21.11.2016 Aufrufe

EUROPA JOURNAL - HABER AVRUPA NOVEMBER 2016

www.europa-journal.net

www.europa-journal.net

MEHR ANZEIGEN
WENIGER ANZEIGEN

Sie wollen auch ein ePaper? Erhöhen Sie die Reichweite Ihrer Titel.

YUMPU macht aus Druck-PDFs automatisch weboptimierte ePaper, die Google liebt.

16<br />

Wir sagen JA<br />

gegen Kadına Şiddete HAYIR<br />

Gewalt<br />

an Frauen 25.11.-10.12.<br />

Tage<br />

Sonderteil zum Thema:<br />

Auf der ganzen Welt nützen Fraueninitiativen den Zeitraum vom Internationalen<br />

Tag gegen Gewalt an Frauen (25. November) bis zum Internationalen Tag der<br />

Menschenrechte (10. Dezember), um auf das Recht auf ein gewaltfreies Leben<br />

aufmerksam zu machen. Österreich nimmt seit 1992 an der Kampagne teil.<br />

UNABHÄNGIGE MONATLICHE ZEITUNG FÜR WIRTSCHAFT, INTEGRATION UND BILDUNG<br />

<strong>HABER</strong><br />

VRUP<br />

A A<br />

<strong>AVRUPA</strong>’NIN AYLIK BAĞIMSIZ EKONOMİ, ENTEGRASYON VE EĞİTİM GAZETESİ<br />

SAYI: 61 KASIM <strong>2016</strong> - AUSGABE: 61 <strong>NOVEMBER</strong> <strong>2016</strong> P.b.b. Verlagsort: 6020 Innbruck 11Z038817M<br />

Retour- und Postsendungen: Mehmet Inak - Roßbachstr. 10 - 6020 Innsbruck<br />

© BMG / Johannes Zinner<br />

AB SEITE 10<br />

Bundesministerin für Gesundheit und Frauen<br />

Sabine Oberhauser<br />

Vorreiterrolle im<br />

Gewaltschutz<br />

zu<br />

Ö<br />

© ÖVP / Jakob Glaser<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

ÖSTERREICH<br />

Bundesministerin für Familien und Jugend<br />

Sophie Karmasin<br />

Frauen sollen gewalt- und<br />

angstfrei leben<br />

R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

R<br />

E<br />

C H<br />

www.europa-journal.net<br />

I<br />

Bundesministerin für Bildung<br />

Sonja Hammerschmid<br />

Keine Toleranz<br />

für Gewalt<br />

AKADEMİSYEN GÖRÜŞÜ<br />

PROF. DR.<br />

MUSTAFA ÇAKIR:<br />

Merhabayı<br />

Unutma<br />

© Andy Wenzel / BKA<br />

SAYFA 2<br />

Nationalratspräsidentin<br />

Doris Bures<br />

Thema aus der<br />

Tabu-Zone holen<br />

© Peter Rigaud<br />

Avusturya Cumhurbaşkanlığı Seçimi 4 Aralık Pazar Günü Yapılacak...<br />

KARAR ZAMANI<br />

ALEXANDER VAN DER BELLEN<br />

Avusturya tarihinin belki de en önemli seçimine sayılı günler<br />

kaldı. Anketler, Bağımsız Aday Alexander Van der Bellen<br />

ve Aşırı Sağcı Parti (FPÖ) adayı Norbert Hofer’in oylarının<br />

birbirine çok yakın olduğunu gösteriyor.<br />

HOFER SEÇİLİRSE NE DEĞİŞİR?<br />

FPÖ’nün adayı Hofer seçimi kazanır ve Cumhurbaşkanı<br />

olursa, 2018 yılında yapılacak parlamento seçimi veya muhtemel<br />

bir erken seçimde Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ)<br />

Başkanı Heinz-Christian Strache’nin de hükümeti kurması<br />

için önü açılacak. Böylece Avusturya yakın zamanda; yabancı,<br />

Türkiye ve İslam karşıtı söylemleri ile ön plana çıkan<br />

bir Cumhurbaşkanı ve Başbakan tarafından yönetilecek.<br />

VAN DER BELLEN KAZANIRSA NE OLUR?<br />

Yeşiller Partisi’nin desteklediği bağımsız aday Alexander Van<br />

der Bellen aşırı sağın daha da güçlenmesinin önüne geçebilmek<br />

adına, Cumhurbaşkanı seçildiği taktirde önümüzdeki<br />

genel seçimlerde FPÖ seçimi kazansa dahi Strache’nin olası<br />

Başbakanlığını onaylamayacağını açıkladı.<br />

HER OY BELİRLEYİCİ OLABİLİR!<br />

Anketler her iki adayın başa baş bir yarış içinde olduğunu<br />

gösteriyor. Yerli halkın yüksek katılım göstereceği seçimde<br />

asıl belirleyici rol ise oy kullanma hakkına sahip olan göçmenlerde<br />

olacak. Göçmen kökenlilerin seçime katılım oranının,<br />

yeni Cumhurbaşkanı'nın kim olacağına doğrudan etki<br />

yapacağına kesin gözüyle bakılıyor.<br />

© Wolfgang Zajc © Parlamentsdirektion / PHOTO SIMONIS<br />

Göçmenlerle ilgili yeni bir araştırma ve sonuçları...<br />

„Väter und Söhne -<br />

Zwischen Zwei Welten“<br />

"İki Dünya Arasında -<br />

Babalar ve Oğullar"<br />

SAYFA 7<br />

Avusturyalıların Korkuları...<br />

Yerli Halkın En Çok Endişe Duyduğu Konu<br />

Göç ve Mülteciler<br />

SAYFA 3<br />

Kein Raum für Hassposting...<br />

İnternette Nefret Söylemleri<br />

Sorunu Gittikçe Büyüyor<br />

Avusturya ve Avrupa’da<br />

kuş gribi alarmı...<br />

SAYFA 6<br />

SAYFA 6<br />

NORBERT HOFER<br />

SANDRA FRAUENBERGER:<br />

Gewalt gegen Frauen:<br />

Wien setzt deutliche Signale!<br />

SEITE 3<br />

ALEV KORUN:<br />

Am 4. Dezember VAN DER BELLEN WÄHLEN<br />

für eine Zukunft ohne Rassismus!<br />

SEITE 6<br />

NURTEN YILMAZ:<br />

Sozialdemokratische Integrationspolitik?<br />

Teilhabe organisieren!<br />

SEITE 8<br />

„Nebene inander, mi te in an de r, fü re inander “<br />

“Yan yana, Birlikte, Birbirimiz İçin”<br />

© Büro LH Kaiser<br />

„Kulturelle Vie lf alt i n den Gem ei nden"<br />

‘Kültürel Çeşitlilik İle Birlikte Yaşam’<br />

SAYFA 4 SAYFA 7<br />

© NÖ Landespressedienst/Filzwieser<br />

© Die Grünen<br />

Yeşiller Başkanı Eva Glawischnig:<br />

‘‘Avusturya’da gücü, Aşırı Sağcı<br />

Mavilerin (FPÖ) almasına izin<br />

vermeyeceğiz. Mavilerin önce<br />

Cumhurbaşkanlığı sonra da genel<br />

seçimlerde Parlamentoyu ele<br />

geçirmesine birlikte engel olalım.’’


KASIM <strong>2016</strong><br />

<strong>HABER</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong><br />

AVUSTURYA - 2<br />

Merhabayı Unutma<br />

Bu satırların yazarı 70’li yılların ikinci<br />

yarısından bu yana Avrupa ülkelerini<br />

geziyor. Türlü amaçlarla, türlü kimliklerle...<br />

Demem o ki bazen bir işçi<br />

çocuğu olarak, bazen bir üniversite<br />

öğrencisi olarak, bazen de bir akademisyen<br />

kimliği ile. Bu süreçte gözlediğim,<br />

günlüklerime aktardığım kimi<br />

konuları paylaşıyorum.<br />

Avrupalılar tarih boyunca kendinden<br />

görmediğini, sırf farklı olduğu için<br />

dışlamış, onları bazen düşman olarak<br />

bazen de öteki olarak göstermiş, zaman<br />

zaman türlü cefalar çektirmiştir.<br />

Ayrıntıya girmeye gerek yok, Avrupa<br />

tarihini bilenler bilir. Buna rağmen bu<br />

“ötekiler” tutucu, tutuk, ezik, bağnaz<br />

ve kendi içine kapanık bir hayat<br />

sürmek isteyen “yerlilerin” arasındaki<br />

gelişimlerini sürdürmüş, toplumsal ve<br />

sosyal hayatın her alanına nüfuz ederek,<br />

Avrupalıların gelişmesine katkı<br />

sağlamıştır. Bugün bir Avrupa uygarlığından<br />

söz edilebiliyorsa, bunun<br />

arka planında geçmişte yaşananlardan<br />

çıkarılan dersler, farklı olanın bir zenginlik<br />

olarak görülmesi, farklı olanın<br />

yeni bakış açıları sunması vardır.<br />

Günümüzde de zaman zaman suçlanan,<br />

seçim arifelerinde ülkeden<br />

“kovulma fermanlarına” maruz kalan<br />

yabancılar veya yurttaş olduğu halde<br />

yabancı olarak görülenler, hayatın<br />

hemen her aşamasında ötekileştirilmelerine<br />

karşın bir yandan kendilerine<br />

güvenen yurttaşlar olarak gelişimlerini<br />

devam ettirirken, öte yandan da topluma<br />

sundukları olumlu katkılarla<br />

saygın yurttaşlar olarak ayakta kalmaya<br />

devam ediyorlar. Yani kuvvetli esen<br />

fırtınalar içinde sessiz kalan, sükûnetini<br />

muhafaza etmeyi başaranlar çalışkan<br />

insanlar, mesleki başarılarından da söz<br />

ettirebiliyorlar.<br />

Her biri ayrı bir başarı öyküsü olan bu<br />

çalışmaların sahiplerinin aslında ortak<br />

bir özelliği var. Bunlardan ilki bu<br />

satırların yazarının da çoğu defa ortaya<br />

koyduğu gibi, çok sayıda bilimsel<br />

araştırma ile de ortaya koyulmuş. Ana<br />

dili hâkimiyeti ve köken kültürüne olan<br />

bağlılık. Ana dili eğitimi ile öğrenci<br />

başarısı arasında doğrusal bir ilişki<br />

olduğunu pek çok bilimsel araştırma<br />

ortaya koymuş. Ana dilini iyi bilen<br />

öğrenciler, bilmeyenlere göre hem<br />

derslerinde hem de iş hayatlarında<br />

daha başarılı oluyor. Köken kültürünü<br />

muhafaza edenler de içinde yaşadıkları<br />

toplumda ortaya koydukları ürünlerin<br />

yaşadıkları kültüre göre “özgün” ve<br />

“örnek” olmasını sağlıyorlar.<br />

O halde, Türk Milleti’ndenim diyen her<br />

insan, gurbette de olsa, her şeyden<br />

evvel ve mutlaka Türkçe öğrenmeli;<br />

evinde çocuklarına Türkçe öğretmeye,<br />

onlarla Türkçe konuşmaya azami özen<br />

göstermelidir. Türkçe konuşamayan bir<br />

insan Türk kültürüne, topluluğuna<br />

bağlılığını iddia etse de buna inanmak<br />

doğru olmaz. Çünkü dil geçmiş ile<br />

gelecek arasında, gözle görülmeyen,<br />

ama varlığı da hissedilen kuvvetli bir<br />

kültürel bağ; gelecek kuşakların Türk<br />

kimliği ile tanınabilmesi için güvenlik<br />

sigortasıdır.<br />

Ana dili geleneklerimizi, göreneklerimizi<br />

yaşatır. Öteki olarak etiketlenilen<br />

bir toplumun içinde erimemenin,<br />

yok olmamanın teminatıdır. Gelecek<br />

kuşakların, taze fidanların can suyudur.<br />

Bu canlara verilen suyun, ham hamasetten<br />

arındırılmış olmasına özen<br />

gösterilmelidir. Bu nokta özellikle<br />

yabancı kültürün baskın olduğu ortamlarda<br />

daha da önem kazanmaktadır.<br />

Esaslı bilgiye dayanmayan milliyetçiliğin<br />

ırkçılığı; sağlam inanca, köklü bilgiye<br />

dayanmayan ve aklın süzgecinden<br />

geçirilmeyen dindarlığın da bağnazlığı<br />

getireceği unutulmamalıdır. Yakın geçmişe<br />

duyulan saygı ve özlemin, Cumhuriyetin<br />

temel değerleriyle çatıştırılmadan,<br />

moda olduğu için değil,<br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

geniş bir bakış açısı ile ihtiyaç olduğu<br />

için verilmesi gerekir.<br />

Ana dilini ‘doğru-düzgün’ konuşamayan<br />

çocuklar ilerleyen yıllarda, yetişkin<br />

konumuna geldiklerinde sosyo-kültürel<br />

sorunlarla karşı karşıya geliyorlar. Dil ile<br />

dolaylı aktarımı yapılamayan, eksikliği<br />

hissedilen maneviyatın arayışına yöneliyor;<br />

radikal inanç gruplarının istismarına<br />

açık hale geliyorlar. Bu süreçte<br />

suça karışanların, toplumsal kabul görmeyen<br />

davranış biçimlerini sergileyenlerin<br />

sayısı giderek artarken, aile içi<br />

iletişim azalıyor ve giderek kopuyor;<br />

değerler çatışması yaşanıyor. Birinci<br />

kuşak ile üçüncü, dördüncü kuşak<br />

arasındaki bağın her geçen yıl giderek<br />

zayıfladığı görülüyor. Birinci, ikinci<br />

kuşak torunlarıyla sağlıklı iletişim kurmakta<br />

zorlanıyor. Okullarda uluslar<br />

üstü anlaşmalar nedeniyle verilen, ama<br />

velilerin gerekli önemi vermediği<br />

Türkçe hızla unutuluyor. Böylece yetişen<br />

her yeni kuşağın aile bağları<br />

ile ana yurtları ile ilişkileri de zayıflıyor.<br />

Evli çiftler arasında boşanma oranı<br />

hissedilir şekilde yükseliyor.<br />

Bu konuyla ilişkili olarak, ana dili eğitiminin<br />

yetersizliği Avrupa’daki gençlerin<br />

inançlarına, maneviyatlarına olumsuz<br />

yansıyor. Türkçe anlayamadığı hutbeyi<br />

imamdan Almanca okumasını isteyen<br />

gençlerin sayısı belirgin şekilde artıyor.<br />

Dikkatle incelendiğinde, bu gençlerin<br />

Almanca dil düzeylerinin de istendik<br />

düzeyin altında olduğu, kendilerini her<br />

iki dilde de yeterince ifade etmekte<br />

zorluk çektikleri görülüyor.<br />

Öte yandan, Avrupa ülkelerinde<br />

yaşayan Türkiye kökenliler elinde<br />

olmayan ve kontrol edemedikleri dış<br />

etkenlere karşı da ayakta durma,<br />

varlıklarını sürdürebilme mücadelesi<br />

vermek zorunda kalıyorlar. Yaşadıkları<br />

ülkelere bağlılıkları sorgulanıyor; onların<br />

iki ülke arasındaki sıkışmışlıkları<br />

siyasi ikbal hırsı güden bazı politikacıları<br />

I<br />

E<br />

C H<br />

Prof. Dr. Mustafa ÇAKIR<br />

Anadolu Üniversitesi Yurtdışı Türkler Araştırma Merkezi Müdürü – Eskişehir<br />

mcakir@anadolu.edu.tr<br />

her geçen gün daha cüretkâr, daha pervasız<br />

ve daha acımasız bir hale dönüştürüyor.<br />

Bu durum toplum içinde<br />

“farklı” olana karşı hoşgörüyü<br />

zayıflatırken, farklı olanın farkının ortadan<br />

kaldırılmasına yönelik kampanyaların<br />

giderek güç kazanmasını sağlıyor.<br />

20. Yüzyılın medeniyet projesi olarak<br />

ortaya çıkan ve giderek kuruluş<br />

amacından sapan Avrupa Birliğinde<br />

bugün kabul edilmiş 23 resmî dil var.<br />

Bu dillere ilave olarak birlik içerisinde<br />

175 göçmen dili ve 60 bölgesel ve<br />

azınlık dili konuşuluyor. Üye ülkelerin<br />

tamamı 1992 yılında Avrupa Konseyi’nde<br />

kabul edilen Avrupa Bölgesel<br />

Diller ve Azınlık Dillerini Koruma Anlaşması’nı<br />

kabul etti. Anlaşma söz<br />

konusu dillerin öğretimi için gerekli<br />

bütçenin ayrılmasını da öngörüyor.<br />

Ancak bilhassa son 10 yıl içerisinde ana<br />

dili eğitimine verilen devlet desteği<br />

kimi ülkelerde ya tamamen kaldırıldı ya<br />

da ihtiyacı karşılamaktan uzak rakamlara<br />

çekiliyor. Bu durum 1900’lü<br />

yıllarda kalan ve Avrupa yerel dillerini<br />

yok etmek için uygulanan politikaları<br />

çağrıştırıyor.<br />

Avrupa’da Türkçe ana dili eğitiminin<br />

önündeki en büyük engellerden biri<br />

bulunulan ülkedeki politikalar ise diğeri<br />

de Türk ailelerin bilinçsizliği. Birçok aile<br />

geçmişte olduğu gibi günümüzde de<br />

ana dili eğitiminin çocuklarının yaşadığı<br />

ülkenin dilini öğrenmesine engel olacağını<br />

sanıyor. Oysa bilimsel çalışmalar<br />

bunun tam tersini söylüyor. Ana dilini<br />

iyi öğrenen bir çocuk hem yaşadığı ülkenin<br />

dilini hem de diğer üçüncü dilleri<br />

daha kolay öğreniyor. Toplumda adeta<br />

önceki kuşaklardan miras olarak<br />

devralınan “cahil Türk” algısının yer yer<br />

içselleştirildiği görülüyor. Bu kısır döngünün<br />

kırılması için el birliği ile<br />

çalışılması, okul-veli-öğretmen üçgeninin<br />

iyi kurulması ve sağlıklı işletilmesi<br />

gerekiyor.<br />

Türk kültürünün yeni kuşağa aktarılması<br />

konusunda yetersizlikleri olan, geliştirilmesi<br />

gereken bir diğer konu da<br />

Türk televizyonlarının Avrupa’ya yayın<br />

yapan kanalları. Buralarda daha çok<br />

paket yayınlar, reklam, şans oyunu ve<br />

doğrudan satış odaklı yayınlara yer<br />

veriliyor. Türk dili ve kültürüne yönelik<br />

yayınlar neredeyse yok denecek kadar<br />

az. Oysa cazip programlarla dil ve kültüre<br />

katkı sağlayacak yayınlar yapılabilir.<br />

Bu yayınlarda Türkiye ile Avrupa<br />

birbirinden farklı alanlarda karşılaştırmalı<br />

olarak anlatılabilir. Farklı yayın<br />

kuşaklarında Avrupa uygarlığının ortaçağdan<br />

itibaren ortaya koyduğu, her<br />

yeni kuşakla birlikte geliştirerek üstüne<br />

koyduğu rönesansı, aydınlanmayı, türlü<br />

çeşitli düşünce akımlarını, edebiyatı,<br />

felsefeyi, müziği, sosyolojiyi kesintisiz<br />

bir tarihsel kronoloji içinde karşılaştırmalı<br />

olarak, kuru hamasi söylemlerin<br />

batağına saplanmadan, özenle aktarmak<br />

mümkün olabilir.<br />

Birirken şu belirteyim ki Avrupalı gençlerimize<br />

akademik bakış açısıyla baktığımda<br />

karamsar değilim, iflah olmaz bir<br />

iyimser de olmadım. Demek istediğim,<br />

1980’li yılların çalkantılı dönemlerinde<br />

bir süre Almanya’da Avrupalı Türkler ile<br />

bir arada, gönül gönüle yaşamış olan<br />

Cem Karaca, birbirlerine “Guten Tag!”<br />

diye Almanca selam veren Türk gençlerinin<br />

yukarıda özetlenen durumunu<br />

çok iyi gözlemiş ve “Merhaba Gençler”<br />

diye adlandırdığı değerli albümündeki<br />

“Almancılar” şarkısı ile büyük sükse<br />

yapmıştı. Evet, “merhaba” tek bir kelime,<br />

ama yurt dışında yaşayanların bir<br />

olmasını ve iri olmasını sağlayan önemli<br />

bir anahtardır.<br />

6€<br />

Hızlı Havale*<br />

Havalenizi DenizBank ile yapın, Türkiye’nin 81 şehrinde 4.200 noktaya anında ulaşın!<br />

• DenizBank A.Ş.’nin 700’ü aşkın şubesine göndereceğiniz havaleleri<br />

bir saat içinde Türkiye’de hiçbir ek masraf kesilmeden<br />

memlekete gönderiyoruz.<br />

• Havalelerinizi ister Avusturya genelindeki 27 şubemizden,<br />

ister internet şubemiz üzerinden online yapın, paranızı hesaplı,<br />

güvenli ve hızlı bir şekilde memlekete ulaştıralım!<br />

Haftaiçi uzun çalışma<br />

saatlerimizle hizmetinizdeyiz.<br />

Ayrıca Viyana şubelerimiz<br />

Cumartesi günleri de açık!<br />

* Bireysel müşterilerin DenizBank A.Ş., İş Bankası ve Halk Bankası’na yaptıkları 200 Euro’ya kadar olan havaleleri için bir sonraki değişikliğe kadar geçerli ücret.<br />

