You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
VOYANT<strong>Ocak</strong><strong>2021</strong><br />
YIL: 1 SAYI: 1<br />
DR. ÖZGE BANU ÖZTÜRK<br />
“Mezoterapi<br />
muhteşem<br />
bir yöntem”<br />
DR. NÜKET EROĞLU<br />
“Kadınlar<br />
tek taş değil<br />
Crystalys<br />
isteyecek”<br />
OP. DR. ALTUĞHAN<br />
CAHİT VURAL<br />
Estetikte<br />
doğru bilinen<br />
yanlışlar<br />
Sevgililer<br />
Günü’nde<br />
ÇIFT ESTETIĞINE<br />
evet<br />
deyin!<br />
Kolajenler<br />
ve etkileri<br />
Çalışan kadının<br />
daha iyi<br />
görünmesinin<br />
sırları<br />
Yeni bir yıl<br />
Yeni bir sen!
GENÇLİK SERUMU<br />
MONA<br />
LİSA<br />
Su bazlı yapı<br />
Çift moleküllü Hyaluronic Asit<br />
Organik kök hücre<br />
Resveratrol<br />
15+ SPF<br />
Argan yağı<br />
2 OCAK <strong>2021</strong><br />
Tüm cilt tiplerine uygundur<br />
Dolgu etkisi ve hidrasyon<br />
Ellastin ve kollajen artışını destekler<br />
Yaşlılık belirtilerinin azalmasına yardımcı olur<br />
Güneş hasarlarına karşı korur<br />
Gözeneklerin küçülmesine yardımcı olur<br />
monalisaserum monalisaserum monalisaserum<br />
VOYANT<br />
İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü<br />
Unico Dijital İletişim Ltd. Şti. adına<br />
Meryem Bilici<br />
Danışma Kurulu<br />
Op. Dr. Altuğhan Cahit Vural<br />
(Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı)<br />
Dr. Banu Özge Öztürk<br />
(Dermatolog)<br />
Dr. Deniz Koral<br />
(Dermatolog)<br />
Op. Dr. Murat Türegün<br />
(Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı)<br />
Dr. Seran Göçer<br />
(Medikal Estetik Uzmanı)<br />
Dr. Yasemin Savaş<br />
(Medikal Estetik Uzmanı)<br />
Vedat Günyol Cd.<br />
Defne Sk. No: 1<br />
Flora Rezidans Kat: 1 D. 109<br />
Ataşehir 34750 İstanbul<br />
T +90 216 255 5336<br />
Reklam ve iletişim<br />
info@unicodijital.com.tr<br />
Yapım<br />
Narrator Ajans<br />
Yayın Yönetmeni<br />
Dilek Girgin<br />
dilek@narratorajans.com<br />
Görsel Yönetmen<br />
Engin Perol<br />
Editör<br />
İpek Itır Can<br />
Melek Yazıcı<br />
Acıbadem Mh. Betül Sk.<br />
Basın Sitesi G/18<br />
Kadıköy-İstanbul<br />
T +90 216 340 0307<br />
www.narratorajans.com<br />
Baskı<br />
Erk Ofset<br />
Maltepe Mh. Litros Yolu Sk.<br />
A No: 2 -4A İç Kapı No: 412<br />
Zeytinburnu-İstanbul<br />
Tel: +90 532 227 9764<br />
Baskı Yeri ve Tarihi<br />
İstanbul, <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong><br />
Yerel süreli yayındır.<br />
Üç ayda bir yayınlanır.<br />
8.000 adet basılıp dağıtılmıştır.<br />
Ücretsizdir.<br />
<strong>Voyant</strong><br />
olarak<br />
medikal estetiği<br />
odak noktasını almak,<br />
bu konudaki en iyi<br />
uygulamaları aktarmak,<br />
iyi hissetmek isteyenlerin<br />
yanında olmak, onlara<br />
bir nevi kılavuzluk<br />
yapmak için yola<br />
çıktık.<br />
EditörV<br />
VOYANT<br />
ile iyi hisset,<br />
iyi yaşa!<br />
Milyonlarca zincirden oluşan,<br />
süregiden bir halkanın parçasıyız ama<br />
çoğu zaman bunu anlamlandırmakta<br />
zorlanıyoruz. Çok normal bir durum tabii<br />
ki, zaten anlamlandırmayı başarabilseydik<br />
yaşadığımız dünya için müthiş bir keşif<br />
de yapmış olurduk. Çok bilinmezli bir<br />
denklem içinde ilerlerken inanılmaz<br />
bir hızla gelişen teknolojinin, sağlık<br />
sektöründeki yeniliklerin, yaşamın<br />
değişen algoritmaların farkında olmaya<br />
ve aynı zamanda onlara uyum sağlamaya<br />
çalışıyoruz. Biliyoruz ki insan ömrü uzadı<br />
ve biliyoruz ki çoğumuz için bu uzayan<br />
ömre uyum sağlamak, daha iyi hissetmek<br />
ve daha iyi görünmek önemli, hem de çok önemli.<br />
Bu noktada yardımımıza medikal estetik teknolojileri koşuyor; bizleri<br />
yaşlanmayan ruhumuza uyumlandırmaya çalışıyor, sadece cildimizi<br />
gençleştirmekle kalmayıp genel olarak yaşlanmayı geciktirici tedaviler<br />
sunuyor, bir anlamda vücudumuzun fiziksel dengesini yeniden inşa<br />
ediyor. Yaşlanmayı geciktirmenin yanı sıra var olan veya hastalık/kaza<br />
gibi nedenlerle oluşan estetik sorunlarımızı gidererek daha mutlu<br />
olmamızı sağlıyor.<br />
Biz de <strong>Voyant</strong> olarak medikal estetiği odak noktasını almak,<br />
bu konudaki en iyi uygulamaları aktarmak, iyi hissetmek<br />
isteyenlerin yanında olmak, onlara bir nevi kılavuzluk yapmak<br />
için yola çıktık. Bu ilk sayımızda olduğu gibi yolculuğumuzun<br />
her aşamasında yanımızda medikal estetik uzmanları, plastik<br />
cerrahlar ve dermatologlar olacak. Danışmanlıklarıyla olduğu<br />
gibi verdikleri röportajlar ve yazdıkları makalelerle de yolumuzu<br />
aydınlatacaklar.<br />
Umuyorum ki güzellik dolu bu buluşmamız bize olduğu kadar<br />
sizlere de keyif verir.<br />
Yepyeni güzelliklerde buluşmak üzere…<br />
Dilek Girgin<br />
OCAK <strong>2021</strong><br />
3
İÇİNDEKİLER<br />
28 ESTETİK ÇÖZÜMLER<br />
Yüz serumları<br />
hakkında 9 bilgi<br />
Daha genç, canlı, ışıltılı, pürüzsüz<br />
ve bakımlı bir cilt için yüz serumları<br />
vazgeçilmezimiz. Peki onları ne kadar iyi<br />
tanıyoruz?<br />
V6 İLK BAKIŞ<br />
Medikal estetik uygulamaları<br />
dünyasına kısa bir bakış<br />
Collagen Lift Paris’ten yepyeni bir kolajen:<br />
Luminous Gold; yenilikçi selülit tedavisi:<br />
Emtone; forma sokan özel lipolitik:<br />
Michelangelo; ışıltılı ve sıkı bir cilt için<br />
Naturalift; Oenigma Botoks Kremi ile daha<br />
genç bir cilt; bölgesel yağ eritmede devrim:<br />
sıcak lipoliz; Growth Factor Serum ile 6 yaş<br />
daha genç bir cilt.<br />
10 ZOOM<br />
Yıldızların sağlık ve güzellik<br />
tercihi: Deep Care<br />
Derin bir hücre ve doku yenileme yöntemi<br />
olan Deep Care ile vücudunuza yeni bir<br />
hayat verebilirsiniz. Detayları Plastik,<br />
Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı<br />
Prof. Dr. Reha Yavuzer’den öğrendik.<br />
14 RÖPORTAJ<br />
“Kadınlar tek taş değil<br />
Crystalys isteyecek”<br />
Kemiklerde, kaslarda, ciltte ve<br />
tendonlarda bulunan kolajenin sentezi<br />
30 yaşından itibaren her yıl azalıyor.<br />
İşte Crystalys Dolgu’nun önemi tam<br />
da bu noktada ortaya çıkıyor. Çünkü<br />
Crystalys, içeriğindeki kalsiyum<br />
hydroxipatite ile kolajenimizi uyarıyor.<br />
Medikal Estetik Uzmanı Dr. Nüket<br />
Eroğlu, daha genç, sıkı, dayanıklı,<br />
canlı bir cilt yaratan ve etkisi 10 yıla<br />
kadar süren Crystalys ile ilgili olarak,<br />
“Kadınlar belli bir yaştan sonra tek<br />
taş kristali değil kalsiyum kristali olan<br />
Crystalys’i isteyecek, çünkü kolajeninin<br />
uyarılması konusu öne çıkacak” diyor.<br />
12 İPUCU<br />
Kate Winslet’ın<br />
güzellik sırları<br />
İngiliz oyuncu Kate<br />
Winslet’ın dupduru<br />
cildinin ve büyüleyici<br />
güzelliğinin sırrı<br />
doğallıkta saklı. Yüz<br />
bakımında derin hücre<br />
yenilenmesi sağlayan<br />
yöntemleri tercih eden<br />
Kate Winslet’a göre su,<br />
uyku ve açık havanın da<br />
“taze” görünümündeki<br />
etkisi büyük.<br />
18 KAPAK KONUSU<br />
Yeni bir yıl yeni bir sen!<br />
Siz çok güzelsiniz ama sürekli bir gelişim<br />
içinde olan estetik sektörü daha güzel<br />
olmanız ve daha genç görünmeniz için<br />
hep yanınızda. Şimdiye kadar estetik<br />
uygulamalardan uzak durduysanız “bu yıl”<br />
başlamak için iyi bir zaman olabilir. Hem<br />
çabucak uygulanan hem de etkisi yüksek<br />
olan önerilerimize göz atmaya ne dersiniz?<br />
22 RÖPORTAJ<br />
Estetikte doğru<br />
bilinen yanlışlar<br />
Botoksun mimikleri yok ettiğinden<br />
dolgunun yüzü şişirdiğine, meme protezinin<br />
tümörlerin algılanmasını engellediğinden<br />
liposuction’ın zayıflattığına kadar estetikle<br />
ilgili doğru bilinen yanlışları Estetik, Plastik<br />
ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr.<br />
Altuğhan Cahit Vural ile konuştuk.<br />
26 TREND<br />
Sevgililer Günü’nde<br />
çift estetiğine<br />
evet deyin!”<br />
30 RÖPORTAJ<br />
“Mezoterapi<br />
muhteşem bir yöntem”<br />
Dermatoloji Uzmanı Dr. Özge<br />
Banu Öztürk, “Mezoterapi, cildi<br />
tedavi etmek için yapmamız<br />
gereken ilk uygulamadır. Bir<br />
kişiyi gençleştirmek ve daha<br />
sağlıklı bir cilde kavuşturmak<br />
istiyorsak orta deriye vitamin<br />
ve mineral vermeli, suyla<br />
nemlendirmeli, hyalüronik<br />
asit desteği sağlamalıyız”<br />
açıklamasında bulunuyor.<br />
34 MAKALE<br />
Kolajenler ve etkileri<br />
Medikal Estetik Uzmanı Dr. Seran Göçer,<br />
<strong>Voyant</strong> için hazırladığı makalede kolajenler<br />
ve etkilerini yazdı. Göçer, gıda takviyesi<br />
olan kolajenlerin seçimi yapılırken dikkatli<br />
olunması gerektiğini belirtti.<br />
36 MAKALE<br />
Çalışan kadının daha<br />
iyi görünmesinin sırları<br />
Kariyerinde başarı gösteren bir kadının<br />
iyi görünme açısından da başarılı olması<br />
bekleniyor. Konuyla ilgili önerileri Medikal<br />
Estetik Uzmanı Dr. Hilal Koral kaleme aldı.<br />
38 PSİKOLOJİ<br />
Günümüzün en sorunlu<br />
ilişki trendleri<br />
Yeni nesil ilişki modellerinden bazıları<br />
sorunlu mu sorunlu. Bunlar arasında “love<br />
bombing, ghosting ve gaslighting” bir<br />
adım öne çıkıyor. Taraflardan birinde derin<br />
mutsuzluklara sebep olabilen bu üç ilişki<br />
trendini Psikiyatr Burak Toprak yazdı.<br />
Sevgililer Günü’nde birlikte botoks,<br />
dolgu, mezoterapi, liposuction, fibroblast<br />
yaptırmak mı? Kulağınıza biraz yabancı<br />
gelmiş olabilir. Oysa sevgiyi olduğu kadar<br />
son dönemde trend olan böyle bir deneyimi<br />
paylaşmak da harika olmaz mı sizce?<br />
40 GEZİ<br />
Ufacık tefecik<br />
içi dolu mutluluk<br />
Kendileri küçük özellikleri büyük ülkeler ve<br />
şehirlerde kısa bir yolculuğa ne dersiniz?<br />
Kocaman dünyamızın minik güzelliklerini<br />
seyre dalmak için koltuğunuza şöyle bir<br />
yaslanın lütfen!<br />
44 KÜLTÜR SANAT<br />
7 ünlü kitap<br />
7 az bilinen gerçek!<br />
Kitapların, özellikle romanların yarattığı<br />
dünyalar zengindir, çoğu kez büyülüdür ve<br />
ilham vericidir. Öte yandan bazıları öylesine<br />
ilginç ve az bilinen özelliklere sahiptir ki! Bu<br />
bilgileri sizler için bir araya getirdik.<br />
48 MEDİKAL TEKNOLOJİ<br />
Medikal teknoloji<br />
sınır tanımıyor<br />
İmkânsızı imkânlı yapan, eşsiz gelişmelere<br />
ve buluşlara imza atan, devinimi hiç<br />
durmayan medikal teknoloji dünyasındaki<br />
yenilikler hem çok ilgi çekici hem de umut<br />
verici.<br />
4 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 5
V<br />
İLK BAKIŞ<br />
YENILIKÇI<br />
selülit<br />
tedavisi<br />
Her 10 kadından 8’inde görülen<br />
selülitle mücadelede artık çok etkili,<br />
yenilikçi ve bütüncül bir tedavi<br />
yöntemi var: Emtone. FDA onaylı<br />
Emtone, dünyada ilk kez monopolar<br />
(tek kutuplu) radyo frekansı ve şok<br />
dalgası enerjisini kombine ediyor.<br />
Uzun süren araştırmalar<br />
sonucunda geliştirilen ve ciltteki<br />
portakal kabuğu görünümünü ilk<br />
seanstan itibaren gideren Emtone’un<br />
en belirgin özelliği selülite neden<br />
olan tüm faktörlere aynı anda etki<br />
edebilmesi. Emtone; genişlemiş yağ<br />
odacıkları, hasar görmüş kolajen<br />
lifleri, ciltteki elastikiyet kaybı,<br />
bozulan kan dolaşımı ve biriken<br />
metabolik atıklarla oluşan selülit<br />
problemine doğrudan etki ediyor.<br />
Doku Medical’in yenilikçi selülit<br />
tedavisi olan Emtone, odaklı basınç<br />
enerjisiyle bozulan kan dolaşımını<br />
düzenliyor ve selülite neden olan<br />
metabolik atıkların sistemden<br />
atılmasını sağlıyor. Radyo frekans<br />
enerjisiyle de hasar görmüş kolajen<br />
liflerini onarıyor. Böylelikle hem cilt<br />
kalitesini hem de cildin elastikiyetini<br />
artırıyor.<br />
FDA<br />
(Amerika<br />
Gıda ve İlaç<br />
Dairesi) onaylı<br />
“EMTONE”<br />
Türkiye’de!<br />
IŞILTILI VE<br />
SIKI BIR CILT IÇIN<br />
Naturalift<br />
Türkiye’nin ilk ve tek likit (içilebilir)<br />
morina balığı kolajeni olan Naturalift, cilt<br />
nemini artırıyor, cilt elastikiyetini ve sıkılığını<br />
destekliyor, ince çizgi ve kırışıklıkların<br />
azalmasına yardımcı oluyor. Naturalift, vücudun<br />
artan kolajen eksikliğini yerine koymayı<br />
hedefleyip vücudun kendi kolajen üretimini<br />
destekliyor. Saç ve tırnakların da sağlıklı<br />
görünüme kavuşmasına yardımcı olurken<br />
eklemler, kas ve iskelet sistemi üzerinde de<br />
olumlu etkiler yaratıyor. İçeriğinde ayrıca ideal<br />
oranda mango ekstresi, koenzim Q10, C vitamini,<br />
hyalüronik asit, E vitamini, çinko ve bakır yer<br />
alıyor.<br />
Her sabah aç olarak bir bardak Naturalift<br />
tüketimi, antiaging etkiyle kırışıklıkları ve ince<br />
çizgileri azaltmaya yardımcı olurken ışıltılı ve sıkı<br />
bir cilt görünümünü teşvik ediyor. Antiglikasyon<br />
etkisiyle yaşlanma karşıtı özelliğe, antioksidan<br />
etkisiyle hücre içi-dışı hasarları önlemeye destek<br />
veriyor.<br />
Oenigma<br />
BOTOKS KREMI<br />
ile daha genç bir cilt<br />
İnce ve derin çizgiler 20’li yaşlardan<br />
itibaren yüzümüze yerleşmeye başlıyor.<br />
Özellikle enjeksiyon işlemlerinden<br />
çekinenler tarafından sıklıkla tercih edilen<br />
Oenigma Botoks Kremi ise tam bu noktada<br />
devreye girerek özellikle göz çevresi ve<br />
dudak kenarlarındaki ince ve derin çizgileri<br />
yok ediyor, kırışıklık ve mimik çizgilerinin<br />
cilt yüzeyine yerleşmesini engelliyor.<br />
İçeriğindeki %100 doğal özlerle mimik<br />
kaybı dahil herhangi bir yan etki olmaksızın<br />
tüm cilt tiplerinde hem kadınlar hem de<br />
erkekler tarafından güvenle kullanılabiliyor.<br />
Sabah ve akşam olmak üzere günde iki<br />
kez uygulanması tavsiye edilen ve etkisi<br />
8-10 saat süren Oenigma Botoks Kremi,<br />
içeriğindeki etken maddelerle yaşlılık<br />
etkilerinin tersine çevrilmesine yardımcı<br />
oluyor. Ürün ayrıca karanlık noktaların<br />
aydınlanmasını, ciltteki eşitsizliklerin<br />
düzeltilmesini ve pürüzsüz bir görünüm<br />
elde edilmesini sağlıyor.<br />
Oenigma Botoks Kremi’nin içeriği<br />
patentli “oenante” bitki özünden<br />
elde ediliyor. Bu bitki özü sadece<br />
Oenigma Botoks Kremi’nin içeriğinde<br />
kullanılabiliyor. Cilde enjeksiyonlu<br />
işlemlere gerek kalmadan<br />
uygulanıyor ve uygulandığı andan<br />
itibaren etkisini gösteriyor.<br />
6 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 7
V<br />
İLK BAKIŞ<br />
Growth Factor Serum ile<br />
6 YAŞ DAHA GENÇ BIR CILT<br />
Cilt sağlığı ürünleri markası ZO Skin Health,<br />
hafif ve orta yoğun yaşlılık belirtileri için yepyeni<br />
bir serum üretti.<br />
Yüz, boyun ve dekolte bölgesine uygulanan<br />
Growth Factor Serum, antiaging özelliğiyle ciltte<br />
yaşlanmayı önleme ve düzeltme işlevi görüyor.<br />
Etkisi klinik olarak kanıtlanan Growth<br />
Factor Serum, 12 hafta düzenli kullanıldığında<br />
