23.08.2015 Views

İLK HALKA ARZ İZAHNAME ÖRNEĞİ - Anadolu Hayat Emeklilik

İLK HALKA ARZ İZAHNAME ÖRNEĞİ - Anadolu Hayat Emeklilik

İLK HALKA ARZ İZAHNAME ÖRNEĞİ - Anadolu Hayat Emeklilik

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ANADOLU HAYAT EMEKLĠLĠK A.ġGELĠR AMAÇLI ESNEKEMEKLĠLĠK YATIRIM FONUYILLIK RAPORBu rapor ANADOLU HAYAT EMEKLİLİK A.Ş. Gelir Amaçlı Esnek <strong>Emeklilik</strong> YatırımFonu’nun 01.01.2012-31.12.2012 dönemine ilişkin gelişmelerin, Fon Kurulutarafından hazırlanan faaliyet raporunun, fonun bir önceki dönemle karşılaştırmalıolarak hazırlanmış bağımsız denetimden geçmiş üç aylık fon bilanço ve gelirtablolarının, bağımsız denetim raporunun, bilanço tarihi itibariyle fon portföydeğeri ve net varlık değeri tablolarının katılımcılara sunulması amacıyladüzenlenmiştir.BÖLÜM A: 01.01.2012-31.12.2012 DÖNEMĠNĠN DEĞERLENDĠRĠLMESĠTÜRKĠYE VE DÜNYA EKONOMĠSĠ 2012 YILI DEĞERLENDĠRMESĠGlobal finansal krizin patlamasının üstünden dört yıl geçti ve dünya hala krizinetkilerini silebilmiş değil. İyileşme süreci yavaşlayarak devam ediyor. Gelişmişülkelerdeki büyüyememe sorunu iş gücü piyasasını yeterince genişletemez ikengelişmekte olan ülkelerdeki büyüme hızı da eş zamanlı olarak azaldı. 2012 yılındaküresel piyasalara, ABD’deki başkanlık seçimi ve hemen akabinde ülkenin maliuçuruma sürüklenmesine ve temerrüde düşebileceğine yönelik kaygılar, EuroBölgesi’ndeki derin kamu borçları ve bütçe krizleri ile oluşan yüksek işsizlik / düşükiç talep döngüsü, 2010 Aralık ayından beri süregelen Arap Baharı kapsamındaSuriye ve Mısır’da devam eden siyasi karışıklar, kredi derecelendirmekuruluşlarının ağırlıklı olarak aşağı yönlü not değerlendirmeleri yön verdi. Gelişmişülkeler, düşük büyüme ve belirsizlik ortamına rağmen, sermaye hareketleri veazalan bir trend içinde olsa da hala çalışan ticaret kanalları ile gelişmekte olanülkeleri etkilemiş, bu etki gelişmekte olan ülkeler için yüksek enflasyon/değerliyerel para endişelerini beraberinde getirmiştir.Euro Bölgesi 2009 yılındaki resesyondan üç yıl sonra 2012 Kasım ayında resmiolarak tekrar resesyona girmiştir. (Birleşmiş Milletler 2013 Global Görünümraporunda Aralık ayında revize edilen 2012 yılı büyüme tahmini -%0,3’tür.)Almanya’da sanayi üretim endeksi son dört aydır düşerken, üçüncü çeyrekbüyümesinin sadece %0,20 gelmesi, üç yılda ikinci kez resesyona giren AvrupaBirliği’ndeki krizin artık Almanya’yı da içine çektiğinin bir göstergesi olaraknitelendirilmelidir. Sıkı regüle edilen iş gücü piyasası ve yüksek vergiler sebebiyle1


