22.05.2020 Aufrufe

HABER AVRUPA - EUROPA JOURNAL MAI 2020

www.avrupa.at

www.avrupa.at

MEHR ANZEIGEN
WENIGER ANZEIGEN

Erfolgreiche ePaper selbst erstellen

Machen Sie aus Ihren PDF Publikationen ein blätterbares Flipbook mit unserer einzigartigen Google optimierten e-Paper Software.

© Family Veldman - stock.adobe.com

Wir sagen JA

Frühkindliche

Förderung:

Wichtig für die

Schule und das

Leben

Mehr dazu im Interview

auf Seite 13

zu

ZARA Rassismus Report 2019

Justizministerin Zadic:

„An Rassismus und Hass im Netz

dürfen wir uns nicht gewöhnen!“

Adalet Bakanı Alma Zadić:

"Irkçılığa ve Nefrete

Alışmamalıyız!"

ÖSTERREICH

Abgeordnete zum Nationalrat

Nurten Yılmaz:

Klatschen reicht nicht:

Zeit für höhere

Löhne und echte

Gleichstellung!

© Parlamentsdirektion/Johannes Zinner © Johannes Zinner

UNABHÄNGIGE MONATLICHE ZEITUNG FÜR WIRTSCHAFT, INTEGRATION UND BILDUNG

HABER

VRUP

A A

AVRUPA’NIN AYLIK BAĞIMSIZ EKONOMİ, ENTEGRASYON VE EĞİTİM GAZETESİ

SAYI: 95 MAYIS 2020 - AUSGABE: 95 MAI 2020

Ö S T E R R E IC H N E U S TA R T E N

Ö

S

EUROPA

T

E

R

JOURNAL

R

E

C H

www.europa-journal.net

I

AKADEMİSYEN GÖRÜŞÜ

PROF. DR. MUSTAFA ÇAKIR:

Canın

Büyüğü

Küçüğü

Olmaz

İşçi Odası’ndan (Arbeiterkammer)

Avusturya'yı

AK Präsidentin Renate Anderl

Bundes-AK-Vizepräsident und

AK Tirol Präsident Erwin Zangerl

Yeniden

© AK Wien / Lisi Specht

AK präsentiert Plan, um Österreich neu zu starten

Gerechtigkeitsoffensive heißt: Arbeitslosigkeit senken, Sozialstaat absichern, Superreiche beitragen lassen

İşsizliğe karşı mücadele, kapsamlı bir

istihdam paketi ve sosyal devleti

güvence altına almak en öncelikli

konular olmalıdır. Bu ancak vergi

sistemindeki dengesizlik ortadan

kalktığında başarılı olacaktır.

ADALET ATAĞI

Avusturya İşçi Odası (AK) Başkanı

Renate Anderl, "Refah devletini güvence

altına almak ve krizden uzak

tutmak için kesinlikle süper zenginlerin

çok daha fazla katkı sunması

gerekiyor. İşçi Odası olarak 6 alanda

''Österreich neu starten. Die Gerechtigkeitsoffensive.

‐ Avusturya'yı

Yeniden Başlatmak. Adalet Atağı.''

planını geliştirdik. Çünkü bunu nasıl

yapacağımızı biliyoruz.''

İNSANLAR YOKSULLAŞIYOR

Başkan Anderl, "Hedef, maliyeti ne

kadar olursa olsun, işsizliği bir yıl

içinde korona krizinden önceki seviyeye

düşürmektir. Bunun için, İş Piyasası

Kurumu (AMS) personelinin

artırılmasına, işsizlik parasının yükseltilmesine

ve bir eğitim atağına ihtiyaç

vardır. Ayrıca genç işsizliğine

karşı çaba gerekiyor. Nisan sonunda

25 yaş altı 61.000'den fazla genç işsizdi,

bu bir felaket! İşsizlik insanları

yoksullaştırıyor ‐ bunu kabul edemeyiz!

Mesela iklim krizine karşı mücadelede

birçok iş alanı oluşturulabilir.

Bu alanda hükümetler ciddi çaba

sarfetmek zorunda, çünkü iklim krizine

karşı ilaç veya aşı olmayacak."

Başlatma Planı

HERKES ZOR DURUMA DÜŞEBİLİR

AK Avusturya Başkan Yardımcısı ve

AK Tirol Başkanı Erwin Zangerl: ''Koronavirüs

bize her bireyin acil ve zor

bir duruma düşebileceğini gösterdi.

İşleyen bir refah devleti çok önemli.

Eğitim ve öğretim, emeklilik, hastalık,

salgın hastalıklar veya bakım, işsizlik

ile ilgili olarak, özellikle tüm

çalışanların dayanışma katkı payı

ödemeleri sayesinde dünyanın en

sosyal ve güvenli ülkelerinden birinde

yaşadığımızı söyleyebiliriz. Küreselleşme

ve neoliberalizm, ülkelerin

kriz durumlarına karşı ne kadar

savunmasız olduğunu göstermiştir.

Çünkü, sistemde tasarruf etmek,

yanlış yerde tasarruf anlamına gelir.

Gerçek bir adalet atağı için, milyonerler

de artık katkıda bulunmalıdır.

Burada karşılayabilenler için bir dayanışma

vergisinden söz ediyorum.

Hesabında milyonları olanlar, üzerlerine

düşeni yapmak zorundalar.''

AK’NIN ÖNERİLERİ

AK, miktarlara bağlı olarak varlıklar

üzerinde geçici bir vergi teklif ediyor:

10 milyon Euro'yu aşan varlıklar için

yılda yüzde 2, 100 milyonun üzerindeki

varlıklar için yüzde 3 ve 1 milyarın

üzerindeki varlıklar için yüzde 4

verdi ödenmeli.

Bu planın hayata geçmesi, Avusturaya'daki

tüm hanelerin sadece yüzde

1'ini etkiler ve ülkeye yılda en az 7

milyar Euro gelir getirir.

ZENGİNLER KATKI SUNMALI

Renate Anderl, "Bunlar zenginleri ülkemizden

kaçıracak, gerçekçi olmayan

talepler değil. Avusturya’daki

zenginler, refah devletine sahip olduklarını

iyi biliyorlar. Bu daha çok

varlığa sahip olmaktan değerlidir.

Onların da katkıda bulunma zamanı

geldi ‐ yarındansa en iyisi bugün! ”

AK’DAN 6 ALANDA ÇALIŞMA

* İş Alanları Oluşturma Atağı

* Adil Vergi Atağı

* Sosyal Devlet Atağı

* Yoksullukla Mücadele Atağı

* Adil Ekonomi Atağı

* İklim Adaleti İçin Mücadele (OTS)

AK Planının Tamamı İçin Adres:

www.arbeiterkammer.at/neustarten

© ZARA Grafik: Magdalena Bramböck

Me lde

rassistische

Diskriminierung

und Hass im Netz

an ZARA:

www.zara.or.at

Die Beratung ist

kostenlos und auf

Wunsch anonym.


HABEReğitim Mayıs 2020, Sayfa - 2

Geçenlerde gzt.com sosyal medya

platformundan Nuriye Çakmak Çelik’in

M. Doğan Cüceloğlu ile yaptığı

uzunca bir söyleşiyi* keyifle dinledim.

Hoca o kadar içten anlatıyordu

ki onun anlattıkları ile kendi yaşadıklarım

arasında benzerlikler gördüm

ve sizinle paylaşmak üzere notlar tutmaya

başladım. Aşağıda okuyacağınız

cümleleri ben yazmış olsam da içerik

olarak Doğan Hoca’nın görüşleri

olduğunu, benim onu size takdimim

olduğunu bilmenizi isterim.

Söyleşide beni can evimden yakalayan

“Canın büyüğü küçüğü olmaz.

Hepimiz aynı evrenin parçalarıyız.”

sözü oldu. Ona da küçücük bir çocukken

sapanla kuş avlamaya çalıştığı

bir anda analığı söylemiş. “Yapma

yavrum; onun da canı var.” demiş.

Buna itiraz eden küçük Doğan’ı

“Canın büyüğü küçüğü olmaz” diye

uyarmış. Anadolu insanının yüreğinin

sesi duyuluyor.

Burada insanın insana duyduğu

ünsiyet görülüyor. Hoca da bu

nokta çağımızın hastalığı olan iletişim

eksikliğine teşhisi koyuyor. “İnsan birbirinin

farkına varınca iletişim başlar.

Ailede, okulda iki insan birbirinin

farkına vardığında iletişim içinde

olacaktır ve bundan sorumluluk

alacaktır.” diyor ve henüz bu alanda

bir bilincin tam gelişmiş ve oturmuş

olmadığına dikkat çekiyor.

Ona göre; toplumumuzda “İnsanlar

okumuşlar ama eğitilmemişler.” Örf

adetlerimizde karşılıklı iletişim içinde

olmanın bir sorumluluğu, bir adabı

vardı. “Konuşurken konuştuğunuz

kişinin farkına varacaksınız.” yani onu

adam yerine koyacaksınız demek

istiyordu. Toplumumuzdaki insanların

iletişimsizlikle ilgili sorunun

kaynağını ise “Bu insanlar özde kötü

insanlar değiller; akılsız da değiller.

Sadece eğitilmemişler.” diye tanımlıyordu.

Eğitim gerçekten çok önemli.

Anadolu’da “beşikten mezara kadar”

eğitim öneriliyor; dinimizde “İlim

Çin’de de olsa öğreniniz” diye tavsiye

edilmiyor mu?

İnsanlarla karşılıklı iletişim kurmanın

da bir toplumsal ve sosyal sorumluluğu

var; o sorumluluğun farkına

varacaksınız. Bir kimseyle sık sık aynı

ortamdaysanız, zaten ilişkiniz başlıyor.

Bu durumda, ilişki içindeki insanlar,

birbirinin tanığı oluyor; birbirine

tanıklık yapıyorlar. Bu tanıklığın,

tanışıklığın getirdiği bir sorumluluk

vardır.

İlişki içindeki insanın iki özelliği

vardır; bunlardan biri sosyal kimlik,

sosyal kimliğin içindeki ben. İkinci

özellik de insanın öz kimliğidir.

İnsanoğlu sürekli yolculuk içinde olan

bir yaratıktır. Yunus Emre “Bir ben var

benden içeri” dediği zaman insanın

içinde bulunduğu evrene doğru yolculuk

yapmış oluyorsunuz. Hayatın

anlamı da orada oluşuyor. İnsanın ilk

sosyal kimliği bir kabuk ise onun

hayatına anlam veren de bu öz.

Bütün yolculuğun anlamı da bu özde

gizlidir. Öznur Özdoğan ise bu özü bu

durumu akademik olarak “Üst benliğimiz

sürekli olarak bize en güzel

olan yolu izlememiz için, değerli

ipuçları yollamaktadır. Bu noktada

“sezgisel akıl” önem kazanmaktadır.”

diye açıklıyor**. Mesaj doğrudan

değil; sezdirme yoluyla veriliyor.

“İnsanları ve olayları kontrol etme

ihtiyacımız alt benlikten kaynaklanmaktadır.

Alt benlik dünyasında,

karşımıza çıkan sorunlarla mücadele

etme gücüne sahip olmadığımızı

düşündüğümüzden, gelecek her

zaman korku vericidir. Üst benlik

seviyesine sıçradığımızda, aradığımız

güvenceyi bulmanın büyük rahatlığı

içinde oluruz. Bu güvence; “Hayatta

karşıma ne çıkarsa çıksın, onunla başa

çıkabilirim” anlayışıdır. Üst benliğimiz

sürekli olarak bize en güzel olan yolu

izlememiz için, değerli ipuçları yollamaktadır.

Bu noktada “sezgisel akıl”

önem kazanmaktadır. Bağımlılıklarımızın

büyük bir bölümü, neşemizin

kaynağının yer aldığı benliğimizin

derinliklerine ulaşamamaktan ve bu

neşeyi gündelik yaşantımıza taşıyama

maktan kaynaklanmakta. Umutsuzluk

içinde, kendi kendimizi tahrip

etmemize yol açsa da, geçici çarelerin

peşine düşmekteyiz.”

Doğan Cüceloğlu, bu öze “olmak”

diyor. Burada “insan olmak” insanın

dış kabuğu ise “yapmak” insanın

özünü oluşturuyor. Bunlar öğretmenlik

yapmak ile öğretmen olmak gibi

farklı iki kavramı açıklıyor. Öğretmenlik

yapan kişi sınıfa girdiği zaman

karşısında öğrenci görür; ama

öğretmen olmuş olan, canlar görür.

Peki, bu durumu öğrenci bilir mi?

AKADEMİSYEN GÖRÜŞÜ

Prof. Dr.

MUSTAFA ÇAKIR

mcakir@anadolu.edu.tr

Yaratan öyle yaratmış ki 6 aylık bebek

bile biliyor. Bunun farkına varmak ve

farkına vardırmak çok önemlidir. Bu

durumu da ilkokul yıllarına geri dönerek

açıklıyor. Okulu sevmediğini hatırlıyor.

Nasıl sevsin? İlk gün iğneci gelmiş,

hem de hasta olmasına neden

olmuş. Yeni gelen öğretmeni ise

başını okşamış. Hayatına dokunmuş.

Toplumumuzda herkes sosyal kimliğe

önem veriyor. Günümüzde bir takım

unvanlar, toplumsal statüler kişinin

adının önüne geçiyor. Anne babalar,

bu süreçte ne yapacaklar? Acaba

çocuklarının can kimliğine mi yoksa

sosyal kimliğine mi yönelecekler?

Toplum can kimliğinden ziyade sosyal

kimliğe odaklanıyor. Doğan Hoca bu

nokta şunu anlatıyor; “Bir yere

gittiğimde insanlar bana kendini takdim

ediyor. Hakim, genel müdür vb.

ama adını söylemiyor. Gülümsüyorum;

adın da var değil mi? Adın da

vardır herhalde. Veya adam yanındakini

tanıtıyor. ‘Bizim büyük oğlan.’

‘Adı var mı bunun?’ diyorum. Şaşırıyor.

Farkında bile değil. Onlar sosyal

kimlik. Ondan dolayı, bizim halkımızın

farkında olduğu öz meselesini

eğitime, yaşama almak istiyorum.”

Verilen bu örnekte değerler bilinci

öne çıkıyor. Doğan Hoca; “Değerler

anlamını bulursa kurallar ve kanun

anlamını bulur. Ama değerler bir

anlam ifade etmiyorsa o zaman kurallar

bir işe yaramaz. Lafta kalır.”

diyor ve ilave ediyor.“Ben bir toplumun

geleceğini ailede ve eğitim

ortamında yaşayan değerlerde buluyorum.

Konuşulan değerler değil,

yaşayan değerler önemlidir. Eğer

siz bu değerleri ailede, eğitim

ortamında, toplumda yaşatırsanız,

ben şuna kesinlikle inanıyorum;

bilim, teknoloji, ekonomik refah gelir

kapını çalar. Önemli olan, doğru

değerlerdir.”

Kesinlikle doğan ve doğacak olan

çocukların olabileceklerinin en iyisi

olması yolunda anne babalara, öğretmenlere

önemli görevler düşüyor.

Canın

Büyüğü

Küçüğü Olmaz

“Her çocuk, insanlığa verilmiş kutsal

bir emanettir. Bu emanetin farkına

vardığınız zaman, bu çocukların

müthiş bir potansiyel olduğunu

görürsünüz. Bu potansiyelin farkına

vardığınız zaman, vebalinin de

farkına varıp, elinizden geleni yaparsınız.”

Bu durum insana yük getirmez,

aksine hayatına şükür duygusu

getirir. Anne baba olarak

sorumluluklarınızın farkına vardığınız

andan itibaren, dersiniz ki “Şükürler

olsun!”. Her türlü eziyeti çekerim

ama iyi ki varlar. Elimizden gelenin en

iyisini yapacağız dersiniz. Bu da evlat

sevgisi olsa gerek.

Doğan Hoca, insan hayatını bir

yolculuğa benzetiyor. “Bu yolculukta

iki türlü yaşam tarzı görüyorum. Bir

tanesi ‘dış odaklı’ tanıklığın önemli

olduğu; “Annem ne diyecek? Babam,

öğretmenim ne diyecek, otoriteler

ne diyecek?” türünden bir bakış tarzı.

Böylelikle sürekli bir dışarıya hesap

verme durumu var. Bir de ‘iç

tanıklığa” önem veren bir yolculuk.

Yani bu dış tanıklık hep bir denetlemeye

dayalı oluyor. İç tanıklık

ise gelişime dayalı oluyor. Burada

altı tane tanıklık boyutu var. Ben

var mıyım, olduğum gibi kabul ediliyor

muyum yoksa ötekileştiriliyor

muyum? Ben tekliğim içinde görülüyor

muyum, değerli miyim? Potansiyelime

güveniliyor mu; emek ve

zamana değer miyim? Sevilmeye

layık mıyım? Ekipten miyim? Bana

saygı duyuluyor mu? Dış tanıklıkta,

“ben var mıyım?’ diyor, göze bakıyor.

“Kabul ediyor musun beni?” diyor

gözüne bakıyor. Yani senin kabul

edebileceğin hale nasıl gelebilirim?

Şöyle giyineceksin, böyle yapacaksın

şeklinde. Değerli miyim? Bana nasıl

değer verebilirsin? Hep böyle dışarıya

bakma durumu var.” Hoca burada

çocukların belli yaş gruplarındaki

marka tutkusuna da açıklık

getirmiş oluyor. Bu yolculuk her

yaşta her dönemde şekil değiştirerek

devam ediyor.

İç tanıklıkta anne, baba eğitim diyor

ki “Bak evladım hiç kimse olmasa

dahi senin hayatında sen varsın.

Unutma, unutma bunu sakın. Kendi

tanıklığın senin en önemli tanıklığındır.

Kendi gözünde var mısın?

Kendini olduğun gibi kabul ediyor

musun? Kendinle ilişkilerini değerli

görüyor musun? Kendi potansiyeline

güveniyor musun, yapabileceğine?

Kendi kendini, kendine emek ve

zaman vermeye değer görüyor

musun? Kendine saygın var mı?

Ekibini keşfettin mi? İçindeki bizi

keşfedip sorumluluğunu aldığın zaman

hayatına anlam girer. Böylelikle

kendi tanıklığını keşfetmiş birisi

güvenilir bir insan olur. Dış tanıklığa

göre oluşan ahlakta ‘kimse görmüyor

ki istediğini yap’ dersin. Böylelikle

tamamıyla dıştan denetimli bir ahlak

girer. Ama iç tanıklığı keşfetmiş birisi

kimse görmese de yapama. İşte

tasavvuf burada devreye girer. O

can, aslında senin özün, evrenin özü

ve o tanıklık yapıyor.” Dış tanıklık

günlük hayatta “Elalem ne der?” iç

tanıklık da “Allah korkusu” olarak

öğretiliyor. Halil Cibran’ın dediği gibi;

“Bu kâinatın gerçek sahibi var. Siz bir

araçsınız.”

Toparlayacak olursak; toplumun iyi

yetişmiş vatandaşlara ihtiyacı var.

“Uzun vadede her toplumun olduğu

gibi, Türkiye’nin de sorunlarını çözecek

olan, Türk vatandaşlarıdır. Onun

için vatandaşın bilinçlenmesi, vatandaşın

sorumluluğunun farkına varması,

vatandaşın kendi iç dünyasında

o sorumluluğun farkına varıp, dürüstçe

kabul edip, kolları sıvaması

meselesi var. Ondan dolayı vatandaş

olmadan vatanın geleceği ile ilgili

garanti içinde olamazsın. Onun için

o vatandaşımızı olabileceğinin en

iyisi olmasına hizmet etmesi meselesi

var”.

Gönülden söylenen sözler diğer

gönüle yol bulup akarken, dilden

söylenenler kulaktan öteye geçmezmiş.

Çok şükür ki gönülden gönüle

köprüler kurmaya devam ediyoruz

ve bence iyi de yapıyoruz. Önümüz

gönüllerimizi bir arada tutan; ortak

değerlerimiz, yeni yetişen nesillerimizin

sağlam zeminlerde kalmasına

vesile oluşturan bayram. Bayramınız

kutlu olsun!