cilt görünümünde 6,44 yıl gerileme sağlıyor.<br />
İçeriğindeki bitkisel büyüme faktörleri, ZPRO,<br />
dipeptit diaminobutyryl benzilamit diasetat,<br />
beta-glukan ve Çin melekotu kökü ekstresi<br />
sayesinde cilt nemleniyor ve bariyer etkisi<br />
güçleniyor.<br />
Kolajen ve hyalüronik asit üretimi artarken<br />
yaşlılık belirtilerinin oluşumu önleniyor,<br />
ifade çizgilerinin görünümü azalıyor ve cilt<br />
elastikiyetini geri kazanıyor.<br />
Yeni sıcak lipoliz yöntemi,<br />
bölgesel yağ eritmede sunduğu<br />
etkin sonuçlarla bir devrim<br />
niteliği taşıyor. Bu yöntemle<br />
sadece 25 dakikada ameliyatsız<br />
ve ağrısız bir şekilde bölgesel<br />
yağlanmalardan kurtulmak mümkün.<br />
Dermatolog Prof. Dr. Erol Koç’un<br />
verdiği bilgilere göre, cilt gevşekliği<br />
gibi problemlerin giderilmesinde<br />
etkin olarak kullanılan sıcak lipolizle<br />
basen, karın ve bel bölgelerinde,<br />
ayrıca yüz bölgesi, gıdı, çene altı<br />
gibi cilt gevşekliği olan bölgelerde<br />
etkin sonuç alınıyor, bunun yanı sıra<br />
kol-bacak içleri, uyluk içi, diz içi,<br />
Bölgesel yağ<br />
eritmede devrim<br />
ayak bileği ve bacak bölgesine de<br />
uygulama yapılıyor.<br />
Sıcak lipoliz, cilt yüzeyini<br />
soğutup cilt altına ısı vererek<br />
yağ yakımı sağlıyor. Oluşan ısı,<br />
cilt altında herhangi bir yan etki<br />
oluşturmuyor. Yağ hücreleri ısı<br />
enerjisiyle kendiliğinden yok oluyor<br />
ve mevcut metabolizma kademeli<br />
olarak inceliyor. Diyet ve egzersize<br />
rağmen kilo veremeyenler, inatçı<br />
yağlara sahip olanlar, cerrahi<br />
müdahalelerden uzak durmak<br />
isteyenler için ideal bir yöntem<br />
olan sıcak lipoliz, tüm vücut ve cilt<br />
tiplerinde kullanılabiliyor.<br />
FORMA SOKAN<br />
ÖZEL LIPOLITIK:<br />
Michelangelo<br />
Özel geliştirilmiş bir kokteyl<br />
ve lipolitik (yağ parçalayıcı)<br />
olan Michelangelo, diyet ve<br />
egzersizle yok edilemeyen<br />
selülit ve yağ fazlalıklarının<br />
giderilmesine yardımcı<br />
oluyor. Forma sokma özelliği<br />
optimum seviyede olan ürün,<br />
fosfatidilkolin + deoksikolik<br />
ve beş farklı aktif maddeye yer<br />
veren, ayrıca ağrı kesici olarak<br />
Nac bulunan tek kimyasal<br />
lipoliz olarak dikkat çekiyor.<br />
Kimyasal lipoliz ağrılı<br />
ve yangılı bir işlem olsa da<br />
Michelangelo’nun içeriğinde<br />
bulunan Nac, dokuyu<br />
rahatlatıyor ve yanma hissinin<br />
oluşmasını engelliyor. Lipolitik<br />
asit ise ürünün dokuya<br />
kolaylıkla uygulanmasını<br />
sağlıyor.<br />
İçeriğindeki<br />
etken maddeler<br />
maksimum<br />
düzeyde olan<br />
Michelangelo,<br />
bu özelliğiyle<br />
uygulanan bölgede<br />
minimum işlemle<br />
daha etkili sonuçlar<br />
alınmasını sağlıyor.<br />
COLLAGEN LIFT PARIS’TEN<br />
YEPYENI BIR KOLAJEN:<br />
Luminous Gold<br />
Amazon’un vahşi yağmur ormanlarında yetişen ve<br />
yüzyıllardır şifa amaçlı kullanılan altın eğrelti otu, yüksek<br />
antioksidan ve iltihap giderici özelliğiyle cilt ve beden<br />
üzerinde pek çok olumlu etkiye sahip. Altın eğrelti otu,<br />
güneşin zararlı ışınlarının ciltte yarattığı hasarı ve buna<br />
bağlı yaşlanma etkisini azaltıyor, reaktif oksijen türü serbest<br />
radikal hasarına karşı cilt dokusunu koruyor.<br />
Collagen Lift Paris’in çığır açacak yeni ürünü Luminous<br />
Gold, altın eğrelti otu içeriğiyle ciltte anti aging etkisi<br />
yaratıyor, yanı sıra kırışıklık, elastikiyet kaybı, saç ve tırnak<br />
şikayetlerinde de etki gösteriyor. Lekeli, güneş hasarlı,<br />
donuk ve solgun görünüme sahip cilt tipleri için de ideal<br />
olan ürün her yaş grubu için uygun.<br />
Sıvı formuyla yüksek emilime sahip Luminous Gold;<br />
kolajen, C vitamini, glutatyon, Akdeniz yosunu ve hyalüronik<br />
asit ile cildin pek çok ihtiyacını tamamlamayı hedefliyor.<br />
Michelangelo’nun içeriğinde neler var?<br />
Fosfatidilkolin + deoksikolik asit (güçlü yağ eritici)<br />
Carnitin (micro sirkülasyon artışı)<br />
Cafein (micro sirkülasyon artışı)<br />
Nac (sodyum asetilsistein) antienflamatuar<br />
8 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 9
V ZOOM<br />
YILDIZLARIN<br />
sağlık<br />
ve güzellik tercihi:<br />
Deep Care<br />
Derin bir hücre ve doku yenileme yöntemi olan Deep Care ile vücudunuza<br />
yeni bir hayat verebilirsiniz. Detayları Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik<br />
Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Reha Yavuzer’den öğrendik.<br />
Radyofrekans konusunda dünyanın<br />
önde gelen kuruluşlarından olan, estetik<br />
ve fizyoterapi alanında yenilikçi çözümler<br />
üreten INDIBA (Investigacion Division<br />
Barcelona), yeni proionik radyofrekans<br />
sistemiyle doğal güzellik arayanlar için özel<br />
bir cihaz üretti.<br />
Gerek etkisi gerekse çalışma<br />
prensiplerindeki farklılıklarla dikkat<br />
çeken FDA onaylı Deep Care, 448 kHh-<br />
0,48 mhz frekanslık sistemiyle dokulara<br />
zarar vermeden hücre zarını tedavi<br />
ediyor. Böylece daha hızlı ve derin doku<br />
yenilenmesi sağlayarak gençleşmenin önünü<br />
açıyor.<br />
Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik<br />
Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Reha Yavuzer’den<br />
aldığımız bilgiler ışığında yöntemin<br />
özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:<br />
Hücre zarında iyileştirici etki sağlıyor:<br />
Hücre fonksiyonlarını düzenlemede 448<br />
khz frekansı bilimsel çalışmalarda kendine<br />
özgü özellikler gösteriyor. Cilde yönelik<br />
tedavilerde en önemli konu dokularda hasar<br />
meydana getirmeden iyileşmeyi başlatmak<br />
ve sağlamaktı. Deep Care, yeni proionik<br />
radyofrekans sistemiyle bu tedavilerde<br />
doğru dengeyi tutturmayı başarmış<br />
durumda.<br />
Hücre fizyolojisini koruması, dolaşımı<br />
iyileştirmesi, ödemi ve morarmayı<br />
gidermesi, kök hücre çoğalmasını uyarması<br />
cihazın etkili sonuçlar vermesini sağlıyor.<br />
Hem sağlıkta hem güzellikte<br />
kullanılıyor: Deep Care, deri sıkılaştırmada,<br />
antiaging ve kırışıklık karşıtı işlemlerde,<br />
yüz ve vücut zayıflatmada, yüz ve vücut<br />
kaldırmada, selülit gidermede, kas-iskelet<br />
sistemi yaralanmalarında, dokunun ameliyat<br />
öncesi hazırlığında ve ameliyat sonrası yaradoku<br />
iyileşmesinde kullanılabiliyor.<br />
Biyolojik tepkileri tetikliyor: Proionik<br />
radyofrekans, vücutta belirli alanlarda<br />
güvenli ve kademeli olarak sıcaklığı<br />
artırıyor. İyonların hücre zarı boyunca<br />
doğru hareketini sağlayan belirli bir<br />
frekansta çalışıyor.<br />
Vücutta yağ azaltma, doku ve hücre<br />
yenilemeye yol açan biyolojik tepkileri<br />
tetikliyor. Isıyla etkileşim sağlanması sonrası<br />
damar genişliyor ve kan dolaşımı artıyor.<br />
Hücre zarındaki kanalların açılmasıyla<br />
iyon dengesi düzenleniyor ve böylece hücre<br />
zarında iyileşme oluyor.<br />
ONLAR TERCİHLERİNİ DEEP CARE’DEN YANA KULLANIYOR<br />
Deep Care yöntemini tercih edenler arasında İngiliz oyuncu Kate Winslet, İspanyol oyuncu ve sunucu Elsa Anka, İspanyol tenisçi Rafael<br />
Nadal Parera ve Brezilyalı futbolcu Neymar da Silva Santos Junior gibi ünlü isimler bulunuyor.<br />
Kate Winslet Elsa Anka Rafael Nadal Parera Neymar da Silva Santos Junior<br />
10 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 11
V İPUCU<br />
KATE<br />
WINSLET’IN<br />
güzellik<br />
sırları<br />
İngiliz oyuncu Kate Winslet’ın dupduru cildinin ve<br />
büyüleyici güzelliğinin sırrı doğallıkta saklı.<br />
Yüz bakımında derin hücre yenilenmesi sağlayan yöntemleri<br />
tercih eden Kate Winslet’a göre su, uyku ve açık havanın da<br />
“taze” görünümündeki etkisi büyük.<br />
Kate Winslet, 1997 yapımı “Titanik”<br />
filmiyle ilk zirvesine ulaşan oyunculuk<br />
kariyerini birbirinden önemli filmlerle,<br />
Oscar ve Altın Küre dahil sayısız<br />
ödülle süsledi. Kalıpları yıkan dupduru<br />
güzelliği ise geçmişte olduğu gibi<br />
bugün de büyüleyici.<br />
Üç çocuk annesi olan 45 yaşındaki<br />
Kate Winslet, yüz bakımına önem<br />
veriyor, doğallığı ve sade dokunuşları<br />
seviyor: “Yüzüm mesleğimin bir aracı.<br />
Bu yüzden ona iyi bakmalı ve onunla<br />
gurur duymalıyım.”<br />
İngiliz oyuncu, yüz bakımında hızlı<br />
ve derin hücre yenilenmesi sağlayan<br />
Deep Care yöntemini kullanıyor.<br />
Ödül törenlerindeki “kırmızı halı” gibi<br />
etkinliklerinden önceyse INDIBA’nın<br />
Deep Beauty yaşlanma karşıtı yüz<br />
bakımını uygulamayı tercih ediyor.<br />
Bir başka tercihi ise 2007’den bu<br />
yana marka yüzü olduğu Lancome’un<br />
yüz maskesi. Ayrıca kendisini birkaç<br />
günlük bakıma alıyor. Tuzdan ve<br />
alkolden uzak durmaya çalışıyor. “En<br />
iyi tavsiyem su, su, su. Vücudunuzu<br />
nemli tutun, cildiniz de buna<br />
uyacaktır.”<br />
Günlük yaşamı da sadelikle bezeli.<br />
Çoğu zaman saçını ve makyajını<br />
kendi yapıyor. İyi bir makyajın sırrını<br />
“doğru makyaj fırçası seçimi” olarak<br />
açıklıyor. Hem yüzünüze ne kadar<br />
makyaj uygulayacağınızı belirlemeniz<br />
hem de makyajınızı detaylı bir şekilde<br />
tamamlamanız açısından doğru fırça<br />
seçimini önemli buluyor.<br />
Doğal görünüm sağlayan bir<br />
fondöten, allık ve rimel yeterli<br />
ona göre, biraz da dudak kremi.<br />
Kirpiklerini ise her zaman kıvırıyor.<br />
Bütün bunlara rağmen özel durumlar<br />
hariç pek makyaj yapmıyor: “Uykunun<br />
ve sağlığın ‘taze’ görünmede büyük<br />
bir rol oynadığını söylemeliyim. Aşırı<br />
yorgun ve stresliysem hiçbir makyaj<br />
ve saç bunun yüzümdeki etkisini<br />
gizleyemez.”<br />
Sabahları smoothie içiyor; hızlı,<br />
kolay ve sağlıklı. Gün içinde bol bol<br />
yeşil meyvelerin suyunu tüketiyor.<br />
Kendisi vejetaryen, eşi Ned Rocknroll<br />
ise vegan. Bu nedenle buzdolapları her<br />
zaman ıspanak, lahana ve salatalıkla<br />
dolu. Haftada birkaç gün yoga dersi<br />
alıyor, biraz da kardiyo yapıyor. Açık<br />
havada olmak vazgeçilmezi: “Olabildiği<br />
kadar çok dışarı çıkın. Ben köpeğimle<br />
yürüyüşe çıkmayı çok seviyorum,<br />
egzersiz de yapıyorum. Bunlar da<br />
endorfin ve cilt sağlığı açısından<br />
büyük bir fark yaratıyor.”<br />
12 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 13
V RÖPORTAJ<br />
“Kadınlar<br />
tek taş değil<br />
Crystalys<br />
isteyecek”<br />
Kemiklerde, kaslarda, ciltte ve tendonlarda bulunan kolajenin sentezi 30 yaşından itibaren her yıl azalıyor.<br />
İşte Crystalys Dolgu’nun önemi tam da bu noktada ortaya çıkıyor. Çünkü Crystalys, içeriğindeki kalsiyum<br />
hidroksiapatit ile kolajenimizi uyarıyor. Medikal Estetik Uzmanı Dr. Nüket Eroğlu daha genç, sıkı,<br />
dayanıklı, canlı bir cilt yaratan ve etkisi 10 yıla kadar süren Crystalys ile ilgili olarak,<br />
“Kadınlar belli bir yaştan sonra tek taş kristali değil kalsiyum kristali olan Crystalys’i isteyecek,<br />
çünkü kolajeninin uyarılması konusu öne çıkacak” diyor.<br />
Dilek Girgin<br />
Meryem Bilici<br />
Yaşlılık belirtilerini ortadan kaldıran<br />
Crystalys Dolgu’nun özellikleri nelerdir?<br />
Crystalys gerçekten çok özel bir<br />
dermal dolgu. Deniz suyu sağlıktır ya,<br />
Crystalys de Pasifik Okyanusu’ndaki deniz<br />
yosunlarından elde ediliyor, dolayısıyla<br />
sağlık dolu. İçeriğinde doğal bir kemik<br />
bileşimi olan kalsiyum hidroksiapatit<br />
var, ayrıca fosfat ve karboksi selüloz da.<br />
Kalsiyum hidroksiapatit, vücuttaki tüm<br />
kıkırdak, kemik, bağ dokusu için simülatif,<br />
sağlamlaştırıcı, gençleştirici, yenileyici bir<br />
madde. Crystalys, bu içeriğiyle kolajen<br />
uyarıcı bir ürün, vücuttaki kolajenin<br />
artmasını teşvik ederek yüz hacmini ve<br />
konturları düzeltiyor. Çok uzun süreli bir<br />
etkisi var ve kesinlikle alerji yapmıyor.<br />
Kolajen neden önemli?<br />
Kolajen kemiklerde, kaslarda, ciltte<br />
ve tendonlarda yer alan, insan vücuduna<br />
dayanıklılık veren bir proteindir; vücudu<br />
bir arada tutan bir “yapıştırıcı” gibidir. 30<br />
yaşından itibaren her yıl sentezi azaldığı<br />
için dışarıdan takviye olarak alınması<br />
insanın kendine yaptığı doğru yatırımlardan<br />
biri oluyor. Kolajen formları çok çeşitli;<br />
çoğu vitamin ve mineraller de içeriyor.<br />
Özellikle Tip 1 ve Tip 3 kolajen deri, saç,<br />
tırnak ve eklem sağlığında gençleştirici<br />
etkilere sebep olduğundan ben de düzenli<br />
kullanıyorum ve herkese öneriyorum.<br />
“VURUP KAÇIYOR VE ORADA<br />
KALSIYUM ODAKLARI TEKRAR<br />
OLUŞMAYA BAŞLIYOR”<br />
Crystalys bu uyarma işlemini nasıl<br />
yapıyor?<br />
Crystalys, kalsiyumun karboksi selüloz<br />
denen özel bir bileşimle kurduğu bağ<br />
diyebiliriz. Kolajen simülasyonu ise bu<br />
bağdan koparak kalsiyumun kendisinin<br />
başlattığı doğal rejeneratif (yenileyici) bir<br />
süreç. Öyle ki plastik cerrahlar ameliyattan<br />
sonra bir nedenle çöken burunda veya bir<br />
komplikasyonda, aynı şekilde diş hekimleri<br />
çene problemlerinde kullanabiliyorlar<br />
bunu.<br />
Çünkü sadece cildi yenilemiyor,<br />
kıkırdakları ve kemikleri de yeniliyor.<br />
Mekanik simülasyon dediğimiz bir uyarı<br />
vardır; cilt yüzeyine hiçbir şey enjekte<br />
etmeden iğne batırsanız dahi o cilt<br />
yenilenir. Altın iğne diye tabir edilen<br />
uygulamalar da doğrudur bu nedenle. Ama<br />
siz bu iğneleme işleminin cildinizin altında<br />
yıllarca kaldığını düşünün. Bu çok güzel bir<br />
şey. Doğal bir mekanik simülasyon yapıyor,<br />
vurup kaçıyor ve orada kalsiyum odakları<br />
tekrar oluşmaya, kalsiyumlar tekrar<br />
sentezlenip sıkılaşmaya başlıyor, kemik ve<br />
kıkırdak tamir oluyor.<br />
Yaşın ilerleyişiyle birlikte yüz aşağı doğru<br />
sarkıyor, kırışıklıklar ve çukurlar oluşuyor.<br />
Bu kapsamda Crystalys yüzde hangi<br />
sorunları çözüyor?<br />
Crystalys Dolgu ile en çok mid face (orta<br />
yüz) ve nazolabial (burun yanlarından ağız<br />
kenarlarına ulaşan çizgi) ve marionette (ağız<br />
kenarı) çizgisi uygulamaları yapıyorum,<br />
çünkü Türk kadınının yapısı buna çok<br />
uygun. 40’lı yaşlarla birlikte çene ucu da<br />
kısalmaya başlıyor. Tüm bunlara kalsiyum<br />
hidroksiapatit çok iyi geliyor. Cyrstalys, adı<br />
üstüne kalsiyum kristali. Kadınlar tek taş<br />
kristal ister ama gün gelecek belli bir yaştan<br />
sonra kalsiyum hidroksiapatit isteyecek,<br />
çünkü kolajeninin uyarılması konusu öne<br />
çıkacak.<br />
14 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 15
V<br />
RÖPORTAJ<br />
Mid face, nazolabial ve marionette<br />
çizgilerinin yanı sıra başka uygulama<br />
alanları da var mı?<br />
Crystalys’i sadece çukur yerleri<br />
doldurmak amacıyla kullanmıyoruz. Serum<br />
fizyolojikle sulandırarak cildi parlatmak ve<br />
