Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
ÂLEMLERE RAHMET<br />
HZ. MUHAMMED<br />
(s.a.v)<br />
ANAMIZ BABAMIZ CANIMIZ SANA FEDA OLSUN YA RESULALLAH<br />
insanı sadece biyolojik bir varlık olarak kabul etmemek, her insanda; insan eref<br />
ve haysiyeti olduunu görmek, insan vakarına inanarak onu korumak<br />
insan hakları ama herkese<br />
Özlen<br />
enen ve Beklen<br />
enen TablT<br />
ablo<br />
Belki de Almanya tarihinde ilk defa Müslüman Türk Çatı Kuruluları bir mesele için (Vicdan testi) ortak hareket ettiler. Bu<br />
çalımanın hayırlı balangıçlara vesile olmasını temenni ediyor; katkıda bulunan tüm kuruluları can-ı gönülden kutluyoruz.<br />
Hümanizm<br />
ve slam<br />
Dr. Yusuf IIK<br />
Dosya<br />
Sayfa 5’te<br />
Dünü ve<br />
Bugünüyle<br />
Deerler<br />
Çarpıması<br />
Mahmut AKAR<br />
Dosya<br />
Sayfa 7’de<br />
Çalayan’da<br />
yazılan<br />
mektup...<br />
Ekrem KIZILTA<br />
Özel Köe Sayfa 23’te<br />
slam nsan<br />
Hakları ve...<br />
Mustafa<br />
MULLAOLU<br />
Dosya<br />
Sayfa 9’da<br />
<strong>Hayat</strong>a<br />
Düülen<br />
Notlar...<br />
Aydın ERSOY<br />
Özel Köe Sayfa 13’te<br />
nsan ve<br />
nsan<br />
Hakları<br />
brahim<br />
GÜMÜOLU<br />
Özel Köe<br />
Sayfa 15’te<br />
Muhammed<br />
Hamidullah<br />
Hoca...<br />
hsan Süreyya<br />
SIRMA<br />
Hatırat Sayfa 25’te<br />
Gözlerinizi<br />
Yumun<br />
Mesut UÇAKAN<br />
Özel Köe Sayfa 11’de<br />
Kabir<br />
memuru<br />
Hacarap<br />
M.Salih AYDIN<br />
Özel Köe Sayfa 35’te<br />
“Dünya<br />
Kadınları<br />
Günü” mesajı<br />
Zehra<br />
DZMAN<br />
Özel Köe<br />
Sayfa 29’da
Çok Yakında Almanya ve Avrupa’da
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />
HESSEN<br />
EDTÖR’DEN<br />
nsana, inanca ve kutsal deerlere saygı<br />
Sevgili dostlar!<br />
Biraz gecikmeli de olsa yine sizlerle<br />
beraberiz.<br />
Son dönemde yaflanan geliflmeler<br />
hem bulundu¤umuz ülkede ve hem de<br />
dünyada hiç de güzel geliflmeler de-<br />
¤il. Gün geçtikçe insanlar›n birbirlerine<br />
sayg›lar› azalmakta. Bunun üzerine<br />
bir de politik beklentilerin k›flk›rtmas›yla<br />
toplum biraz daha gerilmektedir.<br />
Son dönemde Almanya`da yaflanan<br />
Vicdan Testi uygulamalar› ülke<br />
sath›ndaki tüm eyaletlerde uygulanaca¤a<br />
benziyor. Prensip olarak resmi<br />
makamlar›n ülke güvenli¤i ile alakal›<br />
yapm›fl olduklar› çal›flmalar› destekliyoruz.<br />
Ama bu çal›flmalar› yaparken<br />
galiba elma ile armutlar› birbirine kar›flt›r›yorlar.<br />
E¤er siz bu toplumda yaflayan<br />
insanlar› rencide edecek flekilde<br />
testlere tabi tutarsan›z o zaman toplumdaki<br />
huzur ortam›n› germifl olursunuz.<br />
Daha önceki yaz›lar›m›zda da belirtti¤imiz<br />
gibi yabanc›lar olarak adland›r›lan<br />
bizler bu topluma her yönden<br />
zenginlik katmaktay›z.<br />
Ama ne yaz›kki her toplumda oldugu<br />
gibi Almanya`da da baz› politikac›lar;<br />
flahsi gelecek beklentileri için<br />
toplumu germekte hiç sak›nca görmemekteler.<br />
Bu iflin s›k›nt›l› boyutu.<br />
Ama sevinerek görmekteyiz ki Alman<br />
toplumunun % 95`ten fazlas› bu tür<br />
gerginliklere yüz vermemektedir. fiu<br />
andaki yerel seçim kampanyalar›nda<br />
bu tür çal›flmalar› görmekteyiz.<br />
Özellikle Danimarka`da gündeme<br />
gelen ve baz› Avrupa ülkelerinde de<br />
gündemde tutulan “karikatür krizi”<br />
hiç de istenmeyen olaylara sebeb oldu.<br />
Sanki birileri biryerlerden dü¤meye<br />
bast› ve toplumlar gerilmeye baflland›.<br />
Burada flunu belirtmek isteriz ki<br />
toplumlar›n kutsal›na hakaret edilmesini<br />
tasvip etmiyoruz. Hem hakareti<br />
ve hem de bu tür olaylar bahane edilerek<br />
fliddet olaylar› ç›kar›lmas›n› da<br />
tasvip etmiyoruz.<br />
Alemlere Rahmet olarak gönderilen<br />
Hz. Muhammed (s.a.v)`e yap›lan<br />
bu çirkin sald›r›lar› k›n›yoruz. Ama<br />
bu k›namay› yaparken demokratik bir<br />
tepkiyle dile getiriyoruz.<br />
Çünkü biz biliyoruz ki bu densizli-<br />
¤i yapanlar e¤er Hz. Muhammed<br />
(s.a.v)`i tan›m›fl olsalard› böyle bir<br />
fley yapmazlard›. Ve yine biliyoruz ki<br />
Efendimiz Hz. Muhammed bu dönemde<br />
yaflasayd› bu densizlere ac›r ve<br />
onlar›n hidayeti için dua ederdi. Çünkü<br />
Hz. Muhammed rahmet peygamberidir.<br />
Çünkü O, Alemlere Rahmet<br />
olarak gönderilmifltir. Taif`te O`nu<br />
tafllayanlara bile merhamet nazar›yla<br />
bak›p dua eden bir peygamber böyle<br />
zavall›lar için de muhakkak dua ederdi.<br />
Bunun örneklerini tarihte de görmek<br />
mümkün. Hz. Muhammed<br />
(s.a.v)`i tan›ma flerefine eriflmifl hiç<br />
kimse O`na hakaret etmemifl bilakis<br />
O`nun ile alakal› güzel methiyeler<br />
yazm›fllard›r, söylemifllerdir.<br />
Örnek isterseniz Bismark, Tolstoy,<br />
Goethe vb. flahsiyetler Hz. Muhammed<br />
(s.a.v)`i g›yab›nda dahi olsa tan›-<br />
y›nca O`nun hakk›nda hep güzel sözler<br />
söylemifllerdir. O`nun büyüklü¤ünü,<br />
güzelli¤ini, mesaj›n› eserleriyle<br />
toplumlar›na ulaflt›rm›fllard›r.<br />
Bu aç›klamalardan sonra özellikle<br />
insan›m›za flu tavsiyelerde bulunmak<br />
istiyoruz. Efendimiz Hz. Muhammed<br />
(s.a.v)`e karfl› yap›lan bu çirkinlikleri<br />
demokratik bir flekilde protesto edelim.<br />
Türkiye`de ‹stanbul Ça¤layan`da<br />
yap›lan miting gibi. Bunun yan›nda<br />
Alemlere Rahmet olarak gönderilen<br />
Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v)`in<br />
HASBHAL 3<br />
Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />
hayat›n› en ince detay›na kadar ö¤renme<br />
ve ailemizin tüm fertleri ile beraber<br />
bu ö¤rendiklerimizi hayat›m›za<br />
uygulamaya çal›flal›m. Biz inan›yoruz<br />
ki O`nun hayat›n› örnek alarak bir<br />
ömür sürersek hem kendimize, hem<br />
ailemize ve hem de topluma faydal›<br />
oluruz.<br />
Zaten A¤ustos 2005 tarihinde Bursa`da<br />
Dünya Gençlik Temsilcilerinin<br />
ortak karar›yla 2006 y›l› “Uluslararas›<br />
Sünneti ‹hya Y›l›” olarak ilan edildi.<br />
Bizler de 2006 y›l›n› evimizde ve ailemizde<br />
Sünneti yani Hz. Muhammed<br />
(s.a.v)`in hayat›n› daha fazla yaflama<br />
ve yaflatma y›l› olarak ilan edelim, ne<br />
dersiniz.<br />
Gelin 9 Nisan 2006 tarihindeki<br />
“Mevlid Kandili”nde Efendimizin güzelliklerini<br />
ailece çevremizdeki komflular›m›za<br />
da yaflatal›m. Onlara<br />
Alemlere Rahmet olarak gönderilen<br />
Hz. Muhammed (s.a.v)`i anlatan fleyler<br />
hediye edelim. Mesela bir gül, mesela<br />
efendimizin hadislerinden oluflan<br />
Almanca yaz›l› metinler, kitaplar vb.<br />
Daha önceki say›lar›m›zda buradaki<br />
meselelerimiz hakk›nda tüm kurulufllar›m›z›n<br />
ortak hareket etmesi gere¤ini<br />
vurgulam›flt›k. Son dönemdeki<br />
baz› geliflmeler bizi oldukça sevindirmifltir.<br />
NRW`deki vicdan testi uygulamas›na<br />
Almanya`daki tüm ‹slami<br />
Çat› Kurulufllar›n›n ortaklafla bir toplant›<br />
ile tepki koymalar› takdir ile karfl›lanm›flt›r.<br />
Biz bu tür ortak tepkilerin<br />
hem insan›m›z›n hak kazan›mlar› ve<br />
hem de yanl›fl uygulamalar›n ortadan<br />
kalkmas›n› kolaylaflt›raca¤› kanaatindeyiz.<br />
Bu ortak çal›flmalar›n her alanda<br />
devam etmesini temenni ediyoruz ve<br />
katk›da bulunan tüm kurulufllar› tebrik<br />
ediyoruz.<br />
Bu vesile ile önümüzde gelecek<br />
olan Mevlid Kandilinizi tebrik ediyoruz.<br />
Rabbimizden niyaz›m›z; Kendisine<br />
sad›k birer kul ve O`nun Kutlu Elçisi<br />
Hz. Muhammed (s.a.v)`e sad›k<br />
birer ümmet olmakt›r.<br />
Cenab-› Allah çal›flmalar›m›z› bereketlendirsin,<br />
fluurland›rs›n. Çal›flmak<br />
bizden, baflar› Allah`tand›r.<br />
Allah`a emanet olun.<br />
Hessen <strong>Hayat</strong> Ayl›k Ücretsiz Gazete<br />
Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />
Sahibi ve Genel Yay›n Yönetmeni: Sinan AKTÜRK<br />
Yay›n Kurulu: Dr. Yusuf Ifl›k, ‹brahim Gümüflo¤lu, Mahmut Aflkar, Sinan Aktürk, M. Salih<br />
Ayd›n, ‹hsan Güler, Saim Ayas, Mustafa Kasalak<br />
Merkez: Königsbergerstr. 16 · D-61169 Friedberg<br />
Tel: 06031-162411 · Fax: 06031-738644 · E-mail: info@hessenhayat.de<br />
Gazetemizde ç›kan yaz›lar›n ve reklamlar›n içeri¤inden sorumlu de¤iliz.<br />
RAHMETLE<br />
ANIYORUZ<br />
Zaman ne çabuk geçiyor.<br />
Sevgili Malik Akba Aabey<br />
En Büyük Sevgiliye gideli 8<br />
sene olmu.<br />
Sevgili Mehmet en<br />
aabeyle beraber hâlâ seni<br />
yâd ediyoruz.<br />
nanki yokluuna hâlâ<br />
alıamadı bu yüreklerimiz.<br />
Gazetecilik hayatında sen<br />
bizler için hep örnek olacaksın.<br />
Gelecek nesiller<br />
seni hayırla yâd edecekler.<br />
Kalbimizde taht kurdun!..<br />
Mümkün mü yerini<br />
doldurmak senin,<br />
Ansızın aramızdan ayrılıp<br />
gittin.<br />
Lâkin lâhi emridir<br />
Rabbimizin,<br />
“nna lillahi ve inna ileyhi<br />
raciun”<br />
Kalbimizde taht kurdun<br />
hepimizin.<br />
Asım Tozolu-Frankfurt<br />
Kendisi ile çalıma erefine<br />
eritiim kıymetli<br />
büyüüm, aabeyim Milli<br />
Gazete Avrupa Genel<br />
Müdürü Merhum Malik<br />
AKBA, güzel insan, seni<br />
rahmetle anıyoruz.<br />
Mekânın cennet olsun.<br />
Ruhuna bir Fatiha<br />
gönderelim lütfen.<br />
Sinan Aktürk
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />
HESSEN<br />
DOSYA 5<br />
Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />
Hümanizm ve slam<br />
Dr. Yusuf IIK<br />
lahiyatçı-Eitimci<br />
Hümanizm, insana sayg›<br />
ilkesine yönelmifl bir<br />
dünya görüflünü kapsar.<br />
De¤iflik yorumlar yan›nda Hümanizman›n<br />
en özlü yorumu,<br />
Kant`›n görüflünde ifadesini bulmufltur.<br />
Ünlü Alman filozofuna<br />
göre, insan bizatihi bir gayedir,<br />
baflkas›n›n amac› için bir araç<br />
olarak kullan›lamaz.<br />
Kant`›n deyimiyle: “Her zaman<br />
bütün hareketlerinde gerek<br />
kendini gerek di¤er insanlar›<br />
bafll› bafl›na bir gaye telakki et,<br />
hiç bir zamasn hiç bir insan› bir<br />
vas›ta olarak kullanma.”<br />
Bu anlay›fl, hukukta insan<br />
haysiyeti/flerefi kavram›n› oluflturan<br />
kaynaklardan biridir. Ve<br />
zamanla bir hukuk kavram› olarak<br />
geliflip yerleflen hümanizma,<br />
bu anlay›fl›n genifl kapsaml› bir<br />
ifadesidir.<br />
‹nsan› saymak, insan›n fleref<br />
ve haysiyetini korumak san›k<br />
veya suçlu oldu¤u hallerde dahi<br />
insan›n hakk›n› ve haysiyetini<br />
gözetmek, bir yandan ahlak›n<br />
gere¤i, öbür yandan ahlaka ba¤l›<br />
bir hukukun görevidir. Hukukta<br />
insanileflmeyi ahlakileflmenin<br />
müteradifi (efl anlaml›) sayan görüfl<br />
bundan dolay› do¤rudur.<br />
Bu konularda ‹slam dininin<br />
görüfllerini ortaya koymak konunun<br />
daha iyi anlafl›lmas›na vesile<br />
olacakt›r.<br />
‹slam Dini insanl›¤›n kurtuluflu<br />
için Allah`tan Peygamberi vas›tas›yla<br />
insanl›¤a bildirilmifltir.<br />
‹slam ideali, insan idealidir.<br />
‹slamda esas olan insand›r. ‹slam›n<br />
gayesi düflünen insan› yüceltmektir.<br />
‹slam inanc›na göre insan; akl›,<br />
bedeni, ahlaki ve ruhani en<br />
mükemmel meleke ve yeteneklerle<br />
mücehhezdir. Tertemiz halde,<br />
maddi ve manevi her çeflit<br />
yükselmeye müsait olarak do¤ar.<br />
Zahiren ve batinen (görülen ve<br />
görülmeyen) yarat›klar›n en güzelidir.<br />
Kur`an`da “Biz, hakikat<br />
insan› en güzel bir biçimde yaratt›k”<br />
buyuruluyor.<br />
Böyle bir yetenekle yarat›lm›fl<br />
insan, flahikalar›n (zirvenin)<br />
en yükseklerine ç›kabilir. Bunun<br />
için hiç kimsenin arac› olmas›na<br />
muhtaç de¤ildir. Ünlü Alman<br />
düsünürü Kant`›n daha önce de<br />
belirtti¤imiz gibi, “‹nsan bir<br />
alet, bir vas›ta de¤il, fakat bafll›<br />
bafl›na bir gayedir”<br />
Muhtaç oldu¤u tek fley çal›flmas›,<br />
kendine güveni ve kiflilik<br />
sahibi olmas›d›r. Kur`an-› Kerim`de<br />
bunun için “Hakikaten<br />
insan için kendi çal›flt›¤›ndan<br />
baflkas› yoktur” buyurulmaktad›r.<br />
Allah, yerde ve gökte olan<br />
herfleyi insana tabi k›lm›fl ve insan›<br />
bunlar›n efendisi yapm›flt›r.<br />
‹nsano¤lunun izzet ve fleref sahibi<br />
oldu¤u, bu nedenle her yarat›ktan<br />
üstün oldu¤u aç›klanm›flt›r.<br />
‹nsana sayg›, insanlara hizmet<br />
temel irade olmal›d›r. Çünkü insan<br />
yeryüzünde Allah`›n halifesidir.<br />
Allah iradesinden, kudret<br />
ve s›fatlar›ndan insana baz› yetkiler<br />
vermifltir. ‹nsan Allah`a naip<br />
olmakla, di¤er insanlar›n iyili-<br />
¤ine çal›flmak birbirine s›ms›k›<br />
ba¤l›d›r. Gerçek insan, hem halife<br />
oldu¤unu unutmayarak Allah<br />
ile, hem de insanlarla tam bir bar›fl<br />
içinde yaflayan demektir.<br />
Müslümanl›k nazar›nda her<br />
insan, Allah`›n kuludur. Ve hepsi<br />
ayn› temel haklara sahiptir.<br />
Bunlar yanl›z insan olmas› bak›-<br />
m›ndan, do¤ufltan sahip oldu¤u<br />
haklard›r. <strong>Hayat</strong>, özgürlük, mal<br />
edinme ve tasarruf, eflitlik haklar›,<br />
insan›n en temel haklar›d›r.<br />
Bütün insanlar bir ailenin uzuvlar›d›r.<br />
Asalet, ahlaki faziletle, hak<br />
ve vazifeye ba¤l›l›klad›r. Hangi<br />
›rka, hangi s›n›fa, hangi mesle¤e,<br />
hangi rütbeye mensup olursa olsun<br />
her insan eflit haklara sahiptir.<br />
Her insan baflkalar›na da ayn›<br />
ailenin bireyleri nazar›yla bakacak<br />
ve öyle davranacakt›r. Hiçbir<br />
flah›s, mensup oldu¤u s›n›f,<br />
meslek, devlet, ›rk veya cinsiyet<br />
dolay›s›yla temel haklar›n›n hiçbirinden<br />
mahrum edilemez.<br />
Hak ve söz, sadece kuvvetlinin<br />
de¤il hak sahibinindir. Kuvvetlilerin<br />
kuvvetlerine dayanarak<br />
zay›flar› ezmek, afla¤›lamak,<br />
bask› yapmak ve yok etmek haklar›<br />
yoktur. ‹slam`da yaflaman›n<br />
esasl› prensibi, insan kardeflli¤i<br />
ve dostlu¤u prensibidir. Çünkü<br />
insanlar›n hepsi ayn› ana babadan<br />
gelirler. Birbirlerine eza, cefa<br />
ve haklara tecavüz edemezler.<br />
Kur`an bu konuda flöyle buyurur:<br />
“Ey ‹nsanlar! hakikat biz sizi<br />
bir erkekle bir difliden yaratt›k.<br />
Sizi (s›rf) birbirinizle tan›flman›z<br />
için büyük büyük cemiyetlere,<br />
küçük küçük kabilelere<br />
ay›rd›k. fiüphesiz ki sizin Allah<br />
kat›nda en flerefliniz takvaca en<br />
ileri olan›n›zd›r. Hakikaten Allah<br />
her fleyi bilen, herfleyden<br />
haberdar oland›r.”<br />
Öyleyse; bütün insanlar<br />
Adem ile Havva`dan bir ana-babadan<br />
gelen insanl›k ailesinin<br />
üyesidir. Bu birli¤i hiçbir fley<br />
yok edemez. <strong>Hayat</strong>ta birbirlerine<br />
karfl› davran›fllar› ne olursa olsun,<br />
bu as›ldaki birli¤i insanlar<br />
inkar edip silemezler. Bir erkekle<br />
bir difliden yarat›l›p da milletler<br />
ve kabilelere ayr›l›fl; dar›l›p,<br />
k›r›l›p da¤›lmak, dö¤üflmek ve<br />
sö¤üflmek için de¤ildir. Tan›fl›p<br />
yard›mlaflarak seviflmek, insanlar›n<br />
kifliliklerine sayg› duymak,<br />
güzel huylar› yaflayarak daha büyük,<br />
daha güzel cemiyetler meydana<br />
getirmek içindir.<br />
Hz. Muhammed (s.a.v)`in<br />
Veda Hacc› Hutbesi, insan de¤erini,<br />
evrensel insan kardeflli¤ini,<br />
›rk, renk ve s›n›f gibi mülahazalara<br />
dayanan bütün ay›r›mlar›<br />
kald›r›c› bir kardeflli¤i savunan<br />
prensipler içermektedir. Burada<br />
canlar›n, mallar›n kutsal oldu¤u<br />
ilan edilmifltir. ‹slam Peygamberi<br />
“Hepiniz Adem`in çocuklar›-<br />
s›n›z, Adem ise topraktan yarat›lm›flt›r”<br />
buyurmaktad›r.<br />
‹slam Dininde bütün insanlar<br />
adalet karfl›s›nda eflittirler. Harpç›<br />
olmad›ktan sonra, müslüman›n<br />
müslüman olmayandan fark›<br />
yoktur. Bir çok ‹slam hukukçular›<br />
özellikle Ebu Hanife, bir<br />
müslümanin bir gayri müslimi<br />
(müslüman olmayan›) öldürmesinin,<br />
müslüman›n müslüman›<br />
öldürmesinden daha a¤›r oldu¤u<br />
görüflünü beyan etmifltir.<br />
‹slam Dini; katilin ›rk›n›, sosyal<br />
ve ekonomik konumunu,<br />
rengini veya dinini nazar› itibara<br />
almaks›z›n, insan hayat›n› korumak<br />
amac›yla bir ceza sistemi<br />
ihdas etmifltir.<br />
Sonuç olarak insan, Müslüman<br />
olsun olmas›n, Allah`›n kulu<br />
ve güzel emanetidir. Bu sebepten<br />
fleref, haysiyet sahibi ve<br />
hürmete lay›kt›r. ‹nsanlar aras›nda,<br />
insan olma bak›m›ndan herhangi<br />
bir fark görmemek, onlar›<br />
eflit hak ve de¤ere sahip varl›klar<br />
olarak kabul etmek, ‹slam`›n hümanizm<br />
anlay›fl›n›n bir neticesidir.<br />
‹nsan› sadece biyolojik bir<br />
varl›k olarak kabul etmemek, her<br />
insanda insan fleref ve haysiyeti<br />
görmek, insan vakar›na inanarak<br />
onu korumak, insan› -suçlu da<br />
olsa- gereksiz varl›k saymamak<br />
modern devletlerce oldukça geç<br />
anlafl›labilmifltir.<br />
fiimdilerde bile, insan›n biyolojik<br />
yap›s›n› bozmak için genleriyle<br />
oynayanlar, onun psikolojik<br />
yap›s›n› alt üst etmek için ellerinden<br />
gelen hertürlü metodu<br />
benimsemektedirler. Hatta bu<br />
metodlarla insan› afla¤›lamak,<br />
inanç sistemini tahrip etmek ve<br />
yarg› de¤erlerini hiçe saymak gibi<br />
korkunç bir çal›flma yürütülmektedir.<br />
Bu flekilde de güya insanlar›n<br />
mensubu bulunduklar›<br />
inançlar› ve de¤er yarg›lar› test<br />
edilmek istenmektedir.<br />
Zehir; zehirdir, alt›n tasta sunulsa<br />
bile...
KISA HABERLER<br />
6<br />
Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />
"Hiçbir özgürlük hakaret ve iftirayı içermez"<br />
IGMG Genel Sekreteri O¤uz Üçüncü, de¤iflik gazetelerde yayınlanan peygamberimizin<br />
karikatürlerini elefltirdi ve kınadı - Müslümanları ise provokasyonları bofla çıkarmaya ça¤ırdı<br />
"Peygamber Efendimize hakaret<br />
içeren karikatürler çirkin bir<br />
provokasyondur" diyerek,<br />
de¤iflik gazetelerde yayınlanan karikatürleri<br />
elefltiren ‹slam Toplumu<br />
Milli Görüfl Genel Sekreteri O¤uz<br />
Üçüncü, flunları söyledi, "Karikatürler<br />
tahkir edici ve dini de¤erlere<br />
saygısızlıktır. Basın özgürlü¤ü adı<br />
altında dini hassasiyetlerin bilinçli<br />
bir flekilde rencide edilmesi büyük<br />
sorumsuzluktur. Basın özgürlü¤ü<br />
hukuk sistemimizin temel bir<br />
de¤eridir. Özellikle de bu nedenden<br />
dolayı kötüye kullanımının önüne<br />
geçilmelidir, sözkonusu özgürlük<br />
ise sadece bu yolla inandırıcı bir<br />
flekilde savunulabilinir. Hiçbir özgürlük<br />
hakaret ve iftiraları içermez".<br />
Üçüncü,"Karikatürlerin yayınlanmasını<br />
bariz bir flekilde, bir kültür<br />
çatıflması için kullanmak isteyen<br />
bazı gazetelerin tavırlarını endifle ile<br />
takip etmekteyiz. Basın özgürlü¤ü<br />
bilincinin peygamber efendimize<br />
hakaret ile oluflmayaca¤ı kesindir.<br />
Burada konu sadece Peygamber<br />
efendimizin resminin oluflturulması<br />
de¤ildir, aksine Peygamber efendimizin<br />
nasıl tasvir edildi¤iyle ilgilidir.<br />
Müslümanların tepkisini sadece<br />
‹slam’daki resim yasa¤ına ba¤lamak<br />
yüzeyde kalan bir yaklaflım<br />
olur. Asıl mesele, Peygamber efendimizin<br />
özellikle hakaretvari ve<br />
afla¤ılayıcı bir tarzda karikatürize<br />
edilmifl olmasıdır" dedi. Üçüncü,<br />
Ceza Kanunu’nun kamu barıflını<br />
tehdit eden dini inançlara hakareti,<br />
suç unsuru olarak gören 166. maddesinin<br />
de Yasa koyucu tarafından<br />
bofluna oluflturulmadı¤ını dile getirdi.<br />
"Karikatürler iftira içermektedir<br />
ve hiçbir flekilde kabul edilemezler.<br />
Ancak bu tür yaklaflımların da Peygamber<br />
Efendimizin yüce flahsiyetine<br />
ve de¤erine bir zarar veremeyece¤i<br />
de kesindir".<br />
Üçüncü, ayrıca "Sözde, basın<br />
özgürlü¤ünü kullanabilmek için bu<br />
tür bir provokasyonu gerekli gören<br />
ve hatalarını kabul etme büyüklü¤ünü<br />
bile gösteremeyenler, kendilerini<br />
gülünç duruma düflürmektedirler"<br />
dedi. Genel Sekreter Üçüncü,<br />
son olarak flunları söyledi, "Bu<br />
tür açık provokasyonları, a¤ırbafllı<br />
yaklaflarak ve protestolarımızı ölçülü<br />
eylemlerle gerçeklefltirerek, bofla<br />
çıkarmamız biz Müslümanlara<br />
birfley kaybettirmez. fiahıslara veya<br />
Avrupalı kurumlara yönelik tehditler<br />
veya hatta fliddet içeren boyutlara<br />
ulaflan saldırılar kabul edilemez".<br />
slam Konseyi’nden, karikatürlerin ısrarla yayınlanmasına eletiri<br />
Yaptı¤ı basın açıklamasında, Peygamberimizin karikatürlerinin ısrarlı bir flekilde sürekli<br />
yayınlanmasını elefltiren ‹slam Konseyi fliddet e¤ilimli tepkileri ise reddetti¤ini açıkladı<br />
Yefliller Partisi’nin eyaletler konseyi toplantısı<br />
için hazırladı¤ı yönlendirici tasarıda,<br />
göçmen dernekleri ve dini grupları<br />
"Almanya’daki anayasa karflıtı ‹slamcılık"la mücadeleye<br />
ça¤ırdı. Yeflillerin ortaya koydukları<br />
teklifle, entegrasyon ve ‹slam tartıflmalarındaki<br />
konumlarını belli etmek istedikleri belirtildi.<br />
"Anayasa karflıtı ‹slamcılı¤ın" baskıcı oldu¤u ve<br />
eflitlik, özgürlük ve seküler modernite karflıtı oldu¤u<br />
belirtilen teklifte, Yefliller’in Müslüman bayan<br />
ve erkeklerin eflitlik, özgürlük ve seküler<br />
de¤erler noktasındaki haklarının çalındı¤ı kültür<br />
relativizmine de karflı oldukları belirtilmekte.<br />
Ço¤ulcu Alman toplumundan da göçmenleri<br />
dıfllamamalarını talep eden Yefliller, onlara da eflit<br />
hakların, eflit imkânların ve politik alanlarda da<br />
katılım imkânının sa¤lanmasını istediler. Entegrasyon<br />
politikalarının baflarısızlıkla sonuçlandı¤ı<br />
‹slam Konseyi basın açıklamasında,<br />
Peygamberimize hakaret içeren<br />
karikatürlerin farklı gazetelerde<br />
sürekli yayınlanmasının provoke<br />
edici oldu¤unu belirtti. Bu çizimlerin<br />
tüm Müslümanların dini duygularını<br />
derinden yaraladı¤ını ifade<br />
eden ‹slam Konseyi Baflkanı Ali Kızılkaya,<br />
ayrıca flunları söyledi; "zaten<br />
‹slam dininde peygamberlerin<br />
resmedilmesi kesinlikle meflru de¤ildir,<br />
hele de alaycı ve afla¤ılayıcı bir<br />
flekilde resmedilmesi hiç de¤ildir."<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />
HESSEN<br />
Kızılkaya aynı zamanda ‹slam<br />
Konseyi’nin, Almanya’da yürürlükte<br />
olan kanunlar çerçevesinde basın<br />
özgürlü¤ü taraftarı oldu¤unu açıkladı.<br />
Buna karflın inanç de¤erlerini<br />
alaya almanın, açıkça bu çerçevenin<br />
dıflına tafltı¤ını belirten ‹slam Konseyi<br />
baflkanı, "Zaten gergin olan durumu<br />
gözönünde bulundurdu¤umuzda<br />
Müslümanlara ve ‹slam’a hakaret<br />
içeren yayınlar ve buradan yola çıkarak<br />
yapılan tartıflmaların, diyaloga<br />
zarar verici ve entegrasyonu engelleyici<br />
oldu¤unu görüyoruz" dedi.<br />
Almanya’daki di¤er ‹slami Organizasyonlar<br />
gibi, ‹slam Konseyi’nin<br />
de karikatürlere yönelik fliddet e¤ilimli<br />
tepkiler hakkında açıklamada<br />
bulundu. ‹slam Konseyi Baflkanı Ali<br />
Kızılkaya; "Yurtdıflında kısmen sergilenen<br />
fliddet e¤ilimli tepkilere üzülüyoruz.<br />
Böyle bir tartıflma ortamında<br />
bu tutumun do¤ru olmadı¤ını düflünüyor<br />
ve bu tutumu reddediyoruz"<br />
dedi.<br />
Yeiller’den entegrasyon konusunda teklif<br />
Yefliller taleplerini kaleme aldıkları tasarıda ‹slam’ın eflit<br />
haklara sahip bir din olarak tanınmasını talep ettiler<br />
yollu yaklaflımları da elefltiren Yefliller, farklı<br />
yaflam flekillerinin varoldu¤u çeflitlili¤in modern<br />
demokrasinin gere¤i oldu¤una vurgu yaptılar.<br />
Yefliller ayrıca, ço¤ulcu toplumun getirdi¤i<br />
korkuların kabul edilmesi gerekti¤i ancak kendilerini<br />
dıfllanmıfl hisseden ve Alman toplumunun<br />
istenmeyen bir kısmı gibi kendilerini hisseden<br />
göçmenlerin de ciddiye alınması gerekti¤ini ifade<br />
ettiler.<br />
Kaleme aldıkları teklifte taleplerini politikaya<br />
yönelten Yefliller, kapsamlı bir Ayrımcılıkla Mücadele<br />
Kanunu’nun yanında, ‹slam’ın eflit haklara<br />
sahip bir din olarak tanınmasını ve çifte vatandafllı¤ın<br />
kabul edildi¤i, kolaylafltırılmıfl bir vatandafllı¤a<br />
geçifl süreci talep ettiler. Teklifte ayrıca<br />
"zihniyet testi" gibi uygulamaların da reddedildi¤i<br />
ifade edildi.