* Doğan Cüceloğlu:

Okulun ilk günü sarhoş iğneci nedeniyle topal oldum.

https://www.youtube.com/watch?v=lTkGjTkbZAw

** Öznur Özdoğan: Bir ben vardır bende benden içeri.

Gazete Vatan. 05 Haziran 2018 Salı

http://www.gazetevatan.com/prof-dr-oznur-ozdogan-

1172202-yazar-yazisi-bir-ben-var-bende-benden-iceri/

Avrupa Birliği Ülkeleri Arasında Belli Şartlarla Seyahat ve Tatil Yapılabilecek

Sosyal Mesafeli Yaz

Tatiline Hazır Olun

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, bu yıl

yaz tatili ve birlik içi seyahatin mümkün

olması için, sosyal mesafe kurallarına

uyulması suretiyle üye ülkeler

arasındaki sınırların açılması tavsiyesinde

bulundu.

SIKI GÖZETİM VE DENETİM

AB Komisyonu, sosyal mesafe kurallarının

seyahatlerde uygulanması ve

devamında belirli koşullar altında

turistlerin otellerde kalmaları, restoranlarda

yemek yemeleri ve plajlara

girmelerinin mümkün kılınması için

bir yol haritası belirledi. Komisyon,

yeni bir koronavirüs dalgasını önlemek

amacıyla durumun sıkı gözetim

altında tutulması şartıyla Avrupa

sınırları içinde tatil yapılmasının

önünü açmaya katkı sunmak istiyor.

YENİ KURALLAR

Komisyon, yolculara havaalanı ve

uçakta maske takma zorunluluğu getirilmesini,

check‐in ve bagaj alım

bantlarında kalabalık oluşmasını engellemek

için yeniden düzenleme yapılmasını

tavsiye etti.

İPTAL EDİLEN UÇUŞLARIN DURUMU

AB'nin dış sınırları seyahatlere kapalı

kalmaya devam edecek. Komisyon

ayrıca tüketicilere, iptal edilen uçuş

ve tatiller için en az bir yıl geçerli olacak

kuponların verilmesini istiyor. Bu

şekilde tüketicilere para iadesi yapılmaması

ve turizm alanında faaliyet

gösteren firmaların iflas etmesinin

önlenmesi amaçlanıyor.

Komisyon'un tavsiyeleri bağlayıcı bir

nitelik taşımıyor. Uygulamalar konusundaki

nihai karar devletlere ait.

Urlaub trotz Corona:

Wo die Reise hingehen kann

© edojob - stock.adobe.com


HABERekonomi&teknoloji Mayıs 2020, Sayfa - 3

25 und 50 Euro Gutscheine für alle Wiener Haushalte für Kaffeehaus oder Wirtshaus; Bürgermeister

Ludwig präsentierte Aktion mit Stadtrat Hanke, WKW-Chef Ruck und Vize Arsenovic

Viyana Belediyesi’nden

Herkese Hediye Kuponu

Viyana Belediyesi, gastronomide yaşanan krizi aşmak

ve işletmelere destek olmak için, Viyada’daki tüm hanelere

Hediye Kuponu (Wirtshausgutschein) verecek.

Viyana Belediye Başkanı Michael Ludwig, Ticaret Odası

Başkanı Walter Ruck, Yeşiller ekonomi sözcüsü Hans

Arsenovic ve Belediye Meclis Üyesi Peter Hanke’nin tanıttığı

proje ile Viyana’da 950 bin haneye hediye kuponu

verilecek ve 10 bine yakın restoran ve kafeterya

gibi işletmelerin rahat bir nefes alması sağlanacak.

Ailelere 50 Euro: Haziran ortasından itibaren, birden

fazla kişinin yaşadığı evlere 50 Euro, yalnız yaşayanlara

ise 25 Euro’luk kuponlar verilecek.

© C.Jobst/PID

Ministerin Schramböck: Künstliche Intelligenz gehört natürlich gefördert

Ekonomi ve Dijitalleşme Bakanı Schramböck:

"Yapay Zekayı

Teşvik Ediyoruz"

Avusturya Ekonomi ve Dijitalleşme

Bakanı Margarete Schramböck,

"Özellikle koronavirüse

karşı aşının araştırılmasında yapay

zekanın da desteği ile ilerleme

katedilebilir. Yapay zekanın

çözümlerine gerekli güveni kazandırmak

için etik hususları dikkate

almak her zaman önemlidir.

Bu konuda Avusturya Araştırma

Geliştirme Ajansı’nın (FFG) altı

yeni projesi, Ulusal Vakıf'tan

fonlar ve Federal Ekonomi ve

Dijitalleşme Bakanlığı (BMDW)

desteği ile finanse edilmektedir.

Biz de tabii ki, yapay zekaya yönelik

uygun projeleri teşvik edeceğiz."

Projelere 1.2 Milyon Euro

Viyana, Steiermark ve Yukarı

Avusturya eyaletlerinden yapay

zeka ile ilgili farklı projeler, 1.2

milyon Euro ile desteklenecek.

"Fikirler Laboratuvarı" Projeleri

FFG iki genel müdürü Dr. Henrietta

Egerth ve Dr. Klaus Pseiner,

"Yenilikçi bir ortamda fikir geliştirmek

ve bunları somut yenilik

projelerine dönüştürmek için

yeni bir format başlattık. Yeni

"Fikirler Laboratuvarı" projeleri

yapay zeka alanındaki güncel konuları

kapsamakta ve geleceğin

teknolojilerini geliştirirken etik

yönleri en baştan dikkate alma

hedefini gözetmektedir. Yapay

zeka çözümlerine gerekli güven

oluşursa, yerli şirketler de bu fırsatları

kapsamlı ve sorumlu bir

şekilde kullanabilecektir."

© Jakob Glaser / BKA

2020 Yılında Avrupa'da

Tarihi Resesyon Bekleniyor

Kovid-19:

Ekonomi

Yüzde 7,5

Küçülecek

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, "Avrupa

Ekonomik Tahminleri 2020 İlkbahar" raporunu

yayımlandı ve yeni tip koronavirüs

(Kovid‐19) salgını nedeniyle AB

ekonomisinin 2020’de 'tarihi resesyon'

yaşayacağı ve %7,5 daralacağı öngörüsünde

bulundu.

TARİHİ EKONOMİK ŞOK

AB Komisyonu Ekonomiden sorumlu

üyesi Paolo Gentiloni, "Avrupa, 1929 yılından

bu yana en büyük ekonomik şoku

yaşıyor" ifadelerini kullandı.

CİDDİ EKONOMİK DARALMA

Avrupa Komisyonu yetkilileri, içinde bulunduğumuz

2020 yılı içinde, 19 ülkeden

oluşan Euro Bölgesi'nde yüzde 7,75

daralma ve 27 ülkeden oluşan Avrupa

Birliği geneli ekonomisinde ise yüzde

7,5 oranında ciddi bir küçülme beklendiğini

açıkladı.

TOPARLANMA 2021’DE

2021 yılında ise Euro Bölgesi’nde yüzde

6,25’lik ve Avrupa Birliği genelinde

ise yüzde 6’lık bir toparlanma süreci

yaşanacağı ve korona krizinin olumsuz

ekonomik etkilerinin gerilemeye başlayacağı

açıklandı.

AVUSTURYA’DA DURUM

AB geneline göre ekonomisi daha iyi görünen

Avusturya'nın bu sene yüzde 5,5

küçülmesi, Almanya’nın yüzde 6,5,

Fransa’nın yüzde 8,2, İtalya’nın yüzde

9,5 ve İspanya'nın yüzde 9,4 ekonomik

daralma yaşaması bekleniyor.


HABERaile&ekonomi Mayıs 2020, Sayfa - 4

YASEMİN KARAGÖZ

BİR BAYRAM

ARİFESİNDE

Her zaman düşünceli

olun, çünkü karşılaştığınız

herkes, inanın en az

sizin kadar mücadele veriyor.

Her insan kendi savaşını

veriyor. Ve bir çözüm

bekliyor. (Platon)

* * * * *

Güneş takvimine göre 2020

Mayıs'ı, ay takvimine göre

1441 ve aylardan rahmet ve

bereket ayı RAMAZAN'ı tamamlıyoruz.

Yanlışıyla, doğrusuyla,

tüm karmaşasıyla hayatı,

gündemi takip ederken,

kendimizi çok ihmal ettik. Hem

yaşadığımız dünya, hem iç

dünyamız karışık, çıkış yolları

aramakta. Bir yenilenme, arınma,

iç dünyamıza doğru bir

yola çıkma zamanı geldi. Ölçüyü

kaçırdığımız çok şey oldu,

sadece yeme‐içmeden bahsetmiyorum:

Söz, yaşayış, davranış

ve düşünüş noktasında…

İnsanız, zayıf noktalarımız, aldandığımız

zamanlar oldu.

Hem kendimizle yüzleşme,

düşünme, hal ve hareketlerimizi

gözden geçirme, hem de

çevremizdeki varlıklarla olan

Salgından sonra da şirketlerin çoğu evden

çalışmayı devam ettirmek istiyor

Evden Çalışma

Devam Edecek mi?

Koronavirüs salgını nedeniyle alınan

önlemlerin en çok etkilediği

alan çalışma hayatı.

Tüm dünyada milyonlarca insan

artık evden çalışıyor. Çalışanlar için

bu durum kolay olmasa da yapılan

HABER

AVRUPA

Ö

S

EUROPA

T

E

R

JOURNAL

Gazete Kurucusu (Gründerin)

Katrin VORHAUSER

İmtiyaz Sahibi (Herausgeber und Inhaber)

Mehmet İNAK

Genel Yayın Yönetmeni (Chefredaktion)

Hasan KESKİN

Türkiye Temsilcisi

Mag. Ahmet ZUBİ

20.05.2020 - 22.06.2020

SAYI: 95 MAYIS 2020 - MAI 2020 AUSGABE: 95

ANSCHRIFT - ADRES

HABER AVRUPA - EUROPA JOURNAL

Roßbachstr. 10 - 6020 Innsbruck

Baskı-Druck: Medien-Druck AG Innsbruck

Yayımlanan köşe yazıları ve reklamların içeriğinden

gazetemiz sorumlu değildir.

www.europa-journal.net - info@europa-journal.net

www.avrupa.at - info@avrupa.at

R

I

E

yasemin-ka@hotmail.com

C H

araştırmalara göre, şirketlerin çoğunun

salgından sonra da evden çalışmaya

devam edeceği öngörülüyor.

EZBERLER BOZULDU

Uzmanlar, "Evden çalışma modeli

yeni dönemde iş dünyasının en

önemli değişimlerinden biri olacak.

Bu salgın bir anda bütün ezberleri

bozdu ve yeni duruma hem şirketler

hem de çalışanlar uyum sağlamak

için çaba sarfediyor. Hiçbir şey

eskisi gibi olmayacak."

OLUMSUZ YÖNLER DE ÇOK

Uzmanlar ayrıca, "Aile fertleri ile

ilişkilerden iş arkadaşları ve yöneticilerle

diyaloğa kadar pek çok şey

dönüşmeye başladı. Evden çalışmanın

konfor açısından artıları olsa da

iş ilişkileri açısından bir süre sonra

birlikte karar alma, yeni fikirler

üretme gibi noktalarda yetersizlikler

ortaya çıkabiliyor. Bu yeni çalışma

sistemi sosyal etkileşim

ihtiyacı yüksek çalışanlar için zorlayıcı.

Evde aile ile birlikteyken işe

konsantre olmak kolay değil. Ayrıca

evin içinde uzun süre hareketsiz

kalmak sağlık problemlerini de tetikleyebilir."

Foto: S.Sabuncu Photography

ilişkilerimize bir göz atma vakti

geldi. Bu sene Ramazan öyle

bir zamana denk geldi ki, beraberce

yaptığımız iftarlar, teravih

namazları, mukabeleler

sanki tarihe karıştı. „Nerde o

eski zamanlar?“ sözü sanki bu

zamanlar için söylenmiş.

Yaşamadığımız hiçbir duyguyu

ne yaşatır ve ne de verebiliriz.

İnsan duyduğunu, gördüğünü,

okuduğunu unutabilir ama

yaşadığını asla. Bu ay yaşayarak,

hissederek, hayatımızı

değiştirebilir, güzelleştirebiliriz.

Hangi alışkanlığımızı, huyumuzu,

sözümüzü sevmiyorsak

ondan kurtulmak zamanıdır.

Sağlığımız için kısıtlamalar

nasıl mecburi ise bizden yeni

bir „BİZ„ zuhur etmesi için

değişim şart ve lüzumludur.

Yeni, belki kalıcı ve fiili

değişime hazır olmak!!! İnsan

ve toplum değişirse, çok şey

değişir! gerçeğini işleve koymak.

Ne yaşanmışsa yaşansın,

geçmişin hatalarını düzeltmek

için gayret göstermek.

Oruç demek yükselmek, yaklaşmak,

arınmaktır. İbadetler

ruhu temizlemek, Allah'a

yakınlaşmaya vesiledir ve oruç

tutmak ta bir ibadettir. İftar:

Kelime kökü fıtrattan gelir.

İnsanın yaratılış fıtratına, saf

ve temiz haline dönüşü simgeler.

Sahur; sihir kökünden gelir.

Gizemi, güzeli yakalama anıdır.

İnananların çoğu bu vakti

sehere kadar ibadetle süsler,

o gizemi yakalamaya çalışır. Yer

ve gök Allah'ı tesbih ederken

insanoğlunun uyuması, gaflete

dalalet değil midir?

Ramazan affetmenin, affolunmanın

ümit edilişidir. Her

günü ve her gecesi rahmet ve

mağfiret olan, bu zaman diliminde,

pişmanlığı ve tövbeyi

Allah'a sunmaktır.

Ramazan paylaşmaktır! Belki

Korona krizi dolayısıyla soframıza

buyur edemediklerimizin

hiç değilse hatırını sormak,

hayır duası almak, dünyanın

neresinde olursa olsun, muhtaçlara

el uzatmaktır.

Ramazan kanaat demektir.

Elindeki ile idare etmeyi, şükretmeyi,

israf etmeden yemeiçme‐giymeyi

öğrenmek, kalıcı

© stock.adobe.com - len44ik

ve güzel alışkanlıklar elde etmektir.

Ramazan hoş görmek, farkına

varmaktır, hayatta ne istediğini,

nerede yanlış yaptığını bilmek,

yeni değişimlere yelken

açmak demektir. Kulluk bilincine

varıp, şükredebilmek,

şükrünü ibadetle süsleyebilmek,

ahlakı güzelleştirmek, iyilikler

biriktirmektir.

Ramazan bir yolculuktur;

Kendi içinde yol almak, sınırlarını

keşfetmek ve bu yolculukta

yaradanla buluşmaktır.

Zamana yemin etmiştik ya ruhlar

aleminde; şimdi farkına

varıp, kıymetli zamanı ve

hayatı, nasıl değerlendirmeli?

sorusuna odaklanmaktır.

Ramazan hesaplaşmaktır; insanın

ahlak ve vicdan sahibi

olmak için kendini hesaba çekmesidir.

İdeolojik saplantılardan

kurtulmak, kişisel menfaatleri

bir yana koyabilmektir.

Ramazan “Oku” emrinin vahiyle

kalbe tecellisi, bilenle

bilmeyenin ayrılık noktasıdır.

Dini dar kalıplara sığdırmaya

çalışan zihniyete dur diyebilmek

için, bizzat okuyup, aklı

kullanmak, tefekkür edebilmek,

maddedeki manayı anlayabilmektir.

Bugün toplumun asıl sorunu,

okumamak! Okuyanların da

anlamaması veya anlayanların

da hayata geçirme konusunda

yetersiz kalması değil midir?

Belki şu an (bayram arifesinde)

yazdıklarım, elinize

geçinceye kadar bayram gelmiş

olacak. Bayram huzur

ve güven ortamında güzeldir.

Belki biraz yalnız ve buruk

ama herşeye rağmen huzurlu,

sağlıklı ve mutlu bayramlarınız

olsun…

Tirol Turizmi Tekrar

Canlandırmak İstiyor

Korona krizi turizmi tamamen

durdurdu ve bu zor

süreç ile Tirol eyaletinin turizmden

elde ettiği gelirin 5

milyar Euro civarında azalacağı

öngörülüyor. Bu sıkıntılı

dönemden oteller, restoranlar,

teleferik işletmeleri, tedarikçiler

ve daha birçok

etkilenen oldu. Eyalet Hükümeti

turizm sektörünü tekrar

canlandırmak için yoğun

bir mücadele veriyor.

Büyük Ekonomik Kriz

Bugün Tirol eyaleti, turizm

endüstrisi başta olmak üzere

İkinci Dünya Savaşı'ndan bu

yana yaşanan en kötü ekonomik

kriz ile karşı karşıya.

Sınırların Açılması Önemli

Tirol Valisi Günther Platter,

birçok alanda çalışmalarının

devam ettiğini, kısa vadede

sınırların açılmasının turizm

için ilk ve en önemli adım

olacağını ve komşu ülkelerle

bir çözüm bulunması için

çaba sarfettiklerini açıkladı.

Avusturya ve Tirol eyaletinde

koronavirüse karşı elde

edilen başarılı sürecin diğer

LH Platter: „Für Weiterentwicklung der Erfolgsgeschichte des

Tiroler Tourismus stellt Land weitere 15,3 Millionen Euro bereit“

ülkelerde de sağlanması ile

Haziran ortasından itibaren

sınırların açılması için engel

kalmayacağını vurguladı.

Turizme Yeni Destek

Vali Yardımcısı Ingrid Felipe

ise, Tirol için çok önemli olan

turizm endüstrisinin tekrar

canlanması için 15,3 milyon

Euro’luk yeni bir bütçe paketine

karar verildiğini ve bu

paranın, barınak, bisiklet ve

yürüyüş parkurlarına yönelik

çalışmalara, ayrıca kısa süreli

işe geçmek zorunda olan bireylerin

işsiz kalmalarını önlemeye

ve Tirol turizminin

tanıtımına katkı sağlamak

amacıyla sunulduğu açıkladı.

LHStvin Ingrid Felipe

Fotos: © Land Tirol / Pichler

Anket: Avusturya’da Halk

Homeoffice’e Sıcak Bakıyor

Koronavirüs salgını ile Avusturya’da

Mart ayı ortasından itibaren birçok

insan hazırlıksız olarak evden çalışmaya

(Homeoffice) mecbur kaldı.

Buna rağmen büyük çoğunluk için bu

durum olumlu bir deneyim oldu. Bir

araştırmaya göre etkilenen on kişiden

yedisi gelecekte de bu çalışma sistemine

devam etmek istiyor.

TQS Araştırma ve Danışmanlık Şirketi’nin

1000 kişiyle yaptığı bir ankete

göre, Avusturyalıların dörtte biri sokağa

çıkış kısıtlamalarının başlangıcından

bu yana evden çalışıyor, yüzde

40'ı bunu daha önce hiç yapmamıştı,

yüzde 20'si ise nadiren. Çocukların da

evde kalmak zorunda kaldığı bu zor

sürece rağmen insanların memnuniyeti

oldukça yüksek.

Ofise göre daha yüksek verimlilik

Ankete katılanların yüzde 86'sı iş ve

aileyi evden iyi ya da çok iyi dengeleyebildiğini,

neredeyse yüzde 60'ı

verimliliklerinin ofisdekinden daha

yüksek olduğunu aktardı. Katılımcıların

yüzde 70'i evde çalışmaktan memnun

ve bu fırsatı korona salgınından

sonra da daha fazla kullanmak istiyorlar.

Buna karşın evden çalışmaya iyi

konsantre olamadığını söyleyen bireylerin

oranı yüzde 30 civarında.

TQS yetkilileri anket sonuçlarını "15

Mart'tan itibaren evde çalışma sürecinin

ani başlangıca rağmen, yeni çalışma

modeli mükemmel bir şekilde

işliyor. Meslektaşlarla iletişim çoğunlukla

çok iyi gidiyor. Katılımcılar genel

olarak bu süreçte işverenlerine de iyi

puan vermekteler."

Özel araçlar ve toplu taşıma

Korona krizi ile toplumdaki diğer değişiklikler

de ortaya çıktı. Anket sonucu,

insanların enfeksiyon korkusu nedeniyle

yakın gelecekte toplu taşıma

araçlarından ziyade daha fazla kendi

arabaları ile dolaşma ihtimalinin yüksek

olduğunu gösteriyor. Katılımcıların

yüzde 75'i arabalarını bırakıp toplu

taşımaya geçmek istemiyor. Buna ek

olarak, yüzde 47'si gelecekte daha az

havayollarını kullanmak istiyor.

Pandemi toplumu değiştirecek

Katılımcıların üçte ikisi pandeminin

toplumu önemli ölçüde (yüzde 48)

veya çok önemli ölçüde (yüzde 18)

değiştireceğini varsaymaktadır.


