17.11.2019 Aufrufe

EUROPA JOURNAL - HABER AVRUPA NOVEMBER 2019

www.europa-journal.net

www.europa-journal.net

MEHR ANZEIGEN
WENIGER ANZEIGEN

Sie wollen auch ein ePaper? Erhöhen Sie die Reichweite Ihrer Titel.

YUMPU macht aus Druck-PDFs automatisch weboptimierte ePaper, die Google liebt.

YEŞİL LER Baş k anı Werner Kogler<br />

Wir sagen JA<br />

ÖVP - YEŞİLLER<br />

HÜKÜMETİ<br />

KURULUYOR MU?<br />

Avusturya’da Halk Partisi ve Yeşillerden<br />

Oluşan Hükümet Kurulursa Yeni ve<br />

Güzel Bir Dönem Başlayabilir...<br />

ÖVP Lid e ri Sebastian Kurz<br />

zu<br />

Fotos: Wolfgang Zac, BKA / Arno Melicharek<br />

ÖSTERREICH<br />

16<br />

Tage<br />

gegen Kadına Karşı Şiddete HAYIR<br />

Gewalt<br />

an Frauen 25.11.-10.12.<br />

UNABHÄNGIGE MONATLICHE ZEITUNG FÜR WIRTSCHAFT, INTEGRATION UND BILDUNG<br />

<strong>HABER</strong><br />

VRUP<br />

A A<br />

<strong>AVRUPA</strong>’NIN AYLIK BAĞIMSIZ EKONOMİ, ENTEGRASYON VE EĞİTİM GAZETESİ<br />

SAYI: 89 KASIM <strong>2019</strong> - AUSGABE: 89 <strong>NOVEMBER</strong> <strong>2019</strong> Österreichische Post AG - MZ 11Z038817M - Mehmet Inak - Roßbachstr. 10 - 6020 Innsbruck<br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

R<br />

E<br />

C H<br />

www.europa-journal.net<br />

I<br />

AKADEMİSYEN GÖRÜŞÜ<br />

PROF. DR. MUSTAFA ÇAKIR:<br />

Birlikten<br />

Kuvvet<br />

Doğar<br />

SAYFA 2<br />

Integration ist eine Aufgabe für die ganze Gesellschaft<br />

Entegrasyon<br />

Tüm Toplum<br />

Foto: REDPIXEL - stock.adobe.com<br />

İçin Bir Görevdir<br />

Viyana Belediyesi'nin bilim insanları<br />

ve uzmanlarla, halkı entegrasyonun<br />

yeni yolları ve katılım üzerine buluşturduğu<br />

''Wien.welt.offen Talks''<br />

program serisi başladı. İlk konuk<br />

Alman göç uzmanı Petra Bendel<br />

''Bunu yapabiliriz: Almanya'da Entegrasyon<br />

Politikası'' adlı bir sunum<br />

yaptı. Bendel, Viyana Göçmen Danışma<br />

Merkezi’nden siyaset bilimci<br />

Oliver Gruber ve Norbert Bichl ile<br />

göç ve entegrasyon konusunda Almanya<br />

ve Avusturya arasındaki benzerlikler,<br />

farklılıklar ve kalıcı bir uyum<br />

politikası için önerileri tartıştı.<br />

Viyana entegrasyon sorumlusu Jürgen<br />

Czernohorszky yaptığı konuşmada:<br />

''Uyum ilk etapta zor bir iştir,<br />

fakat bunun için mücadele gerekir.<br />

Hedefimiz herkese yer olan ve bireylerin<br />

kendi ayakları üzerinde durabileceği<br />

bir toplum. Bu çalışma uyum,<br />

katılım ve toplum gibi konularla olgusal<br />

ve çözüm odaklı bir tartışma<br />

oluşturan ve bunu teşvik eden nitelikte<br />

bir düşünce alanı olacak.''<br />

Uyum Tüm Toplum İçin Görevdir<br />

Göç uzmanı Petra Bendel: ''Uyum ve<br />

bütünleşme ancak toplumun tümü<br />

gelişirse başarılı olabilir. Entegrasyon,<br />

bireylerin kökenine bakılmaksızın<br />

sosyal yaşamdaki tüm ana<br />

alanlarda her kişinin fırsat eşitliği<br />

ve katılım hakkına sahip olması<br />

demektir. Entegrasyonun toplumun<br />

tamamını kapsayan genel bir sosyal<br />

performans gerektirdiğinden yola çıkarsak<br />

bazı kuralların koyulmasını da<br />

hesaba katmalıyız.''<br />

Almanya ve Avusturya<br />

Petra Bendel: ''Avusturya ve Almanya’nın<br />

karşılaştırılabilir benzer koşulları<br />

olması her iki ülkeyi de ‘Canlı Bir<br />

Laboratuvar’ yapmıştır. Her iki ülke<br />

benzer şekilde mültecilerin iş piyasasına<br />

entegrasyonunda başarılı olmuştur.<br />

Avusturya’da, Almanya’da<br />

olduğu gibi üç yıl içinde, gelen mültecilerin<br />

üçte birinden fazlası düzgün<br />

bir istihdama kavuşmuştur. Böylece<br />

iş piyasası entegrasyonu beklendiğinden<br />

daha iyi gerçekleşmiştir.''<br />

Değerler Tartışması<br />

Avusturya ve Almanya arasındaki<br />

farkların değerler tartışmasında ortaya<br />

çıktığını belirten Oliver Gruber:<br />

''Almanya’da uyum baştan beri işgücü<br />

piyasası entegrasyonu olup,<br />

değerlerin benimsendirilmesi ikinci<br />

plandaydı. Avusturya’da buna karşın<br />

ve son 2 yılda daha da çok alevlenen<br />

'Performansla Entegrasyon' arka plana<br />

kaymış, değer kursları, başörtüsü<br />

yasağı ve Almanca sınıfları artarak<br />

ön planda yer almıştır.'' Devamı 8. Sayfada<br />

WIEN NORD


<strong>HABER</strong>eğitim Kasım <strong>2019</strong>, Sayfa - 2<br />

Toplumu oluşturan her bireyin kendine<br />

düşen bir görevi ve sorumluluğu<br />

vardır. Bu anlayış ile hareket<br />

etmeye, bunu yaşam biçimine dönüştürmeye<br />

holistik düşünce denir.<br />

Bu düşünce; yurttaşların birey olarak<br />

taşıdığı değerin farkında olmakla birlikte,<br />

toplumun bir parçası olarak<br />

yapılan bireysel girişimlerin değil,<br />

birlikte hareket edilerek ortaya koyulan<br />

girişimlerin daha kısa sürede<br />

sonuçlanabileceğini savunur. Bu<br />

düşünce doğanın yapısına da uygundur.<br />

Çünkü doğadaki bütün canlılar<br />

birbirleri ile sürekli etkileşim halindedir.<br />

Avrupa’daki her Türkün tek bir bütünün<br />

parçası olduğunu bilmesi ve<br />

birbirlerinden haberdar olarak tek<br />

bir sistem içinde birlikte hareket<br />

etmesi gerekir. Türklerin Avrupa’daki<br />

varlıkları birbirleriyle anlamlı ilişki<br />

kurdukları, etkili iletişim ve etkileşim<br />

içinde bulundukları ölçüde bir anlam<br />

taşır. Çünkü bireyler tek başına<br />

değil; birlikte hareket ederek,<br />

diğerlerini etkileme, değiştirme ve<br />

yönlendirme özelliğine sahiptir. Buradan<br />

büyük grubun içinde azınlığı<br />

oluşturan bireylerin tek başına<br />

anlamsız, işe yaramaz olduğu sonucu<br />

çıkarılmamalı, aksine bu büyük grubun<br />

içinde yer alan bireylerin en<br />

küçük bir girişiminin bile gerekli,<br />

önemli, anlamlı ve değerli olduğu<br />

unutulmamalıdır. Bu girişimlerin anlamlı<br />

ve toplumun yararına olması<br />

AKADEMİSYEN<br />

GÖRÜŞÜ<br />

Prof. Dr.<br />

MUSTAFA ÇAKIR<br />

mcakir@anadolu.edu.tr<br />

için sistem yaklaşımı içinde hareket<br />

edilmesi gerekir.<br />

Sistem ise kendi alt unsurlarıyla<br />

(iç çevre) ve dış çevresindeki<br />

değişkenlerle, alt sistemler kendi<br />

aralarında ve dış çevreyle ayrı ayrı<br />

ve bir bütün olarak etkileşim içerisindedir;<br />

bu tanım, Ludwig von<br />

Bertalanffy’nin 1928 yılında öne<br />

sürdüğü Genel Sistem Teorisi’nin<br />

yönetim alanına taşınmış şeklidir.<br />

Buna göre; her sistem kendi çevresinden<br />

bağımsız değil, bir bütün<br />

içinde kendini oluşturan alt sistemleriyle<br />

ilişkisi de dikkate alınarak<br />

incelenmelidir. Bertalanffy’e göre;<br />

“Bütünü anlayabilmek için tek tek<br />

parçaları veya süreçleri ele almak<br />

yetersiz kalmaktadır. Parçalar ve süreçler<br />

arası etkileşimi de incelemek<br />

gerekir.”<br />

Burada Aristoteles’in “bütün, kendisini<br />

oluşturan parçaların toplamından<br />

fazladır” önermesi de yeniden<br />

bir anlam kazanmaktadır. Bu<br />

anlayışın yeni bir sinerji oluşturduğu;<br />

bütünün kendisini oluşturan parçaların<br />

toplamından daha fazla ve<br />

daha anlamlı bir değer yarattığı<br />

görülmektedir. Buna göre, bir sistemin<br />

alt sistemleri birleşirse, onu<br />

oluşturan bütünün parçalarının her<br />

birinin sahip olduğu değerlerin<br />

toplamından çok daha büyük bir<br />

güce sahip olan yeni bir bütünü,<br />

yani gücü oluşturmaktadır. En çok<br />

bilinen tanımıyla sinerji 2+2=5 ifadesiyle<br />

veya “birlikten kuvvet doğar”<br />

deyişiyle açıklanabilir.<br />

Bir otomobilin şanzımanını oluşturan<br />

dişlilerden birini tutan küçük<br />

bir pimin işlevini kaybetmesi, o<br />

düzeneğin çalışmamasına ve otomobilin<br />

hareket kabiliyetinin ortadan<br />

Birlikten<br />

Kuvvet<br />

Doğar<br />

kalkmasına neden olur. Toplumu<br />

oluşturan bireyler ve o bireylerin<br />

oluşturduğu bütün kurumsal paydaşlar,<br />

sivil toplum kuruluşları da<br />

bu anlamda önem kazanmaktadır.<br />

Burada parçaların yani derneklerin<br />

veya onların başkanlarının kişisel<br />

özelliklerinden çok, bu derneklerin<br />

üyeleriyle birlikte oluşturduğu kurumsal<br />

kimlik ve yarattığı sinerji, yani<br />

toplumsal ve sosyal hayata sağladığı<br />

katkı, tekil kazanımlardan daha<br />

önemlidir.<br />

İşte bu nedenle, Russell Ackoff<br />

parçaların oluşturduğu bütünün<br />

önemine dikkat çeker: “Eğer bir<br />

sistemi alır, onu oluşturan parçalarına<br />

böler ve parçaların en iyi<br />

şekilde çalışmasını sağlarsanız, bir<br />

şeyden kesinlikle emin olabilirsiniz:<br />

Parçalar tek tek iyi çalışsa bile, onlardan<br />

oluşan sistem en iyi verimi<br />

sağlamayacaktır.” Üst sistemin görevini<br />

yerine getirebilmesi için onu<br />

oluşturan alt sistemlerin uyumlu<br />

çalışması da önemlidir, yani aslolan<br />

bütünü oluşturan alt sistemlerin<br />

bütünüyle birlikte koordineli<br />

çalışmasını sağlayabilmektir. Bu sağlanamadığı<br />

takdirde; ne un, şeker,<br />

yağ karışımıyla hazırlanan helva<br />

helvaya benzer; ne de tek tek<br />

dişlilerden oluşan şanzımanın eksik<br />

kalan bir pimi otomobili hareket<br />

ettirebilir.<br />

Günümüzde Avrupa Türk toplumunun<br />

zayıf yönlerinden biri de bu<br />

anlayışın yerleştirilememiş olmasıdır.<br />

Zaman geçirmeksizin, farklı uzmanlıklara<br />

sahip çalışanlardan oluşturulan<br />

sivil toplum kuruluşlarıyla<br />

bu yönde bir görevdeşlik, sorumluluk<br />

ve işbirliği anlayışı geliştirilmelidir.<br />

Bir işletmede karşılaşılan<br />

sorunlara farklı uzmanlık alanlarına<br />

sahip çalışanların işbirliği yaparakdaha<br />

iyi çözümler ürettiği göz önüne<br />

alınırsa, toplumsal ve sosyal hayatın<br />

sorunları da bu anlayışla çözülebilecektir.<br />

Türk toplumu da sorunlarına<br />

çözüm üretebilmek için sahip olduğu<br />

birikimi görevdeş anlayışa çevirmek<br />

ve farklı alanlarda sahip olduğu<br />

enerjiyi holistik bir anlayışla sinerjiye<br />

dönüştürmek zorundadır.<br />

“Birlikten kuvvet doğar” Birlik ve<br />

beraberlik içerisinde yapılan işler<br />

daha iyi sonuçlar verir; sıkıntılı<br />

konular bile kolayca aşılabilir.<br />

SGK<br />

Emeklilik<br />

Havalesi<br />

7 €<br />

Hızlı Havale*<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

* Bireysel müşterilerin DenizBank AG şubelerinden, DenizBank A.Ş. ve Halk Bankası’na yaptıkları 200 Euro’ya kadar olan havaleleri için bir sonraki değişikliğe kadar geçerli ücret.<br />

Müşteri Hizmetleri 0800 88 66 00, www.denizbank.at


<strong>HABER</strong>avusturya Kasım <strong>2019</strong>, Sayfa - 3<br />

Chancen und Perspektiven, das<br />

ist es, was wir für die nachkommenden<br />

Generationen brauchen.<br />

Nichts Geringeres sollte unser<br />

Anspruch sein, wenn es darum<br />

geht, unser Bildungssystem zu<br />

gestalten und unseren Kindern<br />

eine erfolgreiche Zukunft zu ermöglichen.<br />

Wir müssen Rahmenbedingungen<br />

schaffen, die es<br />

ermöglichen, das Potenzial junger<br />

Menschen zu entfalten. Gerade<br />

im Bildungssystem wurden<br />

in den letzten Jahren viele Fehler<br />

gemacht. Insbesondere die<br />

Einführung der sogenannten<br />

Deutschförderklassen, hat viele<br />

Schülerinnen und Schüler bereits<br />

im Kindesalter ausgebremst.<br />

Statt ein durchlässiges System zu<br />

schaffen, das jedem Kind die<br />

Chance auf eine erfolgreiche<br />

Zukunft und Karriere ermöglicht,<br />

findet durch diese restriktive<br />

Maßnahme im Kindesalter schon<br />

Foto: Zuparic <strong>2019</strong> / Stadt Salzburg<br />

eine Selektion statt. In den vergangenen<br />

Monaten sind diesbezüglich<br />

viele betroffene Eltern<br />

und ihre Kinder hilfesuchend an<br />

mich herangetreten.<br />

Unser aktuelles Bildungssystem<br />

entspricht nicht den Anforderungen<br />

der heutigen Zeit. Es geht<br />

nämlich nicht nur um gute Schulnoten,<br />

sondern auch darum, die<br />

Persönlichkeit sowie die sozialen<br />

Kompetenzen unserer Schülerinnen<br />

und Schüler durch gezielte<br />

Empowerment‐Angebote zu stärken<br />

und sie auf das Leben draußen<br />

vorzubereiten. Es ist notwendig,<br />

die Motivation der Schülerinnen<br />

und Schüler zu steigern<br />

und Ihnen Perspektiven zu öffnen.<br />

Schulen müssen Chancenfabriken<br />

sein.<br />

Leider sind wir davon aber weit<br />

entfernt, weshalb ich mich entschieden<br />

habe, im Rahmen meiner<br />

Möglichkeiten einen Beitrag<br />

Dr. TARIK METE<br />

office@mete.or.at<br />

Wir brauchen<br />

Chancenfabriken!<br />

dafür zu leisten, diese Lücken in<br />

unserem Bildungssystem zu<br />

schließen. Aus diesem Gedanken<br />

heraus ist das LernProfi Nachhilfe‐<br />

und Bildungszentrum in<br />

Salzburg entstanden. Eine Institution,<br />

die auf der einen Seite<br />

Schülerinnen und Schülern hilft,<br />

die Herausforderungen im Schulalltag<br />

zu meistern, aber andererseits<br />

auch den Anspruch hat,<br />

die sozialen Kompetenzen unserer<br />

Kinder durch gezielte Maßnahmen<br />

zu stärken. Es geht<br />

bei LernProfi darum, jedem<br />

Kind die Möglichkeit auf eine<br />

gute Zukunft zu verschaffen und<br />

dafür braucht es mehr als ein<br />

starres System, das Kinder in<br />

zwei Klassen unterteilt. Der<br />

Bildungsstatus der Kinder darf<br />

nicht, wie zahlreiche Studien<br />

aufzeigen, von der Geldbörse<br />

der Eltern abhängen. Daher<br />

haben wir zusätzlich zum Lernzentrum<br />

einen Verein namens<br />

„Greif nach den Sternen“ gegründet,<br />

der ‐ sofern es notwendig<br />

ist ‐ Stipendien vergibt,<br />

Beratungsangebote bietet, spannende<br />

Exkursionen organisiert<br />

und andere gemeinnützige Angebote<br />

bereitstellt. Diese Maßnahmen<br />

und Aktivitäten sollen<br />

das Bildungsangebot vom Nachhilfe‐<br />

und Bildungszentrum ergänzen<br />

und abrunden. Informationen<br />

zu unseren Leistungen<br />

und zu unserem Tätigkeitsfeld<br />

findet Ihr auf unserer Homepage<br />

(www.lernprofi.net).<br />

John F. Kennedy hat einmal<br />

gesagt „Es gibt nur eins was<br />

auf Dauer teurer ist als Bildung:<br />

keine Bildung“. Wenn man<br />

im Bildungsbereich als Staat<br />

spart, dann führt das nur<br />

dazu, dass die Kosten und negativen<br />

Folgen dieser Einsparungen<br />

in anderen Lebensbereichen,<br />

wie etwa Arbeitswelt, Wirtschaft,<br />

Kultur, Gesundheit und Soziales,<br />

sichtbar werden. Daher ist es zu<br />

kurz gegriffen und der falsche<br />

Ansatz, im Bildungssystem, vom<br />

Kindergarten bis zur Universität,<br />

den Sparstift anzusetzen. Ich<br />

hoffe, dass unser Bildungssystem<br />

irgendwann soweit ist, dass es<br />

keine Nachhilfe mehr braucht<br />

und alle Kinder dieselben Startbedingungen<br />

und Chancen haben,<br />

bis dahin geben wir unser<br />

Bestes, dieses Ungleichgewicht<br />

durch unsere nachhaltige Arbeit<br />

auszugleichen.<br />

Marku s Walln er al s Vorarlberger<br />

Landes hauptmann wi edergewäh lt<br />

LH Wallner: „Vorarlberg chancenreich und nachhaltig gestalten“<br />

Wallner Tekrar<br />

Eyalet Valisi...<br />

ÖVP-Yeşiller Koalisyonu <strong>2019</strong>-2024<br />

Programını Açıkladı...<br />

Vorarlberg’de tekrar hükümeti kuran Halk Partisi<br />

(ÖVP) ve Yeşiller, <strong>2019</strong>‐2024 yıllarını kapsayacak<br />

çalışma programını tanıttı.<br />

Tekrar Vali seçilen Markus Wallner (ÖVP) programı,<br />

"Vorarlberg’in geleceğini umut verici ve<br />

sürdürülebilir şekilde biçimlendirmek, eyaletin<br />

güçlü yönlerini kullanmak, geleceğin soru ve<br />

sorunlarını yenilikçi fikirlerle karşılamak" olarak<br />

özetledi.<br />

5 Yıllık Programın Konu Başlıkları:<br />

* Güçlü Şekilde Eğitime Odaklanmak...<br />

* İklimi Korumak için Mücadele ve Diyalog...<br />

* Sağlık ve Sosyal Güvenlik...<br />

* Birbirine Karşı Değil, Birlikte Yaşam...<br />

* Viyana Merkezli Bürokrasiye Hayır...<br />

Foto: VLK/A. Serra<br />

Petition:<br />

SMS mit<br />

REGENWALD<br />

an 54554 *<br />

Rette den Amazonas.<br />

Rette seine Bewohner.<br />

* Mit Ihrer SMS erklären Sie sich einverstanden, dass Greenpeace Ihre Telefonnummer zur Kontaktaufnahme<br />

für diese Kampagne erheben, speichern & verarbeiten darf. Diese Einwilligung kann jederzeit mit Wirkung für die<br />