son yıllarda rekabet gücü zayıflayan Fransa’da, yüksek kamu harcamalarınarağmen üretimde 11 aydır süregelen gerileme devam ediyor. Fransa üçüncüçeyrekte de sadece %0,10 büyüdü. 2012 yılında hem S&P hem de Moody’sFransa’nın kredi notunu düşürdü. Kemer sıkma politikaları, kırılgan bankacılıksektörü, yüksek işsizlik ve ağır kamu borç yükü ile sarsılan Euro Bölgesi yinesorunlu üyeleriyle uğraştı. Yunanistan’ın iflasını açıklayıp Euro’yu terk etmesiniönlemek amacıyla hazırlanan ve bir borç yeniden yapılandırması mahiyetinde olanikinci kurtarma paketi Şubat ayında Başbakan Papadipos ve Euro Group tarafındanimzalandı. 130 milyar Euro’luk pakete ek olarak Yunanistan Euribor +150 puanlaborçlanabilme imkânı elde etti. Bunun koşullarından biri ise özel sektörün elindekiYunan devlet tahvilleri üzerindeki faizin %53,33 oranında indirilmesini kabuletmesi, yeni tahvillerin vadesinin 11-30 yıla çıkarılması ve böylece mevcut borcun106,5 milyar Euro’luk kısmının silinmesi idi ki Yunan hükümeti bunu başarabildi.Lakin uygulamak zorunda olduğu kemer sıkma politikasının bedelini üstüste 10çeyrektir küçülerek ve yıl sonuna doğru %25’i geçen işsizlik ile ödemektedir. (Gençnüfüstaki işsizlik oranı ise %50’yi geçmiştir.)2012 yılında gündemi meşgul eden belki de en önemli sorun ise Avrupa’nındördüncü büyük ekonomisi olan, kamu borcu ciddi bir sorun teşkil etmemesinerağmen ülkedeki konut balonunun patlamasıyla bankacılık sektörü büyük yara alanİspanya idi. Sermaye yapısının yenilenmesi (recapitalization) zorunlu olan İspanyolbankacılık sektörü için Haziran ayında Avrupa Komisyonu’nun teklifiyle İspanyaBankacılık Yapılandırma Fonu (FROB) yaratılmış ve 100 milyar Euro’luk bir kaynakayrılmıştır. Fonu kullanma koşulları gereği İspanyol bankalarının Avrupa StabiliteMekanizması’nın (ESM) yakın takibinde olmalarının yarattığı güvensizlikle Temmuzsonuna doğru 10 yıllık İspanyol tahvillerinin getirisi %7,6’ya çıktı. (Yardım talepetmeden önceki Yunanistan, İrlanda ve Portekiz tahvillerinden daha yüksek, Alman10 yıllık getirisinin ise %5,44 üzerinde idi.) Eylül ayında Avrupa Merkez Bankası(ECB), vadesi üç yıl veya daha az olan sorunlu ülke tahvillerini limitsiz almayısağlayabilecek bir parasal genişleme mekanizmasını (OMT) devreye sokmak istedi.Fakat bu programdan yararlanabilmenin yolu ESM’ye çeşitli taahhütler vermekkoşuluyla başvurmak olunca, İspanya buna yanaşmadı. Ancak programın varlığıİspanya’nın borçlanma maliyetlerini düşürmeye yetti. Buna rağmen İspanya’nınkredi notu Moody’s ve S&P tarafından “çöp” seviyesinin bir kademe yukarısınadüşürüldü. Bankacılık sektöründe 59,3 milyar euroluk sermaye açığı ortaya çıkıncaİspanya fona başvurmak zorunda kaldı ve Kasım ayında bu fonun 37 milyarEuro’su onaylandı. Bu yardımın akabinde piyasalara güven telkin etmek isteyenhükümet ciddi bir kemer sıkma politikası uygulumak zorunda kaldı. Bununsonucunda İspanya’da işsizlik %25’ler seviyesini geçmiş durumdadır. İtalya’da ise2


