırsın dedi.<br />

Ben tabi şaşırdım, sizi telefonla<br />

arayan kişiden ücret mi talep<br />

ediyorsunuz diye sorunca, evet dedi.<br />

Bizim bilgimizin karşılığı bu diye<br />

ekledi. İki ihtimal var dedi, ya öder<br />

ve bilginizin karşılığını alırsınız ya<br />

da ödemez. Eğer ödemezse bir daha<br />

arayıp soru sorma zahmetine girmez,<br />

zamanınız da size kalır. Bu tabi farklı<br />

bir bakış açısı, bizler yapabilir miyiz<br />

bilemem.<br />

SALİH BEY, YETİŞKİN İNSANLAR<br />

ARTIK PEK HAYAL KURMUYOR<br />

HATTA HAYAL KURMAYI<br />

ÇOCUKÇA BULABİLİYOR.<br />

YAŞAMDAN DA SÜREKLİ ŞİKAYET<br />

EDİYORLAR AMA BİR YANDAN DA<br />

ÖLÜMSÜZ OLMAK İSTİYORLAR.<br />

SİZİN HAYALİNİZ VAR MI? VE<br />

VARSA EN UÇUK HAYALİNİZ<br />

NEDİR?<br />

Çok samimi olarak isteğim,<br />

hastanelerde sürünmeden bu<br />

dünyadan göç edip gitmek, tek<br />

isteğim bu. Yoksa, ölmemek değil.<br />

94 YIL GERÇEKTEN UZUN<br />

BİR ZAMAN MI YOKSA BİZ Mİ<br />

ABARTIYORUZ?<br />

1997 de mezarımı yaptırdım.<br />

İsmimin yazılı olduğu o mezara bakan<br />

bir görevli var. Arada bir telefon açar<br />

bana, bende hemen “Salih bey 20<br />

sene oldu, nerede kaldın, ne zaman<br />

geleceksin diye soruyorsun değil mi”<br />

diye şakalaşırım.<br />

BENCE HİKAYENİZ DAHA YENİ<br />

BAŞLIYOR... GÖREVLİ UZUN<br />

BİR SÜRE DAHA BEKLEYECEK.<br />

SİZİNLE TANIŞMAK BÜYÜK BİR<br />

KEYİFTİ, TEŞEKKÜRLER...<br />

Ben de teşekkür ederim... En kısa<br />

zamanda tekrar görüşmek ümidiyle.<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 50<br />

