12.07.2015 Views

Cihan Haber Ajansı, Rusya ile Türkiye arasında ... - Today's Zaman

Cihan Haber Ajansı, Rusya ile Türkiye arasında ... - Today's Zaman

Cihan Haber Ajansı, Rusya ile Türkiye arasında ... - Today's Zaman

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

www.cihandergi.com8ÝÇÝN DE KÝ LER56<strong>Cihan</strong>, <strong>Türkiye</strong> <strong>ile</strong> <strong>Rusya</strong><strong>arasında</strong> köprü oldu<strong>Cihan</strong> <strong>Haber</strong> <strong>Ajansı</strong>,<strong>Rusya</strong>’nın en büyük ajanslarındanRia Novosti <strong>ile</strong> ortaklıkanlaşması imzaladı.26TRT Şeş'te sıra diz<strong>ile</strong>rdeYılbaşından itibaren canlıhaber bültenleriyle rüşdünüispatlayan TRT Şeş,yeni yayın dönemine iddialıyapımlarla giriyor.Üzerimde mahalle baskısı varGazeteci Cüneyt Özdemir,Fethullah Gülen <strong>ile</strong> görüştüktensonra mahalle baskısına maruzkaldığını d<strong>ile</strong> getirdi.36Taraf dışında kimsebelgeleri yayınlayamazdıTaraf Gazetesi AnkaraTemsilcisi Lale Kemal <strong>ile</strong>başta son YAŞ toplantısıolmak üzere medya, askerîvesayet-sivilleşme üzerinemerak ed<strong>ile</strong>n birçok konuyukonuştuk.2042İsrail, özür d<strong>ile</strong>meliŞalom Gazetesi Genel YayınYönetmeni Molinas, MaviMarmara krizinden sonraİsrail’den özür d<strong>ile</strong>mesinibekleyen <strong>Türkiye</strong>’nin haklıolduğunu söyledi.48Gazetec<strong>ile</strong>r katledildiTecrübeli Yunan gazeteciNikos Megrelis'in, 75dakikalık "Gerçek İçinÖlmek" adlı belgeselfilmi geçtiğimiz aylardabüyük yankı uyandırdı.10 Kredi derecelendirme16 Apoyevmatini kapanmayacak46 Hamle Gazetesi84 İngilizceSomali’de insanlık dramıSon 60 yılın en kurak günleriniyaşıyor Somali. Çoğu çocuk, hergün yüzlerce insan kuraklığın yolaçtığı açlık, susuzluk ve hastalıksebebiyle hayatını kaybediyor.


RENKLERiN DiLiLibya'da ayaklanma1Libyalı muhalifler, 6 ay süren iç savaşın ardındanbaşkent Trablus'un denetimini ele geçirdi.Kaddafi'nin karargâhının sembolü altın yumrukheykeli ise artık muhaliflerin oyuncağı halinegeldi. KÜRŞAT BAYHAN / LİBYA2Somali'de kuraklıkDoğu Afrika’da etkili olan kuraklık ve açlık Somali'debinlerce insanın yaşamını yitirmesine neden oldu.Mogadişu’da 70 yaşındaki gözleri görmeyen Dehavoteyzeye gönüllüler bakıyor.ONUR ÇOBAN / SOMALİ


Git gel Konya 3 saatAnkara-Konya arasını 1,5 saate indiren YüksekHızlı Tren (YHT) seferlerinin açılışını BaşbakanErdoğan yaptı. Başbakan Erdoğan, Ankara-Konya<strong>arasında</strong> ilk seferini gerçekleştiren Yüksek HızlıTren (YHT) <strong>ile</strong> Konya'ya gitti. ALİ ÜNAL / KONYA3Dünya şampiyonu kızlarYıldız Kızlar Dünya Voleybol Şampiyonası’ndafinalde Çin’i yenen <strong>Türkiye</strong>, şampiyon oldu.Hem oyuncular hem de seyirc<strong>ile</strong>r büyüksevinç yaşadı. ALİ ÜNAL / ANKARA4


8EYLÜL-EKİM 2011<strong>Cihan</strong> <strong>Haber</strong> <strong>Ajansı</strong>, <strong>Rusya</strong> <strong>ile</strong><strong>Türkiye</strong> <strong>arasında</strong> köprü olduKFARUK AKKANomşularıyla “sıfır sorunlu” dış politikayaklaşımının sonucu olarak<strong>Rusya</strong> <strong>ile</strong> stratejik ortaklık noktasınagelen <strong>Türkiye</strong>, ekonomik, siyasi vekültürel alanda ilişk<strong>ile</strong>ri her geçen gün biradım öteye taşıyor. Bir aylık süreli ziyaretlerdevizeleri kaldıran iki ülke, baştaKaradeniz’in güvenliği olmak üzere dışpolitikada ortak yaklaşımlar geliştiriyor.2011’de 4 milyon turistle ilk sırada yer almasıbeklenen <strong>Rusya</strong>, <strong>Türkiye</strong> <strong>ile</strong> enerji ilişk<strong>ile</strong>rinipetrol ve doğalgazın yanı sıra MersinAkkuyu Nükleer Santrali <strong>ile</strong> perçinliyor.İki ülkenin beş yıllık süre için toplam dış ticarethacmi hedefi ise 100 milyar dolar. İlişk<strong>ile</strong>ringelişiminde başta ülke yönetic<strong>ile</strong>riolmak üzere medyanın, özellikle de <strong>Cihan</strong><strong>Haber</strong> <strong>Ajansı</strong>’nın katkısı kayda değer.<strong>Rusya</strong>’nın en büyük ajanslarından RiaNovosti <strong>ile</strong> ortaklık anlaşması imzalayan<strong>Cihan</strong> <strong>Haber</strong> <strong>Ajansı</strong>, analiz, görüntüve fotoğraf paylaşımı yaparak abonelerine<strong>Rusya</strong>’daki gelişmeleri birinci kaynaktangüvenli ve hızlı bir şekilde aktarıyor.<strong>Rusya</strong>’nın başkenti Moskova’da düzenlenen“Geleceğin Medyası” konulu uluslararasıforuma davet ed<strong>ile</strong>n <strong>Cihan</strong> <strong>Haber</strong><strong>Ajansı</strong> Genel Müdürü Abdülhamit Bilici,forumda yaptığı konuşmada, gelenekselmedyanın yok olmaya doğru gittiğiyle ilgilianlayışın Doğu ve Batı <strong>arasında</strong> değiştiğini,<strong>Zaman</strong> Gazetesi'nin 1 milyonu bulantirajının da bunun en güzel örneği olduğunusöyledi.OKUYUCU, HABERİN PARÇASI OLDUThe Guardian Gazetesi Genel Yayın YönetmeniAlan Rusbridger ise medyadaeşzamanlı birçok devrimin yaşandığını,sadece gelişim ifadesi <strong>ile</strong> bu değişimi tanımlamanınyetersiz kalacağını vurguladı.Kendi içine kapanan medyanın ayaktakalmasının mümkün olmadığına değinenRusbridger’e göre rekabet kadar işbirliğide önemli.Sosyal ağların ve blogların gelenekselmedyayı geride bırakacağı yönündekigörüşlere katılmadığını kaydeden AP GenelYayın Yönetmen Yardımcısı ThomasMK Yayınevi Başkanı Gusev <strong>ile</strong> <strong>Cihan</strong> <strong>Haber</strong> <strong>Ajansı</strong> Genel Müdürü Bilici işbirliği anlaşması imzaladı.Kent’e göre birçok insanın güveneb<strong>ile</strong>ceğibirkaç haber kaynağına ihtiyaç var. Buise Twitter’in sunduğu alanın kapsamı dışındakalıyor. Profesyonel gazeteciliği birçokürünü bir arada sunan süpermarketlerebenzeten Kent, “Oradan alacağınızürünlerin taze ve kaliteli olacağını biliyorsunuz.Ürünleri toplamak için tarlaya gitmiyoruz.”benzetmesi yaptı.ARAP DEVRİMLERİ SOSYAL AĞLARIN GÜCÜNazi Almanyası’nın 22 Haziran 1941’deSovyetler’e karşı savaş ilanından birkaçgün sonra kurulan Sovinformburo’nundevamı olan Ria Novosti, 70. yıldönümünükutluyor. Sovyetler’in propagandaajansı Sovyet Enformasyon Büro (Sovinformburo)birliğin dağılmasının ardındanRia Novosti olarak değiştirildi. Turuncurenkler, multimedya açılımları <strong>ile</strong>modern ve uluslararası bir haber ajansınadönüşen Ria Novosti, 14 farklı dilde yayınyapıyor.Ria Novosti Genel Yayın YönetmeniSvetlena Mironyuk, açılışta yaptığı konuşmada,gazetec<strong>ile</strong>rin okuyucu <strong>ile</strong> dahafazla diyalog halinde olması gerektiğinisöyledi. Mironyuk, “Biz okuyucunun bulunduğunoktalara girdik. <strong>Ajansı</strong>mız sonaltı ayda Twitter’de 15, Facebook’ta 20 veV Kontoktı, You Tube ve RuTube’da 10ayrı yayın başlattı. Avrupa ve Asya dilleriolmak üzere yabancı dillerde yayınlarımızıartırıyoruz. Arap devrimlerinin ardındanOrtadoğu’da sosyal ağlarda etkinçalışılması gerektiğine inanıyoruz.” dedi.RUS-TÜRK MEDYASINDA İLETİŞİM GELİŞTİRİLMELİDünyanın farklı bölgelerinden 300’ünüzerinde katılımcı <strong>ile</strong> gerçekleştir<strong>ile</strong>n forumdakibaşarısı ve 70. yılı nedeniyle RiaNovosti’yi kutlayan <strong>Cihan</strong> <strong>Haber</strong> <strong>Ajansı</strong>Genel Müdürü Bilici, <strong>Türkiye</strong>-<strong>Rusya</strong> ilişk<strong>ile</strong>rindeekonomik, siyasi ve diğer alanlardaçok önemli başarılar elde edildiğini,ancak medyanın bu konuda bir miktargeride kaldığını söyledi. Medyalar <strong>arasında</strong>dil engelinden, biraz da her iki tarafında eski kafalarını değiştirememesindendolayı yeterince işbirliği olmadığı eleştirisigetiren Bilici, “Bu açıdan biz öncü olmakistiyoruz. Ria Novosti <strong>ile</strong> ortaklığımızdandolayı çok memnunuz.” dedi. Bilici, ikiülke medyaları <strong>arasında</strong> <strong>ile</strong>tişimin geliştirilmesiaçısından Moskovski Komsomolets(MK) gazetesi ve İngilizce yayın yapanRussia Today’le de işbirliği anlaşmasıimzaladıklarını kaydetti.


EYLÜL-EKİM 2011<strong>Rusya</strong>’nın en popüler gazetesi MK, <strong>Türkiye</strong> yayınına <strong>Cihan</strong>’la başladıRussia Today televizyonu <strong>ile</strong> <strong>Cihan</strong><strong>Haber</strong> <strong>Ajansı</strong> işbirliğine gitti.9<strong>Rusya</strong>’nın en popüler gazetelerindenMK, <strong>Cihan</strong> <strong>Haber</strong> <strong>Ajansı</strong> <strong>ile</strong> işbirliğianlaşması imzaladı. <strong>Türkiye</strong>’de siyasi,ekonomik ve kültürel hayatı Rusça olarakRus okurlarına ulaştırmayı hedefleyenwww.mk-turkey.ru internet ortamındayayın hayatına başladı. <strong>Cihan</strong><strong>Haber</strong> <strong>Ajansı</strong>’nın içerik desteği sağladığıwww.mk-turkey.ru, dil engelini aşarak<strong>Türkiye</strong>’den <strong>Rusya</strong>’ya köprü kuruyor.Yeni haber portalı 140 milyonunüzerinde nüfusu ve 18 milyon kilometrekaregenişliğindeki <strong>Rusya</strong> coğrafyasınaulaşmak isteyen Türk şirketler içinetkin reklam avantajı da sağlıyor.<strong>Cihan</strong> <strong>Haber</strong> <strong>Ajansı</strong>’nın içerik desteğisağladığı www.haberrus.com haberportalı ise <strong>Rusya</strong> gündemini Türkçeolarak yayınlamaya devam ediyor. Tekil5 binin üzerinde günlük reytinge ulaşanwww.haberrus.com, en hızlı ve güncelhaberlerle <strong>Rusya</strong>’yı daha derin ve kapsayıcıolarak takip etmek isteyenlerin referanskaynağı haline geldi.Proje <strong>ile</strong> ilgili değerlendirmede bulunanRus gazeteci MK Yayınevi BaşkanıPavel Gusev, MK ve <strong>Cihan</strong> <strong>Haber</strong><strong>Ajansı</strong>’nın ortak projesinin <strong>Rusya</strong>ve <strong>Türkiye</strong>’nin tek haber ortamındabulunmasını sağladığını söyledi.MK’nin 15 yıl önce yurtdışında dünyapiyasasına girdiğine değinen Gusev,MK’nin bugün dört kıtada 14 haftalıkgazete ve iki internet yayını yaptığınısöyledi. Moskova Gazetec<strong>ile</strong>rBirliği başkanlığını da yürüten Gusev,www.mk-turkey.ru haber portalınınçeşitli röportaj, makaleler, söyleş<strong>ile</strong>rle<strong>Türkiye</strong>’den çok ilginç kahramanları<strong>Rusya</strong> gündemine taşıyacağını söyledi.<strong>Türkiye</strong>’nin daha doğru ve güvenilirbir kaynaktan anlaşılmasına yenihaber portalının büyük katkı sağlayacağınıifade eden Gusev, “Bilin ki, sizinmuhteşem bir dostunuz var. Ve umarızki bu dost sizinle uzun yıllar boyuncaberaber olacak. Onun adı MK Turtsiya.”temennisinde bulundu.<strong>Cihan</strong> <strong>Haber</strong> <strong>Ajansı</strong>, Rus televizyonu RT <strong>ile</strong> işbirliği anlaşması imzaladı<strong>Rusya</strong>’nın İngilizce, Arapça ve İspanyolcayayın yapan uluslararası televizyonuRussia Today (RT), <strong>Cihan</strong><strong>Haber</strong> <strong>Ajansı</strong> <strong>ile</strong> işbirliği anlaşmasıimzaladı. İki kurum, özellikle görüntülühaber konusunda işbirliği içindeolacak. İki binin üzerinde çalışanı<strong>ile</strong> RT, El-Cezire, Bloomberg ve CNNgibi dünya devleri <strong>ile</strong> rekabet ediyor.<strong>Cihan</strong> <strong>Haber</strong> <strong>Ajansı</strong> <strong>ile</strong> işbirliği içindeolmaktan duyduğu memnuniyetiifade eden RT Genel Direktörü AlekseyNikolov, “<strong>Türkiye</strong>’nin önde gelenmedya kuruluşlarından biri <strong>ile</strong> anlaşmaimzalamak, kanalımız için önemlibir adım. Dünyanın 178 ülkesinde5.500 ajans ve televizyon RT Freevideoaracılığı <strong>ile</strong> görüntülerimizi kullanıyor.<strong>Cihan</strong> gibi tüm ülkeyi kapsayanbir ajansla resmi işbirliği içindeolmamız memnuniyet verici.” dedi.Bu işbirliği çerçevesinde <strong>Türkiye</strong>’degerçekleşen herhangi bir olayı tüm izleyic<strong>ile</strong>rinedaha sağlıklı bir şekildesunma imkânı elde ettiklerini kaydedenNikolov, “Diğer taraftan da <strong>Cihan</strong>,<strong>Rusya</strong>’daki gelişmeleri derinlemesinerekabet ed<strong>ile</strong>mez bir şekilde kavrayacak.Bu da <strong>Cihan</strong>’ın müşter<strong>ile</strong>rine artı değerolarak yansıyacak.” ifadelerini kullandı.


10EYLÜL-EKİM 2011Ekonomi editörleri, kredi derecelendirme kuruluşlarına zayıf not verdiTutarsızlar ve züccaciyedükkânındaki fil gib<strong>ile</strong>rKHASAN BOZKURT, RAMAZAN SOLAKredi derecelendirme kuruluşları,verdikleri notlar <strong>ile</strong> ülkelerinyatırımcı nezdindeki yerinin belirlenmesindeönemli rol oynuyor. Ancakküresel krizi öngörememekle ithamed<strong>ile</strong>n söz konusu kuruluşların attığıher adım artık eleştiri konusu. Gösterdiğiperformansa rağmen <strong>Türkiye</strong>’ninkarnesinde iy<strong>ile</strong>ştirme yapmayan, çöküntüüstüne çöküntü yaşayan Avrupaülkeleri dururken, ABD’nin notunudüşüren kuruluşlara ekonomi editörleride tepkili. Ekonomi sayfalarınayön verenler, ‘tutarsız’ davranmaklaeleştirdikleri bu kuruluşları, ‘Züccaciyedükkânındaki fil’e benzetiyor.Amerika merkezli kredi derecelendirmekuruluşları Standard&Poor's,Moody's ve Fitch pazarın yüzde 95'inielinde tutuyor. Bu üç kuruluş 1 asra yakınzamandır puanlama yapıyor. Ülkelerever<strong>ile</strong>n kredi notlarında genel ekonomikdurumun yanı sıra devletlerin demokrasiyiözümseyip özümseyemedikleri,yatırım ortamının rahatlığı dikkatealınıyor. Derecelendirme kurumu notu,negatif olarak açıkladığı andan itibarendevletlerin borsaları bir anda dibi görüyor.Ülkelerin dünya ekonom<strong>ile</strong>ri içindekireytingi de sorgulanır hale geliyor.Ancak gelinen noktada, bu kuruluşlarda artık sorgulanmaya başladı.1941 yılından bu yana ABD'nin uzunvadeli kredi notunu en yüksek yatırımyapılabilir seviye olan ‘AAA’da tutanStandard&Poor's’un notu bir kademedüşürmesiyle başlayan finansal fırtına,dikkatleri bu kuruluşlara çekti. Ci-


12EYLÜL-EKİM 2011TURHAN BOZKURT VAHAP MUNYAR OĞUZ KARAMUKhan Dergi, kredi derecelendirme kuruluşlarınıngeldiği noktayı ve uğradıklarıprestij kaybını gazetelerin ekonomieditörleriyle konuştu.<strong>Zaman</strong> Gazetesi Ekonomi EditörüTurhan Bozkurt, söz konusu kuruluşlarınprestij kaybına ilk olarak 2008krizini öngörememeleriyle uğradıklarınaişaret ediyor. Ardından Amerika’nınyüksek borçları, AB ülkelerindeki finansalkriz gibi görünen riskleri yanlışzamanda yanlış üslupla ortaya koymalarınınprestij kaybını güvenilirlik tartışmasınaçevirdiğini öne sürüyor.Bozkurt’a göre göz göre göre gelenkrizi es geçen bu kuruluşlar, şimdi ABDve Avrupa’daki dalgalanmayı abartıyor.Daha hafif atlatılab<strong>ile</strong>cek orta çaplı birkrizi, sırf ‘Bakın biz haklı çıktık’ demekiçin abartıyor. Bir nevi yangına körüklegidiyorlar. <strong>Zaman</strong>’ın ekonomi editörü,şu değerlendirmelerde bulunuyor:“2008’de yanılmış olabiliriz ama bukez haklı çıktık, diyecekler. Bütün bu raporlarınnotların neticesinde. MademABD’nin notu düşürülecekti, bu bugünKredi derecelendirmekuruluşlarının prestijkaybına ilk olarak 2008krizini öngöremedikleriiçin uğradıklarını d<strong>ile</strong>getiren <strong>Zaman</strong> GazetesiEkonomi Editörü TurhanBozkurt, ABD’nin yüksekborcu ve AB ülkelerindekifinansal kriz gibi görünenriskleri bu kuruluşlarınyanlış zamandayanlış üslupla ortayakoymalarının prestijkaybının yanı sıra 'güvenilirlik'tartışmasını daortaya çıkardığını d<strong>ile</strong>getiriyor.değil 2008’de yapılmalıydı. ABD o günkrizi atlatıp yine büyüme motorunu hareketegeçirdi. Hızlı karar alma örneği gösterdi.Hem FED hem Beyaz Saray, piyasalardakiendişelerin giderilmesine katkısağlamıştı. Her nedense iflası sadece adıkonuşmamış İtalya için not indirimini öteleyenS&P, ‘Ben ABD’nin de notunu indiririm’deyiverdi. Züccaciye dükânındakifilden farksız durumda şu anda.”“EKRANLARDAN İZLEYEREK NOT VERİLMEMELİ”Bu kuruluşların ülke ekonom<strong>ile</strong>riniekranlardan telefonla, internetle ülkeofisleri b<strong>ile</strong> açmadan değerlendirdiklerinisağır sultanın b<strong>ile</strong> bildiğini aktaranTurhan Bozkurt, <strong>Türkiye</strong>’ye karşı tavırlarınıda sert bir dille eleştiriyor:“Bu dalgalanmadan gelmeden önce<strong>Türkiye</strong>’nin not artışını yapsalardı veBorsa'daki çöküş bu boyutta olmayacaktı.Merkez’in tedbirleriyle çok sınırlı biretkisi olacaktı. Ama yapmadılar. Çünkü<strong>Türkiye</strong>’nin mevcut büyüme ivmesinindinamizminin küresel hesapları bozacakbir mahiyette olduğunu pekala bili-


EYLÜL-EKİM 201113yorlardı. 2008’de yanıldıkları gibi bugünverdikleri kararlarda da yanılacaklar.”Öte yandan dünya ekonomisinin2008’e göre daha dayanıklı ve 3 yıl dahafazla kriz tecrübesine sahip olduğunusöyleyen Bozkurt, gelişmekte olanülkelerin büyüme motorunun hâlâ aktifolduğuna işaret ediyor. Bozkurt, “Reytingkuruluşları eğer aklanmak istiyorlarsaherkes her devlet kamu özel ayrımıgözetmeksizin kendine nasıl çeki düzenvermişse bunlar da ezberlerini değiştirmekzorundalar.” ifadesini kullanıyor.“AVRUPA DA REYTİNG ŞİRKETİ KURMAYI DÜŞÜNÜYOR”Hürriyet Gazetesi Ekonomi Editörü VahapMunyar, reyting kuruluşlarının belli dönemekadar yaptıkları değerlendirmelerinçok değerli görüldüğünü belirtiyor. Kopmanoktasının 2008 krizi olduğunu kaydedenMunyar, “Ne zaman 2008-2009 kriziyaşanmaya başladı, o zaman bu kuruluşlarınobjektifliği tartışılır hale geldi.” diyor.<strong>Türkiye</strong>’nin kredi derecelendirmekuruluşlarıyla ilişkisinin 1994 yılındaMoody's ve S&P <strong>ile</strong> başladığını anlatanMunyar, daha sonra bunlara Fitch’in deeklendiğini ifade ediyor. Hürriyet’in ekonomimüdürü son dönemde dünyada olduğugibi <strong>Türkiye</strong>’de de bu kuruluşlar tartışılmasınınnedenini şöyle izah ediyor:“Bazı yönleriyle objektiflikleri kalmadıgibi gözükmesinden. <strong>Türkiye</strong> 2009 krizindensonra dünyadan sıyrıldı. Ekonomimizdüzenli şekilde büyüyor. Buna rağmendurumu bizden çok kötü olan ülkelerinnotları bizden yüksek kaldı. Kuruluşlarınobjektifliğini tartışır hale geldi. 2008-2009 krizinde dokunulmayan ABD’ninnotuna şu an dokunulması ve negatife çekilmeside düşündürücü. S&P düşürdü,Moodys ve Fitch’in ne yapacağı belli değil.Ayrıca Avrupa’da da çok tartışır hale geld<strong>ile</strong>r.Yunanistan, Portekiz ve İrlanda, ver<strong>ile</strong>nnotlar sonrası ç<strong>ile</strong>den çıktı. Gelinennoktada Avrupa da kendi derecelendirmekuruluşlarını kurmayı tartışıyor. Bütünbunlar gösteriyor ki, ekonomiyi reytingleyenbu kuruluşların yapılarının değişmesiyönünde adımlar atılmalı.”<strong>Türkiye</strong> ekonomisinin başarılara rağmennotunun halen BB seviyesinde kalmasınıda eleştiren Munyar, “<strong>Türkiye</strong>’nin yatırımyapılabilir ülke gösterilmemesini demanidar buluyorum.” ifadesini kullanıyor.Munyar, kredi derecelendirme kuruluşlarıkararlarını daha önceden tartışmaya açanÇin’in, kendi kredi derecelendirme kuruluşunukurduğunu da sözlerine ekliyor.“TÜRKİYE’NİN NOTUNU ARTIRMAMAKİÇİN DİRENECEKLER”Sabah Gazetesi Ekonomi Editörü OğuzKaramuk, kredi derecelendirme kuruluşlarınınAmerika’da faaliyet gösterenbu şirketlerin arkasında büyük sermayeninbulunduğunu ifade ediyor. Derecelendirmekuruluşlarının verdiği notlarınsiyasi olduğunu <strong>ile</strong>ri süren Karamuk,şöyle konuşuyor:“<strong>Türkiye</strong>’den kolay para kazandıklarıiçin notunu artırmadıklarını vebundan vazgeçmediklerini görüyoruz.Ben mümkün olduğu kadar da not artışınagitmeyeceklerini düşünüyorum.ABD’nin düşürdükleri notunun da dahadüşük olması gerektiği kanaatindeyim.”NOTLAR VE ANLAMLARIKredibilitesi yüksek ülkeler (ya da kuruluşlar)arasına girmek, ‘Buraya güvenleyatırım yapılabilir’ vizesini almakla eşanlamlı.Genellikle AAA veya Aaa gibi üçtane A en güvenilir kredi notunu tems<strong>ile</strong>diyor ve bu notlara sahip ülkelere güvenleyatırım yapılabilineceği anlamınageliyor. Baa3 ya da BBB- olanlar ise altderece de olsa, ‘güvenle yatırım yapılabilir’anlamına geliyor. Düşük kredibilitedeolan spekülatif ülke ve kuruluşlaraBB ya da Ba1'den B3 ve B-'ye kadar derecederece not veriliyor. <strong>Türkiye</strong>'nin, halen,Moody's'ten Ba3, Standard and Poor'sBB(-) ve Fitch kredi derecelendirme kuruluşundanBB (+) notu bulunuyor. Küreselkriz döneminde her üç kredi derecelendirmekuruluşundan da not artışı alan<strong>Türkiye</strong>'de iy<strong>ile</strong>şen ekonomik ve siyasi ortamdaşimdi yeni not artışları bekleniyor.


14EYLÜL-EKİM 2011<strong>Cihan</strong> <strong>Haber</strong> Dergisi ‘TurkcellDergilik’ raflarındaki yerini aldıGÜRKAN TUZLUihanC<strong>Haber</strong><strong>Ajansı</strong>’nın (CİHAN)medya dergisi <strong>Cihan</strong><strong>Haber</strong>, <strong>Türkiye</strong>’nin önde gelenderg<strong>ile</strong>rinin yer aldığı‘Turkcell Dergilik’ raflarındakiyerini aldı. <strong>Türkiye</strong>’nintek medya dergisi olmaözelliğini taşıyan <strong>Cihan</strong> <strong>Haber</strong>,Turkcell’in Apple kullanıcılarınasunduğu platformdantakip ed<strong>ile</strong>b<strong>ile</strong>cek.Bilgisayar, internet, tabletbilgisayar ve akıllı telefonlarderken, e-medyanın insan hayatındakiyeri giderek artıyor.Dijital yayıncılığı <strong>Türkiye</strong> birazgeriden takip etse de, bu yenihayat tarzına uyum sağlayanuygulamalar da yavaş yavaşhayata geçiyor. Turkcell tarafındanApple sahibi müşter<strong>ile</strong>riçin hizmete alınan ‘TurkcellDergilik’te bu uygulamalardanbir tanesi. ‘Okuma alışkanlığınıdeğiştirme’ iddiasıylahayata geçir<strong>ile</strong>n TurkcellDergilik’te <strong>Türkiye</strong>’nin öndegelen derg<strong>ile</strong>rinin dijital sayfalarıbulunuyor. İnternettenücretsiz olarak indir<strong>ile</strong>b<strong>ile</strong>cekuygulama sayesinde Turkcellmüşter<strong>ile</strong>ri, istedikleri dergiyiindirip rahatlıkla okuyabiliyor.<strong>Cihan</strong> <strong>Haber</strong> <strong>Ajansı</strong>tarafından 8 yıldır yayınlanan<strong>Cihan</strong> <strong>Haber</strong> Dergisideplatformdaki yerini aldı.<strong>Türkiye</strong>’nin tek medyadergisi olma özelliğini taşıyan<strong>Cihan</strong> <strong>Haber</strong>’in sayılarınaTurkcell’in uygulaması sayesindeinternet ortamındanulaşılab<strong>ile</strong>cek. İlk aşamadaTurkcell abonelerine ücretsizver<strong>ile</strong>n servis bir süre sonraücretli hale gelecek.Dijital yayıncılığın giderekyaygınlaştığını ve özellikleyeni jenerasyonun dijitalmecrayı tercih etmeye başladığınıbelirten <strong>Cihan</strong> Bilgi İşlemDirektörü Ersan Bolluca,bu yeni ve istikbal vaat edenplatformda yer almayı uygunbulduklarını söyledi.Turkcell Dergilik’in şuana kadar 40 bin Apple kullanıcısıtarafından indirildiğiniaktaran Bolluca, “Burası ciddibir vitrin ve pazar olma aşamasında.Belki de geleceğinon-line dergi mağazası olmayolunda.” diye konuştu.Turkcell tarafından sunulanhizmetin son derece kalitelive standardı yüksek olduğunuaktaran Bolluca, “Şuaşamada 40 bin kişi tarafındantakip ed<strong>ile</strong>n platform,<strong>ile</strong>riki dönemlerde belki de 50bin, 500 bin kişiye hitap edecek.Böyle geleceğe dönük birplatformda biz de olalım istedik.Bu mecranın ulaştığı insanlaraürünlerimizi sunalımistedik.” diye konuştu.<strong>Cihan</strong> Dergi’nin ilk aşamadason iki sayısının platformdayer alacağını aktaran<strong>Cihan</strong> Dijital Yayıncılık YöneticisiGökhan Alpaslan ise istendiğitakdirde tüm arşivin platformaaktarılab<strong>ile</strong>ceğini ifadeetti. Aslan, dijital raflardaki <strong>Cihan</strong>Dergi’nin ilk aşamada ücretsizolacağını belirtti.Turkcell Dergilik’i kullanmakisteyen vatandaşlarönce AppStore’dan TurkcellDergilik uygulamasını indiriyor.Derg<strong>ile</strong>ri okumak içinönce satın alan kullanıcı artıkbu dergiyi internete bağlanmadığızamanlarda b<strong>ile</strong> okuyabiliyor.Turkcell DergilikiPad, iPhone 4, iPhone3GS,iPhone3G sahipleri tarafındankullanılabiliyor.


16EYLÜL-EKİM 2011MIHAIL VASILIADISVasiliadis, Apoyevmatini’yi “<strong>Türkiye</strong>’nin en çok satan gazetesi” olarak tanımlıyor. Gerekçesi de şu: “Biz 610 a<strong>ile</strong>ye 600 gazete satıyoruz. Hemen hemen yüzde 100’üne…Ama 1930’lu yılların başında Apoyevmatini en çok satan gazeteler <strong>arasında</strong>ydı. En yüksek 30 bin tiraja ulaştık. O zaman da 800 bin kişilik İstanbul’dan bahsediyoruz.”Apoyevmatini’ninçığlığını <strong>Türkiye</strong> duyduBeyoğlu’ndaki SuriyePasajı’nda bürosubulunan gazeteninasıl mutfağı MihailVasiliadis’in evi.‘Home office’ çalışanVasiliadis, haftasonları hariç 5 güngazeteyi evindehazırlıyor. ‘İkindivaktinde’ anlamınagelen Apoyevmatini,Rum Ortodoks cemaatininen önemliyayın organı.TUĞUR ESKİERürkiye’deki Rumların sesi Apoyevmatinigazetesi, kapanmanıneşiğinden döndü. 86 yıllık gazeteyiyıllardır tek başına yayına hazırlayanMihail Vasiliadis’in ‘kapatıyoruz’ açıklamasıbüyük yankı buldu.Bu açıklama üzerine her kesimdendestek mesajları yağdı, sosyal paylaşımsitelerinde sayfalar açıldı, sanatçılar,gazetec<strong>ile</strong>r görüntülü mesajlaryayınladı ve nihayet Basın İlan Kurumuharekete geçti. Mihail Vasiliadis,‘şimdilik’ gazeteyi kapatmaktan vazgeçti.Rumca bilmeyen insanların b<strong>ile</strong>gazeteye abone olmaya başlamasıüzerine fikrini değiştiren Genel YayınYönetmeni Vasiliadis, 12 Temmuz’da87 yaşına giren Apoyevmatini’yi ve‘kapatma’ serüvenini anlattı.EVDE HAZIRLANAN GAZETEBeyoğlu’ndaki Suriye Pasajı’nda bürosubulunan gazetenin asıl mutfağı MihailVasiliadis’in evi. ‘Home office’ çalışanVasiliadis, hafta sonları hariç 5gün gazeteyi evinde hazırlıyor. ‘İkindivaktinde’ anlamına gelen Apoyevmatini,Rum Ortodoks cemaatinin enönemli yayın organı. Gazetede cemaateilişkin haberlerin yanı sıra ağırlıklıolarak <strong>Türkiye</strong>, Yunanistan ve AvrupaBirliği <strong>ile</strong> ilgili haberler yer alıyor.Günlük 300-400 lira gideri olangazete, abone ve satış gelirleri dışındaYunanistan’dan aldıkları reklamlarlaayakta duruyordu. Yunanistan’dakiekonomik kriz nedeniyle iki büyükfirmanın reklamları kesmesi, bardağı


EYLÜL-EKİM 201117taşıran son damla oldu.Vasiliadis, oğlunun da yardımı <strong>ile</strong>gazeteyi tek başına çıkarıyor. <strong>Haber</strong>leribuluyor, sayfa tasarımını yapıyor, sayfataslaklarını matbaaya gönderiyor. Öğlesaatlerine kadar gazete yayına hazıroluyor, öğleden sonra da basılarak dağıtılıyor.Vasiliadis, yılbaşından bu yanayaşadığı maddi sıkıntı nedeniyle 12Temmuz’da, yani gazetenin 87. kuruluşyıldönümünde kapatma kararı aldı. Bukarar, büyük yankı buldu. Hollanda’dayaşayan bir Türk genç, Facebook’ta“Apoyevmatini gazetesi kapanmasın!”adlı bir sayfa açarak, Vasiliadis’in çığlığınıdünyaya duyurdu.Levent Üzümcü, Memet Ali Alabora,Altan Erkekli, Rojin gibi sanatçılar <strong>ile</strong>gazetec<strong>ile</strong>r Hilal Kaplan, Ahu Özyurt vebirçok ünlü isim You Tube’da yayınlanangörüntülü mesajlarla ‘Apoyevmatinikapanmasın’ ded<strong>ile</strong>r.“VAZGEÇMEDİM, VAZGEÇİRİLDİM”Apoyevmatini Genel Yayın YönetmeniMihail Vasiliadis, “Neden vazgeçtiniz?”sorusunun cevabına, “Vazgeçmedim,vazgeçird<strong>ile</strong>r.” diyerek başlıyor:“Baskın Oran (yazar) hoca aradı, fırçaattı bana; ‘Bana bak Vasiliadis, sen bugazeteyi tek başına yayınlayacak gücesahipsin ama kapatacak güce sahip değilsin,biz kapattırmayız.’ dedi. Gençlerçıktı ortaya ‘O bizim de kültür mirasımızdır’diye. Rumca bilmeyen 300 abonemizoldu son olaylardan sonra.”“BAŞBAKAN İLGİLENİNCE ÇOK SEVİNDİM”Vasiliadis, gazeteyi kapatma düşüncesiniilk olarak TESEV’in (<strong>Türkiye</strong> Ekonomikve Sosyal Etütler Vakfı) bir toplantısındad<strong>ile</strong> getirmiş. Daha sonra yapılanyayınlar üzerine Rumca bilmeyenlerb<strong>ile</strong> gazeteye abone olmuş. Bu gelirlerleborçlarını ödemek yerine dağıtıcılaraveren Vasiliadis’i bu sırada Basın İlanKurumu Genel Müdürü Mehmet Atalayziyaret etmiş. Vasiliadis, ziyareti şöyleanlatıyor: “(Atalay) Ziyarete geldiğindeilk söylediği şey; ‘Ben kendi arzumlayapıyorum; ama Başbakan'ımız da beniözellikle arayarak bunu yapmama teşviketti’ dedi.Ben tek başına devlete seslenincedevlet duymadı. Ama devlet yerine milleteseslenince; millet hep beraber bukonuyu gündeme getirince herkes duyduve Başbakan da ilg<strong>ile</strong>ndi sağ olsun.Kolay kolay bir Başbakan böyle bir şeyleilg<strong>ile</strong>nmez. Bir Bakan, bir genel müdürünilg<strong>ile</strong>nmesi makul olabilir. Ama birBaşbakan ve Sayın Bülent Arınç da ilgigösterince gerçekten sevindim. Gerçipaçayı sıvamayalım, dere daha görünmedi.Ama gerçekten çok ümitlendim.Mehmet Atalay beni ziyaret etti.Ondan 2 gün sonra bütün azınlık gazetelerieditörlerini bir toplantıya çağırdı.Orada da söyledikleri ‘Azınlık basınıTürk basınının bir cüzüdür. Türk basıtarihinin içinde vardır. Ve sizler aidiyethissettiğiniz ülkelerle bizim aramızdabir köprü olabilirsiniz’. Ben bunu çoktakdir ettim.”Vasiliadis, ver<strong>ile</strong>n desteklerin sonuçlarınıise, “Tek başına bir şey talep ettinmi olmuyor. Namazı evinde de kılabilirsin.Ama camide hep beraber kılmakdaha iyidir. Hep beraber Tanrı’ya dahakolay gider.” sözleriyle değerlendiriyor.“CUMARTESİLERİ TÜRKÇE ÇIKARTMAYI DÜŞÜ-NÜYORUM”Son yaşananların ardından gazeteyeRumca bilmeyenlerin de abone olmasıüzerine gazetenin bazı günler Türkçeyayınlanması gündeme gelmiş. Vasiliadis,“Valla hiç düşünmemiştim. Çünkübu gazete biraz da bir avuç kalan Rumlarıntesellisidir. Rahmetli Hrant (Dink)bana derdi; ‘Ya şunu yap Türkçe, açıl’.Ama düşündüm taşındım olmuyor.” diyerek,şöyle devam ediyor: “25 lira verip3 aylığına abone olan lise talebesi var. Birtane iki tane değil, çok daha fazla. Benbu çocuğa bir şeyler vermeliyim. Düşüncem;eğer Basın İlan Kurumu’nun


