Erfolgreiche ePaper selbst erstellen
Machen Sie aus Ihren PDF Publikationen ein blätterbares Flipbook mit unserer einzigartigen Google optimierten e-Paper Software.
© Family Veldman - stock.adobe.com
Wir sagen JA
Frühkindliche
Förderung:
Wichtig für die
Schule und das
Leben
Mehr dazu im Interview
auf Seite 13
zu
ZARA Rassismus Report 2019
Justizministerin Zadic:
„An Rassismus und Hass im Netz
dürfen wir uns nicht gewöhnen!“
Adalet Bakanı Alma Zadić:
"Irkçılığa ve Nefrete
Alışmamalıyız!"
ÖSTERREICH
Abgeordnete zum Nationalrat
Nurten Yılmaz:
Klatschen reicht nicht:
Zeit für höhere
Löhne und echte
Gleichstellung!
© Parlamentsdirektion/Johannes Zinner © Johannes Zinner
UNABHÄNGIGE MONATLICHE ZEITUNG FÜR WIRTSCHAFT, INTEGRATION UND BILDUNG
HABER
VRUP
A A
AVRUPA’NIN AYLIK BAĞIMSIZ EKONOMİ, ENTEGRASYON VE EĞİTİM GAZETESİ
SAYI: 95 MAYIS 2020 - AUSGABE: 95 MAI 2020
Ö S T E R R E IC H N E U S TA R T E N
Ö
S
EUROPA
T
E
R
JOURNAL
R
E
C H
www.europa-journal.net
I
AKADEMİSYEN GÖRÜŞÜ
PROF. DR. MUSTAFA ÇAKIR:
Canın
Büyüğü
Küçüğü
Olmaz
İşçi Odası’ndan (Arbeiterkammer)
Avusturya'yı
AK Präsidentin Renate Anderl
Bundes-AK-Vizepräsident und
AK Tirol Präsident Erwin Zangerl
Yeniden
© AK Wien / Lisi Specht
AK präsentiert Plan, um Österreich neu zu starten
Gerechtigkeitsoffensive heißt: Arbeitslosigkeit senken, Sozialstaat absichern, Superreiche beitragen lassen
İşsizliğe karşı mücadele, kapsamlı bir
istihdam paketi ve sosyal devleti
güvence altına almak en öncelikli
konular olmalıdır. Bu ancak vergi
sistemindeki dengesizlik ortadan
kalktığında başarılı olacaktır.
ADALET ATAĞI
Avusturya İşçi Odası (AK) Başkanı
Renate Anderl, "Refah devletini güvence
altına almak ve krizden uzak
tutmak için kesinlikle süper zenginlerin
çok daha fazla katkı sunması
gerekiyor. İşçi Odası olarak 6 alanda
''Österreich neu starten. Die Gerechtigkeitsoffensive.
‐ Avusturya'yı
Yeniden Başlatmak. Adalet Atağı.''
planını geliştirdik. Çünkü bunu nasıl
yapacağımızı biliyoruz.''
İNSANLAR YOKSULLAŞIYOR
Başkan Anderl, "Hedef, maliyeti ne
kadar olursa olsun, işsizliği bir yıl
içinde korona krizinden önceki seviyeye
düşürmektir. Bunun için, İş Piyasası
Kurumu (AMS) personelinin
artırılmasına, işsizlik parasının yükseltilmesine
ve bir eğitim atağına ihtiyaç
vardır. Ayrıca genç işsizliğine
karşı çaba gerekiyor. Nisan sonunda
25 yaş altı 61.000'den fazla genç işsizdi,
bu bir felaket! İşsizlik insanları
yoksullaştırıyor ‐ bunu kabul edemeyiz!
Mesela iklim krizine karşı mücadelede
birçok iş alanı oluşturulabilir.
Bu alanda hükümetler ciddi çaba
sarfetmek zorunda, çünkü iklim krizine
karşı ilaç veya aşı olmayacak."
Başlatma Planı
HERKES ZOR DURUMA DÜŞEBİLİR
AK Avusturya Başkan Yardımcısı ve
AK Tirol Başkanı Erwin Zangerl: ''Koronavirüs
bize her bireyin acil ve zor
bir duruma düşebileceğini gösterdi.
İşleyen bir refah devleti çok önemli.
Eğitim ve öğretim, emeklilik, hastalık,
salgın hastalıklar veya bakım, işsizlik
ile ilgili olarak, özellikle tüm
çalışanların dayanışma katkı payı
ödemeleri sayesinde dünyanın en
sosyal ve güvenli ülkelerinden birinde
yaşadığımızı söyleyebiliriz. Küreselleşme
ve neoliberalizm, ülkelerin
kriz durumlarına karşı ne kadar
savunmasız olduğunu göstermiştir.
Çünkü, sistemde tasarruf etmek,
yanlış yerde tasarruf anlamına gelir.
Gerçek bir adalet atağı için, milyonerler
de artık katkıda bulunmalıdır.
Burada karşılayabilenler için bir dayanışma
vergisinden söz ediyorum.
Hesabında milyonları olanlar, üzerlerine
düşeni yapmak zorundalar.''
AK’NIN ÖNERİLERİ
AK, miktarlara bağlı olarak varlıklar
üzerinde geçici bir vergi teklif ediyor:
10 milyon Euro'yu aşan varlıklar için
yılda yüzde 2, 100 milyonun üzerindeki
varlıklar için yüzde 3 ve 1 milyarın
üzerindeki varlıklar için yüzde 4
verdi ödenmeli.
Bu planın hayata geçmesi, Avusturaya'daki
tüm hanelerin sadece yüzde
1'ini etkiler ve ülkeye yılda en az 7
milyar Euro gelir getirir.
ZENGİNLER KATKI SUNMALI
Renate Anderl, "Bunlar zenginleri ülkemizden
kaçıracak, gerçekçi olmayan
talepler değil. Avusturya’daki
zenginler, refah devletine sahip olduklarını
iyi biliyorlar. Bu daha çok
varlığa sahip olmaktan değerlidir.
Onların da katkıda bulunma zamanı
geldi ‐ yarındansa en iyisi bugün! ”
AK’DAN 6 ALANDA ÇALIŞMA
* İş Alanları Oluşturma Atağı
* Adil Vergi Atağı
* Sosyal Devlet Atağı
* Yoksullukla Mücadele Atağı
* Adil Ekonomi Atağı
* İklim Adaleti İçin Mücadele (OTS)
AK Planının Tamamı İçin Adres:
www.arbeiterkammer.at/neustarten
© ZARA Grafik: Magdalena Bramböck
Me lde
rassistische
Diskriminierung
und Hass im Netz
an ZARA:
www.zara.or.at
Die Beratung ist
kostenlos und auf
Wunsch anonym.
HABEReğitim Mayıs 2020, Sayfa - 2
Geçenlerde gzt.com sosyal medya
platformundan Nuriye Çakmak Çelik’in
M. Doğan Cüceloğlu ile yaptığı
uzunca bir söyleşiyi* keyifle dinledim.
Hoca o kadar içten anlatıyordu
ki onun anlattıkları ile kendi yaşadıklarım
arasında benzerlikler gördüm
ve sizinle paylaşmak üzere notlar tutmaya
başladım. Aşağıda okuyacağınız
cümleleri ben yazmış olsam da içerik
olarak Doğan Hoca’nın görüşleri
olduğunu, benim onu size takdimim
olduğunu bilmenizi isterim.
Söyleşide beni can evimden yakalayan
“Canın büyüğü küçüğü olmaz.
Hepimiz aynı evrenin parçalarıyız.”
sözü oldu. Ona da küçücük bir çocukken
sapanla kuş avlamaya çalıştığı
bir anda analığı söylemiş. “Yapma
yavrum; onun da canı var.” demiş.
Buna itiraz eden küçük Doğan’ı
“Canın büyüğü küçüğü olmaz” diye
uyarmış. Anadolu insanının yüreğinin
sesi duyuluyor.
Burada insanın insana duyduğu
ünsiyet görülüyor. Hoca da bu
nokta çağımızın hastalığı olan iletişim
eksikliğine teşhisi koyuyor. “İnsan birbirinin
farkına varınca iletişim başlar.
Ailede, okulda iki insan birbirinin
farkına vardığında iletişim içinde
olacaktır ve bundan sorumluluk
alacaktır.” diyor ve henüz bu alanda
bir bilincin tam gelişmiş ve oturmuş
olmadığına dikkat çekiyor.
Ona göre; toplumumuzda “İnsanlar
okumuşlar ama eğitilmemişler.” Örf
adetlerimizde karşılıklı iletişim içinde
olmanın bir sorumluluğu, bir adabı
vardı. “Konuşurken konuştuğunuz
kişinin farkına varacaksınız.” yani onu
adam yerine koyacaksınız demek
istiyordu. Toplumumuzdaki insanların
iletişimsizlikle ilgili sorunun
kaynağını ise “Bu insanlar özde kötü
insanlar değiller; akılsız da değiller.
Sadece eğitilmemişler.” diye tanımlıyordu.
Eğitim gerçekten çok önemli.
Anadolu’da “beşikten mezara kadar”
eğitim öneriliyor; dinimizde “İlim
Çin’de de olsa öğreniniz” diye tavsiye
edilmiyor mu?
İnsanlarla karşılıklı iletişim kurmanın
da bir toplumsal ve sosyal sorumluluğu
var; o sorumluluğun farkına
varacaksınız. Bir kimseyle sık sık aynı
ortamdaysanız, zaten ilişkiniz başlıyor.
Bu durumda, ilişki içindeki insanlar,
birbirinin tanığı oluyor; birbirine
tanıklık yapıyorlar. Bu tanıklığın,
tanışıklığın getirdiği bir sorumluluk
vardır.
İlişki içindeki insanın iki özelliği
vardır; bunlardan biri sosyal kimlik,
sosyal kimliğin içindeki ben. İkinci
özellik de insanın öz kimliğidir.
İnsanoğlu sürekli yolculuk içinde olan
bir yaratıktır. Yunus Emre “Bir ben var
benden içeri” dediği zaman insanın
içinde bulunduğu evrene doğru yolculuk
yapmış oluyorsunuz. Hayatın
anlamı da orada oluşuyor. İnsanın ilk
sosyal kimliği bir kabuk ise onun
hayatına anlam veren de bu öz.
Bütün yolculuğun anlamı da bu özde
gizlidir. Öznur Özdoğan ise bu özü bu
durumu akademik olarak “Üst benliğimiz
sürekli olarak bize en güzel
olan yolu izlememiz için, değerli
ipuçları yollamaktadır. Bu noktada
“sezgisel akıl” önem kazanmaktadır.”
diye açıklıyor**. Mesaj doğrudan
değil; sezdirme yoluyla veriliyor.
“İnsanları ve olayları kontrol etme
ihtiyacımız alt benlikten kaynaklanmaktadır.
Alt benlik dünyasında,
karşımıza çıkan sorunlarla mücadele
etme gücüne sahip olmadığımızı
düşündüğümüzden, gelecek her
zaman korku vericidir. Üst benlik
seviyesine sıçradığımızda, aradığımız
güvenceyi bulmanın büyük rahatlığı
içinde oluruz. Bu güvence; “Hayatta
karşıma ne çıkarsa çıksın, onunla başa
çıkabilirim” anlayışıdır. Üst benliğimiz
sürekli olarak bize en güzel olan yolu
izlememiz için, değerli ipuçları yollamaktadır.
Bu noktada “sezgisel akıl”
önem kazanmaktadır. Bağımlılıklarımızın
büyük bir bölümü, neşemizin
kaynağının yer aldığı benliğimizin
derinliklerine ulaşamamaktan ve bu
neşeyi gündelik yaşantımıza taşıyama
maktan kaynaklanmakta. Umutsuzluk
içinde, kendi kendimizi tahrip
etmemize yol açsa da, geçici çarelerin
peşine düşmekteyiz.”
Doğan Cüceloğlu, bu öze “olmak”
diyor. Burada “insan olmak” insanın
dış kabuğu ise “yapmak” insanın
özünü oluşturuyor. Bunlar öğretmenlik
yapmak ile öğretmen olmak gibi
farklı iki kavramı açıklıyor. Öğretmenlik
yapan kişi sınıfa girdiği zaman
karşısında öğrenci görür; ama
öğretmen olmuş olan, canlar görür.
Peki, bu durumu öğrenci bilir mi?
AKADEMİSYEN GÖRÜŞÜ
Prof. Dr.
MUSTAFA ÇAKIR
mcakir@anadolu.edu.tr
Yaratan öyle yaratmış ki 6 aylık bebek
bile biliyor. Bunun farkına varmak ve
farkına vardırmak çok önemlidir. Bu
durumu da ilkokul yıllarına geri dönerek
açıklıyor. Okulu sevmediğini hatırlıyor.
Nasıl sevsin? İlk gün iğneci gelmiş,
hem de hasta olmasına neden
olmuş. Yeni gelen öğretmeni ise
başını okşamış. Hayatına dokunmuş.
Toplumumuzda herkes sosyal kimliğe
önem veriyor. Günümüzde bir takım
unvanlar, toplumsal statüler kişinin
adının önüne geçiyor. Anne babalar,
bu süreçte ne yapacaklar? Acaba
çocuklarının can kimliğine mi yoksa
sosyal kimliğine mi yönelecekler?
Toplum can kimliğinden ziyade sosyal
kimliğe odaklanıyor. Doğan Hoca bu
nokta şunu anlatıyor; “Bir yere
gittiğimde insanlar bana kendini takdim
ediyor. Hakim, genel müdür vb.
ama adını söylemiyor. Gülümsüyorum;
adın da var değil mi? Adın da
vardır herhalde. Veya adam yanındakini
tanıtıyor. ‘Bizim büyük oğlan.’
‘Adı var mı bunun?’ diyorum. Şaşırıyor.
Farkında bile değil. Onlar sosyal
kimlik. Ondan dolayı, bizim halkımızın
farkında olduğu öz meselesini
eğitime, yaşama almak istiyorum.”
Verilen bu örnekte değerler bilinci
öne çıkıyor. Doğan Hoca; “Değerler
anlamını bulursa kurallar ve kanun
anlamını bulur. Ama değerler bir
anlam ifade etmiyorsa o zaman kurallar
bir işe yaramaz. Lafta kalır.”
diyor ve ilave ediyor.“Ben bir toplumun
geleceğini ailede ve eğitim
ortamında yaşayan değerlerde buluyorum.
Konuşulan değerler değil,
yaşayan değerler önemlidir. Eğer
siz bu değerleri ailede, eğitim
ortamında, toplumda yaşatırsanız,
ben şuna kesinlikle inanıyorum;
bilim, teknoloji, ekonomik refah gelir
kapını çalar. Önemli olan, doğru
değerlerdir.”
Kesinlikle doğan ve doğacak olan
çocukların olabileceklerinin en iyisi
olması yolunda anne babalara, öğretmenlere
önemli görevler düşüyor.
Canın
Büyüğü
Küçüğü Olmaz
“Her çocuk, insanlığa verilmiş kutsal
bir emanettir. Bu emanetin farkına
vardığınız zaman, bu çocukların
müthiş bir potansiyel olduğunu
görürsünüz. Bu potansiyelin farkına
vardığınız zaman, vebalinin de
farkına varıp, elinizden geleni yaparsınız.”
Bu durum insana yük getirmez,
aksine hayatına şükür duygusu
getirir. Anne baba olarak
sorumluluklarınızın farkına vardığınız
andan itibaren, dersiniz ki “Şükürler
olsun!”. Her türlü eziyeti çekerim
ama iyi ki varlar. Elimizden gelenin en
iyisini yapacağız dersiniz. Bu da evlat
sevgisi olsa gerek.
Doğan Hoca, insan hayatını bir
yolculuğa benzetiyor. “Bu yolculukta
iki türlü yaşam tarzı görüyorum. Bir
tanesi ‘dış odaklı’ tanıklığın önemli
olduğu; “Annem ne diyecek? Babam,
öğretmenim ne diyecek, otoriteler
ne diyecek?” türünden bir bakış tarzı.
Böylelikle sürekli bir dışarıya hesap
verme durumu var. Bir de ‘iç
tanıklığa” önem veren bir yolculuk.
Yani bu dış tanıklık hep bir denetlemeye
dayalı oluyor. İç tanıklık
ise gelişime dayalı oluyor. Burada
altı tane tanıklık boyutu var. Ben
var mıyım, olduğum gibi kabul ediliyor
muyum yoksa ötekileştiriliyor
muyum? Ben tekliğim içinde görülüyor
muyum, değerli miyim? Potansiyelime
güveniliyor mu; emek ve
zamana değer miyim? Sevilmeye
layık mıyım? Ekipten miyim? Bana
saygı duyuluyor mu? Dış tanıklıkta,
“ben var mıyım?’ diyor, göze bakıyor.
“Kabul ediyor musun beni?” diyor
gözüne bakıyor. Yani senin kabul
edebileceğin hale nasıl gelebilirim?
Şöyle giyineceksin, böyle yapacaksın
şeklinde. Değerli miyim? Bana nasıl
değer verebilirsin? Hep böyle dışarıya
bakma durumu var.” Hoca burada
çocukların belli yaş gruplarındaki
marka tutkusuna da açıklık
getirmiş oluyor. Bu yolculuk her
yaşta her dönemde şekil değiştirerek
devam ediyor.
İç tanıklıkta anne, baba eğitim diyor
ki “Bak evladım hiç kimse olmasa
dahi senin hayatında sen varsın.
Unutma, unutma bunu sakın. Kendi
tanıklığın senin en önemli tanıklığındır.
Kendi gözünde var mısın?
Kendini olduğun gibi kabul ediyor
musun? Kendinle ilişkilerini değerli
görüyor musun? Kendi potansiyeline
güveniyor musun, yapabileceğine?
Kendi kendini, kendine emek ve
zaman vermeye değer görüyor
musun? Kendine saygın var mı?
Ekibini keşfettin mi? İçindeki bizi
keşfedip sorumluluğunu aldığın zaman
hayatına anlam girer. Böylelikle
kendi tanıklığını keşfetmiş birisi
güvenilir bir insan olur. Dış tanıklığa
göre oluşan ahlakta ‘kimse görmüyor
ki istediğini yap’ dersin. Böylelikle
tamamıyla dıştan denetimli bir ahlak
girer. Ama iç tanıklığı keşfetmiş birisi
kimse görmese de yapama. İşte
tasavvuf burada devreye girer. O
can, aslında senin özün, evrenin özü
ve o tanıklık yapıyor.” Dış tanıklık
günlük hayatta “Elalem ne der?” iç
tanıklık da “Allah korkusu” olarak
öğretiliyor. Halil Cibran’ın dediği gibi;
“Bu kâinatın gerçek sahibi var. Siz bir
araçsınız.”
Toparlayacak olursak; toplumun iyi
yetişmiş vatandaşlara ihtiyacı var.
“Uzun vadede her toplumun olduğu
gibi, Türkiye’nin de sorunlarını çözecek
olan, Türk vatandaşlarıdır. Onun
için vatandaşın bilinçlenmesi, vatandaşın
sorumluluğunun farkına varması,
vatandaşın kendi iç dünyasında
o sorumluluğun farkına varıp, dürüstçe
kabul edip, kolları sıvaması
meselesi var. Ondan dolayı vatandaş
olmadan vatanın geleceği ile ilgili
garanti içinde olamazsın. Onun için
o vatandaşımızı olabileceğinin en
iyisi olmasına hizmet etmesi meselesi
var”.
Gönülden söylenen sözler diğer
gönüle yol bulup akarken, dilden
söylenenler kulaktan öteye geçmezmiş.
Çok şükür ki gönülden gönüle
köprüler kurmaya devam ediyoruz
ve bence iyi de yapıyoruz. Önümüz
gönüllerimizi bir arada tutan; ortak
değerlerimiz, yeni yetişen nesillerimizin
sağlam zeminlerde kalmasına
vesile oluşturan bayram. Bayramınız
kutlu olsun!
* Doğan Cüceloğlu:
Okulun ilk günü sarhoş iğneci nedeniyle topal oldum.
https://www.youtube.com/watch?v=lTkGjTkbZAw
** Öznur Özdoğan: Bir ben vardır bende benden içeri.
Gazete Vatan. 05 Haziran 2018 Salı
http://www.gazetevatan.com/prof-dr-oznur-ozdogan-
1172202-yazar-yazisi-bir-ben-var-bende-benden-iceri/
Avrupa Birliği Ülkeleri Arasında Belli Şartlarla Seyahat ve Tatil Yapılabilecek
Sosyal Mesafeli Yaz
Tatiline Hazır Olun
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, bu yıl
yaz tatili ve birlik içi seyahatin mümkün
olması için, sosyal mesafe kurallarına
uyulması suretiyle üye ülkeler
arasındaki sınırların açılması tavsiyesinde
bulundu.
