11.07.2015 Views

Türk milliyetçiliği ve Etno-sembolik Çözümleme ... - York University

Türk milliyetçiliği ve Etno-sembolik Çözümleme ... - York University

Türk milliyetçiliği ve Etno-sembolik Çözümleme ... - York University

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

<strong>Türk</strong>iye Örnei: Mevcut Milliyetçilik Modelleri ‘<strong>Türk</strong>’ MuammasınıAçıklayabilir mi?Balkan milliyetçiliklerinin açtıı yoldan, <strong>Türk</strong> tarih aratırmalarındaki baskıneilim <strong>Türk</strong> milli uyanıının Fransız Devrimine <strong>ve</strong> Avrupa Aydınlanması’naborçlu olduunun vurgulanmasıdır (Lewis 1961; Berkes 1975; Kitromilides1983 <strong>ve</strong> 1994). Bu durum büyük ölçüde Batı modernitesinin <strong>ve</strong> onunla gelenkültürel-felsefi gelenein milliyetçi <strong>Türk</strong> reformcularının <strong>ve</strong> Batı odaklıentelektüellerin gönlüne, Osmanlı imparatorluunun karmasık <strong>ve</strong> dini çarıımlıkültürel tarihinden daha yakın olmasından kaynaklıdır. Aslında, Cumhuriyetrejiminin sosyal <strong>ve</strong> kültürel tarihine yakından bir bakı, Cumhuriyet tarihinin enazından ilk birkaç onyılında modern, vatanse<strong>ve</strong>r <strong>Türk</strong> milliyetçiliinin en iyiileyen ilkesinin Alman Romantik ulus inası- dilsel benzerlik, etno-dinselhissiyat <strong>ve</strong> kollektif dayanıma ruhuyla birbirine balı homojen bir halkolduunugörmemizi gerektirir (1988a: blm. 5). <strong>Türk</strong> milliyetçiliinin köklerinedair algıdaki bu balantısızlık, <strong>Türk</strong> milliyetçilii çalımalarındaki temelsorunların aynadaki suretini temsil eder diyebiliriz.<strong>Türk</strong> milliyetçiliini bir sınıflandırmaya tabi tutmaya kalkacak olursak karımızaçok çeitli türde problemler çıkacagını önceden kabul etmek gerekir.Cumhuriyetçi anlamda <strong>Türk</strong> milliyetçiliinin hedef kitlesi Anadolu’nun <strong>Türk</strong>çekonuan Müslüman halkıdır. Bu balamda milliyetçilie sivil deil de etnikyaklaım kurtuluçu ulusal egemenlik doktriniyle birleince zamanındaCumhuriyetçi kadroları <strong>ve</strong> onların yandalarını moti<strong>ve</strong> etmi gibi durmaktadır.Öte yandan, volkish, yani Alman Romantik modeli, ulus olmaktan devlet olmayadoru- <strong>Türk</strong> örneine uymayan bir biçimde- kademeli bir hareket yörüngesidikte etmitir. 3 Özellikle de, <strong>Türk</strong>iye’deki modern ulus inası sürecini Osmanlıimparatorluunun son yüzyılından balatacak olursak, ulus-inası <strong>ve</strong> devletinasıylailgili iki süreç, <strong>Türk</strong> Kurtulu Savaı (1919-1922) sonrasında yenidençizilen corafik sınırlarca kutsanmı uzun bir ‘devrimci sıçrayı’a doruevrilmitir. lginçtir ki bu, eski dünya imparatorluklarının ufalandıı çadayaygınca görülen bir gelimeydi (Brubaker 1996a <strong>ve</strong> 1996b). Bu anlamda, sorunçelien örneklerden çok modellerden kaynaklı gibi gözükmektedir.Öte yandan alansal/sivil milliyetçilik modelinin <strong>Türk</strong> örneineuyarlanabilirliinin daha baarılı olduunu söylemek de doru olmaz. ayetmodern <strong>Türk</strong> milliyetçiliinin balangıcı olarak, etno-dinsel açıdan karma birimparatorluk tebaasına iaret eden Tanzimat Dönemi’nin Osmanlı reformlarınıalırsak, reformcu kadroların siyasi görülerinin ‘Birey <strong>ve</strong> Yurtta HaklarıBeyannamesi’ne <strong>ve</strong> dolayısıyla sivil milliyetçilik modeline uygun bir dorultuda3


ekillendii söylenebilir. Ancak o zaman da Cumhuriyetçiliin <strong>ve</strong> özeldeKemalizm’in <strong>Türk</strong> milliyetçiliini Osmanlı mirasıyla u <strong>ve</strong>ya bu ekildeherhangi bir baı <strong>ve</strong>ya borcu olmayan, kendi içinde bir balangıç <strong>ve</strong> son olarakgörmekteki ısrarı sorunu çıkar karımıza. Elbette üçüncü bir seçenekdüünülebilir <strong>ve</strong> <strong>Türk</strong> milliyetçi uyanıının farklı dönemlerinin ayrı balıklaraltında deerlendirilebilecei savunulabilir <strong>ve</strong> sonuç olarak <strong>Türk</strong>milliyetçiliinin önemli oranda bir hibridlik sergiledigi açıkça kabul edilebilir.Öte yandan, <strong>Türk</strong> milliyetçiliinin bu ekilde ucu açık bir okuması milliyetçihareket <strong>ve</strong> olusumlara dair örneklerin, gelimenin türlerine <strong>ve</strong> yörüngelerinegöre sınıflandırılmasına yönelik güçlü arzulardan dolayı, çounlukla geri planaitilmitir.Aynı derecede önemli bir baka husus ise, söz konusu bir milliyetçiliin FransızDevrimi sonrasında meydana gelen Alman <strong>ve</strong> Merkezi/Dou Avrupalı tepkimodelini <strong>ve</strong>yahut Fransız Devrimi’nin kendisinin mirasını izleyip izlemediiyleilgili ayrılmanın <strong>Türk</strong>iye örneine özgü olmamasıdır: bu durum klasik birmodernist çıkmaz tekil etmektedir (Kedourie 1961 <strong>ve</strong> 1970; Hobsbawn 1990;Smith 1983 [1971], 1998 <strong>ve</strong> 1999). lle de bir fark aranacaksa, <strong>Türk</strong>iye örneibu balangıç noktalarının herhangi birinin <strong>ve</strong>rili bir milliyetçi hareketeuyarlanabilir olarak addedilebileceini ancak hiç birinin hareketin aldıı biçimi<strong>ve</strong>ya içinden geçtii <strong>ve</strong> kendisine son halini <strong>ve</strong>ren dönüüm süreciniaçıklayamadıını gösterir. Öte yandan milliyetçilie ezelci (perennialist) <strong>ve</strong>ebediyetçi (primordialist) yaklaımlar da meselenin tam olarak anlaılmasınımümkün kılmaz. Örnein, ilk <strong>ve</strong> son dönem Osmanlı yönetiminin yapısınıetkileyen kültürel <strong>ve</strong> demografik deiimlere dair bilgi eksikse, OsmanlıHanedanlıı’nın, antik (<strong>ve</strong> modern) zamanların Orta Asya <strong>Türk</strong>leri’nin <strong>ve</strong>günümüz <strong>Türk</strong>iyesi’nde yaayan halkların birbirleriyle ilikilendirilmesihatasına düülebilir. Belirli bir tarihsel vaka nasıl ki sadece ulus-inasınınkullanıma hazır, modernist modellerine dayalı olarak kategorize edilemezse,politik olarak balı <strong>ve</strong> bilinçli bir yurttalık inasının ille de (varsayılan) kültürel<strong>ve</strong> demografik bütünlüün bir dorudan ürünü olmadıı da unutulmamalıdır.Bu balamda, bu çalımamın odaı olarak modern çada farklı bir ‘milliyetçi<strong>Türk</strong> kültürü’ sonucunu douran sürecin dönüm noktalarını aldım. Bu yollamilliyetçilie olan ezelci /ebediyetçi (primordialist/perennialist) <strong>ve</strong> yasakçımodernist yaklaımların tuzaklarından kaçınabileceimi umuyorum. <strong>Etno</strong>sembolizminönemli bir yönü farklı milliyetçi projelerin ortak noktalarını tespitedebilmesidir. Ulus-ina süreçlerinde görülen farklılıklara ramen,milliyetçiliklerin tümü ulusun farklı bir küme algısını <strong>ve</strong> imajını pekitirmeamacına hizmet ederler (Smith 1981, 1986 <strong>ve</strong> 1999). Alansal/sivil(territorial/civic) model, ulusu sınırları çizilmi <strong>ve</strong> sözlemeye dayalı, kanunlar<strong>ve</strong> yasal kurumlara göre hareket eden bir politik cemaat olarak görür. Bunakarın, etnik ulus-ina modeline göre, ulusal tarih kroniklerine yansıyan ortak


köken, soy <strong>ve</strong> kültürel özellikler, ulusun sınırlarının belirlenmesi <strong>ve</strong>kurumsallatırılması için gerekli temelleri salar (Singer 1996). Soysal baların,mitlerin, etnik dayanıma sembollerinin <strong>ve</strong> benzersiz olma iddiasının muhafazaedilmesi ihtiyacı, bu tür milliyetçilikleri siyasi meruiyetin elde edilebilmesiaçısından gerekli bir ‘organik formül’ haline getirir. Öte yandan, belli balı bazıgelenek <strong>ve</strong> göreneklerin kanun mertebesine yükseltilmesinden, devletin birresmi dininin yaratılmasından <strong>ve</strong>ya bölgesel aızlardan ulusal dillergelitirilmesinden her ne kadar genellikle etnik milliyetçilik sorumlu tutulsa da,öncü mahiyetindeki sivil/alansal milliyetçilik örnekleri- Fransız milliyetçiliigibi- farklı biçimlerde de olsa temede yine bu türden ulus-inası sürecindengeçmislerdir. Benzer sekilde, güçlü demotik (halkçı) <strong>ve</strong> plebyen (avam)özellikler sergileyen <strong>ve</strong> ‘kitleleri tarihe da<strong>ve</strong>t etmek üzerinden popülizm yapan’bir tek etnik milliyetçilik deildir (Nairn 1975 <strong>ve</strong> 1997). Alansal/sivil milliyetçihareketler <strong>ve</strong> rejimler de aynı derecede yaygın destee <strong>ve</strong> geni çaplı meruiyetegereksinim duyarlar.<strong>Türk</strong> milliyetçilii etno-sembolizm tarafından çizilen bu geni çerçe<strong>ve</strong>ye çokzorlanmadan oturmaktadır. Hareket, 150 yıllık geçmisinde yaygın kabulgörmek <strong>ve</strong> yeni ulus-devlet için meru bir konum salamak amacıyla farklıtekniklerin bileiminden faydalanmıtır. Kurumsal cephede, yeni ulus-devletinönde gelen kadroları öncelikli olarak alansal/sivil milliyetçilik türünüdesteklemilerdir. Ulusal egemenlik doktrini tarafından desteklenen devletmerkezliFransız Devrimi ideolojisinin izinden giden Cumhuriyetçi kadrolarEitlik (<strong>Türk</strong> vatandalıı altında- bütün etnik gruplar <strong>ve</strong> slami mezheplerledier Yahudi <strong>ve</strong> Hıristiyan azınlıkların), Kardelik (Cumhuriyet’in kutsanmısınırları dahilinde, halk egemenlii öncülüne dayalı olarak tüm etnik grupların<strong>ve</strong> dinlerin) <strong>ve</strong> Özgürlük (modernizasyon, laiklik, radikal kültürel reformlar <strong>ve</strong>devlet merkezli ekonomik gelime yoluyla Batılı istilacılardan <strong>ve</strong> Yunanordusundan kurtulma) vaadinde bulunmulardır. 4 <strong>Türk</strong> milliyetçiliinin Kemalistkolu da (adını askeri lider <strong>ve</strong> ideolog, daha sonra <strong>Türk</strong>ler’in Ata’sı anlamınagelen Atatürk soyadını alan Mustafa Kemal’den alan, ancak Atatürkçülük olarakancak hareketin aktif katılımcıları tarafından isimlendirilen) <strong>Türk</strong> ulusunun <strong>ve</strong>onun ulus ruhunun ‘yeniden dirilii’ olarak tanımlanmıtır. Öte yandan,Osmanlı’nın sosyal <strong>ve</strong> siyasi tarihi üzerine özellikle son dönemde yapılançalımalar, <strong>Türk</strong> milliyetçiliinin popüler sunumlarının Cumhuriyet rejimininkuruluundan önce de etno-kültürel bir özün tanımlanmasını savunduunuortaya koymaktadır (Kushner 1997; Landau 1992; Deringil 1993). Cumhuriyetdöneminde meydana gelen <strong>ve</strong> daha önce benzeri görülmemi gelime, kurucu<strong>Türk</strong> milli tarih anlatımlarının <strong>Türk</strong>-ulus devleti himayesinde etkili biçimdekurumsallatırılması, yaygınlatırılması <strong>ve</strong> kutsanarak sabitlestirilmesi olmutur.Buna ek olarak, en azından Cumhuriyet’in ilk yıllarında, önde gelen <strong>Türk</strong>4


