56 ÖRME DÜNYASIRöportajHüda TekstilHüseyin Dağ:“40 yıldır ilk kezgece makineleriçalıştırmıyorum”1968 yılından beri örmecilik yapan vebu işe gönül vermiş ender kişilerdenbiri olan Hüseyin Dağ ile örmesektörüne giriş serüvenini ve sektörünbugün içinde bulunduğu sıkıntıları konuştuk.Haramidere Beysan sanayi sitesinde 16makineyle fantezi türü kumaşlar örenHüda Tekstil’in sahibi Hüseyin Dağ, tümzor koşullara rağmen, işini ilk günkü kadarseverek yapıyor. Krizin kendilerini olumsuzetkilediğini ifade eden Hüseyin Dağ, 40 yıldırörmecilik yaptığını ve ilk kez gece makineleriçalıştırmadan kapatıp gittiklerini söyledi.Röportajda birçok konuya değinen,örmeciliğe girişi ve kendi işini kurmayaneden olan gelişmeleri anlatan HüseyinDağ, örmeciliğin kan kaybetmesinde, büyükmali güçleri olan firmaların büyük makineparkurları kurmasının da payı olduğunusöyledi. iplikçi Sanko’nun bir kerede 200makine siparişi vererek örmeciliğe girmesiyleküçük ölçekli birçok örmecinin ekmeğiniellerinden aldığını ifade eden Dağ, çok hızlıbüyüyen örme sektörünün yapılan birçokhata nedeniyle bugün sıkıntılı durumadüştüğünü söyledi. Krizin giderek derinleştiğibu dönemde, mali gücü olan, parkurunda çoksayıda makinesi olanların hala iş alabildiğini,küçük firmaların ise iş bulmakta zorlandığınıbelirten Hüseyin Dağ’ın örmeciler arasındadayanışmanın vefakârlığın çok zayıf olduğuyönünde bir eleştirisi oldu. Geçmişte işyapan birbirlerine faydalı olan örmecilerindaha sonra birbirlerini unuttuğunu söyleyenHüseyin Dağ, bakın neler anlattı:Lebib Mısırlı’nin ısrarıyla örmeciliğetekrar döndümSuverenler’de uzun yıllar çalıştıktan sonrabu işi bırakma kararı aldım. Zeytinburnu’ndabir dükkân açıp ambalaj alanında çalışmayabaşladım. Amacım ambalaj malzemeleri satışıyapmaktı. Fakat bir gün Lebib Mısırlı’danbana gelip dediler ki; “Duyduk ki, senSuverenler’den ayrılmışsın. Gel biz sanaelimizde bulunan ve çalıştıramadığımız ikimakineyi verelim, bunları çalıştır bize kumaşör” Ben de Lebib Mısırlı’nın bu teklifie evetdedim ve kendileriyle ile anlaşıp ince fayninterlok ve ribana kumaş ören bu makinelerialıp Zeytinburnu’ndaki atölyemde kumaşimalatına başladım. “1979 yılında Dağ<strong>Örme</strong>’yi kurdum ve faaliyetlerimizi bu firmaüzerinden gerçekleştirmeye başladık” diyenDağ şöyle devam etti: “Sanko’nun yenikurulduğu dönemlerdi ve ben ipliği Sanko’danalıp Lebib Mısırlı’ya kumaş örmekteydim.Elimizde makineler bir süre sonra yetmemeyebaşladı. Bunun üzerine 5 tane daha ribanamakine almaya karar verdim. Gidip ikinci el 5adet makine aldım ama aldığımız makinelereski olduğu için bir süre sonra sorunçıkarmaya, hatalı kumaş yapmaya başladılar.Tüm teknik bilgime rağmen makinelerinfire vermesini önleyemeyince makineleriçalıştırmayı durdurdum ve yeni makinebulmak için arayışa girdimO günlerde duydum ki, Cemal Trikoortağından ayrılmış makinelerini satıyor.Hemen atlayıp Cemal Triko’ya gittim. 18 pusbir makine almaya niyetliydim. Cemal Bey’legörüştüm. 3 makinesi vardı. 