ÖRNEK HAYAT / Yusuf HALICIMalatya’nın şirin ilçesi Darende;zengin tarihî mirası ve kültürel birikimininyanında, yetiştirdiği çok büyük manevîdeğerleriyle Anadolu’nun irfana açılan pencerelerindenbiri. Bu manevî şahsiyetler asırlardırbu beldeye huzur, bereket ve feyiz saçmışlardır.Şeyh Hamid-i Veli/Somuncu Baba ve torunuEs-Seyyid Osman Hulûsi Efendi bunlararasında en önemli manevî şahsiyetlerdir.Somuncu Baba Şam, Tebriz ve Erdebil’de aldığızahiri ve batını ilimlerle kazandığı Melamîkimliği ve “Şöhret afettir.” düsturu <strong>net</strong>icesindekendini her zaman halktan gizlemiş, Bursa’dayaptırdığı küçük fırınında pişirdiği ekmekleri“Somunlar mü’minler, somunlar” nidalarıylainsanlara ikram etmiştir. Ama Ulu Camii’ninaçılışında okuduğu Fatiha Suresi’nin yedi türlütefsiri onun sahip olduğu tasavvufî ve diğermanevî ilimlerdeki derinliğinin ortaya çıkmasıaçısından çok önemlidir.Yaklaşık son on yılını Darende’de geçiripburada vefat eden Somuncu Baba Hazretlerinin12. kuşaktan torunu olan son devrinbüyük mutasavvıf ve Dîvân şairi olan HulûsiEfendi Hazretleri de ömrünü gerek başkanıolduğu dernek ve hizmet kuruluşları vegerekse 1986 yılında, bu dernek ve hizmetkuruluşlarını tek çatı altında toplayıp hizmetleritek elden yö<strong>net</strong>ip yönlendirme amacıylakurduğu Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfıaracılığıyla insanlara hizmetle geçirmiştir.Hulûsi Efendi Hazretleri hem sahip olduğu üçilmî eseri hem de önder ve aktif kişiliğiyle herzaman insanların önünde onlara yön verenbir yıldız olmuş adeta hayatını hayır işlerinevakfetmiştir.Darende Velîleri“Her canlıya hizmet” şiarıylakurulan vakıf bugün Darende merkezliolarak bütün Türkiye ve hatta yurt dışıhayrî faaliyetlerini artırarak devam etmekteHulûsi Efendi Hazretlerinin arzu edipte hayatındagerçekleştirme fırsatı bulamadığı hizmetleriyerine getirmektedir.Darende ve çevresinde medfun bulunandiğer manevî şahsiyetlerden öne çıkanları daşu şekilde dir:Medineli Şeyh/Seyyid Abdurrahman GaziSeyyid Abdurrahman Gazi Hazretleritabiînden olup, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’insahabesi ile görüşen bahtiyar zatlardan biridir.Medine asıllı olması sebebiyle “Medişeyh”olarak bilinir. Medine-i Münevvere’ den,Anadolu’nun İslâmlaşması için, İslâm ordularınınAnadolu’ya yaptıkları seferlere katıldığı veburada şehit düştüğü bilinmektedir. Türbesi vekülliyesi Malatya-Darende karayolu üzerindeDarende’ye 9 km. uzaklıktaki Medişeyh Köyündedir.Seyyid Hasan GaziAnadolu topraklarında, Darende’de kendiadıyla anılan bir tepenin başında bir şehid/seyyid mezarı vardır. Bu mübarek kabir; BattalGazi’nin amcası ve kayınpederi olan SeyyidHasan Gazi Hazretlerinindir. Darende’nin ZengibarKalesi’nin güneydoğusunda Hasan GaziTepesi’nde şehit düştüğü yerde medfundur.Hicrî 150-200 yılları arasında Abbasi