son dönemde teknokrat Mario Monti hükümetinin istifasıyla yeni bir siyasibelirsizlik baş göstermiştir. Monti 2011’in sonunda İtalya’daki ekonomik belirsizlikortamında kemer sıkma politikalarını ve sınırlı bir iş gücü piyasası reformunuuygulamak için göreve gelmişti. Öte yandan kredi derecelendirme kuruluşları, yılboyunca İtalya, Portekiz, Avusturya, Slovakya, Slovenya, Malta, Güney Kıbrıs’ınnotlarında da indirime gitti.Amerikan ekonomisi ise üçüncü çeyrekte %3,1 büyüyerek ilk iki çeyrekteki düşükperformansını telafi etti. İç talepte 2010 yılından beri süre gelen artış trendibozulmadı. Tasarruf verileri de %3,6 ile ilk iki çeyreğe göre daha iyi performansgösterdi. 2011 yılında parasal genişleme paketlerinin büyüklüğüne korele olarakABD’de yıllık enflasyon yüksek seyretmiş ancak yıl sonunda %3,0 çıkması ilemakroekonomik görünüme ilişkin moraller biraz düzelmişti. 2012 yılında parasalgenişleme hareketleri nitelik ve nicelik olarak farklılaştı. Ekim ayı sonunda yaşananSandy Kasırgası sebebiyle konjonktürel bir artış gözlense de enflasyon, Kasım ayıitibarıyla %1,8 seviyesinde gerçekleşti. Yıl içerisinde işsizlik oranı %7,7’ye inerek,global kriz süresince ulaşılan en düşük değer oldu. İlk işsizlik başvuruları ise yılınson haftasında 350 bin seviyelerinde ve Amerika’nın tarihsel ortalamasının altındabulunmaktadır. Fed Eylül 2011’de uygulamaya koyduğu ve yıl boyunca iki fazşeklinde sürdürdüğü politikada uzun vadeli borçlanma maliyetlerini düşürmeyi vekonut piyasasını rahatlatmayı hedefledi: Operation Twist programı dahilinde kısavadeli tahvil satıp piyasadan uzun vadeli devlet tahvillerini aldı. İlk yarıda 400milyar dolarlık varlık satılırken, görülen lüzum üzerine ikinci yarıda 267 milyardolarlık varlık piyasaya sunuldu. 13 Eylül’de ise faydası sınırlı kalan OperationTwist programını desteklemek için Fed QE3 programını açıkladı. İş gücüpiyasalarının istenilen seviyeye gelmemesi sebebiyle düşük faiz politikasına(federal funds rate: %0,25) devam edeceğini ve herhangi bir zaman limitikonulmaksızın aylık 40 milyar dolarlık ipotek karşılıklı varlıkların alımınısürdüreceğini beyan etti. Fed Aralık 2012 sonunda kısa-uzun vadeli bono değişimiprogramının sona ermesiyle birlikte ise daha kuvvetli bir parasal genişlemeyapacağını duyurdu. İşsizlik %6,50’ye düşmedikçe ve enflasyon %2,50 puanıaşmadıkça faizlerin aynı seviyede kalacağını, ayrıca bilançosunda genişlemeyegiderek aylık 45 milyar dolarlık uzun vadeli devlet tahvili alımı gerçekleştireceğinive bu sayede uzun vadeli borçlanma maliyetlerini aşağı çekmeyi hedeflediğiniaçıkladı. Toplantı sonrası açıklanan projeksiyonlarda ise ekonominin “%6,5 işsizlik,%2,5 enflasyon” değerine 2015 yılı ortalarına doğru gelebileceği bildirildi.3


2012 yılında ABD tarafında gündemi meşgul eden öncelikli konu ise mali uçurumidi. Ocak 2013’ün ilk gününe kadar piyasalar bu şiddetli mali daralma olasılığını vepeşisıra oluşacak ciddi bir resesyonu endişeyle takip ettiler. Bu olasılığıngerçekleşmesi durumunda mali daralmanın GSYH’nın %3’ü kadar olacağı tahminediliyordu. Ancak 2 Ocak’ta Temsilciler Meclisi’nden geçen kararla orta yolbulunmuş oldu ve uçurumdan dönüldü. Anlaşmaya göre bordro vergilerindeki%2’lik indirim dönemi kapanıyor, bu da bordrolarda ortalama 19 dolarlık kesintianlamına geliyor. Ekstra vergiler konusunda ise vergi artış sınırı hanehalkı geliriiçin 450 bin, bireysel gelirde ise 400 bin