taş da yumurtonın, olan yumurtaya olur. Kıbrıs Rum Atasözü

"Amma da kurulmuş haspa!Gören Prenses Elizabeth sanır."
"Kıbrıs Ada'sının, O""O;; kara parçasından koptuğu
sanılmaktadır. Kuzey'de, kıyı şeridi boyunca uzanan dağ
silsilesine Girne ya da Pentadaktilos dağları denir. Toros
dağlarına koşut olan bu dağlara Pentadaktilos denmesinin
nedeni..."
Yohanides mırıl mırıl ders çalışıyorclu. Maria İolanti,
mutfağın sundurmaya bakan penceresinden uzandı, avlunun
ortasındaki, beyaz boyah demir masantn başında, burnunu
büyükçe bir haritanın içine gömmüş oğluna gülerek
baktı. Çocuğun bıraktığı yerden sürdürdü,
"...Digenis'in Fırat'tan zıplayıp onlara tutunmasıdır. Parmaklarını
geçirdiği yerlerde kalan izlerden Pentadaktilos,
Beşparmak tepeleri oluşmuştur."
"Ama, anne!" dedi, çocuk.
Maria Menas ellerini kuruladı, geldi, oğlunun alnına bir
öpücük kondurdu. Çenesini okşadı, sivri kemikleri geldi eline.
Son zamanlarda çok zayıflamıştı. Ustelik ateşi de vardı.
"Daha çok var mı?"
"Tarih!" dedi Yohanides, bıkkın.
Niye değiştirmezler bu eğitim sistemini, hal6? Maria İolanti'nin
Lefkoşa Cimnasyum'dan mezun olduğundan bu
yana hiçbir şey değişmemişti. Almanların hazırladığı eğitim
programı dehşetengiz ortodoks disiplini içinde sürüp gidiyordu.
"İngiliz oyunu!" diye düşündü kadın. "Bizi geri bıraktırmak
işlerine gelir."
"Ha, Anne!Sen bilirsin, Digenis kim?"
"Digenis, Digenis Akritas'tır. Onuncu yüzyılda, anayurdumuz
Anadolu'da yaşayan bir kahraman. Asıl adı, dur ba-
kayım, Vesileos. Vesileos Panteriyos. Panteriyos'lar çok büyük
bir aileydi. Euphrates nehri civarında yaşarlardı. Çok
iyi insanlardı. Onları herkes severdi. Vesileos çok cesur bir
adamdı. Yoksullara yardım ederdi. Hep iyilik yapardı."
"İsa, gibi mi?"
"Evet, İsa gibi. Despotlara karşı savaşırdı- Kostantinapol'a
bile baş eğmezdi. Bir keresinde, onu pusuya düşürdüler."
"Burada Euphrates diye bir nehir yok," sözünü kesti, Yohanides.
"Fırat, diye bak. Fı-r-a-t. Türkler adını değiştirdiler."
"Sonra?"
"Digenis dört bir taraftan sarılmıştı. Hiç kurtuluş umudu
yoktu. O da gerildi, gerildi, sıçradı. Oyle bir sıçradı ki, Akdeniz'i
geçti, Kıbrıs'a düştü. Hemen ellerini uzattı, Girne
dağlarına tutundu. O kadar'&kı tutundu ki, parmaklarının
izi kaldı dağlarda. Beş tane tepe oldu. İşte, o günden bugüne
bu dağlara Beşparmak dağları denir."
"Herkül bile o kadar kuwetli değildir! Amma da atmışlar!"
"Ama bu bir efsane! Efsanelerde böyle şeyler olur. Anayurdumuzda
daha ne efsaneler vardır, bir bilsen!"
"Anne, bizim anayurdumuz Yunanistan değil mi? Niye
Anadolu diyorsun?"
"Yunanistan'la Anadolu aynı şey değil mi, oğlum? Bizans?
Ah, seni ah!" dedi, Maria İolanti, gülerek, "Tevekkeli
değil notların bir rezalet."
"Notlarım rezalet ama, Digenis bana mektup yazdı,
n'aber?" Yohanides, defterinin arasından bir k6ğıt çıkardı,
havada salladı.
"Digenis mektup mu yazdı? Ver bakayım!"
21