HABERgegen gewalt Mayıs 2020, Sayfa - 5

Mit „StoP – Stadtteile ohne Partnergewalt“ Kinder und Jugendliche gegen

häusliche Gewalt stärken. Zivilcourage in der Nachbarschaft zählt!

Çocukları ve Gençleri Aile

İçi Şiddete Karşı Koruyalım

© Verein Autonome Österreichische Frauenhäuser

Korona sürecinde dışarı çıkış kısıtlamaları

ve karantina dönemi, genellikle

aile içi şiddetten etkilenen

çocuklar ve gençler için durumu

daha da kötüleştirdi. Korona, aileleri

yaklaşmakta olan işsizlik, "evde eğitim"

veya gelecek korkusu gibi ek

yüklere maruz bırakmaktadır. Aynı

zamanda şiddetten etkilenen çocuklar

ve gençler için önemli sığınma

evlerine salgın döneminde ulaşmak

mümkün olmuyor. Eğitimciler, doktorlar

veya gençlik için çalışan yetkililer,

genellikle çocuklarda ve gençlerde

şiddet belirtilerini ilk fark eden

kişilerdir. Birçok durumda, etkilenen

kişiler için de bağlantı kurulan bireylerdir.

Eğitim kurumlarının kapanması

ve dışarı çıkış kısıtlamaları nedeniyle,

çocuklar ve gençler için bu

güvenlik ağı artık mevcut değildir

veya yalnızca sınırlı bir ölçüde erişilebilir

durumdadır. Bu nedenle, çocukların

nereden yardım alabileceklerini

olabildiğince fazla insanın

bilmesi önemlidir. Örneğin, kadın sığınma

evleri de çocuk koruma tesisleri

olarak hareket etmektedir ve

şiddet olayları durumunda temasa

geçilebilir.

Şiddete Karşı Mücadele

AÖF Yöneticisi Maria Rösslhumer:

“Kadınlar ve çocuklar aile içi şiddetin

ana kurbanlarıdır. Anneye karşı yapılan

şiddete şahit olmak ve bunu yaşamak

genellikle çocuklar için çok

Geschäftsführerin des Vereins AÖF,

Maria Rösslhumer:

„Frauen und Kinder sind die Hauptbetroffenen

häuslicher Gewalt. Das Miterleben von

Gewalt an der Mutter ist oft sehr

traumatisierend für Kinder.

Frauenhäuser helfen auch Kindern,

ihre Gewalterfahrungen aufzuarbeiten.“

travmatiktir. Kadın sığınma evleri,

çocukların da şiddet deneyimleriyle

mücadele etmelerine yardımcı olur.”

Şimdi Hepimiz Dikkatli Olmalıyız!

Uzmanlar korona krizi döneminde

gelen 'tehlike ve yardım çağrılarının'

birçok eyalette azaldığını, ancak

bunun olumsuz ve endişe verici bir

durum olduğunu savunuyor, sayılardaki

düşüşün aile içi şiddetteki azalmadan

değil, Korona döneminde

çocuklar ve gençler için önemli olan

destekleyici sistemlerin çökmesinden

kaynaklandığından korkuyorlar.

Şiddet Eylemleri Fark Edilemiyor

Yeşiller Partisi Parlamento Milletvekili

ve Çocuk, Genç ve Aile Sözcüsü

Barbara Neßler: “Mevcut durum nedeniyle,

birçok çocuğun ailede şiddetten

kaçma ve yardım alma imkânı

yoktur. Koruma ve destek kurumlarının

bulunamaması nedeniyle şiddet

eylemleri genellikle fark edilmez.”

Bu nedenle, çocuk ve gençlerin aile

dışında güvendiği bireylerin ve

komşuların bu durumlara yakından

bakması ve ilgilenmesi çok daha

önemlidir. ''StoP Kampanyası'' komşuları,

eğitimcileri ve sosyal çalışanları,

şiddet belirtilerini erken bir aşamada

tanımaya ve zamanında müdahale

etmeye teşvik etmek istiyor.

Şimdi herkes dikkatli olmalı. 'Duymazlıktan

Gelmek' bazen ölümcül

olabilir.

Komşuların Sivil Cesaretini

Güçlendirmek Gerekiyor!

StoP Kampanyası, çocuklara ve gençlere

yönelik aile içi şiddeti ve herkesin

nasıl yardımcı olabileceğini

açıklamak için sosyal medyayı güçlü

bir şekilde kullanmaya başlıyor. Bu

şekilde, komşular şiddet belirtilerini

tanımaya ve aile içi şiddet için güvenli

müdahale seçeneklerini bilmeye

teşvik edilmelidir. Şiddetten

etkilenen çocuklar ve gençler için

NRAbg. und Kinder-, Jugend- und Familiensprecherin

der Grünen, Barbara Neßler:

„Aufgrund der derzeitigen Situation haben

viele Kinder keine Möglichkeit, der Gewalt in

der Familie zu entkommen oder Hilfe zu holen.

Sie sind der Situation ausgeliefert.

Durch die fehlenden Schutzeinrichtungen

bleiben Gewalttaten vielfach unbemerkt.“

ipuçları da kampanyanın bir parçası.

Bu kampanya ile StoP ‐ Stadtteile

ohne Partnergewalt ve Yeşiller Partisi

Parlamento Milletvekili ve Çocuk,

Genç ve Aile Sözcüsü Barbara Neßler,

çocuklara yönelik şiddete dikkat

çekmek istiyor.

ÖNEMLİ ADRES VE NUMARALAR:

Informationen über StoP sind zu finden unter:

www.stop-partnergewalt.at

Kindergerechte Website:

www.gewalt-ist-nie-ok.at

Frauenhelpline gegen Gewalt:

0800 222 555

Rat auf Draht für Kinder: 147

Polizei: 133

© Parlamentsdirektion / PHOTO SIMONIS

Herzlicher Dank vonseiten der Frauenhelpline gilt Magdalena Bramböck für die Gestaltung der Grafik.

Grafik: Magdalena Bramböck


HABERZARA-Rassismus Report Mayıs 2020, Sayfa - 6

Justizministerin Zadic:

„An Rassismus

und Hass im Netz

dürfen wir uns

nicht gewöhnen!“

“Gerade jetzt in der Coronakrise,

die Diskriminierungen gegen

bestimmte Gruppen innerhalb

der Gesellschaft verstärkt,

müssen wir verhindern, dass

Rassismus zur Normalität wird.”

Adalet Bakanı Zadić:

"Irkçılığa ve Nefrete

Alışmamalıyız!"

20 yıldır ırkçılık ve nefretle mücadele eden ZARA'nın

çalışmaları şimdi her zamankinden daha önemli

Irkçılık ve nefretle mücadele eden

ZARA Derneği, 20. Yıl Irkçılık Raporu'nu

yayımladı. Raporla ilgili Adalet

Bakanı Alma Zadić: ''Günlük hayatta

yaşanılan ırkçılığın normalleşmemesi

ve bu duruma alışılmaması çağrısı yapıyorum.

Geçen yıl 1.950 ırkçı olay

kayıt altına alındı. Rakamlar, ZARA'nın

1999 yılında kurulduğu yıl olduğu

gibi, ırkçılığın bugün hız kesmeden

devam ettiğini gösteriyor. Son yıllarda

yasal olumlu gelişmeler sağlansa da

genel olarak ırksal ayrımcılık daha çeşitli

hale geldi ve sosyal medya ağlarının

ortaya çıkmasıyla daha farklı ve

gaddarca bir boyuta taşındı. Bu yüzden

daha güçlü bir şekilde bu duruma

karşı koymaya çağırıyoruz. Adalet Bakanlığı'nda,

nefret yayanları daha hızlı

tespit etmek ve mağdur olanlara ivedilikle

yardımcı olmak için yasal seçenekler

üzerinde yoğun bir şekilde

çalışıyoruz. Şu anda toplumdaki belirli

gruplara karşı ayrımcılığı artıran

Korona krizi sürecinde de ırkçılığın

normalleşmesini önlemeliyiz. ZARA

bize çok yardımcı oluyor. Bunun için

teşekkür ederim.''

(OTS)

© Parlamentsdirektion/Johannes Zinner

ZARA Rassismus Report 2019: 1.950 Meldungen von

Rassismus zeigen nur die Spitze des Eisbergs

Avusturya'da Irkçı

Saldırılar Yine Arttı

Avusturya’da 20 yıldır ırkçılık ve nefret

karşıtı çalışmalarla raporlar hazırlayan

ZARA sivil toplum kuruluşu

2019 Irkçılık Raporu'nu yayımladı.

Rapora göre 2019 yılında 1.950 ırkçı

saldırı yaşandı (2018’de 1.920).

ZARA yetkilileri bu rakamların kayıt

altına alınan vakalardan oluştuğunu

ve buzdağının sadece görünen yüzü

olduğunu açıkladılar.

Vakaların Dağılımı

İnternet ve özellikle sosyal medya

üzerinden toplam 1.070 ırkçı saldırı

kaydedildi.

© ZARA

Me lde

rassistische

Diskriminierung

und Hass im Netz

an ZARA:

www.zara.or. .at

Die Beratung ist

kostenlos und auf

Wunsch anonym.

Kamuya açık alanlarda 355 ırkçı

olay, yazılı ve görsel basın ile siyasette

ise 33 ırkçı içerik tespit edildi.

İnsanlık Onuru Korunmalı

ZARA Müdürü Caroline Kerschbaumer,

“Irkçılıktan ve internet üzerinde

çevrimiçi nefretten etkilenenler

kendilerini savunabilmeli,

insanlık onuru korunmalıdır. Bütün

mağdurlar için etkili bir yasal koruma

gerekiyor.”

2020’ye Koronavirüs Süreci Etkisi

Bu yıl sokağa çıkma kısıtlamaları ve

yasaklar sebebiyle 16 Mart’tan itibaren

93 ırkçı saldırı kayıt altına

alındı. Özellikle Avusturya’da koronavirüsün

etkili olmaya başladığı

dönemde Çin’lilere karşı saldırılar

olurken, devamında ise oklar tekrar

özellikle mültecilere döndü.

20 Yılda 18 Bin Vaka

Sivil toplum kuruluşu ZARA, 20 yıldır

yaptığı çalışmalarla, ırkçılık, nefret

söylemi ve yabancı düşmanlığını

ortaya çıkarmaya devam ediyor ve

bugüne kadar yaptığı çalışmalarla

18 binin üzerinde olayın kayıt altına

alınmasını sağladı.

Irkçılık İçin Yeni Platform: İnternet

Eskiden doğrudan bireylere karşı

kamuya açık alanlarda yapılan ırkçılık

artık neredeyse tamamen dijital

dünyaya, özellikle sosyal medya

platformlarına taşındı.

Dayanışma ve Sivil Cesaret

ZARA Danışma Birimi Müdürü

Dilber Dikme, “Bu zor zamanların

üstesinden ancak birlik olarak gelebiliriz.

Dayanışma ve sivil cesaret

göstermek için olağanüstü hal olması

şart değil. Bu tür bir olayla karşılaştığınız

zaman hemen ZARA’ya

bildirin. Sivil cesaret göstererek ırkçılığa

karşı birlikte güçlü bir duruş

sergileyelim.”

© Parlamentsdirektion Thomas Topf

Irkçılığa karşı mücadelede siyasetin

sorumluluğuna vurgu

yapan Yeşiller entegrasyon

sözcüsü Faika El‐Nagashi:

"Irkçılığın üstesinden gelmek,

politikacıların da örnek olması

gereken toplumsal bir

desteğe ihtiyaç duyuyor. Her

şeyden önce ırkçılığı ve ırkçı

yapıları tanımalı, isimlendirmeli,

bu birey ve grupların

değişimleri üzerinde çalışmalar

yapmalıyız. 'Irkçılık ve Ayrımcılığa

Karşı Ulusal Eylem

Planı' ile hükümet programına,

sivil toplum kuruluşlarını

ve ırkçılıktan etkilenleri

de dahil ederek yolumuza

devam etmeliyiz."

Sessiz Kalmamalıyız

El‐Nagashi, ZARA’nın Irkçılık

Raporu'na yönelik: "Özellikle

kriz zamanlarında eşitsizlik ve

ayrımcılığın artmadığından ve

toplumda sadece belli grupların

"suçlu" gösterilmediğinden

emin olmalıyız. Rapor ile,

eğitim sistemindeki değişiklikler,

ayrımcılığa karşı kapsamlı

koruma, mağdurların

desteklenmesi ve güçlendirilmesi,

internette çevrimiçi

nefret alanındaki önlemlerin

çok önemli olduğu tekrar ortaya

çıkmıştır. Acilen ihtiyaç

duyduğumuz şey, iltica, göç

ve yabancılarla ilgili sistem ve

kanunların ırkçı söylemlerle

Integrationssprecherin der

Grünen, Faika El-Nagashi:

"Die Überwindung von

Rassismus braucht einen

gesamtgesellschaftlichen

Schulterschluss, bei

dem die Politik

beispielhaft vorangehen

kann und muss"

El-Nagashi: "Irkçılıkla mücadelede

siyaset, rol model ve destekçi olmalı"

ZARA Irkçılık Raporu: Irkçılığın üstesinden gelmek toplumsal işbirliğini gerektirir

suistimal edilmemesi gerekliliğidir

ve burada geniş bir fikir

birliği mevcut. Geçmiş dönemlerden

itibaren bu alandaki

ırkçılık ve damgalama,

çok yanlış ve ölümcül bir hata

oldu ve hepsi bizim sorumluluğumuzda.

Sessiz kalmak,

onaylamak olarak yorumlanabilir

‐ burada sivil cesaret göstermek

önemlidir. ZARA'ya ve

tüm çalışanlarına yorulmak

bilmeyen ve uzun vadeli ırkçılık

karşıtı çalışmaları için teşekkür

ediyorum ve tabii ki

ayrımcılık deneyimlerini paylaşan,

belgelendiren ve böylece

ırkçılığa karşı çabaları

güçlendiren herkese de.''

SPÖ-Sprecherin für Erinnerungskultur,

Sabine Schatz:

"In der Zusammenschau der

uns zur Verfügung stehenden

Daten und Studien wird klar:

Rassismus ist in der

Gesellschaft tief verankert

und befindet sich seit dem Jahr

2015 auf einem Dauerhoch"

Schatz: "1.950 ırkçı saldırı harekete

geçmek için açık bir kanıttır!"

ZARA Irkçılık Raporu, Korona sürecinde ırkçı saldırılarda artış olduğunu gösteriyor

Sosyal Demokrat Parti (SPÖ)

sözcüsü Sabine Schatz, ZARA

yeni ırkçılık raporuna yönelik:

"Avusturya'da ırkçılığın gelişimindeki

eğilimleri okuyabilmek

için elimizde çeşitli

parametreler var. ZARA raporu

burada önemli bir taşıyıcı

sütun. Elimizdeki veri ve

çalışmaların bir özeti bunu

açıkça ortaya koyuyor: Irkçılık

toplumu derinden etkiliyor ve

2015'ten bu yana çok yüksek

bir seviyeye ulaştı."

ZARA Irkçılık Raporunda, 2019

yılında 1.950 ırkçı olayın merkeze

bildirildiğini belirten

Schatz, rakamların ürkütücü

ve harekete geçilmesinin bir

zorunluluk olduğunu söyledi.

Korona Sürecinde Artış

Korona kriziyle bağlantılı olarak

bildirilen ırkçı olaylardaki

artışı dehşet verici olarak nitelendiren

Schatz, "Kısa süreçte

korona ile ilgili 93 olay

endişe verici bir işaret. Viyana

FPÖ başkanı Dominik Nepp'in

mültecilere yönelik kabul edilemez

ifadeleri, krizin popülist

siyaseti sürdürmek için

kullanıldığını da gösteriyor ve

bunu kabul edemeyiz."

Dijital Ortamda Irkçılık

Schatz, internet ortamındaki

ırkçı olayların oranının hızla

arttığını ve ‘dijital ırkçılığa’

karşı ulusal eylem planına sadece

muhalefetin değil, özellikle

sosyal hizmet uzmanları,

STK'lar ve bilim insanlarının

da dahil edilmesi gerektiğinde

ısrar ediyor.

Teşekkürler ZARA

Sabine Schatz: "Irkçılığa karşı

mücadelede mükemmel çalışmaları

için Sivil Cesaret ve Irkçılık

Karşıtı Çalışma Derneği

ZARA’ya teşekkür ediyorum."

6 Ayda Bir Soru Önergesi

SPÖ parlamento milletvekili

Schatz, yıllardır İçişleri Bakanlığı’ndan

ırkçı, aşırı sağcılık

yanlısı ve Yahudi karşıtı suçların

sayısını öğrenmek için,

meclise her altı ayda bir soru

önergesi veriyor.

© Parlamentsdirektion Thomas Jantzen


© İGGÖ

HABERavusturya Mayıs 2020, Sayfa - 7

Foto: Zuparic 2019 / Stadt Salzburg

Koronavirüs krizi etkilerinin azalmasıyla

esnetilmeye başlanan kısıtlamalar kapsamında

camilerde de toplu ibadete izin

verilmeye başlandı. Camiler sıkı tedbirler

altında kapılarını yeniden açarken, belirlenen

kurallara uyulması gerekiyor.

KURALLARA MUTLAKA UYUN

Avusturya İslam Cemaati (IGGÖ), yeniden

hizmete açılan camilere gelecek

vatandaşların, Avusturya hükümeti tarafından

belirlenen sosyal mesafe ve

hijyen gibi kurallara uymasının şart olduğunu,

bunun yanında camilerin de belirlenen

tedbirleri ve gereksinimleri karşılaması

gerektiğini açıkladı.

DİKKATLİ ADIMLAR ATACAĞIZ

IGGÖ Başkanı Ümit Vural, "Haftalardır

süren kısıtlamalardan sonra Müslümanlar

tekrar camilerine özlem duyuyorlar.

Yine de bizim için insanların korunması

ve sağlığı mutlak önceliğimizdir. Bu

nedenle camilerimizin mümkün olan en

yüksek sağlık koşulları ve önlemleriyle

hizmet vermesi için dikkatli bir şekilde

adımlar atıyoruz."

Foto: IGGÖ / Eyüp Kus

Ein Arbeitsblatt in einer

Grazer Volksschule hat in

den letzten Tagen für

großes Aufsehen gesorgt.

Türken werden darin als

"Landplage" bezeichnet.

Als ob das nicht reichen

würde, vergleicht man

Türken sogar mit biblischen

Plagen, wie Heuschrecken

und der Pest. Ist

es wirklich zeitgemäß und

passend, dass man Kindern

in der Volksschule so

etwas beibringt? Meines

Erachtens ist das rassistisch

sowie diskriminierend

und hat in dieser

Form, auch angesichts der

historischen Kontexte, im

Geschichtsunterricht einer

dritten Volksschulklasse

nichts verloren. Das Arbeitsblatt

wurde mir von

einer besorgten türkischstämmigen

Mutter zugeschickt,

deren Tochter

als Arbeitsauftrag diese

Unterlage bekommen hat.

Damit ein derartiges Dokument

nicht mehr als

Lernmaterial verwendet

wird, habe ich dem Bildungsminister

einen Brief

geschrieben, den ich mit

Euch teilen möchte. Ich

bin gespannt, ob ich eine

Antwort bekomme und

ob dieses Arbeitsblatt

aus unseren Schulen verschwindet.

Geschätzter Herr Bildungsminister,

sehr geehrter

Herr Prof. Fassmann!

Mir wurde von einer besorgten

Mutter das beigefügte

Übungsblatt übermittelt.

Darin werden

die vermeintlichen „drei

Landplagen: Türken, Heuschrecken

und die Pest“

vorgestellt. Ihre Tochter

hat diesen Lernbehelf im

Unterricht in der dritten

Klasse einer Volksschule in

Graz von ihrer Lehrerin erhalten.

Darin werden Türken

als "Plage" bezeichnet

und in weiterer Folge

Dr. TARIK METE

office@mete.or.at

Wenn "Türken" im

Unterricht als "Plage"

bezeichnet werden

mit Heuschrecken und

der Pest gleichgesetzt. Das

Arbeitsblatt ist, auch angesichts

des historischen

Kontextes, nicht nur eindeug

diskriminierend, sondern

auch pädagogisch

mehr als fragwürdig und

grenzt in gewissen Teilen

an Verhetzung. Auch in den

Medien wurde bereits über

diesen Vorfall berichtet.

Ist es wirklich zeitgemäß

und passend, dass man

Kindern in der Volksschule

unsere Geschichte auf

diese Art und Weise beibringt?