DİZİ REHBERİ<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 51<br />

Efsane dizi Breaking Bad<br />

takipçilerinin yakından<br />

tanıdığı meşhur avukat Saul<br />

Goodman bir spin-off dizisi<br />

ile tekrar karşımızda. Henüz Breaking<br />

Bad dizisini izlemeyenler için önce kısa<br />

bir özet; Yaşadığı maddi sorunlardan<br />

kurtulmak adına ek iş olarak araba<br />

yıkayıcılığı yapan kimya öğretmeni<br />

Walter, ileri derecede akciğer kanseri<br />

olduğunu ve kısa bir süre sonra<br />

öleceğini öğrenir. Bu haberle tüm<br />

yaşamı alt üst olan Walter, kalan kısa<br />

hayatında köklü değişiklikler yapmaya<br />

karar verir ve uyuşturucu imal ettiğini<br />

rastlantı sonucu öğrendiği eski<br />

öğrencisi ile birlikte Metamfetamin<br />

işine girer.<br />

“Biz<br />

Avukatlar<br />

sağlık sigortası<br />

gibiyizdir. Hiç<br />

gerekmemesini<br />

umarsınız<br />

ama sigorta<br />

yaptırmamak??!!<br />

...Olmaz”<br />

50 yaşında ve dürüst bir kimya<br />

öğretmeninin suç dünyasındaki<br />

maceralarına şahit olduğumuz<br />

Breaking Bad dizisinde sıklıkla<br />

karşılaştığımız bir avukkattı Saul<br />

Goodman. Breaking Bad’de bulunduğu<br />

sahnelerle izleyici kitlesi üzerinde<br />

şaşırtıcı bir etki yaratan ve dizi içinde<br />

ayrı bir atmosferi olan Goodman’ın<br />

Walter ile tanışmadan önceki dönemini<br />

hikayeleştiren dizi, 2015 yılında<br />

yayınlanan İlk bölümü ile kablolu TV’de<br />

en iyi dizi prömiyeri rekorunu kırmıştı.<br />

(Toplam 6.9 milyon izleyici!)<br />

Breaking Bad dizisinde kimya<br />

öğretmenin bir suçluya evrilmesine<br />

şahit olmuştuk. Better Call Saul<br />

dizisinde ise University of American<br />

Samoa’dan mezun vasatın altında<br />

başarısız bir avukatın suç dünyasına<br />

geçişini izleyeceğiz.<br />

Breaking Bad dizisinin sıkı takipçileri<br />

Saul Goodman’ın gerçek isminin Jimmy<br />

McGill olduğunu ve müvekkillerinin<br />

yahudi bir avukat ile çalıştığı intibasını<br />

yaratmak için Goodman ismini<br />

kullandığını hatırlayacaktır. Better<br />

Call Saul dizisi Saul Goodman’ın<br />

değil Jimmy karakterinin üzerine ve<br />

onun değişimine odaklanıyor. Maddi<br />

zorluklar yaşayan, müvekkil bulmakta<br />

zorlanan ve en önemlisi kimlik edinme<br />

çabasındaki McGill’in mizah, ironi<br />

ve sivri dili ile meşhur iş bitirici bir<br />

avukata dönüşüp suç dünyasına dahil<br />

oluşunu konu edinen dizi IMDb’de 8,7’lik<br />

bir puanlamaya sahip.<br />

Aslen komedi oyuncusu olan Bryan<br />

Cranston, Breaking Bad dizisinde<br />

Walter White gibi önemli bir karakteri<br />

başarıyla canlandırmıştı. Bob Odenkirk<br />

de benzer şekilde komedi ve dramayı<br />

birbirine harmanlamayı başarabilen<br />

bir oyuncu. Breaking Bad ve Better<br />

Call Saul dizilerinde aynı insandan iki<br />

farklı karakteri ortaya koyma becerisi<br />

ne kadar önemli bir oyuncu olduğunu<br />

gösteriyor.<br />

Etkileyici senaryo, çekim tekniği<br />

ve sinema dilinin üst düzey kullanımı<br />

Breaking Bad dizisinden aşina<br />

olduğumuz unsurlardı. Aynı ekibin<br />

elinden çıkan Better Call Saul, biz<br />

izleyicilere görsel bir şölen sunmaya<br />

devam ediyor. Teknik detaylara önem<br />

veren ve özellikle çekim kalitesi<br />

konusunda takıntılı izleyicilerin tüm<br />

beklentilerine fazlasıyla karşılık<br />

veren diziye Netflix üzerinden Türkçe<br />

Dublaj seçeneği ile de ulaşabilirsiniz.<br />

Şimdiden iyi seyirler...<br />

Dizi Künyesi<br />

Adı: Better Call Saul<br />

Ülke: ABD<br />

Kanal: AMC, Netflix (Internet)<br />

Yapım Yılı: 2015<br />

Türü: Suç / Drama<br />

Sezon: 3<br />

Bölüm: 31<br />

IMDB: 8,7 /10<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 52<br />

SÖYLEŞİ<br />

Maceraperest, Gezgin ve<br />

Avukat Suat Şimşek<br />

Suat ŞİMŞEK, merkezi<br />

Brükselde bulunan<br />

Uluslararası Gezginler<br />

Kulübü’nün başarısını<br />

tescillediği bir gezgin ve Avukat.<br />

150’den fazla ülkede tam sekiz<br />

pasaport eskiten Suat ŞİMŞEK<br />

ile adli tatil öncesinde keyifli bir<br />

söyleşi gerçekleştirdik.<br />

İsviçre<br />

UZUN YILLARDIR AVUKATLIK<br />

YAPTIĞINIZI BILIYORUZ ANCAK<br />

SIZI DAHA YAKIN TANIMAK ISTERIZ.<br />

ÖNCELIKLE AV. SUAT ŞIMŞEK<br />

KIMDIR? KENDİNİZDEN KISACA<br />

BAHSEDER MISINIZ?<br />

1973 yılında Berlin’de doğdum.<br />

İstanbul Üniversitesi Hukuk<br />

Fakültesindeki öğrencilik yıllarımda<br />

İstanbul Defterdarlığı ve Maliye<br />

Bakanlığı’na bağlı olarak İstanbul<br />

Muhakemat Müdürlüğünde çalıştım.<br />

