18.06.2013 Views

Program ve Bildiri Özetleri Kitabı - Ankara Mikrobiyoloji Derneği

Program ve Bildiri Özetleri Kitabı - Ankara Mikrobiyoloji Derneği

Program ve Bildiri Özetleri Kitabı - Ankara Mikrobiyoloji Derneği

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

PANELLER<br />

I. Zayıf D ile kısmi D ayrımının yapılması<br />

Daha önce bahsedildiği gibi, D antijen sunumunda değişiklik nadir görülen bir durum değildir.<br />

Zayıf D, tek aminoasit değişikliği sonucu membrandaki protein miktarının etkilenmesi ile oluşur.<br />

Böylece eritrosit yüzeyindeki D antijenik bölgesi sayı olarak azalır. Parsiyel D’de ise, D epitoplarını<br />

değiştiren aminoasit değişiklikleri bulunur. Bunlar çoğunlukla RhCE parçalarına bağlı olan hibrid<br />

proteinlerdir. Zayıf D ile kısmi D arasında fenotipik ayrım yapılması klinik önem taşır. Çünkü kısmi<br />

D, anti-D oluşumuna yol açabilir. Rutin serolojik tiplendirmede kullanılan reaktanlar bu ayırımı<br />

yapmakta yetersiz kalır. Ancak genotiplendirme sayesinde bu ayrım sağlanabilir.<br />

İ. Donasyon merkezinde eritrosit ürünlerinin fenotiplendirilmesi<br />

Transfüzyon tıbbındaki şu anki genel uygulama ABO <strong>ve</strong> D antijenlerinin uygunluğuna bakmak<br />

şeklindedir. Ancak alıcıda alloantikor varlığında <strong>ve</strong>ya orak hücreli anemi gibi kronik transfüzyon<br />

uygulanan hastalarda, çoklu antijen negatif eritrosit istemi yapılabilmektedir. Kronik transfüzyon<br />

tedavisi gerektiren hastalıklarda alloimmünizasyon gelişme olasılığı %5 civarındadır. Ancak orak hücreli<br />

anemi hastalarında bu oran %20’lerin üzerine çıkmaktadır. Orak hücreli anemi hastalarında oluşan çok<br />

sayıda alloantikora uygun antijen negatif kanın bulunması problem haline gelebilir. Birçok transfüzyon<br />

programında orak hücreli anemi hastalarına transfüze edilecek olan eritrositler, alloantikor sıklığını<br />

<strong>ve</strong> riskini azaltmak için D, C, E <strong>ve</strong> Kell antijenleri açısından karşılaştırılır. Buna rağmen Rh allellerinin<br />

kodladığı D, C, E antijenlerine karşı sıklıkla alloantikor gelişir. Konvansiyonel Rh karşılaştırmasına<br />

rağmen alloantikor gelişmesi, orak hücreli anemi hastalığının sık görüldüğü ırkta aynı zamanda varyant<br />

RHD <strong>ve</strong> RhCE genlerine sık rastlanması ile ilişkilidir. Multipl alloantikorları olan alıcılara antijen negatif<br />

olan uygun eritrositlerin temin edilmesi güç olup, kan bankalarında defalarca fenotiplendirme işleminin<br />

uygulanması gerekmektedir. Taranan ürünlerin sayısı, antijen prevalansı <strong>ve</strong> negatif olması gereken antijen<br />

sayısı ile doğru orantılı olarak artmaktadır. Bu durum ise, kan merkezine göz ardı edilemeyecek bir yük<br />

getirmektedir. Laboratuvar teknisyenlerinin zamanı, eritrosit stoğu <strong>ve</strong> uygun reaktanların temini gibi…<br />

“Mass-scale” genotiplendirme işlemleri sayesinde daha çok sayıda hastaya genotip/fenotip<br />

uygunluğuna sahip kan temin edilebilir <strong>ve</strong> kaliteli bir sağlık hizmeti <strong>ve</strong>rilebilir. Fenotipi uygun<br />

ürünlerin sağlanmaya çalışılmasındaki temel amaç, alloantikor gelişimini <strong>ve</strong> bunun sonucunda<br />

oluşacak hemolitik transfüzyon reaksiyonlarını önlemektir. Bu işlem rutinde uygulanırsa, donasyon<br />

<strong>ve</strong> transfüzyon merkezi için şu anki tabloyu içinden çıkılmaz bir hale getirebilir. Bunun yerine kronik<br />

transfüzyon tedavisi uygulanan <strong>ve</strong> alloantikor geliştirme riski yüksek hastalarda kullanılabilir. Fenotipi<br />

uygun ürünler C, E, K antijenleri ile sınırlı tutulabilir <strong>ve</strong>ya genişletilip Fy a , Jk a , Jk b , S <strong>ve</strong> başka antijenler<br />

de eklenebilir. Amerikan nadir donör programına (ARDP) 30.000 aktif gönüllü kan bağışcısı kayıtlıdır.<br />

Bu liste AABB <strong>ve</strong> Amerikan Kızıl Haç’ı tarafından oluşturulmuştur. Bu kişilerin sahip olduğu kan<br />

grupları, toplumda 1:10000 oranında görülür. Ancak bu program ile elde edilen ürünlerin çoğu<br />

ABD’nde kullanılmaktadır. Bu ürünlerin oluşturulmasında yukarıda bahsedilen moleküler yöntemler<br />

kullanılmaktadır. Ayrıca ISBT de bir nadir donör programı yürütmektedir <strong>ve</strong> bu program uluslararası<br />

kan grubu referans laboratuvarı tarafından işletilmektedir. “Large-scale” genotiplendirme yöntemleri<br />

sayesinde bu eritrosit ürünleri <strong>ve</strong> buna sahip donörler daha kolay <strong>ve</strong> sık saptanabilir.<br />

Moleküler test metodları kan bankaları <strong>ve</strong> transfüzyon tıbbı alanında son on yıldır kullanılmaktadır.<br />

Bu süre içinde gerçekleştirilen çalışmalar; kan gruplarının genotip-fenotip ilişkisini <strong>ve</strong>ya farklı etnik<br />

topluluklarda eritrosit antijenlerindeki genotipik değişiklikleri açıklamaya yönelik olmuştur. Hedef<br />

genlerin validasyonu, araştırılması <strong>ve</strong> farklılıkların açıklanmasında önemli ilerlemeler kaydedilmiştir.<br />

75

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!