milliyetçisi kadrolar <strong>Türk</strong> olarak adlandırılan halkın tarih boyunca kaydettiikültürel <strong>ve</strong> medeniyetsel baarılarından bahsederken, ırksal <strong>ve</strong> etnik faktörlerebelirgin derecede vurgu yapmılardır.Bu bakımdan, <strong>Türk</strong> milliyetçiliinin temel öretisi, Osmanlı döneminde gelien<strong>ve</strong> itibar gören dier bütün kimliklere ramen gururlu <strong>ve</strong> kendinden emin bir‘<strong>Türk</strong> insanı’ inasının kabulü olmutur. 5 Bu medeniyetsel ihtiam <strong>ve</strong> ulusalüstünlük örnei ideal sahıs, etnik, ırksal, dinsel <strong>ve</strong> topografik çarıımları aynıanda hem kabul hem de reddettii için biraz garip bir yaratıdır. Kategorik birbelirteç olarak, bu yaratı herhangi bir kimseyi <strong>ve</strong> aynı zamanda herkesi OrtaAsya’nın antik <strong>Türk</strong>i kabileleri, antik Anadolu’nun Hititler’i <strong>ve</strong> Sümerler’i, eskiYugoslavya’dan olanlar da dahil olmak üzere, Balkanlar <strong>ve</strong> Kafkaslar’dan gelengöçmen cemaatlerin bileimini de kapsayan bir soy silsilesine ait addeder. 6 Bunakarın, Küçük Asya’nın <strong>Türk</strong>çe konuan Rum Ortodoks cemaatleri, bir zamanlarDou Anadolu’da yaayan Ermeni cemaatlerin torunları ya da Müslüman Kürtnüfusun çeitli kesimleri bu üstün ünvanı (entitlement) talep edemezler.Kökenleri itibarı ile ayrı bir kategoriye ayrılırlar. <strong>Türk</strong>lüün etno-dinsel esası butür durumlarda, ne olmadıı açısından yani negatif tanım üzerinden tahditedilmitir. Baka bir deyile, Cumhuriyet öncesi Osmanlı/<strong>Türk</strong> toplumununbelirli bazı kesimleri <strong>Türk</strong>lüün karılık geldii anlamın antitezi olaraktanımlanmılardır. <strong>Türk</strong> ulusuna ait böyle çift-taraflı keskin bıçak benzetmesineuygun bir nitelik var olduu sürece, <strong>Türk</strong> milliyetçilii münakaalı bir siyasitarihe sahip bir doktrinel yapı olarak kalmaya devam edecek <strong>ve</strong> karsılastırmalıarastırmalar açısından bakıldıgında sınıflandırılmaya tabi tutulamayacaktır.Ancak, modernist milliyetçilik teorileri tarafından üretilen ‘Eski Dünya’nınzararlı unsurlardan arındırılmı örneklerini saymazsak, dünya tarihinde çeitliulus-formasyonları baglamında kaydedilen dinamizm, <strong>Türk</strong> milliyetçiliininsunduu türdeki ‘düzensizlikleri’ anlamaya direk olarak hizmet edebilir.Milliyetçiliin etno-<strong>sembolik</strong> çözümlemesi ite bu bol renkli <strong>ve</strong> desenli örgüyüanlamaya yönelik olarak formüle edilmitir. Bundan dolayı, <strong>Türk</strong>iye örneimilliyetçilik çalısmalarındaki mevcut modellere önemli bir alternatif tekil eder.<strong>Türk</strong> Ulusal Devrimi’nin (1919-1945) temel sorunsalı en iyi kendi tarihini elealı biçimi olarak tanımlanabilir. 7 Diger bir deyisle, <strong>Türk</strong> milliyetçiliininileyen ilkelerinin anlaılması, milliyetçilik hareketlerinin tarihleri, gelenekleri<strong>ve</strong> kültürel kökenleriyle dorudan ilgilenmemizi zorunlu kıldıgı için metodolojikönem arzeder. Öte yandan, ileriki sayfalarda da görülecei üzere, bu durummilliyetçilik üzerine çalısanlar açısından aynı zamanda yeni sorunları daberaberinde getirir.567


Osmanlı Imparatorlugu’nda Milliyetçilik <strong>ve</strong> <strong>Türk</strong> Ulusal DevrimininÇeliskili KökenleriUlus-devlete dayalı bir <strong>Türk</strong> milliyetçiliini pekitiren ey son dönem Osmanlımı yoksa Kemalist/Cumhuriyetçi ideolojik çerçe<strong>ve</strong> miydi gibisinden bir soruyersiz olduu kadar çou açıdan yanlı anlamaya açıktır da. Osmanlı’nın sondönemindeki reformist—özellikle de Birletirici—politikaları yalnızca gerikalan Osmanlı topraklarında yaayan bütün dini azınlıkları göz ardı ederekMüslüman Osmanlılar’ı bir araya getirme iini balatmakla kalmadı. Aynızamanda vatanse<strong>ve</strong>r <strong>Türk</strong> milliyetçiliinin esas fikirlerinin <strong>ve</strong> ilkelerininçounun ideolojik, kurumsal <strong>ve</strong> siyasi temelleri de bu baglamda atıldı.Osmanlı’nın son dönemindeki siyasi yeniden dirili hareketleri net bir odaasahip bona fide (gerçek anlamda) milliyetçilikler olarak nitelendirilemezler.Ancak hereye karın, kullandıkları dil kadar ideologlarını, liderlerini <strong>ve</strong>yandalarını harekete geçiren kaygılar da üphesiz imparatorluk-temellivatanse<strong>ve</strong>rliin zamanla güçlü bir Cumhuriyetçi söyleme dönüme biçimiyleyakından alakalıdır. Bu bakımdan günümüz <strong>Türk</strong> milliyetçilii açısından üstünOsmanlı/<strong>Türk</strong> fikrinin, kurumsal, kültürel, dini, siyasi <strong>ve</strong> iktisadi altyapısalayan uzun bir dizi adaptasyon sürecinden sonra etkili olmaya baladıınısöylemek çok da yanlı olmaz.Daha önce deilse bile 1908’den sonra, eski kültürel geleneklerin mevcutAvrupalı etkilerle birleimine dayalı olarak, etnik bakımdan üstün bir <strong>Türk</strong> ulusutanımı yapılmaya balanmıtır (Kushner 1977). Anavatan—kan—din üçlüsünedayalı bir <strong>Türk</strong> ulusu formülasyonu ilk olarak Genç Osmanlılar, daha sonra iseOsmanlı’nın son döneminin Jön <strong>Türk</strong>leri tarafından denenmitir (Mardin 1962).Bu hususlar göz önüne alındıında Kemalist laik milliyetçi <strong>ve</strong> Cumhuriyetçigelenein, en iyi yorumuyla, önceden beri uygulanan politikaların <strong>ve</strong> fikirlerinbaarılı bir tekrarını sahneye koyduu söylenebilir. Ancak Cumhuriyetdöneminin vatanse<strong>ve</strong>r <strong>Türk</strong> milliyetçilii, Osmanlı’nın imparatorluk <strong>ve</strong> milli<strong>Türk</strong> tarihi arasında ba kuran süreklilik fikrine iddetle karı çıkar. En azından1980’lere kadar, genel geçer <strong>ve</strong> çok yaygın bir çıkan görü, <strong>Türk</strong>milliyetçiliinde <strong>Türk</strong> olan ne varsa Osmanlı’ya ramen ayakta kalabildii <strong>ve</strong>yeniden canlandırılabildiiydi. Sonuç olarak, <strong>Türk</strong> milliyetçiliinin kökenleri <strong>ve</strong>Küçük Asya’nın <strong>Türk</strong> halkının geçmiine dair <strong>Türk</strong> ulus-devletince kaygı <strong>ve</strong>riciderecede kurumsallatırılmı bir bellek yitimine sahit oluruz. Buresmiletirilmi <strong>ve</strong> yaygınlatırılmı unutkanlık, karılıında <strong>Türk</strong>milliyetçiliinin çalıılma <strong>ve</strong> sınıflandırılma biçimini de haliyle etkilemitir(Timur 1986 <strong>ve</strong> 1997). Çok sayıda <strong>ve</strong> çeitli, kimi Osmanlıcılık tadında, kimiOsmanlı/<strong>Türk</strong> toplumundaki slam yankısına yönelen savlar biaradavarolagelmitir. Ancak bir bütün olarak bakıldıında <strong>Türk</strong> <strong>ve</strong> Osmanlı tarihleriarasındaki açık ayrısma fikrinin, modern <strong>Türk</strong> toplumunun önemli kesimleri


arasında hüküm sürdügü dikkati çeker <strong>ve</strong> diger söylemler en azından 1990larınortalarına kadar marjinal ya da muhalif siyasi söylem olarak vücud bulmuslardırdenilebilir. Buna ek olarak 1960’lardan bu yana, radikal <strong>Türk</strong> saının <strong>Türk</strong>milliyetçiliine sarılması <strong>ve</strong> sonucunda onun kurucu mitlerinin devletkontrolünün dıında popülerlemesi vasıtasıyla bu ayrısma teması daha davurgulu bir hal almıstır (Canefe 1998b).Bu noktada ben, genelde <strong>Türk</strong> milliyetçiliinin tarihi olarak nitelendirilenkalkerlemi olaylar seçkisine kısa bir karı anlatım sunacaım. Bunu yaparkenamacım, ayrısma tezinin ne kadar zayıf bir zemine oturdugunun tartısmayaaçılabilmesidir. On dokuzuncu yüzyıl boyunca Osmanlı’nın yönetici sınıflarıaktif biçimde Avrupalı devletlerin giderek artan üstünlüklerine karı koymaklameguldüler (Ortaylı 1987 [1983] <strong>ve</strong> 1994; Deringil 1998). Bu çabalar balıcaiki yönlüydü: Osmanlı’nın askeri <strong>ve</strong> idari gücünü korumak, <strong>ve</strong> Avrupalıdevletlerin (Rusya da dahil) yeni iktidar oyunlarının <strong>ve</strong> yayılmacı pratiklerininkurbanı haline gelmemek (Davison 1963; Zürcher 1984). Reform politikalarıaırlıklı olarak 1839 ile 1871 yılları arasında, Sultan Abdülmecid (1839-1961)<strong>ve</strong> Sultan Abdülaziz’in (1861-1876) iktidarları döneminde uygulamayakonmutur. Gülhane Hattı erifi olarak bilinen reform fermanı ise 3 Kasım1839’da okundu. Bu fermanla Osmanlı hükümeti, imparatorluun bütüntebaasının can, mal <strong>ve</strong> haysiyetinin teminat <strong>ve</strong> gü<strong>ve</strong>nlik altına alındıını <strong>ve</strong>gayri-müslimlerin Müslümanlarla eit haklardan yararlanacaını taahhüt etmitir(Findley 1980; Çandar 1995). Fermanla duyurulan reform paketi temel olarakemperyal devletin merkeziletirilmesini <strong>ve</strong> nüfuzunun arttırılmasınıamaçlamıtır. Reformun vaatleri daha sonra, 1856’da Islahat Fermanı ya daHattı Hümayun balıı altında yeniden beyan edilmitir. Özetle, gelenekselYeniçeri Ocaını kaldıran padiah Sultan II. Mahmut (1784-1839) dönemindenitibaren Osmanlı devletinin merkezileme süreci yeni bir ivme kazanmıstır.Tanzimat reformları, geleneksel <strong>ve</strong>rgi tarımının sona erdirilmesi, dorudan<strong>ve</strong>rgilendirmenin konulması, tara idarelerinin, dolayısıyla da Osmanlı’nınvilayet elitlerinin (ayan) gücünün kısılması <strong>ve</strong> dini elitin (ulema) baımsızolarak ilettii dini vakıfların <strong>ve</strong> kurumların devlet kontrolüne alınmasıylabaımsız statüsünün zayıflatılması yoluyla bu planlanmı süreci daha da ilerigötürme amacına hizmet etmitir. Bu düzenlemeler aracılııyla iktidarimparatorluk bürokrasisinin, yani Babıali’nin elinde toplanmıtı. Buna ek olarakBabıali, uzun zamandan beri geleneksel sivil imparatorluk kararnameleriyle birarada uygulanan Ortaça’ın eriat kanununun yerini alması <strong>ve</strong> bu yolla devletinyasal ileyiini laikletirme amacına yönelik olarak yeni kanunlar yapmıtır(De<strong>ve</strong>reux 1963).Buraya kadar, Osmanlı modernlemesinin balangıcına dair kısaltılmı birhikaye sundum. Bahsi geçen olaylar dizisinin imparatorluun göbeinde(Küçük Asya <strong>ve</strong> Trakya) milliyetçiliin ortaya çıkııyla ne kadar ilgili olduu


