Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
34 ÖZEL KÖE<br />
Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />
HESSEN<br />
melek, yarısı hayvandır. Veya yarısı<br />
balık, yarısı yılandır. Balık yönü suya,<br />
yılan yönü ise insanı topra¤a çeker.<br />
Akıl veya nefis, hangisi galip gelirse<br />
insan o tarafa dahil olur.<br />
"Canında bir can var, o canı ara.<br />
Beden da¤ında bir mücevher var, o<br />
mücevherin madenini ara. A yürüyüp<br />
giden sufi, gücün yeterse ara; ama dıflarıda<br />
de¤il, aradı¤ını kendinde<br />
ara"(Rubailer 205)<br />
‹nsan merkezli medeniyet anlayıflımız<br />
Mevlana’da flöyle dile getirilir:<br />
"Sen cihan hazinesisin, cihan bir<br />
yarım arpaya de¤mez. Sen cihanın temelisin,<br />
cihan senin yüzünden taptazedir."<br />
‹nsana verilen de¤er, insanın<br />
Allah’a olan imanı ve sevgisiyle ba¤lantılıdır:<br />
"Gönül kirden süsden temizlenirse,<br />
Hak güneflinin nuru orada<br />
parıldar.". Böylesi gönüllere sahip<br />
olanları da Mevlana, "Gönüller Sultanı"<br />
olarak nitelendirir.<br />
‹nsana verilen de¤er Yunus Emre’de,<br />
"Bir kez gönül kırdın ise bu kıldı¤ın<br />
namaz de¤il" ifadesine karflılık<br />
Mevlana; "Ahmaklar mescide hürmet<br />
gösterirken, secde edenin kalbini kırmaya<br />
çalıflırlar. Gerçekte ise ey aptallar;<br />
o mecaz, bu hakikattır. Asıl mescid<br />
ariflerin gönül evidir. Velilerin<br />
gönlü, temiz kiflilerin secde etti¤i bir<br />
mescittir." fleklinde benzeri bir yaklaflım<br />
gösterir.<br />
Yukarıda da temas etti¤imiz gibi,<br />
insanı akıl ve nefs’in birlefliminde tarif<br />
eden Mevlana; "Akıl, Hakk’a ulaflma<br />
yolu de¤ildir" diyerek, aflk’ın devreye<br />
girmesiyle bunun mümkün olabilece¤ini,<br />
Mirac Gecesi’nde Cebrail<br />
ve Peygamber (AS)’ı misal olarak<br />
gösterir. Cebrail’in Sidre-i Münteha’ya<br />
gelince, "bir parmak ucu daha<br />
yaklaflsam yanarım" diyerek orada<br />
kalmasına karflılık, Hz. Peygamber’in<br />
Cenab-ı Hakk’a "kâbe kavseyn ev edna<br />
(Necm, 53/9)" ayetiyle yakınlaflmasını<br />
aflk’la izah eder. (Doç. Dr.<br />
Emine Yeniterzi)<br />
Batı’nın bilhassa 18 yy’da bafllayan<br />
pozitivist/akılcılık akımındaki<br />
yaklaflımında kendisini tanrının yerine<br />
koyan insana karflılık, Mevlana;<br />
"akıl, aflkla (Allah’a iman) birlikte<br />
olursa insanı yüceltebilir" tezini bundan<br />
yedi asır önce savunmufltur.<br />
"Akıl üstün olursa nefsin zayıflar. Zira<br />
a¤ır biniciden eflek halsiz düfler"<br />
demekle, aklın nefse üstünlü¤ünü dile<br />
getirmifl ve ilave etmifltir; "Akılsız<br />
dost gerçekte insan için düflmandır".<br />
Ömrünün tamamını ilime adamıfl<br />
bir insan olarak Mevlana’da ilim; bir<br />
amaç de¤il, insanı yaratıcıya yaklafltıran<br />
bir vasıtadır. Allah sevgisiyle<br />
yo_rulmamıfl, piflmemifl ilmi, "sahibi<br />
için sadece zahmet ve yorgunluk"<br />
