12.07.2015 Views

HA BER LER Ocak 2013 / Sa yı: 35 - Türk Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü

HA BER LER Ocak 2013 / Sa yı: 35 - Türk Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü

HA BER LER Ocak 2013 / Sa yı: 35 - Türk Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

<strong>HA</strong> <strong>BER</strong> <strong>LER</strong>TÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ<strong>Ocak</strong> <strong>2013</strong> / <strong>Sa</strong> yı: <strong>35</strong>


İÇİNDEKİ<strong>LER</strong>Editörden --------------------------------------------------------------------------------------------- 1Güven Arsebük, Bir Dosta Veda ------------------------------------------------------------------- 2Halûk Abbasoğlu, Ali Dinçol’a Son Mektup- ----------------------------------------------------- 2Meltem Doğan-Alparslan, Ali Hocama Veda Mektubu- ----------------------------------------- 3BaşyazıMurat Akar – K. Aslıhan Yener, Alalakh’ta 10 Yılın Ardından - --------------------------------------------------- 4Kitap TanıtımlarıBarnett, R. D., Assyrian Palace Reliefs In The British Museum, The Trustees of The British Museum,Oxford University Press, 1970 (Değirmencioğlu, H.) -------------------------------------------------------- 11Özdizbay A., Perge’nin M.S. 1.-2. Yüzyıllardaki Gelişimi / Die Stadtentwicklung von Perge im 1.-2. Jh n. Chr.(Türkçe-Almanca çeviri: Dr. Selma Bulgurlu Gün). Suna-İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü,Adalya Ek yayın Dizisi 10, İstanbul, 2012. (Kortanoğlu, E.) ---------------------------------------------------- 12Meier, L., Die Finanzierung öffentlicher Bauten in der hellenistischen Polis (Die hellenistische Polis als Lebensform),2012, Mainz (Dönmez-Öztürk, F.) ------------------------------------------------------------------------ 13Seleucia ad Calycadnum Dergisi (Özyıldırım, M.) ------------------------------------------------------------ 14Arkeoloji DünyasındanKentlerin Kuruluşunda Rüzgârların Etkileri Pisidia Antiokheia Örneği (Özhanlı, M.) ------------------------------- 15Uluslararası Doğu Anadolu - Güney Kafkasya Kültürleri Sempozyumu Internatıonal Symposıum on East Anatolia -South Caucasus Cultures 10-13 Ekim/October 2012, Erzurum (Kılıçlar, Z.) --------------------------------------- 16I. Ulusal Pisidia Araştırmaları Sempozyumu (Özcan, A. – M. Fırat) ---------------------------------------------- 18Assos – Internationales Kolloquium 2012 (Polat-Becks, A.) --------------------------------------------------- 19İzmir İli Kazı Başkanları Toplantısı - 01 Eylül 2012 - Nif Dağı Kazı Evi (Tulunay; E.T.) -------------------------------- 21Avrupa’da Farkındalık Yaratan Koruma Örgütü Europa Nostra ve 2012 Ödül Töreni (Yaraş, A.) ----------------------- 22Kazı - AraştırmaAşıklı Höyük Sonuçları – 2012 (Kurt, N. – M. Özbaşaran) ----------------------------------------------------- 24Düver Yerleşim Tarihi Araştırmaları Projesi – 2012 (Ekinci, H. A. – Kahya, T.) -------------------------------------- 25Tekirdağ Ganos Dağı Arkeolojik Yüzey Araştırması – 2012 (Koçel Erdem, Z.) ------------------------------------- 27Kelenderis Kazıları – 2012 (Zoroğlu, L.) ------------------------------------------------------------------- 30Maydos Kilisetepe Höyüğü Kazıları – 2012 (<strong>Sa</strong>zcı G. – Çalış <strong>Sa</strong>zcı, D.) ------------------------------------------- 32Bolu İli Mudurnu ve Göynük İlçeleri Epigrafik-Tarihi Coğrafi Yüzey Araştırması – 2012 (Dönmez-Öztürk, F.) ------------ 34Nif (Olympos) Dağı Kazısı – 2012 (Tulunay, E. T.) ------------------------------------------------------------ 38Nikaia (Bithynia) Egemenlik Alanı Epigrafik-Tarihi Coğrafi Yüzey Araştırması Çalışmaları 2012 (Öztürk, H. S. – C. Pilevneli) - 41Olba Kenti Kazıları – 2012 (Erten, E. – M. Özyıldırım – T. Akçay) ------------------------------------------------ 42<strong>Sa</strong>lat Tepe Kazıları – 2012 Yeni Bulgular ve Stratigrafik Değerlendirme (Ökse, A. T.) - ------------------------------- 44Soli Pompeiopolis Kazıları – 2012 (Yağcı, R. – F. H. Kaya) ----------------------------------------------------- 46Tios Kazı Çalışmaları – 2012 (Yıldırım, Ş.) - ----------------------------------------------------------------- 48EnstitüdenYeni Yayınlarımız - ------------------------------------------------------------------------------------ 51


Özlemle Anıyoruz(01.02.1943 - 13.08.2012)


EDİTÖRDENEditörden<strong>2013</strong> yılının ilk sayısında, Editörler için belki deşimdiye kadar bu dergi için kaleme alınan en zorEditörden yazısı. Enstitümüzün kurucusu, değerlibilim insanı Prof. Dr. Ali M. Dinçol 13.08.2012 tarihindearamızdan ayrıldı. Bu sebeple elinizdeki dergi,Hocamız Prof. Dr. Ali M. Dinçol’un aziz hatırasınaithaf edilmiştir. Büyük emeklerle, çok çeşitli zorluklararağmen yılmadan, kişiliğindeki idealistliği,berraklıkla algıladığı gerçeklerle harmanlayarak bugüne getirdiği Türk Eskiçağ <strong>Bilimleri</strong> Enstitüsü veyayın organı Haberler Dergisi, hocamızın hedeflediğibilimsel görevini gerektiği şekilde yerine getirmeyeçalışıyor. Hocamızın çıktığı uzun yolculuktahuzurlu olmasını sağlamak için, bundan sonra daaynı çabayla çalışacağımızı belirtmek isteriz. Busayıda değerli hocamız için dostları/meslektaşları veaynı zamanda öğrencisi tarafından veda mahiyetindeyazılara yer vermenin uygun olacağını düşündük.Hem kendisine bir kez daha minnetlerimizi sunmakve hem de okuyucularımızın kendisini bir kez dahaanmasına vesile olmak için…Bu sayıda K. Aslıhan Yener ve Murat Akar tarafındankaleme alınan Başyazı’da, önemli bir Orta-GeçTunç Çağı Yerleşmesi ve bölgesel bir krallık olanMukiş’in başkenti Alalakh’da yapılan çalışmaların10 yıllık bir özeti anlatılmaktadır. Bölgesel ilişkileriile yerleşimin kendi karakterinin yalın vebilimsel bir dille aktarıldığı makalenin, ilgililer açısındanoldukça dikkat çekici olduğu kanısındayız.Yurdumuzda Eskiçağ <strong>Bilimleri</strong> alanında yapılançeşitli çalışmalar hakkında bilgi aktarma göreviniyerine getirmeye çalışan Haberler, ağırlıklı olarak2012 kazı ve araştırma çalışmalarını konu aldığıbu sayısında, Aşıklıhöyük’ten Ganos’a, Nif’den<strong>Sa</strong>lattepe’ye, uzun bir tarihi ve coğrafi çeşitliliğiiçeren, 12 adet araştırmanın bilimsel raporlarınıiçermekte, Arkeoloji Dünyasından kısmında çeşitlikurumlarca gerçekleştirilen bilimsel organizasyonlar,sempozyumlara ilişkin yazılara yer verilmekte,ayrıca kitap tanıtımları da okuyucusuyla buluşmaktadır.Enstitümüz bilgi aktarımı konusundaki görevini başkayayınlarla da yerine getirmektedir. Süreli YayınımızColloquium Anatolicum 2012 yılı sonunda, 11. yılınıdoldurmuş ve XI. sayısı, zengin bir içerik ile yayımlanmıştır.Ayrıca nümismatik alanında en prestijliuluslararası yayınlardan biri olan, Türkiye müzelerive özel Türk koleksiyonlarını içeren, Oğuz Tekin başkanlığındakiSNG (Sylloge Nummorum Graecorum)projesi 8 ciltlik bir seriye ulaşmıştır. Popüler serideniki yeni kitap Eskiçağ’da Cam (C. Baykan –D. Baykan) ve Tarih Boyunca İstanbul’da Sikke Darbıve Sikkeler (O. Tekin) yayımlanmıştır. Enstitümüzün,genç bilim insanlarının doktora tezlerini yayımlayabilmesiiçin üstlendiği bir başka önemli proje olanSOA (Studia ad Orientem Antiquum) kapsamında,D. Baykan ve M. Doğan-Alparslan’ın çalışmaları dayakında değerli bilim insanları ve ilgililerin istifadelerinesunulacaktır.Sosyal Bilimlerde, bilimsel kanıt ve kriterleri belirlemekiçin, Fen <strong>Bilimleri</strong>nden farklı olarak, çok dahafarklı parametreler kullanılır. Çünkü konusu ve odaknoktası İnsandır. İnsanın maddi ve düşünsel bağlamdaürettikleridir. Sosyal <strong>Bilimleri</strong>n çok önemli birparçasını oluşturan Eskiçağ <strong>Bilimleri</strong> ise, insanın varolduğu zamandan itibaren, kültürel kazanımlarını,dünyaya kazandırdıkları ve hatta kaybettirdiklerini,kısacası düşünsel ve maddesel anlamda ürettiği herşeyi inceleyip, yorumlamaya çabalar. İnsanlığı gerçekanlamda tanıyabilmek, ancak Sosyal Bilimlerve dolayısıyla Eskiçağ <strong>Bilimleri</strong> ile mümkündür.Eskiçağ <strong>Bilimleri</strong> çalışma sahalarıyla insanlığın belleğiniçözümler, anlamlandırır ve tekrar işlenebilmesiiçin geleceğe aktarır. Belleği olmayan insanve toplum, artık kendisi olmaktan çıkar ve tanınmazbir hale bürünür. Eskiçağ <strong>Bilimleri</strong> belki Fen<strong>Bilimleri</strong>nde olduğu gibi, ticari değeri yüksek sahalardakullanılacak bilgiler üretmez. Ancak bu, onundeğersiz olduğu anlamına gelmez. Aksine, insanlığınkültürel gelişimini açıklayıp, kendini doğru tanımasına/tanımlamasınayol verdiği için, değeri ticariölçütlerle belirlenemez; ticari ölçütlerden çok dahaaşkın bir konumdadır. Günümüz modern toplumlarının,uygarlık alanında önde olanları, öncelikle SosyalBilimler aracılığıyla devşirilen bilgilerle kendilerinitanımlamış ve kültürel alanda ilerlemeleriyle doğruorantıda başarılı addedilmişlerdir. Bu bağlamda, sonzamanlarda hem Sosyal Bilimler hem de Eskiçağ<strong>Bilimleri</strong> hakkında dile getirilmeye başlanan, gereksizve boşa zaman-para harcanan bilimsel sahalarolduğu düşünceleri, sağduyudan ve doğruluktanuzaktır. Umudumuz, temeli kültür olan ülkemizdeSosyal Bilimlere ve Eskiçağ <strong>Bilimleri</strong>ne, dolayısıylabu bilimsel sahalarda çalışanlara, hak edilen değeringösterilmesidir.<strong>2013</strong> yılının, okuyucularımız için yeni bilgi vebuluntularla heyecanlanacağı, Eskiçağ <strong>Bilimleri</strong>nin,insanlığın ortak kültürel birikimine daha fazla katkılarsunabilecek fırsatlara erişebileceği, umut vebaşarı dolu bir yıl olmasını temenni ederiz.Meltem Doğan-Alparslan – Aşkım ÖzdizbayTÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong> 1


BİR DOSTA VEDAGüven ArsebükYıllar boyu İstanbul Üniversitesi’ndeki birlikteliğimize rağmen, ilgi alanlarımız arasındaki fark nedeniyle,kendimi Prof. Dr. Ali Dinçol’un bilimsel vasıfları konusunda değerlendirme yapacak kişilerin arasında görmüyorum.Ancak önemle belirtmek istediğim ve o konuda kendimi yetkili gördüğüm başka bir şey var: O da AliDinçol’un hem kendisinin, hem de eşi Belkıs ile ağabeyi Koray’ın can dostlarımın başında gelen kişiler olduğudur.Maalesef Ali’yi kaybettim, ancak ne mutlu bana ki Belkıs ve Koray’ın dostlukları devam ediyor.Çoğu zaman sanki eş anlamlıymış gibi kullanılan “arkadaş” ve “dost” kavramları, birey yaşamının değişik aşamalarındabelirgin ayırımlar kazanıyor. Hayatın çeşitli dönemlerinde insanın çocukluk arkadaşı, mahalle arkadaşı,sınıf arkadaşı, askerlik arkadaşı, meslek arkadaşı v.b. türden farklı arkadaşları oluyor. Ancak iş “dost’a”gelince durum bütünüyle başkalaşarak, kendine özgü bir anlam edinmeye başlıyor. Gerçek anlamıyla “dost”veya ona doğrudan bağlı “dostluk” ender olarak karşılaşılan bir olgu; bu nedenle de insanın hayatındaki “dost”adedi el parmaklarının sayısını kesinlikle geçmiyor.Gündelik konuşmada “dost” sözcüğü genelde ‘sevilen ve güvenilen yakın arkadaş’ anlamında kullanılır. Ancak,gerçek yaşamda “dost” kavramının bu yüzeysel tanımın çok ötesinde bir anlamı içerdiği tartışılmaz. “Dost”,sadece birlikte iyi vakit geçirdiğin ve sevdiğin yakın bir arkadaşın değildir. “Dost” gerçeği senden saklamayan,iyiliğin için acı da olsa onu senin yüzüne açıkça söyleyen kişidir. Ona içini döküp, bir sorununu aktardığınzaman onu saklayacağını, başkasına söylemeyeceğini, sadece ikinizin arasında kalacağını bildiğin insandır.Yardıma gerek duyduğunda, zaman-mekân kavramı olmaksızın, seni yalnız bırakmayan kişidir. Boşuna “dostkara günde belli olur” dememişler; çünkü dost yalnızca güllük-gülistanlık dönemlerde değil, insanın üzüntülüve sıkıntılı günlerinde yardımına koşan, onu hiç yalnız bırakmayan kişidir. “Dost” (deyim yerindeyse) seninkişilik ikizindir.Dost kavramının kapsamını genişletmek, ekler yapmak tabii olası. Ancak, buna gerek olmadığı kanısındayım.Vurgulamak istediğim, çok az sayıdaki kişiyi betimlemek için kullanılan “dost” sözcüğünün ilgili kişi için çoközel, aynı zamanda sıra dışı bir anlam ve değeri olduğudur. Ali Dinçol benim sayısı gerçekten sınırlı dostlarımdanbiriydi; onun gibi bir “dostum” olduğu için de daima mutlu oldum. Son olarak, Ali yaşama gerçektenbağlıydı, keşke kendisine böyle veda etmeseydik ve dostluğumuz hep aynı düzeyde süregeleydi demekten başkane söyleyebilirim?Aziz Kardeşim Ali,ALİ DİNÇOL’A SON MEKTUPHalûk AbbasoğluBugün 1 Şubat <strong>2013</strong>. Senin yetmişinci doğum gününü meslektaşların, dostların ve öğrencilerinle kutlamayıaylar önce planlamaya başlamıştım ve o zamanlar bu düşünce ile seviniyordum. Fakat şimdi sana bu mektubuyazmanın büyük üzüntüsü içindeyim.Ne yapalım hayatın iki büyük gerçeği var: Doğum ve Ölüm. Bu iki kaçınılmaz gerçeğin arasında akıp gidenzamana yaşam diyoruz. Bu zamanı nasıl kullanmışsak, yaşamımız o oranda değerlidir.Sevgili Ali, sen bu zamanı çok olumlu ve değerli işlerle dolduranlardansın. <strong>Sa</strong>ygın özel yaşamın, mutlu yuvan,eşsiz bir bilim adamı olarak gerçekleştirdiğin bilimsel çalışmalar, üzerlerine kol kanat gerdiğin asistanların,en iyi biçimde eğitmeye çalıştığın öğrencilerin ve yardımını esirgemediğin meslekdaşların, senin, yaşamını neölçüde güzel değerlendirdiğinin somut kanıtlarıdır.Seni tanıyalı elli yıl oldu. Aslında elli yıl da bir ömürdür. Bu elli yıllık arkadaşlık ve dostluk süresinde iyi vezor günlerimiz oldu. Hep el ele verdik, aynı frekansta ve en önemlisi yan yana iken yüksek sesle düşünebildik.Ben bu süreçte senin eşsiz bir bilim adamı olman yoluna yılmadan ilerlemeni büyük mutluluk ve bir dost olarakiftiharla izledim, dostluğuna da tam güvenildiğine hep şahit oldum. Ne mutlu bize ve sana ki, seni yücelten tümnitelikleri hayattayken tattın ve tattırdın.Sevgili Ali, bilim âlemine katkıların ve anıların yaşanıyor ve yaşatılacak, ondan emin ol ve rahat uyu.2 TÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong>


ALİ HOCAMA VEDA MEKTUBUMeltem Doğan-AlparslanDünyaca Tanınmış Türk Bilim Adamı, Türk Eskiçağ <strong>Bilimleri</strong> Enstitüsü’nün Kurucusu ve Benim Hocam Prof.Dr. Ali Dinçol… Kendisi 13 Ağustos 2012 tarihinde bir Pazartesi sabahı aramızdan ayrılarak ebedi istirahatınaçekildi.Şimdiye kadar Hocamı düşünerek birkaç yazı kaleme almıştım. Bunlar içerisinde en değerlisi 2007 yılında yayınlananve hem <strong>Sa</strong>ygıdeğer Eşi Prof. Dr. Belkıs Dinçol’a hem de kendisine armağan ettiğimiz VITA/Festschriftin Honor of Belkıs and Ali Dinçol (M. Alparslan, M. – M. Doğan-Alparslan – H. Peker (eds.), Belkıs Dinçolve Ali Dinçol’a Armağan / Festschrift in Honor of Belkıs Dinçol and Ali Dinçol, VITA, 2007, Ege Yayınları,İstanbul) adlı kitabın Sunuş yazısıdır. Nasıl ki kitaba VITA yani “Hayat” adını verirken ilham kaynağımız AliHocamız ve Belkıs Hocamız idiyse, Sunuş’u yazarken de onların hayatından ilham alarak ve hiç zorlanmadanyazmıştım. Nitekim Ali Hocam ile çok değil daha bir buçuk yıl önce TEBE’nin kuruluşunun 20. yılı vesilesiyleyaptığım röportaj, geçmiş yıllarda Hocamın çalışma alanlarından biri olan Hitit Dini üzerine yaptığımız söyleşiaynı şevkle ve heyecanla tarafımdan kaleme alınmıştı. Ancak, Hocamın ardından ona bir veda mektubu yazmak,kaybının üzerimde bıraktığı derin keder nedeniyle, diğerleriyle kıyaslanamayacak kadar zor.Kendisinin yeri doldurulamayacak yokluğunu, başta kurucusu olduğu, biz genç kuşaklara yeni bir pencereaçmak amacıyla ve bin bir zorlukla bugünlere getirdiği Türk Eskiçağ <strong>Bilimleri</strong> Enstitüsü’nü emaneti olarakkabul edip daha ileri götürerek, hissettirmemeye çalışacağız. Hocamız, bilim camiasının kendisine borçlu olduğubu Enstitüyü kurmakla, Türkiye’ye pek çok yayın organı kazandırmıştır. Ali Hocamızın önderliğinde yayımlanmayabaşlayan ve on sekiz yıldan beri kesintisiz çıkmakta olan elinizdeki Haberler dergisi, <strong>2013</strong> yılında 12’ncisiçıkacak olan süreli yayın Colloquium Anatolicum, ayrıca Sylloge Nummorum Graecorum, Corpus VasorumAntiquorum bunlardan sadece bazılarıdır. Aynı önderlik ruhuyla yayın çalışmalarını sadece TEBE çatısı altındadeğil, İstanbul Üniversitesi (İÜ) Edebiyat Fakültesi bünyesinde de yürütmüştür. 1951 yılında yayın serüveninebaşlayan Anadolu Araştırmaları/Jahrbuch für Kleinasiatische Forschung dergisinin editörlüğünü Prof. Dr.Helmuth Th. Bossert ve Prof. Dr. U. Bahadır Alkım’dan sonra 1979 yılından itibaren o yıllarda Doçent olanHocam Ali Dinçol üstlenmiştir. Henüz bir lisans öğrencisiyken ben de kendisine Anadolu Araştırmaları dergisinineditörlük işlerinde yardım etmeye başladım ve editörlüğü de bu sayede Hocamdan öğrendim.Ali Hocamızın 90’lı yılların başında Türkiye’de salt bilimsel ilişkiler doğrultusunda çalışabilecek otonom birkuruluşun eksikliğini fark etmiş olması ve bir grup meslektaşıyla gerçekleştirdiği çalışmalar sonunda, 1991yılında Eskiçağ <strong>Bilimleri</strong> Enstitüsü’nün kurulmasını sağlamıştır. Böylece Ali Hocamızın bir hayali de gerçekleşmişti.Bir enstitünün kurulmuş olması onun için yeterli değildi; şimdi sırada enstitüyü daha ileri götürmek,uluslararası bilim camiasında varlığını ispat etmek vardı. 3-14 Haziran 1996 tarihinde İstanbul’da düzenlenenBirleşmiş Milletler Habitat Zirvesi çerçevesinde TEBE’nin düzenlediği “Çağlar Boyunca Anadolu’da Yerleşimve Konut Uluslararası Sempozyumu”, Ali Hocamız tarafından yıllar sonra “…o dönemde henüz bir merkezimizyokken ve böyle bir sempozyum için bütçemiz çok kısıtlıyken gerçekleştirmeyi başardığımız bu toplantı ve toplantıdasunulan bildirilerin bir arada bulunduğu kitabın basılması, beni en çok gururlandıran faaliyetimizdir”şeklinde tanımlanmıştır. Ali Hocamızın çabaları TEBE’yi daha da ileri götürmüş ve 2007 yılında dünyadakibilim akademilerinin üyesi olduğu Uluslararası Akademiler Birliği (Union Académique Internationale) MuhabirÜyeliği’ne seçilmesini sağlamıştır.Kendisinin bilimsel kitapları, çeviri kitabı ve çoğunu Prof. Dr. Belkıs Dinçol ile hazırladığı makaleleri uluslararasıcamiada büyük saygınlık görmüş ve halen pek çok yayında kaynak olarak kullanılmaktadır. 1985 yılındanberi başkanlık görevini yürüttüğü İÜ Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Bölümü ile Hititoloji Ana Bilimdalı’nda AliHocamız Hititçe, Urartuca, Luwi Hiyeroglifi, Akkadca dersler vermiş, Eski Anadolu dilleri ve kültürleri konusundaöğrenciler yetiştirmiştir. Bizler kendisinin tedrisatından geçen şanslı öğrenciler olarak, bayrağı kendisindenteslim alıp, onu ve ideallerini genç kuşaklara anlatarak daha ileriye taşıma görevini üstlenmiş bulunmaktayız.Kendisi üniversitedeki yıllarını, emekliye ayrılması nedeniyle 23 Mart 2010 tarihinde Edebiyat Fakültesiçatısı altında düzenlediğimiz Veda Dersi’nde şu cümleyle ifade etmiştir: “Akıp giden zamanın arkasından şimdibaktığımda, tek söyleyebileceğim şey, tüm inişler-çıkışlara, tüm güçlükler ve çalkantılara rağmen, mesleğiminve İstanbul Üniversitesi’ndeki hocalığımın bana hep mutluluk ve gurur verdiğidir”.Ali Hocamızı anlamak, sadece başarılı bir bilim insanı olmak demek değildir; aynı zamanda mütevazı bir biliminsanı olmak, ileri görüşlü bir bilim insanı olmak demektir. Ülkesini seven, içinde insan sevgisi ve hoşgörüyüTÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong> 3


ALALAKH’TA 10 YILIN ARDINDANdaima barındıran, ayrımcılığa izin vermeyen Ali Hocamızdan daha öğrenecek çok şeyimiz vardı. Benim içintam bir okul olan İÜ Hititoloji Anabilim Dalı çatısı altında hayatımın en önemli dönemini; kişiliğimin oturmayabaşladığı, hayatımı yapılandırmaya başladığım, yani 19 yaşından itibaren tam 21 yılımı Ali Hocam ile geçirdim.Ali ve Belkıs Dinçol Hocalarımın himayeleri altında ve güven içerisinde geçirdim. Yaşam dolu, daima gelecekgünler için bir planı olan ve bana daha öğretecek çok şeyi olan Ali Hocamın bu zamansız gidişinin ardından,onsuz devam edeceğim bu yolda, Sevgili Hocam Prof. Dr. Belkıs Dinçol ile Eşim ve Meslektaşım Dr. MetinAlparslan ile kendisinden öğrendiklerimle ilerlemeye gayret edeceğim.Sevgili Ali Hocam, bizi yetiştirdiğiniz için Size teşekkür ederim. Sizin ardınızdan bize öğrettiğiniz hiçbir şeyiunutmadığımız gibi, Size ve anınıza layık iyi birer birey ve bilim insanı olmayı sürdürerek bize açtığınız bilimyolunda ilerlemeye, yeni öğrenciler yetiştirmeye ve Sizi gelecek kuşaklara anlatmaya devam edeceğiz.BaşyazıAlalakh’ta 10 Yılın ArdındanMurat Akar – K.Aslıhan YenerBatıda Amanos ve Doğu’da Kurd Dağları ile çevriliAmik Ovası, coğrafik konumu ile birlikte DoğuAkdeniz kara ve deniz ticaret yolları üzerinde yer alanbir tampon bölge ve geçiş noktasıdır. Robert Braidwoodtarafından gerçekleştirilen ilk yüzey araştırmalarındabölgenin arkeolojik zenginliğini kanıtlayan 178 yerleşimyeri saptanmış ve hala geçerliliğini koruyan AmikOvası kronolojisi oluşturulmuştur (Braidwood 1937).Tespit edilen antik yerleşke sayısı K.Aslıhan Yenerbaşkanlığında 1995 yılından beri devam eden AmikOvası Bölgesel Yüzey Araştırmaları ile 400’e ulaşmıştır(Yener 2005). AS 136 yüzey araştırması kodu ileAsi nehrinin kenarında yer alan Aççana Höyük, antikAlalakh kenti 22 hektarlık büyüklüğü ile bölgedeki enbüyük Orta-Geç Tunç Çağı yerleşkesi olup bölgeselbir krallık olan Mukiş’in başkentidir.1936 yılında British Museum ve Oxford Üniversitesimütevelli heyeti Ur ve Karkamış’ta kazılar yapmışolan Sir Leonard Woolley’i Doğu ve Batı Kültürleriarasındaki erken dönem ilişkileri araştırmak içingörevlendirir. Bölge coğrafyası ve arkeolojisi hakkındabilgi sahibi olan Woolley, Amik Ovası’nda,Aççana Höyük’te (Tell Atchana) kapsamlı bir kazıçalışması yapmak için gerekli izinleri alır. O dönemdeFransız mandası altında olan Hatay’da başlatılançalışmalara İkinci Dünya <strong>Sa</strong>vaşı ile birlikte verilenaradan sonra Türkiye Cumhuriyeti topraklarınakatılmış olan bölgede verilen yeni izinler ile 1946-1949 arasında devam edilir. Toplamda 8 yıl sürençalışmaların ardından kesintisiz Orta ve Tunç Çağıtabakalarının var olduğu yerleşkede açığa çıkarılansaray ve tapınak yapıları ve bu yapılardan ele geçirilenyazılı kaynaklar, Yakın Doğu ve Anadolu arkeolojisiTunç Çağı tarihi ve kronoloji sorunsalları üzerine dairönemli bilgiler sunmuştur (Woolley 1955). Yapılanaraştırmaların yayınlandığı 1955 tarihli monografininardından, Alalakh tabakaları ve stratigrafisi yüksek,orta ve düşük kronolojiler tartışması içerisinde kilityerleşkelerden birisi haline gelir. Son 57 yılda Alalakhtabakalaşması üzerine çıkan yayınlarda stratigrafikproblemler ve buna bağlı çanak çömlek çalışmalarındaortak bir sonuç vurgulanmıştır. Alalakh, sağladığıkesintisiz Orta ve Geç Tunç Çağı tabakalarıile her ne kadar Yakın Doğu arkeolojisi için bir kilityerleşke olsa dahi dönemin kazılarında kullanılanResim 1: Aççana Höyük, Antik Alalakh Kenti 2003-2012yılı kazı alanları (Harita: M. Akar)4 TÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong>