ise tartıma konusudur. Ancak kesin olan bir ey var ki, o da Osmanlı devletininyüklendii yükle baa çıkabilmesi için, gerek bürokrasinin gerekse ordununyeniden donatılması <strong>ve</strong> büyütülmesi gerektiidir. Bu deiikliklerin bir sonucuolarak yeni bir siyasi kültür <strong>ve</strong> sınıf olumaya balamıtı (Mardin 1962; Deringil1998). Bu yeni kültür çounlukla imparatorluun yeni ordusuna <strong>ve</strong>bürokrasisine adam yetitirmek amacıyla kurulan Batı-tarzı okullardan <strong>ve</strong> eitimfaaliyetlerinden ilham almıs <strong>ve</strong> yine bu kanallarla yaygınlasmıstır (Keyder1987). Yükselen askeri/bürokratik elit, Tanzimat’tan sonraki dönemde herzamankinden daha çok otoriter <strong>ve</strong> monolitik bir hal alan Osmanlı’nın emperyaldevlet aygıtı bünyesinde meydana gelen deiimlerle uramak zorundakalmıtır (Frey 1965; Ahmad 1980; Keyder 1987). Büyümekte olan bu yenisınıfın elit askeri okullardan, Avrupa’daki Osmanlı elçiliklerinden <strong>ve</strong>yahutsarayın Tercüme Odası’ndan yetien önde gelen üyelerinin geleneksel bilgikaynaklarına ulaım olanaklarından mahrum edildikleri, özel olarak Avrupa’yadönük politikalara, kültürel tartısmalara, söylem <strong>ve</strong> ideolojilere maruzbırakıldıkları gerçei de aynı derecede hayatidir (Mardin 1962; Kasaba 1997;Kushner 1977 <strong>ve</strong> 1997). Onları cezbeden en etkili düünce dalgaları liberalizm,anayasacılık (constitutionalism) <strong>ve</strong> milliyetçilik olmutur (Lewis 1961; Poulton1997).üphesiz hem Tanzimat reformlarına hem de yeni askeri bürokratik elitin dünyagörüüne <strong>ve</strong> siyasi durusuna karı bir direni de vardı (nalcık 1964 <strong>ve</strong> 1993;Karpat 1979). Geleneksel dini elitler, reform programını iktidarlarını <strong>ve</strong>varlıklarını aındırdıı gerekçesiyle <strong>ve</strong> yeni bürokratik-askeri elitin ‘HıristiyanBatı’yı’ bilinçli olarak taklit etmesine bir tepki olarak gördükleri için, bu yenigelimeleri siddetle kınamılardır. Gayri-Müslim azınlıklar arasında dahi, bütünOsmanlı tebaasının eitlii adı altında askerlik hizmetinden muafiyet gibiayrıcalıkları ellerinden alındıı için, bu yeni gelimelerden pek honut olmayankesimler bulundugu asikar. On dokuzuncu yüzyıla gelindiinde, uluslararasısermaye <strong>ve</strong> menfaat aı dahilindeki ilemlerinde millet sisteminin nimetlerindenfaydalanan hatırı sayılır bir gayri-Müslim burjuvazi oldugunu biliyoruz (Kasaba1988a <strong>ve</strong> 1988b). Bu kesimin ancak kısıtlı bir bölümü Osmanlı vatandaslıgı ileilgileniyordu. Son olarak, Osmanlı bürokrasisinin kendi içinde, slam’dan,Osmanlı imparatorluk sisteminin geleneksel deerlerlerinden <strong>ve</strong> inancındankopula baglantılandırılarak, Tanzimat’ın tepeden tırnaa reformizminiacımasızca yerden yere vuran ‘Genç Osmanlılar’ın tepki hareketindenbahsetmek yerinde olacaktır (Mardin 1962). Ancak hemen not düsülmesigerekir ki, bu grup içerisinde konumlanan brahim inasi (1826-71), Ziya Paa(1825-80), Namık Kemal (1840-88) <strong>ve</strong> Ali Suavi (1838-78) gibi idealistdüünürler bir yandan taklitçi Batıcılıga karsı çıkarken, diher taraftan daha açık,daha liberal hükümet biçimleri <strong>ve</strong> bir Osmanlı Anayasası’nın <strong>ve</strong>Parlamentosu’nun kurulması yönünde çaba sarfettiler. Yine de burada asılönemli olan konu, Genç Osmanlıların <strong>ve</strong> onların mirasını dervalanların siyasi


<strong>ve</strong> siyasi manzarasına ekil <strong>ve</strong>ren Jön <strong>Türk</strong>ler, <strong>Türk</strong> milliyetçilii çalımalarıiçin büyük önem arz etmektedirler (Heyd 1950). Genç Osmanlılar örneinde,her ne kadar on dokuzuncu yüzyıl liberalizmini yedinci yüzyılın altın çaınınslam devleti idealiyle uzlatırma çabaları Tanzimat’ın beceriksiz devletadamları tarafından sekteye uratılmısa da, <strong>Türk</strong> anavatanına <strong>ve</strong> <strong>Türk</strong>lüünerdemleri üzerine fikirleri kendilerinden sonra gelen, Osmanlıimparatorluundaki statükoya muhalif gruplar tarafından benimsenmitir. Böyleolunca, vatanse<strong>ve</strong>rlikleri ‘Osmanlı/<strong>Türk</strong> milliyetçilii’ diye tanımlanabilecek birgelenee öncülük etmitir. mparatorluk bünyesinde böyle bir gelenein adınıkoymanın yararı udur ki <strong>Türk</strong> milliyetçilii o zaman Orta Asyalı bir kabilekimliinden modern uluslua devasa bir zıplayı <strong>ve</strong>yahut <strong>Türk</strong> Kurtulu Savaı‘pırıltısı’ olarak nitelendirilmedii bir tarihsel balam içerisinde elealınabilecektir.Genç Osmanlı hareketinin gürlemesinden sonra Osmanlı imparatorluuiçerisinde yeni düzeni hizaya getirmek amaçlı çeitli giriimler oldu. Liberalbürokrat Mithat Paa’nın (1822-84) liderliinde bir Osmanlı Anayasasıhazırlandı (De<strong>ve</strong>reux 1963). Bu ilk Anayasa tam bir Batılı modeledayanıyordu—Belçika’nın 1831 Anayasası’nın dorudan uyarlamasıydı (Tanilli1976; Shaw 1977; Çandar 1995). Sonradan, Mart 1977’de ilk OsmanlıParlamentosu kuruldu, ancak Sultan 1876 Anayasası’nın kendisine tanıdııyetkiye dayanarak ubat 1878’de kapatınca, Parlamento’nun ömrü çok kısaoldu. Ondan sonra, Sultan Abdulhamit, stibdat diye bilinen otuz yıllık dönemboyunca imparatorluu bir otokrat olarak yönetti. Bu durum ilk bakıtaTanzimat ruhundan topyekün bir kopu gibi görünebilir. Ancak gerçekte,gelecekteki <strong>Türk</strong> ulus-devletinin kurumsal temellerinin salam bir ekildeatıldıı <strong>ve</strong> bahsi geçen elit tabakanın eitilmeye <strong>ve</strong> politize edilmeye devamedildii dönem Abdülhamit dönemidir. Hamidyen rejim farklı sınıflardan <strong>Türk</strong><strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya Müslüman çocukların ayrıcalıklı, modernize edilmi eitim, idare <strong>ve</strong>askerlik görevlerine ulaabilme ansını mümkün kılmıtır. Bu anlamda,Osmanlı/<strong>Türk</strong> etno-tarihinin perspektifinden bakıldıında, daha geni gruplarıntek bir ulusal proje dahilinde bürokratik ibirliine gitmelerinin ilk kanallarıHamidyen yönetim altında açılmıtır. 8Öte yandan Hamidyen politikalara, Jön <strong>Türk</strong>ler diye bilinen Avrupa temelliliberal ‘sürgün muhalefeti’ tarafından sık sık meydan okunmutur. Bu grubun,çounluu gönüllü-sürgün üyeleri, Mülkiye, Harbiye, <strong>ve</strong> Tıbbiyeyi Askeriye gibiBatı tarzı okulların <strong>ve</strong> akademilerin ilk örencilerindendiler. leri herkestenfarklı yapmak üzerine eitim <strong>ve</strong> hırs almılardı. Ancak sistem için tehlike arzetmeye balayınca hızla mevkilerinden kovulmaya baladılar. Ne var ki, Jön<strong>Türk</strong> hareketinin geliimi in toto (bütünüyle) kendine özgü bir seyir izlemitir8


(Haniolu 1985; Akin 1987). Hamidyen yıllar boyunca, yalnızca bakenttekiçeitli kolejlerde deil, aynı zamanda imparatorluun dört bir yanında ihtilalidestekleyen birkaç vilayette de hücreler kuruldu <strong>ve</strong> liberal fikirler giderekyükselen bir milliyetçi çerçe<strong>ve</strong> içerisinde paket haline getirildi (Zürcher 1984:14-15). Bu çevrelerde ttihatçı olmak (emperyal) anavatanını kurtarmak <strong>ve</strong>anayasal reformizmi desteklemek anlamına geliyordu. 9 Bu anlamda, hareketinAhmet Rıza (1859-1930) ya da Mizancı Murat (1853-1912) gibi Avrupa temelliliderleri her ne kadar Jön <strong>Türk</strong>ler’in Osmanlı sarayıyla <strong>ve</strong> Sultanlailikilerinde—<strong>ve</strong> gerçekte muhalefet hareketinin adlandırılmasında- merkezirollerde olsalar da, gerek 1908 Jön <strong>Türk</strong> htilali’ne gerekse müteakip KurtuluSavaı’na yol açan olaylardaki nüfuzları sınırlıydı.Jön <strong>Türk</strong>leri Osmanlı’nın son dönem <strong>Türk</strong>letirme <strong>ve</strong> vatanse<strong>ve</strong>rlik sürecininarkasındaki sürükleyici güç haline getiren ey imparatorluk bünyesinde,çounlukla gizli siyasi örgütlenmeler biçiminde ortaya çıkmıtır. Gerçekte,1908’deki Jön <strong>Türk</strong> htilali’nin ba sorumlusu bu ‘dahili muhalefet’ olarakaddedilebilir. mparatorluk temelli muhalefetin içerdeki merkezi—ttihatçıOsmanlı Hürriyet Cemiyeti- 1906’da Selanik’te kuruldu. Bu cemiyet dahasonradan, 1907’de Ahmet Rıza’nın Paris’teki ttihat <strong>ve</strong> Terakki Cemiyeti (TC)ile saflarını birletirdi (Zürcher 1984: 41). Birleen ttihatçı hareket balardaOsmanlı devletinin radikal reformlar vasıtasıyla güçlendirilmesi <strong>ve</strong> kurtarılmasırolüyle amacını somutlatırdı (Ahmad 1969). Ne var ki, yine dahili ancak busefer agırlıklı olarak Anadolu’lu odakların baskısı sonucu, programı giderekMüslüman <strong>Türk</strong> nüfusun haklarını <strong>ve</strong> refahını koruyan <strong>ve</strong> sonra da açık açıkhomojenlik yanısı etnik bir <strong>Türk</strong> milliyetçiliini savunan bir karakterebürünmütür. Nitekim bu gelimeler o güne kadarki siyasi tarihlerine damgasınıvuran pan-açılımlı hareketlere ramen ortaya çıkmıstır; Jön <strong>Türk</strong>ler’in sözcüleriesasen yeniden dirilii <strong>ve</strong> Osmanlı’nın ihya edilmesini öngören Osmanlıcıprojeleri desteklemilerdi. Milliyetçiliin imparatorlukta 1918 öncesindekigeliiminin seyrinin, sayıları günden güne artan ttihatçıların siyasigörülerindeki <strong>Türk</strong>çü vurguyu açıklayabilecek önemli bir diger yanı da, ihtilalcikadrolar arasında nerdeyse hiç Ermeni’nin, Rum’un, Yahudi’nin, Bulgar’ın vs.olmayııdır (Davison 1977; Findley 1982). Ittihatçı kadrolar her ne kadar Rusémigréleri (göçmen), birkaç Arap’ı, Arnavut’u <strong>ve</strong> Balkanlar kökenli ama <strong>Türk</strong>oldugu iddiasında bulunmayan küçük bir gurubu kapsayacak kadar esnek olsada, ihtilalciler Müslüman bir arka plana sahip <strong>Türk</strong>çe konuanlardanmüteekkildi. 10 Baka bir deile, hareket çokkültürlü, çoulcu (pluralist) biryeniden dirili projesinin gelitirilmesi için gerekli sosyo-kültürel dayanaktanyoksundu. Öte yandan, Jön <strong>Türk</strong> hareketinin kurulu ilkeleri arasında bir ‘<strong>Türk</strong>ulus-devletinin’ kurulması yoktu. Genç <strong>Türk</strong>ler’in balılık duyduu bir merkezidevlet Osmanlı imparatorlugunun sahsında zaten mevcuttu. Bu baglamda,910


