22.09.2021 Views

Voyant (Ocak 2021) internet (1)

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

VOYANT<strong>Ocak</strong><strong>2021</strong><br />

YIL: 1 SAYI: 1<br />

DR. ÖZGE BANU ÖZTÜRK<br />

“Mezoterapi<br />

muhteşem<br />

bir yöntem”<br />

DR. NÜKET EROĞLU<br />

“Kadınlar<br />

tek taş değil<br />

Crystalys<br />

isteyecek”<br />

OP. DR. ALTUĞHAN<br />

CAHİT VURAL<br />

Estetikte<br />

doğru bilinen<br />

yanlışlar<br />

Sevgililer<br />

Günü’nde<br />

ÇIFT ESTETIĞINE<br />

evet<br />

deyin!<br />

Kolajenler<br />

ve etkileri<br />

Çalışan kadının<br />

daha iyi<br />

görünmesinin<br />

sırları<br />

Yeni bir yıl<br />

Yeni bir sen!


GENÇLİK SERUMU<br />

MONA<br />

LİSA<br />

Su bazlı yapı<br />

Çift moleküllü Hyaluronic Asit<br />

Organik kök hücre<br />

Resveratrol<br />

15+ SPF<br />

Argan yağı<br />

2 OCAK <strong>2021</strong><br />

Tüm cilt tiplerine uygundur<br />

Dolgu etkisi ve hidrasyon<br />

Ellastin ve kollajen artışını destekler<br />

Yaşlılık belirtilerinin azalmasına yardımcı olur<br />

Güneş hasarlarına karşı korur<br />

Gözeneklerin küçülmesine yardımcı olur<br />

monalisaserum monalisaserum monalisaserum<br />

VOYANT<br />

İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü<br />

Unico Dijital İletişim Ltd. Şti. adına<br />

Meryem Bilici<br />

Danışma Kurulu<br />

Op. Dr. Altuğhan Cahit Vural<br />

(Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı)<br />

Dr. Banu Özge Öztürk<br />

(Dermatolog)<br />

Dr. Deniz Koral<br />

(Dermatolog)<br />

Op. Dr. Murat Türegün<br />

(Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı)<br />

Dr. Seran Göçer<br />

(Medikal Estetik Uzmanı)<br />

Dr. Yasemin Savaş<br />

(Medikal Estetik Uzmanı)<br />

Vedat Günyol Cd.<br />

Defne Sk. No: 1<br />

Flora Rezidans Kat: 1 D. 109<br />

Ataşehir 34750 İstanbul<br />

T +90 216 255 5336<br />

Reklam ve iletişim<br />

info@unicodijital.com.tr<br />

Yapım<br />

Narrator Ajans<br />

Yayın Yönetmeni<br />

Dilek Girgin<br />

dilek@narratorajans.com<br />

Görsel Yönetmen<br />

Engin Perol<br />

Editör<br />

İpek Itır Can<br />

Melek Yazıcı<br />

Acıbadem Mh. Betül Sk.<br />

Basın Sitesi G/18<br />

Kadıköy-İstanbul<br />

T +90 216 340 0307<br />

www.narratorajans.com<br />

Baskı<br />

Erk Ofset<br />

Maltepe Mh. Litros Yolu Sk.<br />

A No: 2 -4A İç Kapı No: 412<br />

Zeytinburnu-İstanbul<br />

Tel: +90 532 227 9764<br />

Baskı Yeri ve Tarihi<br />

İstanbul, <strong>Ocak</strong> <strong>2021</strong><br />

Yerel süreli yayındır.<br />

Üç ayda bir yayınlanır.<br />

8.000 adet basılıp dağıtılmıştır.<br />

Ücretsizdir.<br />

<strong>Voyant</strong><br />

olarak<br />

medikal estetiği<br />

odak noktasını almak,<br />

bu konudaki en iyi<br />

uygulamaları aktarmak,<br />

iyi hissetmek isteyenlerin<br />

yanında olmak, onlara<br />

bir nevi kılavuzluk<br />

yapmak için yola<br />

çıktık.<br />

EditörV<br />

VOYANT<br />

ile iyi hisset,<br />

iyi yaşa!<br />

Milyonlarca zincirden oluşan,<br />

süregiden bir halkanın parçasıyız ama<br />

çoğu zaman bunu anlamlandırmakta<br />

zorlanıyoruz. Çok normal bir durum tabii<br />

ki, zaten anlamlandırmayı başarabilseydik<br />

yaşadığımız dünya için müthiş bir keşif<br />

de yapmış olurduk. Çok bilinmezli bir<br />

denklem içinde ilerlerken inanılmaz<br />

bir hızla gelişen teknolojinin, sağlık<br />

sektöründeki yeniliklerin, yaşamın<br />

değişen algoritmaların farkında olmaya<br />

ve aynı zamanda onlara uyum sağlamaya<br />

çalışıyoruz. Biliyoruz ki insan ömrü uzadı<br />

ve biliyoruz ki çoğumuz için bu uzayan<br />

ömre uyum sağlamak, daha iyi hissetmek<br />

ve daha iyi görünmek önemli, hem de çok önemli.<br />

Bu noktada yardımımıza medikal estetik teknolojileri koşuyor; bizleri<br />

yaşlanmayan ruhumuza uyumlandırmaya çalışıyor, sadece cildimizi<br />

gençleştirmekle kalmayıp genel olarak yaşlanmayı geciktirici tedaviler<br />

sunuyor, bir anlamda vücudumuzun fiziksel dengesini yeniden inşa<br />

ediyor. Yaşlanmayı geciktirmenin yanı sıra var olan veya hastalık/kaza<br />

gibi nedenlerle oluşan estetik sorunlarımızı gidererek daha mutlu<br />

olmamızı sağlıyor.<br />

Biz de <strong>Voyant</strong> olarak medikal estetiği odak noktasını almak,<br />