SIKI GÖZETİM VE DENETİM
AB Komisyonu, sosyal mesafe kurallarının
seyahatlerde uygulanması ve
devamında belirli koşullar altında
turistlerin otellerde kalmaları, restoranlarda
yemek yemeleri ve plajlara
girmelerinin mümkün kılınması için
bir yol haritası belirledi. Komisyon,
yeni bir koronavirüs dalgasını önlemek
amacıyla durumun sıkı gözetim
altında tutulması şartıyla Avrupa
sınırları içinde tatil yapılmasının
önünü açmaya katkı sunmak istiyor.
YENİ KURALLAR
Komisyon, yolculara havaalanı ve
uçakta maske takma zorunluluğu getirilmesini,
check‐in ve bagaj alım
bantlarında kalabalık oluşmasını engellemek
için yeniden düzenleme yapılmasını
tavsiye etti.
İPTAL EDİLEN UÇUŞLARIN DURUMU
AB'nin dış sınırları seyahatlere kapalı
kalmaya devam edecek. Komisyon
ayrıca tüketicilere, iptal edilen uçuş
ve tatiller için en az bir yıl geçerli olacak
kuponların verilmesini istiyor. Bu
şekilde tüketicilere para iadesi yapılmaması
ve turizm alanında faaliyet
gösteren firmaların iflas etmesinin
önlenmesi amaçlanıyor.
Komisyon'un tavsiyeleri bağlayıcı bir
nitelik taşımıyor. Uygulamalar konusundaki
nihai karar devletlere ait.
Urlaub trotz Corona:
Wo die Reise hingehen kann
© edojob - stock.adobe.com
HABERekonomi&teknoloji Mayıs 2020, Sayfa - 3
25 und 50 Euro Gutscheine für alle Wiener Haushalte für Kaffeehaus oder Wirtshaus; Bürgermeister
Ludwig präsentierte Aktion mit Stadtrat Hanke, WKW-Chef Ruck und Vize Arsenovic
Viyana Belediyesi’nden
Herkese Hediye Kuponu
Viyana Belediyesi, gastronomide yaşanan krizi aşmak
ve işletmelere destek olmak için, Viyada’daki tüm hanelere
Hediye Kuponu (Wirtshausgutschein) verecek.
Viyana Belediye Başkanı Michael Ludwig, Ticaret Odası
Başkanı Walter Ruck, Yeşiller ekonomi sözcüsü Hans
Arsenovic ve Belediye Meclis Üyesi Peter Hanke’nin tanıttığı
proje ile Viyana’da 950 bin haneye hediye kuponu
verilecek ve 10 bine yakın restoran ve kafeterya
gibi işletmelerin rahat bir nefes alması sağlanacak.
Ailelere 50 Euro: Haziran ortasından itibaren, birden
fazla kişinin yaşadığı evlere 50 Euro, yalnız yaşayanlara
ise 25 Euro’luk kuponlar verilecek.
© C.Jobst/PID
Ministerin Schramböck: Künstliche Intelligenz gehört natürlich gefördert
Ekonomi ve Dijitalleşme Bakanı Schramböck:
"Yapay Zekayı
Teşvik Ediyoruz"
Avusturya Ekonomi ve Dijitalleşme
Bakanı Margarete Schramböck,
"Özellikle koronavirüse
karşı aşının araştırılmasında yapay
zekanın da desteği ile ilerleme
katedilebilir. Yapay zekanın
çözümlerine gerekli güveni kazandırmak
için etik hususları dikkate
almak her zaman önemlidir.
Bu konuda Avusturya Araştırma
Geliştirme Ajansı’nın (FFG) altı
yeni projesi, Ulusal Vakıf'tan
fonlar ve Federal Ekonomi ve
Dijitalleşme Bakanlığı (BMDW)
desteği ile finanse edilmektedir.
Biz de tabii ki, yapay zekaya yönelik
uygun projeleri teşvik edeceğiz."
Projelere 1.2 Milyon Euro
Viyana, Steiermark ve Yukarı
Avusturya eyaletlerinden yapay
zeka ile ilgili farklı projeler, 1.2
milyon Euro ile desteklenecek.
"Fikirler Laboratuvarı" Projeleri
FFG iki genel müdürü Dr. Henrietta
Egerth ve Dr. Klaus Pseiner,
"Yenilikçi bir ortamda fikir geliştirmek
ve bunları somut yenilik
projelerine dönüştürmek için
yeni bir format başlattık. Yeni
"Fikirler Laboratuvarı" projeleri
yapay zeka alanındaki güncel konuları
kapsamakta ve geleceğin
teknolojilerini geliştirirken etik
yönleri en baştan dikkate alma
hedefini gözetmektedir. Yapay
zeka çözümlerine gerekli güven
oluşursa, yerli şirketler de bu fırsatları
kapsamlı ve sorumlu bir
şekilde kullanabilecektir."
© Jakob Glaser / BKA
2020 Yılında Avrupa'da
Tarihi Resesyon Bekleniyor
Kovid-19:
Ekonomi
Yüzde 7,5
Küçülecek
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, "Avrupa
Ekonomik Tahminleri 2020 İlkbahar" raporunu
yayımlandı ve yeni tip koronavirüs
(Kovid‐19) salgını nedeniyle AB
ekonomisinin 2020’de 'tarihi resesyon'
yaşayacağı ve %7,5 daralacağı öngörüsünde
bulundu.
TARİHİ EKONOMİK ŞOK
AB Komisyonu Ekonomiden sorumlu
üyesi Paolo Gentiloni, "Avrupa, 1929 yılından
bu yana en büyük ekonomik şoku
yaşıyor" ifadelerini kullandı.
CİDDİ EKONOMİK DARALMA
Avrupa Komisyonu yetkilileri, içinde bulunduğumuz
2020 yılı içinde, 19 ülkeden
oluşan Euro Bölgesi'nde yüzde 7,75
daralma ve 27 ülkeden oluşan Avrupa
Birliği geneli ekonomisinde ise yüzde
7,5 oranında ciddi bir küçülme beklendiğini
açıkladı.
TOPARLANMA 2021’DE
2021 yılında ise Euro Bölgesi’nde yüzde
6,25’lik ve Avrupa Birliği genelinde
ise yüzde 6’lık bir toparlanma süreci
yaşanacağı ve korona krizinin olumsuz
ekonomik etkilerinin gerilemeye başlayacağı
açıklandı.
AVUSTURYA’DA DURUM
AB geneline göre ekonomisi daha iyi görünen
Avusturya'nın bu sene yüzde 5,5
küçülmesi, Almanya’nın yüzde 6,5,
Fransa’nın yüzde 8,2, İtalya’nın yüzde
9,5 ve İspanya'nın yüzde 9,4 ekonomik
daralma yaşaması bekleniyor.
HABERaile&ekonomi Mayıs 2020, Sayfa - 4
YASEMİN KARAGÖZ
BİR BAYRAM
ARİFESİNDE
Her zaman düşünceli
olun, çünkü karşılaştığınız
herkes, inanın en az
sizin kadar mücadele veriyor.
Her insan kendi savaşını
veriyor. Ve bir çözüm
bekliyor. (Platon)
* * * * *
Güneş takvimine göre 2020
Mayıs'ı, ay takvimine göre
1441 ve aylardan rahmet ve
bereket ayı RAMAZAN'ı tamamlıyoruz.
Yanlışıyla, doğrusuyla,
tüm karmaşasıyla hayatı,
gündemi takip ederken,
kendimizi çok ihmal ettik. Hem
yaşadığımız dünya, hem iç
dünyamız karışık, çıkış yolları
aramakta. Bir yenilenme, arınma,
iç dünyamıza doğru bir
yola çıkma zamanı geldi. Ölçüyü
kaçırdığımız çok şey oldu,
sadece yeme‐içmeden bahsetmiyorum:
Söz, yaşayış, davranış
ve düşünüş noktasında…
İnsanız, zayıf noktalarımız, aldandığımız
zamanlar oldu.
Hem kendimizle yüzleşme,
düşünme, hal ve hareketlerimizi
gözden geçirme, hem de
çevremizdeki varlıklarla olan
Salgından sonra da şirketlerin çoğu evden
çalışmayı devam ettirmek istiyor
Evden Çalışma
Devam Edecek mi?
Koronavirüs salgını nedeniyle alınan
önlemlerin en çok etkilediği
alan çalışma hayatı.
Tüm dünyada milyonlarca insan
artık evden çalışıyor. Çalışanlar için
bu durum kolay olmasa da yapılan
HABER
AVRUPA
Ö
S
EUROPA
T
E
R
JOURNAL
Gazete Kurucusu (Gründerin)
Katrin VORHAUSER
İmtiyaz Sahibi (Herausgeber und Inhaber)
Mehmet İNAK
Genel Yayın Yönetmeni (Chefredaktion)
Hasan KESKİN
Türkiye Temsilcisi
Mag. Ahmet ZUBİ
20.05.2020 - 22.06.2020
SAYI: 95 MAYIS 2020 - MAI 2020 AUSGABE: 95
ANSCHRIFT - ADRES
HABER AVRUPA - EUROPA JOURNAL
Roßbachstr. 10 - 6020 Innsbruck
Baskı-Druck: Medien-Druck AG Innsbruck
Yayımlanan köşe yazıları ve reklamların içeriğinden
gazetemiz sorumlu değildir.
www.europa-journal.net - info@europa-journal.net
www.avrupa.at - info@avrupa.at
R
I
E
yasemin-ka@hotmail.com
C H
araştırmalara göre, şirketlerin çoğunun
salgından sonra da evden çalışmaya
devam edeceği öngörülüyor.
EZBERLER BOZULDU
Uzmanlar, "Evden çalışma modeli
yeni dönemde iş dünyasının en
önemli değişimlerinden biri olacak.
Bu salgın bir anda bütün ezberleri
bozdu ve yeni duruma hem şirketler
hem de çalışanlar uyum sağlamak
için çaba sarfediyor. Hiçbir şey
eskisi gibi olmayacak."
OLUMSUZ YÖNLER DE ÇOK
Uzmanlar ayrıca, "Aile fertleri ile
ilişkilerden iş arkadaşları ve yöneticilerle
diyaloğa kadar pek çok şey
dönüşmeye başladı. Evden çalışmanın
konfor açısından artıları olsa da
iş ilişkileri açısından bir süre sonra
birlikte karar alma, yeni fikirler
üretme gibi noktalarda yetersizlikler
ortaya çıkabiliyor. Bu yeni çalışma
sistemi sosyal etkileşim
ihtiyacı yüksek çalışanlar için zorlayıcı.
Evde aile ile birlikteyken işe
konsantre olmak kolay değil. Ayrıca
evin içinde uzun süre hareketsiz
kalmak sağlık problemlerini de tetikleyebilir."
Foto: S.Sabuncu Photography
ilişkilerimize bir göz atma vakti
geldi. Bu sene Ramazan öyle
bir zamana denk geldi ki, beraberce
yaptığımız iftarlar, teravih
namazları, mukabeleler
sanki tarihe karıştı. „Nerde o
eski zamanlar?“ sözü sanki bu
zamanlar için söylenmiş.
Yaşamadığımız hiçbir duyguyu
ne yaşatır ve ne de verebiliriz.
İnsan duyduğunu, gördüğünü,
okuduğunu unutabilir ama
yaşadığını asla. Bu ay yaşayarak,
hissederek, hayatımızı
değiştirebilir, güzelleştirebiliriz.
Hangi alışkanlığımızı, huyumuzu,
sözümüzü sevmiyorsak
ondan kurtulmak zamanıdır.
Sağlığımız için kısıtlamalar
nasıl mecburi ise bizden yeni
bir „BİZ„ zuhur etmesi için
değişim şart ve lüzumludur.
Yeni, belki kalıcı ve fiili
değişime hazır olmak!!! İnsan
ve toplum değişirse, çok şey
değişir! gerçeğini işleve koymak.
Ne yaşanmışsa yaşansın,
geçmişin hatalarını düzeltmek
için gayret göstermek.
Oruç demek yükselmek, yaklaşmak,
arınmaktır. İbadetler
ruhu temizlemek, Allah'a
yakınlaşmaya vesiledir ve oruç
tutmak ta bir ibadettir. İftar:
Kelime kökü fıtrattan gelir.
İnsanın yaratılış fıtratına, saf
ve temiz haline dönüşü simgeler.
Sahur; sihir kökünden gelir.
Gizemi, güzeli yakalama anıdır.
İnananların çoğu bu vakti
sehere kadar ibadetle süsler,
o gizemi yakalamaya çalışır. Yer
ve gök Allah'ı tesbih ederken
insanoğlunun uyuması, gaflete
dalalet değil midir?
Ramazan affetmenin, affolunmanın
ümit edilişidir. Her
günü ve her gecesi rahmet ve
mağfiret olan, bu zaman diliminde,
pişmanlığı ve tövbeyi
Allah'a sunmaktır.
Ramazan paylaşmaktır! Belki
Korona krizi dolayısıyla soframıza
buyur edemediklerimizin
hiç değilse hatırını sormak,
hayır duası almak, dünyanın
neresinde olursa olsun, muhtaçlara
el uzatmaktır.
Ramazan kanaat demektir.
Elindeki ile idare etmeyi, şükretmeyi,
israf etmeden yemeiçme‐giymeyi
öğrenmek, kalıcı
© stock.adobe.com - len44ik
ve güzel alışkanlıklar elde etmektir.
Ramazan hoş görmek, farkına
varmaktır, hayatta ne istediğini,
nerede yanlış yaptığını bilmek,
yeni değişimlere yelken
açmak demektir. Kulluk bilincine
varıp, şükredebilmek,
şükrünü ibadetle süsleyebilmek,
ahlakı güzelleştirmek, iyilikler
biriktirmektir.
Ramazan bir yolculuktur;
Kendi içinde yol almak, sınırlarını
keşfetmek ve bu yolculukta
yaradanla buluşmaktır.
Zamana yemin etmiştik ya ruhlar
aleminde; şimdi farkına
varıp, kıymetli zamanı ve
hayatı, nasıl değerlendirmeli?
sorusuna odaklanmaktır.
Ramazan hesaplaşmaktır; insanın
ahlak ve vicdan sahibi
olmak için kendini hesaba çekmesidir.
İdeolojik saplantılardan
kurtulmak, kişisel menfaatleri
bir yana koyabilmektir.
Ramazan “Oku” emrinin vahiyle
kalbe tecellisi, bilenle
bilmeyenin ayrılık noktasıdır.
Dini dar kalıplara sığdırmaya
çalışan zihniyete dur diyebilmek
için, bizzat okuyup, aklı
kullanmak, tefekkür edebilmek,
maddedeki manayı anlayabilmektir.
Bugün toplumun asıl sorunu,
okumamak! Okuyanların da
anlamaması veya anlayanların
da hayata geçirme konusunda
yetersiz kalması değil midir?
Belki şu an (bayram arifesinde)
yazdıklarım, elinize
geçinceye kadar bayram gelmiş
olacak. Bayram huzur
ve güven ortamında güzeldir.
Belki biraz yalnız ve buruk
ama herşeye rağmen huzurlu,
sağlıklı ve mutlu bayramlarınız
olsun…
Tirol Turizmi Tekrar
Canlandırmak İstiyor
Korona krizi turizmi tamamen
durdurdu ve bu zor
süreç ile Tirol eyaletinin turizmden
elde ettiği gelirin 5
milyar Euro civarında azalacağı
öngörülüyor. Bu sıkıntılı
dönemden oteller, restoranlar,
teleferik işletmeleri, tedarikçiler
ve daha birçok
etkilenen oldu. Eyalet Hükümeti
turizm sektörünü tekrar
canlandırmak için yoğun
bir mücadele veriyor.
Büyük Ekonomik Kriz
Bugün Tirol eyaleti, turizm
endüstrisi başta olmak üzere
İkinci Dünya Savaşı'ndan bu
yana yaşanan en kötü ekonomik
kriz ile karşı karşıya.
Sınırların Açılması Önemli
Tirol Valisi Günther Platter,
birçok alanda çalışmalarının
devam ettiğini, kısa vadede
sınırların açılmasının turizm
için ilk ve en önemli adım
olacağını ve komşu ülkelerle
bir çözüm bulunması için
çaba sarfettiklerini açıkladı.
Avusturya ve Tirol eyaletinde
koronavirüse karşı elde
edilen başarılı sürecin diğer
LH Platter: „Für Weiterentwicklung der Erfolgsgeschichte des
Tiroler Tourismus stellt Land weitere 15,3 Millionen Euro bereit“
ülkelerde de sağlanması ile
Haziran ortasından itibaren
sınırların açılması için engel
kalmayacağını vurguladı.
Turizme Yeni Destek
Vali Yardımcısı Ingrid Felipe
ise, Tirol için çok önemli olan
turizm endüstrisinin tekrar
canlanması için 15,3 milyon
Euro’luk yeni bir bütçe paketine
karar verildiğini ve bu
paranın, barınak, bisiklet ve
yürüyüş parkurlarına yönelik
çalışmalara, ayrıca kısa süreli
işe geçmek zorunda olan bireylerin
işsiz kalmalarını önlemeye
ve Tirol turizminin
tanıtımına katkı sağlamak
amacıyla sunulduğu açıkladı.
LHStvin Ingrid Felipe
Fotos: © Land Tirol / Pichler
Anket: Avusturya’da Halk
Homeoffice’e Sıcak Bakıyor
Koronavirüs salgını ile Avusturya’da
Mart ayı ortasından itibaren birçok
insan hazırlıksız olarak evden çalışmaya
(Homeoffice) mecbur kaldı.
Buna rağmen büyük çoğunluk için bu
durum olumlu bir deneyim oldu. Bir
araştırmaya göre etkilenen on kişiden
yedisi gelecekte de bu çalışma sistemine
devam etmek istiyor.
TQS Araştırma ve Danışmanlık Şirketi’nin
1000 kişiyle yaptığı bir ankete
göre, Avusturyalıların dörtte biri sokağa
çıkış kısıtlamalarının başlangıcından
bu yana evden çalışıyor, yüzde
40'ı bunu daha önce hiç yapmamıştı,
yüzde 20'si ise nadiren. Çocukların da
evde kalmak zorunda kaldığı bu zor
sürece rağmen insanların memnuniyeti
oldukça yüksek.
Ofise göre daha yüksek verimlilik
Ankete katılanların yüzde 86'sı iş ve
aileyi evden iyi ya da çok iyi dengeleyebildiğini,
neredeyse yüzde 60'ı
verimliliklerinin ofisdekinden daha
yüksek olduğunu aktardı. Katılımcıların
yüzde 70'i evde çalışmaktan memnun
ve bu fırsatı korona salgınından
sonra da daha fazla kullanmak istiyorlar.
Buna karşın evden çalışmaya iyi
konsantre olamadığını söyleyen bireylerin
oranı yüzde 30 civarında.
TQS yetkilileri anket sonuçlarını "15
Mart'tan itibaren evde çalışma sürecinin
ani başlangıca rağmen, yeni çalışma
modeli mükemmel bir şekilde
işliyor. Meslektaşlarla iletişim çoğunlukla
çok iyi gidiyor. Katılımcılar genel
olarak bu süreçte işverenlerine de iyi
puan vermekteler."
Özel araçlar ve toplu taşıma
Korona krizi ile toplumdaki diğer değişiklikler
de ortaya çıktı. Anket sonucu,
insanların enfeksiyon korkusu nedeniyle
yakın gelecekte toplu taşıma
araçlarından ziyade daha fazla kendi
arabaları ile dolaşma ihtimalinin yüksek
olduğunu gösteriyor. Katılımcıların
yüzde 75'i arabalarını bırakıp toplu
taşımaya geçmek istemiyor. Buna ek
olarak, yüzde 47'si gelecekte daha az
havayollarını kullanmak istiyor.
Pandemi toplumu değiştirecek
Katılımcıların üçte ikisi pandeminin
toplumu önemli ölçüde (yüzde 48)
veya çok önemli ölçüde (yüzde 18)
değiştireceğini varsaymaktadır.
HABERgegen gewalt Mayıs 2020, Sayfa - 5
Mit „StoP – Stadtteile ohne Partnergewalt“ Kinder und Jugendliche gegen
häusliche Gewalt stärken. Zivilcourage in der Nachbarschaft zählt!
