05.01.2015 Views

PDF SAYI 14 - Hayat Online

PDF SAYI 14 - Hayat Online

PDF SAYI 14 - Hayat Online

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ÂLEMLERE RAHMET<br />

HZ. MUHAMMED<br />

(s.a.v)<br />

ANAMIZ BABAMIZ CANIMIZ SANA FEDA OLSUN YA RESULALLAH<br />

insanı sadece biyolojik bir varlık olarak kabul etmemek, her insanda; insan eref<br />

ve haysiyeti olduunu görmek, insan vakarına inanarak onu korumak<br />

insan hakları ama herkese<br />

Özlen<br />

enen ve Beklen<br />

enen TablT<br />

ablo<br />

Belki de Almanya tarihinde ilk defa Müslüman Türk Çatı Kuruluları bir mesele için (Vicdan testi) ortak hareket ettiler. Bu<br />

çalımanın hayırlı balangıçlara vesile olmasını temenni ediyor; katkıda bulunan tüm kuruluları can-ı gönülden kutluyoruz.<br />

Hümanizm<br />

ve slam<br />

Dr. Yusuf IIK<br />

Dosya<br />

Sayfa 5’te<br />

Dünü ve<br />

Bugünüyle<br />

Deerler<br />

Çarpıması<br />

Mahmut AKAR<br />

Dosya<br />

Sayfa 7’de<br />

Çalayan’da<br />

yazılan<br />

mektup...<br />

Ekrem KIZILTA<br />

Özel Köe Sayfa 23’te<br />

slam nsan<br />

Hakları ve...<br />

Mustafa<br />

MULLAOLU<br />

Dosya<br />

Sayfa 9’da<br />

<strong>Hayat</strong>a<br />

Düülen<br />

Notlar...<br />

Aydın ERSOY<br />

Özel Köe Sayfa 13’te<br />

nsan ve<br />

nsan<br />

Hakları<br />

brahim<br />

GÜMÜOLU<br />

Özel Köe<br />

Sayfa 15’te<br />

Muhammed<br />

Hamidullah<br />

Hoca...<br />

hsan Süreyya<br />

SIRMA<br />

Hatırat Sayfa 25’te<br />

Gözlerinizi<br />

Yumun<br />

Mesut UÇAKAN<br />

Özel Köe Sayfa 11’de<br />

Kabir<br />

memuru<br />

Hacarap<br />

M.Salih AYDIN<br />

Özel Köe Sayfa 35’te<br />

“Dünya<br />

Kadınları<br />

Günü” mesajı<br />

Zehra<br />

DZMAN<br />

Özel Köe<br />

Sayfa 29’da


Çok Yakında Almanya ve Avrupa’da


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />

HESSEN<br />

EDTÖR’DEN<br />

nsana, inanca ve kutsal deerlere saygı<br />

Sevgili dostlar!<br />

Biraz gecikmeli de olsa yine sizlerle<br />

beraberiz.<br />

Son dönemde yaflanan geliflmeler<br />

hem bulundu¤umuz ülkede ve hem de<br />

dünyada hiç de güzel geliflmeler de-<br />

¤il. Gün geçtikçe insanlar›n birbirlerine<br />

sayg›lar› azalmakta. Bunun üzerine<br />

bir de politik beklentilerin k›flk›rtmas›yla<br />

toplum biraz daha gerilmektedir.<br />

Son dönemde Almanya`da yaflanan<br />

Vicdan Testi uygulamalar› ülke<br />

sath›ndaki tüm eyaletlerde uygulanaca¤a<br />

benziyor. Prensip olarak resmi<br />

makamlar›n ülke güvenli¤i ile alakal›<br />

yapm›fl olduklar› çal›flmalar› destekliyoruz.<br />

Ama bu çal›flmalar› yaparken<br />

galiba elma ile armutlar› birbirine kar›flt›r›yorlar.<br />

E¤er siz bu toplumda yaflayan<br />

insanlar› rencide edecek flekilde<br />

testlere tabi tutarsan›z o zaman toplumdaki<br />

huzur ortam›n› germifl olursunuz.<br />

Daha önceki yaz›lar›m›zda da belirtti¤imiz<br />

gibi yabanc›lar olarak adland›r›lan<br />

bizler bu topluma her yönden<br />

zenginlik katmaktay›z.<br />

Ama ne yaz›kki her toplumda oldugu<br />

gibi Almanya`da da baz› politikac›lar;<br />

flahsi gelecek beklentileri için<br />

toplumu germekte hiç sak›nca görmemekteler.<br />

Bu iflin s›k›nt›l› boyutu.<br />

Ama sevinerek görmekteyiz ki Alman<br />

toplumunun % 95`ten fazlas› bu tür<br />

gerginliklere yüz vermemektedir. fiu<br />

andaki yerel seçim kampanyalar›nda<br />

bu tür çal›flmalar› görmekteyiz.<br />

Özellikle Danimarka`da gündeme<br />

gelen ve baz› Avrupa ülkelerinde de<br />

gündemde tutulan “karikatür krizi”<br />

hiç de istenmeyen olaylara sebeb oldu.<br />

Sanki birileri biryerlerden dü¤meye<br />

bast› ve toplumlar gerilmeye baflland›.<br />

Burada flunu belirtmek isteriz ki<br />

toplumlar›n kutsal›na hakaret edilmesini<br />

tasvip etmiyoruz. Hem hakareti<br />

ve hem de bu tür olaylar bahane edilerek<br />

fliddet olaylar› ç›kar›lmas›n› da<br />

tasvip etmiyoruz.<br />

Alemlere Rahmet olarak gönderilen<br />

Hz. Muhammed (s.a.v)`e yap›lan<br />

bu çirkin sald›r›lar› k›n›yoruz. Ama<br />

bu k›namay› yaparken demokratik bir<br />

tepkiyle dile getiriyoruz.<br />

Çünkü biz biliyoruz ki bu densizli-<br />

¤i yapanlar e¤er Hz. Muhammed<br />

(s.a.v)`i tan›m›fl olsalard› böyle bir<br />

fley yapmazlard›. Ve yine biliyoruz ki<br />

Efendimiz Hz. Muhammed bu dönemde<br />

yaflasayd› bu densizlere ac›r ve<br />

onlar›n hidayeti için dua ederdi. Çünkü<br />

Hz. Muhammed rahmet peygamberidir.<br />

Çünkü O, Alemlere Rahmet<br />

olarak gönderilmifltir. Taif`te O`nu<br />

tafllayanlara bile merhamet nazar›yla<br />

bak›p dua eden bir peygamber böyle<br />

zavall›lar için de muhakkak dua ederdi.<br />

Bunun örneklerini tarihte de görmek<br />

mümkün. Hz. Muhammed<br />

(s.a.v)`i tan›ma flerefine eriflmifl hiç<br />

kimse O`na hakaret etmemifl bilakis<br />

O`nun ile alakal› güzel methiyeler<br />

yazm›fllard›r, söylemifllerdir.<br />

Örnek isterseniz Bismark, Tolstoy,<br />

Goethe vb. flahsiyetler Hz. Muhammed<br />

(s.a.v)`i g›yab›nda dahi olsa tan›-<br />

y›nca O`nun hakk›nda hep güzel sözler<br />

söylemifllerdir. O`nun büyüklü¤ünü,<br />

güzelli¤ini, mesaj›n› eserleriyle<br />

toplumlar›na ulaflt›rm›fllard›r.<br />

Bu aç›klamalardan sonra özellikle<br />

insan›m›za flu tavsiyelerde bulunmak<br />

istiyoruz. Efendimiz Hz. Muhammed<br />

(s.a.v)`e karfl› yap›lan bu çirkinlikleri<br />

demokratik bir flekilde protesto edelim.<br />

Türkiye`de ‹stanbul Ça¤layan`da<br />

yap›lan miting gibi. Bunun yan›nda<br />

Alemlere Rahmet olarak gönderilen<br />

Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v)`in<br />

HASBHAL 3<br />

Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />

hayat›n› en ince detay›na kadar ö¤renme<br />

ve ailemizin tüm fertleri ile beraber<br />

bu ö¤rendiklerimizi hayat›m›za<br />

uygulamaya çal›flal›m. Biz inan›yoruz<br />

ki O`nun hayat›n› örnek alarak bir<br />

ömür sürersek hem kendimize, hem<br />

ailemize ve hem de topluma faydal›<br />

oluruz.<br />

Zaten A¤ustos 2005 tarihinde Bursa`da<br />

Dünya Gençlik Temsilcilerinin<br />

ortak karar›yla 2006 y›l› “Uluslararas›<br />

Sünneti ‹hya Y›l›” olarak ilan edildi.<br />

Bizler de 2006 y›l›n› evimizde ve ailemizde<br />

Sünneti yani Hz. Muhammed<br />

(s.a.v)`in hayat›n› daha fazla yaflama<br />

ve yaflatma y›l› olarak ilan edelim, ne<br />

dersiniz.<br />

Gelin 9 Nisan 2006 tarihindeki<br />

“Mevlid Kandili”nde Efendimizin güzelliklerini<br />

ailece çevremizdeki komflular›m›za<br />

da yaflatal›m. Onlara<br />

Alemlere Rahmet olarak gönderilen<br />

Hz. Muhammed (s.a.v)`i anlatan fleyler<br />

hediye edelim. Mesela bir gül, mesela<br />

efendimizin hadislerinden oluflan<br />

Almanca yaz›l› metinler, kitaplar vb.<br />

Daha önceki say›lar›m›zda buradaki<br />

meselelerimiz hakk›nda tüm kurulufllar›m›z›n<br />

ortak hareket etmesi gere¤ini<br />

vurgulam›flt›k. Son dönemdeki<br />

baz› geliflmeler bizi oldukça sevindirmifltir.<br />

NRW`deki vicdan testi uygulamas›na<br />

Almanya`daki tüm ‹slami<br />

Çat› Kurulufllar›n›n ortaklafla bir toplant›<br />

ile tepki koymalar› takdir ile karfl›lanm›flt›r.<br />

Biz bu tür ortak tepkilerin<br />

hem insan›m›z›n hak kazan›mlar› ve<br />

hem de yanl›fl uygulamalar›n ortadan<br />

kalkmas›n› kolaylaflt›raca¤› kanaatindeyiz.<br />

Bu ortak çal›flmalar›n her alanda<br />

devam etmesini temenni ediyoruz ve<br />

katk›da bulunan tüm kurulufllar› tebrik<br />

ediyoruz.<br />

Bu vesile ile önümüzde gelecek<br />

olan Mevlid Kandilinizi tebrik ediyoruz.<br />

Rabbimizden niyaz›m›z; Kendisine<br />

sad›k birer kul ve O`nun Kutlu Elçisi<br />

Hz. Muhammed (s.a.v)`e sad›k<br />

birer ümmet olmakt›r.<br />

Cenab-› Allah çal›flmalar›m›z› bereketlendirsin,<br />

fluurland›rs›n. Çal›flmak<br />

bizden, baflar› Allah`tand›r.<br />

Allah`a emanet olun.<br />

Hessen <strong>Hayat</strong> Ayl›k Ücretsiz Gazete<br />

Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />

Sahibi ve Genel Yay›n Yönetmeni: Sinan AKTÜRK<br />

Yay›n Kurulu: Dr. Yusuf Ifl›k, ‹brahim Gümüflo¤lu, Mahmut Aflkar, Sinan Aktürk, M. Salih<br />

Ayd›n, ‹hsan Güler, Saim Ayas, Mustafa Kasalak<br />

Merkez: Königsbergerstr. 16 · D-61169 Friedberg<br />

Tel: 06031-162411 · Fax: 06031-738644 · E-mail: info@hessenhayat.de<br />

Gazetemizde ç›kan yaz›lar›n ve reklamlar›n içeri¤inden sorumlu de¤iliz.<br />

RAHMETLE<br />

ANIYORUZ<br />

Zaman ne çabuk geçiyor.<br />

Sevgili Malik Akba Aabey<br />

En Büyük Sevgiliye gideli 8<br />

sene olmu.<br />

Sevgili Mehmet en<br />

aabeyle beraber hâlâ seni<br />

yâd ediyoruz.<br />

nanki yokluuna hâlâ<br />

alıamadı bu yüreklerimiz.<br />

Gazetecilik hayatında sen<br />

bizler için hep örnek olacaksın.<br />

Gelecek nesiller<br />

seni hayırla yâd edecekler.<br />

Kalbimizde taht kurdun!..<br />

Mümkün mü yerini<br />

doldurmak senin,<br />

Ansızın aramızdan ayrılıp<br />

gittin.<br />

Lâkin lâhi emridir<br />

Rabbimizin,<br />

“nna lillahi ve inna ileyhi<br />

raciun”<br />

Kalbimizde taht kurdun<br />

hepimizin.<br />

Asım Tozolu-Frankfurt<br />

Kendisi ile çalıma erefine<br />

eritiim kıymetli<br />

büyüüm, aabeyim Milli<br />

Gazete Avrupa Genel<br />

Müdürü Merhum Malik<br />

AKBA, güzel insan, seni<br />

rahmetle anıyoruz.<br />

Mekânın cennet olsun.<br />

Ruhuna bir Fatiha<br />

gönderelim lütfen.<br />

Sinan Aktürk


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />

HESSEN<br />

DOSYA 5<br />

Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />

Hümanizm ve slam<br />

Dr. Yusuf IIK<br />

lahiyatçı-Eitimci<br />

Hümanizm, insana sayg›<br />

ilkesine yönelmifl bir<br />

dünya görüflünü kapsar.<br />

De¤iflik yorumlar yan›nda Hümanizman›n<br />

en özlü yorumu,<br />

Kant`›n görüflünde ifadesini bulmufltur.<br />

Ünlü Alman filozofuna<br />

göre, insan bizatihi bir gayedir,<br />

baflkas›n›n amac› için bir araç<br />

olarak kullan›lamaz.<br />

Kant`›n deyimiyle: “Her zaman<br />

bütün hareketlerinde gerek<br />

kendini gerek di¤er insanlar›<br />

bafll› bafl›na bir gaye telakki et,<br />

hiç bir zamasn hiç bir insan› bir<br />

vas›ta olarak kullanma.”<br />

Bu anlay›fl, hukukta insan<br />

haysiyeti/flerefi kavram›n› oluflturan<br />

kaynaklardan biridir. Ve<br />

zamanla bir hukuk kavram› olarak<br />

geliflip yerleflen hümanizma,<br />

bu anlay›fl›n genifl kapsaml› bir<br />

ifadesidir.<br />

‹nsan› saymak, insan›n fleref<br />

ve haysiyetini korumak san›k<br />

veya suçlu oldu¤u hallerde dahi<br />

insan›n hakk›n› ve haysiyetini<br />

gözetmek, bir yandan ahlak›n<br />

gere¤i, öbür yandan ahlaka ba¤l›<br />

bir hukukun görevidir. Hukukta<br />

insanileflmeyi ahlakileflmenin<br />

müteradifi (efl anlaml›) sayan görüfl<br />

bundan dolay› do¤rudur.<br />

Bu konularda ‹slam dininin<br />

görüfllerini ortaya koymak konunun<br />

daha iyi anlafl›lmas›na vesile<br />

olacakt›r.<br />

‹slam Dini insanl›¤›n kurtuluflu<br />

için Allah`tan Peygamberi vas›tas›yla<br />

insanl›¤a bildirilmifltir.<br />

‹slam ideali, insan idealidir.<br />

‹slamda esas olan insand›r. ‹slam›n<br />

gayesi düflünen insan› yüceltmektir.<br />

‹slam inanc›na göre insan; akl›,<br />

bedeni, ahlaki ve ruhani en<br />

mükemmel meleke ve yeteneklerle<br />

mücehhezdir. Tertemiz halde,<br />

maddi ve manevi her çeflit<br />

yükselmeye müsait olarak do¤ar.<br />

Zahiren ve batinen (görülen ve<br />

görülmeyen) yarat›klar›n en güzelidir.<br />

Kur`an`da “Biz, hakikat<br />

insan› en güzel bir biçimde yaratt›k”<br />

buyuruluyor.<br />

Böyle bir yetenekle yarat›lm›fl<br />

insan, flahikalar›n (zirvenin)<br />

en yükseklerine ç›kabilir. Bunun<br />

için hiç kimsenin arac› olmas›na<br />

muhtaç de¤ildir. Ünlü Alman<br />

düsünürü Kant`›n daha önce de<br />

belirtti¤imiz gibi, “‹nsan bir<br />

alet, bir vas›ta de¤il, fakat bafll›<br />

bafl›na bir gayedir”<br />

Muhtaç oldu¤u tek fley çal›flmas›,<br />

kendine güveni ve kiflilik<br />

sahibi olmas›d›r. Kur`an-› Kerim`de<br />

bunun için “Hakikaten<br />

insan için kendi çal›flt›¤›ndan<br />

baflkas› yoktur” buyurulmaktad›r.<br />

Allah, yerde ve gökte olan<br />

herfleyi insana tabi k›lm›fl ve insan›<br />

bunlar›n efendisi yapm›flt›r.<br />

‹nsano¤lunun izzet ve fleref sahibi<br />

oldu¤u, bu nedenle her yarat›ktan<br />

üstün oldu¤u aç›klanm›flt›r.<br />

‹nsana sayg›, insanlara hizmet<br />

temel irade olmal›d›r. Çünkü insan<br />

yeryüzünde Allah`›n halifesidir.<br />

Allah iradesinden, kudret<br />

ve s›fatlar›ndan insana baz› yetkiler<br />

vermifltir. ‹nsan Allah`a naip<br />

olmakla, di¤er insanlar›n iyili-<br />

¤ine çal›flmak birbirine s›ms›k›<br />

ba¤l›d›r. Gerçek insan, hem halife<br />

oldu¤unu unutmayarak Allah<br />

ile, hem de insanlarla tam bir bar›fl<br />

içinde yaflayan demektir.<br />

Müslümanl›k nazar›nda her<br />

insan, Allah`›n kuludur. Ve hepsi<br />

ayn› temel haklara sahiptir.<br />

Bunlar yanl›z insan olmas› bak›-<br />

m›ndan, do¤ufltan sahip oldu¤u<br />

haklard›r. <strong>Hayat</strong>, özgürlük, mal<br />

edinme ve tasarruf, eflitlik haklar›,<br />

insan›n en temel haklar›d›r.<br />

Bütün insanlar bir ailenin uzuvlar›d›r.<br />

Asalet, ahlaki faziletle, hak<br />

ve vazifeye ba¤l›l›klad›r. Hangi<br />

›rka, hangi s›n›fa, hangi mesle¤e,<br />

hangi rütbeye mensup olursa olsun<br />

her insan eflit haklara sahiptir.<br />

Her insan baflkalar›na da ayn›<br />

ailenin bireyleri nazar›yla bakacak<br />

ve öyle davranacakt›r. Hiçbir<br />

flah›s, mensup oldu¤u s›n›f,<br />

meslek, devlet, ›rk veya cinsiyet<br />

dolay›s›yla temel haklar›n›n hiçbirinden<br />

mahrum edilemez.<br />

Hak ve söz, sadece kuvvetlinin<br />

de¤il hak sahibinindir. Kuvvetlilerin<br />

kuvvetlerine dayanarak<br />

zay›flar› ezmek, afla¤›lamak,<br />

bask› yapmak ve yok etmek haklar›<br />

yoktur. ‹slam`da yaflaman›n<br />

esasl› prensibi, insan kardeflli¤i<br />

ve dostlu¤u prensibidir. Çünkü<br />

insanlar›n hepsi ayn› ana babadan<br />

gelirler. Birbirlerine eza, cefa<br />

ve haklara tecavüz edemezler.<br />

Kur`an bu konuda flöyle buyurur:<br />

“Ey ‹nsanlar! hakikat biz sizi<br />

bir erkekle bir difliden yaratt›k.<br />

Sizi (s›rf) birbirinizle tan›flman›z<br />

için büyük büyük cemiyetlere,<br />

küçük küçük kabilelere<br />

ay›rd›k. fiüphesiz ki sizin Allah<br />

kat›nda en flerefliniz takvaca en<br />

ileri olan›n›zd›r. Hakikaten Allah<br />

her fleyi bilen, herfleyden<br />

haberdar oland›r.”<br />

Öyleyse; bütün insanlar<br />

Adem ile Havva`dan bir ana-babadan<br />

gelen insanl›k ailesinin<br />

üyesidir. Bu birli¤i hiçbir fley<br />

yok edemez. <strong>Hayat</strong>ta birbirlerine<br />

karfl› davran›fllar› ne olursa olsun,<br />

bu as›ldaki birli¤i insanlar<br />

inkar edip silemezler. Bir erkekle<br />

bir difliden yarat›l›p da milletler<br />

ve kabilelere ayr›l›fl; dar›l›p,<br />

k›r›l›p da¤›lmak, dö¤üflmek ve<br />

sö¤üflmek için de¤ildir. Tan›fl›p<br />

yard›mlaflarak seviflmek, insanlar›n<br />

kifliliklerine sayg› duymak,<br />

güzel huylar› yaflayarak daha büyük,<br />

daha güzel cemiyetler meydana<br />

getirmek içindir.<br />

Hz. Muhammed (s.a.v)`in<br />

Veda Hacc› Hutbesi, insan de¤erini,<br />

evrensel insan kardeflli¤ini,<br />

›rk, renk ve s›n›f gibi mülahazalara<br />

dayanan bütün ay›r›mlar›<br />

kald›r›c› bir kardeflli¤i savunan<br />

prensipler içermektedir. Burada<br />

canlar›n, mallar›n kutsal oldu¤u<br />

ilan edilmifltir. ‹slam Peygamberi<br />

“Hepiniz Adem`in çocuklar›-<br />

s›n›z, Adem ise topraktan yarat›lm›flt›r”<br />

buyurmaktad›r.<br />

‹slam Dininde bütün insanlar<br />

adalet karfl›s›nda eflittirler. Harpç›<br />

olmad›ktan sonra, müslüman›n<br />

müslüman olmayandan fark›<br />

yoktur. Bir çok ‹slam hukukçular›<br />

özellikle Ebu Hanife, bir<br />

müslümanin bir gayri müslimi<br />

(müslüman olmayan›) öldürmesinin,<br />

müslüman›n müslüman›<br />

öldürmesinden daha a¤›r oldu¤u<br />

görüflünü beyan etmifltir.<br />

‹slam Dini; katilin ›rk›n›, sosyal<br />

ve ekonomik konumunu,<br />

rengini veya dinini nazar› itibara<br />

almaks›z›n, insan hayat›n› korumak<br />

amac›yla bir ceza sistemi<br />

ihdas etmifltir.<br />

Sonuç olarak insan, Müslüman<br />

olsun olmas›n, Allah`›n kulu<br />

ve güzel emanetidir. Bu sebepten<br />

fleref, haysiyet sahibi ve<br />

hürmete lay›kt›r. ‹nsanlar aras›nda,<br />

insan olma bak›m›ndan herhangi<br />

bir fark görmemek, onlar›<br />

eflit hak ve de¤ere sahip varl›klar<br />

olarak kabul etmek, ‹slam`›n hümanizm<br />

anlay›fl›n›n bir neticesidir.<br />

‹nsan› sadece biyolojik bir<br />

varl›k olarak kabul etmemek, her<br />

insanda insan fleref ve haysiyeti<br />

görmek, insan vakar›na inanarak<br />

onu korumak, insan› -suçlu da<br />

olsa- gereksiz varl›k saymamak<br />

modern devletlerce oldukça geç<br />

anlafl›labilmifltir.<br />

fiimdilerde bile, insan›n biyolojik<br />

yap›s›n› bozmak için genleriyle<br />

oynayanlar, onun psikolojik<br />

yap›s›n› alt üst etmek için ellerinden<br />

gelen hertürlü metodu<br />

benimsemektedirler. Hatta bu<br />

metodlarla insan› afla¤›lamak,<br />

inanç sistemini tahrip etmek ve<br />

yarg› de¤erlerini hiçe saymak gibi<br />

korkunç bir çal›flma yürütülmektedir.<br />

Bu flekilde de güya insanlar›n<br />

mensubu bulunduklar›<br />

inançlar› ve de¤er yarg›lar› test<br />

edilmek istenmektedir.<br />

Zehir; zehirdir, alt›n tasta sunulsa<br />

bile...


KISA HABERLER<br />

6<br />

Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />

"Hiçbir özgürlük hakaret ve iftirayı içermez"<br />

IGMG Genel Sekreteri O¤uz Üçüncü, de¤iflik gazetelerde yayınlanan peygamberimizin<br />

karikatürlerini elefltirdi ve kınadı - Müslümanları ise provokasyonları bofla çıkarmaya ça¤ırdı<br />

"Peygamber Efendimize hakaret<br />

içeren karikatürler çirkin bir<br />

provokasyondur" diyerek,<br />

de¤iflik gazetelerde yayınlanan karikatürleri<br />

elefltiren ‹slam Toplumu<br />

Milli Görüfl Genel Sekreteri O¤uz<br />

Üçüncü, flunları söyledi, "Karikatürler<br />

tahkir edici ve dini de¤erlere<br />

saygısızlıktır. Basın özgürlü¤ü adı<br />

altında dini hassasiyetlerin bilinçli<br />

bir flekilde rencide edilmesi büyük<br />

sorumsuzluktur. Basın özgürlü¤ü<br />

hukuk sistemimizin temel bir<br />

de¤eridir. Özellikle de bu nedenden<br />

dolayı kötüye kullanımının önüne<br />

geçilmelidir, sözkonusu özgürlük<br />

ise sadece bu yolla inandırıcı bir<br />

flekilde savunulabilinir. Hiçbir özgürlük<br />

hakaret ve iftiraları içermez".<br />

Üçüncü,"Karikatürlerin yayınlanmasını<br />

bariz bir flekilde, bir kültür<br />

çatıflması için kullanmak isteyen<br />

bazı gazetelerin tavırlarını endifle ile<br />

takip etmekteyiz. Basın özgürlü¤ü<br />

bilincinin peygamber efendimize<br />

hakaret ile oluflmayaca¤ı kesindir.<br />

Burada konu sadece Peygamber<br />

efendimizin resminin oluflturulması<br />

de¤ildir, aksine Peygamber efendimizin<br />

nasıl tasvir edildi¤iyle ilgilidir.<br />

Müslümanların tepkisini sadece<br />

‹slam’daki resim yasa¤ına ba¤lamak<br />

yüzeyde kalan bir yaklaflım<br />

olur. Asıl mesele, Peygamber efendimizin<br />

özellikle hakaretvari ve<br />

afla¤ılayıcı bir tarzda karikatürize<br />

edilmifl olmasıdır" dedi. Üçüncü,<br />

Ceza Kanunu’nun kamu barıflını<br />

tehdit eden dini inançlara hakareti,<br />

suç unsuru olarak gören 166. maddesinin<br />

de Yasa koyucu tarafından<br />

bofluna oluflturulmadı¤ını dile getirdi.<br />

"Karikatürler iftira içermektedir<br />

ve hiçbir flekilde kabul edilemezler.<br />

Ancak bu tür yaklaflımların da Peygamber<br />

Efendimizin yüce flahsiyetine<br />

ve de¤erine bir zarar veremeyece¤i<br />

de kesindir".<br />

Üçüncü, ayrıca "Sözde, basın<br />

özgürlü¤ünü kullanabilmek için bu<br />

tür bir provokasyonu gerekli gören<br />

ve hatalarını kabul etme büyüklü¤ünü<br />

bile gösteremeyenler, kendilerini<br />

gülünç duruma düflürmektedirler"<br />

dedi. Genel Sekreter Üçüncü,<br />

son olarak flunları söyledi, "Bu<br />

tür açık provokasyonları, a¤ırbafllı<br />

yaklaflarak ve protestolarımızı ölçülü<br />

eylemlerle gerçeklefltirerek, bofla<br />

çıkarmamız biz Müslümanlara<br />

birfley kaybettirmez. fiahıslara veya<br />

Avrupalı kurumlara yönelik tehditler<br />

veya hatta fliddet içeren boyutlara<br />

ulaflan saldırılar kabul edilemez".<br />

slam Konseyi’nden, karikatürlerin ısrarla yayınlanmasına eletiri<br />

Yaptı¤ı basın açıklamasında, Peygamberimizin karikatürlerinin ısrarlı bir flekilde sürekli<br />

yayınlanmasını elefltiren ‹slam Konseyi fliddet e¤ilimli tepkileri ise reddetti¤ini açıkladı<br />

Yefliller Partisi’nin eyaletler konseyi toplantısı<br />

için hazırladı¤ı yönlendirici tasarıda,<br />

göçmen dernekleri ve dini grupları<br />

"Almanya’daki anayasa karflıtı ‹slamcılık"la mücadeleye<br />

ça¤ırdı. Yeflillerin ortaya koydukları<br />

teklifle, entegrasyon ve ‹slam tartıflmalarındaki<br />

konumlarını belli etmek istedikleri belirtildi.<br />

"Anayasa karflıtı ‹slamcılı¤ın" baskıcı oldu¤u ve<br />

eflitlik, özgürlük ve seküler modernite karflıtı oldu¤u<br />

belirtilen teklifte, Yefliller’in Müslüman bayan<br />

ve erkeklerin eflitlik, özgürlük ve seküler<br />

de¤erler noktasındaki haklarının çalındı¤ı kültür<br />

relativizmine de karflı oldukları belirtilmekte.<br />

Ço¤ulcu Alman toplumundan da göçmenleri<br />

dıfllamamalarını talep eden Yefliller, onlara da eflit<br />

hakların, eflit imkânların ve politik alanlarda da<br />

katılım imkânının sa¤lanmasını istediler. Entegrasyon<br />

politikalarının baflarısızlıkla sonuçlandı¤ı<br />

‹slam Konseyi basın açıklamasında,<br />

Peygamberimize hakaret içeren<br />

karikatürlerin farklı gazetelerde<br />

sürekli yayınlanmasının provoke<br />

edici oldu¤unu belirtti. Bu çizimlerin<br />

tüm Müslümanların dini duygularını<br />

derinden yaraladı¤ını ifade<br />

eden ‹slam Konseyi Baflkanı Ali Kızılkaya,<br />

ayrıca flunları söyledi; "zaten<br />

‹slam dininde peygamberlerin<br />

resmedilmesi kesinlikle meflru de¤ildir,<br />

hele de alaycı ve afla¤ılayıcı bir<br />

flekilde resmedilmesi hiç de¤ildir."<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />

HESSEN<br />

Kızılkaya aynı zamanda ‹slam<br />

Konseyi’nin, Almanya’da yürürlükte<br />

olan kanunlar çerçevesinde basın<br />

özgürlü¤ü taraftarı oldu¤unu açıkladı.<br />

Buna karflın inanç de¤erlerini<br />

alaya almanın, açıkça bu çerçevenin<br />

dıflına tafltı¤ını belirten ‹slam Konseyi<br />

baflkanı, "Zaten gergin olan durumu<br />

gözönünde bulundurdu¤umuzda<br />

Müslümanlara ve ‹slam’a hakaret<br />

içeren yayınlar ve buradan yola çıkarak<br />

yapılan tartıflmaların, diyaloga<br />

zarar verici ve entegrasyonu engelleyici<br />

oldu¤unu görüyoruz" dedi.<br />

Almanya’daki di¤er ‹slami Organizasyonlar<br />

gibi, ‹slam Konseyi’nin<br />

de karikatürlere yönelik fliddet e¤ilimli<br />

tepkiler hakkında açıklamada<br />

bulundu. ‹slam Konseyi Baflkanı Ali<br />

Kızılkaya; "Yurtdıflında kısmen sergilenen<br />

fliddet e¤ilimli tepkilere üzülüyoruz.<br />

Böyle bir tartıflma ortamında<br />

bu tutumun do¤ru olmadı¤ını düflünüyor<br />

ve bu tutumu reddediyoruz"<br />

dedi.<br />

Yeiller’den entegrasyon konusunda teklif<br />

Yefliller taleplerini kaleme aldıkları tasarıda ‹slam’ın eflit<br />

haklara sahip bir din olarak tanınmasını talep ettiler<br />

yollu yaklaflımları da elefltiren Yefliller, farklı<br />

yaflam flekillerinin varoldu¤u çeflitlili¤in modern<br />

demokrasinin gere¤i oldu¤una vurgu yaptılar.<br />

Yefliller ayrıca, ço¤ulcu toplumun getirdi¤i<br />

korkuların kabul edilmesi gerekti¤i ancak kendilerini<br />

dıfllanmıfl hisseden ve Alman toplumunun<br />

istenmeyen bir kısmı gibi kendilerini hisseden<br />

göçmenlerin de ciddiye alınması gerekti¤ini ifade<br />

ettiler.<br />

Kaleme aldıkları teklifte taleplerini politikaya<br />

yönelten Yefliller, kapsamlı bir Ayrımcılıkla Mücadele<br />

Kanunu’nun yanında, ‹slam’ın eflit haklara<br />

sahip bir din olarak tanınmasını ve çifte vatandafllı¤ın<br />

kabul edildi¤i, kolaylafltırılmıfl bir vatandafllı¤a<br />

geçifl süreci talep ettiler. Teklifte ayrıca<br />

"zihniyet testi" gibi uygulamaların da reddedildi¤i<br />

ifade edildi.


