20.05.2017 Aufrufe

EUROPA JOURNAL - HABER AVRUPA MAI 2017

www.europa-journal.net

www.europa-journal.net

MEHR ANZEIGEN
WENIGER ANZEIGEN

Erfolgreiche ePaper selbst erstellen

Machen Sie aus Ihren PDF Publikationen ein blätterbares Flipbook mit unserer einzigartigen Google optimierten e-Paper Software.

© Grünen Tirol<br />

Wir sagen JA<br />

YEŞİLLER PARTİSİ MİLLETVEKİLİ<br />

AHMET DEMİR:<br />

‘Tribünlere<br />

oynayanlardan<br />

uzak durun!’<br />

SAYFA 3<br />

© BKA / Regina Aigner<br />

zu<br />

ÖSTERREICH<br />

Avusturya Başbakanı Christian Kern<br />

SPÖ-ÖVP Hükümeti Bitti...<br />

Avusturya siyasetinde deprem<br />

devam ediyor. 15 Ekim<br />

erken seçimlerine kadar yasaları<br />

parlamentoda sağlanacak<br />

çoğunluk çıkaracak. Bu durum<br />

SPÖ-ÖVP hükümetinin birlikte<br />

çalışmayacağı ve fiilen bittiği<br />

anlamına geliyor.<br />

CUMHURBAŞKANI’NDAN UYARI<br />

Cumhurbaşkanı Alexander<br />

Van der Bellen, ‘‘Partilerin<br />

taktik savaşının öncesinde<br />

halkın beklentileri gelmeli. Bu<br />

geçiş süreci ve seçim dönemi<br />

‘dostça’ olmalı.’’ diyerek partileri<br />

uyardı.<br />

UNABHÄNGIGE MONATLICHE ZEITUNG FÜR WIRTSCHAFT, INTEGRATION UND BILDUNG<br />

<strong>HABER</strong><br />

VRUP<br />

A A<br />

<strong>AVRUPA</strong>’NIN AYLIK BAĞIMSIZ EKONOMİ, ENTEGRASYON VE EĞİTİM GAZETESİ<br />

SAYI: 66 MAYIS <strong>2017</strong> - AUSGABE: 66 <strong>MAI</strong> <strong>2017</strong> Österreichische Post AG - MZ 11Z038817M - Mehmet Inak - Roßbachstr. 10 - 6020 Innsbruck<br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

R<br />

E<br />

C H<br />

www.europa-journal.net<br />

I<br />

PROF. DR. MUSTAFA ÇAKIR:<br />

AKADEMİSYEN GÖRÜŞÜ<br />

Geçmişi<br />

öğrenmek,<br />

geleceğe<br />

hazırlık<br />

yapmak içinSAYFA 2<br />

AVUSTURYA<br />

ERKEN SEÇİME<br />

GİDİYOR...<br />

© BKA / Christopher Dunker<br />

Avusturya Halk Partisi’nde (ÖVP) Parti Başkanı,<br />

Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı Reinhold<br />

Mitterlehner’in istifasının ardından ülke<br />

siyasetinde bütün taşlar yerinden oynadı.<br />

KABİNEDE DEĞİŞİKLİK<br />

Mitterlehner’in istifasından sonra yeni Başbakan<br />

Yardımcısı ÖVP’li Wolfgang Brandstetter,<br />

Ekonomi Bakanı ise yine ÖVP’den Harald<br />

Mahrer oldu.<br />

SEBASTİAN KURZ ÖVP’NİN BAŞINA GEÇTİ<br />

Dışişleri, Avrupa ve Entegrasyon Bakanlığını<br />

yürüten ÖVP’li Sebastian Kurz, büyük bir destek<br />

ile partisinin yeni başkanı oldu. Görevi<br />

almak için partisinden çok ağır taleplerde bulunan<br />

Kurz, bu isteklerini kabul ettirdi ve her<br />

konuda büyük yetkilerle donatılarak neredeyse<br />

‘Tam Yetkili Tek Adam’ oldu.<br />

Staatssekretärin<br />

Muna Duzdar will<br />

Hass im Internet<br />

zurückdrängen<br />

YENİ BAŞLANGIÇ<br />

Kurz, ülke siyasetinin tekrar sağlıklı işleyebilmesi<br />

için Ekim’de erken seçimlerin yapılacağını<br />

ve seçime kendi listesiyle gireceğini açıkladı.<br />

ERKEN SEÇİM 15 EKİM’DE<br />

Hükümet ve muhalefet erken genel seçimin 15<br />

Ekim tarihinde yapılması için anlaştı.<br />

TARİHİN EN ÇEKİŞMELİ SEÇİMİ OLACAK<br />

Avusturya, tarihinin en çekişmeli seçim yarışına<br />

şahit olacak. Bir tarafta Sosyal Demokrat<br />

Parti’yi (SPÖ) tekrar ayağa kaldıran Başbakan<br />

Christian Kern, diğer tarafta ciddi bir oy potansiyeli<br />

olan aşırı sağcı Özgürlük Partisi (FPÖ)<br />

Başkanı Heinz-Christian Strache ve son olarak<br />

ÖVP’nin kurtarıcı olarak gördüğü ve anketlerin<br />

favorisi 30 yaşındaki Sebastian Kurz. Bu tablo<br />

3 partinin de çok iddialı olacağını gösteriyor.<br />

İnternette<br />

Nefret Mesajları<br />

İçin Başvuru<br />

Merkezi Geliyor<br />

SAYFA 7<br />

MUNA DUZDAR: ‘‘Amacımız<br />

İnternetten dalga dalga yayılan<br />

nefreti azaltmak, mağdurları<br />

korumak ve onlara yardım etmek’’<br />

© Grünen<br />

SEBASTİAN KURZ ÖVP’NİN BAŞINA GEÇTİ...<br />

Avusturya halkı giderek<br />

hoşgörüsünü kaybediyor<br />

Avusturya’da Nefret<br />

Suçları Rekor Seviyede<br />

SAYFA 3 SAYFA 7<br />

Yeşiller Partisi Genel Başkanı Eva Glawischnig:<br />

‘‘Nefret söylemlerini engellemek için Yeşiller<br />

Partisi’nin Facebook’a karşı başlattığı hukuk<br />

mücadelesi zaferle sonuçlandı...’’<br />

YEŞİLLERDEN<br />

FACEBOOK’A KARŞI<br />

BÜYÜK ZAFER<br />

SAYFA 8<br />

© ÖVP


MAYIS <strong>2017</strong><br />

<strong>HABER</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong><br />

AVUSTURYA - 2<br />

AKADEMİSYEN GÖRÜŞÜ<br />

Her sayıda yaşadıklarımla okuduklarımı<br />

birleştirip, hayatın gerçeklerini<br />

bilimsel araştırmalara uygun<br />

olarak aktarmaya özen gösteriyorum.<br />

Üzerinde durduğum konular<br />

da genellikle Türklerin yaşadığı çok<br />

kültürlü çevrede kabul görebilmesi<br />

için yaşadıkları ülkenin dilini iyi<br />

öğrenmesi; rahat, huzurlu bir hayat<br />

sürebilmesi için de bulundukları<br />

sosyal çevreye uyum sağlaması; bu<br />

durumu yaşam biçimi haline getirirken<br />

de kendi köken dillerinden ve<br />

kültürlerinden kopmaması üzerine<br />

oluyor. Biraz karmaşık gelebilir, ama<br />

hayatın kendi gerçeğinden daha<br />

açık ve anlaşılır.<br />

Milletleri millet yapan tarihleri<br />

kadar kültürleridir. Hayatı yaşamak<br />

kültür işidir. İnsanlar belli bir kökten<br />

beslenen kültürü üretemezse,<br />

içinde bulunduğu kültürün ürünü<br />

olan hayatı yaşamaya başlar. Bu<br />

durum köken kültürünün gelecek<br />

kuşaklara aktarılmasını sekteye<br />

uğratır. Çünkü dil, kültürün önemli<br />

bir taşıyıcısı ve gelecek kuşaklara<br />

aktarıcısıdır. Türkçenin öğrenilmesi<br />

ve yetişen kuşaklara öğretilmesi bu<br />

nedenle önem kazanmaktadır.<br />

Avrupalı Türklerin geçmişi ile geleceği<br />

arasındaki köprüyü oluşturan<br />

ve ses bayrağımız olan Türkçeye<br />

gerekli önemin verilmesi, ikinci dildeki<br />

eksiklerin giderilmesi herkes<br />

tarafından milli bir dava olarak görülmesi,<br />

aynı zamanda Türk kültürünün<br />

ihmal edilmemesi gerekir.<br />

Avrupalı Türkler tarafından kurulan<br />

bütün sivil toplum kuruluşlarının<br />

eğitim konusunu doğrudan veya dolaylı<br />

bir görev ve sorumluluk alanı<br />

olarak gördüğü, bu konuda görüş<br />

ayrılığına düşmediği izlenilmekle<br />

birlikte, ortak hareket etme konusunda<br />

yetersizlikleri söz konusudur.<br />

Bütün dernekler, düzenleyecekleri<br />

etkinliklerde eğitim konusunu aktarırken,<br />

dil öğretimine ayrı bir<br />

başlık açmalı; okul çağındaki çocukların<br />

Türkçe derslerine olan ilgisini<br />

artıracak projeler hazırlamaya ve<br />

onları derslere devam etmeye<br />

özendirecek kampanyaları geliştirmeye<br />

çalışmalıdır. Bunu yaparken<br />

de halen devam eden derslerden<br />

istenen verimin alınması için<br />

okullardaki eğitim ortamlarının düzenlenmesine<br />

yönelik çalışmalara<br />

önem vermelidir. Hazırlanacak<br />

ortak projelerde sadece Türkiye<br />

kökenli veliler ile değil; yerel yönetimler,<br />

okul yönetimleri ve öğretmenler<br />

ile de işbirliği imkânları<br />

araştırılabilir. Türkçe derslerinin<br />

bütün eğitim kurumlarında düzenli<br />

ve sürdürülebilir şekilde öğretilebilmesi<br />

için okul-öğrenci-veli arasında<br />

sıkı işbirliği imkânları geliştirilmeli;<br />

konuyu siyasallaştırmaya çalışanlara<br />

fırsat verilmemelidir.<br />

Avusturya’da okul çağında olan ve<br />

anadili Almanca olmayan öğrenciler,<br />

kimi özel şartların sağlanması<br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