Çocukları ve Gençleri Aile
İçi Şiddete Karşı Koruyalım
© Verein Autonome Österreichische Frauenhäuser
Korona sürecinde dışarı çıkış kısıtlamaları
ve karantina dönemi, genellikle
aile içi şiddetten etkilenen
çocuklar ve gençler için durumu
daha da kötüleştirdi. Korona, aileleri
yaklaşmakta olan işsizlik, "evde eğitim"
veya gelecek korkusu gibi ek
yüklere maruz bırakmaktadır. Aynı
zamanda şiddetten etkilenen çocuklar
ve gençler için önemli sığınma
evlerine salgın döneminde ulaşmak
mümkün olmuyor. Eğitimciler, doktorlar
veya gençlik için çalışan yetkililer,
genellikle çocuklarda ve gençlerde
şiddet belirtilerini ilk fark eden
kişilerdir. Birçok durumda, etkilenen
kişiler için de bağlantı kurulan bireylerdir.
Eğitim kurumlarının kapanması
ve dışarı çıkış kısıtlamaları nedeniyle,
çocuklar ve gençler için bu
güvenlik ağı artık mevcut değildir
veya yalnızca sınırlı bir ölçüde erişilebilir
durumdadır. Bu nedenle, çocukların
nereden yardım alabileceklerini
olabildiğince fazla insanın
bilmesi önemlidir. Örneğin, kadın sığınma
evleri de çocuk koruma tesisleri
olarak hareket etmektedir ve
şiddet olayları durumunda temasa
geçilebilir.
Şiddete Karşı Mücadele
AÖF Yöneticisi Maria Rösslhumer:
“Kadınlar ve çocuklar aile içi şiddetin
ana kurbanlarıdır. Anneye karşı yapılan
şiddete şahit olmak ve bunu yaşamak
genellikle çocuklar için çok
Geschäftsführerin des Vereins AÖF,
Maria Rösslhumer:
„Frauen und Kinder sind die Hauptbetroffenen
häuslicher Gewalt. Das Miterleben von
Gewalt an der Mutter ist oft sehr
traumatisierend für Kinder.
Frauenhäuser helfen auch Kindern,
ihre Gewalterfahrungen aufzuarbeiten.“
travmatiktir. Kadın sığınma evleri,
çocukların da şiddet deneyimleriyle
mücadele etmelerine yardımcı olur.”
Şimdi Hepimiz Dikkatli Olmalıyız!
Uzmanlar korona krizi döneminde
gelen 'tehlike ve yardım çağrılarının'
birçok eyalette azaldığını, ancak
bunun olumsuz ve endişe verici bir
durum olduğunu savunuyor, sayılardaki
düşüşün aile içi şiddetteki azalmadan
değil, Korona döneminde
çocuklar ve gençler için önemli olan
destekleyici sistemlerin çökmesinden
kaynaklandığından korkuyorlar.
Şiddet Eylemleri Fark Edilemiyor
Yeşiller Partisi Parlamento Milletvekili
ve Çocuk, Genç ve Aile Sözcüsü
Barbara Neßler: “Mevcut durum nedeniyle,
birçok çocuğun ailede şiddetten
kaçma ve yardım alma imkânı
yoktur. Koruma ve destek kurumlarının
bulunamaması nedeniyle şiddet
eylemleri genellikle fark edilmez.”
Bu nedenle, çocuk ve gençlerin aile
dışında güvendiği bireylerin ve
komşuların bu durumlara yakından
bakması ve ilgilenmesi çok daha
önemlidir. ''StoP Kampanyası'' komşuları,
eğitimcileri ve sosyal çalışanları,
şiddet belirtilerini erken bir aşamada
tanımaya ve zamanında müdahale
etmeye teşvik etmek istiyor.
Şimdi herkes dikkatli olmalı. 'Duymazlıktan
Gelmek' bazen ölümcül
olabilir.
Komşuların Sivil Cesaretini
Güçlendirmek Gerekiyor!
StoP Kampanyası, çocuklara ve gençlere
yönelik aile içi şiddeti ve herkesin
nasıl yardımcı olabileceğini
açıklamak için sosyal medyayı güçlü
bir şekilde kullanmaya başlıyor. Bu
şekilde, komşular şiddet belirtilerini
tanımaya ve aile içi şiddet için güvenli
müdahale seçeneklerini bilmeye
teşvik edilmelidir. Şiddetten
etkilenen çocuklar ve gençler için
NRAbg. und Kinder-, Jugend- und Familiensprecherin
der Grünen, Barbara Neßler:
„Aufgrund der derzeitigen Situation haben
viele Kinder keine Möglichkeit, der Gewalt in
der Familie zu entkommen oder Hilfe zu holen.
Sie sind der Situation ausgeliefert.
Durch die fehlenden Schutzeinrichtungen
bleiben Gewalttaten vielfach unbemerkt.“
ipuçları da kampanyanın bir parçası.
Bu kampanya ile StoP ‐ Stadtteile
ohne Partnergewalt ve Yeşiller Partisi
Parlamento Milletvekili ve Çocuk,
Genç ve Aile Sözcüsü Barbara Neßler,
çocuklara yönelik şiddete dikkat
çekmek istiyor.
ÖNEMLİ ADRES VE NUMARALAR:
Informationen über StoP sind zu finden unter:
www.stop-partnergewalt.at
Kindergerechte Website:
www.gewalt-ist-nie-ok.at
Frauenhelpline gegen Gewalt:
0800 222 555
Rat auf Draht für Kinder: 147
Polizei: 133
© Parlamentsdirektion / PHOTO SIMONIS
Herzlicher Dank vonseiten der Frauenhelpline gilt Magdalena Bramböck für die Gestaltung der Grafik.
Grafik: Magdalena Bramböck
HABERZARA-Rassismus Report Mayıs 2020, Sayfa - 6
Justizministerin Zadic:
„An Rassismus
und Hass im Netz
dürfen wir uns
nicht gewöhnen!“
“Gerade jetzt in der Coronakrise,
die Diskriminierungen gegen
bestimmte Gruppen innerhalb
der Gesellschaft verstärkt,
müssen wir verhindern, dass
Rassismus zur Normalität wird.”
Adalet Bakanı Zadić:
"Irkçılığa ve Nefrete
Alışmamalıyız!"
20 yıldır ırkçılık ve nefretle mücadele eden ZARA'nın
çalışmaları şimdi her zamankinden daha önemli
Irkçılık ve nefretle mücadele eden
ZARA Derneği, 20. Yıl Irkçılık Raporu'nu
yayımladı. Raporla ilgili Adalet
Bakanı Alma Zadić: ''Günlük hayatta
yaşanılan ırkçılığın normalleşmemesi
ve bu duruma alışılmaması çağrısı yapıyorum.
Geçen yıl 1.950 ırkçı olay
kayıt altına alındı. Rakamlar, ZARA'nın
1999 yılında kurulduğu yıl olduğu
gibi, ırkçılığın bugün hız kesmeden
devam ettiğini gösteriyor. Son yıllarda
yasal olumlu gelişmeler sağlansa da
genel olarak ırksal ayrımcılık daha çeşitli
hale geldi ve sosyal medya ağlarının
ortaya çıkmasıyla daha farklı ve
gaddarca bir boyuta taşındı. Bu yüzden
daha güçlü bir şekilde bu duruma
karşı koymaya çağırıyoruz. Adalet Bakanlığı'nda,
nefret yayanları daha hızlı
tespit etmek ve mağdur olanlara ivedilikle
yardımcı olmak için yasal seçenekler
üzerinde yoğun bir şekilde
çalışıyoruz. Şu anda toplumdaki belirli
gruplara karşı ayrımcılığı artıran
Korona krizi sürecinde de ırkçılığın
normalleşmesini önlemeliyiz. ZARA
bize çok yardımcı oluyor. Bunun için
teşekkür ederim.''
(OTS)
© Parlamentsdirektion/Johannes Zinner
ZARA Rassismus Report 2019: 1.950 Meldungen von
Rassismus zeigen nur die Spitze des Eisbergs
Avusturya'da Irkçı
Saldırılar Yine Arttı
Avusturya’da 20 yıldır ırkçılık ve nefret
karşıtı çalışmalarla raporlar hazırlayan
ZARA sivil toplum kuruluşu
2019 Irkçılık Raporu'nu yayımladı.
Rapora göre 2019 yılında 1.950 ırkçı
saldırı yaşandı (2018’de 1.920).
ZARA yetkilileri bu rakamların kayıt
altına alınan vakalardan oluştuğunu
ve buzdağının sadece görünen yüzü
olduğunu açıkladılar.
Vakaların Dağılımı
İnternet ve özellikle sosyal medya
üzerinden toplam 1.070 ırkçı saldırı
kaydedildi.
© ZARA
Me lde
rassistische
Diskriminierung
und Hass im Netz
an ZARA:
www.zara.or. .at
Die Beratung ist
kostenlos und auf
Wunsch anonym.
Kamuya açık alanlarda 355 ırkçı
olay, yazılı ve görsel basın ile siyasette
ise 33 ırkçı içerik tespit edildi.
İnsanlık Onuru Korunmalı
ZARA Müdürü Caroline Kerschbaumer,
“Irkçılıktan ve internet üzerinde
çevrimiçi nefretten etkilenenler
kendilerini savunabilmeli,
insanlık onuru korunmalıdır. Bütün
mağdurlar için etkili bir yasal koruma
gerekiyor.”
2020’ye Koronavirüs Süreci Etkisi
Bu yıl sokağa çıkma kısıtlamaları ve
yasaklar sebebiyle 16 Mart’tan itibaren
93 ırkçı saldırı kayıt altına
alındı. Özellikle Avusturya’da koronavirüsün
etkili olmaya başladığı
dönemde Çin’lilere karşı saldırılar
olurken, devamında ise oklar tekrar
özellikle mültecilere döndü.
20 Yılda 18 Bin Vaka
Sivil toplum kuruluşu ZARA, 20 yıldır
yaptığı çalışmalarla, ırkçılık, nefret
söylemi ve yabancı düşmanlığını
ortaya çıkarmaya devam ediyor ve
bugüne kadar yaptığı çalışmalarla
18 binin üzerinde olayın kayıt altına
alınmasını sağladı.
Irkçılık İçin Yeni Platform: İnternet
Eskiden doğrudan bireylere karşı
kamuya açık alanlarda yapılan ırkçılık
artık neredeyse tamamen dijital
dünyaya, özellikle sosyal medya
platformlarına taşındı.
Dayanışma ve Sivil Cesaret
ZARA Danışma Birimi Müdürü
Dilber Dikme, “Bu zor zamanların
üstesinden ancak birlik olarak gelebiliriz.
Dayanışma ve sivil cesaret
göstermek için olağanüstü hal olması
şart değil. Bu tür bir olayla karşılaştığınız
zaman hemen ZARA’ya
bildirin. Sivil cesaret göstererek ırkçılığa
karşı birlikte güçlü bir duruş
sergileyelim.”
© Parlamentsdirektion Thomas Topf
Irkçılığa karşı mücadelede siyasetin
sorumluluğuna vurgu
yapan Yeşiller entegrasyon
sözcüsü Faika El‐Nagashi:
"Irkçılığın üstesinden gelmek,
politikacıların da örnek olması
gereken toplumsal bir
desteğe ihtiyaç duyuyor. Her
şeyden önce ırkçılığı ve ırkçı
yapıları tanımalı, isimlendirmeli,
bu birey ve grupların
değişimleri üzerinde çalışmalar
yapmalıyız. 'Irkçılık ve Ayrımcılığa
Karşı Ulusal Eylem
Planı' ile hükümet programına,
sivil toplum kuruluşlarını
ve ırkçılıktan etkilenleri
de dahil ederek yolumuza
devam etmeliyiz."
Sessiz Kalmamalıyız
El‐Nagashi, ZARA’nın Irkçılık
Raporu'na yönelik: "Özellikle
kriz zamanlarında eşitsizlik ve
ayrımcılığın artmadığından ve
toplumda sadece belli grupların
"suçlu" gösterilmediğinden
emin olmalıyız. Rapor ile,
eğitim sistemindeki değişiklikler,
ayrımcılığa karşı kapsamlı
koruma, mağdurların
desteklenmesi ve güçlendirilmesi,
internette çevrimiçi
nefret alanındaki önlemlerin
çok önemli olduğu tekrar ortaya
çıkmıştır. Acilen ihtiyaç
duyduğumuz şey, iltica, göç
ve yabancılarla ilgili sistem ve
kanunların ırkçı söylemlerle
Integrationssprecherin der
Grünen, Faika El-Nagashi:
"Die Überwindung von
Rassismus braucht einen
gesamtgesellschaftlichen
Schulterschluss, bei
dem die Politik
beispielhaft vorangehen
kann und muss"
El-Nagashi: "Irkçılıkla mücadelede
siyaset, rol model ve destekçi olmalı"
ZARA Irkçılık Raporu: Irkçılığın üstesinden gelmek toplumsal işbirliğini gerektirir
suistimal edilmemesi gerekliliğidir
ve burada geniş bir fikir
birliği mevcut. Geçmiş dönemlerden
itibaren bu alandaki
ırkçılık ve damgalama,
çok yanlış ve ölümcül bir hata
oldu ve hepsi bizim sorumluluğumuzda.
Sessiz kalmak,
onaylamak olarak yorumlanabilir
‐ burada sivil cesaret göstermek
önemlidir. ZARA'ya ve
tüm çalışanlarına yorulmak
bilmeyen ve uzun vadeli ırkçılık
karşıtı çalışmaları için teşekkür
ediyorum ve tabii ki
ayrımcılık deneyimlerini paylaşan,
belgelendiren ve böylece
ırkçılığa karşı çabaları
güçlendiren herkese de.''
SPÖ-Sprecherin für Erinnerungskultur,
Sabine Schatz:
"In der Zusammenschau der
uns zur Verfügung stehenden
Daten und Studien wird klar:
Rassismus ist in der
Gesellschaft tief verankert
und befindet sich seit dem Jahr
2015 auf einem Dauerhoch"
Schatz: "1.950 ırkçı saldırı harekete
geçmek için açık bir kanıttır!"
ZARA Irkçılık Raporu, Korona sürecinde ırkçı saldırılarda artış olduğunu gösteriyor
Sosyal Demokrat Parti (SPÖ)
sözcüsü Sabine Schatz, ZARA
yeni ırkçılık raporuna yönelik:
"Avusturya'da ırkçılığın gelişimindeki
eğilimleri okuyabilmek
için elimizde çeşitli
parametreler var. ZARA raporu
burada önemli bir taşıyıcı
sütun. Elimizdeki veri ve
çalışmaların bir özeti bunu
açıkça ortaya koyuyor: Irkçılık
toplumu derinden etkiliyor ve
2015'ten bu yana çok yüksek
bir seviyeye ulaştı."
ZARA Irkçılık Raporunda, 2019
yılında 1.950 ırkçı olayın merkeze
bildirildiğini belirten
Schatz, rakamların ürkütücü
ve harekete geçilmesinin bir
zorunluluk olduğunu söyledi.
Korona Sürecinde Artış
Korona kriziyle bağlantılı olarak
bildirilen ırkçı olaylardaki
artışı dehşet verici olarak nitelendiren
Schatz, "Kısa süreçte
korona ile ilgili 93 olay
endişe verici bir işaret. Viyana
FPÖ başkanı Dominik Nepp'in
mültecilere yönelik kabul edilemez
ifadeleri, krizin popülist
siyaseti sürdürmek için
kullanıldığını da gösteriyor ve
bunu kabul edemeyiz."
Dijital Ortamda Irkçılık
Schatz, internet ortamındaki
ırkçı olayların oranının hızla
arttığını ve ‘dijital ırkçılığa’
karşı ulusal eylem planına sadece
muhalefetin değil, özellikle
sosyal hizmet uzmanları,
STK'lar ve bilim insanlarının
da dahil edilmesi gerektiğinde
ısrar ediyor.
Teşekkürler ZARA
Sabine Schatz: "Irkçılığa karşı
mücadelede mükemmel çalışmaları
için Sivil Cesaret ve Irkçılık
Karşıtı Çalışma Derneği
ZARA’ya teşekkür ediyorum."
6 Ayda Bir Soru Önergesi
SPÖ parlamento milletvekili
Schatz, yıllardır İçişleri Bakanlığı’ndan
ırkçı, aşırı sağcılık
yanlısı ve Yahudi karşıtı suçların
sayısını öğrenmek için,
meclise her altı ayda bir soru
önergesi veriyor.
© Parlamentsdirektion Thomas Jantzen
© İGGÖ
HABERavusturya Mayıs 2020, Sayfa - 7
Foto: Zuparic 2019 / Stadt Salzburg
Koronavirüs krizi etkilerinin azalmasıyla
esnetilmeye başlanan kısıtlamalar kapsamında
camilerde de toplu ibadete izin
verilmeye başlandı. Camiler sıkı tedbirler
altında kapılarını yeniden açarken, belirlenen
kurallara uyulması gerekiyor.
KURALLARA MUTLAKA UYUN
Avusturya İslam Cemaati (IGGÖ), yeniden
hizmete açılan camilere gelecek
vatandaşların, Avusturya hükümeti tarafından
belirlenen sosyal mesafe ve
hijyen gibi kurallara uymasının şart olduğunu,
bunun yanında camilerin de belirlenen
tedbirleri ve gereksinimleri karşılaması
gerektiğini açıkladı.
DİKKATLİ ADIMLAR ATACAĞIZ
IGGÖ Başkanı Ümit Vural, "Haftalardır
süren kısıtlamalardan sonra Müslümanlar
tekrar camilerine özlem duyuyorlar.
Yine de bizim için insanların korunması
ve sağlığı mutlak önceliğimizdir. Bu
nedenle camilerimizin mümkün olan en
yüksek sağlık koşulları ve önlemleriyle
hizmet vermesi için dikkatli bir şekilde
adımlar atıyoruz."
Foto: IGGÖ / Eyüp Kus
Ein Arbeitsblatt in einer
Grazer Volksschule hat in
den letzten Tagen für
großes Aufsehen gesorgt.
Türken werden darin als
"Landplage" bezeichnet.
Als ob das nicht reichen
würde, vergleicht man
Türken sogar mit biblischen
Plagen, wie Heuschrecken
und der Pest. Ist
es wirklich zeitgemäß und
passend, dass man Kindern
in der Volksschule so
etwas beibringt? Meines
Erachtens ist das rassistisch
sowie diskriminierend
und hat in dieser
Form, auch angesichts der
historischen Kontexte, im
Geschichtsunterricht einer
dritten Volksschulklasse
nichts verloren. Das Arbeitsblatt
wurde mir von
einer besorgten türkischstämmigen
Mutter zugeschickt,
deren Tochter
als Arbeitsauftrag diese
Unterlage bekommen hat.
Damit ein derartiges Dokument
nicht mehr als
Lernmaterial verwendet
wird, habe ich dem Bildungsminister
einen Brief
geschrieben, den ich mit
Euch teilen möchte. Ich
bin gespannt, ob ich eine
Antwort bekomme und
ob dieses Arbeitsblatt
aus unseren Schulen verschwindet.
Geschätzter Herr Bildungsminister,
sehr geehrter
Herr Prof. Fassmann!
Mir wurde von einer besorgten
Mutter das beigefügte
Übungsblatt übermittelt.
Darin werden
die vermeintlichen „drei
Landplagen: Türken, Heuschrecken
und die Pest“
vorgestellt. Ihre Tochter
hat diesen Lernbehelf im
Unterricht in der dritten
Klasse einer Volksschule in
Graz von ihrer Lehrerin erhalten.
Darin werden Türken
als "Plage" bezeichnet
und in weiterer Folge
Dr. TARIK METE
office@mete.or.at
Wenn "Türken" im
Unterricht als "Plage"
bezeichnet werden
mit Heuschrecken und
der Pest gleichgesetzt. Das
Arbeitsblatt ist, auch angesichts
des historischen
Kontextes, nicht nur eindeug
diskriminierend, sondern
auch pädagogisch
mehr als fragwürdig und
grenzt in gewissen Teilen
an Verhetzung. Auch in den
Medien wurde bereits über
diesen Vorfall berichtet.
Ist es wirklich zeitgemäß
und passend, dass man
Kindern in der Volksschule
unsere Geschichte auf
diese Art und Weise beibringt?
