Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
1. ÜNİTE<br />
Eğer haktan yüz çevirirseniz, ben müsterihim, zira size ulaştırmakla görevli olduğum buyrukları<br />
size tebliğ ettim. Rabb’im dilerse sizin yerinize başka bir toplum getirir. Siz ona hiçbir şekilde zarar<br />
veremezsiniz. Muhakkak ki Rabb’im her şeyi görüp gözetmektedir. 48<br />
Hud’un bütün gayreti Allah adına idi. Halkını hiç bıkmadan doğruya çağırdı. Ama onların istek<br />
ve itirazları bitmek bilmiyordu:<br />
— Hud! Sen bize bizi inanmaya mecbur bırakacak türden bir mucize getirmedin. Sırf senin<br />
sözünle tanrılarımızı bırakacak değiliz. Sana asla inanmayacağız.<br />
Oysa baktıkları her şey mucize idi. Kendi bedenleri, hayvanlar, ağaçlar, bitkiler, Güneş, Ay ve<br />
yıldızlar. Hud’un söylediği her bir söz mucize idi. Âd onun davetini kabul etmiyordu, tanrılarından<br />
vazgeçip tek bir ilah olarak Allah’a inanmıyorlardı. Hud’un uyarısını dikkate almıyorlardı. Onun<br />
karşısında hırçınlaşıyorlar, sınırı aşıyorlardı:<br />
— Bizi ilahlarımızdan alıkoymak için mi geldin Doğru sözlülerden isen, bizi tehdit ettiğin şeyi<br />
başımıza getir.<br />
Sen bize, bir tek Allah’a kulluk edelim de atalarımızın tapmakta olduğu tanrıları bırakalım diye<br />
geldin, öyle mi Eğer sözünün arkasındaysan bize savurduğun tehditleri gerçekleştir de görelim.<br />
Âd kavmi ellerindeki güce, zenginliklerine bakıp gururlandılar. Kendilerine hiç kimsenin güç<br />
yetiremeyeceğini zannettiler.<br />
— Biz azaba uğratılacak değiliz, dediler. 49<br />
Kendilerine çok güveniyorlardı. İnkâr, onların sadece kalplerini karartmamış, düşünebilme<br />
özelliklerini de yok etmişti. Âlemlerin Rabbine meydan okuyorlardı. Hud (a.s.) onlara şöyle cevap<br />
verdi:<br />
— Doğrusu azabın ne zaman geleceğini sadece Allah bilir. Ben size benimle gönderileni tebliğ<br />
ediyorum. Fakat sizin cahil bir millet olduğunuzu görüyorum.<br />
O hâlde Rabb’iniz tarafından inkârcılara vadedilen korkunç bir belanın ve dehşet verici bir gazabın<br />
başınıza inmesi kaçınılmaz olmuştur. Demek siz, haklarında Allah’ın hiçbir delil indirmediği,<br />
sizin ve atalarınızın uydurduğu hayal ürünü bir takım isimler hakkında benimle tartışıyorsunuz,<br />
öyle mi O hâlde, bekleyin bakalım. Ben de sizinle birlikte beklemekteyim. 50<br />
Neyi bekleyeceklerdi Allah’ın azabını. Çok sürmedi. Yağmurlar yağmamaya, ünlü İrem bağları<br />
kurumaya, ağaçlar sararmaya, çiçekler solmaya başladı. Her yeri kuraklık kasıp kavuruyordu.<br />
Dev cüsseli insanlar kuruyup güçsüzleşmişlerdi. Hepsi bir yudum suya muhtaç olmuştu.<br />
Bir damla yağmur yağmasını bekliyorlardı. Gözler gökyüzüne dikilmiş, bulutları arıyordu.<br />
48 Hud suresi, 54–57. ayetler.<br />
49 Şuarâ suresi, 138. ayet.<br />
50 A’râf suresi, 71. ayet.<br />
27