13.07.2015 Views

Yazar emekli olur mu?

Yazar emekli olur mu?

Yazar emekli olur mu?

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

KÝ TAP ZAMANIROMANYeni çaa eski fenomen: Jane AustenSyrie James, Jane Austen’n Kayp Anlar adl kitabnda romancnn hayalî anlarnanlatabilmek, bir baka deyile yazarn sesini yakalayabilmek için aklnagelen her yolu denemi. Austen’n romanlarn defalarca oku<strong>mu</strong>, mektuplarnsatr satr incelemi, hayatn geçirdii iki evi bile ziyaret etmi.JANE AUSTEN’IN KAYIP ANILARI, SYRIE JAMES, ÇEV. FGEN BNGÜL, EVEREST YAYINLARI, 280 SAYFA, 15 TL7 OCAK 2013 PA ZAR TE SÝ19 .ÖMER AYHANasrn ilk büyük romancsJane Austen,21. asrda nasl olupda bir fenomene dönütü? Austen nicedirokunagelen bir yazar. Gelgelelimson on yldaki popülaritesini açklamakiçin edebiyat tek bana yeterlideil. Bayapt olarak görülen -enazndan en çok okunan- roman Gururve Önyarg, bir televizyon uyarlamas(1980) ve üzerinde epeyi oynanmbir senaryoyla çekilen gençlik komedisi(2003) bir yana, dört ba ma<strong>mu</strong>rbir sinema lmi olarak ikinci kezçevrilmek için (1940-2005) 65 yl beklemekzorunda kald. Kimi klasik romanlarksa faslalarla defalarca seyircikarsna çkarken Austen adetaunutul<strong>mu</strong>tu. Romanlarna gösterilenyenilenmi ilgi, ksa sürede yazarüzerinde younlat. Austen’n hayathikâyesi üzerine bir lm de (BecomingJane-2007) kesmedi Austen hayranlarn.Fanatik okur kitlesinin hikâyesibile bir lme konu edildi (The JaneAusten Book Club-2007). Tarihleri, sonbe on yln yazara getirdii görülmemipopülariteyi gösterebilmek içinözellikle belirttim.AUSTEN NEDEN LG GÖRÜYOR?Bu youn ilgiye sosyolojik birtakmaçklamalar getirilebilir. Fantastikedebiyat ve uyarlamalar ortalkasp kavururken, gerçekçilik ve romantizmi,idealize edilen ‘eski güzelgünler’in alâmet-i fârikas olarak yorumlarsak,geni kitlelerin aradklarkayna Austen’n romanlarnda fazlasylabulduunu söyleyebiliriz. Bunoktada Syrie James’in roman JaneAusten’n Kayp Anlar’n ilgiyle okudum.Ne var ki bu ilginin bir beenidenziyade soru iaretlerine dönütü-ünü batan belirtmeli.Syrie James, Austen’n hayalî anlarnanlatabilmek, bir baka deyileyazarn sesini yakalayabilmekiçin aklna gelen her yolu denemi.Austen’n romanlarn defalarca oku<strong>mu</strong>,mektuplarn satr satr incelemi,hayatn geçirdii iki evi bile ziyaretetmi. Peki bunca ‘emein’ kar-lnda James bize neler veriyor,kurcalamaya balayalm o halde.4KURMACA MI, HAYAT HKÂYES M?Syrie James, sonsöz niyetine kalemeald “<strong>Yazar</strong>n Notu”nda öyle diyor:“Sizi tersine inandrma çabalarnn tümünekarn, bu kitap bir kurgu çalmasdr.Ancak romandaki kurgu öeleriJane Austen’n hayatnn bilinengerçekleri içine skca oturtul<strong>mu</strong>tur.”Sorun da burada balyor. Austen’nhayatnn bilinen gerçekleri içine skcaoturtulan kurmaca öelerinin önemlibir bölümü, James’in Jane Austen’neserlerinden ödünç ald sahnelerdenoluuyor.Gotik edebiyattan hazzetmeyen,hatta bir kitabnda türün parodisini deyapan Austen’n gerçekçi bir yazar olduukonusunda kimsenin kukusuyok. Yakn çevresini gözlemleyip dönütürerekromanna malzeme saladda bir noktaya kadar anlalabilir.Ne var ki Jane Austen’n Kayp Anlar,bilhassa Akl ve Tutku ile Gurur veÖnyarg’nn tuhaf bir karmndan mürekkep.Hatta yazar sk sk dipnotlarla,okuduunuz sahneyi Austen lancaromannda bu yüzden kullanm olmalgibi akl yürütmelere kadar vardrmii. Handiyse Jane Austen’n sadeceyaadn yazan bir yazar olduunoktasna geliyoruz. Hatta bu karlatrmalaro kadar sk yapyor ki, bire birAusten romanlarndan esinlendii kimisahneleri dipnota eklemeyi her naslsa‘unut<strong>mu</strong>’. Gurur ve Önyarg’nn bakahramanElizabeth Bennet’n sonradanâk olaca Bay Darcy’nin önündeistemeden piyano çalmas ve Darcy’nin,“söylediinizden daha iyi piyano çalyorsunuz”dedii bölüm, romandaJane Austen’n bandan geçiyor.Jane Austen’n anlarnda tantmz,kurmaca â Bay Ashford’a gelince,onun da Bay Darcy’ye çok benzemesineherhalde yukardaki verilernda pek de armayacaksnz.Bay Ashford’la evlendirilmek istenengenç Isabella’nn âk oldu-u Bay Wellington ise, belli ki Gururve Önyarg’nn kötü ahlâkl kahramanBay Wickham’dan mülhem. Onungibi kumara dükün, paragöz ve yalanc.Bu noktada Syrie James’in istemedende olsa Jane Austen’n okurdakiimgesine zarar verdii söylenebilir. Hayalgücünden yoksun, ancak yaadklarndanyola çkabilen bir yazar portresiçizili romanda. Kitap çevrildii dillerdehem çok sevilmi, hem de bu göndermelerdenötürü birçok okurca eletirilmi.Okurun bak açs kitapla kurulanilikinin daima tek belirleyicisi.Öte yandan, James’in yöntemi de sorunlu.Kitap, Jane Austen’n kendi kalemindenanlar olarak sunulduunagöre romann çats da bir anlar demetineuygun olarak kurulmalyd. OysaJane Austen’n Kayp Anlar, tastamamotobiyograk roman gibi düzenlenmi.Kalabalk ortamlarda kurulan uzun diyaloglarnbir anlar bütününde kendinebunca yer bulmas inandrc deil.DOAL VE NANDIRICI DYALOGLARBunca tenkitten sonra gelelim kitabngüzelliklerine. Syrie James’in özenli kalemindeJane Austen’n sesi okuru yadrgatmyor.Özellikle ngiliz krsalnntasvirleri ve mekân anlatm Austen’nromanlarndaki gibi pitoreskin baarlörnekleriyle dolu. James, diyalog yazmndada doal ve inandrc. Austen’nhayalî ak macerasn da çok satarlaraözgü bir akclk ve merak duygusuylabatan sona baaryla yürütüyor.Ancak Jane Austen’n Kayp Anlariçin, konu ettii yazarn eserleri gibi iyibir edebiyat örnei demek zor. Daha ziyadekolay okunan, sevimli bir çadamasal diye tanmlanabilir. Son olarakenteresan bir noktaya deineceim.Everest Yaynlar, çeviri konusunda güvenduyabileceimiz yaynevleri arasndaöne çkanlardan. Gelgelelim, kitabnkünyesine itimat edersek, Amerikal biryazarn ngilizce kaleme ald roman,bugüne kadar -takip edebildiim kadaryla-sadece ngilizceden çeviri yapanbaarl çevirmen Figen Bingül spanyolcadançevirmi. Ben buna pek ihtimalveremedim. Olsa olsa kitapta zamanzaman karmza çkan tashih hatalarnnen talihsizidir diye düünüyorum.ayet yanlyorsam, özür dilemeyiborç bilirim.


KÝ TAP ZAMANIYILIN KTAPLARI7 OCAK 2013 PA ZAR TE SÝvererek açklar. Herhangi bir düün, sradanbir insann elinde ölüp gidecekken,airin dokunuuyla yeni bir dünyaolabileceini iiri merkeze alarak gösterir.Çünkü air sözcüklerle hayal kurar.Söze dokunur, onu canlandrr.iir, sözün yazglarndan biridir.”(“Neden Baka ey Düünürken iir Okunmaz?”,Necip Tosun, say: 76)Müslüman Toplum, Ernest Gellner, Çev.:Müt Günay, Kabalc Yaynlar“Gellner’n MüslümanToplum’daortaya koydu-u antropolojikmodel, bniHaldun’un ehirve kabile diyalektiindenesinle,‘güçlü toplum,zayf devlet’ ikili-ine dayanr. Buna göre, bütün Müslümantoplumlarn tarihi, devlete kartoplu<strong>mu</strong>n mücadelesi üzerinden okunabilir.Bu, bir anlamda modern dünyadasivil toplum ve devlet arasndakiilikiye benzer. Siyasetin temelinioluturan bu iliki, devletin iktidar aygtnakar, toplu<strong>mu</strong>n direnme odaklargelitirmesiyle ekillenir. “(“Müslüman Toplumlar Anlamak, AmaNasl?”, Süreyya Su, say: 77)Esir ehrin Hür nsan Kemal Tahir, SezaiCokun, Dergâh Yaynlar“Doktorasn KemalTahir üzerineyapan akademisyenSezaiCokun, büyükyazarn hayatnnve edebiyatnntüm dönemlerini,eserlerinive kirlerini incelediiEsir ehrin Hür nsan Kemal Tahiradl kitabyla önemli bir kaynak sunuyorbize. Esir ehrin Hür nsan, KemalTahir’i ‘nsan’, ‘Eserleri’ ve ‘Fikirleri’olmak üzere üç ana balkta derinlemesineele alyor.”(“Esir ehrin Hür Düünen nsan”, Efe Ertem,say: 79)James Joyce Hayat ve Eserleri, Richard Ellmann,Çev.: Zafer Avar, Kabalc Yaynlar“Joyce’un sembollerle yüklü, destanlarla,mitolojiylebeslenen, sözcükoyunlarnn çouzaman hikâyeninönüne geçtii kitaplarnokumakçok kolay deildir.Onun eserlerindeve yaamndaihtiamdanuzak olan yücelii gören RichardEllmann’n bu dev biyograsini deokumak epey zahmetli. Ama ‘okurunufethetmek yerine fethedilmeyi arzulayanJoyce’u’ sevenler, onun Joyceiçin söylediklerini sonunda anlayacaklardr:‘…Her eyi kuatc, amanszve <strong>mu</strong>hteem olmak Joyce’un yüceliküslubudur. Zor bir üsluptur amaFinnegan’s Wake’te olduu gibi sonundaödüllendirilecektir.’”(“<strong>Yazar</strong>larn Oklukirpisi James Joyce”, A.Esra Yalazan, say: 79)Rimbaud, Graham Robb, Çev.: Süha Sertabibolu, Bankas Yaynlar“iir çevirisi konusundakitartmalarbir yanabrakrsak, yaptlardilimizeoldukça yetkinisimler tarafndanaktarlanRimbaud’nunyaamna dairen kapsaml incelemelerden günlerdemerakllarnn ilgisine sunuldu. Bankas Kültür Yaynlar’nn biyogra- serisinden çkan Graham Robb’unyaklak 550 sayfalk çalmas, airhakkndaki yar mitsel öyküleri de esgeçmeden, belgelere dayanan akademikbir özellik tayor.”(“Bir ölendi Yaamm”, Kemâl Yanar,say: 79)Piraye’ye Mektuplar, Nâzm Hikmet,Haz.: Memet Fuat, Yap Kredi Yaynlar“Memet Fuat’ndedii gibi ‘balbana bir çlk’bu mektuplar.Nâzm’n,1933’ten 1950’yekadar on yedi ylboyunca çeitli cezaevlerindenyaz-8d mektuplarn ilkinde ‘Ben seninle,sana dair yalnz iir diliyle konuabileceimartk galiba!..’ diye yazmasbir tesadüf olarak m okunmal? YoksaNâzm 581 mektupta aknn, dramnn,ümidinin, davasnn iirini mektuplaram dönütürmütür? Buna okurkarar verecek elbet. Ama Nâzm’n onyedi ylnn her bir ayrntsn okuyanlarnhastalk, paraszlk ve kederin dndafark edecei en baat duygu, onunölümün eiine geldii anda dahi kaybetmediiümididir.”(“Bende Senden Kalan Hayal…”, SakineKorkmaz, say: 80)slam Dünyasnda Kitabn Tarihi, JohannesPedersen, Çev.: Macit Karagözolu, KlasikYaynlar“Pedersen’in kitabndasatrlarkoar adm, nefesnefese izledi-imiz bir ksmda ‘Varrâklar veKitapçlar’n anlatldbahis. Kitaplarçoaltma/nüsha çkartma/istinsahetme iini meslek haline getirenkimselere verilen ad ‘varrâk’. Geçiminibu yolla salayanlara ‘nessâh’ da deniyor.Varrâklar hem ait olduklar medeniyete,içinde yaadklar topluma büyükhizmetlerde bulun<strong>mu</strong> hem de bu vasflarylakültür tarihinin gözdesi ol<strong>mu</strong>lar.Varrâklarn hizmet ettii, i yapt kiilervar. Örnekse, müellier, hükümdarlar,kütüphane kurmak isteyen varlklinsanlar, <strong>mu</strong>tlaka bir varrâkn kapsnçalmak zorunda. Hatta baz mehur yazarlarnözel varrâklar var.”(“slam Dünyasnda Kitabn Tarihi”, TuranKarata, say: 82)50 Yllk Sr, Fatih Uur-Mustafa Gürlek,Zaman Kitap“Darbeye zeminhazrlamakiçin cuntaclarnordu içindeki gücünüve skyönetimifrsat bilerektahrik etti-i Ankara ve stanbulolaylarndaprovokasyonlarnasl gerçekleti? Harbiyelilerin yürüyüündeneler yaand? BabakanMenderes’i ve bakanlar kimler kandrd,nasl yönlendirdi? Ona göre darbeninnedenleri neydi? Bütün bunlarncevaplarn kitapta bulabileceksiniz.Türkçe ve Osmanlca notlar, fotoraar,belgeler ve bir GenelkurmayBakan’nn demokrasi manifestosuniteliindeki savunmalar yakn tarihimizek tutuyor.”(“Darbe Maduru Bir Genelkurmay Bakan”,Ahmet Yavuz, say: 82)Hadiye’ye Mektuplar, Reat Nuri Güntekin,nklâp Yaynlar“Mektuplardabeni en çok artanReat Nuri’ninçocuk ruhlu olu-u, daha dorusubu halini koruyabilmesiydi.Milletvekillerinin,müfettilerinarasnda,hatta toplantlardaönünde kalem kât, Hadiye’yegizli gizli mektup yazmaktan çekinmeyenReat Nuri, onca kalabalkta yalnz,daima yalnz kalm. Bu yalnzlk yazarnanlalamamasndan ziyade mizacndangeliyor. Hadiye’ye ve ailesinene kadar dükünse, insanlara o kadaruzak. Sk sk uzun tren yolculuklarndahayallere dalmann lezzetinden bahsediyor.Akrabas Ruen Eref’in davetlerinihangi bahanelerle atlatp odasnaçekildiini, arkadalarnn düünlerinegitmemek için uydurduu mazeretleribirer zafer gibi anlatan Reat Nuri, yalnzldost bellemi.”(“Reat Nuri’den Evine Mektuplar”, ÖmerAyhan, say: 83)Sadeletirilmi Lem’alarBediüzzaman’ndevrin hastalklarnabir reçeteolarak telif ettii,edebi yönü,kelime zenginlii,<strong>mu</strong>sikisi ve ifadeasaletiyle birbeyan abidesiolan Külliyat’ndört ana kitabndan Lem’alar, daha rahatanlalmas için sadeletirildi. SadeletirilmiLem’alar yln en çok konuulan veilgi gören eserlerinden biri oldu.


KÝ TAP ZAMANIROMANTabiatla karde romancJean Giono’nun Sevincim Eksilmesin Yeter ki adl roman, dierkitaplarnda olduu gibi yazarn doup büyüdüü Provence’nlk Akdeniz ikliminden, mavimsi renginden, modern hayatnkurallaryla henüz bozulmam dokusundan izler tayor.SEVNCN EKSLMESN YETER K, JEAN GIONO, ÇEV.: ORÇUN TÜRKAY, YKY, 388 SAYFA, 26 TL7 OCAK 2013 PA ZAR TE SÝ?BA. ESRA YALAZANaz yazarlar tabiatn gücünüoluturan parçalar,çocuunu merhametlekorumak ister gibi sever. Onlarla çok skkarlamazsnz ama sürprizli cümleleriylebulutuunuzda çocukluunuzunmeyve bahçesini hatrlatan o kokuyuhissedersiniz. Belki ayrntlar hatrlayamazsnzama insann özündeki çekirde-i açp olanca sayetiyle göstermek istergibi fsldadklarnda o tandk hisle ürperirsiniz.Serseri bulutlar, tutkulu nehirler,kayp yldzlar, boynu bükük koyunlar,erken to<strong>mu</strong>rcuklanan aaçlar, etraflarndagörüp anlamlandrmaya çaltklarher ey insanln büyük hikâyesinianlatr onlara.Varln srrn çözmek ister gibi hayretedasyla tabiat, nesneleri, insan vedünyay izleyen bu türden ‘anlatclarn’amanlar gibi dokunduklar canllariyiletirdiklerine inanyorum. Jean Gionobence onlardan biri. Sevincim EksilmesinYeter ki isimli roman elime ald-mda onu tanmyordum. Daha öncebaz kitaplarnn Türkçeye çevrildiini debilmiyordum. Ailesinin çoban olduunu,Provence’de büyüdüünü, genç yataokuldan ayrlmak zorunda kaldn, 1.Dünya savanda cephede sa kalanlardanbiri olduunu ve daha sonra savanvahetini Le Grand Trupeau (Büyük Sürü1934) adl romannda anlattn bu vesileyleörenmi oldum. Deneme, hikâye,senaryo, mektup, roman gibi farkl türlerdeeserler üreten Giono’nun edebiyatylailk kez karlaacak olanlar dier kitaplarnda merak edeceklerdir.Sevincim Eksilmesin Yeter ki de dierromanlarnda olduu gibi yazarn doupbüyüdüü Provence’n lk Akdeniz ikliminden,mavimsi renginden, modernhayatn kurallaryla henüz bozulmamdokusundan izler tayor. Gremone yaylasndabirkaç aileyle birlikte sradan ve‘skc’ bir hayat süren Jourdan ve karsMartha’nn hayat bir airin ziyaretiylebüsbütün deiir. Bobi tabiatn diriltenyaam gücüyle insann hayatta kalmaçabasn, u<strong>mu</strong>du sözcüklerin sihriyleve bambaka bir bakla yeniden ve enbatan anlatacaktr onlara.Giono bir 19. yüzyl romancsna yakano asil kyafeti bu kitapta o kadarsoylu bir tavrla tayor ki, yazld dönemin,corafyann sakin ruhuna teslim olmakistiyorsunuz. Tabiat incelikli bir dilletasvir ettii bölümler, insann ‘basitli-ini’ çarpc cümlelerle göstermesi kimi9zaman hikâyenin biraz önüne geçiyorama romann dengesini boz<strong>mu</strong>yor.air Bobi, ‘köylülerin’ anlalmamaktanksmen honut; onlara ‘görünmeyen<strong>mu</strong>cizeleri’ kendi baklaryla kibirdenuzak bir sadelikle anlatmas teknikolarak da iini kolaylatryor sanki:“Ama genelde insanlarn düünmediieylerden, küçük hanm, ancak yapayalnzkaldklarnda düündükleri eylerden,neler istedim bir bilseniz. Demekistediim örnein yldzlardan, aaçlardanküçük hayvanlardan, küçücük, parmamnucunda saatlerce dolaabilecekdenli küçük hayvanlardan… Anladnzm? Çiçeklerden, yörelerden, o yörelerinüstünde varolan her eyden… Diyece-im, her eyden, bir tek insanlardan istemedim;çünkü kii yeryüzünün geri kalanylakonumay alkanlk edindi mi,sesi gitgide anlalmaz oluyor”.TABATIN KADM DLRomann en baskn kahraman Bobi’ninsesi ilk bakta insana biraz yabanl gibitnlasa da bütünüyle insann varlnefkatle, sevinçle, bazen fena halde kederlekuatan bir iç ses. Giono’nun tabiatatutkusu bilei kuvvetli, hayal gücüzengin bir ressamn frçasyla konumayabaladnda, tabiatn kadim dilini‘kalp bilgisine’ tercüme ediine hayranlkduyuyorsunuz. Günün farkl saatlerindeaaçlarn üzerine düen rengârenk klar,ormann yeil aydnln görüyor,reçinenin, hu urubunun, demli hla<strong>mu</strong>rkokusunu derin derin içinize çekerkenlaciverdi gök kubbeye saçlm yldztozlarn seyre dalyorsunuz.Yelleri konuturan, geyikleri gülümseten,akaaçlar alatan, kadnlarn ifrelidilini nes hikayelerle anlatan romannismi Türkçeye çevrildiinde basit birark ad gibi tnlyor. Aldanmayn sakn,Sevincim Eksilmesin Yeter ki, insann, tabiatnönünde saygyla eilirken edebiyathazzn doruklara çkaran bir roman. Anlatcsnnsöyledii gibi bu kitab okurken,insan yaam tümüyle kafasndacanlandrabiliyor. Bir karnca sürüsününhrtsndan insann deimeyen kadimduygularnn edebiyattaki yansmasnauzanan müthi bir yolculua hazr msnz?Bakn geyiinin gözlerini nasl anlatyor:“Bakn gözleri to<strong>mu</strong>rcuklarla aynrenkte, bakn bizim baklarmz yabanleylerle karan karanlkta hiçbir ie yaramazoluyor, gözkapaklarmzn üstündeyalnzca ölü talar var sanki, çünkümevsimlerin sevincini, saf incelii yitirmiiz.Bakn gözleri nasl da l l”.Ortadoğu’da isyanların ve iç savaşa doğru gidenayaklanmaların yaşandığı bir dönem... Diktatörlerdevriliyor, rejimler yıkılıyor, sınırlar değişiyor.Yanı başımızda, Süleymaniye, Erbil ve Duhok’uçevreleyen topraklarda Kürdistan, federasyondanbağımsızlığa giden yolda ilerliyor. Peki, biz bugelişmelerden ne kadar haberdarız?TRT Türk Erbil temsilcisi Simla Yerlikaya’nın kalemealdığı Yeni Komşu<strong>mu</strong>z Kürdistan “sınır ötesi”ndene olup bittiğini anlamak isteyenler için en güncelbaşvuru kaynağı.E-kitap versiyonu iKitap.com’da iyi ki kitaplar var...timas.com.tr facebook.com/timasyayingrubu twitter.com/timasyayingrubu


KÝ TAP ZAMANIMEKTUP‘Karanlk günlerde içten dostlukla’ki usta yazar, Paul Auster ve J. M. Coetzee mektuplama geleneiniçamza tayarak bir proje tasarladlar. Bu projenin ürünü olan imdive Burada’da üç yl boyunca yazan iki isim, pek çok güncel konuya dadeinerek bir zihinsel diyalog sunuyor okurlarna.MD VE BURADA - MEKTUPLAR 2008-2011, PAUL AUSTER - J. M. COETZEE, ÇEV.: SEÇKN SELV, CAN YAYINLARI, 265 SAYFA, 20 TL7 OCAK 2013 PA ZAR TE SÝSBAAK BNGÖLon yllarda oldukça popülerolan, özellikle yazarlara,düünürlere ve sanatçlaraait mektuplarn gün yüzüne çkarlpyaymlanmas, eletiriyi ya da bu mektuplarnyazarlar hakkndaki biyogra-k bilgileri beslemenin yan sra okurlarda keyie okunan farkl bir yazm türüneaina kld. Ernest Hemingway’in, VirginiaWoolf’un, John Steinbeck’in, EmilyDickinson’n ve daha pek çok yazarnmektuplarnn yan sra yazarlar, sanatçlar,düünürler arasndaki mektuplamalarda bir ‘mektup edebiyat’ oluturdu.Bu mektuplamalardan ilk akla gelenlerIngeborg Bachmann ve Paul Celan’n,Sig<strong>mu</strong>nd Freud ve Carl Jung’un mektuplamalar,Sa<strong>mu</strong>el Beckett ve AlanSchneider’n birbirlerine yazdklar mektuplar.Felsefe tarihinde Theodor Adornove Walter Benjamin mektuplamalarönemli bir kaynak saylr. Gertrude Steinve Pablo Picasso’nun mektuplar modernizmianlamak için kaynak oluturur.Sait Faik’in Orhan Veli gibi çeitli air veyazarlara yazd mektuplar Türk edebiyattarihine k tutar.BR PROJE OLARAK MEKTUPÖte yandan, telefon ve elektronik postagibi iletiim araçlarnn kullanlmayabalanmasnn mektuplama çanbitirdii, söz konusu edebi mektuplarnda kâdn ve postann hüküm sürdüügeçmi çalara ait olduu düünülebilir.Can Yaynlar’nn Seçkin Selvi çevirisiyleyaymlad imdi ve Burada’daite tam da bu gelenein canlandrldgörülüyor. Amerikal Paul Auster ve GüneyAfrikal J. M. Coetzee mektuplamageleneini çamza tayarak bir projetasarlamlar. Bu projenin ürünü olanimdi ve Burada’da üç yl boyunca yaz-an çada edebiyatn bu iki önemli ismi,zihin açc metinlerle siyasetten edebiyata,spordan sinemaya, gündelik hayatlarndanyaptklar gezilere pek çok güncelkonuya da deinerek bir zihinsel diyalogsunuyorlar okurlarna.14-15 Tem<strong>mu</strong>z 2008’de Auster’nmektubuyla balayp 29 Austos 2011’deCoetzee’nin mektubuyla biten imdi veBurada’nn, öncelikle doal bir mektuplamaolarak gelimediini belirtmek gerekiyor.Mektuplamalarn Coetzee’ninönerisiyle bir proje olarak balamas, kitaptansadece alcsna yazlm, özelmektuplarn samimiyetini bekleyen okuriçin bir hayal krkl olabilir. Zira iki yazarnda sadece birbirleri tarafndan de-il okurlar tarafndan da okunacaklarnbilerek bu mektuplar yazd unutulmamal.Yine de bu kitap, bir projeolduu düünülmezse, pekâlâ birbirlerini2005’ten beri tanyan, pek çok ortaknoktas ve bir o kadar da farkll bulunaniki iyi yazarn doal mektuplamalarolarak da okunabilir. Auster veCoetzee’nin yazm tarzn bilen okurlarnda hemen fark edecei gibi, ilk mektuplardaokur bir üçüncü göz olarak yazarlarnakllarnda olsa da yazarlarn sayfalarilerledikçe okuru unuttuklar gözlemleniyor.imdi ve Burada’nn ilk konusu dostluk...Zira bu proje birbirinden uzakta ya-asalar da arkada olan iki yazarn önceliklebirbirlerine güvenmesini, birbirlerinibir yazar ve insan olarak da tanmalarngerektiriyor. Öte yandan kitabn önsözündebirbirlerine dost deseler de, bu ifadeyemesafeli duruyorlar kitap boyunca.J. M. Coetzee Paul Auster10Birbirlerini öteki ya da Auster’n deyiiyle”burada olmayan öteki” olarak görüyorlardaha çok. Çünkü ikisi için de hereyden çok dostluk bir <strong>mu</strong>amma. Ve belkide tam da bu tanmlama, yani birbirininöteki olma imdi ve Burada’da bir tamamlanmlkduygusu yaratyor.Auster ve Coetzee’nin görü birliindeolmad pek çok konu var. ki yazararasndaki farklar görmek, okurun onlardaha iyi tanmasn salyor. Öteki,dierini daha görünür klyor. Örnein,Avusturalya’da yaayan ve Güney Afrikalolan Coetzee kendini yönetilen olarakgörürken, Auster bir Amerikan vatandaolarak ister istemez yöneten tarafndakonumlanyor, yöneteni oldukçaeletirse de. Ortadou’daki gelimelerve özellikle srail-Filistin sorunu yazarlarnfarkllklarnn ortaya çkt bir konuolarak beliriyor. Yahudi olan Auster, önceliklesrail devletinin bir gerçek olduunavurgu yapp mazlum konumda oldu-unu ima ederken, Coetzee Filistinlilerinigal altnda olduuna ve çektikleri aclaravurgu yapyor. Auster’n Kudüs’ü ziyaretiylebirkaç mektup süren bu diyalounen çarpc yanysa iki yazarn birbirlerinindüüncesini etkilemesi ve ekillendirmesi.Coetzee’nin mektubundan ve Filistinlilerinaclarna olan vurgusundan sonra,Auster da bu aclar kabul ediyor. ki yazarnbu konuyu ve kart görülerini entelektüelolgunlukla karlamalar ve ötekiningörüüne deer verip üzerine dü-ünmeleri imdi ve Burada’dan, Auster veCoetzee’nin mektuplamalarndan çkarlacaken büyük derslerden biri belki de.GERÇEKL YENDEN DÜÜNMEKTüm farkllklarna ramen elbette iki yazarbirletiren önemli balar var. Bunlardanbiri Sa<strong>mu</strong>el Beckett ve onun hemAuster hem de Coetzee’nin yazarlk kariyeriüzerindeki etkisi. Auster romanlarnnen önemli konularndan olan rastlant,iki yazarn da felse balamda üzerinedüündükleri ve kitapta da tarttklarbir konu. Her iki yazar da gerçekli-i sorgulayan cümleler kuruyor ve bu diyalogdakendi gerçekliklerini ve zamanngerçekliini de sorguluyorlar. Belkide tam bu nedenle kitabn ad “imdive Burada” olarak belirlenmi. Geçmiekimi zaman nostaljik bir gözle baksalarda, Auster da Coetzee de kendisini imdidekonumlandryor.imdi ve Burada, temalar çerçevesindeilerleyen bir diyaloun yan sra, ikiyazar için de yazarlklar hakknda birgörü alveriini de içeriyor. Okurlarnyer yer katlabilecei ama edebiyat eletirmenlerinikzdracak bir diyalog da sürüpgidiyor Auster ve Coetzee arasndave ortak bir görüte birleiyorlar: Edebiyateletirmenlerini o kadar da ciddiyealmamak gerek. Öte yandan bu konudaAuster’n daha dertli olduu biliniyor vebu mektuplarna da yansm.imdi ve Burada’y dünya hali hakkndapek çou<strong>mu</strong>zun da paylat ve bu ikiyazarn dile döktüü bir korkunun gölgesindeokumak gerek. imdi ve burada ikiyazar da bir deheti paylayor aslnda.kisi de savalardan, çözümsüz çatmalardan,teknolojinin kontrol edilemezli-inden ürkmü, baka bir yaam, bakabir ekonomik ve sosyal düzeni özlediklerinibelirtiyorlar. Belki bu yüzden Coetzeede Auster da duyduklar dehetten bahsediyordurmakszn imdi ve burada;belki de Coetzee mektuplardan birini budehete atfen “karanlk günlerde içtendostlukla” diye imzalyor.


