Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Temiz Enerji ile Temiz Üretim<br />
turizm alanı ilanı, ayrı ve farklı imar planı, “koruma” düzenleme imar planı gibi<br />
enstrümanlar kullanılarak, parçalanmaya ve yok edilmeye çalışılıyor.<br />
İstanbul Acarkent örneğinde olduğu gibi, ormanların özelleştirilerek<br />
katledilmesine olanak sağlanmıştır.<br />
Devletin bilinçli bir şekilde korumadığı ormanlar, 2/B kapsamına<br />
alınarak satılmak istenmektedir. Henüz mecliste olan tasarı yasalaştığı takdirde<br />
birçok ormanlık alan yok olmuşken, henüz ormanlık olan ve yağmadan nasibini<br />
almayan ormanlık bölgeler de bu AF ile yapılaşma baskısı altına girmektedir.<br />
Mera Kanununda yapılan değişiklikle, yaylalardaki kaçak yapılaşmaya af<br />
getirilerek, yaylaların talan edilmesine yasal kılıf uyduruldu. Kaçak yapılaşma<br />
teşvik edildiği gibi Mera Alanları ülkenin tüm kentlerinde TOKİ’ye teslim<br />
edilmiş, önemli tarımsal niteliğe sahip alanların doğrudan devlet desteği ve teşviki<br />
ile konutlaşmaya açılması ile hızla betonlaşmaya yönelimi artırmış oldu.<br />
Tarım alanlarının tarım dışı kullanımına af getiren kanun, ABD’li tarım<br />
tekeli Cargill için yeniden meclise getirildi ve yasalaştı. Daha önceki iktidar<br />
dönemlerinden beri ülkenin gündeminde olan CARGILL şirketi için özel yasalar<br />
çıkarıldı. Bu şirkete ve ürettiği ürüne ilişkin özel Bakanlar Kurulu kararları<br />
üretildi. Bu gün ülkemiz de tartışma konusu olan, şeker pancarı üretiminin yok<br />
edilme hedefiyle sınırlandırılarak nişasta bazlı şeker kotası ve GDO ile öncelikle<br />
çocuklar olmak üzere tüm toplumun sağlığı tehlikeye atılmıştır. Burada yatırımcı<br />
şirketler kadar bunlara olanak tanıyan hükümetler de suçludur. AKP hükümeti<br />
önceki hükümetlerden farklı olarak Biyogüvenlik Yasası’nı çıkararak GDO’lu<br />
ürünlerin ilkemize girmesine, GDO’lu ürünlerin ekiminin yapılmasına olanak<br />
sağlamıştır.<br />
Çiftçimizi, uluslararası tohum tekellerinin boyunduruğuna sokan<br />
Tohum Kanunu yasalaşmıştır.<br />
Tarımda uygulanan “destek ve teşvik programları” ile çiftçimiz adeta<br />
üretmemeye özendirilerek ve toprağını işlemekten giderek uzaklaştırılmıştır.<br />
Türkiye’nin toprakları, kıyıları, denizleri, ormanları, madenleri son<br />
derece keyfi olarak, öylesine ki, kendilerinin koyduğu kuralları ve standartları bile<br />
yok sayarcasına küresel sermayenin kullanımına sunulmaktadır.<br />
Fındıkta, zeytinde ve daha birçok üründe, tarımı yok edecek ekonomik<br />
saldırılar hızlanarak artmıştır.<br />
Dünyada titizlikle korunan, su kaynakları ve sulak alanlar etrafındaki<br />
koruma alanları “Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği” değiştirilerek<br />
daraltıldı, yapılaşma ve kirlilik önleyici kapsamlar azaltıldı.<br />
“Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasası” ile sulak orman<br />
alanlarının yok edilmesinin önündeki engeller tümüyle kaldırılmak istendiği gibi<br />
ülkemizin 60 yıldır ürettiği doğayı, tarihi ve kültürel değerleri korumayı amaçlayan<br />
koruma mevzuatı, “AB ile uyum” gerekçe gösterilerek yok edilmektedir.<br />
82