sbt

serkan çanak serkan çanak
Serkan selam,
bize biraz kendini tanıtır mısın?
1975 Almanya doğumluyum. Müziğe aşkım; daha
çocukken hoşlandığım müzikleri dinlerken keman
çalma taklitlerinde ve annemin örgü şişlerini baget
niyetine alıp, çeşitli boylardaki tencere, tava, leğen,
kap kacakları da ters çevirerek bateri çalma taklidi
yaparak başladı. Sonrasında Breakdance ve Electric
Boogie ile hareketlendi. Yolda gördüğü kedi, köpek, at,
eşşek kime neye denk geldiyse sevmeden, selam
vermeden geçemeyen hayvan dostu, bir boğa
burcuyum. İlkokul 3’e kadar Almanya da okuduktan
sonra ilk öğrenimimi İstanbul, Kocamustafapaşa
ilkokulunda, ortaokulu da yine aynı semtin ismini
taşıyan okulda tamamladım.
Matbaa Meslek Lisesi ile nasıl tanıştın?
Ben ortaokul döneminde meslek lisesine gitmeye
karar verdiğimde kararsızlıklar içersinde boğuluyordum
açıkcası. Müzikten aşırı hoşlanan biri olarak konservatuar,
kenarından köşesinden bağı olduğu için Radyo/
Televizyon, hayvanları çok sevdiğim için de Veterinerlik
falan gibi tercihlerim vardı. Benden 10 yaş büyük bir
akrabamız var, Tamer abi. Ben ortaokuldan mezun olma
dönemlerindeyken, onlar da askerliklerini yapmış, iş
hayatına atılmış ve matbaacılık sektöründe çalışıyorlardı.
Tahmin edersin ki lise de branş seçimlerinde ailelerin de
bir yönlendirmesi oluyor. Hatırladığım kadarıyla 5-6 tane
seçenek belirleniyor, liseye giriş sınavında da aldığın
puana göre, tercihlerinden birine yerleşiyordun. Sonuç
itibariyle matbaacılık, tavsiye ve yönlendirme sayesinde
tercihlerimin arasına girdi. Okulları da araştırdığımda
kaç alternatif okul olduğunu anımsayamıyorum şimdi
ama, mevki ve konumu itibariyle Matbaa Meslek Lisesi
bana sempatik gelmiş, tercihlerimden olmuş ve puanım
da yettiği için kazandığım okul olmuştu.
Serkan, hangi bölüm mezunuydun?
1993 yılında Ofset Baskı bölümünden mezun oldum.
32/ / 3 3
harf
Mezun olduktan sonra neler yaptın?
Dj’liğe nasıl merak saldın peki?
Ailem ben daha mezun olmadan önce Ayvalık’a
yerleşme hazırlıkları yapıyordu. Fakat ben tam o
dönemlerde Yeşilköye’de Beşiktaş spor kulübünün
tesislerinde bulunan Palladium Disco’da Dj arkadaşlarım
Zeki ve Tolga’nın yanında ışıkcılık yapmaya başlamıştım.
Işıkcılık da kulak isteyen bir iş. Müziğin ritimleri,
melodileri, düşüş ya da yükseliş kısımlarına göre işık
şovları, müzik ile görsel olarak senkonize olmalı.
Sezonluk bir işti ve 3-4 ay sürecekti. Mezun olduğumda
ailem taşındı ve ben de sezonu kapatana kadar
İstanbul’da kaldım.
Sonrasında ben de Ayvalık’a gittim 94’te. Çok ilginç
bir şekilde, Ayvalık’a adım attığımda otobüs terminali
civarında yerel bir radyo da eleman arandığına dair bir
ilan gördüm. Daha aileme ‘’ben geldim’’ diye haber
vermeden, ilan sahibini aradım. ‘’Yarın gel’’ diyerek
Adem abi beni görüşmeye çağırdı. Yıldız pasajından
biriktirdiğim arşivimi, 1 hafta sonra Ayvalık Radyo
Mega As ile Altınova Radyo As’da çalmaya başlamıştım.
Yaz sezonunun ilk yarısında Bilgehan abinin barı
Papyon’da Dj Haldun ile birlikte ufak ufak çalmaya
başladım. İkinci yarısını da Haluk abi ve kardeşlerinin
mekanı Three Amigos da Dj Polat’ın yanında takıldım.
Haldun ve Polat’ın yorulup ara verdiklerinde ya da izin
yaptıkları günlerde çalarak sezonu tamamladıktan
sonra 95’te askere gittim.
Askerden geldiğimde mesleğim olan matbaacılık için
Ayvalık’ta bir gelecek göremedim. İlk iş başvurumu, o
dönemde Hürriyet gazetesinin İzmir’de yeni açılacak
olan matbaa tesisine yaptım ve işe kalıp operatörü
olarak başladım. Ayvalık’tan İzmir’e taşındım. 1,5 yıl
çalıştım. Her şey o kadar teknolojik ve otomasyonla
yürüyordu ki, bana aşırı basit ve monoton gelmişti. En
değişik olan tek şey, her hafta çalıştığım saat aralığının
yani vardiyamın değişmesiydi. İzmir güzel bir şehirdi.
Ama sosyal olarak da tüm dost ve arkadaşlarımdan
uzak ve yalnızdım.