Ich möchte mir
nicht vorstellen, was in
einem kleinen Kind vorgeht,
wenn man so etwas
vor der versammelten
Klasse lesen muss. Bei der
Vermittlung dieser Lerninhalte
muss man im
Jahr 2020 eindeutig mehr
Sensibilität an den Tag
legen. Unvorstellbar, was
eine derartige Entmenschlichung
einer Minderheit
Avusturya’da Camiler
Yeniden İbadete Açıldı
HANGİ KURALLARA DİKKAT EDİLMELİ?
Camilerde şimdilik sadece sabah, öğle ve
ikindi namazları gerekli tedbirler eşliğinde
kılınabilecek. İbadetlerde cemaat
içinde en az 2 metrelik fiziki mesafe kuralı
uygulanacak.
BELİRLENEN KURALLAR:
* Bireyler Arasında 2 Metre Sosyal Mesafe
* Camilere Sadece Maskeyle Girilecek
* Bireyler Seccadesini Yanında Getirecek
* Eller Camiye Girerken Dezenfekte Edilecek
* Camilere Gelen Ziyaretçilerin
Listesinin Tutulması Tavsiye Ediliyor
* Camilerde Tokalaşmak Yasak
* Abdesthaneler Bir Süre
Daha Kapalı Kalacak
* Hastalık Belirtisi Gösterenler
Camiye Alınmayacak
* 12 Yaş Altı Çocukların Camiye Girişi Yasak
* Camii İçinde Toplanmak Yasak
IGGÖ-Präsident Ümit Vural:
„Wir wissen, dass nach den wochenlangen Einschränkungen die
Sehnsucht der MuslimInnen nach ihren Moscheen besonders groß ist.
Dennoch bleibt es weiterhin unsere Überzeugung, dass der Schutz
und die Gesundheit unserer Mitmenschen absolute Priorität genießen.
Unter größtmöglichen Sicherheitsvorkehrungen werden wir daher sehr
vorsichtige erste Schritte zur Öffnung unserer Moscheen unternehmen.
Wir hoffen, dass wir bereits in den kommenden Wochen weitere
Lockerungen ankündigen und bald schon gemeinsam uneingeschränkt
in unseren Gotteshäusern beten werden können.“
in Österreich in den Köpfen
unserer Kinder auslöst.
Solche Vergleiche sind in
unserer heutigen Gesellschaft
schlichtweg fehl am
Platz. Die Sensibilisierung
für geschichtliche Ereignisse
ist für unsere Kinder
äußerst wichtig, jedoch
bedarf es, wie der Begriff
schon nahelegt, ein sensibles
und pädagogischfundiertes
Vorgehen. Dieses
sogenannte "Arbeitsblatt"
erfüllt weder das
Eine noch das Andere.
Aus diesem Grund erwarte
ich mir von Ihnen, Herr
Bundesminister, dass Sie
veranlassen, dass dieses
Arbeitsblatt in keiner
österreichischen Schule
mehr verwendet wird. Um
sicherzustellen, dass sich
die regionalen Verantwortlichen
ebenfalls der
Sache annehmen, ergeht
eine Kopie dieses Schreibens
an die regionale Bildungsdirekon
Steiermark,
an den Bürgermeister der
Stadt Graz und an die
Schuldirektion der betroffenen
Volksschule. Ich ersuche
um zeitnahe Rückmeldung.
Mit freundlichen Grüßen
Dr. Tarik Mete
Gemeinderat
"Anmerkung: Zwischenzeitlich hat die
Bildungsdirektion entschieden, dass das
gegenständliche Arbeitsblatt in den
Schulen nicht mehr verwendet werden
darf. Unser gemeinsamer Einsatz gegen
Diskriminierung hat sich ausgezahlt."
Aşırı Sağcılar
Koronavirüsten
Çıkar Peşinde
Koronavirüs krizi nedeniyle halk, Avrupa Birliği’nin
geleceğini sorguluyor. Bir sağlık sorunu
olarak ortaya çıkan virüs, ekonomik ve sosyal bir
krize dönüşme potansiyeli nedeniyle yükselişte
olan aşırı sağcı hareketlerin çıkar sağlamasına
çok müsait bir sürece dönüşebilir.
Popülistler Henüz Çıkar Sağlayamadı
Avusturya’da kriz şu ana kadar aşırı sağcı partilerin
pek işine yaramadı. Popülist Özgürlük Partisi’nin
(FPÖ) oy oranı şu anda yüzde 10’larda
seyrediyor. Siyaset uzmanları, Sebastian Kurz
Başbakanlığındaki Halk Partisi (ÖVP) ve Yeşiller
hükümetinin koronavirüs krizinin başlarında
aldığı tedbirler ve yaptığı hamleler ile, özellikle
sınırları kapatarak aşırı sağcıların elinden çok
büyük bir siyasi kozu aldığı ve halkın hükümetin
krizi yönetim biçiminden memnun olduğu
görüşünde.
Aşırı Sağcılar Taktik Değiştiriyor
Buradan çıkar sağlayamayacağını anlayan ve
taktik değiştiren aşırı sağcı FPÖ, şimdi hükümeti
‘önlemleri abartmak ve halkı korkutmakla’
suçluyor.
Her Fırsatı Değerlendirmek İstiyorlar
Uzmanlar, aşırı sağcı partilerin siyasi güç
elde edebilmek adına her fırsatı değerlendirmekten
ve hassas konuları suistimal etmekten
çekinmeyeceğini, bu noktada halkın popülistlere
karşı uyanık olması için, farklı siyasi partilerin
ve medyanın belirleyeci faktör olacağını
vurguluyor.
HABERavusturya Mayıs 2020, Sayfa - 8
© Johannes Zinner
Die Corona‐Krise hat verheerende Auswirkungen
auf unser Land. Menschen verlieren
ihre Liebsten und haben Angst vor dem
Virus. 1,8 Millionen Menschen sind mittlerweile
arbeitslos oder in Kurzarbeit. Zehntausende
Firmen und EinzelunternehmerInnen
wissen nicht, wie es weitergeht.
In dieser Krisensituation zeigt sich aber auch
etwas anderes sehr deutlich, was – vor
allem medial – meist verdrängt wird: Unser
Land ist ein Einwanderungsland, Migration
ist Normalität und unser Arbeitsmarkt ist
europäisch. Gerade der Handel, Produktion
oder Pflege, die in der Coronakrise unser
Land am Laufen halten, sind geprägt von
ArbeitnehmerInnen mit verschiedensten
Herkünften.
Im Pflegeheim und Krankenhaus. Im Paketdienst
mit dem eigenen LKW. An der Supermarkt‐Kassa.
Auf dem Gemüsefeld, in der
Lebensmittelproduktion, auf der Baustelle:
Ohne uns MigrantInnen (und unseren Kindern)
läuft wenig im Land. Ganze Branchen
würden ohne uns zusammenbrechen. Die
Versorgung in den Krisenwochen hätte nicht
so gut funktioniert. Das muss einmal klar
und deutlich gesagt werden.
© stock.adobe.com - Romolo Tavani
Nurten YILMAZ
Abgeordnete zum Nationalrat (SPÖ)
nurten.yilmaz@parlament.gv.at
Klatschen reicht nicht:
Zeit für höhere Löhne
und echte Gleichstellung!
Ich erwarte mir jetzt keinen Dank oder
ein Klatschen der Bundesregierung – vom
Konzernkanzler Kurz sowieso nicht. Ich fordere
ein, was auch abseits von Corona
endlich nötig ist: Höhere Löhne, Respekt
für uns MigrantInnen, Sichtbarkeit und
endlich rechtliche Gleichstellung. Es muss
Schluss sein mit der Ausbeutung am Arbeitsplatz,
mit der Verächtlichmachung
(wenn man vielleicht einen Akzent hat),
den rassistischen Kommentaren und der
systematischen Benachteiligung von unseren
Kindern und Enkeln im Bildungssystem.
Wir MigrantInnen sind nicht BürgerInnen
zweiter Klasse. Wir wollen in unserem
Land Österreich gleichberechtigt mitreden
und genauso unsere gemeinsame Zukunft
mitgestalten. Es wird Zeit für eine Erhöhung
der Mindestlöhne genauso wie für
ein modernes Staatsbürgerschaftsrecht.
Ökonomische und rechtliche Gleichstellung
wollen und werden wir ArbeitnehmerInnen
(ob mit oder ohne Migrationsbiografie)
auf politischem Wege durchsetzen. Corona
hin oder her. Das erwarte ich mir nicht
„als Dank“ – wir werden uns holen, was uns
zusteht. Versprochen.
Donau Krems Üniversitesi tarafından
yapılan bir çalışma, Covid
19 salgını ve buna bağlı sokağa
çıkma kısıtlamalarının insanların
ruh sağlığı üzerinde önemli bir
etkisi olduğunu gösterdi. Salgın
sürecinde özellikle depresif belirtiler
ve uyku bozuklukları daha
yaygın hale geldi.
Depresif Belirtiler Arttı
1.000’den fazla kişiyle internet
üzerinden yapılan bu çalışmada,
kısıtlamaların akıl sağlığı üzerindeki
etkileri karantina başlangıcından
itibaren dört hafta
süreyle incelenmiştir. Depresif
belirtilerin sıklığı Avusturya'da,
özellikle yaklaşık yüzde dört ila
Frauenring: Korona Krizi Döneminde
Kadınlara Acilen Daha Çok Destek Şart
''Kriz yönetimi için kadın destek kurumlarının fonları artırılmalı''
Korona Süreci: Psikolojik Sorunlar
Endişe Verici Boyutlara Ulaştı
Korona krizi özellikle kadınları çok etkiledi:
Sadece Mart ortasından sonuna
kadar 88.000 kadın işini kaybetti. Bu
süreçte işsizlik maaşı ile nasıl geçinecekleri
ciddi bir soru işaretidir. Çünkü
şu anda kısa süreli işlerde çalışan ve
işini kaybeden birçok kadın, özellikle
zor durumda. Birçoğu da devletin işsizlik
parası ve mali destek fonundan
faydalanamıyor.
1 milyondan fazla insan zaten kısa süreli
işlerde çalışıyor ve 2008 krizinde
olduğu gibi korona krizi döneminde de
özellikle kadınların yine çok olumsuz
etkilendiği görülüyor.
Kadınlar şu anda yine imkânsızı başarmak
zorundalar: Evdeki işler, çocukların
eğitimine katkı ve para kazanmak
için evde iş (Home Office). Ekonominin
büyük bir kısmı durma noktasına gelirken,
satış görevlileri, bakıcılar ve temizlik
personeli üzerindeki baskısı
artmıştır.
Frauenring yöneticisi Klaudia Frieben:
"Uygun önlemler için cinsiyete özgü
verilere acil ihtiyaç var. Ayrıca, kadınların
işe dönmesi için hangi adımların
gerekli olduğu da açıklığa kavuşturulmalıdır.
En önemli ücretsiz işlerin çoğunu
yapan kadınlar, hükümet tarafından
yarı yolda bırakılmamalıdır.''
Stresli durumları göz önüne alındığında,
kadınlar giderek artan kaygıları
ve psikolojik stresleri ile Avusturya'daki
kadın destek kurumlarından
telefonla tavsiye almaya yönelmektedir.
Özelikle göçmen kadınlar, çocuklarını
tek yetiştiren anneler, genç kadınlar
ve şiddetten etkilenenler, işten çıkarılmış
veya işsiz kadınlar.
DEVLET FONLARI ARTIRMALI
Klaudia Frieben: "Kadınların çeşitli sorunlarla
ilgili tavsiye ihtiyacı artmaya
devam edecek. Kadınlar şu an birçok
alana bütçe ayıran hükümetten daha
fazla desteğe ihtiyaç duyuyor. Bu zor
korona salgını sürecinde birçok kadın,
krizle başa çıkmaya önemli katkıda
bulunmuştur. Devlet de kadınları yarı
yolda bırakmamak için fonları derhal
210 milyon Euro'ya çıkarmalıdır.'' (OTS)
Frauenring: Frauen brauchen in der Corona-Krise dringend mehr Unterstützung!
Aufstockung der Mittel für Fraueneinrichtungen auf 210 Millionen Euro zur Krisenbewältigung sofort notwendig
yüzde 20'den fazla artmıştır.
Benzer şekilde güçlü bir artış
yüzde beşten 19'a yükselen anksiyete
semptomlarında görülür.
Bu sonuçlara ek olarak, ankete
katılanların yaklaşık yüzde 16'sı
şu anda uyku bozukluğu yaşamaktadır.
"Sonuçlar Endişe Verici"
Donau Krems Üniversitesi yetkilileri,
"Bu sonuçlar endişe verici,
mevcut durum özellikle 35 yaşın
altındaki yetişkinler, kadınlar,
bekarlar ve işsiz insanlar için
stresli iken, 65 yaş üstü insanların
daha az stres altında olduğu
söylenebilir. Korona salgınının
nüfusun ruh sağlığı üzerindeki
Kriminalstatistik: Großer
Anstieg bei Internetkriminalität
Avusturya'da
Siber
Suçlarda
Büyük Artış
Coronavirus: Hinweise
auf mehr psychische
Probleme in Österreich
etkisini azaltmak için psikolojik
yardım imkânlarının hızla tekrar
sunulması önemlidir. Özellikle
stres altında olan insan grupları
ile ilgili olarak, acil ve mevcut
duruma özel olarak uyarlanmış
kısa süreli tedaviler, telefonla
veya internet yardımıyla psikoterapi
gibi ek önlemler alınması
gerekmektedir. Durumun nasıl
gelişeceği şu anda tahmin edilemiyor.
Bu nedenle iki ay içinde
ikinci bir anket daha yapılacaktır.
Kısıtlamaların gevşetilmesine
rağmen etkinin devam edip etmediği
veya normale dönüp
dönmediği bu çalışma ile ortaya
çıkacaktır.''
Innenminister Karl Nehammer:
2020 wird "mit nichts vergleichbar"
İçişleri Bakanı Karl Nehammer,
2019 Avusturya suç istatistiklerine
göre internette işlenen suçların
çok yükseldiğini açıkladı.
İnternette Suçla Mücadele
Siber suç şikâyetlerinde ciddi
artış yaşandı ve olayları aydınlatma
oranı yüzde ise 52,5 oldu:
Bildirilen siber suç 19.627'den
28.439’a yükseldi. İnternet suçlarının
aydınlatma oranı ise yüzde
36'nın altına düştü. İnternet
suçları çeşitlidir ve uyuşturucu
kaçakçılığı, dolandırıcılık, gasp,
tehditler ve daha fazlasını içeriyor.
Bakan Nehammer, siber
suçlarla mücadele için çalışan 60
uzman olduğunu ve buna 60 kişinin
daha ekleneceğini söyledi.
Polise Başvurun
Ekonomik kazanç kaynaklı suçlar
da yüzde 25 artarak 71.112'ye
yükseldi. Şiddet içeren suçlar ise
(yüzde 5,3) 73.079 vakaya yükseldi.
Bu, son on yılın ikinci en
yüksek rakamıydı, şiddet suçlarını
aydınlatma oranı yüzde 85'e
yükseldi. Koronavirüs krizinin
başlangıcından bu yana, aile içi
şiddetteki artış ise henüz istatistiklere
yansıtılmamıştır. Nehammer
müdahale ve korumanın
ancak polisin tehlikenin farkına
varması halinde gerçekleşebileceğini
söyledi. Mağdurları durumlarını
yetkililere bildirmeye
ve iletişim kurmaya davet etti.
Bakan ayrıca, şiddet mağdurlarını
polise gitmeye teşvik etmek
için İçişleri ve Kadın Bakanlığı'nın
kampanyasını vurguladı.
65 Cinayet
2019 yılında 65 cinayet kaydedildi
(2018: 60 kişi). Öldürülen
kurbanların yaklaşık yüzde 60'ı
çoğunlukla aile içi şiddetin bir
sonucu olarak kadınlardı. Kadınlara
karşı şiddet her zaman çeşitli
faktörlerden kaynaklanıyor.
Kadının ayrılma arzusu ilk sebep.
Ayrıca failin, uyuşturucu ya da
alkolün, psikolojik bozuklukların
etkisinde olması, boşanma durumunda
çocukların kadınlara
verileceğinin düşünülmesi sıklıkla
şiddete dönüşebiliyor.
Daha Az Hırsızlık
Hırsızlık rakamlarında 2019'da
yine bir düşüş oldu ve 8.835
vaka kaydedildi. (2018'e göre
%10 daha az).
Güncel Durum
Bakan Nehammer, 2020 yılı için
ise korona tedbirleri nedeniyle
hırsızlık suçlarının azaldığını
ancak siber suçların yüksek olduğunu
belirtti. Bakan ayrıca
2020 yılını, olağanüstü durumlar
nedeniyle "Hiçbir şeyle karşılaştırılamaz
bir yıl" diye niteledi.
© stock.adobe.com - kieferpix
Foto: BKA / Andy Wenzel
HABERaile&ekonomi Mayıs 2020, Sayfa - 9
Toplumsal önem taşıyan ve insanların hayatlarını
doğrudan etkileyen konularda
fikir ayrılıklarının ve çeşitli bakış açılarının
oluşması oldukça normal, hatta sağlıklı
olan da budur.
Fakat geçtiğimiz haftalarda özellikle hükümetin
COVİD‐19 ile mücadele kapsamındaki
önlem ve uygulamaları hakkında
toplum içerisinde oluşan bazı tutumlar şaşırtıcı.
Tehlikeli olan bir durum ile karşı karşıyayız:
İki birbirine olabildiğince zıt kutup ‐siyah
ve beyaz‐ ortası yok.
Böylesine aşırı ve fanatik tutumların altında
ise genelde bilgi eksikliği, fazlaca
yanlış bilgi ve bilgi kirliliği yatar.
Sosyal medya sağ olsun, doğru veya
yanlış fark etmeksizin, haber yapıp ve
sonrasında yaymak artık çok basit. Her
birimiz istersek kendi çapımızda birer
haber muhabiri olabilir ve farklı kanallar
üzerinden bir sürü insana ulaşabiliriz.
BEGÜM GÖRDÜ
begum@turktekin.at
Bilgi Kirliliğine
Dikkat
Bu durum şu an yaşadığımız global
pandemi sürecinde birçok avantajı beraberinde
getiriyor, aynı zamanda her
okuduğumuz veya duyduğumuz haberi
mercek altına alıp belirli süzgeçlerden
geçirmemizi, yani daha dikkatli olmamızı
gerektiriyor.
Aksi halde ya komplo teorilerin içerisinde
kaybolur her musibeti Amerikalı milyarderlere
veya gizemli örgütlere bağlayabilir
ya da diğer kutupta bulunup hükümetlerin
getirdiği her kısıtlamaya gözü kapalı itaat
ederiz.
Her iki durum da sağlıklı bir bireyin içinde
bulunmaması gereken ruh halleri‐ zira aklı
selim ve sağduyulu bir şekilde sorgulayıp,
düşünüp daha sonra bir karara varmak en
sağlıklısı olacaktır.
Peki bu tuzaklara düşmemek için ne yapabiliriz?
Kriz zamanlarında sosyal medya ve medyadan
en sağlıklı şekilde nasıl faydalanabiliriz?
Dikkat edilmesi gereken birkaç husus:
Okuduğumuz veya duyduğumuz bir haberin
kaynağını mutlaka araştırmalı ve bu
şekilde ciddi ve profesyonel bir haber olup
olmadığını ölçüp tartmalıyız.
Haberi incelemeliyiz. Burada en önemli
kriter haberin objektif yazılıp yazılmamasıdır.
Bu göreceli bir durum değildir‐ Özellikle
bir soru ile doğru kanıya varmak
mümkün:
Haberde farklı bakış açılarına mı yer verilmiş
yoksa baştan sona kadar hiç 'acaba' bırakmadan
bir fikir mi savunuluyor? Hatta
diğer fikirlere hiç ışık tutulmadan baştan
karalanıyor mu?
Bilimsel kaynaklar kullanılıyor mu? Özellikle
bulunduğumuz durum için çok önemli
bir nokta. Konumuz bir virüs ve hiçbir
bilimsel altyapısı olmayan fakat yine de
somut ve kesin bilgiler içeriyorsa bu haberi
sorgulamakta fayda var.
Bunlar naçizane benim düşünüp kendim
için yazdığım küçük bir „doğru bilgilenme
rehberi“.
Bu rehbere siz de kendiniz için önemli noktaları
ve hassasiyetleri ekleyebilirsiniz.