KÝ TAP ZAMANIEDEBYATiir sözlü sultanlarMustafa sen, Dr. Ali Fuat Bilkan ve Dr. Tuba Insu Dur<strong>mu</strong>’un hazrladSultanlarn iirleri iirlerin Sultanlar adl çalma, sadeceOsmanl padiahlarnn manzum söz hazinelerinden deil, baka corafyalardakiTürk hükümdarlarn iirlerinden de seçmeler içeriyor.SULTANLARIN RLER RLERN SULTANLARI, MUSTAFA SEN, A. FUAT BLKAN, TUBA IINSU, KAPI YAYINLARI, 400 SAYFA, 18 TL7 OCAK 2013 PA ZAR TE SÝUTURAN KARATAygarlklar ta, demir vealçdan ma<strong>mu</strong>l yaptlarlayani salt görsel deerlerle,tarihin kaydettii parlakzaferlerle ve görkemli yaama biçimleriyletevarüs etmezler. Çünkü sadece bunlarntoplam deildir uygarlk. Büyük medeniyetlerinasl cevheri sözdür, onlar mayalayanda. Türk-slam medeniyetinin gözkamatran deeri, bugüne ulaan ve hâlâbizi efendi klmaya amade en parlak yüzü,sözün gücüyle, baka türlü söylersek sözünsanat katna yükselen etkisiyle srlanmtarafnda yaamaktadr.Medeniyetin iki koldan inacs olan sözve saltanat, biri dieri kadar etkili ve etkileyiciiki büyük güçtür. Kalem ve klç, eerbir vücutta, ayn mekân ve zamanda ortayaçkarlarsa / buluurlarsa birbirlerini büyüten,yücelten, <strong>mu</strong>hataplarn da büyüleyenbir kymeti haiz <strong>olur</strong>lar. Bakaca söylerseksöz ve saltanatn yekvücut oluu,<strong>mu</strong>hteem bir zenginliktir. Bize öyle geliyorki, asl iktidar, bu iki gücün tasarrufunuelinde bulunduranlarca kurulur.26 SULTAN AROtuz alt Osmanl padiahndan 26’snnair oluunu söyleyip “sultan” tabirininanlam emsiyesi içine giren air ehzadelerive hanmlar da bu sayya dâhil edersek,600 yllk bu <strong>mu</strong>hteem iktidarn bakabir cephesine vurgu yapm <strong>olur</strong>uz. Buradaki“air olmak” tavsini, manzumecilikya da bugünkü tabirle iir heveskârleklinde anlamak yanl <strong>olur</strong>. Dönemlerindeitibar gören airler kadar air olmakmealinde anlamak gerekir. Kald ki, sözecan veren sultanlarn çou divan sahibidir.Geçtiimiz ay yaymlanan Sultanlarniirleri iirlerin Sultanlar seçkisindekieserler, yukardaki düüncelerimize tanklkedebilir. Bu alanda daha evvel benzeriki kitap çkmt, Mustafa sen-AliFuat Bilkan’n Sultan airler’i (1996; elimizdekikitabn Osmanl sultan airleriylesnrl biçimiydi) ve Cokun Ak’n Padiahairler’i (2001). Zikredilen kitaplardandaha bir çeitlilik arz ediyor elimizdekieser. Sadece Osmanl padiahlarnnmanzum söz hazinelerinden deil, ehzadelerin,bir hanm sultann ve baka corafyalardasaltanat kuran Türk hükümdarlarniirlerinden de seçmeler içeriyor.Kitabn yarsndan fazlasn dolduran 2711Osmanl sultan/ehzade airin ürünleriylebirlik eserde Krm (8), Türkmen (5),Memluk (3), Ti<strong>mu</strong>r (6) ve Babür (2) hanedanlnamensup toplam 24 air sultanniirleri var. Alt corafyadan derlenipbir araya getirilen air sultanlar ve ürünleri,alt balk altnda kitapta yer alm veher bölümün sonuna da saha ile ilgili birbibliyografya kon<strong>mu</strong>. Böylece kitaba, sözkonusu alanlarda aratrma yapacaklaraklavuz olma özelliikazandrlm.Çalmada, sahann de-erli üç uzmannn, iir be-enisi yüksek üç bilim insanDr. Mustafa sen-Dr. AliFuat Bilkan-Dr. Tuba InsuDur<strong>mu</strong>’un ad var. Bilindiigibi, bu türden seçkiler, genibir külliyat taranp intihap MUSTAFA SENedildii için epeyce bir emek,seçilen bilhassa iir olduu için de yüksekbir beeni gerektirir. Naçizane, seçilenörneklerin çounu beendim. Butürden kitaplar balamnda tartlanöznellik sorunu, bana sorarsanz, çalmanndoas gereidir. “u niye alnm,bu niye konmam” kabilinden itirazlar,beeni çeitlilii nedeniyle herzaman söylenebilir. Ne var, uzmanlkisteyen bir alanda iin erbabna itibaretmekliimiz gerekir.Kitaba konan iirlerin imlâsnda, genelokuyucu düünülerek ksmen bugünküyazmn esas alnmas yerinde bir tercihol<strong>mu</strong>. Bugün manzumelerin tadnavarlmasn, anlalmasn kolaylatran biruygulama bu. Keke daha fazlasyaplabilseydi, meselâ ‘’lergösterilebilirdi. Zaten geçmi-imizle aramza yaz yoluylaonca mesafe kon<strong>mu</strong>ken bunubir de imlâ ile çoaltmak, dorudeil. Yine bugünün okuyucusuiçin yaplan sadeletirmeyani iirlerin imdiki Türkçeninnesir diliyle verilmesi, oncaemee deiyor <strong>mu</strong> bilemem.Bildiim, en iyisi, iirleri söylendikleribiçimlerinden okumaktr. Eermanzumelerin edebi tadna varlacaksa,onlardaki güzellik, sanat kudreti görüleceksebu art. Diyeceim, bilhassa ‘okur’diye ad koyduu<strong>mu</strong>z bilinçli zümre, kendiniyormal biraz. airin yüzde biri kadarda olsa, emek vermeli önündeki metne.Padiah airlerin gazellerini, beyitlerini,ktalarn okuyunca görüyoruz ki, iktidarno <strong>mu</strong>tantan, <strong>mu</strong>hteem saltanatnakarlk, sözün içtenlikli, insan scaklylakavrayan bir gidii/söylenii var. Öyle ki,bugün bir yaygn arkda duyduu<strong>mu</strong>zdayadrgayacamz bir meali, büyük Fatih,Avnî kiiliini üzerine giydiinde saknmadansöyleyebiliyor. “Yârsiz cennet dahiolsa bana zindan <strong>olur</strong>” diyen air Avnî’dir,stanbul’u fetheden büyük kumandanII. Mehmet deil. Yanl bir yere varmasnsözümün ucu. Diyeceim u; iir yanisözün etkin havas, baka bir ruh halinekavuturuyor söyleyeni de, dinleyeni veokuyan da. Bu deiimi açkça görmekiçin bilhassa okumak gerekiyor sultan airleriniirlerini. Onlarn da alayp güldüklerini,ac çektiklerini, dünya mihnetleriningönüllerini nasl kanattn. YavuzSultan Selim’in u msralarna bir kulakverin: “Merdüm-i dîdeme ne füsûn etti felek/Giryemi kld füzûn ekimi hûn etti felek/îrler pençe-i kahrmda <strong>olur</strong>ken lerzan/ Benibir gözleri âhûya zebun etti felek”.Araya sktralm. ran mülkünde tahtkur<strong>mu</strong> olan Safevî Devleti’nin hükümdarah smail’i dize getiren Yavuz, Farsdiliyle bir divan tertip etmi olmakla sözmülkünün de en anl hükümdar olmaym arzu ediyordu? Çünkü büyük sultanlk,söyledik, sadece bâzû kuvvetiyle ol<strong>mu</strong>yor.Bu vesileyle aklma geldi, tarihi,bir de onu yapan kumandanlarn söz varlklarüzerinden okusak diyorum. Kim bilir,nasl artc sonuçlara ulaabiliriz.Düünsenize, bir buçuk asr boyunca(1450-1600), yeryüzünün büyük ölçeinde,gök kubbede Türkçenin sesi dalgalanrol<strong>mu</strong>. Bu ahlanta, saltanat sahibi airlerinkatks hiç az deil. Gururlanyor insan,Türk diliyle, ayn maz<strong>mu</strong>nlar, istiareler,benzetmelerle, ayn yüksek beeniyleiir söyleniyor dünyann dörtte üçünde.Elimizdeki kitap elbette bu balamdaçok geni, <strong>mu</strong>kayeseli bir okumak için de-il, fakat buna kap aralamak, büyük medeniyetinasnda sözün sembolik deerinigörmek için iyi bir imkân oluturuyor.Sözümüzü sonuca götürürken editoryaliki eksiklie de iaret edelim. Üç yazarnismi ve zaten uzun olan kitabn ad kapa-a öyle yerletirilememi ki, kapan yarsyazyla dol<strong>mu</strong>. Anladmca, kapak düzenidaha güzel olabilirdi. Önsözde, çalmannsonuna eklendii söylenen “açklama”bölümü, maalesef unutul<strong>mu</strong>!


KÝ TAP ZAMANIKAPAK<strong>Yazar</strong>n <strong>emekli</strong>si <strong>olur</strong> <strong>mu</strong>?Amerikal yazar Philip Roth, geçtiimiz aylarda bir Fransz dergisine verdii söyleide, edebiyattan‘<strong>emekli</strong>’ olduunu ve yazmay braktn söylemiti. Peki, uzun yllar eser üretmi biryazarn edebiyattan <strong>emekli</strong> olmas mümkün mü, yazmay brakmak bir tercih mi yoksa yazmakvarolusal bir zorunluluk <strong>mu</strong>? <strong>Yazar</strong>n edebiyata ve okuruna kar sorumluluu yok <strong>mu</strong>?7 OCAK 2013 PA ZAR TE SÝAMUSA REKmerikal yazar PhilipRoth, geçtiimiz aylardaFransz dergisiLes In Rocks’a verdi-i söyleisinde, edebiyattan <strong>emekli</strong> olduunuve yazmay braktn söylemiti.Bilgisayarnn kenarna ilitirdi-i ve her sabah bakp güç ald küçükbir nottan bahsediyordu Roth:“Yazmakla mücadele sona erdi.” Rothyazmay brakma kararn son romanNemesis’ten sonra, sessizce alm.Bu kararn vermeden önce sevdi-i yazarlarn (Dostoyevski, Turgenyev,Conrad, Faulkner ve Hemingway)kitaplarn elli yl sonra yenidenokuyan yazar daha sonra kendi yazserüvenini ‘sondan baa’ okumayakoyul<strong>mu</strong>, yazd ilk dört kitaba gelenekadar “evet, ol<strong>mu</strong>” diyen yazarsonrasnda ise kendi kitaplarnailgisini yitirdiini söylüyor. Bu <strong>mu</strong>hasebedensonra söyleyecek bir sözükalmadn düünen romanc, artkdaha iyi yazamayacan, hayal krklklarnave tekrar tekrar yazmayagücünün kalmadn belirtiyor.Mart aynda 80 yana basacakve imdiye kadar 31 kitab yaymlananyazarn bu karar dostlarn daartm haliyle. Günlerce yazmakiçin kaybolan, bir evin köesinde saatlerceinzivaya çekilen o adam gitmi,vazgeçilmez sanlan tutkusu dabir anda sönüvermi. Roth imdilikkararndan <strong>mu</strong>tlu gözüküyor. Öyleki, eine dostuna artk kendisinin yemekyaptn belirtiyor.‘O KAZANDI, BZ OKURLAR KAYBETTK’Roth’un sözlerinde bir yazarn doygunlua,belki bezginlie varan hislerinisezmek mümkün. Yazmay brakarakhayattan yalnzca dinginlik vehuzur içinde günler geçirmeyi bekleyenbir ihtiyarla kar karya olduu<strong>mu</strong>zusöyleyebiliriz. Roth baka biryolu seçti; J. D. Salinger, Juan Rulfo,Clement Cadou, Robert Walser, ArthurRimbaud, Juan Rulfo, Lev Tolstoy,Oscar Wilde, Guy de Mauppasantgibi ‘Bartleby Sendro<strong>mu</strong>’na tutul<strong>mu</strong>mehur cemaatin suskunluunu tercihetmedi. Onun gidii epey ‘gürültülü’oldu ve edebiyattan <strong>emekli</strong> olduunu‘resmen’ duyurdu. Roth bu <strong>emekli</strong>likkararyla bir bakma aynasn krmabenziyor (Stendhal’n roman için“yol boyunca gezdirilen bir ayna” deyiinihatrlayalm).Hiç yazmayp öylece köesine çekilerekyine yapmak istediklerini gerçekletirseydi(yemek piirmek, kitap12Philip RothFOTORAF: AP, RICHARD DREWokumak, dostlarn arlamak) belkide suskunluu daha çok anlam kazanabilirdi.Öyle ki, yaz denen hastalktankimsenin öyle kolay kolay iah olmayacanherkes bilir. Okur da yazarnelbet çekmecesinde yllar sonra yaymlanmaybekleyen kitaplarn durduudüüncesiyle kendini avutabilirdi.Burada Roth’un yazarlk mesleinive yazma eylemini nasl alglad ileilgili bir mesele var.Roth’un bu kararndan sonra okurlardan,eletirmenlerden pek çok tepkigeldi. Bundan vazgeçmesini isteyenlerinyan sra, yazmay brakmasnn iyibir tercih olduunu çünkü artk eskisikadar iyi yazamadn söyleyenler,yazd bütün güzel eserler için kendisineteekkür edenler, artk söyleyecekbir eyi olmadn itiraf edip okurunadürüst davrand için yazar tebrikedenler oldu. Dikkati çeken bir bakayorum ise u: “O kazand, biz okurlarkaybettik”. Eletirmen James Waltonise yazarn bu kararna çok üzüldüünübelirtip Roth’a <strong>emekli</strong>lik hediyesiolarak Nobel verilmesini önerdi.SIRF KEND MUTLULUU ÇN YAZMAKBurada Orhan Pa<strong>mu</strong>k’un Amerikalyazarlar ile ilgili bir tespitini paylamaktayarar var. Pa<strong>mu</strong>k, Amerika’daromanclarn kimi temsil ettiklerini,niye, kimin için yazdklarn dert etmeden,yerlemi bir edebî ortamnzenginliini ve alkanlklarn doalkabul ederek kendiliinden yazdklarnadeinir ve bu rahatla imrendiinisöyler: “Önyargm, bu sannedeninin, yazarlarla okurlarn sankiayn snfa, ayn cemaate ait olduklarnhissetmeleri; yazarlarn da birileritemsil etmek için deil, srf kendi <strong>mu</strong>tluluklariçin yazmalardr.” Pa<strong>mu</strong>k’unyerinde tespiti Roth’un yazmay brakmakarar ile birlikte okununca dahada anlam kazanyor: Srf kendi <strong>mu</strong>tluluuiçin yazmay brakan bir yazar.Yazmay braktn ‘resmen’ duyuranbir baka yazar daha var aslnda,Latin edebiyatnn usta ismi GabrielGarcía Márquez. 2006’da Magazineadl spanyol gazetesine kararnaçklayan yazar, süreci öyle anlatyor:“2005 yln izin yl olarak kullandm.Bilgisayar bana oturmadm. Teksatr bile yazmadm. Ayrca ne bir projemvar ne de bir projeye sahip olmadüüncem. Daha önce hiç yazmadmolmamt, bu hayatmn yazmadangeçen ilk senesi. Her gün sabah 9’danölen 3’e kadar çalyordum ve bununpratii kaybetmemek için olduunusöylüyordum ama iin asl sabahlarbaka ne yapacam bilemiyordum.”


KÝ TAP ZAMANIKAPAK7 OCAK 2013 PA ZAR TE SÝMárquez, yapacak bir eyler bul<strong>mu</strong>tu:Yatakta kitap okumak! Bununyan sra, tpk Roth gibi, daha önceokumaya vakit bulamad tüm kitaplarokuduunu söyleyen yazar dinleyelim:“Önceleri yazmadm zaman neyaparsam yapaym bir dikkat danklsorunu yaadm anmsyorum. Öledensonra 3’e kadar hayatta kalabilmek,sknty atabilmek için bir aktivite uydurmamgerekti. Ama imdi bu houmagidiyor.” Sonuç olarak yazmay brakmak,kendi deyiiyle Márquez’in hayatndahiçbir deiiklie neden olmadve yazmaya ayrd saatler daha skcilere esir dümedii için de Márquezkararndan memnun.Kimi yazarlara göre yazmann varolusalbir anlam var, onu bir zanaat,profesyonel bir i olarak görüp vaktigeldiinde <strong>emekli</strong> olmak, çekip gitmekpek öyle akl erdirilebilecek birdurum deil. Kimilerince de yazmakbir zanaat ve böyle olduu için de zamangeldiinde brakp gitmek gayetdoal. Eleini duvara asan, kendine,eine dostuna vakit ayrabilen Roth veMárquez örneinden sonra u sorularakla geliyor: Uzun yllar eser üretmibir yazarn edebiyattan <strong>emekli</strong> olmasmümkün mü? Yazmay brakmakbir yazar için kolay bir tercih mi?<strong>Yazar</strong>n edebiyata ve okuruna kar- bir sorumluluu yok <strong>mu</strong>? Yazacakbir ey yok demek anlaml m? Bu sorularncevaplarn vermek kukusuzyazma eyleminin nasl bir ‘ey’ oldu-unun ve kocaman edebiyat ailesininfarkl bireylerinin neler düündüünüanlamaktan geçiyor biraz da. Bu bak,yüzyllarn tartma konusu olan yazmakhastalk mdr, sorusunu yenidendemekten öte, Roth ve Márquez’idaha iyi anlamay salayacak.“AH, BELÂLI BR URATIR YAZMAK”Yazmak denince her yazarn <strong>mu</strong>tlakabir sözü vardr. Hep üzerine konuulacakbir gerçekliktir yazmak. Bu eyleminardndaki ‘sr’r ete kemie bürümekelbette zor. Marguerite Duras,yazma serüvenini anlatt “Yazmak”adl benzersiz denemesinde, yazmahastalndan söz edilebileceini söylerve yazmay bir çlgnlk, bir tür yanardaolarak tanmlar. Duras, bir taraftanda insann neden yazdn veGabriel García MárquezElias CanettiJean Paul Sartre13nasl olup da yazmadn hiç bulamayacankabullenmitir, yaamndolduran ve onu büyüleyen tek eyinyazmak olduunu söylemekten geridurmaz. <strong>Yazar</strong> onun için tuhaf bir ki-idir, bir çelikidir, ayn zamanda dabir anlamszlk. Yazma eyleminin çokileri gidebileceini söyler Duras, hatta“yazmay brakmaya kadar”.Roth’un yorgunluunu düününceDuras’nn u sözünü hatrlamaktayarar var, zira tam da gücünü yitirmiolduunu düünen ‘ihtiyar’ yazartanmlyor: “Beden gücü olmadan yazlamaz.Yaznn bana oturabilmekiçin, kendinizden ve yazdnz eydendaha güçlü olmanz gerekir.” Yazmasayd,katil olabileceini söyleyen Cioranise yazmay, bir yükten kurtulmakolarak tanmlyor. Sartre, yazmaydünyann üstündeki örtüleri kaldrmakeklinde görüyor ve bunu okuyucununcömertlii karsna görevgibi çkarmak olarak deerlendiriyor.Barthes’a kulak verdiimizde, “Yazmak,bir bakma, dünyay (kitab) krmakve yeniden yapmak demektir.”dediini iitiyoruz.Ferit Edgü imdi Saat Kaç’ta “Ah,belâl bir uratr yazmak.” derkenneye iaret etmekte: “Örnein: Edipyazyor. Roman yazyor. Yazmadanedemedii için (ya da söyleyecek bireyi olduu için) yazyor. Okuyucu içinyazyor. Ama her kolay yant gibi, buyant da aldatcdr. Çünkü yaplan birgenellemedir.” Nezihe Meriç ise yazy,atele oynamak diye tanmlyordu.Bir de tartmann merkezindekiisme bakalm. The Paris Review’da yaymlanansöyleisinde “Kendinizi nasltanmlyorsunuz?” sorusuna Roth:“Daha çok gün boyunca yazan biri gibiyim.”cevabn verir. Roth, yazmann,baln yüzmesi, kuun uçmasgibi kendisi için doal bir ey olmad-n söyler, onun için yazmak, karma-k bir kimlie dönümektir.“YAZMASAM DEL OLACAKTIM”Yazmak denince, Sait Faik’in Türkedebiyatnn klasiklerinden biri halinegelen “Haritada Bir Nokta” adlöyküsüne deinmeden olmaz. ÖyküdeAda’ya seneler sonra dönen ve etliyesütlüye karmadan huzur içindebir yaam dileyen yazarn, gördü-ü hakszlk karsnda yeniden yazyasarlmas anlatlr. En can alc, dillerdendümeyen bölüm öykününson cümlesidir: “Söz vermitim kendikendime: Yaz bile yazmayacaktm.Yaz yazmak da bir hrstan bakane idi? Burada na<strong>mu</strong>slu insanlararasnda sakin ölümü bekleyecektim.Hrs, hiddet neme gerekti? Yapamadm.Kotum tütüncüye, kalem kâtaldm. Oturdum. Ada’nn tenha yollarndagezerken canm sklrsa küçükdenekler yontmak için cebimde tadmçakm çkardm. Kalemi yonttum.Yonttuktan sonra tuttum öptüm.Yazmasam deli olacaktm.” TomrisUyar, bu duyguyu tamayan kiinin,yazya atlmas kadar yorucu, anlamszbir heves olamaz yoru<strong>mu</strong>nda bulunur.Yazmann temel gereklerini isekrlmamak, küsmemek ve ylmamakolarak belirtir. Hele bu alkanlklardanyoksunsa kii ruh saln yitirebilir,diye de ekler.YAZMAK: METOTLU DELLKTomris Uyar, yazmay metotlu bir deliliebenzetir ve bu deliliin yolu skbir disiplinden geçer. Uyar, sanat kaygsnntemelinde zanaat kaygs bulunmasgerektiini söyler. Peki, TomrisUyar ne için yazyordu: “Belki de varolduu<strong>mu</strong> kantlamak için yazyorum.Belki, edebiyat bir miras, bir süreklilikdiye düündüümden yazdan kopamyorum.Belki bir anlna da olsabir dünya kurma ve onu istediim gibiileme özgürlüünden vazgeçemiyorum.Bütün bunlar bir yana, yazmadanedemediim için yazyorum.” Ya Borges…Edebiyatn kendisi için hayati birönemi olduunu düünüyordu. Kendideyiiyle, yazdklarnn çok iyi oldu-unu düünmesinden deil, yazmadanyaayabileceine inanmad için:“Yazmadm zaman bir tür vicdanazab çekiyorum.”airler için baka bir anlam varyazmann, Hilmi Yavuz “Yazmak”iirinde “yazmak, dirliimdir benim”derken, lhan Berk “Bakalarnbilmem, yazmak benim için cehennemdir”der. Berk’in bu cehenneminasl tanmladn kendisindendinleyelim: “Bana bu düünceyiverense yazmann zorluu, güçlü-ü, kahredicilii deildir. Bunu söy-


KÝ TAP ZAMANIKAPAK7 OCAK 2013 PA ZAR TE SÝlerken ne sözcüklerin, ne dizelerinsaçt cehennemi ne de beyaz birkâdn yapt basky, sknty yadsyorum.Az ey midir sözcüklerinzulmü? Sözcüklerin salt bir nesneyialglamalar yeter mi? Sesleri, kokular,renkleri, çarmlar yüklenmeyenbir sözcük nedir ki? Bir dizedeyer almalar, o dizenin kendisi olmalarkolay mdr?”FOTORAF: ZAMAN, KÜRAT BAYHANTomris Uyar‘DERDM, YERYÜZÜNÜ YAZMAK’Bu sorularn da ötesinde bir acmaszlk,kahredicilik vardr lhan Berk için:“Cehennem benim için önce bu yeryüzünüyazmak istememden, bunuüstlenmemden geliyor. Hem bunubenden kimse istemedii halde buböyledir. Cehennem dediim bu ite.”Berk’in derdi, yeryüzünü yazmaktr.“Her ey yazlmak istiyor” diye haykranusta air öyle bitiriyor: “Yeryüzü,bu en büyük kitap, hep yazlmaldr.Sözcükler, sevgili sözcükler yerlerindenoynatlmaldr, yeni bir ya-am adna.” Edip Cansever’e göre birDostoyevski olmasayd bile, KaramazovKardeler yazlacakt. Cansever’inöyle bir benzetmesi var: “Bir hla<strong>mu</strong>raacn kesmekle, kendimi yazmaktanalkoymak ayn ey.”Önce zanaatkâr olmaya çaltnsöyleyen Turgut Uyar’n tespitleri debir hayli dikkat çekicidir: “Yeni bir teknikbulamayacaksam neden yazaym?Yeni bir ses ya da? Yazmak istedikleriminçounu yazmken neden bir tanedaha ekleyeyim eski iirlerime?” TomrisUyar, bu sorular Turgut Uyar’n zanaataduyduu saygdan sorduunusöyler. “Edebiyat, marangozluktanfarkl bir i deildir.” demiti Márquez,The Paris Review’a verdii söyleide, bubenzetmeyi öyle yorumlamt ustayazar: “Her ikisi de çok çalmay gerektiriyor.Bir ey yazmak neredeysebir masa yapmak kadar zor. kisindede elinizdeki malzeme gerçektir, ahapkadar sert, ilemesi zor bir malzeme.”Peki, yazarn görevi nedir? Sartreiçin, “hiç kimsenin dünyadan habersizkalmamasn ve bu yüzden kendisininsuçsuz olduunu ileri sürememesinisalamak.” Umberto Eco ise yazarntek bir görevinden söz eder: “Gerçekdünyann okurun olaslkla bilmediiyönleri hakknda da okura sürekliolarak bilgi vermek.” Nobel ödüllü Japonyazar Kenzaburo Oé ne güzel anlatryazarlk nedenini: “Bir baln acsnyanstmak için yazar oldum.”Orhan Pa<strong>mu</strong>k da mehur Nobelkonumasnda bu soruyu öyleaçklyordu: “çimden geldii içinyazyorum! Bakalar gibi normal biri yapamadm için yazyorum. Benimyazdm gibi kitaplar yazlsn daokuyaym diye yazyorum. Hepinize,herkese çok çok kzdm için yaz-14yorum. Bir odada bütün gün oturupyazmak çok houma gittii için yazyorum.Onu ancak deitirerek gerçekliekatlanabildiim için yazyorum.”Pa<strong>mu</strong>k’un yazma nedeni birazda Paul Auster’n, Cam Kent adl eserininkahraman Quinn’i hatrlatyor:“Yazmay sürdürmütü çünkü becerebildiinihissettii tek ey buydu.”Pa<strong>mu</strong>k’un “Niçin yazyorum?”sorusuna cevab bunlarlasnrl deil. Pa<strong>mu</strong>k,kâdn, kalemin, mürekkebinkokusunu sevdii edebiyata,roman sanatna her eydençok inand; unutulmaktankorktuu; getirdiiün ve ilgidenholand; hayatnbütün bu güzelliinive zenginliinikelimeleregeçirmekzevkli olduuiçin yazyor. Veen önemlisi de<strong>mu</strong>tlu olamad- için, <strong>mu</strong>tlu olmakiçin yazyor.Enis BaturYAZMAMAK, YAZAMAMAK, YAZMAYI BIRAKMAK…Yazmamak, yazamamak, yazmay brakmak…Enis Batur “Yaznn Ucu”adl denemesinde bu üç durumdansöz eder ve bunlarn ayn paydannfarkl paylar olduunu söyler: “Edebiyat,Yaz/n tarihleri, doal olarak,yazmayanlar içermez: Onlar yapmadklarey nedeniyle tanmayz.Yazmay reddettiini söyleyenlerlekarlatm ol<strong>mu</strong>tur; bilemem,bilemezler: Yazabilecekkenmi, bilinçli bir kararla, yazmaedimine, urana srtlarndönmülerdir? Krlmaz bir paradoksbekler orada: Yazmadkçayazmama kararverilemez. Öyleya: Yazabilirdim,nereden biliyorsunuz?”YazamamakBatur’un deyiiylebir nevi ‘az ya daçok kilitlenmek’tirve bunu yorumlamaköyle kolaybir i deil, kuralyok: “Yazamamak,derin yazmaOrhan Pa<strong>mu</strong>k


