20.12.2017 Views

HPlus_04

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Hukuk ve Daha Fazlası<br />

www.hplusdergi.com<br />

Kasım - Aralık 2017<br />

Sayı <strong>04</strong><br />

h+<br />

Portre<br />

O.J. SIMPSON<br />

ve Yüzyılın Davası<br />

ÜCRETSİZDİR<br />

Yurt Dışı<br />

LL.M. Rehberi<br />

University of<br />

Amsterdam<br />

Kapak Söyleşisi<br />

Av. Kenan<br />

YILMAZ<br />

Murat Volkan DÜLGER<br />

Ismail YAMANOL<br />

Neşe CAYMAZ<br />

Mütalaa: Mete TEVETOĞLU<br />

Dijital Çağda Dijital<br />

Ödeme Aracı:<br />

Bitcoin & Dijital Para<br />

Sayfa <strong>04</strong><br />

Bir Hukuk ve Ahlak<br />

Sorunsalı: Dijital<br />

Diriliş Teknolojisi<br />

Sayfa 34<br />

Kefalet<br />

Sözleşmesinde Şekil<br />

Şartlarına Aykırılık<br />

Sayfa 44<br />

Dijital Dirilişin<br />

Fikri Haklar<br />

Açısından Analizi<br />

Sayfa 50<br />

+ Psikoloji Travma Maduru Çocuk ve Gençler<br />

+ Legal Spotlight Eylül & Ekim Haberleri<br />

+ Hukuk Konulu Diziler The People v. O.J. Simpson<br />

+ 3 Soru 3 Cevap Av. Nazlı CAN, LL.M.


Hukuk<br />

Eğitimleri<br />

2017/18 AKADEMİK YILI<br />

T.C. Adalet Bakanlığı Onaylı<br />

Mesleki Eğitim Programları;<br />

Arabuluculuk<br />

Eğitimi<br />

Uzlaştırmacı<br />

Eğitimi<br />

Bilirkişilik Temel<br />

Eğitimi<br />

Detaylı Bilgi<br />

ve Kayıt;<br />

0212 522 35 60<br />

hbo@ticaret.edu.tr<br />

hbo.ticaret.edu.tr<br />

uzlastirmaci.ticaret.edu.tr<br />

bilirkisilik.ticaret.edu.tr<br />

İstanbul Ticaret Üniversitesi<br />

HAYATBOYU ÖĞRENME<br />

KOORDİNATÖRLÜĞÜ


Editörden<br />

YÖNETIM VE YAZI İŞLERI<br />

Hukuk Akademisi Eğitim ve Yayıncılık Ltd. Şti.<br />

Adına İmtiyaz Sahibi; Kaan ÖNCÜ<br />

Editör Dış Haberler Editörü<br />

Sena TUĞRUL Deniz Yeltekin YIĞIN<br />

sena@hplusdergi.com deniz@hplusdergi.com<br />

Tasarım Fotoğraf Yönetmeni<br />

LAWINK.NET Sertan TİRYAKİ<br />

info@lawink.net sertan@lawink.net<br />

Reklam & Dağıtım<br />

Hukuk Danışmanı<br />

Eda ALPASLAN Ömer Özgür ÜNLÜ<br />

eda@hplusdergi.com omer@hplusdergi.com<br />

KATKIDA BULUNANLAR (ALFABETİK SIRA)<br />

Abdullah Fehmi YALMAN, Arif İNCEGÜL,<br />

Erem ÖZTEKİN, Onurcan AKKUŞ, Ruken IŞIK,<br />

Selma DEMİRDAĞ & Serhan DÖNMEZ.<br />

ISSN<br />

2587-0211<br />

YAYIN TÜRÜ<br />

Yaygın, Süreli (İki Aylık)<br />

BASKI<br />

TURKUVAZ HABERLEŞME VE YAYINCILIK A.Ş.<br />

A. Akpınar Mahallesi Hasan Basri Cad.<br />

No:4 Sancaktepe- İST. T. 0216.585.9000<br />

h+ Dergisi, Hukuk Akademisi Eğitim ve<br />

Yayıncılık Ltd. Şti. tarafından T.C. yasalarına<br />

uygun olarak yayınlanmaktadır.<br />

Dergide yayınlanan yazılardan kaynak<br />

belirtmeksizin tamamen veya kısmen<br />

alıntı yapılamaz.<br />

Dördüncü sayımızla yeniden “Merhaba”. h+ Dergi’ye ilişkin<br />

Mart ayında yaptığımız ilk planlar, saatlerce süren toplantılar,<br />

kaygılar ve hedefler’in üzerinden dile kolay 8 ay geçti.<br />

Bu süre zarfında beraber yola çıktığımız yayın ekibinden<br />

arkadaşlarıma, yazar kadromuza ve emeği geçen herkese teşekkür<br />

ederim. Başlangıç aşamasında nispeten ufak bir ekibin gayretleri<br />

ile ortaya çıkan h+ Dergi her yeni sayıda büyümeye devam ediyor.<br />

Şüphesiz yolun henüz çok başındayız<br />

hatta yayıncılık dünyasında henüz<br />

emekleme döneminde olduğumuzu<br />

bile söyleyebiliriz. Her yeni sayıda<br />

“Daha iyisi için ne yapabiliriz?”<br />

sorusunu sormaya devam ediyoruz.<br />

Dolayısıyla yorumlarınız, görüşleriniz<br />

ve önerileriniz bizim için çok değerli,<br />

paylaşmaktan lütfen çekinmeyin.<br />

Dördüncü sayımızda söyleşi<br />

talebimizi kabul ettiği için Koç Holding Başhukuk Müşaviri Av. Kenan<br />

YILMAZ’a bir kez daha teşekkür ederiz. Sn. YILMAZ, “şirket avukatlığı”<br />

ve “ekonomi-hukuk ilişkisi” gibi önemli konularda bilgilendirici<br />

açıklamalarda bulundu.<br />

Dördüncü sayımızla birlikte “çapraz bağlantılı” yazılara yer vermek<br />

istedik. Y.Emre GÜL, Portre bölümünde “O.J. Simpson ve Yüzyılın Davası”nı<br />

masaya yatırırken “Hukuk Konulu TV Dizileri”<br />

bölümünde ise 2016 yılının önemli yapımlarından<br />

olan “The People v. O.J. Simpson” isimli diziyi<br />

inceledik. Benzer şekilde, BilimKurguKulubu.com<br />

kurucularından İsmail YAMANOL tarafından<br />

kaleme alınan “Dijital Diriliş Teknolojisi” isimli<br />

makaleye ek olarak konunun hukuki açıdan<br />

değerlendirildiği ve Dr. Mete TEVETOĞLU imzalı<br />

farklı bir yazıya daha yer verdik.<br />

Bu sayımızda desteklerini esirgemeyen herkese<br />

birkez daha teşekkür ettikten sonra sizi dergiyle<br />

baş başa bırakıyorum. Bir sonraki sayıda yeniden<br />

buluşmak dileğiyle…<br />

YORUMLARINIZ,<br />

GÖRÜŞLERINIZ VE<br />

ÖNERILERINIZ<br />

BIZIM IÇIN Çok Değerli,<br />

PAYLAŞMAKTAN<br />

LÜTFEN ÇEKINMEYIN.<br />

Av. Sena TUĞRUL, Editör<br />

sena@hplusdergi.com<br />

YAYINLAYAN<br />

HUKUK AKADEMİSİ EĞİTİM<br />

VE YAYINCILIK LTD. ŞTİ.<br />

A. Şahkulu Mahallesi Serdar-ı Ekrem Sok.<br />

15/A Galata - İST. T. 0850.532.2824<br />

M. bilgi@hukukakademisi.com.tr<br />

URL. www.hukukakademisi.com.tr<br />

www.hplusdergi.com l info@hplusdergi.com<br />

Bizi Takip Edin<br />

instagram.com/hplusdergi<br />

facebook.com/hplusdergi<br />

linkedin.com/in/hplusdergi<br />

twitter.com/hplusdergi


Hukuk<br />

<strong>04</strong><br />

DIJITAL ÇAĞDA<br />

DIJITAL ÖDEME<br />

34<br />

BIR HUKUK VE AHLAK<br />

SORUNSALI OLARAK<br />

ARACI: BITCOIN VE<br />

DIJITAL DIRILIŞ<br />

DIJITAL PARA<br />

TEKNOLOJISI<br />

Para denildiğinde ilk<br />

aklımıza gelen madeni<br />

paralar veya banknot<br />

halinde bulunan elle<br />

tutulur, gözle görülür<br />

fiziksel varlığı olan<br />

paralardır. Peki, paranın<br />

somut bir gerçekliğinin<br />

olması şart mıdır?<br />

“Sizi dijital taramadan<br />

geçirmek istiyoruz. Her<br />

şeyinizi; vücudunuzu,<br />

yüzünüzü, duygularınızı,<br />

gülüşünüzü, göz yaşlarınızı…<br />

Sanal bir örneğinizi<br />

yaratacağız. Böylece Robin<br />

Wright sonsuza dek bizim<br />

olacak…’’<br />

Doç. Dr. Murat Volkan DÜLGER<br />

İsmail YAMANOL<br />

44<br />

KEFALET<br />

SÖZLEŞMESINDE<br />

18<br />

50<br />

MÜTALAA:<br />

DIJITAL DIRILIŞIN<br />

ŞEKIL ŞARTLARINA<br />

FIKRI HAKLAR<br />

AYKIRILIK<br />

AÇISINDAN ANALIZI<br />

Çok az kanun değişikliği,<br />

Dijital diriliş ifadesi<br />

01 Temmuz 2012 tarihinde<br />

inceleyeceğimiz durumu<br />

yürürlüğe giren Türk<br />

ifade etmek için oldukça<br />

Borçlar Kanunu ve Türk<br />

uygun görünüyor. Sinema’da<br />

Ticaret Kanunu kadar<br />

aktörlerin dijitalleşmesi olarak<br />

sık, basında yer almıştır.<br />

da adlandırabileceğimiz bu<br />

Şüphesiz, bunun pekçok<br />

faydası oldu.<br />

KAPAK SÖYLEŞİSİ<br />

AV. KENAN YILMAZ<br />

KOÇ HOLDING<br />

durum kendisini müzik alanında<br />

ise hologramik konserler ve<br />

düetlerle gösteriyor.<br />

Av. Neşe CAYMAZ, LL.M.<br />

BAŞHUKUK MÜŞAVIRI<br />

Dr. Mete TEVETOĞLU<br />

Adrese Teslim<br />

Abonelik<br />

Başvurusu için;<br />

www.hplusdergi.com<br />

Önemli: H+ Dergi dağıtım<br />

noktalarından ücretsiz olarak<br />

temin edilebilir. Dağıtım noktaları<br />

hakkında detaylı bilgi için<br />

bizimle iletişime geçebilirsiniz.<br />

(info@hplusdergi.com)


ve Daha Fazlası<br />

30<br />

60 38<br />

YURT DIŞI<br />

LL.M. REHBERİ<br />

UNIVERSITY OF<br />

AMSTERDAM<br />

PORTRE<br />

O.J. SIMPSON VE<br />

YÜZYILIN DAVASI<br />

54 58<br />

PSİKOLOJİ<br />

TRAVMA MADURU<br />

ÇOCUK VE GENÇLER<br />

HUKUK KONULU DİZİLER<br />

THE PEOPLE<br />

V.<br />

O.J. SIMPSON<br />

3 SORU 3 CEVAP<br />

AV. NAZLI CAN,<br />

HAVACILIK HUKUKU<br />

LEGAL SPOTLIGHT<br />

10 Dünya’dan 28<br />

Hukuk Haberleri<br />

KİTAP TANITIMI<br />

Yeni Çıkan ve Çok Satan<br />

Hukuk Kitapları<br />

48<br />

HUKUK KAYNAKLARI<br />

Hukuk Departmanları<br />

İçin Çözümler<br />

YAZARLIK BAŞVURULARI HAKKINDA<br />

H+ Dergi bünyesinde yayınlanmasını istediğiniz makale ve yazılarınız için info@hplusdergi.com mail adresi ya da<br />

www.hplusdergi.com’da bulunan online form aracılığı ile bizimle iletişime geçebilirsiniz. ( T. 0850.532.2824 - Hukuk Akademisi )


Sayfa 4<br />

Doç. Dr. Murat Volkan DÜLGER, Akademisyen & Avukat<br />

Dijital Çağda Dijital Ödeme Aracı:<br />

Bitcoin ve<br />

Dijital Para<br />

Para denildiğinde ilk aklımıza<br />

gelen madeni paralar veya<br />

banknot halinde bulunan elle<br />

tutulur, gözle görülür fiziksel<br />

varlığı olan paralardır. Peki, paranın<br />

somut bir gerçekliğinin olması şart<br />

mıdır? Teknolojinin muazzam gelişimi<br />

akıllara bir süreden beri bizlere bu<br />

soruları da beraberinde sordurmakta.<br />

Çünkü hayatımızın her alanında<br />

büyük rol oynayan, değişimler<br />

meydana getiren teknolojinin; parayı,<br />

ekonomiyi, dolayısıyla da ticareti<br />

etkilemesi kaçınılmazdır.<br />

Öncelikle “Para nedir?” sorusunu<br />

açıklığa kavuşturmak gerekir. Her<br />

ne kadar yerleşmiş tek bir tanımı<br />

bulunmasa da paranın genel kabul<br />

görmüş tanımı, mal ve hizmet bedeli<br />

ile borçların ödenmesinde kullanılan<br />

ve genel kabul gören ortak değişim<br />

aracıdır. Öyleyse paranın nasıl<br />

olması gerektiği hakkında herhangi<br />

bir zorunluluk yoktur. Para yalnızca<br />

bir temsil ve ortak değişim aracıdır.<br />

Bedel ödemede kullanılan ve genel<br />

kabul gören her şey para olarak kabul<br />

edilebilir.<br />

Malların değiş tokuş edildiği ilkel<br />

toplumlarda, değişim ölçüsü olarak<br />

tuz, tütün, deri kurutulmuş balık ve<br />

hayvan başı gibi değeri olan mallar<br />

kullanılmıştır. Bu para türüne mal para<br />

denilmektedir. Ardından maden para,<br />

altın ve gümüşe bağlı kâğıt para,<br />

banknot gibi paraların kullanıldığı<br />

bilinmektedir. Son olarak kaydi para<br />

olarak da adlandırılan bankadaki<br />

hesaplarda bulunan ancak fiziki<br />

varlığı olmayan para, ticari hayatın<br />

gelişmesi ve bankacılık sektörünün<br />

ilerlemesiyle önem kazanmıştır.<br />

Benim üzerinde duracağım ve aslında<br />

bu yazının ana konusu olan dijital<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 5<br />