Özellikle bu yaşadığımız dönemde ruh sağlığımızı
muhafaza etmek için ve bilgi kirliliğinden
kendimizi korumak adına, bence
üzerine düşünülmesi gereken bir konu.
Ne okuduğumuza, ne dinlediğimize ve
hangi bilgilerin beynimize nüfus edip bizi
etkilediğine dikkat edelim.
Bilgi ve haber denizine, aklımızı ve ruhumuzu
boğulmaya bırakmayalım.
Avrupa genelinde acil yardım
ve destek hatlarına,
korona virüsü kısıtlamaları
nedeniyle aile içi şiddet
çağrılarında artış yaşıyor.
Çağrılarda %60 Artış
Dünya Sağlık Örgütü (WHO)
Avrupa Direktörü Hans
Kluge, Nisan ayında, çeşitli
Avrupa ülkelerindeki kadınların
acil çağrılarında, bir
önceki yılın aynı ayına göre
yüzde 60'a varan oranlarda
artış olduğunu bildirdi.
Kriz Döneminde Arttı
Uzmanlara göre, dışarı
çıkma kısıtlamaları sırasında
kadınlar ve çocuklar
istismara açıktır. DSÖ'ye
göre, aile içi şiddet vakaları
Corona - WHO meldet deutlichen
Anstieg häuslicher Gewalt
Avrupa’da Aile İçi
Şiddette Önemli Artış
kriz zamanlarında artmaktadır
ve pandemideki kontrol
önlemleri bunu daha da
kötüleştirmiştir. DSÖ Avrupa
temsilcisi cinsiyet ve
sağlıktan sorumlu Isabel
Yordi ise "Hemen hemen
her ülkeden yardım ve destek
hatlarına gelen şikâyetlerde
artış oldu" dedi.
Kısıtlamalar 6 Ay Daha
Sürerse Ne Olur?
Birleşmiş Milletler Nüfus
Fonu yetkilileri, kısıtlamalar
altı ay daha devam
ederse, dünya genelinde
31 milyon daha aile içi şiddet
vakası olabileceğini ve
normalleşme sürecinin çok
önemli olduğunu açıkladı.
„profil“-Umfrage: 65% für
Erhöhung des Arbeitslosengeldes
Güncel Anket:
‘‘İşsizlik Maaşı
Yükselmeli’’
Avusturya’nın en çok okunan ve saygın
dergilerinden Profil’in, Unique Araştırma
Enstitüsü’ne yaptırdığı bir araştırmaya
göre vatandaşların %65'i korona krizi döneminde
daha yüksek işsizlik yardımlarının
olması gerektiğini belirtti. Ankete katılanların
%33'ü kesin bir dille artışın gerekli
olduğunu, %32'si böyle bir artıştan yana
olduğunu söyledi.
Artışa Karşı Olanlar da Var
Ankete katılanların %17'si böyle bir artışa
genel olarak karşı olduğunu ifade ederken;
%11 ise işsizlik maaşının yükseltimesine
kesin bir dille karşı çıktı.
SPÖ’lüler İlk Sırada
İşsizlik maaşlarının artışını isteyenler genel
olarak Sosyal Demokrat Parti (SPÖ), Yeşiller
ve aşırı sağcı Özgürlük Partisi (FPÖ)
seçmenleri. Avusturya Halk Partisi’ni (ÖVP)
destekleyenler ise bir artışa şüphe ile
yaklaşıyor.
Seçmenlere Göre Dağılım
SPÖ seçmenlerinin %83’ü
FPÖ taraftarlarının %81’i
Yeşiller’i destekleyenlerin %70’i
ÖVP’lilerin ise sadece %56'sı işsizlik maaşlarının
yükseltilmesini destekleyeceğini
belirttiler.
(OTS)
Sosyal Sektördeki Ücretlerin
Artırılmasına Büyük Destek
Avusturya'da yüz binlerce insan
için işsiz kalmak gibi üzücü bir gerçek
var. Volkshilfe’ye göre, kimseyi
çalışma hayatından dışlamamak bir
adalet meselesidir, çünkü buna
sosyal dışlama da eşlik eder. Bu nedenle
Volkshilfe, çeşitli nedenlerle
düzenli iş piyasasında çok az fırsata
sahip olan kişilere destek olmak
için çok sayıda işgücü piyasası politikaları
projesinde yer almaktadır.
Bu doğrultuda SORA Araştırma
Enstitüsü ile işbirliği içinde yapılan
bir anket ile Avusturya'daki insanlara
iş piyasasıyla ilgili bazı güncel
konulara karşı tutumları soruldu.
Volkshilfe Avusturya Müdürü Erich
Fenninger, "Bu anket gösteriyor ki,
korona krizinde, birçok yapısal
sorun sanki bir büyüteçle büyütülmüş
gibi daha belirgin hale geldi."
Daha İyi Bir Maaşa Büyük Destek
Kriz süreci, sistematik olarak
önemli sağlık ve sosyal hizmetler
için daha iyi bir ücretin acilen gerekli
olduğunu gösterdi. Avusturya'daki
insanların %87 gibi büyük
bir çoğunluğu bunu destekliyor.
Haftada 35 Saat Çalışma
Ankete katılan her 10 kişiden 7'si,
bir hafta için 35 saatlik çalışma gereksinimini
kabul etmektedir. Fenninger,
"Çalışanlar üzerindeki yük,
kriz zamanlarının dışında da çok
yüksektir, bu nedenle sosyal sektöre
daha fazla insan çekmek için,
teşvik ve destek gereklidir."
Viyana Üniversitesinden siyaset bilimci
Barbara Prainsack tarafından
Volkshilfe ve SORA’dan Toplum Araştırması:
yayınlanan yakın tarihli bir araştırmaya
göre, işsizler ve asgari geçim
maaşı ile geçinen bireylerin hayatlarını
idame etme ile ilgili korkularında
ciddi artış mevcut. Fenninger,
''Ayrıca ebeveynlerin endişeleri ve
finansal sorunları çocuklarda da
korkuya sebep oluyor''
İşsizlik Maaşı Veya Asgari
Geçim Yardımının Kesilmesi
Avusturya'daki çoğu insan (%59)
işsizlik maaşı ve asgari geçim yardımı
gibi ana sosyal güvenlik sisteminde
kesinti ve yasaklara kesin bir
şekilde karşı çıkıyor.
Volkshilfe Sozialbarometer:
Große Zustimmung für
Erhöhung der Gehälter
im Sozialbereich
Daha Yüksek Asgari Ücret
Avusturya nüfusunun %87 gibi
büyük bir çoğunluğu daha yüksek
asgari ücretleri savunmaktadır. Şu
anda, perakende veya temizlik
gibi sistemin işlemesi için önemli
birçok sektörde ücretler çok düşüktür.
Asgari ücretlerde yapılacak bir
artış, işsizlik durumunda daha iyi
güvence sağlayacaktır.
Erkekler de Ebeveyn İznine
Katılmalı ve Faydalanmalıdır
Genel olarak, Avusturya'daki insanların
yaklaşık üçte ikisi (%67), ebeveyn
izninin cinsiyetler arasında
eşit olarak dağıtılmasından yanadır.
Kadınların %70'i, erkeklerin %63'ü
buna destek vermektedir.
Erich Fenninger, ''İnsanlar açıkça
daha iyi bir sosyal güvenlik sistemi
istiyor. Bu nedenle krizden sonra
bile işsizlik maaşı oranında acil bir
artış şart. Çünkü özellikle düşük gelirli
çalışanlar mevcut işsizlik parasıyla
geçinemiyorlar. Ayrıca önlemleri
koordine etmek için bir uzman
sosyal güvenlik takımına ihtiyaç
var. Korona krizi ile ortaya çıkan yapısal
sorunları bu şekilde kontrol
altına alabiliriz.''
(OTS)
HABEReğitim&sağlık Mayıs 2020, Sayfa - 10
Dünyanın En Yeşil
Kenti Viyana
Viyana, hava kalitesi, parkları, toplu taşıma
araçlarına erişim imkânı ve farklı kriterlerin
karşılaştırıldığı bir araştırmaya
göre dünyanın en yeşil şehri seçildi.
Araştırmadaki kriterler şöyle: Kamusal
yeşil alanların yüzdesi, yenilenebilir
enerji kaynaklı enerji ihtiyacının yüzdesi,
işe gitmek için toplu taşıma araçlarını
kullanan nüfusun yüzdesi, hava kirliliği
seviyesi, kişi başına su tüketimi, yayalara
uygunluk, şehir genelinde geri dönüşüm
olanakları.
Resonance adlı danışmanlık şirketinin
yaptığı araştırmada, dünyada en çok
ziyaret edilen 50 şehri karşılaştırıldı. Nüfusunun
yarısının toplu taşıma kartına
sahip olduğu Viyana "Avrupa'da model
teşkil eden şehir olarak" gösterildi.
KORONA ETKİSİ
Toplu taşıma araçlarını kullanmak çevre
açısından çok önemli olsa da Koronavirüs
dengeleri değiştirdi. Çünkü Avrupa Birliği
ülkeleri, salgın nedeniyle mesafe kurallarından
dolayı vatandaşların toplu taşıma
araçlarına yoğunlaşmaması için bisiklet
kullanımını artırmak istiyor.
YARISINDAN FAZLASI YEŞİL ALAN
Viyana’da yüzde 50'nin üzerinde yeşil
alan var. Şehir yönetimi yaya geçitleri ve
bisiklet yolları yapmaya devam ediyor. Bu
alanda da zirvede olan Viyana’yı, Münih,
Berlin, Madrid ve Sao Paulo izliyor.
Corona virüsü için pandemi ilan
edilmesiyle beraber, dünyanın neredeyse
her yerindeki insanlar için
büyük bir stres faktörü oluştu. Virüsün
sadece fizyolojik etkileri değil,
aynı zamanda psikolojik etkileri de
pandeminin gerçek yüzünü ortaya
koyuyor.
Sizlere daha önce de corona virüsü
nedeniyle ortaya çıkan psikolojik
rahatsızlıklardan ve alabileceğiniz
önlemlerden bahsetmiştim. Şimdi
ise son dönemde yapılan araştırmaların
ışığında virüsün yayılmasına
engel olmak için alınan önlemler
ve stresin ortaya çıkardığı yeni
bir „fenomen“ hakkında sizleri bilgilendirmek
istiyorum.
„Garip ve sıradışı rüyalar“ görüyorsanız,
yalnız değilsiniz. Yapılan
bilimsel araştırmalara göre insanların
karantina döneminde alışkanlıklarından
uzaklaşması, evden
çıkamaması, sevdikleriyle yakınlık
kuramaması ve sürekli olarak
evin içinde kapalı kalma hali
„bilinçaltını“ doğrudan etkiliyor,
dolayısıyla insanların tuhaf rüyalar
görmesine sebep oluyor.
Rüyaların biz insanlar için psikolojik
işlevleri olduğuyla ilgili çeşitli
görüşler vardır. Örneğin psikoloji
tarihinin mihenk taşlarından biri
olan Freud’a göre rüyalar, gizli
arzuların ve isteklerin ortaya çıkmasını
ve böylelikle enerji boşalımını
sağlar. Diğer bir önemli ruh
MELİKE İNCE
Nörobiyolog ve Temel Psikoterapi Eğitimi Mezunu
Kötü rüyalar
görüyor musunuz?
Pandeminin İzleri
bilimci olan C. G. Jung’a göre
ise rüyalar, kişinin uyanık olduğu
zamanlarda yaşadığı hallerin tamamlayıcısıdır.
Diğer bir tamamlayıcı
görüş ise rüya içeriklerinin
kişinin günlük hayatı, duygu durumu
ve düşüncesiyle uyumunu
vurgulamaktadır. Yani, görülen rüyalar
insanın gün içerisinde yaşadığı
olayların bilinçaltındaki karşılaştırılması
ve çözümlemesi olarak
yorumlanabilir. Görülen rüyalar
olumlu ise kişinin iyi halinin bir
yansıması iken, görülen olumsuz
rüyalar insanın bilinçli olmadığı
ama yaşadığı kötü hislerin bir
işareti olarak yorumlanır.
melike.ince@outlook.de
Uygulanan karantinayla beraber
kişiler sosyal alandan uzaklaşması
ve rüyaları için esinleneceği
yaşantılardan eksik kalması sonucunda
bilinçaltı geçmişte yaşanan
izlere geri dönebiliyor. Rüyalar üzerine
olan çalışmalarıyla bilinen ruh
bilimci C. G. Jung’a göre, bir sorun
üzerinde düşünmek demek, onu
içerdiği tüm yanlarıyla ve getireceği
sonuçlarla çözümlemeyi amaçlamak
demektir. Bu zihinsel işlev
uyku durumunda da bilinçdışı
bir şekilde kendiliğinden sürer.
Yani, uyanık durumdaki değer
verilmeyen, iyi tanınmayan, yani
bilinçaltında kalan tüm görüş
noktaları simgesel bir biçimde
kişinin düşünde belirebilmektedir.
Bu yoğun süreçte özellikle uyku
hijyeninize özen göstermelisiniz.
Peki, sağlıklı bir uyku hijyeni için
neler yapılabilinir?
• Gece uykunuza daha kolay geçiş
yapabilmek için gündüz uyumayın.
• Kafein ve nikotin gibi uyarıcı
içeren yiyecek ve içeceklerden
kaçının.
• Uyku saatine yakın ağır egzersizler
yapmayın.
• Metabolizmanızın rahatlaması ve
uykuya daha rahat bir geçiş için
akşam yemeklerinde yağlı yemekler
tüketmeyin.
© NLK Filzwieser
In St. Pölten wurde die Initiative „Pflege-Helden“ mit Landeshauptfrau Mikl-Leitner (2.v.r.) und Landesrätin Teschl-Hofmeister (l.) präsentiert
Genç ‘Bakıcı-Kahramanlar’ Aranıyor
Aşağı Avusturya Eyaleti „Pflege-Helden - Bakıcı-Kahramanlar“ girişimiyle
gençleri bakım mesleklerine yönlendirmek ve onlara ilham vermek istiyor
Eyalet Valisi Johanna Mikl‐Leitner
(ÖVP), "Bakım alanındaki eleman eksikliği
tabii ki birçok yerde olduğu gibi
Aşağı Avusturya’da da bizleri ciddi olarak
uğraştırıyor ve buradaki eksiklikleri
gidermek, çözüm yolları bulmak ve geliştirmek
için yoğun çaba sarfediyoruz.
„Pflege‐Helden“ gibi örnek ve uygun
projeler ile Aşağı Avusturya Eyalet
Sağlık Ajansı, özellikle bu mesleklere
ilgi duyan gençleri yönlendirmeye ve
bakım alanında çalışmak için etkilemeye
çalışıyor."
GELECEĞİN ÖNEMLİ MESLEĞİ
Eyalet Eğitim ve Sosyal Konulardan
Sorumlu Meclis Üyesi Christiane
Teschl‐Hofmeister (ÖVP), "Bu özellikle
gençler için gerçek bir gelecek mesleğidir"
diyerek bakım alanına ilgi duyan
genç nesillerin ileride iş kaygısı yaşamayacağını
vurguladı. Teschl‐Hofmeister
ayrıca, korona krizi döneminde
E‐Öğrenme ve Video Konferansları gibi
bilgi ve iletişim teknolojileri kullanılarak
bakım alanındaki eğitimlere aralıksız
devam edildiğini de vurguladı.
BAKIM ÇALIŞANLARINA TEŞEKKÜR
Vali Mikl‐Leitner, Aşağı Avusturya’nın
bakım alanında görev yapan 16 bin çalışanı
olduğunu ve korona krizi döneminde
bu mesleğin öneminin daha da
iyi anlaşıldığını belirterek, "Bakım alanında
çalışanlar sayesinde kriz ile daha
iyi mücadele edebildik. Onlar her türlü
övgüyü hak ediyorlar ve sağlık ve
bakım alanında çalışanlara ne kadar
teşekkür etsek azdır." dedi.
Detaylı Bilgilere Ulaşabileğiniz Adres:
www.pflege‐helden.at
Aşağı Avusturya Ticaret Odası
Yeni Başkanı Wolfgang Ecker
Wolfgang Ecker, oybirliğiyle Aşağı
Avusturya Ticaret Odası (WKNÖ)
yeni başkanı seçildi ve "Sorunları
birlikte ele alma ve çözüm geliştirme
misyonu" ile yola çıkıyoruz
mesajı verdi. Ayrıca Kurt Hacker
ve Thomas Schaden, yine oy birliği
ile Başkan Ecker’in yardımcılığına
seçildiler.
EKONOMİ ve GELECEK
WKNÖ'nün zirvesindeki görevinden
20 yıl sonra ayrılan Sonja
Zwazl'ın yerine geçen Wolfgang
Ecker, "Öncelikle uzun süredir
görevini başarılıyla yapan ve çok
güzel çalışmalara imza atan Sonja
Zwazl'a şükranlarımı sunuyorum.
Yeni görevimle ekonomimizin geleceğini
birlikte şekillendirmek
istiyoruz. Özellikle bu süreçte
şirketlere destek çok önemlidir.
© Andreas Kraus
Wolfgang Ecker neuer Präsident der WK Niederösterreich
Çünkü şirketlere yardım demek
hepimize destek olmak anlamına
gelir. Ekonomi iş demek ve iş, gelecek
için bir şey yapmak demektir.
Şu anda bu gelecek vizyonunu
gözden kaçırmamalıyız. Ekonomiye
yatırılan her Euro bize mutlaka
geri döner."
ŞİRKETLERE BÜYÜK DESTEK
WKNÖ, "Gelecek.Birlikte.Şirketler‐
Zukunft.Gemeinsam.Unternehmen"
sloganı ile yoluna devam edecek.
Yeni Başkan Ecker, "WKNÖ olarak
hedeflerimizin merkezi noktalardan
biri, şirketlerin ihtiyaçlarına
yönelik daha kapsamlı ve uygun
çalışmalar yapmaktır. Ticaret
Odamızın tüm hizmet ve eğitim
teklifleri için ölçüt, şirketlerimize
destek ve onlarla birlikte hareket
etmektir."
Der neue Präsident Wolfgang Ecker bedankte sich bei seiner Vorgängerin Sonja Zwazl
für deren „jahrelange erfolgreiche Arbeit und ihren unvergleichlichen Einsatz.“
HABERarbeit&gesundheit Mai 2020, Seite - 11
Berufsgruppe Gesundheit, Medizin und Soziales verstärkt nachgefragt
Corona: Gute
Jobchancen in der Krise
(OTS) ‐ Die drastischen Auswirkungen von
Corona auf den Arbeitsmarkt kennen wir.
Die gute Nachricht: Mitten in der Krise sind
auch positive Trends auf dem Stellenmarkt
zu erkennen. Das zeigt eine Auswertung
von Index im Auftrag von StepStone Österreich.
Vor allem Pflegekräfte, Ärzte und
Personal im Einzelhandel werden verstärkt
nachgefragt.
Ärzte und Pflegekräfte
laufen IT‐Jobs den Rang ab
Wurden früher IT‐Fachkräfte stets „händeringend“
gesucht, laufen Mitarbeiter der
Berufsgruppe Gesundheit, Medizin und
Soziales diesen nun den Rang ab. So wurden
im März 2020 17 Prozent Stellen mehr
ausgeschrieben als noch ein Jahr davor.
Im IT‐Bereich hingegen gingen die Stellenausschreibungen
um 27 Prozent zurück.
Insgesamt wurden im März zur Behandlung
der Corona‐Infektionen 22 Prozent mehr
Stellenanzeigen für Allgemeinärzte, Fachärzte
der Pneumologie und der inneren
Medizin veröffentlicht.
Altenpfleger dringend gesucht
Auch für Pflege‐ und Arzthelferberufe wurden
13 Prozent mehr Stellen inseriert, um
die Kapazitäten in Krankenhäusern und
Pflegeeinrichtungen zu erhöhen. Besonders
intensiv werden Altenpfleger gesucht,
hier hat sich die Anzahl an Stellen sogar
fast verdoppelt. Auch in der Berufsgruppe
Wissenschaft, Aus‐ und Weiterbildung werden
verstärkt Nachhilfelehrer gesucht, die
während des Homeschoolings die Eltern
unterstützen.
