07.01.2017 Views

İnovatif Kimya Dergisi Sayı 36

İnovatif Kimya Dergisi Sayı 36

İnovatif Kimya Dergisi Sayı 36

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

<strong>Kimya</strong><br />

<strong>Dergisi</strong><br />

İNOVATİF<br />

<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

YIL:4 SAYI:<strong>36</strong> TEMMUZ 2016<br />

KALSİYUM<br />

HİDROKSİT<br />

FRANSIZ<br />

PARADOKSU<br />

RESVERATROL<br />

MONO<br />

SODYUM<br />

GLUTAMAT<br />

TİYAZOL


KURALLARIMIZ<br />

1. <strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong> yazılarını herhangi bir<br />

makalenizde veya yazınızda kullanmak için yazısını<br />

aldığınız kişiye mail atarak haber vermek, kullanmış<br />

olduğunuz yazıların kaynağını ise dergi olarak<br />

belirtmek durumundasınız.<br />

2. Dergide yazılan yazıların sorumluluğu birinci<br />

derece yazara aittir. Bu konu hakkında bir sorun<br />

yaşıyorsanız ilk olarak yazara ulaşmalısınız.<br />

3. Dergide yer alan bilgileri kullanarak başınıza<br />

gelebilecek felaketlerden ya da işlerden dergi<br />

sorumlu değildir.<br />

4. Dergide yazarların kullanmış olduğu resimlerde,<br />

yazılarda kesinlikle kaynak belirtilmek zorundadır.<br />

Aksi durum olduğu zaman bunu yazarın kendisine<br />

ulaşarak sormalısınız. Çünkü bize yazı gönderen<br />

yazarlarımızdan ricamız telif haklarına riayet<br />

ederek fotoğrafları dökümanlarına eklemeleri.<br />

Buradan çıkacak problemlerden doğrudan yazarlar<br />

sorumludur. Dergi sorumlu değildir.<br />

5. Dergide benim de yazım olsun diyen yazarlarımız<br />

var ise yazılarınız için Yavuz Selim KART ile<br />

konuşabilirsiniz. Dergi ile iletişim kurmak için ise<br />

iletisim@inovatifkimyadergisi.com adresine<br />

mail atabilirsiniz.<br />

6. Dergimizde yayınlanmasını istediğiniz yazıları<br />

info@inovatifkimyadergisi.com mail adresine<br />

göndermelisiniz. Bu mail adresine gönderdiğiniz<br />

yazılarda bir eksiklik var ise editör tarafından<br />

incelenecektir. Eksik kısımları var ise size geri<br />

dönüş yapılacaktır. Düzeltmeniz için tavsiyelerde<br />

bulunulacaktır. Lütfen geri dönüş yapılınca bunu<br />

kendinizi küçümsemek olarak görmeyin. Amaç<br />

daha güzel bir yazı ve daha güzel bir dergi.<br />

7. Tarafımıza çok yazı gelmediği takdirde her yazıyı<br />

yayımlamaya gayret edeceğiz lakin başkalarının<br />

yazılarını kendi yazmış gibi gönderenler, kaynaksız<br />

yazı gönderenler, çok kısa yazı göndenlerin<br />

yazılarını maalesef yayımlamayacağız.<br />

8. Dergide dini ve siyasi içerikli yazılar yayımlanmaz.<br />

Herhangi bir dini grubu temsil eden ya da herhangi<br />

bir siyasi grubu temsil eden söz ve kelimeler<br />

yazınızda olursa dergi o kısımları değiştirmeniz<br />

konusunda sizi uyarır. Değiştirmezseniz dergi<br />

yayımlamama hakkını ya da yazının o kısmını<br />

değiştirme hakkını elinde tutar. Bu konuda son söz<br />

dergi yöneticisine aittir.<br />

9. Bu dergide kimya ilmi üzerine okuyan, kimya<br />

ilmine meraklı, kimya ilmi ile ilgili araştırma<br />

yapmayı seven herkes yazabilir.<br />

10. Dergi ekibimiz gönüllü kişilerden oluşmuştur.<br />

Bu dergi ilk kurulduğu zamandan beri böyledir.<br />

Dergi ekibinde olan herkes bu kuralı kabul etmiş<br />

sayılır. Gelen kişilere en başta bu kural söylenir.<br />

Görevini yapmayan, dergide anlaşmazlık çıkaran,<br />

huzur bozan, dergi yöneticisini dinlemeyen kişiler<br />

ekipten çıkarılır.<br />

11. Dergi tasarım ve yönetiminden sorumlu kişi<br />

buraya ek maddeler koyup değiştirme yetkisine<br />

sahiptir.<br />

12. Dergiyi okuyanlar ve dergi ekibi bu kuralları<br />

kabul etmiş sayılırlar.<br />

SOSYAL MEDYA<br />

http://www.inovatifkimyadergisi.com<br />

https://www.facebook.com/Inovatif<strong>Kimya</strong><strong>Dergisi</strong><br />

https://twitter.com/Inovatif<strong>Kimya</strong><br />

https://instagram.com/inovatifkimyadergisi<br />

http://inovatifkimyadergisi-blog.blogspot.com.tr<br />

https://www.youtube.com/channel/UCmIkYbQtd8LtCP6GVL0tVGQ<br />

https://plus.google.com/+Inovatifkimyadergisi<br />

https://www.linkedin.com/profile/view?id=AAIAABHWzAYBk8n_O2Xp0LJgn9bB-aLM6w0-3pw


Ekibimiz<br />

YAVUZ SELİM KART<br />

KİMYA MÜHENDİSİ<br />

KURUCU-YÖNETİCİ<br />

PELİN TANTOĞLU<br />

KİMYAGER<br />

FACEBOOK EDİTÖRÜ<br />

HATİLE MOUMİNTSA<br />

KİMYA<br />

FACEBOOK EDİTÖRÜ<br />

GİZEM AYVERDİ<br />

KİMYAGER<br />

FACEBOOK EDİTÖRÜ<br />

SİZ DE EKİBİMİZE KATILIN


EDİTÖRDEN<br />

<strong>36</strong>. <strong>Sayı</strong>dan Herkese Merhaba,<br />

Öncelikle bize olan ilgi ve alakanız için çok teşekkür ediyoruz.<br />

Bu ay 3. senemiz bitti.<br />

<strong>36</strong> sayıdır sizlerle olmak büyük keyif verici.<br />

Yine birbirinden ilgi çekici konular ile karşınızdayız. Umarız<br />

beğenerek okursunuz.<br />

Bize her zaman sektör ya da kimya ile ilgili bir konuda yazıp<br />

gönderebilirsiniz.<br />

Keyifli okumalar dileğimizle


FRANSIZ PARADOKSU<br />

RESVERATROL 7<br />

YENİ ELEMENTLERE SÜRPRİZ İSİMLER<br />

9<br />

İÇİNDEKİLER<br />

EKMEKTE “MELATONİN”<br />

BULUNDU<br />

34<br />

10<br />

KALSİYUM HİDROKSİT 12<br />

KLASIK Pİ SAYISI FORMÜLÜNÜN<br />

HİDROJEN ATOMUNDA VAR OLDUĞU<br />

KEŞFEDİLDİ<br />

KİMYA İHRACATINDA AVRUPA<br />

17<br />

ÜLKELERİNİN PAYI ARTIYOR<br />

MONO SODYUM GLUTAMAT<br />

YAKIT ÜRETEN BAKTERİ<br />

İLAÇ ENDÜSTRİSİ 16,9 MİLYAR<br />

LİRAYA ULAŞTI<br />

TİYAZOL<br />

24<br />

ÇİN YAPAY GÜNEŞ ÜRETİYOR!<br />

PLASTİK SEKTÖRÜNÜN SORUNU<br />

İMAJ<br />

KROM<br />

21<br />

19<br />

22<br />

30<br />

32<br />

15<br />

AYIN WEB SİTESİ<br />

35<br />

KİMYA BULMACA<br />

<strong>36</strong><br />

KİMYA BULMACA ÇÖZÜMÜ<br />

37


KİMYA SÖZLÜĞÜ<br />

38<br />

YAZARIMIZ OLUN<br />

39<br />

İÇİNDEKİLER


MERVE DENİZ KÖSE<br />

KİMYA MÜHENDİSİ<br />

EGE ÜNİVERSİTESİ<br />

ÖĞRENCİ<br />

mervedenizkose@gmail.com<br />

FRANSIZ PARADOKSU<br />

RESVERATROL<br />

Resveratrolün ilk tespiti, Fransız mutfağının son derece<br />

yüksek miktarda doymuş yağ içeren yemeklerden oluşması<br />

ve Fransızların kolesterol içerikli beslenmesi ve yoğun<br />

sigara tüketimine rağmen özellikle Bordeaux bölgesinde yaşayan<br />

kesiminde, kalp hastalıklarının nadir görülmesinin bilim adamları<br />

tarafından “Fransız Paradoksu” olarak değerlendirilmesiyle<br />

başlamıştır.<br />

Bordeaux bölgesinin rutubetli havasında yetişen “cabernet sauvignon” cinsi üzümlerin kabuğunda oluşan<br />

küf mantarına karşı kabukta oluşan resveratrol adlı antioksidan maddenin, yüksek kalorili ve yüksek yağ<br />

oranlı yiyecekler tüketildiği halde, kalp hastalıklarına karşı koruyucu rolü olduğu yönünde sonuçlar elde<br />

edilmiştir.Böylelikle mucizevi antioksidan madde olan resveratrol keşfedilmiştir.<br />