Ich möchte mir

nicht vorstellen, was in

einem kleinen Kind vorgeht,

wenn man so etwas

vor der versammelten

Klasse lesen muss. Bei der

Vermittlung dieser Lerninhalte

muss man im

Jahr 2020 eindeutig mehr

Sensibilität an den Tag

legen. Unvorstellbar, was

eine derartige Entmenschlichung

einer Minderheit

Avusturya’da Camiler

Yeniden İbadete Açıldı

HANGİ KURALLARA DİKKAT EDİLMELİ?

Camilerde şimdilik sadece sabah, öğle ve

ikindi namazları gerekli tedbirler eşliğinde

kılınabilecek. İbadetlerde cemaat

içinde en az 2 metrelik fiziki mesafe kuralı

uygulanacak.

BELİRLENEN KURALLAR:

* Bireyler Arasında 2 Metre Sosyal Mesafe

* Camilere Sadece Maskeyle Girilecek

* Bireyler Seccadesini Yanında Getirecek

* Eller Camiye Girerken Dezenfekte Edilecek

* Camilere Gelen Ziyaretçilerin

Listesinin Tutulması Tavsiye Ediliyor

* Camilerde Tokalaşmak Yasak

* Abdesthaneler Bir Süre

Daha Kapalı Kalacak

* Hastalık Belirtisi Gösterenler

Camiye Alınmayacak

* 12 Yaş Altı Çocukların Camiye Girişi Yasak

* Camii İçinde Toplanmak Yasak

IGGÖ-Präsident Ümit Vural:

„Wir wissen, dass nach den wochenlangen Einschränkungen die

Sehnsucht der MuslimInnen nach ihren Moscheen besonders groß ist.

Dennoch bleibt es weiterhin unsere Überzeugung, dass der Schutz

und die Gesundheit unserer Mitmenschen absolute Priorität genießen.

Unter größtmöglichen Sicherheitsvorkehrungen werden wir daher sehr

vorsichtige erste Schritte zur Öffnung unserer Moscheen unternehmen.

Wir hoffen, dass wir bereits in den kommenden Wochen weitere

Lockerungen ankündigen und bald schon gemeinsam uneingeschränkt

in unseren Gotteshäusern beten werden können.“

in Österreich in den Köpfen

unserer Kinder auslöst.

Solche Vergleiche sind in

unserer heutigen Gesellschaft

schlichtweg fehl am

Platz. Die Sensibilisierung

für geschichtliche Ereignisse

ist für unsere Kinder

äußerst wichtig, jedoch

bedarf es, wie der Begriff

schon nahelegt, ein sensibles

und pädagogischfundiertes

Vorgehen. Dieses

sogenannte "Arbeitsblatt"

erfüllt weder das

Eine noch das Andere.

Aus diesem Grund erwarte

ich mir von Ihnen, Herr

Bundesminister, dass Sie

veranlassen, dass dieses

Arbeitsblatt in keiner

österreichischen Schule

mehr verwendet wird. Um

sicherzustellen, dass sich

die regionalen Verantwortlichen

ebenfalls der

Sache annehmen, ergeht

eine Kopie dieses Schreibens

an die regionale Bildungsdirekon

Steiermark,

an den Bürgermeister der

Stadt Graz und an die

Schuldirektion der betroffenen

Volksschule. Ich ersuche

um zeitnahe Rückmeldung.

Mit freundlichen Grüßen

Dr. Tarik Mete

Gemeinderat

"Anmerkung: Zwischenzeitlich hat die

Bildungsdirektion entschieden, dass das

gegenständliche Arbeitsblatt in den

Schulen nicht mehr verwendet werden

darf. Unser gemeinsamer Einsatz gegen

Diskriminierung hat sich ausgezahlt."

Aşırı Sağcılar

Koronavirüsten

Çıkar Peşinde

Koronavirüs krizi nedeniyle halk, Avrupa Birliği’nin

geleceğini sorguluyor. Bir sağlık sorunu

olarak ortaya çıkan virüs, ekonomik ve sosyal bir

krize dönüşme potansiyeli nedeniyle yükselişte

olan aşırı sağcı hareketlerin çıkar sağlamasına

çok müsait bir sürece dönüşebilir.

Popülistler Henüz Çıkar Sağlayamadı

Avusturya’da kriz şu ana kadar aşırı sağcı partilerin

pek işine yaramadı. Popülist Özgürlük Partisi’nin

(FPÖ) oy oranı şu anda yüzde 10’larda

seyrediyor. Siyaset uzmanları, Sebastian Kurz

Başbakanlığındaki Halk Partisi (ÖVP) ve Yeşiller

hükümetinin koronavirüs krizinin başlarında

aldığı tedbirler ve yaptığı hamleler ile, özellikle

sınırları kapatarak aşırı sağcıların elinden çok

büyük bir siyasi kozu aldığı ve halkın hükümetin

krizi yönetim biçiminden memnun olduğu

görüşünde.

Aşırı Sağcılar Taktik Değiştiriyor

Buradan çıkar sağlayamayacağını anlayan ve

taktik değiştiren aşırı sağcı FPÖ, şimdi hükümeti

‘önlemleri abartmak ve halkı korkutmakla’

suçluyor.

Her Fırsatı Değerlendirmek İstiyorlar

Uzmanlar, aşırı sağcı partilerin siyasi güç

elde edebilmek adına her fırsatı değerlendirmekten

ve hassas konuları suistimal etmekten

çekinmeyeceğini, bu noktada halkın popülistlere

karşı uyanık olması için, farklı siyasi partilerin

ve medyanın belirleyeci faktör olacağını

vurguluyor.


HABERavusturya Mayıs 2020, Sayfa - 8

© Johannes Zinner

Die Corona‐Krise hat verheerende Auswirkungen

auf unser Land. Menschen verlieren

ihre Liebsten und haben Angst vor dem

Virus. 1,8 Millionen Menschen sind mittlerweile

arbeitslos oder in Kurzarbeit. Zehntausende

Firmen und EinzelunternehmerInnen

wissen nicht, wie es weitergeht.

In dieser Krisensituation zeigt sich aber auch

etwas anderes sehr deutlich, was – vor

allem medial – meist verdrängt wird: Unser

Land ist ein Einwanderungsland, Migration

ist Normalität und unser Arbeitsmarkt ist

europäisch. Gerade der Handel, Produktion

oder Pflege, die in der Coronakrise unser

Land am Laufen halten, sind geprägt von

ArbeitnehmerInnen mit verschiedensten

Herkünften.

Im Pflegeheim und Krankenhaus. Im Paketdienst

mit dem eigenen LKW. An der Supermarkt‐Kassa.

Auf dem Gemüsefeld, in der

Lebensmittelproduktion, auf der Baustelle:

Ohne uns MigrantInnen (und unseren Kindern)

läuft wenig im Land. Ganze Branchen

würden ohne uns zusammenbrechen. Die

Versorgung in den Krisenwochen hätte nicht

so gut funktioniert. Das muss einmal klar

und deutlich gesagt werden.

© stock.adobe.com - Romolo Tavani

Nurten YILMAZ

Abgeordnete zum Nationalrat (SPÖ)

nurten.yilmaz@parlament.gv.at

Klatschen reicht nicht:

Zeit für höhere Löhne

und echte Gleichstellung!

Ich erwarte mir jetzt keinen Dank oder

ein Klatschen der Bundesregierung – vom

Konzernkanzler Kurz sowieso nicht. Ich fordere

ein, was auch abseits von Corona

endlich nötig ist: Höhere Löhne, Respekt

für uns MigrantInnen, Sichtbarkeit und

endlich rechtliche Gleichstellung. Es muss

Schluss sein mit der Ausbeutung am Arbeitsplatz,

mit der Verächtlichmachung

(wenn man vielleicht einen Akzent hat),

den rassistischen Kommentaren und der

systematischen Benachteiligung von unseren

Kindern und Enkeln im Bildungssystem.

Wir MigrantInnen sind nicht BürgerInnen

zweiter Klasse. Wir wollen in unserem

Land Österreich gleichberechtigt mitreden

und genauso unsere gemeinsame Zukunft

mitgestalten. Es wird Zeit für eine Erhöhung

der Mindestlöhne genauso wie für

ein modernes Staatsbürgerschaftsrecht.

Ökonomische und rechtliche Gleichstellung

wollen und werden wir ArbeitnehmerInnen

(ob mit oder ohne Migrationsbiografie)

auf politischem Wege durchsetzen. Corona

hin oder her. Das erwarte ich mir nicht

„als Dank“ – wir werden uns holen, was uns

zusteht. Versprochen.

Donau Krems Üniversitesi tarafından

yapılan bir çalışma, Covid

19 salgını ve buna bağlı sokağa

çıkma kısıtlamalarının insanların

ruh sağlığı üzerinde önemli bir

etkisi olduğunu gösterdi. Salgın

sürecinde özellikle depresif belirtiler

ve uyku bozuklukları daha

yaygın hale geldi.

Depresif Belirtiler Arttı

1.000’den fazla kişiyle internet

üzerinden yapılan bu çalışmada,

kısıtlamaların akıl sağlığı üzerindeki

etkileri karantina başlangıcından

itibaren dört hafta

süreyle incelenmiştir. Depresif

belirtilerin sıklığı Avusturya'da,

özellikle yaklaşık yüzde dört ila

Frauenring: Korona Krizi Döneminde

Kadınlara Acilen Daha Çok Destek Şart

''Kriz yönetimi için kadın destek kurumlarının fonları artırılmalı''

Korona Süreci: Psikolojik Sorunlar

Endişe Verici Boyutlara Ulaştı

Korona krizi özellikle kadınları çok etkiledi:

Sadece Mart ortasından sonuna

kadar 88.000 kadın işini kaybetti. Bu

süreçte işsizlik maaşı ile nasıl geçinecekleri

ciddi bir soru işaretidir. Çünkü

şu anda kısa süreli işlerde çalışan ve

işini kaybeden birçok kadın, özellikle

zor durumda. Birçoğu da devletin işsizlik

parası ve mali destek fonundan

faydalanamıyor.

1 milyondan fazla insan zaten kısa süreli

işlerde çalışıyor ve 2008 krizinde

olduğu gibi korona krizi döneminde de

özellikle kadınların yine çok olumsuz

etkilendiği görülüyor.

Kadınlar şu anda yine imkânsızı başarmak

zorundalar: Evdeki işler, çocukların

eğitimine katkı ve para kazanmak

için evde iş (Home Office). Ekonominin

büyük bir kısmı durma noktasına gelirken,

satış görevlileri, bakıcılar ve temizlik

personeli üzerindeki baskısı

artmıştır.

Frauenring yöneticisi Klaudia Frieben:

"Uygun önlemler için cinsiyete özgü

verilere acil ihtiyaç var. Ayrıca, kadınların

işe dönmesi için hangi adımların

gerekli olduğu da açıklığa kavuşturulmalıdır.

En önemli ücretsiz işlerin çoğunu

yapan kadınlar, hükümet tarafından

yarı yolda bırakılmamalıdır.''

Stresli durumları göz önüne alındığında,

kadınlar giderek artan kaygıları

ve psikolojik stresleri ile Avusturya'daki

kadın destek kurumlarından

telefonla tavsiye almaya yönelmektedir.

Özelikle göçmen kadınlar, çocuklarını

tek yetiştiren anneler, genç kadınlar

ve şiddetten etkilenenler, işten çıkarılmış

veya işsiz kadınlar.

DEVLET FONLARI ARTIRMALI

Klaudia Frieben: "Kadınların çeşitli sorunlarla

ilgili tavsiye ihtiyacı artmaya

devam edecek. Kadınlar şu an birçok

alana bütçe ayıran hükümetten daha

fazla desteğe ihtiyaç duyuyor. Bu zor

korona salgını sürecinde birçok kadın,

krizle başa çıkmaya önemli katkıda

bulunmuştur. Devlet de kadınları yarı

yolda bırakmamak için fonları derhal

210 milyon Euro'ya çıkarmalıdır.'' (OTS)

Frauenring: Frauen brauchen in der Corona-Krise dringend mehr Unterstützung!

Aufstockung der Mittel für Fraueneinrichtungen auf 210 Millionen Euro zur Krisenbewältigung sofort notwendig

yüzde 20'den fazla artmıştır.

Benzer şekilde güçlü bir artış

yüzde beşten 19'a yükselen anksiyete

semptomlarında görülür.

Bu sonuçlara ek olarak, ankete

katılanların yaklaşık yüzde 16'sı

şu anda uyku bozukluğu yaşamaktadır.

"Sonuçlar Endişe Verici"

Donau Krems Üniversitesi yetkilileri,

"Bu sonuçlar endişe verici,

mevcut durum özellikle 35 yaşın

altındaki yetişkinler, kadınlar,

bekarlar ve işsiz insanlar için

stresli iken, 65 yaş üstü insanların

daha az stres altında olduğu

söylenebilir. Korona salgınının

nüfusun ruh sağlığı üzerindeki

Kriminalstatistik: Großer

Anstieg bei Internetkriminalität

Avusturya'da

Siber

Suçlarda

Büyük Artış

Coronavirus: Hinweise

auf mehr psychische

Probleme in Österreich

etkisini azaltmak için psikolojik

yardım imkânlarının hızla tekrar

sunulması önemlidir. Özellikle

stres altında olan insan grupları

ile ilgili olarak, acil ve mevcut

duruma özel olarak uyarlanmış

kısa süreli tedaviler, telefonla

veya internet yardımıyla psikoterapi

gibi ek önlemler alınması

gerekmektedir. Durumun nasıl

gelişeceği şu anda tahmin edilemiyor.

Bu nedenle iki ay içinde

ikinci bir anket daha yapılacaktır.

Kısıtlamaların gevşetilmesine

rağmen etkinin devam edip etmediği

veya normale dönüp

dönmediği bu çalışma ile ortaya

çıkacaktır.''

Innenminister Karl Nehammer:

2020 wird "mit nichts vergleichbar"

İçişleri Bakanı Karl Nehammer,

2019 Avusturya suç istatistiklerine

göre internette işlenen suçların

çok yükseldiğini açıkladı.

İnternette Suçla Mücadele

Siber suç şikâyetlerinde ciddi

artış yaşandı ve olayları aydınlatma

oranı yüzde ise 52,5 oldu:

Bildirilen siber suç 19.627'den

28.439’a yükseldi. İnternet suçlarının

aydınlatma oranı ise yüzde

36'nın altına düştü. İnternet

suçları çeşitlidir ve uyuşturucu

kaçakçılığı, dolandırıcılık, gasp,

tehditler ve daha fazlasını içeriyor.

Bakan Nehammer, siber

suçlarla mücadele için çalışan 60

uzman olduğunu ve buna 60 kişinin

daha ekleneceğini söyledi.

Polise Başvurun

Ekonomik kazanç kaynaklı suçlar

da yüzde 25 artarak 71.112'ye

yükseldi. Şiddet içeren suçlar ise

(yüzde 5,3) 73.079 vakaya yükseldi.

Bu, son on yılın ikinci en

yüksek rakamıydı, şiddet suçlarını

aydınlatma oranı yüzde 85'e

yükseldi. Koronavirüs krizinin

başlangıcından bu yana, aile içi

şiddetteki artış ise henüz istatistiklere

yansıtılmamıştır. Nehammer

müdahale ve korumanın

ancak polisin tehlikenin farkına

varması halinde gerçekleşebileceğini

söyledi. Mağdurları durumlarını

yetkililere bildirmeye

ve iletişim kurmaya davet etti.

Bakan ayrıca, şiddet mağdurlarını

polise gitmeye teşvik etmek

için İçişleri ve Kadın Bakanlığı'nın

kampanyasını vurguladı.

65 Cinayet

2019 yılında 65 cinayet kaydedildi

(2018: 60 kişi). Öldürülen

kurbanların yaklaşık yüzde 60'ı

çoğunlukla aile içi şiddetin bir

sonucu olarak kadınlardı. Kadınlara

karşı şiddet her zaman çeşitli

faktörlerden kaynaklanıyor.

Kadının ayrılma arzusu ilk sebep.

Ayrıca failin, uyuşturucu ya da

alkolün, psikolojik bozuklukların

etkisinde olması, boşanma durumunda

çocukların kadınlara

verileceğinin düşünülmesi sıklıkla

şiddete dönüşebiliyor.

Daha Az Hırsızlık

Hırsızlık rakamlarında 2019'da

yine bir düşüş oldu ve 8.835

vaka kaydedildi. (2018'e göre

%10 daha az).

Güncel Durum

Bakan Nehammer, 2020 yılı için

ise korona tedbirleri nedeniyle

hırsızlık suçlarının azaldığını

ancak siber suçların yüksek olduğunu

belirtti. Bakan ayrıca

2020 yılını, olağanüstü durumlar

nedeniyle "Hiçbir şeyle karşılaştırılamaz

bir yıl" diye niteledi.

© stock.adobe.com - kieferpix

Foto: BKA / Andy Wenzel


HABERaile&ekonomi Mayıs 2020, Sayfa - 9

Toplumsal önem taşıyan ve insanların hayatlarını

doğrudan etkileyen konularda

fikir ayrılıklarının ve çeşitli bakış açılarının

oluşması oldukça normal, hatta sağlıklı

olan da budur.

Fakat geçtiğimiz haftalarda özellikle hükümetin

COVİD‐19 ile mücadele kapsamındaki

önlem ve uygulamaları hakkında

toplum içerisinde oluşan bazı tutumlar şaşırtıcı.

Tehlikeli olan bir durum ile karşı karşıyayız:

İki birbirine olabildiğince zıt kutup ‐siyah

ve beyaz‐ ortası yok.

Böylesine aşırı ve fanatik tutumların altında

ise genelde bilgi eksikliği, fazlaca

yanlış bilgi ve bilgi kirliliği yatar.

Sosyal medya sağ olsun, doğru veya

yanlış fark etmeksizin, haber yapıp ve

sonrasında yaymak artık çok basit. Her

birimiz istersek kendi çapımızda birer

haber muhabiri olabilir ve farklı kanallar

üzerinden bir sürü insana ulaşabiliriz.

BEGÜM GÖRDÜ

begum@turktekin.at

Bilgi Kirliliğine

Dikkat

Bu durum şu an yaşadığımız global

pandemi sürecinde birçok avantajı beraberinde

getiriyor, aynı zamanda her

okuduğumuz veya duyduğumuz haberi

mercek altına alıp belirli süzgeçlerden

geçirmemizi, yani daha dikkatli olmamızı

gerektiriyor.

Aksi halde ya komplo teorilerin içerisinde

kaybolur her musibeti Amerikalı milyarderlere

veya gizemli örgütlere bağlayabilir

ya da diğer kutupta bulunup hükümetlerin

getirdiği her kısıtlamaya gözü kapalı itaat

ederiz.

Her iki durum da sağlıklı bir bireyin içinde

bulunmaması gereken ruh halleri‐ zira aklı

selim ve sağduyulu bir şekilde sorgulayıp,

düşünüp daha sonra bir karara varmak en

sağlıklısı olacaktır.

Peki bu tuzaklara düşmemek için ne yapabiliriz?

Kriz zamanlarında sosyal medya ve medyadan

en sağlıklı şekilde nasıl faydalanabiliriz?

Dikkat edilmesi gereken birkaç husus:

Okuduğumuz veya duyduğumuz bir haberin

kaynağını mutlaka araştırmalı ve bu

şekilde ciddi ve profesyonel bir haber olup

olmadığını ölçüp tartmalıyız.

Haberi incelemeliyiz. Burada en önemli

kriter haberin objektif yazılıp yazılmamasıdır.

Bu göreceli bir durum değildir‐ Özellikle

bir soru ile doğru kanıya varmak

mümkün:

Haberde farklı bakış açılarına mı yer verilmiş

yoksa baştan sona kadar hiç 'acaba' bırakmadan

bir fikir mi savunuluyor? Hatta

diğer fikirlere hiç ışık tutulmadan baştan

karalanıyor mu?

Bilimsel kaynaklar kullanılıyor mu? Özellikle

bulunduğumuz durum için çok önemli

bir nokta. Konumuz bir virüs ve hiçbir

bilimsel altyapısı olmayan fakat yine de

somut ve kesin bilgiler içeriyorsa bu haberi

sorgulamakta fayda var.

Bunlar naçizane benim düşünüp kendim

için yazdığım küçük bir „doğru bilgilenme

rehberi“.

Bu rehbere siz de kendiniz için önemli noktaları

ve hassasiyetleri ekleyebilirsiniz.