18EYLÜL-EKİM 2011Okullarımız var, öğrenc<strong>ile</strong>rimiz yok;kilisemiz var, müminimiz yok; gazetemizvar, okuyucumuz kalmadı. Sayın Erdoğan‘Her zaman bir adım önde olacağız’diyor. Böyle bir girişimde bulunursadeğil bir adım, 2-3 adım önde olur.”Vasiliadis, “Batı Trakya’da 150 binMüslüman Türk, İstanbul’da 2 bindenaz Ortodoks Rum. Böyle köprüolur mu? Bir ayağı batmak üzere. VeYunanistan’da oranın Ergenekon’u,<strong>Türkiye</strong>’deki Rumların varlığından rahatsız,‘bir an evvel bitsinler ki biz de buradak<strong>ile</strong>riyollayalım, rahatlayalım’ düşüncesi<strong>ile</strong> hareket ediyorlar. Oysa buterazi biraz olsun İstanbul Rumlarının,Mohikanların sonu olmayalım. Yazıktır,İstanbul’a da, <strong>Türkiye</strong>’ye de...” diyor.4 sayfa olarak yayınlanan Apoyevmatini’ye Yunanistan’da yaklaşık bin kişi de ‘PDF’ formatında internet ortamındaulaşıyor. Hollanda’da yaşayan bir Türk genç, Facebook’ta “Apoyevmatini gazetesi kapanmasın!”adlı bir sayfa açarak, Vasiliadis’in çığlığını dünyaya duyurdu.desteği Apoyevmatini’ye bir istihdamimkânı sağlayabilirse olabilir. Türkçesayfa değil. Gazete pazartesiden cumayakadar çıkıyor, haftada 5 kere. Cumartesigünü de Türkçe olarak bir Apoyevmatinigazetesi çıkartmak istiyorum.”“KİLİSEDE AYİN YAPACAKLARI YERDE HÜKÜ-METİ YIKMAK İÇİN TOPLANTI YAPTILAR”Vasiliadis, “Devletten hiç destek aldınızmı?” sorusunu ise şöyle yanıtlıyor:“Hayır. Daha önce resmi ilan alıyorduk.Ergenekon’un bir kolu da AzınlıklarTali Komisyonu’dur. Bu komisyon,bugün iktidar olan partinin hükümetlerindenbiri tarafından dağıtıldı. Amaonun tutanakları hiç açıklanmadı. Eğeronlar açıklanırsa zannediyorum ki böylebelki bin tane doktora çalışması yapılab<strong>ile</strong>cekbilg<strong>ile</strong>r var. Okullarımızla,vakıflarımızla ilgili, vakıf malları kilisedenalınıp Ergenekon’un has üyesi SevgiErenerol’un dedesine verilmesi. Hâlâda kiliselerimiz onların elinde. Kilisedeayin yapılacağına, Tanrı’ya dua ed<strong>ile</strong>ceğine‘hükümet nasıl yıkılır’ diye planlarkurulan toplantılar yapılıyor. (Toplantılar)Şu anda Silivri’de yapılıyor.”“HÜKÜMETİN YERİNDE OLSAM AYNI ŞEYİ YA-PARDIM”Vasiliadis, hükümetin azınlıklarla ilgiliçalışmalarını da olumlu ancak yetersizgörüyor. “Ama ben de hükümet olsambelki aynı şeyi yapardım. Onu daitiraf edeyim. Benim sırtımdaki yumurtaküfesi, azınlık küfesi. Ama hükümetinsırtında birçok yumurta küfesi var.” diyenVasiliadis, “Bence hükümetin görüşü,ben şunu hallederken öyle bir şekildehalledeyim ki aynı zamanda öbür sorunumda çözülsün. Örneğin, RuhbanOkulu sorununu çözerken -çözmek saniyemeselesi- ama sırf Ruhban Okulusorunu çözülür, başka bir şey çözülmez.Hükümet galiba öyle bir yöntemle çözmekistiyor ki, bütün bu örneğin imamhatip okulu mezunlarına yapılan haksızlıklarda bu arada aynı çabayla kaldırılsındüşüncesi <strong>ile</strong>… Dolayısı <strong>ile</strong> bunlarıçok dikkatli yürütüyor. Bu parti iktidarageldi ve azınlıklara yapılan baskılarınharicinde yeni baskı yöntemleri üretilmedi.Hatta bazı baskılardan da kurtulmasıiçin bazı yasalar getirildi.” şeklindekonuşuyor.“BÖYLE KÖPRÜ OLUR MU?”Vasiliadis, İstanbul’daki Rum toplumununbazı sorunlarını da paylaştı:“Atatürk’le Venizelos <strong>arasında</strong>ki 1930anlaşmasının sağladığı o hakkı sağlarsao zaman İstanbul Rum toplumu bir mozaikolmaya devam eder. Hani ‘ne güzelmozaiğimizdi, şimdi gitti, ah ne kötüoldu’ falan demekle onlar geri gelmez“TÜRK ORTODOKSLAR ERGENEKON’DA DEV-LETİN KUYUSUNU KAZDILAR”Vasiliadis, Ergenekon davasına da göndermeyaparak, “Türk Ortodokslargüya ruhani faaliyet göstereceklerineErgenekon’da devletin kuyusunu kazdılar.”sözlerinin ardından, Ergenekon’unPatrikhane'de hâlâ aktif olup olmadıklarısorusunu şu sözlerle yanıtlıyor: “Hiçbirzaman olmadı. Sen tutup da baskıyapar gerçek patriği kenara alıp kenaraalıp kendi adamını oraya patrik olarakkoyarsan kilise tabii ki nifak yuvasıolur. Ruhban Okulu’na ‘nifak yuvası’diyorlar. Ben diyorum lütfen, ama lütfenRuhban Okulu mezunu olup da <strong>Türkiye</strong>aleyhinde faaliyette bulunduğu sabit tekbir kişi gösterin bana.”“ERGENEKON’UN AĞA BABASI”<strong>Türkiye</strong>’deki Rum toplumu 1964 yılınakadar 90 bin nüfusa sahipti. Ancakuygulanan ‘azınlık’ politikalarınedeniyle 1966 yılına kadar bu rakam30 binlere kadar düştü. Şimdi iseİstanbul’da 600 Rum a<strong>ile</strong> yani yaklaşık2 bin kişi yaşıyor.Vasiliadis, “1950’de ilk defa halkınoyu <strong>ile</strong> bir hükümet oluşuncabu gibi şeyleri hükümeti etk<strong>ile</strong>yerekyapan o çekirdek kadro –ki okadronun bugünkü gelişmesi benceErgenekon’dur. Ergenekon’un ağababasıdır- sadece o raporu hazırlayanlardeğil, Varlık Vergisi’ni hazırlatanlar.O dönemde hükümete etkiyapabiliyorlar.” ifadeleri <strong>ile</strong> döneminazınlık politikalarını eleştiriyor.


20EYLÜL-EKİM 2011Somali’deAdem baba<strong>ile</strong> Havaişiraananın feryadınıhaberleştirmekSon 60 yılın en kurakgünlerini yaşıyorSomali. Çoğu çocuk, hergün yüzlerce insankuraklığın yol açtığıaçlık, susuzluk ve hastalıksebebiyle hayatınıkaybediyor. Yaşanandram sadeceSomalil<strong>ile</strong>rin değil aslında,bütün dünyanınhem açlıkla hem deinsanlıkla imtihanı…SLÜTFİ AYKURTon 60 yılın en kurak günlerini yaşıyorSomali. Çoğu çocuk olmak üzereher gün yüzlerce insan kuraklığınyol açtığı açlık, susuzluk ve hastalık nedeniylehayatını kaybediyor. Yaşanan dramsadece Somalil<strong>ile</strong>rin değil aslında, bütündünyanın hem açlıkla hem de insanlıklaimtihanı… Burada insanlar yaşamakiçin ölüm kalım mücadelesi verirken,yaşanan dramı anlatmak için b<strong>ile</strong>olsa, onların karşısına geçip deklanşöre,kameranın kayıt tuşuna basmak…Somali’deki dramı gazete ve televizyonlardagörmek b<strong>ile</strong> insanın içini acıtıyor.Ya bu dramı haberleştirmek? Hiç degöründüğü gibi kolay değil…Daha havaalanında uçaktan inerkengörüyorsunuz kend<strong>ile</strong>rine uzanacakyardım elini bekleyen Somalil<strong>ile</strong>ri.İçiniz burkuluyor, sizi karşılayanlarıngözlerindeki “Buraya yardımamı geldiniz?” diye soranbakışları görünce. MogadişuHavaalanı’nda işlemleriyaptırdıktan sonraşehir merkezine doğru<strong>ile</strong>rlerken yol kenarındakoşuşturan mecalsizkeç<strong>ile</strong>r ve bir deribir kemik kalmış incecikparmakların arasınasıkışmış siyah yüzlerive umutla bekleyenir<strong>ile</strong>şmiş gözler geçiyorbir bir yanınızdan.


EYLÜL-EKİM 201121ADEM BABA AÇ, ADEM BABA ÇARESİZYaşanan dramı haber yapmak için fotoğrafmakinesinin deklanşörüne basıp, kameranınkayıt tuşuna parmağınız gittiğinde yanınızayaşlı ve çaresiz birisi yaklaşıyor. “İsmim mAdem” diye başlıyor konuşmasına. Adem,köyü <strong>ile</strong> Mogadişu <strong>arasında</strong>ki mesafe uzunolduğu için yürüyemezler diye 5 çocuğunu uköyde bırakıp gelmiş. 15 gündür ağzına yiyecekbir şey koymayan acılı baba anlatmayabaşlıyor içinde bulunduğu durumu: “Köydenburaya 8 günde geldim. Yürüyerek geldiğimiçin çocukları yanımda getiremedim. Enson çocuklarımdan birisinin öldüğünü öğrendim.Diğer 4’ünden de haber alamadım, yaşayıpyaşamadıklarını da bilmiyorum. Buradada şu ana kadar hiç kimse bize yardımcı olmadı.Ne yapacağımı bilmiyorum.”Adem’le konuşurken İstanbul’daki çocuklarımgözlerimin önüne geliyor. <strong>Haber</strong>ciliğinyanında bir baba, insansınız sonuçta.Adem mikrofona konuşurken siz de kameranınarkasında ağlamak istiyorsunuz. O andada işinizi yapmanız gerektiği düşüncesi engeloluyor gözyaşlarınıza… Kurumuş bir toprak-GEÇİM DERDİ YOK, HAYAT MÜCADELESİ VAR!Çalı çırpı gibi küçük ağaç parçalarının birleştirildiği,üzerine kullanılamaz hâle gelen bezparçalarının örtülüp barınak yapıldığı çadırkentleregittiğinizde ise çok daha içler acısıbir manzara karşılıyor sizi. İnsanlar, sadecesusuzluk ve açlıkla mücadele etmiyor, aynızamanda hastalıkla da pençeleşiyor.Buradaki her insanın anlatacak o kadarçok hikâyesi var ki; kimi dinleseniz içiniz parçalanıyor.Kuraklık sebebiyle köylerden birlokma umuduyla başkent Mogadişu’ya göçeden Somalil<strong>ile</strong>rin birçoğu yolda hayatınıkaybetmiş. Kimisi çocuklarını, kimi çocuklarda hem annesini hem de babasını kaybetmiş.Hayatta kalarak çadırkentlere ulaşan ve buradayaşam mücadelesi verenler ise bir taraftangeri kalan çocuklarına çevreden topladıklarıküçük otları yedirerek hayat mücadelesi verirkendiğer taraftan da kend<strong>ile</strong>rine uzanacakyardım elini bekliyor.Somali’de açlık ve kuraklık en çok çocuklarıetk<strong>ile</strong>miş. Hemen her a<strong>ile</strong>nin birkaç çocuğuvitaminsizlik sebebiyle çeşitli hastalıklara ayakalanarak hayatını kaybetmiş. Köy <strong>ile</strong> şehirmerkezi <strong>arasında</strong>ki mesafe uzak olduğu içinkimisi de çocuklarını köyde bırakmış. Çocuklarınıyanına alarak şehir merkezine göç edena<strong>ile</strong>lerin birçoğu da çocuklarının yarısını yoldakaybetmiş. Çocuklarını köyde bırakanlar arise bir daha köyden haber alamamış.


22EYLÜL-EKİM 2011ta <strong>ile</strong>rlemeye çalışan su sızıntısı gibi içinizeakan gözyaşı karşısında yüreğinizparçalanıyor.Bu insanlara yardım etmek, bir lokmayiyecek vermek, hastalıktan dolayıinim inim inleyen bedenlerine ilaçolmak istiyorsun. Ancak elinden fazlabir şey gelmiyor. Fotoğrafını çekip, gördüklerini,insanların anlattıklarını kamerayakaydetmelisin. Bu insancağızlarao anda yardımcı olamasan da içindebulundukları durumu kayda geçiripinsanlığa arz ederek en iyi yardımı yaptığınainanıyorsun. Bu haberi ne kadarinsan okursa, görüntüleri ne kadar insanizlerse o kadar yardım yapılacağınıdüşünüyorsun. İşte o zaman bir kez dahaanlıyorsun bu mesleğin kutsallığını.Bir tarafta açlıktan ölen insanlar, diğertaraftan bu insanların dramlarını televizyonlardanizleyenler. Arada kalanlarsahaberc<strong>ile</strong>r.HAVAİŞİRA’LARIN HİKÂYESİ YÜREK BURKUYORSomali’de kime mikrofon uzatsanız ç<strong>ile</strong>keşbir hikâyesi var. Havaişira ismindebir kadın yeni doğum yapmış; hastaolduğunu söylüyor. Dört çocuğundanbirini yolda kaybetmiş. Hayatta kalançocuklarının en küçüğünün de çok hastaolduğunu aktaran acılı anne, hastaçocuğuna ilaç alamadığını ifade ediyor.Havaişira annenin, çaresizliğin yansımasıylairi iri olan gözlerini görüyorsunuzkamera arkasından. Duygularını“Onu da kaybetmekten korkuyorum.Ne yapayım, elimden bir şey gelmiyor.”diye ifade ediyor. Ve ekliyor: “Bir anneolarak çaresiz beklemek kadar ne zorşey bilir misiniz siz?”Şamsaldi isminde başka bir anneise 4 çocuğu olduğunu; ancak bunlardanikisini yolda gelirken kaybettiğiniaktarıyor. Açlık nedeniyle çocuklarınınhastalığa yakalandığını belirten kadıncağız,eli kolu bağlı kaldığını söylüyor.Nurto da bir anne. Hem de 9 çocuğuvar; daha doğrusu vardı… Uzak birköyden yardım kampına geldiğini, çocuklarından4’ünü kaybettiğini söylüyor.Yanında bulunan 5 çocuktan birininde çok hasta olduğunu aktaranNurto, yavrusuna yardımcı olamadığındanyakınıyor. Hayatta kalan çocuklarındanbirisini daha kaybetmek istemeyenanne, kendisine uzanacak yardımelini bekliyor.


24EYLÜL-EKİM 2011İNSANLIĞIN AÇLIKLA İMTİHANIBu kadınların hikâyelerini binlerleçarpmak mümkün. Yardım kamplarındakalanların yüzde 47’sini kadınlar,yüzde 36’sını hayatta kalan çocuklar,kalan yüzde 17’sini de özürlü ve yaşlıerkekler oluşturuyor.Çadırlarda kalanların çoğunluğununkadın olmasının sebebiyse iç savaş.Köylerde başlarına bela olan çatışmalar,a<strong>ile</strong>lerin ellerindeki her şeyi aldığıgibi, evin sağlam erkeklerini de almış.9-10 yaşlarındaki erkek çocuklarıb<strong>ile</strong>… Çadırlarda genç ve sağlam erkekgörmek neredeyse imkânsız.Tüm insanlığın gözü önünde kuraklıkve açlık nedeniyle ölüm dramlarınınyaşandığı Somali’de bir de terörkorkusu var. Önceleri dış mihraklardanbeslenen iç savaş, destekler azalıncahalkın elindeki bütün mal varlıklarınıda almış. Kuraklık ve açlıkla mücadeleeden köylüler, güvenlik de kalmayıncaMogadişu ve diğer yerlere göçetmeye mecbur kalmış.<strong>Türkiye</strong>’den giden yardım kuruluşlarıSomali’de kalıcı çözüm için öncelikleköylerdeki güvenliğin tam sağlanmasıve vatandaşların geri dönmesi gerektiğiniaktarıyor. Devlet yetkil<strong>ile</strong>ri isesaldırıların azalmasından sonra durumahakim olmaya çalışıyor.Can çekişen Somali’ye ilk yardımagiden yine Türkler oldu. Kimse Yok muDerneği, Diyanet, Kızılay ve İHH gibi<strong>Türkiye</strong>’deki sivil ve resmi kuruluşlaröncülüğünde büyük bir seferberlik başlatıldı.Bu arada Türk doktorlar da boşdurmuyor.Türk yardım kuruluşlarının bu çabası,Somali yönetiminin de takdirini topluyor.Somali Cumhurbaşkanı Şeyh ŞerifAhmet, devlet olarak ne zaman sıkıntıyadüşseler ilk yardıma gelenlerin Türklerolduğunu söylüyor. <strong>Türkiye</strong> halkınacandan teşekkür ettiğini aktaran ŞerifAhmet, mevcut kuraklığın devasa boyuttaolduğunu, yardımların esirgenmemesigerektiğini vurguluyor. Somali BaşbakanıMuhammed Abdullahi Muhammed deen zor günlerinde <strong>Türkiye</strong> ve halkını buradagörmekten dolayı çok büyük memnuniyetduyduğunu d<strong>ile</strong> getirerek, siviltoplum kuruluşlarına teşekkür ediyor.


26EYLÜL-EKİM 2011TRT Şeş’te habertamam, sıra dizideYPINAR KAMANılbaşında startı ver<strong>ile</strong>n canlı haberbültenleriyle rüşdünü ispatlayanTRT Şeş, yeni yayın dönemineiddialı yapımlarla giriyor. KanalKoordinatörü Fethullah Kırşan,aralarında ünlü Kürt şairi Ahmed-iHani’nin Mem-u Zin adlı eserinin diziversiyonunun da bulunduğu yeni projelerve kanalın geldiği noktayı <strong>Cihan</strong><strong>Haber</strong> dergisine anlattı.TRT Şeş Kanal Koordinatörü FethullahKırşan, üç yıl önce yayın hayatınabaşlayan TRT Şeş için 2011’in birkaçaçıdan önemli olduğunu belirtiyor. Canlıhabere yılbaşında start verdiklerini hatırlatanKırşan, “TRT Şeş yayın hayatınabaşladığında günde üç haber bültenihazırlanıyordu ancak bant şeklindeydi.Böyle bir haber anlayışı son derecedemode, haber gibi dinamik bir işin ruhunada aykırıydı. <strong>Haber</strong>, sürat ve gelişmelerinsürekli takibini gerektiriyor.Bant sistemi <strong>ile</strong> bunu yapamıyorduk.16 Ocak 2011’de canlı habere geçtiktensonra TRT Şeş haber konusunda da iddialıbir konuma gelmeye başladı.” diyekonuşuyor. Günde dört bülten hazırlandığınıbelirten Kırşan; gazete başlıklarınında okunduğu sabah bültenine zamanzaman konuk alarak gündemi değerlendirdiklerini,öğle arası bültenininyanında, akşam da Zazaca ve Kurmanc<strong>ile</strong>hçesi <strong>ile</strong> iki ayrı anahaber bültenine yerverdiklerini aktarıyor. Kırşan, özellikleKuzey Irak’ta konuşulan Soranice lehçesi<strong>ile</strong> de <strong>ile</strong>rleyen dönemlerde bir bültenhazırlamayı planladıklarını söylüyor.<strong>Haber</strong> konusunda vatandaşlardanolumlu geri dönüşler aldıklarını ifadeeden Kırşan şöyle devam ediyor: “Diğerkulvarlarda olduğu gibi haber konusundada TRT Şeş iddialı bir konuma gelmişoldu. Özellikle ana haber bültenlerindeyer alan yurttan haberler kuşağı çok tut-


EYLÜL-EKİM 201127TRT Şeş KoordinatörüFethullah Kırşan, üç yılönce yayın hayatınabaşlayan TRT Şeş için2011’in birkaç açıdanönemli olduğunu belirtiyor.Canlı habere yılbaşındabaşladıklarınıhatırlatan Kırşan, 16Ocak 2011’de canlıhabere geçtikten sonraTRT Şeş’in haber konusundada iddialı birkonuma gelmeye başladığınıd<strong>ile</strong> getiriyor.tu. Ana haber bülteninin ilk 15 dakikası<strong>Türkiye</strong> ve dünya gündemine ilişkin haberler.Bültenin diğer bölümü ise yurttanhaberler kuşağı. Bizi ön plana geçirende bu kuşak. Özellikle Güneydoğu’da,Doğu Anadolu’da gelişen olaylarla ilgili,hayata dair özel dosyalarımız oluyor.Bir fabrikanın açılması, köydeki ilginç birhikâye ya da sıra dışı bir başarı öyküsü bukuşakta haber olabiliyor.”“KENDİ YILDIZLARIMIZI ÇIKARDIK”Bu yıl TRT Şeş ekranlarına gelen Kürtçeşarkı yarışması Strana Xwe Beje'ye(Sen Türkünü Söyle) de değinen Kırşan,<strong>Türkiye</strong>’de bir ilki gerçekleştirdiklerinisöylüyor. Pazar günleri yayınlanan programlareytinglerinin ciddi anlamda yükseldiğini,bazı akşamlar ulusal kanallarlayarıştıklarını d<strong>ile</strong> getiren Kırşan, “Sanatçıbulmakta ve sanatçıları programlara konuketmede sıkıntı yaşıyorduk. Bu konudakisıkıntıyı kısmen giderdik. Kendi yıldızlarımızıçıkardık.” diyor. Kırşan, dereceyegiren yarışmacıların çeşitli performanslarlaTRT Şeş ekranlarında olmayadevam ettiğini anlatıyor.Kürtçe şarkı yarışmasını, Kürtçe bilmeyençok sayıda kişinin de izlediğinisöyleyen Kırşan, “Mesela final günüinanılmaz bir SMS rekoru kırdık. O akşam450 bin SMS geldi. Bizim TRT 1’deo formattaki programlara en fazla 230bin SMS gelmişti.” diye konuşuyor.TRT Şeş KoordinatörüFETHULLAH KIRŞANTRT ŞEŞ, AİLE KANALINA DÖNÜŞTÜTRT Şeş’in dünyada da bir ilki gerçekleştirerekilk Kürtçe sitkom CiranCiran'ı (Komşu-Komşu) da izleyic<strong>ile</strong>rlebuluşturduğunu anımsatan Kırşan, ilgininoldukça yoğun olduğu dizinin yeniyayın döneminde de devam edeceğinibelirtiyor.TRT Şeş’in geniş yayın yelpazesi<strong>ile</strong> bir a<strong>ile</strong> kanalına dönüştüğünü ifadeeden Kırşan, “Futboldan tutun, dine,müziğe, sanata, kültüre, çocuklara yönelikçok geniş bir yayın yelpazesi var.Bu, bir hüsnükabule de yol açtı. Kanal,eskiden müzik-eğlence ağırlıklıydı.Bizim için 2011 içerik açısından olduğugibi, kanalın yayın kalitesini artırmasıanlamında da önemliydi.” şeklindekonuşuyor.“HAYATIN TA KENDİSİNİ ANLATACAK BİR DİZİİLE EKRANLARDA OLACAĞIZ”Yeni yayın döneminde çıtayı düşürmedendaha fazla kişiye ulaşabilmekiçin farklı yapımlarla seyircinin karşısınaçıkacaklarını söyleyen Kırşan,bu çerçevede iddialı diz<strong>ile</strong>re yer vereceklerinianlatıyor: “Yeni yayın dönemindeekim ayında startını vereceğimizbir dizi projemiz var. <strong>Türkiye</strong>’deve dünyada bir ilk olma özelliği taşıyanCiran Ciran adlı sitkom, bir ko-


28EYLÜL-EKİM 2011medi. Yeni dizi daha çok drama olacak.Hayatın ta kendisine işaret edecekbir dizi. Benzetmek ne kadar doğruolur bilmiyorum ama format olarak,daha önce özel kanallardan birindeyayınlanan Ekmek Teknesi adlı birdizi vardı, içerik olarak o diziye yakınbir format. Dizinin öyküsü bir ciğercidükkânı, bir mahalle ve etrafında gelişenhadiselerle ilgili. Dizide gündelikhayatta karşılaştığımız tipler olacak.Alimi olacak, delisi olacak, ciğercininkızları olacak. Sevda, hayatın zorlukları,mücadele olacak, deli dolu insanlar…Dizide toplumun değişik kesimlerindeninsanlar olacağı için buradanda seyirciyi yakalamaya çalışacağız.”Kırşan, bu diziyi ekim ayına yayınahazırlayacak şekilde çalışmalara devamettiklerini kaydediyor.ÜNLÜ KÜRT ŞAİR AHMED-İ HANİ’NİN MEM-U ZİN’İGÜNÜMÜZE UYARLANMIŞ DİZİ VERSİYONU İLE TRTŞEŞ EKRANLARINDA İZLEYİCİSİYLE BULUŞACAKTRT Şeş’in bir diğer dizi projesi ise Kültürve Turizm Bakanlığı’nın hem orijinaldiliyle hem de Türkçe olarak yayımladığıünlü Kürt şair Ahmed-i Hani’nin Mem-uZin adlı eseri. Kırşan proje <strong>ile</strong> ilgili şu bilg<strong>ile</strong>riveriyor: “Mem-u Zin’in günümüzeuyarlanmış bir dizi projesi gündemde.Ünlü aşk destanı, Mem <strong>ile</strong> Zin’in aşkınıve bu iki gencin birbirine kavuşamamasıylailgili gelişen hadiseleri anlatıyor.Tabii aynı zamanda sadece bir kişi değil,kültür var, gelenek görenekler var, bir sürüşeyle mücadele var. Özünde bir sevdadestanı. Hikâye Cizre’de geçiyor. Ancakçekimler için yer henüz netleşmedi. OlabilirseCizre, olamazsa da bir film platosugibi Cizre’yi İstanbul’a inşa edebiliriz.”Kırşan, Mem-u Zin dizisinin ise yılbaşından sonra izleyici <strong>ile</strong> buluşab<strong>ile</strong>ceğibilgisini veriyor.Bölgede çek<strong>ile</strong>n diz<strong>ile</strong>rin büyük ilgigördüğünü aktaran Kırşan, oyuncu kadrosukonusunda bir sıkıntı yaşamayacaklarınısöylüyor. Bu diz<strong>ile</strong>rde kamuoyununyakından bildiği sanatçılara da yervermek istediklerini, bazı isimlere de teklifgötürdüklerini aktaran Kırşan, “Kabulederlerse bu sanatçılar Kürtçe bilmese debiz dublaj yapacağız.” diye konuşuyor.GAP’IN DÜNÜ, BUGÜNÜ VE GELECEĞİ MASA-YA YATIRILACAKKırşan, yeni yayın dönemi <strong>ile</strong> ilgili diğeryenilikleri de anlatmaya devam ediyor:“Bunun dışında olay sadece müzik,eğlence, dizi değil. Başka güzel projelerimizde var. Güneydoğu’nun, DoğuAnadolu’nun manevi kalkınmasındaönemli rol oynayan medreseleri projeyedönüştürdük. Mesela Nurşin Medresesi.Güneydoğu’da eskiden tam birüniversite olarak çalışmış, sadece dinindeğil, pozitif bilimlerin de anlatıldığımedreseler bulunuyor. Bu projede medreselerlegeçmişe bir yolculuk yapacağız.Program eylül ayında yayına girecek.Yine GAP <strong>ile</strong> ilgili bir program başlatıyoruz.GAP’ın dününden başlayacağızve günümüze kadar getireceğiz. Nedurumda, neler yapıldı, neler eksik kaldıve yakın gelecekte nasıl tamamlanacak?Teknoloji <strong>ile</strong> ilgili bir programa start veriyoruz.Yine Kuzey Irak’taki yapılanma <strong>ile</strong>ilgili, birinci Körfez harbinden başlayarak,o günlerden bugünlere nasıl gelindiği…Birinci Körfez harbi, Halepçe katliamıve ondan sonraki siyasi gelişmelerinde anlatıldığı program yeni yayın dönemindeekranda olacak. Yöre yöre halkoyunlarının anlatıldığı başka bir projemizde var. Ayrıca Anadolu’nun KadimSazları diye bir projemiz de var. Bu projedegeçmişten günümüze Anadolu’dakullanılan enstrümanlar anlatılıyor. Buprogramlar Ekim ayının ilk haftasındanitibaren TRT Şeş ekranlarında olacak.”TRT Şeş’in yayın yelpazesinin çokgeliştiğini söyleyen Kırşan, “İstiyoruzki, madem bir a<strong>ile</strong> formatı, bu ekrandano a<strong>ile</strong>nin bütün bireyleri kendinden birşeyler bulsun ve izlesin.” diyor.TRT ŞEŞ’TEN SONRA KÜRTÇE KENDİ SEKTÖ-RÜNÜ OLUŞTURDUTRT Şeş’in yayın hayatına başlaması <strong>ile</strong>Kürtçenin kendi sektörünü de oluşturduğunubelirten Kırşan, “Daha önce Kürtçeevlere hapsedilmiş, ‘ben Kürtçe biliyorum’demekten korkulduğu bir durumvardı. Hükümetin demokratik açılım sürecinibaşlatması, ki bunun somut projeside Şeş oldu, Şeş <strong>ile</strong> beraber Kürtçeye yönelikilgi ve alaka oldukça arttı. Yazılı eseranlamında baktığımızda da öyle. Söz gelimi,yaklaşık 8 ay önce Diyarbakır’da birfuar açılmıştı. Orada en çok satılan kitapKürtçe Sözlük olmuştu.” diye konuşuyor.Daha önce Kürtçe dublaj sektörü diyebir alan olmadığını ifade eden Kırşan,“Artık Kürtçe dublaj, profesyonel anlamda,neredeyse Türkçe dublajdan farkıkalmayacak bir noktaya geldi. Başlardasağdan soldan toplanan kiş<strong>ile</strong>rle buiş yapılıyordu şimdi artık bu konuda uzmansanatçıları olan bir sektör haline dönüştü.”diyor. Prodüksiyon şirketleri açısındanda bu noktada tam bir enflasyonyaşandığını kaydeden Kırşan, “Herkesher gün elinde üç-beş proje <strong>ile</strong> geliyor.Bizim şirketimiz var, Kürtçe projelerimizvar, diyorlar.” şeklinde konuşuyor.KÜRTÇE KONUSUNDA CİDDİ BİR ÖĞRENME İSTEĞİ VARTRT Şeş’in homojen bir kitleye hitap etmediğinid<strong>ile</strong> getiren Kırşan, şöyle devamediyor: “Kürtçeyi çok iyi b<strong>ile</strong>n, çokiyi anlayan bir kitle var ama sayıca buçok fazla değil. Gündelik hayattaki sözcüklerlekonuşan bir kesim var. Bir deKürtçeyi çok az anlayan bir kesim var.Bir kesim de var ki (ki bunlar belli biryaşın altındaki gençler ve çocuklar) dilihiç anlamıyor, ama anne babası biliyor.Yani TRT Şeş’in önünde geniş yelpazedebir izleyici profili var. Bu yeni gelişenbir hadise; TRT Şeş <strong>ile</strong> insanlar programlardaduyduğu bir sözcüğü bilmiyorsaanında öğrenmeye çalışıyor. Bazıinsanlar, ‘benim vaktim yok ama Şeşsayesinde Kürtçeyi çok iyi geliştirdim’diyor. Bir kesim de kursa gidiyor. Kürtçeyiöğrenme noktasında ciddi bir ivme,öğrenme isteği var.”Kırşan, bu durumu TRT Şeş’in yayınhayatına başlaması <strong>ile</strong> start alan sürecinyansımaları olarak nitelendiriyor.TRT Şeş’in her geçen gün yayın kalitesive içeriğini artırdığını ifade edenKırşan, “İnanıyorum ki, yeni yayın dönemindekanala olan ilgi alaka çok dahaüst seviyeye çıkacak. Seyirci sayımızıbence bir hayli artıracağız. Şeş izleyic<strong>ile</strong>ribizi izlemeye devam etsinler.” diyor.