halinde, kendi ana dillerinde haftada<br />

2 ile 6 saat arasında değişen<br />

süreyle eğitim alabilmektedir.<br />

Bütün çocuklara ilkokuldan önceki<br />

hazırlık sınıfında, ilkokulda ve takip<br />

eden okullarda anadili eğitimi zaten<br />

verilmektedir. Bu derslerde görev<br />

alan öğretmenler de Avusturyalı<br />

yerel yönetimlerce istihdam edilmektedir.<br />

Derslere katılım mevcut<br />

şartlarda zorunlu olmayıp, gönüllülük<br />

esasına bağlıdır. Bu dersler notsuz<br />

veya nota bağlı eğitim şeklinde<br />

düzenlenebilmektedir. Bu dersler<br />

okul yönetimleri ve okullarda görevli<br />

Türkçe öğretmenleri ile işbirliği<br />

yapılarak daha verimli bir etkinliğe<br />

dönüştürülebilir; çocukların bu<br />

derslere katılımı özendirilebilir.<br />

Burada özellikle vurgulanması gereken<br />

bir diğer husus da Avusturyalı<br />

yöneticilerin anadili Almanca olmayan<br />

öğrencilere anadili öğretilmesi<br />

konusunda engel çıkarmamasına<br />

rağmen, velilerin ilgisizliği<br />

ve öğrencilerin devamsızlığı nedeniyle<br />

açılamayan dersler konusudur.<br />

Yerel yönetimler mevzuat gereği<br />

imkânı sağlıyor, öğretmen tahsis<br />

ediyor, çocuklar derse devam<br />

etmiyor ve açılan dersler kapatılıyor.<br />

Bu durumun önüne geçilmesi,<br />

tahsis edilen kaynakların iyi<br />

değerlendirilmesi gerekir. Eğitim<br />

toplumsal ilerleme, gelişme ve sınıf<br />

atlamamın en etkili araçlarından biri<br />

olmasına karşın, kimi velilerin bu<br />

I<br />

E<br />

C H<br />

Prof. Dr. Mustafa ÇAKIR<br />

Anadolu Üniversitesi Yurtdışı Türkler Araştırma Merkezi Müdürü – Eskişehir<br />

mcakir@anadolu.edu.tr<br />

Geçmişi öğrenmek, geleceğe hazırlık yapmak için<br />

konuya yeterince eğilmedikleri, çocuklarının<br />

hangi okulda, hangi sınıfa<br />

gittiği konusunda yeterli bilgiye<br />

sahip olmadıkları, bu bilgi eksikliğini<br />

ortadan kaldıracak, velilerdeki zihinsel<br />

değişimi sağlayacak girişimlere<br />

gereksinim olduğu açıktır.<br />

Burada ana dili olarak Türkçenin<br />

önemi, “çocuğun önce yakın aile<br />

çevresinden daha sonra ilişkili olduğu<br />

çevrelerden öğrendiği, bilinçaltına<br />

inen ve onun toplumla en<br />

güçlü bağlarını oluşturan dil” (Aksan<br />

1975:426) olmasından kaynaklanmaktadır.<br />

Çok dilli ortamlarda anadili<br />

toplumun yapı harcı, ikinci bir<br />

dilde de kurulacak bireysel hayatın<br />

temelidir ve yukarıda da değinildiği<br />

üzere geçmiş ile gelecek arasında<br />

önemli bir köprüdür.<br />

Anadilde kazanılmış düşünce<br />

kalıpları ne kadar çok olursa, bunların<br />

ikinci dile aktarımı ve o dili<br />

edinme süreci de o denli kolay olur.<br />

İçinde yaşadıkları çok kültürlü toplum<br />

gerçeğinden ötürü, iki dili de<br />

ileri düzeyde bilmek zorunda olan<br />

çocuklar üzerinde yapılan bilimsel<br />

araştırmalar, iki dilin de iyi bilinmesinin<br />

çocuğun zihinsel gelişimine<br />

olumlu katkıda bulunduğunu göstermiştir<br />

(Ergenç 1991: 62).<br />

Kendi dil ve kültürlerini tam olarak<br />

öğrenemeyen çocukların ve gençlerin,<br />

yaşadıkları ülkenin dil ve kültürüne<br />

uyum sağlaması imkânsız<br />

değilse bile çok zordur. Anadili bir<br />

yandan özgüveni pekiştirirken öbür<br />

yandan öğrenilen ikinci bir dil bireyin<br />

kendi ayakları üzerine sağlam<br />

basmasını sağlar.<br />

Geleceğin Avrupası çok kültürlü ve<br />

çok dilli bir coğrafya görünümünü<br />

alacaktır. Bu durum göz önüne<br />

alındığında yapılacak ilk çalışma,<br />

uygulanan eğitim modellerini geleceğin<br />

şartlarına göre gözden geçirmek<br />

olacaktır. İki ya da çok dilli, çok<br />

kültürlü eğitimi içeren, birleştirici<br />

modeller, toplumsal barış ve<br />

hoşgörü ortamının oluşturulmasına<br />

katkı sağlayacaktır.<br />

Bugün yaşananlar, geçmişte “istikbalini<br />

gurbette arama” tercihinin<br />

sonucudur. Bu tercih bazen sahibini,<br />

bazen de bütün toplumu etkiler.<br />

Avrupalı Türkler çocuklarının iyi<br />

ve kaliteli bir eğitim almaları için<br />

özen gösterir, okullardaki anadili<br />

derslerini yeterince benimserse,<br />

geçmişi öğrenme ve geleceğe<br />

hazırlık yapma fırsatını bugünden<br />

kazanmış olurlar. Eğitim ürünü geç<br />

alınan, ama etkisi güçlü bir ekonomik<br />

yatırımdır.<br />

Kaynaklar:<br />

1. Aksan, Doğan. (1975), Anadili, Türk Dili XXXI!285, 424-434.<br />

2. Ergenç, İclal (1991). Yurtdışındaki Türk Çocuklarının Anadili Sorunu.<br />

URL: http://e-dergi-marmara.dergipark.gov.tr/download/article-file/273322<br />

6€<br />

Hızlı Havale*<br />

Havalenizi DenizBank ile yapın, Türkiye’nin 81 şehrinde 4.200 noktaya anında ulaşın!<br />

• DenizBank A.Ş.’nin 700’ü aşkın şubesine göndereceğiniz havaleleri<br />

bir saat içinde Türkiye’de hiçbir ek masraf kesilmeden<br />

memlekete gönderiyoruz.<br />

• Havalelerinizi ister Avusturya genelindeki 27 şubemizden,<br />

ister internet şubemiz üzerinden online yapın, paranızı hesaplı,<br />

güvenli ve hızlı bir şekilde memlekete ulaştıralım!<br />

Haftaiçi uzun çalışma<br />

saatlerimizle hizmetinizdeyiz.<br />

Ayrıca Viyana şubelerimiz<br />

Cumartesi günleri de açık!<br />

* Bireysel müşterilerin DenizBank A.Ş., İş Bankası ve Halk Bankası’na yaptıkları 200 Euro’ya kadar olan havaleleri için bir sonraki değişikliğe kadar geçerli ücret.<br />

Müşteri Hizmetleri 0800 88 66 00, www.denizbank.at<br />

DenizBank bir Sberbank grubu kuruluşudur.<br />

Entgeltliche Einschaltung


3 - AVUSTURYA<br />

<strong>HABER</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong><br />

MAYIS <strong>2017</strong><br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

I<br />

E<br />

C H<br />

© Parlamentsdirektion / PHOTO SIMONIS<br />

Früher haben Rechte von Arbeitern und Arbeiterinnen<br />

für ALLE in einem Unternehmen gegolten.<br />

Bis der Trick mit den Leiharbeitsfirmen<br />

begonnen hat: Plötzlich waren in einem Betrieb<br />

nicht mehr alle zu gleichen Konditionen beschäftigt.<br />

Menschen, die Leiharbeitsfirmen an<br />

andere Unternehmen "leihen" – als wären sie<br />

Ware, und nicht Menschen! –, wurden aufgenommen,<br />

aber sie gehörten trotz ihrer Arbeit in<br />

diesem Unternehmen nicht zum Stammpersonal<br />

des Unternehmens. Der Nutzen von<br />

"Leiharbeit" für Unternehmen: "Leiharbeiter"<br />

werden immer nach dem niedrigsten Kollektivvertragsniveau<br />

bezahlt. Sie bekommen also weniger<br />

Lohn als Arbeitskollegen und -kolleginnen,<br />

die in diesem Unternehmen seit ein paar Jahren<br />

arbeiten und dadurch Lohnerhöhungen nach<br />

dem Kollektivvertrag bekommen.<br />

Diese Einführung einer "Zwei-Klassen-<br />

Gesellschaft" bei den MitarbeiterInnen dividiert<br />

die Beschäftigten auseinander und sie können<br />

so viel leichter gegeneinander ausgespielt<br />

werden. Das "abschreckende Beispiel" eines<br />

Leiharbeiters für jemanden aus dem Stammpersonal<br />

erinnert Letzteren ständig daran, dass<br />

er auch in diese Lage kommen kann, wenn er<br />

gekündigt wird und keine feste Arbeit findet.<br />

Gleichzeitig ist das natürlich ein effizientes<br />

Druckmittel nach dem Motto: Wer seine Rechte<br />

verteidigt oder gar Forderungen an den Arbeitgeber<br />

stellt, wird daran erinnert, dass es Leute<br />

gibt, denen es noch viel schlechter geht, da sie<br />

nur bei der Leiharbeitsfirma angestellt sind,<br />

Alev Korun<br />

Abgeordnete zum<br />

Naonalrat (Die Grünen)<br />

alev.korun@gruene.at<br />

Leiharbeitsfirmen:<br />

Das große Problem von vielen<br />

Arbeitern und Arbeiterinnen<br />

aber nicht bei dem Unternehmen, wo sie<br />

konkret arbeiten.<br />

Dieses Problem ist in den letzten Jahren für<br />

Arbeiterinnen und Arbeiter immer größer geworden:<br />

Während laut Statistik der Arbeitskräfteüberlassung<br />

zwischen Juli 2013 und Juli 2014<br />

143.000 Menschen von "Leiharbeit" betroffen<br />

waren, stieg die Zahl der Betroffenen bis Juli<br />

2016 auf 157.000 Personen! Bei der Zahl, wie<br />

oft ein Mensch als Arbeitskraft "geliehen"<br />

wurde, gibt es sogar einen noch viel größeren<br />

Anstieg: Waren es zwischen Juli 2013 und<br />

Juli 2014 333.000 "Überlassungen", stieg die<br />

Zahl bis Juli 2016 auf 418.000! Immer mehr<br />

Menschen werden also nicht gerecht entlohnt.<br />

Das muss sich ändern!<br />

Deshalb fordern die Alternativen und Grünen<br />

Gewerkschafter und Gewerkschafterinnen, dass<br />

"LeiharbeiterInnen" nach 6 Monaten in die<br />

Stammbelegschaft übernommen werden müssen.<br />

So kann man verhindern, dass Leiharbeitsfirmen<br />

auf dem Rücken von arbeitenden<br />

Menschen große Gewinne einfahren, während<br />

der Lohn der Betroffenen erstens kaum steigt<br />

und zweitens ihre Beschäftigung immer unsicher<br />

und prekär bleibt. Es kann nicht sein, dass<br />

Menschen, die die gleiche Arbeit verrichten,<br />

völlig ungleich bezahlt werden, und mit den<br />

schlechter Bezahlten auch noch dem Stammpersonal<br />

Angst gemacht wird, da auch sie eines<br />

Tages davon betroffen sein könnten. Diese<br />

Ungleichheit muss man so schnell wie möglich<br />

beenden!<br />

YEŞİLLER PARTİSİ MİLLETVEKİLİ<br />

AHMET DEMİR:<br />

Tribünlere<br />

oynayanlardan<br />

uzak durun!<br />

Yıllardır siyaseti takip eden ve yapan<br />

biri olarak zamanımızın en büyük hastalığıyla<br />

pek ilgilenen olmadığını görüyorum.<br />

Kim yakınına yaklaşırsa o da bu<br />

hastalığa yakalanıp diğerlerine bulaştırıyor<br />

sanki.<br />

Popülizim, kıtamızın her bir yanına her<br />

gün kendine yeni bir kurban ararcasına<br />

yayılmış durumda.<br />

Avusturya'daki hükümetin bittiğini görüyoruz<br />

bu günlerde. Bitmeden önceki<br />

son günler ve haftalarda, parti siyaseti<br />

yapması gereken bakanlar açık açık<br />

propaganda yapıp karşısındaki iktidar<br />

parti mensuplarını aşağıya çekmekle<br />

meşguller.<br />

Facebook ve Twitter gibi sosyal medyadan<br />

takip edenler de bundan hoşlanmış<br />

ve daha doğrusu alışmış olması gerekiyor<br />

ki, hep saldırıya uğrayan tarafın tepkilerini<br />

heyecanla bekliyorlar.<br />

Peki ne oldu? Hükümet yeni seçime<br />

gidecek. Asgari ücret ve iş sahasında planlanan<br />

değişikliklerle beraber eğitim alanında<br />

bazı mevzular çözülmeden yeni<br />

seçime gidilecek.<br />

Yani SPÖ-ÖVP hükümeti halkı ilgilendiren<br />

bu ciddi sorunları bu dönem<br />

çözemeyecek.<br />

Görüyoruz ki kamuoyu yoklamalarının<br />

analizleri bu günün siyasetini belirlemekte<br />

maalesef. ''Benim için en uygun<br />

vakit geldiğinde hiçbirşeyi görmeden<br />

kendi çıkarlarıma çalışırım'' düşüncesinde<br />

olan insanlar siyasi platformlarda<br />

gözükmeye başladı.<br />

Siyasetten ayrılmadan önce bir meslektaşım<br />

''Siyasette sansasyonla gelen<br />

sansasyonla gider'' ve ''Siyaset küçük<br />

adımlarla sağlam yere basmak anlamına<br />

gelir'' demişti. Çok haklıydı.<br />

Bu sebepten dolayı insanların, halkın<br />

ağzına göre konuşup yararlarına çalışmayıp<br />

da onların duymak istediklerini<br />

söyleyen siyasetçilerin destekçileri olmaması<br />

gerekir.<br />

Laf kavgalarında iyi olanın iyi bir siyasetçi<br />

olmadığı gibi, herkesin gizlisini saklısını<br />

ortaya döken de iyi bir siyasetçi değildir.<br />

Bu zamanda sakin kalıp iyiyi kötüden<br />

ayıklamanız gerekiyor. Kendiniz fikir<br />

üretip oy verdiğiniz partiye ve siyasetçiye<br />

hesap sorma konumuna gelmelisiniz.<br />

Burada artık siyaset bu şekilde<br />

yürümeli. Tribünlere oynayanlardan uzak<br />

durun!<br />

© Grünen Tirol<br />

Avusturyalıların farklı etnik kökenlere ve İslam dinine karşı tahammülü azalıyor<br />

Avusturya halkı giderek<br />

hoşgörüsünü kaybediyor<br />

Avusturya genelinde geçtiğimiz<br />

günlerde Avusturyalıların<br />

dine, etnik kökene, deri<br />

rengine ve engellilere karşı<br />

"hoşgörülerini" araştıran bir<br />

çalışma, 2015 yılı araştırmasıyla<br />

karşılaştırıldı ve sonuçlarda<br />

ciddi bir olumsuz<br />

gelişme göze çarptı, hoşgörü<br />

değerlerinde kötüleşme tespit<br />

edildi. Son yapılan araştırma<br />

için düşünce ve<br />

araştırma kuruluşu, 500<br />

Avusturyalıya 2015 araştırmasının<br />

en anlamlı sorularını;<br />

etnik köken ve deri<br />

rengi, din başlıkları altında sınıflandırarak<br />

yeniden sordu.<br />

''Bir Avusturyalıyı ne tanımlar?''<br />

sorusu yeni soru olarak<br />

eklendi.<br />

TÜRK DOKTOR VEYA BAŞÖRTÜLÜ<br />

SATICI SİZİ RAHATSIZ EDER Mİ?<br />

<strong>2017</strong> ile 2015 araştırmaları<br />

değerleri arasındaki olumsuz<br />

yöndeki değişim %2 ile %10<br />

arasında. 2015’te halkın<br />

%78’i hastanede ameliyatı<br />

yapan doktorun Türk olmasının<br />

kendileri için sorun olmadığını<br />

söylerken, <strong>2017</strong>’de<br />

aynı fikirde olanların oranı<br />

%73'e geriledi. ''Bir dükkanda<br />

satıcının başörtülü olması<br />

sizi rahatsız eder mi?''<br />

sorusuna 2015’de %42 evet<br />

derken, <strong>2017</strong>’de %44 başörtülü<br />

satıcıyı tasvip etmiyor.<br />

Din konusunda özellikle<br />

Müslümanlara ve İslam’a<br />

karşı her iki araştırmada da<br />

hoşgörüsüzlük oranı oldukça<br />

yüksek. ''Yakınınızda bir cami<br />

inşasını ister misiniz?'' sorusuna<br />

2015’te %64, <strong>2017</strong>’de<br />

ise %71 olumsuz cevap verdi.<br />

Yakınlarında bir caminin olmasını<br />

kesinlikle reddedenlerin<br />

oranı ise %41. Bir Budist<br />

ibadet merkezi söz konusu<br />

olunca bu durum tamamen<br />

değişiyor. Avusturyalıların<br />

%44’ü bundan rahatsız olacağını<br />

belirtirken, %19 ise bir<br />

Budist merkezine tamamen<br />

karşı. Avusturyalıların kendilerini<br />

ve yabancıları algılamaları<br />

her iki araştırmada da<br />

aynı. Kendilerini ülkede yaşayan<br />

diğer halklardan daha<br />

hoşgörülü görüyor.<br />

Avusturya Mauthausen Komitesi<br />

Başkanı Willi Mernyi<br />

her iki araştırmayı şöyle yorumluyor:<br />

''Değerlerin gelişmesinde<br />

tespit ettiğimiz<br />

gelecek için geçmişle hesaplaşmak<br />

önem arzetmektedir.<br />

Şimdiki popülist ve milliyetçi<br />

gelişmeler ancak Nazi rejiminin<br />

vahşetlerinin unutulmaması<br />

sayesinde engellenebilir.<br />

Bu nedenle komitenin<br />

en önem verdiği mesele<br />

gençlerle ilgili çalışmalarıdır.''<br />

Mernyi, geçmişin gelecek<br />

için önemini Nazi döneminde<br />

Mauthausen toplama<br />

kampından hayatta kalan<br />

Hans Marselek’ten şu cümleyle<br />

belirtiyor: ''Geçmişi<br />

üzerine çalışmayan, şimdiki<br />

anı anlayamaz ve gelecekle<br />

başa çıkamaz.''<br />

<strong>2017</strong> araştırmasındaki yeni<br />

soru anketçilerin göçmen kökenli<br />

geçmişi ile ilgili olarak<br />

''Avusturyalıyı ne tanımlar?''<br />

sorusuydu. Kökenlerine bakmaksızın<br />

Avusturyalıların<br />

%75’i vatandaşlığı, %70’i<br />

aktif olarak siyasete katılımı<br />

'milliyet' tanımı olarak görüyor.<br />

Her 5 kişiden 4’ü için Almancaya<br />

hakimiyet Avusturyalı<br />

sayılmada önemli bir<br />

nokta. Bununla birlikte %85<br />

ait olma olgusunun ‘hissi’ olduğunu<br />

düşünüyor. Bunun<br />

adı vatana bağlılık.<br />

Göçmen kökenliğe bağlı olmadan<br />

ya da olmamasına<br />

bakılmaksızın ''Avusturyalı<br />

olmak gururdur'' düşüncesi<br />

her cinsteki, yaştaki, sınıftaki<br />

insanda mevcuttur. Mernyi’ye<br />

göre ortaklıklar daha<br />

ağır basarsa farklı etnik ve<br />

dinden insanların Avusturya’da<br />

ortak bir geleceği<br />

mümkün olabilir.