ALALAKH’TA 10 YILIN ARDINDANyöntemler ve yetersiz arşivlemeden dolayı elde edilensonuçlar, Alalakh ve MÖ 2. binyıl sorunsallarınacevap vermemektedir. Bu maksatla sistematik olaraksürdürülen ve bilimsel yöntemlerin kullanıldığı yeniaraştırmalara 2003 yılında başlanmış (Yener 2010,Yener baskıda), kentin bütününü anlamaya yönelikkazı çalışmaları höyüğün birçok farklı alanındayürütülürken, Woolley kazı alanı içerisinde yürütülenkazılarla da stratigrafi ve kronoloji sorunsalı üzerineodaklanılmıştır (Resim 1).Orta Tunç Çağı TabakalarıEn erken Orta Tunç Çağı tabakaları (VII-XVII)Woolley kazılarında Tapınak ve Stratigrafi sondajıolarak adlandırılan iki alanda açığa çıkarılmıştır. Butabakalar limitli bir alan içerisinde incelenmiştir. OrtaTunç II döneminin sonlarına tarihlenen VII. tabakakenti ise höyüğün kuzeydoğu kanadında açığa çıkarılananıtsal saray yapısı ve kuzeybatıda açığa çıkarılan3 bölmeli şehir kapısı ile tanımlanır (Woolley 1955:91-106). Çağdaşı olan Tell Mardikh\Ebla Batı <strong>Sa</strong>rayıile tipolojik olarak benzer öğeler taşıyan VII. tabakasarayı, sur duvarına bitişik bir şekilde inşa edilmişve büyük olasılıkla iki katlı bir yapı kompleksidir.Alalakh’ın, I. Hattuşili’nin Kuzey Suriye seferlerindeyakılıp yıkıldığı, Hattuşa’da ele geçirilen belgelerdebahsedilmektedir. Kentte açığa çıkarılan yangın tabakasıda bu tarihsel bilgiyi kanıtlar özellikte olmasınarağmen bu yıkımın I. Murşili ile ilişkili olabileceğikanısı da mevcuttur. <strong>Sa</strong>rayın odalarından ele geçirilenMinos üsluplu duvar resmi parçaları ise OrtaTunç Çağı ile birlikte Ege kültürleri ile gelişen yakınetkileşime dair önemli bir örnek olarak gösterilebilir.Çiviyazılı belgelere göre Yarimlim hanedanlığınınhüküm sürdüğü Alalakh, merkezi Halep’te olanYamkhad krallığına vassal olarak hizmet etmektedir.Metinlerde geçen Hurri şahıs isimleri ise kentte gelişenbir Hurrileşme süreci olduğuna dair kanıtlar sunmaktır(Lauinger 2007).Alalakh Orta Tunç Çağı’na ait Woolley verilerinin sonderece sınırlı olması nedeni ile 2003 yılından beri gerçekleştirilenkazı çalışmalarında iki ayrı alanda 4 plankarede yürütülen çalışmalar ile Orta Tunç Çağı’na aityeni bulgular açığa çıkarılmıştır. VII. tabaka sarayının9 no.lu avlusunda yerleştirilen 33.32 açması ileAlalakh VII. tabaka sarayı ve erken dönemler arasındakiilişki stratigrafik olarak incelenmeye başlanmıştır.VII. tabaka sarayına ait tabanların ve dolgununkaldırılmasıyla birlikte açma stratigrafisine göre 2.evre olarak tanımlanan mimari kalıntılardan yoksunbir ara evre ve bir erken dönemde ise uzun süre kullanımınadevam edilmiş anıtsal bir yapıya ait bir mutfakalanı açığa çıkarılmıştır. 3. alt evreye sahip olan 3.evre binası kalın kerpiç duvarları ile mimari üslupResim 2: 33.32 Açması, 3c evresi (Fotoğraf: M. Akar)açısından VII. tabaka sarayından farklılıklar göstermektedir.Ahşap hatıl ve orthostat kullanımın olmadığımasif kerpiç duvarlar ve yapının doğu yamacına olanyakınlığı göz önüne alındığında ise bu saray yapısınınşehir duvarına bitişik inşa edildiğinden söz etmekmümkündür. 3a ve 3b evrelerine ait in situ buluntuolmamasına rağmen 3c evresinin lokal bir yangınamaruz kalmasından dolayı buluntu açısından sonderece zengindir. Ele geçen in situ buluntulara göremekânın mutfak ve depolama amaçlı kullanıldığındansöz etmek mümkündür ki bu da VII. tabaka sarayınınsaklama ve mutfak alanları (19, 25, 29 ve 33 no.lu odalar)ile benzer özellikler sergilemektedir (Resim 2). 1m boyundaki derin saklama küpleri ve içlerinde elegeçirilmiş çok miktardaki emmer buğdayı kapsamlıbir depolama hazırlığına işaret etmektedir. Orta TunçI ve II dönemlerinde yaygın olarak kullanılmış ipdesenli açık formlu saklama küpleri odanın kuzeydoğuköşesinde inşa edilmiş bir platforma gömülüolarak bulunmuşlardır. Paralellerine Tell HammanTurkman, Tell Mardikh/Ebla gibi yerleşkelerde rastlananbu form Kuzey Suriye üslubundadır. Bu yapınınin situ malzeme grupları arasında kuş motifliAmik-Kilikya boyalı seramikleri de ele geçirilmiştir.Yeni kazılarda Woolley VII. tabakaya çağdaş yeterlioranda alan kazılmadığından dolayı şu aşamada VII.tabaka sarayı ve erken Orta Tunç evreleri arasındamateryal kültürü üzerine tipolojik bir karşılaştırmaResim 3: 33.32 Açması, 3c evresi çanak çömleği(Fotoğraf: M. Akar)TÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong> 5


ALALAKH’TA 10 YILIN ARDINDANmetinlerle uyum sağlamaktadır (Hoffner 2002). GeçHellas IIIA:2 Miken çanak çömleğinin yaygın olaraktespit edildiği Alalakh’ın son tabakaları da kentinterk edildiği görüşümüzü desteklemektedir. Alalakh’taMÖ 13. yy’a tarihlenebilecek Geç Hellas IIIB çanakçömleği ise yoktur (Koehl 2010).2012 yılında Woolley tapınak çukurunun güney kenarındabaşlatılan kazılarda ise şaşırtıcı sonuçlar eldeedilmiştir. Çanak çömlek çalışmalarına göre açığaçıkarılan üç mimari evre Demir Çağı II’ye tarihlenmektedir(Alalakh Period 0). Gene Demir ÇağıII’ye tarihlenen çanak çömlekler Kuzey Kale olarakadlandırdığımız yapının üstünde sandık duvarüslubu ile inşa edilmiş ufak bir yapının içinde sandıkduvar boşluklarında yer döşemesi olarak kullanılmıştır.İkincil kullanıma sahip bu seramik döşemede aynızamanda Demir Çağı I mal grupları da saptanmıştır.Bu sonuçlara göre Alalakh her ne kadar MÖ 14. yy’ınsonunda terk edilmiş olsa dahi özellikle kentin İştarkült merkezi olması nedeniyle bir dini merkez olarakkullanımının küçük ölçekli bir alanda devam ettiğinidüşünmekteyiz (Yener baskıda). Demir Çağı I ve IIçanak çömleğinin sınırlı bir alanda açığa çıkarılmışolması gene tapınaklar bölgesinde MÖ 13. yy’ınyerleşiminin de olabileceği savını güçlendirmektedir.Alalakh’ta MÖ 14. yy sonrası gelişmeleri anlamaküzere kazı çalışmaları tapınaklar bölgesinde <strong>2013</strong>yılında devam edecektir.KaynakçaAkar, M.baskıda “The Late Bronze Age Fortresses at Alalakh: Architectureand Identity in Mediterranean ExchangeSystems”, Yener, K.A. (ed), Across the Border:Late Bronze-Iron Age Relations between Syriaand Anatolia. Proceedings of a Symposium heldat the Research Center of Anatolian Studies, KoçUniversity, Istanbul May 31-June 1, 2010, Amsterdam.2012 The Late Bronze Age II City of Alalakh andIts Social Context in the Northern Levant: ARe-Examination of the Post-Level IV StratigraphicSequence (I-III) based on New Excavation Results(2003-2010), Yayınlanmamış Doktora Tezi, FloransaÜniversitesi.Braidwood, R. J.1937 Mounds in the Plain of Antioch: An ArcheologicalSurvey, Chicago.Dardeniz, G.2012 Investigation of a Late Bronze Age (14th centuryBC) Domestic Craft Quarter: Pyrotechnologyat Tell Atchana-Ancient Alalakh, YayınlanmamışYüksek Lisans Tezi, Koç Üniversitesi.Erb-<strong>Sa</strong>tullo, N. L. – A. J. Shortland – K. Eremin2011 “Chemical and Mineralogical Approaches to theOrganization of the Late Bronze Age Nuzi WareProduction”, Archaeometry 53 (6): 1171-1192.Hoffner, H. A.2002 “The Treatment and Long-Term Use of PersonsCaptured in Battle according to the Maşat Texts”,Yener, K. A – H. A. Hoffner (eds.), Recent Developmentsin Hittite Archaeology and History:Papers in Memory of Hans G. Güterbock, WinonaLake: 61-72.Jean, E.2006 “The Hittites at Mersin Yümüktepe: Old Problemsand New Directions”, Mielke, D.P – U.D. Schoop– J. Seeher (eds.), Structuring and Dating in HittiteArchaeology (Byzas 4), İstanbul: 311-332.Lauinger, J.2007 Archival Practices at Old Babylonian/MiddleBronze Age Alalakh (Level VII), YayınlanmamışDoktora Tezi, Chicago Üniversitesi, Chicago.Schoop, U.D.2006 “Dating the Hittites with Statistics: Ten PotteryAssemblages from Boğazköy- Hattuša”, Mielke,D.P – U.D. Schoop – J. Seeher (eds.), Structuringand Dating in Hittite Archaeology (Byzas 4),İstanbul: 215-239.Smith, S.1949 The Statue of Idrimi, Occasional Publications ofthe British Institute of Archaeology at Ankara,London.von Dassow, E.2008 State and Society in the Late Bronze Age: Alalahunder the Mittani Empire. Studies on the Civilizationand Culture of Nuzi and the Hurrians 17,CDL Press, Bethesda, Md.Woolley, L.1955 Alalakh: An Account of the Excavations at TellAtchana in the Hatay, 1937-1949, London.Yener, K.A (ed.)2005 The Amuq Valley Regional Projects. Volume 1,Surveys in the Plain of Antioch and Orontes Delta,Turkey,1995-2002,Oriental Institute Publications131, Chicago.2010 Tell Atchana, Ancient Alalakh. Volume 1: 2003-2004 Excavation Seasons, İstanbul.Yener, K.Abaskıda “Imperial Demise and Forging Emergent Kingdoms”,Yener, K.A (ed.), Across the Border:Late Bronze-Iron Age Relations between Syriaand Anatolia. Proceedings of a Symposium heldat the Research Center of Anatolian Studies,Koç University, Istanbul May 31-June 1, 2010,Amsterdam.2009 “Aççana Höyüğü 2007 Yılı Çalışmaları”, KazıSonuçları Toplantısı 30: 285-296.2011 “Hittite Metals at the Frontier: A Three SpikedBattle Ax from Alalakh”, Ferrence, S. – P. Betancourt(eds.), Metallury: Understanding How,Learning Why. Studies in Honor of James D.Muhly, Philadelphia.Yener, K. A – M. Akar2012 “Alalakh Antik Kenit 2010 Yılı Çalışmaları”, KazıSonuçları Toplantısı 33: 1-14.10 TÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong>


KİTAP TANITIMLARIBarnett, R.D., Assyrian Palace Reliefs in The BritishMuseum, The Trustees of The British Museum,Oxford University Press, 1970. 45 <strong>Sa</strong>yfa, 20 Levha,3 Figür.Kitap TanıtımlarıAssyrian Palace Reliefs In The British Museum adlıR.D. Barnett tarafından kaleme alınan kitap, önemlibir Önasya uygarlığı olan Assurlar’ın saray rölyeflerineilişkindir. Eser, Assur mimarisi ve resim sanatı ilebu konuda yapılan araştırmaların anlaşılması ve dahageniş kitlelere ulaşması için tercüme edilerek arkeolojidünyasına kazandırılmalıdır.Kitabın başlangıç kısmında, sonda bulunan levhalarınlistesi verilmiştir. Bu listeyi önsöz izlemektedir. Esersırasıyla; British Museum’daki Assur <strong>Sa</strong>rayları veHeykelleri, Nimrud ve <strong>Sa</strong>rayları, Balawat Kapıları,Ninive ve <strong>Sa</strong>rayları, Babil ve Pers <strong>Sa</strong>rayları olarak beşbölümden oluşmaktadır.“British Museum’daki Assur <strong>Sa</strong>rayları ve Heykelleri”adlı birinci bölümde Assur saraylarının kökenine,saraylardaki rölyefler ile heykellere ve saray rölyeflerindebulunan dekorasyon sistemine değinilmiştir.Assur sarayları, MÖ 9-7. yy’ları kapsayanantik sanat ve medeniyet tarihinde bir dizi anıtsalyapıdan oluşmaktadır. Erken dönemlerden itibarenMezopotamya’da varolan saray, tapınak gibi anıtsalyapıların süslenmesi geleneği belirli bir dönemdeAnadolu platosuna yayılmıştır. Bu bölümde Babil,Kuzey Suriye, Hitit ve Assur sarayları dekorasyonsistemlerinde paralelliklerden ve farklılıklardan bahsedilmiştir.“Nimrud ve <strong>Sa</strong>rayları” adlı ikinci bölümde Assursaray planı ve saray duvarlarının dekorasyonuna değinilmiştir.I. <strong>Sa</strong>lmaneser (MÖ 1274-1245) Dönemi’ndeNimrud şehrinde inşa edilen saray tamamen zarargörmüştür. Assur sarayları, bitanu - kralın ve hanedanüyelerinin özel yaşamını sürdüğü avlu- ve babanu- kralın hizmetkarlarının ve diğer görevlilerin girebildiğive resmi işlerin görüldüğü dış avlu- olmaküzere iki bölümden oluşmaktadır. Bu bölüm II.Assurnasirpal (MÖ 883-859) Dönemi’nde yapılanKuzeybatı <strong>Sa</strong>rayı’nın planı ve dekorasyon sistemiüzerinedir.“Balawat Kapıları” adlı üçüncü bölümde antik metalişçiliğinin en iyi örneklerinden biri olan BalawatKapıları anlatılmaktadır. Balawat Kapıları, II.Asurnasirpal’in rüyalar tanrısı Mamu’ya ithafen yaptırdığıtapınağın ve Babil şehrini kuşatan sur duvarlarınınyapımından sonra inşa ettirdiği ve Imgur-Enlilolarak adlandırdığı sarayın çift kapısıdır. Ayrıca II.Asurnasirpal’in oğlu III. <strong>Sa</strong>lmaneser’in (MÖ 858-824) yaptırdığı bir diğer kapı parçası da mevcuttur. Bubölümde ayrıca III. <strong>Sa</strong>lmaneser döneminde yaptırılmışSiyah Obelisk’ten, III. Tiglat Pileser’in (MÖ 744-727)Nimrud’ta inşa ettirdiği ancak geriye sadece kabartmalevhaların kaldığı saray ve levhaların dekorasyonundan,III. Tiglat Pileser’in oğlu <strong>Sa</strong>rgon’un (MÖ721-705) yaptırdığı saraydaki süsleme sisteminden verölyeflerden bahsedilmiştir.“Ninive ve <strong>Sa</strong>rayları” adlı dördüncü bölümdeSennaherib’in Ninive’de yaptırdığı saray, sarayınsüslemeleri ve bu dönemdeki heykel geleneğine,Esarhaddon’un oğlu Asurbanipal (MÖ 668-627) dönemi heykel sanatına ve yaptırdığı rölyefleredeğinilmiştir. Asurbanipal Dönemi’nde Mezopotamyaheykel sanatı zirve noktasına ulaşmıştır. Bu bölümdeAsurbanipal Dönemi’nde inşa edilen Kuzey <strong>Sa</strong>rayı’nınduvarlarında bulunan rölyefler ve Luxor’daki betimselcanlandırmalar ile aralarındaki paralellikler üzerindedurulmuştur.“Babil ve Pers <strong>Sa</strong>rayları” adlı beşinci bölümdeAssur’un düşüşünü izleyen Neo-Babil Dönemi’ndebina dekorasyonu ile Pers saray dekorasyonunadeğinilmiştir. Neo-Babil Dönemi’nin kendine özgüdekorasyon sistemi vardır. Pers döneminde ise bazıAssur saray gelenekleri yeniden ortaya çıkmıştır. Bubölümde Neo-Babil çini dekorasyonundan ve Persdöneminde duvar çinilerinde kullanılan öğelerdenbahsedilmiştir.Son kısımda kitap notlar, Assur galerilerinde heykelleribulunan Assur krallarının listesi, Assur galerilerindekiTÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong> 11


Assur heykellerinin listesi ve levhalar ile sona ermektedir.Eser hem içeriği hem de görselleri açısındançarpıcı nitelikte bir temel yapıttır ve Assur sanatınınkavranmasını sağlayan bir başvuru kaynağı niteliğitaşımaktadır.Hatice DeğirmencioğluKİTAP TANITIMLARIÖzdizbay, A., Perge’nin M.S. 1.-2. YüzyıllardakiGelişimi / Die Stadtentwicklung von Perge im 1.-2. Jhn. Chr. (Türkçe-Almanca çeviri: Dr. Selma BulgurluGün). Suna-İnan Kıraç Akdeniz MedeniyetleriAraştırma Enstitüsü, Adalya Ek yayın Dizisi 10,İstanbul, 2012. 394 s., 1 Yazıt Kataloğu, 2 harita,62 renkli fotoğraf., 81 çizim/plan ve s/b fotoğraf.Yazarın 2008 tarihinde İstanbul Üniversitesi’ndekabul edilen aynı isimli Doktora tezinden çift dilli olarakkitaplaştırdığı çalışma, Suna-İnan Kıraç AkdenizMedeniyetleri Araştırma Enstitüsü Ek yayın dizisininde 10. ürünüdür.İçindekiler, Perge Kazısı Başkanı Prof. Dr. HalukAbbasoğlu tarafından kaleme alınmış bir sunuş, önsözve giriş kısmının ardından kitap, ilk bölüm ile başlamaktadır.Kitabın içeriği 4 ana bölüm altında 10 altbölüm halinde düzenlenmiştir. Alt bölümler ise 23 altbaşlık üzerinden oluşturulmuştur.<strong>Sa</strong>hip olduğu anıtsal mimarisi ve diğer kültürel/sanatsal önemli öğeleriyle Anadolu’nun çok özel birantik kenti olan Perge’nin kentleşme sürecini ele alanve yorumlayan eserin ilk ana bölümü “Pamphylia-Perge Tarihi ve Roma İmparatorluk Dönemi’ne KadarKentsel Gelişim”dir.İkinci ana bölüm “Roma İmparatorluk Dönemi(M.S. 1.-2. YY.) Yapıları” 3 Alt Bölüme ayrılmıştır.Tarihlenebilen Yapılar, Tarihlemesi Kesin OlmayanYapılar, Lokalizasyonu Kesin Olmayan Yapılar. 6 AltBaşlık üzerinden aktarılan “Tarihlenebilen Yapılar”;Kuzey Gymnasion/Cornutus Palaistrası, Demetrios-Apollonios Takı, Güney Hamam, Yuvarlak KuleliOval Avlu (Hellenistik Güney Kent Kapısı), SüsKapısı ve Hadrianus Dönemi Takı ve Akropolis GüneyEteğindeki Nymphaeum ile Macellum/Agora’dır.“Tarihlemesi Kesin Olmayan Yapılar” 4 Alt Başlık içermektedir;Tiyatro, Stadion, Kuzey-Güney DoğrultuluSütunlu Cadde ve Doğu-Batı Doğrultulu SütunluCadde. “Lokalizasyonu Kesin Olmayan Yapılar” ise2 Alt Başlık ile anlatılmıştır; Bouleuterion ve SebasteAgora. Bu noktada çalışmanın, tarihlendirilmesi kesinolmayan yapılara getirdiği ve nedenleri çok niteliklibir şekilde ortaya konulan tarihlendirmelerle dikkatçektiğini de mutlaka belirtmek gerekir.Üçüncü ana bölüm “Perge’nin İmarında Rol OynamışEuergetesler (Aileler ve Kişiler)” şeklinde isimlendirilmiştir.4 Alt Bölüm içermektedir. Bunlar “IuliiCornuti Ailesi”, “Demetrios ve Apollonios Kardeşler”,“Plancii Vari Ailesi” ve “Aile Bağlantıları KesinBelirlenemeyen Kişiler” şeklindedir. Aile BağlantılarıKesin Belirlenemeyen Kişiler ise Lysimakhos oğluApollonios, Gnaeus Postumius Cornutus, ClaudiusPiso, Tiberius Claudius Vibianus Tertullus’dur. Bunoktada Perge tarihinin sosyal yaşamı ve kendi ekonomi/politikdinamiklerinin antik kültür içindekiöznelliği üzerine keskin gözlemler yapıldığının dasöylenmesi gerekir.“Romanizasyon” hadisesinin Perge üzerindeki varoluşununniteliklerini ortaya koyan dördüncü anabölüm “Perge’de M.S. 1.-2. Yüzyıllarda <strong>Sa</strong>ptanabilenKentsel Gelişim ve Bunu Etkileyen Faktörler”, 3 AltBölümden oluşur; “M.S. 1. yy.’da Kentsel Gelişim”,“M.S. 2. yy.’da Kentsel Gelişim”, “Kentsel GelişimiEtkileyen Faktörler”.Sonuç kısmından sonra kitaba Konuyla İlgili SeçilmişYazıtlar Kataloğu, Kısaltmalar ve Kaynakça listesi veResimler (fotoğraf, plan, çizim vs.) eklenmiştir.Bu değerli çalışma birçok temel disiplinin füzyonuile oluşturulmuştur. Bu seviyede bir füzyonu ortayakoyabilmenin ancak o kadim eserlerdeki ustalığıgerektirdiği aşikârdır. Çünkü araştırmada tarih ilemimari, coğrafya ile yapı analizi, epigrafi ile sosyalyaşam, kent kültürü ile gelenekler, kişisel içgüdülerile kazıbilim, şehircilik ile mitoloji çok anlaşılır biryazı dili ile sonsuzluğa karılmıştır. Perge üzerine uzunyıllardır birçok bilimsel ve popüler çalışma/yayın12 TÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong>


gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle Perge’nin var olan/bulunan kalıntılar üzerinden çok iyi tanınan antikşehirlerden biri olduğu düşünülür. Özdizbay’ın kitabı,böylesi tanınan bir alanda bizleri yeniden bir ekskursiyonaçıkarırken bunu yüksek seviyede bilimsel dilleyapabilmesiyle de dikkate değerdir.Ayrıca kitap, Perge Okulunun da son yetkin ürünlerindenbiridir. Sunuş yazısında Prof. Dr. HalukAbbasoğlu’nun da belirttiği üzere, onlarca Doktoratezi ve Yüksek Lisans tezi çıkaran Perge Okulunun veİstanbul Üniversitesi’nin evrensel Arkeoloji Biliminekatkıları da, söz konusu çalışma ile bir kez daha güçlübir şekilde somutlaşmıştır.R. Eser KortanoğluKİTAP TANITIMLARIMeier, L., Die Finanzierung öffentlicher Bauten inder hellenistischen Polis (Die hellenistische Polis alsLebensform), 2012, Mainz.Hellenistik polis’lerde kamusal yapıların finansmanıarka planı karmaşık bir konudur. Epigrafik belgeler,kentlerde kamusal yapıların inşa masraflarının nasılkarşılandığı konusunda birinci dereceden kaynaklardır.Kentlerdeki kamusal yapıların masraflarını üstlenenya da bunun için kente faizsiz borç para verenhayırseverler için yaptırılmış sayısız adak ve onuryazıtı bulunmaktadır. Bu durum, polis’lerin kamusalyapıların inşa masraflarının karşılanması konusundazafiyetlerinden dolayı, sürekli bir biçimde hayır sahiplerininyardımlarına ihtiyaç duydukları izleniminiyaratsa da; seçkin yapılarla donanımları ahalisi içinbüyük bir övünç kaynağı olan kentlerin, bu tip yapıfaaliyetleri için ayrı bir bütçeye sahip olmadıklarınıdüşünmek zordur.Hayırseverler için kent yapılarının inşasına, bakımve onarımına katkıda bulunmak kuşkusuz bir övünçkaynağıydı. Hele bunun katkı sağladıkları yapılarınduvarlarında ölümsüzleştirilmesi paha biçilmez birgurur kaynağı olmalıydı. Bu durum kent eşrafınınkamusal yapıların inşası için bağışlarda bulunmayaneden bu denli gönüllü olduklarını açıklamaktadır.Hayırsever kent eşrafı böyle bir hayır işine gönüllüolduğunda bunu, ancak kent meclisi kararnamesi ilegerçekleştirebiliyordu. İşte kamusal yapıların finansmanıkonusunda dolaylı da olsa bilgi veren kaynaklar,bu kararnameler ile kentin verilen desteğe teşekkürününifadesi olan onur ve adak yazıtlarıdır.Kentlerin finansmanı konusunu ele alan modernkaynaklardan en eskisi August Boeck’ün 1817yılında yayımladığı ve önemini hala koruyan “DieStaatshaushaltung der Athener” adlı eseridir. Boeckkitabında Atina’yı politik ve kültürel açıdan ön planaçıkaran ekonomik koşulları incelemiştir. Aynı zamandaHelen ekonomi epigrafisinin kurucusu da sayılanBoeck, uzunca bir süre MÖ 5.-4. yy Atinası’nın görkemliyapılarının finansmanı konusuna açıklık getirenilk araştırmacı olarak kabul görmüştür.2012 yılında, 2011 yılında Münih Ludwig-MaximiliansÜniversitesi Eskiçağ Tarihi kürsüsünde tamamlanmışolan Die Finanzierung öffentlicher Bauten in derhellenistischen Polis (Hellenistik Kentte KamusalYapıların Finansmanı) başlıklı doktora tezinden kitapolarak yayımlanmış aynı adlı eser, Hellenistik Çağkentleri kamusal yapılarının finansmanı konusundakaleme alınmış en yeni çalışmadır.Eser temelde iki ana bölümden oluşmakta olup“Araştırmalar” adı altındaki ilk bölümde önceliklekonunun kapsam ve çalışmanın amaçlarından sözedilmiştir. Bunu takiben, Lykurgos Atinası’ndakamusal yapıların finansmanı, Lykurgos için çıkartılmışolan bir postumus onur kararnamesi, Aiskhinesve Demosthenes’in Çelenk Davası adlı söylevleri,Aristophanes’in Eşekarıları komedyası veAristoteles’in Atinalılar’ın Yasası gibi metinlerdenyola çıkılarak ele alınmış ve bölümün sonunda genelbir değerlendirme yapılmıştır.Bundan sonraki bölümde kamusal yapıların kamusalgelirlerden finansmanı konusu, bu gelirlerin tek teksıralandığı başlıklar altında incelenmiştir. Bunlar,1. Vergiler ve harçlar; 2. Fon ve kiralardan elde edilengelirler; 3. Servet vergisi; 4. Gönüllü vergiler;5. Memurların adakları; 6. Kült işlerinden elde edilengelirler; 7. Rahiplik makamlarının satışından elde edilengelirler; 8. Kamusal gayrimenkullerin satışındanTÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong> 13


KİTAP TANITIMLARIelde edilen gelirler; 9. Kullanılmış yapı materyalinindeğerlendirilmesinden elde edilen gelirler ile 10. Paracezaları, kalemleridir. Her bir başlık, konu ile ilgiliedebi metinler ve epigrafik belgelerin ilgili pasajlarınınorijinal metin ve çevirileri ile örneklendirilerekaçıklanmıştır.Kamusal yapıların inşasına ayrılan paranın kullanımıve idaresinin ele alındığı dördüncü bölümde, önceliklekonuyla ilgili bir giriş ve terminolojik açıklamalaryapılmış; bundan sonra, yapı fonları, bütçe kalemi venakit paranın farklı formları değerlendirilmiştir.Beşinci bölüm kamusal yapıların kredi ve borçlanmatemelinde finanse edilmesine ayrılmış; öncekibölümde olduğu gibi, konuyla ilgili bir giriş ve terminolojikaçıklamalardan sonra, kamusal kasalarınsıcak para problemleri üzerinde durulmuş ve buproblemlerin çözümü, kamusal ödünç para alma,münferit memurların ve şahısların ödünç vermelerive memurlar tarafından yapılan ödemeler başlıklarıaltında irdelenmiştir.Altıncı bölümde, yapı finansmanının diğer formlarıolan çeşitli şekillerde hediye yoluyla vücuda gelenkamusal yapılar ve kira ilişkileri çerçevesinde kamusalyapıların bakım ve onarımlarının sağlanmasındansöz edilmiştir.Sentez bölümü olan yedinci bölümde, euergetes’lerindaha ziyade prestijli yapıların inşasına önemverdiklerini, tahkimat ve diğer işlevsel yapılarla isepek ilgilenmediklerini gösteren bir takım istatistiklerbulunmaktadır.Eserin ikinci ana bölümü olan “Metinler ve Yorumları”bölümünde Attika; Peloponnessos, Orta ve KuzeyHellas; Karadeniz Bölgesi ve Ege Adaları ile KüçükAsya’dan ele geçmiş konuyla ilgili kararnameler,onurlandırmalar ve adaklar gibi epigrafik belgeleretercümeleriyle birlikte yer verilmiştir. Söz konusubölümde ilgili yazıtlar konusunda şimdiye kadaryapılmış olan yorumların bir araya getirilip değerlendirilmesindenbaşka, pek çok yazıt konu bağlamındadeğerlendirilmiştir.Çalışma, kaynaklara çok az yansıyan kentlerin kamusalfinansmanı ve imar işleri konusundaki günlükuygulamaları epigrafik belgeler ile edebi metinlerdenyola çıkarak sistematize etmesinin yanı sıra, ekonomitarihi ile ilgili pek çok soruna ışık tutması bakımındanözellikle Hellenistik Çağ kent ekonomisi çalışanaraştırmacılar için şüphesiz önemli bir boşluğudoldurmuştur. Ekonomi tarihi ile ilgili çalışmalardanbaşka, Hellenistik kentlerdeki euergetismus’luk konusundakiaraştırmalara da kuşkusuz değerli katkılarsağlayacaktır. Özellikle katalog kısmında yer alankonuyla ilgili bütün yazıtların orijinal metinlerinintercümeleri ve yorumlarıyla birlikte verilmiş olması,eserin Hellenistik Çağ tarihi çalışan araştırmacılar içinpratik bir çalışma aracı haline gelmesini sağlamıştır.Seleucia ad Calycadnum DergisiFiliz Dönmez-ÖztürkÜçüncü yılını 2012 çalışma döneminde tamamlayan,Prof. Dr. Emel Erten başkanlığında sürdürülenOlba kazıları, arkeoloji dünyasına hakemli ve sürelibir yayın olan Seleucia ad Calycadnum Dergisi ilekatkı yapmayı sürdürüyor. Seleucia ad CalycadnumDergisi, bir Türk arkeoloji kazı ekibinin çıkardığı ilkve tek süreli bilimsel yayın olma özelliğini koruyor.Editörlüğünü Prof. Dr. Diane Favro, Prof. Dr. EmelErten ve Okt. Murat Özyıldırım’ın (MA), kapaktasarımını Öğr. Gör. Tuna Akçay’ın (MA) yaptığı dergininikinci sayısı, Mayıs 2012’de okurlarla buluştu.Seleucia ad Calycadnum Dergisi, yalnız Olba ile ilgiliçalışmalara değil genel olarak Eski Çağ bilimlerinikapsayan bütün konulara yönelik Türkçe ve İngilizceözgün makalelere ve kitap tanıtımlarına yer veriyor.Derginin bilim ve hakem kurulunda Prof. Dr. MeralAkurgal, Prof. Dr. Erendiz Özbayoğlu, Prof. Dr.Halit Çal, Prof. Dr. Fikret Yegül, Prof. Dr. TurhanKaçar, Prof. Dr. Gülgün Köroğlu, Prof. Dr. ÇiğdemDürüşken, Prof. Dr. Emel Erten, Prof. Dr. Diane Favro,Prof. Dr. Turhan Kaçar, Prof. Dr. Scott Redford, Prof.Dr. Aygül Süer, Doç. Dr. Sedef Çokay Kepçe, Doç.Dr. Mehmet Fatih Yavuz, Doç. Dr. <strong>Sa</strong>lim Aydüz, Doç.Dr. Efrumiye Ertekin gibi konularının uzmanı öğretimüyeleri yer alıyor. İlk sayısında “Erken Hıristiyanlık”temalı olarak basılan derginin ikinci sayısında belirlibir tema bulunmuyor.Seleucia ad Calycadnum Dergisi’nin ikinci sayısındayer alan makaleler ve yazarları şöyle sıralanıyor;Prof. Dr. Gülgün Köroğlu “Kızkalesi Kazılarında EleGeçen 12. – 15. Yüzyıl Arasına Tarihlenen Orta ÇağSeramikleri” yazısında Cilicia’nın keramik bilgilerineyenilerini ekliyor. Doç. Dr. Efrumiye Ertekin’in“Principatus Devri Roma Senatus’u Üye <strong>Sa</strong>yısındaDüzenlemeler (Lectio Senatus), Senatus’a GirişKoşulları ve Yolları, Siyasal İşleyiş” başlıklı çalışması,Roma senatus’u konusunda oldukça önemlibir çalışma olarak dergide yer alıyor. Prof. Dr. EmelErten’in “Olba’da Roma İmparatorluk DönemindeTarım ve İşleyiş”, Tuna Akçay’ın (MA) “OlbaMezarlık Alanları” ve Murat Özyıldırım’ın (MA)“Olba Manastırı Hakkında Arkeolojik ve YazınsalYeni Bilgiler” başlıklı makaleleri, Olba kenti üzerineyapılan en son kazı ve araştırma sonuçlarını okurasunmaları bakımından dikkat çekici.14 TÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong>


