KÝ TAP ZAMANIROMANBir berberin manifestosuPolat Onat’n Ko<strong>mu</strong> Yaynlar’ndan çkan ntihar Etmi BirTara Berberinin iir Kitab ve Önsözü postmodern edebiyatnörneklerinden biri olarak deerlendirilebilir. Eserin bir romanm, iir kitab m yoksa bir anlat m olduunu söylemek güç.NTHAR ETM BR TARA BERBERNN R KTABI VE ÖNSÖZÜ, POLAT ONAT, KOMU YAYINLARI, 168 SAYFA, 12 TL7 OCAK 2013 PA ZAR TE SÝiire taradan bakmakIk Yanar, Tara airi adl yeni romannda tara airi imgesinibakahraman Yakup Gündodu etrafnda tartmaya açyor.Romanda, tarada air olma halinden çok, taraya kaçm,snm bir adamn, Yakup Gündodu’nun hikâyesi var.TARA AR, IIK YANAR, ULE YAYINLARI, 351 SAYFA, 16 TLPSERDAR ÇELKolat Onat’n ntihar EtmiBir Tara Berberininiir Kitab ve Önsözüadl eseri ilk cümlesiyle farkl olduunuhissettiriyor. Kitap hakkndahem ayrntl hem de anlalr birokuma yapabilmek için sanrm elliliyllarda ilk nüvelerini veren “postmoderndurum” hakknda bilgi sahibiolmak gerekiyor. Malum olduuüzere o dönemin postmodern yazarlar,modernizme kar gelitirdikleridüüncelerini, bir tanm yapmaktankaçnarak ortaya koymaya çalyorlard.Belki de o nedenle, David Harveypostmodernlik hakknda yazdkitabn adn Postmodernliin Duru<strong>mu</strong>koy<strong>mu</strong>tur. Postmodern durumbir düünce midir? Yoksa bir <strong>mu</strong>ammam? Bugün hâlâ tartlan bir konuysada, birçok zor metin için (kolayndanolsa gerek) bu tanm uygungörülmektedir. Dolaysyla postmodernliinbelirsizlik, parçalanma, kurallnbozu<strong>mu</strong>, ironi, benin yitimi,melezleme, katlma, karnavallama,metinsellik, bir durum analizi, eletirisive bir döneme kar çk eklindebiçimlendiini söylemek yerinde<strong>olur</strong> sanrm.OKURUN NE ANLADII ÖNEMLOnat’n kitabn da bu tartmanneksenine oturttuktan sonra okumak,salkl bir okumann kaplarnaçacaktr. Nitekim kitap, henüzgiri cümlesiyle bu yönlü bir eksendeolduunu hissettiriyor bize. PolatOnat’n bu kitab için, “unu yazm”demek gibi net bir ifade kullanmaksanrm metnin yasland dü-ünce açsndan bir paradoksu barndrr.O nedenle, “Neyi anlatyor?”gibi bir soru sormak metnin okunmasndaha bir kolaylatracaktr.Nitekim yazarn yazdklarndan ziyade,okurun ne anladnn önemliolduu bir yapttan bahsetmekdaha doru <strong>olur</strong> kanmca. Tam dabu noktada metnin, “Önsöz” bölümündekiparçal iç dökme hali için,ayr ayr bir analizi hak ettiini söylemekyanl olmaz herhalde. Her parçaiçin de ayr bir okuma atlas çkarmakve ikinci bölümdeki iirleri debu düünce üzerinden okumak yerindeolaca gibi iirleri de anlalrklacaktr. Aksi halde okurun, yazlannne olduu konusunda, bir <strong>mu</strong>ammaile karlaacan söylemekyanl olmaz. O nedenle ntihar EtmiBir Tara Berberinin iir Kitabve Önsözü’nün bir roman m, iir miyoksa bir anlat m olduunu söylemekgüç. Zaten yazlan metnin adnkoyup ne olduunu söylemek, ortayaçkan metnin amacnn da dnaçkmak <strong>olur</strong>. Kitap iki bölüm olarakkurgulanm; birinci bölüm Önsöz,ikinci bölüm ise iirler ksmndanoluuyor. Romann birinci bölümündeyazar, sanat, roman, iir,kültür, hayat hakkndaki görülerinieletirel bir üslupla kaleme alrken,ikinci bölümde, birinci bölümde elealnan konularn adm adm nasl iiredönütüünden bahsediyor.