bu konudaki en iyi uygulamaları aktarmak, iyi hissetmek<br />

isteyenlerin yanında olmak, onlara bir nevi kılavuzluk yapmak<br />

için yola çıktık. Bu ilk sayımızda olduğu gibi yolculuğumuzun<br />

her aşamasında yanımızda medikal estetik uzmanları, plastik<br />

cerrahlar ve dermatologlar olacak. Danışmanlıklarıyla olduğu<br />

gibi verdikleri röportajlar ve yazdıkları makalelerle de yolumuzu<br />

aydınlatacaklar.<br />

Umuyorum ki güzellik dolu bu buluşmamız bize olduğu kadar<br />

sizlere de keyif verir.<br />

Yepyeni güzelliklerde buluşmak üzere…<br />

Dilek Girgin<br />

OCAK <strong>2021</strong><br />

3


İÇİNDEKİLER<br />

28 ESTETİK ÇÖZÜMLER<br />

Yüz serumları<br />

hakkında 9 bilgi<br />

Daha genç, canlı, ışıltılı, pürüzsüz<br />

ve bakımlı bir cilt için yüz serumları<br />

vazgeçilmezimiz. Peki onları ne kadar iyi<br />

tanıyoruz?<br />

V6 İLK BAKIŞ<br />

Medikal estetik uygulamaları<br />

dünyasına kısa bir bakış<br />

Collagen Lift Paris’ten yepyeni bir kolajen:<br />

Luminous Gold; yenilikçi selülit tedavisi:<br />

Emtone; forma sokan özel lipolitik:<br />

Michelangelo; ışıltılı ve sıkı bir cilt için<br />

Naturalift; Oenigma Botoks Kremi ile daha<br />

genç bir cilt; bölgesel yağ eritmede devrim:<br />

sıcak lipoliz; Growth Factor Serum ile 6 yaş<br />

daha genç bir cilt.<br />

10 ZOOM<br />

Yıldızların sağlık ve güzellik<br />

tercihi: Deep Care<br />

Derin bir hücre ve doku yenileme yöntemi<br />

olan Deep Care ile vücudunuza yeni bir<br />

hayat verebilirsiniz. Detayları Plastik,<br />

Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı<br />

Prof. Dr. Reha Yavuzer’den öğrendik.<br />

14 RÖPORTAJ<br />

“Kadınlar tek taş değil<br />

Crystalys isteyecek”<br />

Kemiklerde, kaslarda, ciltte ve<br />

tendonlarda bulunan kolajenin sentezi<br />

30 yaşından itibaren her yıl azalıyor.<br />

İşte Crystalys Dolgu’nun önemi tam<br />

da bu noktada ortaya çıkıyor. Çünkü<br />

Crystalys, içeriğindeki kalsiyum<br />

hydroxipatite ile kolajenimizi uyarıyor.<br />

Medikal Estetik Uzmanı Dr. Nüket<br />

Eroğlu, daha genç, sıkı, dayanıklı,<br />

canlı bir cilt yaratan ve etkisi 10 yıla<br />

kadar süren Crystalys ile ilgili olarak,<br />

“Kadınlar belli bir yaştan sonra tek<br />

taş kristali değil kalsiyum kristali olan<br />

Crystalys’i isteyecek, çünkü kolajeninin<br />

uyarılması konusu öne çıkacak” diyor.<br />

12 İPUCU<br />

Kate Winslet’ın<br />

güzellik sırları<br />

İngiliz oyuncu Kate<br />

Winslet’ın dupduru<br />

cildinin ve büyüleyici<br />

güzelliğinin sırrı<br />

doğallıkta saklı. Yüz<br />

bakımında derin hücre<br />

yenilenmesi sağlayan<br />

yöntemleri tercih eden<br />

Kate Winslet’a göre su,<br />

uyku ve açık havanın da<br />

“taze” görünümündeki<br />

etkisi büyük.<br />

18 KAPAK KONUSU<br />

Yeni bir yıl yeni bir sen!<br />

Siz çok güzelsiniz ama sürekli bir gelişim<br />

içinde olan estetik sektörü daha güzel<br />

olmanız ve daha genç görünmeniz için<br />

hep yanınızda. Şimdiye kadar estetik<br />

uygulamalardan uzak durduysanız “bu yıl”<br />

başlamak için iyi bir zaman olabilir. Hem<br />

çabucak uygulanan hem de etkisi yüksek<br />

olan önerilerimize göz atmaya ne dersiniz?<br />

22 RÖPORTAJ<br />

Estetikte doğru<br />

bilinen yanlışlar<br />

Botoksun mimikleri yok ettiğinden<br />

dolgunun yüzü şişirdiğine, meme protezinin<br />

tümörlerin algılanmasını engellediğinden<br />

liposuction’ın zayıflattığına kadar estetikle<br />

ilgili doğru bilinen yanlışları Estetik, Plastik<br />

ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr.<br />

Altuğhan Cahit Vural ile konuştuk.<br />

26 TREND<br />

Sevgililer Günü’nde<br />

çift estetiğine<br />

evet deyin!”<br />

30 RÖPORTAJ<br />

“Mezoterapi<br />

muhteşem bir yöntem”<br />

Dermatoloji Uzmanı Dr. Özge<br />

Banu Öztürk, “Mezoterapi, cildi<br />

tedavi etmek için yapmamız<br />

gereken ilk uygulamadır. Bir<br />

kişiyi gençleştirmek ve daha<br />

sağlıklı bir cilde kavuşturmak<br />

istiyorsak orta deriye vitamin<br />

ve mineral vermeli, suyla<br />

nemlendirmeli, hyalüronik<br />

asit desteği sağlamalıyız”<br />

açıklamasında bulunuyor.<br />

34 MAKALE<br />

Kolajenler ve etkileri<br />

Medikal Estetik Uzmanı Dr. Seran Göçer,<br />

<strong>Voyant</strong> için hazırladığı makalede kolajenler<br />

ve etkilerini yazdı. Göçer, gıda takviyesi<br />

olan kolajenlerin seçimi yapılırken dikkatli<br />

olunması gerektiğini belirtti.<br />

36 MAKALE<br />

Çalışan kadının daha<br />

iyi görünmesinin sırları<br />

Kariyerinde başarı gösteren bir kadının<br />

iyi görünme açısından da başarılı olması<br />

bekleniyor. Konuyla ilgili önerileri Medikal<br />

Estetik Uzmanı Dr. Hilal Koral kaleme aldı.<br />

38 PSİKOLOJİ<br />

Günümüzün en sorunlu<br />

ilişki trendleri<br />

Yeni nesil ilişki modellerinden bazıları<br />

sorunlu mu sorunlu. Bunlar arasında “love<br />

bombing, ghosting ve gaslighting” bir<br />

adım öne çıkıyor. Taraflardan birinde derin<br />

mutsuzluklara sebep olabilen bu üç ilişki<br />

trendini Psikiyatr Burak Toprak yazdı.<br />

Sevgililer Günü’nde birlikte botoks,<br />

dolgu, mezoterapi, liposuction, fibroblast<br />

yaptırmak mı? Kulağınıza biraz yabancı<br />

gelmiş olabilir. Oysa sevgiyi olduğu kadar<br />

son dönemde trend olan böyle bir deneyimi<br />

paylaşmak da harika olmaz mı sizce?<br />

40 GEZİ<br />

Ufacık tefecik<br />

içi dolu mutluluk<br />

Kendileri küçük özellikleri büyük ülkeler ve<br />

şehirlerde kısa bir yolculuğa ne dersiniz?<br />

Kocaman dünyamızın minik güzelliklerini<br />

seyre dalmak için koltuğunuza şöyle bir<br />

yaslanın lütfen!<br />

44 KÜLTÜR SANAT<br />

7 ünlü kitap<br />

7 az bilinen gerçek!<br />

Kitapların, özellikle romanların yarattığı<br />

dünyalar zengindir, çoğu kez büyülüdür ve<br />

ilham vericidir. Öte yandan bazıları öylesine<br />

ilginç ve az bilinen özelliklere sahiptir ki! Bu<br />

bilgileri sizler için bir araya getirdik.<br />

48 MEDİKAL TEKNOLOJİ<br />

Medikal teknoloji<br />

sınır tanımıyor<br />

İmkânsızı imkânlı yapan, eşsiz gelişmelere<br />

ve buluşlara imza atan, devinimi hiç<br />

durmayan medikal teknoloji dünyasındaki<br />

yenilikler hem çok ilgi çekici hem de umut<br />

verici.<br />

4 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 5


V<br />

İLK BAKIŞ<br />

YENILIKÇI<br />

selülit<br />

tedavisi<br />

Her 10 kadından 8’inde görülen<br />

selülitle mücadelede artık çok etkili,<br />

yenilikçi ve bütüncül bir tedavi<br />

yöntemi var: Emtone. FDA onaylı<br />

Emtone, dünyada ilk kez monopolar<br />

(tek kutuplu) radyo frekansı ve şok<br />

dalgası enerjisini kombine ediyor.<br />

Uzun süren araştırmalar<br />

sonucunda geliştirilen ve ciltteki<br />

portakal kabuğu görünümünü ilk<br />

seanstan itibaren gideren Emtone’un<br />

en belirgin özelliği selülite neden<br />

olan tüm faktörlere aynı anda etki<br />

edebilmesi. Emtone; genişlemiş yağ<br />

odacıkları, hasar görmüş kolajen<br />

lifleri, ciltteki elastikiyet kaybı,<br />

bozulan kan dolaşımı ve biriken<br />

metabolik atıklarla oluşan selülit<br />

problemine doğrudan etki ediyor.<br />

Doku Medical’in yenilikçi selülit<br />

tedavisi olan Emtone, odaklı basınç<br />

enerjisiyle bozulan kan dolaşımını<br />

düzenliyor ve selülite neden olan<br />

metabolik atıkların sistemden<br />

atılmasını sağlıyor. Radyo frekans<br />

enerjisiyle de hasar görmüş kolajen<br />

liflerini onarıyor. Böylelikle hem cilt<br />

kalitesini hem de cildin elastikiyetini<br />

artırıyor.<br />

FDA<br />

(Amerika<br />

Gıda ve İlaç<br />

Dairesi) onaylı<br />

“EMTONE”<br />

Türkiye’de!<br />

IŞILTILI VE<br />

SIKI BIR CILT IÇIN<br />

Naturalift<br />

Türkiye’nin ilk ve tek likit (içilebilir)<br />

morina balığı kolajeni olan Naturalift, cilt<br />

nemini artırıyor, cilt elastikiyetini ve sıkılığını<br />

destekliyor, ince çizgi ve kırışıklıkların<br />

azalmasına yardımcı oluyor. Naturalift, vücudun<br />

artan kolajen eksikliğini yerine koymayı<br />

hedefleyip vücudun kendi kolajen üretimini<br />

destekliyor. Saç ve tırnakların da sağlıklı<br />

görünüme kavuşmasına yardımcı olurken<br />

eklemler, kas ve iskelet sistemi üzerinde de<br />

olumlu etkiler yaratıyor. İçeriğinde ayrıca ideal<br />

oranda mango ekstresi, koenzim Q10, C vitamini,<br />

hyalüronik asit, E vitamini, çinko ve bakır yer<br />

alıyor.<br />

Her sabah aç olarak bir bardak Naturalift<br />

tüketimi, antiaging etkiyle kırışıklıkları ve ince<br />

çizgileri azaltmaya yardımcı olurken ışıltılı ve sıkı<br />

bir cilt görünümünü teşvik ediyor. Antiglikasyon<br />

etkisiyle yaşlanma karşıtı özelliğe, antioksidan<br />

etkisiyle hücre içi-dışı hasarları önlemeye destek<br />

veriyor.<br />

Oenigma<br />

BOTOKS KREMI<br />

ile daha genç bir cilt<br />

İnce ve derin çizgiler 20’li yaşlardan<br />

itibaren yüzümüze yerleşmeye başlıyor.<br />

Özellikle enjeksiyon işlemlerinden<br />

çekinenler tarafından sıklıkla tercih edilen<br />

Oenigma Botoks Kremi ise tam bu noktada<br />

devreye girerek özellikle göz çevresi ve<br />

dudak kenarlarındaki ince ve derin çizgileri<br />

yok ediyor, kırışıklık ve mimik çizgilerinin<br />

cilt yüzeyine yerleşmesini engelliyor.<br />

İçeriğindeki %100 doğal özlerle mimik<br />

kaybı dahil herhangi bir yan etki olmaksızın<br />

tüm cilt tiplerinde hem kadınlar hem de<br />

erkekler tarafından güvenle kullanılabiliyor.<br />

Sabah ve akşam olmak üzere günde iki<br />

kez uygulanması tavsiye edilen ve etkisi<br />

8-10 saat süren Oenigma Botoks Kremi,<br />

içeriğindeki etken maddelerle yaşlılık<br />

etkilerinin tersine çevrilmesine yardımcı<br />

oluyor. Ürün ayrıca karanlık noktaların<br />

aydınlanmasını, ciltteki eşitsizliklerin<br />

düzeltilmesini ve pürüzsüz bir görünüm<br />

elde edilmesini sağlıyor.<br />

Oenigma Botoks Kremi’nin içeriği<br />

patentli “oenante” bitki özünden<br />

elde ediliyor. Bu bitki özü sadece<br />

Oenigma Botoks Kremi’nin içeriğinde<br />

kullanılabiliyor. Cilde enjeksiyonlu<br />

işlemlere gerek kalmadan<br />

uygulanıyor ve uygulandığı andan<br />

itibaren etkisini gösteriyor.<br />

6 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 7


V<br />

İLK BAKIŞ<br />

Growth Factor Serum ile<br />

6 YAŞ DAHA GENÇ BIR CILT<br />

Cilt sağlığı ürünleri markası ZO Skin Health,<br />

hafif ve orta yoğun yaşlılık belirtileri için yepyeni<br />

bir serum üretti.<br />

Yüz, boyun ve dekolte bölgesine uygulanan<br />

Growth Factor Serum, antiaging özelliğiyle ciltte<br />

yaşlanmayı önleme ve düzeltme işlevi görüyor.<br />

Etkisi klinik olarak kanıtlanan Growth<br />

Factor Serum, 12 hafta düzenli kullanıldığında<br />

cilt görünümünde 6,44 yıl gerileme sağlıyor.<br />

İçeriğindeki bitkisel büyüme faktörleri, ZPRO,<br />

dipeptit diaminobutyryl benzilamit diasetat,<br />

beta-glukan ve Çin melekotu kökü ekstresi<br />

sayesinde cilt nemleniyor ve bariyer etkisi<br />

güçleniyor.<br />

Kolajen ve hyalüronik asit üretimi artarken<br />

yaşlılık belirtilerinin oluşumu önleniyor,<br />

ifade çizgilerinin görünümü azalıyor ve cilt<br />

elastikiyetini geri kazanıyor.<br />

Yeni sıcak lipoliz yöntemi,<br />

bölgesel yağ eritmede sunduğu<br />

etkin sonuçlarla bir devrim<br />

niteliği taşıyor. Bu yöntemle<br />

sadece 25 dakikada ameliyatsız<br />

ve ağrısız bir şekilde bölgesel<br />

yağlanmalardan kurtulmak mümkün.<br />

Dermatolog Prof. Dr. Erol Koç’un<br />

verdiği bilgilere göre, cilt gevşekliği<br />

gibi problemlerin giderilmesinde<br />

etkin olarak kullanılan sıcak lipolizle<br />

basen, karın ve bel bölgelerinde,<br />

ayrıca yüz bölgesi, gıdı, çene altı<br />

gibi cilt gevşekliği olan bölgelerde<br />

etkin sonuç alınıyor, bunun yanı sıra<br />

kol-bacak içleri, uyluk içi, diz içi,<br />

Bölgesel yağ<br />

eritmede devrim<br />

ayak bileği ve bacak bölgesine de<br />

uygulama yapılıyor.<br />

Sıcak lipoliz, cilt yüzeyini<br />

soğutup cilt altına ısı vererek<br />

yağ yakımı sağlıyor. Oluşan ısı,<br />

cilt altında herhangi bir yan etki<br />

oluşturmuyor. Yağ hücreleri ısı<br />

enerjisiyle kendiliğinden yok oluyor<br />

ve mevcut metabolizma kademeli<br />

olarak inceliyor. Diyet ve egzersize<br />

rağmen kilo veremeyenler, inatçı<br />

yağlara sahip olanlar, cerrahi<br />

müdahalelerden uzak durmak<br />

isteyenler için ideal bir yöntem<br />

olan sıcak lipoliz, tüm vücut ve cilt<br />

tiplerinde kullanılabiliyor.<br />

FORMA SOKAN<br />

ÖZEL LIPOLITIK:<br />

Michelangelo<br />

Özel geliştirilmiş bir kokteyl<br />

ve lipolitik (yağ parçalayıcı)<br />

olan Michelangelo, diyet ve<br />

egzersizle yok edilemeyen<br />

selülit ve yağ fazlalıklarının<br />

giderilmesine yardımcı<br />

oluyor. Forma sokma özelliği<br />

optimum seviyede olan ürün,<br />

fosfatidilkolin + deoksikolik<br />

ve beş farklı aktif maddeye yer<br />

veren, ayrıca ağrı kesici olarak<br />

Nac bulunan tek kimyasal<br />

lipoliz olarak dikkat çekiyor.<br />

Kimyasal lipoliz ağrılı<br />

ve yangılı bir işlem olsa da<br />

Michelangelo’nun içeriğinde<br />

bulunan Nac, dokuyu<br />

rahatlatıyor ve yanma hissinin<br />

oluşmasını engelliyor. Lipolitik<br />

asit ise ürünün dokuya<br />

kolaylıkla uygulanmasını<br />

sağlıyor.<br />

İçeriğindeki<br />

etken maddeler<br />

maksimum<br />

düzeyde olan<br />

Michelangelo,<br />

bu özelliğiyle<br />

uygulanan bölgede<br />

minimum işlemle<br />

daha etkili sonuçlar<br />

alınmasını sağlıyor.<br />

COLLAGEN LIFT PARIS’TEN<br />

YEPYENI BIR KOLAJEN:<br />

Luminous Gold<br />

Amazon’un vahşi yağmur ormanlarında yetişen ve<br />

yüzyıllardır şifa amaçlı kullanılan altın eğrelti otu, yüksek<br />

antioksidan ve iltihap giderici özelliğiyle cilt ve beden<br />

üzerinde pek çok olumlu etkiye sahip. Altın eğrelti otu,<br />

güneşin zararlı ışınlarının ciltte yarattığı hasarı ve buna<br />

bağlı yaşlanma etkisini azaltıyor, reaktif oksijen türü serbest<br />

radikal hasarına karşı cilt dokusunu koruyor.<br />

Collagen Lift Paris’in çığır açacak yeni ürünü Luminous<br />

Gold, altın eğrelti otu içeriğiyle ciltte anti aging etkisi<br />

yaratıyor, yanı sıra kırışıklık, elastikiyet kaybı, saç ve tırnak<br />

şikayetlerinde de etki gösteriyor. Lekeli, güneş hasarlı,<br />

donuk ve solgun görünüme sahip cilt tipleri için de ideal<br />

olan ürün her yaş grubu için uygun.<br />

Sıvı formuyla yüksek emilime sahip Luminous Gold;<br />

kolajen, C vitamini, glutatyon, Akdeniz yosunu ve hyalüronik<br />

asit ile cildin pek çok ihtiyacını tamamlamayı hedefliyor.<br />

Michelangelo’nun içeriğinde neler var?<br />

Fosfatidilkolin + deoksikolik asit (güçlü yağ eritici)<br />

Carnitin (micro sirkülasyon artışı)<br />

Cafein (micro sirkülasyon artışı)<br />

Nac (sodyum asetilsistein) antienflamatuar<br />

8 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 9


V ZOOM<br />

YILDIZLARIN<br />

sağlık<br />

ve güzellik tercihi:<br />

Deep Care<br />

Derin bir hücre ve doku yenileme yöntemi olan Deep Care ile vücudunuza<br />

yeni bir hayat verebilirsiniz. Detayları Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik<br />

Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Reha Yavuzer’den öğrendik.<br />

Radyofrekans konusunda dünyanın<br />

önde gelen kuruluşlarından olan, estetik<br />

ve fizyoterapi alanında yenilikçi çözümler<br />

üreten INDIBA (Investigacion Division<br />

Barcelona), yeni proionik radyofrekans<br />

sistemiyle doğal güzellik arayanlar için özel<br />

bir cihaz üretti.<br />

Gerek etkisi gerekse çalışma<br />

prensiplerindeki farklılıklarla dikkat<br />

çeken FDA onaylı Deep Care, 448 kHh-<br />

0,48 mhz frekanslık sistemiyle dokulara<br />

zarar vermeden hücre zarını tedavi<br />

ediyor. Böylece daha hızlı ve derin doku<br />

yenilenmesi sağlayarak gençleşmenin önünü<br />

açıyor.<br />

Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik<br />

Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Reha Yavuzer’den<br />

aldığımız bilgiler ışığında yöntemin<br />

özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:<br />

Hücre zarında iyileştirici etki sağlıyor:<br />

Hücre fonksiyonlarını düzenlemede 448<br />

khz frekansı bilimsel çalışmalarda kendine<br />

özgü özellikler gösteriyor. Cilde yönelik<br />

tedavilerde en önemli konu dokularda hasar<br />

meydana getirmeden iyileşmeyi başlatmak<br />

ve sağlamaktı. Deep Care, yeni proionik<br />

radyofrekans sistemiyle bu tedavilerde<br />

doğru dengeyi tutturmayı başarmış<br />

durumda.<br />

Hücre fizyolojisini koruması, dolaşımı<br />

iyileştirmesi, ödemi ve morarmayı<br />

gidermesi, kök hücre çoğalmasını uyarması<br />

cihazın etkili sonuçlar vermesini sağlıyor.<br />

Hem sağlıkta hem güzellikte<br />

kullanılıyor: Deep Care, deri sıkılaştırmada,<br />

antiaging ve kırışıklık karşıtı işlemlerde,<br />

yüz ve vücut zayıflatmada, yüz ve vücut<br />

kaldırmada, selülit gidermede, kas-iskelet<br />

sistemi yaralanmalarında, dokunun ameliyat<br />

öncesi hazırlığında ve ameliyat sonrası yaradoku<br />

iyileşmesinde kullanılabiliyor.<br />

Biyolojik tepkileri tetikliyor: Proionik<br />

radyofrekans, vücutta belirli alanlarda<br />

güvenli ve kademeli olarak sıcaklığı<br />

artırıyor. İyonların hücre zarı boyunca<br />

doğru hareketini sağlayan belirli bir<br />

frekansta çalışıyor.<br />

Vücutta yağ azaltma, doku ve hücre<br />

yenilemeye yol açan biyolojik tepkileri<br />

tetikliyor. Isıyla etkileşim sağlanması sonrası<br />

damar genişliyor ve kan dolaşımı artıyor.<br />

Hücre zarındaki kanalların açılmasıyla<br />

iyon dengesi düzenleniyor ve böylece hücre<br />

zarında iyileşme oluyor.<br />

ONLAR TERCİHLERİNİ DEEP CARE’DEN YANA KULLANIYOR<br />

Deep Care yöntemini tercih edenler arasında İngiliz oyuncu Kate Winslet, İspanyol oyuncu ve sunucu Elsa Anka, İspanyol tenisçi Rafael<br />

Nadal Parera ve Brezilyalı futbolcu Neymar da Silva Santos Junior gibi ünlü isimler bulunuyor.<br />

Kate Winslet Elsa Anka Rafael Nadal Parera Neymar da Silva Santos Junior<br />

10 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 11


V İPUCU<br />

KATE<br />

WINSLET’IN<br />

güzellik<br />

sırları<br />

İngiliz oyuncu Kate Winslet’ın dupduru cildinin ve<br />

büyüleyici güzelliğinin sırrı doğallıkta saklı.<br />

Yüz bakımında derin hücre yenilenmesi sağlayan yöntemleri<br />

tercih eden Kate Winslet’a göre su, uyku ve açık havanın da<br />

“taze” görünümündeki etkisi büyük.<br />

Kate Winslet, 1997 yapımı “Titanik”<br />

filmiyle ilk zirvesine ulaşan oyunculuk<br />

kariyerini birbirinden önemli filmlerle,<br />

Oscar ve Altın Küre dahil sayısız<br />

ödülle süsledi. Kalıpları yıkan dupduru<br />

güzelliği ise geçmişte olduğu gibi<br />

bugün de büyüleyici.<br />

Üç çocuk annesi olan 45 yaşındaki<br />

Kate Winslet, yüz bakımına önem<br />

veriyor, doğallığı ve sade dokunuşları<br />

seviyor: “Yüzüm mesleğimin bir aracı.<br />

Bu yüzden ona iyi bakmalı ve onunla<br />

gurur duymalıyım.”<br />

İngiliz oyuncu, yüz bakımında hızlı<br />

ve derin hücre yenilenmesi sağlayan<br />

Deep Care yöntemini kullanıyor.<br />

Ödül törenlerindeki “kırmızı halı” gibi<br />

etkinliklerinden önceyse INDIBA’nın<br />

Deep Beauty yaşlanma karşıtı yüz<br />

bakımını uygulamayı tercih ediyor.<br />

Bir başka tercihi ise 2007’den bu<br />

yana marka yüzü olduğu Lancome’un<br />

yüz maskesi. Ayrıca kendisini birkaç<br />

günlük bakıma alıyor. Tuzdan ve<br />

alkolden uzak durmaya çalışıyor. “En<br />

iyi tavsiyem su, su, su. Vücudunuzu<br />

nemli tutun, cildiniz de buna<br />

uyacaktır.”<br />

Günlük yaşamı da sadelikle bezeli.<br />

Çoğu zaman saçını ve makyajını<br />

kendi yapıyor. İyi bir makyajın sırrını<br />

“doğru makyaj fırçası seçimi” olarak<br />

açıklıyor. Hem yüzünüze ne kadar<br />

makyaj uygulayacağınızı belirlemeniz<br />

hem de makyajınızı detaylı bir şekilde<br />

tamamlamanız açısından doğru fırça<br />

seçimini önemli buluyor.<br />

Doğal görünüm sağlayan bir<br />

fondöten, allık ve rimel yeterli<br />

ona göre, biraz da dudak kremi.<br />

Kirpiklerini ise her zaman kıvırıyor.<br />

Bütün bunlara rağmen özel durumlar<br />

hariç pek makyaj yapmıyor: “Uykunun<br />

ve sağlığın ‘taze’ görünmede büyük<br />

bir rol oynadığını söylemeliyim. Aşırı<br />

yorgun ve stresliysem hiçbir makyaj<br />

ve saç bunun yüzümdeki etkisini<br />

gizleyemez.”<br />

Sabahları smoothie içiyor; hızlı,<br />

kolay ve sağlıklı. Gün içinde bol bol<br />

yeşil meyvelerin suyunu tüketiyor.<br />

Kendisi vejetaryen, eşi Ned Rocknroll<br />

ise vegan. Bu nedenle buzdolapları her<br />

zaman ıspanak, lahana ve salatalıkla<br />

dolu. Haftada birkaç gün yoga dersi<br />

alıyor, biraz da kardiyo yapıyor. Açık<br />

havada olmak vazgeçilmezi: “Olabildiği<br />

kadar çok dışarı çıkın. Ben köpeğimle<br />

yürüyüşe çıkmayı çok seviyorum,<br />

egzersiz de yapıyorum. Bunlar da<br />

endorfin ve cilt sağlığı açısından<br />

büyük bir fark yaratıyor.”<br />

12 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 13


V RÖPORTAJ<br />

“Kadınlar<br />

tek taş değil<br />

Crystalys<br />

isteyecek”<br />

Kemiklerde, kaslarda, ciltte ve tendonlarda bulunan kolajenin sentezi 30 yaşından itibaren her yıl azalıyor.<br />

İşte Crystalys Dolgu’nun önemi tam da bu noktada ortaya çıkıyor. Çünkü Crystalys, içeriğindeki kalsiyum<br />

hidroksiapatit ile kolajenimizi uyarıyor. Medikal Estetik Uzmanı Dr. Nüket Eroğlu daha genç, sıkı,<br />

dayanıklı, canlı bir cilt yaratan ve etkisi 10 yıla kadar süren Crystalys ile ilgili olarak,<br />

“Kadınlar belli bir yaştan sonra tek taş kristali değil kalsiyum kristali olan Crystalys’i isteyecek,<br />