Mezuniyetimi takiben başladığım Mali<br />

Hukuk Yüksek Lisans eğitimini 1997<br />

yılında tamamladım. 1995 yılından bu<br />

yana Eke & Şimşek International Law<br />

& Consultancy firmasında yönetici<br />

ortak olarak görev almaktayım. Yerli ve<br />

yabancı birçok şirkete, dünyanın farklı<br />

metropollerinde, Uluslararası Tahkim<br />

Mahkemelerindeki uyuşmazlıkları<br />

konusunda avukatlık ve danışmanlık<br />

hizmeti veriyorum. Çeşitli gazete ve<br />

dergilerdeki hukuk makalelerinin yanı<br />

sıra, gezi kültürüne katkı sağlamak<br />

amacıyla çeşitli seyahat yazıları<br />

da kaleme alıyorum. 150’yi aşkın<br />

ülkede gerek iş gerekse gezi amaçlı<br />

bulunmakla birlikte birçok sosyal<br />

amaçlı derneğin de üyesiyim. Ayrıca,<br />

ülkemizde faliyet gösteren çok sayıda<br />

holding ve bünyesindeki şirketlere yeni<br />

kanunlar, kişisel gelişim ve mesleki<br />

kariyer konularında profesyonel<br />

eğitimler vermeye de devam ediyorum.<br />

Özetle, kendimi Maceraperest, Gezgin<br />

ve Avukat olarak tanımlayabilirim.<br />

150’NIN ÜZERINDE ÜLKEYE<br />

SEYAHAT ETTINIZ,<br />

AVUKATLIK GIBI YOĞUN<br />

ÇALIŞMA TEMPOSUNA<br />

SAHIP BIR MESLEĞI ICRA EDERKEN<br />

TÜM BU GEZILERI PLANLAYIP


Sayfa 53<br />

VAKIT AYIRMAK MERAK<br />

UYANDIRICI. DENGEYİ NASIL<br />

KURUYORSUNUZ?<br />

Ünlü İtalyan şair ve romancı Cesare<br />

Pavese der ki: “Dünyanın yuvarlık<br />

olduğunu bilmek ve bir ayağı yolda<br />

olmak hoşuma gidiyor.” Bu sözü<br />

küçüklüğümden beri benimsemişimdir.<br />

Aslında ilk hikayem de küçük<br />

yaşlarda başladı. Elimden haritayı hiç<br />

düşürmedim. Meraklı ve araştırmacı<br />

yönüm hem mesleğimin çıkış noktası<br />

hem de seyahatlerimin öncüsü oldu.<br />

Avukatlık gerçekten sorumluluk<br />

isteyen bir meslek. Turizm alanındaki<br />

çalışmaları ve Avukatlık mesleğini<br />

bir arada götürebilmek zor olsa da<br />

mesleki ve kişisel gelişimim açısından<br />

bu alanların birbirini desteklediğini<br />

ve beslediğini ifade edebilirim. Yurt<br />

dışında sürdürdüğüm davalar aynı<br />

zamanda gezgin gözü ile seyahat<br />

yapma imkanı da sağlıyor. Uzun<br />

yıllardan beri yurtdışı mahkemelerinde<br />

yürüttüğüm tahkim davaları bana<br />

yurtdışında yaşamak, kültürü<br />

benimsemek, gezerken de öğrenmek<br />

anlamında çok ciddi kazanımlar sundu.<br />

En başta; dil, din, ırk gözetmeksizin<br />

insanları dünya vatandaşı olarak<br />

görüyor ve benimsiyorsun.<br />

TÜM BU SEYAHATLER KIŞISEL<br />

OLARAK SIZE NE GIBI<br />

FARKINDALIKLAR SAĞLADI?<br />

Önce biz oluyorsun. Tüm dünya<br />

insanlarına, uygarlıklarına ve<br />

kültürlerine; hiçbir ayrım yapmadan,<br />

ön yargısız yaklaşıyorsun. Kendi<br />

Kudüs - Mescid-i Aksa<br />

kültüründen olmayan insanların<br />

geleneklerini, kültürlerini, dünyalarını<br />

anlamaya çalışıyorsun. Kültür<br />

çeşitliliğinin aslında ne kadar büyük<br />

bir hazine olduğunu farkediyorsun. Yani<br />

dünya vatandaşı oluyorsun.<br />

Seyahet etmek,hayal gücümüzü<br />

gerçeklerle dengeler, bazı şeyleri<br />

olduğu gibi görmemizi sağlar. Bazen<br />

gittiğin ülkenin büyülü atmosferinde<br />

kalır, oradan çıkamazsın. Dönüşlerin<br />

en güzel yanı, gideceğin rotanın<br />

yaklaştığını bilmendir.<br />

İtalya - Roma<br />

GEZILERINIZI PLANLARKEN<br />

TEMEL ÖNCELIKLERINIZ VE<br />

BEKLENTILERINIZ NELER?<br />

Seyahat planı yaparken hiç<br />

görmediğim rota olmasına dikkat<br />

ediyorum. Dünya Miras Listesinden<br />

yer alıp almadığına bakıyorum. Otelin<br />

konumuna, o ülkede veya şehirde yakın<br />

gidebileceğim rotaları belirliyorum.<br />

Önceden gittiğim birçok yere onlarca<br />

kez gittiğim de oluyor. Burada beklenti<br />

değil, beklentine cevap veren huzuru<br />

arıyorsun.<br />

SEYAHET ETTIĞINIZ HER ÜLKEDEN<br />

EMINIZ FARKLI TECRÜBELER<br />

EDINIYORSUNUZ. ANCAK BUGÜNE<br />

KADAR GITTIĞINIZ YERLER<br />

ARASINDA SIZI EN ÇOK ETKILEYEN,<br />

EN BEĞENDIĞINIZ YER NERESIYDI?<br />

150’den fazla ülke görünce tek biryer<br />

söylemek elbette olanaksız. Fakat<br />

bir sıralama yapmak gerekirse, beni<br />

en çok etkileyen yer Kudüs’tür. Hem<br />

coğrafi, hem tarihsel, hem kültürel,<br />

hem de dini açıdan birçok farklılığı bir<br />

arada görebileceğiniz, Ortadoğu’nun<br />

değil tüm dünyanın dikkatini çeken bir<br />

destinasyondur. Günümüzde Ağlama<br />

Duvarı olarak bildiğimiz Musevilerin<br />

4<br />

SÖYLEŞİ


Sayfa 54<br />

kutsal ibadethanaleri ile Müslümanların<br />

kutsal addettiği üç mescitten biri olan<br />

