24.08.2015 Views

komik olunur..

Ocak - Şubat - Mart 2007 Sayı:1 - Makromarket

Ocak - Şubat - Mart 2007 Sayı:1 - Makromarket

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

‹Ç‹NDEK‹LER▲MAKROHABER 6-17• Makromarket, Nazar Mağazalar Zinrici’ni satın aldı.• Makromarket 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutladı• Ece ürünleri Makromarket'te kazandırıyor• Makromarket şehitlerimizi andı!• Makromarket’in tatlı aşure fırsatları• Makromarket,Yayla Margarin alan müşterilerine kazandırdı• Makromarket’ten lider markaları alan kazandı• Makromarket Kırıkkale Hizmete Açıldı• Makromarket Nielsen işbirliği…• Makromarket, Dünya Tüketiciler ünü'nde tüketicileriyle el ele...• Makromarket'te paranız değerlendi• Makromarket'e “Tüketici Kalite Ödülü”• Private Label Oscarlar Verildi▲ ▲MAKRO TÜKETİCİ 30-33Av. M. Bülent Deniz:“Tüketici artıkhakkını arıyor”MüşterisiningözüyleMakromarketMAKRO ÖZEL 34-37İki Cihan Serveridünyayı şereflendirdi▲GIDA KÜLTÜRÜ 18-21Sofralardan eksilmeyenlezzet: Et▲MAKRO GÜNCEL 22-28Bereketin tatlısı: Aşure14 Şubat’ta RomantizmDünya Kadınlar GünüEn kaliteli, en sağlıklı, enhesaplı et Makromarket’te▲▲MAKRO TARİH 38-41İnsanlık tarihininen onurlukalpazanlık öyküsüMAKRO RÖPORTAJ 42-45Nejat Uygur:Komiklik yapılmaz,<strong>komik</strong> <strong>olunur</strong>...▲MAKRO HABER 46-47Makrobirlik UluslararasıSigorta Aracılık Hizmetleri2 OCAK/ŞUBAT/MART2007


▲▲▲▲▲▲▲MAKRO SAĞLIK 50-53Çocuklar için sağlıklı beslenme önerileriMAKRO EĞİTİM 54-55Hayat KolejiMAKRO HABER 56-57Makromarket büyümeye devam ediyorİÇİMİZDEN SESLER 58-59RAFIN KONUKLARI 60-63GÜZELLİK MODA 64-65Saçlarınızda küçük önerilerle büyük değişimMAKRO KARİYER 66-67Makromarket’in aktif insan kaynakları birimi▲▲▲▲▲GÖZ NURU 68-69Kişinin elinde renklenir taşlarYAŞAM KAYNAKLARI 70-71Buğday tanesinden sofralaraMAKRO KÜLTÜR 72-73MAKRO TARİF 74-75PÜF NOKTASI 76-77MAKROVİZYONOCAK-ŞUBAT-MART 2007SAYI:1MAKROMARKET Adına SahibiMustafa SongörGenel Yayın YönetmeniNuray ErdoğanYazı İşleri MüdürüHünkar Sibel GörelYazı İşleriMerve DamcıNilay SaraçoğluGörsel YönetmenMehmet EminSayfa UygulamaNuman İlhanMustafa ÖzenReklam TasarımHatice ErdoğanAydın GüdüllüHamit DumlupınarFotoğraf EditörüSalih YılarNaz GülerYayına Hazırlık:Simurg Sanat YapımlarıRenkayrım/Baskı ve Cilt:Portakal BasımYayın Türü:Yerel SüreliYönetim Yeri:Kocatepe Mh. 12. Sk. C32 Blok Kat: 9Mega Center-Bayrampaşa/İstanbulTel: 0212 640 60 11 (pbx)Fax: 0212 640 82 62www.makromarket.netinfo@makromarket.net▲MAKRO BULMACA 78OCAK/ŞUBAT/MART 20073


MAKRO editörMerhabalar sevgili dostlar,Uzun yıllardan beri hep gerçekleştirmeyi hayal ettiğimiz bir çalışmayısonunda sizlere sunuyoruz. Kurumsal bir markaya değer katmak adınakurumsal bir dergiye hayat veriyoruz. Bu hayalimizi MakromarketMağazalar Zinciri'nin marka gücünü, sektördeki istikrarlı çizgisini vemüşterisine verdiği değeri ifade etmek için hazırlıyoruz.2007 yılı uğurlu geldi. Çünkü Makro Vizyon, 2007 yılında yayın hayatınabaşladı. Peki Makromarket Mağazalar Zinciri neden Makro Vizyon'umüşterilerine sunuyor? Çünkü bizi bizden daha iyi kimse anlatamaz! Bizianlatmak için ruh, bağlılık, sevgi, hoşgörü ve sadakat lazım. Biz de buduygularla Makro Vizyon'u hazırladık ve sizlere sunuyoruz. Hemkendimizi anlatıyoruz hem de sizlere hayatınızı daha güzel hale getirecekbir dünyanın kapılarını açıyoruz. Bu da Makrolu olmanın farkı...Makro Vizyon, geçmişten günümüze “Müşterisine Çizgi Ötesi Hizmet”kalitesini sunan Makromarket Mağazalar Zinciri'nin kurumsal yapısına vebirlikte çalıştığı ürünlerin marka değerine katkıda bulunmak vemüşterilerimizi her konuda bilgilendirmek amacıyla hazırlandı.Makro Vizyon'un Makromarket Mağazaları'nın faaliyet gösterdiğibölgelerde alışveriş kültürünün ve yaşam şeklinin değişmesine katkıdabulunacağına inanıyoruz. Böylece Makro Vizyon, müşterilerimizin alışverişkonusunda bilinçlenmesini sağlayarak marka ve müşteri arasındaki ilişkiyisağlamlaştıracaktır.Makro Vizyon, Makromarket müşterilerinin tüketim konusundakialışkanlıklarının değişmesine ve gelişmesine katkıda bulunarak farklı vefaydalı bilgilerle yaşamlarını kolaylaştıracak.Sonuç olarak, Makro Vizyon sayesinde müşterilerimizle daha sağlambağlar kurararak her konuda hem zihinlerimizi bilgiyle doyuracağız hemde değişen dünya ihtiyaçlarına paralel olarak sürekli gelişeceğiz. MakroVizyon ile ilgili görüş ve önerilerinizi bizlere ulaştırın, dergimizin içeriğinibirlikte belirleyelim.“Makromarket, önce hizmetKalite makro, fiyatları mikroEvdeki hesap Makro'ya uyarHesabını bilen Makro'ya uğrar “Nuray Erdo¤annurayerdogan@makromarket.net4 OCAK/ŞUBAT/MART2007


MAKRO haberMakromarketNazar Mağazalar Zinciri’nisatın aldıÜlkemizin önemli market incirlerinden biri olan MakromarketMağazalar Zinciri,Ankara'nın en köklü zincirlerindenNazar Mağazalar Zinciri'ni satın aldı.Konuyla ilgili olarak Türkiye PerakendecilerFederasyonu, “Federasyonumuzabağlı Ankara PERDER üyesi olan, NazarMarketler Zinciri Yönetimi, perakendesektöründen çıkma kararı almıştır. Budoğrultuda, yine üyelerimizden biri olanMakromarketler Zinciri ile yaptıkları görüşmeler,kısa sürede sonuçlanarak anlaşmaylanoktalanmıştır. Böylece MakromarketGrubu, Nazar Mağazalar Zinciri'ni debünyesine katarak sektördeki gücünü veetkisini daha da arttırmıştır” şeklinde biraçıklama yaptı.Ortaya çıkan bu yeni oluşumla mağazasayısını 35'ten 60'a çıkaran, sektörünen önemli temsilcilerinden biri olma misyonunugüçlendiren ve geliştiren Makromarket,ülkede yerli perakendeciliğin güçlenmesiiçin önemli bir adım atmış oldu.Konuyla ilgili olarak Makromarket Yönetimide şu açıklamayı yaptı:“Bilindiği gibiMakromarket MağazalarZinciri, 35 mağazasıyla halkakaliteli bir hizmet sunmaktadır.Bu hizmeti yaygınlaştırmak vegeliştirmek amacıyla, 25 mağazasıile başkentin en köklü kuruluşlarındanbiri olan Nazar Mağazalar Zinciri'ni bünyemizekattık. Nazar Mağazalar Zinciri'ninsahibi olan Ahmet Özdoğan ve LeventGündoğdu, sektörden çekilmeyi uygungörmüşlerdir. Onların bu kararı doğrultusunda14 Şubat 2007 Çarşamba günü ikikardeş kuruluş olarak yapılan görüşmelerde,bir sinerji oluşturulmuş çok dahabaşarılı bir yapılanmayı gerçekleştirmekadına karşılıklı olarak anlaşmaya varılmıştır.Nazar Mağazalar Zinciri 1992 yılındanbugüne 200 ile 2500 m 2 arasında değişen25 farklı satış noktasında 572 personel ilehizmet veriyordu. Ortaya çıkan bu yenioluşumla birlikte, Makromarket MağazalarZinciri olarak mağaza sayımızı 60'a, çalışansayımızı ise, 2182'ye yükseltmiş bulunuyoruz.Sahip olduğumuz yeni gücümüzle vemüşteri odaklı hedeflerimizle ülkemiz perakendeciliğindeçok önemli bir marka olmaniteliğine ulaştığımızı düşünüyoruz. Buolgu, toplumumuza ve müşterilerimizeolan sorumluluğumuzu daha da arttırmıştır.Gurubumuza dahil olan bu 25 mağazanın,Makromarket'in hiç bulunmadığı bölgelerdeolması, çok daha geniş kitlelere,“Hizmette Çizgi Ötesi” anlayışı ile Makromarket'ingüçlü ve kaliteli hizmetini ulaştırmamızısağlayacaktır. Bu birleşmeninmutluluğunu ve heyecanını tüm ekibimizlebirlikte yaşıyoruz.”6 OCAK/ŞUBAT/MART2007


MAKRO haberMakromarket8 Mart Dünya KadınlarGünü'nü kutladıHer gün mağazalarındabinlercemüşteriye hitapeden Makromarket,sosyal sorumlulukçerçevesindealışverişsektörünün belkemiği olan kadın müşterilerini unutmuyor. Bu vesileylemağazalarında özel görsel çalışmalar ile 8 Mart DünyaKadınlar Günü'nü kutluyor. Makromarket ayrıca, 8 Martgünü mağazalarında dağıtacağı 20 bin karanfille bayanmüşterilerini hem onore edecek hem de sevindirecek.Neticede kadınlar bir çiçektir ve her şeyin en güzellinelayıktır.Makromarketşehitlerimizi andı!Makromarket olarak, sosyal sorumluk çerçevesinde buçalışmayı düzenlemek ve müşterilerimize sunmak hepimizinvefa borcu…18 Mart Çanakkale Zaferidolayısıyla yaptığımızgörsel çalışmadaki bu resim,millet olarak bu kutsalvatan topraklarına sahipolmak adına atalarımızınve şehitlerimizinnelerden vazgeçtiğini nelerihiç gözünü kırpamadanfeda ettiğinin resmidir.Ay yıldızlı bayrağımızışehit kanıyla bu topraklardaçizdik. DüşmanıÇanakkale'de GeliboluBoğazı'na püskürterekdosta güveni bu topraklardaverdik. Yüzyıllarcadünya dengelerini, barışve adaleti bu topraklardayaydık. Kuvva-yi Milliyeruhuyla vatan savunmasının en unutulmazını bu topraklarda yaşadık.Gözünü vatan topraklarına diken düşman devletlerine kurtuluş örneğinimizibu topraklarda gösterdik. İşte bunun içindir ki, vatan toprakları,annemizin sütü gibi helal, şehitlerimizin kanı gibi duru, gazilerimizin terigibi saf ve kutsaldır.Ece ürünleriMakromarket’tekazandırıyorMakromarket mağazalarındageniş ürün yelpazesi ilemüşterilerine farklı ürüniçeriklerinde farklı ürünseçenekleri sunan Ece markalıürünler (zeytin, çay, turşu vs.),hediye kazandırıyor. Makromarketmağazalarından tek seferde Ecemarkalı ürünlerden 20 YTL'likalışveriş yapan Makromarket müşterileri, Paşabahçe'den 6'lı kase kazanıyor.Her türlü kazanç fırsatlarını müşterisinin tercihine sunan Makromarket,başkentte en çok tercih edilen mağaza zinciri olmaya devam ediyor. Çünküartık müşteriler alışveriş noktalarından birden fazla yarar bekliyor.8 OCAK/ŞUBAT/MART2007


MAKRO haberMakromarket, Yayla Margarinalan müşterilerine kazandırdıSofraların lezzeti Yayla Margarin, bayram ve yılbaşında hediyelerdağıttı.Makromarketler'in 35 şubesinden 15 Aralık 2006-31 Ocak 2007tarihleri arasında 4 adet Yayla Margarin alan müşteriler, 30 süperhediyeden birini kazandı.Makromarket ve Henkel işbirliğiyle gerçekleşen Yayla Margarinkampanya hediyeleri,• 5 Adet Regal Buzdolabı• 5 Adet Regal Çamaşır Makinesi• 5 Adet Beko Bulaşık Makinesi• 5 Adet Beko Fırın• 10 Adet Regal 51 Ekran TXT TV15 Aralık 2006-31 Ocak 2007tarihleri arasında Makromarketmüşterileri ne kadar çok YaylaMargarin alırlarsa o kadar çokhediye kazandılar.35 şubesiyle hizmet verenMakromarket, kaliteli ve hesaplıalışverişin yanında, müşterilerineyönelik kampanyalarıyla dakazandırmaya devam ediyor.Makromarket’intatlı aşure fırsatlarıMakromarket, bereketin tatlı aşı “aşure” için müşterilerinebirbirinden güzel fırsatlar sundu.Aşure yapımında kullanılantüm malzemeler, çok uygun fiyatlarla Makromarketmüşterilerine sunuldu.Türk mutfağının en zor ama engüzel tatlılarından biri olan aşureyi yapmak, Makromarketfırsatlarıyla daha da kolay hale geldi. Makromarket müşterilerininevine aşure bereketinin yanı sıra bir de Makromarketbereketi girdi.Makromarket’ten lidermarkaları alan kazandıMakromarket, bayram ve yılbaşında da yeni kampanyalarıylamüşterilerinin yüzünü güldürdü. Makromarket şubelerinden 27 Aralık2006-28 Ocak 2007 tarihleri arasında lider markalardan 50 YTLdeğerinde alışveriş yapan müşteriler, anında Ariel Automat 2.5 kgkazandı.Her zaman alışverişin en keyiflisini sunan Makromarket, kaliteli veuygun fiyatlı ürün portföyü ve sürekli geliştirdiği hizmet anlayışıylamüşterilerine ikinci kazanımlar sunmayadevam ediyor.Makromarket, birlikte çalıştığı üreticive tüketici firmalarla müşterekgerçekleştirdiği tüketici kampanyalarıyla,sektörde örnek olmaya devam ediyor.Makromarket, müşterilerine yönelikyapılandırdığı ürün bazlı kampanyalarıylasöz konusu ürün veya ürün gruplarınınsatışını %700 ve üzeri oranlaraulaştırdığından, birçok firmanın aktiviteyapmak için birinci sırada tercih ettiğibir zincir mağaza grubu haline geldi. Buözelliğiyle tüketicilerine daha zengin vekapsamlı aktivite alternatifleri sunuyor.10 OCAK/ŞUBAT/MART2007


MAKRO haberKırıkkale'de Makromarket ile alışverişe yeni bir yorum geldiMakromarket Kırıkkale Hizmete AçıldıMakromarket,“Kırıkkale artık kendineyetecek, alışverişe yeni yorum geliyor”sloganlarıyla Makro Alışveriş Merkezi'niaşama aşama faaliyete geçiriyor.Makro Alışveriş Merkezi, 5 kattan oluşuyor.Alışverişmerkezinin en üst katında 4adet salonuyla Tüzün Sinemaları, 3. katındabirçok ulusal markanın bulunduğu selfservis fastfood salonları, 2 katında yinebir çok ulusal markanın bulunduğu giyim,elektronik ve bilişim teknoloji mağazalarıve 1. kat ile zemin katta da 2 kattan oluşanMakromarket Mağazası yer alıyor.Bunun yanında Makro Alışveriş Merkezi,250 araç kapasiteli kapalı otoparkı ve 150araç kapasiteli açık otoparkı ile müşterisinegeniş bir otopark imkanı sunuyor.Makromarket Mağazalar Zinciri, ulusalbir zincir olma noktasında ilk adımınıKırıkkale Makromarket mağazası ile attı.Makromarket Kırıkkale Mağazası'nı 25Aralık 2006 pazartesi günü bölge halkınınhizmetine açtı. Makromarket bulunduğubölgelere çizgi ötesi hizmet kalitesini vekayıtsız şartsız müşteri memnuniyetinitaşımaya devam ediyor. Kırıkkale Makromarket6000 m2'lik alanda teknolojinintüm nimetleri kullanılarak hazırlandığımodern mağazasında 17 kasası, 120 çalışanıbinlerce non-food ve food ürün çeşidiile Kırıkkaleli müşterilerin vazgeçilmeyenbir yaşam merkezi haline geldi.Mağaza kapsamında sıcacık unlu mamullerüreten fırından, günlük, sağlıklı ve doğalbalık çeşitleri sergileyen balık reyonunave geniş bir ürün kategorisini kapsayangiyim reyonundan kültür reyonunakadar binlerce farklı ihtiyaca cevap verenzengin ürün çeşitleri Kırıkkaleli müşterilerinbeğenisine sunuldu.Makromarket Mağazalar Zinciri,2006 yılı hedefleri arasında yer alan KırıkkaleMağazası'nın açılışını gerçekleştirerekzirveye giden yolda tırmanışınadevam ediyor. Kırıkkale halkı tarafındansevgi ve samimiyetle karşılanan MakromarketMağazalar Zinciri, ulusal zincir sayısını2007 yılında da arttırmaya devamedecek.Makromarket Nielsen işbirliği…Makromarket'in iş ortaklarından biriolan Nielsen Araştırma Şirketi'yleolan ilişkisi 2002 yılından bugüne kadargelişerek devam etti ve yeni çalışmalarlagelişmesini sürdürüyor.Karşılıklı bilgi alışverişine bağlı olaraksürdürülen bu işbirliğinde Makromarket,sektördeki diğer perakendecilergibi satış bilgilerini düzenli olarakNielsen ile paylaşıyor ve pazardaki gelişmeleritakip edebilecek verileri Nielsen'denalıyor.Ülkemizde 1987 yılından bu yanafaaliyetlerini sürdüren Nielsen Türkiye'deve dünyada araştırma sektörününlideri durumunda. Bu birikim ve tecrübeleriniMakromarket'le paylaşan Nielsen,özellikle hızlı tüketim ürünleri pazarındakigelişmeleri, firma ve sektörbüyümelerini, markaların pazar paylarını,ürünlerin fiyat yapılarını haftalık olarakMakromarket çalışanlarıyla paylaşıyor.Böylece Makromarket olarak perakendepazarındaki gelişmeleri takipederek kendi performansımızı pazartrendleri ile karşılaştırma şansı buluyoruz.Buna bağlı olarak da pazara göreavantaj ve dezavantajlarımızı tespit ederekgerekli önlemlerimizi hemen alabiliyoruz.Haftalık olarak aldığımız bu hizmetlerdışında her 6 ayda bir Nielsenekibi bütün yönetici personelimizin katıldığıtoplantılarda genel ülke ekonomisini,genel olarak perakende pazarındakigelişmeleri Avrupa ve Dünya perakendepazarı ile karşılaştırmalı olarakbizlerle paylaşıyor.12 OCAK/ŞUBAT/MART2007


MAKRO haberMakromarket, Dünya TüketicilerGünü'nde tüketicileriyle el ele...Mağazalarında daima müşteri memnuniyetinive mutluluğunu hedefleyenMakromarket, tüketicileri yararına tümsosyal çalışmaları hayata geçiriyor.Sosyal sorumluluk çalışmalarınaönem veren Makromarket, 15 MartDünya Tüketiciler Günü'nde müşterilerine,sürpriz kampanyalar düzenleyereksüper hediyeler dağıttı. 15 Mart TüketicilerGünü'nde mağaza ortamında müşterilerineilginç sorular yönelten Makromarket,aldığı doğru cevaplar karşılığındayüzlerce ürünü müşterilerine hediyeetti.Makromarket müşterileri, 15Mart'ta karşılaştıkları bu sürpriz kampanyadanve aldıkları hediyelerden sonderece memnun kaldılar ve bu türkampanyaları sürekli beklediklerini belittiler.Makromarket'te 15 Mart TüketicilerGünü dolayısıyla müşterilere yöneltilen sorulardanbazıları:15 Mart'ta doğanlar…/ Doğum günüpastası hediyeYanında evlilik cüzdanını bulundurankişilere özel baklava 1 kg hediye kazandı.Hamile kadınlar / Prima Anne Oluyorumpaketi hediyeMakromarket'in şube sayısını bilenler…Makro FM frekansını bilenler…Kravatı çizgili olan müşterilerimiz...Üzerinde beyaz düz gömlek olanmüşterilerimiz...Gözlüklü müşterilerimiz...Çantasında ayna taşıyan müşterilerimiz...Şu an ayağında kahverengi ayakkabıolan müşterilerimiz...Cebinde tarak taşıyan müşterilerimiz...Ayakkabı numarası 39 olan bayanmüşterilerimiz...50 yaşında olanlar (kimlik kontrolünegöre verilecek)Makromarket'in sevimli maskotununadı nedir?Makromarket'te paranız değerlendi2007 yılı itibariyle Makromarket mağazalarında “nealırsan 1 TL ve 5 TL” kampanyaları düzenlendi.Kampanya kapsamında yüzlerce ürün piyasa değerlerininaltında özel fiyat yapılarıyla müşterilere sunuldu.Yapılankampanyalardan son derece memnunkalan Makromarket müşterileri, mağaza ortamındahazırlanan 1 ve 5 TL reyonlarından birçok ürünüuygun fiyata aldılar. Gerçekleştirilen tüm kampanyalarıilgiyle takip eden Makromarket müşterileri,bu tür kampanyaların sürekli olmasını talep ettiler.14 OCAK/ŞUBAT/MART2007