olarak belirlendi. Bu kesimler için vergioranı %35’ten %39,6’ya yükseltildi. Sermaye gelirlerinden ve temettüden alınanvergi ise yine bu grup için %15’ten %23,8’e yükselirken, alt gelir grubunda aynıkaldı. Açıklanan paket, averaj bir çalışanın vergi yükümlülüğünü 1.635 dolararttıyor olması nedeniyle hane halkının harcanabilir gelirini düşürerek iç tüketimenegatif etki edecektir. Öte yandan pakette harcamalar tarafında önemli bir gelişmemevcut değildir.2011’de deprem felaketiyle sarsılan Japonya, GSYH’nın %5’ini teşkil eden inşaatsektörünün öncülüğünde özellikle ilk iki çeyrekte %3,4 ve %3,9 büyüme rakamlarıtutturarak yaralarını sardı. Yen’in üzerindeki değerlenme baskısı ve daralan ihracatimkânları sebebiyle Japon Merkez Bankası iç talebi canlandırmayı hedefledi. %0,10seviyesinde çok düşük seyreden faiz oranları nedeniyle mevcut varlık desteklitahviller ve uzun vadeli devlet tahvili alım programında Şubat ve Eylül aylarındayapılan yukarı yönlü ayarlamalarla alımlar 55 trilyon Yen’den 80 trilyon Yen’eçıktı. Plan 2013 yılına kadar yürürlükte kalacaktır. Aralık ayında yapılan genelseçimlerde ülkenin yeni başbakanı olan Shinzo Abe ise altı aydır kesintisizdeflasyon içinde bulunan Japonya’nın enflasyon hedefini %2 olarak açıklayıp, çokdaha agresif bir parasal genişlemeden yana olduğunu beyan etti. Abe rüzgârıetkisini çabuk gösterdi. Öyle ki seçim dönemi öncesine kadar yıllık bazdadeğerlenmiş olan yen, son üç aydaki yaklaşık %11’lik değer kaybıyla Japonihracatçısını rahatlattı. Ancak yeni yılda beklenen vergi artışları, devletharcamalarındaki kesintiler ve transferlerdeki indirimler sebebiyle 2013 yılındaJapon ekonomisinde daha yavaş bir büyüme beklenmektedir. Bu noktada %4,1seviyesinde seyreden işsizlik Japon ekonomisine Avrupa veya ABD’ye kıyasla birmiktar daha rahat hareket etme olanağı tanımaktadır.Hisse senedi piyasaları likidite bolluğunun sürmesi, sabit getirili menkulkıymetlerdeki getiri oranlarının sınırlı olması ve ABD’de açıklanan olumlu şirketbilançolarının desteğiyle artışlar kaydetti. S&P 500 %13,4, Dow Jones %7,3,4


NASDAQ %15,9 getiri sağladılar. Yıl boyu borç krizi ile mücade eden Avrupaborsaları da seneyi yukarıda kapadılar. FTSE 100 %5,8, DAX %29,1, CAC %15,2getiriyle yılı kapattı. Sadece Çin Shangai endeksi sene boyunca kötü performansgösterdi ama o da son bir ayda gelen olumlu imalat sanayi verileriyle yükselişgösterdi ve seneyi %3,2 yukarıda bitirdi. Nikkei 225 yukarıda bir seviyede dalgalıseyir izledi: Mart ayında 10.000 bandının üzerinde seyrederken tutunamadı; senesonuna doğru Yen’in hızla değer kaybetmesi ve ihracat verilerinin yüksekgelmesiyle yıl sonunda zirveyi gördü. Bütün bu borsaların içerisinden İMKB 100endeksi pozitif ayrışarak oldukça yüksek bir getiri sağladı: %52,6. Buperformansta Fitch’in Kasım ayında Türkiye’nin notunu uzun dönem yabancı paracinsinden yatırım yapılabilir seviye olan BBB-’ye çıkarmasının ve endekste ağırlığıyüksek olan ve kârlı bir sene geçiren