Mescid-i Aksa’da insanlar neredeyse<br />

dip dibe ibadet ederler. Bu durum aynı<br />

Yaradan’a inananların farklı yollardan<br />

O’na ulaşmaya çalışmaları ve aynı<br />

alanda birlikte ibadet yapmaları<br />

açısından ziyaretçilere etkileyici ve<br />

eşsiz bir tecrübe sunar.<br />

Dünyanın 7 harikasından biri<br />

olan Peru’daki Machu Picchu,<br />

İnka medeniyetiyle ilgili gizemleri<br />

tecrübe etmeniz açısından oldukça<br />

dikkat çekicidir. Şehrin duvarlarında<br />

kullanılan ve ağırlığı 100 tonu bulan<br />

taşların herhangi bir harç malzemesi<br />

kullanılmadan, mükemmel bir<br />

hesaplama ve işçilikle şekillendirilerek<br />

birleştirilmesi İnkaların matematik ve<br />

mühendislikte geldiği şaşırtıcı noktayı<br />

gözler önüne serse de, tekerleği ve<br />

yazıyı bulamayan İnka uygarlığının<br />

bu şehri nasıl inşa ettiği de oldukça<br />

şaşırtıcı ve düşündürücüdür.<br />

Unutamadığım bir diğer destinasyon<br />

ise Meksika’daki Chichen Itza’dır.<br />

Gündüz ve gecenin eşit olduğu 21<br />

Mart ile 23 Eylül ekinokslarında, en<br />

uzun gün olan 21 Haziran ve en kısa<br />

gün olan 21 Aralık’ta, yani yaz ve kış<br />

gündönümlerinde, ayrıca 16 Temmuz’a<br />

denk gelen ve güneşin dünyanın tepe<br />

noktasında olduğu, Maya yeni yılının<br />

başlangıç gününde, merdivenlerin<br />

alt tarafında bulunan 2 yılan<br />

başının piramidin gövde kısmındaki<br />

basamaklarda yaptığı ilginç gölge<br />

oyunları sayesinde, bu yılanlar adeta<br />

canlıymış hissi verir ve görenlere<br />

unutamayacakları bir gösteri sunar.<br />

GEZILERINIZE ILIŞKIN<br />

BIRIKIMLERINIZI BIR KITAP<br />

ARACILIĞI ILE PAYLAŞMAYI<br />

DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ? EMINIZ<br />

OKUYUCULARA EŞSIZ BIR<br />

DENEYIM IMKANI SUNACAKTIR.<br />

Gezi yazılarım çeşitli dergilerde<br />

ve gazetelerin seyahat eklerinde<br />

yayınlandı. Bunun haricinde birçok<br />

gezgin dostumla birlikte kaleme<br />

Peru - Machu Picchu<br />

Meksika - Chichén Itzá<br />

aldığımız iki adet kitap da bulunmakta;<br />

81 ilde Lezzetto ve Dünyanın Tatlarına<br />

Yolculuk. Gezginler Kulubü üyesi<br />

dostlarımla birlikte Bloomberg HT<br />

Radyo’da 15 günde bir Abbas Yolcu<br />

isimli bir radyo programı yapıyoruz.<br />

Ayrıca, tüm gezi yazılarımı, gezilerimi<br />

ve yaşadıklarımı ayrı bir kitap haline<br />

getirme çalışmalarım da devam ediyor.<br />

ADLI TATILE GIRMEK ÜZEREYIZ.<br />

HENÜZ TATIL PLANINI YAPMAMIŞ<br />

OLAN MESLEKTAŞLARINIZ IÇIN<br />

SEYAHAT ÖNERISINDE BULUNMAK<br />

ISTESENIZ BU HANGI ÜLKE YA DA<br />

ŞEHIR OLURDU?<br />

Meslektaşlarıma öncelikle sevgi ve<br />

saygılarımı sunuyorum. Benim tavsiye<br />

edeceğim Dünya Miras listesinde<br />

yer alan yapıtları yerinde görmelerini<br />

sağlayacak bir gezi planlamaları<br />

olur. Fakat daha kısa süreli bir tatil<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 55<br />

bunu benimsemek önemli. Benimseyen<br />

her meslektaşımın bir ayağı<br />

dışarıdadır. Dünya vatandaşı olun.<br />

İşinizi uluslararası yapın. İngilizcenizi<br />

geliştirin. Gideceğiniz ülkeyi araştırın.<br />

Hangi ülkeden başlamak istediğinizi<br />

belirleyin. Nacizane tavsiyem;<br />

gençken en uzaktan başlamınızdır.<br />

Tanımadığınız, kültürünü bilmediğiniz<br />

insanlar ile konuşun, konuşun ki bir<br />

kültürü böylelikle benimseyin.<br />

KEYIFLI SÖYLEŞINIZ IÇIN TEŞEKKÜR<br />

EDERIZ. SON OLARAK, KENDINIZI<br />

NASIL TANIMLARSINIZ?<br />

BIR AVUKAT OLARAK MI? YOKSA<br />

GEZGIN OLARAK MI?<br />

Ben teşekkür ederim. Kendimi,<br />

mesleğine aşık bir Avukat ve seyahat<br />

tutkusundan vazgeçemeyen bir gezgin<br />

olarak tanımlamayı tercih ederim.<br />

Yunanistan - Santorini Adası<br />

planı için yakın bir destinasyon<br />

tavsiye edecek olursam kültürü ile de<br />

benzerlik gösteren Yunan adaları olur.<br />

Ayrıca, doğanın muhteşem oyunlarına<br />

misafir olacakları İsviçre, tarihin<br />

eşsiz kokusunu hissedecekleri Roma,<br />

upuzun yeşillikte kendileriyle başbaşa<br />

kalma fırsatını bulacakları Toscana bir<br />

gezgin olarak tavsiye edeceğim diğer<br />

destinasyonlardandır.<br />

HERKESIN YAPILACAKLAR<br />

LISTESINDE MUTLAKA GÖRMEK<br />

ISTEDIĞI BIR ÜLKE VARDIR. SIZIN<br />

GIBI HEM BAŞARILI BIR AVUKAT<br />

HEMDE GEZGIN OLMAK ISTEYEN<br />

MESLEKTAŞLARINIZA NE GIBI<br />

TAVSIYELERDE BULUNURSUNUZ?<br />

Gezgin olmak ve avukat olmak<br />

4<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 56<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 57<br />

