21.01.2018 Views

Melul-Pasa-Sayi1-Orginal

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

35<br />

Altyapı<br />

dayak<br />

ve<br />

fubolda marka olmak<br />

Futbolda altyapı anlayışımızın bir paçavra olduğunu<br />

bilmeyeniniz yoktur. Markalaşma şöyle dursun hep<br />

dışa bağımlı olduğumuzu da bilmeyen yoktur. Bu işin<br />

sebeplerinden biri dayak dersek ne dersiniz? Dayaktan<br />

sadece fiziki darp anlaşılmasın. Küfür, sövgü, bağır çağır ve<br />

hakaret her türlü hiddeti bunun içine sokabiliriz.<br />

Ebeveynler çocuklarını futbola sevk ederken, tek<br />

düşündükleri kendilerinin ve çocuklarının içinde bulundukları<br />

hayatlarından, daha rahat hayat idame ettirebilmeleri. “Eti<br />

senin kemiği benim” ananesi günümüzde sadece satıh<br />

değiştirmiş durumda. Modern zamanlarda yeni zanaat futbol.<br />

Eskiden futbolla uğraşan çocuklar bela olarak görülürken<br />

şimdilerde ise umut olarak görünmekte. İşte böyle böyle<br />

altyapılara teslim edilen umut çocuklarının geleceklerinden<br />

duyulan kaygı, eğiticilerinin onlara yaptıkları her çeşit<br />

hiddet olaylarının hasır altı edilmesine<br />

yol açıyor. Yeter ki çocuğum başarılı<br />

ve kazanan bir futbolcu olsun, olur<br />

böyle şeyler hem sonuçta hocalarının<br />

vurdukları yerde gül biter denerek,<br />

gencecik yetenekler daha ilk etapta<br />

eşsiz bir sindirilmeyle karşı karşıya<br />

kalıyor.<br />

Ve ne yazıktır ki bu şiddet olayı<br />

gündelik hayatlarımızda hepimizin<br />

içinde olduğu ve şahitlik ettiği bir şey.<br />

Şaşırmak lüks olsa gerek. Özellikle<br />

Galatasaray camiasının yaşadığı<br />

tokat olayı en azından bizim, futbol altyapılarında bu dayak<br />

olayına biraz eğilmemize, kulak kabartmamıza ve gözlem<br />

yapmamıza vesile oldu. Tek tavsiyemiz istikrarlı bir biçimde<br />

gidin ve biraz takip edin. Miniğinden küçüğüne, küçüğünden<br />

büyüğüne altyapı cevherlerinin hem sözlü hem de fiziki<br />

ne badirelerden geçtiğini göreceksiniz. Daha sabilere ve<br />

yeni ergenlere bırakın vurmayı, küfürlerle ve sert sözlerle<br />

yaklaşmak onları nasıl tüketecektir bir bilenimiz var mı?<br />

Bunun var olduğu gerçeğini sizlere kanıtlamaya gerek yok,<br />

hepimiz aynı ülkede yaşamaktayız, biliriz birbirimizi.<br />

Peki dayak yada her türlü şiddet hali nasıl meydana çıkar.<br />

Bu iki olgu; herhangi bir beklentinin karşılanmaması üzerine<br />

beklenti sahibinin bu sonuçlara katlanamayacak ve bunu<br />

kaldıramayacak olmasından mütevelli, beklenti sahibinin,<br />

beklenti duyuluna besleyeceği bir tepki çeşidi olarak ortaya<br />

çıkar. Peki öyleyse altyapılarda eğitmen ve insan yetiştiren<br />

taife nasıl bir beklenti dahilinde güdülenir ki çocukları ve<br />

ergenleri, kazanmak ve gündelik başarı kalıbına sokup,<br />

hiddetle onların bu kalıplarda kalmasını umar. Evet üzülerek<br />

söylemeliyiz ki eğitim yuvaları altyapılarda, büyüklerde ve<br />

profesyonel arenalarda olması icap eden rekabet mantığı,<br />

kazanma hırsı ve gündelik başarılar odak noktası yapılmış.<br />

Doğal olarak bunun bir sebebi var.<br />

İşte tam burada büyük yöneticilerimizin “mış” gibi<br />

yapmaları ortaya çıkar. Her türlü branşın altyapısından tek<br />

bekledikleri gereksiz birincilikler ve kazanabilme hırsları<br />

olan, buralarda ki gündelik başarıları ambalajları yaparak<br />

kamu aleme “bakın efendim altyapılarda şunu şöyle yendik,<br />

şöyle şampiyon olduk, üstelik uluslar arası başarılarımız bile<br />

var, altyapıda muazzamız” diyen yöneticiler<br />

kimsenin hatırlamadığı ve gerekte olmayan<br />

başarıları kendilerine apolet yaparlar. Tarih<br />

hakiki başarıları ve başarısızlıkları hep<br />

sinesine kazımıştır. Ve tarihin kıstasları<br />

bizimkilerle hiç örtüşmez. Örneğin tarih için,<br />

altyapının tek kıstası, A takımlara kaliteli, kalıcı<br />

ve pazarlanabilir sporcular ve güzel insanlar<br />

çıkarmak olmalıyken, bunun yerine baz<br />

aldığımız kendi kısır kıstaslarımızla sadece<br />

kazanmaya programlanmış ve bunun için<br />

ne gerekiyorsa yapılmalı mantığıyla robotlar<br />

yetiştirmek nasıl bir düstur anlayanınız var<br />

mı. Ve üstelik aşırı baskıya dayanamayan<br />

kısacık ömürlü robotlar. Sen bir yönetici olarak başarı<br />

kıstasını sadece oyuncu kazanmaya odaklamazsan, altyapı<br />

hocalarının ödüllendirilmesini kimsenin hatırlamayacağı<br />

birinciliklere endekslersen, oyuncu yetiştirenleri hep<br />

görmezden gelip onlara kıymet vermezsen dayağın yanında<br />

daha neler olur neler. Siz şimdi birisinin yeterliliğini gündelik<br />

başarılara endekslerseniz, para kazanabilme yolunu bu<br />

çizgide belirlerseniz, o birisi de dediğini yapmayan veya<br />

yapamayan sabilere karşı “ne yapıyorsunuz lan, benim<br />

ekmeğimle mi oynuyorsunuz, yetişmenizden kime ne,<br />

sadece kazanın ve yetişmiş gibi yapın, böylelikle bu<br />

şekilci zihniyetlere bizim gibi kendinizi yutturur hayatınızı<br />

yaşarsınız.” diyerekten türlü baskı modelleri geliştirir. İşte o<br />

birileri gibi man kafa eğitim mantığıyla ne ümitler beslediğimiz<br />

gencecik şampiyon yetenekler hiddet ve baskı ile kendine

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!