You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
33<br />
Yiğidi öldür hakkını ver…<br />
Bir çoğumuzun sanırım tasvip etmediği ve hatta bazılarımızın ifrit olduğu<br />
bir spor şahsiyetidir, Ergin Ataman. Bazen magazin sayfalarına sıçrayan<br />
gönül ilişkilerinden, bazen oyuncularıyla arasında ki tokat derekesine varan<br />
sert ve haşin münasebetlerinden, bazen de rakip takımların idarecileri ve<br />
sempatizanlarıyla içine girdiği kavga hallerinden tanıdığımız bir basketbol<br />
dinamiğidir, Ergin Ataman. Mızmızlandığı dönemler olmamış değildir ve<br />
evet bir çok muhatabını bu şekilde kızdırır. Ama bu kızgınlık, genelde haksız<br />
olduğundan ziyade daha çok bazı takındığı yakışıksız üslup tarzından yol<br />
bulur. Realisttir. Realist olduğu kadar da duygusaldır. Oyuncusunu sonuna<br />
kadar koruduğu anlar da olur, sinirlerine hakim olamayıp medyanın önüne<br />
attığı da.<br />
En büyük kısmetsizliği; ivme yakalayıp parkeyi forse etmeye namzet<br />
iki büyük takımın maddi krize girerek batağa saplanması olmuştur. Maddi<br />
sorunları veya idarecilik sorunları olmayan, kurumsal bir kulüpte kullanabileceği<br />
bir bütçe verilerek yeteri kadar sabredilse kulübü nerelere getirebileceği<br />
maalesef şu ana kadar hep muğlak kalmıştır. A milli takımımızda Tanjeviç’e<br />
gösterilen ihtimamın ve sabrın yarısı kendisine gösterilirse, sanıyoruz ki çok<br />
başarılı olacaktır. Başarısız olma ihtimali var mıdır? Elbette vardır. Bütün<br />
dünya insanlarının aynı ihtimalde olduğu gibi. Her ihtimal<br />
hepimiz için kaçınılmazdır. Buradaki asıl mesele ihtimallerin<br />
risk eşikleri yada risk dereceleridir. Bu minvalde Ergin hoca<br />
başarısız olma ihtimali düşük, risk eşikleri öngörüle bilinir<br />
bir hocadır. Tıpkı Obrodoviç gibi. Sadece Obrodoviç gibi<br />
çok daha büyük olabilmesi için zamana ihtiyacı vardır.<br />
Anlayacağınız Ergin Atamanla ilgili müspet veya menfi<br />
çok şey dile getirip, bunu dedikodu safhasına taşıyarak<br />
saatlerce kelam edebiliriz. Zaten dedikodunun tatlı dilli<br />
öldürücü bir yılan olması, gereksiz lafızlardan ileri gelir.<br />
Üstelik millet olarak pek severiz birbirimizi çekiştirmeyi.<br />
Yaptığı işin kalitesine bakmadan, tanımaya gerek bile<br />
duymadan, bir insanın, aslında bizi hiç ilgilendirmeyen<br />
hayatında olabilmek çabası, memleketimizin çokça<br />
benimsediği bir durumdur. İnsanımızla ilgili öylesine<br />
gereksiz ayrıntıları takılıp duruyoruz ki, nice değerimizi<br />
yeterince verim alamadan yiyip tüketiyoruz. Öyle bir ironi ve<br />
çelişki demetidir ki bu, en yakınlarımızı bile heder etmekten<br />
kendimizi alamıyoruz.