Uzman Klinik Psikolog Yasemin OZAN, MA, MSc<br />

Kriz Durumu,<br />

Krize Müdahale<br />

ve Psikolojik<br />

İlk Yardım<br />

“KRIZIN, KIŞININ<br />

BAŞ ETME<br />

BECERILERINI<br />

ARTTIRICI,<br />

OLGUNLAŞMASINI<br />

SAĞLAYICI VE<br />

İyileştirici BIR<br />

YÖNÜ OLABILDIĞI<br />

GIBI AYNI ZAMANDA<br />

YAŞAMDA<br />

KAYIPLARA<br />

YOL AÇAN, ACI<br />

ÇEKTIREN VE<br />

KIŞININ KENDISINI<br />

Dibe Vurmuş<br />

Hissettiren BIR<br />

TARAFI DA VARDIR.”<br />

Kriz, belirli bir travmatik durum<br />

veya felaket gibi hayati önem<br />

taşıyan kritik bir dönem<br />

olarak tanımlanabilir (Jamez<br />

& Gilliland, 2013). Burada önemli olan<br />

kişinin krizi nasıl algıladığıdır. Kriz,<br />

patolojik bir durum değildir ve illa ki<br />

doğal veya insan eli ile yapılan bir<br />

felaketi içermez. Her insan yaşamının<br />

belirli bir döneminde kriz durumu ile<br />

karşılaşabilir (Cooper, 1979).<br />

Her kişinin yaşamında karşılaştığı<br />

belirli sorunlar vardır, bu sorunlar<br />

kişinin baş etme becerilerini aştığında<br />

kriz durumuna dönüşebilir. Her kriz<br />

durumunun bir iyi bir de kötü tarafı<br />

olabilir. Krizin, kişinin baş etme<br />

becerilerini arttırıcı, olgunlaşmasını<br />

sağlayıcı ve iyileştirici bir yönü<br />

olabildiği gibi aynı zamanda yaşamda<br />

kayıplara yol açan, acı çektiren<br />

ve kişinin kendisini dibe vurmuş<br />

hissettiren bir tarafı da vardır. Kriz<br />

durumu her kişide farklı reaksiyonlara,<br />

ve olay karşısında farklı tepkiler<br />

vermesine neden olur. Bunun nedeni<br />

kişilerin birbirlerinden farklılaşan<br />

kişilik yapıları, kişilerarası ilişki<br />

biçimleri, sosyal destekleri ve var<br />

olan olanaklarıdır. Aynı zamanda,<br />

kişiler farklı dönemlerinde, aynı<br />

olay karşısında farklı tepkiler de<br />

verebilmektedirler.<br />

Genel olarak, kriz durumu kişilerin<br />

kendisini çaresiz hissetmesine ve<br />

önemli düzeyde sıkıntı yaşamasına<br />

neden olan bir olayın var olma<br />

durumudur. Bu duygusal süreç<br />

içerisinde, kişi, hiçbir şeyin iyi yönde<br />

değişmeyeceğine kendisini inandırır.<br />

Kriz durumunda kişi, ne yapacağını<br />

4<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 58<br />

bilemez, alıştığı davranış şekilleriyle<br />

durumu götüremediği bir dönem yaşar.<br />

Kişi, o ana kadar götürdüğü hayatı<br />

içinde bir anda ne yapabileceğini<br />

karışıklık içinde algılar. Fakat<br />

unutulmamalıdır ki kriz durumu normal<br />

bir zaman süreci değildir. Yani “anormal<br />

bir durum”dur. Kişilerin anormal bir<br />

durumda normal tepki vermesini<br />

beklemek yersizdir. Kriz, var olan<br />

dengenin alt-üst olma halidir.<br />

“KIŞILERIN<br />

ANORMAL<br />

BIR DURUMDA<br />

NORMAL TEPKI<br />

VERMESINI<br />

BEKLEMEK<br />

YERSIZDIR.<br />

Kriz,<br />

VAR OLAN<br />

DENGENIN<br />

ALT-ÜST OLMA<br />

HALIDIR.”<br />

TRAVMATİK KRİZLER VE GELİŞİMSEL<br />

KRİZLER<br />

Bazı bilimsel çalışmalara göre kriz<br />

durumunu iki ayrı şekilde incelemek<br />

mümkündür: “Travmatik krizler” ve<br />

“gelişimsel krizler” yani değişim krizleri<br />

(Sonneck, 1985).<br />

Travmatik krizler birden ortaya çıkan,<br />

sosyal kimliği, güvenliği ve güvende<br />

olma halini tehdit eden ani olaylardır.<br />

Örneğin, bir yakının ölmesi, trafik<br />

kazası, doğal felaketler, ani bir hastalık<br />

vb. Gelişimsel krizler ise yaşama ait<br />

olan ve kişilerin olumlu olarak da<br />

adlandırabilecekleri olaylardır. Örneğin,<br />

askere gitmek, evlenmek, boşanmak, iş<br />

değiştirmek, vb. Her iki kriz durumunda<br />

da kişilerin baş etme becerileri, kişilik<br />

gelişimleri, sosyal destek sistemleri<br />

ve duygusal süreçleri kriz durumu<br />

ile nasıl başa çıkacakları konusunda<br />

önemli belirleyicidir. Kişiler kriz durumu<br />

karşısında davranışsal, duygusal ve<br />

bedensel tepkiler verebilirler. Örneğin,<br />

çaresizlik duyguları ve gerginlik<br />

kişilerde belirgin şekilde görülebilir.<br />

Kriz durumunun kişi için taşıdığı<br />

anlama göre de kendisini, gerginlik,<br />

anksiyete veya depresyon şeklinde<br />

de gösterebilir. Kaygının yarattığı<br />

bedensel göstergeler, çarpıntı, nefes<br />

almakta zorluk, bayılma hissi, terleme,<br />

bacaklarda ve kollarda uyuşma<br />

veya karıncalanma şeklindedir.<br />

Depresyona bağlı fiziksel belirtiler<br />

ise iştah azalması, kilo kaybı, uyku<br />

bozukluğu, motor hareketlerde<br />

yavaşlama, halsizlik ve enerji kaybı<br />

şeklinde kendini gösterir. Gerginliğe<br />

bağlı bedensel göstergeler ise uyku<br />

bozuklukları, baş ağrısı, dolaşım<br />

bozuklukları, sindirim sistemi<br />

bozuklukları olarak dikkat çekmektedir.<br />

KRİZE MÜDAHALE<br />

Krize müdahalenin temel hedefi<br />

kişide yeniden yaşam hedefleri<br />

oluşturmak, var olan durumun getirdiği<br />

olası sıkıntıların kronikleşmesini,<br />

sağlığa zararlı çözümler olarak ortaya<br />

çıkmasını (örneğin kendisine veya bir<br />

başkasına zarar vermek) engellemek,<br />

psikolojik ve fiziksel dengenin<br />

yeniden kurulmasını sağlamaktır. Aynı<br />

zamanda, kişinin baş etme becerilerini<br />

arttırarak olaylar karşısında eskisinden<br />

bile daha güçlü olmasına yardımcı<br />

olmak önemlidir.<br />

Kriz anında, önemli olan kişinin<br />

algısıdır. Bu algıya saygı göstermek<br />

önemlidir. Yani dışarıdan o kişinin<br />

krizine gösterdiği algıyı yargılamak<br />

yanıltıcıdır “ben ne acılar yaşadım;<br />

seninki benim yaşadıklarımın yanında<br />

hiçbirşey”. Kriz sürecinde, en önemli<br />

göz önünde bulundurulması gereken<br />

şey “Zaman Kazanmak”tır.<br />

Zaman içerisinde denge yeniden<br />

oturur. Önemli olan kriz yaşandıktan<br />

sonraki süreç içerisinde kişinin<br />

kendisini tek kişiliğin içerisine<br />

hapsetmesini engellemek, çaresizlik<br />

duygusu içerisinde kaybolmasına izin<br />

vermemektir. Daha evvelde belirttiğim<br />

gibi krizlerde genellikle olayın iki yüzü<br />

vardır. Bir olumlu bir de kötü yanı. Kriz<br />

yaşan kişiye destek olanların olumlu<br />

yanlarını da bilmesi ve görebilmesi<br />

önemlidir. Kişiler kriz durumunda bir<br />

şeye odaklanır ve tek gerçekliği o’dur.<br />

Onun dışında yaşamlarında başka bir<br />

şey olabileceği konusunda tereddütleri<br />

vardır.<br />

Böyle bir tabloda yapılacak ilk<br />

şey Psikolojik İlk Yardımdır (PİY). PİY<br />

kısa sürelidir ve değişik kaynaklarca<br />

yapılabilir.<br />

PSIKOLOJIK ILK YARDIM (PİY)<br />

PİY’in amacını üç boyutta<br />

inceleyebiliriz: Birincisi, kişi ilişkiye<br />

geçtiği ilk kişi tarafından anlaşılmak<br />

ister. Bu nedenle birinci boyutu<br />

koşulsuz ve şartsız destek olmayı<br />

içerir. İkinci boyutunda, Kriz, bahsedilen<br />

tanımlar içerisinde, koşulların anormal<br />

olma durumudur. Burada yaşanan<br />

tepkilerin de anormal olması normaldir.<br />

Çünkü o anda anormal bir durum<br />

yaşanıyordur. Bu durumu yaşayan<br />

insandan normal davranış beklemek,<br />

en temel yanlışlardan birisidir. Anormal<br />

durumda (kişinin yaşamı içerisinde)<br />

anormal davranış beklenmelidir.<br />

Üçüncü boyutu ise destek kaynaklarla<br />

ilişki kurulmasını içerir. Tek bir kişinin<br />

destek kaynak olması genellikle<br />

mümkün değildir. Bu nedenle kişiye<br />

bu süreçte yardımcı olacak yakınlarını<br />

bulmak ve iletişime geçmesini<br />

sağlamak önemlidir.<br />

“KRIZ ANINDA,<br />

ÖNEMLI<br />

OLAN<br />

Kişinin Algısıdır.<br />

BU ALGIYA<br />

SAYGI<br />

GÖSTERMEK<br />

ÖNEMLIDIR.”<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 59<br />

KRİZE MÜDAHALEDE TEMEL MESAJ:<br />

Bu şartlarda böyle yaşamanın, böyle<br />

hissetmenin, böyle tepki vermenin<br />

normal olduğu mesajını vermek;<br />

her şeyin bugünden yarına farklı<br />

olabileceği mesajını vermektir.<br />

Gerçekçi olmayan umutlar vermek<br />

kişiyi var olan durumdan daha kötü<br />

hale getireceği unutulmamalıdır.<br />

Uzman Klinik Psikolog<br />

Yasemin OZAN, MA, MSc<br />

info@yaseminozan.com<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 60<br />