Helfer im Logistikbereich
und auf dem Land gebraucht
Die Corona‐Krise und der Lock Down des
ganzen Landes hatten allerdings noch
einen anderen Effekt: Die Bestellungen bei
Online‐Versandhändlern haben deutlich
zugenommen. Aus diesem Grund wurden
doppelt so viele Lagerarbeiter und Packaushilfen
zur Unterstützung im Logistikbereich
gesucht als noch im März 2019. Auch
in der Landwirtschaft sind die Bauern auf
Unterstützung angewiesen: Für Landwirtschafts‐
und Erntehelfer wurden insgesamt
63 Stellen ausgeschrieben.
Arbeitsmarkt reagiert nicht
in allen Bundesländern gleich
Im Bundesländervergleich zeigt sich: Die
Arbeitsmarkteinbrüche haben je nach
Region verschiedene Ausprägungen. Wien
ist bisher am stärksten vom Stellenrückgang
betroffen (‐35,4 Prozent), wohingegen
die Stellenanzeigen im Burgenland nur um
16,1 Prozent und in Vorarlberg um 17,7
Prozent zurückgegangen sind.
Berufsgruppen unterschiedlich
stark betroffen
Auch Berufsgruppen sind unterschiedlich
stark betroffen: Während
im Vertrieb die Stellenanzeigen
um 35 Prozent zurückgegangen
sind, beträgt der Rückgang
im Einzelhandel nur 18
Prozent. Vor allem große Einzelhandelsunternehmen
suchen verstärkt
nach neuen Mitarbeitern
für die Lebensmittelversorgung
der Bevölkerung. Dringende Unterstützung
wird vor allem von diversen
Aushilfsmitarbeitern, Regalbetreuern
und Feinkostverkäufern
benötigt.
Technische Berufe
weiterhin gefragt
Auch technische Berufe bleiben
weiterhin gefragt: Trotz einem
Minus von über 31 Prozent bei den
Stellanzeigen werden in dieser
Berufsgruppe weiterhin die meisten
Inserate geschaltet und Geld
für das Recruiting in die Hand
genommen: Österreichische Unternehmen
gaben fast drei Mio. Euro
für kostenpflichtige Stellenanzeigen
aus.
INFO: Für die vorliegende Erhebung hat die Marktforschungsagentur index im Auftrag von StepStone
Stellenanzeigen in ganz Österreich in 22 Printmedien und 21 Jobbörsen im Zeitraum von 1.-31. März 2020
ausgewertet und mit den Stellanzeigen im März des Vorjahres verglichen. Weitere Informationen und
Studien finden Sie unter https://www.stepstone.at/Ueber-StepStone/pressebereich/
© StepStone Österreich
HABERcorona&gesundheit Mai 2020, Seite - 12
Gegen die Coronakrise fordert die AK Vorarlberg:
Arbeitsmarktoffensive
statt Sparpaket
Laut AK‐Präsident Hubert Hämmerle
soll ein ganzes Maßnahmenbündel
die Arbeitslosigkeit senken:
Eine Weiterbildungsoffensive mit
einem Fachkräftestipendium, zusaẗzliche
Mittel für den Vorarlberger
Bildungszuschuss und für
den Digital Campus Vorarlberg,
Ausbildungsschwerpunkte im Bereich
Pflege‐ und Gesundheitsberufe
sowie ein Ausbau der Ganztagesbetreuung.
Offensive für mehr
Gerechtigkeit
AK Vizepräsident Bernhard Heinzle
fordert die Dienstgeber im Bereich
der Gesundheits‐ und Pflegeberufe,
des Handels und der sozialen
Dienste auf, einen monatlichen
Mindestlohn von 1700€ netto zu
bezahlen.
AK Vizepräsidentin LAbg. Manuela
Auer:„ Es kann nicht sein, dass
nach jeder Krise die Reichen noch
reicher daraus herausgehen.“, sie
fordert u.a. eine Millionärssteuer.
Nach Ansicht von Sadettin Demir,
Mitglied des Vorstands der
Vorarlberger AK, könnten Umweltsteuern
einen Lenkungseffekt in
Richtung Nachhaltigkeit und Ressourcenschonung
bewirken.
AK Vorstandsmitglied Adnan Dincer
fordert eine grundlegende
Neuausrichtung der Arbeitslosenversicherung
im Zusammenhang
mit einer weitergehenden Reform
derselben.
© JUERGEN GORBACH
Sağlık Alanı: "Temel Hizmetlerin
Kademeli Olarak Genişletilmesi"
Gesundheitswesen: „Schrittweise Erweiterung der Grundversorgung“
Vorarlberg'deki koronavirüs enfeksiyonlarının
sayısının sabit bir seviyede kalması
ve diğer ülkelerdeki gibi korkulan senaryoların,
iyi hazırlık ve halkın üst düzeydeki
disiplini sayesinde gerçekleşmemesinden
sonra, temel tıbbi bakım hizmetleri
genişletiliyor.
Ke ei ine Zeit für
meine Zukunft?
unft?
Koordineli bir yöntem
Eyalet meclisi üyesi Rüscher: ''Yavaş yavaş
genişleyen bir hizmet seçenekleri yelpazesi
geliştiriyoruz ve burada sağlık alanı
için kararlar hız kazandı.'' Vorarlberg'deki
tüm hastanelerde, temel hizmet seçenekleri
yavaşça adapte edilmektedir.
Önümüzdeki birkaç gün ve haftalarda,
öngörülebilir operasyonları gerçekleştirmek
için daha fazla hasta, hastanelere
çağrılacaktır. Öncelikle listede olan hastalarla
yeni randevu almak için iletişime
geçilecektir. Hastaları ve çalışanları korumak
için hastane polikliniği kapalı kalacak
ve ziyaret yasağı devam edecektir.
Yönetmeliklerde yer alan önlem ve
güvenlik kurallarına uyun
Doktorlar dauygun görülen alanlarda
özel muayenehanelerini tekrar açıyorlar.
Hastalar muayenehaneye gitmeden önce
telefonla kayıt yapmalıdırlar. Bekleme
salonlarındaki hasta sayısında ise sınırlamalar
vardır.
Vorarlberg Sağlık Uygulaması "Xsund"
"Xsund": Bu, Vorarlberg halkıiçin bugünden
itibaren mevcut olan cep telefonlarına
yönelik yeni geliştirilen servis
uygulamasının adıdır. Bu ücretsiz uygulamada,
Vorarlberg'deki çeşitli sağlık hizmeti
sağlayıcıları listelenmiştir – her biri
adres, telefon numarası ve mevcut açılış
saatlerini içermektedir.
ÖNEMLİ SORU ve CEVAPLAR:
• Doktorumun muayenehanesi açıldı
mı?
Bilgi hattı 141'i arayın veya "Xsund" uygulamasına
bakın
• Hastane tedavim ne zaman gerçekleşecek?
Ameliyat tarihi ile ilgili: Hastaneler yeni
bir randevu için size ulaşacak
Hastaneye sevk, yetkili doktorlar tarafından
yapılır.
• Polikliniklere gidebilir miyim?
Hastane poliklinikleri bir sonraki duyuruya
kadar kapalı olacak
Bir hastane polikliniğine kendi kendini
sevk mümkün değildir!
Hastaneye sevk, yetkili bir doktor veya
Acil sağlık hizmetleri(Rettungsdienst)
tarafından gerçekleştirilebilir
Nach Wochen im sehr eingeschränkten Betrieb
fährt Vorarlberg mit viel Umsicht das Leistungsangebot
im Gesundheitswesen behutsam
und schrittweise hoch. Die Vorarlberger Gesundheitslandesrätin
Martina Rüscher betont:
„Wir sind noch lange nicht bei der Normalität
angekommen, aber in den nächsten
Wochen wird eine behutsame Öffnung von
Spitälern und niedergelassenem Bereich
vorgenommen.“
Haftalar süren çok sınırlı hizmet sürecinden sonra
Vorarlberg, dikkatle ve adım adım sağlık hizmetlerini
sunmaya başlıyor. Vorarlberg eyaleti sağlıktan
sorumlu meclis üyesi Martina Rüscher:
"Normalleşmeden hala çok uzaktayız,
ancak önümüzdeki birkaç haftada dikkatli
bir şekilde, hastane ve doktorların özel
muayenehane alanlarının açılışı yapılacak."
© VLK/Mathis
Nimm Dir 5 Minuten und unterschreibe das
Klimavolksbegehren.at von 22.-29.6.2020!
U nterschreibe
n können alle ö sterreichischen
S taatsbürgerInnn
en ab 16 Jahren
in jedem beliebi
gen
Gemeinde-
ode
er Bezirksamt
oder online mittels Handy-Signat
ur oder Bürgerk
arte.
HABERinterview Mai 2020, Seite - 13
Ergotherapeutin Mag. a Katrin Unterweger zur Wichtigkeit der frühkindlichen Förderung
Mag. a Katrin Unterweger, MSc,
Ergotherapeutin in freiberuflicher Praxis, Schwerpunkt
Pädiatrie, Lehr- sowie Vortragstätigkeiten, Referentin für
evidenzbasierte Ergotherapie bei Ergotherapie Austria
Was ist frühkindliche Förderung?
Die Kinder bringen einen inneren
Drang mit, sich mit ihrer Umwelt
auseinanderzusetzen um zu lernen.
Bereits Neugeborene sind an ihrer
Umwelt interessiert. Sie lieben es
zu kuscheln, Gegenstände werden in
den Mund genommen. Später werden
Kisten ausgeräumt, geschüttet,
mit Bausteinen gebaut, Bücher angesehen…
Damit wertvolle Erfahrungen
gelingen, brauchen Kinder eine Umgebung,
die dazu einlädt, motorisch
aktiv zu werden, mit Gegenständen
zu experimentieren, zu hantieren
und ins Spiel zu kommen. Die Umgebung
muss dabei an den Entwicklungsstand
und die Interessen der
Kinder angepasst werden.
Frühkindliche Förderung unterstützt
die Entwicklung der Fein‐ und Grobmotorik,
der Kognition sowie der
Sozialkompetenz. Kinder lernen sich
selbst einzuschätzen, sie lernen
ihre Grenzen kennen, verstehen Ursache
/ Wirkungsprinzipien und erleben
ihre eigenen Gefühle.
Wie kann man sein Kind fördern?
Für eine ausreichende und gezielte
Förderung braucht es nicht den
Überfluss an Materialien oder ein
Überangebot an Kursen. Ganz im Gegenteil
‐ Das kann schnell zu Überforderung
und Frust führen. Weniger ist
hier oft mehr! Kinder brauchen ein
Gegenüber, das sich mit dem Kind
aktiv auseinandersetzt und seine
Bedürfnisse anerkennt: Miteinander
reden, Geschichten erzählen oder die
Kinder im Alltag mit einbinden. Lernen
muss ohne Druck stattfinden.
Das Kind muss Erfahrungen sammeln
dürfen und seiner Neugierde nachgehen
können. Den Kindern darf etwas
zugetraut werden ‐ nur so entstehen
Erfolgserlebnisse, die den Selbstwert
und die Motivation, sich neuen Herausforderungen
zu stellen, steigern.
Was ist Ergotherapie genau? Wem
empfehlen Sie eine Therapie?
ErgotherapeutInnen sind ExpertInnen
für den Alltag. Ergotherapie
richtet sich an Menschen, die in
ihrer selbstständigen Ausführung von
Aktivitäten und
Handlungen eingeschränkt
sind,
diese gar nicht
ausführen können,
oder viel
Zeit in der Verrichtung
benötigen.
Im Kindesalter können diese
Probleme zum Beispiel beim selbstständigen
An‐ und Ausziehen,
selbstständigen Essen / Hantieren
mit Besteck, im Spielverhalten (geringe
Beschäftigung mit Gegenständen,
Ausdauer, Konzentration), beim
Schreiben, der Stifthaltung, der Feinund
Grobmotorik oder im Sozialverhalten
auftreten.
Wenn solche Einschränkungen im
„Kinder brauchen ein Gegenüber, das
sich aktiv mit ihnen auseinandersetzt“
Durch Fernsehen und Computer werden Kinder in ihrer
motorischen, kognitiven und sozialen Entwicklung gebremst
Alltag beobachtet werden können,
sollten Eltern eine Ergotherapie in
Anspruch nehmen.
Eine umfassende
Befundung hilft ein
genaues Bild des
Kindes zu erhalten,
um abgesmmte und
individuelle Ziele für
die Therapie fest
zulegen. Die erarbeiteten
Maßnahmen in der Therapie
sollen in den Alltag des Kindes
übertragen werden.
Besonders in der Schule, beim
Schreiben, beim Rechnen, bei der
Orientierung im Heft und oft auch
beim Sport haben Kinder Probleme.
In wie weit sehen Sie hier einen
Für eine Förderung
braucht es nicht den
Überfluss an Materialien
oder an Kursen – das
kann schnell zur
Überforderung führen
Zusammenhang mit der räumlichen
Wahrnehmung?
Räumliche Wahrnehmung
entsteht
durch ein Zusammenspiel
von vielen
Sinneswahrnehmungen.
Durch Bewegungen
im Raum
erwirbt man Erfahrungen
wie „oben“,
„unten“, hinter“ oder Abstände zueinander.
Durch ertasten von Eigenschaen
oder auch im Spiel entwickelt
Für einen guten Schulstart, für gute Grob‐ und Feinmotorik sowie mehr Sicherheit
beim Erwerb von Lesen, Rechnen, Schreiben und Mengenverständnis (Zahlenbilder),
kann man Kinder ab dem Kleinkindalter fördern. Das Kind sollte viel selbständig
erfahren und ausprobieren können z.B. Schüen, Ordnen, Soreren, Stapeln.
Es gibt aber auch viele Spiele, bei denen die ganze Familie Spaß hat und die
verschiedene Fähigkeiten fördern. Diese Spiele haben mit verschieben,
einpassen, konstruieren, puzzeln, links‐rechts Orienerung zu tun.
© Family Veldman - stock.adobe.com
sich die Vorstellung von Größen und
Raumlage: beim Schütten, Ordnen,
Sortieren, Bauen mit Bausteinen
werden räumliche Beziehungen
wahrgenommen. All das sind Voraussetzungen
für eine gute Grob‐ und
Feinmotorik sowie dem Erwerb der
Kulturtechniken Lesen, Rechnen und
Schreiben. Frühe Anzeichen bei
Kindern mit Defiziten in der räumlichen
Wahrnehmung können sein:
ein mangelndes Interesse für malen,
bauen, puzzeln oder sie haben
Schwierigkeiten in der räumlichen
Orientierung.
Entstehen bestimmte Schwierigkeiten
durch unser modernes Leben
in einer von neuen Technologien
veränderten Umwelt?
Kinder brauchen eine Umgebung, die
einen Anreizcharakter schafft, sich
mit ihr zu beschäftigen. Fernseher
oder auch Computerspiele haben
keinen oder wenig Aufforderungscharakter,
selbst aktiv zu werden.
Zudem überfordern schnelle Bildabfolgen,
viele Geräusche und komplexe
Handlungen die Kinder. Kinder
sind den Reizen ausgeliefert, können
selbst nichts gestalten. Sie werden
dadurch in ihrer motorischen, kognitiven
und sozialen Entwicklung gebremst.
Wie sieht Ihre Empfehlung für ein
gesundes Großwerden aus?
Jedes Kind entwickelt sich in seinem
eigenen Tempo und entwickelt eigene
Interessen, Stärken aber auch
Schwächen. Kinder brauchen Eltern,
die genau diese Punkte anerkennen
und fördern. Sie brauchen eine
sichere Beziehung zu ihren Eltern.
Den Eltern muss bewusst sein, dass
sie ständig in einer Vorbildrolle agieren.
Kinder ahmen ihre Eltern nach
und wollen Dinge selber machen. Die
Aufgabe der Eltern ist dieses Aktiv‐
Werden zuzulassen, aber auch Zeit
einzuplanen für Ruhepausen. Der Alltag
ist der beste Lernort. Bindet man
Kinder ein, erleben sie sich selbstwirksam.
Kinder mit Spielen fördern:
Tipps beim Kauf:
Es muss nicht immer ein Lernspiel
sein, es darf auch einmal
der Spass im Vordergrund stehen.
Berücksichtigt werden müssen
Interessen und der Entwicklungsstand
des Kindes. Gefördert werden:
Sozialverhalten (Warten bis man
dran kommt, aufeinander Rücksicht
nehmen), mit Gefühlen umgehen
(Frust beim Verlieren), Strategien
erstellen, Konzentration, Kreativität.
HABEReğitim Mayıs 2020, Sayfa - 14
Koronavirüs ile Birçok Alanda Olduğu Gibi Eğitimde de Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak
Eğitim 4.0 Korona Krizi ve Eğitim
Die Corona-Krise hat den Grundstein für Bildung 4.0. gesetzt.
Karina Tajmar, CEO von CM Creative International
* * * * * * * * * *
In fordernden Zeiten einer Krise ist es wichtig, allen Schülerinnen und
Schülern einen gleichermaßen nachhaltigen und gesicherten Bildungszugang
zu gewähren. Dort, wo man jetzt ansetzen kann, um soziale Benachteiligungen
in Bildungseinrichtungen zu minimieren, sollte alles unternommen
werden, was Kindern hilft, den Zugang zum Lernmaterial uneingeschränkt
zu erhalten. Dazu zählt in Bedingungen des Homeschoolings nun mal
explizit ein ordentlicher PC-Arbeitsplatz.
Stefan Dörfler, CFO der Erste Group
* * * * * * * * * *
Manche unserer Schülerinnen und Schüler haben es noch schwerer als andere.
Zusätzlich zu beengtem Wohnraum, kaum Bewegungsmöglichkeiten und
oftmals Spannungen in der Familie, fehlt es ihnen an den nötigen Geräten,
um die gestellten Aufgaben bewältigen zu können.
Peter Farcher, Lehrer an der Fachmittelschule Wien 23
* * * * * * * * * *
Wir alle sind derzeit mehr denn je gefordert, uns wechselseitig rasch und bestmöglich
zu unterstützen, um gemeinsam die schwierige Phase zu meistern.
Mariella Schurz, Geschäftsführerin der B&C Industrieholding
(OTS) ‐ Korona salgını özellikle politika
için ciddi bir sınav, ekonomi için gerçek
bir meydan okuma ve bir bütün
olarak toplum için dayanışma adına
önemli bir görev. Covid‐19 ile bildiğimiz
birçok şey değişecek.
Yeni dünyamız, “mesafenizi koruma”
ve “maske takma” oldu. Önemli etkinliklere
şimdilik ara verildi, tüm
hizmet sektörü dünya genelinde
değişiyor. Günümüzde toplumda ve
ekonomide ciddi değişiklikler yaşanmaktadır.
Kendilerini, şirketlerini ve
başkalarıyla olan ilişkilerini yeni düzene
adapte etmeyen veya dijital
dünyaya erişimi olmayanlar bu süreçte
geride kalacak. Bu, eğitim sektörü
için de geçerlidir.
Mart ayı ortasında başlatılan 'Computer
für Alle ‐ Herkes İçin Bilgisayar'
sosyal okul girişimi, Avusturya genelinde
dezavantajlı okul çocukları için
dizüstü bilgisayar bağışları düzenliyor.
Girişimin fikir sahibi CM Creative
International CEO'su Karina Tajma,
"Yoksul çocuklar ileride Korona nedeniyle
yoksul yetişkinler olmamalı.
Avusturya genelindeki işbirliği ortağımız
AfB social & green IT, destekçilerimiz
Erste Bank, SVD, OMV, NEOS,
Marriott Vienna, B&C Endüstri Holding
ve özel bağışçılar sayesinde
bugüne kadar Avusturya genelinde
düşük gelirli ailelere 400'ün üzerinde
bilgisayar teslim edildi."
Dijital Çağda Öğrenme:
Herkes İçin Bilgisayar
Üretim şirketleri Endüstri 4.0'a yönelirken,
korona krizi, Avusturya'daki
okul sisteminin hala büyük ölçüde
teknolojiden yetersiz düzenlendiğini
göstermiştir. Birçok ebeveyn, Mart
ayının ortasından beri evde bilgisayar
veya internet bağlantısı olmadığı için
okuldan çocukları için gerekli materyalleri
almak zorunda kaldı. Dijital
öğrenme, ancak tüm katılımcıların
‐ öğretim personeli ve öğrencilerin ‐
karşılaştırılabilir ekipmana sahip olması
durumunda etkilidir. Bu nedenle,
www.computer‐fuer‐alle.at
platformu Mart ortalarında kuruldu.
Sadece birkaç tıklamayla okul temsilcileri,
evde bilgisayarı olmayan çocuklar
için ihtiyacı bildirebilirler.
Bugüne kadar, okullar aracılığıyla
6.300'den fazla gerekli cihaz rapor
edilmiştir!