Müşteri Hizmetleri 0800 88 66 00, www.denizbank.at<br />

DenizBank bir Sberbank grubu kuruluşudur.<br />

Entgeltliche Einschaltung


3 - AVUSTURYA<br />

<strong>HABER</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong><br />

KASIM <strong>2016</strong><br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

I<br />

E<br />

C H<br />

© ÖVP<br />

Avusturyalıların<br />

En Çok Endişe<br />

Duyduğu<br />

1. Konu:<br />

Göç ve<br />

Mülteciler<br />

Bachmayer: "Zuwanderung und Flüchtlinge" Sorgenthema Nummer eins<br />

Viyana (OTS)- Avusturya Pazarlama Ajansı<br />

(OGM), Avusturyalıların mülteci dalgası ile<br />

ilgili değer ve tutumları üzerine bir anket<br />

yaptı. Anket için bir hafta süresince 1000<br />

kişiye sorular yöneltildi. Sonuçları OGM<br />

İşletme Müdürü Wolfgang Bachmayer ile<br />

ÖVP Kulüp Başkanı Reinhold Lopatka bir<br />

basın toplantısıyla açıkladı. Ankete göre:<br />

-Avusturyalıları en çok endişelendiren konuların<br />

başında göç ve mülteciler (%49) geliyor.<br />

Bunu sırasıyla güvenlik ve suç (%37),<br />

ücretler (%26), emeklilik (%24), barınma<br />

harcamaları (%24), çalışma ve işsizlik (%21)<br />

gibi sosyal konular izliyor.<br />

-Avusturyalıların büyük bir kısmı (%76 için<br />

kesinlikle vazgeçilmez) Avusturya’da birlikte<br />

bir yaşam için milli yasalara uyulmasını şart<br />

koşuyor. Kanun ve düzeni devlet sağlamalı<br />

(%68 için kesinlikle vazgeçilmez), kadın ve<br />

erkeğe eşit davranılmalı (%67 için kesinlikle<br />

vazgeçilmez)<br />

-Avusturya ile; %85 barış ve özgürlüğü, %84<br />

güven ve vatanı, emniyet içinde bir hayatı<br />

birlikte düşünüyor. %75 ise Avusturya’nın<br />

ülke olarak dünyada etkisinin az olduğunu<br />

söylüyor.<br />

-%79 Hıristiyan bayram ve geleneklerinin<br />

Müslüman göçmenlerde sorun yapılmasını<br />

kabul edilmez buluyor. Bu bağlamda %79,<br />

Müslüman kadınların peçe takmasını kabul<br />

edilmez görüyor. %82, Müslüman göçmen<br />

ebeveynlerin çocuklarını dini nedenlerden<br />

dolayı spor dersinden sildirmelerini kabul<br />

etmiyor. %72, Viyana’da öncelikle Müslümanlar<br />

için İslami anaokulların olmasına<br />

karşılar.<br />

Ankette mültecilere uygulanacak yaptırımlar<br />

da soruldu. %90, mültecilerin suç işlemeleri<br />

durumunda Avusturya’da oturum<br />

izinlerinin geri alınması yönünde görüş bildirdi.<br />

Yine %90, entegrasyona hazır olmayanların<br />

sosyal yardımlarının kesilmesini<br />

istedi. %70, mültecilerin daha az asgari<br />

geçim parası alması gerektiğini, %20, Avusturyalı<br />

ne alıyorsa aynı miktarı alması görüşünde<br />

ve %9 fikir beyan etmedi.<br />

Sandra Frauenberger<br />

Stadträtin für Frauen, Bildung,<br />

Integration, Jugend & Personal<br />

Gewalt gegen Frauen:<br />

Wien setzt<br />

deutliche Signale!<br />

Als Wiener Frauenstadträtin ist es mein<br />

erklärtes Ziel, dass Frauen in dieser Stadt<br />

sicher, selbstbestimmt und unabhängig<br />

leben können.<br />

Ein wesentlicher frauenpolitischer Schwerpunkt<br />

dabei ist natürlich der Kampf gegen Gewalt<br />

an Frauen und Mädchen. In Wien haben<br />

wir ein dichtes Gewaltschutznetz, um Betroffene<br />

bei ihrem Weg in ein gewaltfreies Leben<br />

zu unterstützen: die Wiener Frauenhäuser,<br />

mit ihren 175 Plätzen für von Gewalt betroffenen<br />

Frauen und ihren Kindern, sind dabei<br />

eine wesentliche Partnerin. Mit dem 24- Stunden<br />

Frauennotruf hat die Stadt Wien ein<br />

europaweit einzigartiges Angebot, das heuer<br />

sein 20- jähriges Bestehen feiert: Der Frauennotruf<br />

bietet Beratung und Unterstützung für<br />

Frauen und Mädchen, die von sexualisierter,<br />

körperlicher oder psychischer Gewalt betroffen<br />

sind und ist rund um die Uhr 365 Tage im<br />

Jahr unter der Telefonnummer 01 71 71 9<br />

erreichbar. Gleichzeitig wird hier auch<br />

wesentliche Sensibilisierungs- und Präventionsarbeit<br />

geleistet.<br />

Im Rahmen der internationalen Kampagne<br />

„16 Tage gegen Gewalt an Frauen“, die<br />

zwischen dem Internationalen Tag gegen<br />

Gewalt an Frauen, dem 25. November, und<br />

dem Internationalen Tag der Menschenrechte,<br />

dem 10. Dezember, stattfindet, wird<br />

auch heuer wieder weltweit auf das Thema<br />

der geschlechtsspezifischen Gewalt aufmerksam<br />

gemacht.<br />

In Wien setzen wir ein deutliches Zeichen<br />

im Kampf gegen Gewalt mit dem Hissen<br />

der Fahne gegen Gewalt an Frauen am<br />

Wiener Rathaus.<br />

Liebe Leserinnen, liebe Lesen: Klar ist, dass<br />

Gewalt an Frauen eine Menschenrechtsverletzung<br />

ist und daher niemals zu tolerieren.<br />

Hier sind wir alle gemeinsam als<br />

Gesellschaft in der Verantwortung.<br />

Gewalt dient dazu Macht und Kontrolle über<br />

Frauen auszuüben und äußert sich in ungleichen<br />

Machtverhältnissen. Gewalt an Frauen<br />

und Mädchen hat viele Formen - neben<br />

physischer Gewalt sind auch immer mehr von<br />

psychischer Gewalt betroffen. Aber auch Hass<br />

im Netz, der sich dezidiert gegen Frauen richtet<br />

und eine sexistische und gewaltverherrlichende<br />

Sprache aufweist, ist ein aktuelles<br />

Phänomen, gegen das wir auftreten müssen.<br />

Die Muster von geschlechtsspezifischer Gewalt<br />

sind weltweit die gleichen, darum halte<br />

ich es für so wichtig, mit einer internationalen<br />

Kampagne darauf hinzuweisen. Sie macht<br />

auf etwas aufmerksam, das für viele Frauen<br />

auch nach Ablauf der „16 Tage“ jeden Tag<br />

traurige Realität ist. Darum werde ich als<br />

Frauenstadträtin nicht müde, die Bekämpfung<br />

von Gewalt auch noch das ganze Jahr über<br />

zu thematisieren.<br />

Zum Schluss habe ich noch eine Bitte an Sie:<br />

Schauen Sie nicht weg, wenn jemand von<br />

Gewalt betroffen ist und treten Sie mit uns<br />

gemeinsam dagegen auf!<br />

© Kromus/PID<br />

Siehst<br />

du mich?<br />

entgeltliche Einschaltung<br />

W<br />

irbelndes Laub, spiegelnde Straßen, Nebelschwaden: Das<br />

alles bedeutet schlechte Sicht. Sehen und gesehen werden,<br />

kann im Straßenverkehr Leben en retten. Reflektierende<br />

Kleidung<br />

hilft dabei.<br />

Für Lenkerinnen und Lenker ist es jetzt noch wichtiger die Geschwindigkeit<br />

den Fahrverhältnissen anzupassen. Und: volle Aufmerksamkeit mkeit auf die<br />

Straße! Bei schlechter Sicht schrumpfen Entfernungen. Da zählt jede<br />

Sekunde.<br />

Radfahrerinnen rinnen und Radfahrer, Fußgängerinnen und Fußgänger, vor allem<br />

Kinder sind bei trübem Herbst- oder Winterwetter besonders gefährdet.<br />

Sie sind im<br />

Straßenverkehr oft schlecht zu<br />

sehen. Mit reflektierenden<br />

Materialien en an der Kleidung sind Fußgängerinnen gerinnen und Fußgänger schon<br />

aus 160 Metern im Abblendlicht eines Autos zu sehen. Eine dunkel<br />

gekleidetee Person erst aus 30 Metern Entfernung. Reflektierende<br />

Streifen<br />

en<br />

können an<br />

Jackenärmeln, Hosen und Schuhen hen ebenso befestigt werden wie an<br />

Mützen und (Schul-)Taschen.<br />

Bundesministerium m für Verkehr, Innovation und Technologie


KASIM <strong>2016</strong><br />

<strong>HABER</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong><br />

AVUSTURYA - 4<br />

Tesadüf değildi hiçbir şey, Ve yaşanan hiçbir olay,<br />

Olamazdı da zaten, Bunca düzen ve intizam varken.<br />

Kılı kırk yararcasına düzenlemiş, İnce ince hesaplamıştı Yaratan.<br />

Atılan her adımda, varılan her noktada, İşaretler vardı…<br />

Kimi zaman anlayıp, kimi zaman zorlandığımız.<br />

Geç kalınca pişman, bazen erken yol alıp hiç varamadığımız.<br />

Vakit dardı ve daralmaya devam ediyordu. Bunca yoğun,<br />

dünya telaşıyla boğuşan insan, yoldaki işaretleri görmeyecek<br />

kadar gaflet içinde ilerliyordu. Yol ayrımlarında en<br />

sevdiklerini teker teker bırakıp ilerliyor, ilerliyordu. Uzun<br />

zannettiği hayat, her an son bulabilir, sağlığı bozulabilir,<br />

gören gözü, işiten kulağı, yürüyen ayağı, düşünen beyni<br />

fonksiyonları yitirebilirdi. Bunca bilinmezlikler içinde bilinen<br />

tek şey vardı. Ne sahip olduğunu zannettiklerinin yegane<br />

sahibi ne de tam hakimiydi. “Bir oyun ve eğlenceden<br />

ibaretti ya dünya hayatı„ insan da aldanırdı cazibesine dünyanın.<br />

İki ellidir ya insan, gün gelir dört elle sarılırdı hayata.<br />

Çalışır, çabalar, üretirdi. Kimi zaman hayra, kimi zaman<br />

şerre vesile olacak eserler bırakırdı. Bazen övünmek, bazen<br />

Allah'ın rızasına ermek için. Ameller hep niyetlere göredir<br />

ya, kimseler görmese de, açıkta ve gizlide olanı bilen Allah<br />

vardı. Kimseye taşımayacağı yükü yüklemediği halde, yakınırdı<br />

insan; acizdi, zayıftı ya, işte ondan. Kimi zaman nimetlerle,<br />

kimi zaman musibetlerle sınanır dururdu. Hayatın<br />

tam da ne olduğunu anlamadan, gelir ve geçerdi zaman.<br />

Kendine hedefler belirler, tekrar koyulurdu yola. Tıpkı<br />

masallardaki gibi: “Az gider, uz gider, dere depe düz<br />

giderdi. Bir de ardına dönüp bakardı ki, bir arpa boyu yol<br />

alamamış.“ Yolun sonunu hiç göremez, bilemezdi. Çünkü<br />

yol hiç bitmezdi. Dünya hayatının son bulduğu yerde, ebedi<br />

hayatın yolu başlardı. Oysa yol boyu gördükleri, yaşadıkları,<br />

hissettikleri hep birer işaretten ibaretti.<br />

Dünyadaki herkes ve herşey biribirine pamuk ipiyle<br />

bağlıydı. Biri diğerinin tamamlayıcısı, bir bütünün en ufak<br />

parçasıydı. Birinin yaşadığı kendine imtihanı olurken,<br />

diğerlerine de ibret olurdu… Eğer insan, aklını kullanıp,<br />

düşünüp, ögüt alabilseydi…<br />

Belki bir anlam kazanırdı hayat; İnsanoğlu, verilen nimetlerin<br />

farkına varıp şükredebilse, ya da musibetlere sabredip<br />

ders alabilseydi…<br />

© Büchereien Wien<br />

YASEMİN KARAGÖZ<br />

yasemin-ka@hotmail.com<br />

YOLDAKİ<br />

İŞARETLER<br />

Ein Jahr Kinderbücherei der Weltsprachen / Kinder- und<br />

Jugendliteratur in über 40 Sprachen<br />

Sen de birçok genç gibi şu kritik<br />

soruyla karşı karşıya mısın? Eğitim<br />

ve meslek hayatımı nasıl planla<br />

malıyım? Birçok farklı seçenek ve<br />

şanslar arasında tek bir soru var.<br />

Benim için en doğrusu hangisi?<br />

14 ile 18 yaş arasında gençler<br />

hayatlarında belirleyici olacak<br />

sorularla karşı karşıyadırlar: Ne<br />

Viyana Kütüphaneleri, bir<br />

yıl önce ‘Who I Am’ Derneği<br />

işbirliğiyle dünya dilleri<br />

çocuk kütüphanesini<br />

açtı. Bu kütüphanede<br />

Fransızca, Arapça, İngilizce<br />

ve Farsça’dan Urdu<br />

diline kadar kırkın üzerinde<br />

dilde çocuk ve genç<br />

‘‘<strong>2016</strong> Buluşma Günü’’ Klagenfurt’taki<br />

Seepark otelde<br />

yapılan muhteşem bir organizasyonla<br />

gerçekleşti. Buluşma<br />

Gününün fikir babası Kärnten<br />

İslam Birliği Başkanı Esad Memic’ti.<br />

Kärnten İslam Sosyal<br />

Hizmetlerin (MSDK) katkısı ve<br />

Kärnten Valiliği’nin desteğiyle<br />

düzenlenen bu organizasyonun<br />

sloganı ise ‘Yan yana,<br />

birlikte ve birbirimiz için’ idi.<br />

Çok sayıda ruhani ve siyasi<br />

temsilci hazır bulundu.<br />

Kärnten Valisi Peter Kaiser<br />

konuşmasında şunlara değindi:<br />

“Pluralizmin çatısında<br />

birbirimize yaklaşmaya hazır<br />

olmadaki uzlaşımız cesaret<br />

verici. İnsanların ‘Birbirimiz<br />

için’ kavramını olanaklı kılacak<br />

şekilde kendilerini düzenlemesi<br />

yalnız büyük dinlerin<br />

değil, aynı zamanda siyasi<br />

partilerin de görevidir. Birçok<br />

insanın kaybetme korkusundan<br />

acı çektiği şu zamanımızda<br />

açık bir istikâmet<br />

gösterecek birine ihtiyaç var.<br />

Bu yolu birlikte gidelim, birlikte<br />

ve birbirimiz için.”<br />

Eyalet meclis üyesi Rolf<br />

Holub: “Bu buluşma tam da<br />

kutuplaşmanın arttığı günümüzde<br />

özel bir anlam ifade<br />

ediyor. İyi ki varsınız ve<br />

Allah’a hamdolsun ki, Kärnten’deki<br />

entegrasyon her<br />

geçen zaman daha iyi işliyor.”<br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

I<br />

E<br />

C H<br />

„Nebeneinander, miteinander, füreinander“<br />

“Yan yana, Birlikte, Birbirimiz İçin”<br />

Kärnten Valisi Peter Kaiser, Eyalet Meclisi üyesi Rolf Holub ve diğer birçok onur konuğu<br />

Kärnten İslam Birliği’nin davetine icabet ettiler. Birlikte bir yol için anlamlı bir adım...<br />

edebiyatı eserleri var.<br />

Birinci yaş kutlamalarına<br />

küçük ve büyük okuyucularla,<br />

Eyalet Meclisi Vekili<br />

Marcus Schober, MA 13<br />

Daire Yöneticisi Brigitte<br />

Bauer-Sebek ve Viyana<br />

Kütüphaneleri idarecisi<br />

Elke Bazalka da katıldı.<br />

Kärnten İslam Birliği genel<br />

sekreteri Hasudin Atanovic<br />

konuşmasında şunları söyledi:<br />

“Allah insanları farklardan<br />

bir birliktelik oluşturması<br />

için bilerek değişik yaratmıştır.<br />

Radikalliğin her türüne<br />

karşıyız. Radikallik dinin değerlerinin<br />

kötüye kullanılmasıdır.<br />

Tolerans, iletişim, sevgi<br />

ve saygı ortak yolumuzdur.”<br />

Esad Memic’e göre hedef<br />

Avusturya İslam modeli.<br />

Memic, “Biz Kärnten’de değişikliklerden<br />

bir birlik oluşturacak<br />

kadar yeterince güçlü<br />

bir değerler toplumunda yaşıyoruz,<br />

buna eminim.”<br />

Başpapaz Manfred Sauer ayrılığı<br />

oluşturan şeyi aşmak için<br />

iki sağlam temele ihtiyaç duyulduğunu<br />

belitti ve şöyle<br />

devam etti: “Bir köprü kurmak,<br />

diğer insanı da kabul<br />

etmek anlamına gelir. Bugünkü<br />

“buluşma günü” öncü<br />

niteliktedir.” Piskopos Alois<br />

Schwarz bir ricayla sulhu arayan<br />

davetlilere seslendi: “Allah’ın<br />

bütün insanları onların<br />

Allah inanışlarına bakmaksızın<br />

sevdiğinde en azından bu<br />

konuda hem fikir olabilirsek<br />

çok müteşekkir olurum.”<br />

Schwarz’a göre arzulanan<br />

Avrupai bir İslam modeli.<br />

Avusturya Entegrasyon Fonu<br />

bölge sorumlusu Edwin<br />

<strong>2016</strong> B uluşma Günü / Tag de r B egegn ung <strong>2016</strong>:<br />

„Ne bene inande r, mite inande r, fürei nander “<br />

Bazalka, ana hedefin dil<br />

kimliğinin kuvvetlendirilmesi<br />

ve ilk dilleri Almanca<br />

olmayan çocukları Almanca<br />

öğrenirken aynı zamanda<br />

ana dillerinde<br />

okumaya cesaretlendirmek<br />

olduğunu vurguladı.<br />

Şu ana kadar 3.800’den<br />

Schäffer bütünleşmenin gerekliliğinden<br />

bahsetti. Eyalet<br />

Eğitim Müdürü Rudolf Altersberger<br />

güzel bir buluşmanın<br />

ortak hareket etmekle oluşacağını<br />

söyledi ve okullarda<br />

bu amacı hayata geçirecek<br />

birçok projenin varlığından<br />

söz etti.<br />

Organizasyonun diğer onur<br />

konukları Devlet Dairesi Başkanı<br />

Dieter Platzer, Eyalet<br />

Emniyet Müdürü Michaela<br />

Kohlweis ve vekili Markus<br />

Platzer, Belediye Meclisi’nden<br />

Ruth Feistritzer, Belediye<br />

Başkan Yardımcısı Gerda<br />

Sandriesser ve Eyalet Mülteci<br />

Sorumlusu Udo Puschnig idi.<br />

Dünya Dilleri Çocuk Kütüphanesi Bir Yaşında...<br />

yapabilirim? İlgi alanım nelerdir ve<br />

gerçekten neyi isteyerek yapabilirim?<br />

Bunun için ne yapmalıyım?<br />

Çıraklık eğitimi mi, yüksek okul mu,<br />

doğrudan iş hayatı mı, lise bitirme<br />

sınavından sonra meslek eğitimi ya<br />

da üniversite mi? Evetse; hangisi,<br />

ve nerede?<br />

BeSt 3 -Klagenfurt’a katılarak bütün<br />

bu soruların cevaplarına ulaşmak<br />

mümkün. BeSt 3 -Klagenfurt <strong>2016</strong><br />

fuarında 100’ün üzerinde katılımcı<br />

ile 100 bilgi edinme şansı, bilgi<br />

alışverişi, bireysel iletişim imkânı<br />

mevcut. Ayrıca öğrenci, üniversitede<br />

veya meslekte olan birçok<br />

kişiyle onların ve kendi tecrübelerin<br />

üzerine de konuşabilirsin.<br />

Tekniği Yaşayın<br />

BeSt³ teknik bölümlerinde, farklı<br />

eğitim imkânlarına bakabilir ve ilgini<br />

çeken uygulamaları deneyebilirsin.<br />

Teknik okullar ve Klagenfurt<br />

Adria-Üniversitesinin sunduğu birçok<br />

seçenek var: Sen de ürünlerin<br />

üretimi ve teknik cihazların nasıl<br />

inşa edildiğini burada görebilirsin.<br />

fazla meraklı için 209<br />

dilde masal turları ve<br />

Kirangolini okuma saatleri<br />

yapıldı. Brigitte Bauer-<br />

Sebek bununla ana dili<br />

Almanca olan çocuklarda<br />

Viyana’daki dil çeşitliliği<br />

bilincinin uyandırıldığını<br />

söyledi. Çocuk Kütüphanesinin<br />

9.400 yayından<br />

oluşan mevcudu, Svahili<br />

ve Zimbrice dilleri ile daha<br />

da genişletiliyor.<br />

Kinderbücherei der Weltsprachen /<br />

Dünya Dilleri Çocuk Kütüphanesi<br />

Hütteldorfer Strasse 81a, 1150 Wien<br />

Montag - Freitag (Pazartesi – Cuma):<br />

13.00- 18.00<br />

www.buechereien.wien.at<br />

BeSt 3 yakında Klagenfurt’da<br />

24 Kasım Perşembe’den 26 Kasım Cumartesi’ne kadar. Klagenfurt’da tekrar buluşalım!<br />

BOMM (Kızlar için Kariyer Rehberlik Fuarı)<br />

Klişelerden kurtulun: Kalıplaşmış<br />

düşüncelerden dolayı, genellikle<br />

genç kızların mesleki özlemleri sekteye<br />

uğrayabiliyor. Bunun önüne<br />

geçebilmek adına bu yıl da BeSt³-<br />

Klagenfurt, BOMM çerçevesinde,<br />

Kadın ve Eşitlik Bölümü ile bilinçlendirme<br />

programları sunuyor.<br />

© Büro LH Kaiser<br />

Fotos: SoWi-Holding<br />

ADRES: Messe Klagenfurt<br />

Messeplatz 1, A-9020 Klagenfurt<br />

Açılış Saatleri: Perşembe, 24.11., Cuma, 25.11.:<br />

9–17 ve Cumartesi, 26.11.: 9–15 saatleri arasında<br />

ÖNEMLİ TAVSİYELER<br />

Hemen şimdi www.best-klagenfurt.at veya<br />

http://www.facebook.com/bestinfo.at<br />

adreslerinden, yapılacak birçok eğitim ve meslek<br />

programları hakkında bilgiye ulaşabilirsiniz.