bankacılık sektörünün etkisi büyüktü.Seneye 107 dolar seviyesinde başlayan Brent petrol İran ve Suriye’ye uygulananambargolar, İran’ın İngiliz ve Fransız şirketlerine petrol satmayacağını açıklaması,Avrupa’da görece soğuk geçen kışın etkisiyle artan enerji ihtiyacı nedeniyle Şubat,Mart ve Nisan aylarında 120 -125 dolar bandında yüksek seyretti. Yılın gerikalanında ise global enerji talebinin sınırlı kalması ve özellikle Amerika tarafındageliştirilen yeni teknolojilerin petrol ve doğalgaz alternatifi olan kaya gazı üretiminiartırması nedeniyle seneyi 110 dolar seviyelerinde ve yıllık bazda %3,0 artışlakapattı. Altın ise 2012 yılında %5,7 değer kazandı ve aralıksız olarak 12. yılındada yükselmiş oldu.Türkiye ekonomisi “yumuşak iniş” hedeflemesine uygun olarak, ilk çeyrekte %3,3büyüdü. Fakat daha sonraki dönemde, kredi artış hızındaki yavaşlamanın, içtalepteki kısılmanın ve sanayi üretimindeki azalmanın etkisiyle ikinci çeyrekte%2,9 ve üçüncü çeyrekte %1,6 büyüme kaydetti. İlk dokuz ay itibarıyla büyüme%3,2 (yıllıklandırılmış) olarak gerçekleşti. İşsizlik ise Eylül ayı itibarıyla geçen yılınbu dönemine kıyasla 141 bin kişi artarak 2,5 milyon kişiye ulaşmış, oran ise %9,1olmuştur. Orta Vadeli Planda 2012 yılı için işsizlik hedefi %9’dur. Tarım dışı işsizlikise %11,6’dır. Son iki çeyrekte büyümenin sınırlı kalması revize edilerek %3,2’yeindirilen OVP büyüme tahmininin dahi tutmasını zorlaştırmaktadır. Ekonomidekisoğumanın direkt etkisi ise açıklanan işsizlik verilerindeki artıştangörülebilmektedir. Sanayideki istihdam zayıflığı (yeni işe alımların büyük birağırlıkla servis ve hizmet sektörü kaynaklı olması) ve iş gücüne katılım oranınınartarken işsizliğin de artıyor olmasının verdiği kötü sinyal (iş yaratımının gerektiğiölçüde sağlanamaması) temel olumsuzluklardır. İşsizlik verilerindeki hareketinGSYH büyüme verisini takip ettiği düşünülürse son çeyrekte beklenen büyüme5


akamlarının yılın son dönemlerindeki işsizlik verilerine olumlu yansıması zorgörünmektedir.Yumuşak iniş hedefiyle 2012 yılı makro politikalarını hazırlayan Türkiye, parapolitikasında ise enflasyon hedeflemesine devam etti. Fakat 2011 yılı sonunda%10,45 ile hedeflenenin çok üzerinde sapan enflasyon 2012 yılında beraberindekuvvetli bir baz etkisi getirdi ve bu etki yılın ilk dört ayında kırılamadı. Mayıs ayıitibarıyla iç talepteki daralmanın ilk belirtileri enflasyona yansımaya başladı. 2012yıl sonunda TÜFE’nin artış hızı %6,16’ya, ÜFE’nin artış hızı ise %2,45’e geriledi veböylece enflasyon OVP’de açıklanan %7,4’ün de altında kaldı. TÜFE endeksinde enbüyük ağırlığa sahip olan gıda ve alkolsüz içecek fiyatları, dünyada da gerileyenişlenmemiş gıda fiyatlarıyla paralel olarak yıllık bazda yalnızca %3,90 artarakenflasyondaki düşüşe önemli katkı sağlamıştır.2012 yılında ekonomide yaşanan en çarpıcı gelişme dış ticaret açığı ile cari dengerakamlarında görüldü. 