çünkü kolajeninin uyarılması konusu öne çıkacak” diyor.<br />

Dilek Girgin<br />

Meryem Bilici<br />

Yaşlılık belirtilerini ortadan kaldıran<br />

Crystalys Dolgu’nun özellikleri nelerdir?<br />

Crystalys gerçekten çok özel bir<br />

dermal dolgu. Deniz suyu sağlıktır ya,<br />

Crystalys de Pasifik Okyanusu’ndaki deniz<br />

yosunlarından elde ediliyor, dolayısıyla<br />

sağlık dolu. İçeriğinde doğal bir kemik<br />

bileşimi olan kalsiyum hidroksiapatit<br />

var, ayrıca fosfat ve karboksi selüloz da.<br />

Kalsiyum hidroksiapatit, vücuttaki tüm<br />

kıkırdak, kemik, bağ dokusu için simülatif,<br />

sağlamlaştırıcı, gençleştirici, yenileyici bir<br />

madde. Crystalys, bu içeriğiyle kolajen<br />

uyarıcı bir ürün, vücuttaki kolajenin<br />

artmasını teşvik ederek yüz hacmini ve<br />

konturları düzeltiyor. Çok uzun süreli bir<br />

etkisi var ve kesinlikle alerji yapmıyor.<br />

Kolajen neden önemli?<br />

Kolajen kemiklerde, kaslarda, ciltte<br />

ve tendonlarda yer alan, insan vücuduna<br />

dayanıklılık veren bir proteindir; vücudu<br />

bir arada tutan bir “yapıştırıcı” gibidir. 30<br />

yaşından itibaren her yıl sentezi azaldığı<br />

için dışarıdan takviye olarak alınması<br />

insanın kendine yaptığı doğru yatırımlardan<br />

biri oluyor. Kolajen formları çok çeşitli;<br />

çoğu vitamin ve mineraller de içeriyor.<br />

Özellikle Tip 1 ve Tip 3 kolajen deri, saç,<br />

tırnak ve eklem sağlığında gençleştirici<br />

etkilere sebep olduğundan ben de düzenli<br />

kullanıyorum ve herkese öneriyorum.<br />

“VURUP KAÇIYOR VE ORADA<br />

KALSIYUM ODAKLARI TEKRAR<br />

OLUŞMAYA BAŞLIYOR”<br />

Crystalys bu uyarma işlemini nasıl<br />

yapıyor?<br />

Crystalys, kalsiyumun karboksi selüloz<br />

denen özel bir bileşimle kurduğu bağ<br />

diyebiliriz. Kolajen simülasyonu ise bu<br />

bağdan koparak kalsiyumun kendisinin<br />

başlattığı doğal rejeneratif (yenileyici) bir<br />

süreç. Öyle ki plastik cerrahlar ameliyattan<br />

sonra bir nedenle çöken burunda veya bir<br />

komplikasyonda, aynı şekilde diş hekimleri<br />

çene problemlerinde kullanabiliyorlar<br />

bunu.<br />

Çünkü sadece cildi yenilemiyor,<br />

kıkırdakları ve kemikleri de yeniliyor.<br />

Mekanik simülasyon dediğimiz bir uyarı<br />

vardır; cilt yüzeyine hiçbir şey enjekte<br />

etmeden iğne batırsanız dahi o cilt<br />

yenilenir. Altın iğne diye tabir edilen<br />

uygulamalar da doğrudur bu nedenle. Ama<br />

siz bu iğneleme işleminin cildinizin altında<br />

yıllarca kaldığını düşünün. Bu çok güzel bir<br />

şey. Doğal bir mekanik simülasyon yapıyor,<br />

vurup kaçıyor ve orada kalsiyum odakları<br />

tekrar oluşmaya, kalsiyumlar tekrar<br />

sentezlenip sıkılaşmaya başlıyor, kemik ve<br />

kıkırdak tamir oluyor.<br />

Yaşın ilerleyişiyle birlikte yüz aşağı doğru<br />

sarkıyor, kırışıklıklar ve çukurlar oluşuyor.<br />

Bu kapsamda Crystalys yüzde hangi<br />

sorunları çözüyor?<br />

Crystalys Dolgu ile en çok mid face (orta<br />

yüz) ve nazolabial (burun yanlarından ağız<br />

kenarlarına ulaşan çizgi) ve marionette (ağız<br />

kenarı) çizgisi uygulamaları yapıyorum,<br />

çünkü Türk kadınının yapısı buna çok<br />

uygun. 40’lı yaşlarla birlikte çene ucu da<br />

kısalmaya başlıyor. Tüm bunlara kalsiyum<br />

hidroksiapatit çok iyi geliyor. Cyrstalys, adı<br />

üstüne kalsiyum kristali. Kadınlar tek taş<br />

kristal ister ama gün gelecek belli bir yaştan<br />

sonra kalsiyum hidroksiapatit isteyecek,<br />

çünkü kolajeninin uyarılması konusu öne<br />

çıkacak.<br />

14 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 15


V<br />

RÖPORTAJ<br />

Mid face, nazolabial ve marionette<br />

çizgilerinin yanı sıra başka uygulama<br />

alanları da var mı?<br />

Crystalys’i sadece çukur yerleri<br />

doldurmak amacıyla kullanmıyoruz. Serum<br />

fizyolojikle sulandırarak cildi parlatmak ve<br />

daha sıkı yapmak için boyun, dekolte ve<br />

göğüs çatalı bölgelerine, ayrıca el üstlerine<br />

uyguluyoruz. Kalsiyum hidroksiapatit<br />

olmasa buralara, özellikle boyun bölgesine<br />

ne yapsanız boş. Lazerler cildin yüzeyini<br />

gençleştiriyor ama cildin altından kendi<br />

doğal kolajenimizi uyaran başka bir madde<br />

yok. Germe operasyonlarında ise eğer deri<br />

kötüyle sonuç iyi olmuyor.<br />

“KOLAJEN SİMÜLASYONU<br />

8-10 YIL SÜRÜYOR”<br />

Crystalys uygulandıktan sonra nasıl bir<br />

etki yaratıyor ve bu etki ne kadar sürüyor?<br />

Crystalys uyguladığım hastalarımdaki<br />

değişim beni bile şaşırtıyor. “Sen başka bir<br />

“ENJEKSİYON UYGULAMALARININ HEPSİ BENDE VAR”<br />

“Önce kendim ikna oluyorum. Enjeksiyon uygulamalarının<br />

hepsi bende var. Beğenmediğim uygulamayı önermiyorum ve<br />

hastalarımda kullanmıyorum kesinlikle.<br />

30’lu yaşlarımda akne sorunum vardı, o dönem bana akne<br />

iziyle ilgili soru soranlara coşkuyla karşılık veriyordum, hatta<br />

sormayanlara da mutlaka neler yaptırmaları gerektiğini<br />

anlatıyordum. Dolgu ve botoks da yapıyordum elbette ama o<br />

duyguyu tam anlayamıyordum. O kadının acısını, aynaya bakınca<br />

doktora mı gittin bu arada?” diye sorduğum<br />

hastalarım bile oldu. Kolajen simülasyonu<br />

kısacak bir süre içinde başlıyor ve yıllarca<br />

devam ediyor. Crystalys’in dolgu efekti 2-4<br />

yıl sürüyor, yani bu süre boyunca nereye<br />

koyduysak orada duruyor. Sonrasında<br />

doku içine dağılıyor, cilt altındaki kolajen<br />

simülasyonunu ise 8-10 yıl sürdürüyor. Bu<br />

müthiş bir süre. Yani tüm bu süreç boyunca<br />

cildin homojen olarak daha güzel, daha<br />

genç olmasını sağlıyor.<br />

Bu durumda etki süreleri 6 ay olan<br />

dolgular tarihe karışacak diyebilir miyiz?<br />

Süre açısından bakıldığında çok<br />

anlamlı değilse de bu tür uygulamaları<br />

hiç yaptırmamış olan kişilere ilk etapta<br />

içeriğinde hyalüronik asit olan dolguları<br />

önermeye devam ediyoruz. Çünkü kişi önce<br />

kendini bir görmeli, beğenmeli, bir güven<br />

geliştirmeli. Sonrasında zaten kalsiyum<br />

hidroksiapatit’e geçiyorlar. Bir de şu var;<br />

korona döneminde kimse ne hastaneye<br />

ne kliniğe gitmek istiyor. Yaptırdıkları<br />

uygulamanın olabildiğince kalıcı olmasını<br />

tercih ediyorlar.<br />

“KALSİYUM HIDROKSIAPATIT,<br />

FELÇ GEÇİRME RİSKİNİZİ DE<br />

AZALTIYOR”<br />

Kalsiyum hidroksiapatit’in vücudumuza<br />

başka ne gibi etkileri var?<br />

Kalsiyum hidroksiapatit, çok özel bir<br />

mineral; karboksi selüloz artı kalsiyum<br />

fosfat. Özellikle 50’li yaşlar için uygun.<br />

Benim de yüzümde ve dekoltemde bol<br />

miktarda var, çok seviyorum.<br />

Ama başka şahane etkileri de söz<br />

konusu. Kalsiyum hidroksiapatit, en başta<br />

felç geçirme riskinizi azaltıyor; bunu<br />

sağlayan çok nadir maddelerden biri. Aynı<br />

şekilde kalp krizi geçirme riskinizi de<br />

azaltıyor. Çok spor yapanların magnezyum<br />

oranı düşer ve kaslara kramp girer; bunu<br />

engelliyor.<br />

kendi yüzünü gördüğündeki derin psikolojiyi benim 30 yaşındayken<br />

anlamama imkân yoktu. Yaşla da ilişkili. Şimdi 50 yaşında beni<br />

en çok etkileyen uygulamalar yüzü yukarıya alan uygulamalar,<br />

operasyonsuz olanlar. Operasyon bir adım sonra yapılmalı, çünkü<br />

operasyon bir sefer güzel oluyor. 10 yılda bir yüzümü gerdireyim,<br />

göz kapağımı aldırayım diyemiyoruz. Olabildiğince uzun süre<br />

enjeksiyon uygulamaları yaptırılmalı, 60-70’li yaşlarda operasyon<br />

tercih edilmeli.”<br />

Diş, eklem ve kemik sağlığınızı<br />

destekliyor. Anemisi olanlara, metabolik<br />

sıkıntısı olanlara özellikle öneriyoruz. Bu<br />

madde gerçekten vücudunuzda olmalı, hem<br />

cildiniz hem sağlığınız düzeliyor.<br />

Ağızdan alınan sıvı formattaki kolajenler<br />

hakkında ne düşünüyorsunuz?<br />

Kolajen ağızdan da alınmalı, kesinlikle<br />

doğru buluyorum. Ama doğru marka ve<br />

doğru oran önemli, bir de uluslararası<br />

onaylı olmalı. Kolajeni ağızdan da<br />

desteklersek tabii ki metabolik yenilenme<br />

açısından çok iyi olur.<br />

Ama ne zaman alınmalı? 30 yaşından<br />

sonra. Bu yaştan önce sadece Ruslar gibi<br />

cildi çok ince ve çatlaklara müsait olan<br />

insanlar kullanmalı bence, Tina Turner<br />

almasa da olur!<br />

Çünkü cilt kalınlaştıkça ve koyulaştıkça<br />

dayanıklılığı artıyor. Siyahi tenlilerin selülit<br />

sorunu yoktur ama ciltleri çok ince, tül gibi<br />

olan Ruslarda selülit çok yoğundur.<br />

Estetik uygulamalar ne gibi bakımlarla<br />

desteklenmeli?<br />

Estetik inanılmaz ilerledi. Özellikle<br />

lazer, ultrason ve radyofrekans teknikleri<br />

her konuda kısa sürede çözüm sunuyor.<br />

Enjeksiyon materyalleri vücuda çok uyumlu<br />

bir hale geldi.<br />

Ancak insanların estetiği kişisel<br />

bakımlarıyla da desteklemesi gerekiyor.<br />

Bir estetik operasyon yaptırıp sonra kötü<br />

yaşam koşullarına devam etmek, spor<br />

yapmamak ve diyete dikkat etmemek,<br />

dolayısıyla sürekli kilo almak ya da bir cilt<br />

uygulaması yaptırıp ardından hiç güneş<br />

koruma kullanmadan güneşe çıkmak ve<br />

rutin cilt bakımına önem vermemek hızlı ve<br />

stresli yaşayan insanların en büyük sorunu.<br />

Estetikte hızlı, kolay ve kalıcı çözümler var<br />

ama insanların alışkanlıklarını kolaylıkla<br />

değiştiremiyoruz. Keşke bu aşamada sihirli<br />

bir değnekle o hayatlara dokunabilsek...<br />

“BUNLARI YAPINCA<br />

KARŞIMDAKİ İNSAN MUTLU<br />

OLACAK, BEN DE ÖYLE!”<br />

“Bazı insanlar yaratmakla beslenir<br />

ya, ben de öyleyim. Belki başka bir iş<br />

yapsam bu kadar enerjik ve coşkulu<br />

hissetmeyebilirdim. Hemen yüzünüze<br />

bakmaya başlıyorum, şunları şunları<br />

yapayım diyorum. Bunca yılın tecrübesi<br />

de işin içine giriyor tabii ki. Sizi biraz<br />

tanıyorsam, örneğin açık fikirli mi yoksa<br />

tutucu mu olduğunuzu biliyorsam ona göre<br />

hemen önerilerimi paylaşıyorum. Çünkü<br />

biliyorum ki bunları yapınca karşımdaki<br />

insan mutlu olacak, ben de öyle. Yüzü<br />

temizlemişim, yapmışım, çok beğenmişim;<br />

harika hissediyorum.”<br />

16 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 17


V<br />

KAPAK KONUSU<br />

Yeni<br />

yıl<br />

bir<br />

Yeni bir<br />

İple yüz germe yöntemiyle zamanı askıya alın!<br />

Tıp alanındaki yenilikler ve giderek<br />

popülerleşen ameliyatsız estetik işlemler<br />

artık bıçak altına yatmaya gerek kalmadan<br />

hayal edilen gençliği sunuyor. Bu<br />

doğrultuda en çok tercih edilen işlemlerden<br />

biri de iple yüz germe. Söz konusu<br />

yöntemde üzerinde kılçıklar olan ipler<br />

cilt altında yağ dokusuna uygulanıyor ve<br />

cilt altına tutunan kılçıklar yüzü yukarı<br />

kaldırarak, yani “asarak” sarkmaları yok<br />

ediyor.<br />

Şimdi size iple yüz germe<br />

yöntemlerinden biri olan patentli Happy<br />

Lift’ten bahsetmek istiyoruz. Uzunluk,<br />

yoğunluk ve açı bakımından özel bir<br />

tasarıma sahip Happy Lift kılçıkları, cilt<br />

altına uygulandıktan sonra yumuşak yüz<br />

dokuları için yeni destek iskelesi sağlamak<br />

için gerekli olan fibrozu (bağ dokusu<br />

dönüşüm) topluyor.<br />

Bu sayede cildi yukarı kaldırıyor ve<br />

yerinde tutuyor. Böylelikle alt yüz alanı ve<br />

sen!<br />

Siz çok güzelsiniz ama sürekli bir gelişim içinde olan estetik sektörü<br />

daha güzel olmanız ve daha genç görünmeniz için hep yanınızda.<br />

Şimdiye kadar medikal estetik uygulamalarından uzak durduysanız<br />

“bu yıl” başlamak için iyi bir zaman olabilir. Hem çabucak uygulanan<br />

hem de etkisi yüksek olan önerilerimize göz atmaya ne dersiniz?<br />

Meryem Bilici<br />

çene hattında meydana gelen kırışıklık ve<br />

sarkmalar, orta yüz ve yanak bölgesindeki<br />

deformasyonlar, düşük göz kapakları ve<br />

peri-oküler alanda oluşan sarkmalar, boyun<br />

bölgesine yerleşen yaşlanma çizgileri ve<br />

sarkmalar yok oluyor.<br />

Sonuç olarak ameliyata gerek kalmadan<br />

ve ortalama 40 dakika gibi kısa bir sürede<br />

yenilenmiş, doğal, canlı, dinamik bir<br />

görünüm ve daha genç bir yüz çevresi elde<br />

ediliyor.<br />

Happy Lift yönteminin çok özel<br />

farklılıkları da var. Örneğin, geleneksel<br />

yöntemlerin aksine Happy Lift, yüzü<br />

kaldırmanın yanı sıra cildi canlandırma<br />

işlevini de üstleniyor. Diğer iple yüz germe<br />

işlemlerde ortalama 60-80 adet ip kullanılıp<br />

etkisi 6-12 ay sürerken, Happy Lift’te cilt<br />

altına 4-6 adetle hem daha kolay uygulama<br />

yapılıyor hem de etkisi 4-5 yıl devam<br />

ediyor. Sonuçların anında gözlemlenebilir<br />

olduğunu da bir not olarak aktarmalıyız.<br />

Bunları da<br />

unutmayın!<br />

1Günde en az 8-10 bardak su<br />

için. Bu şekilde kırışıklıklar<br />

ve yıpranmalar cildinizden<br />

uzak durur.<br />

2Sebze ve meyve ağırlıklı,<br />

vitamin ve protein<br />

açısından zengin, şeker ve<br />

karbonhidrattan uzak bir<br />

beslenme düzenine geçin.<br />

Sağlıklı bir beslenme düzeni,<br />

güzel ve genç bir cildin<br />

vazgeçilmezidir.<br />

3<br />

Cilt sağlığı ve güzelliği<br />

için düzenli bir uyku<br />

çok önemli bir faktördür;<br />

bu nedenle uykusuz<br />

kalmayın! Uykusuzluk<br />

insanın kendisini sadece<br />

yorgun, halsiz ve enerjisiz<br />

hissetmesine neden olmaz,<br />

aynı zamanda serbest oksijen<br />

radikallerini ortaya çıkararak<br />

cildinizin kırışmasına,<br />

esnekliğini yitirmesine, cilt<br />

enfeksiyonlarının belirmesine<br />

neden olur.<br />

4<br />

5<br />

Stresten uzak durmaya<br />

çalışın.<br />

Güneş koruyucu ürünleri<br />

sadece yazın değil her<br />

gün kullanın. Unutmayın ki<br />

güneşin zararlı etkileri her an<br />

hayatımızın içinde.<br />

6<br />

Temizlik ve hijyene önem<br />

verin. Yüzünüzü her akşam<br />

uygun ürünlerle makyaj<br />

kalıntılarından arındırın. Bunu<br />

yapmazsanız uyku süresince<br />

yüzünüzde kalan makyaj,<br />

göz çevrenizde ve yüzünüzde<br />

kırışıklıklar oluşmasına<br />

neden olur. Makyaj yapmamış<br />

olsanız dahi yüz ve göz çevresi<br />

temizleme ürünlerini kullanın.<br />

7<br />

Cildinizi daima nemli<br />

tutun. Cilt tipinize uygun<br />

ürünlerle yüzünüzü ve<br />

boynunuzu nemlendirin.<br />

Doğal yağlanmanın yok<br />

denecek kadar az olduğu göz<br />

çevresi için özel hassasiyette<br />

ürünler kullanın.<br />

8<br />

9<br />

Daha derin temizlik ve<br />

nemlendirme için peeling<br />

ve maske yapın.<br />

Cilt bakımına 20’li<br />

yaşlardan itibaren<br />

başlayın. Daha ileri yaşlarda<br />

“yaşlanma karşıtı” ürünleri<br />

tercih edin.<br />

10<br />

Yaşınıza, cilt tipinize<br />

uygun ve mutlaka doğal<br />

ürünler seçin.<br />

18 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 19


V<br />

ESTETİK ÇÖZÜMLER<br />

Daha sıkı kalçalara, daha<br />

gergin bir cilde kavuşun!<br />

Size Avrupa ve Amerika’da uzun<br />

süredir, Türkiye’de ise birkaç yıldır<br />

uygulanan harika bir yöntemden söz<br />

edeceğiz: Endopeel. Gençlik vadeden<br />

bu yöntemle daha genç bir cilde ve<br />

daha sıkı kalçalara sahip olmanız<br />

mümkün.<br />

İçeriğinde karbolik asit ve yer<br />

fıstığı bulunan Endopeel, kasların<br />

içine enjekte ediliyor. Bu şekilde<br />

kasın gerginliğini artırıyor ancak<br />

kasın aktivitesinde azalma yaratmıyor.<br />

Kasın gerginliğinin artmasıyla<br />

birlikte sarkmalar toparlanıyor, kasın<br />

üstündeki cilt geriliyor ve kırışıklıklar<br />

yok oluyor.<br />

CE ve Sağlık Bakanlığı onaylı<br />

Endopeel, geniş bir kullanım alanına<br />

sahip. Alın, dudak kenarı ve üstündeki<br />

kırışıklıkları gidermesi, çene altı ve<br />

boyundaki sarkmaları yok etmesi,<br />

torbalanan çene ve gerdan çizgisini<br />

düzeltmesinin yanı sıra Endopeel, tüm<br />

yüzde ve dekoltede lifting yapıyor.<br />

Endopeel’in, çok sık kullanılan bir<br />

uygulama olan botokstan özellikle<br />

etki süresi açısından önemli<br />

bir farkı var: Botoks<br />

uygulandıktan<br />

günler sonra<br />

etkisini<br />

gösterirken<br />

Endopeel’in<br />

etkisi 10-30<br />

dakikada<br />

ortaya<br />

çıkıyor.<br />

Vücuttaki<br />

etkilerine gelince…<br />

Giderilmesi son derece zorlu olan üst<br />

kol bölgesi sarkmalarını, basen ve<br />

kasık bölgesi sarkmalarını toparlıyor,<br />

popoyu kaldırıyor ve selülitli deriyi<br />

gerginleştiriyor. Kalçalarda ise harika<br />

bir sıkılaşma yaratıyor. Ayrıca kalça<br />

altı yağlarını yukarı kaldırıyor, belirgin<br />

bir dış bükeylik oluşturuyor, kalça<br />

genişliğini azaltıyor, kalça bölgesinin<br />

cilt kalitesini artırıyor ve kalça<br />

bölgesine gerginlik kazandırıyor.<br />

Endopeel’in etkisi 6-8 aya kadar<br />

sürüyor. Elbette ardışık uygulamalarla<br />

etki süresi daha da uzatılabiliyor. Diğer<br />

bir uygulama yaklaşımıysa iki ayda bir<br />

düşük dozla yapılacak idame tedavisi;<br />

bu şekilde olumlu etkinin sürekli<br />

olması sağlanıyor.<br />

Yaşlanma belirtilerine hyalüronik asitle meydan okuyun!<br />

Adını sık sık duyduğumuz hyalüronik asit, cildimizin bağ<br />

dokularında, gözümüzde ve eklemlerimizle bulunan önemli<br />

bir madde. Önemli, çünkü hücre üretimini hızlandırıyor, su<br />

moleküllerini çekerek cildi ve dokuları nemli tutuyor; kendi<br />

ağırlığının bin katı katan su tutabilme özelliğine sahip. Hyalüronik<br />

asidi vücudumuz üretiyor ancak ne yazık ki yaşımız ilerledikçe<br />

üretim düşüyor. Bu da ciltte kırışıklık ve sarkmalara, esneklik<br />

kaybına, kuru ve malt bir cilt görünümüne, eklemlerde yıpranmaya<br />

neden oluyor.<br />

Sorunun çözümü hyalüronik asit desteği, hyalüronik asitle<br />

vücudu buluşturmanın en etkili yolu ise enjeksiyon yöntemi.<br />

Hydryalix Gentle Dolgu, tam bu noktada devreye girerek ciltte<br />

meydana gelen ilk yaşlanma belirtilerini durduruyor, cildin su<br />

seviyesini koruyor, hacmini ve esnekliğini artırıyor.<br />

Dermal bir dolgu olan Hydryalix Gentle, ciltteki minör deri<br />

hasarlarının giderilmesi, yüzeysel yaşlılık belirtilerinin ve orta<br />

dereceli kırışıklıkların onarılması, ağız çevresinde meydana<br />

gelen kırışıklıkların giderilmesi, dudak üzerinde oluşan barkod<br />

çizgilerinin düzeltilmesi amacıyla kullanılıyor. Hydryalix Gentle<br />

Dolgu’nun göz altı morluklarının giderilmesinde, göz altında oluşan<br />

boşlukların doldurulmasında ve koyu halkaların yok edilmesinde<br />

önemli bir etkisi bulunduğunu da belirtmeliyiz. Bir diğer artısı ise<br />

cildin güçlenmesine, sıkılaşmasına ve pürüzsüzleşmesine katkıda<br />

bulunması.<br />

Hydryalix serisinde bulunan birçok özel dolgu türünden sadece<br />

biri olan Hydryalix Gentle Dolgu’nun özel çapraz bağlı hyalüronik<br />

asit yapısıyla yaşlanma belirtileri gideren ve oldukça başarılı<br />

sonuçlar elde edilen bir tedavi yöntemi olduğunu söyleyebiliriz.<br />

Hibrid MoBİTM teknolojisi ise enjekte edilen ürünü dokuda<br />

istenen şekle göre düzenleme kabiliyeti sağlıyor ve dolguya sıkılık<br />

kazandırıyor. İçeriğindeki Lidokain sayesinde uygulama sırasında<br />

minimal seviyede rahatsızlık hissediliyor.<br />

20 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 21


V<br />

RÖPORTAJ<br />

ESTETIKTE<br />

doğru<br />

BILINEN<br />

yanlışlar<br />

Botoksun mimikleri yok ettiğinden dolgunun yüzü şişirdiğine, meme<br />

protezinin tümörlerin algılanmasını engellediğinden liposuction’ın<br />

zayıflattığına kadar estetikle ilgili doğru bilinen yanlışları Estetik, Plastik<br />

ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Altuğhan Cahit Vural ile<br />

konuştuk. Vural’ın dikkat çektiği bir başka konuysa sanılanın aksine<br />

erkeklerin de en az kadınlar kadar estetik uygulama yaptırdığı oldu.<br />

Dilek Girgin<br />

Meryem Bilici<br />

Botoks, en çok tanınan estetik<br />

uygulamalardan. Bu uygulamayla ilgili<br />

doğru bilinen yanlışlar yılan zehri olduğu<br />

ve mimikleri yok ettiği yönünde. Öyle mi<br />

gerçekten?<br />

Botoks, jenerik bir isim ve aynı zamanda<br />

en çok yapılan uygulama. Bu nedenle<br />

olumsuz herhangi bir haberde suçlanan<br />

da hemen botoks oluyor. Bugüne kadar<br />

botokstan dolayı kimsenin başına kötü bir<br />

şey gelmedi. Botoks, aslında “clostridium<br />

botulinum” isimli bakteriden elde<br />

ediliyor, yani yılan zehri değil. Yüzdeki<br />

kırışıklıkları gidermesinin yanı sıra bazı kas<br />

sorunlarının tedavisinde de kullanılıyor.<br />

Doktorlar tarafından uygulandığında yüzü<br />

donuklaştırmıyor, tam tersine doğal bir<br />

görünüm verilebiliyor. Pek çok hastaya<br />

yapıyor ve olumlu sonuçlar alıyoruz.<br />

“KAYIP OLMAYAN YERE DOLGU<br />

ENJEKSIYONU YAPMIYORUZ”<br />

Dolguyla ilgili de yanlış bilinenler var,<br />

mesela yüzün çok şişeceği düşünülüyor.<br />

Gerçekten de dolgu enjeksiyonlarında<br />

yanakların muazzam şişeceği ve yüzün şekil<br />

değiştireceği gibi bir inanış söz konusu,<br />

çünkü ortada öyle örnekler var. Ama bunlar<br />

mükerrer işlem yaptıran hastalar, hep doz<br />

aşımı. Kötü örneklerin sebebinin hekim<br />

olmadığını düşünüyorum. Hastalar talepkâr<br />

ve ısrarcı olabiliyor. Dolgu, hacim kaybı<br />

olan bölgelere hacim kazandırmaktır. 15-<br />

20 yıl önceki fotoğraflarınıza baktığınızda<br />

şakak, elmacık kemiği, çene hattı, burun<br />

kenarları gibi bölgelerin hacimli, düzgün<br />

ve pürüzsüz olduğunu görürsünüz. Bu<br />

hacmi yıllar içinde kaybediyoruz, dolgu<br />

uygulamasıyla da aslında kaybı yerine<br />

koyuyoruz. Kayıp olmayan yere dolgu<br />

enjeksiyonu yapmıyoruz.<br />

Dolgu işlemlerinde nelere dikkat<br />

ediyorsunuz?<br />

İlk seansta yüksek hacimde dolgu<br />

yapmamaya dikkat ediyorum. Hastanın<br />

gözünün alışması için gereken bir süre var,<br />

ayrıca kontrollü gitmek lazım. Yüzü balon<br />

gibi şişirme derdim yok, yüzü şekillendirme<br />

derdim var. Yeni jenerasyon likit face lift<br />

dolgularda sıvı bir malzemeyle yüz germe<br />

yapıyoruz aslında. Kemik ve bağ dokusu<br />

oluşumuna destek olan, “yalancı kemik”<br />

dediğimiz hidroksiapatit dolgularımız var.<br />

22 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 23


V<br />

RÖPORTAJ<br />

Bunu elmacık kemiğinin üzerine koyunca<br />

bir lifting etkisiyle yüzü yukarı çekiyor,<br />

aynı zamanda hacim kazandırıyor. Önemli<br />

nokta da şu; yüzü enine genişletmiyoruz,<br />

yukarı kaldırıyoruz. Çok iyi dolgu<br />

uygulamalarından sonra hastaya “Sende bir<br />

değişiklik var ama nedenini çözemiyorum,<br />

çok canlı görünüyorsun” denir, kötü<br />

uygulamalardan sonra ise “Yüzün şişmiş.”<br />

Dolgu, doğru yerlere yapılırsa daha<br />

genç, dinamik görünüm sağlayan bir<br />

uygulamadır. Hacim kaybı olan yerlerde<br />

imdadımıza hep dolgu yetişiyor.<br />

Son dönemde çıkışta olan bir uygulama var<br />

mı?<br />

Mezoterapiye ilgi arttı, daha fazla<br />

yapar olduk. 25-30’lu yaşlardaki hastalar<br />

yaşlanmaya daha yavaş ve doğal gitme<br />

talebiyle geliyorlar; eskiden böyle bir hasta<br />

profilimiz neredeyse yoktu. Onlara vitamin<br />

enjeksiyonları yapıyoruz. Artık klinik<br />

uygulamalarımızın yüzde 30’u mezoterapiye<br />

döndü. Peptitleri, aminoasitleri, vitaminleri<br />

cilt altına enjekte ediyoruz ve orada güçlü<br />

bir doping yaratıyoruz.<br />

“KÖTÜ HUYLU KİTLEYİ HASTA<br />

DAHA ERKEN FARK EDİYOR”<br />

Enjeksiyonlu uygulamalarla birlikte<br />

ameliyatların oranında bir değişiklik oldu<br />

mu?<br />

Ameliyata giden süreçleri azaltan,<br />

hastaların çok daha uzun vadede cerrahi<br />

operasyonlara ihtiyaç duyacağı bir döneme<br />

doğru gidiyoruz. Eskiden yüz germe<br />

ameliyatı çok daha fazla yapardım örneğin.<br />

Ameliyatsız uygulamalar yüzde 75, estetik<br />

“İNSANLARIN SADECE<br />

BEDENLERİNE DEĞİL RUHLARINA<br />

DA DOKUNUYORUZ”<br />

“Tıp fakültesi birinci sınıf öğrencisiyken<br />

hocalarımız bize hangi branşı seçeceğimizi<br />

sormuştu. Sınıfımızın yarısı kadın doğum, bir<br />

kısmı göz alanını istiyordu. Plastik cerrahiyi bir<br />

tek ben istemiştim, bu alanda çalışan da bizim<br />

sınıftan sadece ben oldum. Plastik cerrahinin<br />

çok parlayacağından da emindim. Yaptığım<br />

işin görülebilecek, beğenilecek, takdir edilecek<br />

olmasının da bana çok iyi geleceğini düşünüyordum<br />

o dönem ve geldi de. İşin maddi yönünden çok bu<br />

yönüyle besleniyorum. Yıllar geçse, artık bana<br />

hiçbir hasta gelmese bile ben para verip ameliyat<br />

yaparım; seviyorum çünkü bu işi. Orada bir resital<br />

var. İnsanların sadece bedenlerine değil ruhlarına<br />

da dokunuyoruz, kendilerini daha iyi hissetmelerine<br />

yardımcı oluyoruz. Ayrıca yaptığınız iş başka insanlar<br />

tarafından övgü alıyor. Hekimliğin tüm branşları çok<br />

ulvi ama bizim işimizin böyle farklı bir tarafı var diye<br />

düşünüyorum.”<br />

ameliyatlar yüzde 25 oranında artık. Botoks,<br />

dolgu ve mezoterapi o kadar yaygın ki<br />

neredeyse herkes yaptırıyor.<br />

Onayladığımız bir süreç olmasa da<br />

bunda sosyal medyanın ve oradaki yarışın<br />

da etkisi var. Bu artık bir bütçe meselesi de<br />

değil, bütçesi az olanın da çok olanın da<br />

talebi var.<br />

Meme protezleri, tümör gibi bazı sağlık<br />

sorunlarının anlaşılmasını ve emzirmeyi<br />

engelliyor mu?<br />

Günümüzde ömür boyu tekrar<br />

çıkartma zorunluluğumuz olmayan,<br />

mamografi, ultrason, rutin tarama testlerini<br />

engellemeyen, radyolojik bir çekim<br />

yapıldığında bir kitle varsa onu örtmeyen,<br />

emzirmeye engel teşkil etmeyen protezler<br />

var. Ben genellikle kas altı çalışıyorum.<br />

Kas altı protezlerde meme dokusu üstte<br />

kaldığından, yani dokular protezle yukarıya<br />

itildiğinden olası bir kötü huylu kitleyi<br />

hasta daha erken fark ediyor. Meme<br />

protezleri artık o kadar yaygın ki. Örneğin<br />

Amerika’da yılda 70-80 bin, Türkiye’de ise<br />

35 bin civarında meme protezi takılıyor.<br />

Liposuction ise zayıflama yöntemi olarak<br />

algılanabiliyor. Asıl işlevi nedir?<br />

Liposuction, zayıflama değil, vücut<br />

şekillendirme yöntemidir. Hastanın boy ve<br />

kilo oranına bakarak vücudunun dirençli<br />

bölgelerine uyguluyoruz. Bazı hastalar<br />

kendilerine çok iyi baksalar da boy ve<br />

kilo oranları gayet iyi olsa da bazen bel,<br />

basen ve bacak içi bölgeleri yağlı olabiliyor.<br />

Bu bölgeleri liposuction aracılığıyla<br />

şekillendiriyoruz. Ama boyu 1.60, kilosu<br />

110 olan bir hastayla liposuction ile yol<br />

almamız mümkün değil. Motivasyon için<br />

bazı işlemler yapsak da bu tür hastalara<br />

öncelikle zayıflamaları için süre veriyoruz.<br />

Yaygın bir başka kanı ise benlere bıçak<br />

değdirilmemesi yönünde.<br />

Benler cımbızla çekilmemeli,<br />

elle sıkıştırılmamalı, kaşınmamalı ve<br />

yolunmamalı. Böyle yapılırsa benlerin<br />

huyu değişebilir ve kötü huylu sinyaller<br />

verebilir; iş başka boyutlara gidebilir. Fakat<br />

biz doktorlar tabii ki benlere dokunuyoruz,<br />

cerrahi müdahale yapıyoruz. Bununla ilgili<br />

korkulacak bir durum yok.<br />

“ESTETİK UYGULAMA<br />

YAPTIRANLARIN YARISI ERKEK”<br />

Estetik uygulamaları daha çok kadınların<br />

tercih ettiğini düşünüyoruz. Erkeklerin<br />

ilgisi ne düzeyde acaba?<br />

“BEDENİ UZAYAN YAŞAM SÜRESİNE ADAPTE ETMEYE ÇALIŞIYORUZ”<br />

“İnsan ömrü uzadı, yaşam stilleri farklılaştı, algoritmamız da<br />

değişti. 20’li yaşlarda evleniyorduk, şimdi insanlar ilk evliliklerini<br />

30’lu yaşlarının sonunda yapabiliyorlar.<br />

Eskiden yaş 70 iş bitmiş derdik, artık 70 yaşı genç görüyoruz.<br />

Erkeklerin ilgisi çok yoğun, öyle ki<br />

estetik uygulama yaptıran erkek oranı yüzde<br />

45’lere kadar yükseldi, yakın bir gelecekte<br />

yüzde 50’ye çıkacaktır. İyi görünmek, iyi<br />

hissetmek erkekler için de önemli hale geldi.<br />

Ayrıca yaşam süresinin uzaması, insanların iş<br />

hayatında kalış süresini uzattı. İnsanlar yaşlı,<br />

yorgun, bitkin görünen bir yöneticinin işini<br />

de bu şekilde yaptığını düşünüyor. Erkekler<br />

bana genelde “Hocam, yorgun göründüğümü<br />

söylüyorlar, beni bu ifadeden kurtarın”<br />

diye geliyor. Beyaz yakalılardan, özellikle<br />

entelektüel kişilerden yoğun talep var. Hatta<br />

entelektüel kapasitesi yüksek erkeklerin<br />

talebinin kadınlardan fazla olduğunu<br />

söyleyebilirim.<br />

Genelde göz altı morluklarına ve<br />

kırışıklıklara müdahale ediyoruz, burun<br />

ameliyatı da çok isteniyor. Saç ekimine ise<br />

muazzam bir talep var.<br />

İnsanlar hâlâ estetik ameliyat veya<br />

uygulama yaptırdıklarını söylemekten<br />

utanıyor mu?<br />

Erkekler bu konuda daha paylaşımcı,<br />

rahatlıkla söylüyorlar. Ben bir erkek hastayı<br />

ameliyat ettiysem peşinden 3-4 erkek daha<br />

geliyor. Kadınların tavrı ise söylememekten<br />

yana, “Doğal halim bu” diyorlar. Bunun<br />

sebebi daha el değmemiş, dokunulmamış<br />

bir güzellikleri olma içgüdüsüne<br />

küçüklüklerinden beri sahip olmaları.<br />

Zaten güzeller, katkı sağlanacak bir durum<br />

yok! Bence esas sebep bu. Bir de kadınlar<br />

birbirleriyle yarış içindeler ve rakiplerine<br />

tüyo vermek istemiyorlar, o noktada<br />

paylaşımcı değiller.<br />

Aynanın karşısında daha genç olan ruha adapte olamayan bir<br />

beden var ve o ruh 70 yaşı kabul etmiyor. İşte biz bedeni en azından<br />

görünüm olarak ruha uydurmaya, uzayan yaşam süresine adapte<br />

etmeye çalışıyoruz.”<br />

24 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 25


V<br />

TREND<br />

Sevgililer Günü’nde birlikte botoks, dolgu, mezoterapi, liposuction,<br />

fibroblast yaptırmak mı? Kulağınıza biraz yabancı gelmiş olabilir.<br />

Oysa sevgiyi olduğu kadar son dönemde trend olan böyle bir deneyimi<br />

paylaşmak da harika olmaz mı sizce?<br />

Melek Yazıcı<br />

Sevgililer<br />

Günü’nde<br />

ÇIFT ESTETIĞINE<br />

evet<br />

deyin!<br />

Sevgi ve aşk, sadece tek günde ifade<br />

edilebilecek duygu durumları değil elbette<br />

ama Sevgililer Günü’nün bunu taçlandırmak<br />

için biçilmiş kaftan olduğu da inkâr edilemez.<br />

Güller, balonlar, kalpler, çikolata, mücevher gibi<br />

hediyelerden mum ışığında yemeğe ve romantik<br />

küçük tatillere kadar bu özel günü daha keyifli<br />

hale getirmenin pek çok klasik anahtarı var.<br />

Bizse size klasik olmayan ama trend olan bir<br />

Sevgililer Günü hediyesinden söz edeceğiz: Çift<br />

estetiği, yani medikal estetik uygulamaları veya<br />

ameliyatlarını çift olarak yaptırmak.<br />

Siz de sevgiliniz de elbette çok özel ve<br />

güzelsiniz, bunun tartışma götürür bir yanı yok.<br />

Ancak birbirinize daha ışıl ışıl bakmanız, epeydir<br />

sizi rahatsız eden sorunlara küçük dokunuşlarda<br />

bulunmanız harika olmaz mı?<br />

Artık erkeklerin de en az kadınlar kadar<br />

medikal estetik uygulamalara ve ameliyatlara<br />

“evet” dediği, sayılarının her geçen gün arttığı da<br />

bir gerçek.<br />

UYGULAMAYI YAŞINIZA GÖRE SEÇİN<br />

20’li ve 30’lu yaşlardaki sevgililer için en<br />

uygun medikal estetik uygulamalardan biri<br />

mezoterapi. Bu uygulamayla cildinize vitamin<br />

ve mineral dopingi yaptırarak ışıl ışıl, daha<br />

canlı ve dinamik bir cilde kavuşabilirsiniz.<br />

Leke sorununuz varsa mezoterapi yine harika<br />

bir seçenek olarak beliriyor. Mezoterapiyle saç<br />

dökülmesi durdurmak ve selülitleri tedavi etmek<br />

de mümkün.<br />

30’lu ve 40’lı yaşlardaki çiftler ise göz<br />

çevresindeki kaz ayaklarını gidermek, iki kaşın<br />

ortasında beliriveren çizgiyi yok etmek, insanları<br />

olduğundan yaşlı gösteren alın bölgesindeki<br />

çizgilere elveda demek için botoks uygulamasını<br />

birlikte yaptırabilirler.<br />

Sanıldığının aksine botoks, uygun dozajla ve<br />

ehil ellerde uygulandığında ne mimikleri yok<br />

ediyor ne de yüzü ifadesizleştiriyor. Ellerinde ve<br />

kol altlarında yoğun terlemesi olanlar da botoks<br />

tedavisinden yararlanabiliyor.<br />

50’li yaşlardakiler için dolgu uygulaması ideal<br />

olabilir. Dolgu yıllarla birlikte hacmini yitirmeye<br />

başlayan bölgeleri; burun kenarlarından dudaklara<br />

inmeye başlayan olukları, aşağı kıvrılan dudakları,<br />

hattı belirginliğini yitiren çeneyi eski haline<br />

getiriyor, cilde yıllarla birlikte kaybettiği kolajeni<br />

geri veriyor. Yoğun iş yaşamının ve sorumluluğu<br />

yüksek aile yaşamının yüze yerleştirdiği yorgun<br />

ifadeyi gideriyor. Daha ileri yaşlardakiler ise<br />

tercihlerini yüz germe ameliyatlarından yana<br />

kullanabilir, en az 10 yaş daha gençleşerek<br />

birbirlerine gülümseyebilirler.<br />

Sonuç olarak özel mi özel çift estetiğiyle<br />

kişisel olarak özgüveninizi daha da artırabilir,<br />

sevgilinizle-eşinizle birlikte yepyeni ve mutluluk<br />

verici bir deneyimi paylaşmanın lezzetini<br />

tadabilirsiniz.<br />

Başka seçenekler de var<br />

l Birlikte yaptırılabilecek bir başka uygulama da fibroblast tedavisi, yani kök hücreyle gençleştirme. Bu doğal tedavi<br />

yönteminde ağırlıklı olarak kulak arkasından, bazı durumlarda ise kol altından veya bikini bölgesinden alınan kök<br />

hücreler, laboratuvarda çoğaltılarak yüze, boyna, dekolte bölgesine ve el üstlerine aktarılıyor. Hyalüronik asit ve<br />

kolajen yapımı gibi önemli işlevleri olan kök hücrelerle cildin kalitesi ve sıkılığı artarken gençleşme görülüyor.<br />

l Yıllarla birlikte vücutlarının bel, basen, göbek, bacak içi gibi bölgelerinde yağlanma olanlar liposuction<br />

uygulamasını deneyimleyebilir. Söz konusu bölgelerin şekillendirilmesini sağlayarak daha fit görünebilirler.<br />

l Meme operasyonu yaptırmak da bir seçenek olabilir. Kadınlar memeleri küçükse büyütme, büyük ve sarkıksa<br />

küçültme ve dikleştirme ameliyatı yaptırabilir. Üzerinde çok konuşulmasa da erkeklerin neredeyse yarısı<br />

jinekomasti (meme dokusundaki aşırı büyüme) sorunu yaşayabiliyor. Bir meme ameliyatıyla bu sorun düzeltilebilir.<br />