5 - AVUSTURYA<br />

<strong>HABER</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong><br />

KASIM <strong>2016</strong><br />

Integration braucht<br />

Management<br />

Personen, die im Sozial- und pädagogischen Bereich sowie in der Freiwilligenarbeit tätig sind, können<br />

z.B. besonders von der Ausbildung zum/zur Integrationsmanager/in des BFI Wien profitieren.<br />

Die Flüchtlingsthematik ist<br />

seit über einem Jahr kaum<br />

aus dem Nachrichtenalltag<br />

wegzudenken. Die Debatte<br />

rund um die Neuankömmlinge<br />

wird häufig emotional<br />

geführt. In einem Punkt<br />

sind sich jedoch die meisten<br />

Akteure einig: Wie in Zukunft<br />

auf diese Zeit zurückgeblickt<br />

werden wird,<br />

hängt maßgeblich davon<br />

ab, wie gut die Asylberechtigten<br />

integriert werden<br />

können. Dementsprechend<br />

werden zahlreiche Fachkräfte<br />

im Feld der Integration<br />

gesucht. Mit dem<br />

Diplomlehrgang IntegrationsmanagerIn<br />

bietet das<br />

BFI Wien eine Top-Ausbildung<br />

in diesem Bereich<br />

an.<br />

Etwa 130.000 Menschen<br />

haben seit Anfang 2015 in<br />

Österreich Asyl beantragt.<br />

Zigtausende haben berechtigten<br />

Anspruch auf Asyl,<br />

viele von ihnen werden<br />

voraussichtlich langfristig<br />

hierbleiben. Diese Menschen<br />

zu integrieren, stellt<br />

eine enorme Herausforderung<br />

für die Gesellschaft<br />

dar – wird sie erfolgreich<br />

gemeistert, profitieren aber<br />

alle: Die einheimische Bevölkerung,<br />

die Asylberechtigten<br />

und nicht zuletzt die<br />

Wirtschaft. Als renommiertes<br />

Bildungsinstitut hat<br />

das BFI Wien früh die<br />

Zeichen der Zeit erkannt<br />

und sein Portfolio im<br />

Bereich der Integration<br />

massiv erweitert. Besonders<br />

gefragt ist dabei die<br />

Ausbildung zum/zur IntegrationsmanagerIn.<br />

Die Aufgabengebiete von<br />

Integrationsmanagern sind<br />

vielfältig. Sie begleiten Asylsuchende<br />

während des<br />

Integrationsprozesses, sind<br />

Ansprechpartner bei Eingliederungsfragen<br />

und das<br />

Bindeglied zur öffentlichen<br />

Verwaltung. Im Diplomlehrgang<br />

des BFI Wien werden<br />

die Teilnehmer umfassend<br />

auf diese Herausforderungen<br />

vorbereitet. Die Bandbreite<br />

an behandelten<br />

Themen ist dementsprechend<br />

groß und reicht von<br />

interkultureller Kommunikation<br />

über die aktuelle<br />

Gesetzeslage in Österreich<br />

und Europa bis hin zu Netzwerkmanagement.<br />

Alle Interessierten können<br />

den Diplomlehrgang in<br />

Angriff nehmen – hervorragende<br />

Deutschkenntnisse<br />

sowie abgeschlossene Berufs-<br />

oder Hochschulbildung<br />

vorausgesetzt. Besonders<br />

ansprechen möchte das<br />

BFI Wien Personen, die<br />

im Sozial- und pädagogischen<br />

Bereich sowie in<br />

der Freiwilligenarbeit tätig<br />

sind.<br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

I<br />

E<br />

Mülteciler konusu, bir yıldan<br />

fazladır günlük haberlerden<br />

ayrı düşünülemiyor. Yeni<br />

gelen mültecilerle ilgili tartışmalar<br />

sıklıkla duygusallıkla<br />

yapılıyor. Ancak bir noktada<br />

bu konuda rol oynayan birçok<br />

aktör hemfikir: Gelecekte bu<br />

zamana nasıl bakılacağı, sığınma<br />

hakkı olanların ne<br />

kadar iyi entegre edilebildiklerine<br />

bağlı olacak. Bu nedenle<br />

entegrasyon alanında<br />

C H<br />

Entegrasyon idareye<br />

ihtiyaç duyuyor<br />

Özellikle sosyal işler ve pedagoji eğitimi alanında faaliyet gösteren, ayrıca gönüllü olarak çalışan kişiler,<br />

BFI Wien entegrasyon idareciliği eğitimi diploma kurslarından yararlanabilirler.<br />

Weitere Informationen zum Kurs finden Sie unter: / Kursa ait daha detaylı bilgi için internet adresi:<br />

https://www.bfi.wien/gesundheits-und-sozialberufe/sozialberufe/kurs/diplomlehrgang-integrationsmanagerin/<br />

© iStockphoto<br />

çok sayıda uzman aranıyor.<br />

BFI Wien entegrasyon yöneticisi<br />

diploma kursu bu alanda<br />

müthiş bir eğitim sunuyor.<br />

Yaklaşık 130.000 insan 2015<br />

yılı başından bu yana Avusturya’da<br />

sığınma talebinde<br />

bulundu. Binlercesinin haklı<br />

sığınma talebi var, bunlardan<br />

birçoğu da muhtemelen uzun<br />

süreli burada kalacak. Bu insanları<br />

entegre etmek toplum<br />

için büyük bir zorluk oluşturur,<br />

başarıyla yönetilirse de<br />

herkes faydalanır: Yerli halk,<br />

sığınma hakkı edinenler ve<br />

ekonomi bile katkı sağlar. Tanınmış<br />

bir eğitim enstitüsü<br />

olarak BFI Wien zamanın işaretini<br />

erken gördü ve entegrasyon<br />

alanında portföyünü<br />

çok genişletti. Bu noktada bilhassa<br />

entegrasyon idareciliği<br />

eğitimine ilgi çok büyük.<br />

Entegrasyon yöneticilerinin<br />

görev alanları çok çeşitlidir.<br />

Uyum sürecinde sığınma başvurusu<br />

yapanlara eşlik eder,<br />

bu uyum ve bütünleşme döneminde<br />

önemli bir rol oynarlar.<br />

BFI Wien’in diploma<br />

kursunda katılımcılar kapsamlı<br />

olarak zorluk derecesi<br />

yüksek olan bu konulara hazırlanırlar.<br />

İşlenen konuların<br />

yelpazesi bu nedenle geniş;<br />

kültürlerarası iletişimden,<br />

Avusturya ve Avrupa’daki<br />

güncel yasal duruma ve bilişim<br />

ağının yönetimine kadar.<br />

Mükemmel bir Almanca aynı<br />

zamanda meslek ya da yüksekokul<br />

mezunu olmak şartıyla<br />

tüm ilgilenenler diploma<br />

kursunu yapabilir. BFI Wien<br />

sosyal ve eğitim alanında ve<br />

(ya) gönüllü çalışanlara özellikle<br />

hitap etmek istiyor.<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

BILDUNG. FREUDE E INKLUSIVE.<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

• Stapler<br />

• <br />

<br />

• <br />

<br />

<br />

• çleri <br />

/ <br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

Entgeltliche Einschaltung


KASIM <strong>2016</strong><br />

<strong>HABER</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong><br />

AVUSTURYA - 6<br />

© Parlamentsdirektion / PHOTO SIMONIS<br />

Alev Korun<br />

Abgeordnete zum<br />

Naonalrat (Die Grünen)<br />

alev.korun@gruene.at<br />

Am 4. Dezember VAN DER<br />

BELLEN WÄHLEN für eine<br />

Zukunft ohne Rassismus!<br />

Diese Wahl entscheidet über die<br />

Zukunft unserer Kinder<br />

Ob unsere Kinder die nächsten Jahre - und<br />

vielleicht Jahrzehnte - in einem Land mit einem<br />

weltoffenen, toleranten, menschlichen Staatsoberhaupt<br />

leben können oder mit jemandem,<br />

der deutschnational und rassistisch ist, wird am<br />

4. Dezember entschieden. Und bei dieser Wahl<br />

haben SIE eine Stimme und können über die<br />

Zukunft Ihrer Kinder entscheiden. Der FPÖ-Kandidat<br />

Hofer ist gleichzeitig stellvertretender<br />

FPÖ-Parteichef und hat die ausgrenzende<br />

und rassistische Ideologie der FPÖ seit Jahren<br />

mitentwickelt. Der andere Kandidat, Alexander<br />

Van der Bellen, ist ein besonnener und erfahrener<br />

Politiker, der an die Gleichheit ALLER<br />

Menschen unabhängig von Muttersprache,<br />

Herkunft oder Religion glaubt.<br />

Wenn Hofer Präsident wird, werden<br />

in der Hofburg in Zukunft Mitarbeiter<br />

sitzen, die an rechtsextremen<br />

Versammlungen teilgenommen<br />

haben, und zwar mit Schlagstock in<br />

der Hand! "Nichts und niemand wird<br />

uns aufhalten können", hat Hofer<br />

gesagt. Man kann sich vorstellen,<br />

welche Politik so ein Bundespräsident<br />

unterstützen und mitunter zur<br />

Regierungsverantwortung verhelfen<br />

könnte.<br />

Wenn Van der Bellen die Mehrheit<br />

der Stimmen bekommt, wird Österreich<br />

einen demokratischen, ausgleichenden<br />

Bundespräsidenten haben, der keine Partei<br />

bevorzugt, sondern zum Wohl des Landes<br />

arbeitet und Menschen verbindet.<br />

Am 4. Dezember geht es um die zentrale Frage,<br />

ob Diskriminierung, Trennung und Ausgrenzung<br />

von zum Beispiel MuslimInnen oder MigrantInnen<br />

an die Spitze des Staates kommt oder<br />

ein überzeugter Demokrat, für den jeder<br />

Mensch ohne Wenn und Aber gleichwertig ist.<br />

Wenn Sie am 5. Dezember nicht ein böses<br />

Erwachen haben wollen, denken Sie bitte an<br />

Ihr Recht - und Ihre Pflicht - wählen zu gehen.<br />

Unterstützen Sie Van der Bellen für ein gleichberechtigtes<br />

Zusammenleben, vor allem für Ihre<br />

Kinder und Kindeskinder.<br />

© Gemeinsam für Van der Bellen<br />

SPÖ-Staatssekretärin Muna Duzdar: Kein Raum für Hassposting<br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

I<br />

E<br />

C H<br />

Kasım ayı başında Avusturya'nın batısında<br />

bir kanatlı hayvan çiftliğinde görülen<br />

H5N8 kuş gribi virüsü bütün Avrupa’yı<br />

alarma geçirdi. Almanya, Hollanda ve<br />

İngiltere’de de bulaşıcı H8N5 kuş gribi<br />

virüsü ortaya çıktı. Ülkeler virüse karşı<br />

olağanüstü önlemler almaya başladı.<br />

Oldukça bulaşıcı olan H5N8 virüsünün<br />

durdurulması için yüzbinlerce kümes hayvanı<br />

itlaf edildi.<br />

ŞAĞLIK BAKANLIĞI’NDAN UYARI<br />

Avusturya Sağlık Bakanlığı H8N5 virüsünü<br />

taşıyan bir insanın şimdiye kadar tespit<br />

edilmediği ama herkesin çok dikkatli<br />

olması gerektiği uyarısı yaptı. Bakanlık ayrıca,<br />

riskli bölgelerdeki kuş veya kümes<br />

hayvanları ile temasdan kaçınılması, ölen<br />

hayvanlardan uzak durulması ve bu tür<br />

hayvanlar görüldüğünde durumun yetkililere<br />

bildirilmesi tavsiyesinde bulundu.<br />

ALMANYA: ENDİŞE VERİCİ<br />

Almanya Tarım Bakanlığı, durumun endişe<br />

verici olduğunu ülke genelinde farklı<br />

eyaletlerde virüse rastlandığını bildirdi.<br />

İnternette Nefret Söylemleri<br />

Sorunu Gittikçe Büyüyor<br />

Wien (OTS/SPW)- Viyana Eğitim Akademisi<br />

ega, SPÖ Viyana Kadınlar<br />

ve Viyana Belediye kulübü<br />

ortak çalışması ile hazırlanan<br />

"DENK!_!Raum" adlı etkinlikler<br />

dizisi kapsamında yer alan bir<br />

söyleşi programına katılan SPÖ<br />

Bakanlık müsteşarı Muna Duzdar<br />

ve Puls4 Genel Yayın Yönetmeni<br />

Staat sse kre tär in<br />

Mu na D uzdar :<br />

Corinna Milborn ‘internette dilin<br />

gücü’ konusunu ele aldılar.<br />

Temmuz ayında hükümet ortakları<br />

internette şiddete karşı inisiyatif<br />

alma kararı aldı. Kararların<br />

uygulanmasından sorumlu olan<br />

Muna Duzdar söyleşide şunların<br />

altını çizdi: ''Nefret gönderileri<br />

toplumsal bütünlüğü tehlikeye<br />

„Hasspostings sind keine Kleinigkeit. Sie gefährden den gesellschaftlichen Zusammenhalt und können<br />

reale Folgen im echten Leben haben. Als Politikerin oder Politiker tragen wir sowohl eine rechtliche<br />

als auch politische Verantwortung. Es liegt auch an uns, Hasspostings keinen Raum zu geben.“<br />

© BKA/Valerie Alwasiah<br />

Avrupa’da<br />

kuş gribi<br />

alarmı...<br />

sokar ve gerçek hayatta ciddi<br />

sonuçları olur. Siyasetçilerin hem<br />

kanuni hem de siyasi sorumlulukları<br />

vardır. Partiler, dernekler ve<br />

gazete sahipleri arasında bir centilmenlik<br />

anlaşması önem arzediyor.<br />

İnternette nasıl iletişim<br />

kuracağımızı düşünmeliyiz. Yanlış<br />

haberleri durdurmak, korkuyu körüklememek<br />

de bunun içindedir.<br />

Nelerin silinip nelerin kalabileceği<br />

da açık olmalıdır. Olabildiğince<br />

çabuk nefret gönderilerine tepki<br />

göstermek için her ülkede ya da<br />

aynı dili konuşan ülkelerde kendilerine<br />

ait yerel kanunları iyi<br />

bilen denetleme ekiplerine ihtiyaç<br />

vardır.''<br />

Gazeteci Corinna Milborn internette<br />

nefrete sıkça maruz kalanlardan.<br />

Bu nedenle birkaç ay önce<br />

basın sektöründen diğer çalışanlarla<br />

özellikle #solidaritystorm<br />

adlı etkinlik kapsamında internette<br />

nefret kültürüne karşı bayrak<br />

açtı. Milborn söyleşide ise<br />

şunları vurguladı: ''Avusturya’da<br />

şu anda polis ve yargı nefret gönderi<br />

sahiplerine karşı azami derecede<br />

gevşek. Polis somut bir<br />

eylem niyetini belirlemedikçe ihbarları<br />

ciddiye dahi almıyor. Zarar<br />

gören şiddeti uygulayan değil,<br />

şiddete maruz kalan. Nefretin<br />

serbestliği insanların özellikle de<br />

kadınların ‘başarıyla susturulmalarına’<br />

neden oluyor. İnternet, kanunun<br />

geçerli olmadığı bir alan<br />

değildir. Yasalar, kullanıcılara olduğu<br />

kadar internet şirketleri için<br />

de vardır. Şirketler de gerektiğinde<br />

cezasını çekmelidir, oysa ki<br />

Facebook gibi Amerikan devlerine<br />

hiçbir yaptırım uygulanmamaktadır.<br />

Çalışma grupları<br />

burada çare olamaz. Var olan<br />

kanun uygulanmalı ve gerekirse<br />

cezalar da verilmelidir. ''<br />

"DENK!_!Raum" Dilin Gücü konulu<br />

etkinlik dizilerinin bir sonraki<br />

söyleşi tarihi 14 Aralık <strong>2016</strong> Çarşamba<br />

günü. Konuşmacılar: Dil<br />

bilimci Elisabeth Wehling ve SPÖ<br />

Viyana eyalet parti sekreteri ve<br />

belediye meclis üyesi Sybille<br />

Straubinger.<br />

İNGİLTERE: HALK SAĞLIĞI<br />

TEHDİT ALTINDA DEĞİL<br />

İngiltere Çevre, Gıda ve Tarım Bakanlığı<br />

yetkilisi, ülkedeki bazı çiftliklerde kuş gribi<br />

vakasının doğrulandığını, ancak virüsün şu<br />

an için kamu sağlığına yönelik bir tehdit<br />

meydana getirmediğini söyledi.<br />

VİRÜSTEN NASIL KORUNMALI?<br />

Virüsün bulaşmasını önlemenin en iyi<br />

yolu; tavuk, ördek, hindi veya diğer kümes<br />

hayvanlarıyla temastan kaçınmaktır.<br />

Hiç bir kuşa, kümes hayvanına, bunların<br />

tüylerine, dışkılarına ve diğer atıklarına<br />

kesinlikle el sürülmemelidir.<br />

Kuş veya kümes hayvanlarıyla her türlü<br />

temastan sonra eller bol sabunlu suyla<br />

iyice yıkanmalıdır.<br />

Maliye Bakanlığı’ndan Uyarı<br />

Avusturya Maliye Bakanlığı yeni bir yöntemle<br />

vatandaşlardan para talep eden dolandırıcılara<br />

karşı uyarıda bulundu.<br />

‘Maliye’ye ödemediğiniz cezalardan dolayı<br />

borcunuz var. Hemen ödeme yapın.’<br />

diye Maliye Bakanlığı görevlisi olarak kendini<br />

tanıtan dolandırıcılar, Avusturya genelinde<br />

birçok kişiyi telefonla aramakta.<br />

Bakanlık açıklamasında, telefonla arayan<br />

ve para talep eden bireylere inanılmaması<br />

ve hiçbir şekilde ödeme yapılmaması uyarısı<br />

yaptı. Bakanlığın ödemeler için resmi<br />

yazı gönderdiğini ve asla telefonla para<br />

talep etmediği vurgulandı.<br />

Viyana Belediyesi Yasa Dışı<br />

Bahis Bürolarına Savaş Açtı<br />

Kanunsuz Bahis<br />

Büroları ile<br />

Mücadele<br />

Sertleşiyor<br />

rk- Eyalet Meclisi, gençliğin korunması ve<br />

yasa dışı bahis bürolarına karşı daha sert<br />

mücadele etmeyi kararlaştırdı. İl meclis<br />

üyesi Ulli Sima konu hakkında şunları söyledi:<br />

"Muhalefet partileri sertleşen yaklaşım<br />

tarzımızı engellemek istiyor, buna izin<br />

vermeyeceğiz. Meselemiz gençliğin ve<br />

oyun bağımlılarının korunmasıdır. Bunun<br />

üzerine kararlılıkla gitmeye devam edeceğiz.<br />

İl yönetiminin son yıllarda yasal değişikliklerle<br />

bahis şirketleriyle mücadele<br />

kararı bir milattır. Bunun dışında polis ve<br />

mali polislerin düzenli ve sıkı denetimleri<br />

de var. Bu denetimlerde 180 lokal kontrol<br />

edildi, 330 bahis terminali ve 130 oyun aletine<br />

el kondu, 9 lokal de kapatıldı."<br />

Geçen yaz çıkan yeni şans oyunları yasası<br />

daha da sertleşiyor. Yasa, şimdiki haliyle<br />

hedeflenen caydırıcılığa ulaşmış değil. Bu<br />

nedenle yasanın sertleşmesine ihtiyaç duyuldu.<br />

Öncelikle yasaya aykırı davranışa en<br />

düşük para cezası 2200 euroda sabitlendi.<br />

Sima sözlerini şöyle sonlandırdı: "Yasa dışı<br />

bahis şirketlerine karşı tedbirlerin alınmasını<br />

engellemek anlaşılır değildir. Şehrimizde<br />

yasa dışı entrikalara yer yoktur ve<br />

her alanda bunlarla mücadele edilecek ve<br />

gençliğin korunması ön planda olacaktır."