KÝ TAP ZAMANIKAPAK7 OCAK 2013 PA ZAR TE SÝskntlar çekmek, her seferinde farklsorunlarn iin içine kart apayrdenklemler ortaya koyar; bütün yazserüvenleri nasl biricikse, bütün yazamamahalleri öyle benzersizdir.”Batur’un bir baka tespiti ise udur:“Yaz adam, yazmaya brakmakarar vermesinin bütün yazdklarnnüstüne kapaklanacak bir gölge,bir kafes olarak alglanmas olaslngöze almamal(yd).” Yazmay brakmakda her babayiidin harc de-ildir Batur’a göre, hele brakmak vegeri dönmemek daha zordur: “Ömrünüyazmaya vermi, yaamn buuran etrafnda biçimlendirmi biriiçin doan boluk ölçülemeyecek kadarbüyük olsa gerektir. O boluunortasnda sonra nasl yaadn bilmiyoruzite.” Batur, kkrtc bir sorusorar: “Yazma’nn, yaz’nn neden birsonu olmasn yaarken?”YAZIYA KÖLECE BALILIKBilge Karasu, Gece’de, “Yazm olmakiçin yazmak; eli durmamakiçin yazmak; söyleyeceini kararlatrmamolsan da yazmak…”der. Nurdan Gürbilek’in deyiiyleKarasu’nun bu sözü, susulabilecekbir bilgelik ânnn olmadn gösterir.Yazlabilecek baka bir ey kalmadnndüünülmesi, tpk Rothörnei gibi, Gürbilek’in u tespitiyleanlam kazanyor: “Yazya olan köleceballk, onun taleplerine boyunemek, yazya bu kadar çok yüklenmeksonunda okunmaz bir metne degötürebilir yazan. Kusursuz bir yaptyaratma arzusu, ‘bilinebilecek bütüneylerin’ bilindii bir doluluk hayali,buna yazda ulama isteinin dourduuhuzursuzluk metnin kendisinide yiyip bitirir, içinden çklmaz biryumaa dönütürebilir.” Roth’unkibiraz da, yazlabilecek bütün eylerinyazld, bilinebilecek bütün eylerinbilindii hissi ile kenara çekilenbir yazarn sesi...Elias Canetti, sorumluluk duyanbirinin yazar olabileceini söylerve “Her eyden önce yazara dü-en, kendi iç dünyasnda sürekli genileyenbir yer açmaktr.” diye ekler.Ya Hemingway? O da Canetti ileayn gökyüzüne bakarak unu haykrr:“Hepimiz, kimsenin asla usta olamayacabir zanaatn çraklaryz.”u halde yazarn ‘tükendim’, ‘bittim’,‘yoruldum’ diye eleini duvara asmas,yazacak bir eyinin kalmadndüünmesi öyle hemen kabullenilecekbir durum olmasa gerek.Barthes ise yazar, kendi yapsnda, dünyann yapsn da, sözün yapsndayitiren tek kii olarak görür veBilge Karasu15Marguerite Duras“<strong>Yazar</strong>lar ve Yazmanlar” adl denemesindeu tespiti yapar: “Kendi kendinibatrmadkça, yani varln sözünvarlyla kartrmadkça, yaznkurumlarnn eninde sonunda sindirmediiyazar yoktur: Bu nedenle pekaz yazar yazmaktan vazgeçer, çünküböylesi gerçekten kendini öldürmek,olmay seçtikleri varlk olarak ölmektir;böyleleri çkt zaman, susularaçklanmaz bir deime olarak yanklanr.”Yazmaktan vazgeçen bu ‘aznlk’Barthes’n dedii gibi ksaca ‘kendiniöldürenlerdir’.Ali Çolak, bir yazsnda Selimleri’nin bir gün, bildii bütün kelimelerikaybedeceinden, dilsiz ve yazszkalmasndan korktuu rüyasndanbahseder ve ekler: “Artk hiç yazamamakendiesi, ahdamarmn yanbanda bir yerde, varln hatrlatpduruyor. Yazamamak, yokluun küçükkardei. Bir eya gibi oradan orayatanp, sar ve dilsiz, ölümü beklemek…nsan bazen yazamaz, uzunsüre yazamaz. Bin türlü sebebi vardr.”Çolak’a göre yazmak sradanla-p alelâde bir alkanla dönüürsebu, yazya ihanettir ve bu yüzden yazarniçinde “bir coku alp yürümemise”oturup bir görevi yerine getirirgibi yazmak anlamszdr.Bilge Karasu’ya yeniden dönersek…öyle sorar: “Yaz yoluyla dünyannkarklna, insann karma-klna düzen getirme sans, dahaötesini niye söylemeyeyim sabuklu-u, çou<strong>mu</strong>za, belki de hepimize, birutku gibi geliyor; bizleri avutuyor; birsonraki yazmzla bu utkuyu sürdüreceimize,büyüteceimize güveniyoruz.Ne zaman vazgeçeceiz, kendimizi,birbirimizi böyle aldatmaktan?”Kitabn sonunda ise daha kavurucubir soruyu okuyucuya havale eder:“Bunlar yazmakla çldrmaktan kurtulunur<strong>mu</strong>?”Proust’un Kayp Zamann zinde’yibitirdikten sonra “artk ölebilirim”dedii söylenir. Salâh Birsel, bu duru<strong>mu</strong>,avucundaki can kuunu uçurmakolarak tanmlar ve “<strong>Yazar</strong>n yarattey kendi yaamndan öncegelir.” der. Peki, Georges Perec’in,dünya kadar geni bir kitap yazmannhayalini kurmasna ne demeli?Ya da Tomris Uyar’n “Eer yazarsanzsize bir ömür yetmez” deyiine?Bir otel odasnda intihar etmedenönce Pavese’nin günlüüne düürdü-ü “Artk yazmayacam” sözüne?“KYÜZLÜ OKUR, -BENZERM, -KARDEM, SEN!”Okurun ‘varlna’ deinmeden olmaz.Kimi yazarlar için okur, yazaryazmaya iten sebeplerden biridir.Necatigil’in deyiiyle, “Kendisini belkigöremediimiz, ama kokusunu duyduu<strong>mu</strong>ziçin ilerlemeyi göze aldmzifal bitkilerdir.” okurlar. Baudelaire,“Okura” balkl iirinde “kiyüzlüokur, -benzerim, -kardeim,sen!” diye seslenir ona. Ayfer Tunçise “Okur yoksa yazmann da anlam,önemi yok.” diye düünenlerden.Yazmay brakmak, Roth’un veMárquez’in söyledii kadar kolay olmasagerek; bu nihayetinde yazarl,yazmak eylemini nasl konumlandrdklarile ilgili bir sorun. Kimseciklerinüzerlerine gitmeye elbette hakkyok, fakat ustalnn doruunda yazmaybraktn açklamak, Roth gibi<strong>emekli</strong>liini ilan etmek biraz kafa kartryor.Yazmay brakmak kolaycahayata geçirilecek bir durum <strong>mu</strong>? Elbette,yazmak bir gölge gibi peleriniasla brakmayacaktr. Hem ne demitiHulki Aktunç: “Yan yana gelmemi /Sözcükler var daha”.Yoksa hakikaten onlar kazand vebiz okurlar kayba m uradk?


KÝ TAP ZAMANIKAPAK7 OCAK 2013 PA ZAR TE SÝRasim Özdenören: Ölünceye kadar yazarz<strong>Yazar</strong>n <strong>emekli</strong>ye ayrlp ayrlmamaso kimsenin yazarlaverdii anlamla balantldr.ayet yazar kendini birmeslek erbab olarak görüyorsagazete yazarl, köe yazarlyahut reklamclkta istihdamedilen metin yazarl- gibi, yapt i yazyla ilgiliolmakla beraber, o kii bizimdüündüümüz balamda biryazar deil, herhangi bir meslekerbab olarak görülebilir.Ama yazar tefekkürle ilikilendirerekdüünüyorsak, tefekkürünelbette hududu yoktur,yala veya hizmet yl ile ilgilibir snrlama da söz konusuolmaz. Dolaysyla tefekkürbalamnda yaz yazan kimseiçin <strong>emekli</strong>lik söz konusu olamaz.O kendini <strong>emekli</strong> saymolsa bile tefekkür ölünceye kadaronun yakasn brakmaz.Bu itibarla yazarln anlamnave mahiyetine bakmak lazm.Bugünkü anlamda yazarlkmodern zamanlarn ortayakoyduu bir kavramdr.Son 200 yl modern zamanlarolarak düünürsek, öncesindeinsanlarn yazarlk diye birmeslei yoktu. Ama o insanlarne yapyordu; ya krala/padiahaöüt verme ya da tarihenot düme amacyla kirlerinikitaplarda topluyorlard.Bunlarn gerek bizim tarihimizdegerek baka ülkelerdeörnekleri hudutsuz. Gerçibizim Divan edebiyatmzdaairlerin çou 25 yana kadardivanlarn tamamlam ve otarihten sonra da iir alannabir daha dönmemiler. Amabu bilinçli bir seçimdi; kendilerini<strong>emekli</strong> saydklar içindeil... Divan edebiyatndaböyle bir teamül yerlemiti.Bana göre yazarlkta kaideten<strong>emekli</strong>lik diye bir ey sözkonusu olmaz, olamaz. Aslndabir yazarn tatili bile olmaz.O, baka meslek erbab gibi,örnein bir berber, bir terzi,demirci ustas veya masa me<strong>mu</strong>rugibi, piknie gittiindeiini masasnda, tezgâhndabrakmaz; o, her gittii yereiini de yannda götürür, çünkükafasn yannda tamakzorundadr.Ancak yazar gazetelere yazdizisi hazrlamakla, köe yazlaryazmakla hayatn idameettiriyor ise baka bir söyleyileiini bir devlet me<strong>mu</strong>rugibi yürütüyorsa, daha dabaka bir söyleyile ii “yaratcyazarlk” balamnda biryer tut<strong>mu</strong>yorsa, bir yaa geldiktensonra, artk yazmak istemeyebilir,kendini <strong>emekli</strong>yeayrabilir. Fakat yazarl birSelim leri: Emekliliközlenmiyor deil<strong>Yazar</strong> bir gün kendini <strong>emekli</strong>ye ayrmal m,tam kestiremiyorum. Ama bugünkü edebiyatortammzn hrgüründe, ihtiras tablosundabu <strong>emekli</strong>lik özlenmiyor deil. Yazmak,biraz da yazdnz ortamla ilintilidir. Bir angelir, bkkn, bezgin düebilir insan.hayat tarz haline getirmi biriiçin <strong>emekli</strong>lik diye bir ey sözkonusu olmaz. Kendimdenpay biçeyim, benim yazarlktan<strong>emekli</strong>lik diye bir dü-üncem olmaz, olamaz. Aklmyitirmedikçe, zihinsel veyabedensel yetilerimde bozulmaolmadkça yazmann sonuyok benim için. Ölünceye kadaryazarz. Ama baka meslekyerine bu ii, yazarl geçimyolu olarak seçmi olanlar,bu ii herhangi bir me<strong>mu</strong>riyetolarak gördükleri için birsüre sonra köelerine çekilip<strong>emekli</strong> olmak isteyebilirler.Benim indimde ‘yazarlktan’kaideten <strong>emekli</strong> olma diye birey yoktur, ama her kaideninistisnas çkabilir. Philip Rothörneinde olduu gibi…16Nursel Duruel: <strong>Yazar</strong>,edebiyata kar sorumludurSanatta ve bilimde <strong>emekli</strong>lik olmaz.Sanatç, eer resmî ya daözel sektörde görev almsa yada çeitli sözlemelerle yükümlülükaltna girmise o görevlerden,balantlardan <strong>emekli</strong> <strong>olur</strong> ancak,sanatndan deil.<strong>Yazar</strong>lk, bireysel bir yaratmalandr. Kimse bakalar istediiiçin yazar olmaz/olamaz. Yazmaeylemi, kiinin kendi istei, iradesi,yetenei çerçevesinde balad-na göre, ara verme veya sonlandrmada kendi isteine baldr.Elbette bedensel, zihinsel sal- ve d koullar yazma yetisinitümüyle yok etmemi, yazmayimkânsz klmamsa…Öte yandan, yaratma dürtüsünde,yazarn isteini, kararnaan bir yan da vardr. Yazmaybraktn söyleyen kii, acabayaymlamaktan m vazgeçti yoksayazmaktan m? Yaymlamaktanvazgeçmek, yazardan yazara ve ortamagöre deikenlik gösteren zorya da kolay bir tercih olabilir. Yazmaybrakmak ise sürdürülebilirliiepeyce kukulu bir durumdur.Yaratc bir zihin, zaman içinde yazarnkendisini de artacak, hattakararyla çeliecek oyunlar oynayabilir.<strong>Yazar</strong>n sorumluluu konusundaMilan Kundera gibi düünüyorum.<strong>Yazar</strong> her eyden önce edebiyatakar sorumludur, edebiyatno büyük birikimine kar…yi bir yazar yazmay brakrsaokur olarak onun yazacaklarndanmahrum kalacamziçin üzülürüz; ama kararndandolay onu yarglayamayz.Böyle bir hakkmz yoktur, olmasda düünülemez.Sevin Okyay: Yazdan uzakkalmay düünemiyorumYazp okuyarak yaamay seçmibir insann gönüllü olarakyazmaktan uzak kalmasnanlamakta güçlük çekiyorum.“Uzun yllar eser üretmi” olduuiçin alkanlk edinmektendolay deil, yazmadan duramayacanainandm için.Nasl ki okumaya sadakatlebal kiiler okumadan duramyorsa,yazar da yazmaktan kendinialamaz diye düünüyorum.Yazmak, benim çocukluktanberi yapmak istediim tek eydi.Yazacak halim kald sürecede öyle olacak herhalde.Öte yandan, elbette çok satankitaplar piyasas konusundabirinci elden bir bilgim yok. Birbaarnn ardndan bir bakasnaerimek, beklentileri karlamakinsan <strong>mu</strong>tlaka hrpalar.Ancak bizim gayretlerimizdaha çok kendi küçük çevremizdekald için vazgeçmeklesonuçlanacak etkileri ol<strong>mu</strong>yor.Edebiyata ve okura kar sorumlulukmeselesine gelince, busadece edebiyata ait bir meseledeil ki. Olsa olsa, genel bir sorumlulukduygusunun edebiyatada yansm halidir diyorum. Böylebir sorumluluk duygusuna sahipolmay istemesen bile...


KÝ TAP ZAMANIBYOGRAF7 OCAK 2013 PA ZAR TE SÝ‘arkm yabanclarn önünde söylüyorum’Wolfgang Emmerich’n Paul Celan monografisi, Celan iirlerininaltnda bir dipnot gibi okunmay gerektiriyor. Kitap, Yahudi asllRumen airin yaamnn tüm önemli anlarn, kavak noktalarnçok yönlü yorumlarla serimleyen bir yapya sahip.PAUL CELAN, WOLFGANG EMMERICH, MERDVEN YAYIN, 198 SAYFA, 14 TLHCELAL FEDAazreti Mevlânâ, Mesnevi’ninbir yerinde kendine,yapp ettiklerine,hayatna ziyadesiyle dalp gidenleri öyleceuyaryor: “Kendini kendinin karsnaoturtup kaldn, çekil önünden de kurtul.”Tutulmas pek güç bir öüt bu; peksert bir ihtar. Gerçekten biz insan teklerikendimize gömülür kalrz çou zaman.Nadirdir önümüzden çekilip bakaca insanteklerini görebildiimiz. Bu husustasanatçlar, lozoar, hem kendilerini önlerindençekebilme hem de bunun tam datersini yapabilmeleriyle, yani kendilerinines tayan bir varlk olarak tanyp bilebilmeleriyletebarüz ederler. Birbirine ahlakiaçdan tersmi gibi görünen bu duru<strong>mu</strong>naddr sanatçnn sahip olduu, onahas empati. Sanatç, kendini önüne oturturve kendinden tüm evreni de bilebilir yada önüne oturttuu varl, etrafnda dairelerçizerek bir akrep gibi de sokabilir. Bu,bazen kendidir bazen bir bakas… Sanatve düünce tarihi, ite bu akreplerle, küpüneileyen bu keskin sirkelerle yazlr.Beri tarafta onlar da anlayabilmi bambakakldan ince, klçtan keskin maceralarda vardr. Sanat ve düünce tarihi sradanlaranlatmaz ve onlara seslenmez.Bu yüzden olsa gerek biyogra, monogragibi kitaplarn özel bir okuru vardr. Buokurlar Stefan Zweig’ severler; onu, onunHölderlin’i, Eras<strong>mu</strong>s’u, Montaigne’i atlattgibi bir anlatan ararlar. Ama nadirdir,daha nadirlerin anlatcs.BYOGRAFSNDE SAKLI ARPaul Celan’, Zweig’dan okumak isterdim.Ne yazk ki bu mümkün de-il. Zweig’n canna kyd günlerde(1940’larn ilk yars) 1920 doumluCelan’n annesi ve babas Nazi kamplarndakuruna dizilmi. Celan, Almancadüünen, yazan bir Yahudi olarak dahao günlerde, tabir caizse kendini kendininkarsna oturtup var olmaktan baka biryol bulamam. Bundan sonra onun hayatve o hayata sk skya bal iiri, o daireninetrafnda bir akrep gibi kendi kendinisokuncaya kadar dönmü dur<strong>mu</strong>.Celan’n kendi içindeki evrende incedeninceye örülü iirine, Türk okuru olarakepeyce ainayz. Tüm ‘kapal’lna ramenonun iiri gerek çevirmenler katndagerekse airler ve iir okuru katnda a-rtc bir ilgi gördü bugüne dek. GertrudeDurusoy ve Ahmet Necdet ikilisininCelan’dan yapt iir çevirileri farkl yaynevlerincebasld. Bademlerden Say Benive Haha ve Bellek adyla baslan iir seçkileriairlerin ellerinden dümedi. OruçAruoba ve Ahmet Cemal’in her zamankititizliklerini Celan’a da gösterdiklerinimemnuniyetle izledik. Hâsl Paul Celaniiri, mehur iiri “Ölüm Fügü”yle snrlkalmayan bir bilinirlie eriti ülkemizde.Celan’n melankolisini sevdik belkide; 1970’te kendini Sein Nehri’ne brak-n, air Bachmann’la olan gönül ilikisinibilmekle yetindik. Bunlar elbette derecederece önemli, bir aire yaklamak açsndan.Ancak bugüne dein elimizde birCelan biyograsi, monograsi yoktu. Garipsenecekbir durum bu.18KOZASININ ÇNDE…Geçtiimiz günlerde yaymlanan WolfgangEmmerich’in Paul Celan monograsinidilimize çeviren Yahya Kurtkayada bu duru<strong>mu</strong>n altn çizerek ülke-Paul Celanmizdeki Celan portresinin ‘fantastik’ çizildiindenyaknyor. airin ölümündenkrk küsur yl geçmi ama Türkçemizdeküçük de olsa bir biyograsi yok. OysaBachmann’la ak mektuplarna ve intiharnafazlasyla ilgi mevcut. Celan’n iiriylehayatnn sk skya bal olduu düünülünce,yukarda saydmz iir çevirileride okur katnda epeyce bir boluk yaratyorbu durumda. Hal böyle olunca, ‘badem’nedir; iirinde neden ona dâhil etmekister air kendini anlayamyoruz.Kendi acs bakasnn acsn duyumsamayabelki hiç yer brakmayacak denli acyüklü bir air var karmzda. Bu yüzdenonun yaam öyküsünü okumak, bir acnnnasl çeitlenerek örülüp bir kozayadönütüünü görmek açsndan elzem.Baka türlü o kozay ve içindekini anlamakmümkün görünmüyor.Bu bakmdan Wolfgang Emmerich’nPaul Celan monograsi, Celan iirlerininaltnda bir dipnot gibi okunmay gerektiriyor.Kitap, airin yaamnn tüm önemlianlarn, kavak noktalarn çok yönlü yorumlarlaserimleyen bir yapya sahip. <strong>Yazar</strong>,bir Zweig deil elbette; zaten olmayada çalmayp ele ald yaam tümmonogra yazarlarnn yapmas gerekti-i tarzda, gereince seriyor okurun gözleriönüne. Bununla da yetinmiyor; airin iirlerinide yorumluyor yer yer. iirlerin genelözelliklerini yerli yerince belirledii için,okurun bu monograden sonra Celan iirinedaha derinlemesine yaklaabileceinirahatlkla söyleyebiliriz. Kitab okurken,Celan’n, annesinin ölümünden duydu-u matemi, kendisinin hayatta kald içinduyduu suçluluu, özel yaamn nasliir kldn, baka metinlerden kendi iirinenasl yol aldn, mehur “Ölüm Fügü”iirinden ötürü ‘intihal’ suçlamasyla karlapyllarca bu suçlamayla duygusal anlamdanasl bocaladn, yaam ve iirleriiçin ‘dil’i nasl bir kafese dönütürdüünügörmek, eminim kendini kendi önündenkaldrabilen her okurda baka baka yankbrakacaktr. Ele ald yaamn özelliindenötürü, baka monogralerden farklolarak baka aclara ve baka bir iire bakabilmeyiistiyor bu kitap bizden. Gönüldarln gideremedii ehirlerden biri deViyana’ym Celan’n: “arkm yabanclarnönünde söylüyorum.” demi oras için.Sradanlarn ellerinde sk skya tuttuubönce yaama becerilerini kaybetmi olarakbedenini Sein’e brakrken, tüm insanlariçinde öyle hissetmi olmal kendini. Biröksüz ve yetim o. Okuduu<strong>mu</strong>z da bir öksüzve yetimin kendini kendi önünden birtürlü çekemeyii…Paul Celan monograsini kendini,kendi önünden kaldrmay aklna dahi getirmediiiçin ayn tele vurup duran amaiir tarihimizin adlarn küçümsemeyi deihmal etmeyen günümüzün airleri okumaliyice. Öksüz de yetim de deilken öyleyminumaras çekmekle air olunamayacanbir ümit anlarlar belki. Bir de yaynevlerimizbu tür kitaplara daha çokeilmeli. Son zamanlarda birçok yaynevininsevindirici bir ekilde biyogra, monograkitaplar çevirmeye balamasylagördük ki bizim edebiyatmz biyogra,monogra fakiridir. En has airlerimizinbile elimizde bu türden kitaplar yok. Yaynevleripara getireceini bildikleri için herbüyük kentin semtini yazp belediyelerepazarlayacaklarna sanatçlarmzn ya-amlarn ortaya çkarmallar. Aynadangördüümüz aksimizden milletçe sklmamznvakti gelsin gayr…


KÝ TAP ZAMANIFELSEFENeden ve neyi bilmek istiyoruz?Michel Foucault, Bilme stenci’nde kitaplaan derslerinde bilginin doasylailgili bir çözümlemeler dizisi balatr ve bu dizi, parçalar halinde veadm adm bir “bilme istenci morfolojisi”ni kurmaya yönelir. Buradabilme istenci temas belirli bir tarihsel aratrma disiplini içinde ele alnr.BLME STENC ÜZERNE DERSLER, MICHEL FOUCAULT, ÇEV.: KEREM EKSEN, BLG ÜNV. YAY., 334 SAYFA, 32 TLMSÜREYYA SUichel Foucault, 1970ylnda Fransa’nn enönemli yükseköretimkuru<strong>mu</strong> olan Collége de France’nDüünce Sistemleri Tarihi kürsüsünebakan olarak seçilir. Bu kürsüdekiilk öretim ylnda (1970-1971) yaptaçl konumas (“Söylemin Düzeni”),Foucault’nun 70’li yllardan itibarenaratrmalar için tayin ettii yönle ilgilibir manifesto niteliindedir. 1970-1971yllar arasndaki dönemlerde ilk derslerinivermeye balar. Derslerin adn Bilmestenci koyar. Foucault, bu derslerdebilginin doasyla ilgili bir çözümlemelerdizisi balatr ve bu dizi, parçalarhalinde ve adm adm bir “bilme istencimorfolojisi”ni kurmaya yönelir. Buradabilme istenci temas belirli bir tarihselaratrma disiplini içinde ele alnr.Foucault, daha önceki çalmalarndapsikoloji, ruhsal hastalklar, aklbozukluklar ve genel olarak tbbi bilgiüzerine arkeolojik çözümlemeler yaparakruh, akl ve salk üzerine birtakmsöylemsel pratiklerin düzeyininayrt edilip ortaya konulmasn salamt.imdi ise yapt aratrmalarnsonuçlarna teorik bir destek salamaküzere bilme istenci üzerine yenibir aratrmaya balyordu.197 OCAK 2013 PA ZAR TE SÝK UÇ: ARSTOTALES VE NIETZSCHEFoucault’ya göre felsefe tarihi, bize bilmeistenci konusunda teorik modellersunmaktadr ve bunlarn çözümlenmesi,bir ilk saptama yapmamz salayabilir.Çok iyi incelenmesi ve snanmasgerekenler arasndan, Foucault, özellikleiki uç ve kart form olmalar bakmndanAristotales ve Nietzsche’yiseçer ve inceler. Aristotales’i Metazik,Nikhomakos’a Etik ve Ruh Üzerinemetinlerini ele alarak çözümler. Yapt- çözümlemelerden u sonuçlara varr:Duyum ile haz arasnda bir iliki vardr.Hazzn younlu ile duyu<strong>mu</strong>n verdiibilginin nicelii arasnda bir doruorant vardr. Buna <strong>mu</strong>kabil, hazznhakikati ile duyu<strong>mu</strong>n yanlgs arasndabir uyumazlk vardr.Metazik’in ilk satrlarnda evrenselve doal olduu ileri sürülen bilme istenci,duyumda dile gelen bu ilk ilikiüzerinde temellenir. Bilgi tipleri arasndasürekli geçii salayan bilme istencidir.Bilme istenci, Aristotales’te bilginin,hakikatin ve hazzn öncel bantsngerektirir ve bu banty bir balamdanötekine aktarr. Nietzsche ise enBilim’de bambaka bir bantlar kümesiortaya koyar: 1) Bilgi, arkasnda kendisindentümüyle baka bir ey bulunanbir “icat”tr; içgüdülerin, itkilerin, isteklerin,korkunun, kendinin klma istencininetkili olduu bir alandr. Bilgi, bunlarnçatt sahnede ortaya çkar. 2) Bilgi,bu güçlerin uyumluluunun sonucu,bunlarn <strong>mu</strong>tlu bir dengesi olarak deil;hnçlarnn, sallantl ve geçici uyumalarnn,her zaman hyanet edeceklerizayf bir antlamann sonucu olarak ortayaçkar. Bilgi, sürekli bir yeti deil, birolaydr ya da bir olaylar dizisidir. 3) Bilgi,her zaman bir eye hizmet eder, bamldr,çkar gözetendir. 4) Doru ile yanlarasndaki ayrm ortaya koyan bir ilkhakikati ürettii içindir ki kendisini hakikatinbilgisi gibi ileri sürer.ÇIKAR GÖZETEN BLG SSTEMDemek ki Nietzsche’de çkar gözetmeveya ilgi, basit bir araç olarak kullanlanbilgiden önce gelir. Hazdan ve <strong>mu</strong>tluluktanayrlm olan bilgi, mücadeleye,hnç ve nefrete, kötülüe baldr ve hakikatlearasndaki temel ba çözülmütür;çünkü hakikat ondaki bir sonuçtanbaka bir ey deildir. stenç olayolarak üretilmi ve hakikat gibi görünüüsahtecilikle belirlenmi olan bubatan aa çkar gözetir bilgi modeli,hiç kukusuz klasik metaziin postulatlarndançok uzak bir eydir. Foucault,derslerinde bir dizi örnee dayanarakbu bilgi modelini serbest bir biçimdeele almtr.Foucault, bu örnekler dizisini, AntikYunan tarihinden ve kurumlarndanalr. Bunlarn hepsi adalet alanna ilikindir.Burada, .Ö. 7. yüzyldan .Ö. 5.yüzyla kadar uzanan, adaletin datlmasna,adaletli kavramna ve cürümekar gösterilen toplumsal tepkilere ilikinbir dönüüm izlenebilmektedir.Foucault’ya göre, adalet datm, ele alnanbütün bu dönem boyunca, önemlisiyasal mücadelelerin etkisinde kalmtr.Bu mücadeleler, en sonunda, hakikatigörülebilir, saptanabilir, ölçülebilirve doann yasalarna benzer yasalarabal bir hakikat olarak gören bir bilmeyebal belli bir adalet for<strong>mu</strong>nun ortayaçkmasna yol açmtr. Dünyann düzeniolan bir düzeni egemen klarak sitenindüzenini güvenceye alan adil bir da-tm yasasnn, bir “nomos”un aranmassöz konusudur. Hakikatin bu biçimdeileri sürülüü, Bat’nn bilme tarihiiçin de belirleyici olacaktr.192 SAYFA - - 328 SAYFASiyaset Bilimci Prof. Dr. Mümtaz’er- liyetçiliklerüzerine önemli makaleleri; hem -Bilim ve Ataizme Dair-376 SAYFA- 336 SAYFA