Yıldız pasajından Hüseyin eğlence sektöründe dj ve
mekanlara kaset, cd, plak satıyordu o dönemlerde
Nişantaşı’nda. Bana ilgi duyduğum sektörde
iş bağlantılarında ve müzikal arşiv desteğinde
bulunmaya hazır olduğunu söyledi. Bir nevi bana
asistanlık yapmayı teklif etti. Bende hemen kabul
ederek, istifamı verdim ve İstanbul’a geri döndüm.
Yine Yıldız Pasajından arkadaşım olan Ümit namı diğer
Dj Hope’un Çeşme’de çalıştığı Fly Inn,
ilk ciddi yardımcı dj’lik pozisyonumdu. Gündüzleri
Beach için, geceleri Clup için müzik çaldık. Dj Hope’a
Fly Inn işini paslayan da Birol Giray namı diğer Dj
BeeGee idi. Kendisinin Prodution Department adında
bir şirketi var ve seviyeli, kaliteli mekanlara dj desteği
sağlıyordu. Sezonu bitirdiğimizde kendisiyle tanıştım.
O da benim biraz daha tecrübe kazanmam için
yardımcı oldu. Sezon bittiğinde de, Production
Department’ın electronic dans müziği koseptli projesi
Radio Energy FG sonrasında FutureGeneration adını
alan radyonun kuruluşundan itibaren görev alma
süreci başladı. FG HighLights & Pandoras Box with
Mr.NoName Programları ve Radyo Operatorlüğü
1999’dan 2004’e kadar devam etti.
2004 ’de Radyo Dinamo 103.8 ailesinin reisi Mete
Tavukcuoğlu (Agentorange) ve başkanımız Ali Şahinbaş
(Fuchs)’dan aldığım gurur verici davet ile bir nevi transfer
oldum. Artık radyo frekansından yayın yapmıyor olsak da;
Perşembe 21.00 / 22.00 saatlerinde Handmade
Fusion, Cumartesi 13.00 / 14.00 Saatleri arasında
Freestyle Fusion programlarım internet yayını
www.dinamo.fm üzerinden devam ediyor.
2004’ten sonra ki süreçte de katıldığım birçok farklı
consept parti ve organizasyonlarda performans
sergiledim. Organizasyonlar dışında İstanbul’un
kaliteli mekanlarında müzik direktörlüğü ve Dj’lik yaptım,
2014’de Virgin radyonun Kanyon avm için kapalı devre
müzik yayınını yaptım. Son 2 yıldır da Emirgan’da seçkin
misafirler ağırladığımız, cafe & lounge ambians hem de
club müziğinden örnekler sunabildiğim La Boom adlı
Restaurant & Bar’da haftanın 6 günü çalıyorum.
Dj nick’in / lakabın nereden geliyor?
Energy FG ve Futuregeneration radyolarında çalışırken,
pop müzik radyolarındaki gibi günlük playlistlerimizi
biri bitip biri başlayacak şekilde değil de, birbirlerine
mixleyerek çalıyorduk. Sonrasında bana 2 saatlik kendi
seçkilerimi çalabileceğim programımın isim babası,
BeeGee’nin partneri Can Tanca tarafından yayın hakkı
verildiğinde, ‘’Dj ismi olarak kendine bir nick (lakap) seç’’
dendiğinde, hem 1 yıldır her gün en az minimum
4 saat oniar da live, isimsiz olarak zaten çalıyor
olmamdan ötürü, hem de isimleri hafızamda
tutamamamdan kaynaklı, ‘’Mr.NoName’’ nickini seçtim.
Okul döneminden kimlerle görüşüyorsun?
Okul döneminden Sinan Ağcakışla dışında malesef
kimseyle görüşemiyorum. Ki onunla da 2-3 yılda bir
ancak.. Onun dışında Atilla ve Cihan ile de karşılaştım,
kimileriyle de sosyal medya üzerinden selamlaşıp,
yazıştık. Liseden sonra ben taşınınca bir kopukluk oldu.
Çalışma hayatımın düzeni de geceye endeksli olduğu
için, sınıf arkadaşlarımın zaman zaman düzenledikleri
yemekli toplantılar ya da kahvaltı buluşmalarına
katılamadım hiç.
En sevdiğin müzik tarzı nedir peki?
Benim için belki de en zor soru bu belki de :)
Müziği üretenin ruhunu kattığını hissetiğim, derinliği
olan, melodisi/tınısı/ezgisinin beni yakaladığı her türlü
müziği seviyorum aslında. Çaldığım müzikler bir şekilde
zaten hep beğendiklerimden; World, NuJazz, Bossanova,
Latin, Funk, Reggae, Disco edit, Down & Mid tempo,
Trip-hop, Electronica, Soul & R’nB, Hip-Hop ve Club
müzikte de; house müzigin Vocal, Funky, Afro, Brazil,
Deep, İndie, Ethnic, Electronic, Progressive, Club, Tech,
Minimal ve Techno tarzılarından hoşlanıyorum.
Son sorum, gelecek ile ilgili planların nelerdir?
Şu ana kadar aslında gerçekleştirmiş olmam gereken;
Kendi müziğimi üretebilecek kapasiteye gelmek..
harf