EUROPA JOURNAL - HABER AVRUPA NOVEMBER 2016
www.europa-journal.net
www.europa-journal.net
Sie wollen auch ein ePaper? Erhöhen Sie die Reichweite Ihrer Titel.
YUMPU macht aus Druck-PDFs automatisch weboptimierte ePaper, die Google liebt.
16<br />
Wir sagen JA<br />
gegen Kadına Şiddete HAYIR<br />
Gewalt<br />
an Frauen 25.11.-10.12.<br />
Tage<br />
Sonderteil zum Thema:<br />
Auf der ganzen Welt nützen Fraueninitiativen den Zeitraum vom Internationalen<br />
Tag gegen Gewalt an Frauen (25. November) bis zum Internationalen Tag der<br />
Menschenrechte (10. Dezember), um auf das Recht auf ein gewaltfreies Leben<br />
aufmerksam zu machen. Österreich nimmt seit 1992 an der Kampagne teil.<br />
UNABHÄNGIGE MONATLICHE ZEITUNG FÜR WIRTSCHAFT, INTEGRATION UND BILDUNG<br />
<strong>HABER</strong><br />
VRUP<br />
A A<br />
<strong>AVRUPA</strong>’NIN AYLIK BAĞIMSIZ EKONOMİ, ENTEGRASYON VE EĞİTİM GAZETESİ<br />
SAYI: 61 KASIM <strong>2016</strong> - AUSGABE: 61 <strong>NOVEMBER</strong> <strong>2016</strong> P.b.b. Verlagsort: 6020 Innbruck 11Z038817M<br />
Retour- und Postsendungen: Mehmet Inak - Roßbachstr. 10 - 6020 Innsbruck<br />
© BMG / Johannes Zinner<br />
AB SEITE 10<br />
Bundesministerin für Gesundheit und Frauen<br />
Sabine Oberhauser<br />
Vorreiterrolle im<br />
Gewaltschutz<br />
zu<br />
Ö<br />
© ÖVP / Jakob Glaser<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
ÖSTERREICH<br />
Bundesministerin für Familien und Jugend<br />
Sophie Karmasin<br />
Frauen sollen gewalt- und<br />
angstfrei leben<br />
R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
R<br />
E<br />
C H<br />
www.europa-journal.net<br />
I<br />
Bundesministerin für Bildung<br />
Sonja Hammerschmid<br />
Keine Toleranz<br />
für Gewalt<br />
AKADEMİSYEN GÖRÜŞÜ<br />
PROF. DR.<br />
MUSTAFA ÇAKIR:<br />
Merhabayı<br />
Unutma<br />
© Andy Wenzel / BKA<br />
SAYFA 2<br />
Nationalratspräsidentin<br />
Doris Bures<br />
Thema aus der<br />
Tabu-Zone holen<br />
© Peter Rigaud<br />
Avusturya Cumhurbaşkanlığı Seçimi 4 Aralık Pazar Günü Yapılacak...<br />
KARAR ZAMANI<br />
ALEXANDER VAN DER BELLEN<br />
Avusturya tarihinin belki de en önemli seçimine sayılı günler<br />
kaldı. Anketler, Bağımsız Aday Alexander Van der Bellen<br />
ve Aşırı Sağcı Parti (FPÖ) adayı Norbert Hofer’in oylarının<br />
birbirine çok yakın olduğunu gösteriyor.<br />
HOFER SEÇİLİRSE NE DEĞİŞİR?<br />
FPÖ’nün adayı Hofer seçimi kazanır ve Cumhurbaşkanı<br />
olursa, 2018 yılında yapılacak parlamento seçimi veya muhtemel<br />
bir erken seçimde Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ)<br />
Başkanı Heinz-Christian Strache’nin de hükümeti kurması<br />
için önü açılacak. Böylece Avusturya yakın zamanda; yabancı,<br />
Türkiye ve İslam karşıtı söylemleri ile ön plana çıkan<br />
bir Cumhurbaşkanı ve Başbakan tarafından yönetilecek.<br />
VAN DER BELLEN KAZANIRSA NE OLUR?<br />
Yeşiller Partisi’nin desteklediği bağımsız aday Alexander Van<br />
der Bellen aşırı sağın daha da güçlenmesinin önüne geçebilmek<br />
adına, Cumhurbaşkanı seçildiği taktirde önümüzdeki<br />
genel seçimlerde FPÖ seçimi kazansa dahi Strache’nin olası<br />
Başbakanlığını onaylamayacağını açıkladı.<br />
HER OY BELİRLEYİCİ OLABİLİR!<br />
Anketler her iki adayın başa baş bir yarış içinde olduğunu<br />
gösteriyor. Yerli halkın yüksek katılım göstereceği seçimde<br />
asıl belirleyici rol ise oy kullanma hakkına sahip olan göçmenlerde<br />
olacak. Göçmen kökenlilerin seçime katılım oranının,<br />
yeni Cumhurbaşkanı'nın kim olacağına doğrudan etki<br />
yapacağına kesin gözüyle bakılıyor.<br />
© Wolfgang Zajc © Parlamentsdirektion / PHOTO SIMONIS<br />
Göçmenlerle ilgili yeni bir araştırma ve sonuçları...<br />
„Väter und Söhne -<br />
Zwischen Zwei Welten“<br />
"İki Dünya Arasında -<br />
Babalar ve Oğullar"<br />
SAYFA 7<br />
Avusturyalıların Korkuları...<br />
Yerli Halkın En Çok Endişe Duyduğu Konu<br />
Göç ve Mülteciler<br />
SAYFA 3<br />
Kein Raum für Hassposting...<br />
İnternette Nefret Söylemleri<br />
Sorunu Gittikçe Büyüyor<br />
Avusturya ve Avrupa’da<br />
kuş gribi alarmı...<br />
SAYFA 6<br />
SAYFA 6<br />
NORBERT HOFER<br />
SANDRA FRAUENBERGER:<br />
Gewalt gegen Frauen:<br />
Wien setzt deutliche Signale!<br />
SEITE 3<br />
ALEV KORUN:<br />
Am 4. Dezember VAN DER BELLEN WÄHLEN<br />
für eine Zukunft ohne Rassismus!<br />
SEITE 6<br />
NURTEN YILMAZ:<br />
Sozialdemokratische Integrationspolitik?<br />
Teilhabe organisieren!<br />
SEITE 8<br />
„Nebene inander, mi te in an de r, fü re inander “<br />
“Yan yana, Birlikte, Birbirimiz İçin”<br />
© Büro LH Kaiser<br />
„Kulturelle Vie lf alt i n den Gem ei nden"<br />
‘Kültürel Çeşitlilik İle Birlikte Yaşam’<br />
SAYFA 4 SAYFA 7<br />
© NÖ Landespressedienst/Filzwieser<br />
© Die Grünen<br />
Yeşiller Başkanı Eva Glawischnig:<br />
‘‘Avusturya’da gücü, Aşırı Sağcı<br />
Mavilerin (FPÖ) almasına izin<br />
vermeyeceğiz. Mavilerin önce<br />
Cumhurbaşkanlığı sonra da genel<br />
seçimlerde Parlamentoyu ele<br />
geçirmesine birlikte engel olalım.’’
KASIM <strong>2016</strong><br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
AVUSTURYA - 2<br />
Merhabayı Unutma<br />
Bu satırların yazarı 70’li yılların ikinci<br />
yarısından bu yana Avrupa ülkelerini<br />
geziyor. Türlü amaçlarla, türlü kimliklerle...<br />
Demem o ki bazen bir işçi<br />
çocuğu olarak, bazen bir üniversite<br />
öğrencisi olarak, bazen de bir akademisyen<br />
kimliği ile. Bu süreçte gözlediğim,<br />
günlüklerime aktardığım kimi<br />
konuları paylaşıyorum.<br />
Avrupalılar tarih boyunca kendinden<br />
görmediğini, sırf farklı olduğu için<br />
dışlamış, onları bazen düşman olarak<br />
bazen de öteki olarak göstermiş, zaman<br />
zaman türlü cefalar çektirmiştir.<br />
Ayrıntıya girmeye gerek yok, Avrupa<br />
tarihini bilenler bilir. Buna rağmen bu<br />
“ötekiler” tutucu, tutuk, ezik, bağnaz<br />
ve kendi içine kapanık bir hayat<br />
sürmek isteyen “yerlilerin” arasındaki<br />
gelişimlerini sürdürmüş, toplumsal ve<br />
sosyal hayatın her alanına nüfuz ederek,<br />
Avrupalıların gelişmesine katkı<br />
sağlamıştır. Bugün bir Avrupa uygarlığından<br />
söz edilebiliyorsa, bunun<br />
arka planında geçmişte yaşananlardan<br />
çıkarılan dersler, farklı olanın bir zenginlik<br />
olarak görülmesi, farklı olanın<br />
yeni bakış açıları sunması vardır.<br />
Günümüzde de zaman zaman suçlanan,<br />
seçim arifelerinde ülkeden<br />
“kovulma fermanlarına” maruz kalan<br />
yabancılar veya yurttaş olduğu halde<br />
yabancı olarak görülenler, hayatın<br />
hemen her aşamasında ötekileştirilmelerine<br />
karşın bir yandan kendilerine<br />
güvenen yurttaşlar olarak gelişimlerini<br />
devam ettirirken, öte yandan da topluma<br />
sundukları olumlu katkılarla<br />
saygın yurttaşlar olarak ayakta kalmaya<br />
devam ediyorlar. Yani kuvvetli esen<br />
fırtınalar içinde sessiz kalan, sükûnetini<br />
muhafaza etmeyi başaranlar çalışkan<br />
insanlar, mesleki başarılarından da söz<br />
ettirebiliyorlar.<br />
Her biri ayrı bir başarı öyküsü olan bu<br />
çalışmaların sahiplerinin aslında ortak<br />
bir özelliği var. Bunlardan ilki bu<br />
satırların yazarının da çoğu defa ortaya<br />
koyduğu gibi, çok sayıda bilimsel<br />
araştırma ile de ortaya koyulmuş. Ana<br />
dili hâkimiyeti ve köken kültürüne olan<br />
bağlılık. Ana dili eğitimi ile öğrenci<br />
başarısı arasında doğrusal bir ilişki<br />
olduğunu pek çok bilimsel araştırma<br />
ortaya koymuş. Ana dilini iyi bilen<br />
öğrenciler, bilmeyenlere göre hem<br />
derslerinde hem de iş hayatlarında<br />
daha başarılı oluyor. Köken kültürünü<br />
muhafaza edenler de içinde yaşadıkları<br />
toplumda ortaya koydukları ürünlerin<br />
yaşadıkları kültüre göre “özgün” ve<br />
“örnek” olmasını sağlıyorlar.<br />
O halde, Türk Milleti’ndenim diyen her<br />
insan, gurbette de olsa, her şeyden<br />
evvel ve mutlaka Türkçe öğrenmeli;<br />
evinde çocuklarına Türkçe öğretmeye,<br />
onlarla Türkçe konuşmaya azami özen<br />
göstermelidir. Türkçe konuşamayan bir<br />
insan Türk kültürüne, topluluğuna<br />
bağlılığını iddia etse de buna inanmak<br />
doğru olmaz. Çünkü dil geçmiş ile<br />
gelecek arasında, gözle görülmeyen,<br />
ama varlığı da hissedilen kuvvetli bir<br />
kültürel bağ; gelecek kuşakların Türk<br />
kimliği ile tanınabilmesi için güvenlik<br />
sigortasıdır.<br />
Ana dili geleneklerimizi, göreneklerimizi<br />
yaşatır. Öteki olarak etiketlenilen<br />
bir toplumun içinde erimemenin,<br />
yok olmamanın teminatıdır. Gelecek<br />
kuşakların, taze fidanların can suyudur.<br />
Bu canlara verilen suyun, ham hamasetten<br />
arındırılmış olmasına özen<br />
gösterilmelidir. Bu nokta özellikle<br />
yabancı kültürün baskın olduğu ortamlarda<br />
daha da önem kazanmaktadır.<br />
Esaslı bilgiye dayanmayan milliyetçiliğin<br />
ırkçılığı; sağlam inanca, köklü bilgiye<br />
dayanmayan ve aklın süzgecinden<br />
geçirilmeyen dindarlığın da bağnazlığı<br />
getireceği unutulmamalıdır. Yakın geçmişe<br />
duyulan saygı ve özlemin, Cumhuriyetin<br />
temel değerleriyle çatıştırılmadan,<br />
moda olduğu için değil,<br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
geniş bir bakış açısı ile ihtiyaç olduğu<br />
için verilmesi gerekir.<br />
Ana dilini ‘doğru-düzgün’ konuşamayan<br />
çocuklar ilerleyen yıllarda, yetişkin<br />
konumuna geldiklerinde sosyo-kültürel<br />
sorunlarla karşı karşıya geliyorlar. Dil ile<br />
dolaylı aktarımı yapılamayan, eksikliği<br />
hissedilen maneviyatın arayışına yöneliyor;<br />
radikal inanç gruplarının istismarına<br />
açık hale geliyorlar. Bu süreçte<br />
suça karışanların, toplumsal kabul görmeyen<br />
davranış biçimlerini sergileyenlerin<br />
sayısı giderek artarken, aile içi<br />
iletişim azalıyor ve giderek kopuyor;<br />
değerler çatışması yaşanıyor. Birinci<br />
kuşak ile üçüncü, dördüncü kuşak<br />
arasındaki bağın her geçen yıl giderek<br />
zayıfladığı görülüyor. Birinci, ikinci<br />
kuşak torunlarıyla sağlıklı iletişim kurmakta<br />
zorlanıyor. Okullarda uluslar<br />
üstü anlaşmalar nedeniyle verilen, ama<br />
velilerin gerekli önemi vermediği<br />
Türkçe hızla unutuluyor. Böylece yetişen<br />
her yeni kuşağın aile bağları<br />
ile ana yurtları ile ilişkileri de zayıflıyor.<br />
Evli çiftler arasında boşanma oranı<br />
hissedilir şekilde yükseliyor.<br />
Bu konuyla ilişkili olarak, ana dili eğitiminin<br />
yetersizliği Avrupa’daki gençlerin<br />
inançlarına, maneviyatlarına olumsuz<br />
yansıyor. Türkçe anlayamadığı hutbeyi<br />
imamdan Almanca okumasını isteyen<br />
gençlerin sayısı belirgin şekilde artıyor.<br />
Dikkatle incelendiğinde, bu gençlerin<br />
Almanca dil düzeylerinin de istendik<br />
düzeyin altında olduğu, kendilerini her<br />
iki dilde de yeterince ifade etmekte<br />
zorluk çektikleri görülüyor.<br />
Öte yandan, Avrupa ülkelerinde<br />
yaşayan Türkiye kökenliler elinde<br />
olmayan ve kontrol edemedikleri dış<br />
etkenlere karşı da ayakta durma,<br />
varlıklarını sürdürebilme mücadelesi<br />
vermek zorunda kalıyorlar. Yaşadıkları<br />
ülkelere bağlılıkları sorgulanıyor; onların<br />
iki ülke arasındaki sıkışmışlıkları<br />
siyasi ikbal hırsı güden bazı politikacıları<br />
I<br />
E<br />
C H<br />
Prof. Dr. Mustafa ÇAKIR<br />
Anadolu Üniversitesi Yurtdışı Türkler Araştırma Merkezi Müdürü – Eskişehir<br />
mcakir@anadolu.edu.tr<br />
her geçen gün daha cüretkâr, daha pervasız<br />
ve daha acımasız bir hale dönüştürüyor.<br />
Bu durum toplum içinde<br />
“farklı” olana karşı hoşgörüyü<br />
zayıflatırken, farklı olanın farkının ortadan<br />
kaldırılmasına yönelik kampanyaların<br />
giderek güç kazanmasını sağlıyor.<br />
20. Yüzyılın medeniyet projesi olarak<br />
ortaya çıkan ve giderek kuruluş<br />
amacından sapan Avrupa Birliğinde<br />
bugün kabul edilmiş 23 resmî dil var.<br />
Bu dillere ilave olarak birlik içerisinde<br />
175 göçmen dili ve 60 bölgesel ve<br />
azınlık dili konuşuluyor. Üye ülkelerin<br />
tamamı 1992 yılında Avrupa Konseyi’nde<br />
kabul edilen Avrupa Bölgesel<br />
Diller ve Azınlık Dillerini Koruma Anlaşması’nı<br />
kabul etti. Anlaşma söz<br />
konusu dillerin öğretimi için gerekli<br />
bütçenin ayrılmasını da öngörüyor.<br />
Ancak bilhassa son 10 yıl içerisinde ana<br />
dili eğitimine verilen devlet desteği<br />
kimi ülkelerde ya tamamen kaldırıldı ya<br />
da ihtiyacı karşılamaktan uzak rakamlara<br />
çekiliyor. Bu durum 1900’lü<br />
yıllarda kalan ve Avrupa yerel dillerini<br />
yok etmek için uygulanan politikaları<br />
çağrıştırıyor.<br />
Avrupa’da Türkçe ana dili eğitiminin<br />
önündeki en büyük engellerden biri<br />
bulunulan ülkedeki politikalar ise diğeri<br />
de Türk ailelerin bilinçsizliği. Birçok aile<br />
geçmişte olduğu gibi günümüzde de<br />
ana dili eğitiminin çocuklarının yaşadığı<br />
ülkenin dilini öğrenmesine engel olacağını<br />
sanıyor. Oysa bilimsel çalışmalar<br />
bunun tam tersini söylüyor. Ana dilini<br />
iyi öğrenen bir çocuk hem yaşadığı ülkenin<br />
dilini hem de diğer üçüncü dilleri<br />
daha kolay öğreniyor. Toplumda adeta<br />
önceki kuşaklardan miras olarak<br />
devralınan “cahil Türk” algısının yer yer<br />
içselleştirildiği görülüyor. Bu kısır döngünün<br />
kırılması için el birliği ile<br />
çalışılması, okul-veli-öğretmen üçgeninin<br />
iyi kurulması ve sağlıklı işletilmesi<br />
gerekiyor.<br />
Türk kültürünün yeni kuşağa aktarılması<br />
konusunda yetersizlikleri olan, geliştirilmesi<br />
gereken bir diğer konu da<br />
Türk televizyonlarının Avrupa’ya yayın<br />
yapan kanalları. Buralarda daha çok<br />
paket yayınlar, reklam, şans oyunu ve<br />
doğrudan satış odaklı yayınlara yer<br />
veriliyor. Türk dili ve kültürüne yönelik<br />
yayınlar neredeyse yok denecek kadar<br />
az. Oysa cazip programlarla dil ve kültüre<br />
katkı sağlayacak yayınlar yapılabilir.<br />
Bu yayınlarda Türkiye ile Avrupa<br />
birbirinden farklı alanlarda karşılaştırmalı<br />
olarak anlatılabilir. Farklı yayın<br />
kuşaklarında Avrupa uygarlığının ortaçağdan<br />
itibaren ortaya koyduğu, her<br />
yeni kuşakla birlikte geliştirerek üstüne<br />
koyduğu rönesansı, aydınlanmayı, türlü<br />
çeşitli düşünce akımlarını, edebiyatı,<br />
felsefeyi, müziği, sosyolojiyi kesintisiz<br />
bir tarihsel kronoloji içinde karşılaştırmalı<br />
olarak, kuru hamasi söylemlerin<br />
batağına saplanmadan, özenle aktarmak<br />
mümkün olabilir.<br />
Birirken şu belirteyim ki Avrupalı gençlerimize<br />
akademik bakış açısıyla baktığımda<br />
karamsar değilim, iflah olmaz bir<br />
iyimser de olmadım. Demek istediğim,<br />
1980’li yılların çalkantılı dönemlerinde<br />
bir süre Almanya’da Avrupalı Türkler ile<br />
bir arada, gönül gönüle yaşamış olan<br />
Cem Karaca, birbirlerine “Guten Tag!”<br />
diye Almanca selam veren Türk gençlerinin<br />
yukarıda özetlenen durumunu<br />
çok iyi gözlemiş ve “Merhaba Gençler”<br />
diye adlandırdığı değerli albümündeki<br />
“Almancılar” şarkısı ile büyük sükse<br />
yapmıştı. Evet, “merhaba” tek bir kelime,<br />
ama yurt dışında yaşayanların bir<br />
olmasını ve iri olmasını sağlayan önemli<br />
bir anahtardır.<br />
6€<br />
Hızlı Havale*<br />
Havalenizi DenizBank ile yapın, Türkiye’nin 81 şehrinde 4.200 noktaya anında ulaşın!<br />
• DenizBank A.Ş.’nin 700’ü aşkın şubesine göndereceğiniz havaleleri<br />
bir saat içinde Türkiye’de hiçbir ek masraf kesilmeden<br />
memlekete gönderiyoruz.<br />
• Havalelerinizi ister Avusturya genelindeki 27 şubemizden,<br />
ister internet şubemiz üzerinden online yapın, paranızı hesaplı,<br />
güvenli ve hızlı bir şekilde memlekete ulaştıralım!<br />
Haftaiçi uzun çalışma<br />
saatlerimizle hizmetinizdeyiz.<br />
Ayrıca Viyana şubelerimiz<br />
Cumartesi günleri de açık!<br />
* Bireysel müşterilerin DenizBank A.Ş., İş Bankası ve Halk Bankası’na yaptıkları 200 Euro’ya kadar olan havaleleri için bir sonraki değişikliğe kadar geçerli ücret.<br />
Müşteri Hizmetleri 0800 88 66 00, www.denizbank.at<br />
DenizBank bir Sberbank grubu kuruluşudur.<br />
Entgeltliche Einschaltung
3 - AVUSTURYA<br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
KASIM <strong>2016</strong><br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
I<br />
E<br />
C H<br />
© ÖVP<br />
Avusturyalıların<br />
En Çok Endişe<br />
Duyduğu<br />
1. Konu:<br />
Göç ve<br />
Mülteciler<br />
Bachmayer: "Zuwanderung und Flüchtlinge" Sorgenthema Nummer eins<br />
Viyana (OTS)- Avusturya Pazarlama Ajansı<br />
(OGM), Avusturyalıların mülteci dalgası ile<br />
ilgili değer ve tutumları üzerine bir anket<br />
yaptı. Anket için bir hafta süresince 1000<br />
