12.07.2015 Views

Nisan 2009 - Türkiye Seyahat Acentaları Birliği

Nisan 2009 - Türkiye Seyahat Acentaları Birliği

Nisan 2009 - Türkiye Seyahat Acentaları Birliği

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

‹çindekiler ContentsSayı: 286 / <strong>Nisan</strong> <strong>2009</strong> • Issue: 286 / <strong>2009</strong> April26Sağlıkta mükemmellik tutkusu: Acıbadem MaslakHastanesiAcıbadem Maslak Hospital: Passion for PerfectHealth30Kartepe’de bir kış günüA winter day in KartepeBAŞYAZIeditorialDÜNYA SU FORUMU VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİThe world water forum and the related thoughts4Yabancı ziyaretçiprofilindeki gelişmelerDevelopments in the foreign visitor profile18İstanbul’un tarihi garlarıİstanbul’s historical train stationsTÜRSABTÜRK‹YE SEYAHAT ACENTALARI B‹RL‹⁄‹taraf›ndan ayl›k olarak yay›nlan›rPublished monthly byASSOCIATION OF TURKISH TRAVEL AGENCIESISSN 1300-3364Yerel Süreli Yay›n/Local Periodical•TÜRSAB ad›na SahibiOwner on behalf of TÜRSABBaşaran ULUSOY12Arkeoloji Müzesi ve Yıldız RestoranThe Archaeology Museum andYıldız Restaurant40Mavi-yeşil cennet BartınBartın, a blue-green paradiseSorumlu Yaz› ‹şleri Müdürü/Managing EditorFeyyaz YALÇINYay›n Yönetmeni/EditorAyşim ALPMANTÜRSAB ad›na Yay›n KoordinatörüPublication Coordinator on behalf of TÜRSABArzu ÇENG‹LGörsel Yönetmen/Art DirectorÖzgür AÇIKBAŞÇeviri/TranslationAnahit HAZARYANBask›/Printing: Müka MatbaaTel: (0.212) 549 68 24Bask› Tarihi: 05/04/<strong>2009</strong>36Türk Eğitim VakfıTurkish Education Foundation46İstanbul’un sır küpüA confidant in İstanbul50Dünyadan turizm endüstrisi haberleriNews about tourism industry throughout the world52Para... Para... Para...Money... Money... Money...5416. Dünya Basketbol Şampiyonası 2010 yılında<strong>Türkiye</strong>’deThe 16 th World Basketball Championship in Turkeyin 201056Fotoğraflarla Küçüksu KasrıKüçüksu Pavilion with photos62Dünyadan ilginç notlarCurious notes throughout the worldTÜRSABTel: (0.212) 259 84 04 Faks: (0.212) 259 06 56Dikilitaş Mah. Aş›k Kerem Sk.No: 4234394 Beşiktaş-‹stanbul/<strong>Türkiye</strong>www.tursab.org.tr/e-mail:tursab@tursab.org.trEditoryal ve Görsel Haz›rl›kEditorial and Visual PreparationBRONZ YAYINTel: (0.212) 244 85 37-38 Faks: (0.212) 244 85 34Pürtelaş mah. Güneşli sk. No:22 D:134433 Cihangir-‹stanbul/<strong>Türkiye</strong>bronzyayin@gmail.com5. Dünya Su Forumu, 16-22 Mart <strong>2009</strong> tarihleri arasında SütlüceKongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleşti. Üç yılda bir düzenlenenDünya Su Forumu, suyla ilgili, küresel ölçekte en büyük ve en genişkatılımlı tartışma platformunu oluşturuyor. TÜRSAB, 5. Dünya SuForumu’nun İstanbul’da gerçekleşmesi yönünde, ev sahibi kentinseçimine ilişkin karar sürecinin en başından itibaren destek verdi.Su bugün de, dünyamızın geleceği açısından uluslararasıgündemin en önemli konularının başında geliyor. Temiz, hijyeniksuya erişim, sağlıklı yaşamın temel koşuludur. Oysa bugün dünyanüfusunun yaklaşık üçte biri, yeterli ve sağlık koşullarına uygun subulamamanın zor sorunları ile karşı karşıya, yaşam mücadelesiveriyor. Küresel ölçekte su kaynaklarının ve su temini imkânlarınındünya coğrafyasında dengesiz dağılımı, su kıtlığıyüzünden yaşanan ağır sorunlar, çocuk ölümlerigerçekten dramatik bir tablo çiziyor. Hızlı nüfusartışı, su kaynaklarının rasyonel kullanılmaması,çevre sorunları ve doğadaki dengelerinbozulması, dünyanın geleceğini tehdit ediyor.Küresel iklim değişikliği ise olası tehlikeleri dahada büyük boyutlara taşıyor.Su konusu, ülkemiz ve turizm sektörümüzaçısından da yaşamsal önem taşıyor. Etkin,sürdürülebilir su yönetimi, hızla artan nüfusun,sanayinin, turizmin ihtiyaçlarının karşılanması vebugün boşa akan enerji potansiyelinden enverimli şekilde yararlanılabilmesi açıs›ndan daülkemizin en önemli ve öncelikli konularınınarasında yer alıyor.Dünya Su Forumu yerel, bölgesel ve küresel susorunlarının tartışıldığı; devlet başkanlarının,başbakanların, bakanların, parlamenterlerin,yerel yöneticilerin, bilim insanlarının,politikacıların, sivil toplum örgütlerinin, medya mensuplarının, suile ilgili herkesin buluşmasına ortam hazırlayan bir platformdur.Forumun amacı su konusunda bilinç düzeyini geliştirmek,sürdürülebilir su yönetimi konusunda çözüm önerileri üretmek vesu sorunlarını dünyanın politik gündemine taşımak olarak ifadeediliyor.Dünyanın en geniş katılımlı ve önemli etkinliklerinden biri olanDünya Su Forumu’nun, İstanbul’un ev sahipliğinde ve yenihizmete giren Sütlüce Kongre ve Kültür Merkezi’ndegerçekleşmesinin ise, uluslararası çevrelerin dikkatlerinin, dünyaçapındaki bu metropoliten kentin kongre imkânları üzerindetoplanması açısından da büyük önem taşıdığını, bu vesile ileburada ifade etmek isterim.BAŞARAN ULUSOYTÜRSAB Başkan›The President of TÜRSABThe 5 th World Water Forum was held at Sütlüce Congress and CultureCenter on March 16-22, <strong>2009</strong>. The World Water Forum organized everythree years provides a discussion platform with a wide participation. Fromthe very beginning, TÜRSAB threw its weight behind the decision processabout the selection of İstanbul as the host city for the organization of the 5 thWorld Water Forum in.The water is still one of the main topics on the international agendaconcerning our future. Access to clean, hygienic water is the fundamentalcondition of a healthy life. However, about one third of the world populationis deprived of clean and enough water today and struggles to live underthese circumstances. The unbalanced distribution of water resources on theglobal scale and heavy problems faced because ofwater scarcity and infant death describe really adramatic outlook. The high population growth, theirrational utilization of water resources, environmentalpollution, destruction of balances in the nature threatenthe world’s future. On the other, the climate changeworsens already existing problems.The water issue has critical importance for our countryand tourism sector as well. An efficient, sustainablewater management is ahead of our country’s mainissues having priority in order to meet the needs of thehigh population growth, industry and tourism andusing in the most efficient way the energy potentialflowing in vain.The World Water Forum provides a platform gatheringstatesmen, prime ministers, ministers,parliamentarians, local directors, scientists, politicalmen, non governmental organizations and mediamembers, briefly everyone dealing with the issue of water to discuss local,regional and global water problems. The objective of the forum is defined asto raise consciousness about water, to put forward solution proposals for asustainable water management and to bring problems related to the wateron the political agenda of the world.By this occasion, I would like to mention that the organization of the WorldWater Forum, one of the most important activities on the world with a wideparticipation, hosted by İstanbul at the Sütlüce Congress and CultureCenter recently opened, has a crucial importance to draw the attention ofthe international community on the congress facilities of this worldwidemetropolitan city.TÜRSAB DERG‹, Bas›n Konseyi üyesi olup, Bas›n Meslek ‹lkeleri’ne uymaya söz vermiştir. TÜRSAB DERG‹’de yay›nlanan yaz› ve fotoğraflardan kaynak gösterilmeden al›nt› yap›lamaz. TÜRSAB MAGAZINE is a memberof the Turkish Press Council and has resolved to abide by the Press Code of Ethics. None of the articles and photographs published in the TÜRSAB MAGAZINE maybe quoted without mentioning of resource.


DOSYAfileYabancı ziyaretçiprofilindeki gelişmeler<strong>Türkiye</strong>’ye gelen yabancı ziyaretçilerin profili 2001-2006 yılları arasında pek çok bakımdanyatay bir seyir izledi; son iki yılda ise farklı bir sürece girdi. TÜİK’in yabancı ziyaretçi çıkışanketi, bu konuda önemli bilgilere ve istatistiki verilere erişmemizi mümkün kılıyor2 Cengiz Yücel/TÜRSAB AR-GE Departmanı - TÜRSAB Research & DevelopmentDevelopments in the foreign visitor profileThe profile of foreign visitors travelling to Turkey followed a horizontal course in many aspects between2001-2006; but a different outlook is observed in the last two years. TÜİK’s survey of outgoing foreignvisitors helps us to have access to important informations and statistical dataAntalya Sahilleri Antalya BeachesTÜİK’in yabancı ziyaretçi çıkış anketisoruları, ziyaretçilerin <strong>Türkiye</strong>’ye gelişnedenleri, meslekleri ve yaptıklarıharcamaların türleri gibi konularayoğunlaşmış. Verilen yanıtlar ise son yıllardaözellikle yeme-içme alanındaki harcamaların,diğerleri arasındaki payının arttığını gösteriyor;buna karşılık, konaklama ve paket turharcamalarında gerileme gözlenmiş.Anketin dikkat çeken sonuçlarından biri,yabancıların tercih ettiği konaklama tipineilişkin: Son üç yıldır otel, motel, pansiyon türükonaklamalarda yüzde 15 civarında gerilemegerçekleşirken, kişisel konutlar ile arkadaş veakraba evlerinde yapılan konaklamaların payıyükselmiş. Bu veri, iki konuda ipucu sunuyor.Bunlardan biri, yabancıların <strong>Türkiye</strong>’de mülkedinme girişiminin son üç yılda keskin bir artışgöstermiş olması.The questions in the survey focus on their purposesof visit to Turkey, their professions and types ofspendings. The replies indicate that the share ofspendings mainly for food and beverages increasedamong others in recent years; however, the spendingsfor accomodation and package tour decreased.One of the main results of the survey is about theaccommodation type chosen by foreigners: Whilethe accommodation at hotels, motels, guesthousesetc... decreased around 15 per cent in the last threeyears, the share of accomodation at personal homesor houses of friends or relatives increased. Thesefigures give clues in two issues. One of them is thatthe property ownership by foreigners in Turkey rosesharply in the last three years. Secondly, there is awide tendency to rent these houses to other foreignersor let the friends and relatives use them for holiday.The Turkish tourism achieved a remarkable risebetween 2001-2008. According to the survey,4 TÜRSAB DERGİ | NİSAN <strong>2009</strong>NİSAN <strong>2009</strong> | TÜRSAB DERGİ 5


Kapadokya, NevşehirCappadocia, Nevşehirthe number of foreign visitors rose 2,3times from 11,569.000 to 26.379.000.Thus, we can conclude that despite apercentage decrease in some spendingshares, an overall important increase isseen in figures.The share of women rises and theshare of men decreasesAccording to the results of outgoingforeign visitor survey, the share ofwomen among visitors coming toTurkey was 46,7 per cent by the yearend 2008. This figure seems stillquite low compared to the number ofmen. However, given that the shareof women in the total was between 41per cent and 43,6 per cent between2001-2006, these shares will certainlybecome equal.İkinci olarak ise, bu evlerindiğer yabancılara kiralanması yada arkadaş ve akrabalara tatiliçin kullandırılması konusundayaygın bir eğilimin gündemegeldiği anlaşılıyor. 2001-2008dönemi, Türk turizminin en büyükçıkışlarından birini gerçekleştirdiğibir zaman aralığına denkdüşüyor. Ankete göre, söz konusuyıllarda yabancı ziyaretçi sayısımevcudun 2,3 katına yükselerek11.569.000’den 26.379.000’eulaşmış. Buradan yola çıkarak,kimi harcamaların payında oransalgerilemeler olsa da, aslındarakamsal düzeyde önemli artışlargerçekleştiğini söylemek mümkün.Kadın ziyaretçilerin oran› art›yorYabancı ziyaretçi çıkış anketlerisonuçlarına göre, <strong>Türkiye</strong>’ye gelenyabancılar arasında kadınların oranı2008 yılı itibarıyla yüzde 46,7 olarakgerçekleşmiş. Bu veri görünürdehâlâ erkeklerinkinden daha düşükbir rakama denk düşüyor. Ancak2001-2006 yılları arasındakadınların toplamdaki payınınyüzde 41 ile yüzde 43,6 bandındayer aldığı düşünüldüğünde, paylarıneşitleneceğinden söz etmek yanlışolmaz.Eğitim seviyesi yükseliyor2008 yılında <strong>Türkiye</strong>’ye gelenyabancı ziyaretçiler eğitim durumubakımından değerlendirildiğinde,en büyük payın yüzde 38,5ile fakülte veya yüksekokulmezunlarına ait olduğu ortayaçıkmış; lise ve dengi okulmezunları ise onlar› yüzde 30,4 ileizliyor.Anket sonuçlarına göre 2001-2008 yılları arasında payını ençok artıran kesim, yüksek lisansve doktora mezunları. Bu grubuntoplamdaki pay›, 2001-2006 yıllarıarasında yüzde 8,8 ile yüzde 9,7aralığında dalgalanırken, son ikiyılda sırasıyla yüzde 12 ve yüzde12,7 olarak gerçekleşmiş.Fakülte veya yüksekokulmezunlarının payında, 2005yılındaki küçük bir gerilemedışında, son sekiz yılda istikrarlıbir yükseliş gözleniyor. Buna göre,öğrenimi lisans düzeyinde ya dadaha ileri düzeyde olanların oranı2001 yılında 45,8 iken 2008 yılınagelindiğinde –sözü edilen 2005yılı hariç– istikrarlı bir yükselişleyüzde 50,7’ye çıkmış.Ortaokul düzeyinde ve daha altdüzeyde öğrenim görmüş olanlar,2001 yılında yüzde 21 ile enbüyük paya sahip olmuş; ardındankaydedilen yüzde 3 civarındakidüşüşü takiben ise yüzde 17,8ile 19,6 bandında yatay birdalgalanma gerçekleşmiş. Sözkonusu kesimin 2008 yılındakipayı ise yüzde 18,9 düzeyinde.Hangi meslek sahipleri ağırlıkta?TÜİK anketinde mesleki durumlailgili sorulara gelindiğinde ise,anlaşılması ve analizi kolayolmayan seçeneklerle karşılaşılıyor.Örneğin “profesyonel meslekmensupları” aslında oldukçageniş bir kategoriyi kapsıyor;zira kendi adlarına ya da ücretliçalışan avukat ve doktorlar gibi,bankacılar, finans uzmanları vebenzeri pek çok meslek sahibibu başlık altında düşünülebilir.Yine işyeri sahipleri de kendini bukategoriye dahil etmiş olabilir.Aynı sorudaki seçeneklerden birdiğeri de “işyeri sahipleri, kanunyapıcılar, üst düzey yöneticiler”şeklinde. 2007 yılına kadar buseçenekte yer almayan “işyerisahipleri” ibaresinin eklenmesinin,2007-2008 yıllarındaki anketsonuçlarında gözle görülür birdeğişiklik yarattığı anlaşılıyor.Bu doğrultuda, 2001-2006 yıllarıEducation level on the riseWhen the foreign visitors coming toTurkey in 2008 are assessed from thepoint of education, the survey showsthe biggest share is taken by theuniversity or high school graduateswith a share of 38,5 per cent; the lyceeand vocational school graduates followthis group with 30,4 per cent.The survey results indicate the grouptaking the highest share between2001-2008 consists of the graduatesand post graduates: Their share wasbetween 8,8 per cent and 9,7 per centbetween 2001-2006 and respectively,12 per cent and 12,7 per cent in thelast two years. As for the share offaculty and university graduates, aregular rise is noticed in thelast eight years except fora little decline in 2005.So, the share of thoseholding bachelor orhigher degrees was45,8 per cent in2001 whichrose regularlyto 50,7 percent in 2008-except of theyear 2005-.As for theshare ofsecondaryschoolgraduatesor less educated<strong>Türkiye</strong>, yurtdışındangelen ziyaretçilere çokfarklı aktiviteleri birarada gerçekleştirmeimkanı sağlıyorTurkey gives theopportunity to theforeign visitors toperform differentactivities concurrently6 TÜRSAB DERGİ | NİSAN <strong>2009</strong>NİSAN <strong>2009</strong> | TÜRSAB DERGİ 7