Resveratrol, trans-resveratrol (trans-3,5,4’-<br />

trihydroxystilbene) başta üzüm olmak üzere<br />

pek çok farklı bitkide varolan doğal bir<br />

fitoaleksindir. Fitoaleksin, bitkiler tarafından<br />

mikrobik, fungal, fiziksel uyaranlara karşı<br />

üretilen antimikrobiyal ve antifungal etkili<br />

bileşiklerdir. Enfekte olmuş alanlarda hemen<br />

birikir. Resveratrol, bitkilerde özellikle kırmızı<br />

üzümde, yer fıstığında ve ananasta yüksek<br />

konsantrasyonda bulunmaktadır. Resveratrol,<br />

siyah üzümün soğuk hava koşulları, mantar<br />

enfeksiyonları gibi etkenlere bağlı olarak<br />

kendini korumak için ürettiği bir maddedir.<br />

Resveratrol iki geometrik izomer olarak trans<br />

ve cis yapıda doğada bulunur.Trans resveratrol<br />

cis izomerine göre doğada daha fazla bulunur ve<br />

biyolojik olarak daha aktiftir. Trans-resveratrol,<br />

düşük kimyasal stabilitesi sebebiyle ışığa maruz<br />

kaldığında kolaylıkla izomerize olup cis-resveratrol<br />

haline dönüşebilir.<br />

7


Cis konfigurasyonu daha düşük antioksidan kapasitesine sahip olduğu için bu dönüşüm istenen bir durum<br />

değildir.<br />

Resveratrol vücutta antioksidan bir madde olan diğer tüm<br />

fenolik bileşikler gibi, reaktif oksijen türevlerini temizler,<br />

DNA hasarına engel olur ve hücre membranına lipid<br />

peroksidasyonu önler. Vücuttaki diğer etkileri ise:<br />

Üzüm kabuğunda bulunan resveratrolün güçlü antioksidan<br />

özelliği E vitamininden 50 kat, C vitamininden ise 30 kat daha<br />

fazladır.<br />

Anti-aging etkilidir; yaşlanmayı yavaşlatıcı<br />

hatta yaşam süresini uzatıcı etkisi olduğu<br />

düşünülmektedir. Bu etkiyi, insülin hassasiyetini<br />

arttırması, sirtuin geninin enzimatik aktivitesini<br />

arttırıcı etkisi, ayrıca mitokondri sayısını arttırıcı<br />

etkisi ve antioksidan etkisi ile gerçekleştirmektedir.<br />

İnflamasyon karşıtı etkisi ile doku hasarı ve hücresel<br />

proliferasyonu baskılar. Cild yapısını korur.<br />

Karaciğerden lipoprotein üretimi ve sekresyonunu<br />

baskılayıcı etkisi saptanmıştır. Kan yağlarını<br />

düşürücü etkisi saptanmıştır. Karaciğer hücre<br />

kültürü çalışmalarında, kırmızı üzümün hepatik<br />

LDL reseptör aktivitesini ve HMG-CoA redüktaz<br />

aktivitesini arttırdığı da saptanmıştır.<br />

Anti-aterojenik (damar sertliğini önleyici) etkinin;<br />

artmış metabolik hız, antioksidan etkinlik,<br />

azalmış lipid peroksidasyonu sonucu olabileceği<br />

düşünülmektedir.<br />

Vücut ağırlığının düzenlenmesine yardımcı olur.<br />

Bir polifenol olan resveratrolün, vasküler tonus<br />

düzenleyici ve anti-platelet etkileri saptanmıştır.<br />

Söz konusu etkileri ile resveratrolün yüksek<br />

vücut ağırlığının düzenlenmesi, kardiyovasküler,<br />

serebrovasküler hastalık, diyabet ve kanserle<br />

bağlantılı süreçlerde etkili olması söz konusudur.<br />

Kaynaklar :<br />

1) https://tr.wikipedia.org/wiki/Resveratrol<br />

2) P. Aribal Kocaturk, G. Ozelci Kavas and D. Iren Buyukkagnici. "Pretreatment Effect Of Resveratrol On<br />

Streptozotocin-Induced Diabetes", Biol. Trace Elem. Res., 118(3): 244-249. (2007).<br />

3) J A. Baur et al., "Resveratrol improves health and survival of mice on a high-calorie diet", Nature 444, 337-<br />