MAKRO haberMakromarket'e“Tüketici Kalite Ödülü”Yılın tüketici ödülleri sahiplerinibuldu. Bu yıl 20.'si düzenlenen UluslararasıTüketici Zirvesi, 15 Mart Perşembegünü Çırağan Sarayı'nda, tüketiciyeürün ve hizmet sunan ulusal veuluslararası markaların yöneticileri ilebirlikte sanat, siyaset ve medya dünyasınınönde gelen isimlerinin katılımıylagerçekleşti.Zirve sonunda,Tüketici Dergisi tarafındangerçekleştirilen "Markalarıntüketici üzerindeki etkileri" konuluaraştırma sonuçlarına göre, Makromarket“Tüketici 2007 Kalite Ödülü”nelayık görüldü. Ödülü, MakromarketYönetim Kurulu Başkanı Şeref Songöraldı.Tüketici 2007Kalite Ödülü,Makromarket’everildi.Private Label Oscarları VerildiÖzel markalı ürünlerin üreticilerini ve marka sahiplerini bir arayagetiren ve 15-17 Mart tarihleri arasında CNR Expo Center'da gerçekleşen6. Private Label Fuarı'nın, En İyi Private Label YarışmasıÖdülleri'nden birinin sahibi Makromarket oldu. Ödül, Mustafa Songör'etakdim edildi. Bunun yanında Türkiye Perakendeciler FederasyonuBaşkanı Şref Songör ve İstanbul Perder Başkanı Erdal Tüfekçide vermiş oldukları desteklerden dolayı ödüle layık görüldü.16 OCAK/ŞUBAT/MART2007


GIDAkültürüSofralardan eksilmeyen lezzetİnsanın doğal ihtiyaçlarından biri olan et,en önemli tüketimalışkanlıklarımızın başında geliyor. Et ürünlerinin,özellikle kırmızı et tüketiminin ülkemizde yerinin büyükolması, üretimi etkiliyor ve etin sofralardaki yerinin korunmasınısağlıyor.Etin kalitesiEtin içerdiği nem, yağ ve protein miktarıet kalitesinin belirlenmesindeönemli bir kriterdir. Protein hem vücuttakidokuların gelişebilmesi, yenidokuların oluşabilmesi ve hasar görendokuların tamiri için hem de vücudaenerji sağladığı için büyük bir önemarz eder.Araştırmalar sonucunda eldeedilen bilgiler, et proteinlerinin normalmiktarda tüketilmesiyle, başkaprotein desteği sağlanmasa bile, vücudundoğal büyüme ve gelişimini sürdürdüğünügöstermiştir.Et çeşitleriKırmızı etler, kimyasal yapıları ve proteiniçerikleri bakımından da birbirineçok benzerler. Kırmızı et denildiğindeilk akla sığır, koyun, keçi vemanda gelir. Gelişmiş yetiştiricilik uygulamalarıylagünümüzün hayvanlarıeskiye göre daha yağsızdırlar. Genç vebüyüme çağındaki hayvanların etleridaha sulu, protein ve yağ miktarı dahadüşük olduğu için gelişimlerini tamamlamalarıbeklenir. Çeşitli hayvanlarıniskelet kası ve iç organlarındankesme, parçalama ve işleme koymaaşamaları sonucunda elde edilen etin,kasaplardaki sunumu çeşitlilik gösterir.Sığırdan, nuar, tranç biftek, trançrosto, fileto, kontrfile, bonfile, yahnilikgerdan-kol; danadan, kotlet, kürek veyakol bifteği, kaburga, pirzola veyakontrfile; kuzudan but, kontrfile, pirzola,kol ve önkol parçaları elde edilereksatışa sunulur.Pişirme önerileriKırmızı et ve sağlığımızHer besin öğesinin vücuttaki işleyişive sindirim biçimi farklılık gösterir. Bazıkırmızı et çeşitleri çok fazla yağ barındırırlar.Yüksekmiktardaki doymuşyağ, kandaki kolestrol seviyesini yükseltir.Bunun sonucunda koroner kalprahatsızlıkları baş gösterir. Et, aşırı posalıbir yiyecek grubundan olmadığıiçin sindirimi zordur. Yüksek miktarlardaet tüketimi sindirimi güçleştireceğindenmidesinde problem olan kişilerinporsiyonlarına dikkat etmesiYumuşak ve lezzetli bir et elde etmek, düşünüldüğü kadar zor değildir.Öncelikle etin yumuşak olması isteniyorsa pişirmeden önce mutlakaoda sıcaklığında tutulup bekletilmesi gerekir.Sonra kızgın tavaya yerleştirilip çoksık çevrilmeden, yeteri kadar pişirilmelidir.Eti satın alırken 2-3cm'den ince olmamasınadikkat etmeyi unutmamak gerekir.Ekstra yumuşak ve lezzetli bir et için, birkabın içinde 1 yemek kaşığı soya sosu,çeyrek limon ve 1 yemek kaşığı zeytinyağında3 saat beklemeye alın.18 OCAK/ŞUBAT/MART2007


Vitamin kaynağı etProtein ihtiyacının birçoğu etten sağlanmaktadır. Bu nedenle et yemeyi tercihetmeyenler, vücudun ihtiyacı olan proteini süt, peynir, yumurta, kuru fasulye,nohut, mercimek gibi kuru baklagillerden sağlamalıdır. Etin aşırı tüketimininyaratabileceği sağlık sorunlarının dışında faydaları üzerinde durmakta yararvar. Ette gelişme, büyüme, sağlıklı göz, deri ve kemikler için gereken A vitamini,kan hücreleri için gereken B12 vitamini, kemik hastalıklarının oluşumunuengellemek için D vitamini, deri sağlığı ve yeni hücrelerin yapılanması için deçinko bulunmaktadır.gerekir. Aşırı tüketimin yarattığı kabızlıkprobleminin önüne geçebilmekve kırmızı ette bulunan fazla demirinyararlılığını arttırmak için, etin yanındaC vitamini yönünden zengin, sebze vemeyve tüketiminin sağlanması gerekir.Diyabet, tansiyon ve kalp-damar hastalıklarındanbiri ya da birkaçı bulunankişilerin beslenmelerine özen göstermelerigerektiği için aşırı miktarda ettüketmeleri sakıncalıdır. Çünkü fazlamiktarda ve uygun koşullarda pişirilmemişet, tansiyonun ve şekerin yükselmesineyol açar. Günlük enerjinin%12-15'i proteinlerden sağlanmalıdır.Et satın alırkenEtler, hayvandan çıkarıldıkları bölgeyeve yağ içeriğinegöre sınıflandırılmaktadır.Bu nedenlediğerlerindendaha pahalı olan sığıreti, lezzetli ve sulu olmasını sağlayanyağı az oranda içerir. Kırmızı etisatın alırken yağlarının iyi ayrılmış olmasınadikkat edilmelidir. Etin içindebulunan sert yağ kitlesi, kesilip atılamayacağıiçin uygun pişirme yöntemiylearındırılabilir. Kıyma alırken endüşük yağ oranına sahip olanı alın.Kıymada en yağsız olanı but (tranç,nuar) kısmından yapılan kıymadır. Bunufileto kıyması, gerdan kıyması venormal kıyma takip eder.Taze et, kendinirenginden belli eder. Sığır eti parlakkırmızı renkteyken, genç dana etigriye kaçan bir pembedir. Gelişmiş danaeti koyu pembe, kuzu eti ise beslenmesinebağlı olarak açıkpembeden koyu pembeyekadar değişebilir.Et satın alırkenüretim tarihinikontrol etmeyiunutmayın.


GIDAkültürüEn kaliteli, en sağlıklı,en hesaplı et,Makromarket'teKırmızı ve beyaz et reyonlarımızdasunulan ürünler, son derecemodern ve hijyenik örneket işleme tesislerimizde, veterinerhekim kontrolünde, uzman personellercehazırlanıyor. Titizlikle hazırlananbu ürünler vakumlanaraksağlıklı ve hijyenik şartlarda frigofirikaraçlarla Makromarket mağazalarınasevk edilerek soğuk zincir sistemlerikırılmadan reyonlarımızdaki yerinialıyor.MakromarketEt İşleme TesisleriGenel işleyişKesim işlemi İslami kurallaragöre yapılırKesimhaneye getirilen canlı hayvanlarkesimhane veterineri tarafındankontrol ediliyor.Tarım İl veya İlçe Müdürlükleri tarafındanhazırlanan belgelerle mezbahalardakesim işlemi İslami kurallaragöre gerçekleştiriliyor. Bu işlemdensonra karkas etler mezbahaların soğukhava odalarında minimum 12 saatdinlendiriliyor. Etler dinlenme işlemindensonra daha önce dezenfeksiyonbelgelerialınmışaraçlara yüklenmeküzere kefenlenerekhazırlanıyor.Dünyastandartlarındaörnek et işlemetesislerindeüretimyapıyoruzKarkas etlerinişlenme süreciVeteriner hekimimiz tarafından mezbahanedeTarım İl veya İlçe Müdürlükleritarafından verilen sağlık raporu,dezenfeksiyon belgesi ve etin iç ısıderecesi kontrol ediliyor.Canlı hayvan alım süreciMağazalarımızda müşterilerimizinbeğenisine sunduğumuz kırmızı etürünlerimizin canlı hayvan alımınıgerçekleştirirken Tarım Bakanlığı'nabağlı il ve ilçe müdürlüklerinin besisüresince kayıt altına aldığı özel besidana ve kuzuları seçiyoruz. Satın alınanözel besi kuzu ve danalar, veterinerhekim tarafından yaşı, kilogramıve cinsi kontrol edildikten sonra kesimhaneyegetiriliyor.20 OCAK/ŞUBAT/MART2007


Ürün ve hizmet kalitesini her tesisinde en yüksek seviyede tutan Makromarket Etİşleme Tesisi'nde, ilk önce temizliğe önem veriliyor. Tesisin sorumlu müdürü ErtuğrulGülhan hayvanların yetiştirilmesinden, tüketicininsofrasına gelinceye kadarki her aşamada, sonderece hijyenik koşullarda çalışıldığını belirtirken,müşterilerin sağlığının her şeyden önemli olduğunubelirtiyor. Devlet kontrolünde ve veteriner gözetimdekikesimhanede yapılan kesme işlemindensonra işleme bölümüne geçiliyor. Özenle kemiklerindenayrılan etler, soğuk zincir halkası kırılmadanMakromarket noktalarına dağıtılıyor. Gönülrahatlığı ile etlerini tüketen Makromarket müşterileri,teknolojinin son ürünleri kullanılarak oluşturulantesisi arzu ederlerse ziyaret edebiliyorlar.Karkas etler, Et İşleme Tesisleri'nin330 ton kapasiteli, günlük 4 kez dereceve temizlik kontrolü, veteriner hekimimiztarafından titizlikle yapılansoğuk hava odalarına alınıyor.Etlerin parçalanma işlemiSoğuk hava odalarına alınan karkasetler, ilk aşamada profesyonel personellerimiztarafından kemiklerindenayrılıyor. Kemiksiz etler ikinci aşamadatüketim özelliklerine göre lop etşeklinde parçalara ayrılarak vakumişlemine hazırlanıyor. Etiketlenen etlermağaza sevkiyatına hazır hale getiriliyor.Et işleme tesislerimizde kırmızıet ürünlerinde gerçekleştirilenvakumlama işlemi, ürünlerin mağazalarımızasevkiyatı sırasında herhangibir dış temas ve zararlı bakteri üretiminekarşı korunmasını sağlamak içingerçekleştiriliyor.Mağazalarımıza sevkiyatFarklı özelliklerde hazırlanmış ve vakumlanmışolan kırmızı et çeşitleriözel frigofirik araçlarımızla soğukzinciri kırılmadan mağazalarımızaulaştırılıyor.Beyaz et alımı vemağazalarda sunumSeçkin markalardan tedarik edilenbeyaz et çeşitleri, veteriner hekimimiztarafından veteriner sağlık belgesi,et iç derecesi ve dezenfeksiyonbelgeleri kontrol edildikten sonrateslim alınır. Soğuk hava odalarındauzman personel tarafından işlenmeküzere çıkartılan ürünler, tüketimözelliklerine göre farklı çeşitlere ayrılırve mağazalara sevk edilmek üzerekasalara yerleştirilir.Bu kasaların üzerine Tarım BakanlığıOnayı, ürün özellikleri, üretim ve sonkullanma tarihiyle Gıda Kodeksi'ndebulunan tüm şartların bulunduğu etiketleryapıştırılır. Etiketlenen beyazet çeşitleri, frigofirik sevk araçlarımızayüklenerek mağazalarımıza soğukzincirleri kırılmadan sevk edilir.İşlenmiş kırmızı et çeşitleriEt işleme tesislerimizin köfte hazırlamabölümünde, farklı alternatif velezzetlerde köfte çeşitleri üretiliyor.Hazırlanan kıyma, üretilen köfteninözelliklerine göre baharatları ilaveedilmek üzere karıştırma makinesinealınır. Bu makine ile homojen bir karışımhaline getirilen ürün, soğukodalarda24 saat dinlendirilir. Farklılezzet ve şekillerde üretilen köfte çeşitleripaketlenir ve Gıda Kodeksi'neuygun bir şekilde etiketlenerek soğukzincir kırılmadan frigofirik araçlarımızlamağazalarımıza sevk edilir.Nefis Makro Döner üretimiDöner yapımında kullanılacak kırmızıve beyaz et çeşitleri, uzman personellerimiztarafından ince zarlar halindedilimlenir. Dilimlenen et çeşitleri,Makromarket'e özel terbiye ünitesinealınır.Terbiye işlemi tamamlananetler soğuk odalarda 24 saat dinlendirilir.Hazırlan ürünler döner şişlerineözenle takılarak dış etkenlerdenkorunmak üzere ambalajlanır.Gıda Kodeksi'ne göreetiketlenme işlemiyapılan döner, frigofirikaraçlarımızlamağazalarımıza,Makro Piknik'leregönderilir.Nefis dönerimiz sağlıklı,hesaplı lezzetlerin adresiMakro Piknik Dinleme Alanları'ndamüşterilerimize sunulur.Tüm müşterilerimizeafiyet olsun.Farklı özelliklerdehazırlanmışve vakumlanmışolankırmızı etçeşitleri özelfrigofirikaraçlarımızlasoğuk zincirikırılmadanmağazalarımıza ulaştırılır.OCAK/ŞUBAT/MART 200721


MAKRO güncelYAYLA BAKLİYAT’IN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR.Bereketintatlısı:AşureTürk mutfağının en zor ama en güzeltatlılarından biri olan aşureyipişirme vakti geldi. Kurban Bayramı'ndansonra gelen ay, "aşure ayı"olarak anılır ve her yıl MuharremAyı'nın 10. günü pişirilmeye başlananaşure,Türk mutfağının en eski ve gelenekseltatlılarındandır.Aşure günü, hicri yılın ilk ayı olanMuharrem ayının onuncu günüdür vebugünün İslam dininde önemli bir yerive önemi vardır. Aşure günü, aynı zamandabereketin günüdür. Aşure günündeevinize bereket gelmesi için ufaktefek de olsa mutfak alışverişi yapmayıve aşure pişirmeyi ihmal etmeyin.Aşure gününün mucizeleriİslam inancında önemli bir yer tutanve aşure gününde olduğu söylenen çeşitliolaylar vardır: Âdem Peygamber'inişlediği hatadan sonra ettiği tövbeninkabulü, Nuh Peygamber'in gemisinin tufandankurtulması, Yunus Peygamber'inbir balığın karnından çıkması, İbrahimPeygamber'in ateşte yanmaması, İdrisPeygamber'in diri olarak göğe yükseltilmesi,Yakub Peygamber'in oğlu YusufPeygamber'e kavuşması, Eyyüb Peygamber'inhastalıklarının geçip iyileşmesi,Musa Peygamber'in Kızıldeniz'den geçipİsrailoğulları'nı Firavun'dan kurtarması,İsa Peygamber'in doğumu ve ölümdenkurtarılıp göğe yükseltilmesi. Bu olaylarınhepsi İslam dini içinde önemli biryere sahip olan mucizelerdir.Yine de buolayların aşure günü gerçekleştiğine dairİslam dininin kutsal kitabı olanKur'an'da bir ifade bulunmaz.Aşure'nin hikayesiAşure'nin ortaya çıkışıyla ilgili en bilindikhikayeyse, Nuh Peygamber ve tufanlailgili olandır. Nuh'un gemisi tufandinip, Ağrı Dağı'na oturduğunda gemidekilerAllah'a şükretmek için, bir kutlamayapmak isterler. Fakat geminin yiyecekambarları neredeyse boşalmak üzeredir.Bunun üzerine yiyecek olarak nebulurlarsa hepsini biraraya getirip birçorba pişirirler ve aşure ortaya çıkar.Tatlısı ve tuzlusu birçok malzemeninkarışmasıyla böyle bir lezzetin ortayaçıkması oldukça ilginçtir.Enerji deposu aşureAşure tam bir vitamin deposudur.İçine kaç çeşit malzeme katılırsa katılsın,Türk mutfağının en besleyici tatlısıaşuredir.Tahıl ve kuru baklagiller birliktekullanıldığı için protein, kuru meyvelerkullanıldığı için de vitamin deposudur.Vitamin,protein ve mineral içeriğiçok dengelidir. İçinde sadece bitkiselyağlar olduğu için kolesterolbarındırmaz. Enerjideposudur. B2, B1, C, Avitamininin yanı sırabol miktarda demir,çinko, fosfor, kalsiyumve sodyum içerir. Hazırgıdalar yerine çocuklara,doğal olan bu tatlı bolbol yedirilmelidir.Malzemeler• 2 su bardağı aşurelik buğday • 1 subardağı nohut • 5 su bardağı tozşeker• 1 su bardağı kuru fasulye • 15 subardağı su • Yarım su bardağı pirinç •1 su bardağı kuru üzüm • 1 su bardağıküp doğranmış kayısı • 1 su bardağıdoğranmış kuru incir • 1 portakalSüsleme için• 1 su bardağı kuş üzümü • Çekilmişceviz içi, Antep fıstığı • Tarçın, nar taneleriHazırlanışıBuğday, fasulye, nohut ve üzümü yıkayıpayrı kaplarda bir gece önceden ıslatın.Ertesi gün buğdayı süzüp büyükbir çelik tencereye alın. 15 su bardağısu ekleyip kaynatın. Üzerinde birikenköpüğü bir kevgirle alıp tencereninkapağını kapatın ve 30 dakika kaynatın.Fasulye ve nohutu süzüp ayrı kaplardahaşlayın.Pirinci yıkayıp süzün ve buğdaya ilaveedin. Buğday taneleri iyice yumuşayıncayakadar yaklaşık 4.5 saat kısık ateştearasıra karıştırarak pişirin.Buğdayın suyu un çorbası kıvamınagelmek üzereyken tozşeker, nohut vekuru fasulyeyi ekleyin. Portakalın kabuğunuince ince doğrayıp karışımaekleyin. Kuru üzüm ve kuru kayısıyıilave edip karıştırın. Birkaç taşım kaynattıktansonra ateşten alın.Aşure piştikten sonra doğranmış inciriekleyip karıştırın. Sıcakken kaselereboşaltın. Soğuyunca üzerini ceviz içi,Antep fıstığı, kuş üzümü, tarçın ve nartaneleri ile süsleyerek servis yapın. İsteğebağlı olarak gülsuyu da serpebilirsiniz.22 OCAK/ŞUBAT/MART2007


MAKROgüncel14 fiubat’taromantizmMakromarketbu SevgililerGünü’nde desevginingününüunutmadı!Onlara sevgilerinianlatacakürünlerarmağan etti.Her yıl 14 Şubat, Sevgililer Günü olarak kutlanıyor.Gelenekler, efsaneler ve büyük aşklar yaratmışbugünü. Dünyanın kalbi daha hızlı atar 14 Şubat'tave etraf, romantik mum ışıklarıyla aydınlanır!SSevgililer Günü'nün tarihi, Romaİmparatorluğu'na kadar uzanır. EskiRoma takviminde Şubat ortasıbaharın başlangıcı olarak biliniyor. Baharınbaşlamasından bir gün önce, yani 14Şubat'ta “Lupercalia Bayramı” ya da“Kurt Bayramı” adı verilen bir bayramkutlanırdı. Roma'nın Tanrı ve Tanrıçalarınınkraliçesi olan Juno onuruna düzenlenenbu bayramda, bir kutsama törenidüzenlenirdi. Ertesi gün ise bir yıl boyuncaişlenen tüm günahlardan arınmak,insanların doğurganlığını ve sürülerin,tarlaların verimliliğini arttırmak amaçlarıyla,diğer iki Roma tanrısı olan, çobanlarınve sürülerinTanrısı Lupercus'unve Yunan mitolojisindekiPan'a benzeyenbir tanrı olan bereketTanrısı Faunus'unonuruna“Lupercalia Festivali”adıyla bir aşkfestivali düzenlenirdi.“LupercaliaFestivali”LupercaliaFestivali'nde gelenekselolarak hediyelerverilir veBüyük Roma İmparatorluğu'nunkurucusu “Romus” ve “Romulus”kardeşlerin bir kurt tarafındanevlat edinilip büyütüldüğüneinanılan Palatine Dağı'nda keçilerve köpekler kurban edilirdi.Festival boyunca “luperci” adıverilen genç erkekler şehrin sokaklarındaellerinde “februa”denilen ve keçi derisinden kırbaçlarladolaşırlar ve kendilerinibekleyen kadınların bir senelik günahlarınınve hatalarının Tanrılar tarafından affedileceğiinancıyla, bu kırbaçlarla vururlardı.Kamçılama töreninin ayrıca kadınlarındoğurganlıklarının arttırdığına vekolay doğum yapılmasını sağladığına dainanılırdı. Pagan inancına göre “arınmaayı” anlamına gelen “Şubat” yani Latincekökenli “February” kelimesi de işte bu“februa” kelimesinden türemiştir. Romalılar,içinde Tanrı Kurt'un yaşadığı varsayılanbir mağaranın önünde toplanıyorlarve kuşların çiftleşme döneminin başlangıcıkabul edilen Şubat ayında, festival günü,genç kızlar isimlerini yazdıkları birkağıdı büyük bir kaba koyuyorlardı vegenç erkekler de bu kaptan birer kağıtseçerek o günkü eşlerini belirliyorlardı.1800'lerden günümüze...Geçen zaman içinde 14 Şubat, sevgililerinbirbirlerine aşk mesajları yollayarakduygularını paylaştığı bir gün halinegeldi. Günümüzde de Sevgililer Günü,Roma'daki gibi sevenlerin birbirlerinesevgilerini küçük kartlar ve hediyelerlesunmaları şeklinde kutlanmaya devamediyor. Bu anlayışın temelinde de yinebirliktelik ve bütünleşme var.Amerika'daEsther Howland'ın ilk “Sevgililer Günü”kartını yollamasıyla, “Sevgililer Günü”1800'lerden günümüze değin pek çokinsanın kutladığı bir olay haline gelmiştir.Kaçınılmaz olarak Sevgililer Günü'ne artıkticari bir yaklaşım hâkim oldu. Özelliklekadınlar için özel bir anlam ifadeeden bugünde eşinize ya da sevgilinizealacağınız bir buket çiçek ya da çikolata,onu çok mutlu edecektir. Fakat sadecealınacak bir armağanla bugünün hakkıtam olarak verilmiş sayılmaz. Çiçeğinizinarasına sıkıştırdığınız bir yemek davetikartıyla eşinizi şaşırtabilir ve birlikte romantikbir akşam geçirebilirsiniz.24 OCAK/ŞUBAT/MART2007