Bilgisayar Zaruri İhtiyaçtır
Erste Bank ve Sparkassen, AfB'nin
önemli çalışmalarını yıllardır desteklemektedir.
'Herkes İçin Bilgisayar'
özel girişimi, bu zor dönemden özellikle
olumsuz etkilenen aileler için ek
bir destek olmaktadır. Erste Group
Finansal İşler Müdürü Stefan Dörfler
kampanyaya katılım hakkında, "Bir
krizin zorlu zamanlarında, tüm öğrencilere
eşit derecede sürdürülebilir ve
güvenli eğitime erişim sağlanması
önemlidir. Eğitim kurumlarında sosyal
dezavantajı en aza indirmeye başlayabileceğiniz
her yerde, çocukların
öğrenme materyallerine tam erişimine
yardımcı olan her şey yapılmalıdır.
Evde eğitim açısından iyi bir
bilgisayar zaruri ihtiyaçtır. Viyana'daki
çeşitli ilkokullara ve yeni ortaokullara
toplam 135 dizüstü bilgisayar bağışlandı.
Bazı öğrencilerimizin durumu
diğerlerine göre daha zordur. Sıkışık
yaşam alanına, neredeyse hiç hareket
etme imkânı olmamasına ve genellikle
aile gerginliğine ek olarak, görevleri
yerine getirebilmek için gerekli
ekipmana sahip değiller."
Pandemiler Toplumu Değiştiriyor:
#Yeni Dayanışma
Asya'dan, başkalarını ve kendimizi korumanın
ve düşünmenin gündelik hayatın
bir parçası olması gerektiğini
öğreniyoruz. Ancak korona bize toplumumuzdaki
diğer yeni gelişmeleri
de gösterecek. Yardımlar, dayanışma
ve sosyal davranışlar daha da önem
kazanacak. Dijital yardımların önemi
de değişecek: Bu teknolojiler sadece
katma değeri artırmak değil, aynı
zamanda ihtiyaç sahibi insanlara destek,
yeni eğitim fırsatları ve eşit imkânları
geliştirmek gibi toplumsal
değerleri kullanmakla da ilgili.
Karina Tajmar, "Daha önce var olan
sorunlar, kriz dönemlerinde daha da
belirginleşir. Korona krizi Eğitim 4.0'ın
temelini attı diyebilirim. Bireyler ve iş
dünyası "Herkes İçin Bilgisayar" kampanyasını
büyük ölçekte desteklemiştir:
Dezenfekte edilmiş cihazları gerekli
yazılım paketleri ile donatmış
öğretmenler, yardım paketlerini hızlı
bir şekilde teslim etmek için bilgisayar
envanterini yoğun bir şekilde
araştıran şirketler, hatta bazen 1000
Euro'ya kadar bağış yapan bireyler
mevcut."
Stefan Dörfler de bu noktada, "Dayanışma
göstermek sadece bir sağlık
krizi dönemi ile sınırlı olmamalıdır.
Bununla birlikte, bu tür zamanlar
doğal olarak aramızda özellikle etkilenenlere
yardımcı olmak için olağanüstü
önlemler gerektirir."
B&C Endüstri Holding Genel Müdürü
Mariella Schurz, "Hepimiz bu zor dönemde
birbirimize hızlı ve mümkün
olan en iyi şekilde destek olmak için
her zamankinden fazla sorumluluk
taşıyoruz. Bu yüzden 'Herkes İçin Bilgisayar'
girişimine hemen katıldık."
Ayrıntılar İçin:
www.computer‐fuer‐alle.at
Kinder einer Wiener Volksschule freuen sich über die Laptop-Spende der Erste Bank
Bildung 4.0 Die Corona-Krise fordert uns alle
Die Pandemie ist für die Politik eine
ernste Prüfung, für die Wirtschaft
eine echte Herausforderung, und für
die Gesellschaft als Ganzes eine gelebte
Aufgabe für Solidarität. Covid‐19
wird vieles für immer verändern.
Die Mitte März gestartete soziale
Schul‐Initiative „Computer für Alle“
organisiert Laptop‐Spenden für sozial
benachteiligte Schulkinder in ganz
Österreich. Denn „arme Kinder sollen
durch Corona nicht arme Erwachsene
werden“, so das Mantra der Ideengeberin
Karina Tajmar, CEO von CM
Creative International. „Dank unserem
österreichweiten Kooperationspartner
AfB social & green IT, den
Unterstützern Erste Bank, SVD, OMV,
NEOS, Marrio Vienna, B&C Industrieholding
sowie PrivatspenderInnen
konnten bis dato rund 400 Computer
an einkommensschwache Familien in
ganz Österreich ausgeliefert werden.“
"Corona krizi Eğitim 4.0'ın temelini attı"
Karina Tajmar, CM Creative International CEO'su
* * * * * * * * * *
"Kriz zamanlarında, tüm öğrencilere eşit derecede sürdürülebilir ve
güvenli bir eğitime erişim sağlanması önemlidir. Eğitim kurumlarındaki
sosyal dezavantajları en aza indirmek için, çocukların eğitim ve öğrenme
materyallerine tam erişimine yardımcı olan her şey yapılmalıdır.
Evde eğitim açısından, iyi bir bilgisayar şarttır"
Erste Group Finansal İşler Müdürü (CFO) Stefan Dörfler
* * * * * * * * * *
"Bazı öğrencilerimizin durumu diğerlerine göre daha zordur.
Sıkışık yaşam alanına, neredeyse hiç hareket etme imkânı olmamasına
ve genellikle aile gerginliğine ek olarak, görevleri yerine getirebilmek
için gerekli ekipmana sahip değiller"
Peter Farcher, Fachmittelschule Wien 23’de Öğretmen
* * * * * * * * * *
"Hepimiz bu zor dönemde birbirimize hızlı ve mümkün olan en iyi şekilde
destek olmak için her zamankinden daha fazla sorumluluk taşıyoruz"
Mariella Schurz, B&C Endüstri Holding Genel Müdürü
Lernen im digitalen Zeitalter:
Computer für Alle
Während Produktionsbetriebe bereits
auf Industrie 4.0 setzen, hat die Corona‐Krise
gezeigt, dass der Schulbetrieb
in Österreich noch in hohem
Maße analog organisiert ist. Viele
Eltern haben seit Mitte März von
der Schule Arbeitsaufgaben für ihre
Kinder abgeholt, da sie über keinen
Computer oder Internetanschluss zu
Hause verfügen. Digitales Lernen ist
nur dann effektiv, wenn alle TeilnehmerInnen
– das Lehrpersonal und
auch die SchülerInnen – über ein
vergleichbares Equipment verfügen.
Daher wurde Mitte März die Vernetzungsplattform
www.computer‐fueralle.at
gegründet. Mit wenigen Klicks
konnten SchulvertreterInnen den Bedarf
an Computern für jene Kinder
melden, die zu Hause über keinen verfügen.
Bis dato wurden über Schulen
mehr als 6.300 benötigte Geräte gemeldet!
Pandemien ändern die Gesellschaft:
#NeueSolidarität
Aus Asien lernen wir, dass Selbstschutz
bzw. die Rücksichtnahme auf
Andere zur Tagesordnung gehören
sollen. Aber auch andere Entwicklungen
in unserer Gesellschaft wird uns
Corona weisen. Nachbarschaftshilfe,
Solidarität und soziales Verhalten
werden sich nicht so schnell wieder
verflüchtigen, sind sich viele Zukunftsforscher
einig. Auch der Stellenwert
digitaler Hilfsmittel wird sich verändern:
Es geht bei diesen Technologien
eben nicht nur um eine Steigerung
von Mehrwert, sondern auch um
einen Nutzen von gesamtgesellschaftlichen
Werten wie Unterstützung bedüriger
Personen, um neue Bildungsmöglichkeiten
und eine Verbesserung
der Chancengleichheit.
(OTS)
© Computer für Alle
HABERspiele&frühförderung
Kayanak
Angeln,
Eis &
Abenteuer
von HABA
ist ein spannendes
Kayanak
Kinderspiel für 2 bis 4 Eisfischer
ab 4 Jahren. Der besondere
Clou bei dem Spiel: Ein weißes
Blatt Papier wird zur Eisfläche,
die die Spieler mit der Angel zuerst
„aufhacken“ müssen, bevor
sie mit dem Magneten darunter
„fischen“ können. Das knackende
Geräusch dabei und die
abwechslungsreichen Spielaufgaben
ziehen besonders auch die
jüngeren Spieler in den Bann. Ein
ganz anderes Spiel, das Geschicklichkeit
und Vorausschau schult.
• für die ganze Familie
• mit magnetischer Angel aus
Holz
• mit Profivariante für Spieler ab
6 Jahren
Fazit: Cooler Spielespaß ‐ das
absolut andere Abenteuer!
unser
Spieler: 2‐4
Platz 2
Alter: 4 ‐ 99
Dauer: 10 ‐ 15 min
Autor: Peter‐Paul Joopen
Verlag: HABA
Preis: 31,95 €
Frühfö
HANDS UP ist ein schnelles Spiel,
bei dem die Spieler versuchen
müssen, so schnell wie möglich
Hands up
die Hände so auf dem Tisch zu
platzieren, wie es auf den Karten
abgebildet ist. Der langsamste
muss die Karte an sich nehmen –
aber aufgepasst, nicht alle Vorlagen
kann man auch tatsächlich
nachmachen. Gewonnen hat,
wer die wenigsten Karten vor
sich liegen hat. Also: Aufs Händeverrenken,
fertig, los!
Fazit: Die Spielanweisung klingt
erst einmal leichter als sie ist. Genaue
Konzentration ist gefragt ‐
und dann müssen auch noch die
Nikitin® Musterwürfel
Das Nikitin® Material fördert spielerisch
die geistige Entwicklung
von Kindern und soll Konzentrations‐
und Wahrnehmungsstörungen
entgegenwirken.
Beim Musterwürfel müssen die
Farbflächen der 16 Holzwürfel
nach einfachen bis anspruchsvollen
Mustervorlagen kombinieret
werden. Zwei Hefte mit vielen
Vorlagen führen in kleinen Schritten
vom Leichten zum Schweren.
Natürlich können auch selbst
Formen erfunden werden. Die
Speed Cups
Becher sind nur zum Trinken da?
Weit gefehlt! Bei Speed Cups
geht es eher darum, die bunten
Becher möglichst schnell und geschickt
aufeinander zu stapeln
oder nebeneinander zu stellen.
Aber nicht nur Geschwindigkeit,
auch ein gutes Auge ist gefragt.
Wer fertig ist haut auf die Glocke,
nur wenn alles richtig ist, darf der
Spieler die Karte behalten. Wer
die meisten Karten hat, gewinnt.
Hände der anderen kontrolliert
werden.
Links, rechts, oben, unten, das
Spiel trainiert die wichtigen
Grundlagen des räumlichen Denkens.
Als schnelles Konzentrationsspiel
für zwischendurch geeignet.
Spieler: 2‐8
Alter: ab 6 Jahren
Dauer: 15 min
Autor: Jacques Zeimet
Verlag: Schmidt
Preis: 10,79 €
schwierigen Vorlagen sind auch
für Erwachsene eine Herausforderung.
Es wird Wahrnehmung, Konzentration
und Kreativität gefördert.
Fazit: Hochwertige Würfel aus
Holz mit denen Kinder wunderbar
gefördert werden können.
Spieler: 1
Alter: 3 ‐ 99
Dauer: nach Belieben
Autor: Lena und Boris Nikitin
Verlag: LOGO Lern‐Spiel‐Verlag
Preis: 34,95 €
Fazit: Kurze Spielregeln, einfaches
Spiel, viel Spaß. Kann auch
bereits von jüngeren Kindern
gut gespielt werden und fördert
räumliches Denken und linksrechts
Koordination.
Spieler: 2‐4
Alter: ab 6
Dauer: 15 min
Autor: Haim Shafir
Verlag: Amigo
Preis: 15,99 €
Mit Spielen
einer leich
Nehmen Sie sich ein bisschen Zeit - und ersparen Sie Ihrem Kind
Räumliches Denken, Links-Rechts Koordination - das sind die Grundlage
ähnliche Buchstaben zu unterscheiden und die mathematische Vorstellungs
Probleme mit diesen Dingen, aber vielen Kindern würde der Schulstart wese
gefördert würden. Das ist gar nicht schwierig, mit verschiednenen Spielen
Spieler: 1‐4
Alter: ab 5
Dauer: 2 ‐ 30 min
Autor: Gerhard Junker
Verlag: noris
Preis: 29,99 €
unser
Platz 1
Blocky Mountains
Die Spieler begeben sich
bei diesem Spiel auf eine
Wanderung durch die
Blocky Mountains. Begleitet werden
sie vom freundlichen Bären
Geri, der den Spielern hilft, die
schwierigen Passagen zu meistern.
Während des Spiels werden aus
den 12 Bausteinen Routen aufgebaut,
die die Spieler mit Hilfe der
Spielfiguren durchqueren müssen.
Doch das ist gar nicht so leicht, da
die Figuren an wackligen Seilen und
Haken hängen. Da ist viel Konzentration
gefragt!
Das Spiel enthält zwei Varianten:
einen kooperativen und einen kompetitiven
Modus. Beim kooperativ
S
z
s
Im
s
n
n
g
W
h
S
J
H
s
M
F
a
s
kompe
SmartGames
SmartGames sind Multi‐
Level Logikspiele. Jedes
Spiel hat einen einzigartigen
Mechanismus
mit Themen, die sowohl
Jungen, Mädchen
als auch Erwachsene ansprechen.
SmartGames verbindet Lernen
mit Spiel‐ und Knobelspaß.
Dadurch entwickeln
Kinder nicht nur kognitive
und sprachliche Fähigkeiten,
sondern
auch soziale Kompetenzen
und ein gesundes Selbstbewusstsein,
um in der
heutigen Welt bestehen zu
können.
Alle Spiele von SmartGames
legen einen besonderen
Fokus auf bestimmte
Fähigkeiten: Räumliches
Denken, Planen, Problemlösen,
Konzentration und
logisches Denken.
www.smartgames.eu/de
Top
Solo‐
Spiele
Rotkäppchen Deluxe
Kannst du Rotkäppchen helfen, den
richgen Weg zu Großmuers Haus
zu finden? Aber Vorsicht: auch der
böse Wolf will zum Haus der Oma.
Du musst zwei verschiedene Wege
finden, die sich nicht kreuzen dürfen.
Am Anfang werden Rotkäppchen,
Bäume, das Haus und der
Wolf auf dem Spielbre platziert
und dann muss der richge Weg
zum Haus gelegt werden.
Das wunderschön gestaltete Spiel
beinhaltet zwei spannende Spielvarianten
– mit und ohne Wolf. Dieses
Lernspiel für (Vorschul‐)Kinder bietet
insgesamt 48 Aufgaben inkl. Lösungen.
Als tolle Ergänzung gibt es
außerdem das passende Märchen‐
Bilderbuch mit der Geschichte von
Rotkäppchen.
1 Spieler, 3‐4 Jahre 1 Spieler, 7+ Jahre
Gangsterjagd
An alle Einheiten!
Der Flüchtige ist in einem vermutlich
gestohlenen, roten Sportwagen
unterwegs in Richtu
stadt. Wahrscheinlich
waffnet und gefährlich. E
sich, anzuhalten. Versp
den Weg und block
Fluchtwege!
In Gangsterjagd bist du
nalkommissar! Deine A
es, das Polizeiteam zu k
ren und die Streifenwa
positionieren, dass der
nicht entkommen kann.
Die 80 spannenden Au
verschiedenen Schwieri
fen bieten knifflige Her
rungen für große un
Polizisten.
Mai 2020
rühförderung
unser
Platz 3
Ein turbulentes 3D‐
Stapelspiel, bei dem
die Spieler einen spektakulären
Karten‐Wolkenkratzer
bauen, der den
Spielern leicht über den
Kopf wachsen kann.
Rhino Hero und seine
Superhelden‐Freunde
erleben jede Menge
Abenteuer auf dem Wolkenkratzer
aus Karten.
Doch Vorsicht: Dieser
wird immer höher und
Rhino Hero – Super Battle
wackeliger, je mehr Karten
als Wände und
Böden aufgebaut werden.
Durch Würfeln
kommt der eigene Superheld
weit nach oben
und verteidigt seinen
Platz in den Würfel‐Battles
gegen andere Spieler.
Wer am Ende die Himmelsstürmer‐Medaille
hat, gewinnt, außer er
hat den Wolkenkratzer
zum Einsturz gebracht.
Fazit: Räumliches Denken,
eine ruhige Hand
und Konzentraon braucht
es, um einen stabilen
Turm zu bauen. Tolles
Abenteuer für Groß und
Klein!
Spieler: 2‐4
Alter: 5 ‐ 99
Dauer: 10 ‐ 20 min
Autor: Steven Strumpf
Scott Frisco
Verlag: HABA
Preis: 19,95 €
pielen und Spaß zu
eichteren Schulzeit
aren Sie Ihrem Kind ganz viel Mühe und Anstrengung
s sind die Grundlagen um sich in einem Heft zurecht zu finden,
atische Vorstellungskrakt zu entwickeln. Manche Kinder haben nie
der Schulstart wesentlich leichter fallen, wenn sie in diesen Dingen
chiednenen Spielen kann man das mit Spaß trainern. Los geht’s!
untains
ven Spiel versuchen die
eben sich
el auf eine
Spieler reihum die Routen
zu meistern und so gemeinsam
urch die
den Berg zu erklimmen.
eitet werhen
Im kompetitiven Modus
Bären
hilft, die
meistern.
erden aus
ten aufget
Hilfe der
spielen die Spieler gegeneinander
und versuchen einer
nach dem anderen, die Vorgaben
zu meistern.
Wer sich zuerst zum Gipfel
hochhangelt, gewinnt das
n müssen. Spiel. Ein Spielspaß für
leicht, da Jung und Alt ‐ wer ist der
Seilen und Herausforderung gewachsen?
el Konzen‐
Wer erklimmt die Blocky
Mountains?
Varianten:
einen komkooperati‐
Fazit: Sehr spannend, und super
abwechslungsreich. Durch unterschiedliche
Schwierigkeitsstufen für
jüngere und ältere Spieler empfehlenswert.
Konzentration, Geschicklichkeit
und Feinmotorik werden
trainiert. Das Bauen gefällt auch
schon den Kleinsten.
Colorama
Rote Kreise, gelbe Vierecke,
blaue Dreiecke – ein kunterbuntes
Durcheinander! Die Würfel
zeigen ein Viereck und die Farbe
Blau: Wer findet ein blaues Viereck?
Wo ist ein passendes
Feld auf dem Spielplan?
Hier muss der Spielstein
richtig in die Aussparung
gelegt werden. Wer zuerst
alle Spielsteine auf dem
Plan untergebracht hat, gewinnt
das Spiel.
Nikitin® Geowürfel
Die Geowürfel sind ein ideales
Konzentrationsmaterial ‐ ein Geduldsspiel,
bei dem die räumliche
Vorstellungskraft gefordert
und gefördert wird.
Ob Formen oder lustige Tiere,
das Spiel begeistert kleine als
auch größere Kinder. Aus den 7
Holzelementen lassen sich viele
Figuren gestalten. Die Muster im
Spielvorlagenheft führen von
zweiteiligen Figuren bis zu vielfältigen
Bauwerken ‐ aber Achtung:
nur die ersten Bau‐Vorlagen sind
RinglDing
Wer hat die flinksten Finger?
Ziel des Spiels ist es, so schnell
wie möglich die abgebildete
Kombination von Haargummis
der aufgedeckten Karte über die
Finger zu streifen. Wer als erstes
fertig ist, muss auf die Glocke
hauen – und bei richtiger Reihenfolge
der Haargummis an den
Fingern ist die Karte schon gewonnen!
Wer zuerst fünf Karten
FÖRDERSCHWERPUNKTE:
Farben, geometrische Formen
und Wahrnehmung, außerdem
das Kombinieren von zwei Würfeln,
die unterschiedliche Informaitonen
anzeigen.
Fazit: Ein Spiel für die Kleinen,
das auch Raum gibt für eigene
Spielideen und Varianten. Wie
auch bei den beliebten Steckspielen,
müssen hier die Formen eingepasst
werden.
Spieler: 1 ‐ 6
Alter: ab 3 Jahren
Dauer: 10 min
Autor: Manfred Lehmann / Ekkehard
Geister
Verlag: Ravensburger
Preis: 20,99 €
farbig.
