Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Temiz Enerji ile Temiz Üretim<br />
%20’sinden fazlasında, ilgili düzenlemelerle oluşturulan özel koruma<br />
alanlarındaki canlı türlerini ve doğal yaşam ortamlarını kapsamaktadır. Biyolojik<br />
çeşitlilik politikalarının genel çerçevesini oluşturan stratejiyi 1998’de yayınlayan<br />
AB, 2006’da çıkardığı tebliğ ile bu konuda detaylı bir eylem planı hazırlamıştır.<br />
Plan, sürdürülebilir biyolojik çeşitliliğin sağlanabilmesi için, Natura 2000 Ağı’nın<br />
ötesinde, AB’nin kırsal bölgelerindeki doğanın korunması için Ortak Tarım<br />
Politikası araçlarının kullanılmasını öngörmektedir.<br />
2.11.7 Gürültü Kirliliği<br />
Gürültünün insan sağlığı üzerindeki zararlarını azaltmak/ortadan kaldırmak için<br />
ortak bir yaklaşım geliştiren AB düzenlemesi, üye devletleri, gürültü kaynaklarını<br />
saptayarak halkı gürültünün etkileri konusunda bilgilendirmek ve gürültüyü<br />
azaltmaya yönelik yerel planlar uygulamakla yükümlü tutmaktadır. Genel<br />
çerçeveyi çizen bu direktifin dışında, açık alanda kullanılan ekipmanlar, motorlu<br />
taşıtlar, gezi amaçlı tekneler ve havayolu taşımacılığından kaynaklanan gürültü<br />
kirliliğine ilişkin sektörel direktifler de bulunmaktadır.<br />
Motorlu taşıtlara ilişkin düzenleme, taşıtların ve egzoz sistemlerinin<br />
gürültü seviyelerine kısıtlamalar getirmektedir. 50’den fazla ekipman türünden<br />
kaynaklanan gürültü kirliliğini kontrol altına almayı amaçlayan bir düzenleme,<br />
gürültü emisyon standartları ve uygunluk değerlendirme prosedürleri<br />
getirmektedir. Havaalanları civarındaki gürültü seviyesi ile ilgili diğer bir<br />
düzenleme, havaalanlarına, en çok gürültüye neden olan uçakların yasaklanması<br />
gibi kısıtlamalar getirme imkanı vermektedir. Gezi amaçlı teknelere ilişkin<br />
düzenleme ise, teknelerin gürültü emisyonlarını sınırlandırmaktadır.<br />
2.11.8 Çevresel Etkilerin Değerlendirilmesi<br />
AB’nin çevre mevzuatının en önemli bileşenlerinden biri; proje, plan ve<br />
programların çevresel etkilerinin değerlendirilmesini öngören yatay<br />
düzenlemelerdir. 1985’te kabul edilen ÇED (Çevresel Etki Değerlendirme)<br />
Direktifi, çevre üzerinde fiziksel etki yaratacak belirli kamusal ve özel projelerin,<br />
zorunlu olarak çevresel etki değerlendirmelerine tabi tutulmasını öngörmektedir.<br />
Bunların başında; petrol rafinerileri gibi tehlikeli sanayi tesisleri, nükleer atık<br />
arıtma tesisleri, 300 MW üzerindeki elektrik üretim tesisleri, trenyolu, havayolu,<br />
otoyol ve içsu yolları ile ilgili bazı altyapı çalışmaları, liman inşaatları, büyük<br />
maden çıkarma tesisleri, atık ve su arıtma tesisleri ile ilgili projeler gelmektedir.<br />
Bunların dışında kalan projeler ise, belirli kriterlerden hareketle çevre etki<br />
değerlendirmelerine tabi tutulabilmektedir. 2001 yılında kabul edilen SÇD<br />
(Stratejik Çevresel Değerlendirme) Direktifi ise, ÇED Direktifi’nin getirdiği<br />
sistemi tamamlayıcı niteliktedir. Direktif, önemli çevresel etki yaratabilecek yasal,<br />
düzenleyici veya idari hükümler doğrultusunda hazırlanan plan ve programları<br />
kapsamaktadır. İl veya ülke çapında planlama, arazi kullanımı, ulaştırma, enerji,<br />
66