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />

HESSEN<br />

Mahmut AKAR<br />

ATB Genel Sekreteri<br />

Sizi bilmem ama, ben kendimi<br />

son birkaç seneden beri, hele<br />

"Karikatür Krizi"nin Danimarka<br />

sınırları dıflına tafldı¤ı günden<br />

bu yana "Kültürler Savaflı"nın tam<br />

ortasında hissediyorum. Avrupa televizyonlar›nda<br />

en üst seviyedeki<br />

tartıflmalar, en ciddi gazete ve dergilerde<br />

okumakla bitiremeyece¤iniz<br />

yorumlar, elefltiriler... En azından<br />

Alman medyasındaki ‹slamiyet’le ilgili<br />

makaleleri tarafsız bir gözle incelemeye<br />

çalıflırken, "Kurtlar Vadisi-Irak"<br />

filmi üzerine koparılan fırtınaya<br />

karflı da duydu¤um flaflkınlı¤ı<br />

itiraf etmem gerekir. Okuduklarımı<br />

bir daha bir daha okuyor, satır aralarında<br />

verilen mesajı, koyulan teflhisi<br />

anlamak için özel gayret gösteriyorum.<br />

2001’in 11 Eylül’ünden beri takip<br />

edebildi¤im dünya ölçekli geliflmeleri<br />

beynim zonklarcasına hafızamda<br />

tekrar canlandırıyor; terazinin<br />

bir tarafına Müslüman-Do¤u’yu,<br />

di¤er kefesine Hıristiyan-Batı’yı koyuyorum.<br />

Gayem; kültürler savaflını<br />

veya de¤erler çatıflmasını körüklemek,<br />

bir tarafı topyekün karalamak,<br />

di¤erini ise aklamak de¤il!<br />

Bu istikamette ortaya konulan<br />

görüfllerden bir netice çıkarmak, bilhassa<br />

hadiselere Batı dünyasından<br />

bakanların açık ve gizli niyetini, samimi<br />

ve gayrisamimi de¤erlendirmelerinin<br />

ıflı¤ında tesbitlerimizi sizlerle<br />

paylaflmak, bir baflka ifadeyle<br />

gayem; onların müslüman beni nasıl<br />

gördüklerini görmekti.<br />

Önyargının Perde Arkası<br />

Batı’nın bugün itibariyle ‹slamiyet’e<br />

karflı genel tavrını anlayabilmek<br />

için biraz gerilere gitmek gerekir:<br />

Batı’nın önde gelen düflünürlerinden<br />

Dante (1265-1321) Hz. Peygamber’i<br />

Damadı Hz. Ali’yle birlikte<br />

cehennemin 8. katına layık görürken,<br />

Voltair 1741 senesinde yazdı¤ı<br />

tiyatro parçasında sapık ve cani olarak<br />

gösteriyordu. (Spiegel, 6.2.06).<br />

"Salomon Schweigger 1616’da<br />

Dünü ve Bugünüyle Deerler Çarpıması<br />

DOSYA 7<br />

Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />

yaptı¤ı çeviriye, ‘Türk Kur’anı: din<br />

ve hurefe’ adını vermiflti. Johann<br />

Lange’nin 1688’de yaptı¤ı ikinci<br />

meal ise, biraz daha de¤iflik bir flekilde<br />

‘Tam Türk Kanunları ya da<br />

Muhammed’in Kur’anı’ adını taflıyordu.<br />

....Kuran’ın ilk Latince çevirisini<br />

1<strong>14</strong>3’de gerçeklefltirmifl olmalarına<br />

ra¤men, haçlı flövalyelerine:<br />

Müslümanların ‘Muhammed’den<br />

baflka ilah yoktur’ dedikleri propaganda<br />

ediliyor; haçlılara sihirbaz, ya<br />

da ‘idol’ (putperest teslisin ayaklarından<br />

biri) olarak; hatta, papalık<br />

tahtını ele geçiremedi¤i için Hıristiyanlı¤a<br />

kin duyan bir kardinal olarak<br />

tanıtılıyordu." (Murad Hoffmann, 3.<br />

Binyılda Yükselen Din ‹slam). Meflhur<br />

Alman Yazar Karl May’ın<br />

(1842-1912) müslümanları afla¤ılayıcı<br />

romanlarını yazarken, ömründe<br />

bir defa bile olsun, fiark’ı görmedi-<br />

¤ini de uzun uzun anlatma¤a gerek<br />

görmüyorum. Günümüze dönüyoruz:<br />

"Florida’nin (A.B.D) Baflpastör’ü<br />

kilisedeki bir âyinde, Hıristiyanlık<br />

bakire bir kadından tanrının<br />

o¤lu olarak dünyaya gelen ‹sa tarafından<br />

kuruldu. ‹slâm ise, kötü ruhlar<br />

tarafından çarpılmıfl, en sonuncusu<br />

9 yaflında bir kız olan 12 karılı,<br />

çocuk katili Muhammed tarafından<br />

kurulmufltur. (Spiegel, 6.2.06).<br />

"Dindar kitle ebedi düflmanları<br />

inançsızları (hıristiyanlar) ele geçirerek,<br />

bo¤azlamak ve yakmak istiyorlar.<br />

Onların (müslümanlar) hedefleri,<br />

topluca Batı dünyasıdır. Öldürmekten<br />

baflka hürriyet tanımıyorlar.<br />

(Die Welt gazetesindeki Sosyolog<br />

Wolfgang Sofsky imzalı makaleden<br />

alıntı yapan Christopf Siemes,<br />

Zeit, 23.2.06)". Karikatür Krizi’nden<br />

kaynaklanan ‹slâm alemindeki protestolara<br />

bir Alman sosyolo¤un yaklaflımı<br />

da böyle...<br />

‹nsan olan elini vicdanına koyarak<br />

kendisine sormalıdır; Irak’ta<br />

müslümanların baflına gelenler, hapishanede<br />

i¤renç iflkencelere maruz<br />

kalanlar, müslüman de¤il de Batılı<br />

hıristiyanlar olsaydı, Hıristiyan âlemi<br />

topyekün bir haçlı seferi daha düzenleyerek,<br />

tüm ‹slâm âlemini haritadan<br />

silme¤e kalkıflmaz mıydı<br />

Uzun bir arafltırmanın neticesinde<br />

Amerikalı bir yazar elini vicdanına<br />

koyarak, "Batı gözünde ‹slâmiyet’ten<br />

baflka hiçbir dinin bu derece<br />

olumsuz bir görüntüsü olmadı¤ı rahatlıkla<br />

söylenebilir." tesbitini yaparken;<br />

bunun nerden kaynaklanı¤ını<br />

da flöyle ifade ediyor: "Müslüman<br />

olmayan elefltirmenler, çoklukla<br />

ça¤dafl aflırı uç Müslümanları, sadece<br />

onlar gerçek Müslümanmıfl gibi<br />

ele alıp, ‹slâmiyet"i sık sık hoflgörüsüz<br />

bir din olarak nitelendirdiler.<br />

(Prof. Dr. Carl W. Ernst, Hz. Muhammed’in<br />

Yolunda, s.49 ve 93. ‹ngilizce’den<br />

çeviri: Cangüzel Güner<br />

Zülfikar)".<br />

Batı’nın yazılı ve görüntülü medyasını<br />

az-çok takip edenler de, umumiyetle<br />

ya din kisvesine bürünerek<br />

kanlı eylemlerin altına imza atanlar,<br />

ya da dini motiften ziyade ‹slâm’dan<br />

önceki tarihlere dayanan töresi icabı<br />

kadına köle muamelesini reva görenler<br />

önplana çıkarılarak; "‹flte ‹slam<br />

budur!" damgasının vuruldu¤unu<br />

görmektedirler. Avrupa kitapçılarının<br />

en çok satan (Bestseller) kitaplar<br />

listesinde bu ve benzeri konuları<br />

iflleyen, ‹slâm alehtarı yayınları görmek<br />

mümkündür. Hâl böyle olunca,<br />

varın sokaktaki Avrupalı veya Amerikalı<br />

vatandaflın ‹slâmiyet hakkındaki<br />

hükmünü siz tahmin edin...<br />

Ah flu düflmanlar olmasa...<br />

‹slâm âleminde "...hiç kimse zihin<br />

konforunu bozmaya yanaflmamaktadır.<br />

(M. Hoffmann)" tesbitinin<br />

muhatabı olmamak için yaygın kolaycı<br />

komplo teorileri üreticilerine<br />

itibar etmeme¤e özen göstererek hadiseleri<br />

ve arkasında yatan zihniyeti<br />

idrak etme¤e çalıflıyorum. ‹fline geldi¤i<br />

gibi, ihtiyaç duydu¤u yer ve zamanda<br />

âyet ve hadislerin arkasına sı-<br />

¤ınarak kolayından fetva vermek,<br />

ahkâm kesmek varken, niye kafa yorarak<br />

tatlı canını incitsin... Kuran’ı<br />

yorumlayabilmek için beyin eme¤i,<br />

göz nuru gerekir. Hz. Peygamber’i<br />

anlayabilmek, O’nun sünnetini uygulayabilmek<br />

zahmetine katlanaca-<br />

¤ına, O’nu kendisine uydurarak bir<br />

"fiark Kurnazlı¤ı" maharetini daha<br />

sergilemifl olur. Kiflinin kendisini<br />

düzeltmesi kadar nefsine zor gelen<br />

baflka bir fley olamayaca¤ına göre,<br />

bütün rezilli¤in, cehaletin ve içinden<br />

çıkamadı¤ı geri kalmıfllı¤ın faturasını<br />

"flu zalim din düflmanları"na keserek,<br />

tereya¤ından kıl çeker gibi, süttten<br />

çıkmıfl kaflık gibi kendisini temize<br />

çıkarıverir. Komplo teorilerini deflifre<br />

etmek kadar, kendisi de baflkaları<br />

için bari komplo üretebilse...<br />

"Bu komplocu yaklaflım, hemen<br />

Amerikan merkezi haber alma teflkilatını<br />

(CIA), ‹srail gizli servisini<br />

(Mossad), Siyonist organizasyonları,<br />

farmasonları, hatta NATO’yu devreye<br />

sokarak Ümmet-i Muhammed’in<br />

baflına gelen bütün felaketlerde bafllıca<br />

sorumlulu¤un bunlara ait oldu¤u<br />

düflüncesini seslendirme¤e bafllar.<br />

(M. Hoffmann, a.g.e)". Bununla beraber,<br />

yukarıda zikredilen kuruluflların<br />

hemen hemen herkes tarafından<br />

tahmin edilen, kısmen de bilinen, ‹slâm<br />

dünyası üzerinde oynadıkları rolü<br />

inkâr etmek veya görmemezlikten<br />

gelmek de mümkün de¤ildir.<br />

Bir baflka müslüman entellektüel<br />

de, (müslüman) meslektafllarını hem<br />

‘zihin konforu’ndan ve hem de okları<br />

hep kendisine çevirmesinden vazgeçme¤e<br />

davet ediyor: "‹slami intelijansıya,<br />

kendini suçlamanın sinirli<br />

katılı¤ı olmaksızın, geçmiflini efsanevilefltirmekten<br />

sıyrılarak normatif<br />

‹slam’a belirli bir mesafeden bakabilir.<br />

(Prof. Hiflam Cuayyıt, Avrupa ve<br />

‹slam, s. 13)".<br />

Müslümanlar Batı’yı bu çerçevede<br />

de¤erlendirirken, Batı; ‹slam’ın<br />

savaflçı, kadına baskı yapan, demokrasi<br />

ve insan haklarına, düflünce hürriyetine<br />

hayat hakkı tanımayan,<br />

müslümanların ise gerici ve tembel<br />

oldukları noktasında kalıplaflmıfl kanaatlere<br />

sahiptir. Ortado¤u’daki intihar<br />

eylemcileri, Avrupa’nın merkezindeki<br />

müslüman azınlıkların genel<br />

görüntüsü ise Batılı’nın müslümanlar<br />

üzerindeki menfi bakıfllarını daha<br />

da pekifltirmektedir.<br />

Bavyera Eyaleti Baflbakanı Edmund<br />

Stoiber, böylesi bir filmi<br />

(Kurtlar Vadisi-Irak) destekleyenlerin<br />

AB kapısından içeri giremeyeceklerini<br />

söylerken, karikatür krizini<br />

istismar ederek kitleleri Batı’ya karflı<br />

kıflkırtan vasatın altında bir Ortado¤u<br />

ülkesinin liderinden ne farkı<br />

var<br />

‹htilaf Noktaları<br />

Botho Strauss (Spiegel, 13.2.06)<br />

"‹htilaf (Der Konflikt) bafllıklı makalesinde,<br />

bazen kıflkırtıcı bir üslub<br />

kullanarak; futbol sahasında top koflturan<br />

Alman gence Almanyalı bir<br />

Türk, ‘hıristiyan domuzu’ derse, o<br />

gencin dindar olmasa da kendi dini<br />

de¤erlerine dönüfl yaparak, karflı ata-<br />

¤a geçece¤ini anlatırken, genelde<br />

Almanya’daki müslüman, özel de<br />

ise Türk azınlı¤ın en geç yirmi sene<br />

sonra belli semtlerde nüfusun ço-<br />

¤unlu¤unu teflkil edecekleri için Almanların<br />

azınlıkta kalaca¤ını, flimdiki<br />

sözde paralel toplumun aslında<br />

yarınlara hazırlık toplumu oldu¤unu<br />

ve müslümanların kendi aralarında<br />

uyumu pekifltirerek, sisteme uyumun<br />

sa¤lanamayaca¤ını, ihtilafın ça¤dafl<br />

de¤erlerle çözülemeyece¤ini, çünkü<br />

meselenin temelinde iki ayrı din kültürünün<br />

yattı¤ı tezini okuyucularıyla<br />

paylaflmaktadır.<br />

Belki Batı Avrupa’nın içinde bulunan<br />

müslüman azınlı¤a genel bir<br />

bakıflı ‹slam/Hıristiyan ikileminde<br />

özetlenmifl olan flu tesbite dikkatinizi<br />

çekmek istiyorum: "Devlet, dinle<br />

alakalı meselede kendisini muaf tutuyor.<br />

Kilise ise, devletin koydu¤u<br />

kanunlara itiraz etmiyor. Fakat bu


8 DOSYA<br />

Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />

HESSEN<br />

durum; ister göçle, isterse globallaflmayla<br />

gelen dinler tarafından zorlanmakta<br />

ve kabul görmemektedir. (Robert<br />

Leicht, Zeit, 6.2.06)". Burada<br />

dinlerden kasıt, sadece ‹slam’dır.<br />

Almanya Eski Dıfliflleri Bakanı<br />

Joschka Fischer Mart 2002 tarihinde,<br />

Cenevre ‹nsan Hakları Komisyonu’nda<br />

kültürlerarası diyalogla ilgili<br />

flöyle diyordu: "Bilhassa 11.09.2001<br />

tarihinden itibaren ‹slam’la kültür<br />

diyalo¤unu özel bir aciliyet olarak<br />

görüyoruz. Fakat bu diyalog, e¤er<br />

her iki taraf da kendisi için kabul<br />

edilmezi, kabul ederse ancak meyvesini<br />

verme¤e bafllar. (Deutsches Institut<br />

für Menschenrechte-Alman ‹nsan<br />

Hakları Enstitüsü-, Kasım 2003).<br />

‹slam-Hıristiyan diyalo¤unun en<br />

önemli kırılma noktalarından birisi<br />

de, müslümanlar için "kabul edilmez"<br />

olanıdır. Bunun en müflahhas<br />

örne¤i ise, Hz. Peygamber’in karikatürüze<br />

edilmesi hadisesidir. Hıristiyanlık’ta<br />

bizdeki gibi Peygamber<br />

dokunulmazlı¤ı yoktur. Zaten Hz.<br />

‹sa’yı temsilen yapılan resimlersiz<br />

bir Hıristiyanlık düflünemeyen Batı,<br />

bu konuda müslümanları bazen anlayamıyor,<br />

bazen de anlamak istemiyor.<br />

Batı kültürüne "entegre olmufl<br />

bir ‹slam" sözkonusudur onlar için.<br />

Hatta biraz daha ileri giderek, bazı<br />

Kur’an âyetlerinin de¤ifltirlmesini<br />

talep edenler bile var. Baflkasını illâ<br />

da kendisine benzetme inadından<br />

vazgeçerek, karflılıklı farklılı¤a saygı<br />

gösterilse, ihtilaflar asgari düzeye<br />

indirilebilir.<br />

‹slâmiyet’le Hıristiyanlık arasındaki<br />

en büyük fark iflte burada baflgöstermektedir.<br />

Belki de müslümanlarla<br />

hıristiyanların dinî konulardaki<br />

esaslı ihtilafı bu farklılıktan kaynaklanıyor:<br />

"Batı biliyor ki, ‹slam farklı bir<br />

paradigma ve sistem dıflından gelen<br />

esaslı bir itirazdır. ‹slamiyeti di¤er<br />

kültürler gibi dönüfltüremedi¤i ve temel<br />

iddialarından vazgeçirip içine<br />

katma baflarısını gösteremedi¤i için<br />

onu farklılı¤ıyla kabul edemiyor.<br />

(Ali Bulaç, Zaman Gazetesi<br />

11.11.04)<br />

Ma¤lubiyet Korkusu<br />

"Avrupa’nın ‹ntiharı" bafllı¤ıyla<br />

kaleme alınan bir baflka makalede,<br />

"Posthıristiyan müreffeh ülkelerde<br />

çocuk ve cesaret eksikli¤i var. Demografi,<br />

müslümanların en güçlü silahıdır."<br />

demekle, artan müslüman<br />

nüfusa karflı sanayileflmifl hıristiyan<br />

ülkeleri tehlikeye(!) karflı uyarmaktadır.<br />

(Die Welt Gazetesi, Mark<br />

Steyn, 9.2.06). Christos Siemes de<br />

uzunca yazısında bu ve benzeri sorulara<br />

soruyla cevap verirmiflcesine<br />

flöyle diyor; "Göçmenlerin (sayıca)<br />

üstünlük kazanmaması için onları<br />

hadımlafltıralım mı". (Die Zeit,<br />

23.2.06)<br />

Biraz kıskançlık, biraz da korkuyla<br />

karıflık bir halet-i ruhiyeye vesile<br />

olan konulardan birisi; müslüman<br />

nüfusun dünya genelinde oldu-<br />

¤u gibi Batı Avrupa’da da artmasıdır.<br />

"Batılı De¤erler"in insanlı¤ı<br />

benmerkezli "egosentrik" bir noktaya<br />

getirmesiyle, herkes sadece kendisi<br />

için var olur ve aile mesuliyetinden<br />

kaçarsa, netice de bu olur! Kabahat<br />

burada da ‹slâm’ın mı<br />

Kültürden Sorumlu Alman Devlet<br />

Bakanı Bernd Neumann Spiegel<br />

<strong>Online</strong>’a (22.2.06) Kurtlar Vadisi-<br />

Irak filmi üzerine verdi¤i demecin<br />

bir yerinde; "Savafl, sonunda kazanan<br />

ve kaybedenlerin olaca¤ı bir durum<br />

demektir." tesbitinde bulunmaktadır.<br />

Demek ki, her ne kadar ifadeler<br />

yumuflatılmaya çalıflılsa da, bir<br />

‘kültür savaflı’nı inkâr etmek mümkün<br />

de¤ildir. Siyasetçisi ve aydınıyla<br />

Batı, bu savaflın ma¤lubu olarak<br />

kendini (flimdilik) asla görmemekle<br />

beraber, kendi cephesinde de¤erler<br />

kaybından kaynaklanan gedikler<br />

açılmasından da çok ciddi manada<br />

endiflelenmektedir. Yukarıda atıfta<br />

bulundu¤umuz makalesinde B. Staruss:<br />

"Devlete, topluma, kamuoyuna<br />

ba¤ımlı olan bize, müslümanlar; aile<br />

bütünlü¤üne, mesuliyete, ifadede<br />

saygıya, beflerî sorumlulu¤un hiyerarflisine,<br />

acil ve sıkıntılı durumlarda<br />

dayanıflmaya olan ba¤ımlılıklarını<br />

ö¤retmektedirler". Ve bir itirafta veya<br />

tesbitte bulunarak diyor ki; "Biz<br />

sadece seküler (dünyevi) bir toplum<br />

de¤il, aynı zamanda ruhsuz bir toplumuz.".<br />

Avrupalı entellektüelin bir<br />

kesimi bu ve benzeri tesbitleri yaparken<br />

gayeleri, bilhassa manevi de¤erlerinden<br />

her gün biraz daha uzaklaflan<br />

toplumu bekleyen tehlikelere<br />

karflı uyarmaktır.<br />

Batı’yı iyi derecede tanıyan, Alman<br />

felsefinde uzmanlıflmıfl bir müslüman<br />

yazarın, "Allah’ın dıfllandı¤ı<br />

bir dünya olan Batı’da kültür ve modernlik<br />

arasındaki uyuflmazlık, yabancılaflmayı<br />

getirmifltir. (Prof. Hiflam<br />

Cuayyıt, Avrupa ve ‹slam,<br />

s.246)" fleklindeki teflhisiyle, yukarıdaki<br />

örtüflmektedir. Bir taraftan,<br />

"Batı’nın iç ıstırabı, kültürünün modernlik<br />

tarafından yutuldu¤u gerçe-<br />

¤inden ileri geldi¤i (a.g.e, s. 247)"<br />

hakikatı, di¤er taraftan, de¤erler<br />

kaybına u¤rayan bir kültür karflısında<br />

‹slam’ın dinamizmi, Batı’yı hem<br />

ürkütmekte, hem de hırçınlafltırmaktadır.<br />

‹slam’a karflı bu menfi tavırın sebebini,<br />

Prof. Carl W. Ernst de, "‹slam;<br />

Avrupalı iflgalcilere karflı milletlerüstü<br />

dayanıflmanın bir belirtisi<br />

haline gelmifltir." tesbitiyle açıklamaktadır.<br />

De¤erler Kaybı<br />

Bir de Almanya’da "Eski De¤erlere<br />

Duyulan Özlem" konusunu kapak<br />

bafllı¤ı yapan Stern degisinin<br />

10.11.2005 tarihli nüshasında yapılan<br />

bir kamuoyu arafltırmasının sayılarla<br />

ortaya çıkan neticesine bakalım:<br />

"Afla¤ıdaki de¤erlerde eskiye<br />

kıyasla gerileme mi, yoksa ilerleme<br />

mi var" sorusuna verilen cevapların<br />

sadece, gerileme var, diyenlerin<br />

oranlarını vermekle yetiniyoruz:<br />

Saygı ve edepte: %71, adaletli olmada:<br />

%50, mesuliyet ve görev bilincinde:<br />

%49, samimiyet ve dürüstlükte:<br />

%67, dayanıflma ve paylaflımda:<br />

%49, sadakat ve itimatta: %51,<br />

medeni cesarette: %44.<br />

Sayıların dilinden anlayanlar için<br />

bu oranların ne manaya geldi¤i zaten<br />

ortadadır. ‹lerlemifl di¤er sanayi toplumlarında<br />

da durum bundan pek<br />

farklı de¤ildir. Yazımın baflında de-<br />

¤erler çatıflması hususunda dile getirdiflimi<br />

burada bir daha tekrarlıyorum:<br />

Burada gayemiz; bir tarafı karalamak,<br />

di¤er tarafı aklamak de¤ildir.<br />

Sadece, okuyucuya kaynaklara<br />

dayalı Batılı mevcut bakıfl tarzını<br />

yansıtabilmektir. Globallaflan dünyada<br />

ve hele Türkiye gibi cumhuriyetin<br />

kuruldu¤u günden itibaren kıblesini<br />

batıya çevirmifl, Batılı normları<br />

büyük ölçüde benimsemifl bir ülkede<br />

de aynı kamuoyu arafltırması<br />

yapılsa, bu oranlarda olmasa bile,<br />

bizde de de¤erler erozyonuna do¤ru<br />

gidiflatımızın tablosu ortaya çıkacaktır.<br />

Çünkü, benimsenen materyalist<br />

sistem, insanı Yaratıcı’nın yükledi¤i<br />

özellikler ve sorumlulukların dıflında<br />

tutmaktadır. Keyfiyet, milletlerle sınırlı<br />

olmaktan öte, medeniyetlerin<br />

insana biçti¤i hayat tarzıyla alakalıdır.<br />

Batı’nın kendi içinde demokrasi,<br />

insan hakları, teknolojik geliflme ve<br />

ilim yolunda ödedi¤i faturanın bedeli<br />

a¤ır ve takdire flayandır. Hele düflünce,<br />

din ve vicdan hürriyeti gibi<br />

hususlar, Batı’yı üstün kılan özelliklerdir.<br />

Birçok müslüman ülkeden bazen<br />

siyasi düflüncesinden, bazen dinî<br />

inancından dolayı baskı görenlere sı-<br />

¤ınma imkânı sa¤layanın da Batı oldu¤unu<br />

unutmamak gerekir. Siyasette<br />

müslüman ülkelere karflı ço¤u zaman<br />

çifte standart uygulayan da yine<br />

Batı oldu¤u bilinen baflka bir gerçektir.<br />

Batı, ‹slâm dünyasına karflı hep<br />

bu özellikleriyle kendini üstün görmüfl<br />

ve savunmufltur.<br />

"‹slam savaflçı bir din olmaktan<br />

çok savaflılan bir din ve kavgacı bir<br />

medeniyet olmaktan çok kavga edilen<br />

bir medeniyet (M. Hoffmann)"<br />

olmasına ra¤men, bin yıldan beri Hıristiyan-Batı<br />

biz müslümanlardan ne<br />

ister, niçin bizimle kavga ederler...<br />

Yazımızın baflında ‹slâm’a karflı<br />

geçmiflten gelen önyargı, hazımsızlık<br />

ve dinî ba¤nazlıktan kaynaklanan<br />

de¤erlendirmelere yer verdik. Hıristiyanlı¤ın,<br />

‹slâm’în do¤du¤u topraklarda<br />

ve ‹slâm’dan önce do¤mufl olması,<br />

sanayileflmifl Batı için hayatî<br />

önem taflıyan dünya petrol rezervlerinin<br />

büyük kısmının bugünkü müslüman<br />

co¤rafyasında bulunması ve<br />

Batı’da din günlük hayatta gittikçe<br />

önemini kaybederken, müslüman<br />

toplumlarında dinin her geçen gün<br />

biraz daha varlı¤ını hissettirmesinden<br />

baflka, Avrupa ve A.B.D’de milyonlarca<br />

insanın müslüman olarak<br />

hayatını idame ettirme kararlılı¤ı, rahatsızlıkların<br />

bafllıcalarıdır.<br />

Herhangi bir müslüman ülkesinden<br />

hadiseleri takip etmek, de¤erlendirmek<br />

bir baflka, bizler gibi Avrupa’nın<br />

merkezinde bulunan bir Müslüman-Türk<br />

olarak bizatihi de¤erler<br />

savaflını hergün görerek, yaflayarak<br />

algılamak ise bir baflkadır!... Tarihin<br />

hiçbir döneminde Hıristiyan-Batı’yla<br />

Müslüman-Do¤u bu kadar birbirine<br />

yaklaflmamıfltı. Aradaki mesafe<br />

azaldıkça de¤erler bazındaki rekabet<br />

ve ihtilaflar da sertleflerek ço¤alıyor.<br />

Demekki gerçek manada artık<br />

tanıflmaya baflladık. Her iki taraf da,<br />

tarihten gelen önyargılar, yanlıfl bilgilendirmeler<br />

ve din istismarcılı¤ını<br />

bir kenara bırakarak, karflılıklı saygıya<br />

dayalı bir yaklaflım sergileseler,<br />

dünya barıflına en büyük hizmeti<br />

vermifl olacaklar. Tabii ki bu bir temennidir.<br />

Fakat teknolojik üstünlü-<br />

¤ünüzü de¤erler üstünlü¤ü olarak,<br />

"üstün medeniyet, baskın kültür"<br />

zihniyetiyle dayatırsanız, samimiyetsizli¤iniz<br />

ortaya çıkar.<br />

Batı, müslümanları de¤erler açısından<br />

kendisine benzetmekten ve<br />

‹slâm’ı da Batı’ya entegre etmekten<br />

vazgeçmeyecektir çünkü: "Batılı insan,<br />

teknolojisini ve belirli düflünce<br />

sistemlerini sanayileflmemifl ülkelere<br />

ihraç etti. Batı, dünya üzerindeki<br />

yüzyıllarca süren hâkimiyetini kaybetmeye<br />

baflladı¤ı için tüm dünyayı,<br />

kendi Batılı geliflme anlayıflına göre,<br />

dönüfltürme çabasındadır. (Erich<br />

Fromm, Humanismus als reale Utopie,<br />

s. 18)".<br />

fiarkiyat (Oryantalizm) deyince,<br />

ilk akla gelen isimlerden birisi, Edward<br />

Said’tir. Onun bir tesbitini, benim<br />

de düflüncelerime tercüman olması<br />

sebebiyle, sizlerle paylaflmak<br />

istiyorum:<br />

"Ben Avrupa veya Amerikan tarihinde<br />

‹slâmiyet’in hiddet, önyargı ve<br />

siyasal çıkarların oluflturdu¤u bir<br />

çerçeve dıflında genel olarak irdelendi¤i<br />

ve üzerinde düflünüldü¤ü bir döneme<br />

rastlamadım. (Haberlerin<br />

A¤ında ‹slam, s.58)". Bu büyük fiarkiyatçı’nın<br />

yanılmasını can-ı gönülden<br />

arzu ediyorum.


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />

HESSEN<br />

DOSYA 9<br />

Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />

SLAM, NSAN HAKLARI VE...<br />

Mustafa Mullaolu<br />

Avrupa Fıkıh ve lmi<br />

Aratırmalar Konseyi ve slam<br />

Toplumu Milli Görü Din leri<br />

Yüksek Kurulu üyesi<br />

Müslüman kardefllerime tavsiyem ise flöyle olacaktır: Böylesi hareketlere<br />

karflı yapaca¤ınız en faydalı tepki, Hz. Peygamberimiz, Allah'ın<br />

sevgilisi ve gül Muhammedimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem'in<br />

davasına daha iyi sahip çıkmak, davetine daha iyi uymak, sünnetine<br />

daha iyi sarılmak ve O'na daha layık birer ümmet olmak olacaktır.<br />

‹slam'da, ''‹nsan hakları'' konusunu<br />

iyi kavramak için önce flu iki kavramın<br />

tanımlarını yapmakta fayda<br />

vardır. ‹nsan ve Hakk.<br />

‹nsan: Akıl ve yüksek bir zeka sahibi,<br />

ruh cevheri ile mücehhez, Allah'a<br />

kulluk gibi ulvi bir gaye için yaratılmıfl,<br />

iman ile küfrü, hayır ile flerri,<br />

iyi ile kötüyü, güzel ile çirkini,<br />

faydalı ile zararlıyı ve adalet ile zulümü<br />

birbirinden ayırt etme kabiliyetine<br />

ve idrakine haiz olan sosyal bir<br />

varlıktır. Dolayısıyla ''Eflrefi mahlukat-Yaratılmıflların<br />

en flereflisi'' olmakla<br />

flereflendirilmifltir. Allah (cc)<br />

flöyle buyurmufltur: ''Muhakkak biz<br />

insanı mükerrem (flerefli) kıldık...”<br />

(‹sra suresi: 70). Manen makamı üstün<br />

kılındı¤ı gibi, fiziksel (flekil) olarak<br />

da en güzel flekilde ve surette yaratılmıfltır.<br />

Yüce Allah (cc) flöyle buyuruyor:<br />

“Gerçekten, biz insanı en<br />

güzel bir biçimde (surette) yarattık.”(Tin<br />

suresi: 4).<br />

Böylece görüldü¤ü gibi insan,<br />

hem makam olarak, hem de suret olarak<br />

Allah tarafından üstün ve müflerref<br />

kılınmıfltır. Dolayısıyla ona ait<br />

olan her fley de müflerref ve mukaddes<br />

kılınmıfltır.<br />

Hakk ise: Kullanıldı¤ı yerlere de-<br />

¤iflik manalar ifade eder. ‹slami literatürde<br />

Hakk kelimesinin ifade etti¤i<br />

manalardan bazılarını afla¤ıda özetleyelim:<br />

1- Allah'ın doksandokuz ismi celilesinden<br />

biri de El-Hakk'tır. Allah<br />

Teala flöyle buyurmufltur: “..Allah,<br />

Haktır. Allah'tan baflka taptıkları<br />

batıldır.” (Hac suresi: 62)<br />

2- Hakk, ‹slamiyet anlamında kullanılmıfltır.<br />

Ayeti kerimede: “De ki,<br />

Hakk (‹slamiyet) geldi batıl zail oldu.<br />

Muhakkak batıl, hep gidicidir.”<br />

(‹sra suresi: 81)<br />

3- Hakk, batılın zıttı olup, gerçek,<br />

do¤ru anlamında kullanılır.<br />

4- Hakk, bir kimsenin, bir baflkasında<br />

maddi bir alaca¤ı oldu¤u zaman,<br />

alaca¤ını tahsil edinceye kadar<br />

veyahut da alaca¤ından vazgeçinceye<br />

kadar, alacaklının borçlu üzerinde<br />

hakkı var demektir.<br />

5- Hakk, sadece maddi olarak sınırlı<br />

de¤ildir. Zira hakk, manevi olarak<br />

da mukaddes kılınmıfltır. fiöyle<br />

ki, ana babanın evlatları üzerindeki<br />

hakları, müslümanın müslüman üzerindeki<br />

hakları, komflunun komflusu<br />

üzerindeki hakkı, ö¤retmenin ö¤rencisi<br />

üzerindeki hakkı ve genel olarak<br />

insanın insan üzerindeki hakkı ve<br />

gayri müslimlerin hakları gibi haklar,<br />

‹slam hukukunda çok genifl yer alır<br />

ve ‹slam bu haklara çok önem vermifltir.<br />

Yukarıda sıraladıklarımızın<br />

hepsi tamam da, insanın insan üzerinde<br />

manevi olarak nasıl hakkı olabilir<br />

Alıflverifl yapmamıfl, ana baba de¤ildir,<br />

ö¤retmen veya ö¤renci de¤ildir,<br />

komflu veya yol arkadaflı da de¤ilse<br />

nasıl hak geçer Elcevap, birlikte yafladı¤ı<br />

çevreye zarar verir, havayı kirletir,<br />

rahatsız edici bir takım gürültüler<br />

meydana getirir, kalp kırıcı sözler<br />

sarfeder, hepsinden daha da vahim<br />

olanı, inancıyla ve de¤erleriyle alay<br />

eder böylece üzerine haksızlık etti¤i<br />

insanların hakkı geçmifl olur.<br />

Gerçek manasına gelen, Hakikat<br />

ile kanunları ve amme hukukunu ifade<br />

eden hukuk kelimeleri de Hakk<br />

kelimesinden türemifltir.<br />

‹nsan hakları denince ise: ‹nsanların,<br />

dini (inanç), hayati (yaflam), siyasi<br />

(politik), iktisadi (ekonomik), sosyal<br />

ve seyahat haklarını, din, dil, ırk<br />

ve renk ayırımı yapmaksızın güvence<br />

altına almak, korumak ve kullanılması<br />

için imkanı tanımak anlamına gelir.<br />

Söz konusu haklar, ‹slam'da, insan<br />

hakları kavramı yerine, ondan daha<br />

kapsamlı ve anlamlı olan “Kul hakkı”<br />

kavramı kullanılır. Bu kavramı daha<br />

kapsamlı ve anlamlı kılan mana ise flu<br />

üç unsuru ifade etmesidir:<br />

1- Allah (cc). Çünkü kulluk ancak<br />

Allah Teala’ya olur ve kul denince<br />

Allah (cc) hatırlanır.<br />

2- ‹nsan. Yani kul, hem yaratılıfl,<br />

hem de hakları itibariyle müflerref kılınmıfltır.<br />

3- Hakk. Her türlü tecavüzden ve<br />

haksızlıktan korunmufltur. ‹slam<br />

inancına göre, Allah Teala kulunun,<br />

baflka bir kulun hakkıyla huzuruna<br />

gelmesini istemez. Dolayısıyla böyle<br />

inanan bir insan da, bir baflkasının<br />

hakkına tecavüz etmez, haksızlık<br />

yapmaz ve üzerinde kul hakkı taflımaz.<br />

Ayrıca ‹slam, insanların yani kulların<br />

hakların haklarını belirlemifl,<br />

ırkları, dinleri, dilleri ve renkleri ne<br />

olursa olsun herkesin olmazsa olmazları<br />

olarak saymıfltır. ‹slam hukukunda<br />

bunlara “Ed-Daruratul-hams/Befl<br />

zaruri mesele” denilmektedir ve flöyledir:<br />

1- Din güvenli¤i, inanç hürriyeti<br />

de bunun içindedir.<br />

2- Can güvenli¤i, hertürlü zararlı<br />

fleyden korunmalıdır.<br />

3- Akıl güvenli¤i, fikir hürriyyeti,<br />

e¤itim ve ö¤retim hakları da bunun<br />

içindedir.<br />

4- Nesil güvenli¤i, aile unsurunun,<br />

maddi ve manevi hertürlü tehlikeden<br />

korunması.<br />

5- Mal güvenli¤i, baflta mülk edinme<br />

hakkı olmakla beraber, hertürlü<br />

haksızlık ve tecavüzden de korunmufltur.<br />

‹slam hukukunda yer alan,<br />

insanın temel hak ve hürriyetlerini biraz<br />

daha geniflçe bafllıklar halinde<br />

flöyle sıralayabiliriz:<br />

1- ‹nsanın inancıyla ilgili haklar.<br />

(Yeni deyim ile, din ve vicdan hürriyeti.)<br />

2- ‹nsanın fiziki ve özel kiflili¤iyle<br />

ilgili haklar.<br />

3- ‹nsanın özel hayatı, ailesi ve hanesi<br />

ile ilgili haklar.<br />

4- Oturma, sı¤ınma, seyahat ve<br />

vatandafllık ile ilgili haklar.<br />

5- Düflünce, fikir ve ifade hürriyeti.<br />

6- Siyasi, yani seçme ve seçilme<br />

ile ilgili haklar.<br />

7- Hukuk karflısında adil ve eflit<br />

yargılanma hakkı.<br />

8- Ekonomik ve sosyal hayat ile<br />

ilgili haklar.<br />

9- E¤itim ve ö¤retim ile ilgili haklar.<br />

10- Bütün bunların yanı sıra, insani<br />

ve manevi haklar, bunlar, vefa,<br />

hürmet, saygı, flefkat ve merhamet gibi<br />

çok önemli ve özel haklar ki, bunları<br />

hak eden kimselere göstermek,<br />

bir hakkı yerine getirmek demektir.<br />

Bu hususta afla¤daki misalleri verirsek,<br />

‹slam'daki hak ve hukuk anlayıflının<br />

farkı anlaflılacaktır. Rasulullah<br />

(s.a.v)’tan flu de¤iflmez sözler rivayet<br />

edilmifltir. “Büyüklerine hürmet<br />

etmeyen bizden de¤ildir.”<br />

“Küçüklerine merhamet (flefkat)<br />

etmeyen bizden de¤ildir.”<br />

“Ümmetin derdiyle dertlenmeyen<br />

bizden de¤ildir.”<br />

“Komflusuna eziyet eden bizden<br />

de¤ildir.”<br />

“Bir zimmiye eziyet eden bana<br />

eziyet etmifltir.” Zimmi, müslümanlar<br />

arasında anlaflmalı ve barıfl içerisinde<br />

yaflayan ve müslümanlarla aynı haklara<br />

sahip olan gayri müslimdir.<br />

“Ateflin odunu yiyip bitirdi¤i gibi,<br />

gıybet de sevapları yer bitirir.”<br />

Bunları birer misal olsun diye zikrettim<br />

çünkü mevcut sistemlerin kanunlarında<br />

ve hukuk anlayıfllarında<br />

böyle fleylere yer yoktur. Böyle olunca<br />

da insanlar arasında ciddi bir ünsiyet<br />

ve sosyal dayanıflma gerçekleflmiyor,<br />

olması da mümkün de¤ildir.<br />

Bu türden bazı manevi hakları daha<br />

misal vermekte fayda görüyorum.<br />

Hadis-i flerifte Peygamberimiz<br />

(s.a.v) flöyle buyurmufllardır: “Müslümanın<br />

müslüman üzerinde befl hakkı<br />

vardır:<br />

1- Selam verenin selamını alıp<br />

karflılık vermek.<br />

2- Hasta olanı ziyaret edip halini<br />

sormak.<br />

3- Cenazeyi takip ve teflyi etmek.<br />

4- Davet edenin davetine icabet<br />

etmek.<br />

5- Aksırana rahmet ile dua da bulunmak.”<br />

(Buhari)<br />

‹slam'da, sözkonusu bu tür fiziki,<br />

maddi ve manevi haklar mukaddestir.<br />

Makamı, konumu ve gücü ne olursa<br />

olsun hiç kimse hiç bir flekilde bu<br />

haklara haksız yere dokunma, tecavüz<br />

ve saygısızlık etme hakkına sahip<br />

de¤ildir. Hz. Peygamberimiz,<br />

Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi<br />

vesellem bu hakların herkes için oldu¤unu,<br />

önemini ve dokunulmazlı¤ını<br />

veda hutbesinde flöyle haykırmıfltı:<br />

“Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız<br />

da birdir. Hepiniz Adem'in çocuklarısınız,<br />

Adem ise topraktandır. Al-


10 DOSYA<br />

Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />

Rüsselsheim - Ömer Kutlucan<br />

lah katında en kıymetliniz, takvada en<br />

üstün olanınızdır. Arabın arap olmayana<br />

bir üstünlü¤ü yoktur. Üstünlük<br />

ancak takva iledir. Kimin yanında bir<br />

emanet varsa onu sahibine versin. Ne<br />

zulmediniz, ne de zulme u¤rayınız...<br />

Kan davaları tamamen kaldırılmıfltır...<br />

Ey insanlar! Kadınların haklarını<br />

gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan<br />

korkmanızı tavsiye ediyorum.<br />

Sizin kadınlar üzerinde haklarınız,<br />

onlarında sizin üzerinizde hakları<br />

vardır... Ey insanlar! Allah Teala<br />

(Kur'anı Kerim de) her hak sahibine<br />

hakkını vermifltir... Veda hutbesinden<br />

bir bölüm olarak zikretti¤imiz bu evrensel<br />

haklar beyannamesinin biraz<br />

de¤iflik fleklini Birleflmifl Milletler ancak<br />

yirminci asırda ilan edebildi.<br />

E¤er insanlık inadından vazgeçsede,<br />

Peygamberlerinin ça¤rısına uysa kesinlikle<br />

kurtulufl gelir. Ancak maalesef<br />

insanlar, Peygamberlerini dinlemek<br />

yerine baflka fleyle pefline düfltüler<br />

ve bir türlü yüzleri gülmüyor.<br />

Birde insan olmaktan tamamen<br />

çıkmıfl, Allah'ın “Bel'hüm edal-Zira<br />

onlar hayvanlardan daha afla¤ıdırlar”<br />

dedi¤i türden yaratıklar kalkmıfllar<br />

“Alemlere rahmet” olarak gönderilen<br />

Peygambere hakaret ediyorlar.<br />

Bunlar bu yaptıklarıyla:<br />

1- Her fleyden önce Allah'ın emirlerine<br />

karflı geliyorlar.<br />

2- Allah'ın Peygamberine, Ebu<br />

Cehil ve Ebu Lehep tavrı takınıyorlar.<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />

HESSEN<br />

3- Birbuçukmilyar müslümanı derinden<br />

incitiyorlar, lanetlerine maruz<br />

kalıyorlar.<br />

Böylesine büyük bir küstahlık yaparak<br />

da, hem Allah'ın, hem Rasulullah'ın<br />

ve hem de ‹badullah'ın hakkına<br />

tecavüz etmifl oluyorlar. Bu gibilerin<br />

sonunun, insanlık tarihi boyunca Peygamber<br />

düflmanlarının sonu nasıl olmuflsa<br />

aynısının olaca¤ından hiç flüphem<br />

yoktur. Bu hukuksuzlu¤u, kanunsuzlu¤u,<br />

vicdansızlı¤ı, insanlık<br />

dıflı hareketi ve saygısızlı¤ı kınamakla<br />

kalmıyor lanetliyorum. Çünkü bu<br />

gibi hareketler, Birleflmifl Milletlerin<br />

evrensel insan hakları beyannamesindeki<br />

inanç hürriyetine de, ‹slamdaki<br />

kul hakkı inancına da sı¤mıyor. Dolayısıyla<br />

her iki açıdan da lanetliktir.<br />

Basın hürriyeti adına sı¤ınanlara da<br />

sözümüz fludur: “Sizin yumruk atma<br />

hürriyetiniz, bizim burnumuzun oldu-<br />

¤u yerle sınırlıdır.” Müslüman kardefllerime<br />

tavsiyem ise flöyle olacaktır:<br />

Böylesi hareketlere karflı yapaca-<br />

¤ınız en faydalı tepki, Hz. Peygamberimiz,<br />

Allah'ın sevgilisi ve gül Muhammedimiz<br />

Sallallahu Aleyhi Vesellem'in<br />

davasına daha iyi sahip çıkmak,<br />

davetine daha iyi uymak, sünnetine<br />

daha iyi sarılmak ve O'na daha<br />

layık birer ümmet olmak olacaktır.<br />

Allah'ım! Bizleri ve nesillerimizi<br />

dünyada iyi birer kul, Rasulüne hakiki<br />

birer ümmet, ahirette de rızana nail,<br />

Rasulünün flefaatine mazhar eyle.<br />

Gönül sohbetleri bu sefer de Rüsselsheim’da<br />

IGMG Hessen Bölge Gençlik Teflkilatı Gönül sohbetleri serisini bu sefer Rüsselsheim fiubesinde yaptı.<br />

Katılımın oldukca yüksek oldu¤u program açılıfl<br />

Kur’an-ı Kerimi ile baflladı. Ardından Rüsselsheim<br />

Cemiyet Baflkanı ‹hsan Güler bir selamlama<br />

konuflması yaptı. Güler Konuflmasında “Hessen<br />

Bölge Gençli¤ine bu programı flubemizde yaptı¤ı için<br />

teflekkür ediyoruz ve bundan sonra devamını istiyoruz”<br />

dedi. Ardından Milli Görüflün tarihçesini anlatan<br />

bir sinevizyon gösterildi. Sinevizyonu seyrederken izleyicilerden<br />

duygunlanıp a¤layanlar oldu.<br />

Daha sonra Bölge Gençlik Baflkanımız Hakan Bayhan<br />

45 dakikalık bir sohbet yaptı. Sohbetinde “Niçin<br />

çalıflıyoruz ve neden çalıflmaya mecburuz” konularını<br />

iflledi ve ayrıca gençleri yafladı¤ımız ülkenin kanunlarına,<br />

kurumlarına ve inançlarına saygılı olmaları noktasında<br />

uyardı “çünkü biz bu ülkede sorun olmak de-<br />

¤il, sorunları çözmek ve yardımcı olmak için bu çalıflmaları<br />

yapıyoruz” dedi. Daha sonra Merhum karilerden<br />

sinevizyon eflli¤inde Kur’an ziyafeti verildi.<br />

Ardından Genç karimiz her zaman pro¤ramlarımızda<br />

bize destek olan Abdülkerim Elhamdui kardeflimiz<br />

güzel bir Kur’an ziyafeti verdi. Ardından günün<br />

en güzel ve en anlaml› bölümüne geçildi. Baflkanımız<br />

Hakan Bayhan gençlere unutulmayacak bir dua yaptırdı;<br />

gözyaflları eflli¤inde dualardan sonra ev sahibi flube<br />

gençli¤inin verdi¤i ikramdan sonra program sona erdi.<br />

Hessen Bölge Gençlii Toplu Sabah Namazı Sohbetlerine Start Verdi<br />

Faaliyetiyle yine bir ilke imza atan Hessen Bölge Gençli¤i Teflkilat yöneticiler bazında toplu sabah namaz› sohbetlerine start verdi.<br />

Rüsselsheim - Ömer Kutlucan<br />

Üç ayrı flubede aynı anda gerçeklefltirilen sabah<br />

namazı ve ardından yapılan Almanca ve Türkçe<br />

sohbetler güzel bir yankı uyandırdı. Sabah namazı<br />

sohbetinin bir tanesi Haiger’de, di¤eri Gelnhausende<br />

ve bir di¤eri Frankfurt-West’te yapıldı. Kıfl ayının so-<br />

¤uklarına ra¤men sıcacık yataklarından kalkarak camilere<br />

akın eden fiYK yöneticilerimizdeki azmi, gayreti, cemaat<br />

ve kardefllik ruhunu güçlendirmek için böyle bir faaliyete<br />

bafllamayı uygun gördük.<br />

Bu güzel pro¤ramın bundan sonra her ay gerçeklefltirilece¤i<br />

gençlerimize ve üniversiteli kardefllerimize duyurulur.<br />

Haiger flubemizde sabah namazından sonra M. ‹smail<br />

tarafından Almanca olarak verilen derste ’Tevhit eksikli¤inden<br />

do¤an ve uyuflturucu hastal›klar’dan bahsedildi.<br />

Daha sonra toplu bir flekilde kahvaltıya geçildi ve<br />

kahvaltıdan sonra kısa bir ders daha yer aldı. Sohbetin<br />

sonundaki soru cevap bölümünde M. ‹smaile konuyla<br />

alakalı soru sorma fırsatını kaçırmadılar.<br />

Yaklaflık 50 gencin katılım sa¤ladı¤ı Gelnhausen flubemizdeki<br />

toplu sabah namazına yetiflen gençler namazdan<br />

sonra kahvaltılarını yaptılar. Kahvaltının ardından<br />

Aydın Baz tarafından yönetilen Türkçe bir sohbet yapıldı.<br />

Konusu ‘Sahabenin Lailehe illallaha verdi¤i mana ile<br />

günümüz müslümanlarının verdi¤i mananın arasındaki<br />

fark’ olan sohbet yöneticiler tarafından dikkatle dinlendi.<br />

Frankfurt-West flubemizde di¤er iki flubemize paralel<br />

olarak Bölgemizin Üniversiteliler komisyonunun organize<br />

etti¤i sabah namazı sonrası sohbet düzenlendi.<br />

Burada ifllenen dersten önce Haiger sohbetinden yetiflen<br />

Hessen Gençlik Teflkilatı Baflkanı Hakan Bayhan orada<br />

bulunan kardefllerimize kısa bir nasihatta bulundu. Bu<br />

nasihatın ardından sözü devralan günün hatibi ‹brahim<br />

Gümüflo¤lu Hocamız ‘‹slamdaki sohbetin ve dialo¤un<br />

öneminden’ bahsetti. Kahvaltıyla bafllayan bu sohbetten<br />

ardından genifl katılımlı Üniversiteliler Komisyon Toplantısı<br />

yapılıp Çalıflma takviminde yer alan pro¤ramların<br />

istiflaresi yapıldı. Güzel bir ortamda gerçeklefltirilen<br />

pro¤ram ö¤le vaktinde kılınan namazla sona erdi.