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />
HESSEN<br />
Mahmut AKAR<br />
ATB Genel Sekreteri<br />
Sizi bilmem ama, ben kendimi<br />
son birkaç seneden beri, hele<br />
"Karikatür Krizi"nin Danimarka<br />
sınırları dıflına tafldı¤ı günden<br />
bu yana "Kültürler Savaflı"nın tam<br />
ortasında hissediyorum. Avrupa televizyonlar›nda<br />
en üst seviyedeki<br />
tartıflmalar, en ciddi gazete ve dergilerde<br />
okumakla bitiremeyece¤iniz<br />
yorumlar, elefltiriler... En azından<br />
Alman medyasındaki ‹slamiyet’le ilgili<br />
makaleleri tarafsız bir gözle incelemeye<br />
çalıflırken, "Kurtlar Vadisi-Irak"<br />
filmi üzerine koparılan fırtınaya<br />
karflı da duydu¤um flaflkınlı¤ı<br />
itiraf etmem gerekir. Okuduklarımı<br />
bir daha bir daha okuyor, satır aralarında<br />
verilen mesajı, koyulan teflhisi<br />
anlamak için özel gayret gösteriyorum.<br />
2001’in 11 Eylül’ünden beri takip<br />
edebildi¤im dünya ölçekli geliflmeleri<br />
beynim zonklarcasına hafızamda<br />
tekrar canlandırıyor; terazinin<br />
bir tarafına Müslüman-Do¤u’yu,<br />
di¤er kefesine Hıristiyan-Batı’yı koyuyorum.<br />
Gayem; kültürler savaflını<br />
veya de¤erler çatıflmasını körüklemek,<br />
bir tarafı topyekün karalamak,<br />
di¤erini ise aklamak de¤il!<br />
Bu istikamette ortaya konulan<br />
görüfllerden bir netice çıkarmak, bilhassa<br />
hadiselere Batı dünyasından<br />
bakanların açık ve gizli niyetini, samimi<br />
ve gayrisamimi de¤erlendirmelerinin<br />
ıflı¤ında tesbitlerimizi sizlerle<br />
paylaflmak, bir baflka ifadeyle<br />
gayem; onların müslüman beni nasıl<br />
gördüklerini görmekti.<br />
Önyargının Perde Arkası<br />
Batı’nın bugün itibariyle ‹slamiyet’e<br />
karflı genel tavrını anlayabilmek<br />
için biraz gerilere gitmek gerekir:<br />
Batı’nın önde gelen düflünürlerinden<br />
Dante (1265-1321) Hz. Peygamber’i<br />
Damadı Hz. Ali’yle birlikte<br />
cehennemin 8. katına layık görürken,<br />
Voltair 1741 senesinde yazdı¤ı<br />
tiyatro parçasında sapık ve cani olarak<br />
gösteriyordu. (Spiegel, 6.2.06).<br />
"Salomon Schweigger 1616’da<br />
Dünü ve Bugünüyle Deerler Çarpıması<br />
DOSYA 7<br />
Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />
yaptı¤ı çeviriye, ‘Türk Kur’anı: din<br />
ve hurefe’ adını vermiflti. Johann<br />
Lange’nin 1688’de yaptı¤ı ikinci<br />
meal ise, biraz daha de¤iflik bir flekilde<br />
‘Tam Türk Kanunları ya da<br />
Muhammed’in Kur’anı’ adını taflıyordu.<br />
....Kuran’ın ilk Latince çevirisini<br />
1<strong>14</strong>3’de gerçeklefltirmifl olmalarına<br />
ra¤men, haçlı flövalyelerine:<br />
Müslümanların ‘Muhammed’den<br />
baflka ilah yoktur’ dedikleri propaganda<br />
ediliyor; haçlılara sihirbaz, ya<br />
da ‘idol’ (putperest teslisin ayaklarından<br />
biri) olarak; hatta, papalık<br />
tahtını ele geçiremedi¤i için Hıristiyanlı¤a<br />
kin duyan bir kardinal olarak<br />
tanıtılıyordu." (Murad Hoffmann, 3.<br />
Binyılda Yükselen Din ‹slam). Meflhur<br />
Alman Yazar Karl May’ın<br />
(1842-1912) müslümanları afla¤ılayıcı<br />
romanlarını yazarken, ömründe<br />
bir defa bile olsun, fiark’ı görmedi-<br />
¤ini de uzun uzun anlatma¤a gerek<br />
görmüyorum. Günümüze dönüyoruz:<br />
"Florida’nin (A.B.D) Baflpastör’ü<br />
kilisedeki bir âyinde, Hıristiyanlık<br />
bakire bir kadından tanrının<br />
o¤lu olarak dünyaya gelen ‹sa tarafından<br />
kuruldu. ‹slâm ise, kötü ruhlar<br />
tarafından çarpılmıfl, en sonuncusu<br />
9 yaflında bir kız olan 12 karılı,<br />
çocuk katili Muhammed tarafından<br />
kurulmufltur. (Spiegel, 6.2.06).<br />
"Dindar kitle ebedi düflmanları<br />
inançsızları (hıristiyanlar) ele geçirerek,<br />
bo¤azlamak ve yakmak istiyorlar.<br />
Onların (müslümanlar) hedefleri,<br />
topluca Batı dünyasıdır. Öldürmekten<br />
baflka hürriyet tanımıyorlar.<br />
(Die Welt gazetesindeki Sosyolog<br />
Wolfgang Sofsky imzalı makaleden<br />
alıntı yapan Christopf Siemes,<br />
Zeit, 23.2.06)". Karikatür Krizi’nden<br />
kaynaklanan ‹slâm alemindeki protestolara<br />
bir Alman sosyolo¤un yaklaflımı<br />
da böyle...<br />
‹nsan olan elini vicdanına koyarak<br />
kendisine sormalıdır; Irak’ta<br />
müslümanların baflına gelenler, hapishanede<br />
i¤renç iflkencelere maruz<br />
kalanlar, müslüman de¤il de Batılı<br />
hıristiyanlar olsaydı, Hıristiyan âlemi<br />
topyekün bir haçlı seferi daha düzenleyerek,<br />
tüm ‹slâm âlemini haritadan<br />
silme¤e kalkıflmaz mıydı<br />
Uzun bir arafltırmanın neticesinde<br />
Amerikalı bir yazar elini vicdanına<br />
koyarak, "Batı gözünde ‹slâmiyet’ten<br />
baflka hiçbir dinin bu derece<br />
olumsuz bir görüntüsü olmadı¤ı rahatlıkla<br />
söylenebilir." tesbitini yaparken;<br />
bunun nerden kaynaklanı¤ını<br />
da flöyle ifade ediyor: "Müslüman<br />
olmayan elefltirmenler, çoklukla<br />
ça¤dafl aflırı uç Müslümanları, sadece<br />
onlar gerçek Müslümanmıfl gibi<br />
ele alıp, ‹slâmiyet"i sık sık hoflgörüsüz<br />
bir din olarak nitelendirdiler.<br />
(Prof. Dr. Carl W. Ernst, Hz. Muhammed’in<br />
Yolunda, s.49 ve 93. ‹ngilizce’den<br />
çeviri: Cangüzel Güner<br />
Zülfikar)".<br />
Batı’nın yazılı ve görüntülü medyasını<br />
az-çok takip edenler de, umumiyetle<br />
ya din kisvesine bürünerek<br />
kanlı eylemlerin altına imza atanlar,<br />
ya da dini motiften ziyade ‹slâm’dan<br />
önceki tarihlere dayanan töresi icabı<br />
kadına köle muamelesini reva görenler<br />
önplana çıkarılarak; "‹flte ‹slam<br />
budur!" damgasının vuruldu¤unu<br />
görmektedirler. Avrupa kitapçılarının<br />
en çok satan (Bestseller) kitaplar<br />
listesinde bu ve benzeri konuları<br />
iflleyen, ‹slâm alehtarı yayınları görmek<br />
mümkündür. Hâl böyle olunca,<br />
varın sokaktaki Avrupalı veya Amerikalı<br />
vatandaflın ‹slâmiyet hakkındaki<br />
hükmünü siz tahmin edin...<br />
Ah flu düflmanlar olmasa...<br />
‹slâm âleminde "...hiç kimse zihin<br />
konforunu bozmaya yanaflmamaktadır.<br />
(M. Hoffmann)" tesbitinin<br />
muhatabı olmamak için yaygın kolaycı<br />
komplo teorileri üreticilerine<br />
itibar etmeme¤e özen göstererek hadiseleri<br />
ve arkasında yatan zihniyeti<br />
idrak etme¤e çalıflıyorum. ‹fline geldi¤i<br />
gibi, ihtiyaç duydu¤u yer ve zamanda<br />
âyet ve hadislerin arkasına sı-<br />
¤ınarak kolayından fetva vermek,<br />
ahkâm kesmek varken, niye kafa yorarak<br />
tatlı canını incitsin... Kuran’ı<br />
yorumlayabilmek için beyin eme¤i,<br />
göz nuru gerekir. Hz. Peygamber’i<br />
anlayabilmek, O’nun sünnetini uygulayabilmek<br />
zahmetine katlanaca-<br />
¤ına, O’nu kendisine uydurarak bir<br />
"fiark Kurnazlı¤ı" maharetini daha<br />
sergilemifl olur. Kiflinin kendisini<br />
düzeltmesi kadar nefsine zor gelen<br />
baflka bir fley olamayaca¤ına göre,<br />
bütün rezilli¤in, cehaletin ve içinden<br />
çıkamadı¤ı geri kalmıfllı¤ın faturasını<br />
"flu zalim din düflmanları"na keserek,<br />
tereya¤ından kıl çeker gibi, süttten<br />
çıkmıfl kaflık gibi kendisini temize<br />
çıkarıverir. Komplo teorilerini deflifre<br />
etmek kadar, kendisi de baflkaları<br />
için bari komplo üretebilse...<br />
"Bu komplocu yaklaflım, hemen<br />
Amerikan merkezi haber alma teflkilatını<br />
(CIA), ‹srail gizli servisini<br />
(Mossad), Siyonist organizasyonları,<br />
farmasonları, hatta NATO’yu devreye<br />
sokarak Ümmet-i Muhammed’in<br />
baflına gelen bütün felaketlerde bafllıca<br />
sorumlulu¤un bunlara ait oldu¤u<br />
düflüncesini seslendirme¤e bafllar.<br />
(M. Hoffmann, a.g.e)". Bununla beraber,<br />
yukarıda zikredilen kuruluflların<br />
hemen hemen herkes tarafından<br />
tahmin edilen, kısmen de bilinen, ‹slâm<br />
dünyası üzerinde oynadıkları rolü<br />
inkâr etmek veya görmemezlikten<br />
gelmek de mümkün de¤ildir.<br />
Bir baflka müslüman entellektüel<br />
de, (müslüman) meslektafllarını hem<br />
‘zihin konforu’ndan ve hem de okları<br />
hep kendisine çevirmesinden vazgeçme¤e<br />
davet ediyor: "‹slami intelijansıya,<br />
kendini suçlamanın sinirli<br />
katılı¤ı olmaksızın, geçmiflini efsanevilefltirmekten<br />
sıyrılarak normatif<br />
‹slam’a belirli bir mesafeden bakabilir.<br />
(Prof. Hiflam Cuayyıt, Avrupa ve<br />
‹slam, s. 13)".<br />
Müslümanlar Batı’yı bu çerçevede<br />
de¤erlendirirken, Batı; ‹slam’ın<br />
savaflçı, kadına baskı yapan, demokrasi<br />
ve insan haklarına, düflünce hürriyetine<br />
hayat hakkı tanımayan,<br />
müslümanların ise gerici ve tembel<br />
oldukları noktasında kalıplaflmıfl kanaatlere<br />
sahiptir. Ortado¤u’daki intihar<br />
eylemcileri, Avrupa’nın merkezindeki<br />
müslüman azınlıkların genel<br />
görüntüsü ise Batılı’nın müslümanlar<br />
üzerindeki menfi bakıfllarını daha<br />
da pekifltirmektedir.<br />
Bavyera Eyaleti Baflbakanı Edmund<br />
Stoiber, böylesi bir filmi<br />
(Kurtlar Vadisi-Irak) destekleyenlerin<br />
AB kapısından içeri giremeyeceklerini<br />
söylerken, karikatür krizini<br />
istismar ederek kitleleri Batı’ya karflı<br />
kıflkırtan vasatın altında bir Ortado¤u<br />
ülkesinin liderinden ne farkı<br />
var<br />
‹htilaf Noktaları<br />
Botho Strauss (Spiegel, 13.2.06)<br />
"‹htilaf (Der Konflikt) bafllıklı makalesinde,<br />
bazen kıflkırtıcı bir üslub<br />
kullanarak; futbol sahasında top koflturan<br />
Alman gence Almanyalı bir<br />
Türk, ‘hıristiyan domuzu’ derse, o<br />
gencin dindar olmasa da kendi dini<br />
de¤erlerine dönüfl yaparak, karflı ata-<br />
¤a geçece¤ini anlatırken, genelde<br />
Almanya’daki müslüman, özel de<br />
ise Türk azınlı¤ın en geç yirmi sene<br />
sonra belli semtlerde nüfusun ço-<br />
¤unlu¤unu teflkil edecekleri için Almanların<br />
azınlıkta kalaca¤ını, flimdiki<br />
sözde paralel toplumun aslında<br />
yarınlara hazırlık toplumu oldu¤unu<br />
ve müslümanların kendi aralarında<br />
uyumu pekifltirerek, sisteme uyumun<br />
sa¤lanamayaca¤ını, ihtilafın ça¤dafl<br />
de¤erlerle çözülemeyece¤ini, çünkü<br />
meselenin temelinde iki ayrı din kültürünün<br />
yattı¤ı tezini okuyucularıyla<br />
paylaflmaktadır.<br />
Belki Batı Avrupa’nın içinde bulunan<br />
müslüman azınlı¤a genel bir<br />
bakıflı ‹slam/Hıristiyan ikileminde<br />
özetlenmifl olan flu tesbite dikkatinizi<br />
çekmek istiyorum: "Devlet, dinle<br />
alakalı meselede kendisini muaf tutuyor.<br />
Kilise ise, devletin koydu¤u<br />
kanunlara itiraz etmiyor. Fakat bu
8 DOSYA<br />
Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />
HESSEN<br />
durum; ister göçle, isterse globallaflmayla<br />
gelen dinler tarafından zorlanmakta<br />
ve kabul görmemektedir. (Robert<br />
Leicht, Zeit, 6.2.06)". Burada<br />
dinlerden kasıt, sadece ‹slam’dır.<br />
Almanya Eski Dıfliflleri Bakanı<br />
Joschka Fischer Mart 2002 tarihinde,<br />
Cenevre ‹nsan Hakları Komisyonu’nda<br />
kültürlerarası diyalogla ilgili<br />
flöyle diyordu: "Bilhassa 11.09.2001<br />
tarihinden itibaren ‹slam’la kültür<br />
diyalo¤unu özel bir aciliyet olarak<br />
görüyoruz. Fakat bu diyalog, e¤er<br />
her iki taraf da kendisi için kabul<br />
edilmezi, kabul ederse ancak meyvesini<br />
verme¤e bafllar. (Deutsches Institut<br />
für Menschenrechte-Alman ‹nsan<br />
Hakları Enstitüsü-, Kasım 2003).<br />
‹slam-Hıristiyan diyalo¤unun en<br />
önemli kırılma noktalarından birisi<br />
de, müslümanlar için "kabul edilmez"<br />
olanıdır. Bunun en müflahhas<br />
örne¤i ise, Hz. Peygamber’in karikatürüze<br />
edilmesi hadisesidir. Hıristiyanlık’ta<br />
bizdeki gibi Peygamber<br />
dokunulmazlı¤ı yoktur. Zaten Hz.<br />
‹sa’yı temsilen yapılan resimlersiz<br />
bir Hıristiyanlık düflünemeyen Batı,<br />
bu konuda müslümanları bazen anlayamıyor,<br />
bazen de anlamak istemiyor.<br />
Batı kültürüne "entegre olmufl<br />
bir ‹slam" sözkonusudur onlar için.<br />
Hatta biraz daha ileri giderek, bazı<br />
Kur’an âyetlerinin de¤ifltirlmesini<br />
talep edenler bile var. Baflkasını illâ<br />
da kendisine benzetme inadından<br />
vazgeçerek, karflılıklı farklılı¤a saygı<br />
gösterilse, ihtilaflar asgari düzeye<br />
indirilebilir.<br />
‹slâmiyet’le Hıristiyanlık arasındaki<br />
en büyük fark iflte burada baflgöstermektedir.<br />
Belki de müslümanlarla<br />
hıristiyanların dinî konulardaki<br />
esaslı ihtilafı bu farklılıktan kaynaklanıyor:<br />
"Batı biliyor ki, ‹slam farklı bir<br />
paradigma ve sistem dıflından gelen<br />
esaslı bir itirazdır. ‹slamiyeti di¤er<br />
kültürler gibi dönüfltüremedi¤i ve temel<br />
iddialarından vazgeçirip içine<br />
katma baflarısını gösteremedi¤i için<br />
onu farklılı¤ıyla kabul edemiyor.<br />
(Ali Bulaç, Zaman Gazetesi<br />
11.11.04)<br />
Ma¤lubiyet Korkusu<br />
"Avrupa’nın ‹ntiharı" bafllı¤ıyla<br />
kaleme alınan bir baflka makalede,<br />
"Posthıristiyan müreffeh ülkelerde<br />
çocuk ve cesaret eksikli¤i var. Demografi,<br />
müslümanların en güçlü silahıdır."<br />
demekle, artan müslüman<br />
nüfusa karflı sanayileflmifl hıristiyan<br />
ülkeleri tehlikeye(!) karflı uyarmaktadır.<br />
(Die Welt Gazetesi, Mark<br />
Steyn, 9.2.06). Christos Siemes de<br />
uzunca yazısında bu ve benzeri sorulara<br />
soruyla cevap verirmiflcesine<br />
flöyle diyor; "Göçmenlerin (sayıca)<br />
üstünlük kazanmaması için onları<br />
hadımlafltıralım mı". (Die Zeit,<br />
23.2.06)<br />
Biraz kıskançlık, biraz da korkuyla<br />
karıflık bir halet-i ruhiyeye vesile<br />
olan konulardan birisi; müslüman<br />
nüfusun dünya genelinde oldu-<br />
¤u gibi Batı Avrupa’da da artmasıdır.<br />
"Batılı De¤erler"in insanlı¤ı<br />
benmerkezli "egosentrik" bir noktaya<br />
getirmesiyle, herkes sadece kendisi<br />
için var olur ve aile mesuliyetinden<br />
kaçarsa, netice de bu olur! Kabahat<br />
burada da ‹slâm’ın mı<br />
Kültürden Sorumlu Alman Devlet<br />
Bakanı Bernd Neumann Spiegel<br />
<strong>Online</strong>’a (22.2.06) Kurtlar Vadisi-<br />
Irak filmi üzerine verdi¤i demecin<br />
bir yerinde; "Savafl, sonunda kazanan<br />
ve kaybedenlerin olaca¤ı bir durum<br />
demektir." tesbitinde bulunmaktadır.<br />
Demek ki, her ne kadar ifadeler<br />
yumuflatılmaya çalıflılsa da, bir<br />
‘kültür savaflı’nı inkâr etmek mümkün<br />
de¤ildir. Siyasetçisi ve aydınıyla<br />
Batı, bu savaflın ma¤lubu olarak<br />
kendini (flimdilik) asla görmemekle<br />
beraber, kendi cephesinde de¤erler<br />
kaybından kaynaklanan gedikler<br />
açılmasından da çok ciddi manada<br />
endiflelenmektedir. Yukarıda atıfta<br />
bulundu¤umuz makalesinde B. Staruss:<br />
"Devlete, topluma, kamuoyuna<br />
ba¤ımlı olan bize, müslümanlar; aile<br />
bütünlü¤üne, mesuliyete, ifadede<br />
saygıya, beflerî sorumlulu¤un hiyerarflisine,<br />
acil ve sıkıntılı durumlarda<br />
dayanıflmaya olan ba¤ımlılıklarını<br />
ö¤retmektedirler". Ve bir itirafta veya<br />
tesbitte bulunarak diyor ki; "Biz<br />
sadece seküler (dünyevi) bir toplum<br />
de¤il, aynı zamanda ruhsuz bir toplumuz.".<br />
Avrupalı entellektüelin bir<br />
kesimi bu ve benzeri tesbitleri yaparken<br />
gayeleri, bilhassa manevi de¤erlerinden<br />
her gün biraz daha uzaklaflan<br />
toplumu bekleyen tehlikelere<br />
karflı uyarmaktır.<br />
Batı’yı iyi derecede tanıyan, Alman<br />
felsefinde uzmanlıflmıfl bir müslüman<br />
yazarın, "Allah’ın dıfllandı¤ı<br />
bir dünya olan Batı’da kültür ve modernlik<br />
arasındaki uyuflmazlık, yabancılaflmayı<br />
getirmifltir. (Prof. Hiflam<br />
Cuayyıt, Avrupa ve ‹slam,<br />
s.246)" fleklindeki teflhisiyle, yukarıdaki<br />
örtüflmektedir. Bir taraftan,<br />
"Batı’nın iç ıstırabı, kültürünün modernlik<br />
tarafından yutuldu¤u gerçe-<br />
¤inden ileri geldi¤i (a.g.e, s. 247)"<br />
hakikatı, di¤er taraftan, de¤erler<br />
kaybına u¤rayan bir kültür karflısında<br />
‹slam’ın dinamizmi, Batı’yı hem<br />
ürkütmekte, hem de hırçınlafltırmaktadır.<br />
‹slam’a karflı bu menfi tavırın sebebini,<br />
Prof. Carl W. Ernst de, "‹slam;<br />
Avrupalı iflgalcilere karflı milletlerüstü<br />
dayanıflmanın bir belirtisi<br />
haline gelmifltir." tesbitiyle açıklamaktadır.<br />
De¤erler Kaybı<br />
Bir de Almanya’da "Eski De¤erlere<br />
Duyulan Özlem" konusunu kapak<br />
bafllı¤ı yapan Stern degisinin<br />
10.11.2005 tarihli nüshasında yapılan<br />
bir kamuoyu arafltırmasının sayılarla<br />
ortaya çıkan neticesine bakalım:<br />
"Afla¤ıdaki de¤erlerde eskiye<br />
kıyasla gerileme mi, yoksa ilerleme<br />
mi var" sorusuna verilen cevapların<br />
sadece, gerileme var, diyenlerin<br />
oranlarını vermekle yetiniyoruz:<br />
Saygı ve edepte: %71, adaletli olmada:<br />
%50, mesuliyet ve görev bilincinde:<br />
%49, samimiyet ve dürüstlükte:<br />
%67, dayanıflma ve paylaflımda:<br />
%49, sadakat ve itimatta: %51,<br />
medeni cesarette: %44.<br />
Sayıların dilinden anlayanlar için<br />
bu oranların ne manaya geldi¤i zaten<br />
ortadadır. ‹lerlemifl di¤er sanayi toplumlarında<br />
da durum bundan pek<br />
farklı de¤ildir. Yazımın baflında de-<br />
¤erler çatıflması hususunda dile getirdiflimi<br />
burada bir daha tekrarlıyorum:<br />
Burada gayemiz; bir tarafı karalamak,<br />
di¤er tarafı aklamak de¤ildir.<br />
Sadece, okuyucuya kaynaklara<br />
dayalı Batılı mevcut bakıfl tarzını<br />
yansıtabilmektir. Globallaflan dünyada<br />
ve hele Türkiye gibi cumhuriyetin<br />
kuruldu¤u günden itibaren kıblesini<br />
batıya çevirmifl, Batılı normları<br />
büyük ölçüde benimsemifl bir ülkede<br />
de aynı kamuoyu arafltırması<br />
yapılsa, bu oranlarda olmasa bile,<br />
bizde de de¤erler erozyonuna do¤ru<br />
gidiflatımızın tablosu ortaya çıkacaktır.<br />
Çünkü, benimsenen materyalist<br />
sistem, insanı Yaratıcı’nın yükledi¤i<br />
özellikler ve sorumlulukların dıflında<br />
tutmaktadır. Keyfiyet, milletlerle sınırlı<br />
olmaktan öte, medeniyetlerin<br />
insana biçti¤i hayat tarzıyla alakalıdır.<br />
Batı’nın kendi içinde demokrasi,<br />
insan hakları, teknolojik geliflme ve<br />
ilim yolunda ödedi¤i faturanın bedeli<br />
a¤ır ve takdire flayandır. Hele düflünce,<br />
din ve vicdan hürriyeti gibi<br />
hususlar, Batı’yı üstün kılan özelliklerdir.<br />
Birçok müslüman ülkeden bazen<br />
siyasi düflüncesinden, bazen dinî<br />
inancından dolayı baskı görenlere sı-<br />
¤ınma imkânı sa¤layanın da Batı oldu¤unu<br />
unutmamak gerekir. Siyasette<br />
müslüman ülkelere karflı ço¤u zaman<br />
çifte standart uygulayan da yine<br />
Batı oldu¤u bilinen baflka bir gerçektir.<br />
Batı, ‹slâm dünyasına karflı hep<br />
bu özellikleriyle kendini üstün görmüfl<br />
ve savunmufltur.<br />
"‹slam savaflçı bir din olmaktan<br />
çok savaflılan bir din ve kavgacı bir<br />
medeniyet olmaktan çok kavga edilen<br />
bir medeniyet (M. Hoffmann)"<br />
olmasına ra¤men, bin yıldan beri Hıristiyan-Batı<br />
biz müslümanlardan ne<br />
ister, niçin bizimle kavga ederler...<br />
Yazımızın baflında ‹slâm’a karflı<br />
geçmiflten gelen önyargı, hazımsızlık<br />
ve dinî ba¤nazlıktan kaynaklanan<br />
de¤erlendirmelere yer verdik. Hıristiyanlı¤ın,<br />
‹slâm’în do¤du¤u topraklarda<br />
ve ‹slâm’dan önce do¤mufl olması,<br />
sanayileflmifl Batı için hayatî<br />
önem taflıyan dünya petrol rezervlerinin<br />
büyük kısmının bugünkü müslüman<br />
co¤rafyasında bulunması ve<br />
Batı’da din günlük hayatta gittikçe<br />
önemini kaybederken, müslüman<br />
toplumlarında dinin her geçen gün<br />
biraz daha varlı¤ını hissettirmesinden<br />
baflka, Avrupa ve A.B.D’de milyonlarca<br />
insanın müslüman olarak<br />
hayatını idame ettirme kararlılı¤ı, rahatsızlıkların<br />
bafllıcalarıdır.<br />
Herhangi bir müslüman ülkesinden<br />
hadiseleri takip etmek, de¤erlendirmek<br />
bir baflka, bizler gibi Avrupa’nın<br />
merkezinde bulunan bir Müslüman-Türk<br />
olarak bizatihi de¤erler<br />
savaflını hergün görerek, yaflayarak<br />
algılamak ise bir baflkadır!... Tarihin<br />
hiçbir döneminde Hıristiyan-Batı’yla<br />
Müslüman-Do¤u bu kadar birbirine<br />
yaklaflmamıfltı. Aradaki mesafe<br />
azaldıkça de¤erler bazındaki rekabet<br />
ve ihtilaflar da sertleflerek ço¤alıyor.<br />
Demekki gerçek manada artık<br />
tanıflmaya baflladık. Her iki taraf da,<br />
tarihten gelen önyargılar, yanlıfl bilgilendirmeler<br />
ve din istismarcılı¤ını<br />
bir kenara bırakarak, karflılıklı saygıya<br />
dayalı bir yaklaflım sergileseler,<br />
dünya barıflına en büyük hizmeti<br />
vermifl olacaklar. Tabii ki bu bir temennidir.<br />
Fakat teknolojik üstünlü-<br />
¤ünüzü de¤erler üstünlü¤ü olarak,<br />
"üstün medeniyet, baskın kültür"<br />
zihniyetiyle dayatırsanız, samimiyetsizli¤iniz<br />
ortaya çıkar.<br />
Batı, müslümanları de¤erler açısından<br />
kendisine benzetmekten ve<br />
‹slâm’ı da Batı’ya entegre etmekten<br />
vazgeçmeyecektir çünkü: "Batılı insan,<br />
teknolojisini ve belirli düflünce<br />
sistemlerini sanayileflmemifl ülkelere<br />
ihraç etti. Batı, dünya üzerindeki<br />
yüzyıllarca süren hâkimiyetini kaybetmeye<br />
baflladı¤ı için tüm dünyayı,<br />
kendi Batılı geliflme anlayıflına göre,<br />
dönüfltürme çabasındadır. (Erich<br />
Fromm, Humanismus als reale Utopie,<br />
s. 18)".<br />
fiarkiyat (Oryantalizm) deyince,<br />
ilk akla gelen isimlerden birisi, Edward<br />
Said’tir. Onun bir tesbitini, benim<br />
de düflüncelerime tercüman olması<br />
sebebiyle, sizlerle paylaflmak<br />
istiyorum:<br />
"Ben Avrupa veya Amerikan tarihinde<br />
‹slâmiyet’in hiddet, önyargı ve<br />
siyasal çıkarların oluflturdu¤u bir<br />
çerçeve dıflında genel olarak irdelendi¤i<br />
ve üzerinde düflünüldü¤ü bir döneme<br />
rastlamadım. (Haberlerin<br />
A¤ında ‹slam, s.58)". Bu büyük fiarkiyatçı’nın<br />
yanılmasını can-ı gönülden<br />
arzu ediyorum.
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />
HESSEN<br />
DOSYA 9<br />
Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />
SLAM, NSAN HAKLARI VE...<br />
Mustafa Mullaolu<br />
Avrupa Fıkıh ve lmi<br />
Aratırmalar Konseyi ve slam<br />
Toplumu Milli Görü Din leri<br />
Yüksek Kurulu üyesi<br />
Müslüman kardefllerime tavsiyem ise flöyle olacaktır: Böylesi hareketlere<br />
karflı yapaca¤ınız en faydalı tepki, Hz. Peygamberimiz, Allah'ın<br />
sevgilisi ve gül Muhammedimiz Sallallahu Aleyhi Vesellem'in<br />
davasına daha iyi sahip çıkmak, davetine daha iyi uymak, sünnetine<br />
daha iyi sarılmak ve O'na daha layık birer ümmet olmak olacaktır.<br />
‹slam'da, ''‹nsan hakları'' konusunu<br />
iyi kavramak için önce flu iki kavramın<br />
tanımlarını yapmakta fayda<br />
vardır. ‹nsan ve Hakk.<br />
‹nsan: Akıl ve yüksek bir zeka sahibi,<br />
ruh cevheri ile mücehhez, Allah'a<br />
kulluk gibi ulvi bir gaye için yaratılmıfl,<br />
iman ile küfrü, hayır ile flerri,<br />
iyi ile kötüyü, güzel ile çirkini,<br />
faydalı ile zararlıyı ve adalet ile zulümü<br />
birbirinden ayırt etme kabiliyetine<br />
ve idrakine haiz olan sosyal bir<br />
varlıktır. Dolayısıyla ''Eflrefi mahlukat-Yaratılmıflların<br />
en flereflisi'' olmakla<br />
flereflendirilmifltir. Allah (cc)<br />
flöyle buyurmufltur: ''Muhakkak biz<br />
insanı mükerrem (flerefli) kıldık...”<br />
(‹sra suresi: 70). Manen makamı üstün<br />
kılındı¤ı gibi, fiziksel (flekil) olarak<br />
da en güzel flekilde ve surette yaratılmıfltır.<br />
Yüce Allah (cc) flöyle buyuruyor:<br />
“Gerçekten, biz insanı en<br />
güzel bir biçimde (surette) yarattık.”(Tin<br />
suresi: 4).<br />
Böylece görüldü¤ü gibi insan,<br />
hem makam olarak, hem de suret olarak<br />
Allah tarafından üstün ve müflerref<br />
kılınmıfltır. Dolayısıyla ona ait<br />
olan her fley de müflerref ve mukaddes<br />
kılınmıfltır.<br />
Hakk ise: Kullanıldı¤ı yerlere de-<br />
¤iflik manalar ifade eder. ‹slami literatürde<br />
Hakk kelimesinin ifade etti¤i<br />
manalardan bazılarını afla¤ıda özetleyelim:<br />
1- Allah'ın doksandokuz ismi celilesinden<br />
biri de El-Hakk'tır. Allah<br />
Teala flöyle buyurmufltur: “..Allah,<br />
Haktır. Allah'tan baflka taptıkları<br />
batıldır.” (Hac suresi: 62)<br />
2- Hakk, ‹slamiyet anlamında kullanılmıfltır.<br />
Ayeti kerimede: “De ki,<br />
Hakk (‹slamiyet) geldi batıl zail oldu.<br />
Muhakkak batıl, hep gidicidir.”<br />
(‹sra suresi: 81)<br />
3- Hakk, batılın zıttı olup, gerçek,<br />
do¤ru anlamında kullanılır.<br />
4- Hakk, bir kimsenin, bir baflkasında<br />
maddi bir alaca¤ı oldu¤u zaman,<br />
alaca¤ını tahsil edinceye kadar<br />
veyahut da alaca¤ından vazgeçinceye<br />
kadar, alacaklının borçlu üzerinde<br />
hakkı var demektir.<br />
5- Hakk, sadece maddi olarak sınırlı<br />
de¤ildir. Zira hakk, manevi olarak<br />
da mukaddes kılınmıfltır. fiöyle<br />
ki, ana babanın evlatları üzerindeki<br />
hakları, müslümanın müslüman üzerindeki<br />
hakları, komflunun komflusu<br />
üzerindeki hakkı, ö¤retmenin ö¤rencisi<br />
üzerindeki hakkı ve genel olarak<br />
insanın insan üzerindeki hakkı ve<br />
gayri müslimlerin hakları gibi haklar,<br />
‹slam hukukunda çok genifl yer alır<br />
ve ‹slam bu haklara çok önem vermifltir.<br />
Yukarıda sıraladıklarımızın<br />
hepsi tamam da, insanın insan üzerinde<br />
manevi olarak nasıl hakkı olabilir<br />
Alıflverifl yapmamıfl, ana baba de¤ildir,<br />
ö¤retmen veya ö¤renci de¤ildir,<br />
komflu veya yol arkadaflı da de¤ilse<br />
nasıl hak geçer Elcevap, birlikte yafladı¤ı<br />
çevreye zarar verir, havayı kirletir,<br />
rahatsız edici bir takım gürültüler<br />
meydana getirir, kalp kırıcı sözler<br />
sarfeder, hepsinden daha da vahim<br />
olanı, inancıyla ve de¤erleriyle alay<br />
eder böylece üzerine haksızlık etti¤i<br />
insanların hakkı geçmifl olur.<br />
Gerçek manasına gelen, Hakikat<br />
ile kanunları ve amme hukukunu ifade<br />
eden hukuk kelimeleri de Hakk<br />
kelimesinden türemifltir.<br />
‹nsan hakları denince ise: ‹nsanların,<br />
dini (inanç), hayati (yaflam), siyasi<br />
(politik), iktisadi (ekonomik), sosyal<br />
ve seyahat haklarını, din, dil, ırk<br />
ve renk ayırımı yapmaksızın güvence<br />
altına almak, korumak ve kullanılması<br />
için imkanı tanımak anlamına gelir.<br />
Söz konusu haklar, ‹slam'da, insan<br />
hakları kavramı yerine, ondan daha<br />
kapsamlı ve anlamlı olan “Kul hakkı”<br />
kavramı kullanılır. Bu kavramı daha<br />
kapsamlı ve anlamlı kılan mana ise flu<br />
üç unsuru ifade etmesidir:<br />
1- Allah (cc). Çünkü kulluk ancak<br />
Allah Teala’ya olur ve kul denince<br />
Allah (cc) hatırlanır.<br />
2- ‹nsan. Yani kul, hem yaratılıfl,<br />
hem de hakları itibariyle müflerref kılınmıfltır.<br />
3- Hakk. Her türlü tecavüzden ve<br />
haksızlıktan korunmufltur. ‹slam<br />
inancına göre, Allah Teala kulunun,<br />
baflka bir kulun hakkıyla huzuruna<br />
gelmesini istemez. Dolayısıyla böyle<br />
inanan bir insan da, bir baflkasının<br />
hakkına tecavüz etmez, haksızlık<br />
yapmaz ve üzerinde kul hakkı taflımaz.<br />
Ayrıca ‹slam, insanların yani kulların<br />
hakların haklarını belirlemifl,<br />
ırkları, dinleri, dilleri ve renkleri ne<br />
olursa olsun herkesin olmazsa olmazları<br />
olarak saymıfltır. ‹slam hukukunda<br />
bunlara “Ed-Daruratul-hams/Befl<br />
zaruri mesele” denilmektedir ve flöyledir:<br />
1- Din güvenli¤i, inanç hürriyeti<br />
de bunun içindedir.<br />
2- Can güvenli¤i, hertürlü zararlı<br />
fleyden korunmalıdır.<br />
3- Akıl güvenli¤i, fikir hürriyyeti,<br />
e¤itim ve ö¤retim hakları da bunun<br />
içindedir.<br />
4- Nesil güvenli¤i, aile unsurunun,<br />
maddi ve manevi hertürlü tehlikeden<br />
korunması.<br />
5- Mal güvenli¤i, baflta mülk edinme<br />
hakkı olmakla beraber, hertürlü<br />
haksızlık ve tecavüzden de korunmufltur.<br />
‹slam hukukunda yer alan,<br />
insanın temel hak ve hürriyetlerini biraz<br />
daha geniflçe bafllıklar halinde<br />
flöyle sıralayabiliriz:<br />
1- ‹nsanın inancıyla ilgili haklar.<br />
(Yeni deyim ile, din ve vicdan hürriyeti.)<br />
2- ‹nsanın fiziki ve özel kiflili¤iyle<br />
ilgili haklar.<br />
3- ‹nsanın özel hayatı, ailesi ve hanesi<br />
ile ilgili haklar.<br />
4- Oturma, sı¤ınma, seyahat ve<br />
vatandafllık ile ilgili haklar.<br />
5- Düflünce, fikir ve ifade hürriyeti.<br />
6- Siyasi, yani seçme ve seçilme<br />
ile ilgili haklar.<br />
7- Hukuk karflısında adil ve eflit<br />
yargılanma hakkı.<br />
8- Ekonomik ve sosyal hayat ile<br />
ilgili haklar.<br />
9- E¤itim ve ö¤retim ile ilgili haklar.<br />
10- Bütün bunların yanı sıra, insani<br />
ve manevi haklar, bunlar, vefa,<br />
hürmet, saygı, flefkat ve merhamet gibi<br />
çok önemli ve özel haklar ki, bunları<br />
hak eden kimselere göstermek,<br />
bir hakkı yerine getirmek demektir.<br />
Bu hususta afla¤daki misalleri verirsek,<br />
‹slam'daki hak ve hukuk anlayıflının<br />
farkı anlaflılacaktır. Rasulullah<br />
(s.a.v)’tan flu de¤iflmez sözler rivayet<br />
edilmifltir. “Büyüklerine hürmet<br />
etmeyen bizden de¤ildir.”<br />
“Küçüklerine merhamet (flefkat)<br />
etmeyen bizden de¤ildir.”<br />
“Ümmetin derdiyle dertlenmeyen<br />
bizden de¤ildir.”<br />
“Komflusuna eziyet eden bizden<br />
de¤ildir.”<br />
“Bir zimmiye eziyet eden bana<br />
eziyet etmifltir.” Zimmi, müslümanlar<br />
arasında anlaflmalı ve barıfl içerisinde<br />
yaflayan ve müslümanlarla aynı haklara<br />
sahip olan gayri müslimdir.<br />
“Ateflin odunu yiyip bitirdi¤i gibi,<br />
gıybet de sevapları yer bitirir.”<br />
Bunları birer misal olsun diye zikrettim<br />
çünkü mevcut sistemlerin kanunlarında<br />
ve hukuk anlayıfllarında<br />
böyle fleylere yer yoktur. Böyle olunca<br />
da insanlar arasında ciddi bir ünsiyet<br />
ve sosyal dayanıflma gerçekleflmiyor,<br />
olması da mümkün de¤ildir.<br />
Bu türden bazı manevi hakları daha<br />
misal vermekte fayda görüyorum.<br />
Hadis-i flerifte Peygamberimiz<br />
(s.a.v) flöyle buyurmufllardır: “Müslümanın<br />
müslüman üzerinde befl hakkı<br />
vardır:<br />
1- Selam verenin selamını alıp<br />
karflılık vermek.<br />
2- Hasta olanı ziyaret edip halini<br />
sormak.<br />
3- Cenazeyi takip ve teflyi etmek.<br />
4- Davet edenin davetine icabet<br />
etmek.<br />
5- Aksırana rahmet ile dua da bulunmak.”<br />
(Buhari)<br />
‹slam'da, sözkonusu bu tür fiziki,<br />
maddi ve manevi haklar mukaddestir.<br />
Makamı, konumu ve gücü ne olursa<br />
olsun hiç kimse hiç bir flekilde bu<br />
haklara haksız yere dokunma, tecavüz<br />
ve saygısızlık etme hakkına sahip<br />
de¤ildir. Hz. Peygamberimiz,<br />
Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi<br />
vesellem bu hakların herkes için oldu¤unu,<br />
önemini ve dokunulmazlı¤ını<br />
veda hutbesinde flöyle haykırmıfltı:<br />
“Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız<br />
da birdir. Hepiniz Adem'in çocuklarısınız,<br />
Adem ise topraktandır. Al-
10 DOSYA<br />
Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />
Rüsselsheim - Ömer Kutlucan<br />
lah katında en kıymetliniz, takvada en<br />
üstün olanınızdır. Arabın arap olmayana<br />
bir üstünlü¤ü yoktur. Üstünlük<br />
ancak takva iledir. Kimin yanında bir<br />
emanet varsa onu sahibine versin. Ne<br />
zulmediniz, ne de zulme u¤rayınız...<br />
Kan davaları tamamen kaldırılmıfltır...<br />
Ey insanlar! Kadınların haklarını<br />
gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan<br />
korkmanızı tavsiye ediyorum.<br />
Sizin kadınlar üzerinde haklarınız,<br />
onlarında sizin üzerinizde hakları<br />
vardır... Ey insanlar! Allah Teala<br />
(Kur'anı Kerim de) her hak sahibine<br />
hakkını vermifltir... Veda hutbesinden<br />
bir bölüm olarak zikretti¤imiz bu evrensel<br />
haklar beyannamesinin biraz<br />
de¤iflik fleklini Birleflmifl Milletler ancak<br />
yirminci asırda ilan edebildi.<br />
E¤er insanlık inadından vazgeçsede,<br />
Peygamberlerinin ça¤rısına uysa kesinlikle<br />
kurtulufl gelir. Ancak maalesef<br />
insanlar, Peygamberlerini dinlemek<br />
yerine baflka fleyle pefline düfltüler<br />
ve bir türlü yüzleri gülmüyor.<br />
Birde insan olmaktan tamamen<br />
çıkmıfl, Allah'ın “Bel'hüm edal-Zira<br />
onlar hayvanlardan daha afla¤ıdırlar”<br />
dedi¤i türden yaratıklar kalkmıfllar<br />
“Alemlere rahmet” olarak gönderilen<br />
Peygambere hakaret ediyorlar.<br />
Bunlar bu yaptıklarıyla:<br />
1- Her fleyden önce Allah'ın emirlerine<br />
karflı geliyorlar.<br />
2- Allah'ın Peygamberine, Ebu<br />
Cehil ve Ebu Lehep tavrı takınıyorlar.<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />
HESSEN<br />
3- Birbuçukmilyar müslümanı derinden<br />
incitiyorlar, lanetlerine maruz<br />
kalıyorlar.<br />
Böylesine büyük bir küstahlık yaparak<br />
da, hem Allah'ın, hem Rasulullah'ın<br />
ve hem de ‹badullah'ın hakkına<br />
tecavüz etmifl oluyorlar. Bu gibilerin<br />
sonunun, insanlık tarihi boyunca Peygamber<br />
düflmanlarının sonu nasıl olmuflsa<br />
aynısının olaca¤ından hiç flüphem<br />
yoktur. Bu hukuksuzlu¤u, kanunsuzlu¤u,<br />
vicdansızlı¤ı, insanlık<br />
dıflı hareketi ve saygısızlı¤ı kınamakla<br />
kalmıyor lanetliyorum. Çünkü bu<br />
gibi hareketler, Birleflmifl Milletlerin<br />
evrensel insan hakları beyannamesindeki<br />
inanç hürriyetine de, ‹slamdaki<br />
kul hakkı inancına da sı¤mıyor. Dolayısıyla<br />
her iki açıdan da lanetliktir.<br />
Basın hürriyeti adına sı¤ınanlara da<br />
sözümüz fludur: “Sizin yumruk atma<br />
hürriyetiniz, bizim burnumuzun oldu-<br />
¤u yerle sınırlıdır.” Müslüman kardefllerime<br />
tavsiyem ise flöyle olacaktır:<br />
Böylesi hareketlere karflı yapaca-<br />
¤ınız en faydalı tepki, Hz. Peygamberimiz,<br />
Allah'ın sevgilisi ve gül Muhammedimiz<br />
Sallallahu Aleyhi Vesellem'in<br />
davasına daha iyi sahip çıkmak,<br />
davetine daha iyi uymak, sünnetine<br />
daha iyi sarılmak ve O'na daha<br />
layık birer ümmet olmak olacaktır.<br />
Allah'ım! Bizleri ve nesillerimizi<br />
dünyada iyi birer kul, Rasulüne hakiki<br />
birer ümmet, ahirette de rızana nail,<br />
Rasulünün flefaatine mazhar eyle.<br />
Gönül sohbetleri bu sefer de Rüsselsheim’da<br />
IGMG Hessen Bölge Gençlik Teflkilatı Gönül sohbetleri serisini bu sefer Rüsselsheim fiubesinde yaptı.<br />
Katılımın oldukca yüksek oldu¤u program açılıfl<br />
Kur’an-ı Kerimi ile baflladı. Ardından Rüsselsheim<br />
Cemiyet Baflkanı ‹hsan Güler bir selamlama<br />
konuflması yaptı. Güler Konuflmasında “Hessen<br />
Bölge Gençli¤ine bu programı flubemizde yaptı¤ı için<br />
teflekkür ediyoruz ve bundan sonra devamını istiyoruz”<br />
dedi. Ardından Milli Görüflün tarihçesini anlatan<br />
bir sinevizyon gösterildi. Sinevizyonu seyrederken izleyicilerden<br />
duygunlanıp a¤layanlar oldu.<br />
Daha sonra Bölge Gençlik Baflkanımız Hakan Bayhan<br />
45 dakikalık bir sohbet yaptı. Sohbetinde “Niçin<br />
çalıflıyoruz ve neden çalıflmaya mecburuz” konularını<br />
iflledi ve ayrıca gençleri yafladı¤ımız ülkenin kanunlarına,<br />
kurumlarına ve inançlarına saygılı olmaları noktasında<br />
uyardı “çünkü biz bu ülkede sorun olmak de-<br />
¤il, sorunları çözmek ve yardımcı olmak için bu çalıflmaları<br />
yapıyoruz” dedi. Daha sonra Merhum karilerden<br />
sinevizyon eflli¤inde Kur’an ziyafeti verildi.<br />
Ardından Genç karimiz her zaman pro¤ramlarımızda<br />
bize destek olan Abdülkerim Elhamdui kardeflimiz<br />
güzel bir Kur’an ziyafeti verdi. Ardından günün<br />
en güzel ve en anlaml› bölümüne geçildi. Baflkanımız<br />
Hakan Bayhan gençlere unutulmayacak bir dua yaptırdı;<br />
gözyaflları eflli¤inde dualardan sonra ev sahibi flube<br />
gençli¤inin verdi¤i ikramdan sonra program sona erdi.<br />
Hessen Bölge Gençlii Toplu Sabah Namazı Sohbetlerine Start Verdi<br />
Faaliyetiyle yine bir ilke imza atan Hessen Bölge Gençli¤i Teflkilat yöneticiler bazında toplu sabah namaz› sohbetlerine start verdi.<br />
Rüsselsheim - Ömer Kutlucan<br />
Üç ayrı flubede aynı anda gerçeklefltirilen sabah<br />
namazı ve ardından yapılan Almanca ve Türkçe<br />
sohbetler güzel bir yankı uyandırdı. Sabah namazı<br />
sohbetinin bir tanesi Haiger’de, di¤eri Gelnhausende<br />
ve bir di¤eri Frankfurt-West’te yapıldı. Kıfl ayının so-<br />
¤uklarına ra¤men sıcacık yataklarından kalkarak camilere<br />
akın eden fiYK yöneticilerimizdeki azmi, gayreti, cemaat<br />
ve kardefllik ruhunu güçlendirmek için böyle bir faaliyete<br />
bafllamayı uygun gördük.<br />
Bu güzel pro¤ramın bundan sonra her ay gerçeklefltirilece¤i<br />
gençlerimize ve üniversiteli kardefllerimize duyurulur.<br />
Haiger flubemizde sabah namazından sonra M. ‹smail<br />
tarafından Almanca olarak verilen derste ’Tevhit eksikli¤inden<br />
do¤an ve uyuflturucu hastal›klar’dan bahsedildi.<br />
Daha sonra toplu bir flekilde kahvaltıya geçildi ve<br />
kahvaltıdan sonra kısa bir ders daha yer aldı. Sohbetin<br />
sonundaki soru cevap bölümünde M. ‹smaile konuyla<br />
alakalı soru sorma fırsatını kaçırmadılar.<br />
Yaklaflık 50 gencin katılım sa¤ladı¤ı Gelnhausen flubemizdeki<br />
toplu sabah namazına yetiflen gençler namazdan<br />
sonra kahvaltılarını yaptılar. Kahvaltının ardından<br />
Aydın Baz tarafından yönetilen Türkçe bir sohbet yapıldı.<br />
Konusu ‘Sahabenin Lailehe illallaha verdi¤i mana ile<br />
günümüz müslümanlarının verdi¤i mananın arasındaki<br />
fark’ olan sohbet yöneticiler tarafından dikkatle dinlendi.<br />
Frankfurt-West flubemizde di¤er iki flubemize paralel<br />
olarak Bölgemizin Üniversiteliler komisyonunun organize<br />
etti¤i sabah namazı sonrası sohbet düzenlendi.<br />
Burada ifllenen dersten önce Haiger sohbetinden yetiflen<br />
Hessen Gençlik Teflkilatı Baflkanı Hakan Bayhan orada<br />
bulunan kardefllerimize kısa bir nasihatta bulundu. Bu<br />
nasihatın ardından sözü devralan günün hatibi ‹brahim<br />
Gümüflo¤lu Hocamız ‘‹slamdaki sohbetin ve dialo¤un<br />
öneminden’ bahsetti. Kahvaltıyla bafllayan bu sohbetten<br />
ardından genifl katılımlı Üniversiteliler Komisyon Toplantısı<br />
yapılıp Çalıflma takviminde yer alan pro¤ramların<br />
istiflaresi yapıldı. Güzel bir ortamda gerçeklefltirilen<br />
pro¤ram ö¤le vaktinde kılınan namazla sona erdi.
