15.06.2014 Views

Akut pulmoner embolizm ile parankimal ve plevral anormalliklerin ...

Akut pulmoner embolizm ile parankimal ve plevral anormalliklerin ...

Akut pulmoner embolizm ile parankimal ve plevral anormalliklerin ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Diagn Interv Radiol 2008; 14:189-196<br />

Bu makale Diagnostic and Inter<strong>ve</strong>ntional Radiology’de yer alan İngilizce makalenin<br />

Türkçesi olup kaynak gösterme <strong>ve</strong> dizinleme amacı <strong>ile</strong> kullanılamaz.<br />

Relationship of parenchymal and pleural abnormalities with acute pulmonary<br />

embolism: CT findings in patients with and without embolism. N. Karabulut,<br />

Y. Kıroğlu<br />

TORAKS RADYOLOJİSİ<br />

ARAŞTIRMA YAZISI<br />

<strong>Akut</strong> <strong>pulmoner</strong> <strong>embolizm</strong> <strong>ile</strong> <strong>parankimal</strong> <strong>ve</strong><br />

<strong>plevral</strong> <strong>anormalliklerin</strong> ilişkisi: <strong>embolizm</strong> bulunan<br />

<strong>ve</strong> bulunmayan hastaların BT bulguları<br />

Nevzat Karabulut, Yılmaz Kıroğlu<br />

AMAÇ<br />

<strong>Akut</strong> <strong>pulmoner</strong> <strong>embolizm</strong> (PE) bulunan <strong>ve</strong> bulunmayan<br />

hastalarda bilgisayarlı tomografi (BT) <strong>ile</strong> saptanan<br />

<strong>plevral</strong> <strong>ve</strong> <strong>parankimal</strong> <strong>anormalliklerin</strong> sıklığını<br />

karşılaştırmak <strong>ve</strong> plöro<strong>parankimal</strong> bulguların PE şiddeti<br />

<strong>ile</strong> bağdaşıp bağdaşmadığını araştırmak.<br />

GEREÇ VE YÖNTEM<br />

<strong>Akut</strong> PE şüphesi bulunan 128 hastanın kontrastlı BT<br />

görüntülerini geriye dönük olarak gözden geçirdik.<br />

PE <strong>ile</strong> uyumlu dolma defektleri kaydedildi <strong>ve</strong> pıhtı<br />

yükü hesaplandı. Parankimal <strong>anormalliklerin</strong> varlığı<br />

<strong>ve</strong> derecesi <strong>ile</strong> <strong>plevral</strong> efüzyon varlığı, boyutu <strong>ve</strong><br />

yerleşimi kaydedildi.<br />

BULGULAR<br />

Kırk dokuz hastada (%38) ortalama %27±21 tıkanıklık<br />

derecesi gösteren PE <strong>ile</strong> uyumlu BT <strong>ve</strong>r<strong>ile</strong>ri<br />

mevcuttu. PE bulunan 45 (%92) <strong>ve</strong> bulunmayan 66<br />

hastada (%84) <strong>parankimal</strong> anormallikler mevcuttu<br />

(P=0.28). En sık görülen bulgu olan atelektazi PE bulunan<br />

27 (%55) <strong>ve</strong> bulunmayan 42 hastada (%53)<br />

mevcuttu (P=0.86). PE bulunan 15 hastada (%31)<br />

kama şeklinde opaklaşma, 19 hastada (%39) konsolidasyon<br />

gözlendi (P=0.001). PE bulunan 27 (%55)<br />

<strong>ve</strong> bulunmayan 42 hastada (%53) <strong>plevral</strong> efüzyon<br />

mevcuttu (P=0.86). Parankimal bulguların şiddeti<br />

göz önüne alındığında yalnızca kama şeklindeki<br />

opaklaşmaların sayısının PE derecesi <strong>ile</strong> hafif düzeyde<br />

bağlantılı olduğu saptandı (r=0.34, P=0.04).<br />

SONUÇ<br />

PE bulunan <strong>ve</strong> bulunmayan hastaların çoğunun<br />

tomograf<strong>ile</strong>rinde <strong>parankimal</strong> <strong>ve</strong> <strong>plevral</strong> bulgular<br />

mevcuttur. Kama şeklindeki opaklaşmalar <strong>ve</strong> konsolidasyonla<br />

PE arasında belirgin bir bağlantı vardır.<br />

Diğer <strong>parankimal</strong> <strong>ve</strong> <strong>plevral</strong> BT bulguları <strong>ile</strong> PE varlığı<br />

<strong>ve</strong> şiddeti arasında bir bağıntı yoktur.<br />

Anah tar söz cük ler: • <strong>pulmoner</strong> <strong>embolizm</strong><br />

• BT anjiyografi • <strong>pulmoner</strong> arter tıkanıklık endeksi<br />

• akciğer parankimi • <strong>plevral</strong> efüzyon<br />

Pamukkale Üni<strong>ve</strong>rsitesi Tıp Fakültesi, Radyoloji Anabilim Dalı<br />

(N.K. nkarabulut@yahoo.com), Denizli.<br />

Gelişi 5 Mart 2008; revizyon isteği 12 Mayıs 2008; revizyon gelişi 12 Mayıs<br />

2008; kabulü 15 Mayıs 2008<br />

Son 15 yılda bilgisayarlı tomografi <strong>ile</strong> gerçekleştir<strong>ile</strong>n <strong>pulmoner</strong><br />

anjiyografi (BTPA) büyük <strong>ve</strong> segmental damarlarda <strong>pulmoner</strong><br />

<strong>embolizm</strong>in saptanması için ilk sırada tercih ed<strong>ile</strong>n tanısal görüntüleme<br />

yöntemi haline gelmiş <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>ntilasyon-perfüzyon sintigrafisi<br />

<strong>ve</strong> <strong>pulmoner</strong> anjiyografinin yerini almıştır (1-5). Dokuz çalışmanın<br />

meta-analizinde 520 hastada sekiz tek kesit <strong>ve</strong> bir ikili kesit spiral BT <strong>ile</strong><br />

BTPA işleminin duyarlılığı %86, özgüllüğü %93.7 olarak bildirilmiştir<br />

(6). Çok merkezli PIOPED II (Prospecti<strong>ve</strong> In<strong>ve</strong>stigation of Pulmonary<br />

Embolism II) çalışmasında 774 hastada çok dedektörlü BTPA işleminin<br />

duyarlılığı %83, özgüllüğü %96 olarak bildirilmiştir (7).<br />

BTPA lümen içindeki pıhtıyı kesin olarak göstermesinin dışında akciğer<br />

parankimi <strong>ve</strong> <strong>plevral</strong> boşluğun da değerlendirilmesini mümkün<br />

kılar. <strong>Akut</strong> <strong>pulmoner</strong> <strong>embolizm</strong>li 124 hastanın plöro<strong>parankimal</strong> BT<br />

bulgularını incelemek üzere tasarladığımız daha önceki dört çalışmamızın<br />

<strong>ve</strong>r<strong>ile</strong>ri periferik yerleşimli kama şeklindeki opaklaşmaların PE<br />

varlığı <strong>ile</strong> anlamlı derecede bağlantılı olduğunu <strong>ve</strong> PE bulunan hastaların<br />

%25-62’sinde görüldüğünü açığa çıkarmıştır (8-11). Her ne<br />

kadar BTPA yalnızca pıhtının varlığı <strong>ve</strong> yerleşimi <strong>ile</strong> birlikte kabaca<br />

boyutları hakkında bir bilgi sağlamaktaysa da <strong>pulmoner</strong> anjiyografi<br />

endeksleri kullanılarak PE derecesi hakkında nesnel <strong>ve</strong> tekrarlanabilir<br />