ARKEOLOJİ DÜNYASINDANBölgede yaptıkları çalışmalarla dünya çapında tanınmışakademisyenlerin yanı sıra genç kuşak araştırmacılarında bildirileriyle katılımı, farklı fikir veönerilerin tartışılması ve geleceğe yönelik projelerintemellerinin atılması açısından son derece önemlisonuçlara ulaşılmasını sağladı. Bölge arkeolojisininbugünkü durumu, sorunları ve arkeolojik araştırmalarınve bunlara sunulan imkanların yetersizliğinin dilegetirildiği sempozyum, özellikle Doğu Anadolu’nunbilimsel çalışmalar açısından ne kadar ihmal edilmişolduğunu bir kez daha göstermiş oldu.Sempozyum Katılımcılarıeden Atatürk Üniversitesi ile Avrasya İpek YoluÜniversiteler Birliği Konsorsiyumu’nun (ESRUC)himayesinde 10-13 Ekim 2012 tarihleri arasındaAtatürk Üniversitesi Kültür ve Gösteri Merkezi’ndegerçekleştirildi. 3 gün süren sempozyuma Türkiye’ninyanı sıra Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan veİran’dan çok sayıda bilim insanı katıldı. Ayrıca,Almanya, Fransa, İngiltere, İsrail, İsviçre, İtalya veAmerika Birleşik Devletleri’nden bilim insanlarıda sempozyumda yer alarak bilimsel çalışmalarınısundular.Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi ArkeolojiBölümü öğretim üyeleri Mehmet Işıklı ve Birol Can’ıneditörlüğünde gerçekleşen organizasyonda; Arkeoloji,Etnoarkeoloji, Tarih ve <strong>Sa</strong>nat Tarihi alanlarında yaptıklarıçalışmalarla bölge arkeolojisine büyük katkılardabulunmuş olan Prof. Dr. Altan Çilingiroğlu, Prof. Dr.Antonio <strong>Sa</strong>gona, Prof. Dr. Marcella Frangipane, Prof.Dr. Fahri Işık, Prof. Dr. Mehmet Karaosmanoğlu, Prof.Dr. Harald Hauptmann, Prof. Dr. Hamza Gündoğdu,Prof. Dr. Haldun Özkan, Prof. Dr. Stephan Kroll, Prof.Dr. Veli Sevin, Prof. Dr. Abdüsselam Uluçam ve Doç.Dr. Süleyman Çiğdem bilim kurulu üyeleri olarak yeraldılar.Uluslararası katılımla gerçekleşen sempozyum, 10Ekim 2012 tarihinde protokol konuşmaları ve ardındanAtatürk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nün kurucularındanProf. Dr. Fahri Işık’ın “Işık Doğu’danYükselir / Uygarlığın Doğduğu Yer: Anadolu” başlıklıaçılış bildirisi ile başladı. Üç gün boyunca, 2 salonda100’den fazla bildirinin sunulduğu sempozyum, gerekAtatürk Üniversitesi’nin mükemmel teknik donanımasahip salonları, gerekse profesyonel simultane tercümehizmetleri sayesinde tam anlamıyla bir bilimşöleni havasında geçti. Atatürk Üniversitesi ArkeolojiBölümü öğrencilerinin de görev aldığı sempozyumbaşta akademisyenler ve öğrenciler olmak üzereyoğun ilgiyle izlendi.12 Ekim 2012 tarihinde, oturumların ardından sempozyumungenel değerlendirmesine yönelik olarak birpanel düzenlendi. Panelde söz alan Prof. Dr. MarcellaFrangipane, Prof. Dr. Harald Hauptmann, Prof. Dr.Jak Yakar, Prof. Dr. Stephan Kroll, Prof. Dr. VeliSevin, Prof. Dr. Abdüsselam Uluçam, program veorganizasyon hakkında son derece olumlu yorumlardabulunurken, bölgeye yönelik bu tarz organizasyonlarınsürdürülmesi gerektiğini vurguladılar.Sempozyuma dair sevindirici bir haber de editörlerdengeldi. Bu tür organizasyonların ardından bildirilerinyayınlanmasında yaşanan gecikmelerin sempozyumlarınamacına ve önemine her zaman gölge düşürdüğüifade edilerek bunun bu sempozyumda yaşanmamasıiçin Atatürk Üniversitesi Rektörlüğünce en kısazamanda yayınlanarak bilim dünyasına sunulacağıbildirildi.Sempozyum AfişiTÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong> 17


Sempozyumun ardından 13-14 Ekim tarihlerindeprogram çerçevesinde kültürel, sanatsal ve sosyaletkinlikler gerçekleştirildi. Kentin tarihi, kültürel vedoğal güzelliklerinin tanıtılması amaçlanan bu etkinliklerkapsamında, kentle özdeşleşmiş olan ErzurumMüzesi, Yakutiye Medresesi, Çifte Minareli Medrese,Üç Kümbetler, Öşkvank Kilisesi, Tortum Şelalesi veYedi Göller ziyaret edildi. Cirit gösterisi ise özellikleyabancı konuklar tarafından büyük ilgi gördü. Ayrıca,Erzurum Müzesi’nde Nevin Ayduslu’nun eserleriyleoluşan “Karaz ve Kuşlar” temalı seramik sergisininaçılışı yapıldı.I. Ulusal Pisidia AraştırmalarıSempozyumuARKEOLOJİ DÜNYASINDANZehra KılıçlarT. C. Süleyman Demirel Üniversitesi Fen-EdebiyatFakültesi Arkeoloji Bölümü, <strong>Sa</strong>ğlık, Kültür ve SporDairesi Başkanlığı Arkeoloji Kulübü ve ArkeolojiUygulama ve Araştırma Merkezi ortaklığında, araştırmatarihçesi 19. yüzyılın sonlarına kadar uzananPisidia Bölgesi ile ilgili bilimsel çalışmalar I.Ulusal Pisidia Araştırmaları Sempozyumu çerçevesindesunulmuştur. SDÜ Diş Hekimliği FakültesiKonferans <strong>Sa</strong>lonu’nda, 05-06 Kasım 2012 tarihleriarasında gerçekleştirilen sunumların ardından, 07Kasım 2012 tarihinde katılımcılar Pisidia AntiokheiaAntik Kenti’ni ziyaret etmişler ve Kazı Başkanı Doç.Dr. Mehmet Özhanlı tarafından bilgilendirilmişlerdir.Ulusal Pisidia Araştırmaları Sempozyumu’nun anahedefi, bölgede yürüttükleri önemli projelerinde birçokdeğerli veri elde eden araştırmacıları bir arayagetirmek ve bilgileri bilimsel bir toplantıda paylaşmakolmuştur. Bu bağlamda, farklı üniversitelerden(Süleyman Demirel, İstanbul, Mehmet Akif Ersoy,Anadolu, Pamukkale ve Kocaeli Üniversiteleri) değerlibilim insanları ile Isparta ve Burdur Müzelerininmüdürleri ve arkeologları bu sempozyum vesilesi ilebir araya gelmiştir. Araştırmacılar 20 dakikalık konuşmalarısırasında, son dönemde Pisidia Bölgesi’ndegerçekleştirmiş oldukları çalışmaları ve bulguları seçkinbir dinleyici kitlesiyle paylaşmışlardır.Sempozyum süresince bir biri ardına ilginç konularanlatılmıştır. Oturumlar kronolojik ve tematik olarakoluşturulmuş ve böylece konu bütünlüğü içerisindeolmalarına özen gösterilmiştir. Sempozyumun ilkgünündeki oturumlarda bölgenin Neolitik süreçtenitibaren geçirdiği evrim gözler önüne serilmiş vePisidia Bölgesi’nin en erken dönemlerden itibareniskân edildiği ve güçlü bir kültür birikimine sahipolduğu ortaya konmuştur. Prehistorik yerleşimlere aitbilgilerin aktarılmasında sonra ise yeni kazı ve yüzeySempozyum Afişiaraştırmaları sonucunda elde edilen Pisidia BölgesininRoma ve öncesi dönemlerine ait verileri katılımcılarlapaylaşılmıştır.Doç. Dr. Mehmet Özhanlı’nın başkanlığındaki ilk oturumdasırasıyla Prof. Dr. Refik Duru “Batı Pisidia’daİlk Yerleşmeler Süreci: Neolitik ve Erken KalkolitikÇağlar”; Prof. Dr. Mehmet Özsait “Göndürle Höyükve Harmanören Kazıları”; Prof. Dr. Gülsün Umurtak“Burdur Bölgesi Geç Kalkolitik ve İlk Tunç ÇağıKültürleri” ve Yrd. Doç. Dr. Aslıhan Yurtsever Beyazıt“Klasik Çağlar Öncesi Anadolu Kültürlerinde KutsalAlan Kavramı: Höyücek Kutsal Alanları” başlıklıbildirileriyle bölgede uzun süredir gerçekleştirdikleriönemli Prehistorik dönem araştırmalarıyla ilgili bilgilervermişlerdir. Prof. Dr. Refik Duru başkanlığındakiikinci oturumda ise Yrd. Doç. Dr. Ralf Becks “GöllerBölgesi Tunç Çağı Yerleşimleri”; Yrd. Doç. Dr. AyçaÖzcan “Kuzeybatı Pisidia’da Ele Geçen DemirÇağ Buluntu Grubu”; Yrd. Doç. Dr. F. Eray Dökü“ Uylupınar Yerleşmesi (Erken Kibyra) ve ÇevresiYüzey Araştırması”; Yrd. Doç. Dr. B. Ayça PolatBecks “Uylupınar Örneğinde Bir Model OlarakGöl Adası Yerleşimi” adlı araştırmalarını sunmuşlardır.Prof. Dr. Gülsun Umurtak’ın başkanlığınıgerçekleştirdiği oturumda Dr. MehmetTaşlıalan “1981-2001 Yılları Arasında PisidiaAntiokheiası’nda Yapılan Çalışmalar”; Yrd.Doç. Dr. Şükrü Özüdoğru “Arkeolojik, Epigrafikve Nümizmatik Veriler Işığında HelenistikDönem’de Kibyra” ve Doç. Dr. Bilge Hürmüzlü“Konane: Hellenistik Dönem Yerleşmesi”18 TÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong>


ARKEOLOJİ DÜNYASINDANbildirileriyle bölgenin önemli kentlerinde gerçekleştirilenkazı ve yüzey araştırmalarına aitdeğerlendirmeler yapmışlardır. Prof. Dr. MehmetÖzsait’in başkanlığındaki birinci günün son oturumundaise Doç. Dr. Mehmet Özhanlı “RomaDönemi Kent Planlaması: Pisidia Antiokheiası”;Mustafa Akaslan, Doğan Demirci ve Özgür Perçin“Büyükgökçeli Kasabası Kaleburnu MevkiiBazilikal Planlı Kilise Kurtarma Kazısı” ve Yrd.Doç. Dr. Mustafa Büyükkolancı “Adada AntikKenti” başlıklı çalışmalarını sunmuşlardır.Sempozyumun ikinci gününde ise seramik,nümismatik, epigrafi ve ölü gömme adetleri gibidaha özel konularda sunumlar gerçekleştirilmiştir.Bu sunumlarda Pisidia Bölgesi’nin diğerarkeolojik bölgelerden çok da ayrı olmadığı,Anadolu’nun kültürel katmanlarının aynı biçimdePisidia Bölgesi sınırları içerisinde de yer aldığıortaya konmuştur.İkinci gün konuşmaları Yrd. Doç. Dr. MustafaBüyükkolancı başkanlığındaki Yrd. Doç. Dr.Hüseyin Metin’in “Pisidia’da Görkemli BirKent Kremna: Tarihi Coğrafya ve Araştırmalar”;Mustafa Akaslan, Doğan Demirci ve ÖzgürPerçin’in “Yılan Kıran Çeşmesi” sunumlarınınyapıldığı ilk oturumla başlamıştır. Doç. Dr. BilgeHürmüzlü başkanlığındaki ikinci oturumda iseölü gömme adetleri değerlendirilmiştir. AlimeÇankaya: “Bademli-Yuvalak Tümülüsü IşığındaPisidia Bölgesi’nin Hellenistik Dönem ÖncesiMezar Mimarisi”; Yrd. Doç. Dr. Fikret Özcan:“Pisidia Antiokheia’da Köpek Mezarları” veAraş. Gör. Düzgün Tarkan: “Kibyra Ölü GömmeGelenekleri ve Mezar Tipleri” konulu çalışmalarınısunmuşlardır. Yrd. Doç. Dr. F. ErayDökü başkanlığında gerçekleşen üçüncü oturumseramik teması üzerine gerçekleştirilmiştir.Yrd. Doç. Dr. Mehmet Kaşka, “Uylupınar YüzeyAraştırmasında Tespit Edilen Arkaik Seramikler”ve Dr. Murat Fırat: “Isparta Müzesi SeramikKolleksiyonu: Unguentaria” başlıklı çalışmalarındaaraştırmalarında elde ettikleri sonuçları paylaşmışlardır.İkinci günün Doç. Dr. A. Tolga Tekbaşkanlığındaki oturumda Doç. Dr. AbdurrahmanUzunarslan “Epigrafik ve Arkeolojik AraştırmalarIşığında Pisidia Antiokheia Kent Tarihineİlişkin Yeni Gözlemler”; Asuman C. Abuagla“Tymandos Antik Kentinden Beş Yeni MezarYazıtı” ve Gülcan Şaroğlu “Antiokheia’dakiAileler ve Senato Kariyerleri” adlı bildirilerindende anlaşıldığı üzere bölgedeki mevcutepigrafik verilerin yeniden değerlendirilmiş veyeni epigrafik veriler tanıtılmıştır. Yrd. Doç.Dr. Ayça Özcan’ın başkanlığındaki nümismatikSempozyum Katılımcılarıkonulu oturumda Doç. Dr. A. Tolga Tek: “IspartaMüzesi’nde Bulunan Bir Adada Madalyonu”;Arş. Gör. Hüseyin Köker: “Yeni Bir BronzKonana Sikkesi”; Hacer <strong>Sa</strong>ncaktar: “2012 YılıPisidia Antiokheia Kazısında Ele Geçen Sikkeler”konulu çalışmalarıyla araştırmalarında elde ettiklerison nümismatik verileri paylaşmışlardır. Yrd.Doç. Dr. Fikret Özcan’ın başkanlık ettiği sempozyumunson oturumu ise Yrd. Doç. Dr. A. OğuzAlp “Aksu-Zindan Mağarası Kutsal AlanınınRestitüsyonu”; Arş. Gör. Mesut C. Kaya “KibyraStadionu” ve Öğr. Gör. Seyhan Akgül Özarslan“Pisidia Antiokheiası Augustus Tapınağı MimariBezemeleri” adlı çalışmalarının anlatıldığı mimaritemalı bir oturumdur.Sempozyumda oturumlardan sonra gerçekleştirilenve genel bir değerlendirme niteliğindekitartışma bölümünde ise bölgenin seramik üretimpotansiyeli ve yerel üretim olanakları konusuhayli ilgi çekmiş ve araştırmacılar konuyla ilgiligörüşlerini paylaşmışlardır.T. C. Süleyman Demirel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü, <strong>Sa</strong>ğlık,Kültür ve Spor Dairesi Başkanlığı ArkeolojiKulübü ve Arkeoloji Uygulama ve AraştırmaMerkezi ortaklığında gerçekleştirilen bu sempozyumundaha geniş bir katılımla uluslararası olarak2014 yılı içerisinde gerçekleştirilmesi planlanmaktadır.Ayça Özcan - Murat FıratAssos – Internationales Kolloquium 20122006 yılından itibaren Çanakkale Onsekiz MartÜniversitesi, Arkeoloji Bölümü öğretim üyelerindenProf. Dr. Nurettin Arslan başkanlığında yürütülenAssos kazılarında elde edilen yeni sonuçların,Troas Bölgesi’ndeki diğer yerleşimlerle karşılaştırmalıolarak anlatıldığı kolokyum 15-17 Kasım2012 tarihleri arasında Almanya’nın Cottbus kentindeBranderburgische Technische Universitaet ev sahipliğindegerçekleştirildi. Açılış konuşmasını ÜniversiteTÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong> 19


ARKEOLOJİ DÜNYASINDANrektörü Prof. Dr. W. C. Zimmerli’nin yaptığı kolokyumdaalanda çalışan, farklı ülke ve üniversitelerdenbilim insanları arasında verimli bir bilgi alışverişigerçekleştirildi. Organizasyonunu Haiko Türk’ün üstlendiğitoplantıya Almanya ve Türkiye’nin yanı sıraAmerika’dan da bilim insanları katıldı.Troas Bölgesi’nin güney kıyılarında yer alan Assoskenti diğer arkeolojik bulgularının yanı sıra kendineözgü malzemesi ve farklı bölgelerden etkileşimlersergileyen anıtsal mimarisi ile de öne çıkar. Gerekkent içinde gerekse mezarlıklarda elde edilen sayısızbuluntularla temsil edilen Arkaik Dönem’den RomaDönemi sonlarına dek devam eden yerleşimin, tümbölge için önem taşıyan güçlü Bizans Dönemi vardır.Kolokyumun ilk günü Prof. Dr. Nurettin Arslan veProf. Dr. Klaus Rheidt tarafından yapılan ve AssosKazılarının son yıllarını özetleyen birer giriş konuşmasıile başlamıştır. Ardından Haiko Türk tarafından“hoch hinaus – Befestigungsanlagen von Assos”konulu bildiri sunulmuştur. Assos surlarına yeni bakışaçısı getirilen konuşmada aynı zamanda hazırlanmaktaolan detaylı kent planı üzerinde durulmuş ve surlarıngeçtiği rotaya ilişkin öneriler getirilmiştir. Bir sonrakikonuşma Dr. B. A. Polat Becks tarafından “Befestigtearchaische und klassische Höhensiedlungen imUmfeld von Assos: Lamponeia und Topçakıllar” başlığıile anlatılmıştır. Güney Troas’taki Lamponeiaantik kenti ve onun yakınlarında yeni keşfedilerek ilkkez bilim dünyasına tanıtılan Topçakıllar yerleşmesiarasındaki bağlantılar kent plancılık ve sur sistemleriaçısından değerlendirilmiştir. Günün 3. konuşması Dr.K. Müller “Die Akropolis von Assos” ile Akropolisüzerinde yer alan tapınak harici diğer yapı kalıntıları,muhtemel işlevleri ve tarihlenmeleri ile Akropolis’inyayılım alanı gibi konular üzerine idi. Günün sonsunumu, aynı zamanda akşam konferansı niteliği taşıyan,Prof. Dr. B.D. Westcoat tarafından “The Templeof Athena at Assos” başlığıyla verilen sunum olmuştur.Bu konuşmasında Prof. Westcoat Athena tapınağınınmimarisi ve heykeltıraşisinde izlenebilen bölgelerüstü etkileşimler, ikonografik program ve mimariyeyansımasını irdelemiştir.Sempozyumun ikinci gününün ilk konuşmacısı“Vorlaeufige Ergebnisse der Grabungen in der Agora”başlığıyla Prof. Dr. Nurettin Arslan’dı. Prof. Arslankonuşmasında son dönem kazılarındaki bulgular ışığındaagoranın tarihlenmesi, erken evresi ve agoracivarındaki diğer yapıların agora ile ilişkisini anlatmıştır.Bir sonraki konuşmacı C. Bakan “HellenisticDeposits from Assos: Pottery and Chronology” sunumunda,çeşitli sondajlarda bulunan Hellenistik keramiklerve kronolojisini değerlendirmiştir. O. Koçyiğit“Early Layers within Living Quarter in the Southwest-City of Assos” başlıklı konusunda Assos’un güneybatıaşağı şehrini keramikler ışığında değerlendirmiştir.Dr. E. M. Kasubke ve Prof. Dr. K. Rheidt’ın ortak bildirileri“Neue Beobachtungen zur Stadtentwicklung– Der Stadtsurvey”, Assos’ta son yıllarda yürütülmekteolan kent içi intensiv yüzey araştırmasınınsonuçları değerlendirildi. Bunu yaparken alanlara görekeramik dağılımı, yeni bulgular ışığında mimari konseptlergibi konulara değinilmiştir. Günün bir diğerkonuşmacısı Prof. Dr. R. Stupperich “Forschungenin der Westnekropole von Assos” başlıklı konuşmasındaProf. Dr. Ü. Serdaroğlu başkanlığında yürütülenNekropolis çalışmaları ve sonuçları hakkında bilgivermiştir. Bir sonraki konuşmacı Prof. Dr. N. Arslan“Blick auf einige neu ausgegrabene Graeber in derWestnekropole” adlı bildirisinde kendi kazıları sırasındaaçığa çıkartılan ve farklı buluntu topluluğu iledikkati çeken mezarları değerlendirmiştir. Günün sonkonuşmacısı Dr. A. Matthai “Die bauliche Entwicklungder Stadt Aterneus” konuşmasında, Kaikos vadisi yerleşimlerinden,özellikle Assos Tyranları Eubolos veHermeias ile adı anılan kentte yapılan yüzey araştırmalarınınmimari sonuçlarını derlemiştir.Sempozyumun üçüncü ve son gününde ilk konuşmacıProf. Dr. A. Külzer “Strassenverbindungen im ThemaAsia” başlığı altında Anadolu’daki Bizans dönemiyolları ve yol güzergâhlarını anlatmıştır. Bunu yaparkenözellikle Troas bağlantıları üzerinde durmuştur. 2.ve 3. konuşmalar Dr. B. Böhlendorf Arslan tarafından20 TÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong>


ARKEOLOJİ DÜNYASINDANyapılmıştır. İlki “Assos in byzantinischer Zeit: vorlaufigeBetrachtung augewaehlter Komplexe in derantiken Stadt und die Ayazma Kirche” başlığıylaAssos kazısı kapsamında yapılan ve özellikle baştaAyazma olmak üzere kentin kiliselerine yoğunlaşançalışmalarını anlatmıştır. 2. sunumu ise birkaç yıldırkendisi tarafından Assos civarında yapılan yüzey araştırmalarınınön sonuçlarının bir derlemesi niteliğindeydi“Das Umland von Assos in byzantinischer Zeit”başlığını taşıyordu. Bu sunumun ardından kapanıştartışması ile kolokyum sona ermiştir.Ayça Polat-Becksİzmir İli Kazı Başkanları Toplantısı -01 Eylül 2012 - Nif Dağı Kazı Evi01 Eylül 2012 Cumartesi günü, İzmir Valiliği desteğinde,Nif Dağı Kazı Evi’nde İzmir İli KazıBaşkanları Toplantısı tertiplendi. 15 Kazı Başkanı ile2 Kazı Başkan Vekili yanı sıra, İzmir Vali YardımcısıHalûk Tunçsu; Kültür Varlıkları ve Müzeler GenelMüdürlüğü Kazılar Dairesi Başkan Vekili KöksalÖzköklü; İzmir İl Kültür ve Turizm MüdürüAbdülaziz Ediz; İzmir İl Özel İdaresi Kültür-Turizmve Spor Dairesi Başkanı Celal Temiz; ayrıca ŞubeMüdürleri; Müze Müdürleri, Müdür Yardımcıları veÇalışanları; Bakanlık Temsilcileri; Öğretim Üyelerive Öğrencilerden oluşan, yaklaşık seksen kişininkatıldığı günübirlik toplantı, sabah saat 10.00’dabaşladı.Nif Dağı Kazısı Başkanı Prof. Dr. Elif Tül Tulunay’ınkonukları selamlamasından sonra, İzmir İl Kültürve Turizm Müdürü Abdülaziz Ediz ve İzmir ValiYardımcısı Halûk Tunçsu’nun yaptığı açılış konuşmalarınınardından, Kazı Başkanı tarafından, NifDağı Araştırma ve Kazı Projesi kapsamında, gerçekleştirilençalışmalarla ilgili bir değerlendirme veİzmir İli Kazı Başkanları Toplantısı KatılımcılarındanBir GrupKatılımcılar Bir Sunum İzlerkenileriye yönelik düşünceler sunuldu. Sonrasında, NifDağı Karamattepe ve Başpınar Kazı Alanları, Ekipuzmanlarından, Prof. Dr. Elif Tül Tulunay, Prof. Dr.Asnu Bilban Yalçın, Prof. Dr. Üzlifat Özgümüş, Prof.Dr. Ayla Sevim Erol, Dr. Müjde Peker ve Dr. DanişBaykan eşliğinde katılımcılara gezdirildi.Öğleden sonra, kazı başkanları, sempozyum düzeninde,üç oturum halinde, yerleşim isimlerinin transliterasyonunagöre alfabetik sıralamayla, 15’er dakikalıksunumlar yaptılar:Prof. Dr. Üzlifat Özgümüş başkanlığındaki ilk oturumda,Yrd. Doç. Dr. Mustafa Büyükkolancı “2011-2012 yılları Ayasuluk Tepesi ve St. Jean Kilisesi Kazıve Onarım Çalışmaları”; Doç. Dr. Vasıf Şahoğlu,“Çeşme-Bağlararası 2011-12 Yılı Kazıları”; Yrd. Doç.Dr. Özlem Vapur, “Ephesos-Efes 2012”; Doç. Dr.Ayşegül Akalın Orbay, “Erythrai”; Prof. Dr. NuranŞahin, “Klaros-2012”; Prof. Dr. Asnu Bilban Yalçınbaşkanlığındaki ikinci oturumda Prof.Dr. Yaşar Ersoy,“Urla-Klazomenai”; (Prof.Dr. Antonio La Marca,toplantıdan erken ayrıldığı için Kyme sunumu yapılamadı);Prof. Dr. Hayat Erkanal, “Liman Tepe 1992-2012 Kazıları”; Doç. Dr. Serdar Aybek, “MetropolisKazısı-2012”; Dr. Güler Ateş, “Pergamon: 2011 ve2012 Yılı Çalışmaları”; Prof. Dr. Ömer Özyiğit,“Phokaia Kazıları 2011 Yılı Çalışmaları”; Prof. Dr.Ayla Sevim Erol başkanlığındaki üçüncü ve son oturumda,Prof. Dr. Meral Akurgal, “Bayraklı/Smyrna2011 Çalışmaları”; Yrd. Doç. Dr. Akın Ersoy, “SmyrnaAntik Kenti”; Prof. Dr. Musa Kadıoğlu, “TeosArkeoloji Projesi 2010-2012”; Doç. Dr. Özlem Çevik,“Kemalpaşa-Ulucak Höyük Kazıları” ve Yrd. Doç.Dr. Zafer Derin, “Yeşilova Höyüğü” sunumlarıyla,hem kazılarını değerlendirdiler hem de sorunlarınıdile getirdiler, çözüm önerileri sundular. Katılımcılariçin çok yararlı geçen toplantıda, İzmir’deki kazılararasında iletişim kurulması, ortak çalışmalar ve değerlendirmelersağlanması dileğinde bulunuldu.Akşam saatlerine dek süren faaliyet, İzmir İl Kültürve Turizm Müdürü Abdülaziz Ediz’in kapanışTÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong> 21


konuşmasının ardından, Arkeoloji Öğrencisi “AliDemirtaş ve İsimsiz Grubu”nun Müzik Dinletisi ilesona erdi.Toplantının, 01 Eylül 2006’da başlayan Nif DağıKazısının altıncı yıldönümüne denk gelmesi deanlamlı ve güzel bir rastlantı olmuştur. Bu bilimseletkinliğimize özveriyle emek veren herkese ve tümkatılımcılara, Nif Dağı 2012 Kazı Ekibi adına içtenteşekkürlerimi tekrarlarım.ARKEOLOJİ DÜNYASINDANElif Tül TulunayAvrupa’da Farkındalık Yaratan KorumaÖrgütü Europa Nostra ve 2012 Ödül TöreniEuropa Nostra (EN), Avrupa çapında 50 ülkeden250 sivil toplum kuruluşunu birleştiren uluslararasıkültürel miras koruma örgütleri federasyonudur. Bukuruluşlar aracılığıyla Avrupa’da milyonlarca kültürelmiras dostunu temsil etmektedir.1963 yılında Avrupa Konseyi çevresinde kurulanEN, 1991 yılında Uluslararası Şatolar Birliği ile birleşmiş,1998 yılında Avrupa Komisyonu tarafındankoruma alanında, Avrupa’nın şemsiye örgütü olarakkabul edilmiş, 2002 yılından beri -1978’den beri tümAvrupa ülkeleri çapında sürdürdüğü- ödüllendirmesistemi yürütücülüğü, bu ödüllere ek olarak AvrupaKomisyonu kararıyla Avrupa Birliği Kültürel MirasKoruma Ödülleri yürütücülüğü görevi ile güçlendirilmiştir.8-12 Haziran 2010 tarihleri arasında düzenlenenEN Genel Kurulu sırasında İspanyol tenor PlacidoDomingo federasyon başkanı olarak seçilmiştir.Avrupa Birliği Kültürel Miras Koruma Ödül Töreni,kural olarak, Avrupa Komisyonu’nun Kültür İşleriile görevli komiserinin katılımıyla yapılmaktadır.Örgütün birkaç kategoride dağıttığı ödüller arasındabugüne kadar Türkiye’den de aday gösterilen kişi vekuruluşlar ödül kazanmışlardır.EN’nın merkezi Hollanda’nın Lahey kentinde olup,EN genel kurulları, kongreleri, forumları ve ödültörenleri, her yıl misafir olunan farklı bir ülkenin enönde gelen salonlarında yapılmaktadır. Örneğin 2010yılında Kültür Başkenti olması nedeniyle İstanbul’dayapılan organizasyonun açılış töreni, Aya İrini’degeniş bir katılımla yapılmış bu arada farklı mekanlardaçok sayıda sergi ve gezi gerçekleşmiştir.EN, her yıl genel kurul, ödül törenleri ve Bilim Kuruluçalışmaları ile ilgili olarak, European Cultural HeritageReview, European Union Prize for Cultural Heritage,EN Scientific Bulletin ve EN Annual Congress adlısüreli yayınları yayınlamaktadır.AB AvrupaKomisyonu EN2012 AvrupaMirasıÖdül TöreniAB KültürelMiras EN ÖdülüAvrupa Komisyonu’nun kültür programı kapsamındaAvrupa Konseyi ve Europa Nostra’nın 2002’denberi yürüttüğü Avrupa Birliği Kültürel Miras Ödülü/Europa Nostra Ödülleri, Avrupa’nın kültürel mirasçeşitliliği arasında binaların restorasyonu, yeni kullanımlaradönüşümü, kırsal ve kentsel iyileştirmeler,arkeolojik alan değerlendirmeleri ve sanat koleksiyonlarınınbakım ve korunması, araştırmalar, olağanüstühizmet veren kişi ve kurumlar 2008’den itibaren deeğitim alanında başarılı örnekleri ödüllendirmektedir.Bu ödüller, Avrupa ülkelerindeki koruma uygulamalarındayüksek standartları ve yüksek kalitede işçilikleridesteklemeyi ve kültürel miras konusunda sınır ötesideğişimleri hızlandırmayı, başarılı uygulama örneklerininortaya çıkarılması ve duyurulmasını sağlamayaçalışır. Bu alandaki girişimleri desteklemeyi, teşvik22 TÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong>