#GegenHassimNetz<br />

MUNA DUZDAR:<br />

"Mit der Initiative #GegenHassimNetz<br />

wollen wir darauf aufmerksam<br />

machen, dass auch im Internet Regeln<br />

gelten und Diskriminierung,<br />

Verhetzung und Mobbing niemals<br />

in Ordnung sind. Wir wollen dazu<br />

ermutigen, mit digitaler Zivilcourage<br />

und Gegenrede gemeinsam das<br />

Netz zu einem Raum für positive und<br />

offene Debatten zu machen."


Österreich gegen Hass<br />

und Hetze im Internet


7 - AVUSTURYA<br />

<strong>HABER</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong><br />

MAYIS <strong>2017</strong><br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

I<br />

E<br />

C H<br />

Hasspostings: Duzdar kündigt Meldestelle bis Sommer an<br />

İnternette Nefret Mesajları<br />

İçin Başvuru Merkezi Geliyor<br />

Staatssekretärin<br />

Muna Duzdar will<br />

Hass im Internet<br />

zurückdrängen<br />

ÖBB’de vücut<br />

kamerası<br />

uygulaması...<br />

Vücut kamerasının polis ve güvenlik<br />

personelinde getirdiği olumlu<br />

sonuçlardan sonra Avusturya Federal<br />

Demiryolları'nda da (ÖBB)<br />

tren içinde görev yapan kondüktörlerde<br />

(hostes) bu uygulamanın<br />

Haziran <strong>2017</strong> sonu itibarıyle başlayacağı<br />

duyuruldu.<br />

Şu anda Viyana ve Graz ana garda<br />

dörder, Linz ana garında iki adet<br />

olmak üzere toplamda 10 adet<br />

vücut kamerasıyla 68 ÖBB güvenlik<br />

personeli görev yapıyor.<br />

ÖBB başkanı Andreas Matthä:<br />

''Vücut kameralarının şimdiye<br />

kadar ki denenmesinde önleyici etkileri<br />

kanıtlandı. Güvenlik personeli<br />

çalışanlarında da çok olumlu<br />

sonuçlar getirdi. Bu nedenle pilot<br />

uygulamayı trenlerimizdeki servis<br />

ve kontrolde çalışan personelimiz<br />

için de başlatacağız.''<br />

Kamera cezai işlem gerektiren olay<br />

şüphesi durumunda elle aktive<br />

edilecek, ancak bundan önce muhatap<br />

kayıt hakkında açıkça<br />

bilgilendirilecek. Şimdiye kadar<br />

Graz’da 4, Linz’de ise 1 bilgi<br />

gizliliği ile alakalı olaylar kaydedildi.<br />

Poliste kamera uygulama deneme<br />

dönemi ise 2016 baharında<br />

başlamıştı.<br />

Dijitalleşmeden sorumlu<br />

devlet müsteşarı Muna<br />

Duzdar (SPÖ), Başbakanlıkta<br />

yaza kadar oluşturulması<br />

planlanan internetteki nefret<br />

mesajlarına karşı başvurulacak<br />

bir merkezi ilan etti.<br />

Merkezin en büyük hedefi<br />

internetten dalga dalga yayılan<br />

nefreti geriletmek,<br />

bundan muzdarip olanları<br />

korumak ve onlara yardım<br />

etmek.<br />

İnsanların çoğu nereye ve<br />

kime başvuracağını bilmediği<br />

için, bu merkez 5-6 avukat<br />

ve psikoloğuyla ilk<br />

başvurulacak yer olacak.<br />

© BKA / Christopher Dunker<br />

Hasskriminalität auf neuem Rekordniveau:<br />

Nationaler Aktionsplan gegen<br />

Rechtsextremismus ist überfällig<br />

Aşırı Sağa Karşı Milli Hareket Planına Acil İhtiyaç Var<br />

Avusturya’da<br />

Nefret Suçları<br />

Rekor Seviyede<br />

Yeni birimin görevi, mesajın<br />

görülmesi ve ilgili<br />

makama iletilmesi olacak.<br />

Nefret yorumlarının ceza<br />

hukuku ile ilgili olması durumunda<br />

bu yorum ya da<br />

mesajlar savcılığa iletilecek.<br />

İlgili kişinin de 24<br />

saat içinde cevap alması<br />

sağlanacak. Sosyal medya<br />

ağları ile doğrudan iletişim<br />

kurulacak. Sosyal<br />

medya kuruluşları da devlet<br />

tarafından korunan ve<br />

desteklenen bir merkeze<br />

olumlu yaklaşıyor. Bilgiye<br />

ihtiyacı olan ve siber<br />

mobbing mağdurlarına da<br />

yardım edilecek. Var olan<br />

kurum ve merciler daha<br />

etkili bir şekilde birlikte<br />

çalışacak.<br />

Muna Duzdar: ''İnternet<br />

cezasız ve kanunsuz bir<br />

alan değildir. Aşağılayıcı<br />

ve kırıcı sözlerin yaygın olduğu<br />

bir alan nasıl cezasız<br />

olabilir.'' Bu cezaların önüne<br />

geçmek için Aşırı sağcı Avusturya<br />

Özgürlük Partisi (FPÖ)<br />

insanlara ceza gerektirmeyecek<br />

yazıların nasıl yazılacağını<br />

anlatan seminerler<br />

düzenliyor.<br />

AB parlamentosu Sosyal Demokratlar<br />

Başkan yardımcısı<br />

Josef Weidenholzer internetin<br />

sınır tanımaması nedeniyle<br />

bu problemle Avrupa<br />

seviyesinde uğraşılması gerektiğini<br />

vurguladı.<br />

Muna Duzdar ise Avrupa genelinde<br />

elektronik platformlarda<br />

nefret paylaşımları<br />

konusuyla ilgilenen ve ülkeyi<br />

biraz anlayan daha<br />

çok kişinin çalıştırılmasından<br />

dolayı Avrupa düzeyinde<br />

de bir mekanizmanın<br />

harekete geçtiğine ikna<br />

olduğunu ifade etti ve AB<br />

komisyonundan elektronik<br />

platformlara ne kadar nefret<br />

yorumları geldiği ve kaç<br />

çalışanın bunlarla ilgilendiği<br />

konusunda daha şeffaf<br />

olmalarını ve bunları açıklamalarını<br />

istedi.<br />

Josef Weidenholzer, nasıl<br />

1900’de arabaların ortaya<br />

çıkmasıyla trafik kurallarına<br />

ihtiyaç duyulduysa, şu anda<br />

da internet için açık oyun<br />

kurallarına ihtiyaç duyulan<br />

bir aşamada olunduğunu<br />

vurguladı.<br />

Viyana (OTS)- Aşırı sağ ve ırkçı suçların<br />

artışı korkutucu düzeyde gelişiyor.<br />

İstatistiklere göre 2005’den<br />

2015’e kadar bu tür suçların sayısı<br />

5’e katlamış durumda (2005: 209,<br />

2015: 1156). 2016’da rekor seviyenin<br />

üzerine %13’lik bir artış daha<br />

kaydedildi.<br />

Avusturya Mauthausen Komitesi<br />

(MKÖ) Başkanı Willi Mernyi yıllardan<br />

beri bu gelişmenin yaşanacağı<br />

konusunda uyarılarını yaptıklarını,<br />

ancak İçişleri Bakanlığı ve Anayasa<br />

Koruma Dairesinin uzun süredir konuyu<br />

bastırdığını söyledi.<br />

Yukarı Avusturya (Oberösterreich-<br />

OÖ) Irkçılığa ve aşırı sağa karşı<br />

birliği (Antifa-Netzwerk) sözcüsü<br />

Robert Eiter, nefret suçlarında yalnız<br />

tahrik ve nazi propagandası olmadığı,<br />

şiddetin de suçun bir parçası<br />

olduğuna vurgu yaptı ve<br />

Romen komşusunu vuran ''Traun'lu<br />

Breivik’i'', Neonazi mafya<br />

''Objekt 21'' adlı grubun cinayetlerini<br />

ve Kızıl Haç’ın Altenfelden’deki<br />

mülteci evinin kundaklama olaylarını<br />

örnek olarak gösterdi. Geçen<br />

yılın Haziran ayında gerçekleşen bu<br />

kundaklama olayından sonra İçişleri<br />

Bakanı Wolfgang Sobotka aşırı<br />

sağa karşı milli bir hareket planı<br />

başlatılacağını açıklamıştı. MKÖ ve<br />

Antifa Birliği kararı memnuniyetle<br />

karşıladı ve plan üzerine somut<br />

önerilerini sundular. MKÖ başkanı<br />

Mernyi, İçişleri Bakanı Sobotka ile<br />

bir de görüşme yaptıklarını fakat<br />

devamında hiçbir gelişme olmadığını<br />

ifade etti. Antifa Birliği sözcüsü<br />

Polis Vatandaşa<br />

Yakınlaşıyor<br />

Polis Teşkilatı yakında vatandaş,<br />

siyaset ve işletmelerle<br />

daha sıkı bir birlikte çalışmayı<br />

amaçlıyor. Bu nedenle 1 Haziran’dan<br />

itibaren ülke genelinde<br />

''Birlikte güvenli'' projesi<br />

başlıyor.<br />

Geçtiğimiz günlerde eyalet<br />

müdürlüklerinden teftiş komutanlıklarına<br />

kadar yönetici<br />

kadrodan yaklaşık 400 polis<br />

Salzburg ve Viyana’da bilgilendirme<br />

toplantılarında çalışmaları<br />

son seviyeye getirildiler.<br />

İçişleri Bakanlığı’ndan Reinhard<br />

Schnakl her bir pilot<br />

projenin birleştirilerek tüm<br />

Avusturya’yı kapsayan bir inisiyatif<br />

haline getirildiğini ifade<br />

etti ve devamla şunları söyledi:<br />

''Bu 'Birlikte güvenli' projesi<br />

polislikte normal bir<br />

birlikte konuşmadan, polisin<br />

halkla olan normal olan ilişkisinden<br />

daha ileri düzeyde olan<br />

bir tür toplum polisliği anlamına<br />

gelir.''<br />

Eiter ise Adalet Bakanı Wolfgang<br />

Brandstetter’in nefret suçlarına<br />

karşı bazı olumlu tedbirler ortaya<br />

koyduğu ancak İçişlerinin ihmâlkar<br />

olduğu tespitini yaptı.<br />

Mernyi: ''Mauthausen’de hayatta<br />

kalanlar adına, ilan edilen milli hareket<br />

planının artık hayata geçirilmesini<br />

ve dramatik şekilde artan<br />

aşırı sağ ve ırkçılıkla her seviyede<br />

etkili olarak mücadele edilmesini<br />

talep ediyoruz.''<br />

Bütün vatandaşlar emniyetle<br />

ilgili problemlerinde en hızlı<br />

şekilde polisle irtibata geçmeli.<br />

Parklar ve tren istasyonlarında<br />

korkuyu yok etmek ve<br />

suçlarla mücadele için<br />

Schnakl’a göre problemin olduğu<br />

ve bu problemi çözmeye<br />

katkıyı yapacak kimsenin<br />

olduğu her yerde işletme sahipleri,<br />

belediye başkanı, belediye<br />

meclis üyeleri ve tabii ki<br />

her vatandaş davet edilmeli.<br />

Federal Suçlar Dairesinden<br />

baş stratejist Gerhard Lang<br />

şunları söylüyor: ''Birlikte güvenli<br />

inisiyatifi Avusturya’da<br />

güvenliğin tek sorumlusunun<br />

polis olmadığını göstermelidir.<br />

Bizim için mesele olaydan etkilenen<br />

her bireyin meseleye<br />

dahil edilmesidir.''<br />

İnisiyatif etkisi ve zayıf yönleri<br />

bakımından her 3 ayda bir<br />

gözden geçirilecek ve polis te<br />

kendi içinde inisiyatifi daha da<br />

geliştirecek. www.gemeinsamsicher.at<br />

Yukarı Avusturya 'Suçun Merkezi'<br />

Aşırı sağ ve ırkçı suçların en çok işlendiği<br />

eyalet Yukarı Avusturya. OÖ<br />

Antifa Birlik sözcüsü Eiter bu üzücü<br />

zirvedeki yerin eyalet siyasetinde<br />

ve mevkilerde bulunan sorumluları<br />

için kabul edilemez olduğunu söyledi<br />

ve şunu ekledi: ''Bu siyasi kişiler<br />

hızla harekete geçmeliler ve ilk<br />

atacakları adım da Yukarı Avusturya’da<br />

aşırı sağ gösterileri tamamen<br />

yasaklamak olmalı.''<br />

© BMI / Alexander Tuma


<strong>MAI</strong> <strong>2017</strong><br />

‘‘Wien braucht dich’’<br />

<strong>HABER</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong><br />

Polizei sucht BewerberInnen mit Migrationshintergrund<br />

Wien (OTS) - „Wien braucht dich“: Mit diesem<br />

Slogan wirbt die Wiener Polizei in enger<br />

Zusammenarbeit mit der MA 17 – Integration<br />

und Diversität aktiv um junge MigrantInnen,<br />

um Vielfalt und interkulturelle Kompetenz<br />

innerhalb der Polizei zu stärken. Im Rahmen<br />

der 7. Wiener Integrationswoche fand hierzu<br />

eine Informationsveranstaltung statt.<br />

„Wien wird mit den Jugendlichen noch vielfältiger<br />

und sicherer“, zeigte sich Gemeinderat<br />