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />

HESSEN<br />

ÖZEL KÖE 11<br />

Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />

GÖZLERNZ YUMUN<br />

Mesut UÇAKAN<br />

Film Yönetmeni<br />

Gözlerinizi yumun. / Kafanızdan<br />

her fleyi silip atın önce.<br />

/ Tabaktaki artıkları bir kaflıkla<br />

sıyırır gibi. / Buldozerin kepçeyle<br />

bir topra¤ı kaldırıp çukura atması<br />

gibi./ Her tarafı düz bembeyaz<br />

bir zemin olarak düflünün. / Ya da<br />

sonsuz bir karanlık.. / Hiçbir cisim,<br />

hiçbir fleklin olmadı¤ı tam bir flûluk<br />

/ Sonra yakın lambaları. / Aydınlatın<br />

içinizi. / Dünya yeniden önünüze<br />

gelsin; eviniz, efliniz, çocuklarınız,<br />

ifl yeriniz, dostlarınız.. / Artık özgürsünüz!<br />

/ Kimin yanında olmak, kime<br />

gitmek istiyorsanız, gidin. / Bu artık<br />

sizin için çok kolay. / Düflündü¤ünüz<br />

an oradasınız. / Kimin size ne<br />

söylemesini istiyorsanız konuflturun.<br />

/ Hangi baflarılara ulaflmak,<br />

hangi ödülleri almak, hangi makama<br />

gelmek, hangi kıza kendinizi be¤endirmek,<br />

ne paralar kazanmak, istiyorsanız<br />

bunu sadece aklınıza getirmeniz<br />

yeterli. / Bu boyutta herhangi<br />

bir bedeniniz yok. / Uzun boylu, yakıflıklı,<br />

karizmatik, ille de kendinize<br />

bir flekil vermek istiyorsanız, bunu<br />

sadece düflünün. / flaflılacak flekilde<br />

göreceksiniz ki, gücünüz çok büyük.<br />

/ Hiçbir bilimkurgu filmde anlatılamayacak<br />

flekilde ola¤anüstülüklerle<br />

dolu tarifsiz bir güç. / flu binanın kufl<br />

olup uçmasını mı istiyorsunuz, kolay!<br />

/ Yada bir trilyon doların hemen<br />

önünüzde belirmesini mi! / Burası<br />

hayal dünyası! / Hayalin sınırı yok. /<br />

Yer çekimi kanunu yok, imkansız<br />

diye bir fley yok./ Zaman ve mekan<br />

kaydı yok. / Hafızanızdaki bütün<br />

maddelere istedi¤iniz flekli verebilirsiniz,<br />

insan, melek, cin, hayvan,<br />

gezegenler, okyanuslar, gökyüzü ve<br />

toprak, artık hepsi sizin oyuncaklarınız,<br />

istedi¤iniz gibi oynayabilirsiniz,<br />

onlarla. / Ne kadar da saçma olsa<br />

okyanusu gökyüzüne aflık edebilirsiniz<br />

yada bir genç kızı bir genç<br />

erke¤e… / ‹ki kertenkeleyi ikiz kuleler<br />

kadar büyütebilirsiniz. / Bu<br />

dünyanın tek bir yönetmen var, o da<br />

Sinemayı iyi anlamak istiyorsanız hayatı iyi okumaya çalıflın. / <strong>Hayat</strong> bir sinemadır.<br />

fiimdi gözlerinizi açabilirsiniz!.. / Sözlerim elbette görme yetene¤i olanlara. / Do¤ufltan<br />

yada sonradan kör olanlara lafım yok! / Onlara tavsiyem, ümitsiz vaka de¤illerse ameliyat<br />

olsunlar ve sinema salonlarına koflsunlar. / Üç ayrı salonda da mükemmel bir film<br />

oynuyor! Sizin baflrollerde oynadı¤ınız filmler!<br />

sizsiniz! / Üç boyutlu programlama<br />

gücüne sahip bilgisayarda oyuncu<br />

figürlerine istedi¤i her türlü hareketi<br />

ve animasyonu yaptırma, senaryoyu<br />

özgürce yazma, gücüne sahip bir<br />

yönetmen.<br />

Ama, sakın gözlerinizi açmayın!<br />

/ Baflka bir boyuta geçersiniz. / Bu<br />

boyutta kurallar var ve her fley sınırlı.<br />

/ Yönetmen de¤il, bir figürsünüz.<br />

/ Bu boyutta senaryoyu istedi¤i yazan,<br />

kendi yarattı¤ı oyuncularına istedi¤ini<br />

yaptırtan her türlü tasarruffa<br />

sahip olan bir baflka Yönetmen var.<br />

/ Tek üstün irade O. / Aslında, önceki<br />

boyutta da O’ydu. / O boyutta size,<br />

kuralsız bir ortamda, sınırsız<br />

hareket özgürlü¤ünü O veriyordu. /<br />

Bu boyutta ise kendini daha açık<br />

hale getirdi ve hareket alanınızı kısıtladı,<br />

gücünüzü sınırladı. / Her sınırlama<br />

o sınırsız gücün varlı¤ına<br />

bir delil. / Bu yüzden " Biraz flaflı<br />

bakın, biraz kambur taklidi yapın,<br />

Allah’ı görürsünüz!" diyor Necip<br />

Fazıl.<br />

Hayal dünyasında sınırsız bir<br />

güç! / Bunu size neden verdi sanıyorsunuz.<br />

/ Asıl gücünüzü bilin diye.<br />

/ Bilin ki, sizin belki farkına varamadı¤ınız<br />

bir gücünüz var. / Görme,<br />

duyma, hissetme, yaratma noktasında<br />

sonsuza varan bir güç. / Bu<br />

madde boyutundaki gücünüz ise,<br />

eflyayı ve olayları yönlendirebilecek<br />

kadar küçük bir irade, sadece o! /<br />

Burada zamanın ve mekanın mahkumusunuz.<br />

/ Öyle kufl olup uçamaz,<br />

istedi¤iniz an Paris’te olamazsınız.<br />

/ Do¤ar büyür ve ölürsünüz. /<br />

Yemek, içmek ve uyumak zorundasınız.<br />

/ Hayal boyutunda gücünüz sınırsızdı,<br />

ama, bu boyutta, sadece organlarınızın<br />

performansı kadar. / Bir<br />

bedeniniz var ve onunla sizi çepeçevre<br />

saran, yok etmeye çalıflan acımasız<br />

flartlara karflı var olmak zorundasınız.<br />

/ Bilinciniz, madde kalıbı<br />

içinde her saldırıyı acı olarak algılıyor<br />

ve bu saldırılara karflı dayanıksız.<br />

/ Hayal boyutunda fiziki acılar<br />

yok, ruhi acılar var. / Ama, bu<br />

boyutta hem ruhi, hem fiziki acılar<br />

var. / Hayal boyutunda madde yoktu,<br />

maddî gerçeklik de yok. / Bu boyutta<br />

katı madde var; gerçeklik daha<br />

katı.<br />

Neden böyle / Çünkü, onları yaratan<br />

öyle istiyor. / Bunu sorgulama<br />

gücünüz yok. / Bu boyutlarda var<br />

olmak zaten sizin kararınız de¤il./<br />

Sakın hemen Tanrı’yı acımasızlıkla<br />

suçlayan zır cahillerden olmayın. /<br />

Biraz aklı olan bunun nedeninin anlar,<br />

hikmetini yakalar. / Bütün acılar<br />

aslında bizim vehimlerimizin bir sonucu.<br />

/ <strong>Hayat</strong>ı yanlıfl algılamamızın,<br />

yanlıfl flartlandırmalarımızın. / Tanrı<br />

bizi bu vehimlerden kurtarmaya çalıflıyor.<br />

/ Biz ise onu dinlemek yerine,<br />

baflka birilerinin sözünü dinliyoruz.<br />

/ Baflka fısıltıları, baflka vesveseleri.../<br />

Bilsek ki aslında bu birilerini<br />

yaratan da O ve biz yada ben dedi¤iniz<br />

bir varlık da yok ortada. /<br />

Hepsi birer vehim. / Çırılçıplak görece¤iz<br />

gerçe¤i / o birbirimize gözlerimizi<br />

oyduran hırslar, kibirler, çekememezlikler<br />

ve her türlü alçaklık<br />

bitiverecek hemen /<br />

Rüya!... / Algılayabildi¤imiz<br />

üçüncü boyut da o / Bilincimiz<br />

uyurken bu boyutta hareket eder. /<br />

Hayal boyutunda madde yoktu,<br />

maddi gerçekli¤i de yok. / Rüya boyutunda<br />

da öyle. / Ama, bu boyutun<br />

madde boyutuna daha bir yakınlı¤ı<br />

olmalı ki ruhi acı kadar fizikî acı da<br />

var. / Maddi var olufl hissi burada da<br />

var. / Biri sizi bıçaklasa rüyada da<br />

kanınız gerçekten akıyor ve fizik acı<br />

çekiyorsunuz.<br />

‹stedi¤iniz de gözlerinizi yumarak<br />

hayal alemine geçip, bütün acılardan<br />

kurtulabilir, bilincinizi size<br />

huzur veren bir ortama sıçratabilirsiniz.<br />

/ Bu üç boyuttan baflka boyutlar<br />

da var tabii. / Göremedi¤imiz... /<br />

Asıl olan bilincinizi boyutlara taflıyabilmek<br />

/ ‹yi bilin ki, bilinciniz<br />

neredeyse siz oradasınız. / E¤er, bu<br />

bilinci odaklama iflini tam bir konsantrasyonla<br />

yapamazsanız, bilinciniz<br />

hâlâ o an size fiziki acı veren<br />

madde dünyasında duruyor demektir.<br />

/ Hazreti Ali’nin, bıçaklandı¤ında<br />

"Namaz durayım öyle çıkarın!"<br />

demesindeki sır sanırım burada. /<br />

Her insan biraz gayretle nasıl anında<br />

hayale dalabilir, bilincini o boyuta<br />

taflıyabilirse, Yaratıcı’nın özgür kıldı¤ı,<br />

yada baflka bir ifadeyle Rab sıfatıyla<br />

e¤itip ö¤retti¤i süreçten baflarıyla<br />

geçenler, madde boyutunu, bedenen<br />

de aflma gücünü elde ederler<br />

ve istedikleri an istedikleri yerde, istedikleri<br />

boyutta ve istedikleri zamanda<br />

olabilirler./ ‹nsanlık tarihi<br />

bunun sayısız örnekleriyle dolu. /<br />

Buna inanmak o kadar zor de¤il. /<br />

Zira, positif bilimin maddenin gerçekte<br />

olmadı¤ını itiraf etti¤i ve ıflınlanma<br />

denemelerinin bafllandı¤ı bir<br />

sürece girdik.<br />

Rüyalar ise; hem beden, hem de<br />

ruh olarak bir baflka boyutta olmanın<br />

binlerce kez yinelenen örne¤i. /<br />

Hayal alemi, içinde yafladı¤ımız<br />

madde dünyasının bir kurmaca, bir<br />

program, üç boyutlu hologramik bir<br />

film oldu¤unu ispat eden açık bir<br />

vakıa. / Yaflarken bu üç boyutun da<br />

dıflına çıkabiliriz. / Yaflarken, Cennet,<br />

Cehennem yada baflka bir alem<br />

ya da baflka bir program, hiç bir<br />

kurmacanın imkansız olmadı¤ı, bizi<br />

de kuflatan bir güç alanının farkına<br />

varmalıyız artık.<br />

Bilinç, sanıyorum ruhu anlamada<br />

önemli bir ipuçlarından biri. / Bedenimiz<br />

birer toprak, birer kalıp, ruha<br />

geçirilmifl birer maske. / Maskelere<br />

hapis olmayalım. / Bilincimizle,<br />

hem, o madde boyutunda varlı¤ımızı<br />

sürdürmek, hem de ölümsüzlü¤ü,<br />

yani sonsuz özgürlü¤ü kazanmak<br />

elimizde. / Sizi yolunuzun üzerinde<br />

bekleyen bir cellat (!) var. / O karflınıza<br />

çıkmadan yapın bunu. / O<br />

karflınıza çıktı¤ında deneme flansınız<br />

kalmaz.<br />

<strong>Hayat</strong>ta bir kere var olma hakkınız<br />

ve bir ömürlük flansınız var / Bunu<br />

baflaramazsanız, hem madde aleminin<br />

katı acımasız flartları, hem de<br />

bilincin ölüm ötesi taflınaca¤ı boyutlarda<br />

çok acı çekeceksiniz. / Bilinciniz<br />

o boyutlardaki yolculukları reddetmemeli,<br />

aksine o yolculuklara<br />

hazırlanmalı.<br />

Fizik dünyanın ilimleri ve sanatları<br />

o dünyadaki hareket kabiliyetimiz<br />

artırır, bizi yüceltir, rahat ettirir,<br />

buna elbette ihtiyacımız var. / Ama,<br />

burada vaktimiz az. / Önümüzde sayısız<br />

yolculuklar var ve bunu göz<br />

önüne almak durumundayız. / Bir<br />

çöle bile azıksız ve susuz dalmayı


12 ÖZEL KÖE<br />

Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />

aptallık bulan günümüz insanı<br />

önündeki bu ucsuz bucaksız buz<br />

çöllerinde ne yapacak merak ediyorum.<br />

Bilincinizin ölümle yok olaca¤ını<br />

sanıyorsanız aldanıyorsunuz. / Beden<br />

fonksiyonunu yitirir ama bilinciniz<br />

devam eder. / Merak etmeyin, tabutta<br />

götürülüflünüzü, karanlık çukura<br />

atılıflınızı hep seyreder, hakkınızda<br />

söylenilenleri duyarsınız. / Bu<br />

kez, fiziki dünyada görme malzemesi<br />

olarak size verilen gözler, fonksiyonlarını<br />

yitirdi¤i için bilincinizin<br />

görmeye baflladı¤ınızı hayretle görürsünüz.<br />

/ E¤er hayatta iken bu görmenin<br />

kapsamını salt, fiziki gözlerin<br />

görme kapsamında bıraktıysanız,<br />

vay halinize. / Fizikî göz, sadece kara<br />

topra¤ı, gökyüzünü görür, ötesini<br />

göremez. / Ötesini akıl görür. / Akıl<br />

bilincinin kaptanıdır. / Kaptan gidece¤i<br />

adayı ve özelliklerini iyi bilmezse,<br />

gerekli tedbirleri almazsa,<br />

fırtınalarla kaybolur, kayalara bindirir,<br />

geminin parçalanmasını engelleyemez.<br />

Bu sözler kuflkusuz bilinci de<br />

tam açıklayamıyor. / Zaten maksadımız<br />

ille de bilimsel bir fleyler açıklamak<br />

de¤il; bir sanatçı hassasiyeti ve<br />

yönetmen titizli¤i içersinde kuraca-<br />

¤ımız hikayedeki malzemeleri daha<br />

iyi tanımak ve yönetmenli¤i sorgulamak…<br />

/ Zaten bu yazdıklarımın daha<br />

çok kendi arayıfllarımın bir parcası<br />

oldu¤unu düflünüyordum.… / flu<br />

sıra Anka Kuflu isimli bir sinema filminin<br />

çekim arefesindeyiz. / Hikaye<br />

bir yönetmenin gerçe¤i arayıfl sancısı<br />

üzerine kurulu… / "Matrix" , "Sır<br />

Kapısı", "Kalp Gözü", "Aflkın Mucizesi",<br />

"Gizemli Dünyalar" gibi yapımların<br />

çok ilgi görmesi Türkiye’de<br />

ve dünyada ilginç bir seyirci<br />

profili ortaya çıkardı. / Bunlardan<br />

hareketle asıl yönetmenli¤e ve farklı<br />

yönetmenlik felsefelerine kapı aralayacak<br />

soruları gündeme getirmeye<br />

çalıflıyoruz. / Buna insan olarak da<br />

çok ihtiyacımız var.<br />

Positivisit Batı maddeye taparak<br />

maddeyi ne kadar kurcaladıysa maddenin<br />

gerçekte var olmadı¤ını, hologramlik<br />

bir yapılanma içinde bir<br />

yanılsamadan bir velimden ibaret oldu¤unu<br />

gördü. / Maddenin olmadı¤ı<br />

yerde kuflkusuz enerji vardır, manyetik<br />

dalgalar vardır, daha ötede ruh<br />

vardır. / Ama, insan, bütün bunları<br />

kurcaladıkça, görecek ki, madde gibi<br />

onlar da sonradan yaratılma ve<br />

hepsi birer yanılsamadan ibaret ve<br />

gerçekte hiç biri yok! / Her fley vehim,<br />

yaratılanların kendi nakıs algı<br />

araçlarına göre oluflan birer serap,<br />

birer yanılsama….<br />

Neden bütün bunlar derseniz, bilin<br />

ki, yönetmen öyle istiyor! / Bir<br />

filmde yönetmenin özgürlü¤ünü kısıtlayan<br />

her fley filme zara verir. Bir<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />

HESSEN<br />

filmin mükemmel olması, hikayenin<br />

kaburgasının, tiplemenin, dramatik<br />

kurgusunun, kurgudaki musikinin,<br />

senaryoda canlandırdı¤ı tipi gerçekten<br />

yaflayan oyuncunun, çerçevedeki<br />

estetik duygunun, renklerin, foto¤rafların,<br />

içeri¤in, felsefenin, dilin<br />

hasılı hiçbiri atlanmadan bütün birimlerin<br />

mükemmelli¤ine ba¤lıdır. /<br />

Sinemada hiçbir öge kendini öne çıkaramaz,<br />

ritmi bozar, ahengi bozar,<br />

akıflı bozar, dili bozar. / Sinemayı iyi<br />

anlamak istiyorsanız hayatı iyi okumaya<br />

çalıflın. / <strong>Hayat</strong> bir sinemadır.<br />

fiimdi gözlerinizi açabilirsiniz!.. /<br />

Sözlerim elbette görme yetene¤i<br />

olanlara. / Do¤ufltan yada sonradan<br />

kör olanlara lafım yok! / Onlara tavsiyem,<br />

ümitsiz vaka de¤illerse ameliyat<br />

olsunlar ve sinema salonlarına<br />

koflsunlar. / Üç ayrı salonda da mükemmel<br />

bir film oynuyor! Sizin baflrollerde<br />

oynadı¤ınız filmler!<br />

DTB’DE EBRU SERGS BÜYÜK LG GÖRDÜ<br />

D‹T‹B E¤itim ve Kültür Müdürlü¤ü, Hollanda<br />

da yaflayan ve akademik çalıflmalarda<br />

bulunan Doç. Dr. Mehmet Refii<br />

Kileci, Doç. Dr. Mustafa Atilla Akdemir ve Sevgi<br />

Melek Tiryaki’nin hazırlamıfl oldu¤u Ebru,<br />

Hat ve Tezhib eserlerini D‹T‹B Merkez Konferans<br />

Salonu’nda izleyicilerin ziyaretine sundu.<br />

Sanatseverlerin büyük ilgi gösterdi¤i ve iki günlük<br />

düzenlenen serginin açılıflını T.C. Köln Baflkonsolosu<br />

Mustafa Asım Temizgil ve T.C. Berlin<br />

Din Hizmetleri Müflaviri ve D‹T‹B Genel<br />

Baflkanı Rıdvan Çakır yaptı.<br />

D‹T‹B Türk Tasavvuf Musikisi saz ekibinin<br />

sundu¤u eserlerden sonra Köln Baflkonsolosu<br />

Eski Türk'lerde askerler savafl›rken<br />

arkadan gelecek herhangi<br />

bir sald›r›y› kontrol<br />

edebilmek için s›rtlar›n› bir a¤aca,<br />

kaya veya tafla vererek ok atarlarm›fl.<br />

Atalar›m›z genelde bozk›r hayat›<br />

yaflad›klar› için bu s›rt dayanan<br />

nesne genelde bir tafl veya kaya<br />

olurmufl, y›llar sonra bu s›rt dayanan<br />

tafl›n ismi ARKA TAfi'tan AR-<br />

KADAfi fleklinde dilimize yerleflmifl<br />

ve bugün bile güvenebilece¤imiz<br />

bizi arkadan vurmayacak olan<br />

samimiyetine güvendi¤imiz kiflilere<br />

ARKADALIK<br />

verdi¤imiz isimdir.<br />

ÖMÜR BOYU YANINIZDA<br />

VE ARKANIZDA HEP BÖYLE<br />

ARKA-TAfi'LARINIZIN ÇOK<br />

OLMASI D‹LEG‹YLE...<br />

Aflk ve arkadafll›k bir gün yolda<br />

karfl›lafl›rlar aflk, kendinden emin<br />

bir flekilde sorar; ben senden daha<br />

samimi ve daha cana yak›n›m sen<br />

niye vars›n ki bu dünyada<br />

Arkadafll›k cevap verir - "sen<br />

Temizgil yaptı¤ı açılıfl konuflmasında; "Sanatın<br />

Türk kültürünün tanıtımında önemli rol oynadı-<br />

¤ını, D‹T‹B’in katkılarıyla bu tanıtımın daha da<br />

faydalı olaca¤ına inandı¤ını" söyledi ve bu sergiyi<br />

düzenleyen ve organize eden D‹T‹B Genel<br />

Baflkanı Rıdvan Beye ve E¤itim ve Kültür Müdürü<br />

Iflık U¤urlu’ya teflekkür etti.<br />

Daha sonra, Baflkonsolos Mustafa Asım Temizgil<br />

ve D‹T‹B Genel Baflkanı Rıdvan Çakır<br />

sergiye eserleriyle katkıda bulunan sanatçılara<br />

birer teflekkür çiçe¤i verirken, sanatçılar da Temizgil<br />

ve Çakır’a günün anısına birer ebru tablosu<br />

hediye ettiler.<br />

Serginin birinci gününde uygulamalı ebru sanatı<br />

gösterisi izleyicilerde büyük bir ilgi uyandırırken,<br />

serginin ikinci gününde Doç. Dr. Mehmet<br />

Refii Kileci tarafından sanatseverlere "Ebru Sanatı’nın<br />

Tarihi Geliflimi" konulu bir konferans<br />

verildi ve konferans bitiminde Doç.Dr. Mustafa<br />

Atilla Akdemir tarafından uygulamalı ebru gösterisi<br />

yapıldı.<br />

D‹T‹B E¤itim ve Kültür Müdürlü¤ü, sanatseverlerden<br />

gelen sorular ve istekler üzerine, sergi<br />

esnasında yapılan açıklamada 19 Mart tarihinden<br />

itibaren her pazar 15.00-18.00 saatleri arasında<br />

Doç. Dr. Mehmet Refii Kileci ve Doç. Dr. Mustafa<br />

Atilla Akdemir’in gözetiminde ebru ve hat<br />

sanatı kursları bafllatılaca¤ı bildirildi.<br />

gittikten sonra b›rakt›¤›n gözyafllar›n›<br />

silmek için...."<br />

Bütün sevdiklerinize ithafen flunlar›<br />

göz önünde bulundurun: E¤er<br />

bu sabah hastal›kl› de¤il de sa¤l›kl›<br />

uyanm›fl iseniz, bir hafta sonras›n›<br />

göremeyecek olan bir milyon insandan<br />

daha flansl›s›n›z. Bir harp tehlikesi<br />

ile, iflkence görmek ihtimali ile<br />

sa¤ kalma korkusu ile karfl› karfl›ya<br />

de¤ilseniz, 500 milyon insandan daha<br />

iyisiniz. Buzdolab›n›zda yiyece-<br />

¤iniz, üzerinizde elbiseniz, bafl›n›z›<br />

sokup uyuyabilece¤iniz bir eviniz<br />

varsa, dünyadaki insanlar›n ço¤undan<br />

daha zenginsiniz. Bankada ve<br />

cüzdan›n›zda para varsa, dünyan›n<br />

en imtiyazl› % 8'i aras›ndas›n›z.<br />

Anneniz, baban›z sa¤ ise siz bu<br />

dünyada nadir kiflilerden birisiniz.<br />

Bu mesaj› okuyabiliyorsan›z bu demektir<br />

ki; Birisi sizi düflündü ve bunu<br />

gönderdi.. Çünkü okuma yazma<br />

bilmeyen 2 milyar kifliden biri de-<br />

¤ilsiniz.


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />

HESSEN<br />

Türk-Alman iliflkilerinin tarihi,<br />

800 yıl öncesine kadar uzanmaktadır.<br />

1556 yılında V. Karl'ın ölümünden<br />

sonra Alman birli¤i da¤ılmıfl, bugünkü<br />

Alman co¤rafyasında küçük Alman<br />

prenslikleri ortaya çıkmıfltır.<br />

1898 yılında, Ba¤dat demiryolu<br />

hattının tamamlanması için Osmanlı<br />

‹mparatorlu¤u ile Deutsche Bank arasında<br />

bir anlaflma imzalanmıfltır. Bu<br />

anlaflma sonucu kurulan "Anadolu Demiryolları<br />

fiirketi" bünyesindeki Türk-<br />

Alman ortaklı¤ıyla Ba¤dat Demiryolu<br />

hattı projesi hayata geçirilmifltir.<br />

Bu dönemde ayrıca, ‹stanbul'da<br />

Alman okulları ve hastaneleri açılmıfl,<br />

birçok Türk subayı ve ö¤rencisi Almanya'ya<br />

e¤itim görmek üzere gitmifltir.<br />

Türklerin Almanya'daki mevcudiyetleri<br />

ve Alman ekonomilerine katkıları<br />

I. Dünya Savaflı öncesindeki dönemde<br />

de görülmektedir. 1913 yılında<br />

e¤itim ve çalıflma amacıyla Berlin'de<br />

1301 Türk yaflıyordu. Çalıflanların büyük<br />

bölümü tütün sanayiinde istihdam<br />

edilmiflti. 1913 yılında Berlin'de sanayi<br />

ve ticaretle ve bilim ve teknoloji ile<br />

ilgili iki Türk gazetesi yayınlanmıfltır.<br />

1917 yılında "Yeni Türkiye" (Die neue<br />

Türkei) dergisi iki dilde yayınlanmaya<br />

bafllamıfltır.<br />

Sultan Abdülhamit'in Almanya'ya<br />

gösterdi¤i yakınlık, ‹kinci Meflrutiyetle<br />

birlikte iktidara gelen ‹ttihat ve Terakki<br />

Partisi liderlerince de sürdürülmüfltür.<br />

Nitekim, ‹ttihat Terakki'nin<br />

yayın organı "Osmanlı" dergisinin 1<br />

Ocak 1900 tarihinden itibaren Almanca<br />

nüsha çıkardı¤ı bilinmektedir.<br />

Birinci Dünya Savaflının öncesinde<br />

1908 Haziran ayında ‹ngiltere ve Rusya'nın<br />

Osmanlı mülkünün akibetini<br />

kararlafltırmak üzere gerçeklefltirdikleri<br />

Reval görüflmesine, Almanya'nın<br />

katılmamıfl olması ‹ttihat Terakki liderlerinde,<br />

Almanya'nın Osmanlı'nın<br />

vazgeçilmez müttefiki oldu¤u inancını<br />

kuvvetlendirmifltir.<br />

Osmanlı Devleti, Almanya'ya duydu¤u<br />

büyük yakınlı¤a ra¤men, Birinci<br />

Dünya Savaflının ilk aylarında tarafsızlı¤ını<br />

muhafaza etmifltir. Ancak, ‹ngiliz<br />

ve Fransız Donanmalarından kaçarak<br />

‹stanbul'a sı¤ınan ve Osmanlı<br />

devletince satın alındıkları açıklanan<br />

Gobel ve Braslav adlı iki Alman kruvazörünün,<br />

"Yavuz" ve "Midilli" isimleriyle<br />

ve Türk bayra¤ı altında 19<strong>14</strong><br />

yılında Sivastopol'u bombardıman etmeleri<br />

ve Karadeniz'de Rus donanmasıyla<br />

çatıflmaya girmeleri üzerine, Osmanlı<br />

Devleti kendisini Almanya'nın<br />

yanında savaflın içinde bulmufltur.<br />

Osmanlı ‹mparatorlu¤u ile Almanya'nın<br />

ittifak halinde bulundu¤u I.<br />

Akıl Nedir<br />

Bir akıl hastanesini ziyareti sırasında, adamın biri sorar:<br />

-Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacagını nasıl<br />

belirliyorsunuz<br />

Doktor:<br />

- Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç fley<br />

veriyoruz.<br />

Bir kaflık, bir fincan, ve bir kova.<br />

Dünya Savaflı'nda Alman General Liman<br />

von Sanders Osmanlı Ordusu'nu<br />

yeniden örgütlemekle görevlendirilmifltir.<br />

Liman von Sanders, Çanakkale,<br />

Filistin ve Suriye Cephelerinde Osmanlı<br />

Ordusuna komuta etmifltir.<br />

II. Wilhelm 1917 yılında, üzerinde<br />

Osmanlı askeri üniforması ve kalpa¤ı<br />

oldu¤u halde üçüncü kez ‹stanbul'u ziyaret<br />

etmifltir. Aynı yıl Osmanlı Veliaht<br />

Prensi Vahdettin de Berlin'e iade-i<br />

ziyarette bulunmufltur. Vahdettin'in<br />

Berlin ziyareti sırasındaki heyeti içinde<br />

7. Ordu Komutanı Mustafa Kemal<br />

de "Ordu Temsilcisi" olarak yeralmaktaydı.<br />

Türkiye-Almanya diplomatik iliflkileri,<br />

Birinci Dünya Savaflını müteakip,<br />

30 Ekim 1918 tarihli Mondoros<br />

Mütarekesiyle kesintiye u¤ramıfltır.<br />

Ulusal Kurtulufl Savaflını takiben, yeni<br />

kurulan Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya<br />

arasında 3 Mart 1924 tarihinde<br />

Dostluk Anlaflflması imzalanmıfltır.<br />

Anlaflmanın yürürlü¤ü girdi¤i 16 Mayıs<br />

1924 tarihinde iki ülke arasındaki<br />

diplomatik iliflkiler tekrar tesis edilmifltir.<br />

Birinci Dünya Savaflı'ndan sonra<br />

her ülke de daha ziyade kendi iç meseleleri<br />

ve kalkınma konularıyla meflgul<br />

oldu¤undan, yo¤un ikili iliflkiler görülmemifltir.<br />

Bununla birlikte ‹kinci<br />

Dünya Savaflı'na kadar devam eden bu<br />

dönemde iki ülke arasında Konsolosluk<br />

Anlaflması (1929) ve Ticaret Anlaflması<br />

(1930) imzalanmıfltır.<br />

‹kinci Dünya Savaflı öncesinde ve<br />

sırasında, Nazilerden kaçan pek çok<br />

Alman bilim adamı, 1933 yılından itibaren<br />

Türkiye'ye sı¤ınmıfl ve özelikle<br />

üniversitelerimizin yapılanması, sanat<br />

ve kültür hayatımızın batılı normlara<br />

uygun olarak canlandırılması, bafllıca<br />

sanayi tesislerinin kurulması ve flehircilik<br />

ve belediyecilik gibi alanlarda<br />

de¤erli katkılar sa¤lamıfllardır. Bu dönemde<br />

tıp, mühendislik gibi birçok<br />

alanda Alman teknolojisi Türkiye'ye<br />

girmifltir. Türkiye baflta hukuk olmak<br />

ÖZEL KÖE 13<br />

Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />

Türkiye’yi Bekleyen<br />

HAYATA DÜÜLEN NOTLAR… Ekonomik Kriz...<br />

Aydın ERSOY<br />

aydinersoy@hotmail.com<br />

Türk-Alman likilerinin<br />

Tarihçesi ve ilgi çekici bilgiler<br />

üzere Alman literatürüyle tanıflmıfltır.<br />

Almanca dili Türk aydınları arasında<br />

yaygınlaflmıfltır. Alman sanat adamları,<br />

Türkiye'de tiyatro ve operanın kurulmasında<br />

da etkili rol oynamıfllardır.<br />

‹ki ülke arasındaki iliflkileri derinlefltirmek<br />

amacıyla 1954 yılında fiansölye<br />

Konrad Adenauer; 1957 yılında<br />

ise Cumhurbaflkanı Theodor Heuss ülkemizi<br />

ziyaret etmifltir.<br />

Türkiye'den Almanya'ya ilk üst düzey<br />

ziyaret ise 1958 yılında Cumhurbaflkanı<br />

Celâl Bayar tarafından gerçeklefltirilmifltir.<br />

30 Ekim 1961 tarihinde Almanya<br />

ile Türkiye arasında imzalanan "Türk<br />

iflçilerinin Almanya Federal Cumhuriyeti'ne<br />

Gönderilmesine Dair Anlaflma"<br />

ile iki ülke arasındaki iliflkilerde yeni<br />

bir dönem bafllamıfl ve Türk iflçileri<br />

çalıflmak üzere Almanya'ya gelmeye<br />

bafllamıfllardır. Akabinde 1964 yılında<br />

Sosyal Güvenlik Anlaflması imzalanmıfltır.<br />

Türk iflçileri 1973 yılına, yani<br />

Almanya'nın yurtdıflından iflçi alımını<br />

durdurdu¤unu açıklamasına kadar çalıflmak<br />

üzere Almanya'ya gelmifllerdir.<br />

1987 ylında Atatürk Barıfl Ödülü<br />

Cumhurbaflkanı Weizsaecker'e verilmifltir.<br />

Ülkemizde 1999 yılında ardarda<br />

meydana gelen iki büyük deprem felaketinde<br />

Alman Hükümetinin ve halkının<br />

gösterdi¤i büyük yardım ve dayanıflmanın<br />

da, iliflkilerimizde olumlu<br />

bir atmosfere girmesinde etkili oldu¤u<br />

söylenebilir.<br />

Geçti¤imiz üçyüz yıl içerisinde,<br />

yaflanan iki dünya savaflına ra¤men<br />

birbiriyle savaflmamıfl olan iki ülke<br />

arasında, emsaline ender rastlanabilecek<br />

yo¤unlukta iliflkiler yuma¤ı oluflmufltur.<br />

Almanya'da sayıları 2.3 milyona<br />

yaklaflmıfl bulunan vatandafllarımızın<br />

mevcudiyeti Türkiye ve Almanya<br />

arasındaki iliflkilere müstesna bir<br />

boyut kazandırmıfltır.<br />

Bugün 50 bin kadar Alman vatandaflı<br />

daimi olarak Türkiye'de ikamet<br />

etmektedir.<br />

Sonra da kifliye küveti nasıl boflaltmayı tercih etti¤ini<br />

soruyoruz.<br />

Siz ne yapardınız diye sorar Doktor adama<br />

Adam:<br />

- Ooo! Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü<br />

kova kaflık ve fincandan büyük.<br />

-Hayır, der doktor. Normal bir insan küvetin tıpasını çeker.<br />

SONUÇ:<br />

Akıl, bize sunulanlar dıflında çözüm bulmaktır.<br />

Muhterem Okuyucu kardefllerim...<br />

Bizler her ne kadar Avrupa’da yaflıyorsak<br />

da, gözümüz kula¤ımız Türkiye’dedir...<br />

Burada biriktirdiklerini, Türkiye’de<br />

de¤erlendiren bir çok vatandaflımız var...<br />

Türkiye’deki ekonominin gidiflatını<br />

gösteren en önemli göstergelerden biri de<br />

Menkul Kıymetler Borsasıdır... Bu aralar<br />

Borsamız yine rekordan rekora koflmakta...<br />

Yılbaflından bu güne kadar sevgili<br />

Borsamız yaklaflık yüzde 17 oranında<br />

yükselmifl...<br />

Ülkede borsa böylesine yükseliyorsa,<br />

rekor üzerine rekor kırıyorsa, o ülkenin<br />

hükümeti bunu haklı olarak kendi lehine<br />

kullanır. Halka seslenir:<br />

“Sevgili Vatandafllar ekonomik tabloyu<br />

görüyorsunuz. Ekonomi iyiye gittikçe<br />

borsa yükseliyor. Bu yükselifl sa¤lıklı<br />

ekonominin göstergesidir.” türünde açıklamalar<br />

yaparlar...<br />

Ama maalesef foto¤raf böyle gözükmemekte...<br />

‹stanbul borsasında yabancılar oyun<br />

oynuyor.<br />

Neden Çünki Türkiye’deki faizler<br />

dünyada en yüksek.<br />

Yabancı, yurtdıflından kara parasını,<br />

ak parasını getiriyor. Ayrıca çeflitli ülkelerde<br />

baflıbofl gezinen yüz milyarlarca dolar<br />

sıcak para var. Bunlar da Türkiye’ye<br />

akıyor diye gözükmekte...<br />

Verilere göre Menkul Kıymetler Borsamızda<br />

kayıtlı yabancı flirketlerin hisse<br />

ço¤unlu¤u yüzde 68 civarında...<br />

Türkiye'de flu anda yabancılara ait 50<br />

milyar dolara yakın sıcak para oldu¤u belirtilmekte.<br />

Bu aslında çok ciddi bir rakkam.<br />

Bu paranın sahipleri geliyor, dövizini<br />

bozduruyor, borsaya ve faize giriyor.<br />

Sonunda kazanıyor. Kazandıkça yeni<br />

sıcak para getiriyor.<br />

Yeri ve zamanı gelince, parasını Türkiye’den<br />

çekecek . Ancak flu anda gelen<br />

para, gidene göre çok daha fazla.<br />

Ülkemiz flimdilik dövize bo¤ulmufl<br />

durumda! Bu yüzden yeni türk liramızın<br />

de¤eri -yapay olarak- yükseldi. Gerçekte<br />

de¤er kazanmayan bir para suni teneffüsle<br />

kazanmıfl gibi oldu!<br />

Menkul Kıymetler Borsamız geleneksel<br />

olarak hep sadece iki gruba çalıflıyor:<br />

1- Türkiye'nin zenginleri ve para babaları.<br />

2- Yabancılar.<br />

Borsa yükseldikçe onlar kazanıyor!<br />

Fakat gelin görün ki, bu yükselme sa¤lıklı<br />

de¤il.<br />

Yabancılar ve Para Babaları daha kazançlı<br />

baflka bir yer bulup sıcak parayı<br />

Türkiye’den çekmeye baflladı¤ında esas<br />

filim kopacak, neler olaca¤ını, Türk insanının<br />

baflına hangi ekonomik krizlerin binece¤i<br />

bilinmiyor…<br />

Bilinen sadece flu, bu Olay Hangi gün<br />

patlak verirse, Ekonomik Kriz O günki tarihle<br />

anılacak, bundan önceki krizlerde oldu¤u<br />

gibi…<br />

Türk halkı daha da fakirleflecek ve önlem<br />

almayan iktidar gidecek…


ETKNLK HABER<br />

<strong>14</strong><br />

Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />

HESSEN<br />

IGMG Hessen darecileri eitimde<br />

■ IGMG Hessen Bölgesi Teflkilat ‹darecileri Hizmet ‹çi E¤itim Çal›flmas› ‹ki Gün<br />

Yat›l› Olarak Rüdesheim’da Yap›ld›<br />

■ IGMG Hessen Bölgesi Teflkilat<br />

‹darecileri Hizmet ‹çi<br />

E¤itim Çal›flmas› ‹ki Gün Yat›l›<br />

Olarak Rüdesheim’da Yap›ld›<br />

IGMG Hessen Bölgesine<br />

ba¤l› olarak faaliyetlerini sürdüren<br />

cemiyetlerin idarecilerinin<br />

kat›ld›¤› yat›l› seminer toplant›lar›<br />

Rüdesheim’da yap›ld›.<br />

Seminerler fleklinde geçen<br />

toplant›lara IGMG Genel Merkezinden<br />

Genel Sekreter O¤uz<br />

Üçüncü, IGMG Hessen Bölge<br />

Baflkan› Mehmet Atefl, Dr. Yusuf<br />

Ifl›k, Türkiye’den Prof. Dr.<br />

Arif Ersoy, Yakup Budak ve<br />

Muhittin Y›ld›r›m seminerci<br />

olarak kat›ld›lar.<br />

‹lk gün IGMG Hessen Bölge<br />

Baflkan› Mehmet Atefl, Dr.<br />

Yusuf Ifl›k ve IGMG Genel<br />

Sekreteri O¤uz Üçüncü seminerlerini<br />

sundular. Kat›l›mc›lar<br />

taraf›ndan ilgi ile izlenen seminerlerin<br />

sonunda yap›lan sorulu<br />

cevapl› konuflmalar oldukça<br />

verimli geçti.<br />

‹lk günün akflam› evsahibi<br />

Rüdesheim Cemiyetinin kat›-<br />

l›mc›lara sürpriz olarak yapt›¤›<br />

çi¤ köfte ikram› oldukça be¤enildi.<br />

‹kinci günün program› sabah<br />

namaz›n›n Rüdesheim Cemiyetinin<br />

camiinde topluca k›-<br />

l›nmas› ile bafllad›.<br />

‹kinci günün seminercileri<br />

ilk olarak Muhittin Y›ld›r›m<br />

idi. Muhittin Y›ld›r›m oldukça<br />

doyurucu olan semineri sunduktan<br />

sonra ö¤len namaz› için<br />

ara verildi.<br />

Muhittin Y›ld›r›m’dan sonra<br />

Yakup Budak kat›l›mc›lara<br />

seminerini sundu.<br />

Son olarak Prof. Dr. Arif<br />

Ersoy’un semineri ile program›n<br />

seminer bölümü sona erdi.<br />

Kat›l›mc›lar seminerlerden<br />

oldukça memnun olduklar›n›<br />

ve bu tür seminerlerin devam›-<br />

n›n önemini dile getirdiler.<br />

Program›n sonunda IGMG<br />

Hessen Bölge Baflkan› Mehmet<br />

Atefl bir de¤erlendirme konuflmas›<br />

yapt›. Program toplu resim<br />

çekilmesi ile sona erdi.<br />

IGMG Hessen Cemiyet Bakanları toplandı<br />

■ IGMG Hessen Bölgesine ba¤l› olarak faaliyetlerini<br />

sürdüren cemiyetlerin Cemiyet Baflkanlar›<br />

Toplant›s› Rodgau’da Yap›ld›<br />

12 fiubat Pazar günü ö¤len namaz›na müteakip<br />

Rodgau Cemiyeti konferans salonunda yap›lan<br />

toplant›ya cemiyetler ço¤unlukla ifltirak ettiler.<br />

Aç›l›fl Kur’an-› Kerim ile bafllayan program yap›-<br />

lan yoklama ile devam etti.<br />

Daha sonra IGMG Hessen Bölge Baflkan›<br />

Mehmet Atefl aç›l›fl konuflmas›n› yapt›. Atefl; özellikle<br />

son dönemdeki karikatür krizi ile yap›lmak<br />

istenenlere dikkat çekerek; “bizler ifade özgürlü-<br />

¤ünden yanay›z, ama bu özgürlük insanlar›n kutsal<br />

sayd›¤› de¤erlere hakareti içermez. dedi.<br />

Daha sonra IGMG Hessen Bölgesi Wetzlar cemiyetinin<br />

yapm›fl oldu¤u faaliyetler hakk›nda haz›rlam›fl<br />

oldu¤u sinevizyon gösterimine geçildi.<br />

Cemiyet Baflkan› Memduh fiahin y›l içerisinde<br />

yapt›klar› faaliyetler hakk›nda bilgiler verdi.<br />

IGMG Hessen Bölge ‹cra üyelerinden baz›lar›<br />

yap›lan faaliyetler hakk›nda bilgiler sundular.<br />

Özellikle E¤itim Baflkanl›¤›, Gençlik Teflkilat›,<br />

Kurban çal›flmalar›, Sosyal Hizmetler çal›flmalar›<br />

ve Hac ve Umre çal›flmalar› hakk›nda detayl› bilgiler<br />

sunuldu.<br />

Daha sonra IGMG Genel Merkezden E¤itim<br />

Baflkan Yard›mc›s› ve ayn› zamanda Hessen Bölgesi<br />

sorumlusu Ramazan Bafll›k bir konuflma yapt›.<br />

Bafll›k; yap›lan çal›flmalar›n önemini verdi¤i örneklerle<br />

anlatt›. Özellikle kurban ibadeti ile yap›-<br />

lan çal›flmalar›n güzelliklerini anlatt›.<br />

Program Rodgau cemiyetinin ikram› ile sona erdi.