Zukunft per Nachricht an service@greenpeace.at oder Greenpeace, Fernkorngasse 10, 1100 Wien widerrufen<br />

werden. SMS-Preis laut Tarif, keine Zusatzkosten.<br />

Greenpeace dankt für die kostenlose Schaltung dieses Inserats.<br />

amazonas.greenpeace.at


<strong>HABER</strong>avusturya<br />

Kasım <strong>2019</strong>, Sayfa - 4<br />

YASEMİN KARAGÖZ<br />

UNUTMAK<br />

YA DA<br />

UNUTMAMAK<br />

yasemin-ka@hotmail.com<br />

Hayat, alev renkli bir demet<br />

karanfile benzer,<br />

Renkleri zamanla solan, unutulan…<br />

Bir testi su misali yaşananlar<br />

Aktıkça azalan, azaldıkça kıymeti artan<br />

Bir yandan unuturken dün olanları,<br />

Diğer yandan hatırlarız,<br />

ta çocukluktan kalanları…<br />

„Anahtarlarım nerde? Telefonumu<br />

gören var mı? Bugün<br />

günlerden ne? Daha dün buraya<br />

koymuştum, şimdi bulamıyorum!„<br />

diye serzenişlerimiz<br />

olmuştur. Bu aralar siz de<br />

mi unutuyorsunuz, eşyalarınızı<br />

koyduğunuz yeri, karşılaştığınız<br />

insanları, yaşadığınız olayları,<br />

hatta önceden planlayıp<br />

sabırsızlıkla beklediğiniz en<br />

önemli randevuları vs… Öyleyse<br />

bu konu hepimizi çok<br />

yakından ilgilendiriyor!<br />

Unutmak!!! İlk insan Hz. Adem<br />

(as)'den süregelmiştir unutmak.<br />

Bilindiği üzere: Hz. Adem<br />

ve Havva yaratılıp cennete konulunca,<br />

oradaki tüm meyvelerden<br />

istifade edebilecekleri,<br />

yalnızca yasak ağaca yaklaşmamaları<br />

ve ondan yememeleri<br />

söylenmiş, aksi takdirde<br />

sonuçlarına katlanmak zorunda<br />

kalacakları kendilerine bildirilmişr.<br />

Şeytanın onlara; melekleşmek,<br />

ebedileşmek veya<br />

sonsuz mülke sahip olmak<br />

vaadiyle yaklaşması, onlara<br />

verdikleri ahdi unutturmuştur.<br />

Unutmak İlmin Afetidir!<br />

Unutmak fıtrata dahildir. İnsan<br />

dünya hayatı boyunca rahat ve<br />

lükse daldıkça kendini yaratanı<br />

ve nimetleri vereni unutmaya<br />

başlar. Ve insan, başına bir musibet<br />

gelince Rabbini hatırlar,<br />

ona yönelir ve yardım ister.<br />

Beynin görevi sadece öğrenmek<br />

değil; öğrenileni kaydetmek,<br />

depolamak, saklamak,<br />

yani hatırlamak ve aynı zamanda<br />

unutmaktır. Hala insanlığın<br />

tam olarak nasıl<br />

çalıştığını çözemediği çok<br />

karmaşık bir düzeneğe sahip<br />

olan beyin‐hafıza mekanizması<br />

Allah`ın bahşettiği mükemmel<br />

bir hediyedir.<br />

Yaşlılığa özgü bir sorun gibi<br />

görülse de, günümüzde aktif<br />

çalışan insanların bile yoğun<br />

Foto: S.Sabuncu Photography<br />

bir şekilde etkilendiği unutma<br />

eylemi, herkes için hatta çocuklar<br />

için bile bir sorun teşkil<br />

ediyor, günlük hayatı olumsuz<br />

etkiliyorsa, mutlaka bir uzmana<br />

başvurulmalıdır. Genellikle<br />

çocuk ve gençlerde yaşanırsa<br />

bu sorun; Hatırlayamama, dikkat<br />

eksikliği, konsantrasyon<br />

güçlüğü olarak adlandırılsa da,<br />

ilerleyen yaşlarda görülünce;<br />

Demans‐Alzheimer gibi hastalıkların<br />

başlangıcı olarak kabul<br />

ediliyor.<br />

Unutkanlığın birçok sebebi olabilir:<br />

Çok yoğun çalışmak, dikkat<br />

eksikliği, depresyon, aynı<br />

anda birçok işle meşgul olmak,<br />

sürekli stresli yaşamak, tiroid<br />

hastalıkları, şeker hastalığı, vitamin<br />

eksikliği, düzensiz uyku<br />

ve yaşam, kitap okuma alışkanlığının<br />

olmaması, öğrenme<br />

veya hafızada tutma yöntemlerini<br />

bilmemek vs… sayabiliriz.<br />

Ancak bilinen birşey de vardır<br />

ki; insan hafızası yenileri kaydederken,<br />

eskileri rafa kaldırmaya<br />

veya unutmaya başlar.<br />

İnsanoğlu çok acıklı olayları,<br />

sürekli üzüntü ve kaygı veren<br />

hayati durumları unutmaya da<br />

meyillidir. Küçükken hatıra<br />

defteri tutarız, sevdiklerimizi<br />

daima hatırlamak adına,<br />

yazdıkları birkaç satırı veya<br />

fotoğraflarını saklarız. Ne gariptir<br />

ki, yeni dostlar edinirken,<br />

eskileri unuturuz.<br />

Kime uzun ömür verilirse, o<br />

yaratılış itibariyle tersine çevrilir.<br />

Tıpkı çocukluğunda olduğu<br />

gibi yaşlandıkça güç ve yetenekleri<br />

azalır.<br />

Herşey ama herşey tezatlarıyla<br />

varolmuştur şu dünyada. Unutmak<br />

ta güzeldir bazen, hatta iyi<br />

gelir insana; ölen bir sevdiğinin<br />

acısı mesela. Bir kavganın insana<br />

yaşattığı ızdırap, kötü anılar,<br />

yaşanmış travmalar ve benzeri<br />

durumlar… Hayat unutmanın<br />

nimet olarak kullanılabileceği<br />

nice sahnelerle doludur.<br />

Bazen bugünü yaşamak için<br />

geçmişi unutmak gerek. Ama<br />

her ne olursa olsun, zamanla<br />

unuttuğumuzu sandığımız şeyler,<br />

birer birer kodlanıp, beynin<br />

bir köşesine gizlenmiş olarak,<br />

tekrar çağrıştırılacağı günü<br />

bekler. Hiç alakası olmayan bir<br />

olay bile, bize geçmişte<br />

yaşadığımız olumsuz bir anıyı<br />

hatırlatabilir. Aslında bizi mutsuz<br />

eden, üzen, yaşadığımız<br />

olaylar değil, bize hissettirdikleri<br />

ve aynı zamanda bizim<br />

onlarla ilgili bakış açımız,<br />

düşünce ve yorumlarımızdır.<br />

Öldürmeyen acı kimi insanı<br />

psikolojik açıdan güçlendirirken,<br />

kimilerine hayatı felç edebilir.<br />

Hayatta neyi unutursak unutalım,<br />

yeter ki, bize yapılan<br />

iyilikleri, nerden geldiğimizi<br />

ve nereye gideceğimizi unutmayalım!<br />

Sembol resim<br />

Uyum Sınıfları Genelde Sorunlu Okullarda Yer Alıyor<br />

‘Entegrasyon<br />

Sınıfı’ Öğrencileri<br />

Çok Dezavantajlı<br />

Avusturya’da engelli ve normal<br />

öğrencilerin birlikte ders<br />

gördükleri 'Entegrasyon Sınıfları'<br />

aynı zamanda sosyal<br />

dezavantajlı öğrencilerin olduğu<br />

sorunlu sınıflar. Bu sınıflarda<br />

okuyan normal öğrencilerin<br />

göze çarpar şekilde<br />

performansları normal<br />

sınıflarda okuyan öğrencilerden<br />

daha kötü. Bu sonuç<br />

Avusturya Federal Eğitim<br />

Araştırma Enstitüsü'nün (BIFIE)<br />

eğitim standart testleriyle ilgili<br />

yaptığı detaylı bir analizden<br />

alıntı.<br />

Yüksek Derecede Sosyal<br />

Dezavantajlılık<br />

BIFIE’nin raporuna göre ilkokullardaki<br />

uyum sınıflarının<br />

%14’ünde, yeni tip ortaokullardaki<br />

uyum sınıflarının ise<br />

%23’ünde çok yüksek düzeyde<br />

sosyal dezavantaj mevcut.<br />

Çocuğun Almancadan<br />

başka bir anadili olması,<br />

ebeveynlerin en fazla zorunlu<br />

okul mezunu olmaları<br />

ya da düşük seviyeli işlerde<br />

çalışmaları gibi nedenlerden<br />

dolayı bu sosyal dezavantaj<br />

oluşmakta. Normal okullarda<br />

ise ilkokular için oran %9,<br />

yeni tip ortaokullar için %16.<br />

Sonuç: Performans Farkı<br />

Ortaya Çıkıyor<br />

Yüksek derecedeki sosyal<br />

dezavantajların yansımaları<br />

uyum sınıflarının performanslarında<br />

tamamen ortaya<br />

çıkıyor: Normal sınıflardaki<br />

öğrenciler henüz ilkokulda,<br />

kıyaslama olarak<br />

konuşma dışındaki tüm alanlarda<br />

yüksek seviyede yetiler<br />

gösteriyor. Yeni tip ortaokullardaki<br />

öğrencilerin ise sosyal<br />

dezavantajlı öğrencilere<br />

göre yarım yıldan fazla öğrenim<br />

avantajı var.<br />

14 Yaşına Kadar Çocuk ve Gençlere Destek ve Bakım Hizmeti<br />

İçin Otizm Terapi ve Yetkinlik Merkezi Açılıyor<br />

Başkent Viyana’da Otizm<br />

Merkezi Kuruluyor<br />

Gelecek yıl bahar aylarında Viyana'daki<br />

ilk Otizm Terapi ve Yetkinlik<br />

Merkezi’nin açılacağı açıklandı. Bu<br />

merkezde 14 yaşına kadar çocuk ve<br />

gençlere tanı ve tedavi hizmetleri<br />

sunulacak.<br />

<strong>HABER</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong><br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

Gazete Kurucusu (Gründerin)<br />

Katrin VORHAUSER<br />

İmtiyaz Sahibi (Herausgeber und Inhaber)<br />

Mehmet İNAK<br />

Genel Yayın Yönetmeni (Chefredaktion)<br />

Hasan KESKİN<br />

Türkiye Temsilcisi<br />

Mag. Ahmet ZUBİ<br />

14.11.<strong>2019</strong> - 09.12.<strong>2019</strong><br />

SAYI: 89 KASIM <strong>2019</strong> - <strong>NOVEMBER</strong> <strong>2019</strong> AUSGABE: 89<br />

ANSCHRIFT - ADRES<br />

<strong>HABER</strong> <strong>AVRUPA</strong> - <strong>EUROPA</strong> <strong>JOURNAL</strong><br />

Roßbachstr. 10 - 6020 Innsbruck<br />

Baskı-Druck: Medien-Druck AG Innsbruck<br />

Yayımlanan köşe yazıları ve reklamların içeriğinden<br />

gazetemiz sorumlu değildir.<br />

www.europa-journal.net - info@europa-journal.net<br />

R<br />

I<br />

E<br />

C H<br />

Yetkililer: "Yapımı devam eden<br />

otizm merkezinde, 14 yaş altındaki<br />

çocuk ve gençlerin gelecekleri için<br />

önemli bir adım atılıyor ve onlara<br />

kapsamlı bir bakım ve destek<br />

programı hazırlanıyor."<br />

Yılda 42 çocuk için tedavi<br />

Bu merkezde her yıl en fazla 42<br />

çocuğa yoğun destek ve bakım verilebilecek.<br />

Otizm merkezini işletme<br />

görevi Viyana Belediyesi ve Viyana<br />

Bölgesel Sosyal Sigorta Kurumu<br />

(WGKK) tarafından, kâr amacı gütmeyen<br />

Özel Çocuklara ve Gençlere<br />

Sorumluluk Kurumu’na (VKKJ) verildi.<br />

Toplam 200 bin Euroluk<br />

masrafın yarısı WGKK, diğer yarısı<br />

Viyana Sosyal Fonu (FSW) tarafından<br />

karşılanıyor.<br />

‘Gençlere Destek Hizmeti Artıyor’<br />

WGKK Başkanı Alois Bachmeier,<br />

yeni terapi merkezi ile çocuk ve<br />

gençlerin tıbbi bakımının daha da<br />

genişletileceğini vurgulayarak, “Tedaviye<br />

erişim çok basit ve anlaşılır<br />

olacak. Otizm merkezinden hizmet<br />

alabilmek için çocuk doktorundan<br />

sevk almak yetecek. Ebeveyn ve çocuklardan<br />

ücret alınmayacak.”<br />

KEBİRAN DOĞANER<br />

kebiran.doganer@hotmail.com<br />

Kendini İyi Hisset<br />

Kişi kendini ne zaman iyi hisseder? Ne<br />

olurda mutlu olur? Heralde bu soruyu<br />

hepimiz farklı cevaplandırırdık. Herkes<br />

farklı aile ortamında büyümüş ve değişik<br />

kültürler görmüş. Kimi sevgiyi<br />

iyice çekmiş içine buram buram, kimi<br />

ise hasret kalmış. Kimi çok şey görmüş<br />

geçirmiş, zor bir geçmiş bırakmıştır<br />

ardında, kimine ise hayat hep tatlı<br />

gelmiştir.<br />

1. Hangi kategoride olursak olalım.<br />

Kendimizi daima şanslı bilelim. Her<br />

uyandığımız güne, aldığımız nefse minnettar<br />

olalım. Bir yerimiz yaralandığında,<br />

acıdığında veya ağrıdığında<br />

değilde, bunlar olmadan önce de ne<br />

kadar kıymetli olduklarını hatırlayalım.<br />

2. Hayatımıza her giren çıkan insanlar<br />

bize hep birşey katmış olsunlar.<br />

Unutma; Hayatına belli bir rol için<br />

giren kişiler hep seninle olmak zorunda<br />

değiller. Belki de rollerini oynayıp<br />

çıkmaları gerekiyordur hayatından.<br />

3. Kişilerin senin moralini bozmalarına<br />

asla izin verme. Çalış, emek ver, inan<br />

ve bak gör olanları. Onlar sana “yapamazsın”<br />

deseler dahi, sen hep kendine<br />

inan. Çünki seni senden daha iyi bilen<br />

birisi daha yoktur. Hedeflerinin önüne<br />

geçmelerine izin verme. Bu yolda ilerlerken<br />

de başkalarını ezeyim kırayım<br />

deme, kırdığın yerden kırılırsın. Yolunu<br />

yürü, lâkin doğru olduğundan emin ol<br />

ve sakın yanlış yola sapma. Kötülüklerin<br />

seni içine çekmesine izin verme.<br />

Yoluna yürüyebileceğin insanları al.<br />

Öyle her insan her yolu çekemez. Baştan<br />

zor ve engebeli yol olduğunu bilsinler<br />

ki, öyle yoldaş olsunlar sana.<br />

4. Hiç birşeye çok sevinip veya çok<br />

üzülme, herşey olacağına varır. Olmuyorsa<br />

istediğin, yine dene. O da olmuyorsa<br />

başka çözümler bulmaya çalış,<br />

ama sakın geçmişe takılı kalma. Geçmişin<br />

geleceğini elinden almasına izin<br />

verme.<br />

5. Düştükçe hep bir daha kalk ayağa,<br />

herşeye herkese rağmen gülümse.<br />

Kimseye kin, nefret besleme ve seni<br />

yıpratmasına izin verme. Sen daima<br />

sana yakışanı yap.<br />

6. Öfkene daima sahip çık. Öfke hiçbir<br />

zaman çözüm kaynağın olmayacak, aksine<br />

bir pişmanlık sebebin olacak.<br />

7. Mutlu olabilmek için gördüklerine<br />

bir mana kat. Farklı bakış açıların olsun<br />

ve farklı gözlerle bak olaylara.<br />

8. İnsanların hatalarını öne sürme. İnsanız<br />

ve savunma mekânizmamız harekete<br />

geçip bizi tamamen suçsuzmuş<br />

gibi gösterebilir. Kendini savunmak iyidir,<br />

ama haksızsan ve bunu göremiyorsan,<br />

sorunların hep devam edecek ve<br />

hayatını sağlıklı ilişkiler üzerine kuramayacaksın.<br />

İki kişi neden hep kavga<br />

ederler sizce? Çünki iki tarafta kendini<br />

hep haklı çıkartmaya çalıştığı için. Hiç<br />

düşündük mü, insanlar bir olayı anlatırken<br />

hiç “ben suçluyum, bunu yapmamalıydım”<br />

diyorlar mı? Çok nadirdir.<br />

Varsa böyle insanlar tutun hiç<br />

bırakmayın. Böyle kişiler kendilerini<br />

çok iyi göstermezler. Yaptıklarından<br />

pişman olmayı bilirler. İçimizde yer<br />

edinmiş düşüncelerden çıkıp “evet<br />

haklısın” diyip ortam yumuşatmayı bilmeliyiz<br />

bazen. Bir taraf ateşse, bir tarafın<br />

da su olması gerekiyor.<br />

9. Ve evet olaylara fazla takılıp üzmeyin<br />

kendinizi. Dünyaya geliş amacımızı<br />

bilirsek, acı bile tatlı gelmeli bize.<br />

10. Kafanızı dinleyebilmenin yollarını<br />

arayın. Kendinize iyi gelecek şeyler<br />

yapın ve bir meşgale bulun. Elinizdeki<br />

en büyük gücünüz kendinizi geliştirmiş<br />

olmanız ve öğrendikleriniz olsun.