daha sıkı yapmak için boyun, dekolte ve<br />
göğüs çatalı bölgelerine, ayrıca el üstlerine<br />
uyguluyoruz. Kalsiyum hidroksiapatit<br />
olmasa buralara, özellikle boyun bölgesine<br />
ne yapsanız boş. Lazerler cildin yüzeyini<br />
gençleştiriyor ama cildin altından kendi<br />
doğal kolajenimizi uyaran başka bir madde<br />
yok. Germe operasyonlarında ise eğer deri<br />
kötüyle sonuç iyi olmuyor.<br />
“KOLAJEN SİMÜLASYONU<br />
8-10 YIL SÜRÜYOR”<br />
Crystalys uygulandıktan sonra nasıl bir<br />
etki yaratıyor ve bu etki ne kadar sürüyor?<br />
Crystalys uyguladığım hastalarımdaki<br />
değişim beni bile şaşırtıyor. “Sen başka bir<br />
“ENJEKSİYON UYGULAMALARININ HEPSİ BENDE VAR”<br />
“Önce kendim ikna oluyorum. Enjeksiyon uygulamalarının<br />
hepsi bende var. Beğenmediğim uygulamayı önermiyorum ve<br />
hastalarımda kullanmıyorum kesinlikle.<br />
30’lu yaşlarımda akne sorunum vardı, o dönem bana akne<br />
iziyle ilgili soru soranlara coşkuyla karşılık veriyordum, hatta<br />
sormayanlara da mutlaka neler yaptırmaları gerektiğini<br />
anlatıyordum. Dolgu ve botoks da yapıyordum elbette ama o<br />
duyguyu tam anlayamıyordum. O kadının acısını, aynaya bakınca<br />
doktora mı gittin bu arada?” diye sorduğum<br />
hastalarım bile oldu. Kolajen simülasyonu<br />
kısacak bir süre içinde başlıyor ve yıllarca<br />
devam ediyor. Crystalys’in dolgu efekti 2-4<br />
yıl sürüyor, yani bu süre boyunca nereye<br />
koyduysak orada duruyor. Sonrasında<br />
doku içine dağılıyor, cilt altındaki kolajen<br />
simülasyonunu ise 8-10 yıl sürdürüyor. Bu<br />
müthiş bir süre. Yani tüm bu süreç boyunca<br />
cildin homojen olarak daha güzel, daha<br />
genç olmasını sağlıyor.<br />
Bu durumda etki süreleri 6 ay olan<br />
dolgular tarihe karışacak diyebilir miyiz?<br />
Süre açısından bakıldığında çok<br />
anlamlı değilse de bu tür uygulamaları<br />
hiç yaptırmamış olan kişilere ilk etapta<br />
içeriğinde hyalüronik asit olan dolguları<br />
önermeye devam ediyoruz. Çünkü kişi önce<br />
kendini bir görmeli, beğenmeli, bir güven<br />
geliştirmeli. Sonrasında zaten kalsiyum<br />
hidroksiapatit’e geçiyorlar. Bir de şu var;<br />
korona döneminde kimse ne hastaneye<br />
ne kliniğe gitmek istiyor. Yaptırdıkları<br />
uygulamanın olabildiğince kalıcı olmasını<br />
tercih ediyorlar.<br />
“KALSİYUM HIDROKSIAPATIT,<br />
FELÇ GEÇİRME RİSKİNİZİ DE<br />
AZALTIYOR”<br />
Kalsiyum hidroksiapatit’in vücudumuza<br />
başka ne gibi etkileri var?<br />
Kalsiyum hidroksiapatit, çok özel bir<br />
mineral; karboksi selüloz artı kalsiyum<br />
fosfat. Özellikle 50’li yaşlar için uygun.<br />
Benim de yüzümde ve dekoltemde bol<br />
miktarda var, çok seviyorum.<br />
Ama başka şahane etkileri de söz<br />
konusu. Kalsiyum hidroksiapatit, en başta<br />
felç geçirme riskinizi azaltıyor; bunu<br />
sağlayan çok nadir maddelerden biri. Aynı<br />
şekilde kalp krizi geçirme riskinizi de<br />
azaltıyor. Çok spor yapanların magnezyum<br />
oranı düşer ve kaslara kramp girer; bunu<br />
engelliyor.<br />
kendi yüzünü gördüğündeki derin psikolojiyi benim 30 yaşındayken<br />
anlamama imkân yoktu. Yaşla da ilişkili. Şimdi 50 yaşında beni<br />
en çok etkileyen uygulamalar yüzü yukarıya alan uygulamalar,<br />
operasyonsuz olanlar. Operasyon bir adım sonra yapılmalı, çünkü<br />
operasyon bir sefer güzel oluyor. 10 yılda bir yüzümü gerdireyim,<br />
göz kapağımı aldırayım diyemiyoruz. Olabildiğince uzun süre<br />
enjeksiyon uygulamaları yaptırılmalı, 60-70’li yaşlarda operasyon<br />
tercih edilmeli.”<br />
Diş, eklem ve kemik sağlığınızı<br />
destekliyor. Anemisi olanlara, metabolik<br />
sıkıntısı olanlara özellikle öneriyoruz. Bu<br />
madde gerçekten vücudunuzda olmalı, hem<br />
cildiniz hem sağlığınız düzeliyor.<br />
Ağızdan alınan sıvı formattaki kolajenler<br />
hakkında ne düşünüyorsunuz?<br />
Kolajen ağızdan da alınmalı, kesinlikle<br />
doğru buluyorum. Ama doğru marka ve<br />
doğru oran önemli, bir de uluslararası<br />
onaylı olmalı. Kolajeni ağızdan da<br />
desteklersek tabii ki metabolik yenilenme<br />
açısından çok iyi olur.<br />
Ama ne zaman alınmalı? 30 yaşından<br />
sonra. Bu yaştan önce sadece Ruslar gibi<br />
cildi çok ince ve çatlaklara müsait olan<br />
insanlar kullanmalı bence, Tina Turner<br />
almasa da olur!<br />
Çünkü cilt kalınlaştıkça ve koyulaştıkça<br />
dayanıklılığı artıyor. Siyahi tenlilerin selülit<br />
sorunu yoktur ama ciltleri çok ince, tül gibi<br />
olan Ruslarda selülit çok yoğundur.<br />
Estetik uygulamalar ne gibi bakımlarla<br />
desteklenmeli?<br />
Estetik inanılmaz ilerledi. Özellikle<br />
lazer, ultrason ve radyofrekans teknikleri<br />
her konuda kısa sürede çözüm sunuyor.<br />
Enjeksiyon materyalleri vücuda çok uyumlu<br />
bir hale geldi.<br />
Ancak insanların estetiği kişisel<br />
bakımlarıyla da desteklemesi gerekiyor.<br />
Bir estetik operasyon yaptırıp sonra kötü<br />
yaşam koşullarına devam etmek, spor<br />
yapmamak ve diyete dikkat etmemek,<br />
dolayısıyla sürekli kilo almak ya da bir cilt<br />
uygulaması yaptırıp ardından hiç güneş<br />
koruma kullanmadan güneşe çıkmak ve<br />
rutin cilt bakımına önem vermemek hızlı ve<br />
stresli yaşayan insanların en büyük sorunu.<br />
Estetikte hızlı, kolay ve kalıcı çözümler var<br />
ama insanların alışkanlıklarını kolaylıkla<br />
değiştiremiyoruz. Keşke bu aşamada sihirli<br />
bir değnekle o hayatlara dokunabilsek...<br />
“BUNLARI YAPINCA<br />
KARŞIMDAKİ İNSAN MUTLU<br />
OLACAK, BEN DE ÖYLE!”<br />
“Bazı insanlar yaratmakla beslenir<br />
ya, ben de öyleyim. Belki başka bir iş<br />
yapsam bu kadar enerjik ve coşkulu<br />
hissetmeyebilirdim. Hemen yüzünüze<br />
bakmaya başlıyorum, şunları şunları<br />
yapayım diyorum. Bunca yılın tecrübesi<br />
de işin içine giriyor tabii ki. Sizi biraz<br />
tanıyorsam, örneğin açık fikirli mi yoksa<br />
tutucu mu olduğunuzu biliyorsam ona göre<br />
hemen önerilerimi paylaşıyorum. Çünkü<br />
biliyorum ki bunları yapınca karşımdaki<br />
insan mutlu olacak, ben de öyle. Yüzü<br />
temizlemişim, yapmışım, çok beğenmişim;<br />
harika hissediyorum.”<br />
16 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 17
V<br />
KAPAK KONUSU<br />
Yeni<br />
yıl<br />
bir<br />
Yeni bir<br />
İple yüz germe yöntemiyle zamanı askıya alın!<br />
Tıp alanındaki yenilikler ve giderek<br />
popülerleşen ameliyatsız estetik işlemler<br />
artık bıçak altına yatmaya gerek kalmadan<br />
hayal edilen gençliği sunuyor. Bu<br />
doğrultuda en çok tercih edilen işlemlerden<br />
biri de iple yüz germe. Söz konusu<br />
yöntemde üzerinde kılçıklar olan ipler<br />
cilt altında yağ dokusuna uygulanıyor ve<br />
cilt altına tutunan kılçıklar yüzü yukarı<br />
kaldırarak, yani “asarak” sarkmaları yok<br />
ediyor.<br />
Şimdi size iple yüz germe<br />
yöntemlerinden biri olan patentli Happy<br />
Lift’ten bahsetmek istiyoruz. Uzunluk,<br />
yoğunluk ve açı bakımından özel bir<br />
tasarıma sahip Happy Lift kılçıkları, cilt<br />
altına uygulandıktan sonra yumuşak yüz<br />
dokuları için yeni destek iskelesi sağlamak<br />
için gerekli olan fibrozu (bağ dokusu<br />
dönüşüm) topluyor.<br />
Bu sayede cildi yukarı kaldırıyor ve<br />
yerinde tutuyor. Böylelikle alt yüz alanı ve<br />
sen!<br />
Siz çok güzelsiniz ama sürekli bir gelişim içinde olan estetik sektörü<br />
daha güzel olmanız ve daha genç görünmeniz için hep yanınızda.<br />
Şimdiye kadar medikal estetik uygulamalarından uzak durduysanız<br />
“bu yıl” başlamak için iyi bir zaman olabilir. Hem çabucak uygulanan<br />
hem de etkisi yüksek olan önerilerimize göz atmaya ne dersiniz?<br />
Meryem Bilici<br />
çene hattında meydana gelen kırışıklık ve<br />
sarkmalar, orta yüz ve yanak bölgesindeki<br />
deformasyonlar, düşük göz kapakları ve<br />
peri-oküler alanda oluşan sarkmalar, boyun<br />
bölgesine yerleşen yaşlanma çizgileri ve<br />
sarkmalar yok oluyor.<br />
Sonuç olarak ameliyata gerek kalmadan<br />
ve ortalama 40 dakika gibi kısa bir sürede<br />
yenilenmiş, doğal, canlı, dinamik bir<br />
görünüm ve daha genç bir yüz çevresi elde<br />
ediliyor.<br />
Happy Lift yönteminin çok özel<br />
farklılıkları da var. Örneğin, geleneksel<br />
yöntemlerin aksine Happy Lift, yüzü<br />
kaldırmanın yanı sıra cildi canlandırma<br />
işlevini de üstleniyor. Diğer iple yüz germe<br />
işlemlerde ortalama 60-80 adet ip kullanılıp<br />
etkisi 6-12 ay sürerken, Happy Lift’te cilt<br />
altına 4-6 adetle hem daha kolay uygulama<br />
yapılıyor hem de etkisi 4-5 yıl devam<br />
ediyor. Sonuçların anında gözlemlenebilir<br />
olduğunu da bir not olarak aktarmalıyız.<br />
Bunları da<br />
unutmayın!<br />
1Günde en az 8-10 bardak su<br />
için. Bu şekilde kırışıklıklar<br />
ve yıpranmalar cildinizden<br />
uzak durur.<br />
2Sebze ve meyve ağırlıklı,<br />
vitamin ve protein<br />
açısından zengin, şeker ve<br />
karbonhidrattan uzak bir<br />
beslenme düzenine geçin.<br />
Sağlıklı bir beslenme düzeni,<br />
güzel ve genç bir cildin<br />
vazgeçilmezidir.<br />
3<br />
Cilt sağlığı ve güzelliği<br />
için düzenli bir uyku<br />
çok önemli bir faktördür;<br />
bu nedenle uykusuz<br />
kalmayın! Uykusuzluk<br />
insanın kendisini sadece<br />
yorgun, halsiz ve enerjisiz<br />
hissetmesine neden olmaz,<br />
aynı zamanda serbest oksijen<br />
radikallerini ortaya çıkararak<br />
cildinizin kırışmasına,<br />
esnekliğini yitirmesine, cilt<br />
enfeksiyonlarının belirmesine<br />
neden olur.<br />
4<br />
5<br />
Stresten uzak durmaya<br />
çalışın.<br />
Güneş koruyucu ürünleri<br />
sadece yazın değil her<br />
gün kullanın. Unutmayın ki<br />
güneşin zararlı etkileri her an<br />
hayatımızın içinde.<br />
6<br />
Temizlik ve hijyene önem<br />
verin. Yüzünüzü her akşam<br />
uygun ürünlerle makyaj<br />
kalıntılarından arındırın. Bunu<br />
yapmazsanız uyku süresince<br />
yüzünüzde kalan makyaj,<br />
göz çevrenizde ve yüzünüzde<br />
kırışıklıklar oluşmasına<br />
neden olur. Makyaj yapmamış<br />
olsanız dahi yüz ve göz çevresi<br />
temizleme ürünlerini kullanın.<br />
7<br />
Cildinizi daima nemli<br />
tutun. Cilt tipinize uygun<br />
ürünlerle yüzünüzü ve<br />
boynunuzu nemlendirin.<br />
Doğal yağlanmanın yok<br />
denecek kadar az olduğu göz<br />
çevresi için özel hassasiyette<br />
ürünler kullanın.<br />
8<br />
9<br />
Daha derin temizlik ve<br />
nemlendirme için peeling<br />
ve maske yapın.<br />
Cilt bakımına 20’li<br />
yaşlardan itibaren<br />
başlayın. Daha ileri yaşlarda<br />
“yaşlanma karşıtı” ürünleri<br />
tercih edin.<br />
10<br />
Yaşınıza, cilt tipinize<br />
uygun ve mutlaka doğal<br />
ürünler seçin.<br />
18 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 19
V<br />
ESTETİK ÇÖZÜMLER<br />
Daha sıkı kalçalara, daha<br />
gergin bir cilde kavuşun!<br />
Size Avrupa ve Amerika’da uzun<br />
süredir, Türkiye’de ise birkaç yıldır<br />
uygulanan harika bir yöntemden söz<br />
edeceğiz: Endopeel. Gençlik vadeden<br />
bu yöntemle daha genç bir cilde ve<br />
daha sıkı kalçalara sahip olmanız<br />
mümkün.<br />
İçeriğinde karbolik asit ve yer<br />
fıstığı bulunan Endopeel, kasların<br />
içine enjekte ediliyor. Bu şekilde<br />
kasın gerginliğini artırıyor ancak<br />
kasın aktivitesinde azalma yaratmıyor.<br />
Kasın gerginliğinin artmasıyla<br />
birlikte sarkmalar toparlanıyor, kasın<br />
üstündeki cilt geriliyor ve kırışıklıklar<br />
yok oluyor.<br />
CE ve Sağlık Bakanlığı onaylı<br />
Endopeel, geniş bir kullanım alanına<br />
sahip. Alın, dudak kenarı ve üstündeki<br />
kırışıklıkları gidermesi, çene altı ve<br />
boyundaki sarkmaları yok etmesi,<br />
torbalanan çene ve gerdan çizgisini<br />
düzeltmesinin yanı sıra Endopeel, tüm<br />
yüzde ve dekoltede lifting yapıyor.<br />
Endopeel’in, çok sık kullanılan bir<br />
uygulama olan botokstan özellikle<br />
etki süresi açısından önemli<br />
bir farkı var: Botoks<br />
uygulandıktan<br />
günler sonra<br />
etkisini<br />
gösterirken<br />
Endopeel’in<br />
etkisi 10-30<br />
dakikada<br />
ortaya<br />
çıkıyor.<br />
Vücuttaki<br />
etkilerine gelince…<br />
Giderilmesi son derece zorlu olan üst<br />
kol bölgesi sarkmalarını, basen ve<br />
kasık bölgesi sarkmalarını toparlıyor,<br />
popoyu kaldırıyor ve selülitli deriyi<br />
gerginleştiriyor. Kalçalarda ise harika<br />
bir sıkılaşma yaratıyor. Ayrıca kalça<br />
altı yağlarını yukarı kaldırıyor, belirgin<br />
bir dış bükeylik oluşturuyor, kalça<br />
genişliğini azaltıyor, kalça bölgesinin<br />
cilt kalitesini artırıyor ve kalça<br />
bölgesine gerginlik kazandırıyor.<br />
Endopeel’in etkisi 6-8 aya kadar<br />
sürüyor. Elbette ardışık uygulamalarla<br />
etki süresi daha da uzatılabiliyor. Diğer<br />
bir uygulama yaklaşımıysa iki ayda bir<br />
düşük dozla yapılacak idame tedavisi;<br />
bu şekilde olumlu etkinin sürekli<br />
olması sağlanıyor.<br />
Yaşlanma belirtilerine hyalüronik asitle meydan okuyun!<br />
Adını sık sık duyduğumuz hyalüronik asit, cildimizin bağ<br />
dokularında, gözümüzde ve eklemlerimizle bulunan önemli<br />
bir madde. Önemli, çünkü hücre üretimini hızlandırıyor, su<br />
moleküllerini çekerek cildi ve dokuları nemli tutuyor; kendi<br />
ağırlığının bin katı katan su tutabilme özelliğine sahip. Hyalüronik<br />
asidi vücudumuz üretiyor ancak ne yazık ki yaşımız ilerledikçe<br />
üretim düşüyor. Bu da ciltte kırışıklık ve sarkmalara, esneklik<br />
kaybına, kuru ve malt bir cilt görünümüne, eklemlerde yıpranmaya<br />
neden oluyor.<br />
Sorunun çözümü hyalüronik asit desteği, hyalüronik asitle<br />
vücudu buluşturmanın en etkili yolu ise enjeksiyon yöntemi.<br />
Hydryalix Gentle Dolgu, tam bu noktada devreye girerek ciltte<br />
meydana gelen ilk yaşlanma belirtilerini durduruyor, cildin su<br />
seviyesini koruyor, hacmini ve esnekliğini artırıyor.<br />
Dermal bir dolgu olan Hydryalix Gentle, ciltteki minör deri<br />
hasarlarının giderilmesi, yüzeysel yaşlılık belirtilerinin ve orta<br />
dereceli kırışıklıkların onarılması, ağız çevresinde meydana<br />
gelen kırışıklıkların giderilmesi, dudak üzerinde oluşan barkod<br />
çizgilerinin düzeltilmesi amacıyla kullanılıyor. Hydryalix Gentle<br />
Dolgu’nun göz altı morluklarının giderilmesinde, göz altında oluşan<br />
boşlukların doldurulmasında ve koyu halkaların yok edilmesinde<br />
önemli bir etkisi bulunduğunu da belirtmeliyiz. Bir diğer artısı ise<br />
cildin güçlenmesine, sıkılaşmasına ve pürüzsüzleşmesine katkıda<br />
bulunması.<br />
Hydryalix serisinde bulunan birçok özel dolgu türünden sadece<br />
biri olan Hydryalix Gentle Dolgu’nun özel çapraz bağlı hyalüronik<br />
asit yapısıyla yaşlanma belirtileri gideren ve oldukça başarılı<br />
sonuçlar elde edilen bir tedavi yöntemi olduğunu söyleyebiliriz.<br />
