You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
adnan yüksel<br />
adnan yüksel<br />
Matbaa Meslek Lisesinin duayen öğretmenlerinden<br />
Adnan YÜKSEL ile emekli öğretmenlerimizden<br />
Özcan ALPAY ’ın ev sahipliğinde sıcacık bir söyleşi<br />
gerçekleştirdik. Birçoğu ebediyete intikal etmiş<br />
olan öğretmenlerimizi rahmetle andık,<br />
Okulumuzun tarihine kısa bir yolculuk ile<br />
sizleri baş başa bırakıyoruz.<br />
Özcan ALPAY: Adnan Hocam isterseniz ilk önce<br />
okulun tarihçesinden başlayalım.<br />
Adnan Yüksel: Ankara 2. Sanat Entitüsü içinde bir<br />
bölüm olarak kurulmuş olan okulumuz, daha sonra<br />
okula dönüştürülüp sanat okulları 2 yıl eğitim<br />
verirken bizim okul 3 yıllık okul statüsüne<br />
dönüştürülüp normal liselerin sahip olduğu tüm<br />
haklara sahip olmuştur.<br />
Ö.A.: Meslek liseleri zaten diğer liselere göre bir<br />
ayrıcalık taşıyordu. Şöyle ki; meslek liselerinde<br />
hem meslek hem de teorik dersler görüp, ülke<br />
ekonomisine meslek sahibi olarak okulu<br />
bitirdikten sonra direk katkıda bulunuluyordu.<br />
Okulun Ankara’dan İstanbul’a taşınmasının<br />
nedeni, hem milli eğitim basımevinin İstanbul<br />
Sultanahmet’te olması, hem de matbaa sektörünün<br />
Cağaloğlu’nda ağırlıklı olarak yer alması.<br />
A.Y.: Okul İstanbul’a gelince Sultanahmet meslek<br />
lisesinin içine bir bölüm olarak değil, ayrı bir okul<br />
olarak geliyor. 1950 de İstanbul’a geliyor. Benim<br />
okula giriş tarihim 1953-54 dönemi, ben daha önce<br />
Kabataş erkek lisesi öğrencisiydim. Ankara’dan<br />
okulun öğrencisi olarak gelip yani okulun ilk yılını<br />
Ankara’da okuyup daha sonra İstanbul’da devam<br />
eden rahmetli Demir bey, aynı zamanda ilk<br />
öğrencilerden Nedim KENTER var.<br />
22<br />
/ / 2 3<br />
harf<br />
Ö.A.: Hocam sizin bir üst sınıfta kimler vardı?<br />
A.Y.: Hürriyet Gazetesinde muhabir iken bir haber<br />
için gittiği Çatalca’da donarak hayatını kaybeden<br />
Abidin Behpur TAPANER, aynı dönem mezunu<br />
Bekir YILDIZ, Türk edebiyatının önemli roman<br />
yazarlarındandır. Ben 56- 57 mezunuyum. Bizim<br />
dönemin meşhuru dönemin ilk önce İstanbulspor<br />
sonra Beşiktaş’ta oynayan Sedat DİBEK vardı.<br />
Benim Üsküdar’ dan ortaokul arkadaşımdı. Yine bizden<br />
mezun entelektüel arkadaşlarımız vardı.<br />
Haldun SEVEL Ustura Kemal in çizeri. İsmail<br />
AKYOLLU isminde Gerzeli bir arkadaşımız vardı.<br />
Çocuk dergilerinde resimlendirme yapardı. Rahmetli<br />
Lütfü KÜÇÜK dünyaca ünlü karikatürist. Tatbiki<br />
güzel sanatlar mektebinde okudu. Öğrenimini istiklal<br />
caddesinde karikatür çizerek tamamladı. TRT de<br />
Cenk Koray’ın programında karikatür çizerdi.<br />
Ofset atelyesinde yetişmiş değerli bir öğrencimizdi.<br />
HARF : Hocam siz okula girdiğinizde sizin<br />
öğretmenleriniz kimlerdi.<br />
A.Y.: Benim okula geliş hikayem tamamen tesadüf.<br />
Sedat DİBEK benim Üsküdar Paşakapısı<br />
ortaokulundan arkadaşım ve ben zaten Kabataş<br />
Erkek Lisesinde okuyorum. Mayıs ayında maça<br />
giderken Sedat’la karşılaştım. Sedat o zaman<br />
İstanbulspor’da oynuyordu. Sedat’la konuşurken<br />
ben Kabataş’ta okuduğumu söyledim. Sedat’ta<br />
Sultanahmet’te Matbaa Sanat Okulu var oradayım<br />
dedi. Okulu çok güzel anlattı. Ben Kabataş’ta<br />
okuyorum ama ilkokuldan beri aklımda hep<br />
makineler ve sanat okulları var. Sanat okullarının<br />
orta bölümleri var ama o zamanlarda çocuklara fikri<br />
sorulmazdı. İçimde fırtınalar kopuyor, fakat velime<br />
bu durumu söylemek imkansız. KabataşLisesinde<br />
başarılıyım aslında. Sedat’la biz randevulaştık,<br />
buluştuk ve birlikte okula gittik. Atelyeye girdim,<br />
koskocaman uzun bir atelyeydi.<br />
Tüm atelyeler bir aradaydı. İlk önce repro atelyesini<br />
gezdirdi Sedat bana. Alman hoca var Her Polker,<br />
bizim en büyük şansımız bizim hocalarımızın tümü<br />