para ise teknoloji ve internetin<br />

gelişimi sayesinde yaşam bulmuş ve<br />

bugün çokça tartışılan bir konu haline<br />

gelmiştir.<br />

Dijital para kavramının gündeme<br />

gelmesi Avrupa Birliği ve Birleşik<br />

Krallık’da önceki yıllara dayanmakla<br />

beraber, Türkiye’de bu konu 2013<br />

yılında kabul edilen 6493 sayılı<br />

Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat<br />

Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve<br />

Elektronik Para Kuruluşları Hakkında<br />

Kanun ile beraber mevzuatta yerini<br />

almıştır. Söz konusu Kanun’un<br />

3. maddesinde elektronik para,<br />

elektronik para ihraç eden kuruluş<br />

tarafından kabul edilen fon karşılığı<br />

ihraç edilen, elektronik olarak<br />

“DAHA BASIT<br />

TANIMLAMAK<br />

GEREKIRSE, ASIL<br />

OLARAK<br />

Elektronik Para,<br />

BILGISAYARIN<br />

YA DA<br />

VERI DEPOLAMA<br />

ARACININ<br />

ANA BELLEĞINDE<br />

(HARD DISKINDE)<br />

BIZIM ADIMIZA<br />

BULUNAN VE<br />

INTERNET<br />

ARACILIĞIYLA<br />

YAPTIĞIMIZ ÖDEME<br />

VE ALIŞVERIŞLERDE<br />

KULLANDIĞIMIZ<br />

Ödeme Aracıdır.”<br />

saklanan, bu Kanunda tanımlanan<br />

ödeme işlemlerini gerçekleştirmek<br />

için kullanılan ve elektronik para ihraç<br />

eden kuruluş dışındaki gerçek ve tüzel<br />

kişiler tarafından da ödeme aracı<br />

olarak kabul edilen parasal değer<br />

olarak tanımlanmıştır. Daha basit<br />

tanımlamak gerekirse, asıl olarak<br />

elektronik para, bilgisayarın ya da<br />

veri depolama aracının ana belleğinde<br />

(hard diskinde) bizim adımıza bulunan<br />

ve internet aracılığıyla yaptığımız<br />

ödeme ve alışverişlerde kullandığımız<br />

ödeme aracıdır. Kısaca e-para olarak<br />

ifade edilen elektronik paranın birçok<br />

avantajı ve bunun yanı sıra bazı<br />

dezavantajları bulunur. Kredi kartı<br />

kullanımından kaynaklanan riskleri<br />

ortadan kaldırması, ticaret hayatında<br />

zamandan tasarruf sağlaması ve<br />

farklı para birimlerindense tek bir<br />

para birimi halinde olması başlıca<br />

faydalarındandır. Suç gelirlerinin<br />

aklanması ile yasa dışı faaliyetlerinin<br />

finansmanında kullanılması ve<br />

bilişim korsanları tarafından sıklıkla<br />

saldırıya uğraması ise belli başlı<br />

dezavantajlarını oluşturur.<br />

ELEKTRONIK PARA HAKKINDA<br />

YAPTIRIMLAR VAR MIDIR?<br />

Elbette Kanun’da birtakım<br />

yaptırımlar öngörülmüştür. 6493 sayılı<br />

Kanun elektronik para kuruluşlarına<br />

ilişkin usul ve esasları düzenlemekte<br />

ve elektronik para ihraç edebilen<br />

kuruluşları belirtmektedir. Kanunun<br />

“düzenleme ve kararlara uymamak”<br />

başlıklı 27. maddesi, Kanunda ve<br />

Kanuna dayanılarak çıkarılacak<br />

düzenlemelerde ve alınan kararlarda<br />

yer alan ve bu bölümde ayrı bir cezai<br />

yaptırım öngörülmeyen hususlara<br />

aykırı davranan ve ödeme hizmeti<br />

sağlayıcısı olarak faaliyet gösteren<br />

tüzel kişiler hakkında idari para<br />

cezası yaptırımını düzenlemiştir.<br />

Kanun’un “izinsiz faaliyette<br />

bulunmak” başlıklı 28. maddesine<br />

göre ise Kanuna göre alınması<br />

gereken izinleri almaksızın sistem<br />

işleticisi, ödeme kuruluşu veya<br />

elektronik para kuruluşu gibi faaliyet<br />

gösteren gerçek kişiler ile tüzel<br />

kişilerin görevlileri hakkında hapis<br />

cezasını düzenlemiştir.<br />

4<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 6<br />

SANAL PARA VE KRIPTO PARA<br />

KAVRAMLARI NE ANLAMA<br />

GELMEKTEDIR?<br />

Konunun yeni ve karmaşık olması<br />

literatürde birçok yeni kelimenin<br />

doğmasına da neden olmuştur.<br />

Bu nedenle konunun daha iyi<br />

anlaşılması ve okuyucularda anlam<br />

kargaşası yaşanmaması bakımından<br />

bu kavramları da detaylı olarak<br />

açıklamak gerekir. Sanal para, esasen<br />

elektronik paranın bir çeşidi, bir alt<br />

kümesidir. Ortak yönleri her ikisinin<br />

de dijital olmasıdır. Bununla birlikte<br />

pek çok ayrım noktaları da bulunur.<br />

Öncelikle en temel ve en belirgin fark,<br />

elektronik paranın yukarıda detaylı<br />

olarak açıkladığım üzere yasal olarak<br />

düzenlenmiş ve Kanun tarafından<br />

hüküm altına alınmış olmasına<br />

rağmen sanal para hakkında herhangi<br />

bir kanuni düzenlemenin olmayışıdır.<br />

Buna paralel olarak elektronik<br />

parayı çıkaran kuruluşlar Kanun ile<br />

belirlenmişken; sanal parayı özel<br />

kişiler çıkarmaktadır. Diğer bazı<br />

farklar da kanuni düzenlemenin olup<br />

olmaması ayrımından doğmaktadır.<br />

Elektronik paranın Kanun ile denetime<br />

tabi olması, değerinin garanti edilmiş<br />

olması ve arzının sabit olması buna<br />

bağlı farklardandır. Yine diğer bir<br />

önemli fark, elektronik paranın hesap<br />

biriminin yasal tedavülü bulunan<br />

para birimlerinin olmasıdır. Yani<br />

aslında elektronik para Dolar, Euro<br />

gibi para birimleri ile ifade edilebilir<br />

cinstendir. Ancak sanal paranın böyle<br />

bir özelliği yoktur. Sanal para birimleri<br />

onu çıkartan kişiler tarafından<br />

daha sonradan kabul edilen hesap<br />

birimleridir. Az sonra açıklayacağım<br />

Bitcoin para birimi bu gruptadır.<br />

Buna göre her ne kadar elektronik<br />

para sanal parayı kapsamaktaysa<br />

da birçok yönden farklılıkları da<br />

bulunmaktadır.<br />

Sanal para kavramını açıklığa<br />

kavuşturduktan sonra ele almamız<br />

gereken bir diğer husus kripto paranın<br />

tam olarak neyi ifade ettiğidir. Kripto<br />

para aslında son yılların en popüler<br />

konularından biridir. Kripto, kelime<br />

anlamı itibariyle gizli veya saklı<br />

anlamlarına gelir. Kripto para ise<br />

güvenlik açısından kriptoloji bilimini<br />

kullanan, dijital ve sanal bir para<br />

birimidir, bu para birimleri matematik<br />

temelli şifrelenmiştir. Kriptoloji de<br />

bir şifreleme bilimidir. Buna göre<br />

belli bir şifreleme yöntemini kullanan<br />

dijital ve sanal para birimine kripto<br />

para diyoruz. Oldukça karmaşık<br />

gibi görünse de aslında çok basit<br />

işleyen bir süreç söz konusu: İnternet<br />

aracılığıyla bankamatik kartlarımızla<br />

alışveriş yaptığımızı düşünelim;<br />

bu alışveriş sırasında banka<br />

kasalarından aslında fiziksel olarak<br />

para çıkmıyor, ancak biz ödemeyi<br />

gerçekleştiriyoruz. Buna benzer<br />

olarak sanal ortamda yaptığımız her<br />

türlü ticari işlemde esasen kripto<br />

paraları kullanıyoruz. Çünkü böylelikle<br />

fiziksel olarak işlem yapılmasa da<br />

sistemlerde rakam değişiklikleri<br />

meydana geliyor.<br />

KRIPTO PARA NERDEN ÇIKTI, KIM<br />

ÇIKARDI, NEDEN BIR ANDA BU<br />

KADAR POPÜLER OLDU?<br />

İşte şu anda teknoloji dünyasının<br />

aklını kurcalayan en büyük soru<br />

bu: Kripto parayı kim çıkardı,<br />

kripto para nerden çıktı? Şu anda<br />

kullandığımız paraların temelinin<br />

Lidyalılardan geldiğini bütün tarih<br />

kitapları yazmakta ve biz bunu okula<br />

başladığımız ilk yıllardan itibaren<br />

biliyoruz. Ancak kripto para kavramı<br />

hepimize oldukça yabancı.<br />

Kripto paranın ilk ve en popüler<br />

çeşidi ve birimi Bitcoin’dir. Bitcoin’in<br />

sembolü “ ”, kısaltması ise BTC’dir.<br />

Net bir tanımı olmamakla birlikte,<br />

Bitcoin para birimini herhangi<br />

bir üçüncü parti hizmetine gerek<br />

kalmadan, taraflar arasında para<br />

transferini mümkün kılan bir<br />

elektronik para sistemi olarak<br />

açıklamak mümkündür. Peki kim<br />

çıkardı bu Bitcoin’i? İşte işin bu<br />

kısmı tam bir muamma. 2008 yılında<br />

Satoshi Nakamoto tarafından<br />

geliştirildiği bilinmekle beraber bu<br />

kişinin aslında kim olduğu bilinmiyor.<br />

Daha doğrusu, bu bir kişi midir,<br />

isminden anlaşılacağı gibi Japon<br />

mudur, yoksa bir kurum mudur o da<br />

bilinmiyor. Kim veya kimler tarafından<br />

oluşturulduğuna dair elimizdeki tek<br />

“İNTERNET<br />

ARACILIĞIYLA<br />

BANKAMATIK<br />

KARTLARIMIZLA<br />

ALIŞVERIŞ<br />

YAPTIĞIMIZI<br />

DÜŞÜNELIM;<br />

BU ALIŞVERIŞ<br />

SIRASINDA BANKA<br />

KASALARINDAN<br />

ASLINDA<br />

Fiziksel Olarak Para<br />

Çıkmıyor,<br />

ANCAK BIZ<br />

ÖDEMEYI<br />

GERÇEKLEŞ-<br />

TIRIYORUZ.<br />

BUNA BENZER<br />

OLARAK SANAL<br />

ORTAMDA<br />

YAPTIĞIMIZ HER<br />

TÜRLÜ TICARI<br />

IŞLEMDE ESASEN<br />

KRIPTO PARALARI<br />

KULLANIYORUZ.<br />

ÇÜNKÜ<br />

BÖYLELIKLE<br />

FIZIKSEL OLARAK<br />

IŞLEM YAPILMASA<br />

DA SISTEMLERDE<br />

Rakam Değişiklikleri<br />

MEYDANA<br />

GELIYOR.”<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 7<br />

veri bu isim, çünkü tüm kaynaklar<br />

buna işaret ediyor. Bu isim, bir grup<br />

veya kişinin takma ismi olabileceği<br />

gibi bir kurum veya kuruluş da olabilir,<br />

orasını henüz bilmiyoruz.<br />

BITCOIN NASIL ÜRETILIYOR VE<br />

KIMLER TARAFINDAN BASILIYOR?<br />

Dolar, Euro, Türk Lirası gibi<br />

para birimlerini ele aldığımızda<br />

bu paraların bir merkezi otorite<br />

tarafından yönetildiğini hepimiz<br />

biliyoruz. Oysa kripto paralar bir<br />

hükümet tarafından yönetilmiyor.<br />

İşte işin en sevilen yanı da bu.<br />

Aslında bu kadar popüler olmasının<br />

altında yatan sebep de bu. Bitcoin<br />

bağımsız bir para birimi ve değerini,<br />

günlük hayattaki kullanım oranı ve<br />

piyasadaki miktarı belirliyor. Buna<br />

paralel olarak üretiminin de kullanıcı<br />

odaklı olduğunu söyleyebiliriz. İlk<br />

yayınlanan protokollere göre şu<br />

an için en fazla 21 milyon Bitcoin<br />

olabileceğini biliyoruz. Yani sınırlı<br />

bir üretim söz konusu. Bu da paraya<br />

olan ilginin artmasına neden oldu,<br />

çünkü bulunması zorlaştığı için<br />

değeri artıyor, teknik bir ifadeyle<br />

talep arzdan fazla olduğundan<br />

değerleniyor. Bunun yanında Bitcoin<br />

ayrışabilme özelliğine sahip. Bu da<br />

demektir ki, 1 Bitcoin almak gibi<br />

bir zorunluluk yok. Öyleyse akıllara<br />

bir soru daha gelmekte: Şu an hali<br />

hazırda piyasada kaç Bitcoin var? 31<br />

Mart 2017 tarihi itibari ile 16,246,200<br />

Bitcoinin kullanımda olduğu ve<br />

günde yaklaşık olarak 2 bin Bitcoinin<br />

üretildiği bilinmektedir. Piyasada<br />

Bitcoinlerin bitebileceği ihtimali<br />

akıllara gelse de sürekli olarak Bitcoin<br />

döndüğü için Bitcoin bitmesi veya<br />

alamamak gibi bir durumun söz<br />

konusu olmadığını söylemek yerinde<br />

olacaktır.<br />

Bitcoin, hiçbir hükümet veya<br />

merkezi otoriteye bağlı olmama<br />

özelliğinden dolayı fiziksel bir<br />

merkez bankası tarafından basılmaz.<br />

Bitcoin, bağımsız bir para birimidir<br />

ve sanal ortamda, Bitcoin üretmek<br />

isteyen herkesin üretebildiği esasen<br />

kullanıcılarının üretim faaliyetine de<br />

katıldığı bir sistem söz konusudur.<br />

Üretimi ise, İngilizce “mined”<br />

fiilinden türeyen “mining” kelimesiyle<br />

ifade ediliyor. Türkçe karşılığı ise<br />

madenciliktir. Madenciler (miners)<br />

olarak adlandırılan bilgisayarlar,<br />

işlemlerin doğruluğunu onaylamak<br />

için çok hızlı bir şekilde matematiksel<br />

problemleri çözer ve bu işlem ile<br />

bilgisayar sistemleri sayesinde bir<br />

çözüm bulan kişilere 50 yeni Bitcoin<br />

verilir. Böylece “mining” karmaşık<br />

matematiksel formüllerin bilgisayar<br />

gücü ile çözülmesi sürecine denir.<br />

BITCOIN BAZI AVANTAJLARI<br />

BARINDIRIR MI?<br />

Elbette ki Bitcoin kullanımın pek<br />

çok açıdan avantajları bulunmaktadır.<br />

Ancak bununla beraber dikkat<br />

edilmesi gereken noktaların da<br />

olduğunu söylemek gerekir. Öncelikle<br />

Bitcoin’in bağımsız bir para birimi<br />

olduğundan yukarıda bahsettim. Bu<br />

da Bitcoin politikasının bir hükümet<br />

tarafından düzenlenmediği anlamına<br />

gelir. Ayrıca kullanıcıların anonim<br />

olması da tercih edilme nedenlerinden<br />

biridir. Bitcoin işlemleri aleni olarak<br />

gerçekleştirilse de, kullanıcı kimliği<br />

gizlidir. Fakat unutulmamalıdır<br />

ki, bu gizlilikten faydalanabilmek<br />

için takip edilmesi gereken<br />

prosedürlere uymak gerekir. Söz<br />

konusu prosedürler Bitcoin’in kendi<br />

sitesinde açıklanmaktadır. İşlem<br />

ücretinin olmaması, yer ve zaman<br />

kısıtlamasının bulunmaması şüphesiz<br />

diğer avantajlı yönlerindendir.<br />

Ancak bazı özel durumlarda,<br />

örneğin gerçekleştirilecek işlemin<br />

normal süresinden daha çabuk<br />

gerçekleştirilmesi gibi taleplerde<br />

ücret ödenme olasılığı da söz<br />

konusudur.<br />

Sonuç olarak, bazı avantajlı yönleri<br />

bulunsa da, para transferinin geri<br />

alınamaması, transferlerin aleni<br />

olması gibi durumların varlığı da<br />

akıllardan çıkarılmamalıdır.<br />

BITCOINLER GÜVENLI MIDIR?<br />

Kripto paraların güvenliği<br />

“blockchain” adı verilen, “blok zinciri”<br />

olarak dilimize çevrilen bir veri<br />

tabanına dayanır. Bu dağıtık veri<br />

tabanında, her bilgi bloklar halinde<br />

gelişmiş şifreleme algoritmalarıyla<br />

birbirlerine bağlanır. Böylece<br />

kullanıcılar bir merkeze bağlı<br />

olmaksızın işlem yapabilme imkânına<br />

sahip olmaktadır. Buna paralel olarak<br />

da satıcı ile alıcı arasında direkt<br />

olarak güvenli işlemler gerçekleşiyor.<br />

Yani Bitcoin temelinde güvenlidir.<br />

Peki istisnaları var mıdır? Bu sorunun<br />

cevabı kaçınılmaz olarak “evet”tir.<br />

Sanal cüzdanlara aktarılmayan<br />

Bitcoinlerin bilgisayar çökmesi<br />

sonucu kaybolması ve aslında her<br />

türlü sanal ağların ve faaliyetlerin<br />

problemi olan hacklenme sorunu<br />

Bitcoinlerin temelde güvenli<br />

olmasının temel iki istisnasını<br />

oluşturmaktadır.<br />

BITCOIN YATIRIM ARACI<br />

OLABILIR MI?<br />

Bitcoin değeri hızla artan ve<br />

gelecekte de kâğıt paranın yerine<br />

geçeceği tahmin edilen bir para<br />

birimidir. Böyle olunca insanlarda<br />

Bitcoin’e para yatırmak fikri gündeme<br />

gelmiştir. Son zamanların en sık<br />

karşılaşılan sorularından birisi de<br />

Bitcoin’e nasıl para yatırılacağı ve<br />

bunun mantıklı olup olmayacağına<br />

ilişkindir. Ancak Bitcoin’in resmi bir<br />

kuruluş tarafından ihraç edilmemesi<br />

ve yasal düzenlemeye konu olmaması<br />

ayrıca değeri konusunda herhangi<br />

bir güvence verememesi önemli risk<br />

faktörleridir. Her ne kadar yukarıda<br />

da belirttiğim üzere birçok avantajı<br />

“31 MART 2017<br />

TARIHI<br />

ITIBARI ILE<br />

16,246,200<br />

BITCOININ<br />

KULLANIMDA<br />

OLDUĞU VE<br />

GÜNDE YAKLAŞIK<br />

OLARAK<br />

2 Bin BITCOININ<br />

ÜRETILDIĞI<br />

BILINMEKTEDIR.” 4<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 8<br />

barındırsa da, bu konuda kesin<br />

ve net bir şey söylemek mümkün<br />

değildir. Ayrıca satın aldıktan<br />

sonra kesin olarak satılabileceği<br />

de belirsizdir. Kanunlar tarafından<br />

elektronik para olara kabul<br />

edilmediğinden satılabileceğine dair<br />

bir garanti yoktur. Yani çok küçük<br />

de olsa, kendisine duyulan güven<br />

kaybolduğunda, elde kalma riski<br />

vardır.<br />

BITCOIN HUKUKI OLARAK<br />

DÜZENLENMIŞ MIDIR?<br />

Yukarıda detaylı olarak açıkladığım<br />

üzere sanal para, elektronik paradan<br />

farklı olarak hukuk aleminde henüz<br />

yer bulamamıştır. Dolayısıyla Türk<br />

hukukunda yeri yoktur. Bankacılık<br />

Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun<br />

25.11.2013 tarihli basın açıklamasına<br />

göre:<br />

“Herhangi bir resmi ya da özel<br />

kuruluş tarafından ihraç edilmeyen ve<br />

karşılığı için güvence verilmeyen bir<br />

sanal para birimi olarak bilinen Bitcoin,<br />

mevcut yapısı ve işleyişi itibarıyla<br />

Kanun kapsamında elektronik<br />

para olarak değerlendirilmemekte,<br />

bu nedenle de söz konusu Kanun<br />

çerçevesinde gözetim ve denetimi<br />

mümkün görülmemektedir.<br />

Diğer taraftan, Bitcoin ve benzeri<br />

sanal paralar ile gerçekleştirilen<br />

işlemlerde tarafların kimliklerinin<br />

bilinmemesi, söz konusu sanal<br />

paraların yasadışı faaliyetlerde<br />

kullanılması için uygun bir ortam<br />

yaratmaktadır. Ayrıca Bitcoin, piyasa<br />

değerinin aşırı oynak olabilmesi,<br />

dijital cüzdanların çalınabilmesi,<br />

kaybolabilmesi veya sahiplerinin<br />

bilgileri dışında usulsüz olarak<br />

kullanılabilmesi gibi risklerin yanı sıra<br />

yapılan işlemlerin geri döndürülemez<br />

olmasından dolayı operasyonel<br />

hatalardan ya da kötü niyetli<br />

satıcıların suistimalinden kaynaklı<br />

risklere de açıktır.<br />

Herhangi bir mağduriyet<br />

yaşanmaması adına, yukarıda<br />

belirtilen hususların duyurulmasında<br />

ve bu çerçevede Bitcoin ve benzeri<br />

sanal paraların barındırdığı muhtemel<br />

risklerin kamuoyuna hatırlatılmasında<br />

fayda mülahaza edilmektedir.”<br />

BDDK 25.11.2013<br />

TARIHLI BASIN<br />

AÇIKLAMASINA<br />

GÖRE:<br />

“HERHANGI BIR<br />

RESMI YA DA<br />

ÖZEL KURULUŞ<br />

TARAFINDAN<br />

IHRAÇ EDILMEYEN<br />

VE KARŞILIĞI<br />

IÇIN GÜVENCE<br />

VERILMEYEN BIR<br />

SANAL PARA BIRIMI<br />

OLARAK BILINEN<br />

BITCOIN, MEVCUT<br />

YAPISI VE IŞLEYIŞI<br />

ITIBARIYLA KANUN<br />

KAPSAMINDA<br />

Elektronik Para<br />

Olarak<br />

Değerlendirilmemekte,<br />

BU NEDENLE DE<br />

SÖZ KONUSU KANUN<br />

ÇERÇEVESINDE<br />

Gözetim ve Denetimi<br />

Mümkün<br />

Görülmemektedir.”<br />

Söz konusu açıklamadan anlıyoruz<br />

ki; Bitcoin kullanımı kesin bir dille<br />

yasaklanmış olmamakla beraber<br />

tamamen serbest bırakılmış bir<br />

faaliyet de değildir. Çünkü Kurum,<br />

olası mağduriyetlerden sorumlu<br />

olmadığını bu nedenle dikkatli<br />

olunması gerektiğini açık bir biçimde<br />

ifade etmiştir.<br />

BITCOIN KULLANMAK<br />

SUÇ MUDUR?<br />

Bu noktada ilk vurgulamak<br />

istediğim Türk Ceza Kanunu’nun 2.<br />

maddesidir. Buna göre; “Kanunun<br />

açıkça suç saymadığı bir fiil için<br />

kimseye ceza verilemez ve güvenlik<br />

tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı<br />

cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden<br />

başka bir ceza ve güvenlik tedbirine<br />

hükmolunamaz.” Bitcoin para<br />

biriminin veya kullanımının herhangi<br />

bir kanuni düzenlemede yer<br />

bulmadığını belirttim. Dolayısıyla<br />

açıkça suç sayılmayan Bitcoin<br />

kullanıcılığı Türk Ceza Kanunu<br />

ve diğer Kanunlar anlamında suç<br />

sayılamaz, bundan ötürü kimseye<br />

ceza verilemez ve güvenlik tedbiri<br />

uygulanamaz.<br />

ÖYLEYSE NEDEN BITCOIN<br />

KULLANIMININ SUÇ<br />

SAYILABILECEĞI IHTIMALI<br />

AKILLARI KARIŞTIRIYOR, SIKINTI<br />

NEREDEN KAYNAKLANIYOR?<br />

Bilindiği gibi Kanunda tanımlanan<br />

suç tiplerinin çoğu birden fazla yolla<br />

gerçekleştirilebilir. Örneğin; Türk Ceza<br />

Kanunu’nda düzenlenen dolandırıcılık<br />

suçunun nitelikli hallerinden birisini<br />

bilişim sistemlerinin, banka veya kredi<br />

kurumlarının araç olarak kullanılması<br />

suretiyle işlenmesi oluşturur. Her<br />

iki halde de temel suç dolandırıcılık<br />

suçudur. Peki, bilişim sistemleri<br />

kullanılması dolandırıcılık suçunun<br />

oluşması için tek başına yeterli midir?<br />

Hayır. Bu ihtimaller cezayı arttıran<br />

veya azaltan nitelikli haller olabilir<br />

ancak ne şekilde olursa olsun suçun<br />

temelinde dolandırıcılık eyleminin<br />

yani hileli davranışların bulunması<br />

gerekir. İşte Bitcoin kullanıcılığının<br />

suç sayılıp sayılmayacağı sorusu,<br />

tam da bu noktada gündeme gelir.<br />

Çünkü teknolojik gelişmelerle birlikte<br />

zaten bilişim suçlarının işlenme<br />

oranı oldukça artmışken; böyle bir<br />

sanal para vasıtasıyla işlenebilecek<br />

suçlar da oldukça çeşitlenmekte ve<br />

artmaktadır. Ancak Bitcoin ve benzeri<br />

dijital paraların varlığı tek başına bu<br />

suçların işlendiği anlamına gelmez.<br />

İlk olarak Bitcoin doğası gereği<br />

kaynağı belirlenemez durumdadır<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 9<br />