Hibrid MoBİTM teknolojisi ise enjekte edilen ürünü dokuda<br />
istenen şekle göre düzenleme kabiliyeti sağlıyor ve dolguya sıkılık<br />
kazandırıyor. İçeriğindeki Lidokain sayesinde uygulama sırasında<br />
minimal seviyede rahatsızlık hissediliyor.<br />
20 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 21
V<br />
RÖPORTAJ<br />
ESTETIKTE<br />
doğru<br />
BILINEN<br />
yanlışlar<br />
Botoksun mimikleri yok ettiğinden dolgunun yüzü şişirdiğine, meme<br />
protezinin tümörlerin algılanmasını engellediğinden liposuction’ın<br />
zayıflattığına kadar estetikle ilgili doğru bilinen yanlışları Estetik, Plastik<br />
ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Altuğhan Cahit Vural ile<br />
konuştuk. Vural’ın dikkat çektiği bir başka konuysa sanılanın aksine<br />
erkeklerin de en az kadınlar kadar estetik uygulama yaptırdığı oldu.<br />
Dilek Girgin<br />
Meryem Bilici<br />
Botoks, en çok tanınan estetik<br />
uygulamalardan. Bu uygulamayla ilgili<br />
doğru bilinen yanlışlar yılan zehri olduğu<br />
ve mimikleri yok ettiği yönünde. Öyle mi<br />
gerçekten?<br />
Botoks, jenerik bir isim ve aynı zamanda<br />
en çok yapılan uygulama. Bu nedenle<br />
olumsuz herhangi bir haberde suçlanan<br />
da hemen botoks oluyor. Bugüne kadar<br />
botokstan dolayı kimsenin başına kötü bir<br />
şey gelmedi. Botoks, aslında “clostridium<br />
botulinum” isimli bakteriden elde<br />
ediliyor, yani yılan zehri değil. Yüzdeki<br />
kırışıklıkları gidermesinin yanı sıra bazı kas<br />
sorunlarının tedavisinde de kullanılıyor.<br />
Doktorlar tarafından uygulandığında yüzü<br />
donuklaştırmıyor, tam tersine doğal bir<br />
görünüm verilebiliyor. Pek çok hastaya<br />
yapıyor ve olumlu sonuçlar alıyoruz.<br />
“KAYIP OLMAYAN YERE DOLGU<br />
ENJEKSIYONU YAPMIYORUZ”<br />
Dolguyla ilgili de yanlış bilinenler var,<br />
mesela yüzün çok şişeceği düşünülüyor.<br />
Gerçekten de dolgu enjeksiyonlarında<br />
yanakların muazzam şişeceği ve yüzün şekil<br />
değiştireceği gibi bir inanış söz konusu,<br />
çünkü ortada öyle örnekler var. Ama bunlar<br />
mükerrer işlem yaptıran hastalar, hep doz<br />
aşımı. Kötü örneklerin sebebinin hekim<br />
olmadığını düşünüyorum. Hastalar talepkâr<br />
ve ısrarcı olabiliyor. Dolgu, hacim kaybı<br />
olan bölgelere hacim kazandırmaktır. 15-<br />
20 yıl önceki fotoğraflarınıza baktığınızda<br />
şakak, elmacık kemiği, çene hattı, burun<br />
kenarları gibi bölgelerin hacimli, düzgün<br />
ve pürüzsüz olduğunu görürsünüz. Bu<br />
hacmi yıllar içinde kaybediyoruz, dolgu<br />
uygulamasıyla da aslında kaybı yerine<br />
koyuyoruz. Kayıp olmayan yere dolgu<br />
enjeksiyonu yapmıyoruz.<br />
Dolgu işlemlerinde nelere dikkat<br />
ediyorsunuz?<br />
İlk seansta yüksek hacimde dolgu<br />
yapmamaya dikkat ediyorum. Hastanın<br />
gözünün alışması için gereken bir süre var,<br />
ayrıca kontrollü gitmek lazım. Yüzü balon<br />
gibi şişirme derdim yok, yüzü şekillendirme<br />
derdim var. Yeni jenerasyon likit face lift<br />
dolgularda sıvı bir malzemeyle yüz germe<br />
yapıyoruz aslında. Kemik ve bağ dokusu<br />
oluşumuna destek olan, “yalancı kemik”<br />
dediğimiz hidroksiapatit dolgularımız var.<br />
22 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 23
V<br />
RÖPORTAJ<br />
Bunu elmacık kemiğinin üzerine koyunca<br />
bir lifting etkisiyle yüzü yukarı çekiyor,<br />
aynı zamanda hacim kazandırıyor. Önemli<br />
nokta da şu; yüzü enine genişletmiyoruz,<br />
yukarı kaldırıyoruz. Çok iyi dolgu<br />
uygulamalarından sonra hastaya “Sende bir<br />
değişiklik var ama nedenini çözemiyorum,<br />
çok canlı görünüyorsun” denir, kötü<br />
uygulamalardan sonra ise “Yüzün şişmiş.”<br />
Dolgu, doğru yerlere yapılırsa daha<br />
genç, dinamik görünüm sağlayan bir<br />
uygulamadır. Hacim kaybı olan yerlerde<br />
imdadımıza hep dolgu yetişiyor.<br />
Son dönemde çıkışta olan bir uygulama var<br />
mı?<br />
Mezoterapiye ilgi arttı, daha fazla<br />
yapar olduk. 25-30’lu yaşlardaki hastalar<br />
yaşlanmaya daha yavaş ve doğal gitme<br />
talebiyle geliyorlar; eskiden böyle bir hasta<br />
profilimiz neredeyse yoktu. Onlara vitamin<br />
enjeksiyonları yapıyoruz. Artık klinik<br />
uygulamalarımızın yüzde 30’u mezoterapiye<br />
döndü. Peptitleri, aminoasitleri, vitaminleri<br />
cilt altına enjekte ediyoruz ve orada güçlü<br />
bir doping yaratıyoruz.<br />
“KÖTÜ HUYLU KİTLEYİ HASTA<br />
DAHA ERKEN FARK EDİYOR”<br />
Enjeksiyonlu uygulamalarla birlikte<br />
ameliyatların oranında bir değişiklik oldu<br />
mu?<br />
Ameliyata giden süreçleri azaltan,<br />
hastaların çok daha uzun vadede cerrahi<br />
operasyonlara ihtiyaç duyacağı bir döneme<br />
doğru gidiyoruz. Eskiden yüz germe<br />
ameliyatı çok daha fazla yapardım örneğin.<br />
Ameliyatsız uygulamalar yüzde 75, estetik<br />
“İNSANLARIN SADECE<br />
BEDENLERİNE DEĞİL RUHLARINA<br />
DA DOKUNUYORUZ”<br />
“Tıp fakültesi birinci sınıf öğrencisiyken<br />
hocalarımız bize hangi branşı seçeceğimizi<br />
sormuştu. Sınıfımızın yarısı kadın doğum, bir<br />
kısmı göz alanını istiyordu. Plastik cerrahiyi bir<br />
tek ben istemiştim, bu alanda çalışan da bizim<br />
sınıftan sadece ben oldum. Plastik cerrahinin<br />
çok parlayacağından da emindim. Yaptığım<br />
işin görülebilecek, beğenilecek, takdir edilecek<br />
olmasının da bana çok iyi geleceğini düşünüyordum<br />
o dönem ve geldi de. İşin maddi yönünden çok bu<br />
yönüyle besleniyorum. Yıllar geçse, artık bana<br />
hiçbir hasta gelmese bile ben para verip ameliyat<br />
yaparım; seviyorum çünkü bu işi. Orada bir resital<br />
var. İnsanların sadece bedenlerine değil ruhlarına<br />
da dokunuyoruz, kendilerini daha iyi hissetmelerine<br />
yardımcı oluyoruz. Ayrıca yaptığınız iş başka insanlar<br />
tarafından övgü alıyor. Hekimliğin tüm branşları çok<br />
ulvi ama bizim işimizin böyle farklı bir tarafı var diye<br />
düşünüyorum.”<br />
ameliyatlar yüzde 25 oranında artık. Botoks,<br />
dolgu ve mezoterapi o kadar yaygın ki<br />
neredeyse herkes yaptırıyor.<br />
Onayladığımız bir süreç olmasa da<br />
bunda sosyal medyanın ve oradaki yarışın<br />
da etkisi var. Bu artık bir bütçe meselesi de<br />
değil, bütçesi az olanın da çok olanın da<br />
talebi var.<br />
Meme protezleri, tümör gibi bazı sağlık<br />
sorunlarının anlaşılmasını ve emzirmeyi<br />
engelliyor mu?<br />
Günümüzde ömür boyu tekrar<br />
çıkartma zorunluluğumuz olmayan,<br />
mamografi, ultrason, rutin tarama testlerini<br />
engellemeyen, radyolojik bir çekim<br />
yapıldığında bir kitle varsa onu örtmeyen,<br />
emzirmeye engel teşkil etmeyen protezler<br />
var. Ben genellikle kas altı çalışıyorum.<br />
Kas altı protezlerde meme dokusu üstte<br />
kaldığından, yani dokular protezle yukarıya<br />
itildiğinden olası bir kötü huylu kitleyi<br />
hasta daha erken fark ediyor. Meme<br />
protezleri artık o kadar yaygın ki. Örneğin<br />
Amerika’da yılda 70-80 bin, Türkiye’de ise<br />
35 bin civarında meme protezi takılıyor.<br />
Liposuction ise zayıflama yöntemi olarak<br />
algılanabiliyor. Asıl işlevi nedir?<br />
Liposuction, zayıflama değil, vücut<br />
şekillendirme yöntemidir. Hastanın boy ve<br />
kilo oranına bakarak vücudunun dirençli<br />
bölgelerine uyguluyoruz. Bazı hastalar<br />
kendilerine çok iyi baksalar da boy ve<br />
kilo oranları gayet iyi olsa da bazen bel,<br />
basen ve bacak içi bölgeleri yağlı olabiliyor.<br />
Bu bölgeleri liposuction aracılığıyla<br />
şekillendiriyoruz. Ama boyu 1.60, kilosu<br />
110 olan bir hastayla liposuction ile yol<br />
almamız mümkün değil. Motivasyon için<br />
bazı işlemler yapsak da bu tür hastalara<br />
öncelikle zayıflamaları için süre veriyoruz.<br />
Yaygın bir başka kanı ise benlere bıçak<br />
değdirilmemesi yönünde.<br />
Benler cımbızla çekilmemeli,<br />
elle sıkıştırılmamalı, kaşınmamalı ve<br />
yolunmamalı. Böyle yapılırsa benlerin<br />
huyu değişebilir ve kötü huylu sinyaller<br />
verebilir; iş başka boyutlara gidebilir. Fakat<br />
biz doktorlar tabii ki benlere dokunuyoruz,<br />
cerrahi müdahale yapıyoruz. Bununla ilgili<br />
korkulacak bir durum yok.<br />
“ESTETİK UYGULAMA<br />
YAPTIRANLARIN YARISI ERKEK”<br />
Estetik uygulamaları daha çok kadınların<br />
tercih ettiğini düşünüyoruz. Erkeklerin<br />
ilgisi ne düzeyde acaba?<br />
“BEDENİ UZAYAN YAŞAM SÜRESİNE ADAPTE ETMEYE ÇALIŞIYORUZ”<br />
“İnsan ömrü uzadı, yaşam stilleri farklılaştı, algoritmamız da<br />
değişti. 20’li yaşlarda evleniyorduk, şimdi insanlar ilk evliliklerini<br />
30’lu yaşlarının sonunda yapabiliyorlar.<br />
Eskiden yaş 70 iş bitmiş derdik, artık 70 yaşı genç görüyoruz.<br />
Erkeklerin ilgisi çok yoğun, öyle ki<br />
estetik uygulama yaptıran erkek oranı yüzde<br />
45’lere kadar yükseldi, yakın bir gelecekte<br />
yüzde 50’ye çıkacaktır. İyi görünmek, iyi<br />
hissetmek erkekler için de önemli hale geldi.<br />
Ayrıca yaşam süresinin uzaması, insanların iş<br />
hayatında kalış süresini uzattı. İnsanlar yaşlı,<br />
yorgun, bitkin görünen bir yöneticinin işini<br />
de bu şekilde yaptığını düşünüyor. Erkekler<br />
bana genelde “Hocam, yorgun göründüğümü<br />
söylüyorlar, beni bu ifadeden kurtarın”<br />
diye geliyor. Beyaz yakalılardan, özellikle<br />
entelektüel kişilerden yoğun talep var. Hatta<br />
entelektüel kapasitesi yüksek erkeklerin<br />
talebinin kadınlardan fazla olduğunu<br />
söyleyebilirim.<br />
Genelde göz altı morluklarına ve<br />
kırışıklıklara müdahale ediyoruz, burun<br />
ameliyatı da çok isteniyor. Saç ekimine ise<br />
muazzam bir talep var.<br />
İnsanlar hâlâ estetik ameliyat veya<br />
uygulama yaptırdıklarını söylemekten<br />
utanıyor mu?<br />
Erkekler bu konuda daha paylaşımcı,<br />
rahatlıkla söylüyorlar. Ben bir erkek hastayı<br />
ameliyat ettiysem peşinden 3-4 erkek daha<br />
geliyor. Kadınların tavrı ise söylememekten<br />
yana, “Doğal halim bu” diyorlar. Bunun<br />
sebebi daha el değmemiş, dokunulmamış<br />
bir güzellikleri olma içgüdüsüne<br />
küçüklüklerinden beri sahip olmaları.<br />
Zaten güzeller, katkı sağlanacak bir durum<br />
yok! Bence esas sebep bu. Bir de kadınlar<br />
birbirleriyle yarış içindeler ve rakiplerine<br />
tüyo vermek istemiyorlar, o noktada<br />
paylaşımcı değiller.<br />
Aynanın karşısında daha genç olan ruha adapte olamayan bir<br />
beden var ve o ruh 70 yaşı kabul etmiyor. İşte biz bedeni en azından<br />
görünüm olarak ruha uydurmaya, uzayan yaşam süresine adapte<br />
etmeye çalışıyoruz.”<br />
24 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 25
V<br />
TREND<br />
Sevgililer Günü’nde birlikte botoks, dolgu, mezoterapi, liposuction,<br />
fibroblast yaptırmak mı? Kulağınıza biraz yabancı gelmiş olabilir.<br />
Oysa sevgiyi olduğu kadar son dönemde trend olan böyle bir deneyimi<br />
paylaşmak da harika olmaz mı sizce?<br />
Melek Yazıcı<br />
Sevgililer<br />
Günü’nde<br />
ÇIFT ESTETIĞINE<br />
evet<br />
deyin!<br />
Sevgi ve aşk, sadece tek günde ifade<br />
edilebilecek duygu durumları değil elbette<br />
ama Sevgililer Günü’nün bunu taçlandırmak<br />
için biçilmiş kaftan olduğu da inkâr edilemez.<br />
Güller, balonlar, kalpler, çikolata, mücevher gibi<br />
hediyelerden mum ışığında yemeğe ve romantik<br />
küçük tatillere kadar bu özel günü daha keyifli<br />
hale getirmenin pek çok klasik anahtarı var.<br />
Bizse size klasik olmayan ama trend olan bir<br />
Sevgililer Günü hediyesinden söz edeceğiz: Çift<br />
estetiği, yani medikal estetik uygulamaları veya<br />
ameliyatlarını çift olarak yaptırmak.<br />
Siz de sevgiliniz de elbette çok özel ve<br />
güzelsiniz, bunun tartışma götürür bir yanı yok.<br />
Ancak birbirinize daha ışıl ışıl bakmanız, epeydir<br />
sizi rahatsız eden sorunlara küçük dokunuşlarda<br />
bulunmanız harika olmaz mı?<br />
Artık erkeklerin de en az kadınlar kadar<br />
medikal estetik uygulamalara ve ameliyatlara<br />
“evet” dediği, sayılarının her geçen gün arttığı da<br />
bir gerçek.<br />
UYGULAMAYI YAŞINIZA GÖRE SEÇİN<br />
20’li ve 30’lu yaşlardaki sevgililer için en<br />
uygun medikal estetik uygulamalardan biri<br />
mezoterapi. Bu uygulamayla cildinize vitamin<br />
ve mineral dopingi yaptırarak ışıl ışıl, daha<br />
canlı ve dinamik bir cilde kavuşabilirsiniz.<br />
Leke sorununuz varsa mezoterapi yine harika<br />
bir seçenek olarak beliriyor. Mezoterapiyle saç<br />
dökülmesi durdurmak ve selülitleri tedavi etmek<br />
de mümkün.<br />
30’lu ve 40’lı yaşlardaki çiftler ise göz<br />
çevresindeki kaz ayaklarını gidermek, iki kaşın<br />
ortasında beliriveren çizgiyi yok etmek, insanları<br />
olduğundan yaşlı gösteren alın bölgesindeki<br />
çizgilere elveda demek için botoks uygulamasını<br />
birlikte yaptırabilirler.<br />
Sanıldığının aksine botoks, uygun dozajla ve<br />
ehil ellerde uygulandığında ne mimikleri yok<br />
ediyor ne de yüzü ifadesizleştiriyor. Ellerinde ve<br />
kol altlarında yoğun terlemesi olanlar da botoks<br />
tedavisinden yararlanabiliyor.<br />
50’li yaşlardakiler için dolgu uygulaması ideal<br />
olabilir. Dolgu yıllarla birlikte hacmini yitirmeye<br />
başlayan bölgeleri; burun kenarlarından dudaklara<br />
inmeye başlayan olukları, aşağı kıvrılan dudakları,<br />
hattı belirginliğini yitiren çeneyi eski haline<br />
getiriyor, cilde yıllarla birlikte kaybettiği kolajeni<br />
geri veriyor. Yoğun iş yaşamının ve sorumluluğu<br />
yüksek aile yaşamının yüze yerleştirdiği yorgun<br />
ifadeyi gideriyor. Daha ileri yaşlardakiler ise<br />
tercihlerini yüz germe ameliyatlarından yana<br />
kullanabilir, en az 10 yaş daha gençleşerek<br />
birbirlerine gülümseyebilirler.<br />
Sonuç olarak özel mi özel çift estetiğiyle<br />
kişisel olarak özgüveninizi daha da artırabilir,<br />
sevgilinizle-eşinizle birlikte yepyeni ve mutluluk<br />
verici bir deneyimi paylaşmanın lezzetini<br />
tadabilirsiniz.<br />
Başka seçenekler de var<br />
l Birlikte yaptırılabilecek bir başka uygulama da fibroblast tedavisi, yani kök hücreyle gençleştirme. Bu doğal tedavi<br />
yönteminde ağırlıklı olarak kulak arkasından, bazı durumlarda ise kol altından veya bikini bölgesinden alınan kök<br />
hücreler, laboratuvarda çoğaltılarak yüze, boyna, dekolte bölgesine ve el üstlerine aktarılıyor. Hyalüronik asit ve<br />
kolajen yapımı gibi önemli işlevleri olan kök hücrelerle cildin kalitesi ve sıkılığı artarken gençleşme görülüyor.<br />
l Yıllarla birlikte vücutlarının bel, basen, göbek, bacak içi gibi bölgelerinde yağlanma olanlar liposuction<br />
uygulamasını deneyimleyebilir. Söz konusu bölgelerin şekillendirilmesini sağlayarak daha fit görünebilirler.<br />
l Meme operasyonu yaptırmak da bir seçenek olabilir. Kadınlar memeleri küçükse büyütme, büyük ve sarkıksa<br />