MAKROgüncelEşitsizliklere veayrımcılığa karşımücadele içinDünyaKadınlarGünüMakromarket’in AnnelerGünü’nde de size özel sürprizleriolacak. Makromarket’tekiyenilikleri takip edin, kazançfırsatlarını yakalayın.8 Mart Dünya Kadınlar Günü,kadın haklarının kazanılmasındaneler yapıldığını ve bugünnerelere gelindiğini göstermesiaçısından çok önemli bir gün.Dünyada en fakir ve eğitimalmamış insanların büyükçoğunluğu, erkeklere oranla%20-25 düşük ücretle çalışankadınlarken, dünya üzerinde her5 kadından birisi işkenceyemaruz kalıyor.Türkiye’de dedurum farklı değil.Ülkemizde kadınlar, bastırıldıkları,yok sayıldıkları için bırakın istediğimesleği yapmayı, istediği kıyafetibile giyemiyorlar. Taciz ediliyor,dayak yiyor, özgürlüğün ne demek olduğunubilmeden, saygı görmeden, kuşlargibi kafeslerde yaşamaya mahkum ediliyorlar.Ancak bu çalışan kadınların da sorunlarıolmadığı anlamına gelmiyor. Dışarıdanşanslı azınlık olarak görülebilecekçalışan kadınlar da işyerlerinde ciddisorunlar yaşayabiliyor. Hala erkekegemen toplumun yazısız kurallarıylayönetiliyor olmamız, kadınların işyerlerindede ezilmesini, yükselememesinive çeşitli engelleri beraberinde getiriyor.Kadınları ve sorunlarını yok sayamayız,görmezlikten gelemeyiz. Kadınya da erkek olalım, dünya nüfusunun yarısının,cinsel ayrımcılıktan kaynaklanansorunlarını çözmeden mutlu olmamızimkansız.8 Mart'ın tarihçesiDünya Kadınlar Günü olarak bilinen8 Mart'ın kökeni, 1857 yılına kadardayanıyor. 1857 yılında New York'lu dokumaişçisi kadınların daha insanca biryaşam isteyerek eşitsizliklere ve ayrımcılığakarşı sürdürdüğü mücadeleylebaşlayan süreçte 8 Mart, tüm kadınlarınkutladığı, uluslararası bir güne dönüştü.8 Mart 1957 günü, New York kentindetekstil sektöründe çalışan yaklaşık40 bin kadın dokuma işçisi, düşük ücretlerini,uzun çalışma saatlerini ve insanlıkdışı çalışma koşullarını protestoetmek için grevler yapmaya başladılar.Çalıştıkları fabrikayı işgal eden kadınlar,polis müdahalesiyle karşılaştılar. Olaylarsırasında çıkan çatışma ve yangında, 129kadın hayatını kaybetti.Bu olaylardan uzun zaman sonra,1910 yılında, Danimarka'nın Kopenhagşehrinde düzenlenen Kadın SosyalistEnternasyonal toplantısında, Clara Zetkin'inönerisi üzerine, 8 Mart tarihi,Amerika'da grev sırasında çıkan yangındaölen işçi kadınların anısına “DünyaEmekçi Kadınlar Günü” ilan edildi.26 OCAK/ŞUBAT/MART2007


MAKRO güncel1975 yılında Dünya Kadınlar Yılı'nıilan eden Birleşmiş Milletler Örgütü, 16Aralık 1977 tarihinde 8 Mart'ın tüm kadınlariçin Dünya Kadınlar Günü olarakkutlanmasını kararlaştırdı. Kadınlaraeşit haklar verilmesinin, dünya barışınıgüçlendireceği kabul edildi.Kadınlar her çağınizlerini taşıdıDünya tarihinde avcılık ve toplayıcılıktanüretime, göçebelikten yerleşikyaşama geçiş süreçlerinde önemli rolüstlenen kadınlar, modern çağda dahaklarını elde etme konusunda ilerlemeyisürdürdüler. Sanayileşmeyle başlayangelişimin insan yaşamını kolaylaştırdığıdüşünülse de, kentleşmeyle birlikteyaşam koşulları, kadınları da birçok bakımdanetkiledi. Sanayi devrimiyle birlikte,daha yüksek ücret, daha iyi yaşamkoşulları isteyen binlerce insan kentleregeldi. Kadınların da kente gelişi olumlusonuçlarla birlikte olumsuz sonuçlarıda beraberinde getirdi. Kadınların tarımişçiliğinden kurtulup, ucuz işgücü olarakgörülmeye başlanması, buna örnek gösterilebilir.Sanayileşmede kadınlarönemli bir işgücü iken çalışan kadınlariçin tek kamusal alan işyeri oldu.Zor yaşam koşulları, kadının çalışmasınıgerekli kılarken, böylece kadın,evinin dışında bir yaşam oluşturmayabaşladı. Ancak ev içi görevlerinde herhangibir değişiklik olmadı. Ev işleri veev düzeninin korunması, çocukların yetiştirilmesi,kadının görevi olmaya bugünhala devam ediyor.Kadınlarhakkında nesöylediler?Kadınlar hakkında Allah'tankorkunuz! Çünkü siz onları ancakAllah'ın emaneti olarak aldınız vekendileri ile evlenmeyi de,Allah'ınkelimesi emir ve müsaadesi ilehelal edindiniz.Hz. Muhammed (sav)eToprak da kadınlar gibidir,kendisine karşı ne sert, ne deçekingen davranılsın ister.Anatole FranceeDünyada hiçbir milletin kadını,milletini kurtuluşa ve zaferegötürmekte,Anadolu kadınındandaha fazla çalıştım diyemez.Mustafa Kemal AtatürkeBir kadının yüzündeki ifade,üzerindeki giysidençok daha önemlidir.Dale CarnegieeKadın öyle bir konudur ki,onu ne kadar incelersen incele herzaman yepyenidir.Lev Nikolayeviç TolstoyeGüzel kadın gözü,iyi kadın gönlü okşar.Napoleon BonoparteeKadın kendi başına ne gülgoncasıdır, ne de diken.Koklamasını bilirsen gül, tutmasınıbilmezsen diken olur.Refik Halid Karay28 OCAK/ŞUBAT/MART2007


MAKRO tüketiciTüketiciler Birliği Genel Başkanı Av. M. Bülent Deniz:“Tüketici, artıkhakkını arıyor”Her geçen gün daha çok tüketiyoruz ve ticari büyümeiçin reklamlarla yönlendirilen insanlar haline geliyoruz.İhtiyacımızdan çok, o şeye sahip olma düşüncesiyle hareketettiriliyoruz. Bu durumdan bir nebze de olsa sıyrılmakiçin 15 Mart Tüketiciler Günü güzel bir vesile. Biz debu vesileyle dosya konusu olarak “tüketici hakları”nı seçtikve Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Av. M. Bülent Deniz'lebir söyleşi gerçekleştirdik. Deniz bize, TüketicilerBirliği'nin faaliyetlerinden ve Türkiye'de tüketicinin durumundanbahsetti.Tüketiciler Birliği'nin kuruluşundanve amaçlarından bahsedebilirmisiniz?Tüketiciler Birliği 1997'de kuruldu. Kurulduğumuzzaman, bizden önce çalışma yapanpek çok tüketici örgütü vardı. Biz de yapılanolumlu çalışmalara yeni bir halka eklemekamacıyla kurulduk. Amacımız, tüketicilerinhaklarını rahat aramasını sağlamak vebunun toplumda yaygınlaşmasına ilişkin biretki yapmaktı. 1997'den bugüne, 10 yıllıkdönem içerisinde büyük ilerleme kaydettik.Bugün 23 şubemiz, 12 bin civarındaüyemiz var. Etki alanımızı sadecetüketici hakları olmaktan çıkardık artık.Biz bu coğrafyada bulunan bir tüketiciörgütü olarak bu coğrafyada yaşayaninsanları ilgilendiren her konuda bir tavıriçerisindeyiz. O bakımdan, hastahakları gibi, engelli tüketici hakları gibi,aslında çokda tüketiciörgütlerininçalışmalarıiçerisindeolmadığı düşünülen konularda da çalışmalaryapıyoruz.Ne gibi çalışmalar bunlar?Birincisi, çok klasik anlamda, hak ihlalineuğramış tüketicilere yol göstermek ve onlarıhak arama mekanizmasının içerisine katmakadına oluşturulmuş bir çalışma.Bu anlamda derneğimizin bünyesinde2000 yılında oluşturduğumuz bir başvurumerkezimiz var. Başvuru merkezi, hak ihlalineuğramış tüketicilerin başvurusu üzerineharekete geçen, onlara ücretsiz hukuki yardımyapan, hak arama sürecinde partnerlikyapan bir yapılanma. Bu sene başvuru merkezimizin7. yılı.Buraya yapılan başvuruları cevaplandırıpbir köşeye bırakmıyoruz.Toplayıp analiz ediyoruzki önümüzde dönemde tüketicilerinnelerden şikayet edeceğini belirleyebilelim.Bu yolla tüketicinin hangi sektörlerde endişetaşıyacağına veya Türkiye'de tüketici fotoğrafınınne olduğu konusunda net belirlemeleryapıyoruz.Örnek vermek gerekirse, 2005 yılında30 OCAK/ŞUBAT/MART2007


Türkiye’de tüketici,firmalara güvenmiyor.Özellikle bankacılık veiletişim sektörüyle adetaküs. Çünkü firmalar,tüketiciyle dost olmayıbaşaramamışlar.bize 3200 civarında tüketicinin başvurusuvar. 2006 yılında, 6185 başvuru geldi. Yani%100'den fazla bir artış söz konusu. Buradanda Türkiye'de tüketici hareketinin köksalmaya başladığı sonucunu çıkarıyoruz.Tüketiciartık hakkını aramaya başladı.Güvenli gıda konusunda çalışmalarınızneler?Bizim 2006-2007 konseptimiz içindeana gündemlerimizden bir tanesi güvenli gıdave gıda tüketimi. 2006'da gazozlardaki alkolmeselesiyle ilgili çok ciddi bir analiz yaptıkve çok çarpıcı sonuçlar çıktı. Kamuoyubundan çok etkilendi. Hazır kıymadaki yabancımaddelerle ilgili Veteriner Gıda HijyenistleriDerneği ve İstanbul Perakendeci KasaplarOdası'yla beraber yürüttüğümüz çalışmanınsonuçlarını açıkladık. Çok hazin sonuçlar,bunlar. Tüketici sağlığının gıda bakımındanne kadar göz ardı edildiğini ortayakoyan sonuçlar.Biz çalışmalarımıza devam ediyoruz.Tabiçalıştıkça tüketicinin bize yönelimi de artıyor.Biz bir çalışma yaptıktan sonra şikayetoranlarında artış oluyor.Türkiye'de tüketici,firmalara güvenmiyor. Özellikle bankacılıkve iletişim sektöründe firmalarla adeta küsdurumda. Çünkü yıllarca firmalar, bankalartüketiciyle dost olmayı başaramamışlar. Tüketicininhaklarını sürekli ihlal etmişler. Tüketicisığınacak bir yer arıyor. Bu yer de dernekleroluyor. Bizim derneğimiz de bu derneklerinarasında yer alıyor.Tüketiciye ne gibi önerileriniz var?Tüketici çok uyanık olmalı. Biz tüketiciyeüç tane adım öneriyoruz. Birincisi, ihtiyacınızıtespit edin. Benim çamaşır makinesineihtiyacım var, diye bir tespitinizin olması lazım.Yoksasabahleyin kalkıp, uyanır uyanmazben gidip bir çamaşır makinesi alayım demiyorsunuz.Market alışverişinde de böyle olmalı.Bir listeyle alışveriş yapılmalı.İkincisi bütçe meselesi. Çamaşır makinesialmaya karar verdiğinizde hemen gidipalamıyorsunuz. Ona bir de bütçe ayırmanızlazım. Benim bu ay fırın taksitim bitiyor,önümüzdekiay çamaşır makinesi taksitine başlarım,demeniz gerekiyor. Onun için de cebinizdekiparayı harcamak zorundasınız. Buradakredi kartı devreye giriyor ki çok tehlikelibir şey. Nasıl olsa bir sonraki ay asgariödeme tutarını öderim diyerek alışverişyaptığınızda işler kötü boyutlara ulaşıyor.Biz bir hesap yaptık. Kredi kartınızdan100 YTL harcarsanız ve başka hiçbir harcamayapmazsanız, bu parayı 5,5 yılda kapatabiliyorsunuz.Dehşet bir sonuç bu. Bir sonrakiay,hesabınızın tamamını ödeyecekmişsinizgibi hareket etmeniz gerekiyor.Üçüncü adımda da kıyaslama yapmanızgerekiyor. Size en uygun olanını en ucuza almakdurumundasınız. En kaliteliyi değil, sizeen uygun olanını en ucuza almak… Yani birevde tek kişi yaşıyorsanız, derin donduruculu,kocaman bir buzdolabı gerekmiyor. Çokkalabalık bir aileyseniz, çok ucuzdur diye azemiş gücü olan bir süpürge sizin işinizi görmez.Kalabalık bir aile gıda alışverişini toptanyapmazsa zarar eder.Bunları alt alta yazmaklazım.Tüketici, bu üç adımı uygularsa hemmarketten, hem beyaz eşya dükkanındanhem de giyim mağazasından çok karlı ayrılacaktır.


MAKRO tüketiciBizim Eski BakkalNursel Karacay Emekli Fizik ÖğretmeniÇok çok eskide kalanmahalle bakkalları ile ilgili masallarıyaşlılardan dinlemiş olabilirsiniz.Onlar sanki sokaktakiher ailenin dostuymuş.Yaşlıların,hastaların alışverişlerine yardımederler, gerekirse eve kadar servisyaparlarmış. Hile-hurda bilmezlermiş.Hep iyi mal satarlarmış.Ben 63 yaşında emekli birfizik öğretmeniyim. Çocukluğum vegençliğim, söz konusu mahallebakkallarının sokak içinde ve köşebaşlarında yer aldığı semtlerdegeçti. Hiçbir zaman o eskiöykülerdeki gibi bir bakkallakarşılaşmadım. Şimdi düşünüyorve kendime soruyorum: o eskibakkal tipi, insanların arzuladığıama hiç var olmayan bir masalkahramanı mıydı?Yıllar geçti, nüfus arttı, kentlerbüyüdü. Semtler büyük değişimlereuğradı. Büyük marketler çoğaldı,süperleri, hiperleri açıldı. Bu hızlısosyo-ekonomik ve kültüreldeğişim içinde, kendimizi daimakentin sakin kenarlarına atmayaçalıştık.Şimdi oturduğumuz yer,Emek Mahallesi'nin girişinde birsitedir. Bu semti, hem kent içinde,hem kentin kalabalığındanuzakmışçasına sakin, ulaşımı rahatbir yer olarak tercih etmiştik. Birsüre sonra hemen önümüzdeMakromarket açıldı.Artık alışverişiçin başka yerlere gitmez olduk.Tertemiz, sakin mekanlarda rahatbir alışveriş ortamı yaratılmış.Açıkkapalı otoparkları, genellikle başkayerlerde karşılaştığımız otomobilizdihamını yok etmiş. Marketteçalışan herkes güler yüzlü, dost vecana yakın. Kaliteli mal, mümkünolan en ucuz fiyatla sunuluyor.Düşünüyorum da, bizimMakromarket, o eski masallardakigüzel bakkaldır. Belli ki o masalkahramanı gelip bizim semteyerleşmiş.Salim GüneşTeknisyenBen Makromarket'e ailemle gelerekevimizin alışverişini yapmaktayım.İkinci gelişimde bile buradakipersonel, benim 3 yaşındakioğlumu tanıyarak onunla ilgilendi.Bu bizim çok hoşumuza gitti.Oğlum “dino” resimlerini görünceçok mutlu oluyor. Eşim ve ben ise,ürünlerin kaliteli, fiyatların cazipve personelin güler yüzlüolmasından dolayı Makromarket'içok beğeniyoruz.İbrahim-Sevil GülistanSerbestMakromarket'i bize komşumönerdi. Fiyatlardan, ürün kalitesindenbahseder dururdu. Biz dahaçok, büyük alışveriş merkezlerinitercih ederdik. Bir günMakromarket'e girdik vekarşılaştığımız güler yüzden okadar çok etkilendik ki biz de birMakromarket müşterisi olduk.Artık biz de tanıdığımız herkeseMakromarket'i anlatıyoruz.Necmettin ArslanDiş hekimiMakromarket'in sosyal bir kurumolduğunu düşünüyorum.Toplumakarşı görevlerinin bilincinde veona göre davranıyor.Yeşilaycı birkimliğe sahip olması, hatıraormanları çalışmaları, özel günlereverdiği önem ve çalışmalarıgörünce hayranlık duyuyor vedestekliyorum. Mağaza içi hizmetkalitelerinden de bir o kadarmemnuniyet duyuyorum.32 OCAK/ŞUBAT/MART2007


MAKROKutlu Doğum Haftasıİnsani değerlerin kaybedildiği, birbiriniincitmekten zevk alan bir toplumuntürediği, ahlaki bağların tamamen koptuğu,kötülüğün kalpleri kararttığı birgecenin sonunda doğan Hz. Muhammed'in(S.A.V) insanlığa olan çağrısını,bütün dünyaya doğru bir şekilde tanıtmak,O'nun bizlere sunduğu sevgiyi vegösterdiği yolu anlatan birlik ve beraberlikmesajlarını herkese sunmak amacıylaDiyanet İşleri Başkanlığı ve TürkiyeDiyanet Vakfı tarafından ülkemiz baştaolmak üzere, bütün İslam dünyasında1989'dan beri Kutlu Doğum Haftasıkutlanmaktadır.Kutlu Doğum Haftası denildiğinde,Hz. Muhhammed'i anmak, bunun daötesinde O'nu anlamaya çalışmak, temsilettiği aşkın değerler bütününü tanıözel‹ki Cihan Serveridünyay›flereflendirdi!Yeryüzünü manevi bir karanlık kaplamıştı.Gözyaşı döken gözler değil, ruhve kalplerdi. Kalp ve ruhların keder vegözyaşına evren de katılmış, sanki hertarafta bir yas ilân edilmişti. Küfür veşirk fırtınası ruh ve kalpleri kasıp kavurmuştu.Ruh ve kalpleri manevi kıskacıaltına alıp olanca kuvvetiyle sıkan buküfür ve şirke, bu hüzün ve sıkıntıya insanlığındaha fazla katlanmasına Allah'ınsonsuz merhameti elbette müsaadeedemezdi. 20 Nisan 571 tarihine rastlayanRebiu'l-evvel ayının 12. günü, Pazartesigecesi Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed (S.A.V) dünyayı şereflendirdi.O doğduğunda, dünyanındört bir yanındamucizeler oldu,hidayet güneşi,karanlığa sürükleneninsanlığıaydınlığa çıkardı. Sapkınlıkve zulmün hükümsürdüğü, kardeşlik, eşitlik gibi kavramlarınolmadığı bir zamanda,Allah,en büyük nimetlerinden birini sundu.Bu husus Kur'an-ı Kerim'de şöyle ifadeedilmektedir:"And olsun ki Allah, müminlereayetlerini okuyan,onları kötülüklerdentemizleyen, onlara kitapve hikmeti öğreten bir pey-gamber göndermekle büyük bir lütuftabulunmuştur. Halbuki onlar önceleriapaçık bir sapıklıkta idiler."Hz. Muhammed'indoğum müjdeleriHz. Muhammed'i (S.A.V) dünyayagetiren bahtiyar anne Hz.Amine, hamileykençok manalı rüyalar gördü. Âmine,o anı şöyle anlatır: "Hamileliğimin altıncıayında bir gece rüyâmda karşımabir zât çıkıp dedi ki, “Sen insanların enhayırlısına ve bu ümmetin efendisinehamile oldun. Onu dünyaya getirdiğinzaman 'Her hasetçinin şerrinden korunmasıiçin bir ve tek olana sığınırım'de, sonra O'na Ahmed yahut Muhammedismini ver”.Peygamberimiz'i, doğum günününbir adeti olarak bir çanakla kapattılar.Araplara göre o zaman, gece doğan çocuğunüzerine çanak koymak ve gündüzolmadan ona bakmamak adetti. Fakat,Peygamber Efendimiz'in üzerine konulançanak yarılarak ikiye ayrılmış,Efendimizgözlerini gökyüzüne dikmiş,başparmağınıemiyordu. Bu işaret her türlüküfrün, zulmün, şirkin ve her türlü batılinanç ve adetlerin yok olması, imanın,nurun ve hidayetin kainatı aydınlatmasıiçin gönderilmiş peygamber olduğu anlamındaydı.Aynı gece Kabe'de tapılmakta olancansız putların çoğu devrildi.Kisra Sarayı'nın beşik gibi sallanarakon dört balkonun parçalanıp yere düştüğüöğrenildi.Sava'da mukaddes tanınan gölün suyununçekilip gittiği görüldü.Bin senedir yanan ve söndürülemeyenMecusi ateşi söndü.Bütün bu yaşananlar, dünyaya gelenmübarek zatın Allah'ın izni olmadankutsal tanınan şeyleri ortadan kaldıracağınaişaretti.34OCAK/ŞUBAT/MART 2007


