Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
günlerin kendi isimleri ve geçmişten kalan büyük bir şahıs isimleri birikimine ilaveten, kendilerine ait birkaç<br />
kelimeyi alıkoymuşlardı. Bu sıralarda hobbitler arasında, yıllar dikkate alınmaya başladıkça efsane, tarih<br />
halini almıştır. Çünkü Üçüncü Çağ'ın bin altı yüz birinci yılında Samanpostlu kardeşler Marko ile Blanko,<br />
Bree'den yola çıkmışlardı ve Fornost'taki* yüksek kralın izniyle arkalarında çok sayıda hobbitle kahverengi<br />
nehir Baranduin'den geçmişlerdi. Kuzey Krallığı'nın güçlü günlerinde inşa edilmiş olan Taşyay Köprüsü'nü<br />
aşıp, karşı kıyıda nehir ile Irak Yaylalar arasındaki toprakların tamamını kendi yerleşim bölgeleri olarak<br />
ilan etmişlerdi. Tek yükümlülükleri ise Koca Köprü'yü ve diğer türn köprülerle yolları bakımlı tutmak, kralın<br />
habercilerinin yolunu açmak ve kralın egemenliğini kabul etmekti.<br />
Böyle başlamıştı Shire Hesapları; çünkü (hobbitlerin taktıkları isimle) Brendibadesi'nin geçilmesi Shire'ın<br />
ilk yılı kabul edilmiş ve diğer bütün yıllar buna göre hesaplanmıştı.** Batılı Hobbitler yeni topraklarına ilk<br />
görüşte vurulup burada kalarak kısa bir süre sonra insanların ve ciflerin tarihlerinden silinmişlerdir.<br />
Görünüşte hâlâ sözde tebaı oldukları bir kral vardı ama aslında onlar kendi reisleri tarafından idare ediliyor<br />
ve dış dünyada olanlarla hiç ilgilenmiyorlardı. For-nost'ta Angmar'ın Büyücü Hükümdarı ile yapılan son<br />
savaşa kadar, insanlara ait hiçbir kayıtta geçmese de, kendi iddialanna göre kralı desteklemek için birkaç<br />
okçu yollamışlardı. Fakat o savaşta Kuzey Krallığı son bulmuştu; sonra da hobbitler toprağı mülkiyetlerine<br />
geçirip, giden kralın hâkimiyeti yerine reisleri arasından Reis seçmişlerdi. Orada bin yıl boyunca<br />
savaşlardan pek rahatsız olmamışlardı ve Kara Musibet'ten (S. H. 37) sonra Uzun Kış'ta yaşanan büyük<br />
felakete ve onu takip eden açlığa kadar müreffeh yaşayıp çoğalmışlardı. O karanlık dönemde binlercesi<br />
yok oldu fakat Yokluk Günleri (1158-60) bu öykünün anlatıldığı zamanlarda çoktan geçip gitmişti ve<br />
hobbitler ye-<br />
* Gondor kayıtlarına göre bu, üç yüz yıl sonra Arvedui ile son bulan Kuzey soyunun yirminci kişisi II.<br />
Argeleb idi.<br />
** Böylece elflerin ve Dünedain'in hesabına göre Üçüncü Çağ'ın günleri, Shire hesaplanna 1600 eklenerek<br />
bulunabilir.<br />
YÜZÜK KARDEŞLİĞİ<br />
20<br />
niden bolluğa alışmışlardı. Toprak zengin ve müşfikti ve onlar geldiklerinde uzun zamandan beri terk<br />
edilmiş olduğu halde eskiden güzel ekilip biçilmiş olduğu anlaşılıyordu; bir zamanlar kralın orada birçok<br />
çiftliği, dan tarlaları, bağlan ve ormanları vardı.<br />
Irak Yaylalar'dan Brendibadesi Köprüsü'ne kadar kırk fersah, kuzey avlaklarından güneydeki bataklıklara<br />
kadar da elli fersah uzanıyordu toprakları. Hobbitler, Reislerinin yetki alanını oluşturan bu der-li toplu iş<br />
bölgesine Shire adını verdiler. Ve dünyanın bu hoş köşeci-ğinde derli toplu yaşama işlerine iyice dalıp,<br />
dışarıda karanlık şeylerin harekete geçtiği dünya ile ilgilerini gitgide kaybettiler; öyle ki, sonunda barış ve<br />
bereketin Orta Dünya'nın değişmez bir kuralı ve aklı selim sahibi her ahalinin hakkı olduğunu zanneder<br />
oldular. Muhafızlar hakkında zaten pek az olan bilgilerini ve Shire'daki uzun barışı mümkün kılan tüm o<br />
çabalan ya unutmuşlardı ya da hatırlamazdan geliyorlardı. Aslında korunuyorlardı ama bunu hatırlarına<br />
getirmeyi bırakmışlardı.<br />
Hiçbir zaman, hobbitlerin hiçbir ırkı savacı olmamıştır ve kendi aralannda hiç savaşmamışlardır. Eski<br />
z?rnanlarda, elbette, zorlu bir dünyada hayatta kalabilmek için savaşmak zorunda kalmışlardı; fakat<br />
Bilbo'nun zamanında bu kadim bir tarih olmuştu. Bu öykü başlamadan önce son ve aslında Shire sınırlan<br />
içinde yaşanmış olan tek savaş da artık hatıralardan silinmişti: Bu, S. H. 1147'de yaşanan, Bandobras<br />
Took'un ork istilasını bozguna uğrattığı Yeşiltarlalar Savaşı'dır. îklim bile daha ılımlı olmuş, o bembeyaz<br />
kış aylarında Kuzey sınırlannda dolanan kurtlar sadece dedelerin masallarında kalmıştı. Yani, Shi-re'da<br />
hâlâ bir miktar silah stoku olmasına rağmen bunlar daha çok yadigâr olarak kullanıyor, ocaklann üzerine,<br />
duvarlara asılıyor ya da Uhğ Kazın'daki müzede toplanıyordu. Müzeye Belek Evi deniyordu; çünkü<br />
hobbitlerin artık kullanımı olmayan fakat atmaya kıyamadıkla-n şeylere hep belek ismi verilirdi. Evleri<br />
beleklerle dolup taşmaya pek elverişliydi ve elden ele dolaşan hediyelerin çoğu da bu cinstendi.<br />
Her şeye rağmen, rahatlık ve barış bile bu halkın şaşılacak ölçüde sağlam yapılı kalmasını<br />
engelleyememişti. Aslına bakılacak olursa hobbitlerin gözünü korkutmak veya öldürmek pek kolay<br />
olmazdı; güzel şeylerden öylesine bıkmadan usanmadan zevk almalarının nedeni, belki de mecbur<br />
kalınca pekâlâ da bunlarsız yapabilecek olmalarıydı; bir de kederden, düşmandan ve iklimden<br />
kaynaklanan zahmetlerle onlan iyi tanımayan ve göbeklerinden ve besili yüzlerinden daha deri-