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />
HESSEN<br />
ÖZEL KÖE 11<br />
Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />
GÖZLERNZ YUMUN<br />
Mesut UÇAKAN<br />
Film Yönetmeni<br />
Gözlerinizi yumun. / Kafanızdan<br />
her fleyi silip atın önce.<br />
/ Tabaktaki artıkları bir kaflıkla<br />
sıyırır gibi. / Buldozerin kepçeyle<br />
bir topra¤ı kaldırıp çukura atması<br />
gibi./ Her tarafı düz bembeyaz<br />
bir zemin olarak düflünün. / Ya da<br />
sonsuz bir karanlık.. / Hiçbir cisim,<br />
hiçbir fleklin olmadı¤ı tam bir flûluk<br />
/ Sonra yakın lambaları. / Aydınlatın<br />
içinizi. / Dünya yeniden önünüze<br />
gelsin; eviniz, efliniz, çocuklarınız,<br />
ifl yeriniz, dostlarınız.. / Artık özgürsünüz!<br />
/ Kimin yanında olmak, kime<br />
gitmek istiyorsanız, gidin. / Bu artık<br />
sizin için çok kolay. / Düflündü¤ünüz<br />
an oradasınız. / Kimin size ne<br />
söylemesini istiyorsanız konuflturun.<br />
/ Hangi baflarılara ulaflmak,<br />
hangi ödülleri almak, hangi makama<br />
gelmek, hangi kıza kendinizi be¤endirmek,<br />
ne paralar kazanmak, istiyorsanız<br />
bunu sadece aklınıza getirmeniz<br />
yeterli. / Bu boyutta herhangi<br />
bir bedeniniz yok. / Uzun boylu, yakıflıklı,<br />
karizmatik, ille de kendinize<br />
bir flekil vermek istiyorsanız, bunu<br />
sadece düflünün. / flaflılacak flekilde<br />
göreceksiniz ki, gücünüz çok büyük.<br />
/ Hiçbir bilimkurgu filmde anlatılamayacak<br />
flekilde ola¤anüstülüklerle<br />
dolu tarifsiz bir güç. / flu binanın kufl<br />
olup uçmasını mı istiyorsunuz, kolay!<br />
/ Yada bir trilyon doların hemen<br />
önünüzde belirmesini mi! / Burası<br />
hayal dünyası! / Hayalin sınırı yok. /<br />
Yer çekimi kanunu yok, imkansız<br />
diye bir fley yok./ Zaman ve mekan<br />
kaydı yok. / Hafızanızdaki bütün<br />
maddelere istedi¤iniz flekli verebilirsiniz,<br />
insan, melek, cin, hayvan,<br />
gezegenler, okyanuslar, gökyüzü ve<br />
toprak, artık hepsi sizin oyuncaklarınız,<br />
istedi¤iniz gibi oynayabilirsiniz,<br />
onlarla. / Ne kadar da saçma olsa<br />
okyanusu gökyüzüne aflık edebilirsiniz<br />
yada bir genç kızı bir genç<br />
erke¤e… / ‹ki kertenkeleyi ikiz kuleler<br />
kadar büyütebilirsiniz. / Bu<br />
dünyanın tek bir yönetmen var, o da<br />
Sinemayı iyi anlamak istiyorsanız hayatı iyi okumaya çalıflın. / <strong>Hayat</strong> bir sinemadır.<br />
fiimdi gözlerinizi açabilirsiniz!.. / Sözlerim elbette görme yetene¤i olanlara. / Do¤ufltan<br />
yada sonradan kör olanlara lafım yok! / Onlara tavsiyem, ümitsiz vaka de¤illerse ameliyat<br />
olsunlar ve sinema salonlarına koflsunlar. / Üç ayrı salonda da mükemmel bir film<br />
oynuyor! Sizin baflrollerde oynadı¤ınız filmler!<br />
sizsiniz! / Üç boyutlu programlama<br />
gücüne sahip bilgisayarda oyuncu<br />
figürlerine istedi¤i her türlü hareketi<br />
ve animasyonu yaptırma, senaryoyu<br />
özgürce yazma, gücüne sahip bir<br />
yönetmen.<br />
Ama, sakın gözlerinizi açmayın!<br />
/ Baflka bir boyuta geçersiniz. / Bu<br />
boyutta kurallar var ve her fley sınırlı.<br />
/ Yönetmen de¤il, bir figürsünüz.<br />
/ Bu boyutta senaryoyu istedi¤i yazan,<br />
kendi yarattı¤ı oyuncularına istedi¤ini<br />
yaptırtan her türlü tasarruffa<br />
sahip olan bir baflka Yönetmen var.<br />
/ Tek üstün irade O. / Aslında, önceki<br />
boyutta da O’ydu. / O boyutta size,<br />
kuralsız bir ortamda, sınırsız<br />
hareket özgürlü¤ünü O veriyordu. /<br />
Bu boyutta ise kendini daha açık<br />
hale getirdi ve hareket alanınızı kısıtladı,<br />
gücünüzü sınırladı. / Her sınırlama<br />
o sınırsız gücün varlı¤ına<br />
bir delil. / Bu yüzden " Biraz flaflı<br />
bakın, biraz kambur taklidi yapın,<br />
Allah’ı görürsünüz!" diyor Necip<br />
Fazıl.<br />
Hayal dünyasında sınırsız bir<br />
güç! / Bunu size neden verdi sanıyorsunuz.<br />
/ Asıl gücünüzü bilin diye.<br />
/ Bilin ki, sizin belki farkına varamadı¤ınız<br />
bir gücünüz var. / Görme,<br />
duyma, hissetme, yaratma noktasında<br />
sonsuza varan bir güç. / Bu<br />
madde boyutundaki gücünüz ise,<br />
eflyayı ve olayları yönlendirebilecek<br />
kadar küçük bir irade, sadece o! /<br />
Burada zamanın ve mekanın mahkumusunuz.<br />
/ Öyle kufl olup uçamaz,<br />
istedi¤iniz an Paris’te olamazsınız.<br />
/ Do¤ar büyür ve ölürsünüz. /<br />
Yemek, içmek ve uyumak zorundasınız.<br />
/ Hayal boyutunda gücünüz sınırsızdı,<br />
ama, bu boyutta, sadece organlarınızın<br />
performansı kadar. / Bir<br />
bedeniniz var ve onunla sizi çepeçevre<br />
saran, yok etmeye çalıflan acımasız<br />
flartlara karflı var olmak zorundasınız.<br />
/ Bilinciniz, madde kalıbı<br />
içinde her saldırıyı acı olarak algılıyor<br />
ve bu saldırılara karflı dayanıksız.<br />
/ Hayal boyutunda fiziki acılar<br />
yok, ruhi acılar var. / Ama, bu<br />
boyutta hem ruhi, hem fiziki acılar<br />
var. / Hayal boyutunda madde yoktu,<br />
maddî gerçeklik de yok. / Bu boyutta<br />
katı madde var; gerçeklik daha<br />
katı.<br />
Neden böyle / Çünkü, onları yaratan<br />
öyle istiyor. / Bunu sorgulama<br />
gücünüz yok. / Bu boyutlarda var<br />
olmak zaten sizin kararınız de¤il./<br />
Sakın hemen Tanrı’yı acımasızlıkla<br />
suçlayan zır cahillerden olmayın. /<br />
Biraz aklı olan bunun nedeninin anlar,<br />
hikmetini yakalar. / Bütün acılar<br />
aslında bizim vehimlerimizin bir sonucu.<br />
/ <strong>Hayat</strong>ı yanlıfl algılamamızın,<br />
yanlıfl flartlandırmalarımızın. / Tanrı<br />
bizi bu vehimlerden kurtarmaya çalıflıyor.<br />
/ Biz ise onu dinlemek yerine,<br />
baflka birilerinin sözünü dinliyoruz.<br />
/ Baflka fısıltıları, baflka vesveseleri.../<br />
Bilsek ki aslında bu birilerini<br />
yaratan da O ve biz yada ben dedi¤iniz<br />
bir varlık da yok ortada. /<br />
Hepsi birer vehim. / Çırılçıplak görece¤iz<br />
gerçe¤i / o birbirimize gözlerimizi<br />
oyduran hırslar, kibirler, çekememezlikler<br />
ve her türlü alçaklık<br />
bitiverecek hemen /<br />
Rüya!... / Algılayabildi¤imiz<br />
üçüncü boyut da o / Bilincimiz<br />
uyurken bu boyutta hareket eder. /<br />
Hayal boyutunda madde yoktu,<br />
maddi gerçekli¤i de yok. / Rüya boyutunda<br />
da öyle. / Ama, bu boyutun<br />
madde boyutuna daha bir yakınlı¤ı<br />
olmalı ki ruhi acı kadar fizikî acı da<br />
var. / Maddi var olufl hissi burada da<br />
var. / Biri sizi bıçaklasa rüyada da<br />
kanınız gerçekten akıyor ve fizik acı<br />
çekiyorsunuz.<br />
‹stedi¤iniz de gözlerinizi yumarak<br />
hayal alemine geçip, bütün acılardan<br />
kurtulabilir, bilincinizi size<br />
huzur veren bir ortama sıçratabilirsiniz.<br />
/ Bu üç boyuttan baflka boyutlar<br />
da var tabii. / Göremedi¤imiz... /<br />
Asıl olan bilincinizi boyutlara taflıyabilmek<br />
/ ‹yi bilin ki, bilinciniz<br />
neredeyse siz oradasınız. / E¤er, bu<br />
bilinci odaklama iflini tam bir konsantrasyonla<br />
yapamazsanız, bilinciniz<br />
hâlâ o an size fiziki acı veren<br />
madde dünyasında duruyor demektir.<br />
/ Hazreti Ali’nin, bıçaklandı¤ında<br />
"Namaz durayım öyle çıkarın!"<br />
demesindeki sır sanırım burada. /<br />
Her insan biraz gayretle nasıl anında<br />
hayale dalabilir, bilincini o boyuta<br />
taflıyabilirse, Yaratıcı’nın özgür kıldı¤ı,<br />
yada baflka bir ifadeyle Rab sıfatıyla<br />
e¤itip ö¤retti¤i süreçten baflarıyla<br />
geçenler, madde boyutunu, bedenen<br />
de aflma gücünü elde ederler<br />
ve istedikleri an istedikleri yerde, istedikleri<br />
boyutta ve istedikleri zamanda<br />
olabilirler./ ‹nsanlık tarihi<br />
bunun sayısız örnekleriyle dolu. /<br />
Buna inanmak o kadar zor de¤il. /<br />
Zira, positif bilimin maddenin gerçekte<br />
olmadı¤ını itiraf etti¤i ve ıflınlanma<br />
denemelerinin bafllandı¤ı bir<br />
sürece girdik.<br />
Rüyalar ise; hem beden, hem de<br />
ruh olarak bir baflka boyutta olmanın<br />
binlerce kez yinelenen örne¤i. /<br />
Hayal alemi, içinde yafladı¤ımız<br />
madde dünyasının bir kurmaca, bir<br />
program, üç boyutlu hologramik bir<br />
film oldu¤unu ispat eden açık bir<br />
vakıa. / Yaflarken bu üç boyutun da<br />
dıflına çıkabiliriz. / Yaflarken, Cennet,<br />
Cehennem yada baflka bir alem<br />
ya da baflka bir program, hiç bir<br />
kurmacanın imkansız olmadı¤ı, bizi<br />
de kuflatan bir güç alanının farkına<br />
varmalıyız artık.<br />
Bilinç, sanıyorum ruhu anlamada<br />
önemli bir ipuçlarından biri. / Bedenimiz<br />
birer toprak, birer kalıp, ruha<br />
geçirilmifl birer maske. / Maskelere<br />
hapis olmayalım. / Bilincimizle,<br />
hem, o madde boyutunda varlı¤ımızı<br />
sürdürmek, hem de ölümsüzlü¤ü,<br />
yani sonsuz özgürlü¤ü kazanmak<br />
elimizde. / Sizi yolunuzun üzerinde<br />
bekleyen bir cellat (!) var. / O karflınıza<br />
çıkmadan yapın bunu. / O<br />
karflınıza çıktı¤ında deneme flansınız<br />
kalmaz.<br />
<strong>Hayat</strong>ta bir kere var olma hakkınız<br />
ve bir ömürlük flansınız var / Bunu<br />
baflaramazsanız, hem madde aleminin<br />
katı acımasız flartları, hem de<br />
bilincin ölüm ötesi taflınaca¤ı boyutlarda<br />
çok acı çekeceksiniz. / Bilinciniz<br />
o boyutlardaki yolculukları reddetmemeli,<br />
aksine o yolculuklara<br />
hazırlanmalı.<br />
Fizik dünyanın ilimleri ve sanatları<br />
o dünyadaki hareket kabiliyetimiz<br />
artırır, bizi yüceltir, rahat ettirir,<br />
buna elbette ihtiyacımız var. / Ama,<br />
burada vaktimiz az. / Önümüzde sayısız<br />
yolculuklar var ve bunu göz<br />
önüne almak durumundayız. / Bir<br />
çöle bile azıksız ve susuz dalmayı
12 ÖZEL KÖE<br />
Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />
aptallık bulan günümüz insanı<br />
önündeki bu ucsuz bucaksız buz<br />
çöllerinde ne yapacak merak ediyorum.<br />
Bilincinizin ölümle yok olaca¤ını<br />
sanıyorsanız aldanıyorsunuz. / Beden<br />
fonksiyonunu yitirir ama bilinciniz<br />
devam eder. / Merak etmeyin, tabutta<br />
götürülüflünüzü, karanlık çukura<br />
atılıflınızı hep seyreder, hakkınızda<br />
söylenilenleri duyarsınız. / Bu<br />
kez, fiziki dünyada görme malzemesi<br />
olarak size verilen gözler, fonksiyonlarını<br />
yitirdi¤i için bilincinizin<br />
görmeye baflladı¤ınızı hayretle görürsünüz.<br />
/ E¤er hayatta iken bu görmenin<br />
kapsamını salt, fiziki gözlerin<br />
görme kapsamında bıraktıysanız,<br />
vay halinize. / Fizikî göz, sadece kara<br />
topra¤ı, gökyüzünü görür, ötesini<br />
göremez. / Ötesini akıl görür. / Akıl<br />
bilincinin kaptanıdır. / Kaptan gidece¤i<br />
adayı ve özelliklerini iyi bilmezse,<br />
gerekli tedbirleri almazsa,<br />
fırtınalarla kaybolur, kayalara bindirir,<br />
geminin parçalanmasını engelleyemez.<br />
Bu sözler kuflkusuz bilinci de<br />
tam açıklayamıyor. / Zaten maksadımız<br />
ille de bilimsel bir fleyler açıklamak<br />
de¤il; bir sanatçı hassasiyeti ve<br />
yönetmen titizli¤i içersinde kuraca-<br />
¤ımız hikayedeki malzemeleri daha<br />
iyi tanımak ve yönetmenli¤i sorgulamak…<br />
/ Zaten bu yazdıklarımın daha<br />
çok kendi arayıfllarımın bir parcası<br />
oldu¤unu düflünüyordum.… / flu<br />
sıra Anka Kuflu isimli bir sinema filminin<br />
çekim arefesindeyiz. / Hikaye<br />
bir yönetmenin gerçe¤i arayıfl sancısı<br />
üzerine kurulu… / "Matrix" , "Sır<br />
Kapısı", "Kalp Gözü", "Aflkın Mucizesi",<br />
"Gizemli Dünyalar" gibi yapımların<br />
çok ilgi görmesi Türkiye’de<br />
ve dünyada ilginç bir seyirci<br />
profili ortaya çıkardı. / Bunlardan<br />
hareketle asıl yönetmenli¤e ve farklı<br />
yönetmenlik felsefelerine kapı aralayacak<br />
soruları gündeme getirmeye<br />
çalıflıyoruz. / Buna insan olarak da<br />
çok ihtiyacımız var.<br />
Positivisit Batı maddeye taparak<br />
maddeyi ne kadar kurcaladıysa maddenin<br />
gerçekte var olmadı¤ını, hologramlik<br />
bir yapılanma içinde bir<br />
yanılsamadan bir velimden ibaret oldu¤unu<br />
gördü. / Maddenin olmadı¤ı<br />
yerde kuflkusuz enerji vardır, manyetik<br />
dalgalar vardır, daha ötede ruh<br />
vardır. / Ama, insan, bütün bunları<br />
kurcaladıkça, görecek ki, madde gibi<br />
onlar da sonradan yaratılma ve<br />
hepsi birer yanılsamadan ibaret ve<br />
gerçekte hiç biri yok! / Her fley vehim,<br />
yaratılanların kendi nakıs algı<br />
araçlarına göre oluflan birer serap,<br />
birer yanılsama….<br />
Neden bütün bunlar derseniz, bilin<br />
ki, yönetmen öyle istiyor! / Bir<br />
filmde yönetmenin özgürlü¤ünü kısıtlayan<br />
her fley filme zara verir. Bir<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />
HESSEN<br />
filmin mükemmel olması, hikayenin<br />
kaburgasının, tiplemenin, dramatik<br />
kurgusunun, kurgudaki musikinin,<br />
senaryoda canlandırdı¤ı tipi gerçekten<br />
yaflayan oyuncunun, çerçevedeki<br />
estetik duygunun, renklerin, foto¤rafların,<br />
içeri¤in, felsefenin, dilin<br />
hasılı hiçbiri atlanmadan bütün birimlerin<br />
mükemmelli¤ine ba¤lıdır. /<br />
Sinemada hiçbir öge kendini öne çıkaramaz,<br />
ritmi bozar, ahengi bozar,<br />
akıflı bozar, dili bozar. / Sinemayı iyi<br />
anlamak istiyorsanız hayatı iyi okumaya<br />
çalıflın. / <strong>Hayat</strong> bir sinemadır.<br />
fiimdi gözlerinizi açabilirsiniz!.. /<br />
Sözlerim elbette görme yetene¤i<br />
olanlara. / Do¤ufltan yada sonradan<br />
kör olanlara lafım yok! / Onlara tavsiyem,<br />
ümitsiz vaka de¤illerse ameliyat<br />
olsunlar ve sinema salonlarına<br />
koflsunlar. / Üç ayrı salonda da mükemmel<br />
bir film oynuyor! Sizin baflrollerde<br />
oynadı¤ınız filmler!<br />
DTB’DE EBRU SERGS BÜYÜK LG GÖRDÜ<br />
D‹T‹B E¤itim ve Kültür Müdürlü¤ü, Hollanda<br />
da yaflayan ve akademik çalıflmalarda<br />
bulunan Doç. Dr. Mehmet Refii<br />
Kileci, Doç. Dr. Mustafa Atilla Akdemir ve Sevgi<br />
Melek Tiryaki’nin hazırlamıfl oldu¤u Ebru,<br />
Hat ve Tezhib eserlerini D‹T‹B Merkez Konferans<br />
Salonu’nda izleyicilerin ziyaretine sundu.<br />
Sanatseverlerin büyük ilgi gösterdi¤i ve iki günlük<br />
düzenlenen serginin açılıflını T.C. Köln Baflkonsolosu<br />
Mustafa Asım Temizgil ve T.C. Berlin<br />
Din Hizmetleri Müflaviri ve D‹T‹B Genel<br />
Baflkanı Rıdvan Çakır yaptı.<br />
D‹T‹B Türk Tasavvuf Musikisi saz ekibinin<br />
sundu¤u eserlerden sonra Köln Baflkonsolosu<br />
Eski Türk'lerde askerler savafl›rken<br />
arkadan gelecek herhangi<br />
bir sald›r›y› kontrol<br />
edebilmek için s›rtlar›n› bir a¤aca,<br />
kaya veya tafla vererek ok atarlarm›fl.<br />
Atalar›m›z genelde bozk›r hayat›<br />
yaflad›klar› için bu s›rt dayanan<br />
nesne genelde bir tafl veya kaya<br />
olurmufl, y›llar sonra bu s›rt dayanan<br />
tafl›n ismi ARKA TAfi'tan AR-<br />
KADAfi fleklinde dilimize yerleflmifl<br />
ve bugün bile güvenebilece¤imiz<br />
bizi arkadan vurmayacak olan<br />
samimiyetine güvendi¤imiz kiflilere<br />
ARKADALIK<br />
verdi¤imiz isimdir.<br />
ÖMÜR BOYU YANINIZDA<br />
VE ARKANIZDA HEP BÖYLE<br />
ARKA-TAfi'LARINIZIN ÇOK<br />
OLMASI D‹LEG‹YLE...<br />
Aflk ve arkadafll›k bir gün yolda<br />
karfl›lafl›rlar aflk, kendinden emin<br />
bir flekilde sorar; ben senden daha<br />
samimi ve daha cana yak›n›m sen<br />
niye vars›n ki bu dünyada<br />
Arkadafll›k cevap verir - "sen<br />
Temizgil yaptı¤ı açılıfl konuflmasında; "Sanatın<br />
Türk kültürünün tanıtımında önemli rol oynadı-<br />
¤ını, D‹T‹B’in katkılarıyla bu tanıtımın daha da<br />
faydalı olaca¤ına inandı¤ını" söyledi ve bu sergiyi<br />
düzenleyen ve organize eden D‹T‹B Genel<br />
Baflkanı Rıdvan Beye ve E¤itim ve Kültür Müdürü<br />
Iflık U¤urlu’ya teflekkür etti.<br />
Daha sonra, Baflkonsolos Mustafa Asım Temizgil<br />
ve D‹T‹B Genel Baflkanı Rıdvan Çakır<br />
sergiye eserleriyle katkıda bulunan sanatçılara<br />
birer teflekkür çiçe¤i verirken, sanatçılar da Temizgil<br />
ve Çakır’a günün anısına birer ebru tablosu<br />
hediye ettiler.<br />
Serginin birinci gününde uygulamalı ebru sanatı<br />
gösterisi izleyicilerde büyük bir ilgi uyandırırken,<br />
serginin ikinci gününde Doç. Dr. Mehmet<br />
Refii Kileci tarafından sanatseverlere "Ebru Sanatı’nın<br />
Tarihi Geliflimi" konulu bir konferans<br />
verildi ve konferans bitiminde Doç.Dr. Mustafa<br />
Atilla Akdemir tarafından uygulamalı ebru gösterisi<br />
yapıldı.<br />
D‹T‹B E¤itim ve Kültür Müdürlü¤ü, sanatseverlerden<br />
gelen sorular ve istekler üzerine, sergi<br />
esnasında yapılan açıklamada 19 Mart tarihinden<br />
itibaren her pazar 15.00-18.00 saatleri arasında<br />
Doç. Dr. Mehmet Refii Kileci ve Doç. Dr. Mustafa<br />
Atilla Akdemir’in gözetiminde ebru ve hat<br />
sanatı kursları bafllatılaca¤ı bildirildi.<br />
gittikten sonra b›rakt›¤›n gözyafllar›n›<br />
silmek için...."<br />
Bütün sevdiklerinize ithafen flunlar›<br />
göz önünde bulundurun: E¤er<br />
bu sabah hastal›kl› de¤il de sa¤l›kl›<br />
uyanm›fl iseniz, bir hafta sonras›n›<br />
göremeyecek olan bir milyon insandan<br />
daha flansl›s›n›z. Bir harp tehlikesi<br />
ile, iflkence görmek ihtimali ile<br />
sa¤ kalma korkusu ile karfl› karfl›ya<br />
de¤ilseniz, 500 milyon insandan daha<br />
iyisiniz. Buzdolab›n›zda yiyece-<br />
¤iniz, üzerinizde elbiseniz, bafl›n›z›<br />
sokup uyuyabilece¤iniz bir eviniz<br />
varsa, dünyadaki insanlar›n ço¤undan<br />
daha zenginsiniz. Bankada ve<br />
cüzdan›n›zda para varsa, dünyan›n<br />
en imtiyazl› % 8'i aras›ndas›n›z.<br />
Anneniz, baban›z sa¤ ise siz bu<br />
dünyada nadir kiflilerden birisiniz.<br />
Bu mesaj› okuyabiliyorsan›z bu demektir<br />
ki; Birisi sizi düflündü ve bunu<br />
gönderdi.. Çünkü okuma yazma<br />
bilmeyen 2 milyar kifliden biri de-<br />
¤ilsiniz.
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />
HESSEN<br />
Türk-Alman iliflkilerinin tarihi,<br />
800 yıl öncesine kadar uzanmaktadır.<br />
1556 yılında V. Karl'ın ölümünden<br />
sonra Alman birli¤i da¤ılmıfl, bugünkü<br />
Alman co¤rafyasında küçük Alman<br />
prenslikleri ortaya çıkmıfltır.<br />
1898 yılında, Ba¤dat demiryolu<br />
hattının tamamlanması için Osmanlı<br />
‹mparatorlu¤u ile Deutsche Bank arasında<br />
bir anlaflma imzalanmıfltır. Bu<br />
anlaflma sonucu kurulan "Anadolu Demiryolları<br />
fiirketi" bünyesindeki Türk-<br />
Alman ortaklı¤ıyla Ba¤dat Demiryolu<br />
hattı projesi hayata geçirilmifltir.<br />
Bu dönemde ayrıca, ‹stanbul'da<br />
Alman okulları ve hastaneleri açılmıfl,<br />
birçok Türk subayı ve ö¤rencisi Almanya'ya<br />
e¤itim görmek üzere gitmifltir.<br />
Türklerin Almanya'daki mevcudiyetleri<br />
ve Alman ekonomilerine katkıları<br />
I. Dünya Savaflı öncesindeki dönemde<br />
de görülmektedir. 1913 yılında<br />
e¤itim ve çalıflma amacıyla Berlin'de<br />
1301 Türk yaflıyordu. Çalıflanların büyük<br />
bölümü tütün sanayiinde istihdam<br />
edilmiflti. 1913 yılında Berlin'de sanayi<br />
ve ticaretle ve bilim ve teknoloji ile<br />
ilgili iki Türk gazetesi yayınlanmıfltır.<br />
1917 yılında "Yeni Türkiye" (Die neue<br />
Türkei) dergisi iki dilde yayınlanmaya<br />
bafllamıfltır.<br />
Sultan Abdülhamit'in Almanya'ya<br />
gösterdi¤i yakınlık, ‹kinci Meflrutiyetle<br />
birlikte iktidara gelen ‹ttihat ve Terakki<br />
Partisi liderlerince de sürdürülmüfltür.<br />
Nitekim, ‹ttihat Terakki'nin<br />
yayın organı "Osmanlı" dergisinin 1<br />
Ocak 1900 tarihinden itibaren Almanca<br />
nüsha çıkardı¤ı bilinmektedir.<br />
Birinci Dünya Savaflının öncesinde<br />
1908 Haziran ayında ‹ngiltere ve Rusya'nın<br />
Osmanlı mülkünün akibetini<br />
kararlafltırmak üzere gerçeklefltirdikleri<br />
Reval görüflmesine, Almanya'nın<br />
katılmamıfl olması ‹ttihat Terakki liderlerinde,<br />
Almanya'nın Osmanlı'nın<br />
vazgeçilmez müttefiki oldu¤u inancını<br />
kuvvetlendirmifltir.<br />
Osmanlı Devleti, Almanya'ya duydu¤u<br />
büyük yakınlı¤a ra¤men, Birinci<br />
Dünya Savaflının ilk aylarında tarafsızlı¤ını<br />
muhafaza etmifltir. Ancak, ‹ngiliz<br />
ve Fransız Donanmalarından kaçarak<br />
‹stanbul'a sı¤ınan ve Osmanlı<br />
devletince satın alındıkları açıklanan<br />
Gobel ve Braslav adlı iki Alman kruvazörünün,<br />
"Yavuz" ve "Midilli" isimleriyle<br />
ve Türk bayra¤ı altında 19<strong>14</strong><br />
yılında Sivastopol'u bombardıman etmeleri<br />
ve Karadeniz'de Rus donanmasıyla<br />
çatıflmaya girmeleri üzerine, Osmanlı<br />
Devleti kendisini Almanya'nın<br />
yanında savaflın içinde bulmufltur.<br />
Osmanlı ‹mparatorlu¤u ile Almanya'nın<br />
ittifak halinde bulundu¤u I.<br />
Akıl Nedir<br />
Bir akıl hastanesini ziyareti sırasında, adamın biri sorar:<br />
-Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacagını nasıl<br />
belirliyorsunuz<br />
Doktor:<br />
- Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç fley<br />
veriyoruz.<br />
Bir kaflık, bir fincan, ve bir kova.<br />
Dünya Savaflı'nda Alman General Liman<br />
von Sanders Osmanlı Ordusu'nu<br />
yeniden örgütlemekle görevlendirilmifltir.<br />
Liman von Sanders, Çanakkale,<br />
Filistin ve Suriye Cephelerinde Osmanlı<br />
Ordusuna komuta etmifltir.<br />
II. Wilhelm 1917 yılında, üzerinde<br />
Osmanlı askeri üniforması ve kalpa¤ı<br />
oldu¤u halde üçüncü kez ‹stanbul'u ziyaret<br />
etmifltir. Aynı yıl Osmanlı Veliaht<br />
Prensi Vahdettin de Berlin'e iade-i<br />
ziyarette bulunmufltur. Vahdettin'in<br />
Berlin ziyareti sırasındaki heyeti içinde<br />
7. Ordu Komutanı Mustafa Kemal<br />
de "Ordu Temsilcisi" olarak yeralmaktaydı.<br />
Türkiye-Almanya diplomatik iliflkileri,<br />
Birinci Dünya Savaflını müteakip,<br />
30 Ekim 1918 tarihli Mondoros<br />
Mütarekesiyle kesintiye u¤ramıfltır.<br />
Ulusal Kurtulufl Savaflını takiben, yeni<br />
kurulan Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya<br />
arasında 3 Mart 1924 tarihinde<br />
Dostluk Anlaflflması imzalanmıfltır.<br />
Anlaflmanın yürürlü¤ü girdi¤i 16 Mayıs<br />
1924 tarihinde iki ülke arasındaki<br />
diplomatik iliflkiler tekrar tesis edilmifltir.<br />
Birinci Dünya Savaflı'ndan sonra<br />
her ülke de daha ziyade kendi iç meseleleri<br />
ve kalkınma konularıyla meflgul<br />
oldu¤undan, yo¤un ikili iliflkiler görülmemifltir.<br />
Bununla birlikte ‹kinci<br />
Dünya Savaflı'na kadar devam eden bu<br />
dönemde iki ülke arasında Konsolosluk<br />
Anlaflması (1929) ve Ticaret Anlaflması<br />
(1930) imzalanmıfltır.<br />
‹kinci Dünya Savaflı öncesinde ve<br />
sırasında, Nazilerden kaçan pek çok<br />
Alman bilim adamı, 1933 yılından itibaren<br />
Türkiye'ye sı¤ınmıfl ve özelikle<br />
üniversitelerimizin yapılanması, sanat<br />
ve kültür hayatımızın batılı normlara<br />
uygun olarak canlandırılması, bafllıca<br />
sanayi tesislerinin kurulması ve flehircilik<br />
ve belediyecilik gibi alanlarda<br />
de¤erli katkılar sa¤lamıfllardır. Bu dönemde<br />
tıp, mühendislik gibi birçok<br />
alanda Alman teknolojisi Türkiye'ye<br />
girmifltir. Türkiye baflta hukuk olmak<br />
ÖZEL KÖE 13<br />
Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />
Türkiye’yi Bekleyen<br />
HAYATA DÜÜLEN NOTLAR… Ekonomik Kriz...<br />
Aydın ERSOY<br />
aydinersoy@hotmail.com<br />
Türk-Alman likilerinin<br />
Tarihçesi ve ilgi çekici bilgiler<br />
üzere Alman literatürüyle tanıflmıfltır.<br />
Almanca dili Türk aydınları arasında<br />
yaygınlaflmıfltır. Alman sanat adamları,<br />
Türkiye'de tiyatro ve operanın kurulmasında<br />
da etkili rol oynamıfllardır.<br />
‹ki ülke arasındaki iliflkileri derinlefltirmek<br />
amacıyla 1954 yılında fiansölye<br />
Konrad Adenauer; 1957 yılında<br />
ise Cumhurbaflkanı Theodor Heuss ülkemizi<br />
ziyaret etmifltir.<br />
Türkiye'den Almanya'ya ilk üst düzey<br />
ziyaret ise 1958 yılında Cumhurbaflkanı<br />
Celâl Bayar tarafından gerçeklefltirilmifltir.<br />
30 Ekim 1961 tarihinde Almanya<br />
ile Türkiye arasında imzalanan "Türk<br />
iflçilerinin Almanya Federal Cumhuriyeti'ne<br />
Gönderilmesine Dair Anlaflma"<br />
ile iki ülke arasındaki iliflkilerde yeni<br />
bir dönem bafllamıfl ve Türk iflçileri<br />
çalıflmak üzere Almanya'ya gelmeye<br />
bafllamıfllardır. Akabinde 1964 yılında<br />
Sosyal Güvenlik Anlaflması imzalanmıfltır.<br />
Türk iflçileri 1973 yılına, yani<br />
Almanya'nın yurtdıflından iflçi alımını<br />
durdurdu¤unu açıklamasına kadar çalıflmak<br />
üzere Almanya'ya gelmifllerdir.<br />
1987 ylında Atatürk Barıfl Ödülü<br />
Cumhurbaflkanı Weizsaecker'e verilmifltir.<br />
Ülkemizde 1999 yılında ardarda<br />
meydana gelen iki büyük deprem felaketinde<br />
Alman Hükümetinin ve halkının<br />
gösterdi¤i büyük yardım ve dayanıflmanın<br />
da, iliflkilerimizde olumlu<br />
bir atmosfere girmesinde etkili oldu¤u<br />
söylenebilir.<br />
Geçti¤imiz üçyüz yıl içerisinde,<br />
yaflanan iki dünya savaflına ra¤men<br />
birbiriyle savaflmamıfl olan iki ülke<br />
arasında, emsaline ender rastlanabilecek<br />
yo¤unlukta iliflkiler yuma¤ı oluflmufltur.<br />
Almanya'da sayıları 2.3 milyona<br />
yaklaflmıfl bulunan vatandafllarımızın<br />
mevcudiyeti Türkiye ve Almanya<br />
arasındaki iliflkilere müstesna bir<br />
boyut kazandırmıfltır.<br />
Bugün 50 bin kadar Alman vatandaflı<br />
daimi olarak Türkiye'de ikamet<br />
etmektedir.<br />
Sonra da kifliye küveti nasıl boflaltmayı tercih etti¤ini<br />
soruyoruz.<br />
Siz ne yapardınız diye sorar Doktor adama<br />
Adam:<br />
- Ooo! Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü<br />
kova kaflık ve fincandan büyük.<br />
-Hayır, der doktor. Normal bir insan küvetin tıpasını çeker.<br />
SONUÇ:<br />
Akıl, bize sunulanlar dıflında çözüm bulmaktır.<br />
Muhterem Okuyucu kardefllerim...<br />
Bizler her ne kadar Avrupa’da yaflıyorsak<br />
da, gözümüz kula¤ımız Türkiye’dedir...<br />
Burada biriktirdiklerini, Türkiye’de<br />
de¤erlendiren bir çok vatandaflımız var...<br />
Türkiye’deki ekonominin gidiflatını<br />
gösteren en önemli göstergelerden biri de<br />
Menkul Kıymetler Borsasıdır... Bu aralar<br />
Borsamız yine rekordan rekora koflmakta...<br />
Yılbaflından bu güne kadar sevgili<br />
Borsamız yaklaflık yüzde 17 oranında<br />
yükselmifl...<br />
Ülkede borsa böylesine yükseliyorsa,<br />
rekor üzerine rekor kırıyorsa, o ülkenin<br />
hükümeti bunu haklı olarak kendi lehine<br />
kullanır. Halka seslenir:<br />
“Sevgili Vatandafllar ekonomik tabloyu<br />
görüyorsunuz. Ekonomi iyiye gittikçe<br />
borsa yükseliyor. Bu yükselifl sa¤lıklı<br />
ekonominin göstergesidir.” türünde açıklamalar<br />
yaparlar...<br />
Ama maalesef foto¤raf böyle gözükmemekte...<br />
‹stanbul borsasında yabancılar oyun<br />
oynuyor.<br />
Neden Çünki Türkiye’deki faizler<br />
dünyada en yüksek.<br />
Yabancı, yurtdıflından kara parasını,<br />
ak parasını getiriyor. Ayrıca çeflitli ülkelerde<br />
baflıbofl gezinen yüz milyarlarca dolar<br />
sıcak para var. Bunlar da Türkiye’ye<br />
akıyor diye gözükmekte...<br />
Verilere göre Menkul Kıymetler Borsamızda<br />
kayıtlı yabancı flirketlerin hisse<br />
ço¤unlu¤u yüzde 68 civarında...<br />
Türkiye'de flu anda yabancılara ait 50<br />
milyar dolara yakın sıcak para oldu¤u belirtilmekte.<br />
Bu aslında çok ciddi bir rakkam.<br />
Bu paranın sahipleri geliyor, dövizini<br />
bozduruyor, borsaya ve faize giriyor.<br />
Sonunda kazanıyor. Kazandıkça yeni<br />
sıcak para getiriyor.<br />
Yeri ve zamanı gelince, parasını Türkiye’den<br />
çekecek . Ancak flu anda gelen<br />
para, gidene göre çok daha fazla.<br />
Ülkemiz flimdilik dövize bo¤ulmufl<br />
durumda! Bu yüzden yeni türk liramızın<br />
de¤eri -yapay olarak- yükseldi. Gerçekte<br />
de¤er kazanmayan bir para suni teneffüsle<br />
kazanmıfl gibi oldu!<br />
Menkul Kıymetler Borsamız geleneksel<br />
olarak hep sadece iki gruba çalıflıyor:<br />
1- Türkiye'nin zenginleri ve para babaları.<br />
2- Yabancılar.<br />
Borsa yükseldikçe onlar kazanıyor!<br />
Fakat gelin görün ki, bu yükselme sa¤lıklı<br />
de¤il.<br />
Yabancılar ve Para Babaları daha kazançlı<br />
baflka bir yer bulup sıcak parayı<br />
Türkiye’den çekmeye baflladı¤ında esas<br />
filim kopacak, neler olaca¤ını, Türk insanının<br />
baflına hangi ekonomik krizlerin binece¤i<br />
bilinmiyor…<br />
Bilinen sadece flu, bu Olay Hangi gün<br />
patlak verirse, Ekonomik Kriz O günki tarihle<br />
anılacak, bundan önceki krizlerde oldu¤u<br />
gibi…<br />
Türk halkı daha da fakirleflecek ve önlem<br />
almayan iktidar gidecek…
ETKNLK HABER<br />
<strong>14</strong><br />
Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />
HESSEN<br />
IGMG Hessen darecileri eitimde<br />
■ IGMG Hessen Bölgesi Teflkilat ‹darecileri Hizmet ‹çi E¤itim Çal›flmas› ‹ki Gün<br />
Yat›l› Olarak Rüdesheim’da Yap›ld›<br />
■ IGMG Hessen Bölgesi Teflkilat<br />
‹darecileri Hizmet ‹çi<br />
E¤itim Çal›flmas› ‹ki Gün Yat›l›<br />
Olarak Rüdesheim’da Yap›ld›<br />
IGMG Hessen Bölgesine<br />
ba¤l› olarak faaliyetlerini sürdüren<br />
cemiyetlerin idarecilerinin<br />
kat›ld›¤› yat›l› seminer toplant›lar›<br />
Rüdesheim’da yap›ld›.<br />
Seminerler fleklinde geçen<br />
toplant›lara IGMG Genel Merkezinden<br />
Genel Sekreter O¤uz<br />
Üçüncü, IGMG Hessen Bölge<br />
Baflkan› Mehmet Atefl, Dr. Yusuf<br />
Ifl›k, Türkiye’den Prof. Dr.<br />
Arif Ersoy, Yakup Budak ve<br />
Muhittin Y›ld›r›m seminerci<br />
olarak kat›ld›lar.<br />
‹lk gün IGMG Hessen Bölge<br />
Baflkan› Mehmet Atefl, Dr.<br />
Yusuf Ifl›k ve IGMG Genel<br />
Sekreteri O¤uz Üçüncü seminerlerini<br />
sundular. Kat›l›mc›lar<br />
taraf›ndan ilgi ile izlenen seminerlerin<br />
sonunda yap›lan sorulu<br />
cevapl› konuflmalar oldukça<br />
verimli geçti.<br />
‹lk günün akflam› evsahibi<br />
Rüdesheim Cemiyetinin kat›-<br />
l›mc›lara sürpriz olarak yapt›¤›<br />
çi¤ köfte ikram› oldukça be¤enildi.<br />
‹kinci günün program› sabah<br />
namaz›n›n Rüdesheim Cemiyetinin<br />
camiinde topluca k›-<br />
l›nmas› ile bafllad›.<br />
‹kinci günün seminercileri<br />
ilk olarak Muhittin Y›ld›r›m<br />
idi. Muhittin Y›ld›r›m oldukça<br />
doyurucu olan semineri sunduktan<br />
sonra ö¤len namaz› için<br />
ara verildi.<br />
Muhittin Y›ld›r›m’dan sonra<br />
Yakup Budak kat›l›mc›lara<br />
seminerini sundu.<br />
Son olarak Prof. Dr. Arif<br />
Ersoy’un semineri ile program›n<br />
seminer bölümü sona erdi.<br />
Kat›l›mc›lar seminerlerden<br />
oldukça memnun olduklar›n›<br />
ve bu tür seminerlerin devam›-<br />
n›n önemini dile getirdiler.<br />
Program›n sonunda IGMG<br />
Hessen Bölge Baflkan› Mehmet<br />
Atefl bir de¤erlendirme konuflmas›<br />
yapt›. Program toplu resim<br />
çekilmesi ile sona erdi.<br />
IGMG Hessen Cemiyet Bakanları toplandı<br />
■ IGMG Hessen Bölgesine ba¤l› olarak faaliyetlerini<br />
sürdüren cemiyetlerin Cemiyet Baflkanlar›<br />
Toplant›s› Rodgau’da Yap›ld›<br />
12 fiubat Pazar günü ö¤len namaz›na müteakip<br />
Rodgau Cemiyeti konferans salonunda yap›lan<br />
toplant›ya cemiyetler ço¤unlukla ifltirak ettiler.<br />
Aç›l›fl Kur’an-› Kerim ile bafllayan program yap›-<br />
lan yoklama ile devam etti.<br />
Daha sonra IGMG Hessen Bölge Baflkan›<br />
Mehmet Atefl aç›l›fl konuflmas›n› yapt›. Atefl; özellikle<br />
son dönemdeki karikatür krizi ile yap›lmak<br />
istenenlere dikkat çekerek; “bizler ifade özgürlü-<br />
¤ünden yanay›z, ama bu özgürlük insanlar›n kutsal<br />
sayd›¤› de¤erlere hakareti içermez. dedi.<br />
Daha sonra IGMG Hessen Bölgesi Wetzlar cemiyetinin<br />
yapm›fl oldu¤u faaliyetler hakk›nda haz›rlam›fl<br />
oldu¤u sinevizyon gösterimine geçildi.<br />
Cemiyet Baflkan› Memduh fiahin y›l içerisinde<br />
yapt›klar› faaliyetler hakk›nda bilgiler verdi.<br />
IGMG Hessen Bölge ‹cra üyelerinden baz›lar›<br />
yap›lan faaliyetler hakk›nda bilgiler sundular.<br />
Özellikle E¤itim Baflkanl›¤›, Gençlik Teflkilat›,<br />
Kurban çal›flmalar›, Sosyal Hizmetler çal›flmalar›<br />
ve Hac ve Umre çal›flmalar› hakk›nda detayl› bilgiler<br />
sunuldu.<br />
Daha sonra IGMG Genel Merkezden E¤itim<br />
Baflkan Yard›mc›s› ve ayn› zamanda Hessen Bölgesi<br />
sorumlusu Ramazan Bafll›k bir konuflma yapt›.<br />
Bafll›k; yap›lan çal›flmalar›n önemini verdi¤i örneklerle<br />
anlatt›. Özellikle kurban ibadeti ile yap›-<br />
lan çal›flmalar›n güzelliklerini anlatt›.<br />
Program Rodgau cemiyetinin ikram› ile sona erdi.