2012 yılının Ekim ayı itibarıyla 12 aylık kümülatif cari açıkrakamı 53,1 milyar ABD doları olarak gerçekleşti. Sene başından Ekim sonuna 7,2milyar dolar doğrudan dış yatırım çeken Türkiye portföy yatırımlarıyla ise 30,7milyar dolar getirebilmiştir: Bu rakam geçen senenin aynı dönemine göre %85,9artış olduğunu göstermektedir. Sermayelerini güçlendirme sürecine giren Avrupabankaları sebebiyle fonlama tarafında küresel likidite enjeksiyonunun devam edipetmeyeceğine dair netleşmeyi bekleyen sorular, cari açık konusunda endişeyaratmaya devam etmektedir. Dolayısıyla hükümet tasarrufu teşvik etmekamacıyla Bireysel <strong>Emeklilik</strong> Sistemine vediği desteği arttırdı. Buna göre, bireyselemeklilik sistemine yatırılan her 100 lira için devletin de 25 liralık katkı yapmasıkararlaştırıldı. Merkez Bankası ise uzun vadeli mevduatları teşvik için stopajkesintisi uygulamasına geçti. Diğer taraftan iki elektrik dağıtım şirketi, otoyollar /köprüler ve bir termik santral özelleştirmeleri kapsamında sadece Aralık ayındayürütülen dört ihaleyle 11 milyar 159 milyon dolarlık satış yapıldı. Yıllıklandırılmışbazda ihracat Kasım ayında %24,8 artarken ihracattaki artış %12,5 olarakaçıklandı ve böylece dış ticaret açığı %5 azaldı. Avrupa tarafında yaşananproblemlerin ihracat üzerinde yarattığı olumsuz etkiyi Kuzey Afrika ve Orta Doğuülkelerine kaydırılan ihracatla ikame etme çabası amacına ulaşmış görünmektedir.Son yıllarda kırılgan küresel iktisadi görünüme bağlı olarak süregelen genişleyicipara politikaları, risk algılamalarındaki ani değişimler ve aşırı oynak sermayeakımları makro finansal riskleri beslemiştir. Böyle bir konjonktürde ekonominin riskiştahındaki ve dolayısıyla sermaye hareketlerindeki ani değişimlere karşı6


%9,5’a düşürdü. Ekim ve Kasım aylarında ise, finansal istikrarı destekleyeceğidüşüncesiyle, koridoru, üst limitten 50 baz puan indirimler uygulayarakdaraltmaya devam etti. Kasım ayında enflasyondaki düşüş trendi ivmelendi. Aralıkayı toplantısında Para Politikası Kurulu, piyasa beklentisiyle uyumlu olarak, politikafaizini 25 baz puan indirerek oranı %5,50’ye düşürdü. Merkez Bankası faizkoridorunu ise korudu. Kurula göre toplam talep koşulları enflasyondaki düşüşüdesteklerken, cari işlemler açığı kademeli olarak azalmaya devam etmektedir.TCMB, yıl ortasından itibaren uyguladığı destekleyici likidite politikasının ve riskiştahındaki göreli iyileşmenin etkisiyle son dönemde güven endekslerinde ve kredibüyümesinde kayda değer bir artış gözlemlemiş ve önümüzdeki dönemde “içtalebin büyümeye daha fazla katkı yapacağını” öngörmüştür. 2012 yılında TLyükümlülükler için belirlenen zorunlu karşılık oranlarında bir değişiklikyapılmamıştır: Vadesiz, 1 – 3 aya kadar vadeli mevduat %11; 6 aya kadarmevduat %8, 1 yıla kadar mevduat %6, 1 yıl üzeri mevduatlarda ise %5 karşılıkayrılmıştır. Yabancı para yükümlülükler için oranlar Aralık ayında değiştirilmiş ve 1yıl altı döviz tevdiat hesapları için %11,5; 1 yıldan uzun vadeli döviz tevdiathesapları içinse %9 karşılık oranı zorunlu tutulmuştur. Bu yolla yabancı parayükümlülükler üzerindeki ağırlıklı ortalama zorunlu karşılık oranı %10,2’den%10,6’ya yükseltilmiştir. Bu artırımla birlikte, Banka yaklaşık 850 milyon ABDdoları sterilize etmiş ve faiz indirimi sonrası oluşacak olan TL değerlenmesine debir ince ayar yapmıştır.