KÝ TAP ZAMANIMMAR7 OCAK 2013 PA ZAR TE SÝTurgut Cansever ve dünyay güzelletirmekTurgut Cansever ile Beir Ayvazolu’nun sohbetlerini içeren DünyayGüzelletirmek, Tima Yaynlar tarafndan yaymland. Be röportajnyer ald kitap, Ayvazolu’nun Turgut Cansever’in sanat felsefesi vebabas hakkndaki iki yazsyla zenginlemi.DÜNYAYI GÜZELLETRMEK, TURGUT CANSEVER’LE KONUMALAR, BER AYVAZOLU, TMA, 176 SAYFA, 12,50 TLBERCAN YILMAZaz anlar vardr ki saltanatldr.Tari mümkünolmayan hazlar vebahtiyarlklardr o anlar saltanatl klan.te Dünyay Güzelletirmek bu anlarnahitliini yapyor. Tima Yaynlartarafndan geçtiimiz günlerde yaymlanankitap, Turgut Cansever ileBeir Ayvazolu’nun bu saltanatl anlarasdrlm sohbetlerini içeren be röportajdanmüteekkil. Ayvazolu’nun,biri Turgut Cansever’in sanat felsefesinidieri de babasn anlatt iki yazylazenginletirdii kitap, yakn tarihimizibilge bir mimarn gözünden okumakve deerlendirmek için iyi bir frsat.Beir Ayvazolu hatrlatyor, 1983’teMimar dergisinde öyle demiti TurgutCansever: “Sanat eseri, varlk-kâinat tasavvurununyaplana yansmasdr. Eseriniortaya koyarken ald her karar,sanatkârn varlk ve varln güçleri hakkndakitasavvuruna göre ekillenir. Buözellikleri ile sanat, din ve ahlâk alanndayer alr.” Turgut Cansever’in her frsattazikrettii insann aslî görevlerindenbirinin -bir hadis-i erifte ifade edildiigibi- dünyay güzelletirmek oldu-u kri, kitabn o<strong>mu</strong>rgasn oluturuyor.Estetiini ve sanat anlayn bu görüedayandran Cansever’e göre dünyaygüzelletirmenin en kestirme yolumimariden geçmektedir. Kitap boyuncaçok renkli, zengin ve kl bir zihin dünyasolduuna ahitlik ettiimiz CanseverHoca’nn tarihten felsefeye, estetiktensosyolojiye, metazikten bilimeuzanan entelektüel ufku, genç cumhuriyetimizinbütün birikimiyle birlikte Osmanlirfann temsil eden son kuaklarda içermektedir.MÜTEFEKKR BR MMARCansever’in asl meselelerinden biri,hiç üphesiz “sâmî hüviyet tayanTürk-Osmanl varlk telakkisinin epistemolojikkaynann yok olu” süreciydi.Söyleilerde bir ‘medeniyetdeitirmesi’nin ya da hazin bir inkraznneticeleri, “ölçü bozukluu”, ahabnhayatn dinamiklerinden biri oluu,tasavvufî huû ve hayet duygusununmimari alana tanmas, maddî varlkile manevî varlk arasndaki bütünlük,hareketli kültür ve varln sürekliBER AYVAZOLU20Turgut Canseveroluum bilinci, hayatn her ânn güzelyapmak düsturu, çevre uuru, tabiatinsanbütünlüü Cansever Hoca’nn -kir dünyasnn ana unsurlar ve anahtarkavramlar olarak karmza çkyor.Baba tarafndan bir Kadirî tekkesiolan Türâbî Baba Tekkesi gelene-inden gelen, anne tarafndansa Filibelimüderris MehmedEfendi’nin ve Osmanl medeniyetininbütün bir ilim, irfanve estetik birikimini temellükeden Cansever’inen mümeyyiz vasarndanbiri, hiç üphesiz, mütefekkiroluudur. “iir gibi bir ehirolan” Bursa’daki yllarn,stanbul’da Osmanl’nn sonnesli ile ilikilerini, yabanchocalar ve insanlarla kar-lamasn, bu arada Türkiye ve dünyadakimimarlk birikimini temellük etmesini,ülkenin siyasî atmosferinin dönüümsürecine ahitliini, 20. yüzylba varlk felsefesi ve Bat felsefe geleneineyöneltilen eletirilerini, Diez’inslam sanat ile ilgili yazlarnn üzerindekitesirlerini, Fusûsu’l-Hikem okumalar,Elmall tefsiri ile <strong>mu</strong>aakasn,Galatasaray Lisesi, Devlet Güzel SanatlarAkademisi yllarn, Sedat HakkEldem’e ve Ernst Diez’e talebe olu-unu, Tanpnar, Âsaf Hâlet ve NecipFazl’n tesirlerini, stanbul’un “erimi,bitmi Bizans’n verilerinden hareketledeil, kendi kültür hazinelerini kullanarak”ina edili sürecini,ahabn büyüsünü, Proust veWagner’in planlarn, raporlarn,Art Nouveau üslubunu,Menderes’in zaaarn,Paolo Soleri’nin projesi üzerinedüüncelerini ve ‘tutumlukent’ kavramn, ekolojikyaklamlarn, mevcut yapstoku hakkndaki deerlendirmelerini,‘Türk evi’ kavramnnne manaya geldiinive daha birçok hususu açkça dile getirenTurgut Cansever, stanbul’un gidereklirik tahayyüle imkân vermeyen birehre dönüme sürecini hazin fotoraflarhalinde gözlerimizin önüne seriyor.Ustaca sorduu sorularla Cansever’ekuatc ve kkrtc bir yolculukta elikeden Ayvazolu, “bilhassa Tanzimat’tanFOTORAF: ZAMAN, KÜRAT BAYHANsonra gal aydnlarn ve yönetici zümrelerinjakoben tutumlar yüzünden, birneslin, sonraki nesilleri kendi ina etti-i [ykt, E.Y.] ehir çerçevesinde ya-amaya mahkûm eden Bat ehirlerinebenzemeye balam, bu yüzden kendiniyenileyemedii gibi, kendi kültürünüde üretemez hale gelmi” olmasnnüzerinde srarla duruyor. slam’nestetik bir medeniyet olduuna yapt- vurgunun, Dünyay Güzelletirmek’imüstesna klan hususiyetlerin bandageldiini de eklemek gerekir.MUHAFAZAKÂR SANAT TARTIMALARINA KATKITurgut Cansever’in hem ahsî hem deentelektüel hayatna ilikin ilginç ayrntlarbarndran ve sadece mimariye ilgiduyanlarn deil, tarihe, edebiyata, kültürtarihine de merak duyanlarn severekokuyacaklar kitap, önemli bir boluudoldurmakla kalmyor, son günlerdeki‘<strong>mu</strong>hafazakâr sanat’ tartmalarnada sahih bir bak açs getiriyor. HilmiYavuz, Cansever’in vefatndan sonrayazd o incelikli yazda unlar söylüyordu:“Türkiye’de mimarinin ‘Dünyaygüzelletirmek’ yerine, Dünya’y çirkinletirmekten;Edward Said’in dedi-i gibi, bize Vahiy’le ‘tamamlanm birDünya olarak’ verilmi olan bu Dünya’ysüslemek (tezyin etmek) yerine, deitiripbozmaktan, elbette ve öncelikle mimarlarsorumludur. Turgut aabey, bu ‘kültürelkirlenme’nin, ‘kendi inanç temellerindenkopartlan, inançlarnn özüyle balarkesilerek yabanclatrlan’ slam toplumlarnda‘en vahim ve tahripkâr boyutlara’ulatn bildiriyor; -diyor ki: ‘[Mimarialannda] kültürel kirlenme, özündeteknolojiyi kendi bana yaratc güç addetmekgibi temel bir yanlgy tamaktadr.ehre, topraa, dünyaya Allah’nazametinin ve cemâl sfatnn tecelli etti-i yerler ve insanlarn idrak edecei alanlarolarak bakmak yerine bugün, bu alanlaraait meselelere bürokrat ve teknokratlarngözlükleriyle baklmakta[dr].”Dünyay Güzelletirmek, bir yandanuzun bir süredir kar karya olduu<strong>mu</strong>zzevk hezimetinin nasl bir entelektüelarka planla giderebileceininipuçlarn vermesi, dier yandan da“medeniyet kopmalar srasnda yaananzihinsel krizlerden nasl çklabileceini”göstermesi bakmndan birklavuz kitap niteliinde.


KÝ TAP ZAMANIEDEBYAT-RÖlümsüzlüü tadan airHüseyin Yorulmaz, Bir Neslin Aabeyi Erdem Bayazt kitabyla,Erdem Bayazt’n hatralarn gazete kupürlerinden, yaayanarkadalarnn, tandklarnn azndan ve dergilerdekiyazlardan derleyerek bir araya getirmi.BR NESLN AABEY ERDEM BAYAZIT, HÜSEYN YORULMAZ, 360 SAYFA, 25 TL7 OCAK 2013 PA ZAR TE SÝairin virgülüKemâl Yanar’n yeni kitab Karanlkta Çiçekler bir yönüyle göstergebilimselbir yolculua çkaryor okuru: Söz ile Dil arasna,Baba ile Çocuk arasna, Karanlk ile Çiçekler arasna ve Dünyaile Kurban arasna konul<strong>mu</strong> o virgülü okumaya çaryor.KARANLIKTA ÇÇEKLER, KEMÂL YANAR, GRANADA KTAP, 84 SAYFA, 8 TLEYUSUF GÜNDÜZrdem Bayazt ismi Türkedebiyat için farkl manalarifade ediyor. Bir airolduu kadar “derleyen, toparlayan biraabey” aslnda onu tanmlayacak sfat.Bugüne kadar önümüzde Sebeb Eyairine dair 69 yllk hatra dank birvaziyette durmaktayd. Hüseyin Yorulmaz,Bir Neslin Aabeyi Erdem Bayaztkitabyla, vasfna yakr bir çalmaylaedebiyata adanm bir ömrün hatralarngazete kupürlerinden, yaayan arkadalarnn,tandklarnn azlarndanve dergilerdeki yazlardan derleyerekbir araya getirdi.MARA’IN ARLERNDENBir Neslin Aabeyi Erdem Bayazt kitabndabir toprak ve onun yetitirdii insanlarnözelliklerinden dem vuruyoryazar. Mara’n airler ve yazarlar yetitirenbir memleket olduunu edebiyataaz çok ilgi duyanlar bilir. Necip Fazl,Sezai Karakoç, Cahit Zarifolu hepbu topran çocuklar. Erdem Bayaztda ayn corafyann yetitirdii isimlerden.<strong>Yazar</strong>n bu çalmas her ne kadarBayazt’a ait bir biyogra olarak düünülsede Mara’ta yetimi güzide birneslin, Cahit Zarifolu’nun iirindenmülhem “Yedi Güzel Adam”n etrafndadönüyor. Öyle iç içe geçmi ki bugüzel corafyann bu güzel arkadalar,Hüseyin Yorulmaz’n tabiriyle, hangisinianlatacak olsak bir dierindengeçecek yollar. Haliyle Bayazt biyograsihazrlanrken de Cahit Zarifolu,Alaaddin Özdenören, Rasim Özdenören,Sezai Karakoç ve Akif nan’a uramadanyola devam etmek mümkünolamazd, olmam. Zira daha çocuklukyllarnda balayan bu dostluklar geçdönemlere kadar devam etmi. Kitapbu dostluklarn mektuplarna, yazmalarave hatralara göz atmamz salayarakilerliyor. Bayazt’a dair en önemlianekdodlar bazen Zarifolu’nunYaamak’nda çkyor karmza, bazenRasim Özdenören’in bir mektubunda.1939 ylnda, airler ehri Mara’ta(ki henüz bu ehrin ‘kahraman’ unvannalmasna çok vardr) do<strong>mu</strong> Bayazt.slam’a dair her eyin hor görüldüüzor zamanlarda Nakibendî eyhieyh Âbid Efendi’ye, Bayazt’n çocuklisanyla “ncirli Hoca”ya müntesipolan bir babann çocuu olarak. Bu zamanlarsadece ülkenin her yanndan olduugibi Mara için de zor geçmektedir.Daha çocuk yalarda patlak veren kinciDünya Sava ve ardndan yaananktlklar derinden hisseden bir nesildirBayazt’n nesli. stiklâl lkokulu’na giderBayazt. Bu yllar, Yörükselim-eyhâdilarasnda gidip gelerek ehri özümseyenbir çocuktur. Okula gidip gelirken üzerindengeçtii Karldere’nin iki yakasnbirbirine balayan demir köprü de çocukluununen belirgin hatralarndandr.Daha sonra Bayazt’n iirlerinin altyapsnoluturacak kelimeler de bu yllardabir araya gelmitir <strong>mu</strong>htemelen.Sava, karakol, dispanser kelimelerininzihnine kaznd, oradan da iirine yansdzamanlardr. Ahrda’nn eteklerineyaylm ehrin yükseklerinde, Pazarckve Çnarba’nda tabiatla ba baageçen, Hz. Ali okumalaryla kvama gelenzamanlarn ve Zarifolu’yla gölgesindeuzanp hayallere dald “YalnzArdç”n onun duygularn ve kelimelerininasl da yourduunu bu kymetli çalmayokurken anlayabiliyoruz. Bu kelimelerbir süre sonra “Toprak Adam” iiriolup dökülmü Hamle dergisinin sayfalarna.Sonras bir saanak ya<strong>mu</strong>r gibiçoalp Sebeb Ey’i olutur<strong>mu</strong>. Çok partilihayata geçiin, ihtilallerin yaandskntl zamanlarda kelimeler yerindenoynam, yenileri eklenmi onlara. Buarada devam eden dostluklar gelip duruyorgözümüzün önünde. Ayr ehirlerdeolunca hasretle birbirine gönderilenmektuplarda tarihe geçmi bunlar.DARISI DER ‘GÜZEL ADAM’LARA...Gurur ve kibir tavrlaryla öne çkmaktanimtina ederek kur<strong>mu</strong> hayat iiriniBayazt. Bir ‘üstad’ olarak deil, biraabey olarak yer bul<strong>mu</strong> hayatlarda.iirlerine iir, dostlarna dost eklemi.Büyük Dou, Dirili, Edebiyat, Maverave Akabe’den geçmi yolu. Her kilometredeyeni güzelliklerle donatmhayatn Bayazt.Hüseyin Yorulmaz bir Maral olarakmemleketine vefa göstermekle kalmam,dört ba ma<strong>mu</strong>r bu biyograçalmasyla kültür dünyamza daönemli bir katkda bulun<strong>mu</strong> diyebiliriz.Dank bir vaziyette bir araya gelmeyibekleyen birçok bilginin, kupürün, mektubunve yaznn fotoraanarak kitabaeklenmesi çalmay deerli klyor. Ksazamanda ikinci basksnn yaplm olmasda bir Erdem Bayazt biyograsininderli toplu bir biçimde hazrlanmasnnihtiyaç haline geldiini göstermi oldu.Dars dier ‘güzel adamlar’ anlatacakfarkl biyogralerin bana.CKEREM GÜNEioran, “Bir virgül için ölünenbir dünya” dülüyordu.Evet, “bir virgül” için…Kemâl Yanar’sa o ‘dünya’nn ‘virgül’ünüyeni kitab Karanlkta Çiçekler’e tayorve o ‘dü’ün düünü kuruyor.Granada Yaynlar iir Dizisi’ndençkan kitap, Tarkovski’den bir epigraaaçlyor: “Balangçta neden söz vard,baba?” Öyleyse bir yönüyle göstergebilimselbir yolculua çkyoruz. Söz ileDil arasna, Baba ile Çocuk arasna, Karanlkile Çiçekler arasna ve Dünya ileKurban arasna konul<strong>mu</strong> o âteîn virgülüokumal önce. Yanar, ilk kitab ArHavuz’a yapt atarla bana öyle geliyorki Çocuk’a deil Baba’ya geri dönüyor;iirini, öznenin geçmiine yaptatarla ilerletiyor. ‘Bulant’ ile ‘Bunalt’arasnda Dünya’nn sözsüz arksndinleyen bir air için gece, “büyüklâciverdî bahçe” deil. Manann hareriniçinde yürüyüü gibi hiçliin derinli-ine doru yürüyor Yanar. Esrimek ileilenç ayn anlama geliyor orada.VECD LE YAAM TKSNTS ARASINDAKendini ‘ezelî malûp’ olarak tanmlayanCioran, bir söyleisinde öyle diyordu:“Fakat hep içimde iki çar oldu-unu söyledim. Baudelaire’i hatrlarsnz,tam da vecd ile yaam tiksintisi arasndakio çeliik dilekleri.” Kemâl Yanarda Cioran gibi “vecd ile yaam tiksintisiarasnda” m gidip geliyor? KaranlktaÇiçekler’de yapt, söyledii bu <strong>mu</strong>?“Yani rüyâlarma karde <strong>olur</strong> <strong>mu</strong>sun”diye soruyordu Yanar ilk kitabAr Havuz’da meçhul okura. Çünkü“Dünyadan mahrum olma veyadünyann çöküü asla geri döndürülemez.”diyen Heidegger’in “dünyayafrlatlm varlk” olarak niteledii airdio. Dünyadan mahrum olan bir airolarak dünyann asla geri döndürülemeyecekçöküünün iirini yazyordu.Ar Havuz’daki ‘su’ imgesinin yerini‘çocuk’ alm gibi görünüyor KaranlktaÇiçekler’de. te o çocuun gözününya gibi düüyor Yanar’n gözündenDünya. Rilke demiti, o ‘görerek’yapt iirde: “Dünya yok az ötede.”Yanar’sa Rilke’nin söylediini karanlktasöylemeyi deniyor, ‘görme’yerek:“yeryüzünün aynada yansmadngördüm./ bakabilir miydiniz, siz hiç?..”“Büyük körlemeden balyoruz,/konumaya. gözlerimiz sonsuza kapal”diyen bir airin ‘karanlk’ ile ‘körlük’üima ettiini söylemek bilmem mübala-a <strong>olur</strong> <strong>mu</strong>? Tanpnar gibi “en uyankbir gayret ve çalma ile” deil, bir esrimeile Dil’in ötesinde olumaya balayanbir rüya halinin kafesinde deyi yerindeysebir ‘kaplan’ gibi dolayor Yanar;-“kurutul<strong>mu</strong> kâtlardan bir kaplan”.“Seraphim” iirinde “çiçeklerin çocukluundankonuuyorduk./ içlerindenbirinin srr vard.” diyor air.‘Çocuk’u Dalarca’dan, ‘Çiçekler’iBaudelaire’den, ‘Karanlk’ Hâim’den,‘Melekler’i de Rilke’den temellük ediyor.‘Dünyada-olmak’n skntsn, tekdüzeliiniimgelemini kkrtan bir büyüyedönütürmeyi biliyor: “k toplayanaaçlar gibiyim/ kaslarm kelebekölülerinden./ duyuyor <strong>mu</strong>sun hu aaçlarnn/arksn çelikiler meleim?..bir olun/ kimsesiz geçen saatlerini söylüyor”.Chateaubriand, Atala’da öyle der:“Var olduu<strong>mu</strong> ancak skldm zamanfark ediyordum.” Dünyada-olmak sknts,Yanar için var olann alglanmas, varoluungerçeklemesidir bir bakma.Çünkü sknt akmayan zamann tasviridir.Akmayan, bir baka deyile donanzaman aire vecde benzer bir boluk hissiverir. Dünyann kötücül büyüsüne kar- <strong>mu</strong>skalar vardr onun: Sözcükler.YAAMAYA VEDA ETMEKHarold Bloom’un “bir baba hep vardr”dedii ‘baba’ hep var mdr bilmem.Ama Yanar için bir andan ibarettir artk‘baba’. mgelere ‘kurban’ edilendir.Kan “ar havuz”a aktlan bir kurban.Karaya vur<strong>mu</strong> bir baln arks bu.“Yaamamaya/ devam eder/ gibi yaamayaveda ediyorum” diyen bir baln.“Bilinçdnn meyvesini yiyen” bir airdiro. Yüreinde ‘lâ’ olan bir çocukdüü. ‘Ölüme kanat germek’ böyle bireydir: “Dünya, aladm yerdir. gazâlkan ve fesleen tanan gemiler/ de,kalbini bir arkya saklayan çocuumhâlâ. göün olu deilim.”Karanlkta Çiçekler’i Cioran’nBurukluk’u eliinde okudum. OkurkenHaydn’n Veda Senfonisi’ni dinledim.Sk sk mimoza çiçei kolonyaskokladm. Anladm ki, “Bir virgül içinölünen bir dünya düleyen”lerden biridirKemâl Yanar. Rilke’nin Melei’nineteinden budaylar biçmek isteyen…Benzi safrandan daha sar, hakikate kelimelerdendaha yakn…imdi karanlkta bir ‘virgül’, bir‘gül’…21


KÝ TAP ZAMANIBYOGRAFSerdengeçti yârdan geçmediCemal Kurnaz, 756 sayfalk çalmasnda Osman Yüksel Serdengeçti’nin hayathikâyesini anlatyor. Serdengeçti’nin deli dolu yaam, mahkeme koridorlar vehapishanelerdeki çileli günleri, partilerle ilikileri, Bediüzzaman ve talebeleriyleolan münasebetleri, çou zaman kendi azndan ve tanklklarla yer alyor kitapta.1ALÂATTN KARACA940’l yllar; yani Millî efnönü dönemi ve sonrasndaDemokrat Parti’niniktidarndan 1960 darbesinedein uzanan süreç, Türkiye’ninen çalkantl yllardr. Millî ef dönemi;basknn ve kavgann dorua çktyllar. Bunda, elbette kinci DünyaSava’nn iki ülkesinin; Almanyave Rusya’nn, sava süresince Türkiyeka<strong>mu</strong>oyunu yönlendirme siyasetininde önemli rol oynad unutulmamal.Sonuçta, içte inklâbn estirdiirüzgârn gücünü de arkasna alan smetnönü, 1940’l yllarda “tedip edici”zulüm krbacn, san da, solun da,slâmclarn da srtnda aklatt. Kaderingarip cilvesi, Osman Yüksel’inyumruklat Sabahattin Ali de e-n öldürücü darbesiyle 1948’de katledildi.O yllarda slâmc, milliyetçi ve<strong>mu</strong>kaddesatç cephede üç kalemör;slâmc Necip Fazl Büyük Dou’suyla,Turanc Nihal Atsz Orkun’la, Türk-slamc Osman Yüksel de Serdengeçtidergisiyle –düüncelerindeki farkllklararamen- CHP’nin basklarnave “komünizm”e kar bayrak açtlar..Üçü de ‘kara budun’dand, savata enönde, barta hapishanede. ZamannAnkara Valisi Nevzat Tandoan’n“Anadolulu öküzler” diyerek aaladkara budun halkndan... teo yllarn üç kalemöründen biridirAksekili, Toros yüzlü Yörük OsmanYüksel, Cemal Kurnaz’n deyiiyle“Deli Rüzgâr”.DEL RÜZGÂR-OSMAN YÜKSEL SERDENGEÇT, CEMAL KURNAZ, KURGAN EDEBYAT, 756 SAYFA, 32 TLSAYFALARA SIMAYAN BR ÖMÜRCemal Kurnaz, 756 sayfaya sdrm,ele avuca smayan pervasz TorosluOsman Yüksel’i. Aksekili KocaYörük’ün deli dolu hayatn, basnyaynfaaliyetlerini, dönemin siyasalolaylarn, mahkeme koridorlarndave hapishanelerdeki çileli günlerini,partilerle ilikilerini, Türkçülüünü,slamcln, Said Nursi ve talebeleriyleolan münasebetlerini, çou zamankendi azndan, fotoraarn, mektuplarn,dostlarnn ve makalelerin tanklklarylauzun uzun anlatm kitabnda.Sanki darda hiçbir ey brakmamakistercesine, Serdengeçti üzerineileride yaplacak aratrmalar dadüünerek, uzun listeler vermi. Bunubir aratrmacnn samimi kaygs olarakkaydedelim. Yorucu ve uzun birçalma. Deli Rüzgâr’n peinde komaygöze alm Cemal Kurnaz Hoca.Elbet yorulacak, tpk deli esen rüzgârgibi, Osman Yüksel’in hayatnn arkasnda,bir o yana bir bu yana savrulacakkalem. Savrul<strong>mu</strong> da. O deli dolu,ele avuca smayan Serdengeçti’nin,hayat hikâyesini bir tasnife, bir kronolojiyebalamak zor olsa gerek.Dalk, kayalk bir Akseki’de, BirinciDünya Sava’nn sonunda,1917’de do<strong>mu</strong> Osman Yüksel. BabasAhmet Salim, müftü, âlim ve arifbir zat. 11 yanda kaybettii annesiEmine Hanm, kalbinde hep kanayanyara, kaybedilen scak kucak. Hücredesnlan melek. Ana özlemi, iirlere,yazlara yansm. lk ve orta örenimininardndan DTCF’nin frtnalkoridorlar. 1940’l yllarn patrtlgünleri. Felsefe Bölümü’nde örencidir.Komünizme kar deli biryürek. Gönülsüz evlilik, çocuksuzluk,doarken ölen iki yavrunun derinacs. Askerlik. Bir lokma bir hrkaylageçen günler. Az yiyen, salnahiç dikkat etmeyen Serdengeçti...Dükkânnda genelde zeytin ekmekyermi, bundan dolay dükkânna“Zeytûniye Tekkesi” derlermi. Hastalk;esprilerle geçitirmeye çaltparkinson. 1976’ya gelindiindeartk ayakta zor durmaktadr, haraphaldedir. “Soluk sonbahar, gelipçatmtr”. 10 Kasm 1983’te Hakk’nrahmetine kavuur. Kitabn ilk bölümündebu hayat hikâyesini uzunuzun anlatyor Kurnaz. Ardndan“Yayn Hayat”. Uzun bir döküm,baslan, baslmayan kitaplar, yazlarnnlistesi, okuyucular, bayiler,bayilerle yaanan sorunlar, bir devrin<strong>mu</strong>hafazakâr Anadolulu okuyucular,Anadolu’nun heyecanlinsanlar… Dikkatli bir okur,bu bölümden, dönemin milliyetçive <strong>mu</strong>hafazakâr okur kitlesi,onlarn beklentileri, heyecanlar,<strong>mu</strong>hafazakâr yaynlaraolan ilgi vb. hakknda bir kiredinebilir. Dava delisi Toroslu,o kara-kuru, ele avuca smazYörük, kitleleri harekete geçirmitiryaynlaryla.Dönüyoruz 1944’e. Ortalk hareketli.DTCF kark. Komünizmekar bileylenmitir Felsefe örencisiOsman Yüksel. Nihal Atsz’la SabahattinAli arasnda patlak veren kavga.Bu kvlcm, Deli Rüzgâr’a da sçrar.Kendisini birden kavgann ortasndabuluverir. Durur <strong>mu</strong>? Durmaz!26 Nisan 1944 Çaramba gecesisokakta rastlad SabahattinAli’yle itiip kakr. Bu, onun Serdengeçtilieilk admdr. Uzun yolgitmeye hüküm giymitir, matarasndatuzlu su vardr, mahkemeler,Falih Rfk Atay’larn, Ahmet EminYalman’larn, Hasan Âli Yücel’lerin,Nevzat Tandoan’larn zehirli dilleri;ka<strong>mu</strong>oyunu, yargy, emniyetiyönlendirme giriimleri. Aslndabu büyük mücadelenin, basit birkomünist-milliyetçi çatmas olmad,arkasnda kara budun diye horlanantaral Türk milleti ile onunboazna çökmü kökü dardaki-7 OCAK 2013 PA ZAR TE SÝler arasnda mücadelenin bulunduu,kitabn satr aralarndan çkarlacaken anlaml sonuçtur bence.ktidar sahipleri, bütün güçleriylebu tarallara, tarallardan biriolan Osman Yüksel’e de saldrrlar.DTCF’den atarlar ilkin. Ulus gazetesininbaykuu Falih Rfk’nn kalemihiç durmaz. O yetmez, Hasan ÂliYücel’le Emniyet’e koarlar. AnkaraValisi Nevzat Tandoan’n u sözlerionlarn Türk milletine bakn göstermesibakmndan oldukça anlamldr:“Siz Anadolulular ancak öküzünektiini yersiniz, öküzler!” Tandoannereli mi? O “Simit sarklAnadolulu”lardan deildir, Balkanlardandr,âmirimizdir, emizdir.Sonra tutuklanma. Demirkaplhücreler, uzun sorgular. Ve tabutluk;zar zor slan bir hücre, tepesinde500 <strong>mu</strong>mluk bir ampul, susuzluktandudaklar kurur, gözlerikamar, ter içinde kalr, sorgu veikence! Yaklak 3,5 ay tutukluluk.1944’ün Austos aynda serbest braklr;Fakülteye de veda etmitir.Artk Serdengeçti’dir. Mücadeleyeadeta yeni balamtr. Durmayacaktr.DP’yi destekler; ancak kimiicraatlarn eletirir de. AP’den Antalyamilletvekili seçilir. Partide 163.maddenin kaldrlmas için büyükbir mücadele verir. Ama AP içindekidönme ve masonlar, “Simit SarklAnadolulular” tasfiye ederler. Serdengeçtibu kez MHP’de yer alr.Bir süre de MSP’de. Bir rüyaüzerine Fatih’te ReadiyeOteli’nde Said NursiHazretleri’yle görüür.Bediüzzamankendisine, “Ben senieskiden biliyorum,Emirda’da iken derginigetirdiler. Allahve din yolunda hereyimden vazgeçtim,serimi bu yola koydumdemisin. Aferin,aferin, maallah,maallah…” der.Deli Rüzgâr’n maceras,mücadelesiböyle kitapta. Kitapbiter de, bu hikâyeburada bitmez!22Osman Yüksel Serdengeçti