hükümdarıEmir Ömer zamanında ordu kumandanıolarak görevlendirildiği nakledilmektedir.Yine Sivas Vilayet Salnâmesinde;“Gazzât-ı Kiramdan Hasan Gazi” cümlesiylebaşlayan ibaredekabrinin Darende’deolduğu belirtilmektedir.Bundan birkaç yıl önce, yarı harabekerpiç bir yapı içerisinde ikikemerli, üstü toprak örtülü bakımamuhtaç bir bina içerisinde iken, kabrişerifi, hayata geçirilen büyük bir projeylebu gün için binlerce kişinin ziyaret ettiğibir yer haline getirilmiştir. Kabir taşında“Fahr’il-Ulema Eş-Şehid Hasan Gazi” ayaktaşında ise “Tarih Sene 830 RahmetullahiAleyh” yazılıdır.Hasan Gazi hakkında kaynaklarda çokaçık ve sarih bilgi bulunmamakla birlikteBattal Gazi efsanelerinin ve menkıbelerininiçinde zaman zaman geçmektedir.Es-Seyyid İbrahim Taceddin-i VelîTaceddin-i Velî Hazretleri, Hicrî.650/Miladî. 1252’de Darende’de vefat etmiştir.Türbesi Şeyh Ali Efendi ile birlikte kendilerineait olan Zengibar Kalesi dibinde ahfadlarındanOsman Hulûsi Efendi (k.s.)’inbahçesindedir. Ahfadları arasında oldukçayetişkin zatlar görülmüş olan Taceddin-i VelîHazretleri 13. yüzyılın ortalarında DiyarbakırKadılığı’nda bulunduğu ve orada bir cami ilebir kütüphane yaptırmış olduğu bilinmektedir.Gerçekten de vakıf kayıtları arasındaDiyarbakır’daki Taceddin Mescidi Vakfı adınakayıtlar bulunmaktadır.Oğlu Şeyh Ali’nin vakfiyesi, torunları tarafındangünümüze kadar ulaştırılmış oluphalen gayesine uygun bir şekilde hizmetlerinedevam etmektedir.Es-Seyyid Abdurrahman-ı ErzincanîAbdurrahman-ı Erzincanî, YıldırımBâyezid devri meşayıhlarındandır. PeygamberEfendimiz (s.a.v.)’in temiz neslinden birhalkadır, seyyiddir.Timur’un Anadolu’yuistila etmesi ile Amasya, Tokat,Kastamonu ve Çankırı civarlarınagelir. Halvetiyye tarikatının önemlihalkalarından biri olup, Şeyh SafiyyüddinErdebilî’nin halifelerindendir. Şeyh Hamid-iVelî (Somuncu Baba)’nin Şeyh Abdurrahman-ıErzincanî’nin kızı Necmiye Sultan ile evlendiğirivayet edilmektedir. Ayrıca SomuncuBaba ile Seyyid Abdurrahman-ı Erzincanîarasında, mürşidleri itibariyle manevî birbağ da bulunduğu bilinmektedir. Zira birininmürşidi Safiyyüddin Erdebilî diğerininkiise Alaaddin Ali Erdebilî’dir. Her ikisinin deaynı dönemlerde Darende’de bulunduğu kesindir,arşiv belgeleri bunu göstermektedir.Hayatının son dönemlerinde Darende’ninBalaban Kasabasında ikamet etmiş ve buradayaklaşık 1432 (H.835) tarihinde vefatetmiştir.Abdurrahman Erzincanî’nin kerametlerihakkında bazı rivayetler kaydedildiği gibionun yüksek seviyede ikna gücü olan bilgilibir âlim olduğu, güneydoğuda manevî birmihverin merkezi olarak önemli hizmetleryapmış olduğu gibi bu hizmetlerini Bizans’içlerine kadar ulaştırdığı dikkati çekmektedir.Nitekim kaynaklarda onun Bizans Devleti’ninizni ile İstanbul’a geldiği ve Ayasofya’da Hıristiyanruhanileri ile tevhid hakkında yaptığıbir münazara sonrasında 40 kadar Hıristiyanruhanisinin Müslüman olduğu. İstanbul fetholduğuzaman da bu ruhbanlardan altısınınhalen hayatta bulunduğu bildirilmektedir.Tabii ki bu durum Fatih’in İstanbul’u fethindenönce İslâm düşüncesinin kalpleri fethetmişolduğunu da göstermektedir.