342 (2006).<br />

8


Haber<br />

Yabancı<br />

YENİ ELEMENTLERE<br />

SÜRPRİZ İSİMLER<br />

4 yeni elementten ikisine Rus ismi<br />

verilecek.<br />

Yeryüzünde keşfedilmiş kimyasal elementlerin<br />

sınıflandırıldığı ve 19. yüzyılda Rus bilim insanı<br />

Dmitriy Mendelev tarafından geliştirilen periyodik<br />

tabloya eklenen 4 yeni elementten ikisine Rus ismi<br />

verilecek.<br />

Uluslararası Temel ve Uygulamalı <strong>Kimya</strong> Birliği’nin<br />

(IUPAC) aralık ayında resmen tanıdığı 4 yeni<br />

elementin isimlerinin Nihonyum (Nh), Moskoviyum<br />

(Mc), Tennessine (Ts) ve Oganesson (Og) olacağı<br />

açıklandı.<br />

Sputnik’in haberine göre, Rusya, ABD ve Japonya’da<br />

keşfedilen elementleri bulan bilim insanları<br />

tarafından önerilen bu isimlerin, bir itiraz gelmemesi<br />

halinde 8 Kasım’da periyodik tabloya ekleneceği<br />

bildirildi.<br />

Elementlerden Birine<br />

Moskova’nın Adı Verildi<br />

Moskova’daki Ortak Nükleer Araştırma Enstitüsü’nde<br />

keşfedilen Moskoviyum (Mc) ise adını Rusya’nın<br />

başkentinden alıyor. Oganesson (Og) ismi ise,<br />

elementi bulan ekibin başındaki Rus nükleer fizikçi<br />

Yuri Oganesiyan’dan ilham alınarak belirlendi.<br />

Tennessine (Ts) de ismini ABD’nin Tennessee<br />

eyaletinden alıyor.<br />

IUPAC kurallarına göre yeni bulunan elementler<br />

isimlerini mitolojik bir kavramdan, mineralden, yer<br />

ya da coğrafi bölgeden, elementin bir özelliğinden ya<br />

da bir bilim insanından alabiliyor.<br />

Japonya’da keşfedilen Nihonyum (Nh), adını<br />

Japoncada ‘Japonya’ anlamına gelen ‘Nihon’dan<br />

alıyor ve bir doğu Asya ülkesinden ismini alan ilk<br />

element olacak.<br />

9


Yerli<br />

Haber<br />

EKMEKTE “MELATONİN” BULUNDU<br />

Kilo aldırdığı için çok sayıda uzmanın kara listesinde<br />

olan ekmek ile ilgili Hacettepe Üniversitesi’nden<br />

farklı bir araştırma sonucu geldi. Üniversite, 2 yıl<br />

süren araştırmaların sonunda, maya ile yapılan<br />

ekmekte yüksek oranda melatonin bulunduğunu<br />

açıkladı.<br />

Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda<br />

Mühendisliği Bölümü Öğretim üyesi Prof. Dr. Vural<br />

Gökmen, mayalı ekmeğin tarihçesinin binlerce yıl<br />

öncesine dayandığını belirtti.<br />

Uzmanların “ekmek yemeyin” tavsiyesinin neden<br />

insanlar üzerinde etkili olamadığı fikrinden yola<br />

çıkarak ekmek yeme davranışının neden binlerce<br />

yıldır değişmeden devam ettiğini ortaya çıkarmak<br />

için bilimsel araştırmalara başladıklarını anlatan<br />

Gökmen, ilk önce literatür incelemesi yaptıklarını<br />

aktardı.<br />

Melatonin’in Ekmeğim<br />

Kabarmasıyla Birlikte Arttığını<br />

Gördük<br />

Ekmeğin nesiller boyunca tüketilmesinin nedenlerini<br />

ortaya çıkarabilmek için, ekmeğin mayalanması<br />

sırasında sinir sistemini uyaran nörotransmitter<br />

özellik gösteren ve mutluluk veren maddelerin<br />

bulunup bulunmadığını saptamak üzere çalışmalara<br />

başladıklarını söyleyen Gökmen, şöyle devam etti:<br />

“Melatonin, mutlu olmanın altyapısını oluşturan<br />

önemli bir molekül olarak tanımlanıyor. Uyku<br />

sırasında salgılanan ve mutluluk hormonlarından<br />

biri olarak da bilinen melatoninin ekmeğin<br />

mayalanarak kabarmasıyla birlikte yüksek<br />

oranda arttığını gördük. Ekmek yapımında<br />

kullanılan maya, karbona ve azota ihtiyaç<br />

duyar. Karbonu şekerden, azotu aminoasitten<br />

alan maya, kabarma işlevini yerine getirir.<br />

Bu dönüşüm sırasında da ortaya melatonin<br />

hormonu ve diğer bazı nöroaktif maddeler<br />

çıkıyor. Bu mekanizmayı çözümledik. Kabarma<br />

sırasında hamurda melatonin en üst seviyeye<br />

ulaşıyor. Pişirme sırasında ekmek kabuğundaki<br />

melatonin bir miktar azalıyor, ancak ekmeğin<br />

iç kısımlarında melatonin seviyesi korunuyor.<br />

Böylece ekmekteki melatonin hormonunun temel<br />

nedeninin mayadan kaynaklandığını bulduk.<br />

Ekmek yendiğinde kanda daha çok melatonin<br />

olabileceğini ve nörotransmitter özellikteki bu<br />

maddenin kan-beyin bariyerini geçerek karar<br />

verme mekanizmalarını etkilediğini düşünüyoruz.<br />

Ekmek yeme davranışının, sağlıklı ya da sağlıksız<br />

olmaktan bağımsız olarak değerlendirildiğinde,<br />

binlerce yıldır devam etmesinin sebebinin içerdiği<br />

keyif verici maddeler olabileceği görüşündeyiz.”<br />

10


Ekmeğin 10 Bin Yıldır Sofrada<br />

Durmasının Nedeni<br />

Araştırma sonuçlarını bir uluslararası bilimsel<br />

dergide yayımladıklarını belirten Gökmen,<br />

“Yayınımızda, ekmeğin 10 bin yılı aşkın süredir<br />

sofrada durmasının sebebinin mayalanma<br />

sırasında melatonin hormonunun doğal olarak<br />

ortaya çıkması, yani ekmek tüketim alışkanlığının<br />

sinir sisteminin bu hormon tarafından<br />

uyarılmasından kaynaklanabileceğini bilimsel<br />

olarak göstermiş olduk. Çalışmamızla yakından<br />

ilgilenen epifiz araştırmaları alanında uzman<br />

dünyaca tanınmış Prof. Reiter, ‘Bu çok önemli<br />

bir sonuç ve bu konudaki araştırmalara devam<br />

etmelisiniz’ dedi. Araştırmalarımıza göre, ekmekmelatonin<br />

ilişkisi literatüre ilk kez çalışmamızla<br />

girmiş oldu” diye konuştu.<br />

11


ANIL YASİN AKDOĞAN<br />

KİMYA TEKNİKERİ<br />

BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ<br />

MEZUN<br />

anil_yasin_akdogan@hotmail.com<br />

KALSİYUM HİDROKSİT<br />

Kalsiyum hidroksit, sönmemiş kirece su ilave<br />

edilmesiyle elde edilen kimyasal bileşiktir.<br />

Kristal beyaz renkli toz halde bulunur. Suda<br />

çözündüğünde hamurumsu görüntü veren bir<br />

alkalidir. Geleneksel adı söndürülmüş kireç veya<br />

hidratik kireçtir. Formülü Ca(OH) 2<br />

' dir.<br />

CaO + H 2<br />

O → Ca(OH) 2<br />

+ ISI<br />

Sönmemiş kirecin söndürülmesi bir hidratasyon<br />

olayıdır. Sönmemiş kirecin üzerine az miktarda<br />

su dökülünce bir süre sonra kireç parçasının<br />

kabardığı ve yavaş yavaş çatlayarak dağıldığı, aynı<br />

zamanda sıcaklık artışı ve buharlaşma görülür.<br />

Sonucunda ise sönmüş kireç dediğimiz kalsiyum<br />

hidroksit meydana gelir. Bir diğer adı da hidratik<br />

kireçtir. Kuvvetli bir bazdır , suda iyonlarına<br />

%100 ayrışır.<br />

Ca(OH) 2<br />

suda → Ca +2 + OH - ( suda iyonlaşma dengesi )<br />

Molekül formülü Ca(OH) 2<br />

Molar kütle 74.093 gr/mol<br />

Görünüm<br />

Beyaz Toz<br />

Koku<br />

Kokusuz<br />

Yoğunluk<br />

2.211 gr/cm 3 , katı<br />

Erime noktası 580 °C<br />

Çözünürlük (su içinde)<br />

0.189 gr/100 mL (0 °C)<br />

0.173 gr/100 mL (20 °C)<br />

0.066 gr/100 mL (100 °C)<br />

Çözünürlük Gliserin ve asitlerde çözünür. Alkolde çözünmez.<br />

Asitlik (pKa) 12.4<br />

Baziklik (pKb) 2.37<br />

12


SÖNMÜŞ KİREÇ’İN KULLANILDIĞI SEKTÖRLER VE KULLANIM AMACI<br />

• Yol yapımında killi zeminlerin stabilizasyonunda,<br />

• Sıcak asfaltta çok yönlü fayda sağlayan asfalt<br />

katkısı olarak,<br />

• Gazbeton üretiminde,<br />

• Kalsiyum silikat tuğla üretiminde,<br />

• Beton blok ve elemanlar üretiminde ürünün<br />

sağlamlığını artırmada,<br />

• Harç ve sıva yapımında bağlayıcı ve sıvaya<br />