ve bu nedenle buradan elde edilen<br />

paranın nasıl elde edildiğinin bilinmesi<br />

mümkün değildir. Bu noktada Türk<br />

Ceza Kanunu’nda düzenlenen suçtan<br />

kaynaklanan malvarlığı değerlerini<br />

aklama suçunun işlenme riski<br />

büyüktür. Çünkü suç faaliyetlerinden<br />

elde edilen para Bitcoin satın almak<br />

için kullanılabilir. Sonrasında Bitcoin,<br />

kaydi paraya çevrilerek yasal<br />

ekonomik sisteme sokulabilir.<br />

İkinci olarak hukuk düzenince alımı<br />

veya satımı yasaklanmış ürünlerin<br />

veya işlerin Bitcoin aracılığıyla<br />

gerçekleştirilmesi veya bu yolla söz<br />

konusu suçların işlenmesinin daha<br />

kolay hale gelmesi mümkün olabilir.<br />

Yasaklanmış bu ürünler nerede<br />

satışa sunulmaktadır, alıcılar nereden<br />

çıkmaktadır? Bu noktada bazı<br />

kavramları açıklığa kavuşturmak<br />

gerekir. Zira bu satışların<br />

gerçekleştiği internet ortamı<br />

karmaşık bir yapıdadır.<br />

Türkçe karşılığı derin internet<br />

anlamına gelen “Deep Web”, internet<br />

ortamında bulunan ve gizliliğe çok<br />

fazla önem gösterilen taraflar arası<br />

şifreli bir iletişim ağıdır. Bu iletişim<br />

ağı görünen web’in dışındadır ve<br />

bugün bizim bildiğimiz internet<br />

sınırlarının, tüm internet dünyasının<br />

sadece %4’lük bir kısmının olduğu<br />

bilinmektedir. Kalanı ise deep web<br />

ve onun daha çok suç işlenen kısmı<br />

olan dark net olarak ifade edilen<br />

boyutlardır. Boyutlar dememin<br />

sebebi tek bir boyutun olmaması<br />

ve katman katman derine inmenin<br />

mümkün olmasındandır. Deep<br />

web’in nasıl kullanılacağı sorusu ise,<br />

özel bir tarayıcı olan “Tor Browser”<br />

tarayıcısını bilgisayara kurmak<br />

şeklinde cevap bulmaktadır. Bu<br />

tarayıcı yüklü olduğu bilgisayarlar<br />

arasındaki işlemleri şifreli olarak<br />

gerçekleştirir. Ayrıca yüksek düzeyde<br />

güvenlik sağladığından kullanıcılar<br />

tarafından bir hayli tercih edilir.<br />

Ayrıca VPN (virtual private network /<br />

sanal özel ağ) kullanılmak suretiyle bu<br />

gizliliğin oranı artırılmaktadır.<br />

Şimdi gelelim burada neler olup<br />

bittiğine. Neden böyle bir ihtiyaç<br />

doğmuş ve kullanıcılar neden bu<br />

yolu tercih ediyor? Bir kere her<br />

şeyden önce bu alan kullanıcılara<br />

tamamen anonimlik sağlamakta.<br />

Bu nedenle de kullananın kimliği<br />

belirlenemez durumdadır. Bu istek<br />

çoğu zaman bir suç faaliyetini<br />

gerçekleştirme amacından doğsa<br />

da; tamamen kişisel bir tercihten<br />

de kaynaklanabilir. Yani kişi suç<br />

işlememiş veya işleyemeyecek de<br />

olsa sırf canı istedi diye gizli kalmak<br />

isteyebilir ve bu yolu tercih edebilir<br />

ki bu örneklerle de karşılaşmaktayız.<br />

Uyuşturucu satın almadan kiralık<br />

katil kiralamaya; silah satın almadan<br />

gizli kamera monte edilmiş duvar<br />

saatine kadar birçok yasadışı<br />

ürünün ve hizmetin alım ve satımı bu<br />

alanda gerçekleştirilmektedir. İşte<br />

bu ürün veya hizmetleri satın almak<br />

istediğinizde Bitcoin cüzdanından<br />

ödeme yapabileceğiniz bir sayfaya<br />

yönlendirilmektesiniz. Dolayısıyla bu<br />

alanda birçok suç faaliyetinde para<br />

olarak Bitcoin kullanılmakta ve bu<br />

sanal para birimi, bahsedilen yasadışı<br />

faaliyetlerin gerçekleştirilmesini<br />

kolaylaştırmaktadır. Bitcoin ve<br />

benzeri dijital ödeme araçlarının<br />

yapılan işlemleri kolaylaştırması<br />

bunları kullanmayı başlı başına bir<br />

suç haline getirir mi? Elbette ki hayır.<br />

Kanunla açıkça suç sayılmadığı<br />

sürece suç olarak nitelendirmek<br />

mümkün değildir. Bilişim sistemlerinin<br />

hayatımızda bu denli yerini almasının<br />

doğal bir sonucu olarak suç çeteleri<br />

bu yollardan da suç işlemenin<br />

yollarını aramış ve internetin buna<br />

müsait bir alan olması nedeniyle de<br />

bu arayışları başarıya ulaşmıştır. Bu<br />

yollardan işlenen suçlar gün geçtikçe<br />

artmaktadır ve artacaktır da. Ancak<br />

bu tek başına suç sayılmak için<br />

yeterli değildir.<br />

Son olarak yabancı hukuklarda<br />

ve ülkemiz hukukunda bu alanda<br />

büyük bir boşluğun olduğunu ve bu<br />

konuda hukuki düzenlemelere ihtiyaç<br />

duyulduğunu belirtmeliyim.<br />

Doç. Dr. Murat Volkan DÜLGER<br />

Akademisyen & Avukat<br />

volkan.dulger@dulger.av.tr<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


LEGAL<br />

SPOTLIGHT<br />

> AMAZON’A DEV VERGI CEZASI > MUHAMMED ALI BENZER<br />

DAVASI > HOLLYWOOD’UN BILINEN KIRLI SIRRINI KO<br />

Derleyen: Av. Deniz Yeltekin YIĞIN, LL.M.<br />

LÜKSEMBURG<br />

Amazon’a Dev Vergi Cezası<br />

Kaynak: CNBC<br />

Avrupa Birliği Komisyonu,<br />

2003 senesinden bu<br />

yana Lüksemburg’da<br />

haksız olarak elde ettiği<br />

vergi avantajlarından ötürü dünya<br />

perakende devi Amazon’un geriye<br />

dönük 250 milyon avro vergi borcu<br />

ödemesini talep etti.<br />

AB Komisyonu’nun Rekabet<br />

Sorumlusu Margrethe Vestager<br />

“Lüksemburg’da Amazon’un<br />

faydalandığı vergi uygulamaları<br />

yasa dışı. Bunun sonucunda<br />

Amazon’un cirosunun dörtte üçü<br />

vergilendirilmedi.” dedi. Komisyon’un<br />

bulgularına göre, Lüksemburg,<br />

Amazon’un 2003-2011 yılları<br />

arasında elde ettiği kârların önemli<br />

bir kısmını vergilendirmeden<br />

üçüncü bir şirkete aktarmasına izin<br />

verdi. Söz konusu şirketin, Amazon<br />

adına çeşitli fikri mülkiyet hakları<br />

bulundurması sebebiyle Lüksemburg<br />

tarafından bu uygulamaya izin<br />

verildiği belirtildi. Bununla birlikte<br />

AB Komisyonu söz konusu para<br />

aktarımlarının iki şirket arasında<br />

telif ücreti ödeme kapsamında<br />

değerlendirilemeyeceğini, belirlenen<br />

telif ücreti için ödeme seviyelerinin<br />

piyasa koşullarını yansıtmadığını ve<br />

sonuç olarak Amazon’a özel olarak<br />

haksız vergi avantajı sağlandığı<br />

sonucuna vardıklarını belirtti.<br />

Söz konusu açıklamadan sonra,<br />

Amazon “Amazon, Lüksemburg<br />

hükümeti tarafından herhangi özel<br />

bir muameleye tabi tutulmadığına<br />

inanmaktadır ve biz tüm vergilerimizi<br />

Lüksemburg kanunları ve uluslararası<br />

vergi hukukuna uygun şekilde<br />

ödedik.” açıklamasında bulundu.<br />

Lüksemburg devleti, fast food<br />

zinciri McDonald’s ve Fransız enerji<br />

şirketi Engie’ye sağladığı vergi<br />

uygulamaları ile de AB’nin yakın<br />

merceğinde alınmış durumda.<br />

Amazon’a verilen vergi cezası, esnek<br />

vergi düzenlemeleri benimseyen<br />

İrlanda başta olmak üzere AB’deki<br />

diğer üye devletlerin sağladığı vergi<br />

kolaylıklarından vazgeçmelerine<br />

sebep olur mu dersiniz? Yoksa fahiş<br />

vergi cezalarına rağmen, milyarlarca<br />

dolar tutarında gelir vergisinden<br />

kaçınmak isteyen şirketler, ülkesine<br />

daha çok yatırım çekerek istihdam<br />

arttırmayı uman AB ülkelerinde<br />

mesken bulmaya devam edecek mi?<br />

HAYATIN GIZLILIGI HAKKININ SINIRLARI NEREYE KADAR? > ESTO<br />

DÜSÜNÜYOR! > AMAZON’A SAHTE TEKERLEK DAVASI > MUHAMMED ALI BEN


LIGI FOX’UN BASINI YAKTI! > ILAC SIRKETLERINE TERORE YARDIM<br />

RUMAYA GIZLILIK SÖZLESMESI BILE YETMED! > AMERIKA’DA ÖZEL<br />

A.B.D.<br />

Muhammed Ali Benzerliği Fox’un Başını Yaktı!<br />

Kaynak: blogs.findlaw.com<br />

Geçtiğimiz yıl hayatını<br />

kaybeden efsane boksör<br />

Muhammed Ali’nin yapım<br />

şirketi Muhammad Ali<br />

Enterprises LLC (MAE), bu yıl Şubat<br />

ayında gerçekleşen Super Bowl’un<br />

tanıtım videosunda boksörün imajının<br />

izinsiz kullanıldığı gerekçesiyle Fox<br />

Broadcasting Co.’ya 30 milyon dolarlık<br />

tazminat davası açtı.<br />

Fox’un üç dakikalık Super Bowl<br />

tanıtım klibinde Muhammed Ali’ye<br />

bir övgü olarak Ali’nin adı, imajı ve<br />

boks kariyerinde parladığı anlara dair<br />

bilgiler verilirken, Ali’nin onu başarılı<br />

kılan kişilik özellikleri ile NFL oyuncuları<br />

arasında bir bağlantı ve benzerlik<br />

kullanıldığı görülmekte.<br />

MAE, dava dilekçesinde Super Bowl<br />

tanıtım klibinde Fox’un kendisinin ve<br />

yayın servislerinin tanıtılması amacıyla<br />

Ali’nin kişiliğini kullandığını ve bunun<br />

için MAE’den izin almadığını iddia etti.<br />

MAE, Muhammed Ali’ye bağlı tüm fikri<br />

mülkiyet hakları ve tanıtım haklarının<br />

ihlal edilerek Fox adına haksız kazanç<br />

sağlanması gerekçesiyle Fox’tan<br />

30 milyon dolar tutarında tazminat<br />

talep ederek, bundan sonra MAE’den<br />

izin alınmaksızın Ali’nin imajı veya<br />

benzerliğinin kullanılmamasına yönelik<br />

tedbir talebinde bulundu.<br />

Amerika Birleşik Devletleri’nde ünlü<br />

kişilerin toplumdaki imajını oluşturan<br />

tüm unsurların ticari kullanımını<br />

münhasıran korumak mümkün. Bir<br />

sporcunun kimliği üzerinden, yani bir<br />

kişinin ismi, resmi, sloganı (Muhammed<br />

Ali durumunda “The Greatest”) ve<br />

kişisel özelliklerinden ticari kazanç<br />

sağlanabiliyorken, Türkiye’de aynı<br />

hakların sadece haksız kazanç<br />

sağlayanlardan maddi tazminat alma<br />

odaklı kullanılması konusunda siz ne<br />

düşünüyorsunuz? Türk hukukunda<br />

imaj hakkı olarak ana bir başlık<br />

bulunmaması ve hala marka ihlali veya<br />

Medeni Kanun’da yer alan kişilik hakları<br />

kapsamında koruma sağlanması<br />

bir sporcu veya aktörün kişiliğiyle<br />

özdeşleşmiş unsurlarının ticari olarak<br />

üçüncü kişilerce izinsiz kullanılmasını<br />

engellemeye ya da itibarını korumaya<br />

yeter mi?<br />

A.B.D.<br />

İlaç Şirketlerine “Teröre Yardım” Davası<br />

Kaynak: Jurist.org<br />

Irak’ta yaralanan ABD askerleri<br />

ve öldürülen askerlerin yakınları<br />

Amerikan federal mahkemesinde<br />

beş büyük ilaç şirketine Irak’taki<br />

terör örgütlerine finansal destekte<br />

bulundukları gerekçesiyle dava açtı.<br />

AstraZeneca, GE Healthcare, Johnson<br />

& Johnson, Pfizer ve Roche’a karşı<br />

açılan bu davada, mağdurların iddiası<br />

davalıların federal Anti-Terörizm<br />

Yasası’na aykırı davranarak, kasten<br />

manevi zarar verme amacıyla,<br />

tıbbi ilaç ve cihazların Irak Sağlık<br />

Bakanlığı vasıtasıyla Mukteda El Sadr<br />

yandaşlarına satıldığı yönünde. Irak<br />

sağlık sisteminde söz konusu tıbbi<br />

ilaç ve cihazların satılarak teröre mali<br />

yardımda bulunulduğu, bu mali yardım<br />

sonucunda Sağlık Bakanlığı bütçesinin<br />

Saddam rejiminden sonra yılda 16<br />

milyon dolardan, 1 milyar dolara çıktığı<br />

ve Sadr yandaşlarının yolsuzluğa<br />

karıştığı düşünülen Irak Hükümeti’nden<br />

bu paraları alarak teröre aktardığı iddia<br />

ediliyor. Son yıllarda ilaç şirketlerinin<br />

hastalık ticareti yaparak, diğer bir<br />

deyişle ürettikleri her ilaca karşılık<br />

yeni bir hastalık çıkardıklarına dair<br />

şoke edici teoriler ortaya atılırken;<br />

şirketlerin daha da ileri giderek,<br />

dolaylı olarak terör örgütlerine yardım<br />

yaptıkları iddiası konusunda siz ne<br />

düşünüyorsunuz?<br />

4<br />

NYA YAPAY ZEKAYA HUKUKI KISI STATÜSÜ VERMEYI<br />

ZERLIGI FOX’UN BASINI YAKTI! > ILAC SIRKETLERINE<br />

LEGAL<br />

SPOTLIGHT


LEGAL<br />

SPOTLIGHT<br />

TERORE YARDIM DAVASI > HOLLYWOOD’UN BILINEN K<br />

AMERIKA’DA ÖZEL HAYATIN GIZLILIGI HAKKININ SIN<br />

A.B.D.<br />

Hollywood’un Bilinen Kirli Sırrını Korumaya<br />

Gizlilik Sözleşmesi Bile Yetmedi!<br />

Kaynak: Vox.com<br />

Hollywood geçen haftadan<br />

beri 65 yaşındaki<br />

ünlü yapımcı Harvey<br />

Weinstein’a yöneltilen<br />

cinsel taciz ve tecavüz iddialarıyla<br />

çalkalanıyor. Önce işinden, sonra da<br />

eşinden olan Weinstein son olarak<br />

Oscar Ödül Törenleri’nin başındaki<br />

kuruldan kovuldu. Kariyerlerinin<br />

başında Weinstein tarafından<br />

cinsel tacize uğradığını iddia eden<br />

30’dan fazla kadın oyuncu arasında<br />

Angelina Jolie ve Gwyneth Paltrow<br />

da var. Weinstein cinsel ilişkilerinin<br />

karşılıklı rıza sonucu gerçekleştiğini<br />

savunurken, söz konusu oyuncularla<br />

gizlilik ve sulh anlaşmaları imzalaması<br />

ise soru işaretlerine sebep oldu.<br />

Weinstein Co. çalışanları<br />

ise imzaladıkları iş sözleşmesi<br />

içerisindeki gizlilik maddelerini<br />

hiçe sayarak medyaya açıklama<br />

yaptılar; “Bu açıklamamızla gizlilik<br />

anlaşmamızı açıkça ihlal ettiğimizi<br />

farkındayız.. Fakat eski işverenimiz de<br />

bizimle yaptığı iş sözleşmesini, bize<br />

güvenli bir ortam sağlayamadığından<br />

ötürü, açıkça ihlal etmektedir.<br />

Saklayacağımız hiçbir şey olmadığı<br />

gibi Harvey’nin bu davranışlarının<br />

bu kadar zaman devam edebildiğine<br />

inanamıyoruz. Şirketin bizi gizlilik<br />

yükümlülüğü ile bağlı kılmasına son<br />

vermesini istiyoruz!”.<br />

Weinstein skandalı, gizlilik<br />

sözleşmelerinin Amerika’daki<br />

uygulama alanları ile sınırlarının<br />

sorgulanmasına sebep oldu. Birçok<br />

sektörde faaliyet gösteren şirket,<br />

şirket bünyesine yeni katacağı<br />

kişilere gizlilik sözleşmeleri<br />

imzalatarak iş değiştirdiklerinde<br />

bile önceki çalıştıkları yer hakkında<br />

olumsuz yorumlarda bulunmalarına<br />

engel olmaya çalışıyor. Oysa mevcut<br />

veya eski çalışanın, işverenin veya<br />

işyerindeki cinsel taciz ve uygunsuz<br />

davranışlara ilişkin açıklama<br />

yapılmasını engelleyen gizlilik<br />

maddeleri, henüz bir maddi fiil<br />

gerçekleşmeden temel haklardan<br />

feragat edilmesi beklenemeyeceği<br />

sebebiyle federal iş kanununa<br />

aykırılık teşkil ediyor.<br />

Buna karşın, sulh anlaşmaları<br />

kapsamında imzalanan ve çalışanlara<br />

gizlilik yükümlülüğü getiren maddeler<br />

ise, meydana gelen olaydan sonra<br />

imzalanmasından ötürü, Ulusal İş<br />

İlişkileri Kurulu tarafından hukuka<br />

STATÜSÜ VERMEYI DÜSÜNÜYOR! > AMAZON’A SAHTE TEKERLEK DAVASI<br />

> AMAZON’A DEV VERGI CEZASI > ILAC SIRKETLERINE TERORE YARD


IRLI SIRRINI KORUMAYA GIZLILIK SÖZLESMESI BILE YETMED! ><br />

IRLARI NEREYE KADAR? > ESTONYA YAPAY ZEKAYA HUKUKI KISI<br />

aykırı olarak nitelendirilmiyor. 2016<br />

yılındaki bir Kurul kararında, iş<br />

hukukundan doğan anlaşmazlıkların<br />

özel ve dostane çözümlerle ortadan<br />

kaldırılması ve Wagner Yasası’ndan<br />

doğan işçi haklarının eğer haklardan<br />

feragat sınırlı ise, söz konusu sulh<br />

konusu belirli bir olayı nazara alıyorsa<br />

ve işçi, karşılığında bir fayda elde<br />

ediyorsa sulh anlaşmasının geçerli<br />

olacağını belirtmişti.<br />

Bununla birlikte, Kaliforniya<br />

eyaleti geçen yıl, sulh sözleşmesinde<br />

yer alan cinsel saldırı iddialarına<br />

dair somut isnadlar cinsel<br />

dokunulmazlığa karşı işlenen bir suç<br />

olarak kovuşturulmasını mümkün<br />

kılabilecekse, sulh sözleşmelerinde<br />

gizlilik yükümlülüğü içeren<br />

maddelerin kullanımının hukuka<br />

aykırı olduğunu düzenledi. Başka<br />

eyaletlerde “Günışığı Mevzuatı”<br />

olarak bilinen yeni bir kanun<br />

yürürlüğe girdi. Güneş ışığının en<br />

iyi dezenfektan olduğu varsayımı<br />

ile isimlendirilen yasada, toplumsal<br />

tehdit olarak algılanabilecek<br />

bilgileri gizleyen gizlilik maddeleri<br />

ve sulh sözleşmelerinin hukuka<br />

aykırı olduğu düzenleniyor. Şimdilik,<br />

bu konudaki düzenlemeler eyalet<br />

kanun koyucularının takdir yetkisine<br />

bırakılmakta.<br />

İşçi-işveren ilişkisinde güç<br />

dengesizliği hem de Amerikan<br />

sinema endüstrisiyle özdeşleşmiş<br />

olan Hollywood’da nüfuz sahibi<br />

olan bir kişinin tehditkar konumu<br />

düşünüldüğünde, gerek cinsel<br />

saldırıların gizlenmesine ilişkin olay<br />

öncesi imzalanan çerçeve gizlilik<br />

sözleşmeleri gerekse spesifik sulh<br />

anlaşmalarının etik olmadığı aşikar.<br />

O halde hukuk kişiyi kendisine<br />

karşı da korumakta ve toplumsal<br />

yozlaşmanın hakkaniyet ve etik<br />

boyutu Amerika’daki eyalet ve<br />

federal yasalarda karşılık bulmaya<br />

başladı diyebiliriz. Kanuna aykırı<br />

davranışlarının üzerini örtmek<br />

için kanunu bir silah gibi kullanan<br />

işverenler konusunda siz ne<br />

düşünüyorsunuz? Yoksa sözleşme<br />

hukuku ile kişinin akdi iradesi, toplum<br />

düzeni ve hakkaniyetin üzerinde mi<br />

tutulmalı?<br />

4<br />

> MUHAMMED ALI BENZERLIGI FOX’UN BASINI YAKTI!<br />

IM DAVASI > HOLLYWOOD’UN BILINEN KIRLI SIRRINI<br />

LEGAL<br />

SPOTLIGHT


LEGAL<br />

SPOTLIGHT<br />

KORUMAYA GIZLILIK SÖZLESMESI BILE YETMED! > AME<br />

KADAR? > ESTONYA YAPAY ZEKAYA HUKUKI KISI STAT<br />

A.B.D.<br />

Amerika’da Özel Hayatın Gizliliği Hakkının<br />

Sınırları Nereye Kadar?<br />

Kaynak: Reuters<br />

Amerika Birleşik Devletleri<br />

Yüksek Mahkemesi, Adalet<br />

Bakanlığı ile Microsoft<br />

Corp arasında özel<br />

hayatın gizliliğine ilişkin süregelen<br />

tartışmayı nihayete erdirmeye kararlı.<br />

2013 yılında Amerikan hükümeti<br />

uyuşturucu kaçakçılığı amacıyla<br />

kullanılan bir email hesabına erişim<br />

sağlanabilmesi için Microsoft’a veri<br />

erişimi talebinde bulunmuştu. Bu talebi<br />

reddeden Microsoft’a karşı Amerikan<br />

hükümeti dava açarak, federal<br />

mahkeme savcılarının uyuşturucu<br />

kaçakçılığı davası kapsamında Dublin<br />

İrlanda’da yer alan Microsoft bilgisayar<br />

sunucularında tutulan elektronik<br />

postaların içeriğine erişim sağlayıp<br />

sağlanamayacağı tartışma konusu oldu.<br />

Amerika’daki 33 Eyalet ile Porto Riko<br />

hükümeti, Microsoft lehine verilecek<br />

olası bir kararın, özellikle çocukların<br />

cinsel istismarı ile cinayet davalarına<br />

ilişkin cezai soruşturmaları olumsuz<br />

yönde etkileyeceğini savunuyor. Öte<br />

yandan 40 tane ülkede 100 adet veri<br />

merkezine sahip olan Microsoft’un<br />

Teknolojiden Sorumlu Yöneticisi Brad<br />

Smith ise: “Eğer Amerika’daki kanun<br />

uygulayıcıları Amerika’nın dışında<br />

depolanan yabancılara ait emaillere<br />

erişim sağlayabilirse, başka bir ülkenin<br />

Amerika’da depolanan size ait emaillere<br />

erişim sağlamasına kim engel olabilir?”<br />

diyerek, yerel hükümetin veri erişim<br />

talebini mahkemeye götüren ilk<br />

teknoloji şirketi oldu.<br />

sebebiyle, bulut tabanlı sistemlerin<br />

Söz konusu davada Microsoft,<br />

kullanımını sekteye uğratacağı<br />

başta Amazon, Apple, CNN ve Verizon düşünülüyor. Davanın sonucu ne olursa<br />

Communications olmak üzere bir çok olsun, sınır ötesi veri taleplerinin hukuki<br />

teknoloji ve medya şirketi ile Amerika çerçevesini düzenleyen ve internet<br />

Ticaret Odası iş grupları ve lobilerince kullanıcılarının haklarını net bir şekilde<br />

destekleniyor. Davada hükümet yanlısı ortaya koyan bir kanun düzenlemesi<br />

bir kararın çıkmasının, müşterilerin keyfi uygulamaların önüne geçecek.<br />

gizlilik haklarını tehlikeye düşürmesi<br />

A.B.D.<br />

Amazon’a “Sahte Tekerlek” Davası<br />

Kaynak: Geekwire<br />

Daimler AG, Amazon’a<br />

tekerlekleri sattığı iddiasıyla dava<br />

patent ve marka ihlali açıldı. Seattle’da yer alan Amerika<br />

sebebiyle dava açtı.<br />

Bölge Mahkemesi’nde açılan davanın,<br />

E-ticaret devine, hukuka Amazon’un sitesinde satışa koyulan<br />

aykırı olarak üçüncü kişilerce<br />

sahte ürünlerden sorumluluğunun<br />

üretilen ve üzerinde otomobil devinin boyutunu algılamak ve bu<br />

hukuken korunan tasarımlarının yer sorumluluğun sebep olacağı mali ve<br />

aldığı sahte Merdeces-Benz marka hukuki sonuçların öngörülebilmesi<br />

> AMAZON’A DEV VERGI CEZASI > MUHAMMED ALI BENZERLIGI FOX’UN<br />

DAVASI > HOLLYWOOD’UN BILINEN KIRLI SIRRINI KORUMAYA GIZL


RIKA’DA ÖZEL HAYATIN GIZLILIGI HAKKININ SINIRLARI NEREYE<br />

ÜSÜ VERMEYI DÜSÜNÜYOR! > AMAZON’A SAHTE TEKERLEK DAVASI ><br />

ESTONYA<br />

Estonya Yapay Zekaya Hukuki Kişi Statüsü<br />

Vermeyi Düşünüyor!<br />

Kaynak: Abajournal<br />

Bloomberg’ün raporunda,<br />

Estonya Ekonomi Bakanı,<br />

birkaç yıl içerisinde Yapay<br />

Zekaya gerçek kişi ile eşya<br />

arası “robot-temsilci” çerçevesinde<br />

bir hukuki statü kazandırmayı<br />

düşünüyor. Estonya’nın Yenilik ve<br />

Gelişim Sorumlusu Siim Sikkut, Yapay<br />

Zeka’ya gerçek bir kişi gibi hukuki<br />

için bir emsal dava oluşturabileceği<br />

düşünülüyor.<br />

Daimler AG, Amazon’un marka ihlali<br />

gerçekleştirdiğine ilişkin iddiasını<br />

kanıtlayabilmek için, Amazon’un<br />

sitesinde satılan sahte tekerleklerden<br />

satın alarak, alınan tekerleklerin<br />

hiçbir şekilde Daimler AG, onun bağlı<br />

statü kazandırmanın avantajları<br />

olduğunu ifade etti. Estonya<br />

Bakanlığı Pan-Baltik hukuk bürosu<br />

Triniti’nin robotlara kişilik kazandırma<br />

amacıyla verilen yasa tasarısını<br />

hukuken inceleyerek görüş vermesini<br />

istedi. Söz konusu yasa teklifinin<br />

kanunlaşması için Avrupa’dan ne<br />

kadar politik destek alınacağı ise<br />

kuruluşları veya yetkili satıcıları<br />

tarafından üretilmediğini teyit etti.<br />

Bunun üzerine Daimler AG, söz<br />

konusu satışın engellenmesi için<br />

tedbir talebi ile Amazon’un marka ve<br />

patent ihlali sebebiyle verdiği maddi<br />

zararın tazminini istedi.<br />

şu anda meçhul. Bloomberg’e göre,<br />

robotlara kişilerin sahip olduğu hak<br />

ve yükümlülükleri olan bir hak süjesi<br />

statüsü kazandırmak, Avrupa’nın<br />

benimsediği hümanist hukuk tarihi ve<br />

ilkelerine taban tabana zıt düşeceği<br />

için Avrupa’dan destek göremeyecek.<br />

Devlet ile teknolojiyi bir araya<br />

getirme konusunda lider olan Estonya,<br />

aynı zamanda dünyada Skype’a<br />

çevrimiçi genel seçim yapabilme<br />

yetkisi veren, milletvekillerine tablet<br />

üzerinden çalışma koşulu sağlayan<br />

ve e-İkametgah programı ile yabancı<br />

uyruklu vatandaşlara Estonya’nın<br />

dijital devlet ve banka altyapısına<br />

erişim sağlama hakkı veren ilk ülke.<br />

Estonya’dan gelen bu haber<br />

sonrasında, dünya bir de Suudi<br />

Arabistan’dan gelen son teknoloji<br />

haberi ile şaşkınlığa uğradı. Hong<br />

Kong’da yer alan Hanson Robots isimli<br />

şirket tarafından üretilen yapay zekalı<br />

robot “Sophia”ya Suudi Arabistan<br />

tarafından vatandaşlık verildi. Tüm<br />

bu gelişmeler ise şu soruları akıllara<br />

getiriyor. Yapay Zeka’ya gerçek kişi<br />

hukuki nitelendirmesi yapmanın<br />

ne gibi sakıncaları olabilir? Blade<br />

Runner 2<strong>04</strong>9 filmi henüz yeni vizyona<br />

girmişken, bir robotun insanların<br />

arasına karışması, “bir insandan daha<br />

insan” olma mottosu ile ne kadar ileri<br />

gidilebilir? Ve son olarak, hukukun<br />

teknoloji ile imtihanından hangi taraf<br />

galip gelecek?<br />

BASINI YAKTI! > ILAC SIRKETLERINE TERORE YARDIM<br />

ILIK SÖZLESMESI BILE YETMED! > AMERIKA’DA ÖZEL<br />

LEGAL<br />

SPOTLIGHT


Hukuk Akademisi<br />

2017/18


#01ŞUBAT<br />

Mesleki Eğitim’de Tüm Alışkanlıkları Değiştiriyoruz...<br />

BEKLEYİN!


Sayfa 18<br />

Kapak Söyleşisi<br />

Av. Kenan<br />

YILMAZ<br />

* KOÇ HOLDING BAŞHUKUK MÜŞAVIRI<br />

Dünyanın en büyük 500<br />

şirketinin sıralandığı Fortune<br />

500 Global 2016’da yer alan<br />

tek Türk şirketi Koç Holding,<br />

90 binin üzerinde çalışanı ve 70 milyar<br />

TL’nin üzerindeki konsolide cirosu<br />

ile Türkiye ekonomisinin lokomotifi<br />

durumunda. 2006 yılından bu yana<br />

Koç Holding’de Başhukuk Müşavirliği<br />

görevini sürdüren Av. Kenan YILMAZ<br />

ile “hukuk ve ekonomi arasındaki<br />

ilişkiden”, “şirket avukatlığına”<br />

“kurumsal yönetimin öneminden”<br />

“avukatlık mesleğinin geleceğine” çok<br />

farklı konulara değindiğimiz keyifli bir<br />

söyleşi yaptık.<br />

Özellikle mesleğe yeni başlamış<br />

ve şirket avukatlığı alanında<br />

kariyer planlaması yapan genç<br />

meslektaşlarımıza faydalı olacağına<br />

inandığımız söyleşi için Sn. YILMAZ’a<br />

bir kez daha teşekkür etmek isteriz.<br />

ÖNCELIKLE YOĞUN<br />

PROGRAMINIZDA BIZLERE<br />

AYIRDIĞINIZ DEĞERLI VAKIT IÇIN<br />

TEŞEKKÜR EDERIZ. SOHBETIMIZE<br />

“NEDEN HUKUK?” SORUSU ILE<br />

BAŞLAMAK ISTIYORUZ... HUKUK<br />

FAKÜLTESINE GIRMEK SIZIN IÇIN<br />

BILINÇLI BIR TERCIH MIYDI?<br />

Hukuk camiasına farklı bir<br />

yaklaşım, bakış açısı getiren H+<br />

dergisini ve yayıncılarını tebrik<br />

ediyorum. Bu vesileyle bu sayınızda<br />

bana yer ayırdığınız için de çok<br />

teşekkür ediyorum.<br />

Doğrusunu söylemek gerekirse<br />

hukukçu olmak benim çocukluk<br />

hayalim değildi. 70’li yıllarda lise<br />

öğrencisi olan birisi olarak meslek<br />

tercihi konusunda çok bilinçli<br />

olduğumu da söyleyemeyeceğim. Hal<br />

böyle olmakla beraber, tercih zamanı<br />

geldiğinde, o günkü üniversite sınavı<br />

tercih yöntemleri kapsamında ya tıp<br />

okuyacaktım, ya da hukuk.<br />

Fakülteye girdikten sonra ilk fark<br />

ettiğim şey ise ya bu mesleği çok<br />

seveceksin ya da hızlı bir şekilde<br />

başka yöne gideceksin oldu. Bunu o<br />

kadar çok hissetmişim ki şimdilerde<br />

bile benimle görüşmeye gelen tüm<br />

genç meslektaşlarımla hala aynı<br />

öğüdü paylaşıyorum. Bu meslek<br />

sevmeden yapılabilecek bir meslek<br />

değil! İstanbul hukukta okuduğum<br />

yıllarda hukuku sevmemek için birçok<br />

dış etken olmasına rağmen ben<br />

mesleği çok sevdim ve hala sevmeye<br />

devam ediyorum.<br />

Okulun hemen başında<br />

hukuka analitik bir bakış açısıyla<br />

yaklaşabilmemin hukuk fakültesine<br />

çabuk alışmama ve hukuku sevmeme<br />

çok katkısı oldu diye düşünüyorum.<br />

Aynı husus iş hayatımda da konuya<br />

iş adamı penceresinden bakmamı<br />

sağlamış olması bakımından da çok<br />

faydalı oldu diyebilirim.<br />

MEZUNIYET SONRASINA ILIŞKIN<br />

BELIRGIN HEDEFLERINIZ VAR<br />

MIYDI? KARIYER YOLCULUĞUNUZ<br />

NASIL BAŞLADI?<br />

Hukuk fakültesinde okurken<br />

pek çoğumuz gibi iş hayatında<br />

beni nelerin beklediğini tam<br />

olarak bilmiyordum. Ancak stajın<br />

ilk günlerinde iş hayatının farklı<br />

olduğunu, dışarıda çok hukukçu<br />

olduğunu ve farklı bir şeyler yapmam<br />

gerektiğini düşündüm.<br />

Bunun üzerine rahmetli babamın<br />

4<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 19<br />

Söyleşi:<br />

Av. Sena TUĞRUL (h+ Editörü)<br />

Fotoğraflar:<br />

Sertan TİRYAKİ (Lawink.net)<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 20<br />

da yönlendirmesiyle Amerika’da<br />

hukuk masterı yapma kararı aldım.<br />

O dönemde Deniz Hukuku ve Sigorta<br />

Hukuku çok ilgimi çekiyordu. Deniz<br />

Hukuku programı çok kuvvetli olduğu<br />

için Tulane Üniversitesi Hukuk<br />

Fakültesi’nde Deniz Hukuku masterı<br />

yapmaya karar vermiştim, ancak son<br />

anda biraz da tesadüfi olarak sonraki<br />

kariyerimin tamamını şekillendiren<br />

Uluslararası Ticaret Hukuku<br />

bölümüne kaydoldum.<br />

BU SÜREÇTE NE GIBI<br />

KAZANIMLAR ELDE ETTINIZ?<br />

Eğitimimin bu kısmı benim için çok<br />

öğretici oldu. Ancak bu öğreticiliği<br />

sadece bilgiye indirgemek yanlış<br />

olur. Öncelikli olarak öğreti yöntem<br />

farklılıkları çok çarpıcıydı. Türkiye’de<br />

kütüphaneye çok kısıtlı sayıda<br />

gitmiş olmama rağmen orada tüm yıl<br />

boyunca kütüphaneden çıkmadım.<br />

Ayrıca Kara Avrupası eğitimi almış<br />

birisi olarak Anglo-Saxson hukuk<br />

eğitimini ve bakış açısını görmeme<br />

imkan vermesi de bilhassa önemliydi.<br />

Eğitim konusunda benzer bir<br />

açıklamayı lisans mezuniyetimden<br />

14 yıl sonra Koç Üniversitesi’nde<br />

katıldığım Executive-MBA programı<br />

için de yapabilirim. Bilhassa finans<br />

sözleşmeleri konusundaki, tabir<br />

yerinde ise alaylı tecrübemin<br />

akademik boyutunu görmemi<br />

sağlamış olması bakımından oradaki<br />

“MEZUNIYETTEN<br />

BELLI BIR SÜRE<br />

SONRA<br />

Eğitime<br />

Dönmenin<br />

INSANIN KENDISINI<br />

GÜNCEL TUTMASI<br />

BAKIMINDAN DA<br />

ÇOK FAYDALI<br />

OLDUĞUNU<br />

DÜŞÜNÜYORUM.”<br />

eğitimimi de çok önemsiyorum.<br />

Mezuniyetten belli bir süre sonra<br />

eğitime dönmenin insanın kendisini<br />

güncel tutması bakımından da çok<br />

faydalı olduğunu düşünüyorum. Bu<br />

vesileyle, genç meslektaşlarıma<br />

endüstrideki gelişmeler ve<br />

teknolojinin tesirlerini dikkate<br />

alarak kendilerini hukuk alanında<br />

geliştirmenin yanı sıra daha farklı<br />

disiplinlerde de geliştirmelerinin<br />

önemini hatırlatmak isterim.<br />

1989 YILINDA KOÇ HOLDING’DE<br />

HUKUK MÜŞAVIRI OLARAK<br />

ÇALIŞMAYA BAŞLADINIZ. KOÇ<br />

HOLDINGE ILIŞKIN KURULAN<br />

CÜMLELER GENELDE “EN”<br />

ILE BAŞLAR; EN BÜYÜK, EN<br />

KURUMSAL, EN BEĞENILEN... BIR<br />

AVUKAT OLARAK BU ÖLÇEKTE<br />

BIR KURUMDA ÇALIŞMAYA<br />

BAŞLAMAK SIZDE NE GIBI HISLER<br />

UYANDIRMIŞTI? VE BU KARARI<br />

ALMANIZDA ETKI EDEN SEBEP YA<br />

DA SEBEPLER NELERDI?<br />

Az önce Deniz Hukuku masterı<br />

yapmak isterken belki de biraz<br />

tesadüfen daha genel bir alanda<br />

eğitim aldığımı söylemiştim.<br />

Yaşamımda önemli iz bırakan bir<br />

diğer tesadüf de Koç Holding’e<br />

giriş sürecim diyebilirim. Şöyleki,<br />

ben ve sevgili Neylan Hanım 1989<br />

yılında başladık Koç Holding’deki<br />

görevimize. O tarihe kadar rahmetli<br />

Yavuz Alangoya Bey tek başına<br />

hukuk müşaviri olarak çalışıyordu.<br />

Hatta bizim katılmamızdan birkaç<br />

yıl evveline kadar Holdinge parttime<br />

hizmet veriyormuş. O tarihte,<br />

artık bir Hukuk Müşavirliği kurulması<br />

gerektiğine karar veriyorlar. Ben de<br />

ondan bir ay önce Hukuk masterımı<br />

tamamlayıp Türkiye’de iş aramaya<br />

başlamıştım. Yani doğru zamanda<br />

özgeçmişimi paylaşmışım!<br />

Koç Holding o zaman da görece<br />

büyük bir şirketti. Ancak benim<br />

katıldığım 1989 senesine kadar<br />

Hukuk Müşavirliği departmanına<br />

ihtiyaç duyulmamış. Bunun<br />

üzerinde böyle uzun uzun durmamın<br />

sebebi hukukçuya duyulan ihtiyaç<br />

algısındaki değişikliği ortaya koymak.<br />

Benim ilk başladığım yıllarda<br />

Türkiye’nin en kurumsallaşmış<br />

şirketinde bile konu, bir problem<br />

çıktığında hukukçuya intikal<br />

ettiriliyordu. Şimdilerde ise resim<br />

sevindirici şekilde değişti. Artık<br />

girilecek işlerin ilk değerlendirildiği<br />

bir yatırım komitesi var ve ben, Baş<br />

Hukuk Müşaviri olarak o komitenin<br />

dört daimi üyesinden birisiyim.<br />

Bu sayede iş alanımıza giren tüm<br />

konularda, daha iş planlanma<br />

aşamasındayken resme girme<br />

imkanı buluyoruz ve dolayısı ile işin<br />

hukuki konularını en başından doğru<br />

planlayabiliyoruz.<br />

“KOÇ HOLDING<br />

O ZAMAN DA<br />

GÖRECE<br />

BÜYÜK BIR<br />

ŞIRKETTI.<br />

ANCAK BENIM<br />

KATILDIĞIM 1989<br />

SENESINE KADAR<br />

Hukuk Müşavirliği<br />

Departmanına<br />

IHTIYAÇ<br />

DUYULMAMIŞ.<br />

BUNUN<br />

ÜZERINDE BÖYLE<br />

UZUN UZUN<br />

DURMAMIN SEBEBI<br />

HUKUKÇUYA<br />

DUYULAN<br />

IHTIYAÇ<br />

ALGISINDAKI<br />

DEĞIŞIKLIĞI<br />

ORTAYA KOYMAK.”<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 21<br />

BIRÇOK HUKUKÇU HIZMET<br />

VERDIKLERI KURUM VE<br />

KURULUŞLARDA ÖNLEYICI<br />

HUKUK ALGISININ BIR TÜRLÜ<br />

YERLEŞEMEMESINDEN<br />

ŞIKAYETÇI. 1989’DAN GÜNÜMÜZE<br />

KOÇ HOLDING BÜNYESINDEKI<br />

ALGI DEĞIŞIMININ TEMEL ETKENI<br />

NEYDI?<br />

Bu değişimin sağlanmasında en<br />

önemli etken şirket yöneticilerinin<br />

kafasındaki her şeye hayır diyen<br />

hukukçu algısını değiştirmek oldu<br />

diye düşünüyorum. Böyle bir değişim<br />

de ancak ekibinizin aynı değerlere ve<br />

niteliklere sahip olması ile mümkün<br />

olabilir. Hukuk Müşavirliğimizde iş<br />

adamı gibi düşünebilen, şirketin işini<br />

bilen, yöneticinin iş yapış şekillerini<br />

bilen arkadaşlarımın tamamı<br />

proje ekibinin birer üyesi olarak<br />

çalışabildikleri için çok daha verimli<br />

ve hukuki risklerin daha doğru tespit<br />

edilip yönetildiği bir sürece sahibiz<br />

artık.<br />

2006 YILINDAN BU YANA<br />

BAŞ HUKUK MÜŞAVIRLIĞI<br />

GÖREVINE DEVAM<br />

EDIYORSUNUZ. İŞ KAPSAMINDAKI<br />

SORUMLULUKLARINIZ VE TEMEL<br />

UĞRAŞ KONULARINIZ HAKKINDA<br />

NELER PAYLAŞABILIRSINIZ?<br />

Makro seviyede, Koç Topluluğunun<br />

faaliyetleri çerçevesinde hukuk<br />

politikaları ve etkin bir hukuki<br />

altyapı oluşturularak Topluluk hak<br />

ve menfaatlerinin korunması, iş<br />

hedeflerine ulaşılması, kurumsal, mali,<br />

yasal sorumlulukların ve yatırımcılara<br />

karşı olan sorumlulukların yerine<br />

getirilmesi için hizmet veriyoruz.<br />

Hukuki uygunluk takibi Koç Holding<br />

Hukuk Müşavirliği’nin sorumluluğunda<br />

diyebiliriz. Belli başlı birkaç hukuk<br />

dalı (vergi, sigorta mevzuatı gibi)<br />

dışında hukukun hemen her dalında<br />

danışmanlık veriyoruz ya da doğru<br />

danışmanlarla çalışılması için<br />

yönlendirici bir rol üstleniyoruz.<br />

Koç Topluluğu’nda yer alan<br />

şirket sayısını ve sektörel çeşitliliği<br />

göz önüne aldığımızda, Koç<br />

Holding Hukuk Müşavirliği’ni Koç<br />

Topluluğunun bir nevi hukuk bürosu<br />

gibi düşünebiliriz: Uluslararası 4<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 22<br />