MAKRO özelAray› aray› bulsam iziniAray› aray› bulsam izini‹zinin tozuna sürsem yüzümüHak nasip eylese görsem yüzünüYa Muhammed cân›m arzular seniBir mübârek sefer olsa da gitsemKâbe yollar›nda kumlara batsamHub cemâlin bir kez düflde seyretsemYa Muhammed cân›m arzular seniZerrece kalmad› gönlümde hileS›dk ile girmiflem ben bu hak yolaEbu Bekir, Ömer, Osman da bileYa Muhammed cân›m arzular senimak ve hayatımızı aydınlatarak doğruyolda ilerlememizi, yanlış yollara sapmamamızısağlayan bir meşale yapabilmekçabası akla gelir. İnsanoğlunun var oluşundanbugüne dek kendine sorduğu“Nereden geldim, nereye gidiyorum?”gibi soruların cevapları, hayatın anlamınıbulmanın yolu, ancak Hz. Muhammed'inörnek şahsiyetinde ve Kur'an-ı Kerim'inevrensel mesajında saklıdır.Peygamberimizin dünyayı teşrifleriolan Mevlid-i Nebevi, asırlardır milletimiztarafından 'Mevlid Kandili' olarakkutlanır. İlk defa 13. asırda Erbil AtabeğiMuzafferüddin Gökbörü tarafından ikiay süreyle kutlanmaya başlandı. MevlidKandili münasebetiyle ilim adamları birYunus Emrearaya gelip ilmi, fikri sohbetler yapıyor,halk sokaklarda mevlidi bir bayram havasındakutluyordu.Yüce dinimiz, huzurlu ve mutludünyanın en büyük hayat kaynağıdır. Bunoktadan hareketle dini bilgileri camidışına taşırmak, değerli ilim adamlarımızınaraştırmalarını ve düşüncelerini halkaaktarabilmek için bu yıl 30 MartMevlid Kandili'ni takiben 5 Nisan'a kadarKutlu Doğum Haftası'nı çeşitli etkinliklerlekutlayacağız.Kutlu Doğum Haftası'ndaneler yapılır?Hz. Muhammed'i (S.A.V) anlamakve anlatmak için her yıl çeşitli etkinliklerve programlar yapılır. İnsanlar O'nakarşı olan aşklarını ve sevgilerini dilegetirmek için çaba gösterirler. TürkiyeDiyanet Vakfı tarafından yapılan KutluDoğum Haftası kutlamaları çerçevesinde,1995 yılından beri yüz binlerce güldağıtılır. Bu güller, hiç bitmeyecek olanbir sevginin en güzel hatırlarındandır.Konserler, konferanslar ve özelprogramlarla Kutlu Doğum Haftası heryıl dolu dolu geçer. Gönüllerdeki imangücü, toplumumuzu sarıp sarmalayarak,birlik ve beraberliğin katlanarak artmasınasebep olur.Öğrencilerin, bu alandaki bilgilerininderinleştirilmesi, Kutlu Doğum Haftası'nailgilerinin sağlanması ve Hz. Peygambersevgisinin yaygınlaştırılmasıamacıyla Milli Eğitim Bakanlığı'yla ortakbir çalışma ile Türkiye genelinde lise vemeslek liseleri arasında bilgi yarışmasıdüzenlenir.İmam-Hatip Lisesi öğrencilerine,araştırma yapıp düzgün bir şekilde yazmaalışkanlığı kazandırmak ve İslam ileaktüel kavramlar arasında irtibat kurupdüşünmelerini temin etmek amacıylaTürkiye genelinde İmam-Hatip Liselerindekiöğrenciler arasında düzenlenenkompozisyon, hutbe metni hazırlamavb. yarışmalar düzenlenir.Her yıl değişik konularda özellikleTürk cumhuriyetleri, Balkanlar ve Türktopluluklarına yönelik Peygamber sevgisi,vatan ve millet sevgisi konularındadüzenlenen şiir yarışmaları neticesindeedebiyatımıza yeni eserler kazandırılır.İlki 1996 yılında başlatılan "KutluDoğum Aşı",Türk kültürüne uygun birşekilde yapılır. Misafir ağırlama bilindiğigibi Türk insanının vazgeçilmez bir özelliğidir.Bu düşünceden hareket edenTürkiye Diyanet Vakfı, hazırladığı 3500kişilik etli pilav ve ayranı, Kocatepe Camiiavlusunda misafirlerine ikram eder.Hz. Muhammed'in (S.A.V) sevgisibirçok halk ozanına feyz vermiş ve şiirlerisevgilerinin bir göstergesi olarak efsaneleşmiştir.Kaynak: www.diyanet.gov.tr36 OCAK/ŞUBAT/MART2007


MAKROtarihİnsanlık tarihinin en onurlukalpazanlık öyküsü *MuzafferAsteğmen'inyalnızca çinimürekkebi vekalem kullanarak,elindeikinci birörnek bulunmaksızınkusursuzayakın birbenzerlikteçizdiğiefsanevî 100Osmanlı“kaime”si…Ali Murat GüvenGazeteci - YazarBu sayfadaki soluk fotoğrafta yer alaneski paraya lütfen çok dikkatle bakın. Çünküsöz konusu fotoğrafta, ülkemizin1923'te kuruluşunun sırrı gizli.O, bugün mezarı bile belli olmayan büyükbir vatanseverden geriye kalan tek hatıraolmasının yanı sıra, mantıksal açıdanda “imkânsız”ın fotoğrafıdır.Şubat 1915 ile Ocak 1916 tarihleriarasında gerçekleşen Çanakkale Savaşları'na,Osmanlı ordusuna karşı toplam 16İngiliz, Avustralya,Yeni Zelanda, Hindistanve Fransız tümeni katıldı. Bölgede 11 aysüren dehşetli çarpışmaların sonunda, İngilizUluslar Topluluğu'nun resmî kayıp bilançosu214 bin, Fransızlar'ın 50 bin, Osmanlıordusunun kayıpları ise 190 bindi.Askerî tarihte Çanakkale savunmasıiçin sıklıkla “subay ve astsubayların savaşı”nitelemesi kullanılır. Bu niteleme hiç deisabetsiz değil. Çünkü Osmanlı Devleti'ninÇanakkale Savaşları sırasında cepheyegönderdiği rütbeli personelin genel askerîmevcuda oranı öylesine yüksekti ki, ancaksavaş sonunda tam dökümü çıkarılabilensubay ve astsubay kayıpları, diğer cephelerdesürüp giden çarpışmaları komutaedecek üst düzey rütbeli personelin teminindesonradan çok büyük sıkıntılara yolaçmıştı.Kasım 1914'teki “Yavuz ve MidilliZırhlıları” olayının ardından, Osmanlı Devletiile İhtilaf Devletleri arasında uzun süredirbeklenen savaş patlak vermiş ve İstanbulyönetimi, Almanlarla askerî ittifakgerçekleştirerek Birinci Dünya Savaşı'nakatılmıştı.İngiliz siyasî yetkilileri, gerçekte 1904-1911 yılları arasında Çanakkale Boğazı'nıele geçirmeyi ve ardından da İstanbul'u işgaletmeyi hedefleyen bir çok plan yapmışlardı.Ancak,bu amaçla ortaya atılan bütünplanlar, içerdikleri büyük riskler nedeniylehem İngiliz Hava Kuvvetleri'nin, hem deDeniz Kuvvetleri'nin üst düzey komutanlarındanyoğun biçimde tepki görünce rafakaldırılmıştı.Fakat, uzun süredir raflarda bekletilenişgal planları, Rus orduları başkomutanıGrandük Nikolay'ın başvurusu üzerine yenidengündeme getirildi. İngiliz Hükümeti,Kafkas cephesinde Osmanlılara karşı savaşanRus birliklerinin üzerindeki baskıyı hafifletmekiçin, sonunda Osmanlı Devleti'nekarşı bir “gövde gösterisi”ne girişmeyi kabulediyordu (2 Ocak 1915).İngiliz Hükümeti'nden bu kararın çıkmasındaen fazla etkili olan siyasetçilerarasında ise hayli tanıdık bir isim gözeçarpmaktaydı. Dönemin deniz kuvvetleribakanı, gelecekte ise ülkesinin başbakanlıkkoltuğuna oturacak olan Winston Churchill…Churchill'in hararetle desteklediğibirleşik deniz ve kara harekâtı için en uygunyer olarak da stratejik öneme sahipÇanakkale Boğazı seçilmişti.“Muafiyet Kanunu”na rağmenaskere yazılan gençlerLondra'daki bu işgal hesapları sürerken,İstanbul'da yaşayan gençler ise birbaşka hesabın içindeydiler: “Askere gidebilmehesabı”…Osmanlı yönetimi, yükseköğrenimlerinisürdüren genç Osmanlıları savaşın yıkıcıetkilerinden korumak ve onlara eğitimlerinitamamlayıp toplumsal alanda çokdaha yararlı olabilecekleri mesleklere atılmaimkânı tanıyabilmek için 1909 ve 1914yıllarında iki ayrı “Askerî Muafiyet Kanunu”çıkarmıştı. Bu kanunlar uyarınca, henüzöğrencilikleri süren ya da eğitimlerinitamamlamış olup mesleklerine atılmayahazırlanan yükseköğrenim görmüş İstanbullugençler, ufukta belirlemeye başlayanÇanakkale Savaşı'na katılmaktan muaf tutulmaktaydılar.Kanunun kapsamı, dahasonradan yapılan eklerle daha da genişletilmişve askerlik çağındaki bütün İstanbullugençleri içine alacak bir içerik kazanmıştı.Bugünkü toplumsal anlayış içinde belkibizlere inanılmaz görünebilir; ancak döneminaskerlik şubeleri kısa süre içindeordu birliklerine “gönüllü” olarak katılmakistediklerini söyleyip bu muafiyeti aşmayaçalışan onbinlerce İstanbullu genç ile doluptaşmaya başlamıştı! Cepheye gitmekiçin şubelere başvuran gençler arasındaLondra, Paris, Berlin gibi Avrupa başkentlerindesürdürdükleri üniversite eğitimlerinihiç tereddütsüz terkedip derhal İstanbul'adönenler, oldukça büyük bir oranteşkil etmekteydiler. Bunların ezici bir çoğunluğununyaşları ise 17 ilâ 22 arasındaydı.Askerlikten muaf tutulmalarına rağmenısrarla cepheye gitmek isteyen bugençlerin başvurularından bunalan döneminMillî Savunma Bakanlığı, sonunda bir“orta yol” bulmak zorunda kaldı. İsteyenyükseköğrenimli gençler askere alınacaklar,ancak bunların büyük bir bölümü mükemmeldüzeyde yabancı dil bildiklerinden,kendilerinden cephede değil de karargâhhizmetlerinde yararlanılacaktı.Devletin bulduğu bu orta yolcu çözüm,vatan savunması için şubeleri doldurangenç Osmanlıları yine de pek tatminetmedi. Önceleri karargâh hizmetinde görevlendirilmeküzere askere yazılan ve üçaylık yedeksubaylık eğitimi gören bu onurluinsanların bir bölümü, sonradan ne yapıpedip komutanlarının kendilerini Çanakkale'dekicephelere göndermelerinisağlayacaklardı.Tıpkı, İstanbullu Muzaffer Asteğmengibi…“Oğlum, ne yapıp edipbu malzemeyi al!”Gönüllü olarak askere yazılan İstanbulluMuzaffer, bütün arkadaşları gibi önceüç aylık temel yedeksubay eğitimindengeçti.Ardından bir süre de merkezde görevyaptı ve en sonunda kalbinde yatan aslanakavuşarak cepheye, Çanakkale'yegönderildi.Ancak, zabit (subay) namzedi olarak38 OCAK/ŞUBAT/MART2007


Çanakkale Savaşı, bu savaşa katılmış olan bütün taraflar için unutulmaz bironur mücadelesine dönüşürken, ardarda birkaç kuşağın belleğinde de sonderece derin izler bıraktı. Sahi, dünyadaki başka hangi savaşın ardından,cephede birbirlerine ölesiye saldırmış olan düşmanları ömürlerinin sonbaharındabu şekilde birbirlerine dostça sarılmış hâlde görebilirsiniz ki?Çanakkale'deki birliğine katıldığında, gençMuzaffer'in keyfi biraz kaçmıştı. Çünkü 11aylık ümitsiz saldırılardan sonra bu işin altındankalkamayacaklarını anlayan İngilizve Fransızlar, 9 Ocak 1916 günü itibarıylaÇanakkale'deki bütün birliklerini geri çekmişlerdi.Muzaffer, büyük zaferin son evresinde-çok arzu etmesine karşın- aktif birgörev alamamış olmanın üzüntüsünü yaşıyordu.Ancak, Çanakkale'deki işgalcilereunutulmaz bir ders veren birliklerin büyükbir kısmının terhis edilmeksizin doğrudanKafkas, Irak ve Filistin cephelerine nakledilecekleriniöğrenince yeniden sevindi.Vatan topraklarının bu kısmındaki savunmagörevi hakkıyla başarılmıştı. Bunakarşılık, dört bir taraftan akıl almaz bir kuşatmaaltında bulunan vatanın kurtarılmayıbekleyen daha bir sürü cephesi vardı veo cephelerde de aylardır çarpışan birlikler,dirençlerinin son sınırına ulaşmış bir hâlde“takviye güç” beklemekteydiler.Çanakkale'deki bütün Osmanlı birlikleri,çok geçmeden İstanbul'dan “hazırlanmave noksanlarını tamamlama” emri alarakçalışmalara başladılar.Asteğmen Muzaffer, bağlı bulunduğubirliğin alay karargâhında görev yapmaktaydı.Alay komutanı sonraki bir kaç güniçerisinde kendisini çağırdı ve “büyük görev”iona açtı.“Muzaffer Asteğmenim” demişti albayısıkıntılı bir sesle,“Senin de bildiğin gibi,Almanların verdiği iki binek arabamız veiki tane de Mercedes-Benz kamyonumuzvar. Ama bunların hepsi lastiksiz. Ortadoğu'dakicephelere giderken bu araçları daberaberimizde götürmemiz hayatî önemtaşıyor. Çünkü oradaki çöl ortamında motorluaraçlara büyük ihtiyaç var.”“Biliyorum komutanım” diye cevapverdi Muzaffer.“Oğlum, seni hemen İstanbul'a göndereceğim.Çünkü sen bir İstanbul çocuğusun,bu malzemelerin nereden ve ne şekildealınacağını en iyi sen bilirsin. SavunmaBakanlığı'na hitaben resmî bir yazı yazacağız.Onu alıp bakanlığa gideceksin ve derdimiziiyice anlatacaksın. Onlardan bize lâzımolan parayı ne yapıp edip mutlaka kopart.Reddedilirsen ve eli boş dönersenmahvoluruz. Sen de işin içindesin ve hâlimizigörüyorsun. O arabalar çalışmak zorunda.”“Mutmain olun, eli boş dönmeyeceğimkomutanım” dedi Muzaffer.Ertesi günkü ilk vapurla İstanbul'adoğru yola çıkmıştı bile.“Biz burada postalalamıyoruz, sen ise…”O yıllarda değil İstanbul'da, bütün Türkiye'dedahi motorlu araçların toplam sayısı100'ü geçmemekteydi. Dolayısıyla, oldukçapahalı ve son derece de az sayıdaolan bu araçların yedek parçalarına da öyleher köşe başında rastlamak mümkündeğildi. Otomobil lastiği gibi “lüks” malzemeleryalnızca Karaköy semtindeki bazıYahudi esnaflarda bulunabiliyordu.Bu durumu iyi bilen Muzaffer, İstanbul'avardığında, fiyat araştırması yapmaküzere önce Karaköy'deki dükkanları dolaştı.Saatler süren aramalardan sonra nihayetbir Yahudi'de aradığı yedek parçalararastlamıştı. Fiyatları öğrendiğinde ise te-


MAKROtarihGerçek bir100“kaime”ninalt kısmındabulunanresmî ibare:“BedeliDersaadet'tealtın olaraktesviye olunacaktır.”peden tırnağa sarsıldı. Her şey çok pahalıydıve alacaklarının toplam bedeli de 100Osmanlı Lirası'nı bulmaktaydı.“Yapacak bir şey yok” diye düşündü.Çünkü Karaköy'de aynı malın topu topuüç-beş satıcısı bulunuyordu ve bunlar dasöz birliği etmişçesine hep aynı fiyatı talepediyorlardı genç subaydan. Şimdi tek hedef,ordunun ihtiyaç listelerinden bunalmışolan Harbiye Nezareti'ni ne yapıp edip iknâetmekti.Muzaffer, günümüzde İstanbul ÜniversitesiHukuk Fakültesi olarak kullanılanBakanlık binasından içeri girdi ve birliğindenaldığı resmî yazıyı tediye merciîne havaleettirdi. Genç subayı kısa bir beklemedensonra yaşlı bir kaymakamın huzurunaaldılar.Kaymakam, katibin kendisine uzattığıtezkereyi okudu. Karşısında hazırolda duransubaya baktı. Daha ihtiyaç duyulan paranınmiktarını bile sormadan, sert birsesle,“Ne alınacak?” dedi.“Oto ve kamyon lastiği” cevabı verilincede bir an durdu.Ardından, Muzaffer'edik dik bakarak şunları söyledi:“Bana bak oğlum, ben askerin ayağınapostal, sırtına kaput alacak parayı bulamıyorum.Sen ise bana otomobil lastiğindenbahsediyorsun! Haydi yürü git, bu dediklerimiaynen komutanına ilet! İnsanı da günahasokmayın, lastik almaya falan paramızyok!”Muzaffer asker selamını çaktı ve dışarıçıktı. Aslında ülkede yaşanan büyük ekonomiksıkıntılar karşısında buna benzerbir tepkiyle karşılaşacağını az buçuk tahminediyordu.Ama yine de içi ezilmişti.Komutanının sözlerini düşündü. Nedemişti onu uğurlarken yaşlı ve yorgun subay,“Sen İstanbul çocuğusun; ne yapıp etve bu malzemeyi getir. Başka hiç bir çıkışyolumuz yoktur oğlum!”Bu sözleri kendi kendine tekrarlayatekrarlaya Beyazıt Meydanı'na vardı. Canımüthiş sıkılıyor, göğüs kafesi, yaşadığıüzüntüden dolayı âdeta yüreğine dar geliyordu.Bu halet-i ruhiye içindeyken, anidenyerine çivilendi kaldı.Aklına parlak bir fikirgelmişti.“Malzemeyi sabahadek hazırla!”Öğleden sonra yeniden Karaköy'e indive lastikleri satan Yahudi'nin dükkanınagitti. “İş oldu Moiz Efendi” diyerek ihtiyarYahudi'ye gülümsedi, “Paranın tediye işiakşam üzeri tamamlanacak, ben de gidipbakanlıktan alacağım. Fakat, akşam ezanındansonra buraya gelip malları alamam.Çünkü, onları gece koyacak yerim yok.Çanakkale vapuru yarın öğleden önce kalkıyor;ona mutlaka yetişmem lazım.”“Dert değil paşam” diyerek gevrekgevrek güldü Yahudi satıcı,“O zaman mallarınısabah ezanına hazır edeyim. O saattegelir alır, sonra da vapura yükletirsin.”“Hah işte” dedi Muzaffer,“Ben de sendentam bunu isteyecektim. Ezan vakti geleceğim,malıhazır et.Bu arada,haberin olsun,bakanlık altın ile ödeme yapmıyormuş.Bana kâğıt para verecekler, ben desana onu getirecğim.”Yahudi yine dert etmedi, “Tamam paşam”dedi,“Sen bana 100 lira getir de, isteraltın olsun ister kâğıt, hiç farketmez.”Muzaffer ertesi sabah Merkez Komutanlığı'ndansağladığı at arabası ve erlerleberaber Yahudi'nin kapısındaydı. Ortalıkhenüz ışıyordu.Tüccar, malları söz verdiğigibi hazır etmişti. Lastikler havagazı fenerininsolgun ışığında arabaya yüklendi. İş bitinceAsteğmen Muzaffer dükkan sahibinedönüp ”Sağol Moiz Efendi” dedi,“Buyur, alparanı.” Ona gıcır gıcır bir “kaime” (yüz liralıkkâğıt para) uzattı.Yahudi bunu alıp çenesinesürdü,“Berhüdar olasın paşam, yolunaçık olsun” diyerek onu yolcu etti.Arkası lastiklerle yüklü, ön tarafındada Muzaffer'in oturduğu at arabası dörtnala Sirkeci'ye doğru yol alıyordu. Malzemesüratle Çanakkale Vapuru'na aktarıldı.Muzaffer, yükleme bittikten sonra vapuraçıktı, müsait bir yere oturdu. Alnınıkaplayan boncuk boncuk terleri sildiktensonra derin bir “oh” çekti ve bir sarma sigarayaktı. Görev başarılmıştı.“Bedeli Çanakkale'deödenecektir”Yahudi tüccar Moiz, üç-dört gün sonraelindeki yüzlük kaimeyi bozdurmaküzere Osmanlı Bankası'na gitti.Ancak kendisiniorada acı bir sürpriz beklemekteydi.Parayı eline alan memur, “Bu para sahteefendi” deyince dünya Yahudi'nin başına yıkıldı.Parayı derhal memurun elinden kaptıve hışımla evirip çevirdi. Evet, gerçektende bu sahte bir yüzlüktü ve tamamen el ileçizilmişti!Muzaffer, İstanbul sokaklarında çaresizlikiçinde kendini oradan oraya vururkenaklına gelen bir fikir doğrultusunda,evrak-ı nakdiyelerin basımında kullanılankâğıdın aynından bir tabaka aramaya başlamış,aradığı nitelikteki kâğıdı da sonundayine Karaköy'deki bir kırtasiyecide bulmuştu.Yanındabir şişe çini mürekkebi ilebir kalem almış, bütün gece mum ışığındaçalışarak banknotu “çizmişti”. Bu, el becerisiolan biri için belki de öyle çok abartılacakbir başarı sayılmazdı. Fakat işin asıl ilginçyanı, Muzaffer bu işi elinde örnek alabileceğiikinci bir para bulunmaksızın, sadeceve sadece hafızasını zorlayarak, kimbiliren son ne zaman görebildiği bir 100liralık banknotu hatırlamaya çalışarak başarmıştı.Para, ilk bakışta kesinlikle ayırt edilemeyecekkadar gerçeğine benzemekteydi.Bankadaki uzmanlar el ile çizilen 100 lirayıyakından incelediklerinde, köşesindeyer alan mânidar ifadeyi güçlükle fark edebilmişlerdi.Dönemin bütün kâğıt paralarının üzerindeArap harfleriyle şöyle bir ibare yeralırdı:“Bedeli dersaadette altın olarak tesviyeolunacaktır.” Oysa Muzaffer bir değişiklikyaparak, bu ibarenin bulunması gerekenköşeye aynen şöyle yazmıştı: “BedeliÇanakkale'de altın olarak tesviye olunacaktır.”Elbette ki Muzaffer'in burada kastettiğialtın, Mehmetçiğin Çanakkale'de akıttığı,altından da değerli olan şehit kanlarıydı.Muzaffer tarafından “zorunlu” olarakkandırılan Yahudi tüccar, bu olayı fazla büyütmedive -belki iyi niyetinden, belki deaskerî makamlardan çekindiğinden- taklitparayı hatıra olarak saklamak üzere tekrarcebine koyup bankadan çıktı. Sonraki günlerdede zararını unutmayı yeğledi.Ancak, yanına uğrayan tüccar arkadaşlarınabu olayı sık sık anlatmasından dola-40 OCAK/ŞUBAT/MART2007


