Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
SAYI<br />
<strong>49</strong><br />
YAYINIDIR<br />
ÜCRETSİZDİR 2019<br />
GOssIP<br />
Artık Web’te!<br />
Kedi Gözü Nasıl İcat Edildi?<br />
Marka Bulmaca<br />
Plastik poşetlerin mucidi ve<br />
gelişim hikâyesi<br />
ISSN 2148-4821<br />
9 772148 482000<br />
TESCİLLİ DANS AKADEMİSİ:<br />
AKADEMİ<br />
MARKALAŞAN MASKOTLAR
Genel Yayın Yönetmeni:<br />
Burcu Görücü<br />
burcu.gorucu@gossipdergi.com<br />
GÜNDE KAÇ DAKİKA?<br />
Dünya Kültürü Puan Endeksi’nin son verilerine<br />
göre, dünyada en çok kitap okunan ülke Hindistan<br />
olurken bu ülkeyi Tayland ve Çin izliyor. Bu verilere<br />
göre; Hindistan’da bir kişi haftada ortalama 10 saat<br />
42 dakika, Tayland’da 9 saat 24 dakika ve Çin’de 8<br />
saat kitap okuyor. Türkiye ise haftada ortalama 5<br />
saat 54 dakika ile listede 18. sırada yer alıyor. Kısaca<br />
Hindistan’da bir kişi günde ortalama 1,5 saatini<br />
okuyarak geçirirken bizim okumaya ayırdığımız<br />
zaman 50 dakika.<br />
Bu istatistiki bilgiler sadece kitaplar bazında<br />
hazırlanmamış. Verilere, kitapların yanı sıra gazete,<br />
dergi ve online yazılı içerik gibi okunabilir her şey dahil.<br />
Çünkü, artık sadece basılı kitap ve dergileri değil<br />
gün içerisinde dijital haber kaynaklarını, elektronik<br />
kitapları, blogları hatta sosyal medya paylaşımlarını<br />
bile sürekli okuyoruz.<br />
Bizler de GOssIP dergiyi daha çok okurla buluşturmak<br />
için tüm içeriğimizle gossipdergi.com web sitesiyle<br />
yayındayız. Artık GOssIP tüm kategorileri ve arşiviyle<br />
online hayatta. Aynı zamanda Turkcell Dergilik<br />
uygulaması ile de GOssIP dergi elinizin altında.<br />
Sınai mülkiyet sektörü ile ilgili her türlü bilgiyi<br />
derlemek, bu sektöre ilgi duyan kişilere doğru bilgiyi<br />
doğru şekilde ulaştırmak için GOssIP’i hazırlarken çok<br />
okuyor, araştırıyor, büyük emek harcıyoruz.<br />
Daha çok okumak,<br />
Daha çok öğrenmek,<br />
Daha çok paylaşmak için<br />
GOssIP’i takipte kalın.<br />
GOssIP<br />
Ağustos 2019<br />
Sayı: <strong>49</strong><br />
İmtiyaz ve Yayın Sahibi<br />
Grup Ofis Marka Patent AŞ adına<br />
Cenk Sevinç<br />
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü<br />
Burcu Görücü<br />
Yayın Kurulu<br />
Sevcan Daşdan<br />
Burak Ocakoğlu<br />
Deniz Cebeci<br />
Sinem Gözübüyük<br />
Yasemin Özdemir<br />
Hukuk Danışmanı<br />
Av. Filiz Cankat<br />
Tasarım<br />
Grafikir / www.grafikir.com.tr<br />
Kübra SÜTBAŞ - Hakkı ESER<br />
Çeviri<br />
İkarus Tercüme<br />
www.ikarustercume.com<br />
Yayın Türü<br />
Üç aylık yaygın süreli yayın<br />
Yönetim Yeri<br />
Atatürk Bulvarı No: 211/11<br />
Kavaklıdere - ANKARA<br />
Tel: 312 468 50 00<br />
Faks: 312 468 44 55<br />
www.gossipdergi.com<br />
info@gossipdergi.com<br />
/gossipdergi<br />
/gossipdergi<br />
/gossipdergi<br />
Baskı<br />
Dumat OFSET<br />
Bahçekapı Mah. 2477 Sokak No: 6<br />
Şaşmaz - Etimesgut / Ankara<br />
Tel: 0 312 278 82 00<br />
GOssIP dergisinin imtiyaz ve yayın<br />
hakkı Grup Ofis Marka Patent AŞ’ye<br />
aittir. Tüm hakları saklıdır. Kaynak<br />
göstermeden alıntı yapılamaz.<br />
EDİTÖRDEN<br />
3
İÇİNDEKİLER<br />
20 | UGG<br />
34 |<br />
JENERİK MARKA MI?<br />
ÖZEL RÖPORTAJ<br />
TÜRK BALESİNİN GURURU:<br />
TAN SAĞTÜRK<br />
26 | START&GO<br />
DİKEY EKSENLİ PORTATİF<br />
RÜZGÂR SANTRALİ<br />
28 | UZMAN KONUK<br />
ŞERMİN SAATÇIOĞLU<br />
30 | MARKA HİKÂYELERİ<br />
DİJİTAL DÜNYANIN EV SAHİBİ:<br />
GoDaddy<br />
32 | UZMAN GÖRÜŞ<br />
Av. FİLİZ CANKAT<br />
38 | UZMAN GÖRÜŞ<br />
HİLAL AKSOY<br />
46 | UZMAN GÖRÜŞ<br />
SEVDA KALYONCU<br />
İLAÇ SEKTÖRÜNDE PATENT<br />
48 | PATENT HİKÂYELERİ<br />
50 | UZMAN GÖRÜŞ<br />
Dr. FATİH ANIL<br />
MARKA EKONOMİSİ<br />
4
AÇILDI!<br />
40 | ÖZEL DOSYA<br />
66 |<br />
MARKALAŞAN<br />
MASKOTLAR<br />
<strong>GOSSIP</strong> ÖNERİYOR<br />
WEB SİTESİ:<br />
gossipdergi.com<br />
52 | YARATICI TASARIMLAR<br />
54 | İTİRAZIM VAR<br />
56 | LOGO HİKÂYELERİ<br />
HALKALARIN ASIRLIK HİKÂYESİ<br />
58 | RETROLOJİ<br />
60 | BAŞARI HİKÂYELERİ<br />
62 | İYİ FİKİR<br />
64 | MUCİT HİKÂYELERİ<br />
68 | <strong>GOSSIP</strong> TANITIYOR<br />
70 | SIRA DIŞI MARKALAR<br />
72 | BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?<br />
73 | DÜNYANIN İLKLERİ<br />
74 | MARKA BULMACA<br />
75 | <strong>GOSSIP</strong> NEREDE<br />
5
G Ü N D E M<br />
GERÇEK TİRYAKİLERİN TERCİHİ:<br />
TİRYAKİ ÇAYI<br />
TİRYAKİ ÇAYI’NIN TANINMIŞLIĞI TESCİLLENDİ<br />
Namı Türkiye’yi aşan, 110’dan fazla ülkede keyifle<br />
tüketilen Tiryaki Çayı, Türk Patent ve Marka Kurumu<br />
nezdinde tanınmış marka olarak kabul edildi.<br />
Grup Ofis Marka Patent – marka uzmanları<br />
tarafından hazırlanan tanınmış marka<br />
başvurusunda, Tiryaki markasının 1995<br />
yılından beri tescille korunduğu, gerek Türkiye<br />
gerekse birçok farklı ülkede bilinir hale geldiği<br />
ve severek tüketilen bir marka olduğundan<br />
bahsedildi. Kurum tarafından yapılan inceleme<br />
ve değerlendirmeler sonucunda Tiryaki Çayı<br />
markası tanınmış markalar listesine girdi.<br />
Çaykur, 45 yaş çay işleme fabrikası, 1 çay<br />
paketleme fabrikası, 2 Pazarlama ve Üretim<br />
Bölge Müdürlüğü, 7 Pazarlama Bölge<br />
Müdürlüğü, anatamir fabrikası, Atatürk Çay ve<br />
Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü,<br />
16.500 çalışanı ve 6.600 ton/gün yaş çay işleme<br />
kapasitesi ile Türkiye çay sektörünün en büyük<br />
ve lider kuruluşudur. Bölgede üretilen yaş çayın,<br />
yıllara göre değişmekle birlikte yaklaşık %55-60´ı<br />
Çaykur tarafından satın alınmaktadır. Çaykur´un<br />
yurt içi kuru çay piyasasındaki pazar payı ise<br />
yaklaşık %60-65`tir. Çaykur tarafından 80’li<br />
yıllardan bu yana üretimi yapılan Tiryaki Çayı ise,<br />
Türkiye’deki çay piyasasının büyük bir dilimine<br />
sahiptir.<br />
Tiryaki Çayı tanınmış marka tescili ile birlikte<br />
tanınmış marka sayısı üçe yükselen Çaykur’un<br />
diğer tanınmış markaları ise Çaykur ve Didi.<br />
6<br />
GÜNDEM
GÜN FİKRİ MÜLKİYET GÜNÜ<br />
Dünya Fikri Mülkiyet Günü (World IP Day),<br />
her yıl olduğu gibi bu yıl da birçok ülkede fikri mülkiyet<br />
haklarına dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak<br />
amacıyla 26 Nisan’da çeşitli etkinliklerle kutlandı.<br />
İlk kez 2001 yılında kutlanan Dünya Fikri Mülkiyet<br />
Günü için, Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı (WIPO)<br />
tarafından her yıl farklı bir tema belirleniyor.<br />
Yaratıcılık, inovasyon, hayal gücü, dijitalleşme gibi<br />
konulardan yola çıkılarak seçilen temalardan bu<br />
yılki tema ise; Altına Uzanmak: Fikri Mülkiyet ve<br />
Spor (Reach for Gold: IP and Sports)<br />
Bu kapsamda Türk Patent ve Marka Kurumu<br />
tarafından 26 Nisan’da Spor ve Fikri Mülkiyet<br />
Hakları başlıklı bir seminer düzenlendi. Lescon<br />
markasının Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Aydın Erbay “Bir Türk Markası Olarak Dünya<br />
Markası Olmak” başlıklı panel gerçekleştirdi.<br />
Lescon markasının temelinin atıldığı günden<br />
bu yana Grup Ofis Marka Patent danışmanlığı<br />
ile fikri mülkiyet haklarını koruyan Erbay, spor<br />
alanında dünya devleriyle yarışan, yüzde yüz yerli<br />
bir Türk markası olmanın gururunu yaşadıklarını<br />
ve daha büyük başarılar hedeflediklerini dile<br />
getirdi.<br />
Spor kulüpleri ve alan adı uyuşmazlıkları, spor<br />
alanındaki teknolojik yenilikler gibi konuların<br />
ele alındığı diğer paneller sonucunda tüm<br />
konuşmacılara teşekkür plaketi takdim edildi.<br />
Fikri mülkiyet hakları alanında daha bilinçli, daha<br />
adaletli ve yaratıcı nice günlere…<br />
Dünya Fikri Mülkiyet Günü kapsamında yapılan<br />
etkinlik ve tanıtımları ilgili hashtag ile takip edebilirsiniz.<br />
#worldipday<br />
7
MADRİD SİSTEMİ’NDEKİ<br />
SON GELİŞMELER<br />
MADRID SISTEMI’NIN<br />
YENI ÜYESI: SAMOA<br />
Samoa 4 Aralık 2018’de Madrid Protokolü’nü<br />
imzalayarak, WIPO aracılığıyla birçok ülkede<br />
toplu olarak başvuru yapılmasını sağlayan<br />
Madrid Sistemi’nin 103. üyesi oldu.<br />
Madrid Protokolü, Samoa için 4 Mart 2019 tarihinde<br />
yürürlüğe girdi. Protokol sayesinde, yerel marka<br />
sahipleri, sisteme kayıtlı diğer ülkeler için marka<br />
başvurularını tek başvuru ve tek ücretle WIPO aracılığıyla<br />
gerçekleştirebilecekler. Aynı şekilde yabancı şirketler ve<br />
marka sahipleri de WIPO aracılığıyla Samoa’da koruma<br />
talep edebilecekler.<br />
MADRID SISTEMI’NIN<br />
SON ÜYESI: KANADA<br />
8<br />
Madrid Protokolü’nü imzalayan Kanada,<br />
Samoa’dan sonra Madrid Sistemi’nin<br />
104. üyesi oldu.<br />
GÜNDEM<br />
Geçtiğimiz yıl Lahey Birliğine katılan Kanada’da 5 Kasım<br />
2018 tarihinden itibaren tasarımlar WIPO aracılığıyla<br />
başvurulmaya başlanmıştı. Uzun süredir sistemini<br />
uluslararası sistem ile uyumlu hale getirmeye çalışan<br />
Kanada, bu yıl Madrid Sistemi’ne üyeliğini gerçekleştirdi.<br />
Protokol, 17 Haziran 2019 tarihinde yürürlüğe girdi<br />
ve bu tarihten itibaren yerel marka sahipleri tek bir<br />
başvuruyla ve tek bir ücret ödeyerek sistemin geri kalan<br />
103 ülkesinde koruma sağlayabildi. Aynı zamanda<br />
Türk marka sahipleri Kanada’da markalarını korumak için<br />
WIPO üzerinden başvurularını gerçekleştirebildi.<br />
Madrid Sistemi’ne katılımıyla eş zamanlı olarak Nice<br />
Anlaşması’nı da imzalayan Kanada, Nice Sınıflandırma<br />
Sistemi’nin 86. üyesi oldu. Önceki zamanlarda kendi<br />
sınıflandırma sistemini kullanan Kanada’da başvurular<br />
17 Haziran 2019 tarihi itibarıyla Nice Sınıflandırma<br />
Sistemi’ne göre yapılmaya başlandı.
SINAİ MÜLKİYET ALANINDA<br />
ULUSLARARASI BULUŞMALAR<br />
141. INTA TOPLANTISI<br />
141. INTA yıllık buluşması 18-22 Mayıs 2019<br />
tarihleri arasında Boston, Massachusetts’de<br />
gerçekleştirildi.<br />
INTA (Uluslararası Marka Birliği), her sene<br />
olduğu gibi bu sene de dünyanın dört<br />
bir köşesinden gelen katılımcılarını yıllık<br />
toplantısında ağırladı.<br />
INTA yıllık toplantılarında katılımcılar, konferans<br />
ve eğitimler ile bir yandan kendilerini geliştirme<br />
fırsatı bulurken bir yandan da iş ağlarını<br />
genişletme şansı elde etti.<br />
18-22 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşen 141.<br />
yıllık toplantısında; internet ve dijital medyada<br />
korsan ve sahtecilikle mücadele, yapay zekânın<br />
marka korumasındaki yeri, Genel Veri Koruma<br />
Yönetmeliği’nden sonraki değişmeler, dijital<br />
çağda sınai mülkiyet firmalarının geleceği gibi<br />
konular üzerinde duruldu.<br />
Grup Ofis Marka Patent – Marka Vekili Damla<br />
Duyan etkinlik ile ilgili “IP dünyası için en önemli<br />
ve en büyük organizasyonlardan biri olan<br />
INTA’ya katılmak, dünyanın hemen hemen her<br />
yerinden gelen meslektaşlarımızla bir araya<br />
gelmek, çalıştığımız firmalarla yüz yüze tanışma<br />
fırsatı bulmak her zaman olduğu gibi harika bir<br />
deneyimdi.” dedi.<br />
38. ECTA TOPLANTISI<br />
Her yıl dünyanın farklı bir noktasında gerçekleşen<br />
ECTA yıllık toplantısının 38. buluşması<br />
bu kez 26-29 Haziran 2019 tarihleri<br />
arasında İskoçya’nın Edinburgh kentinde<br />
gerçekleşti.<br />
ECTA (Avrupa Topluluğu Marka Birliği), Avrupa<br />
Birliği’ne dahil olan marka, patent ve tasarım<br />
gibi sınai mülkiyet hakları ile ilgilenen üyelerine<br />
ve iş sahiplerine bilgi paylaşımı sağlamayı<br />
hedefleyen bir birlik olarak 1980 yılından bu<br />
yana faaliyetlerini sürdürüyor.<br />
Sınai mülkiyet hukuku alanında eğitim ve<br />
müzakereler düzenleyen seçkin konuşmacıların<br />
yer aldığı konferanslar, komite toplantıları<br />
ve workshoplar organize eden ECTA; yıllık<br />
toplantılarında Avrupa’dan ve dünyanın çeşitli<br />
bölgelerinden gelen yüzlerce katılımcıya ev<br />
sahipliği yapıyor.<br />
9
LİSELİ GENÇLER<br />
“BULUŞ”LA BULUŞTU<br />
GOssIP<br />
ÖZEL HABER<br />
ODTÜ Geliştirme Vakfı Okulları bünyesinde eğitim<br />
veren ODTÜ Lisesi, bu yıl 4. kez ODTÜ Lisesi Ulusal<br />
Forumu’nu (OLUF19) düzenledi.<br />
İlkinin 2003 yılında düzenlendiği OLUF, düzenlendiği her<br />
yıl önemli konuklara ev sahipliği yapıyor. Tamamının ODTÜ<br />
Lisesi öğrencilerinden oluştuğu organizasyonda birbirinden<br />
farklı birçok komite düzenleniyor. Dış ilişkiler, insan hakları,<br />
ekonomi, teknoloji, çevre, enerji, işçi güvenliği, kadın hakları,<br />
eğitim ve çevre olarak toplamda on adet komite yer alıyor.<br />
Grup Ofis Marka Patent’in sponsor olduğu teknoloji komitesi<br />
kapsamında, genç beyinler teknoloji, buluş ve patent<br />
konularında bilgilendirildi ve geleceğin mucitlerine ışık<br />
tutuldu.<br />
Bilgilendirme sonrasında Grup Ofis Marka Patent<br />
Genel Müdürü Cenk Sevinç yaptığı konuşmada; “Sınai<br />
mülkiyet ve teknoloji geleceğe yön verecek, genç yaştaki<br />
arkadaşlarımızın bu konudaki ilgisi ve merakı bizleri çok<br />
mutlu etti. Erken yaşta vardıkları farkındalık ile güzel işlere<br />
imza atacakları şüphesiz, her zaman yanlarındayız.“ dedi.<br />
Toplamda üç gün süren etkinlikte Türkiye’nin farklı<br />
yerlerinden gelen öğrenciler yaşadığımız çağın sorunlarına<br />
çözüm arayıp, yeni projeler geliştirdiler.<br />
10<br />
GÜNDEM
PATENT ve MARKA VEKİLLİĞİ<br />
SINAV TARİHİ BELLİ OLDU<br />
Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından iki<br />
yılda bir düzenlenen Patent ve Marka Vekilliği<br />
Genel Yeterlik Sınavlarının 2019 yılında ne<br />
zaman yapılacağı merakla bekleniyordu.<br />
Türk Patent ve Marka Kurumuna ait resmî<br />
web sitesinden yapılan açıklamaya göre bu yıl<br />
gerçekleştirilecek olan sınavlar<br />
16 Kasım 2019’da Ankara’da yapılacak.<br />
Patent vekilliği ve marka vekilliği için ayrı ayrı yapılan<br />
sınavların her ikisi de genel yeterlik ve mesleki yeterlik<br />
olarak iki oturumdan oluşuyor.<br />
Sınavın birinci aşaması olan genel yeterlik sınavından<br />
başarılı olan adaylar ikinci aşama olan mesleki<br />
yeterlik sınavına girmeye hak kazanıyor. Mesleki<br />
yeterlik sınavından da geçerli not alınması halinde<br />
patent veya marka vekilliği almak için hak elde edilmiş<br />
olunuyor.<br />
16 KASIM<br />
2019<br />
ANKARA<br />
Patent ve marka vekilliği genel yeterlik<br />
sınavlarına girecek olan adayların aşağıdaki<br />
şartları sağlaması gerekiyor;<br />
• Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak.<br />
• Fiil ehliyetine sahip olmak.<br />
• En az dört yıllık lisans eğitimi veren yükseköğretim<br />
kurumlarının veya bunlara denkliği yetkili<br />
makamlarca kabul edilen yurt dışındaki<br />
yükseköğretim kurumlarının birinden mezun olmak.<br />
• Yüz kızartıcı suçlardan mahkumiyeti bulunmamak.<br />
Sınavlar için başvuru ise turkpatent.gov.tr<br />
adresinden elektronik ortamda yapılabilecek.<br />
11
COĞRAFİ İŞARET<br />
HAKKINDA HER ŞEY<br />
ARTIK BU SİTEDE<br />
Türkiye’nin sahip olduğu tüm coğrafi işaretlere<br />
artık tek bir internet sitesi üzerinden<br />
ulaşmak mümkün.<br />
İkinci 100 Günlük Eylem Planı<br />
kapsamında hayata geçirilen<br />
“Coğrafi İşaret Envanterinin Dijital<br />
Platforma Taşınması” projesi<br />
kapsamında coğrafi işaret tescili ve<br />
söz konusu tescile sahip yöresel<br />
ürünlerin bilgileri dijital ortama<br />
aktarıldı.<br />
Türk Patent ve Marka Kurumu<br />
tarafından veri aktarımı yapılan<br />
web sitesine ci.gov.tr adresinden<br />
ulaşılabiliyor. Söz konusu internet<br />
sitesinden, coğrafi işaret ve geleneksel<br />
ürün adına ilişkin mevzuat ve<br />
kılavuzlara erişim kolaylıkla sağlanırken<br />
aynı zamanda site veri tabanından,<br />
coğrafi işaret/geleneksel ürün adına,<br />
dosya numarasına başvuru veya tescil<br />
tarihine göre arama yapılabiliyor.<br />
ci.gov.tr<br />
Verilen istatistiki bilgilere göre;<br />
Haziran 2019 itibarıyla Türkiye<br />
genelinde toplam coğrafi işaret tescil<br />
sayısı 429 iken, işlemleri devam eden<br />
başvuru sayısı 406 olarak görünüyor.<br />
Tescil ve başvuru bilgilerinin anlık<br />
güncellendiği internet sitesi, coğrafi<br />
işaret ile ilgilenen kurum ve kuruluşlar,<br />
başvuru sahipleri ve danışmanlık<br />
firmaları tarafından yoğun ilgi görüyor.<br />
Coğrafi işaret tescili ve konu ile ilgili her<br />
türlü bilgi için ci.gov.tr adresini ziyaret<br />
edebilirsiniz.<br />
12<br />
GÜNDEM
KEŞKEK ŞUHUT’TAN<br />
TESCİL TÜRKPATENT’TEN<br />
Tescilli yerel lezzetlerimize bir yenisi daha<br />
eklendi; Şuhut keşkeği coğrafi işaret<br />
tescil belgesi, başvuru sahibi Şuhut<br />
Belediyesi yetkililerine takdim edildi.<br />
Şuhut Belediyesi yetkilileri tarafından başlatılan<br />
coğrafi işaret çalışmaları, Grup Ofis Marka Patent<br />
coğrafi işaret uzmanlarınca derlenerek Türk Patent<br />
ve Marka Kurumuna sunuldu. Yapılan inceleme ve<br />
değerlendirmeler sonucunda Şuhut keşkeği coğrafi<br />
işaret tescil belgesi almaya hak kazandı.<br />
Türk Patent ve Marka Kurumunda yapılan takdim<br />
töreninde Şuhut keşkeği tüm davetlilere sunuldu.<br />
Lezzetiyle tam not alan keşkek, Şuhut’un gurur<br />
kaynağı oldu. Şuhut Kaymakamı Nurullah Kaya,<br />
Şuhut Belediye Başkanı Recep Bozkurt ve ilçenin<br />
önde gelen idari birim temsilcilerinin katılım<br />
gösterdiği törende TÜRKPATENT Başkanı<br />
Prof. Dr. Habip Asan “Coğrafi işaretler, ülkelerin<br />
ekonomik ve bölgesel kalkınmaları için son derece<br />
önemli bir araç olarak kullanılmaya başlandı.<br />
AB ülkelerinde, coğrafi işaretlerden yıllık<br />
40-50 milyar avroluk bir katma değer<br />
yaratılıyor.” ifadesini kullandı.<br />