<strong>HABER</strong>eğitim&aile Kasım <strong>2019</strong>, Sayfa - 5<br />

Kendinize Yazın!<br />

Melike İNCE<br />

Nörobiyolog ve Temel Psikoterapi Eğitimi Mezunu<br />

melike.ince@outlook.de<br />

Duygular Yoluyla İçsel<br />

Dünyanıza Giriş Yapabilirsiniz<br />

Duygular içsel dünyanın sesidir.<br />

İnsanın içsel dünyasına ulaşmasının<br />

en etkili yollarından birisi de yazmaktan<br />

geçer. İnsanlar bize ihanet<br />

ettiğinde ya da terk ettikten sonra,<br />

öfkeli, suçlayıcı, hüzünlü ya da<br />

dokunaklı mektuplarla kalbimizdekileri<br />

dökeriz. Bu mektuplarları hiç<br />

göndermesek de yazmak iyi hissettirir.<br />

Kendinize yazdığınızda, diğer<br />

insanların yargıları hakkında endişelenmenize<br />

gerek kalmaz; yalnızca<br />

kendi düşüncelerinizi dinlersiniz ve<br />

kendinizi akışa bırakırsınız. Daha<br />

sonra yazdıklarınızı yeniden okuduğunuzda<br />

ise şaşırtıcı gerçekler keşfedersiniz.<br />

Toplumda işlev gösteren<br />

bireyler olarak, günlük etkileşimlerimizde<br />

„serinkanlı“ olmamız ve yakınımızdaki<br />

duyguları ikinci plana<br />

atmamız beklenir. Yanında kendimizi<br />

çok güvende hissetmediğimiz biriyle<br />

konuştuğumuzda, sosyal güdülerimiz<br />

uyarılır ve savunmaya geçeriz.<br />

Yazmak farklıdır. Çünkü kendinizle<br />

kaldığınızda yazacağınız şeylerde özgürsünüzdür.<br />

Direnç hafifler ve ortadan<br />

kaybolur. Kaleminizin yönlendirmesiyle<br />

beraber alacağınız tepkileri<br />

düşünmeden beyninizin öz gözlemleme<br />

ve anlatı bölümleriyle bağlantı<br />

kurabilirsiniz.<br />

Özgür yazım olarak adlandırılan bir<br />

yazı çeşitinden bahsetmek istiyorum.<br />

Bu yazıda çağrışım akıntısına<br />

girmek için, kendi kişisel Rorschach<br />

testiniz için istediğiniz nesneyi kullanabilirsiniz.<br />

Sadece, önünüzdeki nesneye baktığınızda<br />

aklınıza gelen ilk şeyi yazın ve<br />

sonra durmadan, yeniden okuma<br />

yapmadan ve düzeltmeden yazmaya<br />

devam edin. Örneğin tezgahtaki<br />

tahta bir kaşık sizi çocukluğunuza götürebilir<br />

ve büyükannelerinizle yaptığınız<br />

bir salçayı hatırlayabilirsiniz.<br />

Kağıt üzerinde ortaya çıkan ne olursa<br />

olsun, hepsi sizin çağrışımlarınızın<br />

dışa vurumudur.<br />

Yapılan araştırmalara göre, insanların<br />

travmayla ilgili duygu ve<br />

düşüncelerini yazmasıyla beraber<br />

ruh hallerininde dinginleştiği gözlemlenmiştir.<br />

Kişisel travmaları hakkında<br />

yazan kişilerin öncesinde ve<br />

sonrasında T lenfosit hareketi (doğal<br />

katil hücreler) ve kandaki diğer<br />

bağışıklık göstergeleri karşılaştırıldığında,<br />

eskiye oranla iyileşmeler<br />

görülmüştür. Aynı zamanda duygusal<br />

durumlardaki değişiklikler, deneklerin<br />

el yazılarında da kendini belli<br />

ettiği saptanmıştır. Konular değiştikçe<br />

katılımcılar, el yazısından düz<br />

yazıya ve sonra yine el yazısına<br />

dönmüştür. Ayrıca yazarken kalemi<br />

bastırma, duruma göre harflerin<br />

eğikliği de değişiklik göstermiştir.<br />

Bu tür değişiklikler, klinik uygulamada<br />

„geçiş ya da kayma“ olarak adlandırılmaktadır<br />

ve bu duruma travma<br />

geçmişi olan kişilerde genellikle<br />

rastlanılmaktadır. Travma geçmişi<br />

olan kişiler bir konudan diğerine<br />

geçtiğinde belirgin farklı duygusal ve<br />

fizyolojik durumları harekete geçirmektedirler.<br />

Bu geçiş yalnızca ses örneklerinde<br />

belirgin bir şekilde ortaya<br />

çıkmaz aynı zamanda yüz ifadelerinde<br />

ve beden hareketlerinde de<br />

görülmektedir. Bazı kişiler, çekingenden<br />

güçlü ve saldırgana ya da kaygılı<br />

şikâyetçiden tamamen tahrik ediciye<br />

geçiş yapabilmekte ve kişiliklerinde<br />

Melike İnce Hakkında:<br />

değişiklik gösterebilmektedirler. En<br />

derin korkuları hakkında yazarken, el<br />

yazıları daha çok çocuksu ve basit bir<br />

hal alır. Böylelikle „yazı yazmak bizi<br />

bizle karşılaştırır“ diyebiliriz.<br />

Kendinizi ve iç dünyanızı yazı yazarak<br />

aydınlatabilirsiniz. Bu sayede hızla<br />

akan düşüncelerinize de bir yol<br />

çizmiş olursunuz.<br />

Salzburg Paris Lodron Üniversitesi’nde Psikoterapi Temel Bilimi ve Nörobiyoloji bölümlerini<br />

tamamlayan Melike İnce, Yüksek Lisans Eğitimine Krems Donau Üniversitesi’nde Psikoterapi<br />

Bilimi üzerine devam edecektir. Melike İnce ayrıca eş zamanlı olarak Salzburg Sinn<br />

Zentrum’da Logoterapi ve Psikolojik Rehberlik ve Danışmanlık eğitimini sürdürmektedir.<br />

Çocuğunuz Neden Mutsuz?<br />

Öncelikle çocuğunuzun ruhsal ihtiyaçlarını giderin ve sınır koymanın öneminin farkına varın...<br />

Birçok anne‐baba, her türlü ihtiyacını<br />

giderdikleri, ilgilerini eksik<br />

etmedikleri ve ne isterse yaptıkları<br />

halde çocuklarının mutsuz olduğundan<br />

ve hiçbir şeyden memnun<br />

kalmadığından şikâyet ediyor, “Biz<br />

her şeyi yapıyoruz, bu çocuk neden<br />

mutlu olamıyor?” diye soruyor.<br />

“ANINDA VE ZAHMETSİZ ULAŞILAN<br />

ŞEYİN KIYMETİ OLMUYOR”<br />

Çocuklar ve gençler teknoloji sayesinde<br />

hemen her isteklerine anında<br />

ulaşabiliyorlar. Anında ve neredeyse<br />

zahmetsiz ulaşılan hemen her şeyin<br />

kıymeti de pek fazla olmuyor. Bu<br />

durumun pekişmesine ebeveynler<br />

büyük katkı sağlıyor. Çocuğunu mutsuz<br />

görünce hemen tekrar mutlu<br />

etmek için çoğu zaman maddiyatta<br />

büyük, ruhsallıkta pek bir önemi olmayan<br />

çabalama süreci başlatıyorlar.<br />

Yeni isteği hemen yerine getirmeye<br />

çalışıyorlar. Çocuğun ya da gencin<br />

ne hissettiğinden çok ne istediği<br />

öncelikli oluyor. Çocuğun istediği<br />

alınıyor ama asıl gizil istek olan ruhsal<br />

ihtiyaç giderilemiyor.”<br />

“ÇOCUK HAYATLA TANIŞMAYA BAŞLAYINCA<br />

ZORLUKLARLA YÜZLEŞİYOR”<br />

Her isteğinin yapılmasının çocuğun<br />

fiziksel, zihinsel ve ruhsal gelişimini<br />

olumsuz etkiler:<br />

“Çünkü çocuğun her istediğini yapmak<br />

küçük yaşlardan itibaren ona,<br />

“Sen bir komutansın, idarecisin, ebeveynsin”<br />

gibi yaşından ve konumundan<br />

daha büyük bir durumda olduğu<br />

yanılsamasını yaşatır. Anne‐baba:<br />

‘Ne olacak canım, biz yaşamadık o<br />

yaşasın, biz görmedik o görsün. Hiçbir<br />

istediği ertelenmesin ki, kendine<br />

güvenli biri olsun’ gibi söylemleri<br />

sıklıkla duyuyoruz ama özgüveni yüksek<br />

bir yetişkin olması amaçlanan<br />

çocukta durum hiç de böyle olmuyor.<br />

Daha bebeklikten itibaren her<br />

istediği yapılan çocuk kendisini annebabadan<br />

daha üst konumda hissediyor.<br />

Sanki anne‐babası fiziksel,<br />

ruhsal anlamda çocuktan daha güçsüz<br />

gibi. İlk zamanlarda hem çocuk<br />

hem de anne‐baba bu yanılsamanın<br />

keyfini çıkarıyor ama sonra işler<br />

değişiyor, devreye ruhsal gerçeklik<br />

giriyor. Hayatla tanışmaya başlayınca<br />

çocuk, zorlukları ve bilinmezliğiyle<br />

de yüzleşiyor.<br />

“Biz yaşamadık o yaşasın, hiçbir<br />

isteği ertelenmesin ki, kendine<br />

güvenli biri olsun” diyerek<br />

çocukların mutsuz ve doyumsuz<br />

olmasına sebep olabilirsiniz...<br />

“RUHSAL İHTİYACIN YERİNE SON KULLANMA<br />

TARİHİ HEMEN GELECEK BİR ÖDÜL”<br />

Ebeveyn, mutsuz çocuğu hemen<br />

mutlu etmek gerektiğini düşünüyor,<br />

istediği şeyi hemen alıyor, getiriyor.<br />

Huzursuzluğu geçici süre çözen ağrı<br />

kesici de işte dışarıdaki bu nesne<br />

oluyor ama kısa süreliğine. Çocuk<br />

oyalanıyor ama ruhsal ihtiyaç<br />

geçiştiriliyor, yerine son kullanma tarihi<br />

hemencecik gelecek bir ödül<br />

geçiyor. Bu döngünün aylarca, yıllarca<br />

tekrarlanması sonucunda kolayca<br />

mızmızlanan, hastalanan, zorluklardan<br />

hemen kaçan, mutsuz ve<br />

huzursuz çocuklar yetişiyor. Burada<br />

anne‐babalar telefonlar, tabletler<br />

ve hediyelerle susturuyor çocukları.<br />

Fiziksel, zihinsel, ruhsal ve de sosyal<br />

gelişiminin önüne tabir caizse set<br />

çekilmiş oluyor. Mutsuz çocuk oyuncaklarla,<br />

tabletlerle beslenir.<br />

“MUTSUZLUĞU PEKİŞEN ÇOCUĞA YENİ<br />

AĞRI KESİCİLER GEREKİR, DOZ ARTAR”<br />

İstikrarsızlık ruhsal yaşamında, dışlandığı<br />

ve sevilmediği algısını, bu<br />

da mutsuzluğunu artırır. Zihinsel<br />

açıdan iyi yani zeki olsa da akademik<br />

hayat yani okul onun için ruhsal<br />

bir ızdıraba dönüşür. Mutsuzluğu<br />

pekişen çocuğa yeni ağrı kesiciler<br />

gerekir. Doz artar. Bu sefer tabletler<br />

değil, oyun konsolları, bilgisayarları<br />

alınır çocuk mutlu olsun diye.<br />

Çocuğun yaşı ilerledikçe döngü yinelenir.<br />

Doz daha da artar. Yaş<br />

ergenliğe geldiğinde, çocuğu mutlu<br />

edecek oyuncak araba olabilir. Genç<br />

o arabayla ayağını yerden keser ama<br />

kural tanımadığı için kaza kaçınılmaz<br />

olur. ”<br />

ANNE-BABALAR NE YAPMALI?<br />

Uzmanlar, insanlara, hayvanlara,<br />

çevreye saygı ile yaklaşabilen ve<br />

“mutlu” çocuklar yetiştirmek için<br />

anne babaların çocuklarıyla iletişimlerinde<br />

ve ilişkilerinde ağırlık<br />

verecekleri noktalarla igili önerilerini<br />

ise şöyle aktarıyor:<br />

“Her ne kadar olumsuz bir tablo<br />

çizilmiş olsa da ebeveynler<br />

umutsuzluğa kapılmamalıdır. Ebeveynlik<br />

için tek bir doğru yok,<br />

her çocuk özel, her aile özneldir.<br />

Sağduyulu davranmak, arada hata<br />

yapmaktan korkmamak ama sürekli<br />

ve düzenli bir sorun yaşanıyorsa da<br />

aynaya bakıp, ‘yolunda gitmeyen bir<br />

şey var galiba’ diye düşünüp destek<br />

aramak önemli.<br />

Çocuğunuzla arkadaş olmayın!<br />

Çünkü çocuğun arkadaşları,<br />

öğretmeni, amcası, dayısı, teyzesi<br />

ve kardeşleri olabilir. Ama sadece<br />

bir tane anne-babası var...<br />

“ÇOCUK MUTLU OLMAYI ÖNCE<br />

ANNE-BABASINDAN ÖĞRENİR”<br />

Bir şey yapabilmek için önce ‘olmak’<br />

gerekir. Anne‐babaların da ilk olarak<br />

akıllarında tutması gereken şey<br />

budur. Çocuk mutlu olmayı önce<br />

anne‐babasından öğrenir. Aileler,<br />

sadece çocuğun istediğinin yapıldığı,<br />

‘aman onu mutsuz edersem geri<br />

dönüşümsüz bir hasara neden olurum’<br />

diye düşünülen, belki zaman<br />

olarak fazlaca ama içi kalitesiz<br />

mecburi birlikteliklerden kaçınmalılar.<br />

Gerektiğinde kendileri için meşguliyet<br />

bulmalı, onları mutlu edecek<br />

birlikte ve yalnız geçirdikleri kaliteli<br />

zaman dilimleri oluşturmalılar.<br />

“ÇOCUĞUNUZLA ARKADAŞ OLMAYIN,<br />

EBEVEYN OLMAKTAN KORKMAYIN”<br />

Çocuğun özellikle bebeklik döneminde<br />

anneden, babadan ‘ben<br />

biriciğim, özelim, kıymetliyim’ duygusunu<br />

alması önemlidir. Ama<br />

bunun bir sınırı olmalıdır. Çocuğun<br />

istekleri önemlidir ama ne<br />

istediğinden çok neye ihtiyaç<br />

duyduğunu anlamaya çalışmak gerekir.<br />

ÇOCUĞUNUZLA ARKADAŞ OLMAYIN<br />

Anne‐babaların ‘çocuğumla arkadaş<br />

olmalıyım’ prensibi yanlıştır. Çocuğun<br />

onlarca arkadaşı, öğretmeni, birçok<br />

amcası, dayısı, teyzesi ve kardeşi<br />

olabilir. Ama sadece bir tane annebabası<br />

var, o yüzden ebeveyn olmaktan<br />

korkmamak gerekir. Başka bir<br />

deyişle, çocuğun anne‐babayla bir<br />

konum farkı olduğunu bilmesi önemlidir.<br />

Özgüvenli, sağlıklı, sosyal, ruhsal<br />

insani değerleri, ahlaki gelişiminin<br />

iyi olabilmesi için, kendisine<br />

örnek aldığı ve en önemlisi her an<br />

bir sembol olarak iç dünyasına<br />

yerleştirdiği güçlü nesneler olarak<br />

yerleştireceği anne‐baba sembolleri<br />

önemli. Bunun da iki yolu var; aileler<br />

şevkat dillerini sıkça kullanmalılar ve<br />

çocuğu önemli hissetirmeliler. Yine<br />

tatlı dille ama kararlılıkla sınır yani<br />

kural koymalılar.<br />

SINIR KOYMAK ÖNEMLİ<br />

Çocuklarına sınır koyarken anne‐babalar<br />

kararlı ve kontrollü olmalılar.<br />

Eğer bir kural varsa neden o kuralın<br />

olduğu kararlı bir şekilde açıklanmalı<br />

yine çok kararlı bir biçimde uygulanmalıdır.<br />

Ebeveynlerden birinin<br />

koyduğu kuralı diğerinin delmesi de<br />

kararlılığı etkiler. Uygulanamayacak<br />

kadar fazla ve gereksiz kurallar<br />

konulmamalıdır. O zaman çocuğun<br />

anne‐babasına güveni sarsılır. Dikkat<br />

edilmesi gereken ikinci K ise<br />

kontroldür. Ebeveyn önce kendi<br />

yaptıklarını ve öfkesini kontrol edebilmelidir.<br />

Öfke, olumsuz bir davranım<br />

aynalamasına neden olacağı<br />

gibi ayrıca sınırları, kuralları da<br />

işlevsizleştirir.”