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />

HESSEN<br />

brahim GÜMÜOLU<br />

NSAN VE NSAN HAKLARI<br />

Bizim inancımıza göre insanların<br />

temelde befltane hakkı vardır.<br />

1. Canın korunması<br />

2. Malın korunması<br />

3. Dinin korunması (inancın korunması)<br />

4. Neslin korunması<br />

5. Aklın korunması<br />

Bu haklar hiçbir flekilde tartıflmaya<br />

açılmadan do¤an bütün insanların<br />

hakkıdır.<br />

Bugün gerçekten böyle midir<br />

Özellikle yafladı¤ımız dünyada<br />

müslüman toplulukların durumu ortadadır.<br />

Dünyanın hakim gücü Batı ve<br />

ABD bu gün var olan gücünü iki fleye<br />

ayırmıfltır.<br />

1) Propaganda<br />

a) Televizyonlar<br />

b) Gazeteler<br />

c) Politikacılar<br />

d) Uluslararası kurum kabul edilen,<br />

insan hakları mahkemeleri –<br />

Birleflmifl Milletler vb. kurumlar.<br />

Sırf propagandaya yönelik çalıflmaktadırlar<br />

hiç bir flekilde yaptırım<br />

uygulamamaktadırlar. Bir kaç misal<br />

verelim.<br />

- Irak’a insan hakları getirece¤ini<br />

söyleyen büyük fleytan ABD’nin iflledi¤i<br />

savafl suçu ve cinayetleri Ebu<br />

Gureyb’de namus kirlili¤i. Çok enterasan<br />

olan propagandalar yürütülmekte<br />

Irak’ta.<br />

- ABD’ye baflkaldıran (vatanın<br />

asıl sahipleri; Iraklılar) terörist ve<br />

vatan düflmanı ilan edilmektedir.<br />

- ABD’nin Irak’a gelifli ile alakalı<br />

hiç bir sözü do¤ru çıkmamıfltır.<br />

Haladır ABD kendini haklı göstererek<br />

(propaganda vasıtasıyla) konuflabiliyor.<br />

Zulmünü iflliyor ve insanlıktan<br />

dem vurabiliyor olması en<br />

tehlikeli ve en korkunç buyutudur.<br />

Bu buyuta fıguran olan baflta Türkiye<br />

hükümeti ve batınında destek olması<br />

elbette zulüm boyutlarını daha<br />

da korkunçlafltır›yor ve çirketlefltiriyor.<br />

‹flte bu korkunç ve çirkefleflmenin<br />

en acımasız sonucu ABD’de<br />

tüm dünyanın gözünün önünde sanki<br />

Irak’a giriflinde haklılı¤ı kanıtlanmıflçasına<br />

bu seferde dönüp Allah-<br />

’tan baflka hiç sahibi bulunmayan<br />

‹ran’a karflı salyasını akıtıyor. Yine<br />

baflta Türkiye olmak üzere Batı özelikle<br />

‹ranı dıfllıyor ve ‹ran’ın hakkı<br />

olan ifllerin yapılmasına engel oluyor<br />

ve hatta ABD’nin yanında yeralarak<br />

‹ran dıfllanıyor ve sahipsiz bırakılıyor.<br />

Bizlere göre ABD dünya<br />

kamuoyu önünde mahkumdur, suçludur<br />

ve canidir. ABD’ye destek<br />

veren bütün devletler ve toplumlar<br />

da en az ABD kadar suçludur.<br />

ABD ve batı kendini güçlü gördü¤ü<br />

için aynı zamanda haklı da<br />

görüyor. Yani güçü hak sebebi sayıyor.<br />

Kaldıkı güç hak sebebi de¤ildir.<br />

2) Batı güçü hak sebebi saydı¤ı<br />

için zulmün ikinci boyutu olan gücünü<br />

kullanarak katliamlar yapıyor.<br />

‹slam medeniyetinde güç hak sebebi<br />

sayılmadı¤ı için, güçlü olan<br />

haklı de¤ildir. ‹flte bu açıdan ‹slam<br />

fıkhında insan hakları yukar›da saym›fl<br />

oldu¤umuz befl madde ile belirlenmifltir.<br />

1. Canın koruması: Can güvenli-<br />

¤i ve yaflama hakkı temel insan<br />

haklarındandır.<br />

‹hlali söz konusu olamaz. Gerek<br />

ABD ve gerekse batı bu konularda<br />

sınıfta kalmıfltır. Gerek Bosna Hersek<br />

savaflı, gerekse ABD’nin Irak’ı<br />

iflgalı bunun açık birer örne¤idir.<br />

2. Malın korunması: Meflru kazanılan<br />

bütün servetler korunmak<br />

zorundadır. Hiç kimsenin mal varlı-<br />

¤ına dokunulamaz. ABD iflgal etti¤i<br />

ülkelerin servetlerine el koymaktadır.<br />

3. Dinin korunması (inanç hürriyeti):<br />

ABD ve Avrupa bu açıdan<br />

hep iki yüzlülü¤ünü ortaya koymufltur.<br />

ABD 2001 yılındaki ikiz<br />

kulelerin vurulufluyla ilgili yüzlerce<br />

masum ve suçsuz insanları tutuklamıfl<br />

ve tutuklatmıfl zulmetmifltir.<br />

Batı hep iki yüzlü oynayarak Leyla<br />

fiahin davasında Avrupa insan hakları<br />

mahkemesinin verdi¤i kararla<br />

bir daha asıl cehresini ortaya koymufltur.<br />

4. Neslin korunması: ‹nsanlı¤ın<br />

hayatını devam ettirebilmesi için<br />

meflru evliliklerle nesil devam etmelidir.<br />

Yaptı¤ı yanlıfllarla batı nesilleri<br />

bitirmifltir. Yafladı¤ımız bu<br />

ça¤da batı çocuk paralarını ve do-<br />

¤umu teflvik adı altında annelik parası<br />

ile nesillerini ço¤altmaya çalıflmaktadır.<br />

5. Aklın korunması: Batının modern<br />

tabiri ile fikir hürriyeti, batı bu<br />

noktadada iki yüzlülü¤ünü ortaya<br />

ÖZEL KÖE 15<br />

Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />

De¤erli Okuyucularım uzun<br />

bir aradan sonra yine sizlerle<br />

beraberiz. Rabbimize<br />

hamdüsenalar olsun.<br />

Sizlerle bu sefer bir Hadis-i fierifi<br />

paylaflmak istiyorum.<br />

Ebu Hüreyre (r.a.) anlatıyor:<br />

Allah Rasulü (sav) flöyle buyurdu:<br />

"Vallahi mü’min de¤ildir.... Vallahi<br />

mü’min de¤ildir.... Vallahi<br />

mü’min de¤ildir.... Orada bulunan<br />

sahabe:<br />

- Ya Rasulullah, kim mü’min<br />

de¤ildir! diye sordu.<br />

Hz. Peygamber (sav) onlara:<br />

- Belalarından komflunun emin<br />

olmadı¤ı kimse... diye cevap verdi."<br />

Kıymetli Okuyucularım bu hadis-i<br />

fierife dikkatle kullak verin<br />

ve iyiden iyiye derinli¤i üzerine<br />

düflünelim ve içindeki mesajın<br />

manasını anlamaya çalıflalım.<br />

Hadisi fierifte yemin edilerek<br />

önemle vurgulanmaktadır.<br />

‘’o kimse mü’min de¤ildir!’’<br />

- Bunu söyleyen kimdir<br />

- Allah Rasulu Hz. Muhammed<br />

(sav).<br />

- Kim mü’min de¤ildir<br />

- Yani belalarından (flerrinden),<br />

kötülüklerinden ve fenalıklarından<br />

komflusunun emin olmadı¤ı kimse!<br />

fiunu iyi anlıyoruzki komfluların<br />

birbirlerinin üzerinde hakları<br />

var oldu¤unu. Do¤al olarak komflularımıza<br />

karflı görevlerimiz var<br />

demektir.<br />

De¤erli Okurlarım bizler Avrupa<br />

da yaflayan insanlar olarak<br />

komflularımıza karflı görevlerimiz<br />

normal bir mü’min kardeflimize<br />

karfl› olan görevlerimizden daha<br />

fazladır.<br />

Neden<br />

Günümüzde ‹slamı Terörislik<br />

dini olarak gösterilen bir zamanda<br />

koymufl kendisi gibi düflünmeyenleri<br />

fikir hürriyeti düflmanı ilan etmifltir.<br />

Büyük bir medeniyet olan ‹slam<br />

medeniyetine saldırmıfl ve saldırmaya<br />

devam etmektedir.<br />

Sonuç<br />

Tam kamil manada bu hakların<br />

uygulanabilmesi için Hakk’a inanan<br />

bir toplumun içinden halk aracılı¤ı<br />

ile seçilmifl insanlarca bu haklar uygulanabilir.<br />

Bu gün içinde yafladı¤ımız<br />

dünya tek kutuplu kapitalist bir<br />

dünya yapısına büründürüldü¤ü için<br />

bu insan hakları uygulamaları yanlıfl<br />

olarak ortaya konmaktadır. Dünya<br />

bu yapıdan kurtulmadıkça insan<br />

ve insan haklarından bahsetmek<br />

mümkün de¤ildir. Tek kutuplu bu<br />

dünyada hak anlayıflını haktan alan<br />

insan merkezli ve yeni bir medeniyetin<br />

habercisi olan D 8’ler ne kadar<br />

önemlidir, de¤il mi<br />

Selam ve dualarımla...<br />

9 Nisan Peygamberimizin do¤umunun<br />

<strong>14</strong>27. yılını ‹slam ve insanlık<br />

aleminin kurtulufluna vesile olması<br />

temennisi ile Sizleri AL-<br />

LAH’a emanet ediyorum.<br />

Genç Kızlara Selam...<br />

yaflıyoruz. ‹slamı böyle tanıtmada<br />

iki amaç var. Bilindi¤i gibi ABD<br />

ikiz kulelerin vurlufluyla bir plan<br />

yürürlü¤e konuldu.<br />

1. ‹slam dini batılılarca asıl<br />

kaynaklarından ö¤renilmedi¤i<br />

için, ‹slamın özü kavranılmamaktadır.<br />

Bununda iki sebebi var.<br />

a) Asıl kayna¤ından ö¤renilen<br />

‹slam insanı hak ve do¤ru yola<br />

ulafltırır. Batılıların hak anlayıflı<br />

kuvetten do¤du¤u için, ‹slam kuvvetti<br />

hak sebebi saymadı¤ından<br />

dolayı asıl ana kaynaklı ‹slamı kabullenmekte<br />

zorlanıyorlar.<br />

b) Yeryüzünde ‹slam olgusunu<br />

inkar etmek mümkün olmadı¤ı<br />

için, bunun yerine ‹slamı ve Müslümanları<br />

toptan Terörizimle suçlamaya<br />

çalıflmaktadırlar.<br />

2. Birinci maddenin (b) flıkkında<br />

belirtti¤imiz gibi, batılılar ve<br />

ABD’nin kuvveti hak sebebi saymaları<br />

onları korkunç ve büyük<br />

bir yanlıfla itmektedir. Bu yanlıfl<br />

ise do¤ru ve hak olan fleyleri dünya<br />

kamoyunun gözünden kaçırmaya<br />

çalıflmaktadırlar.<br />

Bu çirkef emellerinide ellerinde<br />

bulunan Medya aracılı¤ıyla yürütmektedirler.<br />

Buna karflı biz müslümanların<br />

do¤ru ve hak olan ‹slamı bir tek<br />

tanıtma vasıtamız<br />

a) Yaflantımız<br />

b) Amellerimizle<br />

c) Özellikle komflularımızla ilgilenmekle<br />

ortaya koyabiliriz.<br />

Örne¤in: Alman komflularımızla<br />

hedıyeleflebiliriz. Evlerimize<br />

davet edip ikramda bulunabiliriz.<br />

Kıymetli okurlarım!<br />

Bu bizim hem imani hem ‹slami<br />

ve hem de komfluluk görevimizdir.<br />

Umulurki böyle bir çal›flma<br />

Rabbimizin rızasını bize kazandırır.<br />

Selam ve dualarımla....<br />

Hatice Gümüolu


16 ÖZEL KÖE<br />

Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />

HESSEN<br />

Merhabalar...<br />

‹nflallah bu sayfada artık sizlerle<br />

beraber olacak, Hessen’de yaflayan<br />

insanımızın gündemini takip etmeye<br />

çalıflaca¤ız...<br />

Hiç flüphesiz, toplumumuzun son<br />

7 yıllık gündemini iflgal eden en<br />

önemli mesele, burada ömrünü çürütmüfl<br />

insanımızın, tüm birikimlerini<br />

türlü yalan ve aldatmacalarla ve<br />

insanımızın ulvi duygularıyla oynayarak<br />

soyulma olgusudur...<br />

fiimdi 1998’den 2001 yılına kadar<br />

gündemimize oturan HOLD‹NG<br />

meselesine de¤inece¤iz.<br />

Ço¤umuz için kötü hatıralar bırakan<br />

bir mesele. Mutlu bir azınlı-<br />

¤ın, dertli bir ço¤unlu¤un meselesi.<br />

Bu kapsamlı, planlı soyma organisazyonunda,<br />

kimler hangi rollerdeydi,<br />

toplumumuzun de¤er verdi¤i,<br />

önemsedi¤i ve toplumumuzun bir<br />

flekilde vitrininde olan kimi‚ Büyük’ler<br />

kendilerine düflen, insanımızı<br />

kollama noktasında ne yaptılar...<br />

Burada yaflayan ve henüz do¤mamıfl<br />

yarınlarımızın sahipleri olan çocuklarımıza<br />

bırakaca¤ımız en büyük<br />

tecrübe nedir<br />

Olaya günümüz itibarı ile bakacak<br />

olursak, maalesef ORGAN‹ZE<br />

olmufl bir flekilde toplumumuzun<br />

parası çalındı. Bir çok sorumlu sıralanabilir<br />

burada.<br />

Ama bize a¤ır gelen kısmı; bu ifli<br />

Müslümanlar yaptı imajı! Kendisini<br />

müslüman olarak adlandıran kifli<br />

böyle birfley yapabilir mi<br />

Müslüman demek EM‹N demektir.<br />

O kifliler öyle bir Peygamberin<br />

ümmetindendir ki, El-Emin sıfatını<br />

kendilerine referans edinirler.<br />

Zülf-ü Yár’e dokunmak<br />

Murat ERBAY<br />

Peki tezat nerede<br />

Tezat oradaki, ya el-Emin olacaksın<br />

ya da el-Emin gözükeceksin.<br />

Ya oldu¤un gibi, ya da göründü¤ün<br />

gibi. Ok gibi, hani dosdo¤rudurya.<br />

Bir arkadafl sordu, ‘Siz niçin kurtulamadınız’.<br />

Neyden Nasıl yani<br />

Neyden olacak, toplumumuzun<br />

21. yüzyılın baflında u¤radı¤ı zarardan.<br />

Peki biz nasıl kurtulacaktık Dıflardan<br />

resim öyle gözüküyorki, veya<br />

öyle gösteririyor ki; bizlerin kıyısından<br />

köflesinden dokundu¤umuz<br />

insanlar tertipledi bütün bunları.<br />

Peki bu organizeyi yapanlar neye<br />

güvendiler<br />

E¤er Allah’tan korkan insan iseler,<br />

ahiretlerini rizikoya atmazlardı<br />

herhalde.<br />

Demekki de¤iller, diyebilir miyiz<br />

Diyemeyiz yine de.<br />

Ama er ya da geç, geç olan güç<br />

olarak Mahflerde olacak ya, adalet<br />

yerini bulacak ya.<br />

Amma velakin o inanç da yoksa<br />

n’olacak Ha iflte orada yukarıda<br />

bahsetti¤imiz tezat ortaya çıkacak.<br />

Bu insanlar Allah’tan korkan,<br />

güvenilir insanlar de¤iller o zaman.<br />

Bugün karflınızda sorumlulu¤u üzerine<br />

alan birileri çıkmıyorsa, ya da<br />

ortalıkta hiç kimse yoksa, biz kimden<br />

hesap soraca¤ız. Karakolda<br />

do¤ru söyleyip mahkemede flaflıyorlarsa,<br />

biz kimi hesaba çekece¤iz.<br />

Hukukun üstünlü¤ünü bile tartıflılır<br />

hale getiren Organize bir ifl yapılmıfltır,<br />

Hukuk bile bafla çıkamamaktadır.<br />

Ama diyece¤imiz o ki, aldılar<br />

mazlumun ahını bir kere.<br />

Yeni nesillerin inançlı yetifltirelim<br />

dedi¤imiz bir devirde, bu kiflilerin<br />

kesinlikle örnek teflkil etmemeleri<br />

lazım.<br />

Bu insanlar Ölümü düflünmezler<br />

mi ‹lahi Mahkemeyi düflünmezler<br />

mi Toplumun düzenekleriyle oynadıklarını<br />

bilmezler mi Alınan<br />

Ah’ın aheste aheste çıkaca¤ını bilmezler<br />

mi<br />

Bizim, ‘Kimin bende bir alaca¤ı<br />

varsa istesin vereyim. Kime bir zarar<br />

vermiflsem gelsin söylesin, onu<br />

telafi edeyim’ diyen bir Peygamber<br />

ümmeti oldu¤umuzu bilmezler mi<br />

Üstüne alınması gerekenler lütfen<br />

flimdi üstüne alınabilirler;<br />

Ey sahtekarlar, karflılıksız vaadde<br />

bulunanlar, senetleri karflılıksız<br />

çıkanlar, fikirleri fesatlar, ticaretine<br />

hile bulafltıranlar, fleref ünvanından<br />

noksanlar, HER CANLI B‹RGÜN<br />

ÖLÜMÜ TADACAKTIR.<br />

fiu an gülüyoruz, çünkü o anki<br />

haliniz aklımıza geliyor. Bizden helallik<br />

almadan nasıl geçecekseniz<br />

Ama tabi inancınız yoksa zaten bu<br />

yazı sizi etkilemeyecek. Etkilenmeyeceksiniz<br />

ama yine de bizden helallik<br />

almadan ge çe me ye cek si<br />

niz.<br />

Görmedik öylesini ama çıkıpta<br />

birisi mertçe dese ya; gerçekten ‹slami<br />

usullere göre çalıfltık, ama olmadı.<br />

Bittik. ‹flas ettik.<br />

Yok böylesi.<br />

Ya Murat Bey ifller yavafl yavafl<br />

yoluna girmeye baflladı, Millet<br />

unutmaya ve verdiklerinden umudunu<br />

kesmeye baflladı, olan oldu,<br />

ölenler öldüler, flimdi bu meseleyi<br />

gündeme getirmenin ne gere¤i var<br />

diyen ve bu yazıdan rahatsız olacak<br />

idarecilere de bir sözmümüz var,<br />

sizler de bu toplumla hesaplaflmadan<br />

bizden helallik almadan sırat<br />

köprüsünden geçemeyeceksiniz; ge<br />

çe me ye cek si niz.<br />

‹nflallah bu organizede Pazarlayıcı<br />

konumunda de¤ildiniz... E¤er<br />

öyleyse vah halinize, hersene günahlarınızdan<br />

arınmak için gitti¤iniz<br />

Mekke ve Medine’nin lanetleri tutacaktır<br />

sizleri... (Buraya üç nokta koyuyoruz)<br />

Siz okuyucumuz, hangi safta<br />

olursanız olun bir düflünün. Bu<br />

olayda Ya SOYULAN tarafsınız, ya<br />

da SOYAN. Geriye ne kaldı SEY-<br />

REDEN (gülen) gurup, ne soydu ne<br />

de soyuldu. O guruptan da ricamız<br />

bizleri anlamaları.<br />

Görelim Mevlam neyler, neylerse<br />

güzel eyler...<br />

Bakalım rüzgar ne taraftan esecek<br />

Ya da ne tarafa esecek.<br />

Kendinize iyi bakın diyor, Sizleri<br />

Allah’a emanet ediyoruz.<br />

muraterbay@gmx.de adresine<br />

her türlü bilgi ve belgelerinizi bekliyorum.<br />

Selamlarımla...<br />

Önceliklerimiz...<br />

KAVANOZDAK TALAR<br />

Zamanın iyi ve üretken olarak kullanımı<br />

konusunda zaman zaman kurslar düzenliyor.<br />

‹flte bu kurslardan birinde zaman<br />

kullanma uzmanı ö¤retmen, çogu hızlı mesleklerde<br />

çalıflan ö¤rencilerine, "Hadi küçük bir sınav<br />

yapalım" demifl. Masanın üzerine kocaman<br />

bir kavanoz koymufl. Sonra bir torbadan irice<br />

kaya parçaları çıkarmıfl, dikkatle üst üste koyarak<br />

kavanozun içine yerlefltirmifl. Kavanozda tafl<br />

parcaları için yer kalmayınca sormufl:<br />

Kavanoz doldu mu<br />

Sınıftaki herkes, "Evet, doldu" yanıtını vermifl.<br />

Hoca hemen e¤ilip bir kova küçük çakıl taflı<br />

çıkartmıfl, kavanozun tepesine dökmüfl, kavanozu<br />

eline alıp sallamıfl, küçük parçalar büyük taflların<br />

sa¤ına soluna yerleflmifller. Yeniden sormufl<br />

ö¤rencilerine:<br />

Kavanoz doldu mu<br />

‹flin sanıldı¤ı kadar basit olmadı¤ını sezen<br />

ö¤renciler,<br />

"Hayır, tam dolmufl sayılmaz" demifller.<br />

Aferin demifl zaman kullanım hocası.<br />

Masanın altından bu kez de bir kova dolusu<br />

kum çıkartmıfl. Kumu kaya parçaları ve küçük<br />

taflların arasındaki bölgelere tümüyle doluncaya<br />

kadar dökmüfl, sormufl yeniden:<br />

Kavanoz doldu mu<br />

Ö¤renciler hep bir a¤ızdan Hayır dolmadı<br />

demifller.<br />

Yine aferin demifl hoca. Bir sürahi dolusu su<br />

çıkartıp kavanozun içine dökmeye bafllamıfl.<br />

Sormufl:<br />

Bu gördüklerinizden nasıl bir ders çıkarttınız<br />

Atılgan bir ö¤renci hemen fırlamıfl:<br />

Günlük ifl programınız ne kadar dolu olursa<br />

olsun her zaman yeni ifller için zaman bulabilirsiniz...<br />

"HAYIR" demifl hoca ve cevaplamıfl.<br />

Çıkartılması gereken asıl ders flu:<br />

E¤er büyük tafl parçalarını bafltan kavanoza<br />

koymazsanız daha sonra asla koyamazsınız.<br />

Herkesin kendine sorması gekeren soruyu<br />

sormufl:<br />

"<strong>Hayat</strong>ınızdaki büyük tafl parçaları hangileri<br />

Onları ilk ifl olarak kavanoza koyuyor musunuz<br />

Yoksa kavanozu kumlarla ve suyla doldurup<br />

büyük parçaları dıflarda mı bırakıyorsunuz<br />

BM nsan Hakları<br />

Komisyonu Alman eitim<br />

sistemini aratıracak<br />

BM Raportörü Pisa arafltırmasının kötü sonuçlarına karflı<br />

alınan önlemleri inceleyecek<br />

Geçti¤imiz yıl dünya çapında gerçeklefltirilen Pisa arafltırmasında,<br />

Almanya’daki e¤itim sisteminin toplum katmanları<br />

arasında eflit imkanı sa¤layamadı¤ı ortaya çıkmıfl ve bu nedenle<br />

Almanya sert elefltirilere maruz kalmıfltı. Bu nedenle BM ‹nsan<br />

Hakları Komisyonu’nun Alman e¤itim sistemini arafltırmak<br />

için Almanya’ya bir raportör gönderece¤i belirtildi.<br />

Arafltırmalarına 13fiubat’ta bafllayacak olan raportör, bakanlıkları,<br />

resmi daireleri, arafltırma enstitülerini, okulları ve anaokullarını<br />

ziyaret edecek.<br />

Arafltırmanın amacının Almanya’daki tüm toplum katmanlarının<br />

e¤itim hakkının incelenmesi ve Pisa arafltırmasından buyana<br />

ne tür iyilefltirmelerin yapıldı¤ının tespit edilmesi oldu¤u<br />

ifade edildi. Arafltırmaların özellikle göçmen çocuklarının durumu,<br />

fakir ailelerin çocukları ve özürlülerin durumu gibi konulara<br />

yo¤unlaflaca¤ı da dile getirildi.<br />

Geçti¤imiz yıl yapılan Pisa arafltırmasının sonuçları e¤itim<br />

flansının hiçbir endüstri ülkesinde, Almanya’daki kadar sosyal<br />

kökene ba¤lı olmadı¤ını ortaya çıkarmıfltı.<br />

Buna göre iyi e¤itim görmüfl ailelerin çocukları eflit e¤itim<br />

durumundaki bir iflçi ailesinin çocu¤una göre liseye gitme konusunda<br />

dört kat daha fazla flansa sahip.


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />

HESSEN<br />

ANMA PROGRAMI 17<br />

Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />

T.C. Köln Bakonsolosu<br />

Mustafa Asım Temizgil<br />

DTB Genel Bakanı<br />

Rıdvan Çakır<br />

NRW SPD Eyalet<br />

MiIetvekili Ingrid Hack<br />

Köln-Özel-Anma Törenine; T.C.<br />

Köln Baflkonsolosu Mustafa<br />

As›m Temizgil, T.C. Berlin Büyükelçili¤i<br />

Din Hizmetleri Müflaviri ve<br />

D‹T‹B Genel Baflkan› R›dvan Çak›r, Almanya<br />

Federal Milletvekili Dr. Lale Akgün,<br />

NRW Uyum Sorumlusu Thomas<br />

Kufen, Solingen facias›nda 5 aile ferdini<br />

kaybeden Mevlüde Genç ve Durmufl<br />

Genç, Solingen Eski Belediye Baflkan›<br />

Erika Hothstein, Türkiye Araflt›rmalar<br />

Merkezi´nden Yunus Ulusoy, Avrupa<br />

Atatürkçü Düflünce Derne¤i Genel Baflkan›<br />

Dursun At›lgan, Avrupa Demokrasi<br />

Vakf› Baflkan› Ayd›n Yard›mc›, Avrupa<br />

Cem Vakf› Genel Koordinatörü<br />

Aliflan H›zl›, Johannes Rau´nun resmini<br />

yapan Türk ressam ‹smail Çoban, Protestan<br />

Kilisesi Temsilcisi Papaz Dorothee<br />

Schaper, parti temsilcileri, Türk ve<br />

Almanlardan oluflan çok say›da davetli<br />

ifltirak etti.<br />

D‹T‹B Genel Sekreteri Mehmet Y›ld›-<br />

r›m´›n yapt›¤› selamlama konuflmas› ve<br />

sayg› duruflunun ard›ndan anma törenine<br />

geçildi. D‹T‹B Hac-Umre ve Hay›r<br />

Hizmetleri Müdürlü¤ü´nden Serdar Demir´in<br />

sinevizyonla anlat›m›n› sundu¤u<br />

Rau´nun hayat› izleyiciler taraf›ndan ilgiyle<br />

izlendi. Johannes Rau´nun Cumhurbaflkan›<br />

seçilmesinin hemen ard›ndan<br />

mecliste yapt›¤› konuflmas›ndan;<br />

“fiimdi flunu söylemek istiyorum; Cumhurbaflkanl›¤›<br />

görevini ald›¤›m bugünden<br />

itibaren, hiç bir s›n›r ve fark gözetmeksizin<br />

hem bütün Almanlar›n Cumhurbaflkan›<br />

hem de ülkemizde Alman<br />

pasaportu olmadan yaflayan ve çal›flan<br />

bütün insanlar›n muhatab› olaca¤›m. Bu<br />

benim için sadece resmi de¤il, ayn› zamanda<br />

flahsi bir görevdir”sözünün büyük<br />

ekrana verilmesini izleyiciler dakikalarca<br />

alk›fllad›.. T.C. Berlin Büyükelçili¤i<br />

Din Hizmetleri Müflaviri ve D‹-<br />

T‹B Genel Baflkan› R›dvan Çak›r toplant›da<br />

yapt›¤› konuflmas›nda: “Almanya<br />

Cumhurbaflkan› Johannes Rau´nun<br />

75 y›ll›k hayat›, insan sevgisini ön plana<br />

alan, din, dil ve ›rk ay›r›m› gözetmeksizin,<br />

her kesimden insana yard›m etme<br />

sevdas›yla coflkulu, baflar›larla dolu bir<br />

flekilde geçmifltir. Cumhurbaflkan› Rau<br />

herkese örnek olmufl, günümüz insan›-<br />

n›n kendisinden çok fley ö¤renece¤i<br />

müstesna bir flahfliyetti. Siyaseti hiçbir<br />

zaman “kendini seçenlere hizmet veren´<br />

bir anlay›flla yapmam›fl, bütün insanlara<br />

ayn› eflitlikte ve hoflgörü içerisinde davranm›flt›r.<br />

Bu ulvi anlay›fl onun hayat<br />

felsefesi olmufltur. Nordrhein-Westfalen<br />

(NRW)´da 1978-1998 y›lar›nda 20 sene<br />

aral›ks›z olarak Eyalet Baflbakanl›¤›<br />

yapmas› da, O büyük siyaset adam›n›n<br />

hizmet politikalarr›n›n halk taraf›ndan<br />

ne kadar kabul gördü¤ünün somut bir<br />

göstergesidir. fiimdi Rau´nun felsefesine<br />

ve siyasetine daha çok ihtiyac›m›z<br />

var. 29 May›s 1993 tarihinde Solingen´de<br />

meydana gelen, Genç ailesinin 5 gencecik<br />

evlatlar›n›n hunharca yak›lmas›yla,<br />

Türkleri oldu¤u gibi, Almanlar› da<br />

üzüntüye bo¤an katliam ile ilgili olarak<br />

Solingen´de yapt›¤› konuflmada flunlar›<br />

söylemiflti. Solingen katliam›ndan al›-<br />

nan dersin, “kin öldürür, sevgi yaflat›r´<br />

sözcükleridir. Solingen katliam›n› duydu¤umda<br />

NRW Baflbakan› olarak hemen<br />

olay yerine gittim. Genç Ailesi´nin<br />

yanan binas›n› görünce “insan y›llarca<br />

insanlar›n bir arada yaflamas› için çaba<br />

harc›yor. Bir olay bütün bu emekleri<br />

yok ediyor” diye durup düflündüm. Dünyaya<br />

bugün, herkese, “Kin öldürür, Sevgi<br />

yaflat›r´ mesaj›n› vermek istiyorum.<br />

Bar›fl için bir gelecek diliyorum”. 23<br />

May›s 1999 da Almanya´n›n 8. Cumhurbaflkan›<br />

olarak, baflar›larla dolu olan<br />

hayat›n›n en üstün onuruna ulaflm›flt›r.<br />

Alman yada Alman olmayan herkesimden<br />

insana hizmet verme yüce duygusunu<br />

Cumhurbaflkan› olarak da devam<br />

eden Rau, “ben herkesin Cumhurbaflkan›y›m´<br />

diyerek, bugünün dünyas›nda cereyan<br />

eden olumsuz geliflmelere de<br />

önemli bir mesaj vermifltir. 17.12.2001<br />

tarihinde T.C. Münster Baflkonsoloslu-<br />

¤u Din Hizmetleri Atafleli¤i çal›flma<br />

bölgesinde faaliyetini sürdüren D‹T‹B<br />

Marl-Hamm Fatih Camii´ne Almanya<br />

Cumhurbaflkan› olarak ziyarette bulunmufl,<br />

Türk ve Almanlardan çok say›da<br />

insan›n kat›ld›¤› ve Türk ve Alman<br />

medyas›n›n da yo¤un ilgi gösterdi¤i ziyarette<br />

yapt›¤› konuflmas›nda; “Teröre<br />

karfl›y›m diye, islam´a karfl› flavafl açan<br />

insanlar var. Onlara karfl› ç›kmal›y›z.<br />

Biz teröre karfl› savafl›yoruz. Kültürlere,<br />

dinlere ve toplumlar›n inançlar›na karfl›<br />

savaflm›yoruz. Farkl› kültürlerin, inançlar›n<br />

bir arada, bar›fl içinde yaflayabilece¤ini<br />

ö¤renmeliyiz. Ben çocu¤umu<br />

protestan ve katolik çocuklar›n okudu¤u<br />

NRW Uyum Sorumlusu<br />

Thomas Kufen<br />

Almanya Federal<br />

Milletvekili Dr. Lale Akgün<br />

Fotoraf takdimi<br />

27 Ocak 2006 Cuma günü ölen Almanya’nın 8. Cumhurbakanı Johannes Rau için DTB-Köln Genel Merkezi’nde anma töreni düzenlendi.<br />

Johannes RAU DTB’DE TÖRENLE ANILDI<br />

Almanya’nın 8. Cumhurbakanı Johannes Rau<br />

okullara de¤il, di¤er uluslardan çocuklar›n<br />

yo¤unlukta oldu¤u karma okullara<br />

gönderdim. Çocuklar›m›z›n di¤er kültürleri<br />

tan›mas›n›, beraber büyümelerini<br />

istedim. Uyum kongrelerde tart›fl›ld›ktan<br />

sonra gerçekleflecek bir olay de¤ildir.<br />

Günlük hayat›n içinde sa¤lan›r.<br />

Kongre salonlar›nda tart›fl›larak sa¤lanmaz”<br />

diyerek, demokratl›¤›, siyaset adam›<br />

olmay› ve hoflgörüyü beyinlere kaz›-<br />

m›flt›r. Bu büyük insan› sayg›yla an›yor,<br />

kat›ld›¤›n›z için hepinize selam ve sayg›lar›m›<br />

sunuyorum” dedi. D‹T‹B Merkez´den<br />

Ahmet Terli, Johannes Rau için<br />

yazd›¤› fliirini okudu.<br />

Almanya Federal Milletvekili Dr. Lale<br />

Akgün de yapt›¤› konuflmas›nda:<br />

“Rau için öncelikle flunu söyleyebilirim;<br />

“içi d›fl› bir insan´d›´ Her ortamda ayn›<br />

yüzü vard›. Vatandafl, baflbakan ve<br />

Cumhurbaflkan› olarak hep ayn› düflüncelere<br />

sahipti. Di¤er ininçlara karfl› çok<br />

sayg›l›yd›. Kültürleraras› diyalog isteyenlerin<br />

diyalog kültürünü iyi bilmeleri<br />

gerekti¤ini anlatt›. 50 y›ll›k siyaset hayat›nda<br />

kimseye k›r›c› bir davran›flta bulunmad›.<br />

Kendisini örnek ald›¤›m siyasetçi<br />

ve insand›, bundan sonra da hep<br />

böyle kalacak. D‹T‹B´in düzenledi¤i anma<br />

töreni din tart›flmalar›n›n yap›ld›¤›<br />

bu dönemde çok anlaml›d›r. Bu vesileyle<br />

baflta D‹T‹B Baflkan› Çak›r ve D‹T‹B<br />

personeli tebrik ediyorum” dedi. Solingen<br />

facias›nda 5 aile ferdini kaybeden<br />

Mevlüde Genç göz yafl› içerisinde yapt›-<br />

¤› konuflmas›nda: “Juhannes Rau bana<br />

büyük manevi destek verdi. Bize cumhurbaflkanl›¤›<br />

de¤il, babal›k yapt›. Rau<br />

benim ikinci babamd›. Devaml› bizi ziyaret<br />

edip, çocuklar›m›n dertlerini dinlerdi.<br />

Hasta oldu¤u dönemde bile selam<br />

gönderdi. Bana verdi¤i flu tavsiyeyi hiç<br />

unutmayaca¤›m: “senin ac›n büyük biliyorum,<br />

bu ac› mezara kadar devam eder.<br />

Ama hayattan kopma, cesaretini kaybetmeden<br />

yafla´ demiflti. O´nu hiç unutmayaca¤›m.<br />

Ve herkesin onu örnek almas›-<br />

n› istiyorum” dedi. NRW Uyum Sorumlusu<br />

Thomas Kufen ve NRW SPD Eyalet<br />

MiIetvekili Ingrid Hack anma töreninde<br />

yapt›klar› konuflmalar›nda: “D‹-<br />

T‹B´in böyle bir organizasyona imza atmas›<br />

bizleri son derece mutlu etmifltir.<br />

Bu program›n oluflmas›nda eme¤i geçen<br />

baflta Say›n Çak›r olmak üzere bütün<br />

D‹T‹B mensuplar›na partilerimiz ad›na<br />

flükranlar›m›z› sunuyoruz. Say›n Rau´nun<br />

örnek flahsiyeti sadece Almanya<br />

için de¤il, bütün dünya liderlerine örnek<br />

olmufl bir flahsiyetti. Bilhassa göçmenlerin<br />

uyumu ile ilgili vermifl oldu¤u gayret<br />

herkesin takdirindedir. Bu yüce toplulu-<br />

¤a hitap etmekten duydu¤umuz mutlulu¤u<br />

ifade eder, hepinize sayg›lar sunar›z”dedi.<br />

Milliyet Gazesi´nden Mehmet Aktan<br />

da aneknotlarla yapt›¤› konuflmas›nda;<br />

“Türk bas›n›yla temaslar›n›, samimi ve<br />

anlay›fll› tavr›n› örnekleriyle ortaya koyan<br />

Aktan, 2005´te Solingen´de düzenlenen<br />

törende Rau´nun hasta haliyle gelip<br />

kat›l›fl›n›, sahnede yapt›¤› konuflmas›<br />

Türklerle yapm›fl oldu¤u son konuflmas›<br />

olmufltu. Konuflmas›n› Türkçe olarak<br />

“Teflekkür” kelimesiyle tamamlay›p, alk›fllar<br />

ve göz yafllar›yla u¤urland›¤›n›<br />

anlatt›. Ben Rau´yu Türk medyas› ad›na<br />

bugüne kadar gösterdi¤i insanl›ktan dolay›<br />

teflekkür ediyorum” dedi. T.C. Köln<br />

Baflkonsolosu Mustafa As›m Temizgil´de<br />

yapt›¤› konuflmas›nda: “Almanya´n›n<br />

8. cumhurbaflkan› Johannes Rau´yu kaybettik,<br />

derin üzüntü içindeyiz. Rau, mütevazi<br />

bir insan olarak dünyaya geldi.<br />

Baflar›larla dolu bir hayat yaflad›. Tevazusundan<br />

ve engin insan sevgisinden<br />

hiçbir fley kaybetmeden aram›zdan ayr›ld›.<br />

Johannes Rau, örnek ve önder siyaset<br />

ve devlet adam›yd›. Almanya´da<br />

yaflayan herkesin Cumhurbaflkan› oldu.<br />

Göç ve uyuma unutulmaz katk›lar sa¤lad›.<br />

‹nsanlara sevgi, sayg› ve tolerans ile<br />

yaklaflt›. Onlarla iletiflim içerisinde olmak<br />

için elinden geleni yapt›. Bireylerin<br />

korkmas›n› ve korkutulmas›n› engellemeye<br />

çal›flt›. Bask›ya ve fliddete karfl›yd›.<br />

Göçmen Türklere gösterdi¤i yak›nl›k<br />

ve hoflgörü ile onlar›n gönlünü kazand›.<br />

Bir daha hiç olmamas›n› temenni etti¤imiz<br />

Solingen ve Möln olaylar›nda Türk<br />

toplumunun yaralar›n› sard›.Bence Rau,<br />

toplumun gönlünde bir insan için eriflebilecek<br />

üst mertebelerden birine ulaflt›.<br />

Hepimize örnek oldu. Türk toplumunun<br />

Rau gibi örnek devlt adamlar›na ihtiyac›<br />

var. Onu özleyece¤iz. Seçkin bir devlet<br />

adam›n› kaybetmenin derin üzüntüsü<br />

içindeyiz. Tüm sevenlerine ve yak›nlar›-<br />

na baflsa¤l›¤› diliyorum” dedi. Konuflmalar›n<br />

ard›ndan günün an›s›na D‹T‹B<br />

hat›ras› olarak T.C. Berlin Büyükelçili¤i<br />

Din Hizmetleri Müflaviri ve D‹T‹B Genel<br />

Baflkan› R›dvan Çak›r, Solingen facias›n›n<br />

10. y›l›nda düzenlenen anma<br />

gününde çekilen bir resmi Rau´nun ailesine<br />

ulaflt›r›lmak üzere Almanya Federal<br />

Milletvekili Dr. Lale Akgün´e takdim<br />

etti. Protestan Kilisesi Temsilcisi Papaz<br />

Dorothee Schaper,ve D‹T‹B Dinleraras›<br />

Diyalog bölümünden Dr. ‹smail Alt›ntafl´›n<br />

Rau için birlikte yapt›klar› Dua´n›n<br />

ard›ndan Tören; D‹T‹B-Han›mlar<br />

Kültür Merkezi´nin haz›rlay›p sunduklar›<br />

‹rmik helvas›n›n ikram›yla tören sona<br />

erdi. Seni Unutmayaca¤›z ....Örnek<br />

‹nsan.


18 ÖZEL KÖE<br />

Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />

HESSEN<br />

Çada Mekke Mürikleri Helvadan Putlarını Yiyor!<br />

a.halil özdemir<br />

Dünya hızlı flekilde bir girdabın<br />

içine sürükleniyor.<br />

Uluslararası oluflturulan<br />

bunca kurum ve kurulufl ise sadece<br />

olayları seyretmektedir. Allayıp<br />

pullayarak Dünya insanlı¤ına sunulan<br />

anayasalar, insan hak ve özgürlükleri,<br />

çeflitli sivil toplum örgütlerinin<br />

sadece ve sadece belli kesimler<br />

ve maksatlar için oldu¤u birkez<br />

daha ispatlanmıfl oldu.<br />

Batı, son iki yüzyılda çekti¤i acı<br />

ve sıkıntılar, onca kanlı savafllar<br />

neticesinde 1948 yılında “‹nsan<br />

Hakları Beyannamesi” adı altında<br />

Uluslararası bir deklarasyon yayınladı.<br />

Bir çok ülke bu beyannameyi<br />

uygulamasalar da altına imza attılar.<br />

Bu beyannamenin içindeki hiç<br />

bir maddeye itirazımız yok. ‹tirazımız;<br />

bunların herkese eflit uygulanmamasınadır.<br />

fiaflkınlı¤ımız ise beyannamenin<br />

altına imza atan müslüman ülkelerin,<br />

bundan onbefl asır evvel bu<br />

haklara sahip olup da, bunun farkında<br />

olmamalarınadır. Üstelik Batının<br />

teoride bile ulaflamadı¤ını,<br />

Müslümanların pratikte yaflamıfl olmasıdır.<br />

Bir baflka kızgınlı¤ımız ve<br />

hayretimiz ise geçmiflte korkunç<br />

katliamlar ve “Soykırım” yapan batının<br />

bugün müslümanları suçlamasıdır.<br />

Tarih yalan yazmıyor ve Yahudiler<br />

de yalan söylemiyorsa, ‹spanya’da<br />

hayatlarına kasdedilen ve<br />

kovulan Yahudileri, Müslüman Osmanlı,<br />

o engin hoflgörüsüyle ülkesine<br />

kabul etti ve onları yok omaktan<br />

kurtardı. Dünyanın hiç bir yerinde<br />

güremedikleri rahat ve huzuru,<br />

Osmanlıda doya doya yafladılar.<br />

Ancak, ülkesini ve gönlünü bu insanlara<br />

açan Osmanlının torunları<br />

(müslümanlar) flimdilerde "Antisemitist",<br />

onlara ülkelerini dar eden<br />

ve soykırım uygulayanlar, Yahudi<br />

dostu oluverdiler. Korkarım birkaç<br />

sene sonra Hitlerin yaktıkları<br />

da, müslümanlara maledilsin.<br />

Hani vicdan, adalet denilip de<br />

yalama edilen duygular nerede Ya<br />

bu, onur dedikleri fley tamamen mi<br />

katledildi sahtekarlar taraf›ndan<br />

‹nsan ve Hakları terimleri bu<br />

a¤ızlarda ne kadar da i¤reti duruyor.<br />

Uygulananlarla söylenenler<br />

birbirine yakıflıyor mu Sanki geliflen<br />

ve de¤iflen olaylar maskeleri<br />

indiriyor, gerçek ve çirkin yüzleri<br />

ortaya çıkarıyor. ‹flin do¤rusu iyi de<br />

oluyor. Çünki bir takım güzel ve<br />

faydalı kavramlar esaretten ve murai<br />

a¤ızlardan kurtuluyor ve gerçek<br />

hürriyetine kavufluyor. ‹nsanlık da<br />

gerçek yüzleri görme imkanını buluyor.<br />

Dün, kadının fleytan oldu¤unu<br />

söyleyerek akla hayale gelmedik<br />

çirkin muamelede bulunanlar,<br />

bugün insanlı¤a ders vermeye kalkıyorlar.<br />

Oysa ‹slam <strong>14</strong>00 sene önce<br />

Cenneti annenin, yani kadının<br />

ayakları altına sermifl ve onu bafltacı<br />

etmifltir. Dün kadına fleytan gözüyle<br />

bakanlar, bugün sanki çok<br />

mu iyi bakıyor ve de¤er veriyor.<br />

Hayır; bugün de sadece bir meta<br />

gözüyle bakıyor ve onu ticari maksatlarına<br />

alet ediyor. Kadın adeta<br />

kölelefltirilmifltir. Kölelefltirilen sadece<br />

kadın da de¤il aslında, bütün<br />

insanlık kölelefltirilmek isteniyor.<br />

Amerika sözde 1860 yılında resmen<br />

köleli¤i kaldırdı. Yazılı metinlerde<br />

belki kalktı ama uygulamada<br />

fliddetini artırarak devam ediyor.<br />

Hatta Amerikadaki siyahlar yetmedi<br />

flimdilerde bütün dünyayı kölelefltirme<br />

projelerini yürütüyor. Tıpkı<br />

“BOB”ta oldu¤u gibi.<br />

1948’de kabul edilen “‹nsan<br />

Hakları Beyanname”sinin 5. maddesinde<br />

derki:<br />

“Hiç kimse iflkenceye, zalimane,<br />

gayriinsani, haysiyet kırıcı cezalara<br />

veya muamelelere tabi tutulamaz.”<br />

fiimdi bu madde üzerinde duracak<br />

olursak, bu maddeye aklı baflında<br />

bir insanın itiraz etmesi elbette<br />

mümkin de¤il. Ancak bir de uygulamaya<br />

bakalım, bu maddeyi en<br />

çok ihlal edenler kimler acaba<br />

Bosna’da bunca katliamı, akıl<br />

almaz zulum ve iflkenceleri, kadınlara<br />

hayasızca tecavüzleri yapan,<br />

köylere baskın yaparak ço¤unlu¤u<br />

çocuk olan binlerce sivili katleden<br />

ve bunlara seyirci kalanlar kimlerdi<br />

Çeçenistanı (Grozniyi) hayalet<br />

flehre çevirerek, asker-sivil ayırımı<br />

yapmadan yüzbinlere varan katliamları<br />

yapan ve bunlara seyirci kalan<br />

kimlerdi<br />

Irak’ı haksız yere iflgal eden,<br />

dü¤ün ve cenaze evlerine varıncaya<br />

kadar vurarak hunharca katliamlarda<br />

bulunanlar ve bunlara destek<br />

olanlar kimler Yapılan insanlıkdıflı,<br />

afla¤ılık iflkencelerine hergün bir<br />

yenisi ekleniyor. Kadınlara ve çocuklara<br />

zalimce uzanan bu kırılası<br />

eller kimin ve ne adına Bu afla¤ılık<br />

mahluklara alkıfl tutan ve destek<br />

verenler yukardaki maddenin hangi<br />

bendiyle ba¤daflıyorlar ‹flgali protosto<br />

eden o körpecik yavruları, ellerindeki<br />

sopalarla canavarca döven<br />

o asker hangi insan hakları dersini<br />

almıfltı Ebu Gureybdeki vahfleti<br />

iflleyenler bu ilhamı nerden,<br />

emri kimlerden almıfltı<br />

Yıllar yılı Filistinde tafllarla kırılan<br />

kol kimin ve kıran kim Ne adına,<br />

hangi hakla kırıyor Ya öldürülen<br />

o masumlar ve yurtlarından sürülen<br />

o biçarelerin suçları iflgal edilen<br />

topraklarını savunmak mı<br />

Yoksa yıkılan evlerine mani olmak<br />

mı Yada geçmiflteki fırın ve gaz<br />

odalarını bu çocuklar mı kurmufltu<br />

acaba<br />

Guantanamodaki hayvanları bile<br />

utandıran iflkenceleri bu maddenin<br />

hangi bendine göre uyguladınız<br />

Afganistanı ve olup bitenleri<br />

saymayalım isterseniz!<br />

Hiroflima ve Nagazakiyi, Wietnamı,<br />

Cezayir ve Trablusgarbı...<br />

saymadı¤ımız gibi...!<br />

Ne dersiniz bunca zülüm, iflgal,<br />

ihanet ve katliamların adını koyalım<br />

mı Yoksa yukardaki maddeyi<br />

tekrar görelim mi “Hiç kimse iflkenceye,<br />

zalimane, gayriinsani,<br />

haysiyet kırıcı cezalara veya muamelelere<br />

tabi tutulamaz.” (Not:<br />

Sadece ka¤ıt üzerinde kalmak ve<br />

Müslümanlar hariç tutulmak flartıyla)<br />

Di¤er maddelerde de flöyle der:<br />

“Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil,<br />

din, siyasal veya baflka bir görüfl,<br />

ulusal veya sosyal köken, mülkiyet,<br />

do¤ufl veya herhangi baflka bir ayrım<br />

gözetmeksizin bu Bildirge ile<br />

ilan olunan bütün haklardan ve bütün<br />

özgürlüklerden yararlanabilir.”<br />

Hangi din, dil, cinsiyet, siyasal<br />

ve baflka bir görüflten bahsediliyor<br />

Kimin böyle bir hakkı var ki<br />

Okulda hatta sokakta bile insanların<br />

ana dillerini konuflmalarının yasaklandı¤ı<br />

bir ortamda bunların ne<br />

önemi var ki. Müslümanların ve<br />

dinlerinin hedef tahtasına konuldu-<br />

¤u bir dünyada bu yazılanların ne<br />

önemi var ki.<br />

”Hiç kimse özel hayatı, ailesi,<br />

meskeni veya yazıflması hususlarında<br />

keyfi karıflmalara, fleref ve<br />

flöhretine karflı tecavüzlere maruz<br />

bırakılamaz. Herkesin bu karıflma<br />

ve tecavüzlere karflı kanun ile korunmaya<br />

hakkı vardır.”<br />

Özel hayatın mahremiyeti ve<br />

korunması bu da nerden çıkıyor<br />

Irakta gece yarısı insanların evlerinin<br />

kapısı vahflice kırılarak yatak<br />

odasına varıncaya kadar yapılan<br />

ani baskınlarla mı özel hayat, aile,<br />

mesken, fleref ve haysiyet korunuyor.<br />

Vatandafllık müracaatlarında kiflilere<br />

kabir sualinin soruldu¤u ve<br />

nerdeyse 30 sene sonra olması<br />

muhtemel konularda bile düflüncesinin<br />

ne olabilece¤inin sorgulandı-<br />

¤ı bir ülkede hangi dil, din, aile ve<br />

di¤er hak ve özgürlüklerin varlı¤ından<br />

bahsediyorsunuz. Özel hayat<br />

ve meskenler adeta gelip geçen hanı<br />

oldu. Hiç bir hukuki gerekçe olmadan<br />

kutsal mekanlarımız olan<br />

mabedlerimize, filin züccaciye<br />

dükkanına girdi¤i gibi girifl çıkıfllara<br />

alıfltık artık.<br />

“Kanun önünde herkes eflittir<br />

ve farksız olarak kanunun eflit korumasından<br />

istifade hakkını haizdir.”<br />

Herhalde gülmek için artık tiyatroya<br />

gitmeye gerek yok. Bu<br />

maddeleri önüne alacaksın ve uygulamaya<br />

bakacaksın. Onur ve flahsiyetin<br />

varsa kahrından çatlar ölürsün.<br />

Yok e¤er gamsız ve yüzsüzsen<br />

gülmekten ölürsün.<br />

Bütün bunların altında yatan bir<br />

gerçek var o da fludur. Ey müslümanlar<br />

size ihtiyacımız kalmadı ve<br />

sizi istemiyoruz. Artık defolup gidin.<br />

De¤ilse bundan böyle her gün<br />

önünüze yeni dayatmalarla gelece-<br />

¤iz. Biz sizi vaftiz odalarına mecbur<br />

kılmadan baflınızın çaresine bakın<br />

ve ülkemizi terkedin. Kısaca<br />

batının son geliflen olaylarla müslümanlara<br />

vermek istedi¤i mesaj bu.<br />

Ancak bu iflin bu kadar kolay olmayaca¤ını<br />

herkesin bilmesi gerekir.<br />

Biz iyi niyet ve ümitlerimizi tamamen<br />

yitirmifl de¤iliz. Biz inanıyoruz<br />

ki bunca olumsuzluklara ra¤men<br />

sa¤duyu sahibi, aklı selim insanlar<br />

mutlaka var. Biz inanıyoruz<br />

ki hukukun üstünlü¤üne inanan<br />

vicdan sahibi hukukcular var. Biz<br />

hala inadına diyalog diyoruz. Ve<br />

biz hala “‹nançta farklılık yaflamda<br />

birlik” diyoruz. fiayet batının<br />

Demokrasi, hukuk ve insan hakları<br />

anlayıflı Yunan filozofunun düflündü¤ü<br />

gibi de¤ilse. Yunan Filozof<br />

der ki “Yazı gelirse ben kazanırım,<br />

tura gelirse sen kaybedersin”<br />

Yaflasın demokrasi!<br />

Yaflasın hukuk!<br />

Yaflasın insan hakları!<br />

Tabii bizim (batının) istedi¤imiz<br />

ve bizim düflündü¤ümüz gibi<br />

olursa!!!<br />

Ne dersiniz Mekke müflrikleri<br />

helvadan yaparak tapındıkları putlarını<br />

mı yiyor!!!<br />

Dünya yarı açık hapishane yapıldı,<br />

mahkumlar hala birbiriyle<br />

u¤raflıyor. Heyhat, heyhat, heyhat...


