Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
eyvah kocam karavan aldı<br />
eyvah kocam karavan aldı<br />
eyvah<br />
KOCAM<br />
KARAVAN<br />
aldı...<br />
İkinci yolculuğumuz;<br />
KIYIKÖY<br />
İkinci yolculuğumuza 17 Mayıs Cumartesi günü<br />
sabah çıktık. İstikamet bu sefer Kıyıköy. Daha önce<br />
görmediğim bir yere gidiyoruz ve çok heyecanlıyım.<br />
Hazırlıkları cuma akşamından yaptım. Ara mevsim<br />
olduğu için yazlık kışlık ne varsa yine bir karma<br />
yaptım. Bu sefer valiz yerine battal boy çöp poşeti<br />
tercih ettim. Eşyaları yerleştirdikten sonra poşete<br />
yer bulma derdimiz olmadı. Marketten çeşitli<br />
alışverişler yaptım. Daha önce denemediğim, bu<br />
yolculukta deneyebileceğim konserve yiyecekler<br />
aldım. Kefken yolculuğumuz kısa olduğu için<br />
akşam yemeğimizi dışarıda yemiştik. Bu sefer ki<br />
yolculuğumuz 3 gün sürecek. Araç içinde yemek<br />
pişirme olasılığım yüksek. Karavan içinde yemek<br />
pişirme fikrine henüz alışamadım.<br />
Yemek kokusu yataklara sinecek ve tatil boyunca<br />
çıkmayacak gibi geliyor bana. Tabii ki daha sonraki<br />
günlerde bunu deneyeceğim. Karavan kampında bir<br />
çeşit güvendeydik. Gerçi ihtiyaç olmadı ama karavan<br />
komşularımızdan eksiklerimizi tedarik ederiz<br />
düşüncesi beni rahatlatıyordu. Şimdi çıktığımız<br />
yolculuğumuzda tek başınayız. Hava muhalefeti<br />
olmazsa denize girmeyi düşünüyoruz.<br />
Gamze ASILTÜRKMEN<br />
Şahin ASILTÜRKMEN ‘90<br />
Gelelim temizlik konusuna, her şeyin küçüğünü<br />
tercih etmeye çalıştım. Küçük bir el süpürgesi ve<br />
faraş, küçük boy bir şampuan, havlu peçete, tuvalet<br />
kağıdı gibi. Aslında normal tatile hazırlandığımızdan<br />
farklı olan boyut bu. Evdeki rutin ihtiyaçlarımızın<br />
hepsini minimalist düşünerek hazırlamak.<br />
Hazırladığım her şeyi salonun ortasına yığdım.<br />
Eşim bu yığılmayı görür görmez ”sen bu karavan işini<br />
biraz farklı algıladın, karavan işi birazda yoksunluk<br />
olayıdır” demez mi! “Ben hiç öyle düşünmüyorum”<br />
diyerek düşündüğümü yapmaya devam ettim.<br />
Ne öğrendik? Artık karavan parka çekildikten<br />
sonra buzdolabının tüm kapakları açılacak.<br />
Hayatımda sabah 07:00 de hiç buzdolabı<br />
temizlememiştim. Onu da yapmış oldum.<br />
Harikasın KIYIKÖY...<br />
Çok detaylı bakamasam da internette Kıyıköy<br />
çok güzel görünüyordu. Keyifle karavan perdemi<br />
açtıktan sonra evden yaptığım kahvemi yudumlayarak<br />
(evet bu sefer unutmadım) yolculuğun tadını<br />
çıkarmaya başladım. İstanbul’a mesafesi (bizim<br />
hesaba göre) yaklaşık<br />
Araçtan inerken temiz oksijen kokusunu çok net<br />
alabiliyordum. 3 sene önce Gökçeada tatilimizi<br />
hatırlatan havanın kokusu gibiydi. Çok şirin bir yere<br />
benziyordu. Tabi ben arabadan indiğimde dar sokaklar,<br />
taş binaların pencerelerinden sarkan sardunyalar,<br />