kişiye sorular yöneltildi. Sonuçları OGM<br />
İşletme Müdürü Wolfgang Bachmayer ile<br />
ÖVP Kulüp Başkanı Reinhold Lopatka bir<br />
basın toplantısıyla açıkladı. Ankete göre:<br />
-Avusturyalıları en çok endişelendiren konuların<br />
başında göç ve mülteciler (%49) geliyor.<br />
Bunu sırasıyla güvenlik ve suç (%37),<br />
ücretler (%26), emeklilik (%24), barınma<br />
harcamaları (%24), çalışma ve işsizlik (%21)<br />
gibi sosyal konular izliyor.<br />
-Avusturyalıların büyük bir kısmı (%76 için<br />
kesinlikle vazgeçilmez) Avusturya’da birlikte<br />
bir yaşam için milli yasalara uyulmasını şart<br />
koşuyor. Kanun ve düzeni devlet sağlamalı<br />
(%68 için kesinlikle vazgeçilmez), kadın ve<br />
erkeğe eşit davranılmalı (%67 için kesinlikle<br />
vazgeçilmez)<br />
-Avusturya ile; %85 barış ve özgürlüğü, %84<br />
güven ve vatanı, emniyet içinde bir hayatı<br />
birlikte düşünüyor. %75 ise Avusturya’nın<br />
ülke olarak dünyada etkisinin az olduğunu<br />
söylüyor.<br />
-%79 Hıristiyan bayram ve geleneklerinin<br />
Müslüman göçmenlerde sorun yapılmasını<br />
kabul edilmez buluyor. Bu bağlamda %79,<br />
Müslüman kadınların peçe takmasını kabul<br />
edilmez görüyor. %82, Müslüman göçmen<br />
ebeveynlerin çocuklarını dini nedenlerden<br />
dolayı spor dersinden sildirmelerini kabul<br />
etmiyor. %72, Viyana’da öncelikle Müslümanlar<br />
için İslami anaokulların olmasına<br />
karşılar.<br />
Ankette mültecilere uygulanacak yaptırımlar<br />
da soruldu. %90, mültecilerin suç işlemeleri<br />
durumunda Avusturya’da oturum<br />
izinlerinin geri alınması yönünde görüş bildirdi.<br />
Yine %90, entegrasyona hazır olmayanların<br />
sosyal yardımlarının kesilmesini<br />
istedi. %70, mültecilerin daha az asgari<br />
geçim parası alması gerektiğini, %20, Avusturyalı<br />
ne alıyorsa aynı miktarı alması görüşünde<br />
ve %9 fikir beyan etmedi.<br />
Sandra Frauenberger<br />
Stadträtin für Frauen, Bildung,<br />
Integration, Jugend & Personal<br />
Gewalt gegen Frauen:<br />
Wien setzt<br />
deutliche Signale!<br />
Als Wiener Frauenstadträtin ist es mein<br />
erklärtes Ziel, dass Frauen in dieser Stadt<br />
sicher, selbstbestimmt und unabhängig<br />
leben können.<br />
Ein wesentlicher frauenpolitischer Schwerpunkt<br />
dabei ist natürlich der Kampf gegen Gewalt<br />
an Frauen und Mädchen. In Wien haben<br />
wir ein dichtes Gewaltschutznetz, um Betroffene<br />
bei ihrem Weg in ein gewaltfreies Leben<br />
zu unterstützen: die Wiener Frauenhäuser,<br />
mit ihren 175 Plätzen für von Gewalt betroffenen<br />
Frauen und ihren Kindern, sind dabei<br />
eine wesentliche Partnerin. Mit dem 24- Stunden<br />
Frauennotruf hat die Stadt Wien ein<br />
europaweit einzigartiges Angebot, das heuer<br />
sein 20- jähriges Bestehen feiert: Der Frauennotruf<br />
bietet Beratung und Unterstützung für<br />
Frauen und Mädchen, die von sexualisierter,<br />
körperlicher oder psychischer Gewalt betroffen<br />
sind und ist rund um die Uhr 365 Tage im<br />
Jahr unter der Telefonnummer 01 71 71 9<br />
erreichbar. Gleichzeitig wird hier auch<br />
wesentliche Sensibilisierungs- und Präventionsarbeit<br />
geleistet.<br />
Im Rahmen der internationalen Kampagne<br />
„16 Tage gegen Gewalt an Frauen“, die<br />
zwischen dem Internationalen Tag gegen<br />
Gewalt an Frauen, dem 25. November, und<br />
dem Internationalen Tag der Menschenrechte,<br />
dem 10. Dezember, stattfindet, wird<br />
auch heuer wieder weltweit auf das Thema<br />
der geschlechtsspezifischen Gewalt aufmerksam<br />
gemacht.<br />
In Wien setzen wir ein deutliches Zeichen<br />
im Kampf gegen Gewalt mit dem Hissen<br />
der Fahne gegen Gewalt an Frauen am<br />
Wiener Rathaus.<br />
Liebe Leserinnen, liebe Lesen: Klar ist, dass<br />
Gewalt an Frauen eine Menschenrechtsverletzung<br />
ist und daher niemals zu tolerieren.<br />
Hier sind wir alle gemeinsam als<br />
Gesellschaft in der Verantwortung.<br />
Gewalt dient dazu Macht und Kontrolle über<br />
Frauen auszuüben und äußert sich in ungleichen<br />
Machtverhältnissen. Gewalt an Frauen<br />
und Mädchen hat viele Formen - neben<br />
physischer Gewalt sind auch immer mehr von<br />
psychischer Gewalt betroffen. Aber auch Hass<br />
im Netz, der sich dezidiert gegen Frauen richtet<br />
und eine sexistische und gewaltverherrlichende<br />
Sprache aufweist, ist ein aktuelles<br />
Phänomen, gegen das wir auftreten müssen.<br />
Die Muster von geschlechtsspezifischer Gewalt<br />
sind weltweit die gleichen, darum halte<br />
ich es für so wichtig, mit einer internationalen<br />
Kampagne darauf hinzuweisen. Sie macht<br />
auf etwas aufmerksam, das für viele Frauen<br />
auch nach Ablauf der „16 Tage“ jeden Tag<br />
traurige Realität ist. Darum werde ich als<br />
Frauenstadträtin nicht müde, die Bekämpfung<br />
von Gewalt auch noch das ganze Jahr über<br />
zu thematisieren.<br />
Zum Schluss habe ich noch eine Bitte an Sie:<br />
Schauen Sie nicht weg, wenn jemand von<br />
Gewalt betroffen ist und treten Sie mit uns<br />
gemeinsam dagegen auf!<br />
© Kromus/PID<br />
Siehst<br />
du mich?<br />
entgeltliche Einschaltung<br />
W<br />
irbelndes Laub, spiegelnde Straßen, Nebelschwaden: Das<br />
alles bedeutet schlechte Sicht. Sehen und gesehen werden,<br />
kann im Straßenverkehr Leben en retten. Reflektierende<br />
Kleidung<br />
hilft dabei.<br />
Für Lenkerinnen und Lenker ist es jetzt noch wichtiger die Geschwindigkeit<br />
den Fahrverhältnissen anzupassen. Und: volle Aufmerksamkeit mkeit auf die<br />
Straße! Bei schlechter Sicht schrumpfen Entfernungen. Da zählt jede<br />
Sekunde.<br />
Radfahrerinnen rinnen und Radfahrer, Fußgängerinnen und Fußgänger, vor allem<br />
Kinder sind bei trübem Herbst- oder Winterwetter besonders gefährdet.<br />
Sie sind im<br />
Straßenverkehr oft schlecht zu<br />
sehen. Mit reflektierenden<br />
Materialien en an der Kleidung sind Fußgängerinnen gerinnen und Fußgänger schon<br />
aus 160 Metern im Abblendlicht eines Autos zu sehen. Eine dunkel<br />
gekleidetee Person erst aus 30 Metern Entfernung. Reflektierende<br />
Streifen<br />
en<br />
können an<br />
Jackenärmeln, Hosen und Schuhen hen ebenso befestigt werden wie an<br />
Mützen und (Schul-)Taschen.<br />
Bundesministerium m für Verkehr, Innovation und Technologie
KASIM <strong>2016</strong><br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
AVUSTURYA - 4<br />
Tesadüf değildi hiçbir şey, Ve yaşanan hiçbir olay,<br />
Olamazdı da zaten, Bunca düzen ve intizam varken.<br />
Kılı kırk yararcasına düzenlemiş, İnce ince hesaplamıştı Yaratan.<br />
Atılan her adımda, varılan her noktada, İşaretler vardı…<br />
Kimi zaman anlayıp, kimi zaman zorlandığımız.<br />
Geç kalınca pişman, bazen erken yol alıp hiç varamadığımız.<br />
Vakit dardı ve daralmaya devam ediyordu. Bunca yoğun,<br />
dünya telaşıyla boğuşan insan, yoldaki işaretleri görmeyecek<br />
kadar gaflet içinde ilerliyordu. Yol ayrımlarında en<br />
sevdiklerini teker teker bırakıp ilerliyor, ilerliyordu. Uzun<br />
zannettiği hayat, her an son bulabilir, sağlığı bozulabilir,<br />
gören gözü, işiten kulağı, yürüyen ayağı, düşünen beyni<br />
fonksiyonları yitirebilirdi. Bunca bilinmezlikler içinde bilinen<br />
tek şey vardı. Ne sahip olduğunu zannettiklerinin yegane<br />
sahibi ne de tam hakimiydi. “Bir oyun ve eğlenceden<br />
ibaretti ya dünya hayatı„ insan da aldanırdı cazibesine dünyanın.<br />
İki ellidir ya insan, gün gelir dört elle sarılırdı hayata.<br />
Çalışır, çabalar, üretirdi. Kimi zaman hayra, kimi zaman<br />
şerre vesile olacak eserler bırakırdı. Bazen övünmek, bazen<br />
Allah'ın rızasına ermek için. Ameller hep niyetlere göredir<br />
ya, kimseler görmese de, açıkta ve gizlide olanı bilen Allah<br />
vardı. Kimseye taşımayacağı yükü yüklemediği halde, yakınırdı<br />
insan; acizdi, zayıftı ya, işte ondan. Kimi zaman nimetlerle,<br />
kimi zaman musibetlerle sınanır dururdu. Hayatın<br />
tam da ne olduğunu anlamadan, gelir ve geçerdi zaman.<br />
Kendine hedefler belirler, tekrar koyulurdu yola. Tıpkı<br />
masallardaki gibi: “Az gider, uz gider, dere depe düz<br />
giderdi. Bir de ardına dönüp bakardı ki, bir arpa boyu yol<br />
alamamış.“ Yolun sonunu hiç göremez, bilemezdi. Çünkü<br />
yol hiç bitmezdi. Dünya hayatının son bulduğu yerde, ebedi<br />
hayatın yolu başlardı. Oysa yol boyu gördükleri, yaşadıkları,<br />
hissettikleri hep birer işaretten ibaretti.<br />
Dünyadaki herkes ve herşey biribirine pamuk ipiyle<br />
bağlıydı. Biri diğerinin tamamlayıcısı, bir bütünün en ufak<br />
parçasıydı. Birinin yaşadığı kendine imtihanı olurken,<br />
diğerlerine de ibret olurdu… Eğer insan, aklını kullanıp,<br />
düşünüp, ögüt alabilseydi…<br />
Belki bir anlam kazanırdı hayat; İnsanoğlu, verilen nimetlerin<br />
farkına varıp şükredebilse, ya da musibetlere sabredip<br />
ders alabilseydi…<br />
© Büchereien Wien<br />
YASEMİN KARAGÖZ<br />
yasemin-ka@hotmail.com<br />
YOLDAKİ<br />
İŞARETLER<br />
Ein Jahr Kinderbücherei der Weltsprachen / Kinder- und<br />
Jugendliteratur in über 40 Sprachen<br />
Sen de birçok genç gibi şu kritik<br />
soruyla karşı karşıya mısın? Eğitim<br />
ve meslek hayatımı nasıl planla<br />
malıyım? Birçok farklı seçenek ve<br />
şanslar arasında tek bir soru var.<br />
Benim için en doğrusu hangisi?<br />
14 ile 18 yaş arasında gençler<br />
hayatlarında belirleyici olacak<br />
sorularla karşı karşıyadırlar: Ne<br />
Viyana Kütüphaneleri, bir<br />
yıl önce ‘Who I Am’ Derneği<br />
işbirliğiyle dünya dilleri<br />
çocuk kütüphanesini<br />
açtı. Bu kütüphanede<br />
Fransızca, Arapça, İngilizce<br />
ve Farsça’dan Urdu<br />
diline kadar kırkın üzerinde<br />
dilde çocuk ve genç<br />
‘‘<strong>2016</strong> Buluşma Günü’’ Klagenfurt’taki<br />
Seepark otelde<br />
yapılan muhteşem bir organizasyonla<br />
gerçekleşti. Buluşma<br />
Gününün fikir babası Kärnten<br />
İslam Birliği Başkanı Esad Memic’ti.<br />
Kärnten İslam Sosyal<br />
Hizmetlerin (MSDK) katkısı ve<br />
Kärnten Valiliği’nin desteğiyle<br />
düzenlenen bu organizasyonun<br />
sloganı ise ‘Yan yana,<br />
birlikte ve birbirimiz için’ idi.<br />
Çok sayıda ruhani ve siyasi<br />
temsilci hazır bulundu.<br />
Kärnten Valisi Peter Kaiser<br />
konuşmasında şunlara değindi:<br />
“Pluralizmin çatısında<br />
birbirimize yaklaşmaya hazır<br />
olmadaki uzlaşımız cesaret<br />
verici. İnsanların ‘Birbirimiz<br />
için’ kavramını olanaklı kılacak<br />
şekilde kendilerini düzenlemesi<br />
yalnız büyük dinlerin<br />
değil, aynı zamanda siyasi<br />
partilerin de görevidir. Birçok<br />
insanın kaybetme korkusundan<br />
acı çektiği şu zamanımızda<br />
açık bir istikâmet<br />
gösterecek birine ihtiyaç var.<br />
Bu yolu birlikte gidelim, birlikte<br />
ve birbirimiz için.”<br />
Eyalet meclis üyesi Rolf<br />
Holub: “Bu buluşma tam da<br />
kutuplaşmanın arttığı günümüzde<br />
özel bir anlam ifade<br />
ediyor. İyi ki varsınız ve<br />
Allah’a hamdolsun ki, Kärnten’deki<br />
entegrasyon her<br />
geçen zaman daha iyi işliyor.”<br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
I<br />
E<br />
C H<br />
„Nebeneinander, miteinander, füreinander“<br />
“Yan yana, Birlikte, Birbirimiz İçin”<br />
Kärnten Valisi Peter Kaiser, Eyalet Meclisi üyesi Rolf Holub ve diğer birçok onur konuğu<br />
Kärnten İslam Birliği’nin davetine icabet ettiler. Birlikte bir yol için anlamlı bir adım...<br />
edebiyatı eserleri var.<br />
Birinci yaş kutlamalarına<br />
küçük ve büyük okuyucularla,<br />
Eyalet Meclisi Vekili<br />
Marcus Schober, MA 13<br />
Daire Yöneticisi Brigitte<br />
Bauer-Sebek ve Viyana<br />
Kütüphaneleri idarecisi<br />
Elke Bazalka da katıldı.<br />
Kärnten İslam Birliği genel<br />
sekreteri Hasudin Atanovic<br />
konuşmasında şunları söyledi:<br />
“Allah insanları farklardan<br />
bir birliktelik oluşturması<br />
için bilerek değişik yaratmıştır.<br />
Radikalliğin her türüne<br />
karşıyız. Radikallik dinin değerlerinin<br />
kötüye kullanılmasıdır.<br />
Tolerans, iletişim, sevgi<br />
ve saygı ortak yolumuzdur.”<br />
Esad Memic’e göre hedef<br />
Avusturya İslam modeli.<br />
Memic, “Biz Kärnten’de değişikliklerden<br />
bir birlik oluşturacak<br />
kadar yeterince güçlü<br />
bir değerler toplumunda yaşıyoruz,<br />
buna eminim.”<br />
Başpapaz Manfred Sauer ayrılığı<br />
oluşturan şeyi aşmak için<br />
iki sağlam temele ihtiyaç duyulduğunu<br />
belitti ve şöyle<br />
devam etti: “Bir köprü kurmak,<br />
diğer insanı da kabul<br />
etmek anlamına gelir. Bugünkü<br />
“buluşma günü” öncü<br />
niteliktedir.” Piskopos Alois<br />
Schwarz bir ricayla sulhu arayan<br />
davetlilere seslendi: “Allah’ın<br />
bütün insanları onların<br />
Allah inanışlarına bakmaksızın<br />
sevdiğinde en azından bu<br />
konuda hem fikir olabilirsek<br />
çok müteşekkir olurum.”<br />
Schwarz’a göre arzulanan<br />
Avrupai bir İslam modeli.<br />
Avusturya Entegrasyon Fonu<br />
bölge sorumlusu Edwin<br />
<strong>2016</strong> B uluşma Günü / Tag de r B egegn ung <strong>2016</strong>:<br />
„Ne bene inande r, mite inande r, fürei nander “<br />
Bazalka, ana hedefin dil<br />
kimliğinin kuvvetlendirilmesi<br />
ve ilk dilleri Almanca<br />
olmayan çocukları Almanca<br />
öğrenirken aynı zamanda<br />
ana dillerinde<br />
okumaya cesaretlendirmek<br />
olduğunu vurguladı.<br />
Şu ana kadar 3.800’den<br />
Schäffer bütünleşmenin gerekliliğinden<br />
bahsetti. Eyalet<br />
Eğitim Müdürü Rudolf Altersberger<br />
güzel bir buluşmanın<br />
ortak hareket etmekle oluşacağını<br />
söyledi ve okullarda<br />
bu amacı hayata geçirecek<br />
birçok projenin varlığından<br />
söz etti.<br />
Organizasyonun diğer onur<br />
konukları Devlet Dairesi Başkanı<br />
Dieter Platzer, Eyalet<br />
Emniyet Müdürü Michaela<br />
Kohlweis ve vekili Markus<br />
Platzer, Belediye Meclisi’nden<br />
Ruth Feistritzer, Belediye<br />
Başkan Yardımcısı Gerda<br />
Sandriesser ve Eyalet Mülteci<br />
Sorumlusu Udo Puschnig idi.<br />
Dünya Dilleri Çocuk Kütüphanesi Bir Yaşında...<br />
yapabilirim? İlgi alanım nelerdir ve<br />
gerçekten neyi isteyerek yapabilirim?<br />
Bunun için ne yapmalıyım?<br />
Çıraklık eğitimi mi, yüksek okul mu,<br />
doğrudan iş hayatı mı, lise bitirme<br />
sınavından sonra meslek eğitimi ya<br />
da üniversite mi? Evetse; hangisi,<br />
ve nerede?<br />
BeSt 3 -Klagenfurt’a katılarak bütün<br />
bu soruların cevaplarına ulaşmak<br />
mümkün. BeSt 3 -Klagenfurt <strong>2016</strong><br />
fuarında 100’ün üzerinde katılımcı<br />
ile 100 bilgi edinme şansı, bilgi<br />
alışverişi, bireysel iletişim imkânı<br />
mevcut. Ayrıca öğrenci, üniversitede<br />
veya meslekte olan birçok<br />
kişiyle onların ve kendi tecrübelerin<br />
üzerine de konuşabilirsin.<br />
Tekniği Yaşayın<br />
BeSt³ teknik bölümlerinde, farklı<br />
eğitim imkânlarına bakabilir ve ilgini<br />
çeken uygulamaları deneyebilirsin.<br />
Teknik okullar ve Klagenfurt<br />
Adria-Üniversitesinin sunduğu birçok<br />
seçenek var: Sen de ürünlerin<br />
üretimi ve teknik cihazların nasıl<br />
inşa edildiğini burada görebilirsin.<br />
fazla meraklı için 209<br />
dilde masal turları ve<br />
Kirangolini okuma saatleri<br />
yapıldı. Brigitte Bauer-<br />
Sebek bununla ana dili<br />
Almanca olan çocuklarda<br />
Viyana’daki dil çeşitliliği<br />
bilincinin uyandırıldığını<br />
söyledi. Çocuk Kütüphanesinin<br />
9.400 yayından<br />
oluşan mevcudu, Svahili<br />
ve Zimbrice dilleri ile daha<br />
da genişletiliyor.<br />
Kinderbücherei der Weltsprachen /<br />
Dünya Dilleri Çocuk Kütüphanesi<br />
Hütteldorfer Strasse 81a, 1150 Wien<br />
Montag - Freitag (Pazartesi – Cuma):<br />
13.00- 18.00<br />
www.buechereien.wien.at<br />
BeSt 3 yakında Klagenfurt’da<br />
24 Kasım Perşembe’den 26 Kasım Cumartesi’ne kadar. Klagenfurt’da tekrar buluşalım!<br />
BOMM (Kızlar için Kariyer Rehberlik Fuarı)<br />
Klişelerden kurtulun: Kalıplaşmış<br />
düşüncelerden dolayı, genellikle<br />
genç kızların mesleki özlemleri sekteye<br />
uğrayabiliyor. Bunun önüne<br />
geçebilmek adına bu yıl da BeSt³-<br />
Klagenfurt, BOMM çerçevesinde,<br />
Kadın ve Eşitlik Bölümü ile bilinçlendirme<br />
programları sunuyor.<br />
© Büro LH Kaiser<br />
Fotos: SoWi-Holding<br />
ADRES: Messe Klagenfurt<br />
Messeplatz 1, A-9020 Klagenfurt<br />
Açılış Saatleri: Perşembe, 24.11., Cuma, 25.11.:<br />
9–17 ve Cumartesi, 26.11.: 9–15 saatleri arasında<br />
ÖNEMLİ TAVSİYELER<br />
Hemen şimdi www.best-klagenfurt.at veya<br />
http://www.facebook.com/bestinfo.at<br />
adreslerinden, yapılacak birçok eğitim ve meslek<br />
programları hakkında bilgiye ulaşabilirsiniz.