sözleşmelerden tutun, stratejik<br />

sonuç doğuracak her türlü<br />

önemli hukuki işlemde, (birleşme<br />

ve devralmalar, yüksek tutarlı<br />

finansman ve menkul kıymet<br />

ihraçları, kamu ihale ve özelleştirme<br />

süreçleri gibi), doğrudan Koç Holding<br />

taraf ise, Holdingin ilgili birimlerine,<br />

şirketlerimizin taraf olduğu<br />

bir işlemse şirketlerimizin ilgili<br />

birimlerine ve hukuk müşavirliklerine<br />

destek oluyoruz.<br />

Aynı konu önemli davaların<br />

takibi, lisans sözleşmeleri, fikri<br />

hakların takibi, Rekabet Hukuku<br />

açısından önem taşıyan her türlü<br />

anlaşma, resmi temas, başvuru ve<br />

işlemler için de geçerli. Ayrıca tüm<br />

şirketlerimizin genel kurul, imza<br />

sirküleri değişiklikleri gibi konuları da<br />

müşavirlik olarak biz takip ediyoruz.<br />

HUKUK MÜŞAVIRLIĞI ALANINDA<br />

YAKLAŞIK 30 YILLIK TECRÜBENIZ<br />

IŞIĞINDA CEVAP VERMENIZI<br />

ISTESEK... ŞIRKET AVUKATLIĞI<br />

ALANINDA KARIYER PLANLAMASI<br />

YAPAN GENÇ MESLEKTAŞLARDA<br />

HANGI NITELIKLER ÖNE ÇIKMALI?<br />

VE NASIL BIR YOL IZLEMELILER?<br />

Yeni mezun meslektaşımın tek<br />

bir endüstride faaliyet gösteren<br />

firmada mesleğe başlamasını çok<br />

doğru bulmuyorum. Tabi ki genç bir<br />

hukukçu böyle bir firmada, iş hukuku,<br />

vergi hukuku ve finansla alakalı bir<br />

şeyler görecektir. Ancak endüstriye<br />

özel konularda göreceği sözleşmeler<br />

bir hukuk firmasında görebileceği<br />

kadar farklı olamayabilecek. Dolayısı<br />

ile ben genç meslektaşlarımın<br />

meslek hayatlarının ilk 3-5 yılında<br />

bilhassa farklı endüstri ve konuları<br />

görebileceği yerlerde çalışmalarını<br />

daha öğretici ve faydalı buluyorum.<br />

Büyük hukuk firmalarının genç<br />

arkadaşları yetiştirme üzerine<br />

hazırlanmış eğitim programları oluyor.<br />

Bu kapsamda nasıl not tutulur, nasıl<br />

mütalaa yazılır konularında daha<br />

öğretici olduklarını düşünüyorum.<br />

Meslekte birkaç yıllık tecrübe sahibi<br />

olduktan sonra şirket avukatı<br />

olarak şirketlerde hem daha rahat<br />

edeceklerini hem de şirketlerine daha<br />

faydalı olabileceklerini düşünüyorum.<br />

ÖZELLIKLE ŞIRKET<br />

AVUKATLIĞINDA DISIPLINLER<br />

ARASI BAKIŞ AÇISINA SAHIP<br />

OLMAK VE RESMIN TAMAMINI<br />

GÖREBILMEK OLDUKÇA ÖNEMLI.<br />

SÖZ KONUSU YETKINLIĞIN<br />

KAZANIMI KONUSUNDA NELER<br />

TAVSIYE EDERSINIZ?<br />

Sağlam bir hukuk bilgisinin yanı<br />

sıra, hukuk mantığını, muhakeme<br />

yeteneğini edinmiş olmak tüm<br />

hukukçular için zaten başarılı bir<br />

kariyerin olmazsa olmazları. Ancak<br />

özellikle şirket avukatlığında başarılı<br />

olmak için, resmin tamamına<br />

bakabilmek ve buna göre birlikte<br />

çalışılan takımlara ve yönetime yön<br />

vermek çok önemli. Bunun için de<br />

ilgili iş kolunu ve şirketin işleyişini,<br />

ilgili projeden elde edilmek istenen<br />

faydayı sorgulayıp, anlamak<br />

gerekiyor. Dolayısıyla salt mevzuatı<br />

“ÖZELLIKLE ŞIRKET<br />

AVUKATLIĞINDA<br />

BAŞARILI OLMAK<br />

IÇIN,<br />

Resmin Tamamına<br />

Bakabilmek<br />

VE BUNA GÖRE<br />

BIRLIKTE ÇALIŞILAN<br />

TAKIMLARA VE<br />

YÖNETIME<br />

Yön Vermek<br />

ÇOK ÖNEMLI.”<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 23<br />

yorumlamak ve hukuki riski tarifleyip,<br />

kenara çekilmek eksik iş yapmak<br />

anlamına gelir. Ayrıca her meslekte<br />

olduğu gibi, her daim kendinizi<br />

güncel tutmak zorundasınız. Bundan<br />

kastım sadece mevzuatı takip değil,<br />

çalıştığınız şirketin faaliyet alanı<br />

konusundaki gelişmelerin yanı sıra<br />

Türkiye ve dünyadaki gelişmelerden<br />

de haberdar olmak.<br />

İş hayatını daha iyi anlamak için<br />

farklı disiplinlerde eğitim almayı<br />

çok faydalı buluyorum. Ben şahsen<br />

işletme konusunda yüksek lisans<br />

yapmanın çok faydasını gördüm.<br />

Genç meslektaşlarıma tavsiye<br />

ederim.<br />

Bu vesile ile genç meslektaşlarıma<br />

önemli bulduğum iki konuda daha<br />

tavsiyede bulunmak istiyorum: İş<br />

hayatı uzun soluklu bir maraton. Bunu<br />

sonuna kadar başarılı bir şekilde<br />

“İŞ HAYATINI<br />

DAHA IYI ANLAMAK<br />

IÇIN<br />

Farklı Disiplinlerde<br />

Eğitim<br />

ALMAYI ÇOK FAYDALI<br />

BULUYORUM. BEN<br />

ŞAHSEN IŞLETME<br />

KONUSUNDA YÜKSEK<br />

LISANS YAPMANIN<br />

ÇOK FAYDASINI<br />

koşabilmek için insanın kendisini<br />

mutlu eden hobilerinin olmasını<br />

çok önemsiyorum. Ben bu konuda<br />

şanslı bir insan oldum. Kendisini<br />

bir çok konuda anıyorum ama yeri<br />

gelmişken rahmetli Mustafa Koç beyi<br />

bir kez daha burada rahmetle anmak<br />

istiyorum. Benim gençlik hayalim olan<br />

otomobil yarışı yapmama kendisi çok<br />

destek olmuştur. Uzun sayılabilecek<br />

süre yarıştıktan sonra hız yarışlarını<br />

bitirip ona yakın olan off-road ile<br />

ilgilendim. Bunlara paralel olarakta<br />

Sualtı Arkeolojisi ile ilgileniyorum.<br />

Bir çoğumuz belkide bilmiyor ama<br />

Dünyada Sualtı arkeolojisi ilk<br />

1960lı yılların başında Türkiyede<br />

yapılan çalışmalar ile başladı. Her<br />

insanın kendisine uygun bir hobi<br />

bulabileceğini düşünüyorum. Maalesef<br />

bu konu çok önceliklendirebildiğimiz<br />

bir konu olmuyor. Genç<br />

meslektaşlarıma kendilerine uygun bir<br />

hobi bulmalarını öneriyorum.<br />

Ayrıca hepimizin kendi ilgi alanı ve<br />

imkanları kapsamında topluma katkı<br />

sağlayabileceğini düşünüyorum.<br />

Buna mezun oldukları okulun<br />

mezunlar derneğinde gönüllü olarak<br />

görev almakla başlayabilirler. Ama<br />

sonrasında yine kendi ilginilerini çeken<br />

konulardaki STK’larda görev almalarını<br />

öneririm.<br />

KOÇ HOLDING SIKLIKLA TÜRKIYE<br />

EKONOMISININ AMIRAL GEMISI<br />

OLARAK NITELENDIRILIR.<br />

ÖZELLIKLE KURUMSAL<br />

YÖNETIM ANLAYIŞI HEMEN<br />

HERKES TARAFINDAN ÖRNEK<br />

OLARAK GÖSTERILIYOR. BIR<br />

HUKUKÇU OLARAK “KURUMSAL<br />

YÖNETIM” OLGUSUNA YÖNELIK<br />

NELER DÜŞÜNÜYORSUNUZ?<br />

VE BAŞINDA OLDUĞUNUZ<br />

HUKUK MÜŞAVIRLIĞI BIRIMINI<br />

KURUMSAL YÖNETIM AÇISINDAN<br />

NASIL DEĞERLENDIRIRSINIZ?<br />

Bu konuda gerçekten Türkiye’de<br />

farklı bir duruşumuz olduğunu gururla<br />

söyleyebilirim. Kurumsal ve şeffaf<br />

bir yönetimin varlığından bahsedip,<br />

hukukçuyu iş süreçlerinin en başında<br />

devrede tutmamak mümkün değil.<br />

Maalesef Türkiye’de hala şirket<br />

avukatına ancak problem çıktığı<br />

GÖRDÜM.” 4<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 24<br />

zaman gidilen şirketler çoğunlukta.<br />

Böyle olunca da hukukçunun önleyici<br />

fonksiyonunu yerine getirmesi çok<br />

mümkün olmuyor.<br />

Biraz evvel değindiğim gibi Koç<br />

Topluluğu’nda gerçekleşen bütün<br />

önemli yatırımlar, benim de daimi<br />

üyesi olduğum Yatırım Komitesinin<br />

önüne gelir. Dolayısıyla, hukuki<br />

açıdan önemli risk içeren bir yatırım<br />

söz konusu ise, bunu önceden görme,<br />

sorgulama, önlem alma imkânımız<br />

oluyor. Bu çok az rastlanan bir<br />

uygulama. Hukukçuya duyulan saygı,<br />

hukuka duyulan saygının birinci<br />

göstergesi ve kurumsal yönetimden<br />

bahsedilmesi için olmazsa olmaz<br />

bir şey. Türkiye’de bugün kurumsal<br />

yönetim ilkeleri ve uygulaması<br />

konusunda yön verecek doğru altyapı<br />

ve mevzuat var. Dolayısıyla konu<br />

samimi olarak uygulama arzusu var<br />

mı yok mu, oraya geliyor. Bu konuda<br />

hukuk müşavirliklerine çok önemli<br />

bir rol düşüyor ama dediğim gibi<br />

öncelikle üst yönetimin baştan bu<br />

rolü hukuk müşavirliklerine vermesi,<br />

“MAALESEF<br />

TÜRKIYE’DE HALA<br />

ŞIRKET AVUKATINA<br />

Ancak Problem<br />

Çıktığı Zaman<br />

GIDILEN<br />

ŞIRKETLER<br />

ÇOĞUNLUKTA.<br />

BÖYLE OLUNCA DA<br />

HUKUKÇUNUN<br />

Önleyici<br />

Fonksiyonunu<br />

YERINE GETIRMESI<br />

ÇOK MÜMKÜN<br />

OLMUYOR.”<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 25<br />

bu alanı tanıması gerekiyor ki, hukuk<br />

müşavirleri bu konuda uygulamayı<br />

sağlasın ve yeri geldiğinde<br />

denetleyebilsin. Tabii her zaman<br />

daha iyisini ortaya koymak mümkün,<br />

gelişime açık bir alan ama biz bu<br />

konuda şanslıyız.<br />

BIR HUKUKÇU OLARAK,<br />

EKONOMIK KALKINMA VE HUKUK<br />

ARASINDAKI ILIŞKIYI NASIL<br />

TANIMLARSINIZ?<br />

Kalkınma doğal olarak yerli ve<br />

yabancı yatırımla mümkün. Yatırımın<br />

önkoşulu da o ülkeye duyulan güven<br />

ve istikrar beklentisi. Ülkeye ve<br />

hukuki sisteme güven duyulacak ki<br />

yatırım mümkün olsun.<br />

Günün sonunda liberal ekonomilerin<br />

sağlıklı işleyişini sağlayan da hukuk.<br />

Örneğin tüketicinin ve rekabetin<br />

korunmadığı bir ortamda küçük<br />

ve orta ölçekli işletmeleri nasıl<br />

koruyacaksınız? Fikri hakların<br />

korunamadığı bir düzende, dünya<br />

devlerini buraya nasıl çekeceksiniz…<br />

Bilgi çağındayız diyoruz, “big data”<br />

herkesin gündeminde. Ama kişisel<br />

verileri korumadan asla diyor<br />

gelişmiş devletler. Dolayısıyla hukuk,<br />

ekonominin, serbest piyasanın denge<br />

unsuru bence.<br />

Bir başka açı da şu: Global olma<br />

iddiasındaki herhangi bir şirketin,<br />

örneğin bizim gibi bir grubun,<br />

bunu başarabilmesi, dünyada<br />

büyüyebilmesi için sadece kendi<br />

ülke mevzuatına uyumu yeterli<br />

değil. Bugün dünyada hiçbir büyük<br />

grup “Compliance” konularında<br />

onay almadan hiçbir işleme adım<br />

atmıyor. Bu yönetim kurulu üyelerinin<br />

seçiminden, bir ülkeye yatırım yapma<br />

kararına, bir ortaklığa girişilmesinden,<br />

uluslararası finansman işlemine kadar<br />

hemen her alanda geçerli. Bu bazen<br />

karlılıktan kısa vadede vazgeçmenize<br />

dahi neden olsa da, uluslararası<br />

anlaşmalara ya da ekonomik<br />

ambargolara uymamanın, hatta bu<br />

konuda yeterli önleyici mekanizmaları<br />

kurmamanın bedeli ağır olabiliyor.<br />

Bazı dünya devi şirketlerin milyarlarca<br />

dolar seviyesinde ceza alabildiği bir<br />

dünyada bu hususu kimsenin ihmal<br />

etme lüksü bulunmuyor.<br />

“GÜNÜN SONUNDA<br />

LIBERAL<br />

EKONOMILERIN<br />

Sağlıklı İşleyişini<br />

Sağlayan da Hukuk.<br />

ÖRNEĞIN<br />

TÜKETICININ<br />

VE REKABETIN<br />

KORUNMADIĞI BIR<br />

ORTAMDA KÜÇÜK<br />

VE ORTA ÖLÇEKLI<br />

IŞLETMELERI NASIL<br />

KORUYACAKSINIZ?<br />

FIKRI HAKLARIN<br />

KORUNAMADIĞI<br />

BIR DÜZENDE,<br />

DÜNYA DEVLERINI<br />

BURAYA NASIL<br />

ÇEKECEKSINIZ…”<br />

2015 YILINDA BIR MILYON KIŞIYE<br />

DÜŞEN PATENT BAŞVURUSU<br />

SAYISI TÜRKIYE’DE 68 IKEN<br />

ALMANYA’DA 500’ÜN, GÜNEY<br />

KORE’DE ISE 300’ÜN ÜZERINDE.<br />

HATTA İRAN’DA BU RAKAM<br />

173. HIÇ KUŞKUSUZ BILIMSEL<br />

VE TEKNOLOJIK GELIŞMELER<br />

IKTISADI YAPIDA DA KÖKLÜ<br />

DEĞIŞIMLERI BERABERINDE<br />

GETIRIYOR. BU KAPSAMDA<br />

HEM TOPLULUĞUNUZ HEM<br />

DE TÜRKIYE ILE ILGILI<br />

DEĞERLENDIRMELERINIZI<br />

ALABILIR MIYIZ?<br />

Türkiye’de milyon kişi başına<br />

patent rakamları göreceli olarak<br />

düşük olabilir. Bunda hem zaman hem<br />

de adet bakımından bir baz etkisi de<br />

var. Ancak, zamana yayılı bakılınca<br />

patent başvurularında önemli bir<br />

artış var. Ayrıca; kamunun bu alanda<br />

stratejileri, eylem planları ve teşvikleri<br />

var. Bunların tamamı benim açımdan<br />

son derece ümit verici.<br />

Patent sayısı önemli bir<br />

gösterge. Ancak, daha önemlisi<br />

ticarileştirilebilir yani ürünlerde<br />

kullanılan, lisanslanabilen, ciro<br />

katkısı olan patentler üretebilmek.<br />

Topluluğumuz Türkiye’nin en<br />

büyük patent portföyüne sahip,<br />

aynı zamanda uzun zamandır<br />

Topluluk olarak sayıdan ziyade<br />

ticarileştirilebilir patentler üretmeye<br />

de odaklanmış durumdayız. Bu<br />

konuda, Koç Holding tarafından aktif<br />

bir strateji belirleme, hedef verme<br />

ve şirketlere bilgi birikimi aktarma<br />

mekanizması ile Toplulukta konunun<br />

nicelikten niteliğe dönüşümü için<br />

şirketlerimizle birlikte sistematik bir<br />

yaklaşım izliyoruz. Bu multi-disipliner<br />

bir yaklaşım gerektiriyor. Bu nedenle<br />

de ekibim sadece hukukçulardan<br />

oluşmuyor.<br />

Koç Holding köklü ve büyük bir<br />

kurum, 91 yaşında. Buna rağmen,<br />

Türkiye’nin üstünde bir büyüme<br />

performansımız var. Bunun birçok<br />

sebebi var. Ama bu zamanın üçte<br />

birini görme imkânını bulduğum<br />

için rahatlıkla söyleyebilirim ki en<br />

önemli güçlerimizden birisi dönüşüme<br />

adapte olabilmemiz, hatta buna<br />

liderlik edebilmemiz olduğunu<br />

söyleyebilirim.<br />

TOPLULUK BÜNYESINDE<br />

YAŞANAN BU DÖNÜŞÜM<br />

HAKKINDA NELER<br />

PAYLAŞABILIRSINIZ?<br />

Geçmişe gitmeden,<br />

teknolojik dönüşüm bakımından<br />

Topluluğumuzda Koç Holding<br />

tarafından halihazırda yapılanların<br />

bir kısmını kısaca anlatayım. 7<br />

şirketimizde devam eden Koç<br />

İnovasyon Programı isimli bir<br />

uygulamamız var. Bu programda<br />

sadece inovatif ürünler, hizmetler<br />

ve yeni iş modelleri üretilmesine<br />

odaklanmış durumdayız. Tüm<br />

Toplulukta uygulanan Dijital<br />

Dönüşüm Projesi kapsamında<br />

4<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 26<br />

Topluluğumuzun dijital dönüşümün<br />

getirdiği fırsatlardan en iyi şekilde<br />

yararlanması ve dönüşümü için<br />

çalışıyoruz. Güçlü bir Ar-Ge<br />

altyapımız var. Şirketlerimizde<br />

4.200’ün üzerinde Ar-Ge personelimiz<br />

var. 9 şirketimizin 20 Ar-Ge ve<br />

Tasarım Merkezi bulunuyor ve son<br />

yıllarda 1 milyar TL’nin üzerinde Ar-Ge<br />

yatırımı yapıyoruz.<br />

MÜŞAVIRLIĞINIZ AÇISINDAN BU<br />

SÜREÇ NASIL IŞLIYOR?<br />

Bunların tamamı Müşavirliğimize<br />

de etki ediyor. Uzun yıllardır dijital<br />

imkanları süreçlerimize dahil ediyoruz.<br />

Hatta zaman zaman piyasada<br />

bulamadığımız çözümleri kendimiz<br />

geliştiriyoruz. Bulunduğumuz<br />

dönemde de bu konuda arayışlar<br />

içindeyiz; büyük veri, yapay zeka<br />

ve blok zinciri gibi teknolojilerden<br />

Müşavirlik olarak nasıl yararlanabiliriz<br />

diye araştırmalarımız sürüyor. Bu<br />

ne Müşavirliğimiz ne de şirketimiz<br />

için bitmeyecek ve sürekli üzerinde<br />

olacağımız bir yolculuk.<br />

PEKI TÜRKIYE’NIN YOLCULUĞU?<br />

BULUNDUĞUMUZ NOKTA<br />

AÇISINDAN ÜLKE OLARAK<br />

SÖZ KONUSU EKONOMIK<br />

DÖNÜŞÜMÜN NERESINDEYIZ?<br />

Konuyu Türkiye açısından ele<br />

alacak olursak; iş ortamını, hukuki<br />

altyapıyı da içine alacak şekilde<br />

takip etmek üzere World Economic<br />

Forum’un Global Competitiveness<br />

Index Raporlarını önemli buluyorum.<br />

Türkiye 137 ülke arasında 53. Sırada.<br />

“Institutions” başlığı altında ise, ki<br />

bu başlık iş ortamı ile düzenleyici<br />

çerçeve ilişkisini de barındırır, 71.<br />

Sıradayız.<br />

Ülke olarak bulunduğumuz<br />

duruma nazaran, iş hayatını<br />

kolaylaştıracak ve yatırım ortamını<br />

geliştirecek düzenleyici ortam<br />

bakımından mesafe kat etmemiz<br />

gerektiği malumunuz. Burada<br />

hepimize rol düşüyor. Türkiye’nin<br />

dünya sıralamalarında ekonomik<br />

büyüklüğüne yakışır yeri alması<br />

gerekiyor. Ben de gerek kurumumda<br />

gerekse STK’larda ki görevlerim<br />

sayesinde burada gelişme kat<br />

edebilmemiz için elimden geleni<br />

“ÜLKE OLARAK<br />

BULUNDUĞUMUZ<br />

DURUMA NAZARAN,<br />

İş Hayatını<br />

Kolaylaştıracak ve<br />

Yatırım Ortamını<br />

Geliştirecek<br />

DÜZENLEYICI<br />

ORTAM<br />

BAKIMINDAN<br />

MESAFE KAT<br />

ETMEMIZ<br />

GEREKTIĞI<br />

MALUMUNUZ.<br />

BURADA HEPIMIZE<br />

ROL DÜŞÜYOR.”<br />

sonuna kadar yapmak üzere<br />

çalışıyorum. Birçok meslektaşımın ve<br />

liderin de aynı duyguları paylaştığını<br />

biliyorum. Bununla ilgili farkındalık<br />

olması, adımlar atılıyor olması<br />

hem düzenleyici çerçeve hem de<br />

ekonomimiz bakımından bana ümit<br />

veriyor. Önemli olan bunları sürdürmek<br />

ve gerekli yatırımları yapmaya devam<br />

etmek.<br />

DURMAK BILMEYEN TEKNOLOJIK<br />

GELIŞMELERIN BELKI DE SON<br />

HALKASI YAPAY ZEKA’YA ILIŞKIN<br />

ÇALIŞMALAR. ÖZELLIKLE YURT<br />

DIŞINDAKI HUKUK KONULU<br />

YAPAY ZEKA STARTUP’LARININ<br />

SAYISINDA VE ALDIĞI<br />

YATIRIMLARDA CIDDI ARTIŞLAR<br />

SÖZ KONUSU. AVUKATLIK<br />

MESLEĞININ GELECEĞINE ILIŞKIN<br />

NELER ÖNGÜRÜYORSUNUZ?<br />

Bir rapora göre Amerika’daki hukuk<br />

hizmetleri ile ilişkili pazarın büyüklüğü<br />

437 milyar Dolar. Hukuk bürolarının<br />

payı ise 290 milyar Dolar civarında.<br />

Bunlar son derece önemli rakamlar.<br />

Bazı çok önemli endüstrilerin global<br />

pazar büyüklüklerinden çok daha<br />

büyükler. Angel.co verilerine göre<br />

1.600’ün üzerinde “legal startup” var.<br />

Geçen yıldan bu yana yaklaşık 500<br />

yeni girişim kurulmuş. Bu pastadan<br />

pay almak isteyen girişimci sayısı<br />

süratle artıyor.<br />

Yapay zekanın son derece önemli<br />

bir konu olduğunu düşünüyorum.<br />

Yakın zamanda IBM’in Watson<br />

teknolojisi üzerinde çalışan yapay<br />

zekaya dayalı ve hukuk odaklı<br />

versiyonu “Ross”u duyduk. Hatta<br />

hukuk bürolarının bunu kullanmaya<br />

başladığına dair haberleri okuduk.<br />

Yapay zekanın yanında blok zinciri<br />

teknolojisinin de ileride hem iş hayatı<br />

hem de hukuk alanında önemli katkısı<br />

olacağını düşünüyorum.<br />

SIZCE BU GELIŞMELER<br />

BIZ HUKUKÇULARI NASIL<br />

ETKILEYECEK?<br />

Tüm bu teknolojik değişimin<br />

hukukçuları üç şekilde etkileyeceğini<br />

düşünüyorum. Öncelikle,<br />

süreçlerimizde dijital teknolojileri<br />

daha fazla kullanacağız. İkinci olarak,<br />

mevzuatta bu kapsamda esaslı<br />

değişiklikler olacak. Ama bence en<br />

önemlisi ve üçüncüsü müşterilerimizin<br />

dijitalleşecek olması.<br />

Bir örnek vermem gerekirse;<br />

otonom araçlar süratle geliyor.<br />

Sorumluluk hukuku bakımından son<br />

derece ilginç gelişmeler olmasını<br />

bekliyoruz. Bir kaza olduğunda<br />

sorumluluk kimde olacak? Araç<br />

üreticisinde mi, yazılımı yapan<br />

şirkette mi, araç içindeki kişilerde<br />

mi? Kazaya karışan karşı tarafın<br />

durumuna göre bunlar nasıl<br />

belirlenecek? Bunlar son derece<br />

karmaşık ama bizleri etkileyecek<br />

konular.<br />

Bunların sonucunda da, bu<br />

pastadan pay almak isteyen<br />

girişimciler gibi yeni iş modelleri<br />

ve teknolojiler ile yeni oyuncuların<br />

bu pazarda hizmet vermeye<br />

başlayacağını düşünüyorum. Hatta<br />

bunlar avukatlık eğitimi almış ekipler<br />

dahi olmayabilir.<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 28<br />

KİTAP TANITIMI<br />

MEDENI HUKUK<br />

PRATIK<br />

ÇALIŞMALARI<br />

Hukuk öğretiminin<br />

temel<br />

amacının bilgi<br />

depolamadan<br />

hukuki problem çözme<br />

becerisinin kazandırılmasına<br />

yönlendirildiği ve bu<br />

doğrultuda sınav sorularının<br />

da problem ağırlıklı<br />

düzenlendiği son yıllarda<br />

pratik çalışma kitaplarının<br />

gitgide önem kazandığı<br />

dikkat çekmektedir.<br />

Bu kitap, işte bu eğilim<br />

doğrultusunda öğrencinin<br />

bu alandaki gereksinimini<br />

karşılamaya hizmet<br />

etmekte; birinci sınıf<br />

öğrencisini Medeni Hukuka<br />

Giriş, Kişiler Hukuku ve<br />

Aile Hukuku derslerinden<br />

gireceği sınavlara hazırlayıcı<br />

bir amaç gütmektedir.<br />

Burada cevaplı ve<br />

cevapsız sınav<br />

örneklerinin ve<br />

uygulama çalışmalarının<br />

en geniş yeri tutması da<br />

doğrudan doğruya bu<br />

amaca bağlıdır. Ayrıca<br />

öğrencinin problem<br />

çözerken, bu arada ödev<br />

hazırlarken ve mahkeme<br />

kararı incelerken (tahlil<br />

ederken) izlemesi gerekli<br />

yöntem konusunda da<br />

açıklamalar yer<br />

almaktadır; hukuki akıl<br />

yürütmenin temel ilkeleri<br />

öğretilmektedir. Dahası,<br />

çetrefil konuları özetleyen ve<br />

basite indirgeyen<br />

şemalar çizilmekte, sıkça<br />

kullanılan Latince Roma<br />

hukuku deyimlerinin ve<br />

özdeyişlerinin anlamları<br />

verilmektedir.<br />

SATIN ALMAK İÇİN<br />

QR KODUNU<br />

OKUTUN<br />

SIGORTA HUKUKU UYUŞMAZLIKLARINDA TAHKIM<br />

Alternatif<br />

uyuşmazlık<br />

yöntemi olarak<br />

“Sigortacılıkta<br />

Tahkim”, kanunla kurulmuş<br />

olmasının getirdiği kurumsal<br />

yapısı ve kısmen de olsa<br />

kendine özgü normları<br />

ile bir anlamda Hukuk<br />

Muhakemeleri Kanununda<br />

öngörülen tahkimden<br />

önemli ölçüde ayrılmaktadır.<br />

Bu bağlamda, Sigorta<br />

Tahkim Komisyonu’nun<br />

organizasyon yapısından,<br />

sigorta hakemlerinde<br />