30EYLÜL-EKİM 2011Gazetelerin manşetini‘spor internet siteleri’ atıyorKonu spor hele o da futbolise her şey teferruatoluyor ve futbol gündemedamgasını vuruyor.Gazetelerin okunmayaarka sayfasından başlandığı,televizyonların sporhaberlerinin ana haberbülteninden daha çokreyting yaptığı bir ülkedeysenizeğer, internetgazeteciliğini de bunundışında tutamazsınız.AHMET TEKİNonu spor hele o da futbol iseKher şey teferruat oluyor ve futbol,gündeme damgasını vuruyor.Gazetelerin okunmaya arka sayfasındanbaşlandığı, televizyonların sporhaberlerinin ana haber bültenindendaha çok reyting yaptığı bir ülkedeysenizeğer, internet gazeteciliğini de bunundışında tutamazsınız. Bir ülkeninen üst düzey yöneticisiyle de olsa, GenelKurmay başkanı, çok ünlü bir işadamıya da ticaretin ustası biriyle dekonuşsanız sonunda sözün dönüp dolaşıpgeldiği spor hele de futbol ortaknokta oluyorsa spor internet sitelerinigörmezlikten gelmek pek hakperestçebir yaklaşım olmaz sanırım.<strong>Türkiye</strong>’nin yıllar içinde yaşadığıdeğişim, spor haberciliğini de direktolarak etk<strong>ile</strong>di. Önce siyah–beyaz yıllarıntelevizyon izleyicisi, ardından renkliyegeçti. 1980’li yılların ardından özelTV’lerin yayına başlamasıyla birliktede zirve yaptı. Belli bir zaman sonra budefa spor kanalları kurulmaya başlandı.Bu durum spor gazeteleri için ciddibir tehdit oluşturdu. Yıllar geçtikçespor basını içinde önemli aktörlerdenbirisi de internet üzerinde faaliyete geçenspor siteleri oldu.Bu sitelerin sayısı gün geçtikçe artmayabaşlarken, günümüzde birçok kişininartık gazete okumak veyahut TV


32EYLÜL-EKİM 2011Radyospor.com sitemiziRadyospor'u destekleyecekşekilde konumlandırdık.Hareket noktamızRadyospor'dur. Spor dünyasındakigelişmeleri radyoyayın akışımızda anbeantakip ediyoruz ve gelişmeleriniç yüzünü muhataplarınınağzından dinleyicimizeduyuruyoruz.izlemek yerine sanal ortamı takip etmesiylebirlikte spor meraklıların dabakışları bu sitelere yöneldi. ÖzellikleTürk insanının futbola yakından ilgisinifark eden yönetic<strong>ile</strong>r, sitelerinegerekli hitleri alabilmek için yaptıklarıhaberlerle gündeme gelmeye başladı.Spor siteleri gelişince tabii ki aradabazı sorunlar da çıkmaya başladı. Gazetelerdeyer alan bir haberin doğruluğuveya yanlışlığı o kurumu bağlarkenspor siteleri her iddiayı gündemlerinealıp takipç<strong>ile</strong>rine sunup hitleri kend<strong>ile</strong>rinetopladı.Gazetelerin transfer dönemindeürettiği birbirinden ilginç transferhaberlerine spor internet siteleriöncülük etmeye, hatta dünü bugündenyaşadıkları için çıkacak gazeteleremanşetler atmaya başladılar.Ulaşılamayan yönetic<strong>ile</strong>r, kendi adınıduyurmak ve özellikle de büyüklerefutbolcu satarak isim yapmak isteyenmenajerler bu spor internet siteleriylehedeflerine ulaşıyorlar.Tabii burası <strong>Türkiye</strong>, ölçüsüzlük'dediz boyu olunca ortaya birbirinden garipspor siteleri de çıkmıyor değil. Ülkenin‘Büyük gazete’ sloganıyla yayınhayatını sürdüren gazetesinin uzunyıllar yayın yönetmenliğini yapan birkalem ve söz ustası, ‘Biz gazete olarakhaber satıyoruz, yorum satıyoruzbir de hayal satıyoruz.’ demiş ve gerçekleşmeihtimali olmayan bir transferib<strong>ile</strong> kendi gazetesinin manşetindegördüğünde inanmaya inanmaya okuduğunuve heyecanlandığını d<strong>ile</strong> getirmişti.Hayal mi yoksa haber mi satıyorlarbilmem ama <strong>Türkiye</strong>’nin öndegelen 4 haber sitesinin habercilik adınagörüşleri şöyle:RADYOSPOR: GAZETELERİN İÇERİĞİNİ BİR GÜNÖNCEDEN HAZIRLIYORUZRadyaspor Genel Yayın Yönetmeni BarışErtül, radyolarında yapmış olduklarıyayınlarla ertesi günü çıkacak gazeteleriniçeriğini bir gün önceden oluşturduklarınısöyledi.Barış Ertül, spor sitelerini kendi yayıngrubu içinde yer alan Radyospor’udestekleyecek şekilde kurduklarını belirterek,“Spor dünyasındaki gelişmeleriradyo yayın akışımızda anbean takipediyoruz ve gelişmelerin iç yüzünümuhataplarının ağzından dinleyicimizeduyuruyoruz. Kimi zaman da yaptığımızbağlantılarla başlı başına gündemyaratıyoruz. İnternet sitemiz, radyomuzdakibu içeriği yazılı hale getiriyor.Yani ertesi günkü gazetelerin içeriğinihazırlamış oluyoruz. Bu anlamda,spor gazeteleri bize rakip değil, aksinebizim ortaklarımızdır. Ajansların,televizyon ve gazetelerin muhabirleride dahil olmak üzere spor dünyasınıniçindeki her aktör bizim yayınımızınbir parçasıdır. Biz herkesi ve herşeyi takip ederiz. Yayınımızda ürettiğimiz,duyurduğumuz haberler için nasılreferans gösterilmeyi bekliyorsak,gazeteleri, gazetec<strong>ile</strong>ri, ajansları da yayınımızakatkı sağladıkları ölçüde duyurmak,tanıtmak, onore etmek görevimizdir.”diye konuştu.Barış Ertül, yurtiçinde ve yurtdışındaözel muhabirleri olduğu gibi özellikleyurt dışındaki gazetelerle her zamantemas halinde olduklarını, böyleolunca da birçok gelişmeyi anındaokuyucularına <strong>ile</strong>ttiklerini ifade etti.Radyospor’un Genel Yayın Yönetmeni,haberlerin doğruluğunu ise şöylekontrol ettiklerini açıkladı:“Futbolcular, yönetic<strong>ile</strong>r, menajerler,yurtiçi ve yurtdışındaki gazetec<strong>ile</strong>rgibi çok geniş bir kaynak portföyümüzvar. Bir gelişmeyi ortaya atarken mutlakakaynak gösteririz. Transferlerle ilgiliolarak da duyum veya dedikodularıda yine olduğu haliyle verir, takdiridinleyiciye bırakırız. Kesin bir ifadeyiancak kesin olarak emin olduğumuzdakullanırız. O yüzden Radyospor dinleyicisibilir ki, Radyospor "iş bitti" demişseiş yüzde 99 bitmiştir. İmza atıldığındada yüzde 100 olacaktır.MARATON: GÜNDE BİR MİLYON İSTİHBA-RAT GELİYOR, HABERİ İNCE ELEYİP SIK DO-KUYORUZMaraton.com.tr Genel Yayın YönetmeniAlp Koparal, özellikle transfersezonunda kend<strong>ile</strong>rine günde bir milyondanfazla istihbaratın geldiğini belirterek,“Bize gelen haberleri teyit ettirmedenyayına vermeyiz. Yoksa heristihbaratı haber yapacak olursak işiniçinden çıkamayız.” dedi.Yeni medya düzeninde gazetelerininterneti yakalamasının oldukça zorolacağını vurgulayan Alp Koparal, televizyonve radyoların ise haber vermedeen hızlı mecra olduğunu söyledi.Koparal, “Ben TV ve radyolarınhızlı haber verebilme şansının internettendaha fazla olduğuna inanıyorum.Özellikle TV’de ve radyoda sadecespor üzerine yayın yapan kanallarda


EYLÜL-EKİM 201133canlı yayında anında haber verme şansıvar. İnsanlar gördükleri veya duyduklarışeye daha fazla inanıyorlar. Buyüzden gazete ve internete göre görselve işitsel basın bana göre bir adım önde.Gazetelerin, interneti yakalamasıgibi bir şans zaten yok.” diye konuştu.Maraton Genel Yayın YönetmeniAlp Koparal, maraton.com.tr’nin haberkaynaklarının oldukça değişik olduğunuifade ederek, haber oluşturmabiçimlerini de şu şekilde açıkladı:“<strong>Haber</strong> havuzumuz tabii ki ajanslardanoluşuyor. Bunun dışında gün içerisindesürekli olarak diğer spor sitelerinive gazeteleri takip ediyoruz ne gelişmeleroluyor diye. Aynı zamandaLig TV ve NTV Spor kanalları sürekliolarak ekranımızda. Önemli gelişmelerolduğunda televizyondan dinleyerekanında yazıyoruz ve haber girişiyapıyoruz. İnternet haberciliğinde buiş çok önemli. Bu işi yapmak isteyenarkadaşlar varsa hızlı yazım yeteneklerinimutlaka geliştirsinler.”Koparal, spor sitesi oldukları içinkend<strong>ile</strong>rine günde özellikle transfersezonunda günde bir milyonun üzerindeistihbarat geldiğini ancak bir haberiverirken çok sık elediklerini kaydetti.Alp Koparal, sözlerini şöyle tamamladı:“<strong>Haber</strong> konusunda kulüplerve basın <strong>arasında</strong>ki denge çok hassas.Bazen doğru olanı b<strong>ile</strong> yalanlıyorlar.Ben bu konuda kulüplere hak veriyorum.Ortaya çıkan bazı isimler hempazarlık gücünü azaltıyor hem fiyatıyükseltiyor. Saklamak istemeleri çoknormal ama bazı yalanlamalar adetakaralama gibi yapılıyor. Bunun olmamasılazım. Karşınızdaki insan da gazetecilikmesleğini yapmaya çalışıyor.Kötü niyetli olan yok mu, var. Ayıklanmalızaten. Biz haberlerimizi en aziki kaynaktan teyit ettiririz genelde.Mümkünse direkt olarak birinci ağızdanalırız ve mantık süzgecinden geçiririz.Yoksa günde bir milyon istihbaratulaşıyor. Her geleni haber yapsak o zamaniş arap saçına dönüyor.”LİG TV.COM.TR: LİGTV’NİN MUHABİRLERİ Bİ-ZİM EN BÜYÜK AVANTAJIMIZLigtv.com.tr Genel Yayın YönetmeniCem Kurel, spor gazetelerinin sporinternet sitelerinin önüne geçmesi içinyorumcularını ve özel haberlerini devreyesokması gerektiğini söyledi. Kurel,“Gün içinde bazen özel diye girdiğimizbir spor haberi sonrasında gazetec<strong>ile</strong>rbizi arayıp ‘Biz yarın bunu özel haberdiye girecektik, kötü oldu’ diyorlar.”diye konuştu.Ligtv.com.tr’de flaş gelişen bir haberinyayına verilmesinin 30 saniye gibibir sürede gerçekleştiğini vurgulayanCem Kurel, şu şartlar altında internetinhızına gazete ve TV’lerin yetişemeyeceğineinandığını kaydetti.Gazetelerin özellikle spor internetsiteleri <strong>ile</strong> rekabet edebilmesi için özelhaberlerini devreye sokması gerektiğinikaydeden Ligtv.com.tr Genel MüdürüKurel, sözlerini şöyle sürdürdü: “<strong>Haber</strong>yayına verme konusunda gazete veTV’ler zaten internet <strong>ile</strong> yarışması imkansızgibi gözüküyor. Zaten rutin olaylarıinternet siteleri anında yayına verebiliyor.Gazeteler ise ancak bir gün sonraokuyucusuna <strong>ile</strong>tebiliyor. İnternet sitelerikısıtlı kadro <strong>ile</strong> çalışıyor. Gazetelerde rutinin dışında özel haberler yaparakbir adım öne geçebilirler. Yoksaişleri çok zor olacaktır. Bazen onlar bizimgün içinde girdiğimiz özel bir habersonrası bizi arayıp "Biz yarın bunu özelhaber diye girecektik, kötü oldu" diyorlar.Mesleğe ve haberi <strong>ile</strong>tmeye yönelikaramızda böyle keyifli bir yarış var.”Cem Kurel, ligtv.com.tr’nin sitesinekoyduğu haberleri doğrultabildiklerigüvenilir kaynaklardan teyid ederekservise verdiklerini vurgulayarak sözlerinişöyle sürdürdü: “<strong>Haber</strong>i doğrulatabildiğimiz,güvenilir olduğunu birkaçkaynakla teyit edebildiğimiz herkaynaktan. Başta da Lig TV muhabirlerinden...Bizim en önemli avantajımız<strong>Türkiye</strong>'nin en büyük ve en iyispor servisinin bir parçası olmamız.Ülkenin başarılı spor haberc<strong>ile</strong>rininbirçoğu Lig TV bünyesinde çalışıyor.Bununla birlikte Lig TV’deki son teknolojide hayatımızı çok kolaylaştırdığındanhabere hızlı ve doğru biçimdeulaşmamızı sağlıyor. Öyle ki bazenbaşka kaynaklarda gördüğümüzhaberleri, kendi muhabirlerimiz aracılığıylaaraştırdığımızda doğru olmadığınıgörüyor ve kamuoyuna bu bilgiyide veriyoruz. Ama elbette ki haberajansları, televizyon kanalları, resmiinternet siteleri ve hatta tüm sitelergün boyu takip ediliyor. Biz her günsabah 8, gece 1 arası mutlaka kanaldabulunuyoruz. Bu saatler azalmıyorama artabiliyor. Ya da internet gazeteciliğininbir avantajı; gece 3'te 4'teevlerimizden de haber girebiliyoruz.”Ligtv.com.tr’nin muhabirlerinin olmadığınısadece editörleri sayesindeyayına hazırlandığını kaydeden CemKurel, “Ligtv.com.tr'nin sadece editör-


34EYLÜL-EKİM 2011Ligtv.com.tr GenelYayın YönetmeniCem Kurel, sporgazetelerinin sporinternet sitelerininönüne geçmesi içinyorumcularını veözel haberlerinidevreye sokmasıgerektiğini söyledi.leri var; kendi muhabiri yok, buna gerekde yok zaten. Az önce de söylediğim gibibiz Lig TV'nin bir parçasıyız. Buradaonlarca başarılı haberci var. Muhabirlerolsun, editörler olsun, hatta kameramanarkadaşlarımız olsun, herhangi biryerdeki herhangi bir haberi anında bizimlepaylaşıyorlar. Yani aslında muhabirsayısı en fazla olan internet sitesiyimama diğer yandan bir tane b<strong>ile</strong> muhabirimyok.” diye konuştu.Cem Kurel, bazen gün içinde kend<strong>ile</strong>rininyapmış olduğu özel haberlerininertesi gün gazetelerde yer aldığınıancak hiçbir mahreç belirtilmediği içinüzgün olduğunu ifade ederek, medyadahaberlerde mahreç belirtmeme <strong>ile</strong>ilgili görüşlerini de şöyle açıkladı:“Üzülerek söylüyorum medyadahaberlerde mahreç belirtmeme kanayanbir yara! Ben artık sabah gazeteyiaçıp bir gün önce bizim Ligtv.com.triçin yaptığımız bir haberi aynen o gazetedeama kaynak falan belirtilmedengörmekten bıktım. Bu durum, başkainternet siteleri için de geçerli tabii ki...Ne yazık ki bazı arkadaşlarımız biz internetsitelerini haber ajanslarıyla karıştırıyor.Ama internet medyası adınakonuşacaksam, çuvaldızı da kendimizebatıralım, gazetelerdeki haberlerikopyalayıp ya da takla attırıp sitelerinekendi haberi gibi koyan sitelerde var. Umarım bu kirlilik her iki tarafadına da bir an önce sona erer, çünküemeğe saygısızlık, emek hırsızlığıkadar beni sinirlendiren başka bir şeyyok şu hayatta.”Gün içinde yarın milyondan fazlainsana ulaştıklarını kaydeden Kurel,bu kadar hit almaları konusundada şunları söyledi: “Ligtv.com.tr olarakSpor Toto Süper Lig, Premier Lig veSerie A maç özetlerini yayınladığımıziçin sadece gazeteleri değil televizyonkanallarının da önünde yer alıyoruz.Bugün bırakın <strong>Türkiye</strong>'yi; Dünya'dabu 3 ligin tüm maç özetlerini vereb<strong>ile</strong>nkaç televizyon var ki?SPORX.COM: SPOR GAZETELERİ HIZIMIZAYETİŞEMEZSporx.com Genel Yayın YönetmeniTahir Kum, spor medyasında güniçinde yaşanan olayların gazeteler tarafındanancak bir gün sonra okuyucuyaulaştığı için internet sitelerininbüyük bir avantajının olduğunusöyledi.Yeni medya düzeninde artık özelliklegazete ve TV’lerin interneti takipederek haberler yapmak zorundakalacaklarını kaydeden Tahir Kum,“Önceden internet siteleri gazetelerive TV’leri takip ederdi. Şimdi artıksüreç tersine işliyor, bundan sonrainternet diğer mecraları değil, diğermecralar interneti takip ediyor. Yazılıbasın gibi zaman kısıtına sahip olmamamızbizim açımızdan ciddi biravantaj. Gün içinde yaşanan olaylarıyazılı basın ancak ertesi gün okurlarıylabuluşturuyor. Ayrıca kaynak olarakartık internet öncelikli olarak kullanılıyor.Önümüzdeki dönemde debu sürecin böyle işleyeceğini öngörüyoruz.”diye konuştu.Sporx.com Genel Yayın YönetmeniKum, haberi yayına vermek içinbirçok kaynaklardan yararlandıklarınıifade ederek, şunları söyledi: “Birçokbasın kuruluşu gibi haber ajanslarınaaboneyiz, bunun dışında canlıgelişmeleri sıkı sıkıya takip ediyoruz,bu anlamda TV’lerden yararlanıyoruz.Son yıllarda özellikle kendi kaynaklarımızlabirinci ağızdan habere ilkulaştık ve kendi haber kaynaklarımızıyaratma konusunda önemli bir mesafekat ettik. Bu yüzden sadece spordünyasında ses getiren gazete haberlerine,sitemizde kaynak göstererekyer veriyoruz. Ayrıca sosyal medyayıda yakından takip ediyoruz.”Tahir Kum, Sporx.com’un haberleritakip etmek için özel muhabir vefoto muhabirlerinin olduğunu açıkladı.Sporx.com’un 2005 yılından beriiyi bir noktaya ulaştığını kaydedenTum, haberleri yayına verirken çokdikkat ettiklerini belirterek, sözlerinişöyle sürdürdü: “Sporx.com 2005’tenbu yana spor basınında önemli birnoktaya ulaştı. Artık azımsanmayacakbir haber kaynağımız var, bunlarıniçerisinde transferler konusundakigelişmelerden bizzat bilgi sahibiolan kiş<strong>ile</strong>r de bulunuyor. Elbetteki bize gelen haberleri belli bir süzgeçtengeçiriyoruz ve haber kaynağınıngüvenilirliğine göre bu haberiyayınlayıp yayınlamamaya karar veriyoruz.“Özel” ibaresi <strong>ile</strong> yayınladığımızhaberler kendi kaynaklarımızlaoluşturduğumuz haberler olurken,“flaş” gelişmeler ise belli bir güvenilirkaynağı referans göstererek ziyaretç<strong>ile</strong>rimizeulaştırdığımız haberler.Sporx.com Genel Yayın YönetmeniKum, sitelerini günde 700 binkişinin takip ettiğini sözlerine ekledi.


36EYLÜL-EKİM 2011Bizim mahalle, Gülen <strong>ile</strong>görüşmemi kabullenemediCÜNEYT ÖZDEMİR“Mahalle baskısı olduğundanher doğruyu her mahallede söyleyemiyorsunuz.Seçimden önce‘AK Parti yüzde 50 oy alır!..’dediğimde etrafımdaki insanlar‘sen böyle değildin, değiştin’diyorlardı. <strong>Türkiye</strong>’ye yapılanicraatlara bakıyorsunuz isterkatılın ister katılmayın, bir gerçekliğigörüyorsunuz, O gerçekliğiokumak önemli.”RÖPORTAJ: KÖKSAL AKPINARFOTOĞRAFLAR: ÜSAME ARIürkiye, onu 32. Gün’de yaptığı haberlerdentanıdı. Ankara Üniversitesiİletişim Fakültesi’nden mezun ol-Tmasının yanında arşiv, montaj yardımcılığı,yönetmenlik, muhabir asistanlığı, muhabirlikve genel yayın yönetmenliği görevlerindebulunan aynı zamanda bir alaylı gazeteciCüneyt Özdemir. CNN Türk’te hazırlayıpsunduğu ‘beşN birK’ <strong>ile</strong> ezberleri bozan Özdemir,şu sıralar kurucusu olduğu ‘DiPnotTV’ <strong>ile</strong> sanal dünyada televizyon yayıncılığıyapıyor. <strong>Cihan</strong> <strong>Haber</strong> Dergisi’ne konuşanCüneyt Özdemir <strong>ile</strong> sosyal ve klasik medyayıayrıca Oda TV davasından tutuklu SonerYalçın <strong>ile</strong> yollarının neden ayrıldığını ele aldık.Cüneyt Özdemir, 12 Haziran seçim sonuçlarınailişkin AK Parti’nin aldığı oylarınbirçok insana tokat gibi çarptığını söylerken,içinde olduğu medya mahallesinde seçimdenönce ‘AK Parti yüzde 50 oy alır’ sözünekarşılık ‘sen değiştin’ tepkisi <strong>ile</strong> karşılaşmış.Özdemir’in karşılaştığı tepki bununla sınırlıolsa iyi, Pensilvanya’da Fethullah Gülen <strong>ile</strong>görüştüğü için ne Gülenci olduğu kalmış nede hanutçuluğu!.. Cüneyt Özdemir, ‘Psikolojikbir yıpratma kampanyasını bir zamanlararkadaş olarak gördüğüm isimler yönetti.’derken üzerinde mahalle baskısının olduğunuda belirtiyor.


EYLÜL-EKİM 201137CNN Türk’te neden aktif görev almadınız? Teklifmi gelmedi yoksa sizin tercihiniz mi?Hayır geldi, ben kabul etmedim!.. En sonbir yıl kadar önce geldi. CNN Türk’tensık sık ‘yapar mısın, gelir misin?’ gibi teklifgeldi ama ben istemedim. Ben ekranıtercih ettim CNN Türk’te. Son 2-3 yıldırda kendi markamı, ‘DiPnot TV’yi dijitalyayıncılıkta farklı yerlerde bir yayıngrubuna döndürmeye çalışıyorum. CNNTürk’ün haricinde başka kanallardan gözkamaştırıcı teklifler geldi. Anchorman,yöneticilik gibi tekliflerdi. İstikrar adınahiçbirine itibar etmedim. Çünkü istikrarve süreklilik çok önemli!.. Şöyle bakıyorumTV gazeteciliğine; bir gün başarılı olmanızyetmez. O performansı, her hafta,her ay göstermeniz gerekir. Yoksa TV’dedün yoktur, bir gün iyisinizdir 3 gün kötüolursunuz biter. O yüzden ben bir günlükbaşarıya bakmam. Bir aylık, bir yıllık,bir sezonluk başarınız ne, ona bakarım.Her gün o kadar iyi olmayabilir ama genelolarak bir yıl içinde belli bir standardıyakalamışsınızdır. Hiç kimse de kimseyilaf olsun diye istihdam etmiyor. Herkes obaşarıya bakıyor.‘Twitter ve Facebook’u BABAMIN MALI GİBİ GÖ-RÜYORUM’Twitter, Cüneyt Özdemir için ne ifade ediyor?Ben şöyle bir ayrım yapıyorum TV gazeteciliğinde:‘beşN birK’da sadece kamununmerak ettiği soruları soran bir insanım.Radikal Gazetesi’nde ise kamununbir akil adamı ya da farklı bir bakış açısıolarak kamuyu bilg<strong>ile</strong>ndirmeye yönelik‘bakın bir de şöyle bir açısı var’ diye davranıyorum.Twitter ya da Facebook’u isebabamın malı gibi görüyorum. Aklımdane varsa, keyfime ne gelirse onu yazıyorum.İlk başta tecrübesizdik, her şeyi yazıyorduk.Sonra yaşaya yaşaya öğrendik. Birazda biz öncüydük. Dünyada da ne olacağıbilinmiyordu. Twitter’da bizimle beraberdeğişti. Eskiden ‘ne yapıyorsun?’ diyesoruyordu. Şimdi ‘ne var ne yok?’ diyesoruyor. Makara yapıp eğleniyoruz belkiama bilgi platformu olarak da kullanıyorum.Elbette sosyal medya çok yeni birdeneyim. Biraz kişiselleştirmek'de gerekiyor.Hadise’ye bak baya polemiğe girer,sanatını yazar. İşlerinden dolayı GülbenErgen, daha az bakıyor, çok az çocuklarındanbahsediyor. Ahmet Hakan dalgasınıgeçiyor çoğu zaman. Ama hiç ‘şunuyedim, tuvalete gidiyorum’ demiyor. BenFETHULLAH GÜLENCüneyt Özdemir, 12Haziran seçim sonuçlarınailişkin AK Parti’ninaldığı oyların birçokinsana tokat gibi çarptığınısöylerken, içindeolduğu medya mahallesindeseçimden önce ‘AKParti yüzde 50 oy alır’sözüne karşılık ‘sendeğiştin’ tepkisi <strong>ile</strong> karşılaşmış.Özdemir’in karşılaştığıtepki bununlasınırlı olsa iyi,Pensilvanya’da FethullahGülen <strong>ile</strong> görüştüğü içinne Gülenci olduğu kalmışne de hanutçuluğu!..de asla özel hayatımla ilgili bir şey yazmam.Tuvalete b<strong>ile</strong> gittiğini yazanlar var.Ben yazmıyorum, yazanları da takip etmiyorum.Beni Twitter’da bu kadar çok insantakip ediyorsa, bunun bir nedeni var.Rastlantısal bir şekilde kafama göre takılıyordeğilim!..‘TWITTER’DA İSTEDİĞİMİ YAZARIM DEMEK, GA-ZETECİLİK DEĞİLDİR’Seçim günü YSK yasakları kaldırmamış ikenTwitter’da sandık sonuçları vatandaşlar tarafındanaçıklanmaya başlamıştı. Twitter’ı bu şekildekullanmak sıkıntılı değil mi?Ben o gün hiçbir zaman rakam vermedim.Burası keskin bir bıçak, kimse denetlemiyorgibi gözüküyor. RTÜK gibi bir kurumyok. Bu yüzden çok daha dikkatli olmamızgereken bir alan. Çünkü orada tek sermayenizgüvenilirliğiniz ve bu güvenilirliğiihlal ederseniz artık ciddiye alınmazsınız.Bu konuda daha dikkatli olmayı tercihediyorum. Nitekim seçim günü, yasaklarkalkana kadar sadece izlenimleri yazdım.Mesela Antalya’da pek beklenildiğigibi gelişmedi sonuçlar. Herkes CHP alacakdiyordu. Ya da Güneydoğu'da oranlarşöyle, şu parti şu kadar oy alacak gibi birçokgazeteci verdi. Twitter, bu şekilde kullanılmamalı,çok yanlış. Özgürlük bu değil.YSK bir yasak belirliyor seçimlerin güvenlibir şekilde gitmesi için. Evet!.. Benburada istediğimi yazarım deyip yazmak,iyi bir gazetecilik değildir!..12 Haziran seçim sonuçlarını bir gazeteci olaraknasıl yorumladınız?Şaşırmadım pek!.. Ama mahalle baskısıvar üzerimde!..Nasıl bir baskı?Seçimden önce bana soruyorlardı. ‘Sencene alır AK Parti?’ Ben de ‘yüzde 50 oy alır'diyordum. Etrafımdaki insanlar kızıyordu.‘Sen böyle değildin, değiştin’ diyorlardı.Ya kardeşim bu benim siyasi görüşümle,bakışımla alakalı değil, <strong>Türkiye</strong>’yeyapılan icraatlara bakıyorsunuz, ister katılınister katılmayın, bir gerçekliği görüyorsunuz.O gerçekliği okumak önemli.Zaten bu seçimlerde de bunu gördük.‘AK PARTİ’NİN OYU, BİRÇOK İNSANA TOKAT GİBİ ÇARPTI’Nedir o gerçekler?İnsanlar, pek çok yazarın kendi kafasındakurduğu <strong>Türkiye</strong> gerçeklerinin uyuşmadığınıgördü. Seçimler bu anlamda


38EYLÜL-EKİM 2011"Ben Gülen hareketinidünya ve <strong>Türkiye</strong> çapındaçok büyük bir networkolarak görüyorum. Eğitim<strong>ile</strong> yaygınlaşan etkisi altınamilyonlarca insanıalan muazzam bir gönülbirliği. Yılların emeği...Beni şaşırtan, böylesinebüyük bir organizasyonunbaşındaki isminFethullah Gülen'in tevazusuoldu."karşılıklı bir helalleşmeydi. AK Parti’ninoyu tokat gibi çarptı birçok insana. Çünkütam tersi tablo oldu. Sokağı okuyamayan,hayatın ritmini göremeyen, zamanınruhunu tartamayan, sadece kapısındakibir doğruyu dayatarak bir gerçeklik üretensanal bir dünyanın şaşkınlığını yaşadıpek çok kişi. Hiç şaşırmadım!..Buradan hareketle Fethullah Gülen <strong>ile</strong> görüştüktensonra çevrenizden veya farklı yerlerdenherhangi bir tepki aldınız mı?İlginç olan Fethullah Gülen <strong>ile</strong> ABD'de degörüşüp döndükten sonra bir kesim tarafındannerede ise bir medya kampanyası<strong>ile</strong> yerle bir edilmem oldu. Özellikle 'bizimmahalle' diyeyim, bu görüşmeyi kabullenemedi.Ne Gülenci olduğum kaldıne de hanutçuluğum!.. Psikolojik bir yıpratmakampanyasını bir zamanlar arkadaşolarak gördüğüm isimler yönetti. Fırsatbu fırsat, laik cephenin önde gelen kalemlerisürekli laf sokuşturdu. Hakkımdao kadar ağır yazılar yazıldı ki inanın şaşırdım.Bu kadarını beklemiyordum. Sonrasındane mi oldu, vız geldi tırıs gitti. Hiçbirineitibar etmedim. Bana iftiralar atanlarlailişkimi, dostluğumu kestim. Birkaçtane internet sitesini mahkemeye verdim.Gülen <strong>ile</strong> olan görüşmenizdeki izlenimleriniz nelerdi?Sayın Fethullah Gülen <strong>ile</strong> yıllardır röportajtalebim vardı. Bu sefer mümkün olacağınısöyled<strong>ile</strong>r. Gazetec<strong>ile</strong>r ve YazarlarVakfı'nın organizasyonunda ABD'ye gittik.Ancak New York'tayken röportajınseçim sonrasına kalacağı söylendi. Ben debunca yol gelmişken en azından tanışalımve bir ön görüşme yapalım konusunda ısrarettim. Son anda bu isteğim kabul edildi.Bir grup gazeteci olarak kendisi <strong>ile</strong> kahvaltıyaptık. Pensilvanya'da yaşadığı çiftliğigezdik. Benim için son derece ilginç birkahvaltıydı. Sayın Gülen'in etkisi altındakibinlerce insanı düşündüğünüzde böylesinemütevazi bir inziva ortamı beklemiyordum.Vizyonu beni çok şaşırttı ve etk<strong>ile</strong>di.İlk fırsatta Sayın Gülen kabul ederseröportaj yapmaya gitmek için bekliyorum.‘FETHULLAH GÜLEN BENİ ÇOK ETKİLEDİ’Görüşmeye gitmeden önce kafanızda nasıl birGülen portresi vardı, görüşmeyi yaptıktan sonranasıl bir Gülen portresi oluştu?Ben Gülen hareketini dünya ve <strong>Türkiye</strong> çapındaçok büyük bir network olarak görüyorum.Eğitim <strong>ile</strong> yaygınlaşan etkisi altınamilyonlarca insanı alan muazzam bir gönülbirliği. Yılların emeği... Beni şaşırtan,böylesine büyük bir organizasyonun başındakiismin Fethullah Gülen'in tevazusuoldu. Bir oda, bir salonda geçen münzevibir hayatı vardı. Nerede ise yaşadığı evdendışarı b<strong>ile</strong> çıkmıyordu. Sohbetimiz sırasındaeğitime verdiği önem ve SovyetlerBirliği yıkılırken eğitimin yaygınlaşmasıyönündeki öngörüsünün bugün geldiğinokta çok önemli geldi. Şaşırdım. Böylesinebüyük bir organizasyonun arkasındadaha şaşaalı birini görmeyi beklerken neredeise dünya nimetlerinden elini ayağınıçekmiş kendi iç dünyasındaki arayışlaradevam eden biri gibiydi Sayın Gülen. Sonrabütün bunların üzerine uzun uzun düşündümde... Beni çok etk<strong>ile</strong>di.12 Haziran seçimlerinde CHP’nin aldığı oy oranı<strong>ile</strong> ilgili neler söyleyeceksiniz?CHP de beklediğim gibi çıktı ama bunuher mahallede söyleyemiyorsunuz. Bazımahallede söyleyince ‘bravo’ diyorlar,bazı mahallede de söyleyince ‘Bak sen deAK Partili oldun’ diyorlar. Oysaki buradatamamen gazetecilikle ilgili bir durumvar. Şaşılacak bir durum yok!..‘AK Parti’nin oyları birçok insana tokat gibi çarptı’sözünü hangi mahalle için söylüyorsunuz?O çok eski bir mahalle. Yüzde yüz diyebiliriz.Medyada köşe yazarlarını genelyayın yönetmenleri dikkate alırdım.Bilirdim ki ne derlerse desinler tam tersiçıkıyor. Şu partiye mi oy verin ded<strong>ile</strong>r,o parti kazanamayacak. Bundan bir şeyolmaz mı ded<strong>ile</strong>r, ondan bir şey olacak.Bu kadar okuyamayan, plazalara hapsolmuş,hayattan kopmuş, belli küçükbir çevrenin içinde olmasını istediği birgerçekliği kafasında kurup varmış gibiyaşayan, hatta bunun olması için dayatan,medyasıyla, askeriyle her şeyi kullananbir çevre vardı. Bu çevreyi tasfiyeeden sadece sandıktaki Türk halkı değil,dünyadaki demokratikleşme, internetdevrimi, bilginin demokratikleşmesi,artık eskisi gibi baskıcı zümrelerin, diktatörlerininvarlık gösteremiyor olmasıda etkendir. Büyük fotoğrafın küçük birparçası olarak görüyorum <strong>Türkiye</strong>’yi. Obüyük fotoğrafta büyük bir değişim var.Yani teknolojik devrim, yanında bilgidevrimini getirdi ve bunun karşısındakimse duramıyor, ne diktatörlükler nede diktatörlüğe heves eden kurumlar.