‘Osmanlı vatandaları’ yaratılmasını amaçlayan önceki reformlar bütünü,Osmanlı devletinin iktidarını yeniden ina etme projesinin bir parçasıydıdenebilir (Haddad <strong>ve</strong> Ochsenwald 1977). Budan dolayıdır ki, Birinci DünyaSavaı yıllarına kadar ttihatçı reformcular siyasi projeleri açısından‘<strong>Türk</strong>çü’den ziyade ‘Osmanlıcı’ olarak kalmıslardır. Ancak BalkanSavaları’ndan sonraki dönemde <strong>ve</strong> büyük can <strong>ve</strong> toprak kaybından sonra<strong>Türk</strong>çülük Osmanlıcı gündeme karı bir alternatif olarak belirginlesmeyebalamıstır.Buraya kadar Osmanlı’nın son dönem siyasetinde <strong>Türk</strong>çülüün <strong>ve</strong> <strong>Türk</strong>milliyetçiliinin benimsenmesini iki siyasi hareket üzerinden anlatmayaçalıtım: Genç Osmanlılar <strong>ve</strong> Jön <strong>Türk</strong>ler. Buradaki hayati mesele, buimparatorluk-temelli yeniden dirili hareketlerinin <strong>ve</strong> yeni <strong>Türk</strong> Cumhuriyeti’ninpolitikalarının <strong>Türk</strong> milliyetçiliine ilikin bir sürekliliinin halkaları olarakgörülüp görülemeyeceidir. Daha önce de bahsettiim gibi, resmi <strong>Türk</strong> tarihikadar Cumhuriyet tarihinin ortodoks akademik aktarımları da, önceki döneminbelirli yönleri her ne kadar ikincisiyle ilikilendirilebilse de, aslen TP-temelli<strong>Türk</strong>çülüün <strong>ve</strong> vatanse<strong>ve</strong>r <strong>Türk</strong> milliyetçiliinin iki ayrı balık altında elealınması gerektiine vurgu yapar. Bu balamda Genç Osmanlılar’dan iyiceseyrek bahsedilegelmistir. Sonuç olarak, <strong>Türk</strong> Kurtulu Savaı kabataslakOsmanlı milliyetçilik gelenei olarak adlandırdıım akımla Cumhuriyetçi, ulusdevletodaklı <strong>Türk</strong> milliyetçilii arasında konumlanmıs bir kesime noktasıolarak görülür. Bununla birlikte, Osmanlı’nın son dönemindeki yeniden dirilihareketlerinin hem örgütsel hem de siyasi tarihi, kanımca <strong>Türk</strong> UlusalDevrimi’ne dair farklı bir tablo sunmaktadır (1919-45). Bu hususta önemkazanan bir baka nokta da TP’nin <strong>ve</strong> onun etkisindeki hareket <strong>ve</strong>örgütlenmelerden bir kısmının <strong>Türk</strong> Kurtulu Savaı’nın basarısında önemliderecede etkide bulunmus olmasıdır.Yeni Cumhuriyet’in kurulmasından önce, ttihatçı örgütlenmelerin faaliyetgösterdii en az üç alan sayılabilir: baımsızlık hareketinin askeri örgütlenmesi,yer altı direni faaliyetleri için iliki aının temini <strong>ve</strong> <strong>Türk</strong> milliyetçiligi davasıuruna vilayet bazında <strong>ve</strong> kitlesel olarak siyasi mobilizasyona önayak olma. 11Askeri alanda Milli Müdafaa Cemiyeti eldeki tüm kaynakları pan-<strong>Türk</strong>ist En<strong>ve</strong>rPaa’nın komutasındaki Osmanlı/<strong>Türk</strong> ordusunun emrine seferber etmeçabasında bulunmutur. Öbür taraftan ttihatçı casus örgütlenmesi TekilatıMahsusa’nın TC fedailerinin <strong>ve</strong> daha sonra ttihatçı yer altı hareketiKarakol’un istihbarat faaliyetleri, askeri kaynakların yerlerinin belirlenmesi ilepersonel <strong>ve</strong> mühimmatın ulaımı için gizli geçitlerin bulunması hususunda sonderece etkili olmutur. Açık siyasi faaliyetler anlamında ise ttihatçı inisiyatif birMüdafa-i Hukuk Cemiyetleri zinciri kurarak Trakya’yı, Küçük Asya’yı <strong>ve</strong>11


Kafkaslar’ı <strong>Türk</strong> milliyetçiligi davası etrafında bir araya getirmeyi baarmıtır.Bu örgütlenmeler hedeflerini, Rum, Ermeni, ngiliz, Fransız ya da talyankuv<strong>ve</strong>tlerin igali tehlikesi altında gördükleri yerlerdeki Müslüman <strong>Türk</strong>nüfusun haklarını savunmak olarak koymulardır. Bunun dıında, KurtuluSavaı’nın baında milli davayı yerinde destekleyen çok sayıda önemli ttihatçıkültürel örgütlenme de mevcuttu. Bunlar arasında en etkilileri 1868’de kurulanHilali Ahmer, 1916’da kurulan Milli Talim <strong>ve</strong> Terbiye Cemiyeti <strong>ve</strong> 1911’dekurulan <strong>Türk</strong> Ocaı’ydı. Birçok önde gelen ttihatçı bu örgütlenmelerin aktifüyesiydi <strong>ve</strong> onların ideologları olarak hareket ediyordu; bu sahısların enbilinenleri arasında tabii ki ‘<strong>Türk</strong> ulusal ideolojisinin babası’ Mehmet ZiyaGökalp (1876-1924) vardı. Söz konusu örgütlenmeler tek balarına <strong>Türk</strong>milliyetçilerini <strong>ve</strong>ya alansal milliyetçi direni gruplarını bir çatı altındabirletiremediler. Ancak vatanse<strong>ve</strong>r <strong>Türk</strong> milliyetçiliinin ideolojikgelimesindeki katkıları son derece önemlidir. Son olarak, kitlesel siyasetinyöresel iliki aı alanında, ttihatçı rejim <strong>Türk</strong> milliyetçilii ilkeleri etrafındaesnaf örgütlenmelerini tevik ederek, bakentte olduu kadar OsmanlıAnadolu’sunun çeitli kent <strong>ve</strong> kasabalarında da zanaatkarlar, imalatçılar <strong>ve</strong>tüccarlar arasında geride güçlü bir miras bırakmıtır. Esnaf örgütlenmelerinin ilkbalardaki amacı Müslüman <strong>Türk</strong> cemaatlerin Hıristiyan azınlıklara olanekonomik baımlılıını azaltmakdı. Ancak zamanla alansal direniörgütlenmelerine eklemlendikçe, igalci Batılı <strong>ve</strong> Yunan ordu kuv<strong>ve</strong>tlerine karısilahlı direnie finansal destek <strong>ve</strong> geni bir iliki agı saladılar. Bunun dıındabir de, çou eski TC fedailerinin <strong>ve</strong> Tekilatı Mahsusa ajanlarının komutasıaltında faaliyet gösteren, yabancı ordulara <strong>ve</strong> askeri depolara ezamanlısaldırılar düzenleyen çeteler <strong>ve</strong> çetecilerden bahsetmek gerekir. Bu yarıekiyalardaha sonraları Küçük Asya’nın Hıristiyan azınlıklarının direnilerinibastırmakta <strong>ve</strong> yer yer bir iç savasa dönüsen Kurtulus Savası’nın mutlak olaraksonlandırılabilmesinde önemli rol aldılar.Özetle, Osmanlı’nın son döneminde milliyetçilik eilimi tasıyan <strong>ve</strong> <strong>Türk</strong>Kurtulu Savaı süreci <strong>ve</strong> sonrasında bir vatanse<strong>ve</strong>r <strong>Türk</strong> milliyetçilii dili <strong>ve</strong>hareketinin oluumuna ön ayak olan cemaatsel <strong>ve</strong> siyasi gelenekler, milliyetçilikçalısmaları için kilit önem tasımaktadırlar. Dahası bu geleneklerler, kabacamilliyetçilikle ilgili dıardan ödünç alınmı fikirlerden ziyade makul bir yerlimalzeme <strong>ve</strong> duyarlılık silsilesi üzerine ina edilmiti. Bu balamda GençOsmanlılar, Jön <strong>Türk</strong>ler, ttihatçılar, pan-<strong>Türk</strong>istler <strong>ve</strong> <strong>Türk</strong> milliyetçiliiyandaları ile Cumhuriyetçilik <strong>ve</strong> ardından gelen Kemalizm arasındakibalantılar gözardı edilemez. Mustafa Kemal <strong>ve</strong> yandalarının baardıı enönemli i, <strong>Türk</strong> milliyetçiliinin icadı deil, yeni bir sablona oturtulmasıdır.Keza milli davaya destek amacıyla inisiyatif kullanmak isteyen tek ttihatçısubay/siyasi lider Mustafa Kemal deildi. Ancak sonuç olarak, onun görüleridierlerine baskın çıkmıs, en çok yandası toplayabilmis, siyasi ittifaklara olanaksaglamıs <strong>ve</strong> ttihatçı gündem Cumhuriyetçi program kalıbında yeniden