26 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 27


V<br />

ESTETİK ÇÖZÜMLER<br />

1<br />

YÜZ SERUMLARI HEM ÇOK<br />

YOĞUN HEM DE ÇOK GÜÇLÜ etken<br />

maddeleri konsantre olarak içeren,<br />

genelde sıvı formda ürünlerdir. Cilt<br />

bakım rutinlerine eklenen ürünler<br />

bir dizi antioksidan ve cildi yenileyen<br />

besinler içerir, ancak serumlar özeldir.<br />

Cildin en derin katmanına bile ulaşarak<br />

cildi daha iyi besleyip hücreleri yeniler.<br />

Cilde nemlendiricilerden ve diğer bakım<br />

ürünlerinden daha çabuk nüfus eder ve<br />

kolaylıkla emilir.<br />

4<br />

HYALÜRONİK ASİT, Q 10,<br />

VİTAMİNLER (A, B, C, E), mineraller,<br />

retinol, beta-glukan ve bitkisel<br />

ekstreler gibi hücreleri yenileyen<br />

maddeler, yüz serumları içinde yer alan<br />

etken maddelerden bazılarıdır.<br />

2<br />

YAŞLANMA KARŞITI SERUMLAR<br />

BELİRLİ İHTİYAÇLARI DAHA ODAKLI<br />

ve zengin bir içerikle ele almak için<br />

geliştirilir. Yaşlanma karşıtı serumların<br />

uzun süreli kullanımı daha sağlıklı<br />

ve sıkı bir cilde sahip olmanıza,<br />

cilt tonunun eşitlenmesine ve<br />

kırışıklıkların düzeltilmesine<br />

yardımcı olur.<br />

5<br />

YÜZ SERUMU HER YAŞTA<br />

KULLANILABİLİR. Bununla ilgili bir yaş<br />

kısıtlaması yok. Ama ne kadar erken<br />

yaşta kullanılmaya başlanırsa o kadar<br />

iyi! Böylelikle daha ileri yaşlar için cilt<br />

desteklenmiş olur.<br />

3<br />

YÜZ SERUMLARI, CİLDİN İHTİYACI<br />

OLAN TÜM BAKIMI EN İYİ ŞEKİLDE<br />

SUNAR. Sivilce ve siyah noktaların<br />

giderilmesine yardımcı olurken stresin<br />

ve yorgunluğun etkilerini azaltır. Daha<br />

canlı, ışıltılı ve genç bir cilt yaratır.<br />

6<br />

YÜZ SERUMU NEMLENDİRİCİ<br />

YERİNE KULLANILMAZ.<br />

Nemlendiriciler nemi cilde hapsederler<br />

ancak cildin alt katmanlarına<br />

ulaşmazlar. Yüz serumları ise cildin<br />

çeşitli ihtiyaçlarına ve sorunlarına<br />

cevap verirler, ayrıca cildin en derin<br />

katmanlarına ulaşırlar. Yani biri<br />

diğerinin yerine geçmez, bu nedenle<br />

birlikte kullanılmaları gerekir.<br />

Yüz<br />

serumlarıyla<br />

ILGILI 9 BILGI<br />

Daha genç, canlı, ışıltılı, pürüzsüz ve bakımlı<br />

bir cilt için yüz serumları vazgeçilmezimiz.<br />

Peki onları ne kadar iyi tanıyoruz?<br />

7<br />

CİLDE UYGULANAN HER ÜRÜNDE<br />

OLDUĞU GİBİ yüz serumunun<br />

seçiminde de doğallığa önem<br />

verilmelidir. Yüz serumları yüzde 100<br />

doğal içerikli olmalı, yani koruyucu,<br />

paraben ve parafin gibi insan sağlığına<br />

zararlı maddeler içermemelidir.<br />

Mona Lisa Yüz Serumu ile cildinize gençlik katın!<br />

Mona Lisa Yüz Serumu su bazlıdır ve bu nedenle tüm cilt<br />

tiplerinde güvenle kullanılabilir. Cilde oldukça güçlü hidrasyon<br />

sağlar, nemlendirir ve uzun süreli etki yaratır. Dokudaki hücre<br />

yenilenmesini destekleyerek cildin doğal, parlak ve canlı<br />

formunun geri kazandırılmasına yardımcı olur. İçeriği beş aktif<br />

maddeden oluşmaktadır:<br />

l Hyalüronik asit: İçeriğinde bulunan çift<br />

moleküllü hyalüronik asit sayesinde cilt<br />

derinlemesine nemlendirilir. Düzenli<br />

kullanımda dolgu etkisini güçlü bir<br />

şekilde göstermeye başlar. Hyalüronik<br />

asit, mikrosferik yapıda olduğu için Mona<br />

Lisa Yüz Serumu’nun içeriğinde bulunan<br />

tüm aktif maddeler sadece birkaç dakika<br />

8<br />

İHTİYACA, YAŞA VE ÜRÜNÜN<br />

ÖZELLİĞİNE GÖRE yüz serumları<br />

günde bir veya iki kez uygulanır.<br />

Düzenli kullanım çok önemlidir. Bu<br />

rutinde devam edildiğinde 30 ila 45 gün<br />

içinde olumlu sonuçlar görülür.<br />

9<br />

YÜZ SERUMU KULLANILMADAN<br />

ÖNCE CİLT İYİCE TEMİZLENİR. Yüz<br />

serumundan iki üç damla alınarak<br />

yüze ve boyna uygulanır, yukarı<br />

doğru yumuşak hareketlerle cilde<br />

yedirilir. Emilimin sağlanması için<br />

bir süre beklenir. Daha sonra günlük<br />

nemlendirici ve diğer bakım<br />

ürünleri uygulanır.<br />

içerisinde cilt altı dokusuna (dermis) ulaşmış olur.<br />

l Resveratrol: Antiaging özelliğiyle cildi yaşlılık etkilerine karşı<br />

korur, hücre yenilenmesinin hızlanmasına yardımcı olur.<br />

l SPF: Serumun içeriğinde 15 faktör güneş koruyucu<br />

bulunmaktadır. Günlük antiaging serum olarak güneşin zararlı<br />

ışınlarından korunmanıza yardımcı olur.<br />

l Meristem hücreleri: Ginkgo biloba bitkisinden elde<br />

edilen organik kök hücreler cilt altında bölünerek<br />

hücrelerin, kolajen ve elastin liflerinin artmasını sağlar.<br />

l Argan yağı: Cildin ipeksi bir görünüm<br />

kazanmasını destekleyen argan yağı, cilt<br />

altına nüfuz ederek ve kıl foliküllerinde biriken<br />

bakterilerin dışarı atılmasını sağlayarak sebumları<br />

yok eder.<br />

28 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 29


V<br />

RÖPORTAJ<br />

“MEZOTERAPI<br />

muhteşem<br />

Mezoterapinin cilt bakımındaki öneminden söz eder<br />

misiniz?<br />

Mezoterapi, cildi tedavi etmek için yapmamız gereken ilk<br />

uygulamadır. Enjeksiyon aracılığıyla uygulanan mezoterapi,<br />

mezoderm dediğimiz orta derinin tedavisidir. Yaşlanma<br />

sürecinde ve birçok cilt hastalığında bozulan temel bölge<br />

burasıdır. Bir kişiyi gençleştirmek ve daha sağlıklı bir cilde<br />

kavuşturmak istiyorsak orta deriye vitamin ve mineral<br />

vermeli, suyla nemlendirmeli, hyalüronik asit desteği<br />

sağlamalıyız. Aslında bütün dokularımızı besleyen kanımız<br />

ve plazmamızdır. Ancak orta deride yaşlanmanın etkisiyle<br />

beslenme bozukluğu oluyor ve sindirim sisteminden<br />

sağlıklı besinlerin alınması zorlaşıyor. Ayrıca toksin çağında<br />

yaşıyoruz. Bu nedenle ciddi anlamda çevre kirliliğine<br />

maruz kalıyor, sağlıklı beslenemiyor, cildimiz için gerekli<br />

vitamin ve mineralleri alamıyor, aldıklarımızı da o dokuya<br />

ulaştıramıyoruz. Yaşlanma sürecinde dolaşım bozukluğu<br />

sorunları da yaşamaya başlıyoruz. Mezoterapi, orta deriye<br />

istediğimiz besinleri verme yöntemidir.<br />

Mezoterapi kokteyllerinin olmazsa olmaz içeriği nedir?<br />

bir yöntem”<br />

Mezoterapinin antiaging’in yanı sıra leke, selülit, bölgesel yağlanma<br />

veya bir şekilde kolajenin azaldığı durumlarda kullanmamız<br />

gereken bir yöntem olduğunu belirten Dermatoloji Uzmanı<br />

Dr. Özge Banu Öztürk, “Mezoterapi, cildi tedavi etmek için yapmamız<br />

gereken ilk uygulamadır. Bir kişiyi gençleştirmek ve daha sağlıklı bir cilde<br />

kavuşturmak istiyorsak orta deriye vitamin ve mineral vermeli, suyla<br />

nemlendirmeli, hyalüronik asit desteği sağlamalıyız” diyor.<br />

Dilek Girgin<br />

Meryem Bilici<br />

Hyalüronik asit ve vitaminler olmazsa olmazdır, peptitler<br />

ve aminoasitler de öyle. Çünkü biz orta derinin hücreler<br />

arası sıvısını güçlendirmek istiyoruz. Hücrelerin beslendiği<br />

bu sıvı, bağ doku elemanlarını, yani kolajen liflerini de<br />

barındırıyor. Bu sıvıyı, bu bağ dokuyu destekleyecek bütün<br />

içerikler mezoterapi için vazgeçilmez aslında. Mezoterapi,<br />

antiaging’in yanı sıra leke, selülit, bölgesel yağlanma veya<br />

bir şekilde kolajenin azaldığı durumlarda kullanmamız<br />

gereken yöntemdir. Fakat mezoterapi kokteyllerinin içerikleri<br />

hastalıklara göre değişkenlik gösteriyor. Kuru ve yaşlı<br />

ciltlerde antiaging ve antioksidan içeren, saç dökülmesinde<br />

saç büyümesini destekleyen, zayıflamada ise yağ yakımını<br />

destekleyen mezoterapi kokteyllerini tercih ediyoruz.<br />

“MEZOTERAPİNİN TEDAVİ EDEMEYECEĞİ<br />

CİLT HASTALIĞI YOKTUR”<br />

Mezoterapi uygulamasını kimler yapmalı sizce?<br />

Ben mezoterapi eğitimini Paris’te Fransız mezoterapi<br />

cemiyetinden aldım, 2006’dan bu yana da severek<br />

uyguluyorum. Mezoterapiyi bence en iyi yapanlar cilt<br />

İki harika mezoterapi kokteyli:<br />

RAFFAELLO ve TIZIANO<br />

l “Raffaello’yu 30 yaş ve üstü, cilt tonunda<br />

problem yaşayan veya strese girmiş<br />

kişilerin cildini yatıştırmak, cilt tonunu<br />

dengelemek, ışıltı vermek için kullanıyorum.<br />

Göz çevresi, dudak üstü, yanak, çene ve<br />

alın bölgelerindeki lekelenmeler için ideal.<br />

Raffaello’nun en önemli özelliği zengin<br />

antioksidan içerikli olması. İçinde canlı<br />

meristem hücreleri var. Bitkisel kaynaklı<br />

bu hücrelerle, hücre büyümelerini ve renk<br />

yapan maddelerin fonksiyonlarını kontrol<br />

altına alıyoruz. İçeriğinde resveratrol de var<br />

ki bu, birçok üründe bulunmayan çok güçlü<br />

bir antiaging ve antioksidan maddedir. Ayrıca<br />

iyi bir nemlendirme sağlıyor. Özellikle yaz<br />

tatili sonrasında, cilt hasarını azaltmak ve<br />

kontrol altına almak istediğimizde Raffaello<br />

kokteylini tercih etmeliyiz.<br />

l Yaşlanan ciltte leke sorununun yanı sıra<br />

kolajen yıpranması, gözenek genişlemesi,<br />

sarkma ve kuruma da oluyor. Bu durumda cildi<br />

sıkılaştırmak ve kolajen içeriğini desteklemek<br />

için içeriğinde kolajen, hyalüronik asit,<br />

aminoasitler, meristem hücreleri bulunan<br />

lifting etkili Tiziano kokteylini uyguluyorum.<br />

Tiziano’yu kol, iç bacak, çene, boyun, gıdı<br />

sarkmalarını ve çatlakları kamufle etmekte<br />

de kullanabiliriz. Göz çevresinde yaşla birlikte<br />

elastikiyet azaldığından sarkmaya bağlı<br />

torbalar ortaya çıkar. Bu cildi sıkılaştırmak<br />

için de Tiziano’yu çok rahatlıkla göz çevresine<br />

uygulayabiliyorum.<br />

l Genelde yaz tatili sonrasında, lekeli ciltlerde<br />

kolajen içeriğini uyandırmak,<br />

nemlendirmek,<br />

ışıltı katmak, lekeyi<br />

tedavi etmek adına<br />

2 seans Tiziano ve<br />

2 seans Raffaello<br />

gibi dönüşümlü<br />

uygulamalar da<br />

yapıyorum.”<br />

30 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 31


V<br />

RÖPORTAJ<br />

hekimleridir, çünkü cildi en iyi onlar<br />

tanır, cilt hastalıklarını da en iyi onlar<br />

sınıflandırır. Mezoterapiden fayda<br />

görmeyen hastalar olduğunu duyduğumda,<br />

uygulamanın cildi çok iyi tanıyan bir hekim<br />

tarafından yapılmadığını düşünüyorum.<br />

Gerçek ihtiyaçlar değerlendirildiğinde<br />

mezoterapinin tedavi edemeyeceği<br />

cilt hastalığı yoktur. Mezoterapiyi<br />

sedef hastalığında da egzamada da<br />

kullanabilirsiniz. Bir iç organın cilt yüzeyini<br />

tedavi ettiğinizde iç organa da faydalı<br />

oluyorsunuz; bu çok ilginçtir mesela.<br />

Diyelim ki kas spazmınız var, ciltten<br />

mezoterapi kokteylini yapıyoruz ve kas<br />

iyileşiyor. Eklem probleminiz var, o ekleme<br />

yakın cilt yüzeyinden cildi tedavi ediyoruz,<br />

o eklem iyileşiyor. Dolayısıyla mezoterapi<br />

sadece cildi değil, oradaki sinir uçlarını,<br />

o bölgedeki iç organa ait patolojileri de<br />

düzeltebiliyor.<br />

Mezoterapi, sedef hastalığında nasıl<br />

uygulanıyor?<br />

Sedef hastalığında, kalınlaşan deriyi<br />

inceltecek ve ciltteki yangıyı azaltacak etken<br />

maddeleri içeren kokteylleri uyguluyoruz.<br />

Sedefin iyileşme süresi ciltteki sedef<br />

plağının genişliğine ve kalınlığına göre<br />

değişiyor. Genellikle 4-8 seansta yani 1 ay<br />

gibi bir sürede bir plak geriliyor.<br />

Kadınların başlıca sorunlarından olan<br />

selülitin tedavisiyle ilgili pek çok yöntem<br />

var. Mezoterapi bu yöntemler arasında<br />

nasıl bir noktada duruyor?<br />

Selülit tedavisinde ne kadar hızlı<br />

yol almak istediğinize bağlı bu sorunun<br />

cevabı. Eğer kısıtlı bir zamanınız varsa,<br />

hızlı yol almak istiyorsanız mezoterapi ile<br />

cihazları kombine edebiliyoruz. Selülit, yağ<br />

depolanmasının ve dolaşım bozukluğunun<br />

birlikte olduğu bir hastalık, bu nedenle yağ<br />

yakımını tetikleyecek ve kan dolaşımını<br />

artıracak cihazlarla mezoterapi birlikte<br />

uygulandığında 1 ay gibi bir sürede selülitli<br />

ciltte düzelme görebiliyoruz. Daha yavaş<br />

gitmek istiyorsanız sadece mezoterapiyle<br />

2-3 ay içinde selülit görünümde ciddi<br />

düzelme oluyor.<br />

Mezoterapi yüzde hangi bölgelere<br />

uygulanabiliyor?<br />

Her cihazın uygulanamayacağı göz<br />

çevresi, dudak çevresi, kulak bölgeleri<br />

antiaging tedavilerde zorlandığımız bölgeler.<br />

Bu bölgelerle birlikte dekolte, meme arası<br />

çizgiler ve el üzeri mezoterapiyle tedavi<br />

edilebiliyor. Boyun bölgesi de zorlu, çünkü<br />

boynun orta alt kısmında tiroid bezleri var.<br />

O yüzden boyun çizgilerini düzeltmek için<br />

de en çok kullandığımız yöntemlerden biri<br />

mezoterapidir.<br />

“YANIT ÇOK HIZLI OLUYOR”<br />

Yüz bölgesinde görünür sonuç elde etme<br />

süresi nedir?<br />

Mezoterapi muhteşem bir yöntem, yanıt<br />

çok hızlı oluyor. Diyelim siz bir hastaya<br />

akşam mezoterapi yaptınız, ertesi sabah<br />

kalktığında ışıl ışıl bir ciltle karşılaşıyor,<br />

yani 8-10 saatte cilt parlamaya başlıyor.<br />

Tabii bu içeriklerin konsantrasyonuyla<br />

ve ne kadar güçlü olduğuyla da doğru<br />

orantılı. Etki 72 saat süreyle devam ediyor.<br />

Süreyi uzatansa hemen akabinde seansın<br />

tekrarlanmasıdır. Ben genellikle güneşe<br />

bağlı yaşlanma gösteren hastalara kış<br />

aylarında 4 seans yapıp, daha sonra ayda bir<br />

idame öneriyorum. Yaz öncesi dönemde de<br />

4 seans yapılırsa o zaman harika olur.<br />

Sürekli devam ettirmek gerekiyor yani...<br />

Evet, ayda bir. Yaklaşık 10 yıldır sadece<br />

mezoterapiyle takip ettiğim hastalarım var,<br />

başka hiçbir şey yaptırmazlar. Bir kadın<br />

30’lu yaşlarda mezoterapiye başladığında<br />

daha sonraki süreçte yaşlanması<br />

azaldığından başka uygulamalara da<br />

daha az ihtiyaç duyuyor. Yani hastayı<br />

gençleştirmekle kalmıyor, bütçesini de<br />

koruyorsunuz, çünkü mezoterapi pahalı<br />

bir uygulama değil. Bu şekilde hasta 50<br />

yaşına kadar dolgu ve botoks olmadan<br />

ilerleyebiliyor.<br />

Bu durumda mezoterapi için en doğal<br />

gençleşme yöntemi diyebilir miyiz?<br />

Evet. Mezoterapi en pratik, en uygun<br />

fiyatlı, ayrıca uzun vadeli olarak kişinin cilt<br />

sağlığını da koruyan bir tedavi yöntemi.<br />

Kadınlar kadar erkekler de seviyor<br />

mezoterapiyi. Saç dökülmelerine karşı<br />

çok fazla mezoterapi yapıyoruz, bir de göz<br />

çevresi problemlerine, çünkü erkekler doğal<br />

yaşlanma uygulamalarını seviyorlar. Işıl ışıl<br />

ciltle ertesi sabah uyanmak onları da mutlu<br />

ediyor.<br />

Mezoterapi uygulamasında ağrı ve acı<br />

oluyor mu?<br />

C vitamini gibi etken maddeleri içeren<br />

leke ve lifting etkili kokteyller ile somon<br />

DNA’sı ciltte yanma hissi yapıyor. Ama biz<br />

cildi çok iyi uyuşturuyoruz. Seanstan yarım<br />

saat önce lokal anestezik krem sürüyor,<br />

sonra da 10 dakikada seri enjeksiyonlarla<br />

uygulamayı gerçekleştiriyoruz. Bunların<br />

dışında kalan mezoterapi kokteyllerinde<br />

hasta fazla acı hissetmez.<br />

“DOĞALLIKTAN YANA BİR HEKİMİM”<br />

“Benim için ürünün içeriği ve referansları çok önemli, aynı şekilde menşei, yani hangi ülkede üretildiği de öyle. En çok Fransa,<br />