7 - AVUSTURYA<br />

<strong>HABER</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong><br />

KASIM <strong>2016</strong><br />

Die Integration als ein langwieriger<br />

Prozess erfordert nachhaltige politische<br />

Maßnahmen. Indes wird in der<br />

Thematik Integration sehr stark auf<br />

den Spracherwerb fokussiert. Nicht<br />

nur durch die rechtlichen Vorschriften,<br />

wie etwa die Integrationsvereinbarung<br />

gemäß Niederlassungs- und<br />

Aufenthaltsgesetz, sondern auch im<br />

Alltag werden Deutschkenntnisse<br />

stark eingefordert. Eine auf diese<br />

Weise gedachte Integrationsform<br />

geht von der Annahme aus, dass die<br />

Sprache der Schlüsselfaktor zur gesellschaftlichen<br />

Integration schlechthin<br />

ist. Suggeriert wird, dass allein die<br />

guten Deutschkenntnisse zum guten<br />

Job verhelfen und die Zugehörigkeit<br />

zur österreichischen Gesellschaft ermöglichen<br />

werden. Vernachlässigt<br />

wird, dass die gelungene Integration<br />

mehr braucht als gute Sprachkenntnisse.<br />

Angefangen von der Arbeit am<br />

Alltagsrassismus bis hin zur Öffnung<br />

der Aufnahmegesellschaft bedarf<br />

es einer Reihe von Instrumenten,<br />

die anders gestaltet sein müssten<br />

als Dekrete. Der Alltagsrassismus<br />

verunsichert selbst die gebildeten<br />

MigrantInnen mit besten Deutschkenntnissen<br />

im Lande. Die Unzugänglichkeit<br />

der Aufnahmegesellschaft,<br />

lässt die MigrantInnen resignieren.<br />

Die heimische Gesellschaft ist nicht<br />

ohne weiteres offen und bereit<br />

Menschen aus anderen Kulturen einzuschließen.<br />

Vollkommen ausgeblendet<br />

wird in der Integrationsdebatte,<br />

dass hierorts auch eine fragmentierte<br />

Gesellschaft besteht, die in sich nicht<br />

homogen ist.<br />

In den Mittelpunkt der Integrationsdebatte<br />

sollte gerückt werden, dass<br />

Sosyal İşler Bakanı Alois Stöger<br />

ve "Sınır tanımayan kadınlar"<br />

dan Edit Schlaffer bir toplantıyla<br />

"Babalar ve Oğullar - İki Dünya<br />

Arasında" isimli göçmenlerle ilgili<br />

bir araştırma ve sonuçlarını<br />

kamuoyuyla paylaştılar. Araştırmanın<br />

temelini ağırlıklı olarak<br />

göçmen kökenli Müslüman<br />

babalar ve onların erkek evlatlarıyla<br />

yapılan röportajlar oluşturdu.<br />

Bilhassa erkek çocukların<br />

ailelerinin geldiği ülke "eski<br />

dünya" ve Avusturya’da yaşadığı<br />

çevre "yeni dünya" arasında<br />

gidip gelmeler yaşadığı görüldü.<br />

A<br />

VRUP<br />

<strong>HABER</strong><br />

A<br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

Gazete Kurucusu (Gründerin)<br />

Katrin VORHAUSER<br />

İmtiyaz Sahibi (Herausgeber und Inhaber)<br />

Mehmet İNAK<br />

Genel Yayın Yönetmeni (Chefredaktion)<br />

Hasan KESKİN<br />

Türkiye Temsilcisi<br />

Mag. Ahmet ZUBİ<br />

SAYI: 61 KASIM <strong>2016</strong> - <strong>NOVEMBER</strong> <strong>2016</strong> AUSGABE: 61<br />

ANSCHRIFT - ADRES<br />

<strong>HABER</strong> <strong>AVRUPA</strong> - <strong>EUROPA</strong> <strong>JOURNAL</strong><br />

Roßbachstr. 10 - 6020 Innsbruck<br />

Baskı-Druck: Medien-Druck Salzburg GmbH<br />

Yayımlanan köşe yazıları ve reklamların içeriğinden<br />

gazetemiz sorumlu değildir.<br />

www.europa-journal.net - info@europa-journal.net<br />

R<br />

I<br />

E<br />

C H<br />

Araştırma toplam 100 katılımcı<br />

ile detaylı görüşme şeklinde<br />

yapıldı. Göçmen kökenli hem<br />

babalarda hem de erkek çocuklarda<br />

entegrasyona hazır olma<br />

konusunda istisnasız pozitif bir<br />

duruş olduğu görüldü, lakin ağırlıklı<br />

olarak babaların kendi ülkesi<br />

ve geldiği ülke arasında duygu<br />

karmaşası yaşadığı tespit edildi.<br />

Haklı sebeplerden Avusturya’ya<br />

gelmiş olmak duygusu onlarda<br />

bir baskı oluşturuyordu. Göçmen<br />

baba ve erkek çocuklarının<br />

ağırlıklı çoğunluğunda din olgusu<br />

büyük bir rol oynuyor.<br />

Baba otoritesine sorgusuz itaat<br />

ve belirli rol dağılımı göçmen<br />

kökenli ailelerde kontrol sistemine<br />

aittir. Araştırmada ulaşılan<br />

sonuçlar şöyle:<br />

-Göçmen kökenli hem baba hem<br />

de erkek çocuklar entegrasyona<br />

hazır olma konusunda pozitif<br />

duruşa sahipler.<br />

-Ağırlıklı olarak babalar kökenleri<br />

ile geldikleri ülkelerin kültürleri<br />

arasında sıkışıp kalmış<br />

durumdalar.<br />

-Demokrasi ve hukuk devleti<br />

göçmenlerden saygı görüyor.<br />

-Göçmen kökenli baba ve erkek<br />

çocukların ezici çoğunluğunda<br />

din büyük bir rol oynuyor.<br />

-İtaat ve baba otoritesinin sorgulanmaması<br />

ve açık şekilde<br />

rollerin sabitleştirilmesi göçmen<br />

kökenli ailelerin kontrol sistemi<br />

olmuş durumda.<br />

-Araştırmaya katılan erkek çocukların<br />

gelecek planları meslek<br />

eğitimi, yuva kurma, mutluluk,<br />

der Mensch ein soziopsychologisches<br />

Wesen ist und dass Normen allein die<br />

Integration nicht gewährleisten können.<br />

Daher ist es höchste Zeit, dass<br />

man beginnt, die bisherigen Schritte<br />

zu evaluieren und zu überdenken, um<br />

gezieltere Maßnahmen einzusetzen -<br />

ohne den Anspruch zu erheben, dass<br />

dadurch die Integration per se gelingen<br />

wird. Anstatt richtig/falsch Rastern<br />

zuzuordnen wäre es angebracht,<br />

sich auf einen Prozess einzulassen,<br />

bei dem man bewusst hinterfragt, die<br />

Vor- und Nachteile abwägt und jene<br />

Maßnahmen herausarbeitet und<br />

nachhaltig einsetzt, die über den<br />

Spracherwerb hinausgehen.<br />

In diesem Zusammenhang sollte in<br />

Erinnerung gerufen werden, dass<br />

die Menschen aus unterschiedlichen<br />

Gründen ihre Heimat verlassen. Entweder<br />

flüchten sie, weil ihr Leib und<br />

Leben unterschiedlicher Bedrohung<br />

ausgesetzt ist, oder sie migrieren<br />

einfach, um ein neues Leben unter<br />

besseren Bedingungen zu beginnen.<br />

Daher korrespondiert die Frage der<br />

Integration unmittelbar mit den<br />

Ursachen der Migration und es<br />

bedarf zur Lösung unterschiedlicher<br />

Maßnahmen. Der psychische Zustand<br />

eines/einer Migrant/in spielt eine<br />

immense Rolle für seine Integration.<br />

Dieser wird unter anderem auch<br />

davon beeinflusst, ob sich der<br />

Migrant in einer Migrationskrise,<br />

bzw. in welcher Migrationsphase sich<br />

diese Person befindet.<br />

Nach Dr. Sonja Steixner, Dipl. Sozialarbeiterin<br />

und Psychotherapeutin,<br />

verläuft die Migrationskrise häufig<br />

ähnlich wie der Trauerprozess nach<br />

einem Tod – zusätzlich stark gekoppelt<br />

mit Identitätskrisen. Die Migra-<br />

onskrise durchläu mehrere Phasen<br />

und kann frühere, nicht ausreichend<br />

bearbeitete Krisen reakvieren.<br />

Die Dauer der Migrationskrise<br />

ist je nach Individuum unterschiedlich<br />

und kann im schlimmsten Fall<br />

lebenslang anhalten. Eine Migrationskrise<br />

kann zeitversetzt erfolgen,<br />

wenn MigrantInnen von einem<br />

Kreis aufgenommen werden, wo<br />

sie ihre Kultur weiterleben können.<br />

Eine nicht verarbeitete Krise wird<br />

an die nächste Generation weitergegeben,<br />

die die Vermittlerrolle<br />

übernimmt.<br />

In der ersten Phase erleben Migranten<br />

den sogenannten Kulturschock.<br />

Sie erleiden starke Gefühlsschwankungen.<br />

Einerseits müssen sie ihre<br />

Verluste verarbeiten, andererseits<br />

erforschen und vergleichen sie das<br />

neu Vorgefundene. Sie sind verwirrt.<br />

Sie reagieren überschwänglich auf<br />

das hier Vorgefundene oder sie werten<br />

ihre Heimat stark auf. Es ist eine<br />

Phase der großen Verwundbarkeit.<br />

Sie erleben eine starke Identitätskrise.<br />

Die psychosomatischen Erkrankungen,<br />

wie Schmerzsyndrome oder<br />

paranoide Reaktionen sind akut, sodass<br />

sie den Spracherwerb unmöglich<br />

machen. In der zweiten Phase haben<br />

Migranten schwere Depressionen.<br />

Sie entwerten die neue Kultur stark<br />

und idealisieren die Herkunftskultur.<br />

Es dauert, bis man die Unterschiede<br />

akzeptiert und Widersprüche aushalten<br />

kann. Wenn Migranten anfangen<br />

sich neu zu organisieren, haben sie<br />

die dritte Stufe erreicht. Auch wenn<br />

die Traumatisierung noch anhält, ist<br />

sie nicht mehr stark vordergründig.<br />

„Väter und Söhne - Zwischen Zwei Welten“<br />

"İki Dünya Arasında - Babalar ve Oğullar"<br />

17.11.<strong>2016</strong> - 12.12.<strong>2016</strong><br />

para, barış ve huzurdan oluşuyor.<br />

Göçmen kökenli olmayan<br />

Avusturyalı gençler okul ve eğitime<br />

vurgu yaparken, göçmen<br />

kökenli gençler sıklıkla aileyi<br />

ön plana çıkarıyor. Genç erkek<br />

kuşağın gelecek planları genelde<br />

hayatlarının dizaynının ötesinde<br />

yer alan toplumsal belirsizliklere<br />

bağlı korkularla gölgelenmiş<br />

durumda. Şiddete dayalı aşırılığın<br />

tehdidi en çok göçmen gençler<br />

için bir problem.<br />

Bakan Stöger’e göre araştırma<br />

projesi dil edinimi, eğitim ve işgücü<br />

piyasasına ilk girişler gibi<br />

entegrasyon tedbirlerini tasdik<br />

ediyor. Toplumun bölünmesine<br />

karşı çalışmak için de daha çok<br />

uyum için çaba anlamlılığını ve<br />

gençlerle diyaloğun gerekliliğinin<br />

altını çiziyor. Bakan Stöger:<br />

"Paralel dünyaların oluşumuna<br />

karşı etkili olmak için inisiyatifler<br />

uygulamalıyız. Gençler büyük<br />

oranda uyuma hazırlar. Onları<br />

beldelerimizde birlikte çalışmaya<br />

davet etmeli, gereken<br />

eğitim hizmetlerini onlara sunmalıyız.<br />

Uyum ancak böyle<br />

başarılı olur."<br />

Araştırmanın sonucu olarak kısa<br />

metrajlı bir film tanıtıldı. Bu film<br />

Avusturya genelinde okullarda<br />

ve göçmen kökenli gençlerle<br />

ilgili sosyal çalışmalarda kullanılacak.<br />

"İki Dünya Arasında" kısa<br />

filmli DVD ve hizmet kullanım<br />

kılavuzu gençlik işleri ile ilgili çalışmalar<br />

kapsamında Sosyal İşler<br />

Bakanlığı’nın Broşürler biriminden<br />

ücretsiz temin edilir.<br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

MMag. a Dr. in BEDİHA YILDIZ<br />

bediha.yildiz@aon.at<br />

INTEGRATIONSMYTHOS<br />

I<br />

E<br />

C H<br />

Die Realität wird erkannt und beide<br />

Kulturen werden trotz Ambivalenzen<br />

akzeptiert. Der/Die Migrant/in kann<br />

eine stabile Beziehung zu beiden<br />

Ländern aufbauen und fremdkulturspezifische<br />

Verhaltensmerkmale<br />

übernehmen.<br />

Der Erwerb der deutschen Sprache<br />

bleibt für die MigrantInnen ein<br />

Stolperstein auf dem Weg zu einer<br />

gelungenen Integration. Die Betroffenen<br />

sind stets bemüht, richtig<br />

deutsch zu sprechen. Jedes Gespräch<br />

wird zu einer Herausforderung. Die<br />

Kommunikation erzeugt für die<br />

Betroffenen Stress. Die Ohnmachtsund<br />

Schamgefühle erhöhen die<br />

Hemmschwelle für jegliche Kommunikation,<br />

die mit großer Mühe überwunden<br />

wird.<br />

Dass die vermittelten Deutschkurse<br />

nur bedingt wirken, liegt auf der<br />

Hand. Die didaktische Aufbereitung<br />

des Unterrichts nimmt auf die Herkunftskulturen<br />

sowie auf die Situation<br />

der Teilnehmer kaum Rücksicht.<br />

Zur didaktischen Aufbereitung eines<br />

teilnehmerorientierten Unterrichts<br />

könnte man vom brasilianischen<br />

Pädagogen Paulo Freire lernen, der<br />

in der Erwachsenenbildung große<br />

Schritte gesetzt und weltweit rezipiert<br />

wurde. Nicht zu vergessen ist,<br />

dass die Sprache durch Anwendung<br />

in der Praxis, und dass am Besten im<br />

Kontakt mit Muersprachlern gelernt<br />

werden kann. Dafür fehlen die<br />

sozialen Netzwerke der Migrant/innen<br />

in der Aufnahmegesellschaft.<br />

Damit die Integration gelingen kann,<br />

brauchen Menschen das Gefühl der<br />

Sicherheit und des Willkommenseins.<br />

Viele Migrant/innen, ja selbst ihre<br />

Nachkommen, gehen nach vielen<br />

Jahren wieder in ihre Herkunftsländer<br />

zurück, weil sie keine<br />

Zukunft in der Aufnahmegesellschaft<br />

sehen. Es reicht eben nicht aus,<br />

dass man gut Deutsch spricht und<br />

einen Job hat, sondern man<br />

braucht ein soziales Netz mit geringer<br />

Diskriminierung.<br />

St. Pölten’deki Aşağı Avusturya<br />

Eyalet Akademisi entegrasyon<br />

birimi 5 yıldır<br />

“Beldelerde kültürel çeşitlilik-<br />

İyi bir birlikte yaşam<br />

oluşturma üzerine” adında<br />

bir kurs düzenliyor. Geçtiğimiz<br />

günlerde 5. Kez düzenlenen<br />

bu kursun Aşağı<br />

Avusturya’nın dört bir yanından<br />

gelen katılımcılarına<br />

bitirme belgeleri,<br />

düzenlenen bir törende<br />

eyalet meclis üyesi Karl<br />

Wilfing tarafından verildi.<br />

Kursun hedefi belde yaşantısının<br />

kahramanlarını bilgi,<br />

model, tecrübe ve yansımalarla<br />

destekleme, ayrıca<br />

beldelerinde onlara aktif<br />

olarak birlikte yaşamı oluşturmalarını<br />

sağlamak.<br />

Kursa katılanlar bu kurslarda<br />

konuyla profesyonel<br />

bir şekilde uğraşıyor ve<br />

beldelerde entegrasyonu<br />

destekleyici tedbirlerin<br />

pratik uygulanması konusunda<br />

yeteneklendiriliyor,<br />

bir beldede göçmen kökenli<br />

insanların uyumunu<br />

destekleyen çözüm önerilerini<br />

geliştirebiliyorlar.<br />

Katılımcıların arasındaki<br />

bağlantı ve iletişimin kurs<br />

haricinde de devam edecek<br />

olması bu çalışmanın<br />

değerini gösteriyor.<br />

İşçi Odası (AK):<br />

"İş piyasasında<br />

gençlere daha çok<br />

fırsat verilmeli"<br />

İşgücü piyasasında artan işsizlikten<br />

her grup gibi gençler de etkileniyor.<br />

Gençler arasında en zorda olan<br />

kesim ise bir meslek diploması olmayanlar<br />

ve bunların İşgücü piyasasında<br />

kalıcı olmaları çok zor. 18 yaşına<br />

kadar eğitim zorunluluğu ve 25 yaşına<br />

kadar eğitim güvencesi alınan doğru<br />

kararlar ve AK şimdi eğitim ve ekonomi<br />

politikalarının da bu sürece<br />

dahil olmasını talep ediyor. Gençliğin<br />

eğitimlerini yarıda bırakmaması için<br />

onları destekleyici tam kapsamlı<br />

programların uygulanması gerekli. Çıraklık<br />

için de daha çok gencin ikili eğitimlerini<br />

başarıyla sonuçlandırması<br />

için bir kalite güvence sistemine ihtiyaç<br />

var. Gençleri okuldan diğer eğitim<br />

fırsatlarına geçiş aşamalarında destekleyen<br />

Gençlik Koçluğu, her okulda<br />

hizmet verecek şekilde yaygınlaştırılmalı<br />

ve Koçluğa eğitimlerinin sonuna<br />

kadar ihtiyacı olan gençlere, bu<br />

imkân sağlanmalıdır.<br />

AK’nın bir yenilik olarak talep ettiği<br />

kalifikasyon parası, şimdiye kadar verilen<br />

ileri eğitim parası, yarı zamanlı<br />

eğitim parası ve profesyonellik bursunun<br />

dönüştürülmesiyle oluşacak ve<br />

kişinin yaşamının sürdürülebilirliğini<br />

sağlayacak. Bu para ayrıca işgücü piyasasında<br />

var olabilmesi için kişinin<br />

ihtiyacı olan eğitim adımlarını atmasında<br />

bir fırsat olacak. Eğitim sırasında<br />

varoluş güvencesi olarak<br />

kalifikasyon parasına en az asgari<br />

geçim parası miktarı kadar yasal talep<br />

hakkı olmalıdır. Tanınan bir diplomayla<br />

sonuçlanan ya da bir modül<br />

olarak bunu sağlayan bütün eğitimlerin<br />

seçimi mümkün olmalıdır.<br />

Im Bild v.l.n.r : Mag. Murat Düzel (Leitung Integrationsservice, NÖ Landesakademie), Duygu Yilmaz-Binici (Kematen/Ybbs), Johann Gruber (Pöchlarn), Maria Kvarda (Hollabrunn),<br />

Mag.a (FH) Lisa Kolb-Mzalouet (Kursleitung, NÖ Landesakademie), Erwin Zimmermann DSA (Wr. Neustadt), Mag.a Lisa Sterzinger (Wr. Neustadt), Marion Fahrngruber (St. Pölten),<br />

Franz Babka-Nowak (Bruck/Leitha), Gerti Taferner (Bruck/Leitha), Markus Hermeka (Mistelbach), Kim Moser (Amstetten), Landesrat Mag. Karl Wilfing<br />