Çanakkale, binlerce subay, astsubayve Mehmetçiğin kahramancamücadelesinin yanısıra, ogünlerde Anafartalar'da albayolan genç Mustafa Kemâl'in deaskeri dehasını ilk kez gösterdiğisavaş oldu.yı, Muzaffer'in banknotunun şöhreti giderekönce Karaköy esnafı arasında, sonrakiaylarda da bütün İstanbul'da dalga dalgayayılacaktı.En nihayet olay Saray'a, Şehzade AbdülhalimEfendi'nin kulağına kadar gitti.Hemen lalasını göndererek Karaköylütüccarı bulduran Şehzade Efendi, bedelinialtın olarak ödeyerek taklit 100 lirayı“devlet adına” satın aldı. Sonra da gerçekbir devlet büyüğüne yaraşan bir tavırla,onu sedef kakmalı, içi kadifeyle kaplı çokzarif bir mücevher kutusuna koyarak İstanbulPolis Mektebi'ndeki Emniyet Müzesi'nearmağan etti. Bu eşsiz parça, OsmanlıDevleti yıkılıp Türkiye Cumhuriyeti kurulduktansonra da yıllarca müzedeki şerefmevkiînde muhafaza olundu.1970 yılında Ankara'ya taşınan PolisOkulu “Polis Enstitüsü”ne dönüştülünce,müze de oraya götürüldü. Şehzadenin armağanıolan para muhafazası bu dönemdeciddiyetsizlik yüzünden kayboldu, ancakMuzaffer'in eşsiz parası orada da korumaaltına alındı.Sina Cephesi'nde şehadetKamyon lastiklerini sağ salim Çanakkale'yeulaştıran Muzaffer, ikmal işlemlerinintamamlanmasının ardından, birliğiyleSinâ Cephesi'ne hareket etti.Burada Birincive İkinci Gazze Savaşları'na katılan vatanseversubay, her iki çarpışmada da zafersevincini tattı. Ancak bu dönemde, İstanbul'dakiokul arkadaşı Kasap Faik'e yazdığıbir mektuptan, onun İkinci Gazze Savaşı'ndakolundan yaralandığını ve bir sürehastanede tedavi gördükten sonra “kahramanlıkmadalyası”yla taltif edilerek, kendiisteğiyle yeniden cepheye gönderildiğiniöğreniyoruz. Bu mektupta “Artık teğmenoldum Faik” diyordu genç adam, “Ancakbasit bir yaralanma vesilesiyle aldığım bumadalyayı içime sindiremiyorum. Cephedenice arkadaşım kollarını, bacaklarını kaybetti.Onların bu madalyayı almaları gayetnormaldir, ama ben öyle kalıcı bir yara almadım.Bu sebeple, benim gibilere madalyaverilmesini yersiz ve lüzûmsuz görmekteyim.”Muzaffer'in ömrünün son gününe ilişkinbilgileri ise, 6. Ordu komutanı Halil Paşa'nınhatıratından öğreniyoruz. “Muharebelersırasında bir ara göğüs göğüse çarpışmayagirdik ve 18. Kolordu, 51.Tümen,9. Alay Emir subayı İstanbullu Muzaffer ogün gırtlağından ağır şekilde yaralandı” diyeyazıyor Halil Paşa.“Genç komutan hayatının son dakikalarınageldiğini anlamıştı. Gırtlağındaki yarases tellerini parçaladığından konuşamıyordu.Bunun üzerine sükûnet içinde cebindenbir mektup zarfı çıkardı ve üzerine'Kıble ne yöndedir?' diye yazdı. Çok güzelbir el yazısı vardı.Yanında bulunan askerleryazıyı okuyunca, ona derhal Kıble yönünügösterdiler. Kalbindeki şehâdeti diliylesöyleyemediğinden, kanıyla boyanan zarfınortasına okunaklı bir şekilde kelime-i şehadetiyazdı.Altına da ekledi:'Bölük cihada devam etsin. Benim dekanım yerde kalmasın.'Bir kaç dakika sonra teğmen Muzafferşehadet makamına ulaşmıştı.”Muzaffer'in olağanüstü öyküsü buradanoktalanıyor. Bu konudaki kayıtlara bakılırsa,son nefesini verirken kelime-i şehadetiniyazdığı o kanlı zarf, komutanları tarafındanözenle saklanıp, barış zamanında İstanbul'dakiAskerî Müze'ye ulaştırılmıştır.Çanakkale'den Sina Çölü'ne gidenkamyonlara tekerlek alan o sahte Osmanlı100 lirası ise -eğer bir kaybolma durumusöz konusu değilse- halen Ankara'da, PolisLaboratuarları Daire Başkanlığı'na bağlıGrafoloji ve Sahtecilik Şubesi arşivlerindesaklanmaktadır.(*) Tüyleri diken diken bu tarihsel olay, 1996 yılına kadar daha çok Çanakkale Savaşları'ndan anılara yer veren küçük tirajlıyerel dergilerin ve unutulmuş kitapların sayfalarına hapsolmuş bir durumdaydı. Olaya ilişkin en derli toplu bilgi ise1950'li yılların ünlü gazetecilerinden Ziyad Ebuziya'nın anılarında yer alıyordu. Muzaffer Asteğmen'in ibretlerle dolu, ancakaradan geçen uzun zamanda iyice küllenmiş olan trajik öyküsü, Ekim 1996'da gazeteci-yazar Ali Murat Güven tarafındanhaftalık haber dergisi Yörünge'de yıllar sonra ilk kez ayrıntılı olarak ülkemiz kamuoyuna aktarıldı. Güven'in bu dört sayfalıkaraştırma haberi medyada büyük yankı buldu ve pek çok gazete ile dergi haberden alıntılar yaptı.Ardından, konu reklâmsektörünün de ilgisini çekti ve sahte yüz liranın öyküsü 1997 yılında motorlu araç lastikleri üreten büyük bir firmanıntelevizyon reklâm kampanyasına uyarlandı. İddialı bir prodüksiyonla 75 saniyelik bir reklâm filmine dönüştürülen öykü, filmintelevizyonda haftalarca yayımlanması sayesinde 80 yılı aşkın bir süre sonra yeniden Türkiye kamuoyuna mâledilmiş oldu.Öte yandan, gayrımüslimlerin ağırlıkta olduğu bazı sivil toplum örgütleri, öyküdeki fırsatçı Yahudi karakterden hareketle,olayın bir reklâm filmine dönüştürülmesine yoğun tepki gösterdiler.


MAKROröportaj“Komiklik yapılmaz,<strong>komik</strong> <strong>olunur</strong>...”Hayat arkadaşı Nejla Hanım'ın tabiriyle, 80 yaşında yaramaz bir çocuk; izleyicinin tabiriyle,69 yıldır sanatını icra eden Türk tiyatrosunun usta ismi, bir komedi sanatçısı o.Anadoluyollarını arşınlayarak tiyatro sahnesinde binlerce oyun sergileyen, en çok büstü yapılansanatçı ünvanına sahip, kendisi gibi tiyatrocu ailesiyle hayatı turnelerde geçen birgezgin. Cibali Karakolu, Kaynanatör, Minti Minti,Aman Özal Duymasın, Miğferine ÇiçekEken Asker gibi çok sayıdaki oyunuyla güldürü sanatının en başarılı isimlerinden sayılanNejat Uygur'la geçmişe doğru uzun ama bir o kadar da keyifli bir yolculuğa çıktık.Ortaokuldakiöğretmenlerimrol verirlerdiTiyatroya olan ilgim çocukken başladı.Çocukken yaramazlıklarımın karşılığındaannemden dayak yememekiçin onu güldürürdüm.Babam gülmezdi, askerdi.Çok okul değiştirirdim.Siirt'te okudum.Annem edebiyatöğretmeni, babamaskerdi. Türkiye'ninh e ryerinigezerdik.Tarih dersinde ÇanakkaleHarbi'ni anlatırdım. Sınıf ağlar, müdürağlar, öğretmenler ağlardı. İlkokuldanitibaren ortaokuldaki öğretmenlerimrol verirlerdi. En büyük dershanelerdenbirisi Sarıyer Halkevi'ydi ozamanlar. Halkevleri o zamanlarkonservatuargibiydi. Çok başarılıydıkama ne yazıkki sonradan kaldırdılar.Ben oradaokurken arkadaşımladüğünlerdeşov yapar, bayağıda para kazanırdık.Ozamanlarçift <strong>komik</strong>lervardı,Ateşböcekleri. Ben ve arkadaşımda hamamböcekleriydik. İstanbul'daçok mutlu olmuştuk. Bir günarkadaşımla konuşurken dedim ki,“Bizneden bir tiyatro kurmuyoruz?”. NejatUygur Tiyatrosu'nu kurduk ve ilk olarakYalova'ya gittik. Ancak zarar ettikçünkü kimseyi tanımıyorduk. Ama yılmadım.Tiyatro her zaman kazançlıolamaz. Zarar olduğu zaman resim yapıyorduk.Anadolu'ya en çok gidentiyatro ünvanım varAnadolu'da ilk defa Tire'ye gittik.Orada da bir anım vardır. Ramazandı.Toptepe'de belediye mensupları geliptopu patlatıp, ertesi akşama hazırlıyorlardı.Barut, kibrit kutusu ne lazımsa“Yönetmenlik yaptığımoyunlarda da medyadan iyinotlar aldım. Benim biravantajım, halkla beraberolmamdır. Halkın ne istediğinibiraz daha iyi biliyorum.Gülmeyen adam bilegüler bana.”42 OCAK/ŞUBAT/MART2007


“Tiyatroya olan ilgim çocukken başladı. Çocukken yaramazlıklarımınkarşılığında annemden dayak yememek için onu güldürürdüm.”orada duruyordu. Ben de evde oturuyordum.Şeytan mı dürttü ne, “git birtopu patlat” dedi. 4 saat evvel top patladıve bütün Tire beni 1.5 ay dövdü.Tabi İstanbul'da, Anadolu turnelerinde,asker ocağında, ordu komutanlarımızsanata çok açıktılar. Oralarda çokeğitildim ve birkaç arkadaşı da eğittim.Askerlik bittikten sonra profesyonel birtiyatroya yeniden başlayacaktım. AvniDilligil, İlhan Feyman'a tanıdığı bir arkadaşıolup olmadığını sormuş. O da Nejatdiye Sarıyerli bir arkadaşım var demiş.Eve gelen bir telefonla annem bavulumuhazırladı ve hemen Yalova'yagittim.Avni Bey “Sana bir rol vereceğim,uşağı oynayacaksın, ezberle” dedi. Oyunuoynadık, bitti. Uşağınismi Ali'ydi. Bütün tiyatroAli diye bağırmayabaşladı. Selam veriyorduk,şaşırdım bende.Avni Bey elimden tuttuve Ali diye seslendiğinizbu çocuk Nejat'ım,ilk defa profesyonelseyircinin karşısında oynadı.Anadolu'yaen çok giden tiyatro ünvanımvar. Anadolu insanının da gülmeye çokihtiyacı var. Anadolu'ya çıktığım zamanarabaya kitaplar, defterler, çoraplar, boyamakitapları, resim defterleri koyarım.Çocuklara vermek için…Pervaneli tayyareninsesi başkadırBenim diğer ismim Pilot Nejat. Birhavacı şiirim var. “Ne kadın sesi, ne susesi, ne saksafon sesi, ne dağın sesi, seslerinen güzeli, pervaneli tayyarenin sesi.”Pervaneli tayyarenin sesi başkadır.Bazen Hava Kuvvetleri'nin üst subaylarındanHava Kuvvetleri'nin Nejat Ağbisi'ninbayramını kutlarızdiye tebriklergelir, zevktendört köşeolurum. Talimuçakları düşüyorya, ciğerim yanıyor.Nur içindeyatsınlar.


MAKROröportaj“Anadolu'ya çıktığım zaman arabaya kitaplar, defterler, çoraplar, boyama kitapları,resim defterleri koyarım. Çocuklara vermek için…”Benim bir avantajım halklaberaber olmamdırBütün yönetmenlik yaptığım oyunlardamedyadan iyi notlar aldım. Benimbir avantajım, halkla beraber olmamdır.Halkın ne istediğini biraz daha iyi biliyorum.Gülmeyen adam, güler bana.Askerler için bir komedi oynuyoruz.General teftişe gelir.Tahtadan, yürüyenbir savaş tankı vardı. General oradaykenişaret ettim. Tankı bıraktılar. Tank,generalin önünden ilerlemeye başladı.General,“Bu nedir?” dedi.“Tank!”,“Nebiçim tank”, “Yıkaya yıkaya çekti efendim,her gün bana yıkattırıyorlar” dedim.Bu Cumhuriyet gazetesinde “esprininalası, esprinin nezihi” diye yazılmıştı.Haldun Taner de benim için biryazı yazmıştı, Milliyet gazetesinde. NejatUygur'u seyredin diye… “Öyle biroynuyor ki <strong>komik</strong>liğinin farkında değil”diyor.“Öyle oynarsanız gülünür. Mühinolan o”. Komiklik yapılmaz, <strong>komik</strong> <strong>olunur</strong>.Benim felsefem de budur.Beni en çok memnun eden,kahkahalar ve alkışlardırAllah razı olsun ödüller de veriyorlar.Çok var, seviniyorum tabi. Şimdiandavallı kavuk verdiler. Birkaç yerde,altın kelebek, altın kavuk, altın salatalık…Madalya nedir? Zafer kazananlarınhakkıdır. Onun için hoşuma gidiyor.Ama beni en çok memnun edenkahkahalar ve alkışlardır. Alkışlar birazazalırsa ertesi güne kadar sinirlerimbozuk olur. Nejla anlar,“oyun kötü mügitti?” diye sorar. Şimdi burada sizinhuzurunuzda Nejla'yı yılların anası seçiyorum.Neden diye bana bir sual sorabilirsiniz.Nejla hamileydi. Oynamadesek de “seni yalnız bırakamam, benoynayacağım” dedi. Bu fedakarlığı hiçbirzaman ödeyemem. Hiçbir erkeködeyemez. Oyun başladı, sancısı başladı.Çok güzel de bir rolü vardı. Hemenöteki arkadaşa devam etmesini söyledimve Nejla'yı hemen hastaneye götürdüler.Oyun devam etti. Birinci perdeninsonuna doğru tiyatro müdürügelip, kulisten bana seslendi.“Nejat Abiçok heyecanlıyım. Bir şişe rakını alacağım,oğlunuz oldu” dedi. İlk çocuk. Bende seyirciden bir şey saklamam, akrabamdırlar.“Size bir müjde vereceğim,oğlum olmuş” dedim. Alkışladılar vebiz de neşeli bir şekilde oyuna devamettik. Biraz sonra müdür yeniden geldi.“Nejat Baba, rakıyı ikiledik, bir tane dahaoldu” dedi. O Samsunlu seyircininbir bayram sevinci vardı ki görün. İnsanlıkbaşka bir şey.Mezar taşıma bakıpgülsünler istedimMezar taşımı çaldılar benim, biliyorsunuzdeğil mi? Babasının kemikleriniçıkaracak da sanki. Herkes onu esprizannediyor. Ama espri değil. Beni çokseven bir mermer ustası yapmıştı. Mezartaşında da şöyle yazıyordu, “Hastayım,hastayım derdim de, kimse inanmazdı”.Orada da gülsünler istedim.Velhasılgötürdüler. Belki beni seven birisialmıştır. Babasına koyacak hali yok ya!Getirin de demedim.Bazı tiyatrolarınçok müşterisi varBenim oyun seyretme şansım çokaz çünkü oynadığımız saatlerde başkalarıda oynuyor. Birbirimizi izleme şansıbulamıyoruz. Ama bazı tiyatrolarınçok müşterisi var. Gazanfer Özcan,AliPoyrazoğlu, Nokta'nın tiyatrosu var.Anadolu turnelerinde mükemmel işyapıyorlar. Bu konu açılmışken üzüntüduyduğum bir şey var, onu söylemekistiyorum. Buradan sayın başbakanımve maliye bakanıma küçük bir ricadabulunuyorum. Ben 2 senedir devletyardımı almıyorum ama birçok özel tiyatronunihtiyacıdır. Bu sene devletyardımı gecikti. Çok sıkıntılı günlerigeçti. Karınca kararınca o tiyatrolarabir şeyler verilmeye yine başlanılsın.Bunun yanında bütün kadınlara sevgilerimive hürmetlerimi sunuyorum.Kadınlar günü senede bir gün değil,her gün olsun.44 OCAK/ŞUBAT/MART2007


MAKRO haberMakrobirlik UluslararasıSigorta Aracılık HizmetleriKuruluş amacı, öncelikle ŞerefMakromarket A.Ş. ve grup şirketlerininartan sigorta ihtiyaçlarınıkarşılamak olsa da, kısa bir süreiçinde hızla gelişen ve ulaştığı hizmetkalitesiyle hedeflerini büyülten MakrobirlikSigorta, zamanla faaliyet alanını dagenişletti. 1995 senesinden sonra daŞeref Makromarket A.Ş bünyesinde,Makrobirlik Uluslararası Sigorta AracılıkHizmetleri adı altında faaliyetlerinisürdürmeye başladı.Kurumsal güvenilirlikten,bireysel çözümlereSigorta sektöründeki yerel ve uluslararasıgelişmeleri yakından takip ederekdeğişikliklere hızla uyum sağlayanyapısıyla kısa sürede "kurumsal sigortacılık"alanında adından söz ettiren MakrobirlikSigorta, müşterilerinin gelişenihtiyaçlarını karşılamak ve güvenilir hizmetyelpazesini daha da genişletmekamacıyla “bireysel sigortacılık” alanındada hizmet vermeye başladı. Sektöründetercih edilen, örnek bir kurum olmavizyonuyla, rekabet gücünü arttırmakhedefine sahip olan Makrobirlik Sigorta,işinde uzman, profesyonel ve hizmetinegüvenilen sigorta şirketlerininacenteliklerini bünyesine dahil edereksektördeki yerini de perçinledi.Levent Yavuz Makrobirlik SigortaGeniş ürün ve hizmetyelpazesi, alternatifçözümlerMakrobirlik Sigorta, kurumsal ve bireyselmüşterilerine elementer (yangın,mühendislik, kaza, nakliyat, tarım vb.),sağlık ve hayat branşlarında hizmet veriyor.Profesyonel hizmet anlayışı çerçevesindefaaliyetlerini sürdüren ve çalıştığısigorta şirketleriyle sağlam ilişkilerkuran Makrobirlik Sigorta, kaliteli, hızlıve uygun fiyatlı hizmet anlayışı ile “standartçözümler” sunmak yerine, müşterilerininihtiyaçları doğrultusunda geliştirilenen uygun alternatifleri sunarakfarklılığını ortaya koyuyor. Uygulamadaçıkan problemlerde müşteri hakkını gözeterek,çözümler sunarak yaygın bilgipaylaşımı ve tecrübesi neticesinde müşterilerininavantajına olabilecek gelişmelerdensüratle kendilerini haberdaredip faydalandırıyor. İlgili teminatlar konusundaanlaşma sağlandıktan sonra,poliçenin en kısa sürede ve hatasız olaraksigortalıya ulaştırılması da hizmetininvazgeçilmez bir unsuru. Bu sayedesigortalılar, zaman kaybı neticesindeoluşabilecek verimsizliklerden dolayı sıkıntıyaşamadan, hasarlarını daha zamanlıtahsil edebilip, muhasebe kayıtlarınıdaha sağlıklı tutabiliyor.VizyonumuzHayat standardı ve kalitesini güvencealtına alacak, ihtiyaca dönük ürün vehizmetleri, en uygun koşullarda sunaraksektöründe tercih edilen örnek bir kurumolmak.MisyonumuzKişi ve kurumların değişen ihtiyaçlarınayönelik geliştirdiği uygun çözümlerle,sadık müşteri anlayışını yaratacak,çağdaş ve güvenilir hizmetler sunmak.DeğerlerimizDürüst olmakMüşteri odaklı çalışmakGüvenilir olmakNitelikli insan kaynağınasahip olmakDeğişim ve gelişime açık olmak.İlkelerimizMüşteri değeri yaratmak. Müşteriyizorlamadan yönlendirmek ve müşteriistek ve şikayetlerine dönük öncelikliçözümler bulmak. Müşteri ilişkilerindebilgilendirme, hizmet kalitesi, güvenlikkonularında gerekli hassasiyeti göstermek.Yenilikçidüşüncelerle ürünler yaratıphizmetler sunarak, müşterilerineyarar sağlamak.Çalışan değeri yaratmakÇalışanlarının kendilerini geliştirmelerive potansiyellerini gerçekleştirmeleriiçin gereken ortamlar hazırlamak.Yönetim değeri yaratmakPaylaşımcı, adil bir yönetimi çalışanlarlabirlikte inşâ etmek. Kalite standartlarınauygun çağdaş bir çalışma ortamıhazırlamak.46 OCAK/ŞUBAT/MART2007