EYLÜL-EKİM 201139Seçimlerin ardından Cüneyt Özdemir’in kafasındanasıl bir <strong>Türkiye</strong> hayali var?Biraz farklı bir okuma yapıyorum. Yeni bir<strong>Türkiye</strong> kuruluyor bence. Her şeyi <strong>ile</strong> yen<strong>ile</strong>nenbir <strong>Türkiye</strong>!.. Muhalefet, iktidar partisi<strong>ile</strong> hukuk sistemi <strong>ile</strong>, ekonomisi <strong>ile</strong>, etniksorunları <strong>ile</strong>, yen<strong>ile</strong>nen. Yeni bakış açılarınaihtiyaç duyulan ve diyalog ortamına ağırlıkbasan bir <strong>Türkiye</strong> görüyorum. Bu sadeceseçim sonuçları <strong>ile</strong> alakalı bir durum değil.Arap devriminde bu kadar diktatörlükleryıkılırken askerlerin bu kadar güçlü olduğubir sistemi koparamazsınız. Ben bu değişimin2003 yılında başladığını düşünüyordum.AK parti iktidara gelince çevre yer değiştirmeyebaşlamıştı. Hatta ABD’den dahaönce yaşadık biz bunu!.. Düne kadar çevredeolan merkez partisi tasfiye edildi. Dünkıyıda köşede olan gerçek insanlar, merkezegeldi. Hem siyasi güçleriyle hem ekonomikgüçleriyle yönetime, hayata talip oldu.ABD’de gördük!.. Bir zencinin ABD başkanıolması kötü Hollywood filmlerinin olmazsenaryolarındandı. O da olmazdı vurulurdufilmin sonunda. Büyük bir fanteziydi.<strong>Türkiye</strong> bu fanteziyi Amerika’danönce kırdı. Bütün dünyaya da sirayet etmeyebaşladı. Siz ne Arabistan’da ne de<strong>Türkiye</strong>’de bir erkin, dün olduğu gibi büyükkitleler üzerinde etkisi olacak hesabınıyapamazsınız, işlemez!.. Hayatın kendisibunu götürmez. Ya dersiniz ki facebookyıktı ya da dersiniz seçim sandığından bilmemne çıktı. Belki de Mısır’da, Suriye’debir seçim sandığı koysanız, bir de eşit sayıdaparti koysanız Facebook’a ihtiyaç kalmayacak.Ama onlar olmadığı için Facebookve Twitter’a ihtiyaç duyuluyor.‘ÜLKENİN YARISI AK PARTİ’YE OY VERMİŞ İSESAYGI DUYMAK GEREKİR’Sosyal medya sesini duyuramayan halklar için birçıkış yolu olabilir mi?Vatandaşın, sandıkta oyunu vermesi <strong>ile</strong>gidip meydanlarda tepkisini göstermesi<strong>arasında</strong> çok da fark yok. Eğer imkânınızyoksa sandığa gitmeye, çaresizlik içindemeydana gidiyorsunuz. Bence bu birdeğişim arzusu, bir çığlıktır ya da istikrarsürsün diyordur. Ülkemizin yarısı bir partiyeoy vermişse, demokrasi den<strong>ile</strong>n oyununiçindeysek eğer, yapılacak tek şeybuna saygı duymak ve uyum göstermek.Online yayıncılık dünyada hızla <strong>ile</strong>rlerken<strong>Türkiye</strong>’de yeteri kadar anlaşılamamış olmasınıneye bağlıyorsunuz?Can Dündar bir yazı yazmış diyor ki; ‘Budönemde medya patronları daha çok direnmeli.’Bu 90’larda kalmış bir fikir. Çünküdünya değişti artık dolayısıyla bizdekimedya yapısı da değişmeye başladı. Eskidenbenim bir gazete sahibi olmam, TVsahibi olmam imkânsızdı çünkü pahalıydı.Büyük bir plaza tutacaksınız, yüzlercekişiyi istihdam edeceksiniz, teknik altyapıyayatırım yapacaksınız. İnsanların evlerineulaşmak için de reklam yapacaksınız.Ya da bir gazete sahibi olmanız daaynı şekilde benzer bir süreç. Artık eskisikadar bunlara büyük ihtiyaç yok. Çünküartık bir videoyu cep telefonuyla çekip,tamamen sosyal ağları kullanıp bir siteyeyükleyebilirim. Biraz cesarete ihtiyacımızvar. Eskisi gibi medya patronlarına ihtiyacımızyok. Artık medya patronlarındanmerhamet istemeye, biraz daha toleranslıolun demeye gerek yok.Bir gazetenin genel yayın yönetmeni olsaydınızilk yapacağınız şey ne olurdu?Şunun hayalini kurdum: ‘5 yıl sonra bütünTV’lerden ve gazetedeki yazı hayatımı,program hayatımı bitireceğim. Söz konusuişleri hepsinin iç içe geçtiği, kendi markamınaltında yapacağım. Dipnot olsun dedim’ve bir internet sitesiyle başladık. Ardındanmobille güçlenmeye başladı. Bütüncep telefonlarına indirilmeye başlandı.iPad e-dergi kurduk İngilizcesini de yaptık.You Tube da, DiPnot TV adında kanalkurduk. Bütün bunları webde yayınlamayabaşladık. Şimdi iPad’te ‘iPad TV’ açtık.Bütün bunları da Facebook ve Twittergibi sosyal ağlar <strong>ile</strong> yayıyoruz. Benim kafamdakidijital medya grubunun uydularla,şurada gazete satan adamla alakası yok.Avrupa’nın Almanya’dan sonra en çok videoseyreden ülkesiyiz. Seçim gecesi bizbunun çok güzel bir örneğini yaptık. Yaptığımızseçim programını 47 kanal yayınladı.750 bin kişi seyretti. CNN Türk’ten dahafazla seyirci demektir bu. Brüksel, NewYork, <strong>Türkiye</strong>’deki birçok noktaya canlıbağlantı yapıldı. Bir yayın grubunun genelyayın yönetmeni olarak görüyorumşu an kendimi. Gazete genel yayın yönetmenliğibu anlamda çok küçük gözüküyorgözüme. Bütün medyanın takip ettiğive genel havayı etk<strong>ile</strong>yeb<strong>ile</strong>cek bir yayıngrubu olarak görüyorum. Gazete ya daTV yönetmek gibi bir hayalim yok. SadeceDiPNot’u <strong>Türkiye</strong>’de ve uluslararası arenadabir yere getirebilmek için çalışıyorum.<strong>Cihan</strong> <strong>Haber</strong> <strong>Ajansı</strong>'nın 12 Haziran genel seçimsonuçlarını kısa süre içinde vermesini gazeteciolarak nasıl yorumladınız?Yıllardır pek çok haber kanalında seçimsonuçlarını farklı haber ajansları üzerindentakip ettik. Bu seçimlerde bir ilk yaşandıve <strong>Cihan</strong> bir anlamda 50.000 kişilikgönüllü ve teknik altyapısı <strong>ile</strong> seçimlerde'tekel' olduğunu ilan etti. İki saatlikbir sürede <strong>Türkiye</strong> genelinde seçimlerisonuçlandırması bir yana, grafikleri vesunumuyla da yerel kanallardan genel kanallarakadar pek çok farklılık yarattı. BizTivibu <strong>ile</strong> yaptığımız yayın sırasında hem<strong>Cihan</strong>'ın ver<strong>ile</strong>rini kullandık hem de editörününbakış açısını ekrana taşıdık. Bizimötemizde Google gibi uluslararası güvenilirbir markanın <strong>Cihan</strong>'ın ver<strong>ile</strong>ri <strong>ile</strong> seçimsonuçlarını dünya <strong>ile</strong> paylaşması daönemli bir ayrıcalıktı. Sadece ver<strong>ile</strong>r değilseçim gecesi yaptığımız canlı bağlantılarda gayet başarılıydı. Çok olumlu ve yapıcıbir ekip!.. Ben şahsen gayet memnunum...Ergenekon’la ilgili düşünceleriniz nelerdir?Ergenekon davası ilk başladığında çokumutlandım. Hatta bir iki yazı da yazdım.Aklının kenarından darbe geçirenlere‘tüm fikirlerinizi gömebilirsiniz’ dedim.Sonrasında biraz kapsama alanının fazlagenişlediğini, hatta 'Bunlardan da sanıkmı olur?' diye düşündüğüm isimlerindavaya dahil edildiğini gördüm. Tutuklamasüreçlerini çok uzun buluyorum. OrhanPamuk’u öldürmeyi b<strong>ile</strong> düşünen insanlarbunlar. Hrant Dink’in öldürülmesibiraz da bu insanların yaydığı atmosferyüzündendir. Bunların açısından bakıncamüthiş olumlu görüyorum hâlâ. Ergenekondavası <strong>Türkiye</strong>’de bir düşünce biçiminincezalandırılab<strong>ile</strong>ceğini gösterdi bize.Bugün baktığımda genel olarak yüzde elliyüzde elli durumundayım. 3 yıl önce budavaya daha çok inanıyordum. Şimdi birazdaha alanının gr<strong>ile</strong>ştiği, fazla genişlediğinidüşünüyorum.Susurluk’un üzerine giden medyanın, Ergenekon’aaynı duyarlılıkla yanaşmadığı görüldü...Aslında üzerine gidenler de var, gitmeyenlerde!.. Susurluk döneminin üzerinegidenlerin yüzde 80’i ‘tamam buSusurluk’un devamıdır’ diye Ergenekondavasının arkasında durdu.Sizin söylediğiniz İbrahim Şahin tutuklandıktansonra oldu sanki!..


40EYLÜL-EKİM 2011Veli Küçük tutuklandığında da üzerinegidildi. İnsanlar düne kadar böyle bir şeyinolacağını akıllarına b<strong>ile</strong> getirmiyorlardı.Biz Susurluk haberi yaptığımızdaVeli Küçük’ü herkes biliyordu. İddialarortada uçuşuyordu. Millet Meclisi’ne ifadevermeye gelmedi b<strong>ile</strong>. Tamamen reddediyordu.Dokunulmaz gibiydi o döneminaktörleri. Bu aktörlere dokunur olduğundabence her kesimdeki araştırmacıgazetec<strong>ile</strong>r, en azından Susurluk’ub<strong>ile</strong>n isimler ‘evet, bravo’ ded<strong>ile</strong>r. Sonrasındaişte kapsama alanı biraz daha genişleyinceve tutukluk süresi uzayıncabir kesim ‘Acaba biz doğru yerde mi duruyoruz?’diye kendini gözden geçirdiğinidüşünüyorum.üzerinden kurmamak gerekiyor. Tam tersiuzlaşma ve diyalog üzerinden kurmalıyız.Bugüne kadar gelenler ama hak ediyorduama hak etmiyordu, bir düşünce sisteminikırdı. Arada pek çok kişi cezalandırıldı,hali hazırda cezalandırılab<strong>ile</strong>ceğini gördü.Hâlâ medyada, ‘şunu da içeri alalım, bunuda yakalayın’ tarzı bir hava var. Özelliklede iktidar yanlısı birçok medya da.Bu suç değil, bu günah değil ama oradakigüçleriyle birtakım kiş<strong>ile</strong>ri cezaevine attırab<strong>ile</strong>ceğinoktasına taşıdıklarını düşünüyorlar.Ara sıra ben köşelerinde görüyorumhavalarını. ‘Nöbetç<strong>ile</strong>r, alın bunu atıniçeriye’ gibi!.. Yeterince insan içeride hattafazla gazeteci içeride!.. Bu kadar insanıtutuklu yargılamalarına gerek yok. ArtıkMedyada Ergenekon ayağının uzantıları olduğunainanıyor musunuz?Zannetmiyorum böyle bir şey!.. Sadecekarşılıklı fikir birliği olabilir. Bazı konulardaaynı düşünebilirler, aynı şekilde hareketedebilirler. Ama biri diğerine emrediyor,o da onu yapıyor gibi bir şey zannetmiyorum!..‘SONER İLE KÜSMEMİZE İDEOLOJİK NEDENLERETKİLİ OLMUŞTUR’Soner Yalçın <strong>ile</strong> uzunca bir dönem çalışmış biriolarak tutuklandığında ne düşündünüz?Ben çok üzüldüm Soner Yalçın’ın tutuklanmasına!..Soner, benim en iyi arkadaşımdıbir dönem.Neden yollarınız ayrıldı?Mahmut Övür, iki yıl önce Neşe Düzel’e“Ergenekon’da 11. dalga medya ve siyas<strong>ile</strong>re yapılacak.Özellikle 2000'li yıllarda siyasette etkili olmuşönemli isimlere.” demişti. Ancak Bedrettin Dalanve bazı orgenerallerin bulunduğu 10. dalganın ardındanoperasyonlar duruldu. Bunun nedeni ne?Şu ana kadar soruşturma kapsamında çokşey yapıldı ve çok adım atıldı!.. Bunu bircadı avına dönüştürmemek lazım!.. Yenibir <strong>Türkiye</strong> kurulacak diyoruz. Herkesyen<strong>ile</strong>niyor muhalefetten, hükümetin bakışaçısına kadar. Anayasa, yeni ekonom<strong>ile</strong>r,yeni projeler. Yeni <strong>Türkiye</strong>’yi öç almakyeni <strong>Türkiye</strong>’de bu dakikadan sonra büyükoperasyon dalgalarının olmasını doğrubulmuyorum. Aksi halde iktidarın birkesiminin muhalefeti cezalandırması gibibir algıya yol açabilir ki, ben bu algıyı AKParti’nin de isteyeceğini de sanmıyorum.Doğru bulmuyorum dediniz ama olabilir mi?Bilmiyorum, inan bilmiyorum. Şu andaBalyoz’da b<strong>ile</strong> ordunun büyük bir kısmı(generaller) cezaevindeyken bilmiyorum!..Olmaz diyemiyorum. Bu kadar generaltutuklanıyorsa her şey olabilir.Biraz da <strong>Türkiye</strong> gerçeklerinden dolayı2007’de yollarımızı ayırdık, ideolojik nedenlerde etkili olmuştur küsmemize. Beraberiş yapıyorduk, yapamaz olduk, konuşamazolduk ve ayrıldık, öyle çok büyükönemli bir neden de yoktu. Aslında bu konuyapek girmek istemiyorum. Bir şey yokama bir şey varmış gibi gösteriliyor. Yanianlaşamadık, bu yeterli değil mi? Ve bizçok centilmen ayrıldık. Hatta aynı avukatbizi ayırdı, biz el sıkıştık, avukatımız daortaktı. Sonra köşemize çekildik. İnsanlarbir şey arıyor; Soner en iyi arkadaşımdı bir


EYLÜL-EKİM 201141dönem. Ne söyleyebilirim ki? Tek üzüldüğüm,arkadaşımla iş yapmayacak olmambundan sonra. Çünkü hem işini hem arkadaşınıkaybediyorsun.2007 den beri hiç görüştünüz mü?Hayır!.. Hiç görüşmedik. Soner Yalçıngazetecidir. Fikirlerine katılmayabilirim,kendi içimden eleştirebilirim. Prensipolarak bir dönem bu kadar yakın olduğuminsanı kamuoyunda eleştirmedim,eleştirmem de. Doğru bulmam da böylebir şeyi. Kendi içinde gazeteci ruhu olanbirisidir. Çok da güzel kitaplar yazmıştır.Ahmet Şık, Soner Yalçın, Nedim Şener gerçektenbir kitap yazdıkları için tutuklandığını düşünüyormusunuz?Hayır düşünmüyorum!..Ne olabilir sizce?..B<strong>ile</strong>mem!.. Nedim Şener’e büyük haksızlıkyapıldığını düşünüyorum. Ahmet Şık’ı hiçtanımıyorum ama Nedim Şener’i tanırımiyi gazetecidir. Benim bildiğim <strong>Türkiye</strong>’decesur bir araştırmacı gazetecidir.‘GENELKURMAY ORDUEVİNE GİRMEYİ YASAK-LADIĞINDA GAZETECİ İŞTEN KOVULUYORDU’Taraf’ın gündeme getirdiği yalanlanmayan“medya andıcı”nda gazetec<strong>ile</strong>ri “TSK karşıtı”ve "TSK yandaşı" şeklinde sınıfl andıran bir Genelkurmayçalışması gündeme geldi. Bunu duyduğunuzdatepkiniz ne oldu?Bu ülkede gazetec<strong>ile</strong>r şöyle tehdit edildi28 Şubat döneminde. Mehmet Ali Birand<strong>ile</strong> beraber 32. Gün programını yaparkenÇevik Bir’le bir tartışma çıktı, ‘andıç’ düzenlendi.Ve o gazetec<strong>ile</strong>re gelen en büyüktehdit şey şuydu: ‘Askerî tesislere veordu evine girmesi yasaklandı.’ Pardonkim gidiyor ki orduevine. Hangi gazetecigitmiş ki ordu evine? Ama o dönem çokönemli bir şeydi bu. Vay ordu evine gidilmesiyasaklandı. Çünkü bu şu anlamageliyordu, işten kovulacaksın. Nitekim dekovuluyordu. Birand’ı da kovdular!.. Birdönem bizi çağırdı diye övünen internetsiteleri vardı. Şimdi hepsi pişman anladığımkadarıyla.‘ASKER ÇOCUĞUYUM AMA BİR KEZ BİLE ASKERİRESEPSİYONA KATILMADIM’Siz hiç TSK’nın hazırladığı listelere girdiniz mi?Ben bu listelerin hiçbirine girmedim. Resepsiyonagitmişliğim yok, inanır mısınız.Asker çocuğuyum bugüne kadarne bir resepsiyona gittim ne bir paşaylaoturdum. Eşref Bitlis’in ölümünü araştırırkenbazı komutanlarla konuşurkenedindiğim bilg<strong>ile</strong>r <strong>ile</strong> dehşete düştüğümühatırlıyorum. Doğan Güreş ve o zamankara kuvvetleri komutanının söylediklerisözler beni dehşete düşürüyordu.Ya nasıl olur, elimde belgeler var. Bakıyorumuçaklar önceden tahsis edilmiş,şu olmuş bu olmuş. Benim askeriyeyle ilgimbugüne kadar sadece araştırma düzeyindeoldu. Bu da onların pek hoşunagitmeyen bir şey!.. Ya da 32. Gün’de yaptığımızhaberlerden dolayıdır. Ben hiçbirzaman önemsemedim. Hayat Ankara’daGenelkurmay’dan ibaret değil, hele artıkhiç değil. Olmamalı en azından!..‘BİRAND İLE TRT ARASINDAKİ DAVALARIN AR-KASINDA ÖCALAN İLE YAPTIĞI RÖPORTAJ VAR’Mehmet Ali Birand’ın kendisinin de içinde olduğumedyanın darbeleri desteklediği itirafı <strong>ile</strong> ilgilidüşünceleriniz neler?Yüzde yüz halkı. Haksız mı yani!.. Kızıyorlar,öfkeleniyorlar ve ben Birand’ı çokda tutarlı buluyorum. Birand, bunları ilkkez söylemiyor ki. Bunları söylediği için28 Şubat’ta başımıza neler geldi? Birand’aaçılan TRT davalarının büyük bölümümünarkasında Öcalan <strong>ile</strong> yaptığı röportajıvar. Derin devletin harekete geçmesivar. Ben Birand’ı yakından tanıdığım içindemokrat biri olduğunu bilirim.Cüneyt Özdemir’in bir itirafı ya da pişmanlıklarıvar mı?Benim de pişmanlıklarım var. Mesela biriki dizi çekmiştik onların içeriği pek hoşumagitmedi. Bugün olsa aynı içerikteyapmam, altına imzamı atmam. O dönembazı şeyler çok hoşuma gitmedi.Ama büyük bir gazetecilik itirafı yapacakolmadı. Neyse ki Allah’a şükür!..'27 NİSAN E-MUHTIRASI MEDYADA DA KIRIL-MAYDI'28 Şubat’ta medyanın iyi sınav vermediğini biliyoruz.27 Nisan 2007’de sizce medya, iyi bir sınavverdi mi?O geceyi hatırlıyorum, bir meslektaşımla(adını vermeyeyim) bir saat konuştuk.Ve dedi ki: ‘Yahu yeter be kardeşim, yeter!..Bu adamların sürekli sopa göstermeleri,bilmem ne yapmalarından bıktık!..27 Nisan belki sandık başındaki pekçok insan için bir dönüm noktasıydı amamedya içinde de bazıları için bir kırılmanoktasıydı. Ben ‘yeter’ dediğimi hatırlıyorumo gece yaptığım konuşmada. Kayıtlarvardır emniyet kuvvetlerinde. O konuşmayıyaptığımızı hatırlıyorum. Yettiartık bu adamların her şeye itiraz etmeleri.Sadece sandıkta değil, medyada da kırılmaydıbence. Ki o kırılma beni bire biretk<strong>ile</strong>di. Bizim Soner <strong>ile</strong> ayrılma sürecimizde 27 Nisan sonrasıdır. Pek çok insanınhayatını etk<strong>ile</strong>di. Bu tür muhtıralar!..27 Nisan e-muhtırası verilirken Soner Yalçın <strong>ile</strong>beraber miydiniz?Beraberdik ama ben o gece Bodrum’daidim. Bu konuda pek konuşmak istemiyorum!..'MEDYA 27 NİSAN’DA AK PARTİ’NİN NET DURU-ŞUNU BİLE OKUYAMADI'Bir gazeteci olarak 27 Nisan e-muhtırasına hükümetincevabını nasıl okudunuz?Medyada nasıl kırılma ise siyaset için deöyle kırılmaydı. O dönem Başbakan’ınyakın çevresinden isimlerle konuşuyordum.‘Cumhurbaşkanlığı meselesi olmazsaolmaz bir şeydi’ onu da okuyamadımedya. Zannett<strong>ile</strong>r ki eski dönemlerdekigibi bu muhtırayı verenler ve o dönemmedyada kampanyalar yürütenler,bir dönem bitecek, korkacaklar, geri çek<strong>ile</strong>cekAK Parti. Ben öncesinde hatırlıyorumAK Parti’nin net bir duruşu vardı!..Asla geri adım atmayacaklardı. Onu b<strong>ile</strong>okuyamadı medya!..Başbakan'la 24 saat geçirmiş bir gazeteci olarakkafanızda nasıl portre oluştu?Çok yorucu bir şey politika!.. Basın müşavirleriayrılıyor, danışmanları ayrılıyor.Çok hak veriyorum!.. Her gün böyleyoğun bir tempo, her insanın kaldırab<strong>ile</strong>ceğişey değil. Bir yandan <strong>Türkiye</strong>,bir yandan dünya ölçeğinde konuşmak,düşünmek, davranmak açıkçasıçok akıl kârı bir iş bulmamıştım. Politikacılıkböyle yapılıyorsa gerçekten çokzor!.. Her şey fiziki performans gerektiriyor.Hasta olmamalısın, iyi bir ekibinolmalı. Çok iyi bir ekipti. Zaten yen<strong>ile</strong>ndio ekip ama Başbakan’ın kendiçevresinde kendi dilini konuşanlardaniyi bir ekibi var. Son seçim çalışması dabunu gösteriyor. Araştırma şirketlerindenmetin yazarlarına, iPad, promterkullanıyor Başbakan. Gelişmelere açık,teknolojiyle barışık!.. Kendi içinde birbürokrasi yok. Esnek ve hızlı hareketeden bir ekibi var.


42EYLÜL-EKİM 2011FOTOĞRAFLAR: TURGUT ENGİNŞALOM GAZETESİ YAYIN YÖNETMENİİVO MOLİNASŞALOM GAZETESİ YAYIN YÖNETMENİ MOLİNAS:Yerde sivil kanı var; İsrail, <strong>Türkiye</strong>’denkesinlikle özür d<strong>ile</strong>meliRÖPORTAJ: GÜRKAN TUZLUvram Leon isimli bir Türk MuseviAcemaati üyesi tarafından 1947 yılındakurulan gazete, 64 yıldır yayınhayatına devam ediyor. Yazarlarınınbüyük çoğunluğunu gönüllülerinin oluşturduğugazetede, profesyonel manadasadece 12 kişi çalışıyor. Genel Yayın Yönetmeniİvo Molinas, 1990 yılından berigönüllü olarak çeşitli görevler aldığı gazetede2009 yılından itibaren bu görevi devralmış.Gazetenin mizanpajından, içeriğinekadar pek çok yen<strong>ile</strong>me gerçekleştirenMolinas, gençlerin ilgisini çekebilmek içinyeni derg<strong>ile</strong>ri de hayata koymuş. Özel birşirkette yönetici olarak çalışan Molinas’layaptığımız röportajda, gazetenin kuruluşuve bugünlere gelişi, <strong>Türkiye</strong>’deki Musevicemaatinin sorunlarına, <strong>Türkiye</strong> <strong>ile</strong> İsrail<strong>arasında</strong>ki Mavi Marmara krizinden ulusalbasınla ilişk<strong>ile</strong>re kadar pek çok konudasorularımızı cevapladı.Şalom, ne kadar zamandır yayında?Şalom 1947’de Avram Leon adlı kendiçapında Musevi cemaati vatandaşı tarafındankuruldu. Cemaat yönetimindenbağımsız olarak temsil ediyordu. Fakat1980’li yıllara doğru teknoloji ve hayattakideğişiklikler ve Avram Leon’un hastalığısebebiyle gazete cemaatin yönetimineteslim edildi. 1980’li yıllardan sonra bugazete genelde gönüllü yönetic<strong>ile</strong>rin patronlukyaptığı, yazarların tamamına yakınınıngönüllü yazdığı bir gazete olmayolunda devam ediyor. 2009’un başındada gazetenin genel yayın yönetmenliğinegeldim. Gazetenin ben yayın yönetmenliğiniyapmamla birlikte, hem görüntüsündehem içeriğinde değişiklikler yaptık. BütünMusevi insanlarının, en gencinden enyaşlısına kadar Musevi kültürünün devametmesi için gerekli olan bütün enstrümanlarıönüne sermek cemaatten haber vermek,bir aidiyet duygusunda tutmak… Neyapalım bu gazeteyi günlük ulusal gazetelerinmizanpajına, renklerine döndürmekiçin adımlar attık. İçeriğimizle de mümkünolduğu kadar yeni gençleri kattık.Tirajınız ne durumda?Tirajımız 4 bin civarında. Biz 4 bin civarındatutmaya çalışıyoruz. Ben kapalıbir cemaat olmamak konusunda sonderece hassasım. Her zaman söylüyoruz,“Türk’üz, ölümüne Türk’üz”, askere gidiyoruz.<strong>Türkiye</strong> <strong>ile</strong> üzüldük, <strong>Türkiye</strong> <strong>ile</strong>


EYLÜL-EKİM 201143ağladık. Milli maçlarda ağladık, sevindik,vergi verdik. Ya kardeşim biz Türk’üz ya.‘Bizi Türk görmeyenler utansın, ben utanmayacağım’dedim. Dolayısıyla bizim buazınlık psikolojisinden dolayı bir kapalılıkproblemi var. Özünü kaybetmeden, geniştoplum dediğimiz, Müslüman toplumlaentegre yaşamak… Gerçek, eşit vatandaşlıkbudur. Ha dinin ayrı, geleneğin ayrı hiçfark etmez. Bizi öteki olarak görmemeleriiçin bu gazeteyi geniş toplumda da okunmasınısağlayalım dedik. Bir, internetimizigüncelleştirerek ve birebir bedava yaparak,gazetemizin tamamı hatta fazlasınıbugün internet sayfamıza koyduk.Reklam ilan durumunuz nedir? Yeterli reklamıalabiliyor musunuz?Reklam… Reklam gelirimiz fena değil.Toplumda ve reklam verende güzel bir algıvar. Musevi insanı iyi yaşamayı sever.Yani para kazanmayı sever ve bu parasınıiyi yaşamak için harcamayı sever. Bu algıüç aşağı beş yukarı doğrudur.Ulusal medya <strong>ile</strong> ilişk<strong>ile</strong>riniz ne düzeyde?Biz yaklaşık 1,5 senedir <strong>Türkiye</strong>’nin öndegelen yazar, düşünür, gazetec<strong>ile</strong>rine,profesörlerine Şalom için özgür makaleleristedik. ‘360 derece’ dedik buna. Veher hafta 2. sayfamızda Fuat Keyman’danMuharrem Atlı’ya, Cemal Uşşak’tan CüneytÜlsever’e, Mehmet Barlas’tan ErtuğrulÖzkök’e kadar…. ‘Bir Musevi gazetesindeşike konusu niye olsun diye sorabilir’kapalı toplum. Ama ben <strong>Türkiye</strong>’deyaşıyorum. Şike konusu beni ilg<strong>ile</strong>ndiriyor.Ben mesela Fenerliyim her gün ölüyorum,her gün diriliyorum.Siz şunu söylüyorsunuz. Biz Musevi'yiz ama buülkede yaşıyoruz. Bu toplumla birlikte yaşıyoruz.Dolayısıyla bu toplumda yaşanan her şeyaslında bizi ilg<strong>ile</strong>ndirir…Aynen öyle, sadece Musevilik konusuylailgili olmak gerçeğe de aykırı. Çünkü sokaktakiMusevi insan her şeyle ilg<strong>ile</strong>niyor.Hele gençlik. Şike konusunda İsrail-Gazze olaylarından çok daha fazla ilg<strong>ile</strong>niyor.Emin olun. Hiç umrunda değil.Ama İsrail-Gazze meselesi de önemli. Bizimumurumuzdur. Ona da daha sonrageliriz.BAŞBAKAN’IN AÇIKLAMALARI BİZİ RAHATLATTIİsrail <strong>ile</strong> <strong>Türkiye</strong> <strong>arasında</strong> son dönemde kriz yaşanıyor.Siz nasıl hissediyorsunuz?Her şeyi çok samimi söyleyeceğim. SokaktakiTürk Musevi’sine ‘Hayatınızda ençok kaybetmek istemediğiniz üç şeyi sayın’deseniz, Öncelikle ‘sağlığım’ diyecek,ardından ‘param’ ve emin olun üçüncüde‘Türk-İsrail ilişkisinin sağlıklı olması’ diyecektir.Çünkü bir tanesi kendi yaşadığıvatanı, bir tanesi de bir şekilde gönül bağıolduğu bir ülke. Niye gönül bağı var? Benimşu şekilde var. Dayım, teyzem hepsibir şekilde zamanında oraya gitmişler.Hani yoksa onun dışında, dinimiz dışındaİsrail insanı <strong>ile</strong> benim hiçbir ortak noktamyok, ki ben çok dindar bir insan değilim.Kendi vatanınla, gönül bağın olan bir ülkeninbir probleme girmesi bizi çok üzüyor.Bir de oradaki gerginlik sonuç olarakbize de yansıyor. O algıyı değiştiremiyoruz.Musevi=İsrail algısı… Bunu düzeltenbu krizde kim oldu? Cumhurbaşkanı <strong>ile</strong>Başbakan'ımız. Başbakan “Mavi Marmara”olayları sırasında “Bakın <strong>Türkiye</strong>’dekiMusev<strong>ile</strong>r Türk vatandaşıdır. Onların İsrail<strong>ile</strong> hiçbir alakası yoktur. Onların kılınazarar gelirse karşınızda beni bulursunuz.”dedi. Cumhurbaşkanı buna benzer dahahafif şeyler söyledi. Ancak Başbakan,64 yıldır yayın hayatındaolan Musevi cemaatininyayın organı ŞalomGazetesi Genel YayınYönetmeni İvo Molinas,Mavi Marmara krizindenİsrail’in özür d<strong>ile</strong>mesinibekleyen <strong>Türkiye</strong>’nintalebini haklı bulduğunuçünkü İsrail’in silahsızsivillerin kanını döktüğünüsöylüyor.


44EYLÜL-EKİM 2011Cumhurbaşkanı açıklayacak da o zamantansiyon, gerginlik azalıyor.Gazze olayını <strong>Türkiye</strong> hükümeti banagöre çok abartılı bir kardeşlik duygusuiçinde çok fazla işin içine girdi, çok fazlaempati yaptılar. Dolayısıyla oradaki oyakınlaşma politikası o empati, Türk halkında<strong>Türkiye</strong>’deki Musev<strong>ile</strong>re karşı önyargılarıntekrar depreşmesine neden oldu.Dolayısıyla biz gazete olarak çok zorgünler geçirdik. İnanılmaz tehditli küfürlümailler aldık. Güvenliğimizi artırmak durumundakaldık.Şalom’da İsrailde eleştiriliyor mu?Ben İsrail politikalarını her zaman eleştirenbir insanım. Hatta Ariel Şaron’un bir politikasın1995’li yıllarda başyazıdan eleştirdiğimiçin haber gönderd<strong>ile</strong>r ‘İvo Molinas İsrailsınırlarına giremez’ diye. Oradaki yaşayanTürk Musev<strong>ile</strong>r çok kızmışlar bana.Sen nasıl sana ait olmayan bir ülkenin başbakanınıbu kadar eleştirirsin diye.“İSRAİL TÜRKİYE’DEN ÖZÜR DİLEMELİ”Son tahlilde, kriz bir noktaya geldi, <strong>Türkiye</strong> özürbekliyor? Bu talebi doğru buluyor musunuz?Doğru buluyorum. Çünkü yerde kan varve sivil kan var. Bunlar silahsızlar, silahsızbir insanı koskoca dünyanın en iyi ordusudenen bir ordu öldürmeyecek kardeşim.Her şeyi yaparsın, teslim alırsın,hapse koyarsın sonra verirsin memleketineyine, ‘bir daha gelmeyin’ dersin.Ama öldürmeye hakkın yok. Dolayısıyla<strong>Türkiye</strong>’nin İsrail’den özür beklemesi sonderece doğaldır. Hükümetimiz ikinci birMavi Marmara olayına izin vermedi. Bunuaçıkça söylüyorum. Bu İHH’nin kararıdeğildi. Türk hükümetinin telkiniyle olmuştur.‘Gitmeyeceksiniz yeni bir kriz istemiyorum’demiştir. Son derece sağduyulupolitika izlemiştir. Özür olma olasılığıkarşısında bu olmuştur.Gazze’ye her şey gidiyor. Kontrollügidiyor ama gidiyor. Bugün 5 yıldızlıotel de açık, AVM’ler de açıldı. Fakat nedir,kontrollü gidiyor. Niye? İsrail korkuyor.Tünellerden silah sokuyorlar. Silahsoksunlar diyorsanız zaten aynı noktadadeğiliz. Ha silah sokmuyorlarsa o zamanbu ambargo kaldırılmalıdır. Sonuç olarakhalk çekiyor. Ama halkı istismar eden yönetimvar orada. Hamas çok da masumdeğil. Ama İsrail’in şahinleri de bu durumdanfaydalanıp oraya eziyet çektirtiyorlar.O da bir gerçek ama İsrail’in şahinlerinebu gün yüz binler karşı çıkıyor.Ben dahil….Ergenekon davasını nasıl yorumluyor sunuz?Ben sadece ve sadece şike soruşturmasındaolduğu gibi, gerçeklerin bir an evvelortaya çıkmasını istiyorum. Bu çok basitbenim tek olarak dışarıda kalan, ne Ergenekon,ne balyoz ne şikeyle ilgisi olmayansadece iyi yaşamak isteyen <strong>Türkiye</strong>’yehizmet veren Musevi cemaatine hizmetveren bir vatandaş olarak ben bütün bunlarınbiran evvel ortaya çıkıp gerekli olankiş<strong>ile</strong>rin eğer suçluysa cezalandırılmasınıistiyorum. Ama çok uzadı. Uzadıkça vicdanlardasızılar oluyor. Benim vicdanlarımdada sızı oluyor. Birtakım gazetec<strong>ile</strong>rbir kitap yazdığı için ya da yazamadığıkitap için içerdeyse ben meslektaş olarakdeğilse b<strong>ile</strong> insan olarak üzülürüm. Ha oarkadaş suç işlemişse çıkartsınlar ortayayesin cezasını.Dink cinayetine nasıl bakıyorsunuz? Ogün Samastceza aldı. Avukatları cinayetin arkasındabaşka bir yapının olduğunu iddia ediyor.Ben yine aynı noktadayım. Bilmiyorum kivarsa mutlaka arkası araştırılmalı. Kim varya da yok diyorsa doğru söylemiyor. Devletinistihbaratında olmak lazım. AmaHrant Dink’e karşı örgütlü bir tepkininolduğunu biliyoruz. Ama Ogün Samast’ıyönlendirenleri ben b<strong>ile</strong>mem, bunu devletb<strong>ile</strong>cek.Ogün Samast, Trabzon’dan çıkmış 17 yaşında birgenç. Cinayet kafanızda oturuyor mu?Yok, mutlaka bir<strong>ile</strong>ri vardır diye düşünüyorum.Ama onların kim olduğunu benb<strong>ile</strong>mem…Türk basınıyla son 1,5 yıldır iyi bir diyaloğunuzvar. Hiçbir gazeteden yazarlık teklifi aldınız mı?Yok gelmedi. Sadece İsmet Berkan zamanındaRadikal’de bir iki yazım çıktı. Sonrayorum sayfasında periyodik olarak yazmamıteklif ett<strong>ile</strong>r. Orada bir hafta on beşgünde yazım çıktı. <strong>Zaman</strong> Gazetesi'ndeiki yazım çıktı.Vakit Gazetesi yazarlık teklif etse kabul edermisiniz?Yani demeyeceği için cevap da vermeyeceğim…Teklif ett<strong>ile</strong>r diyelim?Yazarım ama benim yazıma sansür yapmayacaklar.Tam tersi ben diyalogdan yanayım.Vakit gazetesinden arkadaşlar tektek tanısan dünya iyisi insanlar. Ama biraraya geldiklerinde bambaşka oluyorlar.Kaç kere ‘Şalom Siyonist, İsrail uşağı’ gibiçok yazılar yazdılar. Haksızlığa çok uğradık.Çok üzüldük. Ama ben gitsem tek tekkonuşsam her biri dostumuz olacak insanlar.‘Yaz’ deseler ben yazarım. Yeter ki istediğimiyazayım. Ben gidip de orada İsrail’inavukatlığını yapacak bir yazı kaleme alacakdeğilim. Dürüst ve tarafsız yazarım amaonu b<strong>ile</strong> çıkarırlar mı emin değilim.