Coğrafi işaret belgesini teslim alan Belediye<br />
Başkanı Recep Bozkurt, tescil alan ürünlerini<br />
daha iyi tanıtmanın, ticarete dönüştürmenin<br />
ve ilçe ekonomisine katkı sağlamanın gayreti<br />
içinde olacaklarını ifade etti.<br />
TESCİLLİ EKMEK DENETİMDE<br />
Coğrafi işaret tescilli Afyonkarahisar patatesli<br />
ekmeğinin denetimi tamamlandı.<br />
Sınai Mülkiyet Kanunu ile birlikte coğrafi işaret tescilli<br />
ürünler için her yıl zorunlu hale getirilen denetim<br />
süreci Afyonkarahisar patatesli ekmeği için Belediye<br />
Başkanlığınca gerçekleştirildi. Denetimi gerçekleştirecek<br />
olan komisyona, Grup Ofis Marka Patent coğrafi<br />
işaret uzmanları tarafından süreç ile ilgili eğitim verildi.<br />
Edinilen bilgiler doğrultusunda uygulamalı saha<br />
çalışmaları yapıldı.<br />
Belediye başkanını temsilen denetim komisyonuna<br />
eşlik eden Gıda Mühendisi Ahmet Selman, üretici<br />
ve satış yapan firmalara tescilin önemini anlatarak,<br />
coğrafi işaret tescilinin ürüne katacağı değer ve tescile<br />
uygun üretimin sürekli hale getirilmesi konusunda<br />
bilgilendirmelerde bulundu.<br />
13
YOLCU<br />
YOLUNDA GEREK<br />
“Yolcu Yolunda Gerek” tescilli markasıyla<br />
soyadının hakkını vererek tüm Türkiye’yi<br />
gezen fotoğraf sanatçısı Gökhan Yolcu<br />
yeni bir projeye imza attı.<br />
Çocukluk yıllarında hobi olarak başladığı<br />
fotoğrafçılık macerasını yaklaşık otuz yıl sahne<br />
fotoğrafçılığı yaparak sürdüren Yolcu; moda, reklam<br />
ve tanıtım gibi birçok farklı alanda fotoğraf çekti.<br />
Yeni yerler keşfedip ölümsüzleştirmeyi seven Yolcu,<br />
motoruyla neredeyse tüm Türkiye’yi gezip muhteşem<br />
kareler yakaladı. Daha sonrasında gezgin ruhu ve<br />
fotoğrafçılık tutkusunu birleştirerek Anadolu’da yaşayan<br />
çocuklar için bir proje geliştirdi ve işe koyuldu.<br />
‘’Hayat Yolculuğunda Fotoğrafını Sen Çekebilirsin!’’<br />
adını verdiği projesinde kendi yaptığı karavanıyla yola<br />
çıkan Yolcu, proje kapsamında köyde yaşayan çocuklara<br />
fotoğrafçılık sanatını öğretmeye başladı, üstelik herhangi<br />
bir kâr amacı gütmeden…<br />
Kaymakamlıklar aracılığıyla iletişime geçilen köy<br />
okullarındaki ilkokul öğrencileri bu proje sayesinde<br />
fotoğraf makinesi ile tanıştı. Projenin asıl amacı; fotoğraf<br />
makinesinin objektifinden dünyaya açılan pencereyle<br />
çocukların çevrelerine olan farkındalığının sağlanması ve<br />
kendilerini ifade etme özgürlüklerinin aşılanması.<br />
Yolcu Yolunda Gerek marka tescilini 2016 yılında<br />
Grup Ofis Marka Patent aracılığıyla alan Yolcu, zor şartlar<br />
altında yaşayan köy çocuklarına hem eğlenceli hem de<br />
öğretici bir deneyim sunmuş oldu. Çocuklar müfredat<br />
kapsamında önce eğitim alacaklar sonrasında ise<br />
çocukların çektiği fotoğraflar ailelerine,<br />
öğretmenlerine ve davetlilere sergilenecek.<br />
Projeyi<br />
yolcuyolundagerek.com.tr<br />
adresinden takip edebilirsiniz.<br />
GOssIP<br />
ÖZEL HABER<br />
14<br />
GÜNDEM
<strong>GOSSIP</strong> GELECEK NESİLLERE<br />
YÖN VERİYOR<br />
GOssIP dergi olarak başlattığımız<br />
#gossipnerede kampanyasının yeni<br />
hedefi öğrenciler oldu.<br />
#gossipnerede hashtag’iyle<br />
2015 yılında sosyal medya<br />
üzerinden başlatılan<br />
kampanya, GOssIP<br />
dergi okuyucuları ve<br />
takipçilerinin, GOssIP içeren<br />
fotoğraflarını ilgili hashtag<br />
ile birlikte kendi sayfalarında<br />
paylaşmalarıyla başladı.<br />
Yurt içi ve yurt dışından<br />
birçok takipçinin katıldığı<br />
#gossipnerede hareketi kısa<br />
sürede okuyucular arasında<br />
yayıldı ve bu sayede<br />
birbirinden eğlenceli birçok kare ortaya çıktı.<br />
Türkiye’de sınai mülkiyet alanındaki ilk ve en geniş<br />
kapsamlı yayın olma özelliğini elinde bulunduran<br />
GOssIP, söz konusu hareketi bir sosyal sorumluluk<br />
projesine dönüştürerek misyonlarına bir<br />
yenisini daha ekledi. Sektörel bilinci artırmak ve<br />
farkındalık yaratmak amacıyla bilgi paylaşımı<br />
sağlayan GOssIP, bilgi aktarımına genç beyinler<br />
ve geleceğin mucitlerinden başlamak için okul<br />
sıralarına ulaştı ve öğrencilerin yol göstericisi<br />
oldu.<br />
Eskişehir’de bulunan Çifteler Atatürk Orta<br />
Okulunda öğretmenlik yapan Filiz Kökten’in<br />
GOssIP yayın ekibi ile iletişime geçmesiyle<br />
GOssIP, ilk öğrenci kitlesine ulaşmış oldu.<br />
Teknoloji ve Tasarım Dersi kapsamında incelenen<br />
GOssIP, öğrencilerden büyük ilgi gördü. Bundan<br />
sonra #gossipnerede kampanyası dahilinde her<br />
yeni sayıda yeni bir okul GOssIP ile buluşacak.<br />
GOssIP’i takipte kalın…<br />
#gossipnerede<br />
hashtag’iyle yapılan paylaşımları<br />
Instagram’dan takip edebilirsiniz.<br />
15
KAZARA İCAT EDİLDİ<br />
DÜNYAYI ELE<br />
GEÇİRDİ<br />
GOssIP<br />
ÖZEL HABER<br />
İcat edildikleri tarihten itibaren hayatımızı<br />
çepeçevre saran plastik poşetler… Market<br />
alışverişlerimizde, çöp kovalarımızda,<br />
eczanelerde, alışveriş merkezlerinde ve daha<br />
pek çok yerde karşımıza çıkmaktaydı, ta ki<br />
1 Ocak 2019 tarihinde yürürlüğe giren yeni<br />
yasaya kadar. Dünyada çeşitli kısıtlama ve<br />
yasaklamalar getirilen plastik poşet çılgınlığı<br />
nihayet Türkiye’de de son buldu ve artık<br />
tanesi en az 25 kuruşa satılmaya başlandı.<br />
Hal böyle olunca market çıkışlarında çeşitli<br />
akrobatik sahneler yaşansa da tüketici; kese<br />
kâğıdı, pazar çantası, bez çanta ve file gibi<br />
çevre dostu ürün ve tasarımlara yöneldi.<br />
Plastik poşetler hayatımıza nasıl girdi?<br />
Plastik poşetlerin derin tartışmalara yol açtığı<br />
bugünlerde söz konusu icadın nasıl bir tarihi<br />
olduğunu ve icat edildiğinden bu yana ne gibi<br />
süreçlerden geçtiğini sizler için inceledik.<br />
Naylon poşetlerin ham maddesi olan<br />
polietilen, 1933 yılında İngiltere’de bulunan<br />
kimyasal bir tesiste yapılan deney sonucunda<br />
kazara icat edildi. 1965 yılında ise İsveçli<br />
Celloplast firması, polietilen alışveriş poşeti<br />
için US318<strong>05</strong>57 numaralı ve “Kaynaklanabilir<br />
plastik materyalden yapılan saplı poşet” başlıklı<br />
patent başvurusuna tescil aldı. Mühendis Sten<br />
Gustaf Thulin tarafından tasarlanan bu poşet<br />
Avrupa’da hızla bez çantaların yerini almaya<br />
başladı.<br />
16<br />
GÜNDEM
Avrupa’da yaygın şekilde kullanılan<br />
plastik poşetler 1979 yılında Amerika<br />
pazarına da girerek kıtalar arası bir<br />
kullanım boyutuna ulaştı. Böylece<br />
kese kâğıdı ve tekrar kullanılabilen<br />
çantalar rafa kaldırıldı. 1982 yılında<br />
ise Amerika’nın en büyük süpermarket<br />
zincirlerinden Safeway ve Kroger’ın da<br />
plastik poşetlere geçmesi ile birlikte<br />
plastik poşetler liderliğini resmen ilan<br />
etti.<br />
Plastik poşetin şöhreti 1997 yılında<br />
doğaya verdiği zararlar ciddi olarak<br />
anlaşıldığında ilk darbeyi aldı. Denizci<br />
ve araştırmacı Charles Moore, Büyük<br />
Okyanus’ta plastik çöp adacıklarının<br />
oluştuğunu keşfetti. Okyanus<br />
yaşamının yanı sıra doğal yaşamı<br />
da ölümcül seviyelerde etkilediği<br />
anlaşılan plastik poşetlerin doğada<br />
çözünmesinin binlerce yıl aldığı tespit<br />
edildi. Ardı ardına yapılan çalışmalar<br />
ve araştırmalar sonucunda plastik<br />
kullanımının azaltılması için çeşitli<br />
kampanyalar yapıldı ve kanunlar<br />
çıkarıldı.<br />
Henüz elli küsur yıldır hayatımızda<br />
olan plastik poşetler, okyanuslarda<br />
adalar oluşturacak seviyelere geldi ve<br />
bu konudaki ilk kullanım yasağı, drenaj<br />
sistemlerini tıkayan poşetler yüzünden<br />
meydana gelen büyük bir sel faciası<br />
sonrasında, 2002 yılında Bangladeş<br />
tarafından getirildi.<br />
Plastik poşetlerin<br />
ücretlendirilmesi sonrası<br />
Türkiye’de aylık kişi başı<br />
poşet kullanımı<br />
35’ten 10’a düştü.<br />
2011 yılına gelindiğinde ise getirilmiş<br />
olan çeşitli kısıtlamalara rağmen<br />
dakikada 1 milyon plastik poşet tüketimi<br />
olduğu tahmin ediliyordu. 2018 yılında<br />
durumun ciddiyeti iyice anlaşıldı ve<br />
Dünya Çevre Günü teması “Plastik<br />
Kirliliği ile Mücadele” olarak belirlendi.<br />
Birçok ülke plastik poşet kullanımını<br />
yasakladı veya kısıtladı.<br />
1 Ocak 2019’da ise Türkiye plastiğe<br />
karşı dev bir adım atarak, ücretli poşet<br />
sistemine geçti. Bu sistem ile birlikte,<br />
market alışverişlerinde kullanım amaçlı<br />
bez torba ve fileler yeniden popülerlik<br />
kazandı. Her popüler kültür döneminde<br />
yaşanılan yeni girişim ve icat süreci<br />
elbette plastik poşetler için de yaşandı<br />
ve yaşanmaya devam ediyor. Her<br />
geçen gün yeni bir tasarım, yeni bir icat<br />
hayatımıza giriyor. Plastik poşetlerin<br />
çevreye verdiği zararların önüne<br />
geçilmesi ve bu konuda farkındalık<br />
yaratılması açısından büyük önem<br />
taşıyan bu uygulamanın, önümüzdeki<br />
günlerde yol açacağı çevre dostu, renkli<br />
tasarım ve buluşları GOssIP dergi ekibi<br />
olarak merakla bekliyoruz.<br />
17
“TAKLİT ÜRÜNLER”<br />
SIFIRLANIYOR<br />
Yakın zamanda Türkiye’de de faaliyete başlayan<br />
dünyanın en büyük internet alışveriş sitesi Amazon,<br />
geçtiğimiz günlerde taklit ürünlerle mücadele<br />
konusundaki yeni projesi “Project Zero”’yu<br />
duyurdu. Uzun zamandır üzerinde çalışılan bu<br />
proje, Amazon’daki taklit ürün sayısını sıfıra<br />
indirmeyi hedefliyor.<br />
Sitede yer alan taklit ürünler, müşteri<br />
memnuniyetsizliği yaratmakta ve sitenin itibarını<br />
zedeleyen bir unsur olmaktaydı. Uzun yıllardır<br />
Amazon’un mücadele verdiği taklit ürünler,<br />
şikâyet üzerine yapılan değerlendirmeler sonucu<br />
siteden kaldırılıyordu. Bu durum hem zaman<br />
alıyor hem de taklit ürünlerin belirlenmesini<br />
oldukça zorlaştırıyordu. Project Zero ise, artık taklit<br />
ürünlerin Amazon’un değerlendirmesine gerek<br />
olmadan kaldırılabilmesine olanak sunuyor.<br />
Şimdilik Amerika’da belirli şirketler için hayata<br />
geçirilmiş olan projenin kısa zamanda sitede<br />
satışı gerçekleşen bütün markaları kapsaması<br />
hedefleniyor. Projeye dahil olabilmek için ise<br />
satışı gerçekleşecek olan markaların tescilli<br />
olması ve söz konusu tescillerin Amazon veri<br />
tabanına kaydedilmesi gerekiyor.<br />
Projenin “otomatik koruma”, “self servis” ve “ürün<br />
kodlama” olmak üzere üç boyutu bulunuyor.<br />
Otomatik öğrenme teknolojisi sayesinde logo, tescil<br />
belgesi ve marka hakkındaki diğer özel bilgilerin<br />
sağlanması ile birlikte her gün güncellenen ürün<br />
listeleri otomatik olarak taranıyor ve şüpheli<br />
bulunan ürünler kaldırılıyor. Projenin self servis<br />
boyutu ise marka sahiplerinin şikâyet süreci<br />
yaşamadan, taklit ürünleri doğrudan kendilerinin<br />
kaldırmasına olanak sunuyor. Projenin son<br />
boyutunda ise her ürüne ait bir kod bulunuyor<br />
ve bu kod ürüne üretim aşamasında konuluyor.<br />
Amazon, siparişi müşteriye ulaştırmadan önce<br />
sisteminden taratıyor ve orijinalliğini tespit<br />
edebiliyor.<br />
18<br />
GÜNDEM
“derimod.com”<br />
SAHİBİNE GERİ DÖNDÜ<br />
Derimod, taklit etme kastıyla hareket eden<br />
üçüncü kişiler tarafından tescil edilen<br />
“derimod.com” alan adını geri aldı.<br />
Türkiye’de deri ile modayı bütünleştiren ilk marka<br />
olan Derimod, yıllar sonra ‘derimod.com’ alan adını<br />
kendi adına tescil ettirdi.<br />
Derimod Konfeksiyon, “derimod.com” alan adını<br />
kötü niyetli ve haksız bir şekilde kendi adına tescil<br />
ettiren karşı tarafa, söz konusu alan adına haiz<br />
ticari markanın öncelikli ve asıl hak sahibinin<br />
Derimod Konfeksiyon olduğu gerekçesi ile<br />
Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) Tahkim ve<br />
Arabuluculuk Merkezi nezdinde itiraz sürecini<br />
başlattı. WIPO, Grup Ofis Marka Patent tarafından<br />
Derimod Konfeksiyon adına hazırlanan itirazı<br />
inceledi ve tartışmalı alan adının kötü niyetli olarak<br />
tescil edildiği ve kullanıldığı sonucuna vardı. Bu<br />
gerekçelere istinaden ihtilaflı alan adının Derimod<br />
Konfeksiyon’a devredilmesine karar verildi.<br />
Alan Adları ve<br />
Uyuşmazlık Çözümleri<br />
Alan adı tahsisi “ilk gelen ilk alır” prensibi<br />
ile ICANN (İnternet Tahsisli Sayılar<br />
ve İsimler Kurumu) ve yetkilendirdiği<br />
kuruluşlar tarafından yapılmaktadır.<br />
Alan adı ihlalleri günümüzde internet<br />
üzerinden oldukça sık karşılaşılan bir<br />
durumdur. ICANN alan adları ile ilgili<br />
anlaşmazlıkları çözmek için kurallardan<br />
oluşan bir yönetmelik (Alan Adı<br />
Uyuşmazlıkları Yeknesak Kurallar-UDRP)<br />
yayınlamıştır. ICANN Tahkim Usulü’ne<br />
göre yetkili tahkim kuruluşlarından<br />
Dünya Fikri Mülkiyet Örgütüne (WIPO)<br />
yapılacak başvuru ile alan adının<br />
iptali ve/veya transferi ile ilgili tahkim<br />
prosedürü başlatılabilmektedir. Bu<br />
prosedür bir dava prosedürü gibi<br />
işlemekte olup, bu dava neticesinde<br />
WIPO tarafından seçilen hakemin/<br />
hakemlerin kararı bağlayıcı olmaktadır.<br />
ICANN, UDPR sisteminde başarılı<br />
olabilmek için, belirli hususların bir<br />
arada ihlal edildiğinin ispat edilmesi<br />
gerekmektedir.<br />
19
UGG JENERİK MARKA MI?<br />
Avustralya merkezli “Australian Leather”<br />
firmasının sahibi olan Türk asıllı Adnan<br />
(Eddie) Oygur, UGG markasının tescilini<br />
elinde tutan ABD’li şirket “Deckers<br />
Outdoor” a karşı 2016 yılından beri hukuk<br />
savaşı veriyordu. Davayı kaybeden<br />
Oygur, söz konusu firmaya 450.000 dolar<br />
tazminat ödemek zorunda bırakıldı ancak<br />
bu ücret yasal harcamalarla birlikte milyon<br />
dolarları bulabilir.<br />
Oygur’a ait Australian Leather, 1982’de<br />
Avustralya’da kurulan ve günümüzde bot üretip<br />
ABD dahil çeşitli ülkelere online satış yapan bir<br />
firma. 2016 yılında, UGG markasının tescilini elinde<br />
bulunduran Deckers firması tarafından botlarda<br />
UGG ibaresinin kullanıldığı ve marka hakkının<br />
ihlal edildiği gerekçesiyle dava edildi. Oygur ise,<br />
UGG ibaresinin 1960’larda Avustralya’da bu botlar<br />
için türemiş bir jenerik ad olduğu, herkes tarafından<br />
bu botların UGG olarak bilindiği ve bu yüzden de<br />
UGG ibaresinin en baştan beri ABD tarafından<br />
tescil edilmemesi gerektiği gerekçeleriyle karşı dava<br />
açarak markanın hükümsüzlüğünü talep etti.<br />
Eğer marka hükümsüz kılınsaydı, Avustralyalı<br />
bot üreticileri ABD’ye UGG ibareli botları rahatça<br />
ihraç edebileceklerdi. Deckers ise, ürünlerinin<br />
halk tarafından bilinir hale geldiğini ve yılda bir<br />
milyar doları geçen gelirinin bu durumu<br />
kanıtladığını ileri sürdü.<br />
Dört gün süren duruşmanın sonunda jüri,<br />
Oygur’u haksız buldu ve Oygur’un, botların üzerinde<br />
UGG ibaresi ile birlikte ABD’ye satışını yaparak<br />
Deckers Outdoor şirketinin marka hakkını ihlal ettiği<br />
yönünde karar verdi.<br />
UGG botlarının Avustralya ile özdeşleşmiş jenerik bir<br />
marka mı olduğu, yoksa Deckers şirketi sayesinde<br />
mi bu kadar popüler hale geldiği tartışılır ancak<br />
bu olay marka tescilinin ne kadar önemli olduğunu<br />
bir kez daha gözler önüne serdi.<br />
20<br />
GÜNDEM
ÖNCE EKŞİ SONRA TATLI<br />
PEKİ YA MAHKEME?<br />
Dünyaca ünlü şeker markası Sour Patch Kids,<br />
sonucu merakla beklenen bir dava sürecinde.<br />
Sour Patch Kids şekerlerinin üretici firması<br />
Mondelëz Canada Inc., geçtiğimiz günlerde Stoney<br />
Patch markasına karşı hukuki süreç başlattı.<br />
İçeriğinde THC (Tetrahidrokannabinol) yani esrarın<br />
ana maddesinin bulunduğu bir tür sakız olan Stoney<br />
Patch için söz konusu dava 2019 Temmuz ayında<br />
açıldı.<br />
Mondelëz Canada Inc., gerek ürünlerin ambalajları<br />
arasındaki benzerlik, gerekse markasının dünya<br />
çapındaki tanınırlığını öne sürerek karşı tarafın<br />
kötü niyetli olduğunu iddia etti. Ayrıca söz konusu<br />
şekerlerin hedef kitlesinin çocuklar olması sebebiyle<br />
ürünler arasında karıştırılma ihtimalinin daha yüksek<br />
olduğunu dile getirdi. Tüm bu gerekçeler kapsamında<br />
söz konusu dava; marka ihlali, ambalaj ihlali, haksız<br />
rekabet gibi temellere dayandırıldı.<br />
Sour Patch Kids markalı ürünler 80’li yıllardan<br />
beri varlığını sürdürüyor ve markanın reklam<br />
kampanyalarına ayırdığı bütçe 70 milyonun<br />
üzerinde…<br />
Davalı Stoney Patch hakkında herhangi bir<br />
bilgiye ulaşmak ise neredeyse imkânsız.<br />
Üretici firmanın ne bir iletişim bilgisi ne de bir<br />
web sitesi var. Ürünlere ait bir Instagram hesabı<br />
mevcuttu ancak çıkan haberler ve mahkeme<br />
sürecinden sonra bu hesaba da şu anda<br />
erişilemiyor.<br />
Stoney Patch’in sahip olduğu gizemin, dava<br />
seyrinde zorluk çıkarabileceği ön görülüyor<br />
ancak davanın yalnızca dosyalanmış olması<br />
bile Stoney Patch ürünlerinin faaliyetini<br />
durdurmaya yetebilecek güçte. Bu dava henüz<br />
sonuçlanmamış olsa da şeker üreten markaların<br />
yıllardan beri sıkıntısı olan kenevir içeren taklit<br />
şeker/şekerleme ürünlerine karşı hareketin<br />
başlangıcı ve simgesi oldu.<br />
21
SANSASYONEL RAP SANATÇISINA<br />
RET ŞOKU<br />
Grammy ödüllü rap sanatçısı Cardi B,<br />
“OKURR” ibaresinin marka tescilini almak için<br />
başvuruda bulundu ancak işler pek de<br />
istediği gibi gitmedi.<br />
Cardi B, Türkçe karşılığı “tamam”, İngilizcede ise<br />
“OK” kelimesinin eş anlamlısı olarak kullanılan<br />
OKURR ibaresinin marka tescilini almak için<br />
ABD Patent Ofisine başvuruda bulundu.<br />
Ancak yapılan inceleme ve değerlendirmeler<br />
sonucunda yapılan başvuru reddedildi.<br />