üretilmistir. Bu nedenle, makalemin son bölümünde, dier muhtemelalternatiflere galip gelen yaygın Kemalist, Cumhuriyetçi <strong>Türk</strong> milliyetçiliininkendine has dinamikleri üzerinde younlaacaım.Osmanlı Anadolu’sundan <strong>Türk</strong> Anavatanı’na: Demografiye karıTopografya<strong>Türk</strong> milliyetçilii örneini etno-<strong>sembolik</strong> çözümlemeye tabi tutmanın iki türyararı var. <strong>Etno</strong>-sembolizmin mitler <strong>ve</strong> sembollerden oluan bir kültürelsermayenin mevcudiyetini varsayması, <strong>Türk</strong> milliyetçiliinin Kurtulu Savaıöncesi tarihine inmek hususunda bellekleri cesaretlendirir. Öte yandan buçözümleme seklinin topraa, geleneklere <strong>ve</strong> etno-dinsel kimliklere (bunlarınkurgusallıgı konusunu yadsımayarak) balılık gerçeini kabul etmesi, yeni <strong>Türk</strong>ulus-devletinin üzerine ina edildii ‘taban nüfusun’ dikkatlice sorgulanmasınıgerekli kılar. Süphesi, bu ikinci alan birincisinden çok daha sorunludur. Modern<strong>Türk</strong>iye’nin Cumhuriyet öncesi mirası, <strong>ve</strong> bunun özelde Osmanlıimparatorluuyla ilgili olan bölümü, <strong>Türk</strong> toplumunda içinden çıkılması zormuamma olarak kalakalmıtır. Öncelikle, yirminci yüzyılın sonunda statükonundemografik <strong>ve</strong> alansal belirleyenleri arasında dikkate deer bir yanlı eletirmevardı. in garibi bu yanlı eletirme Cumhuriyetçi ulusal söylemin siyasidayanaını oluturmutur. Cumhuriyet’in kurulduu dönemde, OsmanlıAnadolu’sunda yaayan Ermeni nüfusun büyük bir bölümü zaten yok edilmiti<strong>ve</strong> Rum Ortodoks cemaati önemli oranda yerinden edilmiti. Gel gör ki, halaKüçük Asya’nın dört bir yanına daılmı halde yaayan 1 milyona yakın gayrimüslimbulunmaktaydı. Cumhuriyetçi <strong>Türk</strong> milliyetçileri geride kalan bucemaatlerin büyük bir çounluunu, Lozan Antlaması’nın (1923) artlarıdorultusunda, <strong>Türk</strong>iye ile Yunanistan arasında zoraki nüfus mübadelesi yoluylanesiller boyu yaadıkları topraklardan çıkarmıtır. stanbul’daki yerlerinde insitu, Anadolu’nun tecrit edilmi çok sayıda kasaba <strong>ve</strong>ya köylerinde <strong>ve</strong> <strong>Türk</strong>-yon adalarında geride kalanlar ise 1923’ten bu yana sistematik olarakayrımcılıa <strong>ve</strong> yarı-zoraki dı göçe maruz kaldılar. 1990’lara gelindiinde,Museviler hariç <strong>Türk</strong>iye’nin neredeyse bütün gayri-müslim cemaatlerinin, azsayıda yalı kii <strong>ve</strong> aileyi saymazsak, <strong>Türk</strong> ulus-devleti sınırları dahilindeherhangi bir varlıkları kalmadı. Bu anlamda denilebilir ki <strong>Türk</strong> ulus-devletindekidini azınlıkların kaderi ta baından itibaren belliydi. Cumhuriyet rejimibünyesinde gayri-müslim Osmanlı milletleri dıarıya göç etmek, ya da kaldıklarıtakdirde topyekün asimilasyona uramak ya da suskunlasıp içlerine kapanmakgibi bir son bekliyordu. Alternatifler bastan itibaren gündemden kaldırılmıstı.Cumhuriyet’in <strong>Türk</strong> tanımının oldukça belirsiz içerii göz önüne alındıındaOsmanlı Anadolu’sundaki etno-dinsel azınlıkların Cumhuriyet dönemindegördüü olumsuz bu muameleye özel önem atfetmek gerekir. Cumhuriyetrejiminin bu zora dayalı homojenletirilmesinin arka planına inmeden,


vatanse<strong>ve</strong>r <strong>Türk</strong> milliyetçiliinin ileyen ilkelerini tam anlamıyla gün yüzüneçıkarmak mümkün deildir. Kapanıs dönemi Osmanlı <strong>ve</strong> Cumhuriyetdönemlerinde ‘milli ruh’ uygulamaya konurken antik <strong>Türk</strong> tarihinin sermayeyeçevrilmesi, ‘yerli nüfusun’ önemli bir kesiminin <strong>Türk</strong>i olmayan bir etnik kökeniddiasında bulunabildii bir anavatanda tabii ki mümkün deildi. Ek olarak,Osmanlı’nın imparatorluk demografisinin heterojenlii <strong>Türk</strong>i öenindierlerinden ayrılması amacıyla etnik <strong>ve</strong> dinsel kimliklerin yenidenharmanlanmasını gerektiriyordu. Bu anlamda, ulusal kimlik inası sürecinin birparçası olarak ulusal yapıda kurnazca yapılan deiiklikler hesaba katılmadıısürece, Osmanlı tarihi etno-<strong>sembolik</strong> yaklaımın <strong>Türk</strong> milliyetçiliineuyarlanabilirlii konusunda aılması zor bir engel olarak karsımıza çıkar.Kimi aratırmalar <strong>Türk</strong> milliyetçiliinin baarısını, on dokuzuncu yüzyıldaBalkanlar’dan <strong>ve</strong> Kafkaslar’dan Osmanlı Anadolu’suna olan—büyük biryüzdesi <strong>Türk</strong>i dilleri konuan-- müslüman göçünün mümkün kıldıınısavunmustur (Karpat 1973; McCarthy 1995). Bu yaklaım vatanse<strong>ve</strong>r <strong>Türk</strong>milliyetçiliinin yükseliine ‘dıarıya-göç’ten ziyade ‘içeriye-göç’ün çok dahaönemli katkıda bulunduunu iddiasına dayanır. Bununla beraber, Anadolu<strong>Türk</strong>çe’si ya da <strong>Türk</strong>i dillerden herhangi birini konumayanlar dahi Müslüman<strong>Türk</strong> olarak tanımlanmak istemilerdir. Keza tek baına, baskın bir etno-dinselgrubun varlıgı, dorudan ulus inasını teminat altına almaz. Üzerinden ulusal(<strong>Türk</strong>) kimlii kanıtlanan <strong>ve</strong> onun açıkça ifadesini mümkün kılan, kültüreltemelle birlemi bir siyasi yapı olmadan, çeitli kökenlerden gelip KüçükAsya’da bir araya toplanan bu müslüman cemaatlerin yeni, laik bir devletinulusal yapısına kaynak saglamaları revizyonist tarihin dahi derdinden muzdaripolabildigi, çeliskili <strong>ve</strong> anakronik bir düsünce tarzıdır. Diger bir degisle, Osmanlıimparatorluunun son döneminin kendine özgü nüfus dinamikleri her ne kadaretno-dinsel olarak tanımlanmı bir üstün kimlik hissiyatının yaygın biçimdebenimsenmesini kolaylatırmısa da, demografik yeniden düzenleme tek baına,vatanse<strong>ve</strong>r <strong>Türk</strong> milliyetçiliinin biçimini <strong>ve</strong>ya içeriini açıklayamamaktadır.Bu noktada, <strong>Türk</strong> <strong>ve</strong> Kürt ulusal telkinleri arasındaki ilikilerin de aratırılmasıgerekir. 1919’dan 1925’e kadar ki dönemde, Kemalist milliyetçi kadrolar enazından Osmanlı Anadolu’sunun Kürt nüfusunu ayrı fakat müttefik bir grupolarak tanıma rızasını göstermilerdir (Mango 1999). Ancak çok geçmedenCumhuriyetçi <strong>Türk</strong>çülük tutumu böyle eylere müsamaha gösterilemeyeceini<strong>ve</strong> <strong>Türk</strong> devletinin ‘bölünmez bir bütün’ olarak tanımlanacaını dikte etmistir.te bu noktada, daha derinlemesine irdelenmesi gereken bir baka konu da, biraraya toplanan Osmanlı Müslüman yıınları ile Anadolu’nun yerliMüslümanlarını, geçmiten beri orada yaayan dier bütün grupları hiçe sayarakyeniden dirilen, baımsız <strong>Türk</strong> ulusu adı altında birbirine balayan bu ideolojikbölünmez bütünlük söyleminin retoriinin tam neye tekabül ettigi konusudur.


Osmanlı’daki cemaatlerin bir arada varolu sisteminin çöküü ile bunun süratleeli aır <strong>Türk</strong> milliyetçiliiyle yer deitirmesini anlamaktaki zorluk, öncelikleOsmanlı’nın milliyetçilik çaı öncesi toplumsal tarihinden kaynaklanır. Bualandaki bir çok çalıma, gayri-müslim cemaatlerin son dönem Osmanlıtoplumunun ayrılmaz birer parçaları olduunu <strong>ve</strong> bu cemaatlerin üyelerininrejimi etkileyen deiimlerde direk rol aldıını ortaya koymaktadır (Krikorian1977; Braude <strong>ve</strong> Lewis 1982; Shaw 1985; Toros 1985; Findley 1989; Isaawi <strong>ve</strong>Goncidas 1999). Yani, Osmanlı Hıristiyanları <strong>ve</strong>ya Musevileri siyasi sistemin <strong>ve</strong>toplumdaki hakim kültürel yapının yabancıları deildiler; her ne kadar esit birvatandaslık söyleminden bahsedilemese de, bu cemaatlerin çatısı altındakategorize edilmis bireylerin siyasal, iktisadi <strong>ve</strong> bürokratik yaptırım gücündenyoksun oldukları da söylenemezdi. Dahası, ciddi bir kesimin toprakla balarıvardı <strong>ve</strong> Müslümanların agırlıklı oldugu emperyal yapıyla entegral ilikilerüzerinden yaamlarını sürdürüyorlardı. Miraslarının belkemii, farklı dinselcemaatlerin Müslümanlıgı tescil edilmis yöneticilerin süzerenlii altında birarada yaıyor olması degil, yasadıkları topraklardaki tarihsel kökenleri <strong>ve</strong>buraların insanları olmaları idi. 12 Aynı zamanda, yüzyılların Osmanlı idaresininözü, Balkanlar’dan <strong>ve</strong> fethedilen yerlerden seçilip getirilen gayri-Müslimlerinislam dinini kabul etmeleri kosuluyla ayrıcalıklı bir eitime tabi tutularakimparatorlugun idari yapısı dahilinde bir araya toplamasına dayalıydı (devirmediye bilinir). Bu anlamda, emperyal rejimde ‘gayri-Müslim öe’, en az‘Müslüman/<strong>Türk</strong>’ kadar <strong>ve</strong> siyasi açıdan ondan daha da önemliydi.Bununla beraber ondokuzuncu yüzyıla gelindiinde dengeler deiti. EskiOsmanlı topraı olan Balkan yarımadasında ulus-devletlerin kurulması ile, gerikalan topraklarda Ermeni <strong>ve</strong> Yunan (Rum degil) milliyetçiliklerinin giderekyayılması gibi bir dizi faktörün bir araya gelmesiyle, Anadolu Hıristiyanlarıgelimekte olan <strong>Türk</strong> milliyetçiliinin gözünde namlı düman haline geldiler.mparatorluun sonunu neredeyse getiren Birinci Dünya Savaı’nın sonuçlarıtoprakların (Küçük Asya <strong>ve</strong> Dou Trakya) <strong>ve</strong> kaynakların ya paylaılmasını yada bölünmesini dayattı. Vatanse<strong>ve</strong>r <strong>Türk</strong> milliyetçileri bu iki seçenei dereddetti. Onun yerine, Yunan ordusu 1919’da Küçük Asya’nın batısını igalebalar balamaz, kendi davalarına karı duran herkese karsı sava ilan ettiler.Daha önce de belirtildii üzere, kullanıma hazır, gelimi bir ulusal direni <strong>ve</strong>askeri savunma aı zaten mevcuttu. Bu savunma gücü, tehdit <strong>ve</strong>ya kuatmaaltındaki yerel Müslüman cemaatlerden gelen destekle birleince, direni, birgrup eski-ttihatçı askeri subayın liderlii altında bir Ulusal Kurtulu Savaı’nadönütü. Daha derli toplu <strong>ve</strong> demografik açıdan üstün Anadolu Müslümanlarıylakarılatıracak olursak, örgütlü askeri güçten yoksun, bölünmü <strong>ve</strong> daınık diniazınlıklar—Helen Krallıı’nın saldırı halindeki ordusu hariç—çatımanınkaçınılmaz kaybedenleri oldular. Bu topyekün sava kurgusu Cumhuriyet’in12


