21.01.2018 Views

Melul-Pasa-Sayi1-Orginal

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Bir zamanlar Ceddimiz ...<br />

3<br />

kıyas etmeyin. Onlar Kanije Eyaleti ve Temeşvar Eyaleti<br />

rütbesiyle gelirlerdi. Para hatırı için Osmanoğulları’nın ırzına<br />

leke getirip kral elinden şarap denilen haramı içelerdi. Beni<br />

o deyyuslarla hiç karıştırmayın. Bana ne para ve pul, ne de<br />

şarap lazım. Ancak İslam Sancağının ve padişahımızın ırzı<br />

lazımdır. İmdi, şu andan itibaren bana şunu da borçlusunuz.<br />

Siz burada bizi oyalayıp israf etmemize sebeb olmaktasınız.<br />

Bundan sonra ki bekleyişimiz, eğer kanunumuza göre beş<br />

yüz altmış adamıma birer okka ekmek, birer okka et ve beş<br />

yüz baş atlarıyla birer yem ve gayrı harçlarını verirseniz<br />

makbüldür. Lakin kanunumuza riayet etmeyip bize daha<br />

hakaret ederseniz ben burada on yıl cümle adamlarımla<br />

otursam yedirip ve giydirip otururum ve sizin bana iltifat<br />

etmediğinizi bir bir sadrazama arz ederim. Sizin dahi<br />

elçilerinizi İstanbul’da adam yerine koymayıp rağbet ve iltifat<br />

ve itibar etmeyip Galata limanlarında pavurya ve yengeç<br />

ve midye ve istiridye adlı müzahrefatı ve sümüklü böcekleri<br />

kaplumbağa ve ahtapot balıklarını yediredururum” dedikten<br />

sonra hışımla yaverine dönerek<br />

“— tiz divan efendisini çağırın. Sadrazama halimizi bildirip<br />

arz edelim. Cümle askeri ve tatar askerlerini dağıtmasınlar.<br />

Sadrazama gittikten sonra bu iş ne olacağı aşikar. Sonrası<br />

ne ala”<br />

diye buyurunca tercüman ve komiserin aklı başlarından<br />

çıkacak gibi olur. Bir sıkımlık canları çıktı çıkacak şekilde<br />

kendi krallarından bile daha heybetli, korkusuz ve geri adım<br />

atmaz gördükleri paşanın ayaklarına atılarak<br />

“— aman sultanım lütfeyleyin. Arzı yazmayın… varalım<br />

bir kere çasarımıza danışalım” diye yalvara gelince, paşa;<br />

“—bre hey melun dinsizler… Söze gelince çasar şöyle<br />

uludur, böyle şanlıdır filan ve falandır dersiniz. Bunda<br />

çasara danışacak ne var? Sizin çasardan başka iş bilir ve<br />

söz anlar adamlarınız yok mudur? Bizim Osmanlı vezirleri<br />

hatta beyleri işler görür, kaleler alır, bozar, bozulur, erdel<br />

krallarını ve eflak ve boğdan beylerini azledip Yanova ve<br />

Vara Kalelerini fethederler, Padişahın haberi olmayıp sonra<br />

fetihname gönderirler. Ama sizler bir elçiye bir ekmek ve bir<br />

okka et ziyade verelim mi diye hemen çasarımıza danışalım<br />

dersiniz. Sizin gibileri biz esir dahi almayız. He bu arada<br />

diğer hokkabaz merasimi ve şehre girişi danışmanıza gerek<br />

yok onun nasıl olacağı bizim hükmümüzdür.”<br />

Kefereler soluk soluğa çasarlarına yanına varıp anlatınca,<br />

ulu(!) çasar acı acı ulumamak için dudağını ısırıp planının<br />

suya düştüğü gerçeğini kabul ederek baş eğmek zorunda<br />

olduğunu anlamış. Anlamış anlamasına fıtrat işte yine de<br />

son bir varyete hevesiyle ;<br />