<strong>HABER</strong>avusturya<br />

Kasım <strong>2019</strong>, Sayfa - 6<br />

© Lisi Specht<br />

AK Präsidentin Renate Anderl: „Junge nicht im Stich lassen“<br />

İşçi Odası (AK) Başkanı Renate Anderl:<br />

''Gençleri Yarı Yolda<br />

Bırakmayın''<br />

Viyana'da yapılan Eğitim ve Meslek Fuarı L14<br />

büyük ilgi gördü. Avusturya İşçi Odası (AK) Başkanı<br />

Renate Anderl: ''Gençlerin ilgisi çok büyük.<br />

Biz onların en iyi şekilde bilgi sahibi olması için<br />

elimizden gelen katkıyı sunuyoruz. Ancak mesleki<br />

alandaki bu bilgilerden sonra iyi ve yeterli<br />

iş imkânlarının da hazır olması lazım. İşletmelerden<br />

yeni çıraklık yerlerini açmalarını bekliyoruz.<br />

Şu an AK analizine göre 22 bin genç çıraklık<br />

eğitim yeri aramaktadır. İşletmelerden sürekli<br />

Avusturya dışından kalifiye eleman talep etmek<br />

ve çağırmaktan ziyade ülkemizdeki gençler için<br />

daha fazla istihdam açmasını istiyoruz.''<br />

NEOS zu Arbeitsmarktdaten: Ausbildung schützt vor Arbeitslosigkeit<br />

‘‘Eğitim<br />

İşsizlikten Korur’’<br />

‘İşsizliğin İlacı İleri Eğitim ve Aktif İşgücü Piyasası Siyasetidir’<br />

Yeni Avusturya Partisi (NEOS) son yayınlanan<br />

işgücü piyasası verilerine temkinli yaklaştı.<br />

Parti sosyal işler sözcüsü Gerald Loacker şu<br />

açıklamaları yaptı: ‘‘Belirsiz bir konjonktüre<br />

rağmen işsizlik oranlarının düşmesi sevindirici<br />

bir gelişmedir. Ancak kısa ve orta vadede<br />

zayıflayan dünya ekonomisinin etkisi Avusturya’da<br />

da hissedileceğinden bu sayılara<br />

temkinli yaklaşılmalı ve pek<br />

güvenilmemeli. Kim işgücü piyasasının<br />

fırsatlarını kalıcı olarak iyileştirmek istiyorsa<br />

çalışanlarını konjonktür zayıfladığında<br />

değil, doğru zamanda eğitmeli ve<br />

kaliteli iş gücü için çaba sarfetmelidir.<br />

Yeni hükümetin en önemli görevi eğitime<br />

ve ileri eğitime yatırım yapmaktır.<br />

Şu an düşen işsizlik rakamlarına rağmen,<br />

global ekonominin olumsuz etkisi Avusturya’da<br />

hissedildiğinde, iyi eğitimli olmayanları<br />

büyük sorunlarla karşılaştırabilir.<br />

Bununla birlikte teknik dönüşüm<br />

Avrupa İstatistik Ofisi’nin (Eurostat) yayımladığı<br />

rapora göre en mutlu insanların hangi<br />

Avrupa Birliği (AB) ülkesinde yaşadığı ortaya<br />

çıktı. Belçika ve Hollanda halkı ilk 2 sırayı paylaşırken,<br />

Avusturya 3. ve Finlandiya ise 4. en<br />

mutlu nüfusa sahip.<br />

hayat boyu öğrenmenin anlamını da arttırıyor.<br />

Meslek hayatı sırasında bireylerin eğitimini<br />

ilerletilmesi zor zamanlarda işsizlikten<br />

koruyor. Bunun için NEOS’un ortaya koyduğu<br />

hayat boyu öğrenmeyi destekleyebilmek<br />

amaçlı bireysel eğitim hesabının oluşturulması<br />

konsepti çok önemlidir.’’<br />

(OTS)<br />

Rapor: Avusturya’da Mutlu<br />

İnsanların Sayısı Artıyor<br />

Raporda, 2018 yılında AB genelinde, ülkelerinde<br />

yaşayan 16 yaş ve üstü insanların yüzde<br />

62'sinin "her zaman" mutlu olduğu, yüzde<br />

48'inin "zaman zaman", buna karşın yüzde<br />

2'sinin ise "hiçbir zaman" mutlu olmadığı<br />

ortaya çıktı.<br />

Die Gesundheitshotline 1450 ist österreichweit erreichbar<br />

Sağlık Hattı 1450 Avusturya<br />

Genelinde Hizmete Girdi<br />

Gençlere Tavsiye<br />

Viyana İl Milli Eğitim Müdürü Heinrich Himmer<br />

ile fuarda gençlerle buluşan Renate Anderl<br />

ayrıca: ''Ortaokullardan itibaren meslek ve kariyer<br />

planlaması için çalışmalara başlanmalı.<br />

Gençlerin adım adım hayalini kurdukları meslekler<br />

için çaba sarfetmesi gerekir.''<br />

Daha Fazla Okul Şart<br />

Anderl son olarak: ''Viyana nüfusu gençleşiyor<br />

ve gençlerin sayısı artıyor. Bu sebeple daha çok<br />

eğitim alanına ihtiyaç var ve gençlerin yarı<br />

yolda bırakılmaması için hükümetin gerekli<br />

adımları atmasını bekliyoruz.''<br />

Sağlık hattı 1450’ye Kasım ayı başından<br />

itibaren artık Avusturya’nın genelinden<br />

de ulaşılabiliyor. iki yıldan<br />

fazla bir süredir hat Viyana, Aşağı<br />

Avusturya ve Vorarlberg’de zaten<br />

kullanılıyordu. En çok aramaların<br />

gerçekleştiği Viyana’daki tecrübelerin<br />

çok olumlu olduğunu açıklayan<br />

Viyana Sosyal Fonu (FSW) yetkilileri,<br />

birçok insana yardım edebilmenin<br />

yanında onları hızlı bir şekilde doğru<br />

yönlendirmenin de önemini vurguladılar.<br />

Hattan günün her saatinde<br />

tıbbi sorularla ilgili bilgi alınabilir. Hat<br />

bir sağlık problemiyle nasıl uğraşılacağının<br />

ilk yönlendirmesini yapıyor.<br />

Herşeyin hastane kliniğinde açıklanması<br />

gerekmiyor. Viyana Sosyal Fonu<br />

yetkilileri Viyana’da hattın iyi iş gördüğünü<br />

ve hattı arayanların %70’inin<br />

servisin tavsiyelerinden sonuç aldığını<br />

ifade ediyor.<br />

İki buçuk yıl içinde 105 bin arama<br />

Hat ile Avusturya genelinde kliniklerin<br />

yükünün hafifletilmesi bekleniyor.<br />

Yetkililer, ‘‘Biz arayanlara eğer<br />

1450 olmasaydı ne yapardınız? sorusunu<br />

da soruyoruz ve büyük bir kısımdan<br />

doktor ya da kliniğe giderdim<br />

cevabını alıyoruz. Hattı 2.5 yıl içinde<br />

105 bin kişi aradı. Ülke genelinde<br />

şu anda dağıtımı yapılan E‐Kartlarla<br />

hattı daha çok kişi tanıyacak çünkü<br />

E‐Kartın üzerinde „Wenn’s weh tut –<br />

1450“ ‐ „Ağrınız olursa ‐ 1450“ sloganı<br />

basılı olacak. Şu an için hizmet sadece<br />

Almanca olarak veriliyor. Hattın<br />

farklı dillerde de kullanımı gelecekte<br />

düşünülebilir.<br />

Sorularda mevsimsel dalgalanmalar<br />

Viyana’da bu sağlık hattı için toplam<br />

25 kişi çalışıyor. Sorularda mevsimlere<br />

göre dalgalanmalar mevcut.<br />

Yazın böcek sokması, sıcağa bağlı<br />

olarak mide bulantısı ve baş ağrısı ile<br />

ilgili sorular artıyor. Havaların soğuduğu<br />

bu mevsimde ise grip, üşütme<br />

ve küçük çocuklarda ateş ile ilgili sorular<br />

artış gösteriyor.<br />

İşlem şöyle gerçekleşiyor<br />

Bu hat sağlık danışmanlığıdır, doktor<br />

müdahalesinin yerine geçmez ve teşhis<br />

koymaz. Telefonla sağlık danışmanlığı<br />

ideal bir yol gösterici, yeni<br />

ortaya çıkan ya da akutlaşmış şikâyetlerin<br />

ilk başvuru yeri olmaktadır.<br />

Bilmeniz Gerekenler<br />

* Aniden sizi huzursuz eden bir sağlık<br />

sorununuz varsa, kod numarası kullanmadan<br />

cep telefonu ya da sabit<br />

telefondan doğrudan 1450’yi arayın.<br />

Fotocredit: FSW<br />

NEOS Partisi:<br />

* Özel tıbbi eğitim almış diplomalı<br />

görevliler size danışmanlık hizmeti<br />

sunar ve uygun tavsiyeler verir.<br />

* Endişelenmeyin. Probleminiz akut<br />

olarak tanımlanırsa acil (doktorlu ya<br />

NEOS-Sozialsprecher<br />

Gerald Loacker:<br />

„Fort- und Weiterbildungen<br />

sowie eine aktive Arbeitsmarktpolitik<br />

sind die klügsten Strategien<br />

gegen Arbeitslosigkeit.“<br />

da doktorsuz) ambulans gönderilir.<br />

* Sağlık danışmanlığı ücretsizdir. Siz<br />

sadece tarifenize göre normal telefon<br />

masraflarını ödersiniz.<br />

İnternet Sayfası: www.1450.at<br />

© Parlamentsdirektion / PHOTO SIMONIS


<strong>HABER</strong>avusturya Kasım <strong>2019</strong>, Sayfa - 7<br />

Çocuğunu gelecekte iyi bir makamda<br />

görebilmek her anne‐babanın dileğidir.<br />

Bundan dolayıdır ki bir çoğumuz<br />

büyüklerimizden bu nasihatı duymuşuzdur.<br />

Oku evladım, bizim gibi olma,<br />

“büyük adam” ol.<br />

Peki kimdir bu büyük “adam” ve nasıl<br />

olunur?<br />

Bu deyimi toplumsal açıdan değerlendirirsek,<br />

büyük adam olmanın yolu<br />

okumaktan ve iyi bir tahsil yapabilmekten<br />

geçer. “Parmakla gösterilme”<br />

deyimi gerçekliğe kavuşur, yüksek bir<br />

mevkiiye gelinir ve büyük adam olunur.<br />

Yani bu durumda büyük adam<br />

dediğimiz kişi iyi bir tahsili olan, herkesin<br />

saygı duyduğu ve öncülük yapabilen<br />

biridir. Bütün bu özelliklere<br />

baktığımızda aklımıza “lider” kavramı<br />

gelebilir. Bu durumda aslında büyüklerimizin<br />

kastettiği şey “oku, lider ol”<br />

olabilir mi? Peki liderlik ile büyüklerimizin<br />

“büyük adam“dan kastı aynı<br />

olgu mudur? Yani iyi bir mevkiye gelindiği<br />

zaman lider mi olmuş oluruz?<br />

Onbinlerce<br />

Kişinin İşsizlik<br />

Maaşı Kesildi<br />

Avusturya İş ve İşçi Bulma Kurumu (AMS), bu senenin<br />

ilk 6 ayında işsizlik parası ve acil yardım maaşı<br />

alan kişilere yaptırımlarını sertleştirdi ve bu dönemde<br />

71.634 kişiye kesinti uyguladı. Bu, 2018 yılının<br />

aynı dönemine göre yüzde 17’lik kesinti artışı<br />

anlamına geliyor.<br />

Avusturya iş yasasına göre işsizlik parası veya acil<br />

yardım alan bireyler iş aramakla yükümlüdür. AMS,<br />

firmalardan gelen talep üzerine açık pozisyonlar arasından<br />

iş arayan bireylerden en uygun kişileri bu firmalara<br />

yönlendirir ve işsiz bireylerin de bu yerlere<br />

giderek iş görüşme yapma zorunluluğu vardır. Maaşı<br />

kesilenlerin bir çoğu iş görüşmesine gitmeyen veya<br />

işe girmeyi reddedenlerden oluşuyor. Bu durumda<br />

AMS, işsizlik maaşı veya acil durum yardımını başlangıçta<br />

altı hafta, tekrar durumunda ise sekiz hafta<br />

boyunca kesebiliyor.<br />

İşsizlik Yüzde 3,2 Düştü<br />

AMS’in açıkladığı rakamlara göre Avusturya'da işsizlik,<br />

ekonomideki sıkıntılı sürece rağmen azalmaya<br />

devam ediyor. Ekim ayının sonunda, geçen yılın aynı<br />

ayına göre işsizlerin oranı yüzde 3,2 azaldı. Düşüş bir<br />

önceki yıla göre daha zayıf kaldı, çünkü Ekim<br />

2018'de işsizlik yüzde 4,6 oranında azalmıştı.<br />

Açık İş Pozisyonlarında Artış<br />

Ekim’de mevcut açık iş pozisyonları yüzde 3,3 artarak<br />

76.177'ye yükseldi.<br />

Meltem Arslan<br />

mltm.arslan.ma@gmail.com<br />

“Oku,<br />

Büyük<br />

Adam Ol!”<br />

“Büyük adam” olmakta hayaller ve hedeflerin önemi<br />

AMS Yaptığı Araştırmalar Sonucunda<br />

6 Ayda 70 Binden Fazla Kişinin<br />

İşsizlik Maaşını Kesti<br />

Lider Ruhlu Çocuk Eşittir Vizyon Sahibi Çocuk<br />

Bir insan doktor olabilir, mühendis<br />

olabilir, savcı olabilir, başbakan olabilir.<br />

Ancak lider olmak farklı bir durumdur.<br />

Fatih Sultan Mehmet’i lider<br />

yapan sahip olduğu iktidar mıydı veya<br />

Mevlana’yı lider yapan sahip olduğu<br />

ilim miydi? Tabii ki de bunların etkisi<br />

büyüktü ancak o insanların Martin<br />

Luther King’in „I have a dream!“ demesi<br />

gibi bir hayalleri, dertleri, vizyonları<br />

vardı. Liderlik, öncülüktür,<br />

önderliktir. Ama bir liderin en önemli<br />

özelliği herzaman vizyon sahibi bir<br />

kişi olmasıdır. Vizyon amaçtır, derttir,<br />

hayaldir. Her doktorun, her mühendisin,<br />

her savcının ve her başbakanın<br />

lider olamayacağı gibi, vizyonu olmayan<br />

insanlar da lider, yani ana babalarımızın<br />

değimiyle „büyük adam“<br />

olamazlar.<br />

Bu durum aslında çocuk yetiştirmekte<br />

de, bir bireyin kişisel gelişiminde<br />

de kilit bir noktadır. Çocuğun<br />

vizyon sahibi bir kişiliğe sahip olması,<br />

Daha Sık Hastalanıyor<br />

Viyana Tabipler Odası (Wiener<br />

Ärztekammer) ve Volkshilfe Yardım<br />

Kuruluşu’nun birlikte yaptığı<br />

bir çalışmaya göre yoksul<br />

çocukların hem daha erken öldüğü<br />

hem de daha sık hastalandıkları<br />

ortaya çıktı. Yoksulluğun<br />

toplumdaki etkileri ise bir hayli<br />

geniş kapsamlı.<br />

Viyana Tabipler Odası Başkanı<br />

Thomas Szekeres, bugünün yoksul<br />

çocuklarının yarının kronik<br />

hastaları olacağını ifade ederken,<br />

yoksul çocukların geleceğinin<br />

zor resmini çiziyor ve<br />

siyasetçilerinden daha çok destek<br />

ve yatırım talep ediyor. Szekeres:<br />

''Yoksulluk içinde yaşayan<br />

çocuklar daha sık hastalanıyor,<br />

gelişmelerinde artan oranda<br />

rahatsızlıklar görülüyor, ruhsal<br />

geleceğini güçlü temellerle inşa<br />

eder. Peki bu vizyon çoçuğa nasıl<br />

aktarılır?<br />

Etkili Bir Rol Model Olabilmek<br />

Şu anın veya geleceğin ebeveynleri<br />

olduğunuzu düşünerek yazıyorum.<br />

Bir hayat amacınız olsun.<br />

Sizin bir hayat amacınız olursa,<br />

çocuğunuzda o vizyonu sizden kapabilir.<br />

Çünkü çocuk, söylenileni<br />

değil gördüğünü yapmaya meyillidir.<br />

Çünkü kişiliklerinin oluşum<br />

evrelerinde çocuk anne‐babayı<br />

örnek alır. Gelişim aşamalarında<br />

ebeveynlerini takip eder, bir çok<br />

hareketleri de taklit ederler. Örneğin,<br />

babası sigara kullanan bir çocuğun<br />

bacak bacak üstüne atmasını, elindeki<br />

çubuk krakeri ağzına götürüp sonra<br />

da sanki bir dumanı etrafa üflermiş<br />

gibi yaptığı hareketleri gördüğümüzde<br />

şaşırmamak lazım. Veya yalan<br />

söylememesi gerektiğini anlattığınız<br />

çocuğunuza, bir gün kapıya biri geldiğinde<br />

„annem uyuyor de“ diye uyardığınız<br />

zaman, yalan söylememesi<br />

gerektiğini değil, bazı durumlarda yalana<br />

başvurulabileceğini göstermiş<br />

olursunuz. Bu durumda çocuğunuz<br />

bazı durumlarda yalan söylediği<br />

zaman, ilk önce kendinizi sorgulamanız<br />

gerekir. Çocukların bu taklit dönemi<br />

aslında 3 yaşında başlar ve<br />

ergenliğin sonuna kadar sürer. Anne<br />

baba çocuğun kişilik oluşum süresinde<br />

en büyük rol modelleridir. Yıllar<br />

geçtikçe ve yaş ilerledikçe çocuklar<br />

mevcut çekirdek aile dışında gördüğü<br />

ve tanıdığı kişileri de rol model olarak<br />

belirleyebilirler.<br />

Özetlemek gerekirse, çocuklarınızın<br />

Araştırma:<br />

olarak daha sık rahatsızlanıyor,<br />

kötü beslenmeleri nedeniyle de<br />

şişmanlığa, sonucunda şeker<br />

hastalığına ve davranış bozukluklarına<br />

daha meyilli oluyor,<br />

ortalama halktan 5‐8 yıl daha<br />

erken ölümler gerçekleşirken,<br />

bu grupta intiharlar daha çok<br />

görülüyor.''<br />

Daha Az Zinde Ve<br />

Daha Çok Yorgunlar<br />

Volkshilfe Kurumu Müdürü Erich<br />

Fenninger de çocuk yoksulluğunun<br />

arka planda bırakılacak ve<br />

az derecede önemli bir konu olmadığını<br />

vurguluyor. Avusturya<br />

en zengin ülkeler arasında olmasına<br />

rağmen fakirlikte zenginlikle<br />

beraber artıyor. Araştırma<br />

sonucunun genel anlamda<br />

böyle olacağını fakat bu denli<br />

„büyük adam“ olması sizlere bağlıdır.<br />

Kim olursanız olun, hangi konumda<br />

bulunursanız bulunun, hayat amacı<br />

sizi ayakta tutar. Sizi ayakta tuttuğu<br />

gibi çocuğunuzu da ayağa kaldırır.<br />

Benim yaşımda bir insan size „hayat<br />

amacınız bu olsun“ diyemez, bunu siz<br />

belirlemelisiniz. Yüksek bir tahsiliniz<br />

olmayabilir, ama bu vizyon sahibi olmanıza<br />

asla engel değildir.<br />

Geleceğin Ebeveynleri Vizyon Sahibi Olabilmeli<br />

Ancak tam tersi de mümkündür. Üniversite<br />

mezunu, tahsilli bir insan olmanız,<br />

vizyon sahibi biri olduğunuz<br />

anlamına gelmez. Günümüz gençlerinde<br />

gözlemlediğim en büyük sorunlardan<br />

biri, bir hedefleri ve amaçları<br />

olmamasıdır. Birçok lise veya üniversite<br />

okuyan gençlerin de herkes gibi<br />

mezun olmak dışında başka hedefleri<br />

maalesef yoktur. Oysa ki gençler toplum<br />

için birçok yararlı çalışmalarda<br />

bulunabilir, farklı STK'lara katılabilir,<br />

kendilerini eğitmek için farklı hedefler<br />

belirleyebilir veya en basitinden<br />

kendilerini geliştirmek adına „her<br />

hafta 2 kitap bitirmek“ gibi küçük<br />

amaçlar koyabilirler.<br />

Arif Arif Nihat Nihat Asya Asya ne ne diyor Fatih Fatih Marşında“? Marşında“?<br />