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />
HESSEN<br />
brahim GÜMÜOLU<br />
NSAN VE NSAN HAKLARI<br />
Bizim inancımıza göre insanların<br />
temelde befltane hakkı vardır.<br />
1. Canın korunması<br />
2. Malın korunması<br />
3. Dinin korunması (inancın korunması)<br />
4. Neslin korunması<br />
5. Aklın korunması<br />
Bu haklar hiçbir flekilde tartıflmaya<br />
açılmadan do¤an bütün insanların<br />
hakkıdır.<br />
Bugün gerçekten böyle midir<br />
Özellikle yafladı¤ımız dünyada<br />
müslüman toplulukların durumu ortadadır.<br />
Dünyanın hakim gücü Batı ve<br />
ABD bu gün var olan gücünü iki fleye<br />
ayırmıfltır.<br />
1) Propaganda<br />
a) Televizyonlar<br />
b) Gazeteler<br />
c) Politikacılar<br />
d) Uluslararası kurum kabul edilen,<br />
insan hakları mahkemeleri –<br />
Birleflmifl Milletler vb. kurumlar.<br />
Sırf propagandaya yönelik çalıflmaktadırlar<br />
hiç bir flekilde yaptırım<br />
uygulamamaktadırlar. Bir kaç misal<br />
verelim.<br />
- Irak’a insan hakları getirece¤ini<br />
söyleyen büyük fleytan ABD’nin iflledi¤i<br />
savafl suçu ve cinayetleri Ebu<br />
Gureyb’de namus kirlili¤i. Çok enterasan<br />
olan propagandalar yürütülmekte<br />
Irak’ta.<br />
- ABD’ye baflkaldıran (vatanın<br />
asıl sahipleri; Iraklılar) terörist ve<br />
vatan düflmanı ilan edilmektedir.<br />
- ABD’nin Irak’a gelifli ile alakalı<br />
hiç bir sözü do¤ru çıkmamıfltır.<br />
Haladır ABD kendini haklı göstererek<br />
(propaganda vasıtasıyla) konuflabiliyor.<br />
Zulmünü iflliyor ve insanlıktan<br />
dem vurabiliyor olması en<br />
tehlikeli ve en korkunç buyutudur.<br />
Bu buyuta fıguran olan baflta Türkiye<br />
hükümeti ve batınında destek olması<br />
elbette zulüm boyutlarını daha<br />
da korkunçlafltır›yor ve çirketlefltiriyor.<br />
‹flte bu korkunç ve çirkefleflmenin<br />
en acımasız sonucu ABD’de<br />
tüm dünyanın gözünün önünde sanki<br />
Irak’a giriflinde haklılı¤ı kanıtlanmıflçasına<br />
bu seferde dönüp Allah-<br />
’tan baflka hiç sahibi bulunmayan<br />
‹ran’a karflı salyasını akıtıyor. Yine<br />
baflta Türkiye olmak üzere Batı özelikle<br />
‹ranı dıfllıyor ve ‹ran’ın hakkı<br />
olan ifllerin yapılmasına engel oluyor<br />
ve hatta ABD’nin yanında yeralarak<br />
‹ran dıfllanıyor ve sahipsiz bırakılıyor.<br />
Bizlere göre ABD dünya<br />
kamuoyu önünde mahkumdur, suçludur<br />
ve canidir. ABD’ye destek<br />
veren bütün devletler ve toplumlar<br />
da en az ABD kadar suçludur.<br />
ABD ve batı kendini güçlü gördü¤ü<br />
için aynı zamanda haklı da<br />
görüyor. Yani güçü hak sebebi sayıyor.<br />
Kaldıkı güç hak sebebi de¤ildir.<br />
2) Batı güçü hak sebebi saydı¤ı<br />
için zulmün ikinci boyutu olan gücünü<br />
kullanarak katliamlar yapıyor.<br />
‹slam medeniyetinde güç hak sebebi<br />
sayılmadı¤ı için, güçlü olan<br />
haklı de¤ildir. ‹flte bu açıdan ‹slam<br />
fıkhında insan hakları yukar›da saym›fl<br />
oldu¤umuz befl madde ile belirlenmifltir.<br />
1. Canın koruması: Can güvenli-<br />
¤i ve yaflama hakkı temel insan<br />
haklarındandır.<br />
‹hlali söz konusu olamaz. Gerek<br />
ABD ve gerekse batı bu konularda<br />
sınıfta kalmıfltır. Gerek Bosna Hersek<br />
savaflı, gerekse ABD’nin Irak’ı<br />
iflgalı bunun açık birer örne¤idir.<br />
2. Malın korunması: Meflru kazanılan<br />
bütün servetler korunmak<br />
zorundadır. Hiç kimsenin mal varlı-<br />
¤ına dokunulamaz. ABD iflgal etti¤i<br />
ülkelerin servetlerine el koymaktadır.<br />
3. Dinin korunması (inanç hürriyeti):<br />
ABD ve Avrupa bu açıdan<br />
hep iki yüzlülü¤ünü ortaya koymufltur.<br />
ABD 2001 yılındaki ikiz<br />
kulelerin vurulufluyla ilgili yüzlerce<br />
masum ve suçsuz insanları tutuklamıfl<br />
ve tutuklatmıfl zulmetmifltir.<br />
Batı hep iki yüzlü oynayarak Leyla<br />
fiahin davasında Avrupa insan hakları<br />
mahkemesinin verdi¤i kararla<br />
bir daha asıl cehresini ortaya koymufltur.<br />
4. Neslin korunması: ‹nsanlı¤ın<br />
hayatını devam ettirebilmesi için<br />
meflru evliliklerle nesil devam etmelidir.<br />
Yaptı¤ı yanlıfllarla batı nesilleri<br />
bitirmifltir. Yafladı¤ımız bu<br />
ça¤da batı çocuk paralarını ve do-<br />
¤umu teflvik adı altında annelik parası<br />
ile nesillerini ço¤altmaya çalıflmaktadır.<br />
5. Aklın korunması: Batının modern<br />
tabiri ile fikir hürriyeti, batı bu<br />
noktadada iki yüzlülü¤ünü ortaya<br />
ÖZEL KÖE 15<br />
Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />
De¤erli Okuyucularım uzun<br />
bir aradan sonra yine sizlerle<br />
beraberiz. Rabbimize<br />
hamdüsenalar olsun.<br />
Sizlerle bu sefer bir Hadis-i fierifi<br />
paylaflmak istiyorum.<br />
Ebu Hüreyre (r.a.) anlatıyor:<br />
Allah Rasulü (sav) flöyle buyurdu:<br />
"Vallahi mü’min de¤ildir.... Vallahi<br />
mü’min de¤ildir.... Vallahi<br />
mü’min de¤ildir.... Orada bulunan<br />
sahabe:<br />
- Ya Rasulullah, kim mü’min<br />
de¤ildir! diye sordu.<br />
Hz. Peygamber (sav) onlara:<br />
- Belalarından komflunun emin<br />
olmadı¤ı kimse... diye cevap verdi."<br />
Kıymetli Okuyucularım bu hadis-i<br />
fierife dikkatle kullak verin<br />
ve iyiden iyiye derinli¤i üzerine<br />
düflünelim ve içindeki mesajın<br />
manasını anlamaya çalıflalım.<br />
Hadisi fierifte yemin edilerek<br />
önemle vurgulanmaktadır.<br />
‘’o kimse mü’min de¤ildir!’’<br />
- Bunu söyleyen kimdir<br />
- Allah Rasulu Hz. Muhammed<br />
(sav).<br />
- Kim mü’min de¤ildir<br />
- Yani belalarından (flerrinden),<br />
kötülüklerinden ve fenalıklarından<br />
komflusunun emin olmadı¤ı kimse!<br />
fiunu iyi anlıyoruzki komfluların<br />
birbirlerinin üzerinde hakları<br />
var oldu¤unu. Do¤al olarak komflularımıza<br />
karflı görevlerimiz var<br />
demektir.<br />
De¤erli Okurlarım bizler Avrupa<br />
da yaflayan insanlar olarak<br />
komflularımıza karflı görevlerimiz<br />
normal bir mü’min kardeflimize<br />
karfl› olan görevlerimizden daha<br />
fazladır.<br />
Neden<br />
Günümüzde ‹slamı Terörislik<br />
dini olarak gösterilen bir zamanda<br />
koymufl kendisi gibi düflünmeyenleri<br />
fikir hürriyeti düflmanı ilan etmifltir.<br />
Büyük bir medeniyet olan ‹slam<br />
medeniyetine saldırmıfl ve saldırmaya<br />
devam etmektedir.<br />
Sonuç<br />
Tam kamil manada bu hakların<br />
uygulanabilmesi için Hakk’a inanan<br />
bir toplumun içinden halk aracılı¤ı<br />
ile seçilmifl insanlarca bu haklar uygulanabilir.<br />
Bu gün içinde yafladı¤ımız<br />
dünya tek kutuplu kapitalist bir<br />
dünya yapısına büründürüldü¤ü için<br />
bu insan hakları uygulamaları yanlıfl<br />
olarak ortaya konmaktadır. Dünya<br />
bu yapıdan kurtulmadıkça insan<br />
ve insan haklarından bahsetmek<br />
mümkün de¤ildir. Tek kutuplu bu<br />
dünyada hak anlayıflını haktan alan<br />
insan merkezli ve yeni bir medeniyetin<br />
habercisi olan D 8’ler ne kadar<br />
önemlidir, de¤il mi<br />
Selam ve dualarımla...<br />
9 Nisan Peygamberimizin do¤umunun<br />
<strong>14</strong>27. yılını ‹slam ve insanlık<br />
aleminin kurtulufluna vesile olması<br />
temennisi ile Sizleri AL-<br />
LAH’a emanet ediyorum.<br />
Genç Kızlara Selam...<br />
yaflıyoruz. ‹slamı böyle tanıtmada<br />
iki amaç var. Bilindi¤i gibi ABD<br />
ikiz kulelerin vurlufluyla bir plan<br />
yürürlü¤e konuldu.<br />
1. ‹slam dini batılılarca asıl<br />
kaynaklarından ö¤renilmedi¤i<br />
için, ‹slamın özü kavranılmamaktadır.<br />
Bununda iki sebebi var.<br />
a) Asıl kayna¤ından ö¤renilen<br />
‹slam insanı hak ve do¤ru yola<br />
ulafltırır. Batılıların hak anlayıflı<br />
kuvetten do¤du¤u için, ‹slam kuvvetti<br />
hak sebebi saymadı¤ından<br />
dolayı asıl ana kaynaklı ‹slamı kabullenmekte<br />
zorlanıyorlar.<br />
b) Yeryüzünde ‹slam olgusunu<br />
inkar etmek mümkün olmadı¤ı<br />
için, bunun yerine ‹slamı ve Müslümanları<br />
toptan Terörizimle suçlamaya<br />
çalıflmaktadırlar.<br />
2. Birinci maddenin (b) flıkkında<br />
belirtti¤imiz gibi, batılılar ve<br />
ABD’nin kuvveti hak sebebi saymaları<br />
onları korkunç ve büyük<br />
bir yanlıfla itmektedir. Bu yanlıfl<br />
ise do¤ru ve hak olan fleyleri dünya<br />
kamoyunun gözünden kaçırmaya<br />
çalıflmaktadırlar.<br />
Bu çirkef emellerinide ellerinde<br />
bulunan Medya aracılı¤ıyla yürütmektedirler.<br />
Buna karflı biz müslümanların<br />
do¤ru ve hak olan ‹slamı bir tek<br />
tanıtma vasıtamız<br />
a) Yaflantımız<br />
b) Amellerimizle<br />
c) Özellikle komflularımızla ilgilenmekle<br />
ortaya koyabiliriz.<br />
Örne¤in: Alman komflularımızla<br />
hedıyeleflebiliriz. Evlerimize<br />
davet edip ikramda bulunabiliriz.<br />
Kıymetli okurlarım!<br />
Bu bizim hem imani hem ‹slami<br />
ve hem de komfluluk görevimizdir.<br />
Umulurki böyle bir çal›flma<br />
Rabbimizin rızasını bize kazandırır.<br />
Selam ve dualarımla....<br />
Hatice Gümüolu
16 ÖZEL KÖE<br />
Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />
HESSEN<br />
Merhabalar...<br />
‹nflallah bu sayfada artık sizlerle<br />
beraber olacak, Hessen’de yaflayan<br />
insanımızın gündemini takip etmeye<br />
çalıflaca¤ız...<br />
Hiç flüphesiz, toplumumuzun son<br />
7 yıllık gündemini iflgal eden en<br />
önemli mesele, burada ömrünü çürütmüfl<br />
insanımızın, tüm birikimlerini<br />
türlü yalan ve aldatmacalarla ve<br />
insanımızın ulvi duygularıyla oynayarak<br />
soyulma olgusudur...<br />
fiimdi 1998’den 2001 yılına kadar<br />
gündemimize oturan HOLD‹NG<br />
meselesine de¤inece¤iz.<br />
Ço¤umuz için kötü hatıralar bırakan<br />
bir mesele. Mutlu bir azınlı-<br />
¤ın, dertli bir ço¤unlu¤un meselesi.<br />
Bu kapsamlı, planlı soyma organisazyonunda,<br />
kimler hangi rollerdeydi,<br />
toplumumuzun de¤er verdi¤i,<br />
önemsedi¤i ve toplumumuzun bir<br />
flekilde vitrininde olan kimi‚ Büyük’ler<br />
kendilerine düflen, insanımızı<br />
kollama noktasında ne yaptılar...<br />
Burada yaflayan ve henüz do¤mamıfl<br />
yarınlarımızın sahipleri olan çocuklarımıza<br />
bırakaca¤ımız en büyük<br />
tecrübe nedir<br />
Olaya günümüz itibarı ile bakacak<br />
olursak, maalesef ORGAN‹ZE<br />
olmufl bir flekilde toplumumuzun<br />
parası çalındı. Bir çok sorumlu sıralanabilir<br />
burada.<br />
Ama bize a¤ır gelen kısmı; bu ifli<br />
Müslümanlar yaptı imajı! Kendisini<br />
müslüman olarak adlandıran kifli<br />
böyle birfley yapabilir mi<br />
Müslüman demek EM‹N demektir.<br />
O kifliler öyle bir Peygamberin<br />
ümmetindendir ki, El-Emin sıfatını<br />
kendilerine referans edinirler.<br />
Zülf-ü Yár’e dokunmak<br />
Murat ERBAY<br />
Peki tezat nerede<br />
Tezat oradaki, ya el-Emin olacaksın<br />
ya da el-Emin gözükeceksin.<br />
Ya oldu¤un gibi, ya da göründü¤ün<br />
gibi. Ok gibi, hani dosdo¤rudurya.<br />
Bir arkadafl sordu, ‘Siz niçin kurtulamadınız’.<br />
Neyden Nasıl yani<br />
Neyden olacak, toplumumuzun<br />
21. yüzyılın baflında u¤radı¤ı zarardan.<br />
Peki biz nasıl kurtulacaktık Dıflardan<br />
resim öyle gözüküyorki, veya<br />
öyle gösteririyor ki; bizlerin kıyısından<br />
köflesinden dokundu¤umuz<br />
insanlar tertipledi bütün bunları.<br />
Peki bu organizeyi yapanlar neye<br />
güvendiler<br />
E¤er Allah’tan korkan insan iseler,<br />
ahiretlerini rizikoya atmazlardı<br />
herhalde.<br />
Demekki de¤iller, diyebilir miyiz<br />
Diyemeyiz yine de.<br />
Ama er ya da geç, geç olan güç<br />
olarak Mahflerde olacak ya, adalet<br />
yerini bulacak ya.<br />
Amma velakin o inanç da yoksa<br />
n’olacak Ha iflte orada yukarıda<br />
bahsetti¤imiz tezat ortaya çıkacak.<br />
Bu insanlar Allah’tan korkan,<br />
güvenilir insanlar de¤iller o zaman.<br />
Bugün karflınızda sorumlulu¤u üzerine<br />
alan birileri çıkmıyorsa, ya da<br />
ortalıkta hiç kimse yoksa, biz kimden<br />
hesap soraca¤ız. Karakolda<br />
do¤ru söyleyip mahkemede flaflıyorlarsa,<br />
biz kimi hesaba çekece¤iz.<br />
Hukukun üstünlü¤ünü bile tartıflılır<br />
hale getiren Organize bir ifl yapılmıfltır,<br />
Hukuk bile bafla çıkamamaktadır.<br />
Ama diyece¤imiz o ki, aldılar<br />
mazlumun ahını bir kere.<br />
Yeni nesillerin inançlı yetifltirelim<br />
dedi¤imiz bir devirde, bu kiflilerin<br />
kesinlikle örnek teflkil etmemeleri<br />
lazım.<br />
Bu insanlar Ölümü düflünmezler<br />
mi ‹lahi Mahkemeyi düflünmezler<br />
mi Toplumun düzenekleriyle oynadıklarını<br />
bilmezler mi Alınan<br />
Ah’ın aheste aheste çıkaca¤ını bilmezler<br />
mi<br />
Bizim, ‘Kimin bende bir alaca¤ı<br />
varsa istesin vereyim. Kime bir zarar<br />
vermiflsem gelsin söylesin, onu<br />
telafi edeyim’ diyen bir Peygamber<br />
ümmeti oldu¤umuzu bilmezler mi<br />
Üstüne alınması gerekenler lütfen<br />
flimdi üstüne alınabilirler;<br />
Ey sahtekarlar, karflılıksız vaadde<br />
bulunanlar, senetleri karflılıksız<br />
çıkanlar, fikirleri fesatlar, ticaretine<br />
hile bulafltıranlar, fleref ünvanından<br />
noksanlar, HER CANLI B‹RGÜN<br />
ÖLÜMÜ TADACAKTIR.<br />
fiu an gülüyoruz, çünkü o anki<br />
haliniz aklımıza geliyor. Bizden helallik<br />
almadan nasıl geçecekseniz<br />
Ama tabi inancınız yoksa zaten bu<br />
yazı sizi etkilemeyecek. Etkilenmeyeceksiniz<br />
ama yine de bizden helallik<br />
almadan ge çe me ye cek si<br />
niz.<br />
Görmedik öylesini ama çıkıpta<br />
birisi mertçe dese ya; gerçekten ‹slami<br />
usullere göre çalıfltık, ama olmadı.<br />
Bittik. ‹flas ettik.<br />
Yok böylesi.<br />
Ya Murat Bey ifller yavafl yavafl<br />
yoluna girmeye baflladı, Millet<br />
unutmaya ve verdiklerinden umudunu<br />
kesmeye baflladı, olan oldu,<br />
ölenler öldüler, flimdi bu meseleyi<br />
gündeme getirmenin ne gere¤i var<br />
diyen ve bu yazıdan rahatsız olacak<br />
idarecilere de bir sözmümüz var,<br />
sizler de bu toplumla hesaplaflmadan<br />
bizden helallik almadan sırat<br />
köprüsünden geçemeyeceksiniz; ge<br />
çe me ye cek si niz.<br />
‹nflallah bu organizede Pazarlayıcı<br />
konumunda de¤ildiniz... E¤er<br />
öyleyse vah halinize, hersene günahlarınızdan<br />
arınmak için gitti¤iniz<br />
Mekke ve Medine’nin lanetleri tutacaktır<br />
sizleri... (Buraya üç nokta koyuyoruz)<br />
Siz okuyucumuz, hangi safta<br />
olursanız olun bir düflünün. Bu<br />
olayda Ya SOYULAN tarafsınız, ya<br />
da SOYAN. Geriye ne kaldı SEY-<br />
REDEN (gülen) gurup, ne soydu ne<br />
de soyuldu. O guruptan da ricamız<br />
bizleri anlamaları.<br />
Görelim Mevlam neyler, neylerse<br />
güzel eyler...<br />
Bakalım rüzgar ne taraftan esecek<br />
Ya da ne tarafa esecek.<br />
Kendinize iyi bakın diyor, Sizleri<br />
Allah’a emanet ediyoruz.<br />
muraterbay@gmx.de adresine<br />
her türlü bilgi ve belgelerinizi bekliyorum.<br />
Selamlarımla...<br />
Önceliklerimiz...<br />
KAVANOZDAK TALAR<br />
Zamanın iyi ve üretken olarak kullanımı<br />
konusunda zaman zaman kurslar düzenliyor.<br />
‹flte bu kurslardan birinde zaman<br />
kullanma uzmanı ö¤retmen, çogu hızlı mesleklerde<br />
çalıflan ö¤rencilerine, "Hadi küçük bir sınav<br />
yapalım" demifl. Masanın üzerine kocaman<br />
bir kavanoz koymufl. Sonra bir torbadan irice<br />
kaya parçaları çıkarmıfl, dikkatle üst üste koyarak<br />
kavanozun içine yerlefltirmifl. Kavanozda tafl<br />
parcaları için yer kalmayınca sormufl:<br />
Kavanoz doldu mu<br />
Sınıftaki herkes, "Evet, doldu" yanıtını vermifl.<br />
Hoca hemen e¤ilip bir kova küçük çakıl taflı<br />
çıkartmıfl, kavanozun tepesine dökmüfl, kavanozu<br />
eline alıp sallamıfl, küçük parçalar büyük taflların<br />
sa¤ına soluna yerleflmifller. Yeniden sormufl<br />
ö¤rencilerine:<br />
Kavanoz doldu mu<br />
‹flin sanıldı¤ı kadar basit olmadı¤ını sezen<br />
ö¤renciler,<br />
"Hayır, tam dolmufl sayılmaz" demifller.<br />
Aferin demifl zaman kullanım hocası.<br />
Masanın altından bu kez de bir kova dolusu<br />
kum çıkartmıfl. Kumu kaya parçaları ve küçük<br />
taflların arasındaki bölgelere tümüyle doluncaya<br />
kadar dökmüfl, sormufl yeniden:<br />
Kavanoz doldu mu<br />
Ö¤renciler hep bir a¤ızdan Hayır dolmadı<br />
demifller.<br />
Yine aferin demifl hoca. Bir sürahi dolusu su<br />
çıkartıp kavanozun içine dökmeye bafllamıfl.<br />
Sormufl:<br />
Bu gördüklerinizden nasıl bir ders çıkarttınız<br />
Atılgan bir ö¤renci hemen fırlamıfl:<br />
Günlük ifl programınız ne kadar dolu olursa<br />
olsun her zaman yeni ifller için zaman bulabilirsiniz...<br />
"HAYIR" demifl hoca ve cevaplamıfl.<br />
Çıkartılması gereken asıl ders flu:<br />
E¤er büyük tafl parçalarını bafltan kavanoza<br />
koymazsanız daha sonra asla koyamazsınız.<br />
Herkesin kendine sorması gekeren soruyu<br />
sormufl:<br />
"<strong>Hayat</strong>ınızdaki büyük tafl parçaları hangileri<br />
Onları ilk ifl olarak kavanoza koyuyor musunuz<br />
Yoksa kavanozu kumlarla ve suyla doldurup<br />
büyük parçaları dıflarda mı bırakıyorsunuz<br />
BM nsan Hakları<br />
Komisyonu Alman eitim<br />
sistemini aratıracak<br />
BM Raportörü Pisa arafltırmasının kötü sonuçlarına karflı<br />
alınan önlemleri inceleyecek<br />
Geçti¤imiz yıl dünya çapında gerçeklefltirilen Pisa arafltırmasında,<br />
Almanya’daki e¤itim sisteminin toplum katmanları<br />
arasında eflit imkanı sa¤layamadı¤ı ortaya çıkmıfl ve bu nedenle<br />
Almanya sert elefltirilere maruz kalmıfltı. Bu nedenle BM ‹nsan<br />
Hakları Komisyonu’nun Alman e¤itim sistemini arafltırmak<br />
için Almanya’ya bir raportör gönderece¤i belirtildi.<br />
Arafltırmalarına 13fiubat’ta bafllayacak olan raportör, bakanlıkları,<br />
resmi daireleri, arafltırma enstitülerini, okulları ve anaokullarını<br />
ziyaret edecek.<br />
Arafltırmanın amacının Almanya’daki tüm toplum katmanlarının<br />
e¤itim hakkının incelenmesi ve Pisa arafltırmasından buyana<br />
ne tür iyilefltirmelerin yapıldı¤ının tespit edilmesi oldu¤u<br />
ifade edildi. Arafltırmaların özellikle göçmen çocuklarının durumu,<br />
fakir ailelerin çocukları ve özürlülerin durumu gibi konulara<br />
yo¤unlaflaca¤ı da dile getirildi.<br />
Geçti¤imiz yıl yapılan Pisa arafltırmasının sonuçları e¤itim<br />
flansının hiçbir endüstri ülkesinde, Almanya’daki kadar sosyal<br />
kökene ba¤lı olmadı¤ını ortaya çıkarmıfltı.<br />
Buna göre iyi e¤itim görmüfl ailelerin çocukları eflit e¤itim<br />
durumundaki bir iflçi ailesinin çocu¤una göre liseye gitme konusunda<br />
dört kat daha fazla flansa sahip.
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />
HESSEN<br />
ANMA PROGRAMI 17<br />
Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />
T.C. Köln Bakonsolosu<br />
Mustafa Asım Temizgil<br />
DTB Genel Bakanı<br />
Rıdvan Çakır<br />
NRW SPD Eyalet<br />
MiIetvekili Ingrid Hack<br />
Köln-Özel-Anma Törenine; T.C.<br />
Köln Baflkonsolosu Mustafa<br />
As›m Temizgil, T.C. Berlin Büyükelçili¤i<br />
Din Hizmetleri Müflaviri ve<br />
D‹T‹B Genel Baflkan› R›dvan Çak›r, Almanya<br />
Federal Milletvekili Dr. Lale Akgün,<br />
NRW Uyum Sorumlusu Thomas<br />
Kufen, Solingen facias›nda 5 aile ferdini<br />
kaybeden Mevlüde Genç ve Durmufl<br />
Genç, Solingen Eski Belediye Baflkan›<br />
Erika Hothstein, Türkiye Araflt›rmalar<br />
Merkezi´nden Yunus Ulusoy, Avrupa<br />
Atatürkçü Düflünce Derne¤i Genel Baflkan›<br />
Dursun At›lgan, Avrupa Demokrasi<br />
Vakf› Baflkan› Ayd›n Yard›mc›, Avrupa<br />
Cem Vakf› Genel Koordinatörü<br />
Aliflan H›zl›, Johannes Rau´nun resmini<br />
yapan Türk ressam ‹smail Çoban, Protestan<br />
Kilisesi Temsilcisi Papaz Dorothee<br />
Schaper, parti temsilcileri, Türk ve<br />
Almanlardan oluflan çok say›da davetli<br />
ifltirak etti.<br />
D‹T‹B Genel Sekreteri Mehmet Y›ld›-<br />
r›m´›n yapt›¤› selamlama konuflmas› ve<br />
sayg› duruflunun ard›ndan anma törenine<br />
geçildi. D‹T‹B Hac-Umre ve Hay›r<br />
Hizmetleri Müdürlü¤ü´nden Serdar Demir´in<br />
sinevizyonla anlat›m›n› sundu¤u<br />
Rau´nun hayat› izleyiciler taraf›ndan ilgiyle<br />
izlendi. Johannes Rau´nun Cumhurbaflkan›<br />
seçilmesinin hemen ard›ndan<br />
mecliste yapt›¤› konuflmas›ndan;<br />
“fiimdi flunu söylemek istiyorum; Cumhurbaflkanl›¤›<br />
görevini ald›¤›m bugünden<br />
itibaren, hiç bir s›n›r ve fark gözetmeksizin<br />
hem bütün Almanlar›n Cumhurbaflkan›<br />
hem de ülkemizde Alman<br />
pasaportu olmadan yaflayan ve çal›flan<br />
bütün insanlar›n muhatab› olaca¤›m. Bu<br />
benim için sadece resmi de¤il, ayn› zamanda<br />
flahsi bir görevdir”sözünün büyük<br />
ekrana verilmesini izleyiciler dakikalarca<br />
alk›fllad›.. T.C. Berlin Büyükelçili¤i<br />
Din Hizmetleri Müflaviri ve D‹-<br />
T‹B Genel Baflkan› R›dvan Çak›r toplant›da<br />
yapt›¤› konuflmas›nda: “Almanya<br />
Cumhurbaflkan› Johannes Rau´nun<br />
75 y›ll›k hayat›, insan sevgisini ön plana<br />
alan, din, dil ve ›rk ay›r›m› gözetmeksizin,<br />
her kesimden insana yard›m etme<br />
sevdas›yla coflkulu, baflar›larla dolu bir<br />
flekilde geçmifltir. Cumhurbaflkan› Rau<br />
herkese örnek olmufl, günümüz insan›-<br />
n›n kendisinden çok fley ö¤renece¤i<br />
müstesna bir flahfliyetti. Siyaseti hiçbir<br />
zaman “kendini seçenlere hizmet veren´<br />
bir anlay›flla yapmam›fl, bütün insanlara<br />
ayn› eflitlikte ve hoflgörü içerisinde davranm›flt›r.<br />
Bu ulvi anlay›fl onun hayat<br />
felsefesi olmufltur. Nordrhein-Westfalen<br />
(NRW)´da 1978-1998 y›lar›nda 20 sene<br />
aral›ks›z olarak Eyalet Baflbakanl›¤›<br />
yapmas› da, O büyük siyaset adam›n›n<br />
hizmet politikalarr›n›n halk taraf›ndan<br />
ne kadar kabul gördü¤ünün somut bir<br />
göstergesidir. fiimdi Rau´nun felsefesine<br />
ve siyasetine daha çok ihtiyac›m›z<br />
var. 29 May›s 1993 tarihinde Solingen´de<br />
meydana gelen, Genç ailesinin 5 gencecik<br />
evlatlar›n›n hunharca yak›lmas›yla,<br />
Türkleri oldu¤u gibi, Almanlar› da<br />
üzüntüye bo¤an katliam ile ilgili olarak<br />
Solingen´de yapt›¤› konuflmada flunlar›<br />
söylemiflti. Solingen katliam›ndan al›-<br />
nan dersin, “kin öldürür, sevgi yaflat›r´<br />
sözcükleridir. Solingen katliam›n› duydu¤umda<br />
NRW Baflbakan› olarak hemen<br />
olay yerine gittim. Genç Ailesi´nin<br />
yanan binas›n› görünce “insan y›llarca<br />
insanlar›n bir arada yaflamas› için çaba<br />
harc›yor. Bir olay bütün bu emekleri<br />
yok ediyor” diye durup düflündüm. Dünyaya<br />
bugün, herkese, “Kin öldürür, Sevgi<br />
yaflat›r´ mesaj›n› vermek istiyorum.<br />
Bar›fl için bir gelecek diliyorum”. 23<br />
May›s 1999 da Almanya´n›n 8. Cumhurbaflkan›<br />
olarak, baflar›larla dolu olan<br />
hayat›n›n en üstün onuruna ulaflm›flt›r.<br />
Alman yada Alman olmayan herkesimden<br />
insana hizmet verme yüce duygusunu<br />
Cumhurbaflkan› olarak da devam<br />
eden Rau, “ben herkesin Cumhurbaflkan›y›m´<br />
diyerek, bugünün dünyas›nda cereyan<br />
eden olumsuz geliflmelere de<br />
önemli bir mesaj vermifltir. 17.12.2001<br />
tarihinde T.C. Münster Baflkonsoloslu-<br />
¤u Din Hizmetleri Atafleli¤i çal›flma<br />
bölgesinde faaliyetini sürdüren D‹T‹B<br />
Marl-Hamm Fatih Camii´ne Almanya<br />
Cumhurbaflkan› olarak ziyarette bulunmufl,<br />
Türk ve Almanlardan çok say›da<br />
insan›n kat›ld›¤› ve Türk ve Alman<br />
medyas›n›n da yo¤un ilgi gösterdi¤i ziyarette<br />
yapt›¤› konuflmas›nda; “Teröre<br />
karfl›y›m diye, islam´a karfl› flavafl açan<br />
insanlar var. Onlara karfl› ç›kmal›y›z.<br />
Biz teröre karfl› savafl›yoruz. Kültürlere,<br />
dinlere ve toplumlar›n inançlar›na karfl›<br />
savaflm›yoruz. Farkl› kültürlerin, inançlar›n<br />
bir arada, bar›fl içinde yaflayabilece¤ini<br />
ö¤renmeliyiz. Ben çocu¤umu<br />
protestan ve katolik çocuklar›n okudu¤u<br />
NRW Uyum Sorumlusu<br />
Thomas Kufen<br />
Almanya Federal<br />
Milletvekili Dr. Lale Akgün<br />
Fotoraf takdimi<br />
27 Ocak 2006 Cuma günü ölen Almanya’nın 8. Cumhurbakanı Johannes Rau için DTB-Köln Genel Merkezi’nde anma töreni düzenlendi.<br />
Johannes RAU DTB’DE TÖRENLE ANILDI<br />
Almanya’nın 8. Cumhurbakanı Johannes Rau<br />
okullara de¤il, di¤er uluslardan çocuklar›n<br />
yo¤unlukta oldu¤u karma okullara<br />
gönderdim. Çocuklar›m›z›n di¤er kültürleri<br />
tan›mas›n›, beraber büyümelerini<br />
istedim. Uyum kongrelerde tart›fl›ld›ktan<br />
sonra gerçekleflecek bir olay de¤ildir.<br />
Günlük hayat›n içinde sa¤lan›r.<br />
Kongre salonlar›nda tart›fl›larak sa¤lanmaz”<br />
diyerek, demokratl›¤›, siyaset adam›<br />
olmay› ve hoflgörüyü beyinlere kaz›-<br />
m›flt›r. Bu büyük insan› sayg›yla an›yor,<br />
kat›ld›¤›n›z için hepinize selam ve sayg›lar›m›<br />
sunuyorum” dedi. D‹T‹B Merkez´den<br />
Ahmet Terli, Johannes Rau için<br />
yazd›¤› fliirini okudu.<br />
Almanya Federal Milletvekili Dr. Lale<br />
Akgün de yapt›¤› konuflmas›nda:<br />
“Rau için öncelikle flunu söyleyebilirim;<br />
“içi d›fl› bir insan´d›´ Her ortamda ayn›<br />
yüzü vard›. Vatandafl, baflbakan ve<br />
Cumhurbaflkan› olarak hep ayn› düflüncelere<br />
sahipti. Di¤er ininçlara karfl› çok<br />
sayg›l›yd›. Kültürleraras› diyalog isteyenlerin<br />
diyalog kültürünü iyi bilmeleri<br />
gerekti¤ini anlatt›. 50 y›ll›k siyaset hayat›nda<br />
kimseye k›r›c› bir davran›flta bulunmad›.<br />
Kendisini örnek ald›¤›m siyasetçi<br />
ve insand›, bundan sonra da hep<br />
böyle kalacak. D‹T‹B´in düzenledi¤i anma<br />
töreni din tart›flmalar›n›n yap›ld›¤›<br />
bu dönemde çok anlaml›d›r. Bu vesileyle<br />
baflta D‹T‹B Baflkan› Çak›r ve D‹T‹B<br />
personeli tebrik ediyorum” dedi. Solingen<br />
facias›nda 5 aile ferdini kaybeden<br />
Mevlüde Genç göz yafl› içerisinde yapt›-<br />
¤› konuflmas›nda: “Juhannes Rau bana<br />
büyük manevi destek verdi. Bize cumhurbaflkanl›¤›<br />
de¤il, babal›k yapt›. Rau<br />
benim ikinci babamd›. Devaml› bizi ziyaret<br />
edip, çocuklar›m›n dertlerini dinlerdi.<br />
Hasta oldu¤u dönemde bile selam<br />
gönderdi. Bana verdi¤i flu tavsiyeyi hiç<br />
unutmayaca¤›m: “senin ac›n büyük biliyorum,<br />
bu ac› mezara kadar devam eder.<br />
Ama hayattan kopma, cesaretini kaybetmeden<br />
yafla´ demiflti. O´nu hiç unutmayaca¤›m.<br />
Ve herkesin onu örnek almas›-<br />
n› istiyorum” dedi. NRW Uyum Sorumlusu<br />
Thomas Kufen ve NRW SPD Eyalet<br />
MiIetvekili Ingrid Hack anma töreninde<br />
yapt›klar› konuflmalar›nda: “D‹-<br />
T‹B´in böyle bir organizasyona imza atmas›<br />
bizleri son derece mutlu etmifltir.<br />
Bu program›n oluflmas›nda eme¤i geçen<br />
baflta Say›n Çak›r olmak üzere bütün<br />
D‹T‹B mensuplar›na partilerimiz ad›na<br />
flükranlar›m›z› sunuyoruz. Say›n Rau´nun<br />
örnek flahsiyeti sadece Almanya<br />
için de¤il, bütün dünya liderlerine örnek<br />
olmufl bir flahsiyetti. Bilhassa göçmenlerin<br />
uyumu ile ilgili vermifl oldu¤u gayret<br />
herkesin takdirindedir. Bu yüce toplulu-<br />
¤a hitap etmekten duydu¤umuz mutlulu¤u<br />
ifade eder, hepinize sayg›lar sunar›z”dedi.<br />
Milliyet Gazesi´nden Mehmet Aktan<br />
da aneknotlarla yapt›¤› konuflmas›nda;<br />
“Türk bas›n›yla temaslar›n›, samimi ve<br />
anlay›fll› tavr›n› örnekleriyle ortaya koyan<br />
Aktan, 2005´te Solingen´de düzenlenen<br />
törende Rau´nun hasta haliyle gelip<br />
kat›l›fl›n›, sahnede yapt›¤› konuflmas›<br />
Türklerle yapm›fl oldu¤u son konuflmas›<br />
olmufltu. Konuflmas›n› Türkçe olarak<br />
“Teflekkür” kelimesiyle tamamlay›p, alk›fllar<br />
ve göz yafllar›yla u¤urland›¤›n›<br />
anlatt›. Ben Rau´yu Türk medyas› ad›na<br />
bugüne kadar gösterdi¤i insanl›ktan dolay›<br />
teflekkür ediyorum” dedi. T.C. Köln<br />
Baflkonsolosu Mustafa As›m Temizgil´de<br />
yapt›¤› konuflmas›nda: “Almanya´n›n<br />
8. cumhurbaflkan› Johannes Rau´yu kaybettik,<br />
derin üzüntü içindeyiz. Rau, mütevazi<br />
bir insan olarak dünyaya geldi.<br />
Baflar›larla dolu bir hayat yaflad›. Tevazusundan<br />
ve engin insan sevgisinden<br />
hiçbir fley kaybetmeden aram›zdan ayr›ld›.<br />
Johannes Rau, örnek ve önder siyaset<br />
ve devlet adam›yd›. Almanya´da<br />
yaflayan herkesin Cumhurbaflkan› oldu.<br />
Göç ve uyuma unutulmaz katk›lar sa¤lad›.<br />
‹nsanlara sevgi, sayg› ve tolerans ile<br />
yaklaflt›. Onlarla iletiflim içerisinde olmak<br />
için elinden geleni yapt›. Bireylerin<br />
korkmas›n› ve korkutulmas›n› engellemeye<br />
çal›flt›. Bask›ya ve fliddete karfl›yd›.<br />
Göçmen Türklere gösterdi¤i yak›nl›k<br />
ve hoflgörü ile onlar›n gönlünü kazand›.<br />
Bir daha hiç olmamas›n› temenni etti¤imiz<br />
Solingen ve Möln olaylar›nda Türk<br />
toplumunun yaralar›n› sard›.Bence Rau,<br />
toplumun gönlünde bir insan için eriflebilecek<br />
üst mertebelerden birine ulaflt›.<br />
Hepimize örnek oldu. Türk toplumunun<br />
Rau gibi örnek devlt adamlar›na ihtiyac›<br />
var. Onu özleyece¤iz. Seçkin bir devlet<br />
adam›n› kaybetmenin derin üzüntüsü<br />
içindeyiz. Tüm sevenlerine ve yak›nlar›-<br />
na baflsa¤l›¤› diliyorum” dedi. Konuflmalar›n<br />
ard›ndan günün an›s›na D‹T‹B<br />
hat›ras› olarak T.C. Berlin Büyükelçili¤i<br />
Din Hizmetleri Müflaviri ve D‹T‹B Genel<br />
Baflkan› R›dvan Çak›r, Solingen facias›n›n<br />
10. y›l›nda düzenlenen anma<br />
gününde çekilen bir resmi Rau´nun ailesine<br />
ulaflt›r›lmak üzere Almanya Federal<br />
Milletvekili Dr. Lale Akgün´e takdim<br />
etti. Protestan Kilisesi Temsilcisi Papaz<br />
Dorothee Schaper,ve D‹T‹B Dinleraras›<br />
Diyalog bölümünden Dr. ‹smail Alt›ntafl´›n<br />
Rau için birlikte yapt›klar› Dua´n›n<br />
ard›ndan Tören; D‹T‹B-Han›mlar<br />
Kültür Merkezi´nin haz›rlay›p sunduklar›<br />
‹rmik helvas›n›n ikram›yla tören sona<br />
erdi. Seni Unutmayaca¤›z ....Örnek<br />
‹nsan.
18 ÖZEL KÖE<br />
Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />
HESSEN<br />
Çada Mekke Mürikleri Helvadan Putlarını Yiyor!<br />
a.halil özdemir<br />
Dünya hızlı flekilde bir girdabın<br />
içine sürükleniyor.<br />
Uluslararası oluflturulan<br />
bunca kurum ve kurulufl ise sadece<br />
olayları seyretmektedir. Allayıp<br />
pullayarak Dünya insanlı¤ına sunulan<br />
anayasalar, insan hak ve özgürlükleri,<br />
çeflitli sivil toplum örgütlerinin<br />
sadece ve sadece belli kesimler<br />
ve maksatlar için oldu¤u birkez<br />
daha ispatlanmıfl oldu.<br />
Batı, son iki yüzyılda çekti¤i acı<br />
ve sıkıntılar, onca kanlı savafllar<br />
neticesinde 1948 yılında “‹nsan<br />
Hakları Beyannamesi” adı altında<br />
Uluslararası bir deklarasyon yayınladı.<br />
Bir çok ülke bu beyannameyi<br />
uygulamasalar da altına imza attılar.<br />
Bu beyannamenin içindeki hiç<br />
bir maddeye itirazımız yok. ‹tirazımız;<br />
bunların herkese eflit uygulanmamasınadır.<br />
fiaflkınlı¤ımız ise beyannamenin<br />
altına imza atan müslüman ülkelerin,<br />
bundan onbefl asır evvel bu<br />
haklara sahip olup da, bunun farkında<br />
olmamalarınadır. Üstelik Batının<br />
teoride bile ulaflamadı¤ını,<br />
Müslümanların pratikte yaflamıfl olmasıdır.<br />
Bir baflka kızgınlı¤ımız ve<br />
hayretimiz ise geçmiflte korkunç<br />
katliamlar ve “Soykırım” yapan batının<br />
bugün müslümanları suçlamasıdır.<br />
Tarih yalan yazmıyor ve Yahudiler<br />
de yalan söylemiyorsa, ‹spanya’da<br />
hayatlarına kasdedilen ve<br />
kovulan Yahudileri, Müslüman Osmanlı,<br />
o engin hoflgörüsüyle ülkesine<br />
kabul etti ve onları yok omaktan<br />
kurtardı. Dünyanın hiç bir yerinde<br />
güremedikleri rahat ve huzuru,<br />
Osmanlıda doya doya yafladılar.<br />
Ancak, ülkesini ve gönlünü bu insanlara<br />
açan Osmanlının torunları<br />
(müslümanlar) flimdilerde "Antisemitist",<br />
onlara ülkelerini dar eden<br />
ve soykırım uygulayanlar, Yahudi<br />
dostu oluverdiler. Korkarım birkaç<br />
sene sonra Hitlerin yaktıkları<br />
da, müslümanlara maledilsin.<br />
Hani vicdan, adalet denilip de<br />
yalama edilen duygular nerede Ya<br />
bu, onur dedikleri fley tamamen mi<br />
katledildi sahtekarlar taraf›ndan<br />
‹nsan ve Hakları terimleri bu<br />
a¤ızlarda ne kadar da i¤reti duruyor.<br />
Uygulananlarla söylenenler<br />
birbirine yakıflıyor mu Sanki geliflen<br />
ve de¤iflen olaylar maskeleri<br />
indiriyor, gerçek ve çirkin yüzleri<br />
ortaya çıkarıyor. ‹flin do¤rusu iyi de<br />
oluyor. Çünki bir takım güzel ve<br />
faydalı kavramlar esaretten ve murai<br />
a¤ızlardan kurtuluyor ve gerçek<br />
hürriyetine kavufluyor. ‹nsanlık da<br />
gerçek yüzleri görme imkanını buluyor.<br />
Dün, kadının fleytan oldu¤unu<br />
söyleyerek akla hayale gelmedik<br />
çirkin muamelede bulunanlar,<br />
bugün insanlı¤a ders vermeye kalkıyorlar.<br />
Oysa ‹slam <strong>14</strong>00 sene önce<br />
Cenneti annenin, yani kadının<br />
ayakları altına sermifl ve onu bafltacı<br />
etmifltir. Dün kadına fleytan gözüyle<br />
bakanlar, bugün sanki çok<br />
mu iyi bakıyor ve de¤er veriyor.<br />
Hayır; bugün de sadece bir meta<br />
gözüyle bakıyor ve onu ticari maksatlarına<br />
alet ediyor. Kadın adeta<br />
kölelefltirilmifltir. Kölelefltirilen sadece<br />
kadın da de¤il aslında, bütün<br />
insanlık kölelefltirilmek isteniyor.<br />
Amerika sözde 1860 yılında resmen<br />
köleli¤i kaldırdı. Yazılı metinlerde<br />
belki kalktı ama uygulamada<br />
fliddetini artırarak devam ediyor.<br />
Hatta Amerikadaki siyahlar yetmedi<br />
flimdilerde bütün dünyayı kölelefltirme<br />
projelerini yürütüyor. Tıpkı<br />
“BOB”ta oldu¤u gibi.<br />
1948’de kabul edilen “‹nsan<br />
Hakları Beyanname”sinin 5. maddesinde<br />
derki:<br />
“Hiç kimse iflkenceye, zalimane,<br />
gayriinsani, haysiyet kırıcı cezalara<br />
veya muamelelere tabi tutulamaz.”<br />
fiimdi bu madde üzerinde duracak<br />
olursak, bu maddeye aklı baflında<br />
bir insanın itiraz etmesi elbette<br />
mümkin de¤il. Ancak bir de uygulamaya<br />
bakalım, bu maddeyi en<br />
çok ihlal edenler kimler acaba<br />
Bosna’da bunca katliamı, akıl<br />
almaz zulum ve iflkenceleri, kadınlara<br />
hayasızca tecavüzleri yapan,<br />
köylere baskın yaparak ço¤unlu¤u<br />
çocuk olan binlerce sivili katleden<br />
ve bunlara seyirci kalanlar kimlerdi<br />
Çeçenistanı (Grozniyi) hayalet<br />
flehre çevirerek, asker-sivil ayırımı<br />
yapmadan yüzbinlere varan katliamları<br />
yapan ve bunlara seyirci kalan<br />
kimlerdi<br />
Irak’ı haksız yere iflgal eden,<br />
dü¤ün ve cenaze evlerine varıncaya<br />
kadar vurarak hunharca katliamlarda<br />
bulunanlar ve bunlara destek<br />
olanlar kimler Yapılan insanlıkdıflı,<br />
afla¤ılık iflkencelerine hergün bir<br />
yenisi ekleniyor. Kadınlara ve çocuklara<br />
zalimce uzanan bu kırılası<br />
eller kimin ve ne adına Bu afla¤ılık<br />
mahluklara alkıfl tutan ve destek<br />
verenler yukardaki maddenin hangi<br />
bendiyle ba¤daflıyorlar ‹flgali protosto<br />
eden o körpecik yavruları, ellerindeki<br />
sopalarla canavarca döven<br />
o asker hangi insan hakları dersini<br />
almıfltı Ebu Gureybdeki vahfleti<br />
iflleyenler bu ilhamı nerden,<br />
emri kimlerden almıfltı<br />
Yıllar yılı Filistinde tafllarla kırılan<br />
kol kimin ve kıran kim Ne adına,<br />
hangi hakla kırıyor Ya öldürülen<br />
o masumlar ve yurtlarından sürülen<br />
o biçarelerin suçları iflgal edilen<br />
topraklarını savunmak mı<br />
Yoksa yıkılan evlerine mani olmak<br />
mı Yada geçmiflteki fırın ve gaz<br />
odalarını bu çocuklar mı kurmufltu<br />
acaba<br />
Guantanamodaki hayvanları bile<br />
utandıran iflkenceleri bu maddenin<br />
hangi bendine göre uyguladınız<br />
Afganistanı ve olup bitenleri<br />
saymayalım isterseniz!<br />
Hiroflima ve Nagazakiyi, Wietnamı,<br />
Cezayir ve Trablusgarbı...<br />
saymadı¤ımız gibi...!<br />
Ne dersiniz bunca zülüm, iflgal,<br />
ihanet ve katliamların adını koyalım<br />
mı Yoksa yukardaki maddeyi<br />
tekrar görelim mi “Hiç kimse iflkenceye,<br />
zalimane, gayriinsani,<br />
haysiyet kırıcı cezalara veya muamelelere<br />
tabi tutulamaz.” (Not:<br />
Sadece ka¤ıt üzerinde kalmak ve<br />
Müslümanlar hariç tutulmak flartıyla)<br />
Di¤er maddelerde de flöyle der:<br />
“Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil,<br />
din, siyasal veya baflka bir görüfl,<br />
ulusal veya sosyal köken, mülkiyet,<br />
do¤ufl veya herhangi baflka bir ayrım<br />
gözetmeksizin bu Bildirge ile<br />
ilan olunan bütün haklardan ve bütün<br />
özgürlüklerden yararlanabilir.”<br />
Hangi din, dil, cinsiyet, siyasal<br />
ve baflka bir görüflten bahsediliyor<br />
Kimin böyle bir hakkı var ki<br />
Okulda hatta sokakta bile insanların<br />
ana dillerini konuflmalarının yasaklandı¤ı<br />
bir ortamda bunların ne<br />
önemi var ki. Müslümanların ve<br />
dinlerinin hedef tahtasına konuldu-<br />
¤u bir dünyada bu yazılanların ne<br />
önemi var ki.<br />
”Hiç kimse özel hayatı, ailesi,<br />
meskeni veya yazıflması hususlarında<br />
keyfi karıflmalara, fleref ve<br />
flöhretine karflı tecavüzlere maruz<br />
bırakılamaz. Herkesin bu karıflma<br />
ve tecavüzlere karflı kanun ile korunmaya<br />
hakkı vardır.”<br />
Özel hayatın mahremiyeti ve<br />
korunması bu da nerden çıkıyor<br />
Irakta gece yarısı insanların evlerinin<br />
kapısı vahflice kırılarak yatak<br />
odasına varıncaya kadar yapılan<br />
ani baskınlarla mı özel hayat, aile,<br />
mesken, fleref ve haysiyet korunuyor.<br />
Vatandafllık müracaatlarında kiflilere<br />
kabir sualinin soruldu¤u ve<br />
nerdeyse 30 sene sonra olması<br />
muhtemel konularda bile düflüncesinin<br />
ne olabilece¤inin sorgulandı-<br />
¤ı bir ülkede hangi dil, din, aile ve<br />
di¤er hak ve özgürlüklerin varlı¤ından<br />
bahsediyorsunuz. Özel hayat<br />
ve meskenler adeta gelip geçen hanı<br />
oldu. Hiç bir hukuki gerekçe olmadan<br />
kutsal mekanlarımız olan<br />
mabedlerimize, filin züccaciye<br />
dükkanına girdi¤i gibi girifl çıkıfllara<br />
alıfltık artık.<br />
“Kanun önünde herkes eflittir<br />
ve farksız olarak kanunun eflit korumasından<br />
istifade hakkını haizdir.”<br />
Herhalde gülmek için artık tiyatroya<br />
gitmeye gerek yok. Bu<br />
maddeleri önüne alacaksın ve uygulamaya<br />
bakacaksın. Onur ve flahsiyetin<br />
varsa kahrından çatlar ölürsün.<br />
Yok e¤er gamsız ve yüzsüzsen<br />
gülmekten ölürsün.<br />
Bütün bunların altında yatan bir<br />
gerçek var o da fludur. Ey müslümanlar<br />
size ihtiyacımız kalmadı ve<br />
sizi istemiyoruz. Artık defolup gidin.<br />
De¤ilse bundan böyle her gün<br />
önünüze yeni dayatmalarla gelece-<br />
¤iz. Biz sizi vaftiz odalarına mecbur<br />
kılmadan baflınızın çaresine bakın<br />
ve ülkemizi terkedin. Kısaca<br />
batının son geliflen olaylarla müslümanlara<br />
vermek istedi¤i mesaj bu.<br />
Ancak bu iflin bu kadar kolay olmayaca¤ını<br />
herkesin bilmesi gerekir.<br />
Biz iyi niyet ve ümitlerimizi tamamen<br />
yitirmifl de¤iliz. Biz inanıyoruz<br />
ki bunca olumsuzluklara ra¤men<br />
sa¤duyu sahibi, aklı selim insanlar<br />
mutlaka var. Biz inanıyoruz<br />
ki hukukun üstünlü¤üne inanan<br />
vicdan sahibi hukukcular var. Biz<br />
hala inadına diyalog diyoruz. Ve<br />
biz hala “‹nançta farklılık yaflamda<br />
birlik” diyoruz. fiayet batının<br />
Demokrasi, hukuk ve insan hakları<br />
anlayıflı Yunan filozofunun düflündü¤ü<br />
gibi de¤ilse. Yunan Filozof<br />
der ki “Yazı gelirse ben kazanırım,<br />
tura gelirse sen kaybedersin”<br />
Yaflasın demokrasi!<br />
Yaflasın hukuk!<br />
Yaflasın insan hakları!<br />
Tabii bizim (batının) istedi¤imiz<br />
ve bizim düflündü¤ümüz gibi<br />
olursa!!!<br />
Ne dersiniz Mekke müflrikleri<br />
helvadan yaparak tapındıkları putlarını<br />
mı yiyor!!!<br />
Dünya yarı açık hapishane yapıldı,<br />
mahkumlar hala birbiriyle<br />
u¤raflıyor. Heyhat, heyhat, heyhat...
