Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
uldu.<br />
Zorlukla ilerlerken tekrar tekrar ve gitgide daha telaşla seslenmeye devam etti; fakat bir süre hiç cevap<br />
alamadı, sonra çok zayıf, çok uzaktan, tepesinden bir yerden duyar gibi oldu. "Frodo! Hu!" diye geldi ince<br />
sesler sisin içinden: Daha sonra imdat, imdat! gibi tınlayan bir bağırtı birkaç kez tekrarlandı, son bir imdat!<br />
yükseldi, tiz bir feryada dönüşüp uzun uzun yankılandı ve aniden kesildi. Apar topar ileri, seslere doğru<br />
bütün hızıyla ilerledi Frodo; fakat artık ışık gitmişti, her yanı saran gece dört bir yanından kapanmıştı, öyle<br />
ki yön tayin etmek imkânsızdı. Sanki durmadan yukarı, yukarı doğru tırmanıyor gibiydi.<br />
Nihayet bir tepeye vardığını, sadece ayağının altındaki zeminin düzleşmesinden çıkarabildi. Yorgundu;<br />
hem terliyor, hem titriyordu. Etraf<br />
tamamen karanlıktı.<br />
"Neredesiniz?" diye bağırdı perişan bir halde.<br />
Hiç cevap yoktu. Durup etrafı dinledi. Birdenbire havanın soğumakta olduğunu ve burada, yüksekte, buz<br />
gibi bir rüzgânn esmeye başladığını fark etti. Hava değişiyordu. Artık sis ip ip, parça parça, çevresinden<br />
akıp geçmekteydi. Ağzından buhar çıkıyordu ve karanlık daha az yakın, daha az koyu görünüyordu.<br />
Yukarıya baktı ve tepesinden aceleyle geçen şerit halindeki bulutlar ve sis arasından solgun yıldızların<br />
belirmekte olduğunu gördü hayretle. Rüzgâr otların üzerinde hışırdamaya başlamıştı.<br />
Birdenbire boğuk bir çığlık duyar gibi oldu ve o tarafa yöneldi; daha o ilerlerken sis de durulup çekildi,<br />
yıldızlı gök gözler önüne serildi. Şöyle bir bakınca, yüzünün güneye dönük olduğunu ve herhalde kuzey<br />
yanından tırmanmış olacağı yuvarlak bir tepede bulunduğunu fark etti. İçine işleyen rüzgâr doğudan<br />
esiyordu. Sağ yanında, batı yıldızlarına karşı koyu kara bir şekil yükselmekteydi. Orada büyük bir höyük<br />
vardı.<br />
"Neredesiniz?" diye bağırdı tekrar, hem kızgın,'hem korkuyla.<br />
"Burada!" dedi, sanki toprağın içinden gelen derin ve soğuk bir ses.<br />
"Seni bekliyorum!"<br />
"Hayır!" dedi Frodo; fakat kaçmadı. Dizleri boşaldı ve yere düştü. Hiçbir şey olmadı, etrafta hiç ses yoktu.<br />
Titreyerek başını kaldırdığında, uzun boylu karanlık bir şeklin yıldızların önünde bir gölge gibi yük-<br />
' HÖYÜK YAYLALARINDA SiS 177<br />
seldiğini gördü. Gölge, üzerine eğilmişti. Adeta çok uzaklardan gelen bir ışıkla parlayan, ama çok soğuk<br />
bir çift göz görür gibi oldu. Sonra demirden daha güçlü ve daha soğuk bir el onu kavradı. Bu buz gibi<br />
temas kemiklerine kadar işledi ve bilincini kaybetti.<br />
Tekrar kendine geldiğinde bir süre korku hissinden başka bir şey ha-tırlayamadı. Sonra ansızın<br />
hapsedildiğini, umutsuzca yakalanmış olduğunu anladı; bir höyüğün içindeydi. Onu bir Höyüklü Kişi ele<br />
geçirmişti ve belki daha şimdiden, hakkında fısıltılı söylentilerin anlatıldığı Höyüklü Kişiler'in o korkunç<br />
büyüleri altına girmişti bile. Kıpırdanmaya cesaret edemedi, kendini nasıl bulduysa öylece kaldı: Elleri<br />
göğsünde, soğuk bir taş üzerine sırtüstü yatmış vaziyette.<br />
Fakat, duyduğu korku onu çevreleyen karanlıkla yekvücutmuş gibi görünecek kadar büyük olduğu halde,<br />
yattığı yerden Bilbo Baggins'i ve onun öykülerini, birlikte yollar ve maceralar hakkında konuşarak Shi-re'ın<br />
patikalarında yürüyüşlerini düşünür buldu kendini. En şişman ve en ürkek hobbitin yüreğinde bile<br />
(genellikle iyice derinlerde de olsa), çaresiz bir tehlike karşısında büyümeyi bekleyen son bir cesaret<br />
tohum-cuğu gizlidir. Frodo ne çok şişmandı, ne de çok ürkek; aslında, o bunu bilmese de, Bilbo (ve<br />
Gandalf) onun Shire'daki en sıkı hobbit olduğunu düşünürlerdi. Macerasının sonuna geldiği kanısındaydı,<br />
korkunç bir sona, fakat bu düşünce onu katılaştırdı. Son bir sıçrayış yapacakmışçasma gerilmeye<br />
başladığını fark etti; artık kendisini çaresiz bir av gibi zayıf hissetmiyordu.<br />
Öylece düşünerek ve kendisine hâkim olmaya çalışarak yatarken, bir anda karanlığın yavaş yavaş<br />
zayıflamakta olduğunu fark etti: Etrafında soluk yeşil bir ışık büyümekteydi, îlk başta, ışık nasıl bir yerde<br />
bulunduğunu göstermeye yetmiyordu çünkü adeta ondan ve yerden, yanından çıkıyordu; henüz tavana<br />
veya duvarlara ulaşmamıştı. Döndü ve o soğuk parıltıda Sam, Pippin ve Merry'nin yanında yatmakta<br />
olduklarını gördü. Sırtüstüydüler, yüzleri ölü gibi renksizdi ve beyazlar içindeydiler. Etraflarında bir sürü<br />
mücevher vardı, belki de altından yapılmış bir sürü şey, ama bu ışıkta hepsi soğuk ve sevimsiz duruyordu.<br />
Başlarında minik taçlar vardı, bellerinde de altın zincirler; parmakları yüzük doluydu. Yanlarında kılıçlar,<br />
ayak uçlarında kalkanlar seriliydi. Fakat üçünün boynunun üzerinde, bir boydan bir boya, uzun çıplak bir<br />
kılıç yatırılmıştı.<br />
T