ARKEOLOJİ DÜNYASINDANetmeyi, doğru güzel uygulamaları göstermeyi, mevcutyasa ve yönetmeliklerin uygulamasını sağlamayı, yanlışkarar ve uygulamaları ise önleyerek, eksikliklerigidermeye çalışır. Bu ödül ayrıca Avrupa’da kültürelmiras koruma alanındaki çabaların ve projelerin arttırılmasınıamaçlar.Avrupa kültürel miras konusundaki başarılı örneklerdört kategoride ödüllendirilir:1. Kategori: KorumaAşağıda belirtilen alanlarda kültürel mirasın korunmasıve değerinin arttırılmasında olağanüstü başarı:• Kırsal veya kentsel yerleşimde tek bina veya binagrupları.• Endüstriyel ve mühendislik yapıları ve alanları.• Kültüler alanlar: Tarihi park ve bahçeler, dahageniş tasarlanmış alanlar, veya kültürel, çevreselve/veya tarımsal açıdan önemli alanlar.• Arkeolojik alanlar, sualtı arkeolojik alanlar dahil.• <strong>Sa</strong>nat koleksiyonları: <strong>Sa</strong>natsal ve tarihi değeri olanveya eski sanat eseri koleksiyonları.2. Kategori: AraştırmaBirinci kategoride belirtilmiş tüm alanlarda Avrupa’dakültürel mirasın korunması ve değerinin arttırılmasındaelle tutulur etkiler yaratan tüm olağanüstü araştırmalar.3. Kategori: Kişi ve Kurumlarda OlağanüstüHizmetUzun dönemli katkıları ile kültürel mirasın koruma vedeğer artırımı konusunda (birinci kategoride belirtilmişalanlar ile ilgili) etkili olmuş tüm kişi ve kurumlaraaçıktır. Bu kişi ve kurumların Avrupa kültürelmirası ile ilgili konularda faaliyet göstermiş olmalarıgerekmektedir.4. Kategori: Eğitim, Kısa Süreli Eğitim, BilinçlendirmeMiras eğitimi konusunda öne çıkan girişimler, kültürelmirasın korunması konusunda eğitim projeleri ve kültürelmiras konusundaki bilincin arttırılmasına yönelikprogramlar.Avrupa Birliği Kültürel Miras / EN Ödülleri için ikikademeden oluşmaktadır. En fazla altı yarışmacıya10 000 € para ödülünü içeren bir ödül verilmektedir.En fazla 25 yarışmacı ise, bir madalya ile ödüllendirilmektedir.Ayrıca bazı projelere de Takdir Mektubugönderilmektedir.2012 yılı EN ödülleri, AB ülkelerinden gelen 4farklı kategoride toplam 226 dosya, daha önce büyükjüriler arasında yapılan ön seçimle elenmiştir. 2012yılında 15 ülkeden 28 proje ödüle layık görülmüştür.EN Yerel Ödül Töreni SergisiTürkiye’den de bu yıl biri koruma, diğeri üstünhizmet kategorisinde olmak üzere iki proje, başarılıbulunarak, Portekiz’deki büyük ödül törenine davetedilmiştir. Ayrıca Türkiye’den iki projeye de takdirmektubu gönderilmesine karar verilmiştir.EN’nın onuncu dönem ödül töreni, 1 Haziran 2012tarihinde Lizbon’da UNESCO’nun Dünya KültürMirası Listesi’ne aldığı Jerenimos Manastırı’ndayapıldı. Avrupa’da kültür mirasının korunmasına dairtecrübeler ve örnekler ile ilgili çeşitli uzmanlarınkonuşmalarının seçilip davet edilen projelerin sunumlarıfarklı salonlarda müellifleri tarafından yapılaraktartışmaya açıldı. Portekiz’de koruma altına alınanörnek projelerin tanıtı yerlerinde yapıldı.Asturia Prens, Prensesi, Portekiz Cumhurbaşkanı,Portekiz Kültür Bakanı’nın yanı sıra çok sayıda seçkindavetlilerin olduğu törende; Avrupa KomisyonuEğitim, Kültür Çokdillilik, Spor, Basın ve Gençlik’tenSorumlu Bakanı Androulla Vassiliou, EN Başkanıünlü Soprano Placido Domingo başarılı projelereödüllerini verdiler. Bu kategorilerde seçilenler arasında6 projeye de, büyük ödül verildi. Tören ayrıcabirçok kanalda canlı gösterildi. Uluslararası basındageniş yer buldu.Türkiye’de üç yıl önce kurulan EN Bizim AvrupaDerneği’nde Lizbon’da 2012 yılında ödül alanlarıntanıtım toplantısı, geleneksel Yerel Ödül Töreni çerçevesinde6 Ekim 2012 tarihinde, İTÜ MimarlıkFakültesi’nde yapıldı. Türkiye’den kazanan projelerinsergilendiği fotoğraf sergisinin açılışındansonra; EN Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı NuranZeren Gülersoy, EN Yönetim Kurulu Üyesi PietJaspaert, EN Koruma Kategorisi Jüri Üyesi ZeynepAhunbay ve EN Araştırma Kategorisi Jüri Üyesi IşıkAydemir konuşmalarını yaptılar. Ödül alan projeler;1. Kategoride (Koruma) Milet İlyas Bey Külliyesive 3. Kategoride (Üstün Hizmet Kategorisi) AllianoiGirişimi ve Dr. Ahmet Yaraş’ın sunumları yapıldı.EN’nın 50. yılı toplantısı 13-17 Haziran <strong>2013</strong>’deAtina’da yapılacak. Özellikle tercih edilen Atina’yaTÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong> 23


KAZI-ARAŞTIRMAdaha çok projenin gönderilmesi konusunda duyurularyapıldı.EN, Örneğin Gücü perspektifinde, doğru ve güzeluygulama örneklerini yaygınlaştırmak, teşvik etmek,öne çıkarmak amacıyla her yıl başarılı projeleri kişive kurumları ödüllendirmektedir. Özellikle restorasyonaönem verilen bu dönemde daha başarılı ve doğruuygulamaların Türkiye’de olabilmesi için Avrupa’dakiçağdaş uygulamaların takip edilmesi ve bu tür uluslararasıkurumların bazı uyarılarının dikkate alınmasıgerekir. Çünkü kültür mirasımızın gerçek anlamdakorunması, değerlendirilmesi ancak tecrübe edilmişçağdaş uygulamalarla gerçekleşebilir.Ahmet YaraşKazı-AraştırmaAşıklı Höyük Sonuçları – 2012Orta Anadolu Platosu’nun neolitikleşme sürecine ilişkinher geçen yıl yeni ve şaşırtıcı bulgulara ulaşılanAşıklı’da, 20 yılı aşkın süredir devam edilen kazılardaMÖ 9. ve 8. bin yıl tarihöncesi topluluğununyaşam biçimini, yaklaşık 1000 yıllık süre içindekideğişimini, toplumsal yapısını ve organizasyonunuanlamak ve açıklamak amacıyla çalışmalara devamedilmektedir. 2012 yılı çalışmaları, uluslararası birekiple çeşitli uzman ve araştırmacıların katıldığı birekiple MÖ 9. bin yıl ve 9. bin yıldan 8. bin yıla geçişdöneminin anlaşılmasına yönelik olarak çeşitli binalardave açık alanlarda sürdürülmüştür.MÖ 9. bin yıla tarihlenen 4. tabaka, Aşıklı’nın ilkyerleşiklerinin yaşam alanıdır. Bu alanda yarı oval/yuvarlak planlı üç bina ve dörtgenimsi planlı bir başkabina bulunur. Binalar birbirlerine bağımsız olarakkonumlandırılmış ve kısmen toprağa yarı-gömük olarakinşa edilmiştir. Binaların yanı sıra çok işlevlifaaliyet alanı olarak kullanılmış olan büyük bir açıkalan vardır ve 100 m²’lik çalışma alanının büyük birkısmını kaplar. Gündelik faaliyetler, ortak açık alanlardasürdürülmüştür. İçerisinde çok çeşitli aktiviteyibarındıran açık alanın tabanı sıkıştırılmış topraktandır.Ortaya çıkartılan buluntuların değerlendirilmesi veyapılan iz analizi çalışmaları sonucunda, bu alanda,hayvan kesimi, deri işleme, obsidyen işçiliği, çitlembikişleme, sepet yapımı ve çeşitli pişirme aktiviteleriningerçekleştirildiği anlaşılmıştır.Birbirinden bağımsız olarak konumlandırılmış yuvarlak/ovalplanlı binalar, MÖ 8. bin yılda yerini dörtgenplanlı binalara bırakır. Bu binalar bitişik olarak kümelerhalinde inşa edilmiştir ve birbirlerinden sokaklarlaayrılır. 9. bin yılda geniş açık alanlarda gerçekleştirilengünlük aktiviteler, 8. bin yılda çoğunlukladam üzerlerine ve bina içlerine taşınır. Yuvarlak ayrıbinalar ve etrafındaki açık alanlardan, dörtgen planlıkerpiç evlerden oluşan, sıkışık yerleşme dokusunageçiş, ani olmayan yavaş bir süreçte yaşanmıştır. Busüreci ise Tabaka 3 yansıtır.2012 sezonunda gerek geçiş tabakalarının gerekse binaiçi - bina dışı faaliyetlerin anlaşılmasına dair önemlisonuçlar elde edilmiştir. 4 GH derinlik açmasında yeralan bir bina, oval/yuvarlak planlıdır. Binanın tabanında,batı duvarına yakın yerde, pişmemiş kilden ovalbiçimli bir kil tabla yer alır. Bu tabla şekil verildiktensonra kil ile tekrar doldurularak platform benzeri biröğeye dönüştürülmüştür. Tablanın hemen güneyinde,kemikten yapılmış bir kaşık/spatula bulunmuştur.Hemen doğusunda ise bir üst öğütme taşı, çevresindeiki adet el taşı, batısında ise ters konmuş bir sepetbulunmuştur. Binanın ortasında ise dörtgen planlı,Aşıklı – M.Ö. 8. Bin Yıla Geçiş Sürecinde Yer Alan Bina 1Aşıklı – Bina 1 İçerisinde BulunmuşOlan Kemik Kaşık/Spatula24 TÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong>


KAZI-ARAŞTIRMAalınmıştır. Bu çatı büyük oranda vandalist eylemleride önleyecek niteliktedir.Düver – 1 nolu Basamaklı Kaya SunağıAçma IVBeklenmedik buluntuları ile kazının en önemli açmasıdır.Bağımsız, basamakları kayadan oyulmuş birkaya sunağı ve yine kayadan oyulmuş, oturur vaziyettekiana tanrıçayı betimleyen kült heykeli, bu heykeliniçinde bulunduğu kaya cellası ve cellanın hemenbitişiğindeki daha büyük ikinci bir kaya sunağı ile birdinsel kompleksi içerir.Açma VYarım Ada’yı, bağlandığı kara parçasından ayıran, enbüyüğü 70 cm toplama taşlardan inşa edilmiş duvarüzerinde olası giriş kapısını tespite yönelik olarakaçılmıştır. Yaklaşık 1.60 m kalınlığındaki bu duvar,projenin önceki yıllarında hava foğraflarıyla tespitedilmişti.Yarım Ada’da geçmişin yoğun kaçak kazıları ayrıntılıstratigrafik çalışmalara izin vermemiştir. İlk kurtarmakazısı mimari terrakottalarla ilişkili yapılarbağlamında, ne Yarım Ada’nın, ne bölgenin, ne deAnadolu’nun mimarlık tarihine beklenen katkıyı sunmaz.Ama din tarihine katkıları kuşkusuz büyükolacaktır. Tespit ettiğimiz arkeolojik buluntuları destekleyecekbir yazıt ya da arkeolojinin doğrulayabileceğibir antik kaynaktan mahrum olan Yarım Ada’nınhenüz yeni bulunan maddi kalıntılarının ikonografikçözümlemesi, tarihlenlenmesi, kimliklendirilmesi içinçalışmalarımıza başlamış bulunmaktayız.II- Koruma ÇalışmalarıKorumanın kazmaktan daha önemli olduğu düşüncesiylekaya işçilikleri sergileyen önemli buluntular,Burdur’un çetin ikliminden korunmaları amacıylabir çatı altına alınmışlardır. Burdur Müzesi çalışanlarınınemekleriyle geçici olarak inşa edilen yaklaşık70 m 2 ’lik ahşap karkas üzerine saç levhalı bir çatıvasıtasıyla olası tüm doğal tahriplere karşı önlemKaynakçaKahya, T.2012a “Research Project on the Settlement History ofDüver”, Internationales Kibyratis-Symposium.Zwischen den Kulturen: die antike Kibyratis undihre Nachbarn (4.-6. Oktober 2012) Wien. (BasılmamışBildiri)2012b2012c2012d2012e“Rock-cut tombs at Düver-Peninsula: An EarlyExample from Pisidia and Remarks on CulturalInteractions”, Adalya XV: 13-32“Pisidia Arkaik Dönem Pişmiş Toprak Çatı ElemanlarıÜzerine Bazı Gözlemler”, UluslararasıGenç Bilimciler Buluşması I: Anadolu AkdeniziSempozyumu (04-07 Kasım 2009) İstanbul:175-194“Düver Yerleşim Tarihi Araştırmaları 2011/Surveysin the Settlement History of Düver in 2011”,Anmed 10: 148-153.Düver Pişmiş Toprak Mimari Kaplama Levhalarıve Çatı Elemanları, İstanbul Üniversitesi SosyalBilimler Enstitüsü Doktora Tezi, İstanbul (Yayınaşamasında).2011 “Düver Yerleşim Tarihi Araştırmaları 2010/Surveysin the Settlement History of Düver in 2010”,Anmed 9: 219-223.Hasan Ali Ekinci – Tarkan KahyaTekirdağ Ganos DağıArkeolojik Yüzey Araştırması – 2012Kutsal Ganos Dağı ve çevre yerleşimlerinin araştırılmasınınhedeflendiği ve bu yıl beşinci çalışmayılını gerçekleştirdiğimiz “Tekirdağ Ganos DağıAraştırmaları”, T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı’nınizni ile, Mimar Sinan Güzel <strong>Sa</strong>natlar ÜniversitesiArkeoloji Bölümü öğretim üyeleri ve öğrencilerindenoluşan 9 kişilik bir ekiple 03.09.2012-14.09.2012tarihleri arasında Tekirdağ İli Merkez ve Şarköyİlçeleri’nde yürütülmüştür.Bu yılki araştırmamız Şarköy çevresi ile bölgeninkuzeyinde, Tekirdağ-İstanbul Karayolu çevresindekiMerkez İlçe’ye bağlı köylerde yoğunlaştırılmıştır.Araştırmalarımız sırasında, Bulgur, Naip, Mermer,Yeniköy, Avşar, Işıklar, Araphacı, Tatarlı, YukarıKılıçlı, Aşağı Kılıçlı, Nusratlı, İshaklı, Karahisarlı,Şarköy, Mürefte, Kocaali, Gölcük, Mursallı,Kızılcaterzi, Yayaköy, Tepeköy, Çengelli Köyleri veçevreleri incelenmiştir. 38 farklı alanda tespitler yapılmışve yerleşimden tekil buluntuya dek çok çeşitlikültür varlığı belgelenmiştir.TÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong> 27


KAZI-ARAŞTIRMAakla getirmektedir. Ancak bunu kanıtlayacak ve alanınniteliğini anlamamıza yarayacak yeterli arkeolojikbuluntu elde edilememiştir.Ganos – Şarköy Sufunya Kalesi <strong>Sa</strong>vunma Duvarıüzerinde bir takım yapı kalıntıları, temel taşları izlenebileniki yuvarlak planlı kule? ve arazi eğrisinitakip ederek tepeye doğru kıvrılarak yükselen bir sur?duvarı bulunmaktadır. Duvarı işçiliği ve kalınlığı birsavunma duvarını akla getirmekte ve Ksenophon’unAnabasis’i gibi MÖ 4. yy yazılı kaynaklarında sözedilen Propontis kıyısı Trak kalelerinden biri olduğunudüşündürmektedir. Yüzey bulguları arasındaPrehistorik Devir (Tunç Devri?) seramikleri, çoksayıda nitelikli Roma Devri sigillataları ile yakınbölgede Troia VI tabakalarından da bilinen gri seramikler(Grey Ware) yoğunlukla ele geçmiştir. DemirÇağı’ndan başlayarak üretimleri bölgede yaygın olanbu gri seramiklerin bazılarının Hellenistik ve RomaDevirlerine tarihlendirilebileceğini düşünmekteyiz.Şarköy Bölgesi’nin diğer önemli bir kutsal alanı olanDolucatepe/Kocatepe Apollon kutsal alanının eteklerindekialanlarda ve çevre tepelerde de araştırmalaryapılmıştır. Dolucatepe’den en yakın liman yerleşmesiolan Eriklice (Herakleia) sahiline ulaşan yollar veDolucatepe ile Çengelköy arasındaki tepeler incelenmiş,sahil ve kutsal alan ilişkileri anlaşılmaya çalışılmıştır.Bu alanlarda dere yatakları vadiler yaparakdenize ulaşmakta ve araziyi yararak bölmektedir. Buyüzden arazinin bu kısmı günümüzde de olduğu gibiyerleşmeler için çok elverişli değildir.Naip Köyü Manastır Mevkii de (Manastır Kayalık)konumu ve arazi şekli bakımından bir kutsal alanı çağrıştıranbir alandır. Naip Tümülüsü yakınında yer alanve denize hakim konumdaki tepede doğal kaya oluşumlarıbulunmaktadır. Doğal kaya oluşumları vadiyatağının karşısındaki tepelerde de kısmen devametmektedir. Tepe eteklerinde 18x21.80 m ölçülerindemoloz taş örgü duvarları olan yapı kalıntısı yeralmaktadır. Yapının duvar örgüsü bir Geç Antik Deviryapısı olduğunu göstermektedir. Alanın çevreye hakimyüksek bir tepe üzerinde oluşu ve doğal taş oluşumlarıgörünüm bakımından daha önceki yıllarda PalamutKöyü’nde ya da Yazır İzkayalar Mevkii’lerinde saptadığımızbir kutsal alanı ya da bir gözetleme yeriniAntik Yol?:Araştırmamız sırasında Şarköy Çengelli Köyü’nünçıkışında, kutsal alan Dolucatepe’nin alt eteklerindebir kısmı kalmış yol kalıntısına rastlanmıştır. Buyol kalıntısı yaklaşık olarak 1.30 m genişliktedir ve32 m’lik kısmı izlenebilmektedir. Geçen yıllardaDolucatepe’nin sahilinde yer alan Eriklice’de küçükbir liman yerleşmesine ait olabilecek kalıntılar saptanmıştıve buradan Dolucatepe kutsal alanına ulaşanyollar olabileceği düşünülmüştü. Bu yol belki deEriklice’yi tam tepesindeki kutsal alan Dolucatepe’yebağlayan prosesyon yolunun? bir parçası olabilir.Ancak bir kısmı kalabilmiş bu yolun çevresinde herhangibir antik kalıntıya rastlanmamıştır.Tekil Buluntular:Çeşitli yapılarda devşirme olarak kullanılan yada tekil olarak karşımıza çıkan mimari parça vs.oluşturduğu tekil buluntular arasında bölge genelindeBizans Devri’ne ait mimari parçalar çoğunluktadır.Bu yıl tespit edilen mermer mimari parçalar arasındaAraphacı, Avşar Köy ve Aşağı Kılıçlı Köyleri’ndekidibek taşları; Avşar Köy’de mermer sütun parçası,Aşağı Kılıçlı ve Yukarı Kılıçlı Köyleri arasında yolkenarına atılmış bir adet mermer Attik-İon sütunkaidesi; Aşağı Kılıçlı köy meydanında bir adet küçükAttik-İon mermer sütun kaidesi, bir adet mermer sütunparçası (daha sonradan harman taşı olarak kullanılmış),bir ev bahçesinde üzeri haç kabartmalı mermersütun; Karahisarlı Köy meydanında bir adet sütun parçası(daha sonradan harman taşı olarak kullanılmış)ve Nusratlı Köyü’nde bir ev duvarı dibinde mermersütun gövde parçası sayılabilir. Ayrıca Yayaköy EllezBağ Mevkii’nde bulunan ve köyde bir bahçe zeminindegömülü olarak korunmuş, bir tanesi bezemeli,Bizans Devri mermer mimari parçaları ile ŞarköyKızılcaterzi Kazanağzı Mevkii yakınındaki limanyerleşmesinin kesitinde bulunan Bizans Devri’ne aitbir çukur sikke ve Yeniköy Mermer Höyük’te elegeçen Roma Devri bronz sikkesi bu yıl tespit edilendiğer tekil buluntular arasında sayılabilir. ŞarköyBulgur Köyü Çakıllık Mevkii ve çevresindeki çeşitliarazilerde toprağa gömülü in situ halde tespit edilenpithosların da erzak pithos’u olarak kullanıldıklarıdüşünülmektedir.Yukarı Kılıçlı, Aşağı Kılıçlı ve Karahisarlı Köyleri’ndeköy içerisinde tespit edilen mermer mimari elemanlaryakınlarda antik yapıların olabileceğini düşündürmektedir.Ancak bu kalıntılar dışında, söz konusu köylerinyakın çevrelerindeki bazı tarlalarda tarafımızdanTÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong> 29


KAZI-ARAŞTIRMAGanos –ŞarköySufunya GriSeramikleriyapılan gözlemlerde henüz herhangi bir antik kalıntıyarastlanmamıştır.Naip Köyü Cevdet’in Meraları Mevkii, Naip ManastırMevkii, Naip Şevket’in <strong>Sa</strong>yalar Mevkii, Yayaköy EllezMevkii ve çevrelerinde bir kısmı Bizans Devri’nedayanan, bir kısmı ise 1930’lu yıllara kadar bölgedevarlığını sürdüren Rum yerleşmelerinin izlerini taşıyankilise ve manastır kalıntıları bölgede saptanantekil yapılar arasında sayılabilir.Bölgede her yıl olduğu gibi kaçak kazı ve tahribatınbüyük ölçüde devam ettiği görülmüştür. Geçen yıllardasaptadığımız, çok sayıda nitelikli Roma Devri sigillatalarınarastladığımız ve bölgenin iç kısımlarında yerGanos – Naip Cevdet’in Meralar MevkiiTahrip Edilen Kiliseye Ait Mimari Parçalaralan önemli bir Roma Devri yerleşimi olan MermerHöyük ile çevre arazileri, yakınında inşası süren NaipBarajı alanı içerisinde kalmaktadır ve yok olma tehlikesialtındadır.Naip Köyü Cevdet’in Meraları Mevkii’nde kaçakkazı ile tahrip edilmiş yapılar kompleksi saptanmıştır.Bu alanda yer alan apsisli bir kilisenin yıkıntılarıarasında, çevreye dağılmış halde çok sayıda freskparçası, kırık bir mermer sütun kaidesi, bezemeli mermermimari parçalar, pişmiş toprak döşeme tuğlasıparçaları, mermer kaplama levhalarına ait parçalarile olasılıkla devşirme olarak kullanılmış mermer birProkonnesos lahdi parçasına rastlanmıştır.Tekirdağ Merkez İlçe ve Şarköy İlçesi arasında kalanve güneyde Marmara Denizi, kuzeyde ise Tekirdağ-İstanbul Karayolu ile sınırlı olan araştırma bölgemizde2008 yılından beri sürdürdüğümüz çalışmalarda bölgeninbüyük ölçüde tarandığı anlaşılmıştır.Bu nedenle bu beş yıllık araştırmamızın sonuçlarınınbilimsel bir yayınla değerlendirilmesi planlanmış veyayın çalışmaları ivedilikle başlatılmıştır. Ancak önümüzdekiyıllarda imkanlarımız el verdiği takdirde,bölgenin en önemli olası kutsal alanı ve kale yerleşmeleriarasındaki Şarköy Sufunya Mevkii’nde detaylıçalışmaların yapılması planlanmaktadır.Zeynep Koçel ErdemKelenderis Kazıları – 2012Mersin’in Aydıncık İlçesindeki Kelenderis antikkentindeki 2012 yılı kazılarımız Ağustos ve Eylülaylarında yürütüldü. Bu yılki proje çerçevesinde,Agora Bazilikası’nın kuzeyinde ve atriumunda henüzkazılmamış veya yarım kalmış alanlarda, Romaİmparatorluk Çağı tapınağının kuzey ve batısında,30 TÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong>