En ac›l› gününüzde<br />
sizinleyiz...<br />
“Her nefis ölümü<br />
mutlaka tadacakt›r”<br />
Sa¤lık sigortaların›n (Krankenkasse) cenaze defin yard›m›n› kald›rd›¤›<br />
Almanya’da:<br />
• Cenazeler, vefat yerinden al›narak defin edilece¤i yere kadar götürülür.<br />
Cenaze nakil masraflar› karflılan›r; bir kiflilik Refakatc› bileti de ödenir.<br />
• Fon imkanlar›ndan ücretsiz olarak yararlanabilecek aile fertleri: Kendisi,<br />
efli ve 18 yaflın› doldurmam›fl çocuklar›, yafl› kaç olursa olsun kendi geliri<br />
olmayan bekar k›z çocuklar›.<br />
• Girifl ücreti: Aile bafl› sadece 50,- Euro.<br />
• Üyenin, yafl› dolan çocukları ile geliri olan aile fertleri, IGMG Cenaze Fonuna<br />
üye olmalar› durumunda kay›t ücreti ödemezler.<br />
• Masraf pay› her yıl sonunda ödenir. 2005 yılı masraf pay› 32,20 Euro olarak<br />
tesbit edilmifltir.<br />
• Üye olmak ve daha genifl bilgi için IGMG flubelerinden, Bölge temsilciliklerimizden,<br />
ya da Genel Merkezimizden broflür ve kay›t formu isteyiniz.<br />
IGMG CENAZE FONU<br />
Boschstr. 61-65, 50171 KERPEN • Tel: 02237 - 656 313, Faks: 02237 - 656 555<br />
Mobil: 0177 - 478 83 34, e-mail: cenazefonu@igmg.de<br />
Hesap Numaras›: SEB AG Köln<br />
Kontonr.: 162 888 56 06 • BLZ: 370 101 11<br />
Hessen Bölgesi Cenaze Fonu Sorumlusu Hüseyin AVCI Mobil: 0174-5750461
22 HABER<br />
Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />
HESSEN<br />
Hessen’de yarımaların en güzeli<br />
IGMG slam Toplumu Milli Görü Tekilatlarınca 18 seneden beri yapılan Avrupa Kur’an-ı Kerim<br />
Okuma Yarımasının Hessen Bölgesi ubelerarası Elemeleri 26 ubat 2006 tarihinde Hanau’da<br />
cokulu bir cemaat topluluunun katılımıyla yapıldı<br />
Hessen Milli Gazete <strong>Hayat</strong>-Hanau - Hanau Özel Özel<br />
I<br />
GMG slam Toplumu Milli Görü Tekilatlarınca<br />
18 seneden beri yapılan Avrupa<br />
Kur’an-ı Kerim Okuma Yarımasının<br />
Hessen Bölgesi ubelerarası Elemeleri 26<br />
ubat 2006 tarihinde Hanau’da cokulu<br />
bir cemaat topluluunun katılımıyla yapıldı.<br />
Hessen Bölgesi Tanıtma ve rad Bakanlıı<br />
tarafından organize edilen program<br />
Kur’an-ı Kerim okunmasıyla baladı.<br />
Programın sunuculuunu Bölge rad Bakanı<br />
erif Aslan yaptı.<br />
lk olarak mikrofona Hessen Bölgesi<br />
Bölge Bakanı Mehmet Ate geldi. Ate;<br />
konumasında Kur’an-ı Kerim yarımasının<br />
önemine deindikten sonra yine Kur’an-ı<br />
Kerim ile alakalı güzel bir konuma yaptı.<br />
Daha sonra yarıma jürisi tanıtıldı. Yarıma<br />
jürisi Bölge rad Bakanı erif Aslan,<br />
Ali Barut, brahim Özdemir hocaefendilerden<br />
oluuyordu.<br />
Selamlama seromonisinden sonra iki<br />
katagoride yapılacak olan yarımaya geçildi.<br />
lk önce 8-13 ya grubunda yarıacak<br />
talebeler sırayla kürsüye gelerek birinci<br />
olarak ezberden ve devamında da yüzüne<br />
okumadan imtihan edildiler. Çok ho görüntülerin<br />
yaandıı bu ilk safhadan sonra;<br />
ikindi namazı beraberce eda edildi.<br />
Daha sonra <strong>14</strong>-18 ya grubunun yarımasına<br />
geçildi.<br />
Bu grupdakiler de ilk önce ezber ve<br />
devamında yüzüne okumadan imtihan<br />
edildiler.<br />
Bazı talebelerin oldukça heyecanlı oldukları<br />
gözlendi. Tabii yarımaya çocuklarıyla<br />
beraber gelen büyükleri de onlardan<br />
daha da heyecanlı idi.<br />
Yarımacıların puanlaması 3 katagoride<br />
yapıldı: 1- Ezber 2- Yüzünden Okuma 3-<br />
Makam.<br />
Yarıma sonunda jüri heyetinin deerlendirme<br />
yapmasından sonra jüri bakanı<br />
erif Aslan Hocaefendi iki grubun da derecelerini<br />
açıkladı.<br />
erif Aslan Hocaefendi güzel bir jest<br />
yaparak ilk üç derecenin dıındakilerin<br />
hepsini dördüncü ilan etti.<br />
Yarımaya katılan tüm çocuklara; birer<br />
hediye takdim edildi.<br />
Daha sonra ilk üçe girenlerin hediyelerinin<br />
daıtımına geçildi.<br />
8-13 ya grubunda 870 puanla birinci<br />
olan Lollar Cemiyetinden Abdülkadir Gönan’ın<br />
hediyesini jüri üyesi Ali Barut Hocaefendi<br />
verdi.<br />
Yine 8-13 ya grubunda 855 puanla<br />
ikinci olan Wetzlar Cemiyetinden Furkan<br />
Polat’ın hediyesini IGMG Hessen Bölge Tanıtma<br />
Bakanı Cengiz Pekdemir verdi.<br />
Yine 8-13 ya grubunda 805 puanla<br />
üçüncü olan Darmstadt Cemiyetinden Süleyman<br />
Derin’in hediyesini IGMG Hessen<br />
Bölge Tekilatlanma Bakanı Cengiz ahbaz<br />
verdi.<br />
Daha sonra <strong>14</strong>-18 ya grubunun hediyelerinin<br />
daıtımına geçildi.<br />
<strong>14</strong>-18 ya grubunun 890 puanla birincisi<br />
Kassel Cemiyetinden Yahya Kocabo-<br />
a’nın hediyesini IGMG Hessen Bölge rad<br />
Bakanı erif Aslan Hocaefendi verdi.<br />
Yine <strong>14</strong>-18 ya grubunda 880 puanla<br />
ikinci olan Offenbach Cemiyetinden Harun<br />
Balıkçı’ya hediyesini jüri üyesi brahim Özdemir<br />
Hocaefendi verdi.<br />
Yine <strong>14</strong>-18 ya grubunda 870 puanla<br />
üçüncü olan Stadtallendorf Cemiyetinden<br />
Mehmet Güler’in hediyesini IGMG Hessen<br />
Bölge Gençlik Tekilatı cra Üyesi Abdurrahim<br />
Kutlucan verdi.<br />
Hediyelerin daıtımından sonra bütün<br />
katılımcıların itirakiyle topluca resim<br />
çektirildi.<br />
Program <strong>14</strong>-18 ya grubu birincisi Kassel<br />
Cemiyetinden Yahya Kocaboa’nın<br />
okuduu Kur`an-ı Kerimle ve evsahibi Hanau<br />
cemiyetinin ikramı ile sona erdi.
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />
HESSEN<br />
Ekrem KIZILTA<br />
Çalayan’da yazılan mektup...<br />
‹stanbul, 19 fiubat tarihinde, tarihte<br />
benzeri çok az görülen bir Mitinge<br />
sahne oldu. A¤ırlıklı olarak<br />
‹stanbullulardan ve Türkiye’nin, hatta<br />
dünyanın çeflitli yerlerinden gelen 1<br />
milyon civarında Müslüman, Avrupa’nın<br />
Peygamber Efendimiz Hz.<br />
Muhammed (sav)’a karflı saygısızlı-<br />
¤ını protesto etti.<br />
‹stanbul Ça¤layan Meydanı’nda<br />
biraraya gelen Müslümanlar, vakar<br />
içerisinde, bütün dünyaya, Peygamber<br />
Efendimizi canlarından bile<br />
çok sevdiklerini haykırdılar.<br />
‹stanbul Ça¤layan Meydanı’ndaki<br />
miting, aslında bütün dünyaya, özellikle<br />
de Avrupa ülkelerine yazılan<br />
bir mektuptu... Kutsalın ne oldu¤unu,<br />
ne kadar önemli oldu¤unu unutanlara<br />
kutsalı hatırlatan ve ne kadar<br />
önemli oldu¤unu anlatan bir mektup...<br />
Kuyuya atılan tafl...<br />
Danimarka’da Jyllands-Posten<br />
isimli bir gazete tarafından bafllatılan<br />
Norveç, Fransa ve Almanya’da bazı<br />
gazetelerin takip etti¤i ‘karikatür yayınlama’<br />
furyası, kimine göre Avrupa’nın<br />
Müslümanları, birtakım niyetlerle<br />
test etme amacıyla yürüttü¤ü bir<br />
faaliyetti ve bunun ardından baflka<br />
birtakım edepsizlikleri de beklemek<br />
gerekebilirdi.<br />
Test etmek neden gerekti fleklinde<br />
sorulacak bir sorunun cevabı ise flimdilik<br />
yok. Yok, çünkü olay organize<br />
gibi gözükse de, kimlerin niçin organize<br />
etti¤i henüz belli de¤il. Yani<br />
Müslümanları test etmeyi neden düflündüklerini<br />
bilmiyoruz.<br />
Kimisi, olayın ABD’nin Avrupa’y›<br />
‹slam Aleminden uzaklafltırma<br />
ve böylelikle stratejik olarak tabii<br />
bir müttefikiyle arasını açma girifliminin<br />
bir uzantısı olarak düflünüyor.<br />
Böyle bir fley olabilir mi, derseniz,<br />
neden olmasın demek gerek. Çünkü<br />
Avrupa Birli¤i, eninde sonunda<br />
ABD’nin kendisini sıkıfltırdı¤ı cendereden<br />
baflını dıfları çıkarma derdine<br />
düflecek bir gün ve o zaman ‹slam<br />
Alemi ile arasının iyi olmasının<br />
kendisine sa¤layaca¤ı epey bir imkan<br />
mevcut. Ama araları, kutsalların ifle<br />
karıfltı¤ı birtakım meseleler sebebiyle<br />
gerilecek olur ve bu böyle devam<br />
ÖZEL KÖE 23<br />
Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />
ederse, Avrupa’nın yalnız kalması<br />
mukadder.<br />
Bir taflla kaç kufl..<br />
Mesele bu ise, karikatür meselesiyle<br />
yürütülmekte olan iflin ‘bir taflla<br />
iki kufl vurmak’ oldu¤unu söyleyebiliriz.<br />
Çünkü Avrupa ülkeleri ile<br />
‹slam Aleminin arasını açmak için<br />
kutsalların ifle karıfltı¤ı bir tartıflma<br />
zemininin açılması, ‹slam Alemi’nin<br />
de baflına bela olan ABD emperyalizmini<br />
bu topraklardan uzak tutma giriflimi<br />
için bu aleme destek olabilecek<br />
Avrupa’dan mahrum kalınması neticesini<br />
getirir. ‹slam Alemi’nin böylesi<br />
bir niyete, yani ABD’yi geldi¤i<br />
co¤rafyaya do¤ru iteleme niyetine<br />
ne zaman ve nasıl kapılabilece¤ini<br />
bilmiyoruz, ama eninde sonunda bunun<br />
olaca¤ını, olması gerekti¤ini söyleyebiliriz...<br />
Yani aslına bakarsanız, karikatürle<br />
bafllayan ve bundan sonra çeflitli flekillerde<br />
devam edece¤i anlaflılan flu<br />
test meselesinin, öncelikle Avrupa tarafından<br />
ciddi manada teflhis edilmesi<br />
ve Müslümanlarla aralarını iyice<br />
açmadan bir flekilde durdurulması<br />
gerekti¤i açık. Çünkü, bırakın hakaretamiz<br />
karikatürleri; inançlarımız gere¤i,<br />
Peygamber Efendimiz’in resmi<br />
konusunda bile Avrupa zihniyetinin<br />
anlayamayaca¤ı kadar hassas olan biz<br />
Müslümanların, olup bitene ‘ifade<br />
özgürlü¤ü’ ya da ‘basın hürdür her<br />
ne isterse yapabilir’ nokta-i nazarından<br />
bakamayaca¤ımız açık.<br />
Avrupalı gibi davranmak...<br />
Avrupa’nın sözkonusu karikatürlerin<br />
yayınlanması hususunda homojen<br />
bir yapı teflkil etmedi¤ini ve birçok<br />
insanın bu konuya karflı oldu¤unu,<br />
biliyoruz. Dolayısıyla, Avrupa,<br />
‘kutsallara saygı’ konusunda insanlarını<br />
uyarmak ve ‘ifade özgürlü-<br />
¤ü’nün baflkalarının inançlarına<br />
hakaret özgürlü¤ü demek olmadı-<br />
¤ını iyice anlatarak, bu furyanın ve<br />
bundan sonra olabilecek olanların<br />
önünün kesmesi gerek.<br />
‹slam Aleminin hemen her tarafından<br />
yükselen protesto sesleri, Müslümanların<br />
kutsalları konusunda ne kadar<br />
hassas oldu¤unun bir göstergesi.<br />
Bazı yerlerde amacını aflacak flekilde<br />
yapılmıfl olsa da, bu gösterilerde<br />
Müslümanlar, ‘ileri, modern, ça¤dafl’<br />
ülkelerden, ‘ileri, modern, ça¤dafl’<br />
davranmalarını, yani baflkalarının<br />
kutsallarına gereken saygıyı göstermelerini<br />
istiyor ve bunu bekliyor.<br />
Türkiye’de de birçok flehirde ve<br />
özellikle Diyarbakır’da, ‹stanbul’da<br />
ve son olararak da Erzurum’da yapılan<br />
mitinglerde dile getirilen hususlar<br />
da temelde budur. Bütün ‹slam Alemi,<br />
Avrupa’dan Avrupalı gibi davranmasını<br />
beklemektedir; yani baflkalarının<br />
kutsallarına saygılı olmasını...<br />
Rodgau’da Mehmet Orakçı Hocaya Veda Programı<br />
Y›llarca Hessen Bölgesine ba¤l› cemiyetlerde hizmetlerde bulunan Mehmet Orakç› hocaefendi son olarak görev yapt›¤›<br />
Rodgau Cemiyetindeki görevi ile bu hizmetlerine flimdilik nokta koydu ve Türkiye’ye dönüfl yapt›.<br />
Y›llarca Hessen Bölgesine<br />
ba¤l› cemiyetlerde hizmetlerde<br />
bulunan Mehmet Orakç›<br />
hocaefendi son olarak görev yapt›¤›<br />
Rodgau Cemiyetindeki görevi ile bu<br />
hizmetlerine flimdilik nokta koydu ve<br />
Türkiye’ye dönüfl yapt›.<br />
IGMG Hessen Bölgesindeki çeflitli<br />
cemiyetlerde görevlerde bulunan<br />
Mehmet Orakç› hocaefendi hem e¤itimci<br />
kimli¤i ve hem de ö¤retici kimli¤i<br />
ile çevresinde oldukça seviliyordu.<br />
fiu anda görev yapan pekçok idareci<br />
ve hocaefendinin de hocas› olan<br />
Mehmet Orakç› hoca son olarak görev<br />
yapt›¤› Rodgau camiindeki görevi<br />
ile flimdilik bu çal›flmalar›na nokta<br />
koyarak Türkiye’ye döndü.<br />
Son olarak k›ld›rd›¤› Cuma namaz›ndan<br />
sonra IGMG Hessen Bölgesinin<br />
ve Rodgau Camii ‹darecilerinin<br />
beraberce organize etti¤i veda program›<br />
ile Mehmet Orakç› hocaefendiye<br />
u¤urlama yap›ld›.<br />
IGMG Hessen Bölge ‹darecileri<br />
ve Rodgau Camii ‹darecilerinin hediyelerini<br />
sunmas›ndan sonra Mehmet<br />
Orakç› hocaefendi bir veda konuflmas›<br />
yapt›. Konuflma s›ras›nda hocaefendinin<br />
oldukça duyguland›¤› gözlendi.<br />
Cemiyet ‹darecileri bu tür programlar›n<br />
mutlaka yap›lmas› gerekti-<br />
¤ini ve Mehmet Orakç› Hocaefendi<br />
gibi tüm hocaefendilerin de bu onuru<br />
fazlas›yla hakettiklerini söylediler.
BASIN AÇIKLAMASI<br />
24<br />
Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />
slam Toplumu Milli<br />
Görü Tekilatları<br />
Hessen Bölgesi’nden<br />
Basın Açıklaması<br />
‹slam Toplumu Milli Görüfl Teflkilatları Hessen Bölgesi yayınlanan<br />
karikatürleri fliddetle elefltirdi ve kınadı.<br />
‹slam Toplumu Milli Görüfl Teflkilatları Hessen Bölgesi basın<br />
açıklamasında, Peygamberimize hakaret içeren karikatürlerin<br />
farklı gazetelerde sürekli yayınlanmasının provoke edici oldu¤unu<br />
belirtti. Bu çizimlerin tüm Müslümanların dini duygularını derinden<br />
yaraladı¤ını ifade eden Bölge Baflkanı Mehmet Atefl, ayrıca<br />
flunları söyledi; "zaten ‹slam dininde peygamberlerin resmedilmesi<br />
kesinlikle meflru de¤ildir, hele de alaycı ve afla¤ılayıcı bir<br />
flekilde resmedilmesi hiç de¤ildir."<br />
Mehmet Atefl,"Karikatürlerin yayınlanmasını bariz bir flekilde, bir<br />
kültür çatıflması için kullanmak isteyen bazı gazetelerin tavırlarını<br />
endifle ile takip etmekteyiz. Basın özgürlü¤ü bilincinin peygamber<br />
efendimize hakaret ile oluflmayaca¤ı kesindir. Burada konu<br />
sadece Peygamber efendimizin resminin oluflturulması de¤ildir,<br />
aksine Peygamber efendimizin nasıl tasvir edildi¤iyle ilgilidir.<br />
Müslümanların tepkisini sadece ‹slam’daki resim yasa¤ına ba¤lamak<br />
yüzeyde kalan bir yaklaflım olur. Asıl mesele, Peygamber<br />
efendimizin özellikle hakaretvari ve afla¤ılayıcı bir tarzda karikatürize<br />
edilmifl olmasıdır" dedi. Mehmet Atefl, Ceza Kanunu’nun<br />
kamu barıflını tehdit eden dini inançlara hakareti, suç unsuru olarak<br />
gören 166. maddesinin de Yasa koyucu tarafından bofluna<br />
oluflturulmadı¤ını dile getirdi.<br />
Mehmet Atefl aynı zamanda Milli Görüflün, Almanya’da yürürlükte<br />
olan kanunlar çerçevesinde basın özgürlü¤ü taraftarı oldu-<br />
¤unu açıkladı. Buna karflın inanç de¤erlerini alaya almanın, açıkça<br />
bu çerçevenin dıflına tafltı¤ını belirten Bölge Baflkanı, "Zaten<br />
gergin olan durumu gözönünde bulundurdu¤umuzda Müslümanlara<br />
ve ‹slam’a hakaret içeren yayınlar ve buradan yola çıkarak<br />
yapılan tartıflmaların, diyaloga zarar verici ve entegrasyonu engelleyici<br />
oldu¤unu görüyoruz" dedi.<br />
Bölge Baflkanı Mehmet Atefl; "Yurtdıflında kısmen sergilenen fliddet<br />
e¤ilimli tepkilere üzülüyoruz. Böyle bir tartıflma ortamında bu<br />
tutumun do¤ru olmadı¤ını düflünüyor ve bu tutumu reddediyoruz"<br />
dedi.<br />
Baflkan Atefl, son olarak flunları söyledi, "Bu<br />
tür açık provokasyonları, a¤ırbafllı yaklaflarak<br />
ve protestolarımızı ölçülü eylemlerle gerçeklefltirerek,<br />
bofla çıkarmamız biz Müslümanlara<br />
birfley kaybettirmez. flahıslara veya Avrupalı<br />
kurumlara yönelik tehditler veya hatta fliddet<br />
içeren boyutlara ulaflan saldırılar kabul edilemez.<br />
‹slam Toplumu Milli Görüfl Teflkilatları Hessen<br />
Bölgesi<br />
Hessen ‹slam Federasyonu<br />
Bölge Kadın Kolları<br />
Bölge Gençlik Teflkilatı<br />
Bölge Üniversiteliler<br />
IGMG ve IFH’ya ba¤lı olan tüm Cemiyetler<br />
adına Bölge Baflkanı Mehmet Atefl<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />
HESSEN<br />
Pressemitteilung<br />
der Islamischen Föderation in<br />
Hessen e.V. über die<br />
Veröffentlichung der Propheten-<br />
Karikaturen<br />
Die Islamische Föderation in Hessen e.V. kritisiert und verurteilt die<br />
Propheten-Karikaturen<br />
In einer Presseerklärung kritisierte die Islamische Föderation in Hessen<br />
e.V. den Nachdruck der beleidigenden Prophetenkarikaturen in weiteren<br />
Zeitungen als ausgesprochen provokativ. Es sei allen Medien klar, dass<br />
diese Zeichnungen die religiösen Gefühle der Muslime zutiefst verletzen,<br />
sagte der Vorsitzende der Islamischen Föderation in Hessen., Mehmet<br />
Ates, und fügte hinzu: „Im Islam ist bereits die Abbildung des Propheten<br />
überhaupt nicht statthaft und insbesondere solch eine Beleidigende, so wie<br />
sie nun vorliegt.<br />
Mit Sorge betrachte man die Bestrebungen weiterer Zeitungen, die den<br />
Abdruck dieser Karikaturen offensichtlich für einen vermeintlichen<br />
Kulturkampf nutzen wollen. „Ein Bewusstsein für die Pressefreiheit<br />
entsteht sicherlich nicht dadurch, dass man den Propheten beleidigt. Es<br />
geht hier auch nicht mehr nur um das Erstellen eines Bildnisses des<br />
Propheten, sondern insbesondere darum, wie er dargestellt wurde. Die<br />
Kritik der Muslime nur mit dem Bilderverbot im Islam begründen zu<br />
wollen, wäre zu oberflächlich. Es ist insbesondere die beleidigende und<br />
herabwürdigende Art und Weise, mit der er vermeintlich karikiert wurde",<br />
stellte Mehmet Ates klar. Der Gesetzgeber habe nicht umsonst § 166<br />
Strafgesetzbuch geschaffen, der die Beschimpfung religiöser<br />
Bekenntnisse, die geeignet sind, den öffentlichen Frieden zu stören, unter<br />
Strafe gestellt.<br />
Zugleich stellte der Vorsitzende klar, die IFH stehe zur Idee der<br />
Pressefreiheit. Dies gelte jedoch in Deutschland nur im Rahmen der<br />
bestehenden Gesetze. Die Verhöhnung von Glaubensinhalten gehe<br />
dagegen eindeutig über das von der Pressefreiheit geschützte Maß hinaus.<br />
„Wir sehen, dass gerade in Anbetracht der derzeit ohnehin angespannten<br />
Lage, diese, die Muslime und den Islam beleidigenden Veröffentlichungen<br />
und die daraus resultierende Diskussion, ausgesprochen Dialog und<br />
Integration störend sind", sagte der Vorsitzender der IFH e.V.<br />
Mehmet Ates sagte weiter: „Wir bedauern, dass im Ausland zum Teil mit<br />
Gewalt reagiert wurde. Dies halten wir nicht für ein zulässiges Mittel in<br />
einer solchen Auseinandersetzung und lehnen es ab. Ferner warnen wir<br />
auch, Bürger europäischer Staaten dafür verantwortlich zu machen. Es<br />
wird uns als Muslimen nichts genommen, wenn wir eine solch offene<br />
Provokation ins Leere laufen lassen, indem wir<br />
besonnen reagieren und mit überlegten Aktionen<br />
unseren Protest kundtun. Drohungen oder sogar<br />
gewalttätige Übergriffe gegen Personen oder<br />
europäische Institutionen, können nicht hingenommen<br />
werden", sagte der Vorsitzender abschließend.<br />
Im Namen<br />
IFH e.V. - Islamische Föderation in Hessen e.V.<br />
IGMG Regionalverband Hessen<br />
Frauenabteilung des IGMG Regionalverbands Hessen<br />
Jugendabteilung des IGMG Regionalverbands Hessen<br />
Studentenabteilung des IGMG Regionalverbands<br />
Hessen<br />
Mitgliedsgemeinden der IFH e.V. und des IGMG<br />
Regionalverbands Hessen<br />
Mehmet Ates<br />
(Vorsitzender IFH e.V. und IGMG Regionalverband<br />
Hessen)
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />
HESSEN<br />
Prof. Dr.<br />
hsan Süreyya SIRMA<br />
sureyya@ihsansureyyasirma.com<br />
Muhammed Hamidullah Hoca...<br />
HATIRAT 25<br />
Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />
Oklasik ve modern bir alimdi:<br />
1963 yılıydı; Ankara ‹lâhiyat<br />
Fakültesinde ö¤renciydim.<br />
Hanefi fukahasının ileri gelen ulemasından<br />
‹mâm Serahsî anılıyordu. Bu<br />
vesile ile Ankara’da da bir toplantı<br />
düzenlenmifl, Dil-Tarih Co¤rafya Fakültesi<br />
salonlarında, büyük ‹slâm hukukçusunun<br />
hayatı, eserleri hakkında,<br />
dünyanın o konudaki en yetkili<br />
a¤zından ‹mâm Serahsî’yi dinleyecektik.<br />
Hocalarımız ön sıralarda, biz ö¤renciler<br />
de orta ve arka sıralarda<br />
oturmufl, heyecanla bizi aydınlatacak<br />
olan âlimi bekliyorduk. Derken, baflında<br />
siyah kalpa¤ı olan, ince, uzun<br />
boylu, ve hacim itibariyle kendi bünyesiyle<br />
hiçte mütenasip düflmeyen<br />
büyük kitapları yüklenmifl hâlde içeriye<br />
bir zat girdi. Hocalarımız, ve<br />
biz, o zatın elindeki kitapları taflıyarak<br />
kendisine yardım etmek için ısrar<br />
ettiysek de, o kabul etmedi; ve neredeyse<br />
kendi a¤ırlı¤ında olan koca koca<br />
ciltleri götürüp, konuflma yapaca¤ı<br />
masanın üzerine koydu.<br />
‹flte bu zatın adı Prof. Dr. Muhammed<br />
Hamdullah’tı; ve elinde taflıdı¤ı<br />
ciltler, ‹mâm Serahsî’nin el-<br />
Mebsût adlı eseriydi.<br />
‹flte rahmetli Hamidullah Hoca’yı<br />
ilk defa böyle tanıdım.<br />
Fakülteden mezun olunca, doktora<br />
için ‹ngiltere’ye gidecekken, kader<br />
Paris’e gitmemi yazdı; ve Paris’e gittim.<br />
Hamidullah Hoca "Heimatlos" 1<br />
olarak Paris’te yaflıyordu.<br />
Prensiplerinde tavizsizdi: Artık<br />
doktorayı bitirinceye kadar, her Cuma<br />
ve Pazar günleri bir araya gelecektik<br />
Büyük Alim’le. Bu bizim için<br />
ne kadar büyük bir ilâhî lütuftu... Cuma<br />
günleri namazda, pazar günleri<br />
de, Fransa’da bulunan Müslüman Talebe<br />
Derne¤inde (AEIF) yapılan ilmi<br />
seminerlerde görüflüyor, Hoca’nın<br />
"‹lim Okyanusu"ndan mümkün mertebe<br />
yararlanmaya çalıflıyorduk. Seminerlerde<br />
genellikle Hamidullah<br />
Hoca konuflur, dünyanın her tarafından<br />
doktora yapmak üzere Paris’e<br />
gelmifl olan biz ö¤renciler dinleyici<br />
olurduk. Talebe paralarıyla alınmıfl<br />
küçük ve mütevazı derne¤imizde elli-yüz<br />
kadar dinleyici oturacak yer<br />
bulabiliyordu.<br />
Herkese örnek olması açısından, o<br />
dernekte, rahmetli Hocayla yafladı-<br />
¤ım bir hatıram vardır ki, bunu, katıldı¤ım,<br />
ve dinleyicinin az oldu¤u bütün<br />
konferanslarımda anlattım. Sizinle<br />
de paylaflmak istiyorum:<br />
So¤uk bir kıfl günüydü. Paris’in<br />
rutubetli havasında, hafif hafif kar da<br />
serpifltiriyordu. O gün derne¤i süpürmek,<br />
ve sobayı yakıp salonu seminere<br />
hazırlama sırası bana gelmiflti.<br />
Seminerler, her Pazar günü saat<br />
<strong>14</strong>.30’da yapılıyordu. Saat tam<br />
<strong>14</strong>.00’te dernekte oldum. Yerleri temizleyip,<br />
sobayı tutuflturdu¤umda,<br />
Hamidullah Hoca kapıyı açarak içeri<br />
girdi. Mutad oldu¤u üzere, o kibar<br />
reveransıyla benimle tokalafltı; ve<br />
dinleyicileri beklemeye baflladık.<br />
Aradan yarım saat geçti; hiç kimse<br />
gelmedi. Ben, "nasılsa hiç kimse gelmedi;<br />
sobayı söndürüp gidelim" diye<br />
sobaya e¤ilmifltim ki, Hoca bana;<br />
Ne yapıyorsun diye seslendi.<br />
Ben de;<br />
Kimse gelmedi; sobayı söndürelim,<br />
ve gidelim! dedim.<br />
O kibar insan hafifçe bana do¤ru<br />
e¤rildi; ve kula¤ımdan tutarak beni<br />
yukarı kaldırdıktan sonra;<br />
Bugün burayı, "dinleyici yok" diye<br />
kapatıp gidersek, bir daha ebediyyen<br />
açılmaz! Geç karflıma otur, semineri<br />
seninle yapaca¤ım! dedi; ve beni<br />
karflısına oturtarak, kendisini 100 kifli<br />
dinliyormufl gibi, bana bir saat ders<br />
anlattı...<br />
O bir ‹slâmî fikir bekçisiydi: Rahmetli<br />
Hoca, fevkalade kibar, ve örnek<br />
bir Müslüman alimiydi. Biz ö¤renciler<br />
gibi, ‹mam Gazali ve Ahmed<br />
b. Hanbel üzerindeki çalıflmalarıyla<br />
ünlü oryantalist Henri Laoust’un,<br />
College de France’daki konferanslarına<br />
devam ederdi. Prof. Laoust, o<br />
seneki konferanslarında, ‹mâm Gazali’nin<br />
‹hyâ’sını 2 analiz ediyordu.<br />
Hamidullah Hoca’nın, Laoust’un<br />
anlattıklarına ihtiyacı olmadı¤ını bildi¤im<br />
için, bir gün kendisine, neden<br />
vaktini harcayıp bu seminerlere devam<br />
etti¤ini sordum. Sessizce bana<br />
flunları mırıldanmıfltı:<br />
Seminerlere devam eden ö¤rencilerin<br />
tamamı Müslüman; ve hiç biri<br />
‹hyâ’yı okumamıfl. Ben hazır bulunursam,<br />
Mösyö Laoust onlara yanlıfl<br />
fleyler anlatmaz! Size fikrî bekçilik<br />
yapıyorum!<br />
Gerçekten de Mösyö Laoust, zaman<br />
zaman anlattıklarının do¤rulu-<br />
¤unu Hamidullah Hoca’ya tasdik ettirirdi.<br />
Paris’te böylece befl senemiz Hoca’yla<br />
geçti. 3<br />
Doktoramızı bitirdikten sonra, Erzurum<br />
Üniversitesi’nde "hocalık" hayatımız<br />
baflladı.<br />
1975-76, ve 1976-77 ders yıllarında<br />
ders vermesi için Hamidullah Hoca’yı<br />
Erzurum’a davet ettik.<br />
O zamanlar adı ‹slami ‹limler Fakültesi<br />
olan flimdiki ‹lahiyat Fakültesinde,<br />
‹slâm Tarihi, Dinler Tarihi, ve<br />
‹slâm Hukuku dallarında birer sömestre<br />
ders verdi.<br />
Meyveli a¤aç tafllanır: Erzurum’da<br />
bulundu¤u sıralarda, ilimden<br />
nasiplerini almamıfl olan bazı zevat<br />
tarafından insafsızca, ve de bilgisizce<br />
elefltirildi. Garip olan fluydu ki, onu<br />
elefltirenlerin hiç birisi, onun eserlerini<br />
okumamıfltı. Hoca onları gülümseyerek<br />
karflılıyordu. Bunlardan bir tanesi,<br />
vefat etti¤i için ismini zikretmeyece¤im<br />
Rahmetli Erzurum Müftüsüydü.<br />
Kendisine gidip, "Hocam, siz<br />
Hamidullah Hoca’yı tenkid ederken,<br />
onun hangi kitabını okudunuz" diye<br />
sordu¤umda, "Efendi, birileri okumufl<br />
ve bize onun neler yazdı¤ını anlattılar"<br />
diye cevap vermifl, ben de<br />
kendisine, "Üstadım, bir müslümanın,<br />
tanımadı¤ı ve düflüncelerini bilmedi¤i<br />
bir müslümanı insafsızca tenkid<br />
etmesi dinimizce caiz mi Ya size<br />
bu bilgileri getirenler art niyetli ve<br />
cahil kimselerse, Allah’a ne cevap<br />
vereceksiniz". Rahmetli Müftü susmufltu.<br />
Hoca’nın bofl vakti olmazdı: Hamidullah<br />
Hoca, Erzurum’da bulundu¤u<br />
sıralarda sadece Fakültede ders<br />
vermedi; civar illerde konferanslara<br />
da katıldı. Orada bulundu¤u sıralarda<br />
yapmıfl oldu¤u çok önemli bir çalıflma<br />
daha vardır ki, ilim çevrelerinin<br />
ço¤u bundan habersizdir: Yetmifl yıl<br />
kadar önce, Fransız müsteflrikler, Buhari’nin<br />
Sahih’ini Fransızcaya tercüme<br />
ettiler. Fakat maalesef bu tercümede<br />
birçok hata var. ‹flte Hamidullah<br />
Hoca, Erzurum’da bulundu¤u sıralarda,<br />
bu tercümeyi gözden geçirdi;<br />
ve tamamı 4 cilt olan tercümeye, bir<br />
cilt hata tesbit ederek, bunu Paris’te<br />
neflretti.<br />
Yüzlerce insanın hidâyetine vesile<br />
oldu: Paris’te Müslüman olanlar, genellikle<br />
Hamidullah Hoca’nın e¤itiminden<br />
geçerdi. Hoca Rahmetli,<br />
Müslüman olacaklara, önce ‹slâm’ın<br />
ne olup ne olmadı¤ını bilip bilmediklerini<br />
sorar, bilmiyorlarsa, "ben size<br />
‹slâm’ı anlatayım, ondan sonra Müslüman<br />
olup olmayaca¤ınıza karar verin!"<br />
diyordu. Önce tevhid esaslarını<br />
açıklar, "Kelime-i fiahâdet"in ne demek<br />
oldu¤unu anlatırdı. Tevhid kelimesini<br />
ö¤rendikten sonra, inanıyorlarsa,<br />
bu sefer imânın ve ‹slâm’ın<br />
flartlarını anlatır, bunlara uymanın<br />
gereklili¤i üzerinde dururdu. Bunu<br />
müteakip, helal ve haramı açıklar,<br />
"dinin, imândan sonra, helal ve haramlara<br />
uymak oldu¤u esası üzerinde<br />
titizlikle dururdu.<br />
Bu kabil ihtidâların onlarcasında<br />
hazır bulunduk, flahit yazıldık...<br />
O ansiklopedik bir âlimdi: Hamidullah<br />
Hoca’yı tanıyanlar, onun ne<br />
kadar çok yönlü oldu¤unu bilirler.<br />
Sadece esas alanı olan hukuk dalında<br />
de¤il, Tarih, Hadis, Tefsir, Co¤rafya,<br />
Dinler Tarihi, Sosyal ilimler, hatta<br />
Tıp alanında her biri kaynak sayılan<br />
yüzlerce eser verdi.<br />
Hamidullah Hoca’nın bütün kitapları,<br />
‹slâmî ilimler dalında arafltırma<br />
yapanların kaynak ve el kitapları<br />
sayılırlar. ‹slâm’ın ilk dönemlerine<br />
(Hz. Peygamber (s.a.s) ve Dört Halife<br />
Dönemi) ait belgeleri içeren, el-<br />
Mecmuatu’l-Vesâiki’s-Siyâsiyyesi,<br />
dünyanın birçok diline tercüme edilmifl<br />
olan ‹slâm’a Girifl, ‹slam Peygamberi,<br />
Hz. Peygamberi’in Savaflları,<br />
Kur’an-ı Kerim Tarihi, ‹slam Müesseselerine<br />
Girifl, ‹slam Tarihine Girifl,<br />
Kitâbu’n-Nebât, 4 Hz. Peygamber’in<br />
Altı Orijinal Diplomatik Mektubu,<br />
‹slam Anayasa Hukuku, ‹lk ‹slam<br />
Devleti, ‹slam’da Devlet ‹daresi,<br />
‹slam’ın Do¤uflu, Allah’ın Elçisi Hz.<br />
Muhammed, Türkçeye yeni çevrilmifl<br />
olan Kur’an Meali (Aziz<br />
Kur’an), vs. yüzlerce eserinden sadece<br />
birkaç tanesi.<br />
Rahmetli Hoca, dünyanın her tarafında<br />
yayımlanan bu eserlerinin hiç<br />
birinden telif almadı. Kendisine verilmesi<br />
gereken ücreti sorar, o ücretin<br />
kitabın fiyatının indirimine yansıtmalarını<br />
isterdi. Böylece 50 lira olan kitap,<br />
45 liraya düflerdi.<br />
Fransa’dan sürgün: Fransa’da bulundu¤u<br />
için eserlerinin bir ço¤unu<br />
Fransızca yazarak, bir bakıma Fransız<br />
kültürüne katkılarda bulunmasına,<br />
ve ilerlemifl yaflına ra¤men 5 , bazı<br />
oryantalistlerin, o zamanlar moda<br />
olan "fundamantalist" suçlamasıyla<br />
karflı karflıya kaldı¤ından, maalesef<br />
Paris’i terke zorlandı; ve Amerika’da<br />
yaflayan ye¤eni Sadida Hanım’ın<br />
yardımıyla Okyanus ötesine, yâni<br />
Amerika’ya göç etti. Orada bulundu-<br />
¤u sırada da Allah’ın lutfuyla her se-
26 HATIRAT<br />
Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />
ne Hocamı ziyaret etmek nasip oldu.<br />
Fakat artık Hoca yazamıyor, telifatta<br />
bulunamıyordu. Önceleri Philadelphia<br />
Eyaletindeyken, daha sonraları,<br />
Florida’ya göç etmek zorunda kalıp,<br />
Jacksonville’e yerlefltiler.<br />
En son, 2002 yılının 3 Kasım’ıydı.<br />
Türkiye’de insanlar seçim kuyruklarında<br />
beklerken, ben de Hocam’la<br />
bafl baflaydım. Ve Sadida Hanım,<br />
yâni Hoca’nın ye¤eni, internetten<br />
çıkardı¤ı seçim sonuçlarını bana<br />
uzatıyordu. AKP büyük bir ço¤unlukla<br />
iktidar olmufltu. Ne yazık ki<br />
Hoca, bunu anlayabilecek sa¤lı¤a sahip<br />
de¤ildi. Kim bilir ne kadar sevinecekti...<br />
Çünkü seçimi kazananların<br />
ço¤u, onun kitaplarını okuyarak büyümüfllerdi...<br />
‹slâm’a Girifl, ‹slâm<br />
Peygamberi onların hangisinin kütüphanesinde<br />
yoktu ki 6<br />
Bu görüflmemden sonra, 17 Aralık<br />
2002 günü geldi. O günün bitiminde,<br />
tam da 23.45’te, Viyana’daki<br />
masamda çalıflırken, e-mail’imden flu<br />
mesajı okudum:<br />
"Hocan dünyasını de¤ifltirdi-Sadida".<br />
Hocam, Rabbi’ne kavuflmufltu.<br />
Hoca’nın cenaze namazını, benim gibi<br />
Hoca’nın talebesi olan Prof. Dr.<br />
Yusuf Ziya Kavakçı a¤abey kıldırdı.<br />
Yolunuz Florida’da Jacksonville’e<br />
düflerse, Hoca’nın mezarını ziyaret<br />
edin, ve ona bir Fatiha okuyun...<br />
‹nnâ lillâh ve innâ ileyhi raciûn...<br />
De¤erli Hocam’a Allah’tan rahmet<br />
dileyerek, onunla olan küçük bir<br />
hatıramı anlatmakla bitirmek istiyorum:<br />
1969 yılının Eylül ayının bir Cuma<br />
günüydü. Rue Monge’daki Paris<br />
Camisinde 7 Cuma saatini bekliyorduk.<br />
Hoca Rahmetli, Müslümanların<br />
birbirlerinin aleyhinde bulunmalarından<br />
yakınıyordu. Bir ara bana döndü<br />
ve kula¤ıma, hiç unutmadı¤ım flu<br />
sözleri fısıldadı:<br />
Sana bir söz söyleyece¤im ki, bu<br />
sözü kadınlar gibi küpe yapıp kula¤ına<br />
tak, ve hiç çıkarma: En günâhkâr<br />
Müslüman kardeflimiz, bize kâfirden<br />
daha yakındır!<br />
Ben o küpeyi kula¤ımdan hiç çıkarmadım.<br />
Size de aynı küpeyi takmanızı,<br />
ve hiç çıkarmamanızı tavsiye<br />
ederim.<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />
HESSEN<br />
‹nnâ lillâh ve innâ ileyhi raciûn...<br />
1- "Heimatlos", "vatansız" demektir.<br />
2- ‹hyâu ulûmi’d-Din.<br />
3- Hoca’yla Paris’teki anılarımızı<br />
içeren genifl bir çalıflmada, inflaallah<br />
daha çok ayrıntıları ele alaca-<br />
¤ız.<br />
4- Ed-Dineverî’nin.<br />
5- O zamanlar 80 küsur yafllarındaydı.<br />
6- Ama ne yazık ki, bu kitapları<br />
okuyup flimdilerde milletvekili olanlar,<br />
di¤er ‹slâm âlimlerini unuttukları<br />
gibi onu da unuttular. Unutmasalardı,<br />
onun yolunu terk eder miydiler<br />
7- O zamanlarda Paris’te bir tek<br />
bu cami vardı.<br />
Türk-Alman Salık Vakfı tarafından Giessen Üniversitesi’nde düzenlenen sempozyumda<br />
• Salık Bakanı Silke Lautenschlaeger<br />
Göçmenler ve salık konusu ele alındı<br />
Giessen-Türk-Alman<br />
Sa¤l›k Vakf› taraf›ndan<br />
Giessen Üniversitesi´nde<br />
Göçmenler ve Sa¤l›k<br />
konulu sempozyum gerçeklefltirildi.<br />
Çok say›da davetlinin<br />
kat›ld›¤› sempozyuma Türk-<br />
Alman Vakf› Bflk. Yaflar Bilgin,<br />
Hessen Eyaleti Sa¤l›k ve<br />
Sosyal ‹fller Bakan› Silke Lautenschlaeger,<br />
Giessen Belediye<br />
Bflk. Heinz Peter Haumann<br />
ve çok say›da Türk ve<br />
Alman kurulufl temsilcileri kat›ld›.<br />
Pro¤ram›n organizesini yapan<br />
çal›flma gurubu Arbeitskreis<br />
"Transkulturelle Medizin,<br />
Migration und Gesundheit (Ak<br />
TKMMG) T›p bölümünden<br />
Giessen Üniversitesi´nde<br />
program› destekleyenler; T›p<br />
Bölüm GI, Sosyal Bakanl›k<br />
Hessen, Giessen Belediyesi,<br />
Giessen ve Marburg Üniversiteleri,<br />
Türk-Alman Sa¤l›k<br />
Vakf› Giessen.<br />
Program›n konusu "Migration<br />
und Gesundheit- Interdisziplinäre<br />
Perspektiven" Göçmenler<br />
ve Sa¤l›k konulu sempozyum.<br />
Aç›l›fl konuflmas›n› Dr. Yaflar<br />
Bilgin (Türk-Alman Sa¤l›k<br />
Vakf› Baflkan› TDG e.V.) yapt›.<br />
Vak›f ve çal›flmalar› hakk›nda<br />
k›saca bilgi veren Bilgin,<br />
Almanya´da yaflayan göçmenlerin<br />
ileri yafllarda karfl›<br />
karfl›ya kald›klar› hastal›klar›n<br />
tesbiti, tan›m› ve çözüm önerilerinin<br />
ortaya konmas› sempozyumun<br />
ana konusunu oluflturdu¤unu<br />
belirterek misafirlere<br />
ve kat›l›mc›lara teflekkür etti.<br />
Türklerin ço¤unlukta oldu¤u<br />
gözlenen salona kat›l›m beklenilenden<br />
daha fazla idi. Konuyla<br />
ilgili olarak s›rayla selamlama<br />
konuflmalar› yap›ld›.<br />
Çal›flma gurubu ad›na Prof.<br />
Dr. R.G. Bretzel ve sonra Hessen<br />
Sosyal Bakan› Silke Lautenschläger,<br />
Hessen hükümetinin<br />
yabanc›lar›n sa¤l›klar›na<br />
önem verdi¤ini farkl› porjelerle<br />
gösterdiklerini anlatt›¤› konuflmas›nda,<br />
bundan dolay›<br />
Giessen Üniversitesi´nin bu<br />
çal›flma gurubunu geçen y›l<br />
ödüllendirdiklerini ve desteklediklerini,<br />
bunun yan›s›ra da<br />
göçmenlere e¤itim (dil) konusunda<br />
da hükümet olarak yard›mc›<br />
olduklar›n› ifade etti.<br />
Ard›ndan Giessen Belediye<br />
Baflkan› Heinz Peter Haumann<br />
söz ald› ve Giessen´de <strong>14</strong>8<br />
farkl› milletten insanlar›n bir<br />
arada yaflad›¤›n›, bu insanlar›n<br />
sa¤l›klar›yla belediye olarak<br />
hiç bir ay›r›m yapmaks›z›n ilgilenmek<br />
durumunda olduklar›n›<br />
söyleyerek, bundan dolay›<br />
da çal›flma gurubunun desteklenmesi<br />
ve güçlendirilmesini<br />
istedi. Pro¤ram›n ilerleyen saatlerinde<br />
farkl› bölümlerden<br />
doktorlar yabanc›larla yapt›-<br />
klar› araflt›rmalar› ve tecrübelerini<br />
anlatt›lar.<br />
Yabanc›lara karfl› davran›flta<br />
hastanedeki sorunlar ve özellikler<br />
konusunu Dr. A. Ak›nc›,<br />
Dr. Nedim Soydan, Dr. I.<br />
Mehmet Bilgin ifllediler. Kalp<br />
rahats›zl›klar› üzerinde de duran<br />
Soydan, “Bu hastal›k Almanlara<br />
nazaran bizim toplumumuzda<br />
daha erken yaflta<br />
bafll›yor. Bu tür rahats›zl›klardan<br />
korunma yöntemlerinin<br />
bafl›nda ise, sa¤l›kl› beslenme<br />
ve düzenli hekim kontrolu gerekmektedir.”<br />
dedi.<br />
Dr. Mehmet Bilgin de fleker<br />
hastal›¤›n›n erkeklere oranla<br />
kad›nlarda daha fazla görüldü-<br />
¤ünü hat›rlatarak özellikle<br />
ilerleyen yafllarda bu hastal›-<br />