aranan niteliklere,<br />

hakemlerin atanmasına<br />

ilişkin esaslara ve nihayet<br />

hakem kararlarına karşı<br />

yasal başvuru yolları<br />

ile hakem kararlarının<br />

kesinlik sınırlarına ilişkin<br />

hususlar kanun hükmü ile<br />

düzenlenmiştir.<br />

Sigortacılıkta Tahkim<br />

yargılaması çok uzun<br />

bir geçmişi olmamasına<br />

rağmen, son yıllarda hatırı<br />

sayılır bir uyuşmazlığı<br />

karara bağlayarak, devlet<br />

yargısının iş yükünü<br />

azaltmak ile birlikte aynı<br />

zamanda önemli bir içtihat<br />

bankasının oluşmasını da<br />

sağlamıştır. Bu kitapta;<br />

Yargıtay, Doktrin ve<br />

Sigorta Tahkim Komisyonu<br />

Hakem Kararları ışığında<br />

sigortacılıkta tahkim ve<br />

sigortacılıkta arabuluculuk<br />

konuları incelenmiştir.<br />

SATIN ALMAK İÇİN<br />

QR KODUNU<br />

OKUTUN<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 29<br />

NOTLU TÜRK TICARET KANUNU VE ILGILI MEVZUAT<br />

Ticaret hukuku<br />

mevzuatını topluca<br />

ilgililerine sunabilme<br />

amacıyla derlenen<br />

bu çalışmanın dördüncü<br />

basısının tükenmesinin<br />

ardından, güncellenmiş<br />

beşinci basısı okuyuculara<br />

sunulmuştur. Eylül 2016’dan<br />

bu yana ilgili tüm kanunlarda<br />

ve diğer mevzuatta yapılan<br />

değişiklikler yerlerine<br />

işlenmek suretiyle, esere<br />

iki yeni kanun ve bir yeni<br />

tebliğ eklenmiş; buna karşılık<br />

yeni kanunların karşılığını<br />

oluşturan eski mevzuat (bir<br />

kanun ile bir KHK) eserden<br />

çıkartıldığı gibi, eserin hacmi<br />

dikkate alınarak bağımsız<br />

denetime ilişkin bir KHK ve<br />

yönetmelik ile elektronik<br />

posta konusundaki başka<br />

bir yönetmeliğe bu basıda<br />

yer verilmesine gerek<br />

SATIN ALMAK İÇİN<br />

QR KODUNU<br />

OKUTUN<br />

görülmemiştir.<br />

Bu çalışma, 15 Eylül 2017<br />

tarihi itibariyle yürürlükte<br />

olan mevzuat dikkate<br />

alınarak hazırlanmıştır;<br />

bu nedenle güncellik<br />

bakımından anılan<br />

tarih esas alınmalıdır.<br />

NOTLU TÜRK TİCARET KANUNU VE İLGİLİ MEVZUAT<br />

Abuzer<br />

Kendigelen<br />

On İki Levha<br />

Yayıncılık<br />

09/2017<br />

80,00 TL<br />

YENİ ÇIKANLAR<br />

MEDENİ HUKUK PRATİK ÇALIŞMALARI<br />

ŞİRKETLER HUKUKU GENEL ESASLAR (CİLTLİ - HASAN<br />

PULAŞLI) GÜNCELLENMİŞ VE GENİŞLETİLMİŞ<br />

SİGORTA HUKUKU UYUŞMAZLIKLARINDA TAHKİM<br />

SİGORTACILIK KANUNU GEREKÇESİ<br />

Engin, Baysal,<br />

Serozan & Ünver<br />

Hasan Pulaşlı<br />

M. Aymelek<br />

Erdemir<br />

On İki Levha<br />

Yayıncılık<br />

Adalet<br />

Seçkin<br />

10/2017<br />

09/2017<br />

10/2017<br />

35,00 TL<br />

80,00 TL<br />

44,50 TL<br />

İSTİNAF SİSTEMİNE GÖRE YAZILMIŞ İCRA VE İFLAS<br />

HUKUKU - DERS KİTABI<br />

Baki Kuru<br />

Yetkin<br />

09/2017<br />

55,00 TL<br />

MİRAS HUKUKU<br />

Hüseyin Hatemi<br />

On İki Levha<br />

Yayıncılık<br />

10/2017<br />

23,00 TL<br />

ÇOK SATANLAR<br />

GEREKÇELİ, NOTLU VE İÇTİHATLI 6769 SAYILI SINAİ<br />

MÜLKİYET KANUNU<br />

SİGORTA HUKUKU<br />

MEDENİ USUL HUKUKU PRATİK ÇALIŞMALAR<br />

Giray, Baş<br />

& Pekdinçer<br />

Tamer Bozkurt<br />

Pekcanıtez, Akkan<br />

& Özekes<br />

On İki Levha<br />

Yayıncılık<br />

On İki Levha<br />

Yayıncılık<br />

Vedat<br />

09/2017<br />

10/2017<br />

09/2017<br />

65,00 TL<br />

30,00 TL<br />

32,50 TL<br />

İŞ HUKUKU<br />

GENEL ESASLAR - BİREYSEL İŞ HUKUKU<br />

Sarper Süzek<br />

Beta<br />

09/2017<br />

85,00 TL<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 30<br />

​Av. Gizem ERBAŞ, LL.M.’18 Adayı<br />

University of<br />

Amsterdam-UvA<br />

1632 YILINDA<br />

KURULAN<br />

UNIVERSITY OF<br />

AMSTERDAM (“UVA”)<br />

HOLLANDA’NIN EN<br />

KÖKLÜ ÜNIVERSITE-<br />

LERINDEN BIRI<br />

OLARAK KABUL<br />

EDİLMEKTEDİR.<br />

UVA, Times Higher<br />

Education VE QS<br />

World University<br />

Rankings GIBI<br />

SAYGIN SIRALAMA<br />

LISTELERI<br />

TARAFINDAN<br />

DEVAMLI OLARAK<br />

Dünya’nın En İyi 100<br />

Üniversitesinden BIRI<br />

OLARAK GÖSTERIL-<br />

MEKTEDIR.<br />

UvA bünyesinde bulunan<br />

Amsterdam Hukuk<br />

Fakültesi (Amsterdam Law<br />

School) (“ALS”) ise Times<br />

Higher Education tarafından 2018<br />

Hukuk Fakülteleri sıralamasında<br />

Dünya’da 23. sırada olup, bu<br />

sıralamasıyla Avrupa’daki en iyi<br />

10 hukuk fakültesinden biri olarak<br />

kabul edilmiştir. UvA, sahip olduğu<br />

bu uluslararası itibara uygun olarak,<br />

başarılı akademik kadro ve 5.000’den<br />

fazla çalışanı ile güçlü bir altyapı, 200’e<br />

yakın İngilizce yüksek lisans programı<br />

ile evrensel bir bakış açısı sunmakta<br />

olup, 4.000’i uluslararası olmak üzere<br />

yaklaşık 30.000 öğrenciye ev sahipliği<br />

yapmaktadır.<br />

ALS, eğitim kalitesi ve uluslararası<br />

saygınlığı ile, okul ücretleri de dikkate<br />

alındığında, ABD ve İngiltere’deki diğer<br />

Hukuk Fakültelerine tercih edilebilir<br />

bir alternatif sunmaktadır. Bunun<br />

yanı sıra, Hollanda’nın Uluslararası<br />

Adalet Divanı, Uluslararası Ceza<br />

Mahkemesi ve Uluslararası Daimi<br />

Tahkim Mahkemesi gibi önemli<br />

uluslararası yargı kurumlarına, çeşitli<br />

www.hplusdergi.com


uluslarası kuruluşlara ve şirketlere<br />

ev sahipliği yapması da; staj ve iş<br />

olanakları açısından bu ülkedeki<br />

hukuk fakültelerinin tercihi için önemli<br />

sebeplerden biridir.<br />

PROGRAMLAR<br />

ALS, 10 farklı İngilizce LL.M. programı<br />

sunmaktadır; (i) Avrupa Özel Hukuku,<br />

(ii) Uluslararası Ceza Hukuku ve<br />

(iii) Uluslararası Hukuk ve Avrupa<br />

Hukuku bir yıllık LL.M. programlarıdır.<br />

Uluslararası Hukuk ve Avrupa Hukuku<br />

LL.M. programının modülleri (track)<br />

olarak ise, başvuru sürecinde, (a)<br />

Uluslararası Kamu Hukuku, (b) AB<br />

Rekabet Hukuku ve Düzenlemeleri,<br />

(c) AB Hukuku veya (d) Uluslarası<br />

Ticaret ve Yatırım Hukuku seçenekleri<br />

mevcuttur. Bu programlardan<br />

mezuniyetiniz, genel olarak 12 kredilik<br />

giriş dersi, 12 kredilik tez sunumu ve<br />

36 kredilik seçmeli, zorunlu-seçmeli<br />

dersler (veya moot court, Amsterdam<br />

Uluslararası Hukuk Merkezi çalışmaları<br />

gibi programlar) olmak üzere<br />

toplam 60 kredinin tamamlanması<br />

ile mümkündür. Uluslararası Kamu<br />

Hukuku (Public International Law)<br />

ve Bilgi Hukuku (Information Law)<br />

programları, araştırma yüksek<br />

lisansı olarak adlandırılmakta olup<br />

iki yıllık programlardır. Uluslarası<br />

Vergi Hukuku ise ileri düzey LL.M.<br />

programı olarak adlandırılmakta olup<br />

bir yıl sürmektedir. Bunlar haricinde<br />

fakültenin, Vrije Üniversitesi ile ortak<br />

organize edilen Hukuk, Pazarlama ve<br />

Davranış isimli ayrı bir LL.M. programı<br />

da bulunmaktadır. Avrupa Özel Hukuku<br />

ile Uluslararası Hukuk ve Avrupa 4<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 32<br />

Hukuku programlarına ayrıca yarızamanlı<br />

devam etmek de mümkün<br />

olup, bu durumda program yaklaşık<br />

iki yıl sürmekte ve okul ücretleri<br />

farklılık göstermektedir. Programların<br />

başarı ile tamamlanmasını takiben<br />

öğrenciler, hukuken akredite yüksek<br />

lisans derecesi ve LL.M. unvanına hak<br />

kazanmaktadır.<br />

BAŞVURULAR<br />

ALS’ye başvuru için adayların<br />

öncelikle Hollanda’daki okullar<br />

tarafından kullanılan Studielink kayıt<br />

sistemine internet üzerinden kayıt<br />

yaptırması gerekmektedir. Daha sonra<br />

adayların, bu sistem aracılığıyla verilen<br />

numara ile internet üzerinden başvuru<br />

formunu doldurması ve her program<br />

için ayrı ayrı internet sitelerinde<br />

belirtilmiş olan belgeleri posta yoluyla<br />

ALS’ye iletmesi gerekmektedir.<br />

Programlar için ortak olan gerekli<br />

belgeler arasında transkript, özgeçmiş<br />

ve IBT TOEFL (minimum 100 puan)<br />

veya IELTS (minimum 7.0 puan)<br />

sertifikası bulunmaktadır. Eylül’de<br />

başlayan programlar için başvurular<br />

Mart sonu itibariyle sona ermektedir.<br />

Başvuru ücreti yaklaşık 100 EUR olup,<br />

bu ücret, programa başarıyla kaydınızı<br />

takiben üniversite tarafından iade<br />

edilmektedir.<br />

Amsterdam Merit Scholarship, UvA’nın<br />

sunduğu önemli burs imkanlarındandır.<br />

İşbu burslara başvurmak için, başvuru<br />

dokümanlarına ek olarak motivasyon<br />

mektubu ve referans mektupları<br />

sağlanması gerekmektedir. Amsterdam<br />

Excellence Scholarship için ayrıca<br />

adayın lisansını yaptığı fakülteden<br />

%10’luk dilimde mezun olduğunu<br />

gösteren bir belge talep edilmekte<br />

olup, bu burs için son başvuru tarihi<br />

Ocak ayı içerisindedir. Başvuruların<br />

değerlendirilmesinde eğitim<br />

hayatınızdaki başarılarınız, geçmiş<br />

deneyim ve yetenekleriniz, İngilizce<br />

dil yeterliliğinizin yanı sıra bireysel<br />

ve sosyal aktiviteleriniz de önem<br />

taşımaktadır.<br />

ÜCRETLER<br />

Okul ücretleri programlar uyarınca<br />

farklılık göstermektedir. Örneğin AB<br />

vatandaşı olmayan adaylar bazında,<br />

2017-2018 yılı için tam zamanlı<br />

Uluslararası Hukuk ve Avrupa Hukuku<br />

LL.M. programları 14.740 EUR iken, ileri<br />

düzey Uluslarası Vergi Hukuku için<br />

19.000 EUR, Uluslararası Kamu Hukuku<br />

için yıl başına 10.450 EUR olarak<br />

belirlenmiştir.<br />

BURSLAR<br />

UvA aynı zamanda önemli burs<br />

imkanları sunmaktadır. 25.000<br />

EUR ödeme sağlayan Amsterdam<br />

Excellence Scholarship ile 6.000, 9.000<br />

veya 12.000 EUR ödeme sağlayan<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 33<br />

KONAKLAMA VE YAŞAM<br />

MASRAFLARI<br />

UvA’ya kabul edilmenizi takiben<br />

UvA, oturma izni ve ülkeye giriş<br />

vizesinin çıkarılması sürecinde önemli<br />

bir aracılık pozisyonu üstlenmekte<br />

ve süreci yakından takip etmektedir.<br />

Bu yönden üniversite, Hollanda’ya<br />

yerleşme sürecinizi mümkün olduğunca<br />

kolay atlatmanızı sağlamaktadır.<br />

Amsterdam’da yaşam masrafları,<br />

konaklama dahil aylık ortalama 900<br />

ila 1300 EUR arasında değişkenlik<br />

göstermektedir. Genel yaşam<br />

masrafları 400 ila 500, sigorta aylık<br />

40 EUR civarındadır. İlgili emlak<br />

kuruluşları ile anlaşmaları uyarınca<br />

üniversite, yeni öğrencilerine ikamet<br />

için ev seçenekleri sunmaktadır. Eşyalı<br />

paylaşımlı evler aylık 400 ile 500<br />

EUR arasında iken, tek kişilik stüdyo<br />

tipi öğrenci daireleri 540 ile 700 EUR<br />

arasındadır. Buna ek olarak, vize ve<br />

oturma izni ücreti yaklaşık 330 EUR<br />

tutmaktadır. Amsterdam’da ulaşım<br />

genel olarak bisikletle sağlanmakta<br />

olup, (ikinci el olarak yaklaşık 100<br />

Euro’ya bulabileceğiniz) bir bisiklet<br />

almanız halinde ulaşım masraflarınızda<br />

önemli bir azalma olacaktır.<br />

ÇALIŞMA İMKANLARI<br />

Masraflarınıza katkıda bulunması<br />

açısından, öğrencilik sürecinizde<br />

haftalık 10 saat çalışma veya yalnızca<br />

Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında<br />

olmak üzere tam zamanlı çalışma izni<br />

almanız da mümkündür. Hollanda’da<br />

İngilizce yaygın bir şekilde konuşulduğu<br />

için, İngilizce çalışabileceğiniz bir iş<br />

bulmanız da mümkün olacaktır.<br />

ALS, derslerin yanı sıra, WTO<br />

moot court, International Moot<br />

Court’a (Jessup) katılımınızı veya<br />

yaklaşık 60 araştırmacıyı bünyesinde<br />

bulunduran Amsterdam Uluslararası<br />

Hukuk Merkezi’nde (ACIL) çalışmanızı<br />

da teşvik etmekte, bu aktiviteleri<br />

diplomanız için kredi olarak<br />

saymaktadır. Staj ve mezuniyet sonrası<br />

iş olanaklarına ilişkin olarak UvA<br />

kariyer servisi aktif olarak çalışmakta<br />

ve her sorunuz için gidebileceğiniz bir<br />

adres oluşturmaktadır. Mezuniyetinizi<br />

takiben Hollanda’da çalışmak<br />

isterseniz, işvereniniz tarafından<br />

başvurulacak bir çalışma izni<br />

edinmeniz gerekecektir. Eğer bu<br />

doğrultuda mezuniyetinizi takiben<br />

Hollanda’da iş aramayı düşünüyorsanız,<br />

bunun için Hollanda önemli bir<br />

imkan sağlamaktadır: UvA’dan<br />

mezun olmanızı takiben üç yıl içinde<br />

“yüksek eğitimli kişiler için uyum yılı”<br />

(Orientation Year) adı verilen program<br />

uyarınca vizeye başvurabilirsiniz.<br />

Orientation Year programı ile bir<br />

yıl süreli oturma izni edinebilir, bu<br />

süreçte iş arayabilir ve ayrı bir çalışma<br />

izni gerekmeksizin çalışabilirsiniz.<br />

Programa ilişkin koşul ve süreçler<br />

değişiklik gösterebileceğinden,<br />

Orientation Year detayları için ind.nl/<br />

en/ sitesine bakabilirsiniz.<br />

UvA’da tamamlayacağınız LL.M.<br />

programı, hem Hollanda’nın sunduğu<br />

yaşam kalitesi ve iş olanakları,<br />

hem de üniversitenin uluslarararası<br />

eğitim standardı ve güçlü akademik<br />

yapısıyla kariyerinizde önemli bir<br />

basamak olacaktır. Konuyla ilişkin<br />

detaylı bilgi edinmek istemeniz halinde<br />

üniversitenin internet sitesini ziyaret<br />

edebilir ve ALS Kayıt Kabul Ofisi ile<br />

(admissions-als@uva.nl) her zaman<br />

iletişime geçebilirsiniz.<br />

Av. Gizem ERBAŞ, LL.M.’18 Adayı<br />

gizemerbas@hotmail.com<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 34<br />

Star Wars: Roque One’da CGI teknolojisi ile yeniden yaratılan usta aktör Peter Cushing’i izlemek için<br />

yandaki QR Kodu akıllı telefonunuz aracılığı ile okutabilirsiniz.<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 35<br />

İsmail YAMANOL, BilimKurguKulubu.com<br />

Bir Hukuk ve Ahlak Sorunsalı Olarak<br />

Dijital Diriliş<br />

Teknolojisi<br />

“Sizi dijital taramadan geçirmek istiyoruz.<br />

Her şeyinizi; vücudunuzu, yüzünüzü,<br />

duygularınızı, gülüşünüzü, göz yaşlarınızı…<br />

Sanal bir örneğinizi yaratacağız.<br />

Böylece Robin Wright sonsuza dek<br />

bizim olacak…’’<br />

Bunlar 2013 çıkışlı bilimkurgu<br />

filmi The Congress’te,<br />

Jeff Green’in bir oyuncuyu<br />

gelecek nesiller için<br />

kaydetme fikri üzerine konuşurken<br />

söylediği sinir bozucu sözlerdi. Robin<br />

Wright, devir işleminin ardından<br />

görünümünün nasıl kullanılacağına<br />

dair tüm kontrolü kaybedecek ve<br />

böylelikle stüdyonun bir malı haline<br />

gelecekti. Son Star Wars filmi Roque<br />

One için baştan yaratılan aktör<br />

Peter Cushing’i izlerken, bu sözleri<br />

düşünmemek elde değil.<br />

20 yıl önce hayatını kaybeden<br />

aktörü, Yeni Bir Umut filmindeki<br />

Vali Tarkin rolüyle tekrar karşımızda<br />

görmek, nostaljik olduğu kadar<br />

ürpertici de bir deneyimdi. Öyle<br />

ki Cushing sadece görünmekle<br />

kalmıyor, aynı zamanda konuşuyor,<br />

yürüyor ve hatta sinirleniyordu.<br />

Deyim yerindeyse usta aktör baştan<br />

yaratılmış gibiydi. Bu ve benzeri<br />

uygulamaların daha sık karşımıza<br />

çıkmaya başlaması, bir süredir<br />

yatışmış görünen tartışmaları da<br />

tekrar alevlendirmişe benziyor.<br />

Peter Cushing’in gelişmiş CGI<br />

teknolojisi kullanılarak Rogue One’da<br />

rol alacağı haberleri ilk patlak<br />

verdiğinde eleştirmenler iki kutba<br />

ayrılmıştı. Bir kısmı bunu büyüleyici<br />

bulurken, bir kısmı da sanat ile<br />

4<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 36<br />

teknoloji arasındaki çizginin giderek<br />

bulanıklaştığından yakınıyordu.<br />

Sonuç olarak Roque One, sinema<br />

salonlarında görücüye çıktı ve<br />

izleyiciler de tıpkı eleştirmenler gibi<br />

ikiye bölündü.<br />

He ne olursa olsun; en başından beri<br />

teknolojinin sinemada kullanımı geniş<br />

yığınları daima hayrete düşürmeyi<br />

başarmıştır. Bu durum Cushing’in<br />

sanal olarak yaratılmasında da<br />

kendini gösterdi ve hepimizin değişik<br />

duygular yaşamasına neden oldu.<br />

Elbette sinemaya özgü bu büyüleyici<br />

beceri, akla endüstrinin geleceğine<br />

yönelik pek çok soru da getirdi.<br />

Kuşkusuz bu sorulardan en önemlisi<br />

de, yaşamını yitirmiş bir aktörü<br />

ticaret malzemesi haline getirmesinin<br />

hukuki ve etik boyutuyla ilgiliydi.<br />

Öncelikle hemen belirtelim,<br />

Cushing’in dönüşü sinema piyasası<br />

için bir ilk değil ve öyle görünüyor<br />

ki son da olmayacak. Alex Proyas<br />

tarafından yönetilen ve kısa süre<br />

içinde kült mertebesine yükselen<br />

The Crow filmini hepiniz anımsıyor<br />

olmalısınız. Filmin başrol oyuncusu<br />

Brandon Lee, çekimler sırasında<br />

trajik bir kaza sonucu yaşamını<br />

yitirmiş ve film oyuncunun önceki<br />

sahnelerdeki görüntüleri kullanılarak<br />

bitirilmişti. Yine buna benzer bir olay<br />

Gladyatör filminde de yaşanmıştı<br />

ve Ridley Scott’ın yönettiği yapım,<br />

hayata veda eden aktör Oliver<br />

Reed’in dijital bir kopyası yaratılarak<br />

tamamlanabilmişti. İki örnek de<br />

oldukça başarılıydı ve çoğu izleyici<br />

aradaki farkı bile anlamamıştı.<br />

Tabii teknolojinin nimetleri ölen bir<br />

aktörü geri getirmekten ibaret değil.<br />

Örneğin dijital makyaj da son yıllarda<br />

sıkça kullanılan yöntemler arasında.<br />

Bu yöntem sayesinde aktörleri<br />

olduğundan daha genç göstermek<br />

mümkün. Captain America: Civil<br />

War filminde Robert Downey Jr<br />

ile Westworld dizisinde Anthony<br />

Hopkins, bu teknolojiden yararlanan<br />

isimlerden sadece ikisi.<br />

Bu “dijital diriliş” teknolojisinden<br />

nasibini alanlar arasında müzisyenler<br />

de var. Mesela 2012 yılında<br />

California’da düzenlenen Coachella<br />

ELBETTE<br />

SINEMAYA<br />

ÖZGÜ<br />

BU BÜYÜLEYICI<br />

BECERI,<br />

AKLA<br />

ENDÜSTRININ<br />

GELECEĞINE<br />

YÖNELIK<br />

PEK ÇOK<br />

SORU DA<br />

GETIRDI.<br />

KUŞKUSUZ BU<br />

SORULARDAN<br />

EN ÖNEMLISI DE,<br />

YAŞAMINI<br />

YITIRMIŞ BIR<br />

AKTÖRÜ<br />

TICARET<br />

MALZEMESI<br />

HALINE<br />

GETIRMESININ<br />

Hukuki ve Etik<br />

BOYUTUYLA<br />

ILGILIYDI.<br />

Festivali’nde Dr. Dre ve Snopp<br />

Dogg‘a sahnede eşlik eden kişi, 16<br />

yıl önce Las Vegas’ta vurularak<br />

öldürülen Tupac Shakur‘ın holografik<br />

bir kopyasıydı. Aynı teknoloji Frank<br />

Sinatra, Elvis Presley, Freddie Mercury<br />

ve Michael Jackson konserlerinde de<br />

kullanıldı. Bu konserlerde hayranlar,<br />

ölmüş idollerini sahnede izlemenin<br />

keyfini çıkardılar.<br />

Arrival, Fantastic Beasts and<br />

Where to Find Them ve Beauty<br />

and the Beast gibi yapımların<br />

görsel efektlerinden sorumlu<br />

şirket FrameStore, işi daha da ileri<br />

götürerek bir reklam filminde Audrey<br />

Hepburn’un 19 yaşındaki dijital<br />

görünümünü kullanmıştı. Kısacası,<br />

belki bilim ölümsüzlüğü henüz<br />

keşfedemedi ama Hollywood bu işi<br />

çoktan başarmış gibi görünüyor! Bu<br />

teknolojik gelişmelerden rahatsızlık<br />

duyan ünlüler de yok değil. Örneğin<br />

2014 yılında hayata veda eden<br />

aktör Robin Williams, The Congress<br />

filminden sonra Hollywood’un gittiği<br />

yönü görmüş ve adı, imzası, fotoğrafı<br />

ve her türlü tasviri üzerindeki<br />

haklarının kullanımını 2039’a kadar<br />

resmen koruma altına almıştı.<br />

Uygulamanın hukuki tartışmalara<br />

gebe olduğu son derece açık.<br />

Söz gelimi bu tür teknolojilerle<br />

görünümleri sıfırdan oluşturulan<br />

oyuncuların varisleri, yapım<br />

şirketlerinden herhangi bir hak iddia<br />

edebilirler mi ve ederlerse ne olur? Ya<br />

da dijital olarak hayata döndürülen<br />

aktörlerin ücreti kime verilecek? Tabii<br />

bir de işin etik tarafı söz konusu. Her<br />

şeyden önce, stüdyoların ölen bir<br />

aktörün görünümünü kullanma hakkı<br />

var mı? Eğer Pandoranın kutusu bir<br />

kez açılırsa bunun önüne geçmek<br />

nasıl mümkün olacak? Ölen aktör<br />

eğer yaşasaydı bu duruma ne derdi?<br />

Onun adına karar verme hakkını<br />

kendimizde nasıl bulabiliyoruz? Bu ve<br />

buna benzer sorular şimdilik yanıtsız…<br />

Kesin olarak bildiğimiz bir şey<br />

varsa, o da Williams’ın yaptığı gibi<br />

görünümünü korumaya yönelik yasal<br />

tedbir almamış bir aktörün işinin<br />

zor olduğu… Zira film stüdyolarına<br />

tasvir kullanımında kısıtlama getiren<br />

herhangi bir yaptırım mevcut değil.<br />

İleride bu konuyla ilgili olarak yasal<br />

düzenlemeler muhakkak getirilecektir.<br />

Ama siz o vakte kadar Marlon Brando,<br />

James Dean, Grace Kelly ve benzeri<br />

Hollywood ikonlarıyla karşılaşmaya<br />

şimdiden hazırlıklı olun…<br />

İsmail YAMANOL<br />

BilimKurguKulubu.com<br />

bilimkurgukulubu@gmail.com<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 38<br />