<strong>Yazar</strong>n metin boyunca, karakteriÂdem Yoksun üzerinden bir sanatanlay gelitirdiini, bu duru<strong>mu</strong>nda metnin arkaik yapsn eletirelbir zemine doru kaydrdn görüyoruz.Nitekim yazarn ortaya koyduueletirel sanat anlay, gücünüpostmodern durumdan aldktansonra gizliden gizliye bir melez manifestoyadönüüyor. <strong>Yazar</strong>, ruhsalsorunlar olan biri üzerinden bunuyapyor olmas metnin gücünü artrdgibi eletirilebilirliini de ortadankaldryor. <strong>Yazar</strong>n karakterineyükledii kendilik, yalnzlk, küskünlük,delilik hali bu melez manifestoyutamamlyor gibi.NSAN HKÂYEBütün bunlarn yannda bir de,Âdem Yoksun’un sanat görüü d-nda insani bir hikâyesi var ki, belkide metnin souk ve tumturaklanlatsnn yanndaki en dikkat çekicidurum bu. Birinci bölümün sonunadoru, bütün o kargaann, içdökmenin, yalnzlk sözlerinin ardndanbir insanla karlarz. Sanrmo da günümüzün yalnz ve anla-lmadn düünen insandr. Adkonamayan, yaad yüzyl bir yalnzlklartoplamndan baka bir eyolarak göremeyen insan yani. Bunoktada ntihar Etmi Bir Tara Berberininiir Kitab ve Önsözü için,postmodern durumla bütünlemibir hal aldn söylemek yerinde<strong>olur</strong>. <strong>Yazar</strong>, Âdem Yoksun’un iç sesineait kaotik ve kaybol<strong>mu</strong>luk duru<strong>mu</strong>nunçoul bir yalnzla-hiçlieiaret ettiini ve ortaya çkan bu yalnzln-hiçliin de ancak akla sa-altlabileceini gösteriyor bize.TMEHMET ÖZTUNÇara iirinin, merkez iirtarafndan çerçevelenmesiFaruk Naz Çamlbel’in“Han Duvarlar” iiri vesilesiyledir.Çamlbel, bir yandan bütün içtenlii veefkati ile tara iirini anarken öte yandantara iirine, iirin merkez evindeancak “misar” olarak arlanabileceinide hissettirir. Günümüzdebile boynunu taradan merkeze doruuzatan ‘duyu’ ve ‘düüncesi’ taraile çeperli airler vardr ama artk yeniiir anlay içinde kabul görmeleri neredeyseimkânszdr. Çünkü merkeztarahattnda iir, sadece mekânsal birdeiim geçirmemi, duyu ve düünceanlamnda da merkezilemitir.Ik Yanar, Tara airi adl yeni romanndatara airi imgesini romannbakahraman Yakup Gündodu etrafndatartmaya açyor. Yanar, romandatarada air olma halini deil, tarayakaçm, snm bir adamn, YakupGündodu’nun hikâyesini anlatyorki, Gündodu romanda bir airdençok, air olma hevesine denk düüyor.Yakup Gündodu, yirmi yl önce yolubir ekilde Büyük Saat dergisine dümüve yazd bir iir, onun olmaktançkacak kadar, üstat Ali Gani’nin müdahalesindengeçmi ve o haliyle yaynlanmtr.O da, air olamayacananlam ve taraya kaçmtr. Yirmiyln sonunda stanbul’a döner. Sonalt ayda hazrlad bir iir dosyasnAli Gani’ye götürür ama yirmi yln sonundahiçbir eyin deimediini görür.Ali Gani, onu yine