etno-dinsel çoulculua tahammülünü—sava esirlerinin iadesi ya da geridekalan Hıristiyan cemaatlerin dahil edilmesi—siyasi olarak imkansız hale getirdi.Gerçekte, farklı milliyetçi kesimleri bir tek Cumhuriyetçi cephe altındabirlemeye götüren ey, ‘<strong>Türk</strong> anavatanını’ dahili <strong>ve</strong> harici dümanların <strong>ve</strong>yabancıların elinden kurtarmak ülküsüydü. Kurtulu Savaı sonrasındaki ulusalliderlik yalnızca Anadolu’nun Müslüman <strong>Türk</strong> nüfusunu temsil ederkonumdaydı. Her ne kadar sonradan çok sınırlı sayıda dini azınlıın ‘kalmasına’müsaade edildiyse de, bunlar kaideyi bozmayan istisnalardı.Balkanlar <strong>ve</strong> Güney Dogu Avrupa balamında, vatanse<strong>ve</strong>r <strong>Türk</strong> milliyetçiliininazınlıklara olan bu denli mutlakiyetçi yaklaımı istisnai bir durum deildi. Buyeni, ırk-temelli ulus tanımına ‘ait olmayan’lara karı topyekün sava açmastratejisi daha önce Yunan <strong>ve</strong> dier Balkan milliyetçi kadroları tarafından dadenenmiti (Diamandouros <strong>ve</strong> di. 1976; Jelavich <strong>ve</strong> Jelavich 1977; Chirot1989; Clogg 1973 <strong>ve</strong> 1981; Stoianovich 1994, 1995; Millas 1997). Benzerekilde, zoraki nüfus mübadelelerine ilk bavuranlar da <strong>Türk</strong> milliyetçilerideildi; Gerek 1912-13 Balkan Savaları sırasında gerekse Balkan devletlerininmüteakip tarihinde bu tür malından mülkünden edilme <strong>ve</strong> kitlesel-göçhareketlerine rastlamak pekala mümkündür (Pentzopoulos 1962; McCarthy1997). Ancak daha da önemlisi, bu ‘temizlik güdüsü’ yalnızca güneydouAvrupa topraklarına mal edilem olusudur. Avrupa’nın erken-modern geçmii deyeni siyasi birimler yaratılırken ya da sınırlar yeniden çizilirken bu tür kitleselzoraki göç <strong>ve</strong> tehcir örnekleriyle doludur (Brubaker 1996a). <strong>Türk</strong> örneinin arzettii özel durum, vatanse<strong>ve</strong>r <strong>Türk</strong> milliyetçiliginin yeni ulusun <strong>ve</strong> onundevletinin Osmanlı mirasını, Küçük Asya’nın önceki demografik <strong>ve</strong> kültürelyapısına dair hafıza da dahil olmak üzere, hayatın hemen hemen her alanındasusturmasından kaynaklanmaktadır. <strong>Türk</strong> Kurtulu Savaı’nın tarihinin ‘<strong>Türk</strong>Ulusu’ için yeni bir balangıç olarak addedilmesi de bu balamdagerçeklesmistir. Yakın tarihin bu denli israrlı reddi, hem ideolojik sadakat hemde büyük kapsamlı askeri/bürokratik kudret gerektirir. Ancak nüfusun genelihomojenletirmeye karı çıksaydı bunların hiçbiri kafi gelmeyebilirdi. Bunedenle, Osmanlı Anadolu’sunun Müslümanları ile Hıristiyanları arasındakiilikilerin tamamen gerginlemesini <strong>ve</strong> vatanse<strong>ve</strong>r <strong>Türk</strong> milliyetçiliinin busonuçları elde edebilmesini kolaylatıran, kültürel anlamda kabul edilebilir <strong>ve</strong>pratikte uygulanabilir kılan eyin ne olduuna dair sorular hala yanıtbeklemektedir. Bu mesele, daha önce de degindim gibi, sınıf savasına (agry-Müslim <strong>ve</strong> dünya tivaretinden bagımlı olarak nasiplenen burjuvazi ileMüslüman toprak agaları <strong>ve</strong> palazlanmaya baslayan yerel/endüstriyel ortasınıflar) indirgenemeyecek kadar girift <strong>ve</strong> uzun bir tarihçeye sahiptir.Küçük Asya’nın Hıristiyan azınlıklarının kovulmasıyla ilgili en yaygın önesürülen neden, Osmanlı hakimiyeti altındaki tehditkar ekonomik üstünlükleridir.Bilhassa Osmanlı’nın son döneminde Avrupalı güçlere <strong>ve</strong> onların içerdeki yerli


otoritelerine olan ekonomik baımlılık balamında, yerli, Müslüman birburjuvazi yaratılmak isteniyorsa dini azınlıkların sürülmesi <strong>ve</strong>ya mübadelesi içinkafi sayıda kuv<strong>ve</strong>tli iktisadi <strong>ve</strong> siyasi neden tabii ki mevcuttu (Toprak 1982;Keyder 1987; Akçam 1992). Ticarette <strong>ve</strong> iktisatta gayri-müslimlere tanınanayrıcalıklar sayesinde güçlenen arabulucu konumlarından dolayı, finans <strong>ve</strong> ticarisermayenin büyük bir bölümü Osmanlı burjuvazisinin Rum, Ermeni ya daYahudi üyelerinin elinde toplanmıtı. 13 Hal böyle olunca, Hıristiyanlar’ın sürekliikametlerine karı gelien ttihatçı <strong>ve</strong> sonradan Cumhuriyetçi muhalefet ‘ulusaliktisadın’ güçlendirilmesi açısından gerekli bir tavır olarak haklı çıkarılabilir. 14Ancak Küçük Asya’nın Hıristiyan cemaatlerinin en masse (kitlesel olarak)sürülmelerinin açıklanabilmesi bu bakı açısının derinletirilmesini gerektirir.Ne de olsa, Dou Akdeniz’in mal <strong>ve</strong> para piyasalarında etkili olan sadece küçükbir gruptu. Tüm Hristiyanlar burjuvazinin mensupları olmadıgı gibi, her biribirer milliyetçilik savasçısı da tabii ki degildi. Bu cemaatlerin istisnasız olaraksiyasi baımsızlık isteyen <strong>ve</strong> <strong>Türk</strong> milliyetçileriyle savamaya hazır ‘kesifazınlıklar’ olarak tanıtılıp düman kılınması, milliyetçi emellerin de dısına tasanbir hummalı durumdur.Benim iddiama göre, ‘azınlık sorunu’nun, <strong>Türk</strong> ulus-devletinin kuruluaamasında milliyetçiliin nihai çözümlere bavurmasını açıklayabilecek,çounlukla gözardı edilen iki yönü daha vardır. lki <strong>ve</strong> en önemlisi, özellikle deon dokuzuncu yüzyılda Balkanlar’dan <strong>ve</strong> Kafkasya’dan gelip Küçük Asya’yayerleen Müslüman mülteciler arasında dinler-arası savaa <strong>ve</strong> sürgüne dairbellek meselesidir. Yerlerinden edilen bu Müslüman cemaatler için Anadolu’yayerlemek hayatta kalabilmek için bavurulabilecek son çareyi temsil eder(McCarthy 1995). Bu nedenle, Anadolu yarımadasını <strong>ve</strong> Dou Trakya’yı‘anavatanları’ olarak görüp onları dierlerinin istilasına karı savunmak buOsmanlı Müslümanları için özellikle önemli, daha dogrusu hayati hale gelmisti.kinci olarak, <strong>Türk</strong> milliyetçiliinin geç-Osmanlı aamasında—daha sonraKemalist siyasette saplantı derecesine varacak biçimde— meru bir siyasi varlıkiddiasında bulunabilmek amacıyla bir Volk tanımlaması içerisine girme <strong>ve</strong> etnodinselbakımdan üstün bir <strong>Türk</strong> ırkının var olduunu ispat konusunda girdigibüyük çıkmaza deginmek gerekir. Vatanse<strong>ve</strong>r <strong>Türk</strong> milliyetçileri için, açıkçatanımlanabilir bir ulus vasfını elde etmek, ‘medeni olma’ statüsünükazanabilmek, Avrupa emperyalizminin <strong>ve</strong>ya manda yönetiminin pençelerindenkurtulmak anlamına geliyordu. Bu balamda, federatif <strong>ve</strong>ya çoul din <strong>ve</strong> dilliyapıda bir devlet inasının baarı ansı diger seçenege göre çok daha düsüktü.Benzer endieler <strong>ve</strong> tezlerin daha önce Balkanlar’ın Müslüman nüfustantemizlenmesine yol açtıı bir dönemde, Osmanlı/<strong>Türk</strong> milliyetçilik geleneiulus-inası için ‘alansal mantık’ sinyallerine kulak <strong>ve</strong>rmek durumunda kalıyordu(Arnakis 1977 [1963)]; Salamone 1981; Karpat 1982; Bora 1995; Brown 1996;1314


Todrova 1994 <strong>ve</strong> 1997). Kaldı ki hareketin öncülügünü Osmanlı’nın sınırlarınınson <strong>ve</strong> en sadık temsilcileri olan Makedon kökenli askerler <strong>ve</strong> bürokratlaryapmaktaydı. Bu durumda, <strong>Türk</strong> ulusunun Cumhuriyetçi kadrolar tarafından biraraya toparlanan etnik tarihçesinin, bu ateli dönemde multi-etnik <strong>ve</strong> çok-dinliOsmanlı mirasını seceneksizlik iddiasına dayanarak çürüttüüne dikkat etmemizgerekir.Osmanlı Ermenileri’nin <strong>ve</strong> Rumları’nın halen maruz kaldıı uygulamalar,dolayısıyla aslen Küçük Asya <strong>ve</strong> Trakya halklarının ırka dayalı bir vatanse<strong>ve</strong>rmilliyetçilie inançla balanma karılıında ödedikleri en aır bedeli tekiletmektedir. Aynı toprakların halklarının birbirini kırması ile sonuçlanan buseceneksizlik söylemi, henüz koyu gölgesini <strong>Türk</strong> toplumunun üzerindençekebilmis degildir. Sonuç olarak, <strong>Türk</strong> Kurtulu Savaı’nın neden olduu insankaybı, sava alanlarında dökülen kandan çok daha fazladır. Kayıplar, yerindenedilen insanlar <strong>ve</strong> yok edilen cemaatler olarak somutlatırıldıında,milliyetçiliin manevi cazibesi <strong>ve</strong> yaygın kökleri insan toplumsallıının felaket<strong>ve</strong> üzüntü getiren yönleri olarak, tarihi dönemlere hapsedilemeyecek baska türlübir boyut kazanır. Vatanse<strong>ve</strong>r <strong>Türk</strong> milliyetçiliinin öretileri, aslındaçounluu oluturan, büyük oranda <strong>Türk</strong>çe konuan Osmanlı Müslümanlarıarasında Küçük Asya’nın Hıristiyan cemaatlerinin kaderlerine dair varılmı birfikir birliini temsil etmis olabilir. Ancak bu popüler cazibenin demografikarınmayı kabul edilebilir kıldıı, <strong>ve</strong> daha önemlisi uzun vaded <strong>Türk</strong>iyetoplumunun yararına olduu ise aikar olmaktan çok uzak.SonuçMilliyetçiliin son yirmi yılda akademik, tarihsel <strong>ve</strong> siyasi tartımalarda yenidendirilii bence hem iyi hem kötü yanları olan bir nimettir. Konu üzerinde sayılarıgiderek artan çalımalarda, bir dizi vahim derecede deterministikvarsayım/önerme mevcut. Bunlar milliyetçilikle ilgili mitler kadar milliyetçiliinkendi mitlerini de kapsamaktadır (Brubaker 1999). Ben bu çalımamda bumitlerin bazılarını vatanse<strong>ve</strong>r <strong>Türk</strong> milliyetçiliinin tarihine atıfla ele aldım <strong>ve</strong>etno-<strong>sembolik</strong> yaklaımı bir ablon olarak kullandım. Ortaya çıkan çözümlemeu sonuçları içermektedir.Öncelikli olarak, Osmanlı’nın entellektüel <strong>ve</strong> siyasi mirası ile vatanse<strong>ve</strong>r <strong>Türk</strong>milliyetçilii arasındaki baın sekli <strong>ve</strong> sınırları belirlenmelidir. kinci olarak, buçözümlemenin odaının, ‘kendilerine meru bir hareket alanı yaratmayı talepeden <strong>ve</strong> bu dorultuda sahipsiz/metruk bir imparatorluk yerine bir ulus-devletyaratma amacındaki yükselen sınıflar’ iddiasındaki standartlamıaçıklamalardan uzaklaması gerekir. Önemli açıklamalar getirmekle birlikte,kanımca sınıfsal analiz ne <strong>Türk</strong> milliyetçiliini ne de onunla balantılı ulusinasınıtek basına çözümlemeye muktedildir. Üçüncü olarak, <strong>Türk</strong> Ulusal


