09.01.2013 Views

Giriş ve Metin - e-Kitap

Giriş ve Metin - e-Kitap

Giriş ve Metin - e-Kitap

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

4. Müellif’in hayatı <strong>ve</strong> eserleri …<br />

XVI. yüzyılın tanınmış simalarından Mustafa Âlî, Gelibolu’da 24-25 Nisan 1541de<br />

dünyaya geldi. Babasının adı Hoca Ahmet, annesinin adı Ümmühânî dedesininki Abdullah<br />

<strong>ve</strong>ya Abdulmevlâ’dır.<br />

Altı yaşında okula başlayan Gelibolulu Mustafa, dokuz yaşındayken Habib-i Hamidî ile<br />

Sürurîden tefsir <strong>ve</strong> fıkıh dersleri alır. On altı yaşında İstanbul’a giderek Rüstem Paşa, Haseki<br />

<strong>ve</strong> Semaniye medreselerine devam eder. Önceleri Çeşmî, daha sonra Âlî mahlasıyla şiirler<br />

yazar. Bu mahlas Âlî’nin kişiliğini çözecek anahtar kelimelerden biridir. Çünkü bu mahlas<br />

onun mağrur karakterine çok uygundur.<br />

Medrese eğitimini tamamladıktan sonra 1560-1561de, 20 yaşında iken, Şehzade<br />

Selim’in Kütahya’daki sarayına gider; ilk mesnevisi Mihr ü Mâh’ı şehzade II.Selim’e sunar.<br />

Bir aralık İstanbul’a gelerek Kanunî Sultan Süleyman’a eserlerinden <strong>ve</strong> erdemlerinden söz<br />

ederek mağdur olduğunu bildirir ise de yüz bulamaz. İki yıl şehzadenin yanında kalır <strong>ve</strong> divan<br />

kâtipliğini yapar.<br />

1562-1563 yılına kadar kaldığı şehzadenin yanından Tütünsüz Hüseyin Bey ile<br />

geçinememesi üzerine ayrılır. Şam beylerbeyi Lala Mustafa Paşa’nın da<strong>ve</strong>tiyle önce Halep’e<br />

sonra Şama gider <strong>ve</strong> orada altı yıl divan kâtipliği yapar. Lala Mustafa Paşa, Yemen<br />

serdarlığına atanınca, Mısıra geçer. Mustafa Paşa’nın azli üzerine 1569da Manisa’da sancak<br />

beyi Şehzade III.Murat’a sığınır <strong>ve</strong> kendini affettirmeyi başarır. Daha sonra, Heft Meclis adını<br />

<strong>ve</strong>rdiği eserini Şeyh Muslihiddin aracılığıyla Sadrazam Sokollu Mehmet Paşa’ya sunduysa da<br />

umduğunu bulamaz <strong>ve</strong> 1574te Bosna beylerbeyi Ferhat Paşa’nın yanına gönderilir. Orada<br />

sekiz yıl kalır. Âlî, sürekli savaşların olduğu bu yerde hareketli bir hayat sürer. Bu arada<br />

dönemin önde gelen sanatçılarından Yahya Bey <strong>ve</strong> Âşık Çelebi ile görüşür. Döneme ilişkin<br />

olayları <strong>ve</strong> şairin ruh halini Riyâzüs-sâlikin mesnevisinde bulmak mümkündür.<br />

III. Murat’ın padişah olması üzerine (1574) İstanbul’a dönerek tahta çıkışını kutlayan<br />

kasideler yazar <strong>ve</strong> Zübdetüt-tevârih’i sunar. Lala Mustafa Paşa 1577de Gürcistan <strong>ve</strong> Şirvan<br />

seferine giderken, Âlî’yi münşi olarak yanına alır. Paşa’nın yanında iki yıl vazife yapar.<br />

Defterdarlık <strong>ve</strong> nişancılık görevlerini talep ederse de kabul edilmez. 1578de Halep tımar<br />

defterdarlığına tayin olunur. Hamisi Mustafa Paşa’nın azlinden sonra Trabzon’a gider <strong>ve</strong><br />

orada gönderilen erzakın depolanması ile ilgilenir. 1581 yazını Van’da geçirdikten sonra,<br />

kışın tımar defterdarlığı göreviyle Halep’e gider. Bu görevdeyken Nasihatüs-selâtin’i yazar.<br />

1582de aynı yerde Câmiül-buhûr Der-mecâlis-i Sûr adlı eserini kaleme alır <strong>ve</strong> padişaha<br />

sunmak <strong>ve</strong> görev istemek için İstanbul’a gelir. Bu arada yükselmek bir yana Halep’teki<br />

görevinden de olur. İki yıl sonra Özdemiroğlu Osman Paşa tarafından Erzurum hazine<br />

defterdarlığına atandıysa da altı ay sonra azledilir. 1585te Bağdat mal defterdarlığına atanır;<br />

bir yıl sonra İstanbul’a gelir <strong>ve</strong> uzun süre açıkta kalır. 1589da Sivas defterdarlığına<br />

görevlendirilir. Erzurum <strong>ve</strong>ya Sivas defterdarlığı görevindeyken genç şair Ömer ile tanışır <strong>ve</strong><br />

ona Nefî mahlasını <strong>ve</strong>rir. Bir müddet sonra Sivas defterdarlığından da azledilir.<br />

1592 Temmuzunda ikinci defa yeniçeri kâtibi, Ekimde defter emini, 1592 ocağında<br />

yeniden yeniçeri kâtibi oldu. Bu görevi sırasında tesadüfen Fatih Camii civarından geçen<br />

padişah III. Murat’ın, yapılmakta olan bir evde üç yüz kadar yeniçeri <strong>ve</strong> acemi oğlanının<br />

çalıştığını görmesi <strong>ve</strong> evin Âlî’nin olduğunu öğrenmesi üzerine azledilir. Aynı yıl,<br />

Gelibolu’ya döner.<br />

Daha sonra İstanbul’a gelerek III. Mehmet’in tahta çıkışını kasidelerle kutlar <strong>ve</strong> Künhülahbâr<br />

adlı tarihini bitirebilmek için Mısır defterdarlığını talep eder. Ancak bazı entrikaların<br />

karışması üzerine, yine istediğini elde edemez. Bunun üzerine İkinci kez Sivas defterdarlığı,<br />

Amasya (1595) <strong>ve</strong> Kayseri sancak beyliğine atanır. Bundan sonra Cidde sancak beyliğine<br />

atanıp 1600 yılında bu görevindeyken <strong>ve</strong>fat eder. Cidde’de defnedildiğinden söz ediliyorsa da

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!