2 tane sistemliFUKE, bir tane de Mayer idi. Ben bir makinealacağımı söyledim. Bana neyle ödeyeceksindedi, ben de elimde yüklü bir çek olduğunu,vadesi henüz gelmeyen bu çekin o makinenindeğerinin iki katı olduğunu, zamanı gelirbozdurduğunuzda kalan bakiyeyi gelir sizdenalırım dedim. Bunun üzerine Cemal bey,bu çek senin ne kadar dürüst, ne kadarçalışkan olduğunu gösteriyor. Gel ben sanabir abilik yapayım. Al bu üç makineyi de,kalan borucunu senet yaparız; çalışır yavaşyavaş ödersin. Hiç hesapta yokken bu teklifialınca, ikna olup borca girip makinelerinüçünü de aldım. Makineleri o akşam alıpZeytinburnu’ndaki atölyemize getiripçalıştırdık ve gönül rahatlığı ile hatasız kumaşimalatına devam ettik"İşler iyi gidince makine ithal etmeyekarar verdikİşler iyi gidince, büyümeye başladık.1992 yılında Tayvan’dan 3 tane 26 pus sıfırmakine ithal etmeye karar verdik bu sefer.Bu yatırıma karar verince yerimizin bizeyetmeyeceğini gördük ve bunun üzerineEsenler Üçyüzlü’de 1000 metrekare biryer tuttuk ve makineleri buraya taşıdık.Yeni makinelerimiz geldikten sonra, buyeni yerimizde kendimize göre bir sistem
ÖRME DÜNYASI 57kurduk. Dört dörtlük bir imalathanemeydana getirmiştik. Daha sonra 1995yılında Hüda Tekstil –Hüseyin Dağ isimlişahış firmasını kurdum. Daha sonra HüdaTekstil’i şirketleştirdik limitede dönüştürdük,Dağ <strong>Örme</strong>’yi ise ticaret firması olarak birsüre tuttuktan sonra kaptım. <strong>Örme</strong> imalatınıo günden sonra Hüda Tekstil üzerindengerçekleştirdik. 2000 yılında Üçyüzlü’denBağcılar’a taşınma kararı aldık. Bağcılarageldiğimizde 10 fayn grubu, tüp, ribanave interlok grubumuz vardı. Toplam 16makinemiz vardı. 5 yıl burada kaldıktansonra, 2005 yılında ise Bağcılar’danHaramidere’ye taşınmaya karar verdik.Taşınırken üç makineyi hurda fiyatına sattım.Açık enler ilk çıktığında alanlar karlı çıktıAçık en ilk çıktığında fasonu 1300-1500lira idi. İlk çıktığında alanlar karlı çıktı. Fakato günlerde ben açık ene uzak durdum çünkübenim işim 10 fayn idi, fantezi idi, bu alandakalmayı tercih etmiştim. Fakat burayageldiğimde, çevreden niye açık enlerinyok diyenler oldu. Bir ara niyetlendim.Pilotelli iki açık en almak için Benteks ilesözleşme aşamasına geldim ama sonra birdostumun geç kaldığımı bu saatten sonrabu işe girmemin iyi olmayacağı yönündekitelkinleri sonucu vazgeçtim almaktan.Aradan bir süre geçtikten sonra 2007’deaçık en furyası başlayınca yine açık enalmam yönünde baskılar oldu. Bu baskılarüzerine ben de iki tane Uzak Doğu makinesisiparişi verdim. Makineler geldikten sonrane olduysa oldu, şansımız mı yoktu ne,o günden sonra açık en işi birden kesildi.Makineleri doğru dürüst çalıştıramadık bile.Açık enlerin geldiği günün ertesinde oğlumErkan’ı trafik kazasında kaybedince de, işteniyice uzaklaştım, birkaç ay işe gelemedim.Oğlumun ölümünden sonra, tekrar işiminbaşına geçtim ama o günden sonra dazaten açık enleri çalıştıracak bir iş çıkmadı.Makineler halen ilk günkü gibi duruyor. Parakazanmak nasip olmadı.Sanko, onlarca küçük firmanınişini elinden aldı<strong>Örme</strong> sektörü ülkemiz için çok önemli biryere sahip ama maalesef biz bindiğimiz dalıkestik. 