İsviçre, İspanya ve İtalya’da üretilen ürünleri tercih ediyorum. Avrupa Birliği’nin standartları daha yüksek ve ürünleri kesinlikle çok iyi<br />

kalitede oluyor. Bu, ürün için de cihaz için de geçerli. Kimi zaman kendimde de deniyorum ama çok tutucu gidiyorum, hastalarımda da<br />

öyle. Doğallıktan yana bir hekimim. Her cihazı, her ürünü ne kendime ne hastalarıma uygularım.”<br />

32 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 33


V<br />

MAKALE<br />

Kolajenler ve etkileri<br />

Neye göre<br />

seçmeliyiz?<br />

Çeşitli formda olan kolajen<br />

ürünlerinden şase (toz) formda<br />

olanı seçin ve hiçbir şekilde<br />

tatlandırıcı, aroma, boyar madde<br />

içermemesine, ağzınızda acı<br />

bir tat bırakmamasına dikkat<br />

edin. Bu şekildeki toz ürünleri<br />

suya karıştırarak içebileceğiniz<br />

gibi kahvenize, yoğurdunuza,<br />

sütünüze, kefirinize,<br />

smoothie’lerinize kolaylıkla<br />

katabilirsiniz. Süt ve yoğurt<br />

içerikleriyle birlikte tüketilmesini<br />

emilimini artırdığı için özellikle<br />

tavsiye ediyorum.<br />

“Gıda takviyesi olarak kolajenler”<br />

konusunda doktor veya kullanıcı<br />

olarak önerilerimizi ve seçimlerimizi<br />

yaparken dikkat etmemiz gereken<br />

noktalar önemli, çünkü tüm takviyeler<br />

içerik olarak aynı değil.<br />

Hangi kolajenin hangi etkiyi<br />

gösterdiğini ve etki mekanizmalarının<br />

nasıl olduğunu bilmemiz gerekiyor.<br />

Örneğin, Tip 2 kolajenini sağlam<br />

kemikler ve sağlam kıkırdak dokusu<br />

desteği için özelikle 40 yaş sonrasında<br />

öneriyoruz.<br />

Dr. Seran Göçer<br />

Medikal Estetik Uzmanı<br />

1Eklemde kıkırdak yapısının sağlamlığı ve<br />

stabilitesini sağlar (özellikle Tip 2 kolajen;<br />

UC 2). Kolajen 2, eklem hareketliliğini ve<br />

sağlıklı bir enflamatuar yanıtı desteklemeye<br />

yardımcı olan glisin ve prolin amino<br />

asitlerini içerir. Yapılan çalışmalarda özellikle<br />

yaşlanmayla birlikte kaçınılmaz olarak ortaya<br />

çıkan, sporcularda eklemlerde dejenerasyon<br />

ve erken yaşlanmayla kendini gösteren,<br />

diz eklemi kireçlenmesi olarak bilinen<br />

osteoartrit, osteoartroz gibi tablolarda ağrının<br />

azaltılmasına, kıkırdak dokuda yenilenmeye<br />

ve tamir süreçlerine olumlu katkılarda<br />

bulunduğu gösterilmiştir.<br />

2Yeni kemik üretimini uyarır (özellikle<br />

Tip 2 kolajen; UC I2). Tip 2 kolajen<br />

içeren gıdaların tüketilmesinin kırıklar<br />

sonrası iyileşme sürecinin hızlanması, kemik<br />

erimesinin yavaşlatılması gibi süreçlerde<br />

olumlu katkılarının olabileceği araştırmalarda<br />

ortaya konmuştur.<br />

3Saç, cilt ve tırnakların yapısında yer<br />

alır ve bu yapıların sağlıklı durumda<br />

kalmasını sağlar. Cildin normal elastikiyetinin<br />

korunması, yaşlanmayla birlikte görülen<br />

kırışıklıkların, renk değişikliklerinin<br />

azaltılması, saç ve tırnak sağlığının<br />

korunmasında kolajen içeren gıdaların ve/veya<br />

beslenme desteklerinin tüketilmesinin katkıda<br />

bulunduğunu gösteren çalışmalar vardır.<br />

4Sağlıklı yaşamın temel noktalarından<br />

biri de vücut ağırlığının kontrolüdür.<br />

Kolajen, protein içeren gıdaların tüketilmesi<br />

metabolizmayı hızlandırıp tokluk hissi<br />

yaratarak kilo kontrolünde yardımcı olabilir.<br />

5Diğer yandan kolajen, protein bağışıklık<br />

sistemini de düzenlemektedir. Bağışıklık<br />

sisteminizin normal işlevlerini sürdürebilmesi<br />

bağırsak dokusunun sağlıklı durumda<br />

olmasıyla yakından ilişkilidir. Kolajen takviyesi<br />

alınması veya kolajen içeren gıdaların daha sık<br />

tüketilmesi sızdıran bağırsağın onarılmasına<br />

katkıda bulunabilir. Son yıllarda tanımlanmış<br />

olan sızdıran bağırsak sendromunda bağırsak<br />

mukozasının yer yer hasara uğradığı, mukoza<br />

bütünlüğünün bozulduğu gözlenmiştir.<br />

Sızdıran bağırsağınız olduğunda toksinler,<br />

gıda partikülleri ve enfeksiyon etmenleri olan<br />

mikroplar veya bunların ürünleri bağırsak<br />

duvarınızdan kan dolaşımınıza geçer. Sızdıran<br />

bağırsak sendromu pek çok otoimmun<br />

hastalığın temelini oluşturmaktadır. Diyete<br />

kolajen içeren gıdaların eklenmesiyle kolajen<br />

içindeki amino asitler hücresel sağlığı ve doku<br />

büyümesini destekleyerek “sızıntıyı kapatır.”<br />

6Yapılan çalışmalarda kolajen içeren<br />

takviyelerin kullanılmasının kötü<br />

kolesterol seviyelerinin azaltılmasına katkıda<br />

bulunduğu gösterilmiştir. Böylece kalp-damar<br />

sağlığının korunmasında olumlu etkilerinin<br />

olabileceği düşünülmektedir.<br />

Cildin gençliği ve güzelliği için Tip 1 ve Tip 3 kolajen<br />

l Kolajen, vücudumuzun yapıtaşı olan proteinlerin yaklaşık<br />

%30’unu oluşturur. Adeta bir zamk gibidir, hücrelerimizin<br />

bir arada sıkıca durmasını sağlar ve dokuya sağlamlık<br />

verir. Bu muhteşem proteinin 20’den fazla tipi olup Tip<br />

1 ve Tip 3 kolajen daha çok cildimizde, saçlarımızda,<br />

kemiklerimizde, kaslarımızda, göz küresinde yaygın<br />

olarak bulunur. Cilt dokusunun kuru ağırlığının neredeyse<br />

%80’i kolajenden oluşmaktadır. Yine beraberinde sıkça<br />

duyduğumuz hyalüronik asit ise cilt altı bağ dokuda<br />

kolajenle birlikte yer alan, su tutarak cildin nemliliğini ve<br />

gerginliğini sağlayan polisakkarit yapısında bir maddedir.<br />

Cildin yanı sıra eklem boşluklarındaki sıvılarda, göz<br />

küremizde, damarlarımızın çeperlerinde, kaslarımızda da<br />

yaygın olarak bulunur.<br />

l Cildimiz, yaşlanma belirtilerinin en çarpıcı olarak<br />

göründüğü organlarımızdan biridir. Yaşlanmayla birlikte<br />

ciltte kırışıklıklar, renk değişiklikleri, lekelerin artması,<br />

elastikiyet kaybı, kuruluk, sarkmalar gibi bulgular ortaya<br />

çıkmaya başlar. Bunun temel nedeni cilde gerginliğini,<br />

elastikiyetini ve nemliliğini veren başlıca maddeler<br />

olan kolajen ve hyalüronik asit üretiminin yaşla birlikte<br />

azalmasıdır. Yaş almanın yanında güneş ışınlarına<br />

maruz kalma, çevre kirliliği, sigara veya benzeri tütün<br />

ürünlerine aktif veya pasif olarak maruz kalma, sağlıksız<br />

beslenme, hormonal değişiklikler, diyetteki eksiklikler ve<br />

genetik yatkınlıklar da kolajen ve hyalüronik asit kaybını<br />

artırmaktadır.<br />

l Yapılan çalışmalar, dışarıdan kolajen ve hyalüronik<br />

asit desteği almanın bu süreçte olumlu etkiler<br />

gösterebileceğini ortaya koymaktadır. Ancak alınacak<br />

destekteki miktarların ve madde formlarının kritik<br />

önemi vardır. Bu desteklerdeki içerik miktarlarının diğer<br />

organlarımıza zarar vermeyecek güvenli ve yeterli<br />

miktarda olması, madde formlarının ise bağırsaklardan<br />

emilimi mümkün olan ve emilim oranı en yüksek formda<br />

olması tercih edilmelidir. Kolajenler protein yapısında<br />

maddelerdir; günlük protein alımının fazlası böbreklerden<br />

atılmaktadır. Günlük ihtiyacımızdan daha fazla miktarlarda<br />

protein aldığımızda bu proteinin kullanımı mümkün<br />

olmaz ve atılması gerekir. Bu noktada yüksek protein<br />

alımı böbreklerimiz için önemli bir yük teşkil etmekte<br />

ve risk oluşturmaktadır. O nedenle ihtiyacımızdan daha<br />

fazla protein almama konusunda dikkatli olmamız<br />

gerekmektedir. Bu yüzden lütfen içeriğindeki kolajen<br />

miktarlarının etkin ve günlük ihtiyacımızı karşılayabilecek<br />

dozda ayarlanmış olmasına dikkat edin. Bir diğer önemli<br />

nokta da üründeki ham maddelerin klinik çalışmalarla<br />

etkinliği gösterilmiş patentli ham maddeler olmasıdır.<br />

l Biz bu alanda çalışan doktorlar olarak yaşlanmaya sadece<br />

ciltteki kırışıklıklar açısından değil, tüm vücudu etkileyen<br />

bir hastalık olarak bakmaktayız. Buradan hareketle<br />

cilt sağlığını desteklerken, genç olmanın en önemli<br />

göstergelerinden biri olan kas kitlesini korumak, kasların<br />

sağlamlığını ve protein içeriğini artırmak ve yağ dokusunu<br />

azaltmak diğer hedefimizdir. En önemlisi de hastamıza<br />

zarar vermeden bunu yapmaktır.<br />

34 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 35


V<br />

MAKALE<br />

Çalışan kadının daha<br />

iyi görünmesinin sırları<br />

Gelişen teknoloji ve çalışma şartları,<br />

kadınların ivmesi çok yüksek olan<br />

hayata karşı dik durabilme savaşı<br />

vermesini gerektiriyor. Kariyerinde<br />

başarı gösteren bir kadının iyi<br />

görünme açısından da başarılı olması<br />

bekleniyor. Ruhsal ve bedensel<br />

olarak iyi görünmek çalışan kadının<br />

başarısını ve motivasyonunu<br />

artıracak, iş arkadaşlarından daha da<br />

fazla değer görmesini sağlayacak bir<br />

unsur olarak beliriyor.<br />

Dr. Hilal Koral<br />

Medikal Estetik Uzmanı<br />

Sabahın erken saatinde çalmaya başlayan<br />

saat, işe gittiğinizde tüm gün sürecek<br />

serüvene kendinizi en iyi şekilde hazırlama<br />

sürenizin de geri sayımını başlatıyor. Bu<br />

nedenle sabah için önceden planlanmış<br />

programınız size hazırlanmada daima<br />

zaman kazandıracaktır.<br />

Güne duş alarak başlamanız<br />

hem bedeninizi hem de enerjinizi<br />

temizleyecektir. Temiz cildinizdeki terleme<br />

bölgelerine uygulayacağınız ter azaltıcı<br />

deodorantlar, boyun ve bileklerinizin iç<br />

bölgelerine uygulayacağınız ağır olmayan<br />

bir parfüm gün içinde rahat hareket<br />

etmenizi sağlayacaktır.<br />

Yüzünüze mutlaka nemlendirici ve<br />

güneş koruyucu krem sürmeli, üzerine<br />

hafif bir makyaj yaparak günlük bakımınızı<br />

sonlandırmalısınız.<br />

Saçlarınız mutlaka temiz ve bakımlı, iyi<br />

şekil verilmiş, mümkünse fönlü olmalıdır.<br />

İş yerinize, işinize hatta günlük aktivitenize<br />

uygun kıyafet ve ayakkabı seçmeniz de<br />

önemlidir.<br />

Çalışan bir kadın olarak zamanınızın<br />

büyük bir kısmı iş yerinizde geçmektedir.<br />

Sürekli kapalı, klimalı ve elektronik bir<br />

ortamda bulunmak, bilgisayar ekranıyla<br />

karşı karşıya kalmak, oturarak çalışmak<br />

dolaşımınızı yavaşlatacak, bu da hem<br />

vücudunuz hem de cildiniz için olumsuz<br />

etkiler yaratacaktır.<br />

Buna stres faktörünü de ilave edersek<br />

doğal olarak sizin için erken kırışıklık,<br />

mimik çizgileri, selülit ve kilo artışı gibi<br />

sorunlar oluşacaktır.<br />

HANGI ÖNLEMLERİ ALMANIZ<br />

LAZIM?<br />

Ofis ortamında çalışan bir kadın olarak<br />

kendinizi daha iyi ve sağlıklı hissetmeniz<br />

için bazı önlemler almanız, gün içerisinde<br />

kendiniz için bir şeyler yapmanız<br />

gerekmektedir.<br />

Öncelikle sağlıklı beslenmeniz, günde<br />

3 litre civarında su içmeniz, mümkünse<br />

öğle yemeği molalarında temiz hava<br />

almak ve biraz da yürüyüş yapmak için<br />

dışarı çıkmanız bedensel olarak daha iyi<br />

hissetmenizi sağlayacaktır. Masanızda<br />

sürekli su dolu bir bardağın olması ve<br />

yanınızda küçük bir şişe su taşımanız su<br />

içmenizi artırmada yardımcı olacaktır.<br />

Gün içerisinde çok fazla kahve ve çay<br />

tüketmektense arada bitki çayları ve C<br />

vitamininden zengin doğal meyve suları<br />

içmeniz ise vücut direncinizi artıracaktır.<br />

Akşamları eve döndüğünüzde<br />

makyajınızı temizlemeniz, hafif giysiler<br />

giymeniz, akşam yemeğinde salata ve<br />

proteinden oluşan hafif yemekler tercih<br />

etmeniz kendinizi daha iyi hissetmeniz için<br />

iyi seçeneklerdir.<br />

İş ritminize göre hafta içi ve hafta sonu<br />

olmak üzere haftada 2-3 kez 45 dakika<br />

veya 1 saatlik yürüyüşleri düzenli yapmanız<br />

da gün içerisindeki hareketsizliğinizin<br />

vücudunuza olumsuz yansımalarını<br />

azaltacak, metabolizmanızı hızlandıracak ve<br />

mutluluk hormonu salgılatacaktır.<br />

Kendine iyi bakan, bedensel ve ruhsal<br />

açıdan iyi olan çalışan kadın etrafına ışık<br />

ve olumlu bir enerji saçacak, iş ve ev<br />

hayatında daha mutlu olacaktır. Mutlu<br />

kadın iyi bir takım arkadaşı, iyi bir lider, iyi<br />

bir anne, iyi bir eş olacaktır ve örnek olarak<br />

gösterilecektir. Şu unutmamalıdır ki her şeyi<br />

doğru ve eksiksiz yapmak yeterli değildir.<br />

Aynaya mutlu bakabilmek ve aynada<br />

yansıyan görüntüyü doğru algılamak da çok<br />

önemlidir.<br />

Pozitif olmak, daima pozitif enerjiyi<br />

size çeker. Gülümsemek ve nazik olmak,<br />

zarafeti yürüyüşünüze ve hayatınıza kadar<br />

yansıtmak sizi iş ve özel hayatınızda doğru<br />

insan yapacak, en önemlisi mutlu edecektir.<br />

Ruh ve beden güzelliğinin bir arada olması<br />

bu nedenle çok önemlidir.<br />

Bakımlı, fit ve güzel bir vücuda<br />

sahip olmak da çok önemlidir<br />

Biz kadınlar genellikle yüz bakımının vücut bakımından daha önemli olduğunu<br />

düşünürüz. Halbuki hepimizin bildiği gibi iyilik bir bütündür. El ve tırnak bakımına çok dikkat<br />

edilmelidir. Temiz, manikürlü, çok uzun tırnaklara sahip olmayan, nemli, kırışıksız bir el<br />