arasındaki payı ortalama yüzde8,6 olan “kanun yapıcılar, üstdüzey yöneticiler” grubununpayı, 2007-2008 yıllarında“işyeri sahipleri”nin eklenmesiyle6,7 puan artarak yüzde 15,4’eçıkmış. Buna karşın, bu ilkseçeneğin hemen altında yer alan“profesyonel meslek mensupları”ise aynı dönemdeki ortalamadatam da aynı oranda, yani yüzde6,7 oranında pay kaybetmiş.Anket sonuçlarını ele alırken,sadece güvenebileceğimizşıkların paylarındaki gelişmelerebakmak daha sağlıklı görünüyor.Bu bakışla, seçeneklerden,yüksek gelir kesimine hitapeden yukarıdaki ilk ikisineöncelik tanımayı uygun bulduk.Söz konusu iki grubun, yani“profesyonel meslek mensupları”ile “işyeri sahipleri, kanun yapıcılarve üst düzey yöneticiler”in toplampayı bir arada değerlendirildiğindeson sekiz yılda yatay bir seyirgörüyoruz. Bu kesimin mevcutsürede yüzde 36,9 ile yüzde 38,8aralığında seyreden payı, 2002yılında yüzde 36,9 ile dip seviyeyeinerken, 2008 yılına gelindiğindeyüzde 38,8 ile en yüksekseviyesine ulaşmış.Seçenekler arasında güvenleanaliz edilebilecek bir diğer başlık“büro ve müşteri hizmetleri”.Kendilerini bu gruba dahil edenyabancı ziyaretçilerin sayısındaözellikle son iki yıl içinde net birdüşüş yaşandığı gözleniyor. Bukesimin 2001-2006 yılları arasındatoplamda yüzde 12,8-14,3arasında seyreden payı, 2007’deyüzde 10,8’e ve 2008’de deyüzde 9,8’e gerilemiş. “Sanatkârlarve ilgili işlerde çalışanlar” iseilk altı yıllık dönemde ortalamayüzde 5,5 pay alırken, son ikiyılda bu oran yüzde 4,7’yedüşmüş. Bunların ardından, enalt gelir seviyesini temsil ettiğineinandığımız “nitelik gerektirmeyenişler”de çalışan grup, aynıdönemlerde dikkati çeken birilerleme göstererek, 2001-2006yılları arasında ortalama yüzde3,2 olan payını 2007 ve 2008yıllarında ortalama yüzde 5,4’eCruise gemileriyle gelen turistler, Boğaz sularından İstanbul’u seyretme fırsatı buluyorThe tourists coming with cruise ships take the opportunity to contemplate İstanbul over the waters of Bosphoruspeople, they took the highest share of21 per cent in 2001; then, a horizontalfluctuation between 17,8 per cent and19,6 per cent was followed by 3 percent fall registered afterwards. Theshare of the said group is 18,9 per centin 2008.Which professions arehosted by TurkeyThe questions related to the professionsin the survey provide ambiguousinformations not easy to analyse. Forexample, “professional jobs” cover awide range; since besides the lawyersand physicians working on behalf ofthemselves or as salaried employees,bankers, finance specialists and thosehaving similar professional jobs toomay fall in this category. The newbusiness owners too might haveincluded themselves in this category.Another choice in the same questionis “business owners, law makers, topmanagers”. The addition of “businessowners” not existing in the choice until2007 made a remarkable change insurvey results between 2007-2008.In this regard, the average share of8,6 per cent for the group consistingof “law makers, top managers” roseby 6,7 points to 15,4 per cent withthe addition of “business owners”between 2007-2008. On the other hand,“the professional business members”classified just below this first choicedecreased at the same percentageof 6,7 per cent. While evaluating thesurvey results, it’s much healthier tolook only at the changes in the sharesof groups which we can trust on.Therefore, we found more appropriateto give priority to the first two optionstargeting the high income group amongthe choices. The total shares of the twosaid groups, “professional businessmembers” and “business owners, lawmakers and top managers” assessedtogether, we notice a horizontal coursein the last eight years. The share of thisgroup in the same period was between36,9 per cent and 38,8 per cent whichfell to the lowest level with 36,9 percent in 2002 and reached the highestlevel with 38,8 per cent in 2008.Another reliable title which we cananalyse among the choices consistsof ”office and customer services”.The number of foreign visitors seeingthemselves in this category fellsignificantly especially in the last twoyears. The share of this group wasbetween 12,8 per cent and 14,3 percent between 2001-2006; it declined to10,8 per cent in 2007 and 9,8 per centin 2008. “The artists and those workingin related areas” took an average shareof 5,5 per cent in the first six years andthe share fell to 4,7 per cent in the lasttwo years.Then the group consisting of “unskilledlaborers” which is supposed torepresent the lowest income leveladvanced remarkably in the sameperiods and rose its average share of3,2 per cent between 2001-2006 toan average of 5,4 per cent between2007 and 2008. In 2008, the shareof “facility, machine operators andassemblers” is 2,5 per cent, theshare of those working in “qualifiedagriculture, cattle breeding” is 1,3 percent and the share of “service and salesemployees” is 7,5 per cent. The figuresin these professions followed in generala horizontal line with some minorchanges.We can conclude from these data thatthe percentage of foreigners in thehighest income category visiting Turkeydidn’t change. However, we shouldalso add that, as the share of middleclass keeps declining, the share of lowincome category rises.Antalya Havaalanı terminaliAntalya airport terminalyükseltmiş. 2008 yılında ayrıca,“tesis, makine operatörleri vemontajcılar”ın payı yüzde 2,5;“nitelikli tarım, hayvancılıkgibi işlerde çalışanlar”ın payıyüzde 1,3; “hizmet ve satışelemanları”nın payı da yüzde 7,5oranında gerçekleşmiş. Bu meslekgruplarında sekiz yıllık dönemdegenellikle küçük değişikliklerleyatay bir seyir izlenmiş.Tüm bu verilerden, <strong>Türkiye</strong>’yegelen yabancıların en yüksekgelir seviyesine sahip kesimininoranında bir değişiklik olmadığısonucunun çıkarılabileceğineinanıyoruz. Buna karşılık, ortakesimin payı azalırken, en altseviyenin payının arttığını daeklemek gerekiyor.Yeniseçeneklerbelirsizlikdoğuruyor“Düşük gelir”sahiplerininpayı2001’dekiyüzde 11,7seviyesinden2008 yılınakadar küçükartışlarla yüzde14,5’e kadaryükselmiş, 2008yılında ise yüzde12,8’e gerilemiş. Buna karşın ortave yüksek gelirli kesimlerin payları2007 yılına kadar yüzde 72,6-73,4 aralığında yatay bir çizgiizlerken, daha sonra yüzde 65.6 veyüzde 67.3’e inmiş. Ancak, bu ikiyılda ankette yapılan değişikliğinbelirttiğimiz sonuca yol açmışolması ihtimali yüksek. Nitekimeskiden “düşük”, “orta” ve “yüksek”olmak üzere üç seçeneği kapsayanbu soruda, 2007’den itibaren “çokdüşük”, “düşük”, “orta”, “yüksek”ve “çok yüksek” olmak üzere beşseçenek sunulmaya başlanmış.Bu durumda üç seçenekli sistemdekendini orta gelirli görerek “orta”seviyeyi işaretleyen bazı yabancıziyaretçiler, beş seçenekli yenisistemde kendini “yüksek” gelirgrubuna dahil etmiş olabilir. Bunedenle, son sekiz yıllık dönemaçısından bu sonuçlarda birbelirsizlik olduğunu kabul etmekdurumundayız. 2008 yılı itibarıylaise bu alanda en büyük payayüzde 67,3 ile orta gelirli kesimsahipken, ardından yüzde 19,9 ileyüksek gelirlilerin ve yüzde 12,8ile de düşük gelirlilerin geldiğinisöyleyebiliriz.Kültürel motivasyonunpayı azalıyorYabancı ziyaretçilerin <strong>Türkiye</strong>’yegeliş nedenlerine yönelik sorudaon üç seçenek arasında “gezi,eğlence” açık arayla birinci sırayayükselmiş. Turizm endüstrisi içinçok önemli sonuçlar üretebilecek“güneş-deniz-kum tatili”, “şehirgezisi”, “doğa sporları”, “karturizmi” gibi seçeneklere ise hiçyer verilmemiş. Bunu bir eksiklikolarak görmekte ve aslında busorudan, görünenden çok dahafazla sayıda veri elde edilmesigerektiğini düşünmekteyiz. Zira;<strong>Türkiye</strong> pek çok kişinin birdenfazla nedenle ziyaret ettiği birülkedir. Örneğin aynı ziyaretçi üçgün İstanbul’u gezdikten sonra,beş gün süren mavi yolculuklaMarmaris’e gidip bir otelde beşgece konaklayabilir; dolayısıyla buturistin, geliş nedenine dair soruyabirden fazla seçeneği işaretleyerekcevap vermesi mümkündür.Anketin bu bölümünde sunulan“sağlık” seçeneğin de ise spaturizmi ve termal turizm ilemedikal turizm birbirindenayrılmadığından, Türk turizmi içinson yıllarda büyük önem kazananbu alanlara ilgi duyan kesime dairpek fikir edinemiyoruz.Nihai değerlendirmeyle,ziyaretçilerin ülkeye geliş nedenleriarasında “gezi, eğlence”ninoranında 2001 ve 2006 yıllarıharicinde son sekiz yıl içindesadece 57,2-58,5 aralığındayatay bir seyrin söz konusuolduğunu görüyoruz. Bu seçeneğiShare of the group withhighest income risesThe share of those with “low income”was 11,7 per cent in 2001 and roseup to 14,5 per cent with few increasesuntil 2008; in 2008, it fell to 12,8 percent in 2008. However, the shares ofthose with high and middle incomefollowed a horizontal line between 72,6per cent - 73,4 per cent until 2007 andthen declined to 65,6 per cent and 67,3per cent, However, this result mighthave arisen from the modificationsmade at the survey in the last twoyears. Indeed, the question coveringthree choices being respectively “low”,“middle” and “high” began to offer fivechoices as “very low”, “low”, “middle”,“high” and “very high” as of 2007.In this case, some foreign visitorsconsidering themselves in middle classand marking “middle” choice mighthave included themselves in the “high”income level in the new system withfive choices. Therefore, we should admitthat there is an ambiguity in the resultsin the last eight years. As of the year2008, the middle income group had thehighest share with 67,3 per cent; it wasfollowed by the high income group with19,9 per cent and low income groupwith 12,8 per cent.Share of cultural motivationdeclinesAs for the question about the purposeof visits of foreigners to Turkey,8 TÜRSAB DERGİ | NİSAN <strong>2009</strong>NİSAN <strong>2009</strong> | TÜRSAB DERGİ 9


işaretleyenlerin payı, 11 Eylülolayının gerçekleştiği 2001 yılındayüzde 51,3 ve kuş gribi vakalarınınarttığı 2006 yılında da yüzde51,9 olmuş. “Kültür” seçeneğiniişaretleyenlerin payında ise anılansekiz yıllık dönemde bir gerilemeeğiliminin söz konusu olduğunusöyleyebiliriz. Bu seçeneğin 2001yılında 9,2 olan payı 2008 yılınakadar yavaş yavaş azalarak yüzde6’ya kadar inmiş; ardından iseküçük bir değişiklikle yüzde 6,4’eyükselmiş.Kendi evinde konaklayanlarınoranında büyük artışYabancı ziyaretçiler çıkış anketininyıllara göre analizinden ortayaçıkan dikkat çekici bir sonuç da,otellerde konaklayan ziyaretçilerinoranındaki büyük gerileme.Konaklama tipi olarak “otel,motel ve pansiyon” seçeneğiniişaretleyenlerin oranı 2001 yılındayüzde 63,4 iken 2005 yılındayüzde 79,7’ye tırmanarak zirveyeulaştığı halde, hemen ardındanbüyük bir gerileme kaydederek2008 yılı itibarıyla yüzde 51,4’ekadar gerilemiş. Buna karşın,“kendi evi” ve “arkadaş, akrabaevi” seçeneklerini işaretleyenlerinoranında ise son üç yılda büyükbir artış yaşandığı görülüyor.2001-2004 döneminde yüzde25,7 ile yüzde 20,1 aralığındaolan bu oran, 2005 yılında yüzde11’e gerilese de, son üç yıldırsırasıyla yüzde 26,8, yüzde 36,7ve yüzde 39,2 olarak gerçekleşmiş.Ödeme karşılığı konaklamalarayönelik tercihin düşmesinde, sonyıllarda yabancıların emlak sahibiolmaya eğilim göstermesinin vebu evlerin bir kısmının kirayaverilerek ya da arkadaşlara açılarakdeğerlendirilmesinin payı olduğuaçıkça gözleniyor.Konaklamaya yapılanharcamalar da azaldıYabancı ziyaretçilerin yaptığıharcamaların dağılımında dayukarıdaki tespitimizi destekleyenveriler görmek mümkün. Nitekimkonaklamaya yapılan harcamalarınpayı 2001-2005 dönemindeKaputaş sahili, AntalyaKaputaş shore, Antalya“leisure and entertainment” is furtherahead of others. The choices such as“sun-sea-sand holiday”, “city travel”,“nature sports”, “snow tourism” whichcan bring very important results forthe tourism industry were not markedat all. We consider it as an importantshortfall and we think this questionshould produce more data than thoseobtained; because Turkey is a countryvisited by many people with more thanone purpose. For example, the samevisitor makes a 3-day visit to İstanbulthen can go to a hotel in Marmaris for a5-day blue cruise; therefore, this touristmay answer the question by markingmore than five choices.As for the question related to“health”… Here too, spa tourism,thermal tourism and medical tourismare not differentiated from each otherand we don’t have any clear ideaabout people taking great interest inthe areas gaining importance in recentyears.As a consequence, the share of“leisure, entertainment” among thepurposes of visits to Turkey followeda horizontal line ranging between 57,2per cent and 58,5 per cent in the lasteight years except for 2001 and 2006.The share of those marking this choicewas 51,3 per cent in 2001 when theevent of 11 th September occurredand 51,9 per cent in 2006 when thebird flu occurred. The share of thosemarking “culture” declined in thesame period. The share of this choicedecreased gradually from 9,2 per centin 2001 to 6 per cent in 2008; then,it rose to 6,4 per cent with a minorchange.Big rise in the share of thoseaccommodating at their own homesAnother striking result obtained fromthe analysis of the outgoing foreignvisitor survey is the remarkabledecline in the number of visitorsstaying at hotel. The share of thosemarking the choice of “hotel, motel,guesthouse” as the accommodationtype was 63,4 per cent in 2001 andsurged to 79,7 per cent in 2005;however, it fell significantly soon afterand declined up to 51,4 per cent bythe end of 2008.However, the share of those marking“home”, “friend’s, relative’s house”surged significantly in the last threeyears. This share between 25,7 percent and 20,1 per cent between 2001-2004 declined to 11 per cent in 2005and surged respectively to the levels of26,8 per cent, 36,7 per cent and 39,2per cent.The main cause for the decline inthe choices of accomodation againstpayment is the rising trend of propertyownership among foreigners in therecent years and then to benefit fromthem by renting or offering to theirfriends.Spendings for accommodationdecreased as wellThe range of spendings made by theforeign visitors issue data supportingthe above mentioned outcome. Indeed,the average share of spendings forthe accommodation was 20,7 per centbetween 2001-2005 and the averagein the last three years declined to 16,2per cent. Another tendency drawingattention in the range of the types ofspendings is the rise in spendingsrelated to “food and beverages”. Theshare of these spendings was 16,1 percent between 2001-2004 and surged to21,9 between 2005-2008.So, those rising their shares in theortalama yüzde 20,7 iken, sonüç yılın ortalamasının yüzde 16,2olduğu gözleniyor.Harcama türlerinin dağılımındadikkat çeken bir diğer eğilim“yeme-içme” harcamalarındakiyükseliş. Bu harcamaların payı2001-2004 yılları arasında yüzde16,1 iken, 2005-2008’de yüzde21,9’a tırmanmış.Sonuçta harcama kalemleriarasında sekiz yıllık dönemdepayını yükseltenler “yemeiçme”,“sağlık” ve “ulaştırma”olarak sıralanabilir. Son sekizyılda ortalaması yüzde 19 olanyeme-içmenin payı 2007 yılındayüzde 22,2 ve 2008’de yüzde22,6 olarak gerçekleşmiş. Diğerseçeneklerden, sağlık alanındakiharcamaların son sekiz yılortalamalarına göre yüzde 1,3,2007 yılında yüzde 1,8 ve 2008yılında da yüzde 1,7 olduğu; aynıdönemde ortalama yüzde 6,1olan ulaştırma harcamalarınınpayının ise 2007 yılında yüzde7,5 ve 2008 yılında yüzde 8seviyesinde seyrettiği görülüyor.Paket tur harcamalarında dagerileme“Paket tur”lara yapılanödemeler <strong>Türkiye</strong>’ye gelenyabancı ziyaretçilerin toplamharcamasından en büyükpayı alıyor. Bunu 2008verilerine bakarak somutlamakda mümkün. 2008 yıl›ndaharcamalar içinde paketturların payı yüzde 23,2 iken,Sümela Manastırı,TrabzonSümela Monastery,Trabzonyeme-içmenin yüzde 22,6,konaklamanın yüzde 15,4 veulaştırmanın yüzde 8 ile onuizlediği görülüyor.Bu arada paket turharcamalarının payındaözellikle son üç yıldır önemlibir gerileme söz konusu olmuş.Bu kalemde sekiz yılın ilk beşyıllık bölümünün ortalamasıyüzde 29,6 iken, son üç yıldatoplamdaki payın 2006’da yüzde24, 2007’de yüzde 22,5 ve2008’de de yüzde 23,2 olarakgerçekleştiğini görüyoruz.Paket tur harcamalarınınpayındaki bu gerilemeninönemli nedenlerinden birinin,tıpkı konaklama harcamalarındaolduğu gibi, <strong>Türkiye</strong>’de kişiselmülk edinen yabancıların evlerinikiralamaları ya da arkadaş veakrabalarına açmaları nedeniylemünferit seyahatlerin payınınartması olduğunu söyleyebiliriz.Ancak burada önemli bir diğernedenden, özellikle son ikiyıldır Türk lirasının değerinineuro ve dolar karşısında değerkazanmış olmasından söz etmeyiatlamamalıyız. Bu gelişme,yabancıların <strong>Türkiye</strong>’dekitüketimlerinde döviz cinsindenharcamaların artmasına yol açmışolmalıdır. Buna karşın, yurtdışınafiyatlarını döviz cinsinden verenkonaklama işletmelerinin vetur operatörlerinin TL’dekideğerlenmeyi fiyatlarına çokfazla yansıtamadıkları da bilgimizdahilinde.last eight years may be classified as“food and beverage”, health” and“transportation”. The average share offood and beverage was 19 per cent inthe last eight years; it rose to 22,2 percent in 2007 and 22,6 per cent in 2008.The spendings for health among otherchoices was 1,3 per cent in the lasteight years, 1,8 per cent in 2007 and1,7 per cent in 2008 and the averageshare of transportation spendings was6,1 per cent in the same period and 7,5per cent in 2007, 8 per cent in 2008.Decline in package tour spendingsPayments made to “package tours”take the biggest share in spendingsof foreign visitors coming to Turkey.It’s possible to concretize it from thedata in 2008. The share of packagetours in spendings was 23,2 per centin the same year and the share of foodand beverages was 22,6 per cent; theaccomodation follows it with 15,4 percent and the transportation followed itwith 8 per cent.Meanwhile, the share of package tourPamukkale, Denizlispendings decreased significantly inthe last three years. The average ofthe first five years in eight years was29,6 per cent and the total share inthe last three years was respectively24 per cent in 2006, 22,5 per cent in2007 and 23,2 per cent in 2008.One of the main reasons in the declineof package tour spendings is, as seenin the accomodation spendings, therise of share of sporadic travels sincethe foreigners owning property inTurkey rent their houses or offer tothe use of their friends or relatives.However, another important notionshould not be omitted here; thisnotion is the appreciation of Turkishlira against euro and dollar. Thissituation boosted the spendings offoreigners in foreign currency inTurkey. However, we are informedthat the hotels and tour operatorsoffering their prices in foreigncurrency to the foreign countriescouldn’t charge effectively theappreciation in TL to their prices.10 TÜRSAB DERGİ | NİSAN <strong>2009</strong>NİSAN <strong>2009</strong> | TÜRSAB DERGİ 11


GÜNCELactualArkeoloji MüzesiveYıldız RestoranTÜRSAB, ilk adımlarını 2008 yılında attığı ve geçtiğimizaylarda protokollerini imzaladığı iki önemli projeyihayata geçiriyor. İstanbul Arkeoloji Müzesi veYıldız Parkı içinde yer alan restoranın bakım veişletmesi TÜRSAB’a verildi. Böylece, İstanbul’uncan damarlarından biri olan Arkeoloji Müzesi çağdaş birkimliğe kavuşacak, konumu itibariyle büyük önem taşıyanYıldız Restoran ise turizme kazandırılacak2 Ayşim Alpmanİstanbul Arkeoloji Müzesi The Archaeology Museum of İstanbulThe Archaeology Museum and Yıldız RestaurantTÜRSAB implements two important projects, first steps of which weretaken in 2008 and the related protocols signed in recent months.The maintenance and operation of the Archaeology Museum and therestaurant situated within Yıldız Park was handed over to TÜRSAB.Thus, the Archaeology Museum, deemed one of the essential sitesof İstanbul, will be provided with a contemporary identity andYıldız Restaurant very important from the point of its location will beoffered to the tourism12 TÜRSAB DERGİ | NİSAN <strong>2009</strong>NİSAN <strong>2009</strong> | TÜRSAB DERGİ 13


İstanbul Arkeoloji Müzesi, bünyesinde barındırdığı yaklaşık 700 bin eserle, dünyanın sayılı müzeleri arasında yer alıyorThe Archaeology Museum of İstanbul takes place among the leading museums in the world with its 700 thousand worksTÜRSAB, Kültür ve TurizmBakanlığı ve TBMMile imzaladığı yeniprotokoller çerçevesindeİstanbul Arkeoloji Müzesi veYıldız Parkı’nda yer alan restoranbinasının restorasyon ve işletmehaklarını aldı. TÜRSAB YönetimKurulu Başkanı Başaran Ulusoy,içinde bulunduğumuz ekonomikkrizde en umut veren sektörünturizm olduğunu belirterek, “Bu yılda geçtiğimiz senenin rakamlarınıyakalayacağız. <strong>Türkiye</strong>’ye moralveren sektörüz; <strong>Türkiye</strong>’nin bütçeaçığını kapatıyoruz” dedi.Arkeoloji Müzesi’ndeçağdaş adımlarKurumun yeni başlattığı iki projeiçinde en önemli ve en büyükadımı İstanbul Arkeoloji Müzelerioluşturuyor. Kültür ve TurizmBakanlığı ile imzalanan destekçilik,hizmet ve işbirliği sözleşmesiçerçevesinde müzenin reklamve tanıtımı, kafe ve hediyelikeşya dükkânının işletilmesi,bakım, onarım ve iyileştirmeçalışmalarının yapılması sözkonusu olacak. TÜRSAB BaşkanıBaşaran Ulusoy, ünlü ressamve arkeolog Osman Hamdi Beytarafından kurulan ArkeolojiMüzesi’nde yaklaşık 700 binadet eserle dünyanın en büyükve değerli müzelerinden biriolduğunu hatırlatarak şunlarısöyledi:“Amacımız İstanbul ArkeolojiMüzesi’ni hak ettiği standartlaraulaştırmak ve 2010 KültürBaşkenti’ne yakışır bir durumagetirmektir. Kültür ve TurizmBakanlığı’na ve bilim insanlarınada danışarak uygulayacağımızrestorasyon ve iyileştirmeçalışmalarıyla müzeninolanaklarını genişleteceğiz. Çağdaşbir müzecilik anlayışıyla sergilemeolanaklarını genişleteceğiz.Sergileme alanlarından kafeve hediyelik eşya mağazasınakadar müzenin tamamınıyenileyeceğiz. Topkapı Sarayı’nı2 milyon kişi, burayı 200 binkişi geziyor. Bu sayının artmasılazım. Ziyaretçi sayısını artırmak,bu sayede de <strong>Türkiye</strong>’mizi,tarihimizi ve kültürümüzütanıtmak için çalışıyoruz. TopkapıSarayı’nın hemen yanındakibu değerli müzemizi dünyanınsayılı müzelerinden biri halinegetireceğiz.“Yıldız Restoran açılıyorTÜRSAB, <strong>2009</strong> yılı girişimlerikapsamında Yıldız Parkı’ndada yeni bir restoran açmayıhedefliyor. Yıldız Sarayı’nınbahçesinde, Yıldız Porselenfabrikası yanında yer alan veMilli Saraylar’a ait olanWithin the framework of the newprotocols signed with the Ministryof Culture and Tourism andthe Turkish Great NationalAssembly, TÜRSABwas put in chargeof restoration andoperation of theİstanbul ArchaeologyMuseum and therestaurant buildingsituated withinYıldız Park. “Thisyear, we willmaintain thefigures of thelast year. Oursector keepsTurkey’s moralhigh, we close the budget deficitof Turkey” says Başaran Ulusoy,President of TÜRSAB, stating that thetourism is the most hopeful sectoramid this economic turmoil.Contemporary steps at theArchaeology MuseumThe most important and biggest stepamong the two projects launchedby the Association involves theİstanbul Archaeology Museum.Within the framework of the service,cooperation and support agreementsigned with the Ministry of Cultureand Tourism, the advertising andpresentation, the operation of café andgift shop, maintenance, repairing andimprovement works will be conducted.Reminding that the ArchaeologyMuseum founded by the famouspainter and archaeologist OsmanHamdi Bey is one of the biggest andimportant museums in the worldwith more than 1 million pieces, thePresident of TÜRSAB Başaran Ulusoystated the following: “Our aim is toraise the Archaeology Museum tothe high standards it deserves andto make it appropriate to the CultureCapital City 2010. We will expandthe capacity of the museum throughthe restoration and improvementprojects to be implemented with theconsultation provided by the Ministryof Culture and Tourism and scientists.We will refurbish the entire museumfrom the exhibition areas to thecafé and souvenirs shop based on acontemporary approach. 2 millionpersons visit the Topkapı Museum,whereas the number of visitors forthe Archaeology Museum is 200thousands. This numbershould increase. Wetry to increase thenumber of visitorsand thus topresentTurkey, ourhistory andculture.14 TÜRSAB DERGİ | NİSAN <strong>2009</strong>NİSAN <strong>2009</strong> | TÜRSAB DERGİ 15