ölçümler yapılabilir (12). Özgün BT endeksleri kullanılarak embolinin<br />

yeri <strong>ve</strong> tıkanıklığın derecesine göre damar tıkanıklığının düzeyi<br />

kestir<strong>ile</strong>bilir. Son zamanlarda yapılan BT çalışmalarında bu endeks<br />

<strong>ile</strong> klinik seyir (13-16) <strong>ve</strong> kan gazı değerleri (17, 18) arasındaki ilişki<br />

incelenmiştir. BT endeksinin <strong>pulmoner</strong> embolinin hemodinamik şiddetinin<br />

bir göstergesi olarak kullanılab<strong>ile</strong>ceği bildirilmiştir. Kan gazı<br />

değerleri <strong>ile</strong> bağlantı göstermektedir <strong>ve</strong> ölümün öngörülmesi için anlamlı<br />

bir işarettir (13-15, 17-19). Ancak plöro<strong>parankimal</strong> bulguların<br />

derecesi <strong>ile</strong> klinik tablonun şiddeti arasında bir bağlantı olup olmadığını<br />

araştıran bir çalışma yoktur. Masif bir <strong>embolizm</strong>in izole, subsegmental<br />

bir emboliden farklı <strong>parankimal</strong> <strong>ve</strong> <strong>plevral</strong> bulgulara yol<br />

açacağı öngörülebilir.<br />

Bu çalışma klinik PE şüphesi <strong>ile</strong> çek<strong>ile</strong>n BTPA bulgularına dayalı iki<br />

temel soruya yanıt <strong>ve</strong>rmek üzere tasarlanmıştır: birincisi, akut PE bulunan<br />

<strong>ve</strong> bulunmayan hastalardaki <strong>plevral</strong> <strong>ve</strong> <strong>parankimal</strong> <strong>anormalliklerin</strong><br />

sıklığı farklı mıdır; <strong>ve</strong> ikincisi, plöro<strong>parankimal</strong> bulguların varlığı <strong>ve</strong><br />

şiddeti <strong>ile</strong> PE derecesi arasında bir ilişki var mıdır?<br />

Türk Radyoloji Bülteni A49


Gereç <strong>ve</strong> yöntem<br />

Çalışma grubu<br />

Aralık 2003-Aralık 2006 tarihleri arasında<br />

akut PE şüphesi <strong>ile</strong> kontrastlı tomograf<strong>ile</strong>ri<br />

çek<strong>ile</strong>n ardışık 139 hastanın<br />

görüntüleri geriye dönük olarak incelendi.<br />

On bir hasta çalışma dışında bırakıldı:<br />

dokuz hastada solunum etk<strong>ile</strong>şimi<br />

<strong>ve</strong>ya yetersiz kontrast madde nedeniyle<br />

görüntü kalitesi kötüydü, iki hastada ise<br />

kronik PE mevcuttu. Çalışma grubu kalan<br />

128 hasta (60 erkek, 68 kadın; yaş<br />

aralığı 19-87; ortalama ± standart sapma,<br />

56 ± 17 yıl) <strong>ile</strong> oluşturuldu. Kurumsal<br />

gözden geçirme kurulu çalışma için<br />

onay <strong>ve</strong>rdi <strong>ve</strong> hasta kayıtlarını incelememiz<br />

için bilg<strong>ile</strong>ndirilmiş olur almamıza<br />

gerek olmadığını belirtti.<br />

BT incelemesi<br />

Doksan iki hastada iki dedektörlü BT<br />

tarayıcı (Mx8000, Philips Medical Systems,<br />

Cle<strong>ve</strong>land, Ohio, ABD) 36 hastada<br />

16 dedektörlü BT tarayıcı (Brilliance<br />

16, Philips Medical Systems, Cle<strong>ve</strong>land,<br />

Ohio, ABD) kullanıldı. Hasta yatar pozisyonda<br />

solunum sıkıntısı duymayacak<br />

şekilde nefesini tutarken <strong>ve</strong>ya yüzeysel<br />

solunum yaparken akciğer apekslerinden<br />

hemidiyaframın en alt düzeyine kadar<br />

<strong>pulmoner</strong> arterlerin kontrastlı spiral<br />

tomograf<strong>ile</strong>ri çekildi. İki dedektörlü BT<br />

için kullanılan parametreler 120 kV, 125<br />

etkin mA, 2x2.5 mm kolimasyon, 3.2<br />

mm kesit kalınlığı, 1.6 mm yeniden şekillendirme<br />

aralığı, 0.75 s rotasyon zamanı<br />

başına 8.75 mm/s masa hızı (pitch<br />

1.75), çok dedektörlü BT için kullanılan<br />

parametreler 120 kV, 125 etkin mA,<br />

16x0.75 mm kolimasyon, 1 mm kesit<br />

kalınlığı, 0.5 mm yeniden şekillendirme<br />

aralığı, 0.75 s rotasyon zamanı başına<br />

11.25 mm/s masa hızı (pitch 0.938) idi.<br />

Görme alanı hastanın boyutlarına göre<br />

ayarlandı <strong>ve</strong> 512 x 512 boyutlarında bir<br />

kazanım matriksi kullanıldı. Otomatik<br />

enjektör vasıtası <strong>ile</strong> ön kol toplar damarından<br />

100-150 ml iyot içermeyen<br />

kontrast madde <strong>ve</strong>rildi. İnfüzyon hızı<br />

iki kesitli BT için 3 ml/s, 16-ÇDBT için<br />

4 ml/s olarak ayarlandı. İki kesitli BT<br />

için 20 saniye sabit gecikme zamanı<br />

kullanıldı; 16-ÇDBT için zamanlamalı<br />

bolus tekniği uygulandı. Ortalama tarama<br />

uzunluğu iki kesitli BT için erkeklerde<br />

242.9 ± 47 mm (aralık, 102-324<br />

mm), kadınlarda 215.5 ± 28 mm (aralık,<br />

160-284 mm), 16-ÇDBT için erkeklerde<br />

273 ± 38 mm (aralık, 200-367 mm),<br />

kadınlarda 251.5 ± 43 mm (aralık, 192-<br />

351 mm) idi. Ortalama tarama süresi iki<br />

kesitli BT için 21.4 ± 3.8 saniye (aralık,<br />

13-32 s), 16-ÇDBT için 18.9 ± 2.7 saniye<br />

(aralık, 14-26 s) idi.<br />

Görüntülerin yorumlanması<br />

BT <strong>ve</strong>r<strong>ile</strong>ri elektronik olarak çalışma<br />

istasyonuna (MxViewexp; sürüm 4.01,<br />

Philips Medical Systems) aktarıldı. Görüntüler<br />

göğüs radyolojisi konusunda<br />

üst ihtisaslı 10 yıllık deneyime sahip bir<br />

radyolog tarafından incelendi. Aksiyal<br />

görüntüler standart mediastinal (düzey,<br />

50 H; genişlik 350 H) <strong>ve</strong> akciğer pencere<br />

ayarlarında (düzey, -600 H; genişlik,<br />

1600 H) istiflenmiş sine tekniği <strong>ile</strong> incelendi.<br />

Ancak incelemeyi yapan radyolog<br />

damarların daha iyi görüntülenmesini<br />

sağlamak için çok düzlemli yeniden yapılanmalar<br />

oluşturmak , pencere <strong>ve</strong> düzey<br />

ayarlarını değiştirmek konularında<br />

serbest bırakıldı.<br />

Mediastinal pencere ayarlarında elde<br />

ed<strong>ile</strong>n görüntülerin <strong>ve</strong>ri kağıtlarında görüntülerin<br />