Patent Ofisi tarafından verilen kararda; söz<br />
konusu ibarenin herkes tarafından sıklıkla<br />
kullanılması, OK demenin farklı bir versiyonu<br />
olması ve bir diğer anlamda birine haddini<br />
bildirmek anlamını taşıması gerekçeleri ret<br />
nedenleri arasında sunuldu.<br />
Böylelikle Cardi B’nin OKURR markalı ürün hayali<br />
şimdilik suya düştü.<br />
Kararda geçen ret gerekçelerinden ilgi çekici<br />
olan kısım ise OKURR ibaresini kullanan Khloé<br />
Kardashian ve RuPaul gibi diğer ünlü kişilerin<br />
isimlerinin belirtilmesi oldu.<br />
KENDİ<br />
MARKASI<br />
OLAN BAZI<br />
ÜNLÜLER<br />
Cristiano Ronaldo<br />
Tam adı Cristiano Ronaldo dos Santos<br />
Aveiro olan Portekizli futbolcu CR7<br />
markalarının sahibi. Birçok farklı ürün<br />
sınıfını kapsayan CR7’nin en gözde<br />
ürünü ise iç çamaşırları.<br />
22<br />
GÜNDEM
GÜZELLİĞİNİZE LADY GAGA<br />
MARKASI DOKUNUŞU<br />
Kendi markasını yaratan ünlüler kervanına son<br />
katılan isim şarkıcı ve oyuncu Lady Gaga oldu.<br />
Geçtiğimiz yıllarda kendi şirketi olan Ate My Heart Inc.<br />
üzerinden Haus Laboratories markası için ABD Patent Ofisine<br />
başvuruda bulunan Lady Gaga, marka tescilini almıştı.<br />
Kozmetik ürünlerin yer aldığı sınıfta yapılan marka başvurusu;<br />
kozmetikler, kokular, parfümler, losyonlar, kremler, duş jelleri,<br />
sabunlar gibi pek çok ürünü kapsıyor.<br />
Haus Laboratories markasının beklenen lansmanı geçtiğimiz<br />
günlerde gerçekleşti ve ürünlerin tanıtım videoları ve<br />
fotoğrafları yayınlandı. Kendi hayatından yola çıkarak marka<br />
yarattığını dile getiren Gaga; “Günümüzde ihtiyacımız olan<br />
son şey yeni bir kozmetik markası daha çıkması. Ancak Haus<br />
Laboratories’in bir farkı var; biz güzellik bakan gözdedir<br />
demekten ziyade kadınların kendini güzel görmesini istiyoruz.<br />
Güzellik sevmeyle başlar, kendinizi sevin. Our Haus, Your Rules<br />
(Bizim Haus’umuz, Sizin Kurallarınız)” diyerek markasının<br />
vizyonunu ifade etti.<br />
Amazon üzerinden satışa çıkacak ürünler için şimdilik yalnızca<br />
ön sipariş verilebiliyor.<br />
“Kylie Skin” markasından elde ettiği gelir ile Forbes dergisi<br />
tarafından dünyanın en genç milyarderi seçilen Kylie<br />
Jenner’dan sonra Haus Laboratories markalı ürünlerinin Lady<br />
Gaga’nın servetine katkısı şimdiden merak konusu oldu.<br />
Victoria Beckham<br />
Spice Girls ile hayatımıza giren Victoria<br />
Beckham şarkıcılık kariyerini bırakarak<br />
tasarıma yönelen ünlülerden oldu. Kendi adını<br />
kullandığı Victoria Beckham markası ile tarzını<br />
yansıttığı giysi, aksesuar, ayakkabı ve çanta<br />
tasarımları ilgi çekiyor.<br />
Gwen Stefani - L.A.M.B.<br />
80’li yıllara damgasını vuran müzik<br />
grubu No Doubt’ın solisti Gwen<br />
Stefani’nin markası L.A.M.B.<br />
Love Angel Music Baby<br />
albümünün baş harflerinden<br />
oluşan ve “kuzu” anlamına gelen<br />
marka, birçok üründe kullanılıyor.<br />
L.A.M.B. markalı çanta ve<br />
cüzdanlarda ise sevimli bir kuzu<br />
logosu görmek mümkün.<br />
23
ARCORA’DAN İNOVATİF GİRİŞİM:<br />
YERLİ YERİNDE EĞİTİM<br />
Başkent Üniversitesi Bilgi, İnovasyon ve Teknoloji<br />
Transfer Ofisi (BİTTO) koordinasyonunda,<br />
üniversite-sanayi iş birliği çerçevesinde iç mimarlık<br />
alanında Türkiye’de ilk defa uygulanacak katılımcı<br />
ve yenilikçi bir eğitim modeli olan Arcora Garage<br />
Academy (A.G.A) kapılarını açtı.<br />
Arcora, 2007 yılından beri sektörde varlığını sürdüren yenilikçi<br />
ve girişimci bir mimarlık ofisi. Var olduğu günden bu yana sürekli<br />
yeni projeler geliştiren ve hayata geçiren Arcora, BİTTO iş birliği<br />
ile Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi ve İç Mimarlık<br />
ve Çevre Tasarımı Bölümü öğrencilerine özel yerinde öğrenme<br />
tekniğine dayalı bir sistem geliştirerek hayata geçirdi.<br />
Arcora kurucusu Gökhan Uysal ve BİTTO yöneticisi Arzu Fırlarer<br />
ile Türkiye’de ilk defa uygulanan eğitim programı üzerine<br />
konuştuk.<br />
Arcora Garage Academy fikri nasıl ortaya çıktı?<br />
G.U. Aralarında Arzu Hanım’ın da olduğu bir akşam<br />
yemeğinde arkadaşlarımızla konuşurken böyle bir fikir<br />
çıktı ortaya. Neler yapabiliriz diye düşündük, tarttık ve<br />
harekete geçtik. Ortalama 1 yıldan az bir sürede proje<br />
hayata geçti.<br />
24 GÜNDEM
Arcora Garage Academy neleri<br />
kapsıyor ve kimlere hitap ediyor?<br />
G.U. Fikir ortaya çıkınca Arzu Hanım<br />
aracılığı ile Başkent Üniversitesi<br />
ile görüşmelere başladık. Burası<br />
bomboş dört duvar bir alan iken<br />
bir atölye ve uygulama stüdyosu<br />
haline dönüştürüldü. Sıfırdan üretim<br />
ve montaj yapılan, iç mimarından<br />
marangozuna kadar her aşamada<br />
iş birliği ve takım çalışması yapılan,<br />
yerinde öğrenme metodolojisini<br />
uygulayan bir eğitim merkezi haline<br />
dönüştürüldü.<br />
Şu an projeyi Başkent Üniversitesi<br />
İç Mimarlık Bölümü öğrencileriyle<br />
yürütüyoruz, onlara özel bir<br />
uygulama hatta ayrıcalık diyebiliriz.<br />
Biz öğrencilere okulda öğrendikleri<br />
teorik bilgileri pratiğe aktarma imkânı<br />
sunuyoruz. Böylece atölyenin tozunu<br />
yutuyorlar; ne şartlar altında tasarımın,<br />
üretimin ve montajın yapıldığına<br />
şahit olup işi en ince ayrıntısına kadar<br />
deneyimliyorlar.<br />
A.G.A için iç mimarlık eğitiminin bir<br />
parçası diyebilir miyiz?<br />
G.U. Kesinlikle, söz konusu derslerde<br />
öğrenciler atölyeye geliyor ve<br />
üniversitedeki uygulamalar nasılsa<br />
burada da aynı şekilde çalışıyorlar.<br />
Öğrencileri gruplara ayırıyoruz ve<br />
onları bir müşteri ile buluşturuyoruz.<br />
GOssIP<br />
ÖZEL HABER<br />
Söz konusu müşteri istek ve taleplerini<br />
dile getiriyor, öğrencilerimiz ise<br />
stüdyolarımızda bu tasarımı ortaya<br />
çıkarıyor. Farklı gruplar halinde<br />
çalışıyorlar ve süresi içerisinde projelerini<br />
tamamlıyorlar. Sonrasında ise ortaya<br />
çıkan çalışmayı her aşamasındaki<br />
ilerleme ile değerlendiriyoruz.<br />
Sizce A.G.A neden gerekli?<br />
G.U. Çünkü hayat sadece teorik bilgiden<br />
ibaret değil. Biz burada, mobilya<br />
sektörünün kalbi Siteler’de öğrencilere<br />
bu atmosferi yaşatıyoruz; müşteri<br />
ilişkileri, üretim, imalat, tasarım tescili,<br />
teslimat gibi sürecin her noktasına<br />
birebir tanıklık ediyorlar. Böylece lisans<br />
eğitimlerini tamamladıklarında teorik<br />
bilginin yanında deneyimsel olarak<br />
da donanımlı oluyorlar. Keşke bizim<br />
zamanımızda da olsaydı dediğimiz<br />
bir çalışmayı biz öğrencilerimize<br />
memnuniyetle aktarıyoruz.<br />
Üniversite ile iş birliğiniz nasıl ilerliyor?<br />
A.F. Proje başlamadan önce her türlü<br />
aşamayı değerlendirdik; ders programı,<br />
içerik, eğitmenler gibi her ince detayı<br />
ele aldık. Başkent Üniversitesi olarak<br />
böyle bir iş birliğinin içerisinde yer<br />
almaktan gurur duyuyoruz. Projeye<br />
verdikleri desteklerinden dolayı Başkent<br />
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali<br />
Haberal’a da teşekkürlerimizi sunarız.<br />
Başka projeler olacak mı?<br />
G.U. / A.F. Neden olmasın? Üniversitesanayi<br />
iş birliği çerçevesinde her türlü<br />
girişimi yapmaya, gelecek nesiller için<br />
daha iyi eğitim koşulları sağlamak adına<br />
sürekli üretip, her geçen gün daha çok<br />
çalışıyoruz. Akademinin vereceği ilk<br />
mezunlar için öğrenciler kadar biz de<br />
heyecanlıyız, güzel sonuçlar çıkacağına<br />
güvenimiz tam.<br />
25
S T A R T& G O<br />
DİKEY EKSENLİ PORTATİF<br />
RÜZGÂR SANTRALİ<br />
KÜNYE<br />
Startup<br />
Kurucu<br />
Sektör/Alan<br />
Web Adresi<br />
VawtTurk<br />
İbrahim Hakkı Şenol<br />
Yenilenebilir Enerji<br />
www.vawtturk.com<br />
VawtTurk Enerji,<br />
Trabzon’da Karadeniz<br />
Teknik Üniversitesi<br />
Makine Mühendisliği<br />
Bölümü mezunu<br />
İbrahim Hakkı Şenol<br />
tarafından kurulan<br />
bir yenilenebilir<br />
enerji üretim şirketi.<br />
Kesintisiz, çevre dostu<br />
ve yüksek verimliliğe<br />
sahip ev tipi rüzgâr<br />
türbinleri ve taşınabilir<br />
solar sistemler<br />
üretmeyi amaçlayan<br />
VawtTurk, bu amaca<br />
yönelik çözümler<br />
üreten bir girişim.<br />
“Dikey Eksenli Portatif Rüzgâr Santrali” projesi olan VawtTurk<br />
kapsamında çok düşük şiddette esen rüzgârda bile elektrik<br />
üretilebiliyor. 2017 yılında TÜBİTAK Bireysel Genç Girişim Projesi<br />
kapsamında hibe desteği almaya hak kazanan rüzgâr santrali,<br />
özellikle dikey eksenli olması sebebiyle sessiz ve titreşimsiz<br />
çalışan bir ürün olma özelliğine sahip. İnsan sağlığı açısından<br />
bir tehlike unsuru teşkil etmeyen VawTurk, âtıl/dar alanlara<br />
kurulabiliyor.<br />
VawtTurk’ün ilk rüzgâr santralleri, Karadeniz<br />
Teknik Üniversitesi Kanunî Kampüsünde<br />
bulunan boş yakıt tanklarının üzerine kuruldu.<br />
Herhangi bir rüzgâr esintisi hissedilmediğinde<br />
bile elektrik üretebilecek şekilde tasarlanan<br />
dikey eksenli rüzgâr santralleri,<br />
1.4 m/s (metre / saniye) gibi düşük hızlı<br />
rüzgârlarda çalışabiliyor ve 2.6 m/s rüzgâr<br />
hızında ise enerji üretimine başlıyor. VawtTurk<br />
sayesinde bir evin enerji ihtiyacının tamamını<br />
karşılayacak kadar enerji üretilebiliyor.<br />
Enerji tasarrufu ve katma değer sağlayan,<br />
üzerinde bulunan aküler sayesinde enerjiyi<br />
depolayıp jeneratör görevi de yapabilen<br />
bir yenilenebilir enerji sistemi vadeden ve<br />
her kesim kullanıcıya hitap eden VawtTurk<br />
santralleri hakkında detaylı bilgilere<br />
vawtturk.com adresinden ulaşabilirsiniz.<br />
26
YOL ÇUKURLARINA MEYDAN OKUYAN<br />
AKILLI ÇUKUR SAPTAMA SİSTEMİ<br />
KÜNYE<br />
Startup<br />
Kurucular<br />
Sektör/Alan<br />
Web Adresi<br />
Seyisco<br />
Ali Çağatay Kuru, Barış Kaya, Burak Kantarcı, Sarp Bilecen<br />
Akıllı Şehirler<br />
Seyis.co<br />
Seyisco, Ankara’da<br />
Bilkent Üniversitesi<br />
mezunu dört girişimci<br />
tarafından kurulmuş<br />
bir teknoloji şirketi.<br />
Şehir deneyimlerini<br />
teknoloji ile<br />
harmanlayarak,<br />
hayatı kolaylaştıracak<br />
çözümlerin öncüsü<br />
olmayı vizyon edinen<br />
Seyisco, bu amaçla<br />
cihaz ve çözümler<br />
üretiyor.<br />
Seyisco; belediyelere, yoldaki çukur ve tümseklerin<br />
konumunu ve derinliğini saptayan teknolojiler üretiyor.<br />
Bu teknolojilerle çukur kaynaklı kazaları ve asfalt<br />
harcamalarını azaltmayı amaçlıyor. Roan isimli cihaz<br />
ile nesnelerin interneti (IoT) kullanılarak yollarda<br />
oluşan çukurlar tespit ediliyor.<br />
Belediye araçlarının altına entegre edilen bir donanım<br />
olan Seyisco Roan’ın entegre edildiği araçlar<br />
yollarda gezdikçe yoldaki çukur, tümsek gibi hataların<br />
konumları saptanıyor ve Seyisco mühendisleri<br />
tarafından geliştirilen yazılımlar ile bu veriler<br />
belediyelerin asfalt yönetim panellerine aktarılıyor.<br />
Bu analiz sonucunda oluşan yol durum raporları,<br />
GovernOS harita ve analiz arayüzü üzerinde kolayca<br />
yönetilebiliyor. Seyisco Roan, şu anda çapı en az 7 cm<br />
ve üzeri, derinliği en az 3 cm ve üzeri olan çukurları<br />
sağlıklı bir şekilde algılayabilirken kasis gibi yanıltıcı<br />
oluşumları da filtreleyebiliyor. Seyisco’nun Roan ile<br />
ilgili 2017 yılında yaptığı bir patent başvurusu da<br />
bulunuyor.<br />
Yapay zekâ ve nesnelerin interneti gibi son teknolojileri<br />
kullanarak yol kalitesini ölçen ve bu veri ile belediye<br />
ve yol sahiplerine asfalt bakım süreçlerini uçtan uca<br />
yönetebilecekleri bir ürün vadeden, yurt içinde ve<br />
yurt dışında her belediyenin kullanabileceği Seyisco<br />
Roan hakkında detaylı bilgilere seyis.co adresinden<br />
ulaşabilirsiniz.<br />
27
U Z M A N K O N U K<br />
TEKNOLOJİ,<br />
FİKRİ MÜLKİYET ve SPOR<br />
• Spor müsabakalarının yıllık ortalama piyasasının 80 M$,<br />
büyüme hızının ise %7 olduğunu,<br />
• Müsabakalara ek olarak spor ekipmanı ve kıyafeti alışverişlerinin<br />
ve spor harcamalarının yıllık piyasasının 700 M$ olduğu, bunun<br />
da küresel hasılanın yaklaşık %1’ini oluşturduğunu,<br />
• Avrupa Birliği’nde spor sektörünün getirisinin tarım, ormancılık<br />
ve balıkçılık sektörleri toplamına eşit olduğunu ortaya<br />
koymaktadır.<br />
Şermin SAATÇIOĞLU<br />
Türk Patent ve Marka Kurumu<br />
Sınai Mülkiyet Uzmanı<br />
Spor insanların stres<br />
atmasını ya da keyifli vakit<br />
geçirmesini sağlayan bir<br />
araçken günümüzde ortak<br />
bir dile, bir dünya diline<br />
dönüşmekte, Birleşmiş<br />
Milletler tarafından da bu<br />
şekilde tanımlanmaktadır.<br />
Farklı kültürleri, politik<br />
görüşleri ve etnik kökenleri<br />
bir araya getiren bir<br />
değer olmanın yanı sıra<br />
spor, artık hatırı sayılır bir<br />
ekonomik değer olarak<br />
da görülmektedir. Yakın<br />
zamanda yapılan bir<br />
araştırma:<br />
Fikri mülkiyet hakları da son yıllarda adından sıklıkla bahsedilen<br />
bir ekonomik değere dönüşmüş durumdadır ve doğal olarak<br />
yükselen bu iki değerin birçok ortak noktası vardır. Spor; takımlar<br />
ve ligler, spor ekipmanları, spor kıyafetleri ve yayıncılık açısından<br />
incelendiğinde fikri mülkiyetin farklı unsurları ile kesişmektedir.<br />
Genellikle marka ve telif hakları koruması kapsamında<br />
değerlendirilen bu öğeler aynı zamanda teknolojik, inovatif ve<br />
dolayısıyla patentlenebilir unsurlar da içermektedir, hatta kimi<br />
zaman spor alanındaki gelişmeler ve değişiklikler, teknolojiye<br />
bizzat yön vermektedir.<br />
Patent dünyasında sporu değerlendirdiğimizde, teknolojik<br />
gelişmenin ve inovasyonun var olduğu her alan gibi burada<br />
da birçok buluş olduğunu görürüz. Bu gelişmeler, daha rahat<br />
bir ayakkabıdan daha hafif bir tenis raketine ya da daha hızlı<br />
bir bisikletten enerji içeceklerine kadar uzanmakta ve bazı<br />
spor dallarında teknolojik gelişmeler, o sporun seyrini önemli<br />
ölçüde değiştirmektedir. Kayak sporu da bunlardan biridir.<br />
Spor dalları arasında golften sonra en çok patent tescili olan<br />
kayak sporu, hem kayağın kendisi hem de bağlama, kask ve<br />
kıyafet alanlarında birçok teknolojiye sahiptir. Bu alandaki ilk<br />
gelişmelerden biri, pistten aşağıya yuvarlanırken batonlarının<br />
ucundaki metal çıkıntılar sayesinde durabilen bir kayakçının,<br />
aynı metal çıkıntıları kayak uçlarına monte etme fikrini geliştirip<br />
bunun patentini almasıdır. Kayak dünyasındaki asıl değişim ise<br />
1985 yılında “carving” denilen, orta kısmından oyulmuş, ağırlık<br />
merkezini değiştirerek daha yumuşak dönüşler yapılmasını<br />
sağlayan kayağın geliştirilmesiyle yaşanmıştır. Aslında bu buluş<br />
patentlendiğinde ve bunu takip eden birkaç yıl içerisinde büyük<br />
bir ticari başarı getirmemiştir; ancak bir süre sonra tüm kayak<br />
üreticileri bu yeni model kayağı üretmeye başlamış ve kayak<br />
sporunun çehresi önemli ölçüde değişmiştir.<br />
28
Amatör spor dünyasını beklenenden fazla<br />
etkilemiş olan bir başka örnek, belki çoğumuz<br />
tarafından çok da büyük bir teknolojik gelişme<br />
olarak görülmeyen ancak neredeyse her spor<br />
salonunda bulunan pilates topudur. Pilates<br />
topu, 60’larda aslında oyuncak tasarımcısı olan<br />
İtalyan Cosani tarafından icat edilmiştir; fakat<br />
İsviçre’de terapilerde kullanıldığı için adı “Swiss<br />
Ball” olarak kalmıştır. Evde, ofiste ya da spor<br />
salonunda kullanılabilen bir spor aleti olarak<br />
oldukça ünlenen bu ürün, 1999 yılında Amerikalı<br />
fizyolojist David Weck tarafından farklı bir<br />
formda geliştirilerek patentlenmiş ve “Both Sides<br />
Up”ın kısaltması olarak “BOSU” adını almıştır.<br />
Böylelikle 60’larda icat edilen basit bir spor<br />
topu, günümüze kadar patent koruması altında<br />
kalarak hak sahiplerinin ciddi miktarlarda gelir<br />
elde etmesine neden olmuştur.<br />
Teknolojik gelişmeler bazen bir sporun gidişatını<br />
değiştirirken, bazen de katılımcı profilini<br />
etkilemektedir. Bu durumun örneklerinden biri<br />
engelli atletlerdir. Paralimpik Olimpiyatları’na<br />
1960’ta 23 ülkeden 400 atlet katılırken,<br />
2018’de 159 ülkeden 4.400 atletin katılmış<br />
olması, yalnızca nüfus artışıyla değil, aynı<br />
zamanda teknolojiyle de açıklanmalıdır.<br />
Özellikle biyomekanik alanındaki gelişmeler ve<br />
uzay teknolojisi sayesinde daha hafif, güçlü ve<br />
esnek malzemelerin varlığı, engelli atletlerin<br />
kullandığı protezlerin ve tekerlekli sandalyelerin<br />
ve dolayısıyla engelli sporcuların spor hayatına<br />
daha fazla dahil olmasını sağlamıştır.<br />
Spor alanında oldukça ses getiren ve kazanç<br />
sağlayan ürünlerden bir diğeri de Nike markasının<br />
“waffle” tabanıdır. Blue Ribbon Sports’un koşucu<br />
ve antrenör olan kurucuları, farklı zeminlerde<br />
kullanılabilecek bir ayakkabı tasarlamak istemiş ve<br />
kuruculardan biri “Buluş nasıl yapılır?” sorusuna<br />
iyi bir örnek olacak şekilde eşinin sabahları<br />
kullandığı waffle makinesinin içine plastik dökerek<br />
Nike’ın ikonik ürünü “waffle” tabanı icat etmiştir.<br />
Blue Ribbon Sports’un “waffle” tabanı kısa sürede<br />
ABD’de en çok satan spor ayakkabı haline gelmiş<br />
ve marka “Nike” adını almıştır. Modellerinde<br />
kullandığı teknolojiler için sayısız patenti elinde<br />
tutan Nike’ın patentlerinin çoğu halen ayakkabı ve<br />
tabanlık alanlarındadır.<br />
Bütün bu gelişmeler spor alanındaki teknolojilerin<br />
ve buluşların yalnızca birkaçı; ancak bu örnekler<br />
ışığında bile, sporun ve spor kurallarının<br />
teknolojiye yön verdiğini veya teknolojiyle birlikte<br />