air olma hattnngerisinde tutar. Yakup Gündoduda yazd iirleri yakar. Ama bu yirmiyln sonunda bir eyi de fark etmitir:Hevesini, air olmaktan çok Ali Ganiile hesaplamak üzerine kur<strong>mu</strong>tur.Roman, anlatm performans açsndaniki ayr bölümden oluuyor.Yanar, ilk bölümde hikâyeyi sererkenoldukça titiz davranyor. Türk iirindeskça karmza çkan bir üstattanel alma meselesinin hem hikâye hemde dil anlamnda bir klie oluturdu-unun farknda. Klienin kolayclndan,tuzaklarndan oldukça titiz bir diliçilii sayesinde korunmaya çalm.Bu bölümde Yanar, sanki ikinci bir gözkuanp daha önce yola önce zaaf diyedöedii baz unsurlar daha sonra romannnhesap çetelesine bir ekildeeklemeyi baarm. Kahramanlar venesneler arasnda kurulan iliki romannen güçlü taraf.Klasik bir anlatm seyri çizen romanlardabaar, yazarn bakahramançizerken gösterdii performansabaldr. Roman içinde YakupGündodu’nun hikâyesinin romannbalam anlamnda billurlatnsöylemek bir hayli zor. Çünkü YakupGündodu imgesinin romann merkezinearln hissettirecek bir biçimdeoturmas, yazarn bakahramanetrafnda daha derin düünmesi,onu daha fazla boyutlandrmas veonu kurarken romann dier kahramanlarnda onunla ortak kader anlamndailikilendirmesi ile mümkünolabilirdi. Yanar’n dier kahramanlarhikâyeye dâhil ederkenhem zamanlama hem de hz açsndandaha dikkatli karar vermesi gerektiinidüünüyorum. Çünkü birkahraman ileme yetenei kadaronu romana eklerken belirlenen zamanlamada hayati önemdedir.DAHA Y OLABLRD<strong>Yazar</strong>, roman ilerledikçe kahramanlaraatfettii özelliklerde geciktiini farkediyor ve bunlar kahramanlar üzerindegöstermektense görece bamszbir dille bunlar anlatyor. Bu da kendiözellikleriyle ilgili olarak özneleemeyen,anlatlanlarn nesnesi kahramanlarortaya çkarm. Hem hikâye hemde kahramanlar daha rane bir tutumlailenseydi roman, çok daha üst bir düzeyeçkabilirdi. Kout bir hikâye olarakanlatlan ve okurda daha fazla beklentioluturan Bertan’n hikâyesi de romannsonunda ana hikâyeye ancak teyeldikilerle balanm. Ik Yanar, aslndaçok güçlü bir damar yakalam. Eerromannn çard, iir içinde yaananentelektüel tartmalar daha fazla gündemegetirmi olsayd hem kahramanlarnadaha görünür esvaplar giydirmeyibaaracak hem de romann meselesinidaha net kur<strong>mu</strong> olacakt.Joyce Carol Oates, “Karakterleringördüklerini capcanl ‘görmeden’ ksackbir öykü bile yazamazdm çünküöyküler, bize net bir so<strong>mu</strong>tlama talepeden hayaletler olarak gelirler.” derkenhikâye anlatmann en esasl zahmetinede iaret ediyor. Tara airi, kusursuzdenebilecek diline ve kkrtc konusunaramen Ik Yanar’da daha fazla kve renk talep ediyor. Yanar, bu dahafazla ve rengi romann ilk bölümündegösterdii performansla okuraverebileceini de zaten hissettiriyor.24