MAKROÜLKER LACTUM’UN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR.Çocuklar için sağlıklıbeslenme önerileri50 OCAK/ŞUBAT/MART2007Çocuklarımız hayatımızdaki enönemli varlıklarımız. Onlar bizimhiçbir zaman büyümeyecek olankızlarımız/oğullarımız... Kucağımıza aldığımızo ilk andan itibaren içimizi titretensevgi, belki de dünyadaki en büyükaşklara bedel. Hangi anne-baba çocuğununsağlıklı büyümesini istemez ki? Bununilk şartı, doğru beslenme. İşte beslenmekonusunda bazı önemli tavsiyeler:0-6 ay arası bebeklerBebeklerin minicik mideleri vardırve sindirim fonksiyonları tam olarak gelişmemiştir.İlk ayda sadece anne sütüverilmelidir. Son derece sağlıklı olan annesütü,bebeği birçok hastalıktan korurve bağışlılık sistemini güçlendirir. Dörtaydan önce bebeğinizin anne sütü dışındasuya ya da başka sıvılara (bitkiselçaylar, meyve suyu gibi) ihtiyacı yoktur.Yalnız anne sütü ile beslenen bebeklerdeek gıdalara en erken 4. aydan sonrabaşlanır. Bu dönemde çocuğa verilen ekgıdalar, anne sütünün tamamlayıcısıolurlar. Hiçbir gıda anne sütünün yerinitutamaz.6-9 ay arasıBu dönemde verilecek ek besinler,meyve püresi, sebze püresi, muhallebi,yoğurt, peynir, reçel, bisküvi, ekmek, yumurtagibi yiyeceklerdir. Ek besinler kaşıklaveya bardakla az miktarda başlanarakverilir, daha sonra öğün haline getirilir.Ekbesinlerin hepsine aynı hafta başlamamakgerekir.Yeni besinler en az birerhafta aralıklarlabeslenmeprogramına eklenmelidir.Yeniverilecek yiyeceklerinalerji yapıpyapmadığınada dikkat edilmelidir.Bebeklere,şekere veya reçelebatırılmış yalancımeme verilmeme-Anne sütü 12-15 ay arasında,en geç iki yaşında ve anneiçin uygun olan bir zamandakesilmelidir. Anne sütü kesilirkenailenin diğer bireylerininçocuk ile daha fazla ilgilenmesive anneye yardımcıolması gerekir.lidir. Çocukların hoşlanmadığı önemli yiyecekleri,2-3 haftalık aralıklarla zamanzaman tekrar verilmelidir.Tüm yiyeceklerintemiz ve taze pişmiş olmasına dikkatedilmelidir. Ek gıdalara başladıktansonra öğün aralarında su da verilebilir.Ancak bu, kaynatılmış su olmalıdır.9-12 ay arasıBu dönemde yetişkinler için pişirilenev yemeklerinin çoğunluğu pürelerhalinde, az baharatlı, az tuzlu olarak bebeğeverilebilir. Günde bir kez etligıda vermek yeterlidir. Çocuklarbir yaşında aile ile birlikte memeiskemlesini sofraya yaklaştırarakyemek yemeye alıştırılmalıdır.Kendi kendisine yemesine fırsattanınmalıdır. Bu aylardan itibarenbalık, baharatsız köfte, mercimekçorbası gibi gıdalar verilmeyebaşlanır.9 aylık örnek menü06:00 - 06:30: anne sütü08:00 - 09:00 (kahvaltı): 1


MAKROçay bardağı meyve suyu (evde yapılmış),yarım yumurta sarısı, 1 tatlı kaşığı peynir,1 tatlı kaşığı yağ, 1 tatlı kaşığı reçelveya pekmez, 4-5 bisküvi12:00 - 13:00 (öğle): 1 kase kıymalıveya tavuk etli sebze püresi, anne sütü16:00 - 16:30 (ikindi): 1 kase yoğurt,yarım meyvenin püresi veya bisküvi19:30 - 20:30 (akşam): 1 kase muhallebi,anne sütü1-2 yaş arasıAnne sütü 12-15 ay arasında, en geçiki yaşında ve anne için uygun olan birzamanda kesilmelidir.Anne sütü kesilirkenailenin diğer bireylerinin çocuk iledaha fazla ilgilenmesi ve anneye yardımcıolması gerekir. Çocuk 13-14 aylık olduktansonra kendisi kaşık kullanmalıdır.Ailebireyleri ile sofraya oturan çocuğunayrı bir tabağı olmalı ve neyi nekadar tükettiğine dikkat edilmelidir. Ensık yapılan hatalardan biri, çocuğu yemeksularıyla beslemektir. Hiçbir besleyicideğeri olmayan bu beslenme biçimiuygulanmamalıdır. Bu dönemde çocuklar4 öğün beslenmeli, temelbesin gruplarındanÇocuğunuzun kendiisteklerine yönelik biryemeği planlamasına izinverin. Ya da çocuğunuzunaile için yeni bir besinseçmesine izin verin.• Süt ve sütlü gıdalar• Etler, yumurta ve baklagiller• Sebze ve meyveler• Unlu ve nişastalı besinler, yeterlive dengeli olarak tüketilmelidir.3-4 yaş arasıEvde pişen her yemeği rahatlıkla yemeyaşına gelen çocuklara, besin değeriyüksek, kalsiyum ve protein açısındanzengin gıdalar verilmelidir.Sabah: 1 çay bardağı süt veyameyve suyu, 1 kibrit kutusu peynir veyabir yumurta (haftada 2-3 kez), 1 tatlı kaşığıyağ veya 5 adet çekirdeği çıkarılmışzeytin, 1domates, 2-3 tatlı kaşığı reçel,bal veya pekmez, 1 orta dilim ekmek.Ara: 1 orta boy meyveveya 1 çay bardağı süt.Öğle: 1 köfte kadaret, tavuk veyabalık, 4-5 yemekkaşığı pilav, makarnaveya patatespüresi, 1 çay bardağıyoğurt.İkindi: 1çay bardağımeyve suyu, 4-5 adet bisküviveya kraker.Akşam: 1 kase çorba (mercimek,tarhana, yayla), 4-5 yemek kaşığı sebzeyemeği, 1 çay bardağı yoğurt, 1 orta dilimekmek.Annelere birkaç tavsiye…• Çocuklarınıza yemek için yeterlizamanı tanıyın. Unutmayın, onlar kendikendilerine beslenmek için yeterli beceriyihenüz kazanmamışlardır.• Oyun çağı çocukları oyun için yaşarlar.Yemekleri eğlenceli bir aile toplantısıhaline getirin.Yemek yerken televizyonseyretmeyin, günün olaylarındanbahsedin, çocuklarınızla ve eşinizle birlikteyemek yemenin keyfini yaşayın.• Çocuklarınızı yemekle ödüllendirmeyin.Çocuğunuzu yemekle ödüllendirmekveya cezalandırmak yalnızca yemekleilgili sağlıksız alışkanlıklar kazandırmayaneden olur.• “Yasaklanmış yemek” kavramındankaçının. Bu, çocuklarınızın onlarıdaha çok arzu etmesine neden olabilir• Çocuğunuzun kendi isteklerineyönelik bir yemeği planlamasına izin verin.Yada çocuğunuzun aile için yeni birbesin seçmesine izin verin.• Yeni bir besini sunmadan önce ondanbahsedin. Çocuklarınıza o yemeğihazırlarken size yardım etme fırsatı verin.Böylece onu tatmakta daha istekliolacaklardır.• Aynı besini değişik şekillerde sunun.Böylece değişik yeme stillerinin tadınıçıkaracaklardır.Kaynak: www.ailem.com52 OCAK/ŞUBAT/MART2007


MAKROegitim ~Türkiye'nin “karakter okulu” patentli tek okuluHayat KolejiÜlkemizde sınavlara endeksli uygulananeğitim-öğretim sistemi,eğitim kurumları, öğrenciler veailelerdeki başarı algılamalarını da değiştirmektedir.İlköğretimden itibarengirilen sınavlarda elde edilendereceler, öğrencininveya okulun başarı göstergesiolarak kabul edilmektedir.Küreselleşmesürecinde genç kitlelerinkültürel dejenerasyonuve toplumsal değerlerimizinzayıflamaya, hatta unutulmayayüz tutması, yadsınamayacakbir gerçektir.Kültürel yozlaşmanın temelindedüşünce sistemiMehmet SongörHayat Koleji Kurucu Genel Müdürüile eğitim-öğretim sistemimizdekiyetersiz ve sağlıksız uygulamalaryer almaktadır. Sağlıklı bir toplumsaldüzenin tesis edilmesine ön ayakolacak bir takım değerlerin bilgi düzeyindendavranış düzeyine indirgenememesiproblemlerin kaynağını oluşturmaktadır.Çünkü bilgiyi kullanma değil,bilgiyi işaretleme öğretilmektedir.Akademik başarı, bireylerin hayatatutunmalarında ve mutlu olmalarındavazgeçilmez bir öneme sahiptir. Fakatahlaki değerlerden yoksun bir akademikbaşarı tanımlaması, toplumu şekillendirennitelikli bireylerin yetiştirilmesiaçısından tek başına yeterli değildir.Günümüzde kanun ve yasaklararağmen sosyo-ekonomik statüsü yüksek,eğitimli insanların da suç işliyor olması,bunun en belirgin göstergelerindenbiridir. Suç oranını azaltmak birtakımyasaklarla değil, bilinç katsayısınınyükseltilmesiyle mümkündür. Bilinç katsayısınınyükseltilmesi toplumsal gelişimide beraberinde getireceğinden hembireysel hem de toplumsal iyileşme içinbireylerin karakterinin de eğitimi vazgeçilmezbir olgudur.Karakter eğitiminin temel amacı,dışdisiplini değil iç disiplini geliştirmektedir.Hiç şüphesiz ki, bu eğitim de her birikarakter eğitimini içselleştirmiş biröğretmen kadrosu ile mümkündür. Öğretmenlerimizinen etkin metodu iseöğrencilerimize nasihat etmek yerineörnek olmaktır. Bu eğitim sadece bilgiağırlıklı derslerde değil sosyal, bedenselve zihinsel yeteneği geliştiren bedeneğitimi, satranç, halk oyunları, müzik,drama, görsel sanatlar, teknoloji tasarımıve tarım derslerinde de verilmektedir.Temel insani değerlerin kazandırılmasıolarak da tanımlanan bu çabayıokulumuz, ders programıyla somut halegetirmekte, diğer bir deyişle ete kemiğebüründürmektedir. “KarakterOkulu Programı”, öğrencilerin,sorumluluklarını taşıyabileceklerimakul seçimler yapabilmelerine imkansağlayacak bilgi, beceri ve yetenekleringeliştirilmesini hedeflemektedir.Hayat Koleji, 2003 yılından bu yanaokulun tamamında sistematik bir şekilde“karakter eğitimi” uygulamaktadır.“İçinde yaşadığı toplumun etkin birüyesi olarak kendisiyle ve çevresiyle barışık,bilimsel ve teknolojik gelişmelerdenyararlanan, özgüveni yüksek, niteliklibireyler yetiştirmek; yaşam boyuöğrenmeyi ilke edinen, toplumsal değerlerebağlı, evrensel gelişmelere duyarlınesiller yetiştirerek okulumuzuçevrenin öğrenme ve gelişim merkezihaline getirmek ve ülkemizin kalkınmasınakatkıda bulunmak” misyonuyla eğitimveren Hayat Koleji,Türkiye'nin “karakterokulu” patentli tek okuludur.Akademik başarı,bireylerin hayata tutunmalarında vemutlu olmalarında vazgeçilmez bir öneme sahiptir.54 OCAK/ŞUBAT/MART2007


MAKRO haberMakromarketbüyümeyedevam ediyor14 Şubat 2007 Çarşamba günü atılan imzalarla Nazar MarketlerZinciri, Makromarketler'e katılmış oldu. Bu satın almaile Makromarketler, mağaza sayısını 35'ten 60'a yükseltti.Makromarketler'in Genel Müdürü Mustafa Songör ile mağazalarınıve hızlı bir kararla gerçekleşen satın almayı görüştük.Öncelikle Makromarketler'denbahsedebilir misiniz? Mağazalarınızınmetrekare olarak büyüklüğü,depo kapasitesi, çalışanpersonel sayısı ne kadardır?Bizim mevcut mağazalarımız, 41 binmetrekare müşteri alanına sahip. Bin610 çalışan, 22 bin metrekare de lojistikve genel merkez yapımız var.Tabi ayrıcamağazalarımızın depolama alanları,soğuk hava alanları da var.Nazar Zincir Mağazaları ileMakromarketler'in yapısı uyuşuyormu? Yeni bir konsept çalışmasıdüşünüyor musunuz?Nazar Marketler Zinciri'nin yarısını,Makromarketler ile bütünleştireceğiz.Diğer Nazar mağazaları ve birkaç tanede Makromarket mağazasını, indirimmarket olarak, yeni bir konseptle perakendesektörüne sunacağız.çalışmalarına başladık. Discount'lar hakikatenTürkiye'de de Avrupa'da da belirlibir pazar elde etmiş, gelecekte devar olmayı ispatlamış bir sistem. Bu anlamdada hızla büyüyerek, 2007 yılı sonundaindirim marketlerini 50 mağazayaulaştırmayı hedefliyoruz.Yıl sonundaindirim marketleri ve Makromarketlerolarak 100 mağazaya ulaşacağız.Kırıkkale'ye 2006 yılında birmağaza açtınız ve bu mağazaulusal olma yolundaki ilk adımınızoldu. 2007 yılında diğerillere mağaza açma hedefinizvar mı? Ulusal ve güçlü birmarka olma hedefinizi devamettirecek misiniz?Çevre illerde çalışmalarımız devam ediyor.Yatırımyapmak üzere belirli arsalarve iş merkezleri ile görüşmelerimiz var.Ama henüz imza atmadığımız için çokfazla açıklama yapmak istemiyorum.Tabiki ulusal olma konusunda çalışmalarımızvar ve devam edecek.Nazar mağazaları personeli ileçalışmaya devam edecek misiniz?İnsan kaynaklarında birdeğişim olacak mı?Nazar personeli ile çalışmaya devamedeceğiz ama tabi ki uyumu artırmakiçin çalışmalarımız olacak. Elbette Nazarda bizim gibi köklü bir kuruluş. Belirlibir çalışma ve iş hayatı kültürü olançalışanlara sahip. Böyle bir yapıyı kendibünyemizde geliştirerek değerlendirmeyiistiyor ve düşünüyoruz.Peki, Nazar gibi başka bir satışolursa, almayı düşünür müsünüz?Yoksa kendi içinizde mibüyümeyi sürdüreceksiniz?Zaten Makromarket olarak kendi içimizdebüyümemizi devam ettiriyorduk.Şimdi de bu süreç devam edecek.Ama,bünyemize uygun olan birleşmelere deaçığız elbette.Discount mağazalarına nasılbakıyor ve değerlendiriyorsunuz?Bu yönde çalışmalarınızolacak mı?İndirim marketlerini, discount mağazalarışeklinde yapılandıracağız ve bunun56 OCAK/ŞUBAT/MART2007


‹Ç‹M‹ZDEN seslerMakromarket,anlatmakla bitmezDudu AltındağMerhabalar!Bu derginin bu köşesinde sizlerle, Makromarket'in, üst statüdeki yöneticilerinden,en alt statüdeki çalışanlarına kadar Makromarket hakkındakidüşüncelerini, yaşadıkları olayları, yani Makromarket'e bakışımızı, işimizdekarşılaştığımız zorlukları ve kendimize göre çözümlerimizi paylaşmayaçalışacağım. İlginç bir yazılar zinciri olacağından emin olun. ÇünküMakromarket, anlatmakla bitmez, yaşamak lazım. Fakat yaşayanların yaşadıklarınıdinlemekten sizler de haz alacaksınız.Bu yazımı birazcık bencillik yaparak kendi hissiyatlarıma ayırdım. SizlereMakromarket'i benim yüreğimden anlatmak istiyorum. ÖncelikleMakromarket ailesinin bir ferdi olma özelliğimden gurur duyuyorum. Bu3,5 yıldır sürüp giden ve hiç eksilmeden büyüyen bir gurur...Market sektöründe çalışmanın çok zor, yorucu bir iş olduğu kesin.Vebu sektörde çalışmak, sadece para kazanmak için yapılabilecek işlerdendeğil. Bu sektörde çalışmak sevgi ister, at gözlüklerini çıkartıp hayata genişbakmak ister, gözlerde ışıltı ve heyecan ister.Bu iş bedenle ruhun karışımını ister.Bu işin güzelliği, mağazanın kepenklerinin açılmasını bekleyen müşterilerin,“günaydın”ıylagüzelleşir.Bu iş, gelen müşterilerin tezgahtara “Siz ne önerirsiniz?” diye sormasıylagüven bulur.Bu iş, Makrokart taşıyan müşterilerin, benim Makrokart'ım var demesiylepekişir.Bu iş, tebessüm ederek çıkan müşterilerin poşetlerini arabasına yüklemesiyletekrar tekrar yeniden başlar.Şu an bu yazıyı okuyor iseniz, mutlaka Makromarket'in bir parçasısınızdır....ya bir çalışanı,...ya bir müşterisi,...ya da aynı piyasada çalışan bir diğer aktörsünüz.Ama mutlaka bir parçasısınızdır. Eğer ki tesadüfen gelmiş ise bu dergisizin elinize......gönül vermek, çalışmak isterseniz bu sektörde, tercihiniz en iyisindeolmak olsun....üründe, hizmette kalite görmekse isteğiniz, “önce müşteri”dir sloganımız....rakibimizseniz, maalesef size şans vermeyiz.Çünkü biz işimizi, biz kendimizi, bizNice sözler vardır ki,inci kolyelerden daha güzel vegece yıldızlardan daha parlaktır.Hz. ÖmerMakromarket'i seviyoruz ve sahipleniyoruz.Makromarket bizim ikinci evimiz veMakromarket çalışanları, ikinci ailemiz.Ne mutlu bize ki, bu çatının altındabir bütünüz!Başarı, tesadüflersonucu oluşmaz!Bir işe başlamak ve o işi sonuçlandırmak,bir amaçkoymak ve amaca ulaşmak,hedefini saptamak, hedefinibulmak, azmetmek, azmetmeninkarşılığını almak…Daha birçok, birçok deyimve atasözleri olabilir tabi ki.Yıllar önce kendine hedefkoyarak başladığı üniversitehayatını herkes yarım bıraktığını sandı.Ama o, içindekiistek, arzu ile bir gün diplomasını sürpriz yaparak insanlaragösterdi.Artık o bir makine mühendisi. Hedeflerulaşmak için konur ve insanoğlu, içinde bir şeylerineksik kalmasını istemiyorsa, bunları tamamlamak içinuğraş sergilemelidir. Bizler de Sayın Osman SongörBey'i azmederek başardığı hedefinden dolayı tebrikediyoruz. Önümüzde böyle örnekler olduğu sürece,amaç ve hedef koymaya bizler de devam edeceğiz.Kıssadan Hissehayatı öğrendiğimde,yedi yaşındaydım.okula gidiyordum.sırtımda okul çantam,elimde beslenmem ve suluğum vardı.okulun ilerisinde,yaşlı bir adam gördüm.yürümeye, bir yerlereulaşmaya çalışıyordu.sonra,caminin önüne usuldan oturdu,elinde sopası, başında sarığıyla,o dünyaya gelmiş geleli,acı, çilesi hepsi yüzünden belliydi.o dilenci değildi.acılarla kıvranan yaşlı bir adamdı, insandı.acı çektirse de hayat ona,o mutluluğu, yaşam arzusunuhala arıyordu galiba.usuldan oturduğu yerden,usuldan kalmak istiyor.bastonuna dayanıyor,yıllardır kullanmış olduğubaston bile dayanmıyordu.yaşlı bir adam,hayatta kalabilmek için çabalıyor,gelen geçen yaşlı adama bakıyor,kendilerinin bir gün öyle olabileceğinihiç mi hiç düşünmüyordu.ben yedi yaşındaydım,beslenme çantam, suluğumu bırakıp,yaşlı adama yardım edemedim.Çünkü, çok korkmuştum.ne oldu yaşlı adama bilmiyorum,adamın suratındaki ,o acı tebessümü hatırlıyorum sadece.58 OCAK/ŞUBAT/MART2007