şekillendiğini söylemek mümkündür. Günümüzde<br />
spor ve fikri mülkiyet iç içe geçmiş durumda ve<br />
artık menü, eskiden olduğu gibi ağırlıklı olarak<br />
marka ve telif haklarından oluşmuyor. Teknoloji<br />
geliştikçe patent ve tasarım bakımından da spor<br />
alanındaki fikri mülkiyet hakları öne çıkmaktadır<br />
ve bu ürünlerin ekonomik etkisi, müsabakaların<br />
kendi getirisinin çok ötesindedir. Dolayısıyla<br />
inovasyonun spor üzerindeki itekleyici gücü<br />
de, katma değer etkisi de göz ardı edilemez<br />
boyuttadır.<br />
29
M A R K A H İ K Â Y E L E R İ<br />
DİJİTAL DÜNYANIN EV SAHİBİ:<br />
GoDaddy, dünyanın dört bir yanındaki<br />
girişimci ve küçük işletmelerin online dünyada<br />
başarılı olması için çalışıyor.<br />
1997 yılında kurulan GoDaddy, bugün dünyanın<br />
dört bir yanındaki girişimci ve küçük işletmelerin<br />
online dünyada başarılı olması için gerekli tüm<br />
araçları ve yardımı sunuyor. GoDaddy, 50<br />
pazarda, 100’den fazla ülkedeki müşterilerine<br />
hizmet veriyor. Dünya çapındaki 19 milyonun<br />
üzerinde müşterisi ve yönettiği 78 milyondan<br />
fazla alan adı ile GoDaddy insanların fikirlerine<br />
isim vermek, profesyonel bir web sitesi kurmak,<br />
müşteri çekmek ve işlerini yönetmek için geldiği<br />
bir yer olarak dikkat çekiyor.<br />
19 MİLYON<br />
MÜŞTERİ<br />
78 MİLYON<br />
ALAN ADI<br />
100’DEN<br />
FAZLA ÜLKE<br />
20 yıldan fazla süredir faaliyette olan GoDaddy,<br />
uluslararası pazarlarda, müşterileriyle birlikte<br />
büyümeye devam ediyor. Girişimciler ve küçük<br />
işletmelerin karşılaştıkları zorlukları anlayan<br />
GoDaddy, onlara işlerini büyütmelerine<br />
yardımcı olacak bir online varlık oluşturmaları<br />
ve yönetmelerini sağlayacak ürün yelpazesi ile<br />
Türkçe teknik destek sunmaya odaklanıyor.<br />
Şirketin reklam ve pazarlama çalışmaları<br />
da bunu destekliyor. GoDaddy, Türkiye’deki<br />
müşterilerinin başarı hikâyelerini Türkçe<br />
bloğunda ve sosyal medya kanallarında<br />
paylaşarak, sunduğu ürün ve desteğin fikirlerin<br />
online dünyada hayata geçirilmesine, insanların<br />
tutkularını takip etmesine nasıl yardımcı<br />
olduğunu gösteriyor.<br />
30
Söz konusu müşterilerden bir tanesi<br />
Turgutreis’te, küçük bir tuhafiye dükkanı<br />
olan Güven Tuhafiye (guventuhafiye com).<br />
mağazasına Bodrum yarımadasından daha<br />
fazla müşteri çekmeyi hedefleyen Güven<br />
Tuhafiye, GoDaddy Web Sitesi Mimarı ile<br />
kurduğu web sitesi ile yerel aramalarda görünür<br />
olarak yeni müşteriler kazanıyor. GoDaddy’nin<br />
çeşitli araçlarını kullanan, İstanbul’da<br />
faaliyet gösteren Balaban Solid Sports’un<br />
(balabanjiujitsu.com) ise web sitesi mimarı ile<br />
kurduğu birden fazla web sitesi bulunuyor. Yeni<br />
müşteriler kazanmasına ve web sitesini online<br />
pazarlama çalışmalarında kullanmasına ek<br />
olarak, Balaban Solid Sports Türkiye’de dövüş<br />
sporlarıyla ilgili farkındalığı da artırıyor.<br />
GoDaddy, Türkiye’deki küçük işletme ve<br />
girişimcilerin online olmasına yardımcı olmak için<br />
aynı zamanda “Size web sitesi yapalım mı?” isimli<br />
bir proje başlattı. Proje kapsamında GoDaddy<br />
ekini halihazırda faaliyette olan ancak online<br />
varlığı olmayan işletmeler için web sitesi kuruyor.<br />
Bu sayede söz konusu işletmeler online dünyaya<br />
ilk adımlarını atmış oluyorlar. Sonrasında da<br />
kolay bir şekilde online faaliyetlerini yönetebiliyor,<br />
gereken güncelleme ve değişiklikleri<br />
yapabiliyorlar. Bu proje kapsamında kurulan<br />
web sitelerinden biri şarkıcı Gamze Yıldız’ın web<br />
sitesi oldu. gamzeyildiz.net adresindeki web<br />
sitesine girenler öz geçmişini görüntüleyebildikleri<br />
gibi şarkılarını dinleyebiliyor ve iletişim formu<br />
üzerinden kendisiyle bağlantıya geçebiliyor. Yine<br />
proje kapsamında kurulan bir diğer web sitesi<br />
ise nebileyimben.org. Tiyatro oyuncusu, pilates<br />
ve yoga eğitmeni Nebile’nin web sitesinde ise<br />
seyahatlerine yer verdiği bir bloğu var. GoDaddy<br />
sayesinde hızlı bir başlangıç yapan Nebile, ileride<br />
web sitesine pilates ve yoga faaliyetleri ile ilgili<br />
bilgiler eklemeyi de planlıyor.<br />
GoDaddy, aynı zamanda eğitime de<br />
odaklanarak, Türkiye’deki insanlarla faydalı<br />
bilgiler paylaşmaya özen gösteriyor. Bu<br />
doğrultuda internet ve dijital araçları<br />
kullanmanın avantajları, online dünyaya<br />
kolay ve uygun maliyetli bir şekilde nasıl adım<br />
atılabileceği gibi konulara yer veriyor. Türkiye’de<br />
Habitat Derneği ile işbirliği yapan GoDaddy, aynı<br />
zamanda “Dijital Ben” isimli eğitim programını da<br />
başlattı. On farklı şehirde gerçekleşecek eğitimler<br />
kapsamında Habitat Derneği gönüllüleri<br />
küçük işletme sahipleri ve girişimcilere online<br />
varlığın unsurlarını anlatacak. Ders programı<br />
kapsamında alan adı nasıl alınır, web sitesi nasıl<br />
kurulur, profesyonel e-postaya sahip olmanın<br />
önemi, siber güvenlik önlemleri, online varlık nasıl<br />
yönetilir ve müşterilerle nasıl etkileşim kurulur<br />
gibi konular işlenecek.<br />
31
U Z M A N G Ö R Ü Ş<br />
TASARIMLARDA YENİLİK ARAŞTIRMASI<br />
ve ÖRNEK OLAY<br />
Av. Filiz CANKAT<br />
Grup Ofis Marka Patent<br />
Marka ve Patent Vekili<br />
6769 sayılı Sınai Mülkiyet<br />
Kanunu’nun getirdiği<br />
devrim niteliğindeki<br />
yeniliklerden biri de<br />
tasarım başvurularının<br />
yenilik araştırmasının<br />
TÜRKPATENT tarafından<br />
resen yapılabiliyor olması<br />
ve alınan karara, başvuru<br />
sahibinin itiraz etme<br />
hakkının getirilmesidir.<br />
En klasik haliyle tasarım, “ürünün tümü veya bir parçasının<br />
ya da üzerindeki süslemenin çizgi, şekil, biçim, renk, malzeme<br />
veya yüzey dokusu gibi özelliklerinden kaynaklanan görünümü”<br />
şeklinde tanımlanmaktadır. Tasarımlar, yeni ve ayırt edici olduğu<br />
sürece tescil hakkı ve korumasından faydalanırlar. Yenilikten<br />
kasıt, tasarıma konu ürünün başvuru tarihinden bir sene<br />
öncesinde ürünün kamuya sunulmaması anlamına gelmektedir.<br />
Başka bir deyişle, başvuru tarihi ile kamuya sunulduğu tarih<br />
arasında bir seneden az bir süre olan tasarımlar yeni kabul<br />
edilir ve koruma kapsamına alınır. Eski mevzuat döneminde<br />
tasarım başvurularında TÜRKPATENT tarafından ürünün yenilik<br />
özelliğine sahip olup olmaması konusunda herhangi bir araştırma<br />
yapılamıyordu ve tasarım direkt olarak ilana çıkıyordu. Bu durum<br />
da itiraz askı süresinin uzun olmasına ve bu süreç içerisinde ilgili<br />
kişilerin tasarımı görerek yenilik ve ayırt edicilik özelliklerine sahip<br />
olmaması nedeniyle, itiraz ile tescile engel olma imkânı tanıyordu.<br />
Tasarımın temel koruma şartı olan, ürünün “yenilik” özelliğini<br />
taşıyıp taşımadığı araştırmasının başvuru aşamasında<br />
yapılabiliyor olması, mükerrer tescillere engel olacağı gibi anonim<br />
hale gelen, yani halka mal olmuş tasarımların tek bir kişinin<br />
inhisarına bırakılmasına ve bu kişinin, üçüncü kişi kullanımlarına<br />
haksız yere yapacağı müdahalelerin önceden önüne geçme<br />
imkânını da verecektir. Böylelikle gerçek anlamda yeni ve ayırt<br />
edici olan tasarımların ortaya çıkması ve daha etkin bir şekilde<br />
korunması söz konusu olabilecektir.<br />
TÜRKPATENT tarafından resen yapılan bu araştırma, Google,<br />
Yandex vb. arama motorlarında imaj araştırması şeklinde<br />
olmaktadır. Araştırma sonrasında tescili talep edilen tasarımın<br />
aynısının tespit edilmesi halinde tescil talebi reddedilmektedir.<br />
Tescil talebinin reddine ilişkin karara, başvuru sahibi tarafından<br />
itiraz edilebilmektedir.<br />
32
Tüm bu bilgilerden sonra, konuyu örnek bir olayla<br />
açıklayalım;<br />
Tescili için 29 Mayıs 2018 tarihinde başvurusu<br />
yapılan LEDLİ LAMBA tasarımlarının,<br />
TÜRKPATENT tarafından resen yenilik<br />
araştırmasına konu olması nedeniyle Google<br />
arama motorunda yapılan imaj ve resim<br />
araştırmasında, söz konusu tasarımların bir<br />
internet sitesinde yer alan tasarımlarla aynı<br />
olduğu tespit edilmiş ve araştırmanın yapıldığı<br />
sitede yer alan LEDLİ LAMBA görsellerinin<br />
yayın tarihinin (28 Mayıs 2018), tasarımların<br />
başvuru tarihinden (29 Mayıs 2018) önce olması<br />
nedeniyle söz konusu başvurunun yeni olmadığı<br />
değerlendirilmiş ve reddine karar verilmiştir.<br />
Başvuru sahibi tarafından karara itiraz edilmiştir.<br />
Karara itiraz dilekçesinin ekinde, başvuruya<br />
konu olan LEDLİ LAMBA görsellerini içeren<br />
yine başvuru sahibine ait 4 Haziran 2017 baskı<br />
faturalı 2017 kataloğu yer almaktadır.<br />
Bu katalog ile başvuru sahibi, tescil başvurusuna<br />
konu olan LEDLİ LAMBA tasarımlarının kamuya<br />
sunulduktan itibaren 1 sene içinde kalmak<br />
kaydıyla başvurusunu yapması nedeniyle,<br />
öncelik hakkına sahip olduğunu ve söz konusu<br />
tasarımların yenilik özelliğini taşıdığını ispat<br />
etmiştir. Yapılan itirazı delilleriyle birlikte<br />
inceleyen TÜRKPATENT Yeniden İnceleme ve<br />
Değerlendirme Kurulu, itiraza konu tasarımın<br />
başvuru sahibi tarafından öncelikle kamuya<br />
sunulduğunun anlaşılmış olmasından yola<br />
çıkarak itirazı kabul etmiş ve söz konusu<br />
tasarımların tescil işlemlerinin kaldığı yerden<br />
devamına karar vermiştir.<br />
Bu emsal kararla, başvuru sahiplerinin tasarıma<br />
konu ürünü kamuya sunum sonrası bir yıllık süre<br />
içerisinde tescile konu etmeleri gerektiği, aksi<br />
takdirde tasarımın temel koruma şartı olan yeni<br />
olma özelliğinin ortadan kalktığı konusunda bilgi<br />
sahibi olmaları gerektiği vurgulanmıştır.<br />
TÜRKPATENT tarafından resen yapılabilen<br />
tasarım başvurularındaki benzerlik araştırmaları<br />
ve TÜRKPATENT tarafından verilen karara,<br />
başvuru sahibinin itiraz edebilmesi, tasarım<br />
tescili açısından yeni bir dönem başlatmıştır.<br />
33
Ö Z E L R Ö P O R T A J<br />
TÜRK BALESİNİN GURURU:<br />
TAN SAĞTÜRK<br />
Sizin için Türkiye’ye baleyi sevdiren balet<br />
diyebilir miyiz?<br />
Evet, biraz öyle oldu gerçekten. Bu sebeple<br />
ayrı bir sorumluluk üstleniyorum. Yıllar<br />
önce Fransız Devlet Balesi’nden Türkiye’ye<br />
dönüş yaptığımda İstanbul Devlet<br />
Operası’nın baş dansçısı konumundaydım.<br />
O zamanlar Türkiye’de büyük şehirler<br />
dışında mesleğimiz ile ilgili büyük eksiklikler<br />
olduğunu gözlemledim; birçok yerde Devlet<br />
Opera ve Balesi’nin olmayışı, mesleğimizin<br />
birçok şehre yeteri kadar ulaşamaması<br />
gibi… Dolayısıyla mesleğimin tanıtımına<br />
ağırlık vermek üzere operadaki görevimden<br />
istifa ettim. Hemen ardından ilk icraatımız<br />
Diyarbakır’da bir bale okulu açmak oldu.<br />
Diyarbakır’dan sonra Mardin, Kayseri,<br />
Gaziantep, Kahramanmaraş’a okullar açıldı.<br />
Bale ve dans sanatçısı,<br />
koreograf-sanat yönetmeni,<br />
eğitim koordinatörü Tan Sağtürk.<br />
Sanat hayatı boyunca sayısız<br />
başarıya imza atan ve atmaya<br />
devam eden Tan Sağtürk ile<br />
Türkiye’de baleye ivme kazandıran,<br />
günden güne büyüyen bir topluluk<br />
haline gelen Tan Sağtürk Akademi<br />
üzerine konuştuk.<br />
Okulların açılmaya başladığı dönemde<br />
bir yandan da İkinci Bahar adlı dizide rol<br />
aldım. Tüm Türkiye tarafından izlenen dizi<br />
esnasında birçok röportaj teklifi geldi; “Ben<br />
oyuncu değilim bale dansçısıyım bu konuda<br />
röportaj verebilirim.” dedim. Böylelikle<br />
bale konuşmaya, bale dansçısı kişiliğimi<br />
konuşmaya başladık.<br />
Okul açıp binayı boyamaktansa okulu<br />
açmadan bir yıl öncesinden çalışmalara<br />
başladık. Söyleşiler düzenledik, tanıtımlar<br />
yaptık. Bu şekilde birçok insana ulaştık.<br />
Yapacağım dediğim işleri yapmış olmak<br />
çok önemli. Yıllar önce yapmış olduğum<br />
röportajları incelersiniz, bugün hepsinin<br />
yapılmış olduğunu görebilirsiniz.<br />
34
Bale ve dans okullarınıza ilk tepki nasıldı?<br />
En çok karşılaştığım soru şu oldu; “Açacağınız<br />
okullara isminizi mi veriyorsunuz yoksa bizzat<br />
siz mi ilgileneceksiniz?”<br />
Bu sorunun cevabını zamanla aldılar.<br />
Söz konusu bölgelerde çok vakit geçirdim, çok<br />
emek verdim. Birkaç okulu aynı anda ziyaret<br />
ettik, elimizden gelenin de fazlasını yaptık.<br />
Ön yargılarla karşılaştınız mı?<br />
Ön yargı daha çok batıda ve büyük şehirlerde<br />
var; İstanbul, Ankara ve İzmir dışındaki büyük<br />
illerimizde ön yargılar çok açık. Ancak doğudaki<br />
bale dans okullarımız bulundukları şehrin<br />
gurur merkezi haline geldi. Yurt içi ve yurt dışı<br />
basınının da ilgisini çok çekti. İstanbul’da bir<br />
bale okulumuz var demektense Diyarbakır’da<br />
bir bale okumuz var demek bizi de çok<br />
gururlandırdı.<br />
Tescil, rekabette sizi öne taşımak<br />
demektir.<br />
Tan Sağtürk Akademi markası adınıza tescilli.<br />
Bir bale akademisi olarak marka olmak size<br />
ne ifade ediyor?<br />
Türkiye’yi Avrupa ile mukayese edersek en<br />
büyük handikap yapılmış bir şeyin üzerinden<br />
gitmektir. Türkiye’nin yaratıcılıkla ilgili büyük bir<br />
sorunu var bence; var olan bir şeyi örnek alma<br />
duygusu oluşmuş ve yerleşmiş. Oysa olmayan<br />
bir şeyi düşünüp yola koymak bambaşka<br />
bir şey. Tescil çok önemli bir konu. Mukayese<br />
demek, rekabet demek. Tescil, rekabette sizi<br />
öne taşımak demektir.<br />
Bir markayı tescil ettirdiğinizde<br />
yalnızca Türk Patent ve Marka<br />
Kurumu ya da dünya üzerindeki<br />
herhangi bir patent ofisi nezdinde<br />
değil insanların kafasında da tescil<br />
ettirmiş oluyorsunuz. Bu algıyı<br />
yaratmak için marka tescili şart.<br />
Adınıza tescilli olan başka markalar var,<br />
bu markalar için yeni projeler diyebilir miyiz?<br />
Evet, birçok proje yaptık. Bunların bir kısmı<br />
televizyon projeleriydi; Benimle Dans Eder Misin,<br />
Yok Böyle Dans gibi. Bu projelerin birçoğunun<br />
prodüksiyonunu da üstlenmiştim.<br />
Son dönemde ise; Kültür Bakanlığı tarafından<br />
organize edilen 450 sanatçılık dev bir<br />
projemiz oldu. 19 Mayıs’a özel bir prodüksiyon<br />
hazırladık; ben de Atatürk’ü canlandırdım.<br />
Benim için hem çok büyük gurur hem de çok<br />
büyük bir sorumluluktu.<br />
Bir yandan şu an devam eden Troya var.<br />
Türk bale opera tarihindeki en büyük ve<br />
en çok ses getiren eserlerden biri. Hatta<br />
ödülünü de aldı diyebiliriz; dünyanın en prestijli<br />
sahnesi olan Bolşoy Sahnesi’ne davet edildi.<br />
Troya, Bolşoy’de sergilenen ilk Türk eseri oldu.<br />
35
Troya’yı gelecek yıllarda da izleyebilecek<br />
miyiz?<br />
Yerel başarılar ve ilginin yanı sıra dünyadan<br />
talepler almaya başladık; Rusya’da Bolşoy<br />
gösterisinden sonra Berlin, Tokyo ve Londra’da<br />
gösteriler olacak. Troya’da 350 sanatçı ve<br />
çift orkestra performans sergiliyor.<br />
Bu kadar kalabalık bir prodüksiyonu taşımak<br />
gerçekten kolay değil. Olabildiğince seyirciyle<br />
paylaşmaya çalışıyoruz. Türkiye’de yakın<br />
zamanda ise Aspendos’ta ve İstanbul’da<br />
gösterilerimiz oldu. Devlet Opera ve<br />
Balesi Genel Müdürü değerli arkadaşım<br />
Murat Karahan sayesinde Troya bir süre daha<br />
devam edecek.<br />
Türkiye’de balet olmayı nasıl ifade edersiniz?<br />
Ben artık balet olmanın ötesinde adeta bir<br />
simge olduğumu görüyorum. Hedefimiz ise<br />
bu simgenin sayısını arttırmak. Ancak genel<br />
bakış açısı olarak şöyle bir şey var; mesela<br />
Bir Fazıl Say, bir Sezen Aksu, bir Tarkan, bir<br />
Tan Sağtürk yetiyor, ikincisine yer yok gibi<br />
bir algı var. Burada çok kaliteli ve değerli<br />
dansçılarımız var. Kamuoyunun da fark etmesi<br />
için elimden geleni yapıyorum. Her alanda<br />
bu simgeleri arttırmalıyız.<br />
Türkiye’de bale yapmak konusuna gelince,<br />
kısmi de olsa şahsım adına ön yargıları bir<br />
nebze kırdığımı düşünüyorum. Önceleri bale<br />
çok bilinen bir sanat dalı değildi, belirli bir<br />
kitlesi vardı ve o kitlenin dışına çıkmazdı.<br />
Şimdilerde seyircinin daha yoğun olduğunu<br />
gözlemleyebiliyorum. Troya’nın dört bin kişilik<br />
biletleri kırk beş dakika içerisinde tükeniyor,<br />
yer bulunmuyor. Bu, elde edilebilmesi güç ve<br />
muazzam bir şey.<br />
Meslek olarak balet olmanın artı ve eksi<br />
yönleri nelerdir?<br />
Eksileri diye bir şey yok bence. Çocuk yaştan<br />
itibaren yetiştiriliyoruz. Ben 40. sanat<br />
yılımdayım. On yaşından itibaren aynalar<br />
karşısında eğitim alıyoruz. Disiplinli hocalardan<br />
duyduğumuz en iyi övgü ise “fena değil” oluyor.<br />
Dolayısıyla başka bir kafa yapısı oluşuyor, hep<br />
mükemmeli arıyorsunuz ve bir yandan da alkış<br />
almaya alışıyorsunuz. Bu durumun yarattığı<br />
egonun yanı sıra beraber büyümenin vermiş<br />
olduğu bağlılık ve sevgi var aramızda.<br />
Tan Sağtürk’ü 3 kelime ile anlatmanızı<br />
istesek?<br />
İnsan kendini tanımlamamalı bence. Tanımalı<br />
ama tanımlamamalı. Çünkü tanımladığınızda<br />
inanmaya başlarsınız dolayısıyla o tuzağa<br />
düşmek istemem ama çok çalışan, aileme<br />
düşkün ve eşime çok aşık kalabilmek isterim.<br />
Bir buluş yapacak olsaydınız ne üzerine<br />
olurdu?<br />
Tan Sağtürk Akademi bir sistem üzerine<br />
kurulu; 14 bin aktif, 20 bin mezun öğrencimiz<br />
var. Okul yönetim sistemi diye bir sistem<br />
oluşturduk. Bu sistemin içerisinde stok,<br />
sayım, finans, öğretmen ve talimat bilgilerini<br />
içeren bir bilgi ağı var. Bu bizim açımızdan<br />
müthiş bir buluş oldu. Nasıl bu kadar okulu<br />
yönetebiliyorsunuz dediklerinde sistem<br />
sayesinde diyebiliyoruz. Tan Sağtürk<br />