KÝ TAP ZAMANIRSALELokman Hekim ruhlu talebehsan Atasoy, iman hakikatleriyle birlikte bitkiler âlemininsrlarna vâkf olan Risale-i Nur talebesi Ali hsan Tola’nnhayatn hatralar eliinde anlatyor. Kitap, okuru ‘bir bakaâlem’de yaayan Ali hsan Aabey’in odasna da konuk ediyor.AL HSAN TOLA, HSAN ATASOY, NESL YAYINLARI, 448 SAYFA, 18 TL7 OCAK 2013 PA ZAR TE SÝBAHMET DORUediüzzaman Said Nursi,Isparta’nn Senirkent ilçesinegeldiinde talebelerindenAli hsan Tola’ya, “Peygamber Efendimiz(sas) Senirkent’in irad için benigörevlendirdi. Fakat benim çok vazifelerimolduundan benim yerime bu görevisana veriyorum.” deyip 25 kuru uzatr.Ali hsan Tola, bu hadiseden yllar sonraSenirkentlilere kzacak olsa “Alr 25 kuruu<strong>mu</strong>giderim!” dermi. Bu ilginç hatra,hsan Atasoy’un kaleme ald ve NesilYaynlar’ndan çkan Bediüzzaman’nLokman Hekim Ruhlu Talebesi Ali hsanTola adl kitapta anlatlyor.Ali hsan Tola, Bediüzzaman’n talebeleriiçinde farkl özellikleriyle dikkatiçeken bir ahsiyet. Kitabn üst balndayer alan “Lokman Hekim Ruhlu” ifadesininde iaret ettii gibi iman hakikatleriylebirlikte kendisine tabiatn, özelliklede bitkiler âleminin srl kaps açlm.Dalardaki otlar, aaçlardan çkan yalar,madenler dile gelip insanolunun hangiyarasna ilaç, hangi derdine merhem olacananlatmlar lisan- halleriyle. Ve‘Ali hsan Aabey’ yllar yl bir yandangönüllerin aydnlanmasna, bir yandanda fanî bedenlerin ‘âfî’ isminin tecellilerinekavumasna vesile ol<strong>mu</strong>.‘AL HSAN, AKRABAMSIN’“Ali hsan Tola, ‘Ahirzaman Müceddi’ninharikulade hallere mazhar, maddî vemanevî ilimlerle mücehhez, çok yönlü,pek acaip ve garip, nev’i ahsna münhasrbir talebesidir. Nebatat, madeniyatve ledünniyat gibi farkl ilimlerin srlarnavâkf bu zat, bir kürsü gibi kullandküçük odasndaki karyola üzerinden,her gün ziyaretine gelen yüzlerce insanamaddî ve manevî ders verip ifa datmtr.”diyor hsan Atasoy, Ali ihsan Tola’yanlatmaya balarken. Atasoy, hatralarntespit maksadyla kendisine yapt herziyaretten dönüte dostlarna, “Yerde insansuretinde bir melek görmek isteyenSenirkent’e gitsin.” dediini söylüyor.Ali hsan Tola, 1927 ylnda Senirkent’tedünyaya gelir. Ecdad Mekke veMedine’de kadlk yapm. Bir müddetSenirkent belediye bakanlnda bulunanbabas âlim ve fâzl, annesi müttakiinsanlar. Hatta tekkelerin kaldrlmasndansonra evleri hatm-i haceganlarn devamettirilmesine hizmet etmi. Aileninseyyidlii de var. Bediüzzaman’la ilk görütüklerindeÜstad, akraba olduklarn23söyler. Oysa biri Siirtli, dieri Senirkentlidir.Ali hsan Aabey, yllar sonra aratrmalarntamamladnda aile eceresindekiSiirt balantsna da ular.Ali hsan Tola, liseyi Afyon’da okur.Ceylan Çalkan’la ayn yurtta kalr.1940’ta stanbul Üniversitesi OrmanFakültesi’ni bitirip orman mühendisiolarak göreve balar. Vazife yapt- yerlerde tabiat inceler, bitkileri, madenlerihafzasna alr. 1950’de ZübeyrGündüzalp’in verdii bir konferanstanetkilenip Bediüzzaman’ ziyarete gider.lk görümelerinde Üstad, kendisini dahaalt yanda iken talebelie kabul ettiinisöyler, ikinci görümelerinde onun ihtisasalanna giren konulardan bahseder:“Toprakta, tata bulunan madeni hassa,kökten o aaçtaki yaprak, meyve, dal, tohumve kabua kadar intikal eder; böylecemadenî hal, nebatî hale dönüür veondan hangi canl yerse ona intikal eder.… Yaprandan, meyvesinden, kökünden,kabuundan kim yerse o yiyenlerinbünyesine göre hazrlanm olduunu,havaya nerettii kokudan istifade ettiklerigibi, yiyenler ona göre faydalanr,ahlâk teekkülüne sebep <strong>olur</strong>.”BR BAKA ÂLEMDEN…Bir defasnda krk gün, bir defasnda yetmigün açlk orucu tutan Ali hsan Tola,me<strong>mu</strong>riyetten ayrlp hayatn hizmetevakfeder. Bu arada mahkeme ve hapishanelerlede tanr. Cenâb- Hak, kendisinebitkiler âleminin esrarn açar. Buduru<strong>mu</strong> öyle izah eder: “Üstad’n himmetiyleaçld, sizi nasl görüyor ve tanyorsam,o bitkileri de öyle görüyor ve tanyorum.Neye yaradklar bana o surettegörünüyor. Mesela bir bitki böbree yaryorsaonu böbrek suretinde görüyorum.”Ali hsan Tola, bitkilerde gizlenen ifasrlarn bildii halde aslolan iman hizmetideyip bir müddet bu perdeyi daryakar aralamaz. Ancak Bat tbbnn silahgibi kullanlmas, bir yandan hormonlukimyasalsilahlarla hastalklar artrlp, biryandan kimyasal ilaçlarla paralar toplanmayabalamas üzerine kendisine bahedilenilmi, hizmete arz eder. Son yllarndadna çkamad evi maddi-manevidertlerine deva arayanlarla dolup tamayabalar. Kitap, tbb- Nebevî’nin bir nevitatbikat olan bu tedavi metotlarndan örneklerverirken, nakledilen hatralarla ‘birbaka âlem’de yaayan Ali hsanAabey’in odasna da konuk ediyor. ucümle ise kendi azndan: “Resulullah’la(sas) istiaresiz hiçbir ilaç vermedim.”


KÝ TAP ZAMANIROMANBir berberin manifestosuPolat Onat’n Ko<strong>mu</strong> Yaynlar’ndan çkan ntihar Etmi BirTara Berberinin iir Kitab ve Önsözü postmodern edebiyatnörneklerinden biri olarak deerlendirilebilir. Eserin bir romanm, iir kitab m yoksa bir anlat m olduunu söylemek güç.NTHAR ETM BR TARA BERBERNN R KTABI VE ÖNSÖZÜ, POLAT ONAT, KOMU YAYINLARI, 168 SAYFA, 12 TL7 OCAK 2013 PA ZAR TE SÝiire taradan bakmakIk Yanar, Tara airi adl yeni romannda tara airi imgesinibakahraman Yakup Gündodu etrafnda tartmaya açyor.Romanda, tarada air olma halinden çok, taraya kaçm,snm bir adamn, Yakup Gündodu’nun hikâyesi var.TARA AR, IIK YANAR, ULE YAYINLARI, 351 SAYFA, 16 TLPSERDAR ÇELKolat Onat’n ntihar EtmiBir Tara Berberininiir Kitab ve Önsözüadl eseri ilk cümlesiyle farkl olduunuhissettiriyor. Kitap hakkndahem ayrntl hem de anlalr birokuma yapabilmek için sanrm elliliyllarda ilk nüvelerini veren “postmoderndurum” hakknda bilgi sahibiolmak gerekiyor. Malum olduuüzere o dönemin postmodern yazarlar,modernizme kar gelitirdikleridüüncelerini, bir tanm yapmaktankaçnarak ortaya koymaya çalyorlard.Belki de o nedenle, David Harveypostmodernlik hakknda yazdkitabn adn Postmodernliin Duru<strong>mu</strong>koy<strong>mu</strong>tur. Postmodern durumbir düünce midir? Yoksa bir <strong>mu</strong>ammam? Bugün hâlâ tartlan bir konuysada, birçok zor metin için (kolayndanolsa gerek) bu tanm uygungörülmektedir. Dolaysyla postmodernliinbelirsizlik, parçalanma, kurallnbozu<strong>mu</strong>, ironi, benin yitimi,melezleme, katlma, karnavallama,metinsellik, bir durum analizi, eletirisive bir döneme kar çk eklindebiçimlendiini söylemek yerinde<strong>olur</strong> sanrm.OKURUN NE ANLADII ÖNEMLOnat’n kitabn da bu tartmanneksenine oturttuktan sonra okumak,salkl bir okumann kaplarnaçacaktr. Nitekim kitap, henüzgiri cümlesiyle bu yönlü bir eksendeolduunu hissettiriyor bize. PolatOnat’n bu kitab için, “unu yazm”demek gibi net bir ifade kullanmaksanrm metnin yasland dü-ünce açsndan bir paradoksu barndrr.O nedenle, “Neyi anlatyor?”gibi bir soru sormak metnin okunmasndaha bir kolaylatracaktr.Nitekim yazarn yazdklarndan ziyade,okurun ne anladnn önemliolduu bir yapttan bahsetmekdaha doru <strong>olur</strong> kanmca. Tam dabu noktada metnin, “Önsöz” bölümündekiparçal iç dökme hali için,ayr ayr bir analizi hak ettiini söylemekyanl olmaz herhalde. Her parçaiçin de ayr bir okuma atlas çkarmakve ikinci bölümdeki iirleri debu düünce üzerinden okumak yerindeolaca gibi iirleri de anlalrklacaktr. Aksi halde okurun, yazlannne olduu konusunda, bir <strong>mu</strong>ammaile karlaacan söylemekyanl olmaz. O nedenle ntihar EtmiBir Tara Berberinin iir Kitabve Önsözü’nün bir roman m, iir miyoksa bir anlat m olduunu söylemekgüç. Zaten yazlan metnin adnkoyup ne olduunu söylemek, ortayaçkan metnin amacnn da dnaçkmak <strong>olur</strong>. Kitap iki bölüm olarakkurgulanm; birinci bölüm Önsöz,ikinci bölüm ise iirler ksmndanoluuyor. Romann birinci bölümündeyazar, sanat, roman, iir,kültür, hayat hakkndaki görülerinieletirel bir üslupla kaleme alrken,ikinci bölümde, birinci bölümde elealnan konularn adm adm nasl iiredönütüünden bahsediyor.<strong>Yazar</strong>n metin boyunca, karakteriÂdem Yoksun üzerinden bir sanatanlay gelitirdiini, bu duru<strong>mu</strong>nda metnin arkaik yapsn eletirelbir zemine doru kaydrdn görüyoruz.Nitekim yazarn ortaya koyduueletirel sanat anlay, gücünüpostmodern durumdan aldktansonra gizliden gizliye bir melez manifestoyadönüüyor. <strong>Yazar</strong>, ruhsalsorunlar olan biri üzerinden bunuyapyor olmas metnin gücünü artrdgibi eletirilebilirliini de ortadankaldryor. <strong>Yazar</strong>n karakterineyükledii kendilik, yalnzlk, küskünlük,delilik hali bu melez manifestoyutamamlyor gibi.NSAN HKÂYEBütün bunlarn yannda bir de,Âdem Yoksun’un sanat görüü d-nda insani bir hikâyesi var ki, belkide metnin souk ve tumturaklanlatsnn yanndaki en dikkat çekicidurum bu. Birinci bölümün sonunadoru, bütün o kargaann, içdökmenin, yalnzlk sözlerinin ardndanbir insanla karlarz. Sanrmo da günümüzün yalnz ve anla-lmadn düünen insandr. Adkonamayan, yaad yüzyl bir yalnzlklartoplamndan baka bir eyolarak göremeyen insan yani. Bunoktada ntihar Etmi Bir Tara Berberininiir Kitab ve Önsözü için,postmodern durumla bütünlemibir hal aldn söylemek yerinde<strong>olur</strong>. <strong>Yazar</strong>, Âdem Yoksun’un iç sesineait kaotik ve kaybol<strong>mu</strong>luk duru<strong>mu</strong>nunçoul bir yalnzla-hiçlieiaret ettiini ve ortaya çkan bu yalnzln-hiçliin de ancak akla sa-altlabileceini gösteriyor bize.TMEHMET ÖZTUNÇara iirinin, merkez iirtarafndan çerçevelenmesiFaruk Naz Çamlbel’in“Han Duvarlar” iiri vesilesiyledir.Çamlbel, bir yandan bütün içtenlii veefkati ile tara iirini anarken öte yandantara iirine, iirin merkez evindeancak “misar” olarak arlanabileceinide hissettirir. Günümüzdebile boynunu taradan merkeze doruuzatan ‘duyu’ ve ‘düüncesi’ taraile çeperli airler vardr ama artk yeniiir anlay içinde kabul görmeleri neredeyseimkânszdr. Çünkü merkeztarahattnda iir, sadece mekânsal birdeiim geçirmemi, duyu ve düünceanlamnda da merkezilemitir.Ik Yanar, Tara airi adl yeni romanndatara airi imgesini romannbakahraman Yakup Gündodu etrafndatartmaya açyor. Yanar, romandatarada air olma halini deil, tarayakaçm, snm bir adamn, YakupGündodu’nun hikâyesini anlatyorki, Gündodu romanda bir airdençok, air olma hevesine denk düüyor.Yakup Gündodu, yirmi yl önce yolubir ekilde Büyük Saat dergisine dümüve yazd bir iir, onun olmaktançkacak kadar, üstat Ali Gani’nin müdahalesindengeçmi ve o haliyle yaynlanmtr.O da, air olamayacananlam ve taraya kaçmtr. Yirmiyln sonunda stanbul’a döner. Sonalt ayda hazrlad bir iir dosyasnAli Gani’ye götürür ama yirmi yln sonundahiçbir eyin deimediini görür.Ali Gani, onu yine air olma hattnngerisinde tutar. Yakup Gündoduda yazd iirleri yakar. Ama bu yirmiyln sonunda bir eyi de fark etmitir:Hevesini, air olmaktan çok Ali Ganiile hesaplamak üzerine kur<strong>mu</strong>tur.Roman, anlatm performans açsndaniki ayr bölümden oluuyor.Yanar, ilk bölümde hikâyeyi sererkenoldukça titiz davranyor. Türk iirindeskça karmza çkan bir üstattanel alma meselesinin hem hikâye hemde dil anlamnda bir klie oluturdu-unun farknda. Klienin kolayclndan,tuzaklarndan oldukça titiz bir diliçilii sayesinde korunmaya çalm.Bu bölümde Yanar, sanki ikinci bir gözkuanp daha önce yola önce zaaf diyedöedii baz unsurlar daha sonra romannnhesap çetelesine bir ekildeeklemeyi baarm. Kahramanlar venesneler arasnda kurulan iliki romannen güçlü taraf.Klasik bir anlatm seyri çizen romanlardabaar, yazarn bakahramançizerken gösterdii performansabaldr. Roman içinde YakupGündodu’nun hikâyesinin romannbalam anlamnda billurlatnsöylemek bir hayli zor. Çünkü YakupGündodu imgesinin romann merkezinearln hissettirecek bir biçimdeoturmas, yazarn bakahramanetrafnda daha derin düünmesi,onu daha fazla boyutlandrmas veonu kurarken romann dier kahramanlarnda onunla ortak kader anlamndailikilendirmesi ile mümkünolabilirdi. Yanar’n dier kahramanlarhikâyeye dâhil ederkenhem zamanlama hem de hz açsndandaha dikkatli karar vermesi gerektiinidüünüyorum. Çünkü birkahraman ileme yetenei kadaronu romana eklerken belirlenen zamanlamada hayati önemdedir.DAHA Y OLABLRD<strong>Yazar</strong>, roman ilerledikçe kahramanlaraatfettii özelliklerde geciktiini farkediyor ve bunlar kahramanlar üzerindegöstermektense görece bamszbir dille bunlar anlatyor. Bu da kendiözellikleriyle ilgili olarak özneleemeyen,anlatlanlarn nesnesi kahramanlarortaya çkarm. Hem hikâye hemde kahramanlar daha rane bir tutumlailenseydi roman, çok daha üst bir düzeyeçkabilirdi. Kout bir hikâye olarakanlatlan ve okurda daha fazla beklentioluturan Bertan’n hikâyesi de romannsonunda ana hikâyeye ancak teyeldikilerle balanm. Ik Yanar, aslndaçok güçlü bir damar yakalam. Eerromannn çard, iir içinde yaananentelektüel tartmalar daha fazla gündemegetirmi olsayd hem kahramanlarnadaha görünür esvaplar giydirmeyibaaracak hem de romann meselesinidaha net kur<strong>mu</strong> olacakt.Joyce Carol Oates, “Karakterleringördüklerini capcanl ‘görmeden’ ksackbir öykü bile yazamazdm çünküöyküler, bize net bir so<strong>mu</strong>tlama talepeden hayaletler olarak gelirler.” derkenhikâye anlatmann en esasl zahmetinede iaret ediyor. Tara airi, kusursuzdenebilecek diline ve kkrtc konusunaramen Ik Yanar’da daha fazla kve renk talep ediyor. Yanar, bu dahafazla ve rengi romann ilk bölümündegösterdii performansla okuraverebileceini de zaten hissettiriyor.24


KÝ TAP ZAMANITARH-DÜÜNCETorosyan’n tuhaf hikâyesiSarkis Torosyan’ Türk okuruna 2010’da Ayhan Aktar tantm,ardndan Halil Berktay ve Yusuf Hakan Erdem, Onun gerçeklerleçelien hikâyesinin peine dümütü. Y. Hakan Erdem’in yeni kitab,Torosyan’n “hatrat”ndaki çelikileri ortaya koyuyor.TOROSYAN’IN ACAYP HKÂYES, Y. HAKAN ERDEM, DOAN KTAP, 400 SAYFA, 24 TLMedeniyet dediin…Susan Buck-Morss’un, Hegel, Haiti ve Evrensel Tarih adl kitabnntezi aslnda basit: Hegel’in “efendi-köle diyalektii”nin metaticareti ile ilgisinin, 1790’da Afrikal kölelerin isyan ederek anayasalbir devlet kurduklar Haiti Devrimi ile açklanabilecei.HAITI VE HEGEL, SUSAN BUCK MORSS, ÇEV.: ERKAL ÜNAL, METS YAYINLARI, 176 SAYFA, 14 TL7 OCAK 2013 PA ZAR TE SÝSA. YAVUZ ALTUNarkis Torosyan’n hatralar,1947’de Boston’dayaymlanm ilk kez. Ogünden bugüne pek de ortalarda görünmeyenkitaptan, 2007’de gazeteciRobert Fisk bahsetti. “The ForgottenHolocaust” (Unutul<strong>mu</strong> Holokost)balkl yazsnda, Anadolu’dakiErmeni tehcirini ve yaanan zulümlerikonu edinmiti. 2010’da AyhanAktar, Taraf’taki köesinde “YüzbaTorosyan’n Hikâyesi” balkl bir yazylaSarkis Torosyan’ Türkiyeli okuyucuyatantt. Torosyan’n “hatrat”,Çanakkale’den Filistin Cephesi’nebal ile letiim Yaynlar’nca çevrildi.“Hikâye”ye göre, Yüzba Torosyan,Birinci Dünya Sava srasndatam be cephede kahramanlklar göstermi,Çanakkale’de iki gemiyi topatyla batrm, 6 bin Arap isyancyko<strong>mu</strong>ta ederek am’n Osmanl’danbamszlamasna yardmetmi, ardndan Franszordusundan madalyakazanm, âhir ömrünü iseABD’de geçirmiti. O kadar“kahraman”d ki, kendisinimehur ngiliz “emperyalist”Lawrence ile kyaslyordu.‘HATIRALAR’ VE GERÇEKLERTarihçiler Halil Berktay veYusuf Hakan Erdem, “hatralarn”peine dütü. Torosyan’n anlatthikâye tarihî gerçeklerle açkça veçok fazla çeliiyordu. Buna ramen AyhanAktar, Torosyan’n kitabn savunmayadevam etti. Meselenin “öz”ü, Torosyangibi bir “kahramann” srf kimli-inden ötürü resmi tarihten çkarlmas,“ütülenmesi”ydi. Ermeni tehcirininorta yerinde, bir Ermeni yüzba cephelerdefrtnalar estiriyordu ve bu çelikiyi“milliyetçi tarih” kaldramazd. Tartmayakatlan Taner Akçam da, “Torosyantartmalar, iyi tarihçi olduklariddiasndaki baz entelektüellerimizinel birlii ile bu soykrm srrnn üstünüörtme çabasndan baka bir eydeildir.” diyerek konuyu bambakabir noktaya sürükledi. 2005’te Ermenikonferans düzenledii için ulusalclarnhede haline gelen Halil Berktay,bir anda “Ermeni soykrmnn üzeriniörtmek”le suçland. Nihayet, YusufHakan Erdem’in Gerçek ile KurmacaArasnda Torosyan’n Acayip HikâyesiSARKS TOROSYANkitab yaymland ve Torosyan’n“hatrat”ndaki bilgi yanllar, abartlarve çelikiler gün yüzüne çkm oldu.Öyle ki, Ayhan Aktar’n yayna hazrladTürkçe çevirinin bile baz noktalardaTorosyan’dan farkl eyler söyledi-i görüldü. Sözgelimi, orijinal kitaptaki“harem romans” ifadesi, kitabn bal-ndan çkarlmt.Aslnda Ayhan Aktar, doru bir referanslaie koyuldu. Michel-RolphTrouillot’nun Silencing the Past: Powerand the Production of History (Geçmi-i Susturmak: ktidar ve Tarihin Üretilmesi)kitabna vurgu yaparak resmitarihin gerçekte olup bitenleri “susturma”imkânn tartmaya açmt. Ancakgörülen o ki, yanl bir örnekle iekoyul<strong>mu</strong>. Her eyden önce Torosyan,“susturmaya deecek” bir karakterdeil. Osmanl ordusunda “istisnai”bir biçimde yer alabilen tek gayrimüslimsubay olduunu söylüyor mesela,ki 1908’den itibaren üniversite bitirengayrimüslimlerin subayolabildiklerini biliyoruz.Franszlardan madayla ald-n, Arap isyanclara yardmettiini anlatyor, ancak BirinciDünya Sava literatündeismi hiçbir ekilde geçmiyor.Hatta Ermeni tarihçilerbile kendisinden bahsetmiyor.Yani sadece Türklerdeil, ngilizler, Franszlar,Araplar ve bizzat Ermenilerkendisini “sustur<strong>mu</strong>”oluyor. Dahas, Torosyan’n ABD’dekihayat ve brakt izler de hatralarndabahsettiinden hayli farkl görünüyor.Taner Akçam, Torosyan’n torunlarnnyaknda açklama yapacansöylese de ortaya çkabilecek bilgilerin“tarihsel olarak kantlanabilir” olup olmayacamerak konusu.Son olarak Y. Hakan Erdem’in “birbilim olarak tarih” hakkndaki görülerinidikkate almamz gerekir. Henüz2012’nin banda verdii bir röportajda,“Türkiye gibi bir ülkede gayri resmi tarihinde kör noktalar çok fazla.” (Radikal,“Alternatif Tarih de Hep Doru Söylemez”)demiti. Nitekim henüz yl bitmeden,gayriresmi tarih üzerinde bir tartmannortasnda buldu kendisini. Erdem,Türkiye’nin tarihiyle yüzletii birdönemde, resmi tarihin karsnda olanher anlatnn “doru” kabul edilemeyeceinisöylüyor ve metodolojik bir biçimdetarihî bilgileri tek tek ele alp ayklamamzgerektii konusunda uyaryor.HSELM SALHaiti, Hegel ve Avrupamerkezli tarih felsefesihakkndaki bir kitabanlatmaya Akif’le balamak çoklarnailginç gelecektir kukusuz. “Medeniyet”ibir Avrupa metonimisi olarak okuyan“Batc” paradigmaya kar Akif, milliyetçibir “kar-medeniyet” anlats kurgulamamtr.Ancak slamî söylemin önemliseslerinden biri olarak Kuvay Milliye blo-u içinde yer alm ve “stiklâl Mar”naimzasn atmtr. Bala vesile olan bumsrada da “medeniyet”in, olumsallna(“dediin”), zalim failliine (“canavar”)iaret eder ve bu tek dii kalm insanicadn, bütün rasyonelitesinden, tarihselmeruiyet araçlarndan temizleyerekolduu gibi, yani kendi hakikati ileba baa brakr. stiklâl Mar’nn bu entekinsiz msrasnn ironisi, çou zamanBatc paradigmann metonimik medeniyetokumasn tersyüz ederek Avrupamerkezli bir çerçevenin içinde dolatrlr.Ancak bu çerçeve I. Dünya Sava’nn tarihsel/geçmibalamnda mahpustur vedahas kerameti kendinden menkul hertürlü “kar-medeniyet” anlatsna yinelemelibir söylemsel meruiyet salar.Çerçeveyi datmak, medeniyeti Avrupalmerkezinden kaçrarak, evrensel tarihinhakikatine/hakikatlerine savurmakbelki Akif’in “niyetini” aan bir yorumolarak deerlendirilebilir. Halbuki msrannretorik gücü tam da bu aknla, medeniyetin“ortak insanlkdl”na dairsöz söyleyebilme kapasitesinden de do-ar. Susan Buck-Morss’un, Hegel, Haitive Evrensel Tarih’ini okurken bu msrannsayfalar boyunca Kongo’dan Haiti’ye,Paris’ten Londra’ya, Jena’dan Berlin’ezihnimde uçuup durmasn ben biraz daböyle deerlendiriyorum.HEGEL VE HATKitabn hikâyesi Buck-Morss’un 2000ylnda Critical Inquiry’de yaymlanan“Hegel and Haiti” makalesi ile balyor.Akademik bir çalmadan bekleneninçok üzerinde bir ilgi ile karlanan yaz,farkl çevrelerde, dillerde, farkl tartmakonular yaratarak adndan skça söz ettirmi.Erkan Ünal’n çevirisi ile Türkçedeilk defa bu kitapta yaymlanan makalenintezi aslnda basit. Hegel’in 1803 ylndakiAdam Smith okumalar ile olumayabalayan (ve kurumsal Hegel okumalarnca1789 Fransz Devrimi’nin“ülke içi veçhesini anlatacak bir alegori”olarak kulland söylenen) “efendi-kölediyalektii”nin onun Smith okumalarndanilhamn alan meta ticareti ile ilgisinin,1790’da gerçekleen ve Afrikal kölelerinisyan ederek anayasal bir devletkurduklar Haiti Devrimi ile açklanabilecei.Buck-Morss’a göre Hegel ve Haiti,tarihin bu iki önemli fenomeni “sessizce”yan yana durmakta ancak aradakiksack “ve”, bizzat Hegel’in “dünya tarihi”nosyonu ile katkda bulunduu Avrupamerkezli dikey tarih inasnn onulmazmesafelerinde kaybolup gitmektedir.Ancak mesele Haiti Devrimi’nin,Hegel’in kaynaklarndan ya da felsefesinietkileyen tarihsel olaylardan biri olmasnnötesinde “Hegel adn verdiimizgöndergenin, tarihsel olarak bilinirhale gelmesini salayan bastrmalardanayr deerlendirilemeyeceidir”.Bu balamda Buck-Morss, Hegel’inHaiti devrimi hakknda dorudan konumamasniki ekilde açklar. Birincisiotuzlu yalarndaki Hegel o kadar daönemli biri deildir ve açkças Jena’y igaleden Napolyon güçlerine kendisinitutuklatacak iler yapmaktan da çekinmektedir.kincisi ise Hegel’in bizde“farmasonluk” olarak bilinen “HürMasonluk”la olan badr. Siyasi gizlilikve gizli kardelik gibi ilkeler üzerinde biraraya gelen Hür Masonluk, Buck-Morss’agöre “Bordeaux’nun köle ticaretinin yapldlimanlarn, Saint-Domingue’dekiplantasyonlar, kölelik kart ngiliz yazarlar,Minerva’nn Paris <strong>mu</strong>habirlerinive Almanya’daki kitap yaymclarn birbirinebalayan sürekli bir hattr”.Kitabn ikinci bölümü olan “EvrenselTarih”, devrimin tikel detaylarna dahafazla odaklanarak, bu sürekli hattn snrlaryok sayan dünya-tarihsel karmaasnortaya koyar. Örnein, devrimin baladan olarak anlatlan “Bois Caiman”, “Boukmen”adndaki <strong>mu</strong>htemelen MüslümanJamaikal bir kölenin, “mücahid”kan yemini ile coturduu ve “Fatiman”adndaki bir kadnn yönettii “Vudu”ayinidir. Bu ayin, Hür Mason simgelerininKatolik ritüelleriyle, Kongolu ilahlarn ya-ayan ölüler, yani Haitili “zombi”lerle buluup,onlara slâmi bir cihad çars ile“Ya özgürlük, ya ölüm!” iarnca “devrim”yaptrd, Avrupal tarihsel tahayyülünsnrlarn aan, özgürletirici bir fenomendir.Ufuk açc deil mi? Belki de buyüzden Akif’in msrasnn özgürlemesi,mesela Arakan’ bir iktidar müsameresi,Somali’yi bir Ramazan ovu olmaktan,Uludere’yi 2011 yl gerçekliini yaayanvicdanlarn yan banda sessizce kanamaktankurtarabilir...25