KAZI-ARAŞTIRMAolası Nymphaion’da çalışıldı. Bunlara ek olarak, 2011kazıları raporunda Limonluk olarak adlandırdığımızKI 111 ana plan karesindeki çalışmalara devam edildi;antik kentin nekropollerindeki de temizlik sürdürüldü.2003 yılından beri kazısını yürüttüğümüz AgoraBazilikası’nda, yapının atriumunun kuzeyindeki kazılamamışalanda başlatılan çalışmalar sonunda, burada,zemini mozaik kaplı oldukça büyük bir salon ortayaçıkarıldı. Üzerindeki dolgunun ağırlığı yüzünden ortakısmı epeyce çökmüş olan mozaik zemin geometriksüslere sahiptir. Aynı zamanda yer yer antik onarımlarıngörüldüğü bu mozaikli salonun uzunca birsüre kullanılmış olduğu anlaşılmaktadır. Dikkatimiziçeken bir başka durum da, mozaiklerin süs ve yapımözellikleri, bunun bazilikanın MS 5-6. yy’lara tarihlediğimizmozaiklerine göre daha erken olduğudur.Bu salonun doğusundaki koridora bitişik olan ve2011 yılında ortaya çıkardığımız vaftiz havuzununiçindeki toprak dolgu da bu yıl tümüyle kaldırılarak,asıl zemine ulaşıldı. Havuzun zemininin de, diğerkısımları gibi, kalınca bir kireç sıvasıyla kaplı olduğugörüldü. Sıvanın bir bölümünü kaldırdığımız zaman,gri/siyah renkte ve oldukça iri ve kaba mozaik taşlarıyla(tesserae) kaplanmış asıl zemin ortaya çıktı.Önceki yıla ait raporumuzda da belirttiğimiz gibi, buhavuzun Bazilikaya göre daha erken ve olasılıkla birhamamın soğuk su havuzu (piscina) olduğunu düşünüyoruz.Belki de bu havuz ile bağlantılı olan ve bukompleksin kuzey dış duvarının gerisinde, biraz dahayüksek seviyedeki büyük bir kanal bu havuza temizsu taşımaktaydı. 2012 yılı kazıları sırasında kanalıniçinde yaptığımız temizlik sonunda bunun derinliğininneredeyse 1 m kadar olduğu anlaşıldı.Bazilika kuzeyinde yürüttüğümüz bu çalışmalardanbaşka, yapının batısında yer alan atriumunun zeminindede tesviyeler yapıldı. Bu sırada, Bazilikanınkuzey girişinin önünde, orta kısmı tahrip olmuşolan yeni bir zemin mozaiği daha açığa çıkarıldı.Atriumun kuzeyindeki salonunun mozaikleriylebenzer özelliklere sahip olan bu zemin mozaiğindenbaşka, atriumun diğer kısımlarındaki zeminler genelliklesıkıştırılmış toprak zeminlerdir. Atriumun merkezindeise, yassı kayrak taşlarıyla yapılmış bir taşlıkbulunmaktadır.2012 yılı kazıları sırasında Bazilikanın batısındakiRoma İmparatorluk Çağı tapınağının batısında vekuzeyinde yürüttüğümüz kazılar sırasında, bu yapıyaait sütun kaide, gövde ve başlıkları ortaya çıkarıldı. Bumalzeme dışında bulduğumuz ince bir sütun gövdesindeise, Roma İmparatoru I. Theodosius ve oğullarıArcadius ve Honorius’un yaptırdığı bir yapıya aityazıt yer almaktadır. Bu yazıtın olasılıkla imparatorunölüm tarihinden (MS 395) biraz öncesinde, belkiKelenderis – Atrium’un Kuzeyindeki <strong>Sa</strong>londe Honorius’un da 393 yılında Augustus olarak ilanedilmesinden sonra bu sütun üzerine kazındığı düşünülmektedir.Bu alanda ayrıca, ilk parçasını öncekikazı sezonunda bulduğumuz kireç taşından yapılmışbir kemerin yazıtlı baştaban (arşitrav) parçalarının birkaçını daha ortaya çıkardık.Agora alanındaki son çalışma yerimiz olan ve öncekiyıla ait raporumuzda bir nymphaion olma olasılığıüzerinde durduğumuz yapının havuzlarından birindeyürüttüğümüz kazılarda, yaklaşık 1.20 m derinliğeinildi. Bu seviyeye kadar herhangi bir zeminerastlamamış olmamız, bu yapının bir nymphaion olmaolasılığını kuşkulu duruma getirdi. Bu yapıyla ilgiliverileri <strong>2013</strong> yılında da araştıracağız.2012 yılı kazılarının diğer bir çalışma alanı olanKI 111 plankaresi, antik kentin Batı Nekropolü’nünyerleşim alanına en yakın noktasında bulunmaktadır.Burada geçen yıl 2 açmaya başlanmıştı. Bu yıl isebunlara komşu yeni açmalarda başlatılan çalışmalarda,zeminden yaklaşık 1 m derinlikten itibarenyeni duvarlar ortaya çıktı. Bunlardan açmanın batıkesitindeki duvarın önünde bir lahit ortaya çıktı.Kapağı yerinden kaymış olup, açmanın ortasındaydı.Açmanın güney kesitinde ise, olasılıkla bu lahdin birzamanlar üzerinde durduğu, olası bir mezar yapısıbulundu. Zemini düzgün bloklarla kaplanmış birpodyum şeklindeki bu yapının kuzeydoğu köşesindeyüksekliği 0.50 m kadar olan bir sütun tamburu in situolarak bulundu.Bir yatak (kline) şeklinde yapılmış olan lahit kapağınınüzerinde yarı uzanmış durumda mezar sahibi ve karısıbetimlenmiştir. Yüzlerinin kabaca bırakılması, onlarınportrelerinin geldiği yerde yapılacak olmasına bağlıbir durumdu. Lahit teknesi birinci sınıf bir işçiliğesahip olup, ne yazık ki, bir kısa ve bir uzun yüzü tamamenkırık ve eksiktir. Geri kalan kısımlardaki betimlemelerdikkate alınacak olursa, teknenin iki uzun veTÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong> 31


KAZI-ARAŞTIRMAKelenderis – Batı Nekropolü K 111 Açmasıbir kısa yüzünde yüksek kabartma olarak yapılmışErosların eğlencesi konusu görülmektedir. Kısa yüzdeise, oturan bir Sfenksin ayaklarının kalıntısı vardır.MS 2. yy sonu ile 3. yy başlarına tarihlenebilecek olanbu eser, olasılıkla Attika’dan ithal edilmişti.Batı Nekropolü’nde yaptığımız bu çalışma dışında,kentin kuzey ve doğu nekropollerinde de kazılaryaptık. Kuzey Nekropolü’nde şimdiki D-400 karayolununkıyısında kalan tonozlu mezarlardan birininüzerindeki modern atıklar ve toprak temizlendiktensonra, mezarın tonozunun üst yüzeyi tamamen ortayaçıkarıldı. Düz bir şekilde tamamlanan ve kireç harcıylasıvalı olan tonozun üst zemininin hemen hemenortasında, moloz taşlarla yapılmış ve kenarları kireçharcıyla sıvalı dikdörtgen, sandık biçimli bir kalıntıortaya çıkarıldı. Hemen hemen bir lahit ölçülerindekibu kalıntılar, buraya bir lahdin yerleştirilmiş olduğunaişaret etmektedir. Gerçekten de, buradaki temizliksırasında da mermer bir lahit parçasının bulunması busavımızı destekler.Kuzey Nekropolü›ndeki diğer bir çalışmayı halkarasında «Dörtayak» olarak adlandırılan baldakenlimezarın (tetrapylon) çevresindeki toprak dolgununbir kısmının kaldırılması oluşturdu. Mezar anıtınınalt yapısı ve mimarisi hakkındaki eksik bilgilerimizitamamlamaya yönelik olan bu çalışma sonunda,yapının baldakenini oluşturan ayakların 1.80 m yüksekliğindebir podyum üzerinde olduğu anlaşıldı.Zemindeki kayaya oturtulmuş olan podyumun dışabakan yüzlerinin düzgün kesme büyük bloklarla inşaedilmiş olmasına karşılık, bunun içinin moloz taşve toprakla doldurulmuş olması bu anıtsal mezarınbir alt mezar odasının (kripta) bulunmadığını, asılmezarın dört ayakla taşınan piramidal çatısının altınayerleştirilen bir lahit olduğunu göstermektedir. Kazılarsırasında bulduğumuz küçük bir lahit parçası da, budüşüncemizi destekler.2012 yılı çalışmaları kapsamında, Kelenderis’in DoğuNekropolü’nde, dromoslu bir yeraltı oda mezar datemizledik. Dromosun kısmen açıkta olmasındandolayı, mezarın daha önce kaçakçılar tarafındanaçıldığını düşündüysek de, neredeyse tamamenerozyon toprağıyla dolmuş durumdaki mezar odasında,mezarın iki evreli gömüye sahne olduğunuortaya koyan ölü armağanları bulduk. Buna göre;mezarın daha eski olan malzemesi Fenike tipi birtaşıma vazosu ile çeşitli testi ve testicikler ve p.t.alabastronlardan oluşmaktadır ki, bunlar kabacaMÖ 5. yy’a tarihlenebilir. Mezarın ikinci gömü evresiniise, Kıbrıs veya Kuzey Ege tipi bir ticari amphoraile bir p.t. kandil, bir Attik pyxis ve skyphos ileyerli bir kâse temsil eder. Bu ikinci gurup malzemeMÖ 4. yy sonları ile 3. yy başlarına tarihlenebilir.Maydos Kilisetepe HöyüğüKazıları – 2012Levent ZoroğluÇanakkale Boğazı girişinin Avrupa yakası kenarındayeralan Maydos Kilisetepe Höyüğü’ndeki 2012 yılıkazıları 10.07.2012-26.09.2012 tarihleri arasındaÇanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi öğretim üyesiGöksel <strong>Sa</strong>zcı başkanlığındaki bir ekip tarafındangerçekleştirilmiştir.2012 yılı kazılarının önceliği, 2011 yılı kazı sezonundatespit edilen ve Son Tunç Çağı’na tarihlenenyapıların doğu yönünde devamını araştırmaya yönelikolmuştur. Bu amaçla mevcut açmalara ilaveten 3 tane10 x 10 m büyüklüğünde yeni açma açılmıştır.Açılan yeni açmalarda, yüzey toprağının hemenaltında, daha önceki yıllarda da karşımıza çıkan vehöyüğe ismini veren kilisenin mezarlığına ait yaklaşık80 - 100 yıllık gömülere rastlanılmıştır.Höyüğün yüzeyinde 2010 yılında tespit edilenBizans Dönemi Yapısı’na ait yeni açılan alanlardada duvar kalıntıları tespit edilmiş ve bu yapınınhöyüğün üst sınırları boyunca uzanan kale türübir savunma yapısının parçası olabileceği kanısınavarılmıştır.Önceki kazı sezonlarında açılan açmaların höyükyamacına yakın yerlerde olması ve Bizans Dönemi’ndeyapılan teraslama sebebi ile Klasik, Arkaik veGeometrik dönemlere ait mimari kalıntılara ulaşılamamış,sözkonusu dönemler yalnızca seramik olaraktespit edilebilmişti. Bu sezon açılan yeni açmalarnispeten höyük yamacından biraz daha içeride olduğundan,bu dönemlere ait mimari kalıntılar da ortayaçıkartılmıştır. Stratigrafik olarak en üst tabakadaKlasik Dönem’e tarihleyebildiğimiz dikdörtgen planlıevlere ait temel kalıntıları tespit edilmiştir. Bu yapılaryüzeye yakın olduğu için höyük yüzeyinde yapılan32 TÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong>


KAZI-ARAŞTIRMAMaydos Kilisetepe Höyüğü – 2012 Kazı SezonundaOrtaya Çıkartılan Oval Yapı. Arka Planda Son Tunç ÇağıYapıları YeralmaktadırMaydos Kilisetepe Höyüğü – Son Tunç Çağı’naTarihlenen Megaron Yapısıtarım ve düzlemeler nedeni ile oldukça tahrip olmuşlardır.Takip eden tabaka Arkaik - Geometrik dönemlereaittir. Bu dönemlere ait Ege dünyasında oval evler olarakbilinen ve en az 3 yapı evresi olan yapılar ortayaçıkartılmıştır. En yakın örneklerine Midilli (Lesbos)Adası’nda rastlanan yapılar, Kuzeybatı Anadolu içinilk örneklerdir (Mazarakis Ainian 1986, MazarakisAinian 1997). Kazılan alanda evlerin tamamı ortayaçıkartılamamıştır. Daha yeni evreye ait olanlar ince ve3- 4 taş sırasından oluşmaktadırlar. Daha eski evreyeait olanların ise daha kalın duvarları vardır ve ilginçbir şekilde duvarlarının alt sıra taşları dik konulmuştır.Antik Madytos ile ilgili MÖ 7. yy’a tarihlenen en eskiyazılı kaynaklarda, yerleşmenin bir Thrak yerleşimiolarak kurulduğu, daha sonra ise Midilli Adası’ndabulunan Mytilene yerleşmesinden gelen Aioller tarafındanyerleşildiği söylenmektedir (Tomaschek 1893,66; Ebert 1928, 204- 205 bkz. Madytos; Beloch 1912,255; Yavuz 2008, 457). 2012 kazı sezonunda ortayaçıkan buluntularla yazılı kaynakların doğruluğu sorgulanabilecektir.Erken Demir Çağı’na tarihlenen ve bölgede TroiaVIIb olarak bilinen döneme ait kalıntılara dar biralanda ulaşılmıştır. Balkan göçlerine denk gelen budöneme ait çok sayıda ‘Buckelkeramik’ ve ‘BarbarianWare’ örnekleriyle beraber, benzerlerine önceki kazısezonlarında rastlanan ve bu dönem için tipik olan altsıra taşları dik konulmuş doğu-batı yönünde yerleştirilmişbir duvar uzantısı ortaya çıkartılmıştır. Açılanalanda bu dönem yapılarının doğrudan Son TunçÇağı tahribat tabakası üzerinde yeraldığı ve Son TunçÇağı’na ait düzgün işçilikli bazı mimari öğelerininyeni yapılarda kullanıldığı gözlemlenmiştir.2011 kazı sezonunda Son Tunç Çağı’na tarihlenenyanyana inşa edilmiş dikdörtgen planlı yapılar ortayaçıkartılmıştı. Anıtsal boyutları ve içerisinde tespitMaydos Kilisetepe Höyüğü – Son Tunç Çağı’na Tarihlenen,Üzerinde Kilim ve Spiral Meanderi Motifinin YeraldığıRölyefli Kerpiç Parçaları ile Aynı Motifin UygulandığıDiğer Objeleredilen zengin rölyefli kerpiç süslemeleri ile dikkatçeken bu yapıların soylu yada yöneteci sınıfına aitolabilecekleri düşünülmekteydi. 2012 kazı sezonundagerçekleştirilen çalışmalarda bu yapılarla ilgili birazdaha detaylı bilgilere ulaşılmıştır. Geçen yıl ele geçenyapıların içerisinde yapılan kazılarda, en az iki evreliolması gerektikleri anlaşılmıştır. İkinci ve daha yeniolan evreye ait yapılar açılan alanın güney kısmındayer almaktadır. Burada yapılan çalışmalarda bir önodası ve bir ana odası olan megaron planına sahip biryapı ortaya çıkartılmıştır. Megaron’un ön odasında ikitane ocak yerine rastlanmıştır. Bu yapı içerisinde herhangibir süsleme öğesine rastlanılmamıştır. Rölyeflikerpiç süslemeler yapıların daha eski olan ikinciTÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong> 33


KAZI-ARAŞTIRMAevresinde karşımıza çıkmaktadır. İkinci ve daha eskiolan evreye 2012 kazı sezonunda kısıtlı alanda ulaşılabilmiştir.Çalışılan alanda geçen yıl tespit edilendikdörtgen yapılardan bir tanesinin duvar uzantısıaçılmış, duvarın çevresinde yine çok sayıda rölyeflikerpiç parçası ele geçmiştir. Rölyefli kerpiç parçalararasında, geçen yıl tespit edilen motiflerin dışındabu yıl ilk defa kilim motifi ile spiral meanderinin(‘Laufender Hund’ motifi) birlikte kombine edildiğigörülmektedir. Rölyefli kerpiç üzerinde görülen ‘spiralmeander motifi’ seramik ve geçen yıl bulunan birobje üzerinde de gözlemlenmiştir. Benzer motifinuygulandığı objelerin hepsinin aynı mekanda bulunmuşolması dikkat çekicidir.2012 yılında en erken tabakalara kuzeyde açılanaçmada ulaşılabilmiştir. Bu alanda Troia V Dönemiile çağdaş en az üç evreli, çok tahrip olmuş, taş temellikerpiç duvarlı yapı kalıntılarına rastlanılmıştır. TroiaV Dönemi için tipik volütlü seramik örneklerininyanısıra, yonca ağızlı bir çömlek ile keskin gövdelialçak boyunlu tüm bir başka çömlek ortaya çıkartılmıştır.Kazı çalışmalarına paralel olarak Aygaz A.Ş.’ninfinansal katkılarıyla kazı evi ve çevresinin düzenlenmesiyapılmış, konaklama, depolama, mutfak ve bürogibi ihtiyaçlarımız büyük ölçüde giderilmiştir.KaynakçaBeloch, K J.1912 Griechische Geschichte- Zweite NeugestalteteAuflage Vol. I. Strassburg. Ebert, M. (Eds.).1928 Reallexikon der Vorgeschichte Vol. 14. Berlin.Mazarakis Ainian, A. J.1986 “Early Greek Temples: Their Origin and Function.”Robin, H.- Marinatos, N.- Nordquist, G. C.(Eds.). Early Greek Cult Practice. Proceedings ofthe fifth International Symposium at the SwedishInstitute at Athens, 26- 29 June 1986: 106- 119.Athens.1997 From Rulers’ Dwellings to Temples. Architecture,Religion and Society in Early Iron Age Greece(1100 - 700 B.C.). Studies in Mediterranean ArchaeologyVol. CXXI. Jonsered.Tomaschek, W.1893 Die alten Thraker II. Wien.Yavuz, M. F.2008 “İlkçağda Gelibolu Yarımadası Yerleşimleri”,Demir, M. (Eds.). Çanakkale <strong>Sa</strong>vaşları Tarihi I:447- 470. İstanbulGöksel <strong>Sa</strong>zcı – Devrim Çalış <strong>Sa</strong>zcıBolu İli Mudurnu ve Göynük İlçeleriEpigrafik-Tarihi CoğrafiYüzey Araştırması – 2012Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları veMüzeler Genel Müdürlüğü’nün izniyle 4-16 Eylül2012 tarihleri arasında gerçekleştirilen çalışmatemelde iki bölüme ayrılmış olup, ilk bölümü 6-9Eylül tarihlerinde Göynük İlçesi, ikinci bölümü ise10-16 Eylül tarihleri arasında Mudurnu İlçesi köylerindegerçekleştirilmiştir. Söz konusu bölgelerinbüyük bir bölümü Antik Çağ’da Nikaia ve Modrenekentleri ile kısmen de Claudiapolis kentinin egemenlikalanlarında yer almaktaydı.Göynük ve Mudurnu’da yürütülen 2012 yılı çalışmalarıRoma Dönemi’nde Küçük Asya olarak anılan bugünün Anadolu topraklarının genelinde olduğu gibi,bu bölgede de yazıtların çok büyük bir bölümününMS III. ve IV. yy’lardan kaynaklandığını göstermiştir.Belgelenen epigrafik malzemenin büyük çoğunluğunugene Anadolu’nun genelinde olduğu gibi, mezar yazıtlarıoluşturmaktadır. Mezar yazıtlarında adı geçengerek mezarı yaptıran gerekse mezarın yaptırıldığıkişilerin büyük bir bölümünün Roma vatandaş adıtaşıyor olmaları ilk bakışta dikkati çeken önemlibir noktadır. Bir diğer nokta ise bazı kişilerin Romavatandaşı olmadıkları halde bir Romalı ismi almışolmalarıdır. Bu durum bölgedeki Roma etkisini göstermesiaçısından önem taşımaktadır.Mezar yazıtları dışında tespit edilen buluntular arasındakiadak sunakları, Zeus’a verilen önemi ve Phrygkökenli tanrı Zeus <strong>Sa</strong>bazios adağı bölgedeki Phrygetkisini bir kez daha göstermektedir. Mezar ve adakyazıtları dışında tespit edilen ve belgelenen birkaçonur yazıtı da bölgenin rahiplik ve çeşitli görevlerüstlenmiş önde gelen kişilerinin tanınmasına yardımcıolmaktadır.Göynük İlçesi Çalışmaları:Çalışmanın ilk bölümü olan Göynük İlçesi köylerindeyürütülen araştırmalar, İlçenin güneybatı köylerindeyoğunlaştırılmıştır. Bilindiği üzere, 1980’li yıllardaProf. Dr. Sencer Şahin tarafından bölgede epigrafik vetarihi coğrafya yüzey araştırmaları gerçekleştirilmiştir.Bu çalışmalar sırasında Göynük İlçesi köylerindede araştırmalar yapılmış olup, çalışmalar Göynük’ünkuzeybatısındaki köylerde yoğunlaştırılmış görünmektedir.Bundan dolayı, çalışmamızın ilk yılındaGöynük’ün epigrafik bakımdan çok iyi tanınmayankuzeydoğu köylerinin araştırılması uygun görülmüştür.Yapılan çalışmalar bize güneydoğunun kuzeybatıkadar yüksek bir epigrafik potansiyele sahip olmadığınıgöstermiş olmakla birlikte, bölgede yürütülen kısasüreli çalışma gene de tatmin edici sonuçlar vermiştir.34 TÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong>


KAZI-ARAŞTIRMA6-9 Eylül tarihlerinde Göynük’ün Tekirler, Susuz,Dedeler, Karaaliler, Aksaklar, Dağhacılar, Dağşehler,Güneyçallıca, Çapar, Ceylanlı, Demirhanlar, Soğukçam,Gürpınar, Çatak, Hasanlar ve Ahmetbeyler köyleriziyaret edilmiştir.Tekirler Köyü epigrafik potansiyel açısından kuzeydoğudakien zengin köy olup, bu durum hiç şüphesizköyün bulunduğu coğrafyanın uygun topografyası veiklim koşulları dolayısıyla Antik Çağ’da da yoğun biryerleşim görmüş olmasıyla bağlantılıdır. Tespit edilenepigrafik malzemenin taşıyıcılarının farklı işlevleryüklenilerek kullanılıyor olmaları, yazıtların korunarakgünümüze ulaşmalarını sağlamıştır. Köyde tespitedilen ilk yazıt köy camiinin hemen yanında halenmusalla taşı olarak kullanılmakta olan ve üzerindebir mezar şiiri taşıyan üstü akroterli profilli bir mezarkaidesidir. İkinci yazıt, Aşağı Mahalle’de bir evinduvarında yatay olarak kullanılmıştır. Yazıtın durumuoldukça kötü olmakla birlikte, burada da bir mezarepigramı söz konusudur. Üçüncü yazıtımız ikinciyazıtın hemen çaprazında bulunan kümesin duvarındadikey pozisyonda kullanılmış bir mezar steli üzerindedir.Stel özellikle üzerindeki kabartmalar bakımındanözel bir eserdir. Her ne kadar kapı biçimli vekabartmalı mezar stelleri bölgeden yoğun bir biçimdetanınsa da buradaki süslemelerin çeşitliği, yoğunluğuve özeni stele özel bir önem vermemize neden olmaktadır.Stel üzerindeki yazıt gene bir mezar şiiridir.Köyden tespit edilen üçüncü yazıt, kireç taşından birkaide üzerinde bulunan fragmandır. Tekirler’den sonyazıt, köy çeşmesinde kullanılmış bir mezar kaidesiolup, gene bir mezar şiiri taşıyıcısıdır.Demirhanlar Köyü’nde bir tarlada tespit edilmiş olanyazıt, dikdörtgen bir blok üzerinde bulunmaktadır.Yazıt oldukça kötü durumda ele geçmiştir. Üzerindebulunduğu blok yazıtın muhtemelen bir mezar yapısınaait olduğunu göstermektedir. Yazıt gene bir mezarşiiri niteliğindedir.Ahmetbeyler Köyü Camii’nin hemen yanında bulunanmil taşı daha önce Prof. Dr. Sencer Şahin tarafındantespit edilerek yayımlanmış olmakla birlikte,yazıtın sağ kısmının Prof. Şahin’in çalıştığı yıllardacamii duvarına bitişik olması, satırların sağ bitimleriningörülememesine neden olmuştur. Tarafımızdanyapılan çalışmalar sırasında taşın o dönemde bulunduğuyerden çıkarılarak yazıtlı kısmın tamamınınüst yüzeyde kalacak biçimde yere yatırılmış olması,yazıta bir takım addendum ve corrigendum’larınyapılmasına olanak sağlamıştır. Söz konusu mil taşıAhmetbeyler yakınındaki bir yerleşimden Nikaia’yaolan mesafeyi vermektedir.Soğukçam (Germanos) Köyü’nde çalışmayı yaptığımıztarihten yaklaşık bir buçuk ay önce yapılan altyapı kazı çalışmaları sırasında ortaya çıkmış olandikdörtgen blok, bir mezar yapısının yazıtı olmalıdır.Üzerindeki yazıttan mezarın Sosias tarafından eşi içinhenüz hayattayken yaptırıldığı anlaşılmaktadır.Gürpınar Köyü, Fakılar Mah. köy kahvesinin girişkapısının sağ ve sol yanlarına yerleştirilmiş bulunaniki kaide, tipolojileri ve boyutları açısından biri biriylehemen hemen aynıdır. Üzerlerindeki metinlerden heriki kaidenin de Petronianus Hippias Macreinus isimlibir şahıs tarafından diktirildiği öğrenilmektedir.Mudurnu İlçesi Çalışmaları:Mudurnu köylerinde yapılan çalışmalar ilçenin özelliklekuzeydoğu ve güneybatı köylerinde yoğunlaştırılmıştır.Mudurnu için böyle bir çalışma planınınyapılmasının nedeni daha önce Bolu Abantİzzet Baysal Üniversitesi Arkeoloji Bölümü ÖğretimÜyesi Yrd. Doç. Dr. Meral Ortaç tarafından bölgedegerçekleştirilen çalışmalar sırasında özellikle sözkonusu bölge köylerinde epigrafik belgenin yoğunlukkazandığının, Ortaç’ın 2011 yılı Araştırma SonuçlarıToplantısı yayınlarından öğrenilmesidir.5 ve 10-16 Eylül tarihlerinde Mudurnu’nun Keçikıran,Hacıhalimler, Göncek, Yazılar (Topallar), <strong>Sa</strong>rpuncuk,Cuma, Sırçalı, Pelitözü, Mangırlar, Bulanık, Alpagut,Sürmeli, Esenkaya, Yeniceşeyhler, Güveytepe, Hacımusalar,Gelinözü, Karşıköy, 100. Yıl, Hüsamettindere,Uzunçam, Çamurluk, Bostancılar, Uğurlualan, Deveçetinören,Kurtlar, Gürçam, Tımaraktaş, Vakıfaktaş,Kacık, Ordular ve Dodurga köyleri ziyaret edilmiştir.Ayrıca Mudurnu ilçe merkezinde de çalışılmıştır.Keçikıran Köyü, Çobanlar Mahallesi’nde camidemusalla taşı olarak kullanılmakta olan sütun üzerindekiyazıtın durumu oldukça kötüdür. Yazıt fragmanolarak belgelenmiştir.Hacıhalimler Köyü, Merkez Mahallesi Camii girişindebulunan mezar sütunu, üzerindeki yazıttan anlaşıldığınagöre, Polemon torunu Katilios oğlu Staphylostarafından kendisi ve yazıtın buluntu durumundandolayı akrabalık ilişkilerini ve isimlerini bilemediğimizdiğer şahıslar için yaptırılmıştır.Hacıhalimler Köyü, Ören Mevkii Arif Durmuş’untarlasının kenarında bulunan kapı formlu mezar stelininsol yanının tahrip olmuş olması nedeniyle yazıtfragman olarak belgelenmiştir.Göncek Köyü, Büyük Mahalle Camii’nin önündebulunan mezar sütunu, üzerindeki yazıttan anlaşıldığınagöre, Claudia Beroneike, Claudia Hediste veClaudius Lakon tarafından babaları Claudius Lakon’ayaptırılmıştır.TÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong> <strong>35</strong>


KAZI-ARAŞTIRMAPelitözü Köyü, Pirler Mahallesi camii önünde bulunansütunun yazıtı, yazıtlı kısmı zemin üzerinde kalmışolmasından dolayı değerlendirilememiştir. Uygunkoşullarda önümüzdeki yıllarda değerlendirilecektir.Mangırlar Köyü Camii bahçesinde bulunan mezarsütunu, Titus Marcus Octavianus Kourios (?) veAurelius Octavianus Aurelianus adlı kardeşler tarafından,babaları Titus Marcus Octavianus Aurelianus’ayaptırılmıştır.Mangırlar Köyü, Asma Mevkii’ndeki köy camiininbahçesinde bulunan mezar sütunu Eutykhes tarafındankendisi ve eşi için yaptırılmıştır.Mangırlar Köyü, Asma Mevkii’ndeki köy camiininbahçesinde bulunan mezar kaidesi Olympiodoros veismi okunamayan ikinci bir kişi tarafından yaptırılmıştır.Mudurnu – Mangırlar Köyü, Asma MevkiiYazılar Köyü (Topallar), Mudurnu Orman İşletmesi’nebağlı Toplu Koruma Merkezi bahçesinde tespit edilmişolan üçgen alınlıklı dikdörtgen stel üzerindekimetin, Kharmides oğlu Kharmides Phonteianos’uonurlandıran bir onur yazıtıdır.<strong>Sa</strong>rpuncak Köyü, Ekinciler Mah. Camii bahçesindebulunan çifte sütun plaster üzerinde fragman olarakbelgelenen altı satırlık bir yazıt yer almaktadır.<strong>Sa</strong>rpuncuk Köyü, köy okulunun kuzeybatısında dereyatağına yuvarlanmış yazıtlı bir parça daha tespitedilmiş olmakla birlikte, taşın şu anki durumu yazıtınçalışılması için uygun değildir. Uygun koşullarsağlandığında yazıt ileriki yıllarda değerlendirmeyealınacaktır.Cuma Köyü’ne gidilmiş ancak burada daha önceYrd. Doç. Dr. Meral Ortaç tarafında bölgede yürütülenyüzey araştırması çalışmaları sırasında tespit edildiğibildirilen yazıtlı mezar sütunu yerinde bulunamamıştır.Sırçalı Köyü Camii’nin karşısında bulunan mezar taşıüzerindeki yazıttan anlaşıldığına göre, Neikomakhosoğlu Pausanias tarafından kendisi ve eşi için yaptırılmıştır.Sırçalı Köyü 52 no’lu evin bahçesinde bulunan mezarkaidesi Asklepiodotos’un eşi Kyrila’ya Asklepiodotosve Krylos tarafından yaptırılmıştır.Pelitözü Köyü Merkez Mahallesi Camii’inde yer alanmezar sütunu Aelius Polemon ve Aelius Antimenestarafından anneleri için yaptırılmıştır.Alpagut Köyü, Dibektaşı Mahallesi camii bahçesindebulunan ve dördüncü satırdan sonrası beton içerisinegömüldüğü için okunamayan mezar sütunu, OlympiosNeikylos tarafından kendisi ve eşi için yaptırılmıştır.Sürmeli Köyü, Camiönü Mah. camii lojmanı bahçesindebulunan ve musalla taşı olarak kullanılandikdörtgen stel üzerinde bulunan metin bir mezar şiiriolup Khrestos tarafından babası Khrestos için yaptırılmıştır.Esenkaya Köyü, Merkez Mah. Camii’nin kuzeybatısındabulunan çift sütunlu plasterin kuzeybatıya bakanyüzünde İsa için bir satırlık dua metni bulunmaktadır.Yeniceşeyhler Köyü, Merkez Mahalle Camii’ninönünde bulunan sunak, üzerindeki metinden öğrenildiğinegöre, İmparator Traianus’un rahibi olan PubliusKoyriatios Valens’in rahipliğinin onuncu yılında köylülertarafından dikilmiştir.Hacımusalar Köyü, Karaibrahimler Mahallesi kahvekarşısında bulunan mezar kaidesi bir evin bahçesininduvarında yapı taşı olarak kullanılmış ve taşın yazıtlıkısmının bir bölümü duvarın içinde kalacak biçimdeyerleştirilmiştir. Bu nedenle yazıt metni ancak fragmanolarak belgelenebilmiştir. Mezar Aurelius gensisimlerini taşıyan ve muhtemelen kardeş olan iki şahıstarafından yaptırılmıştır.Gelinözü Köyü, Göğören Mah. camii bahçesindebulunan sunak üst profilinden kırılarak iki parçayaayrılmıştır. Eser kısa bir süre önce Bolu Müzesiuzmanları tarafından yapılan tespit çalışması sırasındafotoğraflanmış olup, bu fotoğraflarda henüz tahripedilmemiş durumdadır. <strong>Sa</strong>ğ yüzü boğa başı ve çiftkulplu bir kap; sol yüzü ise dairesel bir betim ile süslenmişsunak, üzerindeki yazıttan anlaşıldığına göre,kurtarıcı tanrı Zeus Soter’e adanmıştır.36 TÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong>


