11.04.2015 Views

07042015101733_kof6Ivt-2-101733_say_-3

07042015101733_kof6Ivt-2-101733_say_-3

07042015101733_kof6Ivt-2-101733_say_-3

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

İÇİNDEKİLER<br />

CİHANNÜMA DIŞ İLİŞKİLER KOORDİNATÖRLÜĞÜ<br />

ARAŞTIRMA BÜLTENİ<br />

SAYI 3 - MART 2015<br />

Demokrasi, insan hakları, hümanizm gibi<br />

kavramların yüceltildiği bir zamanda başlarına<br />

gelen musibetlere inanamadılar. Bu çağda<br />

bu olur mu diye düşündüler önce. Üstelik<br />

Avrupa’nın arka bahçesi olarak adlandırılan<br />

Balkanlar’ın orta yerinde vuku buldu bütün<br />

bunlar. Dünyanın gözü önünde gerçekleşti.<br />

Evet, herkesin gözü önünde meydana<br />

gelen bu savaşta Boşnaklar “Müslüman”<br />

kimliklerinin bilincine erdiler. Batı’nın bazen<br />

sessiz kalarak bazen de yardımcı olarak Sırp<br />

ve Hırvatlarla elbirlik yok etmek istedikleri,<br />

tahammül edemedikleri bu kimlik, aksine o<br />

toprakların yeşil çuha örtüsünde farklı bir tona<br />

bürünerek daha bir sahibini buldu. Boşnaklar<br />

başlarına gelenlerin sırf bu kimliklerinden<br />

ötürü olduğunun farkına vardılar. Çetnikler<br />

ve Ustaşalar onların diline ve soyuna<br />

bakmaksızın “Siz Türk ve Müslümansınız!”<br />

diye saldırıyorlardı. Çünkü haklı olarak<br />

yüzyılların uygulaması ile Boşnaklığı,<br />

Türklükle ve Müslümanlıkla eşitliyorlardı.<br />

Bosnalı Müslümanlara karşı yapılan bu zulüm<br />

ve işkence sadece son savaşta yapılanla sınırlı<br />

değil kuşkusuz. Yugoslavya döneminde de,<br />

hatta Osmanlı çekildikten sonra bölgeyi işgal<br />

eden Avusturya-Macaristan İmparatorluğu<br />

devrinde de aynı zulüm ve işkencelere<br />

defalarca maruz kaldıkları görülmüştür.<br />

Bunu, Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı<br />

tarafından yayımlanmış 2 son dönem Osmanlı<br />

belgelerinden de periyodik olarak gün gün<br />

takip edebiliriz.<br />

Bosnalı Müslümanların yetiştirdiği, siyasi<br />

sıfatından daha çok düşünür yönüyle de öne<br />

çıkan Rusmir Mahmudçehajiç’in bu konudaki<br />

düşünceleri, Boşnakların yaşadıkları bölgede<br />

nasıl çetin bir sınavla karşı karşıya olduklarını<br />

gösteriyor bize: “Bosna, asırlar süren<br />

trajedisi içinde -insanoğlunun kökleşmiş<br />

iyimserliği <strong>say</strong>esinde gelecekte yok olacağını<br />

ümit ettiğimiz- şer kuvvetlerinin kurbanı<br />

olmuştur. Dünyanın geleceği, Bosna’nın<br />

emsâli bulunmayan çok yönlü ruhanî<br />

kimliğini oluşturan etkenlerin ve ilkelerin<br />

gücüne bağlıdır. Bu ilkelerin farkında olmak,<br />

birçok insan için şu anda çok dar ve çok uzak<br />

görünen ‘dar kapı’yla özdeştir. Bu kapı, o kadar<br />

uzaktadır ki yolu bulmamızı sağlayan izler<br />

çok belirsizdir. Diğer seçenek, yokuş aşağı<br />

inen ‘geniş yol’dur. Fakat yücelere tırmanan<br />

dar yolun farkında olan ve varlıklarını her bir<br />

zerresi ile ona adamış bulunan küçük bir grup,<br />

Bosna’nın geleceğinin teminatıdır.” 3<br />

1991–92 yıllarında Bosna-Hersek<br />

Hükûmetinde başbakan yardımcısı olarak<br />

görev yapan ve daha sonra Saraybosna<br />

Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak çalışan<br />

Mahmudçehajiç soğukkanlı düşünen, olayların<br />

sıcaklığına kapılıp fevrî hareket etmeyen<br />

bir düşünür. 20. yüzyılın sonunda ülkesinde<br />

yaşanan savaşın nasıl çıktığını ve çıkartıldığını<br />

satır aralarına kadar bütün ayrıntısıyla<br />

bilmesine rağmen, o yine de -çoğu sağduyulu<br />

Müslüman Boşnak aydını gibi- “paradoks”<br />

olarak tanımladığı Bosna’daki farklı unsurların<br />

birlikte yaşamasına taraftardır: Bosna ve<br />

Boşnak siyasetinin yaşaması için gerekli<br />

şartın, Sırplar ve Hırvatlarla kurulacak diyalog<br />

olması büyük bir paradokstur. Bosna’daki<br />

Sırpların ve Hırvatların, Bosna ve Boşnak<br />

karşıtı planlar doğrultusunda kullanılıyor<br />

olmaları, onların dışlanmasını gerektirmez.<br />

Eğer onları dışlarsak, Boşnak siyasetini ‘kan<br />

ve toprak’ siyasetine indirgemiş oluruz.<br />

Boşnakların kimliklerine, İslâm’dan kaynak<br />

bulmaları gerektiği sonucuna varabiliriz; bu<br />

kaynak, İslâm’ın farklılık içindeki birliğe güç<br />

vermesini sağlayan bir stratejidir. Birlik içinde<br />

farklılığı kabul etmek, Boşnakların İslâm’la ve<br />

Bosna’yla olan bağlarını zayıflatmaz. Aksine<br />

gelenekler arasındaki ilişkinin farkında olmak,<br />

Boşnak maneviyatının temelini teşkil eder.<br />

16

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!