En ac›l› gününüzde<br />

sizinleyiz...<br />

“Her nefis ölümü<br />

mutlaka tadacakt›r”<br />

Sa¤lık sigortaların›n (Krankenkasse) cenaze defin yard›m›n› kald›rd›¤›<br />

Almanya’da:<br />

• Cenazeler, vefat yerinden al›narak defin edilece¤i yere kadar götürülür.<br />

Cenaze nakil masraflar› karflılan›r; bir kiflilik Refakatc› bileti de ödenir.<br />

• Fon imkanlar›ndan ücretsiz olarak yararlanabilecek aile fertleri: Kendisi,<br />

efli ve 18 yaflın› doldurmam›fl çocuklar›, yafl› kaç olursa olsun kendi geliri<br />

olmayan bekar k›z çocuklar›.<br />

• Girifl ücreti: Aile bafl› sadece 50,- Euro.<br />

• Üyenin, yafl› dolan çocukları ile geliri olan aile fertleri, IGMG Cenaze Fonuna<br />

üye olmalar› durumunda kay›t ücreti ödemezler.<br />

• Masraf pay› her yıl sonunda ödenir. 2005 yılı masraf pay› 32,20 Euro olarak<br />

tesbit edilmifltir.<br />

• Üye olmak ve daha genifl bilgi için IGMG flubelerinden, Bölge temsilciliklerimizden,<br />

ya da Genel Merkezimizden broflür ve kay›t formu isteyiniz.<br />

IGMG CENAZE FONU<br />

Boschstr. 61-65, 50171 KERPEN • Tel: 02237 - 656 313, Faks: 02237 - 656 555<br />

Mobil: 0177 - 478 83 34, e-mail: cenazefonu@igmg.de<br />

Hesap Numaras›: SEB AG Köln<br />

Kontonr.: 162 888 56 06 • BLZ: 370 101 11<br />

Hessen Bölgesi Cenaze Fonu Sorumlusu Hüseyin AVCI Mobil: 0174-5750461


22 HABER<br />

Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />

HESSEN<br />

Hessen’de yarımaların en güzeli<br />

IGMG slam Toplumu Milli Görü Tekilatlarınca 18 seneden beri yapılan Avrupa Kur’an-ı Kerim<br />

Okuma Yarımasının Hessen Bölgesi ubelerarası Elemeleri 26 ubat 2006 tarihinde Hanau’da<br />

cokulu bir cemaat topluluunun katılımıyla yapıldı<br />

Hessen Milli Gazete <strong>Hayat</strong>-Hanau - Hanau Özel Özel<br />

I<br />

GMG slam Toplumu Milli Görü Tekilatlarınca<br />

18 seneden beri yapılan Avrupa<br />

Kur’an-ı Kerim Okuma Yarımasının<br />

Hessen Bölgesi ubelerarası Elemeleri 26<br />

ubat 2006 tarihinde Hanau’da cokulu<br />

bir cemaat topluluunun katılımıyla yapıldı.<br />

Hessen Bölgesi Tanıtma ve rad Bakanlıı<br />

tarafından organize edilen program<br />

Kur’an-ı Kerim okunmasıyla baladı.<br />

Programın sunuculuunu Bölge rad Bakanı<br />

erif Aslan yaptı.<br />

lk olarak mikrofona Hessen Bölgesi<br />

Bölge Bakanı Mehmet Ate geldi. Ate;<br />

konumasında Kur’an-ı Kerim yarımasının<br />

önemine deindikten sonra yine Kur’an-ı<br />

Kerim ile alakalı güzel bir konuma yaptı.<br />

Daha sonra yarıma jürisi tanıtıldı. Yarıma<br />

jürisi Bölge rad Bakanı erif Aslan,<br />

Ali Barut, brahim Özdemir hocaefendilerden<br />

oluuyordu.<br />

Selamlama seromonisinden sonra iki<br />

katagoride yapılacak olan yarımaya geçildi.<br />

lk önce 8-13 ya grubunda yarıacak<br />

talebeler sırayla kürsüye gelerek birinci<br />

olarak ezberden ve devamında da yüzüne<br />

okumadan imtihan edildiler. Çok ho görüntülerin<br />

yaandıı bu ilk safhadan sonra;<br />

ikindi namazı beraberce eda edildi.<br />

Daha sonra <strong>14</strong>-18 ya grubunun yarımasına<br />

geçildi.<br />

Bu grupdakiler de ilk önce ezber ve<br />

devamında yüzüne okumadan imtihan<br />

edildiler.<br />

Bazı talebelerin oldukça heyecanlı oldukları<br />

gözlendi. Tabii yarımaya çocuklarıyla<br />

beraber gelen büyükleri de onlardan<br />

daha da heyecanlı idi.<br />

Yarımacıların puanlaması 3 katagoride<br />

yapıldı: 1- Ezber 2- Yüzünden Okuma 3-<br />

Makam.<br />

Yarıma sonunda jüri heyetinin deerlendirme<br />

yapmasından sonra jüri bakanı<br />

erif Aslan Hocaefendi iki grubun da derecelerini<br />

açıkladı.<br />

erif Aslan Hocaefendi güzel bir jest<br />

yaparak ilk üç derecenin dıındakilerin<br />

hepsini dördüncü ilan etti.<br />

Yarımaya katılan tüm çocuklara; birer<br />

hediye takdim edildi.<br />

Daha sonra ilk üçe girenlerin hediyelerinin<br />

daıtımına geçildi.<br />

8-13 ya grubunda 870 puanla birinci<br />

olan Lollar Cemiyetinden Abdülkadir Gönan’ın<br />

hediyesini jüri üyesi Ali Barut Hocaefendi<br />

verdi.<br />

Yine 8-13 ya grubunda 855 puanla<br />

ikinci olan Wetzlar Cemiyetinden Furkan<br />

Polat’ın hediyesini IGMG Hessen Bölge Tanıtma<br />

Bakanı Cengiz Pekdemir verdi.<br />

Yine 8-13 ya grubunda 805 puanla<br />

üçüncü olan Darmstadt Cemiyetinden Süleyman<br />

Derin’in hediyesini IGMG Hessen<br />

Bölge Tekilatlanma Bakanı Cengiz ahbaz<br />

verdi.<br />

Daha sonra <strong>14</strong>-18 ya grubunun hediyelerinin<br />

daıtımına geçildi.<br />

<strong>14</strong>-18 ya grubunun 890 puanla birincisi<br />

Kassel Cemiyetinden Yahya Kocabo-<br />

a’nın hediyesini IGMG Hessen Bölge rad<br />

Bakanı erif Aslan Hocaefendi verdi.<br />

Yine <strong>14</strong>-18 ya grubunda 880 puanla<br />

ikinci olan Offenbach Cemiyetinden Harun<br />

Balıkçı’ya hediyesini jüri üyesi brahim Özdemir<br />

Hocaefendi verdi.<br />

Yine <strong>14</strong>-18 ya grubunda 870 puanla<br />

üçüncü olan Stadtallendorf Cemiyetinden<br />

Mehmet Güler’in hediyesini IGMG Hessen<br />

Bölge Gençlik Tekilatı cra Üyesi Abdurrahim<br />

Kutlucan verdi.<br />

Hediyelerin daıtımından sonra bütün<br />

katılımcıların itirakiyle topluca resim<br />

çektirildi.<br />

Program <strong>14</strong>-18 ya grubu birincisi Kassel<br />

Cemiyetinden Yahya Kocaboa’nın<br />

okuduu Kur`an-ı Kerimle ve evsahibi Hanau<br />

cemiyetinin ikramı ile sona erdi.


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />

HESSEN<br />

Ekrem KIZILTA<br />

Çalayan’da yazılan mektup...<br />

‹stanbul, 19 fiubat tarihinde, tarihte<br />

benzeri çok az görülen bir Mitinge<br />

sahne oldu. A¤ırlıklı olarak<br />

‹stanbullulardan ve Türkiye’nin, hatta<br />

dünyanın çeflitli yerlerinden gelen 1<br />

milyon civarında Müslüman, Avrupa’nın<br />

Peygamber Efendimiz Hz.<br />

Muhammed (sav)’a karflı saygısızlı-<br />

¤ını protesto etti.<br />

‹stanbul Ça¤layan Meydanı’nda<br />

biraraya gelen Müslümanlar, vakar<br />

içerisinde, bütün dünyaya, Peygamber<br />

Efendimizi canlarından bile<br />

çok sevdiklerini haykırdılar.<br />

‹stanbul Ça¤layan Meydanı’ndaki<br />

miting, aslında bütün dünyaya, özellikle<br />

de Avrupa ülkelerine yazılan<br />

bir mektuptu... Kutsalın ne oldu¤unu,<br />

ne kadar önemli oldu¤unu unutanlara<br />

kutsalı hatırlatan ve ne kadar<br />

önemli oldu¤unu anlatan bir mektup...<br />

Kuyuya atılan tafl...<br />

Danimarka’da Jyllands-Posten<br />

isimli bir gazete tarafından bafllatılan<br />

Norveç, Fransa ve Almanya’da bazı<br />

gazetelerin takip etti¤i ‘karikatür yayınlama’<br />

furyası, kimine göre Avrupa’nın<br />

Müslümanları, birtakım niyetlerle<br />

test etme amacıyla yürüttü¤ü bir<br />

faaliyetti ve bunun ardından baflka<br />

birtakım edepsizlikleri de beklemek<br />

gerekebilirdi.<br />

Test etmek neden gerekti fleklinde<br />

sorulacak bir sorunun cevabı ise flimdilik<br />

yok. Yok, çünkü olay organize<br />

gibi gözükse de, kimlerin niçin organize<br />

etti¤i henüz belli de¤il. Yani<br />

Müslümanları test etmeyi neden düflündüklerini<br />

bilmiyoruz.<br />

Kimisi, olayın ABD’nin Avrupa’y›<br />

‹slam Aleminden uzaklafltırma<br />

ve böylelikle stratejik olarak tabii<br />

bir müttefikiyle arasını açma girifliminin<br />

bir uzantısı olarak düflünüyor.<br />

Böyle bir fley olabilir mi, derseniz,<br />

neden olmasın demek gerek. Çünkü<br />

Avrupa Birli¤i, eninde sonunda<br />

ABD’nin kendisini sıkıfltırdı¤ı cendereden<br />

baflını dıfları çıkarma derdine<br />

düflecek bir gün ve o zaman ‹slam<br />

Alemi ile arasının iyi olmasının<br />

kendisine sa¤layaca¤ı epey bir imkan<br />

mevcut. Ama araları, kutsalların ifle<br />

karıfltı¤ı birtakım meseleler sebebiyle<br />

gerilecek olur ve bu böyle devam<br />

ÖZEL KÖE 23<br />

Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />

ederse, Avrupa’nın yalnız kalması<br />

mukadder.<br />

Bir taflla kaç kufl..<br />

Mesele bu ise, karikatür meselesiyle<br />

yürütülmekte olan iflin ‘bir taflla<br />

iki kufl vurmak’ oldu¤unu söyleyebiliriz.<br />

Çünkü Avrupa ülkeleri ile<br />

‹slam Aleminin arasını açmak için<br />

kutsalların ifle karıfltı¤ı bir tartıflma<br />

zemininin açılması, ‹slam Alemi’nin<br />

de baflına bela olan ABD emperyalizmini<br />

bu topraklardan uzak tutma giriflimi<br />

için bu aleme destek olabilecek<br />

Avrupa’dan mahrum kalınması neticesini<br />

getirir. ‹slam Alemi’nin böylesi<br />

bir niyete, yani ABD’yi geldi¤i<br />

co¤rafyaya do¤ru iteleme niyetine<br />

ne zaman ve nasıl kapılabilece¤ini<br />

bilmiyoruz, ama eninde sonunda bunun<br />

olaca¤ını, olması gerekti¤ini söyleyebiliriz...<br />

Yani aslına bakarsanız, karikatürle<br />

bafllayan ve bundan sonra çeflitli flekillerde<br />

devam edece¤i anlaflılan flu<br />

test meselesinin, öncelikle Avrupa tarafından<br />

ciddi manada teflhis edilmesi<br />

ve Müslümanlarla aralarını iyice<br />

açmadan bir flekilde durdurulması<br />

gerekti¤i açık. Çünkü, bırakın hakaretamiz<br />

karikatürleri; inançlarımız gere¤i,<br />

Peygamber Efendimiz’in resmi<br />

konusunda bile Avrupa zihniyetinin<br />

anlayamayaca¤ı kadar hassas olan biz<br />

Müslümanların, olup bitene ‘ifade<br />

özgürlü¤ü’ ya da ‘basın hürdür her<br />

ne isterse yapabilir’ nokta-i nazarından<br />

bakamayaca¤ımız açık.<br />

Avrupalı gibi davranmak...<br />

Avrupa’nın sözkonusu karikatürlerin<br />

yayınlanması hususunda homojen<br />

bir yapı teflkil etmedi¤ini ve birçok<br />

insanın bu konuya karflı oldu¤unu,<br />

biliyoruz. Dolayısıyla, Avrupa,<br />

‘kutsallara saygı’ konusunda insanlarını<br />

uyarmak ve ‘ifade özgürlü-<br />

¤ü’nün baflkalarının inançlarına<br />

hakaret özgürlü¤ü demek olmadı-<br />

¤ını iyice anlatarak, bu furyanın ve<br />

bundan sonra olabilecek olanların<br />

önünün kesmesi gerek.<br />

‹slam Aleminin hemen her tarafından<br />

yükselen protesto sesleri, Müslümanların<br />

kutsalları konusunda ne kadar<br />

hassas oldu¤unun bir göstergesi.<br />

Bazı yerlerde amacını aflacak flekilde<br />

yapılmıfl olsa da, bu gösterilerde<br />

Müslümanlar, ‘ileri, modern, ça¤dafl’<br />

ülkelerden, ‘ileri, modern, ça¤dafl’<br />

davranmalarını, yani baflkalarının<br />

kutsallarına gereken saygıyı göstermelerini<br />

istiyor ve bunu bekliyor.<br />

Türkiye’de de birçok flehirde ve<br />

özellikle Diyarbakır’da, ‹stanbul’da<br />

ve son olararak da Erzurum’da yapılan<br />

mitinglerde dile getirilen hususlar<br />

da temelde budur. Bütün ‹slam Alemi,<br />

Avrupa’dan Avrupalı gibi davranmasını<br />

beklemektedir; yani baflkalarının<br />

kutsallarına saygılı olmasını...<br />

Rodgau’da Mehmet Orakçı Hocaya Veda Programı<br />

Y›llarca Hessen Bölgesine ba¤l› cemiyetlerde hizmetlerde bulunan Mehmet Orakç› hocaefendi son olarak görev yapt›¤›<br />

Rodgau Cemiyetindeki görevi ile bu hizmetlerine flimdilik nokta koydu ve Türkiye’ye dönüfl yapt›.<br />

Y›llarca Hessen Bölgesine<br />

ba¤l› cemiyetlerde hizmetlerde<br />

bulunan Mehmet Orakç›<br />

hocaefendi son olarak görev yapt›¤›<br />

Rodgau Cemiyetindeki görevi ile bu<br />

hizmetlerine flimdilik nokta koydu ve<br />

Türkiye’ye dönüfl yapt›.<br />

IGMG Hessen Bölgesindeki çeflitli<br />

cemiyetlerde görevlerde bulunan<br />

Mehmet Orakç› hocaefendi hem e¤itimci<br />

kimli¤i ve hem de ö¤retici kimli¤i<br />

ile çevresinde oldukça seviliyordu.<br />

fiu anda görev yapan pekçok idareci<br />

ve hocaefendinin de hocas› olan<br />

Mehmet Orakç› hoca son olarak görev<br />

yapt›¤› Rodgau camiindeki görevi<br />

ile flimdilik bu çal›flmalar›na nokta<br />

koyarak Türkiye’ye döndü.<br />

Son olarak k›ld›rd›¤› Cuma namaz›ndan<br />

sonra IGMG Hessen Bölgesinin<br />

ve Rodgau Camii ‹darecilerinin<br />

beraberce organize etti¤i veda program›<br />

ile Mehmet Orakç› hocaefendiye<br />

u¤urlama yap›ld›.<br />

IGMG Hessen Bölge ‹darecileri<br />

ve Rodgau Camii ‹darecilerinin hediyelerini<br />

sunmas›ndan sonra Mehmet<br />

Orakç› hocaefendi bir veda konuflmas›<br />

yapt›. Konuflma s›ras›nda hocaefendinin<br />

oldukça duyguland›¤› gözlendi.<br />

Cemiyet ‹darecileri bu tür programlar›n<br />

mutlaka yap›lmas› gerekti-<br />

¤ini ve Mehmet Orakç› Hocaefendi<br />

gibi tüm hocaefendilerin de bu onuru<br />

fazlas›yla hakettiklerini söylediler.


BASIN AÇIKLAMASI<br />

24<br />

Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />

slam Toplumu Milli<br />

Görü Tekilatları<br />

Hessen Bölgesi’nden<br />

Basın Açıklaması<br />

‹slam Toplumu Milli Görüfl Teflkilatları Hessen Bölgesi yayınlanan<br />

karikatürleri fliddetle elefltirdi ve kınadı.<br />

‹slam Toplumu Milli Görüfl Teflkilatları Hessen Bölgesi basın<br />

açıklamasında, Peygamberimize hakaret içeren karikatürlerin<br />

farklı gazetelerde sürekli yayınlanmasının provoke edici oldu¤unu<br />

belirtti. Bu çizimlerin tüm Müslümanların dini duygularını derinden<br />

yaraladı¤ını ifade eden Bölge Baflkanı Mehmet Atefl, ayrıca<br />

flunları söyledi; "zaten ‹slam dininde peygamberlerin resmedilmesi<br />

kesinlikle meflru de¤ildir, hele de alaycı ve afla¤ılayıcı bir<br />

flekilde resmedilmesi hiç de¤ildir."<br />

Mehmet Atefl,"Karikatürlerin yayınlanmasını bariz bir flekilde, bir<br />

kültür çatıflması için kullanmak isteyen bazı gazetelerin tavırlarını<br />

endifle ile takip etmekteyiz. Basın özgürlü¤ü bilincinin peygamber<br />

efendimize hakaret ile oluflmayaca¤ı kesindir. Burada konu<br />

sadece Peygamber efendimizin resminin oluflturulması de¤ildir,<br />

aksine Peygamber efendimizin nasıl tasvir edildi¤iyle ilgilidir.<br />

Müslümanların tepkisini sadece ‹slam’daki resim yasa¤ına ba¤lamak<br />

yüzeyde kalan bir yaklaflım olur. Asıl mesele, Peygamber<br />

efendimizin özellikle hakaretvari ve afla¤ılayıcı bir tarzda karikatürize<br />

edilmifl olmasıdır" dedi. Mehmet Atefl, Ceza Kanunu’nun<br />

kamu barıflını tehdit eden dini inançlara hakareti, suç unsuru olarak<br />

gören 166. maddesinin de Yasa koyucu tarafından bofluna<br />

oluflturulmadı¤ını dile getirdi.<br />

Mehmet Atefl aynı zamanda Milli Görüflün, Almanya’da yürürlükte<br />

olan kanunlar çerçevesinde basın özgürlü¤ü taraftarı oldu-<br />

¤unu açıkladı. Buna karflın inanç de¤erlerini alaya almanın, açıkça<br />

bu çerçevenin dıflına tafltı¤ını belirten Bölge Baflkanı, "Zaten<br />

gergin olan durumu gözönünde bulundurdu¤umuzda Müslümanlara<br />

ve ‹slam’a hakaret içeren yayınlar ve buradan yola çıkarak<br />

yapılan tartıflmaların, diyaloga zarar verici ve entegrasyonu engelleyici<br />

oldu¤unu görüyoruz" dedi.<br />

Bölge Baflkanı Mehmet Atefl; "Yurtdıflında kısmen sergilenen fliddet<br />

e¤ilimli tepkilere üzülüyoruz. Böyle bir tartıflma ortamında bu<br />

tutumun do¤ru olmadı¤ını düflünüyor ve bu tutumu reddediyoruz"<br />

dedi.<br />

Baflkan Atefl, son olarak flunları söyledi, "Bu<br />

tür açık provokasyonları, a¤ırbafllı yaklaflarak<br />

ve protestolarımızı ölçülü eylemlerle gerçeklefltirerek,<br />

bofla çıkarmamız biz Müslümanlara<br />

birfley kaybettirmez. flahıslara veya Avrupalı<br />

kurumlara yönelik tehditler veya hatta fliddet<br />

içeren boyutlara ulaflan saldırılar kabul edilemez.<br />

‹slam Toplumu Milli Görüfl Teflkilatları Hessen<br />

Bölgesi<br />

Hessen ‹slam Federasyonu<br />

Bölge Kadın Kolları<br />

Bölge Gençlik Teflkilatı<br />

Bölge Üniversiteliler<br />

IGMG ve IFH’ya ba¤lı olan tüm Cemiyetler<br />

adına Bölge Baflkanı Mehmet Atefl<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />

HESSEN<br />

Pressemitteilung<br />

der Islamischen Föderation in<br />

Hessen e.V. über die<br />

Veröffentlichung der Propheten-<br />

Karikaturen<br />

Die Islamische Föderation in Hessen e.V. kritisiert und verurteilt die<br />

Propheten-Karikaturen<br />

In einer Presseerklärung kritisierte die Islamische Föderation in Hessen<br />

e.V. den Nachdruck der beleidigenden Prophetenkarikaturen in weiteren<br />

Zeitungen als ausgesprochen provokativ. Es sei allen Medien klar, dass<br />

diese Zeichnungen die religiösen Gefühle der Muslime zutiefst verletzen,<br />

sagte der Vorsitzende der Islamischen Föderation in Hessen., Mehmet<br />

Ates, und fügte hinzu: „Im Islam ist bereits die Abbildung des Propheten<br />

überhaupt nicht statthaft und insbesondere solch eine Beleidigende, so wie<br />

sie nun vorliegt.<br />

Mit Sorge betrachte man die Bestrebungen weiterer Zeitungen, die den<br />

Abdruck dieser Karikaturen offensichtlich für einen vermeintlichen<br />

Kulturkampf nutzen wollen. „Ein Bewusstsein für die Pressefreiheit<br />

entsteht sicherlich nicht dadurch, dass man den Propheten beleidigt. Es<br />

geht hier auch nicht mehr nur um das Erstellen eines Bildnisses des<br />

Propheten, sondern insbesondere darum, wie er dargestellt wurde. Die<br />

Kritik der Muslime nur mit dem Bilderverbot im Islam begründen zu<br />

wollen, wäre zu oberflächlich. Es ist insbesondere die beleidigende und<br />

herabwürdigende Art und Weise, mit der er vermeintlich karikiert wurde",<br />

stellte Mehmet Ates klar. Der Gesetzgeber habe nicht umsonst § 166<br />

Strafgesetzbuch geschaffen, der die Beschimpfung religiöser<br />

Bekenntnisse, die geeignet sind, den öffentlichen Frieden zu stören, unter<br />

Strafe gestellt.<br />

Zugleich stellte der Vorsitzende klar, die IFH stehe zur Idee der<br />

Pressefreiheit. Dies gelte jedoch in Deutschland nur im Rahmen der<br />

bestehenden Gesetze. Die Verhöhnung von Glaubensinhalten gehe<br />

dagegen eindeutig über das von der Pressefreiheit geschützte Maß hinaus.<br />

„Wir sehen, dass gerade in Anbetracht der derzeit ohnehin angespannten<br />

Lage, diese, die Muslime und den Islam beleidigenden Veröffentlichungen<br />

und die daraus resultierende Diskussion, ausgesprochen Dialog und<br />

Integration störend sind", sagte der Vorsitzender der IFH e.V.<br />

Mehmet Ates sagte weiter: „Wir bedauern, dass im Ausland zum Teil mit<br />

Gewalt reagiert wurde. Dies halten wir nicht für ein zulässiges Mittel in<br />

einer solchen Auseinandersetzung und lehnen es ab. Ferner warnen wir<br />

auch, Bürger europäischer Staaten dafür verantwortlich zu machen. Es<br />

wird uns als Muslimen nichts genommen, wenn wir eine solch offene<br />

Provokation ins Leere laufen lassen, indem wir<br />

besonnen reagieren und mit überlegten Aktionen<br />

unseren Protest kundtun. Drohungen oder sogar<br />

gewalttätige Übergriffe gegen Personen oder<br />

europäische Institutionen, können nicht hingenommen<br />

werden", sagte der Vorsitzender abschließend.<br />

Im Namen<br />

IFH e.V. - Islamische Föderation in Hessen e.V.<br />

IGMG Regionalverband Hessen<br />

Frauenabteilung des IGMG Regionalverbands Hessen<br />

Jugendabteilung des IGMG Regionalverbands Hessen<br />

Studentenabteilung des IGMG Regionalverbands<br />

Hessen<br />

Mitgliedsgemeinden der IFH e.V. und des IGMG<br />

Regionalverbands Hessen<br />

Mehmet Ates<br />

(Vorsitzender IFH e.V. und IGMG Regionalverband<br />

Hessen)


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />

HESSEN<br />

Prof. Dr.<br />

hsan Süreyya SIRMA<br />

sureyya@ihsansureyyasirma.com<br />

Muhammed Hamidullah Hoca...<br />

HATIRAT 25<br />

Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />

Oklasik ve modern bir alimdi:<br />

1963 yılıydı; Ankara ‹lâhiyat<br />

Fakültesinde ö¤renciydim.<br />

Hanefi fukahasının ileri gelen ulemasından<br />

‹mâm Serahsî anılıyordu. Bu<br />

vesile ile Ankara’da da bir toplantı<br />

düzenlenmifl, Dil-Tarih Co¤rafya Fakültesi<br />

salonlarında, büyük ‹slâm hukukçusunun<br />

hayatı, eserleri hakkında,<br />

dünyanın o konudaki en yetkili<br />

a¤zından ‹mâm Serahsî’yi dinleyecektik.<br />

Hocalarımız ön sıralarda, biz ö¤renciler<br />

de orta ve arka sıralarda<br />

oturmufl, heyecanla bizi aydınlatacak<br />

olan âlimi bekliyorduk. Derken, baflında<br />

siyah kalpa¤ı olan, ince, uzun<br />

boylu, ve hacim itibariyle kendi bünyesiyle<br />

hiçte mütenasip düflmeyen<br />

büyük kitapları yüklenmifl hâlde içeriye<br />

bir zat girdi. Hocalarımız, ve<br />

biz, o zatın elindeki kitapları taflıyarak<br />

kendisine yardım etmek için ısrar<br />

ettiysek de, o kabul etmedi; ve neredeyse<br />

kendi a¤ırlı¤ında olan koca koca<br />

ciltleri götürüp, konuflma yapaca¤ı<br />

masanın üzerine koydu.<br />

‹flte bu zatın adı Prof. Dr. Muhammed<br />

Hamdullah’tı; ve elinde taflıdı¤ı<br />

ciltler, ‹mâm Serahsî’nin el-<br />

Mebsût adlı eseriydi.<br />

‹flte rahmetli Hamidullah Hoca’yı<br />

ilk defa böyle tanıdım.<br />

Fakülteden mezun olunca, doktora<br />

için ‹ngiltere’ye gidecekken, kader<br />

Paris’e gitmemi yazdı; ve Paris’e gittim.<br />

Hamidullah Hoca "Heimatlos" 1<br />

olarak Paris’te yaflıyordu.<br />

Prensiplerinde tavizsizdi: Artık<br />

doktorayı bitirinceye kadar, her Cuma<br />

ve Pazar günleri bir araya gelecektik<br />

Büyük Alim’le. Bu bizim için<br />

ne kadar büyük bir ilâhî lütuftu... Cuma<br />

günleri namazda, pazar günleri<br />

de, Fransa’da bulunan Müslüman Talebe<br />

Derne¤inde (AEIF) yapılan ilmi<br />

seminerlerde görüflüyor, Hoca’nın<br />

"‹lim Okyanusu"ndan mümkün mertebe<br />

yararlanmaya çalıflıyorduk. Seminerlerde<br />

genellikle Hamidullah<br />

Hoca konuflur, dünyanın her tarafından<br />

doktora yapmak üzere Paris’e<br />

gelmifl olan biz ö¤renciler dinleyici<br />

olurduk. Talebe paralarıyla alınmıfl<br />

küçük ve mütevazı derne¤imizde elli-yüz<br />

kadar dinleyici oturacak yer<br />

bulabiliyordu.<br />

Herkese örnek olması açısından, o<br />

dernekte, rahmetli Hocayla yafladı-<br />

¤ım bir hatıram vardır ki, bunu, katıldı¤ım,<br />

ve dinleyicinin az oldu¤u bütün<br />

konferanslarımda anlattım. Sizinle<br />

de paylaflmak istiyorum:<br />

So¤uk bir kıfl günüydü. Paris’in<br />

rutubetli havasında, hafif hafif kar da<br />

serpifltiriyordu. O gün derne¤i süpürmek,<br />

ve sobayı yakıp salonu seminere<br />

hazırlama sırası bana gelmiflti.<br />

Seminerler, her Pazar günü saat<br />

<strong>14</strong>.30’da yapılıyordu. Saat tam<br />

<strong>14</strong>.00’te dernekte oldum. Yerleri temizleyip,<br />

sobayı tutuflturdu¤umda,<br />

Hamidullah Hoca kapıyı açarak içeri<br />

girdi. Mutad oldu¤u üzere, o kibar<br />

reveransıyla benimle tokalafltı; ve<br />

dinleyicileri beklemeye baflladık.<br />

Aradan yarım saat geçti; hiç kimse<br />

gelmedi. Ben, "nasılsa hiç kimse gelmedi;<br />

sobayı söndürüp gidelim" diye<br />

sobaya e¤ilmifltim ki, Hoca bana;<br />

Ne yapıyorsun diye seslendi.<br />

Ben de;<br />

Kimse gelmedi; sobayı söndürelim,<br />

ve gidelim! dedim.<br />

O kibar insan hafifçe bana do¤ru<br />

e¤rildi; ve kula¤ımdan tutarak beni<br />

yukarı kaldırdıktan sonra;<br />

Bugün burayı, "dinleyici yok" diye<br />

kapatıp gidersek, bir daha ebediyyen<br />

açılmaz! Geç karflıma otur, semineri<br />

seninle yapaca¤ım! dedi; ve beni<br />

karflısına oturtarak, kendisini 100 kifli<br />

dinliyormufl gibi, bana bir saat ders<br />

anlattı...<br />

O bir ‹slâmî fikir bekçisiydi: Rahmetli<br />

Hoca, fevkalade kibar, ve örnek<br />

bir Müslüman alimiydi. Biz ö¤renciler<br />

gibi, ‹mam Gazali ve Ahmed<br />

b. Hanbel üzerindeki çalıflmalarıyla<br />

ünlü oryantalist Henri Laoust’un,<br />

College de France’daki konferanslarına<br />

devam ederdi. Prof. Laoust, o<br />

seneki konferanslarında, ‹mâm Gazali’nin<br />

‹hyâ’sını 2 analiz ediyordu.<br />

Hamidullah Hoca’nın, Laoust’un<br />

anlattıklarına ihtiyacı olmadı¤ını bildi¤im<br />

için, bir gün kendisine, neden<br />

vaktini harcayıp bu seminerlere devam<br />

etti¤ini sordum. Sessizce bana<br />

flunları mırıldanmıfltı:<br />

Seminerlere devam eden ö¤rencilerin<br />

tamamı Müslüman; ve hiç biri<br />

‹hyâ’yı okumamıfl. Ben hazır bulunursam,<br />

Mösyö Laoust onlara yanlıfl<br />

fleyler anlatmaz! Size fikrî bekçilik<br />

yapıyorum!<br />

Gerçekten de Mösyö Laoust, zaman<br />

zaman anlattıklarının do¤rulu-<br />

¤unu Hamidullah Hoca’ya tasdik ettirirdi.<br />

Paris’te böylece befl senemiz Hoca’yla<br />

geçti. 3<br />

Doktoramızı bitirdikten sonra, Erzurum<br />

Üniversitesi’nde "hocalık" hayatımız<br />

baflladı.<br />

1975-76, ve 1976-77 ders yıllarında<br />

ders vermesi için Hamidullah Hoca’yı<br />

Erzurum’a davet ettik.<br />

O zamanlar adı ‹slami ‹limler Fakültesi<br />

olan flimdiki ‹lahiyat Fakültesinde,<br />

‹slâm Tarihi, Dinler Tarihi, ve<br />

‹slâm Hukuku dallarında birer sömestre<br />

ders verdi.<br />

Meyveli a¤aç tafllanır: Erzurum’da<br />

bulundu¤u sıralarda, ilimden<br />

nasiplerini almamıfl olan bazı zevat<br />

tarafından insafsızca, ve de bilgisizce<br />

elefltirildi. Garip olan fluydu ki, onu<br />

elefltirenlerin hiç birisi, onun eserlerini<br />

okumamıfltı. Hoca onları gülümseyerek<br />

karflılıyordu. Bunlardan bir tanesi,<br />

vefat etti¤i için ismini zikretmeyece¤im<br />

Rahmetli Erzurum Müftüsüydü.<br />

Kendisine gidip, "Hocam, siz<br />

Hamidullah Hoca’yı tenkid ederken,<br />

onun hangi kitabını okudunuz" diye<br />

sordu¤umda, "Efendi, birileri okumufl<br />

ve bize onun neler yazdı¤ını anlattılar"<br />

diye cevap vermifl, ben de<br />

kendisine, "Üstadım, bir müslümanın,<br />

tanımadı¤ı ve düflüncelerini bilmedi¤i<br />

bir müslümanı insafsızca tenkid<br />

etmesi dinimizce caiz mi Ya size<br />

bu bilgileri getirenler art niyetli ve<br />

cahil kimselerse, Allah’a ne cevap<br />

vereceksiniz". Rahmetli Müftü susmufltu.<br />

Hoca’nın bofl vakti olmazdı: Hamidullah<br />

Hoca, Erzurum’da bulundu¤u<br />

sıralarda sadece Fakültede ders<br />

vermedi; civar illerde konferanslara<br />

da katıldı. Orada bulundu¤u sıralarda<br />

yapmıfl oldu¤u çok önemli bir çalıflma<br />

daha vardır ki, ilim çevrelerinin<br />

ço¤u bundan habersizdir: Yetmifl yıl<br />

kadar önce, Fransız müsteflrikler, Buhari’nin<br />

Sahih’ini Fransızcaya tercüme<br />

ettiler. Fakat maalesef bu tercümede<br />

birçok hata var. ‹flte Hamidullah<br />

Hoca, Erzurum’da bulundu¤u sıralarda,<br />

bu tercümeyi gözden geçirdi;<br />

ve tamamı 4 cilt olan tercümeye, bir<br />

cilt hata tesbit ederek, bunu Paris’te<br />

neflretti.<br />

Yüzlerce insanın hidâyetine vesile<br />

oldu: Paris’te Müslüman olanlar, genellikle<br />

Hamidullah Hoca’nın e¤itiminden<br />

geçerdi. Hoca Rahmetli,<br />

Müslüman olacaklara, önce ‹slâm’ın<br />

ne olup ne olmadı¤ını bilip bilmediklerini<br />

sorar, bilmiyorlarsa, "ben size<br />

‹slâm’ı anlatayım, ondan sonra Müslüman<br />

olup olmayaca¤ınıza karar verin!"<br />

diyordu. Önce tevhid esaslarını<br />

açıklar, "Kelime-i fiahâdet"in ne demek<br />

oldu¤unu anlatırdı. Tevhid kelimesini<br />

ö¤rendikten sonra, inanıyorlarsa,<br />

bu sefer imânın ve ‹slâm’ın<br />

flartlarını anlatır, bunlara uymanın<br />

gereklili¤i üzerinde dururdu. Bunu<br />

müteakip, helal ve haramı açıklar,<br />

"dinin, imândan sonra, helal ve haramlara<br />

uymak oldu¤u esası üzerinde<br />

titizlikle dururdu.<br />

Bu kabil ihtidâların onlarcasında<br />

hazır bulunduk, flahit yazıldık...<br />

O ansiklopedik bir âlimdi: Hamidullah<br />

Hoca’yı tanıyanlar, onun ne<br />

kadar çok yönlü oldu¤unu bilirler.<br />

Sadece esas alanı olan hukuk dalında<br />

de¤il, Tarih, Hadis, Tefsir, Co¤rafya,<br />

Dinler Tarihi, Sosyal ilimler, hatta<br />

Tıp alanında her biri kaynak sayılan<br />

yüzlerce eser verdi.<br />

Hamidullah Hoca’nın bütün kitapları,<br />

‹slâmî ilimler dalında arafltırma<br />

yapanların kaynak ve el kitapları<br />

sayılırlar. ‹slâm’ın ilk dönemlerine<br />

(Hz. Peygamber (s.a.s) ve Dört Halife<br />

Dönemi) ait belgeleri içeren, el-<br />

Mecmuatu’l-Vesâiki’s-Siyâsiyyesi,<br />

dünyanın birçok diline tercüme edilmifl<br />

olan ‹slâm’a Girifl, ‹slam Peygamberi,<br />

Hz. Peygamberi’in Savaflları,<br />

Kur’an-ı Kerim Tarihi, ‹slam Müesseselerine<br />

Girifl, ‹slam Tarihine Girifl,<br />

Kitâbu’n-Nebât, 4 Hz. Peygamber’in<br />

Altı Orijinal Diplomatik Mektubu,<br />

‹slam Anayasa Hukuku, ‹lk ‹slam<br />

Devleti, ‹slam’da Devlet ‹daresi,<br />

‹slam’ın Do¤uflu, Allah’ın Elçisi Hz.<br />

Muhammed, Türkçeye yeni çevrilmifl<br />

olan Kur’an Meali (Aziz<br />

Kur’an), vs. yüzlerce eserinden sadece<br />

birkaç tanesi.<br />

Rahmetli Hoca, dünyanın her tarafında<br />

yayımlanan bu eserlerinin hiç<br />

birinden telif almadı. Kendisine verilmesi<br />

gereken ücreti sorar, o ücretin<br />

kitabın fiyatının indirimine yansıtmalarını<br />

isterdi. Böylece 50 lira olan kitap,<br />

45 liraya düflerdi.<br />

Fransa’dan sürgün: Fransa’da bulundu¤u<br />

için eserlerinin bir ço¤unu<br />

Fransızca yazarak, bir bakıma Fransız<br />

kültürüne katkılarda bulunmasına,<br />

ve ilerlemifl yaflına ra¤men 5 , bazı<br />

oryantalistlerin, o zamanlar moda<br />

olan "fundamantalist" suçlamasıyla<br />

karflı karflıya kaldı¤ından, maalesef<br />

Paris’i terke zorlandı; ve Amerika’da<br />

yaflayan ye¤eni Sadida Hanım’ın<br />

yardımıyla Okyanus ötesine, yâni<br />

Amerika’ya göç etti. Orada bulundu-<br />

¤u sırada da Allah’ın lutfuyla her se-


26 HATIRAT<br />

Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />

ne Hocamı ziyaret etmek nasip oldu.<br />

Fakat artık Hoca yazamıyor, telifatta<br />

bulunamıyordu. Önceleri Philadelphia<br />

Eyaletindeyken, daha sonraları,<br />

Florida’ya göç etmek zorunda kalıp,<br />

Jacksonville’e yerlefltiler.<br />

En son, 2002 yılının 3 Kasım’ıydı.<br />

Türkiye’de insanlar seçim kuyruklarında<br />

beklerken, ben de Hocam’la<br />

bafl baflaydım. Ve Sadida Hanım,<br />

yâni Hoca’nın ye¤eni, internetten<br />

çıkardı¤ı seçim sonuçlarını bana<br />

uzatıyordu. AKP büyük bir ço¤unlukla<br />

iktidar olmufltu. Ne yazık ki<br />

Hoca, bunu anlayabilecek sa¤lı¤a sahip<br />

de¤ildi. Kim bilir ne kadar sevinecekti...<br />

Çünkü seçimi kazananların<br />

ço¤u, onun kitaplarını okuyarak büyümüfllerdi...<br />

‹slâm’a Girifl, ‹slâm<br />

Peygamberi onların hangisinin kütüphanesinde<br />

yoktu ki 6<br />

Bu görüflmemden sonra, 17 Aralık<br />

2002 günü geldi. O günün bitiminde,<br />

tam da 23.45’te, Viyana’daki<br />

masamda çalıflırken, e-mail’imden flu<br />

mesajı okudum:<br />

"Hocan dünyasını de¤ifltirdi-Sadida".<br />

Hocam, Rabbi’ne kavuflmufltu.<br />

Hoca’nın cenaze namazını, benim gibi<br />

Hoca’nın talebesi olan Prof. Dr.<br />

Yusuf Ziya Kavakçı a¤abey kıldırdı.<br />

Yolunuz Florida’da Jacksonville’e<br />

düflerse, Hoca’nın mezarını ziyaret<br />

edin, ve ona bir Fatiha okuyun...<br />

‹nnâ lillâh ve innâ ileyhi raciûn...<br />

De¤erli Hocam’a Allah’tan rahmet<br />

dileyerek, onunla olan küçük bir<br />

hatıramı anlatmakla bitirmek istiyorum:<br />

1969 yılının Eylül ayının bir Cuma<br />

günüydü. Rue Monge’daki Paris<br />

Camisinde 7 Cuma saatini bekliyorduk.<br />

Hoca Rahmetli, Müslümanların<br />

birbirlerinin aleyhinde bulunmalarından<br />

yakınıyordu. Bir ara bana döndü<br />

ve kula¤ıma, hiç unutmadı¤ım flu<br />

sözleri fısıldadı:<br />

Sana bir söz söyleyece¤im ki, bu<br />

sözü kadınlar gibi küpe yapıp kula¤ına<br />

tak, ve hiç çıkarma: En günâhkâr<br />

Müslüman kardeflimiz, bize kâfirden<br />

daha yakındır!<br />

Ben o küpeyi kula¤ımdan hiç çıkarmadım.<br />

Size de aynı küpeyi takmanızı,<br />

ve hiç çıkarmamanızı tavsiye<br />

ederim.<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />

HESSEN<br />

‹nnâ lillâh ve innâ ileyhi raciûn...<br />

1- "Heimatlos", "vatansız" demektir.<br />

2- ‹hyâu ulûmi’d-Din.<br />

3- Hoca’yla Paris’teki anılarımızı<br />

içeren genifl bir çalıflmada, inflaallah<br />

daha çok ayrıntıları ele alaca-<br />

¤ız.<br />

4- Ed-Dineverî’nin.<br />

5- O zamanlar 80 küsur yafllarındaydı.<br />

6- Ama ne yazık ki, bu kitapları<br />

okuyup flimdilerde milletvekili olanlar,<br />

di¤er ‹slâm âlimlerini unuttukları<br />

gibi onu da unuttular. Unutmasalardı,<br />

onun yolunu terk eder miydiler<br />

7- O zamanlarda Paris’te bir tek<br />

bu cami vardı.<br />

Türk-Alman Salık Vakfı tarafından Giessen Üniversitesi’nde düzenlenen sempozyumda<br />