5 - AVUSTURYA<br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
KASIM <strong>2016</strong><br />
Integration braucht<br />
Management<br />
Personen, die im Sozial- und pädagogischen Bereich sowie in der Freiwilligenarbeit tätig sind, können<br />
z.B. besonders von der Ausbildung zum/zur Integrationsmanager/in des BFI Wien profitieren.<br />
Die Flüchtlingsthematik ist<br />
seit über einem Jahr kaum<br />
aus dem Nachrichtenalltag<br />
wegzudenken. Die Debatte<br />
rund um die Neuankömmlinge<br />
wird häufig emotional<br />
geführt. In einem Punkt<br />
sind sich jedoch die meisten<br />
Akteure einig: Wie in Zukunft<br />
auf diese Zeit zurückgeblickt<br />
werden wird,<br />
hängt maßgeblich davon<br />
ab, wie gut die Asylberechtigten<br />
integriert werden<br />
können. Dementsprechend<br />
werden zahlreiche Fachkräfte<br />
im Feld der Integration<br />
gesucht. Mit dem<br />
Diplomlehrgang IntegrationsmanagerIn<br />
bietet das<br />
BFI Wien eine Top-Ausbildung<br />
in diesem Bereich<br />
an.<br />
Etwa 130.000 Menschen<br />
haben seit Anfang 2015 in<br />
Österreich Asyl beantragt.<br />
Zigtausende haben berechtigten<br />
Anspruch auf Asyl,<br />
viele von ihnen werden<br />
voraussichtlich langfristig<br />
hierbleiben. Diese Menschen<br />
zu integrieren, stellt<br />
eine enorme Herausforderung<br />
für die Gesellschaft<br />
dar – wird sie erfolgreich<br />
gemeistert, profitieren aber<br />
alle: Die einheimische Bevölkerung,<br />
die Asylberechtigten<br />
und nicht zuletzt die<br />
Wirtschaft. Als renommiertes<br />
Bildungsinstitut hat<br />
das BFI Wien früh die<br />
Zeichen der Zeit erkannt<br />
und sein Portfolio im<br />
Bereich der Integration<br />
massiv erweitert. Besonders<br />
gefragt ist dabei die<br />
Ausbildung zum/zur IntegrationsmanagerIn.<br />
Die Aufgabengebiete von<br />
Integrationsmanagern sind<br />
vielfältig. Sie begleiten Asylsuchende<br />
während des<br />
Integrationsprozesses, sind<br />
Ansprechpartner bei Eingliederungsfragen<br />
und das<br />
Bindeglied zur öffentlichen<br />
Verwaltung. Im Diplomlehrgang<br />
des BFI Wien werden<br />
die Teilnehmer umfassend<br />
auf diese Herausforderungen<br />
vorbereitet. Die Bandbreite<br />
an behandelten<br />
Themen ist dementsprechend<br />
groß und reicht von<br />
interkultureller Kommunikation<br />
über die aktuelle<br />
Gesetzeslage in Österreich<br />
und Europa bis hin zu Netzwerkmanagement.<br />
Alle Interessierten können<br />
den Diplomlehrgang in<br />
Angriff nehmen – hervorragende<br />
Deutschkenntnisse<br />
sowie abgeschlossene Berufs-<br />
oder Hochschulbildung<br />
vorausgesetzt. Besonders<br />
ansprechen möchte das<br />
BFI Wien Personen, die<br />
im Sozial- und pädagogischen<br />
Bereich sowie in<br />
der Freiwilligenarbeit tätig<br />
sind.<br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
I<br />
E<br />
Mülteciler konusu, bir yıldan<br />
fazladır günlük haberlerden<br />
ayrı düşünülemiyor. Yeni<br />
gelen mültecilerle ilgili tartışmalar<br />
sıklıkla duygusallıkla<br />
yapılıyor. Ancak bir noktada<br />
bu konuda rol oynayan birçok<br />
aktör hemfikir: Gelecekte bu<br />
zamana nasıl bakılacağı, sığınma<br />
hakkı olanların ne<br />
kadar iyi entegre edilebildiklerine<br />
bağlı olacak. Bu nedenle<br />
entegrasyon alanında<br />
C H<br />
Entegrasyon idareye<br />
ihtiyaç duyuyor<br />
Özellikle sosyal işler ve pedagoji eğitimi alanında faaliyet gösteren, ayrıca gönüllü olarak çalışan kişiler,<br />
BFI Wien entegrasyon idareciliği eğitimi diploma kurslarından yararlanabilirler.<br />
Weitere Informationen zum Kurs finden Sie unter: / Kursa ait daha detaylı bilgi için internet adresi:<br />
https://www.bfi.wien/gesundheits-und-sozialberufe/sozialberufe/kurs/diplomlehrgang-integrationsmanagerin/<br />
© iStockphoto<br />
çok sayıda uzman aranıyor.<br />
BFI Wien entegrasyon yöneticisi<br />
diploma kursu bu alanda<br />
müthiş bir eğitim sunuyor.<br />
Yaklaşık 130.000 insan 2015<br />
yılı başından bu yana Avusturya’da<br />
sığınma talebinde<br />
bulundu. Binlercesinin haklı<br />
sığınma talebi var, bunlardan<br />
birçoğu da muhtemelen uzun<br />
süreli burada kalacak. Bu insanları<br />
entegre etmek toplum<br />
için büyük bir zorluk oluşturur,<br />
başarıyla yönetilirse de<br />
herkes faydalanır: Yerli halk,<br />
sığınma hakkı edinenler ve<br />
ekonomi bile katkı sağlar. Tanınmış<br />
bir eğitim enstitüsü<br />
olarak BFI Wien zamanın işaretini<br />
erken gördü ve entegrasyon<br />
alanında portföyünü<br />
çok genişletti. Bu noktada bilhassa<br />
entegrasyon idareciliği<br />
eğitimine ilgi çok büyük.<br />
Entegrasyon yöneticilerinin<br />
görev alanları çok çeşitlidir.<br />
Uyum sürecinde sığınma başvurusu<br />
yapanlara eşlik eder,<br />
bu uyum ve bütünleşme döneminde<br />
önemli bir rol oynarlar.<br />
BFI Wien’in diploma<br />
kursunda katılımcılar kapsamlı<br />
olarak zorluk derecesi<br />
yüksek olan bu konulara hazırlanırlar.<br />
İşlenen konuların<br />
yelpazesi bu nedenle geniş;<br />
kültürlerarası iletişimden,<br />
Avusturya ve Avrupa’daki<br />
güncel yasal duruma ve bilişim<br />
ağının yönetimine kadar.<br />
Mükemmel bir Almanca aynı<br />
zamanda meslek ya da yüksekokul<br />
mezunu olmak şartıyla<br />
tüm ilgilenenler diploma<br />
kursunu yapabilir. BFI Wien<br />
sosyal ve eğitim alanında ve<br />
(ya) gönüllü çalışanlara özellikle<br />
hitap etmek istiyor.<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
BILDUNG. FREUDE E INKLUSIVE.<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
• Stapler<br />
• <br />
<br />
• <br />
<br />
<br />
• çleri <br />
/ <br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Entgeltliche Einschaltung
KASIM <strong>2016</strong><br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
AVUSTURYA - 6<br />
© Parlamentsdirektion / PHOTO SIMONIS<br />
Alev Korun<br />
Abgeordnete zum<br />
Naonalrat (Die Grünen)<br />
alev.korun@gruene.at<br />
Am 4. Dezember VAN DER<br />
BELLEN WÄHLEN für eine<br />
Zukunft ohne Rassismus!<br />
Diese Wahl entscheidet über die<br />
Zukunft unserer Kinder<br />
Ob unsere Kinder die nächsten Jahre - und<br />
vielleicht Jahrzehnte - in einem Land mit einem<br />
weltoffenen, toleranten, menschlichen Staatsoberhaupt<br />
leben können oder mit jemandem,<br />
der deutschnational und rassistisch ist, wird am<br />
4. Dezember entschieden. Und bei dieser Wahl<br />
haben SIE eine Stimme und können über die<br />
Zukunft Ihrer Kinder entscheiden. Der FPÖ-Kandidat<br />
Hofer ist gleichzeitig stellvertretender<br />
FPÖ-Parteichef und hat die ausgrenzende<br />
und rassistische Ideologie der FPÖ seit Jahren<br />
mitentwickelt. Der andere Kandidat, Alexander<br />
Van der Bellen, ist ein besonnener und erfahrener<br />
Politiker, der an die Gleichheit ALLER<br />
Menschen unabhängig von Muttersprache,<br />
Herkunft oder Religion glaubt.<br />
Wenn Hofer Präsident wird, werden<br />
in der Hofburg in Zukunft Mitarbeiter<br />
sitzen, die an rechtsextremen<br />
Versammlungen teilgenommen<br />
haben, und zwar mit Schlagstock in<br />
der Hand! "Nichts und niemand wird<br />
uns aufhalten können", hat Hofer<br />
gesagt. Man kann sich vorstellen,<br />
welche Politik so ein Bundespräsident<br />
unterstützen und mitunter zur<br />
Regierungsverantwortung verhelfen<br />
könnte.<br />
Wenn Van der Bellen die Mehrheit<br />
der Stimmen bekommt, wird Österreich<br />
einen demokratischen, ausgleichenden<br />
Bundespräsidenten haben, der keine Partei<br />
bevorzugt, sondern zum Wohl des Landes<br />
arbeitet und Menschen verbindet.<br />
Am 4. Dezember geht es um die zentrale Frage,<br />
ob Diskriminierung, Trennung und Ausgrenzung<br />
von zum Beispiel MuslimInnen oder MigrantInnen<br />
an die Spitze des Staates kommt oder<br />
ein überzeugter Demokrat, für den jeder<br />
Mensch ohne Wenn und Aber gleichwertig ist.<br />
Wenn Sie am 5. Dezember nicht ein böses<br />
Erwachen haben wollen, denken Sie bitte an<br />
Ihr Recht - und Ihre Pflicht - wählen zu gehen.<br />
Unterstützen Sie Van der Bellen für ein gleichberechtigtes<br />
Zusammenleben, vor allem für Ihre<br />
Kinder und Kindeskinder.<br />
© Gemeinsam für Van der Bellen<br />
SPÖ-Staatssekretärin Muna Duzdar: Kein Raum für Hassposting<br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
I<br />
E<br />
C H<br />
Kasım ayı başında Avusturya'nın batısında<br />
bir kanatlı hayvan çiftliğinde görülen<br />
H5N8 kuş gribi virüsü bütün Avrupa’yı<br />
alarma geçirdi. Almanya, Hollanda ve<br />
İngiltere’de de bulaşıcı H8N5 kuş gribi<br />
virüsü ortaya çıktı. Ülkeler virüse karşı<br />
olağanüstü önlemler almaya başladı.<br />
Oldukça bulaşıcı olan H5N8 virüsünün<br />
durdurulması için yüzbinlerce kümes hayvanı<br />
itlaf edildi.<br />
ŞAĞLIK BAKANLIĞI’NDAN UYARI<br />
Avusturya Sağlık Bakanlığı H8N5 virüsünü<br />
taşıyan bir insanın şimdiye kadar tespit<br />
edilmediği ama herkesin çok dikkatli<br />
olması gerektiği uyarısı yaptı. Bakanlık ayrıca,<br />
riskli bölgelerdeki kuş veya kümes<br />
hayvanları ile temasdan kaçınılması, ölen<br />
hayvanlardan uzak durulması ve bu tür<br />
hayvanlar görüldüğünde durumun yetkililere<br />
bildirilmesi tavsiyesinde bulundu.<br />
ALMANYA: ENDİŞE VERİCİ<br />
Almanya Tarım Bakanlığı, durumun endişe<br />
verici olduğunu ülke genelinde farklı<br />
eyaletlerde virüse rastlandığını bildirdi.<br />
İnternette Nefret Söylemleri<br />
Sorunu Gittikçe Büyüyor<br />
Wien (OTS/SPW)- Viyana Eğitim Akademisi<br />
ega, SPÖ Viyana Kadınlar<br />
ve Viyana Belediye kulübü<br />
ortak çalışması ile hazırlanan<br />
"DENK!_!Raum" adlı etkinlikler<br />
dizisi kapsamında yer alan bir<br />
söyleşi programına katılan SPÖ<br />
Bakanlık müsteşarı Muna Duzdar<br />
ve Puls4 Genel Yayın Yönetmeni<br />
Staat sse kre tär in<br />
Mu na D uzdar :<br />
Corinna Milborn ‘internette dilin<br />
gücü’ konusunu ele aldılar.<br />
Temmuz ayında hükümet ortakları<br />
internette şiddete karşı inisiyatif<br />
alma kararı aldı. Kararların<br />
uygulanmasından sorumlu olan<br />
Muna Duzdar söyleşide şunların<br />
altını çizdi: ''Nefret gönderileri<br />
toplumsal bütünlüğü tehlikeye<br />
„Hasspostings sind keine Kleinigkeit. Sie gefährden den gesellschaftlichen Zusammenhalt und können<br />
reale Folgen im echten Leben haben. Als Politikerin oder Politiker tragen wir sowohl eine rechtliche<br />
als auch politische Verantwortung. Es liegt auch an uns, Hasspostings keinen Raum zu geben.“<br />
© BKA/Valerie Alwasiah<br />
Avrupa’da<br />
kuş gribi<br />
alarmı...<br />
sokar ve gerçek hayatta ciddi<br />
sonuçları olur. Siyasetçilerin hem<br />
kanuni hem de siyasi sorumlulukları<br />
vardır. Partiler, dernekler ve<br />
gazete sahipleri arasında bir centilmenlik<br />
anlaşması önem arzediyor.<br />
İnternette nasıl iletişim<br />
kuracağımızı düşünmeliyiz. Yanlış<br />
haberleri durdurmak, korkuyu körüklememek<br />
de bunun içindedir.<br />
Nelerin silinip nelerin kalabileceği<br />
da açık olmalıdır. Olabildiğince<br />
çabuk nefret gönderilerine tepki<br />
göstermek için her ülkede ya da<br />
aynı dili konuşan ülkelerde kendilerine<br />
ait yerel kanunları iyi<br />
bilen denetleme ekiplerine ihtiyaç<br />
vardır.''<br />
Gazeteci Corinna Milborn internette<br />
nefrete sıkça maruz kalanlardan.<br />
Bu nedenle birkaç ay önce<br />
basın sektöründen diğer çalışanlarla<br />
özellikle #solidaritystorm<br />
adlı etkinlik kapsamında internette<br />
nefret kültürüne karşı bayrak<br />
açtı. Milborn söyleşide ise<br />
şunları vurguladı: ''Avusturya’da<br />
şu anda polis ve yargı nefret gönderi<br />
sahiplerine karşı azami derecede<br />
gevşek. Polis somut bir<br />
eylem niyetini belirlemedikçe ihbarları<br />
ciddiye dahi almıyor. Zarar<br />
gören şiddeti uygulayan değil,<br />
şiddete maruz kalan. Nefretin<br />
serbestliği insanların özellikle de<br />
kadınların ‘başarıyla susturulmalarına’<br />
neden oluyor. İnternet, kanunun<br />
geçerli olmadığı bir alan<br />
değildir. Yasalar, kullanıcılara olduğu<br />
kadar internet şirketleri için<br />
de vardır. Şirketler de gerektiğinde<br />
cezasını çekmelidir, oysa ki<br />
Facebook gibi Amerikan devlerine<br />
hiçbir yaptırım uygulanmamaktadır.<br />
Çalışma grupları<br />
burada çare olamaz. Var olan<br />
kanun uygulanmalı ve gerekirse<br />
cezalar da verilmelidir. ''<br />
"DENK!_!Raum" Dilin Gücü konulu<br />
etkinlik dizilerinin bir sonraki<br />
söyleşi tarihi 14 Aralık <strong>2016</strong> Çarşamba<br />
günü. Konuşmacılar: Dil<br />
bilimci Elisabeth Wehling ve SPÖ<br />
Viyana eyalet parti sekreteri ve<br />
belediye meclis üyesi Sybille<br />
Straubinger.<br />
İNGİLTERE: HALK SAĞLIĞI<br />
TEHDİT ALTINDA DEĞİL<br />
İngiltere Çevre, Gıda ve Tarım Bakanlığı<br />
yetkilisi, ülkedeki bazı çiftliklerde kuş gribi<br />
vakasının doğrulandığını, ancak virüsün şu<br />
an için kamu sağlığına yönelik bir tehdit<br />
meydana getirmediğini söyledi.<br />
VİRÜSTEN NASIL KORUNMALI?<br />
Virüsün bulaşmasını önlemenin en iyi<br />
yolu; tavuk, ördek, hindi veya diğer kümes<br />
hayvanlarıyla temastan kaçınmaktır.<br />
Hiç bir kuşa, kümes hayvanına, bunların<br />
tüylerine, dışkılarına ve diğer atıklarına<br />
kesinlikle el sürülmemelidir.<br />
Kuş veya kümes hayvanlarıyla her türlü<br />
temastan sonra eller bol sabunlu suyla<br />
iyice yıkanmalıdır.<br />
Maliye Bakanlığı’ndan Uyarı<br />
Avusturya Maliye Bakanlığı yeni bir yöntemle<br />
vatandaşlardan para talep eden dolandırıcılara<br />
karşı uyarıda bulundu.<br />
‘Maliye’ye ödemediğiniz cezalardan dolayı<br />
borcunuz var. Hemen ödeme yapın.’<br />
diye Maliye Bakanlığı görevlisi olarak kendini<br />
tanıtan dolandırıcılar, Avusturya genelinde<br />
birçok kişiyi telefonla aramakta.<br />
Bakanlık açıklamasında, telefonla arayan<br />
ve para talep eden bireylere inanılmaması<br />
ve hiçbir şekilde ödeme yapılmaması uyarısı<br />
yaptı. Bakanlığın ödemeler için resmi<br />
yazı gönderdiğini ve asla telefonla para<br />
talep etmediği vurgulandı.<br />
Viyana Belediyesi Yasa Dışı<br />
Bahis Bürolarına Savaş Açtı<br />
Kanunsuz Bahis<br />
Büroları ile<br />
Mücadele<br />
Sertleşiyor<br />
rk- Eyalet Meclisi, gençliğin korunması ve<br />
yasa dışı bahis bürolarına karşı daha sert<br />
mücadele etmeyi kararlaştırdı. İl meclis<br />
üyesi Ulli Sima konu hakkında şunları söyledi:<br />
"Muhalefet partileri sertleşen yaklaşım<br />
tarzımızı engellemek istiyor, buna izin<br />
vermeyeceğiz. Meselemiz gençliğin ve<br />
oyun bağımlılarının korunmasıdır. Bunun<br />
üzerine kararlılıkla gitmeye devam edeceğiz.<br />
İl yönetiminin son yıllarda yasal değişikliklerle<br />
bahis şirketleriyle mücadele<br />
kararı bir milattır. Bunun dışında polis ve<br />
mali polislerin düzenli ve sıkı denetimleri<br />
de var. Bu denetimlerde 180 lokal kontrol<br />
edildi, 330 bahis terminali ve 130 oyun aletine<br />
el kondu, 9 lokal de kapatıldı."<br />
Geçen yaz çıkan yeni şans oyunları yasası<br />
daha da sertleşiyor. Yasa, şimdiki haliyle<br />
hedeflenen caydırıcılığa ulaşmış değil. Bu<br />
nedenle yasanın sertleşmesine ihtiyaç duyuldu.<br />
Öncelikle yasaya aykırı davranışa en<br />
düşük para cezası 2200 euroda sabitlendi.<br />
Sima sözlerini şöyle sonlandırdı: "Yasa dışı<br />
bahis şirketlerine karşı tedbirlerin alınmasını<br />
engellemek anlaşılır değildir. Şehrimizde<br />
yasa dışı entrikalara yer yoktur ve<br />
her alanda bunlarla mücadele edilecek ve<br />
gençliğin korunması ön planda olacaktır."