işlenebilirlik vermek için badana olarak kullanılır.<br />

(Harç içerisinde bulunan Ca(OH) 2<br />

havada ki CO 2<br />

birleşerek CaCO 3<br />

haline dönüşür. Harç sertleşerek<br />

betonu oluşturur. Ca(OH) 2<br />

+ CO 2<br />

→CaCO 3<br />

+ H 2<br />

O<br />

)<br />

• Asfalt Dayanıklılığının Artırılması için<br />

(Sönmüş Kireç, asfaltta katkı maddesi olarak<br />

kullanılmaktadır. Asfalt yapışkanının agrega<br />

partiküllerine yapışmasını artırmakta, asfalt<br />

tabakasının daha az nem tutmasına yardımcı<br />

olarak "soyulmasını" önlemektedir. Asfaltın<br />

yaşlanma sürecini geciktirme ve sertlik özelliklerini<br />

artırmaktadır. Tekerlek izinde oturmanın<br />

azaltılmasına ve kaplamanın çatlamasına neden<br />

olan ağır tekerlek yüklerine karşı dayanıklılığının<br />

artırılmasına yardımcı olmaktadır. Sönmüş<br />

Kirecin, asfalta eklenmesi ile kaplamanın ömrü ve<br />

kullanılabilirliği belirgin şekilde artmaktadır.)<br />

Madencilik:<br />

• Bakır, kurşun, çinko gibi cevherlerin<br />

flotasyonunda pH ayarlayıcı ve pirit bastırıcı<br />

olarak,<br />

• Demir cevheri konsantrelerinin peletlenmesinde<br />

bağlayıcı olarak ve kendinden cüruflu pelet<br />

üretiminde kullanılır.<br />

Metal:<br />

• Altının siyanürleme yöntemi ile kazanımında pH<br />

ayarlayıcısı olarak kullanılır.<br />

Kağıt Sanayi:<br />

• Kağıt endüstrisi atık sularındaki katıların<br />

çöktürülmesinde, filtrasyon yardımcısı olarak,<br />

alkol, kalsiyum lignosulfanatın geri kazanımında<br />

kullanılır.<br />

<strong>Kimya</strong>sallar:<br />

• Sönmüş kireç ve klor gazının reaksiyonu ile<br />

kalsiyum hipo klorit üretiminde,<br />

2 Ca(OH) 2<br />

+ 2 Cl 2<br />

→ Ca(ClO) 2<br />

+ CaCl 2<br />

+ 2 H 2<br />

O<br />

• Sitrik asitin rafinasyonunda,<br />

• Kirecin organik veya inorganik asitlerle<br />

reaksiyonu neticesinde çeşitli kimyasalların<br />

üretiminde,<br />

• Krom kimyasalların üretiminde nötrleştirici<br />

olarak, etilen veya propilen glikolin üretiminde,<br />

glikoz ve dekstrinin konsentrasyonunda, adsorbent<br />

ve desikkant olarak çeşitli kimyasal proseslerde<br />

kullanılır.<br />

Baca Gazı Arıtma:<br />

• Yaş ve kuru desülfürizasyon yöntemi ile<br />

baca gazındaki kükürt oksitlerin (SO 2<br />

, SO 3<br />

)<br />

temizlenmesinde,<br />

• Evsel atıkların yakılmasıyla baca gazında oluşan<br />

HCI’ın temizlenmesinde,<br />

• Aktif karbonlarla birlikte baca gazındaki bazı ağır<br />

metallerin indirgenmesinde kullanılır.<br />

İçme Suyu Arıtma:<br />

• Karbonat sertliğinin giderilmesinde, kireç/soda<br />

prosesinde karbonat sertliği dışındaki sertliğin<br />

giderilmesinde,<br />

• Asidik suların nötrleştirilmesinde, alüminyum ve<br />

demir tuzları ile birlikte sudaki katı partiküllerim<br />

çöktürülmesinde,<br />

• Suyun pH değerini yükseltip sudaki bakteri ve<br />

bazı virüsleri yok etmekte kullanılır.<br />

Atık Su Artıma:<br />

• Evsel atık suların arıtmasında, alüminyum<br />

ve demir tuzları ile birlikte katı maddelerin<br />

çöktürülmesinde, fosfor ve azotun giderilmesinde,<br />

• Endüstride, asit ihtiva eden suların<br />

nötrleştirilmesinde, demir, krom gibi<br />

metal iyonların çöktürülmesinde, pancar<br />

şekeri fabrikalarında proses suyunun<br />

berraklaştırılmasında kullanılır.<br />

13


Kaynaklar :<br />

https://tr.wikipedia.org/wiki/Kalsiyum_hidroksit<br />

http://www.carmeuse.eu/tr/urunler/sonmemis-kirec/sonmus-kirec<br />

https://tr.wikipedia.org/wiki/Kalsiyum_hipoklorit<br />

http://www.slideshare.net/guestda5cf4/kimya-proje-devi<br />

14


Haber<br />

Yabancı<br />

KLASIK Pİ SAYISI FORMÜLÜNÜN<br />

HİDROJEN ATOMUNDA VAR OLDUĞU<br />

KEŞFEDİLDİ<br />

Bilim insanları klasik pi sayısı formülünü ilk kez<br />

kuantum fiziği dünyasında keşfettiler. Pi sayısı bir<br />

dairenin çevresinin çapına oranı olarak bilinir ve<br />

matematikte inanılmaz derecede önemli bir sayıdır.<br />

Fakat, bilim insanları bu formülü hidrojen atomunun<br />

enerji seviyelerini kuantum mekaniği kullanarak<br />

kıyaslarken ,fizik dünyasında da gizlendiğini<br />

buldular.<br />

Bu neden bu kadar heyecan vericidir? Çünkü , bu<br />

kuantum fiziği ve matematik arasında daha önce<br />

bilinmeyen inanılmaz derecede özel bir ilişkiyi ortaya<br />

çıkarıyor.<br />

Hagen, “Wallis’in pi formülünü aramıyorduk. Bir<br />

anda önümüze çıktı.” dedi.<br />

1655 yılından beri Wallis’in formülü bir çok kez<br />

ispatlandı, fakat hepsi matematik dünyasından geldi.<br />

Yeni sonuçlar insanları şaşkına çevirdi. Bu sonuçlar,<br />

the Journal of Mathematical Physics ‘te yayınlandı.<br />

Aşağıda Wallis’in kitabı Arithmetica Infinitorium’ın<br />

iki sayfasını görebilirsiniz.<br />

Bu araştırmadaki lider araştırmacılardan birisi<br />

olan Tamar Friedmann, “ 17. yüzyıla ait tamamen<br />

matematiksel bir formülün , 300 yıl sonra<br />

keşfedilen bir fiziksel sistemi karakterize etmesini<br />

olağan üstü buluyorum. ” dedi.<br />

Bu keşif , parçacık fizikçi Carl Hagen Rochester<br />

üniversitesinde kuantum mekaniği ile ilgili bir derste<br />

öğrencilerine hidrojen atomunun enerji seviyelerini<br />

hesaplamaları için , varyasyon prensibi diye bilinen<br />

kuantum mekaniksel bir tekniği açıklarken yapıldı.<br />

Elde ettikleri değerleri klasik hesaplamalarla<br />

karşılaştırırken, oranlarda tuhaf bir trend gözüne<br />

çarptı. Bu konuda Friedmann’den bu trendi<br />

anlamak için yârdim istedi, kısa zamanda Wallis<br />

pi formülünün manifestosu olduğunun farkına<br />

vardılar(fizik kullanılarak ilk kez elde edildi).<br />

15


Bu çalışmada matematiksel hesaplamaları yapan<br />

Kevin Knudson, “Pi formülünün hidrojen<br />

atomunda yer alması şaşırtıcı ve keyif vericidir. Bu<br />

durum neredeyse bir sihir gibidir.” dedi.<br />

Friedmann, “Doğa bu sırrı 80 yıl boyunca bizden<br />

sakladı. Bunu ortaya çıkardığımız için çok<br />

memnunum” dedi.<br />

Şimdi , kuantum mekaniği ve matematik arasında<br />

başka hangi sırların saklı olduğunu merak etmeden<br />

duramıyoruz.<br />

16


Yerli<br />

Haber<br />

KİMYA İHRACATINDA AVRUPA<br />

ÜLKELERİNİN PAYI ARTIYOR<br />

İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri<br />

İhracatçıları Birliği (İKMİB) verilerine göre 2016’nın<br />

5 ayında en çok ihracat yapılan 10 ülke içinde 5<br />

Avrupa Birliği (AB) üyesi yer aldı.<br />

İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri<br />

İhracatçıları Birliği (İKMİB) verilerine göre 2016’nın<br />

5 ayında en çok ihracat yapılan 10 ülke içinde<br />

5 Avrupa Birliği (AB) üyesi yer aldı. Bu ülkeler<br />

Almanya, İtalya, Hollanda, İngiltere ve Yunanistan<br />

olarak sıralandı.<br />

2016’nın 5 ayında kimya ihracatı 2015’in aynı<br />

dönemine göre miktarda yüzde 4 daralarak 7 milyon<br />

32 bin ton, değerde de yüzde 12,94 daralarak 5<br />

milyar 709 milyon dolara geriledi. Bu dönemde en<br />

çok Almanya, Mısır, Irak, İtalya, İran, Hollanda,<br />

Suudi Arabistan, İngiltere, ABD ve Yunanistan’a<br />

kimyevi ürün satıldı.<br />

Aylar ele alındığında 2016 Mayıs ihracatı miktarda<br />

yüzde 22,1 daralarak 1 milyon 222 bin tona, değerde<br />