küçültme ve dikleştirme ameliyatı yaptırabilir. Üzerinde çok konuşulmasa da erkeklerin neredeyse yarısı<br />
jinekomasti (meme dokusundaki aşırı büyüme) sorunu yaşayabiliyor. Bir meme ameliyatıyla bu sorun düzeltilebilir.<br />
26 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 27
V<br />
ESTETİK ÇÖZÜMLER<br />
1<br />
YÜZ SERUMLARI HEM ÇOK<br />
YOĞUN HEM DE ÇOK GÜÇLÜ etken<br />
maddeleri konsantre olarak içeren,<br />
genelde sıvı formda ürünlerdir. Cilt<br />
bakım rutinlerine eklenen ürünler<br />
bir dizi antioksidan ve cildi yenileyen<br />
besinler içerir, ancak serumlar özeldir.<br />
Cildin en derin katmanına bile ulaşarak<br />
cildi daha iyi besleyip hücreleri yeniler.<br />
Cilde nemlendiricilerden ve diğer bakım<br />
ürünlerinden daha çabuk nüfus eder ve<br />
kolaylıkla emilir.<br />
4<br />
HYALÜRONİK ASİT, Q 10,<br />
VİTAMİNLER (A, B, C, E), mineraller,<br />
retinol, beta-glukan ve bitkisel<br />
ekstreler gibi hücreleri yenileyen<br />
maddeler, yüz serumları içinde yer alan<br />
etken maddelerden bazılarıdır.<br />
2<br />
YAŞLANMA KARŞITI SERUMLAR<br />
BELİRLİ İHTİYAÇLARI DAHA ODAKLI<br />
ve zengin bir içerikle ele almak için<br />
geliştirilir. Yaşlanma karşıtı serumların<br />
uzun süreli kullanımı daha sağlıklı<br />
ve sıkı bir cilde sahip olmanıza,<br />
cilt tonunun eşitlenmesine ve<br />
kırışıklıkların düzeltilmesine<br />
yardımcı olur.<br />
5<br />
YÜZ SERUMU HER YAŞTA<br />
KULLANILABİLİR. Bununla ilgili bir yaş<br />
kısıtlaması yok. Ama ne kadar erken<br />
yaşta kullanılmaya başlanırsa o kadar<br />
iyi! Böylelikle daha ileri yaşlar için cilt<br />
desteklenmiş olur.<br />
3<br />
YÜZ SERUMLARI, CİLDİN İHTİYACI<br />
OLAN TÜM BAKIMI EN İYİ ŞEKİLDE<br />
SUNAR. Sivilce ve siyah noktaların<br />
giderilmesine yardımcı olurken stresin<br />
ve yorgunluğun etkilerini azaltır. Daha<br />
canlı, ışıltılı ve genç bir cilt yaratır.<br />
6<br />
YÜZ SERUMU NEMLENDİRİCİ<br />
YERİNE KULLANILMAZ.<br />
Nemlendiriciler nemi cilde hapsederler<br />
ancak cildin alt katmanlarına<br />
ulaşmazlar. Yüz serumları ise cildin<br />
çeşitli ihtiyaçlarına ve sorunlarına<br />
cevap verirler, ayrıca cildin en derin<br />
katmanlarına ulaşırlar. Yani biri<br />
diğerinin yerine geçmez, bu nedenle<br />
birlikte kullanılmaları gerekir.<br />
Yüz<br />
serumlarıyla<br />
ILGILI 9 BILGI<br />
Daha genç, canlı, ışıltılı, pürüzsüz ve bakımlı<br />
bir cilt için yüz serumları vazgeçilmezimiz.<br />
Peki onları ne kadar iyi tanıyoruz?<br />
7<br />
CİLDE UYGULANAN HER ÜRÜNDE<br />
OLDUĞU GİBİ yüz serumunun<br />
seçiminde de doğallığa önem<br />
verilmelidir. Yüz serumları yüzde 100<br />
doğal içerikli olmalı, yani koruyucu,<br />
paraben ve parafin gibi insan sağlığına<br />
zararlı maddeler içermemelidir.<br />
Mona Lisa Yüz Serumu ile cildinize gençlik katın!<br />
Mona Lisa Yüz Serumu su bazlıdır ve bu nedenle tüm cilt<br />
tiplerinde güvenle kullanılabilir. Cilde oldukça güçlü hidrasyon<br />
sağlar, nemlendirir ve uzun süreli etki yaratır. Dokudaki hücre<br />
yenilenmesini destekleyerek cildin doğal, parlak ve canlı<br />
formunun geri kazandırılmasına yardımcı olur. İçeriği beş aktif<br />
maddeden oluşmaktadır:<br />
l Hyalüronik asit: İçeriğinde bulunan çift<br />
moleküllü hyalüronik asit sayesinde cilt<br />
derinlemesine nemlendirilir. Düzenli<br />
kullanımda dolgu etkisini güçlü bir<br />
şekilde göstermeye başlar. Hyalüronik<br />
asit, mikrosferik yapıda olduğu için Mona<br />
Lisa Yüz Serumu’nun içeriğinde bulunan<br />
tüm aktif maddeler sadece birkaç dakika<br />
8<br />
İHTİYACA, YAŞA VE ÜRÜNÜN<br />
ÖZELLİĞİNE GÖRE yüz serumları<br />
günde bir veya iki kez uygulanır.<br />
Düzenli kullanım çok önemlidir. Bu<br />
rutinde devam edildiğinde 30 ila 45 gün<br />
içinde olumlu sonuçlar görülür.<br />
9<br />
YÜZ SERUMU KULLANILMADAN<br />
ÖNCE CİLT İYİCE TEMİZLENİR. Yüz<br />
serumundan iki üç damla alınarak<br />
yüze ve boyna uygulanır, yukarı<br />
doğru yumuşak hareketlerle cilde<br />
yedirilir. Emilimin sağlanması için<br />
bir süre beklenir. Daha sonra günlük<br />
nemlendirici ve diğer bakım<br />
ürünleri uygulanır.<br />
içerisinde cilt altı dokusuna (dermis) ulaşmış olur.<br />
l Resveratrol: Antiaging özelliğiyle cildi yaşlılık etkilerine karşı<br />
korur, hücre yenilenmesinin hızlanmasına yardımcı olur.<br />
l SPF: Serumun içeriğinde 15 faktör güneş koruyucu<br />
bulunmaktadır. Günlük antiaging serum olarak güneşin zararlı<br />
ışınlarından korunmanıza yardımcı olur.<br />
l Meristem hücreleri: Ginkgo biloba bitkisinden elde<br />
edilen organik kök hücreler cilt altında bölünerek<br />
hücrelerin, kolajen ve elastin liflerinin artmasını sağlar.<br />
l Argan yağı: Cildin ipeksi bir görünüm<br />
kazanmasını destekleyen argan yağı, cilt<br />
altına nüfuz ederek ve kıl foliküllerinde biriken<br />
bakterilerin dışarı atılmasını sağlayarak sebumları<br />
yok eder.<br />
28 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 29
V<br />
RÖPORTAJ<br />
“MEZOTERAPI<br />
muhteşem<br />
Mezoterapinin cilt bakımındaki öneminden söz eder<br />
misiniz?<br />
Mezoterapi, cildi tedavi etmek için yapmamız gereken ilk<br />
uygulamadır. Enjeksiyon aracılığıyla uygulanan mezoterapi,<br />
mezoderm dediğimiz orta derinin tedavisidir. Yaşlanma<br />
sürecinde ve birçok cilt hastalığında bozulan temel bölge<br />
burasıdır. Bir kişiyi gençleştirmek ve daha sağlıklı bir cilde<br />
kavuşturmak istiyorsak orta deriye vitamin ve mineral<br />
vermeli, suyla nemlendirmeli, hyalüronik asit desteği<br />
sağlamalıyız. Aslında bütün dokularımızı besleyen kanımız<br />
ve plazmamızdır. Ancak orta deride yaşlanmanın etkisiyle<br />
beslenme bozukluğu oluyor ve sindirim sisteminden<br />
sağlıklı besinlerin alınması zorlaşıyor. Ayrıca toksin çağında<br />
yaşıyoruz. Bu nedenle ciddi anlamda çevre kirliliğine<br />
maruz kalıyor, sağlıklı beslenemiyor, cildimiz için gerekli<br />
vitamin ve mineralleri alamıyor, aldıklarımızı da o dokuya<br />
ulaştıramıyoruz. Yaşlanma sürecinde dolaşım bozukluğu<br />
sorunları da yaşamaya başlıyoruz. Mezoterapi, orta deriye<br />
istediğimiz besinleri verme yöntemidir.<br />
Mezoterapi kokteyllerinin olmazsa olmaz içeriği nedir?<br />
bir yöntem”<br />
Mezoterapinin antiaging’in yanı sıra leke, selülit, bölgesel yağlanma<br />
veya bir şekilde kolajenin azaldığı durumlarda kullanmamız<br />
gereken bir yöntem olduğunu belirten Dermatoloji Uzmanı<br />
Dr. Özge Banu Öztürk, “Mezoterapi, cildi tedavi etmek için yapmamız<br />
gereken ilk uygulamadır. Bir kişiyi gençleştirmek ve daha sağlıklı bir cilde<br />
kavuşturmak istiyorsak orta deriye vitamin ve mineral vermeli, suyla<br />
nemlendirmeli, hyalüronik asit desteği sağlamalıyız” diyor.<br />
Dilek Girgin<br />
Meryem Bilici<br />
Hyalüronik asit ve vitaminler olmazsa olmazdır, peptitler<br />
ve aminoasitler de öyle. Çünkü biz orta derinin hücreler<br />
arası sıvısını güçlendirmek istiyoruz. Hücrelerin beslendiği<br />
bu sıvı, bağ doku elemanlarını, yani kolajen liflerini de<br />
barındırıyor. Bu sıvıyı, bu bağ dokuyu destekleyecek bütün<br />
içerikler mezoterapi için vazgeçilmez aslında. Mezoterapi,<br />
antiaging’in yanı sıra leke, selülit, bölgesel yağlanma veya<br />
bir şekilde kolajenin azaldığı durumlarda kullanmamız<br />
gereken yöntemdir. Fakat mezoterapi kokteyllerinin içerikleri<br />
hastalıklara göre değişkenlik gösteriyor. Kuru ve yaşlı<br />
ciltlerde antiaging ve antioksidan içeren, saç dökülmesinde<br />
saç büyümesini destekleyen, zayıflamada ise yağ yakımını<br />
destekleyen mezoterapi kokteyllerini tercih ediyoruz.<br />
“MEZOTERAPİNİN TEDAVİ EDEMEYECEĞİ<br />
CİLT HASTALIĞI YOKTUR”<br />
Mezoterapi uygulamasını kimler yapmalı sizce?<br />
Ben mezoterapi eğitimini Paris’te Fransız mezoterapi<br />
cemiyetinden aldım, 2006’dan bu yana da severek<br />
uyguluyorum. Mezoterapiyi bence en iyi yapanlar cilt<br />
İki harika mezoterapi kokteyli:<br />
RAFFAELLO ve TIZIANO<br />
l “Raffaello’yu 30 yaş ve üstü, cilt tonunda<br />
problem yaşayan veya strese girmiş<br />
kişilerin cildini yatıştırmak, cilt tonunu<br />
dengelemek, ışıltı vermek için kullanıyorum.<br />
Göz çevresi, dudak üstü, yanak, çene ve<br />
alın bölgelerindeki lekelenmeler için ideal.<br />
Raffaello’nun en önemli özelliği zengin<br />
antioksidan içerikli olması. İçinde canlı<br />
meristem hücreleri var. Bitkisel kaynaklı<br />
bu hücrelerle, hücre büyümelerini ve renk<br />
yapan maddelerin fonksiyonlarını kontrol<br />
altına alıyoruz. İçeriğinde resveratrol de var<br />
ki bu, birçok üründe bulunmayan çok güçlü<br />
bir antiaging ve antioksidan maddedir. Ayrıca<br />
iyi bir nemlendirme sağlıyor. Özellikle yaz<br />
tatili sonrasında, cilt hasarını azaltmak ve<br />
kontrol altına almak istediğimizde Raffaello<br />
kokteylini tercih etmeliyiz.<br />
l Yaşlanan ciltte leke sorununun yanı sıra<br />
kolajen yıpranması, gözenek genişlemesi,<br />
sarkma ve kuruma da oluyor. Bu durumda cildi<br />
sıkılaştırmak ve kolajen içeriğini desteklemek<br />
için içeriğinde kolajen, hyalüronik asit,<br />
aminoasitler, meristem hücreleri bulunan<br />
lifting etkili Tiziano kokteylini uyguluyorum.<br />
Tiziano’yu kol, iç bacak, çene, boyun, gıdı<br />
sarkmalarını ve çatlakları kamufle etmekte<br />
de kullanabiliriz. Göz çevresinde yaşla birlikte<br />
elastikiyet azaldığından sarkmaya bağlı<br />
torbalar ortaya çıkar. Bu cildi sıkılaştırmak<br />
için de Tiziano’yu çok rahatlıkla göz çevresine<br />
uygulayabiliyorum.<br />
l Genelde yaz tatili sonrasında, lekeli ciltlerde<br />
kolajen içeriğini uyandırmak,<br />
nemlendirmek,<br />
ışıltı katmak, lekeyi<br />
tedavi etmek adına<br />
2 seans Tiziano ve<br />
2 seans Raffaello<br />
gibi dönüşümlü<br />
uygulamalar da<br />
yapıyorum.”<br />
30 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 31
V<br />
RÖPORTAJ<br />
hekimleridir, çünkü cildi en iyi onlar<br />
tanır, cilt hastalıklarını da en iyi onlar<br />
sınıflandırır. Mezoterapiden fayda<br />
görmeyen hastalar olduğunu duyduğumda,<br />
uygulamanın cildi çok iyi tanıyan bir hekim<br />
tarafından yapılmadığını düşünüyorum.<br />
Gerçek ihtiyaçlar değerlendirildiğinde<br />
mezoterapinin tedavi edemeyeceği<br />
cilt hastalığı yoktur. Mezoterapiyi<br />
sedef hastalığında da egzamada da<br />
kullanabilirsiniz. Bir iç organın cilt yüzeyini<br />
tedavi ettiğinizde iç organa da faydalı<br />
oluyorsunuz; bu çok ilginçtir mesela.<br />
Diyelim ki kas spazmınız var, ciltten<br />
mezoterapi kokteylini yapıyoruz ve kas<br />
iyileşiyor. Eklem probleminiz var, o ekleme<br />
yakın cilt yüzeyinden cildi tedavi ediyoruz,<br />
o eklem iyileşiyor. Dolayısıyla mezoterapi<br />
sadece cildi değil, oradaki sinir uçlarını,<br />
o bölgedeki iç organa ait patolojileri de<br />
düzeltebiliyor.<br />
Mezoterapi, sedef hastalığında nasıl<br />
uygulanıyor?<br />
Sedef hastalığında, kalınlaşan deriyi<br />
inceltecek ve ciltteki yangıyı azaltacak etken<br />
maddeleri içeren kokteylleri uyguluyoruz.<br />
Sedefin iyileşme süresi ciltteki sedef<br />
plağının genişliğine ve kalınlığına göre<br />
değişiyor. Genellikle 4-8 seansta yani 1 ay<br />
gibi bir sürede bir plak geriliyor.<br />
Kadınların başlıca sorunlarından olan<br />
selülitin tedavisiyle ilgili pek çok yöntem<br />
var. Mezoterapi bu yöntemler arasında<br />
nasıl bir noktada duruyor?<br />
Selülit tedavisinde ne kadar hızlı<br />
yol almak istediğinize bağlı bu sorunun<br />
cevabı. Eğer kısıtlı bir zamanınız varsa,<br />
hızlı yol almak istiyorsanız mezoterapi ile<br />
cihazları kombine edebiliyoruz. Selülit, yağ<br />
depolanmasının ve dolaşım bozukluğunun<br />
birlikte olduğu bir hastalık, bu nedenle yağ<br />
yakımını tetikleyecek ve kan dolaşımını<br />
artıracak cihazlarla mezoterapi birlikte<br />
uygulandığında 1 ay gibi bir sürede selülitli<br />
ciltte düzelme görebiliyoruz. Daha yavaş<br />
gitmek istiyorsanız sadece mezoterapiyle<br />
2-3 ay içinde selülit görünümde ciddi<br />
düzelme oluyor.<br />
Mezoterapi yüzde hangi bölgelere<br />
uygulanabiliyor?<br />
Her cihazın uygulanamayacağı göz<br />
çevresi, dudak çevresi, kulak bölgeleri<br />
antiaging tedavilerde zorlandığımız bölgeler.<br />
Bu bölgelerle birlikte dekolte, meme arası<br />
çizgiler ve el üzeri mezoterapiyle tedavi<br />
edilebiliyor. Boyun bölgesi de zorlu, çünkü<br />
boynun orta alt kısmında tiroid bezleri var.<br />
O yüzden boyun çizgilerini düzeltmek için<br />
de en çok kullandığımız yöntemlerden biri<br />
mezoterapidir.<br />
“YANIT ÇOK HIZLI OLUYOR”<br />
Yüz bölgesinde görünür sonuç elde etme<br />
süresi nedir?<br />
Mezoterapi muhteşem bir yöntem, yanıt<br />
çok hızlı oluyor. Diyelim siz bir hastaya<br />
akşam mezoterapi yaptınız, ertesi sabah<br />
kalktığında ışıl ışıl bir ciltle karşılaşıyor,<br />
yani 8-10 saatte cilt parlamaya başlıyor.<br />
Tabii bu içeriklerin konsantrasyonuyla<br />
ve ne kadar güçlü olduğuyla da doğru<br />
orantılı. Etki 72 saat süreyle devam ediyor.<br />
Süreyi uzatansa hemen akabinde seansın<br />
tekrarlanmasıdır. Ben genellikle güneşe<br />
bağlı yaşlanma gösteren hastalara kış<br />
aylarında 4 seans yapıp, daha sonra ayda bir<br />
idame öneriyorum. Yaz öncesi dönemde de<br />
4 seans yapılırsa o zaman harika olur.<br />
Sürekli devam ettirmek gerekiyor yani...<br />
Evet, ayda bir. Yaklaşık 10 yıldır sadece<br />
mezoterapiyle takip ettiğim hastalarım var,<br />
başka hiçbir şey yaptırmazlar. Bir kadın<br />
30’lu yaşlarda mezoterapiye başladığında<br />
daha sonraki süreçte yaşlanması<br />
azaldığından başka uygulamalara da<br />
daha az ihtiyaç duyuyor. Yani hastayı<br />
gençleştirmekle kalmıyor, bütçesini de<br />
koruyorsunuz, çünkü mezoterapi pahalı<br />
bir uygulama değil. Bu şekilde hasta 50<br />
yaşına kadar dolgu ve botoks olmadan<br />
ilerleyebiliyor.<br />
Bu durumda mezoterapi için en doğal<br />
gençleşme yöntemi diyebilir miyiz?<br />
Evet. Mezoterapi en pratik, en uygun<br />
fiyatlı, ayrıca uzun vadeli olarak kişinin cilt<br />
sağlığını da koruyan bir tedavi yöntemi.<br />
Kadınlar kadar erkekler de seviyor<br />
mezoterapiyi. Saç dökülmelerine karşı<br />
çok fazla mezoterapi yapıyoruz, bir de göz<br />
çevresi problemlerine, çünkü erkekler doğal<br />
yaşlanma uygulamalarını seviyorlar. Işıl ışıl<br />
ciltle ertesi sabah uyanmak onları da mutlu<br />
ediyor.<br />
Mezoterapi uygulamasında ağrı ve acı<br />
oluyor mu?<br />
C vitamini gibi etken maddeleri içeren<br />
leke ve lifting etkili kokteyller ile somon<br />
DNA’sı ciltte yanma hissi yapıyor. Ama biz<br />
cildi çok iyi uyuşturuyoruz. Seanstan yarım<br />
saat önce lokal anestezik krem sürüyor,<br />