Aşağı Avusturya’da ‘Kültürel<br />

Çeşitlilik İle İyi Bir Birlikte Yaşam’<br />

Kültürel Çeşitlilik Kursu 4<br />

ana ve 4 detay modülüne<br />

ayrılıyor. Hedef grupları ise<br />

belde politikacıları, yönetici<br />

pozisyonda beldedeki<br />

çalışanlar, sivil toplum kuruluşlarının<br />

gönüllüleri ve<br />

çalışanları ve konuyla ilgisi<br />

olanlar. Kurs entegrasyon<br />

birimi çalışanlarından biri<br />

tarafından idare ediliyor,<br />

özel konular için dışarıdan<br />

sunumcular ve eğitimciler<br />

getirtiliyor.<br />

Beldelerde Kültürel Çeşitlilik<br />

Kursu, Avrupa, Entegrasyon<br />

ve Dışişleri Bakanlığı<br />

(BMEIA) tarafından<br />

desteklenmektedir.<br />

© NÖ Landespressedienst/Filzwieser


KASIM <strong>2016</strong><br />

<strong>HABER</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong><br />

AVUSTURYA - 8<br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

I<br />

E<br />

C H<br />

© Parlamentsdirektion / PHOTO SIMONIS<br />

Nurten YILMAZ<br />

Abgeordnete zum Nationalrat (SPÖ)<br />

nurten.yilmaz@parlament.gv.at<br />

Sozialdemokratische<br />

Integrationspolitik?<br />

Teilhabe organisieren!<br />

Am 24. Oktober hat der SPÖ-Parlamentsklub<br />

eine integrationspolitische<br />

Enquete abgehalten. Als Integrationssprecherin<br />

meiner Partei wollte ich, dass<br />

viele ExpertInnen, PolitikerInnen und<br />

auch interessierte BürgerInnen zusammenkommen,<br />

um eine Art gemeinsame<br />

"Manöverkritik" durchzuführen: Was<br />

zeichnet sozialdemokratische Integrationspolitik<br />

aus? Was läuft gut? Wo gibt<br />

neue,<br />

es Potential nach oben? Was unterscheidet<br />

unseren Zugang von politischen<br />

MitbewerberInnen? Insbesondere einer<br />

Frage haben wir uns auf der Enquete<br />

"Perspektiven der Integration, Inklusion<br />

und Teilhabe" gewidmet: Was ist zu tun,<br />

damit jene Personen, die in den letzten<br />

Monaten im Zuge der Fluchtmigration<br />

nach Österreich gekommen sind, frühest<br />

möglich Zugang zu Integrationsmaßnahmen<br />

bekommen?<br />

250 Personen fanden den Weg zu uns ins<br />

Parlament, darunter nicht nur SozialdemokratInnen,<br />

sondern auch viele ExpertInnen<br />

aus Gemeinden, NGOs, staatlichen<br />

Einrichtungen und Vorfeldorganisationen<br />

unserer Partei. Ein angenehmer Mix, um<br />

in einer "rassismusfreien Zone" unsere<br />

Zugänge zu erörtern und weiterzuentwickeln.<br />

Das Hauptreferat auf der Tagung<br />

hat der bekannte Autor, Journalist und<br />

Migrationsforscher Mark Terkessidis gehalten.<br />

Einem breiteren Publikum wurde<br />

er durch sein Buch "Interkultur"<br />

(Suhrkamp, 2010) bekannt. Im aktuellen<br />

Buch "Kollaboration" (2015) plädiert<br />

Mark Terkessidis davon ausgehend für<br />

eine neue Kultur der Zusammenarbeit,<br />

einen gesellschaftlichen Aufbruch, der<br />

beim Individuum ansetzt und für eine<br />

andere Idee des Miteinanders<br />

eintritt. Sein Vortrag kann unter<br />

w ww.youtube.com/watch?v=GH8nK4wMJJE<br />

gerne nachgesehen werden.<br />

Danach haben Sozialminister Alois Stöger<br />

(SPÖ) und die für Diversität zuständige<br />

Staatssekretärin Muna Duzdar (SPÖ) ihre<br />

aktuellen Pläne und Zugänge im Integrationsbereich<br />

vorgestellt: das "Integrationsjahr",<br />

das "Integration von Anfang<br />

an" bundesweit umsetzen soll und auch<br />

AsylwerberInnen (mit hoher Bleibewahrscheinlichkeit)<br />

Zugang zu Bildungsmaßnahmen<br />

des AMS bringen soll.<br />

Nachmittags haben die TeilnehmerInnen<br />

in drei parallelen Workshops zu "Bildung,<br />

Qualifizierung und Arbeitsmarkt", "Lokale<br />

Initiativen und Teilhabe" und "Fluchtmigration:<br />

Integration von Anfang an"<br />

Konzepte und Ideen weitergesponnen.<br />

Die Ergebnisse der Enquete fließen nicht<br />

nur in unsere laufende Arbeit ein, sondern<br />

werden auch im aktuellen Parteiprogrammprozess<br />

reflektiert.<br />

Federal Suçlar Dairesi: “Siber<br />

Suçlar Gerçek Hayatla Karışıyor”<br />

Avusturya Federal Suçlar Dairesinin bu<br />

yılki ‘Siber Suçlar Raporu’ hazırlandı. Rapora<br />

göre ihbarlarda büyük bir artış var.<br />

Diğer göze çarpan önemli bir bilgi ise siber<br />

suçların dolandırıcılık, baskı ve şantaj<br />

gibi suç şekilleriyle iletişim teknolojisi<br />

araçları kullanılarak gerçek hayata karışma<br />

eğiliminin artması.<br />

Federal Suçlar Dairesi uzmanları, gelecekte<br />

siber suçların artarak klasik suçlarla<br />

kaynaşacağından yola çıkıyor. Suçlular<br />

eylemlerini ellerindeki hizmet sunucularının<br />

gereken teknik desteği sağlamasıyla<br />

kurbanın bulunduğu yerden de gerçekleştirebiliyor.<br />

‘Klasik Siber Suçlarda’ Azalma<br />

Avusturya’da geçen yılda da verileri hileli<br />

kötüye kullanma, dijital gasp ve internet<br />

dolandırıcılığı gibi suçlarda artış oldu<br />

(2014’e göre %11 artış, 10.010 ihbar).<br />

Bunun nedeni faillerin kodlama ve anonimleşme<br />

tekniklerinde gelişmesi. Olayların<br />

aydınlatılma oranı ise %41.5.<br />

Klasik anlamdaki bilgisayar korsanlığı<br />

(hacking), verilere zarar verme gibi siber<br />

suçlarda %3.3’lük bir azalma var. Buna<br />

karşın yine klasik siber suçlar kategorisinde<br />

yer alan hileyle verileri kötüye kullanma<br />

suçları ihbarında %60 bir artış göze<br />

çarpıyor.<br />

Federal Suçlar Dairesi bünyesinde ‘fidye<br />

yazılımı’ için özel bir birim oluşturdu...<br />

2015’de veri ve sistemleri şifreleyen zararlı<br />

yazılımlarla dijital gasp olaylarında da<br />

artış görüldü. Failler şifreleri açmak için<br />

fidyeleri sanal ödeme aracı Bitcoin şeklinde<br />

istediler. Federal Suçlar Dairesi de<br />

fidye isteyen failler için bünyesinde<br />

özel bir birim oluşturdu. Şu anda fidye<br />

yazılımlarının 120‘den fazla değişik şekli<br />

biliniyor.<br />

Dolandırıcılıkta Artış<br />

İnternet dolandırıcılığında<br />

da artış var. 7.373 olay ihbarı<br />

yapıldı. Avusturya’da<br />

2011’den bu yana internet<br />

bankacılığı kullanıcılarını<br />

zarara uğratan bir grup tespit<br />

edildi. Yine geçtiğimiz<br />

yıl çocuk pornografisi ve<br />

çocuk seks turizmi ile<br />

alakalı 2.742 uyarı vardı<br />

ve bunlardan 310 tanesinde<br />

Avusturya’nın adı<br />

geçiyordu.<br />

Avrupa’da<br />

Antisemitizm<br />

Yayılıyor<br />

© BMI / Henning Schacht<br />

Antisemitismus breitet sich in Europa aus<br />

Avrupa Komisyonu insan hakları sorumlusu<br />

Nils Muiznieks, Avrupa’da Yahudilik karşıtı<br />

kışkırtıcılığın, şiddetin ve Yahudi soykırımının<br />

inkârının son zamanlarda hızla yayıldığını ve<br />

Avrupalının bunu görmezlikten geldiğini<br />

Doğu Avrupa’da bazı ülkelerin 2. Dünya<br />

Savaşı sırasında nasyonel sosyalistlerin<br />

Yahudileri yok etmesinde birlikte hareket<br />

etmelerinden doğan sorumluluklarını kabul<br />

etmelerinde zorlandıklarını belirtti.<br />

Muiznieks bundan dolayı ülkelerden Yahudi<br />

soykırımının reddinin, küçümsenmesinin ve<br />

övülmesinin cezalandırılmasını istiyor. Avusturya’da<br />

bu davranışlar Nazi yasağı yasasına<br />

göre 20 yıla kadar hapisle cezalandırılıyor.<br />

Ayrıca yasa kapsamında işlenen suçların ilgili<br />

makamlara bildirilme zorunluluğu var.<br />

İnsan hakları sorumlusu, internet hizmeti<br />

Almanya’da Müslümanlara saldırı<br />

istatistikleri ayrı tutulacak<br />

Almanya; Müslüman bireylere, ev, işyeri ve<br />

kuruluşlarına karşı yapılan saldırılar konusunda<br />

nihayet ciddi bir adım atıyor. Almanya<br />

İçişleri Bakanı Thomas de Maizière: "2017 yılı<br />

başından itibaren Yahudilere olduğu gibi<br />

Müslümanlara ve onlara ait kuruluşlara<br />

yönelik saldırılara ilişkin istatistikler ayrı<br />

tutulacak ve bu saldırılara ilişkin istatistik<br />

bilgiler ‘siyasi içerikli suçlar’ kapsamında değerlendirilecek."<br />

açıklamasında bulundu.<br />

Almanya'da Müslümanlara ve sahip oldukları<br />

cami ve derneklere yönelik saldırılara ilişkin<br />

kayıtlar ayrı tutulmuyordu. Hristiyan Demokrat<br />

Birlik (CDU) partili İçişleri Bakanı de Maizière,<br />

böylelikle Müslümanlara yönelik<br />

saldırıların sayısında artış olup olmadığını<br />

görmeyi hedeflediklerini söyledi.<br />

Geçtiğimiz haftalarda Almanya’da yapılan<br />

İslam Konferansı'na paralel olarak konunun<br />

"Birlikte Güven içinde Yaşama" başlığı altında<br />

görüşüldüğünü belirten bakan Maizière,<br />

inançlarını yerine getiren Müslümanlara<br />

yönelik düşmanlığın kabul edilemeyeceğini<br />

vurguladı.<br />

veren şirketlerin ve sosyal ağların internette<br />

kışkırtmaya karşı yapılanları durdurmaya çalışan<br />

ülkelere de çağrı yapıyor. Avrupa Birliği<br />

Adalet Bakanları da geçtiğimiz dönemde aldığı<br />

bir kararla internet firmalarının nefret<br />

mesajlarının silinmesinde daha büyük sorumluluk<br />

almasını istedi. Facebook’ta nefret<br />

mesajlarının en geç 24 saat içinde silineceğini<br />

duyurdu. Kısa süre önce Avrupa Komisyonu;<br />

Facebook, Twitter, Google ve<br />

Microsoft gibi iletişim devleriyle uygun bir<br />

davranış kuralları üzerinde uzlaşma sağladı.<br />

Bakanlık Müsteşarı Muna Duzdar (SPÖ) antisemitizme<br />

karşı bilinçlendirme kampanyası<br />

düzenlerken, İçişleri Bakanlığı da nefret mesajlarının<br />

inceleneceği kendine ait bir başvuru<br />

birimi oluşturmayı planlıyor. Yeşiller ise<br />

ceza yasasının ağırlaştırılmasını talep ediyor.<br />

De Maiziè re plant S tat istik<br />

für A ngrif fe auf Musl ime<br />

Der Innenminister will<br />

wissen, ob es mehr Angriffe<br />

auf Muslime gibt. Diese sollen<br />

daher, ähnlich wie bei Angriffen<br />

auf jüdische Einrichtungen,<br />

getrennt erfasst werden.<br />

Avusturya’nın da harekete geçmesi bekleniyor<br />

İçişleri Bakanı ayrıca Almanya'da Müslümanlara<br />

ait sivil toplum kuruluşlarının (STK)<br />

teröre mesafeli bir tutum izlemesini<br />

memnuniyetle karşıladığını ve ülkeye gelen<br />

mültecilerin Alman toplumuna uyum sağlamasında<br />

Müslüman STK’ların desteğine ve<br />

işbirliğine ihtiyaç duyulduğunu açıkladı.<br />

Alman Yeşillerinden CDU’ya Destek:<br />

‘‘Geç olması hiç yoktan iyidir’’<br />

Alman Meclisi Yeşiller partisi grubu Göç ve<br />

Din Politikaları Sözcüsü Volker Beck yaptığı<br />

açıklamada, ‘‘Müslümanlara ve sahip oldukları<br />

cami ve derneklere yönelik saldırılara<br />

ilişkin kayıtların ayrı tutulması planını<br />

‘geç olması hiç yoktan iyidir’ ayrıca bütün<br />

Müslümanların töhmet altında bırakılmaması<br />

gerekiyor.’’ dedi.<br />

Avusturya da harekete geçmeli<br />

Avrupa ülkelerinde yayılan saldırılar özellikle<br />

Avusturya’da da hızla artarken, ülkede Müslümanları<br />

ve kuruluşlarını hedef alan saldırılara<br />

devletin ciddiyetle yaklaşması ve<br />

Almanya’da olduğu gibi bu saldırıların ayrı bir<br />

kategoride kayıt altına alınması bekleniyor.


<strong>NOVEMBER</strong> <strong>2016</strong><br />

<strong>HABER</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong><br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

I<br />

E<br />

C H<br />

INTEGRATION / SPRACHE - 9<br />

oder<br />

Geld zurück! 1<br />

Immer für Sie & Ihr Kind da - für alle Schulklassen und<br />

alle Fächer von der Volksschule bis zur Matura!<br />

Herzaman sizin ve çocuğunuz için burada - bütün<br />

sınıflar ve dersler için, İlkokul‘dan Matura‘ya kadar.<br />

Frühzeitig aktiv werden:<br />

Gezieltes & intensives Training<br />

für die Zentralmatura!<br />

Şimdi aktif bir şekilde, hedefe<br />

odaklı ve yoğun bir eğitim<br />

ile Yeni Sınav Sistemi‘ne<br />

(Zentralmatura) hazırlanın.<br />

Nur für Neukunden: Testen Sie 2 kostenlose Schnupperstunden!<br />

Sadece yeni öğrenciler için: 2 ücretsiz deneme saatine katılabilirsiniz.<br />

1 Sondertarif: Aktionsbedingungen unter www.schuelerhilfe.at/fuenfwegodergeldzurueck.<br />

INNSBRUCK, Salurner Str. 18, 0512 / 570557<br />

HALL, Stadtgraben 1, 05223 / 52737<br />

SCHWAZ, Münchner Str. 48, 05242 / 61077<br />

WÖRGL, Speckbacherstr. 8, 05332 / 77951<br />

TELFS, Obermarktstr. 2, 05262 / 63376<br />

WWW.SCHUELERHILFE.AT<br />

Entgeltliche Einschaltung<br />

Statement von<br />

Sebastian Kurz,<br />

Außen- und Integrationsminister<br />

Gemeinnützige<br />

Arbeit ausweiten<br />

und fördern<br />

Rund 90.000 Menschen sind im Zuge der<br />

Flüchtlingswelle 2015 nach Österreich<br />

gekommen. Um diejenigen die bleiben<br />

werden rasch zu integrieren, haben wir<br />

vor allem in die Bereiche Spracherwerb,<br />

Wertevermittlung und den Arbeitsmarkt<br />

investiert. Das Arbeitsmarktservice hofft,<br />

dass nach fünf Jahren rund 50 Prozent der<br />

Asylberechtigten am Arbeitsmarkt teilhaben<br />

werden, Experten jedoch gehen<br />

davon aus, dass etwa ein Drittel arbeiten<br />

wird und zwei Drittel weiterhin auf Hilfe<br />

angewiesen sind. All jene Asylwerberinnen<br />

und Asylwerber, die eine hohe<br />

Bleibewahrscheinlichkeit haben und am<br />

Seit Frühjahr <strong>2016</strong> suchte #Ideegration<br />

nach den wirksamsten innovativen zivilgesellschaftlichen<br />

Integrationsinitiativen<br />

in ganz Österreich. Mit dem Ziel, sie zu<br />

zeigen, Unterstützung für sie anzuwerben<br />

Arbeitsmarkt wenig Chancen haben, sollten<br />

deshalb gemeinnützige Arbeit verrichten.<br />

Ziel ist es mehr Möglichkeiten für<br />

gemeinnützige Arbeit vor allem in den<br />

Gemeinden zu schaffen, damit Asylwerberinnen<br />

und Asylwerber mit hoher Bleibewahrscheinlichkeit<br />

aktiv am Alltag teilnehmen<br />

können, demnach auch in eine<br />

soziale Umgebung eingebunden werden,<br />

Kontakte zur Arbeitswelt knüpfen können<br />

und sich so rascher nachhaltig integrieren.<br />

Integration ist eine Querschnittsmaterie,<br />

daher sind sowohl Bund als auch Länder<br />

und Gemeinden gefordert damit Integration<br />

gelingen kann.<br />

und ihnen zu helfen, ihre Mission zu<br />

verbreiten.<br />

Die 5 Gewinner-Initiativen sind: Die<br />

Kattunfabrik, PROSA - Projekt Schule für<br />

Alle mit ihrem Projekt HOME, der Verein<br />

Conclusio, Plattform Rechtsberatung –<br />

FÜR MENSCHEN RECHTE und die sozialökonomische<br />

Hausverwaltung dageko!<br />

Sie werden nun ein Jahr lang von MentorInnen<br />

weiter begleitet, unterstützt und<br />

gecoacht.<br />

© Felicitas Matern / feelimage.at<br />

Was Kinder über die eigene Mehrsprachigkeit sagen<br />

Die meisten Kinder suchen sich ihre mehrsprachige Erziehung nicht aus. Sie ist natürlich gewachsen<br />

und ein notwendiger Zugang zu ihrer Identität, der nicht immer konfliktfrei vor sich geht<br />

Als Beraterin zu Belangen der mehrsprachigen<br />

Erziehung arbeite ich mit Eltern und Pädagoginnen,<br />

hin und wieder mit Kindern, aber<br />

viel öfter geht es um die Kinder, ohne dass sie<br />

direkt mitgestalten. Sie sind Babys oder Kleinkinder,<br />

und ich unterstütze ihre engagierten<br />

Eltern. In meinem Beitrag will ich mich an einer<br />

Innensicht des Kindes versuchen.<br />

Im Konflikt<br />

Und ich fange mit mir selbst an. Ich bin mit drei<br />

Sprachen aufgewachsen. Zuerst waren es Bulgarisch<br />

und Spanisch. Später, als meine Familie<br />

nach Österreich zog, kam Deutsch als<br />

Zweitsprache dazu. Meine Mutter erzählte<br />

mir, dass ich mit fortschreitendem Alter anfing,<br />

das Spanische abzulehnen. Wahrscheinlich,<br />

meint sie, weil es wenig Momente gab,<br />

um mit mir zu sprechen und wenige andere<br />

Bezugspersonen für diese Sprache. Meine<br />

Mutter ist trotzdem an dem Spanischen drangeblieben,<br />

wofür ich ihr sehr dankbar bin.<br />

Als später Deutsch zur Umgebungs- und<br />

Schulsprache wurde, merkte ich, wie mein<br />

Bulgarisch immer mehr nachließ. Ich fand es<br />

beängstigend, und es verunsicherte mich<br />

sehr. Ich hatte ständig das Gefühl, dass ich<br />

nicht gut genug war, nicht so gut, wie ich es<br />

sein sollte. In meinen literarischen Texten<br />

verwehrte ich mir lange Zeit, auf Bulgarisch<br />

zu schreiben. Wie in einer Art Selbstzensur,<br />

weil ich ja nicht gut genug war, um in dieser<br />

Sprache literarisch zu schaffen.<br />

Wie es um die emotionale Beziehung zwischen<br />

mir und meinen Sprachen steht, verstand ich<br />

erst später, als ich bereits Philologie studierte.<br />

Dass diese Beziehung selten äquivalent, vielmehr<br />

asymmetrisch, oft hierarchisch und bisweilen<br />

konfliktiv ist, darauf weist zum Beispiel<br />

der Sprachwissenschafter Georg Kremnitz hin.<br />

Das Vergessen<br />

Auf meiner Website veröffentliche ich monatlich<br />

Interviews mit mehrsprachigen Menschen<br />

oder solche, die sich mit dem Thema befassen.<br />

So interviewte ich auch Mona Shama, die<br />

mit Deutsch und Arabisch aufgewachsen ist.<br />

Auf meine Frage, wie es ihr mit ihrer Mehrsprachigkeit<br />

als Kind ergangen ist, antwortete<br />

sie: "Ich wurde immer besser und vergaß auf<br />

das Arabische. Ich vergaß meine eigene Muttersprache.<br />

Was meinen Eltern so gar nichts<br />

ausmachte, denn wir lebten schließlich in<br />

Österreich, hier wird nur Deutsch gesprochen.<br />

Arabisch brauchte keiner hier – dachten sie<br />

zumindest. (...) An unserer Schule hatte ich nie<br />

das Gefühl, dass Mehrsprachigkeit irgendeinen<br />

Wert hatte. Es frustrierte mich zu sehen, dass<br />

ich nichts mit meiner Muttersprache anstellen<br />

konnte. Schließlich war ich fest davon überzeugt,<br />

dass eine zweite Sprache eigentlich<br />

nichts Besonderes sei."<br />

Die Erkenntnis<br />

Die Erkenntnis kommt oft viel später. In<br />

Kommende Termine für Eltern:<br />

Mehrsprachige Erziehung von Geburt an: Freitag, 25.11.<strong>2016</strong>, 10.00 – 14.00 Uhr<br />

LIMU Café – der Treff für Eltern mehrsprachiger Kinder: Montag, 05.12.<strong>2016</strong>, 18.00 – 20.00 Uhr<br />