KÝ TAP ZAMANITARH-DÜÜNCETorosyan’n tuhaf hikâyesiSarkis Torosyan’ Türk okuruna 2010’da Ayhan Aktar tantm,ardndan Halil Berktay ve Yusuf Hakan Erdem, Onun gerçeklerleçelien hikâyesinin peine dümütü. Y. Hakan Erdem’in yeni kitab,Torosyan’n “hatrat”ndaki çelikileri ortaya koyuyor.TOROSYAN’IN ACAYP HKÂYES, Y. HAKAN ERDEM, DOAN KTAP, 400 SAYFA, 24 TLMedeniyet dediin…Susan Buck-Morss’un, Hegel, Haiti ve Evrensel Tarih adl kitabnntezi aslnda basit: Hegel’in “efendi-köle diyalektii”nin metaticareti ile ilgisinin, 1790’da Afrikal kölelerin isyan ederek anayasalbir devlet kurduklar Haiti Devrimi ile açklanabilecei.HAITI VE HEGEL, SUSAN BUCK MORSS, ÇEV.: ERKAL ÜNAL, METS YAYINLARI, 176 SAYFA, 14 TL7 OCAK 2013 PA ZAR TE SÝSA. YAVUZ ALTUNarkis Torosyan’n hatralar,1947’de Boston’dayaymlanm ilk kez. Ogünden bugüne pek de ortalarda görünmeyenkitaptan, 2007’de gazeteciRobert Fisk bahsetti. “The ForgottenHolocaust” (Unutul<strong>mu</strong> Holokost)balkl yazsnda, Anadolu’dakiErmeni tehcirini ve yaanan zulümlerikonu edinmiti. 2010’da AyhanAktar, Taraf’taki köesinde “YüzbaTorosyan’n Hikâyesi” balkl bir yazylaSarkis Torosyan’ Türkiyeli okuyucuyatantt. Torosyan’n “hatrat”,Çanakkale’den Filistin Cephesi’nebal ile letiim Yaynlar’nca çevrildi.“Hikâye”ye göre, Yüzba Torosyan,Birinci Dünya Sava srasndatam be cephede kahramanlklar göstermi,Çanakkale’de iki gemiyi topatyla batrm, 6 bin Arap isyancyko<strong>mu</strong>ta ederek am’n Osmanl’danbamszlamasna yardmetmi, ardndan Franszordusundan madalyakazanm, âhir ömrünü iseABD’de geçirmiti. O kadar“kahraman”d ki, kendisinimehur ngiliz “emperyalist”Lawrence ile kyaslyordu.‘HATIRALAR’ VE GERÇEKLERTarihçiler Halil Berktay veYusuf Hakan Erdem, “hatralarn”peine dütü. Torosyan’n anlatthikâye tarihî gerçeklerle açkça veçok fazla çeliiyordu. Buna ramen AyhanAktar, Torosyan’n kitabn savunmayadevam etti. Meselenin “öz”ü, Torosyangibi bir “kahramann” srf kimli-inden ötürü resmi tarihten çkarlmas,“ütülenmesi”ydi. Ermeni tehcirininorta yerinde, bir Ermeni yüzba cephelerdefrtnalar estiriyordu ve bu çelikiyi“milliyetçi tarih” kaldramazd. Tartmayakatlan Taner Akçam da, “Torosyantartmalar, iyi tarihçi olduklariddiasndaki baz entelektüellerimizinel birlii ile bu soykrm srrnn üstünüörtme çabasndan baka bir eydeildir.” diyerek konuyu bambakabir noktaya sürükledi. 2005’te Ermenikonferans düzenledii için ulusalclarnhede haline gelen Halil Berktay,bir anda “Ermeni soykrmnn üzeriniörtmek”le suçland. Nihayet, YusufHakan Erdem’in Gerçek ile KurmacaArasnda Torosyan’n Acayip HikâyesiSARKS TOROSYANkitab yaymland ve Torosyan’n“hatrat”ndaki bilgi yanllar, abartlarve çelikiler gün yüzüne çkm oldu.