olarak de¤erlendiren Mevlana; "‹lmi<br />
e¤er tenine kullanırsan yılan olur,<br />
gönlüne kullanırsan sana yar olur"<br />
tesbitiyle, ilmin Cenab-ı Allah’ın<br />
koydu¤u kurallar çerçevesinde kullanılmasının<br />
altını çizer.<br />
"‹lmi olup ameli olmayanlar sadece<br />
ilim muhafızıdır, âlim de¤ildir"<br />
(Mesnevi)<br />
Misâl:<br />
Hz. Peygamber’in: "Allahım; sana<br />
sı¤ınırım faydasız bilgiden, alçalmayan<br />
gönülden, doymayan nefisten,<br />
kabul edilmeyen duadan." hadisi gere¤ince<br />
bilginin faydalı olanına inanır.<br />
Bu konu Mesnevî’de bir hikâye<br />
ile anlatılır: Bir bedevî devesine iki<br />
çuval yüklemifl çölde yolculuk ederken<br />
bir filozofla karflılaflır. Filozof<br />
ona yükünün ne oldu¤unu sorunca,<br />
bedevî; "Bir çuval bu¤dayla dolu, di-<br />
¤eri de onu dengelemek için kumla<br />
dolu." der. Filozof; "E¤er bu¤dayı iki<br />
çuvala da bölseydin kum taflımana<br />
gerek kalmazdı." deyince bedevî<br />
onun aklına, bilgisine hayran olur ve<br />
sorar; "Bu bilgiyle sen sultan mısın,<br />
vezir misin; malın, mülkün, öküzün,<br />
deven kaç tanedir" Filozof cevabında<br />
padiflah, vezir olmadı¤ını, malı,<br />
mülkü, öküzü, devesi de olmadı¤ını,<br />
hatta kalacak evi, bir gecelik yiyece¤i<br />
bile bulunmadı¤ını söyleyince; bedevî<br />
hiddetle; "Yanımdan uzaklafl ki<br />
u¤ursuzlu¤un bana geçmesin. Bunca<br />
aklın, bilginin sana faydası olmamıfl.<br />
Ben yine çuvalın birine bu¤day, di¤erine<br />
kum yükleyeyim. Bu aptallık benim<br />
için daha iyidir." der. Bu hikâye<br />
ile verilmek istenen mesaj, bilginin<br />
sözde ve nazariyatta kalmaması, hayata<br />
uygulanması, yaflanması, insana<br />
hizmet etmesidir. Yalnızca ilim sahibi<br />
olmak yeterli de¤ildir; ilim, amelle<br />
birlikte olunca sahibine faydalı olur.<br />
(Doç. Dr. Emine Yeniterzi)<br />
"A¤açlara su vermek adalet, dikene<br />
su vermek zulümdür."<br />
Dikene su vermek zulümdür çünkü,<br />
su vererek dikeni yeflertmek; zalimi<br />
beslemek, zulümü payidar kılmak<br />
demektir. Günümüz dünyasında oldu-<br />
¤u gibi her türlü haramın, adaletsizli-<br />
¤in, ahlaksızlı¤ın "normal"laflmasını<br />
teflvik etmek demektir.<br />
"Do¤ruyla yalanın kokusu bil ki<br />
misk ile sarımsak gibi nefesten belli<br />
olur"<br />
Bilmem bunu da yorumlamaya<br />
gerek var mı Misk ile sarımsa¤ın kokusu<br />
arasındaki farkı ayırt edemeyen<br />
zavalılar varsın yalan söyleme¤e devam<br />
etsinler. Sarımsa¤ı yiyen kiflinin<br />
a¤zından çıkan kötü koku nasıl etrafındakileri<br />
rahatsız ederek insanların<br />
mesafeli durmasına sebep olurken<br />
kendisi bunun farkında olmuyorsa,<br />
a¤zından çıkan yalanla etrafa sarımsaktan<br />
da daha beter bir koku yayan<br />
kifli de, kokuflan çevresinden zamanla<br />
insanların niçin uzaklafltı¤ını anlamakta<br />
zorlanacaktır. Ayrıca, yalan sadece<br />
nefesi de¤il, ruhun da kokuflmasına<br />