¤›n daha etkin oldu¤unu ifade<br />
etti. Sempozyumda özellikle<br />
yabanc›larda yo¤unluk gösteren<br />
hastal›klar konu oldu, mesela<br />
çocuklarda fazla kilo yani<br />
fliflmanl›¤›n farkl› yemek kültüründen<br />
kaynakland›¤› tahmin<br />
ediliyor.<br />
Uzmanlar konuflmalar›nda<br />
erken teflhisin birçok hastal›-<br />
¤›n yenilmesi için önemli bir<br />
ifllevi oldu¤unu vurgulayarak,<br />
iki y›lda bir yapt›r›lmas› gereken<br />
Chek Up hakk›n›n kullan›lmas›n›<br />
da özellikle istedi.<br />
Pro¤ram›n ikinci günü kat›-<br />
l›mc›lar gruplar halinde yapt›klar›<br />
çal›flmalarda önceki gün<br />
görüflülen konular› enine boyuna<br />
incelendi ve daha iyi neler<br />
yap›labilir sorusuna cevaplar<br />
arand›. Sempozyumun sonuçlar›<br />
yaz› haline getirilip yay›mlanacak.<br />
TASV Bk.Yaar Bilgin
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />
HESSEN<br />
Mustafa KASALAK<br />
m.kasalak@web.de<br />
Sevgili okurlar!<br />
Sizlere tüm kalbi selamlar›m›gönderir,<br />
Allah’tan nefleli günler temenni<br />
ederim. Tabi ne kadar neflelisiniz bilemem.<br />
Çok insanlar nefleli gibi görünürler<br />
aslen de¤illerdir. Al›flkanl›k olmufl,<br />
nas›ls›n diye soruyorsun, adam<br />
iyiyim diyor, hiç bir kifli (istisnalar hariç)<br />
kötüyüm demiyor. Asl›nda yalan<br />
SOUKTAN SICAK GARAJ’A<br />
söyleniyor. ‹nsanlar içine kapanm›fl,<br />
maddi manevi problemlerle mücadelede<br />
kimi pes etmifl, kimi direniyor amma<br />
velakin iyiyim diyebiliyor. Ciddi<br />
misin diye ›srar edersem, can›m beterin<br />
beteri var diyerek teslim ve tevekkül<br />
etti¤ini ima ediyor. ‹flte kurtard›¤›-<br />
m›z nokta oras› oluyor. Hatt›zat›nda<br />
biraz da insan durum ve pozisyonuna<br />
göre konuflur, soru sorar ve flaka yaparsa<br />
tepki ve cevaplar› da ona göre<br />
al›r.<br />
Geçenlerde sürekli gezip kahve içti¤im<br />
yak›n›m›zdaki Bad Soden’e gittim.<br />
Arabam› ayaklamak için park<br />
edip kendimi so¤uk ve sert olan havaya<br />
ra¤men d›flar› att›m. Parkta ayaklarken<br />
önümde biri gözüme iliflti, iyi<br />
bakt›m çok samimi oldu¤um ama çoktan<br />
görmedi¤im iyi bir arkadafl›m. Hemen<br />
yerden biraz kar al›p, avucumda<br />
top gibi flekillendirip h›zl› ad›mlarla<br />
mesafeyi kapat›p arka omuzuna isabet<br />
ettirdim.<br />
Ani refleksle dönüp bakt›, bakt›:<br />
ÖZEL KÖE 27<br />
Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />
- Yahu, Kasalak.. So¤uk flaka s›ras›m›<br />
flimdi! dedi.<br />
K›r›l›r gibi oldu¤unu hissettim.<br />
- Sen temizli¤in ve sevginin sembolu<br />
olan kar atanlardan korkma, kötülü¤ün<br />
ve refretin sembolu olan çamur<br />
atanlardan kork, diyerek kucaklay›p<br />
teskin ettim.<br />
Beraberce bir kahveye girip hele<br />
bir de nefis kokulu s›cak kahveyi içip<br />
›s›nd›ktan sonra, o morali bozuk so-<br />
¤uk görünümlü insan s›ms›cak ve samimi<br />
oluverdi.<br />
Demem odurki insanlar›n nerede<br />
nas›l ve ne flekilde davranacaklar› belli<br />
olmuyor. Ancak bilinen bir gerçek<br />
flu ki, özünde saf ve iyi niyet mevcut.<br />
fiimdi baz› okurlar düflünmüfl olabilirler.<br />
Bu yaz› mizahtan çok düflündürücü<br />
ve k›smen dramatik oldu diye, hakl›lar.<br />
fiu an yaflad›¤›m›z Almanyan›n hemen<br />
bir tamam›nda kara k›fl dedi¤imiz<br />
sert k›fl› yafl›yoruz.<br />
Sert ve so¤uk geçen günlerde nefleli<br />
c›v›l c›v›l mizah yazarsak, s›ras›m›<br />
flimdi kuru flakan›n diye serzeniflte bulunursunuz.<br />
Benim bu k›fl günlerine<br />
uygun bir yaz›y› tercih ediflimin as›l<br />
sebebi illlada sizi k›zacak diye de¤il.<br />
Nihayetinde ben de sizlerden birinizim,<br />
arada s›rada üflüyoruz. ‹nsallah<br />
havalar biraz ›s›n›nca ayn› tarza devam<br />
ederiz.<br />
Son geliflme olarak aktaraca¤›m<br />
olay ilginçtir. Benim evin yan taraf›nda<br />
araba garajlar› var, tam 17 tane.<br />
Sabah saat 6.30’da evin önündeki<br />
ESSO benzin istasyonunda tank dolduran<br />
flah›s, para ödemek için içeri<br />
girmifl. Paras›n› ödedikten sonra d›flar›<br />
ç›kt›¤›nda baksa ki arabas› yok! Me-<br />
¤er el frenini çekmeyi unutmufl, arabas›<br />
rampa afla¤› do¤ruca benim garaja<br />
misafir olmufl!<br />
Hayret, 17 garaj›n tek Türk sahibi<br />
olarak bana tesadüf etti¤i için kendimi<br />
flansl› buluyorum. Dedik ya beterin<br />
beteri var. fiükür can›m›z sa¤.<br />
Sevgiler ve selamlar…
ETKNLK HABER<br />
28<br />
Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />
Kassel - Ömer Kutlucan<br />
Toplantı akflam namazından<br />
sonra yenilen yemekten ile<br />
baflladı. Açılıfl Kur’an-ı<br />
Kerim’inin hemen ardından fiube<br />
Baflkanların yoklamasına geçildi.<br />
Daha sonra Hessen Gençlik Teflkilatı<br />
Baflkanı Hakan Bayhan selamlama<br />
konuflmasını yaptı. Yapmıfl<br />
oldu¤u konuflmada Hakan<br />
Bayhan “Davamızın önde gelen<br />
insanlarını örnek almalıyız. Onlar<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />
HESSEN<br />
Hessen ube Gençlik Bakanları bu defa Kassel’de bulutu<br />
IGMG Hessen Gençlik Teflkilatının her üç aya bir yaptı¤ı fiube Gençlik Baflkanları Toplantısın›n<br />
(fiBT) üçüncüsü yatılı olarak Kassel flehrinde gerçeklefltirildi.<br />
nasıl gece gündüz demeksizin çalıflıyorsa,<br />
bizimde o flekilde çalıflmamız<br />
gerekiyor, tembellik yapmaya<br />
kesinlikle hakkımız yok”<br />
fleklinde konufltu. Baflkanımız ayriyeten<br />
baflarılı olmanın sırrını flu<br />
flekilde özetledi:<br />
1- Gıybeti terk ediniz<br />
2- Dıflarıdan terk ediniz<br />
3- Nafile ibadetinizi ço¤altınız<br />
Baflkanın konuflmasının ardından<br />
birimlerin tek tek de¤erlendirilmesine<br />
geçildi. Kılınan yatsı<br />
namazından sonra Allah’ın güzel<br />
isimleri anıldı. Kassel Gençlik<br />
Teflkilatının hazırlamıfl oldu¤u çi¤<br />
köfte ziyafetine geçildi. Bu ziyafet<br />
esnasında fiube baflkanlar› arasında<br />
küçük zevkli turnuvalar düzenlendi.<br />
E¤lence bölümü geç saate<br />
kadar devam etti, uykusu gelen<br />
baflkanlar uyuyup istirahat ettiler.<br />
‹kinci gün sabah erkenden<br />
kalkan baflkanlar namazlarını kılıp<br />
kahvaltı bölümüne geçtiler.<br />
Kahvaltının ardından Hakan Bayhan’ın<br />
“Baflarıya ulaflmanın flartları”<br />
adlı seminer verdi. Seminerden<br />
sonra dilek ve temenni bölümüne<br />
geçildi. Sonra ö¤le yeme¤i<br />
yenildi ve program bu flekilde tamamlanmıfl<br />
oldu.<br />
Kassel fiube Gençlik Teflkilatına<br />
güzel hizmetlerinden dolayı teflekkür<br />
ediyor, çalıflmalarında baflarılar<br />
diliyoruz.<br />
IGMG Hessen Gençlii<br />
Birim Eitim Toplantısı<br />
IGMG Hessen Gençlik Teflkilatının tertiplemifl oldu¤u fiube<br />
BET’i (Birim E¤itim Toplantısı) Hanau’da gerçeklefltirildi.<br />
Hanau - Ömer Kutlucan<br />
7Birime yönelik hazırlanan ve<br />
yüksek bir katılımla gerçekleflen<br />
BET kelamların en güzeli<br />
olan Kur’an-ı Kerim ile baflladı.<br />
Açılıfl Kur’an’ın ardından bir selamlama<br />
konuflması yapan Hessen Gençlik<br />
Teflkilatı Baflkanı Hakan Bayhan<br />
katılımı sa¤layan Birim Baflkanlarına<br />
tekekkür ederek yaptıkları görevin<br />
ne kadar önemli oldu¤unu vurguladı.<br />
Selamlam konuflmas›ndan sonra Birim<br />
E¤itim Toplantısına geçildi.<br />
Kendileri için özel hazırlanan odalara<br />
geçen Birim Baflkanları ne gibi görevlerle<br />
sorumlu oldukları, görevlerin<br />
ne derece önemli oldu¤u ve görevlerinin<br />
en iyi flekilde nasıl yapabilecekleri<br />
hakkında önemli bilgiler<br />
verildi.<br />
Verilen bu seminerin ardından bir<br />
araya gelen Birim Baflkanlarının dilek<br />
ve temennilerine yer verildi. Bir<br />
çok sorunun sorulması dikkatlerden<br />
kaçmadı. Soruları cevaplandıran<br />
Hessen Gençlik Teflkilatı Hakan<br />
Bayhan fiube idarecilerine tekrar teflekkür<br />
etti. BET kapanıfl Kur’an’ın<br />
ardından Hanau Gençlik Teflkilatının<br />
vermifl oldu¤u güzel ikramla sona erdi.<br />
Herborn’da mutlu bir<br />
yuvanın temeli atıldı<br />
Hessen Bölge Gençli¤i; güzel bir dü¤ün töreniyle dünya<br />
evine giren Herborn Gençlik Baflkanı Serdar Kılıç ile Derya<br />
Dursunu bu mutlu günlerinde yalnız bırakmadı.<br />
Herborn - Ömer Kutlucan<br />
Hessen Bölge Gençli¤i; güzel<br />
bir dü¤ün töreniyle dünya evine<br />
giren Herborn Gençlik Baflkanı<br />
Serdar Kılıç ile Derya Dursunu bu<br />
mutlu günlerinde yalnız bırakmadı.<br />
Açılıfl Kur’an-ı Kerimi ile bafllayan<br />
dü¤ün merasiminde Hessen Bölge<br />
Baflkanı Mehmet Atefl beyle Bölge<br />
Gençlik Baflkanı Hakan Bayhan mikrofona<br />
davet edilerek evlenen çifte iki<br />
cihan saadeti dilediler. Grup Erlerin<br />
söyledi¤i ilahileri ve hazırladı¤ı e¤lence<br />
pro¤ramı dü¤ün merasimine ayriyeten<br />
renk kattı. Dü¤ün sahiplerinin vermifl<br />
oldu¤u ziyafetten sonra yer alan takı<br />
bölümünde davete uyan aile yakınları<br />
ve dostları evlenen çifte tebriklerini<br />
ve ikramlarını sundular.<br />
Hessen Bölge Gençli¤i olarak evlenen<br />
bu kardefllerimize bir ömür boyu<br />
mutluluklar diliyoruz. Rabbim do¤acak<br />
nesillerini Hakk yolu üzere daim<br />
eylesin.
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />
HESSEN<br />
Zehra DZMAN<br />
IGMG Kadın KOlları Bakanı<br />
IGMG Kadın Kolları Bakanı Zehra Dizman “Dünya<br />
Kadınları Günü” dolayısıyla bir mesaj yayınladı<br />
Hiç kuflkusuz 8 Mart 1857 yılında<br />
New York’ta gerçekleflen<br />
hareket, insanlık tarihi<br />
boyunca yapılagelen hak arama mücadelesinin<br />
sadece belli bir kesitidir.<br />
Tam <strong>14</strong>2 yıl önce bir tekstil fabrikasında<br />
çalıflan kadınlar, "düflük ücret,<br />
uzun çalıflma süreleri ve insan onuruna<br />
aykırı çalıflma ortamları"na<br />
karflı baflkaldırıp, bir direnifl bafllattılar.<br />
Netice itibariyle kadın hareketinin<br />
sınıflar ve kıtalararası siyasallaflmasına<br />
yön veren bu olaydan 53 yıl<br />
sonra, 1910 yılında Kopenhag’da<br />
toplanan Uluslararası Kadın Konferansı’nda,<br />
8 Mart günü, "Dünya Kadınlar<br />
Günü" olarak ilan edildi. Bu<br />
günün Birleflmifl Milletler tarafından<br />
kabul edilmesi ise 1975 yılında<br />
olmufltu.<br />
Ancak günümüzde Dünya Kadınlar<br />
Günü ilk taleplerinden daha<br />
farklı, kadınların sorunlarının ve temel<br />
taleplerinin dile getirildigi bir<br />
gün olmufltur. Bununla birlikte kadına<br />
verilen haklar ve uygulamaları ile<br />
ilgili eksiklikler, elefltirileri ve tespitler<br />
gündeme getirilirerek dünya<br />
kadınlarının konumu ile ilgili muhasebe<br />
yapmaya fırsat olusur. Bu ba¤lamda<br />
“Dünya Kadınlar Günü” kadına<br />
verilen hakların sembolü haline<br />
gelmifl olsa da, halen kadınlarımızın<br />
bir cok sorunlarla karflı karflıya kaldıkları<br />
bir gerçektir. Özellikle e¤itim,<br />
istihdam, sa¤lık ve eflit hukuki<br />
haklara sahip olma alanında, yani en<br />
temel insan haklarından istifade etme<br />
ve yararlanmada, kadınlarımızın<br />
tam bir sorunlar yuma¤ıyla baflbafla<br />
kaldıkları da gözlenmektedir.<br />
Özellikle dini inançarından dolayı,<br />
e¤itim, çalıflma, kariyer sahibi<br />
olma vb. haklarına yapılan çeflitli<br />
müdahaleler, kadınları ve genç kızları<br />
bu sorunlarla mücadeleye zorlamaktadır.<br />
Daha da ileriye gidilerek,<br />
kadınları, dini inançlarından dolayı,<br />
kendi içerisinde kategorize ederek<br />
ve sınıflara ayırarak, e¤itim ve çalıflma<br />
gibi temel haklardan yoksun bırakılmaları<br />
endifle ve üzüntü oluflturan<br />
bir gerçek olarak karflımıza çıkmaktadır.<br />
Temel hak ve özgürlüklerini<br />
elde etmek için çaba sarfetmek<br />
zorunda bırakılan, kadın ve genç<br />
kızlarımızın, enerjilerinden ve sinerjlerinden<br />
yararlanmak yerine,<br />
güçleri heba edilmektedir, potansiyellerinden<br />
faydalanılma maktadır.<br />
Bunun yanı sıra dindar kadının<br />
toplumdaki fonksiyonu, görevleri,<br />
sorumlulukları, hakları, maddi ve<br />
manevi de¤erlerin üretimi sürecindeki<br />
konumu, kiflilik özellikleri gibi<br />
unsurlar, yine toplumdaki kad›n<br />
ZMD Almanya Müslümanlar<br />
Merkez Konseyi yeni<br />
yönetim kurulunu seçti<br />
Dr. Ayyup Axel Köhler Almanya Müslümanlar<br />
Merkez Konseyi’nin yeni baflkanı oldu<br />
Almanya Müslümanlar Merkez<br />
Konseyi (ZMD) yeni<br />
yönetim kurulunu seçti. ‹slam<br />
dinini seçen ve 2001 yılından<br />
beri Müslümanlar Merkez Konseyi’nin<br />
genel sekreterli¤ini yürüten<br />
67 yaflındaki "Dr. Ayyub Axel<br />
Köhler" konseyin yeni baflkanı seçildi.<br />
Köhler, böylece 12 yıldır Almanya<br />
Müslümanlar Merkez Konseyi’nin<br />
baflkanlı¤ını yapan Nadeem<br />
Elyas’tan baflkanlı¤ı devraldı.<br />
Seçilen di¤er yönetim kurulu<br />
üyeleri ise; birinci baflkan yardımcısı<br />
ve ZMD ’nin kadın kolları sorumlusu<br />
Hilden’den Maryam Brigitte<br />
Weiss, ikinci baflkan yardımcısı<br />
ve Avrupa Türk ‹slam Birli¤i<br />
(AT‹B) Genel sekreteri Köln’den<br />
Mahmut Aflkar, Genel Sekreter ve<br />
ZMD’nin Medya Sorumlusu Aachen’dan<br />
Aiman A. Mazyek, muhasebe<br />
sorumlusu ve Hamburg ‹slam<br />
Merkezi üyesi Burhan Da¤.<br />
MESAJ 29<br />
Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />
portresi alg›lamas›na ve cinsiyete<br />
göre flekillendirilmektedir. Özellikle<br />
dindar ve baflörtülü kad›nlar› d›fllayan<br />
geleneksel e¤itim ve resmi ideolojiler,<br />
toplumda kad›n›n yerini<br />
sarsm›fl ve kad›n› evinin içinde bir<br />
role uygun görmüfltür. Bunun sonucunda<br />
kadınların topluma katılımları<br />
kısıtlanarak, etkileri engellenmekte<br />
ve yetkileri s›nırlandırılarak, kadın<br />
özel alana (ev ve aile) yönlendirilmektedir.<br />
Bu durumda tarihi süreçte<br />
ve günümüzde de oldu¤u gibi<br />
toplumsal cinsiyet eflitli¤inden de<br />
öte, kadınlar arası eflitli¤in de mutlaka<br />
mücadelesi verilmelidir.<br />
Dolayısıyla kadınların hukuksal<br />
ve toplumsal statülerinin güçlendirilmesi<br />
ve kalkındırılması için var<br />
olan tüm kadın katmanlarının eflit<br />
haklara ve özgürlüklere sahip olması<br />
gerekmektedir.<br />
Kadınların pozitif katkıları ile<br />
topluma katılımlarını sa¤lamak için<br />
kadınların geliflmesini desteklemek,<br />
aralarındaki dayanıflmayı, bilgi ve<br />
tecrübelerini artırmak ve ayırımcılı-<br />
¤a u¤ramıfl bütün kadinlara gerekli<br />
yardımları ulafltırmak temel prensip<br />
haline gelmelidir.<br />
- E¤itim flansı tanınmayanlara bu<br />
imkanın verilmesi<br />
- Evde ve iflyerinde kadınlara yönelik<br />
ayrımcılık kapsamına giren<br />
uygulamaların önlenmesi ve<br />
- Tüm ülkelerde, bütün kadınların<br />
toplumsal ve siyasal etkinlik kazanması<br />
ve ekonomik güce kavuflmalarına<br />
destek verilmesi temel hedefler<br />
olarak sadece sözde kalmamalı<br />
ve mutlaka uygulamaya konmalıdır.<br />
Bireylerin, ailelerin ve toplumun<br />
yaflam kalitesini gelifltirmek için gerekli<br />
olan flartlar tüm kadınların eflit<br />
haklara sahip olmasıyla gerçekleflir.<br />
Bu kapsamda sosyal, ekonomik, politik<br />
sorunlara yol açabilecek, kadınların<br />
maruz kaldı¤ı olumsuz yaflam<br />
koflulları kalkacak ve kadınlar daha<br />
faydalı bireyler olarak, toplumun<br />
geliflmesine ve hayat kalitesine katkıda<br />
bulunabileceklerdir.<br />
Türk Alman Sa¤l›k Vakf› olarak, vatandafllar›m›za kendi<br />
dillerinde sa¤l›k hizmeti sunmaya devam ediyoruz. Bu kez<br />
bayanlara yönelik “Kad›n Hastal›klar› ve HPV virüsüne karfl›<br />
korunma afl›s›” konulu seminerlerimiz bafllam›flt›r. Özellikle<br />
bayan vatandafllar›m›z hastal›klar› konusunda Kad›n Do¤um<br />
Uzman› doktorlar›m›zdan bilgi edinebileceklerdir. Afla¤›da ad›<br />
geçen tarihdeki seminerlere tüm vatandafllar›m›z davetlidir.<br />
19 fiubat Pazar <strong>14</strong>:00-16:00 Frankfurt Münchenerstr. 21<br />
26 fiubat Pazar <strong>14</strong>:00-16:00 Gustavsburg Langestreng 12<br />
05 Mart Pazar <strong>14</strong>:00-16:00 Friedberg Königsbergerstr. 16<br />
12 Mart Pazar <strong>14</strong>:00-16:00 Kassel Mattenbergstr. 64-66<br />
02 Nisan Pazar <strong>14</strong>:00-16:00 Köln Neusserstr. 356<br />
<strong>14</strong> May›s Pazar <strong>14</strong>:00-16:00 Berlin Skalitzerstr.131-132<br />
21 May›s Pazar <strong>14</strong>:00-16:00 Offenbach Bleichstr. 56<br />
17 Eylül Pazar <strong>14</strong>:00-16:00 Ehringshausen Dillstr. 4<br />
05 Kas›m Pazar <strong>14</strong>:00-16:00 Münih Landwehrstr. 25<br />
Katk›lar›ndan dolay› SANOFI Pasteur MSD<br />
GmbH firmas›na teflekkür ederiz.
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />
HESSEN<br />
Dr. Mehmet BLGN<br />
bilginmmehmet@yahoo.de<br />
KUfi GR‹B‹ NED‹R<br />
Kufl gribi tavuk vebası olarak da<br />
bilinen, influenza A grubu virüslerinin<br />
neden oldu¤u, kanatlı hayvanlarda<br />
solunum ve sinir sistemine ait belirtilerle<br />
kendini gösteren çok bulaflıcı<br />
ve öldürücü bir enfeksiyon hastalı-<br />
¤ıdır. Kufl gribi virüsleri normalde<br />
yabani kufllarda do¤al olarak bulunmaktadır.<br />
Bu kufllar genellikle hastalanmadan<br />
bu virüsleri ba¤›rsaklarında<br />
taflırlar. ‹lk olarak 1878 yılında<br />
‹talya’da, 1959 yılında Scotland’da<br />
ve daha sonra 1961 yılında Güney<br />
Afrikadaki kufllara izole edilmifl ve<br />
Avian ‹nfluenza A virüsü (H5N1)<br />
olarak isimlendirilmifltir.<br />
Avian influenza virüsünün A, B<br />
ve C tipleri vardır. B ve C tipleri yalnız<br />
insanlarda hastalık oluflturur. A<br />
tipi ise insan, domuz, memeli deniz<br />
hayvanları, at ve kanatlı hayvanlarda<br />
solunum yolu enfeksiyonu oluflturdu-<br />
¤u tespit edilmifltir. Kanatlı hayvanlarda<br />
80’den fazla farklı özellikte<br />
influenza virüsü izole edilmifltir. Kümes<br />
hayvanlarını infekte eden influenza<br />
A virüsü hastalı¤a neden olma<br />
yetene¤ine göre ikiye ayrılır. Bunlardan<br />
çok etkili ve öldürücü kufl gribine<br />
yol açan virüsler H5 ve H7 alt<br />
grubuna girer. Ancak bu alt gruptaki<br />
virüslerin hepsi patojenitesi yüksek<br />
olan kufl gribine yol açmaz. Di¤er tip<br />
virüsler ise çok daha hafif bir hastalı-<br />
¤a neden olurlar.<br />
HASTALI⁄IN ÖNEM‹<br />
Kufl gribi bütün dünyada büyük<br />
ekonomik kayıplara neden olan ve<br />
tavukçuluk sektörünü tehdit eden<br />
önemli bir viral hastalıktır. Bu hastalı¤ın<br />
insanlara da bulaflarak ölümlere<br />
neden olması önemini bir kat daha<br />
artırmaktadır. Hastalık son on yıl<br />
içinde Meksika, Avustralya, Hong<br />
Kong, ‹talya, Kore, Vietnam, Japonya,<br />
Çin, Tayland, Kamboçya, Pakistan,<br />
Endonezya, ABD, Malezya, Kanada,<br />
Yeni Zellanda, ‹srail, Macaristan,<br />
Çek Cumhuriyeti, Türkiye, Rusya,<br />
Kazakistan ve Hindistan gibi ülkelerde<br />
salgınlar oluflturmufltur. Bu<br />
salg›nlarda 100 milyonun üzerinde<br />
kümes hayvan› ölmüfl veya itlaf edilmifltir.<br />
Daha da önemlisi kufl gribine<br />
yakalanan insanlardan 100’e yak›n›<br />
hayat›n› kaybetmifltir.<br />
HASTALI⁄IN BULAfiMASI<br />
VE YAYILMASI<br />
Bulaflmada göçmen su kufllar›<br />
önemli rol oynamaktad›r. Göçmen su<br />
kuflları, en sık yabani ördekler, kufl<br />
gribi virüslerini taflıyabilirler ve bu<br />
kufllar ço¤u zaman hastal›¤a karfl› dirençlidirler.<br />
Tavuk ve hindi gibi evcil<br />
kümes hayvanları influenza salgınlarına<br />
karflı özellikle hassas olup hızla<br />
ölümler ortaya çıkabilmektedir. Evcil<br />
kümes hayvanlarının yabani kufllarla<br />
teması ortaya çıkan salgınların en sık<br />
nedeni olarak gösterilmektedir. Enfekte<br />
kuflların dıflkıları ve salgıları ile<br />
bulaflık yem, su, alet, yumurta ve<br />
personel yayılmaya neden olmaktad›r.<br />
Hastalı¤ın tavuktan yumurta yoluyla<br />
civcive bulaflmasıyla ilgili kesin<br />
bir kanıt yoktur. Fakat infekte<br />
hayvanların yumurtalarının kabuklarında<br />
virus tespit edilmifltir. Ayrıca<br />
canlı kufl satan dükkanlar da salgınların<br />
yayılmasında önemli rol oynamaktadır.<br />
Kufl gribi kufllarda hafif<br />
hastalıktan, yüksek derecede bulaflıcı<br />
ve hızla ölümle sonuçlanan a¤ır hastalı¤a<br />
neden olabilir. Hafif hastalık<br />
bazen sadece saldırgan özellik gösterme,<br />
tüylerde kırıflıklık ve kabarma,<br />
depresyon veya yumurta üretiminde<br />
azalma fleklinde kendini gösterir.<br />
Hastalı¤ın esas önemli formu<br />
yüksek derecede patojenik kufl gribi<br />
formudur. Bu formda ölüm oranı %<br />
100’e yaklaflır. Hayvanlar belirtilerin<br />
baflladı¤ı gün içinde bile aniden ölebilirler.<br />
Virusun hava yolu ile taflınması<br />
bir kaç km ile sınırlıdır. Ayrıca hastalık<br />
böceklerle, kan emici sinekler<br />
ve kemiriciler vasıtasıyla enfekte<br />
hayvanlardan duyarlı olan hayvanlara<br />
mekanik olarak da bulafltırılabilir.<br />
<strong>Hayat</strong>ta kalan hasta hayvanlar 10<br />
gün boyunca virüsü etrafa yayarlar.<br />
Bu durum hayvan satıflları ve göçmen<br />
kufllar vasıtasıyla virüsün yayılmasına<br />
kaynak teflkil etmektedir.<br />
KUfi GR‹B‹N‹N TAR‹H‹<br />
Avian influenza virüsü ilk defa<br />
1878 y›l›nda ‹talya’da tan›mlanm›fl<br />
ve daha sonra dünyan›n de¤iflik ülkelerinde<br />
zaman zaman salg›nlar fleklinde<br />
ortaya ç›km›flt›r. Amerika Birleflik<br />
Devletlerinde 1983-1984 salg›-<br />
n›nda H5N2 virüsü tespit edilmifl ve<br />
17 milyon kanatl› hayvan itlaf edilmifltir.<br />
1992-1995 y›llar› aras›nda<br />
H5N2 virüsü salg›n›nda Meksika’da<br />
milyonlarca kümes hayvan› ölmüfl<br />
ve itlaf edilmifltir. 1999-2001 y›llar›<br />
aras›nda H7N1 virüs salg›n›nda ‹talya’da<br />
13 milyon kanatl› hayvan itlaf<br />
edilmifltir. 2003 y›l›nda Belçika’daki<br />
SALIK SAYFASI 31<br />
Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />
KU GRB (TAVUK VEBASI)<br />
salg›nda <strong>14</strong> milyon ve Hollanda’daki<br />
salg›nda 5 milyon kümes hayvan› itlaf<br />
edilmifltir.<br />
Daha sonraki y›llarda, özellikle<br />
Asya ülkelerinde bir çok salg›n ortaya<br />
ç›km›fl ve 2006 y›l› bafl›nda Türkiye’de<br />
kufl gribi salg›n› görülen ülkeler<br />
aras›na girmifltir. Türkiye’de bu<br />
salgında flimdiye kadar yaklaflık 10<br />
bin kümes hayvanı ölmüfl ve hastalıkla<br />
mücadele çerçevesinde yaklaflık<br />
2,5 milyon kümes hayvanı itlaf edilmifltir.<br />
Tüm dünyada bu güne kadar kufl<br />
gribi salgınlarında yaklaflık 100 milyonun<br />
üzerinde kümes hayvanı ölmüfl<br />
veya itlaf edilmifltir.<br />
HASTALI⁄IN ‹NSANLARA<br />
BULAfiMASI<br />
Kufl gribi virusü; infekte hayvanlarla<br />
yakın temasta bulunan insanlara<br />
bulaflabilmektedir. Hasta veya hastalıktan<br />
ölmüfl hayvanlara çıplak elle<br />
dokunulması, bu hayvanların burun<br />
akıntısı, bo¤az akıntısı vaya dıflkılarıyla<br />
temas edilmesi sonucu virüs insanlara<br />
bulaflabilir. Kufl gribi ayrıca<br />
havaya karıflan virüslerin solunmasıyla<br />
da insanlara bulaflabilmektedir.<br />
Patojenitesi yüksek kufl gribi virüsleri,<br />
çevrede özellikle düflük sıcaklıkta<br />
uzun süre canlılı¤ını koruyabilmektedir.<br />
Virüs gübrede so¤ukta en az üç<br />
ay, suda 22 derecede 4 gün, 0 derecede<br />
30 günden fazla canl› kalabilir.<br />
Virüs 56 derecede 3 saatte ve 60 derecede<br />
30 dakikada, 70 derecede 3-4<br />
dakikada ölür. ‹yot içeren dezenfektanlara<br />
karfl› hassast›r.<br />
Son yapılan arafltırmalar virüsün<br />
daha önce aslında düflük patojeniteye<br />
sahip oldu¤u, ancak kanatlı hayvanlar<br />
arasında kısa süreli dolaflımı sırasında<br />
mutasyona u¤rayarak yüksek<br />
patojenite kazandı¤ı yönündedir. Bu<br />
flekilde mutasyona u¤ramas› nedeniyle<br />
virüs hayvanlardan insanlara<br />
bulaflabilmektedir. Henüz insandan<br />
insana bulaflmanın olmadı¤ı virüsün<br />
mutasyonla bu karaktere de sahip<br />
olabilece¤i ifade edilmektedir.<br />
Avian influenza virüsünün normalde<br />
kufllar, kümas hayvanları ve<br />
domuzlar dıflındaki türlerde hastalık<br />
yapmadı¤ı bildirilmekle birlikte ilk<br />
kez 1997 yılında Hong Kong’da<br />
H5N1 virüsünün sebeb olduflu salgında<br />
18 insanda fliddetli solunum<br />
yolu infeksiyonu belirlenmifl ve bunlardan<br />
6 kiflinin öldü¤ü bildirilmifltir.<br />
Yapılan arafltırmalar bu kiflilerin enfekte<br />
kümes hayvanlarıyla çok yakın<br />
temasta oldukların› göstermifltir.<br />
2003 yılından itibaren H5N1 virüsü<br />
özellikle Asya ülkelerinde insan sa¤lı¤ını<br />
tehdit eden önemli bir etken olmufltur.<br />
Aralık 2003 tarihinden bu güne<br />
kadar H5N1 virüsünün insanlarda sebep<br />
oldu¤u hastalık ve ölüm sayıları<br />
flu flekildedir.<br />
Tayland’da 11 hasta 7 ölüm, Vietnam’da<br />
91 hasta 41 ölüm, Tayland’da<br />
17 hasta 12 ölüm, Kamboçya’da<br />
4 hasta, 4 ölüm, Endonezya’da<br />
24 hasta 20 ölüm, Çinde 6 ölüm,<br />
Türkiye’de 19 hasta 4 ölüm, Irak’ta<br />
12 hasta 2 ölüm (03 Mart 2006 itibarıyla).<br />
Hastalık flu ana kadar dünya çapında<br />
yaklaflık 200 kifliye bulaflmıfl<br />
ve bunlardan yaklaflık 95 kiflinin ölümüne<br />
neden olmufltur.<br />
Kufl gribi son günlerde Avrupa’da<br />
da hızla yayılmaktadır. Son olarak<br />
Almanya, ‹ngiltere, Fransa, Maceristan,<br />
‹talya, Slovenya ve Yunanistan<br />
ve en son olarak da Hollanda, ‹sviçre<br />
ve ‹sveç’te kufl gribi virüsü tespit<br />
edilmifltir. Son günlerde kufl gribinin<br />
Amerika ve Afrika K›tas›’nda (Nijer)<br />
da tespit edildi¤i bildirilmektedir.<br />
R‹SKL‹ ÜLKELER<br />
HANG‹LER‹D‹R<br />
2003 yılından bu yana H5N1 virüsü<br />
ile hastalık hayvanlarda salgın<br />
oluflturması flu sırayla ortaya çıktı.<br />
Kore, Vietnam, Japonya, Tayland,<br />
Kamboçya, Laos, Endonezya, Çin,<br />
Malezya, Rusya, Kazakistan, Mo¤olistan,<br />
Türkiye, Romanya ve Hirvatistan.<br />
Dünya Sa¤lık Örgütü bu ülkelerin<br />
riskli oldu¤unu açıklamıfltır.<br />
HASTALI⁄IN TANISI<br />
NASIL KORUR<br />
‹nsanda hastalı¤ın tanısı bo¤az<br />
sürüntüsü örneklerinde virüsün veya<br />
antijenlerinin tespit edilmesiyle konur.<br />
Atefle ra¤men kanda lökosit ve<br />
trombosit sayısının düflük olması tanıya<br />
yardımcıdır. Akci¤er filmlerinde<br />
viral zatürreyi düflündürecek bulgular<br />
görülür. Tanı için hızlı ve güvenilir<br />
test metodları mevcuttur.<br />
Dünya Sa¤lık Örgütü (WHO)nün<br />
Küresel Grip A¤ı’n›n bu testleri yapmak<br />
için yüksek güvenirlili¤e sahip<br />
imkanlar› ve laboratuarları yanında<br />
önemli ölçüde deneyimleri vardır.<br />
KUfi GR‹B‹N‹N<br />
BEL‹RT‹LER‹ NELERD‹R <br />
Kanatlı hayvanlarda çok patojen<br />
Avian influenza virusları ile oluflan<br />
hastalık vakalarında genellikle solunum<br />
güçlü¤ü, aflırı göz yaflarması,<br />
yüz ve baflta ödem, ibikte, deri altında<br />
morarma ve kanamalarla birlikte<br />
ishal görülür. Tavuk ve hindilerde<br />
bazen hiç bir belirti görülmeden de<br />
ani ölümler meydana gelebilir.<br />
Orta etkili virüslerin neden oldu-<br />
¤u hastalık formunda ifltah azalması,<br />
zayıflama, depresyon, tüylerde parlaklık<br />
kaybı ve yumurtlamada azalma<br />
görülür. Yumurtlayan hayvanlar-
32<br />
Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />
da % 75-80 verim kaybı ve yüksek<br />
oranda ölüm görülür.<br />
‹nsanlarda görülen kufl gribi atefl,<br />
öksürük, bo¤az a¤rısı, eklem ve kas<br />
a¤rıları gibi tipik grip benzeri bulgular<br />
yanında göz enfeksiyonları, karın<br />
a¤rısı, ishal, zatürre, ciddi solunum<br />
yolu hastalıkları (akut solunum yetmezli¤i<br />
gibi) ve di¤er ciddi hayatı<br />
tehdit eden komplikasyonlara kadar<br />
de¤iflen belirtiler ortaya çıkabilmektedir.<br />
Hastalı¤ın insanlardaki kuluçka<br />
süresi 2-4 gündür.<br />
HASTALIK ‹NSANDAN<br />
‹NSANA GEÇ‹YOR MU <br />
Kufl gribinin flu ana kadar hasta<br />
kümes hayvanları ile yakın temas sonucu<br />
insanlara bulafltı¤ı bilinmektedir.<br />
‹nsandan insana bulaflma konusunda<br />
Ocak 2005’te New England<br />
Journal of Medicine dergisinde yayınlanan<br />
bir makalede Tayland’da<br />
enfekte olan 11 yaflında bir kız çocu-<br />
¤u H5N1 virüsünü tavuklardan aldı¤ı<br />
tespit edilmifltir. Ancak bu çocu¤a<br />
korunmasız olarak bakım veren ve<br />
daha sonra yine H5N1 enfeksiyonuna<br />
ba¤lı zatürre nedeniyle hayatını<br />
kaybeden anne ve halanın, daha önce<br />
tavuklarla hiç temas etmemelerine<br />
ra¤men ve bu kiflilerdeki hastalı¤ın<br />
çocukla temastan kısa süre sonra ortaya<br />
çıkması nedeniyle bulaflmanın<br />
kız çocu¤undan oldu¤u yönünde flüpheler<br />
uyandırmaktadır. Ancak bu durum<br />
kesin olarak ispatlanmamıfltır.<br />
ASIL KORKULAN TEHL‹KE !<br />
Bir kifli hem normal gribe hem de<br />
aynı anda kufl gribine yakalandı¤ı zaman<br />
bu iki virüs insan vücudunda<br />
gen de¤ifl tokufl yapabilirler. ‹nsan<br />
vücudunda gerçekleflen bu gen de¤ifl<br />
tokuflu tümüyle yeni bir influenza virüsünün<br />
do¤masına yol açabilir ki bu<br />
virus insandan insana direkt bulaflabilecektir.<br />
Uzmanlar böyle bir durumda<br />
virusun tüm düyaya yayılabilece¤ini<br />
ve milyonlarca kiflinin ölebilece¤ini<br />
ifade etmektedir. Dünya<br />
sa¤l›k örgütü bu say›n›n <strong>14</strong>2 milyona<br />
ç›kabilece¤i uyar›s›nda bulunmaktad›r.<br />
Bu durumun çok sayıda insan,<br />
domuz ve kuflun bir arada yafladı¤ı<br />
Uzakdo¤u da her an ortaya çıkabilece¤inden<br />
korkulmaktadır.<br />
HASTALIKTAN KORUNMAK<br />
‹Ç‹N NE YAPMAK GEREK‹R<br />
Kufllardaki yüksek derecede patojen<br />
H5N1 kufl gribi virüsünün halk<br />
sa¤lı¤ı üzerindeki risklerini minimuma<br />
indirmek için yardımcı olacak<br />
pek çok önlem mevcuttur. Acil öncelik<br />
hastal›¤›n kümes hayvanlarındaki<br />
yayılım›n›n durdurulmasıdır. Bunun<br />
için temel önlem risk altındaki kümes<br />
hayvanlarının itlafıdır. Bu önlem<br />
insanların virüs ile karflılaflma<br />
ihtimalini de azaltacaktır.<br />
Kanatlı hayvanlarda hastalık bulgularının<br />
ortaya çıkması halinde yetkililere<br />
haber verilmeli ve ilgili mevzuatlar<br />
çerçevesinde gerekli karantina,<br />
itlaf ve dezenfeksiyon uygulamalar<br />
eksiksiz yerine getirilmelidir.<br />
Eldeki bilgiler hastalı¤ın insanlardaki<br />
fleklinin hastalı¤ın görüldü¤ü<br />
çiftliklerle alakalı oldu¤unu ortaya<br />
koymaktadır. Bu nedenle tavuk çiftliklerinde<br />
çalıflanların korunma önlemlerini<br />
uygulamaları (eldiven,<br />
maske, kiflisel hijyen vs) sa¤lanmalı<br />
SALIK SAYFASI<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />
HESSEN<br />
ve bu kifliler hastalıkla ilgili olarak<br />
bilgilendirilmelidir.<br />
Kanatlı hayvan iflletmelerinde dezenfeksion<br />
ve hijyen kurallarına her<br />
zaman uyulmal›, eller s›k s›k su ve<br />
sabunla y›kanmal›d›r. Hayvan kesim<br />
iflinde çal›flanlar uygun k›yafetle ve<br />
araç gereçlerle infeksiyondan korunmalar›<br />
gerekir. Hastal›¤›n görüldü¤ü<br />
bölgelerde kanatl› hayvanlarla yak›n<br />
temastan kaç›n›lmal›d›r ve özellikle<br />
ölmüfl hayvanlara dokunulmamal›d›r.<br />
Risk tafl›yan kiflilerin koruyucu önlem<br />
olarak normal grip afl›s› ile afl›-<br />
lanmalar› ve antiviral ilaçlar almalar›<br />
gerekir.<br />
‹nsanlarda kufl gribi ortaya ç›kt›¤›<br />
zaman her bir vakan›n detayl› olarak<br />
incelenmesi ve dolaflan inflüenza virüsünün<br />
tespiti, gerekli önlemlerin<br />
al›nmas› için çok önemlidir. Dünya<br />
Sa¤l›k Örgütü üyeleri uluslararas›<br />
teflkilatlarla birlikte bu çal›flmalar›n<br />
ço¤una yard›mc› olmaktad›r.<br />
Kufl gribinin Avrupa’ya da s›çramas›ndan<br />
sonra AB ülkelerinin uymak<br />
zorunda oldu¤u önlemler çerçevesinde<br />
kufl gribi görülen bölgelerde<br />
6 km çap›nda karantina alan›, 10 km<br />
çap›nda gözetim alan› ve 10 km d›-<br />
fl›ndaki alan ise tampon bölge kapsam›<br />
içine girecektir. Avrupa’da bafllat›lan<br />
di¤er önemli tedbir ise kümes<br />
hayvanlar›n›n kümeslerde hapsedilmesi<br />
uygulamas›d›r. Ayr›ca Hollanda<br />
ve Fransa ülkedeki tüm kümes hayvanlar›n›<br />
afl›lamay› planlamaktad›r.<br />
Baz› Avrupa ülkeleri ise et ithalat ve<br />
ihtacat›n› yasaklam›flt›r<br />
MUTFAKTAK‹ ÖNLEMLER<br />
Kanatl› hayvan etlerinin iyi piflirilmesi<br />
yani ette pembe bir alan kalmayacak<br />
flekilde piflirilmesi halinde<br />
hastal›¤›n insanlara geçmesi mümküm<br />
de¤ildir. fiüpheli yumurtalar›n<br />
70 derecede en az 5 dakika piflirilmesi<br />
gerekir. Veteriner hekim kontrolünden<br />
geçmifl piyasadaki ürünler<br />
için herhangi bir risk bulunmamaktad›r.<br />
HASTALI⁄IN TEDAV‹S‹ VE<br />
AfiISI VAR MI<br />
Kufl gribi virüsüne karfl› henüz etkili<br />
bir tedavi ve afl› yoktur. Hastal›ktan<br />
korunmak ve tedavi amac›yla baz›<br />
antiviral ilaçlar kullan›lmaktad›r.<br />
Bu antiviral ilaçlar›n hastal›¤a yakalanm›fl<br />
ve ölen hayvanlarla temas›<br />
olan kifliler taraf›ndan kullan›lmas›<br />
gerekir. Bu gibi yüksek risk tafl›yan<br />
kiflilere bu ilaçlardan günde bir tane<br />
verilmesi önerilmektedir. ‹laç burada<br />
koruyucu bir etki sa¤lam›yor ancak<br />
tedavinin erken bafllamas› hastal›¤›n<br />
daha hafif geçmesini sa¤lar diye düflünülüyor.<br />
Bu ilaçlar hastal›¤›n bulaflt›¤›<br />
ilk 48 saatte kullan›lmas› halinde<br />
enfeksiyonun etkisi yani semptomlar<br />
azal›yor fakat iyileflme sa¤lam›yor.<br />
Buna ra¤men bu ilaçlardan<br />
özellikle Tamiflu ve Relenza adl›<br />
ilaçlar pek çok ülke taraf›ndan stoklanmaktad›r.<br />
Kufl gribine karfl› henüz bir afl›<br />
üretilememifltir. Fakat kufl gribinin<br />
H5N1 türüne karfl› koruma sa¤layan<br />
afl› ön ürünleri üretilmeye bafllanm›flt›r.<br />
Yaklafl›k 3-5 ay içinde afl›n›n yaterli<br />
biçimde üretilece¤i bildirilmektedir.<br />
fiu anda afl›n›n kümes hayvanlar›<br />
üzerinde % 99 baflar› sa¤lad›¤› ve<br />
çal›flmalar›n insan klinik araflt›rmalar›<br />
düzeyinde oldu¤u bildirilmektedir.<br />
Herborn Hacı Bayram-ı Veli Camii Faaliyetleri<br />
IGMG Hessen Bölgesine ba¤l› olarak faaliyetlerini sürdüren<br />
Herborn Hac› Bayram-› Veli Camiine gimnasium<br />
ö¤rencileri taraf›ndan ziyaret yap›ld›.<br />
Ö¤rencilerin ‹slam hakk›ndaki<br />
sorular›na cemiyet imam<br />
hatibi A.Kuddusi K›l›ç hoca<br />
ve cemiyet idarecisi Mehmet Koflmaz<br />
taraf›ndan cevaplar verildi. Ö¤renciler<br />
özellikle cami içerisindeki<br />
objeler hakk›nda sorular yönelttiler.<br />
Ö¤rencilerin sorular›na yetkin cevaplar<br />
verilmesinden sonra idareciler<br />
taraf›ndan ikramda bulunuldu.<br />
Gimnasium idarecileri bu ziyaretten<br />
oldukça memnun kald›klar›n›<br />
ve beraberce yaflad›klar› müslümanlar<br />
ve ‹slam hakk›nda oldukça doyurucu<br />
bilgiler edindiklerini söylediler.<br />
IGMG Hessen Bölgesine ba¤l› olarak faaliyetlerini sürdüren<br />
Herborn Hac› Bayram-› Veli Camii üyeler toplant›s›n›<br />
geçti¤imiz günlerde gerçeklefltirdi.<br />
Sene içerisinde mu’tad olarak bir kaç defa gerçeklefltirilen üyeler toplant›-<br />
s›na çok say›da üye ifltirak etti. Cemiyet Baflkan› A.Kuddusi K›l›ç yapt›klar›<br />
faaliyetler hakk›nda üyelere bilgiler verdi. Bu çal›flma döneminde<br />
özellikle Ramazan, Kurban ve Hac çal›flmalar›n›n oldukça verimli geçti¤ini söyleyen<br />
A.Kuddusi K›l›ç üyelerimizin deste¤i ile bu çal›flmalar›n sürekli olarak geliflece¤ine<br />
inan›yoruz dedi.<br />
Daha sonra toplant›ya kat›lan tüm üyelere idare taraf›ndan çi¤ köfte ikram›nda<br />
bulunuldu.