Akademi’nin kendi ağ yapısını örerek<br />
hayatımın buluşunu yaptığıma inanıyorum.<br />
36
Bir dans ayakkabısı tasarımınız var?<br />
Bu tasarımı nasıl ortaya çıkardınız?<br />
Evet, ayağımdaki ayakkabı. Çift tabanlı<br />
bir caz ayakkabısı. Okullarımızda kullanmak<br />
üzere getirtiyorduk fakat gümrükte sorunlar<br />
yaşadık. Biz de çeşitli ayakkabı örneklerini<br />
aldık, açıp inceledik. Kendi tasarımımızı<br />
ürettik ve mükemmel denecek ayakkabıyı<br />
ortaya çıkardık, tasarım tescilimizi de aldık.<br />
Son olarak ne söylemek istersiniz?<br />
Çocuklu ailelere muhakkak çocuklarını sanatla<br />
iç içe büyütmelerini tavsiye ederim. Müzik,<br />
tiyatro, bale, resim, dans hepsi olabilir. Sanat<br />
eğitimi alan çocuklardaki farklılığı ve bakış<br />
açılarındaki zenginliği çok kısa sürede fark<br />
edeceklerdir.<br />
Bence Türkiye’nin en değerli markası<br />
Türkiye, devletimiz en değerli marka.<br />
En çok kullandığım marka<br />
Kitap okumak için Amazon ve telefonum iPhone.<br />
Bence yüzyılın icadı<br />
İnternet.<br />
Röportaj: Sevcan DAŞDAN Fotoğraf: Bünyamin GÜLDÜ<br />
37
U Z M A N G Ö R Ü Ş<br />
KULLANIYORSAN<br />
İSPAT ET!<br />
Hilal AKSOY<br />
Grup Ofis Marka Patent<br />
Marka Vekili<br />
Kullanım ispatı müessesi<br />
6769 sayılı Sınai Mülkiyet<br />
Kanunu ile hayatımıza<br />
girmiş olup, kanunun<br />
Marka Hukuku’na getirilen<br />
en önemli yeniliklerinden<br />
biridir. Bu uygulama<br />
ile tescilli markaların<br />
piyasada etkin şekilde<br />
kullanılmasının sağlanması<br />
ve kullanılmayan markalar<br />
gerekçe gösterilerek<br />
yapılan itirazlar sonucu<br />
yeni müteşebbislerin<br />
yapay bir pazara giriş<br />
engeli ile karşılaşmamaları<br />
hedeflenmektedir.<br />
Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 19. maddesi uyarınca, 6.<br />
maddesinin birinci fıkrası kapsamında yapılan itirazlarda,<br />
itiraz gerekçesi markanın, itiraza konu başvurunun<br />
başvuru veya rüçhan tarihinde Türkiye’de en az beş yıldır<br />
tescilli olması şartıyla başvuru sahibi; itiraz sahibinden,<br />
itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinden<br />
önceki beş yıllık süre içinde itiraz gerekçesi markasını<br />
itirazına dayanak gösterdiği mal veya hizmetler<br />
bakımından Türkiye’de ciddi biçimde kullanmakta<br />
olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri<br />
olduğuna ilişkin delil sunmasını talep edebilecek;<br />
itiraz sahibi tarafından kullanımın ispatlanamaması<br />
halinde ise, söz konusu gerekçe markalar, benzerlik<br />
değerlendirmesi kapsamında yapılacak inceleme<br />
açısından dikkate alınmayacaktır.<br />
Kullanım ispatının, itiraza ilişkin karşı görüş bildiriminin<br />
başvuru sahibine tebliğinden itibaren 1 aylık süre<br />
içerisinde talep edilmesi gerekmektedir. Söz konusu<br />
delillerin ise ilgili bildirimin itiraz sahibine tebliğinden<br />
itibaren 1 aylık süre içerisinde kuruma sunulması<br />
gerekmektedir. Verilen süre içerisinde delil sunulmaması<br />
ya da yeterli delil sunulmaması halinde ise kullanım<br />
ispatı talep edilen markalar itiraz gerekçeleri<br />
arasından çıkarılacak ve benzerlik değerlendirmesinde<br />
kapsam dışı bırakılacaktır. Ayrıca söz konusu sürenin<br />
tamamlanmasının ardından yeni delil sunulamayacaktır.<br />
Markanın kullanıldığını ispatlamak üzere sunulacak<br />
delillerin, markanın yurt içinde, marka sahibi tarafından,<br />
ayırt edici karakterini değiştirmeyecek şekilde ve ciddi<br />
(gerçek) biçimde kullanıldığını ya da kullanmamaya<br />
dair haklı sebepleri olduğunu gösterir nitelikte olması<br />
gerekmektedir.<br />
Markanın kullanımının ispatlanması gerektiğinde,<br />
markanın kullanımının zamanı, miktarı ve hangi mala<br />
veya hizmete ilişkin olduğu kanıtlanmalıdır. Marka<br />
sahiplerinin marka kullanımlarını, somut ve objektif<br />
olacak şekilde kayıt altına almaları son derece<br />
önemlidir.<br />
38
Bu noktada kurumun en fazla dikkate aldığı<br />
kanıt, faturalardır. Faturalar, ilgili markanın<br />
Türkiye içerisindeki kullanımını ve kullanımı<br />
ispat edilen marka ile ilişkilendirilebilir bilgileri<br />
içermeli, tarih bilgileri okunabilmeli, ilgili zaman<br />
aralığını kapsayacak, düzenli ve kesintisiz ticari<br />
etki doğuracak şekilde ve mal/hizmet niteliğine<br />
uygun tutarları kapsar nitelikte olmalıdır.<br />
Sıklıkla karşılaştığımız bir durum ise özellikle gıda<br />
üreticilerinin faturalarda yer alan emtiaları ürün<br />
kodları ile adlandırmalarıdır. Bu durumda ürün<br />
kodlarının hangi emtialar ve hangi markalar<br />
için olduğunu açıklayan ek bilgilerin mutlaka<br />
sunulması kullanım ispatının kabul edilmesi<br />
bakımından önemlidir.<br />
Gerekçe markanın kullanımının ispat<br />
edilememesi halinde itiraz benzerlik bakımından<br />
reddedileceği için kullanım ispatı müessesesi<br />
itirazın gidişatı anlamında çok önemlidir.<br />
Bu noktada itiraz var ise diğer gerekçeler<br />
bakımından değerlendirmeye devam<br />
edilecektir. Marka sahiplerinin fiilen kullanmakta<br />
oldukları markaları, itirazlarına gerekçe olarak<br />
göstermeleri ve delillerini önceden hazırlamaları,<br />
yeni kanun çerçevesinde markasal haklarını<br />
savunmalarını kolaylaştıracaktır.<br />
Marka başvurusuna yapılan itiraza ilişkin karşı<br />
görüşün sunulmasında, itiraz edilen başvuru<br />
sahibinin talebiyle kurum, itiraz sahibinin<br />
itiraza gerekçe gösterilen markayı başvuru<br />
veya rüçhan tarihinden önceki beş yıllık sürede<br />
Türkiye’de ciddi biçimde kullanıp kullanmadığını<br />
sorgulayabilecektir. İtiraz sahibi tarafından<br />
süresi içinde delil sunulmaması veya sunulan<br />
delillerin itirazla ilgili olmaması halinde ve ayrıca<br />
başka bir itiraz gerekçesi veya itiraza gerekçe<br />
gösterilen başka bir marka da yoksa kurum itirazı<br />
reddedebilecek, tescilli markanın eşya listesinde<br />
yer alan bir kısım mal ve hizmetler için kullanım<br />
ispatı sunulmuş ise bu durumda kullanım ispatı<br />
kısmen kabul edilecektir.<br />
Ayrıca yedi yıl sonra kurum, söz konusu markanın<br />
kullanım ispatına konu olan mal ve hizmetlerini<br />
re‘sen iptal hakkına da sahip olabilecektir.<br />
Kurum tarafından verilen kararlara baktığımız<br />
zaman; kullanım ispatı talep edilmişse ya<br />
kullanımı ispat edilen mal ve hizmetler için<br />
markaların benzer bulunduğu hallerde itirazın<br />
kabulü/kısmen kabulü ya da kullanımı ispat<br />
edilemeyen mal ve hizmetler için benzerlik<br />
gerekçesinin dikkate alınmadığı yönünde<br />
olduğu görülmektedir. Ancak bazı durumlarda<br />
markasal kullanım ispat edilse dahi, yapılan<br />
değerlendirmeler sonucunda söz konusu<br />
markanın itiraz edilen markaya benzer<br />
olmadığı gerekçesiyle sunulan itiraz, kurum<br />
tarafından reddedilebilmektedir. Bu bağlamda<br />
öncelik benzerliğe verilmektedir.<br />
TÜRKPATENT, uygulamada, gerekçe olarak<br />
gösterilen markalar içerisinde kullanım<br />
ispatı şartı aranmayan markalar var ise ve<br />
değerlendirmenin bu markalar ile yapılmasının<br />
kararı etkilemeyeceğini göz önüne alırsa<br />
kararını kullanım ispatı talebini incelemeye<br />
gerek duymaksızın da verebilmektedir.<br />
Bu noktada marka sahiplerinin hangi mal ve<br />
hizmetleri kullanıyor ise o mal ve hizmetler<br />
için tescil başvurusunda bulunması ve<br />
yukarıda belirtilen şekilde kullanımlarını<br />
sağlamaları, markanın kullanım ispatına konu<br />
olması durumunda marka sahibine avantaj<br />
sağlayacaktır.<br />
Sınai Mülkiyet Kanunu’nun hayatımıza kattığı<br />
kullanım ispatı müessesi hem başvuru sahipleri<br />
hem de itiraz sahipleri açısından stratejik<br />
öneme sahiptir. Kullanım ispatı konusunun<br />
hayatımıza girmesiyle birlikte, marka sahibi<br />
olmak ve markayı kullanmak arasındaki fark<br />
iyice belirginleşmiş ve marka sahiplerinin<br />
kullanacağı mal ve hizmetlerde markalarını<br />
tescil ettirmeleri önemli hale gelmiştir.<br />
Kaynak: Türk Patent, Kullanım İspatı Kılavuzu<br />
39
Ö Z E L D O S Y A<br />
MARKALAŞAN<br />
MASKOTLAR<br />
Piyasada var olan binlerce markaya<br />
rağmen bazı markalar gerek isimleri<br />
gerekse de logolarıyla zihnimizde yer<br />
eder. Peki ya maskotlar? Genellikle tanıtım<br />
amacıyla kullanılan ve uğur getirdiğine<br />
inanılan maskotlar, bazı markaların tanıtım<br />
ve reklam yüzü olarak karşımıza çıkar.<br />
Örneğin; kutup ayısı dendiğinde aklımıza<br />
kırmızı atkısıyla Coca-Cola’nın sevimli maskotu<br />
ve haliyle Coca-Cola; beyaz önlüklü, turuncu<br />
elbiseli ve gözlüklü temizlik kahramanı deyince<br />
de hiç şüphesiz aklımıza Mr. Muscle geliyor.<br />
Biz de GOssIP ekibi olarak bu sayımızda sizler<br />
için en popüler ve en sevilen marka maskotlarını<br />
derledik.<br />
BIBENDUM<br />
Başvuru numarası: 2000/21576<br />
Koruma tipi: Marka<br />
Kullanılacağı mal ve hizmet:<br />
Yüksek basınçlı temizleyiciler,<br />
akü takviye kabloları, araç paspasları.<br />
Edouard ve André Michelin tarafından 1889<br />
yılında kurulan Michelin, bugün dünya lastik<br />
pazarı liderlerinden biri. 1898 yılında Edouard<br />
Michelin’in bir fuarda üst üste yığılmış otomobil<br />
lastiklerini görmesiyle “kol ve bacakları olmayan<br />
bir adam” figürü aklında canlandı ve sonrasında<br />
reklamcısına lastiklerden yapılmış bir adam<br />
karakteri çizimi siparişi verdi. İşte Michelin’in lastik<br />
adamının doğuş hikâyesi de böylece başlamış<br />
oldu. Bu lastik adama da yeme ve içme anlamına<br />
gelen Latince “bibendo” kelimesinin bir türevi olan<br />
Bibendum ismi verildi.<br />
1935 yılına gelindiğinde Bibendum afişlerden<br />
çıkıp canlandı ve reklam yıldızı oldu. Zor durumda<br />
kalan araçların biricik süper kahramanı ve<br />
Michelin’in maskotu oldu.<br />
Son yüzyılın belki de en iyi ve en etkili marka<br />
maskotu olarak gösterilen ve bir maskot olmanın<br />
ötesinde, yaşayan bir karakter olan Bibendum,<br />
uzun yıllar boyunca müşterilerine iyi bir yol arkadaşı<br />
olmayı başardı.<br />
Meraklıları için Bibendum’un bütün afişlerinin<br />
bulunduğu “Bibendum 100 Years of the Michelin<br />
Man Posters” isimli bir kitabın da mevcut olduğunu<br />
söyleyelim.<br />
Geçtiğimiz yıl 120. yaşını kutlayan Bibendum<br />
görüntüsü ile yıllara meydan okumaya devam<br />
ediyor.<br />
40
MAXI<br />
Başvuru numarası: 2019/10903<br />
Koruma tipi: Marka<br />
Kullanılacağı mal ve hizmet:<br />
Finansal ve parasal hizmetler vb.<br />
Ekim 2018’de lansmanı yapılan yapay zekâ<br />
teknolojisi ve doğal dil işleme yeteneğine sahip<br />
kişisel asistan hizmeti Maxi, 29 Kasım 2018’de<br />
Türkiye İş Bankası tarafından tüm müşterilerinin<br />
kullanımına sunuldu. Açılışı ile birlikte müşterilerinin<br />
büyük ilgi gösterdiği Maxi, kısa bir sürede 2 milyon<br />
kullanıcıya ulaştı.<br />
İş Bankası kredi kartı markası Maximum’un ünlü<br />
x şeklinden esinlenilen ve Maximum markasının<br />
pembesi ve İş Bankası’nın mavisinin birleşiminden<br />
oluşan Maxi ile hem konuşarak hem de<br />
mesajlaşarak etkileşime geçilebiliyor. Maxi, tüketim<br />
alışkanlıklarına göre kullanıcılarına harcama<br />
tavsiyesi verebilirken; harcama geçmişi, işlem<br />
detayları, hesap ve kredi kartı bakiye bilgileri gibi<br />
bilgilere ulaşarak raporlamalar yapabiliyor.<br />
Müşterilerinin farklı ihtiyaçlarını dikkate alarak her<br />
biri için uygun çözümler sunan Maxi’nin marka<br />
bilinirliğine katkı sağlayacak çalışmalarına aralıksız<br />
devam ediliyor.<br />
CANGA<br />
Başvuru numarası: 2015/9<strong>05</strong>24<br />
Koruma tipi: Marka<br />
Kullanılacağı mal ve hizmet: Şekerlemeler,<br />
çikolatalar, çikolatalı ürünler, çikolata veya<br />
şekerle kaplanmış ürünler vb.<br />
“Jungle” ve “kanka” kelimelerinden esinlenilerek<br />
oluşturulan Canga markası, dağınık seven<br />
gençlerin ruh haline ve ürünün kendisine<br />
gönderme yapacak, Canga ismine yakışır bir<br />
görsel ikona ihtiyaç duydu. Marka için maskot<br />
aranmasının bir başka nedeni ise fıstıklı bar<br />
çikolata sektöründe Türkiye’de güçlü rakiplerin<br />
olduğu kategoride ayrışmaktı. Dağınık şekliyle<br />
ezber bozan Canga için açlığı yok etmek ve enerji<br />
gibi alanların dışında, yepyeni bir alan bulmak<br />
gerekiyordu ve böylece Canga gorili doğmuş<br />
oldu.<br />
Çikolatanın içinde bulunan dağınık fıstıklara atıfta<br />
bulunan Eti Gıda “dağınık sevenlere çikolata”<br />
sloganıyla dağınık gençlere hitap ediyor. Hatta<br />
öyle ki reklam filmlerinde çoğunlukla dağınıksever<br />
Canga gorili çeşitli yaramazlıklar yapıp ortalığı<br />
dağıtarak izleyiciye mutlu dağınıklığı anlatıyor.<br />
41
ASLAN MAX<br />
Başvuru numarası: 95/012812<br />
Koruma tipi: Marka<br />
Kullanılacağı mal ve hizmet:<br />
Dondurmalar, buz kremler,<br />
dondurmalı pastalar, dondurmalı kuplar vb.<br />
Algida’nın ilk markalarından biri olan Aslan Max,<br />
1990 yılında hayatımıza girdi ve kısa sürede<br />
çocukların sevgisini kazandı. İlk yıllarda dondurma<br />
ambalajlarının üzerinde gördüğümüz Aslan<br />
Max, ilerleyen yıllarda reklamlarda karşımıza<br />
çıkmaya başladı. Maceracı kişiliğiyle tanıdığımız<br />
Max, zor durumda kalan çocuklara dondurma<br />
dağıtarak reklamlarda boy göstermesinin<br />
ardından zamanla başka platformlara geçti.<br />
2012 yılında maceralarını beyaz perdeye taşıyan<br />
Aslan Max’ın, Max Maceraları-Kralın Doğuşu ve<br />
Max Maceraları-Krallığa Yolculuk sinema filmleri,<br />
Türkiye’de en çok izlenen çocuk filmlerinden oldu.<br />
2017’de Aslan Max,<br />
logosunu ve çehresini<br />
değiştirerek artık safaride<br />
ya da ormanda değil, okulda<br />
yani günlük hayatta karşımıza<br />
çıkmaya başladı. “Keşif”<br />
teması üzerine odaklanan<br />
yeni Aslan Max, her çocuğun<br />
kendi içerisinde bir kâşif<br />
yattığını vurgularken keşif temasının en<br />
heyecan verici ayağı olarak ise Türkiye’nin<br />
ilk YouTuber yarışması Max YouTube Star’ı<br />
düzenledi.<br />
YUMOŞ<br />
Başvuru numarası: 2<strong>006</strong>/09312<br />
Koruma tipi: Marka<br />
Kullanılacağı mal ve hizmet:<br />
Deterjanlar, çamaşır yumuşatıcıları vb.<br />
Snuggle yani Türkiye’deki ismiyle Yumoş, Amerika<br />
Birleşik Devletleri ve Kanada’da satılmaya<br />
başlanan bir çamaşır yumuşatıcı markasıdır.<br />
Snuggle, ilk kez 1983 yılında Unilever tarafından<br />
tanıtıldı. Zamanla tüm dünyaya yayılan Snuggle,<br />
1986 yılından bu yana ise Türkiye’de Yumoş adıyla<br />
tanınıyor. “Bazen bir kucaklama, bir gülümseme, bir<br />
koku, bir dokunuş gerekli” mottosunu benimseyen<br />
markaya, çamaşırlara yumuşaklık hissi verdiğini<br />
göstermek için Snuggle (sarılıp yatmak) ismi<br />
verildi. Marka maskotunun oyuncak ayı olarak<br />
belirlenmesinin sebebi ise özellikle çocukların,<br />
uyurken sarıldıkları favori oyuncak olmasıydı.<br />
Yumoş ayısı, “Kermit” ve “Susam Sokağı”<br />
karakterlerinin tasarımcısı olan ünlü kuklacı Kermit<br />
Love tarafından tasarlandı. 1983 yılından bugüne<br />
ürünün tüm tanıtım ve reklamlarında kullanılan<br />
Yumoş ayısı, tüketicilerle duygusal bir bağ kurarak<br />
onların kalbinde özel bir yer kazandı ve çocukların<br />
en sevdiği oyuncaklardan biri hâline geldi.<br />
42 ÖZEL DOSYA
DURAMAZ<br />
Başvuru numarası: 2013/13955<br />
Koruma tipi: Marka<br />
Kullanılacağı mal ve hizmet:<br />
Her türlü piller ve bataryalar vb.<br />
Duracell maskotu, alkalin pillerin diğer<br />
çinko karbon pillerden çok daha uzun süre<br />
kullanılabildiğini göstermek için çığır açan<br />
reklamlarında Duracell pilleriyle çalışan küçük,<br />
pembe, tüylü bir tavşan olarak hayatımıza girdi.<br />
Dönemin popüler oyuncaklarından olan trampet<br />
çalan tavşan, 1983 yılında ilk kez televizyonda<br />
izleyiciyle buluştu. Bu reklamda, onlarca trampet<br />
çalan tavşan bulunuyor ve bir tavşan hariç diğer<br />
tüm tavşanların zamanla pili bitiriyordu. Eminiz<br />
ki şimdiye kadar anlatılan maskot ve reklam size<br />
hiç tanıdık gelmedi. Çünkü Duracell’in maskotu<br />
nedendir bilinmez Türkiye hariç diğer tüm<br />
ülkelerde pembe bir tavşan. Türkiye’de, kahverengi<br />
bir ayı olarak hayatımıza giren ve maskot tavşan<br />
ile yaşıt olan ayıcık, “Duramaz” adıyla biliniyor.<br />
Duracell pilleriyle çalışan Duramaz, reklamlarda<br />
tıpkı tavşan maskotun yaptığı gibi diğer pillerle<br />
girdiği her yarışı kazanıyor. Tutku ve canlılık gibi<br />
karakter özellikleri bulunan Duramaz’ın bu<br />
özelliklerinin kaynağının Duracell’in olduğu ve uzun<br />
kullanım ömrü sağladığı vurgusu yapılıyor.<br />
ÇELİK<br />
Başvuru numarası: 2003/00027<br />
Koruma tipi: Tasarım<br />
Görevli olduğu fabrikanın kendiliğinden çalışması ve<br />
parçaların birleştirilmesi sonucu Erzincanlı Bekçi Sırrı’nın<br />
karşısına çıkan Çelik, “Ben Çelik, Arçelik, ya sen kimsin?”<br />
diyaloğu ile Türk halkının sempatisini kazanan bir<br />
karakter olarak 2002 yılında hayatımıza girdi. Yuvarlak<br />
gövdesi, eklem yerlerindeki belirgin mekanik parçaları,<br />
ellerindeki dörder parmağı, birbirine yakın iri gözleri ve<br />
gülen büyük ağzıyla insansı bir robot olduğu anlaşılan<br />
Çelik, insansı robot olmanın bir adım ilerisine geçip<br />
kendine bir yuva bile kurdu.<br />
Çelik, ilk reklam filmlerinde firmanın teknolojisine vurgu<br />
yapan bir robot olarak Arçelik ürünlerini tanıtırken<br />
ilerleyen yıllarda ürün tanıtımının yanı sıra sosyalleşti ve<br />
gönlünü Çeliknaz’a kaptırdı. Bu tarihten sonra “yeniliği<br />
aşkla tasarlamaya” hızla devam eden Çelik ve Çeliknaz,<br />
teknoloji ve tasarımı ön planda tutarak yenilikçi ürünler<br />
