18.07.2013 Views

102. Sayı - TED Ankara Koleji Mezunları Derneği

102. Sayı - TED Ankara Koleji Mezunları Derneği

102. Sayı - TED Ankara Koleji Mezunları Derneği

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

nı hepsini bu evde yaşadım. Aslında bu kadar şanslı olduğum<br />

için kendimi size borçlu hissediyorum. Bazen çocuklara anlatıyorum,<br />

masada Atatürk’le beraber yemek yerdim; masanın<br />

başında Atatürk oturuyor, ben masanın ucunda yemek yiyorum.<br />

Merak ediyorum, Atatürk niçin beni masaya oturturdu?<br />

Yukarı katta da rahatlıkla yemek yiyebilirdim. Herhalde diyorum<br />

size bunları anlatabilmem içindi. Atatürk o kadar ilerisini gören<br />

bir insandı ki… Kısacası bu ev benim için hem kendi ailemi,<br />

hem Atatürk’ü hem de Cumhuriyet’in ilk yıllarında yaşanan<br />

günleri içimde hissettiğim bir ev.<br />

Köşk’ün müzeye dönüşümü ve o günlerde yaşananlar<br />

hakkında neler söyleyebilirsiniz?<br />

Benim çocuklarım var, Ömer Ağabeyimin çocukları var.<br />

Erdal Ağabeyimin ise -aramızda en çok çocuk seven olduğu<br />

halde- çocuğu olmadı. Hocaydı, onun için öğrencileri çocukları<br />

gibiydi. O, bizim bu evde yaşadıklarımızın, gördüklerimizin<br />

gençlerle paylaşılmasını istiyordu. Yurt dışında çokça örnekleri<br />

olan, devlet büyükleri için yapılmış müzeler oluyor. Erdal Ağabeyimin<br />

aklında da böyle bir şey vardı.<br />

Babamı kaybettikten 10 sene sonra babamın kitaplarını,<br />

belgelerini toplayıp, bir vakıf kurmaya teşebbüs ettik. Vakıf kurmak<br />

kolay bir şey değil; para ve sermaye istiyor. Biz memur<br />

çocuklarıyız, babam da memurdu. Ay başında aldığımız maaşla<br />

idare etmeye alışık insanlarız. Aramızda varlıklı bir insan yoktu.<br />

O sırada sitedeki konutlar yapıldı, bu konutların bir kısmını<br />

sermaye olarak göstererek Vakfı kurabildik. Şu anda Vakfa<br />

bağışlanmış dairelerden gelen parayla bu işi yürütebiliyoruz. İlk<br />

başlarda ne yapacağımızı bilmiyorduk. Annem başkanımızdı,<br />

Erdal Ağabeyim de başkanlığa niyetlenmişti ama o sırada politikaya<br />

girdi. Bir süre annemle beraber yürüttük vakıf işlerini,<br />

annem vefat edince başkanlık görevini ben üstlendim.<br />

Müzede neler sergileniyor?<br />

İlk başlarda vakıf çalışmalarını amatörce yapıyorduk, sonra<br />

baktık ki meraklısı, ilgileneni çok; ne göstersek ilgi çekiyor…<br />

Annemin eşyalarını karıştırınca mektuplar çıktı, annemin gelinliğini<br />

de o şekilde bulduk. Eski Türkçe, yeni Türkçe belgeler bulduk.<br />

Uzun ve titiz bir çalışmadan sonra 3000’den fazla belge<br />

eski Türkçe’den yeniye çevrildi. Onların hepsi arşivlendi. Fotoğraf<br />

ve belge olarak zengin bir arşivimiz oldu.<br />

Bizim şimdiki amacımız ise Pembe Köşk’ü devamlı açık bir<br />

müze haline getirmek. İstanbul’daki Sabancı Müzesi gibi, evi<br />

koruyarak, her odayı kendi eşyasıyla muhafaza ederek bir<br />

müze yapıp, benim yaptığım değişik sergileri de başka bir<br />

mekânda göstermek istiyoruz. Bunlar için yapıya ilave yapmamız<br />

lazım, mümkün olduğu kadar buranın görünüşünü bozmadan<br />

yapmak için hazırlanan bir de projemiz var. Bu projeyi gerçekleştirmeye<br />

çalışıyoruz.<br />

Müze’de hep değişik şeyler sergilemeye çalışıyoruz. Annemin<br />

sakladığı o kadar çok şey var ki; her seferinde yeni şeyler<br />

keşfediyoruz. Biraz arkeolojik çalışma yapar gibiyiz. Son olarak<br />

hukuk devrimiyle ilgili birkaç yeni vesika çıkardık. Biz daha çok,<br />

okullara ulaşmayı istiyoruz. Sürekli açık bir müze olduğumuz<br />

zaman Pembe Köşk’ü okullardan gelecek öğrencilere Cumhuriyet<br />

eğitimi verecek bir kültür merkezi yapmak istiyoruz.<br />

kültür-sanat<br />

Ziyaretçiler hangi zamanlarda ziyarete gelebiliyor?<br />

Şu anda Müze’yi sadece senede iki kere açabiliyoruz,<br />

devamlı açamıyoruz; çünkü burasının korunmaya alınması<br />

lazım. Her sene 10 Ekim’de başlayıp 40 gün boyunca ve 10<br />

Nisan’da başlayıp 19 Mayıs’ı da içine alacak şekilde açığız.<br />

İnönü Vakfı’nın yaptığı diğer çalışmalardan kısaca bahsedebilir<br />

misiniz?<br />

İzmir’de babamın doğduğu bir ev var, yokuş üzerinde<br />

küçük, şirin bir ev. Onu bir aile dostumuz vakıf kurulur kurulmaz<br />

bize bağışladı. Bir de Heybeliada’da bizim yazları gittiğimiz bir<br />

ev var. Her ikisi de bugün müze halinde ve devamlı açık; İnönü<br />

Evi olarak olduğu şekliyle gezdiriliyor. Malatya’da İnönü Müzesi<br />

var. Sivas’ta babamın okuduğu okul İnönü Konağı olarak<br />

gezdiriliyor. Bunun yanında arşivi düzenlemek üzere yaptığımız<br />

çalışmalarımız var. Babamın ölüm yıl dönümlerinde toplantılar<br />

düzenliyorduk ve onları kitapçıklar halinde basıyorduk. Baktık ki<br />

gençler gelemiyor, biz üniversitelere gitmeye başladık. 20 yıldır<br />

25 Aralık’ta değişik illerdeki bir üniversiteye gidiyoruz. Oralarda<br />

toplantı, panel, dinleti ve sergi düzenliyoruz. Bu arada Pembe<br />

Köşk’te açtığımız sergileri istendiği zaman üniversitelere ya da<br />

muhtelif yerlere dolaştırıyoruz. Mesela geçen sene annemin<br />

elbiselerinden oluşan güzel bir sergi yaptık İstanbul’da. Aynı<br />

zamanda kitaplar bastırıyoruz. Babamın bizlere, ağabeylerime<br />

yazdığı mektuplar ve anılar var. Onları toparlayıp kitap haline<br />

85<br />

TEMMUZ2010 kolejliler

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!