u yapı için TBMM ile protokolimzalanarak, binanın işletmesidört yıllığına TÜRSAB’a devredildi.TBMM Başkanı Köksal Toptan’atesisin turizme kazandırılmasıkonusunda verdiği destek içinteşekkür eden Başaran Ulusoy,yeni işletmeyle ilgili olarakşu bilgileri aktardı: “Var olanbinanın yenilenmesi projesitamamlandıktan sonra, açacağımızrestoranda aynı anda 800 kişiyiağırlayabileceğiz. Beşiktaşile Ortaköy arasında yer alanrestoran, bölgedeki boşluğudolduracak. Bahçesinden Boğaz’ıntüm güzelliklerinin seyredileceğibu restoranı baharda açmayıhedefliyoruz.” “Yıldız Restoran”adıyla hizmete girecek olanişletmenin yanındaki YıldızPorselen fabrikasının 100 yılı aşkınbir tarihi olduğunu da hatırlatanUlusoy, sözlerine şöyle devam etti:“1894 yılında, saraya seramiküretmek amacıyla açılmış olanfabrikadaki üretim hâlâ sürüyor.Restorana gelecek turistlere YıldızPorselen fabrikasını gezdirmeyi,ülkemizin bu önemli el sanatınıtanıtmayı ve porselen yapımınıgöstermeyi de hedefliyoruz.Açacağımız hediyelik eşyamağazasında satış da yapılacak.Hem İstanbul’un güzelliklerini,hem el sanatlarımızı, hem demutfağımızı tanıtacağız.”“Krizde atılımdankorkmuyoruz”Tüm dünyayla birlikte <strong>Türkiye</strong>’ninde içinde bulunduğu ekonomikkrizi değerlendiren BaşaranUlusoy, turizm sektörünün“az yara alacağına” inandığınıbelirterek sözlerini şöyletamamladı: “Tüm olumsuzluklarakarşı ayakta kalmayı başaracağız.Biz <strong>Türkiye</strong>’ye moral verensektörüz. <strong>Türkiye</strong>’nin bütçe açığınıkapatıyoruz. Tabii <strong>Türkiye</strong> olarakYıldız Restoran binasından İstanbul Boğaz manzarasıThe view of Bosphorus, İstanbul from the building of Yıldız RestaurantYıldız Parkı’nda açılacak olan Yıldız Restoran binası ve sat›ş mağazas›Yıldız Restaurant building and the sales shop which will open in the Yıldız ParkWe will turn this substantial museumsituated nearby the Topkapı Palaceinto one of the well known museums inthe world.”Yıldız Restaurant opensAmong its undertakings in <strong>2009</strong>,TÜRSAB plans to open a newrestaurant in Yıldız Park. TÜRSABsigned a protocol with the TurkishGreat National Assembly for thebuilding owned by the NationalPalaces and situated in the YıldızPark next to the Yıldız Porcelainfactory and took over the operationof the building for a 4-year period.Başaran Ulusoy acknowledged thehelp of the Chairman of Turkish GreatNational Assembly Köksal Toptan inthe attempts to offer the facility tothe benefit of the tourism and gavethe following informations about thebuilding: “After the completion of therestoration project of the existingbuilding, we will be able to host 800persons. The restaurant locatedbetween Beşiktaş and Ortaköy willfill up the void in the area. We planto open by spring the restaurantwith a garden offering the view of thebeauties of the Bosphorus.”Reminding that the facility to serveunder the name of “Yıldız Restaurant”is located next to the Yıldız Porcelainfactory with a past dating backto more than 100 years, Ulusoyexplained the following:“The factory was built in 1894 toproduce ceramic to the palace. Theproduction is still going on. Our aimis to take the tourists coming to therestaurant to the factory and showthem the most important handicraftof our country and how the porcelainis produced. Sales will be made at thegift shop. We will present the beautiesof İstanbul, our handicraft and ourcuisine.”“We are not afraid of launchingprojects in crisis time”The President of TÜRSAB assessedthe economic crisis affecting the worldand Turkey and said, he believes thetourism sector will be “less wounded”;alınması gereken önlemler devar. Ucuz tatil kredisi turizmihareketlendirir. Örneğin devletbankalarının düşük faizli kredileridevreye girerse, yalnızca turizmsektörünün değil, ülkedeki tümesnafın yüzü güler. <strong>2009</strong>’uçok önemsiyoruz. <strong>2009</strong>’dahem iç, hem de dış turizmde,bulunduğumuz çizginin altınainmemeliyiz. Biz bugüne kadardevletten destek istemedik. Amaşimdi özellikle tanıtıma önemverilmesini istiyoruz. Hem içturizmde, hem de dış turizmdetanıtıma büyük ihtiyaç var.2010’da İstanbul çok büyükbir sınav verecek. 2010’daAvrupa Kültür Başkenti seçilenİstanbul’un, gelecek seneye kadartamamlanması gereken pek çokprojesi var. İstanbul markasınınönündeki tozu silmeye çalışıyoruz.Örneğin, Ayasofya Müzesiiçindeki iskelenin kalkması içinçaba harcıyoruz. Atatürk KültürMerkezi’nin de yenilenmesilazım. Amacımız yalnızcaİstanbul’u 2010’a hazırlamakdeğil, kentin geleceğine dairdaha birçok proje üretmek.Kentin çehresini bozmadan,geçmişine yakışır bir görünümkazanmasını hedefliyoruz.TÜRSAB olarak, turizm sektörüolarak, kültürümüzün, tarihimizin,turistik ve doğal güzelliklerimizinkoruyucusuyuz.”added he: “We will manage to standdespite all negative facts. Our sectorkeeps Turkey’s moral high. We closethe budget deficit of Turkey. However,there are some measures to be takenby Turkey. The cheap holiday creditboosts the tourism. For example, if thepublic banks issue loans with lowerinterest rates, not only the tourismsector but all traders and craftsmenwould be happy. We attribute greatimportance to the year <strong>2009</strong>. Weshould maintain our current level bothin domestic and foreign tourism in<strong>2009</strong>. We never requested the State’ssupport until now. However, we wantespecially the presentation activitiesbe boosted. The presentation bothfor the domestic and foreign tourismactivities is crucial. İstanbul will passa challenging test in 2010. Manyprojects should be completed until nextyear in İstanbul selected the EuropeanCapital City in 2010. We try to cleanthe dust over the brand of İstanbul.For example, we try to remove thestairs in Hagia Sophia. The AtatürkCulture Center should be restored. Wework on many projects necessary forİstanbul not only in 2010. Our goal isto provide an outlook conform to itspast without destroying the silhouetteof the city. As TÜRSAB, as the tourismsector, our objective is to preserve ourculture, our history and our touristicand natural beauties.”İstanbul Arkeoloji Müzeleri bünyesinde yer alan Çinili Köşk Müzesi binası (altta), müzede sergilenen çinilerden bir örnek veYıldız Parkı’ndan bir görünümThe Museum of Lodge with Glazed Tile (bottom) and an example of chinas exhibited in the museum and a view from Yıldız Park16 TÜRSAB DERGİ | NİSAN <strong>2009</strong>NİSAN <strong>2009</strong> | TÜRSAB DERGİ 17


TARİHhistoryİstanbul’un gerek Anadolugerekse Avrupa yakasınınkıyıları, denizdenbakıldığında birbiri ardınasıralanmış yalılar, iskeleler,hisarlar, eski taş yapılar vesaraylarla ihtişamlı bir geçmişinipuçlarını sunuyor. Kimineokşayarak baktığımız, kimineacıyıp yürek burktuğumuz buyapıların bazıları da devasacüsseleriyle, saygıyla karışıkbüyük bir hayranlık uyandırıyor,tıpkı Haydarpaşa Garı gibi...İstanbul’un Anadolu yakasında,kendi adını taşıyan semtin denizkıyısında yükselen bu azametliHicaz Demiryolu ile Şark Ekspresi’nin büyülü duraklarıİstanbul’untarihi garlarıHer ikisi de II. Abdülhamit dönemine tarihlenen bu iki muhteşem yapı,İstanbul’un kültürel zenginliğine tartışılmaz bir güzellik katıyor.Alman mimarisinin eseri olan her iki yapı da yıllardır hem kara hem denizyoluylagelenlere, tren yolcularına, yük taşımaya, ticari gemilere hizmet veriyor2 Sitare PamirMagic stops along Hejaz Railroad and Orient Expressİstanbul’s historical train stationsThese two magnificent buildings both of which dates back to Abdülhamit II period puts an undisputedbeauty on the cultural richness of İstanbul. Both buildings which are works of German architecture havebeen carrying on giving service to the arrivers coming by highway and seaway, train passengers, freightcarrying, and commercial ships for many yearsHaydarpaşa Garı’nın muhteşem dış cephesi ve vitraylarından detay The splendid exterior façade of Haydarpaşa Central Station and a detail from the stained glass18 TÜRSAB DERGİ | NİSAN <strong>2009</strong>NİSAN <strong>2009</strong> | TÜRSAB DERGİ 19


yapının yanı sıra, Sirkeci’ninkalabalığına sıkışmış bir diğeryapı, Sirkeci Garı da 20. yüzyılbaşını, II. Abdülhamit döneminiişaret ediyor.II. Abdülhamit’inunutulmaz eserleriOsmanlı İmparatorluğu’nun34. padişahı olan ve tam 33yıl tahtta kalan II. Abdülhamit,devrindeki tüm siyasi çalkantılararağmen, çağdaş atılımlarıylada dikkat çekmişti. Padişahlığısırasında eğitim ve iletişimalanında gerçekleştirdiğiataklar, demiryolu ve karayoluulaşımına sağladığı katkılar,sağlık ve sosyal yardımlaşmaiçin kazandırdığı yapılar bugünhâlâ konuşuluyor. İstanbulArkeoloji Müzesi, Eski ŞarkEserleri Müzesi, Maçka Palas,Karaköy’deki Osmanlı Bankasıbinası, Sultanahmet’teki AlmanÇeşmesi, Şişli Etfal Hastanesi,Darülaceze, Cihangir Camii veBeyazıt Devlet KütüphanesiII. Abdülhamit döneminde inşaedilen ve hâlâ hizmet vermekteolan yapılardan sadecebazıları. Yaptırdığı bubüyük eserler cadde,meydan vesahillerdeWhen looked at the Anatolian andEuropean coasts of İstanbul from thesea, villas by the sea, piers, castles,old stone buildings, and palacesone after the other present the cluesof a gorgeous past. Some of thesebuildings which we stare lovingly andsome of them for which we feel sorryraise a feeling of amazement andrespect with their massive bodies,just like Haydarpaşa Train Station...Along with this great building whichis on the Asian coast of İstanbul in adistrict with the same name, anotherbuilding stuck in the crowd of Sirkecinamed Sirkeci Train Station buildingpoints Abdülhamid II period at thebeginning of the 20 th century.Unforgettable works ofAbdülhamid IIAbdülhamid II was the 34 th Sultan ofthe Ottoman Empire and he reignedvery long for 33 years. Inspite of all the politicalfluctuationsin hisperiod, he drew attentions with hiscontemporary works.The innovations he actualized duringhis sultanate in the fields of educationand communication, contributionshe made to the railway and highwaytransportation, buildings heconstructed for health and socialassistance are still on the agendatoday. Some of the buildings whichwere constructed in Abdülhamid IIperiod and are still in service areİstanbul Archeological Museum,Old Orient Works Museum, MaçkaBuilding, Karaköy Ottoman BankBuilding, Sultanahmet GermanFountain, Şişli Etfal (Children)Hospital, Darülacize (Poorhouse),Cihangir Mosque and Beyazıt StateLibrary. WhileHaydarpaşa Garı binasının içinden birgörünüm ve çinilerinden bir detayA view from the inside of the HaydarpaşaCentral Station and a detail from theglazed tiles20 TÜRSAB DERGİ | NİSAN <strong>2009</strong>NİSAN <strong>2009</strong> | TÜRSAB DERGİ 21


Haydarpaşa Garı’nın yolcu salonu ve metrelerce uzanan raylarPassenger Room at Haydarpaşa Central Station and rails extending several metersyükseledursun, usta bir marangozgibi saatlerce kendi atölyesindeçalışan bu padişahın elindençıkma, birbirinden güzelahşap mobilyalar ise İstanbulmüzelerinde sergilenmeye devamediyor.Demiryoluna inanan padişah19. yüzyıl sonlarında Avrupakentleri arasından süzülen ŞarkEkspresi’nin son durağı olarakyapılan Sirkeci Garı’nda, AlmanMimar Jasmund’un imzası var.Taş ve tuğlalarla örülmüş Bizansstili duvarı, Selçuklu üslubunuyansıtan oymalı kapısı ve at nalışeklindeki kemerli pencereleriyleyapı, kentin kalabalığındanadide bir biblo gibi. Sirkeci’ninkötü yapılaşmasının ve trafikkeşmekeşinin içinde kaybolmuşgibi duruyorsa da, dikkatligözlerden kaçmayan bugüzel yapının içinde bir dekahvehane yer alıyor. SirkeciGarı’nın kaybolmuşluğunakarşı, Haydarpaşa Tren Garı,hele denizden bakıldığında tümihtişamıyla adeta insanın yüzüneçarpıyor.II. Abdülhamit, demiryollarıylaulaşıma olan inancını uygulamayadökmek konusunda Sirkeci’dekigarla yetinmeyecek, Anadoluyakasının da bir gar sahibi olmasıiçin bir proje hazırlatacaktı. Nevar ki o tarihte devletin kasasıiyice boşalmıştı ve para sıkıntısıciddi boyutlardaydı. Projeyleilgili olarak, dostça ilişkilersürdürdüğü Almanlara başvuranpadişah, Kayzer II. Wilhelm’inde desteğiyle Deutsche Bank’tankaynak sağladı. 1898’de Almanmühendisler tarafından inşaedilen birkaç tren istasyonununardından Haydarpaşa’nıninşaatına başlandı. Yapıtamamlandığında yıl 1908 idi veİstanbul artık, yeni ulaşım ağlarıile Bağdat’a, Hicaz demiryoluylada Medine’ye bağlanıyordu.Ne var ki yeni gar binası II.Abdülhamit’e uğur getirmeyecek,padişah aynı yıl tahttanindirilecekti.Yapının bulunduğu alana III.Selim’in paşalarından HaydarPaşa’nın adı verilince, garbinası da aynı adla anılmayabaşlandı. Otto Ritter ve HelmuthConu adlı iki Alman mimarınimzasını taşıyan projenin inşaataşamasında, Alman ustaların yanısıra İtalyan taş ustaları da çalıştı.Birinci Dünya Savaşı sırasındadepoda muhafaza edilencephanelikler patlayınca yapınınbir bölümü hasar gördüyse de,onarım ihmal edilmedi. İkincibüyük felaket ise 1979 yılındageldi. Haydarpaşa açıklarındapatlayan Independente adlıtankerin alevlerinden yayılanısı, kurşun vitraylara zarar verdi;ancak yapı dış cephe duvarları vekuleleri de dahil olmak üzere birkez daha onarıldı. Sahilde, mimarVedat Tek’in 1915-1917 yıllarıarasında yaptığı çinili binaylayıllardır fotoğraflara sabitlenenHaydarpaşa İskelesi de tarihi garınayrılmaz bir parçasını oluşturdu.these great works are standing stillalong the streets, in the squaresand on the coasts, beautiful woodenfurniture made by a sultan whoworked in his workshop for hours arestill being exhibited in the museumsin İstanbul.A Sultan who believes in thefuture of railroadsSirkeci Train Station building whichwas built by the German architectJasmund was made as the last trainstop for the Orient Express whichstormed between European citiesin the late 19 th century. It is like anelegant showpiece in the crowd of thecity with its stone and brick wall inByzantine style, carved gate reflectingSeljuk style and arched windows inthe shape of a horseshoe. Although itlooks like as if lost in the traffic andbad housing in Sirkeci, this buildingwhich cannot be overlooked so easilyalso includes a coffeehouse.Despite the evanescence of SirkeciTrain Station building, HaydarpaşaTrain Station building stands with allits grandeur especially when lookedat from the sea.Abdülhamid II’s belief in the future ofrailroads did not cease with the trainstation building in Sirkeci and he alsohad another project prepared to builda second one on the Anatolian coast.However, the treasure was quiteempty at that time and the state wasseriously short of money. Referring toGermans with whom he was carryingon friendly relations, the sultanprovided some sources for the projectfrom Deutsche Bank with the supportof Kaiser Wilhelm II. After a numberof train stations built by Germanengineers in 1898, this time theconstruction of Haydarpaşa started.When the building was completed itwas 1908 and new transportationnetwork was connecting İstanbul toBaghdad and to Medina via the HejazRailroad. However, the new trainstation building did not bring goodluck to Abdülhamid II and he wasdethroned in the same year.Because the area was named afterHaydar Pasha, one of the pashasof Sultan Selim III, the train stationwas also started to be called with the22 TÜRSAB DERGİ | NİSAN <strong>2009</strong>NİSAN <strong>2009</strong> | TÜRSAB DERGİ 23


The china building built by architectVedat Tek between 1915-1917and the Haydarpaşa Pier whichhave always been included in thephotographs constituted an integralpart of the historical train station.Is modification orconversion very close?This historical building has been veryfrequently in the agenda for variousprojects such as five-star hotel,shopping mall, marina and ship port,business center or skyscraper andtherefore it causes big discussionsbetween scientific circumstancesand NGOs. Although the future ofthis historical building is unknownto us, the chinas, doors, arches andespecially the Gar Restaurant whichhas been hosting guests for manyyears with its unchanged decorationare still going on living...(www.kultur.gov.tr website andencyclopedic sources were used for theinformation given in this article.)Soldan sağa: HaydarpaşaGarı’nın sahili, Sirkeci Garılokantası, Haydarpaşa Garılokantası, Sirkeci Garı’nındış cephesi ve trenlerdenbir görünümFrom left to right: the shoreof Haydarpaşa CentralStation, the restaurant atSirkeci Central Station, therestaurant at HaydarpaşaCentral Station, the exteriorfaçade of Sirkeci CentralStation and a view from thetrainsDeğişim kapıda mı?Son yıllarda beş yıldızlı otel,alışveriş merkezi, yat vekruvaziyer limanı, iş merkeziya da gökdelen gibi çeşitliprojelerle gündeme gelen tarihiyapı, bilimsel çevreler ve siviltoplum örgütleri arasında büyüktartışmalara yol açıyor. Tarihiyapının akıbeti henüz bilinmiyor,ama taş duvarların arkasındakiçiniler, kapılar, kemerler, hele deyıllardır değişmeyen dekoruylahizmet vermeye devam eden GarLokantası, bu yüzyılın dışındaymışgibi sessizce sürdürüyoryaşamını...(Haberde yer alan bilgilerde, www.kultur.gov.tr sitesi ile ansiklopedik kaynaklardanyararlanılmıştır.)same name. Italian stonemasons alsoworked along with German masonsduring the construction phase ofthe project which was made by twoGermans named Otto Ritter andHelmuth Conu.A part of the building was damagedwhen the ammunition in thestorehouse exploded in the yearsof World War I, however it wasrestored. A second disaster camein 1979. The heat emitting fromthe flames of a tanker namedIndependente which exploded offthe coast of Haydarpaşa damagedthe leaded glasses and thereforea second restoration was madeincluding the facade walls andtowers.Haydarpaşa Garı’nın dış cephesinden bir detay, gar ve vapur iskelelerinin aşağıdangörünüşü ve altta Sirkeci GarıA detail from the exterior façade of Haydarpaşa Central Station, the view of the trainstation and boat quays from below and Sirkeci Central Station situated below24 TÜRSAB DERGİ | NİSAN <strong>2009</strong>NİSAN <strong>2009</strong> | TÜRSAB DERGİ 25