„Yürü; hâlâ ne diye oyunda, oynaştasın?<br />

Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın (21 yaşında)!“<br />

Farklı Ortam ve Farklı Kültürlerin Önemi<br />

„Vizyon sahibi“ diyebileceğimiz çocuklar<br />

yetiştirebilmek için daha önce<br />

de belirttiğimiz gibi, çocuklara küçük<br />

yaşlarda rol modeller sunmalıyız. En<br />

önemli rol model olan anne ve baba<br />

dışında da topluma değer katan,<br />

hayat amacı olan, kendini geliştiren<br />

Yoksul Çocuklar<br />

aşikâr olacağını beklemediğini<br />

söylüyor.<br />

500 Doktor İle Anket<br />

Ankete katılan yaklaşık 500 doktorun<br />

%47’si, yoksulluk tehdidinde<br />

olan ailelerin çocuklarının<br />

tehdit altında olmayan ailelerin<br />

çocuklarından daha sık doktora<br />

gittiklerini söylüyor. Bunun dışında<br />

yoksul çocuklar daha az<br />

sağlıklı ve genel verimleri daha<br />

düşük. Bedensel zindelik eksikliği<br />

çekiyor, yorgun, sinirli, saldırgan<br />

ve depresif tutumlar<br />

sergiliyorlar. Aşırı kiloluluk ta sık<br />

görülen sorunlardan biri. Her 10<br />

doktordan 6’sı muayenehanelerinde<br />

yoksul çocukların daha<br />

sıklıkla kronik hastalıklardan<br />

muzdarip olduklarını gözlemlediklerini<br />

söylüyor.<br />

Studie: Kinder aus ärmeren<br />

Familien sind öfter krank<br />

insanlardan oluşan ortamlara çocuklarla<br />

gitmek gerekir. Çocuklara o insanların<br />

örnek gösterilmesi, hatta<br />

mümkünse çocuklarla o kişilerin, seminerler,<br />

eğitimler veya atölye çalışmaları<br />

vesilesiye iletişim halinde<br />

olması sağlanmalıdır. Çocuğun içinde<br />

yetiştiği ve gördüğü ortam çok önemlidir.<br />

Bir çocuk gelişim sürecinde, vizyonsuz<br />

ve öylesine yaşayan kişilerle<br />

beraber bulunursa, ilerleyen aşamalarda<br />

kendisi de aynı değer üretemeyen<br />

bireylerden biri olabilir.<br />

Eğer yaşadığınız ortam kendinize ve<br />

çocuğunuza bir vizyon katmıyorsa, o<br />

ortamlardan uzaklaşıp, farklı ortamlara<br />

girmeniz yararlı olacaktır. Çocuklarınızın<br />

vizyon sahibi olabilmesi için<br />

çaba göstermeye karar verirseniz<br />

ufak adımlarla harekete geçebilirsiniz.<br />

Onlarla birlikte müzeleri gezebilir,<br />

farklı sporlar veya yetenekler öğrenmeye<br />

başlayabilir, farklı şehirlere,<br />

imkânınız varsa farklı ülkelere gidebilirsiniz.<br />

Kültür, sanat, spor gibi alanlar<br />

insana hem bilgi hem de yeni ve<br />

geniş bir bakış açısı kazandırır. Bunlar<br />

da insanın amaçlarını ve hedeflerini<br />

etkileyebilir. Unutmayın ki yukarıda<br />

örnek verdiğimiz „eylemsellikler“ sizi<br />

ve çocuğunuzu hayatın normal akışının<br />

dışarısına çıkaracaktır. Bu durum<br />

ise çocuğun farkındalığını ve bilincini<br />

arttıracaktır.<br />

Son olarak, sizlere naçizane tavsiyem,<br />

sadece kendiniz için yaşamamanız<br />

olacak. Çok sevdiğim bir psikolog yazarın<br />

bir sözü vardır “Bir insan sadece<br />

kendisi için yaşarsa, kıymeti kendisi<br />

kadardır. Bunun için amacınız kıymetinizi<br />

belirler.”<br />

Devlet Çocuk Güvenliğini<br />

Koruma Planı Gerekiyor<br />

Doktorlar Avusturya’da çocuk<br />

sağlığının herkese sağlanması<br />

için öncelikle danışmanlık ve yeterli<br />

bilgilendirmenin sağlanmasını<br />

bekliyor. Ayrıca acil alınabilecek<br />

diğer tedbirler, daha iyi<br />

bir finansal destek ve ailelerin<br />

sosyal güvenliğinin sağlanması.<br />

Erich Fenninger: ''Ebeveynlerin<br />

gelirlerine bakılmaksızın bütün<br />

çocuklar için sağlık alanını kapsayacak<br />

şekilde güvenli devletsel<br />

bir sağlık desteği garantisi<br />

olmasını ve sosyal bir sağlık sistemi<br />

bağlamında herkes için<br />

hastalık önlemeye ve sağlığı<br />

desteklemeye daha çok yatırım<br />

yapılmasını bekliyoruz. Çocuklar<br />

toplam nüfusun %20’sini<br />

oluşturmasına rağmen onlar<br />

için yapılan sağlık harcamaları<br />

%6‘yı geçmiyor. Bu da eşitsizliğinin<br />

göstergesidir.''<br />

Thomas Szekeres son olarak:<br />

''Çocukların menfaatine göre<br />

davranılmalı. Çocuklar yoksulluğa<br />

çare bulamaz, anne ve babalarını<br />

seçemez. Bu nedenle<br />

çocukların yoksulluğa karşı yapacakları<br />

bir şey yoktur. İmtiyazlı<br />

mı, yoksa yoksul bir ailede<br />

mi doğacaklarına çocuklar karar<br />

veremezler. Bu demek oluyor ki<br />

onlara en iyi destek ve sağlık imkânlarının<br />

sunulması şarttır.''


<strong>HABER</strong>avusturya Kasım <strong>2019</strong>, Sayfa - 8<br />

© Johannes Zinner<br />

Nurten YILMAZ<br />

Abgeordnete zum Nationalrat (SPÖ)<br />

nurten.yilmaz@parlament.gv.at<br />

Eine harte Linie in<br />

der Integrationspolitik?<br />

Gerne.<br />

Wisst ihr, was eine „Integrationsfrage“ ist?<br />

Ich nicht. Oder nicht wirklich, aber unter<br />

diesem Schlagwort besprechen in der abgehobenen<br />

österreichischen Innenpolitik<br />

seit Jahren JournalistInnen, überbezahlte<br />

Berater und manche PolitikerInnen, welche<br />

inhaltliche „Linie“ eine Partei „fahren“<br />

solle. Diese sogenannte Frage wird dabei<br />

aber nicht erörtert oder ausbuchstabiert,<br />

aber es wird eine Dringlichkeit suggeriert:<br />

Man müsse ENDLICH diese Frage klar<br />

beantworten. Und beantworten heißt in<br />

dieser Hinterzimmerpolitik, dass man sich<br />

härter „positionieren“ müsse. Was bedeutet<br />

das? Menschen nach dem Mund reden,<br />

Politik nach Umfragen ausrichten und die<br />

Rechten inhaltlich und emotional imitieren.<br />

Man dürfe nicht „tabuisieren“, müsse<br />

„näher hinsehen“, mehr „Außengrenzschutz“.<br />

Migration, Integration und Sicherheit<br />

werden vermischt. Diese Position – im<br />

Grunde nur eine Ansammlung von Überschriften<br />

– wird dann von einigen JournalistInnen<br />

als „harte und konsequente“ Linie<br />

gelobt, wodurch im Umkehrschluss alle<br />

anderen in der Integrationspolitik, die<br />

pragmatisch, evidenzbasiert, werteorientiert<br />

und zuversichtlich arbeiten, als weltfremd<br />

dargestellt werden.<br />

Als SPÖ‐Integrationssprecherin halte ich<br />

nichts von diesen abgehobenen Strategiespielen.<br />

Als SPÖ brauchen wir uns auch<br />

nicht „positionieren“, denn wir sind positioniert,<br />

weil wir immer dort sind, wo die<br />

Menschen aufeinander schauen, miteinander<br />

reden und zueinander halten. Wir<br />

ergreifen Position für die, die es sich nicht<br />

richten können. Wir laufen für jene, die<br />

unser Land täglich am Laufen halten. Das<br />

ist Integrationspolitik, wie ich sie verstehe:<br />

Im Betrieb, in der Schule und auf der<br />

Straße miteinander einstehen für gleiche<br />

Rechte und gemeinsame Teilhabe. Und<br />

dagegen aufstehen, wenn uns jemand<br />

nach Herkünften, Hautfarben, Pässen oder<br />

Geburtsorten spalten will. Das ist sozialdemokratische<br />

Position und genau das<br />

ist unsere harte Linie in der Integrationspolitik:<br />

Konsequenter Einsatz für die Interessen<br />

ALLER ArbeitnehmerInnen. Egal, wo<br />

sie geboren wurden. Egal, welchen Namen<br />

sie tragen. Egal, welches Religionsbekenntnis<br />

sie haben. Egal, welchen Pass sie<br />

haben. Wir organisieren uns als vielfältige<br />

ArbeitnehmerInnen, denn gemeinsam sind<br />

wir stark.<br />

Yıldırma ve Şiddetten Her<br />

3 Çocuktan 1’i Mağdur<br />

Şiddet ve yıldırma okullarda artmaya<br />

devam ediyor. Steiermark<br />

İşçi Odası’nın (AK= Arbiterkammer<br />

Steiermark) 500’den fazla<br />

öğrencinin katılımıyla gerçekleştirdiği<br />

bir anket sonucunda her<br />

3 çocuktan birinin şiddet veya<br />

yıldırmadan mağdur olduğu ortaya<br />

çıktı.<br />

Aşağılama, sosyal medyada doğru<br />

olmayan şeylerin yayınlanması<br />

ve toplumsal dışlama. Bu<br />

ve benzer davranışlar Mobbing<br />

olarak tanımlanıyor.<br />

Somut olarak ankete 512 öğrencinin<br />

yarıya yakını İlkokul, geri<br />

kalan Yeni Ortaokul (NMS) veya<br />

Genel Ortaöğretim Okulu (AHS)<br />

alt seviyesindeki sınıflardan katılmıştır.<br />

Okulda 'sıradanlaşan' ciddi<br />

problemler<br />

Öğrencilerin üçte ikisi ayda bir<br />

çok defa yıldırma ve şiddeti internette<br />

yaşıyor, üçte biri ise bir<br />

şekilde bu olaylara doğrudan<br />

maruz kalıyor. Araştırmayı kaleme<br />

alan Claudia Brandstätter’e<br />

göre en ciddi sıkıntı, her<br />

gün giderek artış gösteren ve<br />

artık sıradanlaşan okulda ve ayrıca<br />

internet yoluyla yıldırmanın<br />

dışında, psikolosik ve fiziksel şiddet<br />

ile bireylere zarar vermenin<br />

de okulda günlük hayatın bir<br />

parçası gibi olmaya başlaması.<br />

Bundan başka fail ve kurban<br />

yaşları da düşüyor. Brandstätter<br />

uzmanların çözüm konusunda<br />

görüşleri sorulduğunda, konunun<br />

ciddiyetle ele alınmasının<br />

şart olduğu ve bazı önlemlerin<br />

okul günlük hayatında harekete<br />

geçirilmesi konusunda hem fikir<br />

olduklarını söylüyor.<br />

Sonuçları erişkinlik<br />

dönemlerine kadar sürebiliyor<br />

Anket sonuçları AK Başkanı<br />

Josef Pesserl için de ürkütücü.<br />

Pesserl’e göre önleyici programlar<br />

henüz anaokulundayken başlatılmalı<br />

ve okullarda bu konu<br />

için daha çok zaman ayrılmalı.<br />

Yıldırmanın etkileri erişkin dönemlerine<br />

kadar sürebiliyor. Yıldırmaya<br />

maruz kalan çocukların<br />

erişkinlik dönemlerinde ağır bir<br />

hastalığa yakalanması ya da ruhsal<br />

rahatsızlıklardan muzdarip<br />

olma risklerinin diğer çocuklara<br />

oranla 6 kat fazla olabileceği ıspatlanmış<br />

durumda ve AK Başkanı<br />

bunu tehlikeli buluyor.<br />

AK önlem paketleri düşünüyor<br />

Olaya maruz kalan kişilerin bu<br />

durumlarda yalnız kalmamaları<br />

için AK, destek hizmetini genişletmeyi<br />

planlıyor. Aralık ayının<br />

başında bir önlem paketi üzerinde<br />

çalışmak için uzmanlarla<br />

bir araya gelmek planlanıyor.<br />

Akabinde öğrenciler, veliler ve<br />

öğretmenlerin yıldırmadan korunması<br />

için seminer ve kurslar<br />

verilecek.<br />

© PID / Votava Martin<br />

Schulworkshop „Wiener Lebensgeschichten“: Als ich vor 48 Jahren nach Wien kam<br />