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />
HESSEN<br />
Mahmut AKAR<br />
Büyük Türk Düflünürü Mevlana’yı<br />
önce özet bir bilgilendirmeyle<br />
tanıyalım:<br />
1207’de Horasan/Belh do¤umludur.<br />
Horasan; bugünkü ‹ran, Türkistan<br />
ve Afganistan’ı kısmen içine alan,<br />
Harzem-fiahlar, ‹kinci Büyük Selçuklu<br />
ve bilahare 1507’ye kadar Timurlu<br />
‹mparatorlu¤u’nun hâkimiyeti altındaki<br />
Türk ülkesi Belh ise, (Güney<br />
Türkistan, Kuzey Afganistan) zamanın<br />
büyük kültür merkezidir. (Yeni<br />
Türk Ansiklopedisi, cilt:4)<br />
Mevlana’nın babası, devrin büyük<br />
alimi Bahaeddin Veled, Harzem-fiahlar’la<br />
anlaflamayınca Belh’i terk eder.<br />
Celaleddin henüz daha küçük bir çocuktur.<br />
‹ran’dan Ba¤dat’a, oradan Hicaz’a<br />
ve nihayet fiam üzerinden Anadolu’ya<br />
gelerek önce Karaman, sonra<br />
Konya’ya ailece yerleflirler (1228).<br />
Mevlana Celaleddin Rumi 21 yaflında()<br />
ve Anadolu Selçuklu ‹mparatorlu¤u’nun<br />
en görkemli zamanıdır. Bazı<br />
kaynaklara göre ailenin seceresi,<br />
Hasan-i Basri üzerinden Hz. Ali’ye<br />
dayanır. Hem babasından hem de zamanın<br />
büyük alimlerinden ders almak<br />
için Halep ve fiam’da yıllarca tahsil<br />
yapan Mevlana’nın hayatı, Konya’ya<br />
"Anadolu’da ci¤eri yanık, kalbi susamıfl<br />
birini aydınlatmak" misyonuyla<br />
fleyhi tarafından gönderilen Tebrizli<br />
fiems’le tanıfltıktan sonra tamamıyla<br />
de¤iflir. 37 yaflına kadar büyük bir bilgin<br />
olarak tanınan Mevlana, fiemsi<br />
Tebrizi’nin karflısında, "Ateflin önündeki<br />
odun gibi yanmaya baflladıktan"<br />
sonra tam bir "gönül adamı" olarak<br />
kabul edilecekti. (Abdülbaki Gölpınarlı’nın<br />
tesbitleri daha farklıdır:<br />
fiems’le 62 yaflında bulufltu.)<br />
fiair, Mutassavıf, Fikir Adamı,<br />
Düflünür, Belhli, Rumi, Hazret-i Pir,<br />
Molay-ı Rum ve Konevi (Konyalı) lakablarıyla<br />
da tanınan Mevlana (Efendimiz)<br />
Celaleddin Rumi, 66 veya 68<br />
yaflında (17.12.1273) Konya’da (kendi<br />
tabiriyle) sevgilisine kavufltu.<br />
Anadolu’yu istilaya gelen müflrik<br />
(puta tapan) Mo¤ol kumandanlarının<br />
müslümanlaflması ve Türkleflmesinde<br />
732. Ölüm Yıldönümü Münasebetiyle<br />
Mevlâna Celâleddin Rumî’yi<br />
-Anlamak-Anlatabilmek<br />
büyük hizmetleri oldu¤u kaydedilen<br />
Mevlana Mo¤ol istilası altında inleyen<br />
Anadolu Halkına ve Konya’ya<br />
büyük teselli kayna¤ı olmufltur. (a.g.<br />
Ansiklopedi)<br />
En tanınmıfl eseri, 25700 beyitten<br />
ibaret olan Farsca yazılmıfl Mesnevi’sidir.<br />
(Mesnevi: Her beytin mısraları<br />
kendi aralarında kafiyeli, demektir.)<br />
Divan-ı Kebir, 40380 beyitlik ve<br />
Mektubat, Mecalis-i Saba, Fihi Ma<br />
Fih gibi di¤er eserleri de vardır.<br />
Mevlevili¤in tarikat olarak kuruluflu<br />
Mevlana’nın ölümünden sonra<br />
ve o¤lu Sultan Veled’le (1284) bafllar,<br />
tamamlanması 15.yy’a kadar devam<br />
eder.<br />
16. yy’dan itibaren köylerden flehirlere<br />
kaymaya bafllayan Mevlevilik,<br />
de¤iflik kesimlerden halk yı¤ınlarını<br />
terk ederek, bünyesinde yüksek zümreyi,<br />
elit tabakasını toplamayı hedeflemifltir.<br />
Mesnevi’nin giriflinde de,<br />
"Dinle neyden kim hikâyet etmede/Ayrılıklardan<br />
flikâyet etmede" denildi¤i<br />
gibi, ney Mevlelikte bir musiki<br />
aleti olarak önemli bir yer iflgal<br />
ederek, adeta sembol olmufltur.<br />
1925’de çıkartılan "Tekke ve Tarikatların<br />
Kapatılmasına Dair Kanun"la<br />
Mevlevi tarikatları da kapatılmıfltır.<br />
Anadolu Müslümanlı¤ına ayrı bir<br />
estetizm kazandıran Mevlevilik, günlük<br />
hayattaki befleri münasebetlerden<br />
tutun da, edebiyatımız ve musikimize<br />
dolayısıyla Türk Kültürünün zenginleflmesi<br />
ve ‹slam’ın yayılmasına büyük<br />
hizmetleri olmufltur.<br />
‹slam’da müzik aleti camiye girmemifl<br />
fakat tasavvuf, zilsiz defi, usul<br />
tutulan kudümü, inleyen rebabı, feryad<br />
eden neyi tekkeye almıfltır. (Abdülbaki<br />
Gölpınarlı)<br />
Mevlana’nın tassavufi ve ilahi aflk<br />
üzerine kurulmufl olan Mevlevilik’te<br />
bazı eflyalara yüklenen sembolleri de<br />
kısaca izah ettikten sonra bu bahsi kapatmak<br />
istiyoruz. Semazenlerin bafllarındaki<br />
sivri keçe külah; mezar taflını,<br />
sırtlarındaki hırka; mezarı, beyaz<br />
tennure (entari); kefeni temsil etmektedir.<br />
Devr-i Veledi denilen sema; öldükten<br />
sonra dirilmeyi, üç dönüflün<br />
her biri; tasavvuftaki bilgi merhalesinin<br />
her birisini; ilme’l-yakîn=ilim yoluyla<br />
bilmek, ayne’l-yakîn=görerek<br />
bilmek ve hakka’l-yakîn=gerçekle-<br />
Hak’la karıflarak, kaynaflarak (olarak)<br />
bilmek. Sema ederken yukarıya açılan<br />
sa¤ el ve yere dönük olarak açılan<br />
sol el; Hak’tan alır, halka da¤ıtırız,<br />
var görünürüz aslında aracılık eden<br />
bir suretten (görüntü) baflka bir fley<br />
de¤iliz, manasındadır.<br />
ÖZEL KÖE 33<br />
Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />
Mevlana’nın bazen dost meclislerinde,<br />
bazen yolda giderken vecde gelip<br />
fliirler ve Kuran’dan ayetler okuyarak<br />
sema etti¤i de kaydedilmektedir.<br />
Hz. Mevlana’yı Anlayabilmek<br />
Fert olarak insanların oldu¤u gibi,<br />
toplumların da hayatlarında örnek insanlar<br />
vardır. Bu örnek insan flayet bir<br />
fikir/düflünce adamıysa; bu sahada<br />
önder/lider olarak kabul edilir ve ondan<br />
faydalanma, fikirlerini kabullenerek<br />
daha çok insan tarafından paylaflılması<br />
yoluna gidilir. Din, ilim ve siyaset<br />
alanında öncü bir görev üstlenen<br />
ve o seviyede de¤er gören flahsiyetler,<br />
bazen mensubu oldu¤u toplumun,<br />
bazen de tüm insanlı¤ın müsbet<br />
manada ilerlemesinde karanlık yolları<br />
aydınlatan çıra¤ (lamba) gibidirler.<br />
Bu flahsiyetlerin ortaya koydukları<br />
eserlerden istifade etmesini bilmeyenler<br />
ise, ya yolunu flaflırarak baflka<br />
istikametlere yönlenir veya yönlendirilirler,<br />
veyahut da ilerleme sa¤layamayarak<br />
oldukları yerde kalırlar.<br />
Genelde biz Müslümanlar, özel de<br />
ise Türkler, tarihin belli döneminden<br />
sonra, milletler veya medeniyetler yarıflında<br />
bize yön gösterecek mihmandalarımızı,<br />
karanlıkları aydınlatacak<br />
çıra¤larımızla yola çıkmayı ihmal ettik.<br />
Siz bu ihmalkârlı¤a, unutkanlık,<br />
kıymetini bilmemezlik, cehalet veya<br />
be¤enmemezlik, hatta ihanet de diyebilirsiniz!<br />
Türk-‹slam Medeniyeti tarihinde<br />
çok önemli bir yeri olan de¤erlerimizden<br />
birisi de Hazreti Mevlana’dır.<br />
Batılılaflma dayatması ve bilahare<br />
toplumun eli kalem tutan kesiminin<br />
ço¤unlu¤u tarafından benimsenen bu<br />
süreçte Mevlana, son yıllarda sanki<br />
yeniden keflfedilmifl gibi... Dönen<br />
dervifller, turistik bir mahiyet kazanan<br />
fieb-i Arus törenlerine akın akın giden<br />
insanlar ve medyanın ilgisi...<br />
Dillerden düflmeyen, Hacı Bektafli<br />
Veli, Yunus Emre ve Mevlanalara<br />
slogan seviyesi ve ciddiyetinde sahiplenmeler...<br />
Bunu da bir geliflme olarak<br />
görmekle birlikte, asla yeterli olmadı¤ı<br />
kanaatindeyiz.<br />
Böylesi bir tefekkür adamınının<br />
gerçek de¤erini tesbit edebilmek için<br />
onu okumak lazım. Ömrünü okumaya,<br />
arafltırmaya ve düflünce üretme¤e<br />
vermifl bir flahsiyeti anlayabilmek için<br />
önce onu, onun gibi okumak flarttır.<br />
Mevlana, yerine göre flair, yerine göre<br />
dini ilah-i aflk’la yorumlayan mutasavvıf<br />
ve yerine göre de, düflünürdür.<br />
Zaten Mesnevi’yi idrak ederek okuyanlar,<br />
bunun üçünü de bir arada göreceklerdir.<br />
Dünya ve ahiret hayatıyla ilgili hikâyelere<br />
sıkca yer verilen Mesnevi’de<br />
Mevlana; "Allah saklasın bunu masal<br />
sanma. Bizim hâlimizdir, insanların<br />
hikâyesidir." demesiyle okuyucuya<br />
ikazını yapıyor. Mevlana’nın düflünce<br />
merkezinde, Allah’ın yeryüzündeki<br />
halifesi, "eflref-i mahlukat" olarak vasıflandırılan<br />
insan vardır.<br />
Di¤er tarikatlarda fleyhe yakıfltırılan,<br />
uydurulan birtakım özellikler,<br />
meziyetler ki, bunlar bazen Hz. Peygamber’de<br />
bile görülmeyen ola¤anüstü<br />
ve insanüstü meziyetlerdir(!),<br />
Mevlevilerin (ilk giriflte vurguladı¤ımız<br />
gibi) kültür düzeyi toplum ortalamasının<br />
üzerinde olan insanlardan<br />
oluflmasından dolayı da olabilir,<br />
Mevlevilik’te buna pek rastlanmıyor.<br />
Bu tip ihtimallere Hz. Mevlana’nın<br />
kendisi<br />
"Canım bedenimde oldukça Kuran’ın<br />
kuluyum, seçilmifl Muhammed’in<br />
yolunun topra¤ıyım. Birisi,<br />
sözlerimden bundan baflka bir söz<br />
naklederse; ondan da flikâyetçiyim<br />
ben, bu sözden de flikâyetçiyim" diyerek<br />
gayet açık ve anlaflılır bir dille<br />
tavrını ortaya koymufltur.<br />
Mevlana, hayatın içinden, mücadeleci<br />
bir insan olarak; "...Ey efendi,<br />
bir kenara çekilmek ifl de¤ildir, Ahmed’in<br />
(s.a.v) dininde rahiplik yoktur.<br />
O yüce Peygamber Efendimiz rahipli¤i<br />
yasaklamıfltır. Bofl yere bir kenara<br />
çekilmek bid’attır. Mübarek ümmetin<br />
içinde, arasında ol" demektedir.<br />
Böylece dünyadan elini-ete¤ini<br />
çekme¤i, ‹slam’ın ruhuna ters olarak<br />
kabul etmektedir.<br />
Mevlana’ya göre insanı di¤er canlılardan<br />
ayıran, aklı ve nefsidir. Kulluk<br />
mesuliyeti taflıyan insanın yarısı
34 ÖZEL KÖE<br />
Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />
HESSEN<br />
melek, yarısı hayvandır. Veya yarısı<br />
balık, yarısı yılandır. Balık yönü suya,<br />
yılan yönü ise insanı topra¤a çeker.<br />
Akıl veya nefis, hangisi galip gelirse<br />
insan o tarafa dahil olur.<br />
"Canında bir can var, o canı ara.<br />
Beden da¤ında bir mücevher var, o<br />
mücevherin madenini ara. A yürüyüp<br />
giden sufi, gücün yeterse ara; ama dıflarıda<br />
de¤il, aradı¤ını kendinde<br />
ara"(Rubailer 205)<br />
‹nsan merkezli medeniyet anlayıflımız<br />
Mevlana’da flöyle dile getirilir:<br />
"Sen cihan hazinesisin, cihan bir<br />
yarım arpaya de¤mez. Sen cihanın temelisin,<br />
cihan senin yüzünden taptazedir."<br />
‹nsana verilen de¤er, insanın<br />
Allah’a olan imanı ve sevgisiyle ba¤lantılıdır:<br />
"Gönül kirden süsden temizlenirse,<br />
Hak güneflinin nuru orada<br />
parıldar.". Böylesi gönüllere sahip<br />
olanları da Mevlana, "Gönüller Sultanı"<br />
olarak nitelendirir.<br />
‹nsana verilen de¤er Yunus Emre’de,<br />
"Bir kez gönül kırdın ise bu kıldı¤ın<br />
namaz de¤il" ifadesine karflılık<br />
Mevlana; "Ahmaklar mescide hürmet<br />
gösterirken, secde edenin kalbini kırmaya<br />
çalıflırlar. Gerçekte ise ey aptallar;<br />
o mecaz, bu hakikattır. Asıl mescid<br />
ariflerin gönül evidir. Velilerin<br />
gönlü, temiz kiflilerin secde etti¤i bir<br />
mescittir." fleklinde benzeri bir yaklaflım<br />
gösterir.<br />
Yukarıda da temas etti¤imiz gibi,<br />
insanı akıl ve nefs’in birlefliminde tarif<br />
eden Mevlana; "Akıl, Hakk’a ulaflma<br />
yolu de¤ildir" diyerek, aflk’ın devreye<br />
girmesiyle bunun mümkün olabilece¤ini,<br />
Mirac Gecesi’nde Cebrail<br />
ve Peygamber (AS)’ı misal olarak<br />
gösterir. Cebrail’in Sidre-i Münteha’ya<br />
gelince, "bir parmak ucu daha<br />
yaklaflsam yanarım" diyerek orada<br />
kalmasına karflılık, Hz. Peygamber’in<br />
Cenab-ı Hakk’a "kâbe kavseyn ev edna<br />
(Necm, 53/9)" ayetiyle yakınlaflmasını<br />
aflk’la izah eder. (Doç. Dr.<br />
Emine Yeniterzi)<br />
Batı’nın bilhassa 18 yy’da bafllayan<br />
pozitivist/akılcılık akımındaki<br />
yaklaflımında kendisini tanrının yerine<br />
koyan insana karflılık, Mevlana;<br />
"akıl, aflkla (Allah’a iman) birlikte<br />
olursa insanı yüceltebilir" tezini bundan<br />
yedi asır önce savunmufltur.<br />
"Akıl üstün olursa nefsin zayıflar. Zira<br />
a¤ır biniciden eflek halsiz düfler"<br />
demekle, aklın nefse üstünlü¤ünü dile<br />
getirmifl ve ilave etmifltir; "Akılsız<br />
dost gerçekte insan için düflmandır".<br />
Ömrünün tamamını ilime adamıfl<br />
bir insan olarak Mevlana’da ilim; bir<br />
amaç de¤il, insanı yaratıcıya yaklafltıran<br />
bir vasıtadır. Allah sevgisiyle<br />
yo_rulmamıfl, piflmemifl ilmi, "sahibi<br />
için sadece zahmet ve yorgunluk"<br />
olarak de¤erlendiren Mevlana; "‹lmi<br />
e¤er tenine kullanırsan yılan olur,<br />
gönlüne kullanırsan sana yar olur"<br />
tesbitiyle, ilmin Cenab-ı Allah’ın<br />
koydu¤u kurallar çerçevesinde kullanılmasının<br />
altını çizer.<br />
"‹lmi olup ameli olmayanlar sadece<br />
ilim muhafızıdır, âlim de¤ildir"<br />
(Mesnevi)<br />
Misâl:<br />
Hz. Peygamber’in: "Allahım; sana<br />
sı¤ınırım faydasız bilgiden, alçalmayan<br />
gönülden, doymayan nefisten,<br />
kabul edilmeyen duadan." hadisi gere¤ince<br />
bilginin faydalı olanına inanır.<br />
Bu konu Mesnevî’de bir hikâye<br />
ile anlatılır: Bir bedevî devesine iki<br />
çuval yüklemifl çölde yolculuk ederken<br />
bir filozofla karflılaflır. Filozof<br />
ona yükünün ne oldu¤unu sorunca,<br />
bedevî; "Bir çuval bu¤dayla dolu, di-<br />
¤eri de onu dengelemek için kumla<br />
dolu." der. Filozof; "E¤er bu¤dayı iki<br />
çuvala da bölseydin kum taflımana<br />
gerek kalmazdı." deyince bedevî<br />
onun aklına, bilgisine hayran olur ve<br />
sorar; "Bu bilgiyle sen sultan mısın,<br />
vezir misin; malın, mülkün, öküzün,<br />
deven kaç tanedir" Filozof cevabında<br />
padiflah, vezir olmadı¤ını, malı,<br />
mülkü, öküzü, devesi de olmadı¤ını,<br />
hatta kalacak evi, bir gecelik yiyece¤i<br />
bile bulunmadı¤ını söyleyince; bedevî<br />
hiddetle; "Yanımdan uzaklafl ki<br />
u¤ursuzlu¤un bana geçmesin. Bunca<br />
aklın, bilginin sana faydası olmamıfl.<br />
Ben yine çuvalın birine bu¤day, di¤erine<br />
kum yükleyeyim. Bu aptallık benim<br />
için daha iyidir." der. Bu hikâye<br />
ile verilmek istenen mesaj, bilginin<br />
sözde ve nazariyatta kalmaması, hayata<br />
uygulanması, yaflanması, insana<br />
hizmet etmesidir. Yalnızca ilim sahibi<br />
olmak yeterli de¤ildir; ilim, amelle<br />
birlikte olunca sahibine faydalı olur.<br />
(Doç. Dr. Emine Yeniterzi)<br />
"A¤açlara su vermek adalet, dikene<br />
su vermek zulümdür."<br />
Dikene su vermek zulümdür çünkü,<br />
su vererek dikeni yeflertmek; zalimi<br />
beslemek, zulümü payidar kılmak<br />
demektir. Günümüz dünyasında oldu-<br />
¤u gibi her türlü haramın, adaletsizli-<br />
¤in, ahlaksızlı¤ın "normal"laflmasını<br />
teflvik etmek demektir.<br />
"Do¤ruyla yalanın kokusu bil ki<br />
misk ile sarımsak gibi nefesten belli<br />
olur"<br />
Bilmem bunu da yorumlamaya<br />
gerek var mı Misk ile sarımsa¤ın kokusu<br />
arasındaki farkı ayırt edemeyen<br />
zavalılar varsın yalan söyleme¤e devam<br />
etsinler. Sarımsa¤ı yiyen kiflinin<br />
a¤zından çıkan kötü koku nasıl etrafındakileri<br />
rahatsız ederek insanların<br />
mesafeli durmasına sebep olurken<br />
kendisi bunun farkında olmuyorsa,<br />
a¤zından çıkan yalanla etrafa sarımsaktan<br />
da daha beter bir koku yayan<br />
kifli de, kokuflan çevresinden zamanla<br />
insanların niçin uzaklafltı¤ını anlamakta<br />
zorlanacaktır. Ayrıca, yalan sadece<br />
nefesi de¤il, ruhun da kokuflmasına<br />
sebep olmaktadır.<br />
"Din ifli hayranlıktan baflka birfley<br />
de¤ildir"<br />
Umumî bir de¤erlendirmeyle, iki<br />
çeflit müslümandan bahsetmek mümkündür:<br />
1) Do¤ufltan, gelenekçi, mevcutlarla<br />
yetinen vasat müslüman,<br />
2) ‹ster müslüman olarak, ister<br />
sonradan ‹slam’ı keflfetmifl olsun;<br />
arafltıran, inceleyen, yerine göre sorgulayan<br />
ve idrak edebilme kapasitesine<br />
haiz müslüman. Bu ikinci kategorideki<br />
müslüman, ‹lahî Nizam’a, insanüstü<br />
bir bilgi ve kapasiteyi ihtiva<br />
eden Kuran’a ve O’nun uygulayıcısı,<br />
örnek insan Resullulah’a hayran olan<br />
fluurlu müslümandır.<br />
Hayranlık duymadı¤ınız bir insanı<br />
sevemeyece¤iniz, siyasetini be¤enmedi¤iniz<br />
bir politikacının arkasından<br />
gidemeyece¤iniz gibi, hayranlıkla<br />
mensubiyet fluuru beslemedi¤iniz<br />
din de, sizin nezdinizde bir töre dini<br />
veya kültür dini olmaktan daha öteye<br />
gidemez. Kanaatimce müslümanlar<br />
bu noktada kendilerini sorgulamalıdırlar.<br />
Hz. Mevlana’da ise, Cenab-ı<br />
Allah’ın ayetlerinden olan canlı ve<br />
cansız varlıklara, O Rahim ve Rahman<br />
olanın tahayüllerimizin ötesine<br />
geçen sistemine duyulan derin bir<br />
hayranlık yatmaktadır.<br />
Hz. Mevlana’yı Anlatabilmek<br />
Yukarıda sadece birkaç misâlle<br />
Mevlana’yı anlamaya gayret ettik.<br />
Dinimiz ‹slam’ı bildi¤imizi, Hz. Peygamber’i<br />
tanıdı¤ımızı, medeniyetimizin<br />
büyük flahsiyetleriyle birlikte tarihimizi<br />
ö¤rendi¤imizi zannederiz.<br />
Gerçekten de ezbere bildi¤imiz epey<br />
bilgiye de sahibiz. Ezberden ayetler<br />
okudu¤umuz, hadisler rivayet etti¤imiz,<br />
dualar yaptı¤ımız gibi... Ahmet<br />
Yesevi’den, Hacı Bayram Veli ve<br />
Hacı Bektafl-ı Veli’den, Yunus’tan,<br />
Mevlana’dan veciz sözleri tekrarlayıp,<br />
onları sahiplendi¤imiz gibi...<br />
fiayet Mevlana’yı da bu usülle tanımaya<br />
devam edersek, onu hakkını<br />
vererek tanımamıfl ve anlamamıfl oluruz.<br />
Mesnevi’ye biraz göz gezdirenler<br />
flunu hemen hemen her fliirinde tesbit<br />
edeceklerdir ki, o büyük düflünür bazen<br />
bir âyet, bir hadis, bir tarihî olaydan<br />
yola çıkarak, bazen de insan ve<br />
hayvanlar âleminde gözlemledi¤i hâl<br />
ve hareketleri yorumlayarak okuyucuya<br />
kıssadan hisseler sunmaktadır.<br />
Baflka bir ifadeyle; Mevlana, Cenab-ı<br />
Allah’ın kurdu¤u nizamı okuyabilen<br />
bir âlimdir.<br />
Hayvanla veya hayvanlaflan insanla<br />
kul olan (eflref-i mahlûkat) insanın<br />
farkını flu veciz beyitiyle Mevlana ne<br />
kadar da güzel anlatıyor: "Ot ve arpa<br />
yiyen kurban olur; Allah nuruyla beslenen<br />
Kur’an.". Yafladı¤ımız çevrenin<br />
insan manzaralarına bir göz attı¤ınızda;<br />
hâkim medeniyet anlayıflı, insanları<br />
nefsinden ve midesinden baflka<br />
birfley düflünmeyen varlıklar haline<br />
getirdi¤ini esefle görürsünüz.<br />
Modern veya ça¤dafl hayat tarzında<br />
bildi¤iniz gibi dine ve dolayısıyla<br />
dindara hayat hakkı tanınmaz. Halbuki<br />
bizim medeniyet anlayıflımızda,<br />
manevi dünyamızın mimarlarından<br />
Yunus Emre; yetmifl iki milleti aynı<br />
gözle görürken, Mevlana; "Biz pergel<br />
gibiyiz. Bir aya¤ımız din üzerinde<br />
sa¤lamca durur, öteki aya¤ımız yetmifl<br />
iki milleti dolaflır" diyerek; (Yunus<br />
gibi) "yaratılanı Yaratan’dan ötürü<br />
sevdi¤imizi" ve bu sevginin temelinde<br />
din olgusunun yattı¤ını vurgulamaktadır.<br />
Bu "üstün ırk" cehaleti yüzünden<br />
2. Dünya Savaflı’nda 38-40 milyondan<br />
fazla insan hayatını kaybetmesine<br />
ra¤men, Batı bilhassa ‹slam aleminde<br />
ve di¤er co¤rafyalarda uyguladı¤ı,<br />
beyaz ırkın di¤erlerine üstünlü¤ü saplantısından<br />
vazgeçememifltir. Medeniyetler<br />
diyalo¤u çerçevesinde hangi<br />
Batılı milletin bir Yunus’u, bir Mevlanası<br />
vardır Ve biz, bu de¤erlerimizi<br />
günümüz dünyasına taflımada ne<br />
kadar baflarılıyız<br />
Okuyanımız anlamadı, anlayanımız<br />
da anlatamadı ki...<br />
"Nice Hintli ve nice Türkün dili<br />
birdir de nice iki Türk birbirine yabancıdır."<br />
Galiba asıl sıkıntımız buradan<br />
kaynaklanmaktadır. Hâlâ ülkemizde<br />
alt kimlik üst kimlik tartıflması yüzünden<br />
birbirimize ne kadar uzak<br />
durdu¤umuz hepinizin malûmudur.<br />
Müslüman milletler olarak, nice gayri<br />
müslimlerle anlaflmalar, dostluklar<br />
kurdu¤umuz halde, yanıbaflımızdaki<br />
dindafllarımızla düflmanlıklarımız da<br />
baflka bir gerçe¤imizdir. Kendi içimizde<br />
birli¤imizi sa¤layamadı¤ımız<br />
müddetçe, Mevlana gibi de¤erlerimizin<br />
fikirlerini anlamak, paylaflmak ve<br />
hayata geçirmek mümkün olmayacaktır.<br />
Yunus Emre, Mevlana gibi büyüklerimizin<br />
adını taflıyan camilerimiz,<br />
derneklerimiz var. Bu isim altındaki<br />
derneklerimiz acaba senede bir defa<br />
bu flahsiyetlerle ilgili anma günleri<br />
tertipliyorlar mı... Bu edebi-tarihi<br />
de¤erlerimizi tanıyor ve tanıtıyorlar<br />
mı... Her millet kendi âlimleriyle<br />
övünür, onları dünya kamuoyuna epmoze<br />
etme¤e çalıflırken, kendisinden<br />
bihaber olan bu milletin evlatları, varlı¤ını<br />
nasıl kabul ettirebilir<br />
Yine Mevlana’nın dedi¤i gibi,<br />
"Öyleyse yakınlık dili baflka bir dildir.<br />
Gönül beraberli¤i, dil birli¤inden<br />
daha iyidir.". Dindafl, fikirdafl ve hele<br />
gönüldafllara hatırlatıyoruz! Aynı dine<br />
mensup, aynı dili konuflan, aynı ülkenin<br />
vatandaflları olarak, önce gönül<br />
birli¤ini Mevlana’daki kainatı kucaklayan<br />
engin dünya görüflünü, Yaratan’a<br />
ve O’nun yarattıklarına duyulan<br />
hayranlık ve aflk derecesinde sevgiyi<br />
önce anlamak, sonra da anlatabilmek<br />
gerekir.<br />
Sonuç olarak Hz. Mevlâna’nın veciz<br />
sözüyle sohbetimizi noktalayalım:<br />
"Ya göründü¤ün gibi ol, ya oldu-<br />
¤un gibi görün"
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />
HESSEN<br />
M. Salih AYDIN<br />
Önce ALLAH’ın Selamı, Rahmeti,<br />
Bereketi bütün Müslümanların<br />
üzerine olsun. AL-<br />
LAH’ın Rasulü ve elçisi ümmetini<br />
daima düflünen hatta bütün insanlı¤ın<br />
saadetini düflünen Rahmet ve barıfl<br />
insanı o büyük elçiye salat ve selam<br />
olsun. Onun getirdi¤i mesajı anlamayalara<br />
da RAB’bimiz anlama idraki<br />
versin. Onun getirdi¤i mesajı kendilerini<br />
feda ederek silsile halinde bize<br />
ulafltıran Sahabeye, mezhep ‹mamlarımıza<br />
ve nice gizli ALLAH (C.C)<br />
Velilerine, Kahramanlarına Selam<br />
olsun. Yaratanın Kullu¤una yaraflır<br />
bir flekilde yaflamayı cümle ehli ‹slama<br />
nasip ve müessir eylesin. Acizane<br />
birfleyler yazmayı acılarımı yazıya<br />
dökmeyi denedim. Bu arada hata<br />
ve do¤rularımı sizlerin ihtarlarıyla<br />
düzeltece¤imi belirttikten sonra affınıza<br />
sı¤ınarak yazıma bafllıyorum.<br />
‹çimde bir acı sanki beni kemiriyor<br />
bazen alev bazen volkan olmufl<br />
beni yutuyor. Rahat ve huzur hepten<br />
yerini de¤ifltirmifl. Ne haberleri takip<br />
etmek ne gazete okumak ne de birileriyle<br />
bofl konuflmak istemiyorum.<br />
Gördü¤üm kan ve gözyaflı acı ve hıyanet<br />
dostu ama düflman ve bunları<br />
uzatabiliriz. Sadece ön planda para<br />
ve aslını inkar etmek geçmiflini karalamak.<br />
‹nsanlar sadece içi gayesiz<br />
fleylerle doldurulmufl saman çuvalı.<br />
Kölelik devri bitti diyorlar bitmedi<br />
hala yaflıyor en ihtiflamlı haliyle. ‹nsanlar<br />
arasındaki güveni de yok ederek<br />
kiflileri yapayalnız devletleri yapayalnız<br />
bırakarak. Bu dert insanları<br />
hem köle hem de depresyon hastası<br />
yaptı. fiimdi ise beyinler kiraya verilmifl<br />
sadece belirli fleylerin haricinde<br />
düflünme dumura u¤ramıfl yaflamak<br />
için yaflıyorlar. Devletler ise ba¤ımsızlı¤ı<br />
elinden alınmıfl abilerinden<br />
emir beklemektedirler. Bugün dost<br />
gördüklerimiz yarın para ve parayı<br />
veren ellerin kulu olmufl. Bahaneleri<br />
de hazır! biz barıfla ve diyalo¤a gönül<br />
vermifliz ‹slam dini de barıfl dini!<br />
diyerek güya kendilerini savunuyorlar.<br />
Neyin diyalo¤u dinin mi yoksa<br />
dünya flartları mı Acaba masaya<br />
eflit flartlarda mı yoksa birfleylerini<br />
vererek mi oturmaktasınız. Sizin gibi<br />
çok kapı kulları geldi geçti tarihi oku<br />
okumak için de¤il ibret almak için<br />
oku. Bu dünya için ahiretini satma<br />
müslümanlar arasındaki güveni sarsmaya<br />
hiç mi hiç hakkınız yok insanları<br />
sombilefltirmeyin bunun vebalini<br />
çekemessiniz vesselam.<br />
slam Konseyi’nden yabancı<br />
dümanı sloganlarla oy avcılıı uyarısı<br />
Almanya ‹slam Konseyi Baden Württemberg<br />
Rheinland Pfalz ve Sachsen Anhalt Eyaletleri’ndeki<br />
Eyalet Meclisi seçim kampanyaları çerçevesinde<br />
entegrasyon konusunun alet edilmemesi için uyarıda<br />
bulundu<br />
Konsey Baflkanı Ali Kızılkaya<br />
CDU’yu Baden Württemberg,<br />
Rheinland Pfalz<br />
ve Sachsen Anhalt eyaletlerindeki<br />
eyalet meclisleri seçim kampanyalarında<br />
yabancı düflmanı sloganlarla<br />
propaganda yapmasını elefltirdi. Kızılkaya;<br />
"Entegrasyon konusu populist<br />
amaçlarla kullanılmamalı,<br />
aksi taktirde toplum içerisindeki etkileri<br />
korkutucu olabilir" fleklinde<br />
uyarıda bulundu.<br />
Kızılkaya ayrıca Rheinland<br />
Pfalz Eyaleti CDU adayı Christoph<br />
Böhr’ün "Birlik Partileri ile artık<br />
bedavaya vatandafllık verilmeyecek"<br />
sözlerini sakıncalı buldu¤unu<br />
ifade ederken, hükümetin entegrasyon<br />
politikasındaki tutumu hakkında<br />
flunları söyledi; "Büyük koalisyonun<br />
kurulmasından bu yana herfley<br />
sadece sözde kalıyor, ancak somut<br />
bir adım yok".<br />
Bunun üzerine Kızılkaya’nın, fikir<br />
alıflveriflinde bulunmak ve entagrasyon<br />
politikası için yapılacak<br />
yeni hamleleri konuflmak için ‹çiflleri<br />
Bakanı Wolfgang Schäuble<br />
(CDU) ile görüflme talebinde bulundu¤u,<br />
ancak flimdiye kadar ne<br />
Schäuble’nin ne de Entegrasyon<br />
Sorumlusu Maria Böhmer’in<br />
(CDU) bu talebe cevap vermedikleri<br />
ifade edildi.<br />
ÖZEL KÖE 35<br />
Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />
Kabir memuru Hacarap<br />
GERÇEK B‹R H‹KAYE<br />
Babam daha Türkiye’de cebinde<br />
a¤ır vasıta ehliyeti oldu¤u halde<br />
ayakkabı boyacılı¤ı yap›yordu. Birgün<br />
hastahanenin Baflhekimi geliyor.<br />
Dr. ayakkabımı boya Hacarap. Babam.<br />
Boyayalım ama sen de bize bir<br />
günefl ol da ısıt. Dr. Valla Hacarap<br />
sana göre bir iflimiz yok ama yaparsan<br />
mezarcılık var yanına bir hoca<br />
bul o yıkasın sen mezar kaz ve defnet<br />
her ölü için 5 Lira. Sene altmıfllı<br />
yılların bafllangıcı babam seviniyor<br />
tamam diyor. Hergün 1, 2, 3 ölü babam<br />
bu ifle seviniyor ve anneme diyorki<br />
tamam avrat ifli iyi bulduk hergün<br />
böyle devam ederse mebbus maaflı<br />
üç ölü oldumu baklavamızı da<br />
yeriz diyor. Ama bu ifl böyle devam<br />
etmiyor iki ay kimse ölmüyor. Babam<br />
yine boyacılı¤a ve hammallı¤a<br />
devam ederken birgün hoca çıkıp geliyor.<br />
Selam ve hal hatırdan sonra<br />
babam hocaya bir çay söylüyor ve<br />
soruyor hocam bir maruzatın mı var.<br />
Hoca. ALLAH’tan kork iki aydır siftah<br />
bile yapamadık. Babam zevzekli-<br />
¤ine gidelim doktora flikayet edelim<br />
niye insanlar ölmüyor diye. Hoca.<br />
Hadi gidelim flikayet edelim. Hastahaneye<br />
varınca! Hoca. Ben ihtiyarım<br />
sen çık da söyle. Babam. Olur hocam<br />
sen flu kanepede otur. Kapıya yöneliyor<br />
çıkarken bir hemflire, beyefendi<br />
nereye. Babam lafı yapıfltırıyor ben<br />
burda memurum. Tabiki hemflire babamın<br />
üstüne bakıyor kırk yerinde<br />
kırk yamalık ve ne memuru o arada<br />
afla¤ıdan Çerkez Nuriye abla kabir<br />
memuru kabir diye ba¤ırıyor hemfleride<br />
dudak bükerek hımmm anladım<br />
geçebilirsin. Doktorun odasına varınca<br />
kapıyı çalıyor. Dr. gir. Babam kapıyı<br />
açıp bakıyor. Girsene Hacarap.<br />
Babam hemflire dıfları çıksın birfley<br />
söyleyecem. Dr. Benim gizlim saklım<br />
yok gireceksen gir diye ba¤ırınca<br />
babam içeri giriyor. Dr. ne söyleyeceksen<br />
söyle deyince babam lafı patlatıyor.<br />
Senden flikayetçiyiz. Dr. flikayetini<br />
söyle. Babam. ‹ki aydır seftah<br />
etmedik. Doktor ve orda bulunan<br />
hemflireler gülmekten yerlere yatıyorlar.<br />
Babam ciddiyetini bozmadan<br />
ne gülüyorsunuz beni Necati hoca<br />
getirdi inanmazsanız pencereden bakın.<br />
Hemen pencereye koflup bakıyorlarki<br />
Necati hoca kanepede oturuyor.<br />
Dr. babama dönerek yukarda bir<br />
hasta var çık bak. Babam yukarıya<br />
çıkıyor bakıyorki biri yatıyor nefes<br />
bitmek üzere ayakları buz kesmifl hemen<br />
hocaya müjdeyi vermek için kofluyor.<br />
Hocam, hocam gözün aydın<br />
biri ölmek üzere bekliyelim birazdan<br />
haber gelir. Beklemeye bafllıyorlar<br />
bir ara babam bakıyorki ölecek dedikleri<br />
adam balkona çıkıp geliyor.<br />
Hocam ölecek dedi¤im adam balkonda<br />
hoca flöyle bir bakıyor ve lafı<br />
yapıfltırıyor. Hadi ordan o seni de beni<br />
de götürür diyor. Aradan bir zaman<br />
geçtikten sonra hoca ondan evvel<br />
vefat ediyor. Seneler sonra babam<br />
izinde iken adam babamı buluyor<br />
ve lafı yapıfltırıyor al flu mezar<br />
parasını arkamda dolaflıp durma.<br />
Selam ve dua ile...<br />
Yeillerden bayan polislerin baörtüsü takabilmesine yeil ıık<br />
Yeiller daha fazla Müslüman<br />
polis memuru olsun istiyor<br />
Yefliller Almanya’daki bayan polis memurlarının baflörtüsü<br />
takmalarında bir sakınca görmediklerini açıkladı.<br />
Yefliller’in Avrupa<br />
Politikaları sorumlusu<br />
Angelika<br />
Beer Berlin günlük<br />
gazetesi "B.Z."e flunları<br />
söyledi; "Herkes istedi¤ini<br />
giymekte özgür olmalıdır.<br />
Bayan ö¤retmenlerin<br />
baflörtü takması gibi,<br />
bayan polis memurlarının<br />
da baflörtüsü takması ciddiye<br />
alınmalıdır." Yeflillerin<br />
göç politikaları sözcüsü<br />
Josef Winkler’de<br />
Beer’in görüflünü destekleyerek,<br />
"‹ngiltere’de<br />
uzun zamandır Hindistan<br />
kökenli polis memurlarının,<br />
askerlerin ve hakimlerin<br />
sarık takmaları gayet<br />
normal. Bu neden Almanya’da<br />
da olmasın"<br />
dedi.<br />
Yefliller Genel Baflkanı<br />
Claudia Roth ise Almanya’da<br />
daha çok Müslüman<br />
polisin göreve alınarak,<br />
polislik yolunun<br />
Türk ve Rus kökenli vatandafllara<br />
açılması gerekti¤ini<br />
ifade etti. Kısa<br />
süreden beri ‹sveç’te polis<br />
memurları baflörtüsü<br />
veya di¤er dini örtüleri<br />
taflıyabiliyorlar. Bu flekilde<br />
etnik azınlıkların polis<br />
memurlu¤una kazanılmasının<br />
hedeflendi¤i bildirildi.