yüzde 17,6 daralarak 1 milyar 138 milyon dolara<br />

denk geldi. Bu dönemde en çok Almanya, Mısır,<br />

Irak, ABD, İran, Hollanda, İtalya, Suudi Arabistan,<br />

Azerbaycan-Nahcivan ve İngiltere’ye ürün satıldı.<br />

AB ülkeleri kimya ihracatından aldıkları payı<br />

artırmaya devam etti. Bu ülkelerden miktarda ilgi<br />

çeken ülkeler yüzde 118,22 artış ile Hollanda ve<br />

yüzde 62,14 artış ile Almanya oldu.<br />

<strong>Kimya</strong> sektörü için önemli ülkelerden ABD’ye<br />

yapılan ihracat 2016 Mayıs ayında miktarda yüzde<br />

239,72, değerde ise yüzde 97 arttı. Bu ayda ABD’ye<br />

yapılan ihracat 51 milyon 967 bin doları buldu.<br />

Sektörün Mayıs ayı ihracat verilerini yorumlayan<br />

İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz,<br />

gerileyen emtia fiyatlarının ve yakın ülkelerin siyasi<br />

sorununun ticareti AB ülkelerine kaydırdığına işaret<br />

etti.<br />

Akyüz, şunları belirtti<br />

“Toplam kimya ihracatından yüzde 38 pay alan<br />

AB ülkelerinde 10 puana yakın artış yaşandığını<br />

görüyoruz. Komşu ülkelere ve Ortadoğu’ya<br />

17


yeterince ihracat yapamayan şirketlerimiz<br />

ürünlerini AB ülkelerine satıyor. Ancak şunu da<br />

gözden kaçırmamak gerekiyor ki sadece AB’ye<br />

ihracat yapmak riskli. İhracatçı şirketlerimiz en<br />

az üç bölgeyi hedeflemeli ve ihracat sepetlerini<br />

çeşitlendirmeli çünkü geçmiş yıllarda bu bölgede<br />

yaşanan sıkıntılar ihracatımızda ani düşüşlere<br />

sebep olmuştu.”<br />

Akyüz, 2016 Haziran ayının ardından emtia<br />

fiyatlarının sabitlenmesi temennisinde bulundu<br />

ve “Böylece hem kimya ihracatı hem de Türkiye<br />

ihracatı artacak. Kurlardaki ani dalgalanmalar<br />

da ihracatçıyı olumsuz etkileyen faktörlerden<br />

biri olarak dikkat çekiyor. Geçmiş dönemlerde<br />

kurlardaki beklenmedik düşüş ve yükselişler<br />

kötü sonuçlar doğurdu. Yeni hükümet ile birlikte<br />

kurlarda da oynaklığın sona ereceğini umuyoruz.<br />

Olumsuzluklara rağmen güzel gelişmeler de<br />

oluyor. Yakın bir zamanda Eximbank’ın yeniden<br />

Ekonomi Bakanlığı’na bağlanması ihracatçılarımız<br />

için büyük avantaj yaratacak.” ifadelerini kullandı.<br />

18


BERRE MORÇÖL<br />

GIDA TEKNİKERİ<br />

ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ<br />

MEZUN<br />

berremorcol@gmail.com<br />

MONO SODYUM<br />

GLUTAMAT<br />

Sodyum glutamat veya MSG olarak da bilinen<br />

monosodyum glutamat; doğal olarak en fazla<br />

ortaya çıkan esansiyel olmayan amino asitlerden<br />

biri olan glutamik asidin sodyum tuzudur.Halk<br />

arasında ''çin tuzu'' olarakta bilinir ve halkımız bu<br />

bildikleri mucizevi maddeye düşmandır.Aslında<br />

başında ''Çin'' kelimesi geçmesi önyargıları arttırmış<br />

ve bilinçsizce bu maddeyi kötü bilmemize sebep<br />

olmuştur.Halbuki glutamik asit insan vücudundaki<br />

organlarda, her gün tükettiğimiz gıdalarda<br />

mevcuttur.<br />

MSG'nin Ortaya Çıkışı<br />

Profesör Kikunae İkeada isimli bir japon kimyager<br />

yaptığı çalışmalar sonuncunda 1908 yılında glutamik<br />

asidi yeni bir tat maddesi olarak deniz yosunu<br />

türünden (Laminaria japonica) olan kombu'dan<br />

suyla çıkarma ve kristalleştirme yöntemiyle<br />

ayrıştırmış ve bu yeni tada umami ismini vermiştir.<br />

Japon katsuobushi ve kombu suyunun, o zamana<br />

kadar bilimsel olarak tanımlanmayan ve tatlı, tuzlu,<br />

ekşi ve acıdan farklı, kendine özgü bir tadı olduğunu<br />

farketmiştir.Profesör Ikeda, iyonize glutamatın<br />

umami tadını ortaya çıkardığını kanıtlamak için<br />

19


kalsiyum, potasyum, amonyum ve magnezyum<br />

glutamat gibi çok sayıda glutamat tuzunun tat<br />

özellikleri üzerinde çeşitli çalışmalar yapmıştır.<br />

Tüm tuzlarda diğer mineraller nedeniyle belirli bir<br />

metal tadına ek olarak umami 5. tat ortaya çıkmıştır.<br />

Bu tuzlar arasında en fazla çözülebilen, yenilebilir<br />

lezzette ve kolaylıkla kristalize olanı sodyum<br />

glutamattır. Profesör Ikeda bu ürünü monosodyum<br />

olarak adlandırmış ve MSG üretim patentini almıştır.<br />

Kullanım Amaçları ve Alanları<br />

MSG, bir gıda katkı maddesi olarak kullanılıp, amacı<br />

bulunduğu gıdanın tadını arttırmasıdır. Birçok<br />

gıdada ve vücutta proteinlerin yapı taşı; aminoasit<br />

formunda bulunur. Saf haldeyken beyaz kristal toz<br />

yapıdadır. Başlıca anne sütü, inek sütü, peynir ve et<br />

gibi proteince zengin gıdalarda, mantar ve domates<br />

gibi sebzelerde doğal olarak bulunur. Yine bazı<br />

cipslerin üretiminde, bulyonlarda,hazır çorbalar gibi<br />

daha bir çok sayısız gıdada mecvuttur.<br />

Günlük hayatta birçok gıdada tüketteğimiz bu<br />

madde bir ara gündemde çok konuşuldu, hatta<br />

yasaklanması için çeşitli kampanyalar başlatıldı.<br />

''Neden yasaklanmalı ?'' diye sorulduğunda ise<br />

lezzet arttırıcı olmasını öne sürmüşlerdi.Herhangi<br />

bir bilgi kırıntısını abartarak, halkımızın hassas<br />

oldukları konularda damarlarına basmakta çok<br />

atak bizim insanımız. Henüz ispatlanmamış, tam<br />

olarak emin olunmayan, araştırmaların sürdüğü<br />

konuları alıp, dallanıp budaklandıran, sağdan<br />

soldan asılsız bilgilerle birleştirerek internet siteleri,<br />

e-postalar, sosyal medya üzerinden yayarak insanları<br />

galeyana getirme merakındalar.Tüm sektörü<br />

lezzet üzerine inşa eden, sigarayı dahi baş tacı<br />

eden,sağlıklı ve doğru üretenleri lezzetli üretenlere<br />

kurban eden insanımız lezzet arttırıcılara zararlı<br />

gözüyle bakıyorlar.Sebebi ise daha çok yeme isteği<br />

uyandırması ve obezite yapmasıymış.Tüm yemek<br />

kültürü daha fazla yiyebilmek üzerine kurulu toplum,<br />

dışarıdan bir madde ile daha lezzetli olmasını<br />

istemediğini, MSG'nin beyni yönlendirdiğini<br />

söylüyor.Aslında damakta hissedilen tüm lezzetlerin<br />

sebebi beyindir,bir madde haricen bu şifreyi kırıyor<br />

değildir. Ve o maddeyi Allah meyve, sebzelere de<br />

koymuştur.Nasıl renk pigmentlerini yaratmışsa, nasıl<br />

insanın ağzına tat reseptörleri koymuşsa gıdalara da<br />

lezzet maddelerini koymuştur.<br />

Kısacası insanların bilmeden yasaklanmasını<br />

istediği çoğu madde zararlı olacak kadar tüketilemez<br />

çünkü gıdanın tadını bozar.Genellikle sıkıntı<br />

uzun süreli tüketimde riskli miktarda almaktır.<br />

Biyobirikimi kansere yol açan maddelere nazaran,<br />

katkı maddelerinin insan sağlığına zarar vermeden<br />

ne kadar kullanılabileceği prosedürlerle zatan<br />

belirlidir. İnsanlar denetimlerin düzenli ve doğru<br />

yapılması için, bu işin uzmanlarının bu işe bakması<br />

için tepkilerini koymalıdır; fikir sahibi olmadıkları<br />

gıda maddelerinin yasaklanması için değil. Eninde<br />

sonunda kanser yapan keyif maddelerinin her<br />

marketde satıldığı bir dünyada, bırakalım da MSG<br />

serbest kalsın.<br />

Kaynaklar :<br />

https://tr.wikipedia.org/wiki/Monosodyum_glutamat#.C3.9Cretimi_ve_kimyasal_.C3.B6zellikleri<br />

http://www.katkideposu.com/msg-monosodyum-glutamat-e621-cin-tuzu-500-gr<br />

https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/8/89/Monosodium_glutamate_crystals.jpg<br />