3 SORU 3 CEVAP<br />

Şirket<br />

Birleşme ve<br />

Devralmaları<br />

/ M&A<br />

ŞİRKET<br />

BİRLEŞME VE<br />

DEVRALMALARI<br />

ALANINDA<br />

ÇALIŞMAK İÇİN<br />

NASIL BIR<br />

EĞITIM ALMAK<br />

GEREKIYOR?<br />

BU ALANIN NE<br />

GIBI ZORLUKLARI<br />

VAR? GSG<br />

AVUKATLIK<br />

ORTAKLIĞININ<br />

KURUCU ORTAĞI<br />

AV. NİLGÜN<br />

SERDAR ŞİMŞEK<br />

CEVAPLADI.<br />

1-EĞİTİM<br />

ŞIRKET BIRLEŞME VE<br />

DEVRALMALARI ALANINDA<br />

ÇALIŞMAK IÇIN HUKUK LISANININ<br />

ARDINDAN KIŞININ NE GIBI<br />

EĞITIMLER ALMASI, KENDINI NASIL<br />

GELIŞTIRMESI GEREKLI?<br />

Bu alanda çalışmak isteyen<br />

meslektaşlarım diğer konuların yanı<br />

sıra yoğunlukla ticaret hukuku ve<br />

borçlar hukuku alanlarında çalışıyor<br />

olacaklar. Dolayısıyla kendilerini bu<br />

alanlarda geliştirmeleri, bol bol makale<br />

okumaları, eğitim programlarına ve<br />

konferanslarına katılmaları elbette<br />

ki önemli. Bunun yanı sıra mevzuat<br />

değişikliklerine hakim olmak ve güncel<br />

gelişmeleri takip etmek de önem arz<br />

etmekte.<br />

Diğer bir önemli nokta da tabii<br />

ki yabancı dil. Şirket birleşme ve<br />

devralma süreçlerinde yabancı<br />

yatırımcıların rolü göz ardı edilemez.<br />

Hal böyle olunca bu alanda çalışmayı<br />

planlayan avukatların günlük konuşma<br />

ve yazma dilinin yanı sıra hukuki<br />

terimler anlamında da kendilerini<br />

muhakkak geliştirmeleri, İngilizce<br />

başta olmak üzere mümkünse en az 2<br />

yabancı dile hakim olmaları gerekiyor.<br />

Son olarak şirket birleşme ve<br />

devralmalarının finans gündemiyle<br />

de sıkı bir ilişkisi olduğunu söylemek<br />

isterim. Dolayısıyla hukukçu<br />

kimliklerimizin yanı sıra adeta bir iş<br />

adamı gibi piyasaları takip etmek ve<br />

güncel gelişmelerin nabzını tutmak<br />

oldukça önemli.<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 61<br />

2-ZORLUK<br />

ŞIRKET BIRLEŞME VE<br />

DEVRALMALARI / M&A<br />

UZMANLIĞININ NE GIBI<br />

ZORLUKLARI VARDIR?<br />

Şirket birleşme ve devralmaları son<br />

derece ayrıntılı çalışma gerektiren ve<br />

uzun süreçler. Kimi zaman bir proje<br />

için aylar hatta yıllarca çalışmanız<br />

gerekebiliyor. Yani bu alanda çalışırken<br />

sabırlı olmak gerekiyor.<br />

Bunun yanı sıra, bu alanda çalışırken<br />

son derece detaycı ve titiz olmak<br />

gerekiyor. Zira gözden kaçan en ufak<br />

bir konunun bile çok ciddi sonuçları<br />

olabiliyor.<br />

Son olarak, birleşme/devralmaya<br />

konu olacak şirketin faaliyet alanına<br />

ve işlemin dinamiklerine göre farklı<br />

disiplinlerine hakim olmak gerekiyor.<br />

Örnek vermek gerekirse, enerji sektörü<br />

gibi regülatif bir alanda faaliyet<br />

gösteren bir şirketin satın alma<br />

sürecinde ilgili mevzuata hakim olmak<br />

hayati önem taşıyor.<br />

3-TAVSİYE<br />

BU ALANDA FAALIYET GÖSTERMEK<br />

ISTEYEN AVUKAT VE AVUKAT<br />

ADAYLARI IÇIN TAVSIYELERINIZ<br />

NELER?<br />

Öncelikle yoğunluklu olarak<br />

şirketler hukuku alanında faaliyet<br />

gösteren hukuk bürolarında staj veya<br />

çalışma yapmaları uygun olacaktır.<br />

Böylelikle şirketlerin günlük hukuki<br />

ihtiyaçların ve işlerini anlayarak genel<br />

anlamda tecrübe kazanabilir ve şirket<br />

evliliklerinde hangi noktaların önemli<br />

olduğuna dair geniş bir bakış açısı<br />

edinebilirler.<br />

Bunun yanında belirttiğim gibi<br />

yabancı dil de çok önemli bir nokta.<br />

Başta İngilizce olmak üzere yabancı<br />

dil anlamında da ciddi bir çalışma<br />

yapmak ve konuyla ilgili bolca Türkçe<br />

ve yabancı kaynak okumak son derece<br />

faydalı olur.<br />

Yine diğer bir önemli tavsiye ise<br />

hukukun yanı sıra ekonomi alanında<br />

da kendilerini geliştirmeleri olabilir.<br />

Piyasaları ve güncel ekonomik<br />

gelişmeleri yalnızca Türkiye bazında<br />

değil uluslararası düzeyde de takip<br />

etmek bu alanda çalışmak isteyen<br />

meslektaşlarıma oldukça önemli bir<br />

bakış açısı sağlayacaktır.<br />

Bir de birleşme ve devralmalar<br />

oldukça niş bir alan olduğu için<br />

lisansta ve hatta yüksek lisansta dahi<br />

konuyla ilgili direkt bir ders veya eğitim<br />

bulmak zor olabiliyor. Dolayısıyla<br />

konu hakkında zaman zaman farklı<br />

kurumlar tarafından verilen konferans<br />

ve eğitimlere katılmanın gerekliliğine<br />

de inanıyorum.<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 62<br />

Oktay GÜNEŞ, Milli Atlet, Galatasaray SK<br />

İSTEDİĞİN YERDN BAŞLA<br />

Tekrar merhaba... Umarım,<br />

Mayıs ve Haziran<br />

aylarında sizin için<br />

hazırladığım antrenman<br />

planını uygulayabilmiş ve düzenli<br />

spor alışkanlığı yolunda ilk adımı<br />

atabilmişsinizdir. Temmuz ve Ağustos<br />

programını vermeden önce değinmek<br />

istediğim önemli iki konu var; “İnsan-<br />

Koşu İlişkisi” ve “Ayakkabı Seçimi”<br />

Bir önceki yazımda insan doğasının<br />

koşu sporuna olan yatkınlığına<br />

değinmiştim. En son bilimsel araştırma<br />

ve sonuçlar gösteriyor ki bizi diğer<br />

canlılardan ayıran temel özellik<br />

yalnızca sahip olduğumuz beyin<br />

değil, uzun süreli yürüyüş ve koşuya<br />

dayanıklılık konusunda da diğer<br />

tüm canlılardan farklılaşıyoruz. Artık<br />

biliyoruz ki, dayanıklılık özelliği biz<br />

insanların yüzbinlerce yıl boyunca<br />

dünyada varlığını sürdürmesinde ve<br />

evriminde büyük bir pay sahibi oldu.<br />

İLK VARAN KAZANIR!<br />

Şöyle ki yaklaşık iki milyon yıl<br />

önce insanlar yaşamlarını sürdürmek<br />

için bitki toplamak ve avlanmak<br />

zorundaydı. Doğada bulunan bazı<br />

rakipleri gibi hızlı olamadığı için<br />

avını tek hamlede yakalayamıyordu.<br />

Bu yüzden de uzun süreli bir koşu<br />

ile hedefindeki avı yorulana kadar<br />

kovalıyor ya da akbabaların harektlerini<br />

takip edip yeni ölmüş hayvanların<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 63<br />