sonra da 10 dakikada seri enjeksiyonlarla<br />
uygulamayı gerçekleştiriyoruz. Bunların<br />
dışında kalan mezoterapi kokteyllerinde<br />
hasta fazla acı hissetmez.<br />
“DOĞALLIKTAN YANA BİR HEKİMİM”<br />
“Benim için ürünün içeriği ve referansları çok önemli, aynı şekilde menşei, yani hangi ülkede üretildiği de öyle. En çok Fransa,<br />
İsviçre, İspanya ve İtalya’da üretilen ürünleri tercih ediyorum. Avrupa Birliği’nin standartları daha yüksek ve ürünleri kesinlikle çok iyi<br />
kalitede oluyor. Bu, ürün için de cihaz için de geçerli. Kimi zaman kendimde de deniyorum ama çok tutucu gidiyorum, hastalarımda da<br />
öyle. Doğallıktan yana bir hekimim. Her cihazı, her ürünü ne kendime ne hastalarıma uygularım.”<br />
32 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 33
V<br />
MAKALE<br />
Kolajenler ve etkileri<br />
Neye göre<br />
seçmeliyiz?<br />
Çeşitli formda olan kolajen<br />
ürünlerinden şase (toz) formda<br />
olanı seçin ve hiçbir şekilde<br />
tatlandırıcı, aroma, boyar madde<br />
içermemesine, ağzınızda acı<br />
bir tat bırakmamasına dikkat<br />
edin. Bu şekildeki toz ürünleri<br />
suya karıştırarak içebileceğiniz<br />
gibi kahvenize, yoğurdunuza,<br />
sütünüze, kefirinize,<br />
smoothie’lerinize kolaylıkla<br />
katabilirsiniz. Süt ve yoğurt<br />
içerikleriyle birlikte tüketilmesini<br />
emilimini artırdığı için özellikle<br />
tavsiye ediyorum.<br />
“Gıda takviyesi olarak kolajenler”<br />
konusunda doktor veya kullanıcı<br />
olarak önerilerimizi ve seçimlerimizi<br />
yaparken dikkat etmemiz gereken<br />
noktalar önemli, çünkü tüm takviyeler<br />
içerik olarak aynı değil.<br />
Hangi kolajenin hangi etkiyi<br />
gösterdiğini ve etki mekanizmalarının<br />
nasıl olduğunu bilmemiz gerekiyor.<br />
Örneğin, Tip 2 kolajenini sağlam<br />
kemikler ve sağlam kıkırdak dokusu<br />
desteği için özelikle 40 yaş sonrasında<br />
öneriyoruz.<br />
Dr. Seran Göçer<br />
Medikal Estetik Uzmanı<br />
1Eklemde kıkırdak yapısının sağlamlığı ve<br />
stabilitesini sağlar (özellikle Tip 2 kolajen;<br />
UC 2). Kolajen 2, eklem hareketliliğini ve<br />
sağlıklı bir enflamatuar yanıtı desteklemeye<br />
yardımcı olan glisin ve prolin amino<br />
asitlerini içerir. Yapılan çalışmalarda özellikle<br />
yaşlanmayla birlikte kaçınılmaz olarak ortaya<br />
çıkan, sporcularda eklemlerde dejenerasyon<br />
ve erken yaşlanmayla kendini gösteren,<br />
diz eklemi kireçlenmesi olarak bilinen<br />
osteoartrit, osteoartroz gibi tablolarda ağrının<br />
azaltılmasına, kıkırdak dokuda yenilenmeye<br />
ve tamir süreçlerine olumlu katkılarda<br />
bulunduğu gösterilmiştir.<br />
2Yeni kemik üretimini uyarır (özellikle<br />
Tip 2 kolajen; UC I2). Tip 2 kolajen<br />
içeren gıdaların tüketilmesinin kırıklar<br />
sonrası iyileşme sürecinin hızlanması, kemik<br />
erimesinin yavaşlatılması gibi süreçlerde<br />
olumlu katkılarının olabileceği araştırmalarda<br />
ortaya konmuştur.<br />
3Saç, cilt ve tırnakların yapısında yer<br />
alır ve bu yapıların sağlıklı durumda<br />
kalmasını sağlar. Cildin normal elastikiyetinin<br />
korunması, yaşlanmayla birlikte görülen<br />
kırışıklıkların, renk değişikliklerinin<br />
azaltılması, saç ve tırnak sağlığının<br />
korunmasında kolajen içeren gıdaların ve/veya<br />
beslenme desteklerinin tüketilmesinin katkıda<br />
bulunduğunu gösteren çalışmalar vardır.<br />
4Sağlıklı yaşamın temel noktalarından<br />
biri de vücut ağırlığının kontrolüdür.<br />
Kolajen, protein içeren gıdaların tüketilmesi<br />
metabolizmayı hızlandırıp tokluk hissi<br />
yaratarak kilo kontrolünde yardımcı olabilir.<br />
5Diğer yandan kolajen, protein bağışıklık<br />
sistemini de düzenlemektedir. Bağışıklık<br />
sisteminizin normal işlevlerini sürdürebilmesi<br />
bağırsak dokusunun sağlıklı durumda<br />
olmasıyla yakından ilişkilidir. Kolajen takviyesi<br />
alınması veya kolajen içeren gıdaların daha sık<br />
tüketilmesi sızdıran bağırsağın onarılmasına<br />
katkıda bulunabilir. Son yıllarda tanımlanmış<br />
olan sızdıran bağırsak sendromunda bağırsak<br />
mukozasının yer yer hasara uğradığı, mukoza<br />
bütünlüğünün bozulduğu gözlenmiştir.<br />
Sızdıran bağırsağınız olduğunda toksinler,<br />
gıda partikülleri ve enfeksiyon etmenleri olan<br />
mikroplar veya bunların ürünleri bağırsak<br />
duvarınızdan kan dolaşımınıza geçer. Sızdıran<br />
bağırsak sendromu pek çok otoimmun<br />
hastalığın temelini oluşturmaktadır. Diyete<br />
kolajen içeren gıdaların eklenmesiyle kolajen<br />
içindeki amino asitler hücresel sağlığı ve doku<br />
büyümesini destekleyerek “sızıntıyı kapatır.”<br />
6Yapılan çalışmalarda kolajen içeren<br />
takviyelerin kullanılmasının kötü<br />
kolesterol seviyelerinin azaltılmasına katkıda<br />
bulunduğu gösterilmiştir. Böylece kalp-damar<br />
sağlığının korunmasında olumlu etkilerinin<br />
olabileceği düşünülmektedir.<br />
Cildin gençliği ve güzelliği için Tip 1 ve Tip 3 kolajen<br />
l Kolajen, vücudumuzun yapıtaşı olan proteinlerin yaklaşık<br />
%30’unu oluşturur. Adeta bir zamk gibidir, hücrelerimizin<br />
bir arada sıkıca durmasını sağlar ve dokuya sağlamlık<br />
verir. Bu muhteşem proteinin 20’den fazla tipi olup Tip<br />
1 ve Tip 3 kolajen daha çok cildimizde, saçlarımızda,<br />
kemiklerimizde, kaslarımızda, göz küresinde yaygın<br />
olarak bulunur. Cilt dokusunun kuru ağırlığının neredeyse<br />
%80’i kolajenden oluşmaktadır. Yine beraberinde sıkça<br />
duyduğumuz hyalüronik asit ise cilt altı bağ dokuda<br />
kolajenle birlikte yer alan, su tutarak cildin nemliliğini ve<br />
gerginliğini sağlayan polisakkarit yapısında bir maddedir.<br />
Cildin yanı sıra eklem boşluklarındaki sıvılarda, göz<br />
küremizde, damarlarımızın çeperlerinde, kaslarımızda da<br />
yaygın olarak bulunur.<br />
l Cildimiz, yaşlanma belirtilerinin en çarpıcı olarak<br />
göründüğü organlarımızdan biridir. Yaşlanmayla birlikte<br />
ciltte kırışıklıklar, renk değişiklikleri, lekelerin artması,<br />
elastikiyet kaybı, kuruluk, sarkmalar gibi bulgular ortaya<br />
çıkmaya başlar. Bunun temel nedeni cilde gerginliğini,<br />
elastikiyetini ve nemliliğini veren başlıca maddeler<br />
olan kolajen ve hyalüronik asit üretiminin yaşla birlikte<br />
azalmasıdır. Yaş almanın yanında güneş ışınlarına<br />
maruz kalma, çevre kirliliği, sigara veya benzeri tütün<br />
ürünlerine aktif veya pasif olarak maruz kalma, sağlıksız<br />
beslenme, hormonal değişiklikler, diyetteki eksiklikler ve<br />
genetik yatkınlıklar da kolajen ve hyalüronik asit kaybını<br />
artırmaktadır.<br />
l Yapılan çalışmalar, dışarıdan kolajen ve hyalüronik<br />
asit desteği almanın bu süreçte olumlu etkiler<br />
gösterebileceğini ortaya koymaktadır. Ancak alınacak<br />
destekteki miktarların ve madde formlarının kritik<br />
önemi vardır. Bu desteklerdeki içerik miktarlarının diğer<br />
organlarımıza zarar vermeyecek güvenli ve yeterli<br />
miktarda olması, madde formlarının ise bağırsaklardan<br />
emilimi mümkün olan ve emilim oranı en yüksek formda<br />
olması tercih edilmelidir. Kolajenler protein yapısında<br />
maddelerdir; günlük protein alımının fazlası böbreklerden<br />
atılmaktadır. Günlük ihtiyacımızdan daha fazla miktarlarda<br />
protein aldığımızda bu proteinin kullanımı mümkün<br />
olmaz ve atılması gerekir. Bu noktada yüksek protein<br />
alımı böbreklerimiz için önemli bir yük teşkil etmekte<br />
ve risk oluşturmaktadır. O nedenle ihtiyacımızdan daha<br />
fazla protein almama konusunda dikkatli olmamız<br />
gerekmektedir. Bu yüzden lütfen içeriğindeki kolajen<br />
miktarlarının etkin ve günlük ihtiyacımızı karşılayabilecek<br />
dozda ayarlanmış olmasına dikkat edin. Bir diğer önemli<br />
nokta da üründeki ham maddelerin klinik çalışmalarla<br />
etkinliği gösterilmiş patentli ham maddeler olmasıdır.<br />
l Biz bu alanda çalışan doktorlar olarak yaşlanmaya sadece<br />
ciltteki kırışıklıklar açısından değil, tüm vücudu etkileyen<br />
bir hastalık olarak bakmaktayız. Buradan hareketle<br />
cilt sağlığını desteklerken, genç olmanın en önemli<br />
göstergelerinden biri olan kas kitlesini korumak, kasların<br />
sağlamlığını ve protein içeriğini artırmak ve yağ dokusunu<br />
azaltmak diğer hedefimizdir. En önemlisi de hastamıza<br />
zarar vermeden bunu yapmaktır.<br />
34 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 35
V<br />
MAKALE<br />
Çalışan kadının daha<br />
iyi görünmesinin sırları<br />
Gelişen teknoloji ve çalışma şartları,<br />
kadınların ivmesi çok yüksek olan<br />
hayata karşı dik durabilme savaşı<br />
vermesini gerektiriyor. Kariyerinde<br />
başarı gösteren bir kadının iyi<br />
görünme açısından da başarılı olması<br />
bekleniyor. Ruhsal ve bedensel<br />
olarak iyi görünmek çalışan kadının<br />
başarısını ve motivasyonunu<br />
artıracak, iş arkadaşlarından daha da<br />
fazla değer görmesini sağlayacak bir<br />
unsur olarak beliriyor.<br />
Dr. Hilal Koral<br />
Medikal Estetik Uzmanı<br />
Sabahın erken saatinde çalmaya başlayan<br />
saat, işe gittiğinizde tüm gün sürecek<br />
serüvene kendinizi en iyi şekilde hazırlama<br />
sürenizin de geri sayımını başlatıyor. Bu<br />
nedenle sabah için önceden planlanmış<br />
programınız size hazırlanmada daima<br />
zaman kazandıracaktır.<br />
Güne duş alarak başlamanız<br />
hem bedeninizi hem de enerjinizi<br />
temizleyecektir. Temiz cildinizdeki terleme<br />
bölgelerine uygulayacağınız ter azaltıcı<br />
deodorantlar, boyun ve bileklerinizin iç<br />
bölgelerine uygulayacağınız ağır olmayan<br />
bir parfüm gün içinde rahat hareket<br />
etmenizi sağlayacaktır.<br />
Yüzünüze mutlaka nemlendirici ve<br />
güneş koruyucu krem sürmeli, üzerine<br />
hafif bir makyaj yaparak günlük bakımınızı<br />
sonlandırmalısınız.<br />
Saçlarınız mutlaka temiz ve bakımlı, iyi<br />
şekil verilmiş, mümkünse fönlü olmalıdır.<br />
İş yerinize, işinize hatta günlük aktivitenize<br />
uygun kıyafet ve ayakkabı seçmeniz de<br />
önemlidir.<br />
Çalışan bir kadın olarak zamanınızın<br />
büyük bir kısmı iş yerinizde geçmektedir.<br />
Sürekli kapalı, klimalı ve elektronik bir<br />
ortamda bulunmak, bilgisayar ekranıyla<br />
karşı karşıya kalmak, oturarak çalışmak<br />
dolaşımınızı yavaşlatacak, bu da hem<br />
vücudunuz hem de cildiniz için olumsuz<br />
etkiler yaratacaktır.<br />
Buna stres faktörünü de ilave edersek<br />
doğal olarak sizin için erken kırışıklık,<br />
mimik çizgileri, selülit ve kilo artışı gibi<br />
sorunlar oluşacaktır.<br />
HANGI ÖNLEMLERİ ALMANIZ<br />
LAZIM?<br />
Ofis ortamında çalışan bir kadın olarak<br />
kendinizi daha iyi ve sağlıklı hissetmeniz<br />
için bazı önlemler almanız, gün içerisinde<br />
kendiniz için bir şeyler yapmanız<br />
gerekmektedir.<br />
Öncelikle sağlıklı beslenmeniz, günde<br />
3 litre civarında su içmeniz, mümkünse<br />
öğle yemeği molalarında temiz hava<br />
almak ve biraz da yürüyüş yapmak için<br />
dışarı çıkmanız bedensel olarak daha iyi<br />
hissetmenizi sağlayacaktır. Masanızda<br />
sürekli su dolu bir bardağın olması ve<br />
yanınızda küçük bir şişe su taşımanız su<br />
içmenizi artırmada yardımcı olacaktır.<br />
Gün içerisinde çok fazla kahve ve çay<br />
tüketmektense arada bitki çayları ve C<br />
vitamininden zengin doğal meyve suları<br />
içmeniz ise vücut direncinizi artıracaktır.<br />
Akşamları eve döndüğünüzde<br />
makyajınızı temizlemeniz, hafif giysiler<br />
giymeniz, akşam yemeğinde salata ve<br />
proteinden oluşan hafif yemekler tercih<br />
etmeniz kendinizi daha iyi hissetmeniz için<br />
iyi seçeneklerdir.<br />
İş ritminize göre hafta içi ve hafta sonu<br />
olmak üzere haftada 2-3 kez 45 dakika<br />
veya 1 saatlik yürüyüşleri düzenli yapmanız<br />
da gün içerisindeki hareketsizliğinizin<br />
vücudunuza olumsuz yansımalarını<br />
azaltacak, metabolizmanızı hızlandıracak ve<br />
mutluluk hormonu salgılatacaktır.<br />
Kendine iyi bakan, bedensel ve ruhsal<br />
açıdan iyi olan çalışan kadın etrafına ışık<br />
ve olumlu bir enerji saçacak, iş ve ev<br />
hayatında daha mutlu olacaktır. Mutlu<br />
kadın iyi bir takım arkadaşı, iyi bir lider, iyi<br />
bir anne, iyi bir eş olacaktır ve örnek olarak<br />
gösterilecektir. Şu unutmamalıdır ki her şeyi<br />
doğru ve eksiksiz yapmak yeterli değildir.<br />
Aynaya mutlu bakabilmek ve aynada<br />
yansıyan görüntüyü doğru algılamak da çok<br />
önemlidir.<br />
Pozitif olmak, daima pozitif enerjiyi<br />
size çeker. Gülümsemek ve nazik olmak,<br />
zarafeti yürüyüşünüze ve hayatınıza kadar<br />
yansıtmak sizi iş ve özel hayatınızda doğru<br />
insan yapacak, en önemlisi mutlu edecektir.<br />
Ruh ve beden güzelliğinin bir arada olması<br />
bu nedenle çok önemlidir.<br />
Bakımlı, fit ve güzel bir vücuda<br />
sahip olmak da çok önemlidir<br />
Biz kadınlar genellikle yüz bakımının vücut bakımından daha önemli olduğunu<br />
düşünürüz. Halbuki hepimizin bildiği gibi iyilik bir bütündür. El ve tırnak bakımına çok dikkat<br />
edilmelidir. Temiz, manikürlü, çok uzun tırnaklara sahip olmayan, nemli, kırışıksız bir el<br />
önemlidir. Bunun için manikürünüzü ihmal etmeyip mümkünse sıvı sabun kullanmadan<br />
el temizliğinizi yapmalı, ellerinizdeki kırışıklıklar için sık sık el kremi sürmeli, gerekirse<br />
doktorunuzdan elinize hyalüronik asit uygulaması yaptırmasını istemelisiniz. Nemlendirici<br />
kremleri yüzünüze olduğu gibi vücudunuza da her duştan sonra, vücudunuz daha<br />
nemliyken uygulamalısınız. Kollarınızı sürekli masaya dayadığınız için dirseklerinizde oluşan<br />
kararma ve pullanmanın da önüne geçmelisiniz.<br />
Yüzünüze<br />
yıllık bakım<br />
yaptırmalısınız<br />
l Yüzünüz için sabah-akşam<br />
temizliğini yapmanız, sabahları<br />
nem verici kremi ve ilave<br />
olarak güneş koruyucusunu<br />
sürmeniz evde yetecek<br />
uygulamalardır. Ancak yaş<br />
aldığınızı ve çalışarak dışsal<br />
yaşlanma etkilerine daha çok<br />
maruz kaldığınızı göz önünde<br />
bulundurduğumuzda mutlaka<br />
profesyonel anlamda yıllık<br />
bakımlarınızı yaptırmalısınız.<br />
Gelişen teknoloji ameliyatsız<br />
cilt gençleştirme yöntemleri<br />
olarak bize çok geniş<br />
seçenekler sunmaktadır.<br />
l Bu yöntemler fokuslu ultrason,<br />
fokuslu radyofrekans, altın<br />
iğneli radyofrekans, lazer<br />
uygulamaları, mezoterapiler,<br />
nem bakımları ve aşıları,<br />
dolgu ve botoks gibi çok<br />
farklı seçeneklerdir. Bu farklı<br />
uygulamalar içerisinde size<br />
en uygun olanı seçmek<br />
zordur. En iyi yol ise sizinle<br />
aynı estetik anlayışına sahip<br />
bir doktorunuzun olması ve<br />
karşılıklı konuşarak ihtiyacınız,<br />
beklentileriniz, ayıracağınız<br />
zaman ve bütçe doğrultusunda<br />
en doğru programı yapmaktır.<br />