<strong>ve</strong> kontrast opaklaşmanın kalitesi<br />

mükemmel, iyi <strong>ve</strong>ya yetersiz şeklinde<br />

derecelendirildi. Ana <strong>pulmoner</strong> arter<br />

çapı bifurkasyona 3 cm mesafe içinde<br />

en geniş noktasında ölçüldü. Lümen içi<br />

dolma defektlerinin varlığı kaydedildi<br />

<strong>ve</strong> bronko<strong>pulmoner</strong> nomenklatür esaslarına<br />

göre yer belirlemesi yapıldı. BT<br />

bulguları temeline dayanılarak nihai PE<br />

tanısı kondu. BT görüntülerdeki pıhtının<br />

miktarı <strong>ve</strong> yerleşimine göre tıkanıklığın<br />

derecesi belirlendi. Bu amaçla Quanadli<br />

<strong>ve</strong> arkadaşlarının tıkanıklık indeksi kullanıldı;<br />

Σ(damar tıkanıklığının yüzdesi)=<br />

n (pıhtının en proksimal parçasından<br />

distale doğru uzanan segmental dalların<br />

sayısı) x d (tıkanıklığın derecesi, kısmi<br />

ise 1, tam ise 2). Bu eşitlikteki n değerleri<br />

1 (yalnızca bir segment tıkalı) <strong>ile</strong> 20<br />

(sağ <strong>ve</strong> sol ana <strong>pulmoner</strong> arterlerin her<br />

ikisi de tıkalı) arasında değişir. Hastadaki<br />

tıkanıklığın yüzdesini tayin etmek<br />

için bulunan skor olası en yüksek değere<br />

(20 x 2) bölündü <strong>ve</strong> yüzle çarpıldı (Σ [(n<br />

x d) / 40] x 100). PE lehine BT bulguları<br />

olan hastalar tıkanıklık indeksine göre<br />

hafif-orta (< %50) <strong>ve</strong>ya şiddetli (≥ %50)<br />

olarak sınıflandırıldı.<br />

Akciğer pencere ayarlarında elde ed<strong>ile</strong>n<br />

görüntülerin <strong>ve</strong>ri kağıtlarında aşağıdaki<br />

bilg<strong>ile</strong>r kaydedildi: görüntü kalitesi<br />

(mükemmel, iyi <strong>ve</strong>ya yetersiz olarak<br />

derecelendirildi), <strong>plevral</strong> efüzyon varlığı,<br />

boyutu <strong>ve</strong> yeri <strong>ve</strong> bronko<strong>pulmoner</strong><br />

nomenklatüre göre herhangi bir <strong>parankimal</strong><br />

anormalliğin varlığı, yeri <strong>ve</strong><br />

şiddeti. Plevral efüzyonların boyutları<br />

trans<strong>ve</strong>rs kesitlerdeki en büyük derinliğe<br />

göre küçük (< 3 cm), orta (3-5 cm)<br />

<strong>ve</strong> geniş (> 5 cm) olarak sınıflandırıldı.<br />

İncelenen <strong>parankimal</strong> anormallikler<br />

kama şeklinde opaklaşma (tepesi hilusa,<br />

tabanı plevra yüzeyine bakan üçgen<br />

şeklinde parlak alan), atelektazi (hacim<br />

kaybı), lineer opaklaşma (ince parlak<br />

çizgi), buzlu cam görünümü (bronkovasküler<br />

işaretleri gizlemeyen <strong>parankimal</strong><br />

gölge), konsolidasyon (bronkovasküler<br />

işaretleri gizleyen kama şeklinde<br />

olmayan parlak alan), nodül (çapı 3 cm<br />

<strong>ve</strong>ya daha küçük olan yuvarlak parlak<br />

alan), kitle (çapı 3 cm üzerinde solid<br />

lezyon), oligemi (amfizem <strong>ve</strong>ya akciğer<br />

kisti sonucu olmayan, damarların çap<br />

<strong>ve</strong> sayısında azalmasına bağlı perfüzyon<br />

bozukluğu alanı) <strong>ve</strong> damar işareti<br />

(kama şeklindeki opaklaşmanın tepesine<br />

işaret eden kalın damar) idi. Bunlar<br />

arasında atelektazi, buzlu cam görünümü,<br />

konsolidasyon <strong>ve</strong> oligemiye segmentin<br />

etk<strong>ile</strong>nen yüzdesine göre skor<br />

<strong>ve</strong>rildi (0: yok, 1: < %50 segment, 2: ≥<br />

%50 segment). Anormalliklerin toplam<br />

skoru olası en büyük toplam skora (20<br />

x 2) bölündü <strong>ve</strong> sonra 100 <strong>ile</strong> çarpılarak<br />

anormalliğin toplam yüzdesi bulundu.<br />

Kama şeklinde opaklaşma, çizgisel<br />

opaklaşma, nodül, kitle <strong>ve</strong> damar işareti<br />

için ise yalnızca var olup olmadığı <strong>ve</strong><br />

toplam kaç bulgunun olduğu kaydedildi.<br />

İstatistiksel analiz<br />

Sayısal değişkenler ortalama ± standart<br />

sapma şeklinde ifade edildi. PE <strong>ve</strong><br />

plöro<strong>parankimal</strong> bulguların varlığı <strong>ve</strong><br />

şiddeti için tanımlayıcı istatistikler hesaplandı.<br />

Nominal <strong>ve</strong>r<strong>ile</strong>r için Spearman<br />

korelasyonu kullanıldı. PE varlığı<br />

<strong>ve</strong> şiddeti <strong>ile</strong> plöro<strong>parankimal</strong> bulgular<br />

arasındaki ilişkiyi değerlendirmek üzere<br />

sürekli değişkenler için Pearson korelasyonu<br />

kullanıldı. PE yönünde BT bulgusu<br />

bulunan <strong>ve</strong> bulunmayan hastalar<br />

A50 Aralı k 2008


a<br />

b<br />

c<br />

Şekil 1. a-c. Masif embolisi bulunan (<strong>pulmoner</strong> arter tıkanıklık endeksi %87.5) 28<br />

yaşındaki erkek hastanın aksiyal BT <strong>pulmoner</strong> anjiyografisi (a-c). Mediastinal pencere<br />

ayarında (a) ana <strong>pulmoner</strong> arterlerde eyer şeklinde emboli görülmektedir. Alt <strong>pulmoner</strong><br />

<strong>ve</strong>nler düzeyinde (b) <strong>ve</strong> bazal segmentler boyunca (c) akciğer pencere ayarlarında sağ<br />

alt lobun üst segmeninde oligemi <strong>ve</strong> her iki alt lobda subsegmental atelektazi <strong>ve</strong> buzlu<br />

cam görünümü görülmektedir.<br />

arasında <strong>plevral</strong> <strong>ve</strong> <strong>parankimal</strong> bulgular<br />

açısından bir fark bulunmadığı hipotezi<br />

Fisher testi <strong>ile</strong> incelendi. PE bulunan <strong>ve</strong><br />

bulunmayan hastaların plöro<strong>parankimal</strong><br />

bulgularının şiddeti arasında bir fark olup<br />

olmadığı t-testi <strong>ile</strong> değerlendirildi. PE<br />

şiddeti <strong>ile</strong> <strong>parankimal</strong> bulguların varlığı<br />

arasındaki ilişki Fisher testi, şiddeti arasındaki<br />

ilişki ise Mann-Whitney-U testi<br />

<strong>ile</strong> değerlendirildi. İstatistiksel anlamlılık<br />

düzeyi p


a<br />

b<br />

c<br />

Şekil 2. a-c. İki taraflı çok sayıda <strong>pulmoner</strong> embolisi bulunan 23 yaşındaki erkek<br />