Özellikle bu yaşadığımız dönemde ruh sağlığımızı

muhafaza etmek için ve bilgi kirliliğinden

kendimizi korumak adına, bence

üzerine düşünülmesi gereken bir konu.

Ne okuduğumuza, ne dinlediğimize ve

hangi bilgilerin beynimize nüfus edip bizi

etkilediğine dikkat edelim.

Bilgi ve haber denizine, aklımızı ve ruhumuzu

boğulmaya bırakmayalım.

Avrupa genelinde acil yardım

ve destek hatlarına,

korona virüsü kısıtlamaları

nedeniyle aile içi şiddet

çağrılarında artış yaşıyor.

Çağrılarda %60 Artış

Dünya Sağlık Örgütü (WHO)

Avrupa Direktörü Hans

Kluge, Nisan ayında, çeşitli

Avrupa ülkelerindeki kadınların

acil çağrılarında, bir

önceki yılın aynı ayına göre

yüzde 60'a varan oranlarda

artış olduğunu bildirdi.

Kriz Döneminde Arttı

Uzmanlara göre, dışarı

çıkma kısıtlamaları sırasında

kadınlar ve çocuklar

istismara açıktır. DSÖ'ye

göre, aile içi şiddet vakaları

Corona - WHO meldet deutlichen

Anstieg häuslicher Gewalt

Avrupa’da Aile İçi

Şiddette Önemli Artış

kriz zamanlarında artmaktadır

ve pandemideki kontrol

önlemleri bunu daha da

kötüleştirmiştir. DSÖ Avrupa

temsilcisi cinsiyet ve

sağlıktan sorumlu Isabel

Yordi ise "Hemen hemen

her ülkeden yardım ve destek

hatlarına gelen şikâyetlerde

artış oldu" dedi.

Kısıtlamalar 6 Ay Daha

Sürerse Ne Olur?

Birleşmiş Milletler Nüfus

Fonu yetkilileri, kısıtlamalar

altı ay daha devam

ederse, dünya genelinde

31 milyon daha aile içi şiddet

vakası olabileceğini ve

normalleşme sürecinin çok

önemli olduğunu açıkladı.

„profil“-Umfrage: 65% für

Erhöhung des Arbeitslosengeldes

Güncel Anket:

‘‘İşsizlik Maaşı

Yükselmeli’’

Avusturya’nın en çok okunan ve saygın

dergilerinden Profil’in, Unique Araştırma

Enstitüsü’ne yaptırdığı bir araştırmaya

göre vatandaşların %65'i korona krizi döneminde

daha yüksek işsizlik yardımlarının

olması gerektiğini belirtti. Ankete katılanların

%33'ü kesin bir dille artışın gerekli

olduğunu, %32'si böyle bir artıştan yana

olduğunu söyledi.

Artışa Karşı Olanlar da Var

Ankete katılanların %17'si böyle bir artışa

genel olarak karşı olduğunu ifade ederken;

%11 ise işsizlik maaşının yükseltimesine

kesin bir dille karşı çıktı.

SPÖ’lüler İlk Sırada

İşsizlik maaşlarının artışını isteyenler genel

olarak Sosyal Demokrat Parti (SPÖ), Yeşiller

ve aşırı sağcı Özgürlük Partisi (FPÖ)

seçmenleri. Avusturya Halk Partisi’ni (ÖVP)

destekleyenler ise bir artışa şüphe ile

yaklaşıyor.

Seçmenlere Göre Dağılım

SPÖ seçmenlerinin %83’ü

FPÖ taraftarlarının %81’i

Yeşiller’i destekleyenlerin %70’i

ÖVP’lilerin ise sadece %56'sı işsizlik maaşlarının

yükseltilmesini destekleyeceğini

belirttiler.

(OTS)

Sosyal Sektördeki Ücretlerin

Artırılmasına Büyük Destek

Avusturya'da yüz binlerce insan

için işsiz kalmak gibi üzücü bir gerçek

var. Volkshilfe’ye göre, kimseyi

çalışma hayatından dışlamamak bir

adalet meselesidir, çünkü buna

sosyal dışlama da eşlik eder. Bu nedenle

Volkshilfe, çeşitli nedenlerle

düzenli iş piyasasında çok az fırsata

sahip olan kişilere destek olmak

için çok sayıda işgücü piyasası politikaları

projesinde yer almaktadır.

Bu doğrultuda SORA Araştırma

Enstitüsü ile işbirliği içinde yapılan

bir anket ile Avusturya'daki insanlara

iş piyasasıyla ilgili bazı güncel

konulara karşı tutumları soruldu.

Volkshilfe Avusturya Müdürü Erich

Fenninger, "Bu anket gösteriyor ki,

korona krizinde, birçok yapısal

sorun sanki bir büyüteçle büyütülmüş

gibi daha belirgin hale geldi."

Daha İyi Bir Maaşa Büyük Destek

Kriz süreci, sistematik olarak

önemli sağlık ve sosyal hizmetler

için daha iyi bir ücretin acilen gerekli

olduğunu gösterdi. Avusturya'daki

insanların %87 gibi büyük

bir çoğunluğu bunu destekliyor.

Haftada 35 Saat Çalışma

Ankete katılan her 10 kişiden 7'si,

bir hafta için 35 saatlik çalışma gereksinimini

kabul etmektedir. Fenninger,

"Çalışanlar üzerindeki yük,

kriz zamanlarının dışında da çok

yüksektir, bu nedenle sosyal sektöre

daha fazla insan çekmek için,

teşvik ve destek gereklidir."

Viyana Üniversitesinden siyaset bilimci

Barbara Prainsack tarafından

Volkshilfe ve SORA’dan Toplum Araştırması:

yayınlanan yakın tarihli bir araştırmaya

göre, işsizler ve asgari geçim

maaşı ile geçinen bireylerin hayatlarını

idame etme ile ilgili korkularında

ciddi artış mevcut. Fenninger,

''Ayrıca ebeveynlerin endişeleri ve

finansal sorunları çocuklarda da

korkuya sebep oluyor''

İşsizlik Maaşı Veya Asgari

Geçim Yardımının Kesilmesi

Avusturya'daki çoğu insan (%59)

işsizlik maaşı ve asgari geçim yardımı

gibi ana sosyal güvenlik sisteminde

kesinti ve yasaklara kesin bir

şekilde karşı çıkıyor.

Volkshilfe Sozialbarometer:

Große Zustimmung für

Erhöhung der Gehälter

im Sozialbereich

Daha Yüksek Asgari Ücret

Avusturya nüfusunun %87 gibi

büyük bir çoğunluğu daha yüksek

asgari ücretleri savunmaktadır. Şu

anda, perakende veya temizlik

gibi sistemin işlemesi için önemli

birçok sektörde ücretler çok düşüktür.

Asgari ücretlerde yapılacak bir

artış, işsizlik durumunda daha iyi

güvence sağlayacaktır.

Erkekler de Ebeveyn İznine

Katılmalı ve Faydalanmalıdır

Genel olarak, Avusturya'daki insanların

yaklaşık üçte ikisi (%67), ebeveyn

izninin cinsiyetler arasında

eşit olarak dağıtılmasından yanadır.

Kadınların %70'i, erkeklerin %63'ü

buna destek vermektedir.

Erich Fenninger, ''İnsanlar açıkça

daha iyi bir sosyal güvenlik sistemi

istiyor. Bu nedenle krizden sonra

bile işsizlik maaşı oranında acil bir

artış şart. Çünkü özellikle düşük gelirli

çalışanlar mevcut işsizlik parasıyla

geçinemiyorlar. Ayrıca önlemleri

koordine etmek için bir uzman

sosyal güvenlik takımına ihtiyaç

var. Korona krizi ile ortaya çıkan yapısal

sorunları bu şekilde kontrol

altına alabiliriz.''

(OTS)


HABEReğitim&sağlık Mayıs 2020, Sayfa - 10

Dünyanın En Yeşil

Kenti Viyana

Viyana, hava kalitesi, parkları, toplu taşıma

araçlarına erişim imkânı ve farklı kriterlerin

karşılaştırıldığı bir araştırmaya

göre dünyanın en yeşil şehri seçildi.

Araştırmadaki kriterler şöyle: Kamusal

yeşil alanların yüzdesi, yenilenebilir

enerji kaynaklı enerji ihtiyacının yüzdesi,

işe gitmek için toplu taşıma araçlarını

kullanan nüfusun yüzdesi, hava kirliliği

seviyesi, kişi başına su tüketimi, yayalara

uygunluk, şehir genelinde geri dönüşüm

olanakları.

Resonance adlı danışmanlık şirketinin

yaptığı araştırmada, dünyada en çok

ziyaret edilen 50 şehri karşılaştırıldı. Nüfusunun

yarısının toplu taşıma kartına

sahip olduğu Viyana "Avrupa'da model

teşkil eden şehir olarak" gösterildi.

KORONA ETKİSİ

Toplu taşıma araçlarını kullanmak çevre

açısından çok önemli olsa da Koronavirüs

dengeleri değiştirdi. Çünkü Avrupa Birliği

ülkeleri, salgın nedeniyle mesafe kurallarından

dolayı vatandaşların toplu taşıma

araçlarına yoğunlaşmaması için bisiklet

kullanımını artırmak istiyor.

YARISINDAN FAZLASI YEŞİL ALAN

Viyana’da yüzde 50'nin üzerinde yeşil

alan var. Şehir yönetimi yaya geçitleri ve

bisiklet yolları yapmaya devam ediyor. Bu

alanda da zirvede olan Viyana’yı, Münih,

Berlin, Madrid ve Sao Paulo izliyor.

Corona virüsü için pandemi ilan

edilmesiyle beraber, dünyanın neredeyse

her yerindeki insanlar için

büyük bir stres faktörü oluştu. Virüsün

sadece fizyolojik etkileri değil,

aynı zamanda psikolojik etkileri de

pandeminin gerçek yüzünü ortaya

koyuyor.

Sizlere daha önce de corona virüsü

nedeniyle ortaya çıkan psikolojik

rahatsızlıklardan ve alabileceğiniz

önlemlerden bahsetmiştim. Şimdi

ise son dönemde yapılan araştırmaların

ışığında virüsün yayılmasına

engel olmak için alınan önlemler

ve stresin ortaya çıkardığı yeni

bir „fenomen“ hakkında sizleri bilgilendirmek

istiyorum.

„Garip ve sıradışı rüyalar“ görüyorsanız,

yalnız değilsiniz. Yapılan

bilimsel araştırmalara göre insanların

karantina döneminde alışkanlıklarından

uzaklaşması, evden

çıkamaması, sevdikleriyle yakınlık

kuramaması ve sürekli olarak

evin içinde kapalı kalma hali

„bilinçaltını“ doğrudan etkiliyor,

dolayısıyla insanların tuhaf rüyalar

görmesine sebep oluyor.

Rüyaların biz insanlar için psikolojik

işlevleri olduğuyla ilgili çeşitli

görüşler vardır. Örneğin psikoloji

tarihinin mihenk taşlarından biri

olan Freud’a göre rüyalar, gizli

arzuların ve isteklerin ortaya çıkmasını

ve böylelikle enerji boşalımını

sağlar. Diğer bir önemli ruh

MELİKE İNCE

Nörobiyolog ve Temel Psikoterapi Eğitimi Mezunu

Kötü rüyalar

görüyor musunuz?

Pandeminin İzleri

bilimci olan C. G. Jung’a göre

ise rüyalar, kişinin uyanık olduğu

zamanlarda yaşadığı hallerin tamamlayıcısıdır.

Diğer bir tamamlayıcı

görüş ise rüya içeriklerinin

kişinin günlük hayatı, duygu durumu

ve düşüncesiyle uyumunu

vurgulamaktadır. Yani, görülen rüyalar

insanın gün içerisinde yaşadığı

olayların bilinçaltındaki karşılaştırılması

ve çözümlemesi olarak

yorumlanabilir. Görülen rüyalar

olumlu ise kişinin iyi halinin bir

yansıması iken, görülen olumsuz

rüyalar insanın bilinçli olmadığı

ama yaşadığı kötü hislerin bir

işareti olarak yorumlanır.

melike.ince@outlook.de

Uygulanan karantinayla beraber

kişiler sosyal alandan uzaklaşması

ve rüyaları için esinleneceği

yaşantılardan eksik kalması sonucunda

bilinçaltı geçmişte yaşanan

izlere geri dönebiliyor. Rüyalar üzerine

olan çalışmalarıyla bilinen ruh

bilimci C. G. Jung’a göre, bir sorun

üzerinde düşünmek demek, onu

içerdiği tüm yanlarıyla ve getireceği

sonuçlarla çözümlemeyi amaçlamak

demektir. Bu zihinsel işlev

uyku durumunda da bilinçdışı

bir şekilde kendiliğinden sürer.

Yani, uyanık durumdaki değer

verilmeyen, iyi tanınmayan, yani

bilinçaltında kalan tüm görüş

noktaları simgesel bir biçimde

kişinin düşünde belirebilmektedir.

Bu yoğun süreçte özellikle uyku

hijyeninize özen göstermelisiniz.

Peki, sağlıklı bir uyku hijyeni için

neler yapılabilinir?

• Gece uykunuza daha kolay geçiş

yapabilmek için gündüz uyumayın.

• Kafein ve nikotin gibi uyarıcı

içeren yiyecek ve içeceklerden

kaçının.

• Uyku saatine yakın ağır egzersizler

yapmayın.

• Metabolizmanızın rahatlaması ve

uykuya daha rahat bir geçiş için

akşam yemeklerinde yağlı yemekler

tüketmeyin.

© NLK Filzwieser

In St. Pölten wurde die Initiative „Pflege-Helden“ mit Landeshauptfrau Mikl-Leitner (2.v.r.) und Landesrätin Teschl-Hofmeister (l.) präsentiert

Genç ‘Bakıcı-Kahramanlar’ Aranıyor

Aşağı Avusturya Eyaleti „Pflege-Helden - Bakıcı-Kahramanlar“ girişimiyle

gençleri bakım mesleklerine yönlendirmek ve onlara ilham vermek istiyor

Eyalet Valisi Johanna Mikl‐Leitner

(ÖVP), "Bakım alanındaki eleman eksikliği

tabii ki birçok yerde olduğu gibi

Aşağı Avusturya’da da bizleri ciddi olarak

uğraştırıyor ve buradaki eksiklikleri

gidermek, çözüm yolları bulmak ve geliştirmek

için yoğun çaba sarfediyoruz.

„Pflege‐Helden“ gibi örnek ve uygun

projeler ile Aşağı Avusturya Eyalet

Sağlık Ajansı, özellikle bu mesleklere

ilgi duyan gençleri yönlendirmeye ve

bakım alanında çalışmak için etkilemeye

çalışıyor."

GELECEĞİN ÖNEMLİ MESLEĞİ

Eyalet Eğitim ve Sosyal Konulardan

Sorumlu Meclis Üyesi Christiane

Teschl‐Hofmeister (ÖVP), "Bu özellikle

gençler için gerçek bir gelecek mesleğidir"

diyerek bakım alanına ilgi duyan

genç nesillerin ileride iş kaygısı yaşamayacağını

vurguladı. Teschl‐Hofmeister

ayrıca, korona krizi döneminde

E‐Öğrenme ve Video Konferansları gibi

bilgi ve iletişim teknolojileri kullanılarak

bakım alanındaki eğitimlere aralıksız

devam edildiğini de vurguladı.

BAKIM ÇALIŞANLARINA TEŞEKKÜR

Vali Mikl‐Leitner, Aşağı Avusturya’nın

bakım alanında görev yapan 16 bin çalışanı

olduğunu ve korona krizi döneminde

bu mesleğin öneminin daha da

iyi anlaşıldığını belirterek, "Bakım alanında

çalışanlar sayesinde kriz ile daha

iyi mücadele edebildik. Onlar her türlü

övgüyü hak ediyorlar ve sağlık ve

bakım alanında çalışanlara ne kadar

teşekkür etsek azdır." dedi.

Detaylı Bilgilere Ulaşabileğiniz Adres:

www.pflege‐helden.at

Aşağı Avusturya Ticaret Odası

Yeni Başkanı Wolfgang Ecker

Wolfgang Ecker, oybirliğiyle Aşağı

Avusturya Ticaret Odası (WKNÖ)

yeni başkanı seçildi ve "Sorunları

birlikte ele alma ve çözüm geliştirme

misyonu" ile yola çıkıyoruz

mesajı verdi. Ayrıca Kurt Hacker

ve Thomas Schaden, yine oy birliği

ile Başkan Ecker’in yardımcılığına

seçildiler.

EKONOMİ ve GELECEK

WKNÖ'nün zirvesindeki görevinden

20 yıl sonra ayrılan Sonja

Zwazl'ın yerine geçen Wolfgang

Ecker, "Öncelikle uzun süredir

görevini başarılıyla yapan ve çok

güzel çalışmalara imza atan Sonja

Zwazl'a şükranlarımı sunuyorum.

Yeni görevimle ekonomimizin geleceğini

birlikte şekillendirmek

istiyoruz. Özellikle bu süreçte

şirketlere destek çok önemlidir.

© Andreas Kraus

Wolfgang Ecker neuer Präsident der WK Niederösterreich

Çünkü şirketlere yardım demek

hepimize destek olmak anlamına

gelir. Ekonomi iş demek ve iş, gelecek

için bir şey yapmak demektir.

Şu anda bu gelecek vizyonunu

gözden kaçırmamalıyız. Ekonomiye

yatırılan her Euro bize mutlaka

geri döner."

ŞİRKETLERE BÜYÜK DESTEK

WKNÖ, "Gelecek.Birlikte.Şirketler‐

Zukunft.Gemeinsam.Unternehmen"

sloganı ile yoluna devam edecek.

Yeni Başkan Ecker, "WKNÖ olarak

hedeflerimizin merkezi noktalardan

biri, şirketlerin ihtiyaçlarına

yönelik daha kapsamlı ve uygun

çalışmalar yapmaktır. Ticaret

Odamızın tüm hizmet ve eğitim

teklifleri için ölçüt, şirketlerimize

destek ve onlarla birlikte hareket

etmektir."

Der neue Präsident Wolfgang Ecker bedankte sich bei seiner Vorgängerin Sonja Zwazl

für deren „jahrelange erfolgreiche Arbeit und ihren unvergleichlichen Einsatz.“


HABERarbeit&gesundheit Mai 2020, Seite - 11

Berufsgruppe Gesundheit, Medizin und Soziales verstärkt nachgefragt

Corona: Gute

Jobchancen in der Krise

(OTS) ‐ Die drastischen Auswirkungen von

Corona auf den Arbeitsmarkt kennen wir.

Die gute Nachricht: Mitten in der Krise sind

auch positive Trends auf dem Stellenmarkt

zu erkennen. Das zeigt eine Auswertung

von Index im Auftrag von StepStone Österreich.

Vor allem Pflegekräfte, Ärzte und

Personal im Einzelhandel werden verstärkt

nachgefragt.

Ärzte und Pflegekräfte

laufen IT‐Jobs den Rang ab

Wurden früher IT‐Fachkräfte stets „händeringend“

gesucht, laufen Mitarbeiter der

Berufsgruppe Gesundheit, Medizin und

Soziales diesen nun den Rang ab. So wurden

im März 2020 17 Prozent Stellen mehr

ausgeschrieben als noch ein Jahr davor.

Im IT‐Bereich hingegen gingen die Stellenausschreibungen

um 27 Prozent zurück.

Insgesamt wurden im März zur Behandlung

der Corona‐Infektionen 22 Prozent mehr

Stellenanzeigen für Allgemeinärzte, Fachärzte

der Pneumologie und der inneren

Medizin veröffentlicht.

Altenpfleger dringend gesucht

Auch für Pflege‐ und Arzthelferberufe wurden

13 Prozent mehr Stellen inseriert, um

die Kapazitäten in Krankenhäusern und

Pflegeeinrichtungen zu erhöhen. Besonders

intensiv werden Altenpfleger gesucht,

hier hat sich die Anzahl an Stellen sogar

fast verdoppelt. Auch in der Berufsgruppe

Wissenschaft, Aus‐ und Weiterbildung werden

verstärkt Nachhilfelehrer gesucht, die

während des Homeschoolings die Eltern

unterstützen.