Abdullah Reha Nazlı - Gıda Mühendisi Gibi Düşünmek<br />

20


Haber<br />

Yabancı<br />

YAKIT ÜRETEN BAKTERİ<br />

ABD’li araştırmacılar, karbondioksit ve hidrojen<br />

tüketip, yakıt ve biokütle üretecek bir bakteri türü<br />

geliştirdi. İşlem, bitkilerden 10 kat fazla biokütle<br />

üretilerek yakıt ihtiyacına alternatif sağlayacak.<br />

Harvard Üniversitesi’nden <strong>Kimya</strong>ger Daniel Nocera,<br />

ABD’nin Chicago Üniversitesi’ndeki Enerji Politikası<br />

Enstitüsü’nde yaptığı konuşmada çalışmaları<br />

hakkında bilgi verdi.<br />

Araştırma sonuçlarını Science dergisinin gelecek<br />

sayısında yayınlayacaklarını anlatan Nocera,<br />

projesini enerji ihtiyacı yüksek, gelişmekte olan<br />

Hindistan gibi yoksul ülkelerde kullanmak için<br />

sponsor arıyor.<br />

Karbondioksiti alkole çeviriyor<br />

Genetik mühendisliği yoluyla geliştirilen bakteri<br />

türüne Ralston eutropha ismini veren araştırmacılar,<br />

canlının havadan karbondioksit ve hidrojen alıp,<br />

hücrelerin enerji ihtiyacını karşılayan kimyasal<br />

bileşik ATP’ye (Adenozin Trifosfat) dönüştürmesini<br />

sağladı.<br />

Bitkilerin ve bazı diğer bakterilerin fotosentezine<br />

benzeyen bu dönüştürme işlemi, daha sonra ünlü<br />

biyolog Anthony Sinskey’nin keşfettiği ATP’yi<br />

alkol türlerine (pentanol, butanol ve propanol gibi)<br />

çevirme yöntemiyle birleştirildi.<br />

Bitkilerden 10 kat başarılı olabilir<br />

Nocera, işlemin sonucunda elde edilen çıktının,<br />

alkol bakımından yüzde 6, biokütle bakımından<br />

yüzde 10,6 olduğunu açıkladı. Karşılaştırmak<br />

gerekirse, yeşil bitkiler Güneş ışığı ve karbondioksiti<br />

birleştirdiklerinde (fotosentez) yüzde 1 oranında<br />

biokütle çıktısı elde ediyor.<br />

Karbondioksiti azaltmayacak<br />

Oran farkı dikkate alındığında akla hemen bu<br />

bakterileri küresel ısınmaya çözüm olarak kullanmak<br />

gelebilir.<br />

Ancak Nocera bu işlemde ortaya çıkan biokütlenin<br />

yakıt ve enerji kaynağı olarak kullanılacağına ve<br />

işlem sonunda karbondioksitin yeniden doğaya<br />

karışacağına dikkat çekiyor. Bu nedenle, biokütle ve<br />

oksijen üreten fotosentez işlemi, yani yeşil bitkiler<br />

karbondioksit birikimine karşı halen tek dostumuz.<br />

Bu kez olacak mı?<br />

Saygın bir üniversitede araştırmacı olarak çalışan<br />

Daniel Nocera, beş yıl önce açıkladığı projesinde<br />

güneş ışığından hidrojen üretmeyi başardıklarını<br />

açıklamıştı. Fakat proje altyapı yetersizlikleri<br />

nedeniyle enerji üretimine somut bir katkı<br />

sağlayamayıp pratikte yetersiz kalmıştı.<br />

21


Yerli<br />

Haber<br />

İLAÇ ENDÜSTRİSİ 16,9 MİLYAR<br />

LİRAYA ULAŞTI<br />

İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası (İEİS), ilaç<br />

endüstrisi pazarı büyüklüğünün geçen yıl 16,86<br />

milyar liraya yükseldiğini, kutu bazında ise 1,94<br />

milyarlık hacime ulaşıldığını bildirdi.<br />

İEİS tarafından hazırlanan ve ilaç endüstrisinin 2015<br />

yılı verilerinin analiz edildiği Türkiye İlaç Sektörü<br />

2015 Raporu yayımlandı. Rapor sonuçları, ilaç<br />

endüstrisinin Ar-Ge, üretim ve ihracat alanlarında<br />

gelişme kaydettiğini ortaya koydu.<br />

Rapora göre, 2010 yılında 4 olan akredite Ar-Ge<br />

merkezi sayısı geçen yıl 15’e yükseldi. Biyoteknolojik<br />

ilaçlar, geçen yıl 2,57 milyar lirayla reçeteli ilaç<br />

pazarının yüzde 17’sini oluşturdu.<br />

Türkiye ilaç endüstrisi, uluslararası standartlardaki<br />

67 ilaç ve 12 ham madde üretim tesisiyle hizmet<br />

sunuyor. Son altı yılda sanayi üretim endeksi verileri<br />

incelendiğinde, üretimin, imalat sanayinde yüzde 43,<br />

kimya sektöründe yüzde 47 arttığı, ilaç sektöründe<br />

bu oranın yüzde 61’e ulaştığı görülüyor.<br />

İlaç ihracatında da son altı yılda yüzde 96 artış elde<br />

edilirken geçen yıl 160 ülkeye 921 milyon dolarlık<br />

ihracat yapıldı. Böylece ilaç endüstrisinin Türkiye<br />

ihracatındaki payı, yüzde 0,46’dan yüzde 0,64’e<br />

yükseldi. İlaçta dış ticaret açığı ise 2015 yılında 3,68<br />

milyar dolara gerilerken ihracatın ithalatı karşılama<br />

oranı altı yılda 9 puan artarak yüzde 20’ye ulaştı.<br />

İlaç endüstrisi pazarı büyüklüğü 2009’da 13,2 milyar<br />

lira iken bu rakam geçen yıl 16,86 milyar liraya<br />

yükseldi.<br />

Ar-Ge Alanında Bir Sıçrama<br />

Öte yandan 2009’da 1,49 milyar kutu olan pazarda,<br />

2015’te 1,94 milyarlık hacime ulaşıldı. Söz konusu<br />

verideki gelişme, artan ve yaşlanan nüfus, ortalama<br />

yaşam süresindeki yükselme ve kamu sağlık<br />

hizmetleri ile ilaca erişimdeki artıştan kaynaklandı.<br />

Son 6 yılda değerde onkoloji ve kan ürünleri artma<br />

eğilimindeyken antibiyotikler ve antiromatizmal<br />

ürünler düşüş gösterdi. Global bütçe uygulaması<br />

kapsamındaki fiyat odaklı politikalar, ilaç sektörünün<br />

finansal verilerini olumsuz etkiledi.<br />

22


İlaç sektörünün faaliyet kârlılığı 2009-2014 arasında<br />

geriledi. Net satışlar reel olarak düştü, varlık yaratma<br />

kabiliyeti azaldı. Son dönemde kamu otoritesi<br />

tarafından fiyatlandırma ve geri ödeme alanında<br />

atılan olumlu adımlar endüstrinin üzerindeki baskıyı<br />

azalttı.<br />

İEİS Genel Sekreteri Turgut Tokgöz, rapora ilişkin<br />

yaptığı değerlendirmede, kamu otoriteleri tarafından<br />

ilaçta Ar-Ge alanında atılan destekleyici adımları<br />

memnuniyetle takip ettiklerini belirterek, endüstri,<br />

üniversite ve kamu iş birliğiyle ilaçta Ar-Ge alanında<br />

bir sıçrama yaşanmasını umut ettiklerini dile getirdi.<br />

Endüstrinin kilogram başı ihracat değerinin yaklaşık<br />

27 dolar olduğunu aktaran Tokgöz, “Türkiye’nin<br />

kilogram başına ortalama ihracat değerinin<br />

yaklaşık 2 dolar olduğu göz önüne alındığında,<br />

sektörümüzün katma değerinin ne kadar yüksek<br />

olduğu anlaşılıyor.” ifadesini kullandı.<br />

23


BEGÜM MENEVŞE<br />

KİMYAGER<br />

ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ<br />

ÖĞRENCİ<br />

bmenevse26@gmail.com<br />

TİYAZOL<br />

24


25


Farmakolojik aktivite gösteren,<br />

tiyazol türevlerinden bazıları<br />

aşağıda verilmiştir:<br />

26


Farmakolojik etkisindeki birkaç ilaç<br />

örnekleri;<br />

• Antienflamatuvar; iltihap azaltıcı etkisi vardır. Örneğin: melox sık kullanılan<br />

iltihap önleyicidir.<br />

27


• Tiyazol için yapmış olduğum araştırma<br />

da tiyazolün farmakolojik aktive gösterdiği,<br />

maden kömür katranında, boya<br />

sektöründe bulunduğunu öğrendik. Evet<br />

aynı yapı “TİYAZOL” fakat farklı bağlarla<br />

birleşerek farklı görevler üstlenmekte.<br />

28


KAYNAKÇA<br />

• (1) Ralph H.Petrucci, çeviri; Prof. Dr. Tahsin Uyar, Prof.Dr.Serpil Aksoy,<br />

Prof.Dr.Recai İnam, Cilt 2 , syf:1191, ANKARA 2015<br />

• (2) Alisiklik, aromatik heterosiklik bileşikler 2, Doç.Dr. Mustafa Altınışık Adnan<br />

Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya syf:15 2006<br />

• (3) J.V.,Vincent, E. J.,Chouteau J., Mille, G., 1979, Properties and Reactions of<br />

Thiazole Ed. By Metzger J.V., The Chemistry of Heterocyclic Chemistry Weisberger<br />

A., Taylor E.C., John Wiley and Sons, New York, syf:9-<strong>36</strong>9p<br />

• (4)Biyolojik Aktif Ve İlaç Öncüsü olan Bazı Tiyazol Türevlerinin Sentezi Yapı-Etki<br />

İlişkilerinin Deneysel ve Teorik İncelenmesi Doktora tezi, Murat Duran , syf:19<br />

TEMMUZ 2006<br />

• (5)Organik <strong>Kimya</strong> Dersleri, Ankara Üniversitesi Prof. Dr. Mecit Oktay,syf:<strong>36</strong>4<br />

• (6) https://tr.wikipedia.org/wiki/Tiyazol<br />

• (7) Biyolojik Aktif Ve İlaç Öncüsü olan Bazı Tiyazol Türevlerinin Sentezi Yapı-Etki<br />

İlişkilerinin Deneysel ve Teorik İncelenmesi Doktora tezi, Murat Duran , syf:23<br />