SA⁄LIKhealtAcıbadem Maslak Hastanesi’ndehastalar, steril ve konforlu bir ortamdatedavi görüyor.Kapidac teknolojisi, radyoterapiesnasında hastaların vücudundakisağlıklı hücrelerin korunmasına imkânsağlıyor. Bu uygulama <strong>Türkiye</strong>’desadece Acıbadem Sağlık Grubu’ndamevcut (Altta)Patients at Acıbadem Maslak Hospitalreceive treatment in sterile andcomfortable rooms. The Kapidactechnology enables to protect thehealthy cells in patients’ bodies duringthe radiotherapy. This practice exists onlyat Acıbadem Health Group (below)Sağlıkta Mükemmellik Tutkusu:Acıbadem Maslak Hastanesiİstanbul, “yüzde yüz hasta güvenliği” ilkesiyle yola çıkan modern bir hastaneye kavuştu.Acıbadem Sağlık Grubu’na bağlı Maslak Hastanesi kentin en büyük özel hastaneleriarasında yerini aldıAcıbadem Sağlık Grubu’nunsektördeki deneyimlerinin birsentezi olan Acıbadem MaslakHastanesi, İstanbullulara kapılarınıaçtı. Etrafını çeviren orman dokusuna uygunmimari kaygılarla inşa edilmiş bu binadarahatlık ve güvenliğin ön planda tutulmuşolduğu, her ayrıntıda göze çarpıyor.Maslak Hastanesi, temellerini AcıbademSağlık Grubu’nun 18 yıllık geçmişinedayandırıyor.Yolculuğuna 1991 yılında Acıbademsemtindeki 50 yataklı hastanesiyle başlayanAcıbadem Sağlık Grubu’nun ilk günden2 Nihal BoztekinAcıbadem Maslak Hospital:Passion for Perfect Healthİstanbul gained a modern hospital that sets out with theprincipal "hundred percent patient safety" Maslak Hospitalwhich is a part of Acıbadem Health Group took its placeamong the biggest private hospitals in the cityAcıbadem Maslak Hospital which is a synthesis ofAcıbadem Health Group’s experiences in the sectorhas opened its doors to people of İstanbul. In thisbuilding which was constructed with architecturalconcerns related to the forest tissue thatitibaren elde ettiği başarılar,çok geçmeden bir vizyondeğişimini gündeme getirmişti:Yeni hedef, önce Anadoluyakasının, sonra <strong>Türkiye</strong>’nin eniyi sağlık kuruluşu olmaktı. Buhedef doğrultusunda 1995’teBağdat Caddesi’nde, 1996’daEtiler’de, 1998’de Soyak’ta birertıp merkezi kuruldu. Böylece<strong>Türkiye</strong>’de ilk kez, bir sağlıkkuruluşu periferde poliklinikve tıp merkezi düzeyindeuzantılara sahip oluyordu.1999 yılına gelindiğindeAcıbadem semtindeki ilk bina,yüksek teknolojiye sahip,150 yataklı, mükemmel birhastaneye dönüşmüştü. Avrupayakasına ilk adım AcıbademBakırköy Hastanesi’yle atıldı.Bu gelişme, grubun gelecekyıllarda kaydedeceği ilerlemeninipuçlarını veriyordu. Ancakyolculuk İstanbul ile sınırlıkalmayacaktı; 2004 yılındaAcıbadem Kozyatağı Hastanesiaçıldığında, diğer şehirlerdekihastaneler de sırada bekliyordu.2006 yılında Bursa ve Kocaeliekibe katıldı, ardından <strong>2009</strong>yılında Adana ve Kayserieklendi. Beşiktaş, Bodrum veEskişehir’deki hastanelerin iseyıl içinde tamamlanıp hizmetegirmesi bekleniyor. AcıbademSağlık Grubu Genel MüdürYardımcısı Meri Bahar, sektöreilişkin deneyimlerini ve AcıbademMaslak Hastanesi’ni gruba bağlıdiğer hastaneler içinde özel kılanayrıntıları bizimle paylaştı.TÜRSAB: Acıbadem SağlıkGrubu, sektörde ikinci on yılınıtamamlamak yolunda ilerliyor.Bu noktada, gruba bağlıhastanelerin <strong>Türkiye</strong>’deki diğersağlık kuruluşlarından ayrılansurrounds it, each detail reflects anunderstanding of comfort and safety.Foundation of Maslak Hospital isbased on Acıbadem Health Group’s18-year old background. Earlysuccesses of Acıbadem Health Groupwhich had started its journey fromthe 50-bed hospital in Acıbademdistrict in 1991 brought forward theissue of a vision change. The newtarget was becoming the best healthestablishment first in the Anatolianpart and then in Turkey.For this purpose, first a medicalcenter was established in BağdatStreet in 1995, another one in Etilerin 1996 and the last one in Soyakin 1998. This made the healthestablishment the first polyclinicand medical center in Turkey havingextensions on the peripheral. By1999, the first building in Acıbademhad been turned into a 150-bedcapacity, state-of-the-art and perfecthospital. The first step in theEuropean side was taken by AcıbademBakırköy Hospital. This developmentgave the clues of the Group’s futureimprovements. However, its journeywas not limited with İstanbul; in 2004,when Acıbadem Kozyatağı Hospitalwas opened, hospitals in other citieswere waiting for their turns in thequeue. Bursa and Kocaeli joined theteam in 2006 which were followed byAdana and Kayseri in <strong>2009</strong>. Hospitalsin Beşiktaş, Bodrum and Eskişehir,on the other hand, are expected tobe completed and put into service inthis year. Meri Bahar, Vice GeneralManager of Acıbadem Health Group,shared her experiences in the sectorand the details that make AcıbademMaslak Hospital a special one amongother hospitals of the Group with us.TÜRSAB: Acıbadem Health Groupis proceeding to complete its seconddecade in the sector. At this point,26 TÜRSAB DERGİ | NİSAN <strong>2009</strong>NİSAN <strong>2009</strong> | TÜRSAB DERGİ 27


özelliklerinin neler olduğunudüşünüyorsunuz? Acıbadem’inhangi noktalarda ilk ya da tekolduğunu söylemek mümkün?MER‹ Bahar: Buradaakla ilk gelen, yönetimdekisistematik yaklaşımın ürünüolan kurumsallaşma. Sağlam birsistem sayesinde grubumuz bukadar hızlı büyüdü; bu kadarçok çatı altında aynı kaliteninvar olmasını sağlayabildik.Ülkemizde nitelikli hastanelerelbette var, ancak hemen hepsitek bir binada, tek bir yerde.Sağlam bir sisteminiz olduğundaçoğalabilirsiniz.Teknolojik yatırımlara verdiğimizönem, bir diğer özelliğimiz. 2003-2004’te, sağlık alanında ilk çağrımerkezini kurduk. Randevu ya dadanışmanlık talebiyle ayda yaklaşık150.000 çağrıyı yanıtlıyoruz.Her hastanın sistemde tek birelektronik kaydı var. İstediğinizşubede tedavi olun, doktor sizi birbütün olarak görüyor; tek bir tıbbitarihçeniz bulunuyor sistemde.Daha önemlisi, hasta bu kaydadünyanın herhangi bir yerinden,web üzerinden erişebiliyor.Yurtdışında model alınan entegrebir sağlık kuruluşuyuz. Sadecehastane kurarak ilerlemiyoruz.Birinci basamak hizmetlerle, yanifarklı tıp merkezlerini yapıyaeklemek yoluyla büyüyoruz.Merkez laboratuvarlar kuruyoruz,farklı birimler için farklı kalitebelgelendirmeleri uyguluyoruz.Daha önce insanların sağlık hizmetialmak üzere Avupa’ya, Amerika’yagitmesi doğaldı; “sağlık turizmi”diye bir kavramı beraberindegetirmiyordu bu. Ancak birzaman sonra doğuya doğru biryönelme söz konusu oldu ve bu türseyahatlerden bir “sağlık turizmi”kavramı doğdu. Bu kapsamda,<strong>Türkiye</strong> ve İstanbul da birer merkezhaline geldi. Artık insanlarınbatıyı değil, farklı vesilelerle bizimbölgemizi tercih etmesi bizleriçin gurur verici. 2000 yılındanbu yana borsaya kote olan ilk vetek sağlık kuruluşu olmamız isefinansal şeffaflık anlayışımızın birgöstergesi. Bunlar Acıbadem’e aitözellikler.TÜRSAB: Acıbadem MaslakHastanesi, ailenin yeni bir üyesi.Teknolojik yatırımlara verilenönem burada hemen gözeçarpıyor. Hastaneyi diğerleriiçinde özel kılan, bizim ilk bakıştagöremediğimiz ayrıntılardan sözeder misiniz?Çocukların güvenliği ve rahatlığı Maslak Acıbadem Hastanesi’nin bütünbirimlerinde özellikle gözetilen konulardan biriCare to the safety and comfort of children is the main issue in all divisionsat Maslak Acıbadem Hospitalwhat features do you think separatethe hospitals of the Group from otherhealth institutions in Turkey? Atwhich points is it possible to say thatAcıbadem is the first or unique?M. Bahar: First thing thatcomes into mind here is being acorporation which is an outcome ofthe systematic management approach.Our organization developed so fastand we could manage to achieve thesame quality under so many roofsthanks to a sound system. Of course,there are quality hospitals in ourcountry; however, almost all of themare located at one place, in the samebuilding. You may become greater innumber if you have a sound system.The importance we pay totechnological investments is anothercharacteristic of ours. We installedthe first call center in health sectorin 2003-2004. Every month we arereplying approximately 150,000calls related to appointments orconsultancy demands. Each patienthas a unique electronic record inthe system. Get your treatment atwhichever branch you like, the systemsees you as one and therefore youhappen to have only one medicalhistory in the system. More importantthan this, patients can reach theirrecords from anywhere in the worldvia web. We are an integrated healthinstitution which is taken as a modelin foreign countries. We are notmarching on by establishing hospitalsalone. We are growing by meansof first step services, that is, byadding different medical centers intoour body. We are installing centrallaboratories and we apply differentquality certificates for differentunits. It used to be very natural togo to Europe or USA to get healthservices; however, this did not bringthe concept of “health tourism” alongwith itself. In time such destinationshad turned towards east and this“health tourism” concept emerged.In this context, Turkey and İstanbuleach became a center also. People’spreferring our region, not the west,on basis of various reasons makesus proud. Our being the first andonly health institution that have beenquoted on stock exchange since 2000is an indication of our understandingof transparency. These are thecharacteristics of Acıbadem.TÜRSAB: Acıbadem Maslak Hospitalis a new member of the family. Theimportance paid to technologicalinvestments immediately drawsattentions here. Can you tell us aboutdetails invisible to us that make theM. Bahar: Maslak Hastanesi,Acıbadem Sağlık Grubugenelindeki geometrik artışıivmelendiren bir yapıt olarakgeldi. Altyapısı, doktor niteliği,departmanların kuruluş amacıitibariyle bölgede bir merkezolacağımızı görüyoruz şimdiden.Birçok meslektaşımız burayı birvitrin olarak gezmeye başladı bile.Bu bina her yanıyla gerçek birdijitalitasyon içerisinde. “Kâğıtsızve filmsiz” yürütülüyor buradaişlemler. Görüştüğünüz doktor,sizinle ilgili bilgileri sistemekaydediyor; odadan çıktığınızdaherhangi bir tanı ünitesineelinizde evrakla gitmiyorsunuz.Ekrana adınız girildiğinde hangidoktorun hangi tetkikleri istediğigörülüyor; filmleriniz de yine aynısisteme bağlı.Yatan hasta odasında dosyalarduvardaki dokunmatik ekranda;dolayısıyla “dosya bulamamak”gibi bir ihtimalle karşılaşılmıyor.Doktor kartını okuttuğunda dosyaotomatik olarak açılıyor ve bilgilersıralanıyor. Bu güvenilir sistemsayesinde hasta kayıtları çok uzunsüre korunuyor ve dolayısıylatedavi sürecinde bilgi kaybı sözkonusu olmuyor.İlaçlar da yine elektronik birsisteme bağlı burada; verilendozun akılda yanlış kalması,anlatılanlardan yanlış mesajalınması gibi, sözel talimatadayalı riskler ortadan kalkmışdurumda. İki doktor birbirindenfarklı ya da birbiriyle çelişen ilaçveya doz önerdiğinde de sistembunu doğrudan reddediyor.İlaçların bulunduğu dolaplarise hemşirelerin parmak iziyleaçılıyor. Kısacası, ilaç tedavisindede yüzde yüz hasta güvenliğikendini gösteriyor.TÜRSAB: Hasta güvenliğini budenli önemseyen bir sistemdedoktor kadrosunun belirlenmeside önemli kriterlere bağlı olsagerek...M. Bahar: Doktorlarımızıda öncelikle tabii ki emeğine,deneyimine güvenerek seçiyoruz.Kriterimiz şu: “Ben bu doktoraçocuğumu, anne babamı, kendimiemanet edebilir miyim?” Busoruya gönül rahatlığıyla “evet”diyebilmek gerekiyor. Ancak,doktorumuza en iyi imkânlarısunmalıyız ki, mesleki yetkinliğinidevam ettirebilsin.TÜRSAB: Acıbadem SağlıkGrubu kadrosu adına gelecekperspektifinizi bizimle paylaşırmısınız?M. Bahar: Amacımız, hastayatedavinin yüzde yüz güvenliğinisağlayacak imkânları sonunakadar kullanmak. Bu liderliğimizisürdürmek için elimizden geleniyapıyoruz; bundan sonra dakazançlarımızı hastalar için hepdaha iyisini sağlamak yönündedeğerlendirmeye devamedeceğiz.hospital a special one among others?M. Bahar: Maslak Hospital cameas a work of art that acceleratedthe geometrical increase throughoutAcıbadem Health Group. We canforesee it right now that we shallbecome a center in the region asa consequence of the hospital’sinfrastructure, quality of doctorsand purpose of establishing thedepartments. Many of our colleagueshave already started to tour this placeas a showcase.This building is entirely digitalized.Transactions are carried out without“paper and pen” here. The doctor yousee records your data into the systemand when you leave the room, youare not sent to any diagnostics unitwith a document in your hand. Whenyour name is entered into the relatedscreen, one can see which doctorwanted which examinations; films arealso connected to the same system.Files are on the touchscreen in thepatient’s room and therefore thereis no alternate like “missing files”.When a doctor has his or her cardread, relevant file automatically opensand information is listed. Records ofpatient can be protected for a verylong time thanks to this reliablesystem and therefore no informationis lost during the treatment period.Medicines are also connected to anelectronic system here; risks arisingfrom verbal instructions such asmisunderstanding what is told ormisremembering the dose to beadministered are all eliminated.Acıbadem Sağlık GrubuGenel Müdür Yardımcısı Meri BaharMeri Bahar, Deputy General Manager ofAcıbadem Health GroupIn case two doctors recommenddifferent or contrasting medicines ordosages, the system automaticallyrejects this. Drug cupboards, onthe other hand, are opened byfingerprints of nurses. In short,hundred percent patient safetyshows itself in drug treatment also.TÜRSAB: In a system that pays thismuch importance to patient safety,determination of doctor staff, I guess,should also be made in accordancewith important criteria.M. Bahar: We choose our doctorsaccording to, of course, their laborand experience. Our criterion is this:“Can this doctor be entrusted withmy child, mom, dad or me?” Thisshould be comfortably answered“Yes”. However, we must offer thebest benefits to our doctors so thatthey can maintain their professionalcompetency.TÜRSAB: Can you share your futureperspective in the name of AcıbademHealth Group with us?M. Bahar: Our aim is to utilize untilthe end the facilities that will providethe patient with a hundred percentsafe treatment. We are doing our bestto maintain this leadership and weshall carry on putting our profits togood use to provide the best for thepatients in the future also.28 TÜRSAB DERGİ | NİSAN <strong>2009</strong>NİSAN <strong>2009</strong> | TÜRSAB DERGİ 29


GEZİtravelKARTEPE’DE BİR KIŞ GÜNÜSon yıllarda Marmara Bölgesi’nde bir yıldız parlamaya başladı: Kartepesayesinde bölgede kayağa olan ilgi her geçen gün artıyor. Kartepe hemkayak pistleri hem de muhteşem doğasıyla ziyaretçilerini bekliyor2 8 Yıldırım GüngörA Winter Day in KartepeA new star in shining in the region of Marmara in the last years:Kartepe boosted the interest in ski sports. Kartepe waits to hostthe visitors wit its breathtaking nature and ski runsKar yağmaya başladı mı, birkaç güniçinde 2 metreye ulaşır Kartepe’de.Karla bezenmiş ağaçlar, güzel birhavada, muhteşem görüntüleriniziyaretçilerinden esirgemezThe snow height reaches up to 2meters in a few days as soon as it startto snow. The trees covered with snowoffer an outstanding view to thevisitors during nice weather30 TÜRSAB DERGİ | NİSAN <strong>2009</strong>NİSAN <strong>2009</strong> | TÜRSAB DERGİ 31


Kartepe’deki kayak merkezinde hizmet veren Green Park Resort kış aylarındayoğun bir ziyaretçi akınına uğruyor (üstte). İki gün yağan kar, ağaçların bazenkardan heykellere dönüşmesine neden oluyor (altta)Green Park Resort serving at Kartepe Ski Resort hosts a large number of visitorsin winter months (above). The snow falls for two days and turns sometimes thetrees into sculptures of snow (below)Kartepe kışın sadece kayakmeraklıların değil, doğa yürüyüşüve kış kampı yapanların da yoğunilgisini çekiyor. Kışın hafta sonlarıyoğun bir ziyaretçi akını yaşayanKartepe’de her zorlukta pistbulmak mümkün. Kimi kızaklakayarken kimi Kartepe zirvesindebaşlayan zorlu pistlerde kayakyapabiliyorKartepe lures not only the skienthusiasts but also those trekkingin the nature and enjoying wintercamping. At weekends crowded by alarge number of visitors, the skierscan find many tracks with varyingslopes. Some slide with sleds andsome ski on the step ski tracksKarlarla bezenmiş kayınağaçları ve çamlar,gelinlik kızlar gibi nazlınazlı salınıyor. Hafifesen rüzgârın salladığı ağaçlardandökülen kar taneleri gelinlikkızların gözyaşları sanki. Beyazancak bu kadar güzel, kar ancakbu kadar temiz olabilir. AşağıdaSapanca Gölü... Kartepe’ninen güzel özelliklerinden biri deSapanca Gölü manzarası. Bir taraftakara kış, diğer tarafta etrafındabahar çiçekleri açan bir göl.Bir bölge ancak bu kadar şanslıolabilir.Keltepe, Kuzuyayla’dakiağaçları seyrediyorSamanlı Dağları’nın en yüksektepesi olan Kartepe, 1.606metrelik rakıma sahip. Kocaeli’ninMaşukiye ilçesinin kuzeyindebulunan tepenin asıl adı Keltepe.Bu ad, kayak merkezi kurmaçalışmaları sırasında Kartepe olarakdeğiştirildi. “Keltepe” ise zirvesitamamen ağaçsız olduğu içinyöre halkı tarafından verilmiş birisim. Kuzuyayla’ya kadar yoğunbir orman örtüsüyle kaplı tepeninüzerinde, vericilerin bulunduğuana zirvede tek bir ağaç bileyok. Meşe ve kayın ağaçlarınınhâkim olduğu bölgede yer yerdikenli ağaçları da görmekmümkün. Kayak tesislerininöyküsü 1980’lerde başlamış.Yapılan tesisler uzun süre atılkalmış. Nihayet Green Park Otellerzinciri 347 hektarlık araziyi 49yıllığına kiralayarak Kartepe’yikısa sürede bölge için oldukçaönemli bir kayak merkezi halinegetirmeyi başarmış. Kartepe’dekikayak tesisleri sadece İzmitlilerideğil, civardaki illerden gelenleride hafta sonları günübirlik kayakkavramıyla tanıştırmış. İstanbul,Sakarya, Tekirdağ, Kırklareli,Beech and pine trees decorated withsnow rock very slowly like a bridewalking down the aisle. Snowflakesfalling from the trees being swayedby the breeze are as if the tears of thebrides. White can only be beautifuland snow can only be clean that much.Somewhere down the skirts of themountain lies Lake Sapanca. One ofthe best characteristics of Kartepe isthis view of Lake Sapanca. There is thedepth of winter at one side and a lakesurrounded with blossomed springflowers on the other. A region can onlybe that much lucky.Keltepe overlooksthe trees in KuzuyaylaKartepe is the highest point alongSamanlı range of mountains with analtitude of 1606 meters. The real nameof this hill in the north of Maşukiyetown of Kocaeli province is Keltepe.Its name was converted to Kartepeduring the construction works for a ski32 TÜRSAB DERGİ | NİSAN <strong>2009</strong>NİSAN <strong>2009</strong> | TÜRSAB DERGİ 33