önemlidir. Bunun için manikürünüzü ihmal etmeyip mümkünse sıvı sabun kullanmadan<br />

el temizliğinizi yapmalı, ellerinizdeki kırışıklıklar için sık sık el kremi sürmeli, gerekirse<br />

doktorunuzdan elinize hyalüronik asit uygulaması yaptırmasını istemelisiniz. Nemlendirici<br />

kremleri yüzünüze olduğu gibi vücudunuza da her duştan sonra, vücudunuz daha<br />

nemliyken uygulamalısınız. Kollarınızı sürekli masaya dayadığınız için dirseklerinizde oluşan<br />

kararma ve pullanmanın da önüne geçmelisiniz.<br />

Yüzünüze<br />

yıllık bakım<br />

yaptırmalısınız<br />

l Yüzünüz için sabah-akşam<br />

temizliğini yapmanız, sabahları<br />

nem verici kremi ve ilave<br />

olarak güneş koruyucusunu<br />

sürmeniz evde yetecek<br />

uygulamalardır. Ancak yaş<br />

aldığınızı ve çalışarak dışsal<br />

yaşlanma etkilerine daha çok<br />

maruz kaldığınızı göz önünde<br />

bulundurduğumuzda mutlaka<br />

profesyonel anlamda yıllık<br />

bakımlarınızı yaptırmalısınız.<br />

Gelişen teknoloji ameliyatsız<br />

cilt gençleştirme yöntemleri<br />

olarak bize çok geniş<br />

seçenekler sunmaktadır.<br />

l Bu yöntemler fokuslu ultrason,<br />

fokuslu radyofrekans, altın<br />

iğneli radyofrekans, lazer<br />

uygulamaları, mezoterapiler,<br />

nem bakımları ve aşıları,<br />

dolgu ve botoks gibi çok<br />

farklı seçeneklerdir. Bu farklı<br />

uygulamalar içerisinde size<br />

en uygun olanı seçmek<br />

zordur. En iyi yol ise sizinle<br />

aynı estetik anlayışına sahip<br />

bir doktorunuzun olması ve<br />

karşılıklı konuşarak ihtiyacınız,<br />

beklentileriniz, ayıracağınız<br />

zaman ve bütçe doğrultusunda<br />

en doğru programı yapmaktır.<br />

l Bu enerji bazlı cihazlar ve<br />

destekleyici cilt bakımlarının<br />

yanı sıra günümüzde kök<br />

hücre tedavileri de cilt<br />

gençleştirme konusunda<br />

bizi desteklemektedir. PRP<br />

(Platelet Rich Plazma), fibrocell<br />

ve kendi kök hücrelerinizle<br />

yapılan kremler bunlardan<br />

başlıcalarıdır.<br />

l Bir doktor rehberliğinde<br />

planlanan yıllık bakımlarınız<br />

ve kullanacağınız kremler<br />

sayesinde ışıl ışıl, sağlıklı,<br />

kırışıksız ve gergin olarak<br />

yaşınızdan daha iyi ve doğal<br />

bir cilde ve görünüme sahip<br />

olabilirsiniz.<br />

36 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 37


V<br />

PSİKOLOJİ<br />

Günümüzün en sorunlu<br />

ilişki trendleri<br />

PSİKOLOJİK ŞİDDETTE<br />

YENİ BOYUT:<br />

GASLIGHTING<br />

Partnere çeşitli oyunlar oynayarak<br />

kendisiyle ilgili şüphe yaratmayı ve<br />

duyguları manipüle etmeyi hedefleyen<br />

“gaslighting”, bir psikolojik şiddet türüdür<br />

ve günümüz ilişkilerinde sıklıkla görülebilen<br />

bir durumdur. Gastlighting uygulayan<br />

bireylerin ortak özelliği, kanıt gösterseniz<br />

dahi yaptıklarını reddetmeleridir. Bu nedenle<br />

kendi gerçekliğinizden şüpheye düşer ve<br />

onun amacına hizmet etmeye başlarsınız.<br />

“Acaba” sorularıyla mutsuz olur, hatta geçici<br />

hafıza kaybı ve unutkanlık gibi sorunlar dahi<br />

yaşayabilirsiniz.<br />

Yeni nesil ilişki modellerinden<br />

bazıları sorunlu mu sorunlu. Bunlar<br />

arasında “love bombing, ghosting<br />

ve gaslighting” bir adım öne<br />

çıkıyor. Taraflardan birinde derin<br />

mutsuzluklara sebep olabilen bu üç<br />

ilişki trendine birlikte göz atalım.<br />

Uzm. Dr. Burak Toprak<br />

Psikiyatr<br />

BİR NARSİSTİN GİZLİ SİLAHI: LOVE BOMBING<br />

Birine âşık olduğunuz hissini yaşarken<br />

ilişkinin partneriniz tarafından aniden<br />

bitirilmesine, mutluluktan havaya uçarken<br />

bir anda yere çakılmanıza, dünyanın en<br />

değerli insanı gibi hissederken değersiz<br />

birine dönüştüğünüzü düşünmenize<br />

neden olan duruma “love bombing” denir.<br />

Love bombing, narsizmle bağlantılıdır ve<br />

günümüzde en büyük ayrılık sebeplerinden<br />

biridir. İstismara giren bu hal, ilerleyen<br />

durumlarda psikolojik şiddete de dönüşebilir.<br />

LOVE BOMBING’I NASIL<br />

ANLARSINIZ?<br />

Sizi sevgi sözcüklerine ve hediyelere<br />

boğan bir partneriniz var ve kendinizi aşkın<br />

doruklarında hissediyor, daha önce hiç<br />

yaşamadığınız “en”leri yaşayarak tutkunun<br />

zirvesinde dolaşıyorsunuz. Hayatınızdaki<br />

kişi sizi mesajlara boğuyor, hediye üstüne<br />

hediye alıyor, dünyanın en özel insanı gibi<br />

hissettirirken sizin dışınızda kalan herkesi<br />

değersiz olarak adlandırıyor, ne yaparsanız<br />

yapın ne derseniz deyin onaylıyor, aşırı<br />

korumacı ve kıskanç davranıyor… İşte bu<br />

durumda size geçmiş olsun diyebiliriz ya da<br />

en azından şüphe etmenizin vakti gelmiş de<br />

geçiyor olabilir. Çünkü love bombing tam da<br />

böyle bir durum.<br />

Size sırılsıklam âşık olduğunu<br />

düşündüğünüz partneriniz tarafından<br />

hapsedildiğiniz çemberin illüzyon<br />

olduğunu anlamanız biraz zaman alabilir.<br />

Bu süre içerisinde doğal olarak gerçeklik<br />

duygunuz kaybolabilir, onun eksiklerini<br />

ya da yanlışlarını göremeyebilir, çevreden<br />

gelen tavsiye ve eleştirileri de duymazdan<br />

gelebilirsiniz. Ancak size bir tavsiye:<br />

Ne olduğunu anlamadan bitebilen<br />

bir ilişkiye hazır olmalı, en azından<br />

bunun gerçekleşmemesi için dikkatli<br />

davranmalısınız.<br />

BUNU NEDEN YAPIYOR?<br />

Partneriniz şüphesiz ki bir narsist ve o<br />

yüzden bu şekilde hareket ediyor. En tehlikeli<br />

duygunuz olan egonuza oynayıp üzerinizde<br />

adeta uyuşturucu etkisi yaratıyor. Sizi<br />

kendisine bağımlı hale getirip, sonrasında geri<br />

çekilerek istediğini elde etmeyi hedefliyor.<br />

Bunu fark ettiğinizde ayrılsanız da o<br />

istediğini elde etmiş, devam ederseniz de<br />

kontrolü elinde tutmuş olacak. İpler onda<br />

olduğu için de narsistliğinin keyfini sürecek.<br />

Bu insanlar, yani egonuzu göklere çıkarıp sizi<br />

dünyanın en özel insanı hissettirenler, aynı<br />

egoyla sizi terk etmeyi de haklı göreceklerdir.<br />

Bunu unutmayın ve daima dikkatli olun.<br />

SEVGİLİNİZ ANİDEN ORTADAN<br />

KAYBOLDUYSA GHOSTING’E HOŞ GELDİNİZ!<br />

Sıkıntılar karşısında sorumluluk<br />

alarak onları çözmek yerine<br />

partnerini aniden ve sessizce bırakıp<br />

gitmek, ortadan kaybolmak olarak<br />

tanımlayabileceğimiz ghosting,<br />

ilişkilerde sıklıkla görülen bir<br />

durum.<br />

Her flört genelde güzel<br />

başlar. Her şey hızla ilerlerken<br />

hoşlanmadan bağlanmaya geçilmiş,<br />

içinizde kelebeklerin uçuştuğu bir<br />

sevgililik dönemi de başlamıştır.<br />

Siz ilişkinin harika ve kusursuz<br />

gittiğini düşünürken partneriniz<br />

birdenbire ortadan kaybolur. İletişim<br />

kesilir, size cevap vermemeye<br />

başlar. Ne yaparsanız yapın eskisi<br />

gibi olmayacaktır: Ghosting’e hoş<br />

geldiniz!<br />

HANGİ DURUMLARDA<br />

YAŞANIYOR?<br />

Ghosting’e maruz kalan ilişkilerin<br />

ortak özelliklerinden en belirgini,<br />

çoğunlukla sanal ortamda ve<br />

sosyal medya aracılığıyla başlamış<br />

olmasıdır. Kişilerin birbirleriyle<br />

yeterli vakit geçirmeden sosyal<br />

medya üzerinden yansıttıkları<br />

profille ilişkiye başlamaları, gerçek<br />

bir ortamda tanışma olmaması<br />

bu durumu tetikleyen başlıca<br />

sebeplerdendir.<br />

Bir diğer neden ise taraflardan<br />

birinin sorumluluk almaktan<br />

uzak durarak devamlı kaçış yolları<br />

araması olarak karşımıza çıkıyor.<br />

Bu durumda ilişkiyi sürdürebilmek<br />

adına çok da yapılabilecek bir şey<br />

kalmıyor maalesef.<br />

Peki nasıl ilerlemelisiniz?<br />

Öncelikle, sanal ortamda tanıştığınız<br />

kişinin gerçek kimliğinden emin<br />

olmalı, bunun için de paylaşımlarını,<br />

arkadaşlarını, takip ettiklerini<br />

dikkatle incelemelisiniz. İkili<br />

ilişkilerdeki gerçek hedefin hayatı<br />

ve onun getirdiği sorumlulukları<br />

paylaşmak olduğunu unutmamalı,<br />

doğru empatiyle yaklaşmalısınız.<br />

Elbette başlangıç ne kadar güzel<br />

olursa olsun ilişkinin uzun ve<br />

sağlıklı sürmesi hiçbir zaman garanti<br />

edilemez.<br />

Ancak tedbir almak ve dikkatli<br />

hareket etmek elimizdedir.<br />

GASLIGHTING’E MARUZ<br />

KALDIĞINIZI NASIL ANLARSINIZ?<br />

Partnerinizin sizi gerçekten manipüle<br />

edip etmediğini anlamak her zaman kolay<br />

olmayabilir. Ancak bazı belirtileri fark<br />

edebilir, tedbir alarak bununla nasıl başa<br />

çıkacağınızı çözebilirsiniz. Şu soruların<br />

cevabı önemlidir: Yaşadığınız herhangi<br />

bir problemle ilgili konuşurken haklı<br />

olduğunuzu düşünseniz dahi sonunda<br />

kendinizi özür dilerken mi buluyorsunuz?<br />

Kavga büyümesin diye susan taraf hep siz<br />

mi oluyorsunuz? Sürekli aşağılandığınızı<br />

hissediyor ve yüksek sesli tartışmalara mı<br />

maruz kalıyorsunuz? Partneriniz suçlu<br />

olduğu halde durumu bu hale getirenin siz<br />

olduğunu mu söylüyor?.. Bu sorulara evet<br />

cevabı veriyorsanız, tedbir almanızın zamanı<br />

gelmiş veya geçiyor olabilir.<br />

NE YAPMALISINIZ?<br />

Partnerinizin size gaslighting yaptığından<br />

şüpheleniyorsanız onunla konuşmayı<br />

deneyebilir, içinde bulunduğunuz durumla<br />

ilgili teyit almak ya da olayın aslını öğrenmek<br />

için sorular sorabilirsiniz.<br />

Siz şüphenizi ona hissettirdiğinizde<br />

durumu reddetmesi veya davranışlarını<br />

yanlış anladığınızı söylemesi önemli bir<br />

gösterge olabilir. Yüzleşmek istemediği<br />

durumlarda ise öfkelenebilir. Bu noktada<br />

sakin kalmalısınız, çünkü sizden beklediği<br />

aşırı duygusal tepkilerdir. Bunu ona<br />

vermezseniz amacınıza ulaşabilirsiniz.<br />

Bunların kâr etmediği durumlarda<br />

olaylara objektif bakacak bir psikiyatr veya<br />

terapiste başvurmanız isabetli olacaktır.<br />

Çünkü çevrenizin size olan desteği<br />

manipülasyonun altında kalmaları ihtimaliyle<br />

taraflı olabilir. Böylesi bir riski bertaraf etmek<br />

için tercih edeceğiniz profesyonel yardımla<br />

size doğru yol gösterilebilir. Bu, her türlü<br />

şüphenizden kurtulmanızı da sağlayacaktır.<br />

38 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong><br />

39


V<br />

GEZİ<br />

Ufacık tefecik<br />

içi dolu<br />

mutluluk<br />

Kendileri küçük özellikleri büyük ülkeler ve şehirlerde kısa bir<br />

yolculuğa ne dersiniz? Kocaman dünyamızın minik güzelliklerini<br />

seyre dalmak için koltuğunuza şöyle bir yaslanın lütfen!<br />

İpek Itır Can<br />

KENDINI YEŞILE TAHVIL<br />

ETMIŞ ŞEHIR:<br />

Freiburg im<br />

Breisgau<br />

Almanya’nın Baden-Württemberg<br />

eyaletinde yer alan 153 kilometrekarelik<br />

Freiburg im Breisgau (Breisgau’daki<br />

Freiburg) ya da kısaca Freiburg, kendini<br />

yeşile tahvil etmiş bir küçük şehir.<br />

Masallara bile konu olan meşhur Kara<br />

Ormanlar’ın başkenti olmasıyla, şehrin<br />

kanallarını besleyen Dreisam Nehri’yle,<br />

bozulmamış doğasıyla da ilgili değil bu<br />

durum sadece; çünkü burası gerçekten çok<br />

çevreci bir şehir, hatta bu konuda bir rol<br />

model. Şöyle ki: 2008 yılında Freiburg’un<br />

“yeşil şehir” olmasına karar verilmiş ve bu<br />

yönde çalışmalar başlamış. Günümüzde<br />

şehrin yeşil etiketli bölgelerine sadece düşük<br />

karbon salınımlı araçlar girebiliyor, ulaşımda<br />

başrol tramvaylarda ve bisikletlerde.<br />

Bisikletlere ayrı bir parantez açmak lazım;<br />

220.000 nüfuslu bu üniversite ve gençlik<br />

şehrinde nüfusun neredeyse iki katı kadar<br />

bisiklet var. Yöneticiler de öğrenciler de<br />

her yere bisikletle gidip geliyor. Şehrin her<br />

boş alanına yerleştirilen güneş panelleriyse<br />

konutların enerji ihtiyacını karşılıyor.<br />

Zaten konutlar da sıfır karbon salınımını<br />

hedefleyen malzemelerden inşa ediliyor.<br />

Freiburg, karbon ayak izini 2030 yılında<br />

yüzde 50, 2050 yılında ise yüzde 100<br />

oranında azaltma hedefiyle ilerliyor.<br />

Bu yeşil ve aynı zamanda cıvıl cıvıl<br />

şehir, Almanya’nın geneline tezat olarak<br />

bol güneşi ve sıcak insanlarıyla her yıl<br />

dünyadan 500.000 turist çekmeyi de<br />

başarıyor; 800.000’lik yerli turist de cabası.<br />

Orta çağ mimarisinin cazibesini de es<br />

geçmemek lazım.<br />

40 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 41


V<br />

GEZİ<br />

BINLERCE<br />

MILYONERIN YAŞADIĞI<br />

2 KILOMETREKARELIK<br />

PRENSLIK:<br />

Monaco<br />

Monaco Prensliği, 2 kilometrekarelik<br />

yüzölçümüyle Vatikan’dan sonra dünyanın en<br />

küçük ikinci ülkesi. Fransız Riviera’sı boyunca<br />

uzanan bu şehir devletin nüfusu 39.000 ve bu<br />

nüfusun üçte biri milyoner. Bu durum Monaco’yu<br />

nüfus başına milyoner sayısının en fazla olduğu<br />

ülke unvanına taşıyor. Önümüzdeki sekiz<br />

yıl içinde 16.000 milyonerin daha bu küçük<br />

ülkeye yerleşmesi bekleniyor, çünkü ülkede<br />

vergi uygulaması yok! En lüks eğlencelerin<br />

gerçekleştirilmesi de burayı milyonerler açısından<br />

cazip kılan bir başka unsur.<br />

Monaco’da her metrekare alan<br />

değerlendirilmiş, dağların yamaçları bile oyulup<br />

konut yapılmış ama yine de yetmiyor. Bu nedenle<br />

Monaco Prensi II. Albert, denizde yapay bir ada<br />

inşa ettiriyor. 2026’ya kadar tamamlanacak bu<br />

ada sayesinde 60.000 metrekare yerleşim alanı<br />

elde edilecek. Monaco’da konut fiyatlarının<br />

metrekare başına 100.000 dolar civarında<br />

olduğunu da belirtmeliyiz.<br />

DÜNYANIN EN IZOLE<br />

ADA ÜLKESI:<br />

Tuvalu<br />

Pasifik Okyanusu’nda, Avustralya ve<br />

Hawaii arasında yer alan Tuvalu, dokuz<br />

adadan ve 100 kadar adacıktan oluşuyor.<br />

Sadece 26 kilometrekarelik yüzölçümüne<br />

ve 11.000 nüfusa sahip olan Tuvalu’da,<br />

“tropikal bir ada” denildiğinde akla gelen<br />

her şey mevcut; turkuaz bir denizden<br />

Hindistan cevizi ağaçlarına kadar. Geleneksel<br />

dans ve su sporları etkinliklerine katılmak,<br />

adacıklar arasında botlarla dolaşmak, gayet iyi<br />

korunmuş olan yerel kültüre tanıklık etmek<br />

Tuvalu’da yapılabilecekler arasında.<br />

Bununla birlikte Tuvalu’nun ziyaretçisi<br />

çok az; yılda 2.000 kişi kadar, çünkü buraya<br />

seyahat etmek çok pahalı. İşte bu özelliği de<br />

Tuvalu’yu dünyanın en izole ülkesi haline<br />

getiriyor. Öte yandan deniz seviyesinden<br />

sadece 5 metre yükseklikte olan Tuvalu,<br />

küresel ısınma nedeniyle tehdit altında. Eğer<br />

sıcaklık 1 derece daha yükselirse adanın sular<br />

altında kalma ihtimali var. Bu durum halkı<br />

Tuvalu’dan göç etmeye itiyor; yani Tuvalu<br />

önümüzdeki yıllarda daha da izole hale<br />

gelebilir.<br />

KADINLARA ÖZEL DEĞER<br />

VERILEN ADA:<br />

Marshall<br />

Adaları<br />

Marshall Adaları; Pasifik Okyanusu’nun<br />

kuzeyinde, Avustralya’nın kuzeydoğusunda,<br />

Hawaii ile Papua Yeni Gine’nin arasında yer alıyor.<br />

5 adadan, 31 ada grubundan ve 1.152 adacıktan<br />

oluşan Marshall Adaları, 181 kilometrekarelik bir<br />

yüzölçümüne sahip. Bu Pasifik cenneti dünyanın en<br />

güzel mercan kayalıklarına sahip olmasıyla, harika<br />

denizi ve beyaz kumsallarıyla, palmiye ağaçlarıyla<br />

dikkat çekiyor.<br />

Marshall Adaları’nın önemli özelliklerinden biri,<br />

anaerkil gelenekleri kısmen de olsa sürdürmesi.<br />

60.000 kişinin yaşadığı adalarda kadınlar büyük<br />

saygı görüyor ve çocuklara küçük yaşlardan<br />

itibaren kadınlara nezaket gösterilmesi gerektiği<br />

fikri aşılanıyor. Marshall Adaları’nın uzun yıllar<br />

Amerika’nın hâkimiyeti altında kaldığını ve<br />

yıllar önce Bikini Adası’nda nükleer testlerin<br />

gerçekleştirildiğini de not olarak eklemeliyiz.<br />

MASALSI BIR DIYAR:<br />

Lofoten Adaları<br />

Norveç’in kuzey ucundaki Lofoten Adaları, denizin<br />

altında ve üstünde yapılmış köprülerle birbirine<br />