Marcus Schober (SPÖ) vom Interesse der TeilnehmerInnen<br />

begeistert.<br />

Karriere bei der Polizei<br />

Die Informationsveranstaltung zeigte: Wer<br />

gerne PolizistIn werden möchte, muss vor<br />

allem soziale und kommunikative Kompetenz<br />

mitbringen, auch dass Menschen bei der Arbeit<br />

in der Exekutive im Mittelpunkt stehen, wurde<br />

deutlich. Die TeilnehmerInnen erhielten einen<br />

Überblick über Voraussetzungen, Auswahlverfahren,<br />

Ausbildung und Perspektiven bei der<br />

© BMI / Alexander Tuma<br />

Wiener Polizei.<br />

Kooperationsprojekt „Best Practice Beispiel“<br />

der Europäischen Grundrechteagentur<br />

Das Projekt "Wien braucht dich" umfasst<br />

Informationsveranstaltungen der Wiener Polizei<br />

in migrantischen Vereinen und Berufsinformationszentren.<br />

Sie bringen interessierten<br />

Jugendlichen mit Migrationshintergrund die<br />

Aufgaben der Polizei näher und möchten<br />

sie dazu motivieren, in den Polizeidienst einzutreten.<br />

Bei den Veranstaltungen werden<br />

das Berufsfeld, benötigte Qualifikationen, Aufstiegsmöglichkeiten<br />

und Perspektiven für die<br />

Berufslaufbahn präsentiert.<br />

In einem aktuellen Bericht der Agentur der<br />

Europäischen Union für Grundrechte (FRA) zur<br />

Integration von MigrantInnen wird „Wien<br />

braucht dich“ als Best Practice Beispiel für die<br />

Förderung sozialer und politischer Partizipation<br />

junger Menschen mit Migrationshintergrund<br />

genannt.<br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

I<br />

E<br />

C H<br />

Statement von<br />

Sebastian Kurz,<br />

Außen- und Integrationsminister<br />

Was sind die<br />

Erwartungen an<br />

Integration?<br />

Was bedeutet Integration und was erwarten<br />

sich Österreicherinnen und Österreicher?<br />

Mit dieser Frage hat sich die neue<br />

GfK-Studie zum Integrationsverständnis<br />

auseinandergesetzt. Fast 100 Prozent der<br />

Befragten verstehen darunter, die in Österreich<br />

geltenden Gesetze zu akzeptieren<br />

und sich gute Kenntnisse der deutschen<br />

Sprache anzueignen. Für 9 von 10 der<br />

Befragten ist es außerdem zentral, die in<br />

Österreich geltenden Werte zu übernehmen<br />

sowie selbsterhaltungsfähig zu sein.<br />

Spürbar war außerdem, dass die Integration<br />

von Flüchtlingen und ZuwanderInnen<br />

das Thema ist, das die ÖsterreicherInnen<br />

derzeit am meisten beschäftigt, noch vor<br />

Fragen zu Themen wie Pensionen, Steuern<br />

oder der wirtschaftlichen Entwicklung.<br />

Diese Sorgen müssen ernst genommen<br />

Wie man sein Kind zur Zweisprachigkeit motiviert<br />

Mehrsprachig erziehende Eltern wundern sich oft, dass ihr Kind ab<br />

einem gewissen Alter nur noch Deutsch spricht. Druck, die Sprache zu wechseln,<br />

ist hier nicht angebracht. Praktische Tipps, was Eltern tun können...<br />

Oft erzählen mir Eltern, dass ihr Kind ab einem<br />

gewissen Alter anfängt, nur noch Deutsch zu<br />

sprechen – auch wenn der Vater oder die<br />

Mutter in einer anderen Sprache mit dem Kind<br />

kommuniziert. Fast immer folgt dann die<br />

Frage, wie man das Kind motivieren könnte,<br />

neben dem zunehmend dominant werdenden<br />

Deutsch auch die nichtdeutsche Muttersprache<br />

weiterhin zu verwenden.<br />

Wieso kommt es zu diesem Verhalten, und was<br />

steckt dahinter? Manche Eltern befürchten<br />

sogar, etwas falsch gemacht zu haben. Die gute<br />

Nachricht: Nein, Eltern haben nichts falsch<br />

gemacht. Es ist vielmehr eine natürliche Entwicklung,<br />

die oft bei zweisprachig aufwachsenden<br />

Kindern zu beobachten ist.<br />

Schnell und effizient<br />

Die dominante Umgebungssprache wird dort<br />

angewendet, wo das Kind spürt, es wird<br />

verstanden und kommt kommunikativ schneller<br />

und effizienter an sein Ziel. Das hat auch<br />

nichts mit Faulheit zu tun, die manchmal Bilingualen<br />

unterstellt wird. Im Gegenteil! Vielmehr<br />

geht es um Pragmatik, den Transport von<br />

Inhalten in der zwischenmenschlichen Kommunikation<br />

und die Gewissheit, dass die<br />

Bedeutung des Gesagten verstanden wird.<br />

Kinder haben das Bedürfnis, sich mitzuteilen.<br />

Sie kommen vom Kindergarten oder von<br />

der Schule nach Hause und erzählen voller<br />

Kommende Termine für Eltern:<br />

Euphorie, was sie erlebt haben. Dabei wählen<br />

sie die Sprache, in der all das passiert ist und<br />

von der sie wissen, Mama und Papa verstehen<br />

ja auch Deutsch, sogar sehr gut.<br />

Praktische Tipps<br />

In solchen Situationen ist es ratsam, folgende<br />

Tipps zu beachten: Bleiben Sie bei Ihrer Erstsprache,<br />

die Sie auch sonst für das Gespräch<br />

mit Ihrem Kind verwenden. Unterbrechen Sie<br />

und ermahnen Sie Ihr Kind nicht, es solle die<br />

Sprache wechseln. Das stört nur den Kommunikationsfluss<br />

und kann demotivierend wirken.<br />

Ihr sprachliches Verhalten signalisiert, dass Sie<br />

bei Ihrer Sprache bleiben. Vielleicht braucht Ihr<br />

Kind einfach etwas Zeit, um in die familiäre<br />

sprachliche Welt zu wechseln. Vielleicht können<br />

Sie helfen, indem Sie besonders relevante<br />

Worte und Ausdrücke aus dem Gespräch mit<br />

Ihrem Kind in Ihrer Sprache wiederholen und<br />

es so zum Sprachwechsel einladen. Jedenfalls<br />

sollte all das nicht unter Druck geschehen.<br />

Attraktivität steigern<br />

Vielmehr geht es darum, die schwächere<br />

Sprache Ihres Kindes attraktiv zu halten. Die<br />

Attraktivität einer Sprache nimmt in dem<br />

Maße zu, in dem das Kind erlebt, dass es diese<br />

in vielerlei Kontexten verwenden und es sich<br />

damit selbst Erfolgserlebnisse verschaffen<br />

kann. Sprechen nur Mutter oder Vater die<br />

Sprache mit dem Kind und sonst niemand im<br />

Ich erziehe mein Kind mehrsprachig - wie es mir gelingt: Samstag, 27.05.<strong>2017</strong>, 10.00 - 14.00 Uhr<br />

Mehrsprachige Erziehung von Geburt an: Freitag, 23.06.<strong>2017</strong>, 10.00 - 14.00 Uhr<br />

INTEGRATION / SPRACHE - 9<br />

Neue GfK-Studie zum Integrationsverständnis zeigt,<br />

dass Akzeptanz von Gesetzen und Werten<br />

sowie Deutschkenntnisse erwartet werden<br />

und richtig angesteuert werden. Deswegen<br />

setzen mein Team und ich auf weitere<br />

Maßnahmen von gelungener Integration.<br />

Knapp drei Viertel der Befragten äußern<br />

die Angst vor der Verbreitung eines radikalen<br />

Islams (73%) sowie die Sorge vor nicht<br />

gelungener Integration von Flüchtlingen<br />

und Zuwander/innen in Schule und Arbeitswelt<br />

(73%) als solche Sorgen.<br />

Klar zeigt sich, was als schlechte Integration<br />

gesehen wird: 90 Prozent der Befragten<br />

verstehen darunter etwa, dass Vorschriften<br />

der eigenen Religion über staatliche<br />

Gesetze gestellt werden. Für mehr<br />

als 8 von 10 Befragten ist schlechte Integration<br />

auch durch die Ablehnung der<br />

Gleichberechtigung von Mann und Frau<br />

und mangelnde Deutschkenntnisse gekennzeichnet.<br />

Die gesamte Studie „Integration und Zusammenleben: Was denkt Österreich“<br />

gibt es online zum Herunterladen unter<br />

www.integrationsfonds.at/publikationen<br />

von Mag. Zwetelina Ortega<br />

Zur Autorin:<br />

Mag. Zwetelina Ortega ist Sprachwissenschaftlerin, Autorin<br />

und Expertin für Mehrsprachigkeit. Sie ist Gründerin des<br />

"Beratungszentrum Linguamulti - mehrsprachige Erziehung<br />

und kreative Sprachförderung" (www.linguamulti.at).<br />

Dort bietet sie Beratung und Workshops für mehrsprachige<br />

Erziehung an und arbeitet mit Eltern, PädagogInnen und<br />

Kindern. Ortega ist mit Bulgarisch, Spanisch und Deutsch<br />

aufgewachsen. In diesen drei Sprachen verfasst sie auch<br />

ihre literarischen Texte. 2012 erschien der Gedichtband<br />

"Aз und tú" (Edition Yara).<br />

Sie war Dozentin an der Universität Wien und leitet unter<br />

anderem Fortbildungen an der Pädagogischen Hochschule<br />

Wien, dem Landesinstitut für Schule in Bremen etc.<br />

Kontakt: z.ortega@linguamulti.at oder +436769669775<br />

näheren Umfeld, so können Sie versuchen,<br />

eine Spielgruppe und/oder befreundete Familien,<br />

die die gleiche Sprache sprechen, regelmäßig<br />

zu treffen und zu besuchen. So erlebt<br />

Ihr Kind, es gibt neben den Eltern auch andere<br />

Menschen, die sich in der nichtdeutschen Muttersprache<br />

verständigen können. Wenn Kinder<br />

dabei sind, steigert dies die Attraktivität der<br />

Sprache, denn schließlich sind gleichaltrige<br />

Kommunikationspartner am spannendsten<br />

für ein Kind.<br />

Angebote machen<br />

Manche Communities organisieren Kurse für<br />

bilinguale Kinder, in denen Sprache und Kultur<br />

spielerisch vermittelt werden. Die kulturelle<br />

Komponente macht eine Sprache spannend für<br />

ein Kind. Bei Besuchen von Kulturveranstaltungen<br />

und Festen macht es schöne und vielseitige<br />

Erfahrungen, die es dank seiner<br />

zweiten, nichtdeutschen Sprache als stimulierende<br />

Bereicherung erlebt. Auch so können<br />

Kinder sich austauschen – und oft entstehen<br />

dabei Freundschaften.<br />

Notwendigkeit schaffen<br />

Ein Kind ist dann motiviert, eine Sprache zu<br />

verwenden und seine Kompetenz darin weiter<br />

auszubauen, wenn es dies als notwendig und<br />

nützlich erfährt. Denken Sie also einmal in<br />

Ruhe darüber nach, wo es in Ihrer Familie oder<br />

in Ihrem familiären Umfeld Kommunikationssituationen<br />

gibt, die Ihrem Kind die Nützlichkeit<br />

praktizierter Zweisprachigkeit vor Augen<br />

führen. Solche Erfahrungen werden es motivieren,<br />

an seiner Bilingualität festzuhalten und<br />

sie weiter auszubauen. Ursprünglich erschienen am 12.04.<strong>2017</strong>,<br />

Beratungszentrum Linguamulti - mehrsprachige Erziehung und kreative Sprachförderung,<br />

Beratung und Workshops für mehrsprachige Erziehung<br />

Therapiezentrum Gersthof, Klostergasse 31-33, 1180 Wien<br />

Kontakt: z.ortega@linguamulti.at oder +436769669775, www.linguamulti.at<br />

© Felicitas Matern / feelimage.at<br />

www.derstandard.at<br />

© Magdalena Possert


<strong>MAI</strong> <strong>2017</strong><br />

<strong>HABER</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong><br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

