Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Tarihi ve turistik unsurları<br />
<strong>Cizre</strong> tarihi bir yerleşim olması ve kültür turizmine yönelik zenginlik arzetmesine rağmen<br />
özellikle güvenlik kaygısı ve eksik tanıtım nedeniyle yerli ve yabancı ziyaretçilerin<br />
rotalarının dışında kalmıştır. Kente yönelik ilk tur programı yalnızca 2014 yılında<br />
hazırlanmış ve ilk organize turistik ziyaret yine aynı yıl içerisinde Nükhet Everi tarafından<br />
gerçekleştirilmiştir.[5][6] <strong>Cizre</strong>'de gezilebilecek başlıca tarihi eserler şunlardır.<br />
Kırmızı Medrese ve Ahmed El-Cezeri Türbesi<br />
Kırmızı Medrese 15. asırda <strong>Cizre</strong> Azizan Beyi 2. Şeref tarafından yaptırılmıştır. Kırmızı<br />
tuğlalardan yapıldığı için "Medresetul Hamra" olarak adlandırılır. Mescit, idare, öğrenci,<br />
öğretmen bölümleri ile külliyeden oluşmuştur.<br />
Medrese içinde türbesi bulunan Molla Ahmed-i Cezirî ünlü bir şairdir. Kaside ve<br />
şiirlerinde tasavvuf konularını işlemiştir. 2000 beyitlik bir divanı vardır. Şiirler alfabetik ve<br />
Kur'an sureleriyle uyumludur. "Guften Mela" ve "Guften Emir" adlı şiir antolojileri vardır.<br />
Halk arasında "Mellayı Ciziri" ve "Nişani" olarak adlandırılır.<br />
<strong>Cizre</strong> Ulu Cami ve Kapı Tokmağı<br />
<strong>Cizre</strong>'nin İslam'ı kabul etmesiyle 639 yılında kiliseden camiye çevrilmiştir. Abbasiler<br />
döneminde cami yıktırılıp, onarıma alınmıştır. 1160 yılında <strong>Cizre</strong> Beyi Baz Şah'ın oğlu Al<br />
Sencer tarafından yeniden yaptırılmıştır. 1156 da dörtköşe inşaa edilen minaresi<br />
1945-1946 ve 1971 yıllarında 2 kez onarım görmüştür. <strong>Cizre</strong> Ulu Camii kapılarında<br />
bulunan Ebul-İz'in yaptırdığı ünlü ejder figürlerinden biri İstanbul Türk ve İslam Eserleri<br />
Müzesinde bulunmaktadır. <strong>Cizre</strong> Ulu Camii’nin, 13. yüzyıla tarihlenen, eşsiz bir el<br />
işçiliğine sahip ahşap kapısının tunç kapı tokmağı üzerinde iki ejder ve ortasında bir<br />
aslan başının bulunduğu bir kompozisyon görülmektedir. Ejder sivri kulaklı, badem gözlü<br />
ve kanatlıdır. Gövdeleri yılan pulu ile kaplı ve ortadan düğümlüdür. Birbirine dolanan<br />
kuyrukların uçları kartal başı şeklinde görünmektedir. Ejderlerin ortasında ise stilize<br />
aslan başı yer almaktadır. 1976 yılından beri Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde<br />
sergilenen kapı tokmağının diğer teki 1969 yılında yerinden sökülerek çalınmıştır ve<br />
günümüzde Kopenhag David Samling Müzesi’nde sergilenmektedir.<br />
<strong>Cizre</strong> Müzesi<br />
Arkeolojik ve etnoğrafik eserlerin bulunduğu <strong>Cizre</strong> Müzesi 1996 yılında İsmail Ebul-İz<br />
İlköğretim Okulu bünyesinde, okul müdürü Abdullah Yaşin tarafından kurulmuştur.<br />
Müzede Guti, Med, Asur, Babil, İslam İmparatorluğu, Emeve, Abbasi, Selçuklu, Azizan,<br />
Zengi, Rum, Arap ve Osmanlı dönemine ait eserler bulunmaktadır.<br />
Hz. Nuh Türbesi<br />
Hz. Nuh'un gemisinin Cudi Dağı'na indiğine inanılır (Kur'an, Hud Suresi, ayet 44). Bu<br />
inanışa göre, Hz. Nuh, Tufan'dan sonra <strong>Cizre</strong>'ye yerleşmiş, <strong>Cizre</strong>'nin Dağkapı<br />
Mahllesi'nde vefat etmiştir. Hz. Nuh'un vefat ettiği yere önce bir havra, daha sonra da bir<br />
kilise inşa edilmiştir. 639 yılında ise bu kilise camiye çevrilmiştir. Bu caminin hemen<br />
yanında yer alan türbenin Hz. Nuh'a ait olduğunu, ünlü tarihçi <strong>Cizre</strong>li İbnülesin,<br />
Firuzabadi, Evliya Çelebi, Katip Çelebi, Ebubekir Helevi ve Babilli Berassus (Bersis) da<br />
savunmaktadır.[7]<br />
Nuh Tufanı<br />
Kur'an, Tevrat ve İncil'de adı tufan olayı ile geçen Nuh, tufan sonunda gemisi Cudi<br />
Dağı'na inmiş (Kur'an, Hud Suresi, ayet 44) <strong>Cizre</strong>'yi kurup <strong>Cizre</strong>'de vefat etmiştir.<br />
Peygamberler arasında en çok yaşayan ve en çok sıkıntı çekendir. Peygamberlerin<br />
soyu, Adem'den sonra "baba" olarak Ondan türemiş olup , Mezopotamyadaki insanlık