peşine düşüyordu. Leşin yanına önce<br />

varanlar en iyi ve en besleyici parçaları<br />

da almış oluyordu. Besin değeri ve<br />

protein bakımından zengin olan bu<br />

beslenme rejimi, beraberinde beynin de<br />

gelişmesine sebep oldu.<br />

Eski akrabalarımız bu şekilde<br />

hayatta kaldı ve neslimizi bugünlere<br />

taşıdı. Bugün ise durum biraz daha<br />

farklı. Modern dünya’da teknolojinin<br />

sunduğu imkanlarla birçok zorluğu<br />

kolaylıkla aşıyoruz. Artık hayatta<br />

kalmak için çok uzak mesafeli koşular<br />

yapmak zorunda değiliz. Bununla<br />

birlikte insan evriminin önemli bir<br />

“GÜNÜMZDE<br />

BIR İNSANIN<br />

Koşu<br />

Dayanıklılığı<br />

Saatte 23.5 KM’ye<br />

KADAR<br />

ÇIKABILIYOR.<br />

BIR ATIN<br />

DAYANIKLILIĞI<br />

SAATTE 21.5 KM<br />

IKEN BIR<br />

ANTILOPUNKI ISE<br />

YALNIZCA<br />

13.7 KM.”<br />

parçası olan koşu günümüzde daha<br />

çok sağlık sebepleriyle tercih ediliyor.<br />

Ve Evet, artık atalarımız gibi yalın ayak<br />

koşmak zorunda da değiliz.<br />

UYGUN AYAKKABI SEÇIMI<br />

Artık her şey bize özel olarak<br />

tasarlanıyor, buna ayakkabılar da dahil.<br />

Bir tık mesafesinde olduğumuz online<br />

mağazalarda binlerce çeşit ayakkabı<br />

bulunuyor. Söz konusu çeşitlilik, uygun<br />

ayakkabı seçme konusunda kimi<br />

zaman yanlış kararlar almamıza sebep<br />

olabiliyor. Yalnızca rengine, markasına<br />

ya da modeline göre alınan koşu<br />

ayakkabıları kabusa dönüşebiliyor<br />

hatta kimi zaman ciddi sakatlıklara da<br />

sebep olabiliyor.<br />

Eğer ortalama bir koşucuysanız,<br />

ayakkabı seçiminizi kilonuza, fiziksel<br />

bacak yapınıza, ayak tipinize, koşu<br />

yaptığınız zemine ve hatta gündüz ve<br />

gece koşusu tercihinize göre yapmanız<br />

gerekmektedir. Bu seçenekleri göz<br />

önünde bulundurmadan alınan<br />

ayakkabılar için atalarımızın meşhur<br />

atasözünü tekrar hatırlatmak isterim;<br />

‘’Akılsız başın cezasını ayaklar çeker!’’<br />

Her insanın ayak uzunluğu aynı<br />

olmadığı gibi içe ve dışa basma<br />

şekilleri de farklılık gösterir. Nötr<br />

olmayan bazı ayaklar içe, bazıları<br />

dışa basar. Kısa mesafeli yürüyüş<br />

esnasında bunu fark etmez ya da<br />

dikkat etmezsiniz. Fakat mesafe<br />

ve tempo arttıkça, yanlış ayakkabı<br />

kullanımı sonucu ayağınızda ağrılar<br />

oluşabilir ve daha kötüsü ayağınız<br />

kalıcı zarar görebilir. Koşu ihtisas<br />

mağazalarında ayakkabı seçimi<br />

konusunda temel bazı testler<br />

yaptırabilirsiniz fakat burada ufak<br />

birkaç ipucu vermek faydalı olacaktır.<br />

Ayak tipiniz ayakkabı seçiminde belki<br />

de en önemli etkendir. Bunu öğrenmek<br />

için ayağınızı ıslatarak kuru bir yere<br />

yada kağıda basarak ayak izinize<br />

göre ayak tipinizi görebilirsiniz. İçe<br />

basma (pronasyon) durumunda ayağı<br />

içe kaçırmayan destekli bir ayakkabı,<br />

dışa basma (süpinasyon) durumunda<br />

ayağınızın dışının zarar görmesini<br />

engelleyen ve ayak kemerinin<br />

desteklemesini sağlayan yastıklamalı<br />

bir ayakkabı tercih etmeniz<br />

gerekmektedir. Ayak sağlığı koşu<br />

sporunda oldukça önemlidir, özellikle<br />

ayak bileği ve diz kısmında oluşan<br />

ağrılardan uzak durmak ve en yüksek<br />

performansı almak için ayağınıza en<br />

uygun ayakkabıyı tercih etmenizde<br />

fayda var.<br />

Bir sonraki sayımızda özellikle<br />

son yıllarda yaygınlığı giderek artan<br />

bir metod olan “Nabız Antrenmanı”<br />

konusuna yer vereceğim.<br />

YENİ ANTRENMAN PLANI<br />

39. İstanbul Maratonu için geri sayım<br />

devam ediyor… Bir önceki sayıda<br />

verdiğim antrenman planına sadık<br />

kalanlar sonraki aşamaya geçebilir. Yaz<br />

aylarında olmamız sebebiyle önce bazı<br />

ufak hatırlatmalar yapmak isterim; Gün<br />

içinde aşırı sıcaklara maruz kalmamak<br />

için, sabah erken veya akşam<br />

koşmaktan çekinmeyin. Koşularınız<br />

esnasında, daima geniş ve nefes alan<br />

giysiler giyin. Koşudan önce, ılık bir duş<br />

alarak vücudunuzu rahatlatabilirsiniz.<br />

Koşu sırasında, fazla ısınırsanız,<br />

giysilerinizi nemlendirin ve saçlarınızı<br />

ıslatın. Sıcak bir havada yapılan yoğun<br />

veya uzun süreli bir koşu esnasında,<br />

vücut su ve mineral kaybına uğrar.<br />

Sıvı almak için susamayı beklemeyin<br />

ve yaklaşık her 10 dakikada bir küçük<br />

yudumlarla su için. Güneş ışınlarından<br />

korunmak için mutlaka kasket takın.<br />

Ve en önemlisi, her koşucu sıcak<br />

çarpmasının ilk belirtilerini tanımayı<br />

bilmeli (bulantı, baş dönmesi, baş<br />

ağrısı, yönünü şaşırma, ani yorgunluk)<br />

ve hemen gölgelik bir yere giderek<br />

antrenmana son vermelidir.<br />

1. GÜN:<br />

15 dakika rahat bir koşu<br />

gerçekleştir ve 20 dakika<br />

sadece yürü.<br />

2. GÜN:<br />

6 dakika koş ve 4 dakika yürü,<br />

bunu 4 tekrar yani 40 dakika<br />

tamamladığında kendin için<br />

sağlıklı bir şeyler yaptığından<br />

emin olabilirsin.<br />

3. GÜN:<br />

Artık biraz uzak yerlere<br />

gidebiliriz. 25 dakika<br />

yürüdükten sonra seni 25<br />

dakika hafif tempoda koşu<br />

bekliyor. Teknolojiyi kullanarak<br />

kaç km yürüyüp koştuğunu<br />

hesaplamayı sakın unutma.<br />

Koştuğunuz mesafeleri nasıl<br />

ölçeceğinizi geçtiğimiz yazımda<br />

sizinle paylaşmıştım. Şimdi bu<br />

bilgileri kullanma zamanı.<br />

Bu programı üç hafta<br />

tekrarlayıp kalan bir haftayı da<br />

dinlenmeye ayırabilirsin.<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 64<br />