Öyle ki, Ayhan Aktar’n yayna hazrladTürkçe çevirinin bile baz noktalardaTorosyan’dan farkl eyler söyledi-i görüldü. Sözgelimi, orijinal kitaptaki“harem romans” ifadesi, kitabn bal-ndan çkarlmt.Aslnda Ayhan Aktar, doru bir referanslaie koyuldu. Michel-RolphTrouillot’nun Silencing the Past: Powerand the Production of History (Geçmi-i Susturmak: ktidar ve Tarihin Üretilmesi)kitabna vurgu yaparak resmitarihin gerçekte olup bitenleri “susturma”imkânn tartmaya açmt. Ancakgörülen o ki, yanl bir örnekle iekoyul<strong>mu</strong>. Her eyden önce Torosyan,“susturmaya deecek” bir karakterdeil. Osmanl ordusunda “istisnai”bir biçimde yer alabilen tek gayrimüslimsubay olduunu söylüyor mesela,ki 1908’den itibaren üniversite bitirengayrimüslimlerin subayolabildiklerini biliyoruz.Franszlardan madayla ald-n, Arap isyanclara yardmettiini anlatyor, ancak BirinciDünya Sava literatündeismi hiçbir ekilde geçmiyor.Hatta Ermeni tarihçilerbile kendisinden bahsetmiyor.Yani sadece Türklerdeil, ngilizler, Franszlar,Araplar ve bizzat Ermenilerkendisini “sustur<strong>mu</strong>”oluyor. Dahas, Torosyan’n ABD’dekihayat ve brakt izler de hatralarndabahsettiinden hayli farkl görünüyor.Taner Akçam, Torosyan’n torunlarnnyaknda açklama yapacansöylese de ortaya çkabilecek bilgilerin“tarihsel olarak kantlanabilir” olup olmayacamerak konusu.Son olarak Y. Hakan Erdem’in “birbilim olarak tarih” hakkndaki görülerinidikkate almamz gerekir. Henüz2012’nin banda verdii bir röportajda,“Türkiye gibi bir ülkede gayri resmi tarihinde kör noktalar çok fazla.” (Radikal,“Alternatif Tarih de Hep Doru Söylemez”)demiti. Nitekim henüz yl bitmeden,gayriresmi tarih üzerinde bir tartmannortasnda buldu kendisini. Erdem,Türkiye’nin tarihiyle yüzletii birdönemde, resmi tarihin karsnda olanher anlatnn “doru” kabul edilemeyeceinisöylüyor ve metodolojik bir biçimdetarihî bilgileri tek tek ele alp ayklamamzgerektii konusunda uyaryor.HSELM SALHaiti, Hegel ve Avrupamerkezli tarih felsefesihakkndaki bir kitabanlatmaya Akif’le balamak çoklarnailginç gelecektir kukusuz. “Medeniyet”ibir Avrupa metonimisi olarak okuyan“Batc” paradigmaya kar Akif, milliyetçibir “kar-medeniyet” anlats kurgulamamtr.Ancak slamî söylemin önemliseslerinden biri olarak Kuvay Milliye blo-u içinde yer alm ve “stiklâl Mar”naimzasn atmtr. Bala vesile olan bumsrada da “medeniyet”in, olumsallna(“dediin”), zalim failliine (“canavar”)iaret eder ve bu tek dii kalm insanicadn, bütün rasyonelitesinden, tarihselmeruiyet araçlarndan temizleyerekolduu gibi, yani kendi hakikati ileba baa brakr. stiklâl Mar’nn bu entekinsiz msrasnn ironisi, çou zamanBatc paradigmann metonimik medeniyetokumasn tersyüz ederek Avrupamerkezli bir çerçevenin içinde dolatrlr.Ancak bu çerçeve I. Dünya Sava’nn tarihsel/geçmibalamnda mahpustur vedahas kerameti kendinden menkul hertürlü “kar-medeniyet” anlatsna yinelemelibir söylemsel meruiyet salar.