KÝ TAP ZAMANIDÜÜNCE-TARHÖzgürlemek mümkün!Selçuk Küpçük, Yüzlemenin Kiisel Tarihi adl kitabnda kiisel tecrübesiüzerinden ülkücülüün temellerini ele alrken Türk Milliyetçilerive Ulusalclarnn o<strong>mu</strong>z o<strong>mu</strong>za gelip Anadolu’yu ‘çatma’nn içindetutmalarnn artc olmadn anlamamza yardmc oluyor.YÜZLEMENN KSEL TARH, SELÇUK KÜPÇÜK, GRANADA KTAP, 310 SAYFA, 18.50 TLSuriye’yi tanmak içinÖmer shakolu’nun Suriye Tarihi - Osmanl DönemiSuriyesi’nde Edebi ve Kültürel Hayat (1800-1918) adl çalmas,Suriye corafyasnn Osmanl hâkimiyeti altnda geçen yaklakdört asrlk döneminin son yüzylna k tutuyor.SURYE TARH, ÖMER SHAKOLU, KABALCI YAYINLARI, 422 SAYFA, 25 TL7 OCAK 2013 PA ZAR TE SÝA ‘NHAT DALIn’n dondurulmas olanfotoraf karesi uzuncaokumalara davetiye çkarr.Fotorafa eilmeye baladnzda yolculuaçkm saylrsnz. Karede kalmaz,taar gidersiniz. Beir Ayvazolu’nun1924 balkl kitabnda böyle bir deneyimetanklk etmitik. Türkiye’nin yakngeçmiiyle yüzlemesi/hesaplamasmanasna gelen Ergenekon davasnayansyan Türk Milliyetçileri ve Ulusalclarnnbuluma fotoraf da, böylesibir okumay hak ediyor. 1970’lerin ayrma/çatmapratii ve 12 Eylül darbesininar travmas varken Dou Perinçekve “Kürat/Bozkurt” karmlarnbir karede toplanmas ‘hafza’y hareketlendiriyor,“Nasl <strong>olur</strong>? Neredennereye?” dedirtiyor.Böyle düünürken, Selçuk Küpçük’ünYüzlemenin Kiisel Tarihi kitabn okudum.Meselesini kavramsal çerçeveylesnrlamayan, onu hikâyesinin içindengeçirerek anlatan yazar ve kitaplarbaka türlü oluyor. Türk Milliyetçilerive Ulusalclarnn o<strong>mu</strong>z o<strong>mu</strong>za gelipAnadolu’yu ‘çatma’nn içinde tutmalarnnartc olmadn, buna armannnasl bir kurguyla gerçekletiini anladm.Küpçük’ün, Türklüün inas demekolan Türk modernlemesinin köklerine/ruhunadikkati çekmesi ve Ortodoksülkücülüün kurucu unsurlar üzerindedüündürmesiyle gerçekleti bu. 1970’lerinOrtodoks ülkücülüünü dolama sokanmito-politik tayclar hatrlayalm:Bozkurtlar, Ergenekon Efsanesi ve Küratkarakteri… Türk Modernlemesi slam’nüzerini çizerek Türklüü ina ederken;Ortodoks ülkücülük, Selçuklu-Osmanlpratiinin içinden deil, öncesinden kendinekökler kurguluyordu. Türkiye’dekimodernlemenin kurucu mantyla OrtodoksÜlkücülük tasavvurunun slam d-nda bulumalar demekti bu. OrtodoksÜlkücülük, Türk modernlemesinin ideolojikaygtlarndan biriydi. Dolaysylaimdilerde karlatmz Türk Milliyetçilerive Ulusalclarnn bulumas yeni birey deil, asla dönütür.YÜZLEMEK, NSANI ÇIPLAK BIRAKIRZarifolu, “Ne çok ac var!” diyorduYaamak’ta, biz de nesnesi olduu<strong>mu</strong>zkurgularda ne çok ac çekmiiz. Ülkenin‘en alttakiler’i klnm halklarn yoksulçocuklar bir ‘büyü’nün içine çekilerekkurban edilmi. imdi bu hakikatin aydnlndakendimizle yüzleiyor, ayplarmzdansoyunuyoruz. Yüzlemek, üphesizçplak brakr insan. tiraf; uzuncasüre giyilmi, neredeyse ikinci doa ol<strong>mu</strong>giysileri çkarmak gibi zordur. Giydirilmiolan çkarp açkta kalmak, hakikatinkarsna oturmak manasna gelir;hakikatin konutuu, mesuliyet yüklediikii olmak… Bata Selçuk Küpçük, hakikatinkarsna geçip oturabilen biri; yüzlemenin,hakikatiyle karlamann içindencümleler kuruyor. Evinin duvarlarnErgenekon Efsanesi, Bozkurt ve Küratresimleriyle süsleyen bir babann evladolarak hayata gitmi. 12 Eylül darbesiylesonuçlanan süreçteki kavgada, sklmkurunlarda, düen bedenlerde ‘taraf’ ol<strong>mu</strong>bir çocukluk evreni… Sonra darbesonrasnda yaananlarn kurduu hissiyat,bu hissiyatn büyüttüü travmalar…Bu gerçeklik içinde Ankara’ya üniversiteörencisi olarak geli, kendisini karlayanocak ve aabeyler… ans varmSelçuk’un; bir ekilde ‘yol’a dümü, yürüyebilmi.“ehir benim için uzun yolculuklardemektir” diyor: “Bu yürüyülerdeiçime doru akan konumalar yapar,okuduum metinleri kafamda birbiriile çaktrr, mantkl çözümlemeler bulmayaçalrdm. Kendim ve aidiyet duygusutadm ideolojik yaplanmaya yöneliktemel sorularm hep bu uzun yürüyülersayesinde biçimlendi.”Ne oluyorsa bu ‘dönemeç’te gerçekleiyorKüpçük’te. Buyrulan ve itaat edenbiri olmaktan çk, bakalarnn cümlelerindenrar edip içinde oturduu kendiiir, cümle ve müziini bulmas uzunzaman alyor. Yüzlemenin Kiisel Tarihi,bu uzun zamann hülasas biraz. Kitabn<strong>mu</strong>htevas iki hikâyenin iç içe geçi-iyle olu<strong>mu</strong>. “Mito-politik SöylemdenAd Yaklmam Çocuklara” alt bal- altnda ve kiisel bir hikâyenin içindengeçilerek Ortodoks Ülkücülük okunuyor.Ergenekon, Bozkurt ve Kürat gibi mitopolitiktayclar üzerinden Ortodoks Ülkücülüünköken meselesi temellendirilirken,12 Eylül sonrasnda yaananlarnbu ülkücülüü nereye ve nasl evirdiimeselesine younlalyor. Bizim Dergâhdergisi tecrübesi, 12 Eylül darbesiyle ya-anan travmalar, Muhsin Yazcolu pratii,Türkiye’nin kendi hakikatine yönelmesietrafnda yaanan ayrma ve bulumalarkitabn konular oluyor.Bu konuyu yllar önce Naci Bostanc’nnIn Gölgesi romanndan oku<strong>mu</strong>tum, biryerim acmt. Küpçük’ün yüzlemesi dahabir önemli geldi bana; tarihe ve sosyolojiyemahkûmiyetten rarn, dolaysyla özgürlemeninmümkünlüüne iaret oldu.SALPER SARIuriye, tarihin bizi kardeyapt corafyalardandr.Türklerin Anadolu topraklarnageliinden bu yana bir snr kom-usu gibi deil de birbirine geçmi ikiyapboz parças gibi doldururuz haritalar.Kadim bir geçmiin ev sahipliiniyapar bu topraklar. En eski metinlerdeonun adn bulmamz bouna deildir.Tarihte Akdeniz güzelliine yaldzlbir çerçeve gibi yakan, kültür alveriininen urak pazarlarndan olan,tarihî ticaret yollarnn en hareketli kav-ak noktalarndan biri saylan, HaçlSeferleri dalgalarnn vurduu ilk kylarbarndran, Musevi yldz, Hristiyanhaç ve slâm hilalinin yer aldbayraklarn egemen sembol olarak dönemdönem yer deitirdii esiz birinsanlk birikimine sahip Suriye corafyasnnOsmanl hâkimiyeti altndageçen son yüzylna k tutan Ömershakolu’nun çalmas, edebiyat vekültür faaliyetleri alt balyla aratrmaclariçin özel bir güzergâh belirliyor.OSMANLI DÖNEMNDE SURYEOsmanl Devleti’nin siyasî, ekonomikve toplumsal birçok sorunla megul olduu19. yüzylda merkezde yaananlarnmemleketin güneyinde nasl algland,Bat düüncesinin bu topraklardahangi etkilere yol açt, kirlerinyaylmasnda en kalc yollar olarakedebî ve kültürel yaynlar ile eitimmüesseselerinin rolleri Suriye Tarihi- Osmanl Dönemi Suriyesi’nde Edebive Kültürel Hayat (1800-1918) isimlieserin ana balklar olarak ortaya çkyor.Bunun yannda Osmanl dönemindeArap dil ve kültürünün gelimegöstermedii krinin altnda yatanalglar da dönemin kültür ve edebiyatharitas çkartlarak ele alnyor.Dört ana bölümden oluan SuriyeTarihi’nin birinci ksm; genel bir bakaçsyla Suriye’nin tarihini, cora- artlarn, nüfusun dinî ve etnik özellikleriyleharmanlayarak 1918 ylna kadargetiriyor. kinci ksmda söz konusudönemde kültürel ve edebî hayatayön veren eitim kurumlar, matbaalar,kütüphaneler, cemiyet faaliyetleri vetercüme çalmalar yer alyor. Üçüncüksmnn içeriini farkl bilimsel veedebî çalmalar oluturuyor. Bunlardaniir, hikâye, roman ve tiyatro gibitürler, bu türlerde mehur ol<strong>mu</strong> yazarlarnbiyograleri eliinde okuyucuyasunuluyor. Son ksmda ise kiralanna arlk veriliyor.Suriye adnn bugünlere Asurlulardanulat ve Asurlularn yaad yeranlamnda ‘Asurya’dan türediini öreniyoruz.Tarihsel kimliinin bugünlerebir uzants olarak, içinde birçokfarkl etnik unsuru barndrd, en kalabalkgrubu Sünni Araplarn oluturduubilgisine de yer veriliyor ilerleyensayfalarda. Çalmada Nusayrilerdenbahsederken ilginç bilgilere deiniliyor.1970’li yllara kadar ky ehir ve kasabalardaaznlkta olan Nusayriler, kendiside bir Nusayri olan Hafz Esed’iniktidara gelmesiyle önemli mevkilereter etmi ve merkeze tanmlar.slam’n bu topraklara erimesi Hz.Ebubekir döneminde balam. Halidbin Velid ko<strong>mu</strong>tasndaki slâm ordusununBizans ordularyla yapt savalarsonrasnda Müslümanlar, Suriye’ninkoruyuculuunu üstlenmiler. AncakSuriye’de, slâm hâkimiyeti altnda enparlak dönem Emeviler zamannda ya-anm. Daha sonra Müslüman-Türkdevletleri arasnda birçok kez el deitirenSuriye, Abbasilerin Türklere saladimkânlarn ardndan Tolunoullar,Fatmiler, Selçuklular, Eyyubiler,Memlukler ve son olarak Osmanllarnhâkimiyetine girmi. 1516’da balayanSuriye’deki Osmanl varl, aradaMehmet Ali Paa dönemiyle beraberIslahat ve Tanzimat fermanlar ileI. ve II. Merutiyet süreçlerini de görüpyaanarak yaklak dört asrn ardndan1918’de ortadan kalkm.Tarihin miras zengin kütüphaneleri,matbaann kullanlmasyla balayanbasn-yayn süreçleri, medrese gelene-inden de beslenen Bat tarz eitimkurumlar, cemiyet faaliyetleri ile OsmanlSuriyesi’nin kültür birikimi; bubölgede gelime gösteren belli bal yazntürleri, bu türlerin mehur isimlerininhayat hikâyeleri ile uralarndanörneklerin yer ald ayrntl ve kapsamlbir silsile ile geni bir perspektifteinceleniyor. <strong>Yazar</strong>nn da dedii gibi;“yakn bir corafyada, Osmanlhâkimiyeti altnda dört yüzyl kalmbir ülkenin kültürünü aratrmak, kendikültürümüzü daha yakndan tanmayaimkân salayacaktr.”26


KÝ TAP ZAMANIGERLMSokan garip ruhuPolisiye edebiyatnn dünyaca ünlü ismi Ruth Rendell’in dilimizdekison roman Portobello Soka, yazarn önceki kitaplarndan birazfarkl. <strong>Yazar</strong>, polisiye olay kurguya dâhil etmeden, ‘insan ruhununkaranlk köelerine dair’ salam ve duru bir roman kaleme alm.PORTOBELLO SOKAI, RUTH RENDELL, ÇEV.: LALE AKALIN, DOAN KTAP, 256 SAYFA, 20 TL7 OCAK 2013 PA ZAR TE SÝLovecraft’la deliliin dalarndaHikâyesine “Eer mantksz ve inanlmaz gözüken eyleri çkaracakolsaydm, geriye hiçbir ey kalmazd.” diye balayankorku yazar H. P. Lovecraft’n kült eseri Deliliin Dalarndagizem ve korku merakllarna hitap ediyor.DELLN DALARINDA, H. P. LOVECRAFT, ÇEV.: BARI EMRE ALKIM, THAK YAYINLARI, 136 SAYFA, 16 TLRYAVUZ ULUTÜRKuth Rendell, gerek ‘katilkim’ türünden DedektifWexford polisiyeleri,gerek ustas ve öncüsü olduu‘psikolojik gerilim’ türünden eserleri ilengiliz polisiyesinin, hatta polisiye edebiyatnnönemli isimlerinden. Rendell,Barbara Vinn müstearyla da romanlarkaleme almt. Bu kitaplarnda herne kadar psikoloji ar bassa da Rendell,polisiyenin olmazsa olmazlar katil,cinayet ve dedektif üçlüsünden pekvazgeçmedi. Bunun da en güzel delili,1976 ve1986’da Ruth Rendell olarakald Altn Hançer Ödülü’nü 1987 ve1991’de de Barbara Vinn romanlarylada kazanm olmas.Rendell’n romanlarn üç bölümdeincelemek mümkün. lki, bata dasöylediimiz Dedektif Wexford dizisi.Bir de bunun dnda kalan ‘dier’polisiyeleri ile Barbara Vinn adylayazd psikolojik gerilim romanlarvar. 23 kitaplk Wexford dizisininbugüne kadar alts Doan Kitap tarafndanyaymland. Yaynevi en songeçtiimiz yl yazarn bu diziden KutudakiCanavar (The Monster in theBox-2009) adl romann okura sun<strong>mu</strong>tu.Rendell’n Türkçeye kazandrlanson kitab Portobello Soka (Portobello-2008)yazarn ‘dier’ kitaplararasnda konumlanyor.FARKLI BR POLSYERendell, kitaplarnn bazsnda polisiyekurguyu romann ilerleyen sayfalarnaertelemeyi sever. Bir DedektifWexford öyküsü olan Parola: Mandarinböyle bir kitap mesela. Rendell’n ‘katilkim’ türünden kitaplar arasnda yeralan bu romanda, polisiye olay ancakromann ikinci bölümünde balar. PortobelloSoka’n okurken de benzer biralg okurun peini hiç brakmyor. Romannbölümleri ilerledikçe, ister istemezmeraklanyor okur, fakat bu ‘merakve <strong>mu</strong>amma’ bir ‘katil kim’den ötepolisiye vakann bizzat varl, dahadorusu yokluuyla ilgili. Çünkü romandane bir dedektif var ne de katil.Haliyle soruturma da yok, çözülmeyeçallan bir cinayet de… Haklolarak kitab, Rendell’n polisiyeleriyleayn yere oturtmak zorlayor. <strong>Yazar</strong>,Wexford öyküleri dnda baka kitaplaryazmasnn nedenini öyle açklam:“Eer devaml dedektif romanlaryazarsanz, bir süre sonra içinde oynamaimkân çok kstl olan bir emayabalanp kalma tehlikesiyle karla-rsnz. Benim baka kitaplar yazmamnnedeni budur.”Evet, yazar, daha önceki kitaplarndaolduu gibi polisiye bir kurguya yada <strong>mu</strong>ammaya yer vermiyor PortobelloSoka’nda. Ama ustaca anlatt, insanaözgü kark ruh hallerini yine ustacakullanyor. Rendell, sokan fotorafnçekerken, karakterlerini de olabildiinceçeitlendiriyor. Tpk Wexfordpolisiyelerinde olduu gibi karakterlerininpsikolojisini dikkatle inceliyorve yava yava örüyor kurguyu. Ksacasöylemek gerekirse yazar, PortobelloSoka’nda polisiye olay kurguyadâhil etmeden, ‘insan ruhunun karanlkköelerine dair’ salam ve duru birroman ortaya çkarm.BAIMLI, ZOFREN VE HIRSIZ…Romann ana karakterleri üç erkek.lki, Londra’nn batsndaki antikadükkânlar, sahaar, bitpazaryla ünlüsemti Portobello’da yaayan EugeneWren adl bir sanat galerisi sahibi. Fakatkilolar ile ba dertte. Kilolarndankurtulmann yollarn ararken bir anda‘baml’ oluveriyor. Hem de zayamakamacyla yemeye balad ekerilavesiz ama bol katk maddeli okoporadl minik ekerlerin… Dier karakterbir ‘izofren’. Joel, Portobello’dabir evde yalnz yayor. Anne ve babasvar ama tpk Barbara Vinn romanlarndacinayetin kökeninin katilin gizlikalm geçmiinde sakl olmas gibi,onun da hikâyesi geçmiinde sakl.Üçüncü karakter ise ‘hrsz’. Mahalleninaylak genci Lance, dini bütün fakateski hrsz Gib Enite’nin evinde kalyor.Kitabn hikâyesi ite bu üç ana karakteretrafnda ekilleniyor. Evininyaknlarnda, yolda bir miktar para bulanEugene Wren, paray polise teslimetmek yerine baka bir yönteme bavurur.Pazar ile olduu kadar ödüllükedi ilanlar ile mehur olan sokak direklerinebir ilan asacaktr. Paray, sokakortasnda kalp krizi geçiren Joeldüürmütür. lan görüp talip olan iseLance <strong>olur</strong>. Tek yapmas gereken parannmiktarn doru tahmin etmektir.landa yazan numaray arar. Eugeneona eve gelmesini söyler. Lance,buna daha çok sevinir; çünkü paraytahmin edemese bile, hrszlk içgüdüsüile kilitli kaplar, demirsiz pencereleri,ksaca etraf kontrol edebilecektir.Ve olaylar bundan sonra balar…KTEMEL KARATAorku, insann zrh saylabilecekbir duygu,hayvanlarn birçoundaise ayn nitelikte bir içgüdüdür. nsanzihninin koruyucu bir duygusudurkorku. Onun olmad yerde cesaretinve kahramanln baladn düünmekbüyük bir yanlgdr. Çünkü çoukez kahramanlar var eden, cüreti vecesareti douran da aslnda korkudur.Korkularn çounun gerçek d olduunuvarsayarsak, korku edebiyatbu yönüyle de korku duygusuyla paralelilerler, çoun fantastiktir. Türkiyeokurunun pek çounun tanmadHoward Philips Lovecraft, dünya korkuedebiyatnda kendine özgü üslubukadar yaantsyla da önemli yer tutar.Yazdklarnn gerçekçi etkisiylede efsaneleen hayat, okurlarnnbir nevi “hayran” ya da “tutkun”adönümesine neden ol<strong>mu</strong>tur. Dahaalt yandayken “tanrlar” gördüüneinanlan yazarn vücut ssn bulunduuortama göre deitirebilmeözellii onu sra d yapan olaylardanbiridir. Kimi aratrmaclara göre psikolojikzayklar olan Lovecraft’nhezeyan dolu bir iç dünyayla m ya-adnn yoksa bu duyguyu iyi tanmasndandolay, korkuyu edebiyattakullanmakta özel bir yetenee misahip olduunun yantn vermek kolaydeildir. Üniversite bitiremeyi-i, bu tür giriimlerin sinir krizleri vepsikolojik sorunlarla sonuçland bilinmektedir.Dean Koontz ve StephanKing gibi korku yazarlarnn üstadolduu tartmaszdr.BLM KULLANARAK KORKULARI KAIDIBa tl i nanç la r nn i çe ri i ni bi lim selke ier le ba la ma s n bi len tek ki-inin Lo vec raft olduu söylenmise,bu dorudur. <strong>Yazar</strong>n baarsnnen önemli unsuru gerçeklie çokyakn, teknik bir konuyu kullanarakdaha sonra okuru bekleyen gerçeküstükorku dünyasn bir anlamda gerçeinüzerine ina etmesidir. Kült kitabsaylabilecek Deliliin Dalarnda,bu yeteneini ve ustal ortaya koyanönemli eserdir. Özellikle Edgar AllenPoe’da görülen bu artc yeteneintemeli mükemmel ayrnt analizi vebu sayede yalancl sezilemeyen derinlemesinetasvirdir. Bir bilimsel keifgemisinin kusursuz tasviri, kefe çkarkenyaplanlarn gerçekle örtümesi,ayrntlardaki gerçek izi… Bu kadargerçein, gerçekçiliin ardndan, devamndafantazya olduu iddia edilebilecekhiçbir olay yoktur artk okurundimanda. Ne olduysa gerçektir; neyaandysa yaanmas her an <strong>mu</strong>htemeldir…te korku edebiyatnn ba-ars da okuru böyle bir auraya sokupsokamamak meselesidir. Gerçektendeliliin dalarnda gezen H. P. Lovecraft,yeni gelitirilen bir kaya delgiaracyla kutuptan toprak nu<strong>mu</strong>nesialmak ve bilimsel çalmalar yapmakiçin bir keif gemisine bindiimizedaha ilk sayfadan ikna etmitir bizi.HAYAL GÜCÜNÜN BAARISIModern insann, tanmlan(a)mayanakar hissettii duygunun temeldekorku olduunu, birçok düünce vedavrann bu korku üzerinden gelitiiniiyi bilen Lovecraft, korku eserlerinikendi kurduu mitler etrafndaörer. Anlatt hikâyenin referansçou kez, dünyada yaamdan sözedilmeyen yüz binlerce yl öncesindeyaayan Yüce Eskiler mitidir. Eskilerve Cthulhu mitosu, kendi geçmii,yaradl, kendinden öncesiyle ilgilibilgilerden bir türlü tatmin olmayan,hep daha gizemli, açklanamaz teorilerarayan insan avutmaya yönelikefsanelerle doludur. Lovecraft, eserlerindegüncel ve bilimsel bir meseleyikullanarak bu mitoslarn gerçekli-ini baaryla kurgular. Evrensel kötülüüngücünü eytann cennettenkovulmasyla ilikilendiren CthulhuMiti, H. P. Lovecraft’ gizemi ve korkununküresel yazar yapan temelunsurdur. <strong>Yazar</strong>, bilinen çalarn çoköncesinde Antarktika’daki bir medeniyetten,onun uzaydan gelen kurucularndan,su altnda ve karada yaayanbireylerinden ve bunlar anlatangizemli kitap Necronomicon’dan sözeden kurgularnda özellikle akl almaztasvirleriyle gizemi ve korkuyuyaatmay baarr. Onu birçok korkuyazarndan ayran özellii ise, gerilim,gizem ve korku dolu hikâyelerini“meer o korkutucu ses yan dairedeçalan bozuk bir elektrik süpürgesisesiymi” gibi mantkl açklamalarabalamamasdr. Lovecraft, doal olmayanolaylarla gelien hikâyelerinbu tür mantkl sonuçlara balanmasnn,hikâyenin yazar tarafndan kymolduuna inanr. Deliliin Dalarnda,bu tür korkularn merakllariçin iyi bir gece kitab olacaktr.28