Cem SÜNBÜL HABERTÜRK TV / Teknolojik<br />

TEKNOLOJİ<br />

Bulut<br />

Depolama<br />

Servisleri<br />

Son yıllarda akıllı telefonların<br />

yaygınlaşması ve internet servis<br />

sağlayıcıların sunduğu yüksek<br />

veri paylaşım hızları sebebiyle<br />

bulut depolama servislerine olan rağbet<br />

oldukça arttı. Tüm bu gelişmelere paralel<br />

olarak CD ve DVD kullanımının ( birkaç<br />

ufak istisna hariç ) tarihe karıştığını ifade<br />

edebiliriz. Hatta, kullanımı ve taşıması<br />

nispeten daha rahat olan flash disk tarzı<br />

depolama birimlerine olan ihtiyacımız da<br />

gün geçtikçe azalıyor.<br />

Bulut depolama servisleri<br />

sayesinde telefonumuzdan, dizüstü<br />

bilgisayarımızdan ve tabletimizden<br />

dokümanlarımızı, resimlerimizi,<br />

videolarımızı ve müziklerimizi kolaylıkla<br />

paylaşabiliyor ve arşiv niteliğinde<br />

saklayabiliyoruz. Bir kısmı ücretsiz olan<br />

bulut servislerine hemen hemen tüm<br />

platformlardan ulaşabilme imkanına<br />

sahibiz. Kullanımı son derece kolay olan<br />

bu sistemlerin seçiminde hangi kriterleri<br />

göz önünde bulundurmalıyız? Sunduğu<br />

depolama alanı açısından hangi servis<br />

daha iyi? Bu sayıda en çok kullanılan<br />

bulut sistemlerini sizin için inceledim ve<br />

özet bir derleme yaptım.<br />

Ufak bir not; Günümüzde bulut<br />

sistemlerini yalnızca depolama<br />

alanı olarak tanımlamak oldukça<br />

yanıltıcı olur. Özellikle, sunduğu online<br />

yazılımlar/hizmetler ve diğer servislerle<br />

entegrasyonu açısından 3 önemli markayı<br />

incelemeyi uygun gördüm; Google Drive,<br />

iCloud ve OneDrive.<br />

GOOGLE DRIVE<br />

Google Drive günümüzde kullanılan en<br />

popüler bulut servislerden birisi. Sunduğu<br />

15 GB’lık ücretsiz depolama alanı ile<br />

rakiplerinin oldukça ilerisinde olan Google<br />

Drive, birçok dosya sistemini destekliyor.<br />

Özellikle Android işletim sistemine sahip<br />

akıllı telefonlarda hazır olarak gelen<br />

Google Drive uygulaması, çektiğiniz resim<br />

ve videoları kolaylıkla buluta aktarmanıza<br />

ve başkalarıyla paylaşmanıza olanak<br />

sunuyor.<br />

Belkide en önemli özelliği diğer Google<br />

servisleri ile kusursuz entegrasyonu.<br />

Google’ın 3 önemli servisi; “Dokümanlar”,<br />

“E-Tablolar” ve “Slaytar” ile herhangi bir<br />

masaüstü yazılma ihtiyaç kalmadan<br />

online olarak hazırladığınız word<br />

metinlerini, excel çalışmalarını ve<br />

etkileyici sunum slaytlarını Google Drive’a<br />

aktarabilir ve bulut sistemi üzerinden iş<br />

arkadaşlarınız ile paylaşabilirsiniz.<br />

Sunduğu bütünleşik hizmetler ile<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 65<br />

iPhone adres defterinize eklediğiniz bir<br />

telefon numarasına MacBook üzerinden<br />

ulaşabilmeniz Apple ekosistemi<br />

açısından son derece önemli. iCloud<br />

işte bu noktada devreye giriyor ve<br />

sunduğu ileri düzey bulut hizmetleri ile<br />

hayatınızı kolaylaştırıyor. Ayrıca, herhangi<br />

bir bilgisayar üzerinden icloud.com<br />

adresine bağlanabilir ve Page, Numbers,<br />

Keynote isimli hizmetler ile tüm ofis<br />

yazılımlarına online olarak ulaşabilir,<br />

düzenleme yapabilir ve iş arkadaşlarınızla<br />

paylaşabilirsiniz. Senkronizasyon /<br />

eşitleme özelliği sayesinde iPad üzerinden<br />

yazmaya başladığınız bir dilekçeyi, PC<br />

üzerinden icloud.com’a girerek yazmaya<br />

devam edebilirsiniz.<br />

ONEDRIVE<br />

Eski ismi SkyDrive olan bulut servisini<br />

5 GB ücretsiz depolama imkanıyla<br />

kullanmaya başlıyorsunuz.<br />

Bir Microsoft ürünü olan OneDrive<br />

aynı zamanda Windows ve Windows<br />

Phone işletim sistemleri ile güçlü bir<br />

entegrasyona sahip. Mac, Android ve<br />

iOS kullanıcıları da çeşitli uygulamalar<br />

aracılığı ile OneDrive’a bağlanabilmekte.<br />

OneDrive, Windows 8 ile gelen, sade ve<br />

kullanımı kolay ModernUI arayüzünü<br />

kullanıyor. Tüm dosyalar (Word, Excel,<br />

PowerPoint) ve klasörler online olarak web<br />

üzerinden de oluşturulabiliyor.<br />

Özellikle iş hayatında sıklıkla<br />

kullandığımız Microsoft Office<br />

uygulamalarını herhangi bir yazılıma<br />

ihtiyaç duymadan web sitesi üzerinden<br />

oluşturabiliyor, bulut üzerinde saklıyor<br />

ve başkalarıyla paylaşabiliyoruz. En<br />

son yenilikler ile OneDrive diğer bulut<br />

servislerine ciddi bir rakip haline geldi ve<br />

kullanıcı sayısı her geçen gün artmaya<br />

devam ediyor.<br />

Google Drive en çok rağbet gören bulut<br />

servislerinin başında geliyor. Hatta, bir<br />

önceki yazımda da belirttiğim gibi Google<br />

Drive uygulaması ile cep telefonunuzu<br />

mobil bir tarayıcı haline getirebilir, telefon<br />

kameranız aracılığı ile basılı evrakları<br />

kolaylıkla tarayıp bulut’a aktarabilirsiniz.<br />

Ücretsiz Depolama<br />

15 GB<br />

Ücretsiz Depolama<br />

5 GB<br />

Ücretsiz Depolama<br />

5 GB<br />

ICLOUD<br />

5 GB ücretsiz kullanım alanına sahip<br />

olan iCloud, tüm Apple cihazları (iphone,<br />

iPad, iMac, MacBook ve iWatch) arasında<br />

kolaylıkla paylaşım yapılabilmesine imkan<br />

tanıyor.<br />

Günümüzde 588 Milyon Apple<br />

kullanıcı olduğundan bahsediliyor.<br />

Apple’ın verilerine göre 1 milyar cihazın<br />

kullanımda olduğu düşünülürse, her bir<br />

kullanıcı ortalama olarak 1,7 elma logolu<br />

cihaza sahip. Dolayısıyla tüm cihazlar<br />

arasındaki senkronizasyon Apple için<br />

hayati bir önem taşıyor. iPad üzerinden<br />

çektiğiniz bir resmin otomatik olarak<br />

imac bilgisayarınıza yüklenmesi ya da<br />

Ekstra 100 GB<br />

İçin Ücret (TL)<br />

5 ,79 /Aylık<br />

Maksimum<br />

Depolama<br />

30 TB<br />

Online Yazılımlar<br />

.Doc, .Xls, .Ppt<br />

Ekstra 50 GB<br />

İçin Ücret (TL)<br />

2 ,99 /Aylık<br />

Maksimum<br />

Depolama<br />

2 TB<br />

Online Yazılımlar<br />

.Doc, .Xls, .Ppt<br />

Ekstra 50 GB<br />

İçin Ücret (TL)<br />

9 ,00 /Aylık<br />

Maksimum<br />

Depolama<br />

5 TB<br />

Online Yazılımlar<br />

.Doc, .Xls, .Ppt<br />

Hukuk ve Daha Fazlası

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!