"Misafir İşçiler" Okullarda<br />

Hayat Hikâyelerini Anlatıyor<br />

Viyana Belediyesi öğrenciler için, eskiden<br />

Avusturya'ya çoğu çalışmak amacıyla<br />

gelen ve emekli olmuş, torunları şimdi<br />

Avusturya okullarında okuyan geçmişin<br />

'misafir işçiler' diye adlandırdıkları kişilerin<br />

hayat hikâyelerini anlattıkları çalışmalar<br />

düzenliyor. Bu sayede şimdi bu<br />

okullarda okuyan öğrenciler, kendi aileleri<br />

içinde hayatlarının izlerini aramaya teşvik<br />

edilmiş olacaklar.<br />

Niko Mijatović, 1971 Mayıs’ında şimdiki<br />

Bosna Hersek’te bulunan Brcko şehrinden<br />

bir ziyaret amacıyla geldiği Viyana’da kalmaya<br />

karar verir. ''Aslında amacım sadece<br />

Ehemalige Gastarbeiter<br />

erzählen in Schulen...<br />

Niko Mijatović: „Schaut nicht<br />

auf die Unterschiede, helft<br />

euch gegenseitig“<br />

babamı ziyaret etmekti. Ama o dönemde<br />

Avusturya ekonomisinde ciddi bir gelişme<br />

yaşandığı için acil iş gücüne ihtiyaç vardı.<br />

İlanlarla işçiler arandığından iş bulmak hiç<br />

mesele değildi, lakin barınacak yer bulmakta<br />

zorluklar vardı. İlk zamanlarda su<br />

ve lavabosu koridorda olan 30 metrekare<br />

bir odada 4 kişi kaldık.'' Bu Niko’nun Viyana’daki<br />

ilk aylarıdır. Şimdi o emekli bir<br />

Viyanalı olarak hayat hikâyesini Viyana<br />

Belediyesi’nin başlattığı bu proje kapsamında<br />

okullarda öğrencilere anlatıyor.<br />

Viyanalıların Göç Hikâyesi<br />

Avusturya Devleti 1964’te Türkiye ve<br />

1966’da Eski Yugoslavya ile misafir işçilerin<br />

kabulü için anlaşma imzaladı. Bundan<br />

sonra Avusturya’ya gelerek Viyana’nın<br />

yeniden inşasına emek katan onbinlerce<br />

göçmen şimdinin emeklileri ve bu kişilerin<br />

torunları da Viyana okullarının sınıflarını<br />

dolduruyor. Viyana il meclisi entegrasyon<br />

sorumlusu Jürgen Czernohorszky bu kişilerin<br />

ne kadar önemli olduklarına belirterek:<br />

''Viyana’ya gelen bu göçmenlerin<br />

emeği olmasaydı, Viyana’nın bugün tanıdığımız<br />

Viyana gibi olması mümkün<br />

olamazdı.''<br />

İzlerin Peşinde<br />

Viyana Belediyesi’nin ''Viyanalıların Hayat<br />

Hikâyeleri'' adlı ücretsiz çalışması, Viyana<br />

Favoriten’de Absberggasse’deki yeni ortaokulda<br />

başladı. Bu vesileyle ilçe yetkilisi‐<br />

Marcus Franz gönüllü faaliyette bulunan<br />

zamanın tanığı Niko Mijatović’e teşekkür<br />

etti ve bizzat katıldığı bu çalışmada şunları<br />

söyledi: ''Kişinin kendi hikâyesiyle yüzleşmesi<br />

çok önemli. Geçmiş zamana tanıklık<br />

edenlerin anlattıkları özellikle çocuklar<br />

için çok değerli.''<br />

Absberggasse’deki yeni ortaokulun öğretmenlerinden<br />

Christine Nefzi ise okullarındaki<br />

öğrencilerinin çoğunun aile<br />

üyelerinin yurtdışında olduğunu, ergenlik<br />

çağında tam da kimlik arayışı sırasında<br />

kendi kökleriyle tanışmalarının çok önemli<br />

olduğunu ifade etti.<br />

Niko Mijatović şu sözleriyle çocukların<br />

hayat yoluna ışık tuttu: ''Farklılıklara takılmayın,<br />

birbirinize yardım edin.''<br />

Integration ist eine Aufgabe für<br />

die ganze Gesellschaft<br />

Entegrasyon<br />

Tüm Toplum<br />

İçin Bir Görevdir<br />

Almanca Kursları İçin Şehirler ve Belediyelerin Rolleri<br />

Avrupa Birliği (AB) vatandaşı olmayan ve Avusturya’da kalmak<br />

isteyen her birey Almanca öğrenmek zorunda, aynısı<br />

Almanya için de geçerli. Gerekli olan bu Almanca kurslarının<br />

masraflarını çoğu göçmen kendi karşlamak zorunda. Viyana<br />

göçmen danışma merkezinden Norbert Bichl: ''Almanca<br />

kursları gibi devlet finansal desteklerinin yetersiz kaldığı<br />

durumlarda çoğunlukla şehir yönetimleri devreye giriyor.<br />

Buna örnek olarak Viyana Belediyesi'nin 2008’den bu yana<br />

Almanca kursları için verdiği kupon sistemi 'StartWien‐<br />

Bildungspass / Eğitim Kimliğini' gösterebiliriz. Bu noktada<br />

eyaletler, şehirler ve belediyelerin birçok konuda olumlu<br />

katkılar yaptıklarını ve daha da güzel etkileri olabileceğini<br />

düşünüyorum.''<br />

© PID / VOTAVA


<strong>HABER</strong>gesundheit<br />

Die schnelle Hilfe<br />

am Te<br />

elefon.<br />

Neue telefonische Gesundheitsberatung<br />

Wer kennt das nicht: Gerade hat die Arztpraxis<br />

geschlossen, schon zwickt der Bauch, das Kind<br />

hat hohes Fieber, die Ohren schmerzen … Oft<br />

sind sich Betroffene unsicher, ob eine medizinische<br />

Behandlung notwendig ist und man z.B.<br />

mitten in der Nacht noch ins Krankenhaus fahren<br />

muss. Eine neue Gesundheitshotline soll<br />

helfen, Notfälle zu erkennen und bei kleineren<br />

Beschwerden Tipps zur Selbstbehandlung zu<br />

geben. Die telefonische Gesundheitsberatung<br />

„Wenn´s weh tut! 1450“ ist nun auch in Salzburg<br />

gestartet, nachdem sie zuerst als Pilotprojekt<br />

in einigen Bundesländern erprobt<br />

wurde.<br />

Unter der Rufnummer 1450 (ohne Vorwahl)<br />

berät ab sofort besonders medizinisch geschultes,<br />

diplomiertes Krankenpflegepersonal<br />

Hilfesuchende, wenn die Gesundheit plötzlich<br />

Sorgen macht. Die Anrufenden erhalten über<br />

dieses neue Angebot unkompliziert kompetente<br />

Hilfe. Zuerst werden im Gespräch die<br />

Daten der Anrufer und die Beschwerden abgefragt,<br />

bei Notfällen wird sofort die Rettungskette<br />

ausgelöst.<br />

Viele Menschen schätzen die Dringlichkeit<br />

ihrer gesundheitlichen (Not‐)Fälle falsch ein.<br />

Langjährige Erfahrungswerte zeigen, dass<br />

es sich bei vier von fünf Fällen um keinen<br />

Notfall handelt. Oft spielen auch die vielfach<br />

nicht gesicherten (Fehl‐)Informationen aus<br />

dem Internet eine Rolle. Mit 1450 sollen<br />

vor allem die Spitalsambulanzen entlastet<br />

werden. Können die Schmerzen selbst behandelt<br />

werden, soll am nächsten Tag ein<br />

Hausarzt aufgesucht werden oder ist die<br />

Behandlung durch einen Facharzt bzw. in<br />

einer Notfallambulanz erforderlich? 1450<br />

ist dafür rund um die Uhr, an 365 Tagen<br />

im Jahr bei gesundheitlichen Problemen<br />

erreichbar.<br />

Kinder sollen gesund essen...<br />

... aber wie?<br />

Was Kinder alles gut finden, ist für Erwachsene<br />

manchmal nur mehr schwer nachzuvollziehen.<br />

Dagegen verweigern sie wirklich "gute"<br />

Sachen oft kategorisch. Um den Kleinen<br />

das uninteressante Gemüse schmackhaft<br />

zu machen, dürfen wir sie daher ruhig ein<br />

bisschen überlisten. Schon bei Babys kommt<br />

der Gemüsebrei ja am liebsten als "Flugzeug"<br />

in den Mund. Bei Größeren ist ein tieferer Griff<br />

in die Trickkiste fällig.<br />

Lustiges Aussehen<br />

Das Auge isst mit ‐ auch und gerade bei<br />

Kindern. Ein Gericht, das sie einmal empört<br />

von sich weisen, essen sie das andere Mal<br />

vielleicht voller Appetit. Weil es aussieht wie<br />

eine Biene oder wie ein Autobus. Kreativität<br />

beim Anrichten ist also gefragt.<br />

Besonders spannend wird es, wenn Kinder<br />

mitmachen dürfen bei der Zubereitung. Dann<br />

wollen sie auf jeden Fall kosten!<br />

Rücksicht nehmen<br />

Wenn ein Kind trotz aller Tricks eine Gemüseart<br />

oder ein Gericht vollkommen verweigert,<br />

dann braucht es sie nicht unbedingt essen.<br />

Jeder Nährstoff und jedes Vitamin findet sich<br />

in verschiedenen Zutaten.<br />

Bio, regional und saisonal<br />

Nährstoffe und Vitamine finden sich besonders<br />

frisch und unverdorben in biologischen<br />

Lebensmitteln aus der Region.<br />

• Bei der Bio‐Herstellung haben die Bauern<br />

keine chemischen Dünge‐, Unkraut‐ und Schädlingsbekämpfungsmittel<br />

eingesetzt. Diese finden<br />

sich dann auch nicht in und auf den<br />

Produkten.<br />

• Regional erzeugte Produkte legen nur einen<br />

kurzen Transportweg zurück. Sie kommen<br />

daher frisch in Regale und auf Märkte. Vitamine<br />

bleiben erhalten.<br />

• Erdbeerzeit, Himbeersommer, Kürbisherbst,<br />

Wintersalat ‐ jede Jahreszeit hat ihre eigenen<br />

Spezialitäten. Reif geerntetes Obst und Gemüse<br />

hat am meisten Geschmack und wertvolle<br />

Inhaltsstoffe. Quelle: die Umweltberatung, umweltberatung.at<br />

Foto: Adobe Stock / kuvona<br />

Plötzliches Fr östeln, die Nase läuft, die Glieder schmerzen?<br />

Was tun?<br />

Wenn’<br />

s w<br />

eh tut – Rufen Si e 1450,<br />

Ih hre Gesu<br />

ndheitsberatung am Telefon.<br />

Sp peziell ges<br />

chultes, diplomiertes Krankenpflegepersonal hilft<br />

Ih hnen sofort und gibt Ihnen weiterführende Empfehlungen.<br />

N utzen Sie den kostenlosen Gesundheitsdienst – die<br />

sc chnellste m<br />

edizinische Gesundheitsberatung Österreichs<br />

s.<br />

Ru und um die<br />

Uhr – 365 Tage im Jahr!<br />

salzbur g.1450.at<br />

* Sie zahlen nur die üblichen Telefonkosten gemäß Ihrem<br />

Tarif.<br />

Ein Service des Landes Salzburg, der Sozialversicherung und des Bundesministeriumssteriums<br />

für Arbeit,<br />

Soziales, Gesundheit und Konsumentenschutz.


<strong>HABER</strong>beruf November <strong>2019</strong>, Seite - 10<br />

Einzelhandelskauffrau/mann<br />

Du hast Freude am Kontakt mit Menschen und<br />

bist offen für Neues? Dann bist du bei SPAR<br />

genau richtig! Komm zum größten privaten<br />

österreichischen Lehrlingsausbildner und wähle<br />

aus 21 verschiedenen Lehrberufen! Ob im<br />

Einzelhandel, in der Gastronomie oder in der IT –<br />

bei SPAR ist für jeden etwas mit dabei!<br />

mit Schwerpunkt Lebensmittel bei SPAR<br />

İnsanlarla memnuniyetle iletişim kuruyor musun<br />

ve yeni şeylere açık mısın? O zaman SPAR'da<br />

kesinlikle doğru yerdesin! Avusturya’nın en büyük<br />

özel çıraklık eğitmenine gelin ve 21 farklı çıraklık<br />

seçeneği ara‐sından seçim yapın! Perakende,<br />

Gastronomi veya Bilgi Teknolojisi'nde ‐ SPAR'da<br />

herkes için bir şeyler var!<br />

Ausbildung:<br />

3 Jahre Lehre, spannende Zusatzausbildungen werden<br />

angeboten<br />

Top:<br />

Bei tollen Praxisleistungen erhältst du je nach<br />

Lehrjahr bis zu 140 Euro Prämie im Monat drauf.<br />

Kannst du auch noch gute Berufsschulzeugnisse<br />

vorzeigen, bekommst du sogar Prämien von bis<br />

zu 218 Euro. Während der drei Jahre Lehrzeit<br />

kannst du dir so über 4.500 Euro dazuverdienen.<br />

Am Ende der Lehrzeit bezahlt SPAR den besten<br />

Lehrlingen sogar den B‐Führerschein.<br />

Karriereaussichten:<br />

Bei SPAR hast du einen sicheren Arbeitsplatz mit<br />

interessanten Aufstiegschancen.<br />

Hasan Serdaroglu:<br />

„Ich wollte einen Beruf erlernen, der mir<br />

wirklich Freude macht. Außerdem war mir ein<br />

zukunftssicherer Job wichtig, zu dem ich nicht<br />

weit pendeln muss. Während meiner<br />

Ausbildung arbeite ich in allen Bereichen<br />

unserer Filiale. So sammelt man unterschiedliche<br />

Eindrücke und lernt vieles kennen. Mir gefällt,<br />

wie abwechslungsreich die Lehre ist und dass SPAR<br />

viele spannende Zusatzausbildungen anbietet.<br />

Langweile kommt da bestimmt nicht auf!“<br />

Hasan Serdaroglu, 17 Jahre, Lehre zum Einzelhandelskaufmann<br />

mit Schwerpunkt Lebensmittel.<br />

Eğitim:<br />

3 yıl çıraklık ayrıca çok heyecanlı ek eğitimler<br />

sunulmaktadır<br />

Önemli:<br />

Çok güzel uygulama hizmetleri ile çıraklık<br />

yılına bağlı olarak ayda 140 Euro'ya kadar prim<br />

alacaksın. İyi meslek okulu karneleri gösterirseniz,<br />

bu primler 218 Euro’ya kadar yükselebilir.<br />

Bu şekilde üç yıl süren çıraklık döneminde<br />

4.500 Euro'dan fazla ek ücret kazanabilirsin.<br />

Çıraklık dönemi bittiğinde SPAR en iyi çırakların<br />

B Ehliyetini de öder.<br />

Kariyer fırsatları:<br />

SPAR’da farklı ve ilginç meslekte yükselme şanslarının<br />

yanında güvenli bir iş yerine de sahip olabilirsin.<br />

Hasan Serdaroglu:<br />

„Beni gerçekten memnun ve mutlu edecek bir<br />

meslek edinmek istedim. Buna ek olarak, geleceği<br />

garanti olan ve uzun süre yola gidip gelmek zorunda<br />

kalmayacağım bir iş benim için önemliydi.<br />

Eğitimim boyunca şube‐mizin tüm bölümlerinde<br />

çalışıyorum. Böylece farklı izlenimler ediniyor ve<br />

birçok şey ile tanışıyorsunuz. Çıraklıkta eğitimin ne<br />

kadar çeşitli olduğunu ve SPAR’ın birçok heyecan<br />

verici ek eğitim kursu sunmasını seviyorum.<br />

Can sıkıntısı burada kesinlikle olmayacak!“<br />

© studio 31plus / Alex Vorderleitner<br />

Bäcker/in<br />

Fırıncı/Ekmekçi<br />

Aufgaben:<br />

Während bei anderen um 7 Uhr der Wecker klingelt,<br />

bist du schon längst wach und hast mit deiner Arbeit<br />

begonnen. Bäcker stellen nicht nur Brötchen und Brot<br />

her, sondern alle Arten von Backwaren. In ihrem Repertoire<br />

finden sich Feingebäck, Diät‐ und Vollwertbackwaren.<br />

Auch kleine Imbisse werden vorbereitet. Alles, was<br />

du produzierst, bietest du dann frisch deinen Kunden<br />

an. Auf Wunsch nimmst du auch Bestellungen an und<br />

bereitest Backwaren für Veranstaltungen vor.<br />

Fähigkeiten:<br />

Als Bäcker musst du viele Rezepte auswendig<br />

beherrschen und genauso viele Ideen für neue<br />

Kreaonen haben. Da du bei Rezepten häufig mit<br />

Maßangaben konfronert wirst und du die Zutaten im<br />

richgen Verhältnis vermengen musst, solltest du sicher<br />

in Mathemak sein. Du solltest in diesem Job definiv<br />

kein Morgenmuffel sein. Freundlichkeit und eine gute<br />

Beratung zu den Produkten sind hier sehr wichg für<br />

einen guten Service.<br />

Görevleri:<br />

Birçok kişinin saatinin alarmı sabah 7’de çalarken<br />

sen çoktan uyanmış ve işe başlamışsındır. Fırıncılar<br />

sadece ekmek yapmakla kalmaz, aynı zamanda her<br />

çeşit unlu mamuller de üretirler. Onların listesinde<br />

ayrıca pasta, diyet, tüm doğal ve farklı ekmek<br />

ürünleri de vardır. Küçük atıştırmalıklar dahi<br />

hazırlarlar. Hazırladığın ürünler taze olarak<br />

müşterilere sunulur. İstek üzerine çeşitli etkinlikler<br />

için sipariş alınır ve hazırlık yapılır.<br />

Gerekli özellikler:<br />

Fırıncı olarak birçok tarif ezberinde kalmalı ve yeni<br />

ürünler ortaya çıkarmak için farklı fikirlerin olmalı.<br />

Çoğu zaman tarifler için hangi üründen ne kadar<br />

kullanacağını bilmen ve karşılaştırman gerekeceği için<br />

matematik ve rakamlarla aran iyi olmalı. Bu meslekte<br />

sabah erken iş başı yapılacağı için şikâyet etmemek ve<br />

iyi bir ruh haline sahip olmak şarttır. Güleryüzlü olmak<br />

da ürünlerin müşterilere sunumu ve iyi bir hizmet için<br />

gerekli ve çok önemlidir.<br />

Ausbildung:<br />

Dreijährige Ausbildung bzw. Lehre, die Abschlussprüfung<br />

ebnet dir gleichzeig den Weg, dich an einer<br />

Werkmeisterschule anzumelden. Als Bäcker musst<br />

du dich immer wieder weiterbilden und neue<br />

Techniken kennenlernen.<br />

Eğitim:<br />

Üç yıllık eğitim veya çıraklık sınavı ve devamında bitirme<br />

sınavı sana aynı zamanda Ustabaşılık Okuluna<br />

(Werkmeisterschule) kayıt olmanın yolunu açıyor. Bir<br />

fırıncı olarak, kendinizi eğitmeye devam etmeli ve yeni<br />

teknikler öğrenmelisiniz.<br />

Karriereaussichten:<br />

Als ausgebildeter Bäcker kannst du Beschäigung im<br />

Nahrungsmielhandwerk, in industriellen Großbäckereien,<br />

in Fachgeschäen für Spezialnahrung, in der<br />

Gastronomie oder in einer kleinen Bäckerei finden.<br />

Kariyer fırsatları:<br />

Eğitimli bir fırıncı olarak, gıda endüstrisinde, büyük endüstriyel<br />

fırınlarda, özel gıda mağazalarında, farklı restoranlarda<br />

veya küçük bir fırında iş imkânları<br />

bulabilirsiniz.<br />

Einstiegsgehalt:<br />

1.380 – 2.300 Euro/Monat<br />

Başlangıç Maaşı:<br />

1.380 – 2.300 Euro/Aylık<br />

Foto: Adobe Stock / Studio Romantic


<strong>HABER</strong>spiel&spaß November <strong>2019</strong>, Seite - 11<br />

