"Dil gölgesi"nde bir Åair - ElazÄ±Ä Ä°zzetpaÅa Vakfı
"Dil gölgesi"nde bir Åair - ElazÄ±Ä Ä°zzetpaÅa Vakfı
"Dil gölgesi"nde bir Åair - ElazÄ±Ä Ä°zzetpaÅa Vakfı
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
kapı gıcırdayarak açıldı. Ayaklar altında ezilen karın sesini duydu yeniden. Sesler hemen<br />
uzaklaşmaya başladı. Uzaklaşan ayak seslerine, az önceki köpeklerin havlamaları eşlik ediyordu.<br />
Sonra otomatik tüfek sesleri geldi ve köpek sesleri aniden kesildi...<br />
Rüzgâr estikçe, menteşeleri yağsız olan eski kapı, sinir bozucu <strong>bir</strong> şekilde gıcırdıyordu.<br />
Kadın üşümeye başladı. Ayaz, onun damarlarındaki kana hücum ediyor, onu âdeta donduruyordu.<br />
Kapıyı örtmeyi düşündü. Ama nasıl Bir şekilde kapıyı kapatmak lazımdı. Kadın <strong>bir</strong>den<br />
duman kokusu hissetti, ardından yanan <strong>bir</strong> şeylerin kokusu... Yoksa komşusu gelip sobayı<br />
mı yakmıştı Hani söz vermişti, <strong>bir</strong> yerlerden odun bulup getirecekti; ama neden nefes almak<br />
gittikçe zorlaşıyordu Duman genzini yakıyor, gözlerini acıtıyordu. Göz kapaklarını iyice açtı.<br />
Odadaki dumanlar, eğilip kıvrılıyor, bin<strong>bir</strong> şekle giriyordu. Odaya <strong>bir</strong> sis perdesi inmişti sanki.<br />
Duman git gide daha da kesifleşiyor, <strong>bir</strong> şeyler çıtırdayarak yanıyordu. Tavandan aşağı uzanan<br />
kızıl alevler, yüzünü gözünü yalamaya başladı. Bağırmak istiyordu; ama öksürükten fırsat<br />
bulamıyor, boğulurcasına öksürüyordu. Çırpınıyor, çabalıyor, sudan çıkmış balık gibi ağzını<br />
<strong>bir</strong> açıp <strong>bir</strong> kapatıyordu. Gözleri yuvasından fırlayacak gibi oldu. Gözleri<strong>nde</strong> <strong>bir</strong> dehşet kıvılcımı<br />
yandı. Olanca gücünü toplayıp, âdeta yataktan aşağı yuvarlandı. Yüzüne çarpan soğuk<br />
rüzgârın geldiği yöne doğru emekleyerek ilerlemeye başladı...<br />
Rüzgâr, açık olan kapıdan esiyordu. Sürüne sürüne dışarıya çıktı. Temiz, buz gibi soğuk<br />
havayı büyük <strong>bir</strong> istekle ciğerlerine çekti. O anda titredi, takati kesildi ve kendi<strong>nde</strong>n geçmiş<br />
hâlde karların üzerine serildi. Kapıya kadar gelen ve yüzünü yalayan alevin sıcak nefesiyle<br />
kendine gelir gibi oldu. Yarı baygın <strong>bir</strong> hâlde, çevresine bakıyor, başına gelenleri hatırlamaya,<br />
olanları anlamaya çalışıyordu. ..<br />
Alevler <strong>bir</strong> anda tahta kulübeyi yuttu, kulübe yanarak yan tarafa doğru çöktü. O, mucize<br />
eseri sağ kurtulmuştu. Biraz gecikse, alevler amansız <strong>bir</strong> şekilde, yüzünü, gözünü, bütün vücudunu<br />
yakıp kavuracaktı. Ölüm korkusu, bü tün bedenini titretti. O an, bedenine <strong>bir</strong> kudret eli<br />
değmişti sanki. Dehşetle bağırarak <strong>bir</strong>kaç adım öteye sıçradı. Bunu nasıl, ne zaman yaptığını<br />
kendisi de anlayamadı...<br />
Az ötede toparlanıp yavaş yavaş ayağa kalkmaya çalıştı; lakin ilk denemesi<strong>nde</strong> başaramadı.<br />
Mecali kalmamıştı. Susuzluktan dudakları kuruyor, içi yanıyordu. Yerden <strong>bir</strong>az kar avuçlayarak<br />
ağzına götürdü. Avcunda hissetmediği soğukluğu, ağzında duydu o an. Kar, diline ya pıştı<br />
önce, erimedi, öylece kaldı. Sonra ağzında eriyen kar, boğazını ıslatsa da su tadı hissetmedi;<br />
ama gözlerine <strong>bir</strong> hayat ışıltısı geldi, ölgün gözleri hafiften parladı. Ellerini yere dayayarak<br />
güç bela yerden kalktı, etrafa şöyle <strong>bir</strong> göz gezdirdi. Her taraf alevler içi<strong>nde</strong>ydi, dört <strong>bir</strong> taraf<br />
yanıyordu. Yürümeye çalıştı, <strong>bir</strong>kaç adım attı. Birilerini bulmak ve ne olduğunu öğrenmek<br />
istiyordu; lakin ortalıkta in cin top oynuyordu. Ermeniler, sanki köyün ahalisiyle <strong>bir</strong>likte,<br />
inekleri, koyunları, kedileri, köpekleri de <strong>bir</strong> yerlere doldurup yakmışlardı...<br />
Ayakta çok duramadı. Başı dönüyor, titriyor, gözle ri kararıyordu. Sanki derin, zifiri karanlık<br />
<strong>bir</strong> kuyunun dibine yuvarlanıyordu. Yüzüstü düşmemek için, boşluğa asılıyormuş gibi<br />
ellerini ileriye uzattı. Ama direnemedi, dizlerini yere koyamadan dirseğine kadar kara battı.<br />
Par mak ları, karın altında <strong>bir</strong> şeye temas etti. Beyni<strong>nde</strong> aniden <strong>bir</strong> yıldırım çaktı, <strong>bir</strong> ümit ışığı<br />
peyda oldu. Belki ellerine değen <strong>bir</strong> parça ekmekti Eline değen o şeyi tutup çıkarttı. Elini<br />
gözle rinin ta önüne getirerek baktı. İlahi! Bu <strong>bir</strong> şekerdi! Nereden, nasıl düşmüştü En son ne<br />
zaman şeker yediğini hatırlamaya çalıştı. Şekerin karını, buzunu ağaç gibi olmuş parmakla-<br />
40<br />
eylül-ekim-kasım<br />
2010