KAZI-ARAŞTIRMAUzunçam Köyü, Davutbeleni Mevkii’nde bir tarladatespit edilmiş olan dikdörtgen prizma şeklindekimezar steli, Khrysion adlı bir kadın tarafından eşi veoğlu Cassius için yaptırılmıştır.Çamurluk Köyü, camii bahçesi giriş kapısının sağındabulunan dikdörtgen kaide üzerindeki yazıt oldukçakalitesiz bir işçiliğe işaret etmektedir. Bir grafittiolarak kazınmış olan yazıt çok sathi işlenmiş olmasınedeniyle oldukça tahrip olmuştur. Metnin ikincisatırında okunabilen Diokletianon ifadesi yazıtınİmparator Diocletianus için yapılmış bir onurlandırmaolduğunu düşündürmektedir.Mudurnu – Hüsamettindere KöyüGelinözü Köyü, Tuzlaarkası Mevkii’inde bulunankireç taşından dikdörtgen prizma şeklindeki mezarsteli, üzerindeki yazıttan öğrenildiğine göre, iki kardeştarafından babaları Polyainos için yaptırılmıştır.Karşıköy, Asarlık Mevkii’inde bir heroon’a ait olmasıgereken yazıtlı arşitrav bloğu ve bu arşitrav bloğununsağında ve solunda bir takım profilli mimari parçalarile yapı blokları gözlemlenmiştir. Arşitrav bloğuüzerindeki yazıttan heroon’un Aurelia Polla, UlpiusFlavianus ve Ulpius Anton tarafından ebeveynleriAurelius Germanicianus ve Flavia Longina için yaptırılmışolduğu öğrenilmektedir.Karşıköy, Asarlık Mevkii’nde bir tarla kenarında tespitedilmiş olan dikdörtgen prizma şeklindeki mezar steli,yazıtından anlaşıldığına göre, M. Aelius Theophanestarafından kendisi ve eşi için yaptırılmıştır.Mudurnu merkeze bağlı Karacakaya Mahallesi mezarlığındamusalla taşı olarak kullanılan yazıtlı bir sütuntespit edilmiştir. Yazıt buluntu durumunun oldukçakötü olması nedeniyle fragman olarak belgelenmiştir.Mudurnu merkezde bulunan Kent Müzesi bahçesindekidikdörtgen prizma şekilli yazıtlı mezar steli, alınanbilgiye göre kısa bir süre öncesine kadar YıldırımBeyazıt Hamamı önünde bulunmaktaydı. İlçe merkezinebir köyden getirildiği öğrenilmekle birliktebu köyün hangisi olduğu konusunda bilgi edinilememiştir.Üzerindeki metinden mezarın M. AureliusPauleinianos tarafından, beslemesi olan azatlısı L.Aurelius Agathon ve karısı Aelia Bakhis için yaptırıldığıöğrenilmektedir.Hüsamettindere Köyü, Abazalar Mahallesi’indeki köymezarlığında bulunan sunağın üzerindeki yazıttanZeus <strong>Sa</strong>bazios adlı Phryg kökenli tanrıya Phoiniksoğlu Gaius adlı bir kişi tarafından yaptırıldığı öğrenilmektedir.Uzunçam Köyü, yukarıdaki yanan eski köyün camiindebulunan dikdörtgen prizma şeklindeki mezartaşı, Philopator isimli bir şahıs ve diğerleri tarafındanyaptırılmıştır.Bostancılar Köyü, Merkez Mah. Merkez Camii karşısındabulunan mezar sütunu üzerindeki yazıt, oldukçakötü durumda bulunduğundan fragman olarak belgelenmiştir.Bostancılar Köyü, Ballılar Mahallesi’nde bir evinduvarında kullanılmış olan mezar stelinin üst kısımlarınınkırık olması nedeniyle kim tarafından yaptırılmışolduğu öğrenilememektedir. Stel üzerindeki metin birmezar şiiri niteliğindedir.Bostancılar Köyü’nde bir samanlığın temel duvarındakullanılmış olan blok üzerindeki yazıt, bloğun geçbir dönemde sağ tarafından kesilmiş ya da yazıtınsağdaki ikinci bir blokta devam ediyor olmasındandolayı fragman olarak belgelenebilmiştir. Yazıtın içeriğikonusunda ilk bakışta kesin bir şey söylemekmümkün olmasa da “ETE” kelime parçası onurlandırmakfiili olan “timãv”nun aurist zamanının ilk üçharfini düşündürdüğünden burada bir onurlandırmametni söz konusu olabilir.Uğurlualan Köyü, Merkez Mahallesi, köy camiininönünde bulunan mezar sütununun, üzerindeki metinden,Antonius ve Aristainetos adlı iki kardeş tarafındanbabaları Sokrates ve anneleri Tittha için yaptırıldığıöğrenilmektedir.Dereçetinören Köyü, Merkez Mahallesi, camii bahçesindebulunan mezar sütunu, üzerindeki yazıta göre,Apphos kızı Eia tarafından henüz hayattayken kocasınave kendisine yaptırılmıştır.Mudurnu merkezdeki Kanuni Sultan Süleyman Camiibahçesinde bulunan mezar sütunu, üzerindeki yazıtagöre, kardeşler Drusus ve Meroe’ye ebeveynleri tarafındanyaptırılmıştır.Filiz Dönmez-ÖztürkTÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong> 37


KAZI-ARAŞTIRMANif (Olympos) Dağı Kazısı – 2012İstanbul Üniversitesi “Nif (Olympos) Dağı Araştırmave Kazı Projesi” 2012 arazi çalışmalarımız, Kültür veTurizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler GenelMüdürlüğü’nün izni-ödeneği ve İstanbul ÜniversitesiBilimsel Araştırma Projeleri Birimi’nin desteği (İÜBAP Proje Nu. 24848 ve 24897) ile 03.07.-14.09.2012tarihlerinde Karamattepe, Ballıcaoluk ve Başpınaralanlarında gerçekleştirilmiştir. Kazımıza sağlananolanaklara içten teşekkürlerimi sunarız.2012 kazı çalışmalarını yürüten ve buluntularınıdeğerlendiren bilimsel ekibimizde, ayrıca etkinliklerimizdetoplam 55 kişi görev almıştır:Klâsik Arkeologlar: Prof. Dr. Elif Tül Tulunay (Projeve Kazı Başkanı/İÜ); Araş. Gör. Dr. Müjde Peker(Başkan Yardımcısı/İÜ); Araş. Gör. Dr. Daniş Baykan(Başkan Vekili-Metal Uzmanı/TÜ); Yrd. Doç. Dr.Dinçer <strong>Sa</strong>vaş Lenger (Nümismat/AKÜ); MustafaBilgin (M.A./Keramik Uzmanı/PAÜ); Pınar Kızıltepe-Bilgin (PAÜ); Göknur Bektaş (M.A./İÜ); Burcu Derin(PAÜ); Selin Bilgiç (ÇOMÜ); <strong>Sa</strong>nat Tarihçileri: Prof.Dr. Asnu Bilban Yalçın (Bizans <strong>Sa</strong>natı Uzmanı/İÜ);Prof. Dr. Üzlifat Özgümüş (Cam Uzmanı/DoğuşÜ);Öğr. Gör. Meltem Erdul Mergen (M.A./KiremitUzmanı/DEÜ); Mimarlar/Yardımcıları: Yrd. Doç.Dr. Hasan Tahsin Selçuk (İBÜ); Zahide Sena Güneş(YTÜ); Mehmet Cercis Erişmiş (Endüstri ÜrünleriTasarım Müh./ODTÜ); Neşe Canan (Restorasyon/YYÜVanMYO); Koruma-Onarım Uzmanı: Öğr. Gör.Ceren Baykan (M.A./TÜ); Paleoantropologlar: Prof.Dr. Ayla Sevim Erol (AÜ); Araş. Gör. Alper YenerYavuz (M.A./MAKÜ); Jeodezi Mühendisleri: CanÖncül; Okan Özege; Zeynep Özege (M.A.); Adlî TıpUzmanları (İÜ): Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı;Araş. Gör. Dr. Erenç Yasemin Dokudan; Araş. Gör. Dr.Mehmet Ali Malkoç; Araş. Gör. Dr. Zuhal Uzunyayla;Hititolog: Yrd. Doç. Dr. Hasan Peker; OkçulukAntrenörü: Aysel Babagür; dört jeodezi teknikeri veçeşitli dallardan 22 öğrenci ile Bakanlık Temsilcisi:Ufuk Çetinkaya (Arkeolog/İzmir Arkeoloji Müzesi).Ekibimin özveriyle çalışan tüm üyelerine ve Bakanlıktemsilcimize içtenlikle teşekkür ederim. Bize çokyardımcı olan, İzmir Valiliği, İl Kültür ve TurizmMüdürlüğü, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, İlÖzel İdaresi Kültür-Turizm ve Spor Daire Başkanlığı,Kemalpaşa, Torbalı ve Buca Belediye Başkanlıkları,Torbalı İmar ve Şehircilik Müdürlüğü, İŞKUR İl veTorbalı Şube Müdürlükleri, Torbalı İZSU, GEDAŞ veZiraat Bankası yöneticileri ile ilgili çalışma arkadaşlarına,ayrıca Kazı Evimize çok miktarda eşya hibeeden Sevim Alca-Kabadayı varislerine içten teşekkürederiz.KARAMATTEPE: 2012 çalışmaları, alanın kuzeybatısındakidokuz yeni açmada (LXXXVIII-XCVI)ve yoğun taş yıkıntısı nedeniyle yavaş ilerleme kaydedileneski açmalarda, çizim yapılıp düzensiz taşlarkaldırılarak sürdürülmüş; izlenen Geometrik-Arkaikyerleşime ait temeller/duvarlar yanı sıra, HellenistikDönem tümülüslerinin dış taş çemberleri de yer yersaptanmıştır.2012 Karamattepe kazısında, biri inhumasyon(KM-15) diğeri kremasyon (KM-16) iki mezar bulunmuştur:KM-15: Açma LXXXII’de ortaya çıkan kuzeydoğugüneybatıdoğrultulu mezarın üzerindeki topraktaiki adet Klazomenai sikkesi ele geçmiştir. Marn/kepir tabakası dikdörtgen oyularak, üst kenarlarınaküçük muntazam yassı taşlar sıralanmış basit teknemezarın üzeri dört büyük yassı taşla kapatılmıştır.185x40x40 cm boyutlarındaki mezarda, baş kısmıdoğuda, sırtüstü yatırılmış erişkin bir kadın bireye ait165 cm boyunda iskelet ile ayakucunda “Batı YamacıÜslubu”nda bezeli, burgu kulplu Hellenistik (MÖ300-275) bir sürâhi tüm olarak ele geçmiştir. İskeletinsol şakak kemiğinde, kenarlarında küçük yuvarlakhatlar gözlenen bir trepanasyon deliği vardır.KM-16: Açma XCVI’da, iki büyük yassı taş ile kapatılmış,70x60x55 cm boyutlarında kepire oyulmuşdikdörtgen bir çukur olan mezar, yatay yerleştirilmiş,içinden yalnızca yanmış kemik-kül çıkan bir kremasyonvazosu (Hellenistik Hydria) içerir.En erken keramik örnekleri, MÖ 8. yy’ın son çeyreğindebaşlamaktadır. MÖ 6. yy ortalarına dek görülenArkaik keramik, birdenbire kesilmekte, daha sonraalanın nekropolis kullanımına bağlı olarak, MÖ 4.yy’ın son çeyreğinden MÖ 3. yy ortalarına dek tarihlendirilenAttik siyah-astarlı ve bölgesel/yerel yapımkeramik görülmektedir.Nif (Olympos) Dağı Kazısı – Burma Kulplu HellenistikSürâhi38 TÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong>


KAZI-ARAŞTIRMANif (Olympos) Dağı Kazısı – Basileios ile Konstantinos(MS 869-879) Gümüş Sikkesi (2012)Nif (Olympos) Dağı Kazısı – Kemik Zar, Arkaik?2012’de, kepire oyulmuş, içleri MÖ 7. yy’ın ilküççeyreğine ait farklı formda keramik parçalarıyladolu iki adet bothros (Açma LXXXIX/Kontekst-I=434ve Açma XXXI/Kontekst-II=171 parça) bulunmuştur.Metal buluntuların çoğu, yine ok uçları ve üretimverilerine ilişkindir. Ok uçları, 2012 yılında 26 demirörneğin (16 adet Tip-1, 8 adet Tip-2, 2 adet Tip-3)daha eklenmesiyle toplamda 313 (303 Demir+10Bronz) adede ulaşmıştır. Metal buluntu monografisi,Dr. Daniş BAYKAN tarafından yayınlanacaktır.Karamattepe’de 2011 yılında Açma LXXX’de bulunanve MÖ 6. yy’da kullanıldığı sanılan dairesel“metal ergitme/işleme fırını” yakınında, 2012 yılındada Açma LXXXVIII’in güneydoğusunda, ikinci birbenzer fırın ortaya çıkarılmıştır.2012 buluntusu dokuz bronz sikkeden ikisi III.Philippos Arrhidaios zamanına (MÖ 323-317) tarihlenen,ön yüzünde kalkan, arka yüzünde miğferbetimlenmiş <strong>Sa</strong>rdeis basımı Makedon Krallığı; diğeryedi sikke MÖ 4. yy’a tarihlenen, beş kentin Hellenotonom darplarıdır: Klazomenai (3), Ephesos (1),Kolophon (1), Mykonos (1) ve Atina (1).İlginç buluntulardan Kemik Zar, eşkenar dörtgenyüzeyli bir prizmadır. Eksen uzunlukları 32 ve 9 mmolan altı yüzey üzerinde, birden altıya kadar artansayıda, küçük oyuklar yer almaktadır. Belli bir kontekstedâhil edilemediğinden, Karamattepe’nin genelkronolojisine göre, olasılıkla Arkaik, ya da HellenistikDönem eseridir.BALLICAOLUK: 2012 çalışmaları Dr. MüjdePEKER gözetiminde gerçekleştirildi. Mimari kalıntılar1. Derece Arkeolojik Sit alanının karelaj içinealınmış topografik planına oturtuldu. Öncelikle, tepeningüneydoğu kesiminde 2011 yılında kazılan, birmetal işliğiyle bağlantılı olduğu düşünülen düzeltilmişve oyulmuş ana kaya teraslarının temizliği ve çizimiyapıldı. Tepenin doğu kesiminin kuzeybatısındakidikdörtgen yapının güneydoğu dış köşesinde 2011’deaçılan Sondaj 6 (AD 25b) genişletilip derinleştirildi vetemellerin düzlenen anakayaya oturtulduğu görüldü.Dikdörtgen planlı yapıya bitiştirilmiş kuzey-güneydoğrultulu duvarın kuzeydeki basamaklı kısmınınbatısında 2011 yılında açılan Sondaj 5 (AD 25d)batıya ve kuzeye doğru genişletildi; duvarın (örgüsündekidüzensizliklere göre) birkaç evreli ve basamaklıkısmının değiştirilmiş olduğu anlaşıldı. Dolgusu içindekısmen tümlenebilir kırık bir pişmiş toprak kap veiçinde ateşe maruz kalmış yavru yaban domuzu kemikleribulundu.Tepenin kuzey yamacında gözlenen düzlenmiş kayalarve yüzeydeki çok sayıdaki kiremit parçası nedeniyleyerleşim yeri olduğu düşünülen Z 19 ve 18 plankaresiile çevresinde, görünen duvarları takip amacıyla, Z19c’deki kuzey-güney doğrultulu duvarın üzeri ve önü(doğusu) kazıldı, çizimi yapıldı.BOM-1: (Ballıcaoluk Mezar 1) Z 19d açmasının batıkenarındaki kuzey-güney doğrultulu duvarın önündesaptanmış, 185x32-41 cm boyutunda, toprağa oyularakiç kenarları düzensiz taşlarla örülmüş, biri90x52 cm, diğerleri daha küçük boyutlu kayrak taşlarlaörtülmüş bir mezardır. İçinden çıkan dağınıkkafatası ve kalça kemiklerine göre, en az üç bireyin,ayrıca bir çocuğun gömülmüş olduğu anlaşılmaktadır.Üst dolgusunda Hellenistik Adramytteion sikkesi vekeramik parçaları ele geçmiştir.Ballıcaoluk 2012 çalışmalarında, 5 adet demir okucu (3 adet Tip-1, 2 adet Tip-2), 8 adet bronz sikke(1 Adramytteion, 2 Ephesos, 1 Kolophon, 1 Smyrna,3 tanımsız) ve Arkaik-Hellenistik keramik parçaları,kiremit parçaları, birkaç demir çivi ve demir kenet ileçeşitli hayvan kemikleri bulunmuştur.BAŞPINAR: 2012 kazısı, A ve B yapılarının, doğusunda,apsisler dışında seviye inme çalışmalarıyla veçevresinde, bu yapıları örtecek uzay çatı projesi içintaşıyıcı ayakların oturtulacağı öngörülen yerlerde açılansondajlarla sürdürülmüştür.TÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong> 39


KAZI-ARAŞTIRMANif (Olympos)Dağı Kazısı– OkçulukÇalışmalarındanBir GörünümNif (Olympos) Dağı Kazısı – Ebru <strong>Sa</strong>natı ÇalışmalarıA ve B yapılarının, doğusunda BM-16, BM-17,BM-18; batısındaki dış narteksin batısında, iki yapınınortak duvarı hizasında ise BM-19, BM-20, BM-21,BM-22, BM-23 ve iskelete rastlanmayan, fakat biçimselaçıdan BM-24 olarak numaralandırılan toplam 9adet mezar bulunmuştur:BM-16: Taş ve tuğla malzemeyle örülmüş sandukaformludur. Üzeri 40 cm’lik aralık haricinde taş levhalarlakapatılmış olup, en kuzeydeki devşirme mermerlevhada haç benzeri bir kazıma vardır. Tahrip edildiğianlaşılan mezardaki iskeletin yalnızca sol ayak-bacakkemiği yerinde ele geçmiştir.BM-17: Batı-doğu doğrultusunda, çatma kiremitörtülü, 145x32 cm ölçülerindeki mezarın içinde, sırtüstüyatan in situ erişkin erkek iskeleti bulunmuştur.BM-18: BM-17’nin güneybatısında yer alan kuzeygüneyyönelimli, 180x64 cm.’lik mezarın kapağı veiskeleti in situ ele geçmemiştir. Kemiklerin bulunduğualanda çıkan demir bir ok ucunun iskeletle ilişkisibelirsizdir.BM-19: Batı-doğu uzanımlı, kiremit çatma örtülü,180x73 cm boyutundaki mezarın güneyinde, kiremitlerüzerine istiflenmiş bir şekilde erişkin bir erkekbireye ait uzun kemikler ve kuzeyinde muhtemelenaynı bireye ait kafatası bulunmuştur. İçindeki iskeletinboyu 161 cm ölçülmüştür.BM-20: BM-19’un kuzeyinde, ana kayaya oyulmuş veüzeri etrafı taşlarla desteklenen çatılmış kiremitlerleörtülmüş, batı-doğu uzanımlı bir mezardır. Çatılmışkiremitlerin birleşim yerleri üzerine, yatay konumdabir sıra kiremit yerleştirildiğinden, mezarın içine fazlatoprak dolmamış, erişkin erkek bireye ait iskelet iyikorunmuştur.Nif (Olympos) Dağı Kazısı – Kitap Okuma EtkinliğineKatılan Çocuklar Ekip ÜyelerimizleBM-21: Taş ve tuğla kapaklı, taş örgü sanduka birmezardır. İçinde batı-doğu yönlü kısmen korunmuşerişkin erkek birey iskeleti ele geçmiştir.BM-22: BM-21’in güneyinde, ana kayaya oyulmuş,kısmen korunmuş taş ve kiremit kapaklı mezarın içinden,biri batı-doğu yönelimli, kötü korunmuş en az ikibireye ait kemikler çıkmıştır.BM-23: Aralarında yoğun harç olan taş kapaklarlaörtülü, taş örgü sanduka mezarın içine toprak girmemişve genç-erişkin erkek birey iskeleti iyi korunmuştur.Mezarlarda in situ buluntu ele geçmemiştir.Başpınar 2012 kazısında çıkan 4 sikke [1 adetİmparator Basileios ile Konstantinos (MS 869-879)adına darp edilmiş miliaresion biriminde gümüş;2 adet MS 12./13. yy darbı billon ve 1 adet tanımsızbronz]; 3 adet demir ok ucu; sırlı kâse, kiremit veçeşitli cam parçaları (alçı çerçevesi içinde pencerecamı, mine dekorlu kadeh, çok renkli burma bilezikvb.) önemlidir.40 TÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong>


KAZI-ARAŞTIRMA2012’de, Karamattepe ve Başpınar kazı alanları ileDağkızılca Nekropolisi’nin hava fotoğrafları çekilmiştir.Kazı sonunda tüm alanlardaki duvar ve temelkalıntıları ile mezarlar, üzerlerine jeotekstil örtülerek,koruma altına alınmıştır.Kazı Evi laboratuvarında, küçük buluntuların,malzeme özelliklerine göre farklı yöntemlerle temizlik-koruma-onarımve çizim çalışmaları tamamlanmıştır.<strong>2013</strong> yılında Nif Dağı kazı alanlarımızı ve kadromuzugenişleterek çalışmalarımızın verimini daha da arttırmayıdiliyoruz.Nif Dağı Kazı Evi 2012 Etkinlikleri:2012 yılında taşındığımız Dağkızılca’daki yeni NifDağı Kazı Evi’mizde, bilim, kültür, sanat ve sporetkinlikleri de gerçekleştirdik:(İzmir İli Kazı Başkanları Toplantısı için bkz.Haberler’in bu sayısında Arkeoloji Dünyasındanbölümü)1997 Balkan Bayanlar Okçuluk Şampiyonu olan AyselBabagür, gönüllü olarak 20 gün süreyle gündüz köyhalkına ve akşamüstü kazı ekibi üyelerine uygulamalımodern okçuluk sporunu öğretti. Bu etkinliği tanıtmakiçin, öncesinde düzenlediğimiz ve iki köy halkınınkatıldığı seminerde, Dr. Daniş Baykan, “Nif Dağı’ndaBulunan Antik Ok Uçları”; profesyonel okçu Av.Mustafa Adnan Mehel, “Geleneksel Türk Okçuluğu”ve Aysel Babagür, “Modern Okçuluk” konularındakonferanslar verdi; çeşitli oklar, yaylar ve okçuluksporuna ilişkin araç gereçler sergilendi.Konuk Ebru sanatçısı Mehtap Aysel Mermi tarafındanköy halkına Ebru <strong>Sa</strong>natı tanıtıldı ve 3 gün süreyleuygulama yaptırıldı.3 kez Hafta sonunda, “Çocuklar İçin Pazar SinemasıSeansı”nda çizgi film gösterildi; sonrasında onlarakitap okundu ve okutuldu; aralarında güzel kitapokuma yarışması düzenlenerek, değişik yaş gruplarındakendi seçtikleri birincilere kitaplar armağanedildi.Köylerden yoğun katılım olan spor, kültür ve sanatçalışmalarımız, yerel Basında da yer aldı. Gösterilenilgi nedeniyle, bu tür faaliyetlere gelecek yıllarda dadevam etmek istiyoruz.Etkinliklerimize özveriyle emek veren herkese ve tümkatılımcılara içten teşekkürlerimizi sunarız.Elif Tül TulunayNikaia (Bithynia) Egemenlik AlanıEpigrafik-Tarihi Coğrafi YüzeyAraştırması Çalışmaları – 20122010 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izniyle,Dr. Hüseyin <strong>Sa</strong>mi Öztürk (Marmara Üniversitesi)tarafından başlatılan epigrafik-tarihi, coğrafi yüzeyaraştırması “<strong>Sa</strong>karya İli Geyve İlçesi ile Bilecik İliGölpazarı İlçeleri”nde 10-21 Eylül 2012 tarihleri arasında12 gün olarak gerçekleştirilmiştir. 2010 yılındailk olarak <strong>Sa</strong>karya İli’nin Taraklı, Geyve ve Pamukovaİlçeleri’nde başlatılan yüzey araştırması, 2012 yılındagene Bakanlık izniyle Bilecik İl Merkezi, Osmanelive Gölpazarı İlçeleri’nin de eklenmesiyle daha genişbir saha çalışmasında sürdürülmüştür. Böylece, antikNikaia kentinin teritoryumu konusundaki bilgilerimizinde artmasına olanak sağlanmıştır.Söz konusu çalışma <strong>Sa</strong>karya İli Geyve İlçesiAkkaya, Dereköy, Eşme, Kızılkaya, Melekşe Oruç,Melekşe Solak ve Örencik Köyleri ile Bilecik İliGölpazarı İlçesi Alıç, Beşevler, Cansızlar, Çımışkı,Doğancılar, Dereli, Elmümin, Gökçeözü, Gözaçanlar,Karaahmetler, Kavak (Bağcılar Mahallesi, MuratlarMahallesi, Şeyhler Mahallesi, Yağcılar Mahallesi),Kümbet, <strong>Sa</strong>rıhacılar, Sürmeli (Büyük ve KüçükSürmeli) ve Türkmenler Köyleri ile Merkez İlçe’desürdürülmüştür. Bu çalışma sırasında çoğu yayımlanmamış39 yazıt kayıt altına alınmış olup; öne çıkanlarşunlardır:Gölpazarı İlçesi: Constantinus ile oğulları Constantiusile Constantinus’a ait mil taşına ait bir fragman [Env.No. 94]. Miltaşının alt yarısı kırık olduğu için mesafeölçüsü bilinemektedir.Gölpazarı İlçesi: Σαμείραμις (= <strong>Sa</strong>miramis) adlı birkadına ait mezar steli [Env. No. 97]. Şimdiye kadarsadece Ionia Bölgesi’ndeki Kyme’den bilinmekteydi(IKyme 37).Gölpazarı İlçesi: Azatlı köle Ζαμεραιδοστος’a(= Zameraidostos) ait mezar steli [Env. No. 109].Zameraidostos adı yeni bir epikhorik isim olup; bölgedebunun gibi, birçok Bithynia-Trakya kökenli şahısadına rastlanmaktadır.Gölpazarı İlçesi: Gerousia üyesi olan Antiokhos’unoğlu <strong>Sa</strong>nctus için yaptırmış olduğu mezar anıtı[Env. No. 111]. Kırsal karakterli olan bu gerousiastes’leringörev ve yetkilerinin ne olduğu tam olarakbilinmemektedir (konu hk. detaylı bilgi için bkz.INikaia 1250).Gölpazarı İlçesi: Σαμης (= <strong>Sa</strong>mes) adlı bir kişiye aitmezar steli [Env. No. 120]. Bir masculinum isim olan<strong>Sa</strong>mes adı, şimdiye kadar sadece Küçük Asya’danTÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong> 41