Aşağı Avusturya<br />

Schallaburg'da Oyun Festivali<br />

30 Kasım ve 1 Aralık <strong>2019</strong> tarihlerinde, NÖ Familienland<br />

GmbH yine tüm çocukları ve gençleri aileleriyle<br />

birlikte Schallaburg'da çok çeşitli oyunlar oynamaya<br />

davet ediyor. Tüm hafta sonu 09:00‐18:00 saatleri<br />

arasında, ziyaretçiler klasik ve yeni gelen oyunları deneyebilir,<br />

el sanatları yapabilir, kurabiye pişirebilir<br />

(Lebkuchen) ve süsleyebilir ya da "Ejderha Funki<br />

ve Büyülü Noel Hediyesi" kukla tiyatrosunu ziyaret<br />

edebilirler. Ailenizle birlikte mutlaka gelin ve oyun<br />

dünyasının derinliklerine dalın!<br />

NÖ Spielefest auf der<br />

Schallaburg<br />

Auf die Plätze,<br />

fertig, spielen!<br />

Am 30. November und am 1. Dezember<br />

<strong>2019</strong> lädt die NÖ Familienland GmbH<br />

wieder alle Kinder und Jugendlichen mit<br />

ihren Familien zum miteinander Spielen<br />

auf die Schallaburg ein, wo sie ein buntes<br />

Programm bei freiem Eintritt erwartet.<br />

Am ganzen Wochenende können die Besucher/‐innen<br />

von 9:00 bis 18:00 Uhr<br />

Spiele‐Klassiker und Newcomer testen,<br />

basteln, Lebkuchen backen und verzieren<br />

oder das Marionettentheater „Drache<br />

Funki und das zauberhafte Weihnachtsgeschenk“<br />

besuchen. Schauen Sie und<br />

Ihre Familie vorbei und tauchen Sie ein<br />

in die Welt der Spiele!<br />

NÖ Spielefest<br />

auf der Schallaburg<br />

30 0.11.–01.12.<br />

12.<br />

<strong>2019</strong> |<br />

9–18 Uhr<br />

www.noe-familienland.at<br />

SERVICELEISTUNGEN<br />

FÜR FAMILIEN<br />

© NÖ Familienland GmbH<br />

Fotos: Daniela Matejschek<br />

Informationen / Bilgi İçin:<br />

www.noe-familienland.at<br />

Mit Spiel und Spaß in die kalte Jahreszeit!<br />

Spieler: 2‐6<br />

Alter: 6+<br />

Dauer: 15 min<br />

Autor: Haim Shafir<br />

Verlag: amigo<br />

EAN: 4007396017007<br />

Halli Galli<br />

Reihum decken zwei bis sechs Spieler die vor ihnen<br />

liegenden Karten auf. Bananen, Pflaumen, Erdbeeren<br />

und Limonen sind in unterschiedlicher Anzahl auf den<br />

Karten abgebildet. Wenn ganz genau fünf gleiche<br />

Früchte zu sehen sind, gilt es so schnell wie möglich<br />

auf die Glocke zu schlagen, um sich die aufgedeckten<br />

Stapel zu sichern. Doch wer falsch reagiert, muss selber<br />

Karten abgeben, und nur wer am Ende die meisten<br />

Karten besitzt, hat gewonnen.<br />

Seit 30 Jahren wurden die Spiele der Halli Galli‐Reihe weltweit<br />

rund 6,9 Millionen mal verkauft.<br />

Fazit:<br />

Einfache Regeln und ein rasantes Spiel, das Kindern wie Erwachsenen<br />

Spaß macht. Trainiert die Reaktionsfähigkeit und auch einfache<br />

Rechenaufgaben.<br />

Spieler: 2‐4<br />

Alter: 6+<br />

Dauer: unterschiedlich<br />

Verlag: Hasbro<br />

EAN: 5010994640514<br />

Twister<br />

Das bekannte Verrenkungsspiel mit Verknotungsgefahr<br />

in neuem Design. Die Drehscheibe gibt wie gewohnt die<br />

Position auf der Matte vor. Aber Achtung, zwei neue<br />

Elemente auf der Drehscheibe sorgen für einen noch<br />

größeren Verknotungsspaß! Der Spieler, der mit den<br />

Händen oder Füßen den Kontakt zur Matte verliert,<br />

scheidet aus.<br />

Total verrückt sind die Ideen auf der Rückseite der<br />

Drehscheibe. Außerdem können sich die Spieler selbst<br />

noch vedrehte Bewegungen ausdenken.<br />

Fazit:<br />

Riesenspaß für Kinder und Junggebliebene. Ein Spiel, bei dem wirklich<br />

voller Körpereinsatz gefragt ist, was in der Zeit von Computer<br />

und Internet eine willkommene Abwechslung darstellt. Achtung:<br />

Muskelkatergefahr!<br />

Spieler: 2‐4<br />

Alter: 4‐99<br />

Dauer: 30‐45 min<br />

Verlag: Ravensburger<br />

EAN: 4005556215560<br />

Über 5 Mio. mal verkau<br />

Lotti Karotti<br />

Das beliebteste Wettlaufspiel für Kinder<br />

Welcher kleine bunte Hase erwischt die saftige Karotte zuerst?<br />

Alle Hasen stehen zusammen am Start: Schnell Hasen,<br />

lauft rauf auf den Hügel! Die Karten geben an, wie schnell<br />

der Hase laufen darf. Aber Vorsicht beim Wettlauf! Der Weg<br />

dorthin ist voller Überraschungen. Wer die Karottenkarte<br />

zieht, darf an der großen Karotte drehen und sorgt damit für<br />

Löcher auf dem grünen Hügel – und plumps, fällt der eine<br />

oder andere lustige Hase hinein. Der Gewinner des Wettlaufs<br />

darf sich auf die orange Karotte setzen.<br />

Fazit:<br />

Ein spannendes „Häschen ärgere dich nicht“, denn die Löcher in<br />

der Wiese können schon richtig gemein sein! Der „Karottendreh“<br />

gefällt kleineren und größeren Kindern und macht das Spiel<br />

spannend bis zum Schluss.<br />

Spieler: 2‐4<br />

Alter: 6‐99<br />

Dauer: 30‐45 min<br />

Autor: Reiner Knizia<br />

Verlag: Ravensburger<br />

EAN: 4005556218547<br />

Wer war´s?<br />

Gemeinsam lösen die Spieler ein Geheimnis<br />

Findet den Dieb des Zauberrings! Wer war’s? Welcher<br />

Schlossbewohner hat ihn gestohlen? Die sprechenden<br />

Tiere werden den Kindern sicher helfen. Dafür sollten sie<br />

nur mit ihrem gewünschten Futter versorgt werden.<br />

Pfau, Esel, Ziege und Co. haben nämlich den Dieb in<br />

der Nacht beobachtet… Jetzt müssen alle Spieler zusammenarbeiten.<br />

Immer wieder können Verdächtige nach<br />

und nach ausgeschlossen werden und schon bald sind<br />

die Kinder dem Dieb auf der Spur. Achtung, die Zeit drängt: Der Dieb<br />

muss vor Ablauf der Zeit identifiziert sein.<br />

Fazit:<br />

Grusliger Spielespaß. Die interaktiven Aufgaben lassen das Spiel<br />

spannend bleiben bis zum Schluss. Merken, kombinieren und zusammenspielen<br />

ist gefragt.


Sonderteil zum Thema:<br />

Auf der ganzen Welt nützen Fraueninitiativen den Zeitraum vom Internationalen Tag<br />

gegen Gewalt an Frauen (25. November) bis zum Internationalen Tag der Menschenrechte<br />

(10. Dezember), um auf das Recht auf ein gewaltfreies Leben aufmerksam zu machen.<br />

Österreich nimmt seit 1992 an der Kampagne teil.<br />

16<br />

Tage<br />

gegen Kadına Karşı Şiddete HAYIR<br />

Gewalt<br />

an Frauen 25.11.-10.12.<br />

Tabuthema: Mein Kind schlägt mich<br />

Gewalt muss nicht unbedingt vom Partner<br />

oder Ex‐Partner ausgehen. Manchmal sind<br />

Eltern, oder besonders auch alleinerziehende<br />

Frauen, Opfer von Gewalt durch die Kinder.<br />

Da dieses Thema in der Öffentlichkeit wenig<br />

präsent ist und mit Scham der Betroffenen<br />

einhergeht, verheimlichen diese die Gewalt<br />

und haben Hemmungen Hilfe zu suchen.<br />

Trotzdem ist diese Gefahr nicht zu unterschätzen,<br />

wie die traurigen Beispiele, besonders<br />

auch aus diesem Jahr (Frauen, die von ihren<br />

Söhnen getötet wurden) zeigen.<br />

Hilfe ist immer möglich. Lesen Sie, wie betroffenen<br />

Frauen in solchen Situationen geholfen<br />

werden kann und was Beraterinnen der Frauenhelpline<br />

0800/222 555 zum Thema sagen.<br />

Ein Beispiel aus einem Beratungsgespräch<br />

veranschaulicht das Problem:<br />

Die Anruferin hat sich vor 5 Jahren u.a. mit<br />

Hilfe der Frauenhelpline aus einer jahrelangen<br />

Gewaltbeziehung mit ihrem Mann befreit,<br />

indem sie nach zahlreichen unterstützenden<br />

Telefonaten bei einem erneuten Gewaltvorfall<br />

den Mut und die Kraft hatte, die Polizei zu<br />

rufen. Daraufhin wurde ein Betretungsverbot<br />

gegen den Mann ausgesprochen und mit<br />

Unterstützung des Gewaltschutzzentrums<br />

wurde danach eine Einstweilige Verfügung erwirkt<br />

sowie zu einem späteren Zeitpunkt die<br />

Scheidung. Während dieser Zeit erhielt sie<br />

von ihrem Mann Morddrohungen und es gab<br />

Unterhaltsstreitigkeiten.<br />

Mittlerweile lebt die Anruferin mit dem<br />

20jährigen Son in einer kleinen Wohnung.<br />

Doch nun ist es dieser Sohn, der sich ihr<br />

gegenüber sehr aggressiv verhält. Da sie nur<br />

eine kleine Rente hat und er berufstätig ist,<br />

hat sie ihn gebeten, er möge ihr für das täglich<br />

gekochte Essen und die Wäsche, die sie für<br />

ihn macht, finanziell unterstützen. Daraufhin<br />

ist er sehr wütend geworden und hat sie beschimpft.<br />

Seither setzt er sie stark unter Druck<br />

und kontrolliert sie auch. Er wird ausfällig,<br />

wenn er sie nicht erreicht oder sie nicht<br />

für ihn gekocht hat. Seine Freundin behandelt<br />

er ähnlich.<br />

Die Anruferin ist verzweifelt, denn der Sohn<br />

hat die gewalttätige Behandlung seines Vaters<br />

ihr gegenüber immer verurteilt, er hat sie<br />

damals sehr unterstützt und jetzt handelt<br />

er wie sein Vater. Ohne den Sohn, sagt sie,<br />

hätte sie die psychische und physische Gewalt<br />

damals nicht durchgehalten.<br />

Da es sich um ihren Sohn handelt, fällt es<br />

der Anruferin schwer, darüber mit jemandem<br />

zu reden.<br />

Parent Battering -<br />

was ist das?<br />

Parent Battering ist Gewalt von Kindern<br />

an Eltern. Dieses Phänomen gibt es<br />

öfters als man denkt. Man geht davon<br />

aus, dass in jeder zehnten Familie<br />

Eltern schon einmal körperlich von<br />

einem Kind angegriffen wurden ‐ es<br />

geht hierbei um Kinder, die bewusst<br />

Druck sowie verbale und körperliche<br />

Gewalt anwenden, wenn ihnen etwas<br />

nicht passt.<br />

Allzu oft schämen sich Mütter oder<br />

Eltern jedoch und verschweigen deshalb<br />

das Problem. Aber: „Jugendliche mögen<br />

bei solchen Taten keine Öffentlichkeit,<br />

also muss man eine dafür schaffen. Der<br />

Ring des Schweigens, den man aus<br />

Gründen wie Scham oder Angst, dass<br />

einem das Kind weggenommen wird,<br />

errichtet hat, muss durchbrochen<br />

werden.“, so Philip Streit, Leiter des<br />

Instituts für Kind, Jugend und Familie<br />

in Graz in einem Bericht von Die<br />

Presse. Am besten weihe man Nachbarn,<br />

Freunde und auch die Polizei ein:<br />

„Jeder braucht in so einer Situation<br />

einen Telefonjoker. Sobald die Kinder<br />

merken, dass ihnen ihre Eltern nicht<br />

ausgeliefert sind, sondern ein Netz<br />

an Helfern haben, kann das Wunder<br />

wirken.“ so der Experte im Bericht<br />

weiter.<br />

Je früher man sich Hilfe holt, raten<br />

Experten, desto eher kann eine<br />

problematische Entwicklung gestoppt<br />

werden.<br />

Foto: Adobe Stock / Mikhail<br />

Wie wird geholfen?<br />

Telefonberaterinnen erklären:<br />

Wenn die Gewalt von Kindern ausgeht, ist<br />

die Hemmschwelle nochmals größer, die Polizei<br />

zu rufen, eine Anzeige zu machen usw.,<br />

als wenn die Gewalt vom Partner ausgeht.<br />

Die Frauen brauchen in dieser Situation besonders<br />

viel Unterstützung. Oft spielen auch<br />

Schuldgefühle mit, die Frauen denken nämlich,<br />

dass sie etwas falsch gemacht haben,<br />

dass sie selbst schuld sind an der gesamten<br />

Situation.<br />

Die Beratungsstelle rät zu einer 0‐Toleranz‐<br />

Strategie, das heißt, es ist auch von Kindern<br />

NICHT in Ordnung, jemanden zu verletzen,<br />

jemanden zu schlagen und die Frauen müssen<br />

sagen „STOPP, das erlaube ich nicht!“.<br />

Es geht auch darum zu schauen, in welchen<br />

Situationen es mit dem Kind gut funktioniert<br />

hat, welche Strategien sich bereits bewährt<br />

haben.<br />

In den Beratungsgesprächen, die idealerweise<br />

öfters stattfinden, wird besprochen,<br />

was in Ordnung ist und was nicht, was<br />

noch ein normaler Streit ist, und was schon<br />

Gewalt.<br />

Dann muss natürlich geschaut werden, welche<br />

Beratungsangebote es gibt, wie kann der Frau<br />

am besten geholfen werden, bzw. wohin wird<br />

sie geschickt.<br />

Die Altersspanne der Kinder, die übergriffig<br />

werden, ist ziemlich groß. Es gibt Kinder, die<br />

bereits mit 12 Jahren und jünger handgreiflich<br />

werden, oder aber mit 17, oft sind es aber<br />

auch keine Kinder mehr, sondern bereits<br />

Erwachsene.<br />

Das Gewaltschutzgesetz (Wegweisung/Betretungsverbot)<br />

gilt aber grundsätzlich für alle<br />

Familienmitglieder, die gewalttätig sind oder<br />

werden, so wie auch in dem Fall des 20‐<br />

Jährigen Sohnes, aber auch bei gewalttätigen<br />

Kindern und Jugendlichen unter 18 Jahren<br />

und muss gesetzlich in Kooperation mit dem<br />

Amt für Kinder‐ und Jugendliche umgesetzt<br />

werden.<br />

Polizei und Amt für Jugend und Kinderhilfe<br />

könnten auch verpflichtende Beratungsgespräche<br />

bei einer Männerberatungsstelle für<br />

gewalttätige männliche Kinder und Jugendliche<br />

anordnen.<br />

Wenn Gewalt eskaliert, aber von der Mutter<br />

die Polizei (noch) nicht gerufen werden will,<br />

kann auch ein Weg in ein Frauenhaus ratsam<br />

sein. Die Frauenhelpline steht in Kontakt<br />

mit allen wichtigen Einrichtungen und kann<br />

bestens weitervermitteln.<br />

AVUSTURYA’DA HER BEŞ KADINDAN<br />

BİRİ ŞİDDETE MARUZ KALMAKTADIR!<br />

Kadın Acil Yardım Hattı<br />

Die Frauenhelpline bietet<br />

‐ 7 gün 24 saat hizmet verir<br />

‐ Danışma hizmeti anonim ve ücretsiz<br />

olarak verilmektedir<br />

‐ Şiddet mağduru kadın, çocuk ve<br />

gençlerin yanısıra, mağdur yakınlarına<br />

da danışma hizmeti verir.<br />

Bizi arayın.<br />

Bir çıkış yolu bulunacaktır.<br />

Türkçe Danışma Hizmeti: Cuma 8 - 14 arası<br />

‐ an 365 Tagen im Jahr, rund um die Uhr,<br />

‐ anonyme und kostenlose Erst‐ und<br />

Krisenberatung<br />

‐ für Frauen, Kinder und Jugendliche,<br />

die von Gewalt betroffen sind, sowie für<br />

ihre Angehörigen.<br />

Rufen Sie uns an.<br />

Wir finden einen Weg.<br />

Türkische Beratung: Freitag 8 - 14 Uhr<br />

F RAU ENHELPLIN E YARDIMCI O LU YO R


ifs Gewaltschutzstelle<br />

Telefon 05-1755-535<br />

gewaltschutzstelle@ifs.at<br />

ifs FrauennotWohnung<br />

das frauenhaus in vorarlberg<br />

Telefon 05-1755-577, rund um die Uhr<br />

frauennotwohnung@ifs.at<br />

ifs Kinderschutz<br />

Telefon 05-1755-505<br />

kinderschutz@ifs.at<br />

ifs Prozessbegleitung<br />

Telefon 05-1755-505<br />

prozessbegleitung@ifs.at<br />

ifs Opferschutz<br />

Institut für Sozialdienste<br />

wir helfen weiter<br />

www.ifs.at<br />

ifs Gewaltschutzstelle<br />

ist eine gesetzlich anerkannte Opferschutzeinrichtung, die Information,<br />

Beratung und Begleitung für Opfer von häuslicher Gewalt bietet.<br />

ifs FrauennotWohnung<br />

bietet Frauen und deren Kindern, die Opfer von Gewalt durch ihre<br />

Ehemänner, Lebensgefährten, Väter, Brüder und Bekannten geworden<br />

sind, Zuflucht Unterstützung und eine vorübergehende Wohnmöglichkeit.<br />

ifs Kinderschutz<br />

bietet Kindern, die Opfer von Gewalt oder sexuellem Missbrauch<br />

geworden sind, sowie deren Bezugspersonen kompetente, rasche und<br />

einfühlsame Unterstützung und Beratung.<br />

ifs Prozessbegleitung<br />

ist ein kostenloses Angebot für Gewaltopfer und bietet Begleitung durch<br />

PsychologInnen, SozialarbeiterInnen und JuristInnen/ AnwältInnen.<br />

ifs Şiddetten Koruma Noktası<br />

Kanunen tanınmış, evdeki şiddetten mağdur olmuş kişiler için bilgi,<br />

danışmanlık ve refakat hizmeti sunan, bir kurbanları koruma<br />

kuruluşudur.<br />

ifs Kadınlar Sığınma Evi<br />

Kocalarının, hayat arkadaşlarının, babalarının, erkek kardeşlerinin ve<br />

tanıdıklarının şiddetine maruz kalan kadınlara ve onların çocuklarına<br />

sığınma desteği ve geçici barınma imkanı sunar.<br />

ifs Çocukları Koruma<br />

Şiddet ve cinsel istismara uğramış çocuklara ve ayrıca örnek aldıkları<br />

yetişkinlere uzman bir şekilde, çabuk, anlayışlı destek ve danışmanlık<br />

sunar.<br />

ifs Dava Sürecinde Refakat<br />

Şiddet mağdurları için ücretsiz tekliftir. Psikolog, sosyal çalışman,<br />

hukukçu ve avukat refakat hizmeti sunar. Entgeltliche Einschaltung<br />

Die Wiener Inter ventionsstelle gegen Gewalt in der Familie<br />

Die Interventionsstelle bietet:<br />

• Information und Beratung bei Gewalt an<br />

Frauen, familiärer Gewalt und Stalking<br />

• Begleitung zu Polizei, Gericht und anderen<br />

Behörden<br />

• Hilfe bei der Durchsetzung Ihrer Rechte<br />

zum Schutz vor Gewalt<br />

• Psychosoziale und juristische Prozessbegleitung<br />

für Sie und Ihre Kinder<br />

• Unsere Hilfe ist kostenlos und vertraulich!<br />

Unser Angebot steht allen Opfern familiärer<br />

Gewalt, unabhängig von Herkunft und Nationalität,<br />

offen.<br />

Die Wiener Interventionsstelle gegen Gewalt<br />

in der Familie bietet muttersprachliche<br />

Beratung in Armenisch, Bosnisch| Kroatisch|<br />

Serbisch, Georgisch, Persisch, Russisch<br />

und Türkisch an. Es werden auch<br />

Beratungen in Englischer, Italienischer, Spanischer<br />

oder Slowenischer Sprache durchgeführt.<br />

Für Beratungen in weiteren<br />

Sprachen werden Dolmetscherinnen hinzugezogen.<br />

Wir stehen auf Ihrer Seite und Sie können<br />

mit uns vertraulich über Ihre Situation<br />

sprechen. Wir beraten, unterstützen und<br />

begleiten Sie bei Ihren nächsten Schritten.<br />

Wiener Interventionsstelle gegen<br />

Gewalt in der Familie<br />

Neubaugasse 3/1, 1070 Wien<br />

(Ecke Mariahilfer Straße)<br />

Telefon: 01 585 32 88<br />

E‐Mail: office@interventionsstelle‐wien.at<br />

Wenn Sie oder Ihr Kind im familiären<br />

Umfeld akut von Gewalt betroffen sind,<br />

sollten Sie sofort die Polizei rufen<br />

(Notruf 133 oder 112).<br />

BASIS uzman bir danışmanlık hizmeti sunuyor<br />

BASIS bietet ein kompetentes Beratungsteam<br />

- bei Fragestellungen im Bereich der Familie,<br />

Partnerschaft, Trennung und Scheidung<br />

- bei sozialen und rechtlichen Belangen<br />

- in persönlichen Orientierungsphasen<br />

- nach Veränderungen der Lebenssituation<br />

- bei der Berufs- und Lebensplanung<br />

- bei Fragen zur Erwerbsarbeit<br />

anonym<br />

vertraulich<br />

kostenlos<br />

- Aile, hayat arkadaşlığı, ayrılık ve boşanma konularında sorular<br />

- Sosyal ve Yasal konular<br />

Anonim<br />

- Kişisel yönlendirme dönemleri<br />

- Yaşam koşullarındaki değişiklikler Güvenilir<br />

- Kariyer ve yaşam planlaması<br />

Ücretsiz<br />

- İş ve istihdam konuları<br />

Planseestraße 6<br />

6600 Reutte<br />

Telefon: 05672 / 72604<br />

E-Mail: office@basis-beratung.net<br />

Internet: www.basis-beratung.net<br />

Öffnungszeiten / Çalışma Saatleri:<br />

Montag bis Donnerstag von 9.00 bis<br />

12.00 Uhr<br />

Pazartesi‘den Perşembe’ye kadar<br />

9.00 - 12.00 saatleri arası<br />

Beratungen außerhalb der Öffnungszeiten nur nach Terminvereinbarung<br />

Çalışma saatleri dışında danışmanlık hizmeti sadece randevu ile verilir


<strong>HABER</strong>avusturya Kasım <strong>2019</strong>, Sayfa - 14<br />

Başbakandan<br />

Kadınları ve Gençleri<br />

Etkileyen Dijital<br />

Şiddete Karşı Uyarı<br />

© BKA / Andy Wenzel<br />

Bundeskanzlerin Bierlein und Frauenministerin Stilling warnen vor zunehmender<br />

digitaler Gewalt, von der vor allem Frauen und junge Menschen betroffen sind...<br />

