11.04.2015 Views

07042015101733_kof6Ivt-2-101733_say_-3

07042015101733_kof6Ivt-2-101733_say_-3

07042015101733_kof6Ivt-2-101733_say_-3

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

İÇİNDEKİLER<br />

CİHANNÜMA DIŞ İLİŞKİLER KOORDİNATÖRLÜĞÜ<br />

ARAŞTIRMA BÜLTENİ<br />

SAYI 3 - MART 2015<br />

BOSNA’DA YÜZYILLIK DRAM<br />

Hüseyin YORULMAZ<br />

Sakarya İl Kültür ve Turizm Müdürü<br />

“Biz dünyanın en karmaşık insanlarıyız. Tarih,<br />

bize yaptığı şakayı hiç kimseye yapmamıştır.<br />

Düne kadar olduğumuzu bugün unutmak<br />

istiyoruz. Benimsenmemiş, kopmuş, şaşkın bir<br />

halde yarı yolda kalakalmışız. Gidecek yerimiz<br />

de kalmadı artık. Tıpkı göl olmak için çok<br />

küçük, toprağın içmesi içinse çok büyük olan,<br />

bir taşma sonucu ana nehirden kopan bir dere<br />

gibiyiz. Ceddimiz ve gözden düşme suçluluğu<br />

yüzünden duyduğumuz belirsiz bir utancın<br />

etkisi altında geriye bakmak istemediğimiz,<br />

ileride de bir şey göremediğimizden, herhangi<br />

bir karar almak korkusu içinde zamanı<br />

durduruyoruz. Kardeşlerimiz gibi, göçmenler<br />

de bizimle alay ediyorlar. Bizse, gurur ve<br />

nefretimizle övünüyoruz. Muhafazakâr olmaya<br />

çalışırken, kendimizi öyle bir yitirdik ki, artık<br />

ne olduğumuzu kendimiz bile bilmiyoruz. Bu<br />

ölü halimizi sevmiş olmamız ve bu durumdan<br />

kurtulmak istemeyişimizden ötürüdür<br />

mutsuzluğumuz. Oysa her şeyin olduğu gibi,<br />

bu sevginin de ödenmesi gereken bir bedeli<br />

vardır.” 1<br />

Bosna’nın yetiştirdiği ünlü romancı Mehmed<br />

Selimoviç, Osmanlı’nın Bosna topraklarından<br />

ayrıldıktan sonra Boşnakların yaşadığı<br />

coğrafyanın ve tarihin doğal bir sonucu<br />

olarak içine düştüğü atmosferi özetleyen bu<br />

veciz sözleri, bir Mevlevî şeyhi olan Ahmed<br />

Nureddin’le konuşan Hasan’a söyletir. Sanki<br />

yüzyıllık tarihin bir özeti gibidir. Gerçekten<br />

de Balkanlar hakkında kalem oynatan<br />

bazı tarihçilerin “barut fıçısı”, bazılarının<br />

“kaynayan kazan” olarak tanımladığı bölgenin<br />

olaylardan etkilenen en mazlum halkı<br />

Boşnaklardır. Osmanlı’nın bölgeden zoraki<br />

olarak çekilmesiyle birlikte en çok onlar<br />

yerlerinden edilmiş, Yugoslavya döneminde<br />

ikinci sınıf vatandaş yerine konularak en çok<br />

onlar sarsılmıştır. Balkan mozayiğinin rengi<br />

diğerlerinden daha ön plana çıkan bu milleti,<br />

uzun yıllar kimliklerinden bile mahrum olarak<br />

yaşamış, gelişmelerden ister istemez en çok<br />

onlar zarar görmüşlerdir.<br />

Selimoviç’in kişisel hayatından Boşnakların<br />

yazgısını okumaya devam edelim. Ünlü<br />

romancının kaleme aldığı “Derviş ve Ölüm’ü<br />

Neden Yazdım, Nasıl Yazdım?” yazısında<br />

şöyle anlatılır başından geçen trajik hadise:<br />

“1944 yılı sonlarında Partizan ve Tuzla Askerî<br />

Bölge Komutanlığı’nda subay olan en büyük<br />

ağabeyim, üçüncü Kolordu Askerî Mahkemesi<br />

kararıyla kurşuna dizildi. Şehirdeki afişlerde,<br />

Şevki Selimoviç’in, Halk Malları Genel<br />

Müdürlüğü’nün deposundan bir yatak, bir<br />

dolap, sandalye ve buna benzer ufak tefek<br />

şeyler çaldığı için idama mahkûm olduğu<br />

ilân edilmişti. Sanık, meşhur bir Partizan<br />

ailesinden olduğu için karar da bu denli sert<br />

olmuştu. Böylece devrime karşı ailemizin<br />

derin bağlılığı ve hayranlığı aleyhimize döndü<br />

ve biz uğrunda mücâdele verdiğimiz devrimin<br />

kurbanları olduk. İdama mahkûm olan<br />

ağabeyim, bütün eşyaları Hırvat militanlar<br />

tarafından talan edilmiş boş bir evde, bir şans<br />

eseri olarak esir kampında hayatta kalabilmiş<br />

14

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!