KÝ TAP ZAMANIÖYKÜDeniz kokan hikâyelerCan Göknil, öykü kitab Deniz Kokusu’nda hayatta görmezden geldi-imiz, belki de hiç göremediimiz güzellikleri fark etmeye davetediyor okuru. Kâh Anadolu’dan scack bir hikâyenin içine alyor, kâheski bir defterle, hayatla olan balarmz sorguluyor…DENZ KOKUSU, CAN GÖKNL, CAN YAYINLARI, 88 SAYFA, 8 TLBASLIHANKÖEKOLUaz anlar, be duyu organnnvazifesi birbirine karr.Anszn gördüümüzeski bir dost hayatmzn pek çok annadokunuverir mesela. Ya da aldmzbir koku çok ey fsldar kulamza. Denizkokusu da böyledir. Kâh hrçn okyanusdalgalarndan gelen tela, kâh uçsuzbucaksz ummanlarn huzurunu getirir.Ama çoklar için özlemdir deniz mavisinisolumak. Özünde, suyun sandan gelengüzellikler vardr. Kiminde hasret kalnanehirle buluma, kiminde yenilenbir balk ekmein hatras sakldr. Ksacas,hayatn güzel, renkli yüzünü gösterecekderin anlamlar tar deniz. Doannher köesinde olduu gibi…Günümüz çada ressamlarndan,ayn zamanda çocuk kitaplar yazar CanGöknil, son öykü kitab Deniz Kokusu’ndaite bu ruhtan besleniyor. Hayatta görmezdengeldiimiz, belki de hiç göremediimizpek çok detay fark etmeye davetediyor okuru. Nasl m? Yaamn sevimliyanlarna vurgu yapyor ve meseleninbiraz da onu görebilmekte olduunuön plana çkaryor. Bunu yaparken yalnzcahayatn içinden kanl canl karakterlerleilerlemiyor yolunda. Denizin derinliklerindençkarlm bir heykel ya dasayfalar tükendikçe garip kalan bir defterdile geliyor hikâyelerinde zaman zaman.Karalandkça kaybolma korkusunagark olan, buna ramen sayfalar doldukça“Belki bir gün bende kitap <strong>olur</strong>, kar-mdaki kütüphanede yerimi alrm” diyeCan Göknilu<strong>mu</strong>t tayan eski bir defter (“Kât Kayklar”).O satrlar okurken akllarda usoru iareti beliriyor: Miadn dolduranbir kât parças dahi u<strong>mu</strong>dunu yitirmezken,insan olarak yaamdan soumakniye? Sorunun cevabn da yine eserdekibaka bir öyküde buluyor okur: “SahilLokantalar”. Büyük aclar yaam,küçük yata annesiz kalm ama hayatntüm debdebelerini atlatm Muharremile Sultan’n yaadklar, Anadolu’nunbarndan kopup gelen, u<strong>mu</strong>t dolu birhikâye olup kalyor zihinlerde. Anadolukadnnn fedakârlna da vurgu yaplanöyküdeki ayn hava Kukonmaz Çiftli-i hikâyesinde de esiyor. Çiftliin ilerinebakan Adem ile Emine’nin hikâyesinde,Anadolu kadnna dair geni betimlemelereyer veriliyor. Zihinlerde gözü tok, çalkan,fedakâr bir kadn kalyor…14 ksa öyküden oluan kitabn merkezindedoa var. Esere ismini de verendeniz metaforu öykülerin birçoundakullanlm. Özellikle son dört öyküde(“Kat Kayklar”, “Daidala’da GecelerPembe-Mor”, “Muhabbet Tlsm”,“Sral Koy”) bu etki daha net görülüyor.<strong>Yazar</strong> çok sevdii deniz temasn dahaönce de “Deniz Masal” isimli çocuk kitabndakullanm, çocuklara deniz canllarnmasals bir dille anlatmt. Göknil,1974’ten bu yana kaleme ald çocuk kitaplarylabu alanda uluslararas pek çoködülün sahibi. Ayrca ABD’de resim eitimialan, eserleri yurt içi ve dnda onlarcakiisel ve karma sergide yer alanönemli çada ressamlarmzdan biri.Göknil’in çocuk kitaplar yazarl ve ressamyönü öykücülüünde de dikkati çekiyor.Anlatmdaki sadelik, kullanlan yalndil ve bir kürei “hilal azl, ince belli”sözleriyle ifade eden naif betimlemelerindebu etki okunuyor. Ayrca sanatçnnçizimlerindeki masals hava, öykülerindekarmza çkan betimlemelerle daha birbelirginleiyor ve anlam kazanyor...Kitabn tantm cümlesi aslnda eseriçok güzel anlatyor: “O gün denizin ruhuylabulutuk gibi gelmiti bana. Biliyordumzaten eninde sonunda yolu<strong>mu</strong>za çkacan,düündüüm gibi de oldu. Onukarmda görünce içimdeki sevgi öylesinebüyüdü ki, tayamadm, denize akt.Hani bazen yüreinize çok sevgi dolarsaiçinize smayp taar ya, ite öyle...”7 OCAK 2013 PA ZAR TE SÝYerdeniz corafyasnda…J.R.R. Tolkien ile birliktefantastik edebiyatnönde gelen isimlerindenABD’li yazar UrsulaK. Le Guin’in YerdenizÖyküleri, yllar evvel tek cilt olarakTürkçede yaymlanmt. 30. yln kutlayanMetis Yaynlar, fantastik edebiyatnbu alt ciltlik klasik eserini, tek cilthalinde özel bir baskyla yeniden okurasundu. Ursula Le Guin’in hayal gücünübir kez daha klavuz edinip YerdenizTakmadalar’nda yeniden gezintiye çkmakisteyenler için iyi bir frsat.lk gün ne zaman balad?Fransz yazar MarcLevy’nin Türkçedeki macerasnnyaklak 10 yllkbir mazisi var. Londra’dayaayan yazar, son iki kitablk Gün ve lk Gece’de birbirine sevdaliki bilim adamnn hayatn anlatyor.15 yl sonra yeniden karlaan Keirave Adrian, yollar ayrldktan sonrakendilerini bilime verir. Fakat bu beklenmedikkarlama, ak tekrar ikisininortasna yerletirir; bilimi de hemenardndan. Çünkü biri, ‘ilk insan’ dieride ‘ilk gece’yi aratrmaktadr.Nazara gelmeden...YERDENZ, URSULA K. LE GUIN, METSYAYINLARI, 944 SAYFA, 80 TLLK GÜN, MARC LEVY, ÇEV.: AYKUT DERMAN,CAN YAYINLARI, , 424 SAYFA, 29 TLNAZAR, REHA ÇAMUROLU, EVERESTYAYINLARI, 195 SAYFA, 13.,50 TLsmail, Yeniçeri ve SultanSelahaddin El-Kürdiromanlaryla dikkat çekenReha Ça<strong>mu</strong>rolu,son kitab Nazar’da tarihinbaka corafyalarnda geziniyor.<strong>Yazar</strong>, büyücülük ve nazar üzerindenkadnlarn tarih boyunca ya-ad trajediye odaklanyor. Ortaçaengizisyonu cadlar ve kadnlarnyer ald erken modern Avrupacorafyasnda günümüze de göndermeleryapan öykü anlatyor.Freud’un izinde sinemaSNEMA VE PSKANALZ, DER.: ÖZDEN TERBA,STANBUL BLG ÜNV. YAY., 120 SAYFA, 15 TLSinema ve psikanaliz, garipbir ekilde, ayn yl ‘do<strong>mu</strong>’iki disiplin olarak birbirindençok istifade etti. Buiki disiplinin ülkemizdekietkileimi üzerine odaklanan Sinema ve Psikanaliz,psikanalistler ve sinema izleyicilerininkatlmlaryla 2010-2011 yllarnda yaplan“Sinema Akamlar” etkinliine dayanyor.Sinemaya ve uygulamal psikanalizinsinema alanndaki çalmalarna ilgi duyanherkesin ilgisini çekecek derleme eserde,psikanalizin temel konu balklar, sinemadanörneklerle birlikte deerlendiriliyor.Tarih felsefesi yazlar yenidenTARH FELSEFES YAZILARI, AHN UÇAR, ULEYAYINLARI, 285 SAYFA, 12 TLProf. Dr. ahin Uçar’n1995’te yaymlanan ve bugünekadar üç bask yapanTarih Felsefesi Sohbetleri,ule Yaynlar tarafndanTarih Felsefesi Yazlar adyla yeniden basld.Kitapta, tarihî yorumlarn önemindenyeni dünya düzenine, Fransz htilali’ndentarihî metot ve metodolojiye kadar pek çokbalk yer alyor. Fakat kitap önceki basklaragöre biraz küçülmü. Çünkü kitapta yeralan “Kültür, Teknoloji ve Sanat Yazlar”bölümü ayr bir kitap olarak yaymlandiçin bu kitaptan çkarlm.29nançla ekillenen evrenEVREN TASAVVURU, AYHAN BIÇAK, DERGÂHYAYINLARI, 384 SAYFA, 34 TLEvren Tasavvuru, 2004 ve2005 yllarnda Tarih Dü-üncesi üst bal ile yaymlanandört eserden beslenenbir çalma. Aradan geçensüre içinde yeni soru ve görülerle gelitirileneserde, en az iki bin yl öncesindekiinançlardan hareketle evren tasavvurununnasl olutuu inceleniyor. Evren tasavvurununyaps ve içerii, toplayc-avc topluluklarnözellikleri, neolitik devrimle gerçekletirilenkültürel unsurlar ile Sümer, Msr, Yahudi,Hint ve Çin gibi ilk medeniyetler gözönünde bulundurularak temellendiriliyor.Tarihin ünlü mektuplarTARHMZDEK MUHTEEM MEKTUPLAR,NECDET BAYRAKTAROLU, HAYAT YAYINLARIMektup ifadesini görünceusta yazarlar arasndayaanan mektuplamalarda akla gelebilir elbette.Fakat Necdet Bayraktarolu,kaybolmaya yüz tutan mektup türüne‘tarihi’ çerçeveden yaklayor. <strong>Yazar</strong>, Hunmparatorluu’ndan balayarak Selçuklu,Osmanl ve Cumhuriyet döneminde devletadamlarnn yabanc bürokratlarla mektuplamalarnele alyor: Mete Han, Turul Bey,Alparslan, Sultan Sencer, 1. Murat, YldrmBayezid, Fatih Sultan Mehmet, Kanuni, 2.Abdülhamit, Mustafa Kemal Atatürk…


KÝ TAP ZAMANIGEZOrada bir yer var uzaktaÜlkü Özel Akagündüz’ün gezi notlarndan oluan Yârim Anadolu’nunmerkezinde ‘insan’ var. <strong>Yazar</strong>, bir ehrin tarihî kalesi, mehur yeme-i veya bir gezi rehberinde her zaman rastlanabilecek yönlerindençok, bir köede unutul<strong>mu</strong> gibi duran insanlarn anlatyor.YÂRM ANADOLU, ÜLKÜ AKAGÜNDÜZ, ZAMAN KTAP, 230 SAYFA, 12 TLGNESLHAN DEMRCezgin olmann adab nedir?Ya turistlikten fark? Gözdememi yerleri kefetmemerak, turistik konfordan uzak her türlüyolculuun zahmetine katlanacak denlimaceraperestlik, sahih bir gözükaralk,ayrnty bulup çkaracak keskin gözler veyolculuklarn ac-tatl tortusunu <strong>mu</strong>hatabnaaktarabilme yetenei… Bu topraklardayetien modern çan bütün gezginleriEvliya Çelebi’den ilham alm, BarManço’ya özenmitir herhalde; pekiiin hakkn verebilmi midir? Yola dümekaygsna ve dile dökme üslubuna bal…Her gezip anlatan ‘gezgin’ olamyor belliki. Hele “Televizyonda gezi program bolluuvarken kim okur gezi yazlarn?” denirse,bu özelliklere sahip bir yazarn lezizyazlarn skalyoruz demektir.ANADOLU NOTLARI…Eine az rastlanr bir gezgin, tam bir Anadolua Ülkü Özel Akagündüz. Elininha<strong>mu</strong>runa bakmadan (!) yollara dümü;gönlüne düenleri de nezih bir dille yazyadökmü. Akagündüz, daha önce diyardiyar dolaarak edindii snr ötesi seyahatizlenimlerini iki kitapta derlemiti.Her iki çalmas da yaymlandndases getirdi. Kendi ifadesiyle, “Kayp Türkler,Ortadou’da kalm Osmanl torunlarnn,Dost ehirler, Âina Yüzler ise 25 ülkeyeyaplm yolculuklarn hikâyesini” anlatyor.nsanmzn izini süren üçüncü kitabndayuvaya dönüyor Akagündüz. YârimAnadolu, bütün içtenliiyle naif dünyasndaarlyor bizi. Anadolu’da butik otellerinbulunmad ücra da köylerine, garibankasabalara yolunuz dütüyse, her birininkalbinde bir hikâye yatan yazlar okurkenoralar yâd edersiniz. Gitmesek de görmesekde “Metropollerin ötesinde böylemi yayor insanlarmz?” dedirten cinstenpek çok yaz okurunu bekliyor. YârimAnadolu’nun merkezinde ‘insan’ var. Birehrin tarihi kalesi, mehur yemei veya birgezi rehberinde her zaman rastlanabilecekyönlerinden ziyade, bir köede unutul<strong>mu</strong>gibi duran insanlarn anlatyor.<strong>Yazar</strong>mz, balarda “ürkek, acemiama merakl” çkt maceralarnda srtndaçantas, her sabah farkl bir ehirdeuyanmann tadn aldktan sonra iah olmamanlalan. “Seyahatin kelime anlamnAnadolu öretti bana. (…) Yüzlerdekiderin çizgilerden hikâyeler devirmeyi,konumadan anlamay, hrly hrszdanayrmay…” diyor. Kitabn okurlarna takdimederken, “U<strong>mu</strong>lur ki Anadolu’nun sesiniiitir, kokusunu duyarlar, insanlar veehirleri, yollar ve yolculuklar daha da severler.”temennisini dile getiriyor.YURDUN DÖRT KÖESNDE<strong>Yazar</strong>n memlekette seyahat denincetrenden baka araç tanmad su götürmüyor.“Acelesi olanlar, yalnz ve marurtrenleri incitmesinler” baln tayanyazsndaki tren güzellemesi, ‘içindentren geçen’ Mustafa Kutlu hikâyelerine deselâm gönderiyor. Uzun bir tren yolculu-unun içinde “bir tutam çocukluk var, birazbakaldr, kendini snama, hzla akpgiden bir eyleri durdurma istei…” Isszbir dadan geçerken skntsn datmakiçin of çeken trenlerin yolda kalanlara eyvallahetmediini de bir ‘tren sever’in satrlarndanokuyabilirsiniz.Geçmi zamandan süzülen hikâyelerinkahramanlaryla hemhal oluyoruz kitap boyunca:Henüz ölmü oullarnn resmiyleavunan seksenlik Mehmet Dede’yle MeryemNine, karl bir günde ‘da bandaki’bir köyde, sokaa frlayarak yolcuya ikramyetitiren Munise Nine, dünyann bütün tkanmsu kanallarn açmaya gönüllü MardinliUsta, “her bulduu yere aaç diktiiiçin ‘deli’, aaçlar can pahasna koruduuiçin ‘paa’ lakapl” Kemal Amca… Her birihikâye tadnda; edebiyatn katmanna geçmeleriiçin sihirli bir dokunu yetecek sanki.Akagündüz’ün yolu Van Gölü kysnda,dolamann yasak olduu bir köydenDiyarbakr Kalesi’nin burçlarna,Uluda’n yaldzl yüzünün arkasna dü-en da köylerine, Tavanl’da depremindeil, kimsesizliin viran ettii köy evlerinekadar yurdun dört köesine uzanrken;okura cirit oyunundan kanya,Çiçekda’nn eteklerindeki abdallara kadarvarlndan bihaber kaldmz eskizamanlara ait güzellikleri hatrlatyor.Modernliin nimetleri uruna külfetlerinekatlanyoruz ya, dalarda göçerekyaamakta inat eden; herkes ehre gitmikenköyünde kalmay seçen insanlarnnasl ‘bizim gibi’ yaamadklarna a-ryoruz. Anlayamadmz, modernizminalbenisine nasl direndikleri midir?Kim bilir, belki Yârim Anadolu’daki insanmanzaralarna bakmakla cevaplarmzabir adm yaklaabiliriz.30FOTORAF: ZAMAN, ÜLKÜ ÖZEL AKAGÜNDÜZ7 OCAK 2013 PA ZAR TE SÝÇanakkale’nin ‘koçaklar’Hisarclar iir hareketitemsilcilerinden OyhanHasan Bldrki, air olmasnaramen daha çok öyküleriylegündeme geldi. Bldrki,Koçaklar adl romannda ÇanakkaleSava’nn yaand dönemi anlatyor.<strong>Yazar</strong>, Anadolu’nun dört bir yanndangelen kahramanlarn cephede buluturuyor.Koçaklar’da Nusret mayn gemisininkahramanlar Nazmi ve Hakk Beyler’ibulabilir; Topçu eri Kara Mehmet ile birlikteOnba Ali’yi tanyp Mülazm HüsnüBey’in hikâyesine ortak olabilirsiniz.‘Bir cihan kaynanas’ndan…Olak Yaynlar, eserleriyleOsmanl’dan Cumhuriyet’egeçiin vakanüvisliini yapanisimlerden Nahid SrrÖrik’in külliyatn yaymlamayadevam ediyor. Kozmopolitler’de, ‘bir cihankaynanas’ olarak Nahid Srr’nn baattemalarn bulabilirsiniz. Kopenhag’dan EniseHanm ve kz Suzan’n stanbul’a gelmelerive Prens Cevat’la tanmalaryla balayanentrikalar… Akn temiz ve iyicil yann de-il, kötücül ve karanlk yann Örik’in kalemindenokumak kaçrlacak bir frsat deil.slam, kapitalizme ne diyor?Son yllarn popüler tartmakonularndan biri de slamisermaye ve ‘sosyalist’slamclk. Mustafa Akyol ileProf. Murat Çizakça, AhlakîKapitalizm’de slam’n sermayeye bakngeçmiten bugüne deerlendiriyor ve ortayabambaka bir tablo çkyor: Bir tür kapitalizm,Bat’nn kapitalizmi tanmasndanyüzlerce yl önce ortaya çkmt. Bu, vicdanl,insancl ve ahlaki bir kapitalizmdi ve slamdünyas, bu kapitalizm sayesinde, dünyatarihinin en büyük medeniyetlerinden birininanse etmeyi baaracakt...Bir Rumeli hikâyesiKOÇAKLAR - 1915 ÇANAKKALE, OYHAN HASANBILDIRK, ÖTÜKEN NERYAT, 183 SAYFA, 11 TLKOZMOPOLTLER, NAHD SIRRI ÖRK, OLAKYAYINLARI, 128 SAYFA, 10 TLAHLAKÎ KAPTALZM, MURAT ÇZAKÇA,MUSTAFA AKYOL, UFUK KTAP, 148 SAYFA, 12 TLSAVA VE AYRILIK, RAMS ÇINAR, TRUVAYAYINLARI, 248 SAYFA, 13 TLOsmanl, Rumeli’den ayrldama ardnda binlerce ayrlkhikâyesi brakt. Kimide Anadolu topraklarndakald bu hicran öykülerinin.Sava ve Ayrlk romannda Ramis Çnar,Rumeli’de tutunmaya çalan bir aileninyaadklarn dile getirirken bir imparatorluunkopuunu da resmediyor. Onyandayken ailesi tarafndan Rumeli’denstanbul’a gönderilen Hasan, 18 yl sonrababa ocana döndüünde memleketi, ba-mszln ilan eden Bulgaristan’n snrlariçinde kalmtr ve hikâye balar...


KÝ TAP ZAMANISNEMAHayatn acsn sinemadan çkardTürk sinemasnn ‘Sultan’ Türkan oray, Sinemam veBen’de belki ilk kez bu kadar samimi bir ekilde açyoriçini… Kitaptan öreniyoruz ki Sultan, hayatnda eksikolan neyse sinemada onu tamamlam.SNEMAM VE BEN, TÜRKAN ORAY, NTV YAYINLARI, 392 SAYFA, 35 TLHGÜNSEL IIKikâye yazmaya heveslendiimvakitlerde,“Belli ki kendi hikâyesinidilediince yönetememek, bakalarnnhikâyesini yazmaya itiyor insan.”gibi bir laf etmitim. Üstünden yllargeçtikten sonra kendi kaleminden Türkanoray’n hayatn okuyunca bu eskicümlenin dorulamasn da yapm oldum.Sinemamzn Sultan’, neredeyseher satrda kiisel hayatnda eksikliinihissettii eyleri, sinema serüveniboyunca nasl tamamladn anlatyor.oray’n Sinemam ve Ben adn tayankitab, aile fotoraar ve bilgileriylebalyor. Ve daha hemen girite küçükTürkan oray’n, ailesinden yeterlisevgi ve ilgiyi görmedii hissiyle büyüdüünü,bu hissi içinde uzun zamantadn anlyoruz: “Babamn polismaana katkda bulunmak için annemde çalmak istiyor ve i buluyor.Babam da vazifesi gerei devaml karakolda,okul dönülerimde evde hepyalnz kalyorum. Sevgi arayan, sevilmekisteyen, efkat bekleyen, saçnnokanmasna ihtiyaç duyan, kendi halinebraklm bir çocuum.”MOTVASYONU SEYRCin ilginç yan, oray’n bütün hayatnekillendirecek olan da esasen bu his.Sinemaya balayp seyircinin sevgisinigördükten sonra sinemaya balanmasnn,söz konusu sinema olunca her zorlua“eyvallah” demesinin motivasyonu,seyircisi oray için. Meslee ilk baladzamanlarda birbiri ardna oynadklasik Yeilçam tiplemeleri için yllarsonra bir itirafta bulunurken bile yinedönüp dolap bu noktay ifade ediyororay: “çine kapank, sessiz, o zamanakadar kendini yeterince ifade edemeyenben, sette etrafmda ilgi, sevgi, anlaygördükçe kendimi özgür ifade etmeyeve benliimi kazanmaya balyorum.Doya doya yaayamadm çocukluu<strong>mu</strong>,özgürlüümü setlerde yayorum.”Bu sevgi uruna neler yapmad kioray; daha önce de kötü tecrübeleriolmasna ramen hiç aldrmadanCemo lmi için yine at bindi, fakat bukez, önceki talihsizliklerin çok ötesindeydi.Ölümden dönen oray önceçekimlerin yapld Elaz’da, sonrakritik bir karar sonucu uçakla gittiistanbul’da ameliyat oldu. Felç olmariski söz konusuyken sveç’te sürentedavisinin ardndan iyileerek yurdadöndüünde doktorlarn ikazlar kulaklarndaolmasna ramen yine tehlikelisahnelerden vazgeçmedi; görevya da seyirci akyla...Ve bu ak, nihayet kanunlarn biledeitirtti Sultan’a. Çünkü Yeilçam’ndnda ‘gerçek’ sinemayla tant HudutlarnKanunu’yla. Lüt Akad’n1966 tarihli eserini izleyen oray, sonrasndaSinematek’le tanyor, ardndantercihlerini deitiriyor ve VesikalYarim, Ana, Selvi Boylum Al Yazmalmgibi bayaptlar geliyor art arda. Sonrada tercihlerine yeni bir kulvar ekliyor;yönetmenlik. Tabii beklenece-i gibi, “Beenilecek mi, rezil mi olacam?”endieleri içinde. Yurtdndabile gördüü ilgi, ald övgüler veödüller, bu endieyi gideriyor.Türkan oray (Selvi Boylum Al Yazmalm-1977)PARÇA PARÇA ANILARoray, kitabnda sinemaya dair parçaparça anlar paylam. Kimi kez yorumalan ayrd, özeletiri yapt ksmlarda var ama Türk sinemasnnçok geni bir dönemine hem oyuncuhem yönetmen sfatlaryla tanklk etmibiri olarak kukusuz biraz dahaderinleebilirdi. Yine de bu haliyle klasiksinema seyircisini, Yeilçam’da vebugün bir lmin çekimi, Türk sinemasnngeçirdii evreler, sinemamzdakiakmlar ve sinemaclarn sorunlar açsndangenel olarak bilgilendirebilecekbir yapda olmas sevindirici. Belki depek çok kii, oray akyla ald kitaptailk kez haberdar olacak bunlardan.Sultan hakknda asl merak edilenlerseyine merak edilenler olarak kalmve öyle de kalacak gibi görünüyor; evlilikleri,annelii, iç dünyas... O kadarda Sultan’n hakk olsun diyelim...317 OCAK 2013 PA ZAR TE SÝnsanlk semasnn yldzlarslam tarihi 1400 yl, insanlktarihi ise bundan çok dahafazlasn geride brakt. Geçenzaman zarfnda dünyadapek çok ey deiti. Birçokmedeniyet kuruldu ve bir o kadar yok oldu.Farkl akmlar, kirler ve telalar insanolunungündemini hep megul etti. nsanlk,maddi yönden büyük ilerlemeler kaydetti.Ama duygularyla, ihtiraslaryla, özlemleriyleve faziletleriyle deimedi. Bu manevi yönleriyle,14 asr önceki Asr- Saadet’e de aslayetiemedi. Peygamber Yldzlar, bu ufkun‘yldzlar’ndan bir demet sunuyor.Kadnlar ve igalKadna bak ve sosyalhayattaki problemlerüzerine günümüzdeen çok ‘okuma’ yapanisimlerden Yldz Ramazanolu,meseleyi cinsiyet temelindenfarkl bir yerde konumlandryor. galKadnlar’nda söyleyecek çok sözü varRamazanolu’nun. e Avrupal düünürlereata, günümüzde dünya insannntemel kriter kaybn tespit ederekbalyor. <strong>Yazar</strong>, iki arada skm amakurtarlmaya kar koyan kadnlarn sesinitayor satrlara.Milliyetçilii anlamakPEYGAMBER YILDIZLARI, CEMAL UAK, NESLYAYINLARI, 173 SAYFA, 8 TLGAL KADINLARI, YILDIZ RAMAZANOLU, KAPIYAYINLARI, 235 SAYFA, 14 TLMLLETLER VE MLLYETÇLKLER, MÜMTAZ’ERTÜRKÖNE, ETKLEM YAY., 334 SAYFA, 18 TLHiçbir ideoloji, hayat milliyetçilikkadar etkileyip onuniçinde olmad. Öyle ki, milliyetçiliinharekete geçirdiikitleler bir olay yüzündenkedere boulurken baka bir grup sevinçiçerisinde sokaklara dökülebiliyor. Peki,milliyetçilik ve hatta millet nedir? Nasl ortayaçkmtr? Mümtaz’er Türköne’nin derlemesiylehem dünya çapnda tannm E.Gellner, M. Weber, E. Renan, E. Kedourie,B. Anderson, E. Hobsbawm ve A. Smith gibiyazarlarn milletler ve milliyetçilikler üzerineönemli makaleleri bir araya topland.Avrupa’nn çeviri tarihiERKEN MODERN AVRUPA’DA KÜLTÜREL ÇEVR,P.BURKE, R. PO-CHIA HSIA, BANKASI YAY.Kelimelerin yok olmas dü-üncesi nasl bir kâbus sebebiyseçevirmenlerin yokluuda kukusuz insanlher türlü kültürel alveritenyoksun brakacak bir dünyaya mahkumeder. Kültürlerin aktarld, snrlarn ald-, yerelciliin artt günümüz dünyasn,büyük ölçüde tarih boyunca kültürel alverilerevesile olan çeviriye borçluyuz. Çeviripratiini kültür tarihinin önemli bir parçasolarak ele alan Erken Modern Avrupa’da KültürelÇeviri kitab, tarihçilerden oluan uluslararasbir ekip ile konuya yaklayor.