Hayatının çetelesinitutan bir adamYunus MeşkulHayatı, ansızın yoğunlaştırılmış kararlarınçetelelerinden ibaret sanan bir adam.Acelecilikruhunda var adamın. Mutluluk denemeleriylegeçerken hayat, dönüp bakıldığında geridetortusu kalıyor yalnızlığın. Koca bir ölümansızın bekliyorken yaşamı sonlandırmak venoktalamak adına, peki bu kargaşa nedendir.Hiç kimse önemsemiyorken bir başkasınınyaşamını, ne kadar yaşanılası olabilir ki dünya?Hayatlar yaşamdan çıkmıyor artık ve yaşamonurlandırmıyor insanları. Suskunluklar manzumelerigeride bırakacak kadar uzuyorsa,anlamsız soluk alışverişler çoğalıyorsa, doğangüneşin kime ne faydası var. Savaşlar çağın ağlayançocuklarının gözyaşlarını hiçe sayıyorsa,gökyüzü mavi olmuş olmamış ne önemi var.İnsanlar yaftalarını boyunlarından eksik edemiyorsaözgürlük anlamını yitirmiş demektir.Ağaçlar baharı aramaya yüz tutmuşsapuslu sabahlarda, erdem meziyet olmuşsa,edep beyhude gizleniyorsa insanlardan, umudunuslarda eski küf tutmuş bir yanı kalmışdemektir. Sahte gülümseyişlerin gölgesindekalıyorsa mutluluk, yağmurlar rahmeti çağrıştırmıyorsageceleri özlemler eğreti duruyordemektir.Vuslatlar yalancı baharları anımsatıyorlarsa,sadakat göstermelik süs bitkileriniandırıyorsa keşmekeşler, ruhumuzu kaybetmemizeyardımcı olacaktır.Ve bir adam ruhunukaybetmekten korkuyor kaldırımlarındakentin…İnsan ruhunu kaybettiğinde dipsiz kuyularazincirleyecektir kendini,karanlıklar aydınlıklaraaçılan dehlizleri tıkadığında, ruhlarımızıarındırmak için bereket dualarının anlamı faydaetmeyecektir, düşsel dehlizlerimizdeki dalgalarıdindirmeye. Rüzgarlar içselliğimizdekialevlerimizi dindiremeyecekve bu çağ yangınında gemisini kurtarankaptan rolleriyle boğuşmakzorunda kalacağız, geceleri kabuslarımızda.Kan ter uykularla böldüğümüzdeküçük ölümlerimizi aşılmazduvarlarımızda kendimizi hapsedeceğizzamana karşı. Oysa zamantüm ihtişamı ve hızıyla başımızıdöndürürken, kaybettiklerimizin arkasındanahlarımızı tazeleyerek bakakaldığımızdaduracak dünyamız. O zaman,işte o zaman, acı gerçeklerden avından kaçanacziyet timsali süs balıkları gibi yüzleşmektenkaçmaya başladığımızda, geçmiş gölge gibi takipedecektir bizi. Sessiz sakin bir kent akşamındangeriye kalan bir melodinin dizelerinetutunuyor. Geçmişini acılarıyla sorgulayan biradam…Karamsarlık rüzgarlarından arta kalan birhüznü parmak uçlarından kağıda döken biradam... Derdi dermanında gizlenen bir seyyahtanartık bir huzur arayan bir adam... Gözlerinesevdalı bir serzenişle çağın gürültüsündenarınmaya adanan bir ömrü kalbinin meydanındavoltalarıyla süsleyen bir adam...Vedazamanı geldiğinde veda eden bir adam.Acılarıvar anlatmaya kıyamadığı adamın. Üstünetitrediği ve sakındığı umutlarıyla süslediği geceleri...Yalanolan aşklarının kırıntılarıyla avunuyorkalbi. Dokunsan ağlayacak bir ruh haliyleçocuk yanlarını büyütmenin provasındaadam. Ömrü çıkmaz sokaklarda tükeniyor.Akşam oluyor ve adam adamlığını türlü testleretabi tutuyor.Yüreğinde acımsı buruk birtat. Gözlerinde mahur bir besteden alıntı birgülümseme, şehrin kaldırımlarını ölçmeyekalkıyor puslu bir kent sabahında. Yollar tükendikçe,şehir insanın boğazına düğümleniyor.Adamınheybesinde gizli bir hasret türküsüvar, kimselerin bilmediği ve sadece ciğerlerineçekince gurbeti gözlerinden boşanan birhasret türküsü işte! Adamın uçurtmaları asılıkalmış, metruk bir evin balkonunda. Yenidenyelken açmaktan bahsediyor rüzgar adama.Oysa gelip geçen gemilerde yer olmadığınınfarkında bir adam…Ruh Yordamıİçimde tarifsiz acıların boşlukları varUmutsuz rüzgarların beslediği gün batımlarıSalahiyetsiz akşamlarda buluşuyor,Karanlık kaplı ruhların ihtiraslarıYalnızlık kuşanılmış bir zırhHer tarafı saran neonların cazibesindenTarife sığmayan boşluklar girdabıHüznün yağmurlarının tüketildiği çağdaİçimin çocuk yanlarını boşluğa sürüklemeGeceleri rüyalarımı süsleyen yalnızlık perisiYoruldum zamanın çetelesini tutmaktanAnlamsız sözlerin dervişi, çık artık içimdekigizli yerinden…


RAFINAmaze‹çeri¤indeki D-HA formülü nedeniyle “akl›ng›das›” olarak adland›r›lan Amaze, çocuklar›nzekas› için oldukça faydal› bir ürün.Elidor Onar›c› Bak›mElidor Onar›c› Bak›m Serisi,çeflitli etkenlerle y›pranm›flsaçlara birebir.Pril 7Pril 7, tüketicilerinin hayat›n› kolaylaflt›rmak,bulafl›k temizli¤i ile ilgili tüm problemlerineçözüm üretmek düflüncesiyle yola ç›k›laraküretildi.Ülker ChewydentÜlker, tamamen Türkiye'de üretilipgelifltirilen, aspartam içermeyen veiçinde hiçbir yapay renklendlricibulunmayan Chewy DrajeSak›zlar›n› 4 farkl› çeflidi iletüketicinin be¤enisine sundu.Çaml›ca ViflneEflsiz Çaml›ca lezzeti,art›k viflneli ve incekutusunda…CalgonitHepsi bir arada 10süper güç. fiimdiçamafl›r suyu etkili.Dove TerapiDove Terapi Serisi,zamanla y›pranansaçlar›n›zda üstünbak›m ve onar›msa¤lar.Becel LightKalp sa¤l›¤›na yönelik ürünler konusundauzmanlaflan Becel, bu kez formda kalmakve sa¤l›¤›n› korumak isteyenlere BecelLight'› sunuyor.60 OCAK/ŞUBAT/MART2007


RAFINPrima New BabyPrima, yeni do¤an bebe¤inize, birbebek bezinden bekleyebilece¤iniz herfleyi sunuyor.HoflgeldinBebek‹lk gündenitibaren yenido¤antüm bebekler için›slak pamukmendil.Trident SplashKent taraf›ndan üretilen s›v› dolgulusak›z Trident Splash, sat›fla sunuldu.Trident Splash, Limon-Çilek,Vanilya-Nane ve fieftali-Ahududu'lu3 farkl› çeflidiyle raflarda…P›nar YopiP›nar'›n çocuklar içinyepyeni meyvelilezzetleri, ak›ll› beyinlerve güçlü kemikler içinClear MenKepe¤e son...Düzenlikullan›mlagörünür kepe¤iönler. Clear'denerkeklere özelflampuanlar.


GÜZELL‹K modaKATKILARIYLASaç, insanların özellikle kadınlarınen önem aksesuarıdır. Özengösterilen, bakımlı ve sağlıklısaç, büyük değişim sağlar.Saçımızın iyi görünmesive fark edilmesi içinçoğu zaman tüm vaktimizikuaförde vesaç bakım merkezlerindeharcamamızgerektiğini düşünürüz.Oysa dikkatedilmesi gerekenbirkaç püf noktasıylaistediğiniz sonucaulaşabilirsiniz.Saç temizliğini artırma için yöntemler,şampuanınızı kullanma biçiminiz, saçtipinize göre bakım önerileriyle ulaşmakistediğiniz sonuca yaklaşabilirsiniz.Saçınızı yıkamadan önce…• Saçın güzelliği, öncelikle temiz olmasınabağlıdır. Şampuanınızın etkisini ve genelsaç temizliğinizi artırmak için fırçalarınızısık sık sabun ve sıcak suyla temizleyin.• Şampuanlamadan önce saçınızı fırçalayın.Böylece saçınız birikmiş olan tozlardanarınacak ve şampuanın temizlemeetkisi artacaktır.SchwarzkopfPalette saçınız içinetkin çözümler üretir.64 OCAK/ŞUBAT/MART2007


Saçla ilgili bilgiler• Saç uzama hızı, kişiden kişiye değişmekle birlikte, ortalama olarak ayda 1,27cm kadar uzar. Saçınızın sağlıklı uzamasını istiyorsanız belli ve düzenli aralıklarla(8-10 hafta gibi) uçlarından kestirin. Böylece saç uzamasını durduran kırıklarıortadan kaldırmış olursunuz.• Tıraş olmak saçın kalınlaşarak uzamasını sağlamaz. Doğal halinde uzayan saçınucu şekilli olduğundan yumuşaktır. Tıraş edilmiş saçın ucu ise kesilmiş olduğundanköşelidir ve çoğunlukla kalın zannedilir. Eğer tıraş olmak saçı kalınlaştırsaydıkel olmaya yüz tutan erkeklerin tıraş olup problemlerinden kurtulmalarıkolay olurdu. Bu nedenle tıraş olan saçın kalınlaşarak uzamasını düşünmekyanlıştır.• Güneşe maruz kalmış saçın rengi hafif de olsa yeni çıkacak saça göre açık olur.Ancak bu farkı zor fark edilir. Saçın rengini açan güneşin ultraviyole ışınlarıdır.• Saçın belli bir model olacak şekilde terbiye edilmesi mümkün olmamasına rağmensaç senelerce hep aynı tarafa doğru taranırsa, o yöne eğilir.• Kadınların yüzde 40'ı, erkeklerin ise yüzde 50'si yaşamlarının bir bölümündesaç dökülmesi sorunuyla karşılaşır. Uzmanlar, sağlıklı bir saçın günde 50 ile 100tel dökmesinin normal olduğunu söylüyor.• Saç dökülmeleri stres, beslenme bozuklukları, doğumyapma, tiroit hastalıkları, ilaçlar, bağışıklıksistemindeki bozukluklar,genetik veerkeklik hormonu,demirve çinko eksikliklerindenkaynaklanabilir.• Saç derisinin asit seviyesi ciltten dahafazladır. Bu nedenle sabun, saç için tavsiyeedilmez. Sabun saç tellerinin kurumasınave canlı hücrelerin tellerden ayrılmasınaneden olur.Şampuanınızıkullanırken…• Şampuan, saç bakımının ilk adımıdır.Şampuanınızı seçerken saçınızın yapısınave gereksinimlerine uygun olanı tercihedin. Şampuanı saçınıza uygulamadanönce avucunuza dökün.• Şampuanlama sırasında, parmak uçlarınızlasaç derinize hafif masajlar yaparakkan dolaşımını hızlandırın.• Şampuanın köpürme oranı, içeriğindekiköpürtücü maddelere ve kullanılan suyunsıcaklığına bağlıdır. Kirli saçta şampuanaz köpürür. Sert ve kireçli su ilesaç yıkanıyorsa fazla şampuan kullanmakgerekir.• Saçınızı, şampuanlıyken, seyrek dişli birtarakla tarayın. Ilık suyla saçınızı bolcadurulayın.• Saçınıza parlaklık kazandırmak istiyorsanız,durulandıktan sonra diplerdenuçlara soğuk su tutun.• Krem işlemini uygularken, kullandığınızsaç kremi herhangi bir bakım özelliği taşımıyorsasaç derisine temas etmeyecekşekilde sadece uç kısımlara uygulayın.Uygulama bittikten sonra saçınızıbol suyla durulayın.Saça hacimkazandırmak için…• Saçınızı yıkadıktan sonra havluyla hafifçeovarak kurulayın. Daha sonra saç dibinizemasaj yapın. Bu yöntemle saç diplerinizuyarılır ve kan dolaşımı düzenlenir;böylece saçınız tel tel ayrılacak ve kabaracaktır.Saç kurutma makinesi kullanıyorsanız,parmaklarınızla saç kökleriniziayırarak kurutun.• Saçınız kuruyken hacim kazandırmak istiyorsanız,bir püskürtücü yardımıyla nemlendirinve yuvarlak hareketlerle saç dibinizemasaj yapın. Daha sonra şekillendiricibir köpük kullanın ve saçınızı kurutmamakinesi ile kurutarak köpüğü sabitleyin.• Saçınızı fırçalarken öne doğru eğilerekiçten fırçalayın. Sonra arkaya atarak dıştanda fırçalayın. Bu işlem saçı iyice düzeltecekve daha “havalı” durmasını sağlayacaktır.Saç tipiniz farklıysa,şikayetiniz de farklıdır• Saçınız düzse, büyük olasılıkla yağlanmadan şikayetçisiniz.Bunu önlemek için günlük olarak derin temizleyicibir şampuan kullanıp, haftada bir yağ birikiminiönleyecek temizleyici jel uygulayın.• Saçınız kıvırcıksa, muhtemelen kuruluk probleminizvar. Bunun için nemlendirici bir şampuan ve krem kullanabilirsiniz.Yıkadıktan sonra saçınızın suyunu birhavluyla alıp, 4-5 damla silikon bazlı parlaklık verici serumuygulayabilirsiniz. Saçınızı elinizle açmanız ve kendikendine kurumasını beklemeniz işe yarayacaktır.• Saçınız dalgalıysa, parlaklık artırıcı iyi çalkalanmış birşampuan ve krem kullanın. Geniş dişli bir tarakla saçlarınızınuçlarını açıp uçlardan köklere kadar silikonbazlı parlaklık verici bir sprey uygulayabilirsiniz. Önünebigo takılmış bir fönle kurutmanız saç tipiniz içinidealdir.• Boyalı, permalı saçların özellikle bakıma ihtiyacı vardır.Saçlarınız boyalı veya permalıysa saçınıza nem verecekbakım maskeleri uygulayarak besleyin. Böylecesaçınızdaki kuruluğuve yıpranmayıönleyecek;canlı ve parlakbir görünüm sağlayacaksınız.OCAK/ŞUBAT/MART 200765


MAKROkariyerMakromarket’in aktifinsan kaynakları birimiMete KurtMakromarket İnsan Kaynakları Müdürüİnsan kaynakları, bütün işletmeleriçin çok büyük önem arz etmektedir.Bunun nedeni, işletmenin fonksiyonlarıçerçevesinde yürütülen tüm faaliyetlerininsan öğesi ile gerçekleşmesidir.Bu çerçevede Makromarket İnsanKaynakları Birimi, faaliyetlerini planlarkenve yürütürken, insan öğesine gerekenönemi göstermektedir. Bunun içinde dinamik bir insan kaynakları organizasyonunukendi bünyesinde oluşturmuştur.Yönetimde sistem yaklaşımını ilkeedinen insan kaynakları, girdileri, çıktılarıve prosesleri bir bütün olarak düşünmekte,çıktıdaki bir uygunsuzluğuise düzeltici veya önleyici faaliyetleribaşlatarak tekrar uygun çıktı olmasıiçin gereken çalışmaları yapmaktadır.Profesyonel ve stratejik insan kaynaklarıyönetiminin firmamızda gerçekleşmesiyönünde birçok faaliyetyürütülmektedir. Bunları birMete Kurt: 1959 yılında, Elbistan'da doğdu. 1975 yılındaaskeri okula başladı ve Silahlı Kuvvetler'in değişik kademelerindeyöneticilik yaptı. 2000 yılında Silahlı Kuvvetler'den kendi isteğiyleYzb rütbesiyle emekli oldu. Bu arada, 1994 yılı nda İstanbulÜniversitesi İşletme Fakültesi İnsan Kaynakları Ana Bilim Dalı'ndayüksek lisansını tamamlayarak uzmanlık ünvanını aldı. 2000ile 2005 yılları arasında enerji sektöründe MET GRUP bünyesindeinsan kaynakları ve kalite yönetim sistem müdürlüğüyaptı. 2006 yılı Ocak ayı itibarıyla da Makromarketlerbünyesinde İnsan Kaynakları Müdürüolarak görevini sürdürmektedir. Stratejik planlamave sistem analizi ile özelleştirme konularındaaraştırmaları mevcuttur.program dahilinde ele alacak olursak,oryantasyon eğitimlerinde mağazalarıntümünü kapsayacak bir program oluşturularakstandart bir işe alıştırma sürecibaşlatılmıştır.Kariyer planlama çalışmaları, genelpersonel planlaması dahilinde değerlendirilerek,değişik yönetim kadrolarınınihtiyaçlarına cevap verecek şekilde,iç ve dış kaynaklı olarak planlanmaktadır.İç kaynaklı kariyer planlamasındaçalışanlar içerisinde eğitim, deneyim venitelik açısından şartlar oluşmuş, personelinsınav yöntemiyle seçimi gerçekleştirilmektedir.Personelin niteliğive niceliği uygun ise Makromarketler'deen üst düzeyde görev almamasıiçin bir neden yoktur ve liyakat esastır.Eğitim çalışmalarında ise yıllık eğitimplanları, sahanın ihtiyaçları doğrultusundagerçekleştirilmektedir. Eğitimleriç ve dış kaynaklı olarak desteklenirken,saha ihtiyaçları doğrultusundabeyaz ve mavi yakalı personel eğitimlerinegereken önem verilmektedir.Çalışanların verimlilik ve başarılarınınölçümünü yapmak üzere, performansdeğerlendirme çalışmaları sürdürülmektedir.Bu kapsamda iş değerlemeçalışmaları tamamlanarak ücret yönetiminebaz teşkil edecek verileroluşturulmaktadır.Makromarketler bünyesinde kapsamlıbir iş analizi çalışması gözlem vegörüşme yöntemiyle gerçekleştirilmiştir.İş analizi çalışmaları sonunda isetüm anahtar işlerin görev tanımları çıkartılmışve uygulamaya konulmuştur.İş gücü devir analizleri çerçevesindeişten ayrılan personellere işaretlemeyöntemiyle anket uygulaması yapılmaktave iş gücü devrindeki sebep vesonuç ilişkileri analiz edilerek çıkan sonucagöre düzeltici ve önleyici faaliyetlerbaşlatılmıştır.İnsan kaynakları olarak iç müşterilerimizolan çalışanlarımızın ihtiyaç vebeklentilerine cevap verebilmek amacıyla10 kişilik uzman kadromuz ile çalışmalarımızısürdürmekteyiz.Önümüzdeki dönemde sektördekibüyümeyi de göz önünde bulunduraraksürekli gelişmeyi ilke edinen bir yapıiçerisinde faaliyetlerimizi yürüteceğiz.Bu çerçevede analitik düşünen, inisiyatifkullanabilen, yetenekli ve kariyeryapmayı düşünen genç beyinleri aramızdagörmek istiyoruz.66 OCAK/ŞUBAT/MART2007


GÖZnuruKişinin elinderenklenir basit taşlarGeçmişten kalan en büyük eserlerin başında gelen Mısırkalıntılarında takıların sadece kadınların değil, gücün,kudretin göstergesi olarak erkeklerin de boyunlarındayerlerini aldıkları görülmektedir. Kültürlerin kendileriniifade ettikleri tarzları, içinde bulundukları dönemleriaktarış biçimleri vardır ve bu özellikleri ile bize bir kültürihracatı olanağı yaratırlar.Duygu ErKendi yaptığı takıyı bir yabancınınüzerinde görmek en büyük mutluluklardanbirisidir, bir takı tasarımcısıiçin.Renklerin tasarımla buluştuğu noktada,nazik bedenler üzerinde, yüzyıllardırsüregelen yerlerini alır, takılar. Giysilerin,ruhun tamamlayıcısıdır çoğu zaman.Tasarımcısıiçin bir yaşam felsefesiseçmeyi gerektirir ve bu felsefeden yolaçıkarak yaşam estetiğine katkılar sağlar.Kişinin elinde renklenir basit taşlar.Tasarımcı kendince bir araya getirir, biruyum oluşturur parçalarla ve oluşumtamamlandığında tasarım çıkar ortaya.Günlerce oturdum kerpeten elimde,önümde boncuklar. Ne olabileceğinebaktım, bir yazar gibi, yazdığını beğenemeyenbir yazar gibi defalarca bir şeyleryapıp yapıp bozdum. Çünkü o boncuklarınanlattığı farklıydı bana.Kalemi doğrukullanmayı öğrendiğim vakit,bitecektieserim ve evet, sonunda ruhumu aktardımboncuklara ve esin kaynağımemeğime döküldü “Tango”. Gördüğümzarifti, ateşli ve hareketli! Tıpkı esinlendiğimmüzik gibi…Yüzyıllar öncesine dayanan uygarlıklarınbize bıraktıkları arasında yerlerinialan takılar, üniversitelerde yapılançalışmalarla takıya ait bir tarihi gözlerönüne sermektedir. Bugün olduğu gibiyüzyıllar öncesinde de önemini korumaktadırrenkli taşlar. Geçmişten kalanen büyük eserlerin başında gelen Mısırkalıntılarında takıların sadece kadınlarındeğil, gücün, kudretin göstergesi olarakerkeklerin de boyunlarında yerlerini aldıklarıgörülmektedir. Kültürlerin kendileriniifade ettikleri tarzları, içinde bulunduklarıdönemleri aktarış biçimlerivardır ve bu özellikleri ile bize bir kültürihracatı olanağı yaratırlar. Ancak tasarımlaruygarlıklara değil kişilere özgüdür.Özellikle son yıllarda tasarım, çokbüyük bir kitlenin hobisi haline gelentakının her şeyidir. Tasarımın belirli sınırlarıyoktur, dipsiz kuyu misali. HerBugün olduğu gibiyüzyıllar öncesinde deönemini korumaktadırrenkli taşlar.68 OCAK/ŞUBAT/MART2007


Son yıllarda tasarım,çok büyük bir kitleninhobisi haline gelentakının her şeyidir.Tasarımın belirlisınırları yoktur, dipsizkuyu misali.şey ilham verebilir tasarımcıya; dağlar,müzik, tarih, herhangi bir şey. Özgün olduğusürece tasarım, tasarımı yapanıfarklı kılar. Herkes kendisini ifade ederyaptığında, ruhundan bir parçayı saklarkullandığı çivilerin, iplerin arasına. Kişininşıklığıdır kimi zaman takılar, giydiğinitamamlar. Bir uyum sağlar kişinin ruhuile giysileri arasında. Çünkü boncuklaren güzel duygu aktarım araçlarıdır aslında.Sevgimizi ifade edebiliriz onlarla,mutluluğumuzu da ve hatta bazen hüznümüzügötürmesini dahi bekleriz biryüzükten, bir kolyeden.Takı yapmak, her ne kadar kolay gözüküyorolsa da, elleri kullanabilmek,boncukları doğru bir şekilde, doğrurenklerle ve doğru yerlerde konumlandırabilmek,ara malzemeleri düzgün seçebilmekve tüm bunları bir uyum içindegerçekleştirebilmek açısından bakıldığında,aslında işin görüldüğü kadar kolayolmadığı açıktır. Ancak önemli olan,yapılan esere ruh katabilmektir.Günümüzde birçok kişinin ilgi odağıhaline gelen takı yapımında, ilgililerinebirçok olanak sunan internet,tasarımcıyıdünya ile buluşturmayı başaran yegânearaçtır. Kişi, internet üzerinden takıyapımını, değişik stilleri öğrenebilmekteve hatta ürettiklerini pazarlayabilmekte,satabilmektedir.Bu da başkabir açıdankişinin hobisiniparayadönüştürerekbütçesine birkatkı sağladığı anla-mına gelmektedir. Diğeryandan kişiye psikolojikdestek sağladığı,bir motivasyon aracıolduğu da açıktır.Takı ile ilgilenenleraçısından birkaçipucu vermek gerekirse;takı ile uğraşankişiler, eğer bununeğitimini ciddiolarak almayı düşünüyorlarsaüniversitelerinGeleneksel El Sanatlarıveya BileşikSanatlar gibi bölümlerinitercih edilebilirlerve eğer hobi olarakyürütülmesi düşünülüyorsaçeşitli özel takıkursları veya Halk EğitimMerkezleri, buamacı karşılayabilmektedir.Bunları yapmakda şart değil tabi takıyapmakta. Kişi kendi yeteneklerinikendi istediğişekillerde değerlendirebilir.Boncuk almayagidildiğinde oradaki takımeraklılarından birçok model kapmanınbile mümkün olması, takı tasarımınınkaçınılmaz neşesidir.Ayrıca boncuklarınıda kendisi yapmak isteyenler içinçeşitli cam veya seramik atölyeleri bulunmaktadır.Zamanın hızla akıp gittiğigünümüzde kendiniz adına bir şeyleryapabiliyor olmak kadar güzeli yok maalesef.O nedenle kendiniz için bir şeyleryapın; hemen, şimdi!