I<br />

E<br />

C H<br />

GESUNDHEIT UND KINDER - 10<br />

Zuckerverbrauch senken<br />

Österreich isst und kauft zu süß<br />

Wien (OTS) - „Süß“ ist in unserer Sprache ein<br />

positives Wort mit vielen schönen Bedeutungen.<br />

Wenn es ums Essen und Trinken geht,<br />

müssen wir aber leider auf österreichisch von<br />

„picksüß“ sprechen. Zucker findet sich nicht<br />

nur im Würfelzucker sondern in fast allen Speisen<br />

und Getränken. Und dies in einem deutlich<br />

überhöhten Ausmaß und mit erschütternden<br />

Folgen: 50–60 % aller ÖsterreicherInnen sind<br />

übergewichtig. Dieser Anteil steigt jährlich!<br />

„Unser Lebensstil macht uns krank. Zu energiereiche<br />

Ernährung ist mit mangelnder Bewegung<br />

einer der Hauptauslöser von Stoffwechselerkrankungen“<br />

betont der Präsident<br />

der Österreichischen Diabetes Gesellschaft,<br />

Univ.-Prof. Dr. Hermann Toplak, von der Ambulanz<br />

für Lipidstoffwechsel der Universitätsklinik<br />

für Innere Medizin der Medizinischen<br />

Universität Graz. „Zucker ist pure Energie<br />

und wir nehmen viel zu viel Energie auf, die<br />

wir nicht verbrennen, da wir uns nicht genug<br />

bewegen.“<br />

In den letzten Jahren wurde der starke Zusammenhang<br />

zwischen dem Konsum von sogenannten<br />

Softdrinks und der Entstehung von<br />

Übergewicht, Adipositas und Diabetes eingehend<br />

untersucht und bewiesen.<br />

Von Kindesbeinen an<br />

auf „Süßes“ konditioniert<br />

Die Gewöhnung an zu viel Süßes ist speziell bei<br />

Kindern ein unterschätztes Thema. In der Zeit,<br />

in der sich der persönliche Geschmack bildet,<br />

werden Kinder mit Lebensmitteln konfrontiert,<br />

die mehr Zucker enthalten als ihnen gut tut<br />

und sie erwarten dann von jeder weiteren<br />

Nahrung und jedem weiteren Getränk die<br />

gleiche Zuckerüberdosis.<br />

Alarmierende Zahlen aus Tirol<br />

Eine aktuelle Studie von SIPCAN in Tirol hat ergeben,<br />

dass bereits 30 Prozent der 14-Jährigen<br />

übergewichtig oder sogar adipös sind. Diese<br />

Studie ergab, dass Mädchen mit 62 Prozent<br />

deutlich öfter ein gesundheitsförderndes<br />

Ernährungsverhalten haben als Burschen mit<br />

43 Prozent. Energiereiche Ernährungsmuster,<br />

die Stoffwechselkrankheiten auslösen können,<br />

sind bei Kindern mit Migrationshintergrund<br />

mit fast 60 Prozent häufiger als bei Kindern<br />

ohne Migrationshintergrund. Die größte Abweichung<br />

zeigt sich aber beim Sozialen Status:<br />

Von den Jugendlichen mit einem niedrigen<br />

sozioökonomischen Status haben nicht einmal<br />

10 Prozent ein gesundheitsförderndes Ernährungsmuster,<br />

während mehr als die Hälfte<br />

ihrer Altersgenossen mit mittlerem und hohem<br />

sozioökonomischen Status gesund isst.<br />

Aufklärungsarbeit in der Schule wirkt<br />

„Die gute Nachricht ist: Das Verhalten von<br />

Jugendlichen kann mit erprobten Methoden<br />

wie dem Trink- und Jausenführerschein positiv<br />

beeinflusst werden“, ergänzt Hoppichler. „Die<br />

Initiative SIPCAN hat mit dem Trink- und Jausenführerschein<br />

ein Modulset mit Unterlagen<br />

für Kinder, Eltern und PädagogInnen für den<br />

Biologieunterricht der 5. Schulstufe entwickelt,<br />

um das Ernährungswissen und -verhalten zu<br />

verbessern. Die Evaluierung dieser Maßnahme<br />

zeigt die Wirkung sowohl im Wissen als auch<br />

im Handeln. So essen die Kinder nach der Teilnahme<br />

zum Beispiel nicht nur weniger Süßigkeiten<br />

sondern trinken auch weniger Limonade<br />

als vor dem Programm."<br />

Leistbare, zuckerreduzierte<br />

Lebensmittel sind nötig<br />

„Wenn Armut und Bildungsferne<br />

krankmachen, besteht Handlungsbedarf“,<br />

erklärt Toplak. „Neben Information<br />

über gesundheitsfördernde<br />

Ernährung ist auch der Zugang<br />

zu entsprechenden Lebensmitteln<br />

ein Thema. Jede Reduzierung<br />

des Zuckergehalts in Lebensmitteln<br />

ist demnach zu unterstützen.<br />

Schrittweise Reduzierungen haben<br />

den Vorteil, dass sich die Geschmacksnerven<br />

daran gewöhnen. Es darf dabei aber nicht nur<br />

um hippe Lifestyle-Lebensmittel gehen, denn<br />

die freie Wahl zwischen Zuckerbomben und<br />

zuckerreduzierten Produkten hat leider viel zu<br />

oft nur der, der sich auch die zuckerreduzierte<br />

Variante leisten kann.“<br />

Fructose ist NICHT gesünder<br />

Lange Zeit galt Fructose als gesündere Form<br />

von Zucker, weil sie zu einer geringeren Insulinausschüttung<br />

führt. Das ist leider nur die halbe<br />

Wahrheit. Die Kehrseite ist, dass Fructose<br />

gleichzeitig die Ausschüttung des Hormons<br />

Leptin hemmt. Leptin ist für unser Sättigungsgefühl<br />

verantwortlich. Dadurch essen wir von<br />

Nahrungsmitteln mit Fructose automatisch<br />

mehr.<br />

Fett führt zu Zucker(krankheit)<br />

und Zucker zu Fett(leber)<br />

Die NAFLD (nicht-alkoholische<br />

Fettlebererkrankung) ist Ursache<br />

für eine Reihe von sehr<br />

ernsthaften Folgeerkrankungen.<br />

Dazu zählen die Nichtalkoholische<br />

Leberentzündung (Steatohepatitis),<br />

Leberzirrhose und<br />

Leberkrebs.<br />

Die Folgen der Fettleber<br />

Folgeerkrankungen sind die<br />

Nichtalkoholische Leberentzündung<br />

(Steatohepatitis), Leberzirrhose<br />

und Leberkrebs,<br />

erhöhte Herzinfarkt- und Schlaganfallrisiken<br />

durch Stoffwechselkomplikationen<br />

wie Insulinresistenz<br />

bzw. Typ 2 Diabetes<br />

oder Fettstoffwechselstörungen.<br />

Die globale Erkrankung junger Generationen<br />

Handy-Nacken<br />

Zürich (OTS) - Handy-Nacken bedeutet eine<br />

schmerzhafte Beeinträchtigung durch die<br />

übermäßige Belastung der Halswirbelsäule,<br />

die durch eine exzessive Smartphone-Nutzung<br />

verursacht wird, und die sich insbesondere<br />

dadurch ergibt, wenn man ständig auf<br />

ein mobiles Gerät nach unten blickt. Die<br />

physikalische Ursache für diesen Effekt ist<br />

rasch erklärt: Der menschliche Kopf wiegt ca.<br />

5 kg. Sobald man den Kopf nach vor beugt –<br />

zumeist in einem Winkel von bis zu 60 Grad –<br />

um auf den Bildschirm eines mobilen Gerätes<br />

nach unten zu blicken, wirkt eine um das<br />

bis zu Fünffache erhöhte Zugkraft auf die<br />

Nackenmuskulatur, was wiederum dem fünffachen<br />

Eigengewicht des Kopfes oder ca. 25<br />

Gesunde Kinder von heute sind...<br />

...gesunde Erwachsene von morgen<br />

Wien (OTS) - Die Pandemie des Übergewichts<br />

bei Kindern und Jugendlichen und deren Folgen<br />

werden von der WHO als größte „Herausforderung<br />

der Gesundheitspolitik“ bezeichnet.<br />

Die WHO fordert auf, Gesundheitsdaten<br />

zu erheben, wissenschaftlich auszuwerten<br />

und gezielte, nachweisbar wirksame Maßnahmen<br />

zur Eindämmung einzuleiten.<br />

24% der 7- bis 14-jährigen Kinder in<br />

Österreich sind übergewichtig. Das bedeutet<br />

einen Anstieg von 5% seit dem<br />

Jahr 2008. Bei den 15- bis 30-Jährigen<br />

liegt der Anteil aktuell gar bei 26%.<br />

Zudem nehmen auch chronische Krankheiten<br />

wie Neurodermitis, Asthma und<br />

Diabetes bei Schulkindern deutlich zu:<br />

Bereits rund 16% aller 11- bis 15-Jährigen<br />

sind chronisch krank. „Diese Zahlen<br />

sind alarmierend. Prävention wird<br />

vor dem Hintergrund dieser Entwicklungen<br />

umso wichtiger. Denn gesunde<br />

Kinder von heute sind gesunde Erwachsene<br />

von morgen“, sagt Familienministerin<br />

Sophie Karmasin. In Österreich<br />

gibt es bereits Instrumente,<br />

die gut funktionieren, wie der Mutter-<br />

Kind-Pass, Präventionsprogramme und<br />

schulärztliche Untersuchungen. Bei<br />

Schulärzten sieht die Familienministerin<br />

allerdings Optimierungsbedarf, „da<br />

mit den Gesundheitsblättern ein Datenschatz<br />

in den Schulen brachliegt“,<br />

denn die Daten werden derzeit weder<br />

zentral ausgewertet, noch stehen sie<br />

den Schülerinnen und Schülern nach<br />

kg entspricht. Die menschliche Schulter- und<br />

Nackenmuskulatur wird durch diese unkomfortable<br />

Haltung des Kopfes übermäßig stark<br />

beansprucht. Dies kann mit der Zeit zu chronischen<br />

Nackenschmerzen, steifen Nacken<br />

und Kopfschmerzen führen.<br />

Darum rät Professor Margareta Nordin,<br />

Präsidentin von EUROSPINE (Europas größte<br />

Vereinigung von internationalen Wirbelsäulenspezialisten<br />

und Gesundheitsexperten auf<br />

dem Gebiet der Wirbelsäulenmedizin), dass<br />

man sich regelmäßige Pausen von mobilen<br />

Geräten gönnt, um den Kopf zu entlasten und<br />

die Nackenmuskulatur bewusst dadurch zu<br />

entspannen, dass man den Nacken streckt<br />

und leicht nach hinten beugt. Professor Thomas<br />

Blattert fügt hinzu:<br />

„Die Symptome von<br />

Handy-Nacken sollten<br />

genau beobachtet und<br />

nicht unterschätzt werden,<br />

da die betreffenden<br />

Erkrankungen stark<br />

zunehmen und insbesondere<br />

die jüngere –<br />

und eigentlich gesündere<br />

– Generation vermehrt<br />

davon betroffen<br />

ist.“ Daher sollten regelmäßig<br />

Übungen gemacht<br />

werden, um die<br />

Nackenmuskulatur zu<br />

stärken und dadurch die<br />

Nacken- und Rückenmuskeln<br />

zu unterstützen<br />

bzw. folglich auch zu<br />

entspannen!<br />

dem Schulabschluss zur Verfügung. Bundesministerin<br />

Karmasin schlägt daher vor, nach<br />

dem Vorbild des Bildungskompasses, einen<br />

„Gesundheitskompass“ einzuführen, der die<br />

Schülerinnen und Schüler begleitet und ihnen<br />

damit ihre Gesundheitsdaten auch nach dem<br />

Schulabschluss zur Verfügung stehen.


11 - GESUNDHEIT UND KINDER<br />

<strong>HABER</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong><br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