TEMMUZ 2006<br />

29


Haber<br />

Yabancı<br />

ÇİN YAPAY GÜNEŞ ÜRETİYOR!<br />

Çin, nükleer füzyon yoluyla sınırsız enerji<br />

sağlayabilmek için, yapay güneş üretme<br />

çalışmalarında bir adım daha attı.<br />

Biz tükenebilir enerjileri kaynaklarını sonuna kadar<br />

kullanmaya çalışarak enerji ihtiyacımızı karşılamaya<br />

çalışırken, dünyanın bazı noktalarında yenilenebilir<br />

enerjiye dönük çalışmalar sürüyor.<br />

Çin’in Jiangsu eyaletindeki Hefei Fizik Bilimi<br />

Enstitüsü’nde, güneşin merkezindeki ısının 3 katı<br />

daha sıcak hidrojen gazı üretildi. 102 saniye süren bu<br />

deneyde 50 milyon Kelvin (49.999 milyon derece) ısı<br />

elde edildi. Güneşin merkezindeki ısı ise 15 milyon<br />

Kelvin (14.999 milyon derece) civarında.<br />

Temiz ve Sınırsız Olarak da<br />

Kullanılabilecek<br />

Yukarıda gördüğümüz Tokamak isimli ve simit<br />

şeklindeki manyetik füzyon reaktöründe nükleer<br />

füzyon ile üretilen bu yapay güneş, aynı zamanda<br />

temiz ve sınırsız enerji olarak da kullanılabilecek.<br />

Enstitüde erişilen ısı, yarı büyüklükteki termonükleer<br />

patlamada ortaya çıkanla hemen hemen aynı.<br />

Çinli bilim insanlarının hedefi, güneşin içerisinde<br />

gerçekleşen nükleer füzyonlara yakın bir sonuç elde<br />

etmekti.<br />

İddialara göre deneylerde 50 milyon Kelvin’den daha<br />

fazla ısı da elde ettiler. Fakat ortaya çıkan bu ısı 90<br />

saniyeden fazla sürmedi.<br />

Başka bir iddiaya göre ise Avrupalı ve Japon fizikçiler<br />

de Çin’in eriştiği ısıya çıkabildi ancak bu ısı 60<br />

saniyeden fazla muhafaza edilemedi.<br />

Tokamak reaktörü, plazmanın kapalı manyetik<br />

alan bölgesi içinde hapsedilmeye çalışıldığı bir<br />

plazma tutucu sistemi. Yani ortaya çıkan ısının<br />

dağılmamasını sağlıyor. Fakat böylesi devasa bir ısıyı<br />

kontrol etmek elbette kolay değil.<br />

Çin’in bir sonraki hedefi ise 100 milyon Kelvin<br />

(99.999 milyon derece) ısıyı 1000 saniye (yani<br />

17 dakika) boyunca muhafaza edebilmek.<br />

Gerçi bir sonraki hedef diyoruz kafamızda bir<br />

basamaklandırma canlanmasın çünkü projenin<br />

nihai hedefi zaten buna erişmek. Tabii hem buna<br />

erişebilecek hem de ticari anlamda geliştirilmesi<br />

sürdürülebilecek bir tesisin hayata geçirilmesinin on<br />

yıllar sürebileceği belirtiliyor.<br />

Gelelim Çin’in neden bu projeye büyük önem<br />

30


verdiğine. Aslında bunun nedeni oldukça basit.<br />

Çin’in nüfus problemini hepimiz biliyoruz. Ayrıca<br />

ülkedeki günlük petrol tüketimi, üretim miktarından<br />

6,3 milyon varil yüksek. Fosil yakıtların ilerleyen<br />

yıllarda tükeneceğini düşünürsek, Çin’in bu hamlesi<br />

oldukça mantıklı diyebiliriz.<br />

31


Yerli<br />

Haber<br />

PLASTİK SEKTÖRÜNÜN<br />

SORUNU İMAJ<br />

Plastik, kauçuk ve kompozit sektörleri, ‘meclis’<br />

kurdu. Yeni kurulan TOBB Türkiye Plastik, Kauçuk<br />

ve Kompozit Sektör Meclisi’nin ilk toplantısında<br />

sektörün ithalat bağımlılığı ele alındı. Sektörün imaj<br />

sorunu bulunduğunu vurgulayan Meclis Başkanı<br />

Yavuz Eroğlu, Avrupa Birliği’ndeki Gıda Güvenliği<br />

Otoritesi’ne (EFSA) benzer bir kamu otoritesi<br />

kurumuna ihtiyaç olduğunu söyledi.<br />

Türkiye Plastik, Kauçuk ve Kompozit Sektör Meclisi<br />

toplantısı, ilgili sektörlerden temsilcileri buluşturdu.<br />

Toplantıda değerlendirmelerde bulunan Meclis<br />

Başkanı Yavuz Eroğlu, plastik üreticisinin üzerine<br />

ekstra maliyet ve yük yüklemeden rekabet gücünün<br />

artırılması gerektiğini anlattı. Eroğlu, “Yurt içinde<br />

hammadde üretimini artırırken iki şeye dikkat<br />

edilmesi gerekir. Birincisi hangi hammaddeler<br />

desteklenecek, aciliyeti olanlar hangileridir,<br />

hangileri katma değer olarak ülkeye katkı sağlar?<br />

İkincisi de bunu yaparken, plastik mamul üreten<br />

sektörlere zarar vermemek gerekir. İkisini birlikte<br />

çok iyi dengede götürmek gerektiğine inanıyorum.<br />

Dolayısıyla bizim mamul üreten sektörün<br />

rekabetçiliğini baltalayacak bir politika içinde<br />

olmamamız gerekiyor” dedi.<br />

Kamuoyu sektörü doğru<br />

algılamalı<br />

Meclis Başkanı Eroğlu, sektörün bir kamu otoritesi<br />

tarafından sahiplenilmesi ve bu kaynaktan toplumda<br />

sektör hakkında doğru algıların oluşturulması<br />

gerektiğini dile getirdi. Eroğlu, şunları söyledi:<br />

“Plastik sektörü olarak en büyük sorunumuz<br />

aslında imajla ilgili. Çıkıp gazetelerde,<br />

televizyonlarda bunları anlatmaya gayret<br />

ediyoruz. Ancak biz sonuçta işin menfaatiyle ilgili<br />

taraftayız. Siz doğruları da söyleseniz, ‘Sen zaten<br />

kendin üretiyorsun. Ürettiğin şeye herhalde kötü<br />

demeyeceksin’ derler.<br />

Bunun çözümü güvenilir kamu otoritesinde.<br />

Örneğin Avrupa Birliği’nde Gıda Güvenlik<br />

Otoritesi (EFSA) bunu yapıyor. Türkiye’de en<br />

büyük eksikliğimiz bizim EFSA benzeri bir<br />

kuruluşumuz yok. Kamu otoritesi olmadığı için de,<br />

çıkıp birisi bizi itham ettiği zaman kendimizi en iyi<br />

şekilde savunsak da taraf görüldüğümüz için haklı<br />

bir durumda olmuyoruz.”<br />

32


Türkiye’de sanayinin ihtiyacını karşılamayacak<br />

kadar az üretilen hammaddelerin belirli bir kota<br />

çerçevesinde vergisiz ithalatını sağlamak üzere AB’ye<br />

başvuruda bulunulduğunu belirten Eroğlu, Avrupa<br />

Birliği’nde bir ilk olan başvurunun AB tarafından<br />

kabul edildiğini ve Brüksel’de müzakerelerin<br />

sürdüğünü ifade etti. Eroğlu, başvurunun olumlu<br />

sonuçlanması durumda sektörün rekabetçiliğine<br />

büyük katkı yapacağı vurguladı.<br />

Toplantıda ayrıca verimliliğin önemine dikkat<br />

çekilirken, sektörde ithalata bağımlılık nedeniyle<br />

düşen kar marjları ile ölçek ekonomisinin<br />

yakalanamadığına değinildi. Bu durumun<br />

yarattığı endişelerin dile getirildiği toplantıda,<br />

özelleştirmelerden sonra kontrol eksikliğinden<br />

kaynaklı olarak artan lojistik ve ardiye maliyetlerinin<br />

sektöre önemli bir külfet getirdiği de vurgulandı.<br />

İthalata bağımlılık<br />

Toplantıda “Türkiye’nin Plastik Hammadde İthalatı<br />

ve Esnek Ambalaj Sektöründe Tüketim” başlıklı<br />

bir sunum yapan Meclis Başkan Yardımcısı Enver<br />

Bakioğlu ise sektörle ilgili ürünlerin dış ticaret<br />

dengesini ve sektörün ithalat bağımlılığında ulaşılan<br />

durumu anlattı. Bakioğlu, bazı hammaddelerin<br />

ithalatını zorlaştırıcı uygulamalardan kaçınılmasının,<br />

sektörün rekabetçiliği ve gelişimi açısından önem<br />

taşıdığını bildirdi.<br />

Plastik Tanıtım Grubu tepkisi<br />

Toplantıda İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri<br />

İhracatçı Birlikleri (İKMİB) öncülüğünde kurulan<br />

Plastik Tanıtım Grubu’na ilişkin değerlendirmede<br />

de bulunuldu. Bu çalışmanın sektör firmalarına<br />

getireceği maliyet, uygulamaya yönelik kaygılar ve<br />

sektörün tanıtımına yönelik olumlu ve olumsuz<br />

beklentiler ele alındı.<br />

Plastik sektörünün dış fırçasından, araba tamponuna,<br />

oyuncaktan, lense, halıdan, boruya birbirinden<br />

bağımsız çok geniş bir ürün yelpazesini içerdiğini<br />

hatırlatan sektör temsilcileri, söz konusu grubun,<br />

yurt dışında “Türk Plastiği” algısını geliştirme<br />

yönünde yapacağı çalışmaların anlamlı olmadığını ve<br />

sonuç vermeyeceğini ifade ettiler.<br />

İhracatçı üye firmalardan, her ihracat başına<br />

ödedikleri nispi aidatın toplamda iki katına denk<br />

gelen, yeni bir kesinti yapılmasının, hâlihazırda son<br />

dönemde güçlükler yaşayan sektöre, faydasız bir<br />

ekstra maliyet çıkaracağına işaret eden meclis üyeleri,<br />

alınan kararın tekrar gözden geçirilmesini ve bu süre<br />

zarfında da kesinti yapılmamasını istedi.<br />

33


KROM<br />

Simgesi:<br />

Cr<br />

Grubu:<br />

6B (Geçiş elementi)<br />

Atom numarası: 24<br />

Bağıl atom kütlesi: 51,9961<br />

Oda sıcaklığında:<br />

Katı<br />

Erime noktası: 1857°C<br />

Kaynama noktası: 2672°C<br />

Yoğunluğu:<br />

7,19 g/cc<br />

Keşfi:<br />

1797 - Louis Vauquelin<br />

Atom çapı:<br />

1,85 Å<br />

Elektronegatifliği: 1,66<br />

Elektron dizilimi: 1s 2 2s 2 p 6 3s 2 p 6 d 5 4s 1<br />

Yükseltgenme basamağı (sayısı): 6, 3, 2<br />

Radyoizotopları:<br />

Yok<br />

Metalik bir element olan Krom'un atom numarası 24, atom ağırlığı 51.996'dır.<br />