sunmaya devam ediyor.<br />
43
OPEDO<br />
Başvuru numarası: 2012/06044<br />
Koruma tipi: Tasarım<br />
Opet’in ürün ve hizmetlerini tanıtmak için<br />
yarattığı maskot Opedo, maceradan maceraya<br />
koşarak insanlara yardımcı olmaya çalışan bir<br />
kahraman. Opedo, insanlara yenilikler getirmek<br />
ve gülümsetmek için ayrılmaz bir ikili olduğu aracı<br />
Motopet ile “Opedo Yollarda” sloganıyla yollara<br />
düşüyor.<br />
Animatik karakter olarak tanıtılan Opedo,<br />
bildiğimiz süper kahramanlardan değil adeta<br />
bizden biri gibi. Yani Opedo, her ne kadar<br />
marka maskotu olsa da aslında reklam yıldızı<br />
olmak yerine halktan biri olmayı tercih etmiş bir<br />
kahraman olarak tanımlanıyor.<br />
RONALD McDONALD<br />
Opet’in renklerinden<br />
oluşan elbise giyen ve<br />
göğsünde Opet’in logosunu<br />
bulunduran Opedo, Motopet kullanırken mavi<br />
gözlüğünü takmayı da ihmal etmiyor. Bu sayede<br />
kask formundaki kafasıyla trafik kurallarının<br />
önemini vurguluyor. Ajda Pekkan gibi bilinen<br />
isimlerle birlikte reklamlarda boy göstermesinin<br />
yanı sıra trafik bilinci oluşturulması için çeşitli<br />
projelerde de yer alan Opedo, zaman zaman da<br />
gerçek hayata geçiş yaparak aramıza katılıyor.<br />
Öğrencilere trafik bilincinin aşılandığı “Trafik<br />
Dedektifleri” projesinin baş kahramanlarından<br />
biri olan Opedo, çeşitli alışveriş merkezlerinde<br />
çocuklara ve gençlere trafik kurallarını öğretmeyi<br />
kendine görev ediniyor.<br />
Başvuru numarası: 86/092048<br />
Koruma tipi: Marka<br />
Kullanılacağı mal ve hizmet:<br />
Et balık ve kümes hayvanlarının<br />
etlerinden mamul yiyecekler vb.<br />
1963 yılında Willard Scott tarafından çocukları<br />
eğlendirmek amacıyla yaratılan ve ilk kez kendisi<br />
tarafından canlandırılan Ronald McDonald, ünlü<br />
Amerikan restoran zinciri McDonald’s’ın ana<br />
maskotu olan bir palyaço. Scott, dönemin sevilen<br />
karakterlerinden Bozo’nun (ki o da bir palyaço)<br />
popülerliğini yitirmesiyle Ronald McDonald<br />
karakterini yarattı, Ray Kroc’a sundu ve Ronald o<br />
günden itibaren McDonald’s’ın yüzü oldu.<br />
Ronald McDonald, 2014 yılından bu yana<br />
Brad Lennon tarafından canlandırılmakta<br />
olup kendi adına resmi bir<br />
Instagram sayfası bile<br />
bulunmaktadır.<br />
Ronald McDonald, reklamlarda McDonaldland<br />
adlı fantastik bir dünyada arkadaşları ile birlikte<br />
yaşıyordu. 2003 yılında Ronald’ın hayatında<br />
değişiklikler oldu; McDonaldland büyük ölçüde<br />
ortadan kaldırıldı ve bunun yerine Ronald’ın<br />
normal çocuklarla günlük yaşamlarında<br />
etkileşime girdiği gösterildi ve Ronald McDonald,<br />
“Mutluluk Görevlisi” olarak anılmaya başlandı.<br />
44 ÖZEL DOSYA
CHESTER<br />
Başvuru numarası: 92/010148<br />
Koruma tipi: Marka<br />
Kullanılacağı mal ve hizmet:<br />
Mısır asıllı çerez yiyecekler.<br />
1994 yılından bu yana Türkiye’de çocukların en sevdiği atıştırmalık<br />
markalarından biri olan Cheetos’un maskotu Chester, çocuklar için<br />
aileden biri gibi. Chester, dostlarının yardıma ihtiyacı olduğunda onlara<br />
hızlıca yetişebilmesi ve onlara akıl ve cesaret vermesi için çita olarak<br />
tasarlandı. “İyi huylu yaramaz” olarak tanımlanan Chester, muzip ve<br />
“eğlence için eğlence” anlayışını benimsemiş bir karakter. Markanın var<br />
olduğu günden bu yana Cheetos markasının maskotu olan Chester,<br />
ismini çita (cheeta) ve markanın ilk ürününe tadını veren peynir (cheese)<br />
kelimelerinin ses uyumundan aldı.<br />
“Cheetosluyor muyuz?” diyen sesi kulaklarımızda çınlayan Chester,<br />
çocuklarla iletişim kuruyor ve markanın tüm ürünlerinde ve iletişim<br />
materyallerinde yer alıyor. Ayrıca çocukları eğlendirmeyi seven<br />
Chester, web sitesi üzerinden çeşitli yarışmalar da düzenliyor.<br />
QUICKY<br />
Başvuru numarası: 2016/53979<br />
Koruma tipi: Marka<br />
Kullanılacağı mal ve hizmet:<br />
Kahvaltıda yenilen hububat vb.<br />
Quicky, ilk olarak Quik Bunny ismiyle çilekli bir karışımla karşımıza<br />
çıktı. 1973 yılında, kolyesinde kırmızı bir “Q” harfi taşıyan Quicky,<br />
markanın maskotu olarak reklamlarda yerini aldı. Uzunca bir<br />
süre bu hâli ile bilinen tavşan maskotu, 1990-1991 yıllarında<br />
Ramon Maria Casanyes tarafından yeniden tasarlandı ve<br />
bugünkü bildiğimiz Nesquik tavşanının yeni imajı ortaya çıktı. Bu<br />
maskot; Amerika, Kanada, İtalya gibi pek çok ülkede markanın<br />
reklamlarında yer aldı. Nesquik’in maskotu her ülkede tavşan<br />
olarak karşımıza çıkmadı; Fransa ve Yunanistan’da Groquik adıyla<br />
sarı bir hipopotam; Portekiz’de ise Cangurik adıyla sevimli bir<br />
kanguru olarak Nesquik ambalajlarında yerini aldı. 2003 yılına<br />
gelindiğinde ise tavşan, ABD’de Nesquik Bunny olarak yeniden<br />
adlandırıldı.<br />
Ülkemizde tavşan hâliyle karşımıza çıkan Quicky,<br />
günümüzde nesquik.com.tr web sitesi üzerinden<br />
yemek tarifleri paylaşıyor, çocuklarla çeşitli<br />
oyunlar oynuyor ve sağlıklı beslenme<br />
tüyoları veriyor.<br />
Burak OCAKOĞLU - Deniz CEBECİ<br />
45
U Z M A N G Ö R Ü Ş<br />
İLAÇ SEKTÖRÜNDE<br />
PATENT<br />
Sevda KALYONCU<br />
Grup Ofis Marka Patent<br />
Patent Vekili/Kimyager<br />
İlaç sektöründe yapılan araştırma ve geliştirmeler<br />
sayesinde eskiden tedavi edilemeyen birçok hastalık,<br />
günümüzde kolayca tedavi edilebilmekte veya<br />
önlenebilmektedir. Ancak, bir ilacın geliştirilmesi<br />
uzun süreli laboratuvar çalışmaları, klinik deneyler,<br />
ruhsatlandırma aşamalarını gerektiren, dolayısıyla hem<br />
yüksek maliyetli hem de oldukça zaman alan bir süreçtir.<br />
Uzun uğraşlar sonucu geliştirilmiş bir ilacın veya etken<br />
maddenin/molekülün patent tescili ile koruma altına<br />
alınmaması durumunda, üçüncü şahıslar/firmalar<br />
söz konusu ilaç piyasaya sürülür sürülmez gerekli<br />
incelemeleri yaparak o ilacı kendi üretimlerine dahil<br />
edebilir ve bunu yaparken ilk şahsın/firmanın hakkı gasp<br />
edilebilir. Bu sebeple yeni bir ilaç veya var olan bir ilacın<br />
yeni etkilerinin buluş konusu olması durumunda patent<br />
başvurusunda bulunmak oldukça önemli ve buluş sahibi<br />
firma veya kişinin çıkarlarını gözetmek için gereklidir.<br />
46<br />
Günümüz dünyasında<br />
hayatı kolaylaştıran<br />
birçok buluş mevcuttur.<br />
Tekerlekten otomobile,<br />
balondan uçağa,<br />
telgraftan telefona,<br />
aspirinden parasetamole;<br />
buluşların gelişme<br />
süreçleri düşünüldüğünde<br />
inovasyonun geldiği<br />
nokta inanılmaz bir<br />
boyuttadır. Ancak buluş ve<br />
inovasyon deyince, hayatı<br />
kolaylaştırmanın yanı sıra<br />
insanoğlunun en büyük<br />
problemi olan hastalıklara<br />
çözüm için geliştirilen<br />
ilaçlar şüphesiz ki büyük<br />
önem arz etmektedir.<br />
İlaç patenti, patentlenebilirlik kriterlerine sahip<br />
olan ilacın, ilaç üretim yönteminin veya ilacın<br />
endikasyonunun üçüncü şahıslara karşı korunmasını<br />
sağlayan kalkandır.<br />
İlaç Patenti Türleri<br />
İlaç patentleri üç ana grupta incelenebilir:<br />
Ürün patentleri; molekül/etken madde, türev,<br />
kristal formlar ile ilgili iken; bu ürünlerin sentezi veya<br />
hazırlanması için kullanılan yöntemler usul patentleri<br />
ile korunabilir. Ancak teşhis ve tedavi yöntemleri,<br />
patentlenemeyen buluşlar arasında yer almaktadır.<br />
Endikasyon patenti ise, var olan veya daha önce<br />
patent tescili olan bir ilacın veya etken<br />
maddenin/molekülün ilk tıbbi kullanımı ya da bilinen bir<br />
ilacın veya etken maddenin/molekülün var olan etkisi<br />
dışında başka bir etkisinin bulunduğu durumlarda,<br />
ikincil tıbbi kullanımı ile ilgili patenttir.
Türkiye’de ilaç patentlerinin koruması 1995<br />
yılında yürürlüğe girse de 1 Ocak 1999<br />
itibarıyla başlamıştır.<br />
İlaç patentleri her dönem tartışma konusu<br />
olmuştur. Çünkü tescili alınan bir ilaç patenti,<br />
korunduğu ülke kapsamında başvuru sahibine<br />
tekel hakkı sağlamakta ve başvuru sahibinin izni<br />
olmaksızın üçüncü şahıslar/firmalar söz konusu<br />
ilacın üretimini, satışını yapamamakta, ticari olarak<br />
herhangi bir sebeple elinde bulunduramamaktadır.<br />
Bu noktada iki temel kavramı açıklamak gerekir:<br />
orijinal ilaç ve jenerik ilaç.<br />
Türkiye’de koruma altına alınan ilk ilaç<br />
patenti, mide ve bağırsak bozukluklarında<br />
endike olan bir ilaç ile ilgilidir.<br />
Orijinal ilaç, inovatör firma tarafınca<br />
uzun süren araştırmalar ve klinik deneyler<br />
sonucunda, bir sağlık sorununa olumlu etkisi<br />
kanıtlanan ve bunu sağlayan etken maddenin<br />
veya molekülün patent tescili ile korunduğu,<br />
yeni ve pazara çıkan ilk ilaç türüdür. 20 yıl<br />
boyunca patent korumasından yararlanan<br />
orijinal ilaçlar, kanuna göre patent tescillerinin<br />
bulunduğu ülkelerde, buluşçu firmanın/kişinin<br />
izni dışında üçüncü şahıs/firmaların, deneme<br />
amaçlı fiiller ve bir eczacının kişiye özel yapacağı<br />
üretim hariç, bu ilaç üzerinde herhangi bir hak<br />
elde etmelerini engellemektedir.<br />
Jenerik ilaç ise; orijinal ilaçlar ile aynı etken<br />
maddeyi/molekülü, aynı miktarda ve aynı<br />
farmasötik formda içeren ve orijinal ilaç ile<br />
biyoeşdeğerliği kanıtlanmış ilaçlardır. Orijinal<br />
ilaçlardan farklı olarak jenerik ilaçlar için canlılar<br />
üzerinde klinik deney çalışmaları yapılmamakta<br />
ve bu sebeple jenerik ilaçlar orijinallere göre<br />
daha ucuz fiyatlara satılmaktadır. Bir jenerik<br />
ilacın piyasaya sunulabilmesi için orijinal<br />
ilacın patent koruma süresinin sona ermesi<br />
gerekmektedir. Bunun için birtakım ilaçların<br />
patent süreleri takip edilmekte ve süre<br />
bitimlerine yaklaşırken jenerik ilaç, piyasaya<br />
sürülmeye hazır olacak şekilde jenerik ilaç<br />
üreticileri tarafından hem biyoeşdeğerlik hem<br />
ruhsatlandırma çalışmaları başlatılmaktadır.<br />
Bu çerçevede; etik kurallar da göz önüne<br />
alındığında, ilaç patentleri hususunda iki karşıt<br />
görüş ortaya çıkmaktadır. Bir taraf yaklaşık<br />
7-13 yıl süren uzun ve yüksek maliyetli ilaç<br />
araştırma ve geliştirme süreci nedeniyle buluş<br />
niteliğindeki ilacın/etken maddenin veya ilaç<br />
sentez yönteminin veya klinik deneyler sonucu<br />
ortaya çıkan endikasyonların korunmasını ve<br />
bunların yüksek fiyatlara sahip olmasını haklı<br />
bulmakta ve ilaç sektöründe inovasyonun<br />
sürekliliği için patent korumasının teşvik edici<br />
olduğunu savunmaktadır. Hatta orijinatör<br />
firmalar, bir etken madde veya molekül<br />
için patent koruma süresi sona ermeye<br />
yakın, bu etken maddenin/molekülün<br />
endikasyonu, veriliş yolu, dozaj şekli veya<br />
farklı hasta gruplarına uygulanması için de<br />
patent başvuruları yapmakta ve söz konusu<br />
ilacı dolaylı olarak patent tescili ile koruma<br />
altında tutmaya devam etmektedir. Ayrıca,<br />
ülkemizde olmayan ancak dünyada birçok<br />
ülkede var olan ek koruma belgesinden (SPC)<br />
yararlanabilmektedir.<br />
Konuya ilişkin bir diğer taraf ise insan sağlığı<br />
mevzu bahis olduğundan, patent tesciline sahip<br />
ilaçlara ilişkin hakların tekel altında olmasını<br />
doğru bulmamakta, sağlık hakkının herkesçe<br />
ulaşılabilir ve herkesin alım gücüne uygun<br />
düzeyde tutulması gerektiğini savunmaktadır.<br />
Bu açıdan bakıldığında ilaç kullanıcıları için<br />
temel bir hak olan sağlık konusunda engelleyici<br />
bir durum olduğu düşünülebilir. Ancak<br />
uzun yıllar süren ve yüklü yatırımlar yapılan<br />
çalışmalar sonucu ortaya çıkan orijinal ilaçların<br />
patentle korunmaması halinde, orijinatör ilaç<br />
firmaları 20 yıl boyunca piyasada tekel hakkı<br />
elde edemeyecek ve bu yatırımların karşılığını<br />
alamayacak olmaları söz konusu firmaları,<br />
yeni ilaçların ortaya çıkarılmasına teşvik<br />
etmeyecektir. Bu durumda da şu an bir çok<br />
hastalığın ilaçla tedavisi belki de bulunamamış<br />
olabilirdi.<br />
Sonuç olarak; aslında her iki tarafın kendi<br />
penceresinden bakıldığında haklı olduğu<br />
düşünülebilir. Bu duruma çözüm olarak hem<br />
orijinatör firmanın hem de ilaç kullanıcıları<br />
haklarının uygun düzeyde korunacağı bir sistem<br />
önerilebilir.<br />
47
P A T E N T H İ K Â Y E L E R İ<br />
YÜZYILLARDIR ELDEN<br />
DÜŞMEYEN BULUŞ<br />
YOYO<br />
Binlerce yıl önceki çocukların ne ile oynadığını<br />
hiç merak etmiş miydiniz? Bu sorunun<br />
cevabı oldukça ilginç çünkü antik çağlara<br />
ait oyuncaklar günümüzdekilerle neredeyse<br />
aynı. Bilinen en eski oyuncağın oyuncak<br />
bebek olduğu tarihsel kayıtlarda bulunuyor<br />
ancak bilinen en eski ikinci oyuncak bundan<br />
çok daha heyecan verici: Yoyo<br />
Bilinen ilk adı Diabolo olan yoyo, MÖ 1000 civarlarında<br />
Çin’de ortaya çıktı. Ancak bu oyuncak ile ilgili yazılı olan<br />
ilk kayıtlara MÖ 500 yılında rastlandı. Yapılan arkeolojik<br />
kazılarda, Antik Yunan Dönemi’ne ait, yoyoyu andıran<br />
pişmiş toprak diskler ortaya çıkarıldı ve yoyo benzeri<br />
objelerle oyun oynayan çocukların betimlendiği vazolar<br />
bulundu.<br />
Antik çağlardan beri elden düşmeyen yoyonun namı<br />
Avrupa’ya ulaştığında büyüsü o dönemin çocuklarını da<br />
etkisi altına almayı başardı. 1700’lü yıllarda yoyo artık<br />
kraliyet ailesinin ve aristokrat sınıfının en popüler çocuk<br />
oyuncağı haline geldi.<br />
Modası hiç geçmeyen bir<br />
oyuncak olan yoyo, aslında<br />
tarihin bilinen en eski ikinci<br />
oyuncağı.<br />
48
19. yüzyıla gelindiğinde ise Amerika’da bu<br />
oyuncak için James L. Haven ve Charles Hettrick<br />
tarafından bir patent başvurusu yapıldı. “The<br />
Whirligig” adını verdikleri buluş, 20 Kasım 1866<br />
tarihinde US 59,745 numarası ile Amerikan<br />
Patent Ofisi tarafından tescillendi. Söz konusu<br />
buluş, merkezinde bir perçin ile bir arada tutulan<br />
iki metal disk olarak düşünüldü ve bu diskin<br />
ortasından geçen ipin metal disklerin birinde<br />
veya ikisinde bulunan deliklere tutturulacak<br />
şekilde tasarlandı.<br />
Zaman içerisinde birçok değişime uğrayan bu<br />
oyuncak için farklı coğrafyalarda farklı isimler<br />
kullanıldı. Yoyo ismi ise, ilk kez 1920’lerde Filipin<br />
asıllı bir oyuncak üreticisi olan Pedro Flores<br />
tarafından kullanıldı. Flores, bu oyuncağın<br />
patentine hiç sahip olmamış olsa da yoyo adının<br />
marka tescilini aldı ve “Yoyo Manufacturing<br />
Company” adını verdiği şirketi ile yoyoyu<br />
Amerikan pazarına sürdü.<br />
Yoyo, bugünlere kadar ulaşan popülerliğini<br />
ise 1930’larda yoyonun haklarını Flores’ten<br />
satın alan iş adamı Donald F. Duncan’a borçlu.<br />
Duncan’ın yaptığı yatırımlar ile birlikte yoyo,<br />
dünyanın her yerine yayılarak çocuklar için<br />
olduğu kadar yetişkinler için de vazgeçilmez<br />
bir oyuncak haline geldi. Öyle ki 1965 yılında<br />
mahkeme, yoyo isminin jenerik hale geldiğine ve<br />
artık marka olarak kullanılamayacağına karar<br />
verdi.<br />
Günümüzde bilgisayar ve tabletlerin oyuncakların<br />
yerini alması sonucunda yoyo eskisi kadar el<br />
altında olmasa da hâlâ kült statüsüne sahip<br />
popüler bir oyuncak. Dünyanın çeşitli ülkelerinde<br />
düzenlenen yoyo yarışmaları da bu antik<br />
oyuncağın varlığını sürdürmesinde önemli rol<br />
oynuyor.<br />
Yoyo, uzaya çıkmış ilk<br />
oyuncak olarak adını<br />
tarihe yazdırdı.<br />
Yasemin ÖZDEMİR<br />
<strong>49</strong>
U Z M A N G Ö R Ü Ş<br />
MARKA<br />
EKONOMİSİ<br />
Gelişen ekonomi ile birlikte üretim ekonomisinden marka<br />
ekonomisine doğru bir yönelim olduğu görülmektedir.<br />
Uygulamada karşımıza perakende sektöründeki büyüme<br />
olarak ortaya çıkan olgu aslında marka ekonomisinin<br />
büyümesidir. Farkında olarak ya da olmadan giyimden<br />
elektroniğe kadar geniş bir yelpazede durmadan<br />
markaları konuşmaktayız.<br />
Dr. Fatih Anıl<br />
Öğretim Üyesi<br />
Rekabetin en yoğun<br />
yaşandığı global<br />
ekonomide ülkeler,<br />
sektörler ve şirketler<br />
için marka yaratmak,<br />
markalaşmak ve<br />
markalı satış yapmak<br />
ilave katma değer<br />
yaratmakta ve rekabet<br />
gücü kazandırmaktadır.<br />
Geçtiğimiz 10-15 yıllık süreçte Türkiye, üretim<br />
ekonomisinden marka ekonomisine geçiş süreci<br />
yaşamıştır. Konuyla ilgili olarak ekonomist Dr. Can<br />
Gürlesel tarafından BMD için yapılan bir çalışma konuyu<br />
detaylarıyla incelemektedir.<br />
Ülkeler, sektörler ve şirketler için marka yaratmak,<br />
markalaşmak ve markalı satış yapmak, ilave katma<br />
değer yaratılması ve rekabet gücü kazanılması<br />
konusunda önemli bir seçenek ortaya çıkarmaktadır.<br />
“Marka ekonomisi” markalaşma sürecindeki tüm<br />
iktisadi faaliyetleri ve ilave katma değeri kapsıyor,<br />
tanıyor ve ölçüyor. Burada tüm iktisadi faaliyetler<br />
kapsamına, üretimdeki fasonculardan tedarikçilere,<br />
AVM kiralamasından dekorasyon işlerine kadar bütün<br />
faaliyetler giriyor. Tüm gelişmiş ekonomilerde olduğu<br />
gibi Türkiye’de de öncelikle giyim perakende sektörü<br />
markalaşma sürecine girmiştir. Özellikle İstanbul merkezli<br />
oluşan ekosistem, markalaşma ve Türk markalarının<br />
gelişmesi için uygun bir ortam sağlamaktadır.<br />
50
Marka ekonomisi, üretim sonrası işlevlerin<br />
eklenmesi ile ortaya çıkan değer zinciri içindeki<br />
iktisadi faaliyetlerden ve bu faaliyetlerin<br />
yarattığı katma değerden oluşmaktadır.<br />
Modern perakende, pazarların, özellikle organize<br />
perakendenin ve AVM’lerin gelişimi ile moda<br />
markaları ve lüks markaların satılabileceği,<br />
