15.01.2018 Views

Miray Daner Kolaj

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

DÖRT GENCİN HAYATINDA BİR BABA FİGÜRÜ OLARAK "CEVDET "<br />

BÖLÜM 1<br />

Cevdet ve Hilal<br />

Galiba konu Vatanım Sensin olduğunda, en çok sevilen ve akla gelen baba-evlat<br />

ilişkisi Cevdet ile kızı Hilal’indir. Onların çalkantılı, yürekleri dağlayan ve maalesef<br />

ki bir elin parmaklarını geçmeyen sahneleri, her zaman özlenen ve beklenen<br />

sahneler arasında yer almayı başarmıştır. Hatta ikinci bölümün o meşhur baba kız<br />

karşılaşması sahnesi ile diziye başlayanlar bile çok. Büyük usta Halit Ergenç ve<br />

<strong>Miray</strong> <strong>Daner</strong> bir araya geldiğinde, ekran karşısında oturan bizleri gerçekten de<br />

ikilinin baba kız olduklarına ikna eden performansları da bu sahnelerin mumla<br />

aranmasında büyük bir faktör elbette.<br />

Dizinin ilk bölümünde gördüğümüz kadarıyla Hilal, annesinden çok babasıyla yakın<br />

olan bir kızmış. Öyle ki, ablası Yıldız’ın kırmızı toka meselesinde söylediği sözler ile<br />

canı sıkılan minik Hilal, güzelliği konusunda aklına takılan sorularını soracağı ve<br />

derdini paylaşacağı kişi olarak annesi Azize’yi değil, babası Cevdet’i seçmiş. Hilal,<br />

babasının cephede savaşıp yurdunu düşmanlardan kurtararak çok büyük ve kutlu<br />

bir görevi yerine getirdiğine inanıyormuş. Büyük adammış babası, belki de onun<br />

fikirlerine bu yüzden daha çok önem veriyormuş.<br />

Ancak bir gün gelen o kara haberle babasının bu topraklar için şehit düştüğünü<br />

öğrenmiş. Üstüne kara bir trene binip yurdu bildiği yerden de ayrılmak zorunda<br />

kalmış. Evden çıkarken elinden bırakmadığı kitapları ile İzmir’in yolunu tutmuş.<br />

Hilal, bundan sonra babasının yarım kalan misyonunu elinden geldiği kadar devam<br />

ettirme görevini yüklenmiş minik omuzlarına. Babasından kalan bir miras gibi<br />

sahiplenmiş onun ülküsünü, kavgasını. Onun davasını kendi davası yapmış.<br />

Gerekirse Hasan abisine de dediği gibi bu yolda ölecekmiş Hilal, çok sevdiği<br />

babasının peşinden gidecekmiş. Hem de alnı ak olarak…<br />

Ancak bildiğimiz üzere, Cevdet bir Yunan askeri olarak döner ve Hilal önce inanmak istemese de gözleriyle görünce kabullenmek<br />

zorunda kalır. Uğradığı hayal kırıklığını ikinci bölümdeki o sahnede Cevdet’i çeşitli yaklaşımlarla sıkıştırarak, değerlerinin her<br />

birini yüzüne vurarak yapar.<br />

Onun milliyetini, dinini, insanlığını ve<br />

en son da kendisine olan sevgisini<br />

sorgular. Cevdet, yıllar sonra gördüğü<br />

ve kendi yetiştirse belki de bu kadar<br />

mükemmel olmayacak<br />

Hilal’e, gözlerinde gururla ve yılların<br />

getirdiği özlemle bakar. Ancak<br />

içindekileri yeni görevi uğruna dışa<br />

vuramaz. Hilal ve Cevdet bu yönden<br />

de birbirine benzemektedir aslında.<br />

Cevdet, ailesi ve vatanı arasında bir<br />

seçim yapmak zorunda kaldığında her<br />

daim ön plana vatanını koymuş,<br />

ailesini de yapabiliyorsa zekâsının<br />

kıvraklığını kullanarak vatanının yanı<br />

sıra kurtarmıştır.<br />

23<br />

Kendi mutluluğunu hep işgalin<br />

bitiminden sonraya ertelemiştir.<br />

Aynı zihniyeti Hilal’de de görürüz.<br />

Hilal, Leon’un kendisi ile birlikte bu<br />

savaşın içinden çıkıp kendi<br />

mutluluklarını yaşama tekliflerine her<br />

zaman önce, bu toprakların<br />

kurtuluşunu görmek istediğini, aksi<br />

halde hep yarım kalacağını ve tam<br />

olarak mutlu olamayacağını belirterek<br />

olumsuz yanıt vermiştir. Bu ne<br />

Cevdet’in ailesini ne de Hilal’in Leon’u<br />

sevmediğini gösterir elbette.<br />

@metallicablue

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!