Kartepe, sahip olduğueşsiz güzelliklerle doğameraklılarını baştançıkarıyorKartepe lures the natureenthusiasts with itsunique beautiesMaşukiye’deki Alabalıkvadisinde bulunan şelale,vadinin de sembolüdurumundaThe fall in the AlabalıkValley, Maşukiye is thesymbol of the valleyhatta Edirne’den gelenler bileoluyor. Sabah erken saatlerdeyola çıkanlar, akşama kadar kayakkeyfini tattıktan sonra akşam geridönüyor ya da bir gece kalarakkısa bir hafta sonu tatili yapıyor.Burada yok yok!İstanbul’dan bir buçuk-iki saatlikbir yolculukla kayak tesislerininbulunduğu noktaya varmakmümkün. Maşukiye ile kayakmerkezi arasındaki mesafe 15kilometre. Kartepe’ye gelenler,kahvaltılarını Kartepe yoluüzerinde bulunan ve gelenekselsabah kahvaltısı veren SapancaGölü manzaralı tesislerdenbirinde de yapabiliyor. Kayağıolmayanlar ise ya Maşukiye’denya da kayak merkezinden uygunfiyata kayak kiralayabiliyor. İşinözü şöyle: “Arabanıza atlayın gelin,burada her şey var.” Konaklamakisteyenler kayak merkezindekiGreen Park Otelde kalabileceğigibi, Maşukiye’deki otellerde dekalıp Kartepe’ye kayak yapmayagidebilir. Kartepe sadece kayakiçin değil, doğa yürüyüşleri içinde çok güzel parkurlar içeriyor.Bunların en güzelleri Kuzuyaylacivarındakiler. Doğa sporlarıylauğraşanlar Kuzuyayla’da hem yazhem de kış aylarında, yürüyüşyaparak ve kamp kurarak bumuhteşem doğanın tadınıçıkarıyor. Güzel bir havada Kartepezirvesinden İzmit Körfezi’ninmanzarası ise muhteşem.Sonbaharın pastel renkleri veilkbaharın tüm zemini halı gibikaplayan çeşitli çiçekleri Kartepe’yiher mevsim ziyaret edilebilir halegetiriyor.Kızak da mümkün,snowboard daKartepe kayak merkezinde oniki pist var. En küçüğü 650,en büyüğü ise 3200 metreuzunluğundaki bu pistler, enkolayından en zoruna kadar çeşitlidereceler içeriyor. Gün boyuncacenter. “Keltepe” (Bald Hill) is a namegiven by the inhabitants of the regionbecause the summit is completelybare. On the top of this hill where thereare transmitters and a dense forestup to Kuzuyayla, there is not even asingle tree. It is also possible to seeconiferous trees occasionally in thisregion which is covered mostly withoaks and beech trees. The story ofthe skiing facilities on this hill startedin 1980’s. The buildings remainedinactive for a long time. Finally, GreenPark chain of hotels rented this 347-hectare land for 49 years and madeKartepe an important ski center forthe region in a very short time. The skifacilities at Kartepe introduced dailypleasure of skiing during weekends notonly to the dwellers of İzmit, but alsoto the people living in the cities aroundthis region. There are visitors fromİstanbul, Sakarya, Tekirdağ, Kırklareliand even Edirne. People who set offearly in the morning can go back in theevening after enjoying skiing all daylong or they spend the night there andhave a short vacation at the weekend.Nothing is in short supply here!It is possible to go to the ski facilitiesafter an-hour-and-a-half or two-hourtrip from İstanbul. The distancebetween Maşukiye and the ski centeris 15 kilometers. Those who cometo Kartepe can have their breakfastin one of the facilities with lake viewon their way to Kartepe along LakeSapanca where traditional breakfastsare served. It is possible to rent skis inMaşukiye or from the ski center for areasonable price. The message is clear:“Just get in your car and come uphere; there is everything here.” Thosewho want to stay overnight may stayat Green Park Hotel or they may stayin one of the hotels in Maşukiye andcome to Kartepe to ski.Kartepe has also beautiful walkingtracksfor trekking along with its skifacilities. The best of these are theones around Kuzuyayla. Nature sportsfans enjoy this magnificent naturein Kuzuyayla either by trekking orçalışan liftler hafta sonları hiç boşkalmıyor. Pistlerde kimler yokki... Ailece gelip büyük kızaklardabirlikte kayanlardan, pistlerdeslalom yapan deneyimli kayakçı vesnowboard’culara kadar çok genişbir yelpazeyi bir arada görmekmümkün. Çok küçük bir alansadece kızak için ayrılmış. Bu pistküçük olmasına rağmen en fazlarağbet gören yer.Dere kenarında alabalıkAlabalık vadisi, yolu Maşukiye’yeuğrayanların ya da Maşukiye’dengeçmek zorunda kalanlarınzorunlu uğrak yeri olmayabaşladı son yıllarda. Kartepe’yekayak yapmaya gelenlerin dönüşplanında çoğunlukla alabalıkmolası da yerini buluyor.Tepenin doruklarındaki iriliufaklı vadilerden akan buz gibisular aşağılarda, Aygır Dere’debirleşip irili ufaklı çok sayıdaşelale oluşturarak SapancaGölü’ne dökülüyor. Suyunsoğukluğu alabalık üretimineuygun olduğu için, şelalelerinbulunduğu bu bölgede alabalıküretim tesisleri kurulmuştu. Butesisler zamanla, alabalık serviside yapılan mekânlar haline geldi.Özellikle Kartepe kayak tesislerininhizmete girmesinden sonra buvadide irili ufaklı birçok lokantaaçıldı; bunlara zamanla oteller deeklendi. Özellikle yaz aylarındadere kenarındaki masalarda yerbulmak çok zor. Lokantalarınhemen hemen tümünün anamenüsü alabalık. Hiçbir ayrımyapmadan, tüm lokantalarınkiremitte alabalığı çok iyisunduğunu söyleyebiliriz. İsterseniztanesi iki-iki buçuk lira arasındadeğişen canlı alabalıklardan alarakbu lezzetli yemeği evinizde deyapabilirsiniz.camping both in summer and wintermonths. View of İzmit Bay fromKartepe in a nice weather is justgorgeous. Pastel colors of autumnand the diversified flowers of springthat cover the entire ground like acarpet make Kartepe visitable in everyseason.Both sled andsnowboard is possibleThere are twelve tracks in Kartepeski center. These tracks, the shortestof which is 650-meter long and thelongest is 3200-meter long, includevarious categories from the easiestto the most difficult ones. Lifts thatwork all day long are never emptyduring the weekends. There areall kinds of people on the tracks...It is possible to see a wide rangetogether from the families sliding onbig bobsleds to experienced skiersslaloming on the runways and tosnowboarders.A very small area is saved for sledonly. Although it is a small track, it isthe one in great demand.Trout along the streamRecently, the trout valley roadhas been an indispensablestop for the people stoppingby in Maşukiye or those who haveto pass through Maşukiye. Troutstop is very often included in theitineraries of returnees coming fromskiing in Kartepe. Ice-cold watersflowing in large and small gullies atthe summits of the hill join in AygırStream at somewhere down to formlarge and small waterfalls and thenpour into Lake Sapanca. As thecoldness of the water is suitable fortrout farming, trout farms had beenestablished in this region wherethe waterfalls are. These facilities,in time, turned into places wheretrout is served. Especially afterlaunching of Kartepe ski center,many large and small restaurantswere opened in this valley and hotelsfollowed them as the time went by.Especially in summer months it canbe hard to find a place at the tablesalong the stream. Almost all of themain courses on the menus of theserestaurants is trout. We can tell youwithout any discrimination that allrestaurants serve “trout on tile”perfectly. You may also buy someof this fish for two or two and a halfliras each to cook this delicious dishat home.KİREMİTTE BALIK FISH ON TILEKiremitte alabalığın lezzetli olması için mantar, soğan, sarımsak,domates, yeşil biber, defne yaprağı, tereyağı, karabiber ve limonkullanmak şart. Öncelikle kiremiti yağlamak gerekiyor. Kiremityağlandıktan sonra balık yerleştiriliyor. İnce doğranmış mantar vebiberler balığın üzerine serpiştirilip, karabiber ekleniyor. Daha sonraküp şeklindeki domatesler ile ince kesilmiş bir limon dilimi konuyor.Tereyağı da eklendikten sonra son olarak biberiye ve defne yaprağıilave edilip fırına atılıyor. Kiremitte pişmiş alabalığı yerken, balığınmı yoksa sosunun mu daha lezzetli olduğuna siz karar verin...It is a must to add mushroom, onion,garlic, tomato, green pepper, bay leaf,butter, black pepper and lemon for adelicious trout on tile. First of all, thetile should be oiled. After oiling the tile,fish is placed on it. Thin mushroom andpepper slices are scattered on the fish and blackpepper is added on top of these. Then, tomato cubes and athin slice of lemon are placed on top. Finally rosemary and bay leaves areput after adding butter and cooked in the oven. While eating the trout, youdecide which tastes better; the fish or the sauce...34 TÜRSAB DERGİ | NİSAN <strong>2009</strong>NİSAN <strong>2009</strong> | TÜRSAB DERGİ 35


EĞİTİMeducationYıl 1968: TEV’in önderlerinden Vehbi Koç, solunda kuruculardan Nejat Eczacıbaşı, sağında bağışçılardan Safiye Ayla ile genel kurul toplantısındaThe year 1968: Vehbi Koç, one of the leaders of TEV, is at the general session with one of the founders Nejat Eczacıbaşı on the left and the donor Safiye Ayla on the rightHer geçen gün büyüyen bir aile:Türk Eğitim VakfıKurulduğu günden bu yana binlerce öğrenciye verdiği destekle eğitim alanındaönemli başarılara imza atan Türk Eğitim Vakfı, ülkemizin geleceğineyatırım yapmaya devam ediyor2 Nihal Boztekin 8 TEV Fotoğraf ArşiviA Family That Gets Bigger Every Day:Turkish Education FoundationThe Turkish Education foundation which has been very successful in education by the supports ithas given to thousands of students since the day it was founded is carrying on making investments inthe future of our countryTürk Eğitim Vakfı’nın üstün başarı gösteren bursiyerleri basın toplantısındaThe students with a high degree of success receiving scholarship from TEV are at thepress meetingTürk Eğitim Vakfı(TEV) 4 Mayıs1967’de, VehbiKoç önderliğinde,her biri kendi alanında sonderece başarılı 201 değerliisim tarafından kuruldu. Vakıfkurucuları, maddi desteğeihtiyaç duyan başarılı gençlereeğitim imkânı sağlayarak fırsateşitliğine katkıda bulunmayımisyon edinmişti. Bu konudadevletin yükünü paylaşmanın“işadamlarına, aydınlara vehalkımıza düşen kaçınılmazbir yurt ödevi olduğunu”vurguladıkları çağrı metni, hergeçen gün artan bir ilgi vedestekle karşılandı. Başlangıçtasahip olunan mütevazı bütçeyle1.000 öğrenciye burs vermekhedeflenmişti; bugün ise bu sayı166.000’e yaklaşmış durumda.Sosyal sorumluluk alanındaörnek uygulamalara öncülükeden TEV’in başarısınınarkasındaki sırrı öğrenmek üzere,sorularımızı kendisi de geçmiştebir TEV bursiyeri olan TurgutBozkurt’a yönelttik.TÜRSAB: <strong>Türkiye</strong>’de bugüneğitim alanındaki sosyalsorumluluk çalışmalarıdüşünüldüğünde TEV akla gelenilk isim. Vakfın koruduğu buönderlik vasfının ve toplumdayarattığı güvenin kaynaklarısizce neler?Turgut Bozkurt: Biliyorsunuz,TEV’in kuruluşunu temellendiren,Sayın Vehbi Koç önderliğinde201 değerli aydın, sanayici,akademisyenin bir araya gelipsorduğu “Türk milli eğitimine nasılkatkıda bulunabiliriz?” sorusuydu.Kuruluştan bu yana geçenzamanda, her biri önemli başarılaraimza atmış bu insanların toplumdayarattığı güven hiç eksiltilmedenkorundu ve TEV adeta bir noterhüviyeti kazandı. Tüm varlıklarınıvakfımıza bağışlayarak geleceğinigaranti altına alan insanların sayısıbugün 1.000 kişiye yaklaşmışdurumda. Bunlar arasındaülkemizin çok değerli sanatçıları,siyasetçiler, akademisyenler,hukukçular, hekimler, evhanımları var. Bağışçıların bukadar farklı kesimlere mensupolması, TEV’in herkesin gönlündesıcak duygular yaratan, güvenilirbir kurum olduğunun somutgöstergelerinden biri.Bu güvenin çeşitli kaynakları var.Bunlardan biri, bağışçılarla TEVarasında işleyen mekanizma.Öncelikle, TEV çatısı altındaher bağışçı adeta kendi vakfınıkurar. Bünyemizde bu şekildedüzenlenmiş dört bine yakınfon var. Her yılın sonundafon sahipleri, bağışlarıyla ilgilibütün ayrıntıları kapsayanbilgileri yazılı olarak alır vearzularının, vasiyetinin harfiyenyerine getirilmiş olduğunuTurkish Education Foundation (TEV)was founded on May 4, 1967 underthe leadership of Vehbi Koç by 201esteemed names each of who werevery successful in their individualarea. Mission of the founders of thisfoundation was to participate in equaleducation opportunity principal byproviding education opportunities forsuccessful young persons who werein need of financial support. The textof their call where they emphasizedthat it was “an indispensable dutyfor the businessmen, intellectualsand the people in general” to take theburden of the state in this subject hasalways been accepted with graduallyincreasing interests and supports.It was initially aimed to providescholarships to 1000 students withthe modest budget they could make;however, today this number is nearly166,000.We directed our questions to Mr.Turgut Bozer, who also received aTEV scholarship in the past, aboutthe secret behind the success ofTEV which has always pioneeredmodel implementations in socialresponsibility.TÜRSAB: Considering the socialresponsibility works in educationin Turkey, TEV is the first namethat comes to one’s mind. In youropinion, what are the sources of thisleadership qualification which thefoundation has been maintaining andthe trust it created in the public?Turgut Bozkurt: As you know,TEV’s foundation was based on thequestion “How can we contributeto the Turkish national education?”which was asked by 201 esteemedintellectuals, industrialists andacademicians under the leadership ofMr. Vehbi Koç. During the time thatelapsed since foundation, the trustof the public which had been createdby these people each of who hadsignificant successes was protectedwithout lessening it and TEV gainedan identity of, as if, a notary public.Number of people who donated theirentire property to our foundationto secure their future is now nearly1,000. Among them are valuableartists, politicians, academicians,lawyers, doctors and housewives.Having so many different sectionsof the society among the donatorsis one of the indicators of TEV’sbeing a reliable institution whichcreates warm feelings in the heart ofeveryone.There are various sources of thistrust. One of them is the mechanismthat works between the donatorsand TEV. First of all, each donatorin a way establishes his or her ownfoundation under the roof of TEV.1970 Bursalı işadamı Rıza Biçen ve Türk Eğitim Vakfı idarecileri bir bağış töreninde1970: Rıza Biçen, a businessmen from Bursa, is at the donation ceremony with thedirectors of the Turkish Education Foundation36 TÜRSAB DERGİ | NİSAN <strong>2009</strong>NİSAN <strong>2009</strong> | TÜRSAB DERGİ 37


görmenin huzurunu yaşar.Güven kaynaklarından bir diğeride her yıl birkaç ayrı şekildedenetleniyor olmamız. VakıflarGenel Müdürlüğü’nün düzenlidenetimi dışında, bünyemizdeMütevelli Heyeti Denetleme Kurulubu çalışmaları sürdürüyor; diğeryandan bağımsız bir dış denetimmekanizması da işliyor.Yarattığımız bu güveninbünyemizdeki en önemli dayanağıise aramızdaki “biz” dili. TEVbünyesinde “Ben yaptım” ifadesisevilmez; “Biz yaptık” şeklindekurulmalıdır cümle.TÜRSAB: Vakıf bünyesinde burssisteminin nasıl işlediğinden sözeder misiniz? Hangi öğrencilerinThere are nearly four thousandfunds in our body which have beenarranged in this fashion. At the endof every year, fund owners receivewritten information covering all thedetails related to their donationsand experience the peace of seeingrealization of their will.Another source of the trust is ourbeing audited in several differentways every year. Except for regularauditing of the General Directorateof Foundations, Board of TrusteesAuditing Board handles these worksin our body and on the other hand, anindependent auditing mechanism alsocarries on its works.The most important support of thistrust we had created is the “us”language between us. The statement“I did it” is not welcomed in TEV; itshould be rephrased as “We did it”.TÜRSAB: Can you tell us about howthe scholarship system works withinthe body of the foundation? Howare the decisions taken about whichstudents are going to be grantedscholarships?T. Bozkurt: Our essential criterionin giving scholarships is the student’s“deservingness” this support. Itcannot be said that even only onesingle scholar had been granted ascholarship by favoritism throughoutTEV’in 1970 yılındaki genelkurul toplantısı (solda) .TEV Genel Müdürü TurgutBozkurt ve Genel MüdürYardımcısı Güsel Bilal(altta)General Session of TEV in1970 (left). TEV GeneralManager Turgut Bozkurtand Deputy GeneralManager Güsel Bilal (below)these 42 years. Administratorshave nothing to do with selection ofscholars; we only focus on if suchselection is being carried out inaccordance with TEV principals ornot. This mechanism entirely workswithin the existing rules.TÜRSAB: Do you have new targetsfor the coming years?T. Bozkurt: Our first and mostimportant principal is to act inaccordance with Atatürk’s principalsand revolutions; this mission of oursshall always be effective. However,in addition to this essential principal,we are naturally in a position toimprove ourselves by evaluatingthe present day’s and our country’sconditions. Considering this, wehad put new targets for ourselves.First of them is that while we werefocused on our students sincethe very beginning, now we alsoincluded works towards teachersin our agenda. As you know, thefundamental powers of educationare the student, the teacher, theenvironment and the family; it isobvious that the teacher is the mostimportant of them all. An idealteacher should be contemporary,represent its profession properly,renew himself/herself, be open tocritical thinking, have team spiritburs alacağına nasıl karar veriliyor?T. Bozkurt: Burs verirken temelkriterimiz, öğrencinin bu desteği“hak etmesi”. Kırk iki yıldan buyana tek bir bursiyerin dahikayırılma yoluyla burs aldığındansöz edilemez. İdarecilerin bursiyerseçimiyle ilgisi yoktur; bizleryalnızca bu seçimin TEV ilkelerineuygun yapılıp yapılmadığınaodaklanırız. Bu mekanizmatümüyle mevcut kurallardoğrultusunda işler.TÜRSAB: İlerleyen yıllar içinönünüzde yeni hedefler var mı?T. Bozkurt: İlk ve enönemli ilkemiz Atatürk ilke vedevrimlerine uygun hareket etmek;bu misyonumuz her zaman geçerliolacak. Ancak elbette bu temel ilkedışında, bir yandan da günümüzünve ülkemizin koşullarınıdeğerlendirerek kendimizigeliştirmek durumundayız.Bunu göz önüne alarak yenihedefler koyduk önümüze.Birincisi, başlangıçtan itibarenodak noktamız öğrencilerken,şimdi öğretmenlere yönelikçalışmaları da gündemimizealdık. Biliyorsunuz, eğitimin temelerkleri öğrenci, öğretmen, çevreve ailedir; bunlar arasında enönemlisinin öğretmen olduğuda açık. İdeal öğretmeninçağdaş, mesleğini doğru temsileden, kendini yenileyen,eleştirel düşünceye açık, takımruhuna sahip ve proje yapmayıbilen bir kimlikle öğrencininönünde koşması gerek. İşte budüşünceyle 2007 yılında başlayıp2008 yılında tamamlanan birörnek proje gerçekleştirdik.Çıkış noktamız, öğretmeneproje yaptırmayı öğretmekti.Vodafone’un destekleğiylevücut bulan bu çalışma YeniZelanda’da yapılan uluslararasıbir yarışmada, 32 ülkeden katılan163 proje arasında birincilikelde etti. Bu tür çalışmalaradevam etmek arzusundayız.Gönlümüzde TÜRSAB’la da birortak proje yapmak yatıyor.Birlikte öğretmen veya öğrenciodaklı sosyal sorumlulukprojeleri gerçekleştirebileceğimizidüşünüyorum. Ülkemizde turizminne kadar önemli bir alan olduğunugöz önünde bulundurduğumuzda,bu yönde bir programıntedrisata girmesinin ne kadarolumlu sonuçlar doğuracağınıtahmin etmemiz zor değil. Böylebir çalışmada yönlendiriciliğiüstlenebilecek, paydaşları içinörnek teşkil edebilecek, gerekliaraçları ve dokümanı yaratabilecektek kurum TÜRSAB. İki kurumunMilli Eğitim Bakanlığı’nıda yanına alarak yapacağıişbirliğiyle, turizmin işlendiği birdersin tedrisatta yer almasınınsağlanabileceği kanısındayım.TEV bağışçılarından tiyatro sanatçısı Macide Tanır ve TEV’in Genel MüdürYardımcısı Güsel Bilal, vakfın 2006 yılında verdiği iftar yemeğindeMacide Tanır, the theater artist who is of the donors of TEV, and Güsel Bilal, DeputyGeneral Manager of TEV at the fast breaking dinner in 2006 organized by thefoundationİstanbul Çengelköy TEV-Türkân Sedefoğlu İlköğretim Okulu 2001 (üstte),İstanbul Ümraniye TEV-Zehra Garring İlköğretim Okulu 1997 (ortada), 1989 yılındaŞanlıurfa Ozanlar Köyü’nde yaptırılmış olan Bernar Nahum İlkokulu (altta)Çengelköy, İstanbul TEV-Türkan Sedefoğlu Primary School 2001 (above),Ümraniye, İstanbul TEV-Zehra Garring Primary School 1997 (middle), Bernar NahumPrimary School built in the village of Ozanlar, Şanlıurfa in 1989 (below)and run in front of the student withthe capacity of project making.Contemplating this, we developeda sample project that was startedin 2007 and finished in 2008. Ourstarting point was to teach theteacher how to make projects. Thiswork which was actualized by thesupport of Vodafone won the firsttitle in an international competitionin New Zealand among 163 projectsfrom 32 countries. We desire tocontinue such kinds of works.We are also willing by heart to makea common project with TÜRSAB. I amthinking that together we can realizeteacher or student oriented socialresponsibility projects. Consideringthe importance of the tourism sectorfor our country, it is not difficultto anticipate how affirmativeresults it would bring to put sucha curriculum in schooling. TÜRSABis the only institution that canovertake leadership, set samples forits shareholders and create requiredmeans and document in such a work.I believe that including a tourismcourse in the curriculum can be donewith the collaboration of the twoinstitutions together with the Ministryof Education.38 TÜRSAB DERGİ | NİSAN <strong>2009</strong>NİSAN <strong>2009</strong> | TÜRSAB DERGİ 39


GEZİtravelMavi-yeşil cennetBartınBartın, üç bin yıllık geçmişine tanıklık eden uygarlıklarınmirasını harmanlamış bir cennet köşesi. Hem doğa,hem tarih, bütün varlığını cömertçe sunmuş bu topraklara.Atlas elbiseli Tanrıça Athena’yı ağırlayan ırmağı,destanlara konu olan yaşamı, köprüleri, hanları, hamamları,ahşap evleri, mağaraları, şelaleleri, geleneksel düğünleri veseçkin mutfağıyla ziyaretçilerine sayısız imkân sunan şehir,yılın her döneminde gezilip görülmeye değer2 Nihal Boztekin8 Bartın İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Fotoğraf ArşiviBartın with its blue-green PARADISEBartın is a paradise-like place mixing the heritages of civilisations whichhad witnessed its three thousand-year-old past. Both nature andhistory offered generously their existence to these soils.The town giving many opportunities to the visitors with its river hostingthe goddess Athena in her satin dress, its life subject to legends, bridges,inns, wooden houses, caves, falls, traditional weddings and sophisticatedcuisine, is worth to be visited every season in a year40 TÜRSAB DERGİ | NİSAN <strong>2009</strong>NİSAN <strong>2009</strong> | TÜRSAB DERGİ 41