YAfiAMKALECİK UN’UN KATKILARIYLA HAZIRLANMIŞTIR.BuğdaytanesindensofralaraUnun hikayesi, sürülen toprağatohumluk buğdayın verilmesiylebaşlar.Tohumluk buğday ekilipiyice toprağa karıştırılınca tüm kışboyunca yağışlarla beslenir. İlkbaharmevsimiyle birlikte yeşillenen tohum,gün geçtikçe büyüyerek başak halinedönüşür.Yaz mevsiminin gelişiyle başaklardeğişime uğrayarak sarı renkalır. İyice olgunlaşan başakların saplarıköklerinden ayrılarak harman yerindeezilir. Saplarından ayrılan taneler,değirmen taşlarının arasında unhaline gelir.Küçük bir buğday tanesinin toprağaekilişinden sonra çeşitli aşamalarlabesin maddesine dönüşmesi, asırlardırböyle devam etti. Soframıza leziz gıdalarolarak gelen bu buğday tanesi, adetadoğanın bir mucizesiydi.Bir buğday tanesinin toprağa ekilişinden sonra çeşitliaşamalarla besin maddesine dönüşmesi serüveni asırlardırdevam ediyor. Soframıza lezzetli yemekler olarak gelen bubuğday tanesi, adeta doğanın bir mucizesi...Başta buğday olmak üzere tahıllarınöğütülmesi işi eskiden değirmenlerdeyapılırken günümüzde un fabrikalarıçoğaldı ve un fabrikalarının içindedeğirmenler de çeşitlendi. Dahaönceleri un denince akla hemen ekmekgelirdi.Ama bugün unlu mamullerinçeşitleri sayılamayacak kadararttı. Bu artış dolayısıyla unlu mamultürlerinde kullanılan unun özellikleride çeşitlendi.Un yaşam içingerekli bir besindirTahıllar (buğday, mısır, arpa, pirinç, çavdar,yulaf) unun hammaddesini oluşturuyor.Tahıliçerikli besinler, un, ekmek,makarna, şehriye haline gelerek vücudumuziçin gerekli enerjinin temelinisağlıyor. İnsanoğlunun buğdayı ekipbiçmesi M.Ö. 7000'lere dayanıyor.Unun buğday unuçeşidinin yanı sıra,çavdar unu, yulaf unu,kepek unu, galeta unu,mısır unu, pirinç unu,soya unu gibi çeşitleri devar. Bu çeşitlerinbirçoğu, besin değerininyüksekliği dolayısıyla sonzamanlarda daha çoktercih edilir oldu.70 OCAK/ŞUBAT/MART2007


Tahılların hasat edilerek ve öğütülerekuna dönüşmesi yıllardır değişik yöntemlerlesürmüştür. Buhar gücüyle çalışandeğirmenin ilk denemede yanmasıyüzünden buharlı makinelerin unüretiminde kullanılması yıllarca gecikir.19. yüzyılda İsviçreli bir mühendisindeğirmen taşları yerine birbiri üzerindedönen iki çelik silindirle un üretiminigerçekleştirmesinden sonradeğirmenlerin yerini un fabrikaları almayabaşlar.Buğday unu yabancı maddelerden temizlenmişve tavlanmış buğdaylarınöğütülmesiyle elde edilir. Buğdayın veöğütülen unun kalitesi birbiriyle ilişkiliolduğundan, un miktarının saptanmasıiçin buğdayın kalitesinin bilinmesi gerekir.Ekmeklik buğdayların tane sertliğive protein miktarları, tür içinde genişbir şekilde değişir. İklim ve toprakşartları da ekmeklik buğdayların kalitesinietkiler. Her buğday unu diğerinegöre farklılık gösterir. Buğday unununekmeklik özelliğindeki değişiklikler, dahaçok proteinin miktar ve kalitesindekifarklılıklardan kaynaklanır.Unun besin özellikleriBuğdayın içinde karbonhidratlar, proteinler,yağlar, mineral tuzları, vitaminler,enzimler ve diğer bileşenler vardır.Buğday olduğu gibi öğütüldüğündebunlar da bütünüyle un olur.Türkhalkı için beslenmenin temeli olan ekmeğinbeyazlatılması uğruna buğdayıniçindeki ana besin maddeleri, vitaminlerve mineraller çıkarılıp atılınca, halkınsağlıklı beslenmesine imkan kalmıyor.Ekmeklikbuğdaylarıntane sertliğive proteinmiktarları, türiçinde geniş birşekilde değişir.Her toplumun ekmeğipişiriş şekli vardırEzilmiş tahılın suyla yoğrulmasındanoluşan hamurun, kızgın taşlar üzerindesıcak kül ile örtülerek pişirilmesiyleilk ekmeğin 12 bin yıl önceyapıldığı rivayet ediliyor. ÖzellikleMısırlıların ekmek üretmek konusundakiustalığı, buğday unundanyoğrulmuş hamuru mayalandırarak,kabarık ekmekler elde etmeleri veekmek pişirmek için çeşitli fırınlargeliştirmeleri kaynaklarca doğrulanmış.Yunanlılar ve Romalılar da ekmeküretimi ve pişirimi konusundaçalışmışlardır. Osmanlılarda da ekmeküretme işlemi fırıncılık ve ekmeküretme tekniğinin sarayda gelişmesinisağlamıştır. Osmanlılar,odun ateşi ile pişen ekmekleri üreterekekmek kültürünü, yaşadığımıztopluma da ulaştırmıştır.Unun buğday unu çeşidinin yanı sıra,mısır unu, çavdar unu, yulaf unu, kepekunu, pirinç unu, soya unu, galeta unugibi çeşitlerini de unutmamak gerekir.Bu çeşitlerin birçoğu besin değerininyüksekliği dolayısıyla son zamanlardaçokça tercih edilir oldu. Özellikle beyazlaştırılmamışkepek unundan yapılankepekli ekmek, mide ve bağırsaksağlığı açısından çok faydalıdır. Herkestarafından tüketilmesi gereken kepekliekmek B2 ve B6 vitaminleriyle niyasin,folik asit, demir ve çinko içeriyor.Kepekli ekmek oldukça zengin bir vitaminkaynağı ve besin değeri yüksekbir yiyecek olmasının yanı sıra sindirimdede kolaylık sağlıyor.Unun kullanım alanlarıAsırlar boyunca undan yapılan enönemli besin ekmek olarak bilinir. Uygarlıklarıngelişmesiyle birlikte ununkullanım alanları da çeşitlendi. İnsanoğlununyaratıcı ellerinde un ekmeklebirlikte, pasta, börek, simit, makarna,mantı, bisküvi, pide ve çörek gibiçeşitlerle ziyafete dönüştü. Toplumlarunu kullanarak kendi lezzetlerini yarattılarve tüm dünyada yaygınlaştırdılar.İtalyan makarnası, Kayseri mantısı,Türk simidi, Kastamonu pidesi gibi yemekkültürüne katılan lezzetler, unlayapılan yemek çeşitlerine eklendiler.OCAK/ŞUBAT/MART 200771


MAKRO kültürKÜLTÜR AJANDASIAnkara Film Festivali12-22 Nisan tarihleri arasında18'incisi gerçekleştirilecek olan“Limak Ankara UluslararasıFilm Festivali” sinemaseverleribir araya getiriyor. “Dünya” ve“Ulusal Sinema” başlıkları altındaFellini filmleri özel gösterimi,Kore sinemasından seçkiler,ARTE filmleri, uluslararasıbelgesel filmler, kısa filmler veulusal uzun film yarışmasındayarışan filmler gösterilecek.Festivali düzenleyen DünyaKitle İletişimi Araştırma Vakfı, bu yıl da sinema sanatınaemek vermiş ve sinemayı yüceltmiş sanatçılara ve kurumlaraözel ödül vermeye devam edecek. Festival kapsamında,her yıl verilmekte olan Aziz Nesin Emek Ödülü'nüFatma Girik'e, Kitle İletişim Ödülü'nü Antalya AltınPortakal Film Festivali'ne, Sanat Çınarı Ödülü'nü iseTürk edebiyatına yaptığı katkılardan dolayı Erhan Bener'everilecek. Festivalin basın toplantıları ve sinemadünyasının tanınmış isimleriyle söyleşiler de Limak AmbassadoreOtel'de gerçekleştirilecek.• Orhan Ahıskal, Çetin Aydar, Erdoğan Davran veMehmet Okonşar'ın gerçekleştireceği müzikdinletisi 21 Mart Çarşamba saat 20.00'da ÇankayaBelediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde.Tel: 467 40 52, 467 40 95 - 467 40 82• “Kanlı Nigar” oyunu 27 ve 30 Mart'ta saat 15.00 ve20.00'da Büyük Tiyatro'da.Tel: 324 22 10• “Ağaçlar Ayakta Ölür” oyunu 27-31 Mart tarihleriarasında saat 15.00 ve 20.00'da Küçük Tiyatro'da.Tel: 311 11 69•“Keloğlan-Keleşoğlan” çocuk oyunu 22 ve 23Mart'ta saat 11.00'da Şinasi Sahnesi'nde.Tel: 467 17 44-45• “Uzun Bir Hecedir Aşk” oyunu 20-25 Mart tarihleriarasında saat 15.00 ve 20.00'da AltındağTiyatrosu'nda. Tel: 316 59 02• “Keşanlı Ali Destanı” oyunu 18, 20, 23 ve 25 Mart'tasaat 15.00 ve 20.00'da 125.Yıl ÇayyoluTiyatrosu'nda. Tel: 240 00 91“Mutluluk”Zülfü Livaneli'nin aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan“Mutluluk” adlı film 16 Mart'tan itibaren vizyonda. AbdullahOğuz'un yönettiği filmde, Talat Bulut,Özgü Namal, Murat Han, Lale Mansurve Mustafa Avkıran oynuyorlar.Film, Meryem'in perişan ve baygın halde,bir göl kenarında bulunmasıyla başlıyor.Ailesi kızlarının bir namussuzlukyaptığını düşünerek töre gereği öldürülmesinekarar veriyor. Öldürme göreviise yakın akrabası Cemal'e veriliyor.Çıktıkları ölüm yolculuğunda,Meryem ve Cemal'in yolları, Profesör İrfan Kurudal'la kesişiyor.Bu karşılaşma üçünün de kaderlerini değiştirecekmutluluğa doğru bir yolculuğun başlangıcı oluyor.“Mavi Gözlü Dev”Türkiye'nin en önemli şairlerden Nazım Hikmet Ran'ın hayatının belirli bir döneminianlatan “Mavi Gözlü Dev” filmi, Mart'ta seyirciyle buluşuyor. Film 1941'den sonra NazımHikmet'in hapishanede geçirdiği zamanı anlatıyor. Komünizm propagandası yapmasınedeniyle mahkum edilen Nazım Hikmet, hapishanede kulaktan kulağa yayılarak birefsane olur. Etrafındaki insanlar resimlerinden ve şiirlerinden oldukça etkilenmektedirler.Bir gün olsun sevdiği tek kadın olan eşi Piraye Hanım aklından çıkmamaktadır.Kendisinden uzun süre haber alamadığı için merak içindedir. Savaşın tüm etkisini gösterdiğiyıllarda Nazım'ın alacağı bir haber tüm hayatının seyrini değiştirir. 28 yıl hapiscezası onaylanmıştır.72 OCAK/ŞUBAT/MART2007


MAKROtarifLALE RESTAURANT’IN KATKILARIYLAMercimek Çorbası KaryağdıMalzemeler (6 kişilik)• 250gr. kırmızı mercimek • 1/2 Bizimmargarin • 1 su bardağı un • 1 orta boy kurusoğan • 1 orta boy havuç • 1 orta boy patates• 1 çay bardağı Bizim ayçiçek yağı • 1tutam tuz • 1 tutam karabiber • 2 yemekkaşığı tereyağı • 1 yemek kaşığı pul biber •3 adet limonHazırlanışıKırmızı mercimek ayıklandıktan ve soğuksuyla yıkandıktan sonra içinde 2 litre subulunan tencereye konur. Rendelediğimizkuru soğan, patatesve havuçMalzemeler (6 kişilik)• 900gr. kemiksiz kuzu eti •300gr. arpacık kuru soğan • 9adet sivri biber • 1/2 Sanamargarin • Yeteri kadar kekik• Yeteri kadar tuzilave edilerek haşlanır. Ayrı bir kapta Bizimmargarin ve Bizim sıvıyağ ile un pembeleşinceyekadar kavrulup soğuk suyla açılır. Haşlamışolduğumuz mercimek, tel süzgeçtengeçirilir ve kavurmuş olduğumuz harcın içinekonup tuz, karabiber ilave edilerek ortaateşte kaynamaya bırakılır. Kaynama esnasındadevamlı karıştırmak gerekir. 20 ile 25dakika sonra mercimek çorbanız servisehazır.Limonlar ikiye bölünür ve tülbentle sarılarakkişilerin kullanımına hazır hale getirilir.Tostekmeği küp şeklinde kesilerek fırındaya da yağda kızartılır ve kraton ekmekelde edilir. Tavada hazırladığımız tereyağı vepul biber sosu süzülerek bir kaseye alınır.Hazırladığımız çorba kaselere servisedildikten sonra üzerinde biraz pul biberve tereyağından elde ettiğimizsos gezdirilir. Sofrada hazırladığımızkraton ekmek, limon ve diğerbaharatlar, kişilerin istediğikadar almaları için hazır bulundurulur.Çoban KavurmaHazırlanışıKuzu eti, sinirleri ve fazla yağlarıtemizlendikten sonra kuşbaşışeklinde doğranır. Büyükbir tavaya konulan 1/2 Sanamargarin kızgın hale getirilir.Hazırlamış olduğumuz etlerpembeleşinceye kadar kavrulurve daha sonra arpacık soğanlarıilave edilir. Etler pişmeyebaşlayınca doğramış olduğumuzbiberler ilave edilir. Karıştırarakpişirmeyedevam edilir.Daha sonraarzuya görekekikve pul biberilaveedilerekpişirme işlemisonlandırılır.Tabaklara servisyapılırken genearzuya göre yanınapilav veya patates kızartmasıilave edilerekservis hazırlanır.SalataMalzemeler (6 kişilik)• 1 adet orta boy aysberg • 1 bağroka • 5 adet domates • 3 adet ortaboy havuç • 100gr. koyun beyazpeynirSosu içinYeteri kadar Komili zeytinyağı (6çorba kaşığı kadar) • 3 adet limonHazırlanışıAysberg ve roka ince ince doğranır.Doğramış olduğumuz aysberg verokalar bol soğuk suda yıkandıktansonra malzemelerin sularını süzmekiçin uygun bir kaba alınır. Domatesler,kabukları soyulduktan sonra küpşeklinde doğranır. Havuçların kabuklarısoyulur ve rendelenir. Hazırlananbu malzemeler karıştırılır vesalata tabaklarına servis edilir. Üzerinebeyaz peynir rendelenir. Hazırlamışolduğumuz zeytinyağı ve limonkarışımı salatanın üzerine isteğebağlı olarak servis edilir.74OCAK/ŞUBAT/MART 2007


PÜFPratik bilgiler● Kek kalıbınızın içinehamurunuzu dökmedenönce ortasına bir şeritalüminyum folyo koyun.Böylece kekinizi pişirdiktensonra kolayca çıkarabilirsiniz.● Öğünler arasında acıktığınızdakuru erik yiyin. Kuru erik kan şekerinindüşmesini engeller.Ancak fazla abartmayın çünkübir kuru erikte 8 kalori var.● Patates pürenize değişik bir koku vermekistiyorsanız içine bir miktar hindistan cevizi atın.Tadının çok değiştiğini göreceksiniz.● Pamuklu giysilerinizin çekmemesi için ilkyıkamada bir gece soğuk suda bekletin, sonrayıkayın, çekmeyeceklerdir.● Kızartma kokularının bütün eve yayılmaması içinyağın içine bir iki dal maydanoz atın.● Evinizdeki menekşelerindaha çok çiçekvermesini istiyorsanız,toprağına yumurtakabuklarıkarıştırın.Böylecemenekşelerinizdaha sağlıklı vedaha güzel çiçekleraçacaktır.● Buzdolabınızdaki kokularıgidermenin en iyi yolu bir kababiraz süt koyup dolabın bir köşesineyerleştirmektir.● Peynir kesmeden önce bıçağı soğuk suyatutarsanız hem peyniri daha kolay kesersiniz hemde bıçağınız daha kolay temizlenir.● Balık alırken gözlerininparlak, solungaçlarınınpembe ya da kırmızı renkteolmasına dikkat edin.● Bayat ekmekleri kare kare kesip kızarttıktansonra soğutarak bir kavanoza koyup çorbalardakullanmak üzere buzdolabında saklayabilirsiniz.Robottan geçirip galeta unu gibi tüketmek demümkün.● Bir kahve fincanı süt, bir kahve fincanı zeytinyağıve bir kahve fincanı soğan suyu karışımındaovulup 12 saat buzdolabında bekletilen etler dahalezzetli olur.● Patlıcanların kararmasını önlemek için limon suyukatılmış suda bekletin. Böylece hem kararmasınıhem de acılaşmasını engellemiş olursunuz.● Çaydanlıklardaki kötü kokuları yok etmek içiniçine bir parça kesme şeker atmak yeterlidir.● Karnabaharın haşlama suyuna süt katarsanız kargibi beyaz olacak ve kötü koku dağılacaktır.●Domatesi kaynar suya daldırıp bıçağıntersini üstünde ağır ağır gezdirirseniz kabuğukolayca soyulur.● Dondurulmuş gıdaları çözerken çabukçözülsün diye sıcak bir ortama koymayın;bakteri ve mikrop üremesine neden olursunuz.En iyisi, buzdolabının en alt rafına koyup ağır ağırçözdürmek.● Portakallarısıkmadanönce bir süresoğuk sudabekletirsenizdaha fazla suverirler.76 OCAK/ŞUBAT/MART2007


MAKRO bulmacaHAZIRLAYAN: ATEfi BÖCE⁄‹ ERCAN1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 1512345678910SOLDAN SA⁄A: 1. Makromarket'in al›flverifl rehberininad› - Cet. 2. Yaflça denk - Gündüz yap›lan tiyatro ya dasinema gösterisi - Ülkemizin plaka iflareti. 3. At›n bafl›-na ya da boynuna tak›lan süsler - Bol, daha fazla. 4. Arnavutluk'unpara birimi - Motorlu tafl›tlar› çal›flt›rmadakullan›lan bir tür ya¤ - Tanr›ya yalvarma. 5. Meyvelerdenyay›lan güzel koku - Ödeme, verme - Gözde sar›yaçalan renk. 6. Evcil bir hayvan - Bir renk - Bakla ezmesi- Kiloamperin k›sa yaz›l›fl›. 7. Torun sahibi kad›n - Favori- Diyarbak›r'›n bir ilçesi. 8. Makromarket'in logo rengi- ‹liflkin. 9. ‹laç - Türlü meyvelerin flekerle kaynat›lmas›ylayap›lan tatl› bir besin maddesi - Suçu ba¤›fllama - Demirlekesi. 10. Kirpiklere sürülen bir makyaj malzemesi- Kutlama - Radyumun simgesi.YUKARIDAN AfiA⁄IYA: 1. Sürekli su akan boru - Gözdecanl›l›k. 2. Beyaz - Evliya - Bir nota. 3. ‹fllenmifl timsahderisi. 4. Demir yolu - Caminin ezan okunan yeri. 5.Tasdik etme - Ömrün sonu. 6. Numaran›n k›sa yaz›l›fl› -Dolmaya konulan pirinç ve baharat kar›fl›m›. 7. Kemiklerinyuvarlak ucu - Kur'an'› usulüne göre güzel bir sesleokuma. 8. Bir yakacak türü - Yayvan sepet. 9. Bir gerçe-¤i saklamaktan vazgeçip aç›klama. 10. Be¤enilen, istenilennitelikte olan - Boyadan önce vurulan ince kat. 11.Geleneksel - Bilinmeyen bir tarihi anlatan sözcük. 12. TenisEskrim Da¤c›l›k'›n k›sa yaz›l›fl› - fiehzade e¤itmeni.13. Tav›r, davran›fl - Çok Önemli kifli anlam›nda ‹ngilizcek›saltma. 14. Tafl›t dizisi. 15. Makromarket flubelerindenbiri - fiart edat›.Bulmacay› do¤ru çözüp gönderen ilk 30 kifli bizdenDove, Axe ve Rexona kazanacakt›r. Ad›n›z›, soyad›n›z›,adres ve telefon bilgilerinizi bulmacan›n çözümü ile birlikteafla¤›daki adrese gönderin.Gönderi Adresi:Saray Mah. G›dac›lar Cad. No: 1106980 Sarayköy - Kazan / Ankara78 OCAK/ŞUBAT/MART2007

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!