l Bu enerji bazlı cihazlar ve<br />
destekleyici cilt bakımlarının<br />
yanı sıra günümüzde kök<br />
hücre tedavileri de cilt<br />
gençleştirme konusunda<br />
bizi desteklemektedir. PRP<br />
(Platelet Rich Plazma), fibrocell<br />
ve kendi kök hücrelerinizle<br />
yapılan kremler bunlardan<br />
başlıcalarıdır.<br />
l Bir doktor rehberliğinde<br />
planlanan yıllık bakımlarınız<br />
ve kullanacağınız kremler<br />
sayesinde ışıl ışıl, sağlıklı,<br />
kırışıksız ve gergin olarak<br />
yaşınızdan daha iyi ve doğal<br />
bir cilde ve görünüme sahip<br />
olabilirsiniz.<br />
36 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 37
V<br />
PSİKOLOJİ<br />
Günümüzün en sorunlu<br />
ilişki trendleri<br />
PSİKOLOJİK ŞİDDETTE<br />
YENİ BOYUT:<br />
GASLIGHTING<br />
Partnere çeşitli oyunlar oynayarak<br />
kendisiyle ilgili şüphe yaratmayı ve<br />
duyguları manipüle etmeyi hedefleyen<br />
“gaslighting”, bir psikolojik şiddet türüdür<br />
ve günümüz ilişkilerinde sıklıkla görülebilen<br />
bir durumdur. Gastlighting uygulayan<br />
bireylerin ortak özelliği, kanıt gösterseniz<br />
dahi yaptıklarını reddetmeleridir. Bu nedenle<br />
kendi gerçekliğinizden şüpheye düşer ve<br />
onun amacına hizmet etmeye başlarsınız.<br />
“Acaba” sorularıyla mutsuz olur, hatta geçici<br />
hafıza kaybı ve unutkanlık gibi sorunlar dahi<br />
yaşayabilirsiniz.<br />
Yeni nesil ilişki modellerinden<br />
bazıları sorunlu mu sorunlu. Bunlar<br />
arasında “love bombing, ghosting<br />
ve gaslighting” bir adım öne<br />
çıkıyor. Taraflardan birinde derin<br />
mutsuzluklara sebep olabilen bu üç<br />
ilişki trendine birlikte göz atalım.<br />
Uzm. Dr. Burak Toprak<br />
Psikiyatr<br />
BİR NARSİSTİN GİZLİ SİLAHI: LOVE BOMBING<br />
Birine âşık olduğunuz hissini yaşarken<br />
ilişkinin partneriniz tarafından aniden<br />
bitirilmesine, mutluluktan havaya uçarken<br />
bir anda yere çakılmanıza, dünyanın en<br />
değerli insanı gibi hissederken değersiz<br />
birine dönüştüğünüzü düşünmenize<br />
neden olan duruma “love bombing” denir.<br />
Love bombing, narsizmle bağlantılıdır ve<br />
günümüzde en büyük ayrılık sebeplerinden<br />
biridir. İstismara giren bu hal, ilerleyen<br />
durumlarda psikolojik şiddete de dönüşebilir.<br />
LOVE BOMBING’I NASIL<br />
ANLARSINIZ?<br />
Sizi sevgi sözcüklerine ve hediyelere<br />
boğan bir partneriniz var ve kendinizi aşkın<br />
doruklarında hissediyor, daha önce hiç<br />
yaşamadığınız “en”leri yaşayarak tutkunun<br />
zirvesinde dolaşıyorsunuz. Hayatınızdaki<br />
kişi sizi mesajlara boğuyor, hediye üstüne<br />
hediye alıyor, dünyanın en özel insanı gibi<br />
hissettirirken sizin dışınızda kalan herkesi<br />
değersiz olarak adlandırıyor, ne yaparsanız<br />
yapın ne derseniz deyin onaylıyor, aşırı<br />
korumacı ve kıskanç davranıyor… İşte bu<br />
durumda size geçmiş olsun diyebiliriz ya da<br />
en azından şüphe etmenizin vakti gelmiş de<br />
geçiyor olabilir. Çünkü love bombing tam da<br />
böyle bir durum.<br />
Size sırılsıklam âşık olduğunu<br />
düşündüğünüz partneriniz tarafından<br />
hapsedildiğiniz çemberin illüzyon<br />
olduğunu anlamanız biraz zaman alabilir.<br />
Bu süre içerisinde doğal olarak gerçeklik<br />
duygunuz kaybolabilir, onun eksiklerini<br />
ya da yanlışlarını göremeyebilir, çevreden<br />
gelen tavsiye ve eleştirileri de duymazdan<br />
gelebilirsiniz. Ancak size bir tavsiye:<br />
Ne olduğunu anlamadan bitebilen<br />
bir ilişkiye hazır olmalı, en azından<br />
bunun gerçekleşmemesi için dikkatli<br />
davranmalısınız.<br />
BUNU NEDEN YAPIYOR?<br />
Partneriniz şüphesiz ki bir narsist ve o<br />
yüzden bu şekilde hareket ediyor. En tehlikeli<br />
duygunuz olan egonuza oynayıp üzerinizde<br />
adeta uyuşturucu etkisi yaratıyor. Sizi<br />
kendisine bağımlı hale getirip, sonrasında geri<br />
çekilerek istediğini elde etmeyi hedefliyor.<br />
Bunu fark ettiğinizde ayrılsanız da o<br />
istediğini elde etmiş, devam ederseniz de<br />
kontrolü elinde tutmuş olacak. İpler onda<br />
olduğu için de narsistliğinin keyfini sürecek.<br />
Bu insanlar, yani egonuzu göklere çıkarıp sizi<br />
dünyanın en özel insanı hissettirenler, aynı<br />
egoyla sizi terk etmeyi de haklı göreceklerdir.<br />
Bunu unutmayın ve daima dikkatli olun.<br />
SEVGİLİNİZ ANİDEN ORTADAN<br />
KAYBOLDUYSA GHOSTING’E HOŞ GELDİNİZ!<br />
Sıkıntılar karşısında sorumluluk<br />
alarak onları çözmek yerine<br />
partnerini aniden ve sessizce bırakıp<br />
gitmek, ortadan kaybolmak olarak<br />
tanımlayabileceğimiz ghosting,<br />
ilişkilerde sıklıkla görülen bir<br />
durum.<br />
Her flört genelde güzel<br />
başlar. Her şey hızla ilerlerken<br />
hoşlanmadan bağlanmaya geçilmiş,<br />
içinizde kelebeklerin uçuştuğu bir<br />
sevgililik dönemi de başlamıştır.<br />
Siz ilişkinin harika ve kusursuz<br />
gittiğini düşünürken partneriniz<br />
birdenbire ortadan kaybolur. İletişim<br />
kesilir, size cevap vermemeye<br />
başlar. Ne yaparsanız yapın eskisi<br />
gibi olmayacaktır: Ghosting’e hoş<br />
geldiniz!<br />
HANGİ DURUMLARDA<br />
YAŞANIYOR?<br />
Ghosting’e maruz kalan ilişkilerin<br />
ortak özelliklerinden en belirgini,<br />
çoğunlukla sanal ortamda ve<br />
sosyal medya aracılığıyla başlamış<br />
olmasıdır. Kişilerin birbirleriyle<br />
yeterli vakit geçirmeden sosyal<br />
medya üzerinden yansıttıkları<br />
profille ilişkiye başlamaları, gerçek<br />
bir ortamda tanışma olmaması<br />
bu durumu tetikleyen başlıca<br />
sebeplerdendir.<br />
Bir diğer neden ise taraflardan<br />
birinin sorumluluk almaktan<br />
uzak durarak devamlı kaçış yolları<br />
araması olarak karşımıza çıkıyor.<br />
Bu durumda ilişkiyi sürdürebilmek<br />
adına çok da yapılabilecek bir şey<br />
kalmıyor maalesef.<br />
Peki nasıl ilerlemelisiniz?<br />
Öncelikle, sanal ortamda tanıştığınız<br />
kişinin gerçek kimliğinden emin<br />
olmalı, bunun için de paylaşımlarını,<br />
arkadaşlarını, takip ettiklerini<br />
dikkatle incelemelisiniz. İkili<br />
ilişkilerdeki gerçek hedefin hayatı<br />
ve onun getirdiği sorumlulukları<br />
paylaşmak olduğunu unutmamalı,<br />
doğru empatiyle yaklaşmalısınız.<br />
Elbette başlangıç ne kadar güzel<br />
olursa olsun ilişkinin uzun ve<br />
sağlıklı sürmesi hiçbir zaman garanti<br />
edilemez.<br />
Ancak tedbir almak ve dikkatli<br />
hareket etmek elimizdedir.<br />
GASLIGHTING’E MARUZ<br />
KALDIĞINIZI NASIL ANLARSINIZ?<br />
Partnerinizin sizi gerçekten manipüle<br />
edip etmediğini anlamak her zaman kolay<br />
olmayabilir. Ancak bazı belirtileri fark<br />
edebilir, tedbir alarak bununla nasıl başa<br />
çıkacağınızı çözebilirsiniz. Şu soruların<br />
cevabı önemlidir: Yaşadığınız herhangi<br />
bir problemle ilgili konuşurken haklı<br />
olduğunuzu düşünseniz dahi sonunda<br />
kendinizi özür dilerken mi buluyorsunuz?<br />
Kavga büyümesin diye susan taraf hep siz<br />
mi oluyorsunuz? Sürekli aşağılandığınızı<br />
hissediyor ve yüksek sesli tartışmalara mı<br />
maruz kalıyorsunuz? Partneriniz suçlu<br />
olduğu halde durumu bu hale getirenin siz<br />
olduğunu mu söylüyor?.. Bu sorulara evet<br />
cevabı veriyorsanız, tedbir almanızın zamanı<br />
gelmiş veya geçiyor olabilir.<br />
NE YAPMALISINIZ?<br />
Partnerinizin size gaslighting yaptığından<br />
şüpheleniyorsanız onunla konuşmayı<br />
deneyebilir, içinde bulunduğunuz durumla<br />
ilgili teyit almak ya da olayın aslını öğrenmek<br />
için sorular sorabilirsiniz.<br />
Siz şüphenizi ona hissettirdiğinizde<br />
durumu reddetmesi veya davranışlarını<br />
yanlış anladığınızı söylemesi önemli bir<br />
gösterge olabilir. Yüzleşmek istemediği<br />
durumlarda ise öfkelenebilir. Bu noktada<br />
sakin kalmalısınız, çünkü sizden beklediği<br />
aşırı duygusal tepkilerdir. Bunu ona<br />
vermezseniz amacınıza ulaşabilirsiniz.<br />
Bunların kâr etmediği durumlarda<br />
olaylara objektif bakacak bir psikiyatr veya<br />
terapiste başvurmanız isabetli olacaktır.<br />
Çünkü çevrenizin size olan desteği<br />
manipülasyonun altında kalmaları ihtimaliyle<br />
taraflı olabilir. Böylesi bir riski bertaraf etmek<br />
için tercih edeceğiniz profesyonel yardımla<br />
size doğru yol gösterilebilir. Bu, her türlü<br />
şüphenizden kurtulmanızı da sağlayacaktır.<br />
38 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong><br />
39
V<br />
GEZİ<br />
Ufacık tefecik<br />
içi dolu<br />
mutluluk<br />
Kendileri küçük özellikleri büyük ülkeler ve şehirlerde kısa bir<br />
yolculuğa ne dersiniz? Kocaman dünyamızın minik güzelliklerini<br />
seyre dalmak için koltuğunuza şöyle bir yaslanın lütfen!<br />
İpek Itır Can<br />
KENDINI YEŞILE TAHVIL<br />
ETMIŞ ŞEHIR:<br />
Freiburg im<br />
Breisgau<br />
Almanya’nın Baden-Württemberg<br />
eyaletinde yer alan 153 kilometrekarelik<br />
Freiburg im Breisgau (Breisgau’daki<br />
Freiburg) ya da kısaca Freiburg, kendini<br />
yeşile tahvil etmiş bir küçük şehir.<br />
Masallara bile konu olan meşhur Kara<br />
Ormanlar’ın başkenti olmasıyla, şehrin<br />
kanallarını besleyen Dreisam Nehri’yle,<br />
bozulmamış doğasıyla da ilgili değil bu<br />
durum sadece; çünkü burası gerçekten çok<br />
çevreci bir şehir, hatta bu konuda bir rol<br />
model. Şöyle ki: 2008 yılında Freiburg’un<br />
“yeşil şehir” olmasına karar verilmiş ve bu<br />
yönde çalışmalar başlamış. Günümüzde<br />
şehrin yeşil etiketli bölgelerine sadece düşük<br />
karbon salınımlı araçlar girebiliyor, ulaşımda<br />
başrol tramvaylarda ve bisikletlerde.<br />
Bisikletlere ayrı bir parantez açmak lazım;<br />
220.000 nüfuslu bu üniversite ve gençlik<br />
şehrinde nüfusun neredeyse iki katı kadar<br />
bisiklet var. Yöneticiler de öğrenciler de<br />
her yere bisikletle gidip geliyor. Şehrin her<br />
boş alanına yerleştirilen güneş panelleriyse<br />
konutların enerji ihtiyacını karşılıyor.<br />
Zaten konutlar da sıfır karbon salınımını<br />
hedefleyen malzemelerden inşa ediliyor.<br />
Freiburg, karbon ayak izini 2030 yılında<br />
yüzde 50, 2050 yılında ise yüzde 100<br />
oranında azaltma hedefiyle ilerliyor.<br />
Bu yeşil ve aynı zamanda cıvıl cıvıl<br />
şehir, Almanya’nın geneline tezat olarak<br />
bol güneşi ve sıcak insanlarıyla her yıl<br />
dünyadan 500.000 turist çekmeyi de<br />
başarıyor; 800.000’lik yerli turist de cabası.<br />
Orta çağ mimarisinin cazibesini de es<br />
geçmemek lazım.<br />
40 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 41
V<br />
GEZİ<br />
BINLERCE<br />
MILYONERIN YAŞADIĞI<br />
2 KILOMETREKARELIK<br />
PRENSLIK:<br />
Monaco<br />
Monaco Prensliği, 2 kilometrekarelik<br />
yüzölçümüyle Vatikan’dan sonra dünyanın en<br />
küçük ikinci ülkesi. Fransız Riviera’sı boyunca<br />
uzanan bu şehir devletin nüfusu 39.000 ve bu<br />
nüfusun üçte biri milyoner. Bu durum Monaco’yu<br />
nüfus başına milyoner sayısının en fazla olduğu<br />
ülke unvanına taşıyor. Önümüzdeki sekiz<br />
yıl içinde 16.000 milyonerin daha bu küçük<br />
ülkeye yerleşmesi bekleniyor, çünkü ülkede<br />
vergi uygulaması yok! En lüks eğlencelerin<br />
gerçekleştirilmesi de burayı milyonerler açısından<br />
cazip kılan bir başka unsur.<br />
Monaco’da her metrekare alan<br />
değerlendirilmiş, dağların yamaçları bile oyulup<br />
konut yapılmış ama yine de yetmiyor. Bu nedenle<br />
Monaco Prensi II. Albert, denizde yapay bir ada<br />
inşa ettiriyor. 2026’ya kadar tamamlanacak bu<br />
ada sayesinde 60.000 metrekare yerleşim alanı<br />
elde edilecek. Monaco’da konut fiyatlarının<br />
metrekare başına 100.000 dolar civarında<br />
olduğunu da belirtmeliyiz.<br />
DÜNYANIN EN IZOLE<br />
ADA ÜLKESI:<br />
Tuvalu<br />
Pasifik Okyanusu’nda, Avustralya ve<br />
Hawaii arasında yer alan Tuvalu, dokuz<br />
adadan ve 100 kadar adacıktan oluşuyor.<br />
Sadece 26 kilometrekarelik yüzölçümüne<br />
ve 11.000 nüfusa sahip olan Tuvalu’da,<br />
“tropikal bir ada” denildiğinde akla gelen<br />
her şey mevcut; turkuaz bir denizden<br />
Hindistan cevizi ağaçlarına kadar. Geleneksel<br />
dans ve su sporları etkinliklerine katılmak,<br />
adacıklar arasında botlarla dolaşmak, gayet iyi<br />
korunmuş olan yerel kültüre tanıklık etmek<br />
Tuvalu’da yapılabilecekler arasında.<br />
Bununla birlikte Tuvalu’nun ziyaretçisi<br />
çok az; yılda 2.000 kişi kadar, çünkü buraya<br />
seyahat etmek çok pahalı. İşte bu özelliği de<br />
Tuvalu’yu dünyanın en izole ülkesi haline<br />
getiriyor. Öte yandan deniz seviyesinden<br />
sadece 5 metre yükseklikte olan Tuvalu,<br />
küresel ısınma nedeniyle tehdit altında. Eğer<br />
sıcaklık 1 derece daha yükselirse adanın sular<br />
altında kalma ihtimali var. Bu durum halkı<br />
Tuvalu’dan göç etmeye itiyor; yani Tuvalu<br />
önümüzdeki yıllarda daha da izole hale<br />
gelebilir.<br />
KADINLARA ÖZEL DEĞER<br />
VERILEN ADA:<br />
Marshall<br />
Adaları<br />
Marshall Adaları; Pasifik Okyanusu’nun<br />
kuzeyinde, Avustralya’nın kuzeydoğusunda,<br />
Hawaii ile Papua Yeni Gine’nin arasında yer alıyor.<br />
5 adadan, 31 ada grubundan ve 1.152 adacıktan<br />
oluşan Marshall Adaları, 181 kilometrekarelik bir<br />
yüzölçümüne sahip. Bu Pasifik cenneti dünyanın en<br />
güzel mercan kayalıklarına sahip olmasıyla, harika<br />
denizi ve beyaz kumsallarıyla, palmiye ağaçlarıyla<br />
dikkat çekiyor.<br />
Marshall Adaları’nın önemli özelliklerinden biri,<br />
anaerkil gelenekleri kısmen de olsa sürdürmesi.<br />
60.000 kişinin yaşadığı adalarda kadınlar büyük<br />
saygı görüyor ve çocuklara küçük yaşlardan<br />
itibaren kadınlara nezaket gösterilmesi gerektiği<br />
fikri aşılanıyor. Marshall Adaları’nın uzun yıllar<br />
Amerika’nın hâkimiyeti altında kaldığını ve<br />
yıllar önce Bikini Adası’nda nükleer testlerin<br />
gerçekleştirildiğini de not olarak eklemeliyiz.<br />
MASALSI BIR DIYAR:<br />
Lofoten Adaları<br />
Norveç’in kuzey ucundaki Lofoten Adaları, denizin<br />
altında ve üstünde yapılmış köprülerle birbirine<br />
bağlanan adalardan oluşuyor. Toplam yüzölçümü 1.227<br />
kilometrekare, nüfusu ise 28.000 civarında. Lofoten<br />
Adaları’ndaki dağlar dimdik inerek denizle buluşuyor,<br />
fiyortlara kurulmuş balıkçı köyleri ve kasabaları ise<br />
kırmızı ahşap evleriyle masalsı bir atmosfer sunuyor.<br />
Doğal olarak yaşamın deniz etrafında döndüğü<br />
takımadada, balıkçılık ve turizm ekonominin yükünü<br />
üstleniyor. Gulf stream (sıcak Kuzey Atlantik akıntısı)<br />
nedeniyle Norveç’in geneline göre burada daha ılıman bir<br />
iklim var.<br />
Kuzey Kutup Dairesi’nde yer alan Lofoten Adaları,<br />
fiziki güzelliklerinin yanı sıra iki önemli doğa olayına<br />
tanıklık edilebilecek yerleşimler. Bunlardan biri Kuzey<br />
Işıkları (Dünya’nın manyetik alanı ile Güneş’ten gelen<br />
yüklü parçacıkların etkileşimiyle oluşan ışıma), diğeri ise<br />