7 - AVUSTURYA<br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
KASIM <strong>2016</strong><br />
Die Integration als ein langwieriger<br />
Prozess erfordert nachhaltige politische<br />
Maßnahmen. Indes wird in der<br />
Thematik Integration sehr stark auf<br />
den Spracherwerb fokussiert. Nicht<br />
nur durch die rechtlichen Vorschriften,<br />
wie etwa die Integrationsvereinbarung<br />
gemäß Niederlassungs- und<br />
Aufenthaltsgesetz, sondern auch im<br />
Alltag werden Deutschkenntnisse<br />
stark eingefordert. Eine auf diese<br />
Weise gedachte Integrationsform<br />
geht von der Annahme aus, dass die<br />
Sprache der Schlüsselfaktor zur gesellschaftlichen<br />
Integration schlechthin<br />
ist. Suggeriert wird, dass allein die<br />
guten Deutschkenntnisse zum guten<br />
Job verhelfen und die Zugehörigkeit<br />
zur österreichischen Gesellschaft ermöglichen<br />
werden. Vernachlässigt<br />
wird, dass die gelungene Integration<br />
mehr braucht als gute Sprachkenntnisse.<br />
Angefangen von der Arbeit am<br />
Alltagsrassismus bis hin zur Öffnung<br />
der Aufnahmegesellschaft bedarf<br />
es einer Reihe von Instrumenten,<br />
die anders gestaltet sein müssten<br />
als Dekrete. Der Alltagsrassismus<br />
verunsichert selbst die gebildeten<br />
MigrantInnen mit besten Deutschkenntnissen<br />
im Lande. Die Unzugänglichkeit<br />
der Aufnahmegesellschaft,<br />
lässt die MigrantInnen resignieren.<br />
Die heimische Gesellschaft ist nicht<br />
ohne weiteres offen und bereit<br />
Menschen aus anderen Kulturen einzuschließen.<br />
Vollkommen ausgeblendet<br />
wird in der Integrationsdebatte,<br />
dass hierorts auch eine fragmentierte<br />
Gesellschaft besteht, die in sich nicht<br />
homogen ist.<br />
In den Mittelpunkt der Integrationsdebatte<br />
sollte gerückt werden, dass<br />
Sosyal İşler Bakanı Alois Stöger<br />
ve "Sınır tanımayan kadınlar"<br />
dan Edit Schlaffer bir toplantıyla<br />
"Babalar ve Oğullar - İki Dünya<br />
Arasında" isimli göçmenlerle ilgili<br />
bir araştırma ve sonuçlarını<br />
kamuoyuyla paylaştılar. Araştırmanın<br />
temelini ağırlıklı olarak<br />
göçmen kökenli Müslüman<br />
babalar ve onların erkek evlatlarıyla<br />
yapılan röportajlar oluşturdu.<br />
Bilhassa erkek çocukların<br />
ailelerinin geldiği ülke "eski<br />
dünya" ve Avusturya’da yaşadığı<br />
çevre "yeni dünya" arasında<br />
gidip gelmeler yaşadığı görüldü.<br />
A<br />
VRUP<br />
<strong>HABER</strong><br />
A<br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
Gazete Kurucusu (Gründerin)<br />
Katrin VORHAUSER<br />
İmtiyaz Sahibi (Herausgeber und Inhaber)<br />
Mehmet İNAK<br />
Genel Yayın Yönetmeni (Chefredaktion)<br />
Hasan KESKİN<br />
Türkiye Temsilcisi<br />
Mag. Ahmet ZUBİ<br />
SAYI: 61 KASIM <strong>2016</strong> - <strong>NOVEMBER</strong> <strong>2016</strong> AUSGABE: 61<br />
ANSCHRIFT - ADRES<br />
<strong>HABER</strong> <strong>AVRUPA</strong> - <strong>EUROPA</strong> <strong>JOURNAL</strong><br />
Roßbachstr. 10 - 6020 Innsbruck<br />
Baskı-Druck: Medien-Druck Salzburg GmbH<br />
Yayımlanan köşe yazıları ve reklamların içeriğinden<br />
gazetemiz sorumlu değildir.<br />
www.europa-journal.net - info@europa-journal.net<br />
R<br />
I<br />
E<br />
C H<br />
Araştırma toplam 100 katılımcı<br />
ile detaylı görüşme şeklinde<br />
yapıldı. Göçmen kökenli hem<br />
babalarda hem de erkek çocuklarda<br />
entegrasyona hazır olma<br />
konusunda istisnasız pozitif bir<br />
duruş olduğu görüldü, lakin ağırlıklı<br />
olarak babaların kendi ülkesi<br />
ve geldiği ülke arasında duygu<br />
karmaşası yaşadığı tespit edildi.<br />
Haklı sebeplerden Avusturya’ya<br />
gelmiş olmak duygusu onlarda<br />
bir baskı oluşturuyordu. Göçmen<br />
baba ve erkek çocuklarının<br />
ağırlıklı çoğunluğunda din olgusu<br />
büyük bir rol oynuyor.<br />
Baba otoritesine sorgusuz itaat<br />
ve belirli rol dağılımı göçmen<br />
kökenli ailelerde kontrol sistemine<br />
aittir. Araştırmada ulaşılan<br />
sonuçlar şöyle:<br />
-Göçmen kökenli hem baba hem<br />
de erkek çocuklar entegrasyona<br />
hazır olma konusunda pozitif<br />
duruşa sahipler.<br />
-Ağırlıklı olarak babalar kökenleri<br />
ile geldikleri ülkelerin kültürleri<br />
arasında sıkışıp kalmış<br />
durumdalar.<br />
-Demokrasi ve hukuk devleti<br />
göçmenlerden saygı görüyor.<br />
-Göçmen kökenli baba ve erkek<br />
çocukların ezici çoğunluğunda<br />
din büyük bir rol oynuyor.<br />
-İtaat ve baba otoritesinin sorgulanmaması<br />
ve açık şekilde<br />
rollerin sabitleştirilmesi göçmen<br />
kökenli ailelerin kontrol sistemi<br />
olmuş durumda.<br />
-Araştırmaya katılan erkek çocukların<br />
gelecek planları meslek<br />
eğitimi, yuva kurma, mutluluk,<br />
der Mensch ein soziopsychologisches<br />
Wesen ist und dass Normen allein die<br />
Integration nicht gewährleisten können.<br />
Daher ist es höchste Zeit, dass<br />
man beginnt, die bisherigen Schritte<br />
zu evaluieren und zu überdenken, um<br />
gezieltere Maßnahmen einzusetzen -<br />
ohne den Anspruch zu erheben, dass<br />
dadurch die Integration per se gelingen<br />
wird. Anstatt richtig/falsch Rastern<br />
zuzuordnen wäre es angebracht,<br />
sich auf einen Prozess einzulassen,<br />
bei dem man bewusst hinterfragt, die<br />
Vor- und Nachteile abwägt und jene<br />
Maßnahmen herausarbeitet und<br />
nachhaltig einsetzt, die über den<br />
Spracherwerb hinausgehen.<br />
In diesem Zusammenhang sollte in<br />
Erinnerung gerufen werden, dass<br />
die Menschen aus unterschiedlichen<br />
Gründen ihre Heimat verlassen. Entweder<br />
flüchten sie, weil ihr Leib und<br />
Leben unterschiedlicher Bedrohung<br />
ausgesetzt ist, oder sie migrieren<br />
einfach, um ein neues Leben unter<br />
besseren Bedingungen zu beginnen.<br />
Daher korrespondiert die Frage der<br />
Integration unmittelbar mit den<br />
Ursachen der Migration und es<br />
bedarf zur Lösung unterschiedlicher<br />
Maßnahmen. Der psychische Zustand<br />
eines/einer Migrant/in spielt eine<br />
immense Rolle für seine Integration.<br />
Dieser wird unter anderem auch<br />
davon beeinflusst, ob sich der<br />
Migrant in einer Migrationskrise,<br />
bzw. in welcher Migrationsphase sich<br />
diese Person befindet.<br />
Nach Dr. Sonja Steixner, Dipl. Sozialarbeiterin<br />
und Psychotherapeutin,<br />
verläuft die Migrationskrise häufig<br />
ähnlich wie der Trauerprozess nach<br />
einem Tod – zusätzlich stark gekoppelt<br />
mit Identitätskrisen. Die Migra-<br />
onskrise durchläu mehrere Phasen<br />
und kann frühere, nicht ausreichend<br />
bearbeitete Krisen reakvieren.<br />
Die Dauer der Migrationskrise<br />
ist je nach Individuum unterschiedlich<br />
und kann im schlimmsten Fall<br />
lebenslang anhalten. Eine Migrationskrise<br />
kann zeitversetzt erfolgen,<br />
wenn MigrantInnen von einem<br />
Kreis aufgenommen werden, wo<br />
sie ihre Kultur weiterleben können.<br />
Eine nicht verarbeitete Krise wird<br />
an die nächste Generation weitergegeben,<br />
die die Vermittlerrolle<br />
übernimmt.<br />
In der ersten Phase erleben Migranten<br />
den sogenannten Kulturschock.<br />
Sie erleiden starke Gefühlsschwankungen.<br />
Einerseits müssen sie ihre<br />
Verluste verarbeiten, andererseits<br />
erforschen und vergleichen sie das<br />
neu Vorgefundene. Sie sind verwirrt.<br />
Sie reagieren überschwänglich auf<br />
das hier Vorgefundene oder sie werten<br />
ihre Heimat stark auf. Es ist eine<br />
Phase der großen Verwundbarkeit.<br />
Sie erleben eine starke Identitätskrise.<br />
Die psychosomatischen Erkrankungen,<br />
wie Schmerzsyndrome oder<br />
paranoide Reaktionen sind akut, sodass<br />
sie den Spracherwerb unmöglich<br />
machen. In der zweiten Phase haben<br />
Migranten schwere Depressionen.<br />
Sie entwerten die neue Kultur stark<br />
und idealisieren die Herkunftskultur.<br />
Es dauert, bis man die Unterschiede<br />
akzeptiert und Widersprüche aushalten<br />
kann. Wenn Migranten anfangen<br />
sich neu zu organisieren, haben sie<br />
die dritte Stufe erreicht. Auch wenn<br />
die Traumatisierung noch anhält, ist<br />
sie nicht mehr stark vordergründig.<br />
„Väter und Söhne - Zwischen Zwei Welten“<br />
"İki Dünya Arasında - Babalar ve Oğullar"<br />
17.11.<strong>2016</strong> - 12.12.<strong>2016</strong><br />
para, barış ve huzurdan oluşuyor.<br />
Göçmen kökenli olmayan<br />
Avusturyalı gençler okul ve eğitime<br />
vurgu yaparken, göçmen<br />
kökenli gençler sıklıkla aileyi<br />
ön plana çıkarıyor. Genç erkek<br />
kuşağın gelecek planları genelde<br />
hayatlarının dizaynının ötesinde<br />
yer alan toplumsal belirsizliklere<br />
bağlı korkularla gölgelenmiş<br />
durumda. Şiddete dayalı aşırılığın<br />
tehdidi en çok göçmen gençler<br />
için bir problem.<br />
Bakan Stöger’e göre araştırma<br />
projesi dil edinimi, eğitim ve işgücü<br />
piyasasına ilk girişler gibi<br />
entegrasyon tedbirlerini tasdik<br />
ediyor. Toplumun bölünmesine<br />
karşı çalışmak için de daha çok<br />
uyum için çaba anlamlılığını ve<br />
gençlerle diyaloğun gerekliliğinin<br />
altını çiziyor. Bakan Stöger:<br />
"Paralel dünyaların oluşumuna<br />
karşı etkili olmak için inisiyatifler<br />
uygulamalıyız. Gençler büyük<br />
oranda uyuma hazırlar. Onları<br />
beldelerimizde birlikte çalışmaya<br />
davet etmeli, gereken<br />
eğitim hizmetlerini onlara sunmalıyız.<br />
Uyum ancak böyle<br />
başarılı olur."<br />
Araştırmanın sonucu olarak kısa<br />
metrajlı bir film tanıtıldı. Bu film<br />
Avusturya genelinde okullarda<br />
ve göçmen kökenli gençlerle<br />
ilgili sosyal çalışmalarda kullanılacak.<br />
"İki Dünya Arasında" kısa<br />
filmli DVD ve hizmet kullanım<br />
kılavuzu gençlik işleri ile ilgili çalışmalar<br />
kapsamında Sosyal İşler<br />
Bakanlığı’nın Broşürler biriminden<br />
ücretsiz temin edilir.<br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
MMag. a Dr. in BEDİHA YILDIZ<br />
bediha.yildiz@aon.at<br />
INTEGRATIONSMYTHOS<br />
I<br />
E<br />
C H<br />
Die Realität wird erkannt und beide<br />
Kulturen werden trotz Ambivalenzen<br />
akzeptiert. Der/Die Migrant/in kann<br />
eine stabile Beziehung zu beiden<br />
Ländern aufbauen und fremdkulturspezifische<br />
Verhaltensmerkmale<br />
übernehmen.<br />
Der Erwerb der deutschen Sprache<br />
bleibt für die MigrantInnen ein<br />
Stolperstein auf dem Weg zu einer<br />
gelungenen Integration. Die Betroffenen<br />
sind stets bemüht, richtig<br />
deutsch zu sprechen. Jedes Gespräch<br />
wird zu einer Herausforderung. Die<br />
Kommunikation erzeugt für die<br />
Betroffenen Stress. Die Ohnmachtsund<br />
Schamgefühle erhöhen die<br />
Hemmschwelle für jegliche Kommunikation,<br />
die mit großer Mühe überwunden<br />
wird.<br />
Dass die vermittelten Deutschkurse<br />
nur bedingt wirken, liegt auf der<br />
Hand. Die didaktische Aufbereitung<br />
des Unterrichts nimmt auf die Herkunftskulturen<br />
sowie auf die Situation<br />
der Teilnehmer kaum Rücksicht.<br />
Zur didaktischen Aufbereitung eines<br />
teilnehmerorientierten Unterrichts<br />
könnte man vom brasilianischen<br />
Pädagogen Paulo Freire lernen, der<br />
in der Erwachsenenbildung große<br />
Schritte gesetzt und weltweit rezipiert<br />
wurde. Nicht zu vergessen ist,<br />
dass die Sprache durch Anwendung<br />
in der Praxis, und dass am Besten im<br />
Kontakt mit Muersprachlern gelernt<br />
werden kann. Dafür fehlen die<br />
sozialen Netzwerke der Migrant/innen<br />
in der Aufnahmegesellschaft.<br />
Damit die Integration gelingen kann,<br />
brauchen Menschen das Gefühl der<br />
Sicherheit und des Willkommenseins.<br />
Viele Migrant/innen, ja selbst ihre<br />
Nachkommen, gehen nach vielen<br />
Jahren wieder in ihre Herkunftsländer<br />
zurück, weil sie keine<br />
Zukunft in der Aufnahmegesellschaft<br />
sehen. Es reicht eben nicht aus,<br />
dass man gut Deutsch spricht und<br />
einen Job hat, sondern man<br />
braucht ein soziales Netz mit geringer<br />
Diskriminierung.<br />
St. Pölten’deki Aşağı Avusturya<br />
Eyalet Akademisi entegrasyon<br />
birimi 5 yıldır<br />
“Beldelerde kültürel çeşitlilik-<br />
İyi bir birlikte yaşam<br />
oluşturma üzerine” adında<br />
bir kurs düzenliyor. Geçtiğimiz<br />
günlerde 5. Kez düzenlenen<br />
bu kursun Aşağı<br />
Avusturya’nın dört bir yanından<br />
gelen katılımcılarına<br />
bitirme belgeleri,<br />
düzenlenen bir törende<br />
eyalet meclis üyesi Karl<br />
Wilfing tarafından verildi.<br />
Kursun hedefi belde yaşantısının<br />
kahramanlarını bilgi,<br />
model, tecrübe ve yansımalarla<br />
destekleme, ayrıca<br />
beldelerinde onlara aktif<br />
olarak birlikte yaşamı oluşturmalarını<br />
sağlamak.<br />
Kursa katılanlar bu kurslarda<br />
konuyla profesyonel<br />
bir şekilde uğraşıyor ve<br />
beldelerde entegrasyonu<br />
destekleyici tedbirlerin<br />
pratik uygulanması konusunda<br />
yeteneklendiriliyor,<br />
bir beldede göçmen kökenli<br />
insanların uyumunu<br />
destekleyen çözüm önerilerini<br />
geliştirebiliyorlar.<br />
Katılımcıların arasındaki<br />
bağlantı ve iletişimin kurs<br />
haricinde de devam edecek<br />
olması bu çalışmanın<br />
değerini gösteriyor.<br />
İşçi Odası (AK):<br />
"İş piyasasında<br />
gençlere daha çok<br />
fırsat verilmeli"<br />
İşgücü piyasasında artan işsizlikten<br />
her grup gibi gençler de etkileniyor.<br />
Gençler arasında en zorda olan<br />
kesim ise bir meslek diploması olmayanlar<br />
ve bunların İşgücü piyasasında<br />
kalıcı olmaları çok zor. 18 yaşına<br />
kadar eğitim zorunluluğu ve 25 yaşına<br />
kadar eğitim güvencesi alınan doğru<br />
kararlar ve AK şimdi eğitim ve ekonomi<br />
politikalarının da bu sürece<br />
dahil olmasını talep ediyor. Gençliğin<br />
eğitimlerini yarıda bırakmaması için<br />
onları destekleyici tam kapsamlı<br />
programların uygulanması gerekli. Çıraklık<br />
için de daha çok gencin ikili eğitimlerini<br />
başarıyla sonuçlandırması<br />
için bir kalite güvence sistemine ihtiyaç<br />
var. Gençleri okuldan diğer eğitim<br />
fırsatlarına geçiş aşamalarında destekleyen<br />
Gençlik Koçluğu, her okulda<br />
hizmet verecek şekilde yaygınlaştırılmalı<br />
ve Koçluğa eğitimlerinin sonuna<br />
kadar ihtiyacı olan gençlere, bu<br />
imkân sağlanmalıdır.<br />
AK’nın bir yenilik olarak talep ettiği<br />
kalifikasyon parası, şimdiye kadar verilen<br />
ileri eğitim parası, yarı zamanlı<br />
eğitim parası ve profesyonellik bursunun<br />
dönüştürülmesiyle oluşacak ve<br />
kişinin yaşamının sürdürülebilirliğini<br />
sağlayacak. Bu para ayrıca işgücü piyasasında<br />
var olabilmesi için kişinin<br />
ihtiyacı olan eğitim adımlarını atmasında<br />
bir fırsat olacak. Eğitim sırasında<br />
varoluş güvencesi olarak<br />
kalifikasyon parasına en az asgari<br />
geçim parası miktarı kadar yasal talep<br />
hakkı olmalıdır. Tanınan bir diplomayla<br />
sonuçlanan ya da bir modül<br />
olarak bunu sağlayan bütün eğitimlerin<br />
seçimi mümkün olmalıdır.<br />
Im Bild v.l.n.r : Mag. Murat Düzel (Leitung Integrationsservice, NÖ Landesakademie), Duygu Yilmaz-Binici (Kematen/Ybbs), Johann Gruber (Pöchlarn), Maria Kvarda (Hollabrunn),<br />
Mag.a (FH) Lisa Kolb-Mzalouet (Kursleitung, NÖ Landesakademie), Erwin Zimmermann DSA (Wr. Neustadt), Mag.a Lisa Sterzinger (Wr. Neustadt), Marion Fahrngruber (St. Pölten),<br />
Franz Babka-Nowak (Bruck/Leitha), Gerti Taferner (Bruck/Leitha), Markus Hermeka (Mistelbach), Kim Moser (Amstetten), Landesrat Mag. Karl Wilfing<br />
Aşağı Avusturya’da ‘Kültürel<br />
Çeşitlilik İle İyi Bir Birlikte Yaşam’<br />
Kültürel Çeşitlilik Kursu 4<br />
ana ve 4 detay modülüne<br />
ayrılıyor. Hedef grupları ise<br />
belde politikacıları, yönetici<br />
pozisyonda beldedeki<br />
çalışanlar, sivil toplum kuruluşlarının<br />
gönüllüleri ve<br />
çalışanları ve konuyla ilgisi<br />
olanlar. Kurs entegrasyon<br />
birimi çalışanlarından biri<br />
tarafından idare ediliyor,<br />
özel konular için dışarıdan<br />
sunumcular ve eğitimciler<br />
getirtiliyor.<br />
Beldelerde Kültürel Çeşitlilik<br />
Kursu, Avrupa, Entegrasyon<br />
ve Dışişleri Bakanlığı<br />
(BMEIA) tarafından<br />
desteklenmektedir.<br />
© NÖ Landespressedienst/Filzwieser
KASIM <strong>2016</strong><br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
AVUSTURYA - 8<br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
I<br />
E<br />
C H<br />
© Parlamentsdirektion / PHOTO SIMONIS<br />
Nurten YILMAZ<br />
Abgeordnete zum Nationalrat (SPÖ)<br />
nurten.yilmaz@parlament.gv.at<br />
Sozialdemokratische<br />
Integrationspolitik?<br />
Teilhabe organisieren!<br />
Am 24. Oktober hat der SPÖ-Parlamentsklub<br />
eine integrationspolitische<br />
Enquete abgehalten. Als Integrationssprecherin<br />
meiner Partei wollte ich, dass<br />
viele ExpertInnen, PolitikerInnen und<br />
auch interessierte BürgerInnen zusammenkommen,<br />
um eine Art gemeinsame<br />
"Manöverkritik" durchzuführen: Was<br />
zeichnet sozialdemokratische Integrationspolitik<br />
aus? Was läuft gut? Wo gibt<br />
neue,<br />
es Potential nach oben? Was unterscheidet<br />
unseren Zugang von politischen<br />
MitbewerberInnen? Insbesondere einer<br />
Frage haben wir uns auf der Enquete<br />
"Perspektiven der Integration, Inklusion<br />
