Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
MAKALE<br />
Nizamettin TORUN Artvin Şube Başkanı<br />
Bir Garip Ölmüş Diyeler<br />
“Dünyanın her yerinde insan<br />
topluluklarının en muhterem ve en<br />
fedakâr unsurları” olan öğretmenlerin<br />
bugünkü halini öğrenmek ister<br />
misiniz? 7 Ağustos günü basında<br />
yer alan ve okuyanların yüreğini<br />
titreten şu habere bakın:<br />
Çorlu’da “Atatürk Çok Programlı<br />
Lisesi”nde ücretli öğretmenlik<br />
yapan evli ve 2 çocuk babası, 44<br />
yaşındaki Ahmet Fazlı Elçi, okula<br />
gelen kitapları hamallık yaparak<br />
taşıdığı sırada kalp krizi geçirerek<br />
öldü. Kadrolu değil de ücreti olduğu,<br />
dersler kesilince yaz tatilinde<br />
parasız kalan merhum Ahmet<br />
Fazlı Elçi, bu yüzden yazın hamallık<br />
yaparak geçimini sağlamaya çalışıyordu.<br />
Milli Eğitim Bakanlığı’na<br />
bağlı okula kitap gönderileceğini<br />
öğrenince, öğretmen olarak girdiği<br />
okuluna bu defa, 40 TL karşılığında<br />
bu kitapları taşımak için hamal<br />
olarak giren merhum Ahmet Fazlı<br />
ELÇİ, aşırı sıcaklar nedeniyle bir<br />
anda düşerek baygınlık geçirdi.<br />
Sırtında taşıdığı yüke kalbi dayanamamıştı.<br />
Okulda bulunan görevliler<br />
tarafından 150 metre ilerideki<br />
sağlık ocağına götürüldü ama doktor<br />
yoktu, kurtarılamadı. Merhum<br />
Çerkezköy’de toprağa verildi. Cenazeye<br />
Milli Eğitim camiasından<br />
kimse katılmadı.<br />
Bu acı haber, ELÇİ gibi ücretli<br />
öğretmenlik yaparken bir yıl önce<br />
iş bulamayıp hayatına kıyan İsmail<br />
KIZILOK’u hatırlattı. Ücretli öğretmenlik<br />
için başvurduğu yerlerden<br />
olumsuz cevap alınca, Bayrampaşa’da<br />
bir elektrik direğine çıkarak<br />
ölüme atlamıştı.<br />
ELÇİ, ücret alamadığı yaz aylarında<br />
çalışmak zorundaydı. Çünkü<br />
kızı lisede, oğlu üniversitede okuyordu.<br />
Milli Eğitim’deki çürümüşlüğü<br />
gösteren bu olay aynı zamanda<br />
Milli Eğitim’in iflas noktasını gösteren<br />
resmidir.<br />
ELÇİ’nin yeğeni, “Üniversite mezunu<br />
bir insanı bu hale getiren büyüklerimiz<br />
utansın.” diyor.<br />
Kim utanacak?<br />
Öğretmenler önce yandaş olanlar<br />
ve yandaş olmayanlar diye ikiye<br />
bölündü. Ardından ücretli, sözleşmeli<br />
ve kadrolu diye sınıflara ayrıldı?<br />
Aynı okulu bitirip aynı işi yapanlar<br />
farklı statülere tabi tutuldu.<br />
MEB’in 210 bin öğretmen açığı<br />
varken, 300 binin üzerinde öğretmen<br />
adayı atanmayı bekliyor. Öğretmen<br />
adayı sayısı hızla artıyor,<br />
çünkü yeni eğitim fakülteleri açılıyor.<br />
Dersler boş geçiyor, öğretmen<br />
adayları iş arıyor. Eğer iş bulabilirlerse<br />
en fazla 700 TL ücret alabiliyorlar.<br />
Öte yandan MEB, emekli olan öğretmenler<br />
yerine hiçbir güvencesi<br />
olmayan sözleşmeli öğretmenleri<br />
atıyor.<br />
Öğretmenlik artık kutsal değil,<br />
sıradan bir meslektir ve Bakanlık<br />
için önemli olan ucuz öğretmen<br />
çalıştırmaktır. Bunun için bütün<br />
öğretmenler, sözleşmeli, ücretli olmalıdır.<br />
Bu öğretmenler, konumları<br />
gereği sadakatten ayrılamazlar.<br />
Aslında bu tip haberlere izin verilmemeli!<br />
Sayın Bakan, siz sakın<br />
tatlı canınızı üzmeyin. Sözleşmeli<br />
öğretmene buyurduğunuz gibi, “O<br />
da ücretli öğretmenliği seçmeseydi!”<br />
efendim. Hem, ölen ölür kalan<br />
sağlar sizindir. Zaten performans<br />
sistemini getireceksiniz ve çalışmayan,<br />
yan gelip yatan öğretmenleri<br />
görevden uzaklaştıracaksınız.<br />
Maden işçilerinin ölümü gibi<br />
meslektaşımızın ölümüne de kader<br />
deyip geçersiniz. Ondan sonra,<br />
“Kim öldürdü?” sorusu günah sayılır.<br />
Yunus EMRE haksızlığa, soyguna,<br />
vurguna, zulme isyan eder, “Kastım<br />
odur şehre varam/<br />
Feryad ü figan koparam ” der.<br />
Yunus EMRE’nin garipler, garipleştirilenler<br />
için de söyledikleri vardır:<br />
“Bir garip ölmüş diyeler<br />
Üç günden sonra duyalar<br />
Soğuk su ile yuyalar<br />
Şöyle garip bencileyin”<br />
Eğitimin Sesi Temmuz - Ekim 2010 Sayı 34<br />
57