bağlanan adalardan oluşuyor. Toplam yüzölçümü 1.227<br />

kilometrekare, nüfusu ise 28.000 civarında. Lofoten<br />

Adaları’ndaki dağlar dimdik inerek denizle buluşuyor,<br />

fiyortlara kurulmuş balıkçı köyleri ve kasabaları ise<br />

kırmızı ahşap evleriyle masalsı bir atmosfer sunuyor.<br />

Doğal olarak yaşamın deniz etrafında döndüğü<br />

takımadada, balıkçılık ve turizm ekonominin yükünü<br />

üstleniyor. Gulf stream (sıcak Kuzey Atlantik akıntısı)<br />

nedeniyle Norveç’in geneline göre burada daha ılıman bir<br />

iklim var.<br />

Kuzey Kutup Dairesi’nde yer alan Lofoten Adaları,<br />

fiziki güzelliklerinin yanı sıra iki önemli doğa olayına<br />

tanıklık edilebilecek yerleşimler. Bunlardan biri Kuzey<br />

Işıkları (Dünya’nın manyetik alanı ile Güneş’ten gelen<br />

yüklü parçacıkların etkileşimiyle oluşan ışıma), diğeri ise<br />

Beyaz Geceler. Lofoten Adaları’nda aralık ve ocak ayları<br />

arasında güneş hiç doğmuyor; böylelikle Kuzey Işıkları<br />

harika bir şekilde izlenebiliyor. Mayıs sonu ile temmuz<br />

ayları ortasında ise güneş hiç batmıyor ve Beyaz Geceler<br />

yaşanıyor.<br />

42 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 43


V<br />

KÜLTÜR SANAT<br />

1<br />

EN UZUN SÜREDE YAZILAN ROMAN:<br />

Yüzüklerin<br />

Efendisi<br />

Oxford Üniversitesi’nin dil ve edebiyat<br />

profesörlerinden John Ronald Reuel Tolkien<br />

tarafından 1954 yılında yazılan “Yüzüklerin<br />

Efendisi” serisi, yüzlerce sayfadan oluşan üç cilt<br />

kitaptan oluşuyor. Kitap, gençlik edebiyatı başlığı<br />

altında sunulsa da yetişkinlere de hitap ediyor;<br />

iktidar olmayı, savaşı, mücadeleyi, hırsı, ihaneti,<br />

dayanışmayı, fedakârlığı ve dostluğu konu alıyor.<br />

Bu nedenlerle de milyonlarca kişi tarafından<br />

yıllardır sevilip okunuyor. Yönetmen Peter Jackson<br />

tarafından yedi yıllık bir çalışma sonucunda ortaya<br />

çıkarılan üç serilik sinema filmiyle hayran kitlesini<br />

artırdığı da bir gerçek. Tolkien, bugüne kadar<br />

150 milyon adet satan bu seriyi, tam 16 yılda yazdı. Kitap bu<br />

özelliğiyle listemizdeki haklı yerini aldı.<br />

ÜNLÜ<br />

KITAP<br />

AZ BILINEN<br />

GERÇEK! 7Kitapların, özellikle romanların yarattığı dünyalar<br />

zengindir, çoğu kez büyülüdür ve ilham vericidir. Öte<br />

yandan bazıları öylesine ilginç ve az bilinen özelliklere<br />

sahiptir ki! Bu bilgileri sizler için bir araya getirdik.<br />

İpek Itır Can<br />

2<br />

1225 SAYFADAN OLUŞAN VE<br />

YEDI KEZ ELLE YAZILAN ROMAN:<br />

Savaş<br />

ve<br />

Barış<br />

Lev Tolstoy, hem her tür ayrımcılığı reddeden<br />

ve malını mülkünü halka dağıtan bir Rus asilzadesi<br />

hem de muhteşem bir yazardır. Bugün olduğu<br />

gibi yaşadığı dönemde de kıymeti bilindi, halkının<br />

yoğun sevgisiyle kucaklandı. En çok “Anna<br />

Karanina” romanıyla tanınsa da “Savaş ve Barış”<br />

da çok önemli eserlerinden biri olarak daima<br />

takdir gördü. İlk kez 1869’da yayınlanan “Savaş<br />

ve Barış” romanında 500 karaktere yer vermesiyle<br />

inanılması zor bir rekora imza attı. Bu epik roman,<br />

1225 sayfadan oluşuyordu ve Lev Tolstoy’un eşi<br />

Sofya Andeyevna Bers tarafından tam yedi kez elle<br />

yazılarak temize çekildi. Dev yazarın hayatını ve<br />

eşiyle ilişkisini anlatan “The Last Station” isimli 2009 yapımı<br />

filmde Sofya Andeyevna Bers’in bu çabasına özel vurgu yapıldı.<br />

Filmde başrolleri Christopher Plummer ve Helen Mirrer<br />

üstlenmişti.<br />

44 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 45


V<br />

KÜLTÜR SANAT<br />

3<br />

BIR CÜMLENIN NE KADAR UZUN<br />

OLABILECEĞINI ISPATLAYAN ROMAN:<br />

Sefiller<br />

İnanılmaz! Çok komik! Yanındayım!.. Artık<br />

emojiler iş başında. Cümleler kısaldı, aynı zaman<br />

gibi. Oysa durum geçmişte hiç de böyle değildi.<br />

Cümleler uzun uzun düşünülerek kurulurdu,<br />

kelimelerin her birinin ayrı anlamı, önemi vardı.<br />

Pek çok kişiye nostaljik gelse de bu bir değerdi.<br />

En değerlilerden biri de “Sefiller” romanında icra<br />

edildi. Böylelikle Fransız yazar Victor Hugo, ilginç<br />

yaşamıyla ve romanlarıyla olduğu gibi “bu ilginç<br />

değer” ile de bir kez daha eşsizleşti. En uzun<br />

cümleyle ilgili aktaracağımız bilgilerse şöyle: Victor<br />

Hugo’nun 1862’de yazdığı “Sefiller” romanının<br />

bir cümlesi 823 kelimeden oluşuyor ve üç sayfa<br />

boyunca devam ediyor. Eski mahkûm Jean Valjean’ın<br />

mücadelesinin anlatıldığı, yasa, merhamet, aile ve sevgi gibi<br />

olguların irdelendiği roman, film ve müzikal uyarlamalarıyla<br />

güncelliğini korumaya devam ediyor.<br />

5<br />

DÜNYANIN EN ÇOK SATILAN<br />

KLASIK ROMANI:<br />

İki Şehrin<br />

Hikâyesi<br />

1789 Fransız Devrimi’nin gölgesi altında<br />

Paris ve Londra eksenli bir hikâyenin anlatıldığı<br />

roman, tüm dünyada 200 milyon adet satılmasıyla<br />

listemizde haklı bir yer ediniyor. Victoria<br />

döneminin en iyi romancısı olarak nitelendirilen<br />

İngiliz yazar Charles Dickens, “İki Şehrin<br />

Hikâyesi” romanında suçsuz yere hapis yapan Dr.<br />

Manette’nin Fransız Charles Darnay’nin kızıyla<br />

yaptığı evliliği, Fransız Devrimi’nin etkilerini,<br />

umudu, hüznü anlatıyor. Charles Dickens’in<br />

“Yazdığım en iyi hikâye” olarak tanımladığı “İki<br />

Şehri Hikâyesi”, 1859 yılında yani devrimden 70<br />

yıl sonra gazetelerde tefrika halinde yayınlandı ve<br />

o günden bugüne güncelliğini korumayı başardı.<br />

6<br />

DÜNYANIN EN ÇOK SATILAN<br />

POLISIYE ROMANI:<br />

On Küçük<br />

Zenci<br />

İngiliz polisiye yazarı Agatha Christie’nin en<br />

çok ilgi gören, pek çok kez sinemaya aktarılan<br />

romanı “On Küçük Zenci”, bugüne kadar 100<br />

milyon adet satmasıyla kendi alanında bir rekora<br />

imza atmış bulunuyor. “On Küçük Zenci”nin<br />

böylesine çok ilgi görmesinin nedeni, çarpıcı<br />

konusunda ve bunun işleniş tarzında yatıyor.<br />

Bir adadaki kıstırılmışlık duygusu, her biri şu<br />

veya bu şekilde bir cinayet işlemiş on kişi ve bir<br />

cezalandırıcı. Üstelik “cezalandırıcı” rolünü kimin<br />

üstlendiği de belli değil. Bir dedektif yok, tek bir<br />

suç konusu yok; tam tersine bilinmezliğin hükmü<br />

söz konusu. İnanılmaz üretim yeteneği kadar<br />

ilginç yaşam öyküsüyle de ölümünün üzerinden uzun yıllar<br />

geçse de vazgeçilmezliğini her daim koruyan polisiyenin<br />

kraliçesi, sadece bu cümleleri değil pek çok övgüyü daha<br />

hak ediyor.<br />

4<br />

EN ÇOK YABANCI DILE<br />

ÇEVRILEN ROMAN:<br />

Küçük<br />

Prens<br />

Aynı Frida Kahlo gibi, Che Guevara gibi bir<br />

kültten söz edeceğiz size; Fransız yazar ve pilot<br />

Antoine de Saint-Exupery’den, ama aslında onun<br />

“Küçük Prens”inden. Kahramanın yaratıcının<br />

önüne geçtiği bir durum var burada çünkü.<br />

Antoine de Saint-Exupery, naifliği ve hayatı<br />

özümsemiş cümleleriyle büyük küçük pek çok<br />

kişinin vazgeçilmezi olan “Küçük Prens”i 1943<br />

yılında yazdı. Bundan bir yıl sonra II. Dünya<br />

Savaşı sırasında kullandığı uçak, Marsilya<br />

açıklarında düştü ve kendisinden bir daha haber<br />

alınamadı. Bir çocuk kitabı gibi sunulmuş olsa da<br />

aslında yetişkinler için yazılan “Küçük Prens” ise<br />

140 milyon adet sattı, 279 farklı dile ve lehçeye çevrilerek<br />

dünyanın en çok yabancı dile çevrilen romanı oldu. “Küçük<br />

Prens”in bu başarısı, tüm baskılarından oluşan bir sergiyle<br />

dünyayı dolaştı; sergi 2015 ve 2016 yıllarında İstanbul ve<br />

Ankara’da da “Küçük Prens” sevenleriyle buluştu.<br />

7<br />

SAYFALARI YANDIKÇA<br />

OKUNAN ROMAN:<br />

Fahrenheit<br />

451<br />

Totaliter rejimlere bir isyan niteliğindeki<br />

“Fahrenheit 451”i, kitaplara ve edebiyata ilgi<br />

duyan herkes okumuştur, en azından adını<br />

duymuştur. Ray Bradbury’nin 1953 yılında yazdığı<br />

bu distopik roman, kitapların okunmayı bırakın<br />

yakıldığı, bunun için itfaiyecilerin görevlendirildiği<br />

bir zamanda geçiyor. Kült bilimkurgu eserleri<br />

arasında yer alan roman, bambaşka bir<br />

formatta okurla buluşturulmasıyla listemize<br />

girmiş bulunuyor. Bu format, kitabın sayfaların<br />

yakılması suretiyle okunmasını içeriyor; kitapların<br />

yakıldığını anlatan bir dünya için ne kadar ironik<br />

bir yaklaşım, öyle değil mi? Avrupalı yayın şirket<br />

Super Terrain tarafından “yanmayan bir kitap” olarak<br />

tasarlanan “Fahrenheit 451”in sayfaları, ancak üzerlerine ısı<br />

uygulandığında okunur oluyor.<br />

46 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 47


V<br />

MEDİKAL TEKNOLOJİ<br />

Kanseri dört yıl önceden<br />

tespit eden kan testi geliştirildi<br />

Bilim insanları kanseri önceden tespit edebilmek için<br />

uzun yıllardır çalışıyor. Bu çabaya bir katkı Kaliforniya<br />

Üniversitesi’nden geldi. Biyomühendis Kun Zhang ve<br />

araştırmacı arkadaşları, “PanSeer” adını verdikleri bir<br />

kan testi geliştirdi ve bu testi kullanarak belirtiler<br />

ortaya çıkmadan dört yıl önce kanseri teşhis etmeyi<br />

başardı.<br />

Nature Communications dergisinde yayınlanan<br />

yazıya göre araştırmanın geçmişi 2007<br />

yılına dayanıyor. Araştırmacılar, o dönemde<br />

123.000’den fazla sağlıklı kişiden örnek aldı, 2017<br />

yılına kadar olan süreçte bu kişilerden 1.000’i<br />

kansere yakalandı. Bu kez de aynı sayıda sağlıklı<br />

kişiyle eşleştirilmiş, sonunda kanser geliştiren<br />

191 kişinin kan örnekleri incelendi.<br />

Akciğer, karaciğer, mide, yemek borusu ve<br />

kalın bağırsak olmak üzere en sık ortaya çıkan<br />

beş kanser türü için geliştirilen “PanSeer”;<br />

alınan kan örneğinden DNA’yı izole ediyor,<br />

kanser oluşumunun en yüksek olduğu 500 gen<br />

bölgesinde DNA metilasyonu (kimyasal değişimi)<br />

ölçümü yapıyor. Sonuç olarak da yüzde 90<br />

doğrulukla ve yüzde 5 yanlış pozitif oranıyla kanser<br />

yıllar öncesinden ortaya çıkarılıyor.<br />

Tabii ki bu testin herkes için ulaşılabilir olması<br />

için öncelikle farklı araştırmacılar tarafından da<br />

incelenmesi ve aynı sonuca ulaşılması durumunda klinik<br />

uygulamaya geçilmesi gerekiyor. Uzmanlar ayrıca testin<br />

kan plazmasında ölçülebilir sinyal üretmeyen ve çok hızlı<br />

gelişen kanserlerde etkin olamayacağını belirtiyor.<br />

Medikal<br />

teknoloji<br />

SINIR TANIMIYOR<br />

İmkânsızı imkânlı yapan, eşsiz gelişmelere ve<br />

buluşlara imza atan, devinimi hiç durmayan<br />

medikal teknoloji dünyasındaki yenilikler<br />

hem çok ilgi çekici hem de umut verici.<br />

İpek Itır Can<br />

8 dilde çeviri yapan ve yemek yemeye<br />

uygun iki koronavirüs maskesi üretildi<br />

Tüm dünyada yaşanmakta<br />

olan Covid-19, günlük yaşamımızı<br />

ve alışkanlıklarımızı değiştirirken<br />

teknolojik çözümleri de beraberinde<br />

getiriyor. Bunlar arasında en ilginç<br />

olanlardan biri Japonya’da ortaya<br />

çıktı: C-Mask mikrofonlu maske.<br />

Donut Robotics isimli bir teknoloji<br />

firması tarafından geliştirilen bu<br />

maske hem sosyal mesafeyi koruyor<br />

hem de Japonca’dan sekiz dile çeviri<br />

yapabiliyor.<br />

C-Mask’ın işleyişi şöyle: Maskenin<br />

kablosu cep telefonuna bağlanıyor,<br />

kullanan kişinin söylediklerini metne<br />

dönüştürüyor, sonra da bunları<br />

seslendiriyor. Bu şekilde maskeden<br />

dolayı konuşulanların anlaşılamaması<br />

ve iletişimin zorlaşması sorununa<br />

çözüm getiriliyor. Plastik ve silikon<br />

karışımından üretilen C-Mask’ın<br />

üzerinde delikler bulunuyor, bu<br />

nedenle normal maskenin üzerine<br />

takılması gerekiyor.<br />

İnovatif bir maske çözümü de<br />

İsrail’den geldi; uzaktan kumandalı<br />

yüz maskesi. Avtipus Patents<br />

and Inventions isimli şirket, bu<br />

ürünle restoranlarda yemek<br />

yerken maskenin çıkarılmamasını<br />

sağlıyor. Maskenin ağız bölümünde<br />

bir açıklık bulunuyor ve bu açıklık<br />

çatal maskeye ulaştığında mini bir<br />

kumandayla açılıyor. Ancak maskeyle<br />

sulu yemeklerin yenmesinin zor<br />

olduğu belirtiliyor.<br />

48 OCAK <strong>2021</strong> OCAK <strong>2021</strong> 49


V<br />

MEDİKAL TEKNOLOJİ<br />

Daha uzun yaşam DNA tamiriyle<br />

mümkün olabilir mi?<br />

“Yaşlandıkça DNA’mızdaki bozulmalar artıyor, buna<br />

bağlı olarak da çeşitli hastalıklara maruz kalıyoruz.<br />

Bu durumda DNA tamirinin daha yoğun yapılması<br />

yaşlanmaya bağlı hastalıkların ortaya çıkışını azaltabilir<br />

ve dolayısıyla insanın yaşam süresini uzatabilir.”<br />

New York-Rochester Üniversitesi’ndeki<br />

araştırmacıların yola çıkış amaçları, bu cümlelerle<br />

özetlenebilir. Daha uzun ömürlü canlıların daha<br />

etkili DNA onarımı yapabileceği hipotezini ortaya<br />

atan araştırmacıların odak noktasında ise canlıların<br />

DNA’sındaki proteinleri organize eden ve enzimleri<br />

harekete geçiren yani onarımdan sorumlu olan Sirtuin 6<br />

(SIRT6) geni vardı.<br />

Bu genin etkinliğinin uzun yaşam süresine sahip<br />

canlılarda daha da geliştirilip geliştirilemeyeceğini<br />

araştırdılar. Yaşam süreleri 3 ila 32 yıl arasında olan 18<br />

farklı fare türünü incelediler. Daha uzun yaşam süresi<br />

olan fareler daha etkili DNA onarımına maruz kaldılar,<br />

çünkü onların SIRT6 genleri daha güçlüydü. Uzmanlar<br />

bu araştırmanın yaşlılığa bağlı hastalıkları ötelemek için<br />

kullanılabileceğini düşünüyor.<br />

Alzheimer ve kalp yetmezliği için<br />

yeni bir yöntem: Yapay nöronlar<br />

İnsanların daha uzun süre ve sağlıklı bir şekilde<br />

yaşaması için bilim insanları, teknolojiden her<br />

türlü desteği alarak çalışıyor. Bu kapsamda Bath<br />

Üniversitesi’nden bir ekip, beynimizdeki nöronlar gibi<br />

hareket edebilecek bir çip geliştirdi. Nöronlar, sinir<br />

sistemimizi oluşturan sinir hücreleri ve sinirsel uyarıları<br />

beyinden tüm vücudumuza elektriksel sinyaller olarak<br />

iletebilme yeteneğine sahipler bildiğiniz gibi. Bu çipin de<br />

bir nevi yapay nöron olduğunu söyleyebiliriz.<br />

Bu çığır açıcı buluşla, bugüne kadar “kara kutu” diye<br />

tabir edilen nöronlar biraz daha deşifre edilmiş; hafızayı<br />

ve nefes almayı kontrol eden hücreler bir anlamda taklit<br />

edilmiş oldu. Peki ne işe yarayacak bu yapay nöronlar?<br />

Beyne yerleştirilerek bozulan ya da ölen nöronların<br />

ve bu nedenle oluşan Alzheimer, kalp yetmezliği gibi<br />

hastalıkların tedavisinde kullanılabilecekler.<br />

Kaş<br />

Elmacık Kemiği<br />

Jawline<br />

Marionette<br />

Çizgileri<br />

Burun Köprüsü<br />

Nasolabial<br />

Kıvrımları<br />

Çene<br />

Akıl okuyan ve düşünceleri<br />

konuşmaya çeviren<br />

cihaz geliştirildi<br />

Amerika’daki Kaliforniya Üniversitesi’nden bir ekip,<br />

çeşitli sebeplerle konuşma yetisini kaybeden hastalar<br />

için çok heyecan verici bir keşifte bulundu: Akıl okuyan<br />

ve düşünceleri konuşmaya çeviren bir cihaz. Beynin<br />

konuşmayı sağlayan bölümüne yerleştirilen cihaz,<br />

buradaki elektrik sinyallerini algılıyor. Bilgisayarda ise<br />

ağzın şekline ve seslerine odaklanılıyor, sanal ses aygıtı<br />

aracılığıyla düşünceler cümlelere çevriliyor. Daha önce<br />

benzer çalışmalar yapılmış olsa da ağzın şekline ve<br />

seslerine odaklanmak bir ilk ve sonuçları da daha başarılı.<br />

Ancak cihazın henüz mükemmel bir seviyeye<br />

ulaşmış olmadığını da belirtmeliyiz; konuşmalar çok net<br />

duyulmuyor ve ancak yüzde 70’i anlaşılabilir durumda.<br />

Bununla birlikte cihazın konuşma kaybına neden olan<br />

Parkinson, gırtlak kanseri, motor nöron gibi hastalıklarda<br />

işi yarayacağı düşünülüyor.<br />

2 yıla varan kalıcılık özelliği ile<br />

GENÇLİĞİ CİLDİNİZE HAPSEDİN!<br />

50 OCAK <strong>2021</strong>

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!