İŞÇİ GÜCÜ 41
Dergiyi okumak için kapağa tıklayınız.
Dergiyi okumak için kapağa tıklayınız.
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
İŞÇİ GÜCÜ
da yeni iş türlerinin ortaya çıkacağını şimdiden görüyoruz.
Yeni teknolojiyle mevcut görevlerden ayrılmak zorunda
kalan işçiler, toplam üretim hacminde herhangi bir değişiklik
olmasa bile, yeni işlerde –gerekli mesleki eğitim ve
yetkinliklerin sağlanması sonrası- yeni işleri yapmak üzere
istihdam edilecekler. Örneğin, bilet satan veya kontrol
eden işçilerin, hizmetin kalitesini veya verimliliğini artıran
yeni işlevlerin yeniden konuşlandırıldığı bir taşımacılık sisteminde
istihdam edilmesi gibi.
Emek hareketinin stratejisi, teknolojiyi “durdurmaya” çalışmak
değil, teknolojinin politika düzeyinde nasıl uygulanacağını
etkilemek, işçiler ve toplum için faydalarını en
üst düzeye çıkarmak, sömürücü uygulamaları sınırlamak
veya önlemek ve teknolojik gelişmelerde istihdam anlamında
olumsuz etkilenen işçiler için tazminat ve geçiş
desteği kazanmak için gücümüzü odaklamaktır.
Taşımacılık sektörünün dışındaki teknolojik gelişmelerin de
ulaştırma üzerinde zincirleme etkisi olabilir. 3D baskı ve diğer
teknolojiler merkezi olmayan üretim tesislerinin yerel
pazarlara daha yakın bir yere taşınması için fırsatlar yaratır
ve bu da potansiyel olarak ticaret modellerini etkileyebilir.
Taşımacılık ve teslimat görevlerini koordine etmek için
dijital platformların geliştirilmesi, istihdamda geleneksel
ulaşım sağlayıcılarından alternatif iş modellerine doğru bir
kaymaya yol açabilir.
Teknoloji kontrol edilemez bir güç değildir
İşler, önümüzdeki yıllarda teknolojiden giderek daha fazla etkilenecek.
Yine de teknoloji kontrol edilemez bir güç değildir
ve iş üzerindeki etkileri hiçbir şekilde kaçınılmaz değildir.
Şu andaki sorun üretimde değil, eşitsiz dağıtımda yatıyor.
Teknoloji, daha fazla güvenlik, daha yüksek gelir ve
daha fazla boş zaman ile daha iyi bir yaşam beklentisini
açmalıdır.
Teknoloji ve otomasyonun işgücü talebi üzerindeki etkisini
tahmin etmek imkansızdır. Bazı işler elenecek,
birçok iş değiştirilecek ve bazı işler yaratılacaktır. Kaybedilen
iş sayısı ile kazanılan iş sayısı arasında herhangi
bir “denge” beklemek için hiçbir neden yoktur.
Tarih bizlere kitlesel işsizliği yaratanın teknolojinin kendisi
olmadığını, bunun yerine işsizliğin sosyal ve politik seçimlerin
doğrudan sonucu olduğunu gösteriyor.
Bu nedenle, teknolojik değişimin ekonomik, politik ve sosyal
bağlamı, çalışan insanların yaşamlarını iyileştirip iyileştirmediğini
mi yoksa onu baltalamak için mi kullanıldığını
belirlemek için çok önemlidir. Günümüzde ulaşım işlerini
etkileyen değişikliklerin çoğu yalnızca teknolojiden kaynaklanmıyor,
daha ziyade iş organizasyonundaki ve istihdam
ilişkilerindeki olumsuz değişiklikleri yansıtıyor.
Mücadele nasıl olmalı?
Teknolojinin işçilere veya topluma daha geniş anlamda zarar
vermeyecek şekilde uygulanması için mücadele edebiliriz.
Bu mücadele, maliyet minimizasyonu ve kar maksimizasyonu
üzerindeki mevcut dar odak yerine, tüm süreci
yönlendirmek için farklı kriterler belirlememizi gerektirir.
Bunu başarmak için güçlü, odaklanmış ve stratejik bir
emek hareketinin çabaları ve mücadelesi gereklidir.
Veriler planlamanın anahtarı olduğu ve bilgi güç olduğu
için, işçiler ürettikleri verilere sahip olmak için de çabalamalıdır.
Bu, sendikaların verilere ilişkin ulusal yasaları zorlamasını
diğer bir deyişle kazanılmış hakları korumasını
gerektirir. Bunun için de;
İşçiler ve sendikaları, yeni teknolojilere yönelik şirket
planlarından en erken aşamalardan itibaren haberdar
edilmelidir.
Toplu pazarlık, yeni teknolojiyi ve uygulamalarını kapsamalı
ve işverenlere ve sendikalara teknolojik değişimin temel
özelliklerini kabul etme fırsatı sunmalıdır. Bu anlamda
sendikalar, dünya için yeni bir ekonomik ve politik vizyon
geliştirmede rol oynamalıdır.
Not: Bu yazı ITF’nin, Geleceğin İşleri ve Teknoloji ile
ilgili yayınladığı raporlardan derlenmiştir.
2020 | 38