İstanbul’un fethinden önce ilk manevîadım o devirde bu şekilde atılmıştır. Değerligönül dostu Abdurrahman-ı Erzincanî Hazretlerikendi dönemine mührünü basmış,ilmi ve irfanıyla tesiri vefatından sonra dagünümüze kadar devam etmiştir.134 HAZİRAN <strong>2014</strong> <strong>somuncubaba</strong> 135
AİLE / Prof. Dr. Sefa SAYGILIKırklareli Üniv. Sağlık Yüksekokulu Öğretim ÜyesiKıskançlık, Nereye Kadar?gün başka kadınlarla birlikte olduğunu öğreniyor.O zaman bu hanımın kanı beynine sıçrayacak, okadınları kıskanacaktır. Bu normal bir tepkidir.Kocasına kıskançlık duymaması elinde değildir.Çünkü bir ailenin geleceği erkeğin tutumuna bağlıdır.Evin hanımı, burada yuvasını koruma içgüdüsündendoğan bir kıskançlık içindedir.Bir erkek ise, işe gidiyorum diye evden çıkıyorve evin etrafına gizlenerek “Eve girecek veeşi ile ilişki kuracak” erkeği suçüstüne yakalamayaçalışıyordu. Birinde, “Ben 3 gün yokum,şehir dışına gidiyorum.” diye çıkmış ve birkaçsaat geçince aniden eve girerek dolapları, kapıarkalarını didik didik aramıştı.Mehmet Doğan’ın “Büyük TürkçeSözlük”ünde eşler arasındakine tekabüleden kıskançlık, “sevdiği, sahip olduğuveya münasebet halinde bulunduğu şeyinbaşkalarıyla aynı tür ilişkiler içinde olmasınakatlanamamak” olarak tarif edilmiş. Sokolof’agöre kıskançlık, “İnsanın en az bilinen duygusuve üzerinde en az konuşulan davranışıdır. Birmuammadır.” Descartes ise, “Kıskançlık, sahipolduklarını koruma isteğinden kaynaklanan birtür korkudur.” diyor.Her insanda az veya çok kıskançlık duygusuvardır. Karşısındakini ya sevgiden dolayı veya“Sende var bende niçin yok?” diye kıskanır. Bizimkonumuz ise aile içinde olan ve birinci grubagiren kıskançlıklar.Aslında dozunda olan kıskançlık normaldirve sevginin, bağlılığın bir göstergesi olarak kabuledilir. Yazar ve evlilik danışmanı David R.Mace “Normal kıskançlık, pek çok evliliği kurtarmışbir emniyet supabıdır. Anormal kıskançlıkise yıkıcı bir saplantıdır ve tedavi edilmesigerekir.” demektedir.Bir ev hanımı düşünelim. Kocasını seviyor,onunla iyi anlaşıyor. Fakat hayatının erkeğinin birAşırı ölçülere kaçmadıkça kıskançlık doğalbir duygu olarak kabul edilmelidir.Hata hayatarenk katar, insanların kendilerine çekidüzenvermelerini sağlar. Dozunda kıskançlık, sevgibelirtisidir ve yakın ilişkileri koruma altına alır.Kıskançlığın olmadığı evliliklerde, aile bağlarızayıftır. Kadın ve erkek, “kıskanılarak” bir sahiplerininbulunduğunu hisseder ve hatırlarlar.3 yıllık evli bir hanım, “Kocam ara sıra beni kıskanmasaydı,çok üzülürdüm.” demişti. “Hâlbukikıskanması, onun beni hâlâ çekici bulduğunuve sevdiğini kabul etmesi anlamına gelir. Lafolsun diye onunla evli olmadığımızı gösterir.Bundan iyi iltifat olur mu?” diye de eklemişti.Gerçekten karısını kıskanmayan erkek azdır.Bir hanım hastam, “Kocam beni hiç kıskanmıyor,mini etek giymem için zorluyor.” demişti. Buevlilik uzun sürmedi ve ayrıldılar.Kıskançlık Neden?