I<br />

E<br />

C H<br />

<strong>MAI</strong> <strong>2017</strong><br />

Schülerinnen und Schüler zeigten ihr Talent<br />

Chemieolympiade<br />

St. Pölten (OTS/NLK) - Ihr Talent für Chemie bewiesen<br />

zahlreiche Schülerinnen und Schüler<br />

aus ganz Niederösterreich, die am Landeswebewerb<br />

der Chemieolympiade teilgenommen<br />

haben. Bildungs-Landesrän Barbara Schwarz<br />

überzeugte sich selbst von den jungen Talenten<br />

und gratulierte den Gewinnerinnen und<br />

Gewinnern im Rahmen der Preisverleihung am<br />

BORG Krems: „Alle haben mit der Teilnahme an<br />

diesem Webewerb Talent bewiesen, Dinge zu<br />

analysieren, wissenschaliche Aufgaben zu<br />

lösen und sowohl in der Theorie als auch im<br />

Versuch ergebnisorienert zu arbeiten. Ich<br />

habe großen Respekt vor diesen Leistungen<br />

und wünsche allen, auch in Zukun die Begeisterung<br />

für die Naturwissenschaften<br />

beizubehalten und ausleben<br />

zu können.“<br />

Im Rahmen des Länderbewerbs<br />

der Chemieolympiade wurden<br />

jene Schülerinnen und Schüler ermielt,<br />

die beim Bundesbewerb<br />

teilnehmen werden. In weiterer<br />

Folge dürfen die Bundesverterterinnen<br />

und Bundesvertreter<br />

schließlich an der internaonalen<br />

Chemieolympiade teilnehmen. Die<br />

Aufgaben bestehen aus theore-<br />

schen und prakschen Teilen und<br />

umfassen Aufgabenstellungen aus<br />

verschiedensten Bereichen der<br />

Chemie. Für die Teilnahme wurden<br />

sie in speziellen Kursen an<br />

ihrer jeweiligen Schule vorbereitet.<br />

Landessiegerin der diesjährigen<br />

Chemieolympiade ist Daniela<br />

Tomaseg aus der HBLFA Francisco<br />

Josephinum. Den zweiten<br />

Platz sicherte sich Max Hadek<br />

aus dem BG/BRG Baden Biondekgasse,<br />

gefolgt von Erwin Rait aus dem BG/BRG<br />

Mödling Franz Keim-Gasse auf dem drien<br />

Platz.<br />

„Die Herausforderung in unserem Bildungssystem<br />

ist es, sich nicht auf die Fehler zu konzentrieren,<br />

sondern besondere Begabungen<br />

und Fähigkeiten hervorzuheben und zu fördern.<br />

Omals kristallisieren sich Talente unserer<br />

Kinder und Jugendlichen schon frühzeig<br />

heraus. Hier liegt es am pädagogischen Personal<br />

aber auch an den Eltern, diese zu unterstützen,<br />

damit sie sich bestmöglich entwickeln<br />

können. Dazu gehört auch die Möglichkeit zur<br />

Teilnahme an solchen Webewerben“, führte<br />

die Landesrän aus.<br />

Erfolgreiche Auftaktveranstaltung im Wiener Prater<br />

1-3-3 Kinderpolizei<br />

Wien (OTS) - Kinderschutz hat bei der Wiener<br />

Polizei einen hohen Stellenwert. Daher ließ es<br />

sich der Landespolizeipräsident Dr. Gerhard<br />

Pürstl nicht nehmen, persönlich die Auftaktveranstaltung<br />

des Präventionsprojektes „Kinderpolizei“<br />

im Verkehrsgarten Prater zu<br />

eröffnen. Für die Kinder standen zahlreiche<br />

Aktivitäten, wie etwa ein Flugsimulator, ein<br />

Fotoshooting auf dem Polizeimotorrad oder<br />

ein Fahrrad-Wettbewerb – bei dem die<br />

Kids ihre Geschicklichkeit sowie ihr Wissen<br />

im Straßenverkehr unter Beweis stellen<br />

konnten – auf dem Programm. Neben musikalischer<br />

Begleitung sorgten der beliebte<br />

Moderator und Kinderpolizeilandespräsident<br />

Robert Steiner sowie Polizeibär „Tommy“<br />

für ausgelassene Stimmung. Die Aufführung<br />

der Verkehrserziehungsinspektion Puppenbühne<br />

München war einer der Höhepunkte<br />

dieser Veranstaltung. Viele begeisterte<br />

Kinder und Eltern schauten das lehrreiche<br />

und kindergerechte Puppenspektakel an.<br />

Und so fand der Kinderpolizei-Saisonauftakt<br />

neben Blaulicht, Folgetonhorn und<br />

strahlenden Kinderaugen einen schönen<br />

Ausklang.<br />

Vorarlberger Bewegungskindergarten Silbertal<br />

Lebenslange Freude an Bewegung<br />

Silbertal (VLK) – Der Kindergarten Silbertal ist<br />

bereits der 14. Vorarlberger Bewegungskindergarten<br />

– der erste im Montafon und damit<br />

der südlichste im Lande. "Mit diesem Zertifikat<br />

wird ein wertvoller Grundstein dafür gelegt,<br />

dass die hier betreuten Kinder den Spaß<br />

und die Freude an Sport und Bewegung auf<br />

ihren Lebensweg mitbekommen", sagte<br />

Landesrätin Bernadette Mennel anlässlich<br />

der Siegelverleihung.<br />

"Wenn Kinder von klein auf sportliche Aktivität<br />

als etwas Positives empfinden, dann fördert<br />

das ihre gesunde Entwicklung. Starke<br />

Muskeln und Knochen, ein stabiler und gesunder<br />

Bewegungsapparat, Ausdauer und ein<br />

© VLK<br />

oder<br />

aktives Immunsystem – all das wird überdurchschnittlich<br />

ausgebildet, wenn das<br />

Heranwachsen von regelmäßiger Bewegung<br />

begleitet ist", so Mennel.<br />

Der Kindergarten Silbertal wird in zwei Gruppen<br />

von insgesamt 18 Kindern besucht. Sie<br />

werden von zwei Pädagoginnen und einer<br />

Assistentin betreut. Alle drei haben die<br />

spezielle Ausbildung für den Vorarlberger<br />

Bewegungskindergarten absolviert. Weitere<br />

Kriterien für die Verleihung dieses Zertifikats<br />

sind die pädagogische Konzeption, die räumliche<br />

und materielle Ausstattung sowie besondere<br />

Bewegungsangebote und Projekte im<br />

Kindergartenalltag.<br />

Geld zurück! 1<br />

Immer für Sie & Ihr Kind da - für alle Schulklassen und<br />

alle Fächer von der Volksschule bis zur Matura!<br />

Herzaman sizin ve çocuğunuz için burada - bütün<br />

sınıflar ve dersler için, İlkokul‘dan Matura‘ya kadar.<br />

Anmeldung ab sofort möglich:<br />

WH- &<br />

Sommerkurse<br />

für einen guten Start<br />

ins neue Schuljahr.<br />

Nur für Neukunden: Testen Sie 2 kostenlose Schnupperstunden!<br />

Sadece yeni öğrenciler için: 2 ücretsiz deneme saatine katılabilirsiniz.<br />

1 Sondertarif: Aktionsbedingungen unter www.schuelerhilfe.at/fuenfwegodergeldzurueck.<br />

© Thomas Cerny<br />

INNSBRUCK, Salurner Str. 18, 0512 / 570557<br />

HALL, Stadtgraben 1, 05223 / 52737<br />

SCHWAZ, Münchner Str. 48, 05242 / 61077<br />

WÖRGL, Speckbacherstr. 8, 05332 / 77951<br />

TELFS, Obermarktstr. 2, 05262 / 63376<br />

WWW.SCHUELERHILFE.AT<br />

Entgeltliche Einschaltung


<strong>MAI</strong> <strong>2017</strong><br />

<strong>HABER</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong><br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

I<br />

E<br />

C H<br />

ENERGIE UND UMWELT - 12<br />

(LK) Neubauers Stadtstall ist einer der wenigen<br />

aktiven Stadtbauernhöfe in Salzburg und bietet<br />

Schülerinnen und Schülern die Möglichkeit,<br />

das Klassenzimmer gegen einen Bauernhof zu<br />

tauschen.<br />

"Das Konzept überzeugt mich voll und ganz.“,<br />

so Agrarlandesrat Josef Schwaiger. „Kinder und<br />

Jugendliche können hier am Hof Landwirtschaft<br />

hautnah erleben und erfahren, wie<br />

Landwirtschaft, Lebensmittelproduktion und<br />

Tierhaltung ablaufen, indem sie selber dabei<br />

mitmachen. Besonders in einem Ballungszentrum<br />

ist diese Art, für das Leben zu lernen,<br />

unbezahlbar. Die Förderungen des Landes zur<br />

tiergestützten Therapie auf dem Bauernhof<br />

sind hier bestens investiert, ebenso jene<br />

für das neu errichtete Wirtschaftsgebäude",<br />

betonte er.<br />

Die Angebote, die von Schule am Bauernhof<br />

über tiergestützte Pädagogik und Erlebnispädagogik<br />

bis hin zu Reitunterricht reichen, sind<br />

auch für das nächste Jahr schon nahezu ausgebucht.<br />

Christian Huber von Neubauers<br />

© LMZ / Rattey<br />

ÖkoEvents und Vereine prämiert<br />

Wettbewerb „nachhaltig gewinnen“<br />

Wien (OTS) - Ökologische Events liegen voll im<br />

Trend! Beim Wettbewerb „nachhaltig gewinnen!“<br />

wurden 103 Veranstaltungen und<br />

Vereine aus ganz Österreich eingereicht. Das<br />

Bund-Bundesländer Netzwerk "Green Events<br />

Austria" veranstaltet jährlich den Wettbewerb<br />

„nachhaltig gewinnen!“. Eine Fachjury prämiert<br />

nachhaltige Dorf- und Stadtfeste, Kulturevents<br />

und Sportevents. Besonders erfreulich<br />

für Wien: Heuer konnten in zwei von drei<br />

Veranstaltungskategorien Wiener Veranstaltungen<br />

Stockerlplätze belegen!<br />

Großartige Leistungen bei Abfallvermeidung<br />

und sozialem Engagement<br />

Das Wiener Mistfest, eine der Sieger-Veranstaltungen,<br />

wurde als ÖkoEvent organisiert<br />

und zeichnete sich durch zahlreiche Maßnahmen<br />

in den Bereichen Abfallvermeidung, Abfalltrennung,<br />

Mobilität, Energie und Soziales<br />

aus. Zudem achtete das Veranstaltungsmanagement<br />

der MA 48 besonders auf die Regionalität<br />

und Bioqualität bei den Speisen und<br />

Getränken. Die Vorbildwirkung des Mistfestes<br />

ist von großer Bedeutung - etwa 30.000<br />

BesucherInnen konnten sich von der ökologischen<br />

Durchführung vor Ort ein Bild machen.<br />

Das ÖkoEvent „Global 2000 Fairness Run“ gewann<br />

auf Grund der vielen umgesetzten Maßnahmen.<br />

Ziel der Veranstaltung war es, faire<br />

Produktionsbedingungen in der Sportbekleidungsindustrie<br />

in den Mittelpunkt zu stellen.<br />

Die MitarbeiterInnen trugen fair produzierte<br />

Bekleidung, es gab auch Infostände zu diesem<br />

Thema vor Ort. Den Auftakt zur Veranstaltung<br />

bildete die “Fairnessrunde”, bei der RollstuhlfahrerInnen<br />

und Menschen mit Kinderwägen<br />

willkommen waren. Die Verpflegung war<br />

durchgehend biologisch und wurde in Mehrweggeschirr<br />

serviert.<br />

Erstmals wurde heuer vom Sportministerium<br />

außerdem die Kategorie „nachhaltiger Sportverein“<br />

ins Leben gerufen.<br />

Preisverleihung ging als<br />

Green Event über die Bühne<br />

Die Preisverleihung, die im Rahmen einer<br />

Gala von Green Events Austria im Messe- und<br />

Kongresszentrum Salzburg stattfand, wurde<br />

ihrer Vorreiterrolle gerecht. Sie war mit dem<br />

Umweltzeichen ausgezeichnet.<br />

Kinder erleben Landwirtschaft hautnah<br />

Stadtstall Salzburg<br />

Stadtstall plant schon die nächste Ausweitung<br />

des Programms. Künftig soll es mobile Besuche<br />

des Stadtstalls in Kindergärten geben.<br />

Die Landwirtschaft kommt also zu Kindern, die<br />

aus verschiedenen Gründen nicht anreisen<br />

können. "Unser Ziel ist es, Kindern und Jugendlichen<br />

alle Facetten der Landwirtschaft näher<br />

zu bringen – vom jahreszeitlichen Verlauf auf<br />

einem Bauernhof bis hin zur Herstellung und<br />

Verarbeitung der Produkte. Besonders wichtig<br />

ist es, dieses pädagogische Angebot kostenlos<br />

anzubieten. Dies gelingt uns dank Unterstützung<br />

von Stadt und Land Salzburg, aber auch<br />

durch unsere zahlreichen Sponsoren.", so<br />

Christian Huber.<br />

Der Stadtstall ist allerdings kein reiner Schaubauernhof,<br />

betonte Landesrat Schwaiger. "Auf<br />

dem Hof wird auch ein Milchviehbetrieb<br />

mit 14 Kühen geführt. Dieser wird in Kürze<br />

auf biologische Wirtschaftsweise umgestellt.<br />

Somit wird einer der letzten Stadtbauernhöfe<br />

weiterhin als aktiver landwirtschaftlicher<br />

Betrieb erhalten."<br />

Das gibt’s zu sehen<br />

Im Stadtstall befinden<br />

sich 13 Milchkühe,<br />

zwei Ponys, eine<br />

Haflingerstute, zwei<br />

Minischweine, Kaninchen<br />

und Zwergziegen,<br />

Schafe, Hühner,<br />

Pfaue, ein Therapiehund,<br />

ein idyllischer<br />

Gemüsegarten sowie<br />

ein Multifunktionsraum<br />

und eine großräumige<br />

Küche.<br />

Infos unter:<br />

www.stadtstall.at<br />

Klimaschutzpreis Junior <strong>2017</strong><br />

Engagement und Ideen für den Klimaschutz<br />

Engagement und Ideenreichtum für den<br />

Klimaschutz bitte vor den Vorhang! Die<br />

Jüngsten haben oft die besten Ideen. Die<br />

Plattform, die diese Ideen präsentiert ist<br />

der Klimaschutzpreis Junior.<br />

ORF und Umweltministerium rufen <strong>2017</strong> zum<br />

sechsten Mal junge Menschen im Alter von<br />

6-15 Jahren auf, ihre Projekte ins Rennen um<br />

den Klimaschutzpreis Junior <strong>2017</strong> zu schicken.<br />

Gefragt sind Projekte des Schuljahres<br />

2016/17, mit denen die Energie- und damit<br />

die CO2-Bilanz an der Schule oder im Wohnumfeld<br />

der Kinder und Jugendlichen verbessert<br />

werden. Viel Wert wird darauf gelegt,<br />

dass die eingereichten Projekte langfristig<br />

wirken, auch andere Menschen zum klimafreundlichen<br />

Verhalten motivieren und sehr<br />

kreativ umgesetzt werden.<br />

Die besten vier Projekte werden von einer<br />

Fachjury ermittelt. Sie werden voraussichtlich<br />

in der ORF-Servicesendung „heute konkret“<br />

vom 12. bis 16. Juni um 18.30 Uhr in ORF 2<br />

vorgestellt. Das Voting startet am Freitag, den<br />

16. Juni um 18.30 Uhr. Telefonisch können<br />

Sie am Freitag bis 20.00 Uhr, online und auf<br />

Aktionspaket zur Förderung<br />

Elektromobilität<br />

Das bmvit fördert gemeinsam mit dem<br />

BMLFUW, den Autoimporteuren sowie den<br />

Zweiradimporteuren die Beschleunigung der<br />

Markteinführung der Elektromobilität in<br />

Österreich. Die Förderung richtet sich gleichermaßen<br />

an den betrieblichen, kommunalen<br />

und privaten Bereich.<br />

Der Kauf von privaten Personenkraftwagen,<br />

die ausschließlich mit Elektroantrieb oder<br />

einem Brennstoffzellenantrieb ausgestattet<br />

sind, wird mit 4.000 Euro gefördert – Plug-in<br />

Hybride mit 1.500 Euro. Diese Beträge setzen<br />

Facebook bis Montag, den 19. Juni 18.00 Uhr<br />

mitstimmen.<br />

Die Paten für den<br />

Klimaschutzpreis Junior <strong>2017</strong><br />

Als diesjährige Promipatin fungiert die Bloggerin<br />

Madeleine Daria Alizadeh, für die der<br />

Klimaschutz ein zentrales Thema ist. Auf<br />

ihrem Blog dariadaria schreibt Alizadeh über<br />

Nachhaltigkeit, Reisen, grünen Lifestyle und<br />

Persönlichkeitsentwicklung.<br />

Die Boyband iBROS besteht aus den beiden<br />

Brüdern Timotheus und Aeneas. Sie haben<br />

noch vier Geschwister, „Verantwortung übernehmen“<br />

ist den beiden Teenagern also<br />

durchaus ein Begriff. Das gilt natürlich auch<br />

für unsere Umwelt und unser Klima!<br />

Jede Woche sind die iBROS für die ORF-Sendung<br />

"Hallo okidoki" unterwegs und aktuellen<br />

Trends auf der Spur! Jetzt haben die Brüder<br />

eine besondere Aufgabe übernommen: Sie<br />

begleiten den Klimaschutzpreis Junior als<br />

Paten und berichten über Aktivitäten in<br />

Sachen Klimaschutz von und mit kids. Und<br />

sie wollen Kinder und Jugendliche motivieren,<br />

ihre Klimaschutz-Projekte einzureichen!<br />

sich aus einem Bundesanteil von 2.500 Euro<br />

pro Fahrzeug für Elektro- und Brennstoffzellenfahrzeuge<br />

und einem E-Mobilitätsbonusanteil<br />

in der Höhe von 1.500 Euro der<br />

Automobilbranche zusammen. Bei Plug-In<br />

Hybriden teilt sich die Fördersumme zu je 750<br />

Euro auf Bund und Automobilbranche auf.<br />

Seit April kann man an 1.300 E-Tankstellen in<br />

ganz Österreich mit nur einer Ladekarte,<br />

einer Smartphone-App oder per Kreditkarte<br />

Strom tanken und bezahlen. Bis Ende <strong>2017</strong><br />

soll es 2.000 Tankstellen geben.<br />

© Christian Fuernholzer


13 - AVUSTURYA<br />

<strong>HABER</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong><br />

MAYIS <strong>2017</strong><br />

Günde 10 bin adım atmak tüm vücuda inanılmaz katkı sağlıyor<br />

HAREKETSİZ YAŞAM ÖLDÜRÜYOR<br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