Ich erziehe mein Kind mehrsprachig - wie es mir gelingt: Samstag, 25.2.2017, 10.00 – 14.00 Uhr<br />

von Mag. Zwetelina Ortega<br />

meinem Fall war es ein Schriftsteller-Freund,<br />

der mir Mut machte, neben Deutsch auch in<br />

meinen anderen Sprachen zu schreiben. Er gab<br />

mir den Anstoß, und es war eine großartige<br />

Befreiung von dem Zwang, einer Vorstellung<br />

genügen zu müssen.<br />

Auch Tina Cakara, Germanistikstudentin, die<br />

ich dazu befragte, erkannte den Wert ihrer<br />

zweiten Muttersprache erst später. Sie spricht<br />

Deutsch und Kroatisch: „Je älter ich werde,<br />

umso mehr wird mir bewusst, was für ein<br />

Geschenk meine Mehrsprachigkeit ist", erklärt<br />

sie.<br />

Dass gelebte Mehrsprachigkeit keinem<br />

Schema folgt, sondern immer individuell<br />

passiert, fasst der Sprachwissenschafter Peter<br />

Cichon wunderbar zusammen: „Wenn wir uns<br />

jedoch in der wissenschaftlichen Betrachtung<br />

auf die Formenvielfalt gelebter individueller<br />

Zweisprachigkeit einlassen und nicht nach<br />

vorschnellen Zuordnungen und Kategorisierungen<br />

suchen, erweist sie sich als eine<br />

niemals versiegende Quelle faszinierender<br />

sprachwissenschaftlicher Erfahrungen." Und<br />

nicht nur für die Forschung ist es eine niemals<br />

versiegende Quelle, auch für das jeweilige<br />

Individuum, für uns Mehrsprachige. Tina<br />

Cakara nennt es ihren "Schatz". Ich nenne<br />

es mein Erbe, den Zugang zu einem Teil<br />

meiner selbst.<br />

Ursprünglich erschienen auf www.dastandard.at am 20.04.<strong>2016</strong><br />

Zur Autorin:<br />

Mag. Zwetelina Ortega ist Sprachwissenschaftlerin, Autorin<br />

und Expertin für Mehrsprachigkeit. Sie ist Gründerin des<br />

Beratungszentrums Linguamulti - mehrsprachige Erziehung<br />

und kreative Sprachförderung (www.linguamulti.at).<br />

Dort bietet sie Beratung und Workshops für mehrsprachige<br />

Erziehung an und arbeitet mit Eltern, PädagogInnen und<br />

Kindern. Ortega ist mit Bulgarisch, Spanisch und Deutsch<br />

aufgewachsen. In diesen drei Sprachen verfasst sie auch<br />

ihre literarischen Texte. 2012 erschien der Gedichtband<br />

"Aз und tú" (Edition Yara).<br />

Sie war Dozentin an der Universität Wien und leitet derzeit<br />

Fortbildungen an der Pädagogischen Hochschule Wien.<br />

Kontakt: z.ortega@linguamulti.at oder +436769669775<br />

Beratungszentrum Linguamulti - mehrsprachige Erziehung und kreative Sprachförderung,<br />

Beratung und Workshops für mehrsprachige Erziehung<br />

Therapiezentrum Gersthof, Klostergasse 31-33, 1180 Wien<br />

Kontakt: z.ortega@linguamulti.at oder +436769669775, www.linguamulti.at<br />

© Magdalena Possert


Sonderteil zum Thema:<br />

Auf der ganzen Welt nützen Fraueninitiativen den Zeitraum vom Internationalen Tag<br />

gegen Gewalt an Frauen (25. November) bis zum Internationalen Tag der Menschenrechte<br />

(10. Dezember), um auf das Recht auf ein gewaltfreies Leben aufmerksam zu machen.<br />

Österreich nimmt seit 1992 an der Kampagne teil.<br />

16<br />

Tage<br />

gegen Kadına Karşı Şiddete HAYIR<br />

Gewalt<br />

an Frauen 25.11.-10.12.<br />

Nationalratspräsidentin<br />

Doris Bures<br />

Thema aus der<br />

Tabu-Zone holen<br />

Frei von Gewalt zu leben ist ein Menschenrecht.<br />

Unddennoch ist jede fünfte Frau in<br />

Österreich zumindest einmal in ihrem Leben<br />

von Gewalt betroffen. 90 Prozent aller<br />

Gewalttaten an Frauen undMädchen werden<br />

in der Familie und im näheren sozialen Umfeld<br />

verübt.<br />

Wir sprechen dabei von einem gesamtgesellschaftlichen<br />

Problem, das - unabhängig von<br />

Herkunft, sozialer Schicht, Kultur oder Bildungsstand-<br />

Frauen undMädchen jeden<br />

Alters betreffen kann. Die Dunkelziffer ist vor<br />

allem bei familiärer Gewalt sehr hoch. Denn<br />

viele betroffene Frauen undMädchen schweigen<br />

– aus Scham, aus Unsicherheit, aus Angst,<br />

weil sie die Täter schützen wollen oder auch,<br />

weil es noch immer hartnäckige Vorurteile<br />

gibt: Etwa dass die Opfer selbst schuld seien,<br />

Frauen Gewalt provozieren würden oder<br />

sexuelle Übergriffe Liebesbeweise seien. Deshalb<br />

ist es so wichtig, dieses Thema aus der<br />

Tabu-Zone zu holen, die Opfer zu stärken und<br />

Hilfsangebote bekannt zu machen. Sich mitzuteilen,<br />

kann der erste Schritt aus einer Gewaltbeziehung<br />

sein. Jede Frau, die Opfer von<br />

Gewalt geworden ist, muss wissen, dass die<br />

Gesellschaft undder Staat hinter ihr stehen.<br />

Gewaltopfer müssen auf professionelle Hilfe<br />

undeine einfühlsame Begleitung zählen<br />

können. Die Täter müssen zur Verantwortung<br />

gezogen werden.<br />

Die internationale Kampagne "16 Tage gegen<br />

Gewalt“, die jedes Jahr von 25. November bis<br />

10. Dezember stattfindet, leistet einen sehr<br />

wichtigen Beitrag, um Bewusstsein zu schaffen.<br />

Daneben geht es aber auch darum, sich<br />

mit den Frauen zu solidarisieren, die entweder<br />

Opfer von Gewalt sindoder waren. In diesem<br />

Sinne wünsche ich den zahlreichen Aktionen,<br />

die im Rahmen dieser Kampagne an vielen<br />

Orten dieser Welt stattfinden werden, eine<br />

"laute Stimme", um gehört undverstanden zu<br />

werden!<br />

© Peter Rigaud<br />

Gesundheits- und Frauenministerin<br />

Sabine Oberhauser<br />

Vorreiterrolle im Gewaltschutz<br />

Gewalt gegen Frauen ist ein gesamtgesellschaftliches<br />

Problem, das in vielen Ausprägungen<br />

physischer, sexueller, psychischer,<br />

ökonomischer oder sozialer Gewalt auftritt.<br />

Daher ist der Kampf gegen Gewalt ein<br />

Querschnittsthema aller Politikbereiche. Phänomene<br />

wie Gewalt im Internet oder Cyber-<br />

Stalking stellen den Gewaltschutz vor neue<br />

Herausforderungen.<br />

In meiner Politik ist mir als Gesundheitsministerin<br />

unter dem Stichwort „health in all<br />

policies“ auch die Unterstützung von gewaltbetroffenen<br />

Frauen wichtig. Als Frauenministerin<br />

ist Gewaltschutz eine meiner wichtigsten<br />

Aufgaben. Gewaltschutzzentren und<br />

Interventionsstellen bieten eine wichtige<br />

erste Anlaufstelle für Betroffene, unddie<br />

Frauen- undMädchenberatungsstellen stehen<br />

österreichweit gewaltbetroffenen Frauen<br />

undKindern mit Rat undTat zur Seite.<br />

Jeder Mensch hat das Recht auf körperliche<br />

Unversehrtheit. Wenn es uns gelingt, das im<br />

Bewusstsein unserer Mädchen und Burschen<br />

fest zu verankern, sindwir im Kampf gegen<br />

Gewalt ein gutes Stück weitergekommen.<br />

Daher ist ein zentrales Ziel unserer Kindergesundheitsstrategie<br />

die Stärkung der<br />

Lebenskompetenz von Kindern und Jugendlichen.<br />

Denn zur Stärkung der Lebenskompetenz<br />

zählt gerade auch die gewaltfreie<br />

Konfliktlösung. Darüber hinaus ist es uns<br />

wichtig, Aufklärungsarbeit zu leisten, so etwa<br />

durch Kampagnen wie die Informationsoffensive<br />

über „K.O.“-Tropfen, die wir gemeinsam<br />

mit dem Innenministerium ins Leben gerufen<br />

haben.<br />

Österreich hat im Gewaltschutz eine Vorreiterrolle.<br />

Unsere Gesetze werden ständig den<br />

Bedürfnissen von Gewaltbetroffenen angepasst,<br />

so etwa durch die Novelle des Sexualstrafrechts,<br />

die Anfang des Jahres in Kraft<br />

getreten ist. Auch die Arbeit mit Tätern wird<br />

zu einer immer wichtigeren Komponente in<br />

der Gewaltprävention. Natürlich bleibt noch<br />

viel zu tun – Gewaltschutz ist nach wie vor ein<br />

Schwerpunkt meiner Arbeit.<br />

© BMG / Johannes Zinner<br />

Der Frauennotruf Salzburg ist eine Beratungsstelle für Frauen und<br />

Mädchen, die sexuelle Gewalt (Vergewaltigung, sexuellen Missbrauch,<br />

sexuelle Nötigung oder Belästigung, Stalking) erlebt haben.<br />

Wir bieten psychologische und juristische Beratung für<br />

Betroffene und deren Angehörige, Prozessbegleitung und<br />

kostenlose anwaltlicheVertretung im Strafverfahren und<br />

Vermittlung von psychotherapeutischer Hilfe.<br />

Unser Angebot ist:<br />

ŞiddetSİZ yaşam kampanyasıyla ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. /Weitere Informationen zur Kampagne:<br />

www.gewaltfreileben.at<br />

parteilich<br />

streng vertraulich<br />

auf Wunschanonym<br />

nicht mit einer Anzeige verbunden<br />

kostenlos<br />

Entgeltliche Einschaltung<br />

Entgeltliche Einschaltung


Bundesministerin für Familien und<br />

Jugend Sophie Karmasin<br />

Frauen sollen gewaltund<br />

angstfrei leben<br />

Gewalt gegen Frauen ist leider auch heutzutage<br />

noch weit verbreitet, auch in Österreich.<br />

Jede 5. Frau in unserem Land erlebt<br />

als Erwachsene körperliche und/oder sexuelle<br />

Gewalt – jede von uns, unabhängig<br />

von Alter, Bildungsstatus und Herkunft,<br />

kann Opfer von geschlechtsspezifischer Gewalt<br />

werden. Hier müssen wir aktiv entgegen<br />

wirken, denn derart hohe Zahlen sind<br />

einer modernen, aufgeschlossenen und<br />

partnerschaftlichen Gesellschaft unwürdig.<br />

In erster Linie geht es um Unterstützung<br />

und Schutz für Frauen die von Gewalt<br />

betroffen sind, die Frauenhäuser, die<br />

Familienberatungsstellen und unzählige<br />

NGO’s leisten hier einen bedeutenden Beitrag.<br />

Gleichzeitig müssen wir jedoch auch<br />

das Selbstbewusstsein von Frauen stärken,<br />

am besten bereits von klein auf. Ebenso<br />

müssen wir den Männern, die eine Risikogruppe<br />

darstellen, einen wertschätzenden<br />

Umgang und Respekt gegenüber Frauen<br />

beibringen, denn leider geht der Großteil<br />

von Gewalt gegen Frauen immer noch von<br />

Männern aus. Eine Maßnahme des BMFJ ist<br />

die geschlechtersensible Elementarpädagogik,<br />

denn wenn bereits die Kleinsten eine<br />

respektvolle Grundhaltung gegenüber dem<br />

anderen Geschlecht entwickeln, können<br />

spätere Probleme abgefangen werden. Ziel<br />

muss es sein, dass Frauen gewalt- und<br />

angstfrei in Österreich leben können.<br />

© ÖVP / Jakob Glaser<br />

Bildungsministerin<br />

Sonja Hammerschmid<br />

Keine Toleranz<br />

für Gewalt<br />

„Frauen haben ein Recht darauf sich sicher<br />

zu fühlen und in einer gesunden Umwelt<br />

heranzuwachsen. Das gilt für die Gesellschaft<br />

insgesamt und ganz besonders auch<br />

für unsere Schulen.<br />

Die zentrale Botschaft aller Maßnahmen<br />

zur Gewaltprävention des Bundesministeriums<br />

für Bildung ist, dass es an unseren<br />

Schulen keine Toleranz für jegliche Art von<br />

Gewalt geben darf. Streit gehört zum<br />

Leben und lässt sich niemals ganz vermeiden,<br />

so kommt es auch an Schulen immer<br />

wieder zu Konflikten. Wir müssen vor allem<br />

die sozialen Kompetenzen von SchülerInnen,<br />

Lehrkräften und Eltern erhöhen. Das<br />

soll dazu beitragen, dass manche Konflikte<br />

gar nicht erst entstehen. Aber auch dazu,<br />

dass möglichst alle Konflikte gewaltfrei<br />

gelöst werden – ohne sich gegenseitig<br />

zu verletzen oder zu kränken. Dadurch<br />

wird auch das Schulklima verbessert und<br />

ein gutes Schulklima ist wiederum die<br />

Voraussetzung dafür, bestmöglich lernen<br />

zu können.<br />

Gewaltprävention wird dabei nicht als<br />

Aufgabe für den Einzelnen oder die Einzelne<br />

gesehen. Gewalt zu vermeiden oder<br />

zu verringern ist eine Herausforderung, der<br />

sich die Schulen als Gesamtorganisationen<br />

zu stellen haben.“<br />

© Andy Wenzel / BKA<br />

Interview zum 20-jährigen Jubiläum<br />

Frauennotruf Wien - Umfassende Beratung und Hilfe<br />

Welche Ausbildungen haben<br />

die Mitarbeiterinnen im<br />

Frauennotruf?<br />

Im Beraterinnenteam des 24-<br />

Stunden Frauennotrufs arbeiten<br />

Juristinnen, Klinische und<br />

Gesundheitspsychologinnen<br />

und Sozialarbeiterinnen, die<br />

sich auf den Bereich Gewalt<br />

gegen Frauen spezialisiert<br />

haben.<br />

Wer wählt den Frauennotruf?<br />

Primär sind wir ein Notruf<br />

für Frauen (ab 14J) die von<br />

körperlicher, sexualisierter<br />

und/oder psychischer Gewalt<br />

betroffen sind. Dabei spielt es<br />

keine Rolle ob es sich bei der<br />

Gewalt um akute, chronische<br />

oder auch länger zurückliegende<br />

Erlebnisse handelt. Es<br />

rufen Betroffene selbst, aber<br />

auch Angehörige, FreundInnen,<br />

ArbeitskollegInnen usw.<br />

an.<br />

Darüber hinaus wenden sich<br />

auch Frauen an den 24-Stunden<br />

Frauennotruf, die von<br />

Beziehungsproblemen, psychischen<br />

oder sozialen Problemen<br />

berichten – diesen<br />

geben wir erste Informationen<br />

und vermitteln sie bei<br />

Bedarf an zuständige Stellen.<br />

Nimmt Gewalt zu und ähneln<br />

sich die Schicksale der<br />

Frauen immer irgendwie?<br />

Der 24-Stunden Frauennotruf<br />

der Stadt Wien besteht seit<br />

20 Jahren. Rückblickend gesehen<br />

denken wir nicht, dass<br />

Gewalt gegen Frauen zunimmt,<br />

sondern dass Betroffene<br />

eher den Mut haben,<br />

über die Gewalt zu sprechen<br />

und sich damit nach außen<br />

zu wenden. Wir sind ständig<br />

bemüht, Sensibilisierung zum<br />

Thema Gewalt zu betreiben,<br />

da wir wissen, wie schuldund<br />

schambesetzt das Thema<br />

ist und wie schwer es Betroffenen<br />

fällt, darüber zu sprechen.<br />

Jede Frau, die sich an<br />

uns wendet, hat ihre eigene<br />

Geschichte, eigene Erfahrungen<br />

und einen charakteristischen<br />

persönlichen Umgang<br />

mit dem, was ihr passiert ist.<br />

Es lägeuns fern<br />

hier zu generalisieren.<br />

Was sich jedoch bei<br />

nahezu allen unseren<br />

Klientinnen beobachten<br />

lässt, ist die<br />

Ähnlichkeit in der<br />

psychischen Symptomatik.<br />

Betroffene von<br />

Gewalt sind zumeist<br />

traumatisiert und<br />

leiden, unabhängig<br />

von Bildungsgrad, Lebensinhalt<br />

oder sozialen<br />

und persönlichen<br />

Ressourcen, an denselben<br />

Symptomen<br />

wie<br />

beispielsweise<br />

Schlafstörungen, Albträumen,<br />

Konzentrationsschwierigkeiten<br />

usw.<br />

Wie können Sie Gewaltbetroffenen<br />

helfen, die nicht<br />

sehr gut – oder kein Deutsch<br />

sprechen?<br />

Im 24-Stunden Frauennotruf<br />

sind wir sehr bemüht Frauen<br />

unabhängig von ihren Sprachkenntnissen<br />

umfassend zu<br />

beraten. Die Mitarbeiterinnen<br />

des Frauennotrufs bieten<br />

neben Deutsch auch Beratung<br />

in BKS, Farsi, Italienisch,<br />

© Joachim Kirchner / pixelio.de<br />

Englisch, Französisch und<br />

Spanisch an. Darüber hinaus<br />

organisiert der Frauennotruf<br />

auf AnfrageDolmetscherinnen<br />

für andere<br />

Sprachen, die den Beratungsgesprächen<br />

beiwohnen und<br />

übersetzen. Allein in diesem<br />

Jahr wurden bisher (Jänner -<br />

Oktober <strong>2016</strong>) über 70<br />

persönliche Beratungsgespräche<br />

in einer anderen<br />

Spracheals Deutsch und über<br />

30 persönliche Beratungen<br />

im Beisein einer Dolmetscherin<br />

geführt.<br />

Holen Sie sich professionelle Unterstützung,<br />

es gibt einen Ausweg und eine Möglichkeit, Entlastung zu finden<br />

Welche Art von Hilfe<br />

erhalten die Frauen und<br />

Mädchen?<br />

Frauen und Mädchen bekommen<br />

umfassende Beratung –<br />

zuerst am Telefon oder auch<br />

per Email und weiterführend<br />

auch in einem persönlichen<br />

Gespräch. Der 24-Stunden<br />

Frauennotruf bietet psychologische,<br />

rechtliche und sozialarbeiterische<br />

Beratungen<br />

an. Zudem übernimmt der<br />

Frauennotruf – wenn die<br />

betroffeneFrau das möchte–<br />

diepsychosozialeProzessbegleitung<br />

und organisiert<br />

diejuristischeProzessbegleitung.<br />

D.h., dass wir Frauen<br />

auch bei einer Anzeige und<br />

einem möglichen Gerichtsverfahren<br />

begleiten und<br />

für sieüber diejuristische<br />

Prozessbegleitung eine kostenlose<br />

anwaltliche Vertretung<br />

organisieren. Weiters<br />

bieten wir im Akutfall Begleitung<br />

in ein Krankenhaus<br />

zur spurenkundlichen Untersuchung<br />

an. Auch Angehörige<br />

und FreundInnen können<br />

im 24-Stunden Frauennotruf<br />

telefonisch, per E-Mail<br />

und/oder persönlich beraten<br />

werden.<br />

Was versteht man unter<br />

„Gewalt“ eigentlich alles?<br />

Grob kann man eine Unterscheidung<br />

in körperliche,<br />

sexualisierte und psychische<br />

Gewalt vornehmen. Wobei<br />

mehrere Gewaltformen oft<br />

gleichzeitig auftreten. Körperliche<br />

Gewalt reicht von<br />

Schlagen, Treten, Stoßen,<br />

Würgen, schmerzhaft Zupacken,<br />

Schütteln, an den<br />

Haaren ziehen bis zu Gewalt<br />

gegen Gegenstände. Sexualisierte<br />

Gewalt umfasst<br />

sexuelle Übergriffe<br />

und Grenzüberschreitungen<br />

jeglicher Art,<br />

Vergewaltigung, versuchte<br />

Vergewaltigung,<br />

geschlechtliche<br />

Nötigung, sexuellen<br />

Missbrauch und sexuelle<br />

Belästigung. Oft<br />

sehr subtil, aber nicht<br />

weniger traumatisierend<br />

sind die Formen<br />

der psychischen Gewalt:<br />

u.a. Einschüchterungen,<br />

Verbote,<br />

Beschimpfungen, Anschreien,<br />

Erniedrigungen,<br />

Isolieren, Kontrollieren,<br />

Stalking,<br />

Psychoterror oder Drohungen.<br />

Der Gewaltbegriff geht über<br />

dieTaten, welchestrafrechtlich<br />

verfolgt werden, hinaus.<br />

Welchen Ratschlag können<br />

Sie unseren Leserinnen, die<br />

von Gewalt betroffen sind,<br />

geben?<br />

Betroffene von Gewalt ziehen<br />

sich oft aufgrund des Erlebten<br />

sehr zurück, schämen sich<br />

und/oder fühlen sich schuldig.<br />

Es ist schwer, den Schritt<br />

nach außen zu machen und<br />

sich jemandem anzuvertrauen.<br />

Dennoch raten wir<br />

Betroffenen immer, sich Hilfe<br />

zu organisieren und nicht<br />

mit der Traumatisierung<br />

alleine zu bleiben. Unsere<br />

langjährigeErfahrung zeigt:<br />

es gibt einen Ausweg und<br />

eine Möglichkeit, Entlastung<br />

zu finden.<br />

Wie kann man als außenstehende<br />

Person (Freundin /<br />

Familienangehörige / Bekannte)<br />

betroffenen Frauen<br />

helfen?<br />

Außenstehende Personen<br />

können Betroffenen vor<br />

allem helfen, indem sie ihre<br />

Sorgen und Befürchtungen<br />

ernst nehmen. Sie können<br />

den Verdacht von Gewalt<br />

ansprechen, wenn gewünscht<br />

Unterstützung bei der Kontaktaufnahme<br />

zu einer Beratungseinrichtung<br />

anbieten. Es<br />

sollte allerdings nicht zu viel<br />

Druck auf die Betroffene ausgeübt<br />

werden. Oft ist der<br />

Wunsch von Angehörigen,<br />

dass das Geschehene z.B.<br />

polizeilich angezeigt wird. Die<br />

Betroffene selbst ist aber<br />

noch unsicher, ob sie das<br />

auch will. Es hilft Betroffenen<br />

nicht, sieunter Druck zu<br />

setzen und zu einer Anzeige<br />

zu überreden. Besser ist es,<br />

ihr dabei zu helfen, sich professionelle<br />

Unterstützung zu<br />

organisieren.<br />

Vielen Dank für das<br />

Interview.