İdeal evliliklerin temelinde, dozunda kıskançlıkve eşin sadakatine güven duygusu bulunur.Bu ikisi bir arada yer almalıdır. Evliliktegüvensizliğe yer yoktur. Kıskançlık ve güvensizlikaşırıya vardı mı çekilmez olur. İnsanlar birkaçsebeple kıskançlıklarını aşırıya vardırırlar.Hastalık derecesinde eşini kıskanan kişilerinaynı zamanda kendilerine güvenleri yoktur. Bukişiler şiddetli kıskançlık göstererek, kendilerineolan güvensizliklerini gizlemeye çalışırlar.Ünlü eğitimci Margaret Mead, “Kişinin kendineolan güveni ne kadar az olursa, kıskançlığa da okadar meyilli olur.” demektedir. “Kıskançlık, duyulanaşkı ölçen bir barometre değildir. Dahaçok seven kişinin kendine güvensizliğini gösterir.Kökeninde güvensizlik ve aşağılık duygusuyatan bir olumsuz duygudur.”Kıskançlığın olmaması tabii ki problemdir,ama yanlış kullanıldığında çok yıkıcıdır. Abartıldığındasevgi gibi yapıcı bir duygunun zıddıhaline gelebilir. Sadece kıskananı değil, kıskanılanıda yıpratır. Devamlı aldatılmak düşüncesiile yaşamak kesinlikle dayanılmazdır. Bu tipinsanların hayal güçleri sürekli menfi yöndeçalıştığı için sevgiye dayanan ilişki onlara mutlulukdeğil, hüzün verir. Hatta onların hayattanbezmelerine bile yol açabilir. Kıskançlık saplantıhalini aldığı zaman, çiftleri birbirine bağlayandeğil, ayrılığı hızlandıran ciddi bir hastalık halinegelmiş demektir.Kocasının; kadın olsun, erkek olsun, başkabir kişi ile vakit geçirmesine katlanamayan birkadın hastam olmuştu. Artık hiç yeni arkadaşedinmiyorlar, eskilerle de giderek daha az görüşüyorlardı.Herkesi çevrelerinden uzaklaştırmış,tek başına kalmışlardı. Bütün bunların, yö<strong>net</strong>iciolan kocasının başarısı ile aynı zamandagelmesi tabii ki bir tesadüf değildi. Çocuklarıda artık iyice büyüdüğü için kendini yalnız veişe yaramaz hissetmeye başlamıştı. Yapacakbir işi de yoktu. Kendini değersiz görüyordu.Kocasını kaybetme duygusu onu aşırı bunaltıyordu.Böyle bir hanım kocasını 24 saat kontrol altındatutuyordu. Bir gün cep telefonu ile aramış,o sıra tehlikeli bir kavşakta araba kullanmaktaolan eşi cevap veremeyince bir hayli sıkıştırmış,hangi hanımla başbaşa ne yaptığını sormuştu.Bazı aşırı kıskanan tipler ise aslında kendilerieşlerini aldatmaktadır. Bunu bastırma amacıylaeşine yansıtmaktadır. Kendisi yaptığı içinherkesin iha<strong>net</strong> edebileceği kanısındadır. Herşeydenanlam çıkarır, tartışır, kavga eder. Eşi ha-136 HAZİRAN <strong>2014</strong> <strong>somuncubaba</strong> 137