• Salık Bakanı Silke Lautenschlaeger<br />

Göçmenler ve salık konusu ele alındı<br />

Giessen-Türk-Alman<br />

Sa¤l›k Vakf› taraf›ndan<br />

Giessen Üniversitesi´nde<br />

Göçmenler ve Sa¤l›k<br />

konulu sempozyum gerçeklefltirildi.<br />

Çok say›da davetlinin<br />

kat›ld›¤› sempozyuma Türk-<br />

Alman Vakf› Bflk. Yaflar Bilgin,<br />

Hessen Eyaleti Sa¤l›k ve<br />

Sosyal ‹fller Bakan› Silke Lautenschlaeger,<br />

Giessen Belediye<br />

Bflk. Heinz Peter Haumann<br />

ve çok say›da Türk ve<br />

Alman kurulufl temsilcileri kat›ld›.<br />

Pro¤ram›n organizesini yapan<br />

çal›flma gurubu Arbeitskreis<br />

"Transkulturelle Medizin,<br />

Migration und Gesundheit (Ak<br />

TKMMG) T›p bölümünden<br />

Giessen Üniversitesi´nde<br />

program› destekleyenler; T›p<br />

Bölüm GI, Sosyal Bakanl›k<br />

Hessen, Giessen Belediyesi,<br />

Giessen ve Marburg Üniversiteleri,<br />

Türk-Alman Sa¤l›k<br />

Vakf› Giessen.<br />

Program›n konusu "Migration<br />

und Gesundheit- Interdisziplinäre<br />

Perspektiven" Göçmenler<br />

ve Sa¤l›k konulu sempozyum.<br />

Aç›l›fl konuflmas›n› Dr. Yaflar<br />

Bilgin (Türk-Alman Sa¤l›k<br />

Vakf› Baflkan› TDG e.V.) yapt›.<br />

Vak›f ve çal›flmalar› hakk›nda<br />

k›saca bilgi veren Bilgin,<br />

Almanya´da yaflayan göçmenlerin<br />

ileri yafllarda karfl›<br />

karfl›ya kald›klar› hastal›klar›n<br />

tesbiti, tan›m› ve çözüm önerilerinin<br />

ortaya konmas› sempozyumun<br />

ana konusunu oluflturdu¤unu<br />

belirterek misafirlere<br />

ve kat›l›mc›lara teflekkür etti.<br />

Türklerin ço¤unlukta oldu¤u<br />

gözlenen salona kat›l›m beklenilenden<br />

daha fazla idi. Konuyla<br />

ilgili olarak s›rayla selamlama<br />

konuflmalar› yap›ld›.<br />

Çal›flma gurubu ad›na Prof.<br />

Dr. R.G. Bretzel ve sonra Hessen<br />

Sosyal Bakan› Silke Lautenschläger,<br />

Hessen hükümetinin<br />

yabanc›lar›n sa¤l›klar›na<br />

önem verdi¤ini farkl› porjelerle<br />

gösterdiklerini anlatt›¤› konuflmas›nda,<br />

bundan dolay›<br />

Giessen Üniversitesi´nin bu<br />

çal›flma gurubunu geçen y›l<br />

ödüllendirdiklerini ve desteklediklerini,<br />

bunun yan›s›ra da<br />

göçmenlere e¤itim (dil) konusunda<br />

da hükümet olarak yard›mc›<br />

olduklar›n› ifade etti.<br />

Ard›ndan Giessen Belediye<br />

Baflkan› Heinz Peter Haumann<br />

söz ald› ve Giessen´de <strong>14</strong>8<br />

farkl› milletten insanlar›n bir<br />

arada yaflad›¤›n›, bu insanlar›n<br />

sa¤l›klar›yla belediye olarak<br />

hiç bir ay›r›m yapmaks›z›n ilgilenmek<br />

durumunda olduklar›n›<br />

söyleyerek, bundan dolay›<br />

da çal›flma gurubunun desteklenmesi<br />

ve güçlendirilmesini<br />

istedi. Pro¤ram›n ilerleyen saatlerinde<br />

farkl› bölümlerden<br />

doktorlar yabanc›larla yapt›-<br />

klar› araflt›rmalar› ve tecrübelerini<br />

anlatt›lar.<br />

Yabanc›lara karfl› davran›flta<br />

hastanedeki sorunlar ve özellikler<br />

konusunu Dr. A. Ak›nc›,<br />

Dr. Nedim Soydan, Dr. I.<br />

Mehmet Bilgin ifllediler. Kalp<br />

rahats›zl›klar› üzerinde de duran<br />

Soydan, “Bu hastal›k Almanlara<br />

nazaran bizim toplumumuzda<br />

daha erken yaflta<br />

bafll›yor. Bu tür rahats›zl›klardan<br />

korunma yöntemlerinin<br />

bafl›nda ise, sa¤l›kl› beslenme<br />

ve düzenli hekim kontrolu gerekmektedir.”<br />

dedi.<br />

Dr. Mehmet Bilgin de fleker<br />

hastal›¤›n›n erkeklere oranla<br />

kad›nlarda daha fazla görüldü-<br />

¤ünü hat›rlatarak özellikle<br />

ilerleyen yafllarda bu hastal›-<br />

¤›n daha etkin oldu¤unu ifade<br />

etti. Sempozyumda özellikle<br />

yabanc›larda yo¤unluk gösteren<br />

hastal›klar konu oldu, mesela<br />

çocuklarda fazla kilo yani<br />

fliflmanl›¤›n farkl› yemek kültüründen<br />

kaynakland›¤› tahmin<br />

ediliyor.<br />

Uzmanlar konuflmalar›nda<br />

erken teflhisin birçok hastal›-<br />

¤›n yenilmesi için önemli bir<br />

ifllevi oldu¤unu vurgulayarak,<br />

iki y›lda bir yapt›r›lmas› gereken<br />

Chek Up hakk›n›n kullan›lmas›n›<br />

da özellikle istedi.<br />

Pro¤ram›n ikinci günü kat›-<br />

l›mc›lar gruplar halinde yapt›klar›<br />

çal›flmalarda önceki gün<br />

görüflülen konular› enine boyuna<br />

incelendi ve daha iyi neler<br />

yap›labilir sorusuna cevaplar<br />

arand›. Sempozyumun sonuçlar›<br />

yaz› haline getirilip yay›mlanacak.<br />

TASV Bk.Yaar Bilgin


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />

HESSEN<br />

Mustafa KASALAK<br />

m.kasalak@web.de<br />

Sevgili okurlar!<br />

Sizlere tüm kalbi selamlar›m›gönderir,<br />

Allah’tan nefleli günler temenni<br />

ederim. Tabi ne kadar neflelisiniz bilemem.<br />

Çok insanlar nefleli gibi görünürler<br />

aslen de¤illerdir. Al›flkanl›k olmufl,<br />

nas›ls›n diye soruyorsun, adam<br />

iyiyim diyor, hiç bir kifli (istisnalar hariç)<br />

kötüyüm demiyor. Asl›nda yalan<br />

SOUKTAN SICAK GARAJ’A<br />

söyleniyor. ‹nsanlar içine kapanm›fl,<br />

maddi manevi problemlerle mücadelede<br />

kimi pes etmifl, kimi direniyor amma<br />

velakin iyiyim diyebiliyor. Ciddi<br />

misin diye ›srar edersem, can›m beterin<br />

beteri var diyerek teslim ve tevekkül<br />

etti¤ini ima ediyor. ‹flte kurtard›¤›-<br />

m›z nokta oras› oluyor. Hatt›zat›nda<br />

biraz da insan durum ve pozisyonuna<br />

göre konuflur, soru sorar ve flaka yaparsa<br />

tepki ve cevaplar› da ona göre<br />

al›r.<br />

Geçenlerde sürekli gezip kahve içti¤im<br />

yak›n›m›zdaki Bad Soden’e gittim.<br />

Arabam› ayaklamak için park<br />

edip kendimi so¤uk ve sert olan havaya<br />

ra¤men d›flar› att›m. Parkta ayaklarken<br />

önümde biri gözüme iliflti, iyi<br />

bakt›m çok samimi oldu¤um ama çoktan<br />

görmedi¤im iyi bir arkadafl›m. Hemen<br />

yerden biraz kar al›p, avucumda<br />

top gibi flekillendirip h›zl› ad›mlarla<br />

mesafeyi kapat›p arka omuzuna isabet<br />

ettirdim.<br />

Ani refleksle dönüp bakt›, bakt›:<br />

ÖZEL KÖE 27<br />

Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />

- Yahu, Kasalak.. So¤uk flaka s›ras›m›<br />

flimdi! dedi.<br />

K›r›l›r gibi oldu¤unu hissettim.<br />

- Sen temizli¤in ve sevginin sembolu<br />

olan kar atanlardan korkma, kötülü¤ün<br />

ve refretin sembolu olan çamur<br />

atanlardan kork, diyerek kucaklay›p<br />

teskin ettim.<br />

Beraberce bir kahveye girip hele<br />

bir de nefis kokulu s›cak kahveyi içip<br />

›s›nd›ktan sonra, o morali bozuk so-<br />

¤uk görünümlü insan s›ms›cak ve samimi<br />

oluverdi.<br />

Demem odurki insanlar›n nerede<br />

nas›l ve ne flekilde davranacaklar› belli<br />

olmuyor. Ancak bilinen bir gerçek<br />

flu ki, özünde saf ve iyi niyet mevcut.<br />

fiimdi baz› okurlar düflünmüfl olabilirler.<br />

Bu yaz› mizahtan çok düflündürücü<br />

ve k›smen dramatik oldu diye, hakl›lar.<br />

fiu an yaflad›¤›m›z Almanyan›n hemen<br />

bir tamam›nda kara k›fl dedi¤imiz<br />

sert k›fl› yafl›yoruz.<br />

Sert ve so¤uk geçen günlerde nefleli<br />

c›v›l c›v›l mizah yazarsak, s›ras›m›<br />

flimdi kuru flakan›n diye serzeniflte bulunursunuz.<br />

Benim bu k›fl günlerine<br />

uygun bir yaz›y› tercih ediflimin as›l<br />

sebebi illlada sizi k›zacak diye de¤il.<br />

Nihayetinde ben de sizlerden birinizim,<br />

arada s›rada üflüyoruz. ‹nsallah<br />

havalar biraz ›s›n›nca ayn› tarza devam<br />

ederiz.<br />

Son geliflme olarak aktaraca¤›m<br />

olay ilginçtir. Benim evin yan taraf›nda<br />

araba garajlar› var, tam 17 tane.<br />

Sabah saat 6.30’da evin önündeki<br />

ESSO benzin istasyonunda tank dolduran<br />

flah›s, para ödemek için içeri<br />

girmifl. Paras›n› ödedikten sonra d›flar›<br />

ç›kt›¤›nda baksa ki arabas› yok! Me-<br />

¤er el frenini çekmeyi unutmufl, arabas›<br />

rampa afla¤› do¤ruca benim garaja<br />

misafir olmufl!<br />

Hayret, 17 garaj›n tek Türk sahibi<br />

olarak bana tesadüf etti¤i için kendimi<br />

flansl› buluyorum. Dedik ya beterin<br />

beteri var. fiükür can›m›z sa¤.<br />

Sevgiler ve selamlar…


ETKNLK HABER<br />

28<br />

Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />

Kassel - Ömer Kutlucan<br />

Toplantı akflam namazından<br />

sonra yenilen yemekten ile<br />

baflladı. Açılıfl Kur’an-ı<br />

Kerim’inin hemen ardından fiube<br />

Baflkanların yoklamasına geçildi.<br />

Daha sonra Hessen Gençlik Teflkilatı<br />

Baflkanı Hakan Bayhan selamlama<br />

konuflmasını yaptı. Yapmıfl<br />

oldu¤u konuflmada Hakan<br />

Bayhan “Davamızın önde gelen<br />

insanlarını örnek almalıyız. Onlar<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />

HESSEN<br />

Hessen ube Gençlik Bakanları bu defa Kassel’de bulutu<br />

IGMG Hessen Gençlik Teflkilatının her üç aya bir yaptı¤ı fiube Gençlik Baflkanları Toplantısın›n<br />

(fiBT) üçüncüsü yatılı olarak Kassel flehrinde gerçeklefltirildi.<br />

nasıl gece gündüz demeksizin çalıflıyorsa,<br />

bizimde o flekilde çalıflmamız<br />

gerekiyor, tembellik yapmaya<br />

kesinlikle hakkımız yok”<br />

fleklinde konufltu. Baflkanımız ayriyeten<br />

baflarılı olmanın sırrını flu<br />

flekilde özetledi:<br />

1- Gıybeti terk ediniz<br />

2- Dıflarıdan terk ediniz<br />

3- Nafile ibadetinizi ço¤altınız<br />

Baflkanın konuflmasının ardından<br />

birimlerin tek tek de¤erlendirilmesine<br />

geçildi. Kılınan yatsı<br />

namazından sonra Allah’ın güzel<br />

isimleri anıldı. Kassel Gençlik<br />

Teflkilatının hazırlamıfl oldu¤u çi¤<br />

köfte ziyafetine geçildi. Bu ziyafet<br />

esnasında fiube baflkanlar› arasında<br />

küçük zevkli turnuvalar düzenlendi.<br />

E¤lence bölümü geç saate<br />

kadar devam etti, uykusu gelen<br />

baflkanlar uyuyup istirahat ettiler.<br />

‹kinci gün sabah erkenden<br />

kalkan baflkanlar namazlarını kılıp<br />

kahvaltı bölümüne geçtiler.<br />

Kahvaltının ardından Hakan Bayhan’ın<br />

“Baflarıya ulaflmanın flartları”<br />

adlı seminer verdi. Seminerden<br />

sonra dilek ve temenni bölümüne<br />

geçildi. Sonra ö¤le yeme¤i<br />

yenildi ve program bu flekilde tamamlanmıfl<br />

oldu.<br />

Kassel fiube Gençlik Teflkilatına<br />

güzel hizmetlerinden dolayı teflekkür<br />

ediyor, çalıflmalarında baflarılar<br />

diliyoruz.<br />

IGMG Hessen Gençlii<br />

Birim Eitim Toplantısı<br />

IGMG Hessen Gençlik Teflkilatının tertiplemifl oldu¤u fiube<br />

BET’i (Birim E¤itim Toplantısı) Hanau’da gerçeklefltirildi.<br />

Hanau - Ömer Kutlucan<br />

7Birime yönelik hazırlanan ve<br />

yüksek bir katılımla gerçekleflen<br />

BET kelamların en güzeli<br />

olan Kur’an-ı Kerim ile baflladı.<br />

Açılıfl Kur’an’ın ardından bir selamlama<br />

konuflması yapan Hessen Gençlik<br />

Teflkilatı Baflkanı Hakan Bayhan<br />

katılımı sa¤layan Birim Baflkanlarına<br />

tekekkür ederek yaptıkları görevin<br />

ne kadar önemli oldu¤unu vurguladı.<br />

Selamlam konuflmas›ndan sonra Birim<br />

E¤itim Toplantısına geçildi.<br />

Kendileri için özel hazırlanan odalara<br />

geçen Birim Baflkanları ne gibi görevlerle<br />

sorumlu oldukları, görevlerin<br />

ne derece önemli oldu¤u ve görevlerinin<br />

en iyi flekilde nasıl yapabilecekleri<br />

hakkında önemli bilgiler<br />

verildi.<br />

Verilen bu seminerin ardından bir<br />

araya gelen Birim Baflkanlarının dilek<br />

ve temennilerine yer verildi. Bir<br />

çok sorunun sorulması dikkatlerden<br />

kaçmadı. Soruları cevaplandıran<br />

Hessen Gençlik Teflkilatı Hakan<br />

Bayhan fiube idarecilerine tekrar teflekkür<br />

etti. BET kapanıfl Kur’an’ın<br />

ardından Hanau Gençlik Teflkilatının<br />

vermifl oldu¤u güzel ikramla sona erdi.<br />

Herborn’da mutlu bir<br />

yuvanın temeli atıldı<br />

Hessen Bölge Gençli¤i; güzel bir dü¤ün töreniyle dünya<br />

evine giren Herborn Gençlik Baflkanı Serdar Kılıç ile Derya<br />

Dursunu bu mutlu günlerinde yalnız bırakmadı.<br />

Herborn - Ömer Kutlucan<br />

Hessen Bölge Gençli¤i; güzel<br />

bir dü¤ün töreniyle dünya evine<br />

giren Herborn Gençlik Baflkanı<br />

Serdar Kılıç ile Derya Dursunu bu<br />

mutlu günlerinde yalnız bırakmadı.<br />

Açılıfl Kur’an-ı Kerimi ile bafllayan<br />

dü¤ün merasiminde Hessen Bölge<br />

Baflkanı Mehmet Atefl beyle Bölge<br />

Gençlik Baflkanı Hakan Bayhan mikrofona<br />

davet edilerek evlenen çifte iki<br />

cihan saadeti dilediler. Grup Erlerin<br />

söyledi¤i ilahileri ve hazırladı¤ı e¤lence<br />

pro¤ramı dü¤ün merasimine ayriyeten<br />

renk kattı. Dü¤ün sahiplerinin vermifl<br />

oldu¤u ziyafetten sonra yer alan takı<br />

bölümünde davete uyan aile yakınları<br />

ve dostları evlenen çifte tebriklerini<br />

ve ikramlarını sundular.<br />

Hessen Bölge Gençli¤i olarak evlenen<br />

bu kardefllerimize bir ömür boyu<br />

mutluluklar diliyoruz. Rabbim do¤acak<br />

nesillerini Hakk yolu üzere daim<br />

eylesin.


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />

HESSEN<br />

Zehra DZMAN<br />

IGMG Kadın KOlları Bakanı<br />

IGMG Kadın Kolları Bakanı Zehra Dizman “Dünya<br />

Kadınları Günü” dolayısıyla bir mesaj yayınladı<br />

Hiç kuflkusuz 8 Mart 1857 yılında<br />

New York’ta gerçekleflen<br />

hareket, insanlık tarihi<br />

boyunca yapılagelen hak arama mücadelesinin<br />

sadece belli bir kesitidir.<br />

Tam <strong>14</strong>2 yıl önce bir tekstil fabrikasında<br />

çalıflan kadınlar, "düflük ücret,<br />

uzun çalıflma süreleri ve insan onuruna<br />

aykırı çalıflma ortamları"na<br />

karflı baflkaldırıp, bir direnifl bafllattılar.<br />

Netice itibariyle kadın hareketinin<br />

sınıflar ve kıtalararası siyasallaflmasına<br />

yön veren bu olaydan 53 yıl<br />

sonra, 1910 yılında Kopenhag’da<br />

toplanan Uluslararası Kadın Konferansı’nda,<br />

8 Mart günü, "Dünya Kadınlar<br />

Günü" olarak ilan edildi. Bu<br />

günün Birleflmifl Milletler tarafından<br />

kabul edilmesi ise 1975 yılında<br />

olmufltu.<br />

Ancak günümüzde Dünya Kadınlar<br />

Günü ilk taleplerinden daha<br />

farklı, kadınların sorunlarının ve temel<br />

taleplerinin dile getirildigi bir<br />

gün olmufltur. Bununla birlikte kadına<br />

verilen haklar ve uygulamaları ile<br />

ilgili eksiklikler, elefltirileri ve tespitler<br />

gündeme getirilirerek dünya<br />

kadınlarının konumu ile ilgili muhasebe<br />

yapmaya fırsat olusur. Bu ba¤lamda<br />

“Dünya Kadınlar Günü” kadına<br />

verilen hakların sembolü haline<br />

gelmifl olsa da, halen kadınlarımızın<br />

bir cok sorunlarla karflı karflıya kaldıkları<br />

bir gerçektir. Özellikle e¤itim,<br />

istihdam, sa¤lık ve eflit hukuki<br />

haklara sahip olma alanında, yani en<br />

temel insan haklarından istifade etme<br />

ve yararlanmada, kadınlarımızın<br />

tam bir sorunlar yuma¤ıyla baflbafla<br />

kaldıkları da gözlenmektedir.<br />

Özellikle dini inançarından dolayı,<br />

e¤itim, çalıflma, kariyer sahibi<br />

olma vb. haklarına yapılan çeflitli<br />

müdahaleler, kadınları ve genç kızları<br />

bu sorunlarla mücadeleye zorlamaktadır.<br />

Daha da ileriye gidilerek,<br />

kadınları, dini inançlarından dolayı,<br />

kendi içerisinde kategorize ederek<br />

ve sınıflara ayırarak, e¤itim ve çalıflma<br />

gibi temel haklardan yoksun bırakılmaları<br />

endifle ve üzüntü oluflturan<br />

bir gerçek olarak karflımıza çıkmaktadır.<br />

Temel hak ve özgürlüklerini<br />

elde etmek için çaba sarfetmek<br />

zorunda bırakılan, kadın ve genç<br />

kızlarımızın, enerjilerinden ve sinerjlerinden<br />

yararlanmak yerine,<br />

güçleri heba edilmektedir, potansiyellerinden<br />

faydalanılma maktadır.<br />

Bunun yanı sıra dindar kadının<br />

toplumdaki fonksiyonu, görevleri,<br />

sorumlulukları, hakları, maddi ve<br />

manevi de¤erlerin üretimi sürecindeki<br />

konumu, kiflilik özellikleri gibi<br />

unsurlar, yine toplumdaki kad›n<br />

ZMD Almanya Müslümanlar<br />

Merkez Konseyi yeni<br />

yönetim kurulunu seçti<br />

Dr. Ayyup Axel Köhler Almanya Müslümanlar<br />

Merkez Konseyi’nin yeni baflkanı oldu<br />

Almanya Müslümanlar Merkez<br />

Konseyi (ZMD) yeni<br />

yönetim kurulunu seçti. ‹slam<br />

dinini seçen ve 2001 yılından<br />

beri Müslümanlar Merkez Konseyi’nin<br />

genel sekreterli¤ini yürüten<br />

67 yaflındaki "Dr. Ayyub Axel<br />

Köhler" konseyin yeni baflkanı seçildi.<br />

Köhler, böylece 12 yıldır Almanya<br />

Müslümanlar Merkez Konseyi’nin<br />

baflkanlı¤ını yapan Nadeem<br />

Elyas’tan baflkanlı¤ı devraldı.<br />

Seçilen di¤er yönetim kurulu<br />

üyeleri ise; birinci baflkan yardımcısı<br />

ve ZMD ’nin kadın kolları sorumlusu<br />

Hilden’den Maryam Brigitte<br />

Weiss, ikinci baflkan yardımcısı<br />

ve Avrupa Türk ‹slam Birli¤i<br />

(AT‹B) Genel sekreteri Köln’den<br />

Mahmut Aflkar, Genel Sekreter ve<br />

ZMD’nin Medya Sorumlusu Aachen’dan<br />

Aiman A. Mazyek, muhasebe<br />

sorumlusu ve Hamburg ‹slam<br />

Merkezi üyesi Burhan Da¤.<br />

MESAJ 29<br />

Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />

portresi alg›lamas›na ve cinsiyete<br />

göre flekillendirilmektedir. Özellikle<br />

dindar ve baflörtülü kad›nlar› d›fllayan<br />

geleneksel e¤itim ve resmi ideolojiler,<br />

toplumda kad›n›n yerini<br />

sarsm›fl ve kad›n› evinin içinde bir<br />

role uygun görmüfltür. Bunun sonucunda<br />

kadınların topluma katılımları<br />

kısıtlanarak, etkileri engellenmekte<br />

ve yetkileri s›nırlandırılarak, kadın<br />

özel alana (ev ve aile) yönlendirilmektedir.<br />

Bu durumda tarihi süreçte<br />

ve günümüzde de oldu¤u gibi<br />

toplumsal cinsiyet eflitli¤inden de<br />

öte, kadınlar arası eflitli¤in de mutlaka<br />

mücadelesi verilmelidir.<br />

Dolayısıyla kadınların hukuksal<br />

ve toplumsal statülerinin güçlendirilmesi<br />

ve kalkındırılması için var<br />

olan tüm kadın katmanlarının eflit<br />

haklara ve özgürlüklere sahip olması<br />

gerekmektedir.<br />

Kadınların pozitif katkıları ile<br />

topluma katılımlarını sa¤lamak için<br />

kadınların geliflmesini desteklemek,<br />

aralarındaki dayanıflmayı, bilgi ve<br />

tecrübelerini artırmak ve ayırımcılı-<br />

¤a u¤ramıfl bütün kadinlara gerekli<br />

yardımları ulafltırmak temel prensip<br />

haline gelmelidir.<br />

- E¤itim flansı tanınmayanlara bu<br />

imkanın verilmesi<br />

- Evde ve iflyerinde kadınlara yönelik<br />

ayrımcılık kapsamına giren<br />

uygulamaların önlenmesi ve<br />

- Tüm ülkelerde, bütün kadınların<br />

toplumsal ve siyasal etkinlik kazanması<br />

ve ekonomik güce kavuflmalarına<br />

destek verilmesi temel hedefler<br />

olarak sadece sözde kalmamalı<br />

ve mutlaka uygulamaya konmalıdır.<br />

Bireylerin, ailelerin ve toplumun<br />

yaflam kalitesini gelifltirmek için gerekli<br />

olan flartlar tüm kadınların eflit<br />

haklara sahip olmasıyla gerçekleflir.<br />

Bu kapsamda sosyal, ekonomik, politik<br />

sorunlara yol açabilecek, kadınların<br />

maruz kaldı¤ı olumsuz yaflam<br />

koflulları kalkacak ve kadınlar daha<br />

faydalı bireyler olarak, toplumun<br />

geliflmesine ve hayat kalitesine katkıda<br />

bulunabileceklerdir.<br />

Türk Alman Sa¤l›k Vakf› olarak, vatandafllar›m›za kendi<br />

dillerinde sa¤l›k hizmeti sunmaya devam ediyoruz. Bu kez<br />

bayanlara yönelik “Kad›n Hastal›klar› ve HPV virüsüne karfl›<br />

korunma afl›s›” konulu seminerlerimiz bafllam›flt›r. Özellikle<br />

bayan vatandafllar›m›z hastal›klar› konusunda Kad›n Do¤um<br />

Uzman› doktorlar›m›zdan bilgi edinebileceklerdir. Afla¤›da ad›<br />

geçen tarihdeki seminerlere tüm vatandafllar›m›z davetlidir.<br />

19 fiubat Pazar <strong>14</strong>:00-16:00 Frankfurt Münchenerstr. 21<br />

26 fiubat Pazar <strong>14</strong>:00-16:00 Gustavsburg Langestreng 12<br />

05 Mart Pazar <strong>14</strong>:00-16:00 Friedberg Königsbergerstr. 16<br />

12 Mart Pazar <strong>14</strong>:00-16:00 Kassel Mattenbergstr. 64-66<br />

02 Nisan Pazar <strong>14</strong>:00-16:00 Köln Neusserstr. 356<br />

<strong>14</strong> May›s Pazar <strong>14</strong>:00-16:00 Berlin Skalitzerstr.131-132<br />

21 May›s Pazar <strong>14</strong>:00-16:00 Offenbach Bleichstr. 56<br />

17 Eylül Pazar <strong>14</strong>:00-16:00 Ehringshausen Dillstr. 4<br />

05 Kas›m Pazar <strong>14</strong>:00-16:00 Münih Landwehrstr. 25<br />

Katk›lar›ndan dolay› SANOFI Pasteur MSD<br />

GmbH firmas›na teflekkür ederiz.