16 Tage gegen<br />

Gewalt an Frauen<br />

Im Rahmen der "16 Tage gegen Gewalt" gibt<br />

es in ganz Österreich Podiumsdiskussionen,<br />

Filmvorführungen, Ausstellungen, Straßenaktionen,<br />

Ringvorlesungen undvieles mehr.<br />

Einige der Veranstaltungen:<br />

• Auftaktveranstaltung (24. November <strong>2016</strong>)<br />

undRingvorlesung: Eine von fünf: Gewaltschutz<br />

für Frauen in allen Lebenslagen vom<br />

25. November bis 15. Dezember <strong>2016</strong> am Department<br />

für Gerichtsmedizin, MedUni Wien<br />

• Filmabend im Rahmen des Netzwerks<br />

KLAPPE AUF! am 26. November <strong>2016</strong> in der<br />

Brunnenpassage Wien<br />

• Am 25. November findet in Linz (OÖ) das<br />

Zukunftsforum Frauen statt. Dieses gilt<br />

heuer auch als Auftaktveranstaltung, um ein<br />

umfassendes frauenpolitisches Programm für<br />

Oberösterreich zu erarbeiten.<br />

• Im Mozartkino in Salzburg wirdam 30.11.<br />

der Film „Precious“ gezeigt, dabei werden<br />

auch Salzburger Opferschutzeinrichtungen<br />

vorgestellt.<br />

•InLienz, inOsttirol, werden anlässlich der<br />

“16 Tage” Filmtage für Schüler_innen organisiert.<br />

•InVillach, Kärnten, gibt es den Workshop<br />

„Einfach ich - selbstbewusst Grenzen setzen“<br />

für Mädchen im Alter von 14 bis 18 Jahren.<br />

•InGraz, Steiermark, wirdim Rahmen einer<br />

Fachtagung am 25.11., die Sicherheitsbroschüre<br />

Selbst Sicher! Informationen gegen<br />

Gewalt – für Frauen und Männer! vorgestellt.<br />

• „Setz dein Statement gegen Gewalt. Verleih<br />

deinen Worten Kraft und platziere deine<br />

Meinung im öffentlichen Raum!“, so das<br />

Motto von „Pflückgedichte gegen Gewalt“,<br />

organisiert vom Verein Amazone, in Bregenz,<br />

Vorarlberg, am 30 November.<br />

© TERRE DES FEMMES<br />

• Ein neuer Folder des Landes Niederösterreich<br />

„Hilfe bei Gewalt an Frauen“ in elf<br />

Sprachen soll Unterstützung bieten undüber<br />

Anlaufstellen informieren.<br />

*****<br />

Weitere Termine finden Sie unter:<br />

www.aoef.at/ unter dem Punkt „Kalender“.<br />

LRin Katharina Wiesflecker, Vorarlberg:<br />

Ein Leben ohne<br />

Gewalt = ein<br />

Menschenrecht<br />

Die Kampagne gegen Gewalt an Frauen<br />

startet auch heuer am 25. November und<br />

endet am 10. Dezember, dem internationalen<br />

Tag der Menschenrechte.<br />

Da Gewalt gegen Frauen undMädchen oft<br />

im familiären Umfeldoder im Bekanntenkreis<br />

stattfindet, ist es besonders wichtig<br />

das Thema anzusprechen unddarüber<br />

zu reden. Aus internationalen Studien ist<br />

bekannt, dass in Ländern mit stärkerer<br />

Gleichberechtigung der Geschlechter,<br />

Frauen offener über Gewaltvorfälle sprechen.<br />

Diesen Zusammenhang dürfen wir<br />

nicht außer Acht lassen unddaran muss<br />

weiter gearbeitet werden.<br />

Kadına şiddete karşı kampanya bu yıl yine<br />

25 Kasım’da başlıyor ve 10 Aralık Uluslararası<br />

İnsan Hakları Günü’nde sona eriyor.<br />

Kadınlara ve kızlara yönelik şiddet sıklıkla<br />

aile ya da tanıdık çevrede cereyan ettiği<br />

için konuyu nitelemek ve üzerinde konuşmak<br />

özellikle çok önemlidir. Uluslararası<br />

araştırmalardan bilindiği üzere,<br />

kadınlar, cinsiyetlerin eşitliğinin kuvvetli<br />

olduğu ülkelerde şiddet olayları hakkında<br />

açıkça konuşur. Bu önemli bağlantıyı dikkatimizden<br />

kaçıramayız ve bu konuda<br />

Österreich hat vorbildliche und international<br />

anerkannte Gewaltschutzgesetze<br />

und hohe Standards beim Opferschutz,<br />

Vorarlberg kann zudem auf ein dichtes<br />

undgut ausgebautes Netz an helfenden<br />

Einrichtungen zurückgreifen. Wichtig dabei<br />

ist auch die Arbeit mit den Tätern.<br />

Es ist daher notwendig immer wieder zu<br />

sensibilisieren undzu informieren.<br />

Informationen unter www.vorarlberg.at/gewaltfrei<br />

Eyalet Meclisi Üyesi Katharina Wiesflecker, Vorarlberg:<br />

Şiddetsiz bir yaşam = İnsan Hakkı<br />

çalışmaya devam edilmelidir.<br />

Avusturya ülke olarak şiddet mağdurlarının<br />

korunmasında örnek niteliğinde ve<br />

uluslararası kabul görmüş şiddetten koruma<br />

yasalarına ve yüksek bir standarda<br />

sahiptir, dahası Vorarlberg eyaletinde şiddete<br />

karşı yardım eden birçok kuruluşun<br />

sıkı ve yaygın ağına da başvurmak mümkündür.<br />

Bu konuda faillerle de çalışma<br />

önemlidir.<br />

Bu nedenle daima bireyleri bilgilendirmek<br />

ve duyarlılaştırmak gereklidir.<br />

Bilgi için: www.vorarlberg.at/gewaltfrei<br />

FOTO: SERRA<br />

Entgeltliche Einschaltung<br />

ifs Gewaltschutzstelle<br />

Telefon 05-1755-535<br />

gewaltschutzstelle@ifs.at<br />

ifs FrauennotWohnung<br />

das frauenhaus in vorarlberg<br />

Telefon 05-1755-577, rund um die Uhr<br />

frauennotwohnung@ifs.at<br />

ifs Kinderschutz<br />

Telefon 05-1755-505<br />

kinderschutz@ifs.at<br />

ifs Prozessbegleitung<br />

Telefon 05-1755-510<br />

ifs.bregenz@ifs.at<br />

ifs Opferschutz<br />

Institut für Sozialdienste<br />

wir helfen weiter<br />

www.ifs.at<br />

ifs Gewaltschutzstelle<br />

ist eine gesetzlich anerkannte Opferschutzeinrichtung, die Information,<br />

Beratung undBegleitung für Opfer von häuslicher Gewalt<br />

bietet.<br />

ifs FrauennotWohnung<br />

bietet Frauen und deren Kindern, die Opfer von Gewalt durch ihre Ehemänner,<br />

Lebensgefährten, Väter, Brüder und Bekannten geworden sind,<br />

Zuflucht Unterstützung undeine vorübergehende Wohnmöglichkeit.<br />

ifs Kinderschutz<br />

bietet Kindern, die Opfer von Gewalt oder sexuellem Missbrauch<br />

geworden sind, sowie deren Bezugspersonen kompetente, rasche<br />

undeinfühlsame Unterstützung undBeratung.<br />

ifs Prozessbegleitung<br />

ist ein kostenloses Angebot für Gewaltopfer undbietet Begleitung durch<br />

PsychologInnen, SozialarbeiterInnen undJuristInnen/ AnwältInnen.<br />

ifs Şiddetten Koruma Noktası<br />

Kanunen tanınmış, evdeki şiddetten mağdur olmuş kişiler için bilgi,<br />

danışmanlık ve refakat hizmeti sunan, bir kurbanları koruma kuruluşudur.<br />

ifs Kadınlar Sığınma Evi<br />

Kocalarının, hayat arkadaşlarının, babalarının, erkek kardeşlerinin<br />

ve tanıdıklarının şiddetine maruz kalan kadınlara ve onların çocuklarına<br />

sığınma desteği ve geçici barınma imkanı sunar.<br />

ifs Çocukları Koruma<br />

Şiddet ve cinsel istismara uğramış çocuklara ve ayrıca örnek aldıkları<br />

yetişkinlere uzman bir şekilde, çabuk, anlayışlı destek ve danışmanlık<br />

sunar.<br />

ifs Dava Sürecinde Refakat<br />

Şiddet mağdurları için ücretsiz tekliftir. Psikolog, sosyal çalışman,<br />

hukukçu ve avukat refakat hizmeti sunar.<br />

Entgeltliche Einschaltung


Frauen gegen VerGEWALTigung<br />

• Beratung zu sexualisierter Gewalt<br />

• Psychosoziale und rechtliche Prozessbegleitung<br />

• Für Frauen und Mädchen ab 16 Jahren<br />

• Kostenlos und vertraulich<br />

• Dolmetschunterstützte Beratung auf Anfrage möglich<br />

TECAVÜZe Karşı Kadınlar Derneği<br />

Sonnenburgstr. 5, 6020 InnsbruckTel.: 0512/ 57 44 16<br />

www.frauen-gegen-vergewaltigung.at<br />

Öffnungszeiten / Çalışma Saatleri:<br />

Montag/Freitag: Pazartesi/Cuma: 9 - 12 Uhr<br />

Dienstag/Donnerstag: Salı/Perşembe: 9 - 16 Uhr<br />

Für persönliche Beratung bitten wir um Terminvereinbarung.<br />

Beratung ist auch in Landeckmöglich.<br />

Bireysel DanışmanlıkHizmeti için Randevu gerekmektedir.<br />

Landeck’te de Danışmanlık Hizmeti mümkündür.<br />

• Cinsel Şiddete Yönelik Danışmanlık<br />

• Psikososyal ve Yasal Süreçte destek<br />

• 16 yaşından itibaren Genç Kızlar ve<br />

Kadınlar için<br />

• Ücretsiz ve Güvenilir<br />

• Talebe göre Tercüman destekli<br />

Danışmanlık mümkündür<br />

Entgeltliche Einschaltung<br />

Entgeltliche Einschaltung<br />

BASIS uzman bir danışmanlık hizmeti sunuyor<br />

BASIS bietet ein kompetentes Beratungsteam<br />

- Aile, hayat arkadaşlığı, ayrılık ve boşanma konularında sorular<br />

- Sosyal ve Yasal konular<br />

Anonim<br />

- Kişisel yönlendirme dönemleri<br />

- Yaşam koşullarındaki değişiklikler Güvenilir<br />

- Kariyer ve yaşam planlaması<br />

Ücretsiz<br />

- İş ve istihdam konuları<br />

- bei Fragestellungen im Bereich der Familie,<br />

Partnerschaft, Trennung und Scheidung<br />

- bei sozialen und rechtlichen Belangen<br />

- in persönlichen Orientierungsphasen<br />

- nach Veränderungen der Lebenssituation<br />

- bei der Berufs- und Lebensplanung<br />

- bei Fragen zur Erwerbsarbeit<br />

anonym<br />

vertraulich<br />

kostenlos<br />

Planseestraße 6<br />

Öffnungszeiten / Çalışma Saatleri:<br />

6600 Reutte<br />

Montag bis Donnerstag von 9.00 bis<br />

Telefon: 05672 / 72604<br />

12.00 Uhr<br />

E-Mail: office@basis-beratung.net Pazartesi‘den Perşembe’ye kadar<br />

Internet: www.basis-beratung.net 9.00 - 12.00 saatleri arası<br />

Beratungen außerhalb der Öffnungszeiten nur nach Terminvereinbarung<br />

Çalışma saatleri dışında danışmanlık hizmeti sadece randevu ile verilir<br />

Entgeltliche Einschaltung


KASIM <strong>2016</strong><br />

<strong>HABER</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong><br />

AVUSTURYA - 14<br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

I<br />

E<br />

C H<br />

© PID / Martin Votava<br />

Viyana Sosyal İşler Sorumlusu<br />

Sonja Wehsely: "Mobbing<br />

(zorbalık, yıldırma, bezdirme)<br />

ve Bullying (Akran Zorbalığı)<br />

önemsenmeyecek suçlar değildir.<br />

Etkileri çocuk ve gençlerde<br />

genellikle çok kötü<br />

oluyor. Bu nedenle Viyana<br />

Belediyesi, çocuk ve gençler<br />

için çok önemli ve hassas<br />

olan bu konuda eğitimciler<br />

için yardım alabilecekleri bir<br />

broşür yayınladı." dedi.<br />

Maddi ve manevi şiddet, dijital<br />

medya yoluyla dışlama ve<br />

rezil etme Mobbing’in birkaç<br />

türü. Buna maruz kalmış genç<br />

insanlar yetişkin olana kadar<br />

anksiyete bozukluğu, depresyon,<br />

toplumdan kopma hatta<br />

intihara kadar varan sonuçlar<br />

yaşıyor. OECD’nin bir araştırmasına<br />

göre Avusturya’da sataşmaya<br />

maruz kalan öğrencilerin<br />

oranı bir hayli yüksek.<br />

Rat auf Draht‘ın yaptığı ankete<br />

katılan öğrencilerin yarısı<br />

sataşmaya uğradıklarını<br />

ifade ediyor.<br />

Viyana Milli Eğitim Müdürü<br />

Jürgen Czernohorsky: "Özellikle<br />

okulda bazı çocuk ve<br />

gençler Mobbing mağduru.<br />

© PID / Martin Votava<br />

Konu güvenli ve saygılı bir<br />

birlikte yaşam ve filizlenen<br />

çatışmaları zamanında fark<br />

edip profesyonelce buna<br />

cevap vermek olduğunda<br />

eğitimcilerin rolü çok fazla."<br />

Çocuk ve genç savcısı Ercan<br />

Nik Nafs: "Hassaslaştırma,<br />

birbiriyle saygılı geçinme,<br />

sınırları aşmama ve tutarlı<br />

hareket etme yoluyla genç<br />

insanlarımıza güven telkin etmeyi<br />

ve bu sayede günlük<br />

okul hayatında dışlama ve<br />

ayrımcılığa yer olmadığı bilincini<br />

oluşturmaya katkıda bulunmak<br />

istiyoruz."<br />

Broşür Viyana il yönetiminin<br />

Sonja Wehsely:<br />

"Viyana Belediyesi<br />

çocuk ve gençlere<br />

karşı zorbalık,<br />

şiddet ve tacizleri<br />

önlemede kararlı"<br />

isteğiyle çocuk ve genç<br />

savcıları tarafından Eğitim<br />

Müdürlüğü, Viyana Emniyeti,<br />

Together, Poika, Samara<br />

ve Selbstlaut dernekleri,<br />

Saferinternet, Viyana Erkek<br />

Danışma Merkezi gibi uzmanlarla<br />

iletişim kurularak eğitimcilere<br />

Mobbing’le başa<br />

çıkma şekillerini göstermek<br />

için geliştirildi. Broşürler bilgilendirme<br />

hizmetlerinin yanında<br />

konu hakkında kaynak<br />

ve malzemeleri aktarıyor,<br />

günlük okul yaşamında Mobbing’e<br />

karşı somut önlemler<br />

sunuyor. Broşürler www.kja.at<br />

adresinde...<br />

Stadt Wien setzt auf Prävention im Bereich Mobbing von Kindern und Jugendlichen<br />

