12.07.2015 Views

Ahmet ŞAFAK

Ahmet ŞAFAK

Ahmet ŞAFAK

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

FİKİR SANAT VE EDEBİYATTA TÖREremsiz kılan” Cebeci burada tekrar İslam Tarihi’nebir yolculuğa geçmiş ve Peygamber Efendimizindönemine uzanmış. O dönemde geçen birolayı kendi sevdasıyla birleştirdiğini görüyoruz.Arapların büyük şairlerinden Kâb bin Züheyr’ineşi Suâd, müslümanlığı kabul etmeyip eşiKâ’b’ı da Mekke’de bırakıp kaçmıştı. Kâ’b binZüheyr ise Hazreti Muhammed’in huzuruna vararakmüslümanlığı kabul etmişti. Bunun üzerine HazretiMuhammed, hırkasını Şair Kâ’b’a hediye ederekonu mükâfatlandırmıştı! İşte şairimiz Dilaver Cebeciyukardaki mısralarda sevgilisi Sitâre’yi, Kâ’b’ıneşi Suad’a benzetiyor. Onun da vefasız ve sadakatsızolduğunu vurgulamaya çalışıyor. Görüldüğü gibişairimiz burda da bir benzetme yaparak Kâ’b’ınSuad’a yazdığı kaside gibi kendisi de Sitâre’ye buşiiri yazıyor! Böylece şairimiz gördüğü ihanetle biranlamda kendisini Arap şair Kâ’b bin Züheyr’in yerinekoymuş oluyor!Sitâre’yi çöllerde aramayı sürdüren şair: “Hepgidip geliyorum bu çöllerde/Kureyş’in heybetlive inatçı develeri/Hiç aldırmadan benim esmersevdama/Geviş getiriyorlar ufuklara bakarak/Ben kayıp Yesrib’e sığınıyorum” diyor. PeygamberEfendimizin müşriklerin elinden göç ederekYesrib’e (Medine’ye) sığındığı gibi ben de sevdamınyüzünden Yesrib’e sığınıyorum.” Elif diyorum Sitâresineme Elif çekiyorum” Bu mısralarda ise şairimiz,Allah’a sığınarak yüreğine sadece Allah’ın sevgisinikoyduğunu söylüyor. Ve ekliyor; “Ah, minel aşkı vehâlâtihi” Yani, sevdanın yüzünden neler çektiğinive bu sevdanın kendisini nerelere götürdüğünü belirtiyor.Dördüncü bölümde ise şair bu kez İslami motiflerdenayrılarak yaşadığı zamana dönüyor. SevgilisiSitâre ile yağmurlu bir havada yine birlikte yürüyorlar.Kendisinin yağmuru sevdiğini ve yağmurlu havalardaçıkıp yürüdüğünü şu mısralardan anlıyoruz;“Sinsi bir yağmur altında beraber yürüyoruz/Veikimiz de ıslanıyoruz/Ben ne yağmurlar gördümSitâre/Ben kaç kere iliklerime kadar ıslandım/Bilmiyorumsen kaç yaşındaydın/Ben göğü hep kurşun birkubbe gibi ağır/O şehirde sırıl sıklam gezerdim.”Burada özellikle bir tesbitini açıklamak istiyorum:Şair genelde, iç dünyasında bunalımlar yaşarkenyağmurlu bir günde sokağa çıkarak ferahlamaya,bunalımdan kurtulmaya çalışmış! Bu mısralardanda zaten bu durum anlaşılıyor! Bildiğim kadarıylaşairlerin çoğu Cebeci gibi yağmurlu havalardayürümeyi severler.Şairimiz, yağmurla başladığı şiirin bu sonbölümünde, ilginç bir benzetme daha yapıyor: “Birgün bu şehrin kirli yağmurları alıp götürdü beni”ifadesinde iki şey dikkatimizi çekiyor; biri “kirliyağmurlar”, diğeri de “aldı götürdü beni” ifadesi.Şairin burada kullandığı “kirli yağmurlar”danmaksadı o şehrin günahkârlığıdır! “aldı götürdü”ifadesi ise bir başka âleme geçiş için kullanılmış!Şair Sitâre’nin son bölümünde Türklük motifle-riniön plâna çıkarıyor. “Gidip bir Uygurçadırında göğü dinledim/Kara bulutlar kükrerkenbir Kaşgar sabahında/Oturup Aprunçur Tigin ileseni konuştuk” Burada bahsettiği Aprunçur Tiginbilinen ilk Türk şiirini yazan kişidir. Onungünümüze gelen iki şiiri vardır. Burada şairimizCebeci de kendisi gibi Uygur şairi olan AprunçurTigin dönemine giderek onunla dertleşiyor. OnunlaSitâre’yi konuşuyorlar. Ardından şiirin son kısmındaSitâre’ye; “Bakışlarımı sunuyorum tereddütsüzalıyorsun/Gizli bir tebessümle çağırıyorum geliyorsun”diyor ve Sitâre’nin şairin aşkına keremsizolmadığını belirtmeye çalışıyor. Sitâre’yi uysal, sevgilisinebağlı, “Umay gibi yumuşak huylu” olaraktarif ediyor. Şiirin sonuna doğru Cebeci konuyufarklı bir boyuta taşıyor ; “Asya’nın bozkırlarındaordular düşüyor peşime/Yığılıp kalmışım bu Anadolutoprağına Sitâre/Adamakıllı yorulmuşum”diyerek Türklüğün içinde bulunduğu durumu kendisiylesembolleştiriyor! Evet, kendisini Türk’ünsembolü olarak gören Cebeci, Asya’dan Anadolu’yagelip nice savaşlar geçiren Anadolu Türk’ünün durumunuanlatmaya çalışmıştır.Şiirin son dört mısraı ise nefis bir şekilde bitiyor:“Ellerin böyle olmamalıydı ellerine acıyorum/Durupdurup ıssız yerlerde/Güçlü ol ey kalbim güçlüol/Daha çok işimiz var diyorum” diye bitiriyor!..Bu mısraların bir başka anlamı da şairin vatan derdiile sevgilisi Sitâre’nin sevdasının altında ezildiğini,bu ezikliğin kendisine yakışmadığını, bunun içindeçok daha güçlü olması gerektiğini ve yapılması gerekendaha çok işlerinin olduğunu söylüyor.Evet, görüldüğü gibi Sitâre’yi okurken tarihin azbilinen derinliklerine iniyoruz. Ve bu şiirde hembir sevdayı, hem de tarihin bazı olaylarını görüyoruz.Sitâre bir aşk şiiri de olsa Dilaver Cebeci’yiinandığı kutsal davasından asla uzaklaştırmamıştır.Böyle güzel bir şiiri yazdığı için DilaverCebeci’ye yüce Rabb’imden rahmet diliyorum.________Not: Dilaver Cebeci’nin bütün şiirleri ve diğer kitapları BilgeoğuzYayınlarınca basılmıştır; ayrıca müstakil şiir kitabı olarak Sitâre; TürkDünyası Araştırma Vakfı’nda da bulunmaktadır.42

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!