You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Türkiye<br />
HF<br />
#<br />
83<br />
Hiç kuşkusuz bu değişimin arkasında Şike<br />
Davası ve beraberinde yaşananların tortusu<br />
var. Fenerbahçe ve Galatasaray tribünlerinde<br />
sezonun karar haftaları yaklaştıkça artan<br />
duygu yoğunluğu, diğer tribünlere kıyasla çok<br />
daha yukarıda seyretti. Diğer yanda ‘Feda<br />
Sezonu’ yaşayan Beşiktaş tribünleri, geçen<br />
yıllara kıyasla sakin bir sezon geçirdi. Göztepe<br />
taraftarları ise küme düşen takıma kızıp<br />
kulüp binasını bastı. Bu örnekler gösteriyor ki<br />
yaşananlar, şiddeti artırıyor, azaltıyor; yahut<br />
hedefini değiştirebiliyor. Karşımızda ontolojik bir<br />
şiddet tablosu yok, dolayısıyla ‘bizler’ ve ‘onlar’<br />
kampları arasında geçişler, değişimler mevcut.<br />
Nerede bu şiddet?<br />
Yine de bu demek değildir ki Türkiye toplumu,<br />
şiddetle örtülmüş şekilde yaşamıyor. Aksine,<br />
en vahşisinden en gündeliğine kadar şiddetli<br />
bir şiddet hali yaşıyoruz. Futbol sahasında<br />
ve sonrasında olan-biteni de bu durumun<br />
yoğunluğu artırılmış bir yansıması olarak<br />
görmek gerekli; zira kulüplerin neredeyse<br />
devletle aynı dili konuştuğu ve göbek bağının<br />
bulunduğu futbol alanının ülke siyasetini<br />
şekillendiren faktörlerden azade olması<br />
mümkün değil. Aynı şekilde ana akım<br />
medyanın da dili, aynı yere yaslanmakta.<br />
Bunların bilincinde olunduğu takdirde futbolun<br />
izole bir ortamı olduğu ve büyük ölçekli<br />
toplumsal meselelerin futbola yansımasını<br />
futbol üzerinden çözme gibi düşüncelerin<br />
anlamsızlığı, kolayca fark edilebilir.<br />
Buna mukabil şiddetle/ırkçılıkla yaşayan tek<br />
ülke Türkiye değil ve önümüzde meseleleri<br />
çözmüş ya da yoğunluğunu düşürmüş<br />
yekpare bir Avrupa yok. Yer yer farklılıklar<br />
var, doğal olarak ülkelerin futbol ortamları<br />
da birbirinden farklılık gösteriyor. UEFA’nın<br />
10 maç talebine karşın ırkçılığa 5 maç cezayı<br />
uygun gören İngiltere Futbol Federasyonu ve<br />
Roma tribünlerinden Mario Balotelli’ye yönelik<br />
yapılan ırkçı tezahüratlara 50 bin avro para<br />
cezası veren İtalya Futbol Federasyonu gibi<br />
trajik-komik örnekler henüz taze. FIFA’nın<br />
günaşırı ırkçılık konuşmasına karşın hakiki<br />
bir yaptırım kararı alamaması ve var olan<br />
uygulamaların da lafta kalması, ırkçılığın<br />
bazı toplumlar içerisinde kök salmışlığının<br />
adeta tekrar ispatı. Eğer ‘sıfır tolerans’<br />
kuralları uygulanırsa, futbolun haritası baştan<br />
yazılabilir. Ancak şiddeti futboldan uzaklaştıran<br />
ülkeler yok değil.<br />
Görünmese yeter…<br />
Doğrusu, görünmez kılmayı başaran… 80’li<br />
yılların İngiltere’de işsizliğin ve bununla<br />
birlikte futbol holiganizminin zirve yaptığı<br />
zamanlar olduğu bilinir. Meydanlardaki halk<br />
hareketlerinin futbol takımlarının tribün<br />
gruplarıyla hem kesişim, hem de bileşim<br />
kümesi oluşturmasıyla mesele artık tümüyle<br />
futboldan çıkar. Maç günü, legal eylem saatine<br />
dönüşmüştür. Sonuçta Heysel Faciası yaşanır,<br />
onu Hillsborough takip eder ve sonucunda<br />
vaktiyle tribünde yer alanların çocukları,<br />
artık stadyumlara giremeyecektir. Futbol<br />
tribünleri dönüştürülür, bilet fiyatları artırılır<br />
ve düşük gelir grubundan insanlar tribünden<br />
uzaklaştırılır.