I<br />

E<br />

C H<br />

Gelişen teknolojiyle birlikte artan<br />

hareketsiz yaşam şekli çağımızın en<br />

önemli sorunlarından biri. Öyle ki<br />

hareketsiz yaşantının tetiklediği<br />

hastalıklar nedeniyle yılda yaklaşık<br />

5 milyon kişi hayatını kaybediyor.<br />

Bu yüzden uzmanlar her fırsatta<br />

sağlıklı bir yaşam için spor<br />

yapılması gerektiğine dikkat çekiyor.<br />

Aaerobik egzersizleri yapmak,<br />

yüzmek, dans etmek veya<br />

bisiklete binmek hastalıkların<br />

gelişme riskini oldukça azaltıyor.<br />

Ancak çeşitli etkenler nedeniyle<br />

bu tür sporları yapamıyorsanız,<br />

çaresiz değilsiniz. Çünkü düzenli<br />

ve tempolu olarak yapacağınız<br />

yürüyüş, özellikle de günlük atılan<br />

10 bin adım hem zihinsel hem<br />

de fiziksel sağlığınız üzerinde<br />

önemli bir rol üstleniyor. Günde<br />

atılan 10 bin adımın en başta<br />

kalp olmak üzere tüm vücuda<br />

azımsanmayacak kadar olumlu<br />

faydaları bulunuyor.<br />

1. Kalp krizi riski düşüyor<br />

Günlük 10 bin adımın en büyük faydalarından<br />

biri kolesterol dengesini<br />

düzenlemesi. Özellikle trigliserid<br />

olarak adlandırılan kandaki yağ seviyesi<br />

de sadece adım atarak<br />

düşürülebiliyor. Damarları koruyan<br />

ve HDL denilen koruyucu kolesterolü<br />

yükseltmenin de en geçerli<br />

yolu yine düzenli yürüyüş yapmaktan<br />

geçiyor.<br />

2. Diyabeti geciktiriyor<br />

Günde düzenli olarak atılan 10 bin<br />

adım insülin direncini kırıp diyabetin<br />

gelişme riskini azaltabiliyor.<br />

İnsülin direncinin kırılması sonucu<br />

kan şekeri düzene giriyor ve özellikle<br />

ailesel diyabet hastalığı olan<br />

kişilerde diyabetin ortaya çıkmasını<br />

geciktiriyor. Diyabet hastalığı olanlarda<br />

da düzenli yürüyüş ilaç ve<br />

insülin ihtiyacını azaltabiliyor.<br />

3. Kansere karşı kalkan<br />

Günde 10 bin adım atmak aynı zamanda<br />

kansere yakalanma riskini<br />

de azaltıyor. Örneğin bağırsak hareketlerinin<br />

düzenlenip hızlanması<br />

sayesinde bağırsak kanseri riski<br />

azalırken, kilo verme ve östrojen<br />

hormon seviyesindeki düzenlemeyle<br />

de rahim ve meme kanseri<br />

riskinde düşüş oluyor. Ayrıca yürüyüş<br />

sayesinde vücudun bağışıklık<br />

sisteminin güçlenmesi bu riskin<br />

azalmasında etkili oluyor.<br />

4. Kilo vermeye katkı<br />

Obezite çağımızın en önemli sağlık<br />

sorunlarından biri. Kilo vermenin<br />

temel mekanizması ise kalori yakmaktan<br />

geçiyor. Diyet ile kısıtlanan<br />

kalorilerin yanına 10 bin adım<br />

eklediğinde günlük ortalama olarak<br />

500 kalori daha fazla yakılıyor.<br />

Bu sayede kilo vermek oldukça<br />

kolaylaşıyor.<br />

5. Depresyona iyi geliyor<br />

Günde 10 bin adımla beyinden<br />

salgılanan endorfin ve seratonin<br />

gibi maddeler stresi azaltıyor. Depres-yonda<br />

kullanılan ilaçların<br />

çoğunluğu beyindeki bu maddelerin<br />

seviyesini arttırarak etki gösteriyor.<br />

İlaç kullanmaksızın günde<br />

atılan 10 bin adımla depresyon belirtilerinde<br />

belirgin azalma olurken,<br />

dikkat ile konsantrasyon yeteneği<br />

de artıyor.<br />

6. Alzheimer riski düşüyor<br />

Yapılan çalışmalara göre, günlük<br />

düzenli adım atan kişilerde felç riskinde<br />

de azalma oluyor. Bunların<br />

yanı sıra beyin sağlığının güçlenmesine<br />

bağlı olarak erken bunama ve<br />

Alzheimer gibi hastalıkların gelişme<br />

riski de azalıyor.<br />

7. Kaliteli uykuya katkı<br />

Kaliteli uyku vücudun en önemli detoks<br />

yöntemi olarak nitelendiriliyor.<br />

Uykusuzluk yaşandığında çözümü<br />

hemen ilaçta aramamak gerekiyor.<br />

Çünkü yapılan çalışmalarda günlük<br />

10 bin adım atmanın uykuya dalmayı<br />

kolaylaştırdığı ve uyku kalitesini<br />

arttırarak daha derin uyunmasını<br />

sağladığı gösterilmiş. Uyku<br />

öncesi yapılacak yürüyüşler ise<br />

önerilmiyor.<br />

8. Osteoporozdan koruyor<br />

Günlük olarak atılan 10 bin adım<br />

kas ile eklemlerin güçlenmesini<br />

sağlıyor. Aynı şekilde kemik<br />

yapısını da güçlendirip kemiklerde<br />

kalınlaşmayı sağlıyor. Bu sayede<br />

osteoporozun önlenmesinde yararlı<br />

oluyor.<br />

9. Güçlü bağışıklık sistemi<br />

Yürüyüş, bağışıklık sistemini güçlendiriyor.<br />

Hızlanan metabolizma<br />

ve kan akımıyla birlikte<br />

bağışıklıktan sorumlu hücreler<br />

bütün vücuda dağılarak iltihabi<br />

olayları baskılıyor. Bağışıklık sistemi<br />

vücudun virüs ve bakterilerle daha<br />

Werden Sie<br />

mit 25 Euro<br />

im Monat Pate<br />

eines behinderten<br />

Kindes in einem<br />

Armutsgebiet.<br />

kolay savaşmasını sağlıyor. Böylelikle<br />

birçok hastalığa yakalanma riski<br />

azalıyor ve vücutta kronik gezici<br />

ağrılar hafifliyor.<br />

10. Cinsel isteği artırıyor<br />

Günde 10 bin adım atmak cinsel<br />

aktiviteyi ve cinsel isteği artırıyor.<br />

Yürüyüşün bu etkiyi vücuttaki<br />

enerji seviyesini yükseltmesiyle<br />

birlikte beyin ve damarlardan kana<br />

karışan yararlı hormon ile proteinleri<br />

daha fazla salgılaması sayesinde<br />

yaptığı düşünülüyor. kaynak: ntv.com.tr<br />

PATEN<br />

SCHAFFT<br />

ZUKUNFT.<br />

kinderpate.at


MAYIS <strong>2017</strong><br />

<strong>HABER</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong><br />

AVUSTURYA - 14<br />

Çocuklara Yönelik<br />

Şiddet Giderek<br />

Yaygınlaşıyor<br />

Çocuklara kötü muamele ya<br />

da bakım görevinin ihmali Tirol’de<br />

de sıkça rastlanan olaylardan.<br />

Geçen yıl bunlarla<br />

ilgili bildirilen olaylarda<br />

büyük bir artış göze çarpıyor.<br />

Çocuk ve Gençlik Hizmetlerinden<br />

Silvia Rass-Schell<br />

2016’da hizmetin tehlike arz<br />

eden vakalardan 3.184’ünü<br />

açığa kavuşturduğunu söylüyor.<br />

Bunlardan yaklaşık<br />

%35’ini istismar, çocuk ve<br />

gençlere işkence ya da cinsel<br />

istismar şüphesi gibi ciddi<br />

tehditler oluşturuyor. Ailede<br />

ölüm ve hastalık gibi nedenlerden<br />

bakım görevinin eksik<br />

kalması da bu ciddi tehditlerden<br />

sayılıyor.<br />

Gewalt an Kindern weit verbreitet<br />

Bei mehr als 1.100 Kindern hat im Vorjahr in<br />

Tirol die Kinder- und Jugendhilfe wegen<br />

Misshandlung oder Vernachlässigung<br />

der Fürsorgepflicht einschreiten müssen.<br />

Die „ARGE Kinderschutz“ will nun Kinder<br />

effektiver vor Gewalt schützen.<br />

Rass-Schell çocuklara yönelik<br />

şiddetin ya da bakım görevinin<br />

ihmalinin ana nedenlerinden<br />

birinin ekonomi temelli<br />

olduğunu vurguluyor. Bu kriz<br />

durumları ise fazla çalışma<br />

durumlarını doğuruyor ve en<br />

sonunda bedeli çocuklar<br />

ödüyor.<br />

ARGE Çocuk Esirgeme Kurumu<br />

bu çeşit problemlere<br />

karşı çalışıyor ve bu bağlamda<br />

değişik kurumların<br />

kesişme noktası rolünü üstleniyor.<br />

Bundan sonra emniyet,<br />

savcılık, eyalet suçlar dairesi,<br />

Klinik çocuk grubu, Çocuk ve<br />

Gençlik Hizmetleri ve şiddetten<br />

koruma merkezi daha sıkı<br />

birlikte çalışacak.<br />

Bu çalışma ağı sayesinde<br />

daha iyi ve düzenli bilgi<br />

alış verişi sağlanacak.<br />

İnisiyatifin amacı çocukları<br />

daha etkili korumak<br />

ve daha gelişmiş şiddet<br />

engelleme yolları bulmak.<br />

Kamuoyu konu<br />

hakkında daha da hassaslaştırılacak.<br />

Slogan<br />

'Bakın ve cesaret edin'<br />

olacak. Uzmanlar öncelikle<br />

bir şeye vurgu<br />

yapıyorlar: Çocuk yetiştirmede<br />

şiddete kesinlikle<br />

yer yoktur!<br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

Avusturya’ya göçün 53. yılı:<br />

“Türk göçmenleri<br />

yıpratarak birlikte yaşama<br />

kültürü geliştirilemez”<br />

Türkiye ile Avusturya arasında imzalanan<br />

iş gücü anlaşmasının yıl dönümü<br />

nedeniyle bir açıklama yapan TBMM<br />

İnsan Hakları Komisyonu Başkanı ve<br />

AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa<br />

Yeneroğlu, “Bugün Avusturya’da yaşayan<br />

vatandaşlarımız; İslamofobi, ırkçılık,<br />

yabancı düşmanlığı gibi<br />

sorunlarla hiç olmadığı kadar karşı<br />

karşıyalar. Böyle bir ortamda Türk<br />

göçmenleri yıpratarak birlikte yaşama<br />

kültürü geliştirilemez. Anlaşmanın 53.<br />

yılında; karşılaştıkları güçlüklere kararlılıkla<br />

göğüs geren insanlarımıza<br />

şükranlarımı sunuyorum. Bundan 53<br />

yıl önce Türkiye ve Avusturya yönetimleri<br />

arasında imza konulan işgücü<br />

anlaşması, her iki ülkede de zamanla<br />

yüzbinlerce kişi için dönüm noktası<br />

oldu. Daha iyi iş imkânları uğruna, ülkelerinden<br />

binlerce kilometre uzağa<br />

giden vatandaşlarımız, orada yeni hayatlar<br />

kurdu. Bugün, Avusturya’da; birinci,<br />

ikinci, üçüncü ve hatta dördüncü<br />

kuşak dâhil olmak üzere, Türkiye kökenlilerin<br />

nüfusu 280 bine ulaşmış durumda.<br />

Bu kişilerin büyük çoğunluğu<br />

Avusturya vatandaşlığına da sahip.<br />

Avusturya’da Türkiye kökenlilerin kurduğu<br />

200’ün üzerinde STK, pek çok<br />

alanda hizmet vermektedir. Girişimcilerimiz<br />

tarafından açılan 5 bine yakın<br />

Avusturya’da yoksulluk en<br />

çok kadınları tehdit ediyor<br />

Ülke halkının % 18’i çok ciddi yoksulluk tehlikesi ile karşı karşıya...<br />

E<br />

R R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

Son yapılan Avrupa Birliği karşılaştırma<br />

istatistiği SILC’e göre Avusturya’da<br />

yoksulluk riski az da olsa<br />

son yıllarda gerileme eğilimde ve<br />

bu riskin oranı AB ortalama oranının<br />

altında. Yine istatistiğe göre<br />

2016 yılında yoksulluk ve sosyal<br />

dışlanmadan etkilenen 1.5 milyon<br />

insan mevcut.<br />

2008’de Avusturya’da halkın<br />

%20.6’sı yoksulluk tehdidi altında<br />

iken, bu oran 2016’da %18’e geriledi.<br />

Uluslararası karşılaştırmada, 8<br />

yıllık bir zaman diliminde Avusturya’da<br />

%2.6’lık az bir gerileme yaşanırken<br />

AB genelinde yoksulluk<br />

tehlikesi kotasının aynı zaman diliminde<br />

%23.7’de takılıp kalması ilginçti.<br />

Avusturya Sosyalist Partisi’nin<br />