KAZI-ARAŞTIRMAPisidia’daki Termessos’tan belgelenmekteydi (TAMIII 340).Gölpazarı İlçesi: Neikostratos kızı Apphous’un Zeus’aadak yazıtı [Env. No. 125]. Bilindiği üzere, Zeus bubölgede çok sevilmekte ve O’nun adına adanmış birçokyazıt bulunmaktadır.Gölpazarı İlçesi: İmparator Traianus Dönemi, PleanoiKöyü’nün Publius Aelianus Severianus›un onurlandırılmasınailişkin bir yazıt fragmanı [Env. No. 131].Pleanoi Köyü’nün adı, literatürde ilk kez belgelenmektedir.Gölpazarı’ndan bulunmuş olan diğer yazıtlar ise,genel hatlarıyla şu şekildedir:Env. No Yazıtların İçerikleri93 Adı bilinmeyen bir şahsa ait mezar steli95 Aurelius Gemellus ve eşine ait mezarsteli.96 Eia’ya ait mezar steli.97 Metrophanos’un mezarı.98 Bir mezar yazıtı fragmanı.99 Adı bilinmeyen kişilere ait mezar taşı.106 Pantaukhis ve eşine ait mezar taşı.107 Titha ile eşi Dioteimos ve oğullarıDioteimos’a ait mezar taşı.108 Telemakhos’un mezar steli.112 Gauros oğlu Diomedes’in mezar taşınınüst yarısı.113 Aleukios ile Phrontinos’un mezar taşınınüst yarısı.114 Bir mezar steline ilişkin fragman. Yazıtiki satırdan oluşup, okunamayacak kadarsilik vaziyette olup, mezar sahiplerindenbiri mezarı yaptıran kişinin adını bilemediğimizannesidir.115 Menandros oğlu filancanın mezarı.116 Eleutheros oğlu filancanın mezar steli.118 <strong>Sa</strong>dalos oğlu Milesios’un mezar steli.119 Menies kızı, Sialalos eşi Olympia’nınmezar taşı.120 Arkhedemos ile O’nun eşi Titha’nınmezar taşı.121 Arkhelaos oğlu filancanın mezar taşı123 Khrysippos’un, oğlu Claudianus ileSosthenes kızı Papiria ve Menekratosoğlu Antiphilos’un mezar taşı.124 Menothemis oğlu Menothemis’in mezarsunağı.126 Falanca oğlu Dophiles’in mezarına ait üstparça.127 Ganymedos oğlu Demetrios ile oğluArkhelaos’un mezar taşı.130 Menandros ile Plokea’nın mezar taşına aitüst kısım.Bu çalışmaya izin veren ve finansal destek sağlayanKültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü/Kazıve Araştırmalar Dairesi Başkanlığı ile yine finansdesteği için Marmara Üniversitesi BAPKO ile TaraklıBelediyesi’ne teşekkür ederim.Hüseyin <strong>Sa</strong>mi Öztürk – Ceren PilevneliOlba Kenti Kazıları – 2012Olba’da Roma İmparatorluk Dönemi yerleşimini temsileden başlıca anıtsal yapılardan biri olan tiyatrodakazılara 2010 yılında başlanmış ve 2011 yılında daçalışmalara devam edilmiştir. Bu kazılarda yapınınskene binasının doğu kesimi ortaya çıkartılmış veskene’nin cavea’ya bakan cephesinin bir scaenaefrons düzenlemesine sahip olduğu anlaşılmıştı. Olbatiyatro kazılarının 2012 yılındaki çalışmalarında iseskene binası, proskene, orchestra, cavea elemanlarınınmimari bağlantılarının niteliğini belirlemek; yapıyı birbütün halinde ortaya çıkartmak amaçlanmıştır.Kazılar sonucunda, Olba tiyatrosunun on bir basamaktanoluşan oturma sıraları büyük ölçüde açılmış,orchestra’nın yarım daire planlı ve yaklaşık 19 mçapında olduğu belirlenmiştir. Cavea’nın bugün görünenbölümü doğal zemin (kaya) üzerine yerleştirilmişgörünmekle birlikte, gelecekte yapılacak kazı çalışmalarıbu elemanın yapısal özelliklerini daha net olarakaydınlatacaktır.Yapının skene binası, dikdörtgen planlı ve biri ortada,diğeri iki yanda olmak üzere toplam üç girişe sahipolduğunu kazılar sonucunda belirlenmiş bulunmaktadır.Scaenae Frons, simetrik biçimde yerleştirilmiş ikiyarım daire planlı aedicula’ya sahip bulunmakta veKorinth düzenindeki sütunların oluşturduğu mimaridüzenlemeyi içermektedir. Bunların stil özellikleribölgedeki Severuslar Dönemi mimari bezemelerineuygunluk göstermektedir.Olba tiyatrosunun statik ve strüktürel sorunlarınaçözüm getirmek amacıyla bir yerinde koruma projesininhazırlanmasına 2012 çalışma dönemi kapsamındabaşlanmıştır. Böylece yapının mimarisi hassas biçimdebelgelenmiş ve malzeme analizlerinin yapılarak, doğrukoruma önlemlerinin alınması için gereken yöntemlerbelirlenmiştir. Bunun için hazırlanan koruma projesi<strong>2013</strong> yılında gerçekleştirilmesi öngörülen uygulaması42 TÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong>


KAZI-ARAŞTIRMAOlba – Tiyatronun 2012 Yılındaki KazıdanSonraki DurumuOlba – Manastır,M3 Açmasıöncesinde Adana Kültür Varlıkları Bölge Kurulu’nasunulmuş bulunmaktadır.Tiyatro kazısı sırasında seramik, metal, cam ve sikkebuluntuları ele geçmektedir. Bunlar, toplu halde incelendiklerindeve özellikle de sikke buluntuları ışığındadeğerlendirildiklerinde, Geç Roma İmparatorluk veErken Bizans Dönemleri’ne işaret etmekte ve tiyatronunMS VII. yy’da son bulan kullanımını yansıtmaktadır.Seramik buluntuları, çoğunlukla kaba mutfak kaplarından,amphora ve çeşitli formlardaki küp parçalarındanoluşmaktadır. Çok sayıda demir ve bronz çivive inşaat aksamının yanısıra, cam kandiller için kullanılanbronz fitil tutucularına sıklıkla rastlanmaktadır.Tiyatro kazısında ele geçen cam buluntular, MS IV. yyile VII. yy arasındaki döneme ait örneklerdir veçoğunlukla kandil, kadeh ve pencere camlarındanoluşmaktadır. Ankara Üniversitesi’nden Dr. Ali AkınAkyol ile “Olba Cam Buluntularının Arkeolojik veArkeometrik Analizi” başlıklı bir proje başlatılmıştır.Bu çalışma ile elde edilecek veriler, sadece Olba’dadeğil, Cilicia’da cam kullanım ve üretimi konusundayeni bilgiler sağlayacaktır. Analiz için alınan camörnekleri üzerindeki çalışmalar, Ankara Üniversitesi,Başkent Meslek Yüksek Okulu’nda sürmektedir.Olba, genel olarak Cilicia kentleri gibi Hıristiyanlığınoldukça güçlü olduğunu gösteren arkeolojik kalıntılarada sahiptir. Bunların arasında V. yy sonlarınatarihlenen ve Şeytanderesi Vadisi’nde yer alan manastıryapısı özel bir öneme sahiptir.Manastırda 2011 yılında başlayan kazılarda yapınıniçinde yer alan ve toprakla dolu olan tonozlu mezartemizlenerek, mezarın güneyinde M1 açmasıylaçalışmaya devam edilmiştir. Kazılar, 2012 yılındaiki açmayla (M2 ve M3) sürdürülmüştür. Yapılançalışmalar sonunda, manastırın mimarisine yönelikyeni bilgilere ulaşılmıştır. Buna göre, manastırınmerkezî, her iki katta da iki ayrı mekândan oluşaniki kattan oluşmaktadır. Üst katta güney bölümde yeralan apsis nedeniyle önceden de buranın manastıra aitbir kilise olduğu biliniyordu. Ancak alt kat, tümüyletoprak altındaydı. Kazı sonucunda mimarisi hakkındaayrıntılı bilgi edinilebilen alt kat, yapı tekniğinden V.yy’a ait olduğu belirlenen bir duvarla ikiye ayrılmaktadır.Alt katın her iki mekânına girişler, batıda yeralan koridordan sağlanmaktadır.Kuzeyde yer alan dikdörtgen planlı mekânın doğusundaana kayadan oluşturulan oyuklar ve buranıntabanının da ana kaya olarak bırakılması, buranınmanastırın mahzeni olmasını düşündürmektedir.Olba’da manastıra ait bir işliğin de bulunması, öneriyigüçlendirmektedir.Güneyde yer alan mekân ise doğrudan kilisenin altkatını oluşturmaktadır. Bu, dikdörtgen plana sahipbölüm, mahzen olarak nitelendirdiğimiz komşumekânın tersine bilhassa düzenli taban döşeme taşlarıile dikkat çekmektedir. Aynı biçimde, yan mekândabulunmayan bir kemerli giriş de söz konusu odanınilginç bir başka özelliğidir. Yine bu odadan girilmesilâzım gelen inziva odası, burayı dinsel kullanım amaçlıoluşturulan özel bir mekâna dönüştür mektedir.TÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong> 43


KAZI-ARAŞTIRMA2010 yılından beri çalışmalara başlamıştır. Olba 2012Kült Yeri çalışmaları, Akropolis Güney yamacında ikifarklı noktada ve Akropolis Doğu yamacında olmaküzere toplam üç kesimde sürdürülmüştür.Olba Kazıları, 2011 yılında ilk sayısı ile yayın hayatınabaşlayan ve 2012’de ikinci sayısı çıkan “Seleuciaad Calycadnum” dergisini bilim dünyasına sunmuştur.Ayrıca arkeoloji bölümü öğrencisi Burak Erdem’inçalışmalarıyla hazırlanan Olba kazısının web sitesi;http://www.olbakazilari.com olarak 2012 Aralıkayında yayına başlamıştır.Olba – Kült Yerinde Kazı ÇalışmasıManastırın tabanında farklı biçimlere sahip opussectile döşemelerin kullanıldığı, önceki yıllardagerçekleştirilen çalışmalarımız nedeniyle bilinmektedir.Alt kat güney odasının tabanında ortaya çıkarılandikdörtgen taşlarla döşeli taban ve tesserae,manastırda opus sectile, mozaik, ana kaya ve kesmetaşlardan oluşan dört değişik taban döşemesinin kullanıldığınıgöstermektedir. Yapılan kazılarda bulunançok sayıda çatı kiremiti arasındaki haç kabartmalıkiremitler, manastırın çatı örgüsü üzerine yeni bilgilersunmaktadır.Manastırda yapılan bir diğer çalışmayla inziva odasınınüzerinden üst kata çıkan merdiven basamaklarıtemizlenmiştir. Manastırın güney girişinde yer alan veana kayadan yararlanılarak oluşturulan on basamak,bitki örtüsü ve topraktan temizlenerek mimari çizimiçin uygun hale getirilmiştir. Yine, manastır duvarınındışında (güneybatı köşesinde) kanalla manastıra bağlıbulunan su teknesinin içi, topraktan tümüyle temizlenmiş,bu çalışmada değişik dönemlere ait çok sayıdasikke bulunmuştur.Gazi Üniversitesi Arkeoloji Bölümü yüksek lisansöğrencileri, arkeolog Yavuz Yeğin manastırın plastikbuluntuları ve ana mekânı üzerine öneriler ile arkeologEbru Erdoğan manastırın çatı örgüsü üzerineçalışmalarını yüksek lisans tez konusu olarak Prof. Dr.Emel Erten’in danışmanlığında hazırlamaktadır.Olba’da yıllardır yapılan arazi incelemeleri yerleşimve nekropolis alanları içinde çok sayıda kaya kült yerininbulunduğunu ortaya koymuştur. Bunlar, kayayaoyulmuş çeşitli boyutlardaki nişlere, basamaklara,kaya çanaklarına, sekilere, odalara; hatta kapılara;kimi zaman duvarlarla birbirinden ayrılan mekânlarasahip bulunmaktadırlar.Olba’daki kaya kült yerlerinin kazılarının yapılarak,bunların arkeolojik belgelemelerinin yapılması ve kullanımtarihlerinin belirlenmesi için ilk kazı sezonu olanOlba Kazısına, Prof. Dr. Emel Erten, Okt. MuratÖzyıldırım (MA), doktora öğrencisi Öğr. Gör. TunaAkçay (MA), yüksek lisans öğrencisi arkeologlar;Tayfun Eşki, Ebru Erdoğan, Zeynel Şimşek, YavuzYeğin, Muzaffer Yılmaz ile arkeoloji ve mimarlıkbölümü öğrencileri katılmıştır.Emel Erten – Murat Özyıldırım – Tuna Akçay<strong>Sa</strong>lat Tepe Kazıları – 2012Yeni Bulgular ve StratigrafikDeğerlendirmeIlısu Barajı dolum alanında kalan <strong>Sa</strong>lat Tepe’de öncekiyıllarda kazılan Orta Tunç Çağı tabakalarının altında,Erken Tunç Çağından Orta Tunç Çağına kesintisizgeçiş gösteren mimari tabakalar açığa çıkartılmıştır.Beşinci tabaka radyokarbon sonuçlarına göreMÖ 2200-2100 yıllarında (Erken Tunç Çağı IVB)kullanılmış yapılarla temsil edilmiştir. Yapıların tepeninyüksek bölümüne yaslanan duvarlarının içtendüzgün örülmesine karşın dıştan engebeli görünmesi,bu yapıların yamaca oturtulmuş evler olduğunugöstermiştir. Buna göre bu tabakanın yapıları inşaedilirken önce batı yamaca mekanın kaplayacağı alankazılmış, bu alanın derin bir profil oluşturan doğutarafı kerpiçle içten örülmüş, mekanların kuzey vegüney duvarları yarı yarıya toprağa gömük olarak,ovaya bakan batı duvarları ise tamamen toprak üzerineörülmüştür. Yapılar birbirinden dar çakıl döşelisokaklarla ayrılmıştır.Bu yapıların çeşitli renklerde ıslak kerpiçlerle inşaedilen duvarları kısmen eğilmiş, çatlamış ve deformeolmuştur. Yapıların duvarlarında pencere ve kapıaçıklıkları belirlenmiştir. Pencere açıklıkları dörtgenbiçimli dar pencereler olup, kapıların giriş kısımlarındaçakıl döşeme eşik taşları ve söve taşlarınarastlanmıştır. Bir depremle hasar görmüş olduğuanlaşılan yapılar yangın geçirmiştir. Hasar görenduvarlar Erken-Orta Tunç Geçiş evresinde (yaklaşıkMÖ 2100-1900) yenilenmiştir. Tabaka 4a evresindeduvarların üst yüzeyleri küçük çakıllar veya kil ile44 TÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong>


KAZI-ARAŞTIRMA<strong>Sa</strong>lat Tepe – Erken Tunç Çağ IV Tabakaları Güneybatıdan<strong>Sa</strong>lat Tepe – Erken Tunç Çağ IVTabakalarına Ait Zemine Gömülmüş Su Küpüdüzeltilip yükseltilmiş ya da üzerlerine dere taşları ileyeni temeller yapılıp duvarlar örülmüştür.Altıncı tabaka tepe üzerindeki kalın küllü katmanlarınüzerine inşa edilmiş düzgün kerpiç duvarları olandörtgen planlı mekanlardan oluşmaktadır. Stratigrafikkonumuna göre bu tabaka Erken Tunç Çağı IVA evresinetarihlendirilmiştir.Bu tabakalarda kullanılan kaplar genellikle küreselgövdeli, ağız kenarlarında üçgen tutamakları olanpişirme kaplarından oluşmuştur. Bu kapların dışındakırmızı-kahverengi astarlı ve perdahlı kaplar (redbrownburnished ware) ile mekan zeminlerine gömülmüşhalde su veya erzak saklamaya yaradığı düşünülenbüyük küpler ele geçmiştir. Dönemin ince niteliklikapları arasında yer alan koyu ağızlı portakal rengiçanaklar (dark rimmed orange bowls) ile metalikseramik ve açık yeşilimsi bej renkli küçük kaplar(bezemesiz Ninive-V), bej renkli perdah izi veya tarakbezemeli kaplara ait parçalar az sayıda ele geçmiştir.Nadiren ele geçen yerel boyalı gruba ait kap parçaları,kazıma/dolgu bezmeli kap altlıklarına ait parçalar ilebir adet bulaşık boya banyolu (smeared wash ware)kaba ait parça, bu tabakanın Erken Tunç Çağı’nın sonyüzyıllarında kullanıldığını kanıtlayan malzemelerarasında yerini almıştır.Erken Tunç Çağının son evresine ait olan bu yapıkatlarının üzerine inşa edildiği kalın kül tabakasınınaltında açığa çıkan mimari, Kalkolitik höyüğün sontabakasına aittir. Mimari bakımından Geç Kalkolitikdönem yapılarına benzer kerpiç özellikleri gösterenbu tabakada Geç Kalkolitik dönemin yerel ürünü olansaman ve taşçık katkılı el yapımı kapların yanı sıra,perdahlı astarla kaplı parçalar da açığa çıkmıştır. Bunagöre bu tabaka MÖ 4. binin son iki yüzyılında (ErkenTunç Çağı IA), Geç Kalkolitik dönemden Erken TunçÇağına geçiş evresinde kullanılmış olmalıdır. Tepeüzeri bu tabakadan sonra yaklaşık 800 yıl boyuncaiskan edilmemiş görünmektedir.<strong>Sa</strong>lat Tepe’nin güney yamaç açmalarında GeçKalkolitik döneme tarihlenen bir yapı ile çömlek içerisinekonulmuş bebek iskeleti ele geçmiştir. Yamaçaçmasının eteğe doğru alçalan bir başka kademesindeüç bölümlü (tripartite) planı ile karakteristik GeçUbeyd mimarisini yansıtan bir yapı ve başka bir basamaktabu döneme tarihlenen bir bebek mezarı açığaçıkartılmıştır. Bebeğin boynunda bulunan kolye dörtsıra halinde siyah ve beyaz renkte çok küçük boyutluboncuk dizilerinden oluşmuştur.Yamaç açmalarına göre <strong>Sa</strong>lat Tepe’de en alt seviyedekietek açmasında ulaşılan ana toprak seviyesindenitibaren Halaf-Ubeyd geçiş evresinden Erken TunçÇağına geçiş evresine kadar kesintisiz yerleşilmiştir.Yamaç açmalarında henüz Kalkolitik yerleşimeilişkin ayrıntılı bir stratigrafik dizilim belirginleşmemiştir.<strong>Sa</strong>lat Tepe’de 2000-2012 yılları arasında sürdürülenkazı çalışmalarına göre tepe stratigrafisi kabaca beşdöneme bölünebilmektedir. Bu bölümleme tepeninkullanılmadığı dönemler ile kullanım amacının farklılaştığıdönemler temel alınarak düzenlenmiştir:Dönem I Kalkolitik Yerleşim (MÖ 6000-3000): Budönemde kesintisiz yerleşim ile tepe yaklaşık 19m yükselmiştir. Bu dönem, seramiğe göre dört altdöneme ayrılmıştır. Dönem IA Geç Halaf-Ubeyd geçişdönemine, Dönem IB Geç Ubeyd, Dönem IC Geç kalkolitik/Uruk,Dönem ID Geç Kalkolitik-Erken Tunçgeçiş dönemine tarihlenmiştir.TÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong> 45


KAZI-ARAŞTIRMA<strong>Sa</strong>lat Tepe– ErkenTunç Çağ IVTabakalarındaKullanılan BirPişirme KabıDönem II Tunç Çağı Yerleşimi (MÖ 2400-1400):Yaklaşık 800 yıl sonra tepe üzerine yeniden yerleşilmiştir.Dönem IIA Akkad dönemi ve sonrasını, DönemIIB tepe üzerinin balçık ve dolgu toprağı taşınarakyükseltildiği ve genişletildiği Eski Assur dönemini,Dönem IIC tepe üzerinin tesviye edildikten sonrastandart kerpiçler kullanılarak yeniden inşa edildiğiEski Babil-Erken Mitanni dönemini kapsamıştır. Tepebu günkü yüksekliğine Dönem II sonunda yaklaşmıştır.Dönem III Demir Çağı Yerleşimi (MÖ 1050-330):Orta Assur döneminde terk edilmiş olan tepe üzerineinşaat yapılmamış, Tunç çağları yapılarına ait enkazafarklı amaçlarla kullanılan çukurlar açılmıştır. DemirÇağı’nda tahıl ambarı olarak kullanılan 3 m derinlikteve 3 m çapında çok sayıda çukur ile çukur ev olarakkullanılmış olan, 2 m derinlikte ve 5 m çapındaçukurlar açılmıştır. Çukurlardan toplanan seramikkaplara ait parçalar, bu çukurların üç ayrı alt dönemdekullanıldığını göstermiştir. Dönem IIIA Erken DemirÇağı’nı, Dönem IIIB Yeni Assur İmparatorluk dönemini,Dönem IIIC Assur sonrası/Pers dönemini kapsamıştır.Dönem IV Hellenistik-Roma ve Ortaçağ Yerleşimi(MÖ 330-MS 1500): Bu dönem boyunca çukurlar kullanılmayadevam etmiş, ancak, basit mimari unsurlarda ortaya çıkmıştır. Bu unsurların yaklaşık 2 m kalınlıktakienkazı, tepe üzerindeki en son yapılaşmaya aittir.Tepe üzerinde açığa çıkan, birbirleriyle bağlantısıbulunmayan kaba taş veya balçık duvarlara ait küçükparçalardan oluşan mimari ile bağlantısız tandır veocaklar, göçer kavimlerin tepeyi kış aylarında geçicikonaklama alanı olarak kullandıklarını düşündürmektedir.Tepe üzerine kazılmaya devam eden çok sayıdaderin çukur da tepenin aynı zamanda tahıl ambarıolarak kullanılmaya devam ettiğini göstermiştir.Dönem V Yeni-Yakınçağ Mezarlığı: Bu dönem tepeninkullanım amacının Osmanlı döneminden itibarensalt mezarlığa dönüşmesi ile karakterize edilmiştir.Yukarı <strong>Sa</strong>lat beldesi mezarlığı tepenin kuzey etekkesiminde yer almaktadır.<strong>Sa</strong>lat Tepe kazıları Ilısu Barajı ve HES Projesi kapsamındaDiyarbakır Müze Müdürlüğü başkanlığındayürütülmektedir. Bu proje kapsamında yürütülen diğerkazılarda da olduğu gibi, arazi çalışmalarının 2012 yılıitibarı ile sonlandırılması istendiğinden, <strong>Sa</strong>lat Tepe’yeilişkin stratigrafi bilgileri bu aşama ile sınırlı kalacaktır.Önümüzdeki yıl gerçekleştirilmesi planlananmalzeme çalışmaları sırasında stratigrafik dizilimineksik kalan parçalarını araştırabilmek için kazılarınsürmesine izin verilmesini umuyoruz.A. Tuba ÖkseSoli Pompeiopolis Kazıları – 2012Mersin, Mezitli, Soli Pompeiopolis Antik LimanKenti’nde 2012 yılı kazıları, Prof. Dr. Remzi Yağcıbaşkanlığında 1 Eski Çağ tarihi Profesörü, 1 Arş.Gör. 7 Arkeolog, 1 Mimar, 1 Harita mühendisi,1 Restoratör, 7 arkeoloji öğrencisi ve 40 işçi ile 3Temmuz-18 Ağustos tarihleri arasında sürdürülmüştür.2012 kazıları başlıca Kültür ve Turizm Bakanlığı,Mersin Valiliği ve Mezitli Belediyesi tarafından ayrıcaözel kurum ve kişilerce (Zülfikar Tümer İnşaat, Torosİnşaat (Nihat Taner), Sungurtaş (Teoman Sungur),Şahin Yücesoy ve Kudret Odabaş) desteklenmiştir. Bukurum ve kişilere teşekkür ederiz.Soli Pompeiopolis kazıları 2012 yılında önceki yıllardanfarklı olarak iki bölgede değil, üç bölgedegerçekleştirilmiştir. Soli Höyük, Sütunlu Cadde veMilli Egemenlik Caddesi.Sütunlu Cadde2012 kazı programına göre, Sütunlu Caddede güneyucunda restorasyonu tamamlanan alanın kuzeyindeB9-10, C10-11, D10-11, E7-10 ve F8-9 plan karelerindeRoma tabakalarında kazı çalışmaları sürdürülmüştür.Bu plan kareler doğu portikonun iki yanındayer almaktadır ve mekânsal olarak ocak, havuz gibimimari özellikler göstermektedir. Havuz ve ocağınbulunduğu mekanlar restore edilen birbirinden bağımsızRoma dükkânlarının devamı niteliğindedir.Sütunlu Cadde’nin içinde yol blokajının tahripolduğu yerlerde yapılan sondajlarda bir yazıtlı konsol[Hadrian Dönemi, “Halk Meclisi, Vali Titus VibiusVarus’u (131-133) onurlandırır”] ve pişmiş toprakkünk sırası açığa çıkarılmıştır Bu mekanlardan Romave Hellenistik Dönemlere tarihlenen küçük buluntularaşağıdaki gibi sayılabilir:Hellenistik Dönemi: Pişmiş toprak kandiller, parlak(Attika) sırlı kap parçaları.Roma Dönemi: Pişmiş toprak kandiller, unguentariumlar,minyatür cam kase, pişmiş toprak kase ve46 TÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong>


KAZI-ARAŞTIRMASoli Pompeiopolis – Küçük Buluntular ve Yazıtlı Konsoltabaklar (terra sigillata), pişmiş toprak figürin vemermer heykel parçaları.Bu alandaki çalışmaların amacı hem arkeolojik bulgularıaçığa çıkarmak hem de restorasyonun bu alandasürdürülebilirliğinin araştırılmasıydı.Soli HöyükSoli Höyükte 2012 de kazı çalışmaları geçen yılkikazıların devamı niteliğinde olup Arkaik terastaG6 plan karesi ve çevresindeki servis yollarındasürdürülmüştür. G6 ve çevresindeki kazılar öncekiyıllarda ortaya çıkarılan mimariyi bütünler niteliktedir.Özetle doğuya bakan odalar kompleksi ile içerdepodyumlu, taş ve çakıl döşemeli kuru örgü duvartekniğinde yapılmış büyük bir mimari kompleksinbirbirine bitişik birimleridir. 2012 yılının en önemlibuluntusu Ionia, Phrygia, Lydia, Aolia ve Karia’dabirçok merkezde örneği görülen Arkaik Dönem tapınakmimarisine özgü kabartmalı bir levhadır. Pişmiştoprak bu levhada Atinalı Kahraman Theseus’unMinotauros’u öldürdüğü sahne görülmektedir. 2012’debenzer tipte bir mücadele sahnesinin görüldüğü birdiğer kabartmalı levha ortaya çıkarılmıştır. Bu levhabir başka kalıpta üretilmiştir. Ayrıca Arkaik tabakanıniçinden bazı Geç Geometrik Dönem seramik parçalarıgelmiştir.Milli Egemenlik CaddesiPompeiopolis’in Batı surlarının dışında 1. derece sitalanına bitişik ve Milli Egemenlik Caddesi olarakadlandırılan kesimden yol açılabilmesi için arkeolojikkazı yapılmasına ilişkin kurul kararı üzerine yolSoli Pompeiopolis – Arkaik Dönem KabartmalıMimari Levhagüzergahında sondaj çalışmalarına 2012 yılındabaşlanmıştır. 40 gün boyunca sürdürülen kazılarsonunda: Depremle yıkılmış, içinde çevresi daireselduvarlarla çevrili, yarısı kırık ve ağızları baş aşağıolan üç büyük küp (dolium); duvar içinde ikinci kezkullanılmış bir lahit teknesi; Roma ve Bizans sikkeleriile tabanı pişmiş toprak kare biçimli levhalarladöşenmiş büyük bir yapı kalıntısı açığa çıkarılmıştır.Bu yapının Erken Bizans Dönemi’nde büyük bir depremsonucu yıkıldığı düşünülmektedir. Yapının gerçekişlevi gelecek yıllarda yapılacak kazılarla anlaşılacaktır.Bu yapı, Pompeiopolis’te Sütunlu Cadde’dekiopus sectile döşeli galerilerden sonra şiddetli depremlerleyıkılmış yapılara ikinci bir örnektir. Ayrıca antikdönem Kilikia ve antik Anadolu depremleri için deönemli bir kanıttır.Sonuç olarak: 2012 Soli Pompeiopolis Kazıları, SoliHöyük’te MÖ 7. ve 6. yy’lardaki kolonizasyonunTÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong> 47


KAZI-ARAŞTIRMAdolduğu görülmektedir. Filyos’daki askeri radarüssüne giden, çift sıra halinde döşenmiş kablo hattınaait beton kanalın geçtiği görülmüştür. Mezarın bukanal inşası sırasında soyulmuş olduğu anlaşılmıştır.Mezarın içerisinde dağınık halde insan kemikleri,seramik parçaları ile büyük ölçüde korozyona uğramışküçük metal parçaları bulunmuştur.Soli Pompeiopolis – Depremle Yıkılmış Anıtsal YapıKalıntısıvarlığına ilişkin önemli bir kanıt olan Grek mitolojiksahnelerinin betimlendiği pişmiş toprak kaplamalevhaları; Pompeiopolis Sütunlu Cadde’de mevcutrestorasyonun kuzeyindeki alanlarda yazıtlı konsol,ocak, havuz gibi Roma Dönemi mimari ve arkeolojikbuluntular ile Milli Egemenlik Caddesi’nde anıtsal biryapıyı Erken Bizans Dönemi’nde yıkan şiddetli birdepremin varlığını ortaya çıkarmıştır.Remzi Yağcı – Fatih Hakan KayaTios Kazı Çalışmaları – 2012Prof. Dr. Sümer Atasoy’un başkanlığında gerçekleştirilenkazı çalışmaları bu yıl antik tiyatro, akropoldebulunan Roma tapınağı, Klasik Dönem yerleşim alanı,kilise ve antik liman caddesinde çevresinde gerçekleştirilmiştir.I- Antik Tiyatro ve Nekropol Alanı Çalışmaları(Yrd. Doç. Dr. Yaşar Serkal Yıldırım)I.A. Nekropol Alanı:Roma dönemi tiyatrosunun doğusundaki modernmezarlığın yanında, Sefercik mahallesine giden asfaltyolun mezarlıkla birleştiği noktada Filyos Belediyesitarafından, su tesisatı yenileme çalışmaları yaparkenbulunan ve Roma Dönemine tarihlendirilen birmezarda kazı çalışması gerçekleştirilmiştir. Bulunanmezar, 0,74 m genişliğinde, 1,92 m uzunluğundave 0,65m derinliğindedir. Mezar duvarları farklıboyutlardaki andezit taşlarının isodomik düzendeörülmesi ile meydana getirilmiş ve duvarlarının içebakan yüzlerinin düzgün işlenmiş olduğu; ancak arkayüzlerinin ise işlenmeden bırakıldığı görülmüştür.Dört adet pembe renkli kumtaşı blok mezarda kapaktaşı olarak kullanılmıştır. Bu kapak taşları, gereklibelgeleme çalışmaları yapıldıktan sonra kaldırılmıştır.Mezarın içerisinin daha önceden tahrip edilmesive soyulması nedeniyle bütün mezarın karıştırılmışolduğu ve özellikle batı kısmının dolgu topraklaI.B. Değirmen Yapısı:Antik tiyatronun kuzeydoğusunda, Çaycuma-Filyoskarayolunun hemen kenarındaki bir kesitte bulunankavisli bir taşın çevresinin defineciler tarafındanyoklandığının kazı bekçileri tarafından bildirilmesiüzerine bu çevrede kazı çalışmaları başlatılmıştır.Yolun kenarındaki yamacın hemen üzerinde2 x 2,5 m boyutlarında bir açma açılmış ve neticesinde50,13m. kotunda un öğütülmesine yarayan biröğütme taşı ortaya çıkarılmıştır. Öğütme taşı; 0,70 myüksekliğindedir. Ağız çapı 0,83 m çapında olup, kaideyedoğru daralan bir forma sahiptir. Taşın üst tarafıtahılların öğütülmesi amacıyla 0,<strong>35</strong> m kadar bir derinliğesahiptir. Ağzın iç kısmında ise çapı 0,50 m olan,içi yivli bir çark bulunmuştur. Bu çarkın tam ortasındada demir bir yuva bulunmaktadır. Öğütme taşınınaltında 50,06 m kotunda öğütme taşının da içindeyer aldığı değirmen yapısının zeminine ulaşılmıştır.Bu zemin, halk arasında “kayrak taşı” denilen pemberenkte düzenli bir forma sahip olmayan yassı taşlar ilekaplanmıştır.Bu işliğin sınırlarını tespit edebilmek için açma sınırlarıdoğuya doğru genişletilmiştir. Açma içerisinde enüst kot olan 52,13 m’den zemin seviyesi 50,02 m’yekadar altı adet farklı tabaka tespit edilmiştir. Bunlardanözelikle 50,30 m ile 50,02 m arasından gelen V. ve VI.yangın tabakaları içerisinden bol miktarda seramik,demir çivi, ve çeşitli metal parçaları ele geçmiştir.Öğütme taşının özellikle batı tarafında demir çivi veyanık tabakasının yoğunluğu artmaktadır. Öğütmetaşının hemen 0,65 m güneydoğu köşesinde 50,10 mkotunda ise, zemin üzerinde in situ durumda demirbir menteşe bulunmuştur. Yapının devamı özel mülkiyetiçerisinde kaldığı için açılamamıştır. Değirmenyapısı içersinde bulunan seramik ve sikkeler MS II. veIII. yy’lara aittir. Bundan dolayı bu yapının bu tarihlerarasında kullanıldığı düşünülmektedir.II- Akropolde Yapılan ÇalışmalarII.A. Roma Tapınağı (Yrd. Doç. Dr. A. KadirBaran, Recep Kendirci, Nil Dirlik):2011 yılında tapınağın ön cephesinde gerçekleştirilenkazı çalışmaları bu yıl kaldığı yerden devam ettirilmiştir.Öncelikle tapınağın güney cephesinde yer alansıvalı tabandan itibaren detaylı temizlik çalışmalarınabaşlanmıştır. Temizlik çalışması esnasında 5/19-1248 TÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong>