İlk on bir ayda bütçe gelirleri %11,6 artarken, giderlerdeki yükseliş %16,7olmuştur. Faiz hariç giderlerdeki artış %17,1 seviyesinde gerçekleşmiştir. Faiz dışıbütçe fazlası geçen yılın aynı dönemine göre %19,4 oranında azalarak, yılın ilk onbir ayında hedefini yaklaşık 4 milyar TL aşmıştır. Yıllıklandırılmış olarakbakıldığında bütçe açığının GSYİH’ya oranının yıl sonu hedefi olan %2,3 seviyesine%63,2 oranında yaklaştığı görülmektedir.BÖLÜM B: FON KURULU FAALĠYET RAPORU ĠLE ĠLGĠLĠ BĠLGĠLER01.01.2012-31.12.2012 döneminde olağan olarak iki haftada bir toplanan fonkurulu bu toplantılarda fonun performansı başta olmak üzere piyasalar ve diğerfonlarla ilgili birçok konuyu görüşmüştür.BÖLÜM C: BAĞIMSIZ DENETĠMDEN GEÇMĠġ MALĠ TABLOLARBağımsız denetimden geçmiş 31.12.2012 tarihli bilanço ve gelir tablosu iledipnotları raporun ekidir.8


BÖLÜM D: FON PORTFÖY DEĞERĠ - NET VARLIK DEĞERĠ TABLOLARI(31.12.2012)FON PORTFÖY DEĞERİ TABLOSUDEVLET TAHVİLİ VE HAZİNE BONOLARIDevlet TahvilleriKIYMET ADI VADE TARİHİ NOMİNAL DEĞERİ RAYİÇ DEĞERİ ORANTRT150513T11 15.05.2013 29.300.000,00 28.658.086,81 27,20TRT170713T17 17.07.2013 6.388.000,00 6.182.820,00 5,87TRT200313T16 20.03.2013 11.900.000,00 11.753.121,87 11,16TRT041213T23 04.12.2013 4.300.000,00 4.479.364,18 4,25TRT050314T14 05.03.2014 8.000.000,00 8.491.084,00 8,06TRT110913T11 11.09.2013 17.900.000,00 17.153.237,06 16,28TRT240914T15 24.09.2014 900.000,00 938.674,80 0,89TOPLAM 78.688.000,00 77.656.388,72 73,72FİNANSMAN BONOLARI/ÖZEL SEKTÖR BONOLARIKIYMET ADI VADE TARİHİ NOMİNAL DEĞERİ RAYİÇ DEĞERİ ORANTRQFNBK51310 10.05.2013 1.000.000,00 973.201,70 0,92TRQALNF51310 13.05.2013 1.460.000,00 1.424.062,68 1,35TOPLAM 2.460.000,00 2.397.264,38 2,28ÖZEL SEKTÖR TAHVİLLERKIYMET ADI VADE TARİHİ NOMİNAL DEĞERİ RAYİÇ DEĞERİ ORANTRSTISB61319 05.06.2013 600.000,00 584.123,04 0,55TRSKFTF81311 29.08.2013 270.000,00 295.565,73 0,28TRSBMKS91416 17.09.2014 500.000,00 506.698,35 0,48TRSKFTFK1411 10.11.2014 1.036.412,00 1.047.805,90 0,99TRSAKBK11416 10.01.2014 2.000.000,00 1.853.756,40 1,76TRSTPFCK1419 24.11.2014 480.000,00 490.150,90 0,47TOPLAM 4.886.412,00 4.778.100,32 4,54RepolarKIYMET ADI VADE TARİHİ NOMİNAL DEĞERİ RAYİÇ DEĞERİ ORANTRT200313T16 02.01.2013 245.000,00 245.031,81 0,23245.000,00 245.031,81 0,23Vadeli MevduatlarBANKA VADE TARİHİ NOMİNAL DEĞERİ RAYİÇ DEĞERİ ORANAkbank 08.01.2013 2.674.595,71 2.707.553,16 2,57Denizbank 08.01.2013 1.923.841,62 1.947.837,08 1,85Garanti Bankası 08.01.2013 2.280.597,48 2.308.871,28 2,19Halkbank 08.01.2013 1.411.918,21 1.429.422,52 1,36İş Bankası 08.01.2013 3.055.682,34 3.093.565,29 2,94Türk Ekonomi Bankası 08.01.2013 2.028.811,48 2.054.725,94 1,95Vakıfbank 08.01.2013 3.612.363,53 3.656.605,11 3,47Yapı Kredi Bankası 08.01.2013 2.710.665,00 2.744.066,91 2,609