hastanın aksiyal BT <strong>pulmoner</strong> anjiyografisi (a-c). Mediastinal pencere ayarında (a)<br />

sağ ana <strong>ve</strong> sol interlober arterlerde %42.5 tıkanıklık endeksi oluşturan lümen içi<br />

pıhtılar görülmektedir. Karşılık gelen (b) <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>ntrikül düzeyindeki (c) akciğer pencere<br />

ayarlarında sağ orta <strong>ve</strong> alt loblarda çok sayıda periferik kama şeklinde opasiteler<br />

görülmektedir.<br />

vasküler işaret, nodül <strong>ve</strong> kitle çok daha<br />

az görüldü. Bu <strong>parankimal</strong> değişiklikler<br />

içinde yalnızca kama şeklinde opaklaşma<br />

(p


a<br />

b<br />

Şekil 4. a, b. İki taraflı çok sayıda <strong>pulmoner</strong> embolisi bulunan 66 yaşındaki erkek hastanın sol atriyum düzeyindeki aksiyal BT <strong>pulmoner</strong> anjiyografisi (a, b). Mediastinal<br />

pencere ayarında (a) her iki alt lob <strong>ve</strong> sağ orta lob arterlerinde %50 tıkanıklık endeksi oluşturan çok sayıda lumen içi pıhtı görülmektedir. Akciğer pencere ayarında (b)<br />

<strong>parankimal</strong> anormallik mevcut değildir.<br />

Ortalama <strong>pulmoner</strong> arter çapı tıkanıklık<br />

endeksi %50 ya da daha fazla<br />

olan hastalarda %50’nin altında olan<br />

hastalara göre daha genişti (sırasıyla,<br />

31.1 ± 4.7 mm <strong>ve</strong> 28.1 ± 4.6 mm,<br />

p=0.04). PE bulunan <strong>ve</strong> bulunmayan<br />

hastaların <strong>parankimal</strong> bulgularının<br />

skorları Tablo 1’de özetlenmektedir.<br />

Pıhtı yükü açısından birbirinden farklı<br />

olan bu iki grup arasında <strong>parankimal</strong><br />

bulguların sıklığı <strong>ve</strong> şiddeti açısından<br />

anlamlı fark yoktu (p>0.05).<br />

Dahası, PE şiddeti <strong>ile</strong> <strong>parankimal</strong><br />

bulguların varlığı <strong>ve</strong>ya şiddeti arasında<br />

bir bağlantı yoktu (p>0.05).<br />

Özgün <strong>parankimal</strong> bulguların sayısı<br />

göz önüne alındığında, yalnızca<br />

kama şeklindeki opasitelerin sayısı<br />

PE bulunan <strong>ve</strong> bulunmayan hastalar<br />

arasında istatistiksel açıdan anlamlı<br />

derecede farklıydı (p=0.002) <strong>ve</strong> PE<br />

şiddeti <strong>ile</strong> zayıf korelasyon gösteriyordu<br />

(r=0.34, p=0.04). Diğer yandan<br />

PE şiddeti atelektazi skoru <strong>ile</strong> ters<br />

bağlantılıydı (r=-0.41, p=0.01). Diğer<br />

<strong>parankimal</strong> <strong>anormalliklerin</strong> şiddeti <strong>ile</strong><br />

PE şiddeti arasında bağlantı mevcut<br />

değildi. Pıhtı yükü açısından birbirinden<br />

farklı olan gruplar arasında <strong>plevral</strong><br />

efüzyon varlığı açısından anlamlı<br />

fark yoktu (p=0.06). Ancak <strong>plevral</strong><br />

efüzyonun varlığı <strong>ve</strong> boyutu <strong>ile</strong> PE<br />

şiddeti arasında korelasyon mevcuttu<br />

(varlığı için r=0.34, p=0.02, sağdaki<br />

boyut için r=0.34, p= 0.02, soldaki<br />

boyut için r=0.29, p= 0.05).<br />

Tartışma<br />

BTPA <strong>pulmoner</strong> <strong>embolizm</strong>den şüphelen<strong>ile</strong>n<br />

hastalarda tanı sürecini dramatik<br />

olarak değiştirmiş <strong>ve</strong> ilk tercih ed<strong>ile</strong>n<br />

görüntüleme yöntemi haline gelmiştir.<br />

BT emboli varlığını kesin olarak<br />

göstermenin dışında diğer intratorasik<br />

oluşumlar hakkında da bilgi <strong>ve</strong>rmektedir.<br />

Ancak rutin uygulamada embolinin<br />

bulunup bulunmadığı <strong>ve</strong> pıhtı yükünün<br />

kabaca ne olduğu üzerinde odaklanılmakta<br />

<strong>ve</strong> plöro<strong>parankimal</strong> anormallikler<br />

tarif edilmektedir. İzole subsegmental<br />

bir embolinin kan akımı, gaz değişimi<br />

<strong>ve</strong> <strong>parankimal</strong> <strong>ve</strong>ya <strong>plevral</strong> bulugulara<br />

etkisinin masif bir emboliden farklı<br />

olacağını kestirmek zor değildir. Son<br />

yıllarda çalışmalar BTPA bulgularına<br />

Tablo 2. Hafif-orta <strong>ve</strong>ya <strong>ile</strong>ri derecede pıhtı yükü olan <strong>ve</strong> <strong>pulmoner</strong> <strong>embolizm</strong> bulunmayan hastalardaki <strong>parankimal</strong> bulguların şiddeti<br />

PE bulunan hastalar (n = 49)<br />

Hafif-orta PE (n = 34) Şiddetli PE (n = 15)<br />

PE bulunmayan hastalar (n = 79)<br />

Parankimal bulguların şiddeti a Ortalama ± SS Aralık Ortalama ± SS Aralık Ortalama ± SS Aralık<br />

Atelektazi b 4.2 ± 5.9% 0 – 27.5% 2.8 ± 4.4% 0 – 15% 6.1 ± 10.8% 0 – 52.5%<br />

Buzlu cam görünümü b 4.9 ± 8.8% 0 – 40% 3.3 ± 6.4% 0 – 25% 5.1 ± 12.8% 0 – 70%<br />

Konsolidasyon b 1.5 ± 2% 0 – 5% 1.3 ± 2% 0 – 5% 1.8 ± 8.5% 0 – 60%<br />

Kama şeklinde opasite c 0.4 ± 0.7 0 – 3 0.7 ± 1.6 0 – 5 0.02 ± 0.16 0 – 1<br />

Oligemi b 0.1 ± 0.6% 0 – 2.5% 1.8 ± 6.4% 0 – 25% 0.3 ± 2.8% 0 – 25%<br />

PE: <strong>pulmoner</strong> <strong>embolizm</strong>; SS: standart sapma<br />

a<br />

Yalnızca PE bulunan <strong>ve</strong> bulunmayan hastalar arasında istatistiksel anlamlılık kazanan (P = 0.002) kama şeklindeki opasite dışındaki tüm değişkenler için PE bulunan <strong>ve</strong> bulunmayan<br />

ya da hafif-orta <strong>ile</strong> şiddetli derecede PE bulunan hastalar arasında p değerleri anlamlı değildir.<br />

b<br />

Şiddet skoru tutulan segmentlerin tüm akciğer içindeki yüzdesini temsil etmektedir.<br />

c<br />

Şiddet skoru kama şeklindeki opasitesi bulunan toplam hasta sayısını temsil etmektedir.<br />

Türk Radyoloji Bülteni A53


dayanarak pıhtı yükünün niceliğinin anlaşılması<br />

üzerine odaklanmıştır (12-18).<br />

BT şiddet endeksinin kan gazı düzeyleri<br />

<strong>ile</strong> bağıntılı olduğu (17, 18) <strong>ve</strong> PE hastalarında<br />

