08.01.2016 Views

2016 BÜYÜK SEVİNÇLE GELDİ..

egitim35_s2

egitim35_s2

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

15 - OCAK <strong>2016</strong> .com<br />

mektedir. Ders programlarını oyuna<br />

dayalı olarak işleyen öğretmenler de ne<br />

yazık ki çoğunlukta değildir.<br />

Yaratıcılık gücünün zengin-fakir, şehirde<br />

ya da kırsal alanda yetişen hemen<br />

her çocukta olduğunu kabul edebiliriz.<br />

Bu isteğin ortaya çıkmasında yardımcı<br />

olan başka etkenler de vardır. Çocuğun<br />

yaşamında önemli bir yeri olan, onun<br />

oyunlarını onaylayan, yaptıklarını ilgi ve<br />

saygıyla dinleyen “anahtar” biri olmalıdır.<br />

Ayrıca çocuğun oyun oynaması için<br />

bir yer, özel bir alan ve yeterli zaman gereklidir.<br />

Bunların yanı sıra çocuğun yeni<br />

şeyler keşfedebileceği ve içindeki merak<br />

duygusunu uyandıran bir şeyler, oyuncaklar<br />

olmalıdır. Bu temeller üzerinde<br />

çocuklar kendilerine bir dünya yaratarak<br />

yaşamları boyunca bunun etkilerini<br />

üzerlerinde taşırlar (3). Froebel’in dediği<br />

gibi “çocuğun en verimli anının oyun<br />

oynadığı an” olduğunu dikkate alırsak,<br />

yalnızca eğitimcilere değil, bütün yetişkinlere<br />

de bu konuda görev düşmektedir.Yetişkinler,<br />

çocuğun yaşamını dizayn<br />

ederken oyun gereksinimini gidereceği<br />

zaman aralıklarını ve yaşam alanlarını<br />

da hesaba katmalıdırlar. Zira oyun oynamak<br />

çocukların hem yaşam sevinçlerini<br />

hem de öğrenme kalitelerini artırmaktadır.<br />

Bu durum yetişkinler tarafından, özellikle<br />

de çocuklarla seyahat ederken ve tatil<br />

planlanırken ihmal edilir. Uçaklarda,<br />

otobüslerde, trenlerde yolculuk yapılırken<br />

çocukların oyunsu ritmik konuşma<br />

girişimleri yetişkinlerce engellenir.Bazen<br />

ayıplanır çocuklar oyun düşündükleri<br />

için. “Oyunun sırası mı şimdi ,otur<br />

oturduğun yere” gibi sözlerle paylanırlar.<br />

Toplu taşıma araçlarındaki yolculara<br />

verilen ikramlar arasında oyuncak pek<br />

yoktur örneğin. Varsa da ancak bir balon<br />

olur bu oyuncak. Biraz oynandıktan<br />

sonra da söndürülüp evde oynanması istenir<br />

yetişkinlerce. Bu toplu taşıma araçlarında<br />

yolcular iyi zaman geçirsin diye<br />

gösterilen filimler arasında çocuk filimleri<br />

yada çizgi filimler göremezsiniz pek.<br />

Müzikler yine yetişkinlere yöneliktir.<br />

Salt küçük firmalar değil, çok ünlü hava<br />

yolları, en kaliteli otobüs firmaları bile<br />

düşünememiş çocukların oyun gereksinimini.<br />

Gözde tatil yerleri olan lüks otellerde de<br />

durum aynıdır. Akşamları yetişkinler rahat<br />

dans etsin ve eğlensinler diye çocuklar<br />

bir görevlinin gözetiminde onlar için<br />

ayrılan bölümde toplanırlar. Görevli de,<br />

çocukların suratlarını boyayıp birtakım<br />

komik hareketler yapmaktan öteye gidemez<br />

zaten. En çok başvurulan yöntem de<br />

çocuklara resim yaptırmaktır. Otellerin<br />

yöneticilerinin aklına çocukların oyun<br />

oynama gereksinimi gelse de zaten nasıl<br />

giderileceği hakkında kafa yormazlar.<br />

Çocuklar yeni bilgiler öğrenmeyi, kendilerine<br />

yeni görevler edinmeyi severler;<br />

çünkü sıkılmaktan nefret ederler, bildikleri<br />

şeyleri ve bir sonraki öğrenecekleri<br />