Çerçeveyi datmak, medeniyeti Avrupalmerkezinden kaçrarak, evrensel tarihinhakikatine/hakikatlerine savurmakbelki Akif’in “niyetini” aan bir yorumolarak deerlendirilebilir. Halbuki msrannretorik gücü tam da bu aknla, medeniyetin“ortak insanlkdl”na dairsöz söyleyebilme kapasitesinden de do-ar. Susan Buck-Morss’un, Hegel, Haitive Evrensel Tarih’ini okurken bu msrannsayfalar boyunca Kongo’dan Haiti’ye,Paris’ten Londra’ya, Jena’dan Berlin’ezihnimde uçuup durmasn ben biraz daböyle deerlendiriyorum.HEGEL VE HATKitabn hikâyesi Buck-Morss’un 2000ylnda Critical Inquiry’de yaymlanan“Hegel and Haiti” makalesi ile balyor.Akademik bir çalmadan bekleneninçok üzerinde bir ilgi ile karlanan yaz,farkl çevrelerde, dillerde, farkl tartmakonular yaratarak adndan skça söz ettirmi.Erkan Ünal’n çevirisi ile Türkçedeilk defa bu kitapta yaymlanan makalenintezi aslnda basit. Hegel’in 1803 ylndakiAdam Smith okumalar ile olumayabalayan (ve kurumsal Hegel okumalarnca1789 Fransz Devrimi’nin“ülke içi veçhesini anlatacak bir alegori”olarak kulland söylenen) “efendi-kölediyalektii”nin onun Smith okumalarndanilhamn alan meta ticareti ile ilgisinin,1790’da gerçekleen ve Afrikal kölelerinisyan ederek anayasal bir devletkurduklar Haiti Devrimi ile açklanabilecei.Buck-Morss’a göre Hegel ve Haiti,tarihin bu iki önemli fenomeni “sessizce”yan yana durmakta ancak aradakiksack “ve”, bizzat Hegel’in “dünya tarihi”nosyonu ile katkda bulunduu Avrupamerkezli dikey tarih inasnn onulmazmesafelerinde kaybolup gitmektedir.Ancak mesele Haiti Devrimi’nin,Hegel’in kaynaklarndan ya da felsefesinietkileyen tarihsel olaylardan biri olmasnnötesinde “Hegel adn verdiimizgöndergenin, tarihsel olarak bilinirhale gelmesini salayan bastrmalardanayr deerlendirilemeyeceidir”.Bu balamda Buck-Morss, Hegel’inHaiti devrimi hakknda dorudan konumamasniki ekilde açklar. Birincisiotuzlu yalarndaki Hegel o kadar daönemli biri deildir ve açkças Jena’y igaleden Napolyon güçlerine kendisinitutuklatacak iler yapmaktan da çekinmektedir.kincisi ise Hegel’in bizde“farmasonluk” olarak bilinen “HürMasonluk”la olan badr. Siyasi gizlilikve gizli kardelik gibi ilkeler üzerinde biraraya gelen Hür Masonluk, Buck-Morss’agöre “Bordeaux’nun köle ticaretinin yapldlimanlarn, Saint-Domingue’dekiplantasyonlar, kölelik kart ngiliz yazarlar,Minerva’nn Paris <strong>mu</strong>habirlerinive Almanya’daki kitap yaymclarn birbirinebalayan sürekli bir hattr”.Kitabn ikinci bölümü olan “EvrenselTarih”, devrimin tikel detaylarna dahafazla odaklanarak, bu sürekli hattn snrlaryok sayan dünya-tarihsel karmaasnortaya koyar. Örnein, devrimin baladan olarak anlatlan “Bois Caiman”, “Boukmen”adndaki <strong>mu</strong>htemelen MüslümanJamaikal bir kölenin, “mücahid”kan yemini ile coturduu ve “Fatiman”adndaki bir kadnn yönettii “Vudu”ayinidir. Bu ayin, Hür Mason simgelerininKatolik ritüelleriyle, Kongolu ilahlarn ya-ayan ölüler, yani Haitili “zombi”lerle buluup,onlara slâmi bir cihad çars ile“Ya özgürlük, ya ölüm!” iarnca “devrim”yaptrd, Avrupal tarihsel tahayyülünsnrlarn aan, özgürletirici bir fenomendir.Ufuk açc deil mi? Belki de buyüzden Akif’in msrasnn özgürlemesi,mesela Arakan’ bir iktidar müsameresi,Somali’yi bir Ramazan ovu olmaktan,Uludere’yi 2011 yl gerçekliini yaayanvicdanlarn yan banda sessizce kanamaktankurtarabilir...25