O.J. SIMPSON<br />

Kimdir?<br />

Amerikan Ulusal Futbol Liginin gelmiş<br />

geçmiş en meşhur oyuncularından biri<br />

olan O.J. Simpson (Orenthal James<br />

Simpson) veya eski lakabıyla “The Juice”<br />

(Enerji) , 1947 yılında San Francisco’da<br />

doğar. Ebeveynlerinin boşanmasıyla<br />

başıboşluğa kapılan Simpson,<br />

semtindeki bir sokak çetesine katılır ve<br />

polisle daha o dönemde tanışır.<br />

Aslında okumaya pek niyeti olmayan<br />

Simpson, annesinin ısrarları üzerine<br />

liseye başlar ancak bu hayatında bir<br />

dönüm noktası olur. Lisenin futbol<br />

takımındaki oyunuyla yıldızı parlar ve<br />

1969 yılında Buffalo Bills’e transfer<br />

olarak oldukça genç bir yaşta dönemin<br />

pek çok efsane ismiyle birlikte oynamayı<br />

başarır. Bundan sonra 11 yıl sürecek<br />

futbol hayatında başta “en hızlı oyuncu”<br />

rekoru olmak üzere pek çok önemli<br />

başarıya imza atar. Spor kariyerine son<br />

vermesinin ardındansa sempatik tavırları<br />

sayesinde özellikle filmlerde kendine<br />

yer bulur. Bunun haricindeyse spor<br />

yorumculuğu yapar ve bazı reklamlarda<br />

oynar.<br />

İlk eşinden 1979 yılında boşanan<br />

Simpson, 1985 yılında Nicole Brown<br />

ile evlenir ancak Nicole’ün şiddetli<br />

geçimsizlik sebebiyle açtığı boşanma<br />

davası sonucu 1992 yılında ayrılırlar.<br />

Fakat Simpson’dan kurtulabilmek için<br />

boşanmak yeterli değildir ve Nicole<br />

sürekli takip ediliyordur. 12 Haziran 1994<br />

akşamı ise Nicole’ün evinde kendisiyle<br />

birlikte arkadaşı Ronald Goldman’ın<br />

cesedi bulunur. Şüpheli olarak bu davada<br />

yargılanan Simpson beraat eder.<br />

Bu olaydan sonra daha pek çok<br />

davayla uğraşan Simpson, 2008 yılında<br />

bir silahlı soyguna karışır ancak şansı bu<br />

defa pek yaver gitmez, 33 yıla mahkum<br />

olur ve 1 Ekim 2017’de şartlı tahliyeyle<br />

serbest kalana kadar hapis cezasını<br />

çeker.<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 39<br />

Stj. Av. Yunus Emre GÜL<br />

O.J. SIMPSON<br />

& Yüzyılın Davası<br />

ALMAN ASILLI<br />

NICOLE BROWN<br />

ÇALIŞTIĞI GECE<br />

KULÜBÜNDE<br />

TANIŞTIĞI<br />

SIMPSONLA<br />

EVLENDIĞINDE<br />

OLACAKLARDAN<br />

HABERI YOKTUR.<br />

ÖFKESINI KONTROL<br />

EDEMEYEN KOCASI<br />

TARAFINDAN<br />

DEFALARCA KEZ<br />

DARP EDILIR HATTA<br />

BUNLARDAN BIR<br />

TANESI 911’IN<br />

KAYITLARINDA DAHI<br />

YERINI BULUR.<br />

BU DURUMA DAHA<br />

FAZLA DAYANAMAZ<br />

VE 1992 YILINDA<br />

YÜKLÜ BIR<br />

NAFAKA ALARAK<br />

SIMPSON’DAN<br />

BOŞANIR. Aslında bu<br />

boşanma bir anlamda<br />

onun için sonun<br />

başlangıcı olmuştur.<br />

Oniki Haziran 1994 akşamı Bunun üzerine savcılık da<br />

Nicole’ün evi civarında bir cinayeti Simpson’ın işlediği<br />

köpeğin havlamalarından şüphesiyle hakkında soruşturma<br />

şüphelenen komşusunun başlatır. Shapiro medyanın önünde<br />

cesetleri görerek ihbar etmesi<br />

sonucu olay yerine gelen polis ekibi<br />

kendilerini bekleyen çok büyük bir<br />

şokla karşılaştılar. Polisin raporuna<br />

göre 35 yaşındaki Nicole Brown’ın<br />

boğazı derinlemesine ve kafası<br />

neredeyse vücudundan ayrılacak<br />

derecede kesilmiştir. Yine olay<br />

mahallinde cesedi bulunan Ronald<br />

Goldman’ınsa vücudunda neredeyse<br />

30 adet bıçak izi vardır. Bu olay<br />

üzerine gözler Simpson’a çevrilir<br />

ancak avukatı Robert Shapiro<br />

yaptığı açıklamada Simpson’ın o<br />

akşam havaalanına gitmek üzere<br />

evinde limuzinini beklerken cinayetin<br />

meydana geldiğini basına açıklar.<br />

Bu açıklama tabi ki suçlamaları<br />

aklamaya yetmez ve polis ifadesini<br />

almak üzere evine gittiğinde<br />

Simpson’ı bulamaz ve kendisi<br />

hakkında arama kararı çıkarılır.<br />

müvekkilinden teslim olmasını<br />

ister. Ondan sonra kürsüye çıkan<br />

bugün kızları dünya magazininde<br />

Kardashian Kardeşler olarak bilinen<br />

ve Simpson’ın en yakın arkadaşı olan<br />

Robert Kardashian ise Simpson’ın<br />

kendisine hitaben yazdığı intihar<br />

mektubunu gazetelerin karşısında<br />

okur.Halihazırda bu mektuptan önce<br />

zaten Simpson, Robert’ın kızı Kim’in<br />

odasında da intihar teşebbüsünde<br />

bulunmuştur.Mektupta kısaca<br />

bu cinayeti kendisinin işlemediği<br />

yazıyordur. Derken Simpson’ın<br />

yeri tespit edilir ve arkadaşının<br />

kullandığı arabada başına tabanca<br />

dayalı bir şekilde duran Simpsonla<br />

polis arasında kovalamaca başlar.<br />

Bu olayı televizyonlar canlı yayınlar<br />

ancak halk sadece televizyondan<br />

izlemekle kalmaz ve yol güzergahında<br />

da bizzat kendi gözleriyle olaya 4<br />

O.J. Simpson ve Nicole Brown’un evlilik<br />

töreni’ne ilişkin video görüntüleri<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 40<br />

O.J. Simpson ve polis arasında yaşanan<br />

kovalamacaya ilişkin video görüntüleri<br />

şahit olmak isteyenler yolun etrafını Clark’ın elindeki delilleri sunmasının<br />

doldurur. Derken Simpson bunu fazla ardından dava başlar.Savcının ilk<br />

sürdürmemek adına evine döner delili Simpson’ın arabasında ve evinin<br />

ve intihar etmekten vazgeçerek kapısının önünde bulunan kurbanların<br />

teslim olur. Simpson’ın teslim<br />

kan izleridir. İkincisi, Simpson’ın<br />

olmasının ardından dava süreci<br />

elinde ifade alındığı esnada dikkati<br />

başlar. Halkı karşısına almamak çeken ve yara bandıyla kapatılmış<br />

adına Shapiro davanın hemen<br />

taze yaradır. Üçüncüsü, cinayetin<br />

ardından basına açıklama yaparak işlendiği mahalde bulunan kanlı sol el<br />

Masumiyet Karinesine değinir ve eldiveninin diğer tekinin Simpsonın<br />

kriminologların ellerindeki delillerin evinde bulunuşudur. Dördüncüsü;<br />

kesin deliller olmadığını ve bunların limuzin şoförünün ifadesine göre<br />

Simpson’ın hüküm giymesi için<br />

Simpsonla anlaştığı gibi 22:30’da<br />

yeterli olmayacağını savunur. Savcı Simpson’ın evine geldiğinde ne<br />

Marcia Clark’ınsa buna cevabı<br />

Simpson’ın arabası Ford Bronco<br />

basittir, davayı başlatmak ve suçu ne de Simpson ortada yoktur,<br />

ispatlamak için yeterli delilleri<br />

yani Shapiro’nun daha ilk günden<br />

bulunmaktadır.Bunun yanında “Her ne söylediği Simpson’ın o esnada evinde<br />

kadar toplumun Simpson’a sempatisi limuzini beklediği yalandır. Bundan<br />

varsa ve Simpsonın destekleyeni bu 15 dakika sonra siyahi birisi bu<br />

sebeple çok fazla olsa da unutmamak arabayla eve gelerek aceleyle eve<br />

gerekir ki ortada “vahşice” öldürülmüş girmiştir. Şoför, Simpson geldiğinde<br />

iki genç insan var.” diyerek hedefinin nerede kaldığını sorduğundaysa<br />

Simpson’a hüküm giydirmek<br />

uyuyakaldığını söylemiştir ki bu da<br />

olduğunu üstü kapalı olarak belli Clark’a göre yalandır.Clark,iddiaları<br />

eder.Açıklamaların ardından olay toparlarken kanlı eldivenin aynısının<br />

Amerikan halkını da ikiye böler. Bir bir tekinin Amerikada herhangi<br />

kısmı cinayeti Simpson’ın işlediğine bir kişide bulunmasının imkansız<br />

inanırken bir kısmı da Simpson’ın olduğunu ancak bunun istisnasının<br />

masum olduğuna inanıyordur ve tek bir yerde mümkün olacağını<br />

iki grup da mahkemenin önünde savunarak konuşmasını bitirir; orası<br />

protesto düzenleyerek birbirleriyle Simpson’ın evidir.İddiasının temelini<br />

sert bir şekilde sürekli olarak<br />

buna dayandıran Clark, Shapironun<br />

tartışırlar.<br />

tam olarak bu delil sayesinde davayı<br />

Simpson’ın yakalanması ve<br />

kazanacağından tabi ki habersizdir.<br />

O.J. SIMPSON VE<br />

POLIS ARASINDA<br />

YAŞANAN<br />

KOVALAMACA<br />

TELEVIZYON<br />

TARIHININ EN<br />

UNUTULMAZ<br />

YAYINLARINDAN<br />

BIRINE KONU<br />

OLDU VE YAKLAŞIK<br />

90 Milyon Kişi<br />

TELEVIZYONDAN<br />

CANLI OLARAK<br />

KOVALAMACAYI<br />

TAKIP ETTI.<br />

LOS ANGELES<br />

OTOBANINDA<br />

GERÇEKLEŞEN BU<br />

OLAYA ŞAHIT OLMAK<br />

ISTEYEN ÇOK SAYIDA<br />

KIŞI ARAÇLARINI<br />

PARKEDIP<br />

Bronco Marka<br />

Beyaz Cip ve Polis<br />

ARASINDAKI<br />

KOVALAMACAYI<br />

IZLEDI.<br />

“DREAM TEAM” VS. MARCIA CLARK<br />

İddialar mahkeme tarafından kabul<br />

edilir ve Simpson tutuklu yargılanmak<br />

üzere Los Angeles hapishanesine<br />

gönderilir. Bundan sonra Simpson’ın<br />

tarihe Dream Team-Rüya Takımolarak<br />

geçen Robert Shapiro, Johnnie<br />

Cochran, Robert Kardashian, Barry<br />

Scheck, Lee Bailey, Carl Douglas ve<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 41<br />

Peter Neufeld gibi dönemin en ünlü<br />

hukukçularından oluşan bir ekip,<br />

ki onlar da kendilerini evrenin en<br />

iyi avukatları olarak tanıtıyorlardı,<br />

kurulur ve savunma hazırlanmaya<br />

başlanır. Ancak avukatlar sadece<br />

bununla yetinmez ve basını da<br />

etkin bir şekilde kullanmayı amaç<br />

edinirler. Bu sebeple basında söz<br />

konusu davanın bir Afro-Amerikan<br />

karşıtı nitelik taşıdığı ve Simpson’a<br />

yapılan muamelenin diğer siyahilerin<br />

toplumda gördükleri baskının bir<br />

örneği olduğu vurgulanır. Bundan<br />

sonra bir anda televizyonlarda<br />

siyahilerin polislerden gördükleri<br />

şiddet videoları yayılmaya başlar.<br />

Özelilkle 1992’de meydana gelen<br />

siyahi Rodney King’in aşırı hız<br />

nedeniyle arabasının durdurulması ve<br />

sonrasında onun ifadesiyle polislerin<br />

onu “neredeyse öldürecek kadar”<br />

dövmelerini içeren video tekrardan<br />

bütün Amerikan medyasını sarar.<br />

Simpson’ın davasından sadece<br />

iki sene önce meydana gelen<br />

ve polislerin beraat etmeleriyle<br />

sonuçlanan davanın ardından çıkan<br />

olaylarda 53 kişi ölmüş ve 2 bin kişi<br />

yaralanmıştır. Afro-Amerikalılar<br />

tekrardan bir mahkemede derilerinin<br />

rengi yüzünden haksızlığa maruz<br />

kalmak istemiyorlardır ve artık dava<br />

bir Siyah-Beyaz davasıdır.<br />

Dream Team, davadaki stratejisinin<br />

bir gereği olarak davayı halka ırkçılık<br />

üzerinden temellendirerek gitmiş ve<br />

soruşturma esnasında siyahilerin<br />

en çok şikayet ettikleri husus olan<br />

polislerin tavrı da bunun tuzu biberi<br />

olur. Aslında tam bu andan itibaren<br />

dava kazanılmıştır zira artık dava<br />

toplumda karşılığını bulmuştur. Sadece<br />

bununla yetinilmez ve savcı Clark’ın<br />

da baskı altına alınması için eski<br />

sevgilisi tarafından çıplak görüntüleri<br />

basına sızdırılır. Jüri üyelerinden<br />

birinin kızının Bölge Savcılık Ofis’inde<br />

yıllarca sekreterlik yaptığı ve Savcılık<br />

Makamı’ndan Christopher Dardenle<br />

geçmişte ilişkisinin olduğunun da<br />

ortaya çıkarılması bir skandal yaratır<br />

ve toplumda tabi özellikle de Afro-<br />

Amerikalılar arasında jürinin tarafsızlığı<br />

sorgulanmaya başlanır. Artık hem<br />

savcılık hem de jüri toplumsal<br />

baskı altındadır. Shapiro’nun bir<br />

diğer önemli stratejisi ise savcıyı<br />

iyi hazırlanmadıklarına inandırarak<br />

tuzağa düşürmektir. Bunu da başarır<br />

ve davaya başlandığında “Biz hazırız.”<br />

dediği zaman Marcia Clark’ın ilk tanığı<br />

ifadeye çağırırken yüzünün kızarması<br />

da onu inandırır ki ”Bu davadan<br />

mahkumiyet çıkmayacaktır.”<br />

Tanıklar ifade vermek üzere çağrılır.<br />

Marcia Clark<br />

tarafından yapılan<br />

kapanış konuşması<br />

Öncelikle gerek Nicole Brown’ın 911’i<br />

evde şiddet gördüğü gerekçesiyle<br />

aradığı telefon kayıtları esnasındaki<br />

korku dolu sesi gerek arkadaşlarının<br />

bizatihi şahit olduğu yahut Nicole’den<br />

dinleyerek anlattıkları gösteriyordu<br />

ki Simpson, evlilik esnasında pek<br />

çok kez Nicole’ü darp etmiş hatta<br />

bununla da yetinmemiş boşandıktan<br />

sonra da tehditlerine devam etmiştir.<br />

Tüm bunlar anlatılırken Simpson’ın<br />

4<br />

Davanın kilit isimlerinden Mark Fuhrman’a karşı<br />

yapılan çapraz sorgu görüntüleri.<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 42<br />

yüzündeki duygusuz ifadeyse hiç<br />

değişmemiştir.<br />

Tanıklardan birisi olarak<br />

mahkemeye çıkan Mark Fuhrman<br />

ise mahkemenin kaderini<br />

değiştirenlerden birisi olacaktır. Zira<br />

delillerin toplayanların başında o<br />

geliyordur ve meşhur kanlı eldivenin<br />

diğer tekini Simpson’ın evinde bulan<br />

da odur. Tüm bunların yanında da<br />

çok büyük bir ırkçıdır. Mahkemede<br />

kendisine Bailey’nin ilk sorduğu<br />

soru “Daha önce birisine niggerzenci-<br />

dedin mi?” olur.Her ne kadar<br />

bunu reddetse de çıkan ses kayıtları<br />

kendisini yalanlar ve bu da toplumda<br />

kendisine karşı bir tepki doğurur.<br />

Ardındansa onun, sırf Simpson bir<br />

siyahi diye onu karalamak amacıyla<br />

eldivenin diğer tekini Simpson’ın<br />

evine yerleştirdiği şayiası her tarafa<br />

yayılır.Artık onun da adı “ırkçı<br />

polis”e çıkmıştır. Hakim kendisine<br />

soruşturma esnasında herhangi bir<br />

yere delil yerleştirip yerleştirmediğini<br />

sorduğundaysa “kendi aleyhine<br />

tanıklık etmeme hakkı”nı kullanır.<br />

Aslında bu bir anlamda zımni<br />

kabuldür.<br />

Tüm bunlar olurken yargılamaya<br />

karşı Afro-Amerikalıların protestoları<br />

her geçen gün artarak devam eder.<br />

Savcılık makamının temel iddiası<br />

gücünü yavaş yavaş yitiriyordur<br />

ve Shapiro’nun teklifiyle yine onun<br />

tuzağına düşerler. Shapiro savcılığın<br />

delillerini incelerken aklına bir anda<br />

parlak bir fikir gelir ve Nicole’ün<br />

evinde bulunan kanlı eldiveni eline<br />

geçiriverir. Bu eldivenin Simpson’ın<br />

olmasına imkan yoktur.Zira eldiven<br />

Shapiro’nun eline göre biraz uzun ve<br />

biraz daha geniştir ki müvekkilinin<br />

devasa bir eli vardır. Eldivenin<br />

Simpson’a giydirilmesini İddia<br />

Makamı’nın aklına düşürdüklerinde<br />

sonucun ne olacağını Shapiro çok<br />

iyi biliyordur ve Johnnie Cochran’ın<br />

buna yorumu davanın en çok akılda<br />

kalan cümlesi olur: “Eğer uymazsa<br />

beraat ettirmelisiniz.”(If it doesn’t fit,<br />

you must acquit) Bütün kameraların<br />

Simpson’ı çektiği ve 100 milyon<br />

insanın meraklı gözlerle izlediği<br />

sahnede Simpson kendi evinde<br />

Davanın en önemli anlarından biri; O.J. Simpson<br />

cinayet esnasında kullandığı iddia edilen eldivenleri<br />

jüri karşısında deniyor.<br />

bulunan elidveni sağ eline Nicole’ün karıştırıldığı olmuştur. Bu dava<br />

evinde bulunan eldiveni sol eline özelinde yaptığı araştırmalarda da<br />

geçirir ve Dream Team hariç herkesin görmüştür ki Simpsonla kurbanların<br />

şaşkınlıkla izlediği o olay gerçekleşir. da DNA’ları birbirine karıştırılmıştır.<br />

Sağdaki eldiven Simpson’ın eline tam Savcılık buna itiraz etmeyince bu<br />

oturuken soldaki eldiven Simpson’ın iddia da çöker.<br />

eline olmamıştır. Halbuki Simpson Sonuç olarak davanın iki<br />

kendi eldivenini alalı çok uzun bir sacayağını oluşturan Simpson’ın<br />

zaman geçmiştir ve bu süreçte<br />

evinde bulunan eldivenin diğer teki<br />

eldivenin küçülmesi değil tam tersine ve maktüllerin kan izleri iddiaları<br />

giyildikçe büyümesi gerekir.Clark’ın mesnetsiz kalır.Bunun yanında<br />

en temel iddiası artık çökmüştür. Savcılık Makamı’nın savunma<br />

Dream Team’in çürütmeyi<br />

karşısında Shapiro’nun deyimiyle<br />

hedeflediği sıradaki delilse<br />

“yetersiz” kalması da Dream Team’in<br />

Simpson’ın evinde ve arabasında zaferini kolaylaştırır ve Simpson<br />

bulunan kan izleridir. Dünya tarihinde beraat eder. Karardan sonra<br />

ilk defa bir davada DNA delil olarak Goldman’ın ailesi “Adalet, başımıza<br />

kullanılır ve buna karşılık Savunma gelen en kötü şey.” derken dışarda<br />

Makamı Dr.John Gerdes’i çağırır. Afro-Amerikalıların sevinç çığlıkları<br />

Gerdes’e göre Los Angeles Polis duyuluyordur.<br />

Departmanı’nın labaratuvarında<br />

pek çok kez şahit olduğu bir husus<br />

vardır, o da araştırma yapılırken<br />

yaptıkları dikkatsizliklerdir. Pek çok<br />

Stj. Av. Yunus Emre GÜL<br />

örnekle sabit olduğu üzere DNA’ların<br />

ynsmrgul@gmail.com<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 43<br />