Devrimi’nin modernist özü, Osmanlı/<strong>Türk</strong> toplumunun sosyo-kültürel dünyasınanüfuz eden eski mitler, kabullenmeler <strong>ve</strong> geleneklerle ilikisi balamındayeniden ele alınmalıdır. Dördüncü husus, Osmanlı Anadolu’sunda yaayanHırsitiyan cemaatlerin gördüü muamelenin de kanıtladıı üzere, (<strong>Türk</strong>)milliyetçiliinin politikasını, demografisini <strong>ve</strong> kültürünü itibari deerlerüzerinden ilikilendirmemeye dikkat etmek gerekir. Son olarak, bu çalımadaele alınan bütün konular emperyal Osmanlı ile <strong>Türk</strong> ulusal tarihini eklemlenmisbir sekilde kapsamaktadır. Baka bir deyile, etno-<strong>sembolik</strong> modelin <strong>Türk</strong>milliyetçiligi çalımalarında uygulanabilirlii siyasi olarak iki ayrı <strong>ve</strong> belirli bazıkonularda büyük ölçüde muhalif histografik, kültürel <strong>ve</strong> politik geleneklerdenetkilenir. Rekabet halindeki mirasların bir arada yaaması <strong>Türk</strong> milliyetçiliininhem en zor hem de en belirgin yönünü oluturmaktadır. Bu anlamda, poliglotimparatorluk kimliinden etno-dinsel olarak tanımlanmı bir ulusal kimliegeçi, milliyetçilik teorileri için örnek niteliinde bir post-emperyal denemetekil etmektedir.<strong>Türk</strong> milliyetçiliinin kökenleri <strong>ve</strong> altyapısı, modern <strong>Türk</strong> toplumu için hassaskonularolmaya devam etmektedir. <strong>Türk</strong> milliyetçilii alansal/sivil mi yoksaetnik türden bir milliyetçilik midir, <strong>Türk</strong> Kurtulu Savaı anti-sömürgecimücadelenin bir selefi miydi yoksa agırlıklı olarak Balkan Aydınlanması’nıgeriden takip eden bir geç kalma durumu muydu; <strong>Türk</strong> Ulusal Devrimi’ninbalıca ilkeleri büyük modernleme projesinin asli tamamlayıcı unsurları <strong>ve</strong>ulusal kimlik ona balanmanın en el<strong>ve</strong>rili yolu muydu yoksa ulusal yenidendirili toplumun topyekün modernlemesinin üzerinde denendii bir sahnemiydi, bu sorular bu çalımanın cevap <strong>ve</strong>remese bile en azından sormayı isedindigi konulara dairdir. Bu anlamda <strong>Türk</strong> milliyetçilii çalımalarımilliyetçilikle ugrasanlar için, akademik aratırma konusu ile canlı <strong>ve</strong> ne yazıkki sıklıkla kanlı sosyo-politik tartımalar arasında önemli bir es zamanlılıkörnei sunmaktadır.Notlar1- Primordialistler (ezeldenbericiler) paradigma içerisindeki altbölümlerebalı olarak genetik, akrabalık baları, akrabalara iltimas (nepotism)güdüsü, soysal kökenler <strong>ve</strong> kültürel atıflar üzerine odaklanırlar (Smith1999: 4-5). Perennialistler (ebediyetçiler) ise fikirlerini ulusların sürekliya da yinelenen somut haline dayandırırken, modernistler yaklaımlarındamilliyetçiliin sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel, politik <strong>ve</strong> ideolojikpayandalarına daha çok önem atfederler (ibid.: 6-8).2- Deerli yorumlarından <strong>ve</strong> eletirilerinden dolayı John Hutchinson’a <strong>ve</strong>Nations and Nationalism’in anonim eletirmenlerine teekkür ederim. Bumakalenin önceki <strong>ve</strong>rsiyonunu 2000 yılında Londra Uni<strong>ve</strong>rsitesi’ninSlavonik <strong>ve</strong> Dou Avrupa Çalımaları Seminerler Okulu’nda sundum.


Buradaki tartısmaya katkılarından ötürü Wendy Bracewell’e de ayrıcasükran borçluyum.3- Volkish modeli üzerinde görüler için bkz. Breuilly 1992. AlmanRomantizminin daha geni çaplı etkileri için bkz. Eade 1983.4- Kemalist ideolojinin içerii ile ‘Kemalist Devrimler’ üzerine daha genibilgi <strong>ve</strong> yorumlar için bkz. Karpat 1973, Kushner 1977, Kazancıgil <strong>ve</strong>Özbudun 1981, Landau 1984 <strong>ve</strong> Köker 1990.5- Osmanlı yönetimi altında milliyetçilik öncesinde <strong>Türk</strong>lüe yüklenenanlam Anadolu’nun okuma yazma bilmeyen köylü sınıfının nitelikleriyleilgiliydi. Öte yandan, Balkanlar’da ya da Arap topraklarında <strong>Türk</strong>kavramı Osmanlı’nın yönetici tabakası için kullanılıyordu.6- ‘<strong>Türk</strong>’ kategorisinin soyut içerii konusunda bkz. Insel 1995: 44-5.7- <strong>Türk</strong> Ulusal Devrimi’nin balangıcı <strong>ve</strong> sonu olarak bu tarihleri almakbenim tercihimdi. 1919 Anadolu’da örgütlü bir Kurtulu Savaı’nınbalangıcına iaret etmekte <strong>ve</strong> 1945 ise tek parti rejiminin kapandıı <strong>ve</strong>ortodoks Kemalizm’in sona yaklatıı tarihtir.8- Sarayın devlet düzeyinde karar alma konusunda bütün gücü eline alması,hem bürokrasiyi hem de dini <strong>ve</strong> mahalli elitleri geçici bir süreliine deolsa gölgede bırakması, bu döneme denk gelmektedir (Abou-el-Haj1991). Mutlak bir güç merkezinin devlet mekanizmasını eline almaeilimi, radikal geçi dönemleri açısından <strong>Türk</strong> siyaset tarihinde pek sıkrastlanan bir olgudur (Heper 1985; Özbudun 1981 <strong>ve</strong> 1993). Tanzimat buanlamda da büyük vatanse<strong>ve</strong>r <strong>Türk</strong> milliyetçilii projesinin balangıcıolarak alınabilir.9- Askeri okulların bu tür yaygın ideolojik aktivitelerin merkezi konumundaolduu stanbul’da, aktivist örenciler arasında Mustafa Kemal’in(Atatürk) kendisi de bulunuyordu (1881-1938).10- Hareketin sonraki aamalarında etnik <strong>Türk</strong> unsuru ei görülmemi biçimdeönem kazanmaya baladı. Ancak 1908 Devrimi’nin gerçekletii dönemiçin aynı seyi söylemek pek mümkün deil.11-<strong>Türk</strong> Kurtulu Savaı’nın aktif sava dönemlerinde de ttihatçı faktörönemini hep korumutur. Birinci Dünya Savaı’nın sonlarına doru <strong>Türk</strong>ordusu be cepheye bölünmütü. Bunlar arasında Çanakkale, Kafkasya,Mezopotamya <strong>ve</strong> Batı cepheleri kurtulu savaına dorudan katıldı (Zürcher1984: 95). Bunun dıında, Osmanlı ordu tekilatı görece gelimi bir iletiim,demiryolu <strong>ve</strong> ifreleme kodu aına sahipti. Kurtulu Savaı’nda aktif katılanOsmanlı kolorduları bu iletiim aı sayesinde birbirinden haberdardı <strong>ve</strong>ortak bir askeri <strong>ve</strong> stratejik bilgi havuzuna sahiptiler. Bu subaylarınçounluu kariyerlerinin önceki dönemlerinde ttihatçı siyasetle hairneirdiler.11- Osmanlı’nın millet sisteminin anayasal dayanaı, slam’ın gayrimüslimlere zımmi olarak himaye salayan ‘Ehli Kitap Halkların’tanınması esasıydı. ‘Dini hogörü’ baskın bir dini cemaatin üyelerinin


dier inançlardan olanlarla bir arada yaama isteine iaret eder (Braude<strong>ve</strong> Lewis 1982). Osmanlı devleti örneinde ‘Ehli Kitap Halklara’, katiekilde slam’ın önceliini <strong>ve</strong> Müslümanların üstünlüünü kabul etmeleriartıyla dini hogörü gösteriliyordu. Gayri-müslim cemaatlerin busekilde tanınması, onları dierlerinden ayırmak amacıyla düzenlenen birdizi hüküm <strong>ve</strong> düzenleme yoluyla uygulanmıtır. Buna karsın, birçoktarihçinin de belirttii gibi, bu düzenlemelerin <strong>ve</strong> kısıtlamalarınuygulaması, <strong>ve</strong>rili bir gayri-müslim cemaatin bireysel durumu kadarOsmanlı’nın mahalli yöneticilerinin kiiliine <strong>ve</strong> politikalarına balıolarak da büyük oranda çeitlilik gösteriyordu. Bu açıdan bakıldıında,millet sisteminin temel birletirici yönü gayri-müslimlerin, Osmanlı’nıntanıdıı üç ana inançtan herhangi birine olan balılıklarından dolayıbirbirlerinden <strong>ve</strong> Müslümanlardan ayrılan <strong>ve</strong> farklı muamele görenOsmanlı tebaaları olarak kategorize edilmeleriydi.12- Keyder’in deyimiyle, ‘Özü itibariyle bir toplumsal sınıf çatıması olan<strong>ve</strong> rekabet ya da iki rakip senaryonun karılıklı olarak birbirine saygıduyması yoluyla çözülebilecek bir bürokrasi-burjuvazi çatıması Osmanlıgündemine bir etno-dinsel Müslüman-Hıristiyan çatıması olarakvukubulmustur’ (1987: 162). Daha detaylı bilgi için, bkz. Kasaba 1988a <strong>ve</strong>1988b).13- Gayri-müslim burjuvaziye karı uygulanan Cumhuriyetçi ekonomikayrımcılık <strong>ve</strong> finansal cezalandırma politikalarının eletirel birçözümlemesi için, bkz. Akar 1989; Akar <strong>ve</strong> Demir 1994.KaynakçaAbou-EI-Haj, Rifa'at 'Ali. 1991. Formation of the Modern State: the OttomanEmpire from Sixteenth to Eighteenth Centuries. Albany, NY: StateUni<strong>ve</strong>rsity of New <strong>York</strong> Press.Ahmad, Feroz. 1969. The Young Turk: The Committee of Union and Progress inTurkishPolitics. 1908-1914. Oxford: Clarendon Press.Ahmad, Feroz. 1980. 'Vanguard of a nascent bourgeoisie: the social and economicpolicies of the Young Turks. 1908-1918', Osman Okyar <strong>ve</strong> Halilnalcik içinde (der.), <strong>Türk</strong>iye'nin Sosyal <strong>ve</strong> Ekonomik Tarihi. Ankara: Metaksen,329-50.Akar, Ridvan. 1989. Varlık Vergisi: Tek-Parti Rejiminde Azınlık Karıtı Politika


Örnei stanbul: Belge Yayınları.Akar, Ridvan and Hülya Demir. 1994. stanbul’un Son Sürgünleri. stanbul:letiim Yayınları.Akçam, Taner. 1992. Tıirk Ulusal Kimlii <strong>ve</strong> Ermeni Sorunu. stanbul: letiimYayınları.Akin, Sina. 1987. Jön <strong>Türk</strong>ler <strong>ve</strong> ttihat <strong>ve</strong> Terakki. stanbul: Gerçek Yayınları.Arnakis, George. 1974 [1963]. 'The role of religion in the de<strong>ve</strong>lopment of Balkannationalism' Barbara Jelavich <strong>ve</strong> Charles Jelavich içinde (der.), The Balkansin Transition: Essays on the De<strong>ve</strong>lopment of Balkan Life and Politicssince the Eighteenth Century. Berkeley, CA and London: Uni<strong>ve</strong>rsity of CaliforniaPress, 115--44.Berkes, Niyazi. 1975. <strong>Türk</strong> Düününde Batı Sorunu. Ankara: Bilgi Yayınevi.Berktay, Halil. 1990. 'The other feudalism'. Basılmamı doktora tezi, Uni<strong>ve</strong>rsityof Birmingham.Bora, Tanıl. 1995. 'Turkish national identity. Turkish nationalism and the Balkanproblem'Günay Göksu Özdogan and Kemali Saybaılı içinde (der.). Balkans: a Mirrorof the New International Order. stanbul: Eren Yayıncılık, 101-20.Braude, Benjamin <strong>ve</strong> Bernard Lewis (der.). 1982. Christian Jews in the OttomanEmpire: the Functioning of a Plural Society 2 cilt, New <strong>York</strong>: Holmes &Meier Publishers.Breuilly, John (der.). 1992. The State of Germany: the National Idea in the Making,Unmaking and Remaking of a Modern Nation-state. London and New<strong>York</strong>: Longman.Brown, Carl (der.). 1996. Imperial Legacy: the Ottoman Imprint on the Balkansand the Middle East. New <strong>York</strong>: Columbia Uni<strong>ve</strong>rsity Press.Brubaker, Roger. 1996a. 'Nationalising states in the old "New Europe" and thenew', Ethnic and Racial Studies 19(2): 411-37.