46EYLÜL-EKİM 2011Yerel medya hükümetin aldığıtedbirler sonucu rahat nefes aldıMuğla’da solun tek sesli yayın yapması sebebiyle sağ kesimden gelen tepk<strong>ile</strong>r sonucuyayın hayatına başlayan Hamle’yi şartların doğurduğunu anlatan Hamle Yayın GrubuGenel Koordinatörü İsmail Atasever, 35 yıl önce çok ortaklı olarak kurulan HamleGazetesi'nin birçok kez sol örgütler tarafından bombalandığını d<strong>ile</strong> getirdi.İSMAİLATASEVERMKAYBER AVCIuğla’da sağ kesimin tabanından gelentepk<strong>ile</strong>rle, tek sesli yayınını ortadankaldırmak amacıyla 35 yıl önceçok ortaklı olarak kurulan Hamle Gazetesiyayın hayatını sürdürüyor. Eski İçişleri BakanıHaldun Menteşeoğlu’nun da kuruluşundahissesi olan gazete, bünyesinden bir radyo vetelevizyon da çıkararak Hamle Yayın Grubuhaline geldi.Hamle Yayın Grubu Genel Koordinatörüİsmail Atasever, Adalet Partisi’nden eski içişleribakanı olan Haldun Menteşeoğlu’nun daaralarında bulunduğu 30’un üzerinde ortaklaHamle Gazetesi’nin 21 Şubat 1977 yılındayayın hayatına başladığını söylüyor.Muğla’da solun tek sesli yayını nedeniylesağdan gelen tepk<strong>ile</strong>r sonucu Hamle’yi şartlarındoğurduğunu anlatan Atasever, şunlarıifade ediyor: “Muğla’da tek sesli yayın vardı.Sol kesimin gazeteleri vardı. Sağı tems<strong>ile</strong>den bir yayın organı yoktu. Bundan rahatsızolan sağ cenahtaki kiş<strong>ile</strong>r 35 yıl önce bir arayagelerek 30’un üzerinde ortakla Hamle’yikurdu.”SOL ÖRGÜTLER BOMBALADIHamle Gazetesi’nin 12 Eylül 1980 askerî darbesindeçok büyük sıkıntılar çektiğini belirtenAtasever, o dönem sol örgütler tarafından gazeteninbombalandığını d<strong>ile</strong> getiriyor: “Kurucular,çok zor koşullar içerisinde gazetenindevamını sağladılar. Bundan kesinlikle yılmadılar.Ne kadar kend<strong>ile</strong>rine karşı bir saldırıolsa da sağ taraftaki kesimin sesi olduğu içinonlar bütün zorluğa göğüs gererek gazetenindevam etmesini sağladılar.”<strong>Türkiye</strong>’de çok sesliliği amaç edinen özelradyo ve televizyonlara izin verildiği 1992 yılında,Hamle FM’nin kurulduğunu belirtenAtasever, 1994 yılında da Hamle TV’nin yayınhayatına başladığını kaydediyor. İsmail Atasever,Hamle Medya Grubu olarak tarafsız yayınyapma ilkelerine sahip olduklarının altını çizi-


EYLÜL-EKİM 201147yor ve ekliyor: “Devletin temel ilkelerindenbayrak, din ve dilden bugüne kadarasla taviz vermedik. Vermemiz de mümkündeğil.”“BÖLGENİN EN GÜÇLÜ YAZAR VE MUHABİRKADROSUNA SAHİP”Hamle Gazetesi’nin alın terinin emekleyoğrulup, dürüst ve objektif bir çalışma<strong>ile</strong> harmanlandığını anlatan Atasever,“hâlâ ilk günkü gibi dimdik ve dosdoğruayakta durduğu”nun altını çiziyor. İsmailAtasever, “Tarafsız ve ilkeli yayıncılığıkendisine ilke edinen Hamle, ofset,tipo ve dijital baskı tesisleriyle alanındahep öncü oldu. Medya sektöründe bölgeninen güçlü yazar ve muhabir kadrosunasahip. Okuyucularının, dinleyic<strong>ile</strong>rininve izleyic<strong>ile</strong>rinin verdiği destekleemin adımlarla <strong>ile</strong>rlemeye devam edenHamle, son sistem cihazlarla işitsel vegörsel medyada da varlığını sürdürüyor.Gerek haberleri gerekse de köşe yazıları<strong>ile</strong> Muğla’ya göz, kulak ve rehber oluyor.”açıklamasında bulunuyor.Muğla’daki diğer yerel gazeteler içerisindeen fazla tirajı olan ve okuyucusuylabütünleşen bir gazete olduklarınadikkat çeken Atasever, Hamle’ninmerkezin dışından bütün ilçelerde degünlük dağıtıldığını belirtiyor. Atasever,“<strong>Türkiye</strong> geneline baktığınız zamanvatandaşın yaygın gazetelere olan ilgisiisten<strong>ile</strong>n düzeyde değil ama yereldekiilgi daha farklı. Vatandaş kendi iliyleilgili haberle daha fazla ilgi göstersede yine de beklenen düzeyde değil. Bu,<strong>Türkiye</strong>’nin bir sorunu. Devletin mutlaksurette yayın yapan kuruluşların durumlarınıdüzeltici önlemler alması kaçınılmazdır.Bir taraftan çok seslilik istiyorsunuz,konuşan <strong>Türkiye</strong> diyorsunuz,ondan sonra da yereldek<strong>ile</strong>rin sıkıntılarınakayıtsız kalmamanız gerekiyor.Şu anki hükümetin, yerelde basınkuruluşlarına verdiği resmî ilanlar vekatılım paylarını artırması ciddi destekolmuştur. Bugün gazeteler resmî ilanlardanönemli ölçüde gelir elde ediyor.O da olmasaydı bugün Muğla’da yayınyapan 40 gazetenin üçte ikisi kapanırdı.”ifadelerini kullanıyor.REKLAM, FREKANS SIKINTISI VARHamle Medya Grubu olarak 40 çalışanlarıolduğunu kaydeden Atasever,“Yerelde muhabirlik yapmak aslındaçok zevkli. Muhabirlik yapmak isteyenlerbu işi benimsemeli ve severekyapmalı. Ulusal gazetelerde çalışanlarınçoğunun bulundukları illerde muhabirliktenbaşladıklarını ve kend<strong>ile</strong>rinikabul ettirerek, yaygın gazete ve televizyonlarayol aldıklarını görebilirsiniz.”diye konuşuyor.İsmail Atasever, yerel kurumlar olarakbelli sıkıntılar yaşadıklarını kaydederek,konuşmasını şöyle tamamlıyor:“Belli sıkıntılarımız var. Özellikle radyolariçin frekans, televizyonlar için kanaltahsislerinde başından beri çok büyüksıkıntılar çekiliyor. Yerel bazda yayın yapan250’nin üzerinde televizyon, 750 civarındaradyo var. Bunların başlı başınagelir kaynakları reklam. Ulusal bazdayayın yapan televizyonların reklam pastasıbinde 995. Ulusal bazda yayın yapankuruluşlar <strong>Türkiye</strong>’de reklam pastasınınbinde 995’ini alırken yereldek<strong>ile</strong>r ancakbinde 5’lik bir payı alıyorlar. En büyüksıkıntımız reklam payından az pay almamız.Yıllardır bunun düzeltilmesi içinbüyük çaba harcadık. Fakat bugüne kadarbir iy<strong>ile</strong>ştirme yapılmadı.”


48EYLÜL-EKİM 2011NIKOS MEGRELIS"GERÇEK İÇİN ÖLMEK" BELGESEL FİLMİNİN SENARİST VE YAPIMCISI NIKOS MEGRELIS:Gazetec<strong>ile</strong>r, gerçeğikaydettikleri için katlediliyorTecrübeli Yunan gazeteciNikos Megrelis, VietnamSavaşı’ndan bu yanaçatışma kavramının nasılve neden değiştiği, ‘gerçek’peşinde koşturangazetec<strong>ile</strong>rin niçin hedefalındığı gibi sorularacevap bulmayaodaklanıyor. 75 dakikalık"Gerçek İçin Ölmek" adlıbelgesel filmi geçtiğimizaylarda büyük yankıuyandıran Megrelis, aynızamanda Yunan devlettelevizyonu ERT World’ünde genel müdürü…HASAN HACIl uslararası Gazetec<strong>ile</strong>rUFederasyonu’nun ver<strong>ile</strong>rine göreher yıl yaklaşık 100 gazeteci,çatışma bölgelerindeki haberleri takipederken hayatını kaybediyor. TecrübeliYunan gazeteci Nikos Megrelis, VietnamSavaşı’ndan bu yana çatışma kavramınınnasıl ve neden değiştiği, ‘gerçek’peşinde koşturan gazetec<strong>ile</strong>rin niçinhedef alındığı gibi sorulara cevapbulmaya odaklanıyor.75 dakikalık "Gerçek İçin Ölmek"adlı belgesel filmi geçtiğimiz aylardabüyük yankı uyandıran Megrelis, aynızamanda Yunan devlet televizyonuERT World’ün de genel müdürü…Yunanistan'ın önde gelen TV vegazetelerinde uzun yıllar görev yapanve birçok uluslararası ödül alanMegrelis, senaryo ve yapımcılığınıda üstlendiği filmin hikâyesini <strong>Cihan</strong><strong>Haber</strong> dergisine anlattı.Dünyanın en tehlikeli noktalarında,bazen öldürülme pahasına görevleriniyapan savaş muhabirlerinin yeterincegündeme gelmemesinden yakınanMegrelis, filmdeki amacını şöyle izahediyor: “Belli kurumların yılda bir defaduyurdukları listelerde bu gazetec<strong>ile</strong>rinadını okuyabiliyoruz sadece. Bu,onlara yapılan çifte haksızlık. Çünkübu gazetec<strong>ile</strong>rin ölümüne yol açanlargenelde hiçbir zaman sanık sandalyesineoturtulmuyor. Uluslararası yargılamakoşulları, belli ki bir kişinin hayatınıkaybetmesi söz konusu olduğundab<strong>ile</strong> aciz kalıyor. Filmle bunu göstermekistedim. Gazetec<strong>ile</strong>r için susmanınyakışmadığını aktarmak istedim. Adaletiçin çok güçlü bir talebin olduğunuvurgulamak da bir diğer amacımdı;film <strong>ile</strong> bunu daha fazla gündeme getirmekistedim. Son olarak, bilg<strong>ile</strong>nmehakkımızı korumamız gerektiği mesajınıvermek istedik.”


EYLÜL-EKİM 201149GEÇMİŞİN ACILARINA ZOR YOLCULUKNikos Megrelis’in belgesel film için çekimlergerçekleştirdiği 10 ülke <strong>arasında</strong>Irak da var. Burada büyük zorluklarlakarşılaştıklarını anlatan Yunan gazeteci,“Bağdat, gerek halkı gerekse yanındakamerası olanlar için güvenli birşehir değil. Yunanistan ve <strong>Türkiye</strong> gibiülkelerde kafede kahve içmek gibi sıradanbir eylemi Bağdat'ta korumasızyapmak mümkün değil. Her yerde birpatlamaya kurban gidebilirsiniz; bununkorkusunu sürekli yaşıyorsunuz.”diyor. Megrelis, çekimler için Bağdat’aikinci kez gittiği sırada 180 kişinin öldüğübir saldırı düzenlenince bu şehirdeyaşamanın ne anlama geldiğini dahaiyi kavradığını söylüyor.Irak’ta yaşadıkları diğer zorluğunise savaşta yakınlarını kaybeden çoğuinsanın acı dolu geçmişi yeniden açmakistememeler olduğunu belirtenMegrelis, “Çok anlaşılır bir şekilde yaşadıklarıdramın ayrıntılarını yenidenhatırlamak istemiyorlardı. Onları iknaetmek için 2-3 defa görüşme yapmakgerekti. Yaşadıklarını olduğu gibi çarpıtmadanaktaracağımıza inandırmakgerekiyordu. Hikâyelerini tehlikeli birüslupla değil gerçek bir yaklaşımla aktaracağımızıkabul ettirmek kolayolmadı.” diyor.Belgesel film, 10 ülkedeyapılan çekimlerle birlikte3 yıllık bir araştırmanınürünü olarak ortaya çıktı.Çekimlerin çoğu 2009'dagerçekleşti.Megrelis, filmdeönemli yer tutan İtalyangazeteci Giuliana Sgrena ve tehlikeatlatan diğer gazetec<strong>ile</strong>rin ise adaletinyerini bulması için başından geçenleribüyük bir arzu <strong>ile</strong> d<strong>ile</strong> getirdiğiniaktardı: “İspanyol kameramanJose Couzo’nun annesinin belgeseldeanlattıkları ve yaşadıkları çok çarpıcıgerçekler olarak ön plana çıktı. Takdiredilmesi gereken saygıdeğer bir çaba<strong>ile</strong> oğlunun ölümüne sebep olanlarıadalet önüne çıkarmakiçin mücadele ediyor. Bukonuda uluslararasıadalet sistemindekidirenç, ürkütücüboyutlarda.Bir trafik kazasındazarar görenmetal parçasıiçin b<strong>ile</strong>mahkemeye gidiliyor. Jose ve diğer kiş<strong>ile</strong>rise hayatlarını kaybetti. Çoğu defabu insanlar açıkça hedef alınarak öldürüldü.Amerikan tankı, Bağdat’takiFilistin Oteli'ne namlusunu çevirdi vetek bir atış yaptı. İtalyan istihbarat ajanıNicoa Calipari, İtalyan gazeteci GiulianaSgrena'nın hayatını korumak isterkenöldürüldü. Cephede değillerdi.Devriye gezen askerler Giuliana, Caliparive diğer ajanların aracına direktateş ett<strong>ile</strong>r. Oysa havaalanına gittiklerikonusunda ilgili makamları bilg<strong>ile</strong>ndirmişlerdi.İşte film de böylesi biradalete olan talebi gündeme getiriyor.Gazetec<strong>ile</strong>rin, hedef alınmalarını değilkorunmaları gerektiği tartışmasınıbaşlatmak istiyor. Korunmadıkları zaman,onları korumayanlar <strong>ile</strong> hayatlarınason verenler yargılanmalı.”


50EYLÜL-EKİM 201110 ÜLKE VE 60'TAN FAZLA RÖPORTAJUluslararası Gazetec<strong>ile</strong>rFederasyonu tarafından da desteklenenMegrelis’in araştırmave çekimleri 2 yıldan fazlasürdü. 60'tan fazla gazeteci,medya mensubu, yazar, aydınve a<strong>ile</strong> <strong>ile</strong> röportajlara yer ver<strong>ile</strong>nfilmin çekimleri Irak <strong>ile</strong> birlikte10 ülkede (Ukrayna,İspanya, İtalya, İngiltere, ABD,Belçika, Katar, Japonya veYunanistan) gerçekleşti. Reutersve El Cezire gibi haber ajansları<strong>ile</strong> özel kiş<strong>ile</strong>rin arşivlerindekipek gün yüzüne çıkmayangörüntülerle desteklendi.Nikos Megrelis’e göre gazetec<strong>ile</strong>rinöldürülme sebebi savaşan taraflarınsadece kendi görüşünün yansıtılmasınıistemesi: “Olan biteni kayıt altına alanlar;orada bulunmayan yani TV seyredenya da gazete okuyan bizlere savaştasadece tank olmadığını; ancak insanlarıncanına kıyıldığı gerçeğini evlerimizetaşıyorlar. Gazetec<strong>ile</strong>r, ‘istenmeyen’manzarayı aktaracakları içinhedef oluyorlar. Bir savaşta iyi ve kötügünler yok, sadece iyi ve kötü tarafyok. Irak'ta her iki taraf da olduğu içingazetec<strong>ile</strong>r hedef alınıyor. Bu bağlamdaAmerikalılar da nüfuz edemediklerigazetec<strong>ile</strong>rden başka basın mensubugörmek istemiyorlardı. Teröristlerve El Kaide ise gazetec<strong>ile</strong>ri vurarak dahafazla gündeme geleceklerini varsayıyorlardı.Ancak gerçekte barbarlıklarınınkaydedilmesini önlemenin derdinedüşmüşlerdi.”GAZETECİLER, İNSAN HAKLARINI DA KORUYORGazetec<strong>ile</strong>ri öldürülenlere ceza verilmemesini“Maalesef uluslararasıanlaşmalar, hayattan ve yaşamdançok daha güçlü.” sözleriyle eleştirenMegrelis, İngiltere, Fransa, İtalya veİspanya'daki güvenlik güçlerinin davetedildikleri halde bu konuda mahkemelerleişbirliği yapmayı reddettiğinedikkat çekiyor: “Callibali sadece birsivil vatandaş değildi, aynı zamandaİtalyan bir istihbarat görevlisiydi. Bunarağmen yargı, bu kuralları ihlal ettive hiçbir zaman bu konuda <strong>ile</strong>rlemeolmadı. Gazetec<strong>ile</strong>r <strong>ile</strong> hayatını kaybedendiğer insanların haklarının korunmasımeselesindeki anlayış değişmeli.Bu nedenle Uluslararası Gazetec<strong>ile</strong>rFederasyonu ve diğer gazeteci kuruluşlarıylabirlikte, 2006'da BirleşmişMilletler Güvenlik Konseyi'nden gazetec<strong>ile</strong>rinkorunmasına dair bir kararçıkarmayı başardık. Yeterli değil; amabir adım atılmış oldu. Bu adımlar şartlarıdeğiştiriyor. Sabır, ısrar ve mücadele<strong>ile</strong> bunlar gerçekleşiyor.”Gazetec<strong>ile</strong>rin bir eve ya da otelekapanmak zorunda kalmasını değerlendirenMegrelis, şunları söylüyor:“Gazetec<strong>ile</strong>r olayları özgür şekilde aktaramadıklarızaman insan haklarındanda bahsed<strong>ile</strong>miyor. İnsanlık içinçok önemli olan savaş bölgelerindekiinsan hakları ihlalleri duyurulamıyor.Sadece gazetec<strong>ile</strong>r değil genel olarakhaber ve bilg<strong>ile</strong>nme özgürlüğü hedefalınıyor. Söze karşı sözle mücadeleetmek gerekir. Söze ölüm ve şiddetlemukabele edildiğinde o zaman kültüranlayışımız çok ger<strong>ile</strong>miş oluyor.”TEKNOLOJİK TEHLİKEMedyanın son dönemde büyük dönüşümlergeçirdiğini vurgulayan Yunangazeteci, “Irak'ta ilk savaştan itibarencanlı yayınlar yapıldı. Bunu izledik.Ancak birinci ve ikinci Irak savaşları<strong>arasında</strong> büyük fark var. İlkibir video oyunu gibiydi. Bütün görüntülerAmerika'nın gönderdiklerindenibaret olan propaganda amaçlı görüntülerdi.İkinci Irak savaşı ise 2 bin 500gazeteci tarafından takip edildi. BazılarıABD'ye, bazıları özel kuruluşlaramensup; bir kısmı ise serbest çalışanbasın mensuplarıydı.” diyor.Şimdi ise çok etkili şekilde bloglar,Facebook ve cep telefonları gibiunsurlar devreye girdiğini belirtenMegrelis, bu değişimi şöyle yorumluyor:“Bu hem iyi hem kötü bir şey. İyi;çünkü gazetec<strong>ile</strong>rin olmadığı bir yerdekihaber, fotoğraf ve görüntü hızlıcapaylaşılabiliyor. Kötü; eğer haberfarklı kaynaklardan doğrulatılamadığında-bu tempo içerisinde çoğudefa yapılamıyor- kontrol ed<strong>ile</strong>meyendurumlara yol açabilir. Asparagasve yönlendirme haberler kaçınılmazolur. Bunu bizim nasıl kullanacağımızönemli. “Belgesel hakkında Yunan basınındaçok olumlu görüşler d<strong>ile</strong> getirildiğiniifade eden tecrübeli gazeteci,şöyle devam ediyor: “Açıkçası bu kadardestek beklemiyordum. Değerininbilinmesi beni memnun etti. Halkda filme sahip çıktı. İnsanlar, kend<strong>ile</strong>rineaktarılan kamera görüntülerininardında yaşananları düşünmeye başladı.Öldürülen gazetec<strong>ile</strong>rin hayatları<strong>ile</strong> hukuk mücadelelerini ele alan buçapta bir film, ne Avrupa ne de dünyadayapıldı. <strong>Türkiye</strong>'de de farklı yerlerdefilmimiz gösterildi. Bilgi ve Ankaragibi <strong>Türkiye</strong> genelindeki üniversitelerdegösterimler yapılması ve konuşmalardüzenlenmesi konusundaişbirliği yaptık. Farklı ülkelerde gazetec<strong>ile</strong>rindüzenledikleri etkinliklerdede gösterimler yapılıyor.”


52EYLÜL-EKİM 2011Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi DekanıPROF. DR. ÖNDER BARLITeknik ve akademisyenaltyapısı hazırlanırsa yenifakülteler faydalı olurAEBUBEKİR KORANtatürk Üniversitesi İletişim FakültesiDekanı Prof. Dr. ÖnderBarlı, teknik ve akademisyen altyapıaçığının giderilmesi halinde yeni<strong>ile</strong>tişim fakültelerinin açılmasının olumluolacağını söyledi. Yeni fakültelerlebirlikte rekabet ve buna bağlı olarak dakalitenin artacağının altını çizen Barlı,kontenjanların yükseltilmesinin isekend<strong>ile</strong>rini zorladığını ifade etti.Atatürk Üniversitesi İletişimFakültesi’nin 1997 tarihinde kurulduğunusöyleyen Barlı, Radyo Televizyonve Sinema, Gazetecilik ve Halkla İlişk<strong>ile</strong>rve Tanıtım bölümlerinin bulunduğunubelirtti. Radyo Televizyon ve Sinemaİletişim fakültelerininsayısının artmasınıolumlu bulduğunuvurgulayan AtatürkÜniversitesi İletişimFakültesi DekanıProf. Dr. Önder Barlı,bunun arz-talebi dengeleyeceğinive kaliteninartacağını d<strong>ile</strong>getirdi.bölümünün 1999, Gazetecilik bölümünün2003, Halkla İlişk<strong>ile</strong>r ve Tanıtım bölümününise 2010 yılında öğrenci almayabaşladığının altını çizen Dekan Prof.Dr. Barlı, üç bölümde de ikinci öğretimverdiklerini vurguladı. Fakülte olarakuygulamaya çok önem verdiklerininaltını çizen Dekan Barlı, “Masaüstü yayıncılığımızvar, aylık gazetemiz çıkıyor.Yılda iki defa olmak üzere dergimiz çıkıyor.<strong>Haber</strong> ajansımız var. Televizyon veradyomuz 24 saat yayın yapıyor. 100 kilometrelikbir karasal yayın çapına sahibiz.Ama internet üzerinden de bütündünyaya açılma imkanı buluyoruz.Son 1 yıldan beri de internet üzerindenbütün dünyaya açıldık. Günde 2 de-


EYLÜL-EKİM 201153fa haber programımız oluyor. İç yapımprogramlarımız, belgesellerimiz oluyor.Ağırlıklı olarak eğitim programlarıbiçiminde gidiyoruz. Bunu da öğrencive uzman personelimiz birlikte götürüyor.Bu sene Halkla İlişk<strong>ile</strong>r ve ReklamAtölyesi’ni kurduk. Onu da öğrenc<strong>ile</strong>rimizinhizmetine açtık. Doktora içinbaşvuruda bulunduk. Bu sene bilimseliçerikli dergimizi de çıkarmaya başladık.Akademisyen kadromuz giderekzenginleşiyor. Halkla ilişk<strong>ile</strong>rde 2 doçent,2 yardımcı doçent, Radyo Televizyonve Sinema'da 1 profesör, 1 doçent,4 yardımcı doçent, Gazetecilik’te 1 profesör,1 doçent, 5 yardımcı doçent var.Oldukça zengin bir kadro. Gelecekolanlar da var. Şu andaatanmak üzere bekleyen3 yardımcı doçentimizvar. Doktorasınıbekleyenler bulunuyor.Bunlar da geldiğindehemen hemen <strong>Türkiye</strong>’deen zengin akademik kadroyasahip yerlerden biri olacağız.”diye konuştu.YÖK’ün her bölüm için kontenjanı60 çıkardığını açıklayanProf. Dr. Barlı, bunun ise kend<strong>ile</strong>rinizorladığını <strong>ile</strong> getirdi. Şu anda bin 400öğrenc<strong>ile</strong>ri bulunduğunu aktaran Barlı,yatay ve dikey geçişlerle dışarıdan gelenlerlebirlikte sınıflardaki sayının 60’ıbulduğunu vurguladı. Öğrenci sayısınınartmasınınarzu etmedikleri bir durumolduğunu kaydeden Prof. Dr. Barlı,“Çünkü bu hem akademik hem de pedagojikanlamda bizi zorlayan bir durum.Biz arzu ederizki her bir bölüme30’ar kişi gelsin. Çünkü <strong>ile</strong>tişim uygulamalıbir alan. Uygulama birimlerimizvar. Uygulama birimlerinde kalabalıkbir öğrenci kadrosunu eğitimden geçirmekoldukça zor ve sıkıntılı bir süreç.Her bir öğrencinin radyodan geçmesi,montaj ve kurgu yapması, kamerayıeline alıp çekime çıkması, belgesel yapması,bir kısa film yapması nasıl olacak?100 kişilik bir öğrenci grubuna hangi laboratuvarcevap verebilir?” dedi.İletişim fakültelerinin sayısının artmasınıise olumlu bulduğunu vurgulayanBarlı, bunun arz-talebi dengeleyeceğinibelirtti. Böylece kontenjan fazlaverilse b<strong>ile</strong> o kontenjanı dolduracak düzeydeöğrenci gelmeyeceğini ifade edenDekan Barlı, “O zaman biz de rahatlayacağız.İletişimfakültesi sayısının artmasıelbette kalitenin artacağı anlamınada gelmiyor. Eğer biz altyapıyı iyi kuramazsak,sayı yine çok fazla olmaya devamederse bir kalite gerçekleşmez. Buanlamda öğretim üyesi yetiştirmek çokzor. Çok kısa bir sürede bir sürü <strong>ile</strong>tişimfakültesi ortaya çıktı. Buralarda elemansıkıntısı yaşanıyor. Bu alanda elemanyetiştirmek de zor. Çünkü hem teorikaltyapı hem de pratik uygulama gerektiriyor.Altyapı var, sistemi kurmuşumfakat bu anlamda pratik yapmış,hem de akademik altyapıyı tamamlamış,hem de diğer akademik kriterleraçısından yeterliliği kazanmış olan yetkininsan bulamıyoruz. Piyasa sizdendaha önde gitmemeli. Piyasa sizi takipetmeli. Siz piyasayı takip ederseniz tuhafoluyor.” şeklinde konuştuFakülte sayısının artmasına paralelolarak <strong>ile</strong>tişimci sayısının çoğalmasınınbaşka problemlere yol açtığını d<strong>ile</strong> getirenDekan Önder Barlı, “Bunlardan biriistihdam problemi. Bunu dekanlar toplantısındada tartıştık. Bunu dekanlardüşünmemeli. Ancak sosyal sorumlulukgereği düşünmek zorundasınız.Bunun için açık kapılarvar. Mesela medya okuryazarlığıve <strong>ile</strong>tişim dersleri<strong>ile</strong>tişimc<strong>ile</strong>r tarafından verilmelidir.Bunun yanında Basınİlan Kurumu, yerel gazetelerinresmi ilan alabilmeleri içingenel yayın yönetmeni ve yazı işlerimüdürlüğü kadrolarında en aziki kişinin <strong>ile</strong>tişim fakültesi olma şartınıgetirmeli. Bu hem <strong>ile</strong>tişimc<strong>ile</strong>rinhem de basının yararına. Böylece sektörezenginlik gelecek. Buna ilaveten birsürü <strong>ile</strong>tişimci girecek. Sektörde müthişbir canlanma olacak. Artık gazeteler,televizyonlar, radyolar kendi programlarını,belgesellerini, filmlerini üretecekler.Çünkü hem teoriyi, hem uygulamayıb<strong>ile</strong>n insanlar sektöre entegreolacak. Böyle bir açılımın yapılmasılazım. Bu yapılırsa işsizlik probleminin<strong>ile</strong>tişimc<strong>ile</strong>r açısından önemli düzeydeazalacağını düşünüyorum. Böylecehem kalite artar hem de işsizlik riskininde bir anlamda önüne geçilmiş olur.”diye konuştu.


54EYLÜL-EKİM 2011Sektörde kendini göstermiş, belli birnoktaya gelmiş kiş<strong>ile</strong>ri öğrenc<strong>ile</strong>rle buluşturduklarınıifade eden Barlı, “Meselabu sene son olarak Orhan Koloğlugelerek 4 gün öğrenc<strong>ile</strong>rimizle birlikteoldu. Seminerler verdi, workshoplaryaptı, konferanslar verdi. Hatta şehirdekonferanslar verip söyleş<strong>ile</strong>r yaptı. Dahaönce de Cem Öğretir gelmişti. Öğretir<strong>ile</strong> de bir takım çalışmalar yaptık.” dedi.Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesiolarak öğrenc<strong>ile</strong>re teorinin yanındapratik bilgiyi de verdiklerinin altını çizenBarlı, “Teorinin yanında pratik eğitimide büyük üniversitelere göredaha iyi verdiğimizi söyleyebilirim.Öğrenci bizim burada seslendirmeodasından ses kayıt yapmayakadar tutun, montaj işlemlerindenkurgu işlemlerine, kamerayıalıp gidip kendi belgeselini ive filmini çekinceye, aynı zamandaçıkıp haber programı sununcayakadar hemen hemen her süreçteyer alıyor. Uygulamanın bizzatiçerisinde yer alıyor. Bununlada yetinmedik, 2 yıl önce müfredatıdeğiştirdik. Müfredatı organizeederken dünya ölçeğinde araştırmayaptık. Yani Amerika’daki i<strong>ile</strong>tişim fakülteleri hangi düzeydeeğitim veriyorlar, Avrupa’dakigelişmiş üniversitelerin <strong>ile</strong>tişim fakültelerihangi programı uyguluyorlar,<strong>Türkiye</strong>’deki iyi <strong>ile</strong>tişim fakülteleriolarak gördüğümüz <strong>ile</strong>tişimfakülteleri hangi programı uyguluyorlar,bunların tümünü gözdengeçirerek ders programımızı ıyeniden revize etmeye gayret ettik.”diye konuştu.<strong>Türkiye</strong>’deki basının durumunu iseiçler acısı olarak değerlendiren Barlı,“Basında kalite yok, özellikle yerel basındaciddi problemler var. Eğitimli, elikalem tutan, Türkçeyi iyi kullanan insanbulmak zor. Basın ve <strong>ile</strong>tişimc<strong>ile</strong>rmesleklerini kamu adına, toplum adına,halk adına yapıyorlar. Halkın haberedinme hakkı var. En doğal hakkıbu. Bu haberin doğru, tarafsız, objektif,namuslu kalemlerden çıkması gerekiyor.Ama siz bunu kendi çıkarınıza kullanıyorsanız,siz bunu siyasi çıkarlarınızabinaen yapıyorsanız veya başka birtakımnedenler uğruna bu kutsal göreviihmal veya suistimalediyorsanız bundankamuoyu zarar görüyor. Pekçokdarbenin basın kuruluşlarıyla ortaklaşayapıldığını, basının gücünü bütün dünyabiliyor. Amerika Başkanı Bush, IrakSavaşı’nı 3-4 köşe yazarı ve gazetecininyüzünden yaşandığını itiraf etti.” şeklindekonuştu.Konuşmasında medyada etik değerlerkonusuna da dikkat çeken DekanBarlı, AÜ İletişim Fakültesi açısındanahlâki değerlerin çok önemli olduğunavurgu yaptı.Etik değerlerin <strong>ile</strong>tişimcamiasında herkesçe dikkate alınmasınınşart olduğunu söyleyen Barlı,“Bütün sektörlerden önce medya etiğidikkate alınmalı. Ahlâki değerler, insanhakları, insana ver<strong>ile</strong>n değer, hayvanhakları her şeyle ilgili konuşuyoruz.Bunun farkında olunmalı. Yanibir <strong>ile</strong>tişimci hassas olmalı, yani hassasbir ruha sahip olmalı. Herkes olmalıama <strong>ile</strong>tişimci daha fazla olmalı. İletişimciempati yapmayı bilmiyorsa <strong>ile</strong>tişimciolamaz. Karşımdaki insanı kırıyormuyum, zarar veriyor muyum bunuyazmakla, topluma zarar veriyormuyum, milli değerlerimize zarar veriyormuyum diye düşünmeli.” ifadelerinikullandı. Evrensel bakış açısına sahipinsan yetiştirmek istediklerini ifadeeden Dekan Barlı, “Bunun yanındakendi kültürüne, halkının değerlerineyabancı olmayan, onlarla ters düşmeyenve aynı zamanda onlara saygılı,empati yapab<strong>ile</strong>n bir insan unsuru yetiştirmeyeçalışıyoruz. Yani hem geçmişiyle,hem bugünüyle hem de geleceğiylebarışık, sağlıklı bağlar kurab<strong>ile</strong>nbir gençlik yetiştirmek istiyoruz. Buanlamda toplumsal bir rol üstlendiğimizide biliyoruz. Yani toplumun bizimomuzlarımıza böyle bir yük bindirdiğininfarkındayız. Etik değerleri de hedefleyen,odaklayan bir insan altyapısıburada kurmaya çalışıyoruz.Bunu yaparken biz üniversiteninhayatın gerçeklerinden kopukbir organ olduğunu düşünmüyoruz.Üniversite ve içerisindekiakademik birimler sektörleorganik bağlar kurabilme yeteneğinigösterebilmelidirler. Bumeyanda biz sürekli sektörle işbirliğiplatformlarını aradık. Yerelve ulusal medya <strong>ile</strong> süreklitemas halindeyiz. Bu anlamdaöğrenc<strong>ile</strong>rimizin staj yapacaklarıyerlerden tutun da bu söz konusukurumlara mezunlarımızıngönderilmesine kadar birtakımgirişimlerde bulunuyoruz.Mezun öğrenc<strong>ile</strong>rimizi yalnız bırakmıyoruz.Onlara yine sektördeiyi yerlerde istihdam edilmelerinoktasında yardımcı oluyoruz.”dedi.Konuşmasında, geçmiştekimedya <strong>ile</strong> şu anki medyayı karşılaştıranDekan Barlı, medyayıgeçmişe göre geliştiğini vurguladı.Türk medyasının mesafe almayadevam ettiğinin altını çizen Barlı,tek sesliliğin azalmasını da olumlukarşıladığını ifade etti. Medyanın geçmişyıllarda <strong>Türkiye</strong>’de kültürel yozlaşmanınönünü açtığını <strong>ile</strong>ri süren Barlı,“Türk medyası gençliğin yozlaşmasınınönünü açmıştır. Amerikan ve Avrupatelevizyonlarında hiçbir şekildeahlâki zaaf içeren görüntüler görmezsiniz.Elinde içki <strong>ile</strong> dolaşan bir aktör göremezsiniztelevizyonlarda. <strong>Türkiye</strong>’demaalesef bu medya aracılığıyla yapıldıve bunun yanlış olduğu bilinmesinerağmen hâlâ direnç var, ısrar var. Bunungençliğin yozlaşmasına, kötü alışkanlaredinmesine katkısı oldu.” diye konuştu.


56EYLÜL-EKİM 2011Lale Kemal: Balyoz’u ve darbegünlüklerini Taraf dışındayayınlayan çıkmazdıTaraf Gazetesi Ankara Temsilcisi LaleKemal, başta son YAŞ toplantısı olmaküzere medya, askerî vesayet-sivilleşmeüzerlerine merak ed<strong>ile</strong>n birçok konudakisorularımızı içtenlikle cevapladı.Kemal, Balyoz ve darbe günlükleriniTaraf’ın dışında yayınlayan medyaorganının çıkmayacağına dikkat çekti.TARAF GAZETESİANKARA TEMSİLCİSİLALE KEMALMEVLÜT GÜNAYaraf Gazetesi AnkaraTTemsilcisi Lale Kemal,asker üzerineyaptığı çalışmalar ve yazdığıyazılarla dikkat çeken birgazeteci. 1979 yılında başladığıgazeteciliği aslındailk başta hiç düşünmediğinisöylüyor. Fakat Anadolu<strong>Ajansı</strong>’nda mesleğe başladıktansonra mesleği severekyaptığını fark etmiş.Uzun soluklu mesleki hayatınıyıldırmalarla, tehditlerleve haksızlıklarla mücadeleolarak özetleyen Kemal,“Bazı gazeteci meslektaşlarımız,ballı gazeteciliği tercihetti. Bu kolay gazetecilikti vebu türden gazetec<strong>ile</strong>ri kınıyorum.Hele hele Ergenekoniddianamesinde ortayaçıkan darbe planlarına kuşkulubakış açılarını hiç yakıştıramıyorum.”diyor. Balyozbelgeleri ve Darbe günlükleriniTaraf dışında hiçbirgazetenin yayınlayamayacağınıanlatan Kemal, “Öncedençalıştığım kurumlarada kimi belgeler geliyorduama onlar yayınlamıyordu.”diyerek destekliyorbu iddiasını. Taraf GazetesiAnkara Temsilcisi Lale Kemal,başta son YAŞ toplantısıolmak üzere medya, askerivesayet-sivilleşme üzerinemerak ed<strong>ile</strong>n birçok konudakisorularımızı içtenliklecevapladı.Neden gazetecilik?İlk başta öyle gazeteciolayım diye başlamadımmesleğe. Fakat Anadolu<strong>Ajansı</strong>'nda mesleğe başladığımdafark ettim ki ben bumesleği seviyorum. Yıl 1979,AA şimdi olduğu gibi o zamanda devletin yarı resmidevlet ajansı. Bunu bildiğimizgibi gazetecilik olarakgörmemeliyiz, devletin sansüründengeçen habercilikyapıyorduk. Ben dış haberlerservisinde çalışıyordum.<strong>Zaman</strong>la gazeteciliği sevdiğimifark ettim. Zaten bumesleği sevmezsen yapmakgerçekten çok zordur.