Richtige Kleidung kann Leben retten<br />

Machen Sie sich sichtbar!<br />

Wirbelndes Laub, spiegelnde Straßen, Nebelschwaden:<br />

Das alles bedeutet schlechte<br />

Sicht. Sehen und gesehen werden kann im<br />

Straßenverkehr Leben retten. Reflektierende<br />

Kleidung hilft dabei.<br />

Es wird später hell und früher dunkel. Viele<br />

Kinder und Jugendliche müssen ihren Schulweg<br />

bei Dunkelheit oder bei hereinbrechender<br />

Dämmerung bewältigen. Fußgängerinnen<br />

und Fußgänger, auch Radfahrerinnen und<br />

Radfahrer aber vor allem Kinder sind bei trübem<br />

Herbst- oder Winterwetter besonders<br />

gefährdet. Sie sind im Straßenverkehr oft<br />

schlecht zu sehen. Mit reflektierenden Materialien<br />

an der Kleidung sind Fußgängerinnen<br />

und Fußgänger schon aus 160 Metern im<br />

Abblendlicht eines Autos zu sehen. Eine<br />

dunkel gekleidete Person erst aus 30 Metern<br />

Entfernung. Reflektierende Streifen können<br />

an Jackenärmeln, Hosen und Schuhen<br />

ebenso befestigt werden wie an Mützen und<br />

(Schul-)Taschen. Am besten ist es, wenn man<br />

bereits beim Kauf von Kleidung auf entsprechende<br />

Reflektoren achtet. Für Lenkerinnen<br />

und Lenker ist es jetzt besonders wichtig<br />

die Geschwindigkeit den Fahrverhältnissen<br />

anzupassen und die volle Aufmerksamkeit<br />

auf die Straße zu lenken. Bei schlechter Sicht<br />

schrumpfen Entfernungen. Da zählt jede<br />

Sekunde.<br />

Ein weiterer wichtiger Punkt in der Verkehrssicherheit<br />

ist auch die allgemeine Verkehrsgeschwindigkeit,<br />

besonders auf den Freilandstraßen.<br />

Auf der Internetseite des Bundesministeriums<br />

für Verkehr, Innovation und<br />

Technologie findet man wichtige Fakten über<br />

den Zusammenhang von Geschwindigkeit<br />

und Unfällen. Informieren Sie sich selbst!<br />

Informationen unter:<br />

https://infothek.bmvit.gv.at/verkehrssicherheit-tempo-anpassen/<br />

FOTO: ÖAMTC / Postl<br />

Ömer Erkan<br />

omererkan92@hotmail.com<br />

Büyük Umutlar<br />

Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu<br />

Bağımlılığı İzleme<br />

Merkezinin raporuna göre,<br />

özellikle Avusturya'da 15-16<br />

yaş arası öğrencilerin alkol<br />

kullanımı korkutucu boyutlarda.<br />

Avusturya genel ortalamada<br />

gençliğin en çok alkol kullandığı<br />

Avrupa ülkeleri sıralamasında<br />

ilk basamakta<br />

bulunuyor. Rapora göre ülkede<br />

15-16 yaşındaki öğrencilerin<br />

yüzde 88’i şimdiye<br />

kadar alkolü en az bir kez<br />

kullandığını belirtiyor.<br />

<strong>AVRUPA</strong>’DA SON DURUM:<br />

Alkol ve Diğer Uyuşturucu<br />

Kullanımına Yönelik Avrupa<br />

Okul Anketi Projesi tarafından<br />

yapılan güncel araştırmalarda<br />

öğrenciler arasında<br />

alkol kullanımı Avrupa ülkeleri<br />

genelinde %48, ağır<br />

ve episodik alkol tüketimi<br />

olayları da dâhil olmak üzere<br />

bu oran %35 düzeyinde<br />

bulunuyor.<br />

SİGARA BULMAK KOLAY<br />

Toplam 48 ülkede 15-16 yaş<br />

arası 96.043 öğrenci arasında<br />

yapılan araştırmalar,<br />

Sonbahar ve kış aylarında<br />

kasvetli havalar gelir, bu da<br />

insanlarda mevsimlik depresyona<br />

yol açar. Doktorların<br />

ifadelerine göre hem genler<br />

hem de gün ışığı azlığı depresyon<br />

nedeni.<br />

Kepler Üniversitesi'nden uzmanlar<br />

sonbahar kış depresyonu<br />

ve tedavisi hakkında<br />

şunları söyledi: ''Bu tür depresyonunun<br />

nedeni melatonin<br />

ve D vitamini eksikliğidir.<br />

Melatonin gündüz ve gecenin<br />

ritminden sorumludur.<br />

Gündüz düşmesi gerekirken<br />

yüksek kalırsa kişi yorgun<br />

olur. Melatonini düşüren<br />

gün ışığıdır. Kış depresyonunda<br />

kişi kuvvetli bir uyku<br />

ihtiyacı, isteksizlik ve şiddetli<br />

açlık hisseder, oysa klasik bir<br />

depresyonda bunun tersi<br />

olur; kişi de iştahsızlık ve<br />

Haftanın belli günlerinde<br />

ulaşım aracı olarak trenleri<br />

seçiyorum son zamanlarda.<br />

Yeni bir alışkanlık oluştu<br />

bende ve bu gayet de<br />

hoşuma gitmeye başladı.<br />

Uzun zamandır kendimi arabaya<br />

alıştırdığımdan dolayı<br />

başlarda biraz zor geldi, bunu<br />

kabul etmeliyim. İnsanların<br />

arasına karışıp, sıkış tepiş<br />

gitmek, her sabah yer<br />

kapma savaşına hazırlanmak,<br />

diğer insanların kokularına<br />

alışmak, farklı kültürlerle<br />

karşılaşmak… Bunları sindirmek<br />

tabi ki de kolay olmadı.<br />

Ama daha sonra fark ettim<br />

ki aslında hiç de fena bir<br />

fikir değilmiş. Kısa sürede<br />

edindiğim tecrübeler ve yaşadığım<br />

ilginç olaylar o kadar<br />

çok biriktiki…<br />

Kimi zaman kulaklığımı kulağıma<br />

takıp müziklerin beynimin<br />

içine akmasına izin<br />

veriyorum sabahın ilk karanlık<br />

ve soğuk saatlerinde.<br />

Bazen de kitap alıp elime<br />

sayfaların içinde kayboluyorum.<br />

Tabi midemin bulandığı<br />

anları saymaz isek…<br />

Bunu kendime aşılamakta<br />

ben de çoğu insan gibi<br />

zorlandım. Yeni alışkanlıklar<br />

edinmek bana da kolay<br />

gelmiyor hala. Fakat size bu<br />

ayki yazımda tabi ki de<br />

tren maceralarımdan bahsetmeyeceğim.<br />

Bundan emin<br />

olabilirsiniz. Bu ayki amacım<br />

aslında farklı bir konsept deneyerek<br />

hiçbir güncel konuya<br />

değinmeden, suya sabuna<br />

dokunmadan sadece yazmak...<br />

Sadece anlatıp boşalmak.<br />

Aslında bir terapi yazısı<br />

bu belki de. Belki de bunu<br />

hep yapıyorum. Kim bilir...<br />

Buna sizi ortak ettiğim için<br />

de kusura bakmayın. Ama<br />

gelin bir anlaşma yapalım.<br />

Yukarıda nasıl olsa E-mail<br />

adresim yazıyor. Bana istediğiniz<br />

her konuda yazabilirsiniz.<br />

Böylelikle ödeşmiş<br />

oluruz ve yeni sohbet<br />

ortamları yaratmış oluruz,<br />

ne dersiniz?<br />

Uzun zamandır böyle hissetmemiştim.<br />

Kocaman bir anlamsızlığın<br />

içerisinde gibiyim.<br />

Hareketli hayatımda bir an<br />

olsun durdurmak isterken bir<br />

çok şeyi, kendimi yine en<br />

başta buluyorum. Kış aylarına<br />

girdiğimizden, soğuklardan<br />

mıdır inanın hiç bilmiyorum.<br />

Fakat tuhaf bir anlamsızlık<br />

görüyorum her konuda. Elimi<br />

nereye atsam sanki karmakarışık<br />

oluyor gibiyim. Vazgeçtiğim<br />

özlemlerimi dökmek<br />

istiyorum ortalığa... Saçmak<br />

istiyorum tüm geçmişi uluorta.<br />

Ve biliyorum bu kış da<br />

geçecek ona şüphe yok!<br />

Ve unutacağız bir çok şeyi.<br />

Vazgeçtiğimiz sevgiler, özlediğimiz<br />

yokluklar, şükürsüz<br />

varlıklarımızın hesabını vereceğiz<br />

elbette.<br />

Şimdi yine o en başta bahsettiğim<br />

trendeyim. Kulağımda<br />

tonunu daha önce hiç duymadığım<br />

bir şarkı çalıyor.<br />

Hoşuma da gidiyor. Yeni<br />

alışkanlıklarıma bir yenisini,<br />

yeni müziklerime bir yenisini<br />

daha eklemenin tarifi imkânsız<br />

zorluğunu yaşıyorum.<br />

Ama sonra geçiyor. Bir zaman<br />

sonra alışıyorum her şeye,<br />

alışıp da bir köşeye savurduğum<br />

gibi. Karşıma geçip<br />

oturan insanlara bakıyorum.<br />

Herbirinin yüzünde başka bir<br />

ifade. Hepsi de aynı istikâmete<br />

bakıyorlar. Kulaklığımı<br />

çıkarıp sesi son ses hoparlöre<br />

vermek istiyorum. Çünkü<br />

şarkının sözleri ruhumu delip<br />

vücudumdan dışarıya çıkmak<br />

için can atıyorlar. Basılan her<br />

nota, söylenen her mısra<br />

daha da hazır kılıyor beni gitmeye.<br />

Ve tren yavaş yavaş<br />

hareketleniyor. Dışarıdan<br />

bakanlar buharlı camlardan<br />

yüzlerimizi seçebiliyorlar mı<br />

bilmiyorum. O kadar zorlanıyor<br />

ki tren kalkışında...<br />

Ama zaman geçtikçe, alıştıkça<br />

hızına ulaşıyor... Ve dayanamayıp<br />

son ses açıyorum<br />

şarkıyı; büyük umutlar, onun<br />

gitmesine izin verdiğinde<br />

dışarı çık ve tekrar dene!<br />

Avusturya’da<br />

öğrenciler<br />

arasında alkol<br />

ve sigara<br />

tüketimi çok<br />

yüksek<br />

olası bağımlılık potansiyeli<br />

olan geniş bir yelpazeyi içeriyor.<br />

Araştırmalara katılan<br />

öğrencilerin %60’dan fazlası,<br />

istemeleri durumunda çok<br />

kolay sigara temin edebileceklerini<br />

söyledi.<br />

Çek Cumhuriyeti öğrencilerinin<br />

%80’i, Avusturyalıların<br />

%79’u, Lihtenştaynlıların<br />

%77’si ve Danimarkalıların<br />

%76’sı sigara bulmanın çok<br />

kolay olduğunu söylüyor.<br />

Yetkililer çocukların sigara<br />

bulmasını zorlaştırmada yetersiz<br />

kalındığını açıkladı.<br />

Gün Işığı Eksikliği Kış Depresyonu Nedeni<br />

uyku düzensizlikleri görülür.<br />

Durumumuzu yalnız güneşli<br />

havada değil kapalı havalarda<br />

da -bu bizi zorlasa dayapacağımız<br />

hareketlerle ve<br />

ışın terapisiyle iyileştirebiliriz.<br />

Işın terapisiyle iyi sonuçlar<br />

alındığı da görülmüştür.<br />

Hastalar güneş ışınına benzer<br />

suni ışın alırlar. İyileşme<br />

birkaç gün içinde kendini<br />

gösterir.’’


15 - AVUSTURYA<br />

<strong>HABER</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong><br />

KASIM <strong>2016</strong><br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

I<br />

E<br />

C H<br />

Yukarı Avusturya Eyaleti Sosyal İşler Dairesi "Neden Çocuk Haklarına İhtiyacımız Var?" konulu Liberto 2017 Yarışmasına Katılımınızı Bekliyor<br />

Warum wir Kinderrechte brauchen!<br />

Neden Çocuk Haklarına<br />

İhtiyacımız Var?<br />

(LK)- Yukarı Avusturya eyaleti<br />

Sosyal İşler Bölümünün girişimiyle<br />

2017’de de Yukarı<br />

Avusturya (OÖ) Çocukları<br />

Koruma Ödülü ‘LİBERTO’<br />

veriliyor. Eyalet sosyal işler<br />

sorumlusu Birgit Gerstorfer:<br />

"LİBERTO ödülümüzle çocuk<br />

ve gençlerimizin sağlıklı<br />

gelişimini destekliyoruz ve<br />

onlarda şiddet uygulanmasını<br />

engelleyecek fikir ve<br />

projeleri ödüllendiriyor ve<br />

ortaya çıkarıyoruz."<br />

Quelle: Land OÖ<br />

(OTS)- 58.Avusturya Çocuk ve<br />

Gençlik Savunucuları Konferansı<br />

Salzburg’da toplandı.<br />

Konferansın ana gündemi<br />

çocuk ve gençliğe yaşamlarının<br />

ilk yıllarından erişkin<br />

olana kadar yapılan yardım<br />

sisteminin eksikliğiydi.<br />

Konferansta şu noktalar<br />

ön plana çıktı:<br />

0-3 yaş dönemi, çocuğun<br />

sağlıklı gelişimi için en etkili<br />

ve aynı zamanda en hassas<br />

bir zaman dilimidir. Bu dönemde<br />

ailede ‘Aşırı Yüklenme’<br />

tehlikesi doğuyor ve<br />

bunun dramatik etkileri de<br />

çocuğa kötü muamele şeklinde<br />

ortaya çıkabiliyor. İşte<br />

Çocuk hakları insan hakları<br />

demektir. Birleşmiş Milletlerin<br />

Çocuk Hakları Sözleşmesi<br />

de 18 yaşın altındaki tüm<br />

insanlara aynı hakları garanti<br />

eder. Buna göre hangi<br />

nedenlerden olursa olsun<br />

hiçbir çocuk mağdur edilemez.<br />

Avusturya da 1992’de<br />

bu sözleşmeyi imzaladı.<br />

Tüm çocukların mümkün<br />

olan en iyi şartlarda yetişmesi<br />

için çocukların şu<br />

haklarının garanti edilmesi<br />

tam burada ‘Erken Yardım’<br />

sahneye çıkar, olabildiğince<br />

erken, aşırıya kaçmadan ve<br />

lohusalık döneminden itibaren<br />

anne başta olmak üzere<br />

ebeveynlere bu imkân sunulmalıdır.<br />

Bu yardım sayesinde<br />

yeni bir başlangıç<br />

kolaylaştırılır, çocuğu tehlikeye<br />

düşürecek bir durum<br />

anlaşılır ve uygun bir yardımla<br />

azaltılabilir. Erken<br />

yardımın önemi ve etkisi<br />

ilerideki yüksek masrafların<br />

hafifletilmesi açısından da<br />

ispatlanmıştır. Avusturya’da<br />

erken yardım desteğinin<br />

önemli bölümü ne yazık ki<br />

farklı projelere dağıtılmıştır.<br />

Erken yardım sadece Vorarlberg’de<br />

yaklaşık 10 senedir<br />

kararlılıkla uygulanmaktadır.<br />

Avusturya genelinde<br />

geniş çaplı bir hizmet sunumu<br />

eksikliği vardır. Salzburg’da<br />

genç ailelerin<br />

%7’sinin bu yardıma ihtiyaç<br />

duyduğu ve şu anki erken<br />

yardım projesinin sadece<br />

bunların %10’unu kapsadığı<br />

tahmin ediliyor.<br />

Çocuk ve gençlik savunmanlarına<br />

göre şu noktalar belirleyici<br />

oluyor: *Çocuk ve<br />

gençlik yardımı, sağlık sistemi<br />

ve diğer sistem ortaklarıyla<br />

zorunlu işbirliği ve<br />

iletişim, *Ailelerin tehlikede<br />

gerekiyor; - Şiddet ve sömürüden<br />

korunması, - Temel<br />

ihtiyaçlarının karşılanması,<br />

- Katılım ve belirleme.<br />

Çocuk haklarının bu 3 grubunu<br />

ve değişik yaş gruplarını<br />

Lisa, Berny ve Tory<br />

temsil ediyor ve bu çocukların<br />

isimlerinin ilk hecelerinin<br />

birleşmesiyle de OÖ Çocukları<br />

Koruma ödülünün ismi<br />

LİBERTO ortaya çıkıyor.<br />

Yukarı Avusturya çocuk ve<br />

genç avukatı Christine<br />

Winkler-Kirchberger hedeflerinin<br />

toplumu çocuk<br />

hakları ve korunması konusunda<br />

sürekli hassas kılmak<br />

olduğunu söylüyor. Bu nedenle<br />

de Yukarı Avusturya<br />

çocuk ve gençlik savcılığı bu<br />

yıl çocuk, genç ve yetişkinleri<br />

“Niçin çocuk haklarına<br />

ihtiyacımız var?” konulu bir<br />

yarışmaya çağırıyor. Çocuk<br />

Hakları Sözleşmesinin içeriğini<br />

konu alan yenilikçi ve<br />

farklı proje ve fikirler aranıyor.<br />

“Çocuk ve gençlerin<br />

neden haklara ihtiyacı var?,<br />

Onların kendine güvenini<br />

ne sağlar ve öz güvenleri<br />

nasıl kuvvetlenir?, Toplumumuzda<br />

gençlerin ihtiyaçlarının<br />

değeri nedir?” gibi<br />

sorulara cevap arama, proje<br />

ve fikirlerin konusu olacak.<br />

Ödüller iki dalda veriliyor:<br />

Okullar dalında tüm sınıf ve<br />

okul türleri katılıyor.<br />

Kurumlar ve şahıslar dalında<br />

ise katılımcılar şunlar: Kamu<br />

kurumları, belediyeler, dernekler,<br />

gençlik grupları ve<br />

bireyler.<br />

ve tehlikede olmayanlar olarak<br />

sınıflandırılması yerine,<br />

bütün ebeveynler için koruyucu<br />

bir erişimin sağlanması,<br />

*Tek bir kalite<br />

standardına göre iyi eğitilmiş<br />

elemanlar, *Doktor, öğretmen<br />

ve kreş pedagogları<br />

gibi tüm meslek gruplarının<br />

rollerinin belirlenmesi ve<br />

*Bütün bölgeleri kapsayan<br />

yaygın bir hizmet için yetecek<br />

bir finansman.<br />

Avusturya çocuk ve gençlik<br />

savunmanları bu başarı faktörlerinin<br />

bütün eyaletlere<br />

yayılması için çağrıda bulunuyor.<br />

Erken yardım çocuğun<br />

sağlıklı büyümesine<br />

önemli ölçüde katkıda bulunuyor.<br />

Devlet zorunlu standartlar<br />

belirlemelidir, bunun<br />

için de Vorarlberg örnek<br />

alınabilir.<br />

Gençlik yardım sistemi de<br />

bir bütün halinde değil ve<br />

eksiklikleri var. Erişkinlik dönemi<br />

başında geleceğin<br />

önemli noktaları belirlenir.<br />

Bağımsızlığa geçiş aşamasında<br />

kişi zorluk çeker ve bu<br />

özel zaman dilimi ‘Ergenlik<br />

Bunalımı’ olarak adlandırılır.<br />

Gençler ortalama 24 yaşında<br />

ailelerinden ayrılıyor<br />

ve birçoğu mali destek almaya<br />

devam ediyor. Bakıcı<br />

ailelerde ve yurtlarda büyüyen<br />

gençler için yardım 18<br />

yaşına kadar ve bu yaştan<br />

Projelerin teslim süresi,<br />

tarihler ve ödüller<br />

Beş kazanan projenin her birine<br />

1000 euro para ödülü<br />

ve LİBERTO heykelciği verilecek.<br />

Ödüller 14 Haziran<br />

2017’de Linz’de Schlossmuseum/Südflügel‘de<br />

yapılacak<br />

büyük çocuk hakları<br />

sonra kendi ayakları üstünde<br />

durmak zorundalar.<br />

Avusturya’da şimdi bu durumda<br />

olanların sadece<br />

%15‘nin yardımı 21 yaşına<br />

kadar uzatılmış durumda.<br />

Oranlar eyaletten eyalete<br />

farklılık gösteriyor. Aşağı<br />

Avusturya’da oran %10 iken<br />

Steiermark’ta %30’a kadar<br />

çıkıyor. Ailesinin dışında<br />

yetişen bir genç erişkin<br />

yetişkin olması sırasında<br />

engellere takılma konusunda<br />

büyük bir risk taşıyor.<br />

‘Bakımı Sonlandırılanlar’ ayrımcılığı<br />

yalnız Avusturya’ya<br />

has bir problem değil, ancak<br />

diğer ülkeler buna karşı<br />

adımlar attılar:<br />

-Norveç’te devlet desteği 24<br />

yaşına kadar<br />

-Almanya’da çocuk ve gençlik<br />

yardımı tedbirleri 26<br />

yaşına kadar uzatılabilir, 21<br />

yaşına kadar yeni tedbirler<br />

kapsamına alınabilir.<br />

-İngiltere’de yardımın kesilmesinden<br />

2 yıl sonra da<br />

kişinin ihtiyacının olup<br />

olmadığına bakılmak için kişiyle<br />

aktif olarak görüşülür.<br />

Avusturya’da da bakımı sonlandırılanlar<br />

ilgi odağı oluyor.<br />

Salzburg ve Klagenfurt<br />

üniversitelerinde bu yaşam<br />

gerçeği ile ilgili araştırma<br />

projeleri devam ediyor.<br />

Avusturya Gençlik Yardım<br />

Kurumları Federasyonu 4<br />

festivalinde eyalet sosyal<br />

işler sorumlusu Birgit Gerstorfer<br />

tarafından sahiplerine<br />

verilecek.<br />

Yarışma başvuruları 7 Nisan<br />

2017’ye kadar yapılabilir.<br />

Projenin kendisinin ya da<br />

tam anlatımının teslim tarihi<br />

ise 5 Mayıs 2017.<br />

Quelle: Land OÖ<br />

Çocuk ve Gençlik Yardım Sistemi Adaletli Değil<br />

© kija Salzburg<br />

Sozial-Landesrätin<br />

Birgit Gerstorfer<br />

„Kinderrechte sind mir wichtig.<br />

Mit dem „Liberto“ werden besonders<br />

gute Ideen und Projekte, die<br />

eine gesunde Entwicklung von<br />

Kindern und Jugendlichen fördern<br />

und Gewalt an und unter Kindern<br />

verhindern, ausgezeichnet und<br />

vor den Vorhang geholt.“<br />

Alle Informationen unter / Tüm bilgiler için:<br />

www.kinderschutzpreis-ooe.at<br />

Küçüklere ve erişkin yaşının eşiğinde olanlara kim yardım ediyor?<br />

Die Kinder- und JugendanwältInnen Österreichs bei ihrer Konferenz in Salzburg<br />

Das Kinder- und Jugendhilfesystem ist ungerecht<br />

eyalette 3 yıl süreli ‘Hayata<br />

Hoşgeldin’ („Welcome to<br />

life“) isimli model bir proje<br />

başlattı ve bu temelde<br />

iyileştirmelere teşvik için<br />

güvenilir bilgi malzemeleri<br />

ortaya koymaya çalışıyor.<br />

Ancak bu yapılanlar da<br />

henüz yeterli değil.<br />

Bu nedenlerden Avusturya<br />

Çocuk ve Gençlik Savunucuları<br />

Konferansı’nda şunlar<br />

talep edildi:<br />

-Çocuk ve gençlik yardım<br />

tedbirlerinin, yasal olarak<br />

talebinin veya uzatılmasının<br />

ya da ilk kullanımının en az<br />

21 yaşına kadar olması,<br />

-Vaktiyle ailesi dışında yabancı<br />

yanında yetişen ve buradan<br />

ayrılan gençler için<br />

kararlı sosyal ortaklar,<br />

-Avusturya genelinde var<br />

olan bütçeye göre değil,<br />

gençlerin ihtiyaçlarına göre<br />

yönlendirilmiş bütüncül ve<br />

emin adımlar,<br />

-Avusturya geneli için karşılaştırılabilir<br />

veriler.<br />

Birleşmiş Milletler çocuk<br />

hakları sözleşmesi ‘2011’den<br />

bu yana Avusturya’da anayasa<br />

derecesinde- 3. maddesine<br />

göre ‘Çocuğun refahı onu<br />

ilgilendiren her konuda<br />

dikkat edilecek ilk husustur.’<br />

Konferansta, yasa koyuculardan<br />

çocuk hakları ile ilgili<br />

yasaların, acil beklentilere<br />

uyumu da talep edildi.<br />

Quelle: KiJA OÖ: Nadja Meister


© SoWi-Holding Universität Innsbruck<br />

Melanie Bartl HG 5 2015/16<br />

Verschaff’ dir den<br />

besten Überblick!<br />

24.–26.November <strong>2016</strong><br />

Öffnungszeiten: Do & Fr: 9 – 17, Sa: 9-15<br />

Messe Klagenfurt | Eintritt frei<br />

www.best-klagenfurt.at<br />

Veranstalter & Organisation Partner & Sponsoren Medienpartner

Hurra! Ihre Datei wurde hochgeladen und ist bereit für die Veröffentlichung.

Erfolgreich gespeichert!

Leider ist etwas schief gelaufen!