markalı hizmetlerin sunulabileceği alanlar<br />
oluşturmaktadır. Söz konusu perakende<br />
pazarların gelişmesi, yabancı perakendecileri<br />
de çekmekte, yabancı perakendeciler hızla<br />
marka talebinin arttığı genişleyen pazarlara<br />
yönelmektedir.<br />
Türkiye yaklaşık 200 milyar dolar ile Avrupa’nın<br />
altıncı büyük perakende pazarı durumundadır.<br />
Buradan marka ekonomisinin hacmi<br />
görülebilmektedir. Marka ekonomisinin gelişmesi<br />
ve şirketlerin markalaşma süreçleri için uygun<br />
kamu politikalarına ve global anlamda desteğe<br />
ihtiyaç duyulmaktadır. Bu noktada Türk markaları<br />
için uygulanan Turquality benzeri destekler<br />
artırılmalıdır.<br />
Markaların geliştirilmesi ve global hale<br />
gelebilmeleri açısından İtalya ve İspanya<br />
örnekleri dikkatlice incelenmelidir. Özellikle<br />
giyim endüstrisinde 80’li yıllardan itibaren<br />
İtalyan markalarının hakimiyeti varken, 2000’li<br />
yıllardan itibaren yeni stratejilerle özellikle fastfashion<br />
kavramıyla İspanyol markaları gündeme<br />
gelmiştir.<br />
Marka ekonomisi kapsamında yaratılan<br />
istihdamın önemi de hesaba katıldığında konunun<br />
ne kadar önemli olduğu görülmektedir.<br />
51
Y A R A T I C I T A S A R I M L A R<br />
ALIŞVERİŞ<br />
ÇANTASININ<br />
BİNBİR HALİ<br />
SPORTİF<br />
Tarzını alışverişte de yansıtmak<br />
isteyenlerin tercihi.<br />
HEM ŞIK<br />
HEM PRATİK<br />
Alışverişlerin gözdesi<br />
file çantalar<br />
BEYLER İÇİN<br />
Şık olan kim?<br />
Siz mi çantanız mı?<br />
BUGÜN NE YESEM?<br />
Sağlıksız hiçbir şeyi bu alışveriş<br />
çantasına koyamayacaksınız.<br />
FORMUNUZU<br />
KORUYUN<br />
Alışverişimi yaparım<br />
sporuma bakarım.<br />
52
İNCELTEN ETKİ<br />
Bu çanta ile alışverişte fazla<br />
kilolarınızdan kurtulun.<br />
KEDİLER HER YERDE<br />
Kediseverler bu sevimli<br />
çantaya bayılacak.<br />
NOSTALJİ RÜZGARI<br />
Biraz nostaljiye ne dersiniz?<br />
Bu çanta sizi eskilere götürecek.<br />
FOTOĞRAF<br />
TUTKUNLARINA<br />
Şipşak foto çekilir!<br />
LEGO ELLER<br />
Bu alışveriş çantası ile artık<br />
siz de legoların bir parçası<br />
olabilirsiniz.<br />
Cansu CİVELEK<br />
53
İ T İ R A Z I M V A R<br />
MAGNOLIA MI?<br />
MAGNOLYA MI?<br />
MANOLYA MI?<br />
Son dönemlerin trend tatlısı Magnolia,<br />
ilk olarak New York’taki Magnolia<br />
Bakery’de üretilen muzlu, kremalı ve<br />
pandispanyalı bir tatlı çeşidi iken, zaman<br />
içerisinde jenerik marka haline geldi ve<br />
üreticisinin ismi ile anılan bir tatlı oldu.<br />
Magnolia, bir başka deyişle magnolya ya da<br />
manolya, ülkemizde söz konusu kremalı ve<br />
meyveli tatlının bizzat kendi ismi haline geldi.<br />
Bu sebepledir ki; magnolia kelimesinin yaygın<br />
kullanımı neticesinde özellikle puding ve<br />
muhallebi türü tatlılar için tek başına bir kişinin<br />
ya da kurumun tekeline bırakılabilecek bir ibare<br />
olmaktan çıktı.<br />
Bu kadar tutulan ve popüler hale gelen<br />
magnolia tatlısı girişimciler tarafından da<br />
fark edilerek içinde bu kelimenin geçtiği<br />
birçok marka başvurusuna konu oldu ve kısa<br />
zamanda kullanımı yaygınlaştı. Şimdi ise pek<br />
çok pastanede, kafede, raflarda görmeye,<br />
duymaya alışık olduğumuz, kamuya mal<br />
olmuş, herkesçe bilinen bir tatlı oldu. Esasen<br />
ürünün adı haline gelen ve kimsenin tekeline<br />
bırakılamayacak bir kelime olan magnolia,<br />
içinde tatlıların da bulunduğu marka sınıfı için<br />
herkesten önce Türkiye’de bir firma tarafından<br />
tescil altına alınmıştı.<br />
Tescil altına alınan bu kelime, ürünün adı<br />
olan tanımlayıcı bir kelime olması, ayırt<br />
edicilik özelliğinin çok düşük olması nedeniyle<br />
sahibine tam anlamıyla bir koruma da<br />
sağlayamadı. Nitekim marka sahibi,<br />
kendisinden sonra başvurusu yapılan ve içinde<br />
magnolia, magnolya, manolya geçen marka<br />
başvurularına engel olamadı ve yaptığı itirazlar<br />
da TÜRKPATENT tarafından nihai olarak<br />
reddedildi.<br />
Bu durum, Kurum kararlarına “Kurul, magnolia<br />
ibaresinin son zamanlarda bilinirliği giderek<br />
artan bir tatlı adı olarak kullanıldığını; ‘Magnolia<br />
Puding’ diye bilinen tatlının Türkiye’de çok<br />
yaygın kullanımı olduğunu tespit etti. Bu<br />
kapsamda ‘puding, muhallebi’ malları açısından<br />
başvuruda yer alan ‘Magnolia’ ibaresinin<br />
puding çeşidine atıf yaptığı, tüketicide marka<br />
olarak algılanmaktan ziyade ürün adı olarak<br />
algılanacağı kanaatine varılarak…” yanına aldığı<br />
ayırt edici unsurla birlikte farklı kişiler adına da<br />
tescil edilebileceği şeklinde yansıdı.<br />
Söz konusu karar, marka seçiminde orijinal ve<br />
ayırt edici gücü yüksek olan ibarelerin, koruma<br />
anlamında sahibini güçlü kıldığının da açık bir<br />
göstergesi oldu.<br />
Av. Filiz CANKAT<br />
54
BENZERLİĞİN EV HALİ<br />
Türk Patent ve Marka Kurumu, benzer marka<br />
başvurularına dosyalanan itirazlar sonucunda<br />
benzerlik değerlendirmesi yaparken markasal<br />
benzerliğin yanı sıra kavramsal benzerlik ve logo<br />
benzerliğini de incelemektedir. Bu çerçevede,<br />
Maison&Objet markasına benzer olduğu<br />
gerekçesiyle itiraz edilen Home Objet marka<br />
başvurusu da söz konusu değerlendirmeye takıldı.<br />
Ev dekorasyonunda tasarım trendlerinin nabzını tutan<br />
Maison&Objet Fuarı binlerce markayı, çok sayıda<br />
tasarımcıyı, iç mimarı, stilisti ve tasarımseveri bir<br />
araya getiriyor. Dünya çapında katılımın gerçekleştiği<br />
Maison&Objet Fuarı için ev dekorasyonu tanımı aslında<br />
biraz eksik kalıyor. Fuar tam anlamıyla yaşam ve yaşam<br />
sanatı üzerine birçok şeyi içinde barındırıyor. Her yıl<br />
ocak ve eylül aylarında olmak üzere yılda iki kez Paris’te<br />
düzenlenen fuar, önceki yıllarda Paris dışında Miami ve<br />
Singapur’da da gerçekleşti. Ayrıca Maison&Objet, bu yıl<br />
eylül ayında sekizinci kez düzenlenecek olan Paris Tasarım<br />
Haftası’nı da organize etmektedir.<br />
ORİJİNAL MARKA<br />
Maison&Objet geçtiğimiz günlerde, Türkiye’de 2<strong>006</strong><br />
yılından bu yana tescilini elinde bulundurduğu<br />
Maison&Objet markasını mesnet göstererek resmi marka<br />
bülteninde yayına çıkan “Home Objet” marka başvurusuna<br />
itiraz etti. Önemli olan nokta ise orijinal markada yer alan<br />
“maison” ibaresi Fransızcada “ev” anlamına gelirken,<br />
itiraza konu olan başvurudaki “home” ibaresinin de<br />
İngilizcede “ev” anlamına gelmesi. Markalar ortak olarak<br />
sadece “objet” ibaresini içerdiğinden, ilk bakışta yüksek<br />
derecede bir benzerlik yaratmadıkları düşünülebilir.<br />
Markaların başlangıç kısımlarının görsel ve işitsel olarak<br />
tamamen farklı olması, markaları birbirinden daha da<br />
uzaklaştırıyor gibi görünmektedir. Ancak bu noktada<br />
benzerlik değerlendirmesinde kavramsal benzerlik<br />
devreye girmiştir. Kelimelerden ikisinin de yabancı dilde<br />
olması halinde benzerlik tespitinin güç olduğu bilinse de<br />
TÜRKPATENT, markalar arasında kavramsal benzerliğin<br />
bulunduğu kararına varmış ve Maison&Objet tarafından<br />
gerçekleştirilen itirazı kısmen kabul etmiştir.<br />
TÜRKPATENT’in bu itiraz sonucu verdiği karar, kavramsal<br />
benzerliğin farklı dillerde aynı anlama gelen kelimeler için<br />
de uygulanabilir olmasına örnek teşkil etmiştir.<br />
BENZER MARKA<br />
Cansu CİVELEK<br />
55
L O G O H İ K Â Y E L E R İ<br />
HALKALARIN<br />
ASIRLIK HİKÂYESİ<br />
Farklı birçok markadan<br />
ilham alan ve dinamik<br />
bir hikâyeye sahip olan<br />
Audi markasının logo<br />
hikâyesi de en az marka<br />
hikâyesi kadar efsanevi.<br />
Nedir bu dört halka?<br />
Audi markasının tarihine kısa bir yolculuk<br />
yaptığımızda; August Horch adlı bir mühendis<br />
çıktı karşımıza. Küçükken demircilik mesleğini<br />
öğrenen, sonrasında ise dönemin en kaliteli<br />
Alman otomobil firmalarından biri olan Carl<br />
Benz’de (Mercedes Benz üretimi yapan<br />
firma) çalışan Horch, 1899 yılında Köln’de<br />
kendi motorlu taşıt tamirhanesini açtı ve 1901<br />
yılında ilk otomobili üretti. Kendi adını verdiği<br />
“Horch” markasıyla üretime başlayan Horch,<br />
bir süre sonra yönetim ve denetim kuruluyla<br />
fikir anlaşmazlıklarına düştü ve kendi kurduğu<br />
firmasından ayrılma kararı aldı.<br />
Yeni bir firma kurması çok sürmedi ancak eski<br />
kurduğu firma, soy isminden oluşan markayı<br />
kullanmaya devam ettiğinden yeni bir marka<br />
bulması gerekiyordu; o da soy isminin Latince<br />
karşılığı olan bir marka seçti: Audi!<br />
56
1914 yılında faaliyete geçen şirket, kısa<br />
sürede yüksek başarılar elde etti ve büyük<br />
ün yaptı. Gelelim logodaki dört halkanın<br />
hikâyesine… Takvimler 1932 senesini<br />
gösterdiğinde Audi, DKW, Horch ve Wanderer<br />
birleşerek Auto Union firmasını kurdular.<br />
Zamanın ötesinde bir firma olmayı başaran<br />
Auto Union, kendisini oluşturan markaların<br />
özelliklerini bünyesinde topladı ve bu özellikler<br />
onu diğer markalara göre bir adım öne taşıdı.<br />
Yıllardır unutulmayan meşhur Audi<br />
reklamında bahsedildiği gibi; bir<br />
otomobilden beklentiniz tasarımsa<br />
Alfa Romeo, sportiflik ise BMW, konfor<br />
ise Mercedes-Benz, güvenlik ise Volvo;<br />
hepsine sahip olmak isterseniz ise Audi.<br />
Auto Union markasının logosunda yer alan<br />
halkalar ise, markayı oluşturan her bir<br />
firmayı temsil etti, ta ki 1969 yılına kadar.<br />
1969 yılında Auto Union ile NSU güçlerini<br />
birleştirdi ve yeni bir marka ortaya çıktı; AUDI<br />
NSU AUTO UNION. Ancak görüldüğü üzere<br />
ismin fazla uzun olması ve Audi dışındaki<br />
markaların pasifleşmesi sonucunda marka,<br />
yoluna Audi ibaresi ve dört halkayla devam<br />
etme kararı aldı.<br />
Günümüzde söz konusu logo, parlak<br />
krom versiyonuyla araçların üzerinde yer<br />
almaktadır. Ancak resmî web sitesinde, ilk<br />
kullanımı olan ve markaların birleşmesini<br />
temsil ettiği düşünülen siyah logo<br />
kullanılmaktadır.<br />
Sevcan DAŞDAN<br />
57
R E T R O L O J İ<br />
İnsanlığın en eski ve en önemli buluşlarından biri olan tekerleğin icadından bu<br />
yana, bir yerlere daha hızlı ulaşım için tekerlek ve tekerlekli aletler kullanılmaktadır.<br />
Yontulmuş taştan ağır eşyaları taşımak için bulunan tekerlekli araçlar, zamanla<br />
gelişip değişerek arabalara, motosikletlere, bisikletlere dönüştü. Bugünse teknolojinin<br />
geldiği son nokta ile iki tekerlekli ve elektrikli hoverboardlar hayatımızda. Gelin şimdi<br />
sizlerle elektrikli kaykayların retrolojik gelişimine göz atalım.<br />
1950’li yıllarda Amerika’da hava şartlarından<br />
dolayı sörf yapamayan gençlerin, sörf<br />
tahtalarına eklediği tekerlekler ile hayatımıza<br />
giren kaykay, her ne kadar karada sörf<br />
yapılması fikriyle ortaya çıkmış olsa da<br />
zaman içerisinde kendine başlı başına bir yer<br />
edindi. İlk başlarda sörf tahtası büyüklüğünde<br />
yapılan kaykaylar bir süre sonra küçülerek ve<br />
sahip olduğu tekerleklere manevra kabiliyeti<br />
eklenerek bir eğlence aracına dönüştü.<br />
1970’li yıllara gelindiğinde Amerika’da The<br />
Ocean Festival’de düzenlenen yarışmayla<br />
tanınırlığı artan kara sörfü, üzerinde yapılan<br />
hareketlerle bir ekstrem sporu olarak kabul<br />
görmeye başladı. İlk olarak küçük çaplı bir<br />
yarışmayla başlayan bu aktivite bir süre<br />
sonra özel kayak pistlerinin bulunduğu ve<br />
büyük yarışmaların yapıldığı bir spor dalı<br />
hâline geldi. 2020 Tokyo Olimpiyatları’yla<br />
birlikte olimpiyatlara yeni eklenecek spor<br />
dallarından biri olan kaykayın ülkemizde<br />
de 2017 yılında kurulan bir federasyonu<br />
bulunmaktadır.<br />
Denge yeteneği gerektiren profesyonel bir<br />
spor dalı olarak değerlendirilen kaykayın<br />
denge ihtiyacını ortadan kaldırmak amacıyla,<br />
1990’lı yılların sonunda Amerikalı mühendis<br />
58
Segway<br />
Dean Kamen tarafından kendi kendini<br />
dengede tutabilen ve elle kontrol edilebilen<br />
gidona sahip bir araç geliştirildi. Birçok farklı<br />
isimle anılan bu araç için genellikle üretici<br />
firmanın unvanı olan “Segway” ibaresi<br />
kullanıldı ve araç ilk çıktığında yüzyılın icadı<br />
olarak tanıtıldı. Dean Kamen tarafından<br />
“Kişisel Dengeleyici Araç” (Balancing Personal<br />
Vehicle) başlıklı bir patent başvurusu da<br />
bulunan Segway, üzerinden düşmenin<br />
imkânsız olduğu bir araç olarak ün yaptı. Her<br />
ne kadar bu iddialı söylemi çürüten birçok<br />
kişi olsa da özellikle eski ABD Başkanı George<br />
W. Bush’un üzerinden düşmesiyle araç ilgi<br />
odağı hâline geldi. Bugünlerde askerlerin,<br />
polislerin ve özellikle AVM, havaalanları<br />
ve benzeri büyük merkezlerde güvenlik<br />
görevlilerinin kullandığı bir araç haline gelen<br />
Segway, kaykaydan aldığı tekerlekli eğlence<br />
aracı unvanını, Hoverboard isimli başka bir<br />
elektronik tekerlekli araca kaptırdı.<br />
Elektrikli kaykay olarak da bilinen<br />
Hoverboard; iki tekerleği, şarj edilebilir<br />
bataryası ve kontrolün ayakla sağlanması<br />
özellikleriyle geleneksel kaykay hissine<br />
daha yakın bir deneyim yaşatıyor. Temel<br />
olarak birbirinden bağımsız hareket eden<br />
iki simetrik tekerlekli pedalın birleşiminden<br />
oluşan Hoverboard, ayak hareketlerinize<br />
göre hızlanıp yavaşlıyor ve dönüşlere<br />
imkân sağlıyor. Çalışma prensibi Segway’e;<br />
kontrolü ise geleneksel kaykaya benzeyen<br />
Hoverboard’a, bu yönüyle teknolojik kaykay<br />
diyebiliriz.<br />
Hoverboard<br />
Sörf tahtasına takılan tekerlekle başlayan<br />
bu serüvenin nereye gideceğini zaman<br />
gösterecek. Geleceğe Dönüş filminde<br />
Marty’nin kullandığı uçan kaykaylar şimdilik<br />
sadece özel manyetik zeminlerde çalışıyor.<br />
Kim bilir belki de gelecekte yeni eğlence ve<br />
ulaşım aracımız olabilir.<br />
Burak OCAKOĞLU
B A Ş A R I H İ K Â Y E L E R İ<br />
YÜZDE YÜZ YERLİ<br />
ve MİLLİ<br />
Albayraklar Şirketler Grubu, Türkiye’nin ulusal<br />
savunma endüstrisine katkıda bulunmak<br />
amacıyla 2017 yılında savunma sanayi üzerine<br />
yatırım yapma kararı alıp, Albayraklar Savunma<br />
Teknolojileri Sanayi AŞ’yi kurmuştur.<br />
Firmanın dünya çapındaki tüm polis teşkilatları için<br />
geliştirdikleri %100 yerli üretim olan Wattozz Elektroşok<br />
Silah ve Wattozz İnsansız Su Altı Aracı (Wattozz Sida)<br />
başlıklı buluşları; tamamı Türk mühendisler tarafından<br />
geliştirilmiş ve üretilmiş parçalardan oluşmaktadır.<br />
Patent Tescili ile Koruma Altına Alınan<br />
%100 Yerli Üretim Buluşlar<br />
Yeni Bir İnsansız Su Altı Aracı<br />
Wattozz Sida, tam olarak bir vatoz balığı görünümünde,<br />
insansız ve silahlı deniz aracıdır. İçinde herhangi bir<br />
insan olmaksızın su altında kriptolu akustik ses dalgaları<br />
sayesinde istenilen şekilde hareket edebilen, özellikle<br />
askeri alanlarda kullanılmak üzere tasarlanmış, uzaktan<br />
kontrol edilebilir yapıda bulunan ve sahip olduğu vatoz<br />
görünümüyle kamuflaj özelliğine sahip olan yeni bir<br />
insansız su altı aracıdır. Karadeniz Teknik Üniversitesi<br />
akademisyenleri tarafından geliştirilen Wattozz Sida,<br />
12 saat boyunca aralıksız hareket edebilmekte ve on<br />
gün boyunca deniz zemininde sabit modda (stand by)<br />
kalabilmektedir. Silikon yüzey içerisinde yer alan sinyal<br />
emici boyalar, Wattozz’un radar alanlarının dışında<br />
kalmasını sağlarken aynı zamanda tespit edilmesini<br />
engellemektedir.<br />
Su altı kameralarıyla donatılmış buluş, gemilerden,<br />
uzaktan kontrol edebilecek şekilde tasarlanmıştır.<br />
300 metreyi aşan derinliklerde<br />
tespit edilmesi mümkün olmayan<br />
buluşu gerçek bir vatoz balığından<br />
ayırmak neredeyse imkânsız.<br />
Patent Numarası: 2018/18255<br />
60
Yeni Bir Elektroşok Silahı<br />
Dünyanın ilk ve tek kablosuz elektroşok silahı<br />
olma özelliği taşıyan Wattozz, hem temaslı hem<br />
de temassız şekilde kullanılabilen, merminin<br />
mekanik bir fırlatma sistemi ile hedefe doğru<br />
atıldığı ve fırlatma işleminin sessiz bir şekilde<br />
gerçekleştiği yeni bir elektroşok silahıdır. Wattozz,<br />
öldürücü olmayan silahlar sınıfında dünya<br />
liderliğini sürdürmekte olup sekiz metreden etki<br />
edebilmektedir.<br />
Tüm dünyada tanıtımı yapılan Wattozz için yüzden<br />
fazla ülkeden talep gelmiştir. Türk mühendislerin<br />
dört yıllık bir çalışması sonucunda ortaya çıkan<br />
Wattozz için Albayraklar Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Adnan Albayrak “Tamamen yerli kaynaklardan<br />
ürettik, üretmeye de devam edeceğiz.” ifadelerini<br />
kullanmıştır.<br />
Wattozz’u diğer elektroşok ürünlerinden ayıran<br />
özelliği ise kablosuz kullanımı. Diğer tüm ürünlerde<br />
bulunan kablo sebebiyle yaşanılan problemlerin<br />
önüne kablosuz kullanım ile geçilmiştir. Wattozz’un<br />
tüm dünyaya ihracatı ise distribütör firmalar<br />
aracılığıyla sağlanacak.<br />
Patent Başvuru Numarası: 2018/10431<br />
Wattozz’u diğer elektroşok ürünlerinden<br />
ayıran özelliği ise kablosuz kullanımı.<br />
%100 yerli ve milli ürünler ile dünya pazarında<br />
varlığını sürdürmeyi amaçlayan Wattozz için<br />
Türkiye’de ve yurt dışında marka başvuruları<br />
yapılmış olup Avustralya, Azerbaycan, Çin, Avrupa<br />
Birliği, Gürcistan, Hindistan, Endonezya, İran,<br />
Japonya, Yeni Zelanda, Kore, Rusya, Sırbistan,<br />
Singapur, Ukrayna, ABD gibi ülkelerde tescili<br />
tamamlanmıştır.<br />
Dünya markaları arasına giren Wattozz’un marka<br />
değeri yüz günde 2<strong>05</strong> milyon dolara ulaşmıştır.<br />
61