İLGINÇ BIRKAÇ NOT:<br />

1. Cinayet mahallinde Bruno Magli<br />

marka 12 numara bir ayakkabının izleri<br />

bulundu. Aynı ayakkabı Simpson’da da<br />

vardı ve her ne kadar dava esnasında<br />

“O ayakkabıdan nefret ederim<br />

hayatım boyunca giymedim.” dediyse<br />

de 30 farklı fotoğrafta bu ayakkabıyla<br />

resmi vardı.<br />

2. Marcia Clark davadan sonra<br />

görevinden istifa etti. Ancak davayla<br />

ilgili olarak yazdığı “Without A<br />

Doubt”(Şüphesiz) kitabıyla hayatı<br />

boyunca kendisine yetecek serveti<br />

kazandı.<br />

3. Davadan bir süre sora Shapiro’ya<br />

davayla ilgili ne düşündüğü<br />

sorulduğunda, “Hukuki ve Ahlaki<br />

Adalet iki farklı şeydir. İlki davada<br />

tecelli etmiştir ancak ikincisini eşimle<br />

bile konuşmadım.” cevabını verdi.<br />

4. Simpson oynadığı “Frogmen”<br />

filminin çekimleri dolayısıyla pek çok<br />

kez bıçak kullanma dersi almıştı.<br />

5. Beraat kararından sonra davanın<br />

Goldman’ın ailesi tarafından Temyiz<br />

Mahkemesi’ne taşınması üzerine<br />

Simpson aleyhine 33,500,000 $’lık<br />

tazminata hükmedildi. Bu tazminat<br />

Simpson tarafından hiçbir zaman<br />

ödenmedi. Çok sonradan Shapiro’ya<br />

Simpson’ın sonraki davalarında neden<br />

avukatı olmadığı sorusuna “İlk<br />

davamdan bana hala borcu olduğu<br />

için olabilir.” diye cevap vermesi<br />

de ortaya çıkardı ki avukatına bile<br />

ücretini tam olarak ödememişti.<br />

6. Yaklaşık 141 milyon kişi (TV<br />

izleyicilerinin yüzde 91’i) Simpson’un<br />

mahkeme kararını TV ve Radyodan<br />

canlı olarak takip etti.<br />

7. Bir tez çalışmasına göre, O.J.<br />

Simspon davasını TV ve Radyodan<br />

izleyen çalışanlar yüzünden ABD<br />

ekonomisi yaklaşık 25 milyar dolar<br />

kayıba uğradı.<br />

8. Cinayet gecesi Simpson’ın<br />

evinde misafir olan “Kato Kaelin”,<br />

Amerikan halkının yüzde 74’ü<br />

tarafından tanınır hale geldi. (ABD<br />

başkan yardımcısının ismini bilen<br />

kişi sayısı daha azdı)<br />

9. 2016 yılında yapılan bir ankete<br />

göre Amerikadaki beyazların %83’ü<br />

Afro-Amerikalılarınsa %57’si hala<br />

katilin Simpson olduğuna inanıyor.<br />

Ve jüri’nin kararı okunuyor;<br />

“Suçlu değil!”<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 44<br />

Av. Neşe CAYMAZ, LL.M.<br />

Hukuk, Hakkın Kötüye Kullanılmasını Korur mu?<br />

Kefalet Sözleşmesinde<br />

Şekil Şartlarına<br />

Aykırılık<br />

Çok az kanun değişikliği,<br />

01.Temmuz.2012 tarihinde<br />

yürürlüğe giren Türk<br />

Borçlar Kanunu ve Türk<br />

Ticaret Kanunu kadar sık, basında<br />

yer almıştır. Şüphesiz, bunun pek<br />

çok faydası oldu. Anılan kanunların<br />

getirdiği temel değişiklikler, yeni<br />

düzenlemeler ve özellikle günlük<br />

yaşamı etkileyecek hükümler<br />

hakkında kamuoyu bilgilendi. 6098<br />

sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun<br />

kefalet ile ilgili olarak getirdiği yeni<br />

düzenlemeler de uzun süre gündemde<br />

oldu, ilgi gördü.<br />

Bilindiği üzere, 6098 sayılı Türk<br />

Borçlar Kanunu ile kefalet, belli şekil<br />

şartlarına bağlandı. Anılan kanunun<br />

583.maddesinde konu şu şekilde<br />

düzenlendi:<br />

“Kefalet sözleşmesi, yazılı<br />

şekilde yapılmadıkça ve kefilin<br />

sorumlu olacağı azami miktar<br />

ile kefalet tarihi belirtilmedikçe,<br />

geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu<br />

olduğu azamî miktarı, kefalet<br />

tarihini ve müteselsil kefil olması<br />

durumunda, bu sıfatla veya bu<br />

anlama gelen herhangi bir ifadeyle<br />

yükümlülük altına girdiğini kefalet<br />

sözleşmesinde kendi el yazısıyla<br />

belirtmesi şarttır.<br />

Kendi adına kefil olma konusunda<br />

özel yetki verilmesi ve diğer tarafa<br />

veya bir üçüncü kişiye kefil olma<br />

vaadinde bulunulması da aynı şekil<br />

koşullarına bağlıdır. Taraflar, yazılı<br />

şekle uyarak kefilin sorumluluğunu<br />

borcun belirli bir miktarıyla<br />

sınırlandırmayı kararlaştırabilirler.<br />

Kefalet sözleşmesinde sonradan<br />

yapılan ve kefilin sorumluluğunu<br />

artıran değişiklikler, kefalet için<br />

öngörülen şekle uyulmadıkça<br />

hüküm doğurmaz”.<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 45<br />

Bu hükme göre, bir kefalet verilmesi<br />

söz konusu ise,<br />

• Kefil olunan azami miktarın,<br />

• Kefalet tarihinin,<br />

• Müteselsil kefalet söz konusu ise,<br />

“müteselsil kefil” ifadesinin<br />

bizzat kefil tarafından el yazısı ile<br />

yazılması ve doğal olarak, kefalet<br />

sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması<br />

şarttır. Kefalet sözleşmesinde<br />

sonradan yapılan ve kefilin<br />

sorumluluğunu arttıran değişiklikler<br />

de aynı şekil şartlarına tabidir. Bu<br />

durumda, her ne kadar maddede<br />

belirtilmemişse de, aslında kefalet için<br />

gerekli ilk şartın “kefilin okuma yazma<br />

bilmesi” olduğunu da belirtmek gerekir.<br />

Peki, bu şekil şartlarına uymayan<br />

bir kefalet geçerli midir? Örneğin,<br />

kefalet tarihi belirtilmemişse ya da<br />

kefil dışındaki bir kişinin el yazısı ile<br />

yazılmışsa, o kefalet geçerli kabul<br />

edilecek midir? 583.madde hükmü<br />

karşısında cevap çok nettir: Böyle<br />

bir kefalet, şekil şartına aykırılık<br />

nedeniyle geçersizdir.<br />

Şimdi ikinci soruya gelelim: Bunun<br />

bir istisnası olamaz mı?<br />

Kanaatimizce, istisnası, Türk<br />

Medeni Kanunu’nun 2.maddesidir.<br />

Türk Medeni Kanunu’nun 2.maddesi<br />

bize ne söylemektedir? Önce<br />

maddenin başlığını belirtelim. Madde<br />

başlığı “B. Hukukî ilişkilerin kapsamı<br />

I. Dürüst davranma” dır. Madde<br />

başlığından anlaşıldığı üzere, hüküm,<br />

hukuki ilişkilerde dürüst davranma<br />

kuralı üzerinedir ki, esas itibariyle<br />

bu kural hukuk düzenimizin ve tüm<br />

medeni hukuk sistemlerinin temel<br />

prensiplerinden biridir. Bu noktada,<br />

Roma Hukuku’nda karşımıza çıkan ve<br />

bugün de kullanılmakta olan “Bona<br />

Fides” kavramı üzerinde durmakta<br />

da yarar var. Oxford Dictionary<br />

“Bona Fides”in sözcük anlamını<br />

şöyle tanımlamaktadır: A person’s<br />

honesty and sincerity of intention<br />

(“Bir kimsenin dürüstlüğü ve samimi/<br />

dürüst niyeti” olarak çevrilebilir). Bu<br />

kavramın, bugünkü dürüstlük kuralı<br />

ve iyiniyet prensibinin temeli olduğu<br />

açıktır. Bona Fides’in, Roma’da<br />

verilen sözlerin tanrıçası olan<br />

Fides’ten geldiği belirtilir. İnanışa<br />

göre, tanrıça Fides insanların sağ<br />

el avuçları içinde otururdu. İki kişi,<br />

anlaştığında, birbirine söz verdiğinde<br />

sağ elleriyle el sıkışırlar ve böylece<br />

sözleşme, Fides’in müeyyidesi ile<br />

bağlı hale gelirdi. El sıkışma adetinin<br />

de buradan geldiği ifade edilmektedir<br />

(Ord. Prof. Vasfi Raşit SEVİG, Ahlakın<br />

Umumiyetle Hukuk ve Hususiyle<br />

Mukaveleler Üzerindeki Tesiri,<br />

Ord. Prof. Ahmet Esat ARSEBÜK<br />

Armağanı, Ankara Üniversitesi Hukuk<br />

Fakültesi Yayını, Ankara 1958, s. 525).<br />

Medeni Kanun’umuzun 2.maddesi<br />

kısa, net ve şu şekildedir:<br />

“Madde 2- Herkes, haklarını<br />

kullanırken ve borçlarını yerine<br />

getirirken dürüstlük kurallarına<br />

uymak zorundadır. Bir hakkın<br />

açıkça kötüye kullanılmasını hukuk<br />

düzeni korumaz.”<br />

Yazımıza konu istisnai durumu<br />

açıklayabilmek için, Türk Borçlar<br />

Kanunu’nun 583.maddesi ile Türk<br />

Medeni Kanunu’nun 2.maddesini<br />

birarada değerlendireceğimiz bir<br />

örnek düşünerek konuyu inceleyelim.<br />

Bunun için en iyi örnek, kanaatimize<br />

göre, banka kredi sözleşmeleri<br />

olacaktır. Bilindiği üzere, banka kredi<br />

sözleşmelerinde, genel uygulama<br />

olarak, kefalet imzaları da aynı<br />

sözleşmeye alınmakta; ayrı bir<br />

kefalet sözleşmesi yapılmamaktadır.<br />

4<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 46<br />

Hatta çoğu zaman, borçlu, kefil<br />

ve banka imzaları aynı sayfada<br />

olmaktadır. Banka, kredi kullanmak<br />

isteyen şirket için değerlendirmesini<br />

yapmak suretiyle, kredi limitini ve bu<br />

krediyi kullandırmak için belirlemiş<br />

olduğu teminat koşullarını (kefalet,<br />

ipotek gibi) müşterisine sunmakta;<br />

tarafların anlaşması halinde, üzerinde<br />

mutabık kalınan teminat koşullarının<br />

sağlanması şartıyla, banka<br />

müşteriye krediyi kullandırmaktadır.<br />

Bu anlaşmanın belgesi de, kredi<br />

ve teminat şartlarını ve tarafların<br />

imzalarını içeren, kredi ve teminat<br />

sözleşmesi olmaktadır. Diğer bir<br />

ifade ile, kredinin kullandırımının, o<br />

teminat koşullarının sağlanmasına<br />

bağlı olduğunu müşteri bilmektedir.<br />

Böyle bir durumda, ABC şirketine<br />

kredi kullandırımı için, şirketin<br />

hakim ortağı ve yöneticisi olan A’nin<br />

müteselsil kefaletinin kredi koşulu<br />

olduğu bir işlem düşünelim. Kredinin<br />

kullanılabilmesi için, banka genel<br />

kredi sözleşmesinin imza sayfası,<br />

borçlu ABC şirketinin hakim ortağı<br />

ve imza yetkilisi olan A tarafından,<br />

borçlu şirketi temsilen borçlu<br />

sıfatıyla ve şahsı adına müteselsil<br />

kefil sıfatıyla imzalanmış; ancak,<br />

kefalet imzası her ne kadar A’ya ait<br />

ve kefalet tarihi ve azami tutar, A<br />

tarafından yazılmışsa da, kefaletin<br />

şekil şartlarından olan “müteselsil<br />

kefil” ifadesi, A tarafından değil,<br />

üçüncü bir kişi tarafından yazılmış<br />

olsun. Kredinin geri ödenmemesi<br />

üzerine, banka tarafından borçlu<br />

şirket ve kefil aleyhine yasal yollara<br />

müracaat edildiğinde, kefil A,<br />

“müteselsil kefil” ifadesinin kendisi<br />

tarafından yazılmadığını, buna göre<br />

kefaletin şekil şartlarına uygun<br />

olmadığını ve geçersiz olduğunu ileri<br />

sürdüğünde, bu kefaletin durumu<br />

nasıl değerlendirilecektir? Kefalet,<br />

şekil şartına aykırılık sebebiyle<br />

geçersiz midir? Görüşümüze göre,<br />

işte tam bu savunma karşısında,<br />

Medeni Kanunu’nun 2.maddesi<br />

uygulama alanı bulmalıdır. Bir ticaret<br />

şirketinin kullanmış olduğu krediye,<br />

aynı şirketin imza yetkilisi ortağı kefil<br />

olmuşsa ve kredi bu şirket tarafından<br />

kullanılıp, krediden kaynaklanan<br />

menfaatler temin edilmişse, kredinin<br />

geri ödenmemesi ve borçlu şirket ile<br />

kefile rücu zorunluluğu doğduğunda,<br />

şirketin imza yetkilisi ve ortağı<br />

olan kefilin, kefaletin geçersiz<br />

olduğunu ileri sürmesi, tam olarak<br />

Medeni Kanunu’nun 2.maddesine,<br />

diğer bir ifadeyle, hukukumuzun<br />

temel prensiplerinden olan “Herkes,<br />

haklarını kullanırken ve borçlarını<br />

yerine getirirken dürüstlük kurallarına<br />

uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça<br />

kötüye kullanılmasını hukuk düzeni<br />

korumaz.” kuralına aykırılık teşkil<br />

edecektir. Kefil A, bu savunmayı<br />

yaparken, dürüstlük kuralına aykırı<br />

olarak, şekle aykırılığa dayanmış;<br />

bir hakkı açıkça kötüye kullanmış<br />

olacaktır. Görüşümüze göre, A ile<br />

ABC şirketi arasında, yukarıda<br />

belirtilen mahiyette bir bağın<br />

olmaması durumunda, Medeni<br />

Kanun’un 2.maddesine dayanmak<br />

mümkün değildir. Diğer bir ifade<br />

ile, A, şirket ile ortaklık/yöneticilik<br />

gibi bir irtibatı olmayan, herhangi<br />

bir 3.kişi konumunda ise, kefaletin,<br />

şekil şartına aykırılık sebebiyle<br />

geçersiz olduğunu tespit etmek<br />

gerekir. Buradaki kritik nokta, kefil<br />

olan gerçek kişi ile şirket arasındaki<br />

hukuki ve ekonomik bağdır. Elbette,<br />

burada bir örnekleme yapılmaktadır.<br />

Esas olan, hakimin, her somut olayda,<br />

o olayın şartlarına, özelliklerine göre<br />

yapacağı değerlendirme ve takdiri<br />

olacaktır.<br />

Doktrinde de, Doç. Dr. Burak<br />

ÖZEN, bu tespiti yapmış ve Kefalet<br />

Sözleşmesi eserinde kredi örneği<br />

ile konuyu değerlendirmiştir. ÖZEN,<br />

eserinin 230. Sayfasında şöyle<br />

demektedir:<br />

“Kefilin şekle aykırı kefalet<br />

sözleşmesini yaptığı sırada<br />

üstlendiği rizikonun bilincinde<br />

olması ve samimi olarak kefil<br />

olma iradesini taşıması, şekle<br />

aykırılığı sonradan ileri sürmesine<br />

engel değildir. Ne var ki, kefilin<br />

şekle aykırılığı ileri sürmesini<br />

hakkın kötüye kullanılması<br />

saydıracak istisnai durumlar söz<br />

konusu olabilir………... Bir ticaret<br />

şirketinin aldığı kredi için, bu<br />

ticaret şirketinin yönetici ortağı<br />

veya büyük pay sahibi kefil olursa<br />

ve kredinin açılması bu kefalet<br />

sayesinde gerçekleşmişse, kefalet<br />

sözleşmesinin şekle aykırılığının<br />

ileri sürülmesi hakkın kötüye<br />

kullanılması olarak nitelendirilebilir.<br />

Bu örnekte kefil olan kişinin esas<br />

borçluyla arasındaki hukuki ve<br />

ekonomik bağlantı göz önünde<br />

tutulmalıdır. Kefalet sayesinde<br />

esas borçluya açılan krediden,<br />

esas borçluyla hukuki ve ekonomik<br />

bağlantısı olan kefil dolaylı olarak<br />

yarar sağlamaktadır. Kefilin<br />

alınan kredi dolayısıyla ortaya<br />

çıkan yararları elde ettikten<br />

sonra, kredinin açılmasında kendi<br />

kefaletinin etkili olduğunu bildiği<br />

halde şekle aykırılığa dayanması<br />

uygun görülemez. Burada kefil,<br />

kefalet sözleşmesini şekle<br />

bağlayan kuraldan bu kuralın amacı<br />

dışında yararlanmak istemektedir.”<br />

Naçizane görüşümüze göre, bu çok<br />

yerinde bir tespit ve değerlendirmedir.<br />

Şimdi gelelim yazımızın başlığında<br />

sorduğumuz soruya…. Evet, kefaletin<br />

geçerliliği şekil şartlarına bağlıdır.<br />

Şekil şartlarına uygun olmayan<br />

bir kefalet, geçersizdir. Ancak, hiç<br />

kimse, vermiş olduğu kefaletin şekil<br />

şartlarına aykırılık sebebiyle geçersiz<br />

olduğunu, dürüstlük kuralına aykırı<br />

olarak ileri sürerek, bu aykırılığın<br />

sonuçlarından yine dürüstlük kuralına<br />

aykırı şekilde, kötü niyetle istifade<br />

edememelidir.<br />

Zira,<br />

Hukuk, dürüstlük kuralına aykırı<br />

davranışın yanında yer almaz.<br />

Hukuk, bir hakkın açıkça kötüye<br />

kullanılmasını asla korumaz. Hukuk,<br />

kötü niyeti korumaz.<br />

Av. Neşe CAYMAZ, LL.M.<br />

nese@nesecaymaz.av.tr<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 48<br />

Kurumsal Firmaların<br />

Hukuk ve Uyum<br />

Departmanları için<br />

Çözümler<br />

Bankalar, Sigorta Şirketleri,<br />

Telekomünikasyon Firmaları<br />

ve çeşitli endüstriyel<br />

sektörlerde faaliyet gösteren<br />

kurumsal firmaların “Hukuk” ve<br />

“Etik ve Uyum” birimlerinde çalışan<br />

hukukçu ya da hukukçu olmayan<br />

profesyoneller için mevzuattaki<br />

değişikliklerin takip edilmesi, temel<br />

mesleki bir faaliyet olarak oldukça<br />

önemli bir rol oynamaktadır.<br />

Şirketlerin yasalara tam uyum<br />

çerçevesinde faaliyet gösterebilmesi<br />

için, şirketin diğer birimlerine de<br />

hukuki destek veren bu departmanlar,<br />

sektörel regülasyona ilişkin mevzuat<br />

ve mevzuat değişiklikleri bilgisine<br />

zamanında sahip olmak ve bunu<br />

yaymak durumundadırlar.<br />

Mevzuat değişiklik hızının yüksek<br />

olması, sıklıkla torba kanun ve<br />

KHK’ler ile birden fazla düzenlemede<br />

değişiklik yapılması ve kanunlara<br />

dayanılarak çıkarılan çok sayıda<br />

ikincil mevzuatın saptanması ve<br />

ulaşılmasının zaman alması gibi<br />

nedenler, bu kaynaklara erişimde<br />

teknolojik çözümlerden faydalanmayı<br />

zorunlu kılmaktadır.<br />

MEVZUAT BILGISINE ERIŞIMDE<br />

KURUM İÇI AVUKATLARIN<br />

BEKLENTILERI NELERDIR?<br />

Ekonomik ve ticari hayatı düzenleyen<br />

hukuk kurallarının detaylı-karmaşık<br />

yapısı ve sürekli değişmesi ya da yeni<br />

kuralların kabul edilmesi nedeniyle;<br />

kurum içi avukatlar ve mevzuat uyum<br />

profesyonellerinin güncel, eksiksiz,<br />

doğru ve detaylı hukuk bilgisine anında<br />

erişim konusunda beklentileri yüksektir.<br />

Hukuki risklerin analiz edilmesi,<br />

planlanması ve önleyici hukuk<br />

tedbirlerinin alınması noktasında<br />

sadece mevzuat değil, aynı zamanda<br />

içtihat ve doktriner görüşlere de<br />

bağlantıları doğru kurulmuş bir şekilde,<br />

bütün olarak erişebilmeye ihtiyaç<br />

duymaktadırlar.<br />

Bu beklentilerin karşılanması<br />

noktasında LEXPERA, ihtiyaca uygun<br />

mevzuat takibi uygulamaları ve<br />

kapsamlı içeriği ile yenilikçi çözümler<br />

sunmaktadır.<br />

MEVZUAT DEĞIŞIKLIĞI TAKIBI<br />

IÇIN GÜNLÜK BÜLTENLER<br />

Yeni Nesil Hukuk Bilgi Sistemi<br />

LEXPERA, her sabah kullanıcılarına<br />

“Resmi Gazete” ve “Mevzuat<br />

Günlüğü” bültenlerini göndermektedir.<br />

Böylece kullanıcılar, o gün Resmi<br />

Gazete’de yayımlanmış olan<br />

düzenlemeler, bu düzenlemelerden<br />

www.hplusdergi.com


460’dan Fazla Kanun ve Kanun Hükmünde Kararname<br />

500’den Fazla Yönetmelik (Üniversite Yönetmelikleri Hariç)<br />

400’den Fazla Bakanlar Kurulu Kararı<br />

2017 yılının ilk on ayında<br />

Resmi Gazete ve diğer<br />

kaynaklarda yayımlanan<br />

yeni düzenleme ve<br />

değişikliklere ilişkin sayılar<br />

820’den Fazla Tebliğ<br />

300’e Yakın Uluslararası Antlaşma<br />

etkilenen tüm mevzuat, herhangi<br />

bir günde yayımlanmış ancak o gün<br />

yürürlüğe giren düzenlemeler ve<br />

Resmi Gazete dışındaki kaynaklarda<br />

yayımlanmış olan düzenlemelere<br />

vakit harcamadan ulaşmış olurlar.<br />

Eski yöntemlerle, farklı kaynaklardan<br />

mevzuat takibi için ayırdıkları<br />

zamanın tamamından tasarruf etmiş<br />

olurlar.<br />

KIŞISEL BILDIRIM<br />

UYGULAMALARI VE FAVORI<br />

KLASÖRLER<br />

LEXPERA’da, ilgi alanında olan ve<br />

takip edilen konulara ilişkin kanun<br />

ve ikincil mevzuatında meydana<br />

gelen değişikliklerden anında<br />

haberdar olmak için kişisel bildirimler<br />

oluşturulabilir. Seçilen mevzuattaki<br />

değişiklikler kullanıcının e-posta<br />

olarak adresine gönderilir.<br />

Ayrıca, LEXPERA içeriğindeki<br />

Mevzuat, İçtihat, Kitap, Makale,<br />

Dilekçe, Sözleşme ve Yazışma<br />

Örnekleri gibi tüm kaynaklardan<br />

belgeler seçilerek ve bunlara<br />

Sayfa 49<br />

notlar eklenerek favori klasörler<br />

oluşturulabilir. Böylece kullanıcılar<br />

kendi kişisel çalışma klasörleri<br />

altında, dokümanlarını konularına<br />

göre ayrı bir şekilde düzenleme<br />

imkânına sahip olurlar.<br />

MADDE VE SÜRÜM DÜZEYINDE<br />

MEVZUAT KARŞILAŞTIRMA<br />

Bir düzenlemenin kendi zaman<br />

çizgisi içinde, yürürlük bulmuş<br />

tüm hallerinin tam metinlerine<br />

ulaşılabilen LEXPERA’da, tüm<br />

sürümlerdeki değişiklikler<br />

birbirleriyle karşılaştırmalı olarak<br />

incelenebilmektedir. Hem metnin<br />

tamamı, hem de belirli bir maddesi<br />

için bu fonksiyon kullanılabilir.<br />

Özellikle, sözleşme ve diğer hukuki<br />

metinlerin güncel hale getirilmesi<br />

sırasında, hata riskini bertaraf eden<br />

bu uygulama, kurum içi avukatların<br />

en fazla kullandığı LEXPERA<br />

işlevlerinden biridir.<br />

TORBA KANUN VE<br />

KHK’LARIN TAKIBI<br />

Hukuk sistemimizde sıkça<br />

karşılaştığımız, birden fazla<br />

düzenlemede değişiklik meydana<br />

getiren torba kanun ve KHK’ların<br />

değiştirdiği tüm mevzuat, “Etkilediği<br />

Mevzuat Listesi” uygulaması<br />

ile tek bir tıklama sonucunda<br />

görülebilmektedir. Kimi zaman tüm<br />

değişiklikleri saptamanın saatler<br />

alabileceği bu tip durumlarda, bu<br />

uygulama hayat kurtarıcı olmaktadır.<br />

GELIŞMIŞ ÇAPRAZ<br />

BAĞLANTILAR<br />

Görüntülenen mevzuat<br />

metinlerindeki bağlantılarla,<br />

o metinle ilişkilendirilmiş olan<br />

İkincil Mevzuat, Gerekçeler, Yargı<br />

Kararları ve Literatür kaynaklarına<br />

erişilebilir. Ayrıca, madde düzeyindeki<br />

bağlantılar, ilgili maddeye bağlanmış<br />

olan kaynaklara ulaşılmasını sağlar.<br />

Böylece LEXPERA, tek bir arama<br />

sonucunda ihtiyaç duyulan tüm<br />

belgelere aynı anda ulaşabilmeyi<br />

mümkün kılmaktadır.<br />

www.lexpera.com.tr


Sayfa 50<br />

Dr. Mete TEVETOĞLU, Akademisyen, Hukukçu<br />

MÜTALAA<br />

Dijital Dirilişin<br />

Fikri<br />

Haklar<br />

Açısından Analizi<br />

Dijital Diriliş ifadesi<br />

inceleyeceğimiz durumu<br />

ifade etmek için oldukça<br />

uygun görünüyor. Çünkü,<br />

Andrew Nicole’un yönettiği, Al<br />

Pacino’nun başrolünde yer aldığı<br />

2002 yapımı Simone veya diğer<br />

adıyla S1m0NE filminde sergilenen<br />

dijital oyuncu kurgusu, The Crow’dan<br />

Rouge One’a kadar aradan geçen<br />

zaman zarfında form ve kaynak<br />

değiştirerek oldukça güçlenmiş,<br />

mesafe kat ederek gelişmiş<br />

bulunuyor. Bu durumun akla getirdiği<br />

en uygun ifade ise “dijital diriliş .”<br />

Sinema endüstrisinde<br />

aktörlerin dijitalleşmesi olarak da<br />

adlandırabileceğimiz bu durum<br />

kendisini müzik alanında ise kısmen<br />

sinemadakine benzer şekilde<br />

hologramik konserler ve düetlerle<br />

gösteriyor.<br />

Sinemada oyuncuların<br />

dijitalleşmesi iki şekilde karşımıza<br />

çıkıyor. Bunlardan ilki oyuncunun<br />

tamamen dijital bir tasarımdan ibaret<br />

olması.Yani bu durumda ortada<br />

ne geçmişte ne de günümüzde<br />

yaşayan bir gerçek kişi söz konusu<br />

değil. Bu durumda oyuncu tamamen<br />

dijital bir hayal ürünü, tüm unsurları<br />

ile bir tasarımdan ibaret. İkinci<br />

durumda ise geçmişte yaşamış veya<br />

bugün hayatta olan bir oyuncunun<br />

dijital sureti, sesi, görsel unsurları<br />

kaydedilerek ve üretilerek oyuncu<br />

daha sonraki sürece dahil edilmeden<br />

bu kaydedilen ve üretilen unsurlardan


yararlanılarak oluşturulan dijital<br />

oyuncu ile filmin çekilmesi ya da<br />

yapımın oluşturulması söz konusu.<br />

Tabi bu durumda ne küçük yaşta<br />

bir oyuncu ile çalışmanın yasal<br />

zorunlulukları, alınması gereken<br />

izinler ve uyulması gereken hukuk<br />

kuralları ile uğraşmak gerekiyor ne<br />

de yaşlanan bir oyuncunun genç bir<br />

karakteri canlandırmasının zorluğu<br />

veya dezavatajından etkilenmek<br />

gündeme geliyor. Böylece Brad Pitt’in<br />

60 yaşına geldiğinde 20 yaşında<br />

birini canlandırması, Robert De<br />

Niro’nun tam olarak birebir örnek<br />

şeklinde geçmişte yaşamış ve<br />

ölmüş bir kişiyi tüm görsel unsurları<br />

ile oynaması mümkün oluyor. Bir<br />

adım sonrasında ise hayattayken<br />

görselleri, sesleri, fiziksel unsurları<br />

taranmış ve kaydedilmiş bir kişinin bu<br />

kaydedilen ve dijitalleştirilen unsurları<br />

kullanılarak, kişi, vefaatından sonra<br />

yapıma konu edilen bir sinema filmi<br />

içi dijital olarak diriltilebiliyor veya<br />

hayata veda etmiş bir müzisyenin<br />

hologramik şekilde görüntülenen ve<br />

düzenlenmiş geçmiş kayıtları ile bir<br />

konser vermesi, bir konsere katılım<br />

düet yapması mümkün olabiliyor.<br />

Bugün için özel görsel efektlerin<br />

kullanılmasıyla, profesyonel makyaj<br />

teknikleriyle veya teknolojik<br />

modifikasyonlarla sanatçının<br />

olduğundan genç, yaşlı, farklı<br />

gösterilmesine dair telif hukuku<br />

bakımından herhangi bir tartışma<br />

bulunmuyor. Yine eski filmlerin<br />

yeniden yapılandırılmasına dair<br />

tartışmalarda eskimiş durumda.<br />

Fakat, dijital diriliş veya dijital<br />

mumyalama denilen şekilde, daha<br />

evvel dijital kayıtları yapılan<br />

materyallerin kullanılmasıyla,<br />

hayata veda etmiş bir sanatçının<br />

dijital suretinin bir televizyon veya<br />

sinema filminde konumlandırılması<br />

ve oynatılması veya dijital<br />

hayaletinin konser vermesi ise telif<br />

hukuku bakımından, kişiler hukuku<br />

bakımından derin tartışmalara uzun<br />

süre konu olabilecek bir potansiyel<br />

taşıyor.<br />

Eser türlerinden sinema ve müzik<br />

eserlerinde bu eserlerin topluma<br />

ulaşması, tanınması, bilinmesi,<br />

sahnelenmesi ve satın alınmasında<br />

asıl araç sanatçı iken bugün adeta<br />

insansız hava araçları gibi sanatçısız<br />

sinema filmleri veya dijital hayalet<br />

konserleri de giderek artan bir tercih<br />

edilirlik ve yaygınlık kazanıyor.<br />

Peki acaba konuya telif hukuku<br />

açısından nasıl bakmak gerekir?<br />

Burada durum klasik animatif<br />

karakterlerden farklı. Zira örneğin<br />

Mickey Mouse gibi animatif<br />

karakterlerde bunları tasarlayan,<br />

yaratan kişilerin bu karakterlerin<br />

üzerinde eser sahibi sıfatıyla telif<br />

haklarına sahip oldukları yaygın ve<br />

eski bir kabul. Öte yandan bugün<br />

bahsettiğimiz dijital oyuncuların veya<br />

şarkıcıların durumu ise farklı. Çünkü<br />

bunlar doğru ve güncel bir ifadeyle<br />

Hybrid karakterler. Zira telif hukuku<br />

tespiti yapılmış yani somutlaşmış<br />

çalışmaları, entellektüel zihnin<br />

çabasının somutlaşmış sonuçlarını<br />

korurken bir kişinin sesinin veya<br />

imajının korunması telif korumasının<br />

kapsamına doğrudan girmiyor.<br />

Kısmen telif hukuku ev aslen kişilik<br />

hakları konusunu ilgilendiren bu<br />

konu robot hukukunu tartıştığımız şu<br />

günlerde son derece ilgi çekici. Buna<br />

karşın daha evvelden mevcut olan<br />

fotoğrafların, ses kayıtlarının, kamera<br />

kayıtlarının veya kurgu aşamasında<br />

yapımdan hariç tutulan çekim ve<br />

kayıtların kullanılması ile vefaat<br />

etmiş bir oyuncu veya şarkıcının<br />

dijital olarak diriltilmesi veya dijital<br />

suretlerinin yaratılması halinde<br />

burada sayılan unsurlar telif hukuku<br />

korumasına tabi oldukları için bu<br />

şekilde oluşturulan dijital karakterin<br />

ticari kullanımı da telif hukuku<br />

uyuşmazlıklarının ortaya çıkmasına<br />

yol açabilir.<br />

Bu durumlarda telif hukukundan<br />

kaynaklanan hakları kullanma<br />

yetkisinin kime ait olduğu ilk<br />

bakılması gereken husustur. Bu<br />

sayılanların yani bağlantılı hak<br />

sahipliğine konu fikri ürünlerin<br />

üzerindeki hak sahipliği çoğunlukla<br />

performans sergileyene değil<br />

yapımcı, yayıncı gibi üçüncü bir<br />

kişiye ait olmaktadır. Özellikle<br />

sinema filmlerinde bu durum<br />

oldukça belirgin ve yaygındır. Öte<br />

yandan müzik eserlerinde fonogram<br />

yapımcısı, organizatörlerin bağlantılı<br />

veya komşu hak sahipliğine konu<br />

unsurlar nazara alındığında, dijital<br />

dirilişte kullanılan unsurların hak<br />

4<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 52<br />

sahipliklerinde muhtemel muvafakat<br />

veya ihtilafların planlanması veya<br />

öngörülmesi kolaylaşmaktadır.<br />

Muhtemel bir uyuşmazlıkta<br />

mahkemelerin bir telif ihlali<br />

listesi mevcut olmadığı için<br />

hangi materyalin kullanılması ile<br />

oluşturulan dijital karakterin, dijital<br />

sanatçının, dijital dirilişin kimin<br />

hangi hakkını ihlal edebileceği,<br />

kimden ne şekilde bir muvafakat<br />

alınması gerekeceği her bir durumda<br />

değişkenlik gösterebilir. Yine de bir<br />

uyuşmazlıkta, telif hakkına tabi bir<br />

unsurun başkası tarafından haksız<br />

şekilde dijital karakter yaratımında<br />

kullanıldığını iddia eden kişinin,<br />

kendisinin telif hakkı sahipliğini,<br />

muhatabın kendisinin hak sahibi<br />

olduğu varlıktan kopyalama yaptığını,<br />

her iki fikri ürünün arasındaki bağlantı<br />

ve benzerliği sırasıyla ispat etmesi<br />

gerekecektir.<br />

Vefaat eden bir kişinin eskiden<br />

mevcut bir kaydının kullanılması,<br />

hayattayken yapmış olduğu<br />

bir tasarrufun sonucu olabilir.<br />

Örneğin vefaat eden bir aktör,<br />

hayattayken çekim ve yapımına<br />

katıldığı bir sinema filmine dair<br />

akdettiği sözleşmede, bu çekim<br />

ve yapım sırasında sahneleyeceği<br />

tüm performans ve oyunculukla<br />

bağlantılı her nevi kayıt ve tespitin<br />

üzerindeki bağlantılı haklarının mali<br />

kısımlarınıyer, süre, konu sınırlaması<br />

olmaksızın yapımcıya devretmiş ve<br />

bu arada yapımcıya işleme, iletim<br />

ve dijital iletim hak ve yetkisini de<br />

tanımış, devretmişse, bu durumda<br />

ölümden sonra bu kayıtların işlenmesi<br />

ile daha sonra yapımı gerçekleşecek<br />

bir sinema filminde, önceki filmin<br />

çekim ve yapımları sırasında elde<br />

edilen kayıtların kullanılması ile dijtal<br />

bir diriliş ve performans oluşturmak<br />

mümkün müdür? Burada sorunun<br />

cevabı sözleşmede gizli. Öncelikle<br />

sözleşmede aktörün, bahse konu<br />

kayıtlar üzerindeki tasarrufu,<br />

akdettiği sözleşmeye konu tek bir<br />

veya belli bir sayıdaki, hangileri<br />

olduğu belirlenmiş olan sinema<br />

filmiyle veya yapımlarla sınırlı şekilde<br />

mi yoksa bundan bağımsız şekilde<br />

EĞER<br />

ILK DURUM<br />

YANI<br />

SADECE ISMEN<br />

ANILARAK YAPIMA<br />

KONU OLAN SINEMA<br />

FILMI ILE SINIRLI<br />

BIR YETKILENDIRME<br />

SÖZ KONUSU ISE<br />

AKTÖR HAYATTAYKEN<br />

VEYA ÖLÜMÜNDEN<br />

SONRA BU KAYIT VE<br />

GÖRÜNTÜLER BAŞKA<br />

BIR SINEMA FILMI,<br />

REKLAM FILMI VEYA<br />

BENZERI YAPIMDA<br />

DIJITAL BIR KARAKTER<br />

YARATILARAK<br />

Kullanılamayacak,<br />

PERFORMASIN<br />

TÜREVININ<br />

OLUŞTURULMASI<br />

AMACIYLA<br />

IŞLEME KABUL<br />

Edilemeyecektir.<br />

ve sınırlama koymaksızın mı telif<br />

hakkı yetkilendirmesine konu edip<br />

etmediği dikkate alınmalıdır. Eğer ilk<br />

durum yani sadece ismen anılarak<br />

yapıma konu olan sinema filmi ile<br />

sınırlı bir yetkilendirme söz konusu ise<br />

aktör hayattayken veya ölümünden<br />

sonra bu kayıt ve görüntüler başka<br />

bir sinema filmi, reklam filmi veya<br />

benzeri yapımda dijital bir karakter<br />

yaratılarak kullanılamayacak,<br />

performasın türevinin oluşturulması<br />

amacıyla işleme kabul<br />

edilemeyecektir. Oysa, sözleşmede,<br />

tasarrufa konu performans,<br />

oyunculuk ve bunların kayıtlarının<br />

üzerindeki haklar, yapıma konu edilen<br />

sinema filmi ile sınırlı olmaksızın ve<br />

hatta açıkça dijital işleme, yapım<br />

veya aktörün yaşamıyla sınırlı<br />

olmayan iletme, işleme gibi yetkilerle<br />

devir edilmişse bu durumda artık<br />

yapımcıların Hybrid dijital türev<br />

ürünler şekilnde ayrık karakterler<br />

yaratmasına da sözleşmesel<br />

olanak tanınmış olmak gerekir.<br />

Acaba, kişinin hiçbir sözleşmesel<br />

tasarrufu ve hatta performansı dahi<br />

yokken kendi görüntü ve seslerinin<br />

kayıtlarını ileride yani ölümünden<br />

sonra dahi, yapımı gerçekleşecek<br />

bir sinema filminde veya müzik<br />

eserinin kaydına kullanmak üzere bir<br />

başkasına yetkilendirme yaparak<br />

devretmesi, teslim etmesi haline<br />

nasıl yaklaşmak gerekir? Bu kişi<br />

hayattayken yapılacak kullanıma<br />

dair bir tasarrufta hukuken geçerli<br />

şekilde bulunabiliyorsa bunu ölüme<br />

bağlı veya ölümden sonra da<br />

kullanılabilir şekilde tasarrufa konu<br />

etmesi de akla yatkın geliyor.Fakat<br />

söz konusu kayda konu materyalin<br />

niteliği önem arz etmeyecek<br />

mi? Elbette etmeli. Bu eğer eser<br />

vasfındaki bir material ve kayıt ise<br />

o halde tasarrufun süre, konu, yer<br />

sınırlamasına gore ölümden sonraki<br />

kullanıma dair tasarruf geçerliliğini<br />

korumalı. Öte yandan eser vasfı<br />

olmayan görüntü ve ses kayıtlarında<br />

ölümden sonraya dair kullanım<br />

yetkilendirmelerine ilişkin olarak<br />

ölümden sonraki 10 yıl boyunca bu<br />

konudaki yetkinin kişinin yakınlarına<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 53<br />

