You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
KUR’AN-I KERİM’İ TANIYALIM<br />
Büyüklenenler, Hz. Salih’in söylediklerinden hoşlanmadı ve onu halk önünde küçük düşürmek<br />
için yapamayacağı bir işe davet etmek istediler. Ondan bir mucize göstermesini istediler:<br />
— Eğer doğruyu söylüyorsan bize bir mucize getir. 68<br />
Mucize, olağanüstü bir şeydi. Bir benzerini sıradan insanların yapamayacağı kadar büyük bir<br />
şeydi. Ancak Allah dilerse gerçekleşirdi. Mucize gerçekleştikten sonra şayet mucizeyi isteyenler<br />
inanmazlarsa ardından azap gelirdi. İsteklerine cevap çok hızlı gelmişti. Mucize canlıydı. İnanmayanlarla<br />
Hz. Salih arasında belirlenen bir günde, kayaların arasından, hepsinin gözü önünde<br />
çıkagelmişti.<br />
“Kavmim! İşte şu, Allah’ın devesi, size bir mucizedir. Bırakın onu, Allah’ın arzında yesin. 69 Bir<br />
gün onun su içme hakkı var, belli bir günün su içme hakkı da sizin. Sakın, ona bir kötülük yapmayın,<br />
sonra büyük bir günün azabı sizi yakalar.” 70<br />
İnanmayanlar Hz. Salih’in bir mucize getiremeyeceğini düşünüyorlardı. Onu herkesin önünde<br />
rezil etmek istemişlerdi ama kendileri rezil olmuştu. Deve rahatça otlaklarda geziyor, su içme<br />
sırası devede iken kimse su içmeye yanaşamıyordu. Deve, içtiği su kadar süt veriyordu. Süt<br />
kovalarının biri doluyor, ardından başka kovalar geliyordu. Şaşılacak işti. Çekinmişlerdi Salih’in<br />
tehdidinden, deveye dokunamıyorlardı. Ama bu iş böyle devam edemezdi. Toplumun ileri gelen<br />
kişileri bir araya geldiler. Bunlar dokuz kişi idiler ve şöyle karar aldılar: Deveyi öldüreceklerdi, ardından<br />
da Salih’i ve iman edenleri.<br />
“Şehirde dokuz kişi vardı ki yeryüzünde bozgunculuk yaparlar, düzeltmezlerdi. Bunlar birbirlerine<br />
Allah adına söz verip anlaşarak şöyle dediler: Biz, gece ona ve adamlarına baskın yapıp<br />
68 Şuarâ suresi, 154. ayet.<br />
69 Hud suresi, 64. ayet.<br />
32<br />
70 Şuarâ suresi, 155–156. ayetler.