çok kaliteli insanlardı. Onlardan aldığımız kültür ve<br />
terbiye, bize şimdi bir saygı gösteriliyorsa bunun<br />
nedeni bizi yetiştiren öğretmenlerimizden aldığımız<br />
kültürdür. Ofset makinesini gördüğüm an her şey<br />
değişti.<br />
Kendi kendime dedim ki senin yerin burası. Aileme<br />
söylesem babam asla kabul etmez. Ben bir bunalımın<br />
içerisine girdim. Kabataş’ta ikinci sınıfa geçmişim<br />
bir problemim de yok. Konuyu anneme açtım. Beni<br />
babama karşı korur musun dedim.<br />
Biz beş kardeşiz. Bu beş çocuğun okuması kolay<br />
değil ben bir okul buldum ve buradan mezun<br />
olduğum gibi para kazanıp kardeşlerimin eğitimi için<br />
yardımcı olacağım dedim. Baban duyarsa ne yaparız<br />
dedi. Hayatımın en büyük sahtekarlığını yaptım.<br />
Çünkü beni artık matbaacılık okulundan<br />
sıyırtmalarına imkan yoktu. Çünkü aradığımı<br />
bulmuştum o okulda. Babamın imzasını taklit ettim.<br />
Kabataş’a dilekçe verdim. Tastiknamemi aldım ve<br />
kayıtlar başladığında gidip yazıldım okula.<br />
Notlarım gayet güzel ama babama bir türlü karnemi<br />
gösteremiyorum. Babam karne istiyor ben baba<br />
daha almadık diyorum. Bir ay kadar oyaladım.<br />
Babama karneyi verdim. Babam karneye bakıp bu<br />
ne dedi. Sen Kabataş’ta okuyorsun bu matbaa sanat<br />
okulu yazan bir karne dedi. Baba ben o okuldan<br />
tasdiknameyi alıp bu okula geçtim dedim. Gel seni<br />
götüreyim okulu bir gör dedim. Yani bir dönem bitmiş<br />
ikinci döneme başlayacağız. Aldım babamı getirdim<br />
okula. Rahmetli Mehmet PEKŞEN babamın çok yakın<br />
bir tanıdığı çıktı. İkisi de Çorumlu ikisi de Çerkez ikisi<br />
de Yaşar DOĞU’nun akrabası. Bunlar kaynaştı. Mehmet<br />
beyi orada görünce babam sesini çıkartmadı.<br />
Biz okula müthiş bir heyecan ile başladık. Bizi yani<br />
o dönem kayıt yaptıran 20 kişiyi birlikte, okula<br />
topladılar bizi bir imtihana tabi tutacaklar.<br />
O yıl kontenjan 20 kişi tesadüf bizde 20 kişiyi<br />
aşmadığımız için bizi okula aldılar. Tedrisata<br />
başladığımızda çok güçlü hocalarımız vardı.<br />
Ankara’dan İstanbul’a alırlarken okulu, basım<br />
piyasasının Cağaloğlu’nda olması ve Devlet Kitapları,<br />
Milli Eğitim Basımevinin Sultanahmet’te olması<br />
yazın staja gitmemiz için düşünülmüş bir şeydi. Ben<br />
genelde stajımı<br />
Apa Ofset’te yapardım. Haziranda stajımı bitirip<br />
ben eylül ekim ayına yani okullar tekrar açılana<br />
kadar çalışmaya devam ederdim. 53- 54 yılları.<br />
Vehbi YAZGAN, Her POLKEN fotoğraf dersi<br />
hocalarımızdı. Klişe derslerimize de girerdi. Sait<br />
YADA hem matbaa hocası hem yazı dersine girerdi.<br />
Vehbi YAZGAN fotoğraf dersimize girdi, objektif<br />
körük mesafesi gibi dersleri anlatırdı. İki hafta da bir<br />
Gülhane parkına inip uygulamalı fotoğraf çekerdik.<br />
Işığı gölgeyi canlı uygulamalı anlatırdı. Okula döner<br />
çektiğimiz fotoğrafları karanlık odamızda banyo<br />
eder, fotoğrafların tabını yapardık. Sonra topluca<br />
fotoğrafların üzerinden kritiğini yapardık.<br />
HARF: Hocam o dönemde okulda bölüm yok<br />
anladığım kadarıyla.<br />
A.Y.: Hayır bölüm var şöyle ki. Kimya dersleri fizik<br />
ve matematik fen ağırlıklı dersleri ofset ve klişeciler<br />
görürdü. Tipo baskı ve dizgiciler görmezdi. Yani<br />
aramızda ders ayrımı vardı. Resim dersini sadece<br />
klişe ve ofset görürdü. İlk yıl herkes resim dersi<br />
görür ama ikinci sınıftan itibaren ihtisaslaşma<br />
olurdu. O yıllar zor yıllardı. Film çok bulunmadığı<br />
için aydınger yada pelür kullanıp montajı bunlardan<br />
oluşdururduk .<br />
Ö.A.: Resim dersinin ofset ve repro da olmasının<br />
nedeni temelde taş baskının olması.<br />
A.Y.: Bizde resim yeteneği olmayan birinin ofset<br />
yada reproyu tercih edemezdi. Resim ve fırça<br />
kabiliyeti olması şarttı. Bize Her PALKER’in çok<br />
büyük yardımları olmuştur. Rahmetli Sait YADA<br />
yazıya çok önen verirdi.<br />
harf