Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Ve birdenbire şöyle düşünmüş: 'O dağların altı serin ve gölgeliktir. Güneş orada beni gözle-yemez. O<br />
dağların kökleri de köktür hani; oralarda başlangıçtan beri ortaya çıkarılmamış kimbilir ne büyük sırlar<br />
gömülüdür.'<br />
"Böylelikle Gollüm geceleri yol alarak dağlık bölgeye vanp kara derenin çıktığı küçük bir mağara ağzı<br />
bulmuş; aynı bir kurtçuk gibi kıvnla kıvrıla dağların merkezine kadar inmiş ve kayıplara karışmış. <strong>Yüzük</strong> de<br />
onunla birlikte gölgelere dalmış ve zamanla gücü yeniden büyümeye başlayan yapıcısı dahi bu konuda bir<br />
şey öğrenememiş."<br />
"Gollüm!" diye bağırdı Frodo. "Gollüm mu? Yani bu Bilbo'nun karşılaşmış olduğu o Gollüm yaratığının ta<br />
kendisi mi? Ne kadar iğrenç!"<br />
"Bence bu çok acıklı bir öykü," dedi büyücü, "üstelik aynı şey başkalarının da başına gelebilirdi, hatta<br />
benim tanıdığım hobbitlerden bazılarının bile başına gelebilirdi."<br />
"Gollum'un, ne kadar uzaktan olursa olsun, hobbitlerle bir ilgisi olduğuna inanamam," dedi Frodo<br />
hararetle. "Düşünmesi bile korkunç!"<br />
"Gene de doğru," diye cevap verdi Gandalf. "Her halükârda, hob-bitlerin kökenlerini, hobbitlerin<br />
kendilerinden daha iyi bilirim. Üstelik Bilbo'nun öyküsü bile aradaki akrabalığı çağrıştırıyor. Akıllarının ve<br />
hafızalarının gizli köşelerinde birbirine çok benzeyen, birçok ortak şey vardı. Birbirlerini kayda değer<br />
ölçüde iyi anlıyorlardı; mesela bir hobbitin bir cüceyi veya bir orku, hatta bir elfi anlayabileceğinden çok<br />
daha iyi. En azından, her ikisinin de bildiği bilmeceleri düşün."<br />
"Evet," dedi Frodo. "Gerçi hobbitlerden başka halklar da bilmece sorar ve bilmecelerin de çoğu birbirine<br />
benzer. Ayrıca hobbitler hile yapmazlar. Gollüm daha en baştan hileye niyetliydi. Sadece zavallı Bilbo'yu<br />
savunmasız bırakmaya çalışıyordu. Hem eminim, kazanırsa<br />
77<br />
GEÇMlŞtN GÖLGESİ<br />
kendisine kolay bir lokma sağlayabilecek, yok kaybederse de canını yakmaya'cak bir oyuna girmek, o kötü<br />
ruhuna çok eğlenceli gelmiştir."<br />
"Korkarım tanıamiyle haklısın," dedi Gandalf. "Ama bence işin içinde başka bir şey daha vardı, sen henüz<br />
bunu görmüyorsun. Gollüm bile tamamiyle bozulmamıştı. Arifler'in bile tahmin edemeyeceği kadar sağlam<br />
çıkmıştı - aynen bir hobbit gibi. Aklının hâlâ kendine ait olan bir köşesi vardı ve tıpkı karanlıktaki bir çatlak<br />
misali, buradan içeri ışık sızıyordu: Geçmişten bir ışık. Hatta sanırım rüzgârın, ağaçların, çimenler<br />
üzerindeki güneşin, bütün o unuttuğu şeylerin hatıralarını tekrar canlandıran sıcak bir ses duymak, hoşuna<br />
bile gitmişti.<br />
"Fakat bu elbette ki onun kötü tarafını sonunda daha da kızdıracaktı - eğer bu kötü tarafı tamamen<br />
fethedilemezse. Eğer bu kötü tarafı iyi edilmezse." Gandalf içini çekti. "Heyhat! Bu konuda onun için çok<br />
az ümit var. Yine de hiç yok, sayılmaz. Evet, hatta <strong>Yüzük</strong> o kadar uzun süredir, neredeyse kendini bildi<br />
bileli elinde olduğu halde. Çünkü Gollüm yüzüğü takmayalı epey bir zaman geçmişti: Zifiri karanlıkta<br />
yüzüğe pek ihtiyacı olmuyordu. En azından 'solmuş' falan değildi. Hâlâ inoe ve sağlam yapılı. Fakat yüzük<br />
aklını kemirip duruyordu tabii ve bu azap dayanılmaz boyutlara gelmişti.<br />
"Dağın altındaki tüm o 'büyük sırlar'ın boş laftan ibaret olduğu ortaya çıkmıştı: Sinsi sinsi, pis pis yemek<br />
yemekten ve onu içerleten hatıralardan başka bulup ortaya çıkaracak, yapmaya değecek bir şey yoktu.<br />
Sersefil olmuştu. Karanlıktan nefret ediyordu ama ışıktan daha da çok nefret ediyordu: Her şeyden nefret<br />
ediyordu, en başta da Yü-zük'ten."<br />
"Ne demek istiyorsun?" dedi Frodo. "<strong>Yüzük</strong> onun kıymetlisi, önem verdiği tek şey değil miydi? Eğer ondan<br />
nefret ediyorduysa neden yüzükten kurtulmadı veya onu bırakıp çıkıp gitmedi?"<br />
"Bütün bu duyduklarından sonra anlamaya başlaman lazım artık Frodo," dedi Gandalf. "Ondan hem nefret<br />
ediyor, hem de seviyordu, aynı kendinden nefret edip, kendini sevdiği gibi. Ondan kurtulamazdı. Artık bu<br />
konuda hiç iradesi kalmamıştı.<br />
"Bir Güç Yüzüğü kendi başının çaresine bakar Frodo. <strong>Yüzük</strong> haince sahibinin parmağından düşebilir, ama<br />
sahibi hiçbir zaman onu terk edemez. Olsa olsa, yüzüğü bir başkasına emanet etmek düşüncesiyle<br />
kendini kandırıp durur - bunu da ancak ilk devrelerde yapabilir, yüzük onu yeni yeni ele geçirmeye<br />
başladığı zamanlarda. Ama bildiğim<br />
78 YÜZÜK KARDEŞLİĞİ<br />
kadarıyla yüzüğün tarihçesinde bir tek Bilbo bu düşünceyi sadece düşünce safhasında bırakmayıp<br />
gerçekleştirebildi. O da, ancak benim olanca yardımımla. Ve o bile, yüzüğü öylesine terk etmeyi ya da atıp