İ Y İ F İ K İ R<br />
Kaynakları tükenen dünyamıza geri dönüşümle katkı sağlamaya;<br />
bunu yaparken de eskilerden yepyeni tasarımlar elde ederek eğlenceli<br />
vakit geçirmeye ne dersiniz? Mutfaklarınızdan kütüphanelerinize,<br />
oyuncaklarınızdan eski anahtarlarınıza kadar çeşit çeşit geri dönüşüm<br />
fikriyle karşınızdayız.<br />
ABAJURUNUZU<br />
BAŞTAN YARATIN<br />
Artık kullanılmayan eski kurşun askerleri,<br />
arabaları ve uçakları önce birbirlerine<br />
sonra eski abajurunuza silikon ile tutturun<br />
ve son olarak hepsini istediğiniz renk<br />
sprey boya ile boyayın.<br />
KİTAPLARDAN PUF<br />
Kütüphanenizde duran kitapların üzerine<br />
birer minder monte ederek puf elde<br />
etmeye ne dersiniz? Dilerseniz görseldeki<br />
gibi tekerlek bile monte edebilirsiniz. Bizce<br />
harika bir geri dönüşüm ürünü olmuş.<br />
MİNİK DOSTLARIMIZ İÇİN<br />
Olur ya başınıza gelir, araç lastiğiniz patlar ve<br />
onarılamazsa görseldeki gibi bir yatak yaparak<br />
minik dostlarımızı sevindirebilirsiniz. Dünya<br />
yalnız bizim değil.<br />
RENKLİ SÜZGEÇLER<br />
Rengarenk iplerle tavana tutturduğunuz süzgeçlerinizi<br />
çiçeklerle süsleme fikri sizce de çok zevkli değil mi?<br />
Özellikle mutfak ve kış bahçelerinizi şenlendirmeye<br />
süzgeçlerinizden başlayın.<br />
62
ELLERE DİKKAT<br />
Birbirine dolanan takılara, eşi bulunamayan<br />
küpelere son! Eskimiş rendenizi (ki bu kısmı<br />
çok önemli hakikaten eskimiş ve keskinliğini<br />
kaybetmiş olması gerekiyor) boyayın ve<br />
takılarınızı asın…<br />
NOSTALJİK KALEMLİK<br />
Atmaya kıyamadığınız kasetlerinizi birleştirip<br />
kalemlik olarak tasarlayabilir ve kullanabilirsiniz.<br />
En yakın arkadaşınıza geçmişte dinlediğiniz<br />
kasetlerle hazırladığınız bir kalemlik harika bir<br />
hediye olabilir.<br />
KAPI AÇMAYAN ANAHTARLAR<br />
Ne çok anahtarımız var; ev anahtarı, iş anahtarı, araç anahtarı…<br />
Eve geldiğinizde bunları girişte duran daha eski anahtarlarınızla<br />
yapılmış bu dikkat çekici kutuya koymaya ne dersiniz?<br />
MİNİ SAKSI<br />
Dolabınızda takım halinde bulunan fincanlarınız zamanla<br />
kırılır sonra yerine yenisini alır, kırılmayanları da atarız ya<br />
hani… Atmayıp kaktüsleriniz için oldukça ideal bir saksı<br />
da yapabilirsiniz aslında.<br />
3 KAŞIK 2 ÇATAL<br />
Sadece ısının gücünden faydalanarak elde edebileceğiniz bu şirin<br />
kürdanlığın yapımı oldukça basit. Dilerseniz bir sürü yapıp baharatlık<br />
olarak da kullanabilirsiniz, eminiz sofralarınızı şenlendirecektir.<br />
ESKİYENLERİ ATMAYIN, DEĞERLENDİRİN<br />
Eski kepçeleriniz tencerelerinize zarar veriyordu, siz de<br />
modaya uydunuz silikon kepçe aldınız; eskileri atmayın,<br />
bakın ne güzel değerlendirilmiş. Mutfak duvarlarınızı<br />
süslemek aslında çok kolay.<br />
Deniz CEBECİ<br />
63
M U C İ T H İ K Â Y E L E R İ<br />
KEDİGÖZÜNÜN MUCİDİ:<br />
PERCY SHAW<br />
Kedigözünün mucidi 15 Nisan 1890 yılında<br />
İngiltere’nin Halifax kasabasında James Shaw’ın<br />
ikinci eşinden, ailenin dördüncü çocuğu olarak<br />
dünyaya geldi. Bir fabrika işçisi olan babasının ilk<br />
eşinden yedi çocuğu daha vardı.<br />
Bundan 86 yıl önce, Yorkshire’da<br />
sisli bir gecede Percy Shaw,<br />
İngiltere’nin Halifax kasabasında<br />
işten çıkmış, arabası ile evine<br />
doğru yol alıyordu. Sis yüzünden<br />
görüş mesafesi oldukça daralmıştı.<br />
Bunun gibi sisli gecelerde genellikle<br />
otomobil farlarının yansımasıyla<br />
parıldayan tramvay yollarını takip<br />
ederdi ancak o gece raylar tamir<br />
edilmek üzere sökülmüştü. Yolun<br />
nerede başlayıp nerede bittiğini<br />
anlamakta güçlük çeken Shaw,<br />
farkında değildi ancak aracı yoldan<br />
çıkmış uçuruma doğru ilerliyordu…<br />
Son derece geniş bir aileye sahip olan Percy<br />
Shaw, ek iş olarak tamirat işleriyle ilgilenen<br />
babası sayesinde küçük yaşlarda basit onarım<br />
yetenekleri edindi. Daha erken yaşlarda son<br />
derece yaratıcı fikirlere sahip olan Shaw, ailesinin<br />
maddi sıkıntıları yüzünden daha 13 yaşında<br />
okulu bırakıp çalışmaya başladı. Birinci Dünya<br />
Savaşı sırasında babası ile beraber cephane<br />
üretiminde kullanılan malzemeleri<br />
tamir ederek geçimlerini sağladılar.<br />
Zaman içerisinde maddi durumları<br />
gittikçe iyileşti ve Shaw, 1929<br />
yılında babasının ölümünden<br />
sonra, hayatının geri kalan kısmını<br />
adayacağı yol inşaatı üzerine kendi<br />
küçük işletmesini kurdu.<br />
Aniden bir kedinin parlayan gözleri<br />
ile karşı karşıya geldi ve arabayı<br />
son anda durdurmayı başardı.<br />
O an, Percy Shaw için hayatını<br />
değiştirecek bir farkındalık anıydı.<br />
Shaw, hayatını kurtaran kedi<br />
sayesinde, yollara yerleştirilecek<br />
reflektörlerin, hava durumu ne<br />
olursa olsun geceleri sürücülere<br />
rehberlik edebileceğinin farkına<br />
vardı.<br />
Percy Shaw, kedigözünün icadı<br />
ile ilgili bu hikâyenin doğru olup<br />
olmadığı hakkında yorum yapmayı<br />
reddetse de buluşunun gece<br />
yolculuklarını çok daha güvenli hale<br />
getirdiği sugötürmez bir gerçek.<br />
Percy Shaw tarafından icat edilen, yol<br />
kenarlarında araba farlarının yansımasıyla<br />
parlayan kedigözleri, gece yolculuklarına<br />
tamamen farklı bir boyut kazandırdı.<br />
64
Percy Shaw, ülkesine yapmış olduğu<br />
katkılardan dolayı 1965 yılında<br />
Britanya İmparatorluk Nişanı’na (OBE)<br />
layık görüldü.<br />
Percy Shaw, 1933 Aralık ayındaki o sisli gecede<br />
kedigözü fikri aklına geldiğinde, buluşunu geliştirmek<br />
adına uzun süren bir deneme yanılma sürecine<br />
başladı. Defalarca farklı şekillerdeki, farklı cam<br />
türleri üzerinde çalışmalar yaptı. Bir yıl kadar<br />
süren bu süreç sonunda asfalt yollara gömülen<br />
kauçuk bir kılıf ve demir kasa içerisine yerleştirilmiş<br />
cam boncuktan reflektörler ile buluşunu<br />
mükemmelleştirdi. 3 Nisan 1934’te beraber çalıştığı<br />
bir patent vekilinin tavsiyesiyle, buluşu için üç<br />
ayrı patent başvurusunda bulundu ve hepsi için<br />
de patent tescili aldı. Hemen ardından “Catseye”<br />
marka tescilini de alan Shaw, kedigözünü ülkesinde<br />
pazarlamaya başladı.<br />
Percy Shaw, ülkesine yapmış<br />
olduğu katkılardan dolayı 1965<br />
yılında Britanya İmparatorluk<br />
Nişanı’na (OBE) layık görüldü.<br />
Buluşun uygulanmaya<br />
başlandığı tarihten itibaren gece<br />
yolculuğu anlayışını tamamen<br />
değiştirmiş olan kedigözleri,<br />
bugün hâlâ dünyanın neredeyse<br />
her yerinde gece yolculuklarında<br />
yolları aydınlatmaya ve yolculara<br />
güvenli rehberlik hizmeti<br />
vermeye devam ediyor.<br />
İkinci Dünya Savaşı sırasında meydana gelen uzun<br />
süreli elektrik kesintileri ve o dönemde kullanılması<br />
zorunlu kılınan karartılmış araba farları, Shaw’un<br />
icadının önemini ortaya çıkardı ve kedigözü<br />
kullanımının Birleşik Krallık’ta yaygınlaşmasını<br />
sağladı. Savaştan sonra, kedigözü için Ulaştırma<br />
Bakanlığı Komitesinden destek alan Shaw, buluşunu<br />
tüm dünyaya ulaştırmayı başardı.<br />
2<strong>006</strong> yılında kedigözü,<br />
BBC ve Londra Tasarım<br />
Müzesi tarafından<br />
düzenlenen “Büyük<br />
Britanya Tasarım Arayışı”<br />
yarışmasında yirminci<br />
yüzyılın en başarılı<br />
on tasarımı arasında<br />
gösterildi.<br />
Yasemin ÖZDEMİR<br />
65
G O S S I P Ö N E R İ Y O R<br />
WEB SİTESİ: gossipdergi.com<br />
AÇILDI!<br />
Türkiye’nin ilk ve en geniş kapsamlı sınai<br />
mülkiyet dergisi GOssIP dergi olarak, artık<br />
dijitalde de okuyucularımızla buluştuk!<br />
Marka, patent, tasarım, faydalı model, coğrafi<br />
işaret ve alan adı gibi konularda gündem<br />
haberleri, makaleler, röportajlar içeren<br />
GOssIP’in tüm içeriğine web sitesi üzerinden<br />
ulaşılabiliyor. GOssIP’in üyelik işlemleri web<br />
sitesi üzerinden yapılabiliyor.<br />
KİTAP:<br />
MARKA HUKUKUNDA TANINMIŞ<br />
MARKANIN SULANDIRMAYA<br />
KARŞI KORUNMASI<br />
Marka hukuku kapsamında yıllardır süregelen<br />
benzerliğe ve karıştırılma ihtimaline karşı<br />
korumanın yanı sıra “sulandırmaya karşı marka<br />
koruma” konusunu ele alan Dr. Gül Büyükkılıç,<br />
özel korunan markaların yani diğer bir anlamıyla<br />
tanınmış markaların, günümüzde karşılaştıkları<br />
problemlerin çözme yöntemlerini ve savunma<br />
tekniklerini ele alıyor.<br />
Sayfa Sayısı: 760<br />
Yazar: Dr. Gül Büyükkılıç<br />
Yayınevi: On iki levha<br />
66
KİTAP:<br />
MODERN EKONOMİYİ ŞEKİLLENDİREN<br />
ELLİ İCAT<br />
İnsanlık tarihinin en başından günümüze kadar icat edilen<br />
her şeyi düşünün; aklınıza gelen her şeyi; ne zaman, kim<br />
tarafından ve nasıl icat edildiğini düşünün. Bu soruların<br />
yanıtı elbet bir şekilde bulunabilir ancak gramofonun müzik<br />
piyasasındaki dengeleri nasıl bozduğu ya da Amerika’yı<br />
şekillendiren büyük gücün dikenli tel olması gibi gizemli ve su<br />
yüzüne çıkmamış bilgiler yalnızca bu kitapta yazıyor.<br />
Sayfa Sayısı: 384<br />
Yazar: Pegasus<br />
Yayınevi: Tim Harford<br />
UYGULAMA: SHAPR3D<br />
Tasarım ve çizim amaçlı birçok uygulama bulunuyor<br />
ancak Shapr3d, söz konusu uygulamalara belirgin bir fark<br />
atarak lider koltuğuna oturmuş, üç boyutlu bir modelleme<br />
uygulaması. Şimdilik yalnızca iPad destekli olan uygulamada,<br />
masaüstü bilgisayar ve özel programlar aracılığıyla yapılabilen her<br />
modelleme yapılıyor. Özellikle patent çizimlerinde hayat kurtaran<br />
uygulamaya App Store üzerinden ulaşılabiliyor.<br />
Uygulama Adı: Shapr: 3D modeling CAD for iPad<br />
Destekleyen Sistem: IOS<br />
67
G O S S I P T A N I T I Y O R<br />
ORTA ÇAĞI AYDINLATAN MÜHENDİS:<br />
CEZERİ<br />
Tam 800 yıl önce… Akıl almaz bir mühendis<br />
zekâsı, çağının ötesinde bir felsefi düşünce,<br />
robotlar ve makineler… Mekanik bilimin temellerini<br />
atan, gelmiş geçmiş en büyük dehalar arasında<br />
gösterilen bir isimden bahsediyoruz; Cezeri. Tam<br />
adıyla Bedi‘uz-zemân Ebû el-‘İzz b. İsmaî‘l b. el-<br />
Rezzâz el-Cezerî ama biz ona kısaca Anadolu’nun<br />
yaşayan efsanesi demeyi tercih ediyoruz.<br />
Cezeri, 1200’lü yıllarda Artuklular Dönemi’nde şimdiki<br />
Diyarbakır bölgesinde yaşamış, icatları ve bilgisi<br />
yaşadığı dönemi aşmış bir mühendis. Tanınan önemli<br />
bilim adamlarını etkilemesiyle bilinen Cezeri, yirmi yılı<br />
aşkın bir süre Artuklular Sarayı’nda saray mühendisliği<br />
yapmıştır.<br />
Dünyadaki ilk robotu<br />
yapan mucidin Cezeri<br />
olduğunu biliyor<br />
muydunuz?<br />
Dönemin hükümdarı Nasireddin Mahmud’un talebiyle<br />
kendisi hakkında tek bilgi kaynağı olan ve icatlarının<br />
büyük bir kısmını içeren Kitab-ül Hayk diye bilinen Kitâb<br />
el-câmi’ beyn el-‘ilm ve el-‘amel en-nâfi’ fi sınâa’ti’l-hiyel<br />
adlı eseri derlemiş, günümüzde hâlâ bilime ışık tutan<br />
bilgilerin sahibi olmuştur.<br />
68<br />
GÜNDEM
Şubat ayında Uniq Expo Maslak’ta<br />
Cezeri’nin Olağanüstü Makineleri<br />
Sergisi’nin açılmasıyla tekrar<br />
gündeme gelen Cezeri ve tabir-i<br />
caizse olağanüstü makineleri, büyük<br />
ses getirdi. Açıldığı günden bu yana<br />
genç, yaşlı yüzlerce ziyaretçiye ev<br />
sahipliği yapan sergi, sanat ve bilimin<br />
iç içe geçmiş eserlerini gözler önüne<br />
seriyor.<br />
Dahi denince akla gelen Leonardo<br />
Da Vinci gibi icatlarıyla adından söz<br />
ettiren bilim insanlarının hocası kabul<br />
edilen Cezeri hakkında bilinmesi<br />
gereken çok şey var. On beş senelik bir<br />
çalışma sonucu ortaya çıkan müzede,<br />
1500 metrekarelik bir alanda, Cezeri<br />
tarafından ortaya çıkan dünyanın ilk<br />
insansı robotları, dişli mekanizmalar,<br />
zamanı hassas bir biçimde ölçen saatler<br />
ve çok daha fazlası yer alıyor.<br />
Milli miraslarımızın korunması ve<br />
tanıtılmasında sahip olduğumuz en<br />
önemli değerlerden biri olan Cezeri,<br />
geçmişimizi aydınlatırken yeni nesillere<br />
de ilham kaynağı olmayı başarıyor.<br />
Cezeri’nin de dediği gibi<br />
“Denenmemiş bilgi, doğru<br />
ile yanlış arasında bir<br />
yerde asılı kalır.”. Daha çok<br />
denemek, daha çok üretmek<br />
dileğiyle…<br />
Detaylı bilgi için cezerimuzesi.com<br />
adresini ziyaret edebilirsiniz.<br />
69
SIRA DIŞI MARKALAR<br />
Herkesin marka yaratma tarzı farklıdır.<br />
Başvuru sahipleri bazen başvurduğu mallarla veya<br />
hizmetlerle alakası olmayan çok farklı markalar<br />
oluşturabilirler; bazen de bir markayı gördüğümüzde<br />
şıp diye ne için kullanılacağını anlarız. Bazı markalar<br />
çok ciddi bir izlenim verirken, bazı markalar ise<br />
yüzümüzde tebessüme neden olabilir. Bu sayımızda<br />
hem gördüğümüzde bizi güldüren hem de<br />
başvurdukları mal ve hizmetleri tahmin edebildiğimiz<br />
markaları seçtik. Bakalım siz de bu markaları bizim<br />
kadar eğlenceli bulup ne markası olduğunu tahmin<br />
edebilecek misiniz?<br />
Eğitim ve öğretim<br />
hizmetleri<br />
Dergi, kitap, gazete<br />
vb. yayınların basıma<br />
hazır hale getirilmesi<br />
hizmetleri<br />
Kahve veya kakao<br />
esaslı içecekler<br />
Yiyecek ve içecek<br />
sağlanması<br />
hizmetleri<br />
Dergi, kitap, gazete<br />
vb. yayınların basıma<br />
hazır hale getirilmesi<br />
hizmetleri<br />
Süt ve süt ürünleri<br />
sağlanması hizmetleri<br />
Parfümeri;<br />
kozmetik ürünleri<br />
*Markalar, Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından yayınlanan resmi marka bültenlerinden alınmıştır.<br />
Tur düzenleme,<br />
seyahat için yer<br />
ayarlama hizmetleri<br />
Sinem GÖZÜBÜYÜK<br />
70
BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?<br />
Dünyanın en çok bilinen<br />
markalarından biri olan<br />
Nike’ın logosu, 1971<br />
yılında grafik tasarım<br />
öğrencisi olan Carolyn<br />
Davidson tarafından<br />
sadece 35 dolara<br />
tasarlanmıştır.<br />
16. yüzyıldan beri var<br />
olan İskoç eteklerinin<br />
desenleri, klanlar<br />
arasında farklılık<br />
göstermektedir.<br />
Böylece, kişilerin giydiği<br />
eteklerin deseninden<br />
hangi klana ait oldukları<br />
anlaşılabilmektedir.<br />
Amerikan icadı olarak bilinen ketçap,<br />
aslında kök olarak “Koe-chiap” ya da<br />
“kê-tsiap”tan gelir ve Çincede “salamura<br />
edilmiş balıktan elde edilen sos” demektir.<br />
Yani ketçap ilk olarak Çin’de icat edilen bir<br />
balık sosudur.<br />
Günümüzde kullanılan elektronik<br />
sigara, sigara tiryakisi olan ve<br />
babası akciğer kanserinden ölen<br />
eczacı Hon Lik tarafından 2003<br />
yılında icat edilmiştir.<br />
Yumurta kartonunun patenti,<br />
1969 yılında Francis L. Burkett<br />
tarafından alınmıştır. Ondan önce<br />
ve sonra benzer patentler alınmış<br />
olsa da kartonun yapısı hiç<br />
değişmemiştir.<br />
Elektronik otomobil sektörünün<br />
lideri olan Tesla’nın tüm patentleri<br />
halka açıktır. Amaç, endüstri ile<br />
Tesla arasındaki farkı kapamak<br />
ve sektördeki gelişimin önünü<br />
açmaktır.<br />
72
DÜNYANIN İLKLERİ<br />
ASANSÖR - MÖ 3. yy.<br />
Asansörün icadı aslında çok tanıdık bir isim<br />
tarafından yapıldı. Yunan bilim insanı<br />
Arşimet, vince benzeyen ve yükleri kaldırmayı<br />
sağlayan bir sistem geliştirdi ve böylece asansörün<br />
mucidi oldu. İlk modern asansör ise 1743 yılında<br />
Versailles Sarayı’nda Kral 15. Louis’in dairesine<br />
inşa edildi.<br />
ÇİZGİ FİLM – 1906<br />
Dünyadaki ilk çizgi film, Amerika’da 1906 yılında<br />
James Stuart Blackton tarafından yapılan<br />
Humorous Phases of Funny Faces isimli çizgi<br />
filmdir. O dönemlerde, çizgi filmler stop-motion<br />
tekniği ile yapıldı; bu teknik de ilk kez 1899<br />
yılında Arthur Melbourne Cooper tarafından<br />
hazırlanan Matches An Appeal isimli eserde<br />
kullanıldı.<br />
PENİSİLİN – 1928<br />
Londra’da bir hastanede çalışmalarını sürdüren<br />
Prof. Alexander Fleming bir rastlantı sonucu penisilini<br />
buldu. Ancak bu maddenin etkisi kalıcı olmamış, mikrop<br />
öldürücü özellik birkaç günde ortadan kaybolmuştu.<br />
1940 yılına gelindiğinde Oxford Üniversitesinde çalışan<br />
Howard Florey ve Ernst Chain penisilinin mikrop<br />
öldürücü özelliğinin kalıcı olmasını başararak<br />
Nobel Tıp Ödülü’nün sahibi oldu.<br />
TÜKENMEZ KALEM – 1938<br />
Bugün kullanılan hâliyle tükenmez kalem, 1938<br />
yılında hükümetin finanse ettiği bir dergide çalışan<br />
gazeteci ve heykeltıraş László Bíró tarafından kuruyan<br />
mürekkeplerle daha kolay çalışılabileceği düşüncesi<br />
ile icat edildi. Mürekkep damlatmayan ilk tükenmez<br />
kalemin patenti ise 10 Haziran 1943 yılında yine László<br />
Bíró tarafından alındı.<br />
73
MARKA BULMACA<br />
Bulmacayı çözüp<br />
gossipdergi.com web sayfamızdan<br />
doğru cevapları gönderen katılımcılar<br />
arasında yapılacak çekilişle<br />
3 kişiye “GOssIP Kahve Paketi ve<br />
Alışveriş Çantası” hediye edilecektir.<br />
Ö D Ü<br />
L<br />
L Ü<br />
Son Katılım Tarihi: 15 Ekim 2019<br />
1 2<br />
3<br />
4<br />
5<br />
6<br />
7<br />
8<br />
9<br />
10<br />
11<br />
12<br />
48. Sayının Cevapları<br />
48. Sayının Kazananları<br />
74<br />
Sercan Dağıstan - İSTANBUL / Merve Dereli - AYDIN / Soner Kaya - ANKARA
G O S S I P N E R E D E ?<br />
GOssIP’i gördüğün yerde fotoğrafını çek, sosyal medyada paylaş,<br />
biz de sayfamızda paylaşalım.<br />
#gossipnerede<br />
#gossipnerede<br />
@damlaerden_<br />
@diornil<br />
@ardeninsaat<br />
@best_ee<br />
@cansuuy<br />
#gossipnerede<br />
@esin.dedeoglu<br />
#gossipnerede<br />
@gozdeincey2<br />
@tndogann<br />
#gossipnerede<br />
#gossipnerede etiketiyle<br />
paylaştığınız fotoğraflar için<br />
teşekkürler!<br />
@erman_gorucu<br />
@inthegossip<br />
75