Helfer im Logistikbereich

und auf dem Land gebraucht

Die Corona‐Krise und der Lock Down des

ganzen Landes hatten allerdings noch

einen anderen Effekt: Die Bestellungen bei

Online‐Versandhändlern haben deutlich

zugenommen. Aus diesem Grund wurden

doppelt so viele Lagerarbeiter und Packaushilfen

zur Unterstützung im Logistikbereich

gesucht als noch im März 2019. Auch

in der Landwirtschaft sind die Bauern auf

Unterstützung angewiesen: Für Landwirtschafts‐

und Erntehelfer wurden insgesamt

63 Stellen ausgeschrieben.

Arbeitsmarkt reagiert nicht

in allen Bundesländern gleich

Im Bundesländervergleich zeigt sich: Die

Arbeitsmarkteinbrüche haben je nach

Region verschiedene Ausprägungen. Wien

ist bisher am stärksten vom Stellenrückgang

betroffen (‐35,4 Prozent), wohingegen

die Stellenanzeigen im Burgenland nur um

16,1 Prozent und in Vorarlberg um 17,7

Prozent zurückgegangen sind.

Berufsgruppen unterschiedlich

stark betroffen

Auch Berufsgruppen sind unterschiedlich

stark betroffen: Während

im Vertrieb die Stellenanzeigen

um 35 Prozent zurückgegangen

sind, beträgt der Rückgang

im Einzelhandel nur 18

Prozent. Vor allem große Einzelhandelsunternehmen

suchen verstärkt

nach neuen Mitarbeitern

für die Lebensmittelversorgung

der Bevölkerung. Dringende Unterstützung

wird vor allem von diversen

Aushilfsmitarbeitern, Regalbetreuern

und Feinkostverkäufern

benötigt.

Technische Berufe

weiterhin gefragt

Auch technische Berufe bleiben

weiterhin gefragt: Trotz einem

Minus von über 31 Prozent bei den

Stellanzeigen werden in dieser

Berufsgruppe weiterhin die meisten

Inserate geschaltet und Geld

für das Recruiting in die Hand

genommen: Österreichische Unternehmen

gaben fast drei Mio. Euro

für kostenpflichtige Stellenanzeigen

aus.

INFO: Für die vorliegende Erhebung hat die Marktforschungsagentur index im Auftrag von StepStone

Stellenanzeigen in ganz Österreich in 22 Printmedien und 21 Jobbörsen im Zeitraum von 1.-31. März 2020

ausgewertet und mit den Stellanzeigen im März des Vorjahres verglichen. Weitere Informationen und

Studien finden Sie unter https://www.stepstone.at/Ueber-StepStone/pressebereich/

© StepStone Österreich


HABERcorona&gesundheit Mai 2020, Seite - 12

Gegen die Coronakrise fordert die AK Vorarlberg:

Arbeitsmarktoffensive

statt Sparpaket

Laut AK‐Präsident Hubert Hämmerle

soll ein ganzes Maßnahmenbündel

die Arbeitslosigkeit senken:

Eine Weiterbildungsoffensive mit

einem Fachkräftestipendium, zusaẗzliche

Mittel für den Vorarlberger

Bildungszuschuss und für

den Digital Campus Vorarlberg,

Ausbildungsschwerpunkte im Bereich

Pflege‐ und Gesundheitsberufe

sowie ein Ausbau der Ganztagesbetreuung.

Offensive für mehr

Gerechtigkeit

AK Vizepräsident Bernhard Heinzle

fordert die Dienstgeber im Bereich

der Gesundheits‐ und Pflegeberufe,

des Handels und der sozialen

Dienste auf, einen monatlichen

Mindestlohn von 1700€ netto zu

bezahlen.

AK Vizepräsidentin LAbg. Manuela

Auer:„ Es kann nicht sein, dass

nach jeder Krise die Reichen noch

reicher daraus herausgehen.“, sie

fordert u.a. eine Millionärssteuer.

Nach Ansicht von Sadettin Demir,

Mitglied des Vorstands der

Vorarlberger AK, könnten Umweltsteuern

einen Lenkungseffekt in

Richtung Nachhaltigkeit und Ressourcenschonung

bewirken.

AK Vorstandsmitglied Adnan Dincer

fordert eine grundlegende

Neuausrichtung der Arbeitslosenversicherung

im Zusammenhang

mit einer weitergehenden Reform

derselben.

© JUERGEN GORBACH

Sağlık Alanı: "Temel Hizmetlerin

Kademeli Olarak Genişletilmesi"

Gesundheitswesen: „Schrittweise Erweiterung der Grundversorgung“

Vorarlberg'deki koronavirüs enfeksiyonlarının

sayısının sabit bir seviyede kalması

ve diğer ülkelerdeki gibi korkulan senaryoların,

iyi hazırlık ve halkın üst düzeydeki

disiplini sayesinde gerçekleşmemesinden

sonra, temel tıbbi bakım hizmetleri

genişletiliyor.

Ke ei ine Zeit für

meine Zukunft?

unft?

Koordineli bir yöntem

Eyalet meclisi üyesi Rüscher: ''Yavaş yavaş

genişleyen bir hizmet seçenekleri yelpazesi

geliştiriyoruz ve burada sağlık alanı

için kararlar hız kazandı.'' Vorarlberg'deki

tüm hastanelerde, temel hizmet seçenekleri

yavaşça adapte edilmektedir.

Önümüzdeki birkaç gün ve haftalarda,

öngörülebilir operasyonları gerçekleştirmek

için daha fazla hasta, hastanelere

çağrılacaktır. Öncelikle listede olan hastalarla

yeni randevu almak için iletişime

geçilecektir. Hastaları ve çalışanları korumak

için hastane polikliniği kapalı kalacak

ve ziyaret yasağı devam edecektir.

Yönetmeliklerde yer alan önlem ve

güvenlik kurallarına uyun

Doktorlar dauygun görülen alanlarda

özel muayenehanelerini tekrar açıyorlar.

Hastalar muayenehaneye gitmeden önce

telefonla kayıt yapmalıdırlar. Bekleme

salonlarındaki hasta sayısında ise sınırlamalar

vardır.

Vorarlberg Sağlık Uygulaması "Xsund"

"Xsund": Bu, Vorarlberg halkıiçin bugünden

itibaren mevcut olan cep telefonlarına

yönelik yeni geliştirilen servis

uygulamasının adıdır. Bu ücretsiz uygulamada,

Vorarlberg'deki çeşitli sağlık hizmeti

sağlayıcıları listelenmiştir – her biri

adres, telefon numarası ve mevcut açılış

saatlerini içermektedir.

ÖNEMLİ SORU ve CEVAPLAR:

• Doktorumun muayenehanesi açıldı

mı?

Bilgi hattı 141'i arayın veya "Xsund" uygulamasına

bakın

• Hastane tedavim ne zaman gerçekleşecek?

Ameliyat tarihi ile ilgili: Hastaneler yeni

bir randevu için size ulaşacak

Hastaneye sevk, yetkili doktorlar tarafından

yapılır.

• Polikliniklere gidebilir miyim?

Hastane poliklinikleri bir sonraki duyuruya

kadar kapalı olacak

Bir hastane polikliniğine kendi kendini

sevk mümkün değildir!

Hastaneye sevk, yetkili bir doktor veya

Acil sağlık hizmetleri(Rettungsdienst)

tarafından gerçekleştirilebilir

Nach Wochen im sehr eingeschränkten Betrieb

fährt Vorarlberg mit viel Umsicht das Leistungsangebot

im Gesundheitswesen behutsam

und schrittweise hoch. Die Vorarlberger Gesundheitslandesrätin

Martina Rüscher betont:

„Wir sind noch lange nicht bei der Normalität

angekommen, aber in den nächsten

Wochen wird eine behutsame Öffnung von

Spitälern und niedergelassenem Bereich

vorgenommen.“

Haftalar süren çok sınırlı hizmet sürecinden sonra

Vorarlberg, dikkatle ve adım adım sağlık hizmetlerini

sunmaya başlıyor. Vorarlberg eyaleti sağlıktan

sorumlu meclis üyesi Martina Rüscher:

"Normalleşmeden hala çok uzaktayız,

ancak önümüzdeki birkaç haftada dikkatli

bir şekilde, hastane ve doktorların özel

muayenehane alanlarının açılışı yapılacak."

© VLK/Mathis

Nimm Dir 5 Minuten und unterschreibe das

Klimavolksbegehren.at von 22.-29.6.2020!

U nterschreibe

n können alle ö sterreichischen

S taatsbürgerInnn

en ab 16 Jahren

in jedem beliebi

gen

Gemeinde-

ode

er Bezirksamt

oder online mittels Handy-Signat

ur oder Bürgerk

arte.


HABERinterview Mai 2020, Seite - 13

Ergotherapeutin Mag. a Katrin Unterweger zur Wichtigkeit der frühkindlichen Förderung

Mag. a Katrin Unterweger, MSc,

Ergotherapeutin in freiberuflicher Praxis, Schwerpunkt

Pädiatrie, Lehr- sowie Vortragstätigkeiten, Referentin für

evidenzbasierte Ergotherapie bei Ergotherapie Austria

Was ist frühkindliche Förderung?

Die Kinder bringen einen inneren

Drang mit, sich mit ihrer Umwelt

auseinanderzusetzen um zu lernen.

Bereits Neugeborene sind an ihrer

Umwelt interessiert. Sie lieben es

zu kuscheln, Gegenstände werden in

den Mund genommen. Später werden

Kisten ausgeräumt, geschüttet,

mit Bausteinen gebaut, Bücher angesehen…

Damit wertvolle Erfahrungen

gelingen, brauchen Kinder eine Umgebung,

die dazu einlädt, motorisch

aktiv zu werden, mit Gegenständen

zu experimentieren, zu hantieren

und ins Spiel zu kommen. Die Umgebung

muss dabei an den Entwicklungsstand

und die Interessen der

Kinder angepasst werden.

Frühkindliche Förderung unterstützt

die Entwicklung der Fein‐ und Grobmotorik,

der Kognition sowie der

Sozialkompetenz. Kinder lernen sich

selbst einzuschätzen, sie lernen

ihre Grenzen kennen, verstehen Ursache

/ Wirkungsprinzipien und erleben

ihre eigenen Gefühle.

Wie kann man sein Kind fördern?

Für eine ausreichende und gezielte

Förderung braucht es nicht den

Überfluss an Materialien oder ein

Überangebot an Kursen. Ganz im Gegenteil

‐ Das kann schnell zu Überforderung

und Frust führen. Weniger ist

hier oft mehr! Kinder brauchen ein

Gegenüber, das sich mit dem Kind

aktiv auseinandersetzt und seine

Bedürfnisse anerkennt: Miteinander

reden, Geschichten erzählen oder die

Kinder im Alltag mit einbinden. Lernen

muss ohne Druck stattfinden.

Das Kind muss Erfahrungen sammeln

dürfen und seiner Neugierde nachgehen

können. Den Kindern darf etwas

zugetraut werden ‐ nur so entstehen

Erfolgserlebnisse, die den Selbstwert

und die Motivation, sich neuen Herausforderungen

zu stellen, steigern.

Was ist Ergotherapie genau? Wem

empfehlen Sie eine Therapie?

ErgotherapeutInnen sind ExpertInnen

für den Alltag. Ergotherapie

richtet sich an Menschen, die in

ihrer selbstständigen Ausführung von

Aktivitäten und

Handlungen eingeschränkt

sind,

diese gar nicht

ausführen können,

oder viel

Zeit in der Verrichtung

benötigen.

Im Kindesalter können diese

Probleme zum Beispiel beim selbstständigen

An‐ und Ausziehen,

selbstständigen Essen / Hantieren

mit Besteck, im Spielverhalten (geringe

Beschäftigung mit Gegenständen,

Ausdauer, Konzentration), beim

Schreiben, der Stifthaltung, der Feinund

Grobmotorik oder im Sozialverhalten

auftreten.

Wenn solche Einschränkungen im

„Kinder brauchen ein Gegenüber, das

sich aktiv mit ihnen auseinandersetzt“

Durch Fernsehen und Computer werden Kinder in ihrer

motorischen, kognitiven und sozialen Entwicklung gebremst

Alltag beobachtet werden können,

sollten Eltern eine Ergotherapie in

Anspruch nehmen.

Eine umfassende

Befundung hilft ein

genaues Bild des

Kindes zu erhalten,

um abgesmmte und

individuelle Ziele für

die Therapie fest

zulegen. Die erarbeiteten

Maßnahmen in der Therapie

sollen in den Alltag des Kindes

übertragen werden.

Besonders in der Schule, beim

Schreiben, beim Rechnen, bei der

Orientierung im Heft und oft auch

beim Sport haben Kinder Probleme.

In wie weit sehen Sie hier einen

Für eine Förderung

braucht es nicht den

Überfluss an Materialien

oder an Kursen – das

kann schnell zur

Überforderung führen

Zusammenhang mit der räumlichen

Wahrnehmung?

Räumliche Wahrnehmung

entsteht

durch ein Zusammenspiel

von vielen

Sinneswahrnehmungen.

Durch Bewegungen

im Raum

erwirbt man Erfahrungen

wie „oben“,

„unten“, hinter“ oder Abstände zueinander.

Durch ertasten von Eigenschaen

oder auch im Spiel entwickelt

Für einen guten Schulstart, für gute Grob‐ und Feinmotorik sowie mehr Sicherheit

beim Erwerb von Lesen, Rechnen, Schreiben und Mengenverständnis (Zahlenbilder),

kann man Kinder ab dem Kleinkindalter fördern. Das Kind sollte viel selbständig

erfahren und ausprobieren können z.B. Schüen, Ordnen, Soreren, Stapeln.

Es gibt aber auch viele Spiele, bei denen die ganze Familie Spaß hat und die

verschiedene Fähigkeiten fördern. Diese Spiele haben mit verschieben,

einpassen, konstruieren, puzzeln, links‐rechts Orienerung zu tun.

© Family Veldman - stock.adobe.com

sich die Vorstellung von Größen und

Raumlage: beim Schütten, Ordnen,

Sortieren, Bauen mit Bausteinen

werden räumliche Beziehungen

wahrgenommen. All das sind Voraussetzungen

für eine gute Grob‐ und

Feinmotorik sowie dem Erwerb der

Kulturtechniken Lesen, Rechnen und

Schreiben. Frühe Anzeichen bei

Kindern mit Defiziten in der räumlichen

Wahrnehmung können sein:

ein mangelndes Interesse für malen,

bauen, puzzeln oder sie haben

Schwierigkeiten in der räumlichen

Orientierung.

Entstehen bestimmte Schwierigkeiten

durch unser modernes Leben

in einer von neuen Technologien

veränderten Umwelt?

Kinder brauchen eine Umgebung, die

einen Anreizcharakter schafft, sich

mit ihr zu beschäftigen. Fernseher

oder auch Computerspiele haben

keinen oder wenig Aufforderungscharakter,

selbst aktiv zu werden.

Zudem überfordern schnelle Bildabfolgen,

viele Geräusche und komplexe

Handlungen die Kinder. Kinder

sind den Reizen ausgeliefert, können

selbst nichts gestalten. Sie werden

dadurch in ihrer motorischen, kognitiven

und sozialen Entwicklung gebremst.

Wie sieht Ihre Empfehlung für ein

gesundes Großwerden aus?

Jedes Kind entwickelt sich in seinem

eigenen Tempo und entwickelt eigene

Interessen, Stärken aber auch

Schwächen. Kinder brauchen Eltern,

die genau diese Punkte anerkennen

und fördern. Sie brauchen eine

sichere Beziehung zu ihren Eltern.

Den Eltern muss bewusst sein, dass

sie ständig in einer Vorbildrolle agieren.

Kinder ahmen ihre Eltern nach

und wollen Dinge selber machen. Die

Aufgabe der Eltern ist dieses Aktiv‐

Werden zuzulassen, aber auch Zeit

einzuplanen für Ruhepausen. Der Alltag

ist der beste Lernort. Bindet man

Kinder ein, erleben sie sich selbstwirksam.

Kinder mit Spielen fördern:

Tipps beim Kauf:

Es muss nicht immer ein Lernspiel

sein, es darf auch einmal

der Spass im Vordergrund stehen.

Berücksichtigt werden müssen

Interessen und der Entwicklungsstand

des Kindes. Gefördert werden:

Sozialverhalten (Warten bis man

dran kommt, aufeinander Rücksicht

nehmen), mit Gefühlen umgehen

(Frust beim Verlieren), Strategien

erstellen, Konzentration, Kreativität.


HABEReğitim Mayıs 2020, Sayfa - 14

Koronavirüs ile Birçok Alanda Olduğu Gibi Eğitimde de Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak

Eğitim 4.0 Korona Krizi ve Eğitim

Die Corona-Krise hat den Grundstein für Bildung 4.0. gesetzt.

Karina Tajmar, CEO von CM Creative International

* * * * * * * * * *

In fordernden Zeiten einer Krise ist es wichtig, allen Schülerinnen und

Schülern einen gleichermaßen nachhaltigen und gesicherten Bildungszugang

zu gewähren. Dort, wo man jetzt ansetzen kann, um soziale Benachteiligungen

in Bildungseinrichtungen zu minimieren, sollte alles unternommen

werden, was Kindern hilft, den Zugang zum Lernmaterial uneingeschränkt

zu erhalten. Dazu zählt in Bedingungen des Homeschoolings nun mal

explizit ein ordentlicher PC-Arbeitsplatz.

Stefan Dörfler, CFO der Erste Group

* * * * * * * * * *

Manche unserer Schülerinnen und Schüler haben es noch schwerer als andere.

Zusätzlich zu beengtem Wohnraum, kaum Bewegungsmöglichkeiten und

oftmals Spannungen in der Familie, fehlt es ihnen an den nötigen Geräten,

um die gestellten Aufgaben bewältigen zu können.

Peter Farcher, Lehrer an der Fachmittelschule Wien 23

* * * * * * * * * *

Wir alle sind derzeit mehr denn je gefordert, uns wechselseitig rasch und bestmöglich

zu unterstützen, um gemeinsam die schwierige Phase zu meistern.

Mariella Schurz, Geschäftsführerin der B&C Industrieholding

(OTS) ‐ Korona salgını özellikle politika

için ciddi bir sınav, ekonomi için gerçek

bir meydan okuma ve bir bütün

olarak toplum için dayanışma adına

önemli bir görev. Covid‐19 ile bildiğimiz

birçok şey değişecek.

Yeni dünyamız, “mesafenizi koruma”

ve “maske takma” oldu. Önemli etkinliklere

şimdilik ara verildi, tüm

hizmet sektörü dünya genelinde

değişiyor. Günümüzde toplumda ve

ekonomide ciddi değişiklikler yaşanmaktadır.

Kendilerini, şirketlerini ve

başkalarıyla olan ilişkilerini yeni düzene

adapte etmeyen veya dijital

dünyaya erişimi olmayanlar bu süreçte

geride kalacak. Bu, eğitim sektörü

için de geçerlidir.

Mart ayı ortasında başlatılan 'Computer

für Alle ‐ Herkes İçin Bilgisayar'

sosyal okul girişimi, Avusturya genelinde

dezavantajlı okul çocukları için

dizüstü bilgisayar bağışları düzenliyor.

Girişimin fikir sahibi CM Creative

International CEO'su Karina Tajma,

"Yoksul çocuklar ileride Korona nedeniyle

yoksul yetişkinler olmamalı.

Avusturya genelindeki işbirliği ortağımız

AfB social & green IT, destekçilerimiz

Erste Bank, SVD, OMV, NEOS,

Marriott Vienna, B&C Endüstri Holding

ve özel bağışçılar sayesinde

bugüne kadar Avusturya genelinde

düşük gelirli ailelere 400'ün üzerinde

bilgisayar teslim edildi."

Dijital Çağda Öğrenme:

Herkes İçin Bilgisayar

Üretim şirketleri Endüstri 4.0'a yönelirken,

korona krizi, Avusturya'daki

okul sisteminin hala büyük ölçüde

teknolojiden yetersiz düzenlendiğini

göstermiştir. Birçok ebeveyn, Mart

ayının ortasından beri evde bilgisayar

veya internet bağlantısı olmadığı için

okuldan çocukları için gerekli materyalleri

almak zorunda kaldı. Dijital

öğrenme, ancak tüm katılımcıların

‐ öğretim personeli ve öğrencilerin ‐

karşılaştırılabilir ekipmana sahip olması

durumunda etkilidir. Bu nedenle,

www.computer‐fuer‐alle.at

platformu Mart ortalarında kuruldu.

Sadece birkaç tıklamayla okul temsilcileri,

evde bilgisayarı olmayan çocuklar

için ihtiyacı bildirebilirler.

Bugüne kadar, okullar aracılığıyla

6.300'den fazla gerekli cihaz rapor

edilmiştir!