Es wird die räumliche Vorstellungskraft,
Konzentration und
Geduld gefördert.
Fazit: Sieht leichter aus als es ist.
Auch Erwachsene kommen ganz
schön ins Knobeln. Hochwertige
Elemente aus Holz!
Spieler: 1
Alter: 4 ‐ 99
Dauer: nach Belieben
Autor: Lena und Boris Nikitin
Verlag: LOGO Lern‐Spiel‐Verlag
Preis: 34,95 €
hat, ist Sieger.
Fazit: Rasantes Spiel, das flinke
Finger und Fingerspitzengefühl
erfordert. Links‐Rechts Koordination
wird trainiert und natürlich
macht es Spaß!
Spieler: 2‐6
Alter: 6+
Dauer: 10 min
Autor: Haim Shafir
Verlag: amigo
Preis: 19,95 €
gen unterwegs in Richtung Innenstadt.
Wahrscheinlich ist er bewaffnet
und gefährlich. Er weigert
sich, anzuhalten. Versperre ihm
den Weg und blockiere alle
Fluchtwege!
In Gangsterjagd bist du der Kriminalkommissar!
Deine Aufgabe ist
es, das Polizeiteam zu koordinieren
und die Streifenwagen so zu
positionieren, dass der Flüchtige
nicht entkommen kann.
Die 80 spannenden Aufgaben in
verschiedenen Schwierigkeitsstufen
bieten knifflige Herausforderungen
für große und kleine
Polizisten.
So hüpft der Hase
Hilf den Hasen, ihren Weg in
ihr Versteck zu finden! Schnell,
lass sie über andere Hasen,
Pilze oder sogar die beweglichen
Füchse hüpfen, damit alle
Hasen ihr Versteck sicher erreichen.
60 spannende Aufgaben
müssen die Hasen hüpfend
schaffen – Sprungkräfte sind gefragt!
Sieht leichter aus als es ist: In
unterschiedlichen Schwierigkeitsstufen
müssen die Hasen in ihr
Versteck gelotst werden, aber sie
dürfen sich nur über ein Hindernis
hüpfend fortbewegen. Das ist
ganz schön kniffelig und auch
ältere Spieler kommen schon bei
den einfachen Aufgaben ins
Schwitzen.
1 Spieler, 7+ Jahre 1 Spieler, 6+ Jahre
IQ Puzzler Pro
Gehirntraining auf verschiedenen
Ebenen! Drei Spielmodi und insgesamt
120 Aufgaben.
Der IQ Puzzler Pro beinhaltet Aufgaben
in verschiedenen Dimensionen.
Zum einen können die Puzzle‐
Teile zweidimensional, dreidimensional
und diagonal auf der
Rückseite des Spielfelds angeordnet
werden. Kniffelig sind vor
allem die dreidimensionalen Pyramiden.
Die enthaltenen Lösungen
im Aufgabenheft geben aber
jederzeit die nötige Hilfestellung.
Das Spiel kommt in einer kleinen,
handlichen Box daher, so ist
immer alles schön verstaut und
passt als Reisebegleiter in jede
Tasche oder jeden Koffer.
Fotos: © SMART Toys and Games/SmartGames / Krakenimages.com - stock.adobe.com
HABEReğitim&araştırma Mayıs 2020, Sayfa - 18
"Yakın bir gelecekte hafıza implantı
sayesinde herkes o gün gördüğü
ve duyduğu her şeyi kaydedip sonradan
izleyebilecek." Black Mirror adlı
dizinin üçüncü bölümünün açıklaması
bu şekilde. Bölüm boyunca
insanların içinde her şeyi kaydeden,
anılarının gözlerinin önünde veya bir
ekranda görüntülenmesini sağlayan
ve ayrıca beyni kontrol eden bir
beyin çipine sahip oldukları anlatılıyor.
Aynı internet dizisinde insanların
sosyal medya yayınları aracılığıyla
canlı olarak derecelendikleri ve toplum
içinde buna göre değerlendirildikleri
bir bölüm de mevcut.
İzlenildiğinde her ne kadar korkutucu
ve gerçek dışı gibi gelse de,
bu senaryolar artık yavaş yavaş hayatımızın
bir parçası haline gelecek
gibi duruyor.
„Tesla“ adlı elektrikli otomobiller şirketinin
ve uzay şirketi Space X'in kurucusu
Amerikalı girişimci Elon Musk'ın
projesi Neuralink aslında dizideki senaryoyu
hiç aratmıyor. İçine özel çip
Avusturya’da Gençlerin Yüzde
Salzburg Üniversitesi'ndeki bir tarihçi
tarafından yapılan çalışmaya göre
Avusturya'da gençlerin büyük çoğunluğu
Anti‐Semitizme şiddetle karşı çıkıyor.
Üniversite, tarihçi Bernadette
Edtmaier'in gençler arasında Anti‐
Semitizm konusunda yaptığı çalışmayı
yayınladı ve bu araştırmayla
13 ila 24 yaşları arasında 330 gence
ve genç yetişkinlere Yahudiler hakkında
ne düşündükleri yazılı olarak
soruldu.
Büyük çoğunluk Yahudilere karşı empatikti
ve Anti‐Semitizme kesin olarak
karşı çıktılar. Her beş kişiden biri
ise potansiyel olarak Yahudi aleyhtarı
olduğunu söyledi. Bununla birlikte,
yazara göre, cevabın açıkça Anti‐Semitik
olup olmadığı birçok durumda
belirsizdir. Anti‐Semitizm yelpazesi,
“Yahudilerden nefret ediyorum” gibi
ifadelerden, “Yahudilerin zengin olduklarını
duydum” gibi basmakalıp
ifadelere ilişkin temkinli yorumlara
kadar uzanıyordu.
yerleştirerek beyni geliştirmeyi ve
bilgisayarlar ile birleştirmeyi hedefliyor.
Musk’ın en büyük amacı „insanüstü
bilinç“. Yapay zeka kullanılarak
insanların süper zeka olmaları hedefleniyor.
İkinci senaryo ise Çin’de gerçekleşmiş
durumda. Çin Halk Cumhuriyeti
insanların sosyal ve politik
davranışları için puan vererek değerlendirildiği
bir sosyal kredi sistemi
oluşturdu. Sistem içerisinde az puana
sahip olan kişilerin işlere veya
sosyal hizmetlere erişimi sınırlandırıldı.
Sosyal derecelendirme sistemi
ile Çin, nüfusu kontrol etmeyi hedefliyor.
Filmlerde, dizilerde izlediğimiz
senaryoların gerçekleştiğini duymak
insanı tedirgin etmeye yetiyor ve şu
soruyu sorduruyor: „Nereye kadar
gidebilir?“ Aslına bakarsanız filmlerde
gördüğümüz sahnelere göre
2020 yılında uçan arabaların icat
edilmesi veya zamanda yolculuğun
mümkün kılınması gerekiyordu. Yani
aslında teknoloji henüz çokta ileri
gitmiş sayılmaz diyebilir miyiz?
80'i Anti-Semitizme Karşı
Müslümanlar Filistin Meselesinden
Dolayı Hassas
Edtmaier, katılımcıların dininin özellikle
önemli olduğunu belirtti. Müslüman
gençler ya da Türk ve Yugoslav
eski göç geçmişi olan kişiler arasında
Anti‐Semitizm biraz fazla yaygın.
Yahudi aleyhtarlığı iddialarını (potansiyel
olarak) ifade eden tüm gençlerin
neredeyse üçte ikisi Müslüman.
Müslüman katılımcılar, Yahudilere,
özellikle İsrail‐Filistin çatışması bağlamında
nefret duyduklarını ve çoğunlukla
Filistinlilere açıkça desteklerini
ifade ettiler.
Yaşadıkları Ayrımcılığa Tepki mi?
Tarihçi Edtmaier, bununla birlikte
Müslüman gençler arasında Anti‐
Semitizmin, yaşadıkları ayrımcılığa
bir tepki olabileceğini söyledi. Çünkü
özellikle göç öyküsü olan Müslüman
insanlar, sosyal dışlanma ve yoksulluktan
çok ciddi şekilde etkilenmektedir.
Çalışma aynı zamanda,
Müslüman olmayan gençlere kıyasla,
MELTEM ARSLAN
Tekno Sapiens -
İnsan 2.0
mltm.arslan.ma@gmail.com
Öğretmen, Pedagog, Eğitim Bilimci
Bilgisayarlar, akıllı telefonlar, ev
aletleri, makineler ve yapay zeka
hayatın bir parçası haline geliyor ve
teknoloji insan vücuduna yerleşiyor...
Dijitalleşmenin ve yapay zekanın
hayatımızı pozitif etkilediği aşikâr.
İçinde bulunduğumuz korona dönemi
süresinde bir çoğumuz işlerini
ve derslerini evden "online" bir
şekilde yapmak zorunda kaldı. Her
birimiz iş arkadaşlarımızla iletişime
geçmek için, derse girmek için veya
en yakınlarımızla görüşebilmek için
yeni dijital mecralar keşfettik. Bir
anda dijitallik ve teknoloji belki de
hiç olmadığı kadar hayatımızın en
önemli parçası haline geldi.
Bütün bunlar; yani yapay zeka, dijitalleşme
veya hiç durmadan geliştirilen
teknoloji, artık her ne derseniz,
hepsinin ana fikri „mükemmel
insan“‐dı. Bu düşünceler ‚ojenik‘ kuramına
kadar uzanıyor. 19. Yüzyılda
başlayan bu kuram insanları kontrol
altında tutarak toplumu mükemmeliyete
taşımaya çalışıyordu. İnsanın
acılarını azaltmak ana hedeflerden
biriydi. İnsanlar mükemmel olmalı,
yetenekleri azamiye çıkarılmalı ve
dejenerasyonları önlenmeliydi.
Müslüman gençlerin "Yahudiler hakkında
varolan konuşma tabusu"nun
çok daha az farkında olduklarını ya
da dikkate almadıklarını ve 'Toplumun
istediği cevapları verme yerine'
duygularını daha açık ifade ettiklerini
Ojeniğe ek olarak transhümanizm de
gelişti. Ojenikte olduğu gibi, insan
yaşamının uzatılması, yeteneklerin
en üst düzeye çıkarılması ve hatta
ölümün üstesinden gelinmesi umuluyordu.
Transhümanizm bu hedefler doğrultusunda
ilerleyen bir kuram. Amaç
teknolojinin geliştirilmesi veya dijitalleşme
yoluyla insanların doğasını
değiştirmektir. Biyoteknolojinin yanı
sıra nöroteknolojik ve tıbbi alanlardaki
ilerlemeler, aynı zamanda acıların
üstesinden gelmek, düşünceleri
ve ruhu kontrol etmek ve yapay
zekanın yükselmesi önemli faktörlerdir.
Transhümanizm, teknolojik gelişmeleri
insanlar için mümkün olan
en iyi şekilde kullanmak için çalışır.
Ancak transhümanizmin tanımlandığı
gibi sadece iyileştirme veya daha
fazla geliştirme amaçlı olmadığı, aynı
zamanda insanları değiştirmekle de
ilgili olduğu söylenebilir. Transhümanistik
görüşü takip edersek bilinen
insan modeli bitecek. Bu aynı zamanda
toplumun da değişmesi anlamına
geliyor.
Ünlü transhümanist Ray Kurzweil,
böylelikle tüm hastalıkların üstesinden
gelebileceğimizi ve hatta ölümsüz
bile olabileceğimizi iddia ediyor.
Bu süreçte insanların “robotlaştırılması”
hedefleniyor. Gelişmiş yapay
zeka ve diğer gelişmelere bakarsanız,
bu rüyanın yavaş yavaş bir gerçeklik
haline gelip gelmeyeceği insanı düşündürüyor.
Bunu nasıl yapacaklar diye soruyorsanız
eğer: Teknoloji gündelik insan
hayatına giriyor. Bilgisayarlar, akıllı
telefonlar, ev aletleri, makineler ve
yapay zeka hayatın bir parçası haline
geliyor. Teknoloji insan vücuduna
yerleşiyor. İnsan bildiğimiz insan olarak
kalmıyor çünkü özellikleri değişiyor.
Organik ve yapay bileşenlerin
uyumuyla bir “Cyborg” doğuyor.
Sonrası ölümsüzlük, beyindeki bilgileri
bilgisayara aktarabilme vs. Bu
durumda tabii ki Kant’ın önemini
vurguladığı özerklik kavramı ortadan
kalkmış oluyor.
Bütün bunlar kulağa bir hayli korkutucu
geliyor, ancak bence bu gelişmeleri
durdurmak, özellikle kapitalist
sistemi düşünürsek, pek muhtemel
değil. Bu yüzden Almanların
da dediği gibi “Das Beste daraus
machen”. Yani durumu değerlendirmeliyiz.
Önemli olan ise teknolojiden
faydalanırken bunu kontrollü bir
şekilde gerçekleştirmek olacak.
Teknoloji hayatımızda zaten önemli
bir rol edinmiş durumda. Birçok
alanda dijital çağın faydalarını görebiliyoruz.
Bunun en büyük örnekleri
tıp alanında mevcut. Korona
süresinde olduğu gibi dijital platformların
hayatımızı bir hayli kolaylaştırdığı
tartışılmaz. Birebir eğitimden
pek uzun bir süre daha vazgeçilmeyebilir,
ancak eğitim alanında
teknoloji bakımından büyük bir adım
atıldığı kesin. “Koronadan önce” ve
“koronadan sonra” olacağı muhtemel.
Bu süreç aynı zamanda dijital
dünyaya daha derin bir şekilde
dalmamıza yardım etti ve teknolojinin
hayatımıza ne kadar girebileceğini
test ettiğimiz bir süreç oldu
diyebiliriz.
Dijital çağ hayatımıza sürüyle kolaylık
getirdi. Ancak transhümanizm
bu kadarıyla yetinmeyecek. Bir
“Tekno Sapiens” elde etmeden duracağa
benzemiyor. Umarım torunlarımız
kafasında bir çiple dolaşmak
yerine, tüm özgürlükleriyle kafasının
içindekini kullanabilirler. Neticede
Kant'ın da dediği gibi “SAPERE
AUDE”!
Müslüman Gençler Özellikle Filistin Meselesinden Dolayı Bu Konuda Çok Hassas
©stock.adobe.com- artinspiring
gösteriyor.
Farklı Stratejiler Gerekiyor
Yapılan bu araştırmada potansiyel
olarak Yahudi aleyhtarı olanların neredeyse
üçte ikisi bir toplama kampı
anıtını ziyaret etmiş. Bu noktada Bernadette
Edtmaier: ''Avusturya'daki
gençler arasında Anti‐Semitizmi azaltmak
istiyorsanız, başka stratejiler gereklidir.
Bu konunun çözümü ile ilgili
daha fazla çalışmaya da acilen ihtiyaç
duyulacaktır.''
Studie: 80 Prozent der Jugendlichen
gegen Antisemitismus
HABERintegration&sprache Mai 2020, Seite - 20
ÖIF – Informationen und Hilfe in der Corona-Zeit
Mehr als 400.000 Menschen mehrsprachig erreicht
Beschäftigungsmöglichkeiten in der
Erntehilfe: ÖIF informiert gemeinsam
mit dem AMS
Die Online‐Beratung informiert zu
aktuellen Chancen am Arbeitsmarkt
und liefert Informationen zu arbeitsrechtlichen
Fragen.
Zurzeit werden vor allem in der
Landwirtschaft vermehrt Arbeitskräfte
gesucht, die als Erntehelfer/innen
und Saisonarbeiter/innen
bei der heurigen Ernte mitarbeiten.
Der Österreichische Integrationsfonds
(ÖIF) bietet in Kooperation mit
dem Arbeitsmarktservice (AMS) online
Beratungen an, die über den aktuell
gestiegenen Arbeitskräftebedarf,
wie etwa in der Landwirtschaft
oder auch im Lebensmittelhandel,
informieren.
Durch die derzeit gültigen (Ein‐)Reiseverbote
fehlen zahlreiche Fremdarbeitskräfte
und Saisoniers auf dem
österreichischen Arbeitsmarkt. Es
werden Arbeitskräfte für Tätigkeiten
wie z.B. am Feld, im Wein‐, Obstoder
Gemüsebau, in der Krankenpflege
oder auch in der Tierhaltung
gebraucht. Erfahrene ÖIF‐ und AMS‐
Mitarbeiter/innen beraten und informieren
online.
Mehrsprachiges Informationsangebot
Informationen zum Coronavirus
wurden in zahlreiche Sprachen
übersetzt und sind online, telefonisch,
per Mail und SMS
verfügbar.
Um die Eindämmung des Coronavirus
(COVID‐19) bestmöglich
voranzutreiben, muss die gesamte
Bevölkerung mit entsprechenden Informationen
und Hinweisen versorgt
werden. Aus diesem Grund hat Bundesministerin
für Frauen und Integration,
Susanne Raab, gemeinsam
mit dem Österreichischen Integrationsfonds
(ÖIF) eine Informationskampagne
für Menschen mit geringen
Deutschkenntnissen gestartet.
Mehr als 400.000 Menschen konnten
über unterschiedliche Kanäle wie
SMS, Mail, online oder per Telefon
erreicht werden. „Nur wenn sich
jeder an die Vorgaben hält, kann
die Krise bewältigt werden“, betonte
Integrationsministerin Raab die
Bedeutung der lückenlosen Umsetzung
der Regierungsvorgaben zur
Merhaba
Eindämmung des Coronavirus. „Wir
haben deshalb für alle Menschen
mit mangelnden Deutschkenntnissen
ein umfassendes Informationspaket
in mehreren Sprachen zum Coronavirus
geschnürt“, betonte Frauenund
Integrationsministerin Susanne
Raab.
ÖIF‐Hotline: Informationen zum
Coronavirus
Um eine noch flächendeckendere
Information der Bevölkerung sicherzustellen,
hat der ÖIF auch eine Hotline
nur für Fragen zum Coronavirus
eingerichtet, die in neun Sprachen
betreut wird. Mitarbeiter/innen des
ÖIF geben hier telefonisch Auskunft
und beantworten Fragen in Bezug
auf Maßnahmen, aktuelle Entwicklungen
und Auswirkungen für den
Alltag durch das Coronavirus.
Informationen in 17 Herkunftssprachen
Mehrsprachige Informationen online
auf www.integrationsfonds.at/coronainfo
gibt es in 17 Herkunftssprachen.
ÖIF‐Onlineseminare zum Thema
„Gewalt gegen Frauen“
Der Österreichische Integrationsfonds
(ÖIF) unterstützt mit unterschiedlichen
Angeboten weibliche
Flüchtlinge und Zuwanderinnen
dabei, ihre Chancen in Österreich zu
erkennen und wahrzunehmen. In
Seminaren, Schulungen und Diskussionsrunden
für Frauen erfahren
Teilnehmerinnen unter anderem
mehr über ihre Rechte und Freiheiten
in Österreich sowie ihre Möglichkeiten
in Bildung und Beruf. Auch
in Kooperation mit externen Partner/innen
bietet der ÖIF in regelmäßigen
Abständen Onlineseminare
speziell für Frauen an.
Im Rahmen der frauenspezifischen
Integrationsangebote hält
unter anderem Mag. a Maria Rösslhumer,
Geschäftsführerin des Vereins
Autonome Österreichische
Frauenhäuser (AÖF), in Zusammenarbeit
mit dem ÖIF im Mai Onlineseminare
zum Thema „Gewalt gegen
Frauen“ ab.
© robu_s - stock.adobe.com
ONLINE DEUTSCH LERNEN
ZU HAUSE UND UNTERWEGS
D
as Online-Portal www.sprachportal.at bietet
zahlreiche Angebote zum Deutsc chlernen Trainer/innen. Mit Computer oder Smartphone
rund um die Uhr: Übungen, Material ien und bist du live dabei. Ihr habt die Möglichkeit
Beispieltests zur Prüfungsvorbereitung , Videos live beim Kurs mitzumachen oder einfach
und Lernpodcasts sind 24 Stunden täglich nur uzuhören. Zu den Online-Lehreinheiten
kostenlos und überall abrufbar, auch vom
Handy. gibt es zusätzlich kostenlose Übungen zum
Ab sofort bietet das Sprachportal auch
Online-
Herunterladen. So kann jederzeit und überall
Deutsch gelernt werden!
NEU:
KOSTENLOS DEUTSCH LERN
EN
M IT LIVE-ONLINEKURSEN
WWW.SPRACHPORTAL.AT
HOTLINE: +43 (1) 715 10 51–250