und Teilhabe" gewidmet: Was ist zu tun,<br />
damit jene Personen, die in den letzten<br />
Monaten im Zuge der Fluchtmigration<br />
nach Österreich gekommen sind, frühest<br />
möglich Zugang zu Integrationsmaßnahmen<br />
bekommen?<br />
250 Personen fanden den Weg zu uns ins<br />
Parlament, darunter nicht nur SozialdemokratInnen,<br />
sondern auch viele ExpertInnen<br />
aus Gemeinden, NGOs, staatlichen<br />
Einrichtungen und Vorfeldorganisationen<br />
unserer Partei. Ein angenehmer Mix, um<br />
in einer "rassismusfreien Zone" unsere<br />
Zugänge zu erörtern und weiterzuentwickeln.<br />
Das Hauptreferat auf der Tagung<br />
hat der bekannte Autor, Journalist und<br />
Migrationsforscher Mark Terkessidis gehalten.<br />
Einem breiteren Publikum wurde<br />
er durch sein Buch "Interkultur"<br />
(Suhrkamp, 2010) bekannt. Im aktuellen<br />
Buch "Kollaboration" (2015) plädiert<br />
Mark Terkessidis davon ausgehend für<br />
eine neue Kultur der Zusammenarbeit,<br />
einen gesellschaftlichen Aufbruch, der<br />
beim Individuum ansetzt und für eine<br />
andere Idee des Miteinanders<br />
eintritt. Sein Vortrag kann unter<br />
w ww.youtube.com/watch?v=GH8nK4wMJJE<br />
gerne nachgesehen werden.<br />
Danach haben Sozialminister Alois Stöger<br />
(SPÖ) und die für Diversität zuständige<br />
Staatssekretärin Muna Duzdar (SPÖ) ihre<br />
aktuellen Pläne und Zugänge im Integrationsbereich<br />
vorgestellt: das "Integrationsjahr",<br />
das "Integration von Anfang<br />
an" bundesweit umsetzen soll und auch<br />
AsylwerberInnen (mit hoher Bleibewahrscheinlichkeit)<br />
Zugang zu Bildungsmaßnahmen<br />
des AMS bringen soll.<br />
Nachmittags haben die TeilnehmerInnen<br />
in drei parallelen Workshops zu "Bildung,<br />
Qualifizierung und Arbeitsmarkt", "Lokale<br />
Initiativen und Teilhabe" und "Fluchtmigration:<br />
Integration von Anfang an"<br />
Konzepte und Ideen weitergesponnen.<br />
Die Ergebnisse der Enquete fließen nicht<br />
nur in unsere laufende Arbeit ein, sondern<br />
werden auch im aktuellen Parteiprogrammprozess<br />
reflektiert.<br />
Federal Suçlar Dairesi: “Siber<br />
Suçlar Gerçek Hayatla Karışıyor”<br />
Avusturya Federal Suçlar Dairesinin bu<br />
yılki ‘Siber Suçlar Raporu’ hazırlandı. Rapora<br />
göre ihbarlarda büyük bir artış var.<br />
Diğer göze çarpan önemli bir bilgi ise siber<br />
suçların dolandırıcılık, baskı ve şantaj<br />
gibi suç şekilleriyle iletişim teknolojisi<br />
araçları kullanılarak gerçek hayata karışma<br />
eğiliminin artması.<br />
Federal Suçlar Dairesi uzmanları, gelecekte<br />
siber suçların artarak klasik suçlarla<br />
kaynaşacağından yola çıkıyor. Suçlular<br />
eylemlerini ellerindeki hizmet sunucularının<br />
gereken teknik desteği sağlamasıyla<br />
kurbanın bulunduğu yerden de gerçekleştirebiliyor.<br />
‘Klasik Siber Suçlarda’ Azalma<br />
Avusturya’da geçen yılda da verileri hileli<br />
kötüye kullanma, dijital gasp ve internet<br />
dolandırıcılığı gibi suçlarda artış oldu<br />
(2014’e göre %11 artış, 10.010 ihbar).<br />
Bunun nedeni faillerin kodlama ve anonimleşme<br />
tekniklerinde gelişmesi. Olayların<br />
aydınlatılma oranı ise %41.5.<br />
Klasik anlamdaki bilgisayar korsanlığı<br />
(hacking), verilere zarar verme gibi siber<br />
suçlarda %3.3’lük bir azalma var. Buna<br />
karşın yine klasik siber suçlar kategorisinde<br />
yer alan hileyle verileri kötüye kullanma<br />
suçları ihbarında %60 bir artış göze<br />
çarpıyor.<br />
Federal Suçlar Dairesi bünyesinde ‘fidye<br />
yazılımı’ için özel bir birim oluşturdu...<br />
2015’de veri ve sistemleri şifreleyen zararlı<br />
yazılımlarla dijital gasp olaylarında da<br />
artış görüldü. Failler şifreleri açmak için<br />
fidyeleri sanal ödeme aracı Bitcoin şeklinde<br />
istediler. Federal Suçlar Dairesi de<br />
fidye isteyen failler için bünyesinde<br />
özel bir birim oluşturdu. Şu anda fidye<br />
yazılımlarının 120‘den fazla değişik şekli<br />
biliniyor.<br />
Dolandırıcılıkta Artış<br />
İnternet dolandırıcılığında<br />
da artış var. 7.373 olay ihbarı<br />
yapıldı. Avusturya’da<br />
2011’den bu yana internet<br />
bankacılığı kullanıcılarını<br />
zarara uğratan bir grup tespit<br />
edildi. Yine geçtiğimiz<br />
yıl çocuk pornografisi ve<br />
çocuk seks turizmi ile<br />
alakalı 2.742 uyarı vardı<br />
ve bunlardan 310 tanesinde<br />
Avusturya’nın adı<br />
geçiyordu.<br />
Avrupa’da<br />
Antisemitizm<br />
Yayılıyor<br />
© BMI / Henning Schacht<br />
Antisemitismus breitet sich in Europa aus<br />
Avrupa Komisyonu insan hakları sorumlusu<br />
Nils Muiznieks, Avrupa’da Yahudilik karşıtı<br />
kışkırtıcılığın, şiddetin ve Yahudi soykırımının<br />
inkârının son zamanlarda hızla yayıldığını ve<br />
Avrupalının bunu görmezlikten geldiğini<br />
Doğu Avrupa’da bazı ülkelerin 2. Dünya<br />
Savaşı sırasında nasyonel sosyalistlerin<br />
Yahudileri yok etmesinde birlikte hareket<br />
etmelerinden doğan sorumluluklarını kabul<br />
etmelerinde zorlandıklarını belirtti.<br />
Muiznieks bundan dolayı ülkelerden Yahudi<br />
soykırımının reddinin, küçümsenmesinin ve<br />
övülmesinin cezalandırılmasını istiyor. Avusturya’da<br />
bu davranışlar Nazi yasağı yasasına<br />
göre 20 yıla kadar hapisle cezalandırılıyor.<br />
Ayrıca yasa kapsamında işlenen suçların ilgili<br />
makamlara bildirilme zorunluluğu var.<br />
İnsan hakları sorumlusu, internet hizmeti<br />
Almanya’da Müslümanlara saldırı<br />
istatistikleri ayrı tutulacak<br />
Almanya; Müslüman bireylere, ev, işyeri ve<br />
kuruluşlarına karşı yapılan saldırılar konusunda<br />
nihayet ciddi bir adım atıyor. Almanya<br />
İçişleri Bakanı Thomas de Maizière: "2017 yılı<br />
başından itibaren Yahudilere olduğu gibi<br />
Müslümanlara ve onlara ait kuruluşlara<br />
yönelik saldırılara ilişkin istatistikler ayrı<br />
tutulacak ve bu saldırılara ilişkin istatistik<br />
bilgiler ‘siyasi içerikli suçlar’ kapsamında değerlendirilecek."<br />
açıklamasında bulundu.<br />
Almanya'da Müslümanlara ve sahip oldukları<br />
cami ve derneklere yönelik saldırılara ilişkin<br />
kayıtlar ayrı tutulmuyordu. Hristiyan Demokrat<br />
Birlik (CDU) partili İçişleri Bakanı de Maizière,<br />
böylelikle Müslümanlara yönelik<br />
saldırıların sayısında artış olup olmadığını<br />
görmeyi hedeflediklerini söyledi.<br />
Geçtiğimiz haftalarda Almanya’da yapılan<br />
İslam Konferansı'na paralel olarak konunun<br />
"Birlikte Güven içinde Yaşama" başlığı altında<br />
görüşüldüğünü belirten bakan Maizière,<br />
inançlarını yerine getiren Müslümanlara<br />
yönelik düşmanlığın kabul edilemeyeceğini<br />
vurguladı.<br />
veren şirketlerin ve sosyal ağların internette<br />
kışkırtmaya karşı yapılanları durdurmaya çalışan<br />
ülkelere de çağrı yapıyor. Avrupa Birliği<br />
Adalet Bakanları da geçtiğimiz dönemde aldığı<br />
bir kararla internet firmalarının nefret<br />
mesajlarının silinmesinde daha büyük sorumluluk<br />
almasını istedi. Facebook’ta nefret<br />
mesajlarının en geç 24 saat içinde silineceğini<br />
duyurdu. Kısa süre önce Avrupa Komisyonu;<br />
Facebook, Twitter, Google ve<br />
Microsoft gibi iletişim devleriyle uygun bir<br />
davranış kuralları üzerinde uzlaşma sağladı.<br />
Bakanlık Müsteşarı Muna Duzdar (SPÖ) antisemitizme<br />
karşı bilinçlendirme kampanyası<br />
düzenlerken, İçişleri Bakanlığı da nefret mesajlarının<br />
inceleneceği kendine ait bir başvuru<br />
birimi oluşturmayı planlıyor. Yeşiller ise<br />
ceza yasasının ağırlaştırılmasını talep ediyor.<br />
De Maiziè re plant S tat istik<br />
für A ngrif fe auf Musl ime<br />
Der Innenminister will<br />
wissen, ob es mehr Angriffe<br />
auf Muslime gibt. Diese sollen<br />
daher, ähnlich wie bei Angriffen<br />
auf jüdische Einrichtungen,<br />
getrennt erfasst werden.<br />
Avusturya’nın da harekete geçmesi bekleniyor<br />
İçişleri Bakanı ayrıca Almanya'da Müslümanlara<br />
ait sivil toplum kuruluşlarının (STK)<br />
teröre mesafeli bir tutum izlemesini<br />
memnuniyetle karşıladığını ve ülkeye gelen<br />
mültecilerin Alman toplumuna uyum sağlamasında<br />
Müslüman STK’ların desteğine ve<br />
işbirliğine ihtiyaç duyulduğunu açıkladı.<br />
Alman Yeşillerinden CDU’ya Destek:<br />
‘‘Geç olması hiç yoktan iyidir’’<br />
Alman Meclisi Yeşiller partisi grubu Göç ve<br />
Din Politikaları Sözcüsü Volker Beck yaptığı<br />
açıklamada, ‘‘Müslümanlara ve sahip oldukları<br />
cami ve derneklere yönelik saldırılara<br />
ilişkin kayıtların ayrı tutulması planını<br />
‘geç olması hiç yoktan iyidir’ ayrıca bütün<br />
Müslümanların töhmet altında bırakılmaması<br />
gerekiyor.’’ dedi.<br />
Avusturya da harekete geçmeli<br />
Avrupa ülkelerinde yayılan saldırılar özellikle<br />
Avusturya’da da hızla artarken, ülkede Müslümanları<br />
ve kuruluşlarını hedef alan saldırılara<br />
devletin ciddiyetle yaklaşması ve<br />
Almanya’da olduğu gibi bu saldırıların ayrı bir<br />
kategoride kayıt altına alınması bekleniyor.
<strong>NOVEMBER</strong> <strong>2016</strong><br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
I<br />
E<br />
C H<br />
INTEGRATION / SPRACHE - 9<br />
oder<br />
Geld zurück! 1<br />
Immer für Sie & Ihr Kind da - für alle Schulklassen und<br />
alle Fächer von der Volksschule bis zur Matura!<br />
Herzaman sizin ve çocuğunuz için burada - bütün<br />
sınıflar ve dersler için, İlkokul‘dan Matura‘ya kadar.<br />
Frühzeitig aktiv werden:<br />
Gezieltes & intensives Training<br />
für die Zentralmatura!<br />
Şimdi aktif bir şekilde, hedefe<br />
odaklı ve yoğun bir eğitim<br />
ile Yeni Sınav Sistemi‘ne<br />
(Zentralmatura) hazırlanın.<br />
Nur für Neukunden: Testen Sie 2 kostenlose Schnupperstunden!<br />
Sadece yeni öğrenciler için: 2 ücretsiz deneme saatine katılabilirsiniz.<br />
1 Sondertarif: Aktionsbedingungen unter www.schuelerhilfe.at/fuenfwegodergeldzurueck.<br />
INNSBRUCK, Salurner Str. 18, 0512 / 570557<br />
HALL, Stadtgraben 1, 05223 / 52737<br />
SCHWAZ, Münchner Str. 48, 05242 / 61077<br />
WÖRGL, Speckbacherstr. 8, 05332 / 77951<br />
TELFS, Obermarktstr. 2, 05262 / 63376<br />
WWW.SCHUELERHILFE.AT<br />
Entgeltliche Einschaltung<br />
Statement von<br />
Sebastian Kurz,<br />
Außen- und Integrationsminister<br />
Gemeinnützige<br />
Arbeit ausweiten<br />
und fördern<br />
Rund 90.000 Menschen sind im Zuge der<br />
Flüchtlingswelle 2015 nach Österreich<br />
gekommen. Um diejenigen die bleiben<br />
werden rasch zu integrieren, haben wir<br />
vor allem in die Bereiche Spracherwerb,<br />
Wertevermittlung und den Arbeitsmarkt<br />
investiert. Das Arbeitsmarktservice hofft,<br />
dass nach fünf Jahren rund 50 Prozent der<br />
Asylberechtigten am Arbeitsmarkt teilhaben<br />
werden, Experten jedoch gehen<br />
davon aus, dass etwa ein Drittel arbeiten<br />
wird und zwei Drittel weiterhin auf Hilfe<br />
angewiesen sind. All jene Asylwerberinnen<br />
und Asylwerber, die eine hohe<br />
Bleibewahrscheinlichkeit haben und am<br />
Seit Frühjahr <strong>2016</strong> suchte #Ideegration<br />
nach den wirksamsten innovativen zivilgesellschaftlichen<br />
Integrationsinitiativen<br />
in ganz Österreich. Mit dem Ziel, sie zu<br />
zeigen, Unterstützung für sie anzuwerben<br />
Arbeitsmarkt wenig Chancen haben, sollten<br />
deshalb gemeinnützige Arbeit verrichten.<br />
Ziel ist es mehr Möglichkeiten für<br />
gemeinnützige Arbeit vor allem in den<br />
Gemeinden zu schaffen, damit Asylwerberinnen<br />
und Asylwerber mit hoher Bleibewahrscheinlichkeit<br />
aktiv am Alltag teilnehmen<br />
können, demnach auch in eine<br />
soziale Umgebung eingebunden werden,<br />
Kontakte zur Arbeitswelt knüpfen können<br />
und sich so rascher nachhaltig integrieren.<br />
Integration ist eine Querschnittsmaterie,<br />
daher sind sowohl Bund als auch Länder<br />
und Gemeinden gefordert damit Integration<br />
gelingen kann.<br />
und ihnen zu helfen, ihre Mission zu<br />
verbreiten.<br />
Die 5 Gewinner-Initiativen sind: Die<br />
Kattunfabrik, PROSA - Projekt Schule für<br />
Alle mit ihrem Projekt HOME, der Verein<br />
Conclusio, Plattform Rechtsberatung –<br />
FÜR MENSCHEN RECHTE und die sozialökonomische<br />
Hausverwaltung dageko!<br />
Sie werden nun ein Jahr lang von MentorInnen<br />
weiter begleitet, unterstützt und<br />
gecoacht.<br />
© Felicitas Matern / feelimage.at<br />
Was Kinder über die eigene Mehrsprachigkeit sagen<br />
Die meisten Kinder suchen sich ihre mehrsprachige Erziehung nicht aus. Sie ist natürlich gewachsen<br />
und ein notwendiger Zugang zu ihrer Identität, der nicht immer konfliktfrei vor sich geht<br />
Als Beraterin zu Belangen der mehrsprachigen<br />
Erziehung arbeite ich mit Eltern und Pädagoginnen,<br />
hin und wieder mit Kindern, aber<br />
viel öfter geht es um die Kinder, ohne dass sie<br />
direkt mitgestalten. Sie sind Babys oder Kleinkinder,<br />
und ich unterstütze ihre engagierten<br />
Eltern. In meinem Beitrag will ich mich an einer<br />
Innensicht des Kindes versuchen.<br />
Im Konflikt<br />
Und ich fange mit mir selbst an. Ich bin mit drei<br />
Sprachen aufgewachsen. Zuerst waren es Bulgarisch<br />
und Spanisch. Später, als meine Familie<br />
nach Österreich zog, kam Deutsch als<br />
Zweitsprache dazu. Meine Mutter erzählte<br />
mir, dass ich mit fortschreitendem Alter anfing,<br />
das Spanische abzulehnen. Wahrscheinlich,<br />
meint sie, weil es wenig Momente gab,<br />
um mit mir zu sprechen und wenige andere<br />
Bezugspersonen für diese Sprache. Meine<br />
Mutter ist trotzdem an dem Spanischen drangeblieben,<br />
wofür ich ihr sehr dankbar bin.<br />
Als später Deutsch zur Umgebungs- und<br />
Schulsprache wurde, merkte ich, wie mein<br />
Bulgarisch immer mehr nachließ. Ich fand es<br />
beängstigend, und es verunsicherte mich<br />
sehr. Ich hatte ständig das Gefühl, dass ich<br />
nicht gut genug war, nicht so gut, wie ich es<br />
sein sollte. In meinen literarischen Texten<br />
verwehrte ich mir lange Zeit, auf Bulgarisch<br />
zu schreiben. Wie in einer Art Selbstzensur,<br />
weil ich ja nicht gut genug war, um in dieser<br />
Sprache literarisch zu schaffen.<br />
Wie es um die emotionale Beziehung zwischen<br />
mir und meinen Sprachen steht, verstand ich<br />
erst später, als ich bereits Philologie studierte.<br />
Dass diese Beziehung selten äquivalent, vielmehr<br />
asymmetrisch, oft hierarchisch und bisweilen<br />
konfliktiv ist, darauf weist zum Beispiel<br />
der Sprachwissenschafter Georg Kremnitz hin.<br />
Das Vergessen<br />
Auf meiner Website veröffentliche ich monatlich<br />
Interviews mit mehrsprachigen Menschen<br />
oder solche, die sich mit dem Thema befassen.<br />
So interviewte ich auch Mona Shama, die<br />
mit Deutsch und Arabisch aufgewachsen ist.<br />
Auf meine Frage, wie es ihr mit ihrer Mehrsprachigkeit<br />
als Kind ergangen ist, antwortete<br />
sie: "Ich wurde immer besser und vergaß auf<br />
das Arabische. Ich vergaß meine eigene Muttersprache.<br />
Was meinen Eltern so gar nichts<br />
ausmachte, denn wir lebten schließlich in<br />
Österreich, hier wird nur Deutsch gesprochen.<br />
Arabisch brauchte keiner hier – dachten sie<br />
zumindest. (...) An unserer Schule hatte ich nie<br />
das Gefühl, dass Mehrsprachigkeit irgendeinen<br />
Wert hatte. Es frustrierte mich zu sehen, dass<br />
ich nichts mit meiner Muttersprache anstellen<br />
konnte. Schließlich war ich fest davon überzeugt,<br />
dass eine zweite Sprache eigentlich<br />
nichts Besonderes sei."<br />
Die Erkenntnis<br />
Die Erkenntnis kommt oft viel später. In<br />
Kommende Termine für Eltern:<br />
Mehrsprachige Erziehung von Geburt an: Freitag, 25.11.<strong>2016</strong>, 10.00 – 14.00 Uhr<br />
LIMU Café – der Treff für Eltern mehrsprachiger Kinder: Montag, 05.12.<strong>2016</strong>, 18.00 – 20.00 Uhr<br />
Ich erziehe mein Kind mehrsprachig - wie es mir gelingt: Samstag, 25.2.2017, 10.00 – 14.00 Uhr<br />
von Mag. Zwetelina Ortega<br />
meinem Fall war es ein Schriftsteller-Freund,<br />
der mir Mut machte, neben Deutsch auch in<br />
meinen anderen Sprachen zu schreiben. Er gab<br />
mir den Anstoß, und es war eine großartige<br />
Befreiung von dem Zwang, einer Vorstellung<br />
genügen zu müssen.<br />
Auch Tina Cakara, Germanistikstudentin, die<br />
ich dazu befragte, erkannte den Wert ihrer<br />
zweiten Muttersprache erst später. Sie spricht<br />
Deutsch und Kroatisch: „Je älter ich werde,<br />
umso mehr wird mir bewusst, was für ein<br />
Geschenk meine Mehrsprachigkeit ist", erklärt<br />
sie.<br />
Dass gelebte Mehrsprachigkeit keinem<br />
Schema folgt, sondern immer individuell<br />
passiert, fasst der Sprachwissenschafter Peter<br />
Cichon wunderbar zusammen: „Wenn wir uns<br />
jedoch in der wissenschaftlichen Betrachtung<br />
auf die Formenvielfalt gelebter individueller<br />
Zweisprachigkeit einlassen und nicht nach<br />
vorschnellen Zuordnungen und Kategorisierungen<br />
suchen, erweist sie sich als eine<br />
niemals versiegende Quelle faszinierender<br />
sprachwissenschaftlicher Erfahrungen." Und<br />
nicht nur für die Forschung ist es eine niemals<br />
versiegende Quelle, auch für das jeweilige<br />
Individuum, für uns Mehrsprachige. Tina<br />
Cakara nennt es ihren "Schatz". Ich nenne<br />
es mein Erbe, den Zugang zu einem Teil<br />