Amasra KuşKayasıAmasra birdrocksGürcüolukMağarasıGürcüolukCaveUlukaya ŞelalesiKanyonuUlukaya WaterfallCanyonBartın’ın geçmişi yaklaşıküç bin yıl öncesinedayanıyor. Şehrin ilkev sahipleri Gaskalardı;daha sonra bugüne gelinceyedek sırasıyla Hititler, Frigler,İyonyalılar, Kimmerler, Lidyalılar,Persler, Helenler, Pontuslar,Romalılar, Bizanslılar, Selçuklularve Osmanlılar bu topraklarısahiplendi.Şehrin ilk adı olan Parthenia’nınöyküsü Yunan mitolojisinedayanıyor. Denizlerin veakarsuların tanrısı Okeanos’unçocuklarından Parthenios, BartınIrmağı’na adını vermiş, o daadını içinden geçtiği şehre hediyeetmiş.Ünlü ozan Homeros, İlyadadestanında, Truva kentinikorumak için Anadolu’dan gelensavaşçılara “Parthenios Irmağı’nınsuladığı ülkenin yiğitleri” diyor veşöyle devam ediyor:“Erkek yürekli Pylaimenes komutaeder Paphlagonialılara,Gelmişler yaban katırlarıyla ünlüEnetlerin yurdundan,Kytoros’ta, Sesamos’ta otururlar,Parthenios Irmağı çevresindekurmuşlardır ünlü saraylarını,Kentleri Kromna, Aigialos, yüksekErythinoi’dur.”Bartın’da geçmişin izleriBugün Amasra (Sesamos-Amastris), Kurucaşile (Kromna)ve Çakraz’a (Erythinoi) doğruyapılacak bir gezintide, Bartın’ınbu uzun geçmişinin izini sürmekmümkün.Bu serüvenin ilk duraklarındanbiri, antik dönemde Kromnakentinin merkezi olan Kurucaşile.Dünyanın ilk ahşap teknelerininyüzdürüldüğü yer olarakbilinen, Osmanlı döneminde dedonanmaya kadırga ve kalyonyapan Kurucaşile’de, bugün deson derece konforlu ve güzelahşap guletler imal ediliyor.Amasra’yı Gerede’ye bağlayantarihi Roma yolunda bulunanKuşkayası Anıtı, MS 41-54 yıllarıarasında, Roma imparatorununanısına yapılmış. Kral heykeli,hâkimiyet kartalı, kaya nişlerive oturma sedirlerinden oluşanUlus, UluyaylaThe past of Bartın dates back to threethousand years ago. The first hosts ofthe town were Gaskas; then Hittites,Frygians, Ionians, Kimmeriois,Lydians, Persians, Hellens, Pontus,Romans, Byzantines, Seljuks andOttomans respectively dominatedthese soils.The story of Parthenia, the firstname of the town, comes from theGreek mythology. Parthenios, one ofthe children of the god of rivers andoceans, gave its name to the BartınRiver which, in its turn, offered itsname to the town where it passesthrough.In his legend Iliada, the famouspoet Homeros tells as follows theparticipation of brave men comingfrom “the country irirgated by theParthenios River” to the combatantsfighting to defend Troia:“The brave man Pylaimenescommand Paphlagonians,They came from the homeland ofEnets, reputed with its wild mules,They dwell in Kytoros, Sesamos,They founded their famous palacearound the Parthenios River,Their cities are Kromna, Aigialos,high Erythinoi.”Traces of the past in BartınToday, one is able to track the tracesof the long past of Bartın during atrip to Amasra (Sesamos-Amastris),Kurucaşile (Kromna) and Çakraz(Erythinoi).One of the main stops of thisadventure is Kurucaşile which hadused to be the center of the townKromna in the antiquity. Verycomfortable and aesthetic schoonersare still built today in Kurucaşile,known as the place where the firstwooden boats in the world had sailedand which had provided galleonsand galleys to the navy during theOttoman empire too.The Kuşkayası Monument located onthe historical Roman road connectingAmasra to Gerede, was built betweenBartın’ın tarihievleriHistoricalhouses inBartınAD 41-54 to commemorate theRoman emperor. The monumentconsisting of the sculpture of the king,eagle of dominance, rock niches anddivans has an epitaph. After seeingthe monument, a short trip alongthe Roman road gives access to theKemerdere bridge in the valley ofCevizlik. Meanwhile, one should notmiss the description about the warbetween Romans and Pontus. TheRoman State Nation Palace which hadserved as covered market during theOtoman era is among the edifices stillstanding since the old times.Two splendid castles should be addedto the bridge and palace. ZindanCastle built in the Roman era inthe district of Zindan, Amasra andSormagir Castle in Boztepe still standtoday thanks to the restorations madein Byzantine, Genoese and Ottomaeras.Taşhan is a right start to see thetraces of the Ottomans in Bartın.This two-storey historical inn with 1842 TÜRSAB DERGİ | NİSAN <strong>2009</strong>NİSAN <strong>2009</strong> | TÜRSAB DERGİ 43


anıtın bir de kitabesi var.Anıtı gördükten sonra, Romayolunda devam edecek küçükyolculuk, Cevizlik vadisindekiKemerdere köprüsüne ulaşıyor.Bu arada, köprünün ayağındahalen korunan, RomalılarlaPontusların savaşlarını anlatantasvir de gözden kaçırılmamalı.MS 1. yüzyılda yapılan, Osmanlıdöneminde bedesten olarak hizmetveren Roma Eyalet Meclisi Sarayıda bölgenin zamana direnenyapıları arasında. Köprü ve saraya,iki görkemli kaleyi de eklemekgerek. Roma döneminde yapılan,Amasra’nın Zindan Mahallesi’ndekiZindan Kalesi ve Boztepe’dekiSormagir Kalesi, Bizans, Ceneviz veOsmanlı dönemlerinde gördüğüonarımlar sayesinde bugüne kadargelebilmiş. Bartın’da Osmanlıizlerini görmek için Taşhan doğrubir başlangıç noktası. İki katlı,18 odalı bu tarihi han, geçmişteolduğu gibi bugün de hoşsohbetlere kulak misafiri oluyor.1903 yılında Rum cemaatinceyaptırılan Aya Nikolas Kilisesi ise1993 yılından bu yana kültüreviolarak hizmet veriyor.Bu tarihi yapılar dışında korumaaltına alınan taşınabilir eskieserler ise Amasra Müzesi’ndeziyaretçilerini bekliyor. 1955yılından itibaren derlenmeyebaşlayan bu eserler, 1982yılında müze olarak hizmeteaçılan bugünkü tarihi binadasergilenmeye başlamış.GürcüolukMağarasıGürcüolukCaveBartın’ın tarihi evleriBartın’ın evleri de sanki birertarihi eser. Osmanlı dönemisivil mimarisinin örneklerinisergileyen bu evler, 1839Tanzimat Fermanı’nın ilanındansonra başlayan modernleşmesürecinde şekillendirilmiş.Dönemin sadece bürokratikyaşamında değil gündelikhayatında da hemen heralanda uygulanan Tanzimatreformlarının Bartın’dakiyansımaları; binaların planşeması, cephe tasarımı vesüslemelerindeki uygulamalarlakendini göstermiş.Art Nouveau ve barok üslubunson derece güzel örneklerinisergileyen Bartın evleri “daraba”denen ağaç çitlerle çevrilibahçeler içinde yer alıyor.Genellikle iki katlı olan buevlerin üst kat malzemesi ahşapkarkas,zemin katları ise taş.“Gulluk” denen giriş bölümü vebahçelerdeki yürüme alanlarıda taşlarla kaplı. Her bahçedebir kuyu bulunuyor. Evlerinpencereleri, merdivenleri vetavanları ise görülmeye değersüslemeler barındırıyor.Doğa harikalarıBartın tüm Karadeniz kıyısındaolduğu gibi yeşille maviyibuluşturan, her köşesinde farklıbir sürpriz saklayan yerleşimalanlarından biri. Seksen milyonyıllık bir sürecin doğal oluşumuolan Güzelcehisar lav sütunları,doğal anıt niteliği taşıyor.Amasra’nın Karakacak köyündekiGürcüoluk Mağarası ise ilginçduvar ve perde damlataşları,sütunları, rengârenk sarkıt vedikitleriyle görenleri büyülüyor.Yatay yönde gelişmiş, ortada birsalon ile etrafında birbirine geçişiolan 36 odadan oluşan mağaranınuzunluğu 159 metre.Yaklaşık 1.5 kilometre devameden, 300 metre yüksekliktekiUlukaya Kanyonu’na, 20 metredendüşen suların oluşturduğu şelaleeşlik ediyor. Kurucaşile ilçesiyakınındaki Gölderesi (Çambu)Şelalesi ile Ulus-Kumluca beldesi,Kızıllar köyündeki Aksu Şelaleside görülmeye değer doğaharikalarından diğer ikisi.Kente adını veren Bartın Irmağı’nıizleyerek yapılacak bir yürüyüş,tarihi evleri ve doğal güzellikleriizleme fırsatı sunuyor.Irmak çevresinin rekreasyon alanıolarak yeniden düzenlenmesiamacıyla Bartın Belediyesi’ncehazırlanan “Kentsel DönüşümProjesi” hayata geçirilince; çaybahçeleri, hediyelik eşya satışmerkezleri, yürüyüş bantları veoturma yerleri oluşturulacak veburada geçirilecek zaman dahada keyifli hale gelecek.rooms continues to listen to the niceconversations today as in the past.St. Nicholas Church built by the Greekcommunity in 1903 serves as CultureHouse since 1993.Besides these historical edifices,the movable properties put underpreservation wait for the visitorsat Amasra Museum. These piecescollected since 1955 are exhibited inthis current historical building openedas museum in 1982.Historical houses of BartınThe houses of Bartın too look likehistorical edifices. These housesdisplaying the examples of the civilarchitecture of the Ottoman era,were shaped in the modernisationprocess which started after thedeclaration of Tanzimat Firman(Reform Declaration) in 1839. Howthe reforms implemented not only inthe bureaucratic life but also almostin each area of the daily life hadan impact over Bartın prevails inthe plan schemes of the buildings,façade design and applications in thedecorations.The houses of Bartın displaying verynice examples of the art nouveauand baroque styles are situated ingardens encircled with fences oftrees called “daraba”. The materialof the upper floors of these houses isgenerally composed of wood-carcass;the ground floor is made of stone.The entrance called “Gulluk” and thepaths in gardens are covered withstones.Bartın, KurucaşileBartın’da yaban hayatıBartın, zengin bir yaban hayatınada sahip. Sadece Küre Dağları MilliParkı içerisinde 40 ayrı memelihayvan türü ve 129 kuş türününyaşadığı saptanmış. Uluyayla,Kurucaşile’nin kırsal kesimi,Kayabaşı, Kayadibi, Büyükdüz,Sarıçiçek, Kokurdan, Turanlar gibiyöreler ise sezon boyunca karaavcılığına olanak tanıyor. Bölgedemevsimine göre ördek, kaz,bıldırcın, toy, üveyik, çulluk, geyik,tavşan ve yaban keçisi gibi avhayvanlarına rastlamak mümkün.Deniz meraklılarına...Bartın’ın 59 kilometrelik sahilşeridindeki İnkumu, Amasra,Çakraz, Kızılkum, Mogada,Güzelcehisar ve Bozköy, sadeceyörenin değil Batı Karadeniz’inde önemli plajları arasında yeralıyor. Bunlar dışında irili ufaklıkoylar ve plajlar temiz kumları, azdalgalı suları ve bakir doğasıyladeniz tutkunlarını bekliyor. Yatgecelemelerine uygun olanAmasra ve Kurucaşile ise Bartınlimanıyla birlikte ticarete dehizmet veriyor.Amasra’da ayrıca, Karadeniz’insakin günlerinde düzenlenentekne turları ziyaretçileri denizlebuluşturuyor. Büyük limandanhareket eden tekneler, 45 dakikasüren turlarında; Tavşan Adası,Boztepe Arkası, Hacı Denizi veKüçük Liman’a uğruyor. İsteğegöre, daha uzun mesafeli veyemekli turlar da düzenleniyor.Renkli festivallerBahar ve yaz aylarında Bartın,keyifli etkinliklere ev sahipliğiyapıyor. 27 Mart-10 <strong>Nisan</strong>arasında yolu buraya düşenlerTiyatro Festivali kapsamındafarklı şehirlerden gelen amatörgrupların oyunlarını izlemeşansı yakalıyor. Haziran ayınınilk haftasında ise Çilek Festivalirengârenk görüntülere sahneoluyor. Festivalde yerel giysilerebürünmüş genç kızların sergilediğihalk oyunlarına; çilek üreticilerininürünlerini tattırdığı, çilek güzeliadaylarının puan topladığıyarışmalar eşlik ediyor.Nature wondersAs the entire Black Sea shore, Bartınis one of the dwelling areas joininggreen with blue and meeting thevisitors with a different surprise atevery corner.Güzelcehisar lava columns, productof a natural formation of eightymillion years old, raise as naturalmonuments. Gürcüoluk Cave in thevillage of Karakacak, Amasra amazesthe visitors with its interesting walland curtain stalactites, columns,colourful dripstones and stalagmites.The length of the cave lyinghorizontally, with a hall in the middleand 36 interconnected rooms, is 159meters from the entrance point to thefarthermost point.A waterfall composed of watersfalling from 20m. high accompanyUlukaya Canyon situated 300m. high and extending about 1.5km. Gölderesi (Çambu) Waterfalllocated in a valley near the districtof Kurucaşile and Aksu Waterfalllocated on the Umar hill of Kızıllarvillage, 18 km. away from Ulus-Kumluca county, are two othernatural beauties worth to be seen.Amasra Müzesi ve müzedeki taşeserlerden biri (altta)The Museum of Amasra andone of the stone works in themuseum (bottom)A trekking along the Bartın Rivergiving its name to the town offersthe opportunity to contemplatethe historical houses and naturalbeauties. With the implementationof “Urban Transformation Project”brought forward by the Municipalityof Bartın in 2005 to rearrangethe area around the river as arecreation place, the tea gardens,gift shops, run fits and seatingplaces will give opportunity to passmore pleasant time.Wild life in BartınBartın has a rich wild life. 40different types of mammals and 129sorts of birds live in the NationalPark only located within KüreMountains. The regions such asUluyayla, Kurucaşile’s rural area,Kayabaşı, Kayadibi, Büyükdüz,Sarıçiçek, Kokurdan andTuranlargive the opportunity to the landhunting through the season. Duck,goose, quail, bustard, stock dove,snipe, deer, rabbit and wild goat areavailable to hunt depending on theseason.For the sea enthusiasts...Inkumu, Amasra, Çakraz, Kızılkum,Mogada, Güzelcehisar and Bozköysituated along the 59 km. longshore of the Bartın are not only theimportant beaches of the area butalso of the entire West Black Sea.Besides that, big and little bays andbeaches await the sea enthusiastswith their clean sand, waters with fewwaves and untouched nature.The ports of Amasra and Kurucaşileappropriate for the yachts to moor atnight serve to the trade together withthe port of Bartın.In Amasra, one can have pleasanttrips with yacht tours on the dayswhen the waters of Black Sea remaincalm. The yachts leaving the big portreaches the little port sailing throughTavşan Island, Boztepe Arkası or HacıSea, stops over here for a while andthen follow the same route and returnto the same point by a trip taking 45minutes. Upon demand, long tourswith dinners are organised too.Colourful festivitiesBartın hosts pleasant performancestoo in spring and summer. Those whotravel to the town between March27-April 10 take the opportunity towatch the plays of amateur theatergroups coming from different townsfor the Theater Festival. In the firstweek of June, the Strawberry Festivaloffers colorful parades. The younggirls dressed in traditional clothesplay folk dances and contests areorganised during which strawberryproducers offer their products to tasteand festival or strawberry beautyqueen candidates collect points.44 TÜRSAB DERGİ | NİSAN <strong>2009</strong>NİSAN <strong>2009</strong> | TÜRSAB DERGİ 45


ŞEH‹R EFSANELERİurban legendsGalata Kulesi’nden İstanbul BoğazıThe Bosphorus view from the Galata Towerİstanbul’unSır KüpüGalata Kulesi, İstanbulâşıklarına şehrin büyüleyicigörüntüsünü keyifle izlemefırsatı veriyor. Peki, seçtiğidikkatli kulaklara bir yandanda sırlarını anlatıyor mu?Galata Kulesi’ne ilişkinefsaneler, yapınınadıyla başlıyor.Kuleye adını Galatasemti verdi; peki, ona adını verenkimdi? Semtin misafirleri miydiesin kaynağı, sokaklarında gezensütçüler mi, yoksa bugün deayaklarımızı zorlamaya devameden yokuşları mı?Kimilerine göre, Kelt kavmibir dönem burada kalmış, bunedenle yöre “Galata” adıylaanılmaya başlanmıştı. Kimilerisemtin adını, İtalyanca’da“yokuş” anlamına gelen “caladdo”sözcüğüne dayandırıyor. Birdiğer görüşe göre ise Grekçe’de“süt” anlamına gelen gala’dırsözcüğün kökeni; galata “sütler”,galatas “sütçü” anlamına gelir.Nitekim Evliya Çelebi de Galatataraflarının çimenliklerle kaplıolduğunu, burada otlatılan koyunve sığırların sütünün çok lezzetlive kıymetli sayıldığını anlatır.Semtte oturan ve “Galus” olarakanılan Latinlerin yaşadığı farklıbölgelere de Galatea, Galatya,Galas gibi adlar verildiğinidüşünerek, Galata adını buhalkın varlığına dayandıranlar damevcut.Galata Kulesi kimin eseri?Kulenin kuruluşuna ilişkinrivayet muhtelif. Bir görüş,yapının Doğu Romalılartarafından 507 yılında fenerkulesi olarak yapıldığı, 1348yılında da Cenevizliler tarafındangeliştirildiği yönünde.Bir diğerrivayete göre ise, kule doğrudanCenevizliler tarafından inşaedilmiş. Bu noktayı seçmelerininnedeni ise, karanlıkta gemileriyleilerlerken onlara yol gösterenmartının yuvasına yakın olmakistemeleriymiş; zira Cenevizgemilerini sağ salim şehre teslimeden bu uğurlu kuş, sonrasessizce Galata’daki yuvasınadönmüş.Kuruluş efsaneleri birbirini takipededursun, Galata Kulesi yeniyeni görevler üstlenerek herA confidant in İstanbulThe Galata Tower offers the opportunity to the lovers of İstanbul tocontemplate the fascinating view of the city. Well, does it tell also itssecrets to the attentive ears it chooses?The legends about the Galata Towerbegin from the origin where itsname comes from. The quarter ofGalata gave its name to the tower;well, who had given the name to thequarter? Who had been the source ofinspiration? The hosts of the quarter,the wandering milkmen or theascents?...Some tell that Celts had lived herefor some time and therefore the areawas named “Galata”. Some relatesthe name of the quarter to the wordcaladdo meaning “ascent” in GenoaItalian. And some others argue theorigin of the word is gala meaningwater in Greek; galata means “milks”and galatas means “milkman”.Indeed, Evliya Çelebi tells that thearea of Galata had been coveredwith meadow and the milk of sheepand cows pasturing here had used46 TÜRSAB DERGİ | NİSAN <strong>2009</strong>NİSAN <strong>2009</strong> | TÜRSAB DERGİ 47


Galata Kulesi’ne bakmak, en az GalataKulesi’nden bakmak kadar keyifliLooking at the Galata Tower is as muchpleasing as looking from the GalataTowerdönem eşlik etti İstanbullulara.Kanuni döneminde KasımpaşaTersanesi’nde çalıştırılan esirlerinzindanıydı; sonra da tersaneninambarı. III. Murat dönemindeMüneccimbaşı TakıyeddinEfendi’nin kullandığı birrasathane oluverdi. Ardındanen önemli görev aldı sırasını:Galata Kulesi, İstanbul ahalisiniyangınlardan haberdar edecekti.Yakın semtlerdeki yangınlariçin, kulede asılı büyük davullarses veriyordu; sesi duyanlaranlıyordu ki tehlike büyüyor.Daha uzak semtlerdekilerise gözlerinin kuvvetinegüvenmeliydi. Kuleye gündüzleribirer sarı ve kırmızı bayrak,geceleri iki kırmızı fener asıldımı, Rumeli cihetindeki bazısemtlerde yangın çıktı demekti.“Köşklü” adı verilen bir grupgörevli, bu uyarıyı görür görmezhalkı haberdar etmeye koşardı.Kadıköy-Üsküdar cihetindeyangın çıktığı ise gündüz yeşilbayrak, gece yeşil fenerdenbelli olurdu. Bu bölgede dekuleden alınan haber, topatışıyla yayılırdı. Ta ki sesleridüşman saldırısı sanıp telaşadüşen II. Abdülhamit bu yöntemiyasaklayana kadar.Hezarfen gökyüzündesüzülüyorGalata Kulesi’ni asıl efsanevikılan, Hezarfen Ahmet Çelebi’yehayalini gerçekleştirmesiiçin uzattığı yardım eli oldu.Hezarfen, bir kuş gibi havadasüzülebilmek hayaliyle süreklidüşünüyor, okuyor, planlaryapıyor, kuşların uçuşunuinceliyor, kanatlarına bakıyordu.Nihayet, rüzgârın lodosadöndüğü bir gün hayalinigerçeğe çevirdi. Kuşlara baktı birkez daha, kendi kanatlarını taktıİstanbul siluetinin vazgeçilmezsimgelerinden biri olan Galata Kulesi,bir dönem etrafını çevreleyen surlar vehendekler arasından bakıyordu şehreThe Galata Tower, one of theindispensable symbols of the silhouetteof İstanbul, had used in the past to look atthe city among the city walls andtrenchesve vücudunu boşluğa bıraktı;Boğaz’da süzüldü, süzüldü...Son durağı Üsküdar Doğancılarmevkiiydi.Hikâyeyi aktaran Evliya Çelebi’yegöre, dönemin padişahı IV.Murat bu olayı ilgiyle karşılamış,Hezarfen Ahmet Çelebi’yi birkese altınla ödüllendirmişti.Ancak sonra zihninde bin birtürlü senaryo canlanmış olmalıki, bilginin ve becerinin bu kadarfazlasının tehlikeli olduğunudüşünerek, “her ne murad ederseelinden gelür” böyle bir adamınortalıkta gezinmesinin caizolmayacağını söyleyip Hezarfen’iCezayir’e sürecekti.Galata Kulesi bugün, yüzlerceyıllık tarihinde yüklendiğigörevleri, ev sahipliği yaptığıefsaneleri, tersane esirlerininfısıldaşmalarını, yangınhabercilerinin koşuşturmalarını,müneccimlerle yıldızlar arasındakianlaşmaları, bizzat maruz kaldığıyangınlardan sağ kurtulmuşolmanın sevincini ve Hezarfen’inkanat seslerini taşları arasındasaklayarak, sessiz sedasızİstanbul’u seyrediyor.to taste delicious and to be precious.Some others think since Latins called“Galus” had dwelled in the quarterand various regions had been givennames such as Galatea, Galatya,Galas, the name of Galata might havederived from the presence of thiscommunity.Whose work is the GalataTower?There are several rumors about theconstruction of the tower. Some claimthat the tower was built by EastRomans as a light tower in 507 andsome others say it was developedby Genoeses in 1348 and somespeculate the tower was directly builtby Genoeses. Moreover, they mighthave chosen this point because theywanted to be close to the nest of theseagull used to guide them when theywere sailing in the darkness; thislucky bird had used to return quietlyto its nest in Galata after deliveringthe ships of Genoese people safe andsound to the town.As the legends about its constructionfollow each other, the Galata Towercontinued to accompany the residentsof İstanbul each time by assumingnew roles. It had been used as adungeon for the slaves forced towork at the Kasimpasa dockyardduring the ruling of Sultan Kanuni;then it served as the storage ofthe dockyard. During the time ofMurat III, it was transformed to anobservatory used by Müneccimbaşı(Chief Augur) Takıyeddin Efendi.Then it assumed a very importanttask: Galata Tower would be usedto alert people living in İstanbulagainst fire. For the fires in thenear quarters, the big drumshung at the Tower had beenused to alert people; thus,those hearing the drumshad been realizingthe seriousness ofthe risk. However,those living infar districts hadto rely on theirstrength of vision.The yellow andred flags hung inday light and twored lanterns hungat night had beenwarning that afire had occurredin the Rumelia region. A group ofofficers called “Köşklü” had to runto warn people as soon as they seethis sign. If a fire had occurred inthe vicinity of Kadıköy-Üsküdar, agreen flag was seen in day time anda green lantern at night; the alertfrom the Tower had been made heardto people through a cannon fire. Thissystem continued until AbdülhamidII took these sounds for an enemyassault and was afraid and thereforebanned it.Hezarfen flows in the airThe notion which made the GalataTower legendary was the help itprovided to Hezarfen Ahmet Çelebito realize his dream. Hezarfen hadbeen regularly reading, thinking,planning, observing the birds’ flight,looking at their wings to realize hisdream to fly in the air like a bird.Then, he made his decision one daywhen the wind began to flow fromthe south. He looked at birds onceagain, put his own wings and left hisbody into the void; he flew, flew overthe Bosphorus… His last stop wasÜsküdar Doğancilar.According to Evliya Çelebi telling thisstory, Murat IV., Sultan at that time,had been greatly interested with thisevent and had awarded HezarfenAhmet Çelebi with one purse of gold.However later, he imagined manyscenarios in his mind and thoughtsuch a man “who realizes whateverhe wishes” should not wanderaround and exiled Hezarfen toAlgeria. Today, the Galata Towercontemplates silently İstanbulby keeping the roles it had toassume in its past datingback to hundreds yearsago, the legends ithosted, whispersof the dockyardslaves, the rushof fire runners,agreementsbetween the augursand stars, joy ofsurviving the firesit had been directlyexposed to and thewing sounds ofHezarfen inside thestones.48 TÜRSAB DERGİ | NİSAN <strong>2009</strong>NİSAN <strong>2009</strong> | TÜRSAB DERGİ 49