Gümüş gibi parlak, mavimsi beyaz, kolay kırılan sert bir maden olan krom havaya karşı çok dayanıklıdır,<br />

nemli havada bozulmaz, yani paslanmaz. Bu niteliğinden dolayı, paslanma olasılığı büyük olan madenlerden<br />

birçoğu ince bir krom tabakası ile kaplanır.<br />

Krom’un Elde Edilmesi<br />

Metal elementlerin en yaygını olmakla birlikte doğada serbest hâlde bulunmaz. En önemli minerali kromit<br />

(FeCr 2<br />

O 4<br />

) başlıca Afrika, Rusya ve Türkiye'de (Bursa, Fethiye, Guleman) bulunur. Cevheri karbon ya da<br />

silisyumla ferrokroma indirgenir. Krom (3) oksit alüminotermi yöntemiyle indirgenerek saf krom elde edilir.<br />

Kullanım Alanları<br />

Çeliğin sertleştirilmesinde, paslanmaz çelik üretiminde ve çeşitli alaşımların eldesinde kullanılır. Özellikle<br />

otomobil parçalarında ve kesici aletlerde korozyon önleyici kaplama olarak kullanımı da yaygındır. Yüksek<br />

erime sıcaklığı nedeniyle, tuğla ve kalıp yapımında da rağbet görmektedir. Krom, cama zümrüt yeşili bir renk<br />

verir ve sık tercih edilen bir katalizördür. Yakut ve zümrütün rengini veren de krom elementidir.<br />

34


Ayın<br />

Web<br />

Sitesi<br />

Ders notu aramak ve bulmak her zaman ihtiyaç<br />

olmuştur. Bu site de sizlere bu noktada yardımcı<br />

olacak bir site.<br />

Enstrümental Analiz, İleri Çevre <strong>Kimya</strong>sı ve<br />

Çevre <strong>Kimya</strong>sı ders notlarını barındıran bu siteyi<br />

incelemenizi öneriyoruz.<br />

http://w3.gazi.edu.tr/~mkaracan/not.htm<br />

35


KİMYA BULMACA<br />

1<br />

2 3<br />

4<br />

5<br />

6<br />

7<br />

8<br />

9<br />

Soldan Saga<br />

2. Bir maddenin uyarilmasi sonucu ortamdan uyarici<br />

kaldirilsa da bir süre daha isima yapmasi<br />

4. Bir çözeltide iki tuzun etkilesimi veya sicaklik degisiminin<br />

çözünürlüge etkisi sonucu çözünmeyen kati bir bilesigin<br />

olusmasi<br />

5. Pozitif (+) yüklü iyon<br />

7. Sulu çözeltisi elektrik akimini ileten madde.<br />

8. Degismeyen madde miktari.<br />

9. Kristal yapisinda belirli miktarlarda su molekülü içeren<br />

bilesiklerdir.<br />

Yukaridan Asagiya<br />

1. Nötron sayilari ayni proton sayilari farkli olan atomlar.<br />

3. Fiziksel özellikleri ve kristallerinin uzayda dizilisleri<br />

birbirinden farkli olan ayni cins atomlardir.<br />

5. Çözücü ve ayirt edici ortam kullanarak çözünen madde<br />

karisimini bilesenlerine ayirma metodu<br />

6. Bir maddenin belirli miktardaki bir çözücü veya bir<br />

çözeltinin içindeki göreceli miktari<br />

<strong>36</strong>


KİMYA BULMACA<br />

(GEÇEN AYIN ÇÖZÜMÜ)<br />

1<br />

A<br />

M A L G 2 A M<br />

T Y 3<br />

H<br />

O<br />

4 D A M i T M A<br />

M I R C<br />

6<br />

Ç<br />

A M I<br />

L<br />

I<br />

5 B A Z M<br />

Ö Z 7 E L T I<br />

8<br />

F<br />

F<br />

L Ü O R E S A N S<br />

Z<br />

Y<br />

O<br />

N<br />

Soldan Saga<br />

1. Civanin diger metaller ile olusturdugu alasimlar.<br />

[AMALGAM]<br />

4. Bir siviyi buharlastirip, olusan buharini yogunlastirarak<br />

ayristirma islemi. [DAMiTMA]<br />

5. Suda çözünürken çözeltiye hidroksit (OH–) iyonlari<br />

veren madde. [BAZ]<br />

6. Iki veya daha fazla maddeden olusmus homojen karisim.<br />

[ÇÖZELTI]<br />

8. Bir maddenin kisa dalga boylu radyasyon ile uyarilmasi<br />

sonucu isik yaymasi. [FLÜORESANS]<br />

Yukaridan Asagiya<br />

1. Bir elementin tüm kimyasal özelliklerini gösteren en<br />

küçük parçasidir. [ATOM]<br />

2. Karisimi olusturan maddeleri fiziksel yöntemlerle<br />

ayristirma. [AYiRMA]<br />

3. Maddenin uzayda kapladigi bosluk. [HACIM]<br />

4. Bir çözelti içerisindeki küçük iyon veya moleküllerin yari<br />

geçirgen bir zardan geçmesi ve büyük iyon veya<br />

moleküllerin geçmemesi islemi. [DIALIZ]<br />

7. Gaz moleküllerinin küçük bir delik araciligiyla bir kaptan,<br />

daha düsük basinçli ortama yayilmasi. [EFÜZYON]<br />

37


İNGİLİZCE-TÜRÇE<br />

KİMYA SÖZLÜĞÜ<br />

Accelerator<br />

Acid Treating<br />

Adiabatic<br />

Adsorption Indicator<br />

Reaction Affinity<br />

Bitter<br />

Boiling<br />

Black Soap<br />

Branching<br />

Calibration<br />

Compiler<br />

Control<br />

Cooling<br />

Crucible<br />

Detergent<br />

Dissociation<br />

Electron Affinity<br />

Exothermic<br />

Fertilizer<br />

Frontier Orbitals<br />

Humidity<br />

Immiscible<br />

Infrared<br />

Hızlandırıcı<br />

Asit İşlemi<br />

Isı Geçirmez<br />

Yüzey Tutma Belirteci<br />

Tepkime İlgisi<br />

Acı Tat<br />

Kaynama<br />

Siyah Sabun<br />

Dallanma<br />

Ayarlama<br />

Derleyici<br />

Denetleme<br />

Soğuma<br />

Kroze<br />

Deterjan<br />

Ayrışma<br />

Elektron İlgisi<br />

Isı Veren<br />

Suni Gübre<br />

Hudut Orbitalleri<br />

Nem<br />

Karışmayan<br />

Kızıl Ötesi<br />

38


YAZARIMIZ<br />

OLUN<br />

KOŞULLAR<br />

1-) KİMYA VEYA KİMYA SEKTÖRÜ İLE İLGİLİ BİR KONUDA KAYNAKLARINIZI BELİRTEREK<br />

YAZIN<br />

2-) HER AYIN 20. GÜNÜNE KADAR info@inovatifkimyadergisi.com adresine<br />

AD-SOYAD<br />

SIK KULLANDIĞINIZ MAİL ADRESİ<br />

BİTİRDİĞİNİZ/OKUDUĞUNUZ OKUL İSMİ<br />

PROFİL FOTOĞRAFI<br />

YAZINIZIN WORD FORMATI<br />

İLE GÖNDERİN.<br />

BİR SONRAKİ AY BİLGİLERİNİZ İLE YAZINIZI YAYIMLAYALIM<br />

39


REKLAM<br />

İÇİN<br />

iletisim@inovatifkimyadergisi.com<br />

BİNLERCE KİŞİNİN OKUDUĞU DERGİMİZE<br />

ONBİNLERCE KİŞİNİN ZİYARET ETTİĞİ WEB SİTEMİZE<br />

REKLAM VERİN<br />

BİNLERCE KİŞİYE ULAŞIN

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!