meiner selbst.<br />
Ursprünglich erschienen auf www.dastandard.at am 20.04.<strong>2016</strong><br />
Zur Autorin:<br />
Mag. Zwetelina Ortega ist Sprachwissenschaftlerin, Autorin<br />
und Expertin für Mehrsprachigkeit. Sie ist Gründerin des<br />
Beratungszentrums Linguamulti - mehrsprachige Erziehung<br />
und kreative Sprachförderung (www.linguamulti.at).<br />
Dort bietet sie Beratung und Workshops für mehrsprachige<br />
Erziehung an und arbeitet mit Eltern, PädagogInnen und<br />
Kindern. Ortega ist mit Bulgarisch, Spanisch und Deutsch<br />
aufgewachsen. In diesen drei Sprachen verfasst sie auch<br />
ihre literarischen Texte. 2012 erschien der Gedichtband<br />
"Aз und tú" (Edition Yara).<br />
Sie war Dozentin an der Universität Wien und leitet derzeit<br />
Fortbildungen an der Pädagogischen Hochschule Wien.<br />
Kontakt: z.ortega@linguamulti.at oder +436769669775<br />
Beratungszentrum Linguamulti - mehrsprachige Erziehung und kreative Sprachförderung,<br />
Beratung und Workshops für mehrsprachige Erziehung<br />
Therapiezentrum Gersthof, Klostergasse 31-33, 1180 Wien<br />
Kontakt: z.ortega@linguamulti.at oder +436769669775, www.linguamulti.at<br />
© Magdalena Possert
Sonderteil zum Thema:<br />
Auf der ganzen Welt nützen Fraueninitiativen den Zeitraum vom Internationalen Tag<br />
gegen Gewalt an Frauen (25. November) bis zum Internationalen Tag der Menschenrechte<br />
(10. Dezember), um auf das Recht auf ein gewaltfreies Leben aufmerksam zu machen.<br />
Österreich nimmt seit 1992 an der Kampagne teil.<br />
16<br />
Tage<br />
gegen Kadına Karşı Şiddete HAYIR<br />
Gewalt<br />
an Frauen 25.11.-10.12.<br />
Nationalratspräsidentin<br />
Doris Bures<br />
Thema aus der<br />
Tabu-Zone holen<br />
Frei von Gewalt zu leben ist ein Menschenrecht.<br />
Unddennoch ist jede fünfte Frau in<br />
Österreich zumindest einmal in ihrem Leben<br />
von Gewalt betroffen. 90 Prozent aller<br />
Gewalttaten an Frauen undMädchen werden<br />
in der Familie und im näheren sozialen Umfeld<br />
verübt.<br />
Wir sprechen dabei von einem gesamtgesellschaftlichen<br />
Problem, das - unabhängig von<br />
Herkunft, sozialer Schicht, Kultur oder Bildungsstand-<br />
Frauen undMädchen jeden<br />
Alters betreffen kann. Die Dunkelziffer ist vor<br />
allem bei familiärer Gewalt sehr hoch. Denn<br />
viele betroffene Frauen undMädchen schweigen<br />
– aus Scham, aus Unsicherheit, aus Angst,<br />
weil sie die Täter schützen wollen oder auch,<br />
weil es noch immer hartnäckige Vorurteile<br />
gibt: Etwa dass die Opfer selbst schuld seien,<br />
Frauen Gewalt provozieren würden oder<br />
sexuelle Übergriffe Liebesbeweise seien. Deshalb<br />
ist es so wichtig, dieses Thema aus der<br />
Tabu-Zone zu holen, die Opfer zu stärken und<br />
Hilfsangebote bekannt zu machen. Sich mitzuteilen,<br />
kann der erste Schritt aus einer Gewaltbeziehung<br />
sein. Jede Frau, die Opfer von<br />
Gewalt geworden ist, muss wissen, dass die<br />
Gesellschaft undder Staat hinter ihr stehen.<br />
Gewaltopfer müssen auf professionelle Hilfe<br />
undeine einfühlsame Begleitung zählen<br />
können. Die Täter müssen zur Verantwortung<br />
gezogen werden.<br />
Die internationale Kampagne "16 Tage gegen<br />
Gewalt“, die jedes Jahr von 25. November bis<br />
10. Dezember stattfindet, leistet einen sehr<br />
wichtigen Beitrag, um Bewusstsein zu schaffen.<br />
Daneben geht es aber auch darum, sich<br />
mit den Frauen zu solidarisieren, die entweder<br />
Opfer von Gewalt sindoder waren. In diesem<br />
Sinne wünsche ich den zahlreichen Aktionen,<br />
die im Rahmen dieser Kampagne an vielen<br />
Orten dieser Welt stattfinden werden, eine<br />
"laute Stimme", um gehört undverstanden zu<br />
werden!<br />
© Peter Rigaud<br />
Gesundheits- und Frauenministerin<br />
Sabine Oberhauser<br />
Vorreiterrolle im Gewaltschutz<br />
Gewalt gegen Frauen ist ein gesamtgesellschaftliches<br />
Problem, das in vielen Ausprägungen<br />
physischer, sexueller, psychischer,<br />
ökonomischer oder sozialer Gewalt auftritt.<br />
Daher ist der Kampf gegen Gewalt ein<br />
Querschnittsthema aller Politikbereiche. Phänomene<br />
wie Gewalt im Internet oder Cyber-<br />
Stalking stellen den Gewaltschutz vor neue<br />
Herausforderungen.<br />
In meiner Politik ist mir als Gesundheitsministerin<br />
unter dem Stichwort „health in all<br />
policies“ auch die Unterstützung von gewaltbetroffenen<br />
Frauen wichtig. Als Frauenministerin<br />
ist Gewaltschutz eine meiner wichtigsten<br />
Aufgaben. Gewaltschutzzentren und<br />
Interventionsstellen bieten eine wichtige<br />
erste Anlaufstelle für Betroffene, unddie<br />
Frauen- undMädchenberatungsstellen stehen<br />
österreichweit gewaltbetroffenen Frauen<br />
undKindern mit Rat undTat zur Seite.<br />
Jeder Mensch hat das Recht auf körperliche<br />
Unversehrtheit. Wenn es uns gelingt, das im<br />
Bewusstsein unserer Mädchen und Burschen<br />
fest zu verankern, sindwir im Kampf gegen<br />
Gewalt ein gutes Stück weitergekommen.<br />
Daher ist ein zentrales Ziel unserer Kindergesundheitsstrategie<br />
die Stärkung der<br />
Lebenskompetenz von Kindern und Jugendlichen.<br />
Denn zur Stärkung der Lebenskompetenz<br />
zählt gerade auch die gewaltfreie<br />
Konfliktlösung. Darüber hinaus ist es uns<br />
wichtig, Aufklärungsarbeit zu leisten, so etwa<br />
durch Kampagnen wie die Informationsoffensive<br />
über „K.O.“-Tropfen, die wir gemeinsam<br />
mit dem Innenministerium ins Leben gerufen<br />
haben.<br />
Österreich hat im Gewaltschutz eine Vorreiterrolle.<br />
Unsere Gesetze werden ständig den<br />
Bedürfnissen von Gewaltbetroffenen angepasst,<br />
so etwa durch die Novelle des Sexualstrafrechts,<br />
die Anfang des Jahres in Kraft<br />
getreten ist. Auch die Arbeit mit Tätern wird<br />
zu einer immer wichtigeren Komponente in<br />
der Gewaltprävention. Natürlich bleibt noch<br />
viel zu tun – Gewaltschutz ist nach wie vor ein<br />
Schwerpunkt meiner Arbeit.<br />
© BMG / Johannes Zinner<br />
Der Frauennotruf Salzburg ist eine Beratungsstelle für Frauen und<br />
Mädchen, die sexuelle Gewalt (Vergewaltigung, sexuellen Missbrauch,<br />
sexuelle Nötigung oder Belästigung, Stalking) erlebt haben.<br />
Wir bieten psychologische und juristische Beratung für<br />
Betroffene und deren Angehörige, Prozessbegleitung und<br />
kostenlose anwaltlicheVertretung im Strafverfahren und<br />
Vermittlung von psychotherapeutischer Hilfe.<br />
Unser Angebot ist:<br />
ŞiddetSİZ yaşam kampanyasıyla ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. /Weitere Informationen zur Kampagne:<br />
www.gewaltfreileben.at<br />
parteilich<br />
streng vertraulich<br />
auf Wunschanonym<br />
nicht mit einer Anzeige verbunden<br />
kostenlos<br />
Entgeltliche Einschaltung<br />
Entgeltliche Einschaltung
Bundesministerin für Familien und<br />
Jugend Sophie Karmasin<br />
Frauen sollen gewaltund<br />
angstfrei leben<br />
Gewalt gegen Frauen ist leider auch heutzutage<br />
noch weit verbreitet, auch in Österreich.<br />
Jede 5. Frau in unserem Land erlebt<br />
als Erwachsene körperliche und/oder sexuelle<br />
Gewalt – jede von uns, unabhängig<br />
von Alter, Bildungsstatus und Herkunft,<br />
kann Opfer von geschlechtsspezifischer Gewalt<br />
werden. Hier müssen wir aktiv entgegen<br />
wirken, denn derart hohe Zahlen sind<br />
einer modernen, aufgeschlossenen und<br />
partnerschaftlichen Gesellschaft unwürdig.<br />
In erster Linie geht es um Unterstützung<br />
und Schutz für Frauen die von Gewalt<br />
betroffen sind, die Frauenhäuser, die<br />
Familienberatungsstellen und unzählige<br />
NGO’s leisten hier einen bedeutenden Beitrag.<br />
Gleichzeitig müssen wir jedoch auch<br />
das Selbstbewusstsein von Frauen stärken,<br />
am besten bereits von klein auf. Ebenso<br />
müssen wir den Männern, die eine Risikogruppe<br />
darstellen, einen wertschätzenden<br />
Umgang und Respekt gegenüber Frauen<br />
beibringen, denn leider geht der Großteil<br />
von Gewalt gegen Frauen immer noch von<br />
Männern aus. Eine Maßnahme des BMFJ ist<br />
die geschlechtersensible Elementarpädagogik,<br />
denn wenn bereits die Kleinsten eine<br />
respektvolle Grundhaltung gegenüber dem<br />
anderen Geschlecht entwickeln, können<br />
spätere Probleme abgefangen werden. Ziel<br />
muss es sein, dass Frauen gewalt- und<br />
angstfrei in Österreich leben können.<br />
© ÖVP / Jakob Glaser<br />
Bildungsministerin<br />
Sonja Hammerschmid<br />
Keine Toleranz<br />
für Gewalt<br />
„Frauen haben ein Recht darauf sich sicher<br />
zu fühlen und in einer gesunden Umwelt<br />
heranzuwachsen. Das gilt für die Gesellschaft<br />
insgesamt und ganz besonders auch<br />
für unsere Schulen.<br />
Die zentrale Botschaft aller Maßnahmen<br />
zur Gewaltprävention des Bundesministeriums<br />
für Bildung ist, dass es an unseren<br />
Schulen keine Toleranz für jegliche Art von<br />
Gewalt geben darf. Streit gehört zum<br />
Leben und lässt sich niemals ganz vermeiden,<br />
so kommt es auch an Schulen immer<br />
wieder zu Konflikten. Wir müssen vor allem<br />
die sozialen Kompetenzen von SchülerInnen,<br />
Lehrkräften und Eltern erhöhen. Das<br />
soll dazu beitragen, dass manche Konflikte<br />
gar nicht erst entstehen. Aber auch dazu,<br />
dass möglichst alle Konflikte gewaltfrei<br />
gelöst werden – ohne sich gegenseitig<br />
zu verletzen oder zu kränken. Dadurch<br />
wird auch das Schulklima verbessert und<br />
ein gutes Schulklima ist wiederum die<br />
Voraussetzung dafür, bestmöglich lernen<br />
zu können.<br />
Gewaltprävention wird dabei nicht als<br />
Aufgabe für den Einzelnen oder die Einzelne<br />
gesehen. Gewalt zu vermeiden oder<br />
zu verringern ist eine Herausforderung, der<br />
sich die Schulen als Gesamtorganisationen<br />
zu stellen haben.“<br />
© Andy Wenzel / BKA<br />
Interview zum 20-jährigen Jubiläum<br />
Frauennotruf Wien - Umfassende Beratung und Hilfe<br />
Welche Ausbildungen haben<br />
die Mitarbeiterinnen im<br />
Frauennotruf?<br />
Im Beraterinnenteam des 24-<br />
Stunden Frauennotrufs arbeiten<br />
Juristinnen, Klinische und<br />
Gesundheitspsychologinnen<br />
und Sozialarbeiterinnen, die<br />
sich auf den Bereich Gewalt<br />
gegen Frauen spezialisiert<br />
haben.<br />
Wer wählt den Frauennotruf?<br />
Primär sind wir ein Notruf<br />
für Frauen (ab 14J) die von<br />
körperlicher, sexualisierter<br />
und/oder psychischer Gewalt<br />
betroffen sind. Dabei spielt es<br />
keine Rolle ob es sich bei der<br />
Gewalt um akute, chronische<br />
oder auch länger zurückliegende<br />
Erlebnisse handelt. Es<br />
rufen Betroffene selbst, aber<br />
auch Angehörige, FreundInnen,<br />
ArbeitskollegInnen usw.<br />
an.<br />
Darüber hinaus wenden sich<br />
auch Frauen an den 24-Stunden<br />
Frauennotruf, die von<br />
Beziehungsproblemen, psychischen<br />
oder sozialen Problemen<br />
berichten – diesen<br />
geben wir erste Informationen<br />
und vermitteln sie bei<br />
Bedarf an zuständige Stellen.<br />
Nimmt Gewalt zu und ähneln<br />
sich die Schicksale der<br />
Frauen immer irgendwie?<br />
Der 24-Stunden Frauennotruf<br />
der Stadt Wien besteht seit<br />
20 Jahren. Rückblickend gesehen<br />
denken wir nicht, dass<br />
Gewalt gegen Frauen zunimmt,<br />
sondern dass Betroffene<br />
eher den Mut haben,<br />
über die Gewalt zu sprechen<br />
und sich damit nach außen<br />
zu wenden. Wir sind ständig<br />
bemüht, Sensibilisierung zum<br />
Thema Gewalt zu betreiben,<br />
da wir wissen, wie schuldund<br />
schambesetzt das Thema<br />
ist und wie schwer es Betroffenen<br />
fällt, darüber zu sprechen.<br />
Jede Frau, die sich an<br />
uns wendet, hat ihre eigene<br />
Geschichte, eigene Erfahrungen<br />
und einen charakteristischen<br />
persönlichen Umgang<br />
mit dem, was ihr passiert ist.<br />
Es lägeuns fern<br />
hier zu generalisieren.<br />
Was sich jedoch bei<br />
nahezu allen unseren<br />
Klientinnen beobachten<br />
lässt, ist die<br />
Ähnlichkeit in der<br />
psychischen Symptomatik.<br />
Betroffene von<br />
Gewalt sind zumeist<br />
traumatisiert und<br />
leiden, unabhängig<br />
von Bildungsgrad, Lebensinhalt<br />
oder sozialen<br />
und persönlichen<br />
Ressourcen, an denselben<br />
Symptomen<br />
wie<br />
beispielsweise<br />
Schlafstörungen, Albträumen,<br />
Konzentrationsschwierigkeiten<br />
usw.<br />
Wie können Sie Gewaltbetroffenen<br />
helfen, die nicht<br />
sehr gut – oder kein Deutsch<br />
sprechen?<br />
Im 24-Stunden Frauennotruf<br />
sind wir sehr bemüht Frauen<br />
unabhängig von ihren Sprachkenntnissen<br />
umfassend zu<br />
beraten. Die Mitarbeiterinnen<br />
des Frauennotrufs bieten<br />
neben Deutsch auch Beratung<br />
in BKS, Farsi, Italienisch,<br />
© Joachim Kirchner / pixelio.de<br />
Englisch, Französisch und<br />
Spanisch an. Darüber hinaus<br />
organisiert der Frauennotruf<br />
auf AnfrageDolmetscherinnen<br />
für andere<br />
Sprachen, die den Beratungsgesprächen<br />
beiwohnen und<br />
übersetzen. Allein in diesem<br />
Jahr wurden bisher (Jänner -<br />
Oktober <strong>2016</strong>) über 70<br />
persönliche Beratungsgespräche<br />
in einer anderen<br />
Spracheals Deutsch und über<br />
30 persönliche Beratungen<br />
im Beisein einer Dolmetscherin<br />
geführt.<br />
Holen Sie sich professionelle Unterstützung,<br />
es gibt einen Ausweg und eine Möglichkeit, Entlastung zu finden<br />
Welche Art von Hilfe<br />
erhalten die Frauen und<br />
Mädchen?<br />
Frauen und Mädchen bekommen<br />
umfassende Beratung –<br />
zuerst am Telefon oder auch<br />
per Email und weiterführend<br />
auch in einem persönlichen<br />
Gespräch. Der 24-Stunden<br />
Frauennotruf bietet psychologische,<br />
rechtliche und sozialarbeiterische<br />
Beratungen<br />
an. Zudem übernimmt der<br />
Frauennotruf – wenn die<br />
betroffeneFrau das möchte–<br />
diepsychosozialeProzessbegleitung<br />
und organisiert<br />
diejuristischeProzessbegleitung.<br />
D.h., dass wir Frauen<br />
auch bei einer Anzeige und<br />
einem möglichen Gerichtsverfahren<br />
begleiten und<br />
für sieüber diejuristische<br />
Prozessbegleitung eine kostenlose<br />
anwaltliche Vertretung<br />
organisieren. Weiters<br />
bieten wir im Akutfall Begleitung<br />
in ein Krankenhaus<br />
zur spurenkundlichen Untersuchung<br />
an. Auch Angehörige<br />
und FreundInnen können<br />
im 24-Stunden Frauennotruf<br />
telefonisch, per E-Mail<br />
und/oder persönlich beraten<br />
werden.<br />
Was versteht man unter<br />
„Gewalt“ eigentlich alles?<br />
Grob kann man eine Unterscheidung<br />
in körperliche,<br />
sexualisierte und psychische<br />
Gewalt vornehmen. Wobei<br />
mehrere Gewaltformen oft<br />
gleichzeitig auftreten. Körperliche<br />
Gewalt reicht von<br />
Schlagen, Treten, Stoßen,<br />
Würgen, schmerzhaft Zupacken,<br />
Schütteln, an den<br />
Haaren ziehen bis zu Gewalt<br />
gegen Gegenstände. Sexualisierte<br />
Gewalt umfasst<br />
sexuelle Übergriffe<br />
und Grenzüberschreitungen<br />
jeglicher Art,<br />
Vergewaltigung, versuchte<br />
Vergewaltigung,<br />
geschlechtliche<br />
Nötigung, sexuellen<br />
Missbrauch und sexuelle<br />
Belästigung. Oft<br />
sehr subtil, aber nicht<br />
weniger traumatisierend<br />
sind die Formen<br />
der psychischen Gewalt:<br />
u.a. Einschüchterungen,<br />
Verbote,<br />
Beschimpfungen, Anschreien,<br />
Erniedrigungen,<br />
Isolieren, Kontrollieren,<br />
Stalking,<br />
Psychoterror oder Drohungen.<br />
Der Gewaltbegriff geht über<br />
dieTaten, welchestrafrechtlich<br />
verfolgt werden, hinaus.<br />
Welchen Ratschlag können<br />
Sie unseren Leserinnen, die<br />
von Gewalt betroffen sind,<br />
geben?<br />
Betroffene von Gewalt ziehen<br />
sich oft aufgrund des Erlebten<br />
sehr zurück, schämen sich<br />
und/oder fühlen sich schuldig.<br />
Es ist schwer, den Schritt<br />
nach außen zu machen und<br />
sich jemandem anzuvertrauen.<br />
Dennoch raten wir<br />
Betroffenen immer, sich Hilfe<br />
zu organisieren und nicht<br />
mit der Traumatisierung<br />
alleine zu bleiben. Unsere<br />
langjährigeErfahrung zeigt:<br />
es gibt einen Ausweg und<br />
eine Möglichkeit, Entlastung<br />
zu finden.<br />
Wie kann man als außenstehende<br />
Person (Freundin /<br />
Familienangehörige / Bekannte)<br />
betroffenen Frauen<br />
helfen?<br />
Außenstehende Personen<br />
können Betroffenen vor<br />
allem helfen, indem sie ihre<br />
Sorgen und Befürchtungen<br />
ernst nehmen. Sie können<br />
den Verdacht von Gewalt<br />
ansprechen, wenn gewünscht<br />
Unterstützung bei der Kontaktaufnahme<br />
zu einer Beratungseinrichtung<br />
anbieten. Es<br />
sollte allerdings nicht zu viel<br />
Druck auf die Betroffene ausgeübt<br />
werden. Oft ist der<br />
Wunsch von Angehörigen,<br />
dass das Geschehene z.B.<br />
polizeilich angezeigt wird. Die<br />
Betroffene selbst ist aber<br />
noch unsicher, ob sie das<br />
auch will. Es hilft Betroffenen<br />
nicht, sieunter Druck zu<br />
setzen und zu einer Anzeige<br />
zu überreden. Besser ist es,<br />
ihr dabei zu helfen, sich professionelle<br />
Unterstützung zu<br />
organisieren.<br />
Vielen Dank für das<br />
Interview.