şeyi kendi kendilerine teşhis ederler<br />

(4). Prof. Dr. Üstün Dökmen şöyle diyor:<br />

Çocuklar yeni<br />

bilgiler öğrenmeyi,<br />

kendilerine yeni<br />

görevler edinmeyi<br />

severler; çünkü<br />

sıkılmaktan nefret<br />

ederler, bildikleri<br />

şeyleri ve bir sonraki<br />

öğrenecekleri şeyi<br />

kendi kendilerine<br />

teşhis ederler<br />

“Birtakım kararları sürekli çocuklar adına<br />

verdiğimiz zaman, onları gelecekte<br />

özgür seçimler yapamayan, iradesi zayıf<br />

kişiler haline getirebiliriz. Çocuklar duygularını,<br />

isteklerini fark etme ve ifade<br />

etme becerisine sahip, spontan davranabilen<br />

varlıklardır. Bu yüzden, toplumsallaşma<br />

öncesinde çocukların irade sergileme<br />

potansiyeline sahip olduklarını<br />

söyleyebiliriz” (6).<br />

Oysa çocuk oyun oynayıp hem eğlenip<br />

hem de oyun sayesinde yeni şeyleri öğrenebildiği<br />

yolculukları hiç unutmaz.<br />

Lüks otellerde yediği yemeklerden çok<br />

ne kadar oyuna doyurulduğunu hatırlar.<br />

Ticari açıdan bakıldığında da, bu çocuklar<br />

geleceğin müşteri potansiyelidir aslında.İnsan<br />

mutlu olduğu ,eğlendiği yere<br />

bir kez daha gitmek ister.Sonra bir kez<br />

daha…Otellerde ve seyahat acentelerinde<br />

çocukların oyun oynamasını planlayacak<br />

ve uygulayacak çalışanların istihdam<br />

edilmesi gereklidir.Bu kişiler animatörler<br />

değil gerçek eğitimci yada çocuk<br />

psikologları olmalıdır.Doğru ve yeterince<br />

düzenlenecek gurup ve bireysel oyun<br />

oynama etkinlikleri çocuklarımızın gelişimini<br />

olumlu etkileyeceği gibi ,çok değerli<br />

anılar edinmelerini de sağlayabilir.<br />

Şimdilik yetişkinlerin dünyasında yaşıyor<br />

ve onların tercihleriyle düzenliyoruz<br />

yaşam alanlarımızı. Ancak yaşadığımız<br />

dünyayı çocuklarla paylaştığımız<br />

unutulmamalı. Geleceğin yetişkinlerini<br />

sağlıklı yetiştirmek konusunda herkese<br />

görev düşüyor.Zira o yetişkinler de çocuk<br />

yetiştirecekler ve bizden iyi örnekler<br />

görmeleri olmazsa olmazlardan biridir.<br />

Kaynakça<br />

(1) Choi, S., (2001), “Kindergarten as Learning Center:<br />

Children, Teacher and Computer in Classrooms”, M.<br />

F.A. Design and Technology, Parsons School of Design,<br />

May 2001, New York, USA. / (2) Piaget, J., (2005),<br />

“Çocuğun Gözüyle Dünya”, Dost Kitabevi Yayınları,<br />

Birinci Baskı, Eylül 2005, Ankara. / (3) Singer, D., Singer<br />

J., (1998), “Çocuklarda Yaratıcılığın Gelişimi” (The<br />

House of Make-Believe – Harvard University Press),<br />

Gendaş A.Ş., Birinci Basım, Ağustos 1998, İstanbul. /<br />

(4) Kim, T., (2001), “Kid’s Garden”, M. F.A. Design and<br />

Technology Parsons School of Design, May 2001, New<br />

York, USA. / (5) “Children at Play”, (1973), Design Bulletin<br />

27, Department of Environment, London Her<br />

Majesty’s Stationary Office, London. / (6) Dökmen,<br />

Ü., (2005), “Yarına kim kalacak? Evrenle Uyumlaşma<br />

Sürecinde Varolmak Gelişmek Uzlaşmak”, Sistem Yayıncılık,<br />

14. Basım, Temmuz 2005, İstanbul / Gülveren<br />

Evrim ; Şehirde Çocuk Olmak, Oyun Oynamak;<br />

İstanbul Metropolü Örneği,<br />

YAŞAM<br />

MİMARLARI<br />

Öğretmen şekil veren, yol gösteren<br />

yani değişim oluşturan kişidir. Bu<br />