sebep olmaktadır.<br />
"Din ifli hayranlıktan baflka birfley<br />
de¤ildir"<br />
Umumî bir de¤erlendirmeyle, iki<br />
çeflit müslümandan bahsetmek mümkündür:<br />
1) Do¤ufltan, gelenekçi, mevcutlarla<br />
yetinen vasat müslüman,<br />
2) ‹ster müslüman olarak, ister<br />
sonradan ‹slam’ı keflfetmifl olsun;<br />
arafltıran, inceleyen, yerine göre sorgulayan<br />
ve idrak edebilme kapasitesine<br />
haiz müslüman. Bu ikinci kategorideki<br />
müslüman, ‹lahî Nizam’a, insanüstü<br />
bir bilgi ve kapasiteyi ihtiva<br />
eden Kuran’a ve O’nun uygulayıcısı,<br />
örnek insan Resullulah’a hayran olan<br />
fluurlu müslümandır.<br />
Hayranlık duymadı¤ınız bir insanı<br />
sevemeyece¤iniz, siyasetini be¤enmedi¤iniz<br />
bir politikacının arkasından<br />
gidemeyece¤iniz gibi, hayranlıkla<br />
mensubiyet fluuru beslemedi¤iniz<br />
din de, sizin nezdinizde bir töre dini<br />
veya kültür dini olmaktan daha öteye<br />
gidemez. Kanaatimce müslümanlar<br />
bu noktada kendilerini sorgulamalıdırlar.<br />
Hz. Mevlana’da ise, Cenab-ı<br />
Allah’ın ayetlerinden olan canlı ve<br />
cansız varlıklara, O Rahim ve Rahman<br />
olanın tahayüllerimizin ötesine<br />
geçen sistemine duyulan derin bir<br />
hayranlık yatmaktadır.<br />
Hz. Mevlana’yı Anlatabilmek<br />
Yukarıda sadece birkaç misâlle<br />
Mevlana’yı anlamaya gayret ettik.<br />
Dinimiz ‹slam’ı bildi¤imizi, Hz. Peygamber’i<br />
tanıdı¤ımızı, medeniyetimizin<br />
büyük flahsiyetleriyle birlikte tarihimizi<br />
ö¤rendi¤imizi zannederiz.<br />
Gerçekten de ezbere bildi¤imiz epey<br />
bilgiye de sahibiz. Ezberden ayetler<br />
okudu¤umuz, hadisler rivayet etti¤imiz,<br />
dualar yaptı¤ımız gibi... Ahmet<br />
Yesevi’den, Hacı Bayram Veli ve<br />
Hacı Bektafl-ı Veli’den, Yunus’tan,<br />
Mevlana’dan veciz sözleri tekrarlayıp,<br />
onları sahiplendi¤imiz gibi...<br />
fiayet Mevlana’yı da bu usülle tanımaya<br />
devam edersek, onu hakkını<br />
vererek tanımamıfl ve anlamamıfl oluruz.<br />
Mesnevi’ye biraz göz gezdirenler<br />
flunu hemen hemen her fliirinde tesbit<br />
edeceklerdir ki, o büyük düflünür bazen<br />
bir âyet, bir hadis, bir tarihî olaydan<br />
yola çıkarak, bazen de insan ve<br />
hayvanlar âleminde gözlemledi¤i hâl<br />
ve hareketleri yorumlayarak okuyucuya<br />
kıssadan hisseler sunmaktadır.<br />
Baflka bir ifadeyle; Mevlana, Cenab-ı<br />
Allah’ın kurdu¤u nizamı okuyabilen<br />
bir âlimdir.<br />
Hayvanla veya hayvanlaflan insanla<br />
kul olan (eflref-i mahlûkat) insanın<br />
farkını flu veciz beyitiyle Mevlana ne<br />
kadar da güzel anlatıyor: "Ot ve arpa<br />
yiyen kurban olur; Allah nuruyla beslenen<br />
Kur’an.". Yafladı¤ımız çevrenin<br />
insan manzaralarına bir göz attı¤ınızda;<br />
hâkim medeniyet anlayıflı, insanları<br />
nefsinden ve midesinden baflka<br />
birfley düflünmeyen varlıklar haline<br />
getirdi¤ini esefle görürsünüz.<br />
Modern veya ça¤dafl hayat tarzında<br />