16 Tage gegen<br />
Gewalt an Frauen<br />
Im Rahmen der "16 Tage gegen Gewalt" gibt<br />
es in ganz Österreich Podiumsdiskussionen,<br />
Filmvorführungen, Ausstellungen, Straßenaktionen,<br />
Ringvorlesungen undvieles mehr.<br />
Einige der Veranstaltungen:<br />
• Auftaktveranstaltung (24. November <strong>2016</strong>)<br />
undRingvorlesung: Eine von fünf: Gewaltschutz<br />
für Frauen in allen Lebenslagen vom<br />
25. November bis 15. Dezember <strong>2016</strong> am Department<br />
für Gerichtsmedizin, MedUni Wien<br />
• Filmabend im Rahmen des Netzwerks<br />
KLAPPE AUF! am 26. November <strong>2016</strong> in der<br />
Brunnenpassage Wien<br />
• Am 25. November findet in Linz (OÖ) das<br />
Zukunftsforum Frauen statt. Dieses gilt<br />
heuer auch als Auftaktveranstaltung, um ein<br />
umfassendes frauenpolitisches Programm für<br />
Oberösterreich zu erarbeiten.<br />
• Im Mozartkino in Salzburg wirdam 30.11.<br />
der Film „Precious“ gezeigt, dabei werden<br />
auch Salzburger Opferschutzeinrichtungen<br />
vorgestellt.<br />
•InLienz, inOsttirol, werden anlässlich der<br />
“16 Tage” Filmtage für Schüler_innen organisiert.<br />
•InVillach, Kärnten, gibt es den Workshop<br />
„Einfach ich - selbstbewusst Grenzen setzen“<br />
für Mädchen im Alter von 14 bis 18 Jahren.<br />
•InGraz, Steiermark, wirdim Rahmen einer<br />
Fachtagung am 25.11., die Sicherheitsbroschüre<br />
Selbst Sicher! Informationen gegen<br />
Gewalt – für Frauen und Männer! vorgestellt.<br />
• „Setz dein Statement gegen Gewalt. Verleih<br />
deinen Worten Kraft und platziere deine<br />
Meinung im öffentlichen Raum!“, so das<br />
Motto von „Pflückgedichte gegen Gewalt“,<br />
organisiert vom Verein Amazone, in Bregenz,<br />
Vorarlberg, am 30 November.<br />
© TERRE DES FEMMES<br />
• Ein neuer Folder des Landes Niederösterreich<br />
„Hilfe bei Gewalt an Frauen“ in elf<br />
Sprachen soll Unterstützung bieten undüber<br />
Anlaufstellen informieren.<br />
*****<br />
Weitere Termine finden Sie unter:<br />
www.aoef.at/ unter dem Punkt „Kalender“.<br />
LRin Katharina Wiesflecker, Vorarlberg:<br />
Ein Leben ohne<br />
Gewalt = ein<br />
Menschenrecht<br />
Die Kampagne gegen Gewalt an Frauen<br />
startet auch heuer am 25. November und<br />
endet am 10. Dezember, dem internationalen<br />
Tag der Menschenrechte.<br />
Da Gewalt gegen Frauen undMädchen oft<br />
im familiären Umfeldoder im Bekanntenkreis<br />
stattfindet, ist es besonders wichtig<br />
das Thema anzusprechen unddarüber<br />
zu reden. Aus internationalen Studien ist<br />
bekannt, dass in Ländern mit stärkerer<br />
Gleichberechtigung der Geschlechter,<br />
Frauen offener über Gewaltvorfälle sprechen.<br />
Diesen Zusammenhang dürfen wir<br />
nicht außer Acht lassen unddaran muss<br />
weiter gearbeitet werden.<br />
Kadına şiddete karşı kampanya bu yıl yine<br />
25 Kasım’da başlıyor ve 10 Aralık Uluslararası<br />
İnsan Hakları Günü’nde sona eriyor.<br />
Kadınlara ve kızlara yönelik şiddet sıklıkla<br />
aile ya da tanıdık çevrede cereyan ettiği<br />
için konuyu nitelemek ve üzerinde konuşmak<br />
özellikle çok önemlidir. Uluslararası<br />
araştırmalardan bilindiği üzere,<br />
kadınlar, cinsiyetlerin eşitliğinin kuvvetli<br />
olduğu ülkelerde şiddet olayları hakkında<br />
açıkça konuşur. Bu önemli bağlantıyı dikkatimizden<br />
kaçıramayız ve bu konuda<br />
Österreich hat vorbildliche und international<br />
anerkannte Gewaltschutzgesetze<br />
und hohe Standards beim Opferschutz,<br />
Vorarlberg kann zudem auf ein dichtes<br />
undgut ausgebautes Netz an helfenden<br />
Einrichtungen zurückgreifen. Wichtig dabei<br />
ist auch die Arbeit mit den Tätern.<br />
Es ist daher notwendig immer wieder zu<br />
sensibilisieren undzu informieren.<br />
Informationen unter www.vorarlberg.at/gewaltfrei<br />
Eyalet Meclisi Üyesi Katharina Wiesflecker, Vorarlberg:<br />
Şiddetsiz bir yaşam = İnsan Hakkı<br />
çalışmaya devam edilmelidir.<br />
Avusturya ülke olarak şiddet mağdurlarının<br />
korunmasında örnek niteliğinde ve<br />
uluslararası kabul görmüş şiddetten koruma<br />
yasalarına ve yüksek bir standarda<br />
sahiptir, dahası Vorarlberg eyaletinde şiddete<br />
karşı yardım eden birçok kuruluşun<br />
sıkı ve yaygın ağına da başvurmak mümkündür.<br />
Bu konuda faillerle de çalışma<br />
önemlidir.<br />
Bu nedenle daima bireyleri bilgilendirmek<br />
ve duyarlılaştırmak gereklidir.<br />
Bilgi için: www.vorarlberg.at/gewaltfrei<br />
FOTO: SERRA<br />
Entgeltliche Einschaltung<br />
ifs Gewaltschutzstelle<br />
Telefon 05-1755-535<br />
gewaltschutzstelle@ifs.at<br />
ifs FrauennotWohnung<br />
das frauenhaus in vorarlberg<br />
Telefon 05-1755-577, rund um die Uhr<br />
frauennotwohnung@ifs.at<br />
ifs Kinderschutz<br />
Telefon 05-1755-505<br />
kinderschutz@ifs.at<br />
ifs Prozessbegleitung<br />
Telefon 05-1755-510<br />
ifs.bregenz@ifs.at<br />
ifs Opferschutz<br />
Institut für Sozialdienste<br />
wir helfen weiter<br />
www.ifs.at<br />
ifs Gewaltschutzstelle<br />
ist eine gesetzlich anerkannte Opferschutzeinrichtung, die Information,<br />
Beratung undBegleitung für Opfer von häuslicher Gewalt<br />
bietet.<br />
ifs FrauennotWohnung<br />
bietet Frauen und deren Kindern, die Opfer von Gewalt durch ihre Ehemänner,<br />
Lebensgefährten, Väter, Brüder und Bekannten geworden sind,<br />
Zuflucht Unterstützung undeine vorübergehende Wohnmöglichkeit.<br />
ifs Kinderschutz<br />
bietet Kindern, die Opfer von Gewalt oder sexuellem Missbrauch<br />
geworden sind, sowie deren Bezugspersonen kompetente, rasche<br />
undeinfühlsame Unterstützung undBeratung.<br />
ifs Prozessbegleitung<br />
ist ein kostenloses Angebot für Gewaltopfer undbietet Begleitung durch<br />
PsychologInnen, SozialarbeiterInnen undJuristInnen/ AnwältInnen.<br />
ifs Şiddetten Koruma Noktası<br />
Kanunen tanınmış, evdeki şiddetten mağdur olmuş kişiler için bilgi,<br />
danışmanlık ve refakat hizmeti sunan, bir kurbanları koruma kuruluşudur.<br />
ifs Kadınlar Sığınma Evi<br />
Kocalarının, hayat arkadaşlarının, babalarının, erkek kardeşlerinin<br />
ve tanıdıklarının şiddetine maruz kalan kadınlara ve onların çocuklarına<br />
sığınma desteği ve geçici barınma imkanı sunar.<br />
ifs Çocukları Koruma<br />
Şiddet ve cinsel istismara uğramış çocuklara ve ayrıca örnek aldıkları<br />
yetişkinlere uzman bir şekilde, çabuk, anlayışlı destek ve danışmanlık<br />
sunar.<br />
ifs Dava Sürecinde Refakat<br />
Şiddet mağdurları için ücretsiz tekliftir. Psikolog, sosyal çalışman,<br />
hukukçu ve avukat refakat hizmeti sunar.<br />
Entgeltliche Einschaltung
Frauen gegen VerGEWALTigung<br />
• Beratung zu sexualisierter Gewalt<br />
• Psychosoziale und rechtliche Prozessbegleitung<br />
• Für Frauen und Mädchen ab 16 Jahren<br />
• Kostenlos und vertraulich<br />
• Dolmetschunterstützte Beratung auf Anfrage möglich<br />
TECAVÜZe Karşı Kadınlar Derneği<br />
Sonnenburgstr. 5, 6020 InnsbruckTel.: 0512/ 57 44 16<br />
www.frauen-gegen-vergewaltigung.at<br />
Öffnungszeiten / Çalışma Saatleri:<br />
Montag/Freitag: Pazartesi/Cuma: 9 - 12 Uhr<br />
Dienstag/Donnerstag: Salı/Perşembe: 9 - 16 Uhr<br />
Für persönliche Beratung bitten wir um Terminvereinbarung.<br />
Beratung ist auch in Landeckmöglich.<br />
Bireysel DanışmanlıkHizmeti için Randevu gerekmektedir.<br />
Landeck’te de Danışmanlık Hizmeti mümkündür.<br />
• Cinsel Şiddete Yönelik Danışmanlık<br />
• Psikososyal ve Yasal Süreçte destek<br />
• 16 yaşından itibaren Genç Kızlar ve<br />
Kadınlar için<br />
• Ücretsiz ve Güvenilir<br />
• Talebe göre Tercüman destekli<br />
Danışmanlık mümkündür<br />
Entgeltliche Einschaltung<br />
Entgeltliche Einschaltung<br />
BASIS uzman bir danışmanlık hizmeti sunuyor<br />
BASIS bietet ein kompetentes Beratungsteam<br />
- Aile, hayat arkadaşlığı, ayrılık ve boşanma konularında sorular<br />
- Sosyal ve Yasal konular<br />
Anonim<br />
- Kişisel yönlendirme dönemleri<br />
- Yaşam koşullarındaki değişiklikler Güvenilir<br />
- Kariyer ve yaşam planlaması<br />
Ücretsiz<br />
- İş ve istihdam konuları<br />
- bei Fragestellungen im Bereich der Familie,<br />
Partnerschaft, Trennung und Scheidung<br />
- bei sozialen und rechtlichen Belangen<br />
- in persönlichen Orientierungsphasen<br />
- nach Veränderungen der Lebenssituation<br />
- bei der Berufs- und Lebensplanung<br />
- bei Fragen zur Erwerbsarbeit<br />
anonym<br />
vertraulich<br />
kostenlos<br />
Planseestraße 6<br />
Öffnungszeiten / Çalışma Saatleri:<br />
6600 Reutte<br />
Montag bis Donnerstag von 9.00 bis<br />
Telefon: 05672 / 72604<br />
12.00 Uhr<br />
E-Mail: office@basis-beratung.net Pazartesi‘den Perşembe’ye kadar<br />
Internet: www.basis-beratung.net 9.00 - 12.00 saatleri arası<br />
Beratungen außerhalb der Öffnungszeiten nur nach Terminvereinbarung<br />
Çalışma saatleri dışında danışmanlık hizmeti sadece randevu ile verilir<br />
Entgeltliche Einschaltung
KASIM <strong>2016</strong><br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
AVUSTURYA - 14<br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
I<br />
E<br />
C H<br />
© PID / Martin Votava<br />
Viyana Sosyal İşler Sorumlusu<br />
Sonja Wehsely: "Mobbing<br />
(zorbalık, yıldırma, bezdirme)<br />
ve Bullying (Akran Zorbalığı)<br />
önemsenmeyecek suçlar değildir.<br />
Etkileri çocuk ve gençlerde<br />
genellikle çok kötü<br />
oluyor. Bu nedenle Viyana<br />
Belediyesi, çocuk ve gençler<br />
için çok önemli ve hassas<br />
olan bu konuda eğitimciler<br />
için yardım alabilecekleri bir<br />
broşür yayınladı." dedi.<br />
Maddi ve manevi şiddet, dijital<br />
medya yoluyla dışlama ve<br />
rezil etme Mobbing’in birkaç<br />
türü. Buna maruz kalmış genç<br />
insanlar yetişkin olana kadar<br />
anksiyete bozukluğu, depresyon,<br />
toplumdan kopma hatta<br />
intihara kadar varan sonuçlar<br />
yaşıyor. OECD’nin bir araştırmasına<br />
göre Avusturya’da sataşmaya<br />
maruz kalan öğrencilerin<br />
oranı bir hayli yüksek.<br />
Rat auf Draht‘ın yaptığı ankete<br />
katılan öğrencilerin yarısı<br />
sataşmaya uğradıklarını<br />
ifade ediyor.<br />
Viyana Milli Eğitim Müdürü<br />
Jürgen Czernohorsky: "Özellikle<br />
okulda bazı çocuk ve<br />
gençler Mobbing mağduru.<br />
© PID / Martin Votava<br />
Konu güvenli ve saygılı bir<br />
birlikte yaşam ve filizlenen<br />
çatışmaları zamanında fark<br />
edip profesyonelce buna<br />
cevap vermek olduğunda<br />
eğitimcilerin rolü çok fazla."<br />
Çocuk ve genç savcısı Ercan<br />
Nik Nafs: "Hassaslaştırma,<br />
birbiriyle saygılı geçinme,<br />
sınırları aşmama ve tutarlı<br />
hareket etme yoluyla genç<br />
insanlarımıza güven telkin etmeyi<br />
ve bu sayede günlük<br />
okul hayatında dışlama ve<br />
ayrımcılığa yer olmadığı bilincini<br />
oluşturmaya katkıda bulunmak<br />
istiyoruz."<br />
Broşür Viyana il yönetiminin<br />
Sonja Wehsely:<br />
"Viyana Belediyesi<br />
çocuk ve gençlere<br />
karşı zorbalık,<br />
şiddet ve tacizleri<br />
önlemede kararlı"<br />
isteğiyle çocuk ve genç<br />
savcıları tarafından Eğitim<br />
Müdürlüğü, Viyana Emniyeti,<br />
Together, Poika, Samara<br />
ve Selbstlaut dernekleri,<br />
Saferinternet, Viyana Erkek<br />
Danışma Merkezi gibi uzmanlarla<br />
iletişim kurularak eğitimcilere<br />
Mobbing’le başa<br />
çıkma şekillerini göstermek<br />
için geliştirildi. Broşürler bilgilendirme<br />
hizmetlerinin yanında<br />
konu hakkında kaynak<br />
ve malzemeleri aktarıyor,<br />
günlük okul yaşamında Mobbing’e<br />
karşı somut önlemler<br />
sunuyor. Broşürler www.kja.at<br />
adresinde...<br />
Stadt Wien setzt auf Prävention im Bereich Mobbing von Kindern und Jugendlichen<br />
Richtige Kleidung kann Leben retten<br />
Machen Sie sich sichtbar!<br />
Wirbelndes Laub, spiegelnde Straßen, Nebelschwaden:<br />
Das alles bedeutet schlechte<br />
Sicht. Sehen und gesehen werden kann im<br />
Straßenverkehr Leben retten. Reflektierende<br />
Kleidung hilft dabei.<br />
Es wird später hell und früher dunkel. Viele<br />
Kinder und Jugendliche müssen ihren Schulweg<br />
bei Dunkelheit oder bei hereinbrechender<br />
Dämmerung bewältigen. Fußgängerinnen<br />
und Fußgänger, auch Radfahrerinnen und<br />
Radfahrer aber vor allem Kinder sind bei trübem<br />
Herbst- oder Winterwetter besonders<br />
gefährdet. Sie sind im Straßenverkehr oft<br />
schlecht zu sehen. Mit reflektierenden Materialien<br />
an der Kleidung sind Fußgängerinnen<br />
und Fußgänger schon aus 160 Metern im<br />
Abblendlicht eines Autos zu sehen. Eine<br />
dunkel gekleidete Person erst aus 30 Metern<br />
Entfernung. Reflektierende Streifen können<br />
an Jackenärmeln, Hosen und Schuhen<br />
ebenso befestigt werden wie an Mützen und<br />
(Schul-)Taschen. Am besten ist es, wenn man<br />
bereits beim Kauf von Kleidung auf entsprechende<br />
Reflektoren achtet. Für Lenkerinnen<br />
und Lenker ist es jetzt besonders wichtig<br />
die Geschwindigkeit den Fahrverhältnissen<br />
anzupassen und die volle Aufmerksamkeit<br />
auf die Straße zu lenken. Bei schlechter Sicht<br />
schrumpfen Entfernungen. Da zählt jede<br />
Sekunde.<br />
Ein weiterer wichtiger Punkt in der Verkehrssicherheit<br />
ist auch die allgemeine Verkehrsgeschwindigkeit,<br />
besonders auf den Freilandstraßen.<br />
Auf der Internetseite des Bundesministeriums<br />
für Verkehr, Innovation und<br />
Technologie findet man wichtige Fakten über<br />
den Zusammenhang von Geschwindigkeit<br />
und Unfällen. Informieren Sie sich selbst!<br />
Informationen unter:<br />
https://infothek.bmvit.gv.at/verkehrssicherheit-tempo-anpassen/<br />
FOTO: ÖAMTC / Postl<br />
Ömer Erkan<br />
omererkan92@hotmail.com<br />
Büyük Umutlar<br />
Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu<br />
Bağımlılığı İzleme<br />
Merkezinin raporuna göre,<br />
özellikle Avusturya'da 15-16<br />
yaş arası öğrencilerin alkol<br />
kullanımı korkutucu boyutlarda.<br />
Avusturya genel ortalamada<br />
gençliğin en çok alkol kullandığı<br />
Avrupa ülkeleri sıralamasında<br />
ilk basamakta<br />
bulunuyor. Rapora göre ülkede<br />
15-16 yaşındaki öğrencilerin<br />
yüzde 88’i şimdiye<br />
kadar alkolü en az bir kez<br />
kullandığını belirtiyor.<br />
<strong>AVRUPA</strong>’DA SON DURUM:<br />
Alkol ve Diğer Uyuşturucu<br />
Kullanımına Yönelik Avrupa<br />
Okul Anketi Projesi tarafından<br />
yapılan güncel araştırmalarda<br />
öğrenciler arasında<br />
alkol kullanımı Avrupa ülkeleri<br />
genelinde %48, ağır<br />
ve episodik alkol tüketimi<br />
olayları da dâhil olmak üzere<br />
bu oran %35 düzeyinde<br />
bulunuyor.<br />
SİGARA BULMAK KOLAY<br />
Toplam 48 ülkede 15-16 yaş<br />
arası 96.043 öğrenci arasında<br />
yapılan araştırmalar,<br />
Sonbahar ve kış aylarında<br />
kasvetli havalar gelir, bu da<br />
insanlarda mevsimlik depresyona<br />
yol açar. Doktorların<br />
ifadelerine göre hem genler<br />
hem de gün ışığı azlığı depresyon<br />
nedeni.<br />
Kepler Üniversitesi'nden uzmanlar<br />
sonbahar kış depresyonu<br />
ve tedavisi hakkında<br />
şunları söyledi: ''Bu tür depresyonunun<br />
nedeni melatonin<br />
ve D vitamini eksikliğidir.<br />
Melatonin gündüz ve gecenin<br />
ritminden sorumludur.<br />
Gündüz düşmesi gerekirken<br />
yüksek kalırsa kişi yorgun<br />
olur. Melatonini düşüren<br />