EYLÜL-EKİM 201157Taraf'a geçişiniz nasıl oldu?Taraf ilk açıldığında köşe yazarı olarakbaşladım. Zaten Today’s <strong>Zaman</strong>’a daköşe yazarı olmuştum. Sonra iki yıl öncetemsilcilik teklifi geldi. Ahmet Altan<strong>ile</strong> Yasemin Çongar teklif etti.Taraf'ı bu kısa geçmişinde aldığı yol itibarıylamedyada nerede konumlandırıyorsunuz?Taraf bir kere, <strong>Türkiye</strong>'deki medya <strong>ile</strong>mukayese ed<strong>ile</strong>meyecek kadar önemlimisyonu yerine getirdi, getirmeye dedevam ediyor. Bunun kimse tersini söylemesin.Taraf, <strong>Türkiye</strong>'de yerleşik düzenindarbe anlayışının sorgulanmasınayol açtı, <strong>Türkiye</strong>'de gerçek anlamda gazeteciliğinyapılmasının önünü açtı. Bütündarbe planı iddialarına yönelik belgeler,bu gazetede yayınlandı. Bu sayededirki savcılık harekete geçti ve hepsinindavaları şimdi görülüyor. Bunlarınyayınlanmasının önemi şurada, kim yayınladı,kim veriyor bunların hiçbir önemiyok. Zaten Ahmet Altan, bu bilg<strong>ile</strong>rikimlerin verdiğini, TSK içerisinden olduğunusöyledi. Burada önemli olanın,bugün olmasa da <strong>ile</strong>ride <strong>Türkiye</strong> tarihininyazımında çok önemli bir medyakuruluşu olarak görüyorum Taraf’ı.Çünkü herkes kibar gazetecilik yapıyor.“TSK komuta kademesi şunu dedi;şu kokteylde bunu dedi.”… Taraf yayınhayatına başlamadan önce TESEVyayını <strong>ile</strong> biz andıçlandık. Yani ülkesiniseven herkes gibi biz de tabii ki korkutulduk.Yani eleştirel yazmayan ülkesinisevmiyor demiyorum ama çok kutulduk.kor-Taraf’ın söylemi ne oldu?Taraf'ın <strong>Türkiye</strong>'deki yeriözeldir. <strong>Türkiye</strong>'de sivil iliradenin demokratikleşmeadımlarında çok önemlikatkısı vardır. <strong>Türkiye</strong>'deonlarca yıldır bizi esir alan anaskeri vesayetin ger<strong>ile</strong>tilmesindeçok önemli katkıları ol-muştur bu haberlerin, bu dar-be planlarının yayınlanması-asının.Siz devlet içerisinde e birkurumu, hem de yurt savunmasıyapsın diye silah verdiemezğinizbir kurumu, denetlemez,başıboş halde bırakırsanız, o kurumave ülkeye kötülük yapmışolursunuz. Bir yığın amiral, ge-neral, muvazzaf, emekli tutuklu ve sanıkise zamanında bu kurumun denetimhaline alınmadığını gösteriyor. Bukiş<strong>ile</strong>re, hiçbir bir siyasi irade geçmişte,“Ne yapıyorsunuz, bu ülkeyi sadece sizmi seviyorsunuz? Bu ülkenin birliğini,bütünlüğünü yalnız siz mi koruyorsunuz?”diye sormadığı gibi, “Tüm vatandaşlar,bütün toplum, bu ülkenin bekasınasahip çıkmaktan sorumludur. TSKolarak siz asli işiniz olan yurt savunmasınaodaklanın da” dememiş. Bu ülkedehiçbir siyasi irade, askere siyasi direktiftebulunmamış. Orada yozlaşma olmazmı? Çok doğal yani…Başbakan'ın geçmişte "malum gazete" sıfatınıkullanmasına tepkiniz ne oldu?Ben liderlerin böyle tepk<strong>ile</strong>rine alışığımama olmaması gerekir. Çünkü AKParti bugün çok önemli demokratik reformlaraimzasını attı. Bunu inkâr edeniartık Allah'a havale ediyorum. Çünküben birey olarak söyleyeyim. Benim özgürlüğümüsağladı. Ben askeri konularabakan bir gazeteci olarak çok ciddi andıca,sindirilmeye maruz kaldım. Bunu aslakabul edemiyorum ve elim kolum bağlandı,nefretim kabardı. Bir sistemde benimverg<strong>ile</strong>rimle, bütün toplumun verg<strong>ile</strong>riyleayakta duran bir kurum benimverg<strong>ile</strong>rimle aldığı silahlarla bu toplumdadarbeler yapabiliyor, darbe planları hazırlayabiliyor.Nefretimin kabardığı diğerbir konu, siyasi iradelerin, tüm bu yasadışıolması gereken eylemlere sessiz kalmışolmaları. Ondan sonra da iki arada birderede haber-ler yapan gazetec<strong>ile</strong>r türetildi. Dolayısıylaben AK Parti'nin demokratik adımlarındançok faydalanıyorum. Ben daha iyiolsun diye eleştiriyorum hükümeti. Çünküanamuhalefet dahil diğer siyasi part<strong>ile</strong>r,demokrasinin geliştirilmesi adınahiçbir şey yapmıyorlar. Yani düşünseneBDP, Kürt sorununa çözümün de önünüaçan, darbe anayasasındaki en kapsamlıreformları içeren geçen yılki 12 Eylül referandumunuboykot etti. Bunları aklımalmıyor. Ancak Başbakan'ımızın eleştiriyikabul etmeyen bir tarafı da var. Hâlbukiönemli olan şu, Taraf gazetesi zaman zamanBaşbakan'ı da eleştiriyor. Ama hepdaha demokratik bir <strong>Türkiye</strong> için eleştiriyapıyor. Geçen gün Ahmet Altan da yazdı.Böyle eleştirel gazetec<strong>ile</strong>r olmazsa yaniiktidarın önünü de açamazsın. O zamanaşırı güven duygusuna kapılır, ‘benne muhteşemim’ diye. Ama <strong>Türkiye</strong>’dekien önemli zafiyet, güçlü muhalefet part<strong>ile</strong>rininbulunmayışından kaynaklanıyor.Güçlü muhalefet, demokrasinin olmazsaolmasıdır.Taraf, darbe planı iddialarına yönelik çok sayıdahabere imza attı. Ergenekon örgütlenmesininEkim 1999'da kurulduğu görülüyor. 1999 yılı28 Şubat kadrolarının aktif olduğu bir dönem.Ergenekon oluşumunu tetikleyen ne oldu?İllegal yapılanmaların varlığı, NATO ülkelerinin,Soğuk Savaş’ın sona ermesiylebirlikte lağvettiği Gladio türü örgütlenmelerinbizde lağvedilmediğini, hesabınınsorulmadığını gösteriyor. Ergenekon,o düzensizliğin, o illegal yapılarınürettiği bir örgüt olabilir. Siz ülkenizinbir kurumunu denetimsiz bırakırsa-nız, sivil demokratik denetim dışın-da bırakırsanız, her türlü illegalliğiorada bulabilirsiniz. Burada Türk Si-lahlı Kuvvetleri içerisinde bir gru-bun yozlaşmasının önüne geçil-mesi gerekiyordu. Aynı şey polis-te de yaşandı biliyorsunuz. Bun-larla hesaplaşılmadığı sürece ülkezarar görmeye devam eder. Me-sela PKK diyoruz, terörle müca-dele diyoruz. Düşük yoğunluk-lu mücadele diyoruz. Kim yürütüyordubu mücadeleyi yalnız-ca asker, siyasi iradenin esame-si okunmuyordu. O zaman,PKK'nın derin devlet <strong>ile</strong> olanişbirliğini nasıl görmezdengelirsin? Bizde her zaman si-


58EYLÜL-EKİM 2011'İllegal yapılanmalarınvarlığı, NATO ülkelerinin,Soğuk Savaş’ın sonaermesiyle birlikte lağvettiğiGladio türü örgütlenmelerinbizde lağvedilmediğini,hesabınınsorulmadığını gösteriyor.Ergenekon, o düzensizliğin,o illegal yapılarınürettiği bir örgüt olabilir.'yasetin yapması gerekenler askere havaleedildi. Böyle yapılanmalara ulaşmak içinanahtar, askeri belgelere sivil savcılarınulaşmasıdır. İtalya Gladio soruşturmasında,İtalyan sivil savcılar, askeri belgelereulaştılar. Ama bizde saklanıyor bu belgelerve imha ediliyor. Bunun engellenmesigerekiyor. Çünkü bakın BaşbakanYardımcısı Bülent Arınç olayında bunuçok iyi gördük. Arınç'a suikast iddialarında,asker, sivil irade <strong>ile</strong> haftalarca kovalamacaoynadı. Askerin kozmik odasına sivilsavcıların girmeleri uzunca süre engellendi.Bu insanın ağrına gidiyor. Ne demekbu, senin sivil savcından gizlediğinne olabilir? Siyasi iradenin, TSK’ya, “Senbenden ne saklıyorsun? Sivil savcıdan nesaklıyorsun?” diye sorması gerekiyordu.Nihayetinde hükümet bunu dedi ama yinede haftalarca sürdü kovalamaca. 28Şubat’ta öğretim elemanları, gazetec<strong>ile</strong>r,hukukçular ve işadamları yer aldı. Mesela,CHP'den milletvekili olan eski AnkaraTicaret Başkanı Sinan Aygün, gazetelereyansıyan haberlerde, “Ben Başbakanolacaktım.” diyor. İşte bu oluşumlar böyleyapar, seni başkan yapacağım, seni bakanyapacağım, seni başbakan yapacağım.Tepeden inme bir toplum mühendisliğidirbu. Biz aslında normalleşirken,anormali normal görmüşüz hep.Nokta'nın kapanmasına neden olan ve darbegünlüklerini duyuran kapağından sonra hükümetkanadından bazı isimlerin "Biz bunları biliyorduk,Nokta'dan önce bize de geldi. "dediğigazetelere yansıdı. Hükümet o dönemde günlüklericiddiye mi almadı? Ergenekon oluşumunubaşlangıçta hafi fe mi aldı?Ben hafife aldığını zannetmiyorum. Amaharekete geçmedi. Bunun sebebini b<strong>ile</strong>miyorum.Ben bunun, ilk başta ürkekliktenkaynaklandığını düşünüyorum. Benimvarlık nedenimi ortadan kaldırmayıamaçladığı iddia ed<strong>ile</strong>n belgeleri hafifealamam. Askerin eğitim tarzı çok sorunlu.“Yok efendim neymiş, bu ülkeyi üniformalıolarak ben korurum.” Geçelimbunu. Derhal askeri müfredatın bu tuhaflıklardanayıklanması gerekiyor. Benhükümetin hafife aldığını zannetmiyorum.Hükümet önemli bir misyonla geldi.<strong>Türkiye</strong> gibi vesayetçi anlayışın iliklerimizekadar işlendiği bir ülkede, hükümet,devrim niteliğinde pek çok reforma imzaattı. MGK'nın sivilleşmesi, asker üyelerinYÖK gibi kurumlardaki üyeliklerininsonlandırılması, sağlık alanında halkınsağlık hizmetlerine kolay erişimi gibi.İnternet andıcında görüyorsun, oturmuşlar,benim verg<strong>ile</strong>rimi, hükümeti, kiş<strong>ile</strong>rikaralamak için heba etmişler. Ya sen terörlemücadeleni yap orda bir sorun var.Günlüklerdeki bilg<strong>ile</strong>rde, sivil unsurlara dayananyeni tip bir darbe planı göze çarpıyordu. Butarz değişimi neye bağlıyorsunuz?Biraz Gladio'nun yen<strong>ile</strong>nmiş hali gibi. Bizimk<strong>ile</strong>rinicadı olduğunu zannetmiyorum.Fakat bütün darbelerde siviller kullanılmıştır.28 Şubat'ta kamuoyu desteğialabilmek için çok aktif olarak çalışıldı.Ama ondan sonra halk uyandı. 27 Nisanelektronik muhtırasında da yine vatandaşbu muhtırayı yayınlayan TSK’ya yanıtını,AK Parti’yi ikinci kez iktidara getirerek ,sandıkta verdi.Darbe planı soruşturmasında daha üstleri kapsayanbir operasyon olabilir mi?İnternet andıcıyla ilgili sanıkların avukatlarınadağıtılan ve basına yansıyan bilg<strong>ile</strong>regöre, hükümeti karalama amaçlı internetsitelerinin, dönemin komutanınınbilgisi dâhilinde kurulduğuna işaret ediyor.Basında yer alan iddianameye göre,sorgulanan sanıkların bir kısmı, “K’a arz”ibaresinin, dönemin Genelkurmay Başkanıİlker Başbuğ olduğuna işaret ediyor.Savcılar bu soruşturmayı birkaç aydır yürütüyorlar.Acaba savcılar Başbakan'dan,emekli Orgeneral Başbuğ için soruşturmaizni isted<strong>ile</strong>r mi? Bilmiyoruz. İsted<strong>ile</strong>rde vermedi mi Başbakan? Bazı soru işaretlerivar. Herkes hukukun önünde eşitolmalıdır. Bana bir subay dedi ki, “Bugün,suç isnadı olan üst rütbeli birisine dokunuluyorsabenim mutluluk alanım genişliyor.”Hukukun önünde herkesin eşit olduğunugörmek vicdanları rahatlatır.Soruşturmada daha <strong>ile</strong>riye gid<strong>ile</strong>memesinde,MİT'in ve askerin elindeki arşivleri, bilg<strong>ile</strong>ri,belgeleri Ergenekon savcılarına vermemesininbir etkisi olabilir mi?Zaten Taraf gazetesi o belgeleri içeridenaldı. O belgeler gelmese hangi savcılık obelgelere ulaşabilirdi? Benim bilg<strong>ile</strong>rimbenden saklanıyor. Bu anormal bir durum,bu normal psikoloji değil. Taraf, bubelgeleri çıkartmasaydı ne olacaktı?Ergenekon iddianamesi ve delil klasörlerindeanlaşılamayacak garip ideolojik akrabalıklarınderinlerde kök saldığını görüyoruz. Milliyetçi fi -gürlerden Perinçek grubuna, iş dünyasından illegalsol örgütlere ve PKK'ya uzanan karmaşıkilişk<strong>ile</strong>r söz konusu. Bu farklı kutupları ortakpaydada buluşturan ne?Onları belki de ortak paydada buluştu-


60EYLÜL-EKİM 2011ran, kendi dünyalarındaki ve toplumadikte ettikleri tehdit algılamalarıdır. Yanidünyayla örtüşmeyen, gelişmiş ülkelerdekarşılığı olmayan tehdit algılanmasınıbu defa AK Parti hükümeti üzerindenyapmaya çalıştılar. 28 Şubat dönemininMGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç,“İran <strong>ile</strong> ilişk<strong>ile</strong>ri geliştirelim,” şeklindeçarpıcı açıklamalar yapmıştı. TSK’deki Amerikan aleyhtarlığı, ilk kez 1990'daKörfez savaşıyla gün yüzüne çıktı. O zamanbiliyorsunuz, İncirlik üssünden KuzeyIrak Kürtlerini Irak merkezi yönetimininolası saldırılarından korumakamacıyla Çekiç Güç adlı bir operasyonbaşlatıldı. Bizim İncirlik Üssü'nden kalkanAmerikan, İngiliz uçakları KuzeyIrak'ı koruma misyonu üstlendi. TSK,İncirlik üzerinden yapılan bu uçuşların,<strong>Türkiye</strong>’deki Kürtleri de bağımsızlık yolundakışkırttığını düşündü.İtalya'da yapılan Gladio soruşturmalarında 7binden fazla kişi yargılandı. Ergenekon, Cumhuriyettarihinin en büyük operasyonu olarakbiliniyor. Ancak tutuklu yargılananların sayısı100’ ü geçmiyor. Bu bir çelişki değil mi?Ergenekon <strong>ile</strong> Balyoz sanıklarını birliktedüşünmemiz lazım. Toplam 250 askerigeçti tutuklu sayısı. İtalya demokratikleşmeyiçok önceden bitirmiş bir ülke.İtalya <strong>ile</strong> İspanya, silahlı kuvvetlerin sivildemokratik denetimini çok önceden tamamlamışülkeler. Mesela İspanya, örnekalmamız gereken bir ülkedir. İspanyaçok sancılı bir süreçten geçmiştir. Bizdede sancılı olacaktır. Ama bizdeki enönemli sorun, muhalefetin asker üzerindensiyaset yapma alışkanlığını sürdürüyorolması. Oysaki demokratikleşme hareketindebir ulusal bilinç oluşmalıdır.Susurluk sürecinde karanlık ilişk<strong>ile</strong>r ağının üzerinegiden medya organlarının aynı refl eksi Ergenekonsoruşturmasında göstermediği görüldü.Bu çekingenliği neye bağlıyorsunuz?O askerci zihniyetten dolayı. Militaristprofesörler vardır. Ben 301'den yargılandım,beraat ettim. Jandarma açmıştıdavayı. Bir baba dostu profesöre gittim.“Kendini acındır, beraat edersin”gibi kabul ed<strong>ile</strong>mez tavsiyedebulundu. Bir hukukçunun, bu şekildebir tavsiyeyle gelmiş olmasımide bulandırıcı. Susurluk’ta, poliskökenl<strong>ile</strong>rin üzerine gidildi. Ama buolayın, Silahlı Kuvvetler bağlantısınınüzerine gid<strong>ile</strong>medi.'Biraz Gladio'nun yen<strong>ile</strong>nmişhali gibi.Bizimk<strong>ile</strong>rin icadı olduğunuzannetmiyorum.Fakat bütün darbelerdesiviller kullanılmıştır. 28Şubat'ta kamuoyu desteğialabilmek için çokaktif olarak çalışıldı.Ama ondan sonra halkuyandı.'Balyoz belgeleri ve Darbe Günlükleri merkezmedyanın eline geçseydi sizce bunlar yayınlanırmıydı?Hayır yayınlamazdı. Sizin gazeteniz deyayımlamazdı. Sen zannediyor musunbu belgeler o gazetelere gitmedi. Bu büyükölçekli belgeleri bir kenara koy, ben20 yılı aşkın süredir askeri dergiye de yazıyorum.Askeri ihalelerle ilgili bir sürüiddialar oluyor. Şimdi bunları çok azmedya yayınlar. Taraf, darbe planı iddialarınailişkin belgelerin doğruluğunu sağladıktansonra yayınlayab<strong>ile</strong>n tek gazeteoldu. Taraf, bu belgeleri yayınlayab<strong>ile</strong>cektek güçlü gazete olarak görüldü kaynaklarca.Önceden çalıştığım kurumlarada kimi belgeler geliyordu ama onlar yayınlamıyordu.Ankara'daki meslektaşlarınızı eleştirdiğinizoluyor mu?Ankara, İstanbul diye ayırmamak lazım.Bazı gazeteci meslektaşlarımız, ballı gazeteciliğitercih etti. Bu, kolay gazeteciliktive bu türden gazetec<strong>ile</strong>ri kınıyorum. Helehele Ergenekon iddianamesinde ortayaçıkan darbe planlarına kuşkulu bakışaçılarını hiç yakıştıramıyorum. Çiçek böcekgazeteciliği yaptın mı, tamam; sendeniyisi yok. Bir de, bazıları asker nezdindekuyunu kazmaya çalışırlar.Ergenekon oluşumunun medyadaki uzantılarıne oranda gün yüzüne çıkarıldı?Onu b<strong>ile</strong>miyorum. Ama Ergenekon bağlantılıbazı medya kuruluşlarının varlığındanbahsediliyordu. Bu yönde bir iddianamebekleniyordu; ama çıkmadı. Askerinşakşakçılığını yapmak darbeci yaklaşımanlamına gelmiyor, bu bir karaktersorunu. Bunları toplum itibarsızlaştıracaktır.Ama bazı gazetec<strong>ile</strong>rin, doğrudandarbe planı içinde yer aldıkları iddialarıvar. Doğru çıkarsa, bu gazetecilik değildarbec<strong>ile</strong>rle işbirliğidir.Son YAŞ toplantısı öncesinde komuta kademesininistifalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?Ben olumlu değerlendiriyorum. 2001 krizindensonra hükümet çok önemli reformlaraimza attı. Ve bu dönemde AB'yeadaylık aldı. Yine bu hükümet askeri anlamdabirçok reforma imza attı. Bütünbunlarla birlikte <strong>Türkiye</strong> artık demokratikleşiyor.Askerin geçmişi sıkıntılı, darbeyapmış. Şimdi de darbe planları ortayaçıktı. Dindarları, gayrimüslimleri, liberalleriartık her kimse tehdit olarak görmüş,karalamış. Bunlar ortaya çıkınca da hükümetintavrı çok önemli oldu. En azındangeçen yılki YAŞ toplantısında, “Yasalhakkımı kullanacağım, ben senin terf<strong>ile</strong>rine,atamalarına gözü kapalı imza atmam,”dedi. Geçen yıl en azındansiyasi iradenin varlığını göstermesibakımından önemlidir. Buyıl da, siyasi irade yine YAŞ’a ağırlığınıkoydu ama kimi sanık konumundakigenerallerin açığa alınmasıya da emekli ettirilmeleri gibi yasal ta-


62EYLÜL-EKİM 2011sarrufunu kullanmadı. Bu anlamda, siyasiirade demokratik denetimini tam olaraksağlamadı. 4 komutanın istifa etmelerindebardağı taşıran son damla ne oldu?Balyoz sanığı tutuklu ve terf<strong>ile</strong>ri gelen 14general ve amiralin, hükümet tarafındanemekli edilmeleri gerektiği talebinekomutanların karşı çıkması oldu. ÇünküTSK, istifa eden Genelkurmay BaşkanıOrgeneral Işık Koşaner’in, yayımladığımesajında da mealen dediği gibi, sivilyargıya saygı duymuyor. Sivil siyasete veyargıya inanmayan, güvenmeyen zihniyetinistifa etmesi doğru oldu. Hâlâ o zihniyettenkalanlar var Karargâh'ta. Onlarda yavaş yavaş emekli olacak ama buradaönemli olan, siyasi iradenin, askerin askerliğiniyapacağı ortamı oluşturmasıdır.Orgeneral Necdet Özel nasıl adımlar atacak?Yeni Genelkurmay Başkanı OrgeneralNecdet Özel de sorunlu olan ideolojikaskeri eğitimden geçti. Ama sivil demokratikdenetime saygı anlamında kendinigeliştirmiş olabilir. Siyasi iradenin üstünlüğünükabul etmiş olabilir. Mesela Genelkurmayeski Başkanı emekli OrgeneralHilmi Özkök, bireysel olarak bu ilkeyikabul etmiş biriydi. Dolayısıyla buradaiktidarın yapması gereken en önemlişey, birlikte çalışacağı komutanları seçmehakkını kullanmasıdır. Önümüzdekiyıllarda daha güçlü, yurt savunmasınaodaklanan orduya sahip oluruz. Yani buradaasker askerliğini yapacak, sivil iradede işini yapacak. Ben, askerin hesap verebilmesi,sivil yönetimin kontrolüne girebilmesi,şeffaf olabilmesi anlamındaolumlu bir yola girildiğini düşünüyorum.Ama çok sancılı bir süreç olacak.'Yeni GenelkurmayBaşkanı Org. Necdet Özelde sorunlu olan ideolojikaskerî eğitimden geçti.Ama sivil demokratikdenetime saygı anlamındakendini geliştirmiş olabilir.Siyasi iradeninüstünlüğünü kabul etmişolabilir. Genelkurmayeski Başkanı emekli Org.Özkök, bireysel olarak builkeyi kabul etmişti'Balyoz ve Ergenekon davalarının, askerin moralive motivasyonunu olumsuz etk<strong>ile</strong>diği tezisürekli gündemde tutuldu.Bu tez değil, bu CHP Genel Başkanı KemalKılıçdaroğlu'nun ifadesi. TSK da,karşısında güçlü bir sivil iradeyi görürse,ona bağlı kalır. Batı ülkelerinde, bir askerherhangi bir operasyonda ölsün, o ülkekomutanı görevinden alınır ya da istifaeder. Geçen yıl, Güney Kore’de bir denizaltınınbatırılması olayında, aralarındakuvvet komutanlarının da bulunduğu25’e yakın subay görevden alındı. Niyepeki Dağlıca, Hantepe, Aktütün, pimiçekilmiş bomba; bu vahim güvenlik açığıiddialarıyla ilgili herhangi bir üniformalıgörevden alınmadı ya da istifa etmedi?Peki, askerlerin bu olaylar karşısında niyemoralleri bozulmadı? Toplumla alay etmekbu, başka bir şey değil.Işık Koşaner'in etrafı kuşatıldığı için sıkıntılıgünler yaşadığı iddiaları gündeme geldi.Koşaner'in istifasının arkasında ne yatıyor?Kuşatılmış olabilir. Koşaner'inBaşbuğ'dan en büyük farkı; kamuoyundadevlet içinde devlet imajını vermemeyeçalışması oldu, çok konuşmadı. Mahallebaskısına maruz kaldı ama o önemlideğil. Bir Özkök duruşunu serg<strong>ile</strong>yemedi.Özkök'ten de daha fazlasını beklerdimama arkasında güçlü bir sivil iradeyoktu o zaman, fakat Özel'in arkasındavar. Özel artık şunu yapmalı; arkasındakisiyasi irade <strong>ile</strong> Silahlı Kuvvetleri'n içerisindekivar olduğu iddia ed<strong>ile</strong>n illegal yapılarıtemizleyip, pırıl pırıl yurt savunmasınaodaklanmış subaylarımızın ön planaçıkartılmasını sağlamalı. Bunun içinde siyasi iradenin atması gereken adımlarvar. Askeri müfredattan ideolojik bölümlerayıklanacak, 35. madde kalkacak, Genelkurmay,Milli Savunma Bakanlığı'nabağlanacak. İsrail savaş halinde bir ülkeolmasına rağmen Genelkurmay BaşkanlığıMilli Savunma Bakanlığına bağlı.Erdoğan'ın YAŞ’ta izlediği duruşu nasıl buldunuz?Bizim gazetedeki manşeti söyleyeyimmi? (Gülüyor) Diklendi ama dik duramadı.Orada açığa alınması gerekenpek çok komutan vardı. Terf<strong>ile</strong>rdeCumhurbaşkanı'nın yetk<strong>ile</strong>ri de söz konusu,hükümetin de yetk<strong>ile</strong>ri söz konusu.Bunu neden diyorum biliyor musun?Tabii ki dik durdu yeri geldiğinde. Meselaartık, askerin arkasına sığındığı teamüllerinyerine yasal düzenlemelerin olduğunuhatırlattı hükümet. Ama yine de sözügeçen komutanlar açığa alınmalıydı. Açığaalınmış olsalardı terfi ya da temdit alamayacaklardı.Balyoz davası tutuklusu generallerin görev sürelerininbir yıl daha uzatılmasında sizce ne etkilioldu?Köşk'ün de, hükümetin de emekli etmeyetkisi var. Kimseyi peşinen suçlu ilanedemeyiz. Fakat ortada şöyle bir durumvar. Bu kiş<strong>ile</strong>rin görev süreleri uzatıldığıiçin, bu generallere komutan yardımcılığıadı altında yeni bir görev ihdas edildi. Vealtta terfi bekleyenlerden general rütbelerineatamalar oldu. Böylece general sayısıda astronomik düzeye ulaştı. Uygulamalarabaktığımız zaman alt rütbeli askerlerin,TSK'nın itibarını zedelediği gerekçesiyledaha yargılama devam ederkenordu <strong>ile</strong> ilişiklerinin kesildiğini görüyoruz.Burada, alt ve üst rütbeli subaylar<strong>arasında</strong> da bir ayrımcılık var.Emekli ed<strong>ile</strong>n Albay Dursun Çiçek, internet andıcınınGenelkurmay'ın bilgisi dâhilinde yapıldığınıitiraf etti. Karargâh neden bu derece aktifşekilde toplum mühendisliğine soyundu?Sonuçta asker vesayetini sürdürmek istiyor,ülkeyi yönetmeyi sürdürmek istiyor.Bu amaçla da bugün AK Parti, başkagün başka bir partiyi tehdit olarak gö-


64EYLÜL-EKİM 2011rebilir. Hiçbir sivil irade, askerin denetiminisağlamadığı içindir ki TSK'da andıçve darbe gibi illegal faaliyetler kanıksanıpalışkanlık haline gelmiş. “O siteyi kuralımbu siteyi kuralım, onu karalayalım bunukaralayalım.” Bu zihniyet, Sovyetler Birliğiyıkılmadan önceki komünist rejimlerdevardı. 21. yüzyıldayız.YAŞ'taki oturma düzenini gösteren fotoğraf neyiifade ediyor?O fotoğraf şunun için önemli, aslında olmasıgereken gecikmeli de olsa gerçekleşti.Yasalara göre YAŞ’a başbakan başkanlıkeder, bir eşbaşkana ne gerek var?Bu, vesayetin kamuoyuna gösterilme arayışıdır,empoze edilmesidir. Orada doğrubir fotoğraf çıktı. Ama bence YAŞ'ın kendisinede gerek yok. YAŞ, bir askeri vesayetaracı. Siyasi iradenin, birlikte çalışacağıkomutanları kendisi seçmesi gerekirken,YAŞ adı ver<strong>ile</strong>n bir konseyde 14 generalliçoğunluk seçiyor.Orduda, general sayısındaki anormal artış hangikomutan döneminde belirdi?TSK'da, ki general, amiral sayısı SoğukSavaş sonrasında da göreceli olaraksabit kalmış. Dönemin GenelkurmayBaşkanı Hilmi Özkök'ten önceGenelkurmay başkanı olan HüseyinKıvrıkoğlu'nun etkin olduğu 2002şûrasından sonra 366 olan general sayısı,Özkök'ün 2003 şurasında 356'ya,2004 şûrasında 353'e, 2005 şûrasında349'a, 2006 şûrasında ise en son 348'einmiş. Özkök'ten sonraki Genelkurmaybaşkan'ı Büyükanıt, general, amiral sayısındaÖzkök'ün 4 yılda sağladığı azalmayı2 şûrada eski seviyeye ulaştırmış.Emekli olan İlker Başbuğ, Büyükanıt'tangörevi aldıktan sonra 2009 şûrasında busayıyı 372 seviyesine yükseltmiş. Bu artışdason 10 yılın en yüksek temdit sayısıolan 54 <strong>ile</strong> sağlanmış. Bu YAŞ'ta generalamiral sayısını 376 diye hesapladım.Geçen yıl bu sayı 363'tü. Eğer önlemalınmazsa 400'e çıkar.Hangi komutan zamanında?Başbuğ zamanında birçok temditten dolayıartış yüksek olmuş.İlker Başbuğ neden ordunun küçülmesi yönündekiteklifl ere olumsuz yaklaştı?Mesele, Başbuğ ya da bir başka komutanın,ordunun küçülmesi ya da büyümesiniistemesi değil. 2003–2004 yıllarınaait bir belge var. Burada <strong>Türkiye</strong>NATO'ya diyor ki, “asker sayısı 750 bin.Bunların 550 bini yükümlü, biz bu sayıyı350 bine indireceğiz” diyor. Buradaşuna dikkat etmek gerekiyor. Siyasi irade,ordudan aldığı bilg<strong>ile</strong>ri de göz önünealarak, kendisi Asker sayısının küçülmesiya da büyümesi üzerine karar verir.Sen siyasi irade olarak Parlamento’dabir karar alırsın, dersin ki, “Ben ordununşu kadar küçülmesini istiyorum”. Bunlarısiyaset yapar. Başbuğ, direnebilir,ama sen ağırlığını koyacaksın ordununüstünde. Hükümetin büyük bir danışmankadrosu olacak savunma konusunda.Onun için Başbuğ'muş, Ahmet'miş,'Bakın internet andıcındasanık durumunda olanGenelkurmay adli müşavirivar; General HıfzıÇubuklu. Bu kişi hemsanık hem de aynızamanda mahkemeninkendisi ve diğer muvazzaflarhakkındaki yakalamakararını uygulamasıgereken kişi. Böyle bir şeyolur mu?Mehmet'miş fark etmez, gerekli düzenlemelerihükümetler yapar.Emre Uslu, bir röportajında 28 Şubat'tan sonraordu içinde generalliğe doğru bir "terfi tüneli"nin kazıldığını, bu sayede hiçbir alan tecrübesiolmayan isimlerin kuvvet komutanlığı için adınıngeçmesinin ordu içinde eleştiri konusu olduğunuifade etti. Bu tünel hakkında duyumlarınızoldu mu?O konuda somut bilgim yok. Ama bizdezaten TSK üzerinde siyasi iradenin tambir denetimi olmadığı için hangi kıstasagöre general oluyorlar, o büyük bir soruişareti. Bakın internet andıcında sanık durumundaolan Genelkurmay adli müşavirivar; General Hıfzı Çubuklu. Bu kişi hemsanık hem de aynı zamanda mahkemeninkendisi ve diğer muvazzaflar hakkındakiyakalama kararını uygulaması gerekenkişi. Böyle bir şey olur mu? Kendisidahil sanık durumunda olanların yakalamaemrini vermesi gereken kişi. Böyle biryargı sistemi olur mu? İşte bu, askeri yargınınfaaliyetlerinin yalnızca disiplin suçlarıylasınırlandırılması gerektiğini gösterenbir diğer örnek.Hükümet bu gelinen noktadan sonra militaristgörüntüden uzaklaşarak demokratikleşmeve sivilleşmenin kökleşmesi için ne tür adımlaratmalı?Askeri eğitim müfredatının değiştirilmesi,askeri harcamaların gerçek anlamdadenetlenmesi, bu harcamalarınönemli ölçüde kamuoyuyla paylaşılması,Genelkurmay'ın Milli Savunma'ya bağlanmasıve 35. maddenin kaldırılması gibiyapılması gereken pek çok reform bulunuyor.Bütün bunlar askerin demokratikdenetime alınması için çok önemli. İnsanhaklarına ağırlık verilmesi, askerin içgüvenlikten elini çekmesi gerekli.Askeri vesayetin son bulması için TSK İç HizmetlerKanunu'nda ne tür somut adımlar atılmalı?Sadece o değil. Şimdi, bizde kanunlarvar değil mi? İşte anayasa maddelerimevcut, fakat bakıyorsun, TSK’nın,Jandarma'nın binlerce yönetmeliği var.O yönetmelikler, kanunların üzerine çıkabiliyor.Mesela EMASYA. Yine 35.madde. Her darbe sonrasında asker, vesayetinigüçlendirecek maddeleri monteetmiş. Şimdi 1971 muhtırasından sonraAskeri Yüksek İdare Mahkemelerikurulmuş. Önemli olan, şu an yeni biranayasa yapılması için toplumsal uzlaşıvar. 12 Haziran seçimlerin de bunu gördük,12 Eylül referandumunda da gördük.Dolayısıyla yeni bir sivil anayasa <strong>ile</strong>demokratikleşeceğiz ve kendi kendimiziyöneteb<strong>ile</strong>ceğiz.Başbakan'dan herhangi bir yurt içi ve yurt dışıgezisine katılmak üzere teklif aldınız mı?Şahsım adına ben bir kere aldım.Strazburg'a gittim. Sayın Başbakan çağırırsamutlaka gideriz. Ama Başbakanlıkbizi ihmal ediyor gazete olarak. Hem yurtiçi hem yurtdışı gez<strong>ile</strong>rinde Taraf'ı nedendavet etmiyorlar, anlamış değilim.Alırsanız katılır mısınız?Daha önce de çağırdı, gittim. Başbakan’ınya da diğer siyasi kiş<strong>ile</strong>rin, davetini, bizgazetec<strong>ile</strong>r bir onur olarak görür, önemlibir engel yoksa kabul eder ya da yerimizebir başka arkadaşı öneririz.