şirin bir restaurant gördüm. Eşimin burada<br />
kahvaltı edebilir miyiz soruma evet cevabı alınca,<br />
arkada Saklı Bahçe diye bir yere döndük. Yeşilliklerin<br />
arasında, dar ve topraktan ve taştan olan bir merdivenden<br />
indik ve muhteşem, kartpostalları aratmayacak<br />
kadar güzel bir manzara ile karşılaştım.<br />
Manzaraya en yakın masaya oturduk. Sağımızda<br />
büyük bir yeşil alan, yeşil alanın bittiğinde başlayan<br />
mütevazi bir liman, limanın arkasındaki sahil ve<br />
mavi denizin dinginliği, sahile paralel yeşil bir dere…<br />
Ufak tefek, sayısı çok az binalar. Daha sonra aşağıya<br />
indiğimizde, sahildeki binaların bir küçük balıkçı<br />
dükkanı (isterseniz taze balık alıp pişirebilirsiniz<br />
karavanda) , bir küçük balık restoranı, küçük bir bakkal<br />
olduğunu gördük.<br />
Bulutlar güneşle gökyüzünde dans ederken, hava<br />
tam bir bahardı. Bu sefer karavan manzaramızda<br />
büyük yeşil bir alan ve içinde yaklaşık 30 kadar inek<br />
vardı. Böyle bir anı sanırım başka zaman yaşayamam.<br />
Tabii ki benimkiler denize girecekler. Oğlum<br />
heyecanında beni telaş içine sokarak mayosunu<br />
giydirdiği gibi denize doğru hamlesini yaptı.<br />
Mayısın ortasındayız ve bu sene hava bir türlü tam<br />
ısınmamışken, akıllıca bir şey yapıp yapmadığımızı<br />
bilmiyordum. Bu tip durumdan kurtulmak için<br />
hemen Rusları getiririm aklıma, “onlar bebeklerini<br />
buzlu suya atıyorlar alışsın diye, bizimkine bu<br />
havada ne olacak canım, bizimki de alışsın.”<br />
diye düşünüp kendimi ikna ettim.<br />
Beylerin bu yoksunluktan aldıkları keyfi hala<br />
Hazırlandıktan sonra sahile gitmek için derenin<br />
anlamış değilim. Sabah erken kalkıp evin önüne<br />
Gerisi zaten alabildiğine doğa Tahmin edersiniz<br />
üstündeki tahta köprüden geçip kumsala vardık.<br />
çektiğimiz karavana eşyaları taşıdık. İçeri girip tam<br />
ki, bu manzaraya hakim olan yer, biraz tepedeydi. Evet evimiz yine deniz kenarında. Merak edenler için<br />
buzdolabına bir şeyler yerleştireceğim, yeni bir<br />
Klasik olarak oğlumuz yerinde durmadığı ve gördüğü belirteyim. Deniz suyu 17 dereceydi.<br />
O yüzden ıslak eşyalarımızı asacağımız yeri<br />
tecrübe olayının içinde bulduk kendimizi.<br />
kedilere bakacağım diye oradan oraya zıplamaya<br />
düşünerek mandal ve çamaşır ipi aldım. İpi nereye 2 hafta önce eşim arkadaşlarıyla dalış için Saros’a<br />
başladı. Ben yine hem tedirgin hem mutluydum :) Oğlumla eşim başta şok olarak ama sonra<br />
bağlayacağımla ilgili hiç bir fikrim yoktu.<br />
gitmişti. O günden beri açılmayan buzdolabı<br />
Buradan ayrıldıktan sonra deniz delisi oğlumla<br />
kendilerini zorlayarak suyun sıcaklığına kendilerini<br />
harf<br />
60/<br />
hafiften küflenmeye başlamıştı.<br />
eşimin isteği üzerine hemen deniz kenarına indik. alıştırıp suya girdiler. Ben tabii ki girmedim.<br />
/ 6 harf<br />
1