Beyaz Geceler. Lofoten Adaları’nda aralık ve ocak ayları<br />
arasında güneş hiç doğmuyor; böylelikle Kuzey Işıkları<br />
harika bir şekilde izlenebiliyor. Mayıs sonu ile temmuz<br />
ayları ortasında ise güneş hiç batmıyor ve Beyaz Geceler<br />
yaşanıyor.<br />
42 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 43
V<br />
KÜLTÜR SANAT<br />
1<br />
EN UZUN SÜREDE YAZILAN ROMAN:<br />
Yüzüklerin<br />
Efendisi<br />
Oxford Üniversitesi’nin dil ve edebiyat<br />
profesörlerinden John Ronald Reuel Tolkien<br />
tarafından 1954 yılında yazılan “Yüzüklerin<br />
Efendisi” serisi, yüzlerce sayfadan oluşan üç cilt<br />
kitaptan oluşuyor. Kitap, gençlik edebiyatı başlığı<br />
altında sunulsa da yetişkinlere de hitap ediyor;<br />
iktidar olmayı, savaşı, mücadeleyi, hırsı, ihaneti,<br />
dayanışmayı, fedakârlığı ve dostluğu konu alıyor.<br />
Bu nedenlerle de milyonlarca kişi tarafından<br />
yıllardır sevilip okunuyor. Yönetmen Peter Jackson<br />
tarafından yedi yıllık bir çalışma sonucunda ortaya<br />
çıkarılan üç serilik sinema filmiyle hayran kitlesini<br />
artırdığı da bir gerçek. Tolkien, bugüne kadar<br />
150 milyon adet satan bu seriyi, tam 16 yılda yazdı. Kitap bu<br />
özelliğiyle listemizdeki haklı yerini aldı.<br />
ÜNLÜ<br />
KITAP<br />
AZ BILINEN<br />
GERÇEK! 7Kitapların, özellikle romanların yarattığı dünyalar<br />
zengindir, çoğu kez büyülüdür ve ilham vericidir. Öte<br />
yandan bazıları öylesine ilginç ve az bilinen özelliklere<br />
sahiptir ki! Bu bilgileri sizler için bir araya getirdik.<br />
İpek Itır Can<br />
2<br />
1225 SAYFADAN OLUŞAN VE<br />
YEDI KEZ ELLE YAZILAN ROMAN:<br />
Savaş<br />
ve<br />
Barış<br />
Lev Tolstoy, hem her tür ayrımcılığı reddeden<br />
ve malını mülkünü halka dağıtan bir Rus asilzadesi<br />
hem de muhteşem bir yazardır. Bugün olduğu<br />
gibi yaşadığı dönemde de kıymeti bilindi, halkının<br />
yoğun sevgisiyle kucaklandı. En çok “Anna<br />
Karanina” romanıyla tanınsa da “Savaş ve Barış”<br />
da çok önemli eserlerinden biri olarak daima<br />
takdir gördü. İlk kez 1869’da yayınlanan “Savaş<br />
ve Barış” romanında 500 karaktere yer vermesiyle<br />
inanılması zor bir rekora imza attı. Bu epik roman,<br />
1225 sayfadan oluşuyordu ve Lev Tolstoy’un eşi<br />
Sofya Andeyevna Bers tarafından tam yedi kez elle<br />
yazılarak temize çekildi. Dev yazarın hayatını ve<br />
eşiyle ilişkisini anlatan “The Last Station” isimli 2009 yapımı<br />
filmde Sofya Andeyevna Bers’in bu çabasına özel vurgu yapıldı.<br />
Filmde başrolleri Christopher Plummer ve Helen Mirrer<br />
üstlenmişti.<br />
44 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 45
V<br />
KÜLTÜR SANAT<br />
3<br />
BIR CÜMLENIN NE KADAR UZUN<br />
OLABILECEĞINI ISPATLAYAN ROMAN:<br />
Sefiller<br />
İnanılmaz! Çok komik! Yanındayım!.. Artık<br />
emojiler iş başında. Cümleler kısaldı, aynı zaman<br />
gibi. Oysa durum geçmişte hiç de böyle değildi.<br />
Cümleler uzun uzun düşünülerek kurulurdu,<br />
kelimelerin her birinin ayrı anlamı, önemi vardı.<br />
Pek çok kişiye nostaljik gelse de bu bir değerdi.<br />
En değerlilerden biri de “Sefiller” romanında icra<br />
edildi. Böylelikle Fransız yazar Victor Hugo, ilginç<br />
yaşamıyla ve romanlarıyla olduğu gibi “bu ilginç<br />
değer” ile de bir kez daha eşsizleşti. En uzun<br />
cümleyle ilgili aktaracağımız bilgilerse şöyle: Victor<br />
Hugo’nun 1862’de yazdığı “Sefiller” romanının<br />
bir cümlesi 823 kelimeden oluşuyor ve üç sayfa<br />
boyunca devam ediyor. Eski mahkûm Jean Valjean’ın<br />
mücadelesinin anlatıldığı, yasa, merhamet, aile ve sevgi gibi<br />
olguların irdelendiği roman, film ve müzikal uyarlamalarıyla<br />
güncelliğini korumaya devam ediyor.<br />
5<br />
DÜNYANIN EN ÇOK SATILAN<br />
KLASIK ROMANI:<br />
İki Şehrin<br />
Hikâyesi<br />
1789 Fransız Devrimi’nin gölgesi altında<br />
Paris ve Londra eksenli bir hikâyenin anlatıldığı<br />
roman, tüm dünyada 200 milyon adet satılmasıyla<br />
listemizde haklı bir yer ediniyor. Victoria<br />
döneminin en iyi romancısı olarak nitelendirilen<br />
İngiliz yazar Charles Dickens, “İki Şehrin<br />
Hikâyesi” romanında suçsuz yere hapis yapan Dr.<br />
Manette’nin Fransız Charles Darnay’nin kızıyla<br />
yaptığı evliliği, Fransız Devrimi’nin etkilerini,<br />
umudu, hüznü anlatıyor. Charles Dickens’in<br />
“Yazdığım en iyi hikâye” olarak tanımladığı “İki<br />
Şehri Hikâyesi”, 1859 yılında yani devrimden 70<br />
yıl sonra gazetelerde tefrika halinde yayınlandı ve<br />
o günden bugüne güncelliğini korumayı başardı.<br />
6<br />
DÜNYANIN EN ÇOK SATILAN<br />
POLISIYE ROMANI:<br />
On Küçük<br />
Zenci<br />
İngiliz polisiye yazarı Agatha Christie’nin en<br />
çok ilgi gören, pek çok kez sinemaya aktarılan<br />
romanı “On Küçük Zenci”, bugüne kadar 100<br />
milyon adet satmasıyla kendi alanında bir rekora<br />
imza atmış bulunuyor. “On Küçük Zenci”nin<br />
böylesine çok ilgi görmesinin nedeni, çarpıcı<br />
konusunda ve bunun işleniş tarzında yatıyor.<br />
Bir adadaki kıstırılmışlık duygusu, her biri şu<br />
veya bu şekilde bir cinayet işlemiş on kişi ve bir<br />
cezalandırıcı. Üstelik “cezalandırıcı” rolünü kimin<br />
üstlendiği de belli değil. Bir dedektif yok, tek bir<br />
suç konusu yok; tam tersine bilinmezliğin hükmü<br />
söz konusu. İnanılmaz üretim yeteneği kadar<br />
ilginç yaşam öyküsüyle de ölümünün üzerinden uzun yıllar<br />
geçse de vazgeçilmezliğini her daim koruyan polisiyenin<br />
kraliçesi, sadece bu cümleleri değil pek çok övgüyü daha<br />
hak ediyor.<br />
4<br />
EN ÇOK YABANCI DILE<br />
ÇEVRILEN ROMAN:<br />
Küçük<br />
Prens<br />
Aynı Frida Kahlo gibi, Che Guevara gibi bir<br />
kültten söz edeceğiz size; Fransız yazar ve pilot<br />
Antoine de Saint-Exupery’den, ama aslında onun<br />
“Küçük Prens”inden. Kahramanın yaratıcının<br />
önüne geçtiği bir durum var burada çünkü.<br />
Antoine de Saint-Exupery, naifliği ve hayatı<br />
özümsemiş cümleleriyle büyük küçük pek çok<br />
kişinin vazgeçilmezi olan “Küçük Prens”i 1943<br />
yılında yazdı. Bundan bir yıl sonra II. Dünya<br />
Savaşı sırasında kullandığı uçak, Marsilya<br />
açıklarında düştü ve kendisinden bir daha haber<br />
alınamadı. Bir çocuk kitabı gibi sunulmuş olsa da<br />
aslında yetişkinler için yazılan “Küçük Prens” ise<br />
140 milyon adet sattı, 279 farklı dile ve lehçeye çevrilerek<br />
dünyanın en çok yabancı dile çevrilen romanı oldu. “Küçük<br />
Prens”in bu başarısı, tüm baskılarından oluşan bir sergiyle<br />
dünyayı dolaştı; sergi 2015 ve 2016 yıllarında İstanbul ve<br />
Ankara’da da “Küçük Prens” sevenleriyle buluştu.<br />
7<br />
SAYFALARI YANDIKÇA<br />
OKUNAN ROMAN:<br />
Fahrenheit<br />
451<br />
Totaliter rejimlere bir isyan niteliğindeki<br />
“Fahrenheit 451”i, kitaplara ve edebiyata ilgi<br />
duyan herkes okumuştur, en azından adını<br />
duymuştur. Ray Bradbury’nin 1953 yılında yazdığı<br />
bu distopik roman, kitapların okunmayı bırakın<br />
yakıldığı, bunun için itfaiyecilerin görevlendirildiği<br />
bir zamanda geçiyor. Kült bilimkurgu eserleri<br />
arasında yer alan roman, bambaşka bir<br />
formatta okurla buluşturulmasıyla listemize<br />
girmiş bulunuyor. Bu format, kitabın sayfaların<br />
yakılması suretiyle okunmasını içeriyor; kitapların<br />
yakıldığını anlatan bir dünya için ne kadar ironik<br />
bir yaklaşım, öyle değil mi? Avrupalı yayın şirket<br />
Super Terrain tarafından “yanmayan bir kitap” olarak<br />
tasarlanan “Fahrenheit 451”in sayfaları, ancak üzerlerine ısı<br />
uygulandığında okunur oluyor.<br />
46 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 47
V<br />
MEDİKAL TEKNOLOJİ<br />
Kanseri dört yıl önceden<br />
tespit eden kan testi geliştirildi<br />
Bilim insanları kanseri önceden tespit edebilmek için<br />
uzun yıllardır çalışıyor. Bu çabaya bir katkı Kaliforniya<br />
Üniversitesi’nden geldi. Biyomühendis Kun Zhang ve<br />
araştırmacı arkadaşları, “PanSeer” adını verdikleri bir<br />
kan testi geliştirdi ve bu testi kullanarak belirtiler<br />
ortaya çıkmadan dört yıl önce kanseri teşhis etmeyi<br />
başardı.<br />
Nature Communications dergisinde yayınlanan<br />
yazıya göre araştırmanın geçmişi 2007<br />
yılına dayanıyor. Araştırmacılar, o dönemde<br />
123.000’den fazla sağlıklı kişiden örnek aldı, 2017<br />
yılına kadar olan süreçte bu kişilerden 1.000’i<br />
kansere yakalandı. Bu kez de aynı sayıda sağlıklı<br />
kişiyle eşleştirilmiş, sonunda kanser geliştiren<br />
191 kişinin kan örnekleri incelendi.<br />
Akciğer, karaciğer, mide, yemek borusu ve<br />
kalın bağırsak olmak üzere en sık ortaya çıkan<br />
beş kanser türü için geliştirilen “PanSeer”;<br />
alınan kan örneğinden DNA’yı izole ediyor,<br />
kanser oluşumunun en yüksek olduğu 500 gen<br />
bölgesinde DNA metilasyonu (kimyasal değişimi)<br />
ölçümü yapıyor. Sonuç olarak da yüzde 90<br />
doğrulukla ve yüzde 5 yanlış pozitif oranıyla kanser<br />
yıllar öncesinden ortaya çıkarılıyor.<br />
Tabii ki bu testin herkes için ulaşılabilir olması<br />
için öncelikle farklı araştırmacılar tarafından da<br />
incelenmesi ve aynı sonuca ulaşılması durumunda klinik<br />
uygulamaya geçilmesi gerekiyor. Uzmanlar ayrıca testin<br />
kan plazmasında ölçülebilir sinyal üretmeyen ve çok hızlı<br />
gelişen kanserlerde etkin olamayacağını belirtiyor.<br />
Medikal<br />
teknoloji<br />
SINIR TANIMIYOR<br />
İmkânsızı imkânlı yapan, eşsiz gelişmelere ve<br />
buluşlara imza atan, devinimi hiç durmayan<br />
medikal teknoloji dünyasındaki yenilikler<br />
hem çok ilgi çekici hem de umut verici.<br />
İpek Itır Can<br />
8 dilde çeviri yapan ve yemek yemeye<br />
uygun iki koronavirüs maskesi üretildi<br />
Tüm dünyada yaşanmakta<br />
olan Covid-19, günlük yaşamımızı<br />
ve alışkanlıklarımızı değiştirirken<br />
teknolojik çözümleri de beraberinde<br />
getiriyor. Bunlar arasında en ilginç<br />
olanlardan biri Japonya’da ortaya<br />
çıktı: C-Mask mikrofonlu maske.<br />
Donut Robotics isimli bir teknoloji<br />
firması tarafından geliştirilen bu<br />
maske hem sosyal mesafeyi koruyor<br />
hem de Japonca’dan sekiz dile çeviri<br />
yapabiliyor.<br />
C-Mask’ın işleyişi şöyle: Maskenin<br />
kablosu cep telefonuna bağlanıyor,<br />
kullanan kişinin söylediklerini metne<br />
dönüştürüyor, sonra da bunları<br />
seslendiriyor. Bu şekilde maskeden<br />
dolayı konuşulanların anlaşılamaması<br />
ve iletişimin zorlaşması sorununa<br />
çözüm getiriliyor. Plastik ve silikon<br />
karışımından üretilen C-Mask’ın<br />
üzerinde delikler bulunuyor, bu<br />
nedenle normal maskenin üzerine<br />
takılması gerekiyor.<br />
İnovatif bir maske çözümü de<br />
İsrail’den geldi; uzaktan kumandalı<br />
yüz maskesi. Avtipus Patents<br />
and Inventions isimli şirket, bu<br />
ürünle restoranlarda yemek<br />
yerken maskenin çıkarılmamasını<br />
sağlıyor. Maskenin ağız bölümünde<br />
bir açıklık bulunuyor ve bu açıklık<br />
çatal maskeye ulaştığında mini bir<br />
kumandayla açılıyor. Ancak maskeyle<br />
sulu yemeklerin yenmesinin zor<br />
olduğu belirtiliyor.<br />
48 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 49
V<br />
MEDİKAL TEKNOLOJİ<br />
Daha uzun yaşam DNA tamiriyle<br />
mümkün olabilir mi?<br />
“Yaşlandıkça DNA’mızdaki bozulmalar artıyor, buna<br />
bağlı olarak da çeşitli hastalıklara maruz kalıyoruz.<br />
Bu durumda DNA tamirinin daha yoğun yapılması<br />
yaşlanmaya bağlı hastalıkların ortaya çıkışını azaltabilir<br />
ve dolayısıyla insanın yaşam süresini uzatabilir.”<br />
New York-Rochester Üniversitesi’ndeki<br />
araştırmacıların yola çıkış amaçları, bu cümlelerle<br />
özetlenebilir. Daha uzun ömürlü canlıların daha<br />
etkili DNA onarımı yapabileceği hipotezini ortaya<br />
atan araştırmacıların odak noktasında ise canlıların<br />
DNA’sındaki proteinleri organize eden ve enzimleri<br />
harekete geçiren yani onarımdan sorumlu olan Sirtuin 6<br />
(SIRT6) geni vardı.<br />
Bu genin etkinliğinin uzun yaşam süresine sahip<br />
canlılarda daha da geliştirilip geliştirilemeyeceğini<br />
araştırdılar. Yaşam süreleri 3 ila 32 yıl arasında olan 18<br />
farklı fare türünü incelediler. Daha uzun yaşam süresi<br />
olan fareler daha etkili DNA onarımına maruz kaldılar,<br />
çünkü onların SIRT6 genleri daha güçlüydü. Uzmanlar<br />
bu araştırmanın yaşlılığa bağlı hastalıkları ötelemek için<br />
kullanılabileceğini düşünüyor.<br />
Alzheimer ve kalp yetmezliği için<br />
yeni bir yöntem: Yapay nöronlar<br />
İnsanların daha uzun süre ve sağlıklı bir şekilde<br />
yaşaması için bilim insanları, teknolojiden her<br />
türlü desteği alarak çalışıyor. Bu kapsamda Bath<br />
Üniversitesi’nden bir ekip, beynimizdeki nöronlar gibi<br />
hareket edebilecek bir çip geliştirdi. Nöronlar, sinir<br />
sistemimizi oluşturan sinir hücreleri ve sinirsel uyarıları<br />
beyinden tüm vücudumuza elektriksel sinyaller olarak<br />
iletebilme yeteneğine sahipler bildiğiniz gibi. Bu çipin de<br />
bir nevi yapay nöron olduğunu söyleyebiliriz.<br />
Bu çığır açıcı buluşla, bugüne kadar “kara kutu” diye<br />
tabir edilen nöronlar biraz daha deşifre edilmiş; hafızayı<br />
ve nefes almayı kontrol eden hücreler bir anlamda taklit<br />
edilmiş oldu. Peki ne işe yarayacak bu yapay nöronlar?<br />
Beyne yerleştirilerek bozulan ya da ölen nöronların<br />
ve bu nedenle oluşan Alzheimer, kalp yetmezliği gibi<br />
hastalıkların tedavisinde kullanılabilecekler.<br />
Kaş<br />
Elmacık Kemiği<br />
Jawline<br />
Marionette<br />
Çizgileri<br />
Burun Köprüsü<br />
Nasolabial<br />
Kıvrımları<br />
Çene<br />
Akıl okuyan ve düşünceleri<br />
konuşmaya çeviren<br />
cihaz geliştirildi<br />
Amerika’daki Kaliforniya Üniversitesi’nden bir ekip,<br />
çeşitli sebeplerle konuşma yetisini kaybeden hastalar<br />
için çok heyecan verici bir keşifte bulundu: Akıl okuyan<br />
ve düşünceleri konuşmaya çeviren bir cihaz. Beynin<br />
konuşmayı sağlayan bölümüne yerleştirilen cihaz,<br />
buradaki elektrik sinyallerini algılıyor. Bilgisayarda ise<br />
ağzın şekline ve seslerine odaklanılıyor, sanal ses aygıtı<br />
aracılığıyla düşünceler cümlelere çevriliyor. Daha önce<br />
benzer çalışmalar yapılmış olsa da ağzın şekline ve<br />
seslerine odaklanmak bir ilk ve sonuçları da daha başarılı.<br />
Ancak cihazın henüz mükemmel bir seviyeye<br />
ulaşmış olmadığını da belirtmeliyiz; konuşmalar çok net<br />
duyulmuyor ve ancak yüzde 70’i anlaşılabilir durumda.<br />
Bununla birlikte cihazın konuşma kaybına neden olan<br />
Parkinson, gırtlak kanseri, motor nöron gibi hastalıklarda<br />
işi yarayacağı düşünülüyor.<br />
2 yıla varan kalıcılık özelliği ile<br />
GENÇLİĞİ CİLDİNİZE HAPSEDİN!<br />
50 OCAK <strong>2021</strong>