ölümün ön belirleyicisi olduğu<br />

(13-15, 17-19) gösterilmiştir. <strong>Akut</strong> PE<br />

durumunda <strong>parankimal</strong> <strong>ve</strong> <strong>plevral</strong> bulguların<br />

prevalansı <strong>ve</strong> spektrumu <strong>ile</strong> ilg<strong>ile</strong>nen<br />

pek az çalışma mevcuttur (8-11).<br />

Biz bu çalışmada akut PE olgularında<br />

<strong>pulmoner</strong> arter tıkanıklığının varlığı <strong>ve</strong><br />

şiddetinin plöro<strong>parankimal</strong> anormall<strong>ile</strong>rin<br />

varlığı <strong>ve</strong> derecesine etkisinin ne olduğunu<br />

belirlemeye çalıştık. Bildiğimiz<br />

kadarıyla, bu tür bir endeksle plöro<strong>parankimal</strong><br />

bulgular arasındaki bağlantıyı<br />

araştıran başka bir çalışma yoktur.<br />

<strong>Akut</strong> PE olgularında akciğerlerin BT<br />

görünümü <strong>pulmoner</strong> perfüzyonun azalması,<br />

bronkokonstriksiyon, ödem <strong>ve</strong>ya<br />

enfarkt nedeniyle değişebilir. Bu çalışmada<br />

PE bulunan hastaların %92’sinde<br />

<strong>ve</strong> bulunmayan hastaların %84’ünde en<br />

az bir <strong>parankimal</strong> anormallik saptanmıştır.<br />

İki grup arasında <strong>anormalliklerin</strong><br />

sıklığı açısından anlamlı bir fark yoktur.<br />

Bulgular daha önce yayınlanmış çalışmaların<br />

bulguları <strong>ile</strong> karşılaştırılmıştır<br />

(Tablo 3).<br />

Bu çalışmada en sık görülen <strong>parankimal</strong><br />

anormallik olarak atelektazi saptanmıştır.<br />

PE bulunan <strong>ve</strong> bulunmayan<br />

hastalardaki sıklığı birbirine yakındır<br />

(sırasıyla, %55 <strong>ve</strong> %53). Shah <strong>ve</strong> arkadaşları<br />

da en sık rastlanan <strong>parankimal</strong><br />

anormallik olarak atelektaziyi bildirmiştir;<br />

ancak onların bildirdiği oranlar<br />

(PE bulunan hastalarda %71, bulunmayan<br />

hastalarda %64) bizimk<strong>ile</strong>rden<br />

yüksektir (9). Buna karşılık Coche <strong>ve</strong><br />

arkadaşları (8) %35 <strong>ve</strong> %27, Reissig <strong>ve</strong><br />

arkadaşları (10) %46 <strong>ve</strong> %35 gibi bizden<br />

daha düşük oranlar bildirmiştir. Bu<br />

gözlem şaşırtıcı değildir, çünkü sürfaktan<br />

yapımının azalması PE hastalarında<br />

adhezif atelektaziye yol açabilir <strong>ve</strong> <strong>pulmoner</strong><br />

atelektazi PE şüphesi <strong>ile</strong> BTPA<br />

çek<strong>ile</strong>n hastalarda sık görülen bir alternatif<br />

tanıdır (20).<br />

Bizim çalışmamızda PE bulunan <strong>ve</strong><br />

bulunmayan hastaların %20’sinde lineer<br />

opasite görülmüştür; ancak daha önceki<br />

çalışmalarda PE bulunan hastalardaki<br />

lineer opasite sıklığı %46-54 arasındadır<br />

(8-10). Bu farklılık bazı lineer opasitelerin<br />

atelektazi olarak kaydedilmiş<br />

olması <strong>ile</strong> ilişkili olabilir. Gerçekte bu<br />

bulgu özgün değildir <strong>ve</strong> diskoid atelektazi<br />

postinflamatuar değişiklikler yada<br />

düzelmekte olan bir enfarktı temsil ediyor<br />

olabilir. Coche <strong>ve</strong> arkadaşları lineer<br />

opasite <strong>ile</strong> PE arasında belirgin bağlantı<br />

olduğunu bildirmiştir (8).<br />

Bizim çalışmamızda buzlu cam görünümü<br />

ikinci en sık rastlanılan <strong>parankimal</strong><br />

bulgu olarak saptanmış <strong>ve</strong> PE bulunan<br />

hastaların %43’ünde, bulunmayan<br />

hastaların ise %30’unda görülmüştür.<br />

<strong>Akut</strong> PE olgularındaki BT bulgularını<br />

belirlemek üzere tasarlanan önceki dört<br />

çalışma (8-11) içinde yalnızca Shah<br />

<strong>ve</strong> arkadaşları buzlu cam görünümünü<br />

araştırmış <strong>ve</strong> PE bulunan hastaların<br />

%14’ünde <strong>ve</strong> bulunmayan hastaların<br />

%25’inde görüldüğünü bildirmiştir (9).<br />

<strong>Akut</strong> PE hastalarında buzlu cam görünümü<br />

saptanmasının nedeni <strong>pulmoner</strong><br />

perfüzyonun azalması, bronkokonstriksiyon,<br />

ödem, kanama <strong>ve</strong>ya enfarkta<br />

bağlı olarak akciğer dokusunda ortaya<br />

çıkan değişiklikler olabilir. Matsuoka<br />

<strong>ve</strong> arkadaşları PE bulunan hastalarda<br />

akciğer dokusunun PE bulunmayan<br />

hastalara göre daha heterojen göründüğünü<br />

ifade etmiştir (18).<br />

Araştırılan <strong>parankimal</strong> değişiklikler<br />

içinde yalnızca kama şeklinde opasite,<br />

konsolidasyon <strong>ve</strong> vasküler işaret sıklığı<br />

PE bulunan <strong>ve</strong> bulunmayan hastalar<br />

arasında istatistiksel açıdan anlamlı<br />

farklılık göstermiştir. Bir BT bulgusu<br />

olarak kama şeklinde opasitenin etk<strong>ile</strong>nen<br />

birkaç ikincil <strong>pulmoner</strong> lobül içinde<br />

<strong>pulmoner</strong> enfarktı gösterdiği düşünülmektedir.<br />

Daha önceki çalışmalardaki<br />

bulgularla paralel olarak biz de PE bulunan<br />

hastalarda bulunmayan hastalara<br />

göre daha yüksek oranda bulduk (sırasıyla,<br />

%31 <strong>ve</strong> %2.5). PE bulunan <strong>ve</strong> bulunmayan<br />

hastalardaki kama şeklinde<br />

opasite oranı Coche <strong>ve</strong> arkadaşları tarafından<br />

%67 <strong>ve</strong> %27 (8); Reissig <strong>ve</strong> arkadaşları<br />

tarafından %54 <strong>ve</strong> %22 (10);<br />

Shah <strong>ve</strong> arkadaşları tarafından %25 <strong>ve</strong><br />

%5 (9) olarak bildirilmiştir.<br />

Bizim çalışmamızda kama şeklindeki<br />

opasiteye ek olarak konsolidasyon da<br />

PE bulunan hastalarda bulunmayan hastalara<br />

göre daha sık olarak görülmüştür<br />

(sırasıyla, %39 <strong>ve</strong> %13). Bu bulgu<br />

kama şeklinde olamayan konsolidas-<br />

Tablo 3. Pulmoner <strong>embolizm</strong> bulunan hastaların bilgisayarlı tomograf<strong>ile</strong>rinde rastlanan <strong>plevral</strong> <strong>ve</strong> <strong>parankimal</strong> bulguları değerlendiren<br />