gün ışığıdır. Kış depresyonunda<br />
kişi kuvvetli bir uyku<br />
ihtiyacı, isteksizlik ve şiddetli<br />
açlık hisseder, oysa klasik bir<br />
depresyonda bunun tersi<br />
olur; kişi de iştahsızlık ve<br />
Haftanın belli günlerinde<br />
ulaşım aracı olarak trenleri<br />
seçiyorum son zamanlarda.<br />
Yeni bir alışkanlık oluştu<br />
bende ve bu gayet de<br />
hoşuma gitmeye başladı.<br />
Uzun zamandır kendimi arabaya<br />
alıştırdığımdan dolayı<br />
başlarda biraz zor geldi, bunu<br />
kabul etmeliyim. İnsanların<br />
arasına karışıp, sıkış tepiş<br />
gitmek, her sabah yer<br />
kapma savaşına hazırlanmak,<br />
diğer insanların kokularına<br />
alışmak, farklı kültürlerle<br />
karşılaşmak… Bunları sindirmek<br />
tabi ki de kolay olmadı.<br />
Ama daha sonra fark ettim<br />
ki aslında hiç de fena bir<br />
fikir değilmiş. Kısa sürede<br />
edindiğim tecrübeler ve yaşadığım<br />
ilginç olaylar o kadar<br />
çok biriktiki…<br />
Kimi zaman kulaklığımı kulağıma<br />
takıp müziklerin beynimin<br />
içine akmasına izin<br />
veriyorum sabahın ilk karanlık<br />
ve soğuk saatlerinde.<br />
Bazen de kitap alıp elime<br />
sayfaların içinde kayboluyorum.<br />
Tabi midemin bulandığı<br />
anları saymaz isek…<br />
Bunu kendime aşılamakta<br />
ben de çoğu insan gibi<br />
zorlandım. Yeni alışkanlıklar<br />
edinmek bana da kolay<br />
gelmiyor hala. Fakat size bu<br />
ayki yazımda tabi ki de<br />
tren maceralarımdan bahsetmeyeceğim.<br />
Bundan emin<br />
olabilirsiniz. Bu ayki amacım<br />
aslında farklı bir konsept deneyerek<br />
hiçbir güncel konuya<br />
değinmeden, suya sabuna<br />
dokunmadan sadece yazmak...<br />
Sadece anlatıp boşalmak.<br />
Aslında bir terapi yazısı<br />
bu belki de. Belki de bunu<br />
hep yapıyorum. Kim bilir...<br />
Buna sizi ortak ettiğim için<br />
de kusura bakmayın. Ama<br />
gelin bir anlaşma yapalım.<br />
Yukarıda nasıl olsa E-mail<br />
adresim yazıyor. Bana istediğiniz<br />
her konuda yazabilirsiniz.<br />
Böylelikle ödeşmiş<br />
oluruz ve yeni sohbet<br />
ortamları yaratmış oluruz,<br />
ne dersiniz?<br />
Uzun zamandır böyle hissetmemiştim.<br />
Kocaman bir anlamsızlığın<br />
içerisinde gibiyim.<br />
Hareketli hayatımda bir an<br />
olsun durdurmak isterken bir<br />
çok şeyi, kendimi yine en<br />
başta buluyorum. Kış aylarına<br />
girdiğimizden, soğuklardan<br />
mıdır inanın hiç bilmiyorum.<br />
Fakat tuhaf bir anlamsızlık<br />
görüyorum her konuda. Elimi<br />
nereye atsam sanki karmakarışık<br />
oluyor gibiyim. Vazgeçtiğim<br />
özlemlerimi dökmek<br />
istiyorum ortalığa... Saçmak<br />
istiyorum tüm geçmişi uluorta.<br />
Ve biliyorum bu kış da<br />
geçecek ona şüphe yok!<br />
Ve unutacağız bir çok şeyi.<br />
Vazgeçtiğimiz sevgiler, özlediğimiz<br />
yokluklar, şükürsüz<br />
varlıklarımızın hesabını vereceğiz<br />
elbette.<br />
Şimdi yine o en başta bahsettiğim<br />
trendeyim. Kulağımda<br />
tonunu daha önce hiç duymadığım<br />
bir şarkı çalıyor.<br />
Hoşuma da gidiyor. Yeni<br />
alışkanlıklarıma bir yenisini,<br />
yeni müziklerime bir yenisini<br />
daha eklemenin tarifi imkânsız<br />
zorluğunu yaşıyorum.<br />
Ama sonra geçiyor. Bir zaman<br />
sonra alışıyorum her şeye,<br />
alışıp da bir köşeye savurduğum<br />
gibi. Karşıma geçip<br />
oturan insanlara bakıyorum.<br />
Herbirinin yüzünde başka bir<br />
ifade. Hepsi de aynı istikâmete<br />
bakıyorlar. Kulaklığımı<br />
çıkarıp sesi son ses hoparlöre<br />
vermek istiyorum. Çünkü<br />
şarkının sözleri ruhumu delip<br />
vücudumdan dışarıya çıkmak<br />
için can atıyorlar. Basılan her<br />
nota, söylenen her mısra<br />
daha da hazır kılıyor beni gitmeye.<br />
Ve tren yavaş yavaş<br />
hareketleniyor. Dışarıdan<br />
bakanlar buharlı camlardan<br />
yüzlerimizi seçebiliyorlar mı<br />
bilmiyorum. O kadar zorlanıyor<br />
ki tren kalkışında...<br />
Ama zaman geçtikçe, alıştıkça<br />
hızına ulaşıyor... Ve dayanamayıp<br />
son ses açıyorum<br />
şarkıyı; büyük umutlar, onun<br />
gitmesine izin verdiğinde<br />
dışarı çık ve tekrar dene!<br />
Avusturya’da<br />
öğrenciler<br />
arasında alkol<br />
ve sigara<br />
tüketimi çok<br />
yüksek<br />
olası bağımlılık potansiyeli<br />
olan geniş bir yelpazeyi içeriyor.<br />
Araştırmalara katılan<br />
öğrencilerin %60’dan fazlası,<br />
istemeleri durumunda çok<br />
kolay sigara temin edebileceklerini<br />
söyledi.<br />
Çek Cumhuriyeti öğrencilerinin<br />
%80’i, Avusturyalıların<br />
%79’u, Lihtenştaynlıların<br />
%77’si ve Danimarkalıların<br />
%76’sı sigara bulmanın çok<br />
kolay olduğunu söylüyor.<br />
Yetkililer çocukların sigara<br />
bulmasını zorlaştırmada yetersiz<br />
kalındığını açıkladı.<br />
Gün Işığı Eksikliği Kış Depresyonu Nedeni<br />
uyku düzensizlikleri görülür.<br />
Durumumuzu yalnız güneşli<br />
havada değil kapalı havalarda<br />
da -bu bizi zorlasa dayapacağımız<br />
hareketlerle ve<br />
ışın terapisiyle iyileştirebiliriz.<br />
Işın terapisiyle iyi sonuçlar<br />
alındığı da görülmüştür.<br />
Hastalar güneş ışınına benzer<br />
suni ışın alırlar. İyileşme<br />
birkaç gün içinde kendini<br />
gösterir.’’
15 - AVUSTURYA<br />
<strong>HABER</strong><br />
<strong>AVRUPA</strong><br />
KASIM <strong>2016</strong><br />
Ö<br />
S<br />
<strong>EUROPA</strong><br />
T<br />
E<br />
R R<br />
<strong>JOURNAL</strong><br />
I<br />
E<br />
C H<br />
Yukarı Avusturya Eyaleti Sosyal İşler Dairesi "Neden Çocuk Haklarına İhtiyacımız Var?" konulu Liberto 2017 Yarışmasına Katılımınızı Bekliyor<br />
Warum wir Kinderrechte brauchen!<br />
Neden Çocuk Haklarına<br />
İhtiyacımız Var?<br />
(LK)- Yukarı Avusturya eyaleti<br />
Sosyal İşler Bölümünün girişimiyle<br />
2017’de de Yukarı<br />
Avusturya (OÖ) Çocukları<br />
Koruma Ödülü ‘LİBERTO’<br />
veriliyor. Eyalet sosyal işler<br />
sorumlusu Birgit Gerstorfer:<br />
"LİBERTO ödülümüzle çocuk<br />
ve gençlerimizin sağlıklı<br />
gelişimini destekliyoruz ve<br />
onlarda şiddet uygulanmasını<br />
engelleyecek fikir ve<br />
projeleri ödüllendiriyor ve<br />
ortaya çıkarıyoruz."<br />
Quelle: Land OÖ<br />
(OTS)- 58.Avusturya Çocuk ve<br />
Gençlik Savunucuları Konferansı<br />
Salzburg’da toplandı.<br />
Konferansın ana gündemi<br />
çocuk ve gençliğe yaşamlarının<br />
ilk yıllarından erişkin<br />
olana kadar yapılan yardım<br />
sisteminin eksikliğiydi.<br />
Konferansta şu noktalar<br />
ön plana çıktı:<br />
0-3 yaş dönemi, çocuğun<br />
sağlıklı gelişimi için en etkili<br />
ve aynı zamanda en hassas<br />
bir zaman dilimidir. Bu dönemde<br />
ailede ‘Aşırı Yüklenme’<br />
tehlikesi doğuyor ve<br />
bunun dramatik etkileri de<br />
çocuğa kötü muamele şeklinde<br />
ortaya çıkabiliyor. İşte<br />
Çocuk hakları insan hakları<br />
demektir. Birleşmiş Milletlerin<br />
Çocuk Hakları Sözleşmesi<br />
de 18 yaşın altındaki tüm<br />
insanlara aynı hakları garanti<br />
eder. Buna göre hangi<br />
nedenlerden olursa olsun<br />
hiçbir çocuk mağdur edilemez.<br />
Avusturya da 1992’de<br />
bu sözleşmeyi imzaladı.<br />
Tüm çocukların mümkün<br />
olan en iyi şartlarda yetişmesi<br />
için çocukların şu<br />
haklarının garanti edilmesi<br />
tam burada ‘Erken Yardım’<br />
sahneye çıkar, olabildiğince<br />
erken, aşırıya kaçmadan ve<br />
lohusalık döneminden itibaren<br />
anne başta olmak üzere<br />
ebeveynlere bu imkân sunulmalıdır.<br />
Bu yardım sayesinde<br />
yeni bir başlangıç<br />
kolaylaştırılır, çocuğu tehlikeye<br />
düşürecek bir durum<br />
anlaşılır ve uygun bir yardımla<br />
azaltılabilir. Erken<br />
yardımın önemi ve etkisi<br />
ilerideki yüksek masrafların<br />
hafifletilmesi açısından da<br />
ispatlanmıştır. Avusturya’da<br />
erken yardım desteğinin<br />
önemli bölümü ne yazık ki<br />
farklı projelere dağıtılmıştır.<br />
Erken yardım sadece Vorarlberg’de<br />
yaklaşık 10 senedir<br />
kararlılıkla uygulanmaktadır.<br />
Avusturya genelinde<br />
geniş çaplı bir hizmet sunumu<br />
eksikliği vardır. Salzburg’da<br />
genç ailelerin<br />
%7’sinin bu yardıma ihtiyaç<br />
duyduğu ve şu anki erken<br />
yardım projesinin sadece<br />
bunların %10’unu kapsadığı<br />
tahmin ediliyor.<br />
Çocuk ve gençlik savunmanlarına<br />
göre şu noktalar belirleyici<br />
oluyor: *Çocuk ve<br />
gençlik yardımı, sağlık sistemi<br />
ve diğer sistem ortaklarıyla<br />
zorunlu işbirliği ve<br />
iletişim, *Ailelerin tehlikede<br />
gerekiyor; - Şiddet ve sömürüden<br />
korunması, - Temel<br />
ihtiyaçlarının karşılanması,<br />
- Katılım ve belirleme.<br />
Çocuk haklarının bu 3 grubunu<br />
ve değişik yaş gruplarını<br />
Lisa, Berny ve Tory<br />
temsil ediyor ve bu çocukların<br />
isimlerinin ilk hecelerinin<br />
birleşmesiyle de OÖ Çocukları<br />
Koruma ödülünün ismi<br />
LİBERTO ortaya çıkıyor.<br />
Yukarı Avusturya çocuk ve<br />
genç avukatı Christine<br />
Winkler-Kirchberger hedeflerinin<br />
toplumu çocuk<br />
hakları ve korunması konusunda<br />
sürekli hassas kılmak<br />
olduğunu söylüyor. Bu nedenle<br />
de Yukarı Avusturya<br />
çocuk ve gençlik savcılığı bu<br />
yıl çocuk, genç ve yetişkinleri<br />
“Niçin çocuk haklarına<br />
ihtiyacımız var?” konulu bir<br />
yarışmaya çağırıyor. Çocuk<br />
Hakları Sözleşmesinin içeriğini<br />
konu alan yenilikçi ve<br />
farklı proje ve fikirler aranıyor.<br />
“Çocuk ve gençlerin<br />
neden haklara ihtiyacı var?,<br />
Onların kendine güvenini<br />
ne sağlar ve öz güvenleri<br />
nasıl kuvvetlenir?, Toplumumuzda<br />
gençlerin ihtiyaçlarının<br />
değeri nedir?” gibi<br />
sorulara cevap arama, proje<br />
ve fikirlerin konusu olacak.<br />
Ödüller iki dalda veriliyor:<br />
Okullar dalında tüm sınıf ve<br />
okul türleri katılıyor.<br />
Kurumlar ve şahıslar dalında<br />
ise katılımcılar şunlar: Kamu<br />
kurumları, belediyeler, dernekler,<br />
gençlik grupları ve<br />
bireyler.<br />
ve tehlikede olmayanlar olarak<br />
sınıflandırılması yerine,<br />
bütün ebeveynler için koruyucu<br />
bir erişimin sağlanması,<br />
*Tek bir kalite<br />
standardına göre iyi eğitilmiş<br />
elemanlar, *Doktor, öğretmen<br />
ve kreş pedagogları<br />
gibi tüm meslek gruplarının<br />
rollerinin belirlenmesi ve<br />
*Bütün bölgeleri kapsayan<br />
yaygın bir hizmet için yetecek<br />
bir finansman.<br />
Avusturya çocuk ve gençlik<br />
savunmanları bu başarı faktörlerinin<br />
bütün eyaletlere<br />
yayılması için çağrıda bulunuyor.<br />
Erken yardım çocuğun<br />
sağlıklı büyümesine<br />
önemli ölçüde katkıda bulunuyor.<br />
Devlet zorunlu standartlar<br />
belirlemelidir, bunun<br />
için de Vorarlberg örnek<br />
alınabilir.<br />
Gençlik yardım sistemi de<br />
bir bütün halinde değil ve<br />
eksiklikleri var. Erişkinlik dönemi<br />
başında geleceğin<br />
önemli noktaları belirlenir.<br />
Bağımsızlığa geçiş aşamasında<br />
kişi zorluk çeker ve bu<br />
özel zaman dilimi ‘Ergenlik<br />
Bunalımı’ olarak adlandırılır.<br />
Gençler ortalama 24 yaşında<br />
ailelerinden ayrılıyor<br />
ve birçoğu mali destek almaya<br />
devam ediyor. Bakıcı<br />
ailelerde ve yurtlarda büyüyen<br />
gençler için yardım 18<br />
yaşına kadar ve bu yaştan<br />
Projelerin teslim süresi,<br />
tarihler ve ödüller<br />
Beş kazanan projenin her birine<br />
1000 euro para ödülü<br />
ve LİBERTO heykelciği verilecek.<br />
Ödüller 14 Haziran<br />
2017’de Linz’de Schlossmuseum/Südflügel‘de<br />
yapılacak<br />
büyük çocuk hakları<br />
sonra kendi ayakları üstünde<br />
durmak zorundalar.<br />
Avusturya’da şimdi bu durumda<br />
olanların sadece<br />
%15‘nin yardımı 21 yaşına<br />
kadar uzatılmış durumda.<br />
Oranlar eyaletten eyalete<br />
farklılık gösteriyor. Aşağı<br />
Avusturya’da oran %10 iken<br />
Steiermark’ta %30’a kadar<br />
çıkıyor. Ailesinin dışında<br />
yetişen bir genç erişkin<br />
yetişkin olması sırasında<br />
engellere takılma konusunda<br />
büyük bir risk taşıyor.<br />
‘Bakımı Sonlandırılanlar’ ayrımcılığı<br />
yalnız Avusturya’ya<br />
has bir problem değil, ancak<br />
diğer ülkeler buna karşı<br />
adımlar attılar:<br />
-Norveç’te devlet desteği 24<br />
yaşına kadar<br />
-Almanya’da çocuk ve gençlik<br />
yardımı tedbirleri 26<br />
yaşına kadar uzatılabilir, 21<br />
yaşına kadar yeni tedbirler<br />
kapsamına alınabilir.<br />
-İngiltere’de yardımın kesilmesinden<br />
2 yıl sonra da<br />
kişinin ihtiyacının olup<br />
olmadığına bakılmak için kişiyle<br />
aktif olarak görüşülür.<br />
Avusturya’da da bakımı sonlandırılanlar<br />
ilgi odağı oluyor.<br />
Salzburg ve Klagenfurt<br />
üniversitelerinde bu yaşam<br />
gerçeği ile ilgili araştırma<br />
projeleri devam ediyor.<br />
Avusturya Gençlik Yardım<br />
Kurumları Federasyonu 4<br />
festivalinde eyalet sosyal<br />
işler sorumlusu Birgit Gerstorfer<br />
tarafından sahiplerine<br />
verilecek.<br />
Yarışma başvuruları 7 Nisan<br />
2017’ye kadar yapılabilir.<br />
Projenin kendisinin ya da<br />
tam anlatımının teslim tarihi<br />
ise 5 Mayıs 2017.<br />
Quelle: Land OÖ<br />
Çocuk ve Gençlik Yardım Sistemi Adaletli Değil<br />
© kija Salzburg<br />
Sozial-Landesrätin<br />
Birgit Gerstorfer<br />
„Kinderrechte sind mir wichtig.<br />
Mit dem „Liberto“ werden besonders<br />
gute Ideen und Projekte, die<br />
eine gesunde Entwicklung von<br />
Kindern und Jugendlichen fördern<br />
und Gewalt an und unter Kindern<br />
verhindern, ausgezeichnet und<br />
vor den Vorhang geholt.“<br />
Alle Informationen unter / Tüm bilgiler için:<br />
www.kinderschutzpreis-ooe.at<br />
Küçüklere ve erişkin yaşının eşiğinde olanlara kim yardım ediyor?<br />
Die Kinder- und JugendanwältInnen Österreichs bei ihrer Konferenz in Salzburg<br />
Das Kinder- und Jugendhilfesystem ist ungerecht<br />
eyalette 3 yıl süreli ‘Hayata<br />
Hoşgeldin’ („Welcome to<br />
life“) isimli model bir proje<br />
başlattı ve bu temelde<br />
iyileştirmelere teşvik için<br />
güvenilir bilgi malzemeleri<br />
ortaya koymaya çalışıyor.<br />
Ancak bu yapılanlar da<br />
henüz yeterli değil.<br />
Bu nedenlerden Avusturya<br />
Çocuk ve Gençlik Savunucuları<br />
Konferansı’nda şunlar<br />
talep edildi:<br />
-Çocuk ve gençlik yardım<br />
tedbirlerinin, yasal olarak<br />
talebinin veya uzatılmasının<br />
ya da ilk kullanımının en az<br />
21 yaşına kadar olması,<br />
-Vaktiyle ailesi dışında yabancı<br />
yanında yetişen ve buradan<br />
ayrılan gençler için<br />
kararlı sosyal ortaklar,<br />
-Avusturya genelinde var<br />
olan bütçeye göre değil,<br />
gençlerin ihtiyaçlarına göre<br />
yönlendirilmiş bütüncül ve<br />
emin adımlar,<br />
-Avusturya geneli için karşılaştırılabilir<br />
veriler.<br />
Birleşmiş Milletler çocuk<br />
hakları sözleşmesi ‘2011’den<br />
bu yana Avusturya’da anayasa<br />
derecesinde- 3. maddesine<br />
göre ‘Çocuğun refahı onu<br />
ilgilendiren her konuda<br />
dikkat edilecek ilk husustur.’<br />
Konferansta, yasa koyuculardan<br />
çocuk hakları ile ilgili<br />
yasaların, acil beklentilere<br />
uyumu da talep edildi.<br />
Quelle: KiJA OÖ: Nadja Meister
© SoWi-Holding Universität Innsbruck<br />
Melanie Bartl HG 5 2015/16<br />
Verschaff’ dir den<br />
besten Überblick!<br />
24.–26.November <strong>2016</strong><br />
Öffnungszeiten: Do & Fr: 9 – 17, Sa: 9-15<br />
Messe Klagenfurt | Eintritt frei<br />
www.best-klagenfurt.at<br />
Veranstalter & Organisation Partner & Sponsoren Medienpartner