66EYLÜL-EKİM 2011Emekç<strong>ile</strong>re hitap ediyoruz,grev dönemlerindetirajımız artıyorFOTOĞRAFLAR: CELİL KIRNAPCIEvrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeniİhsan Çaralan’la ‘demokratik açılım’dangazetenin yayın politikasına, PKK’dan iktidarve muhalefet part<strong>ile</strong>rinin politikalarına kadarpek çok konuyu konuştuk.EVRENSEL GAZETESİYAYIN YÖNETMENİİHSAN ÇARALANİSİNAN GÜLşçi gazetesi olarak nitelendir<strong>ile</strong>n EvrenselGazetesi, henüz 16 yıllık birgazete olmasına rağmen yayın hayatıboyunca 4 kere kapatıldı. Gazete hakkındasayısız davalar açıldı, muhabirleri, yazıişleri müdürleri, hatta gazetenin imtiyazsahibi b<strong>ile</strong> hapis cezası aldı. Gazete kapanmasınarağmen farklı isimlerle yayın hayatınahep devam etti. Yaklaşık 6 bin tirajı bulunanEvrensel, yayın politikası sebebiyleyasalarla zaman zaman problem yaşadı.Özellikle işç<strong>ile</strong>rin ve Kürtlerin sorunlarınıd<strong>ile</strong> getiren gazete, bir ceza daha almamakiçin haberlerine özel bir dikkat sarf ediyor.Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeniİhsan Çaralan, demokratik açılım’dangazetenin yayın politikasına, PKK’dan iktidarve muhalefet part<strong>ile</strong>rinin politikalarınakadar pek konuyu değerlendirdi.Gazeteyi çıkarmayı düşündükleri 1995yılının koşullarının günümüze göre dahaağır olduğunu ifade eden Çaralan, “Gazetelerinbombalandığı, gazetec<strong>ile</strong>rin öldürüldüğüo ağır koşullarda çıktı gazetemiz. Nitekimyayın hayatına başlamasından itibarenbaskılar da arttı. Amacımız en başta işç<strong>ile</strong>ri,emekç<strong>ile</strong>ri aydınlatmak; onların nasılbir dünyada yaşadıklarını anlamalarını veonu kendi lehlerine değiştirmek için mücadeleetmelerini teşvik etmekti. Bizi diğer gazetelerdenayıran başlıca nokta buydu. Bunedenle Evrensel Gazetesi, ‘işçi gazetesi’olarak da ifade edilir. Buradaki kasıt sendikagazetesi değil, işçi sınıfının politikleşmesiniamaçlayan bir gazete olmaktı ve öyle çıktık.O günden beri de bu çizgimizde ısrar ettiğimizidüşünüyorum.” diye konuştu.Evrensel’in gençlere ve emekç<strong>ile</strong>reseslendiğini kaydeden Çaralan, “Gerekkamuda çalışan emekç<strong>ile</strong>r, gerekseher sektörden işç<strong>ile</strong>r gazetemizin okurlarıdır.Gazetemizle ilgili konular ve tartışmalarda bu kesimle ilgili, bu bakımdan


EYLÜL-EKİM 201167orada bir çelişki olamadığını düşünüyorum.Gazetenin tirajı itibarıyla da bu kitleninen uyanış içindeki kesimine hitapettiğimizi düşünüyoruz. Gazetemiz biranlamda bakıldığında solcu gazete olarakifade edilir ama ben solcu olarak ifadeetmiyorum. Solcu deyince CHP’denalın da, terörist yöntemleri benimseyensiyasi çevrelere kadar geniş bir kapsamvar. Bu bakımdan biz kendimizi dahaçok emekç<strong>ile</strong>re, ez<strong>ile</strong>n toplum kesimlerinehitap eden bir gazete olarak görüyoruz.”dedi.“İşçi gazetesi olarak personelinizinemeğinin karşılığını veriyor musunuz?”sorusuna Çaralan, “Yaklaşık 60 personelimizvar. Çalışanın hakkının verilmesimümkün değil. Fakat mümkünolduğu kadar bizde çalışanlar işten çıkarılmaz.Sigorta yapmaya çalışıyoruz.Herkes değil ama sendikalı arkadaşlarımızda var.” cevabını verdi.‘BİZİM KÖŞE YAZARLARIMIZ ÇOK SERBESTTİR’“Bizim köşe yazarlarımız çok serbesttir.”diyen Çaralan, sözlerini şöyle sürdürdü:“En yakın örnek referandum. Referandumda3 yazarımız ‘yetmez ama evetçiydi’,3 yazarımız boykotu savundu. Gazetemizingeri kalanı ise ‘hayır’ı savundu.Gazetemizin yayın çizgisi ise ‘hayır’danyanaydı ama yazarlarımızın farklılığı vardı.Biz onlara hiçbir zaman müdahale etmedik.Mesela bir yazarımız ‘Ben gazeteyleaykırı düşünüyorum. Zarar vermeyeyim’dedi. Biz asla öylebir şey olmayacağını,özgürce yazab<strong>ile</strong>ceğini söyledik.Böyle bir sansür yok. Seçerken tabii bakıyoruz.‘Bu yazar bizim gazetemize uyarmı?’ diye. Ama gazeteye girdikten sonrabazı konularda gazeteden farklı bir tutumuvarsa görüşünü serbest bir şekildeifade edebilir. Otosansür noktasında örneğinbiz Abdullah Öcalan’ın görüşleriniöteki gazeteler kadar veremiyoruz. ÇünküÖcalan ‘şunu’ dedi diye tırnak içerisindevermişiz. Hiçbir katkımız yok. Bundanceza aldık. Diyorlar ki, ‘Terör örgütününpropagandasını yaptınız.’ Aynı şeyiSabah Gazetesi yapıyor. ‘Onların niyetifarklı’ diyorlar. Böyle bir otosansür yapıyoruz.Yani yasalarla gereksiz bir biçimdebaşımızı derde sokmayalım diye bir otosansürümüzvar. Onun dışında herhangibir sansür uygulamıyoruz.”İhsan Çaralan, “Keşke Öcalan’ın sözlerineyer vermeseydik” dediğiniz oluyormu?” sorusunu da, “Tabii, ‘Öyle vermeseydikde şöyle verseydik’ diye konuşuyoruz.Zaten bu söz yasaya aykırı olduğundandolayı ceza almıyoruz. Biçimdentutuyorlar bizi. Diyorlar ki ‘Siz bir terörörgütünün yöneticisinin sözünü aynenvermişsiniz.’ Oysa Sabah Gazetesibunu aynı şekilde hatta daha da ayrıntılıvermiş. Buna da ‘Onların niyeti farklı,sizin niyetiniz farklı’ diyorlar. Geçendeyine tartıştık. ‘Herkes Öcalan’ın haberiniveriyor, biz de öyle versek’ diye. Yazı işlerimüdürü arkadaş ‘Daha yeni ceza aldık,bu işte ısrar etmemizin bir anlamı yok.’dedi.” şeklinde cevapladı.‘GAZETEMİZ, 4 KEZ KAPATILDI’Evrensel gazetesinin çıktığı günden bugüne4 kez kapatıldığını söyleyen Çaralan,“Yayın hayatı boyunca 4 kez adını değiştirdik.<strong>Zaman</strong> zaman da yerini değiştirmekzorunda kaldık. İlk kapatılma nedenimiz‘Saraylara savaş, kulübelere barış’ başlıklıyazıdan dolayıydı. O zamanki dönemdehiç toplatılmayan sayımız olmuyordu.Bu toplatmalarda dava açılıyordu. Mahkemelersonuçlandığında ise kapatılıyordu.Sayısız dava açıldı. Hüküm giyen deçok sayıda personelimiz oldu. <strong>Zaman</strong> zamançıkan aflarla cezaevinden kurtuldular.Bazen para cezalarına çeviriyorlar cezaları,onları ödüyoruz. Son dönemde ise Kürtsorunuyla ilgili davalarda artış var. Öncekiyıllarda Kürt sorununa gelmeden kapatılıyorduk.Biz mesela Olağanüstü Hal dönemiboyunca OHAL bölgesine sokulmadık.”diye konuştu.Çaralan, Diyarbakır’da 13 askerin şehitedildiği saldırıyla ilgili de, “Biz ne Kürtlerinne de Türklerin ölmemesini diliyoruz, istiyoruz.Bayraklarla bilmem nelerle sokağadökülmek daha az insanın ölmemesi anlamınagelmiyor, tam tersi daha da çoğaltıyorölümleri. Hükümetin de politikalarıylabu işi kışkırttığını düşünüyorum. BDP<strong>ile</strong> hesaplaşmaya girmiş olması bu olaylarıkışkırtıyor. Kürtler, ‘Biz barış istiyoruz vebirlikte yaşamak istiyoruz. Bayrakla da birsorunumuz yok. <strong>Türkiye</strong>’nin bölünmesinide istemiyoruz’ diyor. Oturup konuşulmasıgerekiyor. Yoksa bu mesele bitmeyecekgibi gözüküyor. 13 kişinin ölmesi de sade-


68EYLÜL-EKİM 2011ce ölülerden öte bir politikanın devamıdır.Orada 7 de Kürt öldü. Aynı ülkenin vatandaşları.Hükümet 13 şehit için törenler düzenliyorama memleketin yarısı da tersinetören düzenliyor. Bu çözülmedikçe bu meselelerinüstesinden gelinemez.” ifadelerinikullandı.“Evrensel’in çözüm önerisi nedir?” sorusunaÇaralan, “Bu işin konuşularak çözüleceğineinanıyorum. Bu ülkenin çoğunluğu‘Abdullah Öcalan aklı başında bir lafetse de bu iş yatışsa’ diye düşünüyor. Dünterörist başı denen insan bugün memleketinen makul insanı olarak gözüküyor. ‘Karayılan,Cemil Bayık kışkırtıyor, Öcalan aklıselimisavunuyor’ diye manşet atılıyor basında.Durum böyle olunca hükümet bu işiçözmek için ele alırsa çözer diye düşünüyorum.Çözüm uzak değildir. Ama hükümetbaşka hesap yapıyor. Anayasayı kendianayasası yapma, başkanlık sistemi getirmegibi işlerle uğraşıyor. Kürtleri dışlayarak,MHP’yi de barajın altında bırakarakkendini üste çıkarmak isteyen bir taktik izledi.Bu taktiği seçim sonrası gerilimli artıraraksürdürüyor diye düşünüyorum.” cevabınıverdi.Biz ne Kürtlerin ne deTürklerin ölmemesinidiliyoruz, istiyoruz.Bayraklarla bilmem nelerlesokağa dökülmek dahaaz insanın ölmemesianlamına gelmiyor, tamtersi daha da çoğaltıyorölümleri. Hükümetin depolitikalarıyla bu işi kışkırttığınıdüşünüyorum.‘KÜRTLER, BİRLİKTE YAŞAMAK İSTİYOR’Çaralan, BDP’nin çözüme katkı sağlayıpsağlamadığı yönündeki soruyu şöyle cevapladı:“Part<strong>ile</strong>ri eleştirmek meseleninesasına gelmek değildir. BDP’nin de bunoktada illaki eleştir<strong>ile</strong>cek tarafları vardır.Başka part<strong>ile</strong>rin de vardır. Ama bizim görüşümüz,asıl hükümetin çözmek için değil,kendi pozisyonunu daha farklı noktayagötürmek için buraları gerdiği noktasında.Kürtler birlikte yaşamak istiyor, bu büyükbir avantajdır. 1990’lardaki gibi ‘Ayrılmakistiyoruz’ diye bir politika izleselerdaha zor. Şimdi birlikte kalmak istiyorlar.Oturup Kürtlerle anlaşılmalıdır. Bir uzlaşmanoktası bulmak gerekiyor. Çözümünde buradan geçtiğini düşünüyorum. Bu birmemleket meselesi; mesele şu partinin, bupartinin çıkarıyla tartışılamayacak kadarönemli. Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkıvar. Bugün 250 bin kişilik devletler vardünyada. <strong>Türkiye</strong> açısından bakarsak Kürtler15-20 milyonluk bir halk. Geç kalmışbir uluslaşma süreci yaşıyorlar. Her hakkasahip olmalıdırlar. Ama onlar bu hakkınıTürklerle birlikte kullanmak istiyor. Bubir fırsattır. Bu fırsatı değerlendirmesi gerekiyor.Devletini kurabilirler. Ortadoğu’dayok mu böyle şeyler? Hak açısından bakarsanız;Kürtler dese ki biz ayrı devlet kuracağız.Buna Birleşmiş Milletler dahil kimse dekarşı çıkamaz. Ama bunu istemiyorlar. Birlikteyaşamak istiyorlar.”AK Parti’nin Kürt sorununun çözümünedair son yıllarda attığı adımları nasıl bulduğusorulan Çaralan, “Tabii ki, bu meselelerdebir <strong>ile</strong>rleme var. Ama bu bir noktayagelip durmuşsa ya da tam tersi şeyler yapılıyorsatek bayrak tek millet gibi söylemleredönünce iş olmuyor. 2009’da Abdullah Gül‘İyi şeyler olacak.’ dedi. Bazı adımlar atıldı.İnsanlar farklı, olumlu düşünmeye başladı.Bu iyi bir duyguya da yol açtı. Ama şimditersine doğru giden bir şey var. Referandumdansonra başlayan ve seçim sürecinide kapsayan bir süreç bu. Tersine giden işaretlervar ve süreci tehlikeli yapan da bu. Budönemde şunlar açığa çıktı: Kürtler ‘Kürt’olunca memleket bölünmüyormuş. Kürtler,Kürtçe türkü söyleyince memleket bölünmüyormuş.Kürtler, Kürtçe okuyup yazarsamemleket bölünmüyormuş. Hal böyleolunca eski ölçütler de yıkılıyor. Bu çağdaböyle bir devasa ulusal sorunu sadecebireysel özgürlüklerle sınırlandırırsanız olmaz.Kürt ‘Kürt'üm desin, Kürt Kürtçesinisöylesin ama kamusal bakımdan KürtçeTürkçe <strong>ile</strong> eşit olmasın.’ diyorlar. Kürtçe resmidil olsun demiyorum. Bunu kimse istemiyorzaten. Şimdi burada şöyle bir şey var,Kürtlerin ulus olarak tanınıp tanınmamameselesine geldik. Şimdi Türklerle Kürtleryan yana kardeşçe yaşıyor ama aynı zamandafarklı uluslardır. Ve bu farklı uluslarında farklı değerleri vardır.” diye konuştu.‘ÖZERKLİKTEN SONRAKİ ADIM BÖLÜNME OLMAZ’“Özerklikten sonraki adım bölünme olmazmı?” sorusuna Çaralan, “Niye bölünsünki? Dünyanın birçok yerinde özerkbölgeler var. Federasyonlar, konfederasyonlarvar. Ülke niye bölünsün? Bu bölgede30 milyon Kürt var ve bunların 20 milyonu<strong>Türkiye</strong>’de. <strong>Türkiye</strong>’deki Kürtler birçokbakımdan Suriye, İran Kürtlerine göreçok daha <strong>ile</strong>ri durumdalar. <strong>Türkiye</strong>’ninbunu kendi açısından bir avantaja dönüştürmesilazım. <strong>Türkiye</strong>’nin Kürt sorununudemokratik bir şekilde çözmesi, diğerbölgelerdeki Kürtleri de etk<strong>ile</strong>yecektir.<strong>Türkiye</strong>’deki demokratikleşmeyi dayanakhaline getirmeleri dünyadaki Kürtleri deolumlu etk<strong>ile</strong>yecek bir şey. İşe <strong>Türkiye</strong>’ningerçekliği açısından bakarsak böyle birbölünme, özerklik ya da Kürtlerin kendikaderlerinin tayini <strong>Türkiye</strong>’yi bölecek birşey değil. Zaten <strong>Türkiye</strong>’de bunun şartlarıyok. Nüfusuna bakarsanız eğer, Fırat’ınöbür tarafı Kürt bu tarafı Türk olsaydı olurduama bu böyle değil ki. Her iki taraftada Kürt ve Türk var. Şimdi İstanbul’daki,İzmir’deki Kürt ne yapacak? O bölünse b<strong>ile</strong>buradaki daha milliyetçi olarak kalmayadevam edecek. Burada ayrılmanın şartlarıb<strong>ile</strong> yok. Buralarda bölünürüz diye korkuyaymak yersiz. Paranoya, bu memleketteişleri zorlaştıran bir şey oluyor.” cevabınıverdi.AK Parti’nin demokratikleşme gibi birkaygısının olmadığını savunan Çaralan,demokratik açılım konusunda, “AKP birazkendi merkezli bir parti. Yani AKP’ninmemleket demokratikleşsin diye bir kaygısıyok. Amacı kendi anayasasını yapmak.Bu anayasanın bir kısmı demokrasiyetekabül edebilir. Ama böyle bir kaygıylahareket etmiyor. Kürt sorununda da Kürtsorununu çözeyim diye hareket etmiyor.Kürtler <strong>arasında</strong> etkisini artırmayı öne almıştır.“Açılım” normal seyrinde <strong>ile</strong>rlerkensüreç PKK ve BDP’nin tasfiyesine döndü.AKP, “Kürt sorununun çözümü, PKK veBDP’nin tasfiyesidir dedi çünkü diğer sorunlarçözülmüştür ve geriye terör sorunuçözmek kalmıştır” dedi ve bu noktadansonra da başka bir direnç başladı. YaniKürt sorun tasfiyesini siz kendinizce problemliKürt siyasetç<strong>ile</strong>rin tasfiyesi olarak görürsenizönceki asimilasyon çizgisiyle birleşirsiniz.Çünkü hoşlanmasanız da Kürtlerinbir temsilcisi var. Kürt sorunununçözümünü bunların tasfiye edilmesi olarakgörürseniz bir önceki dönemdeki gibiezerek çözüme dönmüş olursunuz. Şimdiböyle bir noktaya geldi AKP.” görüşlerinid<strong>ile</strong> getirdi.


70EYLÜL-EKİM 2011‘KÜRTLER HABUR’DA BARIŞ OLDUĞUNU SANDI’Habur olayını değerlendirmesi istenenÇaralan, “Habur’daki o coşkuyu şöyleyorumlamak daha mantıklı geliyor bana;PKK’nın bu kadar bir tabanı yok. OradaKürtler sandılar ki barış oldu. Biraz böylebir duyguyla boşaldı yani. Aslında 25senelik bir barış beklentisinin coşkusudurorada yaşananlar. Bildiğim kadarıylaBDP de böyle bir şey düzenlemedi. Onlarda böyle bir tepki (coşku) beklemiyordu.Bunu milliyetçi çevreler başka yorumladı,muhalefeti başka yorumladı ama iktidarolmak biraz bunları göğüslemek demek.Basında zaten böyle bir şey oldu muherkes ulema oluyor, fetva veriyorlar. Asılşey bence işin merkezinde, kaçırmazsakanlayabiliriz.” dedi.Çaralan, “Kürt halkı PKK’yı temsilcisiolarak görüyor mu?” sorusuna ise şu cevabıverdi: “Muhakkak. Yani siz şöyle sayıyavurursanız işte 20 milyon Kürt var.‘PKK’ya yakın siyasi part<strong>ile</strong>rin aldığı oy şukadar’ derseniz bu azınlık görünüyor. Amasayısal bakımdan hiçbir ulus, topluluk hareketikitle çoğunluğuyla bir tarafta olmaz.Burada belirleyen toplumun uyanan kesimdir.Şimdiki durumda PKK ve BDP’yiçıkarırsanız geriye Kürtlük diye bir şey kalmıyorzaten. Geriye bir yığın kalıyor. Yani50 sene önce neyse şimdi de öyle olanbir kitle kalır. Ağalık, derebeylik etrafındatoplanmış, kendi içinde bölünmüş birkalabalık kalır. O bakımdan tabii ki KürtlerPKK’yı kendi temsilcisi olarak görüyordemek lazım. Zaten mesela hükümetlerde neredeyse 20 senedir PKK’ya rakipbir Kürt mihrakı çıkarmak istiyorlar. Kend<strong>ile</strong>rinidaha makul gösterecek bir Kürtmerkezi çıkarmak istiyorlar ama çıkaramıyorlar.O bakımdan ben de PKK, Kürtleritemsil ediyor diye düşünüyorum. BaktığımızdaKürtlerin en uyanan, talepte bulunankesimi bunların etrafında var zaten.Onun dışında da kimse yoktur.”AK Parti’nin Doğu ve Güneydoğu’daaldığı oyları değerlendiren Çaralan, “Buseçim 10 sene önce olsaydı ‘AKP büyük birzafer kazandı ve bundan sonra yolu açıktır’derdim. Ama bugün AKP yüzde 50-60da oy alsa esasa ilişkin bir anlamı yok oyların.Memlekette oydan öte izlenecek politikalarönemli. Kürt sorununu, yoksulluk,emekç<strong>ile</strong>rle, işsizlikle ilgili sorunu çözecekgibi gözüküyor mu, gözükmüyor. AKPyüzde 60 oy alsa ne olacak? 276’yı geçincehükümet sizinse daha fazlasının bir anlamıyok aldığı oyun. 367’yi geçerse anayasayıkendi başına yapabilir ama bu, kâğıtüstünde olur.” şeklinde konuştu.‘BAŞBAKAN’IN İSRAİL’E KARŞI YAPTIĞI ÇIKIŞ-LARI DESTEKLEDİK’Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yurtdışıgez<strong>ile</strong>rine hiç katılmadıklarını ifade edenCaralan, “Hele bir davet etsinler, değerlendiririz.Başbakanlık muhabirimiz vardıaslında iptal ett<strong>ile</strong>r kartını, uğraştık aldıkyeniden kartı. Çok dava açtı hakkımızdaBaşbakan, çoğunda da beraat ettik.” dedi.“AK Parti'yi eleştiren yayınlarınız var.AK Parti’nin övdüğünüz yönleri var mı peki?”sorusunu, “Tabii, övdüğümüz olmuşturyani. Tayyip Erdoğan’ın askere karşı çıkışlarında,2007 seçimleri öncesinde askerlerinmuhtırası karşısında biz karşı tarafıeleştirdik. Yine İsrail’e karşı yaptıkları çıkışları,özellikle ilk çıkışlarını destekledik.”diye cevaplayan Çaralan, “Başbakan ‘şunu’yapsa manşet yaparız dediğiniz bir şeyvar mı?” şeklindeki soruya da, “Tabii, Kürtsorununda adım atılmasını manşete koyarız,niye koymayalım ki?” cevabını verdi.‘ERGENEKON’DAN YARGILANANLARIN BÜYÜKBİR KISMI TEMİZ DEĞİL’Ergenekon davasında yargılananların büyükbir bölümünün temiz olmadığınainandığını belirten Çaralan, “Ergenekonterör örgütü meselesini aslında bu memleketteilk ortaya çıktığında biz ‘iyi olacak’diye düşündük, destekledik. Dedik ki hakikatenbu devlet içindeki çeteler ayıklanmalıdır.Susurluk yarım kaldı, işte kontrgerillameselesi, JİTEM meselesi, bir sürü failimeçhul var. Biz bu dava etrafında tümbunların ortaya çıkacağını, tartışılacağınıdüşündük. Ama süreç içerisinde gördük ki,süreç AKP <strong>ile</strong> askerin hesaplaşmasına dönüştü.Bundan dolayı eleştirdik biz bunu.Ama şu bir gerçek ki, Ergenekon davasındanyargılananların önemli bir bölümü de‘temiz’ değil muhtemelen.” diye konuştu.Çaralan, “Susurluk üzerine giden medyanınErgenekon üzerine gitmemesininnedeni nedir?” sorusunu da, “Orada ikişey var işte. Birincisi AKP’nin bu işi birazkendine döndürmüş olması var. Ama aynızamanda Susurluk davasına destek verenlerinAKP’nin böyle bir şey yapmayacağıkonusunda ön bir fikre sahip olmasıvar. Açıkçası biz Ergenekon davasının ilkçıktığı noktadan ayrıldığını ve ortamı AKPlehine terörize eden bir kampanyaya dönüştüğünüdüşünüyoruz.” diye cevapladı.


72 EYLÜL-EKİM 2011 İŞ DÜNYASI ZİYA YILDIRIM z.yildirim@cihan.com.trTTNET mobil tarifeleri cepten 6 ay bedava konuşturuyorCep telefonundan <strong>ile</strong>tişim olanağı sunarak,sadece internet ve televizyondadeğil mobil <strong>ile</strong>tişimde de kullanıcılarınınyanında olan TTNET, 3 yenifaturalı tarifeyle pazardaki rekabeteyeni bir boyut getiriyor. TTNETMobil müşter<strong>ile</strong>ri ve yakınları, TTNETMobil’in tarifelerinden ilk 6 ay boyuncabedava faydalanabiliyorKullanıcılarına sadece internetve televizyon hizmeti değil mobil<strong>ile</strong>tişim olanağı da sunan TTNET, yılınçok avantajlı faturalı hat tarifeleriniTTNET Mobil markası <strong>ile</strong> sunuyor.Gerçekleştir<strong>ile</strong>n kampanya kapsamında24 ay taahhüt veren TTNETMobil müşter<strong>ile</strong>rinden ilk 6 ay tarifelerinaylık ücreti alınmıyor.TTNET Mobil, kullanıcıların farklılaşan<strong>ile</strong>tişim ihtiyaçlarına 3 yeni faturalıtarifeyle yanıt veriyor. Ayda 15TL’ye 250 dakika, 30 TL’ye 750 dakikave 60 TL’ye 1500 dakika her yöne konuşab<strong>ile</strong>cekolan TTNET Mobil müşter<strong>ile</strong>ri,24 ay taahhüt verirlerse butarifelerden ilk 6 ay; aylık ücreti ödemedenfaydalanabiliyor. Mobil <strong>ile</strong>tişimaltyapısı Avea tarafından sağlananbu tarifelerden, TTNET müşter<strong>ile</strong>rininyanı sıra her TTNET müşterisinin4 yakını da yararlanabiliyor.TTNET Mobil abonesi olmak isteyenler,hemen 0501 <strong>ile</strong> başlayan yenibir TTNET Mobil numarası alarak yada cep telefonu numarasını değiştirmedenTTNET Mobil’e taşıyarak buavantajlı tarifelerden taahhüt vererekveya vermeden faydalanma şansınasahip oluyor.Bu avantajlı faturalı tarifelerdenfaydalanmak isteyen TTNET müşter<strong>ile</strong>rive yakınları, TTNET bay<strong>ile</strong>ri,Türk Telekom ofisleri, TTNET MüşteriHizmetleri, 444 0 375 numaralı telefonve www.ttnetmobil.com.tr adresindendetaylı bilgi alabiliyor.Montegrappa’dan Kazan için özel tasarım kalemİtalya’nın ilk kalem üreticisi olan Montegrappamükemmel işçilik kalitesini, İtalyanyaratıcılığı ve stili <strong>ile</strong> birleştirmiş, dünyaçapında tanınan saygın bir marka olarak100 yılı geride bıraktı.Kurulduğu yıldan itibaren aynı tarihibinada faaliyetini sürdüren Montegrappa,geçen zaman zarfında, birçok yeniliğeimza atmış olup, tarihteki birçok önemlişahsiyetin hayatlarında rol oynamıştır.Geçmişte, Ernest Hemingway ve John DosPassos gibi isimlerin ziyaret ettiği fabrika,aynı zamanda, kıymetli bir malzeme olanselüloidi, kalem üretiminde kullanan ilkmarka olma özelliğine sahiptir.Montegrappa koleksiyonunun tamamı,2 büyük a<strong>ile</strong>ye ayrılmıştır; günlük yazıyazma işlerini yerine getirmek için üret<strong>ile</strong>n,çok güzel tasarımlara sahip StandartKoleksiyon ve koleksiyonerlerin beğenisinesunulan, sıra dışı işçilik ve dizayna sahiplimitli ürünler. Montegrappa, bu limitlikalemi, <strong>Rusya</strong> Federasyonu’nun üyelerindenbiri olan, dünyanın köklü ülkelerindenTataristan’ın başkenti Kazan’ın kuruluşunun1000. yılına ithaf etti.Kalemin kapak kısmının üstündekiyeşil kubbe, bir Müslüman şehri olanKazan’ın en eski ve en ünlü dini yapısıKul Şerif Camii’ni temsil etmektedir.Ayrıca, şehrin tarihi amblemi kapağınalt kısmına, ince bir işçilik <strong>ile</strong> işlenmiştir.Kalemin gümüş (ya da altın)gövdesi, şehrin sembolleşmişyapılarından olan SuyumbekiKulesi ve Arap harfleriyleişlenmiş olan “Besmele” <strong>ile</strong>karakterize edilmiştir. Kalemin,işleme bulunmayan bölümleri,İslamiyet’in rengi olan yeşil <strong>ile</strong>bezenmiş olup bu bölümlerde en üstkalite reçine kullanıldı.Kazan kalemleri, şehrin 1000. kuruluşyılına atfen, sadece 1000 adet üretilmişve Montegrappa’nın <strong>Türkiye</strong> distribütörüolan Rotap Saatçilik tarafından ülkemizdekikalem tutkunlarının beğenisinesunulmuştur.


EYLÜL-EKİM 201173Kiğılı <strong>Türkiye</strong>'de 4, Çin'de 20mağaza açmaya hazırlanıyorErkek giyiminde <strong>Türkiye</strong>’ninhemen hemen her kentindemağazaları bulunanKiğılı, yeni dönemde 4yeni mağaza daha açıyor.<strong>Türkiye</strong>’nin yanı sıra Çin’dede mağazalaşma çalışmalarınahız veren markanınhedefleri büyük. Kiğılı, dünyamarkası olma yolunda hızla<strong>ile</strong>rliyor. 2023 yılına kadar<strong>Türkiye</strong>’den çıkacak ilk 10dünya markası <strong>arasında</strong> yeralacaklarını belirten KiğılıCEO’su Hilal Suerdem, Çin’dede mağazalaşma çalışmalarınahız verdiklerini açıkladı.Şu an 200 mağaza <strong>ile</strong>tüm <strong>Türkiye</strong>, Türk cumhuriyetlerive Ortadoğu’dahizmet veren Kiğılı, 2011yılı sonunda 220 mağazasayısına ulaşmayı hedefliyor.Ağustos ve ekim aylarındaİstanbul Arenapark AVM, AnkaraAtlantis AVM, DiyarbakırNinova AVM ve Düzce’deKrem AVM’de açılacak 4mağaza <strong>ile</strong> mağaza sayısı204’e ulaşmış olacak.Central Hospital, iPhoneuygulamasıyla artık cebinizdeAnadolu yakasınınen merkezi noktasıKozyatağı’nda 20yılı aşkın bir süredirhizmet vermekteolan Central Hospital,oluşturduğuiPhone uygulaması<strong>ile</strong> herkese kişiselsağlık asistanı uygulamasınıücretsizolarak sunuyor.Central Hospitaltarafından tüm iPhonekullanıcıları için sunulanuygulamada günlük ilaçtakip programından haftahafta bebek gelişiminekadar ihtiyaç duyab<strong>ile</strong>ceğiniztüm sağlık gereksinimlerinizitakip etme imkânıbulabilirsiniz.En iyi hizmetiverebilmek için,özel sağlık sektöründeyaşanan<strong>ile</strong>rlemelerintakipçisi dinamik birkurum olan CentralHospital, çağdaştıbbın hemen herdalında yılda 150bin hastaya sağlıkhizmeti sunan, yüksekstandartlardakihizmetini, profesyonel ekibi<strong>ile</strong> gerçekleştiren güçlü birkuruluş olarak hizmetlerinedevam etmektedir. CentralHospital, en yeni teknolojikgelişmeleri bünyesine katarken,bireylerin de sağlıklarınıteknoloji aracılığı <strong>ile</strong> takipetmesine katkıda bulunuyor.İnce stepne yaptıotomobillerin bagajı genişlediKonyalı Alternatif Jant Sistemleri(AJS) firması, araçlaratakılan LPG nedeniyle küçülenbagajlarda yer bulamayan(stepne) yedek lastikler içinyeni bir model geliştirdi.Bagajda daha az yer kaplayanyeni model stepneler yurtiçinden ve yurtdışından talepgörüyor. Lüks otomobiller vejipler için üret<strong>ile</strong>n stepnelerfiyat uygunluğuyla da dikkatçekiyor. Normal bir araçta225-17 olan stepne ölçülerimini stepnede 110-16 oldu.Stepnenin ağırlığı ise 7-8kilogramı geçmiyor.AJS Firması GenelKoordinatörü Mehmet Ali Tan,ürünün sadece LPG'li araçlariçin değil, fabrikada stepnesizolarak üret<strong>ile</strong>n araçlar için dekolaylık sağladığını söyledi.Tan, ince stepnenin, dağ başındalastiği patlayan bir araçsahibinin 50 kilometre hızlaen yakın merkeze ulaşacaközellikte üretildiğini ifade etti.Lüks otomobil sınıfındaki BMW,Mercedes-Benz, Opel, Chevrolet,Volkswagen, Volvo gibimarkaların araçlarını stepnesizolarak satışa sunduğunu kaydedenTan, bu durumun yeniürüne ilgiyi artırdığını belirtti.Eski notebook'unu getireneLenova 349 dolarEski notebook'unu getirenlereLenovo marka yeninotebooklar 349 dolardansatılıyor. Böylece atıl ürünlerintoplanıp yen<strong>ile</strong>nmesineimkân tanınıyor. SL510 modelnotebookları tüketici <strong>ile</strong>buluşturacak kampanya <strong>ile</strong>ilgili yapılan açıklamada şuifadelere yer verildi: “Websitesi www.yedefix.com’danherhangi bir marka çalışanya da çalışmayan notebook,netbook veya masa üstübilgisayar getirenlere yeniLenovo marka notebook özelanlaşmalar çerçevesinde özelfiyatlara satışa sunulmuştur.Kampanya kapsamında eskiürünlerin sene durumu veşekli önemli olmayıp tüketic<strong>ile</strong>rinelinde atıl halde duranatık ürünlerinin toplanması vekalifiye bir ürün <strong>ile</strong> ihtiyaçlaracevap verecek biçimde değiştirilmesineimkân tanınıyor.


74EYLÜL-EKİM 2011TEK NO LO JÝMURAT IŞIK m.isik@cihan.com.trSony’den Tablet SSony Tablet S, 9.4 inç’lik, 1280 x 768 çözünürlüklü ekranasahip. Android 3.1 Honeycomb <strong>ile</strong> çalışan bu tabletinönemli özellikleri <strong>arasında</strong> ev eğlence sistemlerine entegrasyonuyer alıyor. Yani Tablet S <strong>ile</strong> ev sinema sistemlerigibi cihazları kontrol etmek mümkün olab<strong>ile</strong>cek. Öteyandan, Tablet S DLNA destekli diğer cihazlar üzerindede canlı şekilde medya oynatma desteği sunacak.Yeni Mac’ler geliyorBilgisayarların hangi parçalarının tamamen farklı olacağıaçıklık kazanmış değil, ancak Apple’ın tamamenyen<strong>ile</strong>nmiş bir tasarım ve güncellenmiş dahili donanımparçalarıyla bu yeni bilgisayar a<strong>ile</strong>sini çıkaracağı düşünülüyor.Cupertino son olarak MacBook Air ve Macmini bilgisayarlarında güncellemelere gitti. Intel’in yeniSandy Bridge işlemc<strong>ile</strong>riyle çıkarılacağı söylenmişti.3D Panoramikresimler cepteSony Ericsson <strong>Türkiye</strong>’de de piyasaya sunduğu Android akıllıtelefonu Xperia Neo’yu güncelledi. “neo V” adını alan modelGoogle Talk video sohbet destekli Android 2.3.4 <strong>ile</strong> birliktegelecek. neo V yen<strong>ile</strong>nmiş facebook entegrasyonu, Swype’abenzediğini düşündüğümüz “sürüyerek yazma” şeklinde tanımlanab<strong>ile</strong>cekyeni bir giriş yöntemi, dahili ekran görüntüsüyakalama ve kullanıcılara iki boyutlu görüntü yakalayab<strong>ile</strong>nkameralarıyla üç boyutlu görüntüler yakalama imkânı sunan“3D taramalı panorama” modu gibi özelliklere sahip.Sesli komut sistemiMicrosoft 8’deMicrosoft’un dahili Tellme ekibi Redmond merkezlişirketin yazılım ve donanım ürünlerine ses tanıma yazılımlarıentegre ediliyor. Microsoft’un bu özelliği Windows8 işletim sistemine, Bing arama motoruna, WindowsPhone, Kinext, Xbox, Azure ve diğer cihazlarınaekleyeceği belirtildi.


EYLÜL-EKİM 201175Skype’de videokalitesi artıyorSamsung, LG, Huawei, AMD gibi büyük oyuncularındestek vermesine rağmen, Google’ın WebM formatıylagiriştiği video hamlesinin etk<strong>ile</strong>rini Google’ın web tarayıcısıChrome veya çevrimiçi video servisi YouTube dışındaherhangi bir yerde yer almıyor. Skype, açık kaynakkodlu video formatını desteklemeye başladı. 5.5Windows istemcisini kullananlar aralarında bire birveya grup video görüşmelerini WebM’in VP8 kodlayıcısınıkullanarak gerçekleştireb<strong>ile</strong>cek.Samsung Galaxya<strong>ile</strong>si genişliyorGalaxy R modeli a<strong>ile</strong>nin en yeni üyesinin Galaxy S2’den dahadüşük fiyatta olması bekleniyor. Cihaz Android işletim sistemiüzerinde çalışıyor ve hızını çift çekirdekli 1GHz NVIDIATegra işlemciden alıyor. Super Clear LCD ekrana sahipolan Samsung I9103 Galaxy R, ayrıca 4,2 inç genişliğindekiekranıyla 480 x 800 piksel çözünürlükte görüntü sağlıyor."Galaxy S2"den 1 inç daha küçük olan telefon bunların yanısıra 8 GB dahili hafıza içeriyor. 32 GB'a kadar microSD kartkapasitesine yükselt<strong>ile</strong>b<strong>ile</strong>n telefonda LED flash ve otomatiknetleme özelliklerine sahip 5 MP kamera da bulunuyor.Panasonic’tendeğiştir<strong>ile</strong>bilir lens…Micro Four Thirds makineler ilk kez boy gösterdiktenbir yıl sonra piyasaya çıkan GF1 <strong>ile</strong> Panasonic boyut,görüntü kalitesi ve çok yönlülük bakımından büyük birsıçrama gerçekleştirmiş. GF3 <strong>ile</strong> kompakt kameradangeçiş yapanlara bir güncelleme fırsatı sunuldu. PanasonicGF3, yurtdışında 14-42 mm’lik lens aracı da dahilolmak üzere 600 $’lık fiyattan satılıyor.Toshiba’dan 3D Blu-rayToshiba’nın bu seneki Blu-ray 3D atılımının ilkhalkasını oluşturan ürün olan BDX3100KB ilk kezIFA 2010'da ziyaretç<strong>ile</strong>rin karşısına çıktı. DivX veMKV dosyalarını destekleyen bu cihaz ayrıca DolbyTrueHD ve DTS-HD Master Audio 7.1 çevresel sesteknoloj<strong>ile</strong>riyle de oldukça güzel bir şekilde anlaşıyor.Ayrıca kendine bağlanan video kameralardakiAVCHD formatlı içerikleri otomatik olarak oynatıyor.Hem BDX3100KB hem de şirketin diğer ürünü olanBDX1100 standart Blu-ray oynatıcının ekim ayındaİngiltere’de piyasaya çıkması bekleniyor.