Brubaker, Roger. 1996b. Nationalism Reframed. Cambridge: Cambridge Uni<strong>ve</strong>rsityPress.Brubaker, Roger. 1999. 'Myths and misconceptions in the study of nationalism'in John Hall(der.), The State of the Nation. Ernest Gellner and the Theory of Nationalism.Cambridge:Cambridge Uni<strong>ve</strong>rsity Press, 272-306.Canefe, Nergis. 1998a. 'So<strong>ve</strong>reign utopias: civilisational boundaries of earlyGreek and Turkish nationalisms, 1821-1923'. Basılmamı Doktora Tezi.Graduate Programme in Social and Political Thought, <strong>York</strong> Uni<strong>ve</strong>rsity, Canada.Canefe, Nergis. 1998b. 'Tribalism and nationalism in Turkey: rein<strong>ve</strong>nting politics'Kenneth Christie (ed.), Ethnic Conflict, Tribal Politics: a Global Perspecti<strong>ve</strong>.Surrey: Curzon Press, 153-73.Çandar, Tevfik. 1995. <strong>Türk</strong>iye'ninı Demokrasi Tarihi (1839-1950). stanbul:mge.Chirot, Daniel. 1989. The Origins of Backwardness in Southeastern Europe.Economic and Politics From the Middle Ages until the Early Twentieth Century.Berkeley, CA: Uni<strong>ve</strong>rsity of California Press.Clogg, Richard (der.). 1973. The Struggle for Greek Indepence. London: Macmillan.Clogg, Richard (cu.). 1981. Balkan Society in the age of Greek Independence.London: Macmillan. Davison, Roderie. 1963. Reform in the Ottoman Empire,1856-1876. . Princeton, NJ: Princelon Uni<strong>ve</strong>rsity Press.Davison, Roderie. 1977. 'Nationalism as an Ottoman problem and the Ottomanresponse'William W. Haddad <strong>ve</strong> William Ochsenwald (der.), Nationalism in a NonnationalState: the Dissolution of the Ottoman Empire. Columbus, OH: OhioState Uni<strong>ve</strong>rsity Press, 25-56.


Deringil, Selim. 1993. 'The Ottoman origins of Kemalist nationalism: NamıkKemal to Mustafa Kemal', European History Quarterly 23: 165-91.Deringil, Selim. 1998. The Well-protected Domains. London: I. B. Tauris.De<strong>ve</strong>reux, Robert. 1963. The First Ottoman Constitutional Period: a Study ofthe Midhat Constitution and Parliament. Baltimore, MD: Johns HopkinsUni<strong>ve</strong>rsity Press.Diamanuouros, Nikiforos P. <strong>ve</strong> dierleri. 1976. Hellenism and the FirstGreek War of Liberation. 1821-1830: Continuity and Change . Selanik: BalkanAratırmaları Enstitüsü.Eade, J. C. (der.). 1983. Romantic Nationalism in Europe. Canberra: AustralianNational Uni<strong>ve</strong>rsity.Findley, Carter. 1980. Bureaucratic Reform in the Ottoman Empire: the SublimePorte. 1789-1922. Princeton, NJ: Princeton Uni<strong>ve</strong>rsity Press.Findley, Carter.1982. 'The acid test of Ottomanism: the acceptance of non-Muslims in the late Ottoman bureaucracy' Benjamin Braude <strong>ve</strong> BernardLewis içinde (der.). Christians and Jews in the Ottoman Empire: the Functioningof a Plural Society. 2 cilt, New <strong>York</strong>: Holmes & Meier Publishers, 2.cilt, 339-68.Findley, Carter 1989. Ottoman Civil Officialdom: a Social History Ch'iIO{lieia/dom: a Social History. Princeton, NJ: Princeton Uni<strong>ve</strong>rsity Press.Frey, Frederick W. 1965. The Turkish Political Elite. Cambridge, MA: HarvardUni<strong>ve</strong>rsity Press.Haddad, William W. and William Ochsenwald (der.). 1977. Nationalism in aNon-National State: the Dissolution of the Ottoman Empire. Columbus, OH:Ohio State Uni<strong>ve</strong>rsity Press.Haniolu, M. ükrü. 1985. Osmanlı ttihad ttihad <strong>ve</strong> Terakki Cemiyeti <strong>ve</strong> Jön<strong>Türk</strong>lük (1889-1902). stanbul: iletisim Yayınları.Heper. Metin. 1985. The State Tradition in Turkey. Be<strong>ve</strong>rley: Eothen.Heyd, Uriel. 1950. Fundations of Turkish nationalism. London: Harvill Press.


Hobsbawm, Eric. 1990. Nations and Nationalism Since 1780: Programme, Mythand Reality.Cambridge: Cambridge Uni<strong>ve</strong>rsity Press.Hutchinson. John. 2000. 'Ethnicity and modern nalioııs'. Ethnic and Racial Studies23(4): 651-69.nalcik, Halil. 1964. 'Tanzimat'ın Uygulaması <strong>ve</strong> Sosyal Tepkiler', Belletenı 28:623-49.nalcık, Halil. 1993. Tlıe Middle East and the Balkans Under the Ottoman Empire:Essays on economy and Society. Bloomington. IN: Indiana Uni<strong>ve</strong>rsityPress, Turkish Studies Series.nsel, Ahmet. 1995. Turkiy'e Toplumunun Bunalımı. Istanbul: Birikim Yayınları.Issawi, Charles and Dimitris Goncidas (der.). 1999. Ottoman Greeks in the Ageof Nationalism: Politics, Economy and Society. Princeton, NJ: PrincetonUni<strong>ve</strong>rsity Press.Jelavich. Barbara, and Charles Jelavich. 1977. Tlıe Establishment of Balkan nationStates. 1804-1920. Seattle, W A: Washington Uni<strong>ve</strong>rsity Press.Karpat, Kemal H. 1973. An Inquiry into the Social Foundations of Nationalismin the Ottoman State: From Social Estates to Classes, From Millets to Nations.Princeton. N.J: Princeton Uni<strong>ve</strong>rsity Center of International Studies.Karpat, Kemal H. 1979, ‚The transformation of the Ottoman state 1789-1908’.International Journal of Middle East Studies 33: 243-81.Karpat, Kemal H. 1982. ‘Millet and nationality: the roots of the incongruity ofnation and state in the post-Ottoman era’ Benjamin Braude <strong>ve</strong> Bernard Lewisiçinde (der.). Christians and Jews in the Ottoman Empire: the Functioning ofa Plural Society. 2 cilt. New <strong>York</strong>: Holmes & Meier Publishers. 1. cilt.Kasaba, Reat. 1988a. Ottoman Empire and the World Economy: the NineteenthCentury. Albany, NY: State Uni<strong>ve</strong>rsity of New <strong>York</strong> Press..Kasaba, Reat. 1988b. 'Was there a Comprador Bourgeoisie in the midnineteenthcentury Western Anatolia’, Review 11: 215-28.


Kasaba, Reat. 1997. 'Kemalist certainties and modern ambiguities’ SibelBozdoan and Reat Kasaba içinde (der.) Rethinking Modernity and NationalIdentity in Turkey. Seattle, WA <strong>ve</strong> London: Uni<strong>ve</strong>rsity of Washington Press.15-36.Kazancıgil, Ali and Ergun Özbudun (der.). 1981. Atatürk, Founder of a ModernState. London: C. Hurst Co.Kedourie , Elie. 1961 (1993’te yeniden gözden geçirildi). Nationalism. Tripte.Essex: Anchor Brandon Ltd.Kedourie, Elie. 1970. Nationalism in Asia and Africa. London: Weidenfeld andNicolson.Keyder, Çalar. 1987. State and Class in Turkey: a Study in Capitalist De<strong>ve</strong>lopment..London <strong>ve</strong> New <strong>York</strong>: Verso.Kılalı, A. Taner. 1993. Atatürk’e Saldırmanın Dayanılmaz Hafiflii Ankara:Imge.Kitromilides, Pachalis M. 1983. 'The Enlightenment East and West: a comparati<strong>ve</strong>perspecti<strong>ve</strong> on the ideological origins of the Balkan political traditions’.Canadian Review of Studies in Nationalism. 10 (1): 51-70.Kitromilides, Pachalis M. 1994. Enlightenment, Nationalism, Orthodoxy : Studiesin the Culture and Political Thought of South-eastern Europe. Aldershot:Varioum.Köker, Le<strong>ve</strong>nt. 1990. Modernleme, Kemalizm <strong>ve</strong> Demokrasi. Istanbul: letiimYayınlarıKrikorian. Mesrob K. 1977. Armenians in the Service of the Ottoman Empire,1860-1908. Routledge and Kegan Paul: LondonKushner, David. 1977. The Rise of Turkish Natinalism. London: Frank Cass.Kushner, David. 1997. 'Self-perception and identity in contemporary Turkey’Journal of Contemporary History 32: 219-33.Landau, Jacob M. (der.). 1984. Atatürk and Modernisation of Turkey. Boulder,CO: Westview Press.


Landau, Jacob M. 1992. 'Main trends of Turkish nationalism in the nineteenthand early twentieth centuries’, History of European Ideas.Lewis, Bernard. 1961. The Emergence of Turkish State, New <strong>York</strong>: Oxford Uni<strong>ve</strong>rsityPress.Mango, Andrew. 1999. ‘Alatürk and the Kurds’, Middle Eastern Studies 35 (4):1-25.Mardin, erif. 1962. The Genesis of Young Ottoman Thought. Princeton, N.J:Princeton Uni<strong>ve</strong>rsity Press.McCarthy, Justin. 1995. Death and Exile: the Ethnic Cleansing of OttomanMuslims, 1821-1922. Princeton, NJ: Darwin Press.McCarthy, Justin. 1997. The Ottoman Turks: an Introductory History to 1923.New <strong>York</strong> Longman.Millas, Herkül. 1997. Yunan Ulusunun Douu. stanbul: letiim Yayınları.Nairn, Tom. 1975. 'The modern Janus’, New Left Review. 94: 3-29.Nairn. Tom. 1997. Faces of Nationalism: Janus Revisited. London: Verso.Oba, Ali Engin. 1995. <strong>Türk</strong> Milliyetçiliinin Douu. stanbul: mge YayıneviOrtayli. lber. 1987 [1983]. maratorluun En Uzun Yüzyılı. stanbul: HilYayınları. .Ortaylı, lber. 1994. Studies on Ottoman Transformation. stanbul sis Yayınları.Özbudun, Ergun. 1981. ‘The nature of the Kemalist political regime’ Ali Kazancıgil<strong>ve</strong> Ergun Özbudun içinde (der.). Ataturk, Founder of a Modern State.London: C. Hurst <strong>ve</strong> Co., 79-102.Özbudun, Ergun. 1993. 'State elites and democratic political culture in Turkey'Lary Diamond içinde (der.). Political Culture and De<strong>ve</strong>loping Countries.Boulder, CO: Lynee Reiner.247- 68.Pentzopoulos, D. 1962. The Balkan Exchange of Minorities and Its Impact uponGreece. Paris: Mounton and Co.


alqaniques 4: 66-81.Todorova, Maria. 1997. Imagining the Balkans. New <strong>York</strong>: Oxford Uni<strong>ve</strong>rsityPress.Toprak, Zafer. 1982. <strong>Türk</strong>iye’de ‘Milli ktisat’, 1908-1918. Ankara: YurtYayınlarıToros, Taha. 1985.’Osmanlı mparatorluunda Gayrimüslim Azınlıklar’, MuratBelge <strong>ve</strong> dierleri içerisinde, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Ansiklopedisi.stanbul: letiim YayınlarıZürcher, Erik Jan. 1984. The Unionist Factor: the Role of the Committee of UnionProgreß in the Turkish National Mo<strong>ve</strong>ment, 1905-1926. Leiden: E. J.Brill.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!