(SPÖ) hükümet takımı yoksulluktan<br />

etkilenen gruplara destek vermekle<br />

bu tehdide karşı koymak istiyor.<br />

Sosyal İşler Bakanı Alois<br />

Stöger (SPÖ) uzun süreli işsiz ileri<br />

yaştakiler için bir kez daha ''Aktion<br />

20.000'' projesinin yeniden düzenleneceğini<br />

duyurdu. Kadın Bakanı<br />

Pamela Rendi-Wagner çalışma hayatına<br />

katılan anne sayısını arttırmak<br />

için çocuğun doğumdan sonraki<br />

ilk yıl için kanunen bakımı dahil<br />

çocuk bakımının yeniden inşası girişimini<br />

başlattı.<br />

Avusturya İstatistik Kurumu Müdürü<br />

Konrad Pesendorfer’in açıkladığı<br />

SILC verilerine göre, yoksulluk<br />

ve dışlamadan kadınlar %42’lik<br />

oranla erkekler (%32) ve gençlerden<br />

(%23) daha çok etkileniyor.<br />

Göze çarpan bir sonuç ta çocuk sayısı<br />

arttıkça ve özellikle kadın çalışmıyorsa<br />

bu aileler için tehdidin<br />

arttığıdır. Çocukların okul öncesi<br />

yaşta olmaları da daha çok probleme<br />

yol açıyor.<br />

Kadın Bakanı Rendi-Wagner, ikinci<br />

ücretsiz kreş yılının yanı sıra çocuk<br />

bakımı alanında yapılacak büyük<br />

yapılanmayı özellikle 3 yaş altı çocuklar<br />

için de fırsat olarak görüyor.<br />

Sosyal İşler Bakanı Stöger koalisyonda<br />

takılı kalan ''Aktion 20.000''<br />

projesinin yeniden gözden geçirilerek<br />

uygulanmasını bu sayede uzun<br />

süreli ileri yaşlardaki işsizlerin<br />

kamu yararına işleyen kurumlarda<br />

ve belediyelerde devletçe desteklenen<br />

pozisyonlarda çalışmalarını<br />

istiyor. Bakan bu grupta yer alanların<br />

%79’unun sosyal tehdit altında<br />

olduğuna ve bu nedenle gerekli<br />

tedbirlerin alınması zorunluluğuna<br />

işaret ediyor.<br />

SILC sonuçlarının Avusturya’yı ilgilendiren<br />

kısmında sevindirici bir<br />

veri de ülkede maddi nedenle<br />

mahrumiyetin azalması. 2008’de<br />

© Regina Aigner / BKA<br />

I<br />

E<br />

C H<br />

halkın %29’u beklenmedik harcamaları<br />

karşılama imkânı bulamazken,<br />

bu oran 2016’da %23’e<br />

düşüyor. Daha kuvvetli bir iyileşme<br />

tatil imkânı bulanların sayılarının<br />

artmasında göze çarpıyor; 2008’de<br />

‘Tatil yapma imkânım yok’ diyenlerin<br />

oranı %28 iken bu oran 2016’da<br />

%15’e düşüyor.<br />

AB geneli göz önüne alındığında<br />

Mustafa Yeneroğlu’ndan önemli açıklamalar...<br />

işletmede ise pek çok kişiye istihdam<br />

olanağı sunulmaktadır. Ayrıca Türkler<br />

sadece ekonomide değil, siyaset<br />

alanında da görünür hale gelmiştir.<br />

Bunlara ek olarak, 20 bini aşkın öğrencimiz<br />

ilk ve ortaokullarda, 4 bin<br />

500 gencimiz de üniversite seviyesinde<br />

öğrenim görmektedir.<br />

Ancak bu kişilerin Avusturya sosyal<br />

hayatında ve iş piyasasındaki kabulü<br />

kolay olmuyor. 53 yıl önce vasıfsız işlerde<br />

çalıştırılan insanımız, zaman<br />

içinde işçiden işverene dönüştü, vatandaşlık<br />

aldı, sosyal hayata karıştı.<br />

Hatta kendi sosyal hayatını yarattı,<br />

dini ve kültürel yapılar ve STK’lar oluşturdu.<br />

53 yılın sonunda Avusturyalıların<br />

gözündeki “Türk işçi” imajı yıkıldı<br />

belki ancak Türkiye kökenlilerin orada<br />

yaşadığı sorunların sonu gelmedi.<br />

Avusturya’daki diasporamız pek çok<br />

hak elde etmesine rağmen bugün o ülkeye<br />

yakışmayan; İslamofobi, ırkçılık,<br />

yabancı düşmanlığı gibi sorunlarla<br />

karşı karşıya. Vatandaşlarımız temeline<br />

eşitlik ve demokrasiyi koyan bir<br />

ülkede, sadece Türkiye kökenli ve<br />

Müslüman oldukları için haksızlıklara<br />

maruz bırakılıyor. Hatta bu insanların<br />

Avusturya vatandaşlığı bile, Türkiye’deki<br />

referandumda Avusturya’da<br />

verilen “evet” oylarının yüksekliği rahatsızlık<br />

yarattığı için pazarlık ve tehdit<br />

malzemesine dönüştü. Bu tür çifte<br />

vatandaşlığın iptali tehdidine varan<br />

spekülasyonlar hem iki ülke ilişkilerine,<br />

hem de oradaki vatandaşlarımızın<br />

huzuruna zarar vermektedir.<br />

Ayrıca tüm taraflar için olumsuz bir<br />

hava yaratan diğer gelişmelerin başında,<br />

Avusturyalı siyasilerin Türkiye<br />

ve vatandaşlarımız aleyhinde yaptığı<br />

sert açıklamalar geliyor. Devletin zirvesinde<br />

insanlarımızı hedef alan bu<br />

söylemlerin dillenmesinin, maalesef ki<br />

halk arasında da başka bir tezahürü<br />

vardır. Kin ve nefretten beslenenlere<br />

yarayan bu açıklamalar, vatandaşlarımızın<br />

dışlanmasına ve ırkçı saldırılara<br />

maruz kalmasına zemin sunmaktadır.<br />

Bu detaylar ışığında, diasporamızın<br />

artık Avusturya’nın asli unsuruna dönüştüğünü<br />

hatırlatmak istiyorum.<br />

Hem Avusturya hem de Türkiye’ye<br />

bağlı olan bu insanları yıpratarak birlikte<br />

yaşama kültürü geliştirilemez.<br />

Herkesin ortak paydada buluştuğu,<br />

çok kültürlü ve huzurlu bir gelecek<br />

için; sert söylemler, ırkçılık veya aşırı<br />

sağcılık çözüm olmaz.<br />

İki ülke arasında yapılan anlaşmanın<br />

53. yılında; karşılaştıkları güçlüklere<br />

kararlılıkla göğüs geren insanlarımıza<br />

şükranlarımı sunuyorum.”<br />

Çek Cumhuriyeti yoksulluk riskinin<br />

en düşük olduğu ülke. İsveç 2. ve<br />

Hollanda 3. sırada yer alıyor. Avusturya<br />

ise Fransa ile birlikte yoksulluk<br />

riskinin en düşük olduğu ülke<br />

sıralamasında altıncılığı paylaşıyor.<br />

Yoksulluk riskinin ya da sosyal dışlanmanın<br />

en yüksek olduğu ülkeler<br />

ise Bulgaristan (%41), Romanya,<br />

Yunanistan (%36).


<strong>MAI</strong> / MAYIS <strong>2017</strong><br />

<strong>HABER</strong><br />

<strong>AVRUPA</strong><br />

WIRTSCHAFT / KARRIERE - 16<br />

İşsizlik Gençlerin Korkulu Rüyası Oldu ve AB Çözüm Üretemiyor<br />

AB'nin Reforma<br />

İhtiyacı Var<br />

Ö<br />

S<br />

<strong>EUROPA</strong><br />

T<br />

E<br />

R R<br />

<strong>JOURNAL</strong><br />

I<br />

E<br />

C H<br />

Dalga dalga yayılan işsizlik Güney Avrupa ülkeleri gençliğini göçe zorluyor...<br />

İspanya, İtalya, Portekiz ve Yunanistan<br />

gibi Güney Avrupa ülkelerini<br />

vuran ekonomik kriz sonrası,<br />

genç nesil dalga dalga kuzey ülkelerine<br />

göçler etmeye başladı. İş<br />

imkânlarının azlığı nedeniyle göç<br />

eden genç nüfusun, yakın gelecekte<br />

ülkelerine geri dönmesi beklenmiyor.<br />

Çünkü ülkelerindeki<br />

işsizlik oranları yüzde 25 ile 45<br />

arasında. Bu gençlerin büyük bölümü,<br />

İngiltere ve Almanya’yı tercih<br />

ediyor. Hollanda ve Belçika<br />

gibi ülkelere de ilgi mevcut.<br />

Gençlerin zorunlu göçü<br />

Avrupalılar’ın sadece yüzde üçü,<br />

kendi ülkeleri dışında bir AB ülkesinde<br />

yaşıyor. Bunun nedenlerinin<br />

başında dil engeli geliyor.<br />

Avrupa Birliği, yıllardır ülkeler<br />

arasındaki nüfus hareketini arttırmaya<br />

çalışıyor. Ancak kuzey<br />

ülkelerine göç edenler için bu<br />

hareket mecburiyetten kaynaklanıyor.<br />

2016 yılı verilerine göre 4<br />

milyondan fazla genç Avrupalı<br />

işsiz.<br />

‘Gençlik Güvencesi Projesi’<br />

AB’nin ‘Gençlik Güvencesi’ programı,<br />

25 yaşın altındakiler için iş,<br />

staj ve eğitim yardımları için başlatılmıştı.<br />

Ancak Avrupa Denetim<br />

Mahkemesi son raporunda,<br />

programın çok yetersiz kaldığını<br />

açıkladı.<br />

Avrupa Politika Çalışmaları Merkezi’nden<br />

Matthias Busse, gençler<br />

arasında işsizliğin hala yüksek<br />

olmasına rağmen, ‘Gençlik Güvencesi’nin<br />

olumlu bir etki yaptığını<br />

söyledi. Busse’e göre bu<br />

girişim okyanusta bir damla değil<br />

ama geniş etkisi olacak bir şey de<br />

değil. Busse, “Ayrıca Avrupa Birliği’nin<br />

sunabilecekleriyle ilgili<br />

daha gerçekçi olmak lazım, zira<br />

her şey ekonomik ortamla ilgili”<br />

diyor.<br />

Avrupa Gençlik Forumu, Avrupa<br />

Birliği ve siyasetçilere özellikle<br />

iş konusunda gençler adına lobi<br />

yapıyor. ‘Gençlik Güvencesi’ni<br />

destekleyen forum, bu tür programların<br />

başarılı olmasının iyi finanse<br />

edilmesine ve bürokratik<br />

engellerin azaltılmasına bağlı olduğu<br />

görüşündeler.<br />

Avrupa’da ‘Reform’ şart<br />

Avrupa Gençlik Forumu’ndan<br />

Allan Pall, gerekli reformlar yapılmazsa<br />

şu anki durumun kayıp<br />

bir nesile senep olabileceği uyarısı<br />

yapıyor.<br />

Pall, “Gençlerin güvencesiz işlerde<br />

çalıştığına tanık oluyoruz.<br />

Maaşsız, çalışma saatlerinden<br />

bağımsız, hatta sözleşmesiz. İngiltere<br />

ve Yunanistan gibi ülkelerde<br />

yalnızca genç oldukları için<br />

asgari maaşın da altında ücretlerle<br />

çalışmak zorunda kaldıklarını<br />

görüyoruz.”<br />

Brüksel’de iş arayan ve adını vermek<br />

istemeyen bir İspanyol ise<br />

Belçikalı olmayanlara karşı olumsuz<br />

bir tavır hissettiğini söylüyor.<br />

İspanya’da ücret almadan üç staj<br />

yapmış ve görünürde maaşlı bir işi<br />

de yok.<br />

Filoloji mezunu olan İspanyol işsiz,<br />

ülkenin dilini konuşamamak ve<br />

yeni bir kültürel çevrede kendini<br />

ifade edememek gibi zorluklarla<br />

da karşı karşıya.<br />

Ancak tüm bu zorluklara rağmen,<br />

iş bulamasa da Belçika’da kalmayı<br />

planlıyor. Çünkü söylemesi acı<br />

olsa da Belçika’da garson olmanın<br />

parası da şartları da İspanya’dan<br />

daha iyi.<br />

Belçika’daki İspanya Ticaret Odası,<br />

geçmiş yıllarda yüzlerce vatandaşına<br />

Belçika ve civarındaki ülkelerde<br />

iş bulmada yardımcı oldu.<br />

Bu kişilerin çoğu 35 yaşın altında<br />

ve yüzde 85’i üniversite mezunu.<br />

Ticaret Odası’ndan bir yetkili, dil<br />

© Lupo / pixelio.de<br />

farkı ve bürokratik engellere rağmen<br />

gençlerin İspanya’ya dönmesinin<br />

zor olduğunu söylüyor.<br />

Ancak bu yetkili, gençler arasındaki<br />

beyin göçünün aynı zamanda<br />

kamu görevlilerine ihtiyacı arttırdığına,<br />

bunun da ülkeye dönmek<br />

isteyenler için çekici olabileceğine<br />

dikkat çekiyor.

Hurra! Ihre Datei wurde hochgeladen und ist bereit für die Veröffentlichung.

Erfolgreich gespeichert!

Leider ist etwas schief gelaufen!