DÜNYADAN TURİZM ENDÜSTRİSİ HABERLERİnews about tourism industry throughout the worldHazırlayan: Sunay Ünlü Yücel / TÜRSAB AR-GE DepartmanıPrepared by: Sunay Ünlü Yücel / TÜRSAB Research & DevelopmentBilet satışlarında ilginç gelişmelerTurizm portallarından E-Turbo News’ta yayınlanan bir haberde, sonyıllarda ABD ve Kanada’dan sonra Meksika’da da faaliyet göstermeyebaşlayan konsolidatör firmalara acantelerin yoğun ilgi gösterdiğibelirtiliyor. “Toptancı bilet satıcıları” olarak ifade edilen bu firmalar,havayollarından çok miktarda bileti uygun fiyata satın alarak piyasadandaha uygun koşullarla yeniden satışa çıkartıyor. Havayollarının buyönteme başvurmasının nedeni ise koltuk satışlarını garanti altınaalabilmek.Meksika’da iki adet konsolidatör firma olduğu ve yaklaşık 1.600’denfazla seyahat acentesinin bu iki firmayla çalıştığı, haberde verilen bilgilerarasında. Meksikalı seyahat acentelerinin kamuya açık bir mektuplaIATA’ya isyan ettiği ve gördükleri haksız muamele nedeniyle IATAyerine konsolidatör firmalarla çalışmayı tercih ettiği de ayrıca belirtiliyor.1994 yılında 5.200 IATA seyahat acentesi varken, <strong>2009</strong> yılında busayının 1.500’lere kadar indiğinin dile getirildiği habere göre, bunun enbelirgin nedenlerinden biri, IATA’nın acentelere yönelik sıkı bir politikauygulaması.Ekonomik kriz, seyahat endüstrisindeyeni gelişmelere sahne olacakITB Berlin ve IPK International işbirliğiyle her yıl düzenli olarakhazırlanan World Travel Trends Report’un (Dünya <strong>Seyahat</strong> TrendleriRaporu) <strong>2009</strong> verileri, 11-15 Mart tarihleri arasında düzenlenenITB Berlin Fuarı’nda açıklandı. Raporda, geçtiğimiz yıldan itibarenetkilerini göstermeye başlayan ekonomik krizin önümüzdekisüreçte turizm endüstrisinde yeni “kazanan” ve “kaybeden” pazarlaryaratacağı öne sürülüyor. Yaklaşık 58 ülkeden 500 bine yakın kişiylegerçekleştirilen görüşmelerden yola çıkılarak hazırlanan raporda,uzak destinasyonlara yönelik talepte ciddi gerilemeler yaşanırken,en belirgin zararın da kongre ve toplantı gibi organizasyonlardagözleneceği belirtiliyor.Avrupalıların yüzde 40’ının ekonomik kriz nedeniyle tatil planlarındadeğişikliğe gideceği, yurtiçi tatillerin daha fazla tercih edileceği,yurtdışında ise yakın ve ucuz destinasyonlara yönelik planlaryapılacağının belirtildiği raporda, gidilen yerlerde daha kısa sürelikalınacağı ve az para harcanacağına da değiniliyor.IPK’ye göre, krizden en fazla Avrupa ve Kuzey Amerika zarar görecek.Çin, Hindistan ve bazı Latin Amerika ülkelerine yönelik turizmtalebinde ise <strong>2009</strong> yılında da artış devam edecek. Bununla birlikte,on yıllık süreç için öngörülen beklenti yakalanamayacak. 2008 yılındaRusya, Hollanda ve Polonya’dan yurtdışına yapılan çıkışların dünyaortalamasını aştığını belirten raporda, Polonya ve Rusya paralarındameydana gelen değer kaybının tatil planlarına doğrudan yansıyacağıifade ediliyor. <strong>Türkiye</strong>, ABD, Avusturya ve İngiltere’ye ise 2008 yılındaortalamanın üstünde sınır girişi yapıldığı belirtilerek, <strong>2009</strong> yılında buçıkış trendinin yakalanamayacağı öngörülüyor. IPK’nin bu bakışınakarşılık, ITB’ye yansıyan genel görüşler <strong>Türkiye</strong>’nin birçok ülkeyeyakınlığının ve TL’nin dolar ile avro karşısında değer yitirmesine dayalıucuzluğunun, turizmde <strong>2009</strong> yılında ciddi düşüşler yaşanmasınınönüne geçeceği yönünde.New developments will occur in the travel industryas a result of the economic turmoilThe data concerning the year <strong>2009</strong> compiled by the World Travel TrendsReport prepared regularly every year with the cooperation between ITBBerlin and IPK International was unveiled at ITB Berlin Fair organizedbetween March 11-15. The report predicts the economic turmoil beginningto show its first signs in the last year will create new “winners” and“losers” in the travel industry in the days ahead.According to the report prepared following meetings with around500 thousand persons in some 58 countries, the demand for the fardestinations will fall significantly and congress & meeting and incentiveorganisations will be mostly hit in the tourism.40 per cent of Europeans will change their holiday plans as a result ofthe crisis, the domestic holidays will be on the top of the agenda andthe shift will be to the close and cheap destinations in foreign countriesand the travellers will prefer short stays and spend few, the reportanticipates.According to IPK, the turmoil will heavily weigh on Europe and NorthAmerica destinations. However, the tourism demand for China, India andsome Latin countries will keep rising in <strong>2009</strong>. Nevertheless, the figureswill fall behind the anticipations for a 10-year period.In 2008, the citizens of Russia, Holland and Poland travelled abroadover the world average; however, the depreciation of Russia and Polandcurrency will influence directly the holiday plans and the outgoing figuresof these countries will not be as high as in the past, the report mentions.The same report indicates that the border entrance to Turkey, US, Austriaand Britain was over the average in 2008 but this rising trend wouldn’tbe caught in <strong>2009</strong>.However, despite these anticipations of IPK for Turkey, the generalopinion at ITB is that the depreciation of TL against dollar and euroand as a close and cheap destination, the demand for Turkey is notanticipated to fall significantly in <strong>2009</strong>.Interesting developments at ticket salesAccording to the news on one of the tourism portals E-Turbo News, thetravel agencies take great interest in consolidator companies establishedin Mexico too after US and Canada in the last years. The consolidatorcompanies, called also ticket wholesalers, buy high number of tickets fromairways companies at affordable prices and then resell them at priceslower than the market value. The airlines companies sell these tickets tothese companies at much cheaper prices than the market prices in orderto guarantee the seat sales. It’s said that there are two consolidatorcompanies in Mexico and about more than 1600 travel agencies workwith them. The same news also report that the Mexican travel agenciesrevolted against IATA with a letter publicly declared and preferred to workwith consolidator companies instead of IATA because of unfair treatmentthey are subject to. The letter states that the number of IATA agencies was5200 in 1994 which decreased up to 1500 in <strong>2009</strong> and the main cause isthe tough approach of IATA towards the travel agencies.ABD’de doluluk oranlarında düşüşAmerika <strong>Seyahat</strong> Acenteleri <strong>Birliği</strong>’nin (ASTA) verdiği bilgiye göre, buyılın ocak ayında ABD otellerinin yatak doluluk oranlarında bir öncekiyılın aynı dönemine göre bir gerileme yaşandı. Ekonomik krizin otellerede yansıdığına dikkat çekilen haberde, geçen yıl ocak ayında yüzde 51,5olan doluluk oranının, bu yıl yüzde 45,9’a kadar gerilediği belirtiliyor.Fiyatların da bu gerilemeyle eş bir seyir izleyerek düştüğü, en fazladüşüşün ise New York’ta gerçekleştiği de verilen bilgiler arasında.Fall in occupancy rate in USAAccording to the data of the American Society of Travel Agents (ASTA),the occupancy rate in US hotels declined on the annual basis. It’s reportedthat the economic turmoil had an impact on the occupancy rate of thehotels and the occupancy rate which was 51,5 per cent in January lastyear was down to 45,9 per cent this year. The same news also reportsthat the prices too declined along with the fall in occupancy rates and thehighest fall in prices was observed in New York. The decline was mostlyseen in business and leisure tourism.50 TÜRSAB DERGİ | NİSAN <strong>2009</strong>NİSAN <strong>2009</strong> | TÜRSAB DERGİ 51


ŞEYLERİN TARİHİhistory of thingsPARA... PARA... PARA...Milat’tan çok çok önce bulundu para. Günümüzdekineen yakın anlamda kullanımı Anadolu topraklarına nasip oldu.Kâğıt para için ise yüzyıllarca beklemek gerekti2 Aylin ŞenMONEY... MONEY... MONEY...Money was found way long before Christ. Usage of money in thepresent-day sense was predestinated to the lands of Anatolia.For banknotes, on the other hand, the world had to wait for many centuriesİngiliz gelecek bilimci Richard Watson’a göre, 2033 yılında madeniparalar ortadan kalkacak. 2039 yılında da banknotlar tarihe karışacak.Onların yerini, daha şimdiden vazgeçilmez hale gelen kartlar ya daçipler alacak. Eğer Watson’ın kehaneti gerçekleşirse, para yaklaşık 5bin yıllık yolculuğunun sonuna gelecek.Aslında tarihçiler, para için MÖ 9000-6000 aralığına kadar uzanıyor.Sığırların evcilleşmesi, tarımın gelişmesi, yani “alınıp/satılacak” ürünlerinortaya çıkmasıyla ilkel paranın da kullanıma girdiği düşünülüyor.MÖ 1200 civarında, Çin’de deniz kabuklarının para olarak kullanıldığıgörülüyor. Sonra daha sert, daha kalıcı maddeler kullanılmaya başlanıyor.Paranın “para olarak” üretimi ise Anadolu’ya nasip oluyor. Lidya uygarlığı,ilk gerçek madeni parayı üreterek tarihte yepyeni bir sayfa açıyor. Bu ilkpara, altın ve gümüşün doğal karışımı bir metalden üretiliyor.According to English futurist Richard Watson, coins will be abandoned in2033. And the banknotes will become history in 2039. They will be replacedby the bank cards, which are already indispensable, or chips. If Watson’sprediction becomes true, money will arrive at the terminal pointof its 5000-year journey.In fact, historians date the money back to the period between9000-6000 BC. It is considered that money came forth after thecattle were domesticated and cultivation was developed, i.e., afteremerging of “commodities”.It was seen that shells were used as money in China around 1200 BC. Morerigid, more lasting substances started to be used after this. Production ofmoney as “money” was predestined to Anatolia. Lydia civilization spreadsout a brand new page in the history by producing the first actual coin. ThisÇinlilerin kullandığı“deri para“banknotların atasıydı“Leather Money” usedby Chinese was theancestor of billsKâğıt paraya doğruİnsanoğlu, yüzyıllarboyunca bu özelkarışımdan üretilenparayı, altın yada gümüş sikkelerikullandı. “Kâğıtpara”nın ilk örneğiiçin ise MÖ 120yılını beklemekgerekti. Çinlilero dönemde“deri para” ilebanknotların“atası”nı yarattı.İlk kâğıt para da yineÇin’de MS 806 yılınatarihlendi.Günümüzünbanknotlarına ilkişaret, 17. yüzyıldaİngiltere’de, altın veyagümüş külçe almahakkına aracılık eden“makbuzlar” oldu. Bir süresonra makbuzun yerini doğrudankâğıt para almaya başladı.Yine de gerçek kâğıtpara için çok uzun sürebeklemek gerekti.Osmanlı’da paraOsmanlı için “Altınseverdi” demekyanlış olmaz. Yine degümüş sikkeler, altınlabirlikte tedavüldeydi. Osmanlıİmparatorluğu’nda paranın tanımı,Darphane Eminitarafından işte buiki maden birlikteanılarak şöyleyapılmıştı:“Sikke denenşey, her devlettebaasınınalışveriştebirbirinialdatmamakve gerek ağırlığında ve gerekdeğerinde bir fesat olmamak içinpadişah adına damgalanmış altın vegümüş parçaları demektir.”Osmanlı’da ilk kâğıt para ise,Batı’dakinden yaklaşık bir yüzyılsonra ve ilginç bir isimle gündemegeldi: “Kaime”, yani “kayme”.İlk kâğıt para 1840 yılında buisimle ve “fırtınalı” bir öyküylehayatımıza girdi.Yıl 1863: Ani bir kararla kaimebasımına son verildi.Yıl 1876: Kaime yeniden basılıptedavüle sokuldu.Yıl 1879: Kaime bir kez dahatedavülden kaldırıldı.Yıl 1916: Sultan Reşat öyküye“nokta” koydu. Kaime, özelkanunuyla birlikte hayatımızadöndü.Osmanlı’da kâğıt paranın bukadar inişli çıkışlı bir öyküyesahip olmasının en önemlinedeni, neredeyse daha çıktığı ilkgünden itibaren taklit edilmeyebaşlanmasıydı. Avrupalı veAmerikalı kalpazanlar, İstanbul’asahte paralar yağdırıp, karşılığındaaltın ve gümüş sikkelerle döndü.Darphane Emini sahteciliğe karşıönlemler araştırdı, buldu. Yazılarsilinmez mürekkeple yazıldı.Paranın üzerine sadece belli başlıdevlet görevlilerinin bildiği “şifreler”kondu. Bir de padişah mührübasıldı. Hatta bir ara paranın arkayüzüne “sahteciliğe cüret edenlerinağır şekilde cezalandırılacağı”uyarısı bile yazıldı.Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki ilkkâğıt paralarda ise çiftçiler, Türktarihinin simgeleri yer alıyordu.İsmet İnönü’nün cumhurbaşkanlığıdönemi hariç, paralarımızın üstündehep aynı isim yer aldı, hep aynı yüzgülümsedi: Atatürk.first money was coinedfrom a metal which isa natural compound ofgold and silver.Towards banknotesFor centuries, humankind usedthis money, gold or silver coinswhich were minted from a specialcompound. However, for the first“banknote” one had to wait for theyear 120 BC. Chinese created the“ancestor” of banknotes by “leathermoney”. The first banknote alsodates back to 806 AD in China.The first sign of the present-daybanknotes were the “goldsmithnotes” which were used to show theright of purchasing gold or silverbullions in England in the 17thcentury. After a while gold smithnotes were started to be replacedby banknotes. Nevertheless, it stilltook a lot of time for the real papermoney.Money in the Ottoman StateIt would not be wrong to say “Theyloved gold” for Ottomans. All thesame, silver coins were also incirculation along with the gold ones.Definition of money in the OttomanEmpire was made by the MintAttendant by mentioning these twometals:“Coins are gold and silver nuggetsembossed in the name of the Sultanin order to prevent any state subjectto deceive each other in buying andselling as well as trickery in both itsweight and also its value”.The first banknote in the OttomanState came forth almost a centuryafter the one in the West under aninteresting name: “Kaime”, i.e.,“kayme”.The first banknote went into ourlives with this namein 1840 through a “stormy”story.In the year 1863: Issuing ofkaime was terminated after asudden decision.In the year 1876: Kaime startedto be reissued and was put backinto circulation.In the year 1879: Kaime wasonce more withdrawn fromcirculation.In the year 1916: Sultan Reşadput an end to the story. Kaimecame back into our lives by aspecial law.The most important reasonwhy banknote in the OttomanState had such a fluctuatingstory was that it started tobe counterfeited almost fromthe first day it was issued.European and American forgersrained counterfeit money inİstanbul and went back withgold and silver coins in return.The Mint Attendant searchedfor actions against forgery andhe indeed found them. Scriptswere printed with indelibleink. “Ciphers” which wereonly known to certain stateauthorities were printed on themoney. There was also a greatseal printed on it. It was evenwritten at the back of the moneythat “those who dare to forgeshall be heavily punished”.On the first banknotes duringthe early Republic years therewere pictures of farmers andsymbols in the history ofTurks. Except for İsmet İnönü’spresidential term, there hadalways been the same nameand same smiling face on ourbanknotes: Atatürk.52 TÜRSAB DERGİ | NİSAN <strong>2009</strong>NİSAN <strong>2009</strong> | TÜRSAB DERGİ 53


<strong>Türkiye</strong>, 2010 yılındadünyanın en büyükve prestijli basketbolorganizasyonuna evsahipliği yapmanın gururunuyaşayacak. Uluslararası BasketbolFederasyonu (FIBA) tarafından1950 yılından bu yana her dörtyılda bir yapılan Dünya ErkeklerBasketbol Şampiyonası’nın 16.’sı 28Ağustos-12 Eylül 2010 tarihlerinde<strong>Türkiye</strong>’de düzenlenecek.Şampiyonada yer alma hakkınıkazanan toplam 24 ülke takımınınAnkara, Antalya, İzmir veİstanbul’da yapacağı eleme grubumüsabakalarının ardından finallerİstanbul’da oynanacak.<strong>Türkiye</strong> A Milli Basketbol Takımışampiyonaya ilk kez 2002 yılındakatıldı. ABD’de gerçekleştirilen buetkinliğin ardından ikinci durak,2006 yılında Japonya oldu. 2010Dünya Basketbol Şampiyonası’nınev sahipliği için resmi adaylıkbaşvurusu 2004 yılında yapılmıştı.Bu konuda yapılan çalışmalarıhayranlık ve şaşkınlıkla karşılayanFIBA yetkilileri, hazırlanan adaylıkdokümanının “eşine rastlanmadıkmükemmellikte” ve “zamanının çokötesinde” olduğunu ifade ediyordu.SPORsport16. Dünya Basketbol Şampiyonası2010 YILINDA <strong>Türkiye</strong>’de<strong>Türkiye</strong>, ülke sporu ve tanıtımı açısından büyük önem taşıyan bu organizasyonu kusursuzbir şekilde gerçekleştirmek amacıyla hazırlıklarını aralıksız sürdürüyor8 FIBA Fotoğraf ArşiviTurkey will experience the prideof hosting the greatest and mostprestigious basketball organization inthe world in 2010. The 16 th of WorldMen’s basketball Championshipthat has been organized in everyfour years since 1950 by FIBA,International Basketball Federation,will be held in Turkey between August28 and September 12, 2010. Afterthe elimination group’s competitionsto be played by the 24 country teamsqualified to play in the championshipin Ankara, Antalya, İzmir andİstanbul, finals will be played inİstanbul.The 16 th World BasketballChampionship in Turkeyin 2010Turkey is carrying on itspreparations uninterruptedly toperfectly realize this organizationthat has great significance forpromotion of the country andsports in the countryTurkish National Basketball Teamparticipated to the championshipin 2002 for the first time. After thisevent held in the USA, second stopwas Japan 2006. Turkey officiallyapplied for organizing the 2010World Basketball Championshipin 2004. FIBA authorities whoare admiringly and astonishinglyfollowing the works being carried onin this field stated that the applicationdocument prepared for this subjectwas “uniquely perfect” and “farahead of time”. Along with thisinfluence created, the unconditionaland concrete state support wasundoubtedly another crucial factorthat brought the award of hostingthe world Basketball Championshipto Turkey.Yaratılan bu etkiyle birlikte,kuşkusuz, koşulsuz ve somutdevlet desteği de Dünya BasketbolŞampiyonası’nın ev sahipliğini<strong>Türkiye</strong>’ye kazandıran kritik biretkendi.On iki dev adamBu serüveni aslında 2001 yılındanbaşlatmak mümkün. Ankara,Antalya ve İstanbul’un ev sahipliğiyaptığı 2001 Avrupa Şampiyonasıorganizasyonu büyük bir başarıylatamamlanmıştı. Bugün büyükküçük herkesin bildiği “12 DevAdam” şarkısı da o günlerde yazılıpbestelenmişti. Şampiyonada finalekalarak gümüş madalya kazananTürk Milli Takımı oyuncularıartık “12 Dev Adam” adıylaanılan birer kahramandı. AvrupaŞampiyonası’nın getirileri elbettesadece bunlar değildi: Basketbolsevgisi gün geçtikçe çoğaldı,medya bu spora eskisinden çokdaha fazla ilgi göstermeye başladıve sponsor firmaların verdiği destekher geçen yıl katlanarak arttı.Kazanan sadece basketbol değilŞampiyona elbette beraberindesadece basketbola ilişkinkazanımları getirmeyecek. Bubüyük ve önemli uluslararasıorganizasyonun layıkıylatamamlanabilmesi için oluşturulandeneyimli ve nitelikli ekip sıkıbir mesai harcıyor. 2010 DünyaBasketbol Şampiyonası hazırlığıtesisler, pazarlama, sponsorluk,tanıtım, promosyon, ulaşım vekonaklama gibi temel konulardahararetli düzenleme çalışmalarınıgerektiriyor. Şampiyonanın elemegrubu müsabakalarına, Antalya’dave Ankara’da yapımına başlananyeni salonlar, İstanbul’da Abdiİpekçi Spor Salonu ve İzmir’deHalkapınar Spor Salonu evsahipliği yapacak. Finaller veklasman maçları ise Ataköy’dekiİstanbul Olimpiyat Salonu’ndaoynanacak. Yapımı uzun yıllardırdevam eden Olimpiyat Salonu’nunDünya Basketbol Şampiyonasıfinallerinin oynanacağı bir arenayadönüştürülmesi için de çalışmalarabaşlanmış durumda. 2010 DünyaBasketbol Şampiyonası’nın çoksayıda seyirci, basın mensubu, TVizleyicisi ve konuk ağırlayacağınıtahmin etmek zor değil. Bu dahiç şüphesiz ülke ekonomisineönemli kazançlar sağlayacak ve<strong>Türkiye</strong>’nin tanıtımı için önemlibir basamak oluşturacak. <strong>Türkiye</strong>şimdi böylesine önemli bir tanıtımplatformunu sportif, turistik,sosyal, politik ve kültürel açılardangerektiği biçimde değerlendirmekve ev sahipliğinden elde edeceğikazanımları sürekli kılmak için vargücüyle çalışıyor.HidayetTürkoğluAbdi İpekçi Spor SalonuAbdi İpekçi sports hall<strong>Türkiye</strong> Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel (sağda)Turgay Demirel, President of the Turkish Basketball FederationTwelve giant menIn fact, it is possible to start thisadventure from 2001. The 2001European Championship organizationwhich was hosted by Ankara, Antalyaand İstanbul was successfullycompleted. The famous “12 GiantMen” song renowned by childrenas well as adults today dates backto those days. Each of TurkishNational Team players who playedthe final and won the silver medalwere a hero who were called “12Giant Men”. Achievements from theEuropean Championship were notlimited to these, of course: Basketballlove gradually increased since then;media started showing interest inthis subject more than ever and thesupport given by the sponsor firmsincreased several times every year.The winner is not only basketballThis Championship will naturally notbring about achievements related tobasketball alone. The experiencedand qualified team that was setup to duly complete this great andsignificant international organizationis indeed buckling down. 2010World Championship preparationsnecessitate enthusiastic organizationworks in basic subjects such asfacilities, marketing, sponsoring,introduction and promotion,transportation and accommodation.Sports halls that are being newly builtin Antalya and Ankara, Abdi İpekçiSports Hall in İstanbul and HalkapınarSports Hall in İzmir will be hostingthe elimination group competitions.Finals and classification games, onthe other hand, will be played in theİstanbul Olympics Hall in Ataköy.Works have already started to convertthe Olympics Hall, which has beenunder construction for many years,into an arena where the finals ofWorld Basketball Championship willbe played. It is not difficult to guessthat the 2010 World BasketballChampionship will host a greatnumber of audience, press members,TV audience and guests. Thisundoubtedly will provide significantcontributions to the country’s economyand will serve as an important stepfor promotion of Turkey. Turkey isnowadays very busy and workingvery hard to assess such an importantadvertisement platform appropriatelyin terms of sportive, touristic, social,political and cultural points of viewand to maintain its achievements fromhosting of this event.Kobe Bryant54 TÜRSAB DERGİ | NİSAN <strong>2009</strong>NİSAN <strong>2009</strong> | TÜRSAB DERGİ 55