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />

HESSEN<br />

Dr. Mehmet BLGN<br />

bilginmmehmet@yahoo.de<br />

KUfi GR‹B‹ NED‹R<br />

Kufl gribi tavuk vebası olarak da<br />

bilinen, influenza A grubu virüslerinin<br />

neden oldu¤u, kanatlı hayvanlarda<br />

solunum ve sinir sistemine ait belirtilerle<br />

kendini gösteren çok bulaflıcı<br />

ve öldürücü bir enfeksiyon hastalı-<br />

¤ıdır. Kufl gribi virüsleri normalde<br />

yabani kufllarda do¤al olarak bulunmaktadır.<br />

Bu kufllar genellikle hastalanmadan<br />

bu virüsleri ba¤›rsaklarında<br />

taflırlar. ‹lk olarak 1878 yılında<br />

‹talya’da, 1959 yılında Scotland’da<br />

ve daha sonra 1961 yılında Güney<br />

Afrikadaki kufllara izole edilmifl ve<br />

Avian ‹nfluenza A virüsü (H5N1)<br />

olarak isimlendirilmifltir.<br />

Avian influenza virüsünün A, B<br />

ve C tipleri vardır. B ve C tipleri yalnız<br />

insanlarda hastalık oluflturur. A<br />

tipi ise insan, domuz, memeli deniz<br />

hayvanları, at ve kanatlı hayvanlarda<br />

solunum yolu enfeksiyonu oluflturdu-<br />

¤u tespit edilmifltir. Kanatlı hayvanlarda<br />

80’den fazla farklı özellikte<br />

influenza virüsü izole edilmifltir. Kümes<br />

hayvanlarını infekte eden influenza<br />

A virüsü hastalı¤a neden olma<br />

yetene¤ine göre ikiye ayrılır. Bunlardan<br />

çok etkili ve öldürücü kufl gribine<br />

yol açan virüsler H5 ve H7 alt<br />

grubuna girer. Ancak bu alt gruptaki<br />

virüslerin hepsi patojenitesi yüksek<br />

olan kufl gribine yol açmaz. Di¤er tip<br />

virüsler ise çok daha hafif bir hastalı-<br />

¤a neden olurlar.<br />

HASTALI⁄IN ÖNEM‹<br />

Kufl gribi bütün dünyada büyük<br />

ekonomik kayıplara neden olan ve<br />

tavukçuluk sektörünü tehdit eden<br />

önemli bir viral hastalıktır. Bu hastalı¤ın<br />

insanlara da bulaflarak ölümlere<br />

neden olması önemini bir kat daha<br />

artırmaktadır. Hastalık son on yıl<br />

içinde Meksika, Avustralya, Hong<br />

Kong, ‹talya, Kore, Vietnam, Japonya,<br />

Çin, Tayland, Kamboçya, Pakistan,<br />

Endonezya, ABD, Malezya, Kanada,<br />

Yeni Zellanda, ‹srail, Macaristan,<br />

Çek Cumhuriyeti, Türkiye, Rusya,<br />

Kazakistan ve Hindistan gibi ülkelerde<br />

salgınlar oluflturmufltur. Bu<br />

salg›nlarda 100 milyonun üzerinde<br />

kümes hayvan› ölmüfl veya itlaf edilmifltir.<br />

Daha da önemlisi kufl gribine<br />

yakalanan insanlardan 100’e yak›n›<br />

hayat›n› kaybetmifltir.<br />

HASTALI⁄IN BULAfiMASI<br />

VE YAYILMASI<br />

Bulaflmada göçmen su kufllar›<br />

önemli rol oynamaktad›r. Göçmen su<br />

kuflları, en sık yabani ördekler, kufl<br />

gribi virüslerini taflıyabilirler ve bu<br />

kufllar ço¤u zaman hastal›¤a karfl› dirençlidirler.<br />

Tavuk ve hindi gibi evcil<br />

kümes hayvanları influenza salgınlarına<br />

karflı özellikle hassas olup hızla<br />

ölümler ortaya çıkabilmektedir. Evcil<br />

kümes hayvanlarının yabani kufllarla<br />

teması ortaya çıkan salgınların en sık<br />

nedeni olarak gösterilmektedir. Enfekte<br />

kuflların dıflkıları ve salgıları ile<br />

bulaflık yem, su, alet, yumurta ve<br />

personel yayılmaya neden olmaktad›r.<br />

Hastalı¤ın tavuktan yumurta yoluyla<br />

civcive bulaflmasıyla ilgili kesin<br />

bir kanıt yoktur. Fakat infekte<br />

hayvanların yumurtalarının kabuklarında<br />

virus tespit edilmifltir. Ayrıca<br />

canlı kufl satan dükkanlar da salgınların<br />

yayılmasında önemli rol oynamaktadır.<br />

Kufl gribi kufllarda hafif<br />

hastalıktan, yüksek derecede bulaflıcı<br />

ve hızla ölümle sonuçlanan a¤ır hastalı¤a<br />

neden olabilir. Hafif hastalık<br />

bazen sadece saldırgan özellik gösterme,<br />

tüylerde kırıflıklık ve kabarma,<br />

depresyon veya yumurta üretiminde<br />

azalma fleklinde kendini gösterir.<br />

Hastalı¤ın esas önemli formu<br />

yüksek derecede patojenik kufl gribi<br />

formudur. Bu formda ölüm oranı %<br />

100’e yaklaflır. Hayvanlar belirtilerin<br />

baflladı¤ı gün içinde bile aniden ölebilirler.<br />

Virusun hava yolu ile taflınması<br />

bir kaç km ile sınırlıdır. Ayrıca hastalık<br />

böceklerle, kan emici sinekler<br />

ve kemiriciler vasıtasıyla enfekte<br />

hayvanlardan duyarlı olan hayvanlara<br />

mekanik olarak da bulafltırılabilir.<br />

<strong>Hayat</strong>ta kalan hasta hayvanlar 10<br />

gün boyunca virüsü etrafa yayarlar.<br />

Bu durum hayvan satıflları ve göçmen<br />

kufllar vasıtasıyla virüsün yayılmasına<br />

kaynak teflkil etmektedir.<br />

KUfi GR‹B‹N‹N TAR‹H‹<br />

Avian influenza virüsü ilk defa<br />

1878 y›l›nda ‹talya’da tan›mlanm›fl<br />

ve daha sonra dünyan›n de¤iflik ülkelerinde<br />

zaman zaman salg›nlar fleklinde<br />

ortaya ç›km›flt›r. Amerika Birleflik<br />

Devletlerinde 1983-1984 salg›-<br />

n›nda H5N2 virüsü tespit edilmifl ve<br />

17 milyon kanatl› hayvan itlaf edilmifltir.<br />

1992-1995 y›llar› aras›nda<br />

H5N2 virüsü salg›n›nda Meksika’da<br />

milyonlarca kümes hayvan› ölmüfl<br />

ve itlaf edilmifltir. 1999-2001 y›llar›<br />

aras›nda H7N1 virüs salg›n›nda ‹talya’da<br />

13 milyon kanatl› hayvan itlaf<br />

edilmifltir. 2003 y›l›nda Belçika’daki<br />

SALIK SAYFASI 31<br />

Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />

KU GRB (TAVUK VEBASI)<br />

salg›nda <strong>14</strong> milyon ve Hollanda’daki<br />

salg›nda 5 milyon kümes hayvan› itlaf<br />

edilmifltir.<br />

Daha sonraki y›llarda, özellikle<br />

Asya ülkelerinde bir çok salg›n ortaya<br />

ç›km›fl ve 2006 y›l› bafl›nda Türkiye’de<br />

kufl gribi salg›n› görülen ülkeler<br />

aras›na girmifltir. Türkiye’de bu<br />

salgında flimdiye kadar yaklaflık 10<br />

bin kümes hayvanı ölmüfl ve hastalıkla<br />

mücadele çerçevesinde yaklaflık<br />

2,5 milyon kümes hayvanı itlaf edilmifltir.<br />

Tüm dünyada bu güne kadar kufl<br />

gribi salgınlarında yaklaflık 100 milyonun<br />

üzerinde kümes hayvanı ölmüfl<br />

veya itlaf edilmifltir.<br />

HASTALI⁄IN ‹NSANLARA<br />

BULAfiMASI<br />

Kufl gribi virusü; infekte hayvanlarla<br />

yakın temasta bulunan insanlara<br />

bulaflabilmektedir. Hasta veya hastalıktan<br />

ölmüfl hayvanlara çıplak elle<br />

dokunulması, bu hayvanların burun<br />

akıntısı, bo¤az akıntısı vaya dıflkılarıyla<br />

temas edilmesi sonucu virüs insanlara<br />

bulaflabilir. Kufl gribi ayrıca<br />

havaya karıflan virüslerin solunmasıyla<br />

da insanlara bulaflabilmektedir.<br />

Patojenitesi yüksek kufl gribi virüsleri,<br />

çevrede özellikle düflük sıcaklıkta<br />

uzun süre canlılı¤ını koruyabilmektedir.<br />

Virüs gübrede so¤ukta en az üç<br />

ay, suda 22 derecede 4 gün, 0 derecede<br />

30 günden fazla canl› kalabilir.<br />

Virüs 56 derecede 3 saatte ve 60 derecede<br />

30 dakikada, 70 derecede 3-4<br />

dakikada ölür. ‹yot içeren dezenfektanlara<br />

karfl› hassast›r.<br />

Son yapılan arafltırmalar virüsün<br />

daha önce aslında düflük patojeniteye<br />

sahip oldu¤u, ancak kanatlı hayvanlar<br />

arasında kısa süreli dolaflımı sırasında<br />

mutasyona u¤rayarak yüksek<br />

patojenite kazandı¤ı yönündedir. Bu<br />

flekilde mutasyona u¤ramas› nedeniyle<br />

virüs hayvanlardan insanlara<br />

bulaflabilmektedir. Henüz insandan<br />

insana bulaflmanın olmadı¤ı virüsün<br />

mutasyonla bu karaktere de sahip<br />

olabilece¤i ifade edilmektedir.<br />

Avian influenza virüsünün normalde<br />

kufllar, kümas hayvanları ve<br />

domuzlar dıflındaki türlerde hastalık<br />

yapmadı¤ı bildirilmekle birlikte ilk<br />

kez 1997 yılında Hong Kong’da<br />

H5N1 virüsünün sebeb olduflu salgında<br />

18 insanda fliddetli solunum<br />

yolu infeksiyonu belirlenmifl ve bunlardan<br />

6 kiflinin öldü¤ü bildirilmifltir.<br />

Yapılan arafltırmalar bu kiflilerin enfekte<br />

kümes hayvanlarıyla çok yakın<br />

temasta oldukların› göstermifltir.<br />

2003 yılından itibaren H5N1 virüsü<br />

özellikle Asya ülkelerinde insan sa¤lı¤ını<br />

tehdit eden önemli bir etken olmufltur.<br />

Aralık 2003 tarihinden bu güne<br />

kadar H5N1 virüsünün insanlarda sebep<br />

oldu¤u hastalık ve ölüm sayıları<br />

flu flekildedir.<br />

Tayland’da 11 hasta 7 ölüm, Vietnam’da<br />

91 hasta 41 ölüm, Tayland’da<br />

17 hasta 12 ölüm, Kamboçya’da<br />

4 hasta, 4 ölüm, Endonezya’da<br />

24 hasta 20 ölüm, Çinde 6 ölüm,<br />

Türkiye’de 19 hasta 4 ölüm, Irak’ta<br />

12 hasta 2 ölüm (03 Mart 2006 itibarıyla).<br />

Hastalık flu ana kadar dünya çapında<br />

yaklaflık 200 kifliye bulaflmıfl<br />

ve bunlardan yaklaflık 95 kiflinin ölümüne<br />

neden olmufltur.<br />

Kufl gribi son günlerde Avrupa’da<br />

da hızla yayılmaktadır. Son olarak<br />

Almanya, ‹ngiltere, Fransa, Maceristan,<br />

‹talya, Slovenya ve Yunanistan<br />

ve en son olarak da Hollanda, ‹sviçre<br />

ve ‹sveç’te kufl gribi virüsü tespit<br />

edilmifltir. Son günlerde kufl gribinin<br />

Amerika ve Afrika K›tas›’nda (Nijer)<br />

da tespit edildi¤i bildirilmektedir.<br />

R‹SKL‹ ÜLKELER<br />

HANG‹LER‹D‹R<br />

2003 yılından bu yana H5N1 virüsü<br />

ile hastalık hayvanlarda salgın<br />

oluflturması flu sırayla ortaya çıktı.<br />

Kore, Vietnam, Japonya, Tayland,<br />

Kamboçya, Laos, Endonezya, Çin,<br />

Malezya, Rusya, Kazakistan, Mo¤olistan,<br />

Türkiye, Romanya ve Hirvatistan.<br />

Dünya Sa¤lık Örgütü bu ülkelerin<br />

riskli oldu¤unu açıklamıfltır.<br />

HASTALI⁄IN TANISI<br />

NASIL KORUR<br />

‹nsanda hastalı¤ın tanısı bo¤az<br />

sürüntüsü örneklerinde virüsün veya<br />

antijenlerinin tespit edilmesiyle konur.<br />

Atefle ra¤men kanda lökosit ve<br />

trombosit sayısının düflük olması tanıya<br />

yardımcıdır. Akci¤er filmlerinde<br />

viral zatürreyi düflündürecek bulgular<br />

görülür. Tanı için hızlı ve güvenilir<br />

test metodları mevcuttur.<br />

Dünya Sa¤lık Örgütü (WHO)nün<br />

Küresel Grip A¤ı’n›n bu testleri yapmak<br />

için yüksek güvenirlili¤e sahip<br />

imkanlar› ve laboratuarları yanında<br />

önemli ölçüde deneyimleri vardır.<br />

KUfi GR‹B‹N‹N<br />

BEL‹RT‹LER‹ NELERD‹R <br />

Kanatlı hayvanlarda çok patojen<br />

Avian influenza virusları ile oluflan<br />

hastalık vakalarında genellikle solunum<br />

güçlü¤ü, aflırı göz yaflarması,<br />

yüz ve baflta ödem, ibikte, deri altında<br />

morarma ve kanamalarla birlikte<br />

ishal görülür. Tavuk ve hindilerde<br />

bazen hiç bir belirti görülmeden de<br />

ani ölümler meydana gelebilir.<br />

Orta etkili virüslerin neden oldu-<br />

¤u hastalık formunda ifltah azalması,<br />

zayıflama, depresyon, tüylerde parlaklık<br />

kaybı ve yumurtlamada azalma<br />

görülür. Yumurtlayan hayvanlar-


32<br />

Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />

da % 75-80 verim kaybı ve yüksek<br />

oranda ölüm görülür.<br />

‹nsanlarda görülen kufl gribi atefl,<br />

öksürük, bo¤az a¤rısı, eklem ve kas<br />

a¤rıları gibi tipik grip benzeri bulgular<br />

yanında göz enfeksiyonları, karın<br />

a¤rısı, ishal, zatürre, ciddi solunum<br />

yolu hastalıkları (akut solunum yetmezli¤i<br />

gibi) ve di¤er ciddi hayatı<br />

tehdit eden komplikasyonlara kadar<br />

de¤iflen belirtiler ortaya çıkabilmektedir.<br />

Hastalı¤ın insanlardaki kuluçka<br />

süresi 2-4 gündür.<br />

HASTALIK ‹NSANDAN<br />

‹NSANA GEÇ‹YOR MU <br />

Kufl gribinin flu ana kadar hasta<br />

kümes hayvanları ile yakın temas sonucu<br />

insanlara bulafltı¤ı bilinmektedir.<br />

‹nsandan insana bulaflma konusunda<br />

Ocak 2005’te New England<br />

Journal of Medicine dergisinde yayınlanan<br />

bir makalede Tayland’da<br />

enfekte olan 11 yaflında bir kız çocu-<br />

¤u H5N1 virüsünü tavuklardan aldı¤ı<br />

tespit edilmifltir. Ancak bu çocu¤a<br />

korunmasız olarak bakım veren ve<br />

daha sonra yine H5N1 enfeksiyonuna<br />

ba¤lı zatürre nedeniyle hayatını<br />

kaybeden anne ve halanın, daha önce<br />

tavuklarla hiç temas etmemelerine<br />

ra¤men ve bu kiflilerdeki hastalı¤ın<br />

çocukla temastan kısa süre sonra ortaya<br />

çıkması nedeniyle bulaflmanın<br />

kız çocu¤undan oldu¤u yönünde flüpheler<br />

uyandırmaktadır. Ancak bu durum<br />

kesin olarak ispatlanmamıfltır.<br />

ASIL KORKULAN TEHL‹KE !<br />

Bir kifli hem normal gribe hem de<br />

aynı anda kufl gribine yakalandı¤ı zaman<br />

bu iki virüs insan vücudunda<br />

gen de¤ifl tokufl yapabilirler. ‹nsan<br />

vücudunda gerçekleflen bu gen de¤ifl<br />

tokuflu tümüyle yeni bir influenza virüsünün<br />

do¤masına yol açabilir ki bu<br />

virus insandan insana direkt bulaflabilecektir.<br />

Uzmanlar böyle bir durumda<br />

virusun tüm düyaya yayılabilece¤ini<br />

ve milyonlarca kiflinin ölebilece¤ini<br />

ifade etmektedir. Dünya<br />

sa¤l›k örgütü bu say›n›n <strong>14</strong>2 milyona<br />

ç›kabilece¤i uyar›s›nda bulunmaktad›r.<br />

Bu durumun çok sayıda insan,<br />

domuz ve kuflun bir arada yafladı¤ı<br />

Uzakdo¤u da her an ortaya çıkabilece¤inden<br />

korkulmaktadır.<br />

HASTALIKTAN KORUNMAK<br />

‹Ç‹N NE YAPMAK GEREK‹R<br />

Kufllardaki yüksek derecede patojen<br />

H5N1 kufl gribi virüsünün halk<br />

sa¤lı¤ı üzerindeki risklerini minimuma<br />

indirmek için yardımcı olacak<br />

pek çok önlem mevcuttur. Acil öncelik<br />

hastal›¤›n kümes hayvanlarındaki<br />

yayılım›n›n durdurulmasıdır. Bunun<br />

için temel önlem risk altındaki kümes<br />

hayvanlarının itlafıdır. Bu önlem<br />

insanların virüs ile karflılaflma<br />

ihtimalini de azaltacaktır.<br />

Kanatlı hayvanlarda hastalık bulgularının<br />

ortaya çıkması halinde yetkililere<br />

haber verilmeli ve ilgili mevzuatlar<br />

çerçevesinde gerekli karantina,<br />

itlaf ve dezenfeksiyon uygulamalar<br />

eksiksiz yerine getirilmelidir.<br />

Eldeki bilgiler hastalı¤ın insanlardaki<br />

fleklinin hastalı¤ın görüldü¤ü<br />

çiftliklerle alakalı oldu¤unu ortaya<br />

koymaktadır. Bu nedenle tavuk çiftliklerinde<br />

çalıflanların korunma önlemlerini<br />

uygulamaları (eldiven,<br />

maske, kiflisel hijyen vs) sa¤lanmalı<br />

SALIK SAYFASI<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />

HESSEN<br />

ve bu kifliler hastalıkla ilgili olarak<br />

bilgilendirilmelidir.<br />

Kanatlı hayvan iflletmelerinde dezenfeksion<br />

ve hijyen kurallarına her<br />

zaman uyulmal›, eller s›k s›k su ve<br />

sabunla y›kanmal›d›r. Hayvan kesim<br />

iflinde çal›flanlar uygun k›yafetle ve<br />

araç gereçlerle infeksiyondan korunmalar›<br />

gerekir. Hastal›¤›n görüldü¤ü<br />

bölgelerde kanatl› hayvanlarla yak›n<br />

temastan kaç›n›lmal›d›r ve özellikle<br />

ölmüfl hayvanlara dokunulmamal›d›r.<br />

Risk tafl›yan kiflilerin koruyucu önlem<br />

olarak normal grip afl›s› ile afl›-<br />

lanmalar› ve antiviral ilaçlar almalar›<br />

gerekir.<br />

‹nsanlarda kufl gribi ortaya ç›kt›¤›<br />

zaman her bir vakan›n detayl› olarak<br />

incelenmesi ve dolaflan inflüenza virüsünün<br />

tespiti, gerekli önlemlerin<br />

al›nmas› için çok önemlidir. Dünya<br />

Sa¤l›k Örgütü üyeleri uluslararas›<br />

teflkilatlarla birlikte bu çal›flmalar›n<br />

ço¤una yard›mc› olmaktad›r.<br />

Kufl gribinin Avrupa’ya da s›çramas›ndan<br />

sonra AB ülkelerinin uymak<br />

zorunda oldu¤u önlemler çerçevesinde<br />

kufl gribi görülen bölgelerde<br />

6 km çap›nda karantina alan›, 10 km<br />

çap›nda gözetim alan› ve 10 km d›-<br />

fl›ndaki alan ise tampon bölge kapsam›<br />

içine girecektir. Avrupa’da bafllat›lan<br />

di¤er önemli tedbir ise kümes<br />

hayvanlar›n›n kümeslerde hapsedilmesi<br />

uygulamas›d›r. Ayr›ca Hollanda<br />

ve Fransa ülkedeki tüm kümes hayvanlar›n›<br />

afl›lamay› planlamaktad›r.<br />

Baz› Avrupa ülkeleri ise et ithalat ve<br />

ihtacat›n› yasaklam›flt›r<br />

MUTFAKTAK‹ ÖNLEMLER<br />

Kanatl› hayvan etlerinin iyi piflirilmesi<br />

yani ette pembe bir alan kalmayacak<br />

flekilde piflirilmesi halinde<br />

hastal›¤›n insanlara geçmesi mümküm<br />

de¤ildir. fiüpheli yumurtalar›n<br />

70 derecede en az 5 dakika piflirilmesi<br />

gerekir. Veteriner hekim kontrolünden<br />

geçmifl piyasadaki ürünler<br />

için herhangi bir risk bulunmamaktad›r.<br />

HASTALI⁄IN TEDAV‹S‹ VE<br />

AfiISI VAR MI<br />

Kufl gribi virüsüne karfl› henüz etkili<br />

bir tedavi ve afl› yoktur. Hastal›ktan<br />

korunmak ve tedavi amac›yla baz›<br />

antiviral ilaçlar kullan›lmaktad›r.<br />

Bu antiviral ilaçlar›n hastal›¤a yakalanm›fl<br />

ve ölen hayvanlarla temas›<br />

olan kifliler taraf›ndan kullan›lmas›<br />

gerekir. Bu gibi yüksek risk tafl›yan<br />

kiflilere bu ilaçlardan günde bir tane<br />

verilmesi önerilmektedir. ‹laç burada<br />

koruyucu bir etki sa¤lam›yor ancak<br />

tedavinin erken bafllamas› hastal›¤›n<br />

daha hafif geçmesini sa¤lar diye düflünülüyor.<br />

Bu ilaçlar hastal›¤›n bulaflt›¤›<br />

ilk 48 saatte kullan›lmas› halinde<br />

enfeksiyonun etkisi yani semptomlar<br />

azal›yor fakat iyileflme sa¤lam›yor.<br />

Buna ra¤men bu ilaçlardan<br />

özellikle Tamiflu ve Relenza adl›<br />

ilaçlar pek çok ülke taraf›ndan stoklanmaktad›r.<br />

Kufl gribine karfl› henüz bir afl›<br />

üretilememifltir. Fakat kufl gribinin<br />

H5N1 türüne karfl› koruma sa¤layan<br />

afl› ön ürünleri üretilmeye bafllanm›flt›r.<br />

Yaklafl›k 3-5 ay içinde afl›n›n yaterli<br />

biçimde üretilece¤i bildirilmektedir.<br />

fiu anda afl›n›n kümes hayvanlar›<br />

üzerinde % 99 baflar› sa¤lad›¤› ve<br />

çal›flmalar›n insan klinik araflt›rmalar›<br />

düzeyinde oldu¤u bildirilmektedir.<br />

Herborn Hacı Bayram-ı Veli Camii Faaliyetleri<br />

IGMG Hessen Bölgesine ba¤l› olarak faaliyetlerini sürdüren<br />

Herborn Hac› Bayram-› Veli Camiine gimnasium<br />

ö¤rencileri taraf›ndan ziyaret yap›ld›.<br />

Ö¤rencilerin ‹slam hakk›ndaki<br />

sorular›na cemiyet imam<br />

hatibi A.Kuddusi K›l›ç hoca<br />

ve cemiyet idarecisi Mehmet Koflmaz<br />

taraf›ndan cevaplar verildi. Ö¤renciler<br />

özellikle cami içerisindeki<br />

objeler hakk›nda sorular yönelttiler.<br />

Ö¤rencilerin sorular›na yetkin cevaplar<br />

verilmesinden sonra idareciler<br />

taraf›ndan ikramda bulunuldu.<br />

Gimnasium idarecileri bu ziyaretten<br />

oldukça memnun kald›klar›n›<br />

ve beraberce yaflad›klar› müslümanlar<br />

ve ‹slam hakk›nda oldukça doyurucu<br />

bilgiler edindiklerini söylediler.<br />

IGMG Hessen Bölgesine ba¤l› olarak faaliyetlerini sürdüren<br />

Herborn Hac› Bayram-› Veli Camii üyeler toplant›s›n›<br />

geçti¤imiz günlerde gerçeklefltirdi.<br />

Sene içerisinde mu’tad olarak bir kaç defa gerçeklefltirilen üyeler toplant›-<br />

s›na çok say›da üye ifltirak etti. Cemiyet Baflkan› A.Kuddusi K›l›ç yapt›klar›<br />

faaliyetler hakk›nda üyelere bilgiler verdi. Bu çal›flma döneminde<br />

özellikle Ramazan, Kurban ve Hac çal›flmalar›n›n oldukça verimli geçti¤ini söyleyen<br />

A.Kuddusi K›l›ç üyelerimizin deste¤i ile bu çal›flmalar›n sürekli olarak geliflece¤ine<br />

inan›yoruz dedi.<br />

Daha sonra toplant›ya kat›lan tüm üyelere idare taraf›ndan çi¤ köfte ikram›nda<br />

bulunuldu.


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />

HESSEN<br />

Mahmut AKAR<br />

Büyük Türk Düflünürü Mevlana’yı<br />

önce özet bir bilgilendirmeyle<br />

tanıyalım:<br />

1207’de Horasan/Belh do¤umludur.<br />

Horasan; bugünkü ‹ran, Türkistan<br />

ve Afganistan’ı kısmen içine alan,<br />

Harzem-fiahlar, ‹kinci Büyük Selçuklu<br />

ve bilahare 1507’ye kadar Timurlu<br />

‹mparatorlu¤u’nun hâkimiyeti altındaki<br />

Türk ülkesi Belh ise, (Güney<br />

Türkistan, Kuzey Afganistan) zamanın<br />

büyük kültür merkezidir. (Yeni<br />

Türk Ansiklopedisi, cilt:4)<br />

Mevlana’nın babası, devrin büyük<br />

alimi Bahaeddin Veled, Harzem-fiahlar’la<br />

anlaflamayınca Belh’i terk eder.<br />

Celaleddin henüz daha küçük bir çocuktur.<br />

‹ran’dan Ba¤dat’a, oradan Hicaz’a<br />

ve nihayet fiam üzerinden Anadolu’ya<br />

gelerek önce Karaman, sonra<br />

Konya’ya ailece yerleflirler (1228).<br />

Mevlana Celaleddin Rumi 21 yaflında()<br />

ve Anadolu Selçuklu ‹mparatorlu¤u’nun<br />

en görkemli zamanıdır. Bazı<br />

kaynaklara göre ailenin seceresi,<br />

Hasan-i Basri üzerinden Hz. Ali’ye<br />

dayanır. Hem babasından hem de zamanın<br />

büyük alimlerinden ders almak<br />

için Halep ve fiam’da yıllarca tahsil<br />

yapan Mevlana’nın hayatı, Konya’ya<br />

"Anadolu’da ci¤eri yanık, kalbi susamıfl<br />

birini aydınlatmak" misyonuyla<br />

fleyhi tarafından gönderilen Tebrizli<br />

fiems’le tanıfltıktan sonra tamamıyla<br />

de¤iflir. 37 yaflına kadar büyük bir bilgin<br />

olarak tanınan Mevlana, fiemsi<br />

Tebrizi’nin karflısında, "Ateflin önündeki<br />

odun gibi yanmaya baflladıktan"<br />

sonra tam bir "gönül adamı" olarak<br />

kabul edilecekti. (Abdülbaki Gölpınarlı’nın<br />

tesbitleri daha farklıdır:<br />

fiems’le 62 yaflında bulufltu.)<br />

fiair, Mutassavıf, Fikir Adamı,<br />

Düflünür, Belhli, Rumi, Hazret-i Pir,<br />

Molay-ı Rum ve Konevi (Konyalı) lakablarıyla<br />

da tanınan Mevlana (Efendimiz)<br />

Celaleddin Rumi, 66 veya 68<br />

yaflında (17.12.1273) Konya’da (kendi<br />

tabiriyle) sevgilisine kavufltu.<br />

Anadolu’yu istilaya gelen müflrik<br />

(puta tapan) Mo¤ol kumandanlarının<br />

müslümanlaflması ve Türkleflmesinde<br />

732. Ölüm Yıldönümü Münasebetiyle<br />

Mevlâna Celâleddin Rumî’yi<br />

-Anlamak-Anlatabilmek<br />

büyük hizmetleri oldu¤u kaydedilen<br />

Mevlana Mo¤ol istilası altında inleyen<br />

Anadolu Halkına ve Konya’ya<br />

büyük teselli kayna¤ı olmufltur. (a.g.<br />

Ansiklopedi)<br />

En tanınmıfl eseri, 25700 beyitten<br />

ibaret olan Farsca yazılmıfl Mesnevi’sidir.<br />

(Mesnevi: Her beytin mısraları<br />

kendi aralarında kafiyeli, demektir.)<br />

Divan-ı Kebir, 40380 beyitlik ve<br />

Mektubat, Mecalis-i Saba, Fihi Ma<br />

Fih gibi di¤er eserleri de vardır.<br />

Mevlevili¤in tarikat olarak kuruluflu<br />

Mevlana’nın ölümünden sonra<br />

ve o¤lu Sultan Veled’le (1284) bafllar,<br />

tamamlanması 15.yy’a kadar devam<br />

eder.<br />

16. yy’dan itibaren köylerden flehirlere<br />

kaymaya bafllayan Mevlevilik,<br />

de¤iflik kesimlerden halk yı¤ınlarını<br />

terk ederek, bünyesinde yüksek zümreyi,<br />

elit tabakasını toplamayı hedeflemifltir.<br />

Mesnevi’nin giriflinde de,<br />

"Dinle neyden kim hikâyet etmede/Ayrılıklardan<br />

flikâyet etmede" denildi¤i<br />

gibi, ney Mevlelikte bir musiki<br />

aleti olarak önemli bir yer iflgal<br />

ederek, adeta sembol olmufltur.<br />

1925’de çıkartılan "Tekke ve Tarikatların<br />

Kapatılmasına Dair Kanun"la<br />

Mevlevi tarikatları da kapatılmıfltır.<br />

Anadolu Müslümanlı¤ına ayrı bir<br />

estetizm kazandıran Mevlevilik, günlük<br />

hayattaki befleri münasebetlerden<br />

tutun da, edebiyatımız ve musikimize<br />

dolayısıyla Türk Kültürünün zenginleflmesi<br />

ve ‹slam’ın yayılmasına büyük<br />

hizmetleri olmufltur.<br />

‹slam’da müzik aleti camiye girmemifl<br />

fakat tasavvuf, zilsiz defi, usul<br />

tutulan kudümü, inleyen rebabı, feryad<br />

eden neyi tekkeye almıfltır. (Abdülbaki<br />

Gölpınarlı)<br />

Mevlana’nın tassavufi ve ilahi aflk<br />

üzerine kurulmufl olan Mevlevilik’te<br />

bazı eflyalara yüklenen sembolleri de<br />

kısaca izah ettikten sonra bu bahsi kapatmak<br />

istiyoruz. Semazenlerin bafllarındaki<br />

sivri keçe külah; mezar taflını,<br />

sırtlarındaki hırka; mezarı, beyaz<br />

tennure (entari); kefeni temsil etmektedir.<br />

Devr-i Veledi denilen sema; öldükten<br />

sonra dirilmeyi, üç dönüflün<br />

her biri; tasavvuftaki bilgi merhalesinin<br />

her birisini; ilme’l-yakîn=ilim yoluyla<br />

bilmek, ayne’l-yakîn=görerek<br />

bilmek ve hakka’l-yakîn=gerçekle-<br />

Hak’la karıflarak, kaynaflarak (olarak)<br />

bilmek. Sema ederken yukarıya açılan<br />

sa¤ el ve yere dönük olarak açılan<br />

sol el; Hak’tan alır, halka da¤ıtırız,<br />

var görünürüz aslında aracılık eden<br />

bir suretten (görüntü) baflka bir fley<br />

de¤iliz, manasındadır.<br />

ÖZEL KÖE 33<br />

Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />

Mevlana’nın bazen dost meclislerinde,<br />

bazen yolda giderken vecde gelip<br />

fliirler ve Kuran’dan ayetler okuyarak<br />

sema etti¤i de kaydedilmektedir.<br />

Hz. Mevlana’yı Anlayabilmek<br />

Fert olarak insanların oldu¤u gibi,<br />

toplumların da hayatlarında örnek insanlar<br />

vardır. Bu örnek insan flayet bir<br />

fikir/düflünce adamıysa; bu sahada<br />

önder/lider olarak kabul edilir ve ondan<br />

faydalanma, fikirlerini kabullenerek<br />

daha çok insan tarafından paylaflılması<br />

yoluna gidilir. Din, ilim ve siyaset<br />

alanında öncü bir görev üstlenen<br />

ve o seviyede de¤er gören flahsiyetler,<br />

bazen mensubu oldu¤u toplumun,<br />

bazen de tüm insanlı¤ın müsbet<br />

manada ilerlemesinde karanlık yolları<br />

aydınlatan çıra¤ (lamba) gibidirler.<br />

Bu flahsiyetlerin ortaya koydukları<br />

eserlerden istifade etmesini bilmeyenler<br />

ise, ya yolunu flaflırarak baflka<br />

istikametlere yönlenir veya yönlendirilirler,<br />

veyahut da ilerleme sa¤layamayarak<br />

oldukları yerde kalırlar.<br />

Genelde biz Müslümanlar, özel de<br />

ise Türkler, tarihin belli döneminden<br />

sonra, milletler veya medeniyetler yarıflında<br />

bize yön gösterecek mihmandalarımızı,<br />

karanlıkları aydınlatacak<br />

çıra¤larımızla yola çıkmayı ihmal ettik.<br />

Siz bu ihmalkârlı¤a, unutkanlık,<br />

kıymetini bilmemezlik, cehalet veya<br />

be¤enmemezlik, hatta ihanet de diyebilirsiniz!<br />

Türk-‹slam Medeniyeti tarihinde<br />

çok önemli bir yeri olan de¤erlerimizden<br />

birisi de Hazreti Mevlana’dır.<br />

Batılılaflma dayatması ve bilahare<br />

toplumun eli kalem tutan kesiminin<br />

ço¤unlu¤u tarafından benimsenen bu<br />

süreçte Mevlana, son yıllarda sanki<br />

yeniden keflfedilmifl gibi... Dönen<br />

dervifller, turistik bir mahiyet kazanan<br />

fieb-i Arus törenlerine akın akın giden<br />

insanlar ve medyanın ilgisi...<br />

Dillerden düflmeyen, Hacı Bektafli<br />

Veli, Yunus Emre ve Mevlanalara<br />

slogan seviyesi ve ciddiyetinde sahiplenmeler...<br />

Bunu da bir geliflme olarak<br />

görmekle birlikte, asla yeterli olmadı¤ı<br />

kanaatindeyiz.<br />

Böylesi bir tefekkür adamınının<br />

gerçek de¤erini tesbit edebilmek için<br />

onu okumak lazım. Ömrünü okumaya,<br />

arafltırmaya ve düflünce üretme¤e<br />

vermifl bir flahsiyeti anlayabilmek için<br />

önce onu, onun gibi okumak flarttır.<br />

Mevlana, yerine göre flair, yerine göre<br />

dini ilah-i aflk’la yorumlayan mutasavvıf<br />

ve yerine göre de, düflünürdür.<br />

Zaten Mesnevi’yi idrak ederek okuyanlar,<br />

bunun üçünü de bir arada göreceklerdir.<br />

Dünya ve ahiret hayatıyla ilgili hikâyelere<br />

sıkca yer verilen Mesnevi’de<br />

Mevlana; "Allah saklasın bunu masal<br />

sanma. Bizim hâlimizdir, insanların<br />

hikâyesidir." demesiyle okuyucuya<br />

ikazını yapıyor. Mevlana’nın düflünce<br />

merkezinde, Allah’ın yeryüzündeki<br />

halifesi, "eflref-i mahlukat" olarak vasıflandırılan<br />

insan vardır.<br />

Di¤er tarikatlarda fleyhe yakıfltırılan,<br />

uydurulan birtakım özellikler,<br />

meziyetler ki, bunlar bazen Hz. Peygamber’de<br />

bile görülmeyen ola¤anüstü<br />

ve insanüstü meziyetlerdir(!),<br />

Mevlevilerin (ilk giriflte vurguladı¤ımız<br />

gibi) kültür düzeyi toplum ortalamasının<br />

üzerinde olan insanlardan<br />

oluflmasından dolayı da olabilir,<br />

Mevlevilik’te buna pek rastlanmıyor.<br />

Bu tip ihtimallere Hz. Mevlana’nın<br />

kendisi<br />

"Canım bedenimde oldukça Kuran’ın<br />

kuluyum, seçilmifl Muhammed’in<br />

yolunun topra¤ıyım. Birisi,<br />

sözlerimden bundan baflka bir söz<br />

naklederse; ondan da flikâyetçiyim<br />

ben, bu sözden de flikâyetçiyim" diyerek<br />

gayet açık ve anlaflılır bir dille<br />

tavrını ortaya koymufltur.<br />

Mevlana, hayatın içinden, mücadeleci<br />

bir insan olarak; "...Ey efendi,<br />

bir kenara çekilmek ifl de¤ildir, Ahmed’in<br />

(s.a.v) dininde rahiplik yoktur.<br />

O yüce Peygamber Efendimiz rahipli¤i<br />

yasaklamıfltır. Bofl yere bir kenara<br />

çekilmek bid’attır. Mübarek ümmetin<br />

içinde, arasında ol" demektedir.<br />

Böylece dünyadan elini-ete¤ini<br />

çekme¤i, ‹slam’ın ruhuna ters olarak<br />

kabul etmektedir.<br />

Mevlana’ya göre insanı di¤er canlılardan<br />

ayıran, aklı ve nefsidir. Kulluk<br />

mesuliyeti taflıyan insanın yarısı


34 ÖZEL KÖE<br />

Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />

HESSEN<br />

melek, yarısı hayvandır. Veya yarısı<br />

balık, yarısı yılandır. Balık yönü suya,<br />

yılan yönü ise insanı topra¤a çeker.<br />

Akıl veya nefis, hangisi galip gelirse<br />

insan o tarafa dahil olur.<br />

"Canında bir can var, o canı ara.<br />

Beden da¤ında bir mücevher var, o<br />

mücevherin madenini ara. A yürüyüp<br />

giden sufi, gücün yeterse ara; ama dıflarıda<br />

de¤il, aradı¤ını kendinde<br />

ara"(Rubailer 205)<br />

‹nsan merkezli medeniyet anlayıflımız<br />

Mevlana’da flöyle dile getirilir:<br />

"Sen cihan hazinesisin, cihan bir<br />

yarım arpaya de¤mez. Sen cihanın temelisin,<br />

cihan senin yüzünden taptazedir."<br />

‹nsana verilen de¤er, insanın<br />

Allah’a olan imanı ve sevgisiyle ba¤lantılıdır:<br />

"Gönül kirden süsden temizlenirse,<br />

Hak güneflinin nuru orada<br />

parıldar.". Böylesi gönüllere sahip<br />

olanları da Mevlana, "Gönüller Sultanı"<br />

olarak nitelendirir.<br />

‹nsana verilen de¤er Yunus Emre’de,<br />

"Bir kez gönül kırdın ise bu kıldı¤ın<br />

namaz de¤il" ifadesine karflılık<br />

Mevlana; "Ahmaklar mescide hürmet<br />

gösterirken, secde edenin kalbini kırmaya<br />

çalıflırlar. Gerçekte ise ey aptallar;<br />

o mecaz, bu hakikattır. Asıl mescid<br />

ariflerin gönül evidir. Velilerin<br />

gönlü, temiz kiflilerin secde etti¤i bir<br />

mescittir." fleklinde benzeri bir yaklaflım<br />

gösterir.<br />

Yukarıda da temas etti¤imiz gibi,<br />

insanı akıl ve nefs’in birlefliminde tarif<br />

eden Mevlana; "Akıl, Hakk’a ulaflma<br />

yolu de¤ildir" diyerek, aflk’ın devreye<br />

girmesiyle bunun mümkün olabilece¤ini,<br />

Mirac Gecesi’nde Cebrail<br />

ve Peygamber (AS)’ı misal olarak<br />

gösterir. Cebrail’in Sidre-i Münteha’ya<br />

gelince, "bir parmak ucu daha<br />

yaklaflsam yanarım" diyerek orada<br />

kalmasına karflılık, Hz. Peygamber’in<br />

Cenab-ı Hakk’a "kâbe kavseyn ev edna<br />

(Necm, 53/9)" ayetiyle yakınlaflmasını<br />

aflk’la izah eder. (Doç. Dr.<br />

Emine Yeniterzi)<br />

Batı’nın bilhassa 18 yy’da bafllayan<br />

pozitivist/akılcılık akımındaki<br />

yaklaflımında kendisini tanrının yerine<br />

koyan insana karflılık, Mevlana;<br />

"akıl, aflkla (Allah’a iman) birlikte<br />

olursa insanı yüceltebilir" tezini bundan<br />

yedi asır önce savunmufltur.<br />

"Akıl üstün olursa nefsin zayıflar. Zira<br />

a¤ır biniciden eflek halsiz düfler"<br />

demekle, aklın nefse üstünlü¤ünü dile<br />

getirmifl ve ilave etmifltir; "Akılsız<br />

dost gerçekte insan için düflmandır".<br />

Ömrünün tamamını ilime adamıfl<br />

bir insan olarak Mevlana’da ilim; bir<br />

amaç de¤il, insanı yaratıcıya yaklafltıran<br />

bir vasıtadır. Allah sevgisiyle<br />

yo_rulmamıfl, piflmemifl ilmi, "sahibi<br />

için sadece zahmet ve yorgunluk"<br />

olarak de¤erlendiren Mevlana; "‹lmi<br />

e¤er tenine kullanırsan yılan olur,<br />

gönlüne kullanırsan sana yar olur"<br />

tesbitiyle, ilmin Cenab-ı Allah’ın<br />

koydu¤u kurallar çerçevesinde kullanılmasının<br />

altını çizer.<br />

"‹lmi olup ameli olmayanlar sadece<br />

ilim muhafızıdır, âlim de¤ildir"<br />

(Mesnevi)<br />

Misâl:<br />

Hz. Peygamber’in: "Allahım; sana<br />

sı¤ınırım faydasız bilgiden, alçalmayan<br />

gönülden, doymayan nefisten,<br />

kabul edilmeyen duadan." hadisi gere¤ince<br />

bilginin faydalı olanına inanır.<br />

Bu konu Mesnevî’de bir hikâye<br />

ile anlatılır: Bir bedevî devesine iki<br />

çuval yüklemifl çölde yolculuk ederken<br />

bir filozofla karflılaflır. Filozof<br />

ona yükünün ne oldu¤unu sorunca,<br />

bedevî; "Bir çuval bu¤dayla dolu, di-<br />

¤eri de onu dengelemek için kumla<br />

dolu." der. Filozof; "E¤er bu¤dayı iki<br />

çuvala da bölseydin kum taflımana<br />

gerek kalmazdı." deyince bedevî<br />

onun aklına, bilgisine hayran olur ve<br />

sorar; "Bu bilgiyle sen sultan mısın,<br />

vezir misin; malın, mülkün, öküzün,<br />

deven kaç tanedir" Filozof cevabında<br />

padiflah, vezir olmadı¤ını, malı,<br />

mülkü, öküzü, devesi de olmadı¤ını,<br />

hatta kalacak evi, bir gecelik yiyece¤i<br />

bile bulunmadı¤ını söyleyince; bedevî<br />

hiddetle; "Yanımdan uzaklafl ki<br />

u¤ursuzlu¤un bana geçmesin. Bunca<br />

aklın, bilginin sana faydası olmamıfl.<br />

Ben yine çuvalın birine bu¤day, di¤erine<br />

kum yükleyeyim. Bu aptallık benim<br />

için daha iyidir." der. Bu hikâye<br />

ile verilmek istenen mesaj, bilginin<br />

sözde ve nazariyatta kalmaması, hayata<br />

uygulanması, yaflanması, insana<br />

hizmet etmesidir. Yalnızca ilim sahibi<br />

olmak yeterli de¤ildir; ilim, amelle<br />

birlikte olunca sahibine faydalı olur.<br />

(Doç. Dr. Emine Yeniterzi)<br />

"A¤açlara su vermek adalet, dikene<br />

su vermek zulümdür."<br />

Dikene su vermek zulümdür çünkü,<br />

su vererek dikeni yeflertmek; zalimi<br />

beslemek, zulümü payidar kılmak<br />

demektir. Günümüz dünyasında oldu-<br />

¤u gibi her türlü haramın, adaletsizli-<br />

¤in, ahlaksızlı¤ın "normal"laflmasını<br />

teflvik etmek demektir.<br />

"Do¤ruyla yalanın kokusu bil ki<br />

misk ile sarımsak gibi nefesten belli<br />

olur"<br />

Bilmem bunu da yorumlamaya<br />

gerek var mı Misk ile sarımsa¤ın kokusu<br />

arasındaki farkı ayırt edemeyen<br />

zavalılar varsın yalan söyleme¤e devam<br />

etsinler. Sarımsa¤ı yiyen kiflinin<br />

a¤zından çıkan kötü koku nasıl etrafındakileri<br />

rahatsız ederek insanların<br />

mesafeli durmasına sebep olurken<br />

kendisi bunun farkında olmuyorsa,<br />

a¤zından çıkan yalanla etrafa sarımsaktan<br />

da daha beter bir koku yayan<br />

kifli de, kokuflan çevresinden zamanla<br />

insanların niçin uzaklafltı¤ını anlamakta<br />

zorlanacaktır. Ayrıca, yalan sadece<br />

nefesi de¤il, ruhun da kokuflmasına<br />

sebep olmaktadır.<br />

"Din ifli hayranlıktan baflka birfley<br />

de¤ildir"<br />

Umumî bir de¤erlendirmeyle, iki<br />

çeflit müslümandan bahsetmek mümkündür:<br />

1) Do¤ufltan, gelenekçi, mevcutlarla<br />

yetinen vasat müslüman,<br />

2) ‹ster müslüman olarak, ister<br />

sonradan ‹slam’ı keflfetmifl olsun;<br />

arafltıran, inceleyen, yerine göre sorgulayan<br />

ve idrak edebilme kapasitesine<br />

haiz müslüman. Bu ikinci kategorideki<br />

müslüman, ‹lahî Nizam’a, insanüstü<br />

bir bilgi ve kapasiteyi ihtiva<br />

eden Kuran’a ve O’nun uygulayıcısı,<br />

örnek insan Resullulah’a hayran olan<br />

fluurlu müslümandır.<br />

Hayranlık duymadı¤ınız bir insanı<br />

sevemeyece¤iniz, siyasetini be¤enmedi¤iniz<br />

bir politikacının arkasından<br />

gidemeyece¤iniz gibi, hayranlıkla<br />

mensubiyet fluuru beslemedi¤iniz<br />

din de, sizin nezdinizde bir töre dini<br />

veya kültür dini olmaktan daha öteye<br />

gidemez. Kanaatimce müslümanlar<br />

bu noktada kendilerini sorgulamalıdırlar.<br />

Hz. Mevlana’da ise, Cenab-ı<br />

Allah’ın ayetlerinden olan canlı ve<br />

cansız varlıklara, O Rahim ve Rahman<br />

olanın tahayüllerimizin ötesine<br />

geçen sistemine duyulan derin bir<br />

hayranlık yatmaktadır.<br />

Hz. Mevlana’yı Anlatabilmek<br />

Yukarıda sadece birkaç misâlle<br />

Mevlana’yı anlamaya gayret ettik.<br />

Dinimiz ‹slam’ı bildi¤imizi, Hz. Peygamber’i<br />

tanıdı¤ımızı, medeniyetimizin<br />

büyük flahsiyetleriyle birlikte tarihimizi<br />

ö¤rendi¤imizi zannederiz.<br />

Gerçekten de ezbere bildi¤imiz epey<br />

bilgiye de sahibiz. Ezberden ayetler<br />

okudu¤umuz, hadisler rivayet etti¤imiz,<br />

dualar yaptı¤ımız gibi... Ahmet<br />

Yesevi’den, Hacı Bayram Veli ve<br />

Hacı Bektafl-ı Veli’den, Yunus’tan,<br />

Mevlana’dan veciz sözleri tekrarlayıp,<br />

onları sahiplendi¤imiz gibi...<br />

fiayet Mevlana’yı da bu usülle tanımaya<br />

devam edersek, onu hakkını<br />

vererek tanımamıfl ve anlamamıfl oluruz.<br />

Mesnevi’ye biraz göz gezdirenler<br />

flunu hemen hemen her fliirinde tesbit<br />

edeceklerdir ki, o büyük düflünür bazen<br />

bir âyet, bir hadis, bir tarihî olaydan<br />

yola çıkarak, bazen de insan ve<br />

hayvanlar âleminde gözlemledi¤i hâl<br />

ve hareketleri yorumlayarak okuyucuya<br />

kıssadan hisseler sunmaktadır.<br />

Baflka bir ifadeyle; Mevlana, Cenab-ı<br />

Allah’ın kurdu¤u nizamı okuyabilen<br />

bir âlimdir.<br />

Hayvanla veya hayvanlaflan insanla<br />

kul olan (eflref-i mahlûkat) insanın<br />

farkını flu veciz beyitiyle Mevlana ne<br />

kadar da güzel anlatıyor: "Ot ve arpa<br />

yiyen kurban olur; Allah nuruyla beslenen<br />

Kur’an.". Yafladı¤ımız çevrenin<br />

insan manzaralarına bir göz attı¤ınızda;<br />

hâkim medeniyet anlayıflı, insanları<br />

nefsinden ve midesinden baflka<br />

birfley düflünmeyen varlıklar haline<br />

getirdi¤ini esefle görürsünüz.<br />

Modern veya ça¤dafl hayat tarzında<br />

bildi¤iniz gibi dine ve dolayısıyla<br />

dindara hayat hakkı tanınmaz. Halbuki<br />

bizim medeniyet anlayıflımızda,<br />

manevi dünyamızın mimarlarından<br />

Yunus Emre; yetmifl iki milleti aynı<br />

gözle görürken, Mevlana; "Biz pergel<br />

gibiyiz. Bir aya¤ımız din üzerinde<br />

sa¤lamca durur, öteki aya¤ımız yetmifl<br />

iki milleti dolaflır" diyerek; (Yunus<br />

gibi) "yaratılanı Yaratan’dan ötürü<br />

sevdi¤imizi" ve bu sevginin temelinde<br />

din olgusunun yattı¤ını vurgulamaktadır.<br />

Bu "üstün ırk" cehaleti yüzünden<br />

2. Dünya Savaflı’nda 38-40 milyondan<br />

fazla insan hayatını kaybetmesine<br />

ra¤men, Batı bilhassa ‹slam aleminde<br />

ve di¤er co¤rafyalarda uyguladı¤ı,<br />

beyaz ırkın di¤erlerine üstünlü¤ü saplantısından<br />

vazgeçememifltir. Medeniyetler<br />

diyalo¤u çerçevesinde hangi<br />

Batılı milletin bir Yunus’u, bir Mevlanası<br />

vardır Ve biz, bu de¤erlerimizi<br />

günümüz dünyasına taflımada ne<br />

kadar baflarılıyız<br />

Okuyanımız anlamadı, anlayanımız<br />

da anlatamadı ki...<br />

"Nice Hintli ve nice Türkün dili<br />

birdir de nice iki Türk birbirine yabancıdır."<br />

Galiba asıl sıkıntımız buradan<br />

kaynaklanmaktadır. Hâlâ ülkemizde<br />

alt kimlik üst kimlik tartıflması yüzünden<br />

birbirimize ne kadar uzak<br />

durdu¤umuz hepinizin malûmudur.<br />

Müslüman milletler olarak, nice gayri<br />

müslimlerle anlaflmalar, dostluklar<br />

kurdu¤umuz halde, yanıbaflımızdaki<br />

dindafllarımızla düflmanlıklarımız da<br />

baflka bir gerçe¤imizdir. Kendi içimizde<br />

birli¤imizi sa¤layamadı¤ımız<br />

müddetçe, Mevlana gibi de¤erlerimizin<br />

fikirlerini anlamak, paylaflmak ve<br />

hayata geçirmek mümkün olmayacaktır.<br />

Yunus Emre, Mevlana gibi büyüklerimizin<br />

adını taflıyan camilerimiz,<br />

derneklerimiz var. Bu isim altındaki<br />

derneklerimiz acaba senede bir defa<br />

bu flahsiyetlerle ilgili anma günleri<br />

tertipliyorlar mı... Bu edebi-tarihi<br />

de¤erlerimizi tanıyor ve tanıtıyorlar<br />

mı... Her millet kendi âlimleriyle<br />

övünür, onları dünya kamuoyuna epmoze<br />

etme¤e çalıflırken, kendisinden<br />

bihaber olan bu milletin evlatları, varlı¤ını<br />

nasıl kabul ettirebilir<br />

Yine Mevlana’nın dedi¤i gibi,<br />

"Öyleyse yakınlık dili baflka bir dildir.<br />

Gönül beraberli¤i, dil birli¤inden<br />

daha iyidir.". Dindafl, fikirdafl ve hele<br />

gönüldafllara hatırlatıyoruz! Aynı dine<br />

mensup, aynı dili konuflan, aynı ülkenin<br />

vatandaflları olarak, önce gönül<br />

birli¤ini Mevlana’daki kainatı kucaklayan<br />

engin dünya görüflünü, Yaratan’a<br />

ve O’nun yarattıklarına duyulan<br />

hayranlık ve aflk derecesinde sevgiyi<br />

önce anlamak, sonra da anlatabilmek<br />

gerekir.<br />

Sonuç olarak Hz. Mevlâna’nın veciz<br />

sözüyle sohbetimizi noktalayalım:<br />

"Ya göründü¤ün gibi ol, ya oldu-<br />

¤un gibi görün"