ait olacağı sonucuna ulaşmak<br />

gerekir. Hayattayken eser vasfındaki<br />

kayıtların ölümden sonra işlenerek<br />

kullanılmasına dair tasarrufun sınırı<br />

ise cayma hakkı, kötüleştirme yasağı<br />

ve itibarsızlaştırmama yükümlülüğü<br />

olabilir. Bunun bir yanı vefaat eden<br />

sanatçıya diğer yanı yakınlarına<br />

yönelik olarak iki uçlu şekilde ele<br />

alınmak gerekir.<br />

Dijital klonların kostüm, poz,<br />

davranışsal performans, kostüm<br />

ihtiyaçları yoktur.Bunlar olanın<br />

çoğaltılması ve işlenmesi suretiyle<br />

elde edildikleri için aslından bağımsız<br />

değildir. O nedenle işleme eserin<br />

genel kuralları bu durumlarda yani<br />

aslından kopyalalan karakterlerde<br />

uygulama alanı bulacaktır. Dijital<br />

klonların haricinde,dijital olarak<br />

yaratılan karakterlerin ise bağımsız<br />

seslendirme ihtiyaçları söz<br />

konusudur. Dijital klonlar kopya<br />

edildikleri asıl gibi hareket eder ve<br />

ses çıkartırken bağımsız yaratılan<br />

dijital karaktelerde hareket alanı<br />

daha fazla ve dolayısıyla husususiyet<br />

yaratma olanağı daha geniştir.<br />

Üzerinde telif hakkı bulunan ses<br />

kayıtlarının yeniden ve dijital olarak<br />

üretilen bir karakterle eşleştirilmesi<br />

suretiyle kullanılması halinde bir<br />

telif ihlalinden bahsedilmesi olasılığı<br />

artmaktadır. O itibarla ses kaydının<br />

da ayrıca eser vasfının bulunup<br />

bulunmadığı, bulunuyorsa buna dair<br />

ölüm sonrasına dair yetkilendirmenin<br />

kapsamını dikkate alarak karar<br />

verilmelidir.<br />

Konunun bir diğer yönü ise<br />

karakterin ürünleştirilmesine<br />

dokunuyor. Bu merchandising<br />

konusu, aslında bir tiplemenin,<br />

karakter veya tasarımın oyuncak,<br />

tekstil vb ürünlerde kullanılmasına,<br />

ürünleştirme ile satışa konu<br />

edilmesine ilişkin ise de dijital dirilişin<br />

telif hukuku açısından analizine de<br />

el veriyor. Şöyle ki ünlü futbolcuların,<br />

şarkısı ve oyuncuların spor kulüpleri,<br />

film veya müzik şirketleri ile vb<br />

yaptıkları sözleşmelerde, kişinin<br />

görsel unsurlarının, ses, duruş,<br />

poz, bakış, slogan vb unsurlarının<br />

işlenmesi, kaydı, ürünleştirilmesi,<br />

KONUNUN<br />

BIR DIĞER YÖNÜ<br />

ISE KARAKTERIN<br />

ÜRÜNLEŞTIRILMESINE<br />

DOKUNUYOR.<br />

BU MERCHANDISING<br />

KONUSU,<br />

ASLINDA BIR<br />

TIPLEMENIN,<br />

KARAKTER VEYA<br />

TASARIMIN<br />

OYUNCAK, TEKSTIL<br />

VB ÜRÜNLERDE<br />

KULLANILMASINA,<br />

ÜRÜNLEŞTIRME<br />

ILE SATIŞA KONU<br />

EDILMESINE<br />

ILIŞKIN ISE DE<br />

Dijital Dirilişin<br />

Telif Hukuku<br />

Açısından<br />

ANALIZINE DE<br />

EL VERIYOR.<br />

üretilip satılmasına dair hak<br />

ve yetkiler kulüplere, şirketlere<br />

devrediliyor. Bunun kişilik hakkınn<br />

parçası olan bu unsurlara dair<br />

tasaarrufi vasıftaki hukuki işlemin<br />

geçerliliğinin tartışılmasına yol açtığı<br />

ve bu tartışmanın gölgesinde de olsa<br />

uygulamada varlığını uzun yıllardan<br />

beri sürdürdüğü bir gerçek. İşte dijital<br />

dirilişte de kişi, bir çok kişilik hakkı<br />

unsurunu, ses, duruş, bakış, göz yaşı,<br />

poz, tavır gibi varlıklarının dijital<br />

taramayla, daha sonra, ölümünden<br />

sonra teknoloji ile bir filmin,<br />

yapımın, konserin bir unsuru haline<br />

getirilmesine müsade etmiş oluyor.<br />

Tabi hayattaki futbolcu, müzisyen,<br />

oyuncu, anılan ürünleştirmelere<br />

dair tasarrufunun kişilik hakkını<br />

ihlal edebileceğine dair bir itirazda<br />

bulunmadığı için bu konu pek bir<br />

hukuki uyuşmazlık yaratmıyor. Fakat,<br />

hayattayken yapılan bu kayıt ve<br />

verilen muvafakate ilişkin olarak,<br />

kişinin ölümden sonra, yapımcı,<br />

yayıncıya karşı, mirasçılarının<br />

teknolojik işlemeyle ortaya çıkan<br />

kullanıma itiraz etmeleri ihtimali ve<br />

haklı bulunma olasılıkları da oldukça<br />

kuvvetli. Özellikle muvafakat edilen<br />

müstakbel kullanımın tasarruf<br />

sırasında muayyen olmadığı hallerde<br />

mirasçıların müdahale alanı kuvvet<br />

kazanırken; aksine bir durumda<br />

ise yani ölümden sonraki veya<br />

müstakbel kullanım alanı, şekli, süresi<br />

ferdileştirilmiş ise miras hukuku ve<br />

telif hukuku hep beraber mütevefanın<br />

son arzusuna destek verecektir.<br />

Dr. Mete Tevetoğlu<br />

Akademisyen, Hukukçu<br />

metetevetoglu@gmail.com<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 54<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 55<br />

Uzman Klinik Psikolog Yasemin OZAN, MA, MSc<br />

Travma Maduru<br />

Çocuk<br />

ve Gençler<br />

Travma, birey üzerinde fiziksel<br />

ve/veya ruhsal açıdan önemli<br />

ve etkili yaralanmaya yol<br />

açan yaşamsal deneyimdir.<br />

Araştırmalar, insanların büyük bir<br />

bölümünün hayatında en az bir defa<br />

travmatik bir olaya maruz kaldığını<br />

göstermektedir. Kişiler bu olayların<br />

üstesinden sağlıklı bir şekilde ya aile<br />

ve çevre gibi sosyal destek yardımı ile<br />

ya da daha etkili tedaviler yardımı ile<br />

gelirler.<br />

Çocukluk döneminde deneyimlenen<br />

travmatik olaylar birey üzerinde<br />

kısa ve uzun dönemli fiziksel ve<br />

psikolojik hasara yol açmaktadır. Bu<br />

hasar kronik ve yaygın bir şekilde<br />

çocuğun sosyal, psikolojik, bilişsel ve<br />

biyolojik gelişimini olumsuz yönde<br />

etkiler. Deneyimlenen travmatik bir<br />

olayın birey üzerinde ruhsal anlamda<br />

yarattığı en bilinen hasarlardan birisi<br />

travma sonrası stress bozukluğu<br />

olmasına ragmen, araştırmalar<br />

travmatik bir olaya maruz kalan<br />

bir çocuğun diğer psikiyatrik<br />

sorunlara da açık hale geldiğini<br />

göstermektedir. Örneğin, çocukluk<br />

döneminde fiziksel istismara maruz<br />

kalan çocuklarda belirgin düzeyde<br />

intihar girişimlerinin yaygın olduğu,<br />

duygusal ve davranışsal problemlere<br />

yol açtığı bilinmektedir. Özellikle<br />

çocukluk döneminde fiziksel<br />

şiddete maruz kalan çocukların<br />

yetişkinlik döneminde ciddi<br />

psikiyatrik rahatsızlıklar gösterdiği<br />

görülmektedir.<br />

Çocukluk döneminde travmaya<br />

maruz kalma oranı tahminimizden<br />

çok daha yaygındır ve çocuk üzerinde<br />

çok önemli ruhsal ve fiziksel hasara<br />

4<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 56<br />

yol açmaktadır. Dünya genelinde<br />

her üç çocuktan birisinin fiziksel<br />

şiddete maruz kaldığı bilinmektedir;<br />

ve yaklaşık olarak her dört kız<br />

çocuğundan ve her beş erkek<br />

çocuğundan birisi de cinsel istismara<br />

maruz kalmaktadır. Maaleseftir ki<br />

çocukluk döneminde maruz kalınan<br />

travmatik olaylar tahminimizden<br />

daha fazla ve çeşitlidir; örneğin<br />

saldırıya maruz kalma, kaçırılma,<br />

zorbalığa maruz kalma ve ihmal<br />

edilme, travmatik olayların sadece<br />

birkaçıdır. Araştırmalar travmaya<br />

maruz kalan çocukların yaklaşık<br />

%40’ının en az bir ruhsal sorun<br />

yaşadığına, bu sorunun özellikle ya<br />

duygu durum bozuklukları, kaygı<br />

bozuklukları ya da yıkıcı davranış<br />

bozuklukları kriterlerini karşıladığını<br />

göstermektedir. Ayrıca araştırmalar<br />

çoklu travmaya maruz kalan<br />

çocukların belirgin olarak duygu<br />

durumlarında sorun yaşama, dürtü<br />

kontrol sorunu, dikkat problemi, kişiler<br />

arası ilişkilerde belirgin sorunlar gibi<br />

bireysel ve sosyal yaşantılarında<br />

belirgin sorun yaşama riski altında<br />

DÜNYA GENELINDE<br />

HER ÜÇ ÇOCUKTAN<br />

BIRISININ<br />

Fiziksel Şiddete<br />

MARUZ KALDIĞI<br />

BILINMEKTEDIR;<br />

VE YAKLAŞIK<br />

OLARAK HER DÖRT<br />

KIZ ÇOCUĞUNDAN<br />

VE HER BEŞ ERKEK<br />

ÇOCUĞUNDAN<br />

BIRISI DE<br />

Cinsel İstismara<br />

MARUZ<br />

KALMAKTADIR.<br />

olduklarını göstermektedir. Maalesef<br />

ülkemizde ve dünyada kötü davranışa<br />

maruz kalan çocukların sayısı<br />

oldukça fazla. Çocukluk döneminde<br />

kötü muameleye maruz kalan<br />

çocukların kısa ve uzun dönemde<br />

ciddi düzeyde sosyal iletişim<br />

sorunları yaşadıkları görülmektedir.<br />

Bu çocuklar olumsuz duygusal<br />

uyarıcılar karşısında ya aşırı hassas<br />

ya da aşırı çekinik ve kaçıngan<br />

bir davranış göstermektedirler.<br />

Aynı şekilde olumlu duyguları da<br />

anlamakta ve anlamlandırmakta<br />

sorun yaşarlar. Bu nedenledir ki<br />

kötü muameleye maruz kalmış<br />

çocuklar ile kurulmaya çalışılan<br />

iletişimin sağlıklı olması beklenemez.<br />

Özellikle suç işleyen çocukların<br />

büyük bir bölümünün travma<br />

maduru oldukları bilinmektedir. Bu<br />

çocuklar ya şiddet ya cinsel istismar<br />

maduru ya da ihmal edilmiş çocuk<br />

oldukları bilinmektedir. Ihmal ya da<br />

istismara maruz kalan çocukların<br />

uzun vadede bağlanma sorunları,<br />

kişilerarası güven sorunu, zayıf<br />

sosyal iletişim becerileri, insiyatif<br />

kullanmakta zorluk, başkalarından<br />

her an bir zarar gelecek tetikteliği<br />

gibi belirgin sorunlar ile uğraştıkları<br />

görülmektedir. Benzer şekilde aile içi<br />

şiddete maruz kalan çocukların da<br />

ergenlik ve yetişkinlik dönemlerinde<br />

de akademik, sosyal, ve yasal<br />

sorunlara maruz kalma riski altında<br />

oldukları bilinmektedir.<br />

Travmatik olaylar bireyler üzerinde<br />

göründüğünden ve bilindiğinden<br />

çok daha fazla hasar bırakmaktadır.<br />

Maalesef bir görünen ve belirgin<br />

hasar bırakan tarafı olduğu gibi bir de<br />

sanki hiçbir olumsuz etkisi olmamış<br />

gibi görünen ama sinsi ve gizlice<br />

bireyin ruhsal varlığını tehlikeye atan<br />

tarafı vardır. Bu nedenledir ki travma<br />

maduru gençler ile iletişimde, özellikle<br />

almış olabilecekleri ruhsal hasarı göz<br />

önünde bulundurarak daha hassas<br />

ve farkında bir iletişim kurmamızda<br />

fayda vardır.<br />

Uzman Klinik Psikolog<br />

Yasemin OZAN, MA, MSc<br />

info@yaseminozan.com<br />

www.hplusdergi.com


MAĞAZALARINDA<br />

VE TÜM SEÇKİN<br />

KİTAPÇILARDA


Sayfa 58<br />

Havacılık<br />

Hukuku<br />

HAVACILIK<br />

HUKUKU ALANINDA<br />

ÇALIŞMAK<br />

IÇIN NASIL BIR<br />

EĞITIM ALMAK<br />

GEREKIYOR?<br />

BU ALANIN NE GIBI<br />

ZORLUKLARI VAR?<br />

İSTANBUL BAROSU<br />

HAVACILIK VE<br />

UZAY HUKUKU<br />

KOMİSYONU<br />

BAŞKANI<br />

AV. NAZLI CAN<br />

CEVAPLADI.<br />

1-EĞİTİM<br />

HAVACILIK HUKUKU ALANINDA<br />

ÇALIŞMAK İÇİN HUKUK<br />

LİSANSININ ARDINDAN<br />

KİŞİNİN NE GİBİ EĞİTİMLER<br />

ALMASI, KENDİNİ NASIL<br />

GELİŞTİRMESİ GEREKİR?<br />

Havacılık hukuku; çoğu hukuk<br />

fakültesinde hukuk lisans eğitiminde<br />

kapsamlı olarak ele alınmamaktadır.<br />

Dolayısıyla bu alanda çalışmak<br />

isteyen meslektaşlarımın mümkünse<br />

havacılık hukuku üzerine yüksek lisans<br />

yapmalarını öneririm.<br />

Yüksek lisans eğitimi alma olanağı<br />

olmayan meslektaşlarımın ise<br />

kendilerini yetiştirebilmek için bu<br />

alandaki diğer eğitim programlarına;<br />

seminerlere, konferanslara ya da<br />

mesleki eğitimlere katılmalarını ve<br />

makale ve kitapları takip etmelerini<br />

öneririm.<br />

Havacılık hukukunun dilinin İngilizce<br />

olması dolayısıyla bu alanda çalışmak<br />

isteyen meslektaşlarımın mutlaka<br />

çok iyi derecede İngilizce bilmesi<br />

gerekiyor. Ayrıca havacılık sektörü<br />

hızla gelişen bir sektör olduğu için<br />

sektörel gelişimlerin takip edilmesinde;<br />

İlgili havacılık otoritelerinin (ICAO,<br />

EASA, SHGM vb) takip edilmesinde de<br />

fayda var.<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 59<br />

2-ZORLUK<br />

HAVACILIK HUKUKU<br />

UZMANLIĞININ NE GİBİ<br />

ZORLUKLARI VARDIR?<br />

Havacılık hukuku çok sayıda<br />

hukuk dalı ile irtibatlı; kapsamlı bir<br />

hukuk dalıdır. Yolcu haklarından, uçak<br />

finansmanına kadar çok farklı konuları<br />

ele almaktadır. Dolayısıyla bu alanda<br />

çalışacak meslektaşlarım yoğun ve<br />

yorucu bir çalışma temposuna hazırlıklı<br />

olmalıdırlar. Ayrıca sadece yurtiçinde<br />

değil yurtdışında da müvekkillerin<br />

temsil edilmesi gerekebiliyor. Bu<br />

nedenle yurt dışında da havacılık<br />

hukuku alanında deneyimli ve başarılı<br />

hukuk büroları ve meslektaşlardan<br />

oluşan bir çevre edinmeniz şart.<br />

Bu da ancak zamanla, bu alanda<br />

çalışmalar yaptıkça ve kendinizi<br />

uluslararası camiada da ispatladıkça<br />

edinebildiğiniz bir çevre.<br />

3-TAVSİYE<br />

BU ALANDA FAALİYET<br />

GÖSTERMEK İSTEYEN AVUKAT<br />

VE AVUKAT ADAYLARI İÇİN<br />

TAVSİYELERİNİZ NELER?<br />

Ben havacılık ve uzay hukukunda<br />

disiplinler arası çalışmalar yapmayı<br />

tercih eden biriyim. Bu nedenle<br />

havacılıkta siber güvenlik, uydularla<br />

konum belirleme sistemlerinin hukuki<br />

alt yapısı, uzay madenciliği, uzay atığı,<br />

insansız hava araçları gibi konularda<br />

farklı disiplinlerden uzmanlarla,<br />

mühendislerle birlikte makaleler yazıp<br />

konferans ve seminerler düzenledim.<br />

Havacılık hukuku alanında çalışacak<br />

meslektaşlarıma da önerim sadece<br />

kendilerini hukuk ile sınırlamamaları.<br />

Hukuki bilgilerinin yanısıra teknik<br />

konularda da kendilerini mümkün<br />

olduğu kadar geliştirmeleri. Bunun<br />

yanısıra elbette ki bu alanda<br />

tecrübe sahibi olabilmeleri için<br />

havacılık hukuku ihtilafları üzerine<br />

çalışabilecekleri yerlerde deneyim<br />

kazanmalarında fayda var. Daha<br />

önceden de ifade ettiğim gibi<br />

bir diğer tavsiyem de mutlaka<br />

İngilizce seviyelerini ileri düzeye<br />

getirmeleri. Hem yurtiçinde hem de<br />

yurtdışında sektörel etkinlikleri takip<br />

ederek konferans ve seminerlere<br />

katılarak bilgilerini güncel tutmaları<br />

ve kendilerine mesleki çevre<br />

edinmelerinde de mutlaka fayda var.<br />

4<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 60<br />

Adı:<br />

Ülke:<br />

Kanal:<br />

Yapım Yılı:<br />

Türü:<br />

Sezon:<br />

Bölüm:<br />

Yaratıcılar:<br />

Oyuncular:<br />

The American Crime Story: The People v. O.J. Simpson<br />

ABD<br />

FX Networks<br />

2016<br />

Biyografi, Suç, Drama<br />

1<br />

10<br />

Scott Alexander, Larry Karaszewski<br />

Cuba Gooding Jr., John Travolta, Sarah Paulson, Courtney B. Vance, David Schwimmer<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 61<br />

THE PEOPLE<br />

V.<br />

O.J. SIMPSON<br />

AMERICAN CRIME STORY (AMERIKAN SUÇ HIKAYESI) ISIMLI<br />

ANTOLOJI SERISI, ILK SEZONUNA Yüzyılın Davası OLARAK<br />

BILINEN O.J. SIMPSON VAKASI ILE BAŞLADI.<br />

DIZI KAPSAMINDA, SADECE AMERIKA’DA DEĞIL,<br />

BÜTÜN DÜNYADA CANLI YAYINLANAN,<br />

MILYONLARCA INSAN TARAFINDAN TAKIP EDILEN<br />

O.J. SIMPSON DAVASI EN BAŞINDAN SONUNA KADAR<br />

TÜM DETAYLARI ILE ELE ALINIYOR.<br />

4<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 62<br />

Amerikan’ın ünlü popüler<br />

kültür ve magazin dergisi<br />

Vanity Fair’de birkaç yıl<br />

önce yazıldığı gibi, “Her şey<br />

ama her şey O.J. Simpson davasıyla<br />

başladı!”<br />

Dava, yalnızca Amerikan yargısı<br />

ve adalet sistemini canlı yayınlara<br />

taşımakla kalmamış, medya ve şöhret<br />

kültüründe de önemli değişimleri<br />

beraberinde getirmişti. Davanın<br />

Amerikan popüler kültüründeki bu<br />

önemli etkisinden olsa gerek, Vanity<br />

Fair dergisinin yayın yönetmeni<br />

Graydon Carter, dizinin ilk bölümünü<br />

izledikten hemen sonra editörlerine<br />

“Konuyla ilgili ne bulursanız haber<br />

yapın, internet sitemizi O.J. Simpson<br />

haberleriyle doldurun,” talimatını<br />

vermişti. Vanity Fair dergisi, 90’lı<br />

yıllarda da davayı çok yakından<br />

tekip etmiş ve sayfalarında bolca yer<br />

vermişti. Hatta, öncesinde kendi kızı<br />

bir cinayete kurban giden Dominick<br />

Dunne, Vanity Fair dergisinden<br />

gelen teklifle O.J. Simpson<br />

davasını yakından takip edip tüm<br />

duruşmalara katılmış ve olan biteni<br />

dergideki köşesinden okuyucuları ile<br />

paylaşmıştı.<br />

94 yılında başlayan O.J. Simpson<br />

davası bildiğimiz anlamda<br />

“medya sirkinin”, “24 saatlik haber<br />

maratonlarının”, “ucuz magazin<br />

programlarının”, “talk-show’lardaki<br />

uzman konukların” bir anlamda<br />

başlangıcıydı. [1] Medyanın<br />

toplumsal etkisi açısından da<br />

önemli bir olaydı Simpson davası.<br />

Los Angles otobanında gerçekleşen<br />

ünlü kovalamaca devam ederken;<br />

TV kanalları NBA finallerini yarıda<br />

keserek olayı canlı yayınlamış ve<br />

Amerikan halkının tüm dikkatini<br />

davaya yöneltmesine sebep olmuştu.<br />

Kararın açıklanması ise TV tarihinin<br />

belkide en çarpıcı olaylarından biriydi.<br />

Dokuz TV kanalı normal akışlarını<br />

terk ederek mahkemeye canlı<br />

bağlanmıştı. İnsanlar; evlerinde, halka<br />

açık yerlerde, sınıflarda toplanmıştı,<br />

kararın seyredilebilmesi için borsa<br />

durmuş, uçak seferleri ertelenmişti.<br />

Douglas Kellner Medya Gösterisi<br />

isimli kitabında, “Sipmson efsanesi,<br />

eğlenceye ve sansasyonel basın<br />

kültürüne kilitlenmiş bir milletteki<br />

ve belki de dünyadaki gazeteciliğin<br />

çöküşünde önemli bir olaydır” der<br />

ve ekler “(O.J. Simpson davası)<br />

Medyanın haber kuşaklarına hakim<br />

olacak, günlük hayatın saplantılı<br />

fenomenleri haline gelecek şöhret ve<br />

medya skandallarının takip edileceği,<br />

yeni bir sansasyonel basın çağının<br />

sinyallerini veren bir vakadır.” [2]<br />

Amerikan popüler kültürü<br />

üzerindeki bu derin etkisinden dolayı<br />

onlarca kitap ve belgesele konu<br />

olan O.J. Simpson davası, bu kez bir<br />

televizyon dizisi ile biz izleyicilerin<br />

karşısına çıktı.<br />

“DREAM TEAM” - “YILDIZLAR TAKIMI”<br />

Bilindiği üzere, davanın başında<br />

bütün kanıtlar Simpson’ın<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 63<br />

mahkumiyetini gösterirken, “Dream<br />

Team” olarak anılan ve Amerika’nın en<br />

ünlü avukatlarından oluşan savunma<br />

ordusu davanın seyrini değiştirmiş ve<br />

neticesinde Simpson jüri tarafından<br />

suçsuz bulunmuştu. Benzer şekilde<br />

dizinin oyuncu kadrosunda da bir<br />

“Dream Team”-”Yıldızlar Takımı” ile<br />

karşı karşıyayız.<br />

Cuba Gooding Jr., John<br />

Travolta, Sarah Paulson ve David<br />

Schwimmer gibi ancak bir sinema<br />

filminde birarada görebileceğimiz<br />

usta oyuncuların yer aldığı dizi,<br />

ilk bölümüyle 1.96 izlenme oranı<br />

yakalamış ve 5.111 milyon izleyiciyi<br />

ekran başına çekmişti.<br />

Prodüksiyon aşamasında davanın<br />

yürütüldüğü mahkeme salonu’nun<br />

birebir inşa edilmesi ve dizide geçen<br />

hemen her aksesuarın mümkün<br />

olduğunca orjinaline sadık kalınarak<br />

seçilmesi dizinin bir diğer öne<br />

çıkan özelliği. Hatta savcı Marcia<br />

karakterini canlandıran Sarah<br />

Paulson role girebilmek için Marcia<br />

Clark’ın “parfümünü” bile kullandığını 4<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 64<br />

ifade etmişti. O.J. Simpson rolünde<br />

izlediğimiz Cuba Gooding Jr. ise<br />

verdiği bir röportajda oynadığı role<br />

kendini fazla kaptırdığından ve<br />

uzun bir süre etkisinde kaldığından<br />

bahsetmişti.<br />

Dizinin gerek kamera arkası ekibi<br />

gerekse oyuncu kadrosunun elde<br />

ettiği bu başarı önemli ödülleri de<br />

beraberinde getirdi. Televizyon<br />

dünyasının en prestijli törenlerinden<br />

biri olarak kabul edilen Altın Küre’de<br />

“En İyi Mini TV Dizisi ve TV Filmi”<br />

dahil toplam 5 farklı kategoride ödüle<br />

layık görülen diziye bir diğer önemli<br />

ödül de TIME dergisinden geldi. Her<br />

yılın son ayında birçok farklı alanda<br />

en iyileri belirleyen TIME, 2016’nın en<br />

iyi dizisi olarak “The People v. O.J.<br />

Simpson”ı seçti.<br />

SORULAR VE CEVAPLAR<br />

Y. Emre GÜL tarafından yazılan<br />

“Portre: O.J. Simpson ve Yüzyılın<br />

Davası” başlıklı yazıda (Sayfa-38)<br />

dava süreci ve olayların arka planı<br />

hakkında genel bilgiler edinmiştik.<br />

“The People v. O.J. Simpson” dizisi<br />

ise konuyu farklı bir açıdan ele<br />

almamıza ve beraberinde yeni sorular<br />

sormamıza neden oluyor. Cinayet<br />

vakası neden ve nasıl bir medya<br />

gösterisi haline geldi? Bu gösteride<br />

yaşananlar toplumu nasıl etkiledi?<br />

İşte bu sorulara 10 bölümlük diziyi<br />

izleyerek cevap bulmak mümkün.<br />

Aslına bakarsanız dizi, Simpson’un<br />

suçlu olup olmadığıyla ilgilenmiyor,<br />

derdi yargılamak ya da aklamak değil;<br />

yargılama sürecinde yaşananlar.<br />

Savcı, yargıç, polis ve savunma<br />

avukatlarından oluşan kalabalık<br />

karakter kadrosuna eşit mesafede<br />

durup; ne oldu, nasıl oldu, nelere<br />

sebep oldu ve davaya kim, nasıl etki<br />

etti sorularına cevap arıyor.<br />

Hukuk sisteminin ve politikanın<br />

medya gösterisinden ne kadar<br />

derinden etkilendiğini oldukça<br />

başarılı bir şekilde anlatıyor. [3]<br />

[1] Oray EĞİN,<br />

“Magazin Kültürünü Doğuran Cinayet”<br />

[2], [3] Sema KARABIYIK,<br />

“American Crime Story: Yüzyılın Davası”<br />

www.hplusdergi.com

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!