85’li 95’li yıllarda tekstil sektörü enparlak yıllarını yaşadı. Yatırımların büyükbir kısmı bu tarihlerde yapıldı ve tekstilbüyümesi sayesinde bugünkü Kerestecilersitesi yani Merter kuruldu. O dönemlerde,iplik fabrikası ipliğini yapıyordu, parakazanıyordu, örmeci örmeciliğini yapıyordu,güzel para kazanıyordu. Boyahane,boyahanecilik yapıyordu güzel parakazanıyordu. Yine ihracatçı da ihracatıyapıyor güzel para kazanıyordu. Herkeskendi dalında çalışır, işini yapardı. Fakatsonra öyle bir şey oldu ki, iplik fabrikası daörmeye göz dikti, ihracatçısı da, boyahaneciside bu işe el attı. Bakın ben hayatımı bu işeverdim. Bugün 63 yaşındayım ve 40 yıldırbu işi yapıyorum. Fuarda bir iki makineiçin hesap kitap yaparken, ismini vermektemahsur yok, Sanko – örmeciler sayesindeSanko oldu- fuarda 200 tane birden makinesiparişi verdiğini duydum, şok olmuştum.Sanko’yu Sanko yapan biz olduk, ama birbaktık bizim işimize de girmiş. Bu kadarmakineyi bir kerede sipariş ederek, onlarcaküçük firmanın işini elinden aldı. Bizimsırtından para kazandı, sonra bizim işimizielimizden aldı. İplikçisi örme makinesi aldıörmeciliğe girdi, boyahanesi makine aldı buişe girdi, ihracatçısı makine aldı bu işe girdi.Bunlar olunca, biz örmeciler kan kaybetmeyebaşladık.<strong>Örme</strong>ciler arasında dostluk çok zayıfMaalesef biz örmeciler arasında dostlukçok zayıf. İşimiz düştüğünde birbirimiziarıyoruz, birbirimizle çalışıyorsak birbirimizseveriz; iş yoksa dostluk ta olmuyor. Birgün çıkıp birbirimizi aramıyoruz, abi nasılsın,ne yapıyorsun, demiyoruz. Başka bir şeydaha, piyasada birbirimizle yeterincepaslaşamıyoruz. Birbirimizin müşterilerinikapmaya çalışıyoruz, fason fiyatlarınındip yapmasına da biz sebep oluyoruz.Fason fiyatları diyelim 75 kuruş olmasıgerekiyorken biri çıkıp bunu 35 kuruşayapıyor, ne oluyor piyasada fason fiyatı35 kuruşa düşüyor. Kimse kazanamıyorböylece. Yağın, iğnenin, platinin, işçiliğinpahalı olduğu bir dönemde fason fiyatlarınınbu kadar düşük seviyede kalması çok yazık.Bu yıl ilk defa gece işimikapatıp gidiyorumBunca zamandır bu işi yapıyor. Bu yılilk defa gece işimi kapatıp gidiyorum. 40yıldır ilk defa böyle bir durumla karşılaştım.Bundan öncede krizler olmuştu. Ama krizülkemizdeydi. Dışarıda bir şey yoktu. İhracatyapılıyordu, işler çok iyi idi ama bugünöyle değil. Kriz dünyanın her tarafında, bunedenle de talep azalması var, kimse işyapamıyor. Gördüğüm kadarıyla bugünler iyigünlerimiz. Daha kötü günleri de görebiliriz.Türkiye’de tekstil bitmezBana göre, tekstil ülkemizde bitmez, ha neolur, işini iyi yapan, daha profesyonel çalışan,entegre çalışan, malını direkt kumaş olaraksatanlar bu işe devam eder. Etmeyenlerkapanır gider. Krizde büyük örmecilerinbatmasıyla karşılaşıyoruz, bu acı bir durum.Her bir büyük firmanın batması bizleri deolumsuz etkiliyor. Büyük ağacın devrilmesiküçük ağacın devrilmesine benzemiyor. Birbüyük ağaç devrildiğinde etrafındaki birçokfidanı da kırıyor. Büyük şirketlerin bitmesidaha kötü sonuçlar doğuruyor.