ALBÜMalbumFotoğraflarlaKüçüksu Kasrı8 Rasim KonyarKüçüksu Pavilion with photosBarok merdivenleri, kristal avizeleri, dantelgibi işlenmiş mermerleriyle Boğaz kıyısınısüsleyen Küçüksu Kasrı, 19. yüzyıl Osmanlıpadişahlarının yaşam tarzına mükemmelbir ayna tutuyor. Dışı kadar içi de göz kamaştırankasır, “bir İstanbul gezisi” için son derece keyiflibir durak oluşturuyor... İstanbul Boğazı’nın Asyakıyısında, Anadolu Hisarı ile Kandilli arasındayer alan Küçüksu Kasrı, 1857 yılında yapılmış.Sultan Abdülmecit tarafından eski ahşap sarayınyerine yaptırılan bu av köşkünün mimarı iseNikoğos (Nigoğos) Balyan. Abdülaziz dönemindedış cephelerine yeni süslemeler eklenen yapı,bu haliyle Barok üslubun tüm yoğunluğunusergiliyor. Dönemin diğer büyük yapılarındaolduğu gibi Küçüksu Kasrı’nı da büyük aynalar,İtalyan mermerlerin çevrelediği şömineler,Bohemya kristalinden avizeler ve ışıl ışıl şamdanlarsüslüyor. Kat aralarındaki merdiven boşlukları,tavanlar ve sütunların tamamı ise altın yaldızlarlakaplı. Her iki katın da ortasında, bir büyük salonve buna bağlı dört oda yer alıyor. Odalarınhemen hepsinin tavanlarından olağanüstübir üslup, zengin bir kalem işçiliği yansıyor.İç dekorasyon düzeniyle Osmanlı’nın yaşamanlayışını yansıtıyor olsa da Küçüksu Kasrı aslındaBatılı mobilyalarla döşenmiş. Binanın inşaatıtamamlanır tamamlanmaz, Paris Operası’nınünlü dekoratörü Sechan’ın İstanbul’a çağrıldığıve kasrın tüm dekorasyonunun ona yaptırıldığıbiliniyor. Cumhuriyet döneminde devlet konukeviolarak kullanılan, bugün ise müze olarak korunanbu minik sarayın bahçesinde III. Selim’in, annesiMihrişah Sultan için yaptırdığı Barok çeşme,yapının güzelliğini tamamlıyor. Cephe süslemelerive çeşmenin ötesinde kasrın bahçesinde en dikkatçeken köşelerden bir diğeri ise dantel perde gibidökülen demir döküm kapılar.Küçüksu Pavilion (Küçüksu Kasrı), decorating theBosphorus shore with its Baroque style stairs, crystalchandeliers and lace-like embroidered marble, reflectsperfectly the life style of the Ottoman sultans in the19 th century. The pavilion, with its interior as muchfascinating as the exterior, provides a very pleasant stopfor an “‹stanbul trip”...Küçüksu Pavilion situated on the Asian shore of theBosphorus, between Anadolu Hisarı and Kandilli,was built in 1857. The architect of this hunting lodgecommissioned by the Sultan Abdulmejid in the place ofthe old wooden palace is Nigoğos Balyan. The edifice,supplemented with the new ornaments on the exteriorfaçade during the reign of Abdulaziz, exhibits fully theBaroque style in this form.As seen in the other grand edifices at that time, KüçüksuPavilion too is decorated with big mirrors, fireplacessurrounded by the Italian marble, chandeliers fromBohemia and shining candlesticks. The stairwells atthe interspaces of stories, ceilings and columns areentirely gold gilted. The pavilion consists of two stories;each storey has a big hall in the middle and four roomsconnected to the hall. Almost all ceilings of the roomsdisplay an extraordinary style and a rich carvingworkmanship. Although its interior decoration reflectsthe Ottoman life style, Küçüksu Pavilion is essentiallydecorated with the Western style furniture. We knowthat Sechan, the famous decorator of Paris Opera, wasinvited to ‹stanbul to deal with the full decoration of thepavilion as soon as its construction had been completed.During the Republican era, the pavilion was used as astate guesthouse and today it’s kept as a museum; theBaroque style fountain built in the garden of this littlepalace upon the order of Selim III for his mother MihrişahSultan enhances the beauty of the edifice. The cast irongates looking like lace curtains offer another beautyin the garden of the pavilion in addition to the façadeornaments and fountain.Küçüksu Kasrı’nın ön cephesi The front façade of Küçüksu Pavilion56 TÜRSAB DERGİ | NİSAN <strong>2009</strong>NİSAN <strong>2009</strong> | TÜRSAB DERGİ 57


Küçüksu Kasrısalonlarından görüntüler.Salonlardan birinin tavanişlemeleri (sağ sayfa)Views from the halls inKüçüksu Pavilion.The ceiling ornaments in oneof the halls (right page)58TÜRSAB DERGİ | NİSAN <strong>2009</strong>NİSAN <strong>2009</strong> | TÜRSAB DERGİ 59


Kasrın yan cephesi, bahçenin dantel kapısı, çeşmesi ve kapıdan çeşmenin görünümü(saat yönünde)The side façade of the pavilion, the lace like gate of the garden, the fountain and the view of thefountain from the gate (clockwise)60 TÜRSAB DERGİ | NİSAN <strong>2009</strong>


DÜNYADANİLGİNÇ NOTLARDoğu Karadeniz’de “nisan” ayına ne denir?Lalenin bilimsel adı “tulipa” nereden gelir?<strong>Türkiye</strong>’nin son yabani ceylanları nerede yaşar?Leylekler Afrika’ya göçerken <strong>Türkiye</strong>’de neden mola verir?2 Aylin ŞenNOT DEFTERİnotebook<strong>Nisan</strong> ayının adı pek çok dilde birbirine benzer, hattabazılarında aynıdır. Örneğin İngilizce ve Almanca’da “April”denen nisan, İtalyanca’da bir “e” harfi eklenerek “Aprile”olur. Fransızlar ise ortadaki harfi değiştirir, “Avril” der.Pek bilinmez ama, <strong>Türkiye</strong>’de de nisana “abril” diyenler vardır. DoğuKaradeniz’de halk arasında bu sözcük yaygın olarak kullanılır. DoğuKaradeniz kaynaklı bir deyiş de bunun kanıtıdır: “Martta tezek kuruya,abrilde seller yürüye.”Şair T.S. Eliot “<strong>Nisan</strong> en zalim aydır” der; oysa nisan çiçekleriyle,kelebekleri, kuşlarıyla tabiatın uyandığı bir aydır. Yıllardır özellikleİstanbul’un caddelerini süsleyen lale ise çiçeklerin kraliçesidir. Lale deyipgeçmemek gerek; 70’e yakın çeşidi var. En ilginç çeşidi de, Hakkarive Şemdinli yakınlarında yetişen “ters lale”dir. Anadolu, bu çok enderCURIOUS NOTES ACROSS THE WORLDWhat’s the name of “April” in East Black Sea Region?Where does “tulipa”, the scientific name of “tulip”, come from?Where do the last remaining wild gazelles live in Turkey?Why do the storks have a break in Turkey on their migration wayto Africa?The names used for April are similar to each other in many languagesand they are even the same in some. For example, it’s “April” in Englishand German and turns to “Aprile” in Italian with the addition of “e”.French change the letter in the middle and say “Avril”. It may not bewidely known but there are people using the word “april” in Turkey.This word is widely used among people in East Black Sea region. Anexpression originating from the East Black Sea proves it: “Martta tezekkuruya, abrilde seller yürüye.” (Cow dung dries in March and floodsinundate in abril.”“April is the most barbarian month” says the poet T.S. Eliot;however, the nature wakes up in April with flowers, butterflies andbirds. The tulip which decorates the streets of Istanbul since years isthe queen of the flowers. The tulip should not be underestimated; it hasaround 70 sorts. And the most interesting sort is “reverse tulip” growngörülen çeşidiyle birlikte lale cennetisayılır; ama çok ilginç bir katkısı dahavardır lalelerinin. Avrupa bu benzersizçiçekle 16. yüzyılda tanıştı. KanuniSultan Süleyman tarafından HollandaKralı’na gönderilen “tülbent lalesi” kısazamanda Avrupa’da çılgın bir modayadönüştü. Bu isim zaman içinde değiştive “tülbent” adı “tulipa”ya dönereklalenin “bilimsel adı” oldu.<strong>Türkiye</strong> kuş çeşidi bakımından datam bir cennet. Sessiz sedasız bir turizmalanına, kuş gözlemciliğine de evsahipliği yapıyor. Sıradaki not, onlarıheyecanlandıracak bir haber veriyor:Burdur Gölü’nde yapılan son “sukuşusayımı”, küresel ısınma yüzündenbozulan moralleri düzeltti; çünküsayıma göre, “dikkuyruk” sayısı geçenyıl 655 iken iki katına çıkmış, 1223’eulaşmıştı.Kuşlar Türk geleneklerinde önemlibir yere sahiptir; ama içlerindensadece biri özel bir unvanla anılır:Leyleklerden, kuzeyden gelip güneye,Arap çöllerine doğru göç ettiği için“hacı” diye söz edilir. Bilim dünyasıiçinse Anadolu’nun leylekler açısındanapayrı bir yeri vardır; çünkü Anadolu,leyleklerin iki ana göç yolundanbiri üzerindedir. Ayrıca, leyleklerAnadolu’dan hemen geçip gitmez.Bu topraklarda yavrular ve o yavrularınilk uçuş eğitimini yine burada verir.Ünlü Fransız yazar Jean ChristopheGrange, Leyleklerin Uçuşu adlı gerilimromanında bu ilginç özelliktenyararlanmış, bir sırrın izini leyleklerlesürmeye çalışırken çok ilginç bilgilervermişti.<strong>Türkiye</strong>, küresel ısınma yüzündentehdit altında bulunsa da, benzersizbir “flora ve fauna”, yani bitki vehayvan varlığına sahip; örneğinbu topraklardaki 451 canlı türüyeryüzünün başka hiçbir noktasındayaşamıyor. Ancak bu zenginliğikorumak da her geçen gün zorlaşıyor.Yabani ceylan buna çarpıcı bir örnek.Güneydoğu masallarının, efsanelerininvazgeçilmezi ceylanlardan “yabani”olarak sadece 80 adet kaldığı tespitedildi. Bu son ceylanların yaşam alanıise, çok sayıda efsaneye de ev sahipliğiyapan Şanlıurfa’nın bozkırları.near Hakkari and Şemdinli. The Anatoliais seen as a heaven of tulips together withthis rarely found type; on the other hand,the tulips have another curious story.Europe got acquainted with this flower inthe 16th century. “tülbent lalesi” (muslintulip) sent by Kanuni Sultan Suleiman tothe King of Netherlands became soon afashion in Europe. This name changed in ashort time and the name “tülbent” changedto “tulipa” and became the “scientificname” of the tulip.Turkey is a real paradise from thevariety of birds. It hosts quietly anothertourism area which is the bird observation.Meanwhile, a good news worth tomention for the bird enthusiasts: The last“waterfowl count” made at Burdur Lakereported some good news to those whowere demoralized because of the climatechange; according to the counting, thenumber of “whiteheaded ducks” was 655last year and this figure rose to 1223.The birds have a significant place inthe Turkish traditions; however, only oneof them has a special title: The storks arenamed “hacı” (hadji) since they fly fromnorth to the south, the Arab deserts. On theother hand, Anatolia enjoys a special placein the scientific world; because Anatoliais situated on one of the main migrationways of the storks. Moreover, the storksdon’t leave Anatolia quickly. They layeggs here and they give the first trainingon these soils to the youngs. The famousFrench author Jean Christophe Grange hadmentioned this interesting notion in hishorror fiction “Le vol des cygognes” (theflight of storks) and had given importantinformations while trying to track thetraces of this secret through the storks.Although Turkey is under threat ofthe climate change, it possesses a unique“flora and fauna”, in other words, theexistence of plants and animals; forexample, 451 sorts of living creaturesdon’t exist in any other part of the world.However, it becomes more and moredifficult to preserve this diversity. The wildgazelles are a good example of it. Only 80among the “wild” sorts of gazelles whichare indispensable in southeast tales andlegends remained. The living area of thelast gazelles is the desert areas of Şanlıurfawhich hosted several legends as well.62 TÜRSAB DERGİ | NİSAN <strong>2009</strong>NİSAN <strong>2009</strong> | TÜRSAB DERGİ 63


KISA HABERLERnewsTÜRSAB, basın mensuplarıyla bir aradaTÜRSAB, basınla sürdürdüğü işbirliği çerçevesinde her yıl geniş katılımlı toplantılardüzenlemeye devam ediyor. Mart ayı içinde, bu geleneksel toplantılardan dördüdaha yapıldı. Söz konusu etkinliklerden ilki, 3 Mart <strong>2009</strong> Salı günü, Hürriyet GazetesiYönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Vuslat Doğan Sabancı, Yazı İşleri Müdürü FikretErcan, Reklam Grup Başkanı ve İcra Kurulu Üyesi Ayşe Cemal Sözeri ve Ekonomi MüdürüVahap Munyar’ın da katılımıyla Hürriyet Medya Towers’ta gerçekleştirildi. 5 Mart <strong>2009</strong>Perşembe günü Kanal D VIP Salonu’nda yapılan diğer toplantıda ise Posta Gazetesi GenelYayın Yönetmeni Rıfat Ababay, Ekonomi Müdürü Mehmet Çelik, Reklam Grup BaşkanıNeslihan Tokcan ve Kanal D Haber Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ali Birand gözeçarpan isimlerdi. Üçüncü toplantı, Vatan Gazetesi ev sahipliğinde 10 Mart <strong>2009</strong> Salı günüThe Plaza Otel’de gerçekleştirildi. Katılımcılardan başlıcaları, Vatan Gazetesi EkonomiMüdürü Ercan İnan, Reklam Grup Başkanı Meltem İnanç ve gazete yazarlarından Prof.Dr. Aydın Ayaydın’dı. Ayın son buluşmasının ev sahibi ise Milliyet Gazetesi oldu. 24 Mart<strong>2009</strong> Salı günü Hilton Otel Fatih Salonu’nda yapılan toplantıya Meral Tamer, GüngörUras, Hurşit Güneş, Serpil Yılmaz, İbrahim Ekinci gibi yazarlar katıldı.TÜRSAB met the press membersWithin the framework of cooperation with the press, TÜRSAB continues to hold meetings witha large participation. In March, four of these traditional meetings were held. The first was heldon March 3, <strong>2009</strong> Tuesday with the participation of the Vice-Chairman of Hürriyet newspaperVuslat Doğan Sabancı, Managing Editor Fikret Ercan, Head of the Advertising Group andMember of Executive Committee Ayşe Cemal Sözeri and Economy Editor Vahap Munyar.The other meeting was held on March 5, 20 Thursday at Kanal D VIP Room with the presenceof the Editor in Chief of Posta newspaper Rıfat Ababay, Economy Editor Mehmet Çelik, Headof Advertising Group Neslihan Tokcan and and Editor in Chief of Kanal D Mehmet Ali Birand.The third meeting was held on March 10, <strong>2009</strong> at The Plaza Hotel hosted by Vatan newspaper.Among the participants, there were the Economy editor of Vatan newspaper Ercan İnan, Headof the Advertising Group Meltem İnanç and Aydın Ayaydın, the author of the newspaper. Thelast meeting was hosted by Miliyet newspaper. The authors such as Meral Tamer, GüngörUras, Hurşit Güneş, Serpil Yılmaz and İbrahim Ekinci participated to the meeting held onMarch 24, <strong>2009</strong> Tuesday at Hilton Hotel Fatih Hall.Çanakkale Valiliği’nden teşekkürÇanakkale Valisi Abdülkadir Atalık, TÜRSAB YönetimKurulu Başkanı Başaran Ulusoy’a yazılı bir mesajgöndererek, “18 Mart Çanakkale Şehitlerini Anma veDeniz Zaferi’nin 94. Yıldönümü” etkinlikleri nedeniyleverdiği desteğe teşekkür etti. Hatırlanacağı gibi her yılolduğu gibi bu yıl da 18 Mart’ta Çanakkale’dedüzenlenen anma törenleri; TÜRSAB’ın 2003 yılındabaşlattığı organizasyonla ülke genelinde büyük birkatılıma dönüşmüştü. İlk adımları TÜRSAB tarafındanatılan ve daha sonraki yıllarda Milli Eğitim Bakanlığıile işbirliği yapılarak devam edilen bu organizasyonçerçevesinde; binlerce öğrenci ve öğretmenÇanakkale’ye götürülmüş, tarih bilincininzenginleşmesi adına başlatılan geziler geleneksel biretkinliğe dönüşmüştü. Çanakkale Valisi AbdülkadirAtalık'ın, TÜRSAB’a teşekkür ettiği mesajında şusözlere yer verildi: “94 yıl önce Türk milletinin eşsizkahramanlığının, vatan ve millet sevgisininsembolleştiği, Ulu Önder Atatürk’ün tarih sahnesineçıktığı bu anlamlı günlerde planlanan törenler veyapılan çalışmalar işbirliği içerisinde başarılı bir şekildegerçekleştirilmiştir. Bu vesileyle başta şahsınız olmaküzere tüm personelinize teşekkür eder, başarılıçalışmalarınızın devamını dilerim.”Acknowledgment bythe Governorship of ÇanakkaleThe Governor of Çanakkale Abdülkadir Atalık sent awritten message to the President of TÜRSAB BaşaranUlusoy to express his gratitude for his support for “the94th Anniversary of 18 March Commemoration Day ofMartyrs of the Dardanelles and Naval Warfare Victory.”The commemoration ceremonies held again in Çanakkaleon March 18 as in the past were turned into a largeparticipation thanks to the organization launched in 2003.Within the framework of this organization with the firststeps made by TÜRSAB and then continued later with thecooperation of the Ministry of National Education, thousandsof students and teachers had been taken to Çanakkaleand these travels organized to enhance the historyconsciousness have been turned into a traditional activity.Abdülkadir Atalık, the Governor of Çanakkale, acknowledgedthe support of TÜRSAB with the following words in hismessage: “The ceremonies planned and works done on thesemeaningful days when the unique heroism of the Turkishnation and its patriotism were symbolized 94 years agoand the Great Leader Atatürk appeared on the history stagewere achieved through a cooperation. I would like to thankyou and all staff and I wish you more achievements.”64 TÜRSAB DERGİ | NİSAN <strong>2009</strong>

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!