Bilgisayar Zaruri İhtiyaçtır

Erste Bank ve Sparkassen, AfB'nin

önemli çalışmalarını yıllardır desteklemektedir.

'Herkes İçin Bilgisayar'

özel girişimi, bu zor dönemden özellikle

olumsuz etkilenen aileler için ek

bir destek olmaktadır. Erste Group

Finansal İşler Müdürü Stefan Dörfler

kampanyaya katılım hakkında, "Bir

krizin zorlu zamanlarında, tüm öğrencilere

eşit derecede sürdürülebilir ve

güvenli eğitime erişim sağlanması

önemlidir. Eğitim kurumlarında sosyal

dezavantajı en aza indirmeye başlayabileceğiniz

her yerde, çocukların

öğrenme materyallerine tam erişimine

yardımcı olan her şey yapılmalıdır.

Evde eğitim açısından iyi bir

bilgisayar zaruri ihtiyaçtır. Viyana'daki

çeşitli ilkokullara ve yeni ortaokullara

toplam 135 dizüstü bilgisayar bağışlandı.

Bazı öğrencilerimizin durumu

diğerlerine göre daha zordur. Sıkışık

yaşam alanına, neredeyse hiç hareket

etme imkânı olmamasına ve genellikle

aile gerginliğine ek olarak, görevleri

yerine getirebilmek için gerekli

ekipmana sahip değiller."

Pandemiler Toplumu Değiştiriyor:

#Yeni Dayanışma

Asya'dan, başkalarını ve kendimizi korumanın

ve düşünmenin gündelik hayatın

bir parçası olması gerektiğini

öğreniyoruz. Ancak korona bize toplumumuzdaki

diğer yeni gelişmeleri

de gösterecek. Yardımlar, dayanışma

ve sosyal davranışlar daha da önem

kazanacak. Dijital yardımların önemi

de değişecek: Bu teknolojiler sadece

katma değeri artırmak değil, aynı

zamanda ihtiyaç sahibi insanlara destek,

yeni eğitim fırsatları ve eşit imkânları

geliştirmek gibi toplumsal

değerleri kullanmakla da ilgili.

Karina Tajmar, "Daha önce var olan

sorunlar, kriz dönemlerinde daha da

belirginleşir. Korona krizi Eğitim 4.0'ın

temelini attı diyebilirim. Bireyler ve iş

dünyası "Herkes İçin Bilgisayar" kampanyasını

büyük ölçekte desteklemiştir:

Dezenfekte edilmiş cihazları gerekli

yazılım paketleri ile donatmış

öğretmenler, yardım paketlerini hızlı

bir şekilde teslim etmek için bilgisayar

envanterini yoğun bir şekilde

araştıran şirketler, hatta bazen 1000

Euro'ya kadar bağış yapan bireyler

mevcut."

Stefan Dörfler de bu noktada, "Dayanışma

göstermek sadece bir sağlık

krizi dönemi ile sınırlı olmamalıdır.

Bununla birlikte, bu tür zamanlar

doğal olarak aramızda özellikle etkilenenlere

yardımcı olmak için olağanüstü

önlemler gerektirir."

B&C Endüstri Holding Genel Müdürü

Mariella Schurz, "Hepimiz bu zor dönemde

birbirimize hızlı ve mümkün

olan en iyi şekilde destek olmak için

her zamankinden fazla sorumluluk

taşıyoruz. Bu yüzden 'Herkes İçin Bilgisayar'

girişimine hemen katıldık."

Ayrıntılar İçin:

www.computer‐fuer‐alle.at

Kinder einer Wiener Volksschule freuen sich über die Laptop-Spende der Erste Bank

Bildung 4.0 Die Corona-Krise fordert uns alle

Die Pandemie ist für die Politik eine

ernste Prüfung, für die Wirtschaft

eine echte Herausforderung, und für

die Gesellschaft als Ganzes eine gelebte

Aufgabe für Solidarität. Covid‐19

wird vieles für immer verändern.

Die Mitte März gestartete soziale

Schul‐Initiative „Computer für Alle“

organisiert Laptop‐Spenden für sozial

benachteiligte Schulkinder in ganz

Österreich. Denn „arme Kinder sollen

durch Corona nicht arme Erwachsene

werden“, so das Mantra der Ideengeberin

Karina Tajmar, CEO von CM

Creative International. „Dank unserem

österreichweiten Kooperationspartner

AfB social & green IT, den

Unterstützern Erste Bank, SVD, OMV,

NEOS, Marrio Vienna, B&C Industrieholding

sowie PrivatspenderInnen

konnten bis dato rund 400 Computer

an einkommensschwache Familien in

ganz Österreich ausgeliefert werden.“

"Corona krizi Eğitim 4.0'ın temelini attı"

Karina Tajmar, CM Creative International CEO'su

* * * * * * * * * *

"Kriz zamanlarında, tüm öğrencilere eşit derecede sürdürülebilir ve

güvenli bir eğitime erişim sağlanması önemlidir. Eğitim kurumlarındaki

sosyal dezavantajları en aza indirmek için, çocukların eğitim ve öğrenme

materyallerine tam erişimine yardımcı olan her şey yapılmalıdır.

Evde eğitim açısından, iyi bir bilgisayar şarttır"

Erste Group Finansal İşler Müdürü (CFO) Stefan Dörfler

* * * * * * * * * *

"Bazı öğrencilerimizin durumu diğerlerine göre daha zordur.

Sıkışık yaşam alanına, neredeyse hiç hareket etme imkânı olmamasına

ve genellikle aile gerginliğine ek olarak, görevleri yerine getirebilmek

için gerekli ekipmana sahip değiller"

Peter Farcher, Fachmittelschule Wien 23’de Öğretmen

* * * * * * * * * *

"Hepimiz bu zor dönemde birbirimize hızlı ve mümkün olan en iyi şekilde

destek olmak için her zamankinden daha fazla sorumluluk taşıyoruz"

Mariella Schurz, B&C Endüstri Holding Genel Müdürü

Lernen im digitalen Zeitalter:

Computer für Alle

Während Produktionsbetriebe bereits

auf Industrie 4.0 setzen, hat die Corona‐Krise

gezeigt, dass der Schulbetrieb

in Österreich noch in hohem

Maße analog organisiert ist. Viele

Eltern haben seit Mitte März von

der Schule Arbeitsaufgaben für ihre

Kinder abgeholt, da sie über keinen

Computer oder Internetanschluss zu

Hause verfügen. Digitales Lernen ist

nur dann effektiv, wenn alle TeilnehmerInnen

– das Lehrpersonal und

auch die SchülerInnen – über ein

vergleichbares Equipment verfügen.

Daher wurde Mitte März die Vernetzungsplattform

www.computer‐fueralle.at

gegründet. Mit wenigen Klicks

konnten SchulvertreterInnen den Bedarf

an Computern für jene Kinder

melden, die zu Hause über keinen verfügen.

Bis dato wurden über Schulen

mehr als 6.300 benötigte Geräte gemeldet!

Pandemien ändern die Gesellschaft:

#NeueSolidarität

Aus Asien lernen wir, dass Selbstschutz

bzw. die Rücksichtnahme auf

Andere zur Tagesordnung gehören

sollen. Aber auch andere Entwicklungen

in unserer Gesellschaft wird uns

Corona weisen. Nachbarschaftshilfe,

Solidarität und soziales Verhalten

werden sich nicht so schnell wieder

verflüchtigen, sind sich viele Zukunftsforscher

einig. Auch der Stellenwert

digitaler Hilfsmittel wird sich verändern:

Es geht bei diesen Technologien

eben nicht nur um eine Steigerung

von Mehrwert, sondern auch um

einen Nutzen von gesamtgesellschaftlichen

Werten wie Unterstützung bedüriger

Personen, um neue Bildungsmöglichkeiten

und eine Verbesserung

der Chancengleichheit.

(OTS)

© Computer für Alle



HABERspiele&frühförderung

Kayanak

Angeln,

Eis &

Abenteuer

von HABA

ist ein spannendes

Kayanak

Kinderspiel für 2 bis 4 Eisfischer

ab 4 Jahren. Der besondere

Clou bei dem Spiel: Ein weißes

Blatt Papier wird zur Eisfläche,

die die Spieler mit der Angel zuerst

„aufhacken“ müssen, bevor

sie mit dem Magneten darunter

„fischen“ können. Das knackende

Geräusch dabei und die

abwechslungsreichen Spielaufgaben

ziehen besonders auch die

jüngeren Spieler in den Bann. Ein

ganz anderes Spiel, das Geschicklichkeit

und Vorausschau schult.

• für die ganze Familie

• mit magnetischer Angel aus

Holz

• mit Profivariante für Spieler ab

6 Jahren

Fazit: Cooler Spielespaß ‐ das

absolut andere Abenteuer!

unser

Spieler: 2‐4

Platz 2

Alter: 4 ‐ 99

Dauer: 10 ‐ 15 min

Autor: Peter‐Paul Joopen

Verlag: HABA

Preis: 31,95 €

Frühfö

HANDS UP ist ein schnelles Spiel,

bei dem die Spieler versuchen

müssen, so schnell wie möglich

Hands up

die Hände so auf dem Tisch zu

platzieren, wie es auf den Karten

abgebildet ist. Der langsamste

muss die Karte an sich nehmen –

aber aufgepasst, nicht alle Vorlagen

kann man auch tatsächlich

nachmachen. Gewonnen hat,

wer die wenigsten Karten vor

sich liegen hat. Also: Aufs Händeverrenken,

fertig, los!

Fazit: Die Spielanweisung klingt

erst einmal leichter als sie ist. Genaue

Konzentration ist gefragt ‐

und dann müssen auch noch die

Nikitin® Musterwürfel

Das Nikitin® Material fördert spielerisch

die geistige Entwicklung

von Kindern und soll Konzentrations‐

und Wahrnehmungsstörungen

entgegenwirken.

Beim Musterwürfel müssen die

Farbflächen der 16 Holzwürfel

nach einfachen bis anspruchsvollen

Mustervorlagen kombinieret

werden. Zwei Hefte mit vielen

Vorlagen führen in kleinen Schritten

vom Leichten zum Schweren.

Natürlich können auch selbst

Formen erfunden werden. Die

Speed Cups

Becher sind nur zum Trinken da?

Weit gefehlt! Bei Speed Cups

geht es eher darum, die bunten

Becher möglichst schnell und geschickt

aufeinander zu stapeln

oder nebeneinander zu stellen.

Aber nicht nur Geschwindigkeit,

auch ein gutes Auge ist gefragt.

Wer fertig ist haut auf die Glocke,

nur wenn alles richtig ist, darf der

Spieler die Karte behalten. Wer

die meisten Karten hat, gewinnt.

Hände der anderen kontrolliert

werden.

Links, rechts, oben, unten, das

Spiel trainiert die wichtigen

Grundlagen des räumlichen Denkens.

Als schnelles Konzentrationsspiel

für zwischendurch geeignet.

Spieler: 2‐8

Alter: ab 6 Jahren

Dauer: 15 min

Autor: Jacques Zeimet

Verlag: Schmidt

Preis: 10,79 €

schwierigen Vorlagen sind auch

für Erwachsene eine Herausforderung.

Es wird Wahrnehmung, Konzentration

und Kreativität gefördert.

Fazit: Hochwertige Würfel aus

Holz mit denen Kinder wunderbar

gefördert werden können.

Spieler: 1

Alter: 3 ‐ 99

Dauer: nach Belieben

Autor: Lena und Boris Nikitin

Verlag: LOGO Lern‐Spiel‐Verlag

Preis: 34,95 €

Fazit: Kurze Spielregeln, einfaches

Spiel, viel Spaß. Kann auch

bereits von jüngeren Kindern

gut gespielt werden und fördert

räumliches Denken und linksrechts

Koordination.

Spieler: 2‐4

Alter: ab 6

Dauer: 15 min

Autor: Haim Shafir

Verlag: Amigo

Preis: 15,99 €

Mit Spielen

einer leich

Nehmen Sie sich ein bisschen Zeit - und ersparen Sie Ihrem Kind

Räumliches Denken, Links-Rechts Koordination - das sind die Grundlage

ähnliche Buchstaben zu unterscheiden und die mathematische Vorstellungs

Probleme mit diesen Dingen, aber vielen Kindern würde der Schulstart wese

gefördert würden. Das ist gar nicht schwierig, mit verschiednenen Spielen

Spieler: 1‐4

Alter: ab 5

Dauer: 2 ‐ 30 min

Autor: Gerhard Junker

Verlag: noris

Preis: 29,99 €

unser

Platz 1

Blocky Mountains

Die Spieler begeben sich

bei diesem Spiel auf eine

Wanderung durch die

Blocky Mountains. Begleitet werden

sie vom freundlichen Bären

Geri, der den Spielern hilft, die

schwierigen Passagen zu meistern.

Während des Spiels werden aus

den 12 Bausteinen Routen aufgebaut,

die die Spieler mit Hilfe der

Spielfiguren durchqueren müssen.

Doch das ist gar nicht so leicht, da

die Figuren an wackligen Seilen und

Haken hängen. Da ist viel Konzentration

gefragt!

Das Spiel enthält zwei Varianten:

einen kooperativen und einen kompetitiven

Modus. Beim kooperativ

S

z

s

Im

s

n

n

g

W

h

S

J

H

s

M

F

a

s

kompe

SmartGames

SmartGames sind Multi‐

Level Logikspiele. Jedes

Spiel hat einen einzigartigen

Mechanismus

mit Themen, die sowohl

Jungen, Mädchen

als auch Erwachsene ansprechen.

SmartGames verbindet Lernen

mit Spiel‐ und Knobelspaß.

Dadurch entwickeln

Kinder nicht nur kognitive

und sprachliche Fähigkeiten,

sondern

auch soziale Kompetenzen

und ein gesundes Selbstbewusstsein,

um in der

heutigen Welt bestehen zu

können.

Alle Spiele von SmartGames

legen einen besonderen

Fokus auf bestimmte

Fähigkeiten: Räumliches

Denken, Planen, Problemlösen,

Konzentration und

logisches Denken.

www.smartgames.eu/de

Top

Solo‐

Spiele

Rotkäppchen Deluxe

Kannst du Rotkäppchen helfen, den

richgen Weg zu Großmuers Haus

zu finden? Aber Vorsicht: auch der

böse Wolf will zum Haus der Oma.

Du musst zwei verschiedene Wege

finden, die sich nicht kreuzen dürfen.

Am Anfang werden Rotkäppchen,

Bäume, das Haus und der

Wolf auf dem Spielbre platziert

und dann muss der richge Weg

zum Haus gelegt werden.

Das wunderschön gestaltete Spiel

beinhaltet zwei spannende Spielvarianten

– mit und ohne Wolf. Dieses

Lernspiel für (Vorschul‐)Kinder bietet

insgesamt 48 Aufgaben inkl. Lösungen.

Als tolle Ergänzung gibt es

außerdem das passende Märchen‐

Bilderbuch mit der Geschichte von

Rotkäppchen.

1 Spieler, 3‐4 Jahre 1 Spieler, 7+ Jahre

Gangsterjagd

An alle Einheiten!

Der Flüchtige ist in einem vermutlich

gestohlenen, roten Sportwagen

unterwegs in Richtu

stadt. Wahrscheinlich

waffnet und gefährlich. E

sich, anzuhalten. Versp

den Weg und block

Fluchtwege!

In Gangsterjagd bist du

nalkommissar! Deine A

es, das Polizeiteam zu k

ren und die Streifenwa

positionieren, dass der

nicht entkommen kann.

Die 80 spannenden Au

verschiedenen Schwieri

fen bieten knifflige Her

rungen für große un

Polizisten.


Mai 2020

rühförderung

unser

Platz 3

Ein turbulentes 3D‐

Stapelspiel, bei dem

die Spieler einen spektakulären

Karten‐Wolkenkratzer

bauen, der den

Spielern leicht über den

Kopf wachsen kann.

Rhino Hero und seine

Superhelden‐Freunde

erleben jede Menge

Abenteuer auf dem Wolkenkratzer

aus Karten.

Doch Vorsicht: Dieser

wird immer höher und

Rhino Hero – Super Battle

wackeliger, je mehr Karten

als Wände und

Böden aufgebaut werden.

Durch Würfeln

kommt der eigene Superheld

weit nach oben

und verteidigt seinen

Platz in den Würfel‐Battles

gegen andere Spieler.

Wer am Ende die Himmelsstürmer‐Medaille

hat, gewinnt, außer er

hat den Wolkenkratzer

zum Einsturz gebracht.

Fazit: Räumliches Denken,

eine ruhige Hand

und Konzentraon braucht

es, um einen stabilen

Turm zu bauen. Tolles

Abenteuer für Groß und

Klein!

Spieler: 2‐4

Alter: 5 ‐ 99

Dauer: 10 ‐ 20 min

Autor: Steven Strumpf

Scott Frisco

Verlag: HABA

Preis: 19,95 €

pielen und Spaß zu

eichteren Schulzeit

aren Sie Ihrem Kind ganz viel Mühe und Anstrengung

s sind die Grundlagen um sich in einem Heft zurecht zu finden,

atische Vorstellungskrakt zu entwickeln. Manche Kinder haben nie

der Schulstart wesentlich leichter fallen, wenn sie in diesen Dingen

chiednenen Spielen kann man das mit Spaß trainern. Los geht’s!

untains

ven Spiel versuchen die

eben sich

el auf eine

Spieler reihum die Routen

zu meistern und so gemeinsam

urch die

den Berg zu erklimmen.

eitet werhen

Im kompetitiven Modus

Bären

hilft, die

meistern.

erden aus

ten aufget

Hilfe der

spielen die Spieler gegeneinander

und versuchen einer

nach dem anderen, die Vorgaben

zu meistern.

Wer sich zuerst zum Gipfel

hochhangelt, gewinnt das

n müssen. Spiel. Ein Spielspaß für

leicht, da Jung und Alt ‐ wer ist der

Seilen und Herausforderung gewachsen?

el Konzen‐

Wer erklimmt die Blocky

Mountains?

Varianten:

einen komkooperati‐

Fazit: Sehr spannend, und super

abwechslungsreich. Durch unterschiedliche

Schwierigkeitsstufen für

jüngere und ältere Spieler empfehlenswert.

Konzentration, Geschicklichkeit

und Feinmotorik werden

trainiert. Das Bauen gefällt auch

schon den Kleinsten.

Colorama

Rote Kreise, gelbe Vierecke,

blaue Dreiecke – ein kunterbuntes

Durcheinander! Die Würfel

zeigen ein Viereck und die Farbe

Blau: Wer findet ein blaues Viereck?

Wo ist ein passendes

Feld auf dem Spielplan?

Hier muss der Spielstein

richtig in die Aussparung

gelegt werden. Wer zuerst

alle Spielsteine auf dem

Plan untergebracht hat, gewinnt

das Spiel.

Nikitin® Geowürfel

Die Geowürfel sind ein ideales

Konzentrationsmaterial ‐ ein Geduldsspiel,

bei dem die räumliche

Vorstellungskraft gefordert

und gefördert wird.

Ob Formen oder lustige Tiere,

das Spiel begeistert kleine als

auch größere Kinder. Aus den 7

Holzelementen lassen sich viele

Figuren gestalten. Die Muster im

Spielvorlagenheft führen von

zweiteiligen Figuren bis zu vielfältigen

Bauwerken ‐ aber Achtung:

nur die ersten Bau‐Vorlagen sind

RinglDing

Wer hat die flinksten Finger?

Ziel des Spiels ist es, so schnell

wie möglich die abgebildete

Kombination von Haargummis

der aufgedeckten Karte über die

Finger zu streifen. Wer als erstes

fertig ist, muss auf die Glocke

hauen – und bei richtiger Reihenfolge

der Haargummis an den

Fingern ist die Karte schon gewonnen!

Wer zuerst fünf Karten

FÖRDERSCHWERPUNKTE:

Farben, geometrische Formen

und Wahrnehmung, außerdem

das Kombinieren von zwei Würfeln,

die unterschiedliche Informaitonen

anzeigen.

Fazit: Ein Spiel für die Kleinen,

das auch Raum gibt für eigene

Spielideen und Varianten. Wie

auch bei den beliebten Steckspielen,

müssen hier die Formen eingepasst

werden.

Spieler: 1 ‐ 6

Alter: ab 3 Jahren

Dauer: 10 min

Autor: Manfred Lehmann / Ekkehard

Geister

Verlag: Ravensburger

Preis: 20,99 €

farbig.

Es wird die räumliche Vorstellungskraft,

Konzentration und

Geduld gefördert.

Fazit: Sieht leichter aus als es ist.