76EYLÜL-EKİM 2011KÝ TAPFAHRİ SÖKE f.soke@cihan.com.trTARİHE GENİŞ AÇIDAN BAKABİLMEKİKİ HANIM SULTAN: HÜRREM VE MİHRİMAHAraştırmacı yazar Can Alpgüvenç tarafından kaleme alınan Hürremve Mihrimah; Osmanlı tarihinin en güçlü, en hareketli ve en çok konuşulanbir dönemine iki hanım sultanın penceresinden yeni, farklı,çoksesli, objektif ama insaf ehli bir yaklaşım sergiliyor.“Tarihçi, araştırmaya aldığı olayı bütün boyutlarıyla incelerken,laboratuvardaki bir müsbet bilimcinin titizliğini göstermeli, müşahedeettiklerinin karşısında onun kadar tarafsız olmalıdır” yaklaşımınıkendine düstur edinen yazar, tarafsızlık, ciddiyet ve objektiflik olaraküç noktayı göz önünde bulundurmuş.Üst anlatımda Hürrem ve Mihrimah’ın hikâyelerinin işlenmesikonunun rahat akmasını sağlarken, alt anlatımlarda Osmanlı’ya aitdevlet yönetimi anlayışı, vakıf müesesesinin hayatın tam da merkezinenasıl oturtulduğu, bunun sosyal hayatı biçimlendirmedeki etkisi,mimariye ait yorumlar gibi geniş bir alanda dolaşmakta Hürrem veMihrimah.Zeki Velidi Togan’dan İbrahim Hakkı Uzunçarşılı’ya, DoğanKuban’dan Baha Tanman’a, Mehmet Ali Aynî’den Mehmet Niyazi’ye…geniş bir kaynakçadan beslenen Hürrem ve Mihrimah, bilimsel değeriolan farklı ses ve görüşlerin dengeli ve lezzetli bir karışımı olmuş.Hürrem ve Mihrimah; tarihi bir hükümler sils<strong>ile</strong>si, bir manipülasyonaleti değil; bir ufuk ve iç zenginliği olarak görenlere tavsiyeolunur.İNSANA HAKİKATİNİ ANLATAN TARİHDr. Hasan YenibaşIşık Yayınları tarafından yayınlanan Peygamberler Tarihi isimli bu kaynak eser,Kur’ân’da ismi zikred<strong>ile</strong>n peygamberlerin hayatlarını ele alarak okuruna önemli birbilg<strong>ile</strong>r sunuyor. İnsanoğlunun kadim macerasına dair pek çok soru ve cevap Kur’ân-ıKerim ve hadislerin ışığında hazırlanan bu eserde. Allah, Hz. Âdem’e ilimlerin ne kadarınıöğretti? Şeytanın Âdem Aleyhisselam’a düşmanlığı yaratılışın hangi safhasındabaşladı? Şeytan cennetten kovulduğu halde Hz. Âdem ve Havva’ya nasıl musallatoldu? İnsanlığın ikinci babası olarak görülen Hz. Nuh, gemisini nasıl inşa etti? Hangipeygamberlerin kavimleri niçin ve nasıl helâk oldu? İnsanları ilk kez hacca çağıranve ilk haccı yapan peygamber kimdi? Ulü’l–azm diye bilinen beş büyük peygamberkimdi? Cinleri işçi ve dalgıç olarak kullanan peygamber kimdi? Peygamberlikzincirinin son halkası Efendimiz nasıl bir hayat yaşadı? Peygamber Efendimiz(sallallahu aleyhi ve sellem), helâk olan Semûd kavminin bölgesinden geçerken nededi, nasıl davrandı? Yeryüzünde ilk cinayet neden ve nasıl işlendi? Aynı dönemdeyaşayan peygamberler var mıydı? Hâlâ hayatta olan peygamberler hang<strong>ile</strong>ri? Hangikavim nasıl helâk oldu? Hz. Yusuf’un Hz. Yakub’a gönderdiği yelek Hz. İbrahim’inateşe atıldığında giydiği yelek miydi? Hz. Nuh’un gemisi ne tür özelliklere sahipti?Efendimiz(sallallahu aleyhi ve sellem)’in Miraç hadisesi nasıl gerçekleşti? gibi birçokilginç sorunun cevap bulduğu ibretlik hadiselerle ilgili Bediüzzaman Said Nursî veFethullah Gülen Hocaefendi’nin yorumlarının da yer aldığı kitap, insanlık hikâyesinedair ait muhteşem ipuçlarını okuruyla paylaşıyor.İlk insan, ilk peygamber Hz. Âdem’den (aleyhisselam) ilk yaratılan, Allah’ın sevgilisi sonpeygamber Hz. Muhammed’e(sallallahu aleyhi ve sellem) bütün insanların ortak tarihi, ebedîhakikatin tarihteki izleri Işık Yayınları tarafından yayınlanan Peygamberler Tarihi’nde.


EYLÜL-EKİM 201177Bedenleri Küçük Yürekleri BüyüktüKaynak YayıncılıkOsman AlagözYeni nesil hikâyec<strong>ile</strong>rdenOsman Alagöz’ünyiğitlik hikâyelerini elealdığı yeni kitabındakihikâyelerin ortaknoktası, İstiklâl Harbiyıllarındaki çocukkahramanlar ve onlarıngizli kalmış destanlarınıanlatması. Yazar; sonderece mütevazı birduruş serg<strong>ile</strong>diği kitabındaçoğu vakit kendivarlığını unutturup,kahramanın ağzındankonuşmayı, onun gözündenbakmayı tercihediyor ve bu tercihokurdaki gerçeklikhissinde çarpan etkisiyapıyor.Beyaz Perdenin Din AlgısıIşık YayınlarıDr. Mehmet Akif EnderunGünümüzde kitleleriharekete geçiren enetkin <strong>ile</strong>tişim araçlarındanbiri olan sinema, yücedeğerleri ezip geçmeve kaynağı belirsiz yenideğerler ortaya koymafelsefesinin en somutuygulama alanlarından biri.Milyonları yeni görüntüve ses tekniklerininbüyüleyici atmosferineçağıran sinemanın bireyve toplum üzerindekietk<strong>ile</strong>rinin bilincine varmakve sinemanın insanhayatında oluşturduğuyavaş ve derin devrimintarihi seyrine şahit olmakiçin nitelikli bir çalışmaylabaş başasınız.Harem'den MektepeYitik Hazine YayınlarıSongül Keçeci KurtEğitim ve Harem kelimeleriyan yana geldiğinde birtuhaflık hissedenlerdenseniz,siz de Harem konusundazihnen sakatlanmışçoğunluğa dâhilsinizdemektir. Hâlbuki 6 asırboyunca bir dünya devletiolarak hükümranlık süren;esnaf teşkilatı, ordu sistemi,sosyal dayanışmayısağlayan vakıf yapısıylahâlen dünyanın güçlüdevletlerinde örnek alınanmüesseseler teşkil eden,sadece devlet adamıyetiştirmek maksadıylaEnderun diye bir okultesis eden o yapının“Kadın ve Eğitim” bahsiniatlaması mümkün müydü?Masal İstediğin Gibi BitsinNesil Çocuk YayınlarıHatice Kübra TongarNesil ÇocukYayınları’ndan çıkanMasal İstediğin GibiBitsin, çocuklaraproblem çözebilmeve alternatif düşünceüretebilme yeteneğikazandırmak için hazırlanmış10 kitaplık bir set.Hayat, türlü zorluklar vesorunlarla dolu engebeli,inişli-çıkışlı bir yol.Yaşamak den<strong>ile</strong>n şey de,esasen, bu sorunlarlabaş edebilme sanatı.Bunun için çocukları yaşamahazırlamak demek,onlara sorunların üstesindengelebilme iradesive yeteneği kazandırabilmekdemek.


78EYLÜL-EKİM 2011SİNEMAKÖKSAL AKPINAR k.akpinar@cihan.com.trBir <strong>Zaman</strong>lar Anadolu’daCeylan’ın kamerasından Anadolu2008 Cannes Film Festivali'nde “Üç Maymun” filmiyle En İyiYönetmen Ödülü’nü alırken yaptığı teşekkür konuşmasında "Buödülü birisine adamak istiyorum: Tutkuyla sevdiğim, yalnız ve güzelülkeme..." demişti Nuri Bilge Ceylan!.. Yalnız ve güzel ülkesinin kalbiolan Anadolu’yu bu kez kendi kamerasından anlatıyor usta yönetmen.Ceylan, “Bir <strong>Zaman</strong>lar Anadolu’da” filmiyle Kırıkkale’nin bir kasabasındaişlenen cinayetin soruşturma sürecini anlatıyor. Cannes FilmFestivali’nden Jüri Özel Ödülü <strong>ile</strong> dönen filmin senaryosunu, EbruCeylan, Nuri Bilge Ceylan ve Ercan Kesal birlikte kaleme aldı. Ustayönetmen “Mayıs Sıkıntısı”, “Uzak”, “İklimler”, “Üç Maymun” filmlerininaksine bu kez “Bir <strong>Zaman</strong>lar Anadolu’da”, diyaloğun bol olmasını‘bürokrasi dünyasında konuşkanlığın iyi gelecektir’ sözüyle açıklıyor.Hikâyenin bürokrasiyle olan ‘göbek bağı’ Rus tiyatro yazarı ve modernkısa öykülerin kurucularından olan Anton Çehov <strong>ile</strong> sağlanırkenfilmde Çehov'dan birkaç alıntıyı da görmek mümkün. ”Bir <strong>Zaman</strong>larAnadolu’da” filminde Muhammet Uzunuer, Yılmaz Erdoğan, TanerBirsel, Fırat Tanış ve Ahmet Mümtaz Taylan gibi güçlü oyuncular yeralıyor. 157 dakikalık filmde her tepenin ardında ‘yeni ve farklı bir şey’çıkacakmış duygusu, ama her zaman birbirine benzeyen, incelen,kıvrılan, kaybolan veya uzayan tekdüze yollarda yaşananlar Nuri BilgeCeylan’ın maharetli ellerinden farklı bir bakış açısıyla anlatılıyor.Gösterim tarihi: 23 Eylülİlk Yenilmez: Kaptan AmerikaTommy Lee Jones varsa izlenir!..Steve Rogers, Kaptan Amerika olarak bilinensüper askere dönüşeceği deneyselbir programa katılmaya gönüllü olduğuzamanlardaki Marvel Evreni’nin ilk günlerineodaklanıyor. Kaptan Amerika olarakRogers, kötü Red Skull’ın liderliğindekişeytani HYDRA organizasyonuyla savaşmakiçin Bucky Barnes ve Peggy Carter’lagüçlerini birleştiriyor. Bakalım bu güç birleşimiRed Skull’un oyununu bozab<strong>ile</strong>cek mi?Joe Johnston’un yönettiği ve Chris Evans,Tommy Lee Jones, Hugo Weaving, HayleyAtwell’in oynadığı “İlk Yenilmez: KaptanAmerika” 40’lı yıllardaki Amerika’ya dairayrı bir fotoğraf çekiyor!.. İlk Yenilmez:Kaptan Amerika öncesinde MarvelStudios’un Marvel karakterlerine dayanandiğer yapımları olan The Avengers ise 4Mayıs 2012’de gösterime girecek.Gösterim tarihi: 2 Eylül


EYLÜL-EKİM 201179Son Durak 5Ölüm çok yakında!..2000 yılında “Son Durak” filmi vizyona girdiğinde, gerilim sinemasında yeni birdamar bulunmuştu. Tam da buradan hareketle birçok yapımcının alıntı yapmasınısağladı “Son Durak”. İyi gişe bırakan film, farklı hikâyelerin yer aldığı 10 yıliçinde beşinci kez seyirciyle buluşuyor. “Son Durak 5”teki hikâye şöyle; Otobüsyolculuğu devam ederken, Sam, kendisinin, arkadaşlarının ve birçok başkainsanın daha köprünün çökmesi sonucu ölümüne dair bir öngörü yaşıyor. Buöngörü sona erdiğinde, gördükleri gerçek olmaya başlar ve Sam panik hâlindemesai arkadaşlarından olabildiğince çoğunu, ayrıca dostu Peter ve kız arkadaşıMolly’yi felâketten uzaklaştırmaya çalışıyor. Kötü adam karakterinin olmadığı“Son Durak” serisi kaldığı yerden devam ederken, bu kez yönetmen koltuğunaSteve Quale oturuyor. Emma Bell, Nicholas D’Agosto, M<strong>ile</strong>s Fisher <strong>ile</strong> ArlenEscarpetada’nın oynadığı “Son Durak 5” 3D olarak beyazperdede!..Gösterim tarihi: 9 EylülSaçPerukçu Hamdi’nin tuhaf hikâyesi!..Zuhal Olcay’ın başrolünü oynadığı “Hiçbiryerde“ filmi <strong>ile</strong> tanınan yönetmen TayfunPirselimoğlu “Rıza” ve “Pus”un ardından üçlemesinin son halkasını “Saç” <strong>ile</strong> tamamlıyor.Tarlabaşı’nda perukçuluk yapan Hamdi’nin tuhaf hikâyesinin anlatıldığı“Saç”ta, Hamdi’nin kanser hastası olarak yalnız mücadelesine de girizgah yapılıyor.Hamdi’nin asosyal kişiliğinin yarattığı yalnızlıkla, Meryem saplantı haline geliyorve bu saplantı ona cinayet işletecek boyuta kadar <strong>ile</strong>rliyor. “Saç”ın kadrosundaAyberk Pekcan, Nazan Kesal <strong>ile</strong> Rıza Akın yer alırken filmde kullanılan metaforlar<strong>ile</strong> Hamdi’nin iç dünyası seyirciye sürprizlerle yansıtılıyor. Görüntü yönetmenliğiniErcan Özkan’ın üstlendiği filmin sanat yönetmeni Natali Yeres. Filmleri bugüne kadarBerlin, Montreal, Pusan, Edinburgh, Bafici, Sydney gibi dünyanın birçok önemlive prestijli festivallerde gösterilirken, çeşitli ödüller de kazanan Pirselimoğlu “Saç”<strong>ile</strong> 30. İstanbul Film Festivali’nde Altın Lale’yi kucaklamıştı.Gösterim tarihi: 9 EylülŞüpheYasal olanı yasal olmayandan ayıran ince çizgi...Polis dedektifi Richard Malinowski’nin (J. Dujardin) 10 yaşındaki kızıvahşice öldürülür. Suçlu kısa sürede yakalanır. Ama Richard bir türlübu çok hızlı sonuçlanan soruşturmaya inanmaz ve kendi araştırmasınıyürütmeye başlar. Başka çocuk cinayetleri yüzünden tutuklanmış olanbir seri katil, olayın gerçekleştiği gün tam da yakınlarda bulunmuştur.Genç dedektif, yasal olanı yasal olmayandan ayıran ince çizgidedolaşmaya başlamıştır. Polislikten gelme senarist Franck Mancuso,bu sefer hem senarist hem de yönetmen olarak karşımıza çıkıyor.“Commissaire Moulin”, “Fargas” gibi polisiye diz<strong>ile</strong>rin ve ülkemizdevizyona da çıkan” 36 Quai des Orfevres” gibi filmlerin senaristiMancuso çok iyi bildiği bir dünyayı, çarpıcı bir dille ekrana taşıyor veson sahneye bir de sürpriz saklıyor.Yönetmen: Frank Mancuso Oyuncular: Jean Dujardin,Laurent Lucas Dil: Fransızca Altyazı: Türkçe Süre: 122 dkÜretici firma: Kanal D Home Video


EYLÜL-EKİM 201180 KÜNYELERLE BABIÂLİ AKİF ELBİSTAN a.elbistan@cihan.com.trEYLÜL-EKİM 201180 KÜNY5-11 TEMMUZ 198711 HAZİRAN 198911 NİSAN 1992N 19999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999999211111111111111111111111111111111111111111111111 NİSİSİSİSİSİSİSİSİSİSİSİSİSİSİSİSİSİSİSİSİSİSİSİSİSİSİSİSİSİSİSANANANANANANANANANANANANANANANANANANANANANAN5-5-5-5-5-5-5-5-5-5-5-5-5-5-5-5-5-5-5-5-5-5-5-5-5-5-5-5-5-5-5-5-5-5-5-5-5-5-5-5-5 111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111111 TEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMEMMUMUMUMUMUMUMUMUMUMUMUMUMUMUMUMUMUMUMUMUMUMUMUMUMUMUMUMUMUMUMUMUMUMUMUMUMUMUMUMUMUZ 1919191919191919191919191919191919191919191919191919191919191919191919191919191919191919191919191919191919191919191919191919191919198787878787878787878787878787878787878787878787878787878787878787878787878787878787878787878787878787878787878787878787878787878787878787878


81EYLÜL-EKİM 201121 EYLÜL 1961212121212121212121212121212121212121212121212121212121212121212121212121212121212121212121212121212121212121212 EY18-24 EYLÜL 19885 TEMMUZ 1978181818181818181818181818181818181818181818181818181818181818181818181818181818181818181818181818181818181818181818-2-2-2-2-2-2-2-2-2-2-2-2-2-2-2-2-2-2-2-2-2-2-2-2-2-2-2-2-2-2-2-2-24 EYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYEYLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜLÜL 19191919191919191919191919191919191919191919191919191919191919191919191919191919191919191919191919191919191919191919191919191919191919191919888888888888888888888888888888888888888888888888888888888888888888888888888888888888888888888888888888888888888888888888


82EYLÜL-EKİM 2011Yayıncılıkta 3DHÜSEYİN ARICInsanoğlunun ses ve görüntü algılamalarıiçin yaratılan organları2 şer tane yaratıldı. Bundaki esasİhikmet boyut kavramıdır. Boyut veyön algılarımız, göz ve kulaklarımız 2 şeradet olmasıyla mümkün olmuştur. Beynimizekulaklar aracılığı <strong>ile</strong>t<strong>ile</strong>n ses kaynağını,iki kulağın algısı ve bu algılar <strong>arasında</strong>kifarkın beynimiz tarafından yorumlaması<strong>ile</strong> konumlandırılabiliriz. Aynı şekildegözlerimizin algıları ve bunlar <strong>arasında</strong>kifarkın beynimiz tarafından yorumu sayesindegördüklerimizi üç boyutta algılayabilmekteyiz.Bu makalemizde 3 boyutlu görmemizisağlayacak yayıncılık ekipmanlarını, görüntününkameralarla kayıt edilmesindengözlerimize kadar geçen sürecini inceleyeceğiz.Yayıncılıkta 3 boyutun temelleri yaklaşık1860 yıllarında yaygınlaşan stereoskoplaradayanır. Bu cihazların çalışmaprensibi iki gözün yakın ama farklı görüntülerebakmasına dayanmaktadır.Viewmaster diyeb<strong>ile</strong>ceğimiz kartujlumodelleriyle çoğumuzun evine giren cihazlargünümüzde yerini temel mantığıaynı olan 3D kameralara bırakmaktadır.24 adet fotoğraf içeren bu kartuşlardasağ ve sol göze denk gelen fotoğraf kareleriküçük farklarla aynı karelerdir. Yanibunlar 12 adet farklı fotoğraf içermektedir.Gözler ve beyin 3 boyutu oluşturmakiçin nasıl ortak çalışmaktadır. Bunu irdelediğimizde8 temel unsur göze çarpmaktadır.Bunlar;1. Netlik2. Perspektif3. Üst üste gelme, öndeki nesneninarkadakini kesmesi4. Işık ve gölge5. Renk yoğunluğu ve kontrast6. Yakınsama ve ıraksama7. Aynı nesneyi 2 gözün farklı görmesi8. Video için bağıl hareketBu unsurların kaynakta iki gözümüzeayrı ayrı hitap edecek doğru kayıtlarıve doğru göze doğru kayıtların doğrubir şekilde <strong>ile</strong>tilmesi sayesinde 3 boyutluyayıncılık mümkün olmaktadır.65mm’lik göz merceklerimizin odakları<strong>arasında</strong>ki uzaklık burada cihazların


EYLÜL-EKİM 201183oluşturulması ve çekim tekniklerindealtın kuralı belirlemektedir.Çekimlerde, kamera ve objektif <strong>ile</strong>bütünleşik hale getirilmiş kameralarkullanılabilindiği gibiBazı model kameralar uygun bağlantıaparatları <strong>ile</strong> dikey ya da paralelkullanılabilmektedir. Dikey kullanımlarbirbirine 90 derece açı ve aralarındakiyarı geçirgen bir aynadan oluşmaktadır.Bu kullanımda dikeyde kullanılankamera ister üstte ister altta dursunher iki durumda da denge sorunu oluşturmaktadır.Paralel kullanımlar, birbirineuygun mesafede yan yana konulmuşkameradan oluşab<strong>ile</strong>ceği gibi birbirinedoğru bakan 2 kamera ve bunlarınortasına her iki kameraya da görüntüvereb<strong>ile</strong>cek iki aynanın yerleştirilmesi<strong>ile</strong> de oluşabilmektedir.Bu sistemlerde referans sinyal girişleriolan ortak kumanda ed<strong>ile</strong>b<strong>ile</strong>nzoom, netlik sistemleri kullanılabilmektedir.Kameralarda beyaz dengeside aynı olmalıdır.Post prodüksiyonve prodüksiyon tarafındakullanılan VTRve görüntü masalarısağ ve sol kameralarıeşzamanlı kayıt veyönlendirmeye uygunüretilmişlerdir. Bundandolayı çift kablolamagerektirmektedir.Son zamanlardabu sorunu minimize etmek için profesyonelkullanımlarda çift katman HD4:4:4 yayın taşıyab<strong>ile</strong>cek tek arayüz olan3G SDI arayüz tanımlanmış ve kullanılmayabaşlanmıştır. Tüketici tarafındaise tek kablo bağlantısı <strong>ile</strong> bunun sağlanabildiğiHDMI V1.4 tanımlanmıştır.Elimizde iki göze uygun kaydedilmişmedia var, bunu ekrana nasıl yansıtacağızve insanın onu farklı farklı algılamasınısağlayacağız. Bu konuda yarışanmonitör ve projektör üretic<strong>ile</strong>ri kimisiekranda görüntüyü renk <strong>ile</strong> polarizeetmiş ve eşzamanlı vermiş, kimisiekranda görüntüyü sağ ve sol olarakeşzamanlı vermiş kimisi üst ve altta eşzamanlıvermiş kimisi de farklı alan yadaçerçevede sağ ve sol görüntüyü sıralıvermiş. Bütün bunlarda çözünürlüğünya da çerçeve oranının yarıya inmesikaçınılmazdır. Bu görüntülememantıklarını irdelediğimizde sağ ve solgörüntünün renk <strong>ile</strong> polarize edildiğiekranlarda bu görüntünün sağ ve solufarklı farklı algılaması için kırmızı veonun tam tersi (kırmız ve cyan cam üstüste koyarsanız hiçbir şey göremezsiniz.)Cyan renkli camların kullanıldığıgözlükler kullanılmıştır. Ticari olaraksağ cyan sol kırmızı standart olarakoluşmuştur. Birbirine ters olan başkarenklerde kullanılabilir görüntüler onagöre polarize edilmeli ve o renklerdegözlük camları kullanılmalıdır. Tek ekrandasağda sağ, sol solda sol görüntüyügöstermede ya da sağı üstte solu alttagösterme mantığı <strong>ile</strong> çalışan sistemlerdede gözlerimizin bunları algılamasıiçin polarize gözlük kullanmak durumundayız.Yatayda bölme işlemindeyatay, dikeyde bölmede dikey polarizegözlükler kullanılabilinir. Bu tip durumlardaKafamızı ekrana tam olarak diktutmak durumundayız. Dairesel polarizegözlüklerle bu problem kısmen çözülsede kesin çözüm olmamıştır.En son gelinennoktada alan veya çerçevelerdesağ ve sol görüntüfarklı çerçevelerdegösterilmesidir. Örnekolarak bir çerçevedesağ bir çerçevede solgörüntü verilmesi şeklindeçalışan sistemlerdesağ gözün sağ görüntüyüsol gözün solgörüntüyü algılaması nasıl sağlanabildi?Gözlerimizi sıralı bir biçimde saniyede50 defa açıp kapatamayacağımızagöre bunu sağlayan bir gözlük yapılmalıydı.Bunun için maliyetleri birazyüksekde olsa aktf led camlı gözlüklericat edilmiştir. Bu gözlüklerde saniyede200 defa cam karartılıp açılmaktadır.Bu mantıkta çalışan ve bu gözlüklerinnegatif yanlarının azaltılması <strong>ile</strong>ortaya çıkan farklı dalga boylarına farklıtepk<strong>ile</strong>r veren aktif gözlük camları daicat edilmiştir.Hangi mantıkla çalışırsa çalışsıngözlüksüz bir 3D seyretme bu sistemleringeleceği son nokta olacaktır. Şimd<strong>ile</strong>rdebilim adamları hareket ettirdiğimizdefarklı görüntüleri gördüğümüzplastik kartlardan yola çıkarak çiftekranlı paralel bariyerli ekranlar üzerindeçalışmaktadırlar.Yayıncılıkta 3boyutun temelleriyaklaşık 1860 yıllarındayaygınlaşanstereoskoplaradayanır. Bu cihazlarınçalışma prensibiiki gözünyakın ama farklıgörüntülere bakmasınadayanmaktadır.


86 SEPTEMBER-OCTOBER 2011‘Ours didn’t allow meto meet with Gülen’“Because of the peer pressure, youcannot say everything in every district.Before the elections, when Isaid ‘AK Party gets 50 percent ofthe votes’, the people around mewere saying, ‘you were not likethis, you’ve changed’. When youlook at the actions taken inTurkey, you see a reality, whetheryou agree with me or not. It’simportant to read that reality.”KÖKSAL AKPINARurkey recognized him with the news heTmade in 32.Gün (32nd Day). In additionto being graduated from Ankara University– Faculty of Communication, he worked as archive,montage assistance, director, reporter assistant,reporter and chief editor, he is also a selfeducatedjournalist, Mr. Cüneyt Özdemir. Breakingthe routines with the “beşN birK" named programthat he prepared and presented in CNNTürk, Özdemir is nowadays dealing with televisionbroadcasting in the virtual world with ‘DiPnotTV’ which he has founded. Cüneyt Özdemirmade an interview with the <strong>Cihan</strong> News Magazineand we have handled the social and classicmedia as well as why did he separate his way withSoner Yalçın, who is arrested due to the Oda TVcase, with him. Whilst Cüneyt Özdemir said concerningthe 12th of June election results that thevotes get by AK Party hit most of the people like aton of bricks, he received the reaction of the mediabefore the elections, media said ‘you’ve changed’to him against his ‘AK Party gets 50 percent of thevotes’ words. It would have been good if the reactionto Özdemir was limited with this, he hadbeen judged with being a supporter of Gülen orhis commissioner since he had met with FethullahGülen in Pennsylvania!.. Wh<strong>ile</strong> Cüneyt Özdemirsays, ‘The names who I was seeing as friends atone time were the ones who were leading thepsychological attrition campaign.’, he is also expressingthe peer pressure on him.


88 SEPTEMBER-OCTOBER 2011Economy editors gave bad mark to thecredit rating entities: They are likeelephants in the glassware storeThe credit rating entities play an importantrole in the determinationof the countries in the eyes of theinvestors with the marks they give. However,each step taken by such entities thatare claimed with not foreseeing the globalcrisis is the subject of a criticism. Theeconomy editors are also reactive againstthe entities that have dropped the mark ofUSA wh<strong>ile</strong> there were European countriesthat did not improve the report of Turkeyalthough the performance being exhibited.The ones directing the economy pagesassimilate these entities that are beingcriticized with acting “inconsistent” to the“elephants in the glassware store”.American centered credit rating entitiesStandard & Poor's, Moody's andFitch hold 95 percent of the market.These three entities are conducting ratingapproximately for 1 century. In additionto the general economic status,whether the states internalize democracyor not and the comfort of the investmentenvironment are also taken intoconsideration during the credit rating ofthe countries. As of the mark of the ratingentity is announced as negative, thebottoms of the stock markets of the statesstarted to be seen. Therefore, the ratingof the countries within the world economiesbecomes interrogable.However, at the current point, theseentities are also started to be interrogated.Since 1941, the long term creditmark of USA was kept at ‘AAA’, whichis the highest investment level, howeverafter the Standard & Poors has droppedits mark by one level, a financial stormhas started and so the attraction is takenon these entities. <strong>Cihan</strong> Magazine hasspoken about the current point of thesecredit rating entities and the prestigeloss they are exposed to with the economyeditors of the newspapers.


90 SEPTEMBER-OCTOBER 2011ŞALOM GAZETESİ YAYIN YÖNETMENİİVO MOLİNASSHALOM CHIEF EDITOR MOLİNAS:There Is The Blood Of CıvılOn The Ground, Israel ShouldApologıze From TurkeyBİNTERVİEW: GÜRKAN TUZLUeing established by a Turkish JewishSociety member namedAvram Leon in 1947, the newspapercontinues its life since 64 years.Majority of the authors are formed ofvolunteers and only 12 people are workingat the newspaper. The Chief Editorİvo Molinas had taken various volunteertasks since year 1990 and as ofyear 2009, he has undertaken that position.Realizing many innovations inthe newspaper from the layout of thenewspaper to the content, Molinas hasalso activated new magazines in orderto take the attention of the juven<strong>ile</strong>s.We made an interview with Molinas,who is working as a director in aprivate company, and he has answeredour questions concerning the establishmentof the newspaper and how it cametoday, the problems of Jewish societyin Turkey, the Marmara crisis betweenTurkey and Israel as well as therelations with the national media, etc....


92 SEPTEMBER-OCTOBER 2011“Sports websites" set theheadline of the newspapersIf the issue is sports, and if thatsport is football, then everythingbecomes details and footballstamps on the agenda. If you arein a country where the newspapersare started to be read from the backpage, where the sports news makemore rating than the evening news,then you cannot exclude the internetjournalism here.Regardless from the person whoyou talk to, from the top director of acountry to the Chief of Staff, from a famousbusinessman to a trade craftsman,the word turns and always cometo sports, and if that sport is football asa common point, then I think it won'tbe right to neglect the sports websites.The alteration experienced by Turkeywithin the years has directly affectedthe sports journalism. Initially the black –white years’ television audiences pass tothe colored television. And made peakafter the private televisions started tomake broadcasting in 1980s. After a certainperiod of time, sports channels startedto be founded. This case has formed aserious threat for the sports newspapers.As years gone by, the sports sites activatingon internet started to be the majoractors of the sports media.The number of these sites increasesday by day and today many people preferto track the virtual media instead ofreading the newspapers or watching thetelevision and the glances of the sportsfans also turned to these sites. The directorswho recognized the interest ofTurkish people especially to the footballhave started to take the news to theagenda in order to have the necessaryhits. And when the sports sites started tobe developed, some problems raised betweenthem. Wh<strong>ile</strong> the accuracy or improprietyof the news published in thenewspapers bind that entity, the sportssites taken each claim to the agendasand collected the hits through presentingthem to their followers.The sports internet pages startedto lead the interesting transfer newsgenerated by the newspapers duringthe transfer period, and even startedto set the headlines of the newspapers.The directors who cannot be accessible,the managers who are willingto announce their names and particularlyto make name through sellingfootball players reach their targetsvia these sports internet pages.


94 SEPTEMBER-OCTOBER 2011Turkey heard thescream of ApoyevmatiniSomali is leaving the most droughtdays of last 60 years. Particularlythe children, every day hundredsof people are dying due to thehunger, thirst and disease caused by thedrought. The experienced drama is notonly the test of people living in Somali,but also the test of world with hungerand humanism… Wh<strong>ile</strong> the peoplethere are fighting for living, even for tellingthe drama there, standing in front ofthen, pushing the shutter release, the recordingbutton of the camera...It hurts usto even see the drama in Somali on thenewspapers and televisions. What aboutmaking this drama a topic of news? It’snot easy as it seems…You start to seethe Somali people waiting for a handto help wh<strong>ile</strong> you are landing off at theairport. You feel sorrow when you seetheir eyes saying "Did you come herefor help?". After you complete your proceedingsat Mogadishu Airport, as yougo towards the city center, you see theweak goats running around as well asthe black faces squeezed between rawbonedthin fingers and widely openedeyes waiting with a hope.


<strong>Cihan</strong> <strong>Haber</strong> Dergisi Abonelik FormuKişisel Bilg<strong>ile</strong>riniz (Lütfen formu büyük harflerle doldurunuz)Adýnýz : .......................................................................................................Soyadýnýz : .......................................................................................................İletişim Bilg<strong>ile</strong>riniz (Aşağıdaki bir <strong>ile</strong>tişim bilgisi zorunludur)Ev Telefonu : 0Ýþ Telefonu : 0Ýþ Telefonu : 0Ödeme TercihlerinizAbonelik adedi : .................................................................................Yýllýk peþin ödemek istiyorum : Kredi Kartý NakitTaksitle ödemek istiyorum : Kredi Kartý NakitAdres Bilg<strong>ile</strong>rinizÝl : ........................................ Ýlçe :...................................................Semt : .......................................................................................................Mahalle : .......................................................................................................Cadde : .......................................................................................................Sokak : .......................................................................................................Site : .................................................................... Blok :......................Apartman : .......................................................................................................Numara : Bina : ..................... Kat : .............. Daire : ......................Mekân : Konut Ýþyeri KurumFatura Bilg<strong>ile</strong>rinizTicari unvan : .......................................................................................................Vergi dairesi : ......................................... Vergi No: ........................................Özel Bilg<strong>ile</strong>rÝl : ........................................ Ýlçe :...................................................Doðum yeri : .......................................................................................................Doðum tarihi : .......................................................................................................Cinsiyet : .......................................................................................................E-mail : .......................................................................................................Meslek : .......................................................................................................Öðrenim : .......................................................................................................Abone yapanAdý soyadý : .......................................................................................................Telefon numarasý : .......................................................................................................Abonelik İçin:Tel: 212 454 88 88Faks: 212 454 14 73e-mail: z.yildirim@cihan.com.tr<strong>Cihan</strong> <strong>Haber</strong> DergisiA.Taner Kışlalı Cd. No. 6Yenibosna - İstanbul


96 SEPTEMBER-OCTOBER 2011<strong>Cihan</strong> News Agencybecame a bridge betweenRussia and TurkeyAchieved a strategic partnershippoint with Russia as a result of the“trouble free” foreign policy approachwith the neighbors, Turkey carriesits relations in economy, politics and culturalarena one step forward in each day.Two countries that removed the visa forone month visits develop joint approachesin terms of foreign policy particularlyfor the security of Black Sea. Expecting torank first in year 2011 with 4 million tourists,Russia strengthens its relations withTurkey through Mersin Akkuyu nuclearpower plant in addition to the fuel andnatural gas. The total foreign trade volumetarget of two countries for the followingfive years is 100 billion dollars. The contributionof the directors of the countries,the media, particularly the <strong>Cihan</strong> NewsAgency is very important in terms of thedevelopment of the relations.Concluded a partnership agreementwith one of the greatest agencies of Russia- Ria Novosti, <strong>Cihan</strong> News Agencyshares the analysis, images and photographsand transfer the developments inRussia to its subscribers in a reliable andfast manner from the first source. Beinginvited to an international forum titles“Media of Future” held in Moscow, thecapital city of Russia, <strong>Cihan</strong> News AgencyGeneral Director Abdülhamit Bilicimade a speech in the forum and said thatthe approach concerning the annihilationof the traditional media changes betweenwest and east and that the best exampleof this is the circulation of <strong>Zaman</strong>newspaper that is exceeding 1 million.THE READER BECAME A PART OF THE NEWSThe Guardian newspaper Chief EditorAlan Rusbridger emphasized that definingthat transformation will be insufficientonly with development expression sincemany simultaneous revolutions are experiencedin the media. The cooperation isas important as competition according toRusbridger who mentioned that the mediabecame introverted cannot stay on its foot.Recording that not agreeing with theopinions concerning that the social networksand blogs will leave the traditionalmedia behind, AP Deputy Chief EditorThomas Kent’s opinion is that many peopleneed a couple of news source to whichthey can rely on. This is out of the area offeredby Twitter. Assimilating the professionaljournalism to a supermarket offeringmany products at the same time, Kentsaid, “You know that the products thatyou will purchase from there will be freshand have good quality. We are not goingto the land to collect the products.”


Bank Asya’dan,yola çıkanlarayönünü gösterenKOBİ Bankacılığı:Çobanyıldızı<strong>Türkiye</strong> çok büyük. Daha da büyüyecek.“Ülkem büyüdükçe ben, ben büyüdükçe ülkem büyür”diye yola çıkanların artık bir rehberi var.Çobanyıldızı. <strong>Türkiye</strong>’nin yeni nesil KOBİ Bankacılığı.Hedefinizi büyütmek ve yeni başarılar yaşamak için...

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!