En azından bu biçimde de olsa dediği olsun ve paşanın<br />

maiyetinin gözünde ve sultanın gözünde itibarında zede<br />

olsun amacını güdedurmuş. Lakin Mehmed Paşa biraz<br />

kızgın biraz da hala sonuna kadar devam eden cüretkar ve<br />

denemekten bıkmayan durum karşısında şaşkın ve alaycı<br />

vaziyette;<br />

“— ben arabaya binmem. Maiyetimdeki kimse de<br />

binemez. Biz Osmanlıyız. Bizim adetimiz küheylan atlara<br />

binmek, cirit oynayıp gazalara gitmektir. Bizim İstanbul’da<br />

böyle arabalara avratlar biner. Bize layık değildir”<br />

Diyerekten arabayı göndere durmuş bu saçma sapan<br />

trafik karşısında dumur ve nedense yorgun vaziyette<br />

çelebiye dönmüş;<br />

“— çelebi de bakalım nasıl işler bunlar, ne acayip<br />

ademler bunlar. Ben kılıç sallayıp cenk ettiğimde bile böyle<br />

yorulmuyorum. Sonuçta bizim istediğimiz gibi olacak bu belli,<br />

bekleşmişiz üstüne ses etmemişiz bu da belli… peki bunlar<br />

pişkin mi, ahmak mı ya da hepsi eceline mi susamış. Böyle<br />

imparator olur mu, gönderdiği kefere böyle acz içindeyse,<br />

çasarları kim ola. Bizim paşalarımız, bizim beylerimiz ve<br />

cümle ümmetimiz bu kefere sultanlardan daha sultandır. De<br />

bakalım belde belde gezersin. Olur muymuş böyle adamlık ”<br />

Çelebi gevrek bir tebessümle paşayı dinleye dururken,<br />

not alıyor ve kahkaha patlatmamak için dişlerini sıkıyormuş.<br />

Ve o da dalmış söze;<br />

“— ne diyeyim paşam, söze ne hacet. Kendiniz müşahitlik<br />

ettiniz. Bir musibet bin nasihatten evladır derler. Elçidir bir<br />

imparatorun aynası. Bizim memleketler gibi değildir diğer bu<br />

beldeler. Cümle kral, sultan böyle kaprisli ve oynaktır. Bizim<br />

er meydanlarında bileğimizle aldığımız şanı ve şöhreti,<br />

bunlar dilleriyle ve hinlikleriyle elde etmeye çalışırlar. Diş<br />

görmezlerse geri durmazlar. Ben sizi uyarırdım uyarmasına<br />

lakin tecrübe etmenizi istedim. Ve ayrıca diplomasi nereye<br />

varacak görmek istedim. Hem maiyetiniz hem de cümle<br />

kefere Devletimizin kudretini anlasın istedim. İnanın<br />

paşam kahkahalarla gülmemek için kendimi zor tuttum.<br />

Elçilerin tavrı karşısında anlamsızlığınız ve engin sebatınız<br />

görülmeye değerdi. Hem fena da olmadı, bize de kelam çıktı<br />

yazacak. Üstelik yazalım ki soylarımız gün gelir de gaflet ve<br />

dalalete düşer ise, acz içindelerse ve unutmuş olmuşlarsa<br />

atalarını, baka görsünler de neymiş ataları, devletin beyleri<br />

ve paşaları bile nasıl krallara dahi diz çöktürmede muktedir<br />

olabilirlermiş anlasınlar hele ki. İmdi bana müsaade, bakalım<br />

keferenin şehri nasıl imarlanmış ve cümle ademi nasılmış<br />

görüp yazagelelim.”<br />

39<br />

“— safa geldin ve hoş geldin, yüzümüze basa geldin.<br />

Cümle muradınız üzere alay olsun”<br />

diye haber gönderip ve haberin yanında paşanın binmesi<br />

için sekiz at koşulu süslü bir kupa arabası da yollamış.<br />

mel<br />

l pasa .

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!