KÝ TAP ZAMANISPOR‘Bir penalt verseydiniz bunlar olmazd’Merkez Hakem Kurulu eski Bakan Ouz Sarvan’n babas Muzaer Sarvanda FIFA kokartl hakemlerimizdendi. Baba Sarvan 1950’lerden 1976’yakadar süren aktif hakemliini ve sonrasn Anlarla Yolculuk’ta anlatyor.Kitapta Sarvan’n futbolcu Erman Torolu’nu oyundan at da var.ANILARLA YOLCULUK, MUZAFFER S. SARVAN, ZEUS KTAPEV, 303 SAYFA, 15 TLÖAHMET ÇAKIRnce onu söylemeden balamakneredeyse imkânsz:Bata ike konusu olmaküzere hakemler ve hakemlikle ilgili ya-ananlar ve bunlarla ilgili söylentiler yüzlercekitab dolduracak boyuttayken yazlabilmiolanlar hiç yok mertebesindedir.En azndan, bununla ilgili bir çrpda hatrlayabileceimtek kitap bile söz konusudeil. Hadi bunu geçelim, ünlü hakemlerimizinbalarndan geçmi çok çarpcöyküler sohbet-<strong>mu</strong>habbet ortamlarndahep anlatlr. Bunlarn ille de ike, maçsatma ve benzeri konular olmasna gerekyok. Yurtiçinde ve dnda önemli maçlaryönetmi, sonrasnda bu iin yönetim kademelerindeya da dernek ilerinde lanyer alm olan hakemlerimizin bu tür eyleryaamalar doal. Hiç deilse birkaçnnbir eyler yazmalar beklenirdi.Merkez Hakem Kurulu’nun eskiBakan Ouz Sarvan uzun yllar FIFAkokartl hakem olarak görev yapt.Sarvan’n babas Muzaffer Bey deFIFA kokartl hakemlerimizden biriydi.1950’lerden 1976’ya kadar aktif hakemlikyapp sonrasnda da bu dünyannpek uzanda olmayan Muzaffer Sarvanuzun yllar sonra anlarn yazd.BR HAKEMN ANILARIAnlarla Yolculuk-Bir Futbol HakemininGeçmiten Gelecei Notlar, 1953-2011 adlkitap biraz amatör bir çalma niteliinde.Baba Sarvan’n yazl anlatm konusundapek iddial olmadn görüyoruz.Kitabn iç düzenlemesinde de acemiliklervar. Özellikle punto ve karakter seçimi,kupürlerin ve fotoraarn yerletirilmesidaha özenli yaplabilirdi. Elbette ki bunlarataklmadan okumaya çaltmz kitaptahakemliimizin geçmiiyle ilgili ibretverici nitelikte olaylar yer alyor.Hakemli olarak oynadmz saylhal saha maçnda biz bunu aka olsundiye söyleriz: Hocam, n’<strong>olur</strong> yanibir penalt versen? Cebinden mi veriyorsun?”Ancak bunu Sarvan’a söyleyendevletin valisi olunca i çok bakabir boyuta geliyor. Üstelik 90 dakikastamamlanamam, olayl bir karlamannardndan hakemlerin can derdinedüecei kadar vahim durumlar ya-anrken vali bunu söyler: “Bir penaltverseydiniz, bu olaylar olmazd.”Muzaffer Sarvan’n hakemlik yapt-Muzaffer Sarvan dönemlerde maçlarn yarda kalmas,taraftarlarn sahaya girip onlar dövmeyekalkmalar, bu ile ilgili devlet ve federasyongörevlilerinin ilerini yapmakyerine kentin takmnn maç kazanmasnsalamak için çaba göstermeleri, hakemlerinasker ya da polis klnda kendilerinilinç etmek için bekleyen gözüdönmü topluluklarn elinden kurtarlmalarçokça yaanan durumlard. Bugünböylesi barbarlklar belli ölçüde tarihegömülmü durumda. Sarvan bunlarlailgili tanklklarn aktaryor.Hakemliimizin ne kadar kötü dönemlergeçirmi olduu futbol ka<strong>mu</strong>oyundapek bilinen bir konu deil. Onlarnyetersiz görülüp yabanc hakem getirilmesigibisinden utandrc birtakm durumlarda yaand geçmite. Rekabettendoan gerginliin çok ötesinde sürekli birsava ortam içinde oynanan maçlar elbetteki en çok hakemleri yoruyordu. Üstelikonlar koruyacak kurallar ve kurumlarda pek ortalkta görünmüyordu. Bunedenle Muzaffer Sarvan 1957’de baladüst düzey hakemlik serüvenini çokerken bir zamanda, 1961’de noktalamayakarar verir. 5 Mart 1961’de 3-3 bitenFenerbahçe-Gençlerbirlii maçnda yardmcsnnkurban olarak ciddi hata yapmtr.Dönemin MHK’s kendisine sahipçkmak yerine tam tersi bir tavr alr. Sözkonusu hata için birkaç hafta maç verilmemegibi makul bir uygulama yerine lisansnnalnmas gündeme gelir. Bu süreçteyine dönemin yetkililerinin nasl ikiyüzlülüklersergilediklerini aktarr ki bunlarnbugün ortadan kalkm olduunusöylemek, gereksiz bir iyimserlik <strong>olur</strong>.Gerçekten de lisans alnr Sarvan’n, yanihakemlii bitirilir. Ancak yl sonuna doruFutbol Federasyonu bakannn deimesiüzerine yeniden hakemlie dönüpbu ii 1976’ya kadar sürdürür.Sarvan anlarn anekdotlar ve ötekielenceli tanklklarla keyiendirmeye -lan çalmadan, benzetme uygun düersemaçlardan sonra yazlan hakem raporlarsadeliinde ele alm. Açkças bu durumbiraz yalnkatlk düzeyine kadar varm.Oysa bu türden nice olaylar yaad-n anlamak zor deil. Örnein, bunlardanbirini öyle aktaryor:“15 Mart 1973 günü Fenerbahçe-Ankaragücü (1-2) kupa maç, spor anlaynaaykr artlarda geçmi, hakemliipolis anlayna çevirerek Fenerbahçe’denbir, Ankaragücü’nden de biri maç bitimindeolmak üzere üç oyuncu atmtm.“Atlanlar arasnda Erman Toroluda vard. O dönemde Ankaragücü maçlarnen çok yöneten hakemlerden biriydim.Sonucun istedii gibi gitmedii yerlerde,önce ‘Hocama itiraz etmeyin.’ ilebalayarak, duruma göre ‘Hocam, o dam faul? Bu da m faul?’ konumalar ilecan skar, dozu arttrdnda ise arada birtribüne gönderilirdi.”HAKEM ODASINI BASAN BAKANFenerbahçe Kulübü Bakan AzizYldrm’n geride braktmz sezonlardanbirinde ükrü Saracolu Stad’ndakibir maçta kötü yönetim iddiasyla hakemodasn bast yolundaki söylentilermedyada geni biçimde yer almt.Sar Lacivertli bakanlarn böyle bir gelenekoluturduklarn düündürebilecekbir anekdot var kitapta: “20 Nisan1975’te Fenerbahçe-Adanaspor (0-1)maç oynanrken, bir seyirci sahaya girdi.Bana ulamaya çalrken, yetkililerkendisini yakalad. Maçtan sonra, çoksayg duyduum Faruk Ilgaz soyunmaodasna gelerek, ‘Muzaffer Bey maç içinteekkür ederim. Fakat u srada sizinlemaçlarmz ans getirmiyor, bir süremaçlarmza çkmazsanz bizim için iyiolacak.’ dedi.”Muzaffer Sarvan’n çeitli dönemlerdehakemlikle ilgili yazmalar, yönettiimaçlardaki baarsyla ilgili gazete kupürlerininyan sra aile ilikileri ve bu kapsamdaolu Ouz’un kendisine yazdbir mektuba da yer verilmi kitapta. Hakemdünyasn tanmak, bu iin geçmi-inde yaananlar örenmek isteyenleretavsiye edilebilecek bir kitap.32Ferit Edgü kitaplar7 OCAK 2013 PA ZAR TE SÝFERT EDGÜ VAROLU VE BREYLEME,MUTLU DEVEC, SEL YAY., 476 SAYFA, 25 TLTürk edebiyatnda varoluçuçizginin en önemlitemsilcilerinden FeritEdgü, eserlerinde gündelikgerçeklik ile modernedebiyat dünyasn sentezleyerekdilde yenileme gayreti içerisindedir.Edgü’nün eserleri, bireyin, varolu ve bireylemeyolculuunun kurgusal dünyayatanmasna younlayor. Daha önceEdgü’nün eserlerini ‘yap ve izlek’ açsndaninceleyen Mutlu Deveci, çalmasnbiraz daha genileterek Ferit Edgü’yü birkez daha kefetmeye çaryor.‘Hükümet gibi’ kadnlar!KADIN FOTORAFLARI, MNE ALPAY GÜN,BEYAN YAYINLARI, 248 SAYFA, 12 TLGazeteci-yazar Mine AlpayGün, tarihin az bildii yahutbilip de görmezden geldiikadnlarn fotorafn çekiyor.Geçmiten günümüzeuzanan çizgide Gün, kimi zaman babasnnanlatt bir meselden kimi zaman ilkokulöretmeninin açt bir hikmet penceresindenhareket etse de gerçek kadn hikâyelerianlatyor. Kitapta, Asr- Saadet’ten Selçuklu’ya,Osmanl’dan Cumhuriyet’e kadar örnekkadnlara ilikin özel notlar, tanklklarve deerlendirmeler yer alyor.lmin Müslüman öncüleriSLAM’IN ALTIN ÇAINDA LM, AKRGÖZÜTOK, NESL YAYINLARI, 400 SAYFA, 16 TLHira’da gelen ilk vahyinüzerinden çeyrek asr geçtiindebütün Arabistanslam’a teslim ol<strong>mu</strong>; yüzyl sonrasnda ise slamiyetspanya’dan Maveraünnehr’e kadar genibir corafyaya yaylmt. Asr- Saadet’i takipeden bu asrlar, slam’n nn bir medeniyetsuretinde kendini bütün dünyayatantt zaman dilimiydi. slam’n AltnÇa’nda lim’de akir Gözütok, bu dönemde,Müslüman dünyann ilim ve eitim alanndasergiledii göz kamatrc manzaraybütün ayrntlaryla ortaya koyuyor.Bir Halim Selim Efendi vard…HALM SELM EFEND, MEHMET NUR YARDIM,ÇARI YAYINLARI, 224 SAYFA, 12 TLMehmet Nuri Yardm,Halim Selim Efendi ilegeçmiine doru bir yolculuaçaryor okurunu.Aslnda eser, bir yazarnkiisel tarihinden çok ülkenin yakndönem tarihine de k tutuyor. <strong>Yazar</strong>bu hikâye ve hatralarda, çocuklukyllaryla birlikte gençlik ve yetikinlikhayatndan kesitler sunuyor.Güneydou’dan hatralarn youn olduukitapta, stanbul’un son 35 ylndanda izler görmek mümkün. Basndünyamz, Bâbâli, kültür hayatmz veünlü kedi “Lokum”un maceralar…


KÝ TAP ZAMANIDile geliAhmed Yesevî, Hac Bayrâm- Velî, Erefolu Rûmî, Aziz Mah<strong>mu</strong>dHüdâyî gibi ahsiyetler ile onlarla ayn tarzda söyleyen ve insanlar,öncekilerin çardna benzer yerlere (makamlara) çaran ahsiyetlerin,air olarak tannma amac tadklarn düünemeyiz.7 OCAK 2013 PA ZAR TE SÝEski dünyadaairler hakkndakitezkireleridüzenleyenler,tasavvu hayatiçinde anlam kazanan bilgilerle ve ilhamlarnnbu bilgiler etrafnda ekillenmesiyleyazan ve esasen air olarak tannmakgibi bir amaç peinde olmayan kibar zatlar,bir divan oluturmak üzere iir söyleyenve air sfatn övünme konusu yapanlardanve sk sk ya da yeri geldiinde airliiniöne sürenlerden ayr tut<strong>mu</strong>lardr.Nesîmî (Ölm. 1404), Hayretî (Ölm. 1534),Hayâlî (1557), Sezâyî-i Gülenî (Ölm.1669) ve Niyâzî-i Msrî (1618-1694) gibibütünlüklü birer Divan oluturmalaryla,bamsz ahsiyetler olarak da görünenya da taknlklar nedeniyle dikkat çekmiairlerin verimleri, bal bulunduklar tarikatnritüelleriyle örtüen bir ruhu yanstr.Ayn ruhtan gelen farkl ekillenmeleri,paralel ama birbirini bütünlemek zorundaolmayan haller olarak görmek mümkündür.Birbirinden bamsz olduu haldebiri öteki ile irtibatl ses ile jestin ilikisindeolduu gibi. Bir sesin azdan çkmas,vücutta onunla ilikisiz ama paralelbir hareketin domasn tetikleyebiliyor;bu harekete jest diyoruz. Tersine süreçtede benzer sonuçlarn çkt bu ekillenmeler,ayn ruh ikliminde, biribirini tamamlamasgerekmeyen, çünkü biribirindenayr paralel oluumlardr. Harekete vesözellie dönümeye yatkn bir ruh ikliminibaka yer ve zamanlara tayarak yenidencanlanmasn salayan da deyim yerindeise veli-airlerin gönlünden kopupdilinden dökülen nâzm parçalardr.LAHLERLE SESLENDRLEN NAMELERSöz konusu iirlerin bir bölümü, insanlarduygu younlamasna çarr ve ortakduyguya sahip olduktan baka, tekkelerdeonu yeniden almlamaya hazr bir toplulukönünde, herkesin katlaca biçimdemakamlara uyarlanm ilahi olarak okunur.Günümüzde tasavvuf müzii olarakbildiimiz, eski çalardan kalm enstrümantalparçalar, tekkelerde ilahilerle birlikteseslendirilmi namelerdir. Bunlarnbalangcn Horasanl dervilerin hallerinive makamlarn mek etmeye yarayanrübâîler ve nazm parçalar oluturuyor.Ahmed Yesevî, Hac Bayrâm- Velî, ErefoluRûmî, Ümmi Sinân, Aziz Mah<strong>mu</strong>dHüdâyî gibi ahsiyetler ile onlarla ayntarzda söyleyen ve insanlar, öncekilerinçardna benzer yerlere (makamlara)çaran ahsiyetlerin, air olarak tannmaamac tadklarn düünemeyiz. Nesîmî,Niyâzî-i Msrî, Sezâyî-i Gülenî ve Hayretîise belli bir tarikatn terminolojisine dayanarakyazd iirlerle bir divan olutur<strong>mu</strong>ahsiyetlerden birkaçdr. Mevlevili-e bal olup, ayn yolun yolcular olarakyazan ve eserleriyle bamsz bir bütünlüüoluturan airlerin adlarn saymyorumbu noktada. Onlarn divanlar Mevlevitarikatinden olmayan airlerin divanlarile bir arada görülemez ve tutulamaz de-ildir elbette. Bu eksendeki tarihi süreci iyiveren bir sralama, Esrar Dede’nin, eyhGâlib’in tavsiyesine uyarak ve notlarnadayanarak hazrlad Tezkire-i uarâ-iMevleviyye’de yer alm bulunuyor. Mevleviyolunun bals olan airler, SultanVeled’den balayarak ayr ve kendilerineözgü bir sray olutur<strong>mu</strong>tur.Tekke ortamnda doarak her snftaninsanlar arasnda yaylan ve yukardabelirtilenlerden baka bir balam oluturannazm parçalar ise aklla konumannverimleri saylabilir. Bu manzumeler,çounlukla insanlarn, etrafnda halkaoluturduu ilkelere ve tarikat silsilesinedair deerli bilgiler veren mesnevilerdir.Mesneviler bu nitelikleriyle, bilgilerin33Ahmed Yesevîtanmasna yarayan metinlerdir ayn zamanda.çe douun zorlamas olmadantertip edilen mesneviler, kir ve görülerinyaylmas amacyla düzülmü kssalar,menkbeler, tarihçeler olabiliyor ya da sadeceibret alnacak ve baka istisnaî hallerinsergilenmesine yaryor.Dorusu; bu vadideki asl iirler doasitibariyle, gerçeklemi mânevi bir geziyidile getiren nefesler, sünûhatlar vevâridatlardr. Bu sözleri söyleyenler, airolma iddias tamaz, dillerinden dökülenlere“iir” demezler. iterek ve dinleyerekonlara katlanlar da, alglarn kaplayanatmosfere bakar, “olsa olsa bu, gönülvahyidir” derler. Onlarn sözleri, tekkeortamndaki ritmi, ahengi ve anlamdengesini tekke dndaki insanlaraulatrd gibi, serbest insann kalbindekideiimlere, gönlündeki dalgalanmalara,etrafndaki dankla kar ihtiyaçduyduu içsel dengeyi oluturur, onudoygunlua erdirecek yolu açk tutarlar.Vahy-i dil’den süzülmü sözlerin iir olduuöne sürülmemeli, bence de. Bu metinler,tasarlamaya bal olmakszn amaiçten dilemeyle kendiliinden ve nadirenyaanan “hâl”lerin dile gelmi ve getirilmiyansmalardr. Eski çalarda hikmetehli düünürler, kalem ile ilk akl arasndakibalantya nispet ederek, kalem/ilkakl bütünlüünün ilham ile verim ortayakoyanlarn, kalemin algland ilahimertebedeki divan sahibi kâtibin makamile irtibatl olduunu düünmülerdir.Bu irtibat, tek kiiye özgü ve bu nedenletanmlanamaz olabilir. Ancak i’r-ikadîm’in dünyasna âina olanlar, onlarndilinden dökülen manzumeler ile iirarasndaki snrn birbirine kart, ortadankalkt ya da snr olma ilevlerininyitip gittii anlam younlamalarnarastlam, bulduklar yerde bu kaynamaytehis etmilerdir. Bu metinlerindoas, onlar hiçbir ekilde indirgemeyeuratmadan iir olarak ele alamayacamzdüündürüyor. Buna rameniirin ilevlerinden birinin, orada ad konulmadangönül vahyi aracl ile yerinegelebildii de bilinmelidir. Üst düzeydeanlam yükünün saf duygu halinde tanmas,bütün kültürlerde ve çalarda, de-iik eilimlere sahip airleri derece dereceetkilemitir ve etkilemektedir.NSANI ÖZGÜRLETRMEKlahilerin, insanlar baskc ve kuatcdünyadan uzaklatrarak özgürletirmekgibi bir ilevi vardr. Sahv, yani zihninsürekli ayk halde olmas insan gaettenuzak tutup kölelemeyi önledii, ar sevgininileri bir aamas olan sekr yani sarholukise hrs gibi beeri sfatlardan arnmayayol açt için özgürletiricidirler. Budorultuda bilgilenme çabalarnn yaratcbir anlam ifade edebilmesi için, hemçaba gösterenlerin hem de çabann sonucuolan meyveleri toplayanlarn, oryantalistönyarglara aldrmayarak kavramlarnçk yerindeki anlamlarna bakmas gerekiyor.Dini duyarlk ile iir (ve sanat) algsnnyaratc birlikteliini ele almak için uygunortamlarda ve yatknlklarn olduubir devirde yaamyoruz. Konunun alglanmas,biraz da günde beklentilerin bualgnn önüne koyduu engelleri amaktakibaarya bal.lahi inayetin insanda ve insanla birtür dlamas olan ilham, bu niteliktekinazm parçasn ilk defa söyleyenin <strong>mu</strong>hayyilesindebiçimlenir, ona <strong>mu</strong>hatapolan ve duygusal yaknl bulunan herkesikapsar. Ortak söze dönüür. Bir ilahininokunuuna katlan kii, ilhamna uzak kalamaz.Kalb gözünün devreye girmesiylebiçim kazanan söz, söyleyerek ya da dinleyerekona katlan herkesin bizzat yaad- ilhamn dile geliidir.


KÝ TAP ZAMANIUSTA GÖZÜYLEkilemelere, çkk çeneli Entel’e ve Siz bu mekaaleyi‘Devlet’i bilmeyen talebeye dair biraz zor kraat ederdiniz!..RFANKÜLYUTMAZGençden (!) bir sunucu iirde ‘lâmelif kadaryalnz’ deye bir terkibi pek beyenmi. Birmedhüsenâlar ki, demeyin gitsin… Oradanehper hanm lakrdya gidip öyle demezmi; “Yahû, ‘lâmelif’ niyçün yalnz olsun?RE CAÝGÜL LAP DAN7 OCAK 2013 PA ZAR TE SÝO zamanlar cemiyetimizin göz bebei mevkiinde, fevkalâdeyakkl, mümtaz bir genç idim ve bunlar tamamenhakiykattir. Meer beynelmilel casus tekiylatlar, böyle<strong>mu</strong>hitinde nümûne-i hüsn-i misâl gençlere hulûl eylerek,onlar casusluk faaliyetlerinde isti’mâl ederler imi.Cânmdan<strong>mu</strong>azzez kaarilerim,iptidâyeni senenizi tebriykedeyor vecümlenize,ailelerinizle berabersalk shhat ile <strong>mu</strong>tlu ve mes’udgünler temenni edeyorum. Nassnz,eyi misiniz, eyi olmanz Cenâb-Rabbü’l Aleminden temenni ile lakrdmabalayorum.Efendim, dikkat buyurdu iseniz,‘salk, shhat’, ‘<strong>mu</strong>tlu, mes’ud’ diyerekdenayni mânâ ve medlûlü olanlakrdlar istimâl etdim. Halkmz,indi, bunlar böyle kullanmakdadr.Bunlara inzimâmen, bir de ‘ilgi’ vealâka’y da eklemek lazmgeleyor.Baknz, u son cümlede hem‘inzimâm’ hem ‘eklemek’, hem‘istimâl’ hem de ‘ kullanmak’nev’inden lakrdlar etdim.Halkmzn bu kefi beni bilâhudûdmesrur etdi. Niyçün mü,deyorsunuz?Bir kere Osmanl lisannn el’an tedavüldeolduunu gösdermekzâviyesinden fevkalhâd mühimmdir.Osmanlca bir medeniyet lisandr. Bulisann zâyî olmas, medeniyetin zâyîolmas mânâsn tazam<strong>mu</strong>n eder…Bendeniz de bir karar verdim: Bu gündenitibâren ben de bir lakrdnn hemOsmanlcasn hem de Türkçesiniberaber istimâl edip kullanacam…Gözümüz aydn, dîdeler rûen…‘ANARST MÜSLÜMAN’!Efendim, bir baka mevzua geçeyorum.Ylba gecesi, ehper hanmbendenizi hindi taam etmek üzerehânesine dâved etdi. Te Ve denilen onûhûsedli âletden suret-i kat’iyyedetelezzüz etmediim mâlû<strong>mu</strong>nuzdur.ehper hanm bir Te Ve kanaln taakiybedeyor. Alt çenesini dar çkararakhafiften külhânî bir edâ ile konu-an ve kendisini [tevbe, estafirullah!]‘anarist Müslüman’ deye takdiymeden gençden (!) bir sunucu var.Fevkalhâd ‘entel’ lakrdlar ederekdenbir iirden bahs edeyor. Hadi, mâdemiir bahis mevzûu edileyor, bir kulakvereyim, dedim. Bu iirde ‘lâmelifkadar yalnz’ deye bir terkibi pekbeyenmi. Müthi bir terkiyb deye, birmedhüsenâlar ki, demeyin gitsin…Oradan ehper hanm lakrdyagidip öyle demez mi; ‘Ay bu çocuklarpek acaib! Yahû, “lâmelif” niyçünyalnz olsun? ‘Lâm’ ile ‘Elif’ birbirlerinesarlmlar, bunlarn neresi “yalnz”,ayol?’ Efendim, “iir, aklselime<strong>mu</strong>halifdir!” dememe kalmadanehper Hanm, lakrdy azma tkad:“Susunuz, reca ederim! Zrvate’vil götürmez!” Hiç sesimi çkarmadm.ehper hanm, hadîdülmîzâcdr,kzdrmaya gelmez; ola ki, nar gibikzarm hindiden <strong>olur</strong>uz!CEHALETN ALKI ALDII BR CEM’YYETehper Hanm, bendeniz hindilipilav kemâl-i âfiyedle gövdeye indirirken,Ken’an Ik Bey’in takdiymetdii bir müsabaka pororamndanbahs etdi. Efendim, memleketimizintannm ve öhretli üniversitelerinden[hakiykaten. öyledir!] birindescience politique, yâni ya siyaset ilmiokuyan uzun saçl bir genç,‘Platon’un adalet ve yönetim hakkndakieseri aadakilerden hangisidir?A) Devlet, b) Kapital, c) lahîKomedya ve d) Dâvâ’ sualine , bunlardanhiçbir hakknda hiçbirmâlûmat olmadn gösterecek bircehalet markl ile rasgele ‘yaryarya joker’ hakkn istimâl edib kullanarakdan,geriye kalan iki kdan‘Devlet’i, ‘olsa olsa budur!’ deyedüünüb cevab vermi!.. Lâkinehper Hanm unu da bâriz birteessürle unu ilâve etdi: “Bu genç,bunca cehaleti ile, 125 bin lira kazand.Dahas, herkes bu <strong>mu</strong>vaffakiyetinden(!) dolay , vâfir alklad…”Cehaletin alk ald bir cem’iyyet!Ne hâllere dütük, Ya Rabbi!Efendim, bu memleketin engüzîde üniversitelerinden birindesiyasat ilmi okuyan bir talebe, egerPlaton’un ‘Devlet’inden bîhaber ise[ki, öyle!] vay hâlimize!..Efendim, bu ay da bu kadar.Telâkiy gelecek ay’a inallah: Ovakde kadar Rabb’ime emânetolunuz, zâtnza hoca baknz.Tekrar yeni senenizi kutluyor vetebriyk edeyorum. Au Revoir, canlarmbenim…P“aa kzna casus tuza-” unvanl haberikazatada kraat edincebir an itibariyle mâziminaziz ve leziz hâtralar arasndabir miktar cevelân itmekten fariolamadm aziz kaarîlerim. Beynelmilelcasus tekiylâtlar hakknda çok romanlaryazlp filimler çekilmitir, ahali ise bunlarne derece hakiykat olduunu bilmedenseyredip zevklenir. Halbuki bu vâdideolup bitene nisbet ile kayd altna alnaneyler devede kulak mesâbesindedir. “E,nereden biliyorsun, anlat da dinleyelim”deyeceksiniz? Efendiler, bunlar adüstünde gizli-kapakl, esrarengiz vebehemahal mestûr kalmas lâzm gelenhakaayktandr. Herkes bilse idi, beynelmilelcasusluun kymet-i harbiyesi mikalr idi bizzat?BUNLAR TAMAMEN HAKYKATTRMahrem mevzûlardr fekat, Biritanyahökümeti bile üstünden elli sene geçtiktensonra arivindeki srlarn fâ edeyor;binaenaleyh 50 seneden çok fazla ol<strong>mu</strong>turhâdiseye. O zamanlar cemiyetimizingöz bebei mevkiinde, fevkalâde yakkl,ilm ü irfan sahibi, mümtaz bir gençidim ve bunlar tamamen hakiykattir.Meer beynelmilel casus tekiylatlar,farz- <strong>mu</strong>hal bizzat kendimin olduuüzere, böyle <strong>mu</strong>hitinde nümûne-i hüsn-imisâl tekiyl eden gençlere hulûl eylerek,onlar casusluk faaliyetlerinde isti’mâlederler imi. O günlerde de siyasi durum<strong>mu</strong>hataral; iki devlet büyüümeyânndaki geçimsizlik ve münakaahadisesinde yattrc bir tesir yapmakl-m ricâsyla pâyitahta davet olun<strong>mu</strong>idim. Akam olunca namaz müteakibhafif bir eyler attrp erkenden otelegitmeyi hesab ederek lokantada oturayorve ayptr söylemesi limonlu ehriye çorbasiçiyor idim ki, kyafetindeki titizlik vezarafetten Harici vekili gibi görünen karsonefendi mahsûsen kulama eilerek,iki masa ileride yalanz bana oturan birhâtunun bizzat arzeylemesi icab eden birmükili olduunu fsldad. Dönüp bakcak,ol hurinin o an itibariyle Holivutsahnelerinden tecessüm edip de buracamelek sûretinde kon<strong>mu</strong> olduu zehabnakaplmadan edemedim. cabet etmemekkabalk saylaca vechile usûlenmasaya gittim. Mahcub ve pek terbiyelibir nâzenin idi ve sesi gülsuyu iesindendökülen berrak mâyiler gibi ho vesehhâr idi. smi Sûzân imi, beni vehususan ilmî öhretimi gyâben duy<strong>mu</strong>olmala ilmî bir mes’ele hakknda yeme-i mütekaib kendini tenvir buyurmaklmnâzikâne reca eylemekte idi ki...Ey azizler, tam o esnada kalantor, iriyar, çam yarmas kutrunda bir herif-i nâerif, sanki aya taklm da dümemekiçün can havliyle tutunuyor<strong>mu</strong> gibimasaya küüt diye kapaklanmaz m?Çorbalar, salatalar ortala saçld, azîmbir rezâlet! Hemen Sûzân hanma yardmsadedinde kolundan tutup ayaa kaldrmayadavranm idim ki, herif,-Sen benim haremimin zevceminkolundan nasl tutarsn be adam! diyereküzerime hücum etti. Birileri araya girdi,lokantann müdürü krk dereden su getirereközürler diledi. Aslen centilmen birinsan olduum için tahripkâr bâzû kudretimekasd- mahsus ile müracaat eylemedim.Kadncaz alayarak lokantadanayrld; biz de müdir efendinin recâs üzerinebilahire odasnda görütük.‘O ELÎM HÂDSE ÇÜN ÇOK MÜTEESSÎRM’Efendim meer bu Sûzân hanm, millivarlmza düman bir devletin câsusluktekiylatna mensub imi, zaten takiybaltnda bulunduu içün, gizli polis tekiylatmzngizli mensuplar duruma müdahelezdrârnda kalmlar. “Çok sehharve fettan bir kadndr Recai Bey, bununykmad ocak kalmad buralarda; yakndahudut dna sürgün edilecek” diyemâlumat verilince hayretten bir yamadaha erdim idi.O hadiseden 6 sene sonra ecnebimemleketlerden birinden bir mektupaldm. çinden iki satr not ve bir fotorafçkt. Fotoraftaki kadn Sûzân hanm idi.Yanndaki notta ise, “Ah Recai bey, oelîm hâdise içün çok müteessîrim. Bizzatahsnza duyduum alâka, tamamenahsî ve hissî bir menbâ’dan ne’et edeyordu”yazm.Resmi ve mektubu derhal yakarakimhâ eyledim idi. Bazen düünürüm,“Aceba o çam yarmas herif masaya dümeseidi, bugün siz bu mekaale-imüfîdemi okuyabilir miydinizi idi bakalm?”diye...34

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!