Im Bild (v.l.n.r.) Obfrau Pia Zhang, Geschäftsführerin Caroline Kerschbaumer, Bundeskanzlerin Brigitte Bierlein, Bundesministerin Ines Stilling und Geschäftsführerin Barbara Liegl<br />

Geçtiğimiz günlerde, yeni hükümetin<br />

kurulma aşamasına gelmesiyle<br />

koltuklarını bırakmaya hazırlanan<br />

Başbakan Brigitte Bierlein ve Aile<br />

Kadın ve Gençlik Bakanı Ines Stilling<br />

iki yıldan beri ZARA’nın işlettiği ‘Ağda<br />

Nefrete Karşı Danışma Merkezi’ni ‐<br />

Beratungsstelle gegen Hass im Netz’<br />

(#GegenHassimNetz) müjdeli bir<br />

haberi vermek için ziyaret ettiler.<br />

Başbakan Bierlein: ‘‘Danışma merkezi,<br />

2020 bütçesinin daraltılmasına<br />

rağmen başbakanlık tarafından verilen<br />

mali desteğini kesin alacak. Federal<br />

Başbakanlık Dairesi 2020’de de<br />

danışma merkezinin finansmanını<br />

üstlenecek.’’<br />

Ağda Nefret Toplumu Tehdit Ediyor<br />

Başbakan Bierlein ağda nefretin herkesi<br />

hedef alma durumu sebebiyle<br />

danışma merkezinin ne kadar<br />

önemli olduğunu vurguladı ve şunları<br />

ekledi: ‘‘Ağda nefret her zaman<br />

ve her yerde huzurlu toplumumuzu<br />

tehdit ediyor. Bundan muzdarip olan<br />

herkes ve mağdurların bizlerin tam<br />

dayanışmasına ve desteğine ihtiyaçları<br />

var.’’<br />

Kadın Aile ve Gençlik Bakanı Stilling<br />

ise şunlara vurgu yaptı: ‘‘İnternet bir<br />

iletişim alanıdır, dünya genelinde<br />

insanları birbirine yakınlaştırır ama<br />

ne yazık ki sosyal medya üzerinden<br />

şiddet ve ayrımclık açıkça artmış,<br />

bunun mağdurlarının günlük hayatları<br />

ve toplum üzerinde büyük etkileri<br />

olmuştur. En çok muzdarip olan<br />

kesim de sıklıkla genç insanlar ve<br />

özellikle kadınlar. İnternet kullanıcıları<br />

eğer ağda nefrete alışırlarsa, empati<br />

yeteneklerini kaybeder, bunun<br />

sonucunda toplumda agresiflik potansiyeli<br />

ve sonra da şiddet artar.<br />

Ağda nefret, somut günlük yaşamdaki<br />

şiddet gibi acımasız ve yaralıyıcı<br />

olabilecek dijital bir şiddet biçimidir.<br />

Hepsinden daha önemlisi Ağda Nefrete<br />

Karşı Danışma Merkezi gibi hizmetler<br />

var ve bu gibi kuruluşların<br />

çalışmalarının devam etmesi güvence<br />

altına alınmalı.’’<br />

Başbakanlık İnternette Nefrete Karşı<br />

Mücadele Eden Danışma Merkezine<br />

2020 İçin Finansal Desteği Onayladı<br />

2 Yıldır Büyük Mücadele<br />

ZARA Derneği iki yıldır ağda nefrete<br />

karşı danışma merkezini işletiyor.<br />

Danışma merkezi, Avusturya genelinde<br />

nefret gönderilerinin, siber<br />

yıldırmaların ve internetteki diğer<br />

biçimlerde sözlü ve psikolojik baskı<br />

mağdurlarının ve tanıklarının ana<br />

başvurma merkezi durumunda.<br />

Başvurular Artıyor<br />

Merkeze kuruluşundan bu yana<br />

ağda nefretle ilgili yaklaşık 3.200 şikâyet<br />

ulaştı. 2. yılında intikal eden<br />

olay sayısı ilk yıla oranla %30 artış<br />

gösterdi. Olayların içerikleri genellikle<br />

ırkçı ya da cinsel saldırılar ve<br />

şiddet olarak ortaya çıktı.<br />

Hukuki Destek<br />

Ağda Nefrete Karşı Danışma Merkezi<br />

(Beratungsstelle gegen Hass im Netz)<br />

gereken durumlarda mağdurlara hukuki<br />

ve psiko‐sosyal danışmanlık hizmeti<br />

de sunuyor. Mağdurlara bu<br />

durumlara karşı davranış seçenekleri<br />

hakkında önemli bilgi ve öneriler<br />

veriliyor. Sosyal medya kuruluşlarına<br />

nefret gönderilerinin silinmesi<br />

için başvurular yapılıyor. Gerekli<br />

durumlarda ceza kanunuyla ilgili<br />

olabilecek içerikler için adli mercilere<br />

suç duyurusunda bulunuluyor<br />

ve dava prosedürü danışma merkezinin<br />

adli yardım fonu tarafından<br />

finanse ediliyor.<br />

OTS<br />

Nefret Yerine Diyalog - Dialog statt Hass<br />

İnternette Nefrete<br />

Nasıl Karşı Konulur?<br />

Hass im Netz –<br />

wie kann ich<br />

mich wehren?<br />

Her geçen gün daha çok insan internet<br />

ortamında (ağda) nefrete karşı başarıyla<br />

karşı koyuyor. Bir tartışma programında<br />

Neustart Derneği’nin ayrımcılık karşıtı merkezinden<br />

yetkili Daniela Grabovac yaptığı<br />

açıklamada, ''2017’den bu yana merkeze<br />

yaklaşık 4000 nefret gönderimi bildirildi ve<br />

bunlardan yarısı kadarı hakkında suç duyurusunda<br />

bulunuldu.''<br />

Toplumun ağda nefreti önleme konusunda<br />

artan kutuplaşması, tartışma programına<br />

ilginin büyük olmasını beraberinde getirdi.<br />

Grobavac: ''Nefret söylemlerinin %88'i sosyal<br />

iletişim platformu Facebook’ta yaşanıyor.<br />

Bireyler nefret söylemiyle karşılaşırlarsa<br />

bunu yapan kişinin kendisine postaladığı<br />

mesaj, ses, video gibi kanıtları Screenshot ile<br />

(Ekran Görüntüsü) hukuki süreç veya yaptırımlar<br />

için kayıt altına almalı.''<br />

Önemli Tavsiye: Sakin Kalınmalı,<br />

Düşünerek Davranılmalı...<br />

Grabovac: ''Bazen gönderileni geri yollama<br />

veya cevap verme arzusu çok ağır basıyor.<br />

Bu durumda ilk önce 10’a kadar sayılmalı,<br />

‘Ne cevap verileceği ya da cevap verilmeli<br />

mi’ konuları iyi düşünülmelidir.''<br />

Savcılıktan İhbar Tavsiyesi<br />

İnternet ortamında sadece<br />

nefret söylemlerine karşı kullanılan<br />

uygulama konu ile ilgili<br />

bir çok ipuçları veriyor.<br />

İhbarlar anonim olarak gönderilebilir.<br />

'Somut olarak ne<br />

var ve hangi adımlar imkân<br />

dahilindedir' incelemeleri yapılır.<br />

Her mağdura Grabovac’ın<br />

önerisi, hemen durum<br />

tespiti yapılması ve bunun<br />

ihbar edilmesi.<br />

''Nefret Yerine Diyalog ‐<br />

Dialog statt Hass''<br />

Tartışma programını organize<br />

eden Neustart Derneği ayrıca,<br />

nefret söylemini engellemeye<br />

yönelik 6 ay sürecek<br />

''Nefret Yerine Diyalog'' adlı<br />

yeni bir pilot projesini tanıtarak<br />

Avusturya’da bu konuda<br />

yapılacak daha çok işlerinin<br />

olduğunu ortaya koydu.<br />

Jetzt anmelden!<br />

5 weg<br />

oder<br />

Geld zurück! 1<br />

Individuelle Nachhilfe • Größte Flexibilität<br />

Qualifizierte Nachhilfelehrer • Bessere Noten<br />

Schon ab<br />

9,50<br />

€ 2<br />

pro Unterrichtsstunde<br />

(45 Min.)<br />

Jetzt informieren:<br />

Zentralmatura-Training!<br />

1 Sondertarif: gültig nur in teilnehmenden Standorten; alle Tarifbedingungen unter www.schuelerhilfe.at/fuenfweg.<br />

2 Informationen über Tarifgestaltung bzw. -staffelung werden in der jeweiligen Zweigstelle bereitgestellt.<br />

Innsbruck • Salurner Str. 18 • Tel. 0512-570557<br />

Hall • Stadtgraben 1 • Tel. 05223-52737<br />

Schwaz • Münchner Str. 48 • Tel. 05242-61077<br />

Wörgl • Speckbacherstr. 8 • Tel. 05332-77951<br />

Telfs • Obermarktstr. 2 • Tel. 05262-63376<br />

www.schuelerhilfe.at


<strong>HABER</strong>hate speech / nefret söylemi November / Kasım <strong>2019</strong><br />

König-Abdullah-Zentrum: 1,5 Millionen Euro für Initiativen zur Bekämpfung von „Hate Speech“<br />

Fotos: © APA/Tesarek<br />

Viyana’da Nefret Söylemine<br />

Karşı Güçlü Mesajlar<br />

Kral Abdullah Bin Abdülaziz Uluslararası Dinlerarası ve Kültürlerarası Diyalog Merkezi (KAICIID)<br />

Viyana’da nefret söylemine karşı mücadelede din ve medyanın rolü üzerine konferans düzenledi<br />

KAICIID Konferansı geçtiğimiz günlerde<br />

Viyana Grand Otel’de dünyanın<br />

dört bir yanından gelen katılımcılarla<br />

gerçekleştirildi. İki gün süren konferansa<br />

katılanlar arasında farklı dinlerin<br />

temsilcilerinin yanında Avusturya<br />

Eski Cumhurbaşkanı Heinz Fischer,<br />

Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımı<br />

Önleme Özel Temsilcisi Adama Dieng<br />

ve AB (Avrupa Birliği) Birlik Dışında<br />

Din Özgürlüğü Özel Temsilcisi Jan<br />

Figel de yer aldı.<br />

KAICIID Genel Sekreteri Faisal bin<br />

Muaammar, konferansa baş konuşmacı<br />

olarak katılan Avusturya eski<br />

Cumhurbaşkanı Heinz Fischer’i ‘uluslararası<br />

bir şahsiyet, diyalog kahraramanı<br />

ve barış elçisi’ olarak niteledi.<br />

Mısır Müftüsü Dr. Şevki Allam, ''Nefret<br />

söylemine karşı koymak ve bunu<br />

fiile dönüştürmek için barış içinde<br />

birlikte yaşam, diyalog ve ortak<br />

vatandaşlık değerlerini harekete geçirmeliyiz.''<br />

Birleşik Arap Emirlikleri Fetva Kurulu<br />

Başkanı Abdullah bin Biyye: ''Bireyi<br />

ve toplumları nefret söylemlerinin<br />

tehlikesinden koruyan yasalar üzerinde<br />

çalışmalıyız. Ayrıca bugün Viyana'da<br />

buluşmamız terör yanlısı ideolojiyi<br />

yenmek için gereklidir.'' dedi.<br />

Ana Konu: Nefret Söylemi<br />

Konferansın ana konusu nefret<br />

söylemlerinin engellenmesinde din,<br />

medya ve siyasetin rolü oldu. 200’e<br />

yakın kişinin katıldığı ve özellikle<br />

nefret söyleminin getireceği tehlikelerin<br />

ön plana çıkarıldığı konferansta<br />

söz alan katılımcılar, yaptıkları açıklamalarla<br />

konunun ciddiyetine vurgu<br />

yaptılar.<br />

KAICIID Eylem Planı<br />

KAICIID’in nefret söylemlerine karşı<br />

eylem planları ağırlıklı olarak şu yerleri<br />

kapsıyor: Myanmar, Nijerya, Orta<br />

Afrika Cumhuriyeti, Avrupa ve Orta<br />

Doğu. Kapsam alanında öncelikle<br />

basın uzmanlarını, gazetecileri ve<br />

sosyal medyada etkili kişileri ve<br />

bunların sahip olduğu kanallar<br />

üzerinden sorumlu iletişim sağlamaya<br />

yönelik onaylanmış çalışmaları,<br />

hali hazırda mevcut olan milli ve<br />

bölgesel ağların, nefret söylemleri<br />

konulu siyasal dialog forumlarının<br />

oluşturulmasının desteklenmesi de<br />

KAICIID’in eylem planları arasında<br />

yer alıyor.<br />

Güçlü Finansal Destek<br />

KAICIID 2020’de düşünce ve<br />

araştırma çalışmalarına ciddi miktarda<br />

yatırım yapacak. Böylelikle<br />

hem doğrudan merkezin planlanan<br />

çalışması, aynı zamanda siyasal<br />

alanda karar ve tartışma sebebi<br />

olarak kullanılması sağlanacak.<br />

Geniş Katılım<br />

KAICIID Konferansına siyasi karar vericilere<br />

ek olarak, sivil toplum temsilcileri,<br />

gazeteciler ve akademisyenler,<br />

sayısız Hıristiyan, Yahudi, Müslüman,<br />

Yezidi ve Orta Doğu'dan Dürzi dini liderleri<br />

ve kanaat önderleri de katıldı.<br />

Bunlardan çoğu KAICIID’in ''Arap<br />

Dünyası Dinlerarası Dialog ve Birlikte<br />

Çalışma Platformu’nun'' bir parçası<br />

olan bireyler.<br />

Uzmanların katıldığı panelde ise<br />

„Hate Speech ‐ Nefret Söylemleri“<br />

ve buna karşı mücadelede farklı<br />

perspektifler üzerine tartışıldı.<br />

Konferans sonunda tüm delegelerin<br />

imzasını taşıyan nefret söylemine<br />

karşı eylem planı ve ortak kapanış<br />

bildirgesi de açıklandı.<br />

Avusturya Eski Cumhurbaşkanı<br />

HEINZ FISCHER:<br />

''Nefret söylemlerini en sert biçimde<br />

reddettiğim ve Avusturya<br />

halkının büyük kısmının bunu<br />

desteklediğine ikna olduğum için<br />

konferans davetini kabul ettim.<br />

Nefret söylemleriyle mücadele<br />

insan haklarını savunmanın özüdür.<br />

Eğer tek kelime bile çok güçlü<br />

bir etkiye sahip olabiliyorsa ve bu<br />

nefret söylemlerine eklendiğinde<br />

bir insana, bir cemaata ya da tüm<br />

topluma zarar verirse, bu barış<br />

içinde birlikte yaşama ve olma<br />

prensibinin ortadan kalkmasına<br />

yol açabilir.''<br />

Fischer: „Hassrede zu<br />

bekämpfen ist essentiell<br />

bei der Verteidigung<br />

der Menschrechte“<br />

KACIID‐ Genelsekreteri<br />

FAISAL BIN MUAAMMAR:<br />

''Dijital çağ ile birlikte bireyi ya da toplumu,<br />

kimliği, inancı, cinsiyeti ya da<br />

etnik kökenine dayanarak dışlama<br />

vasıtası olan Antisemitizm, İslamofobi,<br />

yabancı düşmanlığı ve diğer versiyonlar<br />

yeniden hortladı. KAICIID, nefret<br />

söylemlerine karşı mücadelede din<br />

önderleri ve dini kurumların olumlu<br />

rolünü kuvvetlendirmek, sosyal dayanışmayı<br />

desteklemek konularında çalışıyor.<br />

Bu amaç için merkez 2020’de<br />

nefret söylemine karşı eylem planları<br />

için 1.5 milyon Euro yatırım yapacak ve<br />

bu BM’nin nefret söylemine karşı olan<br />

eylem planlarıyla uyumlu olacak.''<br />

KAICIID-Generalsekretär:<br />

„Werden im Jahr 2020<br />

1.5 Millionen Euro in Projekte<br />

zur Bekämpfung von<br />

Hassreden bereitstellen“<br />

Kardinal Ayuso: „Weltfriede<br />

durch Brüderlichkeit<br />

unter den Menschen<br />

ist nicht bloß Traum“<br />

İspanyol Kardinal<br />

MIGUEL AYUSO:<br />

''İnsanların kardeşliğiyle sağlanacak<br />

dünya barışı sadece bir rüya değildir,<br />

tam aksine bu ve benzeri organizasyonlarla<br />

birçok şey gerçeğe<br />

dönüştürülebilir. Yapılan bu önemli<br />

çalışma, diyalog ve karşılıklı anlayışı<br />

ön plana çıkarma amacı olan bir<br />

organizasyondur. KAICIID’in nefret<br />

söylemleriyle mücadelesi bu yönde<br />

gösterilen çabalar için canlı bir örnektir.<br />

KAICIID sadece basın‐yayın<br />

organlarıyla değil, dinlerarası ilişki<br />

ve anlayışı geliştirmenin yanında birlikte<br />

çalışma tecrübesini de ortaya<br />

koyuyor.''<br />

Adama Dieng: „Auch der<br />

Holocaust begann nicht<br />

mit den Gaskammern.<br />

Er begann mit Worten“<br />

Birleşmiş Milletler Soykırımı<br />

Önleme Özel Temsilcisi<br />

ADAMA DIENG:<br />

''Birleşmiş Milletlerde (BM) KAI‐<br />

CIID’in yaptığı çalışmalar son derece<br />

önemli olarak adlediliyor. 'Sözlerin<br />

Gücü' adlı bu ilk ve tarihi konferansı<br />

önemli ve faydalı buluyoruz. „Hate<br />

Speech ‐ Nefret Söylemleri’nin“ ne<br />

kadar tehlikeli olduğunu anlamak<br />

için Yahudi soykırımının da gaz<br />

odalarında başlamadığını hatırlamalıyız.<br />

Bu soykırım çok daha önceden<br />

kelimelerle başladı. Bazı şeylere<br />

zamanında engel olunmaz ve müdahale<br />

edilmezse kelimeler de ileride<br />

öldürücü olabilir.''

Hurra! Ihre Datei wurde hochgeladen und ist bereit für die Veröffentlichung.

Erfolgreich gespeichert!

Leider ist etwas schief gelaufen!