çalışmaların karşılaştırılması<br />

Çalışma<br />

Kolimasyon<br />

PE bulunan<br />

hastaların<br />

sayısı<br />

Herhangi bir<br />

<strong>parankimal</strong><br />

anormallik<br />

Atelektazi<br />

Buzlu cam<br />

görünümü<br />

Konsolidasyon<br />

Kama<br />

şeklinde<br />

opasite Lineer opasite Oligemi<br />

Plevral<br />

efüzyon<br />

Mevcut çalışma<br />

2x5 mm,<br />

16x0.75 mm<br />

49 45 (92%) 27 (55%) 21 (43%) 19 (39%) 15 (31%) 10 (20%) 4 (8%) 27 (55%)<br />

Coche <strong>ve</strong> ark. 8 3 mm 26 B 9 (35%) B 5 (19%) 16 (62%) 12 (46%) 3 (12%) 13 (50%)<br />

Shah <strong>ve</strong> ark. 9 3 mm, 5 mm 28 24 (86%) 20 (71%) 4 (14%) 4 (14%) 7 (25%) 14 (50%) 2 (7%) 16 (57%)<br />

Reissig <strong>ve</strong> ark. 10 3 mm 39 31 (79%) 18 (46%) B 14 (36%) 21 (54%) 14 (36%) B 9 (23%)<br />

Johnson <strong>ve</strong> ark. 11<br />

3 mm, 5mm,<br />

10 mm<br />

31 22 (71%) 13 (42%) B 6 (19%) 10 (32%) B B 14 (45%)<br />

Toplam 173 122/147 (83%) 87 (50%) 25/77 (32%) 48 (28%) 69 (40%) 50/142 (35%) 7/103 (7%) 79 (46%)<br />

PE: <strong>pulmoner</strong> <strong>embolizm</strong>; B: bildirilmemiştir<br />

A54 Aralı k 2008


yonların PE bulunan hastalarda (%36)<br />

bulunmayan hastalara göre (%9) belirgin<br />

oranda daha sık görüldüğünü bildiren<br />

Reissig <strong>ve</strong> arkadaşlarının bulguları<br />

<strong>ile</strong> uyuşmaktadır (9). Ancak akut PE olgularındaki<br />

<strong>parankimal</strong> bulguları araştıran<br />

diğer çalışmalarda konsolidasyon<br />

sıklığı daha düşük olarak (%14-19) bildirilmiştir<br />

(8, 9 11). PE bulunan hastalarda<br />

konsolidasyon prevalansının daha<br />

yüksek olması kama şeklinde olmayan<br />

bir enfarkt, ödem <strong>ve</strong>ya kanamayı temsil<br />

ediyor olması <strong>ile</strong> açıklanabilir; ancak<br />

konsolidasyon pek çok farklı nedene<br />

bağlı olarak görüleb<strong>ile</strong>n özgün olmayan<br />

bir bulgudur. Kama şeklinde opasite <strong>ve</strong><br />

konsolidasyon varlığı <strong>ve</strong> şiddet skoru<br />

<strong>ile</strong> PE varlığı arasında, sırasıyla, orta<br />

<strong>ve</strong> düşük derecede bağıntı vardır. Bizim<br />

bulgularımız PE olgularında kama şeklindeki<br />

opasite <strong>ile</strong> kuv<strong>ve</strong>tli bağlantı bulunduğunu<br />

bildiren önceki çalışmalarla<br />

(8-10) uyumludur. Ancak pnömoni,<br />

septik emboli, tümör, fibrozis, kanama<br />

<strong>ve</strong> ödem gibi başka patoloj<strong>ile</strong>r de kama<br />

şeklinde opasiteye neden olabilir. Bizim<br />

çalışma grubumuzda PE bulunmayan<br />

iki hastada (%2.5) pnömoni <strong>ve</strong>ya<br />

iy<strong>ile</strong>şmiş PE sonucu gelişen <strong>pulmoner</strong><br />

enfarkta bağlanab<strong>ile</strong>cek kama şeklinde<br />

opasite mevcuttu.<br />

Bizim çalışmamızda oligemi, vasküler<br />

işaret, nodül ya da kitle gibi diğer<br />

<strong>parankimal</strong> anormallikler de incelenmiştir.<br />

Bu bulgular oldukça nadirdir;<br />

bizim çalışmamızda hastaların %10’undan<br />

daha azında görülmüşlerdir. Ancak<br />

oligemi <strong>ve</strong> vasküler işaret PE bulunan<br />

hastalarda daha sık saptanmıştır. Bu sonuç<br />

oligeminin PE <strong>ile</strong> anlamlı derecede<br />

bağlantılı tek radyolojik bulgu olduğunun<br />

bildirildiği çalışma <strong>ile</strong> uyumludur<br />

(21). Kama şeklindeki opasitenin tepesine<br />

doğru <strong>ile</strong>rleyen <strong>ve</strong> tromboemboli<br />

sonucu gelişen konjesyona ikincil<br />

kalınlaşmış bir damar anlamına gelen<br />

vasküler işaret bizim çalışmamızda PE<br />

bulunan yalnızca dört hastada (%8) görülmüştür.<br />

Coche <strong>ve</strong> arkadaşları (8) <strong>ile</strong> Shah <strong>ve</strong><br />

arkadaşlarının (9) bildirdiği <strong>ve</strong>r<strong>ile</strong>rle<br />

uyumlu olarak bizim çalışmamızda da<br />

gerek PE bulunan, gerekse bulunmayan<br />

hastaların yarıdan fazlasında genellikle<br />

küçük <strong>ve</strong> çift taraflı <strong>plevral</strong> efüzyon<br />

mevcuttu. Önceki çalışmalarla (8-10)<br />

benzer şekilde, efüzyon varlığı <strong>ve</strong> boyutu<br />

<strong>ile</strong> PE varlığı arasında anlamlı bir<br />

ilişki yoktu. PE bulunan 230 hasta üzerinde<br />

yapılan bir çalışmada tipik olarak<br />

küçük <strong>ve</strong> tek taraflı olmak üzere <strong>plevral</strong><br />

efüzyon sıklığı %47 olarak bildirilmiştir<br />

(22). <strong>Akut</strong> PE olgularında efüzyonların<br />

tamamı eksuda niteliğindedir <strong>ve</strong> bu<br />

durum efüzyon mekanizmasında damar<br />

hasarı <strong>ve</strong> kapiller geçirgenlik artışının<br />

önemli rol oynadığını düşündürmektedir.<br />

PE şiddetinin derecelendirilmesi <strong>ile</strong><br />

kan gazı değerleri, akciğer görünümü<br />

<strong>ve</strong> prognoz arasında bir bağlantı bulunup<br />

bulunmadığı araştırılmıştır (13-18,<br />

23). Damar yatağı tıkanıklığının şiddeti<br />

<strong>ile</strong> kan gazı değerleri arasında belirgin<br />

ilişki bulunmuştur (17, 18). Collomb <strong>ve</strong><br />

arkadaşları <strong>pulmoner</strong> arter tıkanıklığının<br />

derecesinin PE şiddetinin bir endikatörü<br />

olarak <strong>ve</strong> trombolitik ya da cerrahi tedavi<br />

gereken hastaların ayırt edilmesi için<br />

kullanılab<strong>ile</strong>ceğini saptamıştır (23). BT<br />

skorunun önemli bir ölüm belirleyicisi<br />

olarak kullanılab<strong>ile</strong>ceği van der Meer<br />

<strong>ve</strong> arkadaşları (13) tarafından 59, Wu <strong>ve</strong><br />

arkadaşları (14) tarafından 120 hastada<br />

yaptıkları çalışmalarda gösterilmiştir.<br />

Buna karşılık kısa bir süre önce Pech <strong>ve</strong><br />

arkadaşları BT şiddet skoru <strong>ile</strong> prognoz<br />

arasında bir bağlantı olmadığını bildirmiştir<br />

(16).<br />

Bildiğimiz kadarıyla, literatürde özellikle<br />

PE tıkanıklık endeksi <strong>ile</strong> plöro<strong>parankimal</strong><br />