SEKTÖR HABER<br />
36<br />
Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />
HESSEN<br />
AVRUPA VE TÜRKYE’DE ALTERNATF<br />
TURZMN ÖNCÜSÜ K.A.M 2000.<br />
Club & Hotel KARABURUN: Huzurlu, Kaliteli ALTERNATF BR TATL<br />
Club Karaburun, Antalya ile<br />
Alanya aras›nda, Karaburun<br />
mevkiinde, 60 bin metrekare<br />
alan üzerine kurulu bir tatil köyü. 5<br />
y›ld›zl› tatil üniteleri bulunuyor herfley<br />
dahil sisteminde çal›fl›yor. Club & Hotel<br />
Karaburun, klasik bir tatil yerine alternatif<br />
ve tüm aile fertlerinin rahat ve<br />
huzurlu bir tatil geçirmelerinden hakl›<br />
olarak bir marka haline gelmifl bir tatil<br />
köyü. Tatil köyünde her bir aile ferdinde<br />
yönelik genifl imkanlar sunan tesisler<br />
bulunmaktad›r. Bayan, bay ve çocuklara<br />
sunulan birçok imkandan yararlan›p,<br />
bir y›l›n bütün yorgunlu¤unu<br />
atmak ve e¤lenceli, unutulmaz bir tatil<br />
geçirmek için Club Karaburun'da herfley<br />
düflünülmüfl. Bu y›l yaz sezonuna<br />
bafllamadan önce ,,YEN‹L‹KLER‹N<br />
ADRES‹'' slogan› ile müflterilerine<br />
hizmet sunan Club & Hotel Karaburun'daki<br />
imkanlara bir göz atal›m:<br />
-Otel Odalar›: 150 otel odas›nda telefon,<br />
minibar, televizyon, merkezi<br />
klima, banyo, saç kurutma makinesi,<br />
özel kasa 24saat s›cak su mevcut.<br />
-Villa odalar›: 160 villa odada, 1<br />
ebeveyn odas›, 1 çocuk odas› ve oturma<br />
odas›, telefon, minibar, televizyon,<br />
banyo, saç kurutma makinesi, özel kasa,<br />
24 saat s›cak su, her odada özel klima<br />
mevcuttur.<br />
-Çocuklara özel aktiviteler: Çocuklar<br />
için havuz, aquapark, krefl atari ve<br />
oyun parklar›.<br />
-Bayanlara özel aktiviteler: ‹kibin<br />
metrekarelik bir alana kurulu iki katl›<br />
özel bir ortamda kurulu bu tesiste, iki<br />
katl› ve bir tuzlu üç su havuzu, günefllenme<br />
teras› ve çocuklar için havuz ve<br />
aquapark bulunuyor. Bunlara ek olarak<br />
sauna, spor salonu, hamam, kuaför<br />
ve güzellik salonu, mescit, dinlenme<br />
odas› ve dufl kabinleri, bayanlar›n rahat<br />
bir tatil yapmalar› için her türlü<br />
konfora sahip bulunmaktad›r.<br />
-TÜRKIYE'DE ‹LK KEZ VE<br />
TEK; A‹LEYE MAHSUS JAKUZ‹L‹<br />
HAVUZLAR VE SAUNALAR ‹LE<br />
S‹ZLERLE A‹LE BOYU HAVUZ<br />
SEFASI YAPMA ‹MKANI SUNU-<br />
YORUZ.<br />
-Club Karaburun'da e¤lence aktiviteleri<br />
de flunlar: Haftan›n yedi günü<br />
animasyon ve sahne flovlar›, turlar, su<br />
sporlar›, hal› saha, voleybol, basketbol,<br />
tenis alanlar›, masa tenisi, bilardo,<br />
atari gibi oyunlar ve salonlar her türlü<br />
teknik imkan.<br />
Club & Hotel Karaburun tatil köyünde<br />
Türk ve dünya mutfa¤›ndan en<br />
lezzetli yemekler aç›k mutfak olarak<br />
sunulmaktad›r. Sabah, ö¤le, akflam,<br />
aç›k büfeler ile sahilçrestaurantta her<br />
türlü s›cak ve so¤uk yemek mezeler,<br />
keyifli bir tatilin ayr›lmaz bir parças›<br />
olarak müflterilere sunulmaktad›r.<br />
Sundu¤u tüm bu hizmetlerle huzurlu,<br />
kalite alternatif tatil için ideal bir<br />
tatil köyü olma özelli¤ini ispatlayan<br />
Club & Hotel Karaburun, her aile ferdine<br />
yönelik unutulmaz güzel bir tatil<br />
vaadediyor.<br />
Hikmet Yaz›c›: (K.A.M 2000<br />
GmbH fiirketinin Sahibi) 1965 Ardahan<br />
Posof Do¤umlu. 1982 y›l›nda Almanya'ya<br />
geldi. Ekonomi dal›nda üniversiteyi<br />
bitirdi. Muhasebecilik ve yöneticilik<br />
yapt›.<br />
Soru: Alternativ tatil imkanlar›n›z<br />
nelerdir<br />
Hikmet Yaz›c›: Club & Hotel Karaburun,<br />
Almanya’da yaklafl›k 6 y›ld›r<br />
alternatif turizmin liderli¤ini sürdüren<br />
5 y›ld›zl› bit tesis. Alternativ turizm,<br />
han›mlar›n da kendi bafllar›na rahat bir<br />
ortamda tatil yapabilme imkan›d›r. Çeflitli<br />
uluslardan müslüman insanlar›n<br />
klasik tatil yerine bir aile ortam› içerisinde<br />
tatillerini geçirmek için ideal bir<br />
tesise sahibiz. Bu y›l Club & Hotel Karaburun'da<br />
birçok de¤ifliklikler yap›ld›.<br />
Özellikle han›mlar için bir havuz yap›ld›.<br />
Büyük bir günefllenme terasi ilave<br />
edildi. Türkiye'de ilk kez ve tek; aileye<br />
mahsus jakuzili havuzlar ve saunalar<br />
ile sizlere aile boyu havuz sefas›<br />
yapma imkan› sunuyoruz. Club Karaburun<br />
hiçbir tesiste olmayan bu hizmeti<br />
sizler için yapt›r›yor. Bu f›rsat›<br />
de¤erlendirin. Pastahane ve çay salonlar›m›z›<br />
yeni eklenen alanlar ile daha<br />
fazla genifllettik. Bu salonlarda kahvenizi<br />
yudumlay›p nargilenizi içebilceksiniz.<br />
2000 m2'lik ve kapal› olmak<br />
üzere yeni restaurant›m›z› hizmetinize<br />
sunuyoruz. Günümüz modern mimarl›k<br />
anlay›fl›yla yap›lan restaurant›m›zda<br />
keyifli aç›k büfe menülerimizden<br />
faydalanabileceksiniz. Toplant› ve<br />
kokteylleriniz için 500 kifli kapasiteli<br />
yeni konferans salonumuzu hizmetinize<br />
sunuyoruz. Siz de¤erli misafirlerimiz<br />
için 600 kiflilik anfitiyatro hizmetinize<br />
sunulmufltur. Bu tiyatroda çok<br />
daha güzel ve sizlere özel animasyon<br />
programlar›m›z› gönül rahatl›¤› içerisinde<br />
seyredebileceksiniz. Yine 2005<br />
y›l›nda sizler taraf›ndan çok be¤enilen<br />
ve daha da büyültülmesi istenilen sahil<br />
restaurant›m›z› yeni bir dizayn ile iki<br />
kat daha büyüterek siz de¤erli misafirlerimizin<br />
hizmetine sunuyoruz. Baylara<br />
özel Türk hamam› da 2006 y›l› itibariyle<br />
siz de¤erli misafirlerimizin<br />
hizmetine sunulacakt›r. 2006'da tesisimizi<br />
ve misafirlerimize yak›fl›r mescitlerimizi<br />
hizmetinize sunuyoruz. Ve<br />
çocuklar› tabi ki unutmad›k, sizler için<br />
yeni oyun alanlar› ve e¤lence mekanlar›<br />
oluflturmaktay›z. Tüm bu güzellikleri<br />
Akdeniz'in eflsiz güzelli¤i eflli¤inde<br />
mavinin ve yeflilin bütünleflti¤i<br />
Club & Hotel Karaburun 2006 y›l›nda<br />
da damgas›n› vurucak.<br />
Soru: Alternativ bir tatil geçirmek<br />
isteyenler size nas›l ulaflabilir<br />
Hikmet Yaz›c›: Bizim acenta a¤›-<br />
m›z baflta Almanya olmak üzere Hollanda,<br />
Belçika, Romanya, Fransa, ‹sviçre,<br />
Danimarka, Makedonya. 6 y›ldan<br />
bu yana Avrupa'da 800 acenta ve<br />
200'e yak›n temsilci ve koordinatör<br />
a¤›m›zla, profesyonel ve uzman kadrolarla<br />
hizmet veriyoruz. Tüm Avrupa'daki<br />
rezervasyonlar merkezi olarak<br />
burda yap›lmaktad›r.<br />
Soru: Alternativ turizm 2006 y›l›<br />
ile ilgili baflka ne tür çal›flmalar›n›z<br />
var<br />
Hikmet Yaz›c›: K.A.M 2006<br />
GmbH alternativ turizm sektöründe<br />
2006 y›l› itibariyle Thermal turizmede<br />
imza att›. Nevflehir Kozakl›kl›'da bulunan<br />
5 y›ld›zl› Roza Resort Thermal<br />
Hotel'in Avrupa pazarlamas›n› üstlenerek,<br />
müflterilerimize sa¤l›k turizminle<br />
ilgili hizmet sunmaktad›r.<br />
Soru: Roza Resort Thermal Hotel<br />
ile müflterilerinize nas›l hizmet sunmay›<br />
düflünüyorsunuz<br />
Hikmet Yaz›c›: Roza Resort Hotel'in<br />
corner suit, suit ve normal oda<br />
seçeneklerinde, evinizin rahatl›¤›n› ve<br />
s›cakl›¤›n› bulacaks›n›z. 28'i standart,<br />
200'ü suit, 2'si engellilere özel haz›rlanm›fl<br />
toplam 230 lüks odas›yla, her<br />
be¤eniye uygun konaklama seçenekleri<br />
sunan çok özel bir termal tesistir.<br />
Soru: Thermal otelinde ne tür rahats›zl›klar›n<br />
tedavisi yap›l›r<br />
Hikmet Yaz›c›: Kozakl› Kapl›calar›n›n<br />
flifa verdi¤i rahats›zl›klar: çeflitli<br />
adale ve kemik rahats›zl›klar›, a¤r›l›<br />
romantizmal rahats›zl›klar, kireçlenme,<br />
k›smi felç, egzema, sivilce ve çeflitli<br />
deri rahats›zl›klar›, mide ve ba¤›rsak<br />
rahats›zl›klar›, çeflitli böbrek ve idrar<br />
yolu rahats›zl›klar›, kronik iltihapl›<br />
kad›n hastal›klar›, stress ve buna ba¤l›<br />
rahats›zl›klar, balneolojik tedavilerde<br />
baflar›l› sonuçlar gözlenmifltir. Ayr›ca<br />
cildi gençlefltirir, k›r›fl›klar› azalt›r,<br />
saçlar› ve t›rnaklar› güçlendirir, parlakl›k<br />
verir, içme kürlerinde kullan›l›r.<br />
Soru: Otelinizde sosyal Üniteleriniz<br />
var m›d›r<br />
Hikmet Yaz›c›: -Lilyum sa¤l›k ve<br />
güzellik merkezi: Yosun Banyosu, çamur<br />
Banyosu, Espilasyon, Bay ve Bayan<br />
Kuaför, Masaj odalar›, Aromaterapi<br />
Havuzlar›, Fizik Tedavi Merkezi.<br />
-Lezzet Merkezler›: Naturcafe, Vitamin<br />
Bar, Cafe Roza, Kafeterya, Kahvalt›<br />
Salonu, Pastane, Restoran.<br />
-Yüzme Havuzlar›: Yüzme Havuzlar›,<br />
Termal Havuzlar, Kayd›rak Havuzlar›,<br />
çocuk Havuzlar›.<br />
-Spor ünitesi: Basketbol Sahas›,<br />
Futbol Sahas›, Koflu ve Yürüyüfl Parkuru,<br />
Fitness Center.<br />
-Al›flverifl Ünitesi: Mini Market,<br />
Hediyelik Eflya Ma¤azas›, Yöresel G›-<br />
da Ma¤azas›.<br />
-Di¤er Termal Üniteler: Bitki ve<br />
çamur Banyosu, Özel Aile Banyolar›,<br />
Masaj Odalar›, Sauna ve Dufllar, Buhar<br />
banyolar›, Türk Hamamlar›.<br />
Soru: K.A.M 2000’in baflka devletlerde<br />
flubeleri var m›<br />
Hikmet Yaz›c›: Bu sene itibariyle<br />
iç piyasaya yönelik ‹stanbul Fatihde<br />
K.A.M 2000 Turizm Limitet fiirketi<br />
alt›nda ofisimizi müflterilerimizin hizmetine<br />
açm›fl bulunmaktay›z. Di¤er<br />
Avrupa Devletlerinde 800 Acentayla<br />
birlikte çal›flmaktay›z.<br />
Soru: Baflka ne gibi faaliyetleriniz<br />
vard›r<br />
Hikmet Yaz›c›: 2006 y›l› itibariyle<br />
K.A.M 2000 GmbH Avrupa'da telekomunikasyon<br />
sektöründe de faaliyet<br />
göstermeye bafllam›flt›r. Avrupa'da<br />
Telsim haz›r kartlar›n›n pazarlanmas›,<br />
Almanya’da ise HanzaNet ile birlikte<br />
müflterilerimize hizmet vermekteyiz.<br />
Türkiye konuflmalar›nda insan›m›za<br />
ekonomik Telefon ve Internet kullanma<br />
imkan› sunuyoruz.<br />
Rezervasyon Info: 0203-55 23 910<br />
veya 0203-55 23 911
Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın çinde Gizlidir<br />
HESSEN<br />
Ben ONU HEÇ TAN‹M‹M<br />
- Borç yüzünden iki arkadafl mahkemeye<br />
düfler. Hakim davacıya sorar.<br />
"Sizin paranızı kim vermiyor."<br />
Alacaklı iflaret ederek:<br />
"O" Hakim borcu olana: "Niye<br />
aldı¤ınız parayı ödemiyorsunuz"<br />
Borçlu alacaklıyı tanımadı¤ını ifade<br />
eder. Duruma çok bozulan alacaklı,<br />
hakaeretin bu kadarına dayanamayaca¤ına<br />
belirttikten sonra:<br />
"Hakim beg, flimdi bu beni tanimi,<br />
ele mi Madem ele ben onu heç tanimim."<br />
Der ve dava kapanır...<br />
Sizinki Gavufli de Benimki<br />
Niye Gavuflmi<br />
- Palu'lunun alaca¤ı olan adam,<br />
borcunu ödeyemeden ölür. Bizim Palulu<br />
alaca¤ını alamadı¤› için son derece<br />
kızgındır. Kızgınlı¤ını belirtmek<br />
için her nereye getse ölen adama küfür<br />
etmektedir. Duyan arkadaflları Paluluya:<br />
- "Ula gardaflım ayıpdır. Niye küfür<br />
edisin Nasıl olsa gavuflmi." Palulu<br />
biraz düflünür ve:<br />
- "Ula siz ölenin arhasından Fatiha<br />
ohuyup, elizi yüzüze sürisiz, o gavufli<br />
de, benim etti¤im küfürler niye gavuflmi<br />
demifl...<br />
BAL MI NE M‹<br />
Köylünün biri doktora gider. Birikmifl<br />
parasıyla muayene olur. Sonuç;<br />
tüberkülozdur.<br />
Doktor:<br />
"Siz çok hastasınız, ci¤erleriniz<br />
çürümüfl. Kesin, tedavi olmalısınız.<br />
Size ilaç yazaca¤ım, alabilir misiniz"<br />
Hasta:<br />
"Yok."<br />
deyince, doktor ilaçları kendi dolabından<br />
verir ve:<br />
"Ama yiyeceklerine de dikkat edeceksin,"<br />
Hasta:<br />
"Nasıl"<br />
Doktor:<br />
"Her sabah aç karnına bal yiyeceksin.<br />
Bulabilirsen arada bir de etli yemek<br />
ye"<br />
Hasta doktora teflekkür eder ve gider.<br />
Ama düflünceler almıfltır:<br />
"‹lacı hallettik, ama bu bal ifli zor...<br />
Çok pahalı." diye düflünürken pazara<br />
gelir. Pazarda bal satan birinin yanında<br />
durur. Çekingen bir tavırla balın<br />
önünde durur! ‹flaret parma¤ını bala<br />
dokundurarak a¤zına götürür. Sonra<br />
da bal satan adama sorar:<br />
"Bu ne mi"<br />
Satıcı kızgın bir tavırla:<br />
"Bal, bal..! Ne, ne demek"<br />
Hasta sakin bir tavırla:<br />
"Hı.."<br />
Hasta bu sefer iki parma¤ıyla daha<br />
derine daldırıp, yalanır. Ve yine sorar:<br />
"Bal mı, ne mi"<br />
Satıcı:<br />
"Bal yav, bal iflte. Alacaksan al,"<br />
Bizim hasta bu kez avucunu bala<br />
daldırıp, iyice bir yalandıktan sonra<br />
satıcıya sorar:<br />
"Kaça mı"<br />
Satıcının artık sabrı kalmamıfltır:<br />
"Yav alacaksan al. Almisen git<br />
iflen. Zaten, Bu bal mı, bu ne mi, kaça<br />
mı dedin, yarısını yedin. Cehennem<br />
ol git, hayvan herif."<br />
Satıcı bu lafları sayarken bizim<br />
hasta baldan bugünkü nasibini aldı¤ı<br />
için arkasına bakmadan kaçıp gider.<br />
DENSÜZLÜ⁄ÜN CEZASI<br />
Elazı¤lının biri, eli sol yana¤ında<br />
gözleri kızarmıfl ve konuflması zorla<br />
anlaflılacak bir tarzda eczacının birine:<br />
"Yav diflim çoh fena, dohtora gettim<br />
ilaç vermedi. Hele buna bi bah da<br />
ilaç ver... Yav dohtor beni gapiya atti<br />
bili misin<br />
Eczacı flaflırarak:<br />
"Yav geçmifl olsun, hakikaten durumunuz<br />
iyi degil. Ne oldu, doktor size<br />
niye reçete yazmadı"<br />
Adam eczacıdan yüz bulunca:<br />
"Yav abe densüzlük iflte. Ben dohtor<br />
bege dedim ki "Ben seni hatirlim.<br />
Sen Kinederiçli del misin Ananla baban<br />
eflege çüt binerdi ha." Dohtor nasıl<br />
yumru¤u vurdusa patlattı. Ben de<br />
elece buraya geldim."<br />
Adam densizli¤inin cezası olarak<br />
on befl gün difl a¤rısı çeker.<br />
KOMED-FIKRA 37<br />
Mart-März 2006 / Safer <strong>14</strong>27<br />
ELAZI FIKRALARI<br />
KAHVEN‹N HATIRI<br />
Elazı¤lının biri, fliddetli gribe yakalanmıfl.<br />
Cepleri mendil dolu. Burnu<br />
öyle bir akıyor ki tarifsiz. Bizim gripli<br />
yolda yürürken, bir arkadaflı rastlar ve<br />
sorar:<br />
"Yav geçmifl olsun. Bu halin ne"<br />
Bizim gripli, bir arkadafl bulmanın<br />
sevinciyle:<br />
"Yav Mehmet, heç sorma. Allah<br />
düflmanımın baflına vermiye, bi grip<br />
olmuflum, burnum fıflır fıflır ahi. Bu<br />
neden ola acep"<br />
Arkadaflı:<br />
"Kardeflim o senin erkekliginden.<br />
Erkek adamın böyle burnu ahar."<br />
"Mehmet, benim gaynanam gilin<br />
evi buraya yahın. Gel bunu orada da<br />
söle. Gaynanam bahan pis hımik deyi."<br />
"Tabi canım sölerim."<br />
Kayınvalideye gidilir. Kayınvalide<br />
misafirlerine kahve ikram eder. Sonra<br />
bizim gripli gür bir sesle:<br />
"Fıflflfl..."<br />
Ardından da böbürlene böbürlene:<br />
"Arkadafl benim burnum ahi, neden<br />
acaba"<br />
Arkadafl› da:<br />
"Neden olacah, pisli¤inden" deyince<br />
Gripli flaflkın biraz da kızgın bir tavırla:<br />
"Ulan afla¤ıda bahan ele demedin"<br />
Arkadaflı gayet sakin bir ses tonuyla:<br />
"O¤lum aflfla¤ıda arhadafldıh, burda<br />
gahvenin hatırı var" der.<br />
OTUZ KURUfiA PEYN‹R<br />
Taze peynir yeni çıkmıfltır. Yafllı<br />
kadının biri peynir almak için çarflıya<br />
gider. Bakkalın birine sorar:<br />
"Gurban bu peynir gaça Güzele<br />
benzi"<br />
"Teyze, 50 gurufl"<br />
"Eyi eyi, hele öbür tükenlere de<br />
baham... Ça¤am bahallı mı<br />
"Yok teyze, normal fiyat"<br />
Teyze bir yere daha sorar:<br />
"Peynir gaça"<br />
"30 gurufl"<br />
Teyze 30 kuruflu duyunca flaflırır.<br />
Hesap bilmedigi için bakkala çıkıflarak:<br />
"Ana o¤ul ihtiyarım diye beni mi<br />
gandırisin"<br />
Biraz önce peynir sordu¤u bakkalı<br />
iflaret ederek:<br />
"Orda 50 gurufl dediler almadım.<br />
Ana edisin ki 30 gurufla canıma çekesin<br />
del mi Get o yanı, gider oradan<br />
alırım"<br />
Bakkal neye u¤radı¤ını anlamamıfl<br />
bir vaziyette:<br />
"Anacım sen hesap mı bilmisin,<br />
yohsa dalga mı geçisin" der, demez<br />
yafllı teyze lafı bakkalın a¤zına tıkar:<br />
"Hesabı senden eyi bilim. Benim<br />
yetiflmifl, senden böyük o¤ullarım<br />
var." der.<br />
PALU NÜFUSUNA<br />
KAYDEDECE⁄‹M<br />
Palu’da bayram arifesi, millet alıflverifl<br />
yapmaktadır. Yani çarflı oldukça<br />
kalabalıktır. Bu kalabalıkta efle¤in biri<br />
yüküyle birlikte yolun ortasına yıkılır.<br />
Bütün çabalara ra¤men eflek yerinden<br />
kaldırılamaz. Trafik allak bullak olmufltur.<br />
Derken ifl kaymakama intikal<br />
eder. Kaymakam:<br />
"Ne oldu, bu kalabalık ne, anarfli<br />
mi var"<br />
"Yok kaymakam bey. Bu eflek yere<br />
yatmıfl kalkmıyor."<br />
Kaymakam olayı dinledikten sonra<br />
efle¤in veteriner hekim tarafından öldürülmesini<br />
ve belediyenin ilgilenmesini<br />
ister. Efle¤in sahibi ise bütün varlı¤ının<br />
bu eflek oldu¤unu ve öldürülmemesini<br />
anlatmaya çalıflır. Bu arada<br />
yafllı, eli aya¤ı titreyen biri kalabalı¤ın<br />
arasından yaklaflır. fiöyle etrafına bir<br />
bakar ve sorar:<br />
"Ne oluyor burada gardafl"<br />
Bir görevli:<br />
"Amca eflek yatmıfl kalkmıyor. Sen<br />
karıflma, kaymakam bey zaten sinirli."<br />
Yafllı amca kendinden emin bir tavırla:<br />
"Bi dakka canım, ben flimdi onu<br />
kaldırmasını bilirim. Geçin bi kenara<br />
tecrübesizler."<br />
Yafllı amca e¤ilip eflegin kula¤ına<br />
bir fleyler fısıldar. Eflek ise ani bir refleksle<br />
kalkıp kaçar.<br />
Kaymakam flahit oldugu olaya çok<br />
flaflırır ve hemen yafllı adamı ça¤ırıp<br />
sorar:<br />
"Amca siz bu efle¤e ne dediniz<br />
Ermifl misiniz ki bu eflek hemen kalkıp<br />
kaçtı Yoksa okuyup üflediniz<br />
mi Ne yaptınız söylesenize."<br />
Yafllı amca mütevazi bir tavırla:<br />
"Gaymakam bey, öncelikle ben<br />
kendimi tanıtayım. Ben emekli bir nüfus<br />
memuruyum. Adım Ali flimflek.<br />
Efle¤e dedim ki ülen efleo¤lueflflek,<br />
adam gibi gahıp cehennem olisen ol,<br />
yohsa vallahide billahide bögünden<br />
tezi yoh, seni Palu nüfusuna kaydedecem.<br />
Eflek bunu duyunca hemen gahıp<br />
gaçtı."<br />
BÜYÜKLÜK<br />
Elazı¤’ın bir köyünde dü¤ün olur.<br />
Dü¤ünden bir süre sonra adet üzere<br />
ilk bayramda genç evliler kız evine el<br />
öpmeye giderler.<br />
O¤lanın babası o¤luna:<br />
"O¤lum sen bazen çok salak ifller<br />
yapisin. Gitti¤in yerde ailemizin flerefini<br />
düflün, iki paralık etme bizi. Ne<br />
sorarlarsa büyük, büyük laflar et, tek<br />
tek konufl ki flerefimiz iki paralık olmaya,<br />
itibarımız yerinde gala"<br />
O¤lan:<br />
"Peki babacı¤ım" der ve kız evine<br />
gelir. ‹çeri girerler. Adet gere¤i kız<br />
evin haremlik tarafına, erke¤i de selamlık<br />
tarafına alırlar. Karflılıklı tokalaflma<br />
ve selamlaflmadan sonra kaynata:<br />
"Damat geç flöyle otur"<br />
Damat yüksek bir yer bulmak için<br />
etrafına bakar, dolabı görür ve hemen<br />
üstüne fırlayıp oturur. Ne yapsın ailesinin<br />
flerefi söz konusu. Babasının dedi¤i<br />
gibi yüksekten konuflacak. Kaynata<br />
bütün flaflkınlıflıyla sorar:<br />
"Damat nasılsın, iyi misin"<br />
Damat:<br />
"Tren, tren. Tren yav tren."<br />
Kaynata kendi kendisine:<br />
"Yav herhalde bu anlamadı. Neyse<br />
peki babanlar nasıl, iyiler mi"<br />
Damat:<br />
"Fil, fil. Fil yav."<br />
Kaynata:<br />
"Allah, Allah. Hele bir fley daha<br />
soralım. O¤lum ekinler nasıl Bu sene<br />
bir fleyler kaldırabilecek misiniz"<br />
Damat düflünür ve:<br />
"Balina, balina."<br />
O zaman derler ki demek ürün iyi.<br />
Derken damat eve gider. Babası<br />
merakla sorar:<br />
"O¤lum nerde oturdun Kendine<br />
yüksek bir yer seçtin mi"<br />
"Baba dolabın üsdüne çıkıp oturdum."<br />
"‹yi halt etmiflsin. Peki ne sordular."<br />
O¤lan verdi¤i cevaplardan emin<br />
bir flekilde:<br />
Baba beni sordular tren dedim. Seni<br />
sordular fil dedim, ürünlerimizi sordular<br />
balina dedim. Valla baba daha<br />
büyük fleler aklıma gelmedi."
Padiflah çocu¤u<br />
Ünlü Memlük<br />
Sultan›<br />
4<br />
Bolu’da bir göl<br />
Atilla’n›n kurdu¤u<br />
büyük Türk<br />
imparatorlu¤u<br />
Birden<br />
Lahza<br />
Bir denizimiz<br />
Televizyon<br />
‹zmir’de bir semt<br />
Teflkilat<br />
Uranyum’un<br />
simgesi<br />
Mürit’in ünlüleri<br />
Bir ba¤laç<br />
Bir tür cetvel<br />
Teke’nin ilk hecesi<br />
2<br />
Liseden sonraki<br />
okul<br />
17<br />
61 plakal› ilimiz<br />
Kamer<br />
8<br />
6<br />
Oto yar›fl›<br />
Galyum’un simgesi<br />
Döteryum’un<br />
simgesi<br />
Alfabemizin 21.<br />
harfi<br />
Rütbesiz asker<br />
<strong>14</strong><br />
11<br />
Zehirli bir madde<br />
Bir erkek ad›<br />
1<br />
Bir erkek ad›<br />
Ayl›k ücret<br />
Türkiye<br />
Cumhuriyeti<br />
Annemizin annesi<br />
Numara<br />
Bencilik<br />
5<br />
Hala’n›n ünsüzleri<br />
Hükümdar<br />
Su<br />
Türk Standartlar›<br />
Enstitüsü<br />
9<br />
Bir bal cinsi<br />
‹sveç para birimi<br />
Bin aydan daha<br />
hay›rl› olan<br />
mübarek gece<br />
13<br />
Y›l›n dördüncü ay›<br />
Nikel’in simgesi<br />
Hafiften ekflimtrak<br />
tatl›<br />
Yabanc›<br />
At›n aya¤›na çak›l›r<br />
Bir mutfak aleti<br />
Elma çöpü<br />
Sini’nin ünlüleri<br />
Bir soru<br />
Bir nota<br />
Bir fliir türü<br />
Kara Kuvvetleri<br />
Komutanl›¤›m›z<br />
Toplumun temeli<br />
Tersi, yi¤it’in ilk<br />
hecesi<br />
Name’nin ünsüzleri<br />
Yaz›klar olsun<br />
anlam›nda<br />
12<br />
Ahirette iyilerin<br />
yurdu<br />
Bir Müslüman ülke<br />
Öldürmek<br />
Kiloamper<br />
‹yot’un simgesi<br />
Bir yaz meyvesi<br />
Beyaz<br />
Bir göz rengi<br />
Bir tür yar›fl kay›¤›<br />
Oturum<br />
Genifl<br />
Hüküm<br />
15<br />
Lise’nin ünsüzleri<br />
Sene’nin ünlüleri<br />
Boru sesi<br />
Soyluluk<br />
‹slam’›n<br />
flartlar›ndan<br />
Azerbaycan para<br />
birimi<br />
Kur’an-› Kerim’de<br />
bir sure<br />
Tersi, ö¤ütülmüfl<br />
bu¤day<br />
Kur’an-› Kerim’de<br />
bir sure<br />
16<br />
Bir tür toprak<br />
Ma¤ara<br />
Ço¤alma<br />
3<br />
Arapça’da bir harf<br />
Bir erkek ad›<br />
Bir haber ajans›m›z<br />
Bir cins iri yap›l› at<br />
‹mece’nin ünsüzleri<br />
Tersi, flayet<br />
anlam›nda<br />
Vücudun kemik<br />
yap›s›<br />
Su<br />
Bir hayret nidas›<br />
Kay›p, görünmez alem<br />
Aç›k olan, belirli<br />
olan<br />
Yön<br />
Tersi, oto aksam›ndan<br />
Bir erkek ad›<br />
Ar›n›n yapt›¤› flifal›<br />
madde<br />
Bir flart yap›m eki<br />
Etki’nin ilk hecesi<br />
Tungsten’in simgesi<br />
Asker<br />
Tarihte bir Türk<br />
devleti<br />
Ünlü bir camiimiz<br />
Görmeyen<br />
Aza<br />
Uzakl›k belirtir<br />
Çekingen, korkak<br />
Bir tür duvar boyas›<br />
Sadece, yaln›zca<br />
‹slam’›n ilk flart› Berrakl›k fiifal› bitki satan<br />
Meyve veren büyük<br />
bitki<br />
Litre<br />
Kibarca isteme<br />
Aç kalma hali<br />
Uçak sürücüsü<br />
Tabii olmayan flifllik<br />
Vadi’nin ilk hecesi<br />
Erzurum ilimizin bir<br />
ilçesi<br />
‹laç<br />
Genifllik<br />
Bir tü hayvansal<br />
g›da<br />
Peygamber<br />
Efendimizin (sav)<br />
Mevlam›z (cc) ile<br />
buluflmas›<br />
27 30<br />
28<br />
32<br />
18<br />
20<br />
26<br />
Bir ço¤ul yap›m eki<br />
Bir ba¤laç<br />
Bir soru<br />
Bir erkek ad›<br />
36<br />
38<br />
Büyük yük arac›<br />
35<br />
Veba<br />
21<br />
Alfabemizin 21.<br />
harfi<br />
Kesin<br />
Bir ço¤ul yap›m eki<br />
Bir renk<br />
Soylu<br />
31<br />
Bir mülkiyet yap›m<br />
eki<br />
Keder<br />
Uranyum’un<br />
simgesi<br />
Kan emen bir<br />
asalak hayvan<br />
Ses<br />
Müminin mirac›<br />
Savm<br />
Kamer<br />
Say›<br />
Kara K›ta<br />
Bay›nd›rl›k<br />
Beddua<br />
25<br />
‹nce saç<br />
Ayn› ismi tafl›yan<br />
Bak›fl<br />
Cahiliye dönemi<br />
putlar›ndan biri<br />
‹ran’da bir flehir<br />
Rey<br />
Tamam m›<br />
anlam›nda<br />
33<br />
29<br />
Roro’nun ünsüzleri<br />
Adrese verme<br />
Kabaca<br />
37<br />
Tarihte bir uygarl›k<br />
Uranyum’un<br />
simgesi<br />
Bir mevsim<br />
S›k›nt› sözü<br />
Laz’›n ünsüzleri<br />
Bir hayret nidas›<br />
Kabe ziyareti<br />
Yank›<br />
Kani’nin ünlüleri<br />
Süper zekal›<br />
Matematikt ikinci<br />
bilinmeyen say›<br />
Bir erkek ad›<br />
Dengesi bozuk<br />
terazi<br />
Asker<br />
Emtia<br />
Küçük vurucu silahl›<br />
grup<br />
Uzakl›k belirtir<br />
Su<br />
Metre<br />
‹lan’›n ünsüzleri<br />
Bier soru<br />
Saadet Partisi<br />
Bir haber ajans›m›z<br />
Lira<br />
Osman Gazi’nin<br />
kurdu¤u büyük<br />
Türk ‹mparatorlu¤u<br />
Yaz›m kurallar›<br />
Örnek<br />
34<br />
Uranyum’un<br />
simgesi<br />
ANAHTAR<br />
SÖZCÜK<br />
23 7 24<br />
10<br />
22 19<br />
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 <strong>14</strong> 15 16 17 18 19 20 21 22 23<br />
24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38
Pakistan Türkiye Bangladefl Keflmir Mozambik<br />
65<br />
Kurban kesimi yapılan ülke ve bölge listesi:<br />
Afganistan<br />
Arnavutluk<br />
Azarbeycan<br />
Bangladefl<br />
Belgrad<br />
Benin<br />
Bosna<br />
Bulgaristan<br />
Burkina Faso<br />
Burma Arakan<br />
Cezair<br />
Çad<br />
Çeçenistan<br />
Da¤istan<br />
Do¤u Türkistan<br />
Endonozya<br />
Eritre<br />
Etyopya<br />
Flistin<br />
G.Afrika<br />
Gambiya<br />
Ghana<br />
Gürcistan<br />
‹ngufletya<br />
Irak<br />
‹ran<br />
Iraklı Türkmenler<br />
Kamerun<br />
Karada¤<br />
Karaba¤<br />
Kazakistan<br />
Kenya<br />
Keflmir<br />
Kırgızistan<br />
Kongo<br />
Kosava<br />
Lübnan<br />
Makedonya<br />
Malezya<br />
Mali<br />
Mısır<br />
Mo¤olistan<br />
Mozambik<br />
Nahcivan<br />
Nijer<br />
Nijerya<br />
Ogedan<br />
Pakistan<br />
Ruanda<br />
Sancak<br />
Senegal<br />
Somali<br />
Srilanka<br />
Sudan<br />
Suriye<br />
Surinam<br />
Uganda<br />
Ukrayna<br />
Ürdün<br />
Tanzanya<br />
Togo<br />
Tunus<br />
Türkiye<br />
Türkmenistan<br />
Yemen<br />
‹slam Toplumu Millî Görüfl • KURBAN KOM‹SYONU • Boschstr. 61-65, 50171 Kerpen • Tel: +49 2237 656 293 • Fax: +49 2237 656 222 • www.igmg.de • E-Mail: sosyalhizmetler@igmg. de