bildi¤iniz gibi dine ve dolayısıyla<br />
dindara hayat hakkı tanınmaz. Halbuki<br />
bizim medeniyet anlayıflımızda,<br />
manevi dünyamızın mimarlarından<br />
Yunus Emre; yetmifl iki milleti aynı<br />
gözle görürken, Mevlana; "Biz pergel<br />
gibiyiz. Bir aya¤ımız din üzerinde<br />
sa¤lamca durur, öteki aya¤ımız yetmifl<br />
iki milleti dolaflır" diyerek; (Yunus<br />
gibi) "yaratılanı Yaratan’dan ötürü<br />
sevdi¤imizi" ve bu sevginin temelinde<br />
din olgusunun yattı¤ını vurgulamaktadır.<br />
Bu "üstün ırk" cehaleti yüzünden<br />
2. Dünya Savaflı’nda 38-40 milyondan<br />
fazla insan hayatını kaybetmesine<br />
ra¤men, Batı bilhassa ‹slam aleminde<br />
ve di¤er co¤rafyalarda uyguladı¤ı,<br />
beyaz ırkın di¤erlerine üstünlü¤ü saplantısından<br />
vazgeçememifltir. Medeniyetler<br />
diyalo¤u çerçevesinde hangi<br />
Batılı milletin bir Yunus’u, bir Mevlanası<br />
vardır Ve biz, bu de¤erlerimizi<br />
günümüz dünyasına taflımada ne<br />
kadar baflarılıyız<br />
Okuyanımız anlamadı, anlayanımız<br />
da anlatamadı ki...<br />
"Nice Hintli ve nice Türkün dili<br />
birdir de nice iki Türk birbirine yabancıdır."<br />
Galiba asıl sıkıntımız buradan<br />
kaynaklanmaktadır. Hâlâ ülkemizde<br />
alt kimlik üst kimlik tartıflması yüzünden<br />
birbirimize ne kadar uzak<br />
durdu¤umuz hepinizin malûmudur.<br />
Müslüman milletler olarak, nice gayri<br />
müslimlerle anlaflmalar, dostluklar<br />
kurdu¤umuz halde, yanıbaflımızdaki<br />
dindafllarımızla düflmanlıklarımız da<br />
baflka bir gerçe¤imizdir. Kendi içimizde<br />
birli¤imizi sa¤layamadı¤ımız<br />
müddetçe, Mevlana gibi de¤erlerimizin<br />
fikirlerini anlamak, paylaflmak ve<br />
hayata geçirmek mümkün olmayacaktır.<br />
Yunus Emre, Mevlana gibi büyüklerimizin<br />
adını taflıyan camilerimiz,<br />
derneklerimiz var. Bu isim altındaki<br />
derneklerimiz acaba senede bir defa<br />
bu flahsiyetlerle ilgili anma günleri<br />
tertipliyorlar mı... Bu edebi-tarihi<br />
de¤erlerimizi tanıyor ve tanıtıyorlar<br />
mı... Her millet kendi âlimleriyle<br />
övünür, onları dünya kamuoyuna epmoze<br />
etme¤e çalıflırken, kendisinden<br />
bihaber olan bu milletin evlatları, varlı¤ını<br />
nasıl kabul ettirebilir<br />
Yine Mevlana’nın dedi¤i gibi,<br />
"Öyleyse yakınlık dili baflka bir dildir.<br />
Gönül beraberli¤i, dil birli¤inden<br />
daha iyidir.". Dindafl, fikirdafl ve hele<br />
gönüldafllara hatırlatıyoruz! Aynı dine<br />
mensup, aynı dili konuflan, aynı ülkenin<br />
vatandaflları olarak, önce gönül<br />
birli¤ini Mevlana’daki kainatı kucaklayan<br />
engin dünya görüflünü, Yaratan’a<br />
ve O’nun yarattıklarına duyulan<br />
hayranlık ve aflk derecesinde sevgiyi<br />
önce anlamak, sonra da anlatabilmek<br />
gerekir.<br />
Sonuç olarak Hz. Mevlâna’nın veciz<br />
sözüyle sohbetimizi noktalayalım:<br />
"Ya göründü¤ün gibi ol, ya oldu-<br />
¤un gibi görün"