bulguların şiddeti arasındaki<br />

bağlantıyı araştıran bir çalışma yoktur.<br />

Bizim çalışmamızda ortalama <strong>pulmoner</strong><br />

arter tıkanıklık yüzdesi %27 ± %21 olarak<br />

saptanmıştır. Bu bulgu ortalama tıkanıklık<br />

endekslerinin %22-39 arasında<br />

bildirildiği önceki çalışmalarla uyumludur<br />

(14, 16-18). PE olguları tıkanıklık<br />

endeksine göre hafif <strong>ve</strong>ya orta (>%50)<br />

<strong>ve</strong> şiddetli (≥ %50) olarak sınıflandırılmıştır.<br />

Her ne kadar bizim çalışmamızda<br />

ortalama <strong>pulmoner</strong> arter çapı tıkanıklık<br />

endeksi %50 <strong>ve</strong>ya daha yüksek olan<br />

hastalarda daha fazlaysa da, pıhtı yükü<br />

birbirinden farklı olan iki grup arasında<br />

<strong>parankimal</strong> <strong>anormalliklerin</strong> sıklığı <strong>ve</strong><br />

şiddeti açısından istatistiksel bir fark<br />

yoktu. Dahası, PE şiddeti <strong>parankimal</strong><br />

bulguların varlığı <strong>ve</strong> şiddeti <strong>ile</strong> bağıntılı<br />

değildi. Özgün <strong>parankimal</strong> oluşumların<br />

niteliği göz önüne alındığında, yalnızca<br />

kama şeklindeki opasitelerin şiddeti PE<br />

bulunan <strong>ve</strong> bulunmayan hastalar arasında<br />

istatistiksel açıdan anlamlı farklılık<br />

gösteriyordu. Ancak bu opasitelerin<br />

şiddeti <strong>ile</strong> PE şiddeti arasındaki bağıntı<br />

zayıftı. Şaşırtıcı olarak PE şiddeti, muhtemelen<br />

altta yatan diğer sorunlara bağlı<br />

olarak, PE skoru <strong>ile</strong> ters yönde bağıntılı<br />

idi. Pıhtı yükü yüksek <strong>ve</strong> düşük olan<br />

hastalar arasında <strong>plevral</strong> efüzyon varlığı<br />

açısından istatistiksel anlamlı fark yoktu.<br />

Ancak <strong>plevral</strong> efüzyonun varlığı <strong>ve</strong><br />

boyutu <strong>ile</strong> PE şiddeti arasında hafif derecede<br />

bir bağlantı mevcuttu.<br />

Çalışmamızın birkaç sınırlılığı mevcuttur.<br />

Birincisi, tomografideki <strong>plevral</strong><br />

<strong>ve</strong> <strong>parankimal</strong> bulguları etk<strong>ile</strong>yeb<strong>ile</strong>cek<br />

kardiyak, <strong>pulmoner</strong> <strong>ve</strong>ya diğer sistemik<br />

hastalıkların varlığına yönelik bir inceleme<br />

yapmadık. PE bulunsun <strong>ve</strong>ya bulunmasın<br />

hastalarımızın çoğunda en az<br />

bir plöro<strong>parankimal</strong> anormallik bulunmasının<br />

nedeni de bu olabilir. Plevral<br />

<strong>ve</strong> <strong>parankimal</strong> bulguların PE <strong>ile</strong> ilişkili<br />

olup olmadığını saptamak için önceki<br />

görüntüleme bulguları yararlı olabilir.<br />

Ancak PE şüphesi bulunan hastaların<br />

çoğunun kısa zaman öncesinde çekilmiş<br />

akciğer graf<strong>ile</strong>ri <strong>ve</strong>ya tomograf<strong>ile</strong>ri<br />

mevcut değildi. İkincisi, PE bulunup<br />

bulunmadığını saptamak üzere standart<br />

referans inceleme olarak BTPA<br />

kullandık ki, bu tetkikte subsegmental<br />

seviyedeki embol<strong>ile</strong>r atlanabilir. Bizim<br />

çalışmamızda PE bulunan 49 hastanın<br />

birinde izole subsegmental emboli saptandı.<br />

Ancak izole pıhtıların sonuçları<br />

konusu tartışmalıdır <strong>ve</strong> bu sınırlılığın<br />

çalışmamızın sonuçlarında önemli bir<br />

etkiye yol açtığını düşünmüyoruz.<br />

Sonuç olarak, pıhtı olsun olmasın<br />

PE şüphesi <strong>ile</strong> BTPA çek<strong>ile</strong>n hastaların<br />

çoğunda <strong>parankimal</strong> anormallikler <strong>ve</strong><br />

<strong>plevral</strong> efüzyon bulunduğu kanısındayız.<br />

Bu bulgunun klinik önemi bu tür<br />

hastalarda sintigrafi yeterince belirleyici<br />

olmadığından tercih ed<strong>ile</strong>cek tanı<br />

yönteminin BTPA olduğunu ortaya<br />

koymasıdır. Kama şeklindeki opasite <strong>ve</strong><br />

konsolidasyon dışındaki <strong>parankimal</strong> BT<br />

bulguları PE varlığı <strong>ve</strong> şiddeti <strong>ile</strong> ilişkili<br />

değildir. Dolayısıyla, ne <strong>parankimal</strong> <strong>ve</strong><br />

<strong>plevral</strong> bulguların varlığı <strong>ve</strong> şiddeti PE<br />

varlığı <strong>ve</strong> şiddeti hakkında bilgi <strong>ve</strong>rir,<br />

ne de PE varlığı <strong>parankimal</strong> <strong>ve</strong> <strong>plevral</strong><br />

