Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
YABANCILAŞMA<br />
Birbirine âşık iki insanın kavuşması, yaşama sevinci, özlem, sonu mutlu biten veya sonu<br />
okuyucunun hayal dünyasına kalmış romanlar… Günlük hayatımızda bu konularda ve sonu<br />
böyle biten birçok kitap okumuşuzdur. O zaman bu kitabın diğerlerinden farkı nedir? Peki,<br />
bir kitap hiç “Bugün annem öldü. Belki de dün, bilmiyorum.” diye başlayabilir mi? Belki de<br />
bu cümleyi daha ilk satırda okuyup afallamamızı ve kitabın merak duygusu oluşturmasını bu<br />
ilk satıra bağlayabiliriz.<br />
Albert Camus, 1940 yılında yazmış olduğu “Yabancı” kitabında ülkemizin de hâlâ<br />
gündemindeki “hayatı sorgulama, yabancılaşma” gibi iki önemli konuyu akıcı ve açık bir<br />
üslupla dile getiriyor. Kitabı okumaya başladığımızda yabancılaşma kavramını dünyadan,<br />
toplumdan ve en önemlisi insanın kendinden yabancılaşması olarak değerlendirebiliyoruz.<br />
Yazar kitabın başkahramanı Meursault’u soğukkanlılığı, bundan da öte kayıtsızlığı, ölümün<br />
hayatın sıradan parçası gibi anlatması, bencilliğe mantıklı nedenler bulması, ölümle<br />
yüzleşmesi gerekirken ölümden başka her detayı hafızasında taşıyabilmesi gibi özelliklere<br />
sahip olduğundan bu, onu alışılmışın dışında bir karakter yapıyor. Bir kitabı okurken kitabın<br />
yazarın hayatıyla, geçmişiyle ve etkilendiği olaylardan yola çıkarak yazdığına her zaman<br />
inanmışımdır. Belki arada istisnalar olabilir fakat mutlaka yazar yaşamından küçük de olsa<br />
izleri kitabına yansıtır. Hiçbir şey tesadüf değildir.<br />
8