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />

HESSEN<br />

M. Salih AYDIN<br />

Önce ALLAH’ın Selamı, Rahmeti,<br />

Bereketi bütün Müslümanların<br />

üzerine olsun. AL-<br />

LAH’ın Rasulü ve elçisi ümmetini<br />

daima düflünen hatta bütün insanlı¤ın<br />

saadetini düflünen Rahmet ve barıfl<br />

insanı o büyük elçiye salat ve selam<br />

olsun. Onun getirdi¤i mesajı anlamayalara<br />

da RAB’bimiz anlama idraki<br />

versin. Onun getirdi¤i mesajı kendilerini<br />

feda ederek silsile halinde bize<br />

ulafltıran Sahabeye, mezhep ‹mamlarımıza<br />

ve nice gizli ALLAH (C.C)<br />

Velilerine, Kahramanlarına Selam<br />

olsun. Yaratanın Kullu¤una yaraflır<br />

bir flekilde yaflamayı cümle ehli ‹slama<br />

nasip ve müessir eylesin. Acizane<br />

birfleyler yazmayı acılarımı yazıya<br />

dökmeyi denedim. Bu arada hata<br />

ve do¤rularımı sizlerin ihtarlarıyla<br />

düzeltece¤imi belirttikten sonra affınıza<br />

sı¤ınarak yazıma bafllıyorum.<br />

‹çimde bir acı sanki beni kemiriyor<br />

bazen alev bazen volkan olmufl<br />

beni yutuyor. Rahat ve huzur hepten<br />

yerini de¤ifltirmifl. Ne haberleri takip<br />

etmek ne gazete okumak ne de birileriyle<br />

bofl konuflmak istemiyorum.<br />

Gördü¤üm kan ve gözyaflı acı ve hıyanet<br />

dostu ama düflman ve bunları<br />

uzatabiliriz. Sadece ön planda para<br />

ve aslını inkar etmek geçmiflini karalamak.<br />

‹nsanlar sadece içi gayesiz<br />

fleylerle doldurulmufl saman çuvalı.<br />

Kölelik devri bitti diyorlar bitmedi<br />

hala yaflıyor en ihtiflamlı haliyle. ‹nsanlar<br />

arasındaki güveni de yok ederek<br />

kiflileri yapayalnız devletleri yapayalnız<br />

bırakarak. Bu dert insanları<br />

hem köle hem de depresyon hastası<br />

yaptı. fiimdi ise beyinler kiraya verilmifl<br />

sadece belirli fleylerin haricinde<br />

düflünme dumura u¤ramıfl yaflamak<br />

için yaflıyorlar. Devletler ise ba¤ımsızlı¤ı<br />

elinden alınmıfl abilerinden<br />

emir beklemektedirler. Bugün dost<br />

gördüklerimiz yarın para ve parayı<br />

veren ellerin kulu olmufl. Bahaneleri<br />

de hazır! biz barıfla ve diyalo¤a gönül<br />

vermifliz ‹slam dini de barıfl dini!<br />

diyerek güya kendilerini savunuyorlar.<br />

Neyin diyalo¤u dinin mi yoksa<br />

dünya flartları mı Acaba masaya<br />

eflit flartlarda mı yoksa birfleylerini<br />

vererek mi oturmaktasınız. Sizin gibi<br />

çok kapı kulları geldi geçti tarihi oku<br />

okumak için de¤il ibret almak için<br />

oku. Bu dünya için ahiretini satma<br />

müslümanlar arasındaki güveni sarsmaya<br />

hiç mi hiç hakkınız yok insanları<br />

sombilefltirmeyin bunun vebalini<br />

çekemessiniz vesselam.<br />

slam Konseyi’nden yabancı<br />

dümanı sloganlarla oy avcılıı uyarısı<br />

Almanya ‹slam Konseyi Baden Württemberg<br />

Rheinland Pfalz ve Sachsen Anhalt Eyaletleri’ndeki<br />

Eyalet Meclisi seçim kampanyaları çerçevesinde<br />

entegrasyon konusunun alet edilmemesi için uyarıda<br />

bulundu<br />

Konsey Baflkanı Ali Kızılkaya<br />

CDU’yu Baden Württemberg,<br />

Rheinland Pfalz<br />

ve Sachsen Anhalt eyaletlerindeki<br />

eyalet meclisleri seçim kampanyalarında<br />

yabancı düflmanı sloganlarla<br />

propaganda yapmasını elefltirdi. Kızılkaya;<br />

"Entegrasyon konusu populist<br />

amaçlarla kullanılmamalı,<br />

aksi taktirde toplum içerisindeki etkileri<br />

korkutucu olabilir" fleklinde<br />

uyarıda bulundu.<br />

Kızılkaya ayrıca Rheinland<br />

Pfalz Eyaleti CDU adayı Christoph<br />

Böhr’ün "Birlik Partileri ile artık<br />

bedavaya vatandafllık verilmeyecek"<br />

sözlerini sakıncalı buldu¤unu<br />

ifade ederken, hükümetin entegrasyon<br />

politikasındaki tutumu hakkında<br />

flunları söyledi; "Büyük koalisyonun<br />

kurulmasından bu yana herfley<br />

sadece sözde kalıyor, ancak somut<br />

bir adım yok".<br />

Bunun üzerine Kızılkaya’nın, fikir<br />

alıflveriflinde bulunmak ve entagrasyon<br />

politikası için yapılacak<br />

yeni hamleleri konuflmak için ‹çiflleri<br />

Bakanı Wolfgang Schäuble<br />

(CDU) ile görüflme talebinde bulundu¤u,<br />

ancak flimdiye kadar ne<br />

Schäuble’nin ne de Entegrasyon<br />

Sorumlusu Maria Böhmer’in<br />

(CDU) bu talebe cevap vermedikleri<br />

ifade edildi.<br />

ÖZEL KÖE 35<br />

Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />

Kabir memuru Hacarap<br />

GERÇEK B‹R H‹KAYE<br />

Babam daha Türkiye’de cebinde<br />

a¤ır vasıta ehliyeti oldu¤u halde<br />

ayakkabı boyacılı¤ı yap›yordu. Birgün<br />

hastahanenin Baflhekimi geliyor.<br />

Dr. ayakkabımı boya Hacarap. Babam.<br />

Boyayalım ama sen de bize bir<br />

günefl ol da ısıt. Dr. Valla Hacarap<br />

sana göre bir iflimiz yok ama yaparsan<br />

mezarcılık var yanına bir hoca<br />

bul o yıkasın sen mezar kaz ve defnet<br />

her ölü için 5 Lira. Sene altmıfllı<br />

yılların bafllangıcı babam seviniyor<br />

tamam diyor. Hergün 1, 2, 3 ölü babam<br />

bu ifle seviniyor ve anneme diyorki<br />

tamam avrat ifli iyi bulduk hergün<br />

böyle devam ederse mebbus maaflı<br />

üç ölü oldumu baklavamızı da<br />

yeriz diyor. Ama bu ifl böyle devam<br />

etmiyor iki ay kimse ölmüyor. Babam<br />

yine boyacılı¤a ve hammallı¤a<br />

devam ederken birgün hoca çıkıp geliyor.<br />

Selam ve hal hatırdan sonra<br />

babam hocaya bir çay söylüyor ve<br />

soruyor hocam bir maruzatın mı var.<br />

Hoca. ALLAH’tan kork iki aydır siftah<br />

bile yapamadık. Babam zevzekli-<br />

¤ine gidelim doktora flikayet edelim<br />

niye insanlar ölmüyor diye. Hoca.<br />

Hadi gidelim flikayet edelim. Hastahaneye<br />

varınca! Hoca. Ben ihtiyarım<br />

sen çık da söyle. Babam. Olur hocam<br />

sen flu kanepede otur. Kapıya yöneliyor<br />

çıkarken bir hemflire, beyefendi<br />

nereye. Babam lafı yapıfltırıyor ben<br />

burda memurum. Tabiki hemflire babamın<br />

üstüne bakıyor kırk yerinde<br />

kırk yamalık ve ne memuru o arada<br />

afla¤ıdan Çerkez Nuriye abla kabir<br />

memuru kabir diye ba¤ırıyor hemfleride<br />

dudak bükerek hımmm anladım<br />

geçebilirsin. Doktorun odasına varınca<br />

kapıyı çalıyor. Dr. gir. Babam kapıyı<br />

açıp bakıyor. Girsene Hacarap.<br />

Babam hemflire dıfları çıksın birfley<br />

söyleyecem. Dr. Benim gizlim saklım<br />

yok gireceksen gir diye ba¤ırınca<br />

babam içeri giriyor. Dr. ne söyleyeceksen<br />

söyle deyince babam lafı patlatıyor.<br />

Senden flikayetçiyiz. Dr. flikayetini<br />

söyle. Babam. ‹ki aydır seftah<br />

etmedik. Doktor ve orda bulunan<br />

hemflireler gülmekten yerlere yatıyorlar.<br />

Babam ciddiyetini bozmadan<br />

ne gülüyorsunuz beni Necati hoca<br />

getirdi inanmazsanız pencereden bakın.<br />

Hemen pencereye koflup bakıyorlarki<br />

Necati hoca kanepede oturuyor.<br />

Dr. babama dönerek yukarda bir<br />

hasta var çık bak. Babam yukarıya<br />

çıkıyor bakıyorki biri yatıyor nefes<br />

bitmek üzere ayakları buz kesmifl hemen<br />

hocaya müjdeyi vermek için kofluyor.<br />

Hocam, hocam gözün aydın<br />

biri ölmek üzere bekliyelim birazdan<br />

haber gelir. Beklemeye bafllıyorlar<br />

bir ara babam bakıyorki ölecek dedikleri<br />

adam balkona çıkıp geliyor.<br />

Hocam ölecek dedi¤im adam balkonda<br />

hoca flöyle bir bakıyor ve lafı<br />

yapıfltırıyor. Hadi ordan o seni de beni<br />

de götürür diyor. Aradan bir zaman<br />

geçtikten sonra hoca ondan evvel<br />

vefat ediyor. Seneler sonra babam<br />

izinde iken adam babamı buluyor<br />

ve lafı yapıfltırıyor al flu mezar<br />

parasını arkamda dolaflıp durma.<br />

Selam ve dua ile...<br />

Yeillerden bayan polislerin baörtüsü takabilmesine yeil ıık<br />

Yeiller daha fazla Müslüman<br />

polis memuru olsun istiyor<br />

Yefliller Almanya’daki bayan polis memurlarının baflörtüsü<br />

takmalarında bir sakınca görmediklerini açıkladı.<br />

Yefliller’in Avrupa<br />

Politikaları sorumlusu<br />

Angelika<br />

Beer Berlin günlük<br />

gazetesi "B.Z."e flunları<br />

söyledi; "Herkes istedi¤ini<br />

giymekte özgür olmalıdır.<br />

Bayan ö¤retmenlerin<br />

baflörtü takması gibi,<br />

bayan polis memurlarının<br />

da baflörtüsü takması ciddiye<br />

alınmalıdır." Yeflillerin<br />

göç politikaları sözcüsü<br />

Josef Winkler’de<br />

Beer’in görüflünü destekleyerek,<br />

"‹ngiltere’de<br />

uzun zamandır Hindistan<br />

kökenli polis memurlarının,<br />

askerlerin ve hakimlerin<br />

sarık takmaları gayet<br />

normal. Bu neden Almanya’da<br />

da olmasın"<br />

dedi.<br />

Yefliller Genel Baflkanı<br />

Claudia Roth ise Almanya’da<br />

daha çok Müslüman<br />

polisin göreve alınarak,<br />

polislik yolunun<br />

Türk ve Rus kökenli vatandafllara<br />

açılması gerekti¤ini<br />

ifade etti. Kısa<br />

süreden beri ‹sveç’te polis<br />

memurları baflörtüsü<br />

veya di¤er dini örtüleri<br />

taflıyabiliyorlar. Bu flekilde<br />

etnik azınlıkların polis<br />

memurlu¤una kazanılmasının<br />

hedeflendi¤i bildirildi.


SEKTÖR HABER<br />

36<br />

Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />

HESSEN<br />

AVRUPA VE TÜRKYE’DE ALTERNATF<br />

TURZMN ÖNCÜSÜ K.A.M 2000.<br />

Club & Hotel KARABURUN: Huzurlu, Kaliteli ALTERNATF BR TATL<br />

Club Karaburun, Antalya ile<br />

Alanya aras›nda, Karaburun<br />

mevkiinde, 60 bin metrekare<br />

alan üzerine kurulu bir tatil köyü. 5<br />

y›ld›zl› tatil üniteleri bulunuyor herfley<br />

dahil sisteminde çal›fl›yor. Club & Hotel<br />

Karaburun, klasik bir tatil yerine alternatif<br />

ve tüm aile fertlerinin rahat ve<br />

huzurlu bir tatil geçirmelerinden hakl›<br />

olarak bir marka haline gelmifl bir tatil<br />

köyü. Tatil köyünde her bir aile ferdinde<br />

yönelik genifl imkanlar sunan tesisler<br />

bulunmaktad›r. Bayan, bay ve çocuklara<br />

sunulan birçok imkandan yararlan›p,<br />

bir y›l›n bütün yorgunlu¤unu<br />

atmak ve e¤lenceli, unutulmaz bir tatil<br />

geçirmek için Club Karaburun'da herfley<br />

düflünülmüfl. Bu y›l yaz sezonuna<br />

bafllamadan önce ,,YEN‹L‹KLER‹N<br />

ADRES‹'' slogan› ile müflterilerine<br />

hizmet sunan Club & Hotel Karaburun'daki<br />

imkanlara bir göz atal›m:<br />

-Otel Odalar›: 150 otel odas›nda telefon,<br />

minibar, televizyon, merkezi<br />

klima, banyo, saç kurutma makinesi,<br />

özel kasa 24saat s›cak su mevcut.<br />

-Villa odalar›: 160 villa odada, 1<br />

ebeveyn odas›, 1 çocuk odas› ve oturma<br />

odas›, telefon, minibar, televizyon,<br />

banyo, saç kurutma makinesi, özel kasa,<br />

24 saat s›cak su, her odada özel klima<br />

mevcuttur.<br />

-Çocuklara özel aktiviteler: Çocuklar<br />

için havuz, aquapark, krefl atari ve<br />

oyun parklar›.<br />

-Bayanlara özel aktiviteler: ‹kibin<br />

metrekarelik bir alana kurulu iki katl›<br />

özel bir ortamda kurulu bu tesiste, iki<br />

katl› ve bir tuzlu üç su havuzu, günefllenme<br />

teras› ve çocuklar için havuz ve<br />

aquapark bulunuyor. Bunlara ek olarak<br />

sauna, spor salonu, hamam, kuaför<br />

ve güzellik salonu, mescit, dinlenme<br />

odas› ve dufl kabinleri, bayanlar›n rahat<br />

bir tatil yapmalar› için her türlü<br />

konfora sahip bulunmaktad›r.<br />

-TÜRKIYE'DE ‹LK KEZ VE<br />

TEK; A‹LEYE MAHSUS JAKUZ‹L‹<br />

HAVUZLAR VE SAUNALAR ‹LE<br />

S‹ZLERLE A‹LE BOYU HAVUZ<br />

SEFASI YAPMA ‹MKANI SUNU-<br />

YORUZ.<br />

-Club Karaburun'da e¤lence aktiviteleri<br />

de flunlar: Haftan›n yedi günü<br />

animasyon ve sahne flovlar›, turlar, su<br />

sporlar›, hal› saha, voleybol, basketbol,<br />

tenis alanlar›, masa tenisi, bilardo,<br />

atari gibi oyunlar ve salonlar her türlü<br />

teknik imkan.<br />

Club & Hotel Karaburun tatil köyünde<br />

Türk ve dünya mutfa¤›ndan en<br />

lezzetli yemekler aç›k mutfak olarak<br />

sunulmaktad›r. Sabah, ö¤le, akflam,<br />

aç›k büfeler ile sahilçrestaurantta her<br />

türlü s›cak ve so¤uk yemek mezeler,<br />

keyifli bir tatilin ayr›lmaz bir parças›<br />

olarak müflterilere sunulmaktad›r.<br />

Sundu¤u tüm bu hizmetlerle huzurlu,<br />

kalite alternatif tatil için ideal bir<br />

tatil köyü olma özelli¤ini ispatlayan<br />

Club & Hotel Karaburun, her aile ferdine<br />

yönelik unutulmaz güzel bir tatil<br />

vaadediyor.<br />

Hikmet Yaz›c›: (K.A.M 2000<br />

GmbH fiirketinin Sahibi) 1965 Ardahan<br />

Posof Do¤umlu. 1982 y›l›nda Almanya'ya<br />

geldi. Ekonomi dal›nda üniversiteyi<br />

bitirdi. Muhasebecilik ve yöneticilik<br />

yapt›.<br />

Soru: Alternativ tatil imkanlar›n›z<br />

nelerdir<br />

Hikmet Yaz›c›: Club & Hotel Karaburun,<br />

Almanya’da yaklafl›k 6 y›ld›r<br />

alternatif turizmin liderli¤ini sürdüren<br />

5 y›ld›zl› bit tesis. Alternativ turizm,<br />

han›mlar›n da kendi bafllar›na rahat bir<br />

ortamda tatil yapabilme imkan›d›r. Çeflitli<br />

uluslardan müslüman insanlar›n<br />

klasik tatil yerine bir aile ortam› içerisinde<br />

tatillerini geçirmek için ideal bir<br />

tesise sahibiz. Bu y›l Club & Hotel Karaburun'da<br />

birçok de¤ifliklikler yap›ld›.<br />

Özellikle han›mlar için bir havuz yap›ld›.<br />

Büyük bir günefllenme terasi ilave<br />

edildi. Türkiye'de ilk kez ve tek; aileye<br />

mahsus jakuzili havuzlar ve saunalar<br />

ile sizlere aile boyu havuz sefas›<br />

yapma imkan› sunuyoruz. Club Karaburun<br />

hiçbir tesiste olmayan bu hizmeti<br />

sizler için yapt›r›yor. Bu f›rsat›<br />

de¤erlendirin. Pastahane ve çay salonlar›m›z›<br />

yeni eklenen alanlar ile daha<br />

fazla genifllettik. Bu salonlarda kahvenizi<br />

yudumlay›p nargilenizi içebilceksiniz.<br />

2000 m2'lik ve kapal› olmak<br />

üzere yeni restaurant›m›z› hizmetinize<br />

sunuyoruz. Günümüz modern mimarl›k<br />

anlay›fl›yla yap›lan restaurant›m›zda<br />

keyifli aç›k büfe menülerimizden<br />

faydalanabileceksiniz. Toplant› ve<br />

kokteylleriniz için 500 kifli kapasiteli<br />

yeni konferans salonumuzu hizmetinize<br />

sunuyoruz. Siz de¤erli misafirlerimiz<br />

için 600 kiflilik anfitiyatro hizmetinize<br />

sunulmufltur. Bu tiyatroda çok<br />

daha güzel ve sizlere özel animasyon<br />

programlar›m›z› gönül rahatl›¤› içerisinde<br />

seyredebileceksiniz. Yine 2005<br />

y›l›nda sizler taraf›ndan çok be¤enilen<br />

ve daha da büyültülmesi istenilen sahil<br />

restaurant›m›z› yeni bir dizayn ile iki<br />

kat daha büyüterek siz de¤erli misafirlerimizin<br />

hizmetine sunuyoruz. Baylara<br />

özel Türk hamam› da 2006 y›l› itibariyle<br />

siz de¤erli misafirlerimizin<br />

hizmetine sunulacakt›r. 2006'da tesisimizi<br />

ve misafirlerimize yak›fl›r mescitlerimizi<br />

hizmetinize sunuyoruz. Ve<br />

çocuklar› tabi ki unutmad›k, sizler için<br />

yeni oyun alanlar› ve e¤lence mekanlar›<br />

oluflturmaktay›z. Tüm bu güzellikleri<br />

Akdeniz'in eflsiz güzelli¤i eflli¤inde<br />

mavinin ve yeflilin bütünleflti¤i<br />

Club & Hotel Karaburun 2006 y›l›nda<br />

da damgas›n› vurucak.<br />

Soru: Alternativ bir tatil geçirmek<br />

isteyenler size nas›l ulaflabilir<br />

Hikmet Yaz›c›: Bizim acenta a¤›-<br />

m›z baflta Almanya olmak üzere Hollanda,<br />

Belçika, Romanya, Fransa, ‹sviçre,<br />

Danimarka, Makedonya. 6 y›ldan<br />

bu yana Avrupa'da 800 acenta ve<br />

200'e yak›n temsilci ve koordinatör<br />

a¤›m›zla, profesyonel ve uzman kadrolarla<br />

hizmet veriyoruz. Tüm Avrupa'daki<br />

rezervasyonlar merkezi olarak<br />

burda yap›lmaktad›r.<br />

Soru: Alternativ turizm 2006 y›l›<br />

ile ilgili baflka ne tür çal›flmalar›n›z<br />

var<br />

Hikmet Yaz›c›: K.A.M 2006<br />

GmbH alternativ turizm sektöründe<br />

2006 y›l› itibariyle Thermal turizmede<br />

imza att›. Nevflehir Kozakl›kl›'da bulunan<br />

5 y›ld›zl› Roza Resort Thermal<br />

Hotel'in Avrupa pazarlamas›n› üstlenerek,<br />

müflterilerimize sa¤l›k turizminle<br />

ilgili hizmet sunmaktad›r.<br />

Soru: Roza Resort Thermal Hotel<br />

ile müflterilerinize nas›l hizmet sunmay›<br />

düflünüyorsunuz<br />

Hikmet Yaz›c›: Roza Resort Hotel'in<br />

corner suit, suit ve normal oda<br />

seçeneklerinde, evinizin rahatl›¤›n› ve<br />

s›cakl›¤›n› bulacaks›n›z. 28'i standart,<br />

200'ü suit, 2'si engellilere özel haz›rlanm›fl<br />

toplam 230 lüks odas›yla, her<br />

be¤eniye uygun konaklama seçenekleri<br />

sunan çok özel bir termal tesistir.<br />

Soru: Thermal otelinde ne tür rahats›zl›klar›n<br />

tedavisi yap›l›r<br />

Hikmet Yaz›c›: Kozakl› Kapl›calar›n›n<br />

flifa verdi¤i rahats›zl›klar: çeflitli<br />

adale ve kemik rahats›zl›klar›, a¤r›l›<br />

romantizmal rahats›zl›klar, kireçlenme,<br />

k›smi felç, egzema, sivilce ve çeflitli<br />

deri rahats›zl›klar›, mide ve ba¤›rsak<br />

rahats›zl›klar›, çeflitli böbrek ve idrar<br />

yolu rahats›zl›klar›, kronik iltihapl›<br />

kad›n hastal›klar›, stress ve buna ba¤l›<br />

rahats›zl›klar, balneolojik tedavilerde<br />

baflar›l› sonuçlar gözlenmifltir. Ayr›ca<br />

cildi gençlefltirir, k›r›fl›klar› azalt›r,<br />

saçlar› ve t›rnaklar› güçlendirir, parlakl›k<br />

verir, içme kürlerinde kullan›l›r.<br />

Soru: Otelinizde sosyal Üniteleriniz<br />

var m›d›r<br />

Hikmet Yaz›c›: -Lilyum sa¤l›k ve<br />

güzellik merkezi: Yosun Banyosu, çamur<br />

Banyosu, Espilasyon, Bay ve Bayan<br />

Kuaför, Masaj odalar›, Aromaterapi<br />

Havuzlar›, Fizik Tedavi Merkezi.<br />

-Lezzet Merkezler›: Naturcafe, Vitamin<br />

Bar, Cafe Roza, Kafeterya, Kahvalt›<br />

Salonu, Pastane, Restoran.<br />

-Yüzme Havuzlar›: Yüzme Havuzlar›,<br />

Termal Havuzlar, Kayd›rak Havuzlar›,<br />

çocuk Havuzlar›.<br />

-Spor ünitesi: Basketbol Sahas›,<br />

Futbol Sahas›, Koflu ve Yürüyüfl Parkuru,<br />

Fitness Center.<br />

-Al›flverifl Ünitesi: Mini Market,<br />

Hediyelik Eflya Ma¤azas›, Yöresel G›-<br />

da Ma¤azas›.<br />

-Di¤er Termal Üniteler: Bitki ve<br />

çamur Banyosu, Özel Aile Banyolar›,<br />

Masaj Odalar›, Sauna ve Dufllar, Buhar<br />

banyolar›, Türk Hamamlar›.<br />

Soru: K.A.M 2000’in baflka devletlerde<br />

flubeleri var m›<br />

Hikmet Yaz›c›: Bu sene itibariyle<br />

iç piyasaya yönelik ‹stanbul Fatihde<br />

K.A.M 2000 Turizm Limitet fiirketi<br />

alt›nda ofisimizi müflterilerimizin hizmetine<br />

açm›fl bulunmaktay›z. Di¤er<br />

Avrupa Devletlerinde 800 Acentayla<br />

birlikte çal›flmaktay›z.<br />

Soru: Baflka ne gibi faaliyetleriniz<br />

vard›r<br />

Hikmet Yaz›c›: 2006 y›l› itibariyle<br />

K.A.M 2000 GmbH Avrupa'da telekomunikasyon<br />

sektöründe de faaliyet<br />

göstermeye bafllam›flt›r. Avrupa'da<br />

Telsim haz›r kartlar›n›n pazarlanmas›,<br />

Almanya’da ise HanzaNet ile birlikte<br />

müflterilerimize hizmet vermekteyiz.<br />

Türkiye konuflmalar›nda insan›m›za<br />

ekonomik Telefon ve Internet kullanma<br />

imkan› sunuyoruz.<br />

Rezervasyon Info: 0203-55 23 910<br />

veya 0203-55 23 911


Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />

HESSEN<br />

Ben ONU HEÇ TAN‹M‹M<br />

- Borç yüzünden iki arkadafl mahkemeye<br />

düfler. Hakim davacıya sorar.<br />

"Sizin paranızı kim vermiyor."<br />

Alacaklı iflaret ederek:<br />

"O" Hakim borcu olana: "Niye<br />

aldı¤ınız parayı ödemiyorsunuz"<br />

Borçlu alacaklıyı tanımadı¤ını ifade<br />

eder. Duruma çok bozulan alacaklı,<br />

hakaeretin bu kadarına dayanamayaca¤ına<br />

belirttikten sonra:<br />

"Hakim beg, flimdi bu beni tanimi,<br />

ele mi Madem ele ben onu heç tanimim."<br />

Der ve dava kapanır...<br />

Sizinki Gavufli de Benimki<br />

Niye Gavuflmi<br />

- Palu'lunun alaca¤ı olan adam,<br />

borcunu ödeyemeden ölür. Bizim Palulu<br />

alaca¤ını alamadı¤› için son derece<br />

kızgındır. Kızgınlı¤ını belirtmek<br />

için her nereye getse ölen adama küfür<br />

etmektedir. Duyan arkadaflları Paluluya:<br />

- "Ula gardaflım ayıpdır. Niye küfür<br />

edisin Nasıl olsa gavuflmi." Palulu<br />

biraz düflünür ve:<br />

- "Ula siz ölenin arhasından Fatiha<br />

ohuyup, elizi yüzüze sürisiz, o gavufli<br />

de, benim etti¤im küfürler niye gavuflmi<br />

demifl...<br />

BAL MI NE M‹<br />

Köylünün biri doktora gider. Birikmifl<br />

parasıyla muayene olur. Sonuç;<br />

tüberkülozdur.<br />

Doktor:<br />

"Siz çok hastasınız, ci¤erleriniz<br />

çürümüfl. Kesin, tedavi olmalısınız.<br />

Size ilaç yazaca¤ım, alabilir misiniz"<br />

Hasta:<br />

"Yok."<br />

deyince, doktor ilaçları kendi dolabından<br />

verir ve:<br />

"Ama yiyeceklerine de dikkat edeceksin,"<br />

Hasta:<br />

"Nasıl"<br />

Doktor:<br />

"Her sabah aç karnına bal yiyeceksin.<br />

Bulabilirsen arada bir de etli yemek<br />

ye"<br />

Hasta doktora teflekkür eder ve gider.<br />

Ama düflünceler almıfltır:<br />

"‹lacı hallettik, ama bu bal ifli zor...<br />

Çok pahalı." diye düflünürken pazara<br />

gelir. Pazarda bal satan birinin yanında<br />

durur. Çekingen bir tavırla balın<br />

önünde durur! ‹flaret parma¤ını bala<br />

dokundurarak a¤zına götürür. Sonra<br />

da bal satan adama sorar:<br />

"Bu ne mi"<br />

Satıcı kızgın bir tavırla:<br />

"Bal, bal..! Ne, ne demek"<br />

Hasta sakin bir tavırla:<br />

"Hı.."<br />

Hasta bu sefer iki parma¤ıyla daha<br />

derine daldırıp, yalanır. Ve yine sorar:<br />

"Bal mı, ne mi"<br />

Satıcı:<br />

"Bal yav, bal iflte. Alacaksan al,"<br />

Bizim hasta bu kez avucunu bala<br />

daldırıp, iyice bir yalandıktan sonra<br />

satıcıya sorar:<br />

"Kaça mı"<br />

Satıcının artık sabrı kalmamıfltır:<br />

"Yav alacaksan al. Almisen git<br />

iflen. Zaten, Bu bal mı, bu ne mi, kaça<br />

mı dedin, yarısını yedin. Cehennem<br />

ol git, hayvan herif."<br />

Satıcı bu lafları sayarken bizim<br />

hasta baldan bugünkü nasibini aldı¤ı<br />

için arkasına bakmadan kaçıp gider.<br />

DENSÜZLÜ⁄ÜN CEZASI<br />

Elazı¤lının biri, eli sol yana¤ında<br />

gözleri kızarmıfl ve konuflması zorla<br />

anlaflılacak bir tarzda eczacının birine:<br />

"Yav diflim çoh fena, dohtora gettim<br />

ilaç vermedi. Hele buna bi bah da<br />

ilaç ver... Yav dohtor beni gapiya atti<br />

bili misin<br />

Eczacı flaflırarak:<br />

"Yav geçmifl olsun, hakikaten durumunuz<br />

iyi degil. Ne oldu, doktor size<br />

niye reçete yazmadı"<br />

Adam eczacıdan yüz bulunca:<br />

"Yav abe densüzlük iflte. Ben dohtor<br />

bege dedim ki "Ben seni hatirlim.<br />

Sen Kinederiçli del misin Ananla baban<br />

eflege çüt binerdi ha." Dohtor nasıl<br />

yumru¤u vurdusa patlattı. Ben de<br />

elece buraya geldim."<br />

Adam densizli¤inin cezası olarak<br />

on befl gün difl a¤rısı çeker.<br />

KOMED-FIKRA 37<br />

Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />

ELAZI FIKRALARI<br />

KAHVEN‹N HATIRI<br />

Elazı¤lının biri, fliddetli gribe yakalanmıfl.<br />

Cepleri mendil dolu. Burnu<br />

öyle bir akıyor ki tarifsiz. Bizim gripli<br />

yolda yürürken, bir arkadaflı rastlar ve<br />

sorar:<br />

"Yav geçmifl olsun. Bu halin ne"<br />

Bizim gripli, bir arkadafl bulmanın<br />

sevinciyle:<br />

"Yav Mehmet, heç sorma. Allah<br />

düflmanımın baflına vermiye, bi grip<br />

olmuflum, burnum fıflır fıflır ahi. Bu<br />

neden ola acep"<br />

Arkadaflı:<br />

"Kardeflim o senin erkekliginden.<br />

Erkek adamın böyle burnu ahar."<br />

"Mehmet, benim gaynanam gilin<br />

evi buraya yahın. Gel bunu orada da<br />

söle. Gaynanam bahan pis hımik deyi."<br />

"Tabi canım sölerim."<br />

Kayınvalideye gidilir. Kayınvalide<br />

misafirlerine kahve ikram eder. Sonra<br />

bizim gripli gür bir sesle:<br />

"Fıflflfl..."<br />

Ardından da böbürlene böbürlene:<br />

"Arkadafl benim burnum ahi, neden<br />

acaba"<br />

Arkadafl› da:<br />

"Neden olacah, pisli¤inden" deyince<br />

Gripli flaflkın biraz da kızgın bir tavırla:<br />

"Ulan afla¤ıda bahan ele demedin"<br />

Arkadaflı gayet sakin bir ses tonuyla:<br />

"O¤lum aflfla¤ıda arhadafldıh, burda<br />

gahvenin hatırı var" der.<br />

OTUZ KURUfiA PEYN‹R<br />

Taze peynir yeni çıkmıfltır. Yafllı<br />

kadının biri peynir almak için çarflıya<br />

gider. Bakkalın birine sorar:<br />

"Gurban bu peynir gaça Güzele<br />

benzi"<br />

"Teyze, 50 gurufl"<br />

"Eyi eyi, hele öbür tükenlere de<br />

baham... Ça¤am bahallı mı<br />

"Yok teyze, normal fiyat"<br />

Teyze bir yere daha sorar:<br />

"Peynir gaça"<br />

"30 gurufl"<br />

Teyze 30 kuruflu duyunca flaflırır.<br />

Hesap bilmedigi için bakkala çıkıflarak:<br />

"Ana o¤ul ihtiyarım diye beni mi<br />

gandırisin"<br />

Biraz önce peynir sordu¤u bakkalı<br />

iflaret ederek:<br />

"Orda 50 gurufl dediler almadım.<br />

Ana edisin ki 30 gurufla canıma çekesin<br />

del mi Get o yanı, gider oradan<br />

alırım"<br />

Bakkal neye u¤radı¤ını anlamamıfl<br />

bir vaziyette:<br />

"Anacım sen hesap mı bilmisin,<br />

yohsa dalga mı geçisin" der, demez<br />

yafllı teyze lafı bakkalın a¤zına tıkar:<br />

"Hesabı senden eyi bilim. Benim<br />

yetiflmifl, senden böyük o¤ullarım<br />

var." der.<br />

PALU NÜFUSUNA<br />

KAYDEDECE⁄‹M<br />

Palu’da bayram arifesi, millet alıflverifl<br />

yapmaktadır. Yani çarflı oldukça<br />

kalabalıktır. Bu kalabalıkta efle¤in biri<br />

yüküyle birlikte yolun ortasına yıkılır.<br />

Bütün çabalara ra¤men eflek yerinden<br />

kaldırılamaz. Trafik allak bullak olmufltur.<br />

Derken ifl kaymakama intikal<br />

eder. Kaymakam:<br />

"Ne oldu, bu kalabalık ne, anarfli<br />

mi var"<br />

"Yok kaymakam bey. Bu eflek yere<br />

yatmıfl kalkmıyor."<br />

Kaymakam olayı dinledikten sonra<br />

efle¤in veteriner hekim tarafından öldürülmesini<br />

ve belediyenin ilgilenmesini<br />

ister. Efle¤in sahibi ise bütün varlı¤ının<br />

bu eflek oldu¤unu ve öldürülmemesini<br />

anlatmaya çalıflır. Bu arada<br />

yafllı, eli aya¤ı titreyen biri kalabalı¤ın<br />

arasından yaklaflır. fiöyle etrafına bir<br />

bakar ve sorar:<br />

"Ne oluyor burada gardafl"<br />

Bir görevli:<br />

"Amca eflek yatmıfl kalkmıyor. Sen<br />

karıflma, kaymakam bey zaten sinirli."<br />

Yafllı amca kendinden emin bir tavırla:<br />

"Bi dakka canım, ben flimdi onu<br />

kaldırmasını bilirim. Geçin bi kenara<br />

tecrübesizler."<br />

Yafllı amca e¤ilip eflegin kula¤ına<br />

bir fleyler fısıldar. Eflek ise ani bir refleksle<br />

kalkıp kaçar.<br />

Kaymakam flahit oldugu olaya çok<br />

flaflırır ve hemen yafllı adamı ça¤ırıp<br />

sorar:<br />

"Amca siz bu efle¤e ne dediniz<br />

Ermifl misiniz ki bu eflek hemen kalkıp<br />

kaçtı Yoksa okuyup üflediniz<br />

mi Ne yaptınız söylesenize."<br />

Yafllı amca mütevazi bir tavırla:<br />

"Gaymakam bey, öncelikle ben<br />

kendimi tanıtayım. Ben emekli bir nüfus<br />

memuruyum. Adım Ali flimflek.<br />

Efle¤e dedim ki ülen efleo¤lueflflek,<br />

adam gibi gahıp cehennem olisen ol,<br />

yohsa vallahide billahide bögünden<br />

tezi yoh, seni Palu nüfusuna kaydedecem.<br />

Eflek bunu duyunca hemen gahıp<br />

gaçtı."<br />

BÜYÜKLÜK<br />

Elazı¤’ın bir köyünde dü¤ün olur.<br />

Dü¤ünden bir süre sonra adet üzere<br />

ilk bayramda genç evliler kız evine el<br />

öpmeye giderler.<br />

O¤lanın babası o¤luna:<br />

"O¤lum sen bazen çok salak ifller<br />

yapisin. Gitti¤in yerde ailemizin flerefini<br />

düflün, iki paralık etme bizi. Ne<br />

sorarlarsa büyük, büyük laflar et, tek<br />

tek konufl ki flerefimiz iki paralık olmaya,<br />

itibarımız yerinde gala"<br />

O¤lan:<br />

"Peki babacı¤ım" der ve kız evine<br />

gelir. ‹çeri girerler. Adet gere¤i kız<br />

evin haremlik tarafına, erke¤i de selamlık<br />

tarafına alırlar. Karflılıklı tokalaflma<br />

ve selamlaflmadan sonra kaynata:<br />

"Damat geç flöyle otur"<br />

Damat yüksek bir yer bulmak için<br />

etrafına bakar, dolabı görür ve hemen<br />

üstüne fırlayıp oturur. Ne yapsın ailesinin<br />

flerefi söz konusu. Babasının dedi¤i<br />

gibi yüksekten konuflacak. Kaynata<br />

bütün flaflkınlıflıyla sorar:<br />

"Damat nasılsın, iyi misin"<br />

Damat:<br />

"Tren, tren. Tren yav tren."<br />

Kaynata kendi kendisine:<br />

"Yav herhalde bu anlamadı. Neyse<br />

peki babanlar nasıl, iyiler mi"<br />

Damat:<br />

"Fil, fil. Fil yav."<br />

Kaynata:<br />

"Allah, Allah. Hele bir fley daha<br />

soralım. O¤lum ekinler nasıl Bu sene<br />

bir fleyler kaldırabilecek misiniz"<br />

Damat düflünür ve:<br />

"Balina, balina."<br />

O zaman derler ki demek ürün iyi.<br />

Derken damat eve gider. Babası<br />

merakla sorar:<br />

"O¤lum nerde oturdun Kendine<br />

yüksek bir yer seçtin mi"<br />

"Baba dolabın üsdüne çıkıp oturdum."<br />

"‹yi halt etmiflsin. Peki ne sordular."<br />

O¤lan verdi¤i cevaplardan emin<br />

bir flekilde:<br />

Baba beni sordular tren dedim. Seni<br />

sordular fil dedim, ürünlerimizi sordular<br />

balina dedim. Valla baba daha<br />

büyük fleler aklıma gelmedi."


Padiflah çocu¤u<br />

Ünlü Memlük<br />

Sultan›<br />

4<br />

Bolu’da bir göl<br />

Atilla’n›n kurdu¤u<br />

büyük Türk<br />

imparatorlu¤u<br />

Birden<br />

Lahza<br />

Bir denizimiz<br />

Televizyon<br />

‹zmir’de bir semt<br />

Teflkilat<br />

Uranyum’un<br />

simgesi<br />

Mürit’in ünlüleri<br />

Bir ba¤laç<br />

Bir tür cetvel<br />

Teke’nin ilk hecesi<br />

2<br />

Liseden sonraki<br />

okul<br />

17<br />

61 plakal› ilimiz<br />

Kamer<br />

8<br />

6<br />

Oto yar›fl›<br />

Galyum’un simgesi<br />

Döteryum’un<br />

simgesi<br />

Alfabemizin 21.<br />

harfi<br />

Rütbesiz asker<br />

<strong>14</strong><br />

11<br />

Zehirli bir madde<br />

Bir erkek ad›<br />

1<br />

Bir erkek ad›<br />

Ayl›k ücret<br />

Türkiye<br />

Cumhuriyeti<br />

Annemizin annesi<br />

Numara<br />

Bencilik<br />

5<br />

Hala’n›n ünsüzleri<br />

Hükümdar<br />

Su<br />

Türk Standartlar›<br />

Enstitüsü<br />

9<br />

Bir bal cinsi<br />

‹sveç para birimi<br />

Bin aydan daha<br />

hay›rl› olan<br />

mübarek gece<br />

13<br />

Y›l›n dördüncü ay›<br />

Nikel’in simgesi<br />

Hafiften ekflimtrak<br />

tatl›<br />

Yabanc›<br />

At›n aya¤›na çak›l›r<br />

Bir mutfak aleti<br />

Elma çöpü<br />

Sini’nin ünlüleri<br />

Bir soru<br />

Bir nota<br />

Bir fliir türü<br />

Kara Kuvvetleri<br />

Komutanl›¤›m›z<br />

Toplumun temeli<br />

Tersi, yi¤it’in ilk<br />

hecesi<br />

Name’nin ünsüzleri<br />

Yaz›klar olsun<br />

anlam›nda<br />

12<br />

Ahirette iyilerin<br />

yurdu<br />

Bir Müslüman ülke<br />

Öldürmek<br />

Kiloamper<br />

‹yot’un simgesi<br />

Bir yaz meyvesi<br />

Beyaz<br />

Bir göz rengi<br />

Bir tür yar›fl kay›¤›<br />

Oturum<br />

Genifl<br />

Hüküm<br />

15<br />

Lise’nin ünsüzleri<br />

Sene’nin ünlüleri<br />

Boru sesi<br />

Soyluluk<br />

‹slam’›n<br />

flartlar›ndan<br />

Azerbaycan para<br />

birimi<br />

Kur’an-› Kerim’de<br />

bir sure<br />

Tersi, ö¤ütülmüfl<br />

bu¤day<br />

Kur’an-› Kerim’de<br />

bir sure<br />

16<br />

Bir tür toprak<br />

Ma¤ara<br />

Ço¤alma<br />

3<br />

Arapça’da bir harf<br />

Bir erkek ad›<br />

Bir haber ajans›m›z<br />

Bir cins iri yap›l› at<br />

‹mece’nin ünsüzleri<br />

Tersi, flayet<br />

anlam›nda<br />

Vücudun kemik<br />

yap›s›<br />

Su<br />

Bir hayret nidas›<br />

Kay›p, görünmez alem<br />

Aç›k olan, belirli<br />

olan<br />

Yön<br />

Tersi, oto aksam›ndan<br />

Bir erkek ad›<br />

Ar›n›n yapt›¤› flifal›<br />

madde<br />

Bir flart yap›m eki<br />

Etki’nin ilk hecesi<br />

Tungsten’in simgesi<br />

Asker<br />

Tarihte bir Türk<br />

devleti<br />

Ünlü bir camiimiz<br />

Görmeyen<br />

Aza<br />

Uzakl›k belirtir<br />

Çekingen, korkak<br />

Bir tür duvar boyas›<br />

Sadece, yaln›zca<br />

‹slam’›n ilk flart› Berrakl›k fiifal› bitki satan<br />

Meyve veren büyük<br />

bitki<br />

Litre<br />

Kibarca isteme<br />

Aç kalma hali<br />

Uçak sürücüsü<br />

Tabii olmayan flifllik<br />

Vadi’nin ilk hecesi<br />

Erzurum ilimizin bir<br />

ilçesi<br />

‹laç<br />

Genifllik<br />

Bir tü hayvansal<br />

g›da<br />

Peygamber<br />

Efendimizin (sav)<br />

Mevlam›z (cc) ile<br />

buluflmas›<br />

27 30<br />

28<br />

32<br />

18<br />

20<br />

26<br />

Bir ço¤ul yap›m eki<br />

Bir ba¤laç<br />

Bir soru<br />

Bir erkek ad›<br />

36<br />

38<br />

Büyük yük arac›<br />

35<br />

Veba<br />

21<br />

Alfabemizin 21.<br />

harfi<br />

Kesin<br />

Bir ço¤ul yap›m eki<br />

Bir renk<br />

Soylu<br />

31<br />

Bir mülkiyet yap›m<br />

eki<br />

Keder<br />

Uranyum’un<br />

simgesi<br />

Kan emen bir<br />

asalak hayvan<br />

Ses<br />

Müminin mirac›<br />

Savm<br />

Kamer<br />

Say›<br />

Kara K›ta<br />

Bay›nd›rl›k<br />

Beddua<br />

25<br />

‹nce saç<br />

Ayn› ismi tafl›yan<br />

Bak›fl<br />

Cahiliye dönemi<br />

putlar›ndan biri<br />

‹ran’da bir flehir<br />

Rey<br />

Tamam m›<br />

anlam›nda<br />

33<br />

29<br />

Roro’nun ünsüzleri<br />

Adrese verme<br />

Kabaca<br />

37<br />

Tarihte bir uygarl›k<br />

Uranyum’un<br />

simgesi<br />

Bir mevsim<br />

S›k›nt› sözü<br />

Laz’›n ünsüzleri<br />

Bir hayret nidas›<br />

Kabe ziyareti<br />

Yank›<br />

Kani’nin ünlüleri<br />

Süper zekal›<br />

Matematikt ikinci<br />

bilinmeyen say›<br />

Bir erkek ad›<br />

Dengesi bozuk<br />

terazi<br />

Asker<br />

Emtia<br />

Küçük vurucu silahl›<br />

grup<br />

Uzakl›k belirtir<br />

Su<br />

Metre<br />

‹lan’›n ünsüzleri<br />

Bier soru<br />

Saadet Partisi<br />

Bir haber ajans›m›z<br />

Lira<br />

Osman Gazi’nin<br />

kurdu¤u büyük<br />

Türk ‹mparatorlu¤u<br />

Yaz›m kurallar›<br />

Örnek<br />

34<br />

Uranyum’un<br />

simgesi<br />

ANAHTAR<br />

SÖZCÜK<br />

23 7 24<br />

10<br />

22 19<br />

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 <strong>14</strong> 15 16 17 18 19 20 21 22 23<br />

24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38


Pakistan Türkiye Bangladefl Keflmir Mozambik<br />

65<br />

Kurban kesimi yapılan ülke ve bölge listesi:<br />

Afganistan<br />

Arnavutluk<br />

Azarbeycan<br />

Bangladefl<br />

Belgrad<br />

Benin<br />

Bosna<br />

Bulgaristan<br />

Burkina Faso<br />

Burma Arakan<br />

Cezair<br />

Çad<br />

Çeçenistan<br />

Da¤istan<br />

Do¤u Türkistan<br />

Endonozya<br />

Eritre<br />

Etyopya<br />

Flistin<br />

G.Afrika<br />

Gambiya<br />

Ghana<br />

Gürcistan<br />

‹ngufletya<br />

Irak<br />

‹ran<br />

Iraklı Türkmenler<br />

Kamerun<br />

Karada¤<br />

Karaba¤<br />

Kazakistan<br />

Kenya<br />

Keflmir<br />

Kırgızistan<br />

Kongo<br />

Kosava<br />

Lübnan<br />

Makedonya<br />

Malezya<br />

Mali<br />

Mısır<br />

Mo¤olistan<br />

Mozambik<br />

Nahcivan<br />

Nijer<br />

Nijerya<br />

Ogedan<br />

Pakistan<br />

Ruanda<br />

Sancak<br />

Senegal<br />

Somali<br />

Srilanka<br />

Sudan<br />

Suriye<br />

Surinam<br />

Uganda<br />

Ukrayna<br />

Ürdün<br />

Tanzanya<br />

Togo<br />

Tunus<br />

Türkiye<br />

Türkmenistan<br />

Yemen<br />

‹slam Toplumu Millî Görüfl • KURBAN KOM‹SYONU • Boschstr. 61-65, 50171 Kerpen • Tel: +49 2237 656 293 • Fax: +49 2237 656 222 • www.igmg.de • E-Mail: sosyalhizmetler@igmg. de

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!