KAZI-ARAŞTIRMATios – AkropolünGüneybatıdanGörünümüno’lu açmadan cam, metal ve Bizans Dönemi’ne aitolabilecek sırlı seramik parçaları bulunmuştur.Temizlik çalışmalarından sonra geçen yıl 4. tabakadakapanışı yapılan 5/19-13 no’lu açmanın bu yıl5. tabaka kazısına başlanmıştır. Açmada harç tabanaulaşılmak istenmiştir ve 6 cm toprak kazıldıktan sonraharçlı tabana ulaşılarak 5. tabakada kapatılmıştır.5/19-19 açmasının 3.tabaka kazısında ise Korinthdüzenine ait işlenmiş mermer parçalar yoğun olarakçıkmıştır. Bununla birlikte Roma seramiklerine derastlanmıştır. Korinth başlık parçaları içeren bu 3.tabaka 25 cm kalınlığındadır. Bu alanda 5. tabakayakadar çalışmalarımız devam etmiştir. Ancak malzemeyoğunluğunun diğer tabakalarda oldukça azaldığıgözlenmiştir. Herhangi bir buluntuya rastlanmayan 5.tabakada kil tabana ulaşılmıştır.Daha sonra 5/19-15 ve 5/19-20 olmak üzere iki yeniaçma oluşturulmuş ve ölçümler yapılmıştır. Buna göre5/19-15 açmasının en yüksek kesiminin kotu 66.116en alçak noktasının kotu ise 65.846’dır. 5/19-20açması ise düz bir zemine sahip olup yüzey seviyesindenalınan kot 65.980’dir. Tapınağın doğu kanadındapodyum ve basamak tabanlarının nerede bittiği bulabilmekve tapınağın ön sınırını belirleyebilmek içinbu iki açmada çalışmalar yoğunlaştırılmıştır. Açmanın2. tabaka kazılarının sonucunda podyum temelinindevamı ortaya çıkartılmıştır. Böylelikle tapınağın podyumsınırları anlaşılmıştır.Tapınağın son basamağına ait temellerin devamını vebu basamağın doğu yönüne doğru gelişen dönüşünübulabilmek amacıyla açmanın güney yönünde çalışmalardevam ettirilmiştir. 68.692 kotla 4. tabakayagelindiğinde bu alanda tapınağın son basamağı ortayaçıkartılmıştır. Böylece bu alanda yapılan çalışmalarsonucunda tapınağın podyum ve basamak sınırlarınetlik kazanmıştır. Altarın olması gereken bu alandaRoma Çağı tabakalarının tahrip edilmesinden dolayıaltar bulunamamıştır.Tios – AkropoldeBulunan KlasikDönem YerleşimAlanıII.B. Bizans Kilisesi (Arş. Gör. Durmuş Gür):Akropolde bulunan doğu-batı doğrultulu kiliseyehemen batısında yer alan bir narteksten girilmektedir.Ana mekân ise bir naos’tan ibarettir. Güneyinde doğubatıdoğrultulu mezar şapeli bulunmaktadır. Kiliseninana bölümünü oluşturan naos, 16,30 x 7,20 m boyutlarındadır.Narteksten naosa batıda bulunan üç kapıylagirilir. Kilisenin güneyinde yer alan mezar şapeline iseyine güney yönünde bulunan 1,00 m açıklığındaki birkapı yardımıyla girilmektedir. 2012 yılında bu bölgedekikazılara nartheks bölümünün güneyinde bulunaniki mekan ve kilisenin batısında yer alan teras duvarındayapılan çalışmalarla devam edilmiştir. Kiliseninnaos ve apsis duvarlarında devşirme blok taş malzemekullanılmış, kilisenin mezar şapeli ve ek yapılarındaise moloz taşların ve kiremitlerin harç kullanılarak inşaedildiği gözlemlenmiştir. Kilisenin ek mekanlarınınzemininde farklı boylardaki mermer, kayrak taşı veandezit taşların zemin olarak kullanıldığı görülmektedir.Üst örtüsüne ait herhangi bir bilgiye sahip olamadığımızek mekanların içerisinden çok sayıda çatı kiremitparçaları ve demir çivi parçaları tespit edilmiştir.MS 12-14. yy’lara tarihlendirilen sırlı ve sırsız seramikparçalarının yoğunlukta olduğu bu alan içerisinde birde çocuk mezarı tespit edilmiştir. Kilisenin iç mekanıve çevre bölümleri, bu alanlarda bulunan sikke, seramikve çeşitli küçük buluntulardan dolayı MS 11 ve14. yy’lar arasında mezarlık alanı olarak kullanılmıştır.TÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong> 49


KAZI-ARAŞTIRMATios – AkropoldeBulunan RomaTapınağı ile BizansKilisesinin HavaFotoğrafıII.C. Teras Duvarı (Arş. Gör. Durmuş Gür):Kilisenin hemen batısında yer alan teras duvarınınortaya çıkarılması amacıyla bu bölgede de kazı çalışmalarıgerçekleştirilmiştir. Roma Dönemi tapınağınıntemenos duvarı olarak da düşünülen bu duvar üzerindeilk olarak yüzey temizliği çalışmaları yapılmıştır.Çalışmalar sonucunda bu bölgede 3 m genişliğinde, 4m yüksekliğinde ve 30 m uzunluğunda alt bölümleribüyük kesme taş andezit bloklarından üst bölümleri isedevşirme malzemelerden inşa edilmiş büyük bir duvaryapısı ortaya çıkarılmıştır. Duvar ortaya çıkarılırkenbulunan MS 10-14. yy’lara tarihlendiren sırlı ve sırsızseramik parçaları, bu duvarın temenos duvarı olmasıdışında, kilisenin batı bölümüne bir atrium kazandırmakiçin yapılmış olabileceğini de düşündürmektedir.Bu alandaki çalışmalar <strong>2013</strong> yılı kazı sezonundadevam ettirilmek üzere sonlandırılmıştır.II.D. Klasik Dönem Yerleşim Alanı(Arş. Gör. Durmuş Gür, Gürcan Laçin):Tios Akropolü, Filyos Nehri’nin denize döküldüğüvadinin batısında, antik kentin doğusunda, Karadeniz’edoğru uzanan ortalama 70 m yüksekliğindeki ufakbir yarımadadır. Kuzeybatıdan güneydoğuya doğruteraslar halinde yükselen bu tepenin özelliklekuzeybatı bölümü keskin kayalıklara sahiptir. Bubölümde Ortaçağ kalesine ait sur duvarlarının hemenkuzeyinde kentin Klasik Dönem’e tarihlendirilen yerleşimizlerine rastlanılmıştır. Bu seneki çalışmalarerken dönem yerleşimine ait duvarların mekân birlikteliğinisağlamaya yönelik olmuştur. Bu alanlardayapılan çalışmalarda üst kotlarda Bizans Dönemi’netarihlendirilen duvar kalıntıları tespit edilmiştir.Tamamen devşirme malzemelerden inşa edilmiş olanBizans Dönemi temel kalıntıları açma alanının kuzeybölümüne doğru devam etmektedir.Yüzeyden itibaren belirlikotlar halinde gerçekleştirilenseviye inmeçalışmaları sonucundabu alanda Geç Bizans,Orta Bizans, Roma,Hellenistik, Klasik veGeç Arkaik Dönemküçük buluntuları tespit edilmiştir. Roma ve erkendönem seramik kapları özellikle üçüncü ve dördüncütabakalarda gözlemlenmektedir. Üçüncü ve dördüncütabakalar içerisinden MÖ 6. yy’ın sonundan MS 3.yy’a kadar tarihlenen seramik parçaları tespit edilmiştir.Tespit edilen erken dönem seramikler içerisindeyaban keçisi üslubu, Ionia kyliksleri, Batı AnadoluArkaik seramik kap parçaları, Attika siyah figür seramikkap parçaları, Attika üretimi kırmızı figürlü kapparçaları tespit edilmiştir.III. Antik Limanda Yapılan Çalışmalar(Yrd. Doç. Dr. Yaşar Serkal Yıldırım):Üçüncü kazı alanı ise Tios’un Antik limanına gidencaddede gerçekleştirilmiştir. Roma Dönemi’nde kentinen önemli caddesi durumunda olan bu yolun yolunliman ve tiyatro boyunca kuzey-güney doğrultuluuzandığı görülmektedir. Bu bölgedeki çalışmalar,kent planında 10-14 no’lu plankareler içerisinde yeralan açmalarda gerçekleştirilmiştir. Burada 7,40 muzunluğunda 6,60 m genişliğinde bir açma açılmıştır.Bu açmada 2,45 m. seviyesinde büyük boyutlu plakataşlardan oluşturulmuş liman caddesinin döşemeleriortaya çıkarılmıştır. Yolun döşeme taşlarının her birininfarklı boyutlarda olduğu görülmüştür. Ayrıca OrtaÇağ’da bu yolun doğu bölümünün üzerine gelecekşekilde sahil surlarının inşa edildiği anlaşılmıştır.2012 yılı içersinde gerçekleştirilen çalışmalardan birtanesi de kentin yapılarının Microlight adındaki birhava aracı vasıtasıyla ayrıntılı bir şekilde fotoğraflarınınçekilmesidir.Arazi çalışmaları ile kazı evinde yapılan etüt çalışmalarınında tamamlanmasıyla, birlikte kazı çalışmaları,11 Eylül 2012 tarihinde sona erdirilmiştir.Şahin Yıldırım50 TÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong>


ENSTİTÜDEN <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong>Yeni YayınlarımızCORPUSPONDERUM ANTIQUORUM ET ISLAMICORUMTurkey 1The Collection of Klima Plus inSilifke MuseumGreek, Roman, Byzantine and Islamic WeightsOğuz Tekin – Ali M. MerzeciCORPUSPONDERUM ANTIQUORUM ET ISLAMICORUMTurkey 2Istanbul Archaeological MuseumsGreek, Roman, Byzantine and Islamic Weights in theDepartment of Metal ObjectsOğuz Tekin – Gülbahar Baran Çelik978-605-4701-00-1Türk Eskiçağ <strong>Bilimleri</strong> Enstitüsü, İstanbul, 2012(renkli, 46 levha)978-605-4701-14-8Türk Eskiçağ <strong>Bilimleri</strong> Enstitüsü, İstanbul, <strong>2013</strong>(renkli, 110 levha)Türkiye müzeleri ile özel koleksiyonlardaki ağırlıklarınyayım lanmasını öngören Corpus Ponderum Antiquorumet Islamicorum (=CPAI) projesinin ilk cildi SilifkeMüzesi’ndeki özel bir koleksiyonu kapsamaktadır.161 adet ağırlığın yer aldığı katalog, Hellenistik ve Romaİmparatorluk Dönemi (49 adet), Bizans (33 adet) ve İslami(79 adet) olmak üzere üç başlık altında kurgulanmıştır.Hellenistik ve Roma İmparatorluk Dönemi örneklerininçoğu kare veya dikdörtgen formunda, üzerleri düz kurşunağırlıklardır. Roma İmparatorluk Dönemine tarihlenenekmek tahtası formundaki kurşun ağırlık ise üzerindeyer alan birim adı (litra) ve caduceus tasviriyle ilginçbir örnek oluşturmaktadır. Bizans örnekleri iki-uncia’danbir-nomisma’ya kadar değişen ağırlıklarla temsiledil mektedir. İslami ağırlıkların büyük çoğunluğunuOsmanlı İmparatorluğu’na ait dirhemler oluştursa da azsayıda Osmanlı öncesi örnekler de yer almaktadır. İslamiağırlıkların çoğu kuş gözü motifi ile süslenmiştir.CPAI projesinin ikinci cildi İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ninMetal Objeler Seksiyonu’nda yer alan ve MÖ 4. yüzyıldanOsmanlı İmparatorluğu’nun sonuna kadar tarihlenenağırlıkları kapsamaktadır. Katalogda yer alan 455 adetağırlığın bir kısmı satın alma veya müsadere yoluyla müzekoleksiyonuna katılmışken, bir kısmı kazı buluntusu olarakkayda geçmiştir. Ağırlıkların 111’i MÖ 4. yüzyıldan Romaİmparatorluğu’nun sonuna kadar uzanan zaman dilimine,196’sı Bizans Dönemine, 148’i ise Selçuklu ve OsmanlıDönemlerine tarihlenmektedir. Az bir kısmı MÖ 4. yüzyılafakat çoğu Hellenistik Döneme tarihlenen ağırlıklar arasındaAtina, Lysimakheia, Byzantion, Kyzikos, Kyme veMiletos’a ait olan ağırlıklar aynı zamanda koleksiyonun enilginç örnekleri arasındadır. Roma İmparatorluk Döneminetarihlenen ve her iki taraftan kesik küre formundaki ağırlıklarda dikkate değer sayıda katalogda temsil edilmektedir.Bizans ağırlıkları, esas olarak sikke kontrol ağırlıklarındanoluşmaktadır. Katalogda, 400-dirhemden bir-dirheme kadarçeşitli formda İslami ağırlıklar da yer almaktadır.TÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong> 51


ENSTİTÜDEN <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong>Yeni YayınlarımızSOA - 1STUDIA AD ORIENTEM ANTIQUUMHitit Kralı II. Muwatalli: Kişiliği ve İcraatıFilolojik Belgeler IşığındaMeltem Doğan-AlparslanSOA - 2STUDIA AD ORIENTEM ANTIQUUMAllianoi Tıp AletleriDaniş Baykan978-605-4701-11-7Türk Eskiçağ <strong>Bilimleri</strong> Enstitüsü, İstanbul, 2012978-605-4701-12-4Türk Eskiçağ <strong>Bilimleri</strong> Enstitüsü, İstanbul, 2012Hitit krallarından II. Muwatalli döneminin açıklanması, kendisine aitbelgelerin azlığı nedeniyle oldukça zordur. Muwatalli’nin icraatınınönemli bir kısmı hakkında, III. Hattušili ve IV. Tuthaliya gibi sonrakiHitit krallarına ait belgelerden faydalanılmak gerekmektedir. Ancak,bu belgelerden elde ettiğimiz bilgilerin de tartışmalı olması, Muwatallidevri olaylarını incelerken dikkatli olunmasını gerektirmektedir.Çalışma içerisinde II. Muwatalli her yönüyle ele alınmış; kişiliğinindönemin siyasetini nasıl şekillendirdiği, dini kimliğinin Hitit tarihindekiönemi ve tartışmalı olan aile bireyleri çok yönlü olarakincelenmiştir. Dolayısıyla Muwatalli'nin eşi, çocukları, kızkardeşive buna bağlı olarak kızkardeşinin evlilği gibi halen tartışmalı olankonular, yapılan metin incelemeleri ile açıklığa kavuşturulmuş, dönemintarihine yön veren aile ilişkileri üzerine tartışmalar yapılmıştır.Ayrıca, Muwatalli’nin politik kimliğini ortaya koyan iç ve dış siyasetinebağlı faaliyetleri ayrıntılı olarak ele alınmış ve problemliolan pek çok konu açıklanmaya çalışılmıştır. Böylece çivi yazılı vehiyeroglifli belgelerden yola çıkarak, Muwatalli hakkında elde edilenbilgileri bir araya getirmek suretiyle kendisi hakkında yeni sonuçlaravarmak, döneminde açıklanması sorunlu olan konuları ortaya koymakmümkün olabilmiştir. Bu sayede, II. Muwatalli dönemindegerçekleşen başkentin Tarhuntašša’ya taşınması ve Kadeš <strong>Sa</strong>vaşı gibiönemli olayların neden ve sonuçlarının anlaşılması, dönemin tarihirekonstrüksiyonunun yapılması, böylece Muwatalli’nin faaliyetlerininkronolojisi problemlerine farklı bir bakış açısıyla çözüm tekliflerigetirilmesi mümkün olabilmiştir.İzmir ili, Bergama ilçesinin kuzeydoğusunda, Paşa Ilıcası mevkiinekonumlandırılan Allianoi, günümüzde Yortanlı Sulama Baraj göletialtında kalmıştır. Antik tıp âletlerinin tipolojisi ve teknolojisi, tıptarihi ve yerleşimin sağlıkla ilişkisi açılarından önemli bilgiler verenAllianoi tıp âletleri, diğer kontekstlerle karşılaştırıldığında, çeşitlilikve sayı yönlerinden üstün oldukları için, Anadolu tıp âletlerinin, tip,dağılım ve köken sorunlarına da ışık tutmakta, sayısal verilerine katkısağlamaktadır. Allianoi kazılarından ele geçen tıp âletlerinin tipolojik,işlevsel ve kontekstleri açılarından incelenen bu çalışmada, bir Anadoluyerleşiminde gün ışığına çıkan tıp âletleri bulundukları mekânlara göretoplu ve bütüncül olarak ilk kez değerlendirilmiştir. Doktora tezimikapsayan bu çalışmanın yayın aşamasında, bazı kısımlar ve görsellersadeleştirilmiş ve 2009 sonrası bazı ilaveler yapılmıştır. ÇalışmadaRoma Dönemi’ndeki hastalıklar ve tıbbî müdahale yöntemleriincelenmiş, Allianoi kazılarında ele geçen tıp âletleri sınıflandırılmıştır.Tıp âletlerinin alışılmış yapım malzemesi olan bronzun yanı sıra, demirâletlerin de kapsama alınmasıyla, yalnızca bu malzemeden yapılan veörneği az bulunan tıp âletlerinin tipolojisini belirleme çalışmalarınakatkı sağlanmaya çalışılmıştır. Roma Dönemi tıp âletleri hakkındakiantik kaynaklar ve modern yayınlar taranmış, fonksiyonları belirsizâletler, İslamî tıp kaynakları ve 17.-19. yüzyıl tıp kitaplarındaki âletlerile karşılaştırılıp, antik kaynakların da yardımıyla, kullanım amaçlarınınbelirlenmesine çaba gösterilerek yorumlanmıştır. Ayrıca, eserlerinarazide bulundukları koordinatlara göre, mekânların işlevini saptamakonusuna ışık tutulmuştur.52 TÜRK ESKİÇAĞ BİLİM<strong>LER</strong>İ ENSTİTÜSÜ <strong>HA</strong><strong>BER</strong><strong>LER</strong>


E n s t i t ü m ü zhi ma ye sin deKOÇ UNIVERSITYRESEARCH CENTER FOR ANATOLIAN CIVILIZATIONSSponsorlarımızve Enstitüye KazandırdıklarıBorusan: Nakit olarak enstitünün yıllık giderleri.Bülent Eray: Eray Reklamcılık tarafından teşekkür plaketi ve ajandalarımızınyapılması.Cengiz Üstüner: Maddi yardım.Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi: Yıllıkkonferanslarımıza salon tahsisi.Ens ti tü Ya y›n la rıBilimsel DiziAlparslan, M. (Haz.), Hititolojiye Giriş, Instrumental Linguarum Antiquarum 1,(Dizi Editörü B. Demiriş), İstanbul, 2009.Corpus Vasorum Antiquorum, Türkiye Cumhuriyeti (Turkish Republic 1,Fascicule 1), Silifke Museum (K. L. Zoroğlu), İstanbul, 2008.Sylloge Nummorum Graecorum - Turkey 2 / Anamur Museum, Vol. 1, RomanProvincial Coins (O. Tekin – S. Altınoluk), İstan bul, 2007.Sylloge Nummorum Graecorum - Turkey 3 / Çanakkale Museum, Vol. 1,Roman Provincial Coins of Mysia, Troas etc. (O. Tekin – S. Altınoluk –F. Körpe), İstan bul, 2009.Sylloge Nummorum Graecorum - Turkey 4 / Ancient Coins from Mysia, Troadand Aeolis in the Collection of Selçuk Tanrıkulu (O. Tekin – A. Erol-Özdizbay), İstan bul, 2010.Sylloge Nummorum Graecorum - Turkey 5 / Tire Museum.Vol. 1: Roman Provincial Coins from Ionia, Lydia, Phrygia and, etc.(O. Tekin – S. Altınoluk), İstan bul, 2011.Sylloge Nummorum Graecorum - Turkey 6 / Burdur Museum. Vol. 1: Pisidia,Part 1: Adada-Prostanna (H. Köker), İstan bul, 2011.Sylloge Nummorum Graecorum - Turkey 7 / Ödemiş Museum. Vol. 1: RomanProvincial Coins of Ionia, Lydia and etc. (O. Tekin – S. Altınoluk),İstan bul, 2012.Sylloge Nummorum Graecorum - Turkey 8 / Muğla Museum. Vol. 1: Caria(O. Tekin – A. Erol-Özdizbay), İstan bul, 2012.Corpus Ponderum Antiquorum et Islamicorum, Turkey 1 / The Collection ofKlima Plus in Silifke Museum, Greek, Roman, Byzantine and IslamicWeights (O. Tekin – A.M. Merzeci), İstanbul, 2012.Corpus Ponderum Antiquorum et Islamicorum, Turkey 2 / IstanbulArchaeological Museums, Greek, Roman, Byzantine and Islamic Weightsin the Department of Metal Objects (O. Tekin – G. Baran Çelik),İstanbul, <strong>2013</strong>.<strong>Sa</strong> vaş, Ö.S., A na do lu (Hi tit-Lu vi) Hi ye rog lif Ya zıt la rın da Ge çen Tan rı, Şa hısve Coğ raf ya Ad la rı/Di vi ne, Per so nal and Ge og rap hi cal Na mes in theAnato li an (Hit ti te- Lu wi an) Hi e rogly phic Ins crip ti ons, İs tan bul, 1998.Bilimsel Toplantılar DizisiDelemen, İ. – O. Casabonne – Ş. Karagöz – O. Tekin (eds.), The AchaemenidImpact On Local Populations and Cultures in Anatolia, İstanbul, 2007.Din çol, A li M. (Ya yı na Haz.), Çağ lar Bo yun ca A na do lu’da Yer le şim ve Ko nutU lus la ra sı Sem poz yu mu (5-7 Ha zi ran 1996)/In ter na tion al Sympo si um onSett le ment and Hous ing in A na to li a Thro ugh the A ges (5-7 Ju ne 1996),İs tan bul, 1999.Fischer, B. – H. Genz – E. Je an – K. Kö roğ lu (eds.), Iden tif ying Changes: TheTransition from Bronze to Iron Ages in Ana to lia and its NeighbouringRegions, Istanbul, 2003.Süreli YayınColloquium Anatolicum I (eds. M. Doğan-Alparslan – M. Al par s lan), İstanbul,2002.Colloquium Anatolicum II (eds. M. Alparslan – M. Doğan-Alparslan), İstanbul,2003.Colloquium Anatolicum III (eds. M. Alparslan – M. Doğan-Alparslan),İstanbul, 2004.Colloquium Anatolicum IV (eds. M. Doğan-Alparslan – G. Ergin), İstanbul,2005.Colloquium Anatolicum V (eds. H. Peker – G. Ergin), İstanbul, 2006.Colloquium Anatolicum VI (eds. M. Alparslan – H. Peker), İstan bul, 2007.Colloquium Anatolicum VII (eds. M. Doğan-Alparslan – M. Alparslan –H. Peker – G. Ergin), İstan bul, 2008.Colloquium Anatolicum VIII (eds. M. Doğan-Alparslan – Y. G. Ergin –M. Alparslan – H. Peker), İstan bul, 2009.Colloquium Anatolicum IX (eds. M. Alparslan – Y. G. Ergin – H. Peker –M. Doğan-Alparslan) İstan bul, 2010.Colloquium Anatolicum X (eds. Y. G. Ergin – M. Doğan-Alparslan –M. Alparslan – H. Peker), İstan bul, 2011.Colloquium Anatolicum XI (eds. M. Alparslan – A. Akkaya), İstan bul, 2012.Klasik Filoloji Seminerleri I, (2004), II (2005), III (2006) (eds. O.F. Akyol –E. Öyken)Kazı MonografileriKö roğ lu, K. (ed.), 5. Yı lın da Yu muk te pe/The V. An ni ver sary of theEx ca va ti on at Yu muk te pe (1993-1997), İs tan bul, 1998.Popüler DiziAlp, S., Hi tit ler’in Mek tup laşma la rı, İs tan bul 2001 2 .Alparslan, M., Eski Anadolu’da Ticaret (MÖ II. Binyıl), İstanbul,2010.Altınoluk, S., Eskiçağ’da Irmak Tanrıları, İstanbul, 2010.Anabolu (Usman), M., Antik Çağda Et ve Balık Pa zar la rı, İstan bul, 2003.Baykan, C. – D. Baykan, Eskiçağ’da Cam, İstanbul, 2012.Bursa, P., Antikçağ’da Anadolu’da Balık ve Balıkçılık, İstanbul, 2010.Çe te, İ., Geç mişe Yol cu luk Bir Ge zi Reh be ri, Jo ur ney in to the Past:A Short Gu i de, İs tan bul, 1996 (Tükendi).Ço kay, S., An tik çağda Ay dın lat ma A raç la rı, İs tan bul, 2000 2 .De le men, İ., An tik Dö nem de Bes len me, İs tan bul, 2003 2 .Delemen, İ. – S. Çokay-Kepçe, Yunan ve Roma Kap Formları Sözlüğü,İstanbul, 2009.De mi riş, B., Es ki çağ ’da Ya zı A raç ve Ge reç le ri, İs tan bul, 2002 3 .Din çol, B., Es ki Ö nas ya ve Mısır’da Mü zik, İs tan bul, 2003 2 .Dinçol, B., Eski Önasya Toplumlarında Suç Kav ra mı ve Ceza, İstanbul, 2003 2 .Dü rüşken, Ç., Es ki çağ ’da Spor, İs tan bul, 1995 (Tükendi).Dürüşken, Ç., Roma Dini, İstanbul, 2003.Eğilmez, M., Hitit Ekonomisi, İstanbul, 2005.Faz lıoğlu, İ., Es ki çağ’ da Do ku ma, İs tan bul, 2001 2 .Gülbay, O., Eskiçağ’da Tuvalet Kültürü, İstanbul, 2004.Hır çın, S., Çi vi Ya zı sı Or ta ya Çı kı şı, Ge liş me si, Çö zü mü, İs tan bul, 2000 3 .Hürmüzlü, B., Eski Yunan’da Ölü Gömme Gelenekleri, İstanbul, 2008.İren, K., Vazo Resimlerinin Işığında Eski Yunan Çanak Çöm lek çi liği, İstanbul,2003.Karagöz, Ş., Eskiçağ’da Depremler, İstanbul, 2005.Köroğlu, G., Anadolu Uygarlıklarında Takı, İstanbul, 2004.Özdizbay, A., Eski Yunan’da Tarım, İstanbul, 2004.<strong>Sa</strong>lman, B., Eskiçağ’da Güneş <strong>Sa</strong>atleri, İstanbul, 2007.Ser da roğ lu, Ü., Es ki çağ’ da Tıp, İs tan bul, 2002 2 .Te kin, O., Es ki çağ ’da Pa ra, An tik Nü miz ma tiğe Gi riş, İs tan bul, 1998 3 .Te kin, O., Byzas’tan I. Cons tan ti nus’a Ka dar Es ki çağ ’da İs tan bul(Byzan ti on), İs tan bul, 2005 3 .Te kin, O., Tarih Boyunca İstanbul’da Sikke Darbı ve Sikkeler, İs tan bul, 2012.Uzel, İ., Anadolu Tıp Tarihine Giriş, İstanbul, 2008.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!