Ziraat Bankası 08.01.2013 323.191,51 327.198,29 0,31VADELİ MEVDUAT TOPLAM 20.269.845,58 19,24IV. FON TOPLAM DEĞERİ TABLOSUA) FON PORTFOY DEĞERİ 105.346.630,81 100,00B) HAZIR DEĞERLER 18.262,06 0,02C) ALACAKLAR 0,00 0,001) Kıymet Satım Alacağı 0,002) Cari Yıl Repo Stopaj Alacağı 0,003) Geçmiş Yıl Repo Stopaj Alacağı 0,004) Diğer Alacaklar 0,00D) BORÇLAR 229.892,39 0,221) Yönetim Ücreti 228.530,902) Cari Yıl Vergi Karşılığı 0,003) Geçmiş Yıl Vergi Karşılığı 0,004) Kıymet Alım Borcu 0,005) Denetim Ücretleri Karşılığı 1.361,496) Diğer Borçlar 0,007) SSDF Gideri 0,00FON TOPLAM DEĞERİ 105.135.000,48 100,00BÖLÜM E: FON PERFORMANSINA ĠLĠġKĠN BĠLGĠLERFon Kodu 31.12.2011 fiyatı 31.12.2012 fiyatı Dönem Getirisi(%)AH8 0,031190 0,033818 8,43Fon, performans kriteri olarak %89,5 KYD 182 Günlük DİBS Endeksi +%9 KYDO/N (Brüt) Repo Endeksi + %0,5 KYD ÖST Endeksi Sabit + %1 Fon Kurulukararıyla belirlenen beş bankanın bir aylık brüt mevduat ortalama oranlarına görehesaplanan endeksi hedef almaktadır.Performans kriterinin 31.12.2011-31.12.2012 dönemi getirisi: %10,99BÖLÜM F: FON HARCAMALARI ĠLE ĠLGĠLĠ BĠLGĠLERBu bölümde portföye alınan varlıkların alım satımlarında aracı kuruluşlara ödenenkomisyonların oranlarına yer verilir.i. Hisse Senetleri: İşlem tutarı üzerinden alım-satım işlemlerinde0.0007+BSMVii. Borçlanma Senetleri: İşlem tutarı üzerinden alım-satımişlemlerinde 0.000015+BSMViii. Ters Repo İşlemleri: İşlem tutarı üzerinden O/N işlemlerinde vediğer vadeli işlemlerde 0.000007+BSMV10


iv.Borsa Para Piyasası İşlemleri: İşlem tutarı üzerinden O/Nişlemlerde ve diğer vadeli işlemlerde 0.000007+BSMVFon Malvarlığından Yapılabilecek Harcamaların Senelik Olarak Fon NetVarlık Değerine OranıAşağıda fondan yapılan harcamaların senelik tutarlarının ortalama fon toplamdeğerine oranı yer almaktadır.Gider TürüOrtalama Fon ToplamDeğerine Oranı(%)Fon İşletim Gideri 2,562Aracılık Komisyonları 0,009Diğer Fon Giderleri 0,016Toplam Giderler 2,587Ortalama Fon Toplam Değeri 100,00Uzun Dönemde Giderlerin Etkilerini Açıklayıcı ÖrnekBu örnek Fon’a yapılan yatırımın maliyetinin diğer fonlarla karşılaştırılabilmesiamacıyla hazırlanmıştır.Bu örnekte aşağıda belirtilen süreler boyunca Fon’a 1.000 TL yatırıldığı ve belirtilensüre sonunda fondan çıkıldığı varsayılmaktadır. Ayrıca örnekte Fon’un yukarıda yeralan gider oranlarının değişmediği ve Fon’un senelik getiri oranının %10 olduğuvarsayılarak tahmini maliyetler aşağıdaki gibi hesaplanmıştır. Gerçek maliyetleraşağıdaki tahmini tutarlardan daha az ya da fazla olabilecektir.1 Sene 2 Sene 5 Sene 10 Sene1.072,84 TL 1.150,98 TL 1.421,24 TL 2.019,93 TLEKLER:1. Bağımsız denetimden geçmiş üç aylık fon bilanço ve gelir tabloları2. Son 3 aylık bağımsız denetim raporu3. Bilanço tarihi itibariyle fon portföy değeri ve net varlık değeri tabloları11

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!