Auch Erwachsene kommen ganz

schön ins Knobeln. Hochwertige

Elemente aus Holz!

Spieler: 1

Alter: 4 ‐ 99

Dauer: nach Belieben

Autor: Lena und Boris Nikitin

Verlag: LOGO Lern‐Spiel‐Verlag

Preis: 34,95 €

hat, ist Sieger.

Fazit: Rasantes Spiel, das flinke

Finger und Fingerspitzengefühl

erfordert. Links‐Rechts Koordination

wird trainiert und natürlich

macht es Spaß!

Spieler: 2‐6

Alter: 6+

Dauer: 10 min

Autor: Haim Shafir

Verlag: amigo

Preis: 19,95 €

gen unterwegs in Richtung Innenstadt.

Wahrscheinlich ist er bewaffnet

und gefährlich. Er weigert

sich, anzuhalten. Versperre ihm

den Weg und blockiere alle

Fluchtwege!

In Gangsterjagd bist du der Kriminalkommissar!

Deine Aufgabe ist

es, das Polizeiteam zu koordinieren

und die Streifenwagen so zu

positionieren, dass der Flüchtige

nicht entkommen kann.

Die 80 spannenden Aufgaben in

verschiedenen Schwierigkeitsstufen

bieten knifflige Herausforderungen

für große und kleine

Polizisten.

So hüpft der Hase

Hilf den Hasen, ihren Weg in

ihr Versteck zu finden! Schnell,

lass sie über andere Hasen,

Pilze oder sogar die beweglichen

Füchse hüpfen, damit alle

Hasen ihr Versteck sicher erreichen.

60 spannende Aufgaben

müssen die Hasen hüpfend

schaffen – Sprungkräfte sind gefragt!

Sieht leichter aus als es ist: In

unterschiedlichen Schwierigkeitsstufen

müssen die Hasen in ihr

Versteck gelotst werden, aber sie

dürfen sich nur über ein Hindernis

hüpfend fortbewegen. Das ist

ganz schön kniffelig und auch

ältere Spieler kommen schon bei

den einfachen Aufgaben ins

Schwitzen.

1 Spieler, 7+ Jahre 1 Spieler, 6+ Jahre

IQ Puzzler Pro

Gehirntraining auf verschiedenen

Ebenen! Drei Spielmodi und insgesamt

120 Aufgaben.

Der IQ Puzzler Pro beinhaltet Aufgaben

in verschiedenen Dimensionen.

Zum einen können die Puzzle‐

Teile zweidimensional, dreidimensional

und diagonal auf der

Rückseite des Spielfelds angeordnet

werden. Kniffelig sind vor

allem die dreidimensionalen Pyramiden.

Die enthaltenen Lösungen

im Aufgabenheft geben aber

jederzeit die nötige Hilfestellung.

Das Spiel kommt in einer kleinen,

handlichen Box daher, so ist

immer alles schön verstaut und

passt als Reisebegleiter in jede

Tasche oder jeden Koffer.

Fotos: © SMART Toys and Games/SmartGames / Krakenimages.com - stock.adobe.com


HABEReğitim&araştırma Mayıs 2020, Sayfa - 18

"Yakın bir gelecekte hafıza implantı

sayesinde herkes o gün gördüğü

ve duyduğu her şeyi kaydedip sonradan

izleyebilecek." Black Mirror adlı

dizinin üçüncü bölümünün açıklaması

bu şekilde. Bölüm boyunca

insanların içinde her şeyi kaydeden,

anılarının gözlerinin önünde veya bir

ekranda görüntülenmesini sağlayan

ve ayrıca beyni kontrol eden bir

beyin çipine sahip oldukları anlatılıyor.

Aynı internet dizisinde insanların

sosyal medya yayınları aracılığıyla

canlı olarak derecelendikleri ve toplum

içinde buna göre değerlendirildikleri

bir bölüm de mevcut.

İzlenildiğinde her ne kadar korkutucu

ve gerçek dışı gibi gelse de,

bu senaryolar artık yavaş yavaş hayatımızın

bir parçası haline gelecek

gibi duruyor.

„Tesla“ adlı elektrikli otomobiller şirketinin

ve uzay şirketi Space X'in kurucusu

Amerikalı girişimci Elon Musk'ın

projesi Neuralink aslında dizideki senaryoyu

hiç aratmıyor. İçine özel çip

Avusturya’da Gençlerin Yüzde

Salzburg Üniversitesi'ndeki bir tarihçi

tarafından yapılan çalışmaya göre

Avusturya'da gençlerin büyük çoğunluğu

Anti‐Semitizme şiddetle karşı çıkıyor.

Üniversite, tarihçi Bernadette

Edtmaier'in gençler arasında Anti‐

Semitizm konusunda yaptığı çalışmayı

yayınladı ve bu araştırmayla

13 ila 24 yaşları arasında 330 gence

ve genç yetişkinlere Yahudiler hakkında

ne düşündükleri yazılı olarak

soruldu.

Büyük çoğunluk Yahudilere karşı empatikti

ve Anti‐Semitizme kesin olarak

karşı çıktılar. Her beş kişiden biri

ise potansiyel olarak Yahudi aleyhtarı

olduğunu söyledi. Bununla birlikte,

yazara göre, cevabın açıkça Anti‐Semitik

olup olmadığı birçok durumda

belirsizdir. Anti‐Semitizm yelpazesi,

“Yahudilerden nefret ediyorum” gibi

ifadelerden, “Yahudilerin zengin olduklarını

duydum” gibi basmakalıp

ifadelere ilişkin temkinli yorumlara

kadar uzanıyordu.

yerleştirerek beyni geliştirmeyi ve

bilgisayarlar ile birleştirmeyi hedefliyor.

Musk’ın en büyük amacı „insanüstü

bilinç“. Yapay zeka kullanılarak

insanların süper zeka olmaları hedefleniyor.

İkinci senaryo ise Çin’de gerçekleşmiş

durumda. Çin Halk Cumhuriyeti

insanların sosyal ve politik

davranışları için puan vererek değerlendirildiği

bir sosyal kredi sistemi

oluşturdu. Sistem içerisinde az puana

sahip olan kişilerin işlere veya

sosyal hizmetlere erişimi sınırlandırıldı.

Sosyal derecelendirme sistemi

ile Çin, nüfusu kontrol etmeyi hedefliyor.

Filmlerde, dizilerde izlediğimiz

senaryoların gerçekleştiğini duymak

insanı tedirgin etmeye yetiyor ve şu

soruyu sorduruyor: „Nereye kadar

gidebilir?“ Aslına bakarsanız filmlerde

gördüğümüz sahnelere göre

2020 yılında uçan arabaların icat

edilmesi veya zamanda yolculuğun

mümkün kılınması gerekiyordu. Yani

aslında teknoloji henüz çokta ileri

gitmiş sayılmaz diyebilir miyiz?

80'i Anti-Semitizme Karşı

Müslümanlar Filistin Meselesinden

Dolayı Hassas

Edtmaier, katılımcıların dininin özellikle

önemli olduğunu belirtti. Müslüman

gençler ya da Türk ve Yugoslav

eski göç geçmişi olan kişiler arasında

Anti‐Semitizm biraz fazla yaygın.

Yahudi aleyhtarlığı iddialarını (potansiyel

olarak) ifade eden tüm gençlerin

neredeyse üçte ikisi Müslüman.

Müslüman katılımcılar, Yahudilere,

özellikle İsrail‐Filistin çatışması bağlamında

nefret duyduklarını ve çoğunlukla

Filistinlilere açıkça desteklerini

ifade ettiler.

Yaşadıkları Ayrımcılığa Tepki mi?

Tarihçi Edtmaier, bununla birlikte

Müslüman gençler arasında Anti‐

Semitizmin, yaşadıkları ayrımcılığa

bir tepki olabileceğini söyledi. Çünkü

özellikle göç öyküsü olan Müslüman

insanlar, sosyal dışlanma ve yoksulluktan

çok ciddi şekilde etkilenmektedir.

Çalışma aynı zamanda,

Müslüman olmayan gençlere kıyasla,

MELTEM ARSLAN

Tekno Sapiens -

İnsan 2.0

mltm.arslan.ma@gmail.com

Öğretmen, Pedagog, Eğitim Bilimci

Bilgisayarlar, akıllı telefonlar, ev

aletleri, makineler ve yapay zeka

hayatın bir parçası haline geliyor ve

teknoloji insan vücuduna yerleşiyor...

Dijitalleşmenin ve yapay zekanın

hayatımızı pozitif etkilediği aşikâr.

İçinde bulunduğumuz korona dönemi

süresinde bir çoğumuz işlerini

ve derslerini evden "online" bir

şekilde yapmak zorunda kaldı. Her

birimiz iş arkadaşlarımızla iletişime

geçmek için, derse girmek için veya

en yakınlarımızla görüşebilmek için

yeni dijital mecralar keşfettik. Bir

anda dijitallik ve teknoloji belki de

hiç olmadığı kadar hayatımızın en

önemli parçası haline geldi.

Bütün bunlar; yani yapay zeka, dijitalleşme

veya hiç durmadan geliştirilen

teknoloji, artık her ne derseniz,

hepsinin ana fikri „mükemmel

insan“‐dı. Bu düşünceler ‚ojenik‘ kuramına

kadar uzanıyor. 19. Yüzyılda

başlayan bu kuram insanları kontrol

altında tutarak toplumu mükemmeliyete

taşımaya çalışıyordu. İnsanın

acılarını azaltmak ana hedeflerden

biriydi. İnsanlar mükemmel olmalı,

yetenekleri azamiye çıkarılmalı ve

dejenerasyonları önlenmeliydi.

Müslüman gençlerin "Yahudiler hakkında

varolan konuşma tabusu"nun

çok daha az farkında olduklarını ya

da dikkate almadıklarını ve 'Toplumun

istediği cevapları verme yerine'

duygularını daha açık ifade ettiklerini

Ojeniğe ek olarak transhümanizm de

gelişti. Ojenikte olduğu gibi, insan

yaşamının uzatılması, yeteneklerin

en üst düzeye çıkarılması ve hatta

ölümün üstesinden gelinmesi umuluyordu.

Transhümanizm bu hedefler doğrultusunda

ilerleyen bir kuram. Amaç

teknolojinin geliştirilmesi veya dijitalleşme

yoluyla insanların doğasını

değiştirmektir. Biyoteknolojinin yanı

sıra nöroteknolojik ve tıbbi alanlardaki

ilerlemeler, aynı zamanda acıların

üstesinden gelmek, düşünceleri

ve ruhu kontrol etmek ve yapay

zekanın yükselmesi önemli faktörlerdir.

Transhümanizm, teknolojik gelişmeleri

insanlar için mümkün olan

en iyi şekilde kullanmak için çalışır.

Ancak transhümanizmin tanımlandığı

gibi sadece iyileştirme veya daha

fazla geliştirme amaçlı olmadığı, aynı

zamanda insanları değiştirmekle de

ilgili olduğu söylenebilir. Transhümanistik

görüşü takip edersek bilinen

insan modeli bitecek. Bu aynı zamanda

toplumun da değişmesi anlamına

geliyor.

Ünlü transhümanist Ray Kurzweil,

böylelikle tüm hastalıkların üstesinden

gelebileceğimizi ve hatta ölümsüz

bile olabileceğimizi iddia ediyor.

Bu süreçte insanların “robotlaştırılması”

hedefleniyor. Gelişmiş yapay

zeka ve diğer gelişmelere bakarsanız,

bu rüyanın yavaş yavaş bir gerçeklik

haline gelip gelmeyeceği insanı düşündürüyor.

Bunu nasıl yapacaklar diye soruyorsanız

eğer: Teknoloji gündelik insan

hayatına giriyor. Bilgisayarlar, akıllı

telefonlar, ev aletleri, makineler ve

yapay zeka hayatın bir parçası haline

geliyor. Teknoloji insan vücuduna

yerleşiyor. İnsan bildiğimiz insan olarak

kalmıyor çünkü özellikleri değişiyor.

Organik ve yapay bileşenlerin

uyumuyla bir “Cyborg” doğuyor.

Sonrası ölümsüzlük, beyindeki bilgileri

bilgisayara aktarabilme vs. Bu

durumda tabii ki Kant’ın önemini

vurguladığı özerklik kavramı ortadan

kalkmış oluyor.

Bütün bunlar kulağa bir hayli korkutucu

geliyor, ancak bence bu gelişmeleri

durdurmak, özellikle kapitalist

sistemi düşünürsek, pek muhtemel

değil. Bu yüzden Almanların

da dediği gibi “Das Beste daraus

machen”. Yani durumu değerlendirmeliyiz.

Önemli olan ise teknolojiden

faydalanırken bunu kontrollü bir

şekilde gerçekleştirmek olacak.

Teknoloji hayatımızda zaten önemli

bir rol edinmiş durumda. Birçok

alanda dijital çağın faydalarını görebiliyoruz.

Bunun en büyük örnekleri

tıp alanında mevcut. Korona

süresinde olduğu gibi dijital platformların

hayatımızı bir hayli kolaylaştırdığı

tartışılmaz. Birebir eğitimden

pek uzun bir süre daha vazgeçilmeyebilir,

ancak eğitim alanında

teknoloji bakımından büyük bir adım

atıldığı kesin. “Koronadan önce” ve

“koronadan sonra” olacağı muhtemel.

Bu süreç aynı zamanda dijital

dünyaya daha derin bir şekilde

dalmamıza yardım etti ve teknolojinin

hayatımıza ne kadar girebileceğini

test ettiğimiz bir süreç oldu

diyebiliriz.

Dijital çağ hayatımıza sürüyle kolaylık

getirdi. Ancak transhümanizm

bu kadarıyla yetinmeyecek. Bir

“Tekno Sapiens” elde etmeden duracağa

benzemiyor. Umarım torunlarımız

kafasında bir çiple dolaşmak

yerine, tüm özgürlükleriyle kafasının

içindekini kullanabilirler. Neticede

Kant'ın da dediği gibi “SAPERE

AUDE”!

Müslüman Gençler Özellikle Filistin Meselesinden Dolayı Bu Konuda Çok Hassas

©stock.adobe.com- artinspiring

gösteriyor.

Farklı Stratejiler Gerekiyor

Yapılan bu araştırmada potansiyel

olarak Yahudi aleyhtarı olanların neredeyse

üçte ikisi bir toplama kampı

anıtını ziyaret etmiş. Bu noktada Bernadette

Edtmaier: ''Avusturya'daki

gençler arasında Anti‐Semitizmi azaltmak

istiyorsanız, başka stratejiler gereklidir.

Bu konunun çözümü ile ilgili

daha fazla çalışmaya da acilen ihtiyaç

duyulacaktır.''

Studie: 80 Prozent der Jugendlichen

gegen Antisemitismus



HABERintegration&sprache Mai 2020, Seite - 20

ÖIF – Informationen und Hilfe in der Corona-Zeit

Mehr als 400.000 Menschen mehrsprachig erreicht

Beschäftigungsmöglichkeiten in der

Erntehilfe: ÖIF informiert gemeinsam

mit dem AMS

Die Online‐Beratung informiert zu

aktuellen Chancen am Arbeitsmarkt

und liefert Informationen zu arbeitsrechtlichen

Fragen.

Zurzeit werden vor allem in der

Landwirtschaft vermehrt Arbeitskräfte

gesucht, die als Erntehelfer/innen

und Saisonarbeiter/innen

bei der heurigen Ernte mitarbeiten.

Der Österreichische Integrationsfonds

(ÖIF) bietet in Kooperation mit

dem Arbeitsmarktservice (AMS) online

Beratungen an, die über den aktuell

gestiegenen Arbeitskräftebedarf,

wie etwa in der Landwirtschaft

oder auch im Lebensmittelhandel,

informieren.

Durch die derzeit gültigen (Ein‐)Reiseverbote

fehlen zahlreiche Fremdarbeitskräfte

und Saisoniers auf dem

österreichischen Arbeitsmarkt. Es

werden Arbeitskräfte für Tätigkeiten

wie z.B. am Feld, im Wein‐, Obstoder

Gemüsebau, in der Krankenpflege

oder auch in der Tierhaltung

gebraucht. Erfahrene ÖIF‐ und AMS‐

Mitarbeiter/innen beraten und informieren

online.

Mehrsprachiges Informationsangebot

Informationen zum Coronavirus

wurden in zahlreiche Sprachen

übersetzt und sind online, telefonisch,

per Mail und SMS

verfügbar.

Um die Eindämmung des Coronavirus

(COVID‐19) bestmöglich

voranzutreiben, muss die gesamte

Bevölkerung mit entsprechenden Informationen

und Hinweisen versorgt

werden. Aus diesem Grund hat Bundesministerin

für Frauen und Integration,

Susanne Raab, gemeinsam

mit dem Österreichischen Integrationsfonds

(ÖIF) eine Informationskampagne

für Menschen mit geringen

Deutschkenntnissen gestartet.

Mehr als 400.000 Menschen konnten

über unterschiedliche Kanäle wie

SMS, Mail, online oder per Telefon

erreicht werden. „Nur wenn sich

jeder an die Vorgaben hält, kann

die Krise bewältigt werden“, betonte

Integrationsministerin Raab die

Bedeutung der lückenlosen Umsetzung

der Regierungsvorgaben zur

Merhaba

Eindämmung des Coronavirus. „Wir

haben deshalb für alle Menschen

mit mangelnden Deutschkenntnissen

ein umfassendes Informationspaket

in mehreren Sprachen zum Coronavirus

geschnürt“, betonte Frauenund

Integrationsministerin Susanne

Raab.

ÖIF‐Hotline: Informationen zum

Coronavirus

Um eine noch flächendeckendere

Information der Bevölkerung sicherzustellen,

hat der ÖIF auch eine Hotline

nur für Fragen zum Coronavirus

eingerichtet, die in neun Sprachen

betreut wird. Mitarbeiter/innen des

ÖIF geben hier telefonisch Auskunft

und beantworten Fragen in Bezug

auf Maßnahmen, aktuelle Entwicklungen

und Auswirkungen für den

Alltag durch das Coronavirus.

Informationen in 17 Herkunftssprachen

Mehrsprachige Informationen online

auf www.integrationsfonds.at/coronainfo

gibt es in 17 Herkunftssprachen.

ÖIF‐Onlineseminare zum Thema

„Gewalt gegen Frauen“

Der Österreichische Integrationsfonds

(ÖIF) unterstützt mit unterschiedlichen

Angeboten weibliche

Flüchtlinge und Zuwanderinnen

dabei, ihre Chancen in Österreich zu

erkennen und wahrzunehmen. In

Seminaren, Schulungen und Diskussionsrunden

für Frauen erfahren

Teilnehmerinnen unter anderem

mehr über ihre Rechte und Freiheiten

in Österreich sowie ihre Möglichkeiten

in Bildung und Beruf. Auch

in Kooperation mit externen Partner/innen

bietet der ÖIF in regelmäßigen

Abständen Onlineseminare

speziell für Frauen an.

Im Rahmen der frauenspezifischen

Integrationsangebote hält

unter anderem Mag. a Maria Rösslhumer,

Geschäftsführerin des Vereins

Autonome Österreichische

Frauenhäuser (AÖF), in Zusammenarbeit

mit dem ÖIF im Mai Onlineseminare

zum Thema „Gewalt gegen

Frauen“ ab.

© robu_s - stock.adobe.com

ONLINE DEUTSCH LERNEN

ZU HAUSE UND UNTERWEGS

D

as Online-Portal www.sprachportal.at bietet

zahlreiche Angebote zum Deutsc chlernen Trainer/innen. Mit Computer oder Smartphone

rund um die Uhr: Übungen, Material ien und bist du live dabei. Ihr habt die Möglichkeit

Beispieltests zur Prüfungsvorbereitung , Videos live beim Kurs mitzumachen oder einfach

und Lernpodcasts sind 24 Stunden täglich nur uzuhören. Zu den Online-Lehreinheiten

kostenlos und überall abrufbar, auch vom

Handy. gibt es zusätzlich kostenlose Übungen zum

Ab sofort bietet das Sprachportal auch

Online-

Herunterladen. So kann jederzeit und überall

Deutsch gelernt werden!

NEU:

KOSTENLOS DEUTSCH LERN

EN

M IT LIVE-ONLINEKURSEN

WWW.SPRACHPORTAL.AT

HOTLINE: +43 (1) 715 10 51–250

Hurra! Ihre Datei wurde hochgeladen und ist bereit für die Veröffentlichung.

Erfolgreich gespeichert!

Leider ist etwas schief gelaufen!