nedenle öğretmenlik, yaşamımızın<br />

bir parçası olmalı. Sadece işte, okulda<br />

mesai saatleri içinde ritüel haline gelmiş<br />

davranışları sergilemek olmamalı<br />

öğretmenin yaşam felsefesi.<br />

Bilgilerini içselleştiren insanların<br />

yaptığı işte daha inandırıcı ve etkili<br />

olduğu gerçeğini unutmamalıyız.<br />

Öğretmen, duruşuyla, felsefesiyle yaşamın<br />

içindeki ayrıntıları yakalayan<br />

ve çevresinde pozitif yaklaşımlarıyla<br />

deniz feneri olabilen kişidir. Bir öğrencideki<br />

zekayı, yeteneği görmek ve<br />

doğru yerlere gelmesinde o öğrencisinin<br />

elinden tutan kişi olabilmek, yeri<br />

geldiğinde maddi koşulları yetersiz<br />

ama zeki bir öğrencisine kol kanat<br />

olabilmek yeri geldiğinde sosyal yetenekleri<br />

olan(resim, müzik, tiyatro ve)<br />

bir öğrencisinin önüne düşerek mücadele<br />

ederek, onun bir yerlere gelmesinde<br />

başarı merdivenlerini birer<br />

birer çıkmasında yaşam koçu olabilmektir.<br />

Ve yine öğretmen; çevresine sevmeyi<br />

öğreten kişi olmalıdır. İnsanların<br />

acımasızca yıkım yaptığı çıkar ilişkilerinin<br />

en üst düzeye tırmandığı bir<br />

felsefenin hakim olduğu günümüz<br />

dünyasında önce insanları, doğayı,<br />

hayvanları, çiçekleri, kuşları sevdirebilmeli.<br />

Sevmeyi anlatan, öğreten,<br />

daha da ötesi hisseden ve hissettiren<br />

kişi olmalıdır öğretmen…<br />

Gelişmiş ülkelerin sportif etkinliklerindeki<br />

sporcuları dikkatle gözlemlediğinizde,<br />

maç esnasında terlerini son<br />

Öğretmen,<br />

duruşuyla,<br />

felsefesiyle<br />

yaşamın içindeki<br />

ayrıntıları<br />

yakalayan ve<br />

çevresinde<br />

pozitif<br />

yaklaşımlarıyla<br />

deniz feneri<br />

olabilen kişidir.<br />

damlasına kadar akıtan sporcu yendiği<br />

zaman coşkusunu en iyi şekilde<br />

yaşarken, yenildiği zaman da dünyaya<br />

küsmüyor, rakibini hakemi kutladıktan<br />

sonra travmalar yaşamadan tekrar<br />

yaşamına dönebiliyor. Bunun nedeni<br />

şu:<br />

- Elimden gelenin en iyisini yaptım<br />

mı?<br />

- Bunu yaparken coşkulu muydum?<br />

(yani keyif alarak mı mücadele ettim)<br />

Ana felsefe bu... Yani biz süreçle ilgili<br />

olmalıyız, sonucu değiştiremeyiz.<br />

Sportif olaylardaki bu felsefe aynı<br />

zamanda yaşamımızın da felsefesi<br />

olmalı. Her işimizde bu felsefeden<br />

yararlanmalıyız. Bir işle uğraşırken<br />

(ders çalışan öğrenci, işini en verimli<br />

yapmak isteyen usta, mühendis vs.)<br />

Bu felsefeyi benimseyenler dünyaya<br />

küsmez. Başarısız olduğu herhangi bir<br />

konuda tekrar işe koyulmayı bilirler.<br />

Burada verilebilecek en güzel örnek<br />

şu olabilir: Edison ampulü icat edene<br />

kadar binlerce başarısız deneme<br />

yapmıştı. “Yaşadığınız bu kadar başarısızlık<br />

size neler hissettirdi?” diye<br />

sorulduğunda Edison, “Ben başarısız<br />

olmadım ki sadece ampulün işlemeyen<br />

on bin çeşidini buldum.” demişti.<br />

Bu dünyadaki en kutsal mesleğe sahip<br />

tüm değerli meslektaşlarımın Yeni<br />

Yılını kutluyorum. ATATÜRK ilke ve<br />

inkılapları doğrultusunda sağlam aydınlık<br />

nesiller yetiştirmelerini diliyorum.<br />

Osman OĞUZ<br />

İZMİR FİNAL LİSESİ<br />

YÖNETİM TEMSİLCİSİ

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!