bulgular saptanacağı anlamına gelir.<br />

Türk Radyoloji Bülteni A55


Kaynaklar<br />

1. Weiss CR, Scatarige JC, Diette GB, Haponik<br />

EF, Merriman B, Fishman EK. CT pulmonary<br />

angiography is the first-line imaging<br />

test for acute pulmonary embolism: a sur<strong>ve</strong>y<br />

of US clinicians. Acad Radiol 2006;<br />

13:434–446.<br />

2. Ghaye B, Ghuysen A, Bruyere PJ, D’Orio<br />

V, Dondelinger RF. Can CT pulmonary<br />

angiography allow assessment of se<strong>ve</strong>rity<br />

and prognosis in patients presenting with<br />

pulmonary embolism? What the radiologist<br />

needs to know. Radiographics 2006; 26:23–<br />

39.<br />

3. Stein PD, Woodard PK, Weg JG, et al.<br />

Diagnostic pathways in acute pulmonary<br />

embolism: recommendations of the<br />

PIOPED II in<strong>ve</strong>stigators. Radiology 2007;<br />

242:15–21.<br />

4. Ghaye B, Remy J, Remy-Jardin M. Nontraumatic<br />

thoracic emergencies: CT diagnosis<br />

of acute pulmonary embolism—the first<br />

10 years. Eur Radiol 2002; 12:1886–1905.<br />

5. Schoepf UJ, Costello P. CT angiography for<br />

diagnosis of pulmonary embolism: state of<br />

the art. Radiology 2004; 230:329–337.<br />

6. Hayashino Y, Goto M, Noguchi Y, Fukui<br />

T. Ventilation-perfusion scanning and helical<br />

CT in suspected pulmonary embolism:<br />

meta-analysis of diagnostic performance.<br />

Radiology 2005; 234:740–748.<br />

7. Stein PD, Fowler SE, Goodman LR, et al.<br />

Multidetector computed tomography for<br />

acute pulmonary embolism. N Engl J Med<br />

2006; 354:2317–2327.<br />

8. Coche EE, Muller NL, Kim KI, Wiggs<br />

BR, Mayo JR. Acute pulmonary embolism:<br />

ancillary findings at spiral CT. Radiology<br />

1998; 207:753–758.<br />

9. Shah AA, Davis SD, Gamsu G, Intriere<br />

L. Parenchymal and pleural findings in<br />

patients with and patients without acute<br />

pulmonary embolism detected at spiral CT.<br />

Radiology 1999; 211:147–153.<br />

10. Reissig A, Heyne JP, Kroegel C. Ancillary<br />

lung parenchymal findings at spiral CT scanning<br />

in pulmonary embolism. Relationship<br />

to chest sonography. Eur J Radiol 2004;<br />

49:250–257.<br />

11. Johnson PT, Wechsler RJ, Salazar AM,<br />

Fisher AM, Nazarian LN, Steiner RM.<br />

Spiral CT of acute pulmonary thromboembolism:<br />

evaluation of pleuroparenchymal<br />

abnormalities. J Comput Assist Tomogr<br />

1999; 23:369–373.<br />

12. Qanadli SD, El Hajjam M, Vieillard-Baron<br />

A, et al. New CT index to quantify arterial<br />

obstruction in pulmonary embolism:<br />

comparison with angiographic index and<br />

echocardiography. AJR Am J Roentgenol<br />

2001; 176:1415–1420.<br />

13. van der Meer RW, Pattynama PM, van<br />

Strijen MJ, et al. Right <strong>ve</strong>ntricular dysfunction<br />

and pulmonary obstruction index at<br />

helical CT: prediction of clinical outcome<br />

during 3-month follow-up in patients with<br />

acute pulmonary embolism. Radiology<br />

2005; 235:798–803.<br />

RELATIONSHIP OF PARENCHYMAL AND PLEURAL ABNORMALITIES WITH ACUTE<br />

PULMONARY EMBOLISM: CT FINDINGS IN PATIENTS WITH AND WITHOUT EMBOLISM<br />

PURPOSE<br />

To compare the frequency of pleural and parenchymal abnormalities detected on<br />

computed tomography (CT) in patients with and without acute pulmonary embolism<br />

(PE), and to in<strong>ve</strong>stigate whether the pleuroparenchymal findings correlate with the<br />

se<strong>ve</strong>rity of PE.<br />

MATERIALS AND METHODS<br />

We retrospecti<strong>ve</strong>ly reviewed contrast-enhanced CT scans acquired in 128 patients<br />

suspected of having acute PE. The presence of filling defects consistent with PE was<br />

recorded, and the clot burden was quantified. The presence and the se<strong>ve</strong>rity of parenchymal<br />

abnormalities, and the presence, size, and location of pleural effusions<br />

were recorded.<br />

RESULTS<br />

Forty-nine patients (38%) had CT evidence of PE with a mean degree of obstruction<br />

of 27 ± 21%. Parenchymal abnormalities were seen in 45 patients with PE (92%) and<br />

in 66 patients without PE (84%) (P = 0.28). Atelectasis, the most common finding, was<br />

present in 27 patients with PE (55%) and 42 patients without PE (53%) (P = 0.86).<br />

Wedge-shaped opacity was obser<strong>ve</strong>d in 15 patients (31%) and consolidation was obser<strong>ve</strong>d<br />

in 19 patients (39%) with PE (P = 0.001). Pleural effusions were present in 27<br />

patients with PE (55%) and 42 patients without PE (53%) (P = 0.86). With regard to the<br />

se<strong>ve</strong>rity of ancillary parenchymal findings, only the number of wedge shaped opacities<br />

showed mild correlation with the se<strong>ve</strong>rity of PE (r = 0.34, P = 0.04).<br />

CONCLUSION<br />

The majority of patients with and without PE demonstrate parenchymal and pleural<br />

findings on CT. Wedge-shaped opacities and consolidation are significantly associated<br />

with PE. Other parenchymal and pleural findings on CT do not correlate with the<br />

presence and se<strong>ve</strong>rity of PE.<br />

Key words: • pulmonary embolism • CT angiography • pleural effusion<br />

Diagn Interv Radiol 2008; 14:189-196<br />

14. Wu AS, Pezzullo JA, Cronan JJ, Hou DD,<br />

Mayo-Smith WW. CT pulmonary angiography:<br />

quantification of pulmonary embolus<br />

as a predictor of patient outcome—initial<br />

experience. Radiology 2004; 230:831–835.<br />

15. Ghaye B, Ghuysen A, Willems V, et al.<br />

Pulmonary embolism CT se<strong>ve</strong>rity scores<br />

and CT cardiovascular parameters as predictor<br />

of mortality in patients with se<strong>ve</strong>re<br />

pulmonary embolism. Radiology 2006;<br />

239:884–891.<br />

16. Pech M, Wieners G, Dul P, et al. Computed<br />

tomography pulmonary embolism index for<br />

the assessment of survival in patients with<br />

pulmonary embolism. Eur Radiol 2007;<br />

17:1954–1959.<br />

17. Metafratzi ZM, Vassiliou MP, Maglaras<br />

GC, et al. Acute pulmonary embolism: correlation<br />

of CT pulmonary artery obstruction<br />

index with blood gas values. AJR Am J<br />

Roentgenol 2006; 186:213–219.<br />

18. Matsuoka S, Kurihara Y, Yagihashi K, Niimi<br />

H, Nakajima Y. Quantification of thin-section<br />

CT lung attenuation in acute pulmonary<br />

embolism: correlations with arterial<br />

blood gas le<strong>ve</strong>ls and CT angiography. AJR<br />

Am J Roentgenol 2006; 186:1272–1279.<br />

19. Engelke C, Rummeny EJ, Marten K.<br />

Acute pulmonary embolism on MDCT<br />

of the chest: prediction of cor pulmonale<br />

and short-term patient survival from<br />

morphologic embolus burden. AJR Am J<br />

Roentgenol 2006; 186:1265–1271.<br />

20. Tsai KL, Gupta E, Haramati LB. Pulmonary<br />

atelectasis: a frequent alternati<strong>ve</strong> diagnosis<br />

in patients undergoing CT-PA for suspected<br />

pulmonary embolism. Emerg Radiol 2004;<br />

10:282–286.<br />

21. Worsley DF, Alavi A, Aronchic JM, Chen<br />

JTT, Greenspan RH, Ravin CE. Chest<br />

radiographic findings in patients with<br />

acute pulmonary embolism: observations<br />

from the PIOPED study. Radiology 1993;<br />

189:133–136.<br />

22. Porcel JM, Madronero AB, Pardina M,<br />

Vi<strong>ve</strong>s M, Esquerda A, Light RW. Analysis<br />

of pleural effusions in acute pulmonary<br />

embolism: radiological and pleural fluid<br />

data from 230 patients. Respirology 2007;<br />

12:234–239.<br />

23. Collomb D, Paramelle PJ, Calaque O, et<br />

al. Se<strong>ve</strong>rity assessment of acute pulmonary<br />